“düşünce teşekkür eder” YENİLER ALMAN İDEALİZMİ-II HEGEL Editör: Güçlü Ateşoğlu, 794 sf. Felsefe, ISBN: 978-605-5063-01-6 Neden hâlâ Hegel? 1960'lardan sonra dünyada, 2000'li yıllardan sonra ise ülkemizde Hegel'e duyulan artan ilginin gerçek kaynağı nedir? Felsefe tarihinde 'metafiziğin kapanışı', 'tarihin sonu' ve 'sanatın ölümü'yle adı özdeş kılınan, düşüncenin bundan sonra gerçekleşmesi gerektiği söylenmek suretiyle tarihin 'oldu-bitti'leri arasına gönderilerek 'ölü köpek' muamelesine tâbî kılınan Hegel, öğretisindeki derinliğin günışığına her geçen gün daha bir çıkmasıyla birlikte, varlığa dair geliştirilmiş düşüncelerin hemen her alanında kendisini göstermeye devam ediyor. Sivil toplum-devlet ilişkisine istinaden kamusallıkla ilgili tartışmalarda, sanat-dinbilim-felsefe arasındaki ilişkilerde ve sınır sorununda, tarihi ele alacak olan felsefenin ne menem bir yönteme sahip olacağında, herhangi bir konuyu doğal bir tutumla ve düşünüşle ele almayla felsefî olarak ele alma arasındaki farkı ve bu ikisi arasındaki salınımı gerçekleştirmede Hegel'e örtük ya da açık bir şekilde gönderme yaptığımız artık daha bir aşikâr. Üç eseri de felsefe tarihinin şaheseri olan çok az filozoftan biridir Hegel. Tinin Fenomenolojisi, Mantık Bilimi ve Hukuk Felsefesinin Anahatları o güne kadar yazılmış ve onlardan sonraki pek çok eser karşısında aşılmazlığını hâlâ sürdürmektedir. Bu eserlerin dışında 2 estetik, din ve tarih alanlarında da Hegel'in yazdıkları tartışmalarda temel belirleyicidir. Kendi zamanına kadarki düşünürler arasında Avrupa'ya yakın coğrafyanın dışındaki dünyayı da hesaba katıp düşüncesine dâhil eden ilk filozof olan Hegel'in felsefesi ilk defa bu kadar açıklıkla ve tüm yönleriyle, dünyanın farklı ülkelerindeki önemli Hegel uzmanlarının yorumlarıyla birlikte huzura getiriliyor. “Hegel üzerine yazılanlardan kapsamlı bir seçki yapmanın zamanı gelmişti. 'Üzerine yazmak' filozofu yeniden konuşturmaktır. Ondan hesap sormaktır da. Filozof bile ölümlü olduğundan, cevap verme, tartışmaya katılma olanağı yoktur. Fakat bu olanağı olsaydı da fazladan konuşmazdı, çünkü söylemek istediklerini zaten söylemiştir” [Uluğ Nutku]. “Bu [kitap] da dâhil olmak üzere hiçbir [çalışma], Hegel'in büyüklüğünü, açık görüşlülüğünü, zihnindeki kavrayış gü-cünü, nüfûz edişi ya da derinliği yeterince gözler önüne seremez. O, bizi, zamanın ve anlamın üzerinden görkemli tinsel yaşama yükseltir. Kant ve Hegel, anılan sıraya göre, modern dünyanın Platon ve Aristoteles'idir” [T.M. Knox]. YENİLER SİYASET FELSEFESİ TARİHİ Editörler: Ahu Tunçel & Kurtul Gülenç, 902 sf. Siyaset Bilimi, ISBN: 978-605-5063-03-0 Zihinlerimizi, çağımızın neredeyse ortak hissiyatı olarak nitelenebilecek çözümsüzlük hissinin yarattığı umutsuzluktan kurtaracak tek şey, kuşkusuz ki siyaset felsefesinin, siyasetin neliğine ilişkin tanımlamalarına dönüp bir kez daha bakmak, siyasal eylemlerimiz ve eylemlerimizin ilkeleri üzerine bir kez daha düşünmek olacaktır. Siyaset felsefesi tarihine ilişkin elinizdeki kitapta ortaya konulmaya çalışılan bu türden bir düşünme, iki temel faydayı beraberinde getiriyor: Güncel siyasetin değişim rüzgârının yönünü tespit etmek için güne damgasını vuran siyaset anlayışlarının sorunlarını tarihsel kaynaklarından takip ederek keşfetmek; bugün unutulan “iyi yaşam”-siyaset ilişkisini yeniden hatırlatarak, siyasal varoluşun anlam ve değerine ilişkin özsel bir sorgulamayı gerçekleştirmek. Tarihsel ve siyasal analizi ortak bir potada eritmeyi hedefleyen bu türden bir düşünmenin ayırt edici özelliği, geleceğe ilişkin içkin ütopik bir bakışı içinde barındırmasıdır. İçkindir çünkü gelecekle kurulmaya çalışılan ilişki geçmişe perde çekilerek gerçekleştirilen geleceğe saf bir yönelme değildir; aksine geçmişten dolanan bir tarih bilinciyle yapılan –yani bir anlamda gelenekleri bütünüyle atlamayan– ama geçmişin tozlu raflarına da saplanıp kalmayan – dolayısıyla nostaljik yönelimlere başvurmayan– bir yolculuğu andırır. Yolculuğun temel amacı son'lu bir tarih algısını sorgulayarak geçmişi ve geleceği şimdi'de birleştirebilmek, bu yolla şimdi'de alternatif olanı açığa çıkarabilmektir. Walter Benjamin'in konuya ilişkin vurgusu bu aşamada hatırlanabilir: “(...) hiçbir olgu, bir neden olduğu için zorunlu olarak tarihsel olgu niteliğini kazanmaz. Bu niteliği olup bitişinin ardından, belki binlerce yıl sonra ortaya çıkan koşullar aracılığıyla kazanır. Bunu çıkış noktası yapan her tarihçi, olaylar dizisini bir tespih gibi parmaklarının arasından kaydırmaktan vazgeçer. Kendi çağının geçmişteki son derece belirli bir çağla paylaştığı konumu kavrar.” Siyaset Felsefesi Tarihi (Platon'dan Žižek'e), tıpkı Janus gibi hem geçmişe hem de geleceğe bakarak çağımızın konumunu daha iyi anlamamızı olanaklı kılmakla kalmıyor, aynı zamanda siyasete dair umut duyabilmemiz için tarihte varolan olanakları da gözler önüne seriyor. 3 YENİLER LEVANT KUMPANYASI TARİHİ Alfred C. Wood Çeviren: Çiğdem Erkal İpek, 346 sf. Tarih, ISBN: 978-605-5063-04-7 Ticari bir örgütlenmenin dünyayı dönüştürücü etkisi belki daha önce hiç bu kadar sade, basit ve keskin bir üslupla anlatılmamıştı. Birçoğu soylu olan, cesur, kararlı bir grup İngiliz tüccarın Levant'ta, yani Yakındoğu'da Osmanlı coğrafyasıyla başlattıkları ticari ilişkilerin, Levant Kumpanyası çatısı altında sürdürülen faaliyetlerin, nesilden nesile aktarılan bilgi, birikim ve tecrübelerin tarihidir bu kitabın konusu. Levant Kumpanyası, İngiliz kraliyet hükümeti için belki Doğu Hint Kumpanyası kadar öncelikli ve önemli değildi; ama özellikle son yüzyıldaki gelişmelere bakıldığında bu kumpanyanın varlığı ve etrafında gelişen organizasyonlar son derece stratejik ve hayatî oldu. Kumpanyanın başkanı çoğu kez büyükelçilik görevini de yürüt-tü, dolayısıyla Kumpanya ticari başarılarını pekiştirmek için siyaseti ve diplomasiyi hiçbir zaman ihmal etmedi. Her zaman padişaha ve paşalara yakın olmaya çalıştılar. İstanbul dışında, İzmir, İskenderun, Halep, Şam, Kahire ve diğer yerlerde temsilcilikler açtılar. Bölgeyi, 4 insanları, halkları ve yönetimleri yakın-dan tanıdılar; dillerini, dinlerini, kültürlerini ve değerlerini titizlikle incelediler; bağlılıklarını ve ayrıldıkları noktaları not ettiler; bölgenin ayrıntılı haritalarını çıkardılar. Başlarda uğranılan başarısızlıkların nedenlerini bulmak ve onları telafi etmek için, ve karşılaşılan her bir zorluğa karşı üretilen bu pratik uygulamalar bir süre sonra devasa bir entelektüel biri-kime ve hafızaya dönüştü. Bu hafıza bu coğrafyada yeni bilgi ve tecrübelerle etkinliğini ve gücünü korumaya devam ediyor. İşte bu kitapla Alfred Wood, başlarda önemsenmeyen, biraz da küçük görülen bu tüccarların, önce İngilizlerin sonra da Amerikalıların dünya hakimiyetine giden yoldaki katkılarını, ama ondan önce onların ve temas halinde oldukları insanların hallerini ve yaşadıklarını, özellikle İngiliz Kraliyet arşivlerine dayanarak son derece akıcı bir dille gözler önüne seriyor. YENİLER RESİM SÖZ VE YAZI Özgür Taburoğlu 343 sf. Sanat, ISBN: 978-605-5063-02-3 Modern düşünsel ya da sanatsal yaklaşımlarda, temel duyum ve ifade biçimleri ayrışırlar. Geleneksel sanat işlerine ait bütünlüklü imgeler, resim, söz ve yazı şeklinde alt parçalarına ayrılırlar. Sanatçı kavramı, renklere, seslere ya da harflere ustaca şekiller verebilen zanaatkârla, uzmanla eşanlamlı olmaya başlar. İmgelerin, bilgiyle, düşünceyle, toplum vicdanıyla ya da siyasal eylemlerle olan bağları zayıflar. Modern sanat işleri, bu şekilde yaşamdan uzaklaşırken, diğer yandan da, avangart ya da pop-sanatın örneklediği gibi, tekrar hayata ve halka karışmaya yönelik bir gelgit içerisinde şekillenirler. Özgür Taburoğlu'nun bu yeni çalışmasını değerli kılan da, düşünsel, etik ve siyasal sonuçları olabilen bu olguyu özgün şekillerde yüzeye çıkarmasından ileri gelir. Bu nedenle elinizdeki metin, sadece bir sanat kuramı gibi değil, felsefî bir çalışma olarak da okunabilir. Özgür Taburoğlu, modern sanatsal ya da düşünsel yapıtlardaki, hem ayrışmaya hem de bütünleşmeye dönük bu kurucu gerilimi anlamaya çalışıyor. Bu amaçla, temel yaklaşımına destekler bulabileceği metinleri okumaya girişiyor; Platon, Aristoteles, Walter Benjamin, Henri Bergson, Paul Cézanne, Jacques Derrida, Jacques Rancière, Jean Piaget, Ulus Baker, Latife Tekin, İsmail Tunalı, Carl Gustav Jung, Georg Lukacs, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ünal Nalbantoğlu, Sabri Ülgener, Marshall McLuhan gibi çok farklı yazar, sanatçı ve düşünürleri yan yana okuyarak, belirli bir imge kavrayışının izlerini bulmaya çalışıyor. Bu kadar farklı şahsiyeti bir arada tutansa, tümünün imgeyi, resim, söz ve yazının uyumlu bir birleşmesi ve ayrışması gibi anlamalarıdır. 5 YENİLER FOUCAULT’YU UNUTMAK Jean Baudrillard Çeviren: Oğuz Adanır, 79 sf. 8 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-98-9 Niçin Foucault'yu unutmalıyız? Baudrillard'a göre Foucault'nun söylevi iş işten geçtikten sonra ortaya çıkan bir mesih, iş işten geçtikten sonra yapılmaya çalışılan bir devrim gibi, iş işten geçtikten sonra çekilmiş bir söylev olma özelliğine sahiptir. Foucault'nun cinsellik, iktidar, baskı, arzu, delilik vb. konularla ilgili olarak bu kadar güzel ve kusursuz bir söylev çekebilmesinin kökeninde bütün bu konuların ve kuramların günümüzde anlamlarını yitirmiş olmalarının yattığını söyleyen Baudrillard, böylelikle 6 Foucault'nun söylevinin gerçekliği kapsayan bir evrene değil, bir simülasyon evrenine ait olduğunu ve bu yüzden onu bilimsel bir çözümlemeden çok bir “vakayiname” (chro nique) olarak nitelendirmenin daha doğru bir şey olacağını iddia etmektedir. Foucault'yu Unutmak'ta Marksizm ile birlikte Psikanaliz, Lacan ve Deleuze de eleştirilerden payını alır. Baudrillard, “yükte hafif pahada ağır” bu kısa metinle ülkesinde akademik kurumlar tarafından aforoz edilmeyi çoktan göze almıştır bile... YENİLER MODERN, NARSİST ve YARALI Romanın Eleştirel Ufukları Fermâ Lekesizalın MODE ROMAN (1900-1945) MODERN Bireyc ve bireysel yaşantıların, tercihlerin, arzuların vurgulandığı, tükeBireycilik tim ek ekonomisinin yükseldiği dönemdir yirminci yüzyıl modernliği. Modern a bahçesi haline getiren orta sınıfın hâkimiyeti tamamlanmış, orta şehri arka b bir yandan kariyer, başarı ve parayı yönetirken, diğer yandan sınıf birey yeni öözgürlüklerin, eğlencenin tadını çıkarmaya başlamıştır. Günün şiarı hedonizmdir. Yeni nesil modernler parıltılı Caz Çağı'nın şanslı bireyle bireyleridir. Para bolluğu ve tüketim sadece kendi arzu ve tutkuları doğrultus rultusunda yaşayan kadın ve erkekler yaratmış, bireysel zevklere yapılan aşırı vvurgu 'ben' kültü ve narsizmin zaferiyle sonuçlanmıştır. Dönem Dönemin edebiyatı, özellikle roman batı toplumunun yaşadığı bu baş döndürüc dürücü dönüşümü ele alırken, Caz Çağı'nın parıltılı imgelerine bol bol yer verir. Ne var ki, yıldız tozunun ardındaki gerçeklik bambaşkadır. Tüketim ve bo bolluk travmayı ancak bir yere kadar gizleyebilmektedir. Lawrence, Hemingway, Fitzgerald, Rhys, Larsen gibi yazarların ortak yönü, görünürHemin deki bbu rahatlık ve kaygısızlığın, bu hedonizm patlamasının aslında katlannılmaz nı nıl maz acılara yol açan yaraların üzerindeki bant olduğunu sezdirmeleridir. OSMANLI EĞİTİM MİRASI Mustafa Gündüz 556 sf. s 24 TL, Tarih, ISBN: 978-605-5063-00-9 Eğitim bir kelimeyle akla gelebilen her şeyi kapsayıcı ve bilgiç bir bakışla Eğitim, izah eettiğini düşünenler için anahtar bir kavram. Eğitim, üzerinde kolayca yazılıp çizilen, hemen herkesin görüş belirttiği, bu yüzden herkesin bildiği varsayılan ama aslında pek az kişinin yeğinlemesine anladığı ve pratikte varsay uyguladığı içi boşaltılmış büyük bir kavram. uygula Teknik bir uygarlığa yaraşır bir biçimde işin ehline teslim edilen, uzun uzun aaraştırması, incelemesi, etüdü, bakımı yapılan teknolojik aygıtlar bir yanda yanda, ve aslında bilge insanların elinde ilk ve temel eğitimlerini almaları gerekirken, iyi işlenmemiş, özsüz, derinliksiz müfredatlara, hayat konusungereki tecrübesi az, belki bilgili ama eğitim konusunda yetersiz öğretmenlerin da tec ellerine teslim edilen, iyi yetişme konusunda özene ve ihtimama en fazla ellerin lâyık, varlığın gayesi insan yavruları diğer yanda. Varlığ Varlığını sürdüreceği koşullara, durumlara iyi hazırlanamamış, iyi yetiştirilme tirilmemiş insanlarla ilgili her gün görüş bildiren, yaşken eğilmeyen ağaçla ağaçları kendi kopyası gibi eğitmek, kendine göre yontmak isteyen m mod e “ulema” bir yana bırakılırsa, eğitim üzerine ciddi ciddi düşünen, modern onu on n ggerçekten anlamaya çalışan insanlar için bir hatırlatmadır Osmanlı Eğitim Mirası… 7 FELSEFE FELSEFEYE GİRİŞ Takiyettin Mengüşoğlu 380 sf. 16 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-86-6 Felsefeyi akademinin, hayattan soyutlanmış kavramlarının insani pratikleri ve tecrübeleri tam olarak yansıtmayan sınırlı ve dar çerçevesine hapsetmek yerine hayatın tazeliğine ve canlılığına temas eden, evrende bulunan her şeyi tam olarak kuşatan bir genişlikle ele almak gerekir. Aksi halde, küçük bir çevrenin anlaşılması ve paylaşılması son derece zor akademik ilgilerinin tutsağı olmuş bir düşünce evreni ortaya çıkar ki bu, her türlü entelektüel etkileşimi ve aynı zamanda geniş kitlelerin bu yöndeki ilgilerini dışarıda bırakır. Bunun bir sonucu olarak toplumsal ve bireyler arası çatışma ve gerilim yaratan genel bir basiretsizlik hali olarak karşımızda beliren mevcut durumda, akıldan ve sağduyudan uzak, hayatın ve insani dünyanın temel problemleri üzerinde asgari bir tartışma, konuşma ve en önemlisi düşünme pratiği oluşturamamış bir topluluğun gürültücülüğü ve "idare ediciliği" daha iyi anlaşılır. Sakin, tutarlı, ölçülü bir biçimde İyi, Güzel, Doğru hakkında yetkin ve upuygun sorular sormanın, varolan her şey hakkında hayattan hiçbir zaman ayrı düşmeyen bir kavramsal zeminde yöntemsel ve sistematik düşünmenin örnekleri ise çok fazla değildir. T. Mengüşoğlu güncelliğini koruyan bu eseriyle, özellikle Nietzsche ve Scheler'i takip ederek bize, hayatın hem pratik hem de teorik alanlarında yeni ufuklar açan doğru düşünmenin imkânlarıyla ilgili ipuçları veriyor ve felsefenin herkes için ulaşılabilir olduğunu gösteriyor. BÖYLE DEDİ ZERDÜŞT Friedrich Nietzsche Çeviren: Gülperi Sert, 392 sf. 18 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-92-7 "Ey kardeşim, yalnızlığa mı çekilmek istersin? Kendine giden yolu mu aramak istersin? Biraz dur ve dinle beni… Verebilir misin kendine kötünü ya da iyini, asabilir misin istemini başının üstüne bir yasa gibi? Olabilir misin kendi kendinin yargıcı ve intikamcısı kendi yasanın? …Bugün bile kalabalıkta ıstırap çekiyorsun ey sen, tek kişi: bugün hâlâ cesaretin ve umutların tam. Fakat bir gün yoracak seni yalnızlık, bir gün kırılacak gururun ve yerinden oynayacak cesaretin. Haykıracaksın bir gün: “Ben yalnızım” diye…Duygular vardır yalnızları öldürmek isteyen; başaramazlarsa öldürmeyi, o zaman kendileri ölmek zorunda kalırlar. Fakat yeter mi senin gücün katil olmaya?...Koru kendini iyilerden ve adillerden! Hoşlanırlar onlar kendi erdemini yaratanları çarmıha germekten – nefret ederler yalnızlardan. Koru kendini kutsal saflıktan. Kutsal değildir onun için saf olmayan hiçbir şey; ateşi de sever – üzerinde insanların yakıldığı ateşle oynamayı da. Koru kendini sevginin nöbetlerinden! Çok çabuk uzatır elini yalnız kişi, karşılaştığı her insana. Bazı insanlara elini değil, pençeni uzatmalısın sadece: ve isterim ki, pençenin tırnakları da olsun. Fakat karşılaşabileceğin en büyük düşman kendin olacaksın yalnızca; bizzat kendini bekleyeceksin mağaralarda ve ormanlarda pusuda. Ey yalnız kişi, kendine giden yolu yürürsün! Kendinden ve yedi şeytanının önünden geçer yolun!.. Ey yalnız kişi, yaratıcının yolunda yürürsün: bir Tanrı yaratmak istersin sen kendine, yedi şeytanından. Ey yalnız kişi, seveninin yolunda yürürsün: kendini seversin sen, bu nedenle küçümsersin kendini, sevenlerin küçümsediği gibi. Yaratmak ister seven kişi, çünkü küçümser! Sevdiği şeyi küçümsemek zorunda kalmamış bir kişi, ne anlar ki sevgiden? Sevginle gidesin yalnızlığına ve yaratmanla kardeşim; çok sonra topallar adalet senin ardından. Gözyaşlarımla gidesin yalnızlığına kardeşim. Ben kendisinden ötesini yaratmak isteyeni ve öyle yok olanı severim. Böyle dedi Zerdüşt." 8 FELSEFE AHLÂKIN VE DİNİN İKİ KAYNAĞI Henri Bergson 2. Baskı, Çeviren: Mukadder Yakupoğlu, 288 sf. 16 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-07-3 N HENRI BERGSO . . › VE DININ AHLAKIN . . I IKI KAYNAG › ON . . CEVIRI , YAKUPOGLU › M. MUKADDER XX. yüzyılın başında Bergson’un yaratıcı atılım (élan vital) kavramı, umudunu yitirmiş Avrupa entelektüelinin ruhuna yepyeni bir soluk üflemişti. Artık, düşünce ve sanat çevrelerinin sohbetlerinde . IN ˆ AHLAKIN VE DIN . . IKI KAYNAGI sözler “hayat hamlesi” kavramı ile başlıyor ve onunla bitiyordu. Geniş bir sahada Bergsoncu felsefenin yorumları ve açıklamaları hâkimdi. Çoğu kimse felsefede yeni bir gün doğduğu, başka birçok etkinliğin de böylece aydınlığa kavuştuğu inancındaydı. William James, Bergson’un yapıtlarının tutkulu bir okuyucusuydu. Marcel Proust’tan Bernard Shaw’a birçok edebî yapıtta, George Sorel’in siyasal görüşlerinde, Claude Monet’nin izlenimci resimlerinde, Claude Debussy’nin müziğinde ve tinsel değerlere dayanak arayan din adamlarında Bergson’un derin etkisi görülmüştür. Öyle ki, Cumhuriyet’in ilk yıllarında var olma hamlesi içerisindeki Türk düşünce yaşamının Bergsonculuğa yönelmesi bu yüzden manidardır. . ˆ Bergson felsefesinde yeşeren şey madde, cansız varlık değildir; gerçeklik süredir ve bunu yalnızca sezgi kavrayabilir. Zaman bir birikimdir. Gelecek hiçbir ânında geçmişin aynısı olamaz, zira her adımda yeni bir tecrübe açığa serilir. Bergson, bilinçli bir varlık için var olmanın değişmek olduğunu kabul eder, zira değişmek olgunlaşmak demektir; olgunlaşmak ise, sonsuzca kendi kendini yaratmak demektir. Bu, yalnızca bilinçli insan varlığı için değil, fakat bütün gerçeklik için böyledir. Bergson gelişmeyi, ancak süre olarak anladığımız takdirde her şeyi berraklığa kavuşturabileceğimizi söyler. Bergson’un Ahlâkın ve Dinin ‹ki Kaynağı’nda temel yaklaşımı durağan ile devingen arasında kurduğu temel karşıtlıktır. Bu karşıtlıklardan birinin kökleri zihindedir ve bilime, onun durağan, mekanik ülkülerine ulaşır, diğeri sezgiye dayalıdır, varlığını felsefecilerin, sanatçıların ve büyük mistiklerin yaratıcı atılımında (élan vital) bulur. ÖLÜMCÜL HASTALIK UMUTSUZLUK Søren Kierkegaard 6. Baskı, Çeviren M. Mukadder Yakupoğlu, 144 sf. 11 TL, Felsefe, ISBN: 975-8717-06-4 rd Søren Kierkegaa Ki kegaard alık Ölümcül Hastzl Umutsu uk der Yakupo Çeviren: M. Mukad ğlu Ölümcül Hastalık SørenKierkegaard; şu Danimarkalı filozof, varoluşçuluğun babası... Kierkegaard'a göre umutsuzluk evrenseldir, çünkü insan sonluluktan sonsuzluğa geçişi umutsuzluk yoluyla gerçekleştirir. Umutsuzluk kaçınılmazdır, onu bir an olsun yabana atamayız. Benliğin iflah olmaz hastalıklarına karşılık umut üzerine topyekûn iyimser bir felsefe geliştirmek ruhumuza yapılabilecek en ağır saldırılardan biridir. Bir mustarip kötü bir teselliyle avutulabilir mi? Umut üzerine gerekli-gereksiz sarfedilen sözler ölümcül bir hastanın yanında yapılan gaflara benzeyecektir ve pek az teskin edicidir! Oysa umudunu sonuna kadar tüketmiş bir ruh hali gerçeği kavramak adına daha doğru bir adım atmış olur. Umutsuzluk Umutsuzluk kaçınılmazdır, insanın karşıtların bir sentezi olmasının, daha doğrusu diyalektik bir varlık oluşunun gereğidir. Sonlu varlığı ile sonsuz varlığı arasına sıkışan insan "kendi olma" sürecini umutsuzluk içinde yaşar. Kierkegaard için umutsuzluk ölümcül hastalıktır. “Bu hastalıktan ölünmesinden veya bu hastalığın fiziksel ölümle sona ermesinden çok, bu hastalığın işkencesi, can çekişen ama ölemeden ölümle savaşan kişi gibi ölememektedir, sürekli bir can çekişme hali içindedir.” “Ölümcül hastalık dar anlamda kendisinden sonra hiçbir şey bırakmadan ölüme giden bir hastalık demektir. Ve umutsuzluk budur.” Umutsuzluğun özü yaşamın hiçbir şey olmamasıdır. Kierkegaard bir dinin çerçevesi içinde yapıtlar üretmesine karşılık aynı zamanda insanoğlunun en temel sorunlarını ortaya koyar. Kierkegaard birden ve doğrudan varoluş gizeminin içine dalar. Hegel’de en üst noktasına ulaşan akıl ve sistem felsefesine karşı bireyin varoluşunun akıldışılığını, paradoksunu açığa serer. 9 FELSEFE BAŞKASI OLARAK KENDİSİ Paul Ricoeur 2. Baskı, Çeviren: Hakkı Hünler, 570 sf. 28 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-53-8 ‘Ne Kendi Kimseye Benzer Ne Kimse Kendisine’ PAUL RICOEUR Başkası olarak Kendisi r Çeviri: Hakkı Hünle “20 Mayıs 2005’te hayata gözlerini yuman Paul Ricoeur batı felsefesinin 20. yüzyıldaki en verimli temsilcilerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Eserleriyle ölümsüzleşen düşünürün beka kubbesindeki yankısı, adını filozoflar kitâbesinin mahsûs mahallinde silinmez bir satıra oymayı zorunlu kılar. Ricoeur’ün kaleme aldığı pek geniş hacimli felsefî tefekkür külliyâtı içerisinde gözkamaştırıcılığıyla dikkat çeken en alımlı eserlerden biri de Başkası Olarak Kendisi başlığı taşıyan bu kitabdır. Daha ilk adımda zihni alabildiğine kamaştıran başlık düşünmeyi çarpıcı ve vaadkâr bir serüvene atılmaya davet eder. Ne var ki bu davet kitabın zengin içeriğini bir çırpıda özetleyivermeyi imkânsızlaştırır da. Davete icâbet düşünme çırağının usta düşünür rehberliğinde yürütülecek mâcerâlı yolculuğa herbir güzergâhta adım adım eşlik etmesini gerektirir. ‘Kendi’ kavramı etrafında analitik felsefeden anlatı theorisine, dil felsefesinden eylem felsefesine, kişisel özdeşlik / kimlik hermeneutiğinden ahlâk metafiziğine, kendilik başkalık dialektiğinden özne felsefelerinin ufku ötesine işâret eden mümkün bir ontolojiye uzanan bu zahmetli yolalışta sadık ve azimkâr yoldaşlığı terk etmeden sürdüren çıraklığın tek ödülü, insan ömrünün bütünü itibârıyla atılan ve atılacak herbir adımda ‘kendine tanıklık’ görüşüyle, daha has söylendikte ‘başkası olarak kendisine tanıklık’ gücüyle donanmaktadır. Tıpkı fiziksel organların gelişim gücünün bedeni erginliğe eriştirdiği gibi, zihni en açmazlı sapaklarda sınayarak düşünmeyi rüşdüne vardıran yegâne kaynak bu güçtür belki de, kimbilir? Değil mi ki, kelimelere dilden dile kıymet bahşeden dille söylendikte, ‘Ne Kendi Kimseye Benzer Ne Kimse Kendisine’?” ANTİK YUNAN’DA FELSEFE VE ÇAĞIMIZA ETKİLERİ Editör: Yavuz Kılıç, 470 sf. 24TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-75-0 İnsanın akıl aracılığıyla kendini, doğayı ve evreni anlama girişiminin sistematik bir biçim kazandığı tek etkinlik olarak Felsefe, başlangıcından itibaren bilincimizin potansiyellerini bize açıkça gösteren en önemli alan olmuştur. Felsefe, Antik Yunan’da başlangıç evresinde olmakla birlikte büyük bir çeşitlilik ve coşkuyla hayat bulmuş ve bu büyük miras, içinde barındırdığı düşünsel zenginliklerle takip eden çağlarda tüm medeniyetlere büyük katkılarda bulunmuştur. Felsefenin, Antik Yunan dünyasında sahip olduğu etki düzeyi sonraki yıllarda çokça aşınmış olmakla birlikte, siyasetten fiziğe, matematikten astronomiye, biyolojiden sanata pek çok alanda etkileri hep var olmuş ve süreklilik göstermiştir. Bu nedenle Felsefe, Batı kültür tarihinin her zaman en önemli hayat damarlarından biri olmuştur. Thales ve diğer doğa filozoflarının arkbe anlayışları, Septiklerin bilgiye getirdikleri eleştirel bakışları, Sokrates’in erdem ve bilgi öğretisi, Platon’un hakikat/idealar öğretisi, Aristoteles’in ahlâk, bilim, sanat vs. öğretilerine dair katkılarının her biri dikkate alındığında Antik Yunan düşüncesinin önemi çok daha açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Antik Yunan Felsefesi bu yönüyle yüzlerce yıldır hem felsefi düşüncelerin kaynağında yer almış hem de büyük tartışmalara yol açmıştır. Bu bakımdan bu düşünsel mirası anlamak, bu felsefi faaliyetin köken bulduğu topraklarda yaşayan bizler açısından da oldukça önemli ve değerlidir. Bu amaçla, Adnan Menderes Üniversitesi›nde düzenlenen, bildiğimiz kadarıyla ülkemizde şimdiye dek Antik Yunan Felsefesiyle ilgili olarak yapılan ilk sempozyumun bildirilerini biraraya getiren bu eserde, Antik Yunan düşüncesinin çok farklı anlayışları ele alındığı gibi, hakim akım ve düşünürlere dair alternatif perspektifler de işlenmiştir. 10 FELSEFE AVRUPA DÜŞÜNCESİNİN SERÜVENİ Jacqueline Russ 2. Baskı, Çeviren: Özcan Doğan, 424 sf. 26 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-70-5 RUSS JACQUELINE Avrupa nasıl Avrupalaştı? in ncesin Avrupa Düşü Serüveni an Günümüze Antik Çağlard esi Batı Düşünc Çeviri: Özcan Doğan Küçük Kent Devletlerinden (Polis) “Avrupa düşüncesi”ne giden bu uzun tarihsel birikim hangi özelliklerle karakterize edilebilir? Hangi önemli olaylar, hangi kişi ve kurumlar bu süreçte belirleyici bir rol üstlenmişlerdir? ü sinin Serüveni Latin-Yunan ve Yahudi-Hıristiyan uygarlıklarının bir sentezi olan Avrupa felsefi, sanatsal, dinsel, bilimsel ve toplumsal atılımları, 'Ortaçağ Aydınlığı'nı, Rönesans'ı, Aydınlanma Çağı'nı, Hümanizmi, Devrimler yüzyılını ve daha birçok bileşeni içine alan uzun bir sürecin vardığı sonuçtur. Filozoflar, din adamları, bilim insanları, sanatçılar, politikacılar, iktidar sahipleri ve halk kitleleri Avrupa'yı yaratma yolunda yaşanan büyük maceranın aktörleridir. Bu yolculuk içinde Avrupa'nın Grekleşmesi, Latinleşmesi, Romalılaşması, Germenleşmesi, Hıristiyanlaşması ve son kertede modernleşmesi, bir “modern batı düşüncesi” üretmesi ayrı süreçler, ayrı etkileşimlerdir. Elbette, Platon, Aristoteles, Machiavelli, Hobbes, Descartes, Spinoza, Vico, Montesquieu, Rousseau, Kant ve Hegel gibi düşünürler bu düşünce serüveni içinde 'olmazsa olmaz' bir paye kazanmışlardır. Avrupa çelişkiler ve karşıtlıklar yumağı içinde, insanlığa armağan ettiği göz kamaştırıcı hediyelerle birlikte karanlık dönemleri de derin bir şekilde tecrübe etmiş, büyük zaferlerin yanında mağlubiyetleri de tatmış, ama tarihsel olarak edindiği birikimle daima geleceğe doğru bir sentez üretebilme kabiliyetini göstermiştir. Bu kitapta, Avrupa'yı ve Avrupalılığı yaratan düşüncelerin bir özetini okuyacağız. Jacquline Russ, Avrupa'nın soy kütüğünden hareketle, bilhassa her yüzyılın taşıdığı kendine özgü atmosfer üzerinde durmaya çalışmıştır. Pek tabii, yüzyılların zihnimizde belirli bir resmi canlanmazsa kavramlar da içi boş sözcüklere dönüşecektir. Bu senkrenizasyon kaygısından hareketle kitabın yazarı, Antik çağlardan günümüze, Avrupa'da ve Avrupa bilincinde yaşanan gelişmeleri, ilerlemeleri, gerileyişleri, bunalımları, altüst oluşları ve yeniden doğuşları tasvir etmeye çalışmıştır. BAHTIN VE ÇEVRESİ Craig Brandist Çeviren: Cem Soydemir, 316 sf. 17 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-66-8 IST CRAIG BRAND vresi Bahtin ve Çe litika r ve Po Felsefe, Kültü Soydemir Çeviri: Cem h i e Çevresi Bahtinci düşüncenin gelişmesine önemli bir katkı sağlayacak olan Bahtin ve Çevresi, bu anlamda sonuncu çalışma olmayacak elbette, yeni çalışmaların önünü açacak ve Bahtin›e duyulan ilginin yeniden şekillenmesine yardımcı olacak. Bahtin›in ve Çevresi’nin hak ettiği daha geniş bağlama yerleştirilmesi gerekliliğine ışık tutacak. Bahtin›in yaşadığı dönemde birçok önemli ve sağlam kuramcı vardı elbette, ama ne yazık ki Bahtin kariyeri boyunca hak ettiği ilgiyi göremedi. Craig Brandist›in kitabı Bahtin›e (ve Çevresi›ne) olan bu borcu hatırlatmaya ve tamamen kapatmaya olmasa da kapatılmasının önünü açmaya yönelik bir çalışma. Bahtin Çevresi’ne ışık tutarak bize Bahtinci düşüncenin aslında Bahtin›in kendisinin de çok sevdiği diyalojizm kavramını anımsatacak şekilde diyalojik bir sürecin ürünü olduğunu ama henüz son bulmadığını ve gelişmeye açık olarak beklediğini gösteriyor. Bu kitap ise Bahtin ve Çevresi’ne dair en son önemli araştırmaların sonuçlarını bir araya toplayan ilk kitap olma özelliğini taşımaktadır. Çevrenin yapıtlarını tarihsel ve entelektüel bağlama yerleştirmeye çalışmaktadır, böylelikle Bahtin ve Çevresi’nin bir bütün olarak önemi açıklık kazanmaktadır. Craig Brandist, Bahtin›in mirasına dair yeni bir perspektif sunuyor bize ve böylece Bahtin›in önemini bir kez daha anlamamızı sağlıyor. 11 FELSEFE TARİH FELSEFESİNİN PROBLEMLERİ Georg Simmel 2. Baskı, Çeviren: Gürsel Aytaç, 132 sf. 9 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-40-8 “Tarih eğer bir kukla oyunu olmayacaksa, ruhsal olayların tarihidir. Anlattığı bütün dışsal olaylar, bir yandan itkilerle irade eylemleri arasındaki köprülerden, öte yandan o dış olayların sebep olduğu duygu reflekslerinden başka bir şeydir. Ruh (Geist), düşünmekte olduğunun bilincine varmadan önce içinden sonsuz çoklukta düşünce özleri geçer. Tarih felsefesinin görevi hakkında: ‘Tarih Yasalarını keşfetmektir’ deniyor –Bu ilk bakışta en göze çarpan Beklenti. Bambaşka bir bilimde, meselâ fizik, astronomi, psikoloji, karşılaştırmalı dilbiliminde araştırmacıdan yalnızca tekil malzemenin toplanması istenip yasaların tespiti bir felsefeciye verilecek olsa ne denirdi buna? Bu tuhaflığı açıklama denemesi bizi tarihsel yasa kavramının kendisini incelemeye götürüyor. Her insan kendini herhangi başka birinden bin kat daha iyi tanır, kendisi hakkında herhangi birinden, hattâ en yakınından bile daha çok şey bilir. Ama gene de başkası bize bizim kadar yarım, bizim kadar eksik, bizim kadar bir bütün değil ve bizim kadar kendi içinde tutarsız görünmez.” Ülkemizde geç keşfedilen ünlü Alman düşünür ve sosyolog Georg Simmel, Tarih Felsefesinin Problemleri’nde tarih, insan, bilinç ve doğa sorunlarını çeşitli açılardan incelemektedir. MARX VE HEGEL ÜZERİNE ÇALIŞMALAR Jean Hyppolite 2. Baskı, Çeviren: Doğan Barış Kılınç, 233 sf. 15 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-58-3 Jean Hyppolite egel Marx ve H malar Üzerine Çalış n Barış Kılınç ışmalar el Üzerine Çal Marx ve Heg Çeviren: Doğa Jean Wahl ve Alexandre Kojéve ile birlikte, Fransa’da Hegel’in felsefesinin yayılmasını ve uzun denebilecek bir süre boyunca düşünce dünyasına hükmetmesini sağlamış olan 20. yüzyılın önemli düşünürlerinden biridir Jean Hyppolite. Onu bu derece önemli kılan, Hegel’in Fenomenoloji’sini 1946 yılında Fransızcaya çevirmiş olmasının yanısıra, Hegel çalışmaları açısından halen vazgeçilmez bir nitelik taşıyan 1947 yılında yayımladığı Genése et structure de la Phénoménologie de I’esprit de Hegel başlıklı çalışmasıdır. Başyapıtı olan Kapital’de kendisini açıkça Hegel’in öğrencisi olarak ilân eden ve düşünceleriyle neredeyse yüz elli yıldır dünyayı hem düşünsel anlamda hem de pratik anlamda son derece etkilemiş bir düşünür olan Marx’ın eserlerinin kaynakları, felsefeyle ilişkisi halen önemli bir tartışma konusudur. Bu türden tartışmaların gelip dayandığı asıl nokta da Hegel’in felsefesidir, Marx’ın Hegel’le olan ilişkisidir. Jean Hyppolite, Marx ve Hegel Üzerine Çalışmalar’da (1955), Hegel’in felsefesindeki Marksizme kaynaklık etmiş olabilecek öğeleri, Marx’ın olgunluk dönemi eserlerinin ardında yatan felsefi varsayımları, Marx’ın Hegel eleştirisinin içerimlerini ve bu eleştirilerde haklı olup olmadığını ve ayrıca hem Hegel’in hem de Marx’ın düşüncesinin varoluşçu felsefe içinde değerlendirilebilecek yönlerini tartışmaya açıyor. Hyppolite’in eseri, bu anlamda, Herbert Marcuse’nin Us ve Devrim’i (1941) ve Georg Lukacs’ın Genç Hegel’inin (1948) yanında Marx ve Hegel ilişkisine dair üçüncü büyük ana kaynak olarak görülebilir. “Hegel’in Fenomenoloji’sini okumuş olmadan Kapital’i okumak kaçınılmaz bir şekilde bir dizi yanlış yoruma götürecektir.” Hyppolite’in, Marx’ın Hegel’le olan ilişkisine dair söyledikleri halen üzerinde düşünülmeye değer ve Marx ve Hegel Üzerine Çalışmalar bu anlamda hem Hegel’in hem de Marx’ın düşüncelerini kavramak açısından önemli bir başvuru kaynağı sunuyor. 12 FELSEFE MONADOLOJİ & Metafizik Üzerine Konuşma Leibniz Çeviren: Atakan Altınörs, 182 sf. 9TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-76-7 Düşünce tarihinde, arkasında bıraktığı yazılı çalışmalar bakımından Leibniz kadar üretken bir başka zihne nadiren tesadüf edilir. İlginçtir ki, yaşamını düşünmeye ve yazmaya adamış bu büyük dehanın hayattayken yayınladığı çalışmaların adedi, ardında bıraktığı devasa külliyata mukayese kabul etmez. Söz konusu yayınları, birkaç risalesiyle, Tanrı’nın bir deyimle, “avukatlığı”nı yaptığı Essais de Théodicée [ilâhî Adalet üzerine Denemeler] başlıklı eserinden ibarettir. Geride bıraktıklarının yayınlanması ise, günümüzde bile sürmekte olan uzun soluklu bir çalışmaya konudur. Kendisinin de hoşlandığı adlandırmayla “önceden tesis edilmiş ahenk sisteminin müellifi” Leibniz, insan aklını kurcalayan onlarca farklı ve büyük meseleye cesaretle el atmış, çağının önde gelen entelektüelleriyle durmaksızın mektuplaşmış, teorik meşguliyetleri yanında pratik çalışmalara, gözlemlere ve –hesap makinesi gibi– icatlara da mesai harcamıştır. Leibniz’in matematik ve mantık gibi aksiyomatik disiplinlerle. fizik ve psikoloji gibi bilimlerdeki geleceğe ışık tutarı başarıları bir yana bırakıldığında, onun felsefe ve teoloji alanındaki en büyük başarısının. dünyada "kötülüğün" varlığının Tanrı’nın mevcudiyetine antitez olarak kullanılmasına karşı rasyonel bir savunma yapmak olduğu söylenebilir. Mümkün dünyaları temaşa edip, onlar arasında bir-aradamümkün azami miktarda varlık içeren dünyayı tercih etmesi bakımından, Tanrı mümkün dünyaların en iyisini yaratmıştır. İste Monadoloji ve Metafizik Üzerine Konuşma, Leibniz`in bu alandaki metafizik düşüncelerini ana çizgileriyle göz önüne seren iki temel metnidir. GILLES DELEUZE Claire Colebrook 3. baskı, Çeviren: Cem Soydemir, 215 sf. 13,50 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-48-4 “Deleuze?... Birçok bakımdan bu, Gilles Deleuze’ün kendisinin de sormuş olabileceği bir soru. Deleuze, hiçbir şeyi olduğu gibi kabul etmezdi ve hayatın gücünün ama yalnızca insan hayatı değil, her türlü hayatın gücünün sorunlar geliştirme gücü olduğunda ısrar ederdi...” Claire Colebrook son derece akıcı bir üslupla kaleme aldığı bu çalışmasında, Deleuze yorumcularının çoğunlukla yaptığı gibi Deleuze’ü kronolojik olarak ele almıyor. Yapıtlarını bir bir irdelemek yerine, Deleuze, ün özgün terminolojisi ve kavramları üzerinde duruyor. Deleuze, çalışma hayatı boyunca aynı kavramları farklı bağlamlarda tekrar tekrar geliştirmiş bir felsefeci. Colebrook da, Deleuzecü bir yaklaşım benimseyerek, işe baştan başlıyor ve doğrudan doğruya kavramlar üzerinde yoğunlaşıyor. Deleuze’ün karmaşık ontolojik projesi ve terminolojisine açıklık getirmeye çalışıyor ve bunda da başarılı oluyor. Colebrook, Deleuze’ün felsefeci olarak ne önerdiğini anlamak istiyorsak, öncelikle felsefenin sanat ve bilimle niçin ilişkili olduğunu anlamamız gerektiğini söylüyor bize, çünkü Deleuze önemli felsefi fikirlerini bilim ve sanattan yararlanarak geliştirmiş bir felsefeci. Edebiyat, sanat, psikanaliz, felsefe, genetik bilimi, film, toplumsal teori vb. alanlarda düşüncenin labirentinde geziniyor. Gündelik hayattan örnekler alıp sonuçlar çıkarmak yerine, uç boyutta düşünmeyi talep ediyor bizden. Yeni düşünce ve yazma üslupları yaratıyor. Hayatı dönüştürmeye yönelik yeni düşünce tarzlarında ısrar ediyor. 13 FELSEFE WITTGENSTEIN VE DİLİN SINIRLARI Pierre Hadot 2. Baskı, Çeviren: Murat Erşen, 117 sf. 9 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-9717-47-7 Pierre Hadot arı Dilin Sınırl Wittgenstein ve Çeviren: Murat Erşen Büyük antik felsefe uzmanı Pierre Hadot, bu küçük ama derin kitapta Wittgenstein ile ilgili birbiri içine geçen üç felsefi hikâye sunmaktadır okuyucuya: İlkin, Wittgenstein felsefesinin neredeyse hiç bilinmediği bir dönemde, onun dile getirdiği yepyeni bir anlayışın bir filozofun düşünce güzergâhında oynadığı belirleyici rol ve bu keşfin yarattığı açılımlar. İkinci olarak, gerek dünya felsefe tarihi içindeki yeri, gerekse yüzyılımızın düşünce ikliminde yarattığı etkisi tartışılmaz derecede önemli olan bu büyük filozofun devrimci boyutu…Nihayet ve belki de en önemlisi, Wittgenstein’ın birbirinden farklı olan ama birbirini tamamlayan iki ayrı dönemindeki tezlerinin son derece özetleyici ve anlaşılır bir izahı. S rları Tractatus logico Philosphicus’a hasredilen ilk iki metin, Wittgenstien’ın dile getirdiği “Dil içinde ifade edilen, dil ile ifade edilemez” formülünden hareketle, söze sığmayan üzerine bir düşünüm geliştirir. Wittgenstein’ın ikinci dönem düşüncesini temsil eden Felsefi Soruşturmalar’ı konu alan son iki makale ise, bu metinde açık ifadesini bulan devrimci dil teorisinin dil ve düşünce anlayışımızda yarattığı büyük etkiler üzerine odaklanır: dil oyunları mefhumu ve yaşam biçimi anlayışı Hadot’yu felsefî söylemin doğası üzerine düşünmeye götürür. İşlevi nesneleri göstermek ve düşüncelere tercüman olmak olan bir dil yoktur, ama başka şeyler arasında, dinleyici üzerinde bir etki yaratmaya yönelik dil oyunları vardır… Felsefi dil belli bir etkinlik perspektifi içinde “ruhsal bir talim” olarak anlaşılmalıdır. Pierre Hadot Daha önemlisi, felsefi söylem belli bir yaşam tarzının seçiminden bağımsız salt teorik bir etkinlik değildir. Aksine söz ve eylem, felsefi söylem ve filozofça yaşam, birbirinden ayrılmaz tamamlayıcı bir bütündür. Ve felsefe hayretle başlar: “Dünyanın nasıl olduğu değildir gizemli olan, olmasıdır.”… Wittgenstein’ın analitik-pozitivist düşüncesinin ötesinde mistik olana dair getirdiği açılıma kulak vermek isteyenler için… LUDWIG WITTGENSTEIN Erken Döneminde Dilin Sınırları ve Felsefe Ali Utku 296 sf. 16 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-46-0 Her büyük filozofun felsefeye yeni bir yön verdiği söylenebilirse, felsefe tarihinde bunu iki kere gerçekleştiren yalnızca Wittgenstein’dır. İlki, dünyanın karşısına “Büyük Ayna”yı (Dil’i) koyabilmek için “aynı”nın teminatı durumundaki kapsamlı bir öğretiyle mantığın ideal düzleminde çalışan erken eseri Tractatus Logico-Philosophicus’la ve ikincisi, dili bir “oyun” mantığı içinde kurabilmek için “fark”ın mantığını sorgulayan geç eseri Felsefi İncelemeler’le özdeşleştirilen, kopmaları ve süreklilikleri birlikte barındıran iki ayrı girişimle “iki kere felsefe”. Yakın dönem düşüncesini karakterize eden dil dolayımlı felsefi yönelimlere önemli bir ivme kazandıran bu çifte müdahalenin sunduğu yeni olanaklar, hâlâ çok canlı bir tartışma odağı oluşturuyor. Elinizdeki çalışmada, Tractatus Logico-Philosophicus (ve onun önhazırlıklarını içeren Notebooks 1914-1916 ile Prototractatus) çevriminde yer alan bir dizi soruna, erken Wittgenstein’ın felsefenin artı ve eksi hanelerine yaptığı eklentiyi değerlendirmek amacıyla yaklaşılıyor. Wittgenstein’ın erken dönem felsefesini belirleyen “resim teorisi”nin talepleri ve sonuçları açısından, felsefenin geleneksel anlamından koparılışı ve atfedilen yeni anlam ve görevlerle yeniden tanımlanışı, teorik yapıyı belirleyen argümantasyon ve yapısal/mantıksal çözümlemeler bağlamında sorunlaştırılıyor. 14 FELSEFE KANT’IN FELSEFESİ Heinz Heimsoeth 5. Baskı, Çeviren: Takiyettin Mengüşoğlu, 184 sf. 11 TL, Felsefe, ISBN 978-975-8717-31-6 h Heinz Heimsoet i Kant'ýn Felsefes ttin Mengüþoðlu Çeviren: Takiye Königsbergli filozofun düşünceleri, şüphe yok ki bir dehanın tüm parıltısına kavuşmuştur. Güçsüz bir bedenden yükselen ateş, insanın ve evrenin sırrına dâhil edilme isteğini, doğaya karşı aynı ölçülerde, aynı mutlak kesinlikte karşılık verebilme iradesini göstermiştir. Kant’ın büyüsü günümüze kadar hiç eksilmemiştir. “Üzerimdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlâk yasası” yeryüzünde var olduğu müddetçe de bu büyü yaşamaya devam edecektir. Kant'ýn Felsefes Akıl, ahlâk, metafizik, değer, bilgi, inanç ve yargılarımız konusunda hiçbir düşünür, Kant kadar eleştirel ve kuşatıcı olmamıştır. Kant, insan doğasının kuruluşunu tüm nesnelliğiyle ele alır. Öncelikli olarak o, kendinden önceki felsefi gelenekleri kendi merkezinde toplamayı başarabilmiştir. Kant, tüm duyumcu, emprisist, metafizik cepheleri gözden geçirmiş, transendental idealizmin imkânlarını araştırmıştır. Etik ve estetik değerler konusunda, “yüce”ye dair bilgimizi ortaya koymuştur. Aklın bilinebilir sınırlarını göstermiş, ahlâk metafiziğinin ilkelerini saptamştır. Yani, “Ne bilebiliriz?” sorusuna, aklın bundan daha az önemli olmayan başka bir sorusunu ilâve etmiştir: “Ne yapmalıyız?” Nihayetinde, teorik akıl ile pratik aklı temel bir sorun olarak günyüzüne çıkarabilmiştir. i Kant’ın felsefesi insanın içinde bir ‘özne’ olarak yer aldığı kusursuz bir matematiğe benzer. Doğanın özgürlüğü ile insanın ödev ahlâkı, iniş ve çıkışlarıyla birlikte, bu müziğin notalarını oluşturur. Akıl ve duygu, iyi ve kötü gibi bütün karşıtlıklar bu denklemin her iki tarafında yer alır ve Kantçı felsefede mükemmel çözüme kavuşurlar. Bu kitapta, Kantçı düşüncenin en önemli yorumcularından kabul edilen Heinz Heimsoeth, Kant felsefesinin özüne dair çetrefil meseleleri, sade bir üslup, berrak bir anlatım ve büyük bir ustalıkla çözümlemektedir. FELSEFENİN TEMEL DİSİPLİNLERİ Heinz Heimsoeth 6. Baskı, Çeviren: Takiyettin Mengüşoğlu, Felsefe, 124 sf. 8.50 TL, ISBN 978-975-8717-32-3 h Heinz Heimsoet Felsefenin ri Temel Disiplinle ttin Mengüþoðlu h Çeviren: Takiye el Disiplinleri Felsefenin Tem Yaşam süreçleri yaptığımız felsefe ölçüsünde anlam kazanır, bu süreci basitleştirmek veya onu çıkabileceği en yüksek noktadan kavrayabilmek tamamen vermiş olduğumuz karara bağlıdır. Felsefeyi tercih etmekle sahte görüntülerin egemenliğini bir nebze olsun sekteye uğratmış oluruz. Yüzeyde sürüp giden bütün telaşların ötesinde sadece varlıkların özü bilinmeye ve tanınmaya değerdir. Sıradan bir yaşam için varlıkların özüne inmek gerekli olmayabilir ama varlıkların özü için de sıradan bir yaşam yaşanmaya değer değildir. Felsefe, saf ve bütünlüklü olanın çağrısıdır. Bunun dışında, bağlamından kopartılmış, varlığını unutmuş tüm şeyler için Sokrates “dünyada gereksinmediğim ne çok şey var!” hatırlatmasını yapmaktadır. Felsefe yapmak, yalnızca felsefe tarihi ve düşünürlerin yaşam ve görüşlerini okumaktan geçmiyor. Bunlardan da öte felsefe, düşünmenin imkânını yakalamak ya da ünlü biçimiyle söyleyecek olursak ‘hakikat sevgisine’ ulaşmak demektir. Felsefe yapmak, felsefenin kendine özgü kullandığı dil ile konuşmak demektir. Uzun bir geleneği olan ve kendi içinde göndermeleri olan bu dile erişildiği takdirde İlk Çağ düşünürlerinin sormuş olduğu soruları bugün biz de sorabiliriz: “İnsan nedir?” “Hakikat Nedir? “Kendi varlığımın sırrına nasıl inebilirim?” Büyük soruları kendimize sorma cesaretini göstermeden önce tıpkı bir felsefe öğrencisinin yaptığı gibi klasik düşünürlere, Platon, Aristoteles, Hume, Spinoza, Kant, Hegel ve Descartes’a ve bu düşünürlerin en önemli takipçilerine daha çok vakit ayırmalıdır. İdeal bir felsefe eğitimi için, Mantık sayesinde düşünmenin ilkeleri, Metafizik sayesinde evrenle kurulan bütünlüklü ilişki, Ontoloji sayesinde varlığın temel yapısı ve diğer Disiplinler keşfedilmelidir. Bu küçük kitapta, derin bilgisini özlü anlatımıyla birleştiren Heinz Heimsoeth, sistematik bir biçimde felsefeye dair en temel disiplinleri aktarmaktadır. 15 FELSEFE TARİH TASARIMI R. G. Collingwood 5. Baskı, Çeviren: Kurtuluş Dinçer, 432 sf. 17,50 TL, Felsefe, ISBN 978-975-8717-30-9 IMI TARİH TASAR Bu kitap tarih felsefesi üzerine bir denemedir. ‘Tarih felsefesi’ terimini, on sekizinci yüzyılda, onunla eleştirel ya da bilimsel ta¬rih¬ten, tarihçinin eski kitaplarda bulduğu öyküleri yinelemek yeri¬ne, kendi kafasında kendi kendine kurduğu bir tarihsel düşün¬me tipinden başka bir şey kastetmeyen Voltaire buldu. Aynı adı He¬gel ile on dokuzuncu yüzyıl sonundaki başka düşünürler de kul¬¬landı; ama ona çok farklı bir anlam verdiler ve tarih felsefesini evrensel tarih ya da dünya tarihi anlamına gelen bir şey ola¬rak gördüler. Terimin üçüncü bir kullanımı çeşitli on doku¬zun¬cu yüzyıl pozitivistlerinde bulunur; onlar için tarih felsefesi, anlatılması tarihin işi olan olayların akışını yöneten genel yasa¬la¬rın keşfiydi. Tarih Tasarımı’nda modern tarih tasarımının Herodotos’tan yirminci yüzyıla dek nasıl geliştiğine dair tarihsel bir betimleme sunulmaktadır. İlk bölümde Collingwood, tarihin yapısı, konusu ve yöntemine ilişkin Yunan-Roma tarih yazımından çeşitli örnekler sunmaktadır. Diğer bölümlerde ise Descartes, Herder, Kant, Schiller, Hegel, Marx, Toynbee, Rickert, Simmel, Dilthey, Croce, Spengler ve Bergson’un tarihin doğasına ilişkin yaklaşımları aralarındaki ilişki gözetilerek bütünlüklü olarak tartışılmaktadır. TARİH FELSEFESİ Seçme Metinler Herder-Kant-Fichte-Schelling-Hegel-Schopenhauer 2. Baskı, Haz: Doğan Özlem-Güçlü Ateşoğlu, Felsefe, 261 sf. 13 TL, ISBN 975871722-7 oğlu m - Güçlü Ateş Haz: Doğan Özle si felsei nfe tas eriç h l e r m e m e t Herder - Kant lling - Hegel - Fichte - Sche - Schopenhauer TARİH FELSEF ESİ Tarih ve felsefe terimleri, yüzyıllardır birbirleriyle ilişkisi olmayan alanları nitelemek için kullanılagelmiş olan terimlerdir. Antikçağ’da insanın doğa üzerine düşünerek kendi bilgisini kazanma süreci, Ortaçağ’da yerini tanrıya bırakmış; bu çağı izleyen dönemde ise, her türden yerellik ve tarihsellikten uzak soyut akıl kavramsallaştırması, düşünce tarihinde o çağın genel paradigması haline gelmiştir. Evrene ve kendine ilişkin bilgi elde etme çabasında insanı yeterince tatmin etmeyen bu üç dolayımın, özellikle 18. yüzyıldan başlayarak yerini tarihe terk ettiği; dahası her birinin, kendi tikel anlamlarını ancak ve sadece tarih sayesinde ve tarihte kazandığı fikri, felsefeyi yeni bir yörüngenin eksenine çekmiştir. ‘Geçmişin şimdideki sürekli etkililiği’ anlamında bir tarihsellik bilincinin gelişmesiyle birlikte tüm 19. yüzyıl, bir tarih yüzyılı olmuş; tarih ile felsefenin bir arada ele alınması, özel anlamda felsefenin, genelde ise düşüncenin yönteminin ne olacağı sorusu üzerine yeni kavrayışların şekillenmesine önayak olmuştur. Günümüzde sosyal bilimler üzerine düşünmenin olanağı, bu sürecin bilinmesini ve özümsenmesini gerektirmektedir. Tarih Felsefesi kitabı, bu alanda bir giriş kitabı olmanın ötesinde, ‘sonuçlarından hiçbir zaman öğrenilemeyecek bir etkinlik’ olan felsefenin içine dolayımsız bir şekilde nüfuz edebilmeyi ve yüzyıllarca ilişkileri sorunlu addedilmiş tarih ile felsefenin farklı kesişim noktalarındaki belli başlı problemleri göstermeyi amaç ediniyor. 16 FELSEFE YENİ BİLİM Giambattista Vico Çeviren: Sema Önal, 527 sf. 30 TL, Felsefe, ISBN 978-975-8717-29-3 İtalyan filozof, hukukçu, filolog, tarihçi ve retorik ustası Giambattista Vico, Yeni Bilim adlı eseriyle geniş bir okur kesiminin, filozofların, entelektüellerin ve şairlerin doğrudan ilham kaynağı olmuştur. Romantik tarihçi Jules Michelet, birçokları gibi “Vico’dan doğdum” demiştir. Ernst Cassirer, Vico’yu mitin ve mitolojinin gerçek kâşifi ilân etmiştir. James Joyce, başkalarında bulamadığı hayal dünyasını Vico’da bulur. Alman filozof Wilhelm Dilthey için Yeni Bilim, modern düşüncenin en büyük başarılarından biridir. İktisatçı Joseph Schumpeter, Vico’yu “sosyal bilimler alanındaki en büyük düşünürlerden biri” olarak kaydeder. Alman romantikleri, Goethe, Herder ve Hamann Yeni Bilim’i okumuşlardır. Coleridge, Vico’nun fikirlerini yayan ilk İngilizdir. Marx, Vico’yu das Kapital’de tartışmış, Yeats, Vico ile yakından ilgilenmiştir. Sorokin, Vico’yu zikretmiş; Hegel’den Trotsky’ye kadar birçok isim Vico’yu selâmlamıştır. Batı’da modern tarih felsefesinin tahtına ilk Giambattista Vico çıkar. O, kültür felsefesi ve mitoloji felsefesinin kurucusu sayılır. Tüm yaşamını büyük bir tutkuyla adadığı bu yapıtı dil, şiir, estetik, kanun, eğitim, politika, metafizik, toplum, kültür konularında ana güzergâh, yeni bir çıkış noktası sayılmıştır. O’nun fikirleri pragmatizm, tarihsicilik,varoluşçuluk ve yapısalcılık gibi birçok hareketi öncelemiştir. Vico, bu eserinde Tanrı’nın yarattığı tabiatın yanında insanın kendi yarattığı dünya olan toplum ve kültür dünyasının nasıl bir yöntemle incelenmesi gerektiği üzerine düşünmüştür. Döngüselci tarih anlayışı, tarihin bir edimler dizisi olarak karşımıza çıkması, her tarihsel durumun kendi biricik iç yapısında ve bu iç yapı aracılığıyla anlaşılması, tarihsel yaşamın mitolojik, filolojik, hukuksal ve dinsel yönden kavranması gerektiği ve buna benzer birçok değerli düşünce onun bize mirasıdır. Günümüzde Vico sadece felsefe, tarih ya da sosyolojide değil, sosyal bilimlerin tüm alanlarında en temel noktalara ulaşıncaya dek derin ve bir daha silinemeyecek büyük izler bırakmıştır. ALMAN İDEALİZMİ: FICHTE Haz: Eyüp Ali Kılıçaslan & Güçlü Ateşoğlu 548 sf. 27 TL, Felsefe, ISBN: 975-8717-16-2 Johann Gottlieb Fichte, Kant sonrası Alman felsefesinin en önemli filozoflarından biridir. Kant’ın Eleştirel Felsefesi’ni bütünlüklü ve sistematik bir idealist metafiziğe dönüştürme yönündeki çabasıyla tanınır. Alman İdealizminin başlatıcısı olarak Schelling ve Hegel üzerindeki etkisi görünür olmakla beraber, Marx’tan Sartre’a kadar birçok filozof, düşünür ve siyaset adamını kendi yörüngesine çekmeyi başarmıştır. mi I Alman İdealiz Fichte Hegel ve Marx’ın diyalektik yöntemi, modern felsefeye diyalektik düşünme yöntemini getiren Fichte’nin onlara mirasıdır. “Kişi, eylemlerinin bir toplamıdır” sözü, Sartre’dan önce ilk defa Fichte’nin kullandığı bir sözdür. “Öteki, beni özgürlüğe ve sorumluluğa davet eder” sözlerindeki etik düşünce, 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden Levinas’ı yaklaşık olarak iki yüzyıl öncesiyle buluşturur. Hazırlayanlar: ğlu lan - Güçlü Ateşo Eyüp Ali Kılıças Ülkemizde Alman İdealizmi’nin doğru dürüst bilinmemesi ve öğretil(e)memesi, Locke, Hume ve Kant’tan çabucak ve dolaysızca XX. yüzyılın düşünürlerine ve düşüncelerine geçilmesi, felsefe tarihini gerçek anlamda bilmenin önüne büyük engeller çıkartmaktadır. Bu sebeple, Alman İdealizmi üçlemesinin ilk kitabı olarak düşünülen Fichte, işte böyle önemli bir açığı kapatma amacını taşımaktadır. Filozofun en önemli eserlerinden yapılan çeviriler kadar, filozofun düşünceleri üzerine yapılmış yorumları da içermekte ve bu hâliyle, “şu anda dilimizde filozof hakkındaki ilk ve tek kapsamlı kaynak olma özelliğine ve onuruna sahiptir.” 17 FELSEFE AYDINLARIN İHANETİ Julien Benda 2. Baskı, Çeviren: Cem Soydemir, Felsefe, 187 sf. 11 TL, ISBN: 975-8717-20-0 Julien Benda Aydınların İhaneti Batı’da Aydınlar hakkında ilk kapsamlı eleştiri XX. yüzyılın başlarında Julien Benda’dan gelir. Benda’ya göre, aydınların hakikat duygusu artık zayıflamıştır. Onlar, şimdilerde siyasi ihtirasların güdümündedirler. İktidarın muhalif görünen sözcüleridir. Esasen kendi gruplarının çıkarlarını kollamak adına da sonsuz bir kin ve nefret duyarlar. mir Soyde Çeviren: Cem net A dınların İha “Benda’nın tanımına göre gerçek aydınlar kazığa bağlanıp yakılma, sürgüne gönderilme, çarmıha gerilme riskine girmek durumundadırlar. Bu yüzden de sayıları çok olamaz, gelişimleri belli bir rutine bağlı olamaz... Benda’nın tasarladığı biçimiyle gerçek aydın imgesinin hâlâ çekici ve güçlü bir imge olduğuna benim şüphem yok.” Edward W. Said, Entelektüel i “Benda’nın anlattığı entelektüeller alelâde insanlar ya da sıradan okumuşlar gibi maddi kazançla ilgilenmezler. Şahsi çıkar peşinde koşmak, ikbal ve mevki gayreti içinde olmak onların işi değildir. Onlar siyasal iktidarın yakını olmak için el etek öpmezler. Güçlünün uydusu değil, zayıfın savunucusudurlar. Zengin sofralarından yemlenmek için şaklabanlık yaparak kralın soytarısı rolüne soyunmazlar ... Siyasal iktidarın kusurlarını, otoriteyi kötüye kullanmasını kınarlar ve bunu topluma haykırırlar. Onlar, iktidarın hizmetlisi değildir. ...Onlar satılık değildir, kalemlerini de ödünç vermezler. İşte, bu kabilden özelliklerle bezediği entelektüellerin dönemin siyasi gelişmeleri karşısında ilkesiz davranışlarının yarattığı infialle Benda sözünü esirgememiş ve ‘aydın ihanetinden’ söz edebilmiştir.” Nur Vergin, Doğu Batı Entelektüeller-III FRANSIZ AYDINLANMA FELSEFESİ Oskar Ewald 2. Baskı, Çeviren: Gürsel Aytaç, Felsefe, 192 sf. 13.50 TL, ISBN 978-975-8717-60-6 Bu kitapta, yazarın pozitivist gelenekte “sosyal bilimler”, hermeneutik geleneğinde “tin bilimleri” ve Yeni Kantçı gelenekte kültür bilimleri” adlarıyla anılan bilimlerin felsefi açıdan temellendirilmesi konusundaki çabaları betimleyen ve tartışan yazıları ile kültür felsefesine ilişkin yazılar yer alıyor. “Kültür Bilimleri” ve “Kültür Felsefesi” başlıklı iki bölümden oluşan kitapta ele alınan problematiğin anlaşılmasında ve irdelenmesinde katkıları olacağı düşüncesiyle W. Dilthey’ın “Tin Bilimlerine Giriş” adlı yazısı ile E. Cassirer’in “Kültür Felsefesinde Doğalcı ve İnsancı Temellendirme” adlı yazısının çevirilerine de yer verildi. Kitapta, insanın hem kültürü yapan, hem kültürce yapılan bir varlık olduğundan hareketle, kültür bilimlerinin (tin bilimleri, sosyal bilimler) ve kültür felsefesinin doğa bilimleri ve doğa felsefesine göre önceliği vurgulanıyor, kültüre yaklaşımda doğalcılığın ve doğa bilimci tutumun tarihsel ve hermeneutik açıdan eleştirisi yapılıyor. 18 FELSEFE ESTETİK’İN KISA TARİHİ Hakkı Hünler 515 sf. 20 TL, Felsefe, ISBN: 978-975-8717-78-1 Estetik sorun, derin anestezi altındaki modern hayat için ontolojik, epistemolojik, antropolojik, ethik, politik, sanatsal, teknik ve teknolojik vb. sorunların birbirine çözülmezcesine sımsıkı kancalandığı kördüğüm noktasını oluşturur.... sa Tarihi Estetik'inKI Kı HÜNLER HAK Estetik söylem, modern burjuva kültürü içerisindeki insanî varoluş trajedisinin tam merkezinde bulunan bireysel kahramanın bir çıkış yolu bulabilmek için kendi kendisiyle hesaplaştığı iç-konuşmayı yansıtır. Bu anlamda estetik söylemin modern kültürün önemli bir bileşeni ve temel bir kurucu ögesi olduğu söylenebilir. Estetik yalnızca modern burjuva bireyinin kültürel trajedisini sadık bir şekilde yansıtmakla kalmaz, fakat bizzat bu trajedinin yazılışına birinci dereceden katkılarda da bulunur.... ihi Başkaları yanında birbiriyle bağıntılı üç önemli katkı sayesinde, yani kendisini bağımsız bir felsefî disiplin olarak ilân etmesi, namevcut bir iletişimsellik düşüncesini meşrulaştırması ve güzel ile sanatı hayattan koparması sayesinde, estetik, modern kültürün değerler tablosuna özsel açmazlar kazıdı.... Burada üstlenilen görev, yalnızca bios theoretikos›un veya vita contemplativa›nın, temâşa hayatı›nın mütevazı bir talebini yerine getirmekten, yani bios politikos (politik hayat) ile bios poetikos›u (poetik hayat) da kuşatan sözcüğün en geniş anlamında bios praktikos›un veya vita activa›nın, pratik hayat›ın modern durumunu, kısaca modern ethos›u estetik sorunlar özelinde anlamaya, anlamlandırmaya ve anlatmaya gayret etmekten ibaretti —mütevazı, fakat üstesinden gelindiği kolaylıkla iddia edilemeyecek bir görev.... Kör bir labirentin karanlık dolambaçları içerisinde, ‹yalnız›dan ‹yalnız›a değil, ‹yalnız›dan ‹Yalnız›a yol alma ümidiyle beslenen bir düşünce yürüyüşü denemesi...» 19 SOSYOLOJİ ÇAĞDAŞ SOSYOLOJİ KURAMLARI Klasik Geleneğin Genişletilmesi Ruth A. Wallace / Alison Wolf 3. Baskı, Çeviri: Leyla Elbruz/M. Rami Ayas, 645 sf. 34 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-80-4 İnsanlar genel olarak kuram okumaya pek hevesli değillerdir. Onu okullar, fabrikalar ve banliyöler ile seçimler, düğünler, grevler, oyunlar ve futbol maçlarından muteşekkil ‹gerçek dünya›nın üstünde serbestçe yüzen bir bilmeceler öbeği gibi, yalnız birbirleri ile ilişkili soyut anlatımlar gibi görürler. Bu bir yanılgıdır. Ünlü iktisatçı Keynes›in isabetle söylediği gibi; fikirler, doğru da olsa, yanlış da olsa, genel olarak zannedildiğinden daha kuvvetlidir. Hatta gerçekte, dünya daha ziyade bunlar tarafından idare edilmektedir. İnsanlar birçok eylemlerinin arkasında kuramların yattığını fark etmezler, ama böyledir. Neticede kimse entelektüel etkilerden muaf olamaz. / Alison Wolf Ruth A. Wallace ÇAĞDAŞ RAML ARI SOSYOLOJİ KU işletilmesi in Gen Klasik Geleneğ Rami Ayas Elburuz / M. Çeviri: Leyla Bu zaviyeden bakıldığında sosyoloji kuramları da çalışma ve aile, güç, özgürlük ve otorite dünyası ile ilgili olmayan biçimsel, boş kutular içeren hayali bir dünyadan oluşmaz. Aksine, bizim bu dünyayı nasıl gördüğümüz, nasıl anladığımız ve açıkladığımız, aynı zamanda içinde nasıl hareket ettiğimiz ve böylece, onun ne şekil aldığı ile yakından ilgilidir. Sosyologlar ‹sosyoloji yaparken›, konularına soğuk ve zihinleri boş olarak yaklaşmazlar. Konuları ister insanların ölümle ilgili davranışları, ister günümüz toplumunun bütün gelişimi ve muhtemel geleceği olsun, incelemekte oldukları olaylara nesnel bir açıdan bakarlar. Somut verilerle çalışır ve elde ettikleri sonuçları sistemli bir şekilde ortaya koyarlar. Bu kitap sosyoloji kuramını bugün uygulanmakta olduğu şekliyle tartışmakta ve çözümlemektedir: çalışmaları toplumsal kuramı en çok etkileyen yazar ve sosyologların halen geçerli olan yaklaşımları ve çözümlemeleri üzerine odaklanmaktadır. SOSYOLOJİ KURAMLARI TARİHİ Hans Freyer 2. Baskı, Çeviren ve Ekler: Tahir Çağatay, 364 sf. 22 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-8717-76-7 R HANS FREYE SO SY AR I TA RİH İ OL OJ İ KU RA ML Tahir Çağatay Çeviren ve Ekler: Rami Ayas Hazırlayan: M. Platon ve Aristoteles gibi antik düşünürlerde topluluk düzenine ve onun şekillerine dair birçok düşünce, hattâ sistemleşmiş düşünce bulmak zor değildir. Ortaçağ›ın Batılı ve Doğulu sayısız düşünüründe de aynı şeye rastlayabiliriz. Keza bunlara modern zamanların düşünürleri de eklenebilir. AM LAR I TAR İHİ OSY OLO Jİ KUR Belli tarihsel dönemlerde, toplumsal hareketler, yatağına sığmayan bir ırmak gibi içinde bulundukları ‘devlet’ kalıbından taşmış, kurtulmuşlardır. Fransız Devrimi ideallerinin ve sanayileşmenin başlangıç çağında ilk makine ve fabrikalarla birlikte toplumsal gerçeklikte görülmemiş bir değişim başlar. Ve böylelikle söz konusu gerçeklikte neler olup bittiğini, topluluk olaylarının akışına hangi yasaların hâkim olduğunu öğrenmek ve bilmek gereği doğar. Kendine özgü yasaları bulunan toplumu, bilimsel olarak incelemek ve değişim yasalarını keşfetmek işi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu ise, tamamıyla soyut ve bilimsel anlamda bir uğraşı olup, yepyeni bir bilimin alanını oluşturur. İlk sosyologlar işte bu koşullar içinde ortaya çıkar. Sanayi toplumunun belirdiği ve kurulduğu her yerde sosyoloji de yeniden kurulur. Kendisini büyük bir coşkuyla toplumsal hareketlerin yasalarını öğrenmeye veren bu yeni bilgi dalı, kısa zaman içinde ustalarını yetiştirmekte zorlanmaz. Comte, Saint-Simon, Spencer, Durkheim, Le Play, Pareto, Weber, Tönnies, ve Simmel gibi isimler bu büyük yapının harcına katkı vererek çağdaş sosyolojinin altyapısını hazırlarlar. Elinizdeki kitap işte bu isimlerin ve bir dönemin tarihsel serimlemesi olarak addedilebilir. Bu kitap Alman sosyoloji geleneğine doğrudan nüfuz eden Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin unutulmaz hocalarından Hans Freyer’in sosyoloji tarihi çalışmasıdır. Ve bu çalışma, “bilimlerin prensi” olan sosyolojinin doğuş aşamasında ortaya çıkan tezlerin doğrudan ve ‘içeriden’ bir kişi olarak tanıklığını yapmaktadır. 20 SOSYOLOJİ DİN SOSYOLOJİSİ Hans Freyer Çeviren: Turgut Kalpsüz, 122 sf. 9 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-99-6 Yeni-Hegelci olarak tanınmakla birlikte, Marx, Dilthey, Husserl, Max Weber ve Simmel'den de etkilenen Hans Freyer toplum felsefesine ve özellikle bir gerçeklik bilimi olarak toplumbilimi'nin ana yolunda gelişmesine yaratıcı ve yorulmaz çalışmalarıyla önemli katkılarda bulundu. EYER İSİ DİN SOSYOLOJ Hans Freyer isi Din Sosyoloj ut Kalpsüz Çeviri: Turg layan: M. Rami Yayına Hazır Ayas Freyer, Gerçeklik Bilimi Olarak Toplumbilimi (Soziologie als Wirtschaftswissenschaft,1930) adlı eserini yayımladığı yıl; Alman dinbilimci ve din sosyolojisinin önde gelen bir adı, Joachim Wach, Din Sosyolojisine Giriş (Einführung in die Religionssoziologie, 1930) eserini Freyer'e ithaf ediyordu. Bundan sekiz yıl sonra Latin Amerika'da Buenos Aires Üniversitesi'nden toplum-bilimci Alfredo Povina, Freyer'den etkiler taşıyan Gerçeklik Bilimi Olarak Toplumbilimi (Sociologia come ciencia de realidad, 1939)'ni yayımladı. 1950'li yıllarda İstanbul ve özellikle Ankara Üniversitesi'nde onun yıllarca hizmetleri, sosyolojiyi gerçeklik bilimi anlayışına kavuşturmada Türkiye için büyük bir imkândı. Hans Freyer'in Türkiye'deki verimli çalışmalarının başka bir ürünü olan Din Sosyolojisi kitabı, tanımlanması, bir çerçeve çizilmesi zor bir alanda konunun nasıl ele alınması gerektiği ile ilgili toplumların maddi ve ma nevi geniş etkileşim sahalarına girerek ciddi bir perspektif sunuyor. KENT EFSANELERİ Özgür Taburoğlu 288 sf. 15 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-71-2 Batıl inançları genelde aynı şekilde algılarız: Eski zamanlarda ve uzak yerlerde yaşayan insanların ‘yanlış anlamaları’ der, geçeriz. Ne derece doğru olduğu tartışılabilecek bu varsayımımızı, yeniden ele almakta fayda var. f eleri ĞLU ÖZGÜR TABURO leri Kent Efsane ve Takıntıları Batıl İnançları Zamanımızın Örneğin bir batıllık görünümü olan kent efsaneleri, metropol yaşamındaki karmaşık ilişkiler ağının içinde, ‘alacakaranlığa’ yönelik değişmeyen bir ilgiyi fark ettirir bize. Fazla bilgi ve bilinemezliğin iç içe geçtiği kent efsaneleri, geçmişi aratmayacak yoğunlukta batıllık ve takıntı biçimlerinin varlığını barındırır. Bunlar, gündelik ilişkilere, alışkanlıklara öylesine karışmıştır ki çoğu zaman fark edemeyeceğimiz kadar iç içedir bizimle… Hızlı kent hayatı içerisinde mitolojik arayışlarımızın cevabı olan kent efsanelerine dikkatle bakılırsa farklı kılıklara girmiş batıl inançlara, takıntılara, saplantılara rastlanır: Komplo teorileri, kişisel gelişim öğretileri, yaşam biçimleri, doğal yaşam arayışları, yeni ve ilginç olana dönük ilgi, hız tutkusu, moda, aşırı sporlar, eğlence, değişen şiddet türleri, fanatizm, kariyer, türlü fobiler, bulmacalar... Elinizdeki kitap, kent efsanelerini bir arketip, bir model gibi kullanarak, aslında yaşadığımız zamanların ‘batıl’ görünümlerini anlamaya çalışıyor. Ama bu görünümleri yekten olumsuzlama batıllığına da düşmeden… Çünkü onlarda, başkasıyla, kentin uzağındaki ve dışındakiyle bağlantı kurmaya yönelik arayışın izleri de sürülebilir. Çoğu insan için basit, eğlenceli, gizemli anlatılardır kent efsaneleri. 21 SOSYOLOJİ GEORG SIMMEL Sosyolog, Sanatçı, Düşünür Editör: Jale Özata Dirlikyapan, 391 sf. 25 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-64-4 MEL GEORG SIM r nü natçı, Düşü Sosyolog, Sa t Düşünür a Dirlikyapan Editör: Jale Özat “Hayvanlar yalnızca nedenselliğin peşindedir; tanrılar ise anlamın; ve yalnız insan her ikisi ile birlikte yaşamak zorundadır.” Ve bu durum insan yazgısını anlayabilmek için nedensellikle anlamın ikili kıskacını olabildiğince kavramayı gerektirir. Modern sosyolojide tam tekmil bu kavrayışın peşine düşen kişi ise hiç kuşku yok ki Georg Simmel’dir. Simmel, yirminci yüzyılın başlarında sosyolojinin ayrı bir disiplin haline gelmesini sağlayan kuruculardan biridir ancak entelektüel ilgilerinin ve katkılarının çeşitliliği ile Émile Durkheim, Vilfredo Pareto, Ferdinand Tönnies ve Max Weber gibi önemli figürlerden ayrılır. Bu isimlerden daha geç keşfedildiği doğrudur. Bunun da nedeni muhtemelen modern yaşam biçimlerinin geniş kitlelerce ancak deneyimlenmiş olmasıdır. Nitekim “Simmel›in düşüncesi belki de ancak bugün benimsenebilir, çünkü yalnızca bugün yeterince insan onun sözünü ettiği sorunsalı metnini yorumlayabilecek kadar derinlemesine yaşamıştır.” Simmel›in çağdaşlarının onun “büyüleyici parlaklığını ve kırılgan zara fetini” vurgulamaları yanında, yöntemindeki sistematik açıklama eksikliğine ve neredeyse üzerinde çalışılmış hissi veren düzensizliğe dikkat çektikleri bilinir... Ama işte tam da bu nedenlerle Simmel çağdaşlarından ayrılır. Toplum yaşantısını anlamaya çalışırken genellikle bir sanatçı duyarlılığına sahip olduğu, tıpkı izlenimci sanatçılar gibi çoğu zaman nesnelliğe yaslanmadan isabetli gözlemler yaptığı gözlenir. Lukács›ın da dediği gibi Simmel, “izlenimciliğin sahih filozofudur.” Simmel, sosyolojisini kurarken, ne olguları ne de sayıları derlemiştir. O sadece, gördüğünü söylemiştir bize. BİLİM SOSYOLOJİSİ İNCELEMELERİ lojisi Bilim Sosyo i İncelemelerRAMLAR VE TARTIŞMALAR R, KAV MLA TEMEL YAKLAŞI Editörler: Bekir Balkız & Vefa 22 Saygın Öğütle Editörler: Bekir Balkız & Vefa Saygın Öğütle, 592 sf. 34 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-63-7 Genel olarak bilim sosyolojisi literatüründe üç gelenekten söz edilebilir. İlki; bilimsel doğruluk ve geçerlik kriterlerinin hiçbir tarihsel-sosyal kökene bağlanamayacağını savunan; ve dolayısıyla, bilim topluluğunun ‹kendine has› normlara sahip, ‹özgür› birey araştırmacılardan oluşan ‹özel türden› bir topluluk olduğunu iddia eden pozitivist bilim sosyolojisi yaklaşımlarıdır. Bunun tam karşısında, bilim topluluğunun ve bilimsel eğitimin katı hiyerarşik yapısına, bilimsel bilginin konvansiyonel karakterine odaklanarak bilim topluluğunu egzotik bir kabileye çeviren konvansiyonalist / rölativist gelenekler yer alır. Bilim etkinliğini akademi içine kilitleyip orada soruşturan bu her iki geleneğe karşı, Marksçı-eleştirel gelenek ise, bilim etkinliğini genel toplumsal süreçlerle bağlantıya sokan kurumsal, politik ve normatif ilişkiler üzerine yoğunlaşır. Rölativist geleneğin ülkemizdeki temsilcileri açısından ise, pozitivizm eleştirisi temelinde yorumcu ve post-pozitivist anlayışlarla temasa geçme ve empirik araştırmaya dönük bir önyargıya teslim olma durumu sözkonusudur. Ülkemizdeki rölativistler, sosyolojik pozitivizmle özdeşleştirdikleri saha araştırmasına karşı öğrenilmiş bir küçümsemeyi yaratarak ve yayarak, “felsefe yapma” kaygısına düşmüş ve kendilerini bir tür sosyal felsefeci olarak konumlandırmışlardır. SOSYOLOJİ BURJUVA Werner Sombart 3. Baskı, Çeviren: Oğuz Adanır, 363 sf. 24,50 TL, Sosyoloji, ISBN 978-975-8717-37-8 T WERNER SOMBAR Burjuva Modern Ekonomi n Ahlâki ve Dönemine Ait İnsanı ne Katkı Entelektüel Tarihi Çeviren: Oğuz Adanır Sombart’ın bu klasik çalışması burjuvazi üzerine kaleme alınmış bir şaheser sayılmalıdır ve tarih sahnesinde burjuvazinin yarattığı büyüyü anlayabilmek için Sombart’ın eserine tekrar tekrar dönmek gerekir. j Burjuvazi… XIV. yüzyıl Floransa doğumlu... “La sollicitudine e cura delle cose, cioe la masserizia”... (İyi bir ev sahibi ekonomik yaşantısını akla uygun bir hale getirir)... Toplumu ataletten kurtaracak yeni bir güç ortaya çıkıyor. Dünyayı bir ‘tasarım’ olarak görüp onu kendi idealleri için yeniden var eden, daima projeler üreten, dinamik ve maceraperest bir sınıf… Geçmişte hiçbir ‘dönüşüm’ ideali burjuvazinin yarattığı bu doğal ve taze güce erişemiyor. Kime gerçek bir ‘burjuva’ denir? Nasıl bir tiptir burjuva? Hangi karakter özelliklerini sergiler? Her şeyden önce doğuştan bir burjuvanın salt para kazanma ve servet edinme tutkusuyla yola koyulmadığı çok açıktır. Düzen ve disiplin, yaratıcılık ruhu, alışkanlık ve deneyimlerin zenginliği, ruh ve zekâ arasında sağlanan mükemmel denge burjuva erdemleri arasında sayılıyor. O, ibadet eder gibi huşu ile çalışıyor. Zamanı idare eden sihirli gücü yakalıyor. Modern devirlerin rasyonalitesine gelmeden önce, gündelik hayatın bu sınıf sayesinde nasıl yavaş yavaş değiştiğini, ölçü, zaman, hız, hesap vb. unsurların başlangıçtaki bu değişimini adım adım izlemek gerek. 2 Kitap boyunca yazar birçok tezin yanında o ünlü tezini ayrıntılarıyla işlemektedir: Tinsel ve ruhsal öğelerin ekonomik yaşama olan etkisi... Sombart’ta burjuvazi bir ‘Zihniyet’ olarak vardır ve modern dünyanın derin kökleri bu Zihniyet’e kadar uzanmaktadır. Sombart, yapıtını şöyle takdim etmektedir: “Zeki bir adam bir gün iyi bir kitabın tek bir tümceyle özetlenebileceğini söylemişti. Eğer bu doğruysa benim kitabım iyi kitaplar kategorisine sokulamaz, tek tümcede ısrar edildiği takdirde şöyle bir şey söylememizde umarım bir sakınca yoktur: Kapitalist zihniyet sorununun doğası ve kökenleri olağanüstü bir şekilde karışık olup, bugüne kadar sanılandan ve sandığımdan çok daha karmaşık bir şeydir.” ORYANTALİZM: Tartışma Metinleri Editör: Aytaç Yıldız, 530 sf. 28,50 TL, Sosyoloji, ISBN 978-975-8717-27-9 Edward Said’in Oryantalizm adlı kitabının yayımlanışının ardından Batı’daki entelektüel çevreler tuhaf bir gürültüyle uyandılar. Yabancısı oldukları bir sesti bu… Kendi üniversitelerinde yetişmiş, klasik kültüre hâkim, edebiyat ve filoloji uzmanı olan Edward Said, Doğu ve Batı ilişkilerinde yeni tezler gündeme getiriyor, –kuşkusuz kendine özgü, muhalif entelektüel bir tat katarak– Batılı bilincin yansıdığı aynayı kamuoyuna sunuyordu. ORYANTALÝZM eri Tartýþma Metinl Editör: Aytaç Yýldýz l i İlk bakışta bu cesur çıkış küçümsense de, Said katı ve geleneksel bir sahayı yerinden oynatabilmeyi başardı. Artık oryantalizm, klasik dil çalışmalarına vurgu yapan bir “disiplin” olmaktan çok, her geçen gün kendi içinde dönüşerek, bir söylem, hükmetme geleneğinin bir parçası olarak literatürde yer etmeye başladı. Bu alanın armağan ettiği yeni cümlelerle söyleyecek olursak, Batı’nın ötekine bakışı “oryantalist bir perspektifte” dile getiriliyordu. Orta Doğu’daki sıcak gelişmelerin arka planında oryantalizmin iki yüz yıllık sorusu gündeme gelmekteydi. Said, zor olanı denemiş, Batı’nın Doğu’ya bakışındaki terimleri tersine çevirmişti. Sömürgeciliğin “keşif kolları” sadece ekonomik ve politik bir bakışla değerlendirilmiyor, edebî metinler üzerinden hareketle çarpık kareler teorik bir çerçevede işaretleniyordu. Doğu’nun nasıl keşfedildiği sorusu ise can alıcı önemdeydi. 18. yüzyıldan itibaren Batı, derin istek ve arzularıyla Doğu’yu keşfe çıkarken pek de masum sayılmayacak bu keşif çabası, beraberinde birçok şeyi de götürmüştü. Chateaubriand, Lamartine, Nerval ve Flaubert’in yazılarında hayalî bir doğu coğrafyası yaratılırken veya Oryantalist ressamların tablolarında egzotik ve dişil kompozisyonlar kullanılırken, aslında sıradan Batılı bireyin zihninde klişelerle yüklü bir Doğu imgesi inşa edilmekteydi. Bu kitapta da gösterildiği üzere, ilerleyen yıllarda alanın seçkin isimleri bu “tartışma”ya doğrudan katıldı. Oryantalizm, antropolojiden Balkan tarih çalışmalarına kadar birçok farklı alana verimli bir şekilde hızla yayıldı. Yeni okumalar ışığında yeni oryantalizmler masaya yatırıldı. Kuşkusuz, Türkçede bu yazıların gündeme gelmesi Said’in değerli çabasını, “güzel” ve “sıcak” anısını korumaya hizmet edecektir. 23 SOSYOLOJİ MİLLİYETÇİLİK KURAMLARI: Eleştirel Bir Bakış Umut Özkırımlı 4. Baskı, 312 sf. 16,50 TL, Sosyoloji, ISBN 978-975-8717-36-1 Milliyetçilik ile ilgili uluslararası alanda yapılan tartışmaların dikkate aldığı ve dipnot düştüğü bu kitap, daha şimdiden kendi sahasında ciddi bir açılım sağlamış durumda. Umut Özkırımlı, çoktandır tıkanmış olan bir tartışmanın ötesine geçmeyi başarıyor. Lehte veya aleyhte bir kavram tekeli yaratmaksızın, öncelikli olarak bu sahanın karmaşık dilini ayrıntılı ve sistematik bir şekilde çözümlüyor. Şimdiye kadar milliyetçilik ile ilgili birikmiş zengin literatürü klasik ve modern yaklaşımlarıyla birlikte okuyucuya sunuyor. Bu alanın doğum tarihini önceleyen romantik düşünürlerin yanında Hobsbawm, Kedourie, Smith, Gellner gibi çağdaş belli başlı kuramcıların görüşlerine yer veriyor. Bugün, dünyadaki birçok bölgenin yüz yüze olduğu etnisite ve kimlik ile ilgili sorunlar bu literatürün sınırlarına dahil. Tarihin hız kazandığı ve haritaların yer değiştirdiği devirler içinde çok ayrı milliyetçilik örneklerine rastlamak mümkün. Halkın, seçkin sınıfların, entelektüellerin ve ideolojilerin yarattıkları birbirinden farklı milliyetçililikler var. Dönemler arasında milliyetçiliğin nasıl değiştiğini gözlemlemek, en az bu kavramı tanımlamak kadar önemli. Milliyetçilik, kimi zaman ulusların doğuşunda muazzam kaynaştırıcı bir rol üstleniyor, kimi zaman da tehlikeli bir ideolojiye dönüşüyor. Gücü ve zayıflığı, masumiyeti ve saldırganlığı daima iç içe geçiyor. Özkırımlı, bu erken çalışmasıyla karşılaştırmalı bir araştırmanın nasıl yapılacağına dair son derece yetkin bir örnek sunuyor. TARİHSEL SOSYOLOJİ Elisabeth Özdalga Söyleşiler: Şerif Mardin, Mehmet Genç, Çağlar Keyder, Ali Yaşar Sarıbay, Fethi Açıkel, Oktay Özel, Ferdan Ergut... 3. Baskı, 248 sf. 16,50 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-49-1 Philip Abrams, Tarihsel Sosyoloji’yi şu şekilde tanımlar: “Tarihsel sosyoloji, geçmiş ile bugün arasındaki ilişkiye evrimsel gelişim şemaları giydirmeye çalışma meselesi değildir. Yalnızca bugüne bir tarihsel arka plan tanıtma meselesi de değildir. Bir yandan kişisel faaliyetler, diğer yandansa toplumsal örgütlenme arasında, zaman içinde bilinçli bir biçimde inşa edilmiş olan ilişkiyi anlamaya dönük bir çabadır. Tarihsel sosyoloji, sürekliliğe sahip olan bu inşa sürecini toplumsal çözümlemenin odak noktası haline getirir. Bu süreç pek çok farklı bağlamda; kişisel biyografiler ve kariyerler, uygarlıkların yükseliş ve çöküşleri, devrim ya da seçim gibi belirli olayların ortaya çıkışı ya da işçi sınıfı oluşumu ya da refah devletinin yaratılması gibi belirli gelişmeler bağlamında ele alınabilir”. Elisabeth Özdalga’nın yorumu ise şöyledir: “Tarihsel sosyoloji, tarih ile sosyoloji arasında ortak bir girişimi temsil eder. Birlikte kullanıldıklarında bu iki disiplinin kayda değer bir sinerji yarattığı fikrine dayanır. Bir araya geldiklerinde, bu iki disiplin, toplamlarından daha fazla bir şey ifade eder.” Bir atölye çalışması olarak Elisabeth Özdalga’nın öncülüğünde hazırlanan bu kitap, Tarihsel Sosyoloji alanında şimdiye kadar yayımlanan az sayıdaki çalışmalardan biridir. Kitapta konuyla ilgili olarak sosyolog ve tarihçiler ile yapılan söyleşiler bulunmaktadır. Söyleşiler, özellikle Türkiye’nin yakın tarihine bakışında Tarihsel Sosyoloji gibi taze ve yeni bir disiplinin kendi özgün dilini nasıl oluşturabileceğini ve ondan nasıl faydalanabileceğini göstermesi bakımından önemli bir belge niteliği taşımaktadır. Özdalga, Tarihsel Sosyoloji ile ilgili uzun giriş yazısında, bu alandaki birikimini ve derinliğini yansıtarak okura genel bir çerçeve sunmaktadır. Tarihsel Sosyoloji hangi koşullar altında doğmuştur? Bir ustalık ve tasavvur olarak tarihsel sosyoloji disiplinini nasıl düşünebiliriz? Yeni bilgilerin ışığında nasıl bir yol takip edilmeli ve hangi kaynaklara başvurulmalıdır? Özdalga, sadece Batı’daki değil, doğu toplumlarındaki farklı sosyolojik tecrübelere de dikkati çekmektedir. Ayrıca kitapta Philip Abrams, Norbert Elias, C. Wright Mills, Marshal Hodgson, Immanuel Wallerstein Evans-Pritchard ve Peter Burke gibi ustaların bu alandaki katkılarına yer verilmektedir. 24 SOSYOLOJİ ESKİ DÜNYAYA YENİ BİR BAKIŞ Oğuz Adanır Oğuz Adanır ni Bir Eski Dünyaya Ye Bakış er s, Mauss ve Ülgen Baudrillard, Berke sal Bir Deneme Üzerinden Kuram 726 sf. 35,50 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-54-5 Geçmişin devasa gölgesinden bakıldığında, her toplum kendi benzersiz yolculuğuna çıkmıştır. Bu yolculuk içinde farklı ilişki türleri, zihinsel ve estetik kalıplar, inanç ve yaşam tarzları kendine ait olan renk ve peyzajları üretmişlerdir. “Zihin yapısına ilişmeden, hiçbir toplumda hiçbir yenilik beklenemez.” Başka bir ifadeyle, bir toplumu kavramanın en iyi yolu onun zihin yapısını ayrıntılı biçimde çözümlemekten geçer. Türkiye’de modernleşme adına yaşama geçirilen değişiklikler, biçimsel kalıpların dışına çıkamamıştır. İnşa edilen yapı ve kurumlarla, Türkiye’ye çağ atlatmak mümkün olmamıştır. Geçmiş ile bugün arasında tutarlı bir ilişki kuramamak, Türk modernleşmesinin en zayıf halkalarından birini oluşturur. Bu bakımdan, hem sağ, hem de sol ideoloji merkezleri, tarihin dinamiklerini bölük pörçük açıklamayı tercih etmişler, ancak dünyaya bakarken ait olduğumuz ve ayak bastığımız yerden nasıl bir bütünsel bakış geliştirilebilineceği üzerine pek kafa yormamışlardır. Bu yönleriyle Eski Dünyaya Yeni Bir Bakış’ta, potlaç kuramından hareketle Osmanlı ve Cumhuriyet’e dair yeni bir kuram geliştirilir. Simülasyon evreninden Osmanlı ve Cumhuriyet’e nasıl bakabiliriz? Bu evrende sık sık nükseden hastalıkların kökü nerededir ve kültürel kodlar nasıl bir anlama sahiptir? Batı burjuvazisinin aksine, bu toplumdaki para ve kazanç tutkusunun ürettiği herhangi bir değer olmuş mudur? Eski Dünyada, Yüce Padişah ile Sevgili kulu arasındaki bağlar, bugüne gelindiğinde hangi ilişki türlerine evrilmiştir? Burada, alan el-veren el ilişkisi nasıl bir rol üstlenmiştir? Bu tür sorulara alışılmışın dışında yanıtlar üretebilmek için entelektüelin düşünceleriyle toplumu kuşatıp sarması, tarih, din, antropoloji, sanat, edebiyat, kültür, ekonomi, siyaset alanlarındaki geniş ufuklara yolculuk etmesi gerekir. Entelektüelin elinde bir anahtar olmalıdır ki, birbiriyle bağlantılı kapıları ardınca açabilsin…Kendine ait, bir kuram ve model üzerinden hareket etmelidir ki, söylediği doğrular uçup gitmek yerine birbiri üzerine eklemlensin ve kalıcı olabilsin. Her eski eser, yeni bir bakış açısının konusu olmalıdır. Böylelikle her klasik yapıt, yeni yorumlara izin verdiği müddetçe daha da klasikleşecektir. Kitap, son yıllarda benzerine az rastlanan topluma bütüncül ve makro ölçülerde bakabilen entelektüel bir birikim ve heyecanın örneğidir. Geliştirilen model içinde birçok önemli eser yeniden okunur. Birçok yerde Avrupa ile Osmanlı örnekleriyle karşılaştırılır. Yazar, Mauss, Berkes, Ülgener, Baudrillard, Bloch, Braudel gibi isimlerle başka bir sentezin imkânını araştırmaya koyulur, eski dünyaya yepyeni bir pencere açar. MODERNLEŞME S. N. Eisenstadt 2. Baskı Çeviren: Ufuk Coşkun, 251 sf. 14,50 TL, Sosyoloji, ISBN 978-75-8717-28-6 t S. N. Eisenstad MODERNLEŞME Başkaldırı ve Değişim Çeviren: Ufuk Coşkun Modernleşme tarihte daha önce eşi görülmemiş bir değişim sürecini ifade eder. Bu, yarattığı yenilikler, sunduğu imkânlar kadar, doğal olarak oldukça sancılı ve gerilimli de bir süreçtir. dt MODERNLEŞME Batı’dan başlayarak tüm dünyaya yayılan modernleşmenin temel özelliği, her şeyden önce insan eliyle kurulmuş siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel tüm yapıların değişime uğraması olmuştur. Yakın dönemdeki her devlet, her toplum, her birey bu olguyla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Her birinin bu meydan okuma karşısında aldıkları tutum, kendi geleneksel alışkanlıklarını ve pratiklerini takip etse de genellikle kararsız ve belirsiz olmuştur. Milli kimliklerini, değer ve inanışları ile sembollerini şekillendirmeye çalışan Batılı olmayan ülkelerin, bu meydan okuma karşısında, modern Batı’nın sömürgeci ve tehditkâr politikalarının etkisiyle, daha zor ve sarsıcı bir süreçten geçtikleri söylenebilir. Bu süreçte yaşanan büyük toplumsal hareketlilikle birlikte, siyasi iktidarların, bürokrasinin, iş dünyasının, işçi örgütlerinin, üniversite gençliğinin ve dinî grupların modernleşme karşısındaki tutumlarını ve aralarındaki mücadeleleri gözlemlemek ve incelemek, sosyal bilimlerin, özellikle de siyaset sosyolojisinin en ilgi çekici konusu. Bu alanda değerli çalışmalar yapan, aralarında E. Gellner, E. Shils gibi tanınmış isimlerin olduğu bir ekolün temsilcisi olan S. N. Eisenstadt, bu kitapla özellikle, E. Shils’ın ortaya atmış olduğu, ülkemizde de sıkça kullanılan, “merkez-çevre” gibi kavramsallaştırmalarının yardımıyla modernleşme olgusunun anlaşılmasına önemli katkılarda bulunmaktadır. 25 SOSYOLOJİ ORTA DOĞU’DA KÜLTÜREL GEÇİŞLER Şerif Mardin Çeviren: Birgül Koçak, 308 sf. 23 TL, Sosyoloji, ISBN 978-975-8717-33-0 Batı’nın okuduğu bir Doğu olduğu gibi, Doğu’nun da kendisini ‘içeriden’ okuduğu ve tanımladığı başka bir ‘Doğu’ var. Birinci yöntemin uluslararası alanda gösterdiği tek yönlü başarıya karşılık ikinci okuma tarzı aynı şansı elde edememiştir. Bugün dünyanın Orta Doğu hakkında sahip olduğu imaj, pek de yabancısı olmadığımız, genel bir bakış açısının ürünüdür. Gazetelerin dış haberler servisi Orta Doğu ile ilgili olayları, kısıtlı bir çerçeveden sunmakla yetinir, düşünce sayfalarında yer alan tespitler ise yalnızca dünyanın değişen güç dengeleri karşısında verilen tepkileri ölçmekle sınırlıdır. Entelektüellerin ise bu coğrafyaya duyduğu ilgi, neredeyse televizyondan yansıyan tanıdık karelerle eşdeğerdir. Oysa ki, Orta Doğu’da zaman, başka dillere kolayca çevrilemeyecek kendine özgü bir akış ve ritme sahiptir. Bu zaman dilimi içinde, gündelik ilişkiler ve sosyal hayat, genelgeçer siyasi analizlerin ötesinde çok daha derin bir yerlerde kuruludur. Orta Doğu halklarına dair bir kültürel okuma yapıldığında, geniş bir etkileşim ağı içinde yaşam tarzlarının, bütün toplumsal hayata yayılan farklılık ve sentezlerin nasıl meydana geldiği açıklığa kavuşacaktır. Değişen dünya karşısında Orta Doğu kendine ait modernleşme dinamiklerini üretmiştir. Bu topraklarda yaşayan entelektüeller derin kırılmalardan geçerek ilginç sayılabilecek düşünsel kaynaklardan beslenmişler ve modern dünya karşısındaki tepkilerini farklı şekillerde ifade etmişlerdir. Orta Doğu’daki fikrî ve dinî akımların doğuşu ve birbirleriyle etkileşimleri, köklü uyanış tecrübeleri ve radikal reform hareketleri, hukuk, adalet vb. kavramların gündeme gelişi, anayasa çalışmalarının doğuşu ve popüler kültür öğelerinin kullanımı gibi daha birçok konu kültürel araştırmaların zenginliği ve geleceği bakımından incelenmeye değerdir. Öncü sosyologlardan Şerif Mardin’in editörlüğünü üstlendiği bu çalışma, önemli bir açığı kapatmaktadır. Şimdiye kadar pek ilgi duyulmayan bir coğrafyanın düşünsel haritasını yakından tanımak kuşkusuz Türk entelijansiyası için yeni bir soluk sayılacaktır. ŞERİF MARDİN OKUMALARI Editör: Taşkın Takış, 315 sf. 23 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-8717-41-5 Şerif Mardin… Sosyolog, tarihçi, entelektüel…Bağımsız ve aykırı bir kişilik…Herhangi bir grup ve çevreyle kolayca örtüşmeyen söylemlerin sahibi. Yıllar içinde, çevresindeki hiçbir yörüngenin cazibesine kapılmadığından kendine ait bir dil ve okunmaya değer derinlikli bir dünya inşa ediyor. Şerif Mardin’in çalışmalarına baktığımızda öncelikle teorik bir çerçevenin nasıl kurulacağını ve sonra toplumla ilgili metodolojik bir birikim halinde genişleyen soruların nasıl sorulacağını tespit ediyoruz. Mardin’in sistemli eleştirileri sıkı bir metodoloji üzerinden gitmektedir. Hem eleştirel olabilmek, hem bir metodolojiye sâdık kalmak ve buradan da özgün bir “söylem” üretebilmek kuşkusuz sosyal bilimler için ideal çerçeve sayılmalıdır. Şerif Mardin’in değişik dönemlerde yazdığı kitapların, bir araya getirildiğinde bir bütünlük arz etmesi bu sebepledir. Onun metodolojisinde Merkez-Çevre ilişkileri, İdeolojiler, Din Sosyolojisi, Yeni Osmanlılar ve Jön Türkler, Türk Modernleşmesi, Kültür ve Kimlik sorunları, Türk Edebiyatı vb. konular köşe başlarını tutmaktadır. Mardin, kendi epistemolojik öncüllerini kullanarak tüm bu başlıkları tutarlı bir argümanlar zinciri haline getirebilmiştir. “Harita” metaforu Mardin’in önemli metaforlarından biridir ve Türkiye’de kişilerin dünyayı kendi kalıplarına göre nasıl algıladıklarını göstermesi bakımından son derece faydalıdır. Mardin, içinde bulunduğumuz zihniyet dünyalarının “haritası”nı çıkarır. Keskin hatlarla çizili olmayan bir “toplum haritası”dır bu. Kendine özgü bir “bilişsel stil”dir. Burada gerçekler, oldukları gibi görünmezler, çünkü toplum kendi iç dünyasında görünenlerden oldukça farklı bir tablo çizer. İdeolojinin klasik tanımına göndermede bulunacak olursak, toplumsal gerçeklikler görünenleri gizler ama etkisi çok daha derinlere uzanır. İdeolojik ve kültürel farklılıklar da bu harita üzerinde işaretlenmiştir. Tepkiler, isyanlar, içe kapanmalar ve köklü bir kopuşu tecrübe eden kişi ve grupların boşlukları tamamen bu harita üzerinde yer alır. Bu bağlamda Mardin, “boşluk” düşüncesine verdiği önemle, mevcut sosyal bilimci tipinden ayrılır. Şerif Mardin’in zengin bir işçilik ve ustalıkla ördüğü yapıtları her bakımdan okunmaya ve yorumlanmaya değerdir. 26 SOSYOLOJİ SEÇKİNLERİN YÜKSELİŞİ VE DÜŞÜŞÜ Vilfredo Pareto 3. Baskı, Çeviren: Merve Zeynep Doğan, 104 sf. 8 TL, Sosyoloji, ISBN: 9758717-14-6 VILFREDO PARETO SEÇKúNLERúN YÜKSE Machiavelli’den bu yana, siyasetin doğası zayıflarla güçlülerin mücadelesi biçiminde tasvir edilmiştir. Bu sefer bir başka ünlü İtalyan iktisatçı ve sosyolog Vilfredo Pareto, XX. yüzyılın başındaki bu mücadeleyi anlatıyor. Pareto’ya göre insanlık tarihi, seçkinlerin durmadan devam eden yer değiştirme tarihidir: Biri yükselirken diğeri alçalır. Kısa aralıklar dışında insanlar her zaman bir seçkin azınlık tarafından yönetilmişlerdir. Pareto seçkin (elite) kelimesini (İt. aristrocrazia) en güçlü, en enerjik ve kötülük kadar iyiliğe de yeteneği olan anlamında kullanır. Vilfredo Pareto Seçkinlerin üüüü Yükseliüi ve Düs× oloji Uygulama Kuramsal Bir Sosy Çeviren: Merve Zeynep Doùan Lúûú VE DÜûÜûÜ “Seçkinlerin Yükselişi ve Düşüşü” konulu, yüzyılın sonundaki bu uzun deneme, ekonometriden sosyolojiye dev bir adım atar. Bu kitap Pareto’nun siyaset sosyolojisinin önsözü olarak da okunabilir. Pareto ileride bu düşünceler sayesinde büyük ün sağlamıştır. Seçkinlerin iktidara gelinceye kadar kullandıkları yöntemler birbirini anımsatır. Tüm seçkinler benzer davranış kalıplarını sergilerler. Ve tarih birçok kez tanıklık etmiştir ki, başta zayıf ve yoksulların yanında yer alan seçkin gruplar, zafere ulaştıklarında artık başa dönme şansını ebediyyen kaybetmişlerdir. DOĞUBATI DOĞUBATI FRANKFURT OKULU Editör: H. Emre Bağçe 4. Baskı, 528 sf. 28,50 TL, Sosyoloji, ISBN: 975-8717-15-4 Frankfurt Okulu, Batı düşünce tarihinin en bunalımlı yıllarında bir kırılma ânına rastlar. Bir grup entelektüel, kapitalizm ve faşizm için alternatif sayılabilecek dünya görüşlerini “Frankfurt Okulu” çatısı altında bir araya toplamışlardı. Adorno, Horkheimer, Benjamin, Marcuse, Fromm –müteakiben Habermas– ve bu çevrenin diğer mensupları, geçmişin katı ve geleceğin umutsuz göründüğü bir zaman dilimi arasında sıkışmışlardı. Ama yine de Batı düşüncesini yeniden yorumlayabilecek kayda değer yapıtları onlar ortaya koymuştu. Aydınlanmanın Diyalektiği, Negatif Diyalektik, Pasajlar, Tek Boyutlu İnsan, Us ve Devrim, Minima Moralia gibi yapıtlar Frankfurt Okulu’nun “opus magnum”larıdır. Frankfurt Okulu üyeleri bir yandan “Kapitalizmi konuşmuyorsanız faşizm konusunda da sessiz kalmalısınız” derken, diğer yandan dogmatik pozitivizme, bilimciliğe ve ortodoks Marxizme karşı çıkıyorlardı. Bu karşı çıkışın altında ise Batı düşünce geleneğince mütemadiyen tahrip edilmiş “özne”nin güçlü isyanı vardı. 3 Frankfurt Okulu düşünürleri, Marx, Hegel ve Weber okumalarından estetik ve sanatsal görüşlere, ideoloji tariflerinden, popüler kültür ve medya eleştirilerine kadar birçok alanda etkili olabilmiş en verimli, en gözde ve aynı zamanda trajedi sesinin doruklara tırmandığı okullardan biridir. Alanının en seçkin isimleri tarafından oluşan bu kitap Frankfurt Okulu’na nüfuz eden en kapsamlı, derinlikli makaleleri bir araya getiriyor. 27 SOSYOLOJİ SİMÜLAKRLAR VE SİMÜLASYON Jean Baudrillard 7. Baskı, Çeviren: Oğuz Adanır, 232 sf. 15,50 TL, Sosyoloji, ISBN: 78717-01-4 XX. yüzyılın önemli iddialı çıkışlarından biri kuşkusuz Jean Baudrillard’ın “Simülasyon” kuramıdır. Baudrillard, radikal ve ayrıksı düşünceleriyle Batı toplumundan yayılan krizi haber verir. Baudrillard’a göre bugünkü sistemi kavramak için dolaşıma sürülen tezler “hiçlik” duvarında birer birer erimeye mahkûmdurlar. İşlenen bu kusursuz cinayeti araştırmaya başladığımızda iletişim, sinema, reklâm veya mimarlık alanlarında “gerçek” ve “hakikat” düzeneklerinin birbirleriyle nasıl yer değiştirdiğine göz atmamız yeterlidir. Bir resmin taklidi, bir eserin yorumu veya tarihî bir yapının kopyası tüm aurasını yitirerek aslının yerine geçebilmektedir. Artık her türden sanatsal kaygı, hakikat arayışı ve iletişim tarzı tüketilmek için vardır. İletişim araçları iletişimsizliğin mükemmel bir örneğini sergilerler. Söz gelimi, belgeseller anımsatmaktan çok unutturmak için vardır. “İçin için kaynayan” her bir anlam parçacığı içeriğinden boşaltılıp medya adlı devasa boşlukta simüle edilir. Tüm olup bitenlerin yansıdığı ekranlarda esasen herşey gizlenir, üzeri kapatılır. Ve kitleler, iletişim araçlarına sarılarak modern bir kurban töreninin ritüellerini söz birliği etmişçesine kusursuzca yerine getirirler. Baudrillard bilinenin aksine, çözümlemelerinde postmodern bir söyleme başvurmaz. Adanır’ın tanımlamasıyla söylersek, o “postmodern bir düşünür değildir!” Çünkü bu kitapta da görüleceği üzere, simülasyon evreninin “dünya görüşü” tarihsel gelişimin bir halkasıdır fakat son halkasını oluşturmaz. 5 Soru: Ne pahasına olursa olsun Batı’nın moralini bozmayı sürdürecek misiniz? Baudrillard: “Batı tarihinin temel yapı taşı moral bozukluğudur.” Bunu ben uydurmadım. “Yeni duygusal düzen” yani kurbanlardan oluşan duyarsızlık, pişmanlık üzerine oturmuş olan toplum, sanayi devrimi ve kolonizasyon gibi sonuçlara yol açmış XIX. yüzyıla ait anlam bunalımının bir uzantısıdır ve bizim uzun XIX. yüzyılımız boyunca da sürüp gitmiştir. Soru: Batı’yı terk mi edelim? Baudrillard: Batı dünyasının dışında kalan dünyalara da bakmak zorundasınız... ŞEYTANA SATILAN RUH JEAN BAUDRILLARD RILLARD H TILAN RU fiEYTANADA SA ENL‹⁄‹ KÖTÜLÜ⁄ÜN EGEM YA Çeviri: O¤uz Adan›r ‹ Ü⁄ÜN EGEMENL‹⁄ RUH YA DA KÖTÜL fiEYTANA SATILAN DO⁄UBATI DO⁄UBATI ANKARA 3 TASARIM 09 0 312 466 28 Jean Baudrillard 2. Baskı, Çeviren: Oğuz Adanır, 206 sf. 15,50 TL, Sosyoloji, ISBN: 975-8717-13-8 Yüzünü her zaman ustalıkla maskeleyebilmiş Şeytan, modern uygarlıkta yine kendine yakışan kusursuz kıyafeti seçiyor. Şeytanın bu sefer bizlere hazırladığı tuzak, çektiği son numara, gerçekle kurduğumuz hayalî ilişkiler ağında aranmalıdır. Sadece bir dakikalığına coşkuyla kendimizden geçiyoruz, fakat ardından benliğimizi kötülüğün mutsuzluk sarmalına dolayan “gerçekler” yığını, tepetaklak edilmiş bir dünyayı gözler önüne seriyor. İnsan benliği dünya adlı dev ekrana yansıyan zavallı görüntüsünü izlemekten mutsuz! Bu görüntüler arasında kendi ölümünün peşinde koşan modern sanat, sinema, fotoğraf, bilgi, iletişim, internet ve her türlü politik cambazlık şeytanın kazdığı çukuru daha da derinleştiriyor. Şeytan, her şeyi verirmiş gibi yaptığı sırada aslında her şeyi alıp götürüyor. Bu oyunda kimse özgür değildir, herkes akıldışı bir performansla aynı anda hem köle hem de efendidir. İnsanı gönüllü bir köle olarak seyretmek şeytanı mutlu kılıyor. Efendilik mücadelesinde bir an olsun taviz vermeyen Şeytan, en çok bu oyunu seviyor… Baudrillard, bu kitabında şeytanın avukatlığını üstleniyor. En azından bu tehlikeli mesleğe soyunacak kadar cesur ve kaleyi içten yıkacak kadar sarsıcı… Baudrillard’ın son kitabını okurken vahşi bir kültürsüzleşme ortamında muhalif bir zekânın nasıl ayakta durduğunu görüyoruz. Son yıllarda düşünce dünyamızın zenginliği için şevkle çalışan Oğuz Adanır’ın katkısıyla… 28 SOSYOLOJİ SESSİZ YIĞINLARIN GÖLGESİNDE Jean Baudrillard 5. Baskı, Çeviren: Oğuz Adanır, 85 sf. 8 TL, Sosyoloji, ISBN: 975-8717-02-2 Jean Baudrillard J n Baudrillard rın Sessiz Yığınla e Gölgesind u Toplumsalın Son Çeviren: Oğuz Adanır İş görebilen tek gönderenin adı yine sessiz çoğunluktur. Bütün güncel sistemler bu model üstünde iş görmektedirler. Varlığı artık toplumsal değil, istatistiksel olan bu kaypak kavramın ortaya çıkabildiği tek yer sondajlardır. Toplumsal adlı gökyüzünün ufkundaki hayâl ya da toplumsalın zaten içinde bulunduğu bir ufkun simülasyonu. Sessiz Yığınların Gölgesinde Sessiz çoğunluğun ya da kitlelerin düşsel bir gönderen olması, onun var olmadığı anlamına gelmez. Bunun anlamı sessiz çoğunluğun artık temsil edilemeyecek bir durumda bulunmasıdır. Kitleler artık bir gönderen olmaktan çıkmışlardır. Çünkü artık temsil edilememektedirler. Ses vermeyen bu kitleler sondajlar aracılığıyla sık sık yoklanmaktadırlar. Düşünceleri yansıtılmamaktadır. Yalnızca ne düşündükleri konusunda testler yapılmaktadır. Referandum (kitle iletişim araçları da sonsuz bir soru/ yanıt referandumudurlar) politik gönderenin yerini almıştır. Oysa sondajlar, testler, referandum ve kitle iletişim araçları temsil edici bir sisteme ait tertibatlar değil, simülatif bir sisteme ait olan tertibatlardır. Artık amaçlanan şey bir gönderen değil, bir modeldir. Jean Baudrillard bu metinde yukarıdaki bakış açısından yola çıkmakta ve bu anlamda için için kaynama özelliğine sahip kitle, modern toplumlara ait bir özelliğe dönüşmektedir. WEBER’İN METODOLOJİSİ Fritz Ringer 2. Baskı, Çeviren: Mehmet Küçük, 239 sf. 14 TL, Sosyoloji, ISBN: 975-8717-03-0 Tarihsel ve kültürel çözümlemelerin, ideolojilerin ve disiplinlerin her türlü teşvik ve kışkırtısıyla karşı karşıya bırakıldığı bir zamanda, yirminci yüzyılın parlak sosyal kuramcısı ve en yaratıcı düşünsel güçlerinden birisi olan Max Weber’in çalışmaları özellikle dikkate değerdir. Fritz Ringer, bu önemli araştırmada, Weber’in metodolojik yazılarını, onun zamanında gerçekleştirilmiş canlı Alman düşünsel tartışmalar bağlamında yorumlayarak, Weber’in çalışmalarına yeni bir yaklaşım getirmektedir. Teknik kuramları özgül örneklere dayandıran Ringer, sosyal bilimlerdeki bütün Weber öğrencileri için temel bir kitap yazmıştır. Baştan sona yeniden yapılandırıldığında, Max Weber’in metodolojik konumu gerçekte, sosyal bilimlerinde kendi çağdaş felsefemizin en verimli yönlerini öngörmüştür. Weber’in yorumsal anlayış ve nedensel açıklama için getirdiği uzlaşmayı Ringer’in kavramlaştırması, bu uzlaşmanın hem Weber’in zamanındaki hem de bizim zamanımızdaki düşünsel yaşam ve kültürle ne kadar ilgili olduğunu göstermektedir. Son yıllarda Weber üzerine yazılmış en kayda değer çalışmalardan biri... 29 SOSYOLOJİ OSMANLI ve AVRUPALILAR Oğuz Adanır 312 sf. 17 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-91-0 “Bir Afrikalı yaşamının her günü atalarının ruhlarıyla çok yakın ilişkiler içindedir.” OSMANLI oğuz adanır ve AVRUPALILAR Peki, ya modern bir insanın?... Nesilden nesile aktarılan insani tecrübelerin ve yaşam reflekslerinin kesintiye uğradığı, neredeyse tarumar olduğu bir zamanda kişi bu bilgileri nasıl edinecek? Hangi bilgi, görgü, değer ve ilkelerle hayatına yön verecek? Kişisel geçmişine âdeta tapar bir hale getirilen, kendi bireyselliğine hapsolan bir insan, kendi tarihsel, siyasal, toplumsal ve hattâ en üst düzeyde varoluşsal bütünlüğünü nerede, nasıl arayacak? Modern insanın tarihe olan ilgisi bir tesadüf kabul edilebilir mi? Peki, tarihle ilgili okumaların sadece kronolojiye indirgenmiş tekyönlülüğü? Her toplumun tarihinde büyük yıkımlar da vardır, şanlı zafer anları da; dostlar da vardır düşmanlar da; komşular da vardır yabancılar da; günlük hayat gailesinin küçük hesapları da vardır devlet ya da saray yaşamlarının sunduğu büyük törenler, şölenler ve şaşaa da...Peki ama, burada hayat bulan aktörler nasıl vücud bulmaktadır? Bir toplumdaki güç ilişkileri, üstünlük mücadeleleri, hiyerarşiler nasıl şekillenmektedir? Hangi sürecin sonunda bu toplumsal ilişkiler, mevcut kurumlar, yapılar, ahlâki ve hukukî kurallar ile değerler oluşmaktadır? Bu son derece karmaşık oluşumları anlamak için, hayatın her alanını kuşatan çok yönlü ilgilere, çok farklı kaynaklardan gelen bilgilere ihtiyaç duyulmaz mı? “Bir toplum gerçeklik aşamasından, simülasyon aşamasına geçtiğinde bu, kolektif bir canlandırma konumundan, bireysel bir duygulanma konumuna geçilmiş olduğunu göstermektedir.” Geçmişi her gün yenilenen bir tazelikle canlı tutmak yerine, onu “simüle ederek” kurgusal bir gerçeklik yaratıp, bir de onunla hisleniyorsa eğer bir insan, bir toplum, onun da yıkımı yakın değil midir? Oğuz Adanır’ın günümüze kadar gelen bir zihniyet tarihi okuması takdimimizdir. OSMANLI ve ÖTEKİLER Oğuz Adanır 472 sf. 22 TL, Sosyoloji, ISBN: 978-975-8717-90-3 OSMANLI ve oğuz adanır ÖTEKİLER 30 Genellikle ışığın kaynağı, üretici olmak yerine yansıtıcısı, tüketicisi olmayı yeğleyen ‘aydınlara’ (istisnalar bir kez daha kaideyi bozmaz) sahip toplumlardan biriyiz. Gelen ışığı sorgulamayan, gerçek bir ışık olup olmadığını anlamadan hesabına geçirenler aslında kendilerinden çok ait oldukları toplumlara kötülük yapmaktadırlar. Çünkü ışığın kaynağında görünenlerin gözlerine perde indiği, dünyayı açık seçik bir şekilde algılama yeteneğini yitirdikleri zaman yansıtıcı ya da tüketici konumunda bulunanların da bu süreçten kurtulmaları mümkün değildir. Özgün olmak zor bir iştir. Özellikle sosyal bilimler/insan bilimleri yaratış ve bu alanda ışığı dünyaya yaymış olan toplumlar giderek yorulmakta ve yanılmaktadır, çünkü dünya toplumları evrensel bir konjonktürden etkilenseler bile herkes kendine özgü yerel bir tarihsel-toplumsal süreç yaşamak durumundadır. Herkes kendi sorunlarının reçetesini üretmek durumundadır. Artık “alan el” olmaktan kurtulmak ve yalnızca bize bu alanlarda bilimsel yöntem ve bilgiyi öğretenlere değil tüm dünyaya borçlu olduğumuz bilimsel bilgileri sunmak ve dünya toplumunun gelişmesine katkıda bulunmak zorundayız. TARİH DOĞU BATI Makaleler-1 Halil İnalcık 5. Baskı, 414 sf. 24 TL, Tarih, ISBN: 975-8717-09-X XX. yüzyıl sona ererken, Cambridge Uluslararası Biyografi Merkezi Halil İnalcık’ı 2000 bilim adamı arasında göstermiştir. Bugün dünya üniversitelerinde Halil İnalcık okunuyor ve okutuluyor. Onu dar anlamda bir “tarihçi” olarak düşünmek elbette yetersiz kalır, bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarak o, bilim çevrelerinin üzerinde uzlaştığı nadide bir isimdir. İnalcık ekolüne mensup yüzlerce öğrenci sadece birincil kaynakları kullanma, belge ve arşivleri inceleme yönünde değil, modern anlamda tarihe sosyo-ekonomik birçok cepheden bakabilme becerisini ondan öğrenmiştir. Yeni kuşak tarihçiler, Akdeniz, Osmanlı ve Balkan tarihi üzerindeki birçok yanlışın tashih edilmesini ona borçludur. Kitap, sayısız makale ve ansiklopedi maddeleri, sosyal bilimciler için göz kamaştırıcı bir hazine hüviyetindedir. Doğu Batı dergisine yazdığı makalelerin toplandığı bu kitap, onun hâlâ genç bir öğrenci gibi nasıl çalıştığının ve ürettiğinin hayranlık verici bir numunesidir. *** 5 “Halil İnalcık, bu sahanın en seçkin uygulayıcılarından biri...Dünya bilimine katkıları su götürmez. Çabalarının hedefi haline gelmiş konu üzerinde bize sadece tefekkür etmek düşer.” Immanuel Wallerstein DOĞU BATI Makaleler-2 Halil İnalcık 2. Baskı, 420 sf. 24 tl, Tarih, ISBN 978-975-8717-42-2 Nasıl ki Fernand Braudel ismi Akdeniz ile Marc Bloch ismi feodalizmle özdeşleşmişse benzer bir özellik aynı ritimde Halil İnalcık için geçerlidir. Bugün İnalcık ekolünü hesaba katmaksızın klasik Osmanlı dönemine ilişkin bir araştırma yapmak neredeyse imkânsızdır. Köprülü ile başlayan, Barkan’da belirli bir yönteme kavuşan modern tarihçilik anlayışı İnalcık’ta zirvesine ulaşır. Türkiye’de genelgeçer “tarih” algısı düşünüldüğünde bu ekolün en kayda değer başarısı, geçmişi romantik ve ideolojik fantezilerden arındırmış olmasıdır. Bu sayede tarihçilik yön değiştirmiş, kişileri tarihe yaklaştırmaktan ziyade tarihten uzaklaştıran ve bize göre zamanın gevezeliğini yapmaktan öteye geçemeyen popüler tarihçilik söylemleri ciddi bir kırılmaya uğramıştır. İnalcık, Osmanlı sosyal-ekonomik yapısını, onu belirleyen belli başlı kurum ve kanunları, tahrir sistemini, mirî arazi rejimini köylü ekonomisi vb sosyal ekonomik sorunları açıklayan çift-hâne teorisiyle kendi alanında bir çığır açmıştır. Tarih çalışmalarının geleceği düşünüldüğünde bu ekolün daha şimdiden kalıcı izlere dönüştüğü söylenebilir. Balkan tarihçilerinin, Osmanlı’nın Rumeli ve Balkanlarda aşama aşama nasıl bir yerleşim politikası güttüğünü İnalcık kaynaklarından öğrenmesi bu coğrafyadaki zamanın gün ışığına çıkarılması açısından büyük öneme sahiptir. İnalcık, toplumların ekonomik ve sosyal tarihlerinin ‘uzun süre’ içerisinde bir arada değerlendirilmesi gerektiği konusunda Annales Okulu’nun güçlü bir temsilcisidir. O, orijinal kaynakları incelemeden, gerekli araç ve bilgilere sahip olmaksızın Osmanlı tarihinin büyük problemlerini bir takım sosyolojik genellemelerle çözümlenemeyeceğini belirtir. Ona göre bu disiplin, zamansız ve mekânsız genellemeler yapmak değil, zaman ve mekân içinde olayları ve gelişmeleri incelemektir. Tarihçinin ödevi, bir değer hükmü vermeden, belli bir toplumda ve dönemde davranışların ve kurumların neden o biçimde olduğunu anlamak ve açıklamaktır. Makaleler 2’de ilk defa İnalcık’ın Annales ekolü ile olan bu yakın bağı gösterilmiş, modern tarihçilik ile ilgili dikkate değer gözlemlerine yer verilmiştir. Ayrıca Osmanlı’da Çift-hane sistemi, Fetih Yöntemleri, Köle Emeği, Kul Sistemi gibi birbirinden son derece önemli makaleler bir araya getirilmiştir. 31 TARİH HALİL İNALCIK ARMAĞANI-I Tarih Araştırmaları 470 sf. 30 TL, Tarih, ISBN:978-975-8717-52-1 Köprülü ve Barkan zamanın büyük âlimiydiler, Halil İnalcık tüm zamanların büyük âlimi… Bernard Lewis İnsan olarak…Çok cömert, bilge ve çok içten bir insandır. Zamanının çoğunu hiç sakınmadan başkalarına verir, gençlere yardım etmek için her türlü fedakârlığı yapar. Elizabeth Zachariadou Halil İn seçkin u biri…D götürm haline sadece Imma Köprü büyü tüm z Bern İnsa ve ç Za sak gen tür El O g ö h Onu izlemek çok hoştur; ermiş gibidir, bütün bilginliğine rağmen öğrencileriyledir, muazzam bir hafızası ve bilgisi vardır. Öyle bir entelektüel yaklaşımı vardır ki, etrafında olan biten her şeyi dikkate alır; Akdeniz üzerinde çalışanların, ekonomi tarihçilerinin vb. çalışmalarını kıyaslar; değişimleri öğrenmek onun için adeta elzemdir, ideolojik birisi değildir ve entelektüelliği hepimizden farklıdır. Madeleine Zilfi Halil İnalcık, bu sahanın en seçkin uygulayıcılarından biri…Dünya bilimine katkıları su götürmez. Çabalarının hedefi haline gelmiş konu üzerinde bize sadece tefekkür etmek düşer. Immanuel Wallerstein İnalcık bizim alanda çok merkezî bir konumdadır. Bir yanda bilgisinin zaman içindeki genişliğine, öte yandan tarihin çeşitli alt dallarındaki bilgisine hayranım; onun sahip olduğu konuma benim anladığım kadarıyla bizim alanda başka kimse sahip olmamıştır. Suraiya Faroqhi Balkanlar’daki hocalar gerçekten onun yazdıklarına çok saygı gösteriyor…Çok iyi bir hocadır, öğrencilere rehberlik eder…Osmanlı tarihini çalışanlara kendini adar adeta, onlara çok değer verir, çok umut besler. Halil İnalcık’ı tarihçi kimliği ve insani kimliği diye ayırmazsınız, bence onun yaşamı Osmanlı tarihi. Mariya Kiprosvska Harvard’da onuruna düzenlenen sempozyumda söylenen şu söz bence de çok doğrudur: “Onun çalışmalarını çıkarır ve bir kenara koyarsanız Osmanlı tarihinde hiçbir şey kalmaz.” Osmanlı tarihine katkısı yerine konamaz bence. Osmanlıları zannediyorum ki daha geniş bir yere yerleştirmeyi, dünya tarihi içinde çok önemli bir yere konumlandırmayı başardı. Mark L. Stein O bize talebesi olarak bakıyor, biz de ona hoca olarak bakmaktan başka şey düşünemeyiz. Bilgisi açısından zaten bizim aramızda hocanın lakabı; Şeyh-ül müverrihin… İlber Ortaylı HALİL İNALCIK ARMAĞANI-II Tarih Araştırmaları 447 sf. 30 TL, Tarih, ISBN: 978-975-8717-69-9 (2.c) mağanı-II Halil İnalcık Ar aları Tarih Araştırm Mikâil Bayram Türkiye Selçukluları Döneminde Ünlü Bir Filozof Hâce Nasirü’d-din Mahmud El-Hoyî (Ahi Evren/Nasıreddin Hoca) ve Mevlânâ Celâlü’d-din-i Rûmî İlhanTekeli Denizcilik Teknolojisinin Gelişimi ve 16. Yüzyılda Akdeniz Mekânının Siyasal ve Ekonomik Örgütlenmesi Özlem Kumrular “Misyon Yüklü Gezginler” ve 16. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na Dair İstihbarat Toplama Konusundaki Rolleri Olcay Pullukçuoğlu Yapucu XIX. Yüzyılda Batı Anadolu İpekçiliği Orhan Çakmak Osmanlı’da Piyasa Zihniyeti ve Girişimcilik (Adam Smith Yaklaşımına Göre Bir Analiz) Tarih Araştırm Coşkun Çakır & Cemil Hakan Korkmaz Tüccarzâde İbrahim Hilmi’nin Avrupalılaşma İdeali Murat Çizakça Osmanlı Para Vakıflarının Global Modernizasyonu aları Başak Akgül II. Meşrutiyet Dönemi Türk Milliyetçiliğinin Temel Bir Referansı Olarak Köycü Söylem Nuray Karaca Bir Erken Cumhuriyet Dönemi Aydını: Mehmet İzzet Ahmet Özcan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Halk Arasında Yaygın Popüler Tarih Eserlerine Bir Bakış Aytaç Yıldız Yurt ve Dünya: Tek Parti Döneminde Bir Fikir Dergisi Burak S. Gülboy & Nevin Yurdsever Ateş Genç Bir Romen Türkü’nün Gözünden İkinci Dünya Savaşı’da Romanya Odile Moreau Défendre Les Frontières Ottomanes Dans Les Balkans à l’âge Des Réformes Enjeux Économiques, Sociaux Et Nationaux (1826-1914) Mehmet Emin Üner Osmanlı Yönetiminin İlk Yıllarında Diyarbekir Eyaleti’nin İdarî Yapılanmasında Siird Sancağı 32 TARİH ANNALES OKULU Peter Burke 3. Baskı, Çeviren: Mehmet Küçük, 215 sf. 13 TL, Tarih, ISBN: 975-8717-00-6 PETER BURKE TER BURKE 3 Bugün Türkiye’de tarih gündemde. Bugün tarih çaresizlikten, reçetesizlikten ötürü gündemde. Hedefi önceden tayin edilmiş bir demir yolunda çuh çuh giden teleoloji treni raydan çıkmasa; ilerici vagonlar geriye, gerici vagonlar ileriye savrulmasa; sağcı ve muhafazakâr kompartımanların bazı sakinleri Batı’yla temas etmenin korkulacak bir yanı olmadığını ilân etmese; solcu kompartımanların sakinleri “halk iradesi”, “hukuk devleti”, “düşünce ve vicdan özgürlüğü” gibi emperyalist, globalist virüsler (!) treni kaplamasın diye kaza mahallinde bir demir perde yükseltmek için yırtınmasa; birinci mevkideki yolcuların bavullarındaki kirli çamaşırlar etrafa saçılmasa tarih gündemde olmazdı, tarih sorun olmazdı. Ama oldu, maatteessüf! Tarih Batı’da sorun olmuştu. Büyük adamların, patriyarkların, milli şeflerin, devlet işleri anlamında siyasî ve askerî olayların geçit resmi yaptığı bir tarihte Batı’da da isyan edilmişti. İsyan, semptomatik bir şekilde, bizim buradan yekpare bir bütün olarak algıladığımız Avrupa’nın yırtıldığı coğrafya parçalarının birinde, muhataralı Alsace-Loraine bölgesindeki Strasbourg’da boy göstermiş ve hareketi, bir okulu, bir grubu doğurmuştu: Annales. Kolaycı tarif ve tanımlara heterojenliğiyle, kayganlığıyla, hareketliliğiyle direnen bu tarihçilik hareketi hakkında bugüne kadar Türkçe’de bütünsel bir analiz bulunmuyordu. Şimdi bulunmaktadır, maatteessüf! “Bu kitapla, yabancı dil bilmeyen Türk okuru belki de ilk defa Annales hareketi konusunda bütünsel bir yaklaşımla karşılaşmış olacaktır. Muhtemelen de bu vesileyle Türk aydınının kendisinin de pek iyi oynayamadığı, özelliklerini pek bilmediği oyuncağı elinden alınmış olacaktır... Bu kitabın çevrilmesi suretiyle Annales hareketinin tarihinin bilinmesi, temel metinlerinin anlaşılması ve kendi tarihçiliğimizin gerçekçi şekilde değerlendirilmesi sağlanacaktır.” ...Merhaba! FEODAL TOPLUM Marc Bloch 5. Baskı, Çeviren: Mehmet Ali Kılıçbay, 653 sf. 32 TL, Tarih, ISBN: 975-8717-12-X MARC BLOCH 2. i Bask Feodal Toplum et Ali K›l›çbay Çeviren: Mehm DO⁄UBATI DO⁄UBATI XX. yüzyıl tarihçiliğini dönüşüme uğratan büyük tarihçi Marc Bloch, kendi alanında çığır açıcı bir birikimi bu kitabıyla gözler önüne seriyor. Feodal Toplum, Ortaçağ üzerine yazılmış yapıtların en ünlüsüdür ve entelektüel tarih çevrelerini uzun yıllar derinden etkilemiştir. Nasıl ki Hıristiyanlık ve Rönesans kültürü anlaşılmadan Avrupa tarihi anlaşılmazsa, Feodalite de aynı oluşumun en önemli üçüncü sacayağıdır ve bu üçgeni tamamlamadan bu üçgeni kavramak mümkün değildir. Eğer ‘feodal’ kelimesi bir kavramsallaştırmaya gitmişse bunda Marc Bloch’un doğrudan payı vardır. Ve tarihçiler Feodal’in ne mânaya geldiğini ilk önce Marc Bloch’tan öğrenmişlerdir. Feodal Toplum’da Avrupa tarihini şekillendiren temel olaylar ve kurumlar yansıtılmaktadır. Ortaçağın dilini ve kültürünü en iyi şekilde kavramış bir tarihçi olan Marc Bloch, kullandığı yüzlerce materyalden disiplinlerarası bir yöntemle olağanüstü bir sentez çıkarabilme başarısını göstermiştir. Bu sentez Avrupa’nın kendi özgün sentezidir. Büyük göç dalgaları, barbar istilaları, imparatorlukların yükselişi ve parçalanışı, krallıklar, vassal-senyör ilişkileri, toprak ve fiefler, soylu sınıflar, şövalyeler, edebiyat, din, hukuk, ticaret ve kültür hayatı birbirinden kopuk öğeler olarak değil, geniş konu yelpazesi içerisinden, nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte okuyucuya sunulmaktadır. 33 TARİH ESKİ TÜRK TOPLUMU ÜZERİNE İNCELEMELER Ümit Hassan 4. Baskı, 328 sf. 22 TL, Tarih, ISBN: 978-975-8717-50-7 Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler ÜMİT HASSAN Şamanlık inanç sistemi, kökeni ve temel özellikleriyle, tek tek kandaş topluluklar bakımından ve hayat tarzı olarak kandaş toplum bakımından arkaik bir asla dayanır; dünya gelişimi bakımından tarihöncesi’ne aittir; yeryüzünde hiçbir uygarlığın (medeniyet) mevcut olmadığı dönemin ürünüdür ve societas’la bütünleşir. Hattâ, şamanlığın oluşum serüveni, takvimsel zaman bakımından, uygarlığın doğuşundan (Mezopotamya-Sümer) en az 20.000 ilâ 25.000 yıl öncesinde başlar. l Orta Asya şamanlığı, bütün ilkel toplulukların inançlarıyla aynı temellere dayanan; uyguladığı “teknik”ler itibariyle Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avustralya ve dünyanın bütün yörelerine yayılmış ilkel-kandaş topluluklardaki pratiklerle örtüşen; özel olarak coğrafya üretici gücü doğrultusunda oluşmuş bulunan; avcılığın geçim tarzıyla köklenmiş; gelişimi itibariyle avcılığın manevî mirasını devralmış olan Asya göçebeliğinin ayrılmaz bir tamamlayıcısı olmuş; kandaşlığın toplu eylemini simgeleştirerek bir Tarih gücü hâline getirmiş temel inanç sistemidir. eler Üzerine İncelem 3 Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler, Türkçede bu alanda üretilmiş az sayıdaki telif çalışmalardan biridir. Yapıt boyunca, Orta Asya ve eski Türk toplumunun gelişim-değişim dinamikleri çok canlı biçimde ele alınırken, antropoloji ve siyaset biliminin zengin örneklerine de tanıklık edilmektedir. Anahan (anaerkil) örgütlenmenin esasları, şamanlığın toplum yapısındaki yeri ve bugüne uzanan etkileri, Türklerde inanç, eylem ve davranış biçimlerinin kökenleri, Türk toplumu hakkında kanıksanmış kimi tezlerin çürütülmesi ve bazı yeni tezlerin değerlendirilmesi “han/hakan” terim-kavram’ının gerisinde yatan toplumsal gerçekliğin zaman içindeki değişimi, kitapta işlenen bazı konular arasındadır. Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü’nü almış bulunan eser, özellikle, “devlet” konusu ile ilgili olarak, çeşitli tarih-dışı eğilimleri sergilemesi ve eleştirmesiyle de dikkat çekicidir. OSMANLI ŞEHİRLERİ VE KIRSAL HAYATI Suraiya Faroqhi 2. Baskı, Çeviren: Emine Sonnur Özcan, 211 sf. 13,50 TL, Tarih, ISBN: 975-8717-19-7 i Suraiya Faroqh ri ve Osmanlı Şehirle yatı Kırsal Ha Çeviren: Emine Sonnur Özcan Son yıllarda yapılan Osmanlı çalışmaları belli bir düzeye ulaşmış olsa da sosyo-ekonomik tarih incelemelerinin, Osmanlı tarihçiliğinin zayıf halkalarından birini oluşturmaya devam ettiği söylenebilir. Geçmişin kaybolmaya yüz tutmuş haritası içinde saklı kalan, keşfedilmesi zor ayrıntıları gün yüzüne çıkarmak, önemli bir ustalığı gerektirmektedir. Suraiya Faroqhi, bütüncül bir tarih resmini algılamamıza yardımcı olacak makaleleri ile titiz bir çalışma örneği sunmaktadır. i ve Osmanlı Şehirler Faroqhi, tahrir defterleri, şeriyye sicilleri, mühimme defterleri gibi birincil kaynaklar ile önemli Osmanlı tarihçilerinin eserleri ışığında –özellikle on beş ve on altıncı yüzyıllardaki– Osmanlı şehirlerini ve kırsal toplumunu inceliyor. Kırsal Hayatı Osmanlı Şehirleri ve Kırsal Hayatı’nda hemen herkes, kendi yöresel tarihi bağlamında da ilginç ipuçları bulabilecektir. 34 TARİH ABD TARİHİ Allan Nevins-Henry Steele Commager 5. Baskı, Çeviren: Halil İnalcık, 560 sf. 24 TL, Tarih, ISBN: 975-8717-11-1 COMMAGER • HENRY STEELE ALLAN NEVINS ›k Çeviri: Halil ‹nalc ABD tarihi son iki yüzyılda dünya tarihine damgasını vurmuştur. Kıtanın gerçek sahibi Kızılderililer’in yerinden edilişinden itibaren dünya hâkimiyetine uzanan bir imparatorluğun ilginç hikâyesi... Yankeeler... Kızılderililer... Zenciler... Köleler... İşçiler... Yalnızca güç ve başarı peşinde koşan fırsat avcıları... Başta Britanya’dan olmak üzere dünyanın her tarafından gelip bu bakir topraklara yerleşen göçmenler... Bir yandan demokrasinin, liberal değerlerin görkemli yükselişi, diğer yandan dev sermayelerin gölgesi altında kapitalizmin vahşi ve acımasız yüzü... ‹ ‹ Dünyadaki uygarlıkların binlerce yıldan bu yana ürettiği bilgiyi ve teknolojiyi sanki başka bir gezegene ayak basan dünyalılar gibi büyük bir açgözlülük, ihtiras ve şiddetle bu topraklarda uygulamaya koyuldular. Ve “Amerikan gülü, bütün görkemi ve güzel kokusuyla ancak etrafında büyüyen ilk tomurcukların feda edilmesiyle yetiştirilebilir”di. DO⁄UBATI DO⁄UBATI Bu göçmenler, çoğunlukla kendi ülkelerinden dışlanmış, hor görülmüş, sürülmüş ya da ezilmiş kişilerdi. Yepyeni bir hayat macerasına atılmak için burada zorlu bir mücadeleye giriştiler. Dünyadaki uygarlığı miras aldılar fakat bunu bir kültüre dönüştüremediler. Bu durum belki de bu ülkenin kuruluşunda ve sonrasında oluşan koşulların doğal bir sonucuydu. İşte bir roman tadında okuyacağınız bu kitabın, arşiv çalışmalarının önemini her fırsatta vurgulayan Halil İnalcık tarafından çevrilmiş olması da kültür-uygarlık problematiği bakımından ayrıca anlamlıdır. ORADA SAAT KAÇ? Serge Gruzinski Çeviren: Özcan Doğan, 220 sf. 15 TL, Tarih, ISBN: 978-975-8717-56-9 KI I RGE GRUZINSK SERGE GRUZINS Orada Saat Kaç? Çeviri: Özcan Doğan Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan biri Amerika’nın keşfi konusunda ne düşünüyordu? Peki Yeni Dünya’da yaşayan biri Osmanlı hakkında ne düşünüyordu? ? Orada Saat Kaç Orada Saat Kaç?, XVI. yüzyılda uzak coğrafyalarda, farklı tarihsel ve toplumsal yapılar içerisinde yaşayan fakat aynı dünyayı paylaştıklarının farkında olan iki insanın, Meksikolu Heinrich Martin ve İstanbullu isimsiz bir yazarın birbirlerini anlama çabalarını anlatmaya çalışan bir kitap. Serge Gruzinski, başka dünyalara ve başka insanlara karşı duyulan merak duygusundan hareketle, bu iki yazarın ötekiyi tanıma çabalarına odaklanıyor. Orada Saat Kaç? Sorusu ötekiye yönelik bu arayışın en somut ifadesi olarak karşımıza çıkıyor. Gruzinski’nin çalışması, bu sorunun o dönemdeki insanlar için ne anlama geldiğini ve ne şekilde tezahür ettiğini anlamamıza yardımcı oluyor. Coğrafyadan tarih bilimine, astronomiden astrolojiye kadar geniş bir çerçevede sayısız kitabın ve elyazmalarının elden ele gezdiği, gezginlerin başka dünyalara dair meceralarını anlattığı bir ortamda dünyayı keşfetme duygusunun yarattığı heyecanı hayal etmek zor olmasa gerek. Bu kitapta, birbirlerinin varlığından habersiz bir şekilde birbirlerinin yaşadığı dünyaları tanımak isteyen iki meraklı insanın kimi zaman bilimsel gerçeklere, kimi zaman söylencelere, astrolojik tahminlere ve kehânetlere dayanan bilgiler üzerinden, yaşadıkları dünyayı tanıma ve anlama yönündeki arayışlarına tanık olacaksınız. Ve XVI. yüzyılda olduğu gibi, iletişim araçlarının böylesine geliştiği günümüzde de bilme arzusunun ne denli güçlü olduğunu göreceksiniz bir kez daha. 35 TARİH Eğitimci Yönüyle AHMED CEVDET PAŞA Mustafa Gündüz 275 sf. 16 TL, Tarih, ISBN: 978-975-8717-85-9 e eğitimci yönüyl AHMED CEVDET PAŞA T PAŞ AHMED CEVDE Mustafa Gündüz Her dönem ve çağ yetiştirdiği özel isimleriyle hatırlanır. Osmanlı düşünce tarihinde Ahmed Cevdet Paşa bu istisnai isimlerin başında gelir. Onun son derece üretken yaşam öyküsüne bakıldığında geleneksel dünyada klasik usullerle yetişen bir “âlim”in şaşırtıcı bir çabayla kendi sınırlarını nasıl aşmaya çalıştığını görürüz. Tanpınar›a göre, Ahmed Cevdet Paşa “sefere hazırlanan bir gemi gibi”dir. Zamanına ve çevresine göre aykırı sayılabilecek, hattâ bu ülkede tuhaf karşılanacak bir öğrenme merakı ve hayret duygusu içerisinde Paşa›nın tüm yaşamı adeta kişisel bir seferberlik doğrultusunda ilerlemiştir. A Cevdet Paşa küçüklüğünden itibaren üstün bir gayretle kendini eğitmiştir. İlgi duymadığı saha hemen hemen yok gibiydi. O, daha çok tarihçi ve hukukçu kimliğiyle tanınacaktır. Bilgisi ve donanımı sayesinde yetkin bir idare adamı seviyesine çok geçemeden ulaşır. Bir sosyolog olarak hazırlayıcı ve bir sentezcidir. Gelenek ve modernlik arasında sıkışan bir toplum için çareler arayan bir gözlemcidir. Eğitim üzerine iddiaları bir hayli cesurdur ve bu konuda o bir öncü olarak görülebilir. Ülkedeki birçok yeniliğin, reformların altında onun imzası vardır. ‹Cevdet› ismi Tanzimat düşüncesiyle neredeyse özdeş hale gelmiştir. Mustafa Gündüz, bu yeni çalışmasıyla Ahmed Cevdet Paşa›yı bu kez eğitim açısından değerlendirir. Tabii Paşa›nın bu çok yönlü kimliğini göz önünde bulundurarak ve yaşamındaki ilginç anekdotları da hatırlatarak...Eğitim ile ilgili Cevdet Paşa›nın tespitleri kayda değer. Çünkü Paşa›nın deneyimlerine bakıldığında bugün eğitim alanında yaşanan aksaklıkların hiç de güncel olmadığı görülür. O dönemde de benzer sorunlar, benzer engeller ve benzer katı ‹güruh›la karşı karşıya kalırız. Medresenin üniversiteye dönüşmesiyle bir zihniyet kendini tamamen yenilemiş olmuyor ya da sürekli bir nitelik kaybının önüne geçilemiyor. Sadece kimi eski sorunlar aralıklarla nüksediyor...Türk modernleşmesinin kronik ikilikleri ise Cevdet Paşa›nın söylediklerinin aslında ne denli ‹yeni› ve bugünkü eğitim tartışmalarının da ne derece eski yüzyıllara uzandığını göstermektedir. OSMANLI EĞİTİM MİRASI Hazırlayan: Mustafa Gündüz 556 sf. 24 TL, Tarih, ISBN: 978-605-5063-00-9 Eğitim, bir kelimeyle akla gelebilen her şeyi kapsayıcı ve bilgiç bir bakışla izah ettiğini düşünenler için anahtar bir kavram. Eğitim, üzerinde kolayca yazılıp çizilen, hemen herkesin görüş belirttiği, bu yüzden herkesin bildiği varsayılan ama aslında pek az kişinin yeğinlemesine anladığı ve pratikte uyguladığı içi boşaltılmış büyük bir kavram. Teknik bir uygarlığa yaraşır bir biçimde işin ehline teslim edilen, uzun uzun araştırması, incelemesi, etüdü, bakımı yapılan teknolojik aygıtlar bir yanda, ve aslında bilge insanların elinde ilk ve temel eğitimlerini almaları gerekirken, iyi işlenmemiş, özsüz, derinliksiz müfredatlara, hayat konusunda tecrübesi az, belki bilgili ama eğitim konusunda yetersiz öğretmenlerin ellerine teslim edilen, iyi yetişme konusunda özene ve ihtimama en fazla lâyık, varlığın gayesi insan yavruları diğer yanda. Varlığını sürdüreceği koşullara, durumlara iyi hazırlanamamış, iyi yetiştirilmemiş insanlarla ilgili her gün görüş bildiren, yaşken eğilmeyen ağaçları kendi kopyası gibi eğitmek, kendine göre yontmak isteyen modern “ulema” bir yana bırakılırsa, eğitim üzerine ciddi ciddi düşünen, onu gerçekten anlamaya çalışan insanlar için bir hatırlatmadır Osmanlı Eğitim Mirası… Kitapta ele alınan başlıca konular ve başlıklara gelince; Osmanlı eğitim sistemi, Osmanlı ilim literatürü, eğitim ve iktidar ilişkileri, merkezî-örgün eğitim meselesi, İslâmi ilimler tarihine bir bakış, medreselerde okutulan kitapların listesi ve detaylı bir müfredat (Kanuni dönemi), devlet ve ilmiye sınıfı ilişkileri, ilmiye sınıfının sosyo-kültürel, ekonomik yapısı ve ülke içindeki mobilizasyonu, merkezî otoritenin eğitim yoluyla çevreye nüfuzu, Ahmet Cevdet'in eğitimi ve hayatı özelinde geleneksel eğitim karşısında modern eğitim kurumları, devletin dinî-siyasi temelini güçlendirmek için yapılan dinî eğitimin içeriği, özellikle II. Abdülhamid dönemi eğitiminde İslâm ve ahlâk konularının ders kitapları ve programlarına nasıl yansıdığı, Batılı sistem ile birlikte Osmanlı eğitimindeki melez yapı, Cumhuriyet dönemi düşünce adamlarının ve eğitimcilerinin düşünceleri, biyografileri ve hatıraları üzerinden modernleşme ve Batılılaşma gayretleri ve kısaca eğitim tartışmalarının derin köklerinin ve çeşitliliğinin işlendiği son bölüm. 36 KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR/ ANTROPOLOJİ İLKEL İNSANDA RUH ANLAYIŞI Lucien-Lévy Bruhl Çeviren: Oğuz Adanır, 357 sf. 21,50 TL, ISBN 975871718-9 Birçok araştırmacı, antropolog ve etnologun beş kıtada birbirlerinden on binlerce kilometre uzakta yaşayan insanlarla ilgili çalışmaları Lucien Lévy-Bruhl için doğrudan ilham kaynağıdır. Lévy-Bruhl, kendi sahasındaki muazzam birikimi bu kitapta bir araya getirirken antropoloji dünyasının temel keşiflerine de öncülük eder. Lévy-Bruhl’ün çalışmalarıyla M. Mauss, B. Malinowsky, G. Frazer, Louis Dumont, Lévy-Strauss gibi antroplogların metinlerine bakıldığında insanlığın muazzam teknolojik, demokratik, bilimsel vb. gelişmelerine karşın, birçok açıdan, ilkel toplumun zihinsel evreniyle benzerlikler olduğu görülmektedir. Asıl uzmanlık alanı felsefe olan ve ilkel toplumların zihinsel/düşünsel yapısı konusunda en önemli metinlerden birkaç tanesini yazmış olan Lévy-Bruhl, bu kitabında ilkel toplumlarda ruh kavramının var olup olmadığını tartışıyor. İlkel insanın nasıl düşünüp nasıl yaşadığını yüzlerce ayrıntının arasından çıkarıyor. * “Şimdi çalışmamızın en zor kısmına geliyoruz. Kurum ve töreler çözümlemesi, ilkel insanların çevrelerindeki birey, nesne ve özellikle de sosyal grupla olan ilişkilerini kafalarında nasıl canlandırdıklarını belli bir ölçüde belirlememizi sağlamıştı. Ancak tek başına ele alındığında, bireyin, onların gözünde hangi tinsel ve maddi unsurlardan oluştuğunu, nasıl yaşadığını ve öldüğünü söyleyebilmek için sanki çok daha zor soruların yanıtlanması gerekiyor. Bunun nedenleriyse çok açık. Her şeyden önce ilkel toplumlarda, pek çok konuda olduğu gibi, spekülatif bir merak, yalnızca öğrenme amaçlı bir bilgi açlığıyla karşılaşılmamaktadır. Bilme gereksinimi, olabilecek en alt düzeydedir. Bu insan, her soruya kalıplaşmış bir yanıt veren ilkel zihniyetin gizemli açıklamalarıyla yetinmeyi bilmektedir.” İLKEL TOPLUMLARDA MİSTİK DENEYİM VE SİMGELER Lucien-Lévy Bruhl hl Lucien Lévy-Bru Lévy Bruhl İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim İlkel Toplumlarda Çevire n: Oğuz Adanır ve Simgeler Mistik Deneyim ve Simgeler Çeviren: Oğuz Adanır, 252 sf. 17 TL, Antropoloji, ISBN 975-8717-26-X İlkellerdeki simgeler ve mistik deneyimi onların zihinsel yapılarından yola çıkarak açıklamaya çalışıyorum. Burada sorulan soru şudur: Bu simgeler ve bu deneyime özgü belli başlı özellikler hangileridir ve bu sorunun yanıtını ilkellerin zihinsel yönlendirilmesi ve zihinsel farklılıkları doğrultusunda mı aramak gerekmektedir? ...Pek çok karışıklığa yol açmış olan “ilkeller” ve “mistik” (gizemli) gibi iki terimi burada da kullanmayı sürdürüyorum. Bir kez daha bu konudaki anlam karmaşasından kaçmaya çalışacağım. Sözcüğün yazılı anlamında “ilkeller” olarak adlandırılan insanlar, bize tarihin o ilk başındaki insanlardan çok daha yakın olup, günümüz dünyasında bizim en eski atalarımıza tekabül edenlerdir. Bu, gelişmeci varsayıma dayalı bir yaklaşım olup, bunun olgular aracılığıyla kanıtlanması oldukça zordur. “İlkeller” sözcüğünü kullanmayı sürdürmemin nedeni, genellikle herkesin kullandığı bir terimi kullandığımı gösterebilmektir. Eskiden “vahşiler” olarak adlandırılan, bizden ne daha çok ne de daha az ilkel olan, töreleri ve kurumları bizimkilerden farklı olan, bizden daha aşağı ya da geri kalmış olarak nitelendirilen toplumlara atfedilen bir sözcüktür. ...“Mistik” (gizemli) sözcüğüne gelince daha Giriş bölümünden itibaren bu sözcüğün hangi anlama geldiği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Zihinsel İşlevler başlıklı çalışmamda, bu sözcük ilkel zihniyetin en önemli özelliğini belirlememi sağlamıştır. Bu sözcüğü biraz da çekinerek kullanmış ve yol açabileceği yanlış anlamaları önlemeye çalışmıştım. “Daha iyisini bulamadığım için bu terimi kullanacağım” demiştim. Bizim toplumlarımızda oldukça farklı bir şey olan dinî mistisizmi çağrıştırmak gibi bir niyetim yok. Burada “mistik” sözcüğünü güçlere, etkilere, duygular tarafından algılanamayan ancak yine de gerçek olan eylemlere olan inanç anlamında kullanıyorum. Lucien Lévy-Bruhl 37 KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR/ ANTROPOLOJİ ÇİN HALKININ ZİHNİYETİ Kou Hung-Ming Çeviren: Hanife Güven, 158 sf. Antropoloji, ISBN: 978-975-8717-96-5 ZİHNİYETİ ku hu ng -ming ÇİN HALKININ ÇİN HALKININ 20. yüzyılın başlarında bir Çinli, Ming, Avrupalılara halkının, kültürünün, uygarlığının birikimlerin tanıtmaya, anlatmaya çalışırken bir yandan da çağrıda bulunuyor onlara ve aynı zamanda vatandaşlarına, bu uygarlığı yaratan temel manevi değerlerin, ilkelerin kökleriyle oynamayın diye... Neydi bunlar? Çinliler bireyi, aileyi, toplumu, ataları bir bütün olarak düşünür. Kişi ahlâki özelliklerini işlemek, geliştirmek ve bunları anne babasından başlamak üzere toplumun diğer tüm üyeleriyle uyumlu kılmakla yükümlüdür. Herkes yerini, konumunu, görevlerini bildiğinde doğadaki ahenk gibi bir ahenk, dirlik, düzenlik insanlar arasına da gelip yerleşir. ZİHNİYETİ Böyle bakınca, Çin'in dini İyi Yurttaşlık ve Sadakat dinidir, yasası Soyluluk yasasıdır, ilkesi ise Büyük Onur ve Sorumluluk ilkesidir. Toplumsal düzeni ve din duygusunu adeta bireyin ruhuna yerleşen bu özelliklerle sağlarlar. JAPONYA'DA BUDİZM Vedat Şafak Yamı 320 sf. 17 TL, Din/Antropoloji, ISBN: 978-975-8717-89-7 'DA BUDİZM JAP NYA mı ve da t şa fak ya JAPONYA'DA Gautama Buda’nın öğretisi, Hz. İsa’nın vaaz ettiği İsevilik ile benzer bir yazgıyı paylaştı; Budizm doğduğu Hindistan topraklarını terk etmek zorunda kaldığı gibi İsevilik de doğduğu Filistin’den zorla çıkarıldı. Bu noktadan sonra Budizm Asya’nın tamamında kabul görecek, Hz. İsa’ nın sesini de Batı’da duymayan kalmayacaktır Hz. İsa’nın talebeleri Roma İmparatorluğu sınırlarında misyon görevlerini yerine getirmeye başladıkları çağda, Gautama’nın varisleri Çin topraklarında yürümeye ve vaaz etmeye başlamışlardı. BUDİZM Kore Yarımadası’ndaki küçük ülkelerden Paekche’nin kralı Syong Myong, Japon Yamato hanedanlığından İmparator Kimmei’ye ilki 545 yılında ikincisi 551 yılında iki mektup gönderdi. Mektuplarda, düşmanlarına karşı Japon İmparatoru’ndan destek istiyor ve Budizm’i tavsiye eden şu cümleleri söylüyordu: “Bilinen tüm dinler içinde en üstün olanı bu gibi gözüküyor ancak tarif etmesi zor ve anlaması da zor.” Budizm’in Japonya’daki macerası böylece başladı. Yalnızca “hikmetler çıkararak”, Doğu’nun bütünsel bakış açısını “güzel sözlerle” ayrıştırarak değil, daha çok bilimsel bir üslubun ağırlık kazandığı bu önemli eser, dinler tarihi disiplini açısından zevkle okunacak bir kitap niteliğinde. Doğu’nun kültürel, felsefî ve dinî kökenlerine inebilen bu çalışmada Japon Budizminden Çin öğretilerine, “sutralar” gibi henüz keşfedilmemiş doğunun bilgelik kaynaklarından Uzakdoğu kültürünün farklı tarihsel gelişimine varıncaya dek birçok farklı vadi ve iklimde gezinebilmek mümkün. 38 KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR/ ANTROPOLOJİ SOSYOLOJİ VE ANTROPOLOJİ Marcel Mauss 3. Baskı, Çeviren: Özcan Doğan, 606 sf. 34 TL, Antropoloji, ISBN: 975-8717-10-3 MARCEL MAUSS Sosyoloji ve Antropoloji ile uss'un Önsözü Claude Lévi-Stra Çeviri: Özcan Do¤an ji Mauss, mitoloji, dilbilim, etnografya, psikoloji, din, hukuk ve ekonomi alanlarında olağanüstü bilgi birikimiyle yazısız toplumların dünyasına yolculuk yapmaktadır. Büyünün, dinin, bu ikisi arasındaki ilişkilerin ve bunun toplumların organizasyonunda oynadığı rolün analizine yer verilen bu kitapta, ilkel denilen toplumlar ile uygar toplumlar arasındaki derin tarihsel bağlantılar ortaya konulmaktadır. Özel anlamda bireylerin, genel anlamda toplulukların doğayla ve birbirleriyle olan ilişkileri, mücadeleleri, toplumsallaşma araç ve yöntemleri (örneğin potlaçlar, değiş-tokuş ve hediyeler) ve bunun nasıl bir uygarlık süreci hâline dönüştüğü anlatılmaktadır. İnsanın kendini, doğayı, ölümü, Tanrı’yı ve içinde yaşadığı topluluğu açıklama, yorumlama, anlamlandırma ve diğer taraftan hayatta kalma çabası olarak tanımlayabileceğimiz uygarlık süreci, bu kitapta, büyü, din, tabu ve mana türünden olguların bir sentezi olarak karşımıza çıkmaktadır. Claude Lévi-Strauss’un uzun bir önsözüyle başlayan bu kitap, antropoloji ve sosyoloji öğrenimi için olmazsa olmaz bir yere sahiptir ve bu konuda büyük bir boşluğu doldurmaktadır. TEKNOLOJİNİN EVRİMİ George Basalla Çeviren: Cem Soydemir, 367 sf. 17 TL, Bilim, ISBN: 978-975-8717-94-1 ALLA GEORGE BAS . . TEKNOLOJININ i: cem soydemir cevir , . . EVRIMI Stanley Kubrick, 2001: A Space Odyssey filminin girişinde insanlığın şafağında bir su birikintisi etrafında verilen mücadeleyi betimlerken, bir kemik parçasını silah olarak daha önce defalarca test etmiş, topluluğun geri kalan üyelerine göre belki biraz cesur, biraz daha farklı düşünen üyesinin liderliğinde kazanılmış İlkçağ’a özgü bir savaşı anlatır. Zaferin getirdiği coşkuyla bu öncü kahraman, silahını havaya fırlatır ve bu silah gizemli bir değişim içinde, şeklen de benzediği bir uzay aracına dönüşür. . . . . IMI OLOJININ EVR Bilim tarihçisi George Basalla, teknoloji ve teknoloji tarihi alanında yapılmış bütün önemli kaynakları tarayarak yaptığı çalışmasının ışığında konuyu toplumsal, ekonomik, kültürel, antropolojik, bilimsel ve askerî tüm yönleriyle ele alıyor. Bu kapsamda Basalla, teknolojik değişmeler neden ve nasıl gerçekleşir sorusu etrafında üç temel üzerine yoğunlaşır. Bunlar: Çeşitlilik, “insan ürünü şeyler neden bu kadar çok çeşitlidir?”; gereksinim, “ihtiyaç icadın anasıdır”; teknolojik evrim, “ürünlerin ortaya çıkışı, sürekliliği ve ayıklanmasıkullanımdan kalkması. Yine bu esaslar üzerinde şu sorular ele alınır: Bilimsel keşişer ve teknolojik değişme ile toplumsal, kültürel, ekonomik ve askerî ihtiyaçlar arasında nasıl bir bağ vardır? Teknolojik buluş birkaç dahinin eseri midir, yoksa birçok bileşeni olan karmaşık bir toplumsal süreç midir? Watt, Bell, Edison, Maxwell, Hertz, Marconi, Wright kardeşler gibi öncüleri ortaya çıkaran motivasyonlar ve koşullar nelerdi? Doğu ile Batı’yı birbirinden ayıran bilimsel ve teknolojik uçurumun kaynağı nedir? Neden matbaa, barut ve pusula ilkin Çin’de ortaya çıktığı halde Batı’daki gibi bir kültürel ve teknolojik değişime yol açmadı? Nükleer enerjinin, bilişim ve iletişim teknolojilerinin, robotların ve biyoteknolojinin bizleri yüce bir mutlu geleceğe taşıyacağına inanmış kişilerin umutları doğru, sahici bir temele dayanan bir umut mu, yoksa dinî kimi duygu, inanç ve beklentileri ikame eden zamana özgü bir hurafe mi? 39 BİLİM DO⁄UBATI DO⁄UBATI Marcel Mauss’un insan bilimlerine büyük katkı sağlayan klasik çalışması, ilk defa ve kapsamlı biçimde Türkçe’de. Sosyoloji ve Antropoloji, insanla ilgilenen herkesin her zaman başvurabileceği önemli bir kaynak. SANAT RESİM, SÖZ VE YAZI Özgür Taburoğlu 343 sf. Sanat, ISBN: 978-605-5063-02-3 Modern düşünsel ya da sanatsal yaklaşımlarda, temel duyum ve ifade biçimleri ayrışırlar. Geleneksel sanat işlerine ait bütünlüklü imgeler, resim, söz ve yazı şeklinde alt parçalarına ayrılırlar. Sanatçı kavramı, renklere, seslere ya da harflere ustaca şekiller verebilen zanaatkârla, uzmanla eşanlamlı olmaya başlar. İmgelerin, bilgiyle, düşünceyle, toplum vicdanıyla ya da siyasal eylemlerle olan bağları zayıflar. Modern sanat işleri, bu şekilde yaşamdan uzaklaşırken, diğer yandan da, avangart ya da pop-sanatın örneklediği gibi, tekrar hayata ve halka karışmaya yönelik bir gelgit içerisinde şekillenirler. Özgür Taburoğlu'nun bu yeni çalışmasını değerli kılan da, düşünsel, etik ve siyasal sonuçları olabilen bu olguyu özgün şekillerde yüzeye çıkarmasından ileri gelir. Bu nedenle elinizdeki metin, sadece bir sanat kuramı gibi değil, felsefî bir çalışma olarak da okunabilir. Özgür Taburoğlu, modern sanatsal ya da düşünsel yapıtlardaki, hem ayrışmaya hem de bütünleşmeye dönük bu kurucu gerilimi anlamaya çalışıyor. Bu amaçla, temel yaklaşımına destekler bulabileceği metinleri okumaya girişiyor; Platon, Aristoteles, Walter Benjamin, Henri Bergson, Paul Cézanne, Jacques Derrida, Jacques Rancière, Jean Piaget, Ulus Baker, Latife Tekin, İsmail Tunalı, Carl Gustav Jung, Georg Lukacs, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ünal Nalbantoğlu, Sabri Ülgener, Marshall McLuhan gibi çok farklı yazar, sanatçı ve düşünürleri yan yana okuyarak, belirli bir imge kavrayışının izlerini bulmaya çalışıyor. Bu kadar farklı şahsiyeti bir arada tutansa, tümünün imgeyi, resim, söz ve yazının uyumlu bir birleşmesi ve ayrışması gibi anlamalarıdır. SANAT France Farago Çeviren: Özcan Doğan, 294 sf. 15 TL, Sanat, ISBN 975-8717-25-1 France Farago Farago Sanat Çeviren: Özcan Doğan France Farago’nun çalışması antik dönemden günümüze, Platon’dan Tarkovski’ye kadar sanatın kısa bir öyküsünü sunmaktadır. Bu yapıt, 20. yüzyılda modernitenin soykütüğünden hareketle sanattaki benzersiz dönüşümü anlama çabası gütmektedir. Sanat Antikite, Avrupa’ya ilham veren ve geleneksel araçları temin eden bir devir olarak tasvir edilmiştir. Yazar, perspektifi ve seyirciyi dikkate alan insan-merkezli sanattan tekil bakış açısının kaybolduğu tanrı-merkezli sanata geçişi yönlendiren mantığa ışık tutar: Bu, Doğu Roma İmparatorluğu’ndan Ortaçağ’ın sonlarına dek sürmüş olan bir dönemdir ve bizim yüzyılımız antik perspektifin ve Rönesans’ı oluşturan çağların mirasçısıdır. Plotin’in temaşa düşüncesi ise bu geçişlerin temel felsefesini oluşturur. Sanattaki modernite, görüntünün reddedilmesinden ve taklidinden doğmuştur. Yüksek ontolojik bir gerçekliğe gönderme yapan soyut sanatın büyük ressamları (Kandinsky, Mondrian, Malevitch), biçimden kuralsızlığa, figüratiften soyuta, objektif olandan objektif olmayana geçişi ustalıkla işlemişlerdir. Artık onların sanatı gerçek olanı temsil etmekten ziyade varoluşun hissedilebileceği bir bakış açısıdır. Güzeli reddeden, hoşnut etme kaygısından uzak ve kalıcılık derdi olmayan çağdaş sanat, modern dönemin sona erişini tescil eder. İnsanı çıplak gerçeklikle yüz yüze bırakır. 40 SİYASET BİLİMİ DEVRİMİN YORUMU François Furet Çeviren: Ahmet Kuyaş, 300 sf. 17 TL, Siyaset Bilimi, ISBN: 978-975-8717-95-8 RET FRANC, OIS FU RUMU DEVR‹M’‹N YO . . DEVRIM’IN YORUMU . . RIMI’NE FRANSIZ DEV . .MI. , M BIÇI ÜÇ YAKLASI ÇEV‹R‹: AHMET KUYAfi Fransa'daki Annales dergisi etrafında toplanan tarihçiler arasında yeralan François Furet'nin yapıtları, ülkesinde çok canlı tartışmalara neden oldu. Furet, sorunsal tarih yaklaşımının en iyi çözümleyici ve kuramcılarından sayılıyor. Furet'nin kavramsal tarih de dediği bu yaklaşımın en büyük özelliği, tarihçinin olaylarla çağdaş olan bilinçlerden uzaklaşıp, üzerinde çalıştığı döneme özgü söylemlerin yineleyicisi olmaktan kurtulma çabasıdır... Furet kitabının birinci bölümünde Fransız devrimini kavramsallaştırmağa çalışarak bir sentez denemesinde bulunuyor. İkinci bölümde ise bu sentezin dayandığı malzeme ve Fransız devriminin yorumlarının irdelenmesi yeralıyor. "Fransız Devrimi tarihi yaklaşık iki yüz yıldır bir kökler anlatısı, yani bir kimlik söylemi olmaktan çıkmamıştır... 1789'da başlayan olaylar, aynı sorunlar ve simgeler çevresinde, nesilden nesile geçen birer ibadet ya da nefret nesnesi haline dönüştürülmüş anılarla birlikte durmaksızın yeniden yaşanmaktadır... Devrim yalnızca "çağdaş" Fransa'yı ancak bir parçası olarak düşündüğümüz zaman anlayabileceğimiz siyasi uygarlığı kurmakla kalmamış, aynı Fransa'ya işlenebilirliği sınırsız bir siyasi tartışma hazinesi ve bir sürü meşruluk çatışması da bırakmıştır..." François Furet SİYASET FELSEFESİ TARİHİ Editörler: Ahu Tunçel & Kurtul Gülenç, 902 sf. Siyaset Bilimi, ISBN: 978-605-5063-03-0 N ZIZEK'E PLATON 'DA Zihinlerimizi, çağımızın neredeyse ortak hissiyatı olarak nitelenebilecek çözümsüzlük hissinin yarattığı umutsuzluktan kurtaracak tek şey, kuşkusuz ki siyaset felsefesinin, siyasetin neliğine ilişkin tanımlamalarına dönüp bir kez daha bakmak, siyasal eylemlerimiz ve eylemlerimizin ilkeleri üzerine bir kez daha düşünmek olacaktır. Siyaset felsefesi tarihine ilişkin elinizdeki kitapta ortaya konulmaya çalışılan bu türden bir düşünme, iki temel faydayı beraberinde getiriyor: Güncel siyasetin değişim rüzgârının yönünü tespit etmek için güne damgasını vuran siyaset anlayışlarının sorunlarını tarihsel kaynaklarından takip ederek keşfetmek; bugün unutulan “iyi yaşam”-siyaset ilişkisini yeniden hatırlatarak, siyasal varoluşun anlam ve değerine ilişkin özsel bir sorgulamayı gerçekleştirmek. Tarihsel ve siyasal analizi ortak bir potada eritmeyi hedefleyen bu türden bir düşünmenin ayırt edici özelliği, geleceğe ilişkin içkin ütopik bir bakışı içinde barındırmasıdır. İçkindir çünkü gelecekle kurulmaya çalışılan ilişki geçmişe perde çekilerek gerçekleştirilen geleceğe saf bir yönelme değildir; aksine geçmişten dolanan bir tarih bilinciyle yapılan –yani bir anlamda gelenekleri bütünüyle atlamayan– ama geçmişin tozlu raflarına da saplanıp kalmayan –dolayısıyla nostaljik yönelimlere başvurmayan– bir yolculuğu andırır. Yolculuğun temel amacı son'lu bir tarih algısını sorgulayarak geçmişi ve geleceği şimdi'de birleştirebilmek, bu yolla şimdi'de alternatif olanı açığa çıkarabilmektir. Walter Benjamin'in konuya ilişkin vurgusu bu aşamada hatırlanabilir: “(...) hiçbir olgu, bir neden olduğu için zorunlu olarak tarihsel olgu niteliğini kazanmaz. Bu niteliği olup bitişinin ardından, belki binlerce yıl sonra ortaya çıkan koşullar aracılığıyla kazanır. Bunu çıkış noktası yapan her tarihçi, olaylar dizisini bir tespih gibi parmaklarının arasından kaydırmaktan vazgeçer. Kendi çağının geçmişteki son derece belirli bir çağla paylaştığı konumu kavrar.” Siyaset Felsefesi Tarihi (Platon'dan Žižek'e), tıpkı Janus gibi hem geçmişe hem de geleceğe bakarak çağımızın konumunu daha iyi anlamamızı olanaklı kılmakla kalmıyor, aynı zamanda siyasete dair umut duyabilmemiz için tarihte varolan olanakları da gözler önüne seriyor. 41 SİYASET BİLİMİ RES PUBLİCA Editör: Armağan Öztürk, 372 sf. 18 TL, Siyaset Bilimi, ISBN: 978-975-8717-93-4 Antik Yunan'dan günümüze iyi bir toplum idealinin ideal yönetim tarzı olarak düşünülen res publica'nın, yani cumhuriyetin temel özellikleri ve ilkelerine dair farklı yorum ve anlayışların tartışıldığı kitapta, Machiavelli'den Kant'a, Rousseau'dan Spinoza'ya ve gene çağdaş yazarlardan Arendt'den Pettit'ye, Skinner'a dek bu konuda önemli tespitlerde bulunmuş düşünürlerin rehberliğinde demokrasi, anayasa,bireysel hak ve özgürlükler, devlet-toplum-birey ilişkileri, sosyal adalet, ortak refah, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, temsilî karar verme süreçleri vb. gibi pek çok kavram ve düşünce ele alınmaktadır. Bahsi geçen tartışmada üç ana tema dikkat çekici: Res publica uzun bir süre devlet ya da meşru yönetim gibi bir anlamda kullanıldı. Ancak Erken Rönesans'tan itibaren devlet ile res publica arasındaki teorik örtüşmenin gerilediği ve cumhuriyet kavramının bugünküne yakın bir anlamda kullanılmaya başladığına tanıklık ediyoruz. Bu hatırlatma demokrasi ve cumhuriyetin modern zamanlarda birbirlerini ikame eden kavramlar olarak görülmesi alışkanlığının soy kütüğünü ortaya koyuyor. Bir diğer önemli tespit cumhuriyetçilik-liberalizm ilişkileri bağlamında ortaya çıkıyor. Metin içerisindeki çalışmalara bakarak rahatlıkla söylenebilir ki, Montesquieu ve Kant gibi örnekler bakımından liberal, Spinoza, Rousseau ve Arendt gibi düşünürler açısından ise anti-liberal bir cumhuriyetçilik var. Tabii liberal cumhuriyetçilik ve anti-liberal cumhuriyetçiliğin pek çok noktada birbirlerine eklemlenebildiği tarihsel bir olgu. Yurtseverlik ideolojisi bahsi geçen eklemlenmenin en bilinen örneklerinden biri. Res Publica içinde son olarak Pettit ve Skinner'in çalışmalarında kristalize olan Neo-Romacı cumhuriyet anlayışa dikkat çekiliyor. Pettit ve Skinner modern cumhuriyetçilik tartışmalarının merkezinde yer alan iki düşünür. Neo-Romacı anlayışın en özgün yanı ise negatif özgürlük-pozitif özgürlük ikiliğini aşan özgürlük anlayışları. LEVANT KUMPANYASI TARİHİ Alfred C. Wood Çeviren: Çiğdem Erkal İpek, 346 sf. Tarih, ISBN: 978-605-5063-04-7 Ticari bir örgütlenmenin dünyayı dönüştürücü etkisi belki daha önce hiç bu kadar sade, basit ve keskin bir üslupla anlatılmamıştı. Birçoğu soylu olan, cesur, kararlı bir grup İngiliz tüccarın Levant'ta, yani Yakındoğu'da Osmanlı coğrafyasıyla başlattıkları ticari ilişkilerin, Levant Kumpanyası çatısı altında sürdürülen faaliyetlerin, nesilden nesile aktarılan bilgi, birikim ve tecrübelerin tarihidir bu kitabın konusu. Levant Kumpanyası, İngiliz kraliyet hükümeti için belki Doğu Hint Kumpanyası kadar öncelikli ve önemli değildi; ama özellikle son yüzyıldaki gelişmelere bakıldığında bu kumpanyanın varlığı ve etrafında gelişen organizasyonlar son derece stratejik ve hayatî oldu. Kumpanyanın başkanı çoğu kez büyükelçilik görevini de yürüt-tü, dolayısıyla Kumpanya ticari başarılarını pekiştirmek için siyaseti ve diplomasiyi hiçbir zaman ihmal etmedi. Her zaman padişaha ve paşalara yakın olmaya çalıştılar. İstanbul dışında, İzmir, İskenderun, Halep, Şam, Kahire ve diğer yerlerde temsilcilikler açtılar. Bölgeyi, insanları, halkları ve yönetimleri yakın-dan tanıdılar; dillerini, dinlerini, kültürlerini ve değerlerini titizlikle incelediler; bağlılıklarını ve ayrıldıkları noktaları not ettiler; bölgenin ayrıntılı haritalarını çıkardılar. Başlarda uğranılan başarısızlıkların nedenlerini bulmak ve onları telafi etmek için, ve karşılaşılan her bir zorluğa karşı üretilen bu pratik uygulamalar bir süre sonra devasa bir entelektüel biri-kime ve hafızaya dönüştü. Bu hafıza bu coğrafyada yeni bilgi ve tecrübelerle etkinliğini ve gücünü korumaya devam ediyor. İşte bu kitapla Alfred Wood, başlarda önemsenmeyen, biraz da küçük görülen bu tüccarların, önce İngilizlerin sonra da Amerikalıların dünya hakimiyetine giden yoldaki katkılarını, ama ondan önce onların ve temas halinde oldukları insanların hallerini ve yaşadıklarını, özellikle İngiliz Kraliyet arşivlerine dayanarak son derece akıcı bir dille gözler önüne seriyor. 42 SİYASET BİLİMİ İSLÂM'DA MODERNLEŞME 1839-1939 Bedri Gencer 895 sf. 55 TL, Siyaset Bilimi, ISBN: 978-975-8717-84-2 BEDRİ GENCER ER NL İSL ÂM'DA MOD -1939 EŞM E 1839 Bu eser, çağımızda sayısız araştırmaya konu edilen İslâm'ın modernleşmesi hakkında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı ve derinlikli incelemedir. «Hıristiyanlaştırmadan medenileştirmeye Batılı kozmopolis projesinin sekülerleşmesinin modern Batı/Doğu karşılaşmasını nasıl etkilediği» merkezî sorusundan hareket eden eser. İslâm›da modernleşmeyi ilk kez Batı ile Doğu›nun bu büyük karşılaşması bakımından ele alıyor. Eser, Batı ile İslâm düşüncesi, geleneksel ile modern İslâm düşüncesi ve Osmanlı ile sair İslâm düşüncesi arasında mukayeseli ve kuşatıcı, sosyolojik bir perspektiften sosyal ile düşünsel değişim arasındaki etkileşim bakımından on dokuzuncudan yirminci yüzyıla İslâm dünyasının modernleşmesi sürecini derinlemesine inceliyor. Çalışmada on dokuzuncu asır İslâm dünyasında modernleşmeye karşı alınan bütün tavırlar modern İslâm incelemelerinde yararlanılacak analitik bir çerçeve oluşturmak üzere kategorileştiriliyor ve İslâm düşüncesindeki değişimin mahiyetini göstermek için Osmanlı ve Mısır İslâm düşüncesinin temsilcileri olarak alınan Namık Kemal ve Muhammed Abduh örneklerinde “gelenekselcilik/ modernizm» olarak iki ana tipe dönüştürülerek karşılaştırılıyor. Farklı İslâm yorumlarının, özellikle sömürge-sonrası paradigmalara meydan okuyan tek örnek olarak Osmanlı İslâm yorumunun modernizmle hesaplaşmadaki etkisini vukufla gösteren eser, modern İslâm incelemelerine yepyeni bir boyut getiriyor. Bedri Gencer, ilk elden kaynaklara dayanarak bir bütün olarak modern İslam dünyasındaki değişim sürecini tasvir ederken sağlam bir muhakeme ve akıcı bir dille problematik durum ve fikirlere doyurucu açıklamalar getiriyor. Eser, böylece bugün İslâm dünyasının yaşadığı müzmin problemlerin kaynağına inerek bu problemleri aşmak için çağdaş İslâm düşüncesinin taşıdığı potansiyeli ortaya koyuyor. Türk sosyal bilimcilerinin duayeni Şerif Mardin'in uzun bir sunuşuyla ilk yayını yapılan ve modern İslam hakkında çığır açıcı bir inceleme olarak Türkiye›de geniş yankı bulan eserin gözden geçirilmiş ikinci yayınını sunuyoruz. AVRASYACILIK Mukayeseli Bir Okuma Türkiye ve Rusya Örneği Meşdi İsmayılov 405 sf. 18 TL, Siyaset Bilimi, ISBN: 978-975-8717-79-8 OV MEŞDİ İSMAYIL acılık Avrasy ma kayeseli Bir Oku Mu ya Örneği Türkiye ve Rus “Avrasyacılık, tarihsel olarak sorunlu iki ulusal coğrafyayı (Rusya ve Türkiye) belli bir denklik içinden okuyan ve mukadderatlarını bir şekilde birbirine dâhil eden bakışın ürünüdür. Bu kadarıyla bile entelektüel anlamda cazip ve davetkâr olmaktadır. lk Dr. İsmayılov, uzun yıllar süren çalışmasında, Rusya ve Türkiye›de Avrasyacılığın düşünsel temellerini, anakronizme düşmeden ve birincil kaynaklar üzerinden ele alıyor ve kıyaslamalı bir değerlendirmeye kavuşturuyor. Bizi hem Rus hem de Osmanlı-Türk siyasi düşüncesinin galerisine ustalıkla sokuyor; kâh İsmail Gasprinski, kâh Trubetskoy ile buluşturuyor. Çalışma sadece bir metin çalışması değil. İsmayılov, metin çalışmasını, bağlam çalışmasıyla taçlıyor.” Kitap, Avrasyacılığın başlangıcından günümüze kadar olan gelişimini düşünce tarihi kapsamında mukayeseli bir yöntemle ele almaktadır. Sosyal-siyasal teori odağından irdelenen temel Avrasyacı kavramlar, aynı zamanda tarihsel bağlamları gözönünde bulundurularak modernite, postmodernite ve globalleşme olguları ile ilişkiselliği çerçevesinde anlatılmakta ve Rus ve Türk Avrasyacılıklarında “Rusluk” ve “Türklük” algıları analiz edilmektedir. Avrasyacılık, bir taraftan Batılı liberal değerlere karşı muhafazakâr bir doktrin olarak; diğer taraftan Atlantikçiliğe karşıt bir cephede konuşlanan jeopolitik bir dünyagörüşü olarak; öbür taraftan ise ezilenlerin ezenlere karşı mücadelesi olarak “üçüncü dünyanın” sosyalist söylemi içerisinde kendisine yer bulmuştur. Bazen de Avrasyacılık genel eskatolojik ruhu çerçevesinde, küreselleşmeye karşı alternatif-küreselleşmeyi, postmodernizme karşı Ortodoks Hıristiyan ahlâkını yüceltmiştir. Yer yer bu özelliklerinden bir veya birkaçı öne çıksa da Avrasyacılığın temel paydası, içinde yaşadığımız çağı anlamlandırmada bir perspektif sunuyor olmasıdır. 43 SİYASET BİLİMİ GÜNÜMÜZDE YENİ SİYASAL YAKLAŞIMLAR Editör: Hilâl Onur İnce, 547 sf. 22 TL, Siyaset Bilimi, ISBN: 978-975-8717-65-1 ni Günümüzde YeAŞIMLAR SİYASAL YAKL Çözüm Arayışları Farklılıklar – Eleştiriler – Editör: Hilâl Onur İnce Bir atölye çalışması olarak tasarlanan derleme, çağdaş siyaset kuramında var olan farklı yorumlar üzerinden günümüz siyasal yaşamına yönelik söylemlerin izini sürme amacındadır. Alana dair yorumlarıyla öne çıkan düşünürlerin, kurama yönelik söylemleri, bu söylemlerin kendi içindeki bütünlükleri, günümüzde yaşanan sorunlara ne gibi katkıda bulundukları dikkate alınarak eleştirel bir okumayla değerlendirilmektedir. Konuların ve düşünürlerin seçimi, kurama dair ilgi duyanlar ve kuramsal çalışmaya odaklanan okuyucular göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. Buradaki amaç, betimleyici kuram ve yorumsamacı siyaset felsefesi şeklinde ikiye ayrılan çağdaş siyaset kuramına bütünlüklü bir yaklaşım sunabilmektir. Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, ideoloji ve ideolojisizleştirme konusunda düşüncelerin ele alındığı bir çerçeve çalışmasını takiben ikinci bölümde, Carl Schmitt, Hannah Arendt, Frankfurt Okulu temsilcileri ve Walter Benjamin üzerinden siyasetin krizi ve felsefi tartışmalar ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde, Robert Nozick, Antonio Gramsci ve Bob Jessop gibi düşünürlerin yanısıra radikal demokrasi bağlamında devlete dair değerlendirmelere yer verilmektedir. “Kuram ve Yeni Arayışlar” başlıklı dördüncü bölümde, günümüz siyaset kuramında öne çıkan Pierre Bourdieu, Giorgio Agamben, Jacques Derrida, Judith Butler ve Niklas Luhmann gibi yazarların görüşleri değerlendirilmektedir. İBN HALDUN Metodu ve Siyaset Teorisi Ümit Hassan ÜMİT HASSAN ldunTeorisi İbn uHveaSiy aset Metod İ H ldun 44 5. Baskı, 350 sf. 25 TL, Siyaset Bilimi, ISBN 978-975-8717-59-0 “İbn Haldun bir ilim şehridir ki, ilimler ve âlimler coğrafyasında bilmeyeni yoktur.” Fakat bu şehrin koordinatları hususunda rivâyetler çoktur. Öyle ki her kim eline bir hokka alıp mürekkebe batırsa ve İbn Haldun’u yazsa, o dakika, bu âbide âlim, Kaf Dağı’nın ardına düşer. Artık ara ki bulasın, ne o âlimi, ne İbn Haldun’u… Oysaki; gerçeğin kapılarını gerçeğin içinden açmak… İbn Haldun’un İlm-ül Ümrân ile yaptığı tam olarak budur… Çarpıtmalar, hatalı aklîleştirmeler ve kendine yontmalarla, ideolojik konumların kendinden geçiriciliğiyle bu berrak ilim şehrini sislere boğmak, bilginler katında ne bühtân, ne fecâattir… Türlü mistifikasyonlarla, oryantalistik kurnazlıklarla ilmin olağan şüphelileri haline gelen kimi bilginler, İbn Haldun’u arayan kaarileri mantıksal boşluklar bataklığında boğarlar. Çünkü teorinin kendi iç ilişkileri üzerine yapılan hatalı değerlendirmeler İbn Haldun üzerine her türlü dışsal algıyı da sakatlar. Ve onun sağlıklı olarak algılanmasını engeller. Elinizdeki kitap işte nâkıs bilginlerin yoldan çıkaran bu kılavuzluklarına bir cevap, bir kıyas, bir nispettir. İşbu eser, sis ve toz bulutu içindeki bir ilim şehrine kendi öz berraklığını verme cehdidir. Günümüz sosyal bilimlerine ışık tutabilecek doğurganlığı ve sağlam kurucu metoduyla bereketli İbn Haldun mülkünün kılavuz kitabıdır. Hem bu ilim şehrine giden yolları hem de yoldan çıkaran patikaları çekincesiz ortaya koyar. Eserin müellifi, Ümit Hassan, ömrünü İbn Haldun’un kavramlarını anlamaya ve bunların halkımızın kadim zamanlarındaki tezâhür biçimleri ile kimliğimizin oluşumundaki işlevselliklerini anlatmaya çalışarak doldurmuştur dersek, hata etmiş sayılmayız.. .Ve ‘İbn Haldun bir ilim şehriyse Ümit Hassan onun anahtarıdır’ kaziyyesine varırız buradan. “Biraz umutsuz bir gayret ama, Mukaddime bilmeden İbn Haldun yorumlamaya kalkışanların, henüz ilk istasyona varmadan ikrâm edilen limonatayı âfiyetle içip uyutularak soyulacak olan ‘okumayan-bilmeyen’lerin, ikinci istasyondan önce uyandırılmaya çalışılması görevini ihmâl etmemek üzere” yazıyor metinlerini müellif. İbn Haldun, bir yeni bilimin kurucusudur ve sağlam metodolojisiyle çağların üstünde bir etkinliğe mâliktir. Eserinin bütünsel incelemeleri onun emsalsiz çabalarını ve baş döndüren ustalığını ortaya koyar. O’nun kurduğu devâsa sistem ve Ümrân İlmi üzerine, eksik araştırmaların gedik kapatıcısı ve ilmin baş belası genellemelerden uzak, bütüncül bir okumaya dâvet bu kitap… SİYASET BİLİMİ TÜRKİYE’DE DEVLET GELENEĞİ Metin Heper 4. Baskı, Çeviren: Nalan Soyarık, 280 sf. 16,50 TL, Siyaset Bilimi, ISBN: 975-8717-21-9 Metin Heper vlet Geleneği Türkiye'de De Uluslararası bilim camiasında tanınmış siyaset bilimcilerimizden Metin Heper, Türkiye’de Devlet Geleneği adlı kitabıyla son derece önemli bir çalışmaya imza atıyor. Özgün baskısı İngiltere’de yayımlanmış olan bu kitapta aşkın devlet geleneğinin Türk siyasal hayatını ne şekilde etkilediği incelenmektedir. Heper, Türkiye’nin siyasal hayatının irdelenmesinde yaygın olarak kullanılan “merkezçevre” yaklaşımını tamamlayıcı bir bakış açısı sunmaktadır. Türkiye’de De “Heper, basit bir şekilde olayları anlatmakta ziyade o olayları, Türklerin Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyetindeki siyasal denemelerinden esinlenerek oluşturduğu kuramsal analiz ile ilişkilendirerek sunmaktadır.” vlet Geleneği William Hale, Asian Affairs, 1986 “Bu kitap, hem Türkiye’deki politikacılar hem de bu ülke hakkında dışarıdan ahkâm kesenler için mecburi okuma olmalıdır”. Bernard Burrows, International Affairs, 1986; “Heper’in irdelemeleri öğretici…. Heper, yeni sonuçlara varılabilmesini sağlayan bir kuramsal çerçeve açısından Türkiye’nin siyasal hayatını inceliyor”. Walter Weiker, Middle East Studies Association of North America Bulletin, 1987; “Heper, burada orijinal bir tez ile bilim aleminin karşısına çıkıyor ve ... Türkiye’nin siyasal hayatı ile ilgili bazı basmakalıp görüşleri sorguluyor”. Brian W. Beeley, BRISMES Bulletin, 1988. TÜRKİYE SÖZLÜĞÜ Metin Heper Çeviren: Zeynep Mertoğlu, 662 sf. 28 TL, Siyaset Bilimi, ISBN 975-8717-24-3 Metin Heper Sözlüğr ü Türkiye ltü Toplum ve Kü Siyaset, Türkiye Sözlüğü’nde, siyasal ve toplumsal hayatımızın temel bilgilerine yer verilmiştir. Bu bilgileri doğrudan aktarabilmek için belli bir sıra ve yöntem takip edilmiştir. Türkiye ile ilgili genel bir giriş bölümünün ardından Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerini kapsayan bir kronoloji hazırlanmıştır. Sözlük bölümünde, Türkiye tarihinin dönüm noktaları merkeze alınarak siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel yaşam tasvir edilmiştir. Bu bölümdeki maddelerde, özellikle partiler ve politikacılar, kurum ve kuruluşlar, önemli olaylar ve antlaşmalar, düşünce ve sanat adamları üzerinde durulmuş ve okuyucuya Türkiye’nin çağdaşlaşma serüveni ve yaşanan uzun soluklu dönüşüm hakkında genel bir fikir verilmesi amaçlanmıştır. Ekler bölümündeyse bazı istatistiksel veriler, seçim sonuçları, sosyoekonomik göstergeler bulunmaktadır. Ayrıca, kitabın sonuna özellikle araştırmacıların ve genel olarak bu konuda bıilgilerini derinleştirmek isteyecek okuyucuların istifade edebileceği ayrıntılı bir kaynakça ilave edilmiştir. 45 EDEBİYAT FAUST Johann Wolfgang von Goethe 3. Baskı, Çeviren: İclal Cankorel, 573 sf. 22 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-77-4 Önce halk efsanelerinde, adı meçhule karışmış ozanlar söylediler bu âteşîn hikâyeyi. Sonra edebiyatçılar keşfettiler, eski kroniklerin içinde ilginç öyküler ararlarken. Kimler kalemini sivriltmedi ki şeytanla insanın gizli mukavelesini ademoğluna fısıldamak için. Ama içlerinde en ölümsüz olanı, müjdeyi ve lâneti tüm ruhları sarsarcasına haykıranı, Goethe'nin Faust'uydu. Faust, modernitenin trajedisini haber veren ilk büyük yapıt oldu. Kimin kazandığı ve kimin kimi kandırdığı belli olmayan bir irade savaşıydı anlatılan. Hikâyenin özeti şuydu: Şeytan Tanrı'ya meydan okudu, savaşın sonunu bile bile. Çünkü yaratılış öyküsünü bilmeyen melek olamazdı. Lâkin kendi öyküsünü unutan insan devreye girdiğinde bu meydan okuma, büyük bir soru işaretine dönüştü. Belki şeytan için değil, ama kesinlikle insan için... Şeytan bir soru işareti, ruh bir soru işareti, insan: ardı sıra dizili soru işaretleri... Ve insanın yeryüzündeki devr-i dâimi başladığı anda, ruhun üzerine yapılan pazarlıklar ve olası mukavelelerin de dönemi açıldı. Bu mukaveleden habersiz bir ademoğlu olmadı. O, her zaman, pazarlığın bir tarafıydı. Belki de bu yüzden, kendini okumak isteyen herkes pür dikkat, kulak kesildi bu hikâyeye:” Kimdir Faust? Şeytan'a mı verdi ruhunu? Nasıl bir sözleşmeydi bu? Kendimizi başkalarından dinlemek, en sevdiğimiz mesleğimiz değil midir? O halde herkesin vâkıf olduğu bir temayı, yaşamı efsaneleşmiş bir karakterin omuzlarına yükleyerek anlatan Goethe'ye kulak verelim... Tüm yaşamını adadığı ölümsüz eseri Faust'a... GENÇ WERTHER'İN ACILARI Johann Wolfgang von Goethe Çeviren: Gülperi Sert, Edebiyat, ISBN: 978-605-5063-05-4 Kardeşim, sadece o saati anımsamak beni mesut ediyor. O tarifsiz duyguları hatırlamaya ve yeniden dile getirmeye çalışmak bile ruhumu yüceltiyor ve şu an etrafımı saran durumdan duyduğum korkuyu iki katına çıkarıyor. Gönlümün önündeki perde kalkmış gibi âdeta ve sonsuz yaşamın sahnesi gözlerimin önünde sonsuza kadar açık bir mezar çukuruna dönüyor. Şunu diyebilir misin? Budur, çünkü her şey geçiyor diye mi? Çünkü her şey şimşek hızıyla geçiyor, varlığın tüm gücü o kadar ender sona geliyor ki, ah! akıntıya kapılır, derinlere gömülür ve kayalara çarpıp parçalanmaz mı? Seni ve çevrendeki yakınlarını parçalamayan bir an yok, senin bir yıkıcı olmadığını, olmak zorunda kalmadığın bir an bile yok; en masum gezinti binlerce solucanın hayatına mâl olur, atılan bir adım karıncaların zorlukla yaptıkları yuvalarını yıkıverir, ve küçük dünyayı ezip mezara dönüştürür. Dünyanın ender fakat büyük felaketleri, köylerinizi silip süpüren seller, kentlerinizi yıkan depremler üzmüyor beni; beni kahreden, doğanın evreninde gizli duran o yok edici güçtür, hiçbir şey yaratmayan, kendini ve komşunu yok etmeyen. Ve işte bu nedenle korku içinde dolaşıyorum. Gökyüzü ve yeryüzü ve onların etrafını saran güçleri: her şeyi sonsuza yutan, sonsuzca çiğneyen koca bir canavardan başka bir şey görmüyorum. Ah, yüzlerce kez bıçağı elime aldım ve şu sıkışmış kalbime saplamak, nefes aldırmak istedim; soylu atlar hakkında şöyle derler, çatlayınca kadar koşturulunca çok kızışan bu atlar soluk alabilmek için içgüdüsel olarak damarlarından birini ısırırlarmış. Bana da çoğu zaman böyle oluyor, bir damarımı açmak ve sonsuz özgürlüğe kavuşmak istiyorum. 46 EDEBİYAT YERALTINDAN NOTLAR Dostoyevski Çeviren: Ahmet Ekeş, Edebiyat, ISBN: 978-605-5063-06-1 "Böyle kendi köşemde manevi yönden çürümüş, çevremden, gerçek yaşamdan kopmuş, kendi yeraltı dünyamda kendi yarattığım nefrete boğulmuş olarak, yaşama nasıl yan çizdiğimi uzun uzadıya anlatmanın ne gereği var sanki?" Ben hasta bir adamım... Topraktan ve halkın temelinden kopmuş... Kendi kendime serüvenler uydurur... yaşama oyunları oynardım... İçimdeki sürekli kaynaşmayı dış etkilerle bastırmaya çalışırdım... ...Dünyada ikinci derecedeki bir rolü kendime yakıştıramıyor, bu nedenle de ikinci olmaktansa sonuncu olmaya seve seve katlanıyordum... Çamurlar içinde debelenirken bile, "bir gün gelecek kahraman olacağım" diye avutuyordum kendimi... Hayâllerle oyalanıyorum... öteden beriden, ozanlardan, romancılardan kaptığım kusursuz hayat sahnelerini istediğim gibi bozup değiştirebiliyordum bu hayâllerimde... Yeryüzünde gerçek hiçbir varlıkla ilişkisi olmayan, bu tümüyle hayâl ürünü olan aşklarım ruhumu o denli cömertçe doyuruyordu ki, sonradan gerçek bir aşka en ufak bir gereksinme duymuyordum. Doğrusu, gerçekte var olan birini sevmek benim için lüks olurdu... Çünkü bizler, az ya da çok, yaşama alışkanlığını yitirmiş, aksak aksak yürümeye çalışan insanlarız. Hem de asıl "gerçek yaşamdan" iğrenecek, onun adını bile işitmek istemeyecek kadar yabancılaşmışızdır. Bu yadırgamayı, asıl gerçek yaşam'ı bir iş, bir görev sayacak, bu yaşamı bir kitaptan öğrenmeyi her şeyden üstün tutacak kadar da ileri götürmüşüzdür işi... Bizler ölü doğmuşuz, zaten çoktandır canlı sayılmayan babaların soyundan doğmuşuz ve bu durum da gitgide daha çok hoşumuza gidiyor. Bundan bir zevk payı bile çıkarıyoruz. Hattâ neredeyse düşüncelerin bizleri doğurmasını sağlayacağız... Biz bugün canlılık denen şeyin nerede bulun-duğunu, neyin nesi olduğunu, hangi adla çağrıldığını bile bilmiyoruz... SATRANÇ Stefan Zweig Çeviren: Gülperi Sert, 76 sf. 6 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-87-3 Zweig yazdığı bu veda yapıtıyla bizi “kralların oyunu” satranca davet eder. Hikâye, bir yolcu gemisinde dünya satranç şampiyonu ile bu oyunu öğrenmek zorunda kalmış iki kişinin soluksuz izlenen karşılaşmasına yer verir. Köyde geçen çocukluğu, etrafını algılama biçimi sıradışı ve takıntılarla dolu olan şampiyon Mirko Czentovic mesleğinde kendisine son derece güvenen usta ve mağrur bir adamdır, ancak satrançtaki hünerinin aksine yaşamın tüm diğer alanlarında “sınırları” olan biridir. Diğer kahraman, satrançta pek bir iddiası olmayan entelektüel yahudi Dr. B.’dir. Yazgısı ona umulmadık bir sürpriz hazırlar. Genç avukat bir anda Czentovic’in karşısında bulur kendini. Bir zamanlar Gestaponun etrafına ördüğü hiçlik duvarı nedeniyle ve tamamen yalıtılmış bir ortamda öğrendiği bu hamleler sanatı, bir dünya şampiyonunun kendini beğenmişliğini yıkmaya yetecektir. Zweig’ın çizdiği karakterler tutku doludur. Rastlantılara gebe, yüzeyde akıp giden olayların derinliğinde sıradışı bir irade ve psikoloji yatmaktadır. Akıl ile delilik, özgürlük ile baskı arasındaki gerilimin son noktaya ulaştığı bu novellada yaşamın her adımda kendini onaylayarak ilerlediğini görüyoruz. Nefes alınamayacak bir ortamda, fanusun içinde bile KİTAP’lar sayesinde hâlâ kurtuluş ümidi her zaman vardır. “Satranç aynı zamanda bir bilim, bir sanat değil mi, Muhammed’in yeryüzü ile gökyüzü arasındaki tabutu gibi bu kategorilerde gidip gelmiyor mu, zıtlıklardan oluşan tüm çiftlerin bir defalık birleşimi değil mi; satranç çok eski, ama aynı zamanda sonsuzca yenidir, kuruluşu mekanik ancak sadece hayal gücü ile etkilidir; geometrik açıdan sabit bir alanla sınırlı olmakla birlikte kombinasyonlarında sınırsızdır, sürekli kendini geliştiren ancak yine de verimsiz, hiçbir yere götürmeyen bir düşüncedir, hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, eseri olmayan bir sanat, temeli olmayan bir mimaridir ancak yine de oluşuyla, varlığıyla tüm kitaplardan ve eserlerden daha kalıcı olduğu kanıtlanmıştır; tüm halklara ve tüm zamanlara ait ve can sıkıntısını öldürmek, duyuları bileylemek, ruhu rahatlatmak için hangi Tanrının yeryüzüne getirdiğini kimsenin bilmediği yegâne oyundur.” 47 EDEBİYAT YENİÇAĞ ALMAN EDEBİYATI Gürsel Aytaç 416 sf. 22 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-83-5 ‘Klasik bir milli yazar ne zaman ve nerede ortaya çıkar?” Soruyu soran Alman edebiyatının zirvesi Goethe’dir. ‘Dünya edebiyat-weltliteratur› kavramını dünyaya armağan eden bu toplumun içeride ve dışarıda verdiği mücadeleyi ve bu mücadelenin insan ruhunda bıraktığı izleri varlığında yansıttığı tecellileri takip etmek, adeta bir doğa olayını, belli bir dönemdeki mevsimsel değişiklikleri takip etmek gibidir. Bizde zamana rengini veren insan ruhunun derinlikleri, karanlıkları, yüzeysellikleri hakkında birçok sezgiyi, düşünceyi uyandırabilir. Bu açılardan Alman toplumuna bakmak önemlidir; çünkü çevrelerinde rekabet halinde olduğu toplumlara nispetle, kendisini özellikle kültürel yönden geride gören bu millet, büyük bir gayretle, bilinçle, disiplinle ve acımasız bir özeleştiriyle insanını eğitmiş ve ince ve yüksek bir kültür yaratma yönünde, durmak bilmeyen bir faaliyete girişmiştir. Başlarda yoğun bir dil ve tercüme faaliyet, sonradan halk masallarının, şiirlerinin, şarkılarının ve hikayelerinin derlenmesi... geçmişin bilgisi ve gelenekten taşınan bilgelikle, geçiş dönemleri ile sürekli değişmenin ve gelişmenin yol açtığı acılar ve sıkıntılar karşısında toplumlarına rehberlik eden ve onlara ince bir yaşantı, düşünce zevki aşılamaya, duygu zenginliği katmaya çalışan, Alman yazı ustalarının bu çabaları “klasik»in, yani mütekâmil olanın da zeminini hazırlar. Goethe, Schiller ve Alman idealizminde zirvesini bulan bu tarihsel-düşünsel sürecin önemli yazarlarının ve eserlerinin tanıtıldığı bu edebiyat tarihi çalışmasıyla Gürsel Aytaç, bu alanda çok değerli bir katkıda bulunmaktadır. ÇAĞDAŞ ALMAN EDEBİYATI Gürsel Aytaç 523 sf. 24 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-82-8 Son derece vaatkâr bir başlangıç ile modern zihniyet, modern bilim ve teknolojiler, ilerleme ve Aydınlanma düşünceleri, insanlara, ideal bir dünyanın, mutlu ve özgür bir geleceğin kapılarını sonuna kadar açacağının müjdesini verdi. Bu ortamda, birlik ve beraberlik vurgusu içinde, otomatik olarak görevlerini yerine getirmesi beklenen kalabalıklar, hayatın her alanında motorize birlikler gibi çalışmanın ve iş’lemenin neferleri haline getirildiler. Refah artıyordu, günlük hayatı kolaylaştıran, gelecek konusunda riskleri azaltan gelişmeler yaşanıyordu; ama öte yandan insani ilişkilerde, ailede, insanın iç dünyasında önemli çalkantılar, huzursuzluklar ve büyük acılar da yaşanıyordu. Çağdaş kapitalist dünyanın ve modern burjuva kültürünün acımasızlığı karşısında, insanın güçsüzlüğünün, çaresizliğinin ve umutsuzluğunun âşina olduğumuz bu karamsar tablosu yeni değildir. Erken uyarıcılar her zaman vardır ve onlar dünyayı anlama biçimlerimiz ve hayat tarzınızla ilgili önemli ayrıntılara ışık tutarlar. İşte çağdaş Alman yazarları da böyledir. Mevcut haliyle insani varlığa ve bu varlığı oluşturan topluma, düzene, varoluşa bir başkaldırıyı, bir ülkeyi ya da bir teslimiyeti, bir kayıtsızlığı dile getirirler. Halen sürmekte olan bu zamanı, belki de hala Rilke›nin, Kafka›nın, Thomas Mann›ın ve diğer yazı ustalarının gözleriyle görüyor, kalpleriyle duyuyoruz. Küçük ve sıradan insanın toplumsal çevreleri içindeki yalnızlığı ve varoluş trajedisi... Gürsel Aytaç›ın bu değerli çalışmasıyla, bu küçük ve sıradan ‹kahramanların› ve onların yaratıcılarının dünyasına bir giriş yapmış oluyoruz. 48 EDEBİYAT AHMET HAMDİ TANPINAR Mehmet Aydın 263 sf. 16,50 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-61-3 Ne geçmişe aitti tam, ne gelecekten vareste. Hem geleceğe heveskârdı hem geçmişe müptelâ. O’na göre ‘geçmişi ve geleceği görmeye yarayan bir rasat kulesiydi hâl’. Ve hâlin içinden uzaklara bakışlar atan, huzursuzca sağına soluna dönen bir adamdı. ‘Şiiri hayatına sindirmiş ince ve zarif ruhlu rüya adamlarının ön safında’ydı. O’nun edebiyatımızdaki büyüsü, eskiyle yeni arasında hem yaratıcı hem yok edici gerilimi, bir rüya diliyle anlatabilmiş olmasında yatar. Bu çalışma Tanpınar’ın, eski-yeni, gelenek, kimlik, zaman, müzik, ölüm, hayat, medeniyet, kültür gibi konulardaki düşüncelerini daha önce hiç yapılmamış genişlikte karşılaştırmalı okumalar yoluyla ele alıyor. Mehmet Aydın, Tanpınar düşüncesinin kılcal damarlarında, bir halkın dünyadaki varlığına ve ne’liğine ilişkin korkunç girdaplara sahip kimlik sorunlarını deşiyor. Mehmet Aydın, hem doğudan hem batıdan sayısız düşünür ve yazarın söyledikleriyle Tanpınar düşüncesinin yol haritasını önümüze seriyor. Malraux, Heidegger, Burke, Tocqueville, Valéry, Paz, Hegel, Said, Patočka, Husserl, Unamuno, Habermas, Dostoyevski, Elias, Bergson, Proust, Weber, Comte, Sâdık Hidâyet, Beşir Fuat, Yahya Kemal, Kemal Tahir, Oğuz Atay ve Orhan Pamuk’la Tanpınar’a bakmak… Doğu ve batı bizi aynı anda iki millet haline getirmişti. Tanpınar, bu fikri hep taşıdı içinde. Bir birey olarak kendisinin de, içinde yaşadığı toplumun da zamana yayılan iç sıkıntısında bu olguyu görüyordu. Kapaktaki fraklı fotoğrafı, işte bu iki milletin Tanpınar şahsında objektiflere düşmüş görüntüsüdür. Eski zevklerin adamı yeni arayışlar içinde umutlu ve mağrurdur. Omuzlarının düşük olmadığı ender fotoğraflarından biridir bu. Maziye tutkuludur Tanpınar, ama belki ondan da çok geleceğe… ÇAĞDAŞ TÜRK ROMANI Üzerine İncelemeler Gürsel Aytaç 480 sf. 22 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-88-0 Eskinin ve yeninin, geleneğin ve modernin, doğunun ve batının, şimdinin ve geçmişin, yönetenlerin ve yönetilenlerin çatışmaları içinde kendini, kimliğini, özünü bulmaya çalışan bir toplum geleceğini de bu minvalde kurgulamaya ve kurmaya gayret eder; kendi yolunu arar. Yeni bir toplumsal yapı içinde değişen ve dönüşen zihniyetler, ilişkiler, duygular, alışkanlıklar ve birbiriyle savaşa tutuşmuş tüm bu güçler ve değerler dile gelmek, varlığa gelmek için, duyuları iyice keskinleşmiş insan ruhlarına yerleşirler.Dilsel, düşünsel ve duygusal hassasiyetleri tavan yapmış bu insanlar, ruhlarına dolan, hayatın çeşitli alanlarından devşirdikleri tipleri, karakterleri, farklı dil ve üsluplarda, farklı anlatım biçimleri ve olay örgüleri içinde ete kemiğe büründürürler. Ancak hem anlatıcıya ve eserine hak ettiği değeri vermek hem de bu eserler etrafında gelişen ve toplumsal çevrelerde karşılık bulan etkilerinin doğru ve uygun bir hal alması için bu anlatılar, romanlar da değerlendirilmeye ve eleştirilmeye muhtaçtır. Çok az örneğini gördüğümüz ve eksikliğini büyük ölçüde hissettiğimiz nitelikli eleştiriler sayesinde daha iyiye, daha güzele, doğru bir zeminde tartışarak ulaşabiliriz. Gürsel Aytaç bu çalışmasıyla, farklı bir edebiyat kültüründen edindiği birikimleri, çağdaş Türk romancılığının belli başlı yazarlarının ve eserlerinin değerlendirildiği bu eserinde ortaya koymakta ve doğru bir eleştiri ve tartışma zemininin oluşmasına azımsanmayacak bir katkı sunmaktadır. 49 EDEBİYAT ÜÇ BÜYÜK USTA Balzac, Dickens, Dostoyevski Stefan Zweig Çeviren: Ayda Yörükân, 224 sf. 15 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-72-9 Düşüncenin buz gibi zirvelerinde, bilinçdışının giz dolu kaynaklarında, yolu izi belirsiz hakikat vahalarında keyifle dolaşan bir dahiden, Stefan Zweig’dan bir miras, üç dehanın öyküsüdür bu kitap… a Ü Büyük Ust ta Üç BüyükDostUs oyevski ens, Balzac, Dick IG STEFAN ZWE Çeviren: Ayda Yörükân Balzac… Toplumun hava akımlarının meteorologu, iradenin matematikçisi, tutkuların kimyageri, milletlerin ilkel şekillerinin jeologu Balzac… Kendi çağının yapısını inceleyen bir bilgin, aynı zamanda bütün olguların koleksiyoncusu, çağdaş manzaranın ressamı ve çağdaş fikirlerin askeri, yani savunucusu Balzac… O’nun tutkusu en büyük vakaları olduğu kadar en küçük ayrıntıları da gözden kaçırmama konusunda yorulmak bilmez bir gayret göstermekti. Böylece, ortaya koymuş olduğu eser, Shakespeare’den bu yana, “İnsanî belgelerin saklandığı en büyük depo” halini aldı. Dickens… Bütün milletlerin en az şairâne olanının günlük hayatı ile şiir yaratabilen ilk yazar, Dickens... Donuk, kül renkli bir hava içerisinde güneşi parlatabilmiş olan adam… Dickens›ın külliyatı, sıradan şeylerin şiiriyle dolu bir antikacı dükkânıdır. Ve O, İngilizler’in günlük hayatındaki küçük şeylerin ve basit insanların etrafını şiir ve mizahla çevreleyen bir hâledir; İngiltere›nin şiiridir O. Ve Dostoyevski… Bütün dünyası ölümle çılgınlık, rüya ile gerçek arasında gidip gelen Dostoyevski... Kendi benliğinin problemleriyle her zaman insanlığın çözülmez bir problemine dokunan, aydınlattığı en ufak bir köşe bile sonsuzluğu yansıtan, insan olarak, yazar olarak, bir Rus, bir politikacı ve gelecekten haber veren bir kimse olarak, bizde, bütün varlığı ile ebedilik duygusu uyandıran Dostoyevski.... Hiçbir yol ona erişemez; hiçbir araştırma kalbinin derin uçurumlarında olup bitenleri keşfetmemize imkân vermez. O’na ancak hayranlık duygusu ile yaklaşabiliriz: Alçakgönüllülükle, insanlığın sırları karşısında duyduğu saygı ve sevginin yüceliğine erişememiş olmanın verdiği mahcubiyetle... KENDİLERİ İLE SAVAŞANLAR Kleist, Nietzsche, Hölderlin Stefan Zweig 2. Baskı, Çeviren: Gürsel Aytaç, 224 sf. 15 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-74-3 Gözleri kamaştıran bir ruh yolculuğunun, tehlikeli ve ölümcül serüvencisi Stefan Zweig’ın kaleminden; kendini tanıma hırsıyla ruhunu savaş alanına çeviren üç yurtsuzun öyküsüdür bu kitap: l S vaşanlar Ke nd ile ri lile r S a v a ş ae,nHöldaerlin Kleist, Nietzsch IG STEFAN ZWE Çeviren: Gürsel Aytaç Kleist… Olağanüstüne inanmadan olağanüstünde yaşayandı Kleist. Dünyayı bir trajedi olarak gördü, kendi dünyasından trajediler yarattı ve en sonunda hayatı emsalsiz bir trajediye dönüştü. “Sakin olmak, tutkular karşısında sakin olmak” diye inleyip durması boşunaydı. Çünkü onda her şeyden fazlasıyla vardı. Fazla duygulu ama fazla akıllı, fazla tutkulu ama fazla ahlâklı, fazla isyankâr ama fazla disiplinliydi. Bu tezatları, O’nun hayatına düğüm üstüne düğüm attı. Ve Kleist dünyadayken, orada, burada, ama hiç yurdunda olamadı Nietzsche... En harika duayı eden, en Tanrısızdı o; “Sen ey kader dediğim, ruhumun yazgısı, ey içimdeki! Üstümdeki! Beni koru ve beni daha büyük bir kader için sakla.” Ama böyle büyük dua etmesini bilen kişinin de duası hep işitilirdi. Ve Tanrı onu bir alev yaptı, açgözlü bir alev. Yandı, kendini eritti, tuttuğu her şeyi eritti, bıraktığı her şey kömür oldu. Düşünceler ona ateş gibi parladı, kelimeler kor olup dokularından fışkırdı, müzikse onun ruhunda bir yangındı. Nietzsche, insanlık için bir güneş çarpmasıydı. Ve Hölderlin… Bu dünyaya ya çok erken ya da çok geç gelmiş bir hayâlcidir o. Hassas ve derin varlığı yalnızca şiirsel havada nefes alabildi. Ne bütünlük ne de bir ahenk bulabilirdi, hayâlî bir Grek ülkesi dışında. Hölderlin hayatı şiire dönüştürmez, hayattan şiire kaçar, şiiri varlığının daha yüksek, daha hakiki gerçekliği sayarak. Şiirlerde ve şarkılarda eser onun ruhu... Dünyayı efsaneleştirir şiirle Hölderlin ve bütün varoluşu tümden şiirleştirir... 50 EDEBİYAT KENDİ HAYATININ ŞİİRİNİ YAZANLAR Casanova, Stendhal, Tolstoy Stefan Zweig Çeviren: Ayda Yörükân, 374 sf. 18 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-73-6 Ne ayıplama ne onaylama... Kaleminin ucundan sadece kendini tanımanın sevinci damlayan üstad Stefan Zweig›dan, hayatını dizginlenemez bir tutkuyla şiirleştiren üç şair ruhun öyküsüdür bu kitap... di Hayatının Casanova, Sten IG STEFAN ZWE Çeviren: Ayda Yörükân ar Şiirini Yazanl ın Kendi Hayatın zanlar Şiirini Yadhal , Tolstoy Casanova… Casanova, iyi biri midir, kötü biri mi? İçten midir, yalancı mı? Bir kahraman mıdır, yoksa bir dolandırıcı mı? Doğrusu, vakte ve saate göre, her biridir: Şartlar ona rengini verir ve o şartlarla birlikte değişir. İşin aslı pek çok insan gibi, içinde yaratıcı bir güç olmadığından maceracı olmuştur Casanova. Ama ne maceracı! Çağının hiçbir yazarının hayalî sahneleri, O’nun gerçekten yaşadığı olaylar kadar çarpıcı ve cüretkâr değildir. O’nu çarpıcı yapan da, kadınların peşinde hayatındaki baş döndürücü devinimdir. Stendhal… Nedir Stendhal’in büyük zanaatı: kendini gözlemlemek elbette. Zanaatı ve ilmi budur. “İnsan kalbini inceleyen biri” olarak yeni nesillere bu ilmi aşılamış ve insana, kendini gözlemlemenin verdiği büyük sevinci öğretmiştir. Ondan önce hiç kimsenin bu şekilde kâğıda dökmeye cesaret edemediği mahrem sırları, bir klinik doktorunun soğukkanlılığıyla itiraf etmiştir bize. Ruhu tahlil etme sanatının bu olağanüstü ustası olmasaydı, duyguların evreni ve onların gizli dünyası hakkında bildiğimiz gerçekler çok daha az olurdu. Ve Tolstoy… Çağının insanlarından farklı değildi; ne de onlardan daha yüksekti Tolstoy. Hammaddesi herkes gibi balçıktı, kusurdu. Ve işte o kusurları derinden fark ettiğinde, herkesten farkını ortaya koydu. Duyduğu derin acıyla, insanın en yüce halinin peşine düştü. Ve hiçbir şeyden korkmayan bu sanatçı, hayatı boyunca, kendi benliğini tanıyıp kusursuz bir hale getirmek gibi büyük bir işe verdi kendini. O sayededir ki; Goethe’den bu yana, hiçbir şair, kendini ve aynı zamanda ebedî insanı bize Tolstoy gibi gösteremedi. ALMAN ROMANTİZMİ Ricarda Huch Çeviren: Gürsel Aytaç, 520 sf. 33 TL, Edebiyat, ISBN: 975-8717-08-1 Dünya edebiyatının kurucu mimarlarını düşündüğümüzde kuşkusuz en büyük payelerden birini Alman romantiklerine vermeliyiz. RICARDA HUCH Alman Romantizmi Aytaç Çeviri: Gürsel Novalis, Kleist, Hölderlin, Hoffmann, Grimm ve Schelegel Kardeşler, Brentano...bir grup genç sanatçı ve idealist topluluk kültür tarihinde kalıcı izler bırakmıştır. Kitabın yazarı ve aynı zamanda Yeni Romantizmin bir temsilcisi sayılan Ricarda Huch, bu çevrenin ve dönemin ruhunu bütün ayrıntılarıyla yansıtır. Huch, romantik şair, yazar ve düşünürlerin hayat hikâyelerini, aşklarını ve değerlerini anlatır. Romantizmden kaynağını alan ya da Romantizmle beslenen bilimsel disiplinleri mesela psikolojiyi, tarihi, Germanistiği, halk bilimini mercek altına alır. Ricarda Huch, Romantizmin tarihini verdiği yüzlerce zengin örnekte gözler önüne serer. *** “Bu kitap tam zamanında, âdeta sihirli bir anahtar gibi elime geçti. Onunla, sayamayacağım kadar çok yer altı mekânının kapısını açıyorum." DO⁄UBATI DO⁄UBATI Hugo von Hofmannstahl Thomas Mann’ın da saygıyla selamladığı bu çalışmayı Alman edebiyatı konusunda yetkin bir isim olan Prof. Gürsel Aytaç’ın titiz çevirisiyle sunuyoruz. 51 EDEBİYAT BAY HOW NE YAPMALI? Özcan Doğan 110 sf. 9 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-67-5 Yapmalı? Bay How Ne Uyanacak kimse olmasa başlayacak bir hayat olur muydu? Bazı pencereler bakmamak için mi yapılmıştır? Silahını ateşlerken eli titreyen bir katil, gerçek bir katil sayılır mı? Bir dağ nasıl depresyona girer? Ben bir başkasıysam, başkası kimin nesidir? Oyuncaklarla oynayan çocuklar, kendileriyle oynayan yetişkinlerin oyuncakları mı? Yoksa kaldırım taşları bizden daha mı huzurlu? Sonlu olmak hangi durumlarda sonsuz olmaktan daha iyidir? Bir evlâdın hayatının bedeli bütün bir hayat olabilir mi? Bezdirici alışkanlıkların içinde ne tip bilgelikler bulunabilir? Huzuru bozulan bir tembel, nasıl öldürücü bir gayretkeşe dönüşür? Yapmalı? Bay How Ne N ÖZCAN DOĞA İnsanlar kötü dedikleri şeyleri neden hep karanlıkta yaparlar? Bir sabah uyandığında nereden başlayacağını bilemeyen bir hafızayla ne yaparsın? İnsanların ölmemek için durmadan ölüm hikâyeleri yazmaları ölmemelerini sağlar mı? Bir insanın hayat anlayışında yer almayan tek şey insansa o insanın hâli nicedir? Ellerini hareket ettirmeyi düşünmeden ellerini hareket ettirmek bir yetenek midir, yaşlılık belirtisi mi? Şu insanoğlu kendi elini kendi elinde nasıl taşıyor? Bir gün gök yarılıp herkesin birbirine çektirdiği acılar, üzüntü ve sıkıntılar sağanak halinde üstümüze yağsa, bu yağmurun ağırlığını taşıyacak bir beden bulunabilir mi? Bir son eser kadar yoğun, bir soy eser kadar kafa karıştırıcı sorular sorduran bir ilk eser. Özcan Doğan’ın ilk öykü kitabı… Bay How Ne Yapmalı? SAINTE-BEUVE’E KARŞI Marcel Proust Çeviren: Roza Hakmen, 227 sf. 14 TL, Edebiyat, ISBN: 975-8717-10 Marcel Proust Karşı Sainte-Beuve'e en l P ust Hakm Çeviren: Roza Sainte-Beuve'e Mucizevi geçmiş zamanın, edebî şölenlerin ve kibar çevrelerin parlak anlatıcısı olan Marcel Proust, bir üslup olarak hassasiyet noktalarını en uç noktalarına taşır. Yazı ve dile ait akla hayale sığmayan oyunlar, sonu gelmeyen tasvirler, baş döndürücü kişilikler ve keskin zekâlar, Proust’un kendi özel dilinde bambaşka bir âleme bürünür. Proust, uzun ve zor cümleleriyle zamanın ve eşyanın büyüleyici ilişkisini kelimelere yansıtırken, her halükârda duyular dünyasında adeta Platonik güzellikle kabaran bir heykeltıraş olduğunu gösterir. Karşı Proust, Sainte- Beuve’e Karşı’da gündelik yaşamından kesitler sunmanın ötesinde, bir insanın çevresiyle kurabileceği olağanüstü ilişkiyi de gözler önüne serer. Proust, Sainte-Beuve etrafında Balzac, Baudelaire, Gérard de Nerval okumaları yapıyor. Bu kitaptaki denemeler aynı zamanda onun sanata ve romana bakışını yansıtan önemli taslaklardır. Kayıp Zamanın İzinde’yi Proust’a yaraşacak mükemmeliyet algısı içerisinde Türkçe’ye kazandıran Roza Hakmen, çevirinin sanatlar içerisinde nasıl bir sanata dönüşebileceğini de ispatlıyor. 52 EDEBİYAT GOETHE DER Kİ... J. Wolfgang von Goethe 6. Baskı, Çeviren ve Derleyen: Gürsel Aytaç, 485 sf. 18 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-57-6 J. Wolfgang von Goethe ki... Goethe Der ç me: Gürsel Ayta Çeviri ve Derle “Goethe der ki...”... Çok yönlü ve evrensel bir sanatçı düşünüldüğünde akla ilk gelebilecek isim ‘Goethe’ olmalıdır. Ve belki de bu yüzden, onun uyarı ve öğütlerine dikkatle kulak kabartmalıdır. the Der Ki . Kendi hayatının mimarı olabilmek, Goethe’nin üzerinde durduğu temel uğraşılardan biriydi. Kültürlü bir Alman burjuvası için Goethe adı, kişinin “kendini inşa” çabasıyla neredeyse özdeşleştirilmiştir. Goethe, ele aldığı hangi konu olursa olsun doğaya bir tanrı gözüyle bakmayı denemiştir. Bu tanrısal bakışın neticesi olarak, insanın hangi dünyada yaşadığı böylesine kapsamlı bir şekilde deneyimlenmiştir. Goethe’de hiçbir şey rastlantı değildir ve her varlık aklı, duyguları, hedefleri ölçüsünde bir amaca hizmet eder. Doğanın dilini yakından tanımayı öğrenemezsek eğer, varlıkların özünü hiçbir zaman anlayamayacak, giriştiğimiz her çaba, kurduğumuz her ilişki bizi derin hayâl kırıklıklarına sürükleyecektir. Goethe, bir anlamıyla yaşam ustasıdır. Hayatı bir yapıt gibi görebilmek, başka bir deyişle eserlerini yaratırken ortaya koyduğu çabayı hayatını biçimlerken de göstermek, aynı eleştirel gözle ikisine bakmak, Goethe’ye özgü evrensel birkarakterdir. Bu yönüyle onun yaşamı ve edebî kişiliğinden alınabilecek birçok ders ve öğütler var. Bu kitapta Weimar’lı bilgenin yapıtlarından seçilen sözler bir araya getirildi. Goethe’nin alfabetik sırayla sunulan konu başlıkları altındaki düşüncelerini okurken, aynı zamanda bir hayatın birbirine zıt farklı uçlarının tek zirvede, görkemli bir şekilde nasıl bir araya gelebildiğine tanıklık edilecektir. SCHILLER Hazırlayan: Gürsel Aytaç, 285 sf, 14 TL, Edebiyat, ISBN: 978-975-8717-38-5 Schiller : Hazırlayan ve Çeviren Gürsel Aytaç Schiller Schiller, felsefi döneminde, yeni ulaştığı aşkın görüş açısından, sanatın konumunu insan bilincinin içsel bağlantısında belirleme problemini çözmüştür. Duyusal bilinçten ahlâki bilince ilerleyişte işaret etmek istediği nokta, zorunlu olarak sanatın ortaya çıktığı noktadır. Aşkın felsefe, insan varlığının aşkın birliğine dayalı senteze varmış yeteneğinde Kant’ın çeşitli eleştirilerinin birlik noktasını bulduktan sonra, artık yalnız Schiller’in değil, Schelling’in, Hegel’in ve ötekilerin de ortak problemi insan bilincinin büyük başarılarının içsel ilişkisini keşfetmektir. Wilhelm Dilthey Schiller’in kendine özgü büyüklüğünden söz etmeye bir kez başlandı mı, sonunu getirmek hiç kolay değildir; bu, Goethe’nin daha bilge tabiat sultanlığının bile sunmadığı bir büyüklük: Soylu, uçarı, ateşli yükseltici, evren sarhoşu ve hümanist kültür eğiticisi… Thomas Mann Biz eğer Schiller’i bizim çağımızın da çağdaşı olarak korumak istiyorsak, eserlerindeki tarihsel sürecin hayırsızlığı hakkında gerçekçi bir bilinci kanıtlayan unsurları öne çıkarmak zorundayız, sonra ise onu, modernleşme sürecinin olumsuz sonuçlarını sıralayan ve edebiyatın eleştirel bir konseptine alan bir çözümleyici olarak yorumlamalıyız. Schiller, bu açıdan bakıldığında asla Alman İdealizminin bir ‘saray şairi’ değildir, tersine bir uzlaşma estetiğinin çaresizliğinden haberdar olan ve modern dünyanın çelişkilerine göğüs germeye çalışan özeleştirici bir modernizmin öncüsüdür. Theodor W. Adorno Schiller, Alman edebiyatının sayılı klasiklerinden olduğu gibi Alman edebiyat tarihinde Klasisizm akımının Goethe’nin yanında temsilcisi. Onu Türk edebiyat dünyası kabataslak, en azından bir isim, bir aydınlanma, bir özgürlük savaşçısı olarak tanır. Daha yakından tanıyanlar içinse Schiller öncelikle bir şair, bir tiyatro yazarıdır. Onu daha da yakından tanımak isteyenler, düşünce dünyasını yansıtan felsefi yazılarına girmek zorundadır. İşte bu görüşle “Schiller” kitabını hazırlarken ağırlığı onun düşünce yazılarına vermek istedim. Gürsel Aytaç 53 EDEBİYAT FRAGMANLAR Novalis Alman edebiyatında Romantizm akımı, en tipik temsilcisini hayatı, düşünceleri, idealleri ve edebî eserleriyle Novalis'de bulmuştur dersek çok da abartmış olmayız. Hayat hikâyesi, çok kısa bir ömür, tutkulu bir aşk yaşantısı ve daha da önemlisi çağdaşı olan diğer Alman romantikleriyle sıkı arkadaşlığı çerçevesinde biçimlenmiştir. Şiirlerinin, romanının yanısıra fragmanları, özdeyişleri vb. yazılarını da sığdırmıştır yirmi dokuz yıllık ömrüne. Novalis'in Fragmanlar'da ve genel olarak Alman Romantizminin düşünce ve duygu dünyası, tipik yansımalarını taşır. Özdeyişleri, Hristiyanlıkla, krallıkla ilgili görüşleri, ilerde yazmayı düşündükleri ile kısa notları yer alıyor. ra gm an la r novalis çeviren: derleyen ve gürsel aytaç Novalis'in hayatını ve sanatını belirleyen yaşantı onun Sophie von Kühn adındaki genç ve güzel bir kıza olan aşkıdır. Sophie on dört yaşındayken Novalis'le nişanlanır ve az sonra da ağır bir hastalığa tutulur. Geçirdiği karaciğer ameliyatından sonra iyileşemeyerek ölür. Nişanlısının ölümü Novalis'in dünyasını değiştirir. Kendini bütün varlığıyla acı çekmeye terk eden şair, ölümü ve geceyi mistik derinliğiyle işlemeye başlamıştır. Sevgilisinin ardından ölme arzusuyla dolu olan o yılların sanat ürünleri, ölüme özlemini yansıtır. ŞAİR VE PATRON Halil İnalcık 5. Baskı, 90 sf. 8 TL, Edebiyat, ISBN: 975-8717-04-9 K HALİL İNALCI HALİL İNALCIK Şâir ve Patron Patrimonyal at Devlet ve San olojik Üzerinde Sosy Bir İnceleme Şâir ve Patron 54 Şâir ve Patron, Türkiye’nin tarih alanındaki saygıdeğer temsilcisi Halil İnalcık tarafından kaleme alınmıştır. Bu küçük ama edebiyat için çığır açıcı risâlede İnalcık, Osmanlı divan şâirlerini ve şiirlerini, sanat ve iktidar ilişkisini sosyolojik bir yaklaşımla ele almakta, ana kaynakları kullanarak patronajın bu sanat tarzı üzerindeki belirleyici etkisini analiz etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki sanat ve iktidar ilişkisini Max Weber’in “patrimonyal devlet yapısı” tanımlamasından yola çıkarak inceleyen İnalcık, patrimonyal bir yapıya sahip toplumlarda bilim adamı ve sanatçının üretimini “mutlak egemen bir hükümdar”ın belirlediğini şu sözlerle vurguluyor: “Genelde, bilim adamı ve sanatçı, belli bir toplumda egemen sosyal ilişkiler ve belli bir kültür çerçevesinde sanatını ifade eder. Osmanlı toplumu gibi patrimonyal türde bir toplumda, başka deyimle, sosyal onur, statü ve mertebelerin mutlak egemen bir hükümdar tarafından belirlendiği bir toplumda bu gerçek daha da belirgindir”. DERGİLER 1.Sayı: Devlet Devlet Yaşama Alanı İlber Ortaylı Devlet’e Nasıl Bakmalı? Mehmet Ali Kılıçbay Devletin Yeniden Yapılanması Etyen Mahçupyan Devlet, Liberalizm ve Kapitalizm Hüseyin Hatemi “Devlet” Ne Demek Oluyor? Coşkun Can Aktan Devlet Niçin Yeniden Yapılandırılmalı? Mümtaz’er Türköne “Derin Devlet” Ahmet İnam Yaşama Tektoniği Üstüne Düşünceler Fehmi Baykan Fikir Hürriyetinin Sınırlanmasının Lüzumu Üzerine Nuray Mert Lâiklik Tartışması ve İslâmcılık Yasin Ceylan İrtica Konusuna Felsefî Bir Yaklaşım Ahmet Çiğdem Bilimlerin Krizinin Bir İşareti Olarak “Pratik Felsefe”nin Sonu Devlete Karşı Toplum Kadir Cangızbay Sosyalizm Ölebilir mi? Durmuş Hocaoğlu Düşük Şiddetli Devrim Mehmet Altan II. Cumhuriyet Manifestosunun Tartışmalarına Giriş 7 Kenz Mihail Bakunin Almanya’da Hegelcilik, Anarşizmin Temeli, Devletçilik ve Marksizm Mestrius Plutark Marcus Antonius Julius Caesar Gallia Savaşları DO⁄U BATI ANKARA 3 TASARIM 0 0 312 466 28 2.Sayı: Doğu Ne Batı Ne? 42 | ISSN: 1303-72 N‹SAN 1998 | fiUBAT, MART, ‹ | YIL:1 | SAYI:2 DÜfiÜN CE DERG‹S 2 DO⁄U NE ? BATI Do¤u ne? Bat› ne? Doğu ve Batı Halil İnalcık Türkiye ve Avrupa: Dün Bugün Baykan Sezer Doğu- Batı Ayrımı Etyen Mahçupyan Doğu ve Batı: Bir Zihniyet Gerilimi Mehmet Ali Kılıçbay Fakir Akrabanın Talihi Nilüfer Göle Batı-Dışı Modernlik Üzerine Bir İlk Ders Hasan Bülent Kahraman Kemalizm, Oryantalizm ve Modernite Mustafa Armağan Hayali Doğu’dan Hayali Batı’ya Alev Alatlı “Doğu-Batı” İçi Boş Bir Tasnif Yasin Ceylan Yirminci Yüzyılın Son Çeyreğinde Müslümanların Hıristiyan Dünyası Karşısındaki Tavırları NE ? Batılılaşma DO⁄UBATI 4.. Bask› DO⁄UBATI Hilmi Yavuz Batılılaşma Değil, Oryantalistleşme Mümtaz’er Türköne Batılılaştıramadıklarımız Doğu Batı ve Sanat Ahmet Kâmil Gören Doğu’da ve Batı’da İnsanı Betimlemenin Kısa Bir Öyküsü Turgut Cansever Doğu ve Batı Kültürel İlişkiler Tarihine Bir Bakış Doğu Batı ve Sinema Nezih Erdoğan Yeşilçam’da Beden ve Mekânın Eklemlenmesi Üzerine Notlar Sadık Yalsızuçanlar Doğu Batı Arasında Sinema Doğu Batı ve Portreler Ahmet İnam Polanyi Etiğine Düşülmüş Birkaç Dipnot Ümit Meriç Yazan Bir Avrasya Düşünürü: Cemil Meriç Kenz Patricia Springborg İbn Haldun ve Yönetimlerin Döngüsü Heribert Adam Yahudi Düşmanlığı ve Zenci Karşıtı Irkçılık: Nazi Almanyası ve Ayrımcı Güney Afrika 3.Sayı: Gericilik Nedir? l MAYIS, HAZİRAN l YIL:1 l SAYI:3 DÜŞÜNCE DERGİSİ l ISSN: , TEMMUZ 1998 3 GERİCİLİK NEDİ r? Gericilik Nedi 1303-7242 R? Gericilik Kayran Nuray Mert Gericilik Mehmet Ali Kılıçbay Bir “Tarih Okuma Tarzı” Olarak Gericilik Ömer Laçiner Geçersizleşen Ama Yenilenmesi Gereken Bir Koordinat Ahmet İnam Yobaz Yaratan Dünyayı Anlamaya Doğru... Selçuk Akşin Somel “Gericilik”, “İlericilik” ve Aydınlar Mehmet S. Aydın “İrtica”ya İlişkin Bazı Düşünceler İlhami Güler Gericiliğin Gerçek ve Enstrümantal Tabiatı Üzerine Mehmet Bayraktar “Gericilik” İçi Boş Bir Sözcük Efkan Bahri Eskin Metafizik ve Gericiliğin Metafiziği Yasin Ceylan İnanç, Bilim ve Felsefe Üçlemine Yeni Bir Yaklaşım Berrak Burçak II. Abdülhamit Devrinde İslâm ve Batılılaşma Karşısında Kadının Konumu Feryal Tansuğ II. Meşrutiyet Döneminde İslâmcılık ve Şeyhülislâm Musa Kâzım Efendi (Bir) Devrim / Muhafazakârlık / Demokrasi Kenz Halil İnalcık Büyük Bir Devrim: Hilâfetin Kaldırılması ve Lâikleşme Süleyman Seyfi Öğün Türk Muhafazakârlığının Açık İkilemleri Üzerine Ahmet Arslan İslâm, Demokrasi ve Türkiye Paul Edward Gottfried Antagonizma Olarak Politika Heikki Saari R. G. Collingwood’un Mutlak Ön-Kabuller Öğretisi Yaşama Alanı 55 DERGİLER 4. Sayı: Etik 4 Etik Kenz Harun Tepe Bir Felsefe Dalı Olarak Etik Erdal Cengiz Törebilimde Değer ve Ölçüt Sorunu Şafak Ural Epistemolojik Açıdan Değerler ve Ahlâk Ali Yaşar Sarıbay Politik Teori, Modernite ve Etik Efkan Bahri Eskin Göğün Buharlaşması: Ethica Arslan Topakkaya Kant’ın ‘Ahlâk(iliğ) in Metafiziği’ Adlı Yapıtında Etiğin Temellendirilmesi Yasin Ceylan Din ve Ahlâk Oktay Taftalı Yalanın Fenomenolojisi Mehmet Ali Kılıçbay Economica’nın Dublörü Ethica Ahmet İnam Hâlsiz Kalmış Bir Ahlâkın Cehenneminde: Ahlâkı Hak Saklasın Bir Yârim Var İçinde Fikret Başkaya Bilim, Üniversite ve Etik Üzerine Talip Karakaya Martin Heidegger Düşüncesinde Ölüm Arnold I. Davidson Arkeoloji, Genealoji ve Etik Thomas Nagel Aristoteles’in Eudaimonia Üzerine Düşünceleri Jacques Derrida ile… Kusura Bakmayın Ama Hiçbir Zaman Tam Olarak Öyle Söylemedim! Cedel Durmuş Hocaoğlu Descartes Felsefesinde Bir Problem Alanı Olarak Ahlâk Şahin Yenişehirlioğlu Ahlâk Üstüne 5. Sayı: Kamusal Alan Tarihçinin Gözlemi Halil İnalcık Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı Kamusal Alan 4 Etyen Mahçupyan Osmanlı’dan Günümüze Parçalı Kamusal Alan ve Siyaset Süleyman Seyfi Öğün Kamusal Hayatın Kültürel Kökleri Üzerine: Sennett, Habermas, Abdülaziz Efendi E. Fuat Keyman Kamusal Alan ve “Cumhuriyetçi Liberalizm”: Türkiye’de Demokrasi Sorunu Ömer Çaha İdeolojik Kamusalın Sivil Kamusala Dönüşümü Ferda Keskin Kamusal Alan ve Yalın Yaşam Cem Deveci Siyasetin Sınırı Olarak Kamusallık: Arendt’in Kant’tan Çıkarsadıkları Efkan Bahri Eskin Kamusal Değişimin Psikopatolojisi Mümtaz’er Türköne Cumhuriyet’in Kamusal Alanı Sivil Toplum & Vatandaşlık Mahmut Mutman Sivil Toplum Tartışması Ahmet İçduygu Globalleşme, Anayasallık ve Türkiye’de Vatandaşlık Tartışması Halime Karakaş Sivil İtaatsizlik Ne Kadar İtaatsiz? Mekân Ahmet İnam Hânemizdeki Sır Kerem Ünüvar Osmanlı’da Bir Kamusal Mekân: Kahvehaneler Kadın Hatice Nur Erkızan Aristoteles’te Akılsallığın Kavranımı ve Kadın Songül Demir Kamusal Alanın Belirlenmesinde Ben ve Ötekinin Yeri Kenz Jean-Pierre Vernant Kent Devlette Birey 6. Sayı: Kaygı 4 56 Kaygı Kaygılık Doğan Özlem Kaygı ve Tarihsellik Ömer Naci Soykan Varoluş Yolunun Ana Kavşağında: Korku ve Kaygı Kierkegaard ve Hiedegger’de Bir Araştırma Cem Deveci “İsmi İnsan, Kendisi Kaygı Olsun”: Hiedegger’de Kaygının Varlıkbilimsel Değeri Ahmet İnam Kaygı Gülü Açarken Yasin Ceylan Evrenin Belirsizliği Karşısında İnsanın Çaresizliği: Temel Kaygı Seçil Deren Angst ve Ölümlülük Efkan Bahri Eskin Evrenin Endişede Kurulması Mehmet Ali Kılıçbay Uygarlığın Ödülü Olarak Kaygı E. Fuat Keyman Ahlâki Benliğe Geri Dönüş: Globalleşme Etik ve Siyaset İlişkisi Cahit Irmak Dasein İçin Kaygılık Kaygı(sız)lık Aslı Çırakman Bernard Mandeville: Kaygısız Birey ve Modernitenin Çıkmaz Sokakları Kaygı ve Psikoloji Erol Göka Hümanistik Psikoloji Açısından Kaygı Sorunsalı ve Kendini Gerçekleştirme Kavramı İhsan Dağ Psikolojinin Işığında Kaygı Çağay Dürü Kaygı ve Depresyon: Psikopatolojik Bir Bakış DERGİLER 7. Sayı: Akademi ve İktidar Tarihçinin Gözlemi Akademisyene Hicviye Halil İnalcık Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu Problemi Halil İnalcık Osmanlı Tarihi Üzerinde Kamuoyunu İlgilendiren Bazı Sorular Ahmet İnam Akademisyen mi? Ak-Adam-İsyan mı? Akademi ve İktidar 4 Nur Vergin Bilim Camiası ve Tanınma İsteği Hüsamettin Arslan Bilim, Bilimsel Bilgi ve İktidar Halil Nalçaoğlu Türkiye’nin Yeni Üniversite Düzeni: Kriz ve Kalite Etyen Mahçupyan Kemalizm, Pozitivizm ve İktidar Ayşe İnal Derslikleri Kamusal Tartışmanın Oluştuğu Bir Mekân Olarak Yeniden Düşünmek Aydınlanma, Sosyal Bilimler ve Modernite Hasan Bülent Kahraman Modernite, Sosyal Bilimler ve Bir Disiplinlerarasılık Olanağı Olarak Görsellik Mehmet Okyayuz Ernst Bloch’un Gözüyle Alman Aydınlanması Ayşe Kadıoğlu Sosyal Bilimsel Sancılar 8. Sayı: Türk Toplumu ve Gelişme Teorisi Türk Toplumu ve Gelişme Teorisi Pesendîde Hayriye Erbaş Gelişme Yazını ve Geleceği Nur Betül Çelik Söylem Kuramları, Hegemonya Kavramı ve Kemalizm Etyen Mahçupyan Osmanlı Dünyasının Zihnî Temelleri Üzerine Simten Coşar Türk Modernleşmesi: ‘Aklileşme’, ‘Patoloji’, Tıkanma Mustafa Armağan Alternatif Modernliğe ve Modernliğimize Dair Mehmet Ali Kılıçbay Türk Modernleş(eme)mesi Türk Post-Modernleşmesi Mehmet Akif Ersoy Alevî Kimliğinin Gelişimine ve Alevî Sünnî İlişkisine Psikanalitik Bakış Kubilay Aysevener Türkiye Cumhuriyetinin Felsefi Temelleri Süleyman Seyfi Öğün Türk Musikisinde Modernleşme Süreçlerinin ya da “Aşk Olmayınca Meşk Olmaz” diye Yazan Bir İktisatçının Düşündürdükleri Modernite Veli Urhan Modernizm, Postmodernizm ve Personalizm Luciano Pellicani Modernite ve Totaliteryanizm Kenz Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi Paris Seyâhatnâmesi 9. Sayı: Söylem Üstüne Söylem 4 Söylem Üstüne Söylem Türkiye Üstüne Söylem Tülin Akşin Söylem Üstüne Söylem’lere Dair Ferda Keskin Söylem, Arkeoloji ve İktidar Cem Deveci Foucault’nun İktidar Kavramsallaştırmasında Siyasal Boyutun Ayrıştırılmazlığı Orhan Tekelioğlu Moderniteye Sıkışan Özgürlük: Foucault’nun “Kendilik Teknolojileri”ne Bir Bakış E. Fuat Keyman Toplumbilimlerinde Yorumbilgisel Yaklaşım ve Modernite/Sekülerleşme Söylemini Anlamak Mukadder Yakupoğlu Özne ve Söylem Efkan Bahri Eskin Söylemin Aşılması Olarak ‘Ge-Rede’ Ali Utku Söylenemeyeni Söylemek: Tractatus’ta Paradoksal Yapı Yücel Dursun Habermas’ın Söylem Etiki’ne Bakışı Oğuz Adanır Baudrillard Postmodern Bir Düşünür Değildir! Hasan Bülent Kahraman Türkiye’de Kültürel Söylem Kurguları: Kopuştan Eklemlenmeye ve Geleneksizliğin Geleneği Seyir Ahmet İnam Söylem Kafesinde Muhabbet Denen Kuş Etyen Mahçupyan Ölüm Döşeğindeki Entellekt Kenz Edward W. Said Michel Foucault 1926-1984 Gilles Deleuze İçkinlik: “Bir Yaşam...” Jean François Lyotard Yönerge 57 DERGİLER 10. Sayı: Binyılın Muhasebesi Binyılın Muhasebesi 3 Alev Alatlı “İkinci Aydınlanma Çağı” Etyen Mahçupyan Modern Bireyin ve Bölünmüş Aklın Binyılı Ahmet İnam Binyıllık Hüzün: İnsanın Düşünme Serüveni Üstüne Bir Yorum E. Fuat Keyman Modernite Sorunsalı ve 21. Yüzyıla Girerken Türkiye Halil İnalcık İkinci Bin’de Türkler İlhan Tekeli & Selim İlkin Küreselleşme Ulus-Devlet Etkileşimi Bağlamında AB-Türkiye İlişkilerinin Yorumlanması Hayriye Erbaş Küçük Sevimli Dünya: Küreselleşme ve Bazı Yanılgılar Yasin Ceylan Yeni Yüzyılda Müslüman Olmak Mehmet Okyayuz Postmodernizm: Modernitenin Öteki Yüzü Erdal Cengiz İki Bin Beş Yüz Yıllık Düş: Hümanizm Oktay Taftalı Zaman, Tarih ve Varoluş İlişkisi Üzerine Mukadder Yakupoğlu Binlerce Yıllık Serüvenin Boşluğundan Duyulan Hoşnutsuzluk Kenz Jean Baudrillard Binyılın Sonu ya da Gerisayım Nostalji (Ortaçağ Aydınlığı) Arthur Koestler Uyurgezerler 11. Sayı: Türk Düşünce Serüveni: Âraftakiler Âraftakiler DÜŞÜNCE DERGİSİ l MAYIS, HAZİRAN l YIL:3 l SAYI:11 , TEMMUZ 2000 2 l ISSN: 1303-724 11 ÂRAFTAKİLER Türk Düşünce Serüveni: R ÂRAFTAKİLE Hasan Bülent Kahraman Yitirilmemiş Zamanın Ardında: Ahmet Hamdi Tanpınar ve Muhafazakâr Modernliğin Estetik Düzlemi Kurtuluş Kayalı Kemal Tahir Gibi Yerli Bir Entelektüeli Doğru Anlamanın Yolu Düşünsel Konumunun Farklılığını Kavramaktan Geçer Nuray Mert İdris Küçükömer ve “Düzenin Yabancılaşması” Aylin Özman Yeni Sol, Hümanizma ve Mehmet Ali Aybar Düşüncesi: Ortodoks Marksizme Bir Başkaldırı Ali Osman Gündoğan Nurettin Topçu Beşir Ayvazoğlu Doğu-Batı Açmazında Peyami Safa Mustafa Armağan Cemil Meriç’i Anlamak İçin Bir Ön Deneme Efkan Bahri Eskin Sosyalist Olamayacak Kadar Postmodern, Postmodern Olamayacak Kadar Geleneksel, İslâmcı Olamayacak Kadar Dünyevi. Dünyevi Olamayacak Kadar Dürüst: Oğuz Atay Ahmet Turan Alkan Halefi Olmayan Bir İlim Adamı: Erol Güngör Ahmet İnam Hasan Âli Yücel’in Gönül Evreninde Geziler Sadık Göksu Sonradan Görenlerin Anlayamadığı, “Önceden Gören” Dev: Dr. Hikmet Kıvılcımlı 12. Sayı: Türk Düşünce Serüveni: Akademidekiler Akademidekiler 2 ISSN: 1303-724 EKİM 2000 l l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:3 l SAYI:12 DÜŞÜNC E DERGİSİ 12 Türk Düşünce emidekiler Serüveni: Akad Türk veni: Düşünce Serü Akademidekiler 2 -0 58 Halil İnalcık Ziya Gökalp: Yüzyıla Damgasını Vuran Düşünür Coşkun Çakır “Devletin Tarihinden Toplumun Tarihine” Yeni Bir Tarih Paradigması ve Ömer Lütfi Barkan Necati Öner Profesör Nusret Hızır Kurtuluş Kayalı Niyazi Berkes ya da İyimserlikten Kötümserliğe Sürüklenmesine Karşın Düşünsel Tercihinde Israrlı Bir Entelektüelin Portresi Taşkın Takış Değerler Levhasının Tersine Çevrilişi: Hilmi Ziya Ülken Ersin Kalaycıoğlu Tarık Zafer Tunaya: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Siyasal Kurumlar ve Çağdaşlaşma Özer Ergenç Halil İnalcık Neden “Büyük”? Erol Özvar Mehmet Genç: Belgeden Modele Uzanan Bir Portre Dursun Ayan Sabri F. Ülgener’in Türk Düşünce Kültüründeki Yeri Bülent Arı & Selim Aslantaş Türkiye’de Modern Tarihçiliğin Öncüsü Fuad Köprülü Yılmaz Özakpınar Türkiye’de Bir Mümtaz Turhan Yaşadı Tülay Bozkurt Şimşek Muzaffer Şerif Başoğlu DERGİLER 13. Sayı: Hukuk ve Adalet Üstüne l KASIM, ARALIK l YIL:4 l SAYI:13 DÜŞÜNCE DERGİSİ 2000, OCAK 2001 2 l ISSN: 1303-724 13 Hukuk ve Adalet Üstüne Hukukun Seyri Doğan Özlem Hukuk Devletini Sosyal Devlet İçinde Düşünmek Mithat Sancar Şiddet, Şiddet Tekeli ve Demokratik Hukuk Devleti Mustafa Erdoğan “Hikmet-i Hükümet”ten Hukuk Devletine Yol Var mı? Ahmet İnsel Kimlikler ve Devletin Hukuku Zühtü Arslan Devletin Hukuku, Hukuk Devleti ve Özgürlük Sarkacı Ömer Çaha İdeoloji İle Hukuk Arasında Devlet Halil İnalcık Türk Tarihinde Türe ve Yasa Geleneği ET HUKUK ve ADAL Hukukun Üstünlüğü LET HUKUK ve ADA ÜSTÜNE ÜSTÜNE Kadir Cangızbay Bir Kavram Olarak ‘İnsan Hakkı’ E. Fuat Keyman Devlet Bekası-Hukukun Üstünlüğü Karşıtlığı: Türkiye’de Devlet Sorunu ve Demokratikleşme Olasılığı Etyen Mahçupyan Hukukun Üstünlüğü ve Entelektüel Adalet Üstüne Elif Çırakman Levinas’ta Öteki ve Adalet: Eleştirel Bir Not Ahmet Ulvi Türkbağ Postmodernite ve Hukuk İdealleri: Adalet, Hukuk Devleti Hayriye Erbaş Küreselleşme ve Ulus-Devletin ‘Aşınımı’ Sürecinde Toplumsal Eşitlik/Adalet Hayrettin Ökçesiz Hukuk ve Adalet Üstüne Duygular Mehmet Küçük Gerilik Bilincinin Doğuşu Olarak OsmanlıTürk Modernleştirilmesi 14. Sayı: Avrupa 42 l ISSN: 1303-72 NİSAN 2001 l ŞUBAT, MART, l YIL: 4 l SAYI:14 DÜŞÜNC E DERGİSİ 14 Avrupa Avrupa 2 Bir Kıta: Avrupa Osmanlı –Avrupa: Bir Tarihçe Hasan Bülent Kahraman Avrupa: Türk Modernleşmesinin Xanadu’su: Türk Modernleşmesi Kurucu İradesinde Yeni Bir Bakış Denemesi Aslı Çırakman Avrupa Fikrinden Avrupa Merkezciliğe Betül Çotuksöken Avrupa: Öznenin Doğum Yeri Recep Boztemur Avrupa’nın Uzun Ondokuzuncu Yüzyılı Serdar Taşçı İktidar ve Söylem: Kapitalizm ve Avrupa Murat Belge Ortaçağ Ali Akay Ortaçağ’dan Çıkarken Kadın ve Yeni Çağ Dante’si Mehmet Ali Kılıçbay Tarihsizliğin Marjından Marjinalleştiren Tarih Alanına: Avrupa’nın Kendini ve Dünyayı İnşa Etmesi Oğuz Adanır Occidentalisme! Ahmet Ulvi Türkbağ Doğu’nun Akşamından Batı’nın Şafağına: Modern Avrupa’yı Yaratan Anlayışın Doğuşu Vehbi Hacıkadiroğlu Toplumlar Arasındaki Ayrımlar Üzerine Halil İnalcık Avrupa Devletler Sistemi, Fransa ve Osmanlı: Avrupa’da “Geleneksel Dostumuz” Fransa Tarihine Ait Bir Olay Bir Rüya: Avrupa Birliği Kürşat Ertuğrul AB ve Avrupalılık Ali L. Karaosmanoğlu Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği Açısından TürkiyeAvrupa Birliği İlişkileri Ömer Naci Soykan Deus Sive Logica: Wittgenstein’ın Tanrı Anlayışı Üstüne Ali Utku Yazı Oyunundaki Ölü Adam Yazarın Ölümü ve Foucaultcu Retorik Immanuel Kant Bütün Felsefî Teodise Denemelerinin Başarısızlığı Üzerine Türkiye – Avrupa: Bir İkilem Dilek Barlas Akdeniz’de Hasmane Dostlar: İki Dünya Savaşı Arasında Türkiye ve İtalya Hüner Tuncer 19. Yüzyılda Osmanlı-Avrupa İlişkileri 15. Sayı: Popüler Kültür cyan magenta yellow black M 3 TASARI ANKARA 0.312.466 Popüler Kültür 28 09 l MA YIS, HAZİRAN l YIL:4 l SAYI:15 DÜŞÜNC E DERGİSİ 2 l ISSN: 1303-724 , TEMM UZ 2001 15 Erol Mutlu Popüler Kültürü Eleştirmek Gülriz Büken Amerikan Popüler Kültürünün Türkiye’de Yayılışına Karşı Tepkisel Düşünceler Edibe Sözen Popüler Kültür Retoriği: Sahiplik İçinde Yokluk, Rağbette Olma ve Sağduyu Bilgisi İrfan Erdoğan Popüler Kültürde Gasp ve Popülerin Gayri Meşruluğu ÜR R POPÜLER KÜLTÜ POPÜLER KÜLT llow black M 3 TASARI ANKARA 0.312.466 Popüler Kültür Araştırmaları 28 09 Aslı Yazıcı Yakın Sınırda Yapılan Bir Çeviri Girişimi: Popüler Kültür Nezih Erdoğan Üç Seyirci: Popüler Eğlence Biçimlerinin Alımlanması Üzerine Notlar Nuran Erol Kültürel Bir Kimlik Olarak Delikanlılığın Yükselişi Alev Çınar Cartel’in Rap’i, Melezlik ve Milliyetçiliğin Sarsılan Sınırları Serpil Aygün Cengiz Kimlik İnşasında Kâğıt Kentlerin Kâğıt Mezarlıkları Betül Karagöz Hiçlik İçinde Yokluğu Aramak Popüler Olabilir mi? Sabri Büyükdüvenci Modern ve Postmodern ‘Aşk’ İkilemi Süheyla Kırca Medya Ürünlerinin Küresel Yayılımı, Yerelleştirilmesi: Ulusaşırı Kimliklerin Yaratılması Kenz Douglas Kellner Popüler Kültür ve Postmodern Kimliklerin İnşası Raymond Williams Teknoloji ve Toplum 59 DERGİLER 16. Sayı: Türk Düşünce Serüveni: Geç Aydınlanmanın Erken Aydınları Geç Aydınlanmanın Erken Aydınları l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:4 l SAYI:16 DÜŞÜNC E DERGİSİ 2 ISSN: 1303-724 EKİM 2001 l 16 MANIN GEÇ AYDINLAN NLARI ERKEN AYDI ni: Türk Düşünce Serüve MANIN GEÇ AYDINLAN I ERKEN AYDINLAR E. Fuat Keyman Şerif Mardin, Toplumsal Kuram ve Türk Modernitesini Anlamak Ayşe Azman Tarihselciliğe Karşı Ampirizm ve Mübeccel B. Kıray Ferhat Kentel Murat Belge; Özne ve Aydın Aylin Özman & Simten Coşar Siyasal Tahayyülde Devletin Belirleyiciliği Metin Heper Çalışmaları Üzerine Bir İnceleme Bülent Arı “Dairenin Dışındakiler”i Araştıran Tarihçi: Ahmet Yaşar Ocak Süleyman Seyfi Öğün Türk Tarihçiliğinin Şehirli Yüzü: İlber Ortaylı Mustafa Günay Doğan Özlem’in Felsefe ve Bilim Anlayışı Betül Karagöz Küreselleşen Türkiye’de Evrensel Değer: İsmail Tunalı Sezgin Kızılçelik Batı Düşün Kalıplarının Dışında, “Takım Anlayışı”ndan Hareket Edenlerin Karşısında Bir Yerli, Yerli Olduğu Kadar Evrensel Bir Sosyolog: Baykan Sezer Ahmet İçduygu Türk Modernleşmesi İçinde Bir “Rönesans” İnsanı ve(ya) “Tecessüskâr” Bir Bilim İnsanı: Nermin Abadan-Unat H. Bayram Kaçmazoğlu Bir Halk Adamı Olarak Aydının Portresi: İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu Dursun Ayan Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı Kenz Halil İnalcık Bilimler Akademisi Tarihte ve Türkiye’de 17. Sayı: Ekonomi l KASIM, ARALIK, l YIL:4 l SAYI:17 DÜŞÜNCE DERGİSİ 2 l ISSN: 1303-724 OCAK 2001-02 7 EKONOMİ EKONOMİ Tarih Ekonomi, Türkiye ve Kriz Halil İnalcık Osmanlı Para ve Ekonomi Tarihine Toplu Bir Bakış Şevket Pamuk Bağımlılık ve Büyüme: Küreselleşme Çağında Osmanlı Ekonomisi Bülent Arı Osmanlı Maliyesinin İflası ve 1854 İstikrazı Canay Şahin Yeni Bir Çalışma Işığında Osmanlı’da Dış Borçlanma ve Mali İflas Üzerine S. Akşin Somel Osmanlı Son Döneminde Eğitim Yatırımları ve Vergilendirme Meselesi Orhan Güvenen Türkiye Ekonomisi ve Zaman Dinamiğinde Sosyal Sermaye Eksikliği Merih Celasun Gelişen Ekonomilerin Dış Kaynak Kullanımı, Finansal Krizler ve Türkiye Örneği, 2001 Faruk Selçuk “Alacakaranlık Kuşağı” Erinç Yeldan Türkiye Ekonomisi’nde 2000-2001 Krizinin Yapısal Kaynakları Üzerine Süleyman Demirel Cumhuriyet ve Türkiye Kalkınması Emre Alper Finansal Küreselleşme, Demokrasi Açığı ve Yükselen Piyasalarda Yaşanan Sürekli Krizler: Sermaye Hareketlerinin Liberalleşmesi Sonrasında Türkiye Deneyimi Serdar Sayan Demografik Gelişmeler ve Türkiye Ekonomisi Işın Çelebi Güvensizlik Ortamı-Bekleyişler Kriz ve Çözüm Merih Celasun Ekonomide Uzun Dönemli Büyüme Enflasyon Süreci ve IMF Destekli Program Ekonomi 3 Feridun Yılmaz İktisatta “Politik”in Doğası Bhikhu Parekh Üstün İnsanlar: Mill’den Rawls’a Liberalizmin Dar Görüşlülüğü Nurgün Oktik Immanuael Wallerstein; Tarihsel Kapitalizmin Analizi ve Dünya Sistemi John Friedmann Yoksulluğu Yeniden Düşünmek: Yetkilendirme ve Yurttaşlık Hakları Selim Somçağ Küreselleşmenin Ekonomik Anlamı 18. Sayı: Küreselleşme Küreselleşme Uğur Kömeçoğlu Küreselleşme, Modernleşme ve Modernlik E. Fuat Keyman Kapitalizm-Oryantalizm Ekseninde Küreselleşmeyi Anlamak: 11 Eylül, Modernite ve Kalkınma Sorunsalı Küreselleşme ve Kültür Hatice Nur Erkızan Küreselleşmenin Tarihsel ve Düşünsel Temelleri Üzerine Halil İnalcık Kültür Etkileşimi, Küreselleşme Nurgün Oktik Globalleşme ve Yüksek Öğrenim Mehmet Ali Kılıçbay Kültür Çoğunluğu Sona Ererken Yasin Ceylan Global Etik Nalan Yetim Küresel Üretim Yapılanmasına Kültürel Yanıtlar: Ulusal-Yerel? 60 Sınıfı Hayriye Erbaş Küresel Kriz ve Marjinalleşme Sürecinde Göç ve Göçmenler Cem Somel Azgelişmişlik Perspektifinden Küreselleşme Durmuş Özdemir Küreselleşme, Ekonomik Büyüme ve Çokuluslu Şirketler Küreselleşme ve Türk Ekonomisi Zeynep Bilge Yıldırım Türk Lirası Öldü mü? Sübidey Togan Avrupa Entegrasyonu ve Türkiye AB İlişkileri Ali Kantur Küreselleşme ve Türkiye’de Kriz Küreselleşme ve Hukuk Ahmet Ulvi Türkbağ Pasta Tarifleri Üzerine Bir İnceleme: Küreselleşme ve Adalet Küreselleşme ve Ekonomi Küreselleşme ve Medya Haluk Tözüm Küreselleşme: Gerçek mi? Seçenek mi? Hayri Kozanoğlu Küreselleşme ve Uluslarüstü Sermaye Güliz Uluç Medya Yapılarının Küreselleşmesi DERGİLER O⁄U BATI DO⁄U BATI DÜfiÜNCE DERG‹S‹ | YIL:6 | SAYI:19 | MAYIS, HAZ‹RAN, TEMMUZ -2002 | ISSN: ANKARA 3 TASARIM 09 0 312 466 28 19. Sayı: Yeni Düşünce Hareketleri 1303-7242 “Kusursuz Cinayet” Dilbilim Jean Baudrillard İllüzyon, Yitirilen İllüzyon ve Estetik Recep Alpyağıl Dil Oyunlarından Dilin Yapıbozumuna Modernizm & Postmodernizm Feminizm Nesrin Kale Modernizmden Postmodernist Söylemlere Doğru Zygmunt Bauman Modernite, Postmodernite ve Etik Yapısalcılık 19 YEN‹ DÜfiÜNCE Ali Akay Yapısalcılık-Sonrasına Yeniden Bir Bakış yor?-2 Dünya Neyi Tart›fl› HAREKETLER‹ Hermeneutik Yeni Düflünce Hareketleri DO⁄UBATI 2. Bask› DO⁄UBATI Mustafa Günay Düşünce ve Kültür Tarihinde Hermeneutik Gelenek Ütopya & Heterotopya Krishan Kumar Sosyalizmin Sonu mu? Ütopyanın Sonu mu? Tarihin Sonu mu? Halil Nalçaoğlu Heterotopya, Koloni ve Öteki Mekânlar: Michel Foucault’nun Kısa Bir Metni Üzerine Düşünceler Dilek İmançer Feminizm ve Yeni Yönelimler Siyasal Toplumsal Dönüşüm Behçet Güleryüz Devlet ya da Disiplin Vehbi Bayhan Risk Toplumu Terry Eagleton Beş Çeşit Aynılık ve Farklılık Kenz Celal Türer Whitehead’ın Yapısalcı Postmodernizmi Aziz Fevzi Zambak Wittgenstein Felsefesi Felsefeye ve Sosyal Bilimlere Nasıl Yeni Açılımlar Getirebilir? Kurtuluş Kayalı Türk İş’li Sosyolog Kardeşim... Sayı: 20/I: Oryantalizm - I Oryantalizmin Temelleri Oryantalizm ve Kemalizm Halil İnalcık Hermenötik, Oryantalizm, Türkoloji Mustafa Soykut Tarihi Perspektiften İtalyan Şarkiyatçıları ve Türkologları İsmail Hakkı Kadı Hollanda Şarkiyat Araştırmaları Şerif Mardin Oryantalizmin Hasıraltı Ettikleri Oliver Konty Üçgenin Tabanını Yok Sayan Pythagoras: Oryantalizm ve Ataerkillik Üzerine Hasan Bülent Kahraman İçselleştirilmiş, Açık ve Gizli Oryantalizm ve Kemalizm Oryantalizm ve Marksizm Recep Boztemur Marx, Doğu Sorunu ve Oryantalizm Oryantalizm ve Edward Said Aslı Çırakman Oryantalizmin Varsayımsal Temelleri: Fikri Sabit İmgelem ve Düşünce Tarihi Ahmet Ulvi Türkbağ Şark’a Dair: Milâdın 24. yılında Şarkiyatçılık B. Babür Tuna Şarkiyatçılığı Anlamak Edward Said’in “Şarkiyatçılık”ı Üzerine Notlar Kenz 3 Mehmet İpşirli “Her Medeniyetin Bir Ansiklopedisi Vardır” Sayı 20/II: Oryantalizm - II l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL: 4 l SAYI:20 DÜŞÜNC E DERGİSİ 2 l ISSN: 1303-724 EKİM-2 2002 20 Oryantalizm ve 11 Eylül Portre E. Fuat Keyman Globalleşme, Oryantalizm ve Öteki Sorunu: 11 Eylül Sonrası Dünya ve Adalet Uğur Kömeçoğlu Oryantalizm, Belirsizlik, Tahayyül, 11 Eylül Seyla Benhabib Kutsal Olmayan Savaşlar Seyla Benhabib ile Söyleşi Zühtü Arslan 11 Eylül’ün ‘Öteki’ Yüzü: Leviathan’ın Dönüşü Celal Türer Ralph Waldo Emerson’un Oryantalizmi Medeniyetler Çatışması Richard L. Rubestein Yirmi Birinci Yüzyılda Din 2 -0 7 Oryantalizm ve Edward Said – II Mahmut Mutman Şarkiyatçılık: Kuramsal Bir Not Nilgün Tutal Edward Said’in Oryantalizmi Nasıl Okunuyor? Ali Kemal Yıldırım Edward Said’in Şarkiyatçılık Düşüncesine Eleştirel Bir Bakış Kenz David Ray Papke Joseph Conrad’ın “Karanlığın Yüreği”: Edebi Bir Emperyalizm Eleştirisi Doğu’dan C. Madeline Zilfi Bir Müderrisin Günlüğü: Osmanlı Biyografi Çalışmaları için Yeni Bir Kaynak Batı’dan Aslı Yazıcı Yakın Batı Düşüncesinde Koleksiyon Zamanı 61 DERGİLER 21. Sayı: Yeni Devlet / Yeni Siyaset Geç Klasik Dönem Zühtü Arslan Rousseau’nun Hayaletleri: Yeni Devlet Eski Söylem Cemal Bâli Akal Hukuka Karşı Haklar Hasan Bülent Kahraman Post Fenomenolojik Devlet Tasavvuru Hegelci ve Arendçi Kısıtlamalar ve Yeni Bir Sivil Toplum İnşa Olanağı Ahmet Ulvi Türkbağ Bir Demokrasi Klasiği: Alexis De Tocqueville’de Demokrasi Kültürünün Temel Kurumları Olarak Yerel Yönetimler Ertuğ Tombuş Demokratik Meşruiyet İlkesi Olarak Hukuk Devleti Ekonomisi Nur Bilge Criss Türkiye Cumhuriyeti’nin Dış Politikaları Metin Heper Demokrasimizin Sorunları A. Raşit Kaya Siyasetsiz Seçimler Üzerine Tartışma Ögeleri Devlet ve Milliyetçilik Ali Osman Gündoğan Devlet ve Milliyetçilik Devlet ve Özgürlükler Niyazi Öktem Din-İnanç Özgürlüğü ve Site Bugün Devlet ve Feminizm Etyen Mahçupyan Demokrasinin Alacakaranlık Kuşağı Simten Coşar Türkiye Bağlamında Yeni Siyaset: Yeni Bir Siyasal Etiğe Doğru Nurgün Oktik & Füsun Kökalan Feminizmden Kadın Çalışmalarına Devletin Fonksiyonu Türkiye’de Devlet ve Siyaset Çiler Dursun Türkiye’de Askerî Darbelerin Simgesel Devlet ve Güven Mert Gökırmak Küresel Kriz ve Politikada Güven 22. Sayı: Edebiyat Üstüne Fragmanlar Zeynep Sayın Fragmanlar I Edebiyat l ŞUBAT, MART, l YIL:6 l SAYI:22 DÜŞÜN CE DERGİSİ 42 l ISSN: 1303-72 NİSAN 2003 Ahmet İnam Ebediyâtını Yitirmiş Edebiyat Osmanlı ve Cumhuriyet Edebiyatı Mehmet Kalpaklı Osmanlı Şiirine Genel Bir Bakış Denemesi M. Orhan Okay Modernleşme ve Türk Modernleşmesinin İlk Dönemlerinde İnanç Krizlerinin Edebiyata Yansıması Orhan Tekelioğlu Edebiyatta Tekil Bir Ulusal Kanonun Oluşmasının İmkânsızlığı Üzerine Notlar Kurtuluş Kayalı Siyaset Kıskacından Biçimcilik Kıskacına Tarihsel ve Sosyolojik Damarını Kaybetme Tehlikesi Sınırlarında Gezinen Türk Edebiyatı Kürşad Ertuğrul Türkiye Modernleşmesinde Toplumsal ve Bireysel Özerklik Sorunu: Oğuz Atay ve Orhan Pamuk’la Birlikte Düşünmek M. Asım Karaömerlioğlu Erken Dönem Türk Edebiyatında Köylüler Aslı Yazıcı Yakın Otobiyografi 22 EDEBİYAT ÜSTÜ ne Edebiyat Üstü NE Vitrindekiler Batı’nın Dayanılmaz Hafifliği: Ahmet Altan’ın ‘Kılıç Yarası Gibi’ ve ‘İsyan Günlerinde Aşk’ Adlı Romanlarının Anlam Dünyası Sahne Arkası Paul Ricoeur Edebî Eleştiri ve Felsefî Hermeneutiğin Bir Problemi Olarak ‘Yazmak’ Ertuğrul R. Turan Kolektif Şizofreni: Zamanın İki Yüzü Okumalar Özgür Taburoğlu Baştan Çıkaran Nakış Cinleri: Lâle Devri’nin Göz Boyayan Renkleri ve Nakışları Metin Yeğeneoğlu & Simten Coşar Gerçek/TahayyülSiyaset/ Edebiyat: Tuhaf Olmayan İkilinin Yazınsal Örnekleri” Yücel Dursun Bir S. Beckett Okuması: Adlandıralamayan’ın Adı ya da Kendiliğin (Self) Dramı Okuma Parçası Ferma Lekesizalın Sınır Durumlar, Yaşamlar ve Kimlikler: Doğunun Limanları Mukadder Yakupoğlu Entelektüel Edebiyatın İflası: Enis Batur ve Acı Bilgi Zeliha Etöz & Nuran Erol Işık Doğu ve 23. Sayı: Kimlikler Tarihsel Arka Plan Arus Yumul Âraf’ta Kalanlar Oğuz Adanır Kültür ile Zihniyet Kamusal Alan DÜŞÜNCE DERGİSİ 23 l MAYIS, HAZİRAN l YIL: 6 l SAYI: , TEMMUZ 2003 2 l ISSN: 1303-724 Uğur Kömeçoğlu Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekânsal Bir Etnografi Hatice Kurtuluş Mekânda Billurlaşan Kentsel Kimlikler Siyaset Bilimi Simten Coşar & Aylin Özman Siyaset, Demokrasi ve Kimlik-Fark-Tanıma Politikaları E. Fuat Keyman Türkiye’de “Lâiklik Sorunu”nu Düşünmek: Modernite, Sekülerleşme, Demokratikleşme Turgay Uzun Ulus, Milliyetçilik ve Kimlik Üzerine Bir Değerlendirme Mehmet Ali Kılıçbay Kimlikler Okyanusu 23 KİMLİKLER KİMLİKLER Avrupa ve Avrupa Birliği Nilgün Tutal Doğu ve Amerika Arasında Avrupa Ali L. Karaosmanoğlu Transatlantik Çatlağı: Değişen Kimlikler Hüsamettin İnaç Avrupa Birliği Entegrasyonu Sürecinde Türkiye’nin Kimlik Problemleri 62 Hukuk Ahmet Ulvi Türkbağ Kimlik, Hukuk ve Adalet Sorunu Akademi Belkıs Ayhan Tarhan İki Câmi Arasında Beynamaz: ‘Türk’ Akademisyeni Örneğinden Yola Çıkararak ‘Kimlik’ Hakkında Notlar Medya Dilek İmançer Çağdaş Kimliğin Yapılanma Süreci ve Televizyon Sanat Pınar Bingöl Varlığını Yaratarak İfade Eden İnsan: “Sanatçı” … Ve Sinema Bülent Diken & Caersten B. Laustsen & Türkay Nefes Postmodern Şiddet–Network Toplumunda Dövüş Kulübü DERGİLER 24. Sayı: Savaş ve Barış Savaş ve Barış 1303-72 42 2003 l ISSN: S, EYLÜL, EKİM 24 l AĞUSTO l YIL: 6 l SAYI: DÜŞÜNC E DERGİSİ 24 IŞ SAVAŞ ve BAR IŞ SAVAŞ ve BAR Cemal Bâli Akal Masumlar Öldürülemez-Masumlar Öldürülebilir Nur Bilge Criss Barışı Olmayan Savaş Halil İnalcık Osmanlı’nın Avrupa ile Barışıklığı: Kapitülasyonlar ve Ticaret Erhan Büyükakıncı Uluslararası İlişkilerdeki Savaş İncelemelerinde ‘Tarih’in Metodolojik Araç Olarak Kullanımına Bir Bakış Emre Bağce Küresel Savaşların Eşiğinde Kant ve Hegel’i Yeniden Okumak Mustafa Kibaroğlu Kitle İmha Silahlarının Yayılması Sorunu ve Türkiye Mehmet Ali Kılıçbay Savaş ve Ekonomi Ali L. Karaosmanoğlu Kendi Kaderini Tayin, Ülke Bütünlüğü, Uluslararası İstikrar ve Demokrasi Savaş ve Batı e Ertuğrul R. Turan Batı Metafiziği ve Savaş Savaş ve Doğu Faruk Bozgöz & Rüstem Erkan Kabîle-Aşîret Asabiyet ve Savaş Savaş ve Kadın Metin Yeğeneoğlu & Simten Coşar Savaş ve Patriarka: Savaş ve Barışı Yeniden Düşünmek Savaş ve Medya Belkıs Ayhan Tarhan Görmek, Gözlemek, Savaş ve Teknoloji Dilruba Çatalbaş Savaşı Aktarmak ve Anlamlandırmak: Gazeteciliğin Profesyonel Değerleri ve Yaygın Medyanın Tutumu Çevre Gülgün Tuna Uluslararası Örgütler ve Çevre Türkiye Çınar Özen Global Siyasal Sistem ve Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme Orhan Güvenen Türkiye 1 Ocak 1981’de Avrupa Ekonomik Topluluğu’na Üye Olabilir miydi? 25. Sayı: Modernliğin Gölgesinde: Gelenek 2 l ISSN: 1303-724 OCAK 2003-04 25 l KASIM, ARALIK, l YIL: 7 l SAYI: DÜŞÜNC E DERGİSİ 25 GELENEK Gelenek ve Türk Modernleşmesi Gelenek ve Din Halis Çetin Gelenek ve Değişim Arasında Kriz: Türk Modernleşmesi Ekmeleddin İhsanoğlu Modern Türkiye ve Osmanlı Mirası Çiler Dursun Türk İslâm Sentezi İdeolojisi ve Öznesi Funda Gençoğlu Onbaşı “Geleneksel” ve “Modern”: Sınırlar ve Geçirgenlikler Üzerine… Mehmet Vural Gelenek ve Dinlerin Aşkın Birliği Gelenek Nedir? Nietzsche Edward Shils Gelenek Ian Almond Nietzsche’nin İslâm ile Barışı: Düşmanımın Düşmanı Dostumdur sinde: modernliğin gölge GELENEK Gelenek ve Kültür Necdet Subaşı Kültürel Mirasın Çeşitliliği ve Seçicilik Sorunu Gelenek ve Muhafazakârlık Bengül Güngörmez Muhafazakârlığın Sosyolog Havarisi: Robert Nisbet Gelenek ve Rusya Örneği Ömer Göksel İşyar Gelenekçi Rus Klâsik Avrasyacı Düşüncesinin Gelişimi ve Temel İlkeleri Ali Utku Deleuze’ün Nietzsche’si “Seyyar Savaş Makinesini Yeniden Örgütlemek” Sinema Aslı Daldal Gerçekçi Geleneğin İzinde: Kracauer, “Basit Anlatı” ve Nuri Bilge Ceylan Sineması 26. Sayı: Aşk ve Doğu Tarih Yedi Askı Edebiyat İran Halil İnalcık Otman Baba ve Fâtih Sultan Mehmed 42 l ISSN: 1303-72 NİSAN 2004 l ŞUBAT, MART, l YIL:7 l SAYI:26 DÜŞÜN CE DERGİSİ Muhammet Nur Doğan Dîvan Şiirinde Aşk Ahmet Atillâ Şentürk Osmanlı Şiirinde “Aşk”a Dair Ahmet İnam Andelîb-i Gûyânın Yolculuğu Olarak Aşk Laurent Mignon Işk ve Aşkın Buluştuğu ve Ayrıştığı Yer: Nizâr Kabbâni ve Cemal Süreya’nın Şiirinde Sevgili ve Mesaj 26 AŞK ve DOĞU AŞK ve DOĞU Acem Ağırsemâî İmriülkays Uğur Kömeçoğlu Gençlik, Gündelik Yaşam, Beden-Mekân Siyaseti ve İran Eski Mısır’dan Tarlalarda Buluştuğumuz Sevgiliye Hoş Türküler Tiyatro Şeyh Gâlib S. Dilek Yalçın Çelik Lâle Devri: Bir Lâle Muamması, Masal Diyarı Şiir Gibi Bir Aşk ... Doğu Masalı Resim Ali Duymaz İncil ile Furkan Arasında Bir Aşkın Hikâyesi: Kerem ile Aslı Gülşen Çulhaoğlu Şeyhî’nin Hüsrev ü Şîrîn Mesnevisi’ndeki Aşk İlişkileri Kadın Anneamarie Schimmel Sûfîlikte Dişil Unsurlar Emine Önel “Tasavvufî Aşk Şehidi” Hallac-ı Mansur ve Akyavaş’ın Resmindeki Yansıması Kenz Mustafa Kara Sinan Paşa ve Aşk Süleyman Derin Mevlâna Celâleddin Rumi’nin Sevgi Anlayışı 63 DERGİLER 27. Sayı: Aşk ve Batı Batı: Mutsuz Aşklar Ülkesi 27 Gürsel Aytaç Alman Edebiyatında Aşk İhsan Yılmaz Bayraktarlı Hölderlin ve Aşkın Mutlaklığı Rümeysa Çavuş Shakespeare’de Aşkın Farklı Kimlikleri Zuhâl Yılmaz XII.-XVIII. Yüzyıllar Arasında İtalyan Edebiyatında ve Leopardi’de Aşk Charles Baudelaire Balkon Louis Aragon Elsa’nın Gözleri “Aşk” Yok, “Ayartma” Var Psikanaliz Batı’nın Aşk Sembolleri: Don Juan Ve Casanova Nilgün Tutal Kristeva’da Aşk Fermâ Lekesizalın William Faulkner’da Aşk, Arzu ve Yitik Mutluluk: Lacan’cı Bir Analiz Jean Baudrillard Tutkunun Kötülük Meleği 2 Edebiyat M. Mukadder Yakupoğlu Batı Düşüncesinin Temel İkilemi Olarak Aşk ve Cinsellik Hasan Ünal Nalbantoğlu “Kant Burada da Hizmetinizdedir, Fräulein.” Maria von HerbertImmanuel Kant Yazışması Hannah Arendt & Martin Heidegger Mektuplar Yusuf Eradam Aşkın Sözü Kördür: Batı’nın Aşk Pazarı ve Paradigmaları Üzerine Bir Deneme Robert Laffont Don Juan Mitosu Stefan Zweig Casanova / Homo Eroticus Toplum Müzik Belkıs Ayhan Tarhan & Funda Bekâr Batı Dolayımıyla Aşk Temsilleri: Romantik ve Seyirlik Aşk Hikâyeleri Oktay Taftalı Kötümser Aşk ve Batı Senail Özkan Opus Metaphysicum: Tristan ve Isolde 28. Sayı: Dün Bugün Yarın: İdeolojiler-1 İdeoloji ya Da İdeolojilerin Sonu Ali Akay Moderniteyi Yeniden Ele Almak: İdeolojisizleşme Kürşad Ertuğrul Sosyal Teoride İdeolojik Kapanımları Kırma Arayışları ve Doğu/Batı Ayrımı Zühtü Arslan İdeoloji, Türk Militarizmi ve Post-Militarist Açılımlar Ayhan Kaya İdeolojiden İdolojiye Yolculuk: Düşüncebilimden Kimlikbilime Davut Ateş Kuram, Eylem ve İnanç Ekseninde Siyasal İdeolojilerin Geleceği İdeolojinin Sınırlarında… Hasan Bülent Kahraman Leviathan Liberalizm Sularında Görüldü C. Fred Alford Totalitenin Karşıtı: Levinas ve Frankfurt Okulu Fermâ Lekesizalın Habermas’ın İdeoloji Eleştirisi ve Postyapısalcı Cyborg’a İlişkin Bir Soruşturma Güney Çeğin & Alim Arlı “İdeoloji” Gerçeğinin Aşınması ve Pierre Bourdieu’nün Kuramsal Seçenekleri Çiler Dursun Hegel’de Kendilik Bilinci ve Öteki İçindeki Yolculuk Atölye: Siyaset Bilimi Çalışmaları İlhan Tekeli Tek ve Çok Kademeli Demokrasi Kuramlarının Ontolojik Kabulleri Üzerine Murat Somer Demokratlığın Politik Ekonomisi: İnanılır Demokrasi, Düzenleyici Devlet ve AB’li Küreselleşme Hikmet Kırık Âdil Siyasî Düzen Kurgusu ve Liberal Kamusal Alan 29. Sayı: Dün Bugün Yarın İdeolojiler - 2 Takdim Biz Siz Onlar Süleyman Seyfi Öğün Türk Püritanizmine Dair Notlar Mesut Yeğen Yahudi-Kürtler ya da Türklüğün Yeni Hudutları Necati Polat Yeni Anti-semitizm: Efendi Üzerine Notlar İdeoloji ve Sosyal Bilimler Etyen Mahçupyan Modernizmin Yabancılaşması Türkiye’de Sosyal Bilimlerin Tıkanması Üzerine Bazı Düşünceler Kurtuluş Kayalı “Memleketi Tanımak” Serpil Sancar Otoriter Türk Modernleşmesinin Cinsiyet Rejimi Resmî İdeoloji “Zihniyet, Aydınlar Ve İzm’ler” Ahmet Yaşar Ocak “Osmanlı Resmî (Yahut İmparatorluk) İdeolojisi” Meselesi Halil İnalcık Atatürk ve Atatürkçülük Rüstem Erkan-Faruk Bozgöz Aydınlar, Toplumsal Sınıflar ve İdeoloji V. Ertan Yılmaz Düşünce Hayatının İki Zıt Figürü: Entelektüeller ve İdeologlar Berrin Koyuncu Lorasdağı-Hilâl Onur Avrupa Merkezcilik Üzerinden Uygarlık Kavramına İki Farklı Bakış: Norbert Elias ve Cemil Meriç Atölye: Siyaset Bilimi Çalışmaları-II Fuat Keyman Sosyal Demokrasi ve Türkiye Oğuz Adanır Ulusal Burjuvazi ve Lâik Ahlâk 64 Cinsiyet Politikaları DERGİLER 30 . Sayı: Dün Bugün Yarın İdeolojiler-3 DO⁄U BATI DO⁄U BATI | YIL:8 DÜfiÜNC E DERG‹S‹ | 04/05 ARALIK, OCAK-20 SAYI:30 | KASIM, | ISSN: ANKARA 3 TASARIM 09 0 312 466 28 Takdim 1303-724 2 Mustafa Soykut Dinler Tarihi Perspektifinden Hindistan Kökenli Dinler ve İdeolojik Çatışmalar Osmanlı-Cumhuriyet Kitle Kültürü Ve İdeoloji Kemal Karpat Türkiye’de Bugün İdeoloji Durumu Yök Sorunu 30 3 ‹DEOLOJ‹LER Ayşegül Ergül-Simten Coşar Siyaset-İdeoloji-Eğitim: YÖK Tartışmalarının Resmî Sınırları Üzerine Dün Bugün Yar›n 3 ‹DEOLOJ‹LER Söylem, İdeoloji ve Kadın DO⁄UBATI Nilgün Tutal İdeolojinin Konumlanma Alanı: Kristeva ve Adlandırılamayanla Yüzleşme DO⁄UBATI Asya Dinleri ve İdeoloji Arus Yumul Kafka’nın Kehânetleri, Arendt’in Tanıklıkları Avrupa Derya Gürses Avrupa’nın Karanlık Yüzü Dennis K. Mumby İdeoloji ve Anlamın Toplumsal İnşası: Bir İletişim Bakış Açısı Rıza Sam Kitle İletişiminin Tüketim İdeolojisi ya da Üretilen Tiryakiliğin Büyüsü Atölye: İdeoloji Çalışmaları Mehmet Fevzi Bilgin Siyasal Teoloji: Carl Schmitt ve Siyasal Kavram Analizi Nezahat Altuntaş Yıldızı Sönmeyen Bir İdeoloji: Milliyetçilik Mehmet Okyayuz (Klâsik) Faşizmin Kavramsallaştırılması Üzerine Bir Deneme Fikret Başkaya Doğu/Batı Çatışması Değil, Kapitalist/Emperyalist Saldırı İhsan Kamalak Üçüncü Yol ve Demokrasi Mehmet Ali Kılıçbay Total İdeoloji, Totaliter Siyaset: İslâmcı İdeoloji Friedrich A. Hayek Entelektüeller ve Sosyalizm Orhan Güvenen Karar Süreçleri ve İdeolojiler Oktay Taftalı Düşüncenin Mutsuz Biçimi: İdeoloji DO⁄U BATI ‹ | YIL:8 | DÜfiÜN CE DERG‹S 005 MART, N‹SAN-2 SAYI:31 | fiUBAT, ANKARA 3 TASARIM 09 0 312 466 28 31. Sayı: Dün Bugün Yarın İdeolojiler-4 | ISSN: 1303-72 42 Takdim I “Dilde, Fikirde, İşde Birlik” Takdim II Arkaplan Halil İnalcık Helenizm, Megali İdea ve Türkiye TI Şerif Mardin Operasyonel Kodlarda Süreklilik, Kırılma ve Yeniden İnşa: Dün ve Bugün Türk İslâmî İstisnacılığı Takdim III M. Şükrü Hanioğlu II. Meşrutiyet Dönemi ‘Garbcılığı’nın Kavramsallaştırılmasındaki Üç Temel Sorun Üzerine Not 31 4 ‹DEOLOJ‹LER Avrupa’yı Yeniden Düşünmek Dün Bugün Yar›n 4 ‹DEOLOJ‹LER Halil İnalcık Tarihte Avrupa Birliği ve Türkiye Meyda Yeğenoğlu Avrupa Kimliği’nin İdeolojik Arkaplanı DO⁄UBATI DO⁄UBATI İslâm Hakan Kırımlı İsmail Bey Gaspıralı, Türklük ve İslâm Cevat Özyurt Milletleşme Sürecinde Ziya Gökalp’in Medeniyet Arayışı H. Emre Bağce İbni Haldun’un İdeoloji Kuramı: Karşılaştırmalı Bir Çözümleme Mustafa Oral 1933 Üniversite Reformu ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sol Portreler Gökhan Karsan “Eski Tüfek” Bir Sosyalistte Milliyetçilik Sosyalizm İkilemi: MDD ve Mihri Belli Ergün Yıldırım Bir Sol Milliyetçi İdeoloji Modeli: Kadro Dergisi Yasin Ceylan İslâm ve Diğer Her Şey Okuma Parçası Röportaj Nejdet Gök-Mehmet Kutlu Hilâl ve Ay-Yıldız Motifi Sembol ve İdeolojik Kullanım Sefa Kaplan Barzani Ailesi, Akademik Ahlâk ve Kürt Yahudiler Murat Belge ile Dün Bugün Yarın DO⁄U BATI DO⁄U BATI | YIL:8 DÜfiÜNCE DERG‹S‹ | -2005 HAZ‹RAN, TEMMUZ SAYI:32 | MAYIS, | ISSN: 1303-7242 ANKARA 3 TASARIM 09 0 312 466 28 32. Sayı: Bir Zamanlar Amerika Eski Dünya Meldan Tanrısal Kolomb’dan Wovoka’ya Kızılderililer Gülriz Büken Yerli ve Yerli Olmayan Evrenlerde Amerikan Kızılderilileri’nin “Yaşayakalış”ı: Sanat Yoluyla Kendi Kaderini Belirleme, Tanınma ve Güçlenme Bülent Arı Avrupalılar Kozlarını Amerika Kıtası’nda Paylaştı Amerika ve Kimlik Krizi 32 B‹R ZAMANLAR Bir Zamanlar AMER‹KA AMER‹KA DO⁄UBATI DO⁄UBATI C. Akça Ataç & Bahar Gürsel Amerikan Apokaliptik’inin Dünü Bugünü Fermâ Lekesizalın Amerika’nın Kuruluş Mitleri: Pastoral Cennet, Umutlar, Yeni Başlangıçlar Ayşe Lahur Kırtunç Kim Bu Amerikalı, Bu Yeni Adam? Oğuz Adanır İki Amerika: Gerçek ve Sanal Amerikan Tarz-I Siyaset Lawrence B. Goodheart Joseph McCarthy’nin Günümüz Amerikasına Kalmış Olan Uğursuz Mirası Ali L. Karaosmanoğlu Hiroşima’ya Giden Yol Füsun Türkmen ABD’nin Dış Politikası: Devamlılık ve Değişim Selçuk Çolakoğlu Asya-Pasifik’te Amerika: ABD’nin “Batı”ya Açılma Macerası Yeni Dünya’ya Göç Nazım İrem Eritme Potasından Eriyen Pota’ya: XXI. yüzyılın Eşiğinde Amerika Işıl Acehan Eski Dünya’dan Yeni Dünya’ya: Anadolu’dan ABD’ye İlk Müslüman Türk Göçü Üzerine Edebiyat Nur Gürani Arslan Bir Zamanlar Türk Edebiyatında Amerika Sanat Matthew J. Iannucci Post-Modern Anti-Kahraman Taxi Driver’da Kapitalizm ve Kahramanlık Travis Bickle Üzerine Suzan Bakır Stieglitz’in Fotoğraflarındaki Yüce (!) Amerika Orhan Kandemir Afrikalılar Cazı veya Blues’u İcat Etmek için Gelmediler Yeni Dünya’ya 65 DERGİLER 33. Sayı: Ortaçağ Aydınlığı Ortaçağ Aydınlığı ⁄U BATI DO⁄U BATI | A⁄USTO S, EYLÜL, ‹ | YIL:8 | SAYI:33 DÜfiÜN CE DERG‹S 42 ISSN: 1303-72 EK‹M-20 05 | 33 NLI⁄I ORTAÇA⁄ AYDI ORTAÇA⁄ AYDINLI⁄I Ahmet Soysal Ortaçağ’da Batı Avrupa Müziği “Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü” Hukuk/Siyaset Bekir Karlığa Doğu-Batı Düşüncelerinde On Üçüncü Yüzyıl Dönüşümü DO⁄UBATI DO⁄UBATI Müzik Zeki Özcan Ortaçağ’da Birey ve Bireyleşme Jacques Le Goff Ortaçağ’da Batı Avrupa Mehmet Ali Kılıçbay Ortaçağ’ın ‘Orta Malı’ Olmadığına Dair Burçin Erol Ortaçağ Avrupası ve Üniversiteler Turhan Kaçar Ortaçağ’ın Dinsel Fermantasyonu A. Kadir Çüçen Kötülük Problemi Nazım İrem Karanlık/ Aydınlık Anlatısı Olarak Ortaçağ ve Eski/Yeni Tarih Yazımı Söyleşi Betül Çotuksöken ile Ortaçağ Üstüne “Ortaçağ Yok, Ortaçağlar Var” Ebru Yener Ortaçağ’ın Aydınlık Yüzü: Endülüs Hüseyin Can Erkin Japonya Ortaçağı’nda Zen Işığı İnceleme Richard Dietrich Digenēs Akritēs Destanı’nda BizansMüslüman İlişkileri Aydın Albayrak & Cem Deveci Ortaçağ Sonunda Evrensel Hukuk Arayışı ve İnsan Hakları: Vitoria’nın Siyaset Kuramı Tarih Dersleri Sencer Divitçioğlu Saruhanlı Beyliği’nin Kıpçak Kökenli Olma İhtimali (XI-XIV. Yüzyıllar) Hüseyin Kayhan Haçlılar Karşısında Selçuklular 34. Sayı: Akdeniz Zeus ile Hera: Akdeniz’de İlk Yolculuk Turhan Yörükân Zeus’un Aşklarıyla Akdeniz’de Kurulmak İstenen Sosyo-Kültürel ve Politik İlişki Ağı Akdeniz’de Tarih ve Zaman Akdeniz ve Kimlik Turhan Kaçar Eskiçağ Akdeniz Dünyasında Siyasal Birliğin Sonu: Romalılar ve Kuzey Komşuları Mehmet Bulut Merkez, Akdeniz’den Atlantik’e Kayarken Avrupalılar ve Osmanlılar Mehmet Ali Kılıçbay Bir Akdeniz Ütopyası Emile Témime Akdeniz Vizyonunu Yeniden Ele Almak Otuzlu Yılların Ütopyası mı? Abdullah Ekinci Türkiye Selçukluları’nın Akdeniz Politikası ve Doğu Akdeniz’de Hâkimiyetin Tesisi Mare Nostrum: “Bizim Deniz” Hüseyin Kayhan Osmanlı Öncesi Akdeniz ve Çevresinde Türk Korsanları Uğur Altuğ Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz Siyasetinde Korsanların Rolü Akdeniz’de Mekân Emel Altan Ege Venedik: Akdeniz’de Doğu ile Batı’nın Buluşma Noktası Bedia Demiriş İskenderiye: Antik Çağ Akdeniz’inde Bir Kültür Kenti Ali Efdal Özkul Doğu Akdeniz’in Anahtarı Kıbrıs Adası Özlem Hemiş Öztürk Akdeniz’de Kültürel Belleğin Fragmanları ve Kültürel Belleğin Taşıyıcıları: Çocuklar, Deliler, Entelektüeller Halil İnalcık Akdeniz ve Türkler İdris Bostan Kanuni, Barbaros ve Akdeniz’de Değişen Güç Dengeleri Bir Akdenizli: Fernand Braudel Merve İrem Yapıcı Bir Akdeniz Tarihçisi: “Fernand Braudel” Akdeniz Korsanları Seyir Mustafa Pultar İlk Türkçe Denizcilik Sözlükleri Kenz Niyazi Öktem Fransız Laikliğinin 100. Yıldönümü ve Türkiye 35. Sayı: Entelektüeller-I Entelektüel Arka Plan Etyen Mahçupyan Hangi Entelektüel? Metin Gönen Felsefe, Politika ve Aydın İkilemi Oktay Taftalı Batı Medeniyetinin Mutsuz Çocuğu Entelektüel Hilal Onur İnce Batılı Muhafazakâr Düşüncede Entelektüellerin Yeri ve İşlevleri Derya Gürses Tarbuck On Sekizinci Yüzyıl Britanyası Entelektüelleri: Tanımlar, Platformlar Osmanlı Berrak Burçak 19. Yüzyıl Osmanlı Entelektüeli ve Bilimcilik Kemal H. Karpat Aydınlar ve Kimlik: Tarihsel Bir Bakış Edebiyat Zeynep Uysal Bir Toplum Projesinin Peşinde Halide Edip Adıvar Ahmet Oktay Attilâ İlhan: İmkânsızı Zorlamak Batı Zeynep Direk Bir Entelektüel Olarak Jean Paul Sartre Emre Zeybekoğlu Distinguo Ergo Sum – Carl Schmitt 66 Aydınlanmadan Postmodernizme Nazım İrem Radikalleştirilmiş Aydınlanma Projesi Kıyısında Entelektüeller ve Jürgen Habermas Ali Esgin Batı Sosyolojisinin Gündemindeki Entelektüel İlgiler ve Anthony Giddens DERGİLER 36. Sayı: Entelektüeller-II l ŞUBAT, MART, l YIL:9 l SAYI:36 DÜŞÜN CE DERGİSİ 42 l ISSN: 1303-72 NİSAN 2006 Entelektüeller Ülgener’e Dair Mahmut Mutman Yeni Kültür ve Aydınlar Zeki Özcan Sosyo-Kültürel Fenomen Olarak Entelektüeller Oktay Özel Tarih, Tarihçi ve Entelektüel Kamusallık Bağlamında Türkiye’den Güncel Değinmeler Ahmed Güner Sayar İktisâdî Liberalizm Karşısında Sabri F. Ülgener Ayşe Azman & Nalan Yetim Bir Entelektüelin Yüz Çizgileri: Sabri F. Ülgener Bernard Lewis’e Karşı Edward Said Cansu Özge Özmen Hassasiyetler Çatışması 36 Arendt & Althusser & Rawls G. Gürkan Öztan “Politik Olan”a İtibarını İade Etme Teşebbüsü: Hannah Arendt Üzerine Özge Yalçın Althusser’de Aydın Sorunu ve İdeoloji Aysel Doğan Rawls’un Liberalizmi ve Kozmopolitanizm Kenz Necdet Subaşı “Normal Bilim” ve Hakikat Rejim(ler)i Murat Erşen Entelektüel Laik mi Olmalıdır? Sinema Metin Gönen Faure, Godard ve Entelektüel Sinema 37. Sayı: Entelektüeller-III Nur Vergin Entelektüel Olmak ya da Olmamanın Sosyolojik Belirlemeleri Üzerine Bir Deneme Ali Akay Türk Aydını ve Tarihle Barışmak DÜŞÜNCE DERGİSİ l MAYIS, HAZİRAN l YIL:9 l SAYI:37 , TEMMUZ 2006 2 l ISSN: 1303-724 Atay & Meriç & Tanpınar Berrin Koyuncu Lorasdağı & Hilal Onur İnce Marjinallikten Non-Konformizme –Oğuz Atay Eserlerinde Entelektüel Dücane Cündioğlu Bir Mâbed Bekçisi: Cemil Meriç Berkiz Berksoy Bir Entelektüel Olarak Tanpınar 37 Soruşturma & Söyleşi Dokuz Soruda Türk Aydını Koray Tütüncü & Ertürk Demirel Agnes Heller ile ‘Bir Ahlâk Kuramı’ Adlı Üçlemesi Üzerine Söyleşi Kenz Aliye Kovanlıkaya Batı Düşüncesinde İki Entelekt Reyhan Atasü Topçuoğlu Foucault ve Entelektüeller Nostalji Kemal Özmen Malraux’nun Enver Paşa’sı ya da Doğu’da Entelektüellik Sorunsalı M. Asım Karaömerlioğlu Rusya, Almanya ve Türkiye’de Büyük Bir Kozmopolit Entelektüel ve Eylemci: HelphandParvus 38. Sayı: Milliyetçilik-I Kimlik Şener Aktürk Etnik Kategori ve Milliyetçilik: Tek-etnili, Çoketnili ve Gayri-etnik Rejimler Yılmaz Çolak 1990’lı Yıllar Türkiye’sinde Yeni-Osmanlıcılık ve Kültürel Çoğulculuk Tartışmaları Zana Çitak Fransa’da Laiklik ve Milliyetçilik: 1905 Kilise-Devlet Ayrılığı Yasası Recep Boztemur Tarihsel Açıdan Millet ve Milliyetçilik: Ulus-Devletin Kapitalist Üretim Tarzıyla Birlikte Gelişimi Ergün Yıldırım Küreselleşen Dünyada Milliyetçilik Milliyetçilik Milli Burjuvazi Mehmet Karakaş Türkçülük ve Türk Milliyetçiliği G. Gürkan Öztan Türk Milliyetçiliğinde Taşra Fetişizmi ve Toplumsal Cinsiyet İlker Aytürk Türk Dil Milliyetçiliğinde Batı Meselesi Alaattin Oğuz Rusya Türklerinin Türk Milliyetçiliğiyle İlişkileri Nalan Yetim & Ayşe Azman Türk Burjuvazisinde “Milli”lik Sorunu ve Kültürel Miras Reyda Ergün &Cemal Bâli Akal Kimlik Bedenin Hapishanesidir l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:9 l SAYI:38 DÜŞÜNC E DERGİSİ 2 ISSN: 1303-724 EKİM 2006 l Etnisite 38 MİLLİYETÇİLİK İK MİLLİYETÇİL I I Kültürel Çalışmalar Nuran Erol Işık Milliyetçilik, Popüler Kültür ve “Kurtlar Vadisi” 67 DERGİLER 39. Sayı: Milliyetçilik-II Milliyetçilik Örnekleri DÜŞÜNCE DERGİSİ l KASIM, ARALIK, l YIL:10 l SAYI:39 OCAK 2006-07 2 l ISSN: 1303-724 39 Hüseyin Kalaycı Batılı Demokrasilerde Ayrılıkçı Milliyetçilik: Quebec Milliyetçiliği Liah Greenfeld Alman Milliyetçiliğinin Doğuşu Recep Boztemur Irak Milliyetçiliği: Toplumsal Bütünleşmede Ordunun Rolü ve Devletin Meşruluk Temelleri Selim Aslantaş Sırp İsyanları (1804-1815): Milli Bağımsızlık Hareketi mi Burjuva Devrimi mi Köylü Ayaklanması mı? Faruk Bozgöz Arap Milliyetçiliği MİLLİYETÇİLİK İki Klasik: Vico ve Fichte İK MİLLİYETÇİL II II Sema Önal Akkaş Vico ve Milliyetçilik Güçlü Ateşoğlu Fichte ve Alman Milliyetçiliği Millet ve Milliyetçilik Nazım İrem Aydınlanma ve Sınırlılık Siyaseti Olarak Ulus Devlet Modernliği Max Weber Millet Lerna K. Yanık Millet, Milliyet ve Milliyetçilik: Soğuk Savaş’ın Sonunda Türk Dış Politikasından Bir Kesit Sinema ve Milliyetçilik Atilla Güney Resmî Milliyetçilikten Popüler Milliyetçiliğe Geçiş: 1960 Sonrası Türk Sineması Üzerine Siyasal Bir Deneme Kenz Hasan Bülent Kahraman Demokrasiyi Demokrasiyle Aşmak ya da İktidarsız Bir Demokrasinin Olasılıkları: Tocquevilleci Demokrasi, Toplumsal İktidar ve Sivil Toplum Kaygıları Ali Utku Ziya Gökalp’in Felsefe Dersleri: “Kayıp Eser”in 85 Yıl Sonra Yayımlanışı Vesilesiyle Taşkın Takış Sosyal Bilimlerin “Öteki” Kutbu: Şerif Mardin ve Entelektüel Bir Harita 40. Sayı: Antik Dünya Bilgeliği Takdim l ŞUBAT, MART, l YIL:10 l SAYI:40 DÜŞÜNC E DERGİSİ 42 l ISSN: 1303-72 NİSAN 2007 Ertuğrul R. Turan Küskün Tanrılar, Uykusuz Ozanlar, İsimsiz Acılar Bab 40 ANTİK DÜNYA ANTİK DÜNYA BİLGELİĞİ Sofist Bilgeliğin “Empirist” Dayanakları Üzerine C. Akça Ataç Britanya için İmparatorluk Dersleri: Sparta ve Atina Mitoloji BİLGELİĞİ İlker Aytürk Eyüp: Soğuğa Açılan Kapı Turhan Yörükân Aphrodite’nin Yunan ve Roma Mitolojisine Dâhil Edilmesiyle Oluşan “Syncretic” Bütünleşme Hermes & Heraklitos Doğu Caner Işık Eski Dünyanın Kadim Bilgesi Hermes John Burnet Efesli Heraklitos John Tait Mısır’ın Bilgeliği: Klasik Görüşler N. K. Devaraja Öz ve Özgürlük: Vedēntik ve Fenomenolojik Görüşler Kemal Bakır Konfüçyüs, Bilgelik ve Eğitim Antik Dünya Bilgeliği Kenz Sema Önal Hikmet (Bilgelik) Üstüne Bedia Demiriş Antik Çağda Dil ve Gramer Erman Gören Antik Çağ Destan Geleneğinde Ruh ve Öte Dünya Turhan Kaçar Pax Romana’nın Gölgesinde İkinci Sofistler Dönemi ve Bir Sofistin Kaleminden Roma İmparatorluğu Oktay Taftalı Haşim Koç XVII. Yüzyılın Ortasında Osmanlı Coğrafyası’ndan Antik Dönemlere Bir Bakış: Kâtip Çelebi’nin Eserlerinden Seçmeler 41. Sayı: “Medeniyetler Çatışması” Takdim: Doğu Batı’dan Otto Pöggeler Doğu-Batı Diyaloğu: Heidegger ve Lao-Tzu Hay Bin Yakzan-Robınson Crusoe Halis Çetin Çatışma ve Diyalog Tartışmaları Arasında İki İnsan, İki Medeniyet (Hay Bin Yakzan/Doğu-Robinson Crusoe/Batı) Huntington Samuel P. Huntington Sağlam Milliyetçilik Samuel P. Huntington Medeniyetler Çatışması mı? Huntington’a Cevap Kimlik E. Fuat Keyman Kültürel Kimlik Olgusunu YenidenDüşünmek Türk Düşüncesi Edward W. Said Cehaletin Çatışması Hilmi Ozan Özavcı Prens Sabahaddin’in Fikrî Kaynakları: Le Play ve Toplum Bilim “Medeniyetler Çatışması” Kenz Bayram Soy Birinci Dünya Savaşı’ndan İkinci Irak Savaşı’na Orta Doğu: Medeniyetler Çatışması mı, Çıkar 68 Mücadelesi mi? Şener Aktürk Braudel’den Elias’a ve Huntington’a “Medeniyet” Kavramının Kullanımları Atalay Gündüz Medeniyetler Çatışması ve Türk Batılılaşmasının İmkânsızlığı Dilek İmançer Medeniyetler Çatışması ve Hollywood Bihter Çarhoğlu Medeniyetler Çatışması ve Batı Medyasında İslâm Söylemi: Almanya Örneği Ali Utku Vico’nun Yeni Bilim’i: Tarihsel Bilimleri Yeniden Düşünmek DERGİLER 42. Sayı: Bir Zamanlar Amerika-II Amerika Üzerine Kültürel İncelemeler l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:10 l SAYI:42 DÜŞÜNC E DERGİSİ 42 ISSN: 1303-72 EKİM 2007 l 42 AR BİR ZAMANL AMERİKA - II AR BİR ZAMANL AMERİKA - II Gülriz Büken Quetzalquatl Soyunun Yaşayakalışı: Atzlán’dan Frontera’ya Mejicanolardan Meksika Kökenli Amerikalılara Ayşe Lahur Kırtunç Çengelde Sallanan Amerikan Rüyası Meldan Tanrısal Beyaz Adamın Gelişi ile Kızılderili Kadınların Değişen Yaşam Biçimleri Bahar Gürsel Kenar Mahalleden Beyazperdeye: “Yeni Göç” Dalgası ve Amerika’daki İtalyan Göçmenler İsmail Öğretir Bir Azınlık-Oluş Yazımı Olarak AfrikalıAmerikan Edebiyatı: Deleuze-Guattarici Bir Yaklaşım Orhun Yakın Death Wish: Hollywood Usulü Suç ve Ceza Timothy M. Roberts Türk Bakış Açısından Amerikan Tarihi Kurutma ve Hegemonya Kurma Adına Orta Doğu’ya Yönelmesi Ayhan Akman Eşitlik Çağında Demokrasilerin Özgürlük Sorunsalı: Bireycilik, Din ve Siyaset Üzerine Tocquevilleci Bir Tartışma Ezra Pound Amerika Amerika-Osmanlı Cansu Özge Özmen Genç Cumhuriyet’in Akdeniz Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu’yla Yapılan 1830 Dostluk ve Ticaret Antlaşması; ya da 19. Yüzyıl Amerikan-Osmanlı İlişkilerinin Amerikan Yazınına Etkisi ve Seyahatnâmeler Burcu Bostanoğlu Amerika ve Osmanlı’nın Akdeniz’de Başlayan Seyir Defteri Amerika: Bir İmparatorluk Deneyimi Kenz C. Akça Ataç Bağımsızlık Savaşçılığından Dünya Hükümdarlığına: Amerikan İmparatorluk Anlayışının Tarihsel Gelişimi Nasuh Uslu ABD’nin Temel Tehdit Kaynağını Reyda Ergün & Cemal Bâli Akal Bilgenin Siyaseti, Siyasetçinin Yalnızlığı 43. Sayı: Şiddet Ebu Garip’ten Sonra Medya Pınar Uyaroğlu Yıldız Ebu Garip İşkence Fotoğrafları: Şiddetin Politik İkonografisi Süreyya Çakır Medya ve Şiddet Orta Çağ T. Tolga Gümüş Orta Çağ Avrupa’sında Şiddet: Toplumsal Değişim ve Şiddetin Yeniden Yapılanışı Şiddet Gülbanu Altunok Şiddetin Eleştirisi Olarak İktidar: Arendt ve Foucault Tahir Karakaş Nietzsche’nin Şiddeti Metin Bal Rousseau ve Şiddetin Kaynağı Olarak Eşitsizlik Kemal Bakır Anarşizm, Bilim ve Şiddet: “Mihail Bakunin” Armağan Öztürk Bir Haklı Savaş Tartışması: Şiddet Meşru Olabilir mi? Özge Erşen Psikanalitik Bir Deneme Şiddet: Öteki’nin Yıkımı G. Gürkan Öztan Şiddetin Modern Meşruiyet Zemini: “Ulusun İntikamı” Aliye Mavili Aktaş Aile İçi Şiddet Sinema Orhun Yakın Nedensiz Şiddet İntihar Nurgün Oktik Bireysel Bir Şiddet Olarak İntiharın Sosyolojik Açılımı Terör Ahmet Kavlak Terör ve Meşru Terör Disiplin John O’Neill Disiplin Toplumu: Weber’den Foucault’ya 44. Sayı: Etnisite Etnisite & Ulus-Devlet Tartışmaları 2 l ISSN: 1303-724 NİSAN 2008 l ŞUBAT, MART, l YIL:11 l SAYI:44 DÜŞÜNC E DERGİSİ 44 ETNİSİTE Erol Kurubaş Etnik Sorunlar: Ulus-Devlet ve Etnik Gruplar Arasındaki Varoluşsal İlişki Şener Aktürk Türkiye Siyasetinde Etnik Hareketler: 1920-2007 Semra Somersan Babil Kulesi’nde Etnilerden Ulus-Devletlere Hüseyin Kalaycı Etnisite ve Ulus Karşılaştırması Davut Ateş Etnisiteden Ulusa, Ulustan Etnisiteye (?): Kültürel Siyasî ve İktisadî Çerçeveler Sibel Yardımcı & Şükrü Aslan 1930’ların Biyopolitik Paradigması: Dil, Etnisite, İskân ve Ulusun İnşası ETNİSİTE İsrail İlker Aytürk “Yahudi Kimdir?” Tartışmasının Işığında İsrail’de Din ve Etnik Kimlik İrlanda Azerbaycan-Ermenistan Ayça Ergun Güney Kafkasya’da Etnik Kimlik ve Çatışma: Azerbaycan ve Ermenistan Ulusal Kimliklerinde Karabağ Sorunu Etnisite Ve Şiddet Rogers Brubaker & Davıd D. Laitin Etnik ve Milliyetçi Şiddet Bahar Gürsel Yargıç Lynch’in Mirası: Amerikan Tarihinde Kolektif Şiddet Ötekiler Fırat Mollaer Görünmez Ötekiler Çingeneler Örneği ve Ötekiliğin Dayanılmaz Hâli Gülden Hatipoğlu İrlanda: Edebiyat Politikaları ve Kimlik Retoriği 69 DERGİLER 45. Sayı: II. Meşrutiyet 100. Yıl. /Cilt 1/ Takdim Halil İnalcık II. Meşrutiyet 2 l ISSN: 1303-724 , TEMMUZ 2008 DÜŞÜNC E DERGİSİ l MAYIS, HAZİRAN l YIL:11 l SAYI:45 Osmanlı Kimliği A. Teyfur Erdoğdu Osmanlılığın Evrimi Hakkında Bir Deneme: Bir Grup (Üst Düzey Yönetici) Kimliğinden Millet Yaratma Projesine 45 II. Meşrutiyet II. Meşrutiyet II. Meşrutiyet Ahmet Kuyaş II. Meşrutiyet, Türk Devrimi Tarihi ve Bugünkü Türkiye Nevzat Artuç II. Meşrutiyet’in İlânı H. Aliyar Demirci 1908 Parlamentosunda Meşrutiyetin Değerleri ve İlkeleri Cenk Reyhan Jön Türk Hareketi Türk Devrim Süreci Üzerine Karşılaştırmalı Bir Çözümleme "100. Yıl" Cilt I Necmettin Doğan Türk Demokrasi Tarihini Anlamanın Bir Aracı Olarak Meşrutiyet Mustafa Gündüz II Meşrutiyet İdeolojilerinde Sosyoloji ve Geleceğin Toplum Tasavvuru Edebiyat Birgül Koçak & Aytül Tamer II. Meşrutiyet Döneminde İki Milliyetçi Kadın: Halide Edib ve Müfide Ferid Eğitim Kemal Bakır II. Meşrutiyet Döneminde Milli Seçkincilik ve Eğitim: Emrullah Efendi Tuba Ağacı Nazariyesi Tiyatro Enver Töre II. Meşrutiyet Dönemi Türk Tiyatrosu 46. Sayı: II. Meşrutiyet 100. Yıl. /Cilt 2/ 1303-7242 2008 l ISSN: S, EYLÜL, EKİM 6 l AĞUSTO l YIL:11 l SAYI:4 DÜŞÜNC E DERGİSİ 46 II. Meşrutiyet II. Meşrutiyet "100. Yıl" Cilt II Odile Moreau Jön Türkler ve Emperyalizme Karşı Direnen Gizli Örgütler Kemal Karpat İttihad ve Terakki Cemiyeti 31 Mart 1909 Ayırım Noktası ve Cumhuriyet’e Mirası Altay Cengizer Tüm Zamanlar İçin Kayrılan Elem: Eski Avrupa Sona Ererken İmparatorluk İçin Direnen Jön Türkler Fatih Ünal II. Meşrutiyet, Ulusçuluk ve Kürt Ayrılıkçı Hareketi Mehmet Özden Hürriyet Çağında Milliyetçilik Mehmet Okur Tanzimat’tan II. Meşrutiyete Cemiyetler: İllegal Yapıdan Legal Yapıya Geçiş Baran Hocaoğlu II. Meşrutiyet’in İlânı Sırasında İki Tarz-ı Siyaset: Merkeziyetçiler ile Âdem-i Merkeziyetçiler Mücadelesi Bayram Soy 1908 Jön Türk Devrimi’ne İngiltere’nin Yaklaşımı Nevin Ateş Şûrâ-yı Ümmet Gazetesi’nin Selanik Nüsha-i Fevkalâdesi Işığında 31 Mart Hadisesi’ne Bir Bakış Ülkü Gürsoy II. Meşrutiyet Dönemi Dergileri Üzerine Bir Değerlendirme Adem Kara Meşrutiyetin Oluşumunda Aydınların Etkisi Adem Efe II. Meşrutiyet Dönemi (1908-1925) İslâmcıları ve Çağdaşlaşma Görüşleri Süleyman Güngör 1908 Devrimi ve Mekteb-i Mülkiye 47. Sayı: Cumhuriyetçilik Cumhuriyetçilik Hüseyin Aydoğdu Küreselleşen Dünyada “Cumhuriyet(çilik)” Sorunsalı: Kimlik ve Vatandaşlık Sorunu Tartışma Kenz Nuray Mert Cumhuriyet Tarihini Yeniden Okumak Etyen Mahçupyan Günümüzün Modern Muhafazakârlığı: Cumhuriyetçilik 70 Kadir Cangızbay “Bizim Cumhuriyet” Oğuz Adanır Osmanlı Toplumunda Bir Simülasyon Evrenin Varlığından Söz Edilebilir mi? (Türkiye Cumhuriyeti Kaçınılmaz Tarihsel ve Toplumsal Bir Sonuçtur) Ümit Kardaş Ordu-Siyaset-Yargı İlişkisi Turhan Kaçar Gesta Reipublicae Romanae: Klasik Roma’da Cumhuriyet’in Kısa Tarihi Fuat Keyman & Banu Turnaoğlu Neo-Roma ve Neo-Atina Cumhuriyetçiliği: Cumhuriyetçilik, Demokratikleşme ve Türkiye Toktamış Ateş Cumhuriyet Nuran Erol Işık “Ortak Bağ”ın Tesisi İçin Eleştirel Cumhuriyet Nuri Bilgin Yönlendirici Bir Fikir Olarak Cumhuriyet Cumhuriyetçilik ve Küreselleşme Hüseyin Kalaycı Kendi Kaderini Tayin Kimlerin Hakkı? DERGİLER 48. Sayı: Kişinin Kendisiyle Savaşı Giriş Aslı Yazıcı Yakın & Rahşan Balamir Bektaş Liberalizmle Muhafazakârlık Arasında Hipnoz: Kişisel Gelişim Fantezisi Kişinin Kendisiyle Savaşı Ertuğrul Turan Agon: Kökendeki Savaşın Öyküsü Tolga İnsel Canın Gerilimi ve Düşman Yabancı Politeia’da Kişinin Savaşımı Tahir Karakaş Üstinsanın “İyi İnsan”la Savaşı ve Nietzsche’de Kişinin Kendi Kendisini Aşma Deneyimi Sadık Erol Er E. M. Cioran’da Şiddetin Ontolojik Kökeni Mukadder Yakupoğlu İnsanın Kendi Doğasıyla Savaşı Derya Gürses Tarbuck On Sekizinci Yüzyıl Felsefesi ve Depresyon Ahmet İnam Kendimize Doğru Bir Yürüyüş Tarzı Olarak Özgelik Caner Işık Anadolu Erenlerinde ‘Gerçek’ Olmak İçin ‘Gerçeklik’ Ekrem Demirli Sufilerin Tanrı Anlayışı Hakkında Bir Değerlendirme Fuat Aydın ‘Karma’ ve ‘Samsara’ Döngüsünde İnsan Nihan Mortaş Bedenle Mücadeleye Dönüşen Bir Yaşlanma Pratiği Kenz Haluk Sunat ‘Kişinin Kendi ile Savaşımı’ ve ‘Yaratma Sorunsalı’ Bağlamında ‘Marksist Estetik’ Eleştirisi 49. Sayı: Romalılar-I Hukuk Mimari Nadi Günal Roma Hukukunun Temel Kriterleri, Kavram ve Kuramları Belgin Erdoğmuş Roma Hukuku Suna Güven Roma Mimarlığını Anlamaya Çalışmak Din Erkan İznik Pagan Bir İmparatorluğun Hıristiyan İmparatorluğa Dönüşümü: Geç Antikçağ’da Roma İmparatorluğu Turhan Kaçar Eskiçağ Hıristiyanlığı’nda Yol Ayrımı: Kadıköy Konsili ve Mirası Tarih Mehmet Ali Kaya Anadolu’da Roma Egemenliği (İÖ 20525) Mustafa H. Sayar Geç Antik Devir Ekonomi Oğuz Tekin Roma Devletinde Para ve Ekonomi Edebiyat Romanizasyon Bedia Demiriş Roma Edebiyatı: Başlangıcı, Sınırları, Özellikleri Gül Özaktürk Tarihin Akışını Değiştiren Söylevler: Orationes Philippicae Ü. Fafo Telatar Roma Edebiyatında Pastoral Şiir Filiz Dönmez-Öztürk Likya Örneğinde Romalılaştırma ve Romalılaşma Pınar Özlem-Aytaçlar Küçük Asya’nın ‘Romanizasyon’u 50. Sayı: Romalılar-II Giriş Edebiyat & Bilim Kuruluş Quintus Cicero’dan Consul Adayı Marcus Cicero’a Mektup Gürsel Aytaç Alman Edebiyatında Antik Roma Alp Ejder Kantoğlu Roma’nın Unutulan Yıldızı Marcus Manilius Bülent İplikçioğlu Antik Roma ve Mirası ISSN: EKİM 2009 l l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:11 l SAYI:50 DÜŞÜNC E DERGİSİ 1303-72 42 Pelin Aytaman İplikçioğlu Roma’nın Kuruluş Efsaneleri Roma: Savaş Ya Da Barış Burak Çınar Roma Ordusunun Savaşlardaki Üstünlüğü Çağatay Akşit Tanrılarla Barış İçinde Yaşamak 50 Romalılar II Felsefe ROMALILAR II Kemal Bakır Roma’da Felsefe, Stoa Ahlâkı, Kölelik ve İmparatorluk: Epiktetos ve Marcus Aurelius Metin Bal Roma’da Yeni Platonculuğun Kurucusu Plotinus ve Öğretisi Hukuk & Ekonomi Tartışma Turhan Kaçar Roma’dan Sonra Akdeniz Dünyası ve ‘Pirenne Tezi’ Mustafa Kömürcüoğlu Yeniden Roma: Machiavelli Düşüncesinde Roma Siyasi Tarihi Kenz Hasan Bülent Kahraman Anayasacılıktan Demokrasiye Havva Karagöz Stoisyen Düşüncenin Roma Hukukuna Etkisi ve Doğal Hukuk Anlayışı Fatih Türe Roma İmparatorluğu’nda Annona Kurumu 71 DERGİLER 51. Sayı: Osmanlılar-I Giriş Halil İnalcık Osmanlı Tarihinde Dönemler Tuncer Baykara Osmanlıların Selçuklu ve İlhanlı Kültür Kökenleri Üzerine l KASIM, ARALIK, l YIL:12 l SAYI:51 DÜŞÜNC E DERGİSİ 2 l ISSN: 1303-724 OCAK 2009-10 Yöntem Metin Kunt Osmanlı Tarihçiliğinin Çerçevesi: “Türk-İran Modeli” Tartışma 51 Osmanlılar I Necmettin Alkan Osmanlı Modernleşmesi ve Klasik Yeniçeri İsyanlarının Modern Siyasî Darbelere Dönüşmesi Osmanlılar I Osmanlı Üretim Tarzı Sencer Divitçioğlu Asya Üretim Tarzı Merceğinden Osmanlı Üretim Tarzı Din, Toplum Ve Kamusal Alan Sonnur Özcan Osmanlı Atmeydanı Kamusal Bir Meydan mıydı? Şener Aktürk Osmanlı Toplumunda Dinî Çeşitlilik: Farklı Olan Neydi? Yahya Araz XVI. Yüzyılda Osmanlı Toplumunda Kişiler ve Cemaatler Arası İlişkilerin “Dil, Söylem ve Sembol”leri Balkanlar Aydın Babuna Osmanlı Döneminde Bosna ve Boşnaklar Tanzimat Yonca Köksal Tanzimat ve Tarih Yazımı Askerî Yenilik Burak Çınar Osmanlı İmparatorluğu’nda Ateşli Silahların Yükselişi İdare Kenz Haldun Eroğlu Osmanlı Şehzadeleri ve Devlet Yönetimi Hüseyin Gündoğdu Kâtip Çelebi’nin Toplum ve Siyaset Düşüncesi 52. Sayı: Osmanlılar-II Giriş Halil İnalcık Osmanlıların Trakya’ya Yerleşmesi 42 l ISSN: 1303-72 NİSAN 2010 l ŞUBAT, MART, l YIL:13 l SAYI:52 DÜŞÜNC E DERGİSİ Avrupa ve Osmanlı Özlem Kumrular Avrupa’nın İnşasında Osmanlı Etkisi Edebiyat Nuran Tezcan Sebeb-i Teliflere Göre Mesnevî Edebiyatının Tarihsel Dönüşümü 52 Osmanlılar II Toplum Osmanlılar II Oğuz Adanır Osmanlı Toplumunda Bâtıl İnançlar, Talih ve ‘Kader’ Bir Annales Okulu Pratiği: Osmanlı’da Gündelik Yaşam Ve Ekonomi Seven Ağır Osmanlı’da İaşecilik ve Fiyat Politikaları Onur Yıldırım Osmanlı İaşeciliği ve Esnaf Nadir Özbek Abdülhamid Rejimi, Vergi Tahsildarlığı ve Siyaset, 1876-1908 Turizm Ahmet Yüksel Zamansız Bir Teşebbüs: I. Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nda Turizm Denizcilik Eda Özel 16. Yüzyılda Osmanlı Devleti ve Osmanlı Korsanları Kimlik Fazıl Gökçek Tanzimat Dönemi Türk Romanında Osmanlı Kimliği İttihat Ve Terakki Pınar Kaya Milli Burjuvaziden Ulus Devlete: İttihat ve Terakki Dönemi 53. Sayı: Osmanlılar-III Askeri Zihniyetin Kökenleri Ahîlik Bir “Rüya” Geleneği Mehmet Topal & Kamil Çolak Osmanlı Devleti’nde Ahîlik ve Ahî Zâviyeleri Halil İnalcık Osmanlı Tarihinde Devlet ve Asker DÜŞÜNCE DERGİSİ l MAYIS, l YIL:13 l SAYI:53 2010 HAZİRAN, TEMMUZ 2 l ISSN: 1303-724 Aslı Niyazioğlu Halveti Sünbüli Şeyhlerinin Rüyaları ve Osmanlı Biyografi Yazıcılığı “Devlet-iAliyye” Yusuf Oğuzoğlu Osmanlı’da Devlet Felsefesi: Yönetilenler’e Yaklaşım ve Bu Siyasetin Kaynakları 53 Osmanlılar III Osmanlılar III Dritan Egro Osmanlı İmparatorluğu’ndan Arnavutluk Devleti’ne İktisat & Ticaret “Merkez-Çevre” İlişkileri Sinan Marufoğlu Osmanlı Taşra Eyaletlerinde Para ve Finansman Sorunları Necmettin Aygün XVIII. Yüzyılda Trabzon Merkezli Karadeniz Ticaretinde Balkanlar ile İlişkiler Eğitim Tartışma Yasemin Beyazıt Osmanlı’da Kaza Sınırlarını Belirleyen Temel Etkenler Benjamin C. Fortna Osmanlı İmparatorluğu’nun Sonunda Eğitim ve Biyografi Mustafa Gündüz Son Dönem Osmanlı Eğitiminde Disiplin ve Cezalandırma 72 Balkanlar M. Akif Kireçci Gerçekle Hayâl Arasında: Batı Medeniyeti Tarihinde Osmanlı İmparatorluğu DERGİLER 54. Sayı: Osmanlılar-IV Giriş Halil İnalcık Osmanlı Padişahı ISSN: EKİM 2010 l l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:13 l SAYI:54 DÜŞÜNC E DERGİSİ 1303-72 42 Sanat Lale Uluç On Altıncı Yüzyılda Osmanlı-Safevî Kültürel İlişkileri Çerçevesinde Nakkaşhânenin Önemi Din Bedri Gencer Osmanlı İslâm Yorumu 54 Osmanlılar IV Tartışma: “Popüler Osmanlı” Osmanlılar IV Ahmet Özcan Popüler Tarihçilik ve Osmanlı Tarihine İlgisi Üzerine Bazı Tespitler Osmanlı ve Vatandaşlık Nalan Soyarık Şentürk Vatandaşlığın İmparatorluk Kökleri: Osmanlı’ya Bakmak İsmet Parlak Osmanlı’nın Tebaasından Cumhuriyet’in Yurttaşına Giden Yol Eğitim Şerife Yorulmaz Osmanlı İmparatorluğu’nda Ruhsatsız Okullaşma: 19.Yüzyılda Açılan Gayrimüslim ve Yabancı Okullar Üzerine Bir Değerlendirme Amerika’nın Osmanlı Seyâhati Cansu Özge Özmen Pushkin Osmanlı İmparatorluğu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Üzerine 19. Yüzyılda Yayımlanan Amerikan Seyâhatnameleri Jön Türkler İlyas Söğütlü Jön Türk Düşüncesinde Modernlik ve Modernleşme KENZ Cem Orhan Avrupa-Merkezcilik Çıkmazını Aşmak: Tim Jacoby’nın Sosyal İktidar ve Türk Devleti Çalışması Üzerine Bir İnceleme 55. Sayı: Karl Marx Marx/Ontoloji/Varoluş 2 l ISSN: 1303-724 OCAK 2010-11 l KASIM, ARALIK, l YIL:14 l SAYI:55 DÜŞÜNC E DERGİSİ Nur Betül Çelik Marx’ın Ontolojisi ve Siyasal Öznelik Sorunu Önder Kulak Karl Marx’ta Yabancılaşma, Meta Fetişizmi ve Şeyleşme Kavramları Zeliha Burcu Yılmaz Marx ve “İnsanî Varoluş” Marx’ın Musahabeleri: Platon-Rousseau-Hegel 55 Karl Marx Karl Marx Metin Becermen Dünyayı Değiştirmeye Dair: Marx’ın On Birinci Tezi Üzerine Bir Deneme Doğan Barış Kılınç Marx’ın Hegel’le Diyaloğu Gökhan Demir & Dünya Ahtem Öztogay Hegel ve Marx’ta Sivil Toplum Yıldız Silier Marx ve Rousseau: Eşitsizlik ve Özgürlük Marx ve Oryantalizm Lütfi Sunar Marx’ın Doğu’ya Bakışı: Batı’nın Tanımlanmasının Bir Aracı Olarak Doğu Aytek Soner Alpan & Efe Peker Marksizm, Şarkiyatçılık ve “Komünizm Fikri”nin Evrenselliği Marx ve Din Vefa Saygın Öğütle Ateizm, Mesihçilik ve Marksçı Realizm: Kendinde-Gerici ya da Kendinde-Devrimci Herhangi Bir Dinsel İnanç Var mıdır? Şener Aktürk Marx’ın “Yahudi Sorunu”: Laik Devlet-Dindar Sivil Toplum Eleştirisi Marksist İktisat Ata Devrim Marx’ın Değer ve Fiyat Teorisi 56. Sayı: Psikanaliz Dersleri Hasbihâl: Biz Ruhî Bey’ler Nasılız? Nur Vergin Kişisel Tarih ve Kimlik İnşası: Nasıl Türk Olunur? Psikanaliz Dersleri 42 l ISSN: 1303-72 NİSAN 2011 l ŞUBAT, MART, l YIL:14 l SAYI:56 DÜŞÜNC E DERGİSİ 56 leri Psikanaliz Ders Psikanaliz Dersleri Hakan Kızıltan Narsisizm ya da Ruhsallığın Ontolojisi Raşit Tükel Anksiyete, Savunmalar ve Nesne İlişkileri: Freud ve Melanie Klein’ın Çalışmalarına Bir Bakış Erich Fromm Nevrozun Bireysel ve Toplumsal Kökeni Nilüfer Erdem İlk Sahne: Gerçek mi, Düşlem mi? Özge Soysal Bilmemek ve Dile Getirmek Arasında: Psikanalizin Bilinçdışı Öznesi Saffet Murat Tura totem ve yabancı Ecem Zaimoğlu Rüya: Göğe Yükselen Merdiven Psikanaliz ve Sanat Halûk Sunat ‘Yaratıcı Sanatsal Edim’ ve ‘Yüceltme’nin Psikanalitik Bağlamda Sorgulanışı Melis Tanık Frida Kahlo: Aynadan Tuale Aktarılan Sessiz Çığlık D.W. Winnicott Julia Kristeva Nilgün Tutal Bu Epigraflı Bir Yazı Olacak Zafer Çeler Julia Kristeva ve İçimizdeki Yabancı Divanda, Kürsüde ve Masada Psikanaliz Talat Parman Psikanaliz Nerdedir? Psikanalizin Bir Güçlüğü Olarak “Uygulamalı Psikanaliz” Tevfika İkiz Üniversitede Psikanaliz Öğretmeli miyiz? Coşkun Taştan Türkiye’ye Erken Giren Psikanaliz Neden Geç Kurumlaştı? Psikanaliz ve Sinema Zeynep Özen Barkot İzleyici-Özne Sorunu Bağlamında Lacan Sonrası Psikanalitik Film Kuramı Psikanaliz ve Tiyatro Petru Golban Modern Tiyatroda Antik Miti Diriltme Aracı Olarak Psikanaliz Bella Habip Özgürlük Arayışına Adanmış Psikanalitik Bir Yaşam Donald Woods Winnicott (1896-1971): Düşüncesi ve Pratiği 73 DERGİLER 57. Sayı: Türk Liberalizminin Eleştirisi DÜŞÜNCE DERGİSİ l MAYIS, HAZİRAN l YIL:14 l SAYI:57 , TEMMUZ 2011 2 l ISSN: 1303-724 “Türkiye’nin Ruhunu Aramak” Türk Liberalizminin Eleştirisi Taşkın Takış Yerlilikten Yurtsuzluğa: Zürcher, Bizim Kitap Kurdunu Okudu mu? –Kurtuluş Kayalı Üzerine Bir Portre Denemesi– Simten Coşar Kamusuzluğu Tahayyül Edebilmek: Türkiye’de Liberal Düşünce Hilmi Ozan Özavcı Düşünce Tarihi Merceğinden: Türkiye’de Liberalizm Özlem Denli Liberal Düşünce Topluluğu veya Bir Paradoks Olarak Siyaset Arayışı Boğaç Erozan Ahmet Ağaoğlu ve “Nizamlı Hürriyet”: Bir Cumhuriyetçi Yorum Denemesi Ahmet Ağaoğlu Nizamlı Hürriyet Cemil Oktay Liberal Siyasî Düzenler Hakkında Notlar Oğuz Adanır Zihniyet, Ulusal Burjuvazi, Aydınlanma Sivil ‘Değer’in Peşinde 57 inin Eleştirisi Türk Liberalizm Özgür Taburoğlu Türkiye’de Toplumsal ve Siyasal Boşlukların Kurucu İşlevleri: Tanpınar, Küçükömer ve Mardin’in Düşünceleri Türk Liberalizminin Eleştirisi Êdî Bes e & Bes Nîne Uğur Kömeçoğlu Kürt Sorunu ve Çatışma Sonrası Toplum: Ulusal Güçlerle Yerel Güçler Arasındaki Gerilim, Diyalogcu Kamusal Alan ve Demokratikleşme 0 58. Sayı: Türk Muhafazâkarlığının Eleştirisi 42 ISSN: 1303-72 EKİM 2011 l l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:14 l SAYI:58 DÜŞÜNC E DERGİSİ Giriş Muhafazakârlık ve Kemalizm Süleyman Seyfi Öğün Lümpen Muhafazakârlık Üzerine Hasan Ufuk Aktaşlı Türk Muhafazakârlığı ve Kemalizm: Diyalektik Bir İlişki İlyas Söğütlü Tarihsel ve Toplumsal Bağlamı İçinde Kemalizm, Aydınlanma, Muhafazakârlık İlişkisi Üzerine Bir Derkenar Türk Muhafazakârlığının Eleştirisi Nazım İrem Türk Muhafazakâr Modernleşmesinin Sınırları: Kültürcü Özgünlük ve Eksik Liberalizm Rasim Özgür Dönmez Adalet ve Kalkınma Partisi: İslâmcılıktan Post Kemalist Bir Anlatıya Doğru Fırat Mollaer Klasik Muhafazakârlıktan TeknoMuhafazakârlığa:Tanım Sorunları, Temeller ve Değişmeler Haluk Efekan Muhafazakârlığın Hermenötiği 58 irisi ârlığının Eleşt Türk Muhafazak Türk lığının Muhafazakâr Eleştirisi Muhafazakâr Söylem Aytül Tamer Muhayyel Komünizm: Türk Sağının AntiKomünizm Propagandası İpek Göçmen Muhafazakârlık, Neoliberalizm ve Sosyal Politika: Türkiye’de Din Temelli Sosyal Yardım Organizasyonları Muhafazakâr ‘Tepki’ler Aytaç Yıldız Kuruluş Sürecinde Cumhuriyet Muhafazakârlığı: Peyami Safa’nın Kemalizm Yorumu Necmettin Doğan Türk Muhafazakârlığının Devlet Algısı: Nurettin Topçu Örneği Özgür Akyol Sabahattin Zaim’de Muhafazakârlık Düşüncesi Türk Muhafazakârlığının Tarih Yorumu Ahmet Özcan Muhafazakâr Tarihçiliğin Popüler Yüzü: “İnanmıyorum Bana Öğretilen Tarihe!” 59. Sayı: Türk Sosyalizminin Eleştirisi 2 l ISSN: 1303-724 OCAK 2011-12 l KASIM, ARALIK, l YIL:15 l SAYI:59 DÜŞÜNC E DERGİSİ “Kayıp Zamanın İzinde” Eleştiri Oya Baydar Türkiye Solu Üzerine (Öz)Eleştirel Notlar Armağan Öztürk Birikim Dergisinde Liberal Sol İdeoloji Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme “Sağım solum Sobe!”: Türk Sosyalizminin Eleştirisi Hasan Bülent Kahraman Türk Solunun Çıkmaz Sokağı: Kemalizm (Ordu) İlişkisi Mahmut Mutman Uzaklaşan ve Yaklaşan Sol Üzerine Düşünceler Hande Sonsöz Sosyalizmin Türkiye Düşünce Tarihindeki İzleri ya da Sosyalistçe Yaşamın Diğer Adı Zor Zanaat Erkan Doğan Türk Solunun Kısa Tarihi: Sosyalizmi Milliyetçilikle Eklemlemek Fikret Başkaya Türkiye Soluna Soldan Bakmak Kadir Cangızbay Sosyalizm ve Türk Solu 59 Türk Sosyalizmin in Eleştirisi inin Türk Sosyalizm Eleştirisi 74 Yeni Sol Üzerine Değiniler Can Ulusoy Etik ve Adalet Merkezli Yeni Bir Siyaset Arayışı: Türkiye’de Özgürlükçü Sol Dinçer Demirkent Siyasetin Tükenişi, Siyasetin İmkânları: ÖDP Esin Hamdi Dinçer Bülent Ecevit’in Siyasal Anlayışı Üzerine (1957-1980 Dönemi) DERGİLER 60. Sayı: Işık Doğudan Yükselir I Giriş “Padme” Mehmet Aydın Varoluşçuluk ya da Gnostizm: Bir Tartışmaya Davet Burak Çınar Doğu’nun Sürpriz Zaferleri “Om” Daisetsu Teitar Suzuki Zen Nedir? Sadık Armutlu Fars Şiirinde Bir Tanrı Üç Peygamber Bayram Ali Çetinkaya İslâm Tıp Felsefesi/Teorisi -Doğu’nun Özgün Sanatı İslâm Tıbbı- Vedat Şafak Yamı Çin’de Zen-Budizm “Hum” Korhan Kaya Meşdi İsmayılov Rus Entelijansiyasının Doğu Algısı: Başlangıcından Avrasyacılığa Kadar Masallarda Budist “Merhamet” Motifi “Mani” Gürsel Aytaç Alman Edebiyatında “Şark” Kubilay Atik Japonya, Kapalı Ülke, İdeoloji ve Din Ali Volkan Erdemir Japon Toplumu ve Doğa 61. Sayı: Işık Doğudan Yükselir II DÜŞÜNCE DERGİSİ l MAYIS, HAZİRAN l YIL:15 l SAYI:61 , TEMMUZ 2012 2 l ISSN: 1303-724 İslâm Düşüncesi: Kayıp Bilinç Doğu’dan Yükselen Işık Ekrem Demirli XIII. Asır’da Anadolu’da Düşünce Hayatına Dair Bazı Mülahazalar: İbnü’l-Arabî ve Sadreddin Konevi veya Metafizik’in Yeniden İnşası Wolfgang Bauer Çin Felsefesi’nin Genel Özellikleri Rifat Okudan Şeyhu’l-İşrâk Sühreverdî Maktûl ve İşrâkî Hikmeti 61 Işık Doğudan Hanife Dönmez Doğu Düşüncesinde İnsan-ı Kâmil Yükselir - II Işık Doğudan Yükselir II Henri Corbin Endülüs’de Binbir Gece Masalları Süleyman Tülücü Doğunun İncisi: Binbir Gece Masalları Tarih Turhan Kaçar “Dünyaya İki Işık”: Geç Antikçağ’da İran ve Roma Kubilay Atik Kore Aydınlanması Joseon Dönemi Baha Zafer Mezopotamya’da Doğa Felsefesi: Matematik ve Astronomi Ali Küçükler Hint-Avrupa Diline Bir Katkı: Pini Dilbilimi Din: Gayri İhtiyarî Bir Felsefe, Felsefe: İhtiyarî Bir Din Sadık Erol Er Bir Felsefe Geleneği İnşa Etmek Osmanlı Felsefe Çalışmalarına Genel Bir Bakış Zeyl Taşkın Takış Tarihyazımının Rönesansı: Halil İnalcık Muzaffer Duran Akamenidler’de Hoşgörü Politikası 62. Sayı: Önce "Müzik" Vardı l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:15 l SAYI:62 DÜŞÜNC E DERGİSİ 2 ISSN: 1303-724 EKİM 2012 l 62 Önce "Müzik" Önce "Müzik" Vardı Önce “Müzik” Vardı Müzik Sosyolojisi Mesut Kınacı Eski Yunan Dünyasında Müzik ve Müzisyenler Ömer Naci Soykan Müzik Nedir? Felsefi Bir Araştırma Abdullah Onur Aktaş Hayatı Müzikle Anlamak ve Schopenhauer Felsefesinde Ali Esgin Bir Müzik Sosyolojisi Var mıdır? Olgun Bilir Bir Güç Alanları Sistemi Olarak Müzik Toplum İlişkisi Vardı Müzik Türk Müziği, Yenilikler: “Gösterüp Ağyâre Lûtfun Bizlere Bigânesin” Özge Öztekin Seslerin Sözcüklerindeki Müzikten Sözcüklerin Seslerindeki Müziğe Poyraz Kolluoğlu Türk Müzik İnkılâbında 'Garbiyatçı' Endişeler ve 'Fanteziler' Osmanlı Müziği, Dönüşümler: “Böyle Değildim Eyvah Ne Oldum” Selçuk Duran Türkiye'de Âşıklık Geleneğinin Popüler Müziklere Etkisi Vefa Saygın Öğütle & Hüseyin Etil Bir Geçiş Döneminde Müziğin Kalp Çarpıntıları: Sosyal Dönüşümler ve Varoluşsal Tipler Okan Murat Öztürk 15. Yüzyıl Osmanlı Müziğinde Şube Kavramı ve Hermetik Gelenek [Hızır Bin Abdullah'ı Anlamak] Süleyman Seyfi Öğün Itri'nin Neva Kâr'ından Mülhem İzlenimci Bir Yazı Bûselik Duygun Erim Yaratıcı Bir Kuvvet Olarak Ritmin ZamanMekânı Üzerine Düşünceler Orhan Kandemir Yitik Zamanın İzinde: Caz Aslı Çavuşoğlu Platon'un Bekçileri: Bir Eğitim Aracı Olarak Müzik 75 DERGİLER 63. Sayı: Toplumsal Cinsiyet 1303-7242 2012-13 I ISSN: ARALIK, OCAK 63 I KASIM, I YIL: 16 I SAYI: DÜŞÜNCE DERGS Giriş Beden Politikaları Metin Demir Çevre Olarak Konumlandırılmış Kadını ve Murat Arpacı Modernitenin Eşiğinde Toplumsal Cinsiyet Rejimi: Pastoral İktidar, Beden Politikaları ve Evlilik Doğayı Birlikte Düşünmek: Ekofeminizm Vefa Saygın Öğütle Bir Sosyal Mekanizma Olarak Toplumsal Cinsiyet: H. Hartmann’a Eleştirel-Realist Bir Yorum 63 ‹NS‹YET TOPLUMSAL C ‹NS‹YET TOPLUMSAL C Hanımlara Mahsus Tarihçe Funda Gençoğlu Onbaşı Kadınlar Halk Fırkası: Doğudan Yükselen Işık Elif Gazioğlu Sıhhat Ve İçtimai Muavenet Vekilliği’nden “Kadından Sorumlu Devlet Bakanı”na: Hükümet Programlarında Kadın Temsilleri ve Kadınlara Yönelik Söylem Ayşegül Utku Günaydın Kadın Direncinin Bir Göstergesi ve Kadınca Bir Savunma Refleksi: Serbest Zaman Ve Sanat Vehbi Bayhan Beden Sosyolojisi ve Toplumsal Cinsiyet Zafer Çeler Annenin Serüveni: Kadının Anne Olarak Toplumsal Kurgulanışı Toplumsal Cinsiyet ve Erkeklik Cenk Özbay Türkiye’de Hegemonik Erkekliği Aramak Sevim Odabaşİnternette Erkeklik, Cinsel Sağlık Politikası ve Ticareti Ortadoğu Adem Palabıyık Toplumsal Cinsiyet’e Sosyolojik Bir Yaklaşım: Ortadoğu’nun Halleri Tartışma Deniz Soysal Wollstonecraft ve Kadın Güzelliği Üzerine 64. Sayı: Toplumsal Cinsiyet II 42 l ISSN: 1303-72 NİSAN 2013 l ŞUBAT, MART, l YIL:16 l SAYI:64 DÜŞÜNC E DERGİSİ Toplumsal Cinsiyet Tarih Özgür Taburoğlu Queer Kuramı: Yapılaşmamış Kimlikler, Keyfî Cinsiyetler Yahya Araz Erken Modern Osmanlı Toplumunda Evden Ayrı Düşmek: Gidenler ve Arkada Kalanlar Üzerine Bir Değerlendirme Simten Coşar & İnci Özkan-Kerestecioğlu Feminizmin Neoliberalizmle İmtihanı Elifhan Köse Cinsiyet/Toplumsal Cinsiyet İkiciliği Üzerine Eleştirel Yaklaşımlar ya da Doğa “Doğal mıdır?” 64 yet Toplumsal Cinsi II H. Yaprak Civelek Kırmızı Kuşağın Kuramsallığı: Ataerkil Söylem ve Anadolu Kırsalı’nda Kadın yet-II Toplumsal Cinsi Murat Borovalı & Ömer Turan Haklar ve Özgürlükler Perspektifinden Başörtüsü: Bir Demokrasi Sorunu Özgür Çalışkan Ötekileştirilen Kimliklerin Melezleşmesi: Hebûn LGBT Grubunun Fanzinleri Üzerine Bir Çözümleme Elif E. Akşit-Vural Annelik, Feminizm, Tarih Sinema Hülya Hamarat & Dilek Takımcı Türk Sinemasında Çalışan Kadın Temsili Ahmet Oktan & Yavuz Küçükalkan Kadının Şeytanî Kimyası: “Üçüncü Sayfa” ve “Kıskanmak” Filmlerinde Kadın Tipolojileri 65. Sayı: Marjinal Sohbetler I Giriş l MAYIS, HAZİRAN l YIL:16 l SAYI:65 DÜŞÜNCE DERGİSİ , TEMMUZ 2013 2 l ISSN: 1303-724 Uğur Kömeçoğlu Kurumsal Yapıların Dışındaki Dinsellik, Sembolik Değer Sistemleri: Yeni Çağ Akımı’nın Kökenleri, Popüler Dinsellik Çalışmalarına Bir Giriş Denemesi Eleştiri 65 "Entelektüe rı" Aykırılıkla tler-I Marjinal Sohbe etler-I Marjinal Sohb ller ve Fotoğraf Arkası Necati Polat Oğuz Atay Nerede? İlknur Gürses & Dilek Takımcı Transgresyon ve Fotoğrafta Aşırılığın Estetiği: Witkin ve Serrano Aykırılıklar Portre Mehmet Şiray Filozofun İmzası: İz, Takipçi ve Köken Üzerine Rafet Uçkan Kurtuluş Kayalı’da “Bir Direnç Kalesi Olarak” Yerlilik ve Yerliliğin Dönüşümü Özgür Taburoğlu Žižek’deki “Boşluk” Lacan’daki “Keyif” Koray Tütüncü Richard Rorty’nin Liberalizmi Üzerine Kenz Armağan Öztürk Rawls’un Adalet Teorisinin İdeolojik Sınırları Üzerine Bir Eleştiri Özgün Burak Kaymakçı İkinci Dobretsberger Dosyası: Marjinalizmin Marjinal Yorumu ya da Carl Menger’in Felsefi Temellerine Farklı Bir Bakış Süreyya Su Gilles Deleuze’ün Düşüncesinde Göçebelik ve Virtüellik 76 Derda Küçükalp Nihilizm Çağında Bir Ahlâk ve Politika Filozofu Olarak Nietzsche’nin Önemi DERGİLER 66. Sayı: Marjinal Sohbetler II Giriş l AĞUSTO S, EYLÜL, l YIL:16 l SAYI:66 DÜŞÜNC E DERGİSİ 2 ISSN: 1303-724 EKİM 2013 l Cemal Bâli Akal Danton’dan Buharin’e, Robespierre’den Stalin’e Hukuk Tiyatrosu Söyleşi Ali Akay Postyapısalcı Düşünce: Birleşmeyen Sentez Ortaklığı 66 tler-I Marjinal Sohbe etler-II Marjinal Sohb ve "Entelektüeller Aykırılıkları" Koray Tütüncü Zalimliği Hoşgörmemek: Judith Shklar’ın Siyasi Liberalizmini Yeniden Düşünmek Recep Alpyağıl Derrida’nın “İz”iyle Tanrı’ya “Yol” Bulunabilir mi? Elif Madakbaş Gülener Eleştirel Teoride Umut Aramak ve Akademisyen Olarak Yürekten Yazmak: Rosi Braidotti Merve Güven Boris Vian: Yürek Söken ve Jöleli Şarkilar I Marjinal Sohbetler Hal-İ Pür Melal Ertuğrul Rufayi Turan Düşünmüyoruz Mehmet Mukadder Yakupoğlu Hiçbir Zaman Olmadığı Kadar Ağırlaşan Varlığımız Güçlü Ateşoğlu Felsefede Hakikate Yönelik Saf İlgiyi Uyandırmak Üzerine Kerem Cankoçak Sokal Vakası Bağlamında Kuhn ve Feyerabend Eleştirisinin Güncelliği Oğuz Adanır Modernleşme Sürecinden Simülasyon Evrenine Karl Marx ve Jean Baudrillard Kenz Aytaç Yıldız Kemalizm: Türkiye’de Resmî İdeolojinin Kavramsal Tarihi (1919-1939) Ahmet Asker Nazi Irk Tasnifinde Türkler ve Ortadoğu Halkları Emre Şan Merleau-Ponty, Patočka ve Fenomenolojik Bir Felsefe Üzerine GELECEK SAYILAR 67. Sayı: Şehir -I 68. Sayı: Şehir- II 69. Sayı: Şehir- III 70. Sayı: Kitle ve İktidar 77 KİTAP FİYAT LİSTESİ FELSEFE Felsefe’ye Giriş Takiyettin Mengüşoğlu .............................................16.00 TL Böyle Dedi Zerdüşt Friedrich Nietzsche ............................................18.00 TL Başkası Olarak Kendisi Paul Ricoeur................................................ 28,00 TL Bahtin ve Çevresi Craig Brandist ..................................................17,00 TL Monadoloji & Metafizik Üzerine Konuşma Leibniz..........................9,00 TL Antik Yunan'da Felsefe ve Çağımıza Etkileri Editör: Yavuz Kılıç ...24,00 TL Avrupa Düşüncesinin Serüveni Jacqueline Russ ..........................26,00 TL Marx ve Hegel Üzerine Çalışmalar Jean Hyppolite .......................... 15,00 TL Heidegger Editör: Özgür Aktok & Metin Bal....................................... 25,00 TL Estetik'in Kısa Tarihi Hakkı Hünler .............................................. 20,00 TL Gilles Deleuze Claire Colebrook ....................................................... 13,50 TL Ölümcül Hastalık Umutsuzluk Søren Kierkegaard............................ 11,00 TL Yeni Bilim Giambattista Vico............................................................. 30,00 TL Wittgenstein ve Dilin Sınırları Pierre Hadot .......................................9,00 TL Ludwig Wittgenstein Erken Döneminde Dilin Sınırları ve Felsefe Ali Utku 16,00 TL Kant’ın Felsefesi Heinz Heimsoeth ................................................... 11,00 TL Felsefenin Temel Disiplinleri Heinz Heimsoeth ................................. 8,50 TL Tarih Tasarımı R. G. Collingwood ..................................................... 17,50 TL Tarih Felsefesi Haz. Doğan Özlem - G. Ateşoğlu ..............................13,00 TL Alman İdealizmi - Fichte Haz. E. Kılıçarslan - G. Ateşoğlu ................27,00 TL Ahlâkın ve Dinin İki Kaynağı Henri Bergson .....................................16,00 TL Aydınların İhaneti Julien Benda ........................................................11,00 TL Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi Doğan Özlem ............................15,00 TL Felsefe ve Doğa Bilimleri Doğan Özlem .......................................... 14,00 TL Fransız Aydınlanma Felsefesi Oskar Ewald .....................................13,50 TL Dört Adalı Solmaz Zelyüt ...................................................................9.00 TL Tarih Felsefesinin Problemleri Georg Simmel ...................................9,00 TL SOSYOLOJİ Din Sosyolojsi Hans Freyer.................................................................9.00 TL Foucault’yu Unutmak Jean Baudrillard ...............................................8.00 TL Çağdaş Sosyoloji Kuramları Ruth A. Wallace/Alison Wolf ........... 34,00 TL Sosyoloji Kuramları Tarihi Hans Freyer ....................................... 22,00 TL Osmanlı ve Ötekiler Oğuz Adanır ................................................ 22.00 TL Osmanlı ve Avrupalılar Oğuz Adanır ........................................... 17.00 TL Kent Efsaneleri Özgür Taburoğlu ....................................................15,00 TL Bilim Sosyolojisi Editörler: Bekir Balkız & Vefa Saygın Öğütle ......34,00 TL Georg Simmel Editör: Jale Özata Dirlikyapan .................................25,00 TL Burjuva Werner Sombart .................................................................. 24,50 TL Oryantalizm: Tartışma Metinleri Editör: Aytaç Yıldız ........................ 28,50 TL Milliyetçilik Kuramları: Eleştirel Bir Bakış Umut Özkırımlı................ 16,50 TL Tarihsel Sosyoloji Elisabeth Özdalga ...............................................16,50 TL Eski Dünyaya Yeni Bir Bakış Oğuz Adanır ........................................ 35,50 TL Modernleşme: Başkaldırı ve Değişim S. N. Eisenstadt .................... 14,50 TL Orta Doğuda Kültürel Geçişler Editör: Şerif Mardin .......................... 23,00 TL Şerif Mardin Okumaları Editör: Taşkın Takış .................................... 23,00 TL Seçkinlerin Yükselişi ve Düşüşü Vilfredo Pareto ................................ 8,00 TL Franfurt Okulu Editör H. Emre Bağce................................................ 28,50 TL Simülakrlar ve Simülasyon Jean Baudrillard ................................... 15,50 TL Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği Jean Baudrillard .. 15,50 TL Sessiz Yığınların Gölgesinde Jean Baudrillard ................................... 8,00 TL Weber’in Metodolojisi Fritz Ringer ................................................... 14,00 TL BİLİM Teknolojinin Evrimi George Basalla ..................................................17.00 TL 78 TARİH Osmanlı Eğitim Mirası Mustafa Gündüz............................................24.00 TL Ahmed Cevdet Paşa Mustafa Gündüz ......................................... 16.00 TL Halil İnalcık Armağanı-II Tarih Araştırmaları ..................................30,00 TL Annales Okulu Peter Burke ..............................................................13,00 TL Feodal Toplum ….Marc Bloch ......................................................... 32,00 TL Doğu Batı Makaleler - I Halil İnalcık ................................................ 24,00 TL Doğu Batı Makaleler - II Halil İnalcık ............................................... 24,00 TL Halil İnalcık Armağanı-I Tarih Araştırmaları ...................................30,00 TL Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler Ümit Hassan ..................... 22,00 TL Osmanlı Kırsal Hayatı Suraiya Faroqhi ............................................ 13,50 TL ABD Tarihi Allan Nevins-Henry Steele Commager .............................24,00 TL Orada Saat Kaç? Serge Gruzinski .................................................... 15,00 TL SİYASET BİLİMİ Devrim’in Yorumu François Furet .....................................................17.00 TL Res Publica Editör: Armağan Öztürk .................................................18.00 TL İslâm’da Modernleşme Bedri Gencer ......................................... 55.00 TL Avrasyacılık Meşdi İsmayılov ..................................................... 18,00 TL Günümüzde Yeni Siyasal Yaklaşımlar Editör: Hilâl Onur İnce.......22,00 TL İbn Haldun Metodu ve Siyaset Teorisi Ümit Hassan ........................ 25,00 TL Türkiye’de Devlet Geleneği Metin Heper ......................................... 16,50 TL Türkiye Sözlüğü Siyaset, Toplum ve Kültür Metin Heper ..................28,00 TL ANTROPOLOJİ Sosyoloji ve Antropoloji Marcel Mauss ............................................34,00 TL İlkel İnsanda Ruh Anlayışı Lucien Lévy-Bruhl ................................... 21,50 TL İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler Lucien Lévy-Bruhl ... 17,50 TL Çin Halkının Zihniyeti Kou Hung-Ming ........................................ 11,00 TL Japonya’da Budizm Vedat Şafak Yamı ........................................ 17,00 TL EDEBİYAT Satranç Stefan Zweig ................................................................... 6.00 TL Çağdaş Türk Romanı Üzerine İncelemeler Gürsel Aytaç ............ 22.00 TL Yeniçağ Alman Edebiyatı Gürsel Aytaç ........................................ 22,00 TL Çağdaş Alman Edebiyatı Gürsel Aytaç ........................................ 24,00 TL Faust J. Wolfgang von Goethe ..................................................... 22,00 TL Üç Büyük Usta Stefan Zweig ....................................................... 15,00 TL Kendileri İle Savaşanlar Stefan Zweig......................................... 15,00 TL Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar Stefan Zweig ............................ 18,00 TL Bay How Ne Yapmalı Özcan Doğan ............................................... 9,00 TL “Kayıp Zamanın İzinde” Ahmet Hamdi Tanpınar Mehmet Aydın.......16,50 TL Şair ve Patron Halil İnalcık ................................................................. 8,00 TL Saint -Beuve’e Karşı Marcel Proust ................................................. 14,00 TL Alman Romantizmi Ricarda Huch ..................................................... 33,00 TL Goethe Der Ki… J. Wolfgang Von Goethe ........................................18,00 TL Schiller Hazırlayan: Gürsel Aytaç ......................................................14,00 TL SANAT Sanat France Farago ....................................................................... 15.00 TL DERGİ FİYAT LİSTESİ 1. Devlet ...........................................................................................14.50 TL 34. Akdeniz .......................................................................................14.50 TL 2. Doğu Ne? Batı Ne? .......................................................................14.50 TL 35. Entelektüeller - I ..........................................................................14.50 TL 3. “Gericilik” Nedir? ..........................................................................14.50 TL 36. Entelektüeller - II .........................................................................14.50 TL 4. Etik ...............................................................................................14.50 TL 37. Entelektüeller - III ........................................................................14.50 TL 5. Kamusal Alan................................................................................14.50 TL 38. Milliyetçilik - I..............................................................................14.50 TL 6. Kaygı ............................................................................................14.50 TL 39. Milliyetçilik - II.............................................................................14.50 TL 7. Akademi ve İktidar ........................................................................14.50 TL 40. Antik Dünya Bilgeliği ...................................................................14.50 TL 8. Türk Toplumu ve Gelişme Teorisi ...................................................14.50 TL 41. “Medeniyetler Çatışması” ............................................................14.50 TL 9. Söylem Üstüne Söylem .................................................................14.50 TL 10. Binyılın Muhasebesi ....................................................................14.50 TL 11. Âraftakiler ...................................................................................14.50 TL 12. Akademidekiler............................................................................14.50 TL 13. Hukuk ve Adalet Üstüne ..............................................................14.50 TL 14. Avrupa ........................................................................................14.50 TL 15. Popüler Kültür .............................................................................14.50 TL 16. Geç Aydınlanmanın Erken Aydınları .............................................14.50 TL 17. Ekonomi .....................................................................................14.50 TL 18. Küreselleşme ..............................................................................14.50 TL 19. Yeni Düşünce Hareketleri .............................................................14.50 TL 20. Oryantalizm I ve II .......................................................................14.50 TL 21. Yeni Devlet Yeni Siyaset...............................................................14.50 TL 22. Edebiyat Üstüne ..........................................................................14.50 TL 23. Kimlikler......................................................................................14.50 TL 24. Savaş ve Barış ............................................................................14.50 TL 25. Gelenek ......................................................................................14.50 TL 26. Aşk ve Doğu ...............................................................................14.50 TL 27. Aşk ve Batı .................................................................................14.50 TL 28. Dün Bugün Yarın: İdeolojiler -I .....................................................14.50 TL 29. Dün Bugün Yarın: İdeolojiler - II ...................................................14.50 TL 42. Bir Zamanlar Amerika – II ............................................................14.50 TL 43. Şiddet .........................................................................................14.50 TL 44. Etnisite........................................................................................14.50 TL 45. II. Meşrutiyet “100. Yıl” -I ...........................................................14.50 TL 46. II. Meşrutiyet “100. Yıl” -II...........................................................14.50 TL 47. Cumhuriyetçilik ...........................................................................14.50 TL 48. Kişinin Kendisiyle Savaşı .............................................................14.50 TL 49. Romalılar - I ................................................................................14.50 TL 50. Romalılar - II ...............................................................................14.50 TL 51. Osmanlılar - I ..............................................................................14.50 TL 52. Osmanlılar - IIV ...........................................................................14.50 TL 53. Osmanlılar - III ............................................................................14.50 TL 54. Osmanlılar IV ..............................................................................14.50 TL 55. Karl Marx ....................................................................................14.50 TL 56. Psikanaliz Dersleri .......................................................................14.50 TL 57. Türk Liberalizminin Eleştirisi ........................................................14.50 TL 58. Türk Muhafazâkarlığının Eleştirisi .................................................14.50 TL 59. Türk Sosyalizminin Eleştirisi .................................................. 14,50 TL 60. Işık Doğudan Yükselir I ............................................................ 14,50 TL 61. Işık Doğudan Yükselir II ........................................................... 14,50 TL 62. Önce Müzik Vardı .................................................................. 14.50 TL 30. Dün Bugün Yarın: İdeolojiler – III ..................................................14.50 TL 63. Sayı: Toplumsal Cinsiyet ............................................................ 14.50 TL 31. Dün Bugün Yarın: İdeolojiler – IV .................................................14.50 TL 64. Sayı: Toplumsal Cinsiyet II.......................................................... 14.50 TL 32. Bir Zamanlar Amerika –I ..............................................................14.50 TL 65. Sayı: Marjinal Sohbetler I............................................................ 14.50 TL 33. Ortaçağ Aydınlığı.........................................................................14.50 TL 66. Sayı: Marjinal Sohbetler II........................................................... 14.50 TL 79 SIK SORULANLAR Derginize nasıl yazı gönderebilirim? Almak istediğim bazı sayılar var. Taksit geçerli mi? Makalelerinizi dogubati@dogubati.com adresine gönderebilirsiniz. Yayın kurulunun değerlendirmesinin ardından yazınızın yayımlanıp yayımlanamayacağına dair bilgi sizlere iletilecektir. Yazılarınız, gelecek sayılarda yayınlayacağımız dosyaların içeriğiyle örtüşmelidir. 6 sayı için iki taksit, 12 sayıya kadar 3 taksit, 12 sayıdan sonra 5 taksit uygulanmaktadır. Bu işlem için dergi istek formunu doldurmanız yeterlidir. Tüm sayıları nasıl edinebilirim? Tüm sayılar 14,50 TL’dir. Bugüne kadar yayımlanmış tüm sayıları 950 TL. (80 x 12 ay taksit) ödeme şekliyle ya da peşin 700 TL. ödeyerek edinebilirsiniz. Tüm sayıları alan okurlarımız ücretsiz 1 yıl abonelik fırsatından yararlanabileceklerdir. Dergileriniz adresinize kargo ile teslim edilmektedir (Kargo masrafları kurumumuza aittir). Ödemelerinizi Posta çeki (Doğu Batı Yayınları: 1910710) ya da İş Bankası (Doğu Batı Yayınları: 4218 428 61 55) hesap numaralarına yapabilirsiniz. Tüm sayılar için “tüm sayı isteğinde” bulunmanız yeterlidir. İstekte bulunduktan sonra her türlü bilgi için telefonla size ulaşılacaktır. Abonelik koşullarını nasıl öğrenebilirim? DOĞU BATI Doğu Batı dergisinin 1 yıllık abonelik bedeli (5 Sayı için) 72.50 tl’dir. Abonelik için abonelik formunu doldurmanız yeterlidir. Aboneliğin teyidi için telefonla sizlere bilgi verilecektir. Doğu Batı Yayınları adına sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni: Taşkın Takış Editör: Cansu Özge Özmen Halkla İlişkiler ve Abonelik Müdürü: Erhan Alpsuyu Halkla İlişkiler: Harun Ak Dış İlişkiler: Savaş Köse Yayın Kurulu Halil İnalcık, E. Fuat Keyman, Mehmet Ali Kılıçbay, Etyen Mahçupyan, Şerif Mardin, Süleyman Seyfi Öğün, Doğan Özlem, Ali Yaşar Sarıbay, Kurtuluş Kayalı Gelecek sayıların konularından nasıl haberdar olabilirim? Sitemizdeki “Gelecek Sayı ” bölümünden, gelecek sayıların konularını öğrenebilirsiniz. Son yazı gönderme tarihi ve daha ayrıntılı bilgi için dogubati@dogubati.com’dan bilgi alabilirsiniz. Derginizde nasıl çalışabilirim? Başvuru için insan kaynakları formunu doldurmanız gerekmektedir. Ödemeyi hangi hesap numaralarına yapabilirim? İş Bankası: Doğu Batı Yayınları, Yenişehir Şubesi 4218 428 6155 Posta Çeki: Doğu Batı Yayınları, 1910 710 Afişlerinizi nasıl temin edebilirim? Doğu Batı dergisinin afişlerini web sayfamızın afiş istek formundan ya da Doğu Batı yayınları Yüksel Cad. 36/4 Kızılay-Ankara adresinden temin edebilirsiniz. Danışma Kurulu Cemal Bâli Akal, Tülin Bumin, Ufuk Coşkun, Nezih Erdoğan, Cem Deveci, Ahmet İnam, Hasan Bülent Kahraman, Yusuf Kaplan, Kurtuluş Kayalı, Nuray Mert, İlber Ortaylı, Ömer Naci Soykan, İlhan Tekeli, Mirze Mehmet Zorbay Güçlü Ateşoğlu Doğu Batı hakemli bir dergidir. Reklam kabul edilmez. Doğu Batı Yayınları Yüksel Cad. 36/4 Kızılay/ANKARA Tel: 425 68 64 / 425 68 65 Faks: 0 (312) 425 68 64 e-mail:dogubati@dogubati.com www.dogubati.com “düşünce teşekkür eder” Ankara Merkez: Yüksel Cad. 36/4 Kızılay/ANKARA Tel: 0(312) 425 68 64 / 425 68 65 Faks: 0(312) 425 68 64 İstanbul Şube: Hobyar Mah. Cağaloğlu Yokuşu Narlıbahçe Sk. No: 6 Cağaloğlu/İSTANBUL Tel: 0(212) 243 47 11 www.dogubati.com
© Copyright 2025 Paperzz