ANKARA AKUPUNKTUR ANKARA ACUPUNCTURE AND COMPLEMENTARY MEDICINE JOURNAL Yıl 2014, Cilt 2, Sayı 2 ISSN 1304-690X Açık Erişim / Open Access www.ankaraakupunkturdernegi.org İnmeli Bir Olguda Gelişen Nöropatik Ağrının Akupunktur Tedavisine Dramatik Yanıtı: Olgu Sunumu Sibel MANDIROĞLU, Hülya ŞİRZAİ, Fatma YUMUŞ, Canan ÇULHA.......................................................................................................................... 1 İrritabl Barsak Sendromunun Akupunktur İle Tedavisi: Olgu Sunumu Betül BATTALOĞLU İNANÇ...................................................................................................................................................................................... 5 The Evaluation of The Reviews On Acupuncture In The Literature (Cochrane Database) Hülya UZKESER, Fatih AKÇAY................................................................................................................................................................................. 9 Yaşlı Sağlığında Kaplıcanın Önemi Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ................................................................................................................................................................. 14 İskeminin Akupunkturla Kontrol Altına Alınması Cemal ÇEVİK........................................................................................................................................................................................................ 21 Çin’de Akupunktur Noktası Özgüllüğünün Araştırılmasıyla İlgili Derleme: Mevcut Durum ve Beklentiler Çeviren: Didem AKÇALI........................................................................................................................................................................................ 28 Akupunktur Hizmetinin SGK Tarafından Ödenmesinde Güncel Durum Ahmet DÖKER...................................................................................................................................................................................................... 45 Tibet’in Zen Kaseleri Ayfer KUZULUGİL.................................................................................................................................................................................................. 48 İstanbul’dan Bir ICMART Geçti: XVI. ICMART Dünya Medikal Akupunktur Kongresi İzlenimleri Saliha KARATAY.................................................................................................................................................................................................... 50 Belkemiğindeki Geyşa Noktası H. Volkan ACAR.................................................................................................................................................................................................... 55 Güncel Haber........................................................................................................................................................................................................ 57 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ DANIŞMA KURULU Yönetim Kurulu (Asil) Uzm. Dr. M. Fuat ABUT Serbest Hekim, İstanbul Doç. Dr. Didem Tuba AKÇALI Gazi Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Ankara Prof. Dr. Fatih AKÇAY Atatürk Ün. Tıp Fak. Biyokimya AD ve Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Erzurum Prof. Dr. Afitap ANIL Gazi Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Ankara Doç. Dr. Deniz ASLAN Gazi Ün. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hst. AD, Ped. Hematoloji BD, Ankara Prof. Dr. Sefer AYCAN Gazi Ün. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, Ankara Prof. Dr. Avni BABACAN Gazi Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Ankara Prof. Dr. Ayşe BİLGEHAN Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU Adnan Menderes Ün. Tıp Fak. Tıbbi Farmakoloji AD, Aydın Prof. Dr. Hayrünnisa BOLAY BELEN Gazi Ün. Tıp Fak. Nöroloji AD, Ankara Doç. Dr. M. Tuğrul CABIOĞLU Başkent Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Ankara Prof. Dr. Özlem COŞKUN Gazi Ün. Tıp Fak. Nöroloji AD, Ankara Doç. Dr. Yusuf Özgür ÇAKMAK Koç Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Prof. Dr. Baha ÇELİK Kafkas Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Kars Prof. Dr. Cemal ÇEVİK Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara Uzm. Dr. Bülent ÇİVİTÇİ Özel Gümüşiğne Fizik Tedavi Merkezi, Ankara Prof. Dr. Sibel DİNÇER Gazi Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Ankara Uzm. Dr. Baki DÖKME Serbest Hekim, İstanbul Prof. Dr. Yakup GÜMÜŞALAN Fatih Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Prof. Dr. Ahmet KALAYCIOĞLU Karadeniz Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Trabzon Prof. Dr. Ahmet KAVAKLI Fırat Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Elazığ Prof. Dr. Mustafa KAVUTCU Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Biyokimya AD, Ankara Dr. Ayfer KUZULUGİL Serbest Hekim, Ankara Doç. Dr. Ahmet MAHLİ Özel Koru Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü, Ankara Prof. Dr. Tuncay PEKER Gazi Ün. Tıp Fak. Anatomi AD, Ankara Prof. Dr. Fatma SARICAOĞLU Hacettepe Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara Prof. Dr. Kemal Nuri ÖZERKAN İstanbul Ün. Beden Eğitimi ve Spor YO, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği AD, İstanbul Prof. Dr. Osman ÖZCAN Fatih Ün. Tıp Fak. Histoloji ve Embriyoloji AD, Ankara Prof. Dr. Kaya ÖZKUŞ İstanbul Ün. Cerrahpaşa Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Doç. Dr. İlhan ÖZTEKİN Trakya Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Algoloji BD, Edirne Prof. Dr. Adnan ÖZTÜRK İstanbul Ün. İstanbul Tıp Fak. Anatomi AD, İstanbul Prof. Dr. Birsen SAYGIN Ankara Ün. Tıp Fak. Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD, Ankara (Emekli) Prof. Dr. Vesile SEPİCİ Gazi Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Ankara (Emekli) Prof. Dr. Ayşe SERDAROĞLU Gazi Ün. Tıp Fak. Çocuk Sağ. ve Hst. AD, Çocuk Nörolojisi BD, Ankara Prof. Dr. Ekrem SEZİK Gazi Ün. Eczacılık Fak. Farmakognozi AD, Ankara Prof. Dr. Nedim SULTAN Gazi Ün. Tıp Fak. Tıbbi Mikrobiyoloji AD, Ankara Prof. Dr. Mustafa ŞARE Gazi Ün. Tıp Fak. Genel Cerrahi AD, Ankara Prof. Dr. İbrahim TEKEOĞLU Sakarya Ün. Tıp Fak. Fiziksel Tıp ve Rehab. AD, Sakarya Dr. Murat TOPOĞLU Serbest Hekim, İstanbul Prof. Dr. Hüseyin UYSAL Necmettin Erbakan Ün. Tıp Fak. Fizyoloji AD, Konya Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA Yeditepe Ün. Eczacılık Fak. Farmakognozi ve Fitoterapi AD, İstanbul Uzm. Dr. Nüzhet ZİYAL Serbest Hekim, İstanbul Başkan : Cemal ÇEVİK Başkan Yrd. : Tuğrul CABIOĞLU Muhasip : Ersel GEÇİOĞLU Genel Sekreter : H. Volkan ACAR Genel Sekreter Yrd. : Ahmet DÖKER Denetim Kurulu (Asil) Bülent ÇİVİTÇİ Tayfun BALIM Z. Işıl BİRKAN Yönetim Kurulu (Yedek) Osman ÖZCAN Saliha KARATAY Ayfer KUZULUGİL Setenay MİT Bilge GEÇİOĞLU Denetim Kurulu (Yedek) Neşe ÇAKIROĞLU Kamil KASABALI Abdurrahman AKSOY web adresi : www.ankaraakupunkturdernegi.org e-posta: info@ankaraakupunkturdernegi.org twitter: @AkupAnkara Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin yayın organıdır Yaygın süreli yayın SAHİBİ Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği adına Cemal ÇEVİK Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya AD, Ankara SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ H. Volkan ACAR EDİTÖR Prof. Dr. Cemal ÇEVİK EDİTÖR YARDIMCILARI Doç. Dr. H. Volkan ACAR Dr. Ahmet DÖKER hvacar@yahoo.com dradoker@gmail.com 19. Sokak (Eski 60. Sok.) No:36/2 Emek-ANKARA Telefon/ Faks: 0312-213 99 00 GSM: 0541-731 57 52 (hafta içi 09.00–19.00) KAPAK FOTOĞRAFI: Dr. M. Noyan KESKİN DİZGİ-BASKI Kuban Matbaacılık Yayıncılık - İvedik Organize Sanayi Matbaacılar Sitesi 1514. Sokak No: 20 Ankara Tel: 0 312 395 20 70 Faks: 0 312 395 37 23 www.kubanmatbaa.com Baskı Tarihi : Kasım 2014 Yayın Aralığı : Yılda iki kez basılır ii Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 EDİTÖRDEN Değerli Meslektaşlarım, Uzun bir aradan sonra yeniden yayınlamaya başladığımız Dergimizin yeni sayısıyla karşınıza çıkıyoruz. Önceki sayımızın gördüğü büyük ilgi, bizi çok heyecanlandırdı ve mutlu etti. Gördük ki Türk akupunktur camiası, düzenli yayınlanacak yerli bir Dergiyi okumaktan büyük keyif alıyor. Önceki sayıda bazı hatalarımızın ve eksikliklerimizin olmasına rağmen, sizlerden aldığımız olumlu tepkiler bizim için önemli bir itici güç oldu. Bu nedenle, bu yeni sayıda Dergimizin içeriğine bazı eklemeler de yaptık. Bir yenilik olarak, bundan böyle Dergimizde çeviri makaleler de yer alacak. Dünya literatüründe kendine yer bulmuş, akupunktur ve diğer tamamlayıcı tıp yöntemlerine hem teorik hem de pratik anlamda katkı sağlayan önemli makalelerin çevirilerini artık Dergimizin sayfalarında okuyabileceksiniz. Bir önceki sayıda da belirttiğim gibi, Dergimiz sizlerin ilgisi ve katkısıyla devamlılığını sağlayacaktır. Bu nedenle Dergiyle ilgili görüş, öneri ve eleştirilerinizi bize iletmenizi bekliyoruz. Dergimizin akupunktur ve tamamlayıcı tıbbın diğer yöntemleriyle ilgili her tür bilimsel yazıya açık olduğunu tekrar hatırlatıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Prof. Dr. Cemal ÇEVİK iii Yazarlara Bilgi YAZARLARA BİLGİ 1- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin bir yayın organı olup akupunktur ve tamamlayıcı tıp konularında bilimsel birikime katkısı olan araştırmaları ve bilimsel içerikli yazıları yayınlar. 2- Dergide yayınlanacak makale tipleri şunlardır: Editöryal yazı, klinik ve deneysel araştırma, derleme, olgu sunumu/olgu serisi, (kaynak belirtilmek koşuluyla) yabancı dilde basılmış makale çevirisi, eğitim yazısı, kitap tanıtımı, bilimsel toplantı (kongre, sempozyum, kurs, vb.) izlenimi, bilimsel toplantı sunum özetleri, güncel, editöre mektup vb. 3- Dergi altı ayda bir, yılda iki kez yayınlanır. 4- Gönderilen yazılar daha önce başka bir dergide yayınlanmamış olmalıdır. Herhangi bir kongrede ya da bilimsel toplantıda özet olarak sunulmuş ise toplantının adı, tarihi ve düzenlendiği şehir belirtilmelidir. 5- Yazıların tüm bilimsel ve etik sorumluluğu yazarlara aittir. 6- Dergi yazım dili Türkçe ve İngilizcedir. Teknik terimler Türkçe, Latince ve Türk tıp terminolojisine yerleşmiş sözcüklerle yazılmalıdır. 7- Yazarların, akupunktur meridyen (kanal) ve nokta isimleri kullanımında 1989’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş kısaltmalara uyulması beklenir (Akciğer-LU, Kalın barsak-LI, Mide-ST, Dalak-SP, Kalp-HT, İnce barsak-SI, Mesane-BL, Böbrek-KI, Perikard-PC, Üçlü ısıtıcı (Sanjiao)-TE, Safra kesesi-GB, Karaciğer-LR, Yönetici Kanal (Du)GV, Üreme Kanalı (Ren)-CV). iv 8 - Metne eşlik eden görsel materyal için şu özelliklere dikkat edilmelidir: Tablolar, Excel veya Word programlarından birinde hazırlanmalıdır. Şekiller, Grafikler, Excel, Word veya çizim programlarından (Corel, Freehand, Adobe illustrator) birinde sayısal olarak hazırlanmalıdır. Fotoğraflar, 300 dpi çözünürlüğünde olmalıdır. 9 - Gönderilen yazılarla birlikte, YAYIN HAKLARI DEVİR FORMU da gönderilmelidir. Dergide örneği bulunan ve tüm yazarlarca imzalanmış olan bu form, tarayıcıdan geçirildikten sonra yazıyla birlikte e-posta yoluyla Dergiye iletilmelidir. 10- Gönderilen tüm yazılar, önce Editörün ön incelemesinden geçer ve daha sonra hakem(ler) e gönderilir. Editör, yazıyı doğrudan reddetme, hakem(ler)e gönderme, hakem incelemesinden sonra kabul ya da reddetme hakkına sahiptir. Editör, yayın koşullarına uymayan yazıları yayınlamamak, düzeltmek üzere yazarına geri vermek veya yazarın izni ile düzeltmek, biçimce düzenlemek ya da kısaltmak yetkisine sahiptir. Derginin, kabul edilmeyen yazıların bütününü ya da bir bölümünü (tablo, şekil, fotoğraf vb) geri gönderme zorunluluğu yoktur. 11- Yazım kuralları: a) Dergiye gönderilecek yazılar, Word dosyasında 12 punto, çift aralıklı olarak, Times New Roman ya da Arial fontunda yazılmalı ve sayfalar ilk sayfadan itibaren numaralandırılmalıdır. b) İlk sayfada sadece şu bilgiler bulunmalıdır: Başlık, İngilizce başlık Akupunktur nokta kısaltmaları şu örneklere uygun olmalıdır: BL 56, LR 3, GV 20 vb. Yazar(lar)ın adı, soyadı, unvanı ve (varsa) görev yaptığı kurum, şehir Çince kökenli deyimler italik yazılmalıdır (de qi, Yin, Yang, Yintang vb.). Sıradışı (ekstra) noktaların yazımında pinyin yazılımlı Çince isim de kullanılmalı ve yazım şu örneğe uygun olmalıdır: Yintang (EX-HN3), Taiyang (EX-HN5) vb. (http://aim.bmj.com/content/7/1/21.full.pdf+html) Sorumlu yazarın iletişim bilgileri (Adı, soyadı, (varsa) görev yeri, adres, telefon ve e-posta bilgileri). Ayrıca varsa yazı ile ilgili bilgi (Kongre sunumu, kurum desteği, vb.) yazılmalıdır. Yazar(lar)ın yazıyla ilgili herhangi bir çıkar ilişkisi söz konusu ise (ticari ilişki, sponsorluk sağlama vb.) bu durum, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 belirtilmelidir. Böyle bir durum mevcut değilse, “Yazar(lar)ın, bu yazıyla ilgili herhangi bir çıkar ilişkisi bulunmamaktadır” ibaresi eklenmelidir. dır. Dergi adları Index Medicus dizinindeki tarza uy- c) İkinci sayfada Türkçe ve İngilizce özet ile Anahtar Sözcükler bulunmalıdır Yazar sayısı, altı ve daha az olan makalelerde tüm • * Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt başlıklar: Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma * Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar: Giriş, Olgu(lar), Tartışma. • İngilizce özet (Abstract) (En fazla 250 sözcük) ve “Key Words” (Kaynak olarak www.nlm.nih.gov/ mesh/MBrowser.html adresi kullanılmalıdır). * Klinik ve deneysel çalışmaların özeti için alt başlıklar: Introduction, Materials and Methods, Results, Discussion) * Olgu sunumu/olgu serisi özeti için alt başlıklar: Introduction, Case(s), Discussion. d) Metin, 3. sayfadan itibaren başlamalıdır. Sözcük sayısı, (özet hariç, kaynaklar dahil olmak üzere) olgu sunumu/olgu serisi’nde 1500’ü, diğer tüm yazılarda 6000 sözcüğü geçmemelidir. • Index Medicus’da yoksa tam adı ile belirtilmelidir. yazarların adı yazılır; yazar sayısı yedi ve daha fazla ise, ilk altı yazarın adından sonra “et al.” ilave edilir. Özet (En fazla 250 sözcük) ve Anahtar Sözcükler (3-6 arası). gun olarak kısaltılmış olmalı ve eğer verilen kaynak Kaynak sayısı, derlemelerde 80’i, klinik ve deneysel araştırmalarda 40’ı, olgu sunumu/olgu serisinde 15’i, diğer tür yayınlarda 10’u aşmamalıdır. Kaynak yazım örnekleri: Dergi makalesi • Mandıroğlu S, Cevik C, Aylı M. Acupuncture for neuropathic pain due to bortezomib in a patient with multiple myeloma. Acupunct Med 2014, 32(2), 194-196. Kitap • Deadman P, Al-Khafaji M, Baker K. A manual of acupuncture. JCM Publications, 1998. Kitap bölümü • Jane JA, Persing JA. Neurosurgical treatment of craniosynostosis. In: Cohen MM, Kim D (eds). Craniosynostosis: Diagnosis and management. 2 nd edition. New York: Raven Press;1986, 249-95. Klinik ve deneysel çalışmaların başlıkları şu şekilde olmalıdır: Elektronik Ortam Kaynağı * Giriş, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Tartışma • Olgu sunumu/olgu serisi için başlıklar şu şekilde olmalıdır: • Giriş, Olgu(lar), Tartışma. e) Kaynaklar, metinde yer alma sırasına göre numaralandırılmalıdır. Kaynak, metinde cümle içinde ya da sonunda, noktalama işaretinden önce, parantez içinde Arabik rakamlarla, aralarında virgül ya da çizgi ile belirtilmelidir. Örnek: (1, 2) ya da (1, 2-4) şeklinde… 13-Dergide yayımlanması istenilen tüm yazıların, Tablo, grafik ve resim altyazılarında kaynaklar da, parantez içinde Arabik rakamlarla numaralandırılır. Kaynakların doğruluğu yazarların sorumluluğunda- görüşüdür, Editör ya da Yayın Kurulu’nun görüşü • World Health Organization. A Proposed Standard International Acupuncture Nomenclature: Report of a WHO Scientific Group. http://apps.who. int/medicinedocs/en/d/Jh2947e/ (erişim tarihi 25.04.2014) e-posta yoluyla info@ankaraakupunkturdernegi. org adresine gönderilmesi gerekmektedir. 12- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi’nde yayınlanan tüm yazılardaki içerik, yazar(lar)ın kişisel değildir. Editör ya da Yayın Kurulu bu yazılar için herhangi bir sorumluluk kabul etmez. v Yayın Hakları Devir Formu YAYIN HAKLARI DEVİR FORMU Sayın Editör, Aşağıda başlığı ve yazar(lar)ı belirtilen ve yayınlanması dileğiyle gönderdiğimiz yazımızın, yayına kabul edildiği takdirde her tür yayın haklarını ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERGİSİ’ne devrettiğim(iz)i beyan ederiz. Yayın hakları kapsamında, yazının her türlü formunun basımı, çoğaltılması, dağıtılması ile mikrofilm ya da elektronik ortamda yayını (online) veya benzer reprodüksiyonlar bulunmaktadır. Yazı, Dergi yayın kurallarına ve etik kurallara uygun olarak hazırlanmıştır. İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalarda hastaların ya da vasilerinin izni alınmıştır. Bilimsel toplantılarda bildiri özeti olarak sunumu hariç olmak üzere, tam metin olarak daha önce başka herhangi bir yerde Türkçe ya da yabancı bir dilde yayınlanmamıştır ya da yayın için değerlendirme aşamasında değildir. Yazının tüm bilimsel ve etik sorumluluğu tarafım(ız) a aittir. Yazı içeriğindeki tüm bilgiler, tüm yazarlar tarafından onaylanmış durumdadır. Yazı içeriğindeki bilgilerin tümü doğru ve gerçektir, ortaya çıkabilecek yanlışlık ve eksikliklerin sorumluluğu tarafım(ız)a aittir. Yazının başlığı:…………………………………………………………………………………………........……… …………………………………………………………………………………………………………...…………… Yazar adı, soyadı İletişimden sorumlu yazar Ad, soyad: Yazışma adresi: Tel: e-posta: vi İmza Tarih Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 İÇİNDEKİLER İnmeli Bir Olguda Gelişen Nöropatik Ağrının Akupunktur Tedavisine Dramatik Yanıtı: Olgu Sunumu Sibel MANDIROĞLU, Hülya ŞİRZAİ, Fatma YUMUŞ, Canan ÇULHA.............................................................. 1 İrritabl Barsak Sendromunun Akupunktur İle Tedavisi: Olgu Sunumu Betül BATTALOĞLU İNANÇ.......................................................................................................................... 5 The Evaluation of The Reviews on Acupuncture In The Literature (Cochrane Database) Hülya UZKESER, Fatih AKÇAY..................................................................................................................... 9 Yaşlı Sağlığında Kaplıcanın Önemi Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ..................................................................................................... 14 İskeminin Akupunkturla Kontrol Altına Alınması Cemal ÇEVİK............................................................................................................................................ 21 Çin’de Akupunktur Noktası Özgüllüğünün Araştırılmasıyla İlgili Derleme: Mevcut Durum ve Beklentiler Çeviren: Didem AKÇALI............................................................................................................................ 28 Akupunktur Hizmetinin SGK Tarafından Ödenmesinde Güncel Durum Ahmet DÖKER.......................................................................................................................................... 45 Tibet’in Zen Kaseleri Ayfer KUZULUGİL...................................................................................................................................... 48 İstanbul’dan Bir ICMART Geçti: XVI. ICMART Dünya Medikal Akupunktur Kongresi İzlenimleri Saliha KARATAY........................................................................................................................................ 50 Belkemiğindeki Geyşa Noktası H. Volkan ACAR........................................................................................................................................ 55 Güncel Haber............................................................................................................................................ 57 vii Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 1-4 İNMELİ BİR OLGUDA GELİŞEN NÖROPATİK AĞRININ AKUPUNKTUR TEDAVİSİNE DRAMATİK YANITI: OLGU SUNUMU DRAMATIC RESPONSE OF NEUROPHATIC PAIN TO ACUPUNCTURE TREATMENT IN A STROKE PATIENT: CASE REPORT Uzm. Dr. Sibel MANDIROĞLU, Uzm. Dr. Hülya ŞİRZAİ, Dr. Fatma YUMUŞ, Doç. Dr. Canan ÇULHA Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, ANKARA Özet Giriş: İnmeli hastalarda kranialde ve vücutta sık görülen nöropatik ağrı uyku problemlerine neden olmakta, rehabilitasyon programına katılımı engellemekte ve yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir. Temporooksipital bölgede nöropatik ağrısı olan ve akupunktur tedavisine dramatik yanıt veren inme geçirmiş bir olgumuzu sunmayı amaçladık. Olgu: 65 yaşında bayan hasta tromboembolik serebrovasküler hastalığa bağlı sol hemipleji tanısı ile kliniğimize kabul edildi. Olgumuzun sağ temporooksipital bölgede yanıcı tarzda ağrısı mevcuttu. Ağrı nedeni ile geceleri uyku kalitesi bozulmuştu. Servikal direk grafilerinde hafif düzeyde dejeneratif değişiklikler mevcuttu. Servikal her yöne eklem hareket açıklığı normaldi, servikal traksiyon ve kompresyon testleri negatifti. Olgumuzun mevcut yakınması nöropatik ağrı ile uyumluydu. Ağrısı VAS (Visual Analague Scale 1-10 mm) ile 8/10, LANSS (Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs Pain Scale) ağrı skalasına göre ise 13/24 olarak değerlendirildi. Mevcut protokol, önceki deneyimlerimiz ve olgumuzun Geleneksel Çin Tıbbı ilkelerine göre değerlendirilmesi sonucunda, sağda GB 20, GB 21, LI 4, ST 36, SP 6, SP 9, LR 3, solda LI 4 ve LR 3 vücut akupunktur noktalarına tedavi başlandı. Her seansta 20 dakika olmak üzere haftada 2 kez toplam 10 seans akupunktur uygulandı. İkinci seans sonrasında ağrı tamamen geçti (VAS:0, LANSS:0). Uyku düzeni normale döndü. Akupunktur tedavisi esnasında herhangi bir yan etkiye rastlanmadı. Tartışma: Akupunktur, inmeli olgularda görülen nöropatik ağrı üzerine etkili ve güvenli bir tamamlayıcı tıp metodudur. İleri yaşta, komorbid hastalıkları mevcut olan ve çoklu medikal tedavinin riskli olduğu olgularda tedavi seçenekleri arasında bulundurulmalıdır. Anahtar sözcükler: Akupunktur, inme, nöropatik ağrı Abstract Introduction: Neuropathic pain, which can be seen in the cranium and the body of stroke patients, causes sleep disorder, prevents participation in rehabilitation programs and negatively affects quality of life. Here we aim to present a stroke case with temporooccipital pain which dramatically responded to acupuncture treatment. İletişim Bilgileri: Dr. Sibel MANDIROĞLU, Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, ANKARA Tel: 0 312 310 32 30 - 1345 GSM: 0 532 763 71 55 sblmandir@hotmail.com 1 Sibel MANDIROĞLU, Hülya ŞİRZAİ, Fatma YUMUŞ, Canan ÇULHA Case: 65 years old woman diagnosed with left hemiplegia due to serebrovascular disease was admitted to our clinic. She had right temporoocipital burning pain. Due to pain at night her quality of sleep was disturbed. There were mild degenerative changes in cervical x-ray. Cervical range of motion was normal in every direction and cervical traction and compression tests were negative. Her complaint was consistent with neuropathic pain. When evaluated according to VAS (0-10), pain was 8/10 and 13/24 when evaluated according to LANSS. Treatment was administered to GB 20, GB 21, LI 4, ST 36, SP 6, SP 9, LR 3 points on the rightside and LI 4 and LR 3 points on the leftside in accordance with current protocol, our former experience and evaluation of the case according to traditional Chinese medicine principles. Acupunture treatment was administered 10 sessions, two times a week, each time lasting 20 minutes. After the second session, her pain was totally disappeared and her sleep pattern was back to normal. There was no sign of side effect during the treatment. Discussion: Acupuncture is an effective and safe complementary medical method for neuropathic pain in stroke cases. It should be included among the treatment alternatives for older cases with comorbid diseases and where multiple medical treatment is risky. Key words: Acupuncture, stroke, neuropathic pain Giriş Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamasına göre inme; vasküler nedenler dışında görünür bir neden olmaksızın, fokal serebral fonksiyon kaybına ait belirti ve bulguların hızla yerleşmesi ile karakterize bir klinik sendromdur (1). İnmeli olgularda santral ağrı serebral vasküler lezyonlara bağlı olarak gelişmektedir (2). Bu olgularda ağrı tedavisinde çoğu kez medikal tedavi yetersiz kalmaktadır. Burada temporooksipital bölgede nöropatik ağrısı olan ve akupunktur tedavisine dramatik yanıt veren inme geçirmiş bir olgumuzu sunmayı amaçladık. Olgu 65 yaşında bayan hasta tromboembolik serebrovasküler hastalığa bağlı sol hemipleji tanısıyla kliniğimize rehabilitasyon tedavisi için kabul edildi. Olgumuzun sağ temporooksipital bölgeden boyuna yayılan yanıcı tarzda ağrı şikayeti mevcuttu. Ağrı nedeni ile geceleri uyku düzeni ve kalitesinin bozulduğunu ifade ediyordu. Ayrıca klinisyen gözlemiyle rehabilitasyon programına katılımını da olumsuz etkilemekteydi. Lokomotor sistem muayenesinde servikal diskopati lehine yapılan kompresyon ve traksiyon testleri negatifti. Servikal direk radyografide minimal de2 jeneratif değişiklikler mevcuttu. Ağrısı VAS (0-10)’a göre 8, LANSS (Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs Pain Scale)’a göre ise 13/24 olarak değerlendirildi (3). Olgumuza medikal ve fizik tedavi uygulandı. Ancak ağrı durumunda düzelme olmaması nedeni ile akupunktur tedavisi açısından değerlendirildi. Daha önceki deneyimlerimiz ve geleneksel Çin tıbbı prensiplerine uygun olarak tedavi protokolü belirlendi. Tek kullanımlık steril akupunktur iğneleri (0,25x25 mm, Shangai Kangnian Medical Device Co, China) kullanıldı. İğneleme hastamız künt bir ağrı ya da akupunktur hissi (de qi) hissedinceye kadar 10-20 mm derinliğe yerleştirildi. Sağda GB 20, GB 21, LI 4, ST 36, SP 6, SP 9, LR 3, solda LI 4, LR 3 vücut akupunktur noktalarına tedavi başlandı. Her seansta 20 dakika olmak üzere haftada 2 kez toplam 10 seans akupunktur uygulandı. İkinci seans sonrasında ağrı tamamen geçti (VAS:0/10, LANSS:0/24) (Şekil 1). Uyku düzeni normale döndü. Akupunktur tedavisi sırasında herhangi bir yan etkiye rastlanmadı. Tartışma Nöropatik ağrı periferal nosiseptörlerin uyarımı olmaksızın santral veya periferik sinir sisteminin yapısal lezyonları ve fonksiyon bozukluğuna bağlı olarak Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 14 12 10 8 VAS 6 LANSS 4 2 0 1.seans 2.seans 3.seans 4.seans 5.seans 6.seans Şekil Şekil1. Akupunktur seansna göre VAS ve LANSS skorlarndaki değişim. 1. Akupunktur seansına göre VAS ve LANSS skorlarındaki gelişmektedir (4, 5). Nöropatik ağrının bir alt grubu olan santral ağrı, santral sinir sistemi lezyonu veya disfonksiyonu sonucu ortaya çıkan ağrıdır. Santral nöropatik ağrı serebral veya spinal kord lezyonları sebebiyle oluşabilir. İnmeli olgularda görülen santral ağrının nedeni sinir sisteminin inme lezyonu sebebiyle hasara uğramasıdır. Santral ağrı medulla spinalisten serebral kortekse kadar uzanan santral sinir sisteminden kaynaklanmaktadır. Santral ağrının oluşmasında santral sinir sisteminin duyusal yollarının inhibisyonu, sempatik sistem disfonksiyonu, hipotalamik bozukluklar, nosiseptif götürücü sistemin inhibisyon bozukluğu, sekonder ileti yolları oluşması, paleospinotalamik sistemle ilgili polisinaptik yolların aktivasyonu, deafferente santral duyusal nukleusların anormal paterni, deafferente talamik yolların hiperaktivitesi rol oynayabilir (6). İnmeli olgularda santral ağrı, rehabilitasyon programına katılımı ve yaşam kalitesini ve olumsuz olarak etkilemektedir (7). Güncel tedavi seçeneklerinde trisiklik antidepresanlar, gabapentin gibi ilaçlar ilk sırayı almaktadır. Ancak genellikle hastaların ileri yaşta olması, inmeli olgularda komorbid hastalıkların mevcudiyeti ve çoklu ilaç kullanımı bu ilaçların potansiyel yan etkileri bu tür ilaçların uzun süreli kullanımını engellemektedir (8). Akupunkturun analjezik etkisi üzerine yapılan çalışmalar daha çok nosiseptif ağrı ile ilgili olmasına değişim. rağmen son yıllarda diyabete ve kemoteropatik ajanlara bağlı periferik nöropatik ağrıda da etkinliğini gösteren çalışmalar mevcuttur (9-12). Akupunkturun analjezik etkisi hayvan deneyleri ile gösterilmiştir. Kasları innerve eden sinirlerin uyarılması, spinal kord, orta beyin ve hipotalamo-hipofizer aksı uyararak endorfin ve enkefalin gibi nörotransmitterlerin salınımına neden olmaktadır (13). Akupunkturun analjezik etkisinden sorumlu diğer bir mekanizma ise inhibitör inen ağrı yollarının aktivasyonu, limbik sistem deaktivasyonu, kortikal serebral vazodilatasyon sonucu inflamatuar faktörlerin inhibe edilmesiyle oluşmaktadır. Bizim olgumuzda da akupunkturun etkisi benzer mekanizma ile endorfin salınımını arttırıp, proinflamatuar sitokinleri azaltması ile açıklanabilir. Sonuç olarak; akupunktur, inmeli olgularda görülen nöropatik ağrı üzerine etkili ve güvenli bir tamamlayıcı tıp metodudur. İleri yaşta, komorbid hastalıkları mevcut olan ve çoklu medikal tedavinin riskli olduğu olgularda tedavi seçenekleri arasında bulundurulmalıdır. Kaynaklar 1. Utku U. İnme Tanımı, Etiyolojisi, Sınıflandırma ve Risk Faktörleri. Türk Fiz Tıp Rehab Derg 2007, 53 (Özel Sayı 1), 1-3. 2. Krause T, Brunecker P, Pittl S, Taskin B, Laubisch D, Winter B, Lentza ME, Malzahn U, Villringer K, 3 Sibel MANDIROĞLU, Hülya ŞİRZAİ, Fatma YUMUŞ, Canan ÇULHA Villringer A, Jungehulsing GJ. Thalamic sensory strokes with and without pain: differences in lesion patterns in the ventral posterior thalamus. J Neurol Neurosurg Psychiatry 2012, 83(8), 776-84. 3. Yücel A, Şenocak M. Results of the Leeds assessment of neuropathic symptoms and signs pain scale in Turkey: a validation study. Pain 2004, 5(8), 427432. 4. Bebek N., Ertaş M. Nöropatik ağrı. Ağrı 2007, 19, 3. 5. Hansson P. Neuropathic pain: clinical characteristics and diagnostic workup. Eur J Pain 2002, 6 (supple A), 47-50. 6. Nicholson BD. Evaluation and treatment of central pain syndromes. Neurology 2004, 62, 30-36. 4 9. MacPherson H, Altman DG, Hammerschlag R, Li Y, Wu T, White A, Moher D; STRICTA Revision Group. Revised STandards for Reporting Interventions in Clinical Trials of Acupuncture (STRICTA): extending the CONSORT statement. Acupunct Med 2010, 28, 83-93. 10.Xu LB, Long SJ, Chen XL. Clinical observation on treatment of diabetic peripheral neuropathies by tapping collaterals with skin needles. Chin Acupunct Moxibus 2003, 23(6), 329–331. 11.Han BX, Zhou L Acupuncture and Chinese Herbal Medicine Treatment of Diabetic Peripheral Neuropathy Clinical Observation. Guangming Journal of Chinese Medicine 2009, 24(8), 1521– 1522. 7. Gonzales GR. Central pain: Diagnosis and treatment strategies. Neurology 1995, 45(Suppl 9), S11-36. 12.Zhang C, Ma YX, Yan Y. Clinical effects of acupuncture for diabetic peripheral neuropathy. J Tradit Chin Med 2010, 30(1), 13-4. 8. Chen B, Stitik TP, Foye PM, Nadler SF, DeLisa JA. Central poststroke pain syndrome: Yet another use for gabapentin? Am J Phys Med Rehabil 2002, 81, 718-20. 13. Han JS. Acupuncture: neuropeptide release produced byelectrical stimulation of different frequencies. Trends in Neurosciences 2003, 26(1), 17–22. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 5-8 İRRİTABL BARSAK SENDROMUNUN AKUPUNKTUR İLE TEDAVİSİ: OLGU SUNUMU TREATMENT OF IRRITABL BOWEL SYNDROME WITH ACUPUNCTURE: A CASE REPORT Yard. Doç. Dr. Betül BATTALOĞLU İNANÇ Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, MARDİN Özet Bu çalışma, irritabl barsak sendromunun (IBS) akupunktur ile tedavisini içermektedir. 29 yaşında, sağlık çalışanı, ishal semptomlu IBS hastası. Tanısı Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji bölümünce koyulmuş. Hasta verilen ilaçlarını kullanmış, ancak yarar görmemiş. Semptomları devam etmiştir. Hastaya, akupunktur tedavisi planlandı. Kulak ve vücut akupunkturu, hastaya 12 seans uygulandı. Tedavi bitiminden bu yana şikayetleri tekrarlamadı. Anahtar Kelimeler: İrritabl barsak sendromu, akupunktur Abstract This report describes a case of irritable bowel syndrome (IBS) as a result of acupuncture treatment. A 29 year old woman with a long history of irritabl bowel syndrome with diarrhea. Diagnosed revealed by University Hospital Gastroenterology clinic. Patient had used drugs, but had not seem benefits. Symptoms had continued. Acupuncture treatment was planned for the patient. Treated patient 12 sessions with ear and body acupunture. Complaints were not repeat for 4 years. Key Words: Irritable bowel syndrome, acupuncture. Giriş İrritabl barsak sendromu (IBS), genellikle alt abdominal lokasyonlu, kronik veya rekürren karın ağrısı ve rahatsızlık hissi, barsak fonksiyonundaki düzensizlik, rahatsızlık, abdominal distansiyon ve sık sık dışkılama ile karın distansiyonunun olduğu, fonksiyonel gastrointestinal bir hastalıktır. Kuzey Amerika’da yetişkinlerin yaklaşık %10-15’i IBS’dan muzdariptir ve yaşam kalitesinde önemli bir azalma ile birliktedir. IBS, iş ve okul devamsızlıklarının en yaygın nedenlerinden bi- ridir. Büyük sanayileşmiş ülkelerde, IBS ile ilgili doğrudan ve dolaylı harcamaların yıllık maliyet tahmini 41 milyar doları aşmaktadır. IBS’nun patofizyolojisi intestinal motilite, visseral aşırı duyarlılık, anormallikler ve visseral bilgilerin işlenmesindeki değişiklikleri içerir. Yakın zamana kadar, IBS’na yönelik olan tedaviler, belirli barsak semptomlarına (ishal, kabızlık ya da karın ağrısı) ve IBS ile ilişkili diğer semptomlara yönelikti, kesin tedavi etkinliği olmamaktaydı. Sözü edilen yeni tedaviler de, IBS’nun tedavi seçenekleri için sınırlı kalmaktadır. Bu nedenle, birçok IBS’lu has- İletişim Bilgileri: Dr. Betül BATTALOĞLU, Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Meydanbaşı-MARDİN Tel: 0482 2121395, GSM: 0505 2685539 betulbattaloglu00@gmail.com 18-22 Mayıs 2011 tarihleri arasında Fethiye’de gerçekleştirilen 10. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi’nde sunulmuştur 5 Betül BATTALOĞLU İNANÇ tanın akupunktur gibi tamamlayıcı ve alternatif tıp (TAT) yöntemleri denemesi şaşırtıcı değildir (1). Olgu 29 yaşında, evli, sağlık çalışanı (Hemşire). Karın ağrısı, ishal ve artan barsak hareketleri sebebiyle Üniversite Hastanesi’ne başvurdu. Araştırmaların sonunda hastaya gastroenteroloji bölümünde tanısı konuldu. Antispazmodiklerle gastrointestinal motilitenin normalleşmesine çalışıldı, selektif serotonin geri alım inhibitörü ve bir opioid reseptör agonisti loperamit ile hastanın tedavisi planlandı. Hasta iki yıl boyunca tedavi gördü, ama semptomlarında bir değişme olmadı. Ani dışkılama ihtiyacı gerekliliği de, hastanın sosyal hayatını etkilemeye başladı. Kendisine olan güveni azaldı. Hastaya, bu aşamada, akupunktur tedavisi planlandı. Kulak dedeksiyonu, noktaları tespit etmek için yapıldı. Anti-depresyon noktası, antiagresyon noktası, ana omega hattı noktaları, şüphe noktası ve barsak noktası, hastanın dominant sağ kulağı üzerinde işaretlendi. Ve LI 11, ST 36, ST 25, LR 3, LI 4 tedavi süresince kullanılan vücut noktaları oldu. Tüm tedavi süresince, kulak dedekte edilerek ve sadece sinyal veren noktalar iğnelenerek yapıldı. Hastanın şikayetleri seanslar süresince geriledi. Ve hasta, hastalığının tedavi olabiliceğine inanmaya başladı. 12 seans sonunda hastanın tüm semptomları yok olarak, akupunktur tedavisi sonlandırıldı. Hastanın bu güne kadar (4 yıl) şikayetleri tekrarlamadı. Tartışma IBS’nun patogenezi bilinmemekle birlikte, beslenme, gen mutasyonları, psikososyal faktörler ve immün süreçlerin çok faktörlü bir tutulumu varsayılmaktadır. IBS’nun patofizyolojisi ile ilişkili bir teori ise, merkezi sinir sistemi (MSS) ile barsak arasındaki nörotransmisyon girişimini içermektedir. Bir dizi MSS yapısının, enterik sinir sistemi olarak adlandırılan, serotonerjik ve kolinerjik sinirlerle barsak bağlantısı mevcuttur (2). Wu ve ark. bir hayvan modelinde, iç organ hiperaljezisinin iyileştirilmesinde, akupunkturun etkisini değerlendirdiler. Ve elektroakupunktur (EA) ile, beyin-barsak ekseninde, merkezi (santral) serotonerjik aktivitelerin (down regülasyon) aşağı düzenlenmesi yoluyla visseral hiperaljezi zayıflatıldı (3). Chu ve ark. akupunkturun IBS’daki ağrı düzenlemesini açıklaya6 bilecek teoriyi destekleyecek iki yol açıklamaktadırlar; 1) İnsulada serotonin yolunun modülasyonu 2) Yüksek kortikal merkezin, talamusun pulvinar ve medial çekirdek yolu aracılığıyla duygu ve sevgi modülasyonu (4). Çeşitli çalışmalar, akupunktur stimülasyonunun, otonomik boyutunu, hipotalamus, medulla oblongata, ventrolateral periakuaduktal gri ve dorsomedial prefrontal cortex alanlarının katıldığı, bir mezensefalik ve beyin ağı tarafınca oluşturulduğunu göstermiştir. Tüm bu alanlar, otonomik regülasyonu gerektirmektedir (5). Zusanli (ST 36) noktasının stimülasyonu ile, dorsal sütun medial lemniscus yolunun modülasyonu, kısmen de visseral fonksiyonların regülasyonu olmaktadır, bu akupunktur etkisidir. Bu mekanizma, dorsal sütun yolu aktivasyonunun bilinen temel yoludur (6). ST 36 ve LR 3 noktalarının akupunktur ile uyarılması, P maddesi, vazoaktif intestinal peptid ve somatostatin düzeylerinin, down regülasyon yolu ile, ishalin ön planda olduğu IBS (IBS-D)’lu ratlarda, IBS-D semptomlarının rahatlatmasına katkıda bulunmaktadır (7). IBS’nun tedavisi için, yaygın olarak kullanılan ST 25 ve ST 37 noktalarının uyarımı ile, kolon dokusundaki 5-hidroksitriptamin (5-HT) konsantrasyonları, 5-HT3 reseptörü (5-HT3R) ve 5-HT4 reseptörü (5-T4R) kantitatif olarak, enzimbağlantılı (enzyme-linked) immunosorbent yöntem ile analiz edilmiştir. Ancak 5-HT3R konsantrasyonu üzerinde bir etki göstermemiştir (8). Bir başka çalışmada, ST 25’in EA ile uyarımı abdomende gastrik motiliteyi etkin biçimde azaltıyor iken, LI 11 ve ST 37’nin üst ve alt ekstremitelerde EA ile uyarımı, mide hareketi üzerinde uyarıcı bir etkiye neden olmaktadır; çiftler halinde uygulandığında ST25 ve ST37, mide hareket kabiliyeti üzerinde supresyon gösterirken, LI 11 ve ST 37 gastrik aktiviteyi teşvik etmektedir, bu durum farklı akupunktur noktalarının stimülasyon etkisinin özgüllüğünü düşündürür (9). Biz de çalışmamızda, akupunktur noktalarının stimülasyonunun, lokal ve sistemik sinir ve cilt, kas, bağ dokuları, beyin ve iç organlardaki nöroaktif bileşenlerinin uyarılarak düzenlendiğini ve tedaviye yardımcı olduğunu düşündük. Diğer yandan, kronik hastalıklar, hemen hemen her zaman depresyon ile beraber görülmektedir. Birkaç randomize kontrollü çalışmalarda, psikojenik bozuklukların akupunktur tedavisi için olumlu sonuçlar gözlenmiştir, ancak çalışmaların kalitesi nispeten zayıf ve örnek boyutları yetersiz bulunmuştur. Ancak, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 titiz deneysel tasarım ve yeterli örnek boyutlarını kullanarak daha fazla klinik çalışmanın gerekliliği görülmektedir (10). Ancak, çalışmamızda biz duygusal durumunu iyileştirmek için akupunkturun etkili olduğunu düşündük. Çünkü, IBS ve bu tür kronik hastalıklar, depresyon, anksiyete ve şüpheyi hastalıkla beraber getirmektedir. Psikolojik sıkıntı, IBS hastalarında sık görülen bir belirti ve aynı zamanda IBS belirtilerini artıran da bir faktördür. Ve biz bu semptomun, hastanın tedavi edilmesiyle birlikte, gerilediğini görerek, hastalıklardaki psikolojik semptomların akupunkturla tedavi edilebileceğini düşündük. IBS’nun, nedensel faktörleri arasında, bağırsak hareketliliği ve bağırsak düz kasının fonksiyonel bozukluğu, viseral parestezi, beyin - bağırsak eksenindeki değişiklikler, psikolojik faktörler, gastrointestinal hormonlar ve bağırsak enfeksiyonu bulunmaktadır (11). IBS için geçerli farmakolojik tedavi yaklaşımları, sadece semptom azalmasına dayalı olduğundan, birçok hasta yeterli tedavi olamamakta ve yaşam kalitelerinde memnuniyetsizlikler olmaktadır. Buna ek olarak, birçok farmakolojik tedavi yaklaşımları da, küçük bir hasta grubunda, minimal yan etkiler ile ilişkili olarak, tedavi oluşturmaktadır (12). Bu hastalık hayatı tehdit edici değildir, sağlıkla ilgili hayat kalitesinin düşük algılanmasına, fiziksel sınırlılıklara hem ağrı, hem de genel sağlık algısında sınırlamalara neden olmaktadır (11). Doktorların ve sağlık personelinin hastalarını en iyi şekilde desteklemek için tamamlayıcı tıp eğitimi ya da bilgilerini almaları gerekmektedir. Bitkisel tedaviler, probiyotikler, diyet değişiklikleri, akupunktur, yoga, hipnoterapi, bilişsel ve davranışsal tedaviler gibi, TAT tedavileri, kronik IBS koşullarında bir dizi yüksek plasebo tepkisi ile faydalı gözükmektedirler (12). İnsan kıymetlidir. Doktorlar, hastaların zihinsel sıkıntı ve hastalık gelişim süreçlerini anlamaya çalışmalıdırlar. Yani, doktorlar ellerindeki tüm bilgi ve becerileriyle hastalıkla mücadele etmelidirler. Hastalarına, potansiyel tedavi seçeneklerini, sonuçları ve iyileşme süreçlerini gerçekçi hedeflerle, sevecen ve destekleyici bir ortam sağlayarak açıklamalıdırlar. Bu hastalar için, umutsuzluğun üstesinden gelmek önemlidir. Daha fazla çalışmalarla, IBS için akupunkturun tedavi edici etkisinin net ortaya konması gerekebilir. Ancak, önemli olan sadece ilaç, sadece alternatif tedavi yöntemleri değil, hastanın mutluluğu, hastalığının tedavisi için kombine yöntemlerin etkili kullanımı daha akılcı gözükmektedir. Kaynaklar 1. Lembo AJ, Conboy L, Kelley JM, et al. A treatment trial of acupuncture in IBS patients. Am J Gastroenterol 2009; 104(6): 1489–97. 2. Yoon LS, Grundmann O, Koepp L, et al. Management of irritable bowel syndrome (IBS) in adults: Conventional and complementary/alternative approaches. Alternative Medicine Review 2011; 16(2): 134-51. 3. Wu CYJ, Ziea TCE, Lao L, et al. Effect of electroacupuncture on visceral hyperalgesia, serotonin and fos expression in an animal model of irritable bowel syndrome. J Neurogastroenterol Motil 2010; 16(3): 306-14. 4. Chu CWC, Wu CYJ, Yew TWD, et al. Does acupuncture therapy alter activation of neural pathway for pain perception in irritable bowel syndrome? A comparative study of true and sham acupuncture using functional magnetic resonance imaging. J Neurogastroenterol Motil 2012; 18(3): 305-16. 5. Li QQ, Shi GX, Xu Q, et al. Acupuncture effect and central autonomic regulation. Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine 2013; 267959: 1-6. 6. Zhang ZJ, Wang XM, McAlonan GM. Neural acupuncture unit: A new concept for interpreting effects and mechanisms of acupuncture. EvidenceBased Complementary and Alternative Medicine 2012; 429412: 1-23. 7. Liu MR, Xiao RF, Peng ZP, et al. Effect of acupuncture at “Zusanli” (ST 36) and “Taichong” (LR 3) on gastrointestinal hormone levels in rats with diarrhea type irritable bowel syndrome. Zhen Ci Yan Jiu 2012; 37(5): 363-8. 8. Liu HR, Wang XM, Zhoe EH, et al. Acupuncture at both ST25 and ST37 improves the pain threshold of chronic visceral hypersensitivity rats. Neurochem Res 2009; 34(11): 1914-8. 7 Betül BATTALOĞLU İNANÇ 9. Yu Z, Xia YB, Lu MX, et al. Influence of electroacupuncture stimulation of “tianshu” (ST 25), “quchi” (LI 11) and “shangjuxu” (ST 37) and their pairs on gastric motility in the rat. Zhen Ci Yan Jiu 2013; 38(1): 40-7. 10.Kawakita K, Okada K. Acupuncture therapy: mechanism of action, efficacy, and safety: a potential intervention for psychogenic disorders? BioPsychoSocial Medicine 2014; 8: 4. 11.Chao GQ, Zhang S. Effectiveness of acupuncture to treat irritable bowel syndrome: A meta-analysis. World J Gastroenterol 2014; 20(7): 1871-77. 12.Grundman O, Yoon SL. Complementary and alternative medicines in irritable bowel syndrome: An integrative view. World J Gastroenterol 2014; 20(2): 346-62. 8 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 9-13 THE EVALUATION OF THE REVIEWS ON ACUPUNCTURE IN THE LITERATURE (COCHRANE DATABASE)* Assist. Prof. Dr. Hülya UZKESER1, Prof. Dr. Fatih AKÇAY2 Department of Physical Medicine and Rehabilitation, Medical Faculty, Ataturk University, Erzurum-TURKEY Director, Research and Practice Center for Acupuncture and Complementary Therapy Modalities, Ataturk University, Erzurum-TURKEY 1 2 ABSTRACT We aimed to evaluate the published review articles related to acupuncture up to now. There were 12343 recorded topics about acupuncture by the date of April 2014. Especially within the last 10 years, there was a fast increment in the number of publications leading to several fold increases. When we refined publications as title, we could find 7904 publications. These publications and citations were increased especially from 2000s. In this paper, we have focused particularly on the reviews. There were a total of 512 reviews. When we searched the source titles of the reviews, we found 50 reviews in Cochrane database on acupuncture of these 31 reviews were reported from China. Others were from England (n=12), Australia (n=10), USA (n=10) and Canada (n=5). All were classified in the field of general internal medicine and were in English. Ten reviews were from Sichuan University, 10 from University of Hong Kong and 5 from University of Maryland. Authors could not reach confident conclusions about the efficacy and safety of acupuncture in the most of the reviews in Cochrane database. They concluded that more high-quality researches are needed. Anyway, it has been observed that the number of reviews increases in the recent years on acupuncture. Key words: Acupuncture, Review, Cochrane database Acupuncture has about 5000 years of history with a very wide range of indications. The number of articles on acupuncture increases markedly especially in the last ten years, and recently such papers find places in the western journals with good impact factors in addition to journals of complementary and alternative medicine (CAM). Although the five-thousand-year history, in 1800s the acupuncture has been recognized in western countries and was appeared in western literature source (1). Acupuncture has been replaced in modern scientific medicine practices by the World Health Organization in 1976 (2). In the recent years, the popularity of CAM increases markedly in the USA and Europe. For example, there are over 300.000 CAM providers (more than half are nonmedical professionals). This suggests up to 65 CAM (35 nonmedical and 30 medical persons) per 100.000 inhabitants compared to the European Union figures for general practitioners (95 per 100.000 inhabitants). On the other hand, acupuncture (nearly 100.000) is the most provided method for both physicians (80.000) and nonmedical practitioners (~20.000). In USA, National Institute of Health established Corresponding author: Dr. Hülya UZKESER, Ataturk University, Faculty of Medicine, Department of Physical Medicine and Rehabilitation, 25240 Erzurum, Turkey Tel: +90 505 889 39 32 drhulyauzkeser@gmail.com * Presented in XVI. World Congress on Medical Acupuncture (ICMART) 06-08-June, ISTANBUL, TURKEY 9 Hülya UZKESER, Fatih AKÇAY the office of alternative medicine in 1992 with the initial budget of about $ 2 million then in 1998, national Center for Complementary and Alternative Medicine (NCCAM) war opened with its budget being increased to approximately $ 20 million and the budget increased over $ 100 million by 2002. Meanwhile, some universities established some master and doctorate programs on CAM including acupuncture. CAM has a considerable economic and social impact accounting for up to 1% of service, sales and percentage of gross domestic products in the Europe. In Turkey, Gazi University opened regular acupuncture courses with scientific content and curriculum by the approval of Ministry of Health in 2002. Such developments naturally led to increased numbers of publications related to acupuncture by 2000s (3). When we analyzed publications on acupuncture, previously we could see generally side effects and negative results in the western medical literature. A lot of acupuncture research projects and acupuncture publications occurred in the literature with the interest of university centers in the recent years. Especially, increasing in the allocated budget to the CAM by the National Institute of Health may also have considerable impacts in the number of publications (4). METHOD We aimed to evaluate the published review articles related to acupuncture up to now. Publications were investigated using “Web of Science” internet search engine with the keyword “acupuncture”. There were 12.343 recorded topics about acupuncture by the date of April 2014. LITERATURE When we refined publications as title, we could find 7.904 publications. These publications and citations were increased especially from 2000s. Most of the publications were in the article format. Others were letter, meeting abstract, review, editorial material and book report, respectively. There were a total of 512 reviews; the highest number (n= 139) was from the USA. The significant 10 number of the reviews was in the field of integrative complementary medicine; neurology, internal medicine and anesthesiology were the following ones. Reviews about obstetrics, pharmacology, oncology, psychiatry, orthopedics and rheumatology were in low numbers (Figure-1). Ninety-four percent of reviews were written in English, followed by German and Russian. Edzard Ernst is the author having the highest number of reviews (n= 43) in the literature among the authors. Figure. 1 COCHRANE DATABASE When we search the source titles of the reviews, we could find 50 reviews in Cochrane database about acupuncture by the date of April 2014. Thirty-one reviews were reported from China. Others were from England (n=12), Australia (n=10), USA (n=10) and Canada (n=5), respectively. All were classified in the field of general internal medicine and were in English. In Cochrane database, 10 reviews were from Sichuan University and 10 reviews were from University of Hong Kong and 5 from University of Maryland (Table-1). Cheuk and Wong have the most number of reviews in Cochrane database that each of them has 8 reviews (5-8). FEW EXAMPLES FROM COCHRANE DATABASE The first review “Acupuncture and dry-needling for low back pain’’ was published in 2005 in the Cochrane database and has been cited 116 times up to now. Also this review was the most cited article Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Table-1: Organizations Of The Cohrane Reviews Organization n SICHUAN UNIVERSITY 10 UNIVERSITY OF HONG KONG 10 BEIJING UNIVERSITY OF CHINESE MEDICINE 5 UNIVERSITY OF MARYLAND BALTIMORE 5 UNIVERSITY OF WESTERN SYDNEY 5 UNIVERSITY SYSTEM OF MARYLAND 5 UNIVERSITY OF PLYMOUTH 4 CHINESE ACADEMY OF MEDICAL SCIENCES 3 TECHNICAL UNIVERSITY OF MUNICH 3 in the Cochrane database on these subjects (9). In this review, thirty-five randomized controlled trials were examined. Authors updated the searches from 1996 to February 2003. They could not comment the confident conclusions, because of small sample sizes and low methodological quality of the studies. There were only three trials for acute low-back pain. Besides this, it was stated that there was pain relief and functional improvement in acupuncture for chronic low-back pain when compared to no treatment or sham therapy. These effects were only observed immediately after the end of the sessions and at short-term follow-ups. Anyway, it can be stated that acupuncture is useful when adding to other conventional therapies, than the conventional therapies alone. “Acupuncture for acute stroke’’ and “Acupuncture for migraine prophylaxis” were also among the high cited reviews. Both of them have been cited 65 times (10,11). Fourteen trials involving 1208 patients were included in the review of acupuncture for acute stroke (10). Compared with sham acupuncture or open control acupuncture was shown to have a borderline effect in decreasing death rates from stroke. Also the global neurogical deficit score changed significantly, favoring acupuncture, concluding that acupuncture is safe but without clear evidence of benefit. The low number of cases is probably an important limitation in demonstrating the benefits of acupuncture. The study of “Acupuncture for migraine prophylaxis’’ conducted with 4419 participants (11). In fourteen trials, true acupuncture was compared with sham acupuncture and pooled analyses revealed no significant superiority of true acupuncture, although the finding of single trials revealed quite different results. In four trials, acupuncture compared with prophylactic drug treatment. In two trials, acupuncture compared with relaxation and no significant interpretation was caught. In other 12 trials, acupuncture had an additional benefit to the migrane attacks and as an overall conclusion most of these studies reviewed that acupuncture is at least as effective as sometimes more effective than prophylactic drug treatment and it has also fewer side effects. In the light of these findings, it can be said that acupuncture is effective and can be safely applied in individuals willing to undergo this modality. In another study conducted on the subject of nausea and vomiting. The study of Stimulation of the wrist acupuncture point P6 for preventing postoperative nausea and vomiting were cited 47 times up to now (12). The authors evaluated 40 trials including 4858 participants. When compared with sham acupuncture, true acupuncture on P6 significantly lowered nausea (RR 0.71, 95% CI 0.61 to 0.83); vomiting (RR 0.70, 95% CI 0.59 to 0.83), and the need for rescue antiemetics (RR 0.69, 95% CI 0.57 to 0.83). No significant difference was detected between childhood and adulthood groups and 11 Hülya UZKESER, Fatih AKÇAY between invasive and noninvasive acupuncture application in terms of effectiveness (12). Smoking cessation was the other popular issue in acupuncture. Acupuncture and related interventions for smoking cessation were cited 42 times (13). Thirty-eight studies were included in this review. In this review, it was stated that acupuncture was not more effective than sham acupuncture for short and long-term follow-ups. Also, it was reported that there was no evidence that acupuncture is superior to psychological interventions in the short- or longterm. However, limited superiority was found in acupressure when compared to sham acupressure for short-term results. This effectiveness could not be observed in long term. In fourteen trials, it was stated that continuous auricular stimulation has short-term benefit compared to sham stimulation. In this study, the numbers of publications investigating the subject of laser stimulation were 6 trials for short-term and 2 trials for long-term, follow-ups. It was shown that electrostimulation was not superior to sham electrostimulation (13). Reviews were not about only these issues. There were wide varieties of titles such as shoulder pain, osteoarthritis, tinnitus, asthma and sleep disorders (14,15). Reviews in Cochrane database were cited 800 times in total (figure- 2). The citation of the reviews was correlated with the number of publications. While the numbers of citations in 2007 were 30, that number was increased to 170 in 2012. subsequent years (Figure-3). The reviews related to acupuncture increased markedly especially in the last ten years, and recently such papers find places in the western journals with good impact factors in addition to journals of CAM. However, a quality difference between articles was fairly significant. We observed that the standardization in acupuncture research was needed. Figure. 3 CONCLUSION Authors could not reach confident conclusions about the efficacy and safety of acupuncture in most of the reviews in Cochrane database. We concluded that more high-quality researches are needed to reach clear results in the future. REFERENCES 1- Aktürk Z, Akcay F. Acupuncture in Scientific Studies: The Review of Literature between1970-2010. Turkiye Klinikleri J PM&R-Special Topics 2010; 3(1):29-34 2- Bonnerman RH. [The WHO view point on acupuncture]. Rev Med Interna Nerol Psihiatr Neurochir Dermatovnerol Neurol Psihiatr Neurochir 1982; 27(2):103-8. 3-http://www.cambrella.eu/home.php Figure. 2 When we were looking at the distribution by the year, the mean numbers of reviews were about five until 2011; this number was increased to ten in 2011. Descending and ascending course was continued in 12 4- Berman BM, Hartnoll S, Bausell B. CAM evaluation comes in to the mainstream: NIH specialized Centers of research and the University of Maryland Center for Alternative Medicine Research in Arthritis. Complement Ther Med2000; 8(2):11922. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 5- Wong V, Cheuk DK, Lee S, Chu V. Acupuncture for acute management and rehabilitation of traumatic brain injury. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Mar 28; 3:CD007700 11-Linde K, Allais G, Brinkhaus B, Manheimer E, Vickers A, White AR. Acupuncture for migraine prophylaxis. Cochrane Database Syst Rev. 2009 Jan 21;(1):CD001218. 6- Wong V, Cheuk DK, Chu V. Acupuncture for hypoxic ischemic encephalopathy in neonates. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Jan 31; 1:CD007968. 12- Lee A, Fan LT. Stimulation of the wrist acupuncture point P6 for preventing postoperative nausea and vomiting. Cochrane Database Syst Rev. 2009 Apr 15;(2):CD003281. 7- Cheuk DK, Yeung WF, Chung KF, Wong V. Acupuncture for insomnia. Cochrane Database Syst Rev. 2012 Sep 12; 9:CD005472 8- Cheuk DK, Wong V. Acupuncture for epilepsy. Cochrane Database Syst Rev. 2008 Oct 8;(4):CD005062. 9- Furlan AD, van Tulder M, Cherkin D, Tsukayama H, Lao L, Koes B, Berman B. Acupuncture and dryneedling for low back pain. Spine (Phila Pa 1976). 2005 Apr 15; 30(8):944-63 10- Zhang SH, Liu M, Asplund K, Li L. Acupuncture for acute stroke. Cochrane Database Syst Rev. 2005 Apr 18 ;(2):CD003317 13- White AR, Rampes H, Liu JP, Stead LF, Campbell J. Acupuncture and related interventions for smoking cessation. Cochrane Database Syst Rev. 2011 Jan 19;(1):CD000009. 14- Green S, Buchbinder R, Hetrick S. Acupuncture for shoulder pain. Cochrane Database Syst Rev. 2005 Apr 18;(2):CD005319. 15-Manheimer E, Cheng K, Linde K, Lao L, Yoo J, Wieland S, van der Windt DA, Berman BM, Bouter LM. Acupuncture for peripheral joint osteoarthritis. Cochrane Database Syst Rev. 2010 Jan 20;(1):CD001977. 13 Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 14-20 YAŞLI SAĞLIĞINDA KAPLICANIN ÖNEMİ THE IMPORTANCE OF THERMAL WATERS IN THE CARE OF THE ELDERLY Prof. Dr. Ramazan GÖKBUNAR1, Doç. Dr. Turan GÜNDÜZ2 1 Celal Bayar Üniversitesi, İİBF, Uncubozköy Yerleşkesi-MANİSA 2 Celal Bayar Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri MYO, Uncubozköy Yerleşkesi-MANİSA ÖZET Sağlıklı olma durumu, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan kendine yetebilme ve bağımsız hayat sürmeyi ifade ederken; yaşlılık ise fizyolojik bir süreç olup bireylerin fiziksel ve ruhsal yeterliliklerini geri dönüşümsüz olarak yitirmeleri olarak tanımlanabilir. Dünya nüfusunun hızla yaşlanması, yaşam sürelerinin uzaması, daha iyi yaşama ve yaşlanma arzusu için son yıllarda termal su bulunan bölgelerde, yaşlıların sürekli veya aralıklı olarak kalabileceği yaşam alanları (tatil ve bakım amaçlı) yapılmakta ve hızla da yaygınlaşmaktadır. Gerek önleyici tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında yaşlanan nüfusun, daha fazla termal kür (tedavi) ve alternatif tedavi arama gereksinimlerini ortaya çıkmaktadır. Günümüzde kentler, markalaşarak farklılıklarını pazarlama ihtiyacı duymakta, başka kentlerden sahip olduğu olanakları ayıracak kendilerini simgeleştiren sembolleri bulma uğraşı içindedirler. Kitlelerin kent adını duyduklarında ne düşündüklerinin toplamı olan kent markası imajı giderek önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, dünyada ve ülkemizde yaşlı nüfusun sağlık ihtiyaçlarının giderilmesinde sağlık turizmi çekicilikleri bakımından yüksek değerlere sahip Termal Turizm Merkezleri önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, genel olarak yaşlılık ve yaşlı sağlığında kaplıca konusu ele alınmaktadır. Anahtar Sözcükler: Sağlık Turizmi, Destinasyon, Tamamlayıcı Tıp ve Akupunktur ABSTRACT While the state of being healthy refers to sustainability of one’s self at a physical, social and spiritual level coupled with the capacity to live one’s life independently, old age state being a physiological process is the gradual loss of individuals’ physical and mental capacities. By the advent of factors such as the ageing of the world population at a rapid pace, the extension of life expectancy rate, the desire to ageand live at a better level, living areas to compliment and respond to the needs of aged population at a both care and resort level have been developed and on the rise to get popular. Both preventative care and healthy life concern shave brought about the need for the thermal water cure treatment. Urban centers feel the need to differentiate trademarks to meet the need of marketing and find themselves in the process of finding symbols to differentiate themselves from other cities trademarks. The urban trademark İletişim Bilgileri: Dr. Turan GÜNDÜZ, Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Uncubozköy Yerleşkesi C Blok, MANİSA Telefon: 0236 2371378; GSM: 0536 3398688; drtgunduz@yahoo.com Bu çalışma, 15-18 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleştirilen Marka Kent Sandıklı Sempozyumu’nda sunulan bildiriden derlenmiştir. 14 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 a combination of what people think about a certain locality gets more and more important. In such context, Thermal Waters Centre occupies an important place in the fulfilling the needs of the global and country’s need to meet the needs of elderly population. In this study, the age and general health of the elderly subjects are discussed in the spa. Keywords: Health Care Tourism, Destination, Complemantary Medicine and Acupuncture. I- GİRİŞ Sosyoekonomik gelişmeler ve hijyen şartlarındaki iyileşmeler insan ömrünün uzamasına katkıda bulunmaktadır. Bu durum, insanın sağlığını koruma ve daha sağlıklı yaşlanma isteğini ön plana çıkarmaktadır. Yaşlanma biyolojik bir süreç olup fizyolojik, biyokimyasal ve ruhsal işlevlerde azalma ve kayıplara eşlik etmektedir. Toplam nüfusun % 10’unun yaşlıların oluşturduğu toplumlar “yaşlı toplum”, % 10’dan daha fazla nüfusa sahip toplumlar da “çok yaşlı toplum” sayılmaktadır. Dünyada nüfus hızla yaşlanmakta, 2000 yılında gelişmiş ülkelerde 60 ve üzerindeki yaştaki bireyler toplam nüfusun 1/5’ini oluştururken gelecek 50 yıl içinde bu oranın toplam nüfusun 1/3’üne çıkacağı öngörülmektedir (1-3). 2030 yılında dünya nüfusunun 1,4 milyarlık bölümünün yaşlı nüfus olacağı öngörülmektedir. Dünyanın en yaşlı üç ülkesi sırayla % 24,4 ile Japonya, % 21,1 ile Almanya ve %20,8 ile İtalya’dır. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yaşlı nüfus sayısı giderek artma eğilimindedir. Ülkemizde yaşlı nüfus oranı 2013 yılında yaklaşık % 7,7 iken bu oranın 2023’de10,2 olması, 2050 yılında bugünkünün yaklaşık üç katı olacağı (% 17.32) öngörülmektedir. 10 milyonu aşan yaşlı nüfusun, 2050 yılında 14 milyona ulaşması öngörülmektedir. Bu öngörüler şimdiden “çok yaşlı toplum” olma yolunda hızla ilerlediğimizi göstermektedir. Türkiye, yaşlanma hızı bakımından en yüksek ülkelerden birisi olmasına karşılık yaşlı bakım hizmetleri bu hızın çok gerisinde kalmaktadır (1, 2, 4). 50 yaş ve üstü insanlar, sağlıkta önleyici tedavi ve zinde kalma arzusu ile sürekli artan yüksek kaliteli sağlık hizmeti olanaklarına yönelik talep oluşturmaktadırlar. Gerek tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında yaşlanan nüfusun, daha fazla termal kür gereksinimi ortaya çıkmaktadır. İklim avantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde, bu talep daha yoğun hissedilmektedir. Ayrıca, coğrafi yakınlık faktörü de göz önünde bulundurulduğunda, Ortadoğu ülkeleri için Türkiye önemli bir termal destinasyon ülkesi konumundadır (5). Çok eski zamanlardan beri termal ve mineralli sular sağlıkta tedavi veya dinlenme amaçlı kullanılmaktadır. Başlangıçta hastalarına şifa arayan insanların ve savaş yorgunu askerlerin sağlıklarına kavuşmaları amacıyla hizmet sunan kaplıcaların hedef kitlesi sürekli olarak genişlemektedir (6). Son yıllarda mineralli suların sağlık turizmi kapsamında sağlığı koruma/geliştirme, tedavi edici ve iyileştirme etkisi bilimsel yayınlarla da desteklenerek giderek yaygınlaşmaktadır. II- YAŞLI SAĞLIĞINDA KAPLICA TURİZMİ VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI Günlük yaşantının getirdiği stres ve yorgunluklardan uzak bir kaplıca ortamı; kişide fiziksel, bedensel, ruh sağlığını koruma ve iyileştirmek, ağrısız günlük yaşam, sağlıklı yaşlanma için de ideal bir ortam oluşturmaktadır. Mineralli su banyoları, inhalasyonlar (soluma) ve çamur uygulamaları, sıcak su havuzları gibi kaplıcalara özgü tedavi yöntemlerin yanı sıra egzersiz, masaj, diyet ve beslenme, oksijen tedavisi, güzellik ve bakım uygulamaları, diğer doğal ve tamamlayıcı tedavi yöntemleri kaplıcaları sağlığın korunması ve sürdürülmesinde ilgi çekici ortamları haline getirmektedir. Su ile iyileştirmede suyun sıcak, soğuk ve 15 Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ farklı şekillerde akıtılması ya da püskürtülmesi kişide dinlenme, rahatlama, ağrıda azalma gibi tedavi edici etkisini göstermektedir (7). Uygulanan tedavi kürleri, kronik rahatsızlıkları olanların tedavisinde yararlı olduğu kadar yaşlıların başkalarının yardımına ihtiyaç duymadan günlük yaşantılarını sürdürebilmelerinde de önemlidir. Yılda birkaç kez ya da kısa süreli (10 -14 günlük) kaplıca veya termal su tedavisinin, insan sağlığı üzerinde olumlu etkilerinin olmasının yanı sıra ruhsal zindelik ve iyi bir tatil geçirme imkânı da vardır. Kaplıca Turizmi (8-11). (i) Dinlenme amaçlı kaplıca turizmi: Turistlerin bir kısmı, özellikle yaşlı kesimi jeotermal kaynaklarından dinlenme amaçlamaktadırlar. Burada kaplıcanın bulunduğu coğrafik bölge, jeotermalin kalitesi ve tesisin ambiyansı önemlidir. Asıl amaç dinlenme ve eğlence ikinci amaç rahatlama ve iyilik halini sürdürebilmektir. (ii) Tedavi amaçlı kaplıca turizmi: Devam eden kronik hastalıkları olan ve sağlık otoriteleri tarafından teşhisi ve endikasyonu konmuş hastalıkların tedavisi için kaplıcalardan faydalanılmasının yaralı olacağı düşünülen kişiler gelmektedir. Avrupa (özelikle Doğu Avrupa’da) ülkelerinde genellikle tedavi amaçlı (kür terapisi) kaplıca hizmetleri ön plandadır. ABD, Kanada ve birçok Asya ülkelerinde kaplıca hizmetleri genellikle tatil amaçlı kaliteli sağlık hizmeti (wellness/iyi hissetme-restness/rahatlama) sunulmaktadır (12). Yaşlılarda kas ve iskelet sistemi rahatsızlıkları ve hareket kısıtlılığı gibi günlük yaşamlarını sınırlandıran durum sık görülmektedir. Yaşlıların günlük yaşamlarını sürdürebilmelerine yardımcı olmak için sıcak su tedavileri ve masaj yapılır iken bu kişilere ağrının akut veya kronik oluşuna, ağrının şiddetine göre değişmekle beraber haftada 2 ya da 3 kez tamamlayıcı tıp yöntemlerinden olan akupunktur uygulaması yapılarak ağrıları hafifletilerek sosyal aktiviteleri artırılabilir. Bireyin günlük yaşam aktiviteleri artırılarak dışa bağımlılığı azaltılabilir. Uygulanan bu tedavi yönteminde kişiye her hangi bir ilaç ya da kimyasal madde ve16 rilmeden kuru iğneler, elektriksel uyaranlar veya laser uyarımlar ile yapılabilmektedir (13,14). Dünya nüfusunun hızla yaşlanması, yaşam sürelerinin uzaması, daha iyi yaşama ve yaşlanma arzusu için son yıllarda termal su bulunan bölgelerde yaşlı ve özürlülerin sürekli veya aralıklı olarak kalabileceği yaşam alanları (tatil ve bakım amaçlı) yapılmakta ve hızla da yaygınlaşmaktadır (7). Hatta son yıllarda her türlü sağlık ve sosyal imkanların sunulduğu tatil köyü konsepti yaygınlaşmaktadır. Kaplıca Tedavisinde: (i) Islak terapiler Hidroterapi: Su ile yapılan bütün tedavi yöntemlerini içerir. Mineral içeriğinden çok mekanik bir miktarda termik etkiden yararlanılır. Balnetermal Terapi: Termo-mineral sularla, peloid ve gazların banyo, içme ve inhalasyon şeklinde uygulanan tedavi yöntemidir. (ii) Kuru Terapiler (masajlar, vücudun sarılıp sarmalanması) (iii) Zindelik Terapileri (oksijen tedavisi) (iv) Güzellik Terapileri (v) Spa Tedavisi (Spa; Su ile gelen sağlık) (vi)Aquaterapi Kaplıca Tedavisinin Yararları: • Su ile yapılan tedavide bireyin bedensel ve ruhsal açıdan iyileştirilmesi, • Kan dolaşımının düzenlenmesi, • Toksinlerin vücuttan atılmasını (detoks) hızlandırma, • Sindirim sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olma, • Romatizma hastalıkların iyileşmesine yardım olma, • Kasları yumuşatıp gevşetip kas spazmlarının çözülmesine yardımcı olma ve var olan hareket kısıtlılığını açma, Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 • Kemik ve eklemlerdeki ağrıları azaltma, • Vücudun biyoenerjisinin düzenlenmesi ve doku yenilenmesini yardımcı olma, • Stresten kurtulma ve zihinsel zindelik sağlama, • Gerginlik ve uyku bozukluklarını iyileştirici etki yapma, • Yağların eritilip vücudun forma girmesine yardımcı olma, • Cilt dokusu üzerinde pürüzsüzleşmesine, güzelleşme ve anti-aging etkisi oluşturma, • Var olan hastalığını tedavi etme, • Günlük yaşam aktivitelerinde yeterliliği sağlamak ve fonksiyonel kapasiteyi koruma, • Sosyal yaşamdaki engelliği aşarak yaşamını kolaylaştırma, topluma kazandırma, • Kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlayan endorfin salınımında artış sağlama, • Ağırlığın azalması ağrılı ve güçsüz kaslara destek olur ve hareketi kolaylaştırma, • Hidrostatik basınç etkisiyle vücuttaki ödemin azaltılması ve eklem içi yapıların gerginliğinde ve eklem kapsülündeki artmış basıncın azaltılması, • Ilık suyun etkisi ile özel ve genel kas gruplarında gevşeme oluşması, ağrı azaltılması, • Hastanın yakınmalarında rahatlama sağlanması. Tüm bu uygulamalar kişinin yaşlanması üzerinde olumlu etki yaparak dinç ve başarılı yaşlanmaya katkıda bulunmaktadır. Thoron içeren sıcak su kaynaklarının şeker hastalığı ve hipertansiyon hastalığı olan hastaların büyük yarar gördükleri, dokularda kan dolaşımını artırdığı ve insülüne olan bağımlılığı azalttığı (15), sülfür içeren suların anti inflamatuvar ve anti-oksidan etkiyle enfeksiyon hastalıklarından koruduğu ve immun sistemi güçlendirdiği (16), balneoterapinin psoriasisli hastaların tedavisinde rahatlıkla kullanılabileceği (17) çalışmalarda belirtilmektedir. Yine bir çalışmada diz osteoartriti olan yaşlılarda SPA ve balneoterapi birlikte uygulamasında yaşlıların hareket fonksiyonlarının attığı ve ağrılarının azaldığı bildirilmektedir (18,19). Ağrı tedavisinde akupunkturun etkinliği bilenmektedir. Bu tur kronik şikâyeti olan yaşlılara termal tedavini yanı sıra akupunktur tedavisi uygulanmasıyla ağrısı azaltılacak ve yasam konforu artırılabilir. Bu tedavinin yaşlı sağlığı üzerinde herhangi bir yan etkisi de yoktur (20,21). Kronik kas iskelet sistemi ağrı şikâyetleri olan yaşlılar termal tedaviler uygulanmaktadır. Termal tedavi, ağrı tedavisinde başarılı olan tamamlayıcı tıp yöntemleriyle birlikte uygulandığında etkisi daha kısa sürede görülmekte ve daha uzun süre devam etmektedir. Uzun süreli sırt ve bel ağrısı olan yaşlılara termal tedavinin yanı sıra akupunktur tedavisinin uygulandığı bir çalışmada iyileşmenin kısa sürede olduğu, etkinliğin uzun sürdüğü ve istatistiksel olarak anlamlı sonuç aldığı bildirilmektedir (22). Yaşlı hastada termal tedavi uygulamaları: Suların özellikleri, ideal su sıcaklığı genelde 34-36 derecedir. Bu sıcaklıktaki suda uygulanacak banyonun süresi günlük bir defada 20 dakikadır. Banyolar 2-4 hafta süreyle, günde bir ya da gün aşırı bir banyo şeklinde yapılır. Haftada bir gün ara verilmeli, termal krize dikkat edilmeli, termo-indifferent ya da hipotermal banyolar tercih edilmeli, hipertermal banyolar kardio-vasküler yüklenme açısından öncelikle düşünülmemeli, yaşlı hastalarda özellikle boyuna kadar immersiyon uygulamaları yerine lokal uygulamalar yapılmalıdır. Yaşlı hastada termal tedavinin uygulanamayacağı durumlar: • Kalp ve Solunum sistemi hastalıkları • Ciddi periferik damar hastalıkları • Kanama bozuklukları • Atopik egzema • Akut inflamatuvar artritler • Ateşli hastalıklar • Üriner sistem enfeksiyonları • Açık yaralar • Yanıklar 17 Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ III-SAĞLIK TURİZM MARKALAŞMASINDA KENTLER İÇİN ÖNERİLER Türkiye, kaplıcaları bakımından dünyanın en önemli merkezlerinden biri olmasına rağmen profesyonelleşmiş hizmet sunumu yapan işletme sayısının azlığı, termal turizm pazarından aldığı payın artmasını engellemektedir. Kaplıca potansiyelini keşfeden yabancılar yatırımcılar, kendi işletmelerini kurmaya başlamışlardır. Bir İngiliz şirketin Pamukkale’de kaplıca merkezi satın alması dikkat çekici ve uyarıcı bir gelişmedir (23). dan yararlanma biçimleri, sağlığına kavuşmuş insanların hikâyelerinin yer aldığı filmler çekilmelidir. - Kür merkezi ve tedavi amaçlı hizmet veren klinik ve benzeri birimlerin işletilmesinde uzman kurum ve kuruluşlardan sürekli destek alınmalıdır. - Termal turizm diğer turizm türleriyle entegrasyonu sağlanarak çevredeki diğer kültürel ve doğal değerlerle de ilişkilendirilmelidir. Termal kaynaklı (konaklama, kür-tedavi merkezi ve kür parkı gibi) tesisler başta olmak üzere golf, dağ ve doğa turizmi, su sporları, eğlence merkezleri v.b. turizm türleri ile bütünleşmesi yönündeki çalışmalar artırılmalıdır. Bu bağlamda, sağlık, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı ve 12 ay boyunca hizmet verebilen tesislerin sayısı artırılmalıdır. - Konaklamalarda, yemeğinden, yatağına, kahvaltısından çocuk mamasına kadar her şey sağlık ve şifa konsepti üzerine kurulmalıdır. - Ana yollar üzerinde “Sağlık bir adım ötede, şifa bir adım ötede” v.b. sloganlarla billboardlar reklam amacıyla kullanılabilir. Uygun giriş noktalarına kademeli olarak “hoş geldiniz Tanıtım Ofisleri” kurulabilir. - Google sistemi ve 3G sistemi ile uyumlu çalışan bir Dijital Kent Tanıtımı sistemi kurulabilir. Yine sosyal ağlar etkin kullanılabilir. Termal Turizm Merkezilerinin markalaşmasında: - Sağlık turizm markası olabilmesine yönelik vizyon ve misyon açıkça belirtilmelidir. - Avrupa’nın termal sağlık merkezi olarak konumlandırılan özelikle yaşlı Avrupalılar için vazgeçilmez sayılan Karloy Vary (Karlsbad) Termali gibi yerlerdeki iyi uygulamalar örnek alınmalıdır. - Markalaşma sürecinde, termal turizm bölgeleri ile özdeşleşecek tamamen gerçek bir imaj özellikle termal turizmde şifa bulma amacıyla katılan veya katılacak turistlerde “güvenli bir termal turizm” algısı oluşturmak önemlidir. - Uygun, sevimli, akılda kalıcı kent logosu ve çarpıcı slogan geliştirilmelidir. Termal turizm bölgelerini tanıtırken sahip olduğu özellikleri, markada sunulacak bileşenleri, hedef kitle göz önünde bulundurarak hazırlanmalıdır. - Sağlık turizm hizmeti sunan/sunacak kurum ve kuruluşlarda sağlığa uygunluk, alt yapı hizmetleri, yeterli tıbbi teknolojiler, uluslararası ortak tedavi protokolleri, yeterli bilgi teknolojileri, yeterli uzmanlığa sahip personel gibi beşeri ve teknik standartlara ulaşma gereklidir. - Sağlık turizm markası haline gelmesinin etkinleştirilmesi amacıyla tanıtım programları ve kampanyalar sürekli düzenlenmelidir. Bu kapsamda termalde uygulanacak olan tedavilerin ne şekilde kürler olduğu, kaç gün gerekli olduğu, hangi hastalıkların tedavisi için kullanıldığı ve kaplıca18 - Otellere gelen turistlerin tutum ve davranışları, memnuniyet düzeyleri, şikâyet ve önerileri sürekli alınmalı ve değerlenmelidir. IV- SONUÇ Son olarak, her 4 yaşlıdan en az birinin bakıma muhtaç olduğu ülkemizde az sayıdaki bakım merkezlerinin çoğu üç büyük ilde yoğunlaşmış durumdadır. Dolayısıyla ülkemizdeki termal turizm merkezleri yaşlı bakım evleri/huzurevlerinin kurulacağı en mükemmel yerlerdir. Termal turizm merkezlerinde yaşlı turizmine ve yatırımına uygun olan bölgelerde yaşlının günlük aktivite- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 lerine ve yaşamasına uygun olarak altyapısına önem verilmelidir. Yaşlı turizmi için kentsel mobilyalar, altyapı, yürüme yolları, yaya geçitlerinin sesli olması gibi yaşlılara kolaylık sağlayacak imkânlar sürekli geliştirilmelidir. Yine yaşlı turizmi ile ilgili sağlık ve ambulans hizmetleri, acil ve yoğun bakım ünitelerinin varlığı sağlanmalıdır. 13- Çevik C. Medikal Akupunktur, 2. Basım, Ankara: Promat A.Ş, 2001. 14- Vickers AJ, Linde K. Acupuncture for Chronic Pain. JAMA 2014; 311: 955-6. KAYNAKLAR 1- Çakır Ö. Yaşlanan Türkiye’de Barınma ve Kakım Sorununa Bakış. Aydın, 2014. 2- Tufan İ. Türkiye Yaşlılık Raporu, http://www. itgevakif.com/pdfs/I..T%C3%BCrkiyeYa%C5%9 Fl%C4%B1l%C4%B1kRaporu_itufan_sicher.pdf, (7.08.2014). 3- Hablemitoğlu Ş, Özen E. Yaşlı Refahı Yaşlılar İçin Sosyal Hizmet, Ankara: Kilit Yayınları, 2010. 4- TÜİK. İstatistiklerle Yaşlılar, 2013, Sayı: 16057. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri. do?id=16057, (19.03.2014). 5- Samsun İl İdaresi. Samsun Ekonomisine Yön Veren Sektörler Rekabet Analizi, Samsun: Sİİ Ar-Ge Daire Başkanlığı Yayını, 2011. 6- Sandıkçı M. Alternatif Tatilden Alternatif Tedaviye Termal Turizmde İnovasyon Süreci: Afyonkarahisar Örneği.14. Ulusal Turizm Kongresi (5-8 Aralık 2013-Kayseri), Kayseri: Erciyes Ün. Turizm Fakültesi Yayını, ss.236-248. 7- Sağlık Bakanlığı. Türkiye Medikal Değerlendirme Raporu 2013, Ankara. 12- Arısoy R. Dünya Ülkelerinde Kaplıca ‘Thermal’ Turizmin Önemi. http://www.turizmguncel. com/makale/dunya-ulkelerinde-kaplica-thermalturizmin-onemi--m152.html, (21.07.2014). Turizm 8- Sağlık Bakanlığı.Turizm ve Sağlık, 2013, http:// www.saglik.gov.tr/SaglikTurizmi/belge/1-10592/ turizm-ve-saglik.html, (5.08.2014). 9- Kültür ve Turizm Bakanlığı. Türkiye’de Sağlık ve Termal Turizm. http://www.ktbyatirimisletmeler. gov.tr/TR,11479/turkiyede-saglik-ve-termal-turizm. html, (5.08.2014). 10- Karagülle Z. Kaplıca Turizmi ve Yaşlılık, Özel Sayı, Türk Geriatri Kongresi 2012. 11- Aydın D. Kaplıca Turizmi. dursunaydin.com/theme/ images/kaplıca %20sunum.ppt, (5.08.2014). 15- Kataoka T, Aoyama Y, Sakoda A, Nakagawa S, Yamaoka K. Basic Study on Biochemical Mechanism of Thoronand Thermal Therapy. Physiol Chem Phys Med NMR 2006; 38(2):85-92. 16- Prandelli C, Parola C, Buizza L, Delbarba A, Marziano M, Salvi V, Zacchi V, Memo M, Sozzani S, Calza S, Uberti D, Bosisio D. Sulphurous Thermal Water Increases the Release of The Anti-inflammatory Cytokine IL-10 and Modulates Antioxidant Enzyme Activity. Int J Immunopathol Pharmacol, 2013; 26(3): 633-46. 17- Zumiani G, Tasin L, Urbani F, Tinozzi CC, Carabelli A, Cristofolini M. Clinico-Statistical Study on Hydropinic and BalneothermalTherapy of Psoriatic Patients Using the Low Mineral-Content Waters of the Comano Springs. Minerva Med 1986; 77(16): 627-34. 18- Cutović M, Jović S, Konstantinović L, Lazović M, Jovanović T, Vesović V. Theeffects of balneotherapy on knee osteoarthritis. Med Pregl 2006; 59 Suppl1: 47-50. 19- Yurtkuran M, Alp A, Nasircilar A, Bingöl U, Altan L, Sarpdere G. Balneo-therapy and tap water therapy in the treatment of kneeosteoarthritis. Rheumatol Int 2006; 27(1): 19-27. 20- Hinman RS, McCrory P, Pirotta M, Relf I, Forbes A, Crossley KM, Williamson E, Kyriakides M, Novy K, Metcalf BR, Harris A, Reddy P, Conaghan PG, Bennell KL. Acupuncture for chronic knee pain: a randomized clinical trial. JAMA 2014; 312(13): 1313-22. 21- Vickers AJ, Cronin AM, Maschino AC, Lewith G, MacPherson H, Foster NE, Sherman KJ, Witt CM, Linde K. AcupunctureTrialists’ Collaboration. 19 Ramazan GÖKBUNAR, Turan GÜNDÜZ Acupuncture for Chronic Pain: Individual Patient Data Meta-analysis. Arch Intern Med 2012; 172: 1444-53. 22- Kulisch A, Bender T, Németh A, Szekeres L. Effect of thermal water and adjunctive electrotherapy on chronic low backpain: a double-blind, randomized, follow-up study. J Rehabil Med 2009; 41(1): 73-9. 23- Taşkın E, Şener HY. Sağlık Turizm Markası: Kütahya. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2013; 36. http://birimler.dpu.edu.tr/app/views/ panel/ckfinder/userfiles/17/files/DERG_/36/253260.pdf, (9.08.2014). 20 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 21-27 İSKEMİNİN AKUPUNKTURLA KONTROL ALTINA ALINMASI CONTROL OF ISCHEMIA WITH ACUPUNCTURE Prof. Dr. Cemal ÇEVİK Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı ve Akupunktur Birimi, ANKARA Abstract Stroke is the third leading cause of death and a major cause of disability in industrialized countries. At present, although progress has been made in understanding the molecular pathways that lead to ischemic cell death, the current clinical treatments remain poorly effective. Brain ischemic injury is comprised of two major pathophysiological processes, a loss of oxygen and glucose supply induced by vascular occlusion is followed by a series of acute metabolic changes. This consequently causes the collapse of energy-producing processes resulting in the disintegration of cell membranes and neuronal death at the center/core of infarction. In the center or core of the ischemic territory, cell death progresses within minutes as a result of acute blood flow deficits, low ATP levels, ionic disruption and severe metabolic failures. Recently, it has been proven to have a positive effect on post-stroke patients in multi-center studies involving large datasets of clinical observations and evidence-based literature analyses. However, the underlying mechanism of this relationship is still unclear. There are numerous methods to study the mechanisms of treating stroke by acupuncture. Cerebral functional imaging has been successfully combined with acupuncture researches. Needling at acupoints can activate particular cerebral areas under physiological conditions in humans. In addition, the response of the brain to needling at a single acupoint and needling at acupoints in different meridians or different regions has been studied and compared with true, sham and different manipulations of needling. We focused to collect and discuss given studies related acupuncture and efficacy of the brain ischemia. Key Words: Acupuncture; Ischemia; Stroke Giriş İskemi mevcut Batı tıbbı uygulamaları ile yeteri kadar kontrol altına alınamayan ve bu yüzden kişilerin hayatını ve işgücünü kaybettiren patolojik bir durumdur. Gelişmiş ülkelerde inmeler, kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırada ölüme sebep olmaktadır(1). Bu sıklığı dolayısıyla beyin iskemileri oluşumları üzerine moleküler düzeyde yapılan çalışmalarla bir çok bilgi elde edilmiş ancak klinik olarak henüz etkin bir tedavi metoduna ulaşılamamıştır. İskemi oluşma- dan önce koruyucu tıp uygulaması şeklinde ve iskemi oluştuktan hemen sonra akut olarak, iskemi yerleşip kronik hale geldikten sonra da akupunktur uygulamaları söz konusudur. İnme geçiren hastaların sadece çok azı tamamen iyileşirken çoğunluğu iskemik beyin tahribi ile beraber gözüken orta veya ileri derecede nörolojik bozukluklar yaşamlarını sürdürmektedirler. Kısmi paraliz, hafıza bozukluğu, düşünmede, konuşmada zorluk, hareketlerde bozukluk şeklindeki nörolojik bozukluklar sık görülmektedir. İletişim Bilgileri: Prof. Dr. Cemal Çevik, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı ve Akupunktur Birimi, ANKARA Tel: 0312 2024607 cemalcevik2002@yahoo.com 21 Cemal ÇEVİK Pratikte inme, beyini sulayan kan damarlarının tıkanmasıyla veya kanama ile ortaya çıkan belirtilerin tümüne verilen addır (1, 2, 3). Bugünlerde akupunktur uygulamaları daha çok iskemiden sonra ortaya çıkan felçler, hafıza kayıpları, konuşma kayıpları gibi kalıcı duruma geçmiş durumlarda çaresiz kalınınca “bir de akupunktur yaptıralım” şeklinde akupunktur tedavisine hastalar yakınları tarafından getirilmektedir. Ülkemizde henüz akupunkturla iskemi tedavilerine hastane ortamında geçilememiştir. Bu vakalarda etkinliğini izlediğimiz akupunktur uygulamalarına geçilmedeki gecikme hayatının en verimli devrelerinde insanlarımızın hayatlarını kaybetmelerine veya toplum yaşamından dışlanmalarına sebep olmaktadır. Yurt dışında bazı merkezlerde iskemide akupunkturun etkinliği kabul görmüş ve mekanizmaya yönelik çalışmalardan elde edilen verilere göre klinik uygulamalara başlanmıştır. Son zamanlarda akupunkturun iskemiyi yönetmedeki etki mekanizması üzerine deneysel çalışmalar yoğunlaşmıştır (4, 5). Çalışmaların çoğu deneysel olarak iskemi oluşturulmuş hayvanlar üzerinde yapılmıştır. Artan deneysel çalışmaların bir kısmında akupunkturun extra meridyenlerinden olan Ren (conception vessel) ve Du (governer vessel) meridyenlerinden seçilen noktaların iğnelenmesiyle nöral rejenerasyon üzerine olumlu etkilerin ortaya çıktığı gösterilmiştir (6). Bu çalışmalar bize klinikte akupunkturun uygulanması isteğimizin gerekçelerini oluşturmaktadırlar. Klinik pratiklerle de bu meridyenlere ait noktaların etkin oldukları ve kullanmada elde edilen faydalar ispat edilmiştir (5, 6). İskemik Atak İskemi, dokuların yeteri kadar kanlanamamaları dolayısıyla tahrip olmalarına denir. Dokulara kan girişinin azalması sonucunda hücresel metabolizma için gerekli olan oksijen ve glukoz temin edilemez. Hücreler oksijensiz ve substratsız (glukoz) kaldıklarından yeteri kadar enerji üretemezler. Oksijenin temin edilemediği durumlarda hücrelerde anaerobik glukolizis olur, glukoz pirüvik aside kadar yıkıldıktan sonra Krebs siklusuna giriş olmadığından laktata dönüşür ve laktat birikimi olur. Biriken laktat, ortamın pH’sını düşürür. Düşen pH ile beraber lizozamal enzimler aktive olur 22 ve hücre zarı ve proteinleri parçalanır, hücrelerde nekroz ve ölüm oluşur. İskemi, çoğu kez kan damarları ile ilgili bir problemden doğar. Damarlardaki tıkanmalar dolaysıyla dokular yeteri kadar kanlanamazlar. İskemiye vücudun bir bölgesinde oluşan lokal anemi olarak da bakılabilir. Bu anemi, NO eksikliği ile endotelin hakimiyetine bağlı vazokonstriksiyon, trombosit agregasyonları, emboli gibi sebeplerle oluşan konjesyon sonucudur. Kalp ve beyin gibi aerobik dokular olarak 3-4 dakika gibi bir sürede iskemi ile geriye dönüşsüz olarak tahrip olabilirler. Beyine 10 saniye kan girişi olmadığında şuur kaybı olur. Böbreklerde tahribat 20 dakika sonra olur. Beyin iskemisi, iskemik strok, serebral iskemi, serebrovasküler iskemi gibi isimler de alır. Beyine yeteri kadar kan girişi olmadığında gözükür. İskemi kısa süreli olursa tahribat geriye dönüşlüdür, uzun süreli ve ilerleyici ise tahribat kalıcı olarak ortaya çıkar. İskemi akut veya kronik olabilir. Akut iskemik strok’ta hızla müdahele yapılırsa geriye dönüş olur, kronik iskemi demansla veya vasküler demansla sonuçlanır. Çok kısa süreli beyin iskemisi transiyent iskemik atak olarak isimlendirilir. İskemi fokal veya global olabilir. Fokal beyin iskemisi, serebral damarların kan pıhtısı ile tıkanması sonucu oluşur. Tıkanan damarın beslediği bölgelerde hücre ölümleri olur. Damarlardaki bu tıkanıklık trombosiz veya emboli ile olur. Bu olaylar sonucu global iskemi beyine giren kan miktarının aniden düşmesiyle olur. Bu azalma çoğu kez kardiyak arrest yüzünden artış gösterir. İskemi kısa süreli olursa tahribat geriye dönüşlüdür, uzun süreli ve ilerleyici ise tahribat kalıcı olarak ortaya çıkar, infarktüs oluşur, nekroz meydana gelir ve hücreler ölürler. Böyle bir durumda nekroz sınırlı olmaz, iskemik hücrelerden salınan eksitatör nörotransmittörlerle (glutamat) nekroz alanı genişler. Beyin iskemisinde ana belirtiler Belirtiler tutulan yerle ilgili olarak değişir. Genel olarak değişiklikler, görüş bozulması, vücut hareketlerinin değişmesi, konuşmada değişiklik şeklindedir. İnternal karotid arterde tek taraflı bir tıkanma varsa bir gözde körlük oluşur. Tutulan taraftaki kolda veya bacakta güçsüzlük, vücudun bütün bir yan tarafında Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 güçsüzlük olur. Vertebral arterlerin dallanma yerinde bir tıkanıklık varsa kulak çınlaması, vertigo, çift görme, vücudun iki tarafında güçsüzlük görülür. Konuşmada zorluk ve koordinasyon kaybı görülebilir. Patofizyoloji İskemi boyunca beyin, aerobik metabolizmayı yürütemez. Aeorobik metabolizma için olmazsa olmaz olan oksijen ve sübsrat yeterli değildir. Bu yüzden anaerobik metabolizmaya yönelir. Ancak beyin glukoz azlığından dolayı anaerobik metabolizmayı da uzun süre yürütemez, bu yüzden yeterince ATP üretemez. Beyin ATP deposu çok azdır ve dört dakika içerisinde sıfırlanır. Biyokimyasal olarak anaerobik yolla üretilen enerji (ATP) yeteri kadar olmadığından hücre zarı, elektrokimyasal gradyenti sağlayamaz. Na-K pompası gibi hücre zarından geçişleri sağlayan kompleks proteinlerin çalışabilmeleri için de gerekli olan ATP üretilemediğinden hücre içi ve dışı iyon geçişi (Na+, K+, Ca+2) kontrol edilemez. Hücre membranının bu kabiliyetinin kaybı sonunda sitozol içerisine yoğun kalsiyum akışı olur. Bu akış dolaysıyla sinaptik veziküllerden eksitatör bir nörotransmittör olan glutamat sızması olur. Aşırı sitozol kalsiyum yüksekliğine bağlı olarak, lipolizis (yağların parçalanması), nekrozu ilerleten kalsiyuma bağlı aktive olan bir proteaz olan calpain’in (kalpain) aktivasyonu ile proteinlerin yıkılımı, protein sentezinde durma, metabolik artıkların atımı yavaşlaması gibi olaylar gözükür. Kan akışı on saniye engellenirse şuur kaybı, yirmi saniyeyi geçerse elektriksel aktivitede durma olur. Biri diğerini tetikleyen bir seri olaylar (kaskad) şeklinde iskemiyi ele alırsak yani iskemik bir kaskad şeklinde incelersek çizgisel bir ilerleme görürüz iskemide. Ancak olaylar her zaman çizgisel olur demek doğru değildir. Bazen birden fazla sebep aynı olayı doğurur ve dairesel bir gelişme gözükür. Bazı hücreler aldıkları kan miktarına göre farklı cevaplar oluşturabilirler. Bu farklılıklara rağmen ortak bir kaskaddan bahsetmek söz konusudur ve bu kaskad aşağıdaki şekilde sıralanır: 1- Hücreler anaerobik metabolizma yoluna yönelirler ve laktik asit üretirler. 2- İyon geçiren pompaların çalışması çok yavaşlar. 3- İyon pompaları hücreden kalsiyumu dışarıya atamaz. Hücre içersindeki kalsiyum seviyesi çok artar. 4- Kalsiyum varlığında glutamat artar. 5- Glutamat, NMDA reseptörlerini uyarır ve Ca++ geçirgen NMDA reseptörleri, daha fazla kalsiyum’un hücreden içeriye girmesi için açılır. 6- Fazla kalsiyum girişi hücreleri aşırı uyarır ve serbest radikaller, reaktif oksijen türevleri zararlı kimyasalların artmasına sebep olur. Kalpain, endonüklaazlar, ATPazlar, ve phospholipazlar gibi enzimleri aktive ederek eksitoksisiteye sebep olur. Bu noktada kalsiyum daha fazla glutamat salınımına sebep olur. 7- Hücre zarları fosfolipazlarca yıkıldığında membranların geçirgenlikleri artar ve hücre içersine daha fazla iyon ve zararlı kimyasallar girer. 8- Mitokondriler parçalanarak toksinleri ve apopitotik faktörleri sitoplazmaya salarlar. 9- Kaspaz bağımlı apoptosis başlatılınca hücrelerde intihar başlar. 10- Nekroz süresince hücreler ölmeye başlarlar ve glutamat ve toksik kimyasallar çevreye yayılır. Yakındaki nöronlar toksinlerle zehirlenirler, glutamat nöronları aşırı uyarır. 11- Şayet beyin reperfüze edilirse, reperfüzyon harabiyeti oluşur. 12- İnflamasyon cevabı oluşur ve fagositik hücreler tahrip olmuş ancak henüz canlı olan dokuları yutarlar. 13-Zararlı kimyasallar kan beyin engelini tahrip ederler. 14- Kan damarlarındaki albümin gibi büyük moleküllerin kan beyin engelini aşarak beyin dokusuna sızarlar. Ozmozla beyin dokusuna sıvı çekerler. Beyinde şişmeye sebep olurlar. Oluşan bu vazojenik ödem dolaysıyla beyin dokusu baskı altında kalır ve tahrip olur. 23 Cemal ÇEVİK Beyin iskemisi ataklar halinde olur. Her atak sonucunda nöron kaybı olur. Bu kayıplar nöronların tamirleri ile veya beyindeki kök hücrelerden (stem cell) yeni nöron üretimiyle giderilebilirler. Bir çok nörotropik veya growth faktörler hücre canlılığını veya proliferasyonunu arttırırlar. Böylece iskemik doku tamir edilmeye çalışılır. İskemi belirteçleri İskemi belirteçleri hayvanlarda araştırma yapılırken kullanılanlar ve insanlarda klinikte akut bir atak tespitinde kullanılanlar olmak üzere iki gruba ayrılabilirler. 24 ilk yanıt veren genlerdendir (Immediate Early Gene, IEG veya Early Responses Gene, ERG). Bu gruba giren genler hücre büyümesi (growth), çoğalması (proliferasyonu), farklılaşması (differansiasyon) ve hücrenin programlı ölümü (apoptosis) ile ilgili transkripsiyon faktörleridir. IEG (Immediate Early Gene) grubundan olan c-fos geni çekirdeksel (nükleer) bir transkripsiyon faktörüdür ve nükleer üçüncü ulak veya hücresel işlevler yönünden ana anahtar (cellular master switch) olarak düşünülmektedir (12). a) Araştırma amacı ile yapılan testler doku düzeyinde yapılırlar. İskeminin mekanizmasına yönelik testlerdir. İnsanlarda klinikte yapılanlar testler ise çoğu kez venöz kandan iskeminin teşhis ve tedavisine yönelik olarak yapılan testlerdir. Fos proteinleri yine bir IEG olan c-jun geninin ürettiği Jun proteinleri ile birlikte transkripsiyon faktör kompleksi Activator Protein-1 (AP-1) in komponentleri olarak birlikte işlev görürler. Fos proteinlerinin ekspresyonu tipik olarak geçicidir. Ancak bu ailenin bazı üyelerinin ekspresyonundaki yüksekliğin devamının kronik stimülasyonlar tarafından provake edildiği rapor edilmiştir (12). b) Hayvanlarla yapılan testler veya markerlar - İskemiden sonra nöronal patolojinin gelişme basamağını göstermede önemli markerlar (göstergeler) vardır. Protonkogenler ve onların bilgilerine göre üretilen çekirdek proteini olan onkoproteinler bu göstergelerdendirler. Protoonkogenler hücrede ortaya çıkan değişikliklere çok hızlı cevap oluştururlar. Hücreleri etkileyerek büyüme ve farklılaşmayı sağlayan etkenler tarafından hızlı ve geçici transkripsiyonu sağlanan gen c-fos’tur. Fos proteinleri de c-fos geninin ürünü olan çekirdek proteinleridir. Fos proteinleri çekirdeksel üçüncü ulak olarak değerlendirilir (DNA, RNA, protein). En erken gen (Immediate Early Gene, IEG) grubundan bir protoonkojen olan c-fos geni ve AP-1 (Activator Protein-1) ailesi üyesi onkoproteinlerden olan Fos proteinlerinin ekspresyonu ve birikimi çeşitli uyarılara yanıt olarak hücre aktivasyonu ile birlikte artar. Bu gen ve proteinler hücre çoğalması, farklılaşması ve programlı ölümünde (apoptosis) en önemli rolü oynamaktadırlar. Transkripsiyonun potansiyel aktivatörü olan c-fos geni ve Fos proteinleri bu biyolojik süreçlerle ilgisi yüzünden özellikle doğumsal anomalilerin, onkojenik transformasyonun ve normal gelişimin değerlendirilmesinde önemli bir anahtardır. c-fos geninin transkripsiyonu, hücreleri etkileyerek büyüme ve farklılaşmayı sağlayan çok sayıda etken tarafından hızla ve geçici olarak sağlanır (12). Bu yüzden c-fos geni hücrede herhangi bir uyarana karşı Bir başka marker (gösterge) olarak hsp70 mRNA ve proteini görülmektedir (13). Bir nöron popülasyonunda hsp70 mRNA tarafından kodlanan iyileşmeyi gösteren protein sentezi iskemiden sağ kalan nöronlarla ilgili fikir vermektedir. Geçici mRNA ifadelenmesinden sonra immün reaktif hsp70 proteininin gözükmesi iyileşme halini gösterirken uzun süreli hsp70mRNA ifadelenmesi ileri derecede nöronal tahribatla ilgilidir. İskemiden sonra fos ve jun immünreaktiviteleri artar(13). Ve bu durum resirkülasyonun ilk devrelerindeki gen aktivasyonunu gösterir. Fos ve uyarılmış mRNA ile kodlanmış hsp70’in birlikte bulunması belirli bir nöron populasyonunda protein sentezinin başlaması ve RNA’nın bilgisinin açığa çıkması arasındaki zaman, kompleks etkileşimlere bağlıdır. Belki de saatler ve günlerce hsp 70 dolaşımının fizyolojisi başka faktörlerle de ilişkilidir. Geçici mRNA bilgisinin açığa çıkması ve daha sonra immün reaktif hsp 70’in gözükmesi iskemiden ve diğer travmalardan kurtulmayı gösterir. Ancak uzun süre hsp70 görülmesi ileri derecede nöronal tahribatla ilgilidir. İskemiden sonra Fos ve Jun immunoreaktivitesi artar. En erken yeniden sirkülasyon boyunca fonksiyonel gen ifadelenmesinin indekslerini sağlar. Fos immünoreaktivitesinin birikmesi 1-3 saatlik resirkülasyonda c-fos MRNA nın translasyonuna izin verildiğini gösterir. Jun-like immunoreaktivite 2 dakikalık iskemiyi takiben CA1 nöronlarda 6 saat sonra protein sente- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 zinde artış görülmüştür. İskemiden kısa bir süre sonra Jun-like immunoreactivitenin hipokampustaki CA1 nöronlarda birikiminin gösterilmesi gen açılımında geniş değişikliğin görülmesi iskemiye toleransı göstermektedir. Serebral iskemiyi takiben c-fos geninin ifadelendirilmesinde değişiklikler olur. Protoonkogenlerden c-myc ve s-myc ve onkosüpressör gen olan p53 bazı hücrelerdeki apoptosizi etkilerler. Buna karşın protoonkogen olan bcl-2 apoptosizi inhibe eder. Klinikte, iskemi teşhis ve tedavisi takibi amacıyla kullanılan birçok biyomarker (belirteç) vardır. Beyin iskemisi geçirdiğinden şüphelenilen kişilerin venöz kanları alınarak yapılan testlerdir. Bunlar, arteriyal kan pH düzeyi, laktik asit düzeyi, Serum S100B, metalloproteinase 9 (MMP-9), D-dimer, caspase-3, CK-BB gibi testlerdir. Testler beraberce yapıldığında teşhis etme oranları artmaktadır. Bu testler iskemik alan genişliği ile ilgili de fikir verirler (14, 15, 16). Klinikte akupunktur uygulandığında bu testlerle akupunktur etkinliği takip edilebilir. Tabii FDP-PET ‘in beyin kan ve glukoz artışını tesbitte önemli bir yeri olduğundan bahsetmek gerekir. İskemi tedavisi Onanmış tek tedavi trombolizisdir. İntravenöz olarak verilen recombinant doku plazminojen aktivatörü ile plazminojen plazmine çevrilerek pıhtı çözülmeye çalışılır. Ancak bu tedavinin uygulanma zaman aralığı çok dardır. Az sayıdaki hasta bu tedaviden istifade edebilmektedir. Şu andaki kabüle göre inme tedavisi pıhtı çözme tedavisinin nöroprotection (sinir koruma) ve/ veya prorejenerasyon (yenilenme) tedavisi olmaksızın yapılması yetersiz bir uygulamadır. Bu yüzden yeni ve etkin tedavi metodlarını araştırma önceliği devam etmektedir. Tekrarlayacak olursak, iskemi tedavisinde hali hazırdaki durumda, Batı tıbbı uygulamaları olarak, trombolizisi sağlamaya, inflamasyonu kontrol etmeye yönelik ilaçlar, antioksidanlar ve nöroprotektanlar kullanılmaktadır. Yani tedavide trombolizis’in dışında iskemik kaskatta ortaya çıkan patolojileri düzeltmeye yönelik ilaçlar da kullanılıyor. Örnek verecek olursak nöroprotektan olarak kalsiyum kanal blokerleri ve glutamat antagonistlerini verebiliriz. Bu ilaçlarla kaskatın bir basamağı bloke edilerek fayda sağlanılmaya çalışılıyor. Son zamanlarda nöroprotektan olarak NMDA reseptör antagonistlerine bel bağlandı ancak beklenilen etki elde edilemedi. Daha sonra nöroprotektan etkiye ek olarak antioksidan özellik gösteren preparatlar hazırlandı. Amerika’da 7 Ekim 2003’te kannabinoidler bu amaçla tedaviye sokuldular. Kannabinoidlerle ilgili literatüre bir çok çalışma bu uygulamadan sonra girdi. Akupunkturla iskemi tedavisi Akupunkturla beyinde bazı merkezler aktive edilebilmektedir. Bu merkezlerde kan akışının ve glukoz kullanımının arttığı tesbit edilmiştir. FDG PET-CT teknikleri kullanılarak SJ 5 (Waiguan, TE-5) noktası iğnelendikten sonra BA 30 (Brodmann Area 30) bölgesinin aktivasyonu izlenmiştir. Araştırıcılar, SJ 5 noktasının beyinin görev yapan bölgelerinde glukoz metabolizmasını düzenleyici etkisini gözlemişlerdir. İnmeden çıkmaya yardımcı olmak üzere iğnelenen SJ 5 sağlıklı hemisferlerde glukoz metabolizmasını arttırırken inmeden etkilenmiş beyin hemisferinde glukoz metabolizmasını azaltmıştır. Bu bize, etkinin problemli bölgeye değil bütün beyine yönelik olarak oluştuğunu düşündürür. SJ 5 sağlam hemisferde motor icra bölgesini limbik bölgeyi, görmeyle ilgili bölgeyi aktive ederken sağlıksız olan hemisferde de motor bölgeyi ve sağlıklı hemisferin serebellumunu deaktive etmektedir. Ayrıca sağlıklı hemisferin glukoz kullanımın arttırırken etkilenmiş olan hemisferin glukoz metabolizmasını azaltmaktadır. Bu mekanizma hemiplejiden çıkmada geçerli bir mekanizma gibi gözükmektedir (11). GV 16 ve GV 9 noktalarına elektroakupunktur uygulandığında hipokampal alanlarda c-fos’ta düşme görülmüştür. Bilindiği gibi c-fos bir protoonkogendir. 62 kiloDaltonluk bir protein‘i kodlar. Bu protein proto-jun ile heterodimer oluşturur. Bu birleşme ile AP-1 (aktivatör protein) oluşur. Bu protein kompleksi özel yerinden DNA’yı bağlar. Hedef genleri aktive eder. Böylece m-RNA ve bunlara uygun proteinler üretilir. Bu proteinlerin iskemiden çıkma, iyileşme ile beraber yükseldiği izlenmiştir. Son zamanlarda yapılan deneysel ve klinik çalışmalar akupunkturla iskeminin kontrol altına alınabileceğini göstermektedir. Bu iddia iskemi belirteçlerindeki değişmelerle doğrulanmak istenmektedir. LI 4 ve ST 36 noktalarının aktivasyonu ile c-fos expresyonu baskılanarak iskeminin tetiklediği apopitosiz azaltıldığı bildiriliyor. 25 Cemal ÇEVİK Apopitosizin azaltılması nekroz hızının düşmesine sebep olup, alan büyümesini önleyebilir. Ancak iskemiden hemen sonra GV 20 ve GV 26 noktalarının uyarılmasıyla c-fos expresyonu arttırdığı da bildiriliyor. Bu noktaların akut durumlarda kullanılmaları apopitosizi arttıracaklarından mahsurlu olabilir. Sanki bazı noktaların akut devrede kullanmalarının mahsurlu olduğu şeklinde bir kanaat oluşmasına sebebiyet veriyor bu bulgular. Bazı noktaların uygulanmasıyla akupunktur, iskemiden sonra artan c-fos’un aşırı ekspresyonunu engelleyerek iskemi alanını küçültmektedir. İskemi alanını küçültmeye sebep olan temel noktalar LI 4 ve ST 36 olarak gözükmektedir. Sanjiao kanalından seçilen SJ 5 noktası beyin kan akımını artırmakta ve özellikle Brodman merkezinde aktivasyona sebep olmaktadır (11). C-jun ve c-fos iskemide artış gösteriyorlar. İskemi başında, iskemi oluşmadan önce LI 4 iğnelendiğinde hem c-jun’da hem de c-fos’ta yükselme oluyor. Bu iki genin transkripsiyon faktörleri hipoksik iskemik beyinlerde tahribata cevap olarak artıyorlar. Böyle genlerin hızlı ve geçici yükselmeleri ve onların üretimine sebep oldukları proteinler hücresel iyileşmeyle, apopitosizle veya hücre ölümüyle ilgililer. Erken gen olan c-fos farklı iskemik olaylarda farklı cevaplar oluşturuyor (14). Bu yüzden bu alanda daha çok tartışmalar olacağı gibi bir görünüm ortaya çıkmaktadır. Serebral iskemi akupunkturla tedavi edilen en yaygın hastalıklardan biridir. Klasik akupunktur anlayışı ile Ren ve Du meridyenden seçilen noktalar Yin ve Yang dengesini sağlayarak nöronal rejenerasyonu, beyindeki nöronal stem cell’lerin nöronlara dönüşmesini ve proliferasyonunu sağlamaktadırlar (16). Growth faktörlerin üretimini genetik ifadelenmeyi etkileyerek arttırması, angiogenesizi arttırması ve apoptosizi inhibe etmesi iskemi olan tarafta aktiviteyi azaltırken sağlam tarafta artırması (metabolizma üzerinden), beyin kan akımını, glukoz düzeyini arttırması (7), nitrik oksit sentezinin artması (17) iskemiyi yönetmede akupunkturun oluşturduğu etkilerdir (5, 6, 7, 8). 26 2- Barber PA, Auer RN, Buchan AM, Sutherland GR. Understanding and managing ischemic stroke. Can J Physiol Pharmacol 2001; 79: 283–296. 3- Dirnagl U, Iadecola C, Moskowitz MA. Pathobiology ofischaemic stroke: an integrated view. Trends Neurosci 1999; 22: 391–397. 4- Luo WS, Yu HB, Yang ZX, Pi M, Diao LH, Rao XD. Influence of Ren and Du meridian electroacupuncture on neural stem cell proliferation and extracellular signal-regulated kinase pathway in a rat model of focal cerebral ischemia injury. Neural Regen Res 2010; 5: 433-438. 5- Yang ZX, Yu HB, Yang FX, Wang L, Pi M, Luo WS, Rao XD, Ma XM. Study on the effects of electroacupuncture at the conception vessel on proliferation of neural stem cells in the subventricular zone by retrovirus plasmid pLXSNEGFP tracer technique in brain ischemia rats. Zhonghua Zhong Yi Yao Xue Kan 2010; 28: 10-12. 6- Peng JH, Yu HB, Pi M, Liu YF. Clinical observation of acupuncture therapy of regulating the conception vessel and unblocking the governor vessel in combination with rehabilitation training in treatment of ischemic stroke. Guangdong Yi Xue 2008; 29: 1410-1411. 7- Huang Y, Tang CZ, Wang SX, Lu YJ, Shen W, Yang JJ, Chen JQ, Lin RY, Cui SY, Xiao HL, Qu SS, Lai XS, Shan BC. Acupuncture regulates theglucose metabolism in cerebral functional regions in chronic stage ischemic stroke patients—A PET-CT cerebral functional imaging study. BMC Neuroscience 2012; 13: 75. Kaynaklar 8- Du Y, Shi L, Li J, Xiong J, Li B, et al. Angiogenesis and improved cerebral blood flow in the ischemic boundary area were detected after electroacupuncture treatment to rats with ischemic stroke. Neurol Res 2011; 33: 101–107. 1- Lo EH, Dalkara T, Moskowitz MA Mechanisms, challenges and opportunities in stroke. Nat Rev Neurosci 2003; 4: 399–415. 9- Ren L, Zhang WA, Fang NY, Wang JX. The influence of electro-acupuncture on neural plasticity in acute cerebral infarction. Neurol Res 2008; 30: 985–989. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 10- Tao J, Xue XH, Chen LD, Yang SL, Jiang M, et al. Electroacupuncture improves neurological deficits and enhances proliferation and differentiation of endogenous nerve stem cells in rats with focal cerebral ischemia. Neurol Res 2010; 32: 198–204. 11- Liu R. Clinical experience in acupuncture treatment of apoplexy. J Tradit Chin Med 2005; 25: 190–192. 12-Sheng M, Greenberg M. The regulation and function of c-fos and other immediate early genes in the nervous system. Stroke 1995; 26: 16391648. 13- Takemoto O, Tomimoto H, Yanagihara T. Induction of c-fos and c-jun gene products and heat shock protein after brief and prolonged cerebral ischemia in gerbils. Stroke 1995; 26: 1639-48. 14- Dassan P, Keir G, Brown MM. Criteria for a clinically informative serum biomarker in acute ischemic stroke: a review of S100B. Cerebrovasc Dis 2009; 27: 295-302. 15-Montaner J, Mendioroz M, Ribó M, Delgado P, Quintana M, Penalba A, Chacón P, Molina C, Fernández-Cadenas I, Rosell A, Alvarez-Sabín J. A panel of biomarkers including caspase-3 and D-dimer may differentiate acute stroke from stroke-mimicking conditions in the emergency department. J Internal Med 2011; 270: 166-74. 16-Han X, Huang X, Wang Y, Chen H. A study of astrocyte activation in the periinfarct region after cerebral ischemia with electroacupuncture. Brain Inj 2010; 24: 773–779. 17-Tsuchiya M, Sato EF, Inoue M, Asada A. Acupuncture enhances generation of nitric oxide and increases local circulation. Anesth Analg 2007; 104: 301–307. 27 Çeviri Makale Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 28-44 ÇİN’DE AKUPUNKTUR NOKTASI ÖZGÜLLÜĞÜNÜN ARAŞTIRILMASIYLA İLGİLİ DERLEME: MEVCUT DURUM VE BEKLENTİLER Ling Zhao1, Ji Chen2, Cun-Zhi Liu3, Ying Li1, Ding-Jun Cai1, Yong Tang1, Jie Yang1, Fan-Rong Liang1 1 Chengdu University of Traditional Chinese Medicine, Sichuan, Chengdu 610075, China 2 Foreign Languages School, Chengdu University of Traditional Chinese Medicine, Sichuan, Chengdu 610075, China 3 Beijing Hospital of Traditional Chinese Medicine Affiliated to Capital Medical University, Beijing 100010, China Çeviren: Doç. Dr. Didem AKÇALI Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Algoloji Bilim Dalı, ANKARA Özet: Akupunktur noktası özgüllüğü teorisi klinikte kullanılan akupunktur noktalarının etkilerinin aydınlatılmasında önemlidir. Akupunktur ve moksibüsyonda bilim adamlarınca uluslararası araştırmalarda akupunktur noktası özgüllüğü odak olmuştur. Çin Bilim Bakanlığı 2006’da Ulusal Temel Bilim Araştırma Programı’nı kabul ederek başlattı (973 program); programlardan birisi de Klinik Etkinliğine Göre Akupunktur Noktası Özgüllüğü Üzerine Temel Bilimdi. Bu tür veri bulma yaklaşımlarıyla, kanıta dayalı tıp, klinik epidemiyoloji, nörogörüntüleme, moleküler biyoloji, nörofizyoloji ve matabolomik ile literatür araştırması, klinik değerlendirme ve biyolojik çalışmalar yapıldı. Akupunktur noktası özgüllüğünün varlığı ve özelliklerinin meridyen boyunca ilerleyen, göreceli, inatçı ve durumsal etkiler olduğu ispat edildi. Akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili biyolojik temelli ön araştırmalar yapıldı. 1. Giriş Çin’de 2500 yıldır akupunktur hastalıkların tedavisinde ve genel iyiliğin devamlılığı için kullanılmaktadır. Akupunkturla ilgili bazı geleneksel teoriler batı tıbbi dışı konuları benimsemiştir ve dolayısıyla modern tıbbi uygulamayla uyumsuz gözükebilir. Yine de, akupunktur batı ülkelerinde çeşitli durumlar için alternatif ve tamamlayıcı bir yöntem olarak kabul görmüştür. Sistematik derlemeler ve randomize kontrollü çalışmalar dahil güvenilir pek çok çalışma akupunkturun geniş aralıkta hastalıkların tedavisinde güvenli ve etkin olduğunu göstermiştir (1-6). Nörogörüntüleme çalışmalarında akupunkturun nöral ilişkisi ve diğer biyolojik mekanizmaları da incelenmiştir (7-11). Son zamanlarda, klinik çalışmalarda akupunk- tur noktası olan ve olmayan bölgelerde şüpheli akupunktur etkisi ile ilgili çalışmalar yapılmıştır (12-14) ve nörogörüntüleme çalışmaları da akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili soruları gündeme getirmiştir (1516). Akupunkur Araştırma Topluluğu (SAR), 2007 Kasım’da yapılan uluslararası toplantıda farklı ülkelerden bilim adamları arasında akupunktur nokta özgüllüğü konusunda yoğun tartışmalar yaşanmıştır ve akupunktur uygulamasında temel bilimsel sorun olarak kabul edilmiştir. Amerikan Akupunktur Derneği 2010’da, akupunktur nokta özgüllüğünün akupunktur araştırmalarında bir paradoks olduğunu beyaz bültenle yayınlamıştır (17). 2006’da Çin Hükümeti, Ulusal Temel Araştırma Programını kurdu (973 program) ve bir alan da akupunk- İletişim Bilgileri: Dr. Didem AKÇALI, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Algoloji Bilim Dalı, ANKARA Tel: 0532 7401345 didemakcali@yahoo.com 28 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 tur nokta özgüllüğü konusunda daha kesin veri toplamak için Klinik Etkinliğe Dayalı Akupunktur Nokta Özgüllüğü programıdır. Çoklu işbirliği ile akupunkturun klinik iyileştirmesini ve biyolojik temelini incelemek için geleneksel araştırma yöntemleriyle modern yaklaşımlar birlikte kullanılmıştır. Sonuçta, Çin’de 5 yıl akupunktur nokta özgüllüğü araştırmasından sonra önemli ilerleme kaydedilmiştir. 2. Akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili literatür araştırmalarında gelişmeler Veri toplama ve bilgisayar- işleme teknolojileriyle migren, fonksiyonel dispepsi (FD), uterusa bağlı hastalıklar ve dismenore konularında 2.600.000 parça eski ve yeni yazı Çin’de bilim adamlarınca toplandı ve sıralandı. Kanıta dayalı tıp yaklaşımı ve fikirleriyle bu veri tabanı filtrelendi ve ulaşım sağlandı. Akupunktur reçeteleri ana eleman olarak incelendi ve akupunkturun etkisiyle ilgili veriler çıkartıldı; bu yolla tarihi literatüre dayalı akupunktur nokta özgüllüğü temelli veri tabanı oluşturuldu (18). Bunun temelinde, geliştirme aracı olarak Microsoft. NET, C# dili geliştirme dili olarak ve Microsoft SQL Sunucu 2005 veri işletme sistemi olarak kullanıldı ve Akupunktur Nokta Özgüllüğü Veri Oluşturma Ortamı hazırlandı. Bu ortamla 4 ana fonksiyonu izleyen çok yönlü ve çok katmanlı birleştirme analizi yapılabildi: akupunktur reçetesinin standardizasyonu, moksibisyon reçetesinin standardizasyonu, akupunktur noktalarının analizi, merdiyenlerin analizi (19). Literatürde veri tarama Shaoyang merdiyeni üzerindeki akupunktur noktalarının esas olarak, Yangming meridyenindekilerin de ikinci sırada migrende seçilenler olduğunu ortaya koydu. Shaoyang meridyenindeki Fengchi (GB20) ve Waiguan (TE5) migrende sıklıkla kullanılırken Touwei (ST8) ve Zusanli (ST36) migrende sadece doktorlar tarafından kullanılıyordu (20, 21). Ayak footyang meridyenindeki akupunktur noktaları FD için ilk seçenekti; bunların arasında midenin alarm ve transport (Fu ve Mu) noktaları olan Zusanli (ST36) ve Liangqiu (ST34) özellikle tercih ediliyordu. Ek olarak, Zhongwan (CV12) ve Weishu (BL21) noktaları sık kullanılıyordu (22, 23). Uterusa bağlı hastalıklarda ve dismenorede kullanılan akupunktur noktaları genellikle dalak meridyeni, Ren meridyeni, ve böbrek meridyeni üzerindedir; bunlardan Sanyinjiao (SP6), Guanyuan (CV4) ve Taixi (KI3) her meridyenden de sık kullanılandı (24, 25). Bu bulgular, meridyen akupunktur nokta özgüllüğü için ön koşul olduğundan akupunktur noktalarının özgüllüğünün meridyenlerin yoluyla yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Dahası, akupunktur noktalarının özgüllüğü meridyen kisiyle örtüşme derecesiyle koreledir. 3.Akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili klinik çalışmalar Kanıta dayalı tıp konusu ve yöntemleriyle ilişkili olarak klinik epidemiyoloji ve iyi klinik uygulamalar prensiplerine göre 2469 migren, FD, Primer dismenore (PD) ve iskemik inmeli katılımcı toplandı. Akupunktur noktalarının özgüllüğü için 7 çok merkezli randomize kontrollü çalışma (RKÇ) yapıldı (Tablo 1). Akut migrende akupunkturun hızlı etkisi üzerine bir RKÇ’da 180 katılımcı santral olarak gerçek akupunktur grubu (Shaoyang meridyeninde), sham akupunktur grup 1 (literatüre göre uzak ve meridyen dışı noktalarda) ve sham akupunktur grup 2 (2 meridyenin orta noktaları) olarak randomize edildi. Çalışmada 3 grupta da tedaviden 24 saat sonra olarak genel değerlendirmede ve ağrıda azalma, relaps ya da artma şeklinde anlamlı farklar kaydedildi (p<0,05). Vizuel analog skalada (VAS) her üç grupta tedaviden 4 saat sonra bazale göre anlmalı fark bulundu (p<0,05). Tedaviden 4 saat sonra VAS değerlerinde gerçek akupunktur, sham akupunktur grup 1 ve 2’de sırasıyla medyan 1 cm, 0,5 ve 0,1 cm azalma kaydedildi. Benzer olarak, tedaviden sonra 2. saatte bazale göre VAS değerlerinde her 3 grupta da fark kaydedildi (p<0,05). Benzer olarak, her 3 grupta da tedaviden 2 saat sonra VAS skorlarında bazalle karşılaştırıldığında anlamlı fark izlendi (p<0,05). Ancak tedaviden 2 saat sonra, VAS skorlarında bazalle karşılaştırıldığında sadece gerçek akupunktur grubunda medyan 0,7 cm anlamlı azalma oldu (p<0,01). Bu bulgular esas akupunktur noktalarından özel fizyolojik etkinlik sağlandığı iddiasını desteklemektedir (26). Sonraki RKÇ’de akupunkturun migrende uzun süreli analjezik etkinliği 480 migrenli hastada, tedavi grubu 1 (Shaoyang’a özel akupunktur), tedavi grubu 2 (Shaoyang’a özel olmayan akupunktur), tedavi grubu 3 (Yangming’e özel akupunktur) ve kontrol grubu 29 Didem AKÇALI (akupunktur noktası yok) olarak 3 gruba randomize edilerek çalışıldı. Han’ın akupunktur noktası sinir stimulatörü (HANS, Model LH 200A TENS, Nanjing, China) yardımıyla sağ ve sol akupunktur noktaları sırayla 30 dakika kullanıldı. Tedaviler arka arkaya 5 gün günde 1 kez uygulandı. Akupunktur tedavi ve kontrol gruplarındaki hastalar 4 haftada toplam 20 tedavi aldılar. Esas çıkarım, randomizasyondan 5-8 hafta sonra migren gün sayısıydı. İkincil çıkarımlar migren atak frekansı, migren şiddeti ve Migrene Özel Yaşam Kalitesi Anketiydi. Sonuçlara göre, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında akupunktur gruplarında 5-8. haftalarda daha az migrenli gün sayısı elde edildi; ancak tedaviler arasında fark anlamlı değildi (p> 0,05). Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında tüm tedavi gruplarında 13-16. haftalarda migrenli gün sayısında anlamlı azalma kaydedildi (Shaoyang’a özel akupunkturla kontrol, p<0,01; Shaoyang’a özel olmayan akupunktur; kontrol p<0,01; Yangming’e özel akupunktur ve kontrol p<0,05) bulundu. Her 3 grupta kontrol grubuyla karşılaştırıldığında ikincil çıkarımlarda anlamlı, fakat klinikte önemi olmayan yarar izlendi. Akupunktur grupları arasında anlamlı fark yoktu (27). Çok merkezli randomize 6 gruptan oluşan akupunktur çalışmasında FD’si olan 712 hastada gruplar: grup 1, mide meridyenine özel akupunktur noktaları; grup 2, mide meridyenine ait olmayan akupunktur noktaları; grup 3, alarm ve transport (Fu ve Mu) noktalarına özel akupunktur; grup 4, safra kesesi meridyenine özel akupunktur noktaları; grup 5, akupunktur noktası olmayan yerlere sham akupunktur; grup 6, itoprid (dispepsi ilacı). her akupunktur noktası ya da akupunktur noktası olmayan bölgenin iğne girişinden sonra 30 dakika elektroakupunkturla uyarılması için Han’ın akupunktur sinir stimulatörü kullanıldı. Hastalar 4 haftada toplam 20 tedavi aldılar. Tedavi ardısıra 5 tedavi gününü takiben 2 gün dinlenme şeklinde uygulandı. Bu çalışmada hem 4 hafta, hem de 12 hafta takipleri yapıldı. Sonuçlar, hastanın yanıtı, Dispepsi Semptom İndeksi (SID), Nepean Dispepsi İndeksi’ne (NDI) bağlı yaşam kalitesinde (QOL) iyileşme ölçeklerinde semptomlarda iyiye gidişle ölçüldü (28). Sonuçlara göre, akupunktur FD tedavisinde etkiliydi ve akupunktur noktası olmayan bölgelere yapılan uygulamadan daha başarılıydı. Tedavinin sonun30 da SID ve QOL’de 4 ve 12 hafta devam eden iyileşme kaydedildi. Toplam yanıt akupunktur grup 1’de en iyi, sham akupunkturda itropirid ve diğer akupunktur gruplarından daha kötüydü (p<0,05). Benzer olarak, semptomlar ve QOL iyileşmesinde grup 1 ve diğer gruplar arasında anlamlı fark vardı (p<0,05) (29). Akupunkturun PD üzerine etkisini araştırmak için 3 klinik çalışma yapılmıştı. Birinci çalışmada PD’si olan 66 hasta, gelişigüzel sayı tablosu kullanılarak 2 gruba ayrıldı. Menstrüel ağrı sırasında tedavi grubuna bilateral akupunktur noktalarına Sanyinjiao (SP6) iğnelenme (deqi) hissi alındıktan sonra 5 dk uygulama yapıldı; kontrol grubuna bilateral Xuanzhong (GB39) noktasına 5 dk akupunktur uygulandı. Tedavi grubundaki hastalarda, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında tedaviden 5 dk sonra anlamlı olarak menstrüel ağrıda azalma (p<0,001); pulsatilite indeksinde (p<0,001); direnç indeksinde (p<0,01) ve uterin arterlerde sistolik / diastolik tepe nokta oranında (A/B) fark p<0,01) bildirildi. Bu çalışma SP6’nın iğnelenmesinin PD olan hastalarda hemen uterin kan akımını artırdığını, GB39’un bu etkisi olmadığını gösterdi (30). İkinci RKÇ’da PD’si olan uygun 200 hasta seçildi. Hastalar akupunktur noktası, akupunktur noktasıyla ilişkili olmayan nokta veya akupunktur olmayan şeklinde gruplandırıldılar. Akupunktur ve sham akupunktur PD’yi tedavi etmek için günde 1 kez 3 gün elektroakupunkturla akupunktur ve sham akupunktur Sanyinjiao (SP6)’ya, ilişkisiz akupunktur noktasına (Xuanzhong, GB39) veya akupunkturla ilişkisiz bölgeye uygulandı. Esas sonuç, bazal ve uygulamanın başlamasından itibaren 5, 10, 30 ve 60 dk VAS skorlarıyla ölçülen ağrı şiddetiydi. İkincil sonuçlar Cox retrospektif semptom skalası, verbal derecelendirme skalası, ağrının toplam süresi ve katılımcıların 3 menstrüel siklus süresince analjezik kullanım oranıydı. Akupunktur uygulanan hastalarda VAS karşılaştırıldığında akupunktur grubunda (p<0,001); ilgisiz akupunktur noktasında (p<0,001) ve akupunktur noktası olmayan yerde (p<0,01) akupunktur noktası olmayan gruba göre anlamlı iyileşme kaydedildi. İkincil sonuçlar açısından 4 grup arasında fark yoktu (p>0,05). Bu çalışmalar, dismenore ağrısını geçirerek akupunkturun akupunktur yapılmamasına üstünlüğünü gösterdi. Ancak, akupuktur noktasına akupunktur ve ilgisiz akupunktur noktasına akupunktur Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 uygulaması arasında fark yoktu; benzer şekilde akupunktur noktası uygulaması ile akupunktur noktası olmayan yere uygulama arasında da fark bulunmadı (31). Üçüncü RKÇ, ikinci çalışmanın sonuçlarına daynarak planlandı. PD olan hasta sayısı 501’e çıkartıldı; hastalar akupunktur grubu (Sanyinjiao, SP6), ilgisiz akupunktur noktası (Xuanzhong, GB39) ve akupunktur noktası olmayan yere uygulama yapılacak 3 gruba randomize edildi (31, 32). Menstruasyonun 1. gününde VAS skoru 40 mm’nin üstünde olduğunda 30 dk elektroakupunktur uygulandı. Tedavi günde 1 kere olmak üzere 3 ardısıra gün uygulandı. Tedavinin 1. seansında tedavi öncesi ve Han’ın akupunktur sinir stimulatörüne bağlandıktan 5, 10 dk sonra, iğneler çıkartıldıktan hemen sonra ve 30 dk sonra VAS değerlendirilerek hızlı analjezik etki kaydedildi. Tedavinin 2. ve 3. seanslarında VAS tedaviden önce sorularak kümülatif analjezik etki belirlendi; benzer ölçüm metodu tedavinin son gününde ve sonraki menstruasyondan önce değerlendirilerek kümülatif ve süregiden analjezik etki değerlendirildi. Sonuçlara göre, 1.,2.,3. tedavi seansları Sanyinjiao (SP6) uygulanan hastalarda, hızlı, kümülatif ve süregiden analjezik etki Xuanzhong (GB39) ve akupunktur noktası kullanılmayan gruplarından anlamlı olarak daha üstündü (p<0,05). Yedinci RKÇ’da 4 klinik merkezden toplanan 290 iskemik inme hastası akupunktur noktası ve akupunktur noktası olmayan tedavi uygulamalarına göre randomize edildi. Akupunktur noktalarına resusitasyon tedavisi (‘Xing Nao Kai Qiao’) ve akupunktur noktası olmayan noktalara 4 hafta boyunca günde 1 kez devamlı uygulama yapıldı. Tedavi sonuçlarını değerlendirmede Barthel indeksi, Ulusal Enstitü Sağlık İnme Skalası ve Çin İnme Skalası kullanıldı. Akupunktur noktası olmayan grupla karşılaştırıldığında akupunktur grubunda 6 aya kadar Barthel indeksinde ortalama değerlerin anlamlı olarak yüksek olduğu (p<0,01) ve tekrarlama hızının akupunktur grubunda anlamlı olarak azaldığı (p<0,001) kaydedildi. Ancak her iki grubun ölüm oranları benzerdi (p>0,05). Ek olarak akupunktur her iki grupta Ulusal Enstitü Sağlık İnme Skalasında 2. haftada değil (p>0,05) ancak 4. haftada (p<0,01) anlamlı farka yol açtı. Akupunktur noktası olan ve olmayan bölgelerin tedavisi sonucunda Çin İnme Skalasında 4. haftada (p<0,001) ve İnmeye Özel Yaşam Kalite İndeksinde (p<0,01) anlamlı iyileşme ortaya çıktı (33, 34) (Tablo 1). 4. Biyolojik yapılarda akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili gelişmeler Akupunktur nokatalarında etkide ana temel anatomik yapılardır. Meridyenler ya da akupunktur noktalarına eşdeğer yapılar bulunmamış olsa da noktalar her zaman sinir, lenf ve kan damarlarından zengin bölgelerdedir. Burası sinir uçlarının, sinir reseptörlerinin, kan damarlarının, mukopolisakkaritlerin ve mast hücrelerinin yoğun dağıldığı bölgedir. Histolojik yöntemlerle, Çinli araştırıcılar akupunkturun analjezik etkisini araştırmak için hayvan çalışmaları yapmışlar, akupunktur noktaları ve diğer noktalardaki mast hücre sayısı ve degranulasyon oranını incelemişlerdir. Ek olarak, mast hücreleriyle akupunktur nokta etkisi ilişkisini belirlemek için morfolojik ve moleküler biyolojik metodlar kullanılan yoğun sistematik araştırmalar yapılmıştır; bu çalışmalar diğer tekniklere ek olarak akupunktur noktasına lokal anestezik enjeksiyonu, patch klemp ve konfokal lazer tarayıcı mikroskopiden oluşmaktadır. 4.1. Mast hücre degranulasyonu - akupunktur nokta özgüllüğüyle pozitif korelasyon. Akupunktur alanlarında mast hücre degranulasyonunda artış kaydedilmiştir (35). Bu granüllerin analjezik sinyal oluşturmak için akupunktur reseptörünü uyardığı, granüllerin perifere diffüze olduğu ve merdiyen boyunca yayılan his fenomenine katkıda bulunduğu sanılmaktadır. Mast hücre degranülasyonunu önlemek için kromolin sodyum kullanıldığında, akupunkturun analjezik etkisi belirgin olarak azalır. Dolayısıyla, degranule mast hücreleri akupunktur analjezisiyle ilişkili görünmektedir; bu da akupunktur nokta özgüllüğüyle pozitif koreledir. Mast hücre degranülasyonu akupunktur analjezisinin başlangıcı için başlatıcı sinyallerden biridir (35-37). 4.2. Mast hücre aktivasyonu- akupunktur noktalarındaki kollajen liflerle ilişkili. Akupunktur noktalarında kollajen lifler içiçe geçer ve 3 boyutlu ağ benzeri bir doku oluşturur. Bu noktaya akupunktur iğnesi kaldırma, itme ya da döndürme tekniğiyle batırıldığında iğne dermisin yoğun tabakasındaki bağ 31 Didem AKÇALI TABLO 1: Çin’de akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili RKÇ Çalışma Araştırma objesi Örneklem büyüklüğü Gruplar Esas sonuç Li ve ark (26) Akut migren atak hastaları 180 Gerçek akupunnktur grubu: Waiguan (TE5), Yang- Ağrı (VAS) lingquan (GB34), Quixu (GB40), Jiaosun (TE20), Fengchi (GB20) Sonuç + Sham akupunktur grup 1: (1) Kolun medyalinde deltoid ve biseps kaslarının birleşiminde deltoid kasının başlangıç noktasının ön kenarında; (2) Dirseğin ucuyla aksillanın orta noktasında; (3) ulnar tarafta humerusun epikondilus medialisi ile el bileğinin ulnar tarafının orta noktası; (4) Zusanli (ST36) yatay olarak 1-2 cm lateralinde tibia kenarında; (5) Orta uyluk bölgesinin içinde anterior superio iliak çıkıntıyla patellanın rektus femoris üzerinde lateral üst köşesi orta noktasının 2cm laterali; Sham akupunktur grup 2: (1) Üçlü ısıtıcıyla Waiguan (TE5)’in lateralindeki ince barsak noktalarının yatay olarak orta noktasında; (2) Qiuxu (GB40) ve Jiexi (ST41) arasındaki çizginin orta noktası; (3) Yanglingquan (GB34)’ün lateralindeki safra kesesi ve mesane meridyenlerinin orta noktası yatay olarak; (4) Jiaosun (TE20) ile Shuaigu (GB8) arasındaki çizginin orta noktası; (5) Fengchi (GB20) ile Anmian (ekstra nokta) arasındaki çizginin orta noktası, bilateral Li ve ark (27) Migren hastaları 480 Grup 1: Waiguan (TE5), Yanglingquan (GB34), Qiuxu Migrenli gün sayısı (GB40), Fengchi (GB20) Grup 2: Luxi (TE19), Ganyangluo (TE8), Xiyangguan (GB33), Diwuhui (GB42) Grup 3: Touwei (ST8), Pianli (LI6), Zusanli (ST36), Chongyang (ST42) Grup 4: (1) Kolun medyalinde deltoid kasının insersiyosunun ön kenarında deltoid ve biseps kaslarının birleşim yerinde; (2) Dirsek ucu ile aksillanın orta noktasında ; (3) Ulnar tarafta, humerusun epikondilis medyalisiyle el bileğinin ulnar tarafı arasında orta noktada; (4) Tibianın kenarında yatay olarak Zusanli’nin (ST36) 1,2 cm lateralinde Ma ve ark (29) FD hastaları 712 Grup 1: Chongyang (ST42), Fenglong (ST40), Liang- SID skoru qiu (ST36) + Grup 2: Tiaokou (ST38), Dubi (ST35), Yinshi (ST33), Futu (ST32) Grup 3: Weishu (BL21), Zhongwan (CV12) Grup 4: Qiuxu (GB40) Guangming (GB37), Yanglingquan (GB34), Waiqiu (GB36) Grup 5: Migren çalışmasındaki grubun aynısı (örneklem: 480) Grup 6: İtoprid oral Yu ve ark (30) PD hastaları 66 Tedavi grubu: Sanyinjiao (SP6) Kontrol grubu: Xuanzhong, (GB39) 32 PI, RI, A/B + Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Liu ve ark (31) PD hastaları 200 Akupunktur noktası grubu: Sanyinjiao (SP6) Ağrı (VAS) - Ağrı (VAS) + İlgisiz akupunktur noktası: Xuanzhong (GB39) Akupunktur noktası olmayan grup: bacağın lateral kenarı, dış malleolun 3 inch yukarısı, tibianın ön çıkıntısının 1,5 inch arkası Akupunktur yapılmayan grup Liu, Ma PD hastaları 501 Akupunktur noktası grubu: Sanyinjiao (SP6) İlgisiz akupunktur noktası: Xuanzhong (GB39) Akupunktur noktası olmayan grup: bacağın lateral kenarı, dış malleolun 3 inch yukarısı, tibianın ön çıkıntısının 1,5 inch arkası Akupunktur yapılmayan grup Shen ve ark (34) İskemik inme hastaları 290 Akupunktur noktası grubu: Temel akupunktur nokta- Genel semp- + (BI, ları- Neiguan (PC6), Shuigou (DU26), Sanyinjiao (SP6), tomlar ek akupunktur noktaları- Jiquan (HT1), Weizhong relaps hızı) (BL40), Chize (LU5) Akupunktur noktası olmayan grup: yukarıda bahsedilen akupunktur noktalarının 3 mm uzağı dokuyu uyararak kollajen lifleri deforme eder; bu da mast hücre degranulasyonunu ortaya çıkartır. Ancak, kollajen liflerin hasarlanırsa iğne manipulasyonuyla lifler üzerinde bu etki oluşturulamaz; dolayısıyla akupunktur analjezisi mast hücre degranulasyonunun azalmasına bağlı olarak azalır (38). Analjezik etki, ratlarda Zusanli (ST36) noktasına el akupunkturu ve elektroakupunktur arasında afferent mekanizmada karşıtlık bazında çalışıldı. Tip I kollajenaz ya da kromolin sodyum önceden verilerek el akupunkturunun analjezik etkisini anlamlı olarak azalttı (p<0,05); ancak elektroakupunkturda değişiklik olmadı (p>0,05). Yukarıdaki yöntemlerle el akupunkturu ve elektroakupunkturla indüklenen mast hücre degranulasyon hızı anlamlı olarak inhibe oldu (p<0,05) (39). Sonuçlar, el akupunkturunda mekanik kuvvetin alıcısı olan kollajen liflerin periferik sinyal iletiminde öneli rol oynadığını gösterdi. El akupunktur iğnesinin uyarısıyla oluşan başlatıcı sinyal, kollajen lifler ve mast hücre aktivasyonuyla ilişkili olabilir; bu yolla akupunktur bilgisi santral sinir sistemine iletilir. Ancak, elektroakupunktur iğnesiyle oluşan sinyal direkt sinirler aracılı periferik sinir reseptörlerin aktive olmasıyla iletilir. 4.3. Bölgesel elamanların yeri- akupunktur nokta özgüllüğü. Bir çalışmada araştırıcılar 4 akupunktur noktasında: Jianshi (PC5), Ximen (PC4), Tiaoku (ST38) ve Xiajuxu (ST39) ve çevre dokularda Ca, Fe, Cu ve Zn’nun tipik direkt grafisini araştırmışlardı. İnsan doku örneklerinin çalışılmasında X-ışını floresans analizi ve protonla indüklenen X-ışını emisyonu ve sinkroton X-ışını floresans analizi doku bileşimini incelemek için uygulandı. Çalışmada akupunktur noktaları ve akupunktur noktası olmayan bölgeler arasındaki yapı farkları belirlendi. Akupunktur noktalarında mast hücre konsantrasyonu ve mikrodamarlarda birikim daha fazlaydı. Ca, Fe, Cu ve Zn, incelenen 4 akupunktur noktasından 3’ünde akupunktur noktası olmayan bölgelere göre anlamlı olarak yüksekti. Cu/ Fe oranı Jianshi (PC5), Tiaoku (ST38), Xiajuxu (ST39) noktalarında benzerdi, ancak Ximen (PC4) noktasında farklıydı. Her akupunktur noktası, uzun ekseni meridyen boyunca olan eliptik şekildeydi. Dolayısıyla, akupunktur noktalardan çevreye doğru mineral içeriğinin azalmasının meridyen yönünde daha yavaş olacağı farzedildi (40). 33 Didem AKÇALI 5. Akupunktur noktalarının özel reaksi yonları ve biyofizyolojik özellikleri Biyofiziksel özellikleri, elektrik ve sıcalık özelliklerini inceleyen çalışmalarla akupunktur nokta özgüllüğü çalışılmıştır. Bir çalışmada insanda akupunktur noktalarında volt-amper (V-A) özellikleri, karakteristik lineer olmayan V-A eğrisinin bu noktalarda olduğunu gösterdi. Kontrol noktalarla karşılaştırıldığında akupunktur noktalarında sıklıkla düşük elektriksel direnç bulunuyordu. Sağlıklı gönüllülerde, 6 yin meridyende akupunktur noktalarında kosin analizinde ve amplitüd testinde akupunktur noktalarının sirkadyan ritme göre vücut ısı değişiklikleriyle açık sirkadyan değişkilikler gösterdiği kaydedildi (41). Sağlıklı 49 üniversite öğrencisi bayanda, menstrüasyonun 1. gününde ve menstrüasyondan 3 gün sonra üç ayak yin meridyeninde uterusla ilgili akupunktur noktalarında ve akupunktur noktası olmayan bölgelerde akupunktur noktalarındaki menstruasyona yanıt karşılaştırıldı (Tablo 2). Uterusla ilgili akupunktur noktaları Xuehai (SP10), Diji (SP8), Zhongdu (LR6), Sanyinjiao (SP6), Taixi (K13), Taibai (SP3), Taichong (LR3) ve Shuiquan (KI5), uterusla ilgili olmayan akupunktur noktaları Xuanzhong (GB39) ve yakındaki meridyen dışı nokta Xuanzhong (GB39) seçildi. Sonuçlar, menstrüasyonun 1. gününde 3. gününe göre böbrek meridyeninin yuan kaynak noktası olan Taixi (KI3), Sahoyin anlamlı olarak sıcaklığın düşük olduğunu gösterdi (p<0,001). Bu 2 gün arasında diğer ölçüm noktaları ararsında fark yoktu (p>0,05) (42) Tablo 2. Sağlıklı 100 üniversite öğrencisi 10 gruba randomize edildi; Zusanli (ST36), Fenglong (ST40), Chongyang (ST42), Yinlingquan (SP9), Gongsun (SP4), Taibai (SP3), Guangming (GB37), Qiuxu (GB40) akupunktur noktalarına 20 dakika akupunktur uygulandı ve elekrogastrogramla akupunktur öncesi ve sonrasında gastrik fonksiyon monitorize edildi. Sonuçlar, gastrik elektriksel alanın değişim oranında akupunktur noktaları ve akupunktur noktası olmayan yerlerin ve farklı meridyenlerde akupunktur noktalarının iğnelenmesinin anlamlı fark olduğunu gösterdi (p<0,05). Zusanli (ST36), gastrik fonksiyonla ilgili en güçlü etkiyi yaptı (p<0,05) (43). 34 Pulmoner fonksiyona etkinin incelenmesi için 104 gönüllüde bilateral Taiyuan (LU9), Neiguan (PC6), Daling (PC7) noktalarına ve akupunktur noktası olmayan yerlere kızılötesi ışınım yapıldı. Sonuçlar kızılötesi ışınımla pulmoner fonksiyon arasında 10 noktadan 6’sında korelasyon olduğunu gösterdi. Kızılötesi ışınım düzeyi ve 1. saniye zorlu ekspitasyon hacminde ve sol Taiyuan’da (LU9) kızılötesi ışınım düzeyi ve maksimum gönüllü ventilasyonda korelasyon bulundu (p<0,001 veya p< 0,01). Dolayısıyla sol Taiyuan’da (LU9) kızılötesi ışınım pulmoner fonksiyonu en iyi yansıtıyordu (44). 6. Akupunktur noktası özgüllüğüyle fonk siyonel durumun korelasyonu Akupunktur noktaları, tanısal olarak patojen varlığını teşhis ve hastalığı iyileştirmek için kullanılabilir. Vücudun bileşiminde değişikliklerle tanı gücü değişebilir; bu fizyolojik olarak ‘sessiz’ ve patolojik olarak ‘aktif’ olmak şeklinde ortaya çıkar. Bir kısım araştırmacılar, iç organlar hastalıktan etkilendiğinde akupunktur nokta duyarlılılığının potansiyel olarak dinamik fonksiyonel değişikliklere yol açarak akupunktur nokta özgüllüğünü yansıttığını göstermişlerdir (45). Ratlarda intragastrik mukoz membrana hardal yağı verilmesi, histolojik incelemeye göre intragastrik mukozada ödem ve kan damarlarında dilatasyonla ve endogastrik kaplamada ülserasyonla gösterilen masif mukoz inflamasyona yol açar. İntragastrik mukozaya hardal yağı verilen 7 ratta da, karın cildinin tamamında, özellikle orta hat çevresinde karın üst ve altında ve sırtın ortasında, birkaç tane de uylukta ve kasıkta küçük mavi noktalar ortaya çıktı. Mavi noktaların sayısı ve dağılımı ratlar arasında oldukça farklıydı. Noktalar enjeksiyondan 20 dk sonra belirmeye başladı ve 50 dakikada çoğu nokta görülüyordu. Noktalar 1-3 mm çapta, oldukça küçüktü. Ancak, bazı noktalar daha uzun ve 3-6 mm uzunluğundaydı. Aksine, 4 kontrol ratın 2’sinde intragastrik mukoz membrana serum fizyolojik enjeksiyonu sonrasında ciltte renk değişikliği olmadı. Kalan 2 kontrol ratta sadece karın ortasında 3-5 küçük mavi nokta belirdi; bu ratlarda karın cildine sınırlı ekstravazasyon abdominal cerrahi insizyona bağlı olabileceği düşünüldü. Mavi noktaların ciltte dağılımı gastrik segmental innervasyona uyuyor diye spekulasyon yapılabilir (46). Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Tablo 2: Çin’de akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili biyolojik temelli çalışmalar Çalışma Uygulanan Örneklem büyüklüğü Gruplar Birincil gösterge Sonuçlar She ve ark (42) Sağlıklı kadınlar 49 Xuehai (SP10), Dij, (SP8), Zhongdu (LR6), Sanyinjiao (SP6), Taixi (KI3), Taibai (SP3), Taichong (LR3), Shuiquan (KI5), Xuanzhong (GB39), akupunktur noktası olmayan: Menstruasyonun 1. Taixi’nin (KI 3) menstruasyona gününde ve mens- özel yanıtı var truasyon bittikten 3 gün sonra akupunktur noktası olan ve olmayan yerlerde cilt sıcaklığı Chen ve ark (43) Sağlıklı öğrenciler 100 Zusanli (ST36), Fenglong (ST40), Ortalama Chongyang (ST42), Yinlingquan elektriksel (SP9), Gongsun (SP4), Taibai (SP3), değişiklik Guangming (GB37), Qiuxu (GB40) ve akupunktur noktası olmayan: tibia kenarında yatay olarak Zusanli’nin (ST36) 1-2 cm laterali Deng ve ark (44) Gönüllüler 104 Bilateral Taiyuan (LU9), Neiguan FEV1, MVV (PC6), Daling (PC7), akupunktur noktası olmayan 1: Taiyuan (LU9) ve Daling’in (PC7) orta noktası; akupunktur noktası olmayan 2: Neiguan (PC6) lateralinde kalan perikard ve akciğer meridyenleri ortasında Liu ve ark (49) Koroner arter hastalığı olan hastalar 50 Bilateral Taiyuan (LU9), Shenmen 1,5-16µm aralığında Shenmen (HT7) ve Daling (HT7), Daling (PC7) kızılötesi radyasyonun (PC7) miyokard iskemiside patolojik durumu yansıtır belirlenmesi Sağlıklı Lai ve ark (50), Zhang gönüllüler ve ark (51), Huang ve ark (52) 36 Waiguan (TE5); sham TE5 iğnelem; PET-CT veya fMRI ile yanıtların açık olasebo TE5 iğneleme; aku- serebral punktur noktası olmayan: Waigu- alınması an (TE5) düzeyinde elin Shaoyang Üçlü ısıtıcı meridyeniyle elin Taiyan ince barsak meridyeninin orta noktası Waiguan (TE5) kulak bozukluklarında, kardiyovasküler hastalıkalrda, üst ekstremite paralizisi ve kan basıncında dalgalanmalar Huang ve ark. (53, 54) İskemik inme hastaları 55 Waiguan (TE5) iğneleme grubu, PET-CT veya fMRI ile Waiguan (TE5) sham iğneleme serebral yanıtların grubu, sham nokta sham iğneleme alınması durumu ve iğnelenmeyen grup Waiguan (TE5) sağlıklı hemisferde motor hareket ve görmeyle ilişkili serebral bölgelerde ve etkilenen hemisferde limbik sistemi özel olarak aktive eder; iskemik inmeli hastalarda motor hareketle ilişkili beyin bölgesini, etkilenen hemisferin duygu ve bilişle ilgili bölgelerini belirgin olarak deaktive eder. Zeng ve ark (56) FD hastaları 20 Mide meridyenindeki akupunktur Serebral glukometa- Homeostatik afferent ağın noktaları. Liangqui (ST34), Feng- bolizma değişir; PET- modulasyonunda insula, ACC long (ST40) ve Chongyang (ST42); CT ile incelenir ve hipotalamus dahil daha çarpıcı modulasyon FD hastalarında mideye özel akuAkupunktur noktası olmayanlar: punkturun özel mekanizması (1)Deltoid kasının insersiyosunun olabilir deltoid ve biseps kasları birleşiminde kolun medyalinde; (2) Dirsek ucu ve aksillanın orta noktası; (3) Ulnar tarafta humerusun medyal epikondiliyle ulnar tarafta el bileğinin orta noktası; (4) tibia kenarında yatay olarak Zusanli’nin (ST36) 1-2 cm laterali gastrik Gastrik fonksiyona Zusanli aktivitede (ST36) etkisi fazla. Mide ve dalak meridyeni mideyle yakın ilişkidedir Sol Taiyuan (LU9) pulmoner fonksiyonu yansıtabilir 35 Didem AKÇALI Akut gastrik mukozal hasar (AGMI) ratta modellendi ve tüyler traş edildikten sonra tüm vücut cildinde plazmadan ekstravaze olan Evans mavisi (EB) noktalarına bakıldı. Ekstravaze EB noktaları dağılımı: %47,5 Geshu (BL17), %58,82 Jizhong (GV6), %88,23 Pishu (BL20), %82,35 Weishu (BL21), %17,64 Zhongwan (CV12) ve %5,88 Shangwan (CV13) şeklindeydi. EB noktalarının plazma ekstravazasyonu nadiren normal kontrol ratlarda da gözlendi ve %0,9 serum fizyolojik verilen ratlarda az sayıdaydı. Model ve normal kontrol gruplarında ve model ve serum fizyolojik gruplarında ekstravaze EB nokta sayısında anlamlı fark vardı (p<0,01, p<0,05). Ekstravaze EB nokta sayısı gastrik mukoza hasarı fazına bağlıydı ve AGMI’nin doğal tamiri ile yavaş yavaş kayboluyordu (47). Koroner arter hastalığı olan 31 hasta ve sağlıklı kişilerde sol Neiguan’ın (PC6) kızılötesi ışınımı karşılaştırıldığında 1,5-3,3 µm, 10,7-12,5 µm ve 14,115,9 µm dalga boyunda anlamlı farklar kaydedildi (p<0,01) (48). Başka bir çalışmada 47 sağlıklı kişi ve 50 koroner arter hastasında elin yin meridyenlerinde yuan-kaynak akupunktur noktasının kızılötesi ışınımı 1,5-16 µm aralığında karşılaştırıldı. Spektral şekil analizi ve kızıl ötesi şiddeti karşılaştırıldığında sağlıklı gönüllülerde aynı bilateral akupunktur noktasının her iki yanında kızıl ötesi şiddetinde anlamlı fark yoktu (p>0,05).; ancak koroner arter hastalarında Daling (PC7) ve Shenmen (HT7) noktalarında kızıl ötesi ışınımda anlamlı fark kaydedildi (p<0,05) (49). 7. Akupunktur noktası özgüllüğünün nörogörüntülenmesi Bir çalışmada sağlıklı gönüllülere, sağ elde Waiguan (TE5) iğnelendikten sonra serebral yanıtların değerlendirildiği 2 nörogörüntüleme deneyi uygulandı. Çalışmanın birinci kısımda Waiguan’ın (TE5) gerçek, sham ve açık plasebo iğnelenmesinin pozitron emisyon tomografisi (PET) ile beyin bölgelerinde metabolik değişiklikler incelendi. Bu çalışmada, sham akupunkturla karşılaştırıldığında gerçek akupunkturda sol temporal lobda (Broadmann 42, BA42), insula (BA13) ve serebellumun aktive olduğu kaydedildi. Plasebo iğnelemeyle karşılaştırıldığında gerçek akupunktur ile her iki parietal lobda, oksipital lobda ve kuneusta BA 13, 7, 42 aktivasyon gözlendi. Serebral glukoz metabolizması plaseboyla karşılaştırıldığında 36 sham akupunktur grubunda özellikle primer ve sekonder motor kortekste (BA4, BA6) ve assosiyatif görme korteksinde (BA19) değişti (50, 51). Çalışmanın ikinci kısmında Waiguan’ın (TE5) gerçek, sham ve plasebo iğneleme sonrasında fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) ile rejyonel serebral aktivasyonu çalışıldı. Sonuçlar sham iğnelemeyle karşılaştırıldığında gerçek iğnelemenin superior frontal girusu (BA8) ve serebellumu aktive ettiği gösterildi. Sham noktayla karşılaştırıldığında gerçek iğneleme sağ pariyetal lobu, serbellumu ve sağ inferior semilunar lobu aktive etti (52). Bu sonuçlar, Waiguan’da (TE5) gerçek iğnelemeye beyin yanıtının sham yerlere uygulama ya da gerçek akupunktur noktalarına sham iğnelemeden anlamlı olarak farklı olduğunu gösterdi. İnsula dürtüsel ve agresif davranışı ve temporal lob da işitsel fonksiyonları düzenler. Parietal lob vücudun karşı tarafından duyuları alır ve yazma ve üst ekstremitenin hareketi gibi aktivitelerde superior frontal girus rol oynar. Serebellum, gövde kaslarının hareketini düzenler; denge ve postur sağlanmasında önemli rol oynar. Bu ilk sonuçlar kulak fonksiyon bozukluklarında, kardiyovasküler hastalıklarda, üst ekstremite paralizilerinde ve kan basıncı sorunlarında tedavide Waiguan (TE5) için kanıt oluşturur. Bir çalışmada, sağ hemisferinde hasar olan 43 iskemik inme hastası, Waiguan (TE5) iğneleme grubu, sham iğneleme grubu, sham nokta iğneleme grubu, sham nokta sham iğneleme grubu ve iğnelenmeyen grup olarak randomize edildi. İğneleme sırasında serebral fonksiyonu belirlemek için PET kullanıldı. İğnelenmeyen grupla karşılaştırıldığında akupunktur noktası iğneleme grubunda BA30’da aktivasyon kadedildi. Sham noktanın sham iğnelenmesi BA6’da deaktivasyon yaptı. Akupunktur noktasının sham iğnelenmesiyle karşılaştırıldığında TE5’in iğnelenmesi BA13, 19 ve 47’yi aktive etti. Sham noktanın iğnelenmesiyle kıyaslandığında akupunktur noktasının iğnelenmesi BA9’da deaktivasyona neden oldu (53). Tipik sağ taraflı hemiplejisi olan 12 iskemik inme hastasında yapılan çalışmada, hastalar 2 gruba randomize edildi: bir gruba sham iğneleme ve sağlıklı ekstremiteye Waiguan (TE5) uygulandı; diğer gruba sham noktaya sham ve gerçek iğneleme yapıldı. TE5’te sham iğnelemeyle karşılaştırıldığında TE5’in gerçek iğnlenmesi BA4, 6, 24 ve 32 alanlarını deaktive etti. Ek olarak Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 sham noktayla karşılaştırıldığında TE5’in iğnelenmesi bilateral hipotalamusu deaktive etti (54). Genelde inme hastalarında TE5, sağlıklı hemisferde ve etkilenen hemisferin limbik sisteminde motor hareket ve görmeyle ilişkili serebral bölgeleri aktive etti; etkilenen hemisferin de motor hareket ilişkili serebral bölge, duygu alanı ve bilişsel bölgeyi deaktive etti. Bu, iskemik inme hastalarının klinik tedavisinde anahtar mekanizma gibi görünmektedir. Migreni olan 6 hasta, shaoyang merdyeninde Fengchi (GB20), Waiguan (TE5) ve Yanglingquan (GB34) noktalarına akupunkturla tedavi edildi. taramada PET ve istatisitiksel Parametrik Haritalama yazılımı 2 veri analizinde ve sağlıklı beyin fonksiyonel görüntülemesiyle karşılaştırmada ve migren hastalarında atak öncesi ve sonrası beyin glukoz metabolizmasında değişikliklerin araştırılmasında kullanıldı. Sonuçlar, akupunkturdan sonra, beyinde eksite olan beyin sapı ve insula gibi alanların belirgin olarak azaldığını ve glikoz metabolizması düşük beyin alanlarının sağ temporal lobdan her iki temporal loba değiştiğini gösterdi (p<0,005). Pons, insula ve anterior frontal girus gibi alanlar kronik migrende shaoyang meridyeninde akupunkturun indüklemesiyle analjeziklerin olası hedef bölgesidir. Bilateral temporal loblarda metabolizmanın azalması, olasılıkla shaoyang meridyeninde akupunkturun migren tedavisinde etkisini göstermektedir (55). Nörogörüntüleme çalışmaları, akupunktur noktası olmayan bölgelerle karşılaştırıldığında akupunktur noktalarının FD hastalarında beyin fonksiyonlarına daha geniş etkisi olduğunu ve akupunktur nokta özgüllüğünün santral sinir sistemiyle düzenlendiğini gösterdi. Bir çalışmada FD olan 40 hasta ve 20 sağlıklı gönüllüde PET- bilgisayarlı tomografi (BT) uygulandı. Sonuç, sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında FD hastalarında bilateral insula, anterior singulat korteks (ACC), orta singulat kortex (MCC), cerebellum, talamus, prefrontal girus, postsantral girus, orta temporal girus, superior temporal girus, putamen, sağ parahipokampal girus, klaustrum ve sol prekuneusta glikoz metabolizma düzeyleri daha yüksekti (p<0,001). ACC, insula, MCC ve serebellumda sinyal artışı semptom indeksinin dispepsi skorlarıyla pozitif (p<0,01) ve NDI skorlarıyla negatif koreleydi (p<0,01). Dolayısıyla, ACC, insula, talamus, MCC ve serbellum FD şiddetiyle yakından ilişkilidir (57). Bir başka çalışmada, 20 FD hastası akupunktur ya da sham akupunktur alacak şekilde randomize edildi; tedaviden önce ve sonra PET-CT ile incelendi. Tedavi etkinliği için NDI ve SID kullanıldı. Akupunktur, mide meridyenindeki noktalar uygulandı: Linagqiu (ST34), Zusanli (ST36), Fenglong (ST40) ve Chongyang (ST42) idi. Sham akupunktur, yukarıdaki FD klinik deneyindeki gibi akupunktur noktası olmayan 4 bölgeye uygulandı.Sonuçlara göre, akupunktur ve sham akupunktur beyinde farklı yanıtlar ortaya çıkarttı. Akupunktur grubunda, tedavi sonrasında beyin sapı, ACC, insula, talamus ve hipotalamusta deaktivasyon SID skorunun düşmesi ve NDI skorunun artmasıyla ilişkiliydi (p<0,05, düzeltilmiş). Sham akupunktur grubunda, beyin sapı ve talamustaki deaktivasyon NDI skorunda artışla korleydi (p<0,1, düzeltilmiş) (56). 8. Akupunktur noktası özgüllüğünün metabolomik çalışması FD olan hastalarda, tedavi sonrasında mide meridyenine özel noktalarda, mide meridyeninin özel olmayan noktalarında, safra kesesi meridyeni noktalarında ve akupunktur noktası olmayan yerlerde 1H nükleer manyetik rezonans (NMR) spektroskopiyle plazma metabolitlerinin ölçüldüğü bir çalışmada yapıldı. Akupunktur ve diğer noktaların seçimi yukarıda FD çalışmasındaki gibiydi. FD hastalarında, latent biomarkerlar plazma fosfatidilkolin ve lösin/izolösin, NDI skorlarıyla ilişkiliydi. Akupunktur noktaları, akupunktur noktası olmayan yerlere göre anahtar metabolik maddeleri düzenlemekte daha etkiliydi ve hastalıkla ilişkili meridyene ait özel akupunktur noktaları (mide meridyeni), özel olmayan akupunktur noktaları, başka meridyene ait özel noktalar (safra kesesi meridyeni) ve akupunktur noktası olmayanlardan üstündü (58, 59). Metabolik terimlerle, sonuç akupunktur noktalarının regulator etkiler için güçlü, hedefe yönelik düzenleyici etkisi olduğu, ancak akupunktur noktası olmayan yerlerin daha zayıf etki ve daha dar düzenleyici kapsama sahip olduğudur. 9. Tartışma Kritik teorik yapıya göre, akupunktur nokta özgüllüğü klinikte akupunktur nokta seçiminde çok önem37 Didem AKÇALI lidir ve klinik etkide, biyolojik yapıda ve biyofizik özellik arz eder. Klinik etkinin özgüllüğü, akupunktur nokta özgüllüğüne bağlıdır ve dolayısıyla Çin’de ve deniz aşırı yerlerde tartışılmaktadır. Akupunktur nokta özgüllüğü belirtilen aralıkta ve tedavi etkinliğinde gerçek akupunktur noktaları ve akupunktur noktası olmayanlarda farklara odaklanır. Akupunktur noktası olan ve olmayanlarda farklı akupunktur nokatları ve meridyen tropizmine bakılmıştır. Böylelikle, temel araştırmalarla aynı meridyene ait akupunktur noktalarının farklı etkileri incelenmiştir. Özellikleriyle bir meridyendeki akupunktur noktaları ilişkili oldukları organla ilgili farklı etkiler ortaya çıkartabilirler. Farklı klinik durumlarda, doktorlar meridyen, bölgesel ya da visseral farklılıkları değerlendirip ilgili bölgedeki akupunktur terminalleriyle ilgili veya özel tedavi etkileri olan akupunktur noktalarını dikkatlice seçerler. Merdiyenlerin gidişi ve akupunktur noktalarının özellikleri dikkate alındığında akupunktur klinik tedavilerde etkilidir. Ancak, Çin kaynaklı olmayan çalışmalarda akupunktur noktası dışında vücüdün her yerinde tedavi etkisi olabileceğinden akupunktur nokta özgüllüğü olmadığı belirtilmişti. Bu hipoteze göre, akupunktur noktası olmayan noktalar da uyarıldıklarında akupunktur noktalarındakiyle aynı tedavi etkinliğini gösterir. Son yıllarda Çin dışı klinik ve deneysel çalışmalarda akupunktur nokta özgüllüğü önem kazanmış ve karışık sonuçlar elde edilmiştir. Akupunktur nokta özgüllüğünün incelendiği bir ssitematik derlemede 1998-2009 arsındaki 12 çalışmanın 6’sı akupunktur noktalarını pozitif göstermiş, kalan 6 çalışma, akupunktur noktalarının varlığını kanıtlayamamış ve klasik akupunkturun sham akupunkturdan farklı olmadığını bildirmişlerdir (60). Çin’den akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili pozitif çalışmaların diğer ülkelerden fazla olması tartışmasızdır. Çin ve denizaşırı ülkelerde çalışmalarda farklı yanıtlara güvenmek taraf tutma ve çalışmanın kalitesi incelenmeden zordur. 9.1. Kontrollerin Hazırlanması. Yazarların görüşüne göre, akupunktur noktaları etkilerini 3 yolla gösterirler: akupunktur noktalarının esas fonksiyonu ve endikasyonları, doktor- hasta ilişkisi gibi plasebo etkiler, hastaların beklentileri. 38 Akupunktur nokta özgüllüğü incelenirken akupunktur noktaları ve ilgili meridyenler değerlendirilmelidir. Dolayısıyla mevcut klinik etkilerin tam analizi şu 3 düzeyde yapılmalıdır: akupunktur noktasına karşılık akupunktur noktası olmayan nokta, farklı merdiyenlerdeki aynı etkiyi gösteren farklı akupunktur noktaları, bir meridyendeki farklı akupunktur noktaları. Günümüzde akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili çalışmalar 3 gruba ayrılır: akupunktur noktası olmayan, minimal akupunktur (yüzeysel iğneleme); plasebo iğneleme (invazif olmayan iğneleme). Aynı merdiyendeki akupunktur noktalarının ve farklı merdiyenlerdeki aynı etkiyi gösteren farklı akupunktur noktaları karşılaştırılması nadirdir. Minimal akupunktur akupunktur nokta özgüllüğü çalışmalarında sıklıkla kullanılsa da, kontrol olarak kullanılıp kullanılamayacağı sorgulanmalıdır. Minimal akupunkturun uzun bir geçmişi vardır ve iğnelerin epidermis, dermis veya subkutan dokuya sınırlı yerleştirilmesidir. Akupunktur teorisine göre, minimal akupunktur 12 meridyen sistemine göre kesin ayrımı olan etkisini kutanöz bölgede gösterir (pi bu). Bazı çalışmalar, kutanöz bölgeyi uyarmanın özel tedavi etkileri yapabileceğini bildirmiştir (12, 61, 62). Bazı temel çalışmalar, gerçek akupunktur ve minimal akupunkturun minimal akupunkturun klinik etkisinin objektif kanıtı olan duyusal afferentlerin aktivasyonu etkisini göstermiştir (63-66). Ancak, minimal akupunkturun kardiyovasküler yanıtı üzerine yapılan çalışmada, bazı araştırmacılar geçerli bir kontrol yöntemi olarak kullanmışlardır (67). Bu çalışmaların incelenmesi aşağıdaki soruların yanıtlanmasında önemlidir. Minimal akupunktur kontrol grubunda düzgün uygulandı mı? Minimal akupunktur ve hastalığın tedavisi ve uyarılan vücut bölümü arasında korelasyon var mıdır? Ancak, minimal akupunktura akupunktur nokta özgüllüğü çalışmalarındaki diğer kontrol yöntemlerinin yanında öncelik verilemez. 9.2. Çalışmanın Amacı. Sağlıklı gönüllülerde akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili çalışmalar, özellikle deniz aşırı nörogörüntülemeyle yapılmıştır (11, 15, 68-70). Akupunktur noktalarının durumu ve özgüllüğü arasındaki korelasyonla ilgili çalışmalar şunları göstermiştir: Akupunktur noktaları, normal fizyolojik koşullarda genellikle ‘sessizdir’; ancak patolojik du- Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 rumda göreceli olarak ‘duyarlıdır’ (71). Patojenlerin geçişinde, belirgin sendromlarda, düzenleyici organlarda ve yin ve yang dengelemede akupunktur, fizyolojik durumda değil patolojik durumlarda terapötik etkilidir. Sonuç olarak, fizyolojik durumdaki akupunktur çalışmalarında patolojik durumlarda olmayan kısıtlılıklar vardır. Akupunkturun ağrı tedavisinde sık kullanıldığı bilinmektedir; migrende (6, 12, 26, 61, 72), fibromiyaljide (62, 75-77), osteoartritte (1, 78, 79) ve diğer ağrılı hastalıklarda akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların sonuçları karmaşıktır. Ağrı bireysel değişkenliği olan, objektif olmayan bir duyudur; çalışmada yanlılığa neden olabilir. Bazı çalışmalar, akupunktur ağrı çalışmalarında güvenilmez sonuçlarının yanıtların ölçümlerinde değişkenliği bildirmişlerdir (80). Migren ve FD hastalarında etkilenen merdiyende iğnelenen akupunktur noktaları, etkilenmeyen meridyenlere akupunktur uygulaması ve akupunktur noktası olmayan yerlere uygulamaların yapıldığı çalışmalar yapılmıştır. Sonuçlara göre, FD hastalarında, ilk 4 haftada akupunktur grubunda tedavi etkisi en yüksekti. 8. haftada ve etkilenen meridyende (mide meridyeni) diğer meridyenlerde (safra kesesi meridyeni) uygulama yapılan hastalardan daha iyi yanıt alındı. Dahası, akupunktur noktalarının etkilenen meridyende (mide meridyeni) iğnlenmesi, o meridyende akupunktur noktası olmayan yerlerin iğnelenmesine göre daha etkiliydi (29). Migrende esas sonuç, 8. haftada akupunktur grubunun akupunktur noktası olmayan gruba göre daha iyi tedavi olduğuydu. Akupunktur grubunda, 16. haftada etkilenen meridyende (Shaoyang meridyeni), diğer meridyene (mide meridyeni) göre tedavi etkisi daha iyiydi. Ek olarak, etkilenen meridyende (Shaoyang meridyeni), özel akupunktur noktaları akupunktur noktası olmayan yerlere göre daha duyarlıydı (72). Buna göre, akupunktur noktalarının özgüllüğü ve etki edecekleri zaman hastalık türüne göre değişiyordu. Dahası, lokal tedavilerde kullanılan A-shi noktaları sıklıkla ağrı tedavisinde kabul görmüştür. Ancak, A-shi noktaları, klasik akupunktur teorisine göre klasik akupunktur noktaları değildir ve hastalığı iyileştiremezler. Dolayısıyla, akupunktur nokta özgüllüğü hastalığın kendisinden de etkilenir. Ancak, bu etkinin nasıl olduğunu anlamak için yeni çalışmalar gereklidir. 9.3. Klinik Çalışmaların Planlanması. Akupunkturda Çin ve diğer ülkelerde 2 tip klinik RKÇ yapılmaktadır- yarar ve etkinlik çalışmaları. Bu 2 çalışma tipinde amaç ve yapılanlar oldukça farklıdır. ‘Yarar’ özel uygulamanın kontrollü ortamda faydalı olup olmadığını inceler. Yarar çalışması, çalışmanın kontrollü deney ortamında açıklayıcı tipte bir çalışmadır. Yarar çalışması, tedavinin etki sebebine yoğunlaşır; örneğin plaseboyla karşılaştırır. ‘Etkinlik’ tedavinin rutin koşullara benzer durumda etkili olup olmadığıyla ilgilenir ve daha pragmatik bir yaklaşım sağlar (81, 82). Çin’de akupunktur nokta özgüllüğü çalışmaları, her zaman akupunktur noktaları ve akupunktur noktası olmayan noktaların güçlü hipotezlerle ve katı uygunluk kriterleriyle uygulanan yarar çalışmalarıdır (26, 29-32, 72). Ancak, diğer ülkelerde araştırmacılar rutin tedavi ve sham akupunkturu karşılaştıran etkinlik çalışmalarıdır (83). Yarar ve etkinlik çalışmalarının amaçlarına, girişime göre, tedavi prensibi değişir. Kural olarak yarar çalışmasında tedavi protokolü sıklıkla standart veya yarı standart yöntemler ve her katılımcının aynı akupunktur nokta tedavisi veya özel semptomlarına yönelik ek noktalar ile yapılır. Etkinlik çalışmasında, klinik çalışma ardından daha gerçekçi sonuçlar elde edilir ve genellikle akupunkturistin bireye yönelik tek tedavi uygulayabileceği daha esnek bir tedavi protokolune sahiptir (81, 83). Çin’de çalışmalar standart tedavilerle yapılan çalışmalar (26, 29, 31, 72) yarı standard tedavilere (6, 34) göre daha azdır. Deniz aşırı ülkelerde her iki çalışma tipi de kullanılır (84, 85) ve birkaç deniz aşırı çalışmada bireysel tedaviler uygulanmıştır (86). Bu çalışma, akupunktur nokta özgüllüğünün güvenilirliği ile ilgili olduğundan, yarar çalışmasının düzeni önemlidir. Girişim olarak, standart tedavi, eşlik eden faktörleri elemek için iyidir ve sonucun güvenilirliğini destekler. Standart tedavi, bir sendrom farklılaşmasınyla başa çıkmakta zayıf olsa da, Geleneksel Çin Tıbbıyla (TCM) uyumsuz değildir, çünkü akupunktur tedavisi meridyen farklılığını esas, bölgesel farklılığı 39 Didem AKÇALI önemli ve visseral farklılığı ek olarak alır (87). Bu standart tedavi protokolü, gelişigüzel planlanan özellikler değildir; hastalığın özelliklerine dayanır; bu da akupunktur noktalarının neden kullanılması gerektiğini ortaya koyar. Örneğin, migren Shaoyang meridyeninin hastalığıdır; Shaoyang meridyenindeki akupunktur noktaları tedavide ilk seçenektir. FD, visseral organlarla ilgilidir; böylece tedavi protokolu merdiyen farklılaşmasını değil visseral bakışla tedavi edilir; uygulama alarm ve transport (Fu ve Mu) noktaları veya diğer mide meridyen noktalarına yapılır. Akupunktur nokta özgüllüğü ve sendromların ayırdedilmesi, klinik akupunktur tedavisinde esastır. Akupunktur nokta seçimi sendroma göre çeşitli akupunktur noktalarının etkilerine göre yapılır. Yukarıda belirtildiği gibi, akupunktur nokta seçimi, meridyen farklılaşması, bölgesel farklılıklar ve visseral farklılaşmayla ilişkilidir. Birincisi, merdiyen farklılaşması, noktaların meridyenle yürüyen etkisini ve akupunktur tedavisinde visseral farklılaşmayı yansıtır. İkincisi, eski literatürde belirtildiği gibi, bölgesel farklılaşma noktaların lokal etkisini yansıtır: ‘nokta yeri hastalıklarda endikedir’. Visseral farklılaşma, akupunktur noktalarının visseral özgüllüğünün back-shu, front-mu, lower-he ve kaynak-yuan noktaları gibi organlara özgül noktaları yansıtır. Dahası, ampirik kabul edilen bazı akupunktur noktaları bazı hastalıklarda etkilidir. Tipik örnekler burada gebelikte yanlış fetal pozisyon için Zhiyin (BL67), hemoroid için Chengshan (GB57) ve mide ağrısı için Lianqiu’dur (ST40). 9.4. Akupunktur Nokta Özgüllüğünü Etkileyen Faktörler 9.4.1. Manipulasyon Teknikleri. Yukarıda belirtildiği gibi, iğnenin manipulasyonu, akupunktur noktalarının tedavi etkisinde en önemli faktörlerden biridir; derinlik, şiddet ve süreyle (akupunktur tedavisi) ilgilidir. Pek çok çalışmada, akupunkturda farklı derinliklerin santral sinir sisteminde farklı etkiler ve farklı klinik sonuçlar ortaya çıkartabildiğini göstermiştir; akupunktur şiddeti etkide önemlidir (88-95). Etkin tedavide de qi (iğne hissinin ortaya çıkması), önemli bir faktördür ve hem derinlik hem de şiddeti içerir. Klasik akupunktur teorisinde de qi tedavi etkisinin ortaya çıkması için ön şarttır. De qi, nahoşluk, uyuşma, 40 gerginlik ve ağırlık hissi gibidir; varsa, iğneledikten sonra klasik meridyen yolu ve kollateraller boyunca ilerleyebilir. De qi, akupunktur sırasında olan ağrıdan tamamen farklıdır. Bazı fMRI çalışmalarında beynin akupunktura yanıtının iğneleme hissi ortaya çıkan ve sadece ağrı duyusu olan kişilerde farklı olduğu gösterilmiştir (96, 97). Günümüzde, akupunkturla tedavi süresi Çin’de ve deniz aşırı ülkelerde farklıdır. Çin’de hastalar, kültürel fark ve tedavi beklentisi nedeniyle haftada 3-5 kez tedavi almak isterler. Deniz aşırı hastalar, haftada 1-2 kez tedavi olmayı tercih ederler (4, 12, 66). Akupunkturun birikici ve devamlı etkisi haftalık sık iğnelemeyle ilişkilidir. Ancak, şimdiye kadar akupunktur tedavisinin tedavi sıklığı araştırılmamıştır. Akupunkturda doz-etki ilişkisi 3 ana faktörle ilişkilidirderinlik, şiddet ve zaman aralığı. Bazı bilim adamları parametreler ve akupunktur özgüllüğüyle ilgili tanımlayıcı çalışmalar yapmıştır. Önce, orta serebral arterde iskemi olan ratlarda akupunktur noktalarının tedavi etkisinin akupunktur noktası olmayan yerlerden daha başarılı olduğu gösterildi; ratlar farklı araştırıcılar tarafından farklı uyarı parametreleriyle çalışılıyordu (frekans ve süre). Bu yolla, araştırıcılar akupunktur noktaları için ideal uyarıyı buldular (98). Bu çalışma, akupunktur çalışma prensiplerinin akupunktur nokta özgüllüğüyle ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu alanlara akupunktur nokta özgüllüğü için en iyi uyarı yöntemleri araştırılmıştır; Bu parametreler akupunktur nokta özgüllüğü ile mi ilgilidir ve bunların özgüllüğe tam etkisi nedir? Akupunktur, akupunktur noktalarının tedavisi ciddi klinik durumları etkilediğinden yüksek klinik beceri gerektirir: akupunktur nokta seçimi, kaldırma, itme ve döndürme uygulamaları; iğneleme derinliği. Frekans ve şiddet göreceli olarak sabitlenebilse de, yine de uygulayıcıların noktaları uygun seçmesi ve elektroakupunktur uygulamadan önce iğneleme yapması gereklidir. Ancak, hiç bir sistematik derlemede akupunktiristin klinik becerisinin akupunkturun klinik yanıtına etkisi çalışılmamıştır. Akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili Çin’de ve Çin dışı çalışmalarda elde edilen sonuçlardaki farklar profesyonel deneyim farkı ve eğitim düzeyiyle etkilenmiş olabilir (60, 99). Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 9.4.2. Akupunktur Noktalarının Birlikte Kullanımı. Akupunktur noktalarının birlikte kullanımı, akupunkturda önemli bir konudur. Klasik akupunktur teorisinde, back-shu ve front-mu noktalarının birlikte kullanılması ve kaynak ve bağlantı noktalarının ve 8 meridyenin konfluens (kavşak) noktaları klinisyenlerin nokta seçimini yönlendirir. Uygun akupunktur noktalarının birlikte kullanılmasıyla sinerjistik etki elde edileceği çalışmalarda gösterilmiştir. 9.5. Yayın Önyargısı. İlginç olarak Çin’de yapılan pek çok akupunktur noktası özgüllüğü araştırması etkinliğe dair olumlu sonuçlanmamıştır. Batılı araştırmacılar arasında akupunktur nokta özgüllüğüyle ilgili uzlaşma yoktur. Bazı araştırmacıların kişisel olarak pozitif sonuçlar yazmaya eğilimi olduğu reddedilemez. Ancak, bu fenomen araştırmacının temelini yansıtır; örneğin akupunktur noktası özgüllüğü etkisiyle ilgili temel inancı olması, akupunktur tedavisine güvenmesi, kişilerin uyumu ve bazı sosyal faktörler. Diğer yandan yayın önyargısı, kontrollerin planlanması, çalışmanın tipi ve klinik çalışmaların çalışma düzeni gibi sebeplere bağlı olabilir. 10. Sonuçlar Akupunktur noktası özgüllüğüyle ilgili araştırmalar akupunktur teorisini zenginleştirmek ve geliştirmek için özellikle anlamlıdır ve pratiğin klinik tedavi edici değerinin artırılması için de eğitici yönden değerlidir. Günümüzde Çin’de bu konuda yapılan çalışmalar akupunktur nokta özgüllüğünü ve temel prensiplerini kanıtlamıştır, ancak akupunktur nokta özgüllüğünü araştırmak için genomik, epigenetik ve moleküler görüntüleme ve ilgili modern teknolojinin tam olarak kullanılması gereklidir. Akupunktur noktası özgüllüğünün dünyada yoğun, sistemli ve tam anlamıyla uygulanması için çok düzeyli araştırmalar yönetilmesi gereklidir. Akupunktur nokta kombinasyonlarının, iğneleme tekniklerinin ve akupunktur nokta özgüllüğüyle ki oluşmasının altta yatan mekanizmalarının etkisini anlamak için akupunkturun bilimsel yapısını genişletmek gereklidir. Ek olarak, akupunktur noktası özgüllüğü akupunktur çalışmalarında uluslararası ilgi çekmiştir ve çoğu yenilikçi üniversitede araştırma ekipleri bu alanda çalışmaktadır. Uluslararası araştırma ekiplerinde fark- lı disiplinlerden işbirliği ve iletişim güvenilir bilimsel dil ve akupunkturun gelişimi için kaynakların entegre edilmesinde yararlı olacaktır. [1] B. M. Berman, L. Lao, P. Langenberg, W. L. Lee, A. M. K. Gilpin, and M. C. Hochberg, “Effectiveness of acupuncture as adjunctive therapy in osteoarthritis of the knee. A randomized, controlled trial,” Annals of Internal Medicine, vol. 141, no. 12, pp. 901–910, 2004. [2] K. Linde, G. Allais, B. Brinkhaus, E. Manheimer, A. Vickers, and A. R. White, “Acupuncture for migraine prophylaxis,” Cochrane Database of Systematic Reviews, no. 1, Article ID CD001218, 2009. [3] A. Lee and L. T. Fan, “Stimulation of the wrist acupuncture point P6 for preventing postoperative nausea and vomiting,” Cochrane Database of Systematic Reviews, no. 2, Article ID CD003281, 2009. [4] A. F. Molsberger, T. Schneider, H. Gotthardt, and A. Drabik, “German Randomized Acupuncture Trial for chronic shoulder pain (GRASP)—a pragmatic, controlled, patientblinded, multi-centre trial in an outpatient care environment,” Pain, vol. 151, no. 1, pp. 146–154, 2010. [5] H. Cao, X. Pan, H. Li, and J. Liu, “Acupuncture for treatment of insomnia: a systematic review of randomized Controlled trials,” Journal of Alternative and Complementary Medicine, vol. 15, no. 11, pp. 1171–1186, 2009. [6] L. P. Wang, X. Z. Zhang, J. Guo et al., “Efficacy of acupuncture for migraine prophylaxis: a single-blinded, doubledummy, randomized controlled trial,” Pain, vol. 152, no. 8, pp. 1864–1871, 2011. [7] W. Qin, J. Tian, L. Bai et al., “FMRI connectivity analysis of acupuncture effects on an amygdala-associated brain network,” Molecular Pain, vol. 4, article 55, 2008. [8] F. Beissner, R. Deichmann, C. Henke, and K. J. Bar, “Acupuncture—deep pain with an autonomic dimension?” Neuroimage, vol. 60, no. 1, pp. 653–660, 2012. [9] T. Witzel, V. Napadow, N. W. Kettner, M. G. Vangel, M. S. Hamalainen, and R. P. Dhond, “Differences in cortical response to acupressure and electroacupuncture stimuli,” BMC Neuroscience, vol. 12, article 73, 2011. [10] B. J. Na, G. H. Jahng, S. U. Park et al., “An fMRI study of neuronal specificity of an acupoint: electroacupuncture stimulation of Yanglingquan (GB34) and its sham point,” Neuroscience Letters, vol. 464, no. 1, pp. 1–5, 2009. [11] K. K. S. Hui, O. Marina, J. D. Claunch et al., “Acupuncture mobilizes the brain’s default mode and its anti-correlated network in healthy subjects,” Brain Research, vol. 1287, pp. 84–103, 2009. [12] K. Linde, A. Streng, S. J¨urgens et al., “Acupuncture for patients with migraine: a randomized controlled trial,” Journal of the American Medical Association, vol. 293, no. 17, pp. 2118–2125, 2005. [13] N. E. Foster, E. Thomas, P. Barlas et al., “Acupuncture as an adjunct to exercise based physiotherapy for osteoarthritis of the knee: randomised controlled trial,” British Medical Journal, vol. 335, no. 7617, pp. 436–440, 2007. [14] N. P. Assefi, K. J. Sherman, C. Jacobsen, J. Goldberg, W. R. Smith, and D. Buchwald, “A randomized clinical trial of acupuncture compared with sham acupuncture in fibromyalgia,” Annals of InternalMedicine, vol. 143, no. 1, pp. 10–19, 2005. [15] J. Kong, T. J. Kaptchuk, J. M. Webb et al., “Functional neuroanatomical investigation of vision-related acupuncture point specificity—a multisession fMRI study,” Human Brain Mapping, vol. 30, no. 1, pp. 38–46, 2009. [16] J. Pariente, P. White, R. S. J. Frackowiak, and G. Lewith, “Expectancy and belief modulate the neuronal substrates of pain treated by acupuncture,” NeuroImage, vol. 25, no. 4, pp. 1161–1167, 2005. [17] H. M. Langevin, P. M. Wayne, H. Macpherson et al., “Paradoxes in acupuncture research: strategies for moving forward,” Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine, vol. 2011, Article ID 180805, 11 pages, 2011. 41 Didem AKÇALI [18] Y. L. Ren and F. R. Liang, “Review of literature on the specificity of therapeutic effects of acupoints on the basis of data mining,” Acupuncture Research, vol. 34, no. 3, pp. 199–201, 2009. [36] D. Zhang, G. H. Ding, X. Y. Shen et al., “Influence ofmast cell function on the analgesic effect of acupuncture of ”Zusanli” (ST 36) in rats,” Acupuncture Research, vol. 32, no. 3, pp. 147–152, 2007. [19] Y. L. Ren, L. Zhao, Q. Chen, and F. R. Liang, “Application of data mining on selection and specificity of acupoints,” Journal of Traditional ChineseMedicine, vol. 51, no. 1, pp. 47–51, 2010. [37] H. Huang, R. Zhan, X. J. Yu, D. Zhang, W. M. Li, and G. H. Ding, “Effects of acupoint-nerve block on mast cell activity, manual acupuncture- and electroacupunctureinduced analgesia in adjuvant arthritis rats,” Acupuncture Research, vol. 34, no. 1, pp. 31–35, 2009. [20] L. Zhao, F. R. Liang, Y. Li, F.W. Zhang, H. Zheng, and X.Wu, “Improved quality monitoring of multi-center acupuncture clinical trials in China,” Trials, vol. 10, article 123, 2009. [21] Q. Chen, X. Wu, S. Lu et al., “Characteristics and related factors analysis on fourteen meridian Acupoints in migraine treatment,” Liaoning Journal of Traditional Chinese Medicine, vol. 36, no. 9, pp. 1477–1480, 2009. [22] Y. L. Ren, L. Zhao, M. L. Liu, and F. R. Liang, “Data mining-based study on characteristics of Acupoints selection on ancient acupuncture treatment of functional dyspepsia,” Liaoning Journal of Traditional Chinese Medicine, vol. 36, no. 2, pp. 259–262, 2009. [39] X. J. Yu, R. Zhan, H. Huang, and G. H. Ding, “Analysis on the difference of afferentmechanism of analgesic signals from manual acupuncture and electroacupuncture of ”Zusanli” (ST 36),” Acupuncture Research, vol. 33, no. 5, pp. 310–315, 2008. [40] X. Yan, X. Zhang, C. Liu et al., “Do acupuncture points exist?” Physics in Medicine and Biology, vol. 54, no. 9, pp. N143–N150, 2009. [23] X. Xie, H. Zhu, X. Wu, Q. Chen, and F. LIang, “Regularity of acupoints’ application in acupuncture and moxibustion clinical trials for functional dyspepsia,” Journal of Chengdu University of TCM, vol. 31, no. 1, pp. 1–4, 2008. [41] X. Y. Shen, J. Z. Wei, Y. H. Zhang et al., “Study on Voltampere (V-A) characteristics of human acupoints,” Chinese Acupuncture&Moxibustion, vol. 26, no. 4, pp. 267–271, 2006. [24] X. Chen, J. P. Xie, J. Zhu et al., “Acupoint selection rules in dysmenorrhea treatment,” Shanghai Journal of Acupuncture and Moxibustion, vol. 27, no. 6, pp. 45–46, 2008. [42] Y. She, C. Qi, L. Ma et al., “A comparative study on skin temperature response to menstruation at uterine-related acupoint,” Zhong Hua Zhong Yi Yao Za Zhi, vol. 26, no. 5, pp. 897–901, 2011. [25] X. Chen, J. Zhu, J. Xie et al., “Rules of selection points on treating diseases related to uterus by acupuncture and moxibustion,” Chinese Archives of Traditional Chinese Medicine, vol. 26, no. 9, pp. 1905–1906, 2008. [43] T.Chen, X. Yu, andX. Liu, “Study on the effect of acupunctur different acupoints on area of gastric electrical activity of healthy people,” Chines Archives of Traditional Chinese Medicine, vol. 28, no. 10, pp. 2054–2058, 2010. [26] Y. Li, F. Liang, X. Yang et al., “Acupuncture for treating acute attacks of migraine: a randomized controlled trial,” Headache, vol. 49, no. 6, pp. 805– 816, 2009. [44] H. Deng, X. Shen, G. Ding, H. Zhang, L. Zhao, and J. Ying, “Study on the speciality of the infrared radiation at LU9,” Chinese Archives of Traditional Chinese Medicine, vol. 26, no. 10, pp. 494–495, 2008. [27] Y. Li, F. Liang, S. Yu et al., “Randomized controlled trial to treat migraine with acupuncture: design and protocol,” Trials, vol. 9, article 57, 2008. [45] P. Rong, B. Zhu Y, X. Li, H. Gao, L. Ben, Li et al., “Mechanism of acupuncture regulating visceral sensation and mobility,” Frontiers of Medicine, vol. 5, no. 2, pp. 151–156, 2011. [28] H. Zheng, X. P. Tian, Y. Li et al., “Acupuncture as a treatment for functional dyspepsia: design and methods of a randomized controlled trial,” Trials, vol. 10, article 75, 2009. [29] T. T. Ma, S. Y. Yu, Y. Li, F. R. Liang et al., “Randomised clinical trial: an assessment of acupuncture on specific meridian or specific acupoint vs. sham acupuncture for treating functional dyspepsia,” Alimentary Pharmacology & Therapeutics, vol. 35, pp. 552–561, 2012. [30] Y. P. Yu, L. X. Ma, Y. X. Ma et al., “Immediate effect of acupuncture at Sanyinjiao (SP6) and Xuanzhong (GB39) on Uterine arterial blood flow in primary dysmenorrhea,” Journal of Alternative and Complementary Medicine, vol. 16, no. 10, pp. 1073–1078, 2010. [31] C. Z. Liu, J. P. Xie, L. P. Wang et al., “Immediate analgesia effect of single point acupuncture in primary dysmenorrhea: a randomized controlled trial,” Pain Medicine, vol. 12, no. 2, pp. 300–307, 2011. [32] Y. X. Ma, L. X. Ma, X. L. Liu et al., “A comparative study on the immediate effects of electroacupuncture at sanyinjiao (SP6), xuanzhong (GB39) and a nonmeridian point, on menstrual pain and uterine arterial blood flow, in primary dysmenorrhea patients,” Pain Medicine, vol. 11, no. 10, pp. 1564–1575, 2010. [33] L.-W. Ni, P.-F. Shen, Z.-L. Zhang, J.-K. Guo, and J. Xiong, “Effect on neural function of Xingnao Kaiqiao and nonacupoint in treating acute cerebral infarction,” China Journal of Traditional Chinese Medicine and Pharmacy, vol. 26, no. 5, pp. 891–897, 2011. [34] P. Shen, L. Kong, L. Ni et al. et al., “Acupuncture intervention in ischemic stroke: a randomized controlled prospective study,” The American Journal of ChineseMedicine, vol. 40, no. 4, pp. 685–693, 2012. [35] D. Zhang, G. Ding, X. Shen et al., “Role of mast cells in acupuncture effect: a pilot study,” Explore, vol. 4, no. 3, pp. 170–177, 2008. 42 [38] X. Yu, G. Ding, H. Huang, J. Lin,W. Yao, and R. Zhan, “Role of collagen fibers in acupuncture analgesia therapy on rats,” Connective Tissue Research, vol. 50, no. 2, pp. 110–120, 2009. [46] Y. Q. Li, B. Zhu, P. J. Rong, H. Ben, and Y. H. Li, “Effective regularity in modulation on gastric motility induced by different acupoint stimulation,” World Journal of Gastroenterology, vol. 12, no. 47, pp. 7642–7648, 2006. [47] B. Cheng, H. Shi, C. F. Ji, J. H. Li, S. L. Chen, and X. H. Jing, “Distribution of the activated acupoints after acute gastric mucosal injury in the rat,” Acupuncture Research, vol. 35, no. 3, pp. 193–197, 2010. [48] Y. Ding, G. Ding, X. Shen et al., “Observation on the characters of infrared radiation spectrum of acupoints in normal humans and CHD patients,” Journal of Biomedical Engineering, vol. 23, no. 2, pp. 309–312, 2006. [49] H. Liu, X. Shen, H. Deng, and G. Ding, “The faint infrared radiation spectrum study on source-points of the three Yin meridian of hand in coronary heart disease,” Liaoning Journal of Traditional Chinese Medicine, vol. 33, no. 5, pp. 519–520, 2006. [50] X. Lai, G. Zhang, Y. Huang et al., “A cerebral functional imaging study by positron emission tomography in healthy volunteers receiving true or sham acupuncture needling,” Neuroscience Letters, vol. 452, no. 2, pp. 194–199, 2009. [51] G. Zhang, Y. Huang, C. Tang et al., “Study on cerebral functional images after puncturing Waiguan (TE5),” Journal of Traditional Chinese Medicine, vol. 50, no. 4, pp. 324–332, 2009. [52] Y. Huang, X. Lai, B. Shan et al., “Specific cerebral activation following true and shamWaiguan (SJ 5) needling: functional magnetic resonance imaging evidence,” Neural Regeneration Research, vol. 5, no. 22, pp. 1712–1716, 2010. [53] Y. Huang, C. Tang, S. Wang et al. et al., “Acupuncture regulates the glucose metabolism in cerebral functional regions in chronic stage ischemic stroke patients—a PET-CT cerebral functional imaging study,” BMC Neuroscience, vol. 13, no. 1, article 75, 2012. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 [54] Y. Huang, H. Xiao, J. Chen et al., “Needling at the Waiguan(SJ5) in healthy limbs deactivated functional brain areas in ischemic stroke patients,” Neural Regeneration Research, vol. 6, no. 36, pp. 2829–2833, 2011. [71] X. Yu, B. Zhu, J. Gao et al., “The scientific basis of the dynamic process of acupoints,” Journal of Traditional Chinese Medicine, vol. 48, no. 11, pp. 971–973, 2007. [55] X. Z. Li, X. G. Liu, W. Z. Song, Y. Tang, F. Zeng, and F. R. Liang, “Effect of acupuncture at acupoints of the Shaoyang Meridian on cerebral glucose metabolism in the patient of chronic migraine,” Chinese Acupuncture & Moxibustion, vol. 28, no. 11, pp. 854–859, 2008. [72] Y. Li H Zheng, C. M. Witt et al., “Acupuncture for migraine prophylaxis: a randomized controlled trial,” Canadian Medical Association Journal, vol. 184, no. 4, pp. 401–410, 2012. [56] F. Zeng, W. Qin, T. Ma et al. et al., “Influence of acupuncture treatment on cerebral activity in functional dyspepsia patients and its relationship with efficacy,” The American Journal of Gastroenterology, vol. 107, no. 8, pp. 1236– 1247, 2012. [57] F. Zeng, W. Qin, F. Liang et al., “Abnormal resting brain activity in patients with functional dyspepsia is related to symptom severity,” Gastroenterology, vol. 141, no. 2, pp. 499–506, 2011. [58] Q. Wu, Q. Zhang, B. Sun et al., “1H NMR-based metabonomic study on the metabolic changes in the plasma of patients with functional dyspepsia and the effect of acupuncture,” Journal of Pharmaceutical and Biomedical Analysis, vol. 51, no. 3, pp. 698–704, 2010. [59] Q. F. Wu, S. Z. Xu, S. Yu, X. Z. Yan, Y. Tang, J. Liu et al., “Yangming Meridian specificity on 1H NMR-based metabonomics,” Lishizhen Medicine and Materia Medica Research, vol. 21, no. 10, pp. 2674–2676, 2010. [73] C. Deluze, L. Bosia, A. Zirbs, A. Chantraine, and T. L. Vischer, “Electroacupuncture in fibromyalgia: results of a controlled trial,” British Medical Journal, vol. 305, no. 6864, pp. 1249– 1252, 1992. [74] R. E. Harris, X. Tian, D. A. Williams et al., “Treatment of fibromyalgia with formula acupuncture: investigation of needle placement, needle stimulation, and treatment frequency,” Journal of Alternative and Complementary Medicine, vol. 11, no. 4, pp. 663–671, 2005. [75] B. Brinkhaus, C. M. Witt, S. Jena et al., “Acupuncture in patients with chronic low back pain: a randomized controlled trial,” Archives of Internal Medicine, vol. 166, no. 4, pp. 450– 457, 2006. [76] C. F. Meng, D. Wang, J. Ngeow, L. Lao, M. Peterson, and S. Paget, “Acupuncture for chronic low back pain in older patients: a randomized, controlled trial,” Rheumatology, vol. 42, no. 12, pp. 1508–1517, 2003. [60] H. Zhang, Z. Bian, and Z. Lin, “Are acupoints specific for diseases? A systematic review of the randomized controlled trials with sham acupuncture controls,” Chinese Medicine, vol. 5, article 1, 2010. [77] A. D.Wasan, J. Kong, L. D. Pham, T. J. Kaptchuk, R. Edwards, and R. L. Gollub, “The impact of placebo, psychopathology, and expectations on the response to acupuncture needling in patients with chronic low back pain,” Journal of Pain, vol. 11, no. 6, pp. 555–563, 2010. [61] H. C. Diener, K. Kronfeld, G. Boewing et al., “Efficacy of acupuncture for the prophylaxis of migraine: a multicentre randomised controlled clinical trial,” The Lancet Neurology, vol. 5, no. 4, pp. 310–316, 2006. [78] C.Witt, B. Brinkhaus, S. Jena et al., “Acupuncture in patients with osteoarthritis of the knee: a randomised trial,” The Lancet, vol. 366, no. 9480, pp. 136–143, 2005. [62] M. Haake, H. H.M¨uller, C. Schade-Brittinger et al., “German Acupuncture Trials (GERAC) for chronic low back pain: randomized, multicenter, blinded, parallel-group trial with 3 groups,” Archives of Internal Medicine, vol. 167, no. 17, pp. 1892–1898, 2007. [79] B. Brinkhaus, C. M. Witt, S. Jena et al., “Physician and treatment characteristics in a randomised multicentre trial of acupuncture in patients with osteoarthritis of the knee,” Complementary Therapies inMedicine, vol. 15, no. 3, pp. 180– 189, 2007. [63] I. Lund and T. Lundeberg, “Are minimal, superficial or sham acupuncture procedures acceptable as inert placebo controls?” Acupuncture in Medicine, vol. 24, no. 1, pp. 13–15, 2006. [64] H. Johansen-Berg, V. Christensen, M. Woolrich, and P. M. Matthews, “Attention to touch modulates activity in both primary and secondary somatosensory areas,” NeuroReport, vol. 11, no. 6, pp. 1237–1241, 2000. [65] H. Olausson, Y. Lamarre, H. Backlund et al., “Unmyelinated tactile afferents signal touch and project to insular cortex,” Nature Neuroscience, vol. 5, no. 9, pp. 900–904, 2002. [66] I. Lund, J. N¨aslund, and T. Lundeberg, “Minimal acupuncture is not a valid placebo control in randomised controlled trials of acupuncture: a physiologist’s perspective,” Chinese Medicine, vol. 4, article 1, 2009. [67] W. Zhou, L. W. Fu, S. C. Tjen-A-Looi, P. Li, and J. C. Longhurst, “Afferent mechanisms underlying stimulation modality-related modulation of acupuncture-related cardiovascular responses,” Journal of Applied Physiology, vol. 98, no. 3, pp. 872–880, 2005. [68] V. Napadow, R. Dhond, K. Park et al., “Time-variant fMRI activity in the brainstem and higher structures in response to acupuncture,” NeuroImage, vol. 47, no. 1, pp. 289–301, 2009. [69] D. D. Dougherty, J. Kong, M. Webb, A. A. Bonab, A. J. Fischman, and R. L. Gollub, “A combined [11C]diprenorphine PET study and fMRI study of acupuncture analgesia,” Behavioural Brain Research, vol. 193, no. 1, pp. 63–68, 2008. [70] C. E. Zyloney, K. Jensen, G. Polich et al., “Imaging the functional connectivity of the Periaqueductal Gray during genuine and sham electroacupuncture treatment,” Molecular Pain, vol. 6, article 80, 2010. [80] E. M. Choi, F. Jiang, and J. C. Longhurst, “Point specificity in acupuncture,” Chinese Medicine, vol. 7, article 4, 2012. [81] C. M. Witt, “Efficacy, effectiveness, pragmatic trials— guidance on terminology and the advantages of pragmatic trials,” Forschende Komplement¨armedizin, vol. 16, no. 5, pp. 292–294, 2009. [82] Z. Deng, S. Zhou, Y. Li, and L. Zhao, “Thinking on the design scheme of clinical trial with the example of migraine treated by acupuncture,” Zhongguo Zhen Jiu, vol. 32, no. 6, pp. 559– 562, 2012. [83] J. Vas, A´ . Rebollo, E. Perea-Milla et al., “Study protocol for a pragmatic randomised controlled trial in general practice investigating the effectiveness of acupuncture against migraine,” BMC Complementary and Alternative Medicine, vol. 8, article 12, 2008. [84] M. Fink, E.Wolkenstein, M. Karst, and A. Gehrke, “Acupuncture in chronic epicondylitis: a randomized controlled trial,” Rheumatology, vol. 41, no. 2, pp. 205–209, 2002. [85] A. Vincent,D. L. Barton, J.N.Mandrekar et al., “Acupuncture for hot flashes: a randomized, sham-controlled clinical study,” Menopause, vol. 14, no. 1, pp. 45–52, 2007. [86] E. Facco, A. Liguori, F. Petti et al., “Traditional acupuncture in migraine: a controlled, randomized study,” Headache, vol. 48, no. 3, pp. 398–407, 2008. [87] F. R. Liang, F. Zeng, and Y. Tang, “Thinking about building a clinical syndrome differentiation system of acupuncture and moxibustion,” Chinese Acupuncture & Moxibustion, vol. 28, no. 8, pp. 551–553, 2008. [88] J. S.Han, X. H. Chen, S. L. Sun et al., “Effect of low- and highfrequency TENS onMet-enkephalin-Arg-Phe and dynorphin A immunoreactivity in human lumbar CSF,” Pain, vol. 47, no. 3, pp. 295–298, 1991. 43 Didem AKÇALI [89] W. Y. Zhou, A. L. S. C. Tjen, and J. C. Longhurst, “lation of cardiovascular responses in rats,” Journal of Applied Physiology, vol. 99, no. 3, pp. 851–860, 2005. of different acupoints and different tissue layers of acupoint area in hypotension plus bradycardia rats,” Acupuncture Research, vol. 35, no. 6, pp. 422–428, 2010. [90] W. T. Zhang, Z. Jin, G. H. Cui et al., “Relations between brain network activation and analgesic effect induced by low vs. high frequency electrical acupoint stimulation in different subjects: a functional magnetic resonance imaging study,” Brain Research, vol. 982, no. 2, pp. 168–178, 2003. [96] K. K. Hui, J. Liu, N. Makris, R. L. Gollub, A. J. Chen et al., “Acupuncture modulates the limbic system and subcortical gray structures of the human brain: evidence from fMRI studies in normal subjects,” Human Brain Mapping, vol. 9, no. 1, pp. 13–25, 2000. [91] D. L. Somers and F. R. Clemente, “Contralateral high or a combination of high- and low-frequency transcutaneous electrical nerve stimulation reduces mechanical allodynia and alters dorsal horn neurotransmitter content in neuropathic rats,” Journal of Pain, vol. 10, no. 2, pp. 221–229, 2009. [97] A. U. Asghar, G. Green, M. F. Lythgoe, G. Lewith, and H. MacPherson, “Acupuncture needling sensation: the neural correlates of deqi using fMRI,” Brain Research, vol. 1315, pp. 111–118, 2010. [92] J. H. Lee, K. H. Kim, J. W. Hong, W. C. Lee, and S. Koo, “Comparison of electroacupuncture frequency-related effects on heart rate variability in healthy volunteers: a randomized clinical trial,” Journal of Acupuncture and MeridianStudies, vol. 4, no. 2, pp. 107–115, 2011. [93] E. Kim, J. H. Cho,W. S. Jung, S. Lee, and S. C. Pak, “Effect of acupuncture on heart rate variability in primary dysmenorrheic women,” American Journal of Chinese Medicine, vol. 39, no. 2, pp. 243–249, 2011. [94] M. T. Wu, J. C. Hsieh, J. Xiong et al., “Central nervous pathway for acupunture stimulation: localization of processing with functional MR imaging of the brain—preliminary experience,” Radiology, vol. 212, no. 1, pp. 133–141, 1999. [95] B. Xu, X. C. Yu, C. Y. Chen et al., “Relationship between efficacy of electroacupuncture and electroacupuncture stimulation [98] Y. Y. Wei, X. N. Fan, S. Wang, S. Yang, and X. M. Shi, “Specificity effect of acupuncture at ”Shuigou” (GV 26) on brain infarction area in MCAO rats and the influence of acupuncture parameter,” Chinese Acupuncture & Moxibustion, vol. 30, no. 3, pp. 221–225, 2010. [99] L. Zhao, F. W. Zhang, Y. Li et al., “Adverse events associated with acupuncture: three multicentre randomized controlled trials of 1968 cases in China,” Trials, vol. 12, article 87, 2011. [100] S. Kong, Q. Shan, and A. Dong, “Synergetic and antagonistic effects of Shu-point andMu-point of the lung on pulmonary functions,” Chinese Acupuncture & Moxibustion, vol. 24, no. 12, pp. 840–842, 2004. [101] Y. Wang, “Clinical study on the synergic and antagonistic effects of pericardial Back-Shu and Front-Mu point compatibility,” Shanghai Journal of Ac puncture and Moxibustion, vol. 24, no. 6, pp. 29–32. Not: Türkçe çevirisi yapılan bu makalenin özgün hali, 2012 yılında Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine dergisinde yayımlanmıştır. Ling Zhao, Ji Chen, Cun-Zhi Liu, et al., “A Review of Acupoint Specificity Research in China: Status Quo and Prospects,” Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine, vol. 2012, Article ID 543943, 16 pages, 2012. doi:10.1155/2012/543943. 44 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 45-47 AKUPUNKTUR HİZMETİNİN SGK TARAFINDAN ÖDENMESİNDE GÜNCEL DURUM Dr. Ahmet DÖKER Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, ANKARA Özet: Akupunktur, Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından 1979 yılında bilimsel bir tıbbi tedavi yöntemi olarak kabul edilmiş ve tedavi kapsamındaki hastalıklar da yayınlanmış bulunmaktadır. Ülkemizde ise Akupunktur uygulamaları bu tarihten çok daha önce yapılmakla birlikte, 1991 yılında Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Akupunktur Yönetmeliği sonrasında anılan Bakanlıkça Akupunktur Eğitimi’ne başlanılması, Akupunktur Bilim Kurulu kurularak uygulayıcıların sertifikasyon standartlarının belirlenip Bakanlık onayına tabi tutulmasıyla birlikte resmiyet kazanmıştır. Bugün için birçok üniversite ve Sağlık Bakanlığı Hastanesi ile özel sağlık kurum ve kuruluşunda Akupunktur hizmeti başarıyla hastalarımıza ulaştırılmaktadır. Ancak 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Yasasına göre akupunktur, Sosyal Güvenlik Kurumunca finansmanı sağlanılacak sağlık hizmetleri kapsamında yer almasına rağmen halen Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin ödeme kalemleri arasında yer almamaktadır. Akupunktur hizmetinin ödeme listesinde yer almasının sağlayacağı yarar ve sakıncalar, ödeme listesinde yer alması halinde hangi hastalıklarda uygulanacağı, fiyatlandırmanın ne şekilde olacağı, faturalamanın nasıl yapılacağı ile bu konuda Akupunktur camiasının aynı dili kullanarak birlikte hareket etmesinin önemi gibi konuların değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere Akupunktur, Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından 1979 yılında bilimsel bir tıbbi tedavi yöntemi olarak kabul edilmiş ve tedavi kapsamındaki hastalıklar da yayınlanmış bulunmaktadır. Ülkemizde ise Akupunktur uygulamaları bu tarihten çok daha önce yapılmakla birlikte, 1991 yılında Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Akupunktur Yönetmeliği sonrasında anılan Bakanlıkça Akupunktur Eğitimi’ne başlanılması, Akupunktur Bilim Kurulu kurularak uygulayıcıların sertifikasyon standartlarının belirlenip Bakanlık onayına tabi tutulmasıyla birlikte resmiyet kazanarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır. 17 Eylül 2002 tarih ve 24879 sayılı resmi gazetede yayınlanan Akupunktur Yönetmeliği ile de Akupunk- tur Eğitimlerinin hangi eğitim kurumlarında ve nasıl verileceği ile Akupunktur uygulamalarının usul ve esasları belirlenmiştir. Bugün için bazı üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı Eğitim Hastaneleri’nde söz konusu eğitimler verilmekte ve yine birçok Üniversite ve Sağlık Bakanlığı Hastanesi ile özel sağlık kurum ve kuruluşunda Akupunktur hizmeti başarıyla hastalarımıza ulaştırılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nca tıbbi tedavi yöntemlerinden birisi olarak kabul edilerek Yönetmelik ile usul ve esasları belirlenen Akupunktur, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Yasasına göre Sosyal Güvenlik Kurumunca finansmanı sağlanılacak sağlık hizmetleri kapsamında yer almasına rağmen halen İletişim Bilgileri: Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, ANKARA Tel: 0 505 950 03 51 dradoker@gmail.com 45 Ahmet DÖKER Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin ödeme kalemleri arasında yer almamaktadır. meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler… Bu durum, Akupunkturun ülke çapında yaygınlaşamayıp gelişememesi ve bir çok hastanın bu tedavi yönteminden yararlanamaması sonucunu doğurmaktadır. Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri Bu nedenle, Akupunkturun ödeme listesinde yer almasının sağlayacağı yarar ve sakıncalar, ödeme listesinde yer alması halinde hangi hastalıklarda uygulanacağı, fiyatlandırmanın ne şekilde olacağı, faturalamanın nasıl yapılacağı ile bu konuda Akupunktur camiasının aynı dili kullanarak birlikte hareket etmesinin önemi gibi konuların değerlendirilmesi gerekmektedir. Akupunktur SGK’ nın sağladığı sağlık hizmetleri arasında yer almakta mıdır? Bu konuda belirleyici ana mevzuat olan yasanın ilgili maddeleri şu şekildedir. Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi MADDE 63- Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır: a) Kişilerin hastalanmalarına bakılmaksızın kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile insan sağlığına zararlı madde bağımlılığını önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri. b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık 46 MADDE 64- Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri şunlardır: a) Vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla yapılan ve iş kazası ile meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara veya konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak sağlık hizmetleri dışında estetik amaçlı yapılan her türlü sağlık hizmeti ile estetik amaçlı ortodontik diş tedavileri. b) Sağlık Bakanlığınca izin veya ruhsat verilmeyen sağlık hizmetleri ile Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleri. c) (Ek: 17/4/2008-5754/41 md.) Yabancı ülke vatandaşlarının; genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayıldığı tarihten önce mevcut olan kronik hastalıkları… Görüldüğü üzere Akupunktur, hem 63. Maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamına girmekte hem de Sağlık Bakanlığı tarafından bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmesi nedeniyle finansmanı sağlanmayacak olan sağlık hizmetlerinin dışında tutulmaktadır. Dolayısıyla Akupunktur, SGK tarafından finansmanı karşılanabilecek sağlık hizmetleri arasında bulunmaktadır. Fiyatlandırma mevzuatı ve bu konuda izlenilmesi gereken yol nasıl olmalıdır? Yasanın ilgili maddeleri şöyledir. Sağlık hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesi MADDE 72- (Değişik birinci fıkra: 17/4/20085754/44 md.) 65 inci madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir. Komisyon, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 ayrı ayrı sınıflandırabilir. Komisyon, 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkilidir. üst sınırı (bu sınır hizmet fiyatının bir katını geçemez) aşmayacak şekilde SGK tarafından belirlenen bir ilave ücret de bu fiyatlara eklenilebilmektedir. Şu an için Bakanlar Kurulunca belirlenen üst sınır sağlık hizmeti fiyatının %70’ i dir. Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi SGK’ nın şu an ki uygulamasına göre; Genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilere sağlık hizmeti verebilmek için, SGK ile sözleşme yapılması gerekmekte olup yalnızca acil sağlık hizmetleri sözleşme dışında da karşılanmaktadır. SGK şu an için muayenehaneler ile sözleşme yapmamakta olup, resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşları ile sözleşme imzalamaktadır. MADDE 73- (Değişik: 17/4/2008-5754/45 md.) Ortak hareket etmenin önemi! Bu Kanuna göre sağlık hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır. Sağlık Uygulama Tebliği incelendiğinde hekimlerin el emeğine uygulanan ücretlerin dünya ortalamalarının çok altında kaldığı ve uzun yıllardır da artırılmayıp sabit kaldığı görülmektedir. Akupunkturun adı geçen tebliğ kapsamına alınması halinde gerçekçi bir fiyatlandırma ile başlanılması için, camia olarak ortak hareket edilmesi önem taşımaktadır. Zira Akupunktur, diğer poliklinik hizmetlerine göre, iki üç kat daha uzun süreli ve daha zahmetli olabilmektedir. Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularınca, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedeline ek olarak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden sağlık hizmeti sunucularının giderleri ve ürettikleri sağlık hizmetlerinin maliyetleri, yapılan sübvansiyonlar gibi kriterler dikkate alınarak bu bedellerin bir katına kadar alınabilecek ilave ücretin tavanını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu tavan dahilinde alınabilecek ilave ücret oranları Kurumca belirlenir. Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları ise otelcilik hizmeti ile dördüncü fıkrada belirtilen istisnai sağlık hizmetleri dışında, sağladıkları sağlık hizmetleri için genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden ilave ücret talep edemez. (Mülga ikinci cümle: 21/1/2010-5947/19 md.) Yukarıdaki hükümlerden anlaşıldığı üzere, Sağlık Uygulama Tebliği’nde yer alan sağlık hizmetlerinin fiyatları, Fiyatlandırma Komisyonu tarafından belirlenmekte ve ayrıca Bakanlar Kurulunun belirlediği Ortak hareket edilmesi gereken daha önemli diğer konu ise akupunkturun uygulanabileceği hastalıkların neler olacağı hususudur. SGK her iki konuda da üniversiteler, Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve ilgili derneklerden görüş alarak çalışmalarını yürütmektedir. Bu iki konuda da camia olarak gereken çalışmalar şimdiden yapılarak ortak tek bir görüş oluşturulmalı ve süreç başladığında hazırlıksız yakalanmamalıyız. Diğer yandan, Akupunkturun SGK Sağlık Uygulama Tebliği ödeme kalemleri arasında yer almasının sağlayacağı yarar ve sakıncalar da tartışılması gereken konular arasında yer almaktadır. Kaynaklar: 1. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Yasası. 47 Ayfer KUZULUGİL Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 48-49 TİBET’İN ZEN KASELERİ TİBETAN SINGING BOWLS Dr. Ayfer KUZULUGİL Serbest Hekim, ANKARA Abstract Tibetan singing bowls have been used in Far East for hundreds of years. Primary effects of singing bowls are to regulate chakras, to support health, to stimulate immune system and to alleviate stress and pain. Original singing bowls are composed of seven metals including cupper, tin, iron, lead, gold, silver and mercury. Singing bowls can be considered as one of the complementary and alternative therapies with its stress relievening effect. Batı’da Tibet, Zen veya Himalaya “Singing Bowls’’, Japonya’da “Suzu gong” olarak adlandırılan metal kaseler 2500 yıl önce Buddha Shakyamuni (İ.Ö. 560-480) döneminde meditasyonu derinleştirmek ve aydınlanmaya yardımcı olarak kullanılmıştır. Tibet’in eski animistik dininden köken almış olup tantrik Budist ritüel aracıdır. Ayrıca Tibet, Nepal, Hindistan, Butan, Çin, Japonya, Kore, Vietnam gibi ülkelerde yüzyıllar boyunca migren, eklem, sırt ve bel ağrılarını tedavi etmede de kullanılmıştır. kürü temsil etmektedir. Bunlar el yapımı olup çekiçle dövülerek yapılmıştır. Bu kaseler günümüzde modern tekniklerle, tornada ve pirinç alaşımından üretilmektedirler. Keçe tokmaklarla vurularak veya deri sarılmış ağaç tokmaklar sürtülerek çalınan bu kaseler, ebat ve ağırlıklarına göre farklı multifonik ve poliharmonik sesler çıkarırlar. El yapımı olanlar, özellikle dolunayda yapılmış olanlar özel kalitede ses frekansları üretirler. Günümüzde Batı ülkelerinde de tanınmış olan Zen kaseleri, meditasyon, müzik, masaj, Reiki ve yoga terapistler tarafından vücudun enerji sistemini (çakraları) düzenlemek, sağlığı desteklemek, sağ ve sol beyni senkronize etmek, immün sistemi uyarmak, stres ve ağrı gidermek amaçlı kullanılmaktadır. İşlenmemiş 7 ayrı metali içeren özel bir kombinasyondan yapılmaktadır. Oxford Üniversitesi tarafından antik kaselerde yapılan metalürjik analizde, ağırlıklı olarak bakır ve kalay alaşımı yanında demir, kurşun, çinko, altın, gümüş ve civa tespit edilmiştir. Geleneksel olarak altın Güneşi, gümüş Ayı, demir Marsı, kalay Jüpiteri, bakır Venüsü, çinko Satürnü ve civa da Merİletişim Bilgileri: Dr. Ayfer Kuzulugil, Meşrutiyet Caddesi No: 29/19 Ali Bey Apt. Kat:7 Kızılay - ANKARA Tel: 0312 419 55 71/72 info@cosmaakupunktur.com 48 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Bazıları dini karakterde ikonografi, spritüel motifler ve semboller, “Om Mani Padme Hum” gibi mantralarla süslenmektedir. Geleneksel bir sanat olarak Nepal’de halen elde yapılmaktadır. Mevcut az sayıdaki çalışmalardan biri Research in Complementary Medicine’de, 2008’de yayınlanmıştır. Kronik omurga ağrısı olan 54 hastaya altışar seans Zen kase tedavisi uygulanmıştır. Çalışma sonunda, bu grupla birlikte plasebo grubunda da ağrıların azaldığı saptanmıştır. Araştırmacılar, ağrıdaki azalmanın stresin azalmasıyla ilişkili olduğu sonucuna varmıştır. Dolayısıyla ağrı üzerine doğrudan bir etkisi olmasa da Zen kaseleri, stresi azaltarak dolaylı yoldan analjezik etki sağlayabilirler. Sağlığı korumak ve iyileştirmek amacıyla her kültürden kadim tedavilerin yaygın olarak kullanılmaya başladığı günümüzde, Zen kaselerinin bu amaçla kullanılabileceği düşünülmektedir. Zen kaseleri ile ilgili günümüze kadar gelen yazılı bir metin bulunmamaktadır. Ancak eski Tibet resimlerinde ve heykellerinde tasvir edildiği görüldüğü ve dünyanın çeşitli ülkelerinde 15. yüzyıldan kalma antika kaselerin koleksiyonlarda mevcut olduğu bilinmektedir. Zen kaselerinin sağlık üzerine olan etkileri konusunda çeşitli görüşler mevcuttur. Zen kaseleri zengin ses tonları ve titreşimler üretmektedirler. Bu titreşimlerin hücreler içindeki inbalansı düzelttiği, beyinde teta dalgalarını artırarak derin rölaksasyon sağladığı öne sürülmüştür. Ancak bu konuda yeterli bilimsel çalışma yoktur. 49 Kongre İzlenimi İSTANBUL’DAN BİR ICMART GEÇTİ: XVI. ICMART DÜNYA MEDİKAL AKUPUNKTUR KONGRESİ İZLENİMLERİ AN ICMART PASSED FROM ISTANBUL: OBSERVATIONS OF XVI. ICMART WORLD CONGRESS ON MEDICAL ACUPUNCTURE Prof. Dr. Saliha KARATAY Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, ANKARA XVI. ICMART kongresi bu yıl 6-8 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı. İstanbul biz katılımcıları, şanına ve kongreye yakışır tarzda akupunktur felsefesine uygun bir şekilde ağırladı. Sabahları bulutlu ve bol yağmurlu saatleriyle Yin olan hava öğleden sonra güneşin açmasıyla tam bir Yang’a dönüşüyordu. Kongrenin yapıldığı Harbiye Askeri Müzesi’ne gelirken ve giderken İstanbul’un serin meltemlerinin getirdiği ıhlamur ağaçlarının kokuları ve hanımeli kokuları bizleri mest ediyordu. Kongre 6 Haziran cuma sabahı, başta ICMART başkanı Dr. Helena Pinto Ferreira, onursal başkan Dr. François Beyens, genel sekreter Dr. Walburg MarićOehler, kongre başkanı Dr. Mehmet Fuat Abut ve Dr. Nüzhet Ziyal olmak üzere bir çok kişinin, kongre ve akupunkturun geleceği hakkında çeşitli dilek ve temennilerinin yer aldığı açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalar sırasında arka planda, sonradan ICMART adını alacak olan ilk dünya bilimsel akupunktur kongresini düzenleyen Dr. Johannes Bischko’yu ve Akademik Akupunktur Derneği başkanı Dr. Mehmet Fuat Abut’u tanıtan videolar gösterildi. Kongre başkanı Dr. Mehmet Fuat Abut yaptığı açılış konuşmasının sonunda, XVI. ICMART kongresi adına yaptırılan bir sanat tasarımını sunmak istediğini söyledi. Sahneye getirilen kapalı perdelerin altından, ışık ve sis efektleri arasında bir kolunu ileriye doğru uzatmış estetik duruşlu bir erkek heykeli çıktı (Şekil İletişim Bilgileri: Prof. Dr. Saliha Karatay, Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, ANKARA Tel: 0312 2162611 e-mail: skaratay73@gmail.com 50 Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 50-54 1). Siyah renkli bu heykelin öne, ileriye doğru uzanmış elinde kalp meridyeninin noktaları kırmızı küçük ampullerle gösterilmişti. Kırmızı ve siyahın uyumlu birlikteliği kalp meridyeniyle de birleşince ortaya akupunktur adına etkileyici bir tablo çıktı. Heykelin akupunktur kongresi adına hiçbir ücret alınmadan yapıldığının belirtilmesi ve sahneye davet edilen heykeltıraşın “Sanat ve bilim el ele” şeklindeki ifadesi etkilenen izleyicilerden bol alkış aldı. Bu güzel sanat tasarımı kongre boyunca XVI. ICMART kongresinin simgesi olarak ana salonu süsledi. Ardından dört kişilik küçük bir orkestra tarafından 1 saatlik bir klasik müzik dinletisi sunuldu. Şekil 1. XVI. ICMART kongresine atfedilen sanat tasarımı ve sol kolunda gösterilen kalp meridyeni Kongre oturumları Dr. Mehmet Fuat Abut’un tek salon olarak yaptığı “Akupunktur ve elektriksel nötralite” başlıklı sunumuyla başladı. Ardından 3 ayrı salonda eş zamanlı sunumlar yapıldı. Eş zamanlı çeviri yapılması nedeniyle sunumlar İngilizce ya da Türkçe olarak yapılabildi. İlk günkü oturumlarda genel olarak akupunkturla santral sinir sisteminin ilişkisi, nöroimmün mekanizmalar, ağrı, nöroendokrin mekanizmalar gibi konularda çeşitli konuşmalar yapıldı. Anatomist Dr. Ahmet Kalaycıoğlu izleyicilere kendi deyimiyle akupunkturun anatomisini, biraz da santral sinir sistemini anlattı. Dr. Tuğrul Cabıoğlu “Akupunkturun otonom sinir sistemine etkisi” ve “Akupunktur ile ağrı kontrol sistemi” şeklinde iki derin fizyolojik konuyu peş peşe sunarak yüksek bir performans sergiledi. Öte yandan, kongrede Türk katılımcılar tarafından deyim yerindeyse bir depresyon halkası oluşturuldu. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Derneği başkanı Dr. Cemal Çevik “Akupunktur ve depresyon” konulu bir sunum yaparak depresyonun etyopatogenezi ve akupunkturun etki mekanizmaları üzerinde durdu. Salona sığmayan katılımcıların çoğu konuşmayı ayakta izledi. Dr. Ayfer Kuzulugil “Depresyon tedavisinde aurikuloterapi” başlıklı sunumuyla depresyonun kulak akupunkturuyla tedavisini ele aldı. Dr. Elif Mirza’nın literatürde depresyon tedavisinde akupunkturun etkilerini araştıran çalışmaların sonuçlarını sunmasıyla depresyon ve akupunktur halkası tamamlanmış oldu. Kongrede akupunkturun yanında ilgi çeken değişik uygulama ve tekniklerden de bahsedildi. Hipnoz, kupa çekme, rezonans terapisi, geleneksel Çin bitkileriyle fitoterapi, nöral terapi, proloterapi gibi farklı uygulamaların ele alınması, katılımcılar ve kongre açısından bir zenginlik oldu. Çeşitli workshoplarda değişik teknikler hakkında bilgi verilerek uygulamalar gösterildi. Dr. Asuman Kaplan Algın intra dermal iğneleme tekniğini anlatarak ağrılı, kronik hastalıklarla pre-operatif ve post-operatif durumlarda, kozmetik cilt problemlerinde iğnelerin cilt içinde tutulduğundan bahsetti. Dr. Michael Weber tıpta lazer tedavilerinin lazer akupunktur, intravenöz, interstisyel, intraartiküler ve fotodinamik lazer terapileri şeklinde yeni metodlarını anlattı. Bu ilginç sunuma göre vücut, skalp ve kulağa uygulanan lazer akupunkturla akupunkturun tüm endikasyonlarında ağrısız ve etkili bir tedavi yapmak mümkündü. Konuşmacı, intravenöz lazer tedavisinin lazer ışığının sistemik uygulanması şeklinde yapıldığını, bununla immün sistemin stimüle edildiğini, mikrodolaşımın 51 Saliha KARATAY iyileştirildiğini, sporcularda enduransın arttırıldığını belirtti. İnterstisyel lazer terapisinin injüri bölgesine yakın derin dokulara, farklı lazer tiplerinin bir fiberoptik kateter şeklinde uygulanmasıyla yapıldığını ve disk hernilerinin, sinir injürilerinin tedavisinde kullanıldığını anlattı. İntraartiküler lazer terapisinin ise eklemin içine yerleştirilen bir fiberoptik lazer kateterle osteoartritlerde uygulandığını belirtti. Böylece farklı, yeni lazer tedavi metodları gündeme gelmiş oldu. Dr. Kemal Nuri Özerkan ABD’deki Dr. Yoshiaki Omura tarafından geliştirilen Holiterapi metodunu bir workshopta tanıttı. Bu yöntemde bir aracı kişi kullanılarak Bi-Digital O-Ring testinin yapılışı, bu halkanın açılabilmesine göre kullanılacak akupunktur noktalarının belirlenmesi ilgi çekti. Ancak Dr. Özerkan’ın da belirttiği gibi, hekim kendisi için uygun nesnelerin ya da uygun tedavi noktalarının belirlenmesinde de bir aracı vücuda ihtiyaç duyuyordu. Bu izlediğimiz sunum bizlere akupunktur noktalarının belirli bir enerjiye sahip olduğunu, noktaların bu enerjilerinin ister Bi-Digital O-Ring testi, ister nabız teşhisi, ister V.A.S. nabız cevabı alınması, ister sarkaç kullanımı, isterse de başka yöntemler kullanılarak tespit edilebileceğini düşündürdü. Kongrede adı geçen bir diğer teknik Wolfram Stör tarafından sunulan “very point” tekniğiydi. Bu teknik kronik ağrısı olan hastalarda, akupunktur iğnesiyle kulaktaki noktalara ya da hastada bulunan tüm skarların çevrelerine akupunktur iğnesiyle tek tek dokunarak, hasta hangi noktada daha çok irkilirse o noktayı iğnelemeyi içeriyordu. Bu en hassas skar noktası ya da kulak noktası iğnelendiğinde hastanın yakındığı kronik ağrısının da iyileştiği anlatıldı. Bazen bu odak noktası iğnelendiğinde, hastada ağlama krizleri gibi emosyonel boşalma reaksiyonları da görülebildiği belirtildi. Kongrede hem ülkemizden hem de diğer ülkelerden iyi dizayn edilmiş, bilimsel kalitesi yüksek bir çok çalışma da sunuldu. Dr. Yusuf Özgür Çakmak tarafından sunulan iki güzel çalışma vardı. Bunlardan birinde, Parkinson hastalığının tedavisinde son zamanlarda popüler olan ve beyine implante edilen elektrotlarla uygulanan derin beyin stimülasyonunu taklit eden, ancak dışarıdan uygulanan bir elektroakupunktur cihazı geliştirdiklerini anlattı. Bu cihazla yapılan elekt52 roakupunktur tedavisinin Parkinson semptomları üzerinde faydalı etkilere neden olduğunu belirtti. Bu hem akupunktur adına hem de Parkinson hastaları adına ümit verici bir sonuçtu. Diğer çalışma ise bir hayvan çalışmasıydı. Bu ilginç araştırmada altışar rat içeren iki grubun birer testisine torsiyon uygulanarak iskemiye sokulmuş, sonra da bir gruba manuel akupunktur, diğer gruba elektroakupunktur uygulanmıştı. Elektroakupunktur grubunda unilateral torsiyona rağmen bilateral testi kan akımı anlamlı şekilde düzelirken, manuel akupunktur grubunda hiçbir tarafta anlamlı değişiklik olmadığı belirtildi. İngiltere’den David J Carr ise yapmayı planladıkları bir çalışma protokolünü kongrede sundu. Buna göre, fetal gelişme geriliğine yol açan azalmış uterin kan akımını arttırabilmek için, 22-24 haftalık gebe olan 130 kadını içerecek 2 gruplu bu çalışmada, uterusun segmental inervasyonuna karşılık gelen (T12-L2, S2-S4) noktalardaki kaslara elektroakupunktur uygulanacaktı. Sonuçta elektroakupunkturun kontrol grubuna göre uterus kan akımını ve fetal büyüme parametrelerini etkileyip etkilemediği, güvenli olup olmadığı araştırılacaktı. Bu sunum katılımcılara, planladıkları çalışmaların protokollerini bu şekilde uluslar arası kongrelerde sunabilecekleri fikrini vermesi açısından faydalı oldu. Kongrede sunulan ve yeni bilimsel sonuçlar ifade eden çalışmalar arasında ilk üçte denebilecek bir çalışma, Marcus Beacker’in akupunkturda psikofizyolojik gevşeme cevabını araştırdığı çalışmasıydı. Akupunkturun gevşeme etkisinin mekanizmasını inceleyen bu ilginç çalışmada 48 sağlıklı gönüllü 4 gruba ayrılarak sessiz bir odada yatırılmıştı. Grup A’ya vertekste bulunan dörtlü Sishencong (EX-HN1) noktalarına akupunktur, grup B’ye gevşemeleri için sözel telkin, grup C’ye hem akupunktur hem sözel telkin uygulanırken, grup D’nin hiçbir şey yapılmadan sadece yatması sağlanmıştı. Gevşeme cevabını ölçmek için arteriyel kan basıncı, kalp hızı, elektrodermal aktivite (EDA) ve kişilerin kendi duygu durumunu skorladıkları bir skala değerlendirilmişti. Konuşmacı, merakla sonuçları bekleyen izleyicilere dönüp “sonuçlar korkunçtu!” deyince salonda bir kahkaha koptu. Gerçekten de araştırmacılar için hayal kırıklığı olabilecek şekilde, tüm gruplarda başlangıca göre sempatik Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 sinir aktivitesinde ve psikolojik aktivasyonda azalma şeklinde anlamlı bir gevşeme cevabı alınmıştı. Bu sonuçlar üzerine konuşmacının 2 yorumu oldu. İlk yorumu, deneklerin sağlıklı olmasının, düzenleyici etkisi olan akupunkturun gerçek gevşeme cevabının gösterilememesine yol açmış olabileceğiydi. Diğer akla gelebilecek açıklama ise, kişilerin bir şey yapmadan 20-30 dakika yatabilmesinin bile önemli bir gevşeme oluşturabilmesiydi. Bu çalışmada kullanılan EDA ölçümü, başka çalışmalarda da kullanılabilecek güzel bir yöntem olarak katılımcılarca bir köşeye not edildi (Şekil 2). Şekil 2. Marcus Beacker’in çalışmasında yapılan elektrodermal aktivite (EDA) ölçümü Kongrede benim bilimsel yönden en beğendiğim çalışma, İsviçre’den Dr. Brigitte Ausfeld-Hafter’ın sunduğu, postmenopozal kadınlarda sıcak basması ve yaşam kalitesi üzerine akupunkturun ve geleneksel Çin bitki tedavisinin etkilerinin çift plasebo kontrolle araştırılmasıydı. Çalışmanın tek kısıtlılığı hasta sayısının az olmasıydı. 40 hasta 4 gruba bölününce her gruba 10’ar hasta gibi az sayıda hasta düşüyordu. Bunun farkında olan konuşmacı ülke nüfusunun az olduğunu, bu çalışmayı tamamlamanın bile yıllarını aldığını belirtti. Bu bilgi, ülkemiz şartlarının bilimsel çalışmalar için bizi ne kadar şanslı kıldığını düşündürdü. Araştırmada 4 grubun birine akupunktur, 2. gruba sham (yalancı) akupunktur, 3. gruba Çin bitki tedavisi, 4. gruba da plasebo bitki tedavisi 12 hafta uygulanmıştı. Hastalar tedavi bitiminden sonra 3 ay izlenmişti. Değerlendirmelerde sıcak basma sıklığı ve oranı ile Menopoz Rating Skalası kullanılmıştı. Sham akupunktur grubunda meridyen üzerinde bulunmayan ve akupunktur noktası olmayan noktalar seçilmişti. Sonuçta akupunktur grubu diğer tüm gruplardan anlamlı derecede farklı şekilde tüm parametrelerde düzelmeye neden olmuştu. Bu düzelme 3 aylık takipte de sürüyordu. Bitki tedavisi ile plasebo bitki tedavisi arasında ise hiçbir fark bulunamamıştı. Bu çalışmanın en güzel tarafı akupunktur tedavisinin dizaynıydı. Bilindiği gibi akupunktur çalışmalarında, uygulanan akupunktur protokolünün belirlenmesi hep tartışma konusu olmaktadır. Akupunkturistlerin bir kısmı akupunktur tedavisinin etkili olması için hastanın ihtiyaçlarına, meridyenlerdeki enerji bozukluğuna göre düzenlenmesi gerektiğini savunmakta, bu nedenle tüm hastalara aynı tedavi protokolünü uygulayan çalışmaların yapılamayacağını belirtmektedir. Ancak akupunkturun etkinliğinin kanıta dayalı tıp alanında bilinmesi ve kabul görmesi için, objektif ölçütlerin kullanıldığı, kontrol gruplarının olduğu, başka araştırmacıların da tekrarlayabileceği, katılımcıların ve tedavilerin homojen olduğu bilimsel çalışmaların yapılarak sonuçlarının yayınlanması gerekmektedir. İşte Dr. Hafter’in sunduğu bu çalışma, bu iki görüşü aynı potada birleştirmiş ve sonraki çalışmalar için yol gösterici olmuştur. Bu çalışmanın akupunktur grubunda, tüm hastalar için hem standart bazı noktalar kullanılmış, hem de hastaya göre değişen noktalar seçilmişti. Akupunktur felsefesine göre menopoz semptomlarının biri Karaciğer-Böbrek Yin eksikliği, diğeri de Dalak-Böbrek Yang eksikliği olmak üzere iki tip bozukluğa bağlı meydana geldiği düşünülmüş. Gruptaki hastalar bu iki bozukluktan hangisine uyuyorsa ona dahil edilerek kendi içlerinde ikiye ayrılmış. Karaciğer -Böbrek Yin eksikliği olan her hastaya, standart, herkese uygulanan noktalara ek olarak, eksikliğe özel belli sayıda nokta da iğnelenmişti. Eklenen noktalar tüm Karaciğer -Böbrek Yin eksikliği olan hastalarda aynıydı. Dalak-Böbrek Yang eksikliği olanlara da standart noktalara ek olarak, kendi içlerinde özel birkaç nokta ilave edilmişti. Böylece akupunktur grubundaki hastaların hepsi, hem aynı noktalardan hem de kendi semptomuna özel ancak benzer semptomlu hastalarla aynı noktalardan tedavi almıştı ve hasta grupları yine homojenize edilmişti. 53 Saliha KARATAY Akupunktur protokolünün hem standardize hem de hastaya özel yapılması başarılmış, akupunkturun etkinliği de arttırılmıştı. Akupunkturun etkisinin tedavi bitiminden sonra 3 aylık takipte de hala sürüyor olması etkileyici bir sonuçtu ve bu sonuç ülkemizden sunulan başka bir çalışmayla da örtüşüyordu. Tarafımdan sunulan çalışma fibromiyalji sendromunda akupunktur tedavisinin hem klinik parametreler, hem de serotonin ve substans-P düzeylerine etkisini araştırmıştı. Çalışmada biri sham diğeri de plasebo olmak üzere 2 kontrol grubu vardı. 75 hasta 3 gruba ayrılarak 4 haftalık 8 seans tedavi uygulanmıştı. Akupunktur grubunda 18 nokta, plasebo akupunktur grubunda aynı 18 noktaya iğne batmayıp flaster üzerinde batmış görünecek şekilde simülasyon, sham grubunda ise 18 akupunktur noktası olmayan yere iğne batırma şeklinde uygulama yapılmıştı. Akupunkturun plasebo etkilerini ölçmek için plasebo grubu, cilde iğne batmasıyla oluşan değişiklikleri değerlendirmek için de sham akupunktur grubu alınmıştı. Hastalar tedavi bitiminden sonra 1. ay ve 3. ayda da tekrar değerlendirilmişti. Tedavi sonunda, en çok akupunktur grubunda olmak üzere her 3 grupta da klinik parametrelerde anlamlı düzelmeler bulundu. Ancak bu iyileşmeler, akupunktur grubunda 3. ayda da devam ederken sham akupunktur grubunda 1 ay sürmüş, plasebo grubunda ise tedavi bitişinden sonra kaybolmuştu. Serum serotonin düzeyleri akupunktur ve sham gruplarında anlamlı derecede artarken, substans-P düzeyleri akupunktur ve plasebo gruplarında azalmıştı. Bu araştırmanın sonuçları, fibromiyaljide akupunkturun serotonin ve substans-P düzeylerine etkisini araştıran ilk çalışma olması açısından önemliydi. Sunulan diğer bir kaliteli çalışma, Dr. Yasemin Çayır’ın migren hastalarında akupunktur tedavisinin Matriks Metalloproteinaz-2 aktivitesine etkisini inceleyen araştırmasıydı. 27 migren hastasında, 5 haftalık 10 seans akupunktur tedavisinin ağrı ve yaşam kalitesini iyileştirmenin yanında, Matriks Metalloproteinaz-2 aktivitesini de anlamlı şekilde azalttığı bulunmuştu. Matriks Metalloproteinaz-2 konsantrasyonları ise değişmemişti. Kongrede bir çok yerli ve yabancı medikal firmasının stantları ilgi odağı oldu. Ancak medikal bir kong54 rede bir medya kuruluşunun da stand açması Türk katılımcılarda rahatsızlık uyandırdı. Kongrenin son günü, üzerinde “A needle a day keeps the pain away” yazan güler yüzlü yaka iğneleri biz katılımcıları da gülümsetti (Şekil 3). Şekil 3. Gülen yüzlü yaka iğneleri Yüzümüzdeki tebessümlerle İstanbul’daki ICMART kongresinden ayrıldık (Şekil 4). Şekil 4. İstanbul’a veda Ankara Akupunktur 2014; 2 (2): 55-56 Tarih Köşesi BELKEMİĞİNDEKİ GEYŞA NOKTASI Doç. Dr. H. Volkan ACAR Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, ANKARA İğneleme, dağlama, kanatma gibi yöntemler Türk halkı tarafından bilinmiş ve halk tıbbı uygulamalarının bir parçası olarak kabul edilmiş olsa da, 20. yüzyılda akupunktur sözcüğü geniş kitlelerce çok duyulmuş değildi. Bu anlamda akupunktur sözcüğünün tanınıp yaygınlaşmasında, sağlık çalışanlarından çok kitle iletişim araçlarının önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Buna örnek olarak da çeşitli gazete ve dergilerde çeviri yoluyla yapılmış olan bazı haberler verilebilir. İğne Batırarak Sağlığımızı Düzenliyor şeklindedir. Alt başlıkta ise şu ifadeler yer almaktadır: Belkemiğindeki “Geyşa” noktası iğnelendiği takdirde, eşlerini cinsel bakımdan tatmin edemiyen erkekler kudret kazanmaktadırlar. Şimdi, (yazım yanlışları ve matbaa hatalarına dokunmadan) gazetede yer alan yazıyı aynen alıntılayalım. VİCUDUMUZDAKİ 800 ESRARLI NOKTA Bu sayıda vereceğimiz örnek, Kıbrıs’ta yayınlanan BOZKURT gazetesinin 7 Haziran 1962 tarihli sayısından alınan bir haber olacak. AKÜPUNKTUR İLMİ BU NOKTALARA İĞNE BATIRARAK SAĞLIĞIMIZI DÜZENLİYOR Bu haberin üst başlığı Vicudumuzdaki 800 Esrarlı Nokta, başlığı da Aküpunktur İlmi Bu Noktalara ”TARİH” bir tekerrürden ibarettir derler. Bu sözler her konu için muteber olmamakla beraber bilhassa dok- İletişim Bilgileri: H. Volkan ACAR, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi Kliniği, Altındağ-ANKARA Tel: 0312-59533184 hvacar@yahoo.com 55 Volkan ACAR torluk ilmi için çok doğrudur. Bir taraftan vitaminler, hormonlar, antibiotikler, radyoaktif izotoplarla çeşitli dertlere çareler bulunurken öte yandan da otlar ve köklerden çıkarılan eski kocakarı ilaçlarına binlerce yıl öncesine ait tedavi metodlarına dönülmektedir. Mesala bugün “Trankilizan” tabir edilen ilaçların en gözde olanı Hintlilerin asırlardan beri faydalandıkları “Rouwolfia – Serpentina” adlı bitkinin köklerinden çıkarılmaktadır. Şimdi Avrupa üniversitelerinde doktor namzetlerine mecburen öğretilen “Aküpunktür” (İğne batırarak tedavi” de Çinlilerin 5000 yıldır kullandıkları bir metodtur. “YAŞAMANIN TADI” NOTASI NEREDE? Akupunktür’ün tesir şekli, Batılılar için pek kolayca kavranılacak bir şey değildir. Derialtına, bacağa, dizkapağına iki milimetre batırılan bir altın ya da gümüş iğnenin, karaciğerimizin iyi işlemesini sağlayabileceği bizlere hayli tuhaf gelir. Oysa ki, Çinlilere sorarsak bunun izahı çok basittir. Onlara göre Vücudumuzda bir takım enerji anaforları vardır. Bu enerjiler “King” denilen kanallar yoluyla bütün uzuvlarımıza yayılırlar. Her king belirli bir uzvu besler. Bu enerji ceryanları bazı “starateji noktalara batırılan iğnelerle düzenlenirler. Kullanılan madene göre (Atılan veye gümüş) ceryanların şiddeti artırılır. İğne batırma tedavisi, daha ziyade organların çalışma bozukluklarını düzenler. Çinlilerin tespit etmiş oldukları bazı noktalar pek şairane isimler taşır. Kiminin adı “İlahi kayıtsızlık” kiminin “İkinci gençlik” kiminin “Yaşamanın tadı” dır. İĞNELER KENDİ KENDİNE DÜŞÜYOR Ayrıca “pi-tchoun” isimli burun üstünde bir nokta vardır ki, iğnelenince sarhoşluğu açar. Belkemiğindeki “geyşa” noktası ise, iğnelendiği takdirde eşlerini cinsel bakımdan tatmin edemeyen kocalara kudret ve zindelik sağlar. Bunların dışında, daha az önemli “800” stratejik nokta daha mevcuttur. Vücuduğumun, erbabı tarafından bilinen bu Akupuntür iğneleri 2-3 santim uzunluğundadır ve sadece 2 milimetre kadar batırılır. Hiç acı vermez. 56 Burada enteresan olan bir husus, iğnelerin belirli bir süre sonunda kendi kendine vücuttan ayrılıp düşmeleridir. Bu basit iğneler sankikarışık bir elektronik beyne sahipmişler gibi vücut içinde ne kadar duracaklarını hesaplamaktadırlar. Eski masalların sihirli eşyaları gibi bilinmeyen bir kuvvet bu iğneleri hareket ettirmektedir. AVRUPA ÜNİVERSİTELERİN DE KÖKSÜLERİ VAR 500 yıllık Aküpunktür ilmi sadece yeniden itibar kazanmakla kalmayıp birçok Batı memleketlerinin tıp fakültelerinde mecburi kur halide okutulmaktadır. Bir “Anatomi” ya da ‘farmakodinami” kürsüsü gibi şimdi bu üniversitelerde Aküpunktür kürsüleri ihdas edilmiş bulunmaktadır. Bilhassa Sovyetler BirliğindeTıp Fkültelerinin son sömestrinde 6 ay Aküpunktür okutulmakta bu branşta ehliey alamıyana mezuniyet belgesi verilmemektedir. Fransa’da Akupunktür sanatını münhasıran hekimler icra edebilmektedir ve halen bu memlekette 350 Akupunktürcü mevcuttur. İğne tedavisi özellikle “psikosomatik” (ruh ile ilgili organlara iyi gelmektedir. 3 yıllık psikanaliz tedavisinin veremediği netice 2-3 iğne ile alınmaktadır. “Stress” halleri de nilen sebepsiz endişeler de Aküpunktürün tesir alanına girmektedir. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2014 Güncel Haber Güney Kore’den konuklarımız vardı Türkiye’de bazı resmi temaslarda bulunan Güney Kore heyeti Derneğimizi de ziyaret etti. Sağlık Bakanlığı’nca yürütülmekte olan ve geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının yasal bir zemine oturtulması çalışmaları kapsamında Türkiye’ye gelen Güney Kore heyeti, 24 Ekim 2014 tarihinde ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ’ne bir ziyarette bulundu. Heyette, Güney Kore Dongguk Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Kim Dong-Il, Dr. Yun Jung-Min, Medipol Üniversitesi Hastanesi’nde eğitim vermekte olan Dr. Eun Sang-Jeon ve Türk-Kore Kültür İletişim Derneği Yönetim Kurlu Başkanı Park Yong-Durk yer aldı. Türkiye ve Güney Kore’deki akupunktur ve diğer tamamlayıcı tıp uygulamalarının mevcut durumunun görüşüldüğü ziyarette Dernek Başkanımız Prof. Dr. Cemal ÇEVİK ve bazı dernek üyeleri hazır bulundu. Görüşmede, karşılıklı eğitim olanaklarının ve olası ortak çalışma alanlarının neler olabileceği konuşuldu ve iki ülke akupunktur ve tamamlayıcı tıp camiaları arasındaki ilişkilerin artarak sürdürülmesi dilekleri iletildi. Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU, Üniversitelerarası Kurul Başkanı oldu Üyelerimiz arasında bulunan, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Rektörü Mustafa BİRİNCİOĞLU, Türkiye ve KKTC’deki toplam 184 üniversitenin bağlı bulunduğu Üniversitelerarası Kurul’un başkanlığına getirildi. Üniversitelerarası Kurul Başkanı seçilen ADÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU, Tıbbi Farmakoloji uzmanı ve 2007’de Gazi Üniversitesi’nde Akupunktur eğitimi almıştı. 1 Ağustos 2014 tarihinde göreve başlayan Prof. Dr. Mustafa BİRİNCİOĞLU’na yeni görevinde başarılar diliyoruz. 57 Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği yayınlandı Çalışmaları uzun bir süredir Sağlık Bakanlığı’nca yürütülmekte olan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği, 27 Ekim 2014 tarihli ve 29158 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin getirdiği en büyük yenilik, akupunktur dışındaki diğer tamamlayıcı tıp uygulamalarını da yasal bir zemine oturtuyor olmasıdır. Bilindiği gibi bu zamana kadar, tamamlayıcı tıp uygulamalarından sadece akupunkturun kendine ait bir yönetmeliği vardı. Yönetmeliğin tamamı Derneğimizin web sitesinden okunabilir www.ankaraakupunkturdernegi.org Dernek Genel Kurulu yapıldı ANKARA AKUPUNKTUR VE TAMAMLAYICI TIP DERNEĞİ’nin Olağan Genel Kurulu, 18 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirildi. İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşu ile başlayan Genel Kurul’da önce, geçen döneme ait Faaliyet Raporu okundu. Rapor üzerine yapılan görüşmelerden sonra, yeni Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelikleri için seçim yapıldı. Genel Kurul’da son olarak, gelecek dönem gerçekleştirilmesi düşünülen faaliyetlerle ilgili görüşler ve öneriler dile getirildi. Derneğimizin geçtiğimiz dönemde yürüttüğü etkinliklerden bazıları şunlardır: * Türkiye’deki diğer akupunktur dernekleri ile ortak yürütülen çalışmalar kapsamında, 12-14 Ekim 2012 tarihlerinde Ankara-Kızılcahamam’da 7. Uluslararası Katılımlı Ulusal Akupunktur Kongresi düzenlenmiştir. * Derneğimizin iki yılda bir organize ettiği sempozyumlara devam edilmiş ve 27-29 Eylül 2013 tarihleri arasında Ankara-Kızılcahamam’da 3. Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Sempozyumu düzenlenmiştir. * Uzun bir süredir atıl halde bulunan Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi yeniden yayımlanmaya başlanmıştır. * Dernek bünyesinde Nöral Terapi, Mezoterapi, Fitoterapi, Auriküloterapi, Kupa Tedavisi (Hacamat), Hirudoterapi, Manuel Terapi ve İleri Düzey Akupunktur kursları düzenlenmiştir. * Derneğimize ait bir Twitter hesabı (@AkupAnkara) oluşturulmuştur. 19.10.2011 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul ile göreve başlayan ve üç yıl süreyle bu görevleri başarıyla sürdüren Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerine teşekkür ediyor, Kurul üyeliklerine yeni seçilenlere başarılar diliyoruz. 58 BERK BÜLBÜL Tel: 0533 525 25 54 E-mail: berkbul@gmail.com www.berkmed.com www.rayonex.com.tr Berkmed Medikal https://twitter.com/berkmedrayonex İletişim KUANTUMSAĞLIK Kuantum Sağlık Hizmetleri Tic. ve Turizm Ltd. Şti SUNRİSESUNSET MANYETİK ALAN YATAĞI - Kapiller dolaşımı ve oksijenasyonu artırır, Sinir rejenerasyonu sağlar, ağrı tedavisinde kemik erimesinde uykunun düzenlenmesinde, yara iyileşmesinde, bağışıklığın desteklenmesinde ve anti-aging’de başarıyla kullanılır. AYAK DETOX CİHAZI OKYANUSUN ŞİFASI AYAĞINIZIN ALTINDA Aynı anda 2 kişinin kullanabileceği bir cihaz,Toksinlerinden arınan hücreler fonksiyonlarını geri kazanırken enerji metabolizması da düzelmeye başlar. Birçok metabolik hastalıkta, kilo vermede, eklem ağrılarında, lenf dolaşımı ile ilgili problemlerde faydalıdır. KRİSTAL IŞIK Theragem Füzyon dielektrik rezonans teknolojisi Safir - Pırlanta & Akik – Zümrüt – Yakut ve benzeri taşlar 1- Teta terapi ile mutlu bir bedende mutlu bir zihin, 2- Dalağın dengelenmesiyle güçlü bir bağışıklık 3- Assamblaj noktasının düzeltilmesi ile zihinsel, duygusal, ruhsal açıdan vücudun rahatlaması. BİOREZONANS BİOFEEDBACK Batı tıbbından daha ileri düşünenler ve daha fazlasını bekleyenler için. Geleceğin teknolojisi daima bir adım önde. Enerji tıbbı canlılık, uyum enerji. Kuantum tıbbı ile yaşama tekrar merhaba deyin SCİO EDUCTOR POLAT İŞ MERKEZİ CEMAL SAHİR SOK NO:29/19 MECİDİYEKÖY İST Tel: 0212-3583635 www.kuantumsaglik.com 8. Uluslararası Katılımlı Ulusal Akupunktur Kongresi 16-19 Mayıs 2015’de Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Gerçekleştirilecektir. Ayrıntılar Belirlendikten Sonra Gerekli Duyurular Yapılacaktır. İrtibat: Prof. Dr. Fatih AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyokimya AD ve Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, ERZURUM. fakcay@atauni.edu.tr • fatihakcay@gmail.com Gsm: 0 532 386 99 46 60
© Copyright 2025 Paperzz