""!"!" !%$ $'%!'%#' && Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, parklarda müzik yayını yapacaklarını açıkladı. Başkan Atila, “Bornova’daki parkların sürekli cıvıl cıvıl olmasını istiyoruz. Bu kapsamda görünmeyen hoparlörlerle müzik yayını yapacağız” diye konuştu !%$'&& !&'#%(%&& İzmirli kızlar ata sporumuz güreşte rakip tanımıyor. 2006 yılında kurulan ve 2007 yılından bu yana Türkiye çapında katıldığı tüm turnuvalarda şampiyon olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan Güreş takımı, hedef büyüttü 2/&'2/+,3/(,"(#(,( AD@HQEQ;QK ?PKONIPR5O@NPMP;PKR:D>QLN8LNPLIPM EQEJMNQMQ;QKRHB@OK7R6P9LPEPRLQ:QFCJ@NJKR9PL3 HPEP;PK=R&PHRPCKOR>QLKNQLIQR:PHRIPREPMO EQ>JNQ;QKR>QLKNQLIQRGE5GNQMQ;QKR>LD+PENP 4DLMD9Q0MJMREP?ONRQNQMNQLJRHB@OKNP ABFBMNP?P;PK=R.B@O<OMRCPCOR>QLKNQLIQKORAQM3 KNQLIQRDFGLQMNQLJMRIGEQAONP;P<OREBKCPKNOKFPRD3 NQ;QK=R&D>QLN8LNPLIPMRKNQCOKRHB@OKRAQ?FQRDN3 HQKRB@PLPR6P?OFNORFQL@NQLIQREQEJMREQ>JNQ;QK=R 2/&'2/.23-(*1&3!2!+,+3>LD+PCOMORPMRKJCQ @QHQMIQR:QEQFQR5P6OLHPKRO6OMR5PLPKNO :Q@JLNJKNQLJREQ>FJKNQLJMJRAPNOLFPMR4DLMD9Q 4PNPIOEPR4Q?KQMJRN5GMR1FONQ7R4DLMD9Q0IQKO >QLKNQLJMRCBLPKNOR;J9JNR;J9JNRDNHQCJMJROCFOEDLG@= 4GRKQ>CQHIQR58LBMHPEPMR:D>QLN8LNPLNP HB@OKREQEJMJREQ>Q;Q<J@=R/MCQMNQLRAQMKNQLIQRD3 FGLGLKPM7RKOFQ>RDKGLKPMRHB@OKRIOMNPHPMOM KPE2OMOREQ?QEQ;QKRIPIO .0$2-+3).2 Son 7 yıldır katıldıkları tüm yarışları kazandıklarını açıklayan Antrenör Selahattin Karaman “Geçmişten bugüne katıldığımız bütün kategorilerde şampiyon olduk. Ülke çapında alabileceğimiz bütün madalyaları aldık. Asıl hedefimiz olimpiyatlar. Türkiye’nin bayan güreşinde henüz olimpiyat madalyası yok. Bu ilki İzmir Büyükşehir Belediyesi sporcuları olarak biz başarırsak en büyük mutluluğu yaşamış olacağız. Bize rakip olabilecek bir takım şu anda Türkiye’de yok. Buna da izin vermemek için elimizden geldiği kadar çalışıyoruz” dedi. 15'te www.sondakikagazetesi.com '$&!#&!'%#'&&" *-1/3(!(&01/30'0.1!0#13PMR/?NPLOR-QOLPR4Q?KQMNJ<JRPKO>NPLO7RRKPMFRO6OM3 IPKORFD>NQHR'*RHP@QLNJKFQRIG9QLNQLJREPMONPIO=R/@HOLR4BEBK?P:OLR4PNPIOEPCOR/3 4(#R PMPNR.BIBLNB<BRPKO>NPLOROCPROKORPFQ>R?PKNOMIPR.PMPHPM7R4QEJMIJL7 #DLAQNJ7R,PHQN>Q?Q7R1NOQ<Q7R4DLMD9Q7R4G;Q7RD6Q7R.PMIPLPC7R$P2PLO:OCQL7R$PN6GK 9PR"LNQRDNHQKRB@PLPRRFD>NQHR)RDLHQMRK8EBMBMRRHP@QLNJKRIG9QLJMJREPMONPIO=R4P3 FDMR>LPKQCFR9PRFPNR2PMCRKDLKGNGKRONPR6P9LONPM7R6P9LPRIB@PMNPHPNPLORONPRO6RFPHO@NOK3 NPLOR9PRQ<Q6RAGIQHQNQLJR5PL6PKNP?FOLONPMRHP@QLNJKNQLRIB@PMNORAOLR58LBMBHP KQ9G?FGLGNIG=R,8ERHP@QLNJKRIG9QLNQLJMJMREPMONPMHPCORCQLJCJMIQR*='RKONDHPFLP APFDMR>LPKQCFR9PRFPNR2PMCRKDLKGNGKROHQNQFJREQ>JNIJ=R.0$2-+3).2 Kentin mezarlık ihtiyacını karşılamak ve yeni gömü alanları oluşturmak için çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, diğer yandan da yılların etkisiyle bozulan mezarlık duvarlarını yeniliyor Eceabat’da müteahhitlik yapan mimar Uzuner, 5 yıl önce başladığı koleksiyonerlik yaşamında biriktirdiği 17 bin tarihi objeyi sergilemek için yer arıyor. Uzuner, “Devletin bu eserlere sahip çıkmasını istiyorum” dedi *%,0/1,31#17RQLQNQLJMIQR.R)))REJNJMQ IQEQMQMRDA+PNPLOMRIPRAGNGMIG<GRAOMNPL;PRFQLO:O PCPLPRP9RCQ:O>NO<OREQ>JEDL=RQNJ?HQRDLFQHJRQIPFQ AOLRHB@PEORQMIJLQMR"@GMPL7REJNNQLR8M;PRAQ?NQIJ<J FQLO:ORPCPLRFD>NQHQRHPLQKJMJMR@QHQMNQRFGFKGEQ I8MB?FB<BMBRAPNOLFFO=R"@GMPL7R!-Q:QRCDMLQRD2OCFP DA+PNPLOR58LPMRKO?ONPLRAQ<J?FQRAGNGMIG=RQHQM O6OMIPRFD>NQHQNQLRCQFJMRQNHQNQLQRI8MB?FB=RGRQM3 IQR'RAOMR;O9QLJMIQR:PHRPFMD5LQ2OKR:PHRIPRQLKP3 DND+OKRPCPLNPLOHR9QL=R4GMNQLJRAOLOKFOLOEDLG@=R4OL A8NBHBMBRHB@PNPLIPRAOLRA8NBHBMBRIPRKPMIO ABMEPHO@IPRAQLJMIJLJEDLG@=R/NPLOIPRKGLHQEJ >NQMNQIJ<JHRHB@PRO6OMRCQKNJEDLGH!RIPIO= )&'"*(&) (*#$%&)%*)*!'%!"&'%* &*" $)#(%*&*"*$)#(%*#()*$ !'*)(#) '#)!'*(!!('&'* &*$)#(%*#)*(%&)"(&)%*)%) !)$*#)* &**'#'%*$)"&(#(%*(*($'$' ! %"'*'&"'*&*%#'" (&")(*'#'*" ')%)!(***)! ")&(&)%($#)* & $ *)%($(*(&")(* !)$*($'$*(&((&)%($(*#% !'$("*)!")(*%)!(%* "" " !!! "! *-1/1,31'131'0#1,.038NIBLBNPMR&QLHQM3,DD> %8MPFOHR,GLGNGR4Q?KQMJR.P:HPFR1NOR%BKCPN0OMRKQFON @QMNJCJRDNIG<GROIIOQCJENQR58@QNFJMQRQNJMQMR1=1=RFGFGKNQMIJ= QMNJMJM7RAQAQCJMJRKDD>PLQFO2FPMRQFFJ<JRO6OMR%BKCPN0NP FQLFJ?FJ<JR9PRAJ6QKNQIJ<JROIIOQRPIONIO=R1<JLREQLQNJRDNQLQK :QCFQMPEPRKQNIJLJNQMR%BKCPN0OM7RKPMIOCOMORAJ6QKNQEQMJ C8ENPIOKFPMRCDMLQR:QEQFJMJRKQEAPFFO<ORAPNOLFONIO=R .0$2-+3)"0 %!$'"# &&& Zuhal Olcay, Olcay, Zülfü Zuhal Zülfü Livaneli, Gülsin Gülsin Livaneli, Onay, Onay, Kerem Kerem Görsev, Görsev, İlhan Şeşen Şeşen ve ve Ayİlhan Aydan dan Şener Şener gibi gibi ünlü ünlü sanatçılar sanatçılar Mayıs Mayıs ayında ayında sahneye sahneye çıkaçıkacak. cak. 16’da 16’da !&'%%" %%''#'$ % *-1/3%2).2 *R(KOHR)'*RFQLO:OMIPRQNKDNNBRO?P 5OFHPCORCPAPAOENPRKPMIOCOMORKD9QMRHQLKPFRCQ:OAOR1NO ,Q:9P;O0EOR8NIBLPMR1AIGLLQ:HQMR-O?6O7RREJNR*RQE :Q>CPRHQ:KGHRDNIG=R$DMRCQ9GMHQCJMJREQ>QMRCQMJK -O?6O7RQHQ;JMJMR8NIBLHPKRIP<ONRKDLKGFHQKRDNIG<GMG 9PR>O?HQMRDNIG<GMGRAPNOLFFO=RPLONPMRQLQMJMRQLIJMIQM KQLQLJRQ6JKNQEQMR.Q:KPHPR4Q?KQMJR,PHQNR 8KPL7 -O?6O0EORQIQHR8NIBLHPRCG6GMIQMR8M;PRHBPAAPFR:Q>CP HQ:KGHRPFFO=RO?HQMRDNHQCJR9PRIGLG?HQNQLIQKOROEO :QNOMOR58@8MBMPRQNQLQK7R;P@QEJRREJNR:Q>CPROMIOLIO=R .0$2-+3)"0 *%,0/3%3&2.2/ HQN@PHPEORKPMIONPLOMOM KDLGHQCJMJMR9PR5PNP;PKRMPCONNPLPRFQ?JHQCJMJM HBHKBMRDNHQIJ<JMJRC8ENPIO=R4GRKDMGIQREPFK3 ONONPLOMRKPMIOCOMPREQLIJHRPFHPCOR5PLPKFO<OMO C8ENPEPMR"@GMPL7R!.QQNPCP2RAG5BMPRKQIQL A8ENPRAOLREQLIJHRQNQHQIJK=R-P9NPFOHO@RAO@PRAOL HB@PRDNG?FGLGLCQ7RAGRDA+PNPLORDLQEQ AQ<J?NQHQEQR:Q@JLJH=R4Q@JRHB@PNPLPR?GRQMQ KQIQLRAOMPREQKJMRPCPLR9PLIOK=R PLOEPRKQNQMNQL :QNQRPNOHO@IP=R(<PLROHKQMRAGNQAONOLCPHRK3 PMIOHRAOLRHB@PRKGLG>7R(;PQAQFR,QEHQKQHNJ<J EQRIQR(;PQAQFR4PNPIOEPCOMPRAQ<J?NQHQEJRIQ IB?BMBEDLGHRIPIO=R.0$2-+3).2 !! !!"" "" "" $%' &"'$"$#'&"& İşitme engelli ortaokul öğrencileri ile engeli olmayan lise öğrencileri, hem engellilerin hem de engeli olmayanların hayata engelsiz bir pencereden bakmalarını sağlamak için "sessiz" dansta bir araya geldi. 30 Nisan 2014 Çarşamba Dans gösterisi seyircilerin sessizlerin dünyasına girebilmesi için kulak tıkacıyla izlenecek. "Sessizlikte dans" projesinin sahibi Ayas: "İşitebilir kişilerin de işitme engellilerini anlamaları için dansı seçtik. İşaret dili bilmeyenler masalın konusunu dağıtılacak metinlerle öğrenebilecek” devamı 16’da *-1/'13"%/1*-1'0/7RCP@DMQR#GLK;PNNR1KQIPHO0MOM B;LPFCO@R/M5ONO@;PRP<OFOHORONPR:Q@JLNQMJEDL=R#GLK3 ;PNNR1KQIPHOR-OLPKF8LBR$P@PM7R&PLKPCOM AGR>NQF2DLHIQRKPMIOMOR5PNO?FOLP;PKRAON5ONPLP GNQ?QAONHPCORO6OMRO6PLO<OHO@ORCBLPKNO @PM5OMNP?FOLOEDLG@=R/M5ONO@;PREPFPLNONO<OMOM AON5ORPKDMDHOCORDNG?GHGMGMRAOLR8MRKD?GNG DNIG<GMGRIB?BMIB<BHB@RO6OMR6DK KQ>CQHNJRAOLR6QNJ?HQEQR5OLIOKR9PRAG O:FOEQ;JRKQL?JNQHQKRQHQ;JENQRIBMEQMJMRPM 8MPHNOR>NQF2DLHGRQ>Q5PORO?AOLNO<OMIPR/M3 5ONO@;PRP<OFOHORCGMGEDLG@=IPIO=R).2 SAYFA 02 KIRMIZI SARI MAVI 30 Nisan 2014 Çarşamba Bakır eserleri sergilemek için 12 odalı konak yaptırdı! BAKIR USTASI rekora hazırlanıyor Ankara'da bir bakır ustası, yaklaşık 6 yılda tamamladığı 2.60 metre uzunluğundaki saray usulü bakır mangalla Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için başvuru yapacak. Yaklaşık yarım ton malzeme kullanılarak Selçuklu ve Osmanlı motifleriyle süslenen mangal, herhangi bir kaynak malzemesi kullanılmadan tamamen el emeğiyle yapıldı. Ankara'da bir bakır ustası, yaklaşık 6 yılda tamamladığı 2.60 metre uzunluğundaki saray usulü bakır mangalla, Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için başvuru yapacak. Ankara'nın tarihi mekanlarından Saman Pazarı'nda 40 yıldır bakıra hayat veren Şener Kartal, yaptığı ürünleri dünyanın birçok ülkesine satmayı başardı. Kazakistan'daki Nur Sultan Camisi'nin bakır alemlerini tek başına yapan Kartal, el emeği ürünlerini İtalya, İspanya, ABD, Japonya, Almanya ve Fransa gibi ülkelere pazarladı. Meslek hayatının en büyük eseri olan mangal için 6 yıl önce çalışmaya başlayan Kartal, eserini herhangi bir kaynak malzemesi kullanmadan el işçiliğiyle tamamladı. Yarım ton malzeme kullanarak tamamladığı bakır mangalı, 45 bin liraya satışa çıkaran Kartal, ayrıca dünyanın en büyük bakır mangalını yapan kişi olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için başvuruda bulunacak. Kartal, yaptığı açıklamada, mesleğini para kazanmak yerine kalıcı eserler bırakmak için icra ettiğini anlattı. (AA) Gaziantep'te bir kişi, yıllardır biriktirdiği bakır eserleri, satın alarak restore ettirdiği 12 odalı Osmanlı konağında sergiliyor parçaların bulunduğunu vurgulayan Atalar, eski bir Mısır valisine ait güğümün bunlardan biri olduğunu ifade etti. G aziantep'te 2011 yılında açılan Saklı Konak Bakır Eserleri Müzesi, sergilenen eserlerin tarihi özelliklerinden dolayı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Eserler arasında tabaklar, ibrikler, tepsiler, kazanlar, tavalar, kevgirler, dikiş makineleri, hamam takımları, çanlar ve makasların yanı sıra silah bölümünde tüfek, tabanca, kama, kılıç, süngü ve top mermileri bulunuyor. Müze sahibi Ali Atalar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 30 yıldır bakır eser biriktirdiğini söyledi.Hobi olarak başladığı bakır eser koleksiyonunu, satın alarak restore ettirdiği on iki odalı konakta sergilediğini belirten Atalar, "Açıldığı günden beri müzeye yeni eserler katarak, koleksiyonumu zenginleştirmeye devam ediyorum. Şu anda bin 400 eser bulunuyor. Bu aynı zamanda sergilenen bakır eserleri açısından Türkiye'nin en büyük koleksiyonudur" dedi.Sergilenen eserler arasında çok özel nadide - "Osmanlı dönemine ait nakış ve örtüler de sergileniyor" Müzeyi Gaziantep turizmine katkı amacıyla açtığın dile getiren Atalar, özellikle bakırcılık konusunda gizli kalmış bilinmeyen ustaların eserlerini sergileyerek, tarihsel bilgiler verdiklerini ifade etti.Ziyaretçilerin hem tarihi Osmanlı evini gördüklerini, hem de binlerce bakır eseri yakından inceleme fırsatı bulduklarına işaret eden Atalar, şunları kaydetti:"Bakır eserlerin yanı sıra müzeye yeni bir bölüm ekledik. Osmanlı dönemine ait nakış ve örtüler de sergileniyor. Bunların içerisinde gümüş tel, altın tel, sırma, Antep işi, iğne işi, delik işi gibi birçok örtü bulunuyor. Bunların çoğunluğu Osmanlı döneminden kalma el işi eserlerdir. Tarihe ve kültüre ilgisi olan herkesi müzemize bekliyoruz." (AA) Öşvank Kilisesi artık tarihe karışmayacak Gürcü Kralı Kuropalat Adernese'nin oğulları tarafından 963-973 yılları arasında yaptırılan Erzurum'un Uzundere ilçesindeki Öşvank Kilisesi'nin onarımı, tarihi taş ocağından getirilecek taşlarla yapılacak. Bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutan ve define avcıları tarafından tahrip edilen kilise, restore edildikten sonra eski haline dönüştürülecek Gürcü Kralı Kuropalat Adernese'nin oğulları tarafından 963-973 yılları arasında yaptırılan Uzundere ilçesindeki Öşvank Kilisesi'nin onarımı, tarihi taş ocağından getirilecek taşlarla yapılacak. Ocak ayında Türkiye'ye gelen Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelashvili'nin ziyaret ettiği kilise, asırlar önce yapımında kullanılan taşların taş ocağından çıkartılarak restore edilmesiyle turizme kazandırılacak. Bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutan ve define avcıları tarafından tahrip edilen kilisenin, restore edildikten sonra eski haline dönüştürülmesi planlanıyor. Uzundere Belediye Başkanı Halis Özsoy, AA muhabirine yaptığı açıkla- mada, kilisenin aslına uygun onarımı için yapılan araştırmalar sonucunda inşasında kullanılan eski taş ocaklarının bulunduğunu söyledi. Taş ocaklarının kiliseye çok yakın olduğunu belirten Özsoy, "Taş ocaklarında yaptığımız incelemelerde bazı taşların üzerinde o döneme ait murç izlerinin halen durduğunu tespit ettik. Bu taş ocaklarından getirtilecek taşlarla kilise restore edilerek, tarihi eser yeniden o eski ihtişamlı görüntüsüne kavuşacak. Taş ocaklarının bulunmasında yöre halkının büyük katkısı oldu. Burada taş ocağı olduğunu nesilden nesile aktararak günümüze taşıdılar. Zaman zaman yöre halkı da bu taş ocaklarından getirdikleri taşlarla kendi evlerini onarmışlar" dedi. Özsoy, Öşvank Kilisesi'nin onarımında ocaklardaki taşların kullanılmasının eserin gelecek nesillere aktarılmasında büyük önem taşıyacağını bildirerek, bölgedeki 3 ayrı ocaktan getirtilecek taşlarla restore edilecek kilisenin sağlıklı ve otantik olacağına inandıklarını ifade ett. Kilisede kullanılan her taşın ayrı bir önemi olduğuna değinen Özsoy, "Taşların üzerindeki murç ve balyoz izlerinin durduğu taşlarla onarılacak kilise hem sağlıklı hem de otantik halini yeniden alacak" diye konuştu. Özsoy, bölge halkının kiliseye sahip çıkması nedeniyle eserin günümüze kadar ayakta kaldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Çeşitli çevresel etkenler nedeniyle yıkılma riski taşıyan, hırsızlar tarafından çeşitli yerleri sökülen eser son görünümüyle harabeyi andırıyor. Hırsızlar son olarak 4 yıl önce kilisenin girişindeki işlemeli sütunlardan birini çalmış ve tavan kısmı çökmesin diye yerine kütük koymuştu. Yöre halkı ise çürüyen kütüğün dayanıksız olması nedeniyle burayı krikoyla güçlendirerek yıkılmasını önledi."(AA) Şairimiz şiirimiz Sabit İnce RASİM KÖROĞLU Emekli öğretmen Rasim Köroğlu, şiir yazmaya öğretmen okulu yıllarında başladı. Şiirleri, yurt içinde ve yurt dışında yayınlanan çeşitli edebiyat dergilerinde, gazetelerde, antolojilerde yer aldı; çeşitli araştırma ve inceleme kitaplarında hiciv, yergi ve toplumsal taşlamaya örnek olarak verildi. Şair Rasim Köroğlu’nun “Atatürk” şiiri Milli Eğitim Bakanlığı Türkçe Ders Kitapları'na girdi. Cumhuriyetin 80. yılı kutlamaları çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlık Makamının 30.09.2003 tarih ve 1872 sayılı (2003/83) genelgeleri uyarınca Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kurduğu komisyon tarafından “Cumhuriyetin Kuruluşundan Günümüze İz Bırakan yedi öğretmen”den birisi olarak seçildi. Âşık edebiyatı ve âşıklık geleneği üzerine araştırma ve incelemelerde bulundu. Yurt genelinde yapılan ulusal ve uluslar arası birçok âşıklar programlarına katıldı, bir kısmını yönetti. Yurt içinde ve yurt dışındaki bazı üniversitelerimizde âşıklık geleneğini anlatan programlar yaptı. TRT başta olmak üzere ulusal televizyon kanallarındaki çeşitli programlarda yer aldı. “Âşıklar Sohbeti” adı altında televizyon programları yaptı. AŞÇI Neler neler geçti bu garip baştan, Dul kalınca yüzüm gülmedi gitti, Kesildim ekmekten, kesildim aştan, Karnım tıka basa dolmadı gitti. Kap kacak aradım durdum mutfakta, Menemen pişirdim çinko tabakta, Yumurta yapıştı, biber ayakta, Domates suyunu salmadı gitti. Kompir aldım şöyle koca tas gibi, İnce ince kıydım onu süs gibi, Patates yağının sanki küs gibi, İkisi yan yana gelmedi gitti. Vurunca tokmağı kırdım havanı, Fırladı sarımsak deldi tavanı, Cücüklettim iki çuval soğanı, Evde sebze meyve kalmadı gitti. Sever idim canlı balık işini, Tava elde bekler iken leşini, Oynattı kuyruğu dikti başını, İnat etti hınzır ölmedi gitti. Aşure pişirmek aklıma esti, İki kaşık yiyen bir hafta kustu, Verdiğim komşular selamı kesti, Kimseler kapımı çalmadı gitti. Yiyince hormonu değişti huyu, Bir çilek doyurdu koskoca köyü, Dolapta uzadı hıyarın boyu, Bu işleri aklım almadı gitti. Ateşte durdukça imambayıldı, Patlıcan toplandı kıyma yayıldı, Rasimim dünyada namım duyuldu, Üzerime aşçı gelmedi gitti. Hala tahta kaşık üretiyor Manisa'da yaşayan 86 yaşındaki Şerif Sevgi, yarım asırdan fazla süredir geçimini oyma tahta kaşık yaparak sağlıyor. Demirci İlçesine bağlı Hoşçalar mahallesinde oturan 86 yaşındaki Şerif Sevgi, yarım asırdan fazla süredir geçimini oyma tahta kaşık yaparak sağlıyor. Sevgi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gençlik yıllarında çobanlık yaparken kendini meşgul etmek için bıçağı ile oyma işleri yaptığını, bunun zamanla geliştiğini ifade etti. İlk olarak evinde oluşturduğu küçük bir atölyede bu işle uğraştığını kaydeden Sevgi, şöyle konuştu: "Gençlik yıllarımda oyma kaşıklar yaparken, daha sonraları hamur oklavası, baston, oyma çeyiz sandıkları yapmaya başladım. O dönemlerde bu yaptığımız bu tür malzemeleri evlenecek kızlar çeyizleri için satın alıyordu. Fakat şimdilerde alan yok. Ben de civar köy ve ilçelere oyun kaşıkları yapmaya başladım. Toplu verilen yemeklerde kazanlarda kullanılan kepçeler ve çevirgeçler yapıyorum. Yaşım çok ilerlediği için gençlik yıllarımdaki gibi hızlı çalışamıyorum. Günde bir veya iki kaşık anca yapabiliyorum." - Yaşlılık maaşı almıyor Eşini yıllar önce kaybettiğini ve uzun süre yalnız yaşadıktan sonra oğluyla kalmaya başladığını kaydeden Şerif Sevgi, tek geçim kaynağının oyarak yaptığı tahta kaşıklar olduğunu ifade etti. Devletten yaşlılık aylığı almadığını vurgulayan Sevgi, "Tek geçim kaynağım, el emeğiyle ürettiğim kaşıklardan elde ettiğim gelirdir. Ömrüm yettikçe kaşık yaparak hem geçimimi hem de bu mesleği sürdüreceğim" diye konuştu. Sevgi, yaptığım kaşıkların tanesini 5, baston ve oklavaların tanesini ise 10 liradan pazarda sattığını dile getirdi. (AA) Yıl: 3 . Sayı: 902 . 30 Nisan 2014 Çarşamba Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri MüdürüYayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Salih ASLAN Denizli Temsilcisi Sedat KAYA 05326601776 sedatkaya20@hotmail.com Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: 0232 425 26 10 (Pbx) 0232 425 26 10 Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: 0232 251 76 32 SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir $ Nisan 2013 2014 Perşembe Çarşamba 30 7 Şubat """'! !!'! $#'&#'& ##'"$#'&#%&' '%"'&! İzmir’in Buca ilçesinde, 3 Ekim 2013 tarihinde işe alkollü işe gitmesi sebebiyle kendisini kovan market sahibi Ali Kahveci’yi öldüren Abdurrahman Dişçi, 26 yıl 3 ay hapse mahkum oldu @N@NDHO?JNMOOAN=HMGNEKO.N;6L2K3O*$O(?ENE)0 FNEKOK=ALIKMLODHEODHEONJE?JJ>O:LJBLDKODL@L@KAJLOCANIGH9HOENDN8OILA?MC 4NJH=NMHO*OAN=HMGNEKO+K=4K/AKOK=FLMO4HENIGH<O GGKNANO:5ILO?JNAO:>M> AKMLONJE?JJ>O:KGLMO+K=4K3O8NFI?MCAJNOFNIFH=BNANO@N=JNGH<ONIFH=BN DHINDHMGNO>7LIKMGLO@CJCMNMOFN@NM2NAHO4HENINMO+K=4K3O.N;6L2K/AKOFLE LJONFL=OLGK8O:59D>MGLMOANINJNGH<O,CODHINGNOK=ALIKMGLO@CJCMNMOL=K %>DMKALO.N;6L2K3O+K=4K/MKMONFL=OLFBLDKMKOLM:LJJLBLALO4NJH=FHONM2NE @N=NIHJHO?JNBNGH<O19HIOANINJNMNMO.N;6L2K3O1FNF>IEO#9KFKBO6L 1IN=FHIBNO%NDFNMLDK)MGLO;NANFHMHOENA@LFFK<O &JNA3OBNIELFKMO:>6LMJKEOENBLINJNIHOFNIN!HMGNMO:5I>MF>JLMGK< -57NJFHMNONJHMNINEOFCFCEJNMNMO1@GCIIN;BNMO+K=4KO;NEEHMGNOKGGK0 NMNBLO;N7HIJNMNINE3OENDFLMO5JG>IBLO6LOIC;@NFDH7ODKJN;OFN=HBN DC4JNIHMGNM3OB>L@@LFO6LO*OAHJO;N8KDO2L7NJNIHOFNJL@KAJLO 7BKIO<O19HI L7NON;ELBLDK/MGLOGN6NON4HJGH< +N6NMHMOENINIOGCIC=BNDHMGN3OFCFCEJCODNMHEO1@GCIIN;BNMO+K=4K 6LOFNIN!JNIHMON6CENFJNIHO;N7HIO@CJCMGC<O(?MODN6CMBNDHMHOAN8NMODNMHE +K=4K3ONBN2HMHMO5JG>IBLEOGL9KJOE?IECFBNEO?JGC9CMCO6LO8K=BNM ?JGC9CMCO@LJKIFFK<OLIKJLMONINMHMONIGHMGNMOENINIHON4HEJNANMON;ELBL ,N=ENMHO.LBNJO-5ELI3O+K=4K/AKONGNBO5JG>IBLODC4CMGNMO5M2LOB>L@0 @LFO;N8DLOBN;ECBOLFFK<OK=BNMO?JBNDHO6LOGCIC=BNJNIGNEKOKAKO;NJKMK :575M>MLONJNINE3O2L7NAHO*$OAHJO;N8DLOKMGKIGK<O(NMHEO+K=4K3OIC;DNFDH7 DKJN;O@CJCMGCIBNEFNMOGNO"OAHJOONAO;N8KDO?JBNEO>7LILOF?8JNBO*OAHJ ONAO;N8KDO2L7NDHMNOBN;ECBO?JGC<O "!"#""!#"##!#! #! 0323034#11243 3*4#$2$4,3&)-32 / 14,012/ /24 4!1+10/4/,/4#$2 +2*340323034,120/+/20124 #$20$*43)1*43-.233&324/ 1/2 !1+10/4#1!14+33%-1*/20143)3+3,3$ #3*-.41141,//2014)(-(20( :>4JLIKMKMOA?9CMO4NJH=BNJNIH D?MC2CO@CJCMNMO-K7LB/KMO2LDLGK3O?F?8DKOK4KM 1GNMNO1GJKOH8O.CICBC/MNO:LFKIKJGK< -K7LB/KMOANEHMJNIHO:57AN=JNIHMNO@?9CJCIELM3 ?JNAJNOKJ:KJKO?JNINEONEIN@NDHO(<1<MHM :57NJFHMNONJHMGH9HO59ILMKJGK<O -K7LB/KMO@H4NEJNMGH9HO6LOK=ELM2L AN8HJNINEO5JG>I>JG>9>3OGN;NOD?MINO2LDLGKMKM EHDBLMOANEHJGH9HOKJLIKOD>I>JG><O&JNAJNOKJ:KJK :57NJFHMNONJHMNMO:LM2KM3O-K7LB/KMON@JNDHAJN L6JLMBLDKMLOK7KMO6LIKJBLGK9KOK4KMO4?2C9C EN4HIH8OKMFKENBONBN4JHO5JG>IG>9>O@LJKIFKJGK< NMJHMHMOKDLO?JNDHO7NMJHJNIHMOD?I:CJNMBNDH D?MC2COFLD8KFOLGKJGK9K3O?JNAOALIKOFLD8KFKMGLOKDL 2KMNALFOBN;NJJKMGLO?JNAJNOKJ:KJKO@KIO@CJ:CAN INDFJNMBNGH9HO59ILMKJGK<O#EK8JLI3O-K7LB/KM 5JG>I>JG>EFLMOD?MINO>7:NIJHOL8LO2K6NIHMGN @CJCMNMO6NGKALONFHJBH=O?JBNOK;FKBNJKMK GL9LIJLMGKIKA?I<O " $## #$!$$#! #"! $ "$##!# İzmir’in Menderes İlçesinde, meydana gelen trafik kazasında evli çiften 8 aylık hamile bayan yaralandı eşi ise hayatını kaybetti. Kaza, dün akşam saatlerinde, Özdere Semti Cumhuriyet Mahallesi mevkiinde meydana geldi. İzmir'den Menderes yönüne giden Barbaros Erk (20) yönetimindeki 20 APC 61 plakalı otomobil, Alman uyruklu Yvonne Pietz yönetimindeki 35 GB 6028 plakalı otomobiliyle oteline dönmek istediği sırada çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle Barbaros Erk, yönetimindeki otomobil savrularak yol kenarındaki bariyerlere çarparak durabildi. İhbar üzerine gelen sağlık ekipleri, yaptığı incelemede Barbaros Erk'in hayatını kaybettiğini belirledi. Kazada yaralanan Erk'in 8 aylık hamile eşi Gamze Erk, acil yardım ekiplerinin yaptığı müdahalenin ardından ambulansla Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan Gamze Erk'in ve karnındaki bebeğinin sağlık durumlarını iyi olduğu öğrenildi. Alman uyruklu Yvonne Pietz kazadan yara almadan kurtuldu. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor. (CİHAN) ,CONINGNO2LDLGKMO?F?8DKALO:LFKIKJBLDKMKM NIGHMGNMOBKMKEO-K7LB/KMOANEHMJNIHO1GJK H8/HMO5M>MGLOF?8JNMGH<O'NEHMJNIHO@CINGN :57AN=JNIHMNO@?9CJCIELM3OBKMKEO-K7LB/KM 2LDLGKO?F?8DKMKMONIGHMGNMO(LA;NMO,LJLGKAL0 DK/MLONKFO2LMN7LONIN2HOKJLONJHMNINEOL6KML :5F>I>JG><OFLOANMGNMO2LDLGKMO@CJCMGC9C ;N@LIKMKMO>7LIKMLO(LA;NMO,LJLGKALDK FNIN!HMGNMOBKMKEO-K7LB/KMOL6KMKMO5M>MGL FN7KALO4NGHIHOECIBNO4NJH=BNDHO@N=JNFHJGH< #EK8JLIODNMGNJALJLIKO:LFKIKIELM3OANEHMJNIHO6L E?B=CJNIHOGNOL6KMO5M>MGLOF?8JNMGH<O #"!""$! " ! # İzmir'in Çiğli ilçesinde öldürülen Harman-Koop Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Yüksel’in katil zanlısı olduğu iddiasıyla gözaltına alınan A.A. tutuklandı. Zanlının, babasını kooperatiften attığı için Yüksel’le tartıştığı ve bıçakladığı iddia edildi. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Yüksel’in, kendisini bıçaklayanı söyledikten sonra hayatını kaybettiği belirtildi.Çiğli Belediyesi'nin eski hizmet binası yakınlarında 24 Şubat 2014'te meydana gelen olayda, Harmanlı'nda oturan 59 yaşındaki Mehmet Ali Yüksel'e, kimliği belirsiz kişi ya da kişiler saldırdı. Arbede sırasında çeşitli yerlerinden bıçaklanan Yüksel ağır yaralandı. Karşıyaka Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Yüksel, kendisine saldıranların C.A. ve oğlu A.A. olduğunu söyledikten sonra hayatını kaybetti. Olay yeri ve çevredeki güvenlik kameralarının kayıtlarını inceleyen polis, yaklaşık iki aylık titiz çalışmanın ardından katil zanlısı A.A.’yı Çiğli'de yakaladı. Yüksel’in başkanlığını yaptığı kooperatife üyeliği bulunan A.A.’nın babası C.A.’nın ödeme yapmadığı için atıldığı, tartışmanın da bu yüzden çıktığı öğrenildi. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlı A.A., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. (CİHAN) ""!#!#" # !# "# ,C2NOKJ4LDKMGL3O?F?B?@KJJLODLAKI ;NJKMGLAELMO5M>OELDKJLILEODKJN;JHODNJGHIHAN C9INANMOB>FLN;;KFO EINBO1JFCMO;NANFHMH ENA@LFFK<&JNA3OG>MODNNFO**<ODHIJNIHMGN3O1;0 BLFOKIK=FKMNONGGLDKOKJLO""O(?ENE ELDK=KBKMGLOBLAGNMNO:LJGK<O$OAN=HMGNEKO1J0 FCM3O$O+,O$*O8JNENJHO?F?B?@KJKAJLODLAKI ;NJKMGLAELMO8JNENDHO@LJKIJLMLBLALMO@KIO?F?0 B?@KJOFNIN!HMGNMO5M>OELDKJGK<O&F?B?@KJGL @CJCMNMOEKBJK9KO@LJKIDK7OEK=K3O1JFCM)CM NIN@NDHMNONFL=ON4FH< 1JFCM3O?F?B?@KJKAJLO:LIKO:LIKO:KGLILEOA?J ELMNIHMGNO@CJCMNMO7LAFKMO@N;4LDKMLO:KIGKE0 FLMOD?MINOGCIGC<OL6ILGLEKO6NFNMGN=JNI3OGC0 ICBCODN9JHEOLEK8JLIKMLO6LO8?JKDLO@KJGKIGK< 19HIOANINJNMNMO6LOKJEOB>GN;NJLMKMONIGHMGNM 57LJO@KIO;NDFNMLALOENJGHIHJNMO EINBO1JFCM3 B>GN;NJLJLILOIN9BLMOECIFNIHJNBNGH<O&JNAJN KJ:KJKOD?IC=FCIBNO@N=JNFNMO8?JKDOLEK8JLIKMKM3 EN4NMODNJGHI:NMHOANENJNBNO4NJH=BNJNIHOGL0 6NBOLGKA?I<O !$'!$#'&%'&##$'$'&&%#%'%&"&% 30.,&014+3)34+33%-1*/20143/-1 01'1%/4&3'320.43342!1 1'/20124)'320.".4"*12/-124)/* ,/'/4%3*%.'%.".43221414)3)3+.2. ).3,-30.43)3+.2.24,(-3".2.4,1 +1243221+/2/4014,-(2032 &3*3-3&324'3+.24(&('%(*(!( ,(--320.".4/00/3410/-0/ 'NINJHONMMLO6LO@N@NO?JNAOALIKMLO:LJLM NB@CJNMDJNO-57FL8LO#9KFKBO6LO1IN=FHIBN %NDFNMLDK)MLOENJGHIHJGH<O&JNAODNNFO"< DHINJNIHMGNO-57FL8LON;NJJLDK3O,KIKM2K &IFNO(?ENE3O,N=NEO18NIFBNMH)MGNOBLA0 GNMNO:LJGK<O GGKNJNINO:5ILO@KIOD>ILO5M2L L=KMGLMO@?=NMGH9HOK4KMO1MMLO-5M>JO$ 6LO,N@NOL;BLFOCIKO*OKJLOENJNM .NNMO'<3ODN@N;ODNNFJLIKMGLOCAC=FCIC2C EIK7KMLO:KIGK<O.?MFI?J>M>OENA@LGLMO.NNM '<3OBCF!NEFNMONJGH9HO@H4NEJNONMMLO6L @N@NDHMNODNJGHIGH<O,N@NDHMHMOECJN9HMHOEL0 DLMO.NNMO'<3ONINANO:KILMONMMLDKMKOGLOE?J0 CMGNMOANINJNGH<O+NKILGLMO:LJLMO4H9JHEOD0 LDJLIKMKOGCANMO6NFNMGN=JNIOGCICBCO;LBLM 8?JKDOLEK8JLIKMLO@KJGKIGK<O.HDNOD>ILGLON0 8NIFBNMNO:LJLMOMJLAK2KO%K7BLFJLIOC@L >G>IJ>9>)MLO@N9JHO8?JKDOLEK@KOANINJH NMMLO6LO@N@NAHO:5I>M2LODN9JHEOLEK8JLIKML ;N@LIO6LIGK<O+N;NOD?MINO:LJLMO""*ON2KJ B>GN;NJLOLEK8JLIKO@KMNANO:KILILE ANINJHJNINOB>GN;NJLOLFFK<O %LIOKEKOANINJHOGNOKJEOB>GN;NJLJLIKMKM NIGHMGNMODLGALOKJLOBLIGK6LMJLIGLMOKM0 GKIKJLILEONB@CJNMDNOFN=HMGH<O-57FL8L #9KFKBO6LO1IN=FHIBNO%NDFNMLDK)ML ENJGHIHJNMOANINJHJNION2KJODLI6KDFLOFLGN6K NJFHMNONJHMGH<O%NANFKOFL;JKELJLIKO@CJCM0 BNANMONMMLO6LO@N@NMHMO@KIOD>ILO;ND0 FNMLGLOENJN2N9HO59ILMKJGK<O?ENO:KIGK9K 59ILMKJLMO.NNMO'<OKDLO.NGHE5AO1DNAK= ,>I?O#EK8JLIKOFNIN!HMGNMO:57NJFHMNONJHMGH< ?JKDO?F?DCMNO:5F>I>J>IELMOA>I>BLEFL :>4J>EO4LEFK9KO:5I>JLMO.NNMO'<)MKMO@KFEKM ;NJKOGKEENFO4LEFK<O ,CONINGNO?JNAHMOBLAGNMNO:LJGK9KO@KMN DNEKMJLIK3O.NNMO'<)MKMOL=KMGLM @?=NMGH9HMHO7NBNMO7NBNMOEIK7L :KIGK9KMGLO=KGGLFLO@N=6CIGC9CMCOD5AJLGK< &JNAJNOKJ:KJKO:LMK=O4N8JHOKM2LJLBL @N=JNFHJGH<OO $!'$'$&%"&'&" %' %"%'& &"&'$!#$'&% Türkiye'de kadına şiddet olayları giderek artarken, Zonguldak’ta 6 yıldır beyin felcinden yatan Türkan Yıldız’ın (43) başından ayrılmayan eşi Ergün Yıldız’ın vefası takdir topluyor Eşinin yanı sıra çocuklarına hem anne hem baba olan Yıldız, “1991 yılında kemik erimesinden 6 ay yatalak kaldım. O zaman eşim istese beni terk edebilirdi. O bana nasıl baktıysa ben de vefalı olacağım ve ona bakacağım. Bana gülsün yeter. Ben kapıdan girerken gördüğü zaman hemen canlanıyor. Birbirimize bu kadar bağlıyız. Bizi ayakta tutan şey sevgimiz.” dedi. Yıldız, "Kendi adıma ve çocuklar adına bir şey istemiyoruz. Bize hiçbir şey yapmasınlar. Eşim ayaklarını ve kollarını kendisi kımıldatabiliyor. İyileşme umudu var. Sadece hastaneye gitmesi ve tedavisi için bize yardımcı olsunlar." diye ifade etti. Türkan ve Ergün Yıldız çiftinin birbirine olan sevgisi ve vefası örnek oluyor. 25 yıl önce evlenen, 3 çocuk sahibi Ergün Yıldız, kemik erimesi hastası olduğu için düzenli işte çalışamamış. Geçici ve kolay işlerde çalıştığı için evin giderlerini karşılamak Türkan Yıldız’a düşmüş. Uzun yıllar dershanelerde çalışarak eşine bakan Yıldız, 6 yıl önce görev başında beyin felci geçirmiş. Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 3 ay yoğun bakımda kalan Yıldız, doktorların yaşamaz demesine rağmen hayata tutundu. Ancak felç nedeniyle yatağa mahkum kalan Yıldız'a bakmak, bu defa kemik erimesi hastası Ergün Yıldız’a düştü. Yıldız, hem çocuklarıyla ilgileniyor hem de eşine bakıyor. Kaçarak evlendikleri için kendi ailesinin ve eşinin ailesinin kendilerine yardımcı olmadığını ifade eden Yıldız, “6 yıldır bakıyorum. Bütün hayatımı eşime adadım. Onu seviyorum. Gördüğünüz gibi ayağını kımıldatabiliyor. Eğer Ankara'da büyük bir hastanede ameliyat edilirse yüzde 80 iyileşme ihtimali var.” diye konuştu. "GÖZ VE PARMAK İŞARETİYLE ANLAŞIYORUZ" Yıldız, ilk zamanlar zorlansa da eşinin bakımını kolaylıkla yapabildiğini belirtiyor. Sabah 07.00’den gece 23.00’e kadar eşinin bakımının sürdüğünü anlatan Yıldız, şunları ifade etti: “Zor gelse de eşim sonuçta. Biz böyle iyiyiz, mutluyuz. Göz ve parmak işaretiyle anlaşıyoruz. Eşimi kimselere teslim etmem. Önce bezini değiştiriyorum. Ondan sonra kıyafetini, yönünü değiştiriyorum. Peşinden çarşafını değiştiriyorum. Ağız bakımını yapıyorum. Sırtı yara olmasın diye günde üç kez kremini sürüyorum. Havalandırıyorum. Sonra karnından şırıngayla mamasını ve suyunu veriyorum. İlaçlarını toz haline getirip aynı şekilde belli periyotlarla veriyorum. Makineyle boğazını temizliyorum. Bu şekilde bakıldığı zaman o da mutlu oluyor. Zaten böyle hastalar sevgi ve ilgiyle iyi oluyor.” "DIŞARI ÇIKARKEN DÖNMEYECEĞİM DİYE AĞLIYOR" Evliliğin ilk yılları, zor günler geçirmelerine rağmen vefa duygularının ağır geldiğini dile getiren Ergün Yıldız, “Aç da kaldık susuz da kaldık. O beni bırakmadı. Ben kemik erimesi hastasıyken 6 ay yattım. Ailesi 'onu bırak, o ölecek, kendini kurtar, ondan hayır gelmez' diye sürekli terk etmesini telkin ediyordu. O beni hiçbir şekilde bırakmadı. İstese bırakabilirdi. Ne oldu şimdi? Aynı şekilde o yatalak oldu ben de bırakmadım. Söz verdik birbirimize. Bazen ihtiyaçları için dışarı çıkmam gerekiyor. Dışarı çıkacağımı anlıyor ve geri gelmeyecek diye ağlıyor. Gelip ikna ediyorum, öyle gidiyorum.” şeklinde konuştu. "YETKİLİLER VE HAYIRSEVERLERDEN EŞİMİN TEDAVİSİ İÇİN YARDIM TALEP EDİYORUM" Yatalak eşinin ayağını ve kollarını kımıldatması üzerine yeniden ümitlenen Yıldız, şunları söyledi: “Ameliyatla ayağa kalkarsa yüzde 80 iyileşebilir diyorlar. Daha fazla yazık olmadan üç tane çocuğumla beraber eşimin ayağa kalkmasını istiyoruz. En azından yataktan kurtulursa boğazındaki ve karnındaki delikler kapatılıyor. Konuşması biraz zor. Çünkü 3 ay yoğun bakımda kalırken ses telleri yanmış. Kendi adıma ve çocuklar adına bir şey istemiyoruz. Bize hiçbir şey yapmasınlar. Eşim ayaklarını ve kollarını kendisi kımıldatabiliyor. İyileşme umudu var. Sadece hastaneye gitmesi ve tedavisi için bize yardımcı olsunlar.” Yıldız, sadece eşinden gelen 700 küsur lira aylık aldıklarını; ancak 300 lira kira ve diğer bakım giderleri nedeniyle eşini iyi bir hastanede tedavi ettiremediğini sözlerine ekledi. (CİHAN) SAYFA 4 SONDAKiKA GAZETESİ >> 4 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI KONOM 30 Nisan 2014 Çarşamba 1,5 dakikalık dolu, son 20 yılın en yüksek kiraz rekoltesi hayalini bitirdi Umutlar 1.5 dakikada söndü Bu sene son 20 yılın en yüksek kiraz rekoltesinin beklendiği Manisa’da dün yağan 1,5 dakikalık dolu, üreticileri vurdu. Kirazın en çok yetiştiği merkeze bağlı Sancaklı İğdecik, Sancaklı Bozköy, Kayadibi, Çeşmebaşı, Çobanisa ve Karaoğlanlı mahallelerinde büyük zarara sebep oldu M “Şu an orada kiraz hasat dönemi var. Kiraz bizim çok önemli ürünümüz. Neredeyse tamamı ihraç edilen ve getirisi yüksek bir ürün. Buralarda bir hasar söz konusu. Bu hasarların tespiti noktasında sabahın erken saatleriyle beraber teknik bölümümüzdeki arkadaşlarımız orada görev yapıyorlar. Bunun alanı, zarar oranı, zarar oranındaki çeşitler nelerdir, bu tip konuları tespit edip bakanlığa bildiriyoruz. Gerekli yasal mevzuat içerisindeki çalışmaları tamamlayacağız. Bundan dolayı oradaki vatandaşlarımıza şu anda gereken destek ne ise vereceğiz.” dedi. Zarar tespit çalışmalarının devem edeceğini belirten İl Müdürü Çebi, “Dolu olduğunda yapraklar ve ürünler bir tepkimeye maruz kalıyor ve zarara uğruyor. Oradaki çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. İl Müdürlüğü olarak tarım sigortalarını yaptıran çiftçilerimize, karar tespitleriyle beraber ödeneklerini vereceğiz. Şu anda tespit edilen, yani zarara uğrayanlar arasında özellikle kiraz bulunmakta. Diğer ürünlerin de tespit çalışmaları yapılmaktadır.” anisa Kiraz Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Kabasakal, dün yağmurla birlikte yağan 1,5 dakikalık dolunun, son 20 yılın en yüksek rekoltesi beklentisini bitirdiğini söyledi. Dolunun bahçelerde yüzde 60 ile 70 zarara yol açtığını, zarar tespit çalışmalarının başladığını ifade etti. Manisa Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi de, diye konuştu. Kemalpaşa'da dolu meyve ağaçlarına zarar verdi İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde yağan dolu, kiraz ve diğer meyve bahçelerine zarar verdi. Aralıklarla altı defa yağan dolu kiraz, şeftali ve eriklerde, yüzde 70 ile 100 arasında hasara sebep oldu. Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray, yaptığı açıklamada 15 gün önce dağ bölgelerindeki köylerde yağan doluda yüzde 30 zarar oluştuğunu belirterek, "Kemalpaşa kiraz üretimi, ortalama 60 bin ton. Bu yıl 80 bin ton rekolte bekliyorduk. Bu dolu hasarından sonra 30 bin ton düşüş bekliyoruz. İki gün içinde kesin hasar tespit edilecek." dedi. Oray, çiftçilerin mayıs ve haziranda kredi ödemeleri olduğunu, bunların ertelenmesini istediklerini, önümüzdeki yıl üretim için düşük kredi talepleri olacağını söyledi. Ören beldesindeki kiraz üreticilerinden Mustafa Sargın da 30 dönüm kiraz ağacı olduğunu, dolunun yüzde 80 kadar hasar verdiğini söyledi. (CİHAN) EGELİ HAZIRGİYİM İHRACATÇILARININ 2023 YILI HEDEFİ 5 MİLYAR DOLAR MODEF 2014'e 17 bin ziyaretçi İ negöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 178 firmanın katılımıyla düzenlenen İnegöl Mobilya ve Dekorasyon Fuarı'nı (MODEF 2014) 17 bin 742 kişinin ziyaret ettiğini bildirdi. Mobilya Dekorasyon Fuarcılık Ticaret Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı da olan Aktaş, MODEF Fuar alanında düzenlenen basın toplantısında, İnegöl fuarının ciddi bir güce ulaştığını söyledi. MODEF fuarının göz bebekleri olduğunu ifade eden Aktaş, şöyle konuştu: "Mobilyacımızın her şeyi, birçok firmanın büyümesine vesile olan bu fuarı çok daha iyi noktalara istişare ederek getireceğiz. Fuara sahip çıkmamız gerekiyor. 178 firmanın katılımıyla düzenlenen fuar 6 gün süresince ziyaretçilere açık kaldı ve rekor düzeyde yerli ziyaretçinin akınına uğradı. MODEF fuarları, İnegöl mobilyasının vazgeçilmez bir parçası olduğunu bu fuarla beraber bir kez daha kanıtlamıştır. MODEF fuarcılık üstlendiği önemli misyonun verdiği sorumluluk bilinci ile önemli çalışmalara imza atmaya devam edecektir." Aktaş, MODEF 2014'ü 42 farklı ülkeden 362 yabancı misafir, ülke çapında ise 77 ilden 10 bin 171'i profesyonel, 5 bin 61'i biletli, 2 bin 148 davetiyeli olmak üzere 17 bin 742 kişinin ziyaret ettiğini açıklayarak, "Katılımcı memnuniyetini artıran önemli faktörlerden biri olan yerli ziyaretçi sayısı, MODEF tarafından yürütülen özenli çalışmanın bir sonucudur. Bundan sonraki fuarlarımızda da bu titiz çalışma devam edecek, dünyanın ve Türkiye'nin dört bir yanından yerli ve yabancı alıcılar fuarlarımıza gelmeyi sürdürecek" diye konuştu. MODEF nisan fuarının iç piyasaya yönelik olduğunu hatırlatan Aktaş, buna rağmen yurt dışından sipariş alan ve görüşmeler yapan firmaların olduğu sözlerine ekledi. (AA) E ge Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Emre Kızılgüneşler tekrar seçildi. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin seçimli olağan genel kurul toplantısı, Ege İhracatçı Birlikleri’nde yapıldı. EHKİB Başkanı Emre Kızılgüneşler tek aday olarak girdiği seçimde güven tazelerken, yönetim kurulu listesinde 2 değişikliğe gitti. Genel kurul toplantısında konuşan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kızılgüneşler, 2023 yılında 5 milyar dolar ihracat hedeflediklerini, bu hedefe ulaşmak için önümüzdeki 4 yıl 3 konuya yoğunlaşacaklarını kaydetti. 2023 hedeflerine ulaşmak için tasarım odaklı çalışma yapılması gerektiğine işaret eden Kızılgüneşler, “Bizlerin artık neyi verirlerse üretirimden, neyi üretirsek satarız konumuna gelmemiz gerekiyor. Tasarımcı istihdam etmemiz gerekiyor, üniversitelerimizde tasarımcılar yetişiyor, elimizi taşın altına koymamız gerekiyor. Tasarım odaklı çalışma sonrasında ihracatını 3-4 kat arttıran firmalarımız var. Bu konuya yoğunlaşmalıyız” diye konuştu. Niş sektör haline gelen gelinlik, damatlık ve abiye sektörünün Ege Bölgesi ihracatına çok daha fazla katma değer sağlayacağı çalışmalar yapmak üzere önümüzdeki 4 yıl yoğun bir çalışma yürüteceklerinin altını çizen Kızılgüneşler, şöyle devam etti: “Bu sektörün ihracat dünyasına kazandırabileceği çok potansiyel var. Bu konuda biz Ege Giyim Sanayicileri Derneği, Mimar Kemalettin Moda Derneği, kardeş oda ve derneklerle çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Bu sektörlerin yoğun olduğu Mimar Kemalettin ve Çankaya bölgesinde eğitim çalışmalarını sürdüreceğiz. Teknik altyapının gelişmesi, pazarlamanın gelişimi ile ilgili ne gerekiyorsa yapacağız.” Teknik tekstil konusuna büyük önem verdiklerini, Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği ve İzmir Kalkınma Ajansı’nın hayata geçirmeye hazırlandığı Teknik Tekstil Ar-Ge Merkezi’nin önemli bir ortağı olduklarını ifade eden Kızılgüneşler, 24 ay sonra merkezin açılışını yapacaklarını söyledi. Kızılgüneşler, “Teknik ürünler konusunda bölgemizden yeni oyuncular çıkmasını arzu ediyorum. Nasıl ev tekstilinde Bursa bir marka haline geldiyse, nasıl havlu ve bornozda Denizli marka haline geldiyse bölgemizin de bazı hedefler belirlemesinde fayda var. Ege Bölgesi’nin 5 milyar dolar ihracat hedefine katma değeri yüksek ürünlerle ulaşabiliriz” diyerek sözlerine son verdi. (HABER MERKEZİ) Yusuf Boydak: Kablo sektörü her yıl hızla büyüyor HES Kablo Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, Türkiye ekonomisi büyümeye devam ederken inşaat sektörünün de bu büyümeye orantılı olarak büyüdüğünü belirtti. Boydak, kablo sektörünün 2,5 milyar dolarlık ihracat ile büyüdüğünü ve benzer büyümenin hızla devam ettiğini söyledi. Türkiye’nin en büyük kablo üreticisi olan HES Kablo’nun geleneksel hale gelen yıllık değerlendirme ve istişare toplantısı bu yıl Saraybosna’da gerçekleştirildi. 3 gün süren bayi toplantısında HES Kablo’nun sektördeki durumu ve geleceği masaya yatırılırken katılımcılar Saraybosna’nın güzelliklerini de yakından görme şansı buldu. Türkiye’nin her ilinden yaklaşık 50 bayinin katılımıyla gerçekleştirilen yıllık değerlendirme ve istişare toplantısına HES Kablo Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Boydak, HES Kablo Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, HES Kablo Genel Müdürü Bekir Irak’ın yanı sıra üst düzey yöneticiler ve müşteri temsilcileri de katıldı. MUSTAFA BOYDAK: AMACIMIZ HES KABLO AİLEMİZİ BİRLİKTE BÜYÜTMEK Türkiye’nin en büyük kablo üreticisi olarak hammadde alımlarındaki avantajlarıyla müşterilerine standartlara uygun ve kaliteli ürünleri en uygun şekilde sunduklarını belirten HES Kablo Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Boydak, “Geçmiş yıllara göre sermayemiz ve karlılığımız artıyor. Bayilerimizin talepleri yerine getiriliyor ve yeni yatırımlarımızla birlikte de bayilik teşkilatımızın daha rahat bir zeminde iş ya- pacağını düşünüyorum. Hedefimiz üretimde kaliteden taviz vermeden, müşteri memnuniyetini ön planda tutarak ve tüm taleplerin en kısa sürede karşılayarak, HES Kablo ailemizi hep beraber büyütmek” diye konuştu. Mustafa Boydak ayrıca, paylaşımlara vesile olmasını nedeniyle organizasyona katılan bayilere teşekkür ederek, geçmiş yılın değerlendirilmesi, beklenti ve taleplerin karşılıklı iletilmesi adına bu tür etkinliklerin çok faydalı olduğunu belirtti. YUSUF BOYDAK: KABLO SEKTÖRÜ HER YIL BÜYÜYOR Türkiye ekonomisi büyümeye devam ederken inşaat sektörünün de bu büyümeye orantılı olarak büyüdüğünü belirten HES Kablo Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak, “Türk inşaat sektörü bugün 33 milyar dolarlık ihracatı ile büyük bir sektör. Kablo sektörü ise 2,5 milyar dolarlık ihracatı ile büyümeye devam ediyor. Sektör büyürken kaliteli ve güvenli kablonun kullanımı enerji kayıplarını engelleyeceği gibi yangın riskinin azalmasında da önemli rol oynuyor. Değerli metal işleyen, alan, satan firmalar olarak ciroların yüksek olmasının yanı sıra risklerin de yüksek olduğunu görüyoruz. Bu risklerden korunmak için profesyonel ekiplerle ve gerekirse danışmanlar ile çalışmanın önemli olduğunu görüyoruz” diye konuştu. BEKİR IRAK: YENİ YATIRIMLARIMIZA DEVAM EDİYORUZ HES Kablo olarak geçen yıl yatırımlarına ara vermeden devam ettiklerini ve bu yıl bu yatırımların meyvesini almaya başladıklarını belirten Genel Müdür Bekir Irak, “2014 yılında AR-GE ve ÜR-GE’ye daha fazla yatırım yapmak için çalışacağız. Özellikle yalın üretim, 5S, Kaizen çalışmalarımıza ağırlık verdik. hatça ulaşmayı planlıyoruz.” diye konuştu. (CİHAN) SAYFA 5 SONDAKiKA GAZETESİ >> 5 EKONOMİ 30 17 Nisan Şubat2014 2013Çarşamba Perşembe Bakan Zeybekci'den "ÜRDÜN" çıkartması Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye ile Ürdün arasında 850 milyon dolarlık ticaret hacminin artırılabileceğini belirterek, "Bunu 2015 sonu itibariyle 1,5 hatta 2 milyar dolara çıkarabiliriz ama asıl yapılması gereken Ürdün'de ve Türkiye'de yatırım yapmak" dedi Z eybekci, Kibar Holding'in Ürdün'de faaliyete geçirdiği "Assan Panel" fabrikasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Kibar Holding'in ülkeye yaptığı yatırımdan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Zeybekci, "Şu an da Türkiye ile Ürdün arasında 850 milyon dolarlık ticaret hacmini artırabiliriz. Bunu 2015 sonu itibariyle 1,5 hatta 2 milyar dolara çıkarabiliriz ama asıl yapılması gereken Ürdün'de ve Türkiye'de yatırım yapmak. Asıl yapmamız gereken Türkiye'de olup da Ürdün'de olmayanları, Ürdün'de olup da Türkiye'de olmayanları bir araya getirip birlikte Türkiye ile Ürdün'ün ortasında yeni bir ülke yaratmak, yeni bir dünya yaratmak ve bu yeni dünyayla dünyanın üçüncü ülkelerine birlikte iş yapmak" değerlendirmesinde bulundu. Bu kapsamda Kibar Holding'in kurduğu panel fabrikasının yeni yatırımlar için başlangıç olacağını dile getiren Zeybekci, Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar'a başarılar diledi. İki ülke arasında somut adımlar atılması gerektiğine vurgu yapan Zeybekci, şunları kaydetti: "Yaklaşık olarak 2 hafta içinde Eximbank burada Ürdün Haşimi Krallığı Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Hatem Halawani'ye gelip 'beraber ne yapılabileceği' konusunda, 'bu ziyaretin ortaya çıkan sonuçları ne olabilir' diye görüşecekler. Arkasından Sayın Bakan 1 ay içinde Türkiye'ye gelecek, benim misafirim olacak, şu fosfat meselesini kökünden çözeceğiz. Türkiye olarak da bu alanda yeni yatırımlar yapacağız. Hayalimizde başka bir proje var, onu da inşallah beraber başlatacağız." Açılış konuşmalarının ardından, Ali Kibar Zeybekci ve Halawani'ye hediye takdim etti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye ve Ürdün arasındaki ticaret hacmine ilişkin, "Aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması (STA) ve vize olmaması bizi birbirimize yakınlaştırıyor ama yaklaşık 800 milyon dolar bir dış ticaret hacmi bizi ve Ürdün'ü mutlu etmiyor" dedi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Burkay, Türkiye-Ürdün İş Konseyi Eş Başkanı Şerif Egeli ve Türk iş adamları, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'yle Amman'da gerçekleştirilen TürkiyeÜrdün İş Forumu'na katıldı. TİM Başkanı Büyükekşi, forumda yaptığı konuşmada, Ortadoğu'da istikrar ve barış için Ürdün'ün kilit ülke olduğuna değinerek şunları kaydetti: "Aramızdaki STA ve vize olmaması bizi birbirimize yakınlaştırıyor ama ekonominin sonucu istediğimiz gibi değil. Yaklaşık 800 milyon dolar bir dış ticaret hacmi bizi ve Ürdün'ü mutlu etmiyor. Ürdün'ün büyüme potansiyeline inanıyoruz. Türkiye'den ağırlıklı olarak 8 sektör Ürdün'e ihracat yapıyor ve bunun sayısının artmasını bekliyoruz. Özellikle lojistik sorunlarının çözülmesi gerek. Diğer yandan ihracattaki bazı bürokratik sorunların daha kolay çözümlenmesi gerektiğini düşünüyoruz." Büyükekşi, Ürdün'ün coğrafyası açısından önemli bir konumu olan, ülkenin denize açılan kapısı ve limanı Akabe kentinin son derece stratejik bir öneme sahip olduğuna değinerek, THY'nin Amman'a sefer sayısının günde 3'e çıkartılması gerektiği çağrısında bulundu. TOBB Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Burkay da Türkiye ve Ürdün'ün geçmişten gelen bağları olan, ortak din kültür ve gelenekleri bulunan iki ülke olduğuna işaret ederek, "Türkiye ve Ürdün arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik her iki ülkedeki güçlü irade de iş dünyasına şevk veriyor. Bu güçlü iradenin iş dünyası için ayrıcalıkları var. Daha çok proje üretmeyi hedefliyoruz" dedi. Burkay, Ürdün'ün Ortadoğu’nun kalbinde, bölgedeki siyasi ve ekonomik gelişmelerde öncü ve belirleyici bir ülke olduğunu dile, özel sektör temsilcileri olarak, ekonomik ve ticari ilişkileri çok boyutlu bir ortaklığın temel taşı olarak gördüklerini ve ilişkilerin derinleştirilmesine ilişkin yatırımların artırılması gerektiğini düşündüklerini aktardı. Ürdün Kralı Abdullah'ın Türkiye ziyareti kapsamında 6 Mayıs 2013'te bir iş birliği anlaşması imzalandığını hatırlatan ve bu doğrultuda da TOBB olarak iş dünyası ile eğitimi harmanladıklarını dile getiren Burkay, hem Türkiye'de hem Ürdün'de birlikte güçlü girişimciler yetiştirdiklerini söyledi. - "Ürdün'ün kalkınma projelerini destekliyoruz" Türkiye ve Ürdün arasındaki ticaretin son 10 yılda 5 kat artarak 161 milyon dolardan 815 milyon dolara ulaşmasının, 2009 yılında imzalanan ve 2011'de yürürlüğe giren STA kapsamında olduğuna işaret eden Burkay, "Alternatif ticaret yollarını kullanmaya başladık, böylece ticaretin ivmesini artırdık. Vizeleri karşılıklı kaldırmak da bu ticareti destekledi. Bizler ticaretimizi kısa vadede 2 milyar dolara ulaştırmayı hedefliyoruz. Ürdün'deki Türk yatırımları 514 milyon dolarları aşmış bulunuyor. Türk müteahhitlik firmalarının 2013 sonu itibariyle Ürdün'de geliştirdiği projelerinin değeri 2,5 milyar dolar civarında. Ürdün'ün kalkınma projelerini Türk iş dünyası olarak destekliyoruz" diye konuştu. Burkay, bölgede yaşanan Suriye olayına rağmen ilişkilerin güzel yürütüldüğünü fakat Ürdün'e daha fazla yatırım çekmek istediklerini belirterek, şöyle devam etti: "STA anlaşmamız olan diğer ülkeler sayesinde dünyada 1 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI milyar tüketiciye ulaşıyoruz. Sanayiciler ve özel sektör bir araya gelmeli. Hammadde ihtiyacı duyuyoruz. Ürdün'deki ürünlerin gelişimi için Türkiye'ye ihtiyaç var ve Arap pazarına buradan çıkabiliriz. Türkiye teknik alanda Ürdün sanayisine destek verebilir. Ar-Ge çalışmalarını birlikte yapabiliriz. Özellikle KOBİ'de bize yardımcı olabilirsiniz. Eğitim ve insan kaynakları alanında da desteğe ihtiyacımız var. Özel sektörün de bu anlaşmalarda aktif rol oynaması gerek. Bu buluşmanın stratejik ortaklığa gitmesini diliyorum." - "Bu görüşmelerden somut anlaşmalara varmalıyız" Ürdün Sanayi ve Ticaret Bakanı Hatem Halavani ise gerçekleştirilen forumdan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Öyle bir zamanda buluşuyoruz ki hem bölgesel hem de siyasi gelişmeler açısından önemli bir dönem. Bu gelişmeleri değerlendirip önümüzdeki fırsatlardan yararlanmalıyız. Bu görüşmelerden somut anlaşmalara varmalıyız" dedi. İş birliği ve fırsatları özel sektörün değerlendirmesi gerektiğine işaret eden Halavani, herkese büyük iş düştüğünü, kamuyla iş birliğini desteklediklerini, gerçek ortaklıklar için özel sektör kuruluşları arasında anlaşmalar yapılması gerektiğini anlattı. Halavani, 2009'da ticaret alanı yaratmak için bir anlaşma yapıldığını ve bu anlaşmadan yararlanılması gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: "2013'te Türkiye’ye 100 milyon dolar ihracat yaptık. Türkiye'den de 760 milyon dolarlık ithalat yapıldı. Ürdün, önemli açılımlar yaptı, Arap ülkeleriyle de ilişkilerini geliştirdi. İş adamlarımızın önünde büyük fırsatlar var. Bunları iyi etüt etmeliyiz. Enerji, turizm, ulaşım alanında ortaklıklar yapılmalı. Bizim için önemli olan gerçek ortaklıklara ulaşmak. Etkinliğin zamanı da çok önemli, Kral Abdullah'ın geçen yılki Türkiye ziyaretinin ardından çok önemli bir gelişme. Türkiye'nin Ürdün'e ihracatı 3 yılda çok arttı. Ürdün’ün de Türkiye’ye ihracatının artışını bekliyoruz. Türk yatırımcılarının burada yatırım yapmasını istiyoruz. İkinci ülkeniz Ürdün." Forumun ardından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Ürdün Başbakanı Abdullah en-Nusur basına kapalı bir görüşme gerçekleştirdi. (AA) Kazandı aday oldu E ge Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Sabri Ünlütürk tekrar seçildi. Ege İhracatçı Birlikleri’nde yapılan Genel Kurul Toplantısı’nda seçime tek aday olarak giren Ünlütürk güven tazelerken, yönetim kurulu listesinde 3 yeni isme yer verdi. Ünlütürk, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanlığı’na da aday olduğunu açıkladı. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 2014 yılı tahmini gelir-gider bütçesi 1 milyon 260 bin TL olarak denk bir bütçe olarak kabul gördü. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Genel Kurulu’nda konuşan Sabri Ünlütürk, “Geçtiğimiz yıl hazır giyim ve tekstil sektörlerimiz için iyi bir yıl oldu. Türkiye’de son yıllarda varlığı sorgulanır hale gelen, şuraya gitsin, buraya gitsin denilen tekstil ve hazırgiyim sektörlerimiz hak ettiği itibarı geri aldı” dedi. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanlığı’na adaylığını daha önce açıkladığını ifade eden Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Ünlütürk, “Ege İhracatçı Birlikleri’nde genel kurullar Çarşamba günü tamamlanıyor. Mayıs ayının ikinci haftası Başkanlar Kurulunun toplanmasını bekliyoruz. Seçimler sonucunda bazı değişimler oldu, yeni birlik başkanlarımız seçildi. Yeni başkanlarımızda desteklerse Koordinatör Başkanlığı üstleneceğim. Devam eden başkanlarımızın sözlü görüşünü almıştım. Şu anda Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanlığı’na başka aday yok” dedi. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Sabri Ünlütürk’ün temsilcisi olduğu Ekoten Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. firması seçilirken Yönetim Kurulu; Pagmat Pamuk Tekstil Gıda San. ve Tic. A.Ş., Pergamon Status Dış Tic. A.Ş., Uz Pamuk Tic. Ve Teks. San. A.Ş., Uçak Tekstil Turz. İth. İhr. Tic. A.Ş., Mayteks Örme San. ve Tic. A.Ş., Yeniçeri Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti., Söktaş Tekstil San. ve Tic. A.Ş., Pütaş Pamuk Ürün Tic. Ve San. A.Ş., Menderes Tekstil San. ve Tic. A.Ş., Fateks Kumaş Tekstil ve Konf. San. Tic. A.Ş.” firmalarından oluştu. Denetim Kurulu’na ise; “Şatel Örme Kumaş Etiket Konf. San. ve Tic. Ltd. Şti, S.S. Tariş Pamuk ve Yağlı Toh. Tarım Satış Koop Birliği ve İnelli Plastik Tekstil Otom. San. ve Tic. A.Ş.” firmaları seçildi. (HABER MERKEZİ) TÜGİAD, Güneydoğu'da gençlere girişimcilik eğitimi veriyor Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Güneydoğu Genç İşadamları Derneği (GÜNGİAD) ve Dicle Üniversitesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde girişimcilik kültürünü geliştirmek için gençlere eğitim veriyor. Girişimcilik eğitimlerinin başlaması nedeniyle Diyarbakır Green Park Otel'de basın toplantısı düzenleyen TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen, ülke çapında girişimcilik çalışmaları yürüttüklerini belirterek, G20 ülkelerinin yer aldığı Genç Girişimciler İttifakı'nda Türkiye'yi temsil eden TÜGİAD'ın 2015 yılında başkanlığı devralacağını söyledi. Ekonomide son dönemlerde sadece finansal sektörün sorunlarının dillendirildiği, reel sektörün gözardı edildiğini bildiren Yücelen, kaynak paylaşımının önemine değindi. "Eğer reel sektör yenilikçilikten uzaklaşır ve ortalama bir gelir kazanmaya başlarsa bu ekonomi eninde sonunda durmaya ve bir yerde tökezlemeye mahkum olur" ifadesini kullanan Yücelen, şöyle konuştu: "Orta gelir tuzağında sadece 10 bin dolarlık milli gelirle sıkışmayı özetleyemeyiz. Ortaya yeni bir şey koymayan bu insanların aslında başka işler kötüye giderken veya gelecek için umut vermezken 'aman is- tikrarım iyidir, benim için böyle devam etsin' gibi düşüncelerle gelecek olan olumsuzluğu önemseme gibi bir durum söz konusudur. Bu gerçekten bir zihniyet tuzağıdır." Yücelen, son dönemlerde insanların müteşebbislikten vazgeçtiğini ifade ederek, "İhracatımızın değeri kilogram başına sadece 1,5 dolar, bunu nasıl artırabileceğimizi düşünmeliyiz" dedi. GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin kalkınması için şartları iyileştirecek düzenlemelerin yapılmasını isteyerek, yeni yatırımların oluşması için girişimcilere sağlanan desteğin artırılması gerektiğini kaydetti. "Bugüne kadar yaşanan sıkıntılara rağmen umudumuzu yitirmedik, bundan sonra da asla yitirmeyeceğiz" diyen Akbal, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çünkü güzel şeyler olacak, güzel günler yaşayacağız. Her şeye rağmen bölgemize büyük bir ilgi var. Bölgemize yatırım yapmak için OSB'lerde yüzlerce yerli ve yabancı yatırımcı sıra bekliyor. Türkiye'nin önde gelen akademisyenleri tarafından bilgilendirilecek gençlerimizin birkaç yıl sonra önemli girişimciler olacağına inancımız tamdır." (AA) Türkiye, ilk kez başka bir ülkede tarım yapacak T ürkiye, Sudan’la imzalandığı ‘Tarımsal İşbirliği Anlaşması' ile ilk defa yabancı bir ülkede tarım arazisi işletmeye hazırlanıyor. Kurulacak ortak bir şirket, Sudan’da sulamanın yapılabildiği 800 bin dönüm arazide üretilen endüstri ürünlerini ihraç da edebilecek. Anlaşma kapsamında özel sektör de Sudan'da belirlerlenen tarım arazileri üzerinede yatırım yapabilecek. Türkiye ve Sudan arasında ‘Türkiye-Sudan Tarımsal İşbirliği Anlaşması', Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Sudan Tarım Bakanı Ibrahim Mahmoud Hamid ve Sudan Uluslararası Ekonomi ve Maliye Bakanı Bader Eldın Mahmoud Abbas arasında imzalandı. İmza töreninde konuşan Bakan Eker, uzun vadeli bir anlaşmanın imzalandığını belirterek, anlaşma kapsamında Sudan'da örnek bir çiftlik kurulması hedeflendiğine işaret etti. Eğitim ve diğer çalışmaların da gerçekleştirileceği dile getiren Eker, TİGEM ile Sudan tarafından bir kuruluşun ortak olacağı bir şirketin kurulduğunu, bu şirketin, 780 bin hektar arazi kiralayabileceğini ve orada Türk özel sektörünün tarım yapmasına imkan sağlayacağını söyledi. Alanların tespit edildiğini de aktaran Bakan Eker, “Şirket, iki ülkenin ortaklığı dahilinde olacak. Şirketin tarımsal üretim yapması ve Türkiye'nin imkanlarının değerlendirilmesi sağlanacak. Yapılacak, üretim ise dünyaya ihraç yapılacak. Anlaşma geniş bir alanı kapsıyor. İki ülkenin istifade edeceği bir model ortaya çıkıyor. Dünyanın başka bir ülkesinde Türkiye'nin bu gücünü uluslararası sahaya taşıması bizim açımızdan bir ilk. İki taraf açısından faydayı sağlayan bir model.” diye konuştu. Bakan Eker, Sudan’ın geniş bir tarım arazisine sahip olduğuna da değindi. Yağlı tohumlar başta olmak üzere, endüstri ürünlerinin ekilebildiği tarım arazilerinin mevcut olduğunu anlatan Eker, şöyle konuştu: “2006 yılındaki ziyaretimde, imzaladığımız protokolle, Sudanlı 350 teknik elemanları eğittik, arkasından 5 bin tonu hibe ettik. Arkasından çeşitli alanlarda iş birliği imkanımız oldu. Şimdi bu işbirliğini, tarım ve hayvancılıkla uzun vadeye taşıdık.” Hayvan sağlığı alanında mutabakat zaptının da imzalanacağını dile getiren Mehdi Eker, şöyle devam etti: “Balıkçılık ve su ürünleri ile ilgili mutabakat zaptı imzalanacak şekilde hazırlandı. Tarımsal araştırmaların sonuçlarının mübadelesinin işbirliğini ön gören mutabakat zaptı. Bu mutabakat zabtı ile işbirliği yatırım anlaşmasının hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.” “SUDAN İLK DEFA BÖYLE BİR ANLAŞMA İMZALADI” Sudan Uluslararası Ekonomi ve Maliye Bakanı Bader Eldın Mahmoud Abbas, ortak şirket için 800 bin hektar arazinin ayrıldığını bildirdi. Ortak kurulacak şirketin sermayesinin yüzde 80’inin TİGEM yüzde 20’sinin Sudan tarafından karşılayacağını ifade eden Abbas, kurulacak şirketin 12 bin 500 hektar araziyi, Türk özel sektörünün ise bin hektar arazide yatırım yapacağını açık- ladı. Böyle bir anlaşmayı ilk defa Türkiye ile imzaladıklarını anlatan Abbas, yatırım kapsamında ihracat odaklı ürünlere yer verileceğini söyledi. Sudan’daki doğal kaynakları daha iyi kullanmayı amaçladıklarını da anlatan Bakan , iki ülke anlaşma neticesinde Türk özel sektörünün yatırım yapmasında oldukça kararlıyız. Abbas, Ortak kurulacak şirketin sermayesinin yüzde 80’inin TİGEM, yüzde 20’sinin Sudan tarafından karşılayacağını ifade ederek, “Ayrıca bu anlaşma haricinde, İmzaladığımız diğer mutabakat zabıtları da bu projeye yardımcı olacaktır. “dedi. Abbas, Türk özel sektörünü ulaştırma konusunda yatırım yapmasını teşvik edeceklerini de açıkladı. Serbest bölgelerde hangi branjda olursa şirketlerin kendiişlerini idare etmeleri konusunda avantaj sağlayacaklarını da açıklayan Abbas, iki ülkenin merkez bankaları arasında da bir mutabakat zaptının imzalanacağını bildirdi. Amerika ve Avustralya'da yaşanan kuraklık ve Ukraynadak krizin, yiyecek fiyatlarını dünya çapında arttığına dikkat çeken Sudan Tarım Bakanı Ibrahim Mahmoud Hamid ise imzalanan anlaşmanın ise iyi sonuçlar doğurmasını temenni etti. (CİHAN) SAYFA 6 SONDAKiKA GAZETESİ >> CHP Pamukkale örgütünden "dayanışma listesi" C HP Pamukkale İlçe Başkanlığı, günlük hayatta ortaya çıkan ihtiyaçların, bu alanda faaliyet gösteren partililerden karşılanarak, oluşan katma değerin örgüt içinde kalması için "dayanışma listesi" yayınladı. CHP Pamukkale İlçe Başkanlığının internet sitesinde oluşturulan "dayanışma" linkinde, "gücümüz, birliğimizden gelir" sloganıyla farklı meslek gruplarından partililerin isimlerine yer verilerek, şu mesaj paylaşıldı: "CHP Pamukkale ilçe örgütümüz üyesi olan partililerimizle dayanışma içinde sosyal hayatta karşımıza çıkan ihtiyaçlarımızı, CHP çatısı altında gidermek ve CHP ailesi olarak yarattığımız katma değeri cumhuriyetin ve Cumhuriyet Halk Partisinin aydınlık değerlerini benimseyen yol arkadaşlarımızla paylaşmak için gelin bir olalım. Kaynaklarımızın, bu ülkenin menfaatlerine aykırı düşünceler içinde olan kişi veya grupların eline geçmesine engel olalım. Cumhuriyet Halk Partililer olarak birbirimizle kaynaşalım ve dayanışma içinde olalım." CHP Pamukkale İlçe Başkanı Osman Tabu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, internet sitelerinde verdikleri mesajın açık olduğunu ifade ederek, "Partililer olarak birbirimizle kaynaşmalıyız" dedi. (AA) Başkan Altepe: Nilüfer ve Mudanya'da negatif ayrımcılık yapmayacağız B ursa’da 30 Mart yerel seçimlerinde hizmet bekleyen her kesimden oy aldıklarını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, hizmet ederken CHP'li başkanların göreve geldiği Nilüfer ve Mudanya’ye negatif ayrımcılık yapmayacaklarını söyledi. Başkan Altepe’nin Bursa tarihinde bir ilk olarak ikinci defa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilmesiyle başlayan tebrik ziyaretleri sürüyor. Başkan Altepe’yi bu kez de Bingöl Belediye Başkanı Yücel Barakazi, Işıklar Hava Askeri Lisesi Komutanı Hv.Plt.Kur.Albay İshak Dayıoğlu, İl Emniyet Müdürü Sabri Durmuşlar, AK Parti Bursa milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hüseyin Şahin, Bursa Haber Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Dizdar, AK Parti Nilüfer İlçe Gençlik Kolları Başkanı Gökhan Dinçer ve AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay ziyaret etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 30 Mart yerel seçimlerinde yüzde 60 oranında başarı sağlayarak kırılması zor bir rekora imza attıklarını belirterek Bursa’da hizmet bekleyen tüm kesimlerin oyunu aldıklarını kaydetti. Kendileri açısından tüm ilçelerin vitrin olduğunu, tüm caddelerin ve ana arterlerin Büyükşehir’in sorumluluğunda olduğunu ifade eden Başkan Altepe, Bursalılar ve toplumun çıkarları doğrultusunda gereken neyse yerine getireceklerini söyledi. Yapacak çok işlerinin olduğunu, seçim çalışmalarında ilçelerin tümünü defalarca gezerek eksiklikleri yerinde tespit ettiklerini vurgulayan Başkan Altepe, "Nerede hizmet beklentisi varsa, bize oy verdi. Beklenti çok yüksek. Biz de buna göre tavır alacağız." dedi. Başkan Altepe, yeni dönemde Nilüfer ve Mudanya’nın da büyükşehir yatırımlarından nasibini alacağını ifade etti. Oy versin ya da vermesin kentin her bir tarafının kendileri için önemli olduğunu dile getiren, yatırım ve hizmetleri buna göre planladıklarının altını çizen Başkan Altepe, şunları kaydetti: "Diğer ilçelerde olduğu gibi Nilüfer ve Mudanya’da da yapacak çok işimiz var. Biz yapmazsak kim yapacak? Tabii ki Büyükşehir yapacak. Yine böyle olacak." (CİHAN) SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Şubat2014 2013Çarşamba Perşembe 6 GÜNCEL 3097Nisan Senin de kasetin var diye sindirmek çok büyük yanlış Bağımsız İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, Başbakanın Anayasa Mahkemesi'nin de dinlendiğini söylemesiyle ilgili "Sayın Erdoğan'ın yaptığı açıklamaları, demokratik bir ülkenin Başbakanı yapmaz." dedi B aşbakanın seçim kampanyası boyunca çeşitli gruplarla ilgili iddialarda bulunduğuna dikkat çeken Günay, "Başbakan bu iddiayı ortaya koyuyorsa ya belgesini ortaya koymalı ya da gereğini yapmlıdır. 'Siz de galiba dinlendiniz, sizin de kasetiniz var' diye insanları sindirme, insanları susturma veya konuşan insanlara gölge düşürme gayreti sergiliyor." ifadelerini kullandı. Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Günay, siyasetin spor gündemine müdahil olmasını istemediğini kaydetti. Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu kutlayan Günay, gösterilen dayanışmayı da tebrik etti. Demokrasinin korunması için de bu dayanışmanın sağlanmasını temenni etti. 1 Mayıs İşçi Bayramına değinen Günay, Taksim'in özel bir anlamı olduğunu belirterek burada kutlanmasının haklılık olduğunu ve hükümetin buna hassasiyet göstermesini istedi. İktidarın özel güvenlik önlemleri alarak Taksim'de kutlanmasını sağlaması gerektiğini belirten Günay, önümüzde gerginlik potansiyeli denecek çok olay olduğunu hatırlattı. Suküneti, sakinliği, diyaloğu çağrıştaracak davranışlarda bulunulması gerektiğini ifade etti. Günay, Taksim konusunda hükümetin yardımcı ve yapıcı davranılması gerektiğini vurguladı. Gerginliklerin demokrasi için tehlikeli olduğuna dikkat çekti. Muhale- fete de bir çağrı yapan Günay, kitlelerin coşkusunu provoke edebilecek grupların girebileceğini hatırlatarak tüm gruplara bu yönde çağrı yapmaları gerektiğini söyledi. Cana kıyılması ve camın kırılmasının Türk demokrasisi için bir kayma olacağının altını çizdi. Muhalefetin provakasyonlara karşı kitleleri uzak tutması sorumluluğu olduğunu belirtti. Nisan ayının sonunun üç ayların başlangıcı olduğunu hatırlatan Günay, bu ayların haram ayları olduğunu söyledi. Dinsel ve evrensel güzellikleri bir araya getirerek üç aylara başlangıç yapılmasını isteyen Günay, bunun adımının 1 Mayıs'ta gerçekleştirilebileceğini ifade etti. Yolsuzluk ve rüşvette adı geçen 4 bakan için soruşturma komisyonu kurulmasına yönelik bir soruya Günay, Başbakanın geçmişte yok saydığı bazı şeyleri şimdi kabul ettiğini belirtti. Gerçeğin ortaya çıkarılması için iktidar partisinin üzerine düşen görevi yapmasını istedi. Dinlemeler konusunda Başbakanın Anayasa Mahkemesinin de dinlendiğini söylediğinin hatırlatılması üzerine Günay, Başbakanın yeniden gerginleşmesine yol açacak bir açıklama yapmak istemediğini belirterek "Sayın Erdoğan'ın yaptığı açıklamaları, demokratik bir ülkenin Başbakanı yapmaz." diye konuştu. Güven, maçların ‘olmayan’ kadın seyircilerini sordu CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya Güven, Meclis’e kadın haklarıyla ilgili güncel, bir o kadar da çarpıcı bir soru önergesi sundu. Seyircisiz oynama cezası bulunan maçlara yalnızca kadınların izleyici olarak alınmalarının kadınların ‘yok sayılmaları’ yanında aynı zamanda kadınlara da bir saygısızlık olduğunu dile getiren Güven, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’a verdiği iki adet önerge ile soruna dikkat çekti. CHP İzmir Milletvekili Güven, Bakan İslam’a “Spor Bakanlığı tarafından seyircisiz oynama cezası bulunan maçlara yalnızca kadınların izleyici olarak alınmaları kadınların ‘yok sayılmaları’ demek değil midir, kadınlar cezalı maçların olmayan izleyicileri midir, bu durum kadınların onurunu zedelemez mi?” sorularını yöneltirken; Bakan Kılıç’a da benzer soruların yanında “Bakanlığınızca seyircili oynanan, cezasız ve kadınların var sayıldıkları müsabakalara daha çok kadın izleyici gelebilmesi için kadınlardan bilet bedeli alınmaması düşünülmekte midir?” diye sordu. TOPLUMSAL TRAVMA Güven,2011-2012 sezonunda seyircisiz oynama cezası uygulanan maçlara kadınların bedelsiz alınması uygulamasının başlatıldığını hatırlatarak, “Kadın ve on iki yaş ve altı çocukların yok sayıldığı bu uygulamanın çok normal bir şekilde futbol camiası ve haber bültenlerinde dile getirilmesi toplumsal bir duyarsızlaştırmanın da göstergesidir. Bu durum bedava bir kilometreyi aşan bilet kuyruklarının da olması ayrı bir üzücü durumdur. Ülkemizde özellikle erkek çocuklarda küçük yaşta futbolla ilgilenme oranının yüksekliğine bakılırsa zihinlerdeki ‘yok sayma’ olgusunun bu uygulama ile küçük yaşta empoze edildiğinigörebiliriz. Şimdi olduğu kadar ileride de travmayla sonuçlanacak kadar önemli olan bu meseleyi iki bakanın da bu zamana kadar düşünemedilerse bile dikkate almalarını bekliyorum” dedi. (HABER MERKEZİ) Derneklerle bir arada olmaya devam Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ haftasonu mesaisini Bayraklı’nın yöre derneklerine ayırdı. Başkan Hasan Karabağ ilk döneminde olduğu gibi ikinci döneminde de Bayraklı’nın çeşitli mahallelerinde faaliyet gösteren Türkiye’nin hemen hemen her bölgesi ve iline ait yöre derneklerinin davetlerine misafir olmaya devam ediyor. Başkan Karabağ ilk olarak Çiçek Mahallesi’nde Samsun Vezirköprülüler Kültür ve Dayanışma Derneği’nin açılışını yaparak programına başladı. Burada Dernek Başkanı Hüseyin Çıplak tarafından karşılanan Karabağ, Kaymakam Adem Arslan ile birlikte kurdele keserek dernek açılışını gerçekleştirdi. Karabağ Çiçek Mahallesi ve civarında yoğunlaşan Samsunlularla artık dernek çatısı altında daha sık bir araya geleceklerini dile getirdi. (HABER MERKEZİ) Başkan’dan kiraz üreticisine tam destek Başkan Aziz Kocaoğlu, dolu yağışının vurduğu Kemalpaşalı kiraz üreticilerini yalnız bırakmadı. Başkan Kocaoğlu, sürpriz ziyarette mağduriyetin giderilmesi adına neler yapılabileceğini araştıracaklarını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Kemalpaşa ilçesine giderek şiddetli dolu yağışı nedeniyle büyük zarara uğrayan üreticileri ziyaret etti. Başta kiraz olmak üzere şeftali, erik ve üzüm üreticilerinin yaşadığı sıkıntılara duyarsız kalamayacaklarını belirten Başkan Kocaoğlu, Ören’de üreticiler ve Ziraat Odası temsilcileriyle bir araya geldi. Başkan Aziz Kocaoğlu, üreticiye geçmiş olsun dileklerini iletirken,“Zarara uğrayan üreticilerimiz için neler yapabileceğimizi de mutlaka araştırmamız gerekiyor” dedi. Başkan Kocaoğlu’na ziyareti sırasında Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray da eşlik etti. 27 Nisan’da Kemalpaşa’da etkili olan dolu yağışı Yiğitler, Bağyurdu, Ören ve Armutlu'da büyük zarara yol açmış, birçok üretici bahçesindeki ürünlerini kaybetmişti. (HABER MERKEZİ) İktidarın sıradan yöneticilerinin veya muhalefetin bu tür şeyleri söyleyebileceğini dile getiren Günay, devlet yönetiminin ciddi bir iş olduğuna dikkat çekti. Günay, "Başbakan bu iddiayı ortaya koyuyorsa ya belgesini ortaya koymalı ya da gereğini yapmlıdır." ifadelerini kullandı. Başbakanın seçim kampanyası boyunca çeşitli gruplarla ilgili iddialarda bulunduğunu hatırlatan Günay, şöyle devam etti: "Üst düzeyde kendisiyle ilgili veya hükümetinin icraatıyla ilgili bir değerlendirme yapıyorsa, bunlarla ilgili derhal 'siz de galiba dinlendiniz, sizin de kasetiniz var' diye insanları sindirme, insanları susturma veya konuşan insanlara gölge düşürme gayreti sergiliyor. Demokratik ülkelerde bu olmaz. Güney Kore'de Başbakan istifa etti, bir kaza nedeniyle. Dünyada neler oluyor, dünya neleri konuşuyor, biz sadece bizimle ilgili bir eleştiri ileri süren varsa 'sen de dinlendin herhalde, senin de kasetin var' diyerek baskı altında, benim hakkımda konuşuyorsun diye konuyu saptırmaya çalışıyorlar. 600 yıllık bir imparatorluk ve 100 yıllık Cumhuriyet geçmişine dayanan bir devletin ciddiyetiyle bağdaşmaz." Günay, "İddialar doğrusu olsa ve bunların belgesi olsa sayın Başbakan da; bunları zaten ortaya koyar; merak etmeyin." ifadelerini kullandı. (CİHAN) Perinçek: 1 Mayıs'ta milletimiz için toplanacağız İ şçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, "Muğla'dan bu bildiriyi sunuyoruz; Türk bayrağı nerede, İstiklal Marşı nerede millet orada, işçi sınıfı orada, İşçi Partisi orada. Milletimizi Türk bayrağı altında 1 Mayıs'ta vatanımız ve milletimiz için toplanmaya çağırıyoruz" dedi. Perinçek, partisinin Muğla İl Başkanlığı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ön cephesinde mücadele eden Yatağan, Yeniköy, Kemerköy işçilerini selamlamak için Muğla'ya geldiklerini, işçilerin direniş çadırını ziyaret edeceğini söyledi. Türkiye'de vatanın ve emeğin en ön siperlerinde mücadele edenlerin Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy işçileri olduğunu ifade eden Perinçek, 1 Mayıs'ın Türkiye'de dönüm noktası olacağını anlattı. Türkiye genelinde 1 Mayıs'ın "Vatanımız ve emeğimiz için haydi 1 Mayıs'a" sloganıyla kutlanacağını kaydeden Perinçek, "Ankara'da Tandoğan, İstanbul'da Kadıköy, İzmir'de Gündoğdu Meydanı'nda vatan ve emek mücadelesi büyük önem taşıyor. Muğla'dan bu bildiriyi sunuyoruz; Türk bayrağı nerede, İstiklal Marşı nerede millet orada, işçi sınıfı orada, İşçi Partisi orada. Milletimizi Türk bayrağı altında 1 Mayıs'ta vatanımız ve milletimiz için toplanmaya çağırıyoruz" diye konuştu. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Perinçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın sözlerini, "Çok talihsiz, gladyoyu, paralel devleti savunan" bir açıklama olarak değerlendirdi. Perinçek, şöyle konuştu: "Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Fethullah'ın kılıcı oldu. Fethullah'ın kılıcı olarak konuşuyor. Bunu hiçbir şekilde olumlu değerlendirmiyoruz. Fethullah gladyosunun fedaisi gibi demeç verdi. Fethullah örgütünün polis, yargı ve TSK içindeki yeraltı örgütlerini savunan bir tavır aldı. Fethullah ile dayanışma halinde Türkiye'ye özgürlük gelmez. Türkiye'de demokrasinin önündeki en önemli engel bu gladyodur. Onun için bu konuşma bir gladyo sözcüsünün konuşma içeriğini taşıyor. Yoksa Anayasa Mahkemesi Başkanı kimliğiyle yapılabilecek bir konuşma değildir." İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yatağan termik santrali önünde özelleştirme karşıtı eylem yapan işçileri ziyaret etti. Santral önünde özelleştirme karşıtı işçilerin kurduğu "Direniş çadırı"nı ziyaret eden Perinçek, işçileri eylemlerinden dolayı kutladı. İşçi Partisi'nin 1 Mayıs'ta Yatağan'da olacağını belirten Perinçek, tüm meydanlardan Yatağan’a selam göndereceklerini söyledi. "Sizlerin emeği ve alın teri olan bu kurumları düşmana çiğnetmeyeceğiz. Bu kaleleri vermeyeceğiz" diyen Perinçek, şöyle konuştu: "Yatağan kalesi, Yeniköy kalesi ve Kemerköy kalesi Çanakkale'dir. Yatağan, Türk-İş'in namusudur. Bu vatan mücadelesinde Türkiye halkı, İşçi Partisi, bu milletin alın terini savunan bütün örgütler, ülkenin bağımsızlığına savunan herkes sizlerle birliktedir. Bunu çok iyi bilin. Mücadeleniz, kararlılığınız, çalışkanlığınız sayesinde zaferle çıkacağız. Ben de gelip zaferimizi davullarla, zurnalarla kutlayacağız." (AA) SAYFA 7 SONDAKiKA GAZETESİ >> 7 SİYASET SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 30 17Nisan Şubat2014 2013Çarşamba Perşembe Almanya Cumhurbaşkanı Gauck cemevi bizde serbest sizde niye yasak diye sormuş CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un görüşmesine katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, görüşmenin detaylarına ilişkin bilgi verdi Loğoğlu, "Herhalde en önemli, ciddi veya ilginç konulardan bir tanesi Aileviler konusunda uzun uzun sorular sordu. Cemevlerinin Almanya’da resmen ibadet yerleri olarak kabul edildiğinin altını çizdi. Bunun Türkiye’de olmamasını hayretle karşıladığını söyledi." dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ile görüştü. Gauck yapılan görüşmede Kılıçdaroğlu’na Aleviler ve Türkiye’deki yargı bağımsızlığı konusunda sorular sordu. Gauck ile Ankara’da kaldığı otelde bir araya gelen Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, CHP Milletvekilleri Gülsün Bilgehan, Aylin Nazlıaka, Faik Tunay, Osman Koruturk, CHP Dış İlişkilerden Enver Ömür Polat eşlik etti. CHP heyetinin yanısıra, Almanya Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı David Gill, Alman Bakanlar Michael Roth ile Aydan Özoğuz ve Almanya Büyükelçisi Eberhard Pohl’un da hazır bulundu. Yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından Loğoğlu, görüşmenin içeriği ile ilgili açıklama yaptı. Avrupa’nın en güçlü ülkelerinden bir olan Almanya’nın, Türkiye verdiği önemi gösteren bir görüşme olduğunu belirten Loğoğlu, Gauck’un sadece iktidar partisinin değil muhalefet partisinin de görüşlerini öğrenmek için bu görüşmeyi özellikle istediğini ifade etti. Görüşmenim planlandığından daha uzun sürdüğünü dile getiren Loğoğlu, Gauck’un Türkiye’deki basın ve medya özgürlüğüne, Alevilerin durumu, CHP’nin Avrupa Birliği’ne (AB) bakış acısı ve hükümet yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler hakkında bilgi verdiğini açıkladı. (CİHAN) Cemil Çiçek: Adil ve yapıcı tutum sergiledik; şimdi sıra diasporada! Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek, "Biz açıkça ifade ettik; kendi tarihimizle yüzleşmeye hazırız. Bu tarihçilerin işidir. Hangi ülkenin tarihçisi bu sürece katılmak istiyorsa, elinde de ne bilgi, belge varsa ortak tarih komisyonu kuralım, bunların vereceği karara razıyız." dedi TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Romanya Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan Zgonea ile Mecliste bir araya geldi. Baş başa görüşmenin ardından yapılan heyetler arası görüşmede konuşan Çiçek, Türkiye-Romanya ilişkilerinin sıradan olmadığını ve geçen yıl 135. yılının kutlandığını hatırlattı. Romanya'nın Avrupa Birliği (AB) üyesi olduğunu, Türkiye'nin ise üyelik müzakere sürecinin devam ettiğini dile getiren Çiçek, AB'nin vize kolaylığı getirmesi gerektiğini belirterek ortada bir adaletsizlik olduğunu ve bu konuda diyalog sürecinin başladığını kaydetti. Çiçek, Romanya'dan destek istedi. Romanya Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan Zgonea de iki ülke ilişkilerinin en yüksek düzeyde ve stratejik ortaklık boyutunda olduğunu söyledi. Bu durumun stratejik sonuçlar elde edilmesine imkan vereceğini belirten Zgonea, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediklerini vurguladı. Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 2015-2016 dönemi üyeliği için de Romanya'dan destek isteyen Çiçek, Türkiye'nin bölgesel sorunların ortasında bulunduğuna dikkat çekti. BM Güvenlik Konseyi'nde rol almak istediklerini anlatan Çiçek, Ermeni diasporası tarafından Türkiye aleyhine karalama kampanyası yürütüldüğünü söyledi. "Hedefin kurumlar, parlamentolar hedef kitle kamuoyları. 2015'e giderken ilişkilerimize gölge düşürecek gelişmelerin olabileceğini dikkatinize getirmek istiyorum." diyen Çiçek, şöyle devam etti: "Parlamentolar bugünü ve geleceği sağlıklı şekilde inşa etmekle yükümlü kurumlardır. Tarihi olaylara parlamentolar karar verirse dünyada da bölgede de barış mümkün değil. Biz açıkça ifade ettik; kendi tarihimizle yüzleşmeye hazırız. Bu tarihçilerin işidir. Hangi ülkenin tarihçisi bu sürece katılmak istiyorsa, elinde de ne bilgi, belge varsa Ortak Tarih Komisyonu kuralım, bunların vereceği karara razıyız. Tarihçileri, bilim adamlarını bir tarafa iterek, iç politika mülahazalarıyla, oy kaygısıyla parlamentolar karar vermeye kalkarsa diasporanın yaptığı karalamadan hiçbir ülke kendisini kurtaramaz. Romanya parlamentosundan hassasiyet bekliyoruz. Sayın Başbakan, 24 Nisan'da bu konuyla ilgili bütün dünyaya açıklama yaptı. Üzüntülerimizi bildirdik. Savaş varsa üzüntü vardır, sıkıntı vardır ve bu karşılıklıdır. Adil ve yapıcı tutum sergiledik. Şimdi tutum diasporada. Buna karşılık aynı gün Romanya Devlet Televizyonu'nda yapılan tek yanlı yayınlardan ciddi şekilde rahatsız olduğumuzu ifade etmek isterim. Romanya parlamentosunun Türkiye'yi rencide edecek bu tür girişimlere izin vermeyeceğine inanıyoruz." "MÜKEMMEL DURUŞ" Romanya Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan Zgonea ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin mesajını "mükemmel duruş" olarak niteledi ve olumlu bir siyaset sergilendiğini kaydetti. Romanya'da resmi kurumların bu konuda herhangi bir açıklama yapmadığını dile getiren Zgonea, konunun tarihçiler tarafından ele alınması görüşüne katıldıklarının altını çizdi. Zgonea, Türkiye ile Romanya arasında yüzyıllara dayanan dostluk ilişkilerinin yüzeysel değil, pragmatik olduğuna dikkat çekti. Türk azınlığa Bükreş'te cami yapılması için arsa tahsisi sözü verildiğini de hatırlatan Zgonea, yerin kısa sürede tahsis edileceğini, kendilerinin de İstanbul'da sosyal ve kültürel merkez açmak istediklerini belirtti. Çiçek, görüşmenin sonunda, Zgonea'ya, Osmanlı döneminde Romanya ile imzalanan 1877 tarihli serbest ticaret anlaşmasının bir örneğini hediye etti. açılışına katıldı. Program sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Meclis Başkanı Çiçek, TBMM olarak Mısır’daki gelişmelerle ilgili verilen idam kararının endişe verici olduğunu söyledi. Çiçek, “Günümüz dünyasında insanlığın geldiği nokta itibariyle idam kararları kabul edilemez. Hele bu siyasi gerekçelerle yapılıyorsa hiç kabul edilemez. Mısır’daki gelişmeleri Türkiye baştan beri hem ilkesel olarak hem de endişeyle takip etmektedir. Ümit ve temenni ederiz ki bunlar sadece karar safhasında kalır. Daha ileri bir noktaya götürülmez.” diye konuştu. Türkiye olarak geçmişte verilen siyasi idamların etkilerinden halen kurtulamadıklarını kaydeden Çiçek, "Biz geçmişte de siyasi nedenlerle idamı yaşamış bir ülkeyiz. Hala o yılların ortaya koyduğu acıları toplum olarak unutmuş değiliz. Yaraları sarabilmiş değiliz. Zaman zaman başka ülkelerde de siyasi maksatlarla idam kararları verildiğinde Türkiye her defasında bu yolun doğru olmadığını, dostça bu ilgili ülkelere de iletmektedir. Daha evvel benzer bir durum Pakistan’da yaşandı. Pakistan’ın önde gelen liderlerinden Zülfikar Ali Butto’nun idamı Türkiye için endişe kaynağı olmuş bunun yerine getirilmemesini istemişti." ifadelerini kullandı. Dünyanın Mısır’da yaşanan zulme sessiz kalmaması gerektiğini savunan Çiçek şöyle devam etti: "Ümit ederiz ki tüm Dünya iş işten geçtikten sonra bir tepki koyan bir durumda olmaz. Maalesef özellikle gelişmiş dünya, demokrasi dünyası bazı konularda çok acele davranırken bazı konularda sessizliğini korumaktadır. Temenni ederim ki bu idamlar o çevrelerin de bir an evvel tepkisini ortaya koymasına vesile olur ve hepimizin üzüntüyle karşıladığı bu olay daha ileri bir noktaya getirilmemiş olur." Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile yaptığı görüşmenin 23 Nisan ziyareti olduğunu da değerlendiren Çiçek, "Genelkurmay Başkanımız 23 Nisan toplantılarına, törenlerine yurt dışında olduğu için katılamamıştı. O maksatla yapılmış olan bir ziyarettir. Kendi adına ve komutanlar katılmıştı. O hassasiyetle yapılan bir nezaket ziyaretidir. Bunun ötesinde bir anlam yüklemeyin." açıklamasında bulundu. (CİHAN) Mısır’daki idamlara dünya tepkisini koymalı Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, Mısır’da verilen yeni idam kararlarıyla ilgili dünyayı tepki göstermeye davet etti. "Biz geçmişte de siyasi nedenlerle idamı yaşamış bir ülkeyiz. Hala o yılların ortaya koyduğu acıları toplum olarak unutmuş değiliz. Yaraları sarabilmiş değiliz." diyen Meclis Başkanı Çiçek, dünyanın iş işten geçtikten sonra bir tepki vermesinin bir anlamının olmadığını ifade etti. Çiçek, “Temenni ederim ki bu idamlar o çevrelerin de bir an evvel tepkisini ortaya koymasına vesile olur ve hepimizin üzüntüyle karşıladığı bu olay daha ileri bir noktaya getirilmemiş olur.” dedi. TBMM Başkanı Çiçek, Romanya Temsilciler Meclisi Başkanı Valeriu Ştefan ile birlikte Milli Kütüphane’de hazırlanan Romanya bölümünün Dünyada 237 meclisin 125’inde geniş bölge, 72'sinde dar bölge 35'inde ise hem dar hem geniş bölge seçim sistemi UYGULANIYOR CHP'nin yerel seçim komisyonu üyesi ve yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, komisyona yönelik eleştirilere, "Kendi adıma özeleştiri yapıyorum. Sadece eleştiri getirenler de kendi illerinde, bölgelerinde eksik gedik bıraktılar mı üzerinden bir özeleştiri yaparlarsa, bu özeleştiri sürecinin toplamı parti ve ülke için daha doğru sonuçlar doğurabilir" diye yanıt verdi Günaydın, parti içinden komisyona gelen eleştirilere yönelik soruları yanıtladı. Adayların geç belirlendiği eleştirilerini katılmadığını belirten Günaydın, "Eğer herhangi bir ilde, il başkanı, belediye başkanı, milletvekili, adaylar, PM üyeleri aynı fikirdeyse, komisyon olarak bunları üstlenip, bir denetlemeden sonra gereğini yapmaktan başka bir amacımız olmadı, olamaz. Ancak herhangi bir ilde ilgili siyasi aktörler arasında görüş farklılıkları varsa onları çözmek için bir zaman, enerji harcamak gerekti, biz bunu yaptık" diye konuştu. Partinin, belediye meclis üyelikleriyle ilgili genelge yolladığına işaret eden Günaydın, buna göre, ilde il, ilçe başkanı, milletvekili, ilgili PM üyesi, belediye başkan adayının, belediye meclis üyeleri konusunda bir uzlaşı arayıp, bunun sonrasında oluşacak listenin genel merkeze gönderilmesi gerektiğini anlattı. Cumartesi en geç saat 17.00'ye kadar listenin ulaştırılması gerektiğini ifade eden Günaydın, "Pazartesini salıya bağlayan gece, yani 10 saat sonra, ilçe seçim kuruluna listenin teslim edilmesi gerektiğini bildiğiniz saatte, ilçe başkanı ve belediye başkan adayı gelip, 'Hiçbir konuda mutabık değiliz' diyorsa ve böyle uzlaşı listesi gelmiyorsa, siz o uzlaşı listesini orada, arkadaşlarınızı ikna ederek yaptırmak zorundasınız. 'Ben oraya liste gönderdim ama bu liste oraya girmedi' diyerek, hiç kimse işinden ve sorumluluğundan kurtulamıyor. Yapılması gereken bir uzlaşıyla o listeleri oluşturmaktı" diye konuştu. Ön seçim sonuçlarına uyulmadığı yönelik eleştirilerine de yanıt veren Günaydın, CHP'nin, 108 yerde, sonuçlarına uymak zorunda olduğu ön seçim yaptığını söyledi. Günaydın, ön seçimlerin tamamına uyulduğunu ifade ederek, ancak İstanbul, Adana ve Hatay'da ilk birinciyi değil, başvuran aday sayısına göre, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinciyi arayan seçimler yaptıklarını anlattı. Günaydın, bu ilk beş, dört, üç ve ikiler arasından da ilave yöntemlerle aday araştırması yapılacağının genelgeyle bağlandığını kaydederek, "Bu yerlerde birinci neden atanmadı?" sorusunun doğru olmadığını, genelgede bunun yapılmayabileceğinin yer aldığını vurguladı. Eleştirilerde haklı olan yerlerin bulunduğunu dile getiren Günaydın, " 6 yerde, bu ön elemeye girmeyen insanlardan belediye başkan adaylaştırması oldu. Bu eleştiriyi hak eden bir durumdur. Bunun da hangi gelişmeler sonucunda ortaya çıktığını azıcık tabloyu izleyen herkes kolaylıkla tahmin edecektir" dedi. Günaydın, anketlere yönelik olarak ise şunları söyledi: "174 yerde aday araştırması yapıldı. Aday anket uyumlu ve uyumsuz olan yerler vardır. Buradaki analizleri de teker teker PM'de yapmışızdır. CHP'nin kazanacağını öngördüğümüz yerlerde yüzde 90'ın üzerinde CHP kazandı, CHP'nin kaybedeceğini anketlerin gösterdiği yerde ancak yüzde 10'a kadar kazanması söz konusu oldu. Anketlerin hata payı içinde bu kamuoyu araştırmalarının, parti adaylaştırma sürecinde yol gösterici olduğu görülmektedir. Bin 400 belediye başkanı, 22 bin belediye meclis üyesi ve bin 200 il genel meclisi üyesinin seçiminin normal, rahat, olağan bir süreç olmayacağı açıktır. Biz bu süreçte günde 18 saat çalıştık. Ama 'Ben neden orada yokum, benim desteklediğim insan orada neden yok' üzerinden yapılan eleştirilere, doğru yanıt verebilmeniz mümkün değil. Bir yerde 10 aday, 30 aday varsa biri aday olacaktır, geriye kalanlar da kendisinin neden olmadığını sorgulayacaktır. En doğru seçimler her zaman yapılmıştır denilemez. Siyaset az hatayla yapılabilirse zaten başarılı sonuçlar doğurabilir. Bu çerçeve içinde biz de elimizden geleni yaptık, sonuçlar ortadır." CHP'nin son seçimlerde aldığı oyu küçümsememek gerektiğini belirten Günaydın, "Antalya, Mersin, Ordu'nun kaybedilmesini, Ankara ve Adana'nın alınamamasını nasıl açıklayacaksınız?" sorusunun sorulabileceğini kaydetti. AK Parti'nin çıkardığı yasayla 30 ilin büyükşehir kapsamına alındığına işaret eden Günaydın, AKParti'nin, 20, 30 ya da 50 kilometre yarıçapında olan seçimleri, il geneline yaymayı, o ilde yaşayan bütün nüfusun oy kullanmasını sağlamayı amaçladığını söyledi. (AA) SAYFA 8 SONDAKiKA GAZETESİ >> Selam ile… Eflatun SAYGILI Usul mü, Asıl mı öncedir? Eski düşünürler hep tartışmışlar. Usul mü öncedir? Asıl mı öncedir? diye. Sonuçta hepside adeta ittifakla usul öncedir de birleşmişler. Gerçekten de usul o kadar önemlidir ki insana oturmayı kalkmayı, yol yordam bilmeyi, adab-ı muhaşereti , sohbet meclislerinde bulunup yerini bilmeyi , topyekün insan ilişkilerini doğru tanzim etmeyi öğretir. Usul başlı başına bir ilim dalıdır. Şimdilerde akademik uslupta buna metodoloji denmektedir. Her ilmin bir usulü : metodolojisi oluşmuştur. Hukuk öğrenmeden hukuk usulü öğretildiği gibi veya tıp okuyanlara tedavi yöntemlerinden önce Anatomi okutulduğu gibi, ve ya mühendislik okullarında bilimin kendisinden önce, o mühendislik kolundaki temel prensiplerin öğretildiği gibi. İslam dinini tanımak isteyenlerin de önce bir miktar usul bilgilerine sahip olmaları tavsiyemiz olacaktır. Usul bilmeyen insanların konuştukları konuda daima çam devirmeleri olası olacaktır. Birkaç ansiklopedi karıştıranların her konuya maydanoz olduğu gibi. Bu, kişiyi biraz da ukala duruma düşürecektir. İslam dininden bahsedebilmek için bir miktarda olsa; akaid usulünden, tefsir usulünden , hadis usulünden, fıkıh usulünden haberdar olmak fevkalade doğru olacaktır. Bunlarla meşgul olanların konuşmaları boşluklu olmaz mutlaka bir karşılığı olur. Çünkü sözleri müdelleldir canının istediği nefsinin itelediği gibi değil, usul içerisinde efrad-ını cam-i ağyarını mani konuşur. Bu bilgiler ihmal edilirse: mesela Cebrail parti kursa ona da oy vermem diyebilirsiniz. Halbuki akaid usulünde meleklerin iradesinin olmadığını usulen bilmeniz lazım Cebrail şayet bir şey yaparsa, o Allah’ın emridir. Bu sözünüz haşa Allah’a karşı gelmeye kadar gider. Usul bilgileri insanı tesviye eder, terbiye eder, arzu ettiğiniz gibi yağıp gürleyemezsiniz. Akaid bilginiz usulünüz sizi daima frenler, çekip çevirir. Ayı demiş ki “ Bu sene elmalar , armutlar iri iri , sulu sulu olacak” Nereden biliyorsun? Diye sormuşlar. Canım öyle istiyor demiş. Halimiz bu darb-ı mesel gibi olmamalı söz ve davranışlarımız usul dairesinde olmalıdır. Akaidte: Biraz Eşari’yi biraz İmam Maturidi’yi okusak özellikle dini konularda söylemi olanlar için diyorum, Hadisten bahsederken hiç olmazsa Kütübü Sitte’yi tanıyıp, Molla Aliyül Kaari’nin mevzuat isimli kitabını okusak, usulsüzlüklerden epeyce kurtuluruz sanıyorum. Usullü bir yaşam toplumca kalkınmamızın temel faktörü olacaktır. Usullü bir yaşam toplumumuza topyekün huzur kaynağı olacaktır. İnsani münasebetlerimiz seviye ve kalite kazanacaktır. Kalın sağlıcakla… T ürk kooperatifçilik sektörünün güçlü ve güvenilir kuruluşu Ege-Koop, İzmir’i adeta bir gelin gibi süslemeye, İzmir’e modern kent parçaları kazandırmaya devam ediyor. Ege-Koop şimdi de ‘Bugünün Yatırımı, Yarının Kazancı’ sloganıyla dar ve orta gelir grubuna yönelik, Kubilay Anıtı ve belediyenin ‘prestij projesi’ olan Tepe Sosyal Tesisleri’ne komşu Gedizkent 2 Projesi’ni hayata geçiriyor. Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, “ Gedizkent 2, her bütçeye, her keseye uygun bir proje. Lüks olarak nitelenen fahiş fiyatlı dairelerde ne varsa Gedizkent2’de de o olacak. Bu projemizle herkes ev sahibi olacak” dedi. Yılın ilk 3 ayında düşüşe geçen konut talebi ve inşaat sektöründeki durağanlığa Ege-Koop, yine yepyeni ve özel bir proje ile yanıt verdi. Ege-Koop, yeni projesi Gedizkent 2 için de daha önce toplam bin bahçeli konuttan oluşan Villakent ile Keyifli Yaşam Evleri projelerini hayata geçirdiği Menemen ilçesini tercih etti. ASLAN: İLK HARÇ 17 MAYIS’TA… Ucuz, sağlıklı ve modern konut konseptini içeren projenin dar ve orta gelir grubuna yönelik olduğunu belirten Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, temeli 17 Mayıs Cumartesi günü atılacak toplam 190 konutluk Gedizkent 2’de 2+1 ve 3+1 daire seçeneklerinin bulunduğunu kaydetti. Konut fiyatlarını 105 bin lira ile 174 bin lira olarak belirlediklerini söyleyen Aslan, “ Her bütçeye her keseye uygun bir proje. Bugün 300-400 bin lira gibi fahiş rakamlara satılan dairelerde ne varsa Gedizkent’te de o olacak. Hatta çok daha kaliteli olacak. Geride bıraktığımız 30 yılı Gedizkent 2 projemizle ile taçlandırıyoruz. Özellikle vurguluyorum; dileyen herkes ev sahibi olacak. Sözüm teminatımdır” dedi. (HABER MERKEZİ) 30 Şubat Nisan 2013 2014 Perşembe Çarşamba 17 SONDAKiKA GAZETESİ >> İzmirli turizmciler, sezona Turkcell Akademi’nin ücretsiz İngilizce eğitimi ile hazırlanıyor T urkcell Akademi Direktörü Banu İşçi Sezen, “İngilizce yeterliliğinin bilgi ekonomisi oluşumunun bir ön koşulu olduğunu düşündüğümüz için çok kapsamlı bir çalışmaya girdik ve bu ihtiyacı karşılamak amacıyla dünyanın en önemli platformu Papagei işbirliğinde müşterilerimize ücretsiz İngilizce eğitimi sunmaya başladık" dedi Dijitalleşerek dünyanın bilgisini milyonların erişimine açan Turkcell Akademi, dünyanın önde gelen dil öğrenme platformlarından Papagei ile işbirliğine giderek, İzmirli Turkcell’lilere İngilizce eğitimler sunmaya başladı. Özellikle turizm sektörünün gelişmiş olduğu illerde önemli bir ihtiyacı karşılayacak ve insanların yeni fırsatlar yakalamasına yardımcı olacak bu işbirliği sayesinde 35 milyon Turkcell’li, binlerce interaktif alıştırmaya, kişisel bilgisayar, tablet ve akıllı telefon ile ulaşılabiliyor. Kısa bir süre önce dijitalleşerek sahip olduğu bilgi - Sesi evlerimizin içine kadar geliyor Güçlü’nün komşusu Saadet Özkan ise “İncigül Hanım, evde temizlik yaptığı ya da üzüldüğü zaman sesi daha çok çıkıyor. Size yalan gelir belki ama biz evinin karşısında oturduğumuz halde özellikle geceleri hırıldama sesi ve aşırı horlama sesi evimizin içine kadar geliyor. Dışarıya çöp dökmeye falan çıktığında İncigül Hanımın olduğunu hemen anlıyoruz. Biz komşuları olarak yaşadıklarını bizzat şahidiz" diye konuştu. İncigül Güçlü’nün gece çıkardığı sesten uyuyamadığını ileri süren bir başka komşusu Emine Kurt ise "İncigül Güçlü bu mahalleye taşınalı kısa bir süre oldu. Kendisini buraya taşınmasından dolayı ziyaret ettiğimizde bize rahatsızlığından bahsetti. Daha önce ikamet ettiği evlerde bu derdinden dolayı komşularının rahatsız olduğunu söylemişti. Biz de inanmamıştık. Ama gelin görüntü gece olup sessizlik çöktüğünde İncigül Güçlü’den çıkan ses gerçekten bizleri uyutmuyor" dedi. (AA) birikimini ve dünyanın önde gelen eğitim kuruluşlarının içeriklerini milyonların erişimine açan Turkcell Akademi, şimdi de dünyanın önde gelen dil öğrenme platformlarından Papagei ile çok önemli bir işbirliğine imza attı. Bu işbirliği sayesinde 35 milyon Turkcell’li ücretsiz olarak Papagei’nin yenilikçi dil öğrenme çözümlerine Turkcell Akademi üzerinden erişerek, bilgi düzeyine göre İngilizce öğrenebilecek, dilini geliştirebilecek ve seviye sınavlarına girebilecek. İngilizce öğrenmek isteyenler kaliteli içerik arayışında… Turkcell Akademi Direktörü Banu İşçi Sezen konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunlara değindi: “Turkcell Akademi’yi bundan 2 ay önce ‘dünyanın bilgisini milyonlara 7 gün 24 saat sunma’ hedefiyle dijitalleştirdik. Tam anlamıyla herkesin bu platformda kendini geliştirecek bilgilere ulaşabilmesi için içeriğimizi sürekli zenginleştiriyoruz. Geçtiğimiz zaman diliminde de, müşterilerimizi dinlediğimizde, hep İngilizce öğrenme isteğinin ve bu konuda kaliteli içerik arayışının yoğun olduğunu gördük. İngilizce yeterliliğinin bilgi ekonomisi oluşumunun bir ön koşulu olduğunu düşündüğümüz için çok kapsamlı bir çalışmaya girdik ve bu ihtiyacı karşıla- mak amacıyla dünyanın en önemli platformu Papagei işbirliğinde müşterilerimize ücretsiz İngilizce eğitimi sunmaya başladık.” Türkiye’nin Education First'ün 2013 araştırma sonuçlarına göre İngilizce Yeterlilik Endeksi'nde 54 ülke arasında 32'nci sırada yer aldığına dikkat eken Sezen: ” 2002-2013 arasında özel sektörün ve kamunun yaptığı yatırımlarla dünya turizm sektöründe en fazla turist ağırlayan 6. ülke olmayı başardık. Özellikle son 10 yılda önemli bir yol kat ederek dünyanın önemli turizm devlerine rakip olan ülkemizde, İngilizce yeterliliğinin yükseltilmesi konusunda biz de katkı sağlamayı hedefliyoruz. Turkcell olarak bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu yılda ortalama 100 milyon TL harcanan İngilizce eğitimini müşterilerimize ücretsiz sunarak yerine getirmeye çalıştık. Bu uygulamamızın, özellikle turizm sektörü çalışanlarının işlerini ve kariyerlerini geliştirmeleri için önemli fırsatlar sunacağına inanıyor, herkesi para harcamadan, güvenilir bir kaynaktan, çok etkili bir öğrenme metoduyla İngilizce öğrenebilecekleri platformumuza davet ediyoruz.” dedi. Papagei Genel Müdürü Jan Oßenbrink ise, “Turkcell, Turkcell Akademi ile dijital eğitim alanında çığır açarak çok önemli bir adım atıyor ve her zaman her Gaziemir’de bir ‘Yudum’ Kars kutlanmasının engellendiğini söyleyen Başkan Şenol, “Bu ülke kolay kurulmadı. Ata’mızın mirasına, Cumhuriyet’e ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağız” diye konuştu. 10 ülkeden ve Manisa ile onur konuğu il Kars’dan gelen ekiplerin katılımıyla gerçekleştirilen 17. Gaziemir Ulusal ve Uluslararası Çocuk Şenliği kapsamında onur konuğu il Kars için kültür gecesi düzenlendi. Ozanların sahne aldığı gecede türkülerle, şiirlerle, yöresel kıyafetlerle, halkoyunları ve semah gösterileriyle Kars’ın kültürü tanıtıldı. Çağdaş Kars Ardahan Iğdır Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin de katkı koyduğu geceye Yudum’da türküleriyle renk kattı. Gaziemir’de yaşayan Kars, Ardahan, Iğdır’lı vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği geceye katılan Kars Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta, Çağdaş Kars Ardahan Iğdır Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı İshak Akbaba, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin yöneticilerine Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol ev sahipliği yaptı. Kars’dan gelen halk dansları ekiplerinin gösterileriyle, halk ozanları Aşık Ali Rıza,Mahmut Işık, Grup Parimli Kardeşler, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçısı Turgay Demir ile Yudum’un türküleriyle, vatandaşların halayları ve yöresel oyunlarıyla renk kattığı gecede konuşan başkan Şenol, milli bayramların resmi törenlerle kutlanmasının engellenmeye çalışıldığını ifade etti. Başkan Şenol, Bu ülke uğruna çok kan döküldü, acılar çekildi. Atatürk’ten emanet aldığımız Cumhuriyet’in bekçisi olan siz gençler, bu mirasa ne pahasına olursa olsun sahip çıkacaksınız” dedi. Temasıyla maskotuyla bu yıl 17.’sini düzenledikleri çocuk şenliğiyle bugüne kadar binlerce çocuğu ağırladıklarını ve dünya barışına katkı koyduklarını ifade eden Şenol, “Çocuklar bizim gönüllü barış elçilerimiz. Onların yürekleri barışla, sevgiyle, kardeşlikle dolu. Eğer onların yüreklerine kin tohumları ekmezsek onlar dünyaya barışı getirecekler. Biz dünya barışına katkı koymak için her yıl 300 dünya çocuğunu ağırlayıp onları gönüllü barış elçisi yapıyoruz” dedi. Röportaj Sevim Varlıklar vergisel teşvikler olmuyor ve haliyle devlet çalışamıyor. Ülkeler iç kaynaklarının bağımlısı oluyorlar. Bu kırılganlığın üzerine bir de dış yardımı yapan ülkede meydana gelen ekonomik krizler ve resesyon nedeniyle yardımların kesilmesi ekleniyor. Bu berbat bir kısır döngüye sebep oluyor. Yatırım teşviği olmadığından haliyle ekonomik büyüme gerçekleşemiyor. Burada bizim yapmamız gereken iç kaynakları harekete geçirmek. Bunlar doğrudan dış yatırım (DYY) ve yabancı ülkelerde çalışmaya giden işçilerin ana yurttaki ailelerine gönderdikleri paralar (remittances) ile mümkün kılınabilir. Yardımı yapan ülke aynı zamanda DYY için uygun yatırım ortamını sağlamakla yükümlüdür. Bu aynı doğrultuda yerel reformların yapılıp yapılmadığını kontrol etmekle de alakalıdır. Hepimiz bazı örneklerde (Afrika veya diğer ülkeler özelinde), dış yardımların zayıf bir devlette yolsuzluğa yol açtığını görmekteyiz. -Peki dış yardımların sebep olduğu siyasi yolsuzluklara dönecek olursak bilindiği gibi batılı kurumların yaptırımlarının, örneğin IMF yapısal uyum ve reform programı veya Dünya Bankası’nın şartlı kredi/yardım uygulamalarının pek işlemediğini gördük. Afrika’nın Çin gibi yeni ticari partnerleri hem yardım yapıyor, kredi veriyor hem de siyasi istikrarsızlığı yani bu yukarıda bahsedilen yolsuzluk ortamını düzenleyici bir girişimde bulunmuyor. Haliyle Afrika ülkeleri bu “hands-off” yaklaşımı cazip buluyor. Bu Batı’nın fazla gelen yaptırımları ile yeni partnerlerinin “elini eteğini çekme” politikasının arası nasıl bulunabilir? Prof. John Anyanwu: Hepimizin bildiği üzere aşırı yaptırımlar Afrika’nın kalkınmasında olumsuz sonuçlara yol açtı ve açacaktır. Bu demektir ki Batı’nın “şartlı yardımları” (conditionality for aid) Afrika’ya uygulanmamalı. Aynı zamanda Çin ise geliyor, bir madeni 49 yıllığına kiralıyor ve karşılığında yardım yapıyor. Şunun farkına varılmalı: “verimli yatırım”ı kontrol etmekle devlet politikalarına müdahale etmek aynı şey değildir. Benim bahsettiğim şey yardımla gelen yatırımların verimini kontrol edecek mekanizmaları devreye sokmak. Hem yardımı alan hem de veren ülke tarafından. Bir de doğal kaynaklara sahip olan ülkeler bu kaynakların değerini bilemiyor. Sonra Çin gibi ekonomisi büyüyen ülkeler geliyor ve size bunun değerini hatırlatıyor. Ama en baştaki noktaya dönersek Batı’nın uyguladığı tarife engelleri Afrika’nın Batı’ya ticari açılımını engelliyor. Eğer Batılı ülkeler pazarlarını açmaya karar verirse herşey çok farklı olur. -Son olarak şu meşhur “Fırsatlar ülkesi Afrika”, “Yükselen Afrika” söylemlerine değineceğim. Bu bir mit mi diye sormak klişe olacağından (burada John gülerek kafasıyla onaylar) size şunu soracağım: Ekonomik büyümeyle özdeşleştirilen bu söylemleri gerçek anlamda bir kalkınmaya nasıl dönüştürebiliriz? Önceliklerimiz neler olmalı? Prof. John C. Anyanwu: Biliyorsunuz ki Afrika hakikaten “umutsuzluğun kıtası” (continent of no hope) olarak adlandırılırdı. Bu algı gerçekten değişti. İç savaşlardan kırılan, hastalıkla anılan bir kıtadan ziyade şuan kendi potansiyelini (doğal kaynaklarını) keşfeden, kendi içinde dönüşen bir kıta konumuna geçti. Çatışmaların sayısı ve fakirlik nicelik olarak azaldı. Bu söylem uzun vadede olsa bile mutlaka kalkınmaya doğru ilerleyecektir. Afrika'nın doğal kaynaklarına olan talep ve dolayısıyla doğal kaynakların kullanımı arttı ve artarak devam edecektir. Bu konuda Afrika kıtası ülkeleri de potansiyellerinin farkına vardı. Fakat biz şunu da biliyoruz; doğal kaynaklar hem fırsattır hem de Afrika’nın başına bela olmuştur. Aynı parallelikte bir fırsat-bela ikilemi daha geliyor: Gençlik. Afrika’nın kıta bazında nüfusu artıyor ve genç nüfus patlaması bekleniyor. Aynı zamanda liderlik sorunumuz var. Yani bunların hepsini düşününce gençliğin hem fırsat hem de tehdit oluşturmasını beklemek çok doğal. “Arap Baharı” belki ne demek istediğimi anlatır. Kaynaklar ve genç nüfus, tehdit ve fırsat ikilemine sebep olur. Bu Afrika kalkınmasında göz önünde bulundurulmalı ve sosyal kalkınmaya yoğunlaşılmalıdır. Bu da eğitim, iş istihdamı ve kalifiyeli iş gücü oluşturabilmektir. Yani genç nüfus kendisini kalkındıracak kapasiteye erişebilmelidir. -Zaman ayırdığınız için tekrar teşekkür ederim. Size İstanbul’da iyi vakit geçirmenizi dilerim. Prof. John C. Anyanwu: Ben teşekkür ederim. Benim için bir zevkti. yerden ulaşılabilir eğitimler sunuyor. Biz de Papagei olarak, eğitim dünyasını değiştirebilmekten ve deneyimlerimizi Turkcell ile birlikte Türkiye’ye taşıyabilmekten dolayı gurur duyuyoruz” sözleriyle işbirliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. En fazla videoya sahip eğitim portalı Papagei, 10 bini aşkın video içeriği ile dünyada en fazla video içerik sunan dil öğrenme portalı olma özelliğine sahip. Kendi alanında uluslararası pek çok ödülü bulunuyor. Portaldaki 32 bini aşkın interaktif alıştırmaya, kişisel bilgisayar, tablet ve akıllı telefon aracılığıyla ulaşılabiliyor. Papagei’nin “Video Limbic Learning System” adını verdiği yöntem sayesinde dil öğrenme süresi kısalıyor. En yeni nörobilimsel bilgileri temel alarak, ilgi çekici eğitimleri interaktif videolu dil kurslarına dönüştüren Papagei, böylece eğitimdeki başarı ortalamasını da yükseltiyor. Papagei’nin online öğrenme çözümlerinde “izlemek, işitmek, okumak” eş zamanlı olarak devreye giriyor ve eğitimin kalıcı olmasını sağlıyor. Papagei, hem kişinin kendi kendine öğrenmesi için antrenmanlar (videolu kurslar) hem de dil eğitmenleri ile çevrim içi sınıf antrenmanlar (çevrim içi okul) sunuluyor. (HABER MERKEZİ) ‘Yerel yönetime adanmış bir ömür: Başkan Şenol’ Konser öncesi Gaziemir Belediye başkanı Halil İbrahim Şenol’u makamında ziyaret eden Kars Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta “İnsan ve vatan sevgisi, hizmet için bu yoldayız. Başkan Şenol yerel yöneticilik için adanmış bir ömür. Başarılı çalışmalarıyla halkın gönlünü çalan, yerel yönetim için ömrünü adayan Şenol’a yeni dönemde başarılar diliyorum. Kentimizi onur konuğu ili olarak ağırladığı için teşekkür ediyor, burada olmaktan büyük onur duyuyorum” diye konuştu. (HABER MERKEZİ) 90 köyün mezarlığı sil baştan İzmir Büyükşehir Belediyesi, koruyucu duvarları olmadığı için hayvanların otlama alanı haline gelen köy mezarlıklarını birer birer yenileyip koruma altına alıyor. Köy mezarlık duvarlarının yenilenmesi sarısında 36.1 kilometre beton prekast ve tel fens korkuluk imalatı yapıldı K entin mezarlık ihtiyacını karşılamak ve yeni gömü alanları oluşturmak için çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, diğer yandan da yılların etkisiyle bozulan mezarlık duvarlarını yeniliyor. Bu kapsamda İzmir Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı ekipleri, kent içindeki toplam 13 mezarlıkta duvarları yeniledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi İZBETON Genel Müdürlüğü ekipleri ise iki etap şeklinde Menemen, Bayındır, Torbalı, Kemalpaşa, Aliağa, Bornova, Buca, Foça, Menderes, Seferihisar, Selçuk ve Urla olmak üzere toplam 90 orman köyünün mezarlık duvarını yeniledi. Beton prekast ve tel fens korkuluk ile çevrilen, çevre düzenlemeleri ile iç temizlikleri ve ağaç budamaları gerçekleştirilen mezarlıklar düzenli bir görünüme kavuşturuldu. Köy mezarlık duvarlarının yenilenmesi sarısında 36.1 kilometre beton prekast ve tel fens korkuluk imalatı yapıldı. Daha önce köylülerin kendi imkanları ile tel çit ile çevrilen mezarlıklardaki bir çok problemi ortadan kaldıran bu çalışma, başta muhtarlar olmak üzere köy sakinlerini çok mutlu etti. Menderes Sancaklı Köyü Muhtarı Abdullah Sürücü ve köy sakinleri, köylerine ilk kez gelen bu hizmetten dolayı yaşadıkları büyük sıkıntılardan kurtulduklarını belirterek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na teşekkür etti. Çileme Köyü’ne 10 yıl hizmet veren eski Muhtar Mehmet Sever Yıldırım ise eskiyen ve yer yer kopan tel çitler yüzünden mezarlıklara havanların girdiğini belirterek, “Bizi bu sorundan kurtaran Aziz Başkan’a hayır duası ediyoruz” dedi. Ne dediler? Mehmet Sever Yıldırım- Çileme Köyü Eski Muhtarı “Başkanımızdan Allah bin kere razı olsun. Yıllardır yapamadığımız işleri bir senede bitirdi. Üretim yolarımızı yaptı, okulumuzu düzenlendi, camilerimiz onardı. Başarılarının devamını diliyoruz. Mezarlarımızda koruma duvarı olmadığı için hayvanlar giriyordu. Çok sıkıntımız vardı. Köylü olarak koruyamıyorduk. Şimdi çok iyi oldu.” Ali Aytiş- Çileme Köyü Sakini “Mezarlıklarımıza bakım yapamıyorduk. Köylünün gücü yetmiyordu. Bu hizmet geldikten sonra her şey daha farklı ve güzel oldu. Çok teşekkür ediyoruz”. Muhtarı “Büyükşehir’e gidip sıkıntımızı söyledik. Çok pejmürde olan mezarlığımızı, insanca gezilebilecek ve gelip de burada rahatlıkla dua okuyabileceğimiz bir hale getirdiği için kendim ve köylüm adına Başkanımız Aziz Kocaoğlu’na çok teşekkür ediyorum. Önceden tel çit vardı. Teller kesilip hayvan sokuluyordu içeriye. Bu konuda sıkıntı çekiyorduk. Problemimiz çözüldü.” Ömer Karadavut- Sancaklı Köyü İmamı “Daha önce mezarlığımız yıkık tellerle çevriliydi. Bu nedenle koyunlar giriyordu içeriye. Mezar taşlarımıza ve mezarlarımıza pisliyorlardı. Ölüye saygısızlık, diriye saygısızlık olduğu için bu pek hoş olmuyordu. Bu hizmeti yapan büyüklerimize çok teşekkür ediyoruz” (HABER MERKEZİ) Hasan Teket- Çileme Köyü Sakini “Ben 50 yaşındayım. Ben kendimi bildim bileli köyümüzün mezarlıklarının koruyucu duvarı yoktu, kenarları açıktı. Tel çitler söküldüğü için hayvanlar giriyordu. Şimdi çok güzel oldu.” Abdullah Sürücü- Sancaklı Köyü Parklarda yaşanan keyif Afrika kapısında fırsat da var bela da! ızla artan genç nüfus ve kıt kaynakların hem fırsat hem de tehdit olduğunu söyleyen Afrika Kalkınma Bankası, Kalkınma Araştırma Departmanı Baş Ekonomisti Prof. John C. Anyanwu, "Afrika’nın kıta bazında nüfusu artıyor ve genç nüfus patlaması bekleniyor. Aynı zamanda liderlik sorunumuz var. Yani bunların hepsini düşününce gençliğin hem fırsat hem de tehdit oluşturmasını beklemek çok doğal. “Arap Baharı” belki ne demek istediğimi anlatır" dedi Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Afrika Enstitüsü tarafından 24-25 Nisan 2014 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen “Afrika'da Sektörel ve Finansal Dönüşüm: Fırsatlar ve Riskler” temalı 9. Uluslararası Türk-Afrika kongresi kapsamında Afrika Kalkınma Bankası Kalkınma Araştırma Departmanı Baş Ekonomisti Sayın John C. Anyanwu ile Afrika ülkeleriyle ilgili dış yardımlar, ekonomik sorunlar, potansiyeller ve tehditler kapsamında gerçekleştirdiğim röportajı siz değerli okurlarıma sunuyorum. -Merhaba, öncelikle size vakit ayırdığınız için teşekkür ederek başlamak istiyorum. Sizi burada görmek güzel. Prof. John C. Anyanwu: Rica ederim. -Bugün aslında “Yükselen Afrika”dan Afrika’nın yeni ekonomik partnerlerine, sektörel kalkınmadan Türkiye-Afrika ilişkilerine değin her konuyu ele aldık. Ancak size sormak istediğim Afrika’nın genel olarak problematik durumuna farklı yaklaşımlar getirmek üzerine. Bazı kalkınma teorilerine göre Afrika ülkeleri dış yardım bağımlısı. Siz buna katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız, ülkeler Afrika’nın ekonomik sorunlarına dış yardım harici nasıl yaklaşabilir? Prof. John C. Anyanwu: Doğrusu buna tam anlamıyla katılmıyorum, çünkü ekonomik sorunların tamamı dış yardıma bağlı değil. Genellikle kişi başına milli geliri düşük ve coğrafi yüzölçümü görece ufak olan ülkeler dış yardıma daha bağımlı ve kırılgandır. Örneğin Ruanda. Bununla birlikte dış yardıma bağlı olmanın negatif bir çok sonucu vardır. Mesela yatırım için 17Nisan Şubat2014 2013Çarşamba Perşembe 9 GÜNCEL 30 Kaçırılmayacak fırsat! Geçirdiği ameliyat sonucu ses teli sinirinin kesildiğini ileri süren İncigül Güçlü, şiddetli horlaması nedeniyle komşularının rahatsız olduğunu, çocuklarının uyuyabilmesi için sabaha kadar uyumadığını söyledi. Güçlü, AA muhabirine yaptığı açıklamada 2010 yılında geçirdiği guatr ameliyatı sonrasında hayatının karardığını belirtti. Salihli’nin Kocaçeşme Mahallesi’nde yaşayan 4 çocuk annesi Güçlü, operasyon sırasında ses teli sinirinde meydana gelen hasar sonucu ses tonunun yüksek çıktığını kaydetti. Bu nedenle yükses sesle horladığını ve çocuklarının uyandığını, hatta komşularının bile sesinden rahatsız olduğunu ifade etti. Operasyonda ses telinin kesildiğini iddia eden den Güçlü "Şu anda boğazımdan çok yüksek oranda bir ses geliyor. Bu ses, guatr ameliyatı esnasında zarar gören ses tellerinden kaynaklanıyormuş. Uykum esnasında çıkan sesten dolayı çocuklarım uyuyamıyor. Ben de çocuklarım uykusuz kalmasın diye sabaha kadar uyumuyorum. Ancak geceleri boğazımdan gelen ses o kadar şiddetli ki, evimizin karşısında bulunan komşular bile sesten rahatsız olabiliyor" diye konuştu. Şenliğin onur konuğu Kars için düzenlenen gecede ozanların türküleriyle, şiirlerle, halkoyunlarıyla ilin tarihi ve kültürel yapısı tanıtıldı. Milli bayramların resmi törenlerle SiYAH MAVi KIRMIZI SARI Turizm sektörü çalışanları için Horlamasından ne çocukları ne de komşuları uyuyabiliyor H EGE-KOOP’TAN 105 BİN LİRAYA EV SAHİBİ OLMA FIRSATI 8 GÜNCEL SAYFA 9 MAVi KIRMIZI SARI 60 girişimci daha iş dünyasına katıldı Bornova Rotary Kulübü, Karabağlar Belediyesi ve KOSGEB’in ortaklaşa olarak düzenlediği Girişimcilik Kursuna katılan 60 girişimci törenle sertifikalarını aldı G irişimcilik Kursunun bu yıl 2. sini düzenlediklerini ve şimdiye kadar 90 girişimciyi iş sahibi yaptıklarını ifade eden Bornova Rotary Kulübü Başkanı Hakan Örnekoğlu “Kursiyerlerimizin kursları başarı ile bitirmeleri bizi mutlu etti. Kursun doğru insanlara verildiğini ve şehrimize, ülkemize faydalı bir proje olduğunu bir kere daha yerinde gördük. Özellikle hanımların bu kursa katılmalarından dolayı çok büyük mutluluk duyuyoruz. Günümüzde kadınlarımızın genelde evde olduğu bir ortamda girişimci kursiyerlerimizin çoğunluğunun kadın olması bizi ayrıca gururlandırdı. Gerçekten pırıl pırıl bir ekip gördük. Bu ekip umarım bir çok başarılara imza atar. Genelde hanımların kendi yeteneklerini sergileyebileceği el sanatları, seramik, yiyecek, içecek gibi konularda işler kuracaklarını gördük. Hepsine şimdiden başarılar diliyor, kutluyorum” diye konuştu. (HABER MERKEZİ) KATLANARAK ARTACAK Bornova Belediyesi, ilçedeki parklarda bugüne kadar hiç denenmemiş bir projeyi hayata geçirecek B ornova’da yüzlerce parktan müzik sesleri yükselecek. Parkların görüntüsünü bozmayacak şekilde gizlenecek hoparlörlerden yayınlanacak müzik, düşük sesli olacak çevreye rahatsızlık vermeyecek. Bornova Belediyesi, ilçedeki parkları daha da zevkle vakit geçirebilen alanlar haline getirmek için müzik yayını uygulamasını başlatıyor. Hem eski parklarda hem de yeni yapılacak parklarda uygulanacak projeyle Bornova’nın yeşil alanları müzikle bütünleşecek. Açık hava radyosu Parkların genel görüntüsünü bozmayacak şekilde gizlenecek hoparlörlerden klasik müzik başta olmak üzere çeşitli tarzlarda yayın yapılacak. Bir çeşit açak hava radyosu şeklinde çalışacak sistemde ses düzeyi çevreye rahatsızlık vermeyecek şekilde ayarlanacak. Müziğin sesi parklardaki banklarda oturanların duyabileceği yükseklikte olacak. Bornova’da parklarda, yeşillikler içinde zaman geçirmek ayrı bir zevk haline dönüşecek. HAZIRLIKLAR BAŞLADI Parklarda müzik yayını projesini en kısa zamanda hayata geçirmek için gerekli hazırlıkları yaptıklarını belirten Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, “Bornova’daki parkların sürekli cıvıl cıvıl olmasını istiyoruz. Bu kapsamda görünmeyen hoparlörlerle müzik yayını yapacağız. İnsanlar banklarda otururken, kitap okurken müzik dinlemenin keyfini yaşayacak” dedi. (HABER MERKEZİ) SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >> ÖZCAN PEHL VANOĞLU ozcanpehlivanoglu@yahoo.com GLU https://twitter.com/O_PEHLIVANO BOSNA’DA OLANLAR TÜRKİYE’DE OLUR MU ? Bosna’ya gittiniz mi bilmiyorum ama gitmedi iseniz en kısa zamanda gidiniz. Ben bu “23 Nisan” vesilesi ile bir kez daha gittim. İyide oluyor. Çünkü her gidişim bana farklı şeyler düşündürttürüyor. Ancak gittiğinizde, sadece Osmanlı – Türk İmparatorluğu’nun tarihi ve kültürel mirası olan camileri, medreseleri, han, hamam, kervansaray, saat kulesi, köprü ve kabristanlar gibi yerleri görmek isteyişiniz kadar Bosna’yı ve Müslüman Boşnakları da anlamaya çalışınız. Çünkü daha 20 yıl önce Boşnakların yaşadıklarını, bizler yani Türk Milleti olarak yakın veya orta vadede yaşayabiliriz! Müslüman Boşnaklar, Batı halen kabul etmek de zorlansada, 1992 – 1995 yılları arasında bir soykırıma uğradı. Tıpkı Türklerin, 1821 – 1922 arasında yaşadıkları gibi... 200.000 civarında Boşnak, çoluk çocuk demeden Sırp ve Hırvatlar tarafından acımasızca katledildi. Hatta Srebrenica’da, Hollandalı askerlerin gözetiminde, birkaç saat içinde binlerce insan öldürüldü. Bosna’yı gezdikçe görüyorsunuz ki; Boşnakların yaşadığı her sokak neredeyse çatışma alanı olmuş. Evlerin bir çoğu halen delik deşik... Bazı binalar ise, ibretlik nümune olarak bırakılmış durumda. Çatışmalar göğüs göğüse sürerken, sivil halkta “sniper” denilen usta nişancıların hedefi olmuş. Nereden bakarsanız bakın Müslüman Boşnaklar için tam bir felaket... Anladığım kadarı ile Müslüman Boşnakların aklına; bunların olabileceği, Sırp ve Hırvat komşularının kendilerine saldırabileceği, kadın ve kızlarına tecavüz edebileceği, çocuklarını öldüreceği hiç gelmemiş. Tedbirsiz olduklarından, savaşın acı gerçeği ile hemen yüzyüze kalıp, acıları önlemede çok geç hareket etmişler. Akıl başa gelincede savaşmışlar ama bilanço 200.000 civarında can kaybı ve ağır hasarlı bir ülke olmuş. Onu da; ne yapalım bir bayrağa, devlete ve toprağa sahip olmanın bedeli diyerek sineye çekiyorlar. Ama ne acı bedel, değil mi? Müslüman Boşnaklar, günü boş öldürüp vakit geçirirken, aynı toprakları paylaştıkları Sırplar ve Hırvatlar, onlardan kurtulmak için her türlü planı yapmışlar ve ırkçı milislerini silahlandırarak, eğitmişler. Yani Boşnak uyumuş! Tıpkı şimdi Türk’ün uyuduğu gibi... Delil derseniz, Oslo tutanakları önümüzde duruyor. Aslında, Sırplar ve Hırvatlar tarafından daima “Türk” olarak görülen Boşnaklar çok iyi insanlar. Kimseyle kavgaları yok. Komşuları ile hep kendilerinden fedakarlık yaparak iyi geçinmişler. Osmanlı – Türk Devleti’nden ayrılmak zorunda kaldıkları 1878 tarihinden bu yana hem Türklüklerini hem Boşnaklıklarını hem de İslamiyeti korumuş ve yaşatmışlar. Balkanlarda bu kadar korunmuş bir Osmanlı – Türk mirasını, başka hiç bir yerde görmedim. Hem de Balkan Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşları ve son dönem çatışmalarına rağmen. Hatırlayın, Hırvat topçusunun Mostar’daki Türk köprüsünü hedef alışını!.. Bu kadar yoğun bir hristiyan varlığının içinde, kendini korumayı başarmış bir toplum olan Müslüman Boşnaklar, nasıl oldu da bağıra bağıra gelen olayları göremedi, tedbir alamadı ve hazırlık yapamadı? İşte Bosna’ya gidilince veya bu satırları okuyunca kendi kendimize soracağımız soru bu olmalı diye düşünüyorum. Şimdi Bosna’dan dönüp Türkiye’ye gelelim. Ermenilerden özür dileyen ve milliyetsizmiş gibi gözüken ama aslında Türk’e düşman olan bir anlayış, silahlanan pkk ırkçıları, Türkle hesap görmeye hazırlanan etnikçiler ve tüm gayr-ı Türkler dimdik ayakta duruyor. Türk Ordusu; Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları ile sarsılmış, Kozmik Odalar dağıtılmış, yargı darmaduman edilmiş ve buna karşılık ise Müslüman Türk Milleti derin bir uyku halinde yaşıyor. Bir yandan pkk’lı diğer yandan Ermeni, öbür yandan Rum toprak isteyip duruyor. Askerler kaçırılıyor, karakol inşaatları basılıyor, teröristler tarafından yol kesilip kimlik kontrolü yapılıyor, bayrak ve özerklik hikayeleri anlatılıyor ve buna karşılık Türk Milleti sus pus!.. Milliyetsizliği empoze eden ama Türk’e düşmanlığını da saklamayan bir adamın peşinde koşmak, işin anlaşılmaz tarafı olarak önümüzde duruyor. Tıpkı Boşnakların, başına gelmiş olanlardan önceki hali gibi... Böyle olunca; Müslüman Boşnakların, başlarına gelecekleri görememesi ile Türk Milletinin içinde bulunduğu halin mukayesesini ve benzetmesini niye yapmayayım? Türk Milleti ile sıkıntısı olan ama türlü oyunlar ile Türk’ün başında tutulan zatı; Kayseri’de karşılayanlar arasında ellerinde Gök Bayrağı taşıyan Doğu Türkistanlı kardeşlerimde vardı. Sen git, Doğu Türkistan’da Türk olduğu için soykırıma uğra, gel Türkiye’de Türkle hesabı olan bir adamı Gök Bayrak sallayarak ağırla... Bir Türk olarak, bana bunun izahatını yapacak adam var mı? Hem Türklüğe düşman olacaksın hem de Türk’ün devleti Türkiye Cumhuriyeti adına, tıpkı pkk gibi Türkleri ve vatandaşı olduğu devleti sırtından vurarak ihanet eden Ermenilerin gönlünü alacaksın ve sen de Türk Milleti olarak, bunu aval aval seyredeceksin! İşte bunun için Bosna’yı ve Müslüman Boşnakları anlamak, başına gelenleri görmek ve Türk Milletinin günümüzde bulunduğu halin, başına inanılmaz facialar gelmiş Boşnaklarla benzerliği varmı, yokmu bunları ortaya çıkarıp, insanlarımıza anlatmak lazım. Yoksa bu aymazlıkla, vurdumduymazlıkla demokratik haklarını yanlış kullanmakla, menfaat azgınlığıyla ve akıl gözünün görmezliğiyle Türk Milletinin başına gelecekler; Müslüman Boşnakların başına gelenlerden daha ağır olacaktır. Bu sebeble, Allah; Türk Milletine ivedi olarak, akıl ve fikir versin. Yoksa acının ve bedelin büyüklüğü inanılmaz olur. Bunun için Bosna’yı ve Boşnakların yaşadıklarını bilmek bize yeterde artar... SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 30 Nisan 20142013 Çarşamba DENİZLİ HABERLERİ 10ÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ 7 Şubat Perşembe Acil idrar ihtiyacı, ağrı ve yanma enfeksiyon habercisi Denizli Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. İbrahim Emreoğlu, idrar yolu enfeksiyonlarının mikropların dış idrar yolundan girerek çoğalması sebebiyle ortaya çıktığını ve kadınlarda daha sık görülen bir rahatsızlık olduğunu söyledi Denizli Devlet Hastanesi Üroloji Uz. Dr. İbrahim Emreoğlu idrar yolu enfeksiyonlarının mikropların dış idrar yolundan girerek çoğalması nedeniyle ortaya çıktığını ve bayanlarda daha sık görülen bir rahatsızlık olduğunu söyledi. İdrarı oluşturan böbrekler ve oluşan idrarın vücut dışına atılmasını sağlayan üriner sistemin enfeksiyon oluşumunu önleyecek bir yapıya sahip olduğunu fakat mikropların dış idrar yolundan girerek çoğalmasıyla idrar yolu enfeksiyonlarının görülebileceğini anlatan Üroloji Uz. Dr. İbrahim Emreoğlu, acil idrar yapma ihtiyacı hissetme, idrar yaparken ağrı ve yanmanın en sık görülen belirtileri olduğunu söyledi. Emreoğlu: “İdrar yolu enfeksiyonu bazen belirti vermeden geçebilse de, en sık belirtiler acil idrar yapma ihtiyacı hissetme, idrar yaparken ağrı ve yanmadır. Mesane ve dış idrar yolu bölgesindeki ağrı, idrar yapma haricinde de devam edebilir. Enfeksiyona halsizlik de eşlik edebilir. Sıklıkla, acil idrar yapma ihtiyacı hissedilmesine rağmen, az miktarda idrar çıkışı olur. İdrar bulanık, süt gibi görünebilir; idrarda kan varsa, renk kırmızımsı olabilir. Normalde dış idrar yolu ve mesane enfeksiyonlarında ateş görülmez. Ateşin varlığı, enfeksiyonun böbreklere ulaştığının habercisi olabilir. Böbreklerdeki enfeksiyonun diğer belirtileri, yan ağrısı, bulantı ve kusmadır. Çocuklarda da idrar yolu enfeksiyonları görülebilmektedir. Çocuk huzursuzsa, normal yemek yemiyorsa, açıklanamayan ve düşmeyen ateşi varsa, idrar kaçırıyorsa veya büyümesi duraklamışsa, idrar yolu enfeksiyonu olup olmadığı araştırılmalıdır. Erişkinlerin aksine, çocuklarda ateş daha sık görülür ve tek belirti olabilir” dedi. İdrar yolu enfeksiyonlarının oluşmasına neden olan risk faktörlerinden de bahseden Uz. Dr. İbrahim Emreoğlu enfeksiyonun kadınlarda daha sık görüldüğünü söyledi. Emreoğlu: “ Bazı kişilerde idrar yolu enfeksiyonları daha kolay oluşur. İdrar yolunda idrar akışını engelleyen her türlü anormallik (örneğin böbrek taşları), enfeksiyon için uygun ortam yaratır. Diabet ve bağışıklık sistemini baskılayan hastalıklar idrar yolu enfeksiyonu riskini artırır. İdrar yolu anormallikleri ile doğan kız ve erkek çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları daha sık ortaya çıkar. Özellikle kabızlık enfeksiyon için tetikleyici bir faktördür. Mesane tamamen boşaltılamıyorsa ve idrar mesanede çok fazla kalıyorsa bu sorun enfeksiyona yol açan bakterilerin artmasını sağlayabilir.Tuvalet temizliğine gerektiği kadar özen göstermemek enfeksiyon riskini arttırır. Aynı zamanda genital temizlik tuvalet dışında da çok önemlidir. Pamuklu çamaşır kullanmak, kullanılan pedin sık sık değiştirilmesi idrar yolu enfeksiyonunu önlemek adına yararlı olacaktır. Düzenli aralıklar ile tuvalete çıkmak, idrarı tutmamak ve mesaneyi tam olarak boşaltmak idrar yolu enfeksiyonunu önlemek için önemli bir ayrıntıdır. İdrarın düzenli atılımı sağlanırsa idrar yolu daha temiz kalır. Fakat bazı durumlarda idrar düzeni bozulabilir. İdrar yolu enfeksiyonları kadınlarda erkeklerden daha sık görülür. Bunun kesin nedenleri bilinmemekle beraber, kadınlarda dış idrar yolunun kısa oluşunun riski artırdığı düşünülmektedir. Bir diğer kolaylaştırıcı neden de, idrar yolu çıkışının anüse ve vajinaya yakın olması nedeniyle, buradan gelen bakterilerin idrar yollarına girme riskinin artmasıdır. Gebelikte idrar yolu enfeksiyonuna yakalanma olasılığı artar. Gebe kadınların yüzde 2-4’ünde idrar yolu enfeksiyonu ortaya çıktığı bildirilmiştir. Bilim insanları, gebelik sırasında hormonların ve idrar yollarının konumunda ortaya çıkan değişikliklerin enfeksiyona yakalanma olasılığını artırdığını düşünmektedir” dedi. (HABER MERKEZİ) NESLİ TÜKENEN MESLEK DEMİRCİ'DE CANLANDI Özkara mesleğin yaygınlaşması için kardeşi Hüseyin özkarayı’da yanına alarak mesleğini ona öğretti .Bu gelişmelerden etkilenen Ercan özkaranın oğlu metin özkarada yaz tatillerinde babası ve amcasından esinlenerek bir semerci ustası oldu.Özkara Manisa demircide nesli tükenen mesleklerden semercilik mesleği tekrar canlandı.Daha önce semerci çıraklığı yapan Ercan özkara bu mesleğin neslinin tükeneceğini anlayınca ata mesleği olan semercilik mesleğine geri döndü.Ercan yirmidokuz senedir bu meslekte olduğunu söyledi özkaraya semerin nasıl imal edildiğini sorduk.Malzemelerin deri kısmını tireden aldığını çünkü ençok keçi derisinin tirede olduğunu,sazları afyon eber gölü civarında oturan köylülerden ,keçesini kuladan ,ağaçlarını ise çınar ağacından kendisinin yontarak imal ettiğini söyledi. Şimdiye kadar binlerce semer imal ettiğini söyleyen özkara talep olur ise deve semeri bile imal edebiliceğini anlattı.Bu meslegin devamlılığı için kendisinin devletimizden yardım beklediğini ima etti. (HABER MERKEZİ) PAMUKKALE yeniden TERMAL turizmin merkezi olacak Eski çağlarda termal sağlık merkezi olan Pamukkale, asırlarlar sonra, eski kimliğini kazanacak. Çok uluslu oteller zinciri Hilton'un Denizli'de arsa aldığı, termal tedavi ve kür merkezi konseptinde bir otel yapacağı öğrenildi. Denizli'de sıcaklığı 36,5-240 santigrat jeotermal kaynaklar, enerji üretimi ve termal seraların yanı sıra sağlık turizmi için de önemli bir potansiyeli barındırıyor. Eski çağlarda termal sağlık merkezi olduğu bilinen Pamukkale'nin Karahayıt bölgesinde TOKİ'nin kentsel dönüşüm çalışmaları yürüttüğü mevkinin yanında yapımı planlanan termal yatırımlar, burayı cazibe merkezine dönüştürdü. Birkaç yıldır Denizli'de termal otel için uygun yer arayan uluslararası oteller zinciri Hilton'un da geçen hafta Denizli'de 48 bin metrekare arsa aldığı öğrenildi. Denizli'de termal sağlık turizmi ile ilgili yatırımları bulunan iş adamı Nihat Aracı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Denizli'nin çok büyük turizm potansiyeline sahip olduğunu belirterek, inanç ve sağlık turizmi yönünden önemine dikkati çekti. Hilton otellerinin Türkiye yöneticileriyle 3 ay süren görüşmelerin ardından, Pamukkale'deki 48 bin metrekare arsasını bir hafta önce sattığını ifade eden Aracı, "Grubun daha önce bölgede yatırım yapma kararının olduğunu biliyorduk ama uygun ve istenen büyüklükte bir arsa sıkıntısı vardı. Arsamın turizme kazandırılması için kendileri ile görüştüm, uygun buldular. 350 yatak kapasiteli otel, termal tedavi ve kür merkezi konseptinde olacak. 16 ay gibi bir zamanda tamamlanacak merkezin Denizli'ye kazandırılmasından ve Hilton'un Denizli'de yatırım yapmasından mutluyum" dedi. Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (DENTUROD) Başkanı Gazi Murat Şen de jeopolitik konumu itibariyle medeniyetlerin kesişme noktasında yer alan Denizli'nin en büyük ziyaretçi kaynağının, UNESCO dünya mirası listesindeki Pamukkale olduğunu ifade etti. "2 bin 500 yıl önceki gibi termal turizmin merkezi olacak" ''2 bin 500 yıl önce termal tedavi merkezi olan, o çağda insanların buraya gelmesine etken olan Pamukkale, yeni yatırımlarla termal sağlık turizminin merkezi olacaktır" diyen Şen, Pamukkale'ye yılda 2-2,5 milyon turistin geldiğini, bunların ancak dörtte birinin Denizli'de konakladığını hatırlattı. Yabancı misafirlerin Türkiye'de konaklama gün sayısının 89 gün olduğunun altını çizen Şen, bu sayının Denizli'de 1'e düştüğünü, yapılacak tesislerle Pamukkale'yi 4-4,5 milyon turistin ziyaret edeceğini söyledi. (AA) DENTUROD Başkanı Şen, "2 bin 500 yıl önce termal tedavi merkezi olan, o çağda insanların buraya gelmesine etken olan Pamukkale, yeni yatırımlarla termal sağlık turizminin merkezi olacaktır" dedi SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> Abdurrahman DLPAK 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 30 17Nisan Şubat2014 2013Çarşamba Perşembe Başkanlık sistemini tartışıyoruz da! YENİ AKİT GAZETESİ ‘Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olma’nın dayanılmaz hafifliğini bütün ağırlığı ile yaşıyoruz. Tartışmanın felsefi açıdan bir derinliği yok. Ucuz bir siyasi polemik söz konusu başkanlık konusunda. Muhalefet ne tarih, ne dünya, ne Türkiye’nin bugünkü ihtiyaçları, ne de geleceğe ilişkin bir tasavvur üzerine bina ettiği bir fikri var. Kaba bir üslupla AK Parti ne derse aksini savunmayı marifet sayıyorlar. Aslında dönüp-dolaşıp bir şey söylemeye çalışıyorlar: “Erdoğan olmaz!” CHP’den başlayalım. “Tek Adam”, “Milli Şef” dönemi ile hesaplaşmadan söyleyecekleri her söz havada kalacaktır. Mustafa Kemal ve İnönü yaşarken Başbakan’ın kim olduğunun bir anlamı var mı? Demokrat Parti döneminde tam tersi oldu. Bayar’ı bilen kimse yoktu. Varsa-yoksa Menderes. Her darbenin önünde, arkasında, içinde CHP vardır. Kambersiz düğün olur mu? Şimdi bu CHP mi bize akıl verecek. SP güçlü bir lider partisi değil mi? BBP’nin “reis”i nasıl bir liderdi! Milliyetçi Hareket Partisi’ndeki “Başbuğ” karakteri nasıl bir lider profili çiziyordu acaba? Ya da Türklerin töresi nasıl bir liderlik sistemine dayanıyordu. BDP’nin Apo’ya bağlılık ve sadakatinin siyasi izdüşümünün bu tartışmaya katkısı ne yönde olurdu acaba! O zaman neden birileri ikiyüzlü davranıyor ki! Bana kalırsa bu konuyu konuşurken 21. yy’da Türkiye’nin ufkuna bakmak gerek. “Kökü mazide olan ati” olmalıyız. Elbette, bugünün sorununu çözmeli ama tek başına bu yetmez. Geçmişin tecrübesi, bugünün sorunlarına çözüm içermesi ve geleceğin umudunu, hayalini kucaklaması gerek. Mesela bugün bu konuyu düşünürken Kıbrıs ve Nahcıvan’ın geleceğini de düşünmemiz gerekiyor. Hilafet konusunun da birlikte düşünülmesi gerek. Denizaşırı ülkelerde siyasi tasarrufumuz olacak mı? Başka bölgelere fevkalade büyükelçi atayacak mıyız? Yoksa bize biçilen uluslararası sınırlarımız bizim ilahi coğrafyamız mı? Yönetimde etkinlik, sür’at, verimlilik ve kalite sorunu bu yöntemle bir nebze de olsa iyileştirilemez mi? Bakın, sınırların, rejimlerin, hükümetlerin yeniden düzenleneceği yeni bir dünya ve uluslararası yeni bir düzenden söz ediliyor. Bilgi, emek, mal ve paranın serbest dolaşıma açıldığı bir dünyadan söz ediyoruz. İslam dünyası, Türk dünyası ile ileri ve yakın, sıcak bir işbirliğinden söz ediyoruz. Bu durumda başkanlık sistemi daha iyi olamaz mı? Ya da Yarı Başkanlık! Sahi, neden bir Osmanlı Milletler Topluluğu yok! Bütün bunları yeniden düşünmemiz gerekiyor. Başkanlık ve Yarı Başkanlıktan söz ederken bu gerçeklerin farkında olmak gerek. CHP’lilerin eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil. Krizden Sınavlar bitti, peki yerleştirme nasıl yapılacak? Abbas GÜÇLÜ MİLLİYET GAZETESİ Liselere giriş sınavı TEOG’un ikinci tur birinci aşaması, dün Matematik, Türkçe, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sınavlarıyla tamamlandı. Bugün ise Fen, Sosyal ve Yabancı Dil sınavları var... TEOG’a 8’inci sınıf öğrencileri giriyor ve sayıları bir milyon civarında. Onlarla birlikte aileleri de tedirgin mi tedirgin. Çünkü, iyi bir gelecek için olmazsa olmazların başında iyi bir lise geliyor. Çok daha vahimi, tüm klasik liseler kaldırıldı. Yani sınav kazanamadığınızda ya meslek lisesine ya da imam hatibe gitmek zorundasınız. Çünkü başka alternatifiniz yok. Ha bir de açık lise var ki, zorunlu eğitim çağındaki bir çocuğu, açık öğretime yönlendirmek, eğitim adına yapılacak yanlışların en büyüğü! Peki fen ve Anadolu liseleri ile kolejler yani sınavla girilen okullar, onca mücadeleye değiyor mu? En fazla 100’ü bu çabaya değer, gerisi, hiç yoktan iyi konumunda yani kazandığınızda mutlu olmanız çok zor. Peki yıllarca süren bu koşuşturma niye? Ah bir anlayabilsek!.. Matematik zordu! Dünkü sınavlarda öğrenciyi en fazla zorlayan Matematik oldu. Sınav sonrasında kendileriyle konuştuğumuz öğrenciler Türkçe, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularının kendilerini o kadar zorlamadığını söylediler. Okul ve dershanelerden gelen bilgiler de o yöndeydi. Görünen o ki Matematik dışında diğer test- lerde, özellikle tepelerde büyük yığılmalar olacak. Peki soruları neden gazetede yayınlamadık? MEB bu konuda, medyadan bir istekte bulundu ve soruların tümünün bugün 14.00’te yayınlanabileceğini duyurdu. Çünkü sınavdan çıkan öğrencilerin moralleri bozulmasın isteniyor. Haklı oldukları noktalar da var, haksız oldukları noktalar da... Dün akşam saatlerine kadar yanlış soru iddiası ya da iması olmadı. Ama yarın soruların tümünü yayınlayacağız. O zaman çok daha dikkatli bir tarama gerçekleşeceği için ilginç ayrıntılar ortaya çıkabilir. TEOG ne kadar adil? SBS kaldırılıp yerine TEOG getirildi de değişen ne oldu? Bu konuyu bin defa yazdık gerekiyorsa bin defa daha yazacağız. Çünkü sorun sınavlarda değil. Sınavlar bir seçme aracı olmaktan çok, umut tacirliğinin bir aracı haline geldi. Hangi sınav sistemini getirirseniz getirin, kapı önündeki yığılma erimeyeceği gibi daha adil olanı da bulunmayacaktır. Siz liselere girişte, kolej mezunları ile üç sınıf bir arada eğitim yapan ilköğretim mezunlarını, üniversiteye girişte de Robert ve Galatasaray Lisesi mezunu ile Şırnak Lisesi mezunlarını aynı sınavda yarıştırırsanız, bunun kaplumbağa ile tavşanın yarışından ne farkı olabilir ki? İşte bu yüzden sınavların nasıl yapılacağından çok daha önemlisi ne kadar adil olduğu ve bir işe yarayıp yaramadığıdır. Keşke birileri de bu konulara kafa yorsa. Ama nerdeeeeeeeee... Tercihler nasıl olacak? Fen ve anadolu liseleri ile kolejlerde hemen her yıl binlerce kontenjan boş kalıyor. Hem de en iyilerinde. Peki öğrenciler istemediğinden mi? Kesinlikle hayır. Galatasaray, Kabataş gibi önünde girmek için can atan yüz binlerce öğrenci olsa da, kontenjanlar dolmuyor, çünkü doldur-boşalt sistemi uygulanıyor. Bakan Avcı, aynı sınava girilmesine karşın, farklı tercih ve kayıt sistemi rezaletine bu yıl son vereceğini açıklamıştı. Çalışmalar başlamış ve tıpkı üniversiteye girişte olduğu gibi, özel ortak tercih listesi alınacak ve merkezi yerleştirme yapılacakmış. Tercih sayısı da 20 olacakmış. Eğer bunu gerçekleştirebilirse, tebriklerin en büyüğünü hak eder!.. Tatil cenneti Türkiye Liselere giriş için bir milyon öğrenci salonlarda ter dökerken on milyona yakın öğrenci de iki gündür tatil yapıyor. Oh ne güzel! Dünyanın en kısa eğitim süresi bizde. Üstelik okullarımızın çoğunda yarım gün eğitim yapılıyor. Ve eğitime yönelik sıralamaların tümünde Avrupa’nın en dibinde, dünyanın da en gerilerindeyiz. Ve hala her fırsatta tatil yapıyoruz. Daha garip olanı da bunu hiç sorgulamıyoruz. Demek ki aşağıdaki tablo bizi rahatsız etmiyor! Dünya Ekonomik Forumu 2014 Global Bilgi ve Teknoloji raporuna göre, eğitim sistemi kalitesiyle 91. sırada yer alıyoruz. Türkiye teknoloji satın alımı konusunda Türkiye diğer ülkeleri geride bırakarak 23. sırada yer alıyor. Matematik ve Fen bilimleri açısından olumsuz bir karne sergileyen Türkiye 101. sıraya yerleşmiş durumda. Okur-yazarlık oranında ise 67. sırada, sosyal medya kullanımında ise 148 ülke arasında 61. sırada, okullarda internet erişimi konusunda da 63. sırada bulunuyor. Özetin özeti: Sınavlar yüzünden yaratıcılığımız ve bilimsel üretkenliğimiz içler acısı durumda ama başkalarının ürettiğini satın alma ve kullanma konusunda performansımıza diyecek yok!.. 29.04.2014 Tayyip Erdoğan ve ters köşeleri... Fehmi KORU STAR GAZETESİ Başbakan Tayyip Erdoğan şaşırtmaya devam ediyor. Önce herkese “Kendini tarif ediyor” diye düşündüren ‘koşan, koşturan, terleyen cumhurbaşkanı’ sözcükleri eşliğinde bir görev tanımıyla karşımıza çıkmıştı; bu yakınlarda ise cumhurbaşkanı adayı konusunda ‘herkesi ters köşeye yatırmak’tan söz etmeye, kimi kast ettiği tam anlaşılmayan ‘sadece Ak Partililer’in değil, CHP, MHP ve BDP’lilerin de oyunu alacak bir aday’ ile seçmen önüne çıkma vaadinde bulunmaya başladı. Kendisi aday olacaksa neden ters köşeye yatmış olalım? Adaylığını ilân ederse kellesini kesseniz ona oy vermemeye yeminli geniş bir kesim var; e, hangi CHP’li, MHP’liden oy alacak? BDP bile kendi adayıyla seçime katılacağa benziyor... Yoksa başka biri mi Ak Parti’den aday gösterilecek? Kim? 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlayın: Gözlemciler olarak Tayyip Erdoğan’ın altı yıllık başbakanlığı ardından Çanka- ya’ya çıkmasını bekliyorduk ve kendisi de o yolda sinyaller vermekten geri durmuyordu. Son gün, partisinin grup toplantısında, “Adayımız, kardeşim Abdullah Gül” diyene kadar... Ters köşe o zaman öyle gelmişti... Ardından farklı gelişmeler yaşandı: Hukuk mühendisleri ‘367’ formülüyle ortamı bulandırdı; ‘e-muhtıra’ sonrasında Anayasa Mahkemesi formülü kurallaştırdı. Turlar uzamaya başlayınca Abdullah Gül adaylıktan derhal çekildi... Erken seçime gidildi... Bir sonraki cumhurbaşkanını halkın seçmesi kuralı için halkoylaması yapıldı... Gazete manşetlerini hatırlayın; aday konusunda beklentiler farklı profiller üzerinde yoğunlaşmıştı... Fakat yine herkesi ters köşeye yatıran bir gelişme yaşandı: Abdullah Gül yeniden aday oldu ve bu defa seçildi. Herkesi yine ters köşeye yatırırsa Ak Parti, bu defa şaşırmayacağım... Sebebi şu: Tayyip Erdoğan verdiği görüntünün aksine tam bir hesap adamı; kritik kararlara varması gerektiğinde çok yönlü düşünüyor, etraftan gelebilecek telkinler yerine kendi içgüdüsünü de için işine sokan hesapları göz ardı etmiyor. Vardığı sonuç, öyle durumlarda, kendisinden beklenmeyen bir karar olsa da, kararı doğru so- nuçlar doğuruyor... Abdullah Gül’ün adaylığı doğru bir karardı ve onun Çankaya’da geçirdiği yedi yıl Ak Parti ile Tayyip Erdoğan’ın ‘artı’ hanesine yazıldı. Erdoğan-Gül ikilisinin birlikte yer aldığı fotoğraf Ak Parti’ye daha çok oy getiriyor. Cumhurbaşkanlığı için düşünülmek elbette onur verici bir durum; o durumda bulunanların Çankaya’yı arzu etmesi yadırganmaz. Ancak partiler adına düşünenlerin, aday belirler veya kendi adaylığı üzerinde imal-i fikrederken hesaba katmaları gereken pek çok unsur olduğu da bir gerçek... Halk bir siyasetçiyi başbakan olarak benimsemişse onu cumhurbaşkanlığına göndermek istemeyebilir de; cumhurbaşkanlığında farklı bir profil görmeyi de tercih edebilir halk... Liderlerin tek hamleli düşünme lüksü de olamaz; cumhurbaşkanlığı kadar ilk genel seçimde partisinin sandıktan güçlü bir iktidar olarak çıkması da önemlidir... Aday olabileceği hissini verdiği açıklamaları da, ‘ters köşeye yatırma’ ifadeleri de Tayyip Erdoğan’ın çok yönlü hesaplarının o anlık tepkileri; partinin esas kararı için galiba istişare sürecinin tamamlanmasını beklememiz gerekiyor... 29.04.2014 besleniyor ve ömrünü kriz üretmekle geçiriyor. Birilerinin yarınki yeniden “Büyük Türkiye” diye bir hayali yok. “Küçük olsun benim olsun” derdinde. Yeni bir dünya kuruluyor. 19. yy sonlarında, Kapitalizm, Komünizm, Faşizm’in gölgesinde şekillenen kavram ve kurumlarla 21. yy’ın ihtiyaçlarına cevap vermek mümkün değil. Değişim kaçınılmaz. Bugün “ilerici” olma iddiasındaki CHP değişiminin önünde en büyük engel olarak görülüyor. “İki günü birbirine eş olan aldanmıştır.” “Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal!”, “Düne dair ne varsa dünde kaldı. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanıdır!” Selam ve dua ile. NOT: Mısır cuntasının yargı maskeli cinayet çetesinin suikast planı ile ilgili olarak, R4bia Platformu adına yaptığım yazılı açıklama basında yer alacağından konuyu yarın ele alacağım inşallah. 29.04.2014 Taha AKYOL HÜRRİYET GAZETESİ Ortadoğu’da hukuk MISIR’da ikinci davada mahkeme 683 kişi hakkında idam kararı verdi! Minye kentindeki aynı mahkeme, bir ay önce de 529 kişiyi idama mahkûm etmişti. Toplam 1212 idam! Bunlardan 429’unun cezası müebbet hepse çevrildi. İdamlık 1212 kişiye yüklenen suç ne? Askeri darbeyi protesto gösterilerinde bir polisin öldürülmesi, dört polis hakkında öldürmeye teşebbüs ve bazı kamu mallarının tahribi! Karar “adli hata”nın çok ötesinde siyasi bir kıyımdır! Darbeciler, devirdikleri İhvan-ı Müslimin yanlılarını katliam çapındaki cezalarla ezmeye çalışıyorlar. Böyle bir “mahkeme kararı” yeryüzünde görülmemiştir! Mısır’da “hukuk” darbeciler tarafından siyasi “araç” olarak kullanılmanın ötesinde, tamamen “yok” sayılmıştır. TUNUS VE MISIR Maalesef Ortadoğu kültürünün buna müsait olduğu da bir gerçektir. İslam’dan çok önceki asırlarda Mısır firavunlarında, Sasani kisralarında şekillenen kadim despotik kültür... Ortadoğu’da iktisadi gelişme nasıl geciktiyse, “hukuk” kavramı da öyle gecikti... Büyük umutlarla patlak veren Arap Baharı hareketleri, sadece Tunus’ta demokrasi ve hukuk devleti yönünde gelişiyor. Tunus’ta İslamcı El-Nahda hareketi, Raşid Gannuşi gibi gerçek bir bilge ve düşünürün manevi liderliğinde çatışmacı tavırlardan sakındı, laiklerle ve liberallerle uzlaştı. Tunus gezisinde Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilere “Anayasalarını bizden kolay yapacaklar” demişti. (Hürriyet, 10 Mart 2012) Aynen öyle oldu. Alkışlanacak bir tecrübedir Tunus’un anayasa yapımı. MISIR’IN DRAMI Ortadoğu kültürünün merkezindeki Mısır’da ise, bu uzlaşma olmadı. Çeşitli olayların yaşandığı süreçte, İhvan, kendi yaptığı anayasayı referanduma sundu. 17 Aralık 2012’deki referandumu muhalefet boykot etti. Seçmenlerin sadece yüzde 33’ü sandığa gitti; bu yüzde 33’ün yüzde 68’inin oylarıyla İhvan anayasası kabul edilmiş oldu. Meşruiyet tabanının noksan kaldığı çok açık... Ekonomi de kötüleşmeye devam ediyordu. Gerilim tırmandı... Gösteriler ve 3 Temmuz’da askeri darbe! Hem de Ezher’in fetvasıyla! “Şeriatçı” Selefilerin ve Suudilerin desteğiyle! Ve işte darbe mahkemesinin mezbaha gibi idam kararları. Hukuk yok! İKİ ANAYASA Mısır ve Tunus anayasalarında “hâkimiyet halkındır... devletin dini İslam’dır” gibi ortak maddeler var. Diktatörlük dönemlerine göre ikisinde de özgürlükler hayli genişletilmiştir. Fakat çok önemli farklar da vardır. Sadece birkaç örnek: İhvan anayasasına göre Mısır “Arap dünyasının ve ümmetin bir parçası”dır. Tunus anayasası ise, “ümmet” kavramına yer vermiyor, Ortadoğu kimliği yerine de Kuzey Afrika kimliğini vurguluyor. İhvan anayasasında hukukun temel kaynağı olarak “şer’i hukuk” zikredilmiş, hatta “Sünni fıkıh” vurgusu yapılmıştır! Tunus’ta uzlaşma için İslamcılar bu gibi maddelerden vazgeçmişlerdir. Tunus anayasasının 109 ve 115. maddelerinde yargı bağımsızlığı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İhvan anayasasında böyle ayrıntılı hükümler yoktur. ALINACAK DERSLER Tunus uzlaşmacı davranışlarla başarılı oldu, uzlaşmayı da hukuka değer verilmesi sağladı. Mısır’da ise siyasi taraflar çatışmacı davrandı. Ana hukuk kavramlarında bile uzlaşamadılar. Hukuk zayıf kaldığı için mezbaha gibi mahkemeler ortaya çıktı. Demek ki, hukukun ana kavramları bütün siyasetlerden üstündür, üstün tutulmalıdır. Aksi halde, siyaset “kabile” ya da “mahalle” kavgasına dönüşüyor; kutuplaşma artıyor. Türkiye’de darbeler devri çoktan ve ebediyen kapandı. Türkiye’nin kutuplaşma yüzünden “yönetilemez” hale gelmesini istemiyorsak, bunun tek yolu uzlaşma kültürü ve hukukun üstünlüğü ilkesidir. 29.04.2014 SAYFA 12 SONDAKiKA GAZETESİ >> ACİL TELEFONLAR İtfaye AKS110 Acil Yardım Polis İmdat Elektrik Arıza Jandarma İmdat İZSU Su Arıza Doğalgaz Acil Müdahale Cenaze Hizmetleri Sahil Güvenlik Orman Yangınları 110 110 112 155 186 156 185 187 188 158 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka 4 Evka 1 Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe 110 372 58 74 225 49 99 388 10 03 386 17 86 487 13 61 237 13 07 433 65 59 376 73 23 278 76 02 351 09 04 452 24 77 251 00 44 250 86 40 238 35 97 234 25 34 HASTANE TELEFONLARI -Devlet HastaneleriAliağa 616 87 87 N.S. İşgören Alsancak 463 64 65 Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı 422 00 76 Alsancak Diş Hast. 464 78 62 Atatürk Devlet 244 44 44 Behçet Uz 489 56 56 Bornava Dev. Hast. 375 58 58 Bozyaka Eği. Hast. 250 50 50 Buca S.D. Hastanesi 452 52 52 Çeşme A. Çizgenakat 712 07 77 Foça 812 14 29 Göğüs Hastanesi 433 33 33 Konak Diş Hastanesi 441 81 81 Karşıyaka 366 88 88 Çiğli Dev. Hastanesi 376 23 33 Menemen Dev. Hast. 832 58 59 Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi 743 20 10 Selçuk Dev. Hast. 892 70 36 Urla Dev. Hastanesi 752 10 04 Tepecik Dev. Hast. 469 69 69 -Belediye HastaneleriEşrefpaşa Bel. Hast. 293 80 00 -Özel HastanelerAnadolu Tıp Merkezi 272 00 11 Agora Tıp Merkezi 425 73 73 Atakalp Kalp Hastanesi 483 14 14 Atakent Tıp Merkezi 336 11 95 Atagöz Göz Hastalıkları 435 35 35 Atafizik, Fizik Ted. Mer. 231 25 15 Batıgöz Hastanesi 489 03 03 Bornova Tıp Merkezi 388 20 40 Bornova Özel Tıp Mer. 343 23 50 Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi 339 77 83 Buca Tıp Merkezi 438 14 14 Buca Sağlık Merkezi 438 06 20 Central Hospital 341 67 67 Can Tıp Merkezi 232 13 48 Caner Göz Merkezi 278 81 11 Çağdaş Tıp Merkezi 285 95 95 Çankaya Tıp Merkezi 425 31 31 Çesav Tıp Merkezi 362 67 67 Çeşme Sissus Has. 723 05 55 Çınarlı Hastanesi 462 27 27 Çiğli Özel Sağ. 386 26 16 Diyabet Hastanesi 449 13 19 Diamed Dah. Dal Mer. 465 27 37 Doğa Tıp Mer. 244 16 16 Dr. Sıhhat Tıp Merkezi 367 67 47 Efes K.B.B. Merkezi 446 15 16 Ege Sağlık Hastanesi 463 77 00 Ege Tüp Bebek Merkezi 445 31 45 Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi 489 35 35 Ekol K.B.B. Dal Mer. 386 55 05 Ekol K.B.B. Şube 369 89 65 El ve Mikro Cerrahi 441 02 21 Gazi Kent Tıp Merkezi 252 45 00 Gaziemir Tıp Merkezi 251 47 67 Hayat Hastanesi 441 41 96 İzmir Hastanesi 483 31 31 İrenbe Tüp Bebek Mer. 464 58 88 441 41 70 Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi 369 00 91 12 GÜNCEL SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 30 17 Nisan Şubat 2014 2013 Çarşamba Perşembe Türk Eğitim Sen: Milli Eğitim'de KIYIM YAPILIYOR Türk Eğitim Sen İzmir 3 No'lu Şube Başkanı Adnan Sarısayın, Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, birçok mağduriyete sebep olduğunu söyledi. Kanun kapsamında mevcut il ve ilçe Milli Eğitim müdürleriyle il müdür yardımcılarının görevlerinden alındığını aktaran Sarısayın, “Bu arkadaşlarımız, yönetim basamağı olmayan ve özlük hakları itibariyle de daha alt kadro olan ‘eğitim uzmanı’ kadrosuna atanmışlardır. Bu durumda olan müdürlerin sayısı İzmir’de 41, tüm Türkiye’de bin 500'ü bulmaktadır.” diye konuştu Eğitim uzmanının görevlerini belirlenmediği için bu kadroda bulunan kişilere herhangi bir görev verilmediğini ifade eden Sarısayın, “Arkadaşlarımıza, çalışabilecekleri bir oda dahi tahsis edilmeyerek mağduriyetlerinin daha da artmasına neden olunmuştur. Hükümetin bu adımı, yeni bir kadrolaşmanın yolunu açmaya yöneliktir. Bugüne kadar yaptığı kadrolaşma yetmemiş, farklı bir ses duymamak için haksız hukuksuz, uluslararası demokratik normlardan uzak bir anlayış yoluna gidilmiştir. Bu yasayla Milli Eğitim Bakanlığı’nda müdür bırakılmamıştır. Bunların yerine yandaşlar getirilmektedir.” diye konuştu. Bundan sonra bu makamlara kadrolu olarak atama da yapılmayacağını söyleyen Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Sarısayın, "İşin can alıcı noktası da burasıdır, çünkü hükümet, kendi adamı da olsa demokrasinin önemli unsuru olan güçlü, hukuka uygun, vicdanının sesine kulak verecek bürokrat istememektedir. Yalnızca kendisinin her talimatına uyan robot istemektedir. Bu da o- toriter bir idareye giden yolun diğer bir göstergesidir. Birikimleri olan il ve ilçe yöneticileri, muhtemeldir ki bankamatik memuru haline getirilecektir. Bin 500 yöneticiye, iş yaptırmadan maaş ödenerek kamu zararına yol açılacaktır, çünkü eğitim uzmanı olan bu kişilerin yönetmeliği dahi çık- mamış, ne iş yapacakları bile belli değildir. Şüphesiz ki Milli Eğitim Bakanlığı gibi devasa bir teşkilatı tecrübeli, bilgili ve birikimli bürokratlar olmadan yönetmek mümkün değildir. Böyle bir düşünceyi hayata geçirmek, kaosa yol açacağı gibi eğitim sistemimizde de onarılmaz yaralar açacaktır. Bu durum sadece eğitim faaliyetlerinin bozulmasına değil, aynı zamanda devlette de istikrarın zedelenmesine neden olacaktır. Söz konusu yasanın, bakanlığın temel direği ve hafızası olan kişilerin tasfiyesine yönelik olduğu düşünülmektedir. Yapılan bu uygulamalar, her bakımdan Anayasamız'a, ilgili ve ilişkili diğer mevzuata, taraf olduğumuz uluslararası anlaşma ve sözleşmelere aykırı görülmektedir. Tüm bu nedenlerle söz konusu kişiler için görev belirleme ve çalışma yeri tahsis etme gibi işlemlerin bir an önce tamamlanarak kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir. Şu bir gerçek ki bu hukuksuz ve gerçeklere aykırı uygulama, Milli Eğitim Bakanlığı’nda ciddi tahribattır, onarımı da kolay olmayacaktır.” dedi. (CİHAN) Türkiye Kamu-Sen 1 Mayıs'a katılmama kararı aldı Türkiye Kamu-Sen yönetimi, İzmir’in de içinde bulunduğu hiçbir 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü mitingine katılmama kararı aldı. Türkiye Kamu-Sen İzmir İl Temsilcisi Ahmet Doğruyol, düzenlediği basın toplantısında kararın gerekçesinin, mitinglerde okunacak ortak deklarasyon metnindeki milli birlik ve bütünlüğe aykırı söylem ve açıklamalar olduğunu söyledi. 'MARJİNAL GRUPLARIN 1 MAYIS’I İNTİKAM ALMA YERİ OLARAK GÖRMESİ BİZLERİ ENDİŞELENDİRMİŞTİR' Kamu Sen il binasındaki toplantıda konuşan Doğruyol, İzmir’de diğer sendikalarla düzenlenen toplantılara katıldıklarını ve katılacak sivil toplum kuruluşlarıyla asgari müşterekte buluşmak için çaba harcadıklarını belirtti: “Toplantıya katılan bazı sivil toplum kuruluşları, kısmen belli noktaya kadar gelseler de gerek konuşma metni içerisindeki bazı ifadelere koyduğumuz çekinceler gerek marjinal grupların 1 Mayıs’ı bayram gibi kutlamaktan ziyade, intikam alma yeri olarak görmeleri bizleri endişelendirmiştir.” İzmir ve İstanbul gibi büyük şehirlerde düzenlenecek etkinliklerin provokasyonlara açık olduğunu vur- -Türk TelekomArıza Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma Posta Kodu Fono Tel Borç Ögrenme Çağrı -SinemalarAgora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel 121 11811 444 14 44 135 119 141 163 133 277 25 25 373 73 20 373 03 50 324 42 64 489 22 00 gulayarak, 1 Mayıs kutlamalarının istedikleri normlarda olmaması ve İstanbul’da beklenen gerginliğin İzmir’e sıçraması endişesi taşıdıklarını ifade etti. Ahmet Doğruyol, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın adı sanı duyulmamış siyasi partilerle bölücü ve yıkıcı unsurların gövde gösterisi yapacakları bir yer olmadığını belirterek, endişelerini şöyle dile getirdi: “Mevcut hükümet yetkililerinin, birleştirici olmak yerine ayrıştırma ve ötekileştirme çabaları ve bazı sivil toplum örgütlerinin de gerginlik politikası üzerinden hareket etmesi bizleri endişelendirmektedir. Biz Kamu Sen olarak dili, dini, ırkı ne olursa olsun vatanına, milletine ihanet etmeyen hiçbir vatandaşımızın ölmesini, burnunun dahi kanamasını kabul edemeyiz. İstanbul’da beklenen gerginliğin ilimize de sıçraması endişesinden dolayı 1 Mayıs kutlamalarından çekiliyoruz. Bu nedenlerle İzmir’de bulunan 19 şube başkanımızla yapmış olduğumuz toplantı ve yönetim kurulu üyelerimizle yapmış olduğumuz istişareler sonunda, İzmir’deki 1 Mayıs ile ilgili kutlamalara da katılmama kararı almış bulunmaktayız.” (CİHAN) Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center 277 48 00 278 87 87 446 90 40 425 01 25 386 58 88 712 07 13 343 83 15 381 64 61 347 58 25 489 88 85 445 87 76 252 56 66 832 14 11 483 75 11 277 11 00 Bergama'da 'Herkes O'nu Okuyor' yarışmasının ödülleri verildi İzmir’in Bergama ilçesinde, "Herkes O’nu Okuyor" isimli bilgi yarışmasında dereceye girenler için ödül töreni düzenlendi. Özel Bakırçay Koleji konferans salonundaki törene, ilçe halkı yoğun ilgi gösterdi. Program, Fahr–i Kâinat Hz. Muhammed (SAV) adına okunan hatimlerin duasıyla başladı. Duayı, emekli imam hatip Hüseyin Dalbudak yaptı. Daha sonra bir tiyatro oyunu sahnelendi. Toplumda yaşanan sıkıntıların kaynağına inmenin ve bunlara çare olacak yegâne örneğin, Kâinatın Efendisi (SAV)'nin ahlâkı olan Kur'ân ahlâkını yaşantıya aksettirmenin gerekliliğini ve önemini anlatan oyun büyük ilgi gördü. Oyun sonunda ekibe, Türkmen İletişim'in sahibi Mehmet Türkmen tarafından çiçek takdim edildi. Daha sonra yarışmada dereceye girenler sahneye davet edildi. Ortaokul, lise ve yetişkin kategorilerinde belirlenen kitapları okuyanlardan dereceye girenlere ödülleri Hasan Kaya, Yılmaz Dülger ve Mahmut Sağlık tarafından verildi. (CİHAN) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması -TiyatroKonak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn. İzmir Devlet Tiyat. Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi 483 91 00 483 21 91 422 53 10 381 50 98 421 42 61 483 50 35 369 14 87 445 89 41 343 04 33 446 77 95 441 09 02 POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik. Çizgi Polik. Deniz Sağlık Polik. Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ. Eşrefpaşa Zinde Polik. Gaziemir Dr. Polik. Gazi Kent Polik. Halk Polik. Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik. Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik. Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik. Özel 9 Eylüllüler Polik. Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik. Özel Eylül Polik. Özel Gülhan Polik. Özel İrem Sağlık Polik. Özel İzmir Polik. Özel Pınarbaşı Polik. Özel Sarnıç Polik. Özel Seferihisar Polik. Özel Serin Polik. Özel Yedigöller Polik. Özel Yenişehir Polik. Park Sağlık Polik. Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik. Teos Polik. Vefa Polik. Yeşiltepe Polik. Yıkık Cami Halk. 255 04 44 388 03 31 261 39 13 256 09 86 438 76 26 237 73 83 435 00 77 226 34 34 369 90 91 487 57 64 464 24 24 227 35 26 262 64 71 252 36 92 274 13 74 285 46 34 250 51 52 254 13 13 367 22 22 343 32 43 461 19 99 256 76 76 364 08 10 458 77 45 453 81 11 458 05 89 347 38 92 386 05 95 373 85 74 347 99 91 251 84 24 343 23 50 479 80 25 281 64 03 743 58 48 261 29 99 442 29 92 433 09 24 367 22 22 438 37 38 227 99 35 743 57 77 341 84 24 351 38 72 271 27 27 -Askeri HastanelerHava Hastanesi 285 96 50 Kara Hastanesi 262 55 55 ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi 330 52 30 Dokuz Eylül Ünv. 412 22 22 Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik. 369 30 40 Ege Üniversitesi 444 13 43 İlaç ve Zehir Dan. 277 73 33 Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi 330 52 30 -Doğum EvleriEge Üni. Tıp Fak. 388 19 63 Konak Doğum Evi 489 09 09 Tepecik Doğum Hast. 449 49 49 -Kan MerkezleriKızılay 463 63 53 Çocuk Hastanesi 433 06 08 Ege Üni. 388 28 61 Tepecik Kan Merkezi 433 38 74 ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj 464 88 89 444 08 49 484 86 38 464 77 95 472 10 10 -Körfez Ulaşım İskelelerKonak 484 98 56 Karşıyaka 368 00 42 Alsancak 464 78 31 Bostanlı 330 89 22 Bayraklı İskele 345 77 53 Pasaport İskele 484 22 56 Göztepe İskele 224 20 22 Üçkuyular İskele 259 40 13 -Elektrik ArızaGenel Kesinti Seb. 435 11 84 Buca 426 69 37 Çiğli 376 90 91 Karşıyaka 369 79 80 Bornova 388 83 78 Narlıdere 238 32 90 261 48 04 Eşrefpasa Gaziemir 251 92 05 Güzelbahçe 234 05 34 Konak 425 60 60 Çeşme 712 63 46 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 30 17Nisan Şubat2014 2013Çarşamba Perşembe Diyaliz hastalarının ilaçları pahalı ve zor bulunuyor! Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Karabacak, Suriye'de ilaç açısından en büyük sıkıntının kronik hastalıklar konusunda yaşandığını belirterek, "Özellikle diyaliz, kanser ve astım hastaları için büyük sıkıntı var. İlaçları pahalı ve zor bulunuyor" diye konuştu Obezite okulunda fazla kilolarından kurtuluyorlar Bolu Halk Sağlığı Müdürlüğünce açılan Obezite Okulu'ndaki kursa katılan obezite hastaları, verilen eğitim ve uygulanan diyetlerle fazla kilolarından kurtuluyor. Okulda, çeşitli diyetlere rağmen kilo veremeyen ya da verdiği kiloları geri alanlara sağlıklı beslenmenin yolları öğretiliyor Obetize Okulu Sorumlusu, Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Gamze Karakaya, yaptığı açıklamada, 9 kişilik gruplara, diyetisyen ve psikolog eşliğinde bilişsel davranış tedavisi uyguladıklarını söyledi. Kilo vermek için öncelikle beyinde bir kararlılık mekanizması oluşturduklarını ifade eden Karakaya, okula devam edenlerin beslenme alışkanlıklarını değiştirdiklerini kaydetti. Karakaya, kurslarda katılımcılara sağlıklı beslenmenin yollarının da aktarıldığını dile getirerek, "Buraya gelenler, yediklerinin miktarı ve niteliğinden haberdar oluyor. Burada verilen eğitimle katılımcılar, yiyecek gruplarını, kalorilerini, günlük ne yemeleri gerektiğini, neden egzersiz yapmaları gerektiğini öğrenerek kilolarından daha kolay kurtuluyor" diye konuştu. Obezlerin okulda verilen teorik eğitimler sayesinde besin etiketlerini okuyabildiğini belirten Karakaya, hangi yiyecekte, ne kadar kalori olduğunu katılımcıların öğrendiğini bildirdi. Karakaya, okuldaki faaliyetlerle uygulanan diyetin hastalar için zevkli bir hale geldiğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Üstelik küçük kaçamaklara da izin veriyoruz. Yediklerinin kalorisini bildikleri için, onu, başka şeylerden feragat ederek tolerans edebiliyorlar. Abur-cubur ne olursa yemiyorlar. Daha dengeli ve sağlıklı besleniyorlar ve aç kalmadan kilo veriyorlar. Diyet yaparken, yapılan en büyük hata ise aç kalarak kilo vermeye çalışmak. Şeker, yağ ve hamurun hiçbir şekilde tüketilmediği diyetler de var. Bütün besin gruplarından, ölçülü bir şekilde yenilmesi gerekiyor." (HABER MERKEZİ) cak, "Lazkiye'de Türkmen Dağı'nda bir Yeryüzü Doktorları Eczanesi kurduk. Oraya sürekli ilaç takviyesi yapıyoruz. Ücretsiz muayene yapılıyor ve ilaçlar ücretsiz dağıtılıyor. Kurduğumuz sağlık merkezinde yine Suriyelilere sağlık hizmeti veriyoruz. 'Bir çanta bir hayat' kampanyasıyla içinde ilk yardım malzemesi yer alan çantaları hazırlayıp Suriye'ye gönderdik. Bu kapsamda gönderilen çanta sayısı 20 bin" diye konuştu. Karabacak, şöyle devam etti: "Suriye'de ilaç açısından en çok sıkıntı, kronik hastalıklarda. Özellikle diyaliz, kanser ve astım hastaları için büyük sıkıntı var. İlaçları pahalı ve zor bulunuyor. Özellikle diyaliz, kanser ve astım hastaları için büyük sıkıntı var. İlaçları pahalı ve zor bulunuyor. Her türlü ilaca ihtiyaç var ama sıralama yapılırsa, pahalı ve kronik ilaçlar en çok ihtiyaç duyduklarımız. Antibiyotik tarzı şeyler bağış yoluyla bir nebze de olsa geliyor." Suriye gibi Orta Afrika'da da ilaç açısından sıkıntı olduğuna işaret eden Karabacak, bağış yapmak isteyenlere ve ilaç firmalarına bu konuda harekete geçmeleri için çağrıda bulundu. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde gerçekleştirilen "Yeryüzünde eczacı olmak" panelinde konuşan Karabacak, Suriye'de bir süredir iç savaşın devam ettiğini ifade ederek, savaşta eczacı olabilmeyi de panelde anlatacaklarını söyledi. Suriye için "savaş" teriminin kullanıldığını ancak burada halkın özgürlük talepleri bulunduğunu, buna karşın rejimin sert tepkileri olduğunu anlatan Karabacak, Suriye'de savaşın ilk dönemlerinde göçlerin Lübnan'a olduğunu, bu yüzden ilk olarak oraya sağlık merkezi kurduklarını dile getirdi. Karabacak, Suriye'ye ilk olarak Türkiye'den bir ilaç firmasının yaptığı 8 milyon liralık ilaç bağışını Lübnan üzerinden ulaştırdıklarını kaydederek, daha sonra olayların yayılarak Türkiye sınırına dayandığını, ülkenin mülteci kabul etmeye başlamasından sonra çalışmalarını Türkiye-Suriye sınırında yoğunlaştırdıklarını aktardı. Suriye için doktorların başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan ameliyat yapabilme olanağına sahip oldukları ameliyat çantaları hazırladıklarını ve bunlardan 35'ini Suriye'ye ulaştırdıklarını bildiren Karaba- "Çocuklara günde bir yumurta yedirin" önerisi Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raşit Vural Yağcı, bir yaşını dolduran çocukların günde bir yumurta tüketmesi gerektiğini söyledi. Yağcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuklardaki demir eksikliğinin kırmızı et ve yumurtayla karşılanabileceğini belirtti. Kırmızı et alamayan ailelere yumurtayı öneren Yağcı, "Yumurta, anne sütünden sonra en değerli proteindir. Yumurta ayrıca proteinleri açısından vücutta kalıcılığı yüzde 100 en değerli bir besin kaynağıdır" dedi. Belirli bir ısıda saklanan yumurtadan bir canlı çıktığını, başka bir besinde böyle bir özelliğin olmadığını belirten Yağcı, şöyle konuştu: "Bir yaşını dolduran çocuğa anne sütü yüksek olmayan proteinlerinden dolayı yetersiz kalacağı için hayvansal proteinleri öneriyoruz. Burada da yumurta ilk tercihimizdir. Dolayısıyla bir yaşını dolduran çocukların günde bir yumurta tüketmesi gerekir. Protein, kalsiyum ve demir kaynaklarını düşünmemiz lazım. Her ailenin kendi kültürü ve ekonomik yapısına göre bir uygunluğu vardır. Kırmızı et bugün 25-35 lira bandında seyrediyor. Dolayısıyla kırmızı et alamıyorsak onun yerine yumurta tercih edilmelidir." Halk arasında "yazın yumurta yenmez, sıcakta dokunur" anlayışı olduğunu anımsatan Yağcı, Uyuşturucu bağımlılığının temel sebebi aile içindeki iletişimsizlik Türkiye Yeşilay Cemiyeti ve Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki iş birliği protokolü çerçevesinde hayata geçirilen Türkiye Bağımlılıkla Mücadele (TBM) Eğitim Programı kapsamında, rehber öğretmenlere eğitim verildi. Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde gerçekleşen eğitimde, liselerin rehber öğretmenleri, formatör eğitmenler tarafından verilen, madde, tütün, teknoloji ve alkol bağımlılığı ile sağlıklı yaşam konu başlıklarını içeren eğitim programına katıldı Okullar ile ulusal düzeyde bilinç ve farkındalık oluşturulması hedeflenen projeye ilişkin açıklama yapan Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Müdürü Savaş Yılmaz, eğitimin, Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak protokol çerçevesinde başlattıkları TBM Eğitim Programı projesinin aşamalarından olduğunu söyledi. Yılmaz, tüm öğrencilerin de bu eğitimleri almasını amaçladıklarını belirterek, "Bu bağlamda İstanbul'da pilot uygulama yapıyoruz. Her ilçeden bir formatör öğretmenimizi, bağımlılıkla ilgili eğitim "10 yılda 39 milyon liralık ilacı, ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık" Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Üyesi Murat Akbıyık ise 2000 yılında İngiltere'de kurulan ve 2004'te Türkiye'de şubesi açılan Yeryüzü Doktorları'nın, yaklaşık 10 yıldır sağlık alanında ihtiyaç sahibi her ülkeye koştuğunu söyledi. Türkiye şubesi olarak bugüne kadar 35 ülkeye gönüllülerini götürdüklerini ifade eden Akbıyık, 3 bine yakın gönüllü üyeleri bulunduğunu dile getirdi. Akbıyık, gönüllüler arasında hekimlerin yanı sıra eczacıların da bulunduğunu belirterek, panelin Yeryüzü Doktorları içinde eczacıların neler yapabileceğini anlatmak için düzenlendiğinin altını çizdi. Akbıyık, "Türkiye şubesi olarak bugüne kadar ulaşan 39 milyon liralık ilaç ve medikal malzemeyi, ihtiyaç duyulan 35 ülkeye ulaştırdık. Bunun 32,5 milyon lira gibi büyük kısmı ilaç, diğer kısımları ise medikal malzeme. Bu ürünler, bize bağış aracılığıyla geliyor. İlaç firmalarından, depolarından, eczacı dostlarımızdan gelen bu emanetleri, bölgelere ulaştırıyoruz" şeklinde konuştu. (AA) verecek düzeyde yetiştirdik. Bu öğretmenler de kendi ilçelerine gidip ilçelerindeki rehber öğretmenlere iki günlük bağımlılık eğitimi veriyor. Amacımız okullardaki bütün rehber öğretmenlerin, eğitim verdiği yaş grubundaki öğrencilere yönelik bir bağımlılık eğitiminden geçmesi. Daha sonra onlar da bu bilgileri, öğrencilere rahat bir şekilde aktaracak" diye konuştu. Mayısta pilot uygulamanın biteceğini, Ekim ayında tüm Türkiye'de bu uygulamanın yapılacağını anlatan Yılmaz, "Proje kapsamında, 40 formatör eğitim aldı. Onlar İstanbul'da yaklaşık 800 rehber öğretmeni eğitecek. Daha sonra bu rehber öğretmenler de yine İstanbul'da yaklaşık 80 bin lise öğrencisine eğitim verecek. Nihai hedefimiz, önümüzdeki dönemde tüm Türkiye'de 8 milyon öğrenciye ulaşmak" ifadelerini kullandı. Piyes: "Sorunların hepsi aile içi muhabbetsizlikten" Proje kapsamında rehber öğretmenlere bağımlılıkla mücadele eğitimi veren Yeşilay gönüllüsü oyuncu Haluk Piyes de Almanya'da yaşadığı sıkıntıları ve deneyimlerini aktardı. Aile içinde sevginin yansıtılmasının çocuklar için büyük öneme sahip olduğuna vurgu yapan Piyes, sorunların Almanya ve Türkiye'de benzer olduğunu belirterek, "Sorunların hepsi aile içi muhabbetsizlikten, sevgisizlikten kaynaklanıyor. Semptomları da hemen hemen aynı; ya şiddete başvuruyor ya okumuyor asosyal oluyor ya da uyuşturucu müptelası oluyor" dedi. İnsanların sevdiklerine sahip çıkması gerektiğini ifade eden Piyes, şöyle devam etti: "Seven, sevdiği arkadaşına sigara teklif etmez, içmesine mani olur. Madde kullanmasına mani olur. Bunda hiçbir fayda yok. Sadece ölüm var. Onun için en etkili ve samimi çözüm, hiç başlamamak. Arkadaşını seven kişi zaten başlamaz. Sevdiğine sahip çıkmak isteyen kişi, tam tersini yapar. Bu şekilde, anne, babamızı arkadan vurmuş oluruz. Böyle şeyler yapmak, akıl karı değil." Haluk Piyes, Türkiye'de çocuklar için rehabilitasyon merkezi olmadığını söyleyerek, "Toplumun yüzde 50'si 35 yaş altında olduğu için Türkiye'de bağımlılıklar daha ağır vuruyor. Yurt dışında önlem anlamında, çocukları rehabilitasyona almakla ilgili daha çok iş yapılıyor. Bizde rehabilitasyon merkezi yok. Yasal alt yapısı yok. Tasarısı bile yok. Yani çocuk bir çiftliğe gidip 3-4 sene kalacak, eğitilecek, tedavi görecek, topluma tekrar kazandırılacak. Böyle bir kuruluşumuz yok. Yurt dışında her yerde var" şeklinde konuştu. İki gün sürecek eğitim programı, yarın sona erecek. (AA) "Aile hekimliğinde istenilen başarı henüz sağlanamadı" Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Okay Başak, aile hekimliğinde hastayı tanımak ve anlamının, klinik görevler kadar önemli olduğunu vurgulayarak, birçok rahatsızlığı, ızdırabı ve acıyı bu şekilde dindirebildiklerini bildirdi. Prof. Dr. Başak, yaptığı açıklamada, Türkiye'deki sağlık sisteminin basamaklandırılmasının 1960'lı yıllarda başladığını, birinci basamak kuruluşların sağlık ocakları olduğunu söyledi alerjik durumların yumurtaya bağlanmasını doğru olmadığını savundu. Hamilelere de yumurta tüketmelerini tavsiye eden Yağcı, "Bunun yanında 'sarılık geçiren çocuğa yumurta yedirilmez' anlayışı da yanlış. Benim bildiğim 'karaciğer nakli gerekiyor' denilene kadar yumurta tüketilebilir. Hamile bir anneye günde iki yumurta demek ona ve çocuğuna yapılmış en büyük iyiliktir" ifadelerini kullandı. Yağcı, yumurtaya karşı alerjisi ve ailede kolesterole bağlı genlerle geçen yağ bozukluğu olmayan çocukların yumurta yemesinin alacağı protein değeri bakamından önemli olduğunu sözlerine ekledi. (AA) Türkiye'de bugün birinci basamak sağlık hizmetinin aile hekimleri tarafından verildiğini belirten Başak, ülke genelinde 6 bin civarında aile sağlığı merkezi, 21 bin 500 civarında da aile hekimi olduğunu belirtti. Aile hekimliğinin sağlık ocağı sisteminin geliştirilmiş hali olduğunu dile getiren Başak, "Aile hekimliği, sağlık ocağı hekimliğinde eksik kalan, yapılamayan bazı temel işlevlerin yerine getirilmesi, eksik kalan yönlerin tamamlanmasıdır. Örgütsel ve finansman anlamında da köklü değişikliklerle beraber olduğu için aile hekimliği modeli olarak adlandırıldı" dedi. Daha önce sağlık ocaklarına 50-60 bin kişinin kayıtlı olduğunu ancak herhangi bir rahatsızlık duyduklarında gidecekleri bir hekimleri bulunmadığını anlatan Başak, şöyle devam etti: "Aile hekimliğinde ise hekimlerin listeleri var. Her aile hekiminin 3 bin 500 ortalama kayıtlı nüfusu var. Vatandaşın bildiği, tanıdığı bir aile hekimi. Dolayısıyla önce o aile sağlığı merkezine ve o aile sağlığı merkezindeki kendi doktoruna gidiyor. Bu da hekim ile hasta arasındaki ilişkinin gelişmesinde çok önemli. Çünkü aile hekimliğinde hastayı tanımak, anlamak klinik görevler kadar önemli. Birçok rahatsızlığı, ızdırabı ve acıyı bu şekilde dindirebiliyoruz. Bu sağlık ocaklarında önemli bir eksiklikti. Aile hekimliği uygulamasıyla bu durum giderilmiş oldu." Başak, Sağlık Bakanlığının sağlık sisteminin eksiğini gidermeye yönelik çalışmalar yaptığının altını çizerek, "Aile hekimliği, sağlık sisteminin diğer basamaklarındaki sorunları çözmek amacıyla da kullanılmak istenebilir. Bu, iş yükünü artırıyor. İş yükü artan aile hekimi, bu sefer aile hekimi olarak yapması gereken işlere yeterli zaman ayıramıyor" diye konuştu. Başak, insanların hastaneye gitmesine gerek kalmadan birinci basamak olarak önce sağlık ocaklarına gitmesine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı: "Özellikle kronik diyabet, hipertansiyon, astım, bronşit gibi hastalıkların birinci basamakta çözümlenmesi isteniyordu.’’ (AA) SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Nisan 2014 Çarşamba 2013 Perşembe 14 GÜNCEL7307ubat Başbakan Yardımcısı Arınç: Erdoğan'ın işi çok kolay olur Bir partinin gücü varsa kendi adayını çıkarmasının, en azından adayın ne kadar oy alacağını görmek açısından doğru olacağını, partilerin, başka partilerle ya da başka toplum kesimleriyle ittifak edecek sivil, bağımsız bir şahsiyet üzerinde de durabileceklerini, bunların partinin kendi takdiri olduğunu ifade eden Arınç, eğer Devlet Bahçeli MHP, Kemal Kılıçdaroğlu da CHP'nin adayı olacaksa, adaylığı durumunda Tayyip Erdoğan'ın işinin çok kolay olacağını dile getirdi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Mısır'daki idamlara ilişkin, "Umarız ki, hiç kimsenin idam edilerek, idam sehpasına götürülerek yok edilmesi değil, yapılan bu vahim yanlıştan bir şekilde dönülmesidir. Ben, Türkiye'nin gerekli tepkiyi verdiğini düşünüyorum. Ama, başta ABD olmak üzere AB'ye üye ülkeler olmak üzere, Mısır'da yönetimde söz sahibi olan bütün ülkelerin de bu idamlara karşı çıkması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, insanlık söz konusudur" dedi. Arınç, A Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mısır'daki idam kararlarını "çok vahim bir olay" diye yorumlayan Arınç, bunun sadece Mısır için değil tüm dünya için yüz karası bir olay olduğunu söyledi. Arınç, Mısır'da halkın oyları ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ve onun hükümeti varken yaklaşık bir yıl kadar önce askeri darbeyle yönetime el konulduğunu hatırlattı. Arınç, "Her darbe sonrasında olduğu gibi siyasi suçlamalarla insanların cezalandırıldığını ve hayali suçlar icat edildiğini" ifade ederek, "Göstermelik mahkemelerden de karar çıktı. Artık bütün dünyada, bazı ülkelerde şüphesiz var, ama idam cezası özellikle siyasi suçlarda yok. Ama böylesine 600'e yakın insanın çok basit bir yargılama ile idama mahkum edilmesi ve idam edilecek hale gelmesi, sadece Mısır'ın yüz karası değil, seçini çıkarmayan, buna karşı çıkmayan, idam cezalarından dolayı yönetimi suçlamayan ülkelerin bulunması da çok vahim" değerlendirmesinde bulundu. Bu konuda daha önce de tepkisini dile getirdiğini anımsatan Arınç, şunları kaydetti: "Sayın Başbakanımız da hükümetimiz de bu konudan duydukları endişeyi dile getirmişlerdi. Bildiğiniz gibi daha önce Bangladeş'te de yaşı çok ilerlemiş insanlar, Türkiye'nin ve dünyanın itirazlarına rağmen idam edilmişti. Yaşları 70'in üstünde olan bu kişilerin idamından hiçbir menfaat beklenmemesi gerekirdi. Mısır'da şüphesiz müftülük, orada hangi makamdır, yani bir Diyanet işleri Başkanlığı, şeyhülislamlık gibi güçlü bir kurum olması gerekir. Bu idam cezalarının onaylanması veya reddedilmesi konusunda söz sahibi... Bugün öğreniyoruz ki, bunların 30 kadarı tasd edilmiş, diğerleri affedilmiş ya da cezaları dönüştürülmüş. Esasen, böyle bir şey beklenebilirdi. Çünkü, dünyada hiçbir ülke ve hiçbir rejim 600'ye yakın insanı bir anda idam edecek noktaya gelemez. Zannediyorum ki, çok yakında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde darbeyi yapan Sisi, mutlaka cumhurbaşkanı seçilecek ve cumhurbaşkanı seçildikten sonra geri kalanları kendi yetkisiyle affedecektir. Umarız ki, hiç kimsenin idam edilerek, idam sehpasına götürülerek yok edilmesi değil, yapılan bu vahim yanlıştan bir şekilde dönülmesidir. Ben, Türkiye'nin gerekli tepkiyi verdiğini düşünüyorum. Ama, başta ABD olmak üzere AB'ye üye ülkeler olmak üzere, Mısır'da yönetimde söz sahibi olan bütün ülkelerin de bu idamlara karşı çıkması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, insanlık söz konusudur. Türkiye, idamdan tahmin ediyorum ki 20-25 seneyi buldu, bir şekilde kurtuldu veya 2000'li yılların başında... Ama dünyada henüz idam cezasını uygulayan bazı ülkeler var. Oralarda da siyasi suçlardan ziyade adam öldürmek gibi adi suçlardan idam cezası verilebiliyor. ABD'de örneğin bazı eyaletlerde verilebiliyor, bazılarında ise yasaklanmış durumda. Üçüncü dünya ülkeleri ile geri kalmış bazı ülkelerde ise idam cezasının bu kadar yoğun olmasa da uygulandığını biliyoruz. Mısır halkı ile dayanışma içerisindeyiz. İhvan'ı yok saymak, üyelerini ise yasa dışı örgüt üyesi ilan etmek, özellikle Mursi ile birlikte yönetimde bulunan insanları veya onun gruplarını haksız suçlamalarla idama mahkum etmek, Mısır'ı büyük bir ayıbın içine düşürür. Umarım ki Mısır, böyle bir ayıbı üstlenmez." "Yüksek yargıyı temsil eden bir kişinin mutlaka makamına yakışır bir eleştiri yapması gerekir" "Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın açıklamaları sonrasında Anayasa Mahkemesi ve Başkanının güvenilirliğine ve bağımsızlığına gölge düşmüş müdür?" sorusu üzerine de Arınç, Kılıç'ın açıklamalarını eleştiren birçok siyasetçi olduğunu belirtti. Yapılan eleştirilerin sahiplerinin bilindiğini ifade eden Arınç, "Bu sözlerinin ne anlama geldiğini en çok onlar bilir. Ben, doğrusu aynı kelimeleri kullanmadan Anayasa Mahkemesi Başkanını eleştirdim" dedi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu eleştirimde, çok ileri gitmiş de olabilirim, bazıları için de çok yumuşak bulunabilir. Ama önce, şunu düşünmemiz lazım. Dozu ne kadar yüksek olursa olsun eleştirilerin, hakaret boyutuna varmaması lazım. Yüksek yargıyı temsil eden bir kişinin mutlaka makamına yakışır bir eleştiri yapması gerekir. Olayı kişiselleştirmek ve bu kişiselleştirilmiş eleştiriler içerisinde de onun bizzat şahsını hedef almak, bence çok doğru değil. Bir defa eleştirilecek kişi, o günkü konuşması itibariyle Sayın Haşim Kılıç olacaksa geçmiş günlerin hatırına biraz daha özenli olmamız lazım. Mesala şu, ben 1995'ten beri parlamentodayım. Bu süreç içerisinde de Kılıç'ı Anayasa Mahkemesi üyeliğinden, başkan vekilliğinden ve en son Başkanlığından bu yana tanıyorum, takip ediyorum, kararlarını inceliyorum. Ayrıca, özel bir yakınlığımız da var. Haşim Kılıç, bilebildiğim kadarıyla, üyeliğinden itibaren her zaman demokratikleşme yanlısı olmuş, her zaman özgürlük alanlarını genişletecek icraatlarda bulunmuş ve her zaman diktatöryal bir yapıyla mücadele etmiş bir insandır. Mesela geçmişti, hükümet tarafından çıkarılacak bir kanun iptal edilecekse veya mecliste alınan bir karar aleyhine dava yoluna gidilmişse; mesela 7 yıl önceki Cumhurbaşkanılığı seçimlerinde 367 gibi bir hukuk ucubesi tartışılıyorsa, o zaman gazeteler, televizyonlar, köşe yazarları, hatta birinci sayfalar sonucu baştan ilan ederler. Bu, 20'ye 4 reddedilecek veya 9'a 2 reddedilecek. Peki ret edeceğin 2 insan kim? Rahmetli Turgut Özal'ın seçtiği Haşim Kılıç ve Sacit Adalı. Onların tahminlerine uygun hemen hemen kararlar çıkardı. Yedi kişinin kim olduğu, 9 kişinin kim olduğu belliydi, ideolojik yaklaşımları belliydi. Ama, ben en azından bu 20 seneye yaklaşan süre içerisinde kıyafet serbestliğinden, eğitim özgürlüğüne kadar, demokratikleşmede yapılan aşamalardan, özgürlük alanlarının genişletilmesinde ve en son bireysel müracaatlar yoluyla Anayasa Mahkemesinin 2 yıldan bu yana taşıdığı sorumluluklardan Sayın Haşim Kılıç için çok ayrı çok özel bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Kişisel yanlışları olabilir, kişisel hataları olabilir, ama Anayasa Mahkemesinde bugün geldiğimiz noktayı hazırlayan, siyasi olmayan unsurların başında Haşim Kılıç geliyor. 12 Eylül 2010 referandumunda Anayasa'nın en önemli 26 maddesini değiştiren AK Parti'ydi. TBMM'de büyük bir mücadele verdi. Halkın yüzde 58'lik oyuyla da 11 kişilik Anayasa Mahkemesinin diktatöryal yapısı değişti, tabanı daha genişlemiş ve çeşitlilik içerisinde fikirlerin temsil edildiği 17 kişilik bir alan haline gelmişti. Bu mücadeleyi yürütenlerin, mahkeme içerisinde Sayın Haşim Kılıç ve bir iki arkadaşı olduğunu biliyorum." Bugün gelinen noktada kişisel takdirlerin ve geçmişte yapılan mücadelenin dikkate alınması gerektiğini, bunların kesinlikle yok sayılmaması gerektiğinin altını çizen Arınç, "İnsanlarımızı hemen bir sözünden dolayı heba edecek bir davranışın içerisinde olmamalıyız. Ama 25'inde yapılan konuşma, karşılarındaki muhataplara doğrudan doğruya yollama yapmak ve konuşmasının bütün cümlelerinde siyasal iktidarı ve onun başındaki Sayın Başbakanımızı ve bakanlarını hedef almak, doğrusu Haşim Kılıç'a yakışmamıştır. Anayasa Mahkemesi Başkanı, sadece yargısal alan içerisinde kalmalı, sorunları şüphesiz konuşmalı. Ama, konuşma metnini sorarsınız diye yanıma aldım ve altını da çizmeye çalıştım, bu cümleler kime aittir, diye. Bunu yapmamalıydı. Bunu niçin yaptı? Belki, yanlış bir yakıştırma da sayılabilir, üzülmemesini temenni ederim. Doğrudan doğruya Sayın Başbakanımızı ve hükümetimizi hedef almakla, bazı kararlarından dolayı kendisinin eleştirilmesi karşısında egosu incinmiş bir kişinin bir tepkisi olarak görmüştüm, ama Anayasa Mahkemesi sıfatıyla bunu konuşmamalıydı. Eğer böyle bir konuşma yapacaksa, muhatapları karşısında kendisini ayakta alkışlarken yapmamalıydı. Çünkü, geçmişte bu tür hareketleri başkalarından görmüş ve eleştirmiştik. O zaman bizi üzen bir davranışı, bugün Haşim Kılıç'tan görmek bizi fevkalade hem mahcup etmiştir hem de üzmüş" diye konuştu. Haşim Kılıç'tan bu tür bir değerlendirme beklemediğinin altını çizen Arınç, "İnsanların bu olaylarda bu konuşmalardan etkilenmemesi şüphesiz mümkün değil. Ama böyle gözünün içine sokarcasına 'Bu söz sana aittir, haddini bil' demek bir Anayasa Mahkemesi Başkanına yakışmaz" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da açıklamalarını değerlendirmesi istenen Arınç, bu konuda yorum getirmek istemediğini söyledi. Arınç, "Cumhurbaşkanının, Başbakanın, bakanların belki Anayasa Mahkemesi başkanı ve heyet üyeleri de dinlenmiş olabilir ve bu dinlemelerle elde edilen sonuçların bir gün açıklanabileceğini veya muhataplarını mahcup etmek, korkutmak ya da tedirgin etmek için piyasaya sürülebileceğini, umarım kastetmiştir. Sözün gelişinden Sayın Başbakanımızın maalesef 17 Aralık'tan bu yana çok da örneğini gördüğümüz insanların özel hayatlarının bile takip edildiği, çok mahrem konuşmaların hatta devlet mahremiyeti içinde yapılan konuşmaların bile korkunç bir şekilde takip edildiğini, deşifre edildiğini ve yayınlandığını görüyoruz. Herhalde Sayın Başbakanımız, bu furya içerisinde Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerinin de dinlenmiş olabileceğini söylemek istemiştir" şeklinde konuştu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adaylığı için, "12 yıl başarılı bir başbakanlıktan, güçlü bir liderlikten sonra, Türkiye bunca faydalı, olumlu hizmetlerini gördükten sonra, böyle bir makamı, şühpesiz Sayın Gül ile konuştuktan sonra, kendisinin aday olmasını ve Allah kısmet ederse, bütün gücümüzle çalışarak birinci turda da yüksek bir oyla seçilmesini arzu ederiz. Ben tercihimi böyle belirledim" değerlendirmesinde bulundu. Arınç, A Haber'de katıldığı programda soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın mahkemenin kuruluş yıl dönümü törenindeki konuşmasına ilişkin "Bir diktatör özentisinin yüzüne hukuk devletinin ne olduğu söylendi. Hukuk savunmaya geçdiyse bu ülkede bir şeyler var" değerlendirmesinin sorulduğu Arınç, Kılıçdaroğlu'nun hakaretinden dolayı Haşim Kılıç tarafından mahkemeye verildiğini anımsatarak, "Ne garip bir şeydir ki şimdi Haşim Kılıç'ın konuşmalarından bizler üzüntümüzü ifade ediyoruz ve eleştirilerimizi yapıyoruz. Sayın Haşim Kılıç, bu konuşmasıyla kimleri memnun ettiğine de ayrıca bakması lazım" dedi. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere geçmişte ne kadar muhalifi varsa, özel hayatıyla, eşinin başındaki örtüsüyle, verdiği kararlarla, çektirdiği fotoğraflarla yerin dibine ne kadar sokan insan varsa şimdi onların hepsinin Haşim Kılıç'ın safında kendilerine karşı eleştiri yaptığını aktaran Arınç, bunu samimi bulmadığını belirtti. Arınç, "Keşke Haşim Kılıç, Kılıçdaroğlu tarafından takdir edilecek bir konuma gelmeseydi. İşin üzüntü verici tarafı da bu" diye konuştu. "Kılıç ile ilgili son zamanlardaki en yoğun yorumlardan biri de kendisinin cumhurbaşkanlığına aday olacağı şeklinde. Yine söylentiyi arttıran unsurlardan biri de kendisinin net biçimde cumhurbaşkanı adayı olmayacağını söylememesi. Siz Kılıç'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir planı, hedefi olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Arınç, Haşim Kılıç'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı planı olmadığını zannettiğini söyledi. Arınç, şöyle dedi: "Çünkü Sayın Haşim Kılıç, geçmişte Anayasa Mahkemesini siyasallaştıran veya Anayasa Mahkemesinin gücüyle cumhurbaşkanı olmaya kalkanların akibetini biliyor olmalı. Mesela ben o zamanlar genç bir siyasetçiydim 70'li yıllarda Sayın Muhittin Taylan'ın CHP tarafından cumhurbaşkanlığına aday gösterildiğini biliyorum. Belki daha sonra Ahmet Necdet Sezer örnekleri, belki daha öncesinde Yekta Güngör Özden örnekleriyle bu kişiler veya bunun benzerleri cumhurbaşkanlığına gelmek istemiş olabilir. Ama en son örneği 2000'den 2007'ye kadar Türkiye'de cumhurbaşkanlığı yapmış olan Ahmet Necdet Sezer ise onunla kendisinin yaşadığı sıkıntıları da kurumun ne hale geldiğini de biliyor olması lazım. Ben, emekliliğine 1 yıl kadar kalmış bir Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak cumhurbaşkanlığını hedeflemediğini düşünüyorum veya zannediyorum. Dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu, kendisi aday olur mu olmaz mı bilemem. Ama şunu söylemem lazım, Kılıçdaroğlu, aday olursa hiçbirşey ifade etmez. CHP bugünkü oyunu bile olduğu gibi kendisinin cumhurbaşkanlığı adaylığına doğrultmaz, yönlendirmez veya bu kadar oyu toplamayamaz. Çünkü halkta karşılığı yeterince olmayan bir kişidir. Madem ki bu birinci ve ikinci tur olarak yapılacaktır, kendisi üzerinde başkalarının ittifakını sağlayabilecek, geniş bir yelpazenin oylarını alabilecek bir çekim merkezi değildir Kılıçdaroğlu." CHP'nin bugüne kadar başka partilerle bir araya gelerek ortak bir aday çıkarmayı gündeme getirdiğini aktaran Arınç, "Ama CHP'nin kendisi bunu tartıştı, bir anamuhalefet partisi kendisi aday çıkaramazsa ne güne duruyor diye bir eleştiri aldı. Bakın biz 2000 yılında o zaman Refah Partisi, Fazilet Partisi vardı. Bizim partimiz, bir zamanlar Sayın Lütfü Doğan'ı, daha sonra da Nevzat Yalçıntaş'ı cumhurbaşkanı adayı yapmıştı. Her partinin üzerine düşen kendi adayını çıkarmaktır. İkinci turda da zaten tasfiye edilmiş olacaklardır ona göre oylarını bir başka noktaya yöneltebilirler" dedi. "Anayasa Mahkemesinin siyasi içerikli konuşmalar yapıyorsa güvenilirliği ve bağımsızlığı konusunda erozyon olup olmadığını sormuştum. Kılıç'ın açıklamaları, akla milli görüş gemleğiyle ilgili tartışmaları getirdi. Bütün bu tartışmalardan sonra Anayasa Mahkemesinin bağımsızlığı ve güvenilirliği konusunda bir erozyon söz konusu olmuş mudur?" sorusu üzerine Arınç, "Haşim Kılıç'ın geçmişte yaptığı hizmetlere ve Türkiye kavgası içinde verdiği mücadeleye saygı duyarak, bugünkü yaptığı hatayı eleştirilerle sonlandırmalı, bunu daha ileriye götürmemeliyiz" değerlendirmesinde bulundu. Arınç, kendisinin geçmiş günlerin hatırına, vefa duygusuna inanan bir insan olduğnu belirterek, şöyle devam etti: "Evet bugün çok büyük bir hata yapmıştır, bizi mahcup etmiştir, Sayın Başbakanımızı üzmüştür, hükümütemizi hedef almıştır. Buna bir yol kazası olarak bakmamız lazım, yoksa öyle büyük büyük, kocaman kocaman manşetlerle işte tarihin çöplüğüdür şudur budur bu kelimeleri kullanmak bile bence çok yanlış. Eleştirelim ama hakkımızı ve haddimizi de bilelim. Anayasa Mahkemesi Başkanlığına büyük mücadeleler sonrası gelmiş bir insanın belki hukuk hayatının içinde de başkanlığın içinde de bir büyük hatasını sadece bu eleştirilerimizle sınırlı tutalım. İkincisi, tabii bugün Haşim Kılıç vasıtasıyla Anayasa Mahkemesi yıprandı mı, erozyona mı uğradı? Haşim Kılıç, oranın sadece başkanıdır. Orada 17 üye var. Bu üyelerin her biri de yine haklarında hüsnüzan ettiğimiz, hukuk bilgilerine güvendiğimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın tercihleriyle de her halde çok özellikleri dikkate alınarak seçilmiş insanlardır. Bunları yok sayarak Anayasa Mahkemesini sadece Kılıç'tan ibaret görmek çok yanlış olur. Benim bir iddiam vardı, eğer Sayın Haşim Kılıç, o gün yapacağı konuşmayı 17 kişilik heyetin içinde mota mot bu cümleleri kullanarak ben bu konuşmayı yapacağım deseydi, en az 10 üyenin 'Sakın ha. Böyle bir konuşmaya biz razı değiliz' diyeceğini tahmin ediyorum. Onay vermezlerdi. Ama Anayasa Mahkemesini Başkanı temsil eder diye bir kural varsa, Sayın Haşim Kılıç, bu temsil görevini ben yapacağım, bu konuşma metnini de kendim hazırlayacağım demiş olabilir. Anayasa Mahkemesi yüksek yargıdır, Türkiye'nin de ihtiyacı vardır. Ben bugün Twitter kararından dolayı Sayın Kılıç'ı da mahkemenin üyelerini de eleştiriyorum. Bütün hukuk yolları tüketilmeden ve sadece Twitter şirketini muhatap alarak onlar lehine karar vermiş olmalarından dolayı da 367 kararı kadar olmasa bile bir garabet, bir yanlış karara sahip çıktıklarını düşünüyorum. En az Tiwitter şirketinin hukukunu muhafaza edeceğiniz kadar, en az onun kadar da bizlerin, bireylerin hakkını düşünmesi gerekirdi. Hergün haklarında hakaret edilen, hergün iftiralar savrulan, hergün ülkenin en gizli görüşmelerini bile Youtube'dan veya başka bir yerden, Twitter yoluyla dahi vermeye çalışanlara bu ülkede hukukun yapacağı bir şey olmalı. Bireysel hak ve özgürlükleri koruyacak bir karar almadan Twitter şirketini esas alırsanız ve diğer bütün yollar tüketilmeden de aceleyle karar verirseniz, biz bu kararı eleştiririz. Benim eleştirim de geçmişte birilerinin yaptığı durumdan vazife çıkarmak eleştirisiydi. Herhalde Sayın Kılıç'ı o kadar üzdüm ki beni bu törenlere bile davet etmedi." "Mayıs ortalarına doğru da bu işi netleştireceklerini biliyorum" Bülent Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimine lişikin soru üzerine, yaptığı tüm istişarelerde cumhurbaşkanı adayı olması yönünde çok büyük bir çoğunluğun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklediğini söyledi. Kendisinin de istişare edilen bir insan olarak kararını ifade ettiğini dile getirdi. (AA) SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >> 15 SPOR SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 30 17Nisan Şubat2014 2013Çarşamba Perşembe Şükrü Ergün: Mancini ile yola devam edeceğiz Mancini kalıyor Galatasaray yönetim kurulu üyesi ve kulüp sözcüsü Şükrü Ergün, teknik direktör Roberto Mancini ile yola devam edeceklerini söyledi R adyospor'un canlı yayın konuğu olan Galatasaray yönetim kurulu üyesi ve kulüp sözcüsü Şükrü Ergün, ilk olarak sezonu şampiyon olarak tamamlayan Fenerbahçe’yi tebrik etmelerinin sürpriz olmadığını belirtti. Ergün, “Sürpriz değil, ama Türkiye'de suni olarak yaratılan ortamdan dolayı insanların bunu sürpriz olarak görmeleri söz konusu olabilir ama bu olması gerekendir. Biz de olması gerekeni yaptık." dedi. BEŞİKTAŞ KENDİ İÇERİSİNDE DEĞERLENDİRMESİ YAPMIŞTIR Şükrü Ergün, Beşiktaş'ın geçtiğimiz hafta cuma günü Fenerbahçe'nin seyircisiz oynama cezası kalksın şeklindeki açıklamaları hakkında “Hem siyah - beyazlı yönetim içerisinde hem de Beşiktaş'ın taraftarları içerisinde yeterince konunun değerlendirildiğini düşünüyorum. Bu nedenle daha fazla yorum yapmayı gerekli görmüyoruz.” yorumunda bulundu. YAĞMAYI YAPANLARA FENERBAHÇELİ DEMEK, FENERBAHÇE'YE HAKARET OLUR Kulüp sözcüsü Şükrü Ergün, Bağdat Caddesi'ndeki GS Store'u yağmalayanlar için "Ben onları Fenerbahçe taraftarı olarak görmüyorum. Bunu bu şekilde görmek Fenerbahçe taraftarına hakaret olur. Ben Fenerbahçe taraftarının bu seviyede olduğuna inanmıyorum." ifadelerini kullandı. GÖRÜNTÜLER BANA 6-7 EYLÜL OLAYLARINI HATIRLATTI Fenerbahçe'nin bu konuda kendilerini arayıp, olaydan duydukları üzüntüyü dile getirip getirmedikleri konusundaki soru için ise Ergün, "Bu Fenerbahçe yönetiminin tasarrufunda olan bu konudur. Bir şey söyleyemeyiz. Ama ben bu yağmayı yapanların ne Fenerbahçeli olduğuna ne de taraftar olduğuna inanıyorum. Bu son derece adi bir suçtur. Bir ticari kuruma karşı yapılmış bir suçtur. Yağmalama suçudur. Resimleri gördüğümde kanım dondu. Türkiye'de tarihimizin yüz karası olarak kayıtlara geçen 6-7 Eylül olayları olmuştu, 1950'lilerde ben görüntüleri görünce oradaki resimleri çağrıştıran bir imaj oluştu. Vandalizm, barbarlık. Ama ben bunu kesinlikle Fenerbahçe camiasıyla bağdaştırmıyorum. Daha önce de olmuştu, ama böylesine içeri girip paraların alınması, formaların yakılması, malların yağmalanması, ancak 6-7 Eylül'de olmuştu." şeklinde cevap verdi. HAKEMLER ÖZGÜR İRADELERİYLE KARAR VEREMİYORLAR Hakem konusunda yorum yapmayacağını belirten Ergün, Elazığspor maçında verilmeyen penaltı pozisyonu için "Daha önce de söylediğim gibi bunların hakemlerin özgür iradeleriyle verdikleri kararlar olduğuna inanmıyorum." diye konuştu. ‘Galatasaray'ı şampiyonluktan uzaklaştıran etkenler nelerdi?’ sorusu için ise Şükrü Ergün şöyle cevap verdi: "Sezon bitsin, bittikten sonra konuşalım." la görüş- FENERBAHÇELİ DOSTLARIMIZ BU UMUDUN PEŞİNDEN KOŞACAKLARDIR Şükrü Ergün, Fenerbahçeli yöneticilerin sarı - lacivertli takımın Şampiyonlar Ligi'ne gitme ihtimali olduğu yönündeki açıklamaları için "Bu aşamada söylenenlerin ne derece gerçeği yansıttığını bilmiyorum. UEFA'nın aldığı kararların üzerine gidilmesi bu aşamada sonuç doğurur mu bilmem ama şu anda verilmiş bir karar var. Ortada da bir defacto karar var. Ben bunun üzerine konuşuyorum. Hukukçular kararın değişmeyeceğini söylüyorlar ama bu Fenerbahçeli dostlarımız için bir umuttur, umudun peşinde koşacaklar." diye konuştu. DROGBA YETİŞSE İYİ OLUR Kulüp sözcüsü Ergün, Drogba'nın sakatlığıyla ilgili olarak "7 Mayıs'taki kupa finaline yetişse iyi olur." temennisinde bulundu. LUCESCU GÜNDEMİMİZDE YOK; MANCINI'YLE YOLA DEVAM EDECEĞİZ Son olarak yeni bir teknik adam- BAŞARI ÖLÇÜTÜ ŞAMPİYONLUKTUR ‘Sezon sonunda ikinci olarak doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne giden, Türkiye kupasını kazanan bir Galatasaray olursa bu başarı olarak kabul edilebilir mi?’ şeklindeki soru için Ergün, "Bu nereden baktığınıza bağlı. Ben bir taraftar olarak Galatasaray'ın başarısının şampiyonluktan geçtiğine inanıyorum. Şampiyonluk yoksa ligi yüzde yüz başarılı bitirdik diyemeyiz; ama doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne gidip, Türkiye kupasını da kazanırsak bu küçümsenemez" diye cevap verdi. İtalyan hoca kalıyor K mediklerini belirten Şükrü Ergün, "Lucescu, çok sevdiğimiz bir teknik direktör olmasına rağmen, Galatasaray'ın gündeminde hiç yok. O nedense Galatasaray'ın gündemine enjekte ediliyor. Sabah telefonumda bazı mesajlar gördüm, 'Dün akşam Lucescu'yla yemek yemişsiniz, haberini yapabilir miyiz' diye. Artık ne söyleyebilirim. Lucescu çok düzgün, efendi bir insandır. Kendisiyle kısa sürede olsa çalışma imkanı buldum. Bundan dolayı da çok mutluyum. Galatasaray, her yıl antrenör değiştiren bir kulüp değildir. Galatasaray'ın antrenör değiştirme planı yoktur. Burası deneme tahtası değil. Yeni sezonda da Mancini ile devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. (CİHAN) Saçları kesilen Fenerbahçeli futbolcu Alper Potuk'un son hali F enerbahçe'nin başarılı futbolcusu Alper Potuk, şampiyonluk kutlamaları sırasında saha ortasında takım arkadaşları tarafından kesilen saçlarının son halini sosyal medyadan takipçileri ile paylaştı. Spor Toto Süper Lig'i şampiyon olarak tamamlayan Fenerbahçe'de milli futbolcu Alper Potuk, şampiyonluk sonrası kesilen saçlarının son halini twetter'dan takipçileri ile paylaştı. "Son halimi merak edenler için." mesajı altında Alper Potuk, saçlarının son hali olan bir resmini yayımladı. (CİHAN) İzmir’in güreşçi kızları 7 yıldır katıldıkları tüm turnuvaları kazanıyor Türkiye onlara dar geliyor dum. Artık Avrupa, Dünya ve Olimpiyat madalyaları alarak zirveye çıkmak istiyorum.” İzmirli kızlar ata sporumuz güreşte rakip tanımıyor. 2006 yılında kurulan ve 2007 yılından bu yana Türkiye çapında katıldığı tüm turnuvalarda şampiyon olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan Güreş takımı, artık hedef büyüttü. Henüz gençler kategorisinde yarışmalarına rağmen büyüklerde de şampiyonluğu kimseye bırakmayan İzmir’in bayan güreşçileri, rotayı olimpiyatlara çevirdi. A ntrenör Selahattin Karaman ve eşi Şenay Karaman’ın 2006 yılında temellerini attığı İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan Güreş Takımı, son 7 yıldır Türkiye’de katıldığı tüm turnuvalarda şampiyon olarak erişilmesi güç bir başarıya imza attı. Henüz ilkokul öğrencisiyken İzmir Büyükşehir Belediyesi Güreş takımına seçilen sporcular, 2007 yılında başlayan şampiyonluklar zincirini önce minikler, ardından yıldızlar, gençler ve büyükler kategorilerinde gelen şampiyonluklarla taçlandırdı. Tamamı 17-20 yaşları arasındaki Büyükşehir Belediyesi güreşçileri, bu nedenle hem gençler, hem de büyükler kategorilerinde mücadele ediyor. Ancak her iki kategorinin de Türkiye şampiyonu olmayı başaracak kadar da rakipsizler. Türkiye’ye bayan güreşinde ilk Gençler Avrupa şampiyonluğunu ve Dünya ikinciliğini kazandı- ması nedeniyle hemcinslerinin uzak durmayı tercih ettiği güreşi seçen İzmirli kızlar şimdi minderde fırtına gibi esiyor. ran Buse Tosun, Gençler Dünya 3.’sü Gamze Durukan, Avrupa 3.’sü Nuray Karadağ gibi uluslararası başarılara imza atan pek çok sporcuyu yetiştirip Türk sporuna armağan eden Büyükşehir Belediyesi, tam 10 sporcusunu da Genç Milli Takım kadrosuna gönderiyor. Başkan Kocaoğlu’nun desteği önemli Bu büyük başarıda pay sahibi olan antrenörler Selahattin-Şenay Karaman çifti, kurdukları aile ortamının yanı sıra Başkan Aziz Kocaoğlu’nun desteğinin de bugünlere gelmelerinde önemli etkenlerden biri olduğunu düşünüyor. 2007 yılında katıldıkları ilk Türkiye şampiyonasıyla ele geçirdikleri şampiyonluk unvanını hala koruduklarını dile getiren Selahattin Karaman, “Geç- mişten bugüne katıldığımız bütün kategorilerde şampiyon olduk. Ülke çapında alabileceğimiz bütün madalyaları aldık. Asıl hedefimiz olimpiyatlar. Türkiye’nin bayan güreşinde henüz olimpiyat madalyası yok. Bu ilki İzmir Büyükşehir Belediyesi sporcuları olarak biz başarırsak en büyük mutluluğu yaşamış olacağız. Bize rakip olabilecek bir takım şu anda Türkiye’de yok. Buna da izin vermemek için elimizden geldiği kadar çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. İşte şampiyonların hikayesi İzmir Büyükşehir Belediyesi Bayan Güreş Takımı’nın sporcularının güreşe başlama hikayeleri ise birbirinden ilginç. Güç ve dayanıklılık gerektiren bir spor dalı ol- Derya Bayhan: “Ailemden gizli başladım” “Hocamız beni ilkokuldayken keşfetti. İlk başta bu sporu yaptığım için tepkilerle karşılaştım. Ailem karşı çıktığı için antrenmanlara gizli gizli katılıyordum. Ama başarılar geldikçe onlar da kabullendiler. Ailem destek verdikçe güreşe daha da bağlandım. Katıldığım ilk turnuvada minikler Türkiye ikincisi oldum. Şu anda 59 kg’da Türkiye şampiyonuyum. Hedefim Dünya ve Olimpiyat şampiyonluğu.” Beste Altuğ: “Bilek güreşinde erkekleri yeniyordum” “Henüz ilkokulda erkek öğrencileri bile bilek güreşinde yendiğimi gören beden eğitim öğretmenimiz, Selahattin Hoca’ya haber vermiş. Onun teşviğiyle güreşe başladım. Ailem her zaman yanımda oldu. Türkiye şampiyonluğunun yanı sıra yıldızlarda Avrupa üçüncüsü ol- Buse Tosun: “Futbol oynarken keşfedildim” “Selahattin Hoca beni erkek takımında futbol oynarken keşfetti. Hiç buraya kadar geleceğimi tahmin etmemiştim. 8 yıldır güreş yapıyorum. 2013 yılında Avrupa şampiyonu ve dünya ikincisi oldum. Yaşım küçük olduğu için öncelikle gençlerde Dünya ve Avrupa şampiyonluklarını kazanıp, 2016 yılında da Rio’da altın madalyayı hedefliyorum.” Nuray Karadağ: “3 ayda kürsüye çıktım” “Atletizm sporu ile uğraşırken güreşte daha başarılı olacağımı düşünen beden eğitim öğretmenimiz beni bu spora yönlendirdi. Daha 3 aylık güreşçiyken Türkiye üçüncüsü oldum. Daha sonra Türkiye şampiyonu, Yıldızlar Avrupa üçüncüsü ve Gençler Avrupa şampiyonu oldum. 2016 yılında Olimpiyat vizesi alıp, orada güreşmek istiyorum.” (HABER MERKEZİ) SAYFA 16 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Aylık 2 bin 500 liraya çalışacak çoban bulamıyor Beypazarı ilçesinde 1200 küçükbaş hayvanı bulunan besici, 2 bin 500 lira aylık ücretin yanı sıra barınma ve yemek ihtiyacını karşılayacak olmasına rağmen çoban bulamıyor. Yüksek ücret ödemesine karşın hayvanlarına bakacak kimse bulamayan Hüseyin Sucuoğlu, yaşadığı sıkıntı nedeniyle gerekirse besiciliği bırakmayı düşünüyor. Sucuoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1200 koyununun olduğunu, hayvanları güdecek çoban bulabilmek için Kaymakamlığa bile başvurduğunu söyledi. Sucuoğlu, "Şimdilerde herkes masa başı iş istiyor. " dedi. (AA) 30 Nisan 2014 Çarşamba Havada yollar kısalacak, 1 milyar lira cepte kalacak www.sondakikagazetesi.com Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Elvan, "Bazı askeri hava sahalarının sivil uçuşa açılmasına imkan tanıyacak 'hava sahasının esnek kullanımı' uygulamasıyla uçuş yolları kısalacak. Yeni rotalar yıllık 1 milyar lira tasarruf sağlayacak. Belirlenecek yeni uçuş rotaları sayesinde seyahat süreleri de 6 ile 20 dakika arasında azalacak.’’ diye konuştu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, bazı askeri hava sahalarının sivil uçuşa açılmasına imkan tanıyacak "hava sahasının esnek kullanımı" uygulamasıyla uçuş yollarının kısalacağını belirterek, yeni rotalar sayesinde yıllık 1 milyar lira tasarruf sağlanacağını bildirdi. Bakan Elvan, hava sahasının esnek kullanımı uygulamasının getireceği avantajları AA muhabirine değerlendirdi. Hava sahasının esnek kullanımına ilişkin yönetmeliğin geçen hafta Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Elvan, yeni uygulamayla yakıt ve zaman tasarrufunun sağlanması, bakım maliyetlerinin azaltılması, çevre kirliliği ile küresel ısınma etkisinin azaltılması ve havacılık sektöründe verimliliğin artırılmasının hedeflendiğini ifade etti. Kurulacak bir komisyonun yeni uçuş rotalarının belirleyeceğini anlatan Elvan, oluşturulacak yeni rotalarla, uçuş yollarının kısalacağını ve ilave uçuş yollarının anlık tesis edilebileceğini söyledi. Askeri hava sahalarının içerisinden sivil uçuşların bugüne kadar yapılamadığını hatırlatan Elvan, şunları kaydetti: "Havayolu şirketleri, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün (DHMİ) yayınladığı hava koridorlarından uçuş düzenliyorlar. Bu koridorların denetimi DHMİ radarları tarafından gerçekleştiriliyor. Bunun dışındaki hava sahasının büyük bir kısmı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) kullanımında bulunuyor. Ticari uçaklar, özel durumlarda DHMİ’nin belirlediği hava koridoru dışına çıkmak istediğinde TSK'nın ilgili birimlerinden izin almak zorunda kalınıyor. Yeni uygulama ile bu sorunu ortadan kaldırmak için bir komisyon kurulacak. Bu komisyonda mutabakata varıldığı takdirde yeni uçuş rotaları uygulamaya konulacak. Böylece 'hava sahasının esnek kullanımı' uygulamasıyla uçuş yolları kısalacak. Yeni rotalar yıllık 1 milyar lira tasarruf sağlayacak." Uçuşlar 6 ile 20 dakika kısalacak’’ Yeni rotaların zaman tasarrufu da sağlayacağını vurgulayan Bakan Elvan, vatandaşların gitmek istedikleri yere daha erken varabilme imkanına kavuşacaklarını dile getirdi. Elvan, uygulama sayesinde yurt içi seferlerin yanı sıra özellikle hac ve um- re uçuşlarında ciddi yoğunluk yaşanan Suudi Arabistan ile Orta Doğu seferlerinde de önemli oranda zaman ve yakıt tasarrufu sağlanacağını belirtti. Yeni uçuş rotaları ile seyahat sürelerinin 6 ile 20 dakika arasında azalacağını bildiren Elvan, "Seyahat süreleri İstanbulSamsun arasında 6, İstanbul-Adana arasında 8, İstanbul-İzmir arasında 6, İstanbul-Bodrum arasında 7 ve İzmir-Adana arasında 8 dakika kısalacak" dedi. "Daha fazla trafiğe hizmet verilecek" Ülke hava trafiğinin her geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 10'nun üzerinde arttığını belirten Elvan, uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan istatistiki tahminlerde Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda en çok trafik artışı beklenen ve talep arzı yüksek ülkeler arasında yer aldığını ifade etti. Elvan, Eurocontrol'ün büyüme tahminlerine göre Türkiye'nin 2020’ye kadar yüzde 6'nın üzerinde bir trafik artışı ile Avrupa'da birinci ülke konumunda olacağına dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Türkiye'de her yıl artan hava trafiğine emniyetli ve konforlu hizmeti verebilmeye bu yönetmenlik çok önemli ve ciddi katkılar sağlayacak. Uçuş emniyetinden taviz vermeden hava sahasının kapasitesi arttırılarak daha fazla trafiğe hizmet verilmesi, sivil/asker koordinasyonun daha etkin bir şekilde sağlanabilmesine ve hava sahasının günlük olarak sivil ve askeri trafiklere tahsis edilmesine bağlıdır. Yeni yönetmenliğin bu uygulamaya imkan vermesinden dolayı daha çok hava trafiğine hizmet verebileceğiz." (AA) Büyükşehir Belediyesi’nden renkli programlar Dansla "yeniden doğacaklar" İşitme engellilere yönelik toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla engelli ortaokul öğrencileri ile engelsiz lise öğrencileri bir araya geldi. Öğrenciler, işitme engellilerle işitebilirlerin hayata "engeli" olmayan yeni bir pencereden bakabilmelerini sağlamak için "yeniden doğuşu" anlatan masalı sessiz bir dans gösterisiyle sunacak. "Sessizlikte dans" projesinin sahibi Didem Ayas, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sosyal hayatta engelli bireylerin engelsiz bireylerle aynı çevreyi paylaşmasına rağmen çoğu zaman fark edilmediğini söyledi. Engellilerle zaman geçirmenin onların hayatını daha iyi anlamaya yardımcı olacağına inandıklarını kaydeden Ayas, böylece onların sosyal hayata katılımının da artacağını ifade etti. Ayas, işitme engellilerle işitebilirleri bir araya getirmek, işitme engelleri kendi çevrelerinden çıkarıp farklı çevrelere taşımak, engeli olmayanları da "sessiz dünya" hakkında fikir sahibi yapmak için "Sessizlikte dans" adıyla bir proje hazırladıklarını aktardı. Proje çerçevesinde Tülay Aktaş İşitme Engelliler Ortaokulu ile Özel Tevfik Fikret Fen Lisesi öğrencilerini bir dans gösterisi için bir araya getirdiklerini bildren Ayas, hem işitmeye dayalı hem de görsellikle anlaşılabilir olması açısından dansı seçtiklerine değindi. Ayas, dansın müziksiz eksik kaldığına dikkati çekerek, "İşitebilir kişilerin de işitme engellilerini anlamaları için dansı seçtik. Akpamuk adlı Türkmen masalını dansla anlatmaya karar verdik. Dansı izleyeceklerin işitme engellilerle empati kurabilmesi için seyirciler gösteriyi kulak tıkacıyla izleyecek. Gösterinin başında işaret diliyle masal hakkında bilgi verilecek ama işaret dili bilmeyenler masalın ne hakkında olduğunu oyun sonrasında dağıtılacak metinlerle öğrenebilecek. Böylece engellilerin ne yaşadığını anlayabilecekler" diye konuştu. (AA) Mayıs’ta İzmir’e ‘yıldız’ yağacak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Mayıs ayı sanat takvimi yine göz kamaştırıyor. Klasik müzik ve cazdan Roman ve Latin müziklerine, müzikallerden şarkı ve türkülere, oyuncakkostüm ve heykel sergilerinden dans gösterilerine kadar her türlü sanat dalının yer alacağı etkinlikler, İzmirlileri Zuhal Olcay, Zülfü Livaneli, Gülsin Onay, Kerem Görsev, İlhan Şeşen ve Aydan Şener gibi ünlü sanatçılarla buluşturacak Birbirinden seçkin kültür ve sanat etkinliklerini İzmirlilerle buluşturan İzmir Büyükşehir Belediyesi, sanatseverler için Mayıs ayında da “bahar gibi renkli” bir program hazırladı. Büyükşehir, sanat buluşmalarında Zuhal Olcay, Zülfü Livaneli, Gülsin Onay, Kerem Görsev, İlhan Şeşen ve Aydan Şener gibi sanat dünyasının birbirinden değerli isimlerini ağırlayacak. Sanat takviminin ilk yaprağında iki serginin açılışı var. Ömer Şenol’un eserlerinden oluşan sergi, 1 Mayıs 2014 Perşembe günü Kültürpark İzmir Sanat’ta saat 18.00’de resim tutkunlarının beğenisine sunulacak. Sergide, sanatçının güneş temasıyla hazırladığı üç boyutlu resimleri sergilenecek. Aynı gün Tarihi Havagazı Kültür Merkezi Sergi Salonu’nda saat 18.00’de ise ‘Gelir İdaresi Başkanlığı Karma Resim Sergisi’ açılacak. Gelir İdaresi Başkanlığı Resim Topluluğu’ndan 11 sanatçının eserleri görücüye çıkacak. Sergiler, 13 Mayıs’a kadar gezilebilir. 5 Mayıs 2014 Pazartesi akşamı Gündoğdu Meydanı, Bahar Şenliği kapsamında düzenlenecek ‘Roman Ateşi Festivali’yle renklenecek. Saat 21.00’de başlayacak konserde ‘Lüleburguz Trockyablues’ sahne alacak. Yine aynı gün Kültürpark İzmir Sanat ise ‘Serap Tamay ve Grup Günberi’yi ağırlayacak. Saat 20.30’daki konserde sanatçılar ‘Balkan Sevda Şarkıları’nı seslendirecek. 6 Mayıs 2014 Salı günü ‘Hıdrellez Şenliği’ düzenlenecek. Saat 12.00’de Kültürpark Yer Altı Otoparkı’nın üstündeki çim alanda gerçekleşecek konserde ‘Çılgın Cemal ve Roman Çocukları’ sahne alacak. Aynı günün akşamında ise Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Küçük Salon’da keman ve piyano ziyafeti var. Saat 20.00’deki ‘Brahms Akşamı’ adlı konserde, Pelin Halkacı Akın’ın kemanına İris Şentürker piyanoyla eşlik edecek. 7 Mayıs 2014 Çarşamba akşamı ‘Al Di Meola’, ‘Plays Beatles & More’ başlıklı konserle sanatseverlerle buluşacak. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Büyük Salon’da saat 20.00’de başlayacak konserde Meola’nın gitarına, Tina Guo çello, Mario Parmisano piyano, Peter Kaszas ise davul ve perküsyanla eşlik edecek. Etkinlik takviminde 8 Mayıs 2014 Perşembe günü yine bir sergi açılışı var. Aykut Ergin, Cemre Dağlı ve Volkan Bolat’ın eserlerinden oluşan heykel sergisi, Çetin Emeç Sanat Galerisi’nde saat 18.30’da açılacak. Eserler 15 Mayıs’a kadar görülebilir. 10 Mayıs 2014 Cumartesi akşamı sanatseverler ‘Bana Esme'yi Anlat’ adlı müzikali izleyebilir. İzmir Sanat’ta saat 20.30’da sahnelenecek müzikli tiyatro oyununun başrollerinde Aydan Şener, İlhan Şeşen, Ayça Tekindor, Burçin Bildik ve Damla Cercisoğlu yer alıyor. Ludwig Fulda’ın “Das Verlorene Paradies’ adlı oyunundan Hakan Altıner tarafından uyarlanan müzikalin yönetmeni de Altıner. Oyunun özgün besteleri ise İlhan Şeşen’e ait. 12 Mayıs 2014 Pazartesi akşamı İzmir Sanat, Emin Fındıkoğlu ve grubunu ağırlayacak. Portekizce’de ses anlamına gelen ‘Voce’ adıyla konserler veren topluluk, saat 20.30’daki konserde Latin ve Funk karakterli müziklerden yararlanarak Paul Simon ve Sting gibi bestecilerin şarkılarını seslendirecek. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, 13 Mayıs 2014 Salı akşamında dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay’ı konuk edecek. Konser, Küçük Salon’da saat 20.00’de başlayacak. 14 Mayıs 2014 Çarşamba’nın konuğu ise ‘Kerem Görsev Quartet’. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Büyük Salon’da sevenleriyle buluşacak sanatçıya kontrbasta Kağan Yıldız, davulda Ferit Odman, saksafonda ise Engin Recepoğulları eşlik edecek. ‘Siyah Beyaz Tuşlar Eşliğinde Türküler ve Şarkılar’ dinletisi, 15 Mayıs 2014 Perşembe akşamı saat 20.30’da İzmir Sanat’ta gerçekleşecek. (HABER MERKEZİ) Koleksiyon tutkusuyla servet harcadı Eceabat ilçesinde müteahhitlik yapan mimar Mehmet Uzuner, 5 yıl önce başladığı koleksiyonerlik yaşamında biriktirdiği ve ofisinde sergilediği 17 bin tarihi obje için bugüne kadar 5 milyon lira harcadı. Uzuner'in İsmetpaşa Mahallesi İstiklal Caddesindeki ofisi, aralarında MÖ 4000 yılına dayanan objelerin de bulunduğu binlerce tarihi esere ev sahipliği yapıyor. Çalışma ortamı adeta bir müzeyi andıran Uzuner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, inşaat firması olduğunu, eski binaların yıkımı esnasında çatı aralarında ya da binanın değişik bölümlerinde bulduğu objelerin dikkatini çektiğini söyledi. O günlerde başladığı tarihi eser toplama merakının zamanla tutkuya dönüştüğünü belirten Uzuner, "Daha sonra ofiste objeleri gören kişiler bağışta bulundu. Zaman içinde toplamalar satın almalara dönüştü. Şu anda 17 bin civarında hem etnografik hem de arkeolojik eserlerim var. Bunları biriktiriyoruz. Bir bölümünü müzelerde bir bölümünü de kendi bünyemizde barındırıyoruz. İleride kurmayı planladığım müze için saklıyorum" dedi. Uzuner, antik dönemlerden başlayıp, günümüze kadar uzanan geniş bir yelpazede her türlü objenin ofisinde mevcut olduğunu ifade etti. (AA)
© Copyright 2024 Paperzz