Osmangazi Belediyesi’nin KADIN Dergisidir Yıl:1 Sayı:1 Ağustos & Eylül 2014 “Gökyüzünün yarısını kadınlar taşır...” gulpembe@osmangazi.bel.tr BAŞKAN’DAN Osmangazi’nin Değerli Hanımları, Toplumsal değerlerimizi, örf ve ananelerimizi, inaçlarımızı yaşatan, yayan ve koruyan toplumumuzun mimarı siz kadınlarımıza özel bir dergi hazırlamanın ve sizlerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bizim sizlerle daha fazla buluşmamızı sağlayacak talep ve isteklerinizin yer alacağı, hizmetlerden haberdar olmanızı kolaylaştıracak dergimiz, iki ayda bir siz kıymetli hanımlarımız ile buluşacak. Biliyoruz ki, sağlıklı, modern ve gelişime açık toplumlar, kadına olması gereken değeri veren toplumlardır. Özgüveni yüksek, girişimci ve başarılı bireyleri yetiştiren toplumun mimarı kadınlarımızdır. Dolayısı ile kadının başarısı ülkenin başarısıdır. Bu nedenle bizler de kadınlarımızın sosyal hayatta birey olarak saygı görmeleri, ekonomik özgürlüklerini kazanabilmeleri için okuma yazma kurslarından, el becerilerini geliştirmeye, sanatsal ve kültürel faaliyetleri arttırmaya yönelik faaliyetler düzenliyoruz. Kadınlarımızın, bir yandan kendilerini rahatlıkla ifade edebilecekleri, özgüvenlerini destekleyen eğitim alanları oluşturuyor, diğer yandan da üretken faaliyetler ile ekonomik özgürlüklerini destekliyoruz. Böylece toplumsal hayata katılan, üreten ve mutlu bir kadın profili oluşturmayı hedefliyoruz.Bildiğiniz üzere, belediyemiz Eşitlik Birimi kurarak ‘Kadın Dostu’ belediyeler arasında yer aldı. Kadınlarımız için çalışma hayatını kolaylaştırıcı değişiklikler yapılmasını sağlamak, motivasyon arttırıcı faaliyetlerde bulunmak ve en önemlisi de Kadın Sığınma Evi kurarak ihtiyacı olan kadınlara sığınma imkanı sağlamak birimimizin ve belediyemizin hedefleri arasında yer alıyor. Özel alanda da kamusal alanda da kadınlarımızın hak ettiği değeri ve yeri bulması için sizlerin de desteği ile Gülpembe Dergimiz ile bir platform oluşturarak projelerimizi birlikte yürüteceğiz ve kısa sürede hedefimize ulaşacağız. Kadınları ile daha güçlü bir Osmangazi için çalışıyoruz. OSMANGAZİ BELEDİYE BAŞKANI EDİTÖR’DEN Merhaba, Osmangazi Belediyesi’nin bir süredir üzerinde çalıştığı kadın dergisi GÜLPEMBE’nin ilk sayısı ile karşınızdayız. Sanattan kültüre, modadan trende kadar kadınlarımızı ilgilendiren, kadına dair her şeyi bulacağınız bir GÜLPEMBE hazırladık. Dergimizin, pratik bilgileri, tarifleri, el sanatları ile de hanımlarımızın vazgeçemeyeceği bir rehber olması için çalıştık. Bu sayımızda neler var; Osmangazi Belediyemizin kariyer ve eğitim kursları OSMEK’i inceledik. Yaz mevsimi için en iyi stiller, trend ve moda renkler ile rengarenk yazın sırlarını paylaştık. Her sayımızda başarılı kadınlarımızın hikayelerine yer vereceğimiz dergimizin ilk konuğu Anneler Ölmesin Derneği Başkanı Hülya Özdemir ile ilgiyle okuyacağınız bir söyleşi yaptık. Yaz hastalıkları, sağlıklı beslenme, ilginç bilgiler ve nefis tarifler gibi keyifle okuyacağınız birçok konuyu bir araya getirdik. Her sayımızda evde yetiştirebileceğimiz bir çiçeğin bakımını anlattığımız köşemizin ilk çiçeği tabi ki Gül oldu. Gül kokulu kadınlarımız için hazırladığımız GÜLPEMBE’yi tüm kadınlarımızın beğenisine sunuyoruz. Keyifle hazırladık, keyifle okunması dileği ile Sağlıkla kalın… İÇİNDEKİLER 08 Osmangazi’den Kadın Semazenler Halk Eğitimi’ne Osmangazi Damgası: OSMEK 16 Trend Moda: En Yeni Trendler - Gelinlikte Trend Renk Krem Tonları Stil: Yaz Mevsimi Için En Iyi Stiller & Sanat 22 Kültür Fotoğraf / Sinema Kitap & Müzik & Yaşam 28 Sağlık Dikkat / Psikoloji & Hamilelik Spor & Dans / Güzellik & Makyaj / Yüzme / Aile Sağlığı 39 Kariyer İş Dünyası Kadının Iş Hayatındaki Yeri Sırları 40 Doğanın Lezzet Durağı: Ispanaklı Rulo Börek Tarifi Gezi: Bursa Hamam ve Kaplıcaları / Püf Noktalar 44 Mekan Tarihi: Ördekli Kültür Merkezi İmtiyaz Sahibi Mustafa DÜNDAR Genel Yayın Yönetmeni Gülşah CEBELLİ ÖNCEL Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Arzu KARADAŞ Katkıda Bulunanlar Mesut YILDIZ NAİL KAHRAMAN Ömer KOŞUKAVAK Sevcan YAMAN Adres Santralgaraj Mah. Ulubatlı Hasan Bulvarı No: 6 Osmangazi / BURSA T. 0 224 444 16 01 F. 0 224 270 70 63 Bitki 50 Röportaj 52 Gül Bakımı: Sevginin ve Aşkın Simgesi Olan Gül Bitkisi Anneler Ölmesin, Meme Kanseri ve Hastalıkları Platformu Başkanı Hülya ÖZDEMİR Köşe 58 Dekorasyon 60 Çocuk Ailenin Aynasıdır Psikolog Melike ORUÇ Yaratıcı Fikirler: Kendin Yap Ki Daha Kıymetli Olsun! Mimari: Çiçeklerle Dekorasyon Bakış Açısı Kişilik 62 Analizleri İlginç Bilgiler Bunları Biliyor Muydunuz? 64 Saat Neden Sağa Doğru Döner? Sizden Gelenler Kremalı Islak Kek Tarifi Tasarım Kalyon Medya Konak Mh. Yıldırım Cd. No. 152 D. 68 Genç Arslanlar İş Merkezi Nilüfer/BURSA T. 0 224 452 10 50 F. 0 224 452 10 54 66 Baskı Furkan Ofset Yeni Yalova Yolu 6.km Panayır Mevkii No:490 Osmangazi/BURSA T. + 90 224 211 04 04 F. + 90 224 211 20 25 furkan@furkanofset.com.tr Hizmet Masası 0 224 444 16 01 Osmangazi Belediyesi’nin yayın organıdır. Bu dergide yayınlanan haberler kaynak gösterilerek kullanılabilir. Yıl:1 Sayı:1 Ağustos & Eylül 2014 OSMANGAZİ’DEN Osmangazi’den KADIN SEMAZENLER Yıl 1993... İlk kadın semazenler toplum önünde sema gösterisine katıldıkları zaman büyük bir gürültü kopmuştu. Kimileri buna karşı çıkmış, kimileriyse desteklemişti. Aradan geçen zaman içinde bu konu hakkında neredeyse söylenmedik görüş kalmadı gibi. Ancak kadın semazenler hâlâ sema etmeye, törenlere katılmaya, her ortamda olmasa da rengârenk tennureleri içinde erkeklerle beraber devran etmeye devam ediyorlar. Bugün sayıları çığ gibi artmasa da 21 yıl önce ilk semaya duran Didem Edman’dan sonra bu yola devam eden kadınların sayısı 10’ları çoktan geçmiş durumda. Mevlana’nın felsefesine baktığımızda, kadın-erkek ayrımı olmadığını görürüz. Çünkü ”Allah katında ikisi de birdir.” der Mevlana. Hz. Muhammed de Kâbe açılışını erkeklerin yanında kadınlarla beraber yapmıştır. Nasıl ki Hac’da kadın-erkek beraber Kâbe’yi tavaf edip, beraber el açıp Allah’a yakarıyorsa, semazenler de başlarına sikkelerini geçirdikleri zaman erkek ya da kadınlıktan sıyrılmış olurlar. Çünkü Mevlevilikte sema, bir zikirdir. Sema esnasında sağ ayaklarını yere vuran semazenler, kalpleriyle Allah’ı zikrederler. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 8 Mevlana döneminde de hanımlar sema yapmış ama erkeklerden ayrı olarak dönmüşlerdir. ”GÖSTERİ DEĞİL, MANEVİYATI KUVVETLENDİRME” Mevleviliğe, semazenliğe ilgi duyan kadınlar açısından durum tabii ki erkeklerden farklı değil; belirleyici olan genellikle maneviyat ya da maneviyatı kuvvetlendirme arayışı. Sema etsin etmesin tüm Mevleviler, sema töreninin folklorik bir gösteriden ibaret olmadığını, yapılanın tamamen bir ibadet olduğunu belirtiyorlar. Kadınların renkli tennureleri ise Hz. Mevlana’nın gül bahçesini temsil ediyor. Sema etmeden önce semazenlere; insan olmak, insanlığa yakışır vasıfları temsil ediyor olmak yönünde bir eğitim veriliyor. Bu nedenle sema etmek, kişisel olarak insana huzur ve sağlık verirken, toplumsal olarak ise sorumluluk yüklüyor. ”SEMA ETMEK BİR İBADETTİR” Cumhuriyet döneminin ilk kadın semazeni Didem Edman sema etmeyi; “Sema etmek bir ibadet... Sema bizim için Allah’la rabıta kurduğumuz, Hakk’ın sevgisini ruhumuzda hissettiğimiz, kendisini onun huzurunda bulduğumuz bir andır.” şeklinde tanımlıyor. ”SEMAYA ÇIKARKEN DÜNYAYA KULAKLARIMIZI TIKIYORUZ” ”Semaya çıkarken başımıza sikkemizi geçirip kulaklarımıza kadar çektiğimizde dünyanın seslerine kapanmış oluyoruz” diyen Didem Edman, ”Biz sema ederken kendimizi gökyüzünde, bulutların arasında hissediyoruz. Dünyaya ait her türlü duygudan sıyrılıyoruz. Kısacası dünyadan kopuyoruz. Bizim için sema dünya ile bağımızı koparan bir ibadet. Semadan sonra bütün sıkıntı ve günahlarımız üzerimizden kalkmış gibi kelebek hafifliğine bürünmüş hissediyoruz.” diyerek anlatıyor duygularını. Bursa’da da Karabaş-i Veli Kültür Merkezi semazen eğitimi vermektedir. Dört yılda 37 kadının eğitim aldığı derneğin semazen eğitimleri, halen sürmektedir. 2006’da Mevlevilikle tanışan ve 2007’de sema eğitimi alan Bursa’nın ilk kadın semazeni İnci Gönülal, Bursa’da kadın semazenlerin yetişmesine öncülük etmektedir. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 10 HALK EĞİTİMİNE OSMANGAZİ DAMGASI: OSMEK Osmangazi Meslek Edindirme Kursları (OSMEK) 5 yılda binlerce kişiyi meslek sahibi yaparken, sertifika alan yüzlerce kursiyere de iş imkânı sağlıyor. İşsizliğin azalmasına katkı sağlamak, insanları meslek sahibi yapmak, yeni bir vizyon kazandırmak, yeni sosyal alanlar oluşturmak, kendilerinde var olan yetenekleri görmelerini sağlayarak psikolojik ve sosyolojik destek sağlamak amacıyla yola çıkan OSMEK, her yıl ihtiyaca göre açtığı kurslarla binlerce insana umut oluyor. OSMEK’e 2013 -2014 Eğitim döneminde toplam 155 kurs açıldı .7186 müracaat yapıldı,2120 kursiyer sertifika almaya hak kazandı. OSMEK ve Osmangazi Belediyesi’nin oluşturduğu İŞ-KUR Masası işbirliğinde 300’ü aşkın kişiye istihdam imkanı sağlandı. DİL KÖPRÜSÜ OSMEK’te dil öğrenmek isteyen ya da dilini geliştirmek isteyenler için de birçok dilde eğitimler sürüyor. İngilizce, Fransızca, Arapça, Almanca, Rusça öğrenmek isteyenlere ücretsiz kurs imkânı sağlanıyor. Ayrıca OSMEK bünyesinde son yıllarda büyük ilgi gören Osmanlıca dil kursları da düzenleniyor ve büyük rağbet görüyor. OSMEK kurslarına her dönem yoğun ilgi gösteriliyor. Toplam 15 kurs merkezinde 33 branşta kurs veriliyor .Talepler değerlendirilerek istekler doğrultusunda uygun kurslar açılıyor. OSMEK misyonu olan eğitimli ve becerilerinin farkında olan toplum oluşturma gayreti ile çalışıyor. BİLGİSAYAR KURSLARI OSMEK, Bilişim Teknolojileri Kursu ile hem bilgisayar, hem de modern çağın iletişim teknikleri üzerine eğitim veriyor. Bilgisayarlı muhasebe kursuna katılan kursiyerler, kısa sürede iş imkânına kavuşuyor. Bilgisayar kurslarına katılarak sertifika alan kursiyerlerden yüzde 75’i meslek sahibi oluyor. OSMEK’TE ENGEL YOK Osmangazi Belediyesi, engellilerin hayatını kolaylaştıracak fiziki şartları iyileştirme çalışmalarının yanısıra, OSMEK Kursları ile de ihtiyaçlara cevap veriyor. Engelliler resim, satranç, diksiyon ve işaret dili kursları ile sosyal hayata karışıyor. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 12 EL EMEĞİ GÖZ NURU OSMEK’in, geleneksel el sanatlarına yönelik kursları da özellikle mahallelerde ev kadınlarının gözdesi durumunda. Kurslarda ev mefruşatı, tığ işi, el sanatları, geleneksel el sanatları, giyim üretimi gibi sanatlar, halı dokuma, tel kırma gibi birçok alanda katılımcılar kendilerini geliştirebiliyor. YENİ MÜZİSYENLER OSMEK’TE YETİŞİYOR Geleceğin müzisyenleri de OSMEK kurslarında yetişiyor. OSMEK, keman, bağlama ve gitar kursları ile müziğe ilgi duyan, yeteneği olan gençleri ve müzik severleri teşvik ediyor. Uzman eğitmenler eşliğinde devam eden kurslar, tüm yaş gruplarından yoğun ilgi görüyor. GÜZEL SANATLAR OSMEK’TE OSMEK, güzel sanatlara yönelik kurslarıyla da fark yaratıyor. Resim, ebru gibi büyük emek isteyen sanat dallarıyla OSMEK kursları vatandaşların ayağına gidiyor. Ebru Sanatı OSMEK kursları ile canlanırken, resim kursları da yeni sanatçılar ortaya çıkıyor. HALK İÇİN SANAT OSMEK’TE Osmangazi Belediyesi Meslek Edindirme Kursları, sadece mesleki alanda değil kültür ve sanata yönelik kurslarıyla da vatandaşların ihtiyaçlarına cevap veriyor. OSMEK bünyesinde ebru, tiyatro, drama, diksiyon ve filografi kursları ücretsiz yürütülüyor. EV HANIMLARINDAN GÖZ KAMAŞTIRAN SERGI Osmangazi Belediyesi Meslek Edindirme Kurslarına (OSMEK) katılan kursiyerlerin eserleri göz kamaştırdı. Osmangazi Belediyesi Meslek Edindirme Kursları (OSMEK) tarafından düzenlenen kurslara katılan ve 8 aylık eğitim dönemini başarıyla tamamlayan kadınlar, eserlerini Ördekli Kültür Merkezi’nde görücüye çıkardı. Kursiyerlerin el emeği ve göz nuru dökerek yaptığı, keçe işlemesinden el nakışlarına ve tablolara kadar birçok eserin yer aldığı sergi, büyük ilgi gördü. Sergi açılışında konuşan OSMEK sorumlusu Güler Nalbant, ”Başkanımız Mustafa Dündar’ın destekleriyle açılan kurslara katılan kursiyerlerimiz, bir yandan unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarımızı öğreniyor, bir yandan da meslek sahibi oluyor. Bu gün de onların eserlerinin yer aldığı sergi ile bu kursu taçlandırmış oluyoruz” dedi. OSMEK kurslarında öğrendiği bilgilerle hazırladığı kıyafetler büyük takdir toplayan 2 çocuk annesi Yasemin Özkaynak, kursun kendisini meslek sahibi yaptığını söyledi. Hazırladığı mahalli kıyafetlerin çevresi tarafından çok beğenildiğini ve kendisine dışarıdan siparişlerin geldiğini söyleyen Özkaynak, ”Bugün burada sergilenen kıyafetleri daha önce görüyordum, ancak dikebileceğime inanmıyordum. Aldığımız eğitimlerin sonunda hazırladığımız kıyafetleri beğenen yakınlarım, benden kendileri için de kıyafetler dikmemi istedi. Bu gün kursta öğrendiklerimle diktiğim kıyafetleri satarak, inanın çok iyi para kazanır hale geldim. Eğer imkanım olursa kendime bir atölye açmayı düşünüyorum” dedi. 62 yaşındaki Emine Hoşkondu ve Nermin Bilaç, kursun kendileri için adeta bir terapi merkezi olduğunu söylediler. Katıldığı ev mefruşatı kursunda hazırladığı eserleri büyük bir heyecanla tanıtan Hoşkondu, ”4 torun sahibiyim. Artık torunları büyüttüm ve kursa geldim. Bu kurs adeta bir terapi merkezi. Stresi, sıkıntısı olanlar hem gelip bu stresten kurtulsun, hem de bir şeyler öğrensinler. Özellikle genç kızlarımız, burada öğrendikleri ile çeyizlerini hazırlayabilirler. Bize böyle fırsatlar sağladığı için Belediye Başkanımıza da teşekkür ediyorum” dedi. OSMEK el sanatları hocası Sahime Adalan, ”Sergide ev hanımları, emekliler ve iş kadınlarının yaptığı çalışmalar yer alıyor. Filografi, akrilik, keçe, el nakışları gibi çalışmalar, kadın kursiyerlerimiz tarafından titizlikle yapıldı. Kurs süresince yoğun emek harcadılar ve ortaya çok güzel işler çıkardılar. Amacımız, kadınları daha çok iş hayatına sokup, kendi gelirlerini kazanmalarını sağlamaktır” diye konuştu. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 14 TREND TREND Moda En Yeni Trendler Sandaletler Yaz aylarının sıcak günlerinde güzel kıyafetlerinizin altına kombine ettiğimiz güzel ve hoş sandaletlerimizden vazgeçemiyoruz. Hem estetik hem de rahat olan sandalet modelleri oldukça iyi bir görünüm sağlamakta. İyi bir kombin tamamlayıcısı olan sandaletler her ne kadar renkleriyle, desenleriyle ve modelleriyle alıcıların kafalarında soru işaretleri bıraksada çoğu kadının tercih ettiği bağlamalı sandalet modelleri oluyor. Ojeler 2014’ün bahar ve yaz aylarında, makyaj bütünlüğümüzü tırnaklarımız ile tamamlarken, estetik açıdan önemli olan ojeler ile modaya daha uyumlu bir görünüm yakalayabiliyoruz. Gözlükler 2014 ilkbahar/yaz trendleri arasında aksesuar olarak diğerlerinden farklı bir yere sahip olan aynalı ve rengarenk güneş gözlükleri ön planda... Geçen yıl da popüler olan bu gözlükler, bu yıl ünlülerin ve moda bloggerlarının çok fazla kullanmasıyla popülerliğini arttırmış durumda. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 18 Gelinlikte Tercih Krem Tonları 2014 ilkbaharının gelmesiyle evliliğe adım atanlar düğün hazırlıklarını hızlandırmaya başladı. Gelinlikte yeni modeller vitrinlerdeki yerini aldı. 2014 yazında gelinlik modellerinde trend renk, krem tonları oldu. Yeni model gelinliklerde dantel kol boyları ve olabildiğince açık sırt dekolteleri dikkat çekiyor. Her genç kızın rüyasını süsleyen çeşit çeşit gelinlikler, mağazalarda gelin adaylarını bekliyor. TREND Stil Sonbaharı karşılarken en iyi stiller Şık bir görünüm elde etmek her zaman önemli. Fakat çok pahalı olmamalı. Bunu başarmak için hem bize yakışan hem de en ekonomik kıyafetleri almak gerek. Yaz sezonu kıyafet trendlerinde çiçek, dijital baskılılar ya da tropikal desenli parçalar moda ekseninden kolay kolay düşmez. Peki dolabımızdaki parçalarla modaya nasıl uyum sağlayabiliriz? Hangi aksesuar ve kıyafetlerle bu mümkün acaba? BEYAZ TİŞÖRT ÇİZGİLİLER Klasik ceketlerin içine veya rengarenk eteklerin üzerine kolaylıkla uyum sağlayacak bir parça... Her kadının dolabında olması gereken, belki de birden fazla olan beyaz tişörtler büyük beden ve dar modelleriyle her kombine uyabilir. Enine çizgiler, Fransız kadınlarının çabasız şıklığının en büyük sırrı! Beyaz renk bir tişörtü sınırsız sayıda kombinasyonun içinde kullanırken ister gece, ister gündüz hemen her çeşit giysi ile tamamlayabiliriz. Özellikle bahar ve yaz aylarında şık bir stil yakalamak istiyorsanız tercihiniz mutlaka enine çizgilerinden yana olmalı. Çizgili bluzlarınızı mini etekler, şortlar, jeanler ve aklınıza gelebilecek daha birçok parçayla kombinleyebilirsiniz. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 20 ELBİSE Yazın bir diğer kıyafet trendi bohem elbiseler. Arkası uzun önü kısa versiyonları, midi boyları ve uzun modelleriyle rahat bir yaz geçirmeyi garanti ediyor. CÜZDAN Cüzdanların boyutları büyüdü hatta yaz günlerinde çanta yerine kullanmaya başladık. 2014 renk trendlerini kıyafetlerinizde yansıtmaya çekiniyorsanız, aksesuarlarınızı konuşturun. RENKLİ PANTOLONLAR Renkli pantolon, kapri ve şortları da unutmamak lazım. Bahar aylarından itibaren giymeye başladığımız capcanlı pantolonlar, kimi zaman desenleriyle bize eşlik etmeli. DOLGU TOPUK BOHEM BİLEKLİKLER Hasır dolgu topuklular yaz aylarında hemen herkesin ayağında. Rahatlığıyla babetlerin pabucunu dama attıran bu ayakkabılar, neon ve sezonun enerjisi yüksek renkleriyle vitrinlerdeki yerini aldı. Renkgarenk yaz bileklikleriyle kollarımızı doldurma vakti geldi. Neon ve pastel renkler birleşiyor, turkuazlar ortaya çıkıyor. Bu şirin bilekliklerle aksesuar kutunuzu yenilemeyi unutmayın. KÜLTÜR & SANAT KÜLTÜR & SANAT Fotoğraf PROFESYONEL BEBEK FOTOĞRAFÇILIĞI Türkiye’de bilinirliği son yıllarda giderek artan “Yenidoğan” çekimleri ile aileler, minik bebeklerinin hayatlarına dahil olduğu ilk günleri ölümsüzleştirerek, mutluluk hikayelerini fotoğraflandırıyorlar. Son yıllarda adından sıkça söz edilen ve yeni bir sektör olan ‘’Yenidoğan fotoğrafçılığı‘’ artık Türkiye’de de çok yaygın bir kullanım alanına sahip. Fotoğraf çekimi, minik modelin hassasiyeti sebebi ile çok titiz geçen bir süreç. Anne karnından sonra bebek için en güvenli yerde, annesinin yanında, evinde bir yandan fotoğraf için uygun ışığı, bir yandan bebek için uygun sıcaklığı takip ediliyor. Bu hassas çekim süreçleri en fazla 3-4 saat süreyle yapılıyor. Bebeğin keyfinin yerinde olması çok önemli bir nokta. Çünkü tüm süreç onun huzurlu uyku durumuna göre yönleniyor. Henüz yeni doğum yapmış ve çok hassas duygularla bebeğinin üzerine titreyen annenin güveni de çok önemli. Dünyaya henüz gelmiş ve bağışıklık sistemi daha güçlenmemiş bebek için gerekli tüm hijyenin sağlanmasına çok dikkat ediliyor. ‘’Yenidoğan çekimleri’’ doğumdan sonra ilk 1015 gün içerisinde, bebeğin anne karnındaki kıvrımlarını henüz kaybetmemişken yapılan çekimlerdir. Yurt dışında çok yaygın olan ve ”newborn çekimleri” olarak anılan bu tarz fotoğraflar, doğum fotoğraflarından belgesel yapısından farklı olarak gösterildiği çekimlerdir. Çekim süreci hem çekim öncesinde, hem çekim anında titizlikle çalışmayı gerektiriyor. Küçük prodüksiyonlar ve bu konsepte uygun aksesuarlar hazırlanıyor. Çekimler anne ve bebeğin kendini en güvendiği ortamda yani evinde gerçekleştiriliyor. Böylece bebeğin uykusu ve beslenmesi de bölünmüyor. Rahatça uyuduğu anlar sabırla beklenerek çekim yapılıyor. Sürekli olarak annenin bebeği ile teması sağlanıyor. Bebeklerin göz refleksleri henüz gelişmediğinden, çekimlerde bebek asla flaşın ani ve güçlü ışığına maruz bırakılmıyor ve buna çok özen gösteriliyor. Bu nedenle çekimlerde kesinlikle flaş kullanılmıyor. Çekim için genellikle evin en çok şık alan odası tercih ediliyor. Tüm çekimler annenin ve bebeğin düzeni bozulmadan, hijyeni ve her türlü hassasiyeti gözetilerek yapılıyor. Çekimler hassas ve oldukça zor olmasına rağmen sonuçlar her zaman insanın içini ısıtıyor. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 24 KÜLTÜR & SANAT Sinema SİZİN İÇİN SEÇTİK YEŞİL YOL Bir hapishanede gardiyanlık yapan Paul Edgecomb’un görevi, hücrelerinden alınan idam mahkumlarını, elektrikli sandalyenin bulunduğu ölüm odasına kadar olan bir millik yeşil yoldan götürmektir. Edgecomb yıllar boyunca bu yoldan sayısız idam mahkumu nakleder. Ama hiçbirisi onu John Coffey kadar etkilemez. Oldukça iri yarı biri olan Coffey, iki küçük kızı öldürmek suçundan idama mahkum olmuştur. Ürkütücü görünümünün aksine oldukça duygulu ve karmaşık bir iç dünyası olan Coffey, bazı doğa üstü güçlere sahiptir. Edgecomb onunla yakınlaştıkça artık hiç beklenmedik yerlerde mucizelerin olabileceğine inanmaya başlayacaktır. VİZYONDAKİ FİLMLER Galaksinin Koruyucuları Keşke Burada Olsam Eyjafjallajökull Attila Marcel 01 Ağustos 2014 01 Ağustos 2014 01 Ağustos 2014 01 Ağustos 2014 A Most Wanted Man Dragon Nest: Rise of the Black Dragon Ninja Kaplumbağalar Life After Beth 05 Eylül 2014 05 Eylül 2014 05 Eylül 2014 05 Eylül 2014 KÜLTÜR & SANAT Kitap & Müzik Murat Dalkılıç’tan Yeni Albüm Murat Dalkılıç “Daha Derine” isimli yeni albümüyle müzik marketlerde yerini alıyor. 13 şarkıdan oluşan albümün müzik direktörlüğünü bir önceki albümde olduğu gibi yine başarılı müzisyen Ozan Çolakoğlu üstlendi. Murat Dalkılıç yeni albümünde Gülşen, Harun Tekin, İskender Paydaş, A.Emir Batkan ve Alper Erinç gibi bir çok önemli isimle çalıştı. Albümün çıkış şarkısı olan, “Bu Nasıl Aşk”ın söz ve müziği Oğuzhan Koç’a, aranjesi ise Ozan Çolakoğlu’na ait. İlk klibini bu şarkıya çeken Dalkılıç, çekimleri 30 kişilik bir ekiple Antalya Belek’te 2 günde tamamladı. Klip için Sedat Doğan yönetmen koltuğuna otururken, kamera karşısında ise Dalkılıç’a Finlandiyalı güzel Heidi Hautanen eşlik etti. Barbaros Altuğ Biz Burada İyiyiz Ben kimseyi üzmek için yazmıyorum; sadece kendimi iyileştirmek için yazmaya başladım. Başka bir hikâyeydi bu üstelik ilk başta; kendi başlarına büyüyen üç çocuğun hikâyesi. Anasız babasız ama sokaklarda da değil; başka bir dünyanın olabileceğine dair bir umut hikâyesi. İnsan yazdıkça kendi içindeki kuyulara çekiliyor bilmeden; kazdıkça, derine indikçe siyahlaşıyor suları o kuyuların da. Yaşamın savrulup gitmiş zamanları vardır. O zamanlar bazen bir şehrin öyküsüne denk gelir ve onun içine karışıp gider. Şehirler taşır artık o öyküleri... Biz burada iyiyiz, üç genç insanın kendi hikâyelerini bir başka şehirde Berlin’de, yaşamaya çalışmalarının öyküsü... Albümde kendisine ait 6 parça bulunan Dalkılıç “Daha Derine” ile ilgili “Uzun zaman alan çok çılgınca bir titizlikle ve mesaiyle hazırladık bu albümü, müzikseverlerin arşivinde en güzel köşelerinden birinde yer alacağına inanıyorum.” yorumunu yaptı. En Çok Satanlar En Çok Satanlar 1. Demet Akalın - Rekor 1. Elif Şafak - Ustam ve Ben 2. Sıla - Yeni Ay 2. Uğur Koşar - Allah De Ötesini Bırak 3. Ahmet Kaya - Bir Eksiğiz 3. Ahmet Ümit - Beyoğlu’nun En Güzel Abisi 4. Sibel Can - Galata 5. Nazan Öncel - Bazı Şeyler 6. Yıldız Tilbe - Şivesi Sensin Aşkın 4. Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna 7. Manga - Işıkları Söndürseler Bile 7. John Verdon - Peter Pan Ölmeli 8. Hande Yener - Mükemmel 8. Gabriel Garcia Marquez - Yüzyıllık Yalnızlık 9. Gökhan Türkmen - En Baştan 9. Gabriel Garcia Marquez - Kırmızı Pazartesi 10. Duman - Darmaduman 10. Emrah Serbes - Deliduman 5. Sarah Jio - Son Kamelya 6. John Green - İlk Aşk Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 26 SAĞLIK & YAŞAM SAĞLIK & YAŞAM Dikkat DIYABETLILERIN SAĞLIKLI BESLENMESI IÇIN PRATIK ÖNERILER Diyabet sayısı ülkemizde ve dünyanın genelinde hızlı bir şekilde artıyor. Yaşam için beslenmek şart ama bu beslenme ihtiyacımızı düzenli ve dikkatli bir şekilde giderirsek bu problemi yaşamak zorunda kalmayız. Bunu için bütün besin gruplarından yararlanmamız gerekiyor. Diyabet ile mücadele eden insanlara beslenmeleri ile ilgili bir kaç önerimiz olacak; Ölçüyü kaçırmadığınız sürece hiçbir besin (şeker dahil) yasak değildir. Eğer doktorunuz veya diyetisyeniniz önerirse ve insülin kullanmıyorsanız, ara öğünlerinizi aksatmayın ve öğün atlaması yapmayın. Yediklerinizi aynı saatte ve aynı miktarda tüketmeye özen gösterin. Hamurdan yapılan tatlılar yerine meyveli ve sütlü olanları tercih etmelisiniz. Doymamış yağlar damar sertliği tehlikesini azaltır. Yemeklerinizde zeytinyağı ile yarı yarıya kullanın. Lif bakımından zengin besinler tüketin. Diyabetliler için üretildiği söylenen ürünler düşünüldüğünün aksine kalori aldırıp kilo vermenizi zorlaştırır. Eğer insülin kullanıyorsanız cebinizde birkaç tane kesme şeker bulundurun. Hazır gıdaları mümkün olduğunca tüketmemeye çalışın. Kan şekeri değerinizin hangi aralıklarda sağlığınızı tehdit etmeyeceğini öğrenin. Alkol alışkanlığınız varsa bu içeceklerin ölçüleri düşürün. Günde 1.5-2 litre su içmeye özen gösterin. Hayatınızda tuzu azaltın. Egzersiz yapıyorsanız öncesinde mutlaka kan şekeri ölçümünüzü yaptırın. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 30 SAĞLIK & YAŞAM Psikoloji & Hamilelik YAZ AYLARINDA ANNE ADAYLARI İÇİN ÖNERİLER Yaz mevsimi, insanların tatil planları yaptığı bir dönemdir ve çoğu anne adayı stresli iş yaşamlarından uzaklaşmak için bu tatili bir fırsat olarak görür. Tatil yapmak her anne adayının hakkıdır ve bebeğin doğmasına az bir sürenin kaldığı dönemlerde enerji toplamak için çok iyi bir fırsattır. İşte anne adaylarına yaz ayları ve tatil için öneriler: 7. aydan sonra 4 saatten daha uzun süren uçak yolculukları damarsal sorunlara neden olabileceği için önerilmez. Mutlaka gerekli ise uzun uçak yolculuklarında doktorunuzun önerisiyle varis çorabı kullanın ve uçak içinde 2 saatte bir ayağa kalkarak 10 dakika dolaşın. Gebelik muayenenizi tatile çıkmadan kısa süre öncesine alın. Bebeğinizin ve kendinizin iyi olduğu onaylandığında doktorunuzun da görüşünü alarak tatile çıkabilirsiniz. Güneş anne adaylarının kemik sağlığı için son derece önemlidir ancak güneşe uzun süre maruz kalmak cildinizde kalıcı lekelenmelere neden olabilir. Bu nedenle güneşe maruz kalan bölgelerinize güneşten koruyucu özelliği çok yüksek olan krem kullanmaya dikkatle özen gösterin. Tatil yapacağınız yerin tıbbi olanaklarını araştırın. En yakın hastanenin yerini öğrenin ve gerekli tıbbi belgelerinizi yanınıza alın. Güneşlenme için en iyi saatler, sabah ve öğleden sonraki saatlerdir. Gölgede güneşlenmek ise en idealidir. Tatile otobüsle gidecekseniz, molaları otobüsten dışarı çıkarak yürüme ve dolaşım sisteminizi rahatlatma fırsatı olarak kullanın ve bunu her molada mutlaka yapın. Kendi arabanızla yola çıkacaksanız, 2 saatte bir vereceğiniz molalarda 10’ar dakikalık yürüyüşler yapın. Yolculuk esnasında emniyet kemerinizi mutlaka kullanın. Uçak yolculuklarında genellikle 7. aydan itibaren uçağa kabul için doktor onayı istenecektir. Doktorunuzdan bu belgeyi mutlaka alın. Yaz sıcağı vücudu susuz bırakır. Bu nedenle sıvı alımınıza dikkat edin. Vücudunuzun susuz kalması bebeğinize zarar vermez ancak sizi aşırı halsiz bırakabilir. Bakteriyolojik tetkikleri yapılmış olması koşuluyla, hem havuzdan hem de denizden rahatlıkla faydalanabilirsiniz. Sudan çıktıktan sonra ıslak mayoyla dolaşmak, idrar yolu ve mantar enfeksiyonu riskini artırır. Sıcakta gıdaların hızla bozulması, yazın ishal ortaya çıkma riskini önemli derecede artırır. Kural olarak 24 saatten daha uzun süren ishaller ve süresine bakılmaksızın her türlü bulantı ve kusma tıbbi değerlendirme gerektirir. Gıda alımı konusunda son derece hassas olmalısınız. SAĞLIK & YAŞAM Spor & Dans DANS EDEREK ZAYIFLA, KALORİ YAK VE EĞLEN! Keyif alarak kilo vermek ve bölgesel fazlalıklarınızdan kurtulmak istemez misiniz? Sürekli pazartesi ile başlayıp salı biten diyetlerden ve spor salonlarında zayıflamaya çalışmaktan bıkanlar, “dans ederek zayıflama” sizin için değişik, aynı zamanda eğlenceli bir alternatif olacak. Son zamanlarda dans etmek sadece bir sanat etkinliği olarak değil, aynı zamanda iyi bir fitness ve kalori harcama egzersizi olarak da alternatif bir yöntem olmasıyla öne çıkmakta- dır. Dans etmek bizi hem mutlu eden, hem de vücudumuzu zinde tutmaya yarayan bir etkinliktir. Özellikle fit bir vücuda sahip olmak isteyen kadınlar ”zumba”ya başvurmaktadırlar. Dans ederek zayıflama, hem eğlenceli hem de oldukça enerji dolu olmanızı sağlayacaktır. Üstelik 10 dakika gibi kısa bir zaman diliminde 100 kalori yakabilirsiniz. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 32 SAĞLIK & YAŞAM YAŞAMGüzellik & Makyaj YÜZÜ İNCE GÖSTEREN MAKYAJ TÜYOLARI Makyaj, günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri... Çoğumuz yüzümüzün güzel olan yanlarını ön plana çıkartmak için makyaj yaparken, bazılarımız kusurlarını kapatmak ya da daha az görünür kılmak için makyajdan yardım alır. Makyajdan yararlandığımız en önemli noktalardan biri de yüz hatları... Yüz hatlarınızın daha ince ve zarif görünmesi için makyajdan yararlanabilirsiniz. Koyu renk, kavisli kaşlar Kavisli ve koyu renkli kaşlar yüzü olduğundan daha ince gösteriyor. Eğer kaşlarınızda kavis yoksa en azından rengini koyulaştırarak yüzünüzü daha ince gösterebilirsiniz. Bunun için kaş boyalarından faydalanabilir ya da kaş farlarıyla bir kaç ton daha koyu renge boyayıp, kaşlarınızı daha belirgin bir hale getirebilirsiniz. Göz altlarını aydınlatın Göz altı morluklarınız varsa bu bölgeleri mutlaka aydınlatmalısınız. Çünkü yorgun gözler, yüzünüzde daha şiş ve dolgun bir görünüme sebep olabilir. Makyaj yapmasanız bile mutlaka cilt renginize uygun bir göz altı kapatıcısıyla morluklarınızı kapatın. Göz kapaklarında ve burun kısımlarında karanlık bölgeler varsa bu bölgeleride aydınlatın. Gözlerinizi daha büyük gösterin Büyük gözlerin yüzü daha ince gösterdiğini söylemek gerekiyor. Gözlerinizi biraz daha büyük göstermek için; takma kirpik kullanabilir, hem alt hem üst kirpiklerinize maskara uygulayabilir ve göz kalemi, eyeliner gibi makyaj malzemelerini kullanabilirsiniz. Kontürleme uygulayın Yüzü ince göstermenin en profesyonel yolu, makyajla kontürleme uygulamaktır. Çene üzerinde açık, çene altında koyu tonlamalar yapmak etkili olabilir. Gölgelemenin elmacık kemikleri, burun ve alında yoğunlaşması yüzünüze daha ince bir görünüm verecektir. SAĞLIK & YAŞAM Yüzme Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 34 OSMANGAZİ’DE DÖRT MEVSİM HAVUZ KEYFİ 2010 yılından bu yana Osmangazi Belediyesi Havuzlarında düzenlenen yüzme kursları ile, her yıl 10.000 bayan su ile buluşuyor. 2013 yılında ‘Bayanlar Yüzme Yarışması’ adı altında başlatılan ve her yıl geleneksel olarak sürdürülen yarışmaya, Osmangazi Belediyesi havuzlarında yüzme öğrenen bayanlar katılıyor. Yarışmada dereceye girenlere devamlılıklarını sağlamak amacıyla, yıllık, üç aylık ve aylık olarak yüzme aktivite programları hediye ediliyor. Böylece bayanlara hem yaşam boyu spor alışkanlığı ve kültürü kazandırılıyor, hem de bu konuda onların öncülük yapmaları sağlanıyor. Sağlıklı yaşamı ilke edinmiş Osmangazili tüm kadınlarımızı, zaman kaybetmeden havuzlarımıza bekliyor ve bu ayrıcalıklı eğitim programlarından yararlanmalarını tavsiye ediyoruz. Spora önem veren ve yüzmeyi seven bayanlar, özellikle kış döneminde Osmangazi Belediyesi’nin Karaman, Fatih, Soğanlı, Atıcılar ve Demirtaş havuzlarına yoğun ilgi gösteriyor. Bayanlara özel program düzenleyen Demirtaş Yüzme Havuzu, Aralık- Ocak- Şubat ve Mart döneminde ortalama 500 bayana hizmet veriyor. Sabah saat 10 ile akşam 17 arasında yapılan programlarda, serbest yüzmenin yanı sıra, yüzme eğitimi de veriliyor. Yazı yüzerek geçirmek isteyen bayanlar için yaz dönemi eğitim programları devam ediyor. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 36 Yüzmenin önemini bilen ve yüzmeyi seven bayanlar, özellikle kış döneminde Osmangazi Belediyesi’nin Karaman, Fatih, Soğanlı, Atıcılar ve Demirtaş havuzlarına yoğun ilgi gösteriyor. Osmangazi Belediyesi, 365 gün havuz keyfi uygulamaları ile her yıl 10.000 bayanı su ile buluşturuyor. Osmangazi Belediyesi, kadınlarımıza yaşam boyu spor alışkanlığını ve kültürünü kazandırıyor ve ayrıca bu konuda onların da öncülük yapmalarını sağlıyor. Demirtaş Yüzme Havuzu tesisleri sadece havuz olarak değil, fitness salonu ile de hizmet veriyor. SAĞLIK & YAŞAM Dr. Sevcan Yaman Sağlık İşleri Müdürü KADINLAR ÖZELDİR Kadınlar erkeklerden bir çok yönden farklıdırlar. Erkek ve kadın genleri arasında küçük bir fark bulunmakla beraber, bu fark, cinsiyeti ve cinsiyete bağlı özellikleri belirliyor. Bir çok organ, fiziki görünüş ve hormon farkı da bunlara bağlıdır. Dolayısı ile bu farklılıkların getirdiği bir çok durum ve sonuç bulunuyor. Kadınların doğurganlığı da bunlardan biridir. Başımıza gelen o en güzel eylem, farkımızın en büyük göstergesidir. Doğurganlığın başlaması ile beraber, henüz doğurmadan hatta hamile bile kalmadan, kadınların vücudu ile ilgili sorumlulukları başlıyor. Çünkü doğurabilmek için dahi vücudumuzdaki organların, hormonların uyum içinde düzenli çalışması gerekiyor. Herhangi bir aksaklık durumunda, daha çocukluk çağında biz kadınları jinekoloğa götüren sebeplerin yanında, belli bir yaştan sonra rutin olarak tarama ve takiplerimizi yaptırmak zorundayız. Seviks (Rahim ağzı) kanserinin erken teşhisi amacı ile evli kadınlarda yapılan smear taramasının yanında, bu yıl Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan HPV (Human Papilloma Virüs) taramasının, Bursa’daki 30-65 yaş arası 183.475 kadına 5 yıl içinde yapılması planlanıyor. Bursa’da taramayı gerçekleştiren KETEM (Kanser Araştırma Merkezi) taramaları, Aile Hekimleri aracılığı ile organize ederken biz de Osmangazi Belediyesi olarak, kadınların Muradiye‘deki birime ulaşmalarını sağlıyoruz. 5 yılda bir yapılması gereken smear testinin yanında KETEM, 4069 yaş arası 123.258 kadının iki yılda bir meme mamografilerini bünyesinde çekmeyi, Ali Osman Onkoloji Hastanesi ise meme ultrasound grafilerinin çekilmesini hedefliyor. Ayrıca KETEM Bursa’da bulunan 50-70 yaş arası 67.768 kadına Gaitada gizli kan testi yaparak Kalın Bağırsak kanseri taraması yapmayı hedefliyor. Osmangazi Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü olarak kadınların kanser taramalarına aracılık etmekten, böyle önemli bir konuya destek vermekten son derece mutlu oluyoruz. Bu taramalarda çalışanlarımız fazlası ile fedakar davranarak emek veriyorlar. Bizim dileğimiz, tüm kadınlarımızın, bu konunun ciddiyetini anlayıp, işlerinden bir günlerini ayırarak, tedavi imkanı olan bu tür kanserlerin erken teşhisi için bir adım atarak, son derece meşakkatli olan tedavi aşamasına gelmeden korunmalarıdır. Kutsal anneliğin, kadınlığın getirdiği bu tür sorumlulukları görmezden gelmeyip, vücudumuza iyi bakmalıyız. Kadınlar çok değerli ve özeldir. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 38 KARİYER İş Dünyası KADININ IŞ HAYATINDAKI YERI Son yıllarda kadınların aktif çalışma hayatındaki rolü gittikçe artış gösteriyor. Bunun en büyük nedeni ise, aldıkları eğitimden kaynaklanıyor. Önceki yıllara bakıldığında kadınların eğitim seviyeleri, şimdilere nazaran daha düşük olduğu için kendilerini iş hayatına hazır hissedemiyorlardı. Fakat son yıllarda kadınların eğitim seviyelerindeki yükselişle beraber çalışma hayatındaki rolleri de arttı. Bugün baktığımızda, en köklü şirketlerin yöneticilerinden tutun da taksi şoförlüğüne kadar, kadınları her işte görmek mümkün oluyor. Bundan önceki dönemlerde kadınlar ev hanımı rolünden fazla bir statü kazanamazken, son üç-dört yıldır kadınları çalışma hayatında artık erkeklerden daha önemli pozisyonlarda görmeye başladık. Eğitimini tamamlamış kadınlar artık evde oturup ev işleri yapmak yerine, çalışma hayatına katılıp kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyorlar. Sözün özü, eğitim imkânlarını yeterince kullanıp iyi bir meslek edinme eğilimine sahip olan kadınlara, bu imkânların mümkün olduğunca sağlanması, çalışma alanında sahip oldukları eşitsizlikleri aşmanın en büyük çözüm yolu oluyor. Bu tür bir gelişme istihdamın niteliğini de artıran ‘kalıcı’ bir etki yaratıyor. Son yıllarda kamu ve özel sektör kuruluşları tarafından yürütülen ‘Haydi Kızlar Okula’, ‘Kardelenler’, ‘Baba Beni Okula Gönder’ gibi proje ve kampanyalar bu anlamda atılan en önemli adımlardır. Uzun vadede bu gibi girişimlerin sadece sosyal ve kültürel değil, kadınların kariyerlerine ve işgücünün toplam ekonomik verimliliğine de önemli katkı sağlayacağı ortadadır. Son yıllarda yapılan yeni yasalarla kadınların hakları daha da iyileştirildi. Bu haklar, kadınların iş hayatındaki rollerinin artmasını sağlayan en önemli unsurlar arasındadır. DOĞANIN SIRLARI DOĞANIN SIRLARI Lezzet Durağı ISPANAKLI RULO BÖREK TARİFİ Ispanak ve soğanları bir tencerede kavurun. Ispanaklar suyunu çekince ocaktan alın. Şeker, tuz ve kaşar peynirini ekleyin. Sucukları da ilave ederek iyice karıştırın. Hamur için gerekli olan malzemeyi derin bir kapta karıştırın. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edin. İki parçaya ayırın ve yarım saat üstünü kapatarak hamuru dinlendirin. İki hamuru merdaneyle açın ve hazırladığınız harçtan içine koyun. Hamurları rulo şeklinde katlayın ve bıçakla enlemesine kesin. Üstüne yumurta sarısı sürerek, 180 derecelik fırında 25-30 dakika kadar pişirin. Ispanaklı rulo börek hazırdır. Ispanak ile yapılan börekler tadına doyumsuzdur. Bu ay, elde açılan hamuru ile kolay ve lezzetli bir tarif paylaşacağız. Ispanaklı Rulo Börek Malzemeler ; 1 çay bardağı sıvı yağ, 1 çay bardağı margarin, 1 çay bardağı yoğurt, 1 çay kaşığı karbonat, 1 çorba kaşığı sirke Alabildiği kadar un, Üzeri için yumurta sarısı Harcı için ; 500 gr. ıspanak, 1 adet soğan, 1 tatlı kaşığı toz şeker, 2 çorba kaşığı rendelenmiş peynir, 4 dilim kadar sucuk, 1 tatlı kaşığı tuz Afiyet Olsun Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 42 DOĞANIN SIRLARI Püf Noktalar PÜF NOKTALARI Değersiz olarak gördüğünüz limon kabuklarını güneşli bi yere koyup kurutursanızi özellikle isli ve yağlı mutfak eşyalarınızı ovarken şaşırtıcı sonuçlar alabilirsiniz. Çileklerinizi ıslak bir muslin kumaşa sarıp birkaç kere hızla sallarsanız, çileklere buluşan kum ve toprakların muslin kumaşa yapıştıklarını görürsünüz. Gravyer peynirinin kurumaması için, daha evvel tuzlu suya batırılmış, nemli bir beze sararak muhafaza ediniz. Ekmek içi hazırlanmış sandviçleri, üst üste koyarak, nemli ve iyice sıkılmış bir peçeteye sararsanız, uzun zaman taze olarak muhafaza edebilirsiniz. Süte biraz karbonat atarsanız hem çabuk bozulmaz hem de kolay hazmedilir. Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız, un ile beraber çöpler de düşer. Balığı seçerken son derece dikkatli olmalısınız. Gözleri pırıl pırıl parlak, solungaçları ise pembe yada kırmızı renkte olmalıdır. Limon sert ise, kesilmeden evvel bir iki dakika sıcak suya batırınız, daha sulu olur. Buzdolabının iyi soğutması için içine bir torba tuz koyun. Tuzun dolaptaki nemi aldığını göreceksiniz. DOĞANIN SIRLARI Gezi BURSA’NIN TARIHI HAMAMLARI Bursa, hamam ve özellikle kaplıcalar açısından dünyanın en zengin kentlerinden biridir. Bursa hamamlarından günümüze ulaşanların birçoğu bugün kültür merkezi olarak hizmet vermektedir. MEKAN Tarihi ÖRDEKLI HAMAMI’NDAN KÜLTÜR SANAT MERKEZINE Bursa’da başta Ulucami olmak üzere İslam mimarisini yaşatacak camiler, külliyeler, medreseler, hamamlar inşa ettiren Sultan Yıldırım Bayezid dönemine ait bir başyapıt da Ördekli Hamamı’dır. Bursa’daki en büyük Osmanlı hamamı olma özelliğini taşıyan ve planı itibariyle diğer Bursa hamamlarına benzemeyen Ördekli Hamamı, kültür merkezi olarak yeniden hayat buldu. 600 yıllık geçmişiyle tarihe tanıklık eden Ördekli Hamamı, kullanılamadığı son 150 yılın ardından, 2008 yılında Osmangazi Belediyesi’nin çaba ve çalışmalarıyla yeniden Bursa’nın önemli kültür mirasları arasına katıldı. Kullanım hakkı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden Osmangazi Belediyesi’ne geçen tarihi yapı, restore edildikten sonra kentin sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan bir mekan olarak hizmete sunuldu. Kısa sürede Bursalıların yeni kültürel adresi olan Ördekli Kültür Sanat Merkezi, sergi, söyleşi ve konser gibi pek çok organizasyona ev sahipliği yapıyor. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 46 BURSA KÜLTÜR HAYATINA YENİ BİR SOLUK Osmangazi Belediyesi’nin titiz restorasyon çalışmasıyla ‘Çok Amaçlı Kültür Merkezi’ olarak işlevlendirilen Ördekli Kültür Sanat Merkezi, bünyesinde biri büyük, diğeri küçük iki adet toplam 200 kişilik seminer ve konser salonu, toplantı salonu, kütüphane, fuaye salonu, kahve salonu, sergi salonları, dinlenme salonları, geleneksel sanatlar kurs ve uygulama salonları ile Türk Mutfağı’nın zengin yemek kültürünün sunulma imkanının sağlandığı 100 kişilik restoran bölümü yer alıyor. Toplam 1900m2 üzerine kurulan ve bunun 1400 m2’si kapalı alan olan Ördekli Kültür Sanat Merkezi, Bursa kültür hayatına yeni bir heyecan ve soluk getirdi. Hat, ebru, minyatür ve tezhip gibi geleneksel el sanatlarının icra edildiği sergi salonları yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor. TARİHİ MEKANIN KUBBESİ ALTINDA EĞİTİM, SOHBET, SANAT Tarihi mekanda her ay farklı konularda kültürel ve sosyal içerikli program ile haftada bir olmak üzere her ay 4 sergi gerçekleştiriliyor. Ördekli Kültür Sanat Merkezi’nde iki dönemden oluşan Osmanlıca, İngilizce, Fransızca lisan kursları ile hüsnühat ve diksiyon dersleri de veriliyor. Her ay 10 farklı müzik çalışma grubunun konser ve dinleti sunduğu tarihi mekanın kütüphanesinden de yüzlerce öğrenci ve vatandaş yararlanıyor. Ördekli Kültür Sanat Merkezi, restorasyon çalışmasından sonra öğrencilerin de adeta ikinci adresi oldu. Merkezde oluşturulan ve yaklaşık 500 kitap ve ansiklopedinin bulunduğu kütüphanenin sessiz ve nezih ortamında derslerinin yapan öğrenciler, burada gerçekleştirilen çeşitli sosyal etkinliklere de katılarak hayatlarına yeni pencereler açıyorlar. OSMANLI SARAY MUTFAĞININ ŞİFALI ÇAY VE ŞERBETLERİ Kentin sosyal ve kültürel hayatına farklı bir tat katan Ördekli Kültür Sanat Merkezi, ziyaretçilerine sunduğu Osmanlı çayı, tarçınlı salep ve 6 farklı lezzetteki şerbetiyle de büyük ilgi görüyor. Osmanlı döneminden kalma tatların özellikle de sarayda sultanlara hazırlanan 6 çeşit şerbet, davetlilerin damak zevkine sunuluyor. Yaz aylarında ahududu, böğürtlen, karadut, bal, reyhan, demirhindi gibi şerbetler sunulurken, kış aylarında ise pek çok hastalığa iyi geldiği bilinen farklı bitkilerin karışımından elde edilen ballı Osmanlı çayı ve bol tarçınlı salep ikram ediliyor. Şifalı olduğu bilinen bu şerbetlerden bal şerbeti boğaz için, demirhindi şerbeti bağırsakları çalıştırma özelliğiyle, reyhan şerbeti mide rahatsızlıklarına karşı, ahududu şerbeti kanı temizlemesi, böğürtlen şerbeti ishale karşı, karadut şerbeti ise ağız ve diş iltihaplarına iyi gelmesi sebebiyle büyük ilgi görüyor. Türkiye’de sadece Ördekli Hamamı’nda bulunan Osmanlı çayı da geleneksel olan bu şerbetlere alternatif bir tat teşkil ediyor. 10 çeşit bitkinin farklı oranlarda harmanlamasıyla elde edilen Osmanlı çayı, tatlandırıcı olarak taze balla beraber ikram ediliyor. Elma, havlıcan, hibiskus, ıhlamur,karanfil,limon,portakal,tarçın ve zencefilden yapılan çay tam bir şifa kaynağı olarak biliniyor. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 48 TARİHÇE: ÖRDEKLİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİ, OSMANGAZİ BELEDİYESİ’NİN ÇALIŞMALARI İLE KÜLLERİNDEN DOĞDU Sultan Yıldırım Bayezid döneminde (1349-1402) yapımına başlanan Ördekli Hamamı Timur’un 1402’de Bursa’yı işgal etmesi nedeniyle tamamlanamamıştır. Çelebi Sultan Mehmed devrinde bitirilen hamama oğlu Murat Bey’in adı verilmiştir. Hamam; bölgede daha önce I.Murat tarafından yaptırılan Nalıncılar Hamamı’ndan sonra yaptırıldığından, zamanla Yeni Hamam ismini almış; hamamların çoğalması ile de Eski Hamam olarak anılmaya başlamıştır. Ördekli isminin ise zaman içerisinde hamamda bulunan havuz ve kurnalardaki figürlerden ötürü verildiği kaynaklarda yer almaktadır. Osmanlı mimarisinde çifte hamamlar grubu içerisinde bulunan Ördekli Hamamı, Osmanlı tarafından Bursa’da yaptırılan en büyük hamam olma özelliğini taşımaktadır. Hamamda külhandan gelen dumanın tabandan dolaştırılarak duvarlara geçirilmesi ile şekillenen bir ısıtma sistemi uygulanmıştır. Ayrıca ısıtılan suyun duvarlarda dolaştırılması suretiyle de iç mekanın ısıtılmasına katkıda bulunulmuştur. Planı itibarıyla diğer Bursa Hamamlarına benzemeyen Ördekli Hamamı, iç içe geçmiş 3-4 aşamalı odalardan oluşmaktadır. Birbirine benzeyen erkekler ve kadınlar bölümleri olan hamamın soğukluk kısmı sekizgen, sıcaklık kısmı ise dikdörtgen plan üzerine oturtulmuştur. Üzeri kubbeler ile örtülmüş olan yapının duvarları 3 sıra tuğla 1 sıra kesme taş ile örülmüştür. Hamamın Bursa’yı güney kuzey istikametinde kesen en önemli ve eski caddelerinden birisi olan Abdal Caddesi üzerinde yer alması ve tarihi İpek Yolu deve kervanlarının geçiş yerine yakınlığından dolayı oldukça yoğun kullanıldığı kaynaklarda yer almaktadır. Yapıldıktan sonra 1496 yılında kiraya verilen, 1620 yılında halvet ve soğukluk bölümleri onarılan Ördekli Hamamı, 1855 depreminde hasar görmüştür. Bir bölümü bütünüyle yıkılmış olan hamam Cumhuriyet döneminde de onarımdan geçmiş, ancak Abdal Caddesi’nin genişletilmesi sırasında kısmen yıkılmış ve günümüze değin harap bir vaziyette kalmıştır. Bir dönem depo olarak da kullanılan Hamam, bazı kurumların girişimlerine rağmen restore edilememiş, 150 yıla yakın bir süre metruk bir halde kalmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde bulunan yapı, Osmangazi Belediyesi’nin kültür mirasını koruma çalışmaları kapsamında 20 yıllığına belediyeye tahsis edilmiştir. Yapının Osmangazi Belediyesi’ne 2005 yılındaki devri sonrasında başlayan hummalı projelendirme çalışmaları(rölöve, restitüsyon ve restorasyon) Bursa Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nca onaylandıktan sonra 2006 yılında restorasyona başlanmıştır. Özenle ve dikkatle sürdürülen restorasyon 2008 Nisan ayında tamamlanmış ve ‘Çok Amaçlı Kültür Merkezi’ olarak işlevlendirilen Ördekli Kültür Sanat Merkezi hizmete açılmıştır. 600 yıl boyunca kapılarını hiç kapatmayan Ördekli Hamamı bu zaman içerisinde Bursa’dan yolu geçen; Bursa’da yaşayan herkese; paşaya, kadıya, sadrazama ve kervana hizmet etmiş ve bu insanların tertemiz hayatlarında pay sahibi olmuştur. BİTKİ Gül Bakımı GÜL BAKIMI Sevginin ve aşkın simgesi olan gül bitkisi hem bahçelerde hem de ev ve işyerlerinde çok güzel bir hava yaratır. BAKIM: Dikiminden bir ay önce 40-50 santimetre derinlik ve 50 santimetre genişlikte çukurlar açılır. Buralardaki yabani otlar ve varsa iri taşlar temizlenir. Çukurlar açılırken çıkan toprağın üst kısmı, fidan başına bir kova yanmış gübreyle karıştırılır. Yanmış gübre yoksa gül için hazırlanmış yavaş etkili bir suni gübre, fidan başına bir avuç toprağa uygulanır. Dikkatle yan yatırılıp, dibine birkaç kez vurularak saksıdan çıkarılan fidan, özenle çukura oturtulur. Gübreli toprakla çukur doldurulur ve toprak ayakla dikkatlice sıkıştırıldıktan hemen sonra sulanır. Gül bulunduğu yerde başka cisimlerle temasta bulunmamalıdır. SULAMA: Bol sulanan güller çok iyi gelişir ve çiçeksiz kalmaz. Buna rağmen dibinde sürekli su beklemesi sağlıklı değildir. Balkonlarımızı süsleyen saksı gülleri, bahçe güllerine oranla daha sık sulanmalıdır. Su toprağın her tarafına ulaştırılmalıdır. Bitkiyi sularken kullanılan kap her sulamada aynı ölçüde, sulamalar aynı günde ve aynı miktarda olmalıdır. TOPRAK: Gül en sağlıklı olarak; demiri bol, hafif kırmızımsı, kumlu-killi toprakta yetişir. Fazla kireçli topraklar, gül yetiştirmek açısından zararlıdır. Ağaç kökleri fidanların gelişmesine izin vermediği için; yüksek çalı bitkilerinin altlarına, daha önce gül yetişmiş topraklara veya eski gülfidanlarının yakınına yeni gül dikilmesi uygun değildir. Yeni güller böyle yerlerde iyi gelişemez, hatta ölebilirler. Bu durum “gül hastalığı” diye adlandırılır. Gülün toprağını her yıl gübrelemek, seyrine doyum olmayan, güzelliklerin ortaya çıkmasına neden olur. YETİŞTİRME: Doğrudan güneş ışığı istemeyen bu bitki dolaylı ışıklardan da yararlanabilir. Çok fazla soğuk ve sıcak havada bırakmak çiçeğin yapraklarına, çiçeklerine, meyvelerine ve köklerine zarar verir. Saksı değişimi iki yılda bir olmak üzere sıcak ayların başladığı zamanlarda yapılmalıdır. ÜRETİM: Güllere her yıl düzenli bir şekilde budama yapılmalıdır. Böylelikle daha çok gençleşip, ömürleri uzar. Gül budamak için öncellikle kaliteli bir gül makası ve elleri koruyacak uygun bir eldiven gerekir. Gül budaması gülün cinsine göre farklılık gösterir. Sürekli olarak açan güller, Ocak ve Mart ayları arasında, yılda sadece bir kez açan güller ise çiçekleri geçtikten hemen sonra yaz mevsiminde budanmalıdır. Baharda budanırlarsa o yıl çiçek açmazlar. RÖPORTAJ GÜNEŞ HEP DOĞAR Anneler Ölmesin, Meme Kanseri ve Hastalıkları Platformu Başkanı Hülya ÖZDEMİR Meme kanseri kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Hayat boyu her 8 kadından birinin kansere yakalanma riski vardır. Türkiye’de son 20 yılda 2 kattan fazla artış göstermiştir. Meme Kanseri olan Hülya Özdemir doğru tedavi, umut ve yaşama sevinci ile bu hastalığı nasıl yendiğini anlatıyor. Anneler Ölmesin Derneği nedir? Çocuğumun kahramanı olarak benim yaşadıklarım ve tanıdığım bir kahramanı meme kanserinden kaybetmem sonucu, tanımadığım kahramanları kurtarmaya çabaladığım bir kahraman evidir. Böyle bir dernek kurma fikri nasıl oluştu sizde? 2008 yılında meme kanserine maruz kalmam ve bu süreçte hastalığım dışında yaşadığım diğer zorluklar diyebilirim. Peki bu durum sonucu başka bir doktora gitmeyi denediniz mi? Evet, 40 derece ateşle gezdiğim günlerde ‘bu burada olmayacak’ diyerek Devlet Hastanesi’ne gittim. Muayenede sedyeye geçip göğsümü açtığımda, birkaç dakika önce beni boş gözlerle dinleyen doktor, gördüğü manzara karşısında dehşete düştü. Hatta “birkaç gün daha bekletip kangrenden öldürselermiş seni” şeklinde bir tepki verdi. Hemen ilaçlarımı yazıp, ertesi gün polikliniğe gelmemi istedi. Polikliniğe gittiğimde beni hemen ameliyata aldılar ve göğsümdeki apseyi boşalttılar. Diyabet hastalığım nedeniyle kontrol altında olmam gerektiğinden, o gün hastaneye yatırdılar ve kalan apsenin boşalması için ‘diren’ taktılar. Ancak sağlık görevlilerinin yanlış anlaması sonucu benim tüm itirazlarıma karşın diren, gerektiğinden daha kısa sürede çıkartıldı. Yaklaşık iki saat sonra sağ kasığımda korkunç bir ağrı başladı. Günlerce inanılmaz ağrılar çektim. O kadar ki, hastanede verilenler yetmediği için, dışarıdan aldırttığım ağrı kesicileri karıştırıp kızımın yardımıyla kendi kendime enjekte ediyordum. Hastaneden çıktıktan üç gün sonra ayaklarımın üzerine basamaz hale geldim. Yürüyemiyordum artık. Bu rahatsızlığınızla baş etmek için neler yaptınız? Beni bu duruma getiren sebebi öğrenmek için fizikten kadın doğuma kadar pek çok doktora gittim. Öneri ile gittiğim, fizik tedavide çok iyi bir bayan doktorun yaptırdığı kan tahlilleri, romatizmal değerlerimin olabilecek en üst seviyeye çıktığını gösterdi. Çünkü dışarı akması gereken apseler, vücuduma akmıştı. Sağlık görevlilerinin doktoru yanlış anlaması sonucu ‘diren’i erken çıkartmaları ve doktorun dikkatsizliği, yaşadığım sürece benimle olacak bir hastalık sahibi yapmıştı beni. Bunun için nasıl bir tedavi uygulandı? Artık hiç yürüyemiyordum. Göğsümü unutup, bunun derdine düştük. Romatizma için Uludağ Üniversitesi’nden randevu almaya çalıştığımız günlerde çaresizlik içinde kıvranırken, yıllardır tanıdığım dahiliyecim Dr. Yunus Çolakoğlu’nu aradım. “Hocam ben ölüyorum, iyi değilim” deyince hemen çağırdı beni. Muayene sonrasında doktorun ilk tepkisi “sen mezbahaya mı düştün” oldu. Apse bütün vücuduma yayılmış, bırakın ayaklarımın altını, gözlerime bile pıhtı atmış. İki gün sonra hastaneye yatıracağını fakat bu süre içinde ayaklarımın üzerine basmam halinde beynime pıhtı atabileceğini ve beni öldürebileceğini söyledi. Hastaneye yatmadan önceki son iki gün hiç hareket edemez oldum, sadece gözlerimi oynatabiliyordum. Kullanılan hiçbir ilaçtan etki alamıyorduk. Bir gün Dr. Yunus Bey’e “ben artık iyileşemeyecek miyim” diye sordum. Gözünden yaşlar süzülürken bana, “sana bunu yapmayı hiç istemiyorum, diyabetin var, insilün kullanıyoruz ama son çare olarak yüklü kortizon uygulayacağız” dedi. Bu rahatsızlığı nasıl fark ettiniz? Göğsümde sarkma, kızarma ve apse başlamıştı. Bu rahatsızlığınız ile birlikte neler olduğunu ve neler yaptığınızı anlatır mısınız? İlk olarak Onkoloji Hastanesi’ne gittim. Kontrolün ardından doktor biyopsi aldırttı. Ancak aradan üç hafta geçmesine rağmen biyopsi sonucum çıkmadı. Zaman geçtikçe benim göğsüm aşağılara kadar simsiyah oldu ve artık kangren boyutuna geldi. Fakat doktor, biyopsi sonucu çıkmadan müdahale edemeyeceğini söylüyordu. Peki, bu tedavi sonrasında rahatsızlığınız gerileme gösterdi mi? Aynı gün başlayan kortizon tedavisinden sonra yavaş yavaş hareket etmeye başladım ve iki hafta içinde toparlandım. Değerlerim ve hayatım normale döndüğü için rahatlamıştım, ancak göğsüm durmuyor, ben hala pedlerle geziyordum. Göğsünüzdeki hastalık ilerlemiş miydi? Evet, araya bayram girdi ve benim göğsüm daha da kötü oldu. Kendi kendime enjektörle göğsümdeki apseyi çekiyordum ama bir türlü kurumuyordu. Bayram sonrasında iki hasta teyzemizi Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 54 fizik tedavi için Devlet Hastanesi’ne götürdüm. Göğsüm o kadar apse ile dolmuştu ki ped değiştirmem için oradaki arkadaşlar bana yardımcı olurken Genel Cerrah Dr. Ediz Bey girdi odaya. Durumumu görünce, o ortamda diren olmadığından ameliyat eldiveni ile diren yapmaya çalıştı. Bunun çözüm olmadığını ancak bayramı böyle geçirebileceğimi söyleyerek, bana yeni ilaçlar yazdı. Bayram süresince göğsüm daha kötü oldu. Bayramdan sonra gittiğim Dr. Ediz Bey; “Açalım, çünkü apse dışında ciddi bir kitle var burada. Göğsünün yarısını alabiliriz ama en azından sonuca ulaşırız” deyince kabul ettim. Kızım ortaokul çocuğu, oğlum küçük ve benim onları bırakabileceğim kimse yok, bana bakacak kimsem de yok. Kanser olabileceğime ihtimal veriyorum ama üzülmemeleri için ailemle bunu paylaşamıyorum. “Ameliyata girdim ve döndüğümde göğsümün yarısı yoktu.” Koltuk altıma doğru bir boşluk olmuştu. Fakat asıl boşluk koltuk altımda değil, ruhumdaydı. Patoloji sonucunu beklediğimiz süre içinde toparlanıp ayağa kalktım. Patoloji sonuçlarını yine çok bekledik. Oysa gelecek sonuca göre hızlı hareket etmemiz gerekiyordu. Ameliyattan bir ay sonra hastaneye gittiğimde görevli, “bu sonuçlar pek iyi değil” diyerek bir elime patoloji raporunu, diğer elime göğsümden alınan mumladıkları parçaları tutuşturdu. Hastaneden çıktım ve ne yapacağımı bilemeden yürümeye başladım. Dr. Ediz Bey’i arayıp durumu anlattığımda, benden panik yapmadan raporu okumamı istedi. “Stres yapma Hülya, yeni oluşmaya başlamış kanserli hücrelerden söz ediyor” dediğinde ne duruma geldiğimi bir ben biliyorum. Sonuçlar elimde, saatlerce sokaklarda ağlayarak dolaştım. “Düşündüğüm tek şey çocuklarım.” Ağlama nedenim kanser oluşum değildi. İnsanlar rahatsızlanabilen hatta ölen varlıklardı. Benim asıl kabullenemediğim, çocuklarımın annesiz kalabileceği gerçeğiydi. Kanser olduğunuzu öğrendikten sonra tedavi için neler yaptınız? Ne yapacağımı bilemeden sokaklarda dolaşırken, tanıdığım eczacı bir ablamın yanına attım kendimi. O da sonuçlara baktı ve Uludağ Üniversitesi’nden Prof.Dr. Şehsuvar Gökgöz’e gitmemi istedi. Çok dolu olan doktordan ancak tanıdıklar vasıtasıyla randevu alabildik. Muayene için göğsümü açtığımda, gördükleri karşısında dehşete düşen Şehsuvar Hoca, “ne yaptılar sana, ne hale getirmişler seni böyle” diye bağırarak inanılmaz bir tepki gösterdi. Sesimi çıkarmadan öylece oturuyordum. Kanser olduğuma mı, romatik hasta olduğuma mı, hangi birine yanayım. Doktorluğunun yanısıra çok iyi bir insan olan Şehsuvar Hocam “Riske girmemek için göğsünü komple alıp, o bölgeyi temizleyeceğiz. Uzun bir sürece giriyoruz. Dimdik ayakta olacaksın ve biz bunu atlatacağız” dedi. İki aşamalı bir operasyon geçireceğimi, karnımı açarak oraya bir madde yerleştireceklerini, kısa bir süre sonra meme pozisyonu alan bu maddeyi karın bölgesinden alarak yukarı taşıyacaklarını ve yeni bir meme yapacaklarını belirterek, “Eskisinden güzel olacak hiç merak etme, seni haziran ayına bikini giyecek şekilde hazırlayacağım” dedi. Ondan sonra tedavi sürecim başladı. Tedavi sürecinizi bizimle paylaşır mısınız? Bir sürü tetkiklerin ardından, altı saat süren ilk operasyonuma girdim. Koltuk altımdaki nodülleri temizlediler ve karın bölgeme meme pozisyonu alacak maddeyi yerleştirdiler. 15 gün sonra girdiğim ve 13 saat süren ikinci operasyona Prof. Dr. Şehsuvar Gökgöz ve Prof. Dr. Selçuk Akın’ın ekibi ile birlikte bir plastik cerrahi ve bir meme cerrahi girdi. Göğsümü tamamen temizledikten sonra, karnımda meme pozisyonu alan maddeyi yukarı taşıyarak, yeni bir meme yaptılar. Çok başarılı bir operasyon oldu. Yanık merhemi ile gelen şifa. Hem karın bölgesi hem meme olunca 2 ay oturmak zorunda kaldım. Karın bölgemin gerilmemesi için yatmak yasaktı. Ayrıca diyabet olduğum için çok sıkıntılı geçti bu süreç. Karın bölgem ve memedeki doku iyileşmediği için defalarca dikiş atıldı. Karnım kocaman, göğsüm kese gibiydi. Zaman oldu doktorum ümidini kaybetti, ben kaybetmedim. Sonra, pansumanlarda ilginç bir şekilde uygulanan yanık merhemi ile şifa buldum. Sabah bir tüp, akşam bir tüp olarak karnıma boşaltılan yanık merhemi, dokuları yeniledi. Akabinde başlayan kontrollerim hala devam ediyor. Şehsuvar Hocam hayatımdaki mucizevi insandır. Allaha çok şükür, göğsümdeki sıkıntım sona erdi. Fakat Şehsuvar Hocamla karşılaşmadan önce yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle oluşan romait artrit, hayatımı zorlaştırmaya devam edecek. Peki Anneler Ölmesin Derneği nasıl oluştu? Ben bir çocuğun kahramanıydım. Kendimi ihmal edebilirim ama çocuklarımın elinden annelerini alamazdım. Bir çocuk için annenin nasıl bir ihtiyaç olduğunu çok iyi biliyordum. Evde hasta yatarken, beni besleyen 9 yaşındaki oğlumun “annem ölebilir” diyen gözlerle bana bakışını gördüm. Ona bu duyguyu yaşatmamak için elimden geleni yaptım, buna evden ayrılmak da dahil. Bir anne ne olursa olsun çocuğunu bırakır mı hiç? Evden ayrılmam, belki çocuğumun kafasını kurcalayacaktı ama her dakika gözü önünde olup, ona bu korkuyu yaşatarak kalıcı hasarlar vermeye hakkım yoktu. İşte bunun için dimdik ayakta olmak zorundaydım. Ben ve ailem çok zor günler yaşadık ama hastayım diye kendimi köşeye çekip bunalıma girmedim. Tam tersine, moralimi hep yüksek tuttum. Ama hamd ediyorum ve Rabbimin bana bunu, çok iyi insanlarla tanışıp onlara rehber olmam için yaşattığını düşünüyorum. Ben kendimle uğraşırken, çok sevdiğim bir arkadaşımın meme kanserinden öldüğü haberini aldığımda yaşadığım şokla koltuğa çökerken, dilimden sadece “anneler ölmesin” kelimeleri döküldü. Hemen Şehsuvar Hocamı aradım ve ondan annelerimize bir seminer vermesini istedim . Başımla beraber dedi ve bizim için dernek serüvene başladı. Anneler Ölmesin Derneği böyle doğdu. İlk konferansımızı Tayyare Kültür Merkezi’nde yaptıktan sonra, Osmangazi Belediyesi’nin de desteğiyle çeşitli merkezlerde Şehsuvar ve Selçuk Hocamla pek çok seminer organize ettik. Otobüs duraklarına afişler astık, davetiyeler dağıttık. Ulaştığımız insanlar içinde 4-5 hastaya rastladık. Bir tanesini bile yakalayabilmek çok önemliydi. Dört-beş kişinin hayatını kurtardık ya, işte bu bizim için her şey demekti. ”Yaşamayan bilmez” diye çok doğru bir söz vardır. Yaşayan biri olarak, bana destek veren pek çok kişi ile birlikte, çocukların kahramanlarını korumak ve kurtarmak için çırpınıyoruz. Buna karşın insanlar çok duyarsız maalesef. Hangi özel ya da kamu kurumu olursa olsun, bilinçlendirme adına “gelin, konuyu kamuoyuna aktarın” dendiği anda bizler de, çok yoğun olmasına karşın Prof. Dr. Şehsuvar Hocam ve Prof. Dr. Selçuk Hocam da bu davetleri seve seve kabul edip, hiç gocunmadan tekrar tekrar anlatıyoruz. Facebook’ta “Anneler Ölmesin” sayfamızı oluşturduk. İsteyen herkes bana buradan ulaşabiliyor. Toplumdaki her bireyin bu konuda yapabilecekleri var. İşinizi, yoğunluğunuzu bahane etmeyin. Yarın sizin bunları yaşamayacağınızın garantisi yok. Anneler Ölmesin oluşumunda, bana yardımcı olan gönüllü güzel insanlar var. Ayrıca Ketem Onkoloji Kanserle Savaş Derneği ve Onkoday da bize her zaman destek oluyorlar. Derneğin amacı nedir? Öncelikli amaçlarımızdan biri, meme kanseri konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek. Diğer bir amacımız ise, hastalık ilerlemeden ilk evrelerde yakalayıp, tedavi ve yaşam şansını arttırmak. Bu amaçlar doğrultusundaki çalışmalarımız; Herkesin düzenli tarama yaptırmasını sağlamak. Meme ile ilgili herhangi bir rahatsızlığı olanlara, zaman kaybetmeden doğru teşhis ve tedavi için yol göstermek. Kadınlarımıza sonuçların vehametini aktararak, erken teşhis, doğru tedavi ve inanç ile bu hastalığı yenebileceklerini anlatmak. Bundan sonraki hedefleriniz neler? Genel olarak hedefimiz, insan biriktirerek çok güçlü bir dernek olmak ve kadın-erkek herkese ulaşmak, herkesi kucaklamaktır. İnsanları dinleyeceğimiz, kendileri için neler yapabileceğimizi anlatacağımız derneğimize ait bir yerimiz, hasta bakım evleri ve gönüllü çalışanlarımız olmasını hedefliyoruz. Oraya gelenlerin zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmek için hep birlikte el işleri yaparak, hastalarımız yararına satmayı planlıyoruz. Böyle bir ortam, birbirlerinden güç alarak hayata daha fazla tutunmalarını da sağlayacaktır. Ayrıca biliyorsunuz ki çok pahalı bir hastalık. Bu konuda son derece hassas olan Prof. Dr. Şehsuvar ve Selçuk Hocamız ile Dr. Ceyhun İrgil de, ekonomik durumu iyi olmayan hastalarımıza mümkün olduğunca yardımcı oluyorlar. Manevi olarak bile bizlerin yanında olmaları, onların gücünü hissetmek, bizler için çok önemli. Sesimizi yükseltip tüm kadınlara duyurmak, sokak sokak dolaşıp kapıları çalarak, “hiç meme taraması yaptırdınız mı?” diye sormak, yaptırmadılarsa yardımcı olmak istiyoruz. Doğru adresi bulana kadar benim yaşadıklarımı, hiç kimsenin yaşamasını istemem. Ben iyi olduğum sürece koşacağım. Meme kanserini yenmek için benimle birlikte koşmak isteyen herkese kapımız açık. Kadınlarımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Gerçekle yüzleşmekten kaçmayın! Göğsümü, saçımı kaybedeceğim korkusuyla tedavinizi ertelemeyin! Siz saçınızı ya da göğsünüzü kaybedebilirsiniz. Fakat emin olun, çocuğunuzun kahramanını kaybetmesinden daha iyidir. Kanser amacına ulaşmadan, biz amacımıza ulaşalım. Son olarak ne söylemek istersiniz? Anneler Ölmesin Derneği bir “anne”dir Anneler Ölmesin Derneği bir “çocuk”tur Anneler Ölmesin Derneği “BİZİZ” Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 56 KÖŞE Melike ORUÇ Psikolog ÇOCUK AİLENİN AYNASIDIR “İnsan benliğinin en içteki gelişimi pek çoklarının zannettiği gibi kendimizle kurduğumuz ilişkiyle olmaz. Öteki tarafından mevcut kılınmakla ve onun tarafından mevcut kılındığımızı bilmekle olur.” Martin Buber Bebek dünyaya gözlerini açtığında ilk olarak anne-babanın gözleriyle temas eder. Ebeveynlerinin gözveren cümleler kurmak leriyle dünyayı anlamlandırmaya çalışır. Eğer ebeveynler mutlu bakarsa mutlu olmayı; kaygılı bakarsa çocuktaki itaat etme kaygılı olmayı öğrenir. Aslında aile sadece çocuğu değil toplumu şekillendirme işlevine sahiptir. Aile davranışını güçlendirerek kavramı bilinen en basit tanımıyla toplumun temel yapısını oluşturan en küçük birimdir. Bu basit kendini ve dünyayı keşfettanımıyla bile toplumu oluşturmak gibi çok büyük bir anlam üstlenmektedir. Dünyaya yeni gelen me yetisini köreltir. Çocuğun savunmasız bir çocuğun ilk toplumsallaşma sürecini oluşturan, karşılıklı ilişkileri belli kurallaöfke, kızgınlık gibi duygularını ra bağlayan, anne-babanın bir parçası olmaktan “birey olmaya” giden yolculuğun yapıldığı en açığa çıkarır. Anne-babaya bagüvenli yerdir aile. Biliyoruz ki tüm bu süreçlerde bireylerin aile içinde edindiği değerler daha ğımlı, sağlıklı bir duygusal kopma sonra toplumun değerleri haline gelmekte ve yine aile aracılığıyla toplum kültürü kuşaktan yaşayamamış yetişkinlere baktığıkuşağa taşınmaktadır. mızda karşılaştığımız manzara çoğunlukla; sıklıkla eleştirilen, yargılanan Kuşkusuz sağlıklı bir aile yapısının oluşturulması ve sürdürülebilmesi, öncelikle eşler ve öğütler verilen, hata yapma şansı arasındaki ilişkinin saygı, sevgi ve güven temeline dayalı olması ile ve sağlıklı bir iletitanınmayan bir çocukluk dönemi hikaşim sürecini gerçekleştirebilmeleriyle mümkün olur. Var olduğumuz andan itibaren yesi olmaktadır. çevreyle sürekli bir iletişim içine gireriz ve bu iletişimi devam ettirebildiğimiz sürece var oluruz. Hayatta edindiğimiz ilk sosyal rol bir ailenin parçası olma rolüdür. Bu Çocuk aileyi yansıtan bir aynadır; aile yüzden iletişim becerilerini edindiğimiz ve bu becerilere en çok ihtiyaç duyduise toplumu… Anlaşıldım duygusunu ğumuz alan aile ortamıdır. Sağlıklı iletişimin temellerini oluşturan faktörlerin yaşamayan bir çocuk nasıl ki dış dünen önemlisi saygı ve güvendir. Saygı duymak; çocuğun varlığını koşulsuz bir yada temas edeceği kişileri anlamakta şekilde kabul etmek, onu olduğu gibi benimsemek demektir. Saygı çerçezorlanacaksa; aile içinde çözülemeyen vesi içinde kurulan her diyalog çocuğun kendini değerli ve önemli hissether problemin, alınan her yaranın topmesine neden olur. İletişimi güçlendiren en önemli faktörlerden biri de lumda bir yansıması muhakkak olaempatidir. Empati, birbirimizi anlama becerisidir. Bu duygu ortaklığı, caktır. Bu yüzden anne-babalara ve hemhal olabilmek, karşımızdaki kişinin iç dünyasına girebilmek, kihatta topluma hizmet eden her kurum şiler arasındaki tüm duvarları yerle bir eder ve mesafeleri ortadan ve birime (kamu kurumları, STK’lar vb.) kaldırır. Yanlış anlaşılmalar azalır, samimiyet ve güven ortamı bilinçli ve sağlıklı aileler inşa etmek hızla gelişir, sorunlar ve problemler daha kolay dile getirilir ve konusunda sorumluluk düşmektebu sayede daha çabuk ve kolay çözümler üretilir. dir. Osmangazi Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğüne bağlı hizmet vermekte İletişim, sadece duyduklarımızdan ya da konuştuklarıolan Aile Rehberlik Merkezi 06.03.2014 mızdan ibaret değildir. Etkin dinleme, duyduklarımızı tarihinde hizmete açılarak toplumun anlamayı, anladığımızı beden dili ve mimiklerimizle tüm bireylerine sunulan psikolojik daifade etmeyi gerektirir. Özellikle çocuklar dinlennışmanlık hizmeti, hak temelli bilgime konusunda oldukça duyarlıdırlar. Dinlenmelendirme ve kurumlara yönlendirme, diklerini hemen fark ederler ve anlaşılmak için yapılması planlanan eğitim ve bilgikonuşmak dışında başka yöntemlere başvulendirme faaliyetleriyle varlığını devam rurlar. Çocukların içe kapanma, saldırganlık, ettirmektedir. Biliyoruz ki; kişinin bakendine ya da eşyalara zarar verme gibi ğımsız bir birey olarak varlığının kabul davranışları en sık rastlanılan “anlaşıledilmesi toplum ruh sağlığının temelini mak istiyorum” isyanıdır. Dinlendiğini oluşturur. Sağlıklı bir toplum için badüşünen çocuk kabullenildiğini ve seğımlılıktan ziyade aidiyet duygusunun vildiğini düşünen çocuktur. Böylece yaşatıldığı, mutlu çocuklardan yine duygularını ifade etme ve sorunmutlu ve topluma faydalı yetişkinler larını çözme becerisi gelişir. Sıkortaya çıkarabilecek sağlıklı ailelerin lıkla emir cümleleri ve gözdağı çoğalması gerekmektedir. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 58 DEKORASYON Yaratıcı Fikirler 1 ölçüsünde bir çerçeve Marangozdan aynanızın ncakları çerçeveye kestirin, tutkal ile tüm oyu yapıştırın i fotoğrafta göründüğü gib 2 Da ha so nra istediğin iz bir renkte s prey boya ile onu boyayın . 3 Nasıl muhteşem göründüğüne inanamayacaksınız 4 ve iş son te bud a hali KENDIN YAP KI DAHA KIYMETLI OLSUN! Çocuk odaları için oyuncaklı ayna tasarımı Minik bebeğinizin eski oyuncaklarını ne yapacağınızı düşünüyorsanız, işte size muhteşem bir kendin yap projesi. Oyuncakları atmayıp değerlendirerek, çocuğunuzun odasında kullanabileceği bir ayna tasarlayabilirsiniz. İster ayna çerçevesi, isterseniz bir pano çerçevesi olarak planlayın. Bu projede bir ayna çerçevesi olarak tasarlandı. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 60 DEKORASYON Mimari ÇIÇEKLERLE DEKORASYON Hayatınız çiçekler gibi güzel ve doğal olsun Güzelliği tarif ederken kullanırız çiçekleri. Bazen sevdiğimizi çiçeklere benzetiriz, bazende papatyalar gibi doğal deriz. En güzel çiçek isimleriyle süsleriz şiirlerimizi. Sevgimizi anlatırız çiçeklerle, sevdiğimizin güzelliğini anlatırız. En güzel anlarımızda, bir elimizde çiçek olur duygularımıza tercümanlık etsin diye. Aşık olduğumuzda bir demet kırmızı gül, evlenirken beyaz güller şahitlik eder duygularımıza. Hayatımızı güzelleştirir çiçekler. Yaşadığımız yerleri de çiçeklerle güzelleştirebiliriz. Ev dekorasyonunda çok sıklıkla kullandığımız çiçeklerle yapılabilecek güzel dekorasyon örneklerine bu foto galerimizde yer verdik. BAKIŞ AÇISI Bursa sizin için ne ifade ediyor? Osmangazi Bursa için ne ifade ediyor? Osmangazi’de en keyif aldığınız mekan? Osmangazi Belediyesi’nin sosyal tesislerinden yararlanıyor musunuz? Osmangazi’de yaşamanın en güzel yanı nedir? Osmangazi’de olmasını istediğiniz bir hayalinizi paylaşır mısınız? Hikmet CANSEVER, 41 yaşında Bursa sizin için ne ifade ediyor? Osmangazi Bursa için ne ifade ediyor? Osmangazi’de en keyif aldığınız mekan? Osmangazi Belediyesi’nin sosyal tesislerinden yararlanıyor musunuz? Osmangazi’de yaşamanın en güzel yanı nedir? Osmangazi’de olmasını istediğiniz bir hayalinizi paylaşır mısınız? Ayşe SEVÜKTEKİN, 27 yaşında Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 62 BAKIŞ AÇISI Bursa sizin için ne ifade ediyor? Osmangazi Bursa için ne ifade ediyor? Osmangazi’de en keyif aldığınız mekan? Osmangazi Belediyesi’nin sosyal tesislerinden yararlanıyor musunuz? Osmangazi’de yaşamanın en güzel yanı nedir? Osmangazi’de olmasını istediğiniz bir hayalinizi paylaşır mısınız? İlker BÜLBÜL, 31 yaşında Bursa sizin için ne ifade ediyor? Osmangazi Bursa için ne ifade ediyor? Osmangazi’de en keyif aldığınız mekan? Osmangazi Belediyesi’nin sosyal tesislerinden yararlanıyor musunuz? Osmangazi’de yaşamanın en güzel yanı nedir? Osmangazi’de olmasını istediğiniz bir hayalinizi paylaşır mısınız? Muhittin SARI, 69 yaşında İLGİNÇ BİLGİLER Bunları Biliyor muydunuz? SAAT NEDEN SAĞA DOĞRU DÖNER? İlk olarak eski Mısırlılar, güneşin her gün düzenli bir hareketle doğup, belirli zamanlarda gökyüzünün aynı noktalarında bulunup, battığını gözlemlediler ve bunun bir günü zaman parçalarına ayırmada kullanılabileceğini keşfettiler. Böylece güneşin bu hareketinden yararlanarak ilk güneş saatini yaptılar. Bu saat, meydanlık bir yere yüksek bir taş koymak ve güneşin hareketi sırasında, bu taşın gölgesini takip etmekten ibaretti. Mısır, konumu itibari ile kuzey yarım kürede fakat ekvatora da yakın bir ülke olduğundan, güneş doğduğunda, gölge hemen tam batıda oluşuyor, güneş yükseldikçe gölge kuzeye, yani sağa doğru hareket ederek, güneş batışında doğu yönüne ulaşıyordu. Yani gölge bugünkü tüm saatlerin akrep ve yelkovanında olduğu gibi soldan sağa doğru dönüyordu. Daha sonraları, pendulumlu, pilli saatlerde de yön değişmedi, hatta sağa doğru dönüşler “saat yönüne dönüş” diye adlandırılır oldu. Avustralya gibi ekvatorun güneyindeki ülkelerde, güneş doğarken taşın gölgesi güneye düşer ve güneş yükseldikçe sola doğru dönüş yapar. İlk saat orada keşfedilseydi, bugün akrep ve yelkovan ters yönde dönüyor olabilirdi. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 64 Sizden Gelenler Müesser ERTAN TADINA DOYULMAZ KREMALI ISLAK KEK Kremalı Islak Kek için gerekli olan malzemeler 3 tane yumurta 2 su bardağı şeker 2 su bardağı un 2 su bardağı süt Yarım paket margarin 1 paket kabartma tozu 2 paket kakao 1 paket vanilya Kreması İçin: 1 paket krem santi Yapılışı: Yumurtalar iyice çırpılıp içine şeker ilave edilerek çırpılmaya devam edilir. Çırpılan yumurtaların üzerine azar azar süt ilave edilip karıştırılır. Kabartma tozu ve vanilya eklenip iyice çırpılır. Eritilmiş margarin ve kakao ilave edilerek karıştırılır. Karışıma un ilave edilip tekrar karıştırılır. Hazırlanan karışım yağlanmış kek kalıbına boşaltılıp orta ısılı fırında 20–25 dakika pişirilip çıkarılır. Pişen kekin üzerine 1 su bardağı süt dökülür. Krem şanti hazırlanır kekin üzeri kaplanarak servis edilir. Son aşama olarak desenli bir malzeme ile ( Dantel gibi ) şekil verilir. Bu güzel tarif için Müesser Hanım’a teşekkür ederiz. Yaptığınız el işi ve tariflerinizi gulpembe@osmagazi.bel.tr adresine mail gönderin, dergimizde yayınlayalım. Ağustos & Eylül 2014 GÜLPEMBE 66 ÖNEMLİ TELEFON NUMARALARI Osmangazİ Beledİyesİ 444 16 01 Akpınar Kültür Merkezi Ördekli Kültür Merkezi Haraççıoğlu Medresesi Gökdere Kültür ve Sanat Merkezi Elmasbahçeler Kültür Merkezi Karabaş-ı Veli Kültür Merkezi Seyid Usul Kültür Merkezi Gurabahane-i Laklakan Kültür Merkezi Merinos Sosyal Tesisleri Eskici Mehmet Dede Aş Evi Osmangazi Belediyesi Engelliler Bakım Merkezi (OBAM) Osmangazi Belediyesi Engelliler Merkezi (OSEM) Hayvan Barınağı Osmangazi Belediyesi Meslek Edindirme Kursları (OSMEK) Kent Konseyi Nikah Dairesi Osmangazi Belediyesi Spor Kulübü Sukaypark Demirtaş Yüzme Havuzu ve Spor Kompleksi Yeni Karaman Yüzme Havuzu Atıcılar Yüzme Havuzu Soğanlı Yüzme Havuzu Fatih Çiftehavuzlar Yüzme Havuzu Şantiye Santral Emek Ek Hizmet Binası Ambulans Cenaze Hizmetleri Sümbüllü Bahçe Konağı www.osmangazi.bel.tr 243 73 43 221 80 69 224 19 66 220 31 15 250 01 40 222 03 85 220 78 37 225 51 50 251 53 33 224 84 67 232 24 76 256 52 27 241 41 05 270 71 16 270 70 20 271 24 44 243 73 43 211 27 07 262 38 89 245 45 01 216 04 52 234 56 16 252 07 05 234 54 80 262 20 08 270 70 85 270 70 97 221 90 02 www.osmangazi.bel.tr 444 16 01 “Tüm Kadınlarımıza”
© Copyright 2024 Paperzz