1 2 perder başkandan Değerli Dostlarım, Mustafa Altunbilek TPF Başkanı Kurulduğu yıldan bu yana, Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkan Yardımcığı ve Ankara PERDER başkanlığını görevlerde bulunmamın ardından, kısa bir süre önce de, Federasyon başkanlığı görevi verildi. Bu göreve beni layık gören tüm PERDER üyelerimize ve yönetim kuruluna teşekkür ederim. Kurucu Başkanımız Sayın Şeref Songör ve bir önceki dönem başkanımız Sayın Selamet Aygün, yerel perakendenin gelişimi ve büyümesi için çok başarılı çalışmalar yaptılar. Her iki Başkan da, yerel zincirlerin istihdama ve ekonomiye önemli ölçüde katkı sağlayan aktörler olduğu konusunda farkındalık yarattılar. Üretici ve tedarikçilerin, perakendecilerle ilişkilerini önemli ölçüde yukarı taşıdılar. Yeni yönetim olarak bizler de, çıtayı daha yukarılara taşıyacak çalışmalara imza atmak için kolları sıvadık. Tüm Türkiye’nin katılımıyla yerel perakendenin ve üyelerimizin gelişimine yönelik çalışmaları hızlıca başlatmış olduk. Kurulduğundan beri perakende de önemli bir oyuncu olan Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nu çok dinamik ve sürdürülebilir çalışmalarla destekleyeceğiz. Yapılan çalışmaları daha ileriye taşıyarak üyelerimizin dolayısıyla perakende sektörünün gelişimini sağlayacağız. 2 Dünyadaki gelişimi ve değişimi bizler TPF olarak yakından takip etmekteyiz. En son değişimleri ve gelişimleri ülkemizdeki müşterilerimize sunmaktayız. Her geçen gün gelişen perakende sektöründe yapılan değişimleri anında üyelerimize iletmekteyiz, onlar da müşterilerin beğenisine en kısa sürede AR-GE çalışmalarından sonra sunmaktadırlar. Geleceğin en önce olanlar, müşterinin ihtiyaçlarını en hızlı görenler olacaktır. Bizler de gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında bu çalışmaları yaparak, üyelerimizin kendi dallarında inovasyonlar yapmalarını sağmaktayız. TPF Yönetimi olarak 16 derneğimizin tüm sorunlarını ve çözüm önerileri dinlemekte ve onlara bölgesel, sürdürülebilir projeler sunmaktayız. Üyelerimiz de bu projeleri kendi bölgelerinde lider perakendeci olarak uygulamaktadırlar. “Güç birliktelikten gelir.” söylemini biz TPF yönetimi ve üyeleri içimizde hissederek ülkemizin gerek istihdamda, gerekse genel ticarette üçüncü büyük sektörü olan perakende sektöründe göstermekteyiz. Her geçen gün büyüyen ailemiz sadece ülkemizde değil, ülke sınırlarının dışında da Türk perakendecilerimizin gelişimine katkı sağlamaktayız. Birçok yönden ele aldığımız çalışmalarımızı üyelerimizle beraber yapmakta ve perakende bir adım daha nasıl geliştirebiliriz sorusunun cevabını hep beraber arayarak bulmaktayız. Bizler 16 farklı bölgeden mozaik oluşturup ülkemizdeki tüm tüketicilerimizin tarafından tercih edilmemizin en büyük sebebi ihtiyaçlara en hızlı cevap verebilmemizdir. Bu yıl altıncısını gerçekleştireceğimiz “Yerel Zincirler Buluşuyor “ organizasyonumuzda “marka” üzerine kurguladık. Üretici-tedarikçi ve perakendeci güç birliğine yönelik konferans konuları belirledik. Gerek perakendecilerin gerekse firmalarımızın marka yolculuğunda neler yapması gerektiğini ve bir dünya markası olarak olmaları için hangi kriterlere uyması gerektiğinin bir yol haritasını sunacağız. Özellikle işlerini geliştirirken hangi noktaların kendileri için önemli olduğunu ve gelecekte sürdürülebilir bir firma olması için yapılması gerekenleri bu etkinlikte görebilecekler. Bizler yerel perakendeciler olarak bu ülkede kazanıyor, yatırımlarımızı yine bu ülkeye yapmaktayız. Ülke geleceği için bundan önce nasıl çalışmaları yaptıysak yine aynı heyecanla ve azimle yolumuza devam edeceğiz. Saygılarımla, Tarih 3 Aralık 2013. Değerli müşterimiz Aşınızın Aşkı Kamaş Baharatları reklam ajansını yani bizi arayarak güzel bir dergi tasarımı istedi. Fakat biz Kamaş Baharatlarının lezzetini sıradan bir yemek tasarımıyla anlatmak yerine, ilk günden beri kullanan iyi bir tüketici olarak yemeklerinizde kullanmanızı tavsiye etmeyi uygun gördük. Bu nedenle tasarımın tamamı bu olup, lezzet severlerin, raflarda aşağıdaki logonun yer aldığı her ürünü gönül rahatlığı ile almasını tavsiye eder, tamamen doğal olan bitki çaylarının da her derde deva olduğunu hatırlatmak isteriz... www.kamasbaharat.com 3 perder içindekiler Türkiye Perakendeciler Federasyonu Adına İmtiyaz Sahibi İhsan Biçen Rüzgarlıbahçe Mah. Selvi Sok. No:6 K:6 Beykoz / İstanbul Röportaj “Mustafa Altunbilek” 6 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Babur Akyol Bahariye Cad. Canan Sok. 33/5 Kadıköy / İstanbul Editör Cennet Yavuzsoy Günel cennetgunel@tpdf.org 8 Gündem Yazı İşleri Emre Durdu Yönetim Yeri Rüzgarlıbahçe Mah. Selvi Sok. No:6 K:6 Beykoz / İstanbul Tel: 0216 537 63 08 Fax: 0216 537 63 10 Perakende Turu TPF PERDER dergisi yerel süreli yayındır. 12 2 ayda bir Türkçe yayınlanır. Konusu Marketler ve market tedarikçileri Baskı Tarihi: Nisan 2014 Baskı ve Cilt ŞAN OFSET MATBAACILIK Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Kağıthane/İstanbul Tel: 0212 289 24 24 Yapım Ortakalan Sektörel Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti. Bahariye Cad. Canan Sok. 33/5 Kadıköy / İSTANBUL Tel: 0216 418 00 99 www.ortakalan.com.tr 4 21 Sosyal Sorumluluk Röportaj “SUNAR GRUP” 22 perder içindekiler Serbest Köşe İşletme sermayesinin önemi Araştırma 24 Ercüment Tunçalp Danışman 20 Federasyonda Yeni Başkan 28 Röportaj “PETEKKAYA” Yılmaz PEKMEZCAN Akademisyen Pazar 30 26 Yeniden yapılananlar, en az etkilenir Aysen LACİNEL Danışman 34 Neden TPF? 36 Ekipman Dünyası Ekber IŞIK TPF Eğitim Danışmanı 52 Bir su damlası tasarrufu Röportaj “AKÇAOĞLU” 44 Gurbet Altay TPF Genel Koordinatörü 66 5 perder röportaj “Almanya PERDER ile daha da büyüyoruz” Kısa bir süre önce, Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı olan Mustafa Altunbilek ile yaklaşan Yerel Zincirler Buluşuyor organizasyonu ve Federasyonun yeni dönem çalışmalarını konuştuk. TPF’nin yeni dönem hedefleri nelerdir? Perakende Akademisi çalışmalarından bahseder misiniz? PERDER üyelerimizin gelişimini ve değişimini sağlayarak, hedeflerimize emin adımlarla ilerliyoruz. Şu anda 16 derneğimiz var. 798 perakende satış noktasında, 65 binden fazla çalışanımızla tüm Türkiye’de ve KKTC’da hizmet veriyoruz. Şimdi de Alman’ya da bir dernek kurmak için çalışmalarımıza başladık. En kısa sürede Almanya PERDER’i de kurmuş olacağız. Perakendeye dair bilgi ve birikimlerimizi, Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızı aktarıyor olacağız. Bu talebin Almanya’dan gelmiş olması, Federasyon çatısı altında örgütlenmek istemeleri bizim için ayrı bir gurur kaynağı. Yaptığımız çalışmaların ne kadar etkili olduğunun önemli bir göstergesidir bu. Bilgiyi arayan, bulan ve en önemlisi de üreterek sektör ile paylaşan bir Federasyon olmayı planlıyoruz. Bu nedenle en büyük yatırımlarımızdan birini eğitime yani sektörün geleceğine yapmak istiyoruz. Bunun için sektörü bir bütün olarak görecek ve her kesimin ihtiyacına uygun çözümleri üretecek bir yapıyı inşa ediyoruz. Sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlamak adına bilgi toplayacak ve analizler yapacağız. Kurulduğumuz yıldan bu yana, yerel perakendeciliği geliştirmek, güçlendirmek ve rekabet edebilirlik seviyesini en yukarıya çekmek için elbirliğiyle çalışıyoruz. Bundan sonra da PERDER üyelerimizin desteğiyle sektöre artı değer katmaya devam edeceğiz. TPF olarak, yerel perakendeciliğin yeniden yapılanmasını sağlayarak hem sektörel hem de ulusal tabanda ülkemizin gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Üyelerimiz arasında kuracağımız kolay ve hızlı diyalogla beraber, var olan sorunları aşmak, edinilmiş tecrübeleri paylaşmak, orijinal model ve yöntemler geliştirerek sektör içinde üyelerimize farklılık ve rekabet avantajları sağlamak ise en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bugünkü durumumuzdan yola çıkarak önümüzdeki dönemlerle ilgili doğru tahminlerde bulunabileceğimiz bir araştırma ve geliştirme birimi oluşturacağız. Perakende Akademisi, perakende sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli ve bilgili insan kaynağının yetiştirilmesinde önemli bir işleve sahip. Bu yapı adeta sektörün okulu olacak. Perakende Akademisi ile eğitim ve danışmanlık gibi uzmanlık gerektiren alanlarda sektöre yol göstermeyi hedef- liyoruz. www.perakendeakademisi.com web portalı üzerinden üyelik sistemi ile Türkiye’nin her yerindeki işletme çalışanlarına en kaliteli içeriklerle ulaşma imkanı sağlanacak. YZB’de bu yıl neler var? Organize gıda perakendesine ürün ve hizmet sağlayan üretici ve tedarikçi firmalar ile yerel zincir marketleri bir araya getirerek, işbirliği kanallarını güçlendiren, konferans ve fuar katılımı kapsamında katılımcılarına eşsiz bir atmosfer sunan Yerel Zincirler Buluşuyor organizasyonunun bu yıl altıncısını, 16-17 Nisan 2014 tarihleri arasında, İstanbul’da, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenliyoruz. Yurt içinden ve yurt dışından konusunda uzman konuşmacıların katıldığı konferansta; perakendeciliğin geldiği nokta, perakendecilik uygulamaları, dünyadaki perakendecilik eğilimi, başarılı perakendeciler gibi konular ele alınarak katılımcılara ışık tutuluyor. Fuar ayağında ise, Anadolu’nun dört bir yanından gelen Bölge PERDER’lere daha yakından dokunacağımız bir döneme giriyoruz. Üyelerimizin, bölgelerinde yaşadığı sıkıntıları bizzat bölgelerine giderek dinleyeceğiz ve sorunlara çözümler geliştireceğiz. Bu çözümleri sunarken de bölge dinamikleriniz göz önünde bulunduracağız. Çünkü her bölgenin yapısı, ticareti, arz ve talebi çok farklı. Her yıl en az bir kez yurt dışı gezimiz olacak. Diğer ülkelerdeki perakendeciliği yerinde inceleyeceğiz. Hangi ülkede neler yapılıyor, hangi ülke hangi seviyede, biz neler alabiliriz, neler verebiliriz...vb gibi konuları ele alacağız. 6 Mustafa Altunbilek perder röportaj üretici, tedarikçi ve perakende sektörüne hizmet sunan firmalar ürünlerini ve hizmetlerini sergiliyor. Bu yıl dünyaca ünlü Wal-Mart Etkisi Kitabı’nın yazarı Charsles Fischman, YZB’de konuşmacı olacak. Tüm katılımcıların özellikle bu konuşmayı kaçırmamasını öneriyorum. Konferansımıza yurtiçi ve yurtdışından önemli konuşmacılar katılacak. Saat başına 1.8 milyon dolar kazanç, ABD genelinde her gün 35 milyon müşteri, yıllık 466 milyar dolar net satış, 2,2 milyon çalışanıyla dünyanın en büyük perakende zinciri olan Wal-Mart’ı analiz eden Amerika’nın en usta gazetecilerinden olan Charles Fishman kesinlikle dinlenmeli. Ayrıca dünyaca ünlü Psikoterapist Antony Galie de konferansımıza katılacak. YZB 2014’e sektörün ilgisi nasıl? YZB, artık tüm firmaların takviminde olan bir organizasyon haline geldi. Meslektaşlarımız her yıl büyük bir heyecanla organizasyonu bekliyorlar. YZB, üreticisinden tedarikçisine, perakendecisinden hizmet sunan firmalara kadar çok iyi sahiplenildi. Yani tüm taraflar YZB’ye sahip çıktı. Çünkü öyle büyük bir platform ki, patronundan satın alma ve satış pazarlama yetkilisine kadar herkes burada. Market raflarında satışa sunulan ürünler burada. YZB’de firmalar kendini çok iyi temsil ediyor. Dolayısıyla herkes burada olmak istiyor. Bu da sevindirici bir durum. Yerel zincirlerin konumuyla ilgili değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz? Yerel zincirler istikrarlı bir şekilde büyü- melerini sürdürüyor. Yerel zincirler büyük bir atak yaparak organize perakendenin en büyük oyuncusu olmayı başardı. Her yıl müşteri ve mağaza sayılarını artırdı. Sektörün son beş yılına bakıldığında şube sayısı, istihdam, metrekare bazında artışlar dikkat çekiyor. Türkiye Perakendeciler Federasyonu üyesi marketler 2009 – 2013 dönemini kapsayan son beş yılda şube sayılarını yüzde 136 artırdı ve şube sayıları 2 bin 555 ulaştı. Aynı dönemde istihdam sayıları da yüzde 112 artışla, 46 bin 69 oldu. Metrekarede de yüzde 113 artış gösteren marketler 1 milyon 619 bin 850 metrekareye ulaştı. Yerel zincirler, üretici ile tüketiciyi bir araya getiriyor. Tüketicinin beklentilerini ve taleplerini doğru anlama ve karşılamanın neticesi olarak bazı bölgelerde ise yerel marketlerin daha da fazla tercih edildiğini görüyoruz. Her geçen gün önemi daha iyi anlaşılan ve payları artan yerel zincirler, ulusal zincirlerle de rekabet eder hale geldi. Türkiye’nin her yerinde bulunan bu yapıyı, ülkenin en büyük organize aktörü olarak değerlendirebiliriz, bu yapı ise hem perakende sektörüne hem de ekonomiye büyük katkı sağlıyor. 2014 için öngörüleriniz neler? 1995 yılından bugüne, kaliteli ürünlerimize yenisini ekleme anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürdük. Bu anlayışımız 2014 yılında da devam etmektedir. Mevcut ürünlerimize ilave olarak, catering kanalına hizmet verebilmek amacıyla piknik ürünleriyle alakalı yatırımımız yılın ilk yarısında devreye girecektir. Ayrıca 2014 yılında ürettiğimiz sektörün de ilki olan fındıklı helva oldukça beğeni ve talep görmüştür. Bu yıl içinde yapacağınız çalışmalardan bahseder misiniz? TPF üyesi marketler 2013 yılı içerisinde şube sayısında yüzde 12, kasa sayısında yüzde 10, metrekarede yüzde 10, istihdamda ise yüzde 11 büyüme yaşadı. Böylelikle 2013 yılında marketlerin şube sayısı 2 bin 555, kasa sayısı 8 bin 349, istihdam 46 bin 69, metrekare ise 1 milyon 619 bin 850 oldu. Sektörün artan rekabet ve zorlu koşullara rağmen istikrarlı, sağlam adımlarla büyüyeceğini tahmin ediyoruz. 2014’ten sonra yüzde 10’un üzerinde bir büyüme öngörüyoruz. Şu an yurtdışına açılım stratejilerini oluşturan, sistemini ve organizasyonunu planlayan birçok marka var. Bu planların doğru yürütülmesi halinde Türkiye dışındaki pazarlarda markalarımızı oldukça sık görebileceğiz. Öte yandan değişen tüketici alışkanlıklarına paralel olarak yeni alışveriş formatlarını tartışıyor ve uyguluyor olacağız.En önemli sorunların başında insan kaynağı ve eğitim gelmektedir. Ülkemizde perakendeciliğin hala bir meslek olarak görülememesinden dolayı sektörde insan kaynağı ve eğitimde önemli sıkıntılar yaşanıyor. Ayrıca organize perakendenin toplam perakende sektörü içindeki payının Avrupa’ya göre düşük olması, kriz ve belirsizlik dönemlerinde, tüketici satın alma kararlarını olumsuz etkilemektedir. 7 perder gündem Perakendeciler “marka”yı konuşacak TPF tarafından 16 – 17 Nisan tarihlerinde düzenlenecek olan organize gıda perakendesinin en büyük fuar ve kongre organizasyonu YZB 2014’te “Marka” konusu masaya yatırılacak. Perakendeciler Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek, YZB 2014’e yerli ve yabancı yaklaşık 6 binin üzerinde sektör profesyonelinin katılımını beklediklerini kaydetti Organize perakende sektörünün en önemli halkası yerel zincir marketler, 16–17 Nisan tarihlerinde İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde buluşuyor. Türkiye Perakendeciler Federasyonu(TPF) tarafından düzenlenen organize gıda perakendesinin en büyük fuar ve kongre organizasyonu olan Yerel Zincirler Buluşuyor 2014 (YZB 2014), bu yıl altıncı kez kapılarını açıyor. 16 – 17 Nisan tarihlerinde perakendeci, üretici, tedarikçi ve perakende sektörüne hizmet sunan firmaları bir araya getirecek olan YZB 2014’ün bu yılki ana teması ise, “Marka”. YZB 2014 konferansı ve fuarına yerli ve yabancı sektör profesyonelinin katılımı bekleniyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da fuar ve kongre olmak üzere iki bölümden oluşan YZB 2014’te, “Dönüşümü Başlat, Geleceği Kazan” sloganı doğrultusunda “Marka” konusu masaya yatırılacak. YZB’nin konferans bölümünde; geleceği şekillendiren marka kimliği, marka stratejileri ve marka hikayeleri ele alınacak. Marka olmak için gereken hazırlık süreçlerinden başlanarak marka oluşturmanın aşamalarına, marka imajına ve marka değerine kadar tüm faktörler belirlenip, konusunda uzman konuşmacılar aracılığıyla bilgi ve birikimlerin paylaşılmasına olanak tanınacak. Fuarda ise, firmalar interaktif stantlarında yeni ürün ve hizmetlerini sunacak. Charles Fishman ve Antony Galie Türkiye’ye geliyor YZB 2014’ün konferans bölümünde yurtiçi ve yurtdışından önemli konuşmacılar da yer alacak. Yurtdışından konuşmacı olarak Wal-Mart Etkisi Kitabının yazarı Charles Fishman ve Dünyaca ünlü Psikoterapist ve Hipnotis Antony Galie geliyor. Saat başına 1.8 Milyon dolar kazanç, ABD genelinde her gün 35 Milyon müşteri, yıllık 466 Milyar dolar net satış, 2,2 Milyon çalışanıyla dünyanın en büyük perakende zinciri olan Wal-Mart’ı analiz ederek, “Wal-Mart Etkisi” 8 Kitabını yazan Charles Fishman, konferansta “Walmart Gibi Kazanmak” başlıklı bir sunum yapacak. Konferansta yurtiçinden de konusunda uzman konuşmacılar yer alacak. TPF Danışma Konseyi Üyesi, Bizim Toptan Satış Mağazaları Yönetim Kurulu Üyesi Tahsin Pamir, Reklam Danışmanı ve Bugün Gazetesi Köşe Yazarı Ali Atıf Bir, İpek Kağıt Pazarlama Müdürü İçim Er, CNN Türk Program Yapımcısı ve Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol bu isimlerden bazıları. leri Ödüllerini alacak YZB 2014 kapsamında, “Perakendenin En Başarılı Fikirleri”ni ödüllendirmek üzere, bir yarışma da düzenleniyor. Sadece PERDER üyelerine yönelik olarak gerçekleştirilen yarışma bu yıl; ‘En İyi Mağaza Tasarımı’, ‘En İyi Müşteri Hizmetleri, CRM ve Teknoloji Uygulamaları’, ‘En İyi Promosyon Yönetimi’, ‘En İyi İnsan Kaynakları Uygulamaları’, ‘En iyi Sosyal Sorumluluk Projesi’ ve ‘En İyi Perakende de İnovasyon Uygulaması’ kategorilerinden oluştu. Katılımcıların birden fazla kategori için başvuru yapabileceği yarışmanın proje teslimi 31 Mart 2014 taihinde sona erdi. Katılımcıların; projelerine ürün ve servis sağlayarak destek veren şirketler ile tedarikçileri de ortak edebildiği yarışmanın ödül töreni ise 17 Nisan’da gerçekleştirilecek. 6 binin üzerinde katılım bekleniyor YZB’yi birçok firma destekliyor Coca-Cola, Evyap, Eczacıbaşı, Sütaş, Unilever ve Ülker’in ana sponsoru olduğu YZB 2014’ü bu yıl da birçok firma destekliyor. Üretici, tedarikçi ve perakende sektörüne hizmet sunan firmaların katkılarıyla gerçekleştirilen YZB 2014’ün Kurumsal Sponsorları; Danone, Eti, Kebir Süt, Fayda, Nestle, Parex, Sultan Et, Torku. Resmi Sponsorları: Bağdat Baharat, Düzey, Erpiliç, Marmara Birlik ve Pakmaya. Oturum Sponsorları: Billur Tuz, Duru Bulgu, Ekici, Lila Kağıt, Mars, Şenpiliç. Destek sponsorları: Balparmak, Barilla, Danet, Embi Gıda, Kızılay Doğal Maden Suyu, Kristal Kola, Moova, Nutricia, Perkon, Seyidoğlu, Tamek, Üçge ve Zara. Ana Konuşmacı Sponsoru: Kenton. Gala Yemeği Sponsoru: Hayat Kimya oldu. Perakendenin En Başarılı Fikir- Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nda sektörün gelişimi, yöneticilerin ve çalışanların da sinerjilerinin sektöre yansıtılmasının hedeflendiğini belirten Türkiye Perakendeciler Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek, YZB 2014’e yerli ve yabancı yaklaşık 6 binin üzerinde sektör profesyonelinin katılımını beklediklerini kaydetti. Altunbilek, YZB 2014 ile ilgili şunları söyledi: “YZB’de; marketlere ürün ve hizmet sağlayan firmalar, yerel zincir marketlerin üst düzey yöneticileri ile görüşerek ürün ve hizmetlerini tanıtma fırsatı bulacaklar, işbirliklerini geliştirebilecekler. Yerel zincirler, marketleri için yeni markalar kazanacaklar. Firmalar da yeni zincir marketlerle bağlantı kurma imkanı bulacaklar. Fuar katılımcıları ise stantlarında sergileyecekleri yeni ürünleri ve gelişmeleri tüm katılımcılar ile paylaşacaklar. Sektörü analiz edecek uzman konuşmacıların yer alacağı konferanslarda da tüm katılımcılar sektörün geleceğine yönelik bilgiler edinecekler, birbirleriyle bilgi paylaşımı için uygun bir platformda buluşabilecekler.” perder gündem Büyük buluşmaya sektörden tam destek 16 – 17 Nisan 2014 tarihinde Haliç Kongre Merkezinde düzenlenecek olan Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuar’ı çok sayıda sektör profesyonelini ağırlayacak. Organizasyon sponsorları, YZB 2014 için görüşlerini paylaştı “Stratejik işbirliğimiz arttı.” Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’na katılarak, yerel zincirlerin değerli sahipleri, ortakları, yöneticileri, satın almacıları ve çalışanları ile aynı platformda bir araya geleceğiz. Organizasyon sayesinde ilişkilerimiz derinleşirken, son dönemde hız kazandırdığımız yenilikçi projelerimizi ve ürünlerimizi sektör ile paylaşma imkanımız oluyor. Yerel zincir marketler ile süren güçlü işbirliğimiz, FMCG sektöründe iş ağırlığı anlamında göster- diğimiz önemli gelişim ve en önemlisi Türk tüketicisine yakın olma konusunda attığımız etkili adımlar, kuruluşumuzun stratejik öncelikleri arasındadır. Geçtiğimiz yıl, bu etkinliğe katılmamız sayesinde yerel zincirler ile stratejik işbirliğimiz, sektörel ilişkilerimiz ve pazarın geleceğine ilişkin bilgi birikimi anlamında olumlu gelişmeler yaşadık. YZB 2014 organizasyonunun tüm katılımcılar için hayırlı, verimli ve keyifli geçmesini diliyoruz. Ferit Gökmen Düzey Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı “Sektör, yerel zincirlerle gelişiyor” Hakan Mısri Nestle Türkiye Satış Direktörü Nestlé olarak, yerel zincirlerin, perakende sektöründe hem gelişen pazar hem de bu pazarda yer alan müşteri kitlesini büyütmek için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye Perakendeciler Federasyonu, “Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı” ile yerel perakendeciliğin kalkınmasını ve gelişmesini sağlamayı amaçlıyor. Biz de Nestlè olarak tüm müşterilerimizin işlerini; ürünlerimiz, satış ekibimiz, global bilgi ve tecrübemiz ile destekleyerek rekabet güçlerini ve satışlarını artırmayı, lider olduğumuz kategorilerde farklı uygulamalar ve aktiviteler gerçekleştirerek farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Perakende sektörü sürekli bir büyüme trendi gösteriyor. Müşteri ve mağaza sayıları artıyor. Dünyanın lider beslenme, sağlık ve iyi yaşam şirketi olarak biz de bu büyüyen sektörde toplumsal sorumluklarımızı da yerine getirerek, kaliteli ve katma değerli ürünlerimizi tüketicilerimize ulaştırıyoruz. Yerel zincirler, sınavı geçti Yeni konsept ürünlerimizin piyasada yer alması açısından önemli bir yeri olan Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı, sektöre değer katan, büyüten ve gelişimine katkıda bulunan bir organizasyondur. Yerel zincirler, 10 yıldır sağlıklı büyüyen istikrarlı ve sağlam bir yapıdır. Özellikle gıda sektöründe yabancı oyuncular karşısında büyük bir sınav vermesine rağmen dimdik ayakta kalabilmiştir. Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nın da sektöre katkı açısından, üreticiler ile perakendeciler arasında güzel bir iletişim kurduğunu düşünüyoruz. Organizasyon, bu sene de sektörümüze olumlu yönde katkılarda bulunacak. Yerel zincirlerin önemi özellikle yeni konsept ürünlerimiz için çok önemlidir. Ülkemizde üretimi yapılamayan gazsız bir ürün çıkarma çalışmamız devam etmektedir. Fuara yetiştirmeyi düşünüyoruz. Eminiz perakende sektöründe de büyük bir ilgiyle karşılanacaktır. Bayram Altuntoprak Kristal Kola Pazarlama ve Satış Müdürü 9 perder gündem “Yerel zincirlere yatırım yapıyoruz” Memnuniyetle ifade etmek isteriz ki, Barilla Gıda olarak yerel zincirlerin en geniş anlamda temsil edildiği PERDER ile yakın ilişki ve koordinasyon içindeyiz. Yerel zincirler faaliyet noktası seçimi, tüketiciye yakınlık ve mal verenlerle kurdukları sağlıklı ilişkiler neticesinde büyümeye devam ediyor. 2014 ve ötesinde de, yerel zincirlerin güçlenerek büyümeye devam edeceklerini öngörüyoruz. 2014 yılında Barilla markası için gerçekleştireceğimiz yoğun tanıtım kampanyası çerçevesinde yerel zincirlere daha fazla yatırım yapmaya ve bu kanaldaki işlerimizi geliştirmeye kararlıyız. Güneş Karababa Barilla Türkiye Genel Müdürü “Ortak geleceğimiz şekilleniyor” Güçlü markalarla, stratejik işbirliği vizyonuyla büyüyen perakende sektörünü bu yıl da bir araya getiren “Yerel Zincirler Buluşuyor” organizasyonunun içinde yer almaktan mutluluk duyuyoruz. Sektörel kalkınmaya odaklı, paydaşlığa ortam sağlayan ve sürdürülebilir ticaretin anahtarı olarak gördüğümüz bu organizasyonunun önemli bir misyona sahip olduğunu düşünüyoruz. Sunduklarımıza katma değer sağlayan, müşterilerimizle bağımızı güçlendiren ve farklılaşmamıza imkan tanıyan yeni fikirlerin ve sektörel trendlerin paylaşıldığı bu buluşmanın ortak geleceğimizi şekillendirmede önemli katkıları bulunuyor. N.Enver Yelkenci Ülker Türkiye Satış Direktörü “Önemli fırsatlara kapı açılıyor” Türkiye Perakendeciler Federasyonu tarafından düzenlenen YZB 2014, perakendecilerle; üretici, tedarikçi ve sektöre hizmet sunan firmaları buluşturan büyük bir organizasyon. YZB 2014’de mevcut müşterilerimizle iş birliklerimizi güçlendirirken, yeni iş birlikleri için önemli fırsatlar yakalayacağız. Bu nedenle bu sene de YZB 2014’deki yerimizi aldık. Yerel zincirler perakende sektörünü dinamik kılan önemli unsurlardan. Türkiye ekonomisinin büyüme sürecinde, yerel zincirlerin rolü daha da önem taşıyacak. Yerel zincirlerin, yerel üreticilerle yapacakları iş birlikleri de bu noktada son derece önemli. Mustafa Bılıkçı Sultan Et Yönetim Kurulu Başkanı “Sektörün geleceği parlak” Bu yıl altıncısı düzenlenecek olan Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nda, Ekici Peynir olarak, tüm peynir çeşitlerimiz ile yer alacağımız gibi yeni ürünümüz olan “Süzme peyniri” de ön plana çıkaracağız. Yıllardır neredeyse bütün Türkiye’deki yerel zincirler ile işbirliği yapmaktayız. Ciromuzun da büyük bir oranını karşılayan, perakende sektöründe önemli bir yere sahip olan ve sayıları her geçen gün artan yerel zincirlerin, Türkiye 10 perakendesindeki başarısı da sektörün geleceğinin parlak olacağının göstergesidir. Ekici Peynir olarak, ürünlerimizin tadına ve kalitesine oldukça güvendiğimizden dolayı “Daima gerçekleri söyleyenler tarafından onaylanan peynir, Ekici Peynir” temasını kullanarak katılacağımız YZB 2014 organizasyonunda ve 2014 yılı boyunca tüm iletişim faaliyetlerimizde aynı marka temasını kullanarak başarımızı sürdüreceğiz Elçin Ekici Öztürk Ekici Peynir Pazarlama İletişimi Sorumlusu perder gündem “İnsan, marka, teknoloji...” YZB, organize perakende sektörüne ürün ve hizmet sağlayan üretici ve tedarikçi firmalar ile yerel zincir marketlerini bir araya getirerek, işbirliği kanallarını güçlendirilmesinde önemli bir rol oynuyor. Sektördeki yenilik ve değişimlerin aynı platformda paylaşıldığı YZB organizasyonun, yeni fikirlerin doğmasına vesile olan, sektörü bir araya getiren, birbiriyle kaynaşmasını sağlayan bir yapısı olduğunu düşünüyorum. Perakende sektörünün geleceği, insan, marka ve teknoloji atılımlarının yapıl- masıyla çok yakından ilgili… Sektörde dönüşüm ve geleceğe doğru emin adımlarla ilerleme ancak bu atılımlar sayesinde gerçekleşebilir. Yerel Zincirler, toplumun en küçük birimlerine kadar nüfuz edebilme kabiliyeti sayesinde tüketici alışkanlıklarındaki değişimleri ilk elden ve hızlı şekilde elde edebilme fırsatına sahip. Türkiye’nin her yerinde bulunan bu yapıyı, ülkenin en büyük organize aktörü olarak değerlendirebiliriz. Erdal Tüfekçi Hayat Kimya İş Geliştirme Direktörü “İş ortaklarımızla buluşacağız” Mehmet Göksu Seyidoğlu Genel Müdürü Perakende sektörüne can veren yerel zincirlerin önemi gün geçtikçe artmakta ve istihdamda önemli bir rol oynamaktadır. Yerel zincirler, her geçen gün payını artırarak ulusal zincirlerle rekabet eder hale gelmiştir. Markaların yaygınlaşması ve yerele ulaşması yolunda, yerel zincirler lokomotif görevi görmektedir. Seyidoğlu olarak inovatif ürünler ve AR-GE yatırımlarımız sonucunda pek çok yeni ürün ve hizmeti devreye soktuk. Ürün çeşidimizi genişleterek; çocuklara ve gençlere yönelik ballı tahin, pekmezli tahin, reçel çeşitlerini piyasaya sürdük ve çok olumlu geri dönüşüler aldık. Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nda yeni ürünlerimizle yer alacağız. Sektörün artan zorlu rekabet koşullara rağmen istikrarlı ve sağlam adımlarla büyümesini ve uzun vadede kalite ve istihdama katkı sağlamasını bekliyoruz. “Yenilikleri tanıtacağız” Yerel Zincirler Buluşuyor’da 2013’ün sonlarına doğru sektöre sunduğumuz Duru Dual serimizin tanıtımına ağırlık vereceğiz. Geleneksel Duru kalitesinden hiçbir ödün vermeden, hazırlamış olduğumuz, Duru Dual Mantarlı Bulgur, Duru Dual Şehriyeli Bulgur, Duru Dual Nohutlu Bulgur ve Duru Dual Mercimekli Bulgur, mutfaklara yeni bir vizyon kazandıracak nitelikte. Türkiye’de bulgur üretimi ve satışı konusunda lider firma olan Duru Bulgur, tüketicilerine en kaliteli ürünlerini ulaştırırken aynı zamanda Ar - Ge’ye yaptığı yatırımlar sonucunda yenilikçi ürünleriyle de öne çıkıyor. Geçtğimiz yıl Avrupa halkına bulguru daha iyi tanıtabilmek; bulgur alışkanlığının edinilmesini hızlandırmak amacı ile geliştirdiğimiz Duru Vital serisini YZB’de yerel zincir yetkililerin beğenisine sunmuştuk. Bu yıl da organizasyonun fuar bölümünde Duru Bulgur Standı’nda sektör temsilcilerini ağırlamaktan mutluluk duyacağız. İhsan Duru Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı “Dostlarımızla buluşmaya geliyoruz” Yüksel Danacı Bağdat Baharatları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı YZB 2014 organizasyonu ticari bir platform olmasının yanı sıra, düzenlenen konferans ve fuar etkinlikleri ile hem üreticilerin hem de organize gıda perakende sektörünün geleceğine de yön veren bir yapıya sahip. Bugün geldikleri noktada yerel perakendenin önemli katkısı olduğuna inandıklarını ve her platformda yerel perakendecilerin yanında olmaya devam edeceğiz. Bağdat Baharat olarak, resmi sponsorluğunu üstlendiğimiz bu organizasyonda yerel peraken- deci dostlarımızla birlikte olmak, her geçen gün yenilenen ürünlerimizi tanıtmak için bu yıl da bu organizasyonda yerimizi aldık. Perakendeci dostlarımızla bir arada olmak, onların sorunlarını dinlemek, sektörümüzle ve firmamızla ilgili görüşlerini ve önerilerini almak, firmamızı ve ürünlerimizi onlara daha iyi anlatarak karşılıklı ticari ilişkimizi güçlendirmek, bu organizasyonun sağlayacağı önemli kazanımlar olacaktır. 11 perder perakende turu Toksöz Grup’tan satın alma Toksöz Grup, İspanya’nın yüzde yüz doğal meyve suyu üreticisi Zumos Palma’yı ve İtalyan çikolata markası Pernigotti’yi bünyesine kattı Toksöz Grup’un gıda alanındaki hedefleri ve Sürme Çikolata markası Sarelle’nin yeni iletişim kampanyasıyla ilgili bilgi vermek üzere Çırağan Palace Kempinski’de düzenlenen basın toplantısına, Toksöz Grup Yönetim Kurulu Üyelerinden Ahmet Toksöz, Zafer Toksöz, Sanset Gıda Pazarlama Direktörü Aslı Eren Şengezer, yeni reklam filminde rol alan ünlü karikatürist Erdil Yaşaroğlu ve eşi Begüm Kütük Yaşaroğlu katıldı. Toplantıda konuşan Toksöz Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Toksöz yeni markaları bünyelerine katmaktan dolayı mutlu olduklarını belirtti. Toksöz, “Ülkemizde yaptığımız önemli yatırımların ardından yurtdışında da adımızdan söz ettirecek satın alma faaliyetlerinde bulunuyoruz. 450 Milyon Euro olan ciromuzun yaklaşık yüzde 18’ini çikolata ve don- durma satışlarından elde ediyoruz. Yeni markalarımızın ciromuza ve büyüme stratejilerimize olumlu katkılar sağlayacağına inanıyoruz.” dedi. 2014 yılında gıda sektöründe yüzde 40 büyüme hedeflediklerini belirten Toksöz, Sanset Gıda’nın lokomotif markalarından biri olan Sarelle için; “2014 yılında pazarlama stratejilerimize uygun olan yeni kampanyaları tüketicilerimizle buluşturacağız.” dedi. Ürünlerde trans yağ, gıda boyası ve katkı maddesi kullanmadıklarını belirten Ahmet Toksöz; son dönemde Sarelle markası ile yaptıkları iletişimde bugüne kadar sahiplendikleri doğallık konumlandırmasına devam edeceklerini ifade etti. Toksöz, pazarda 50 bin tonluk üretim olduğunu ve yılda 15 milyon kavanoz Sarelle sattıklarını söyledi. Algida sezonu açtı Algida, bu yaz bir rekora imza atarak 26 yeni ürünle yazı karşılıyor Dünya genelinde 16,6 milyar litrelik hacimle 160 milyar TL’lik ekonomik bir değeri ifade eden dondurma pazarı, Türkiye’de de son beş yılda 2 kat büyüdü. Türkiye pazarında ise; 2013 yılı itibariyle dondurma pazarı 2 milyar TL’lik büyüklüğü ile ülke ekonomisinin değer üreticilerinden biri olmayı başardı. Türkiye, kişi başı tüketimde litre bazında 4 litre ile dünya sıralamasında 29’uncu sırada yer aldı. Kişi başı dondurma tüketimini 0,3 litreden 4 litrenin üzerine çıkararak, 23 yılda 13 kat artmasına öncülük eden Algida, 2013 yılında %73’e yükselen pazar payı ile yıllardır pazarın lideri. Tüm Türkiye tarafından sevilen en zengin ürün portföyünün yaratıcısı Algida, bu yıl 26 yeni ürünle bir rekora imza atarak, dondurma pazarına yön veren marka konumunu istikrarlı bir şekilde korumaya devam ediyor. Unilever Gıda Pazarlama Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin, geçen yıl faaliyete başlayan Konya Fabrikası’ndaki yeniliklerden de söz etti. Seçkin, “95 milyon euronun üzerinde yatırımla kurulan, 80 milyon litrelik üretim kapasitesi olan Algida Konya fabrikası; 2013 yılında üretime başladı 12 ve 2014 yılında toplam Algida üretiminin %12’sini karşılamayı hedefliyor. Üstelik faaliyet gösterdiğimiz ilk günden itibaren “sıfır katı atık” hedefimizi de gerçekleştirmeyi başardık” dedi. Konya Fabrikası’nda hayata geçirilen Güneş Arabası için ise; ”Sürdürülebilir bir enerjiyle çalışan ve yılda 425 kg karbondioksit salınımını engelleyen Algida Güneş Arabası, sadece ülkemiz için değil tüm dünya için de örnek bir projedir. Güneş enerjisiyle fabrika sahasındaki ulaşımı sağlayan Güneş Arabası’nın üretim ve kalkınmaya destek veren tüm kuruluşlara örnek olmasını ve doğal kaynak kullanımının bu tür projelerle azaltılmasını diliyoruz.” diye konuştu. 13 perder perakende turu Türk Henkel’de yeni atamalar Türk Henkel’de yapılan atamalar ile Türk Henkel Hukuk ve Uyum Müdürlüğü görevine Selin Evrem, Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörlüğü görevine ise Veli Dinçel atandı. Türk Henkel Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörü Güray Yıldız ise Macaristan Henkel’de Çamaşır ve Ev Bakım Genel Müdürlüğü görevine getirildi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olmasının ardından Gillette ve Reckitt Benckiser şirketlerinde farklı kademelerde yöneticilik görevi yürüttü. Dinçel son olarak Reckitt Benckiser Baltık Ülkeleri ve Kalilingrad Ülke Müdürü olarak görev yapıyordu. Veli Dinçel, Tük Henkel’e Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörü olarak katılmıştır. Selin Evrem, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2004 yılında mezun oldu. Almanya Martin Luther Üniversitesi’nde ‘Uluslararası Ticaret Hukuku’ ve ‘Ekonomi’ bölümlerinde çift anadal yüksek lisans eğitimini tamamlayan Evrem, Ernst and Young Türkiye, Carrefour Grup ve Habboush Grup’ta görev aldı. Selin Evrem, Türk Henkel bünyesine Hukuk ve Uyum Müdürü olarak katıldı. Veli Dinçel, 1996 yılında Boğaziçi Güray Yıldız iş hayatına Gillette Türkiye’de Satış Şefi olarak başladı ve 1999 yılında Türk Henkel bünyesine katıldı. Yıldız bugüne kadar ‘Türk Henkel Zincir Mağazalar Müşteri Yöneticisi’, ‘Henkel Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi’nde Uluslararası Marka Yöneticisi’, Türk Henkel Geleneksel Kanal ve Saha Satış Yöneticisi’ ve son olarak ‘Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörü’ olarak görev yaptı. Güray Yıldız yeni görevinde Macaristan Henkel’de Çamaşır ve Ev Bakım Genel Müdürü olarak görev almıştır. Pakmaya ürünleri fuarlarda Pakmaya, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sektörel fuarlar olan EDT Expo 2014, IBATECH 2014 ve YZB 2014’e katılarak fırıncılık, pastacılık ve tüketim gruplarına ait ürünlerini sergileyecek Pakmaya, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sektörel fuarlara katılarak ürünlerini sergileme imkânı bulacak. Yıllık 250.000 ton maya üretim kapasitesi ile 130 ülkeye 100 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştiren Pakmaya, 27 – 30 Mart tarihlerinde ev dışı tüketim sektörünün öncü fuarı EDT Expo 2014 ve 10–13 Nisan tarihlerinde fırıncılık sektörünün en önemli fuarlarından IBATECH 2014’te pastacılık ve fırıncılık ürün gruplarını tanıtacak. Pakmaya 16–17 Nisan tarihlerinde ise perakendeci, üretici, tedarikçi ve perakende sektörüne hizmet sunanları ortak bir plat- 14 formda buluşturan YZB 2014’e katılarak tüketim grubu ürünlerini sergileyecek. Pastacılık ve fırıncılık ürün grupları sergilenecek Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da EDT Expo fuarına katılacak olan Pakmaya, fuarda fırıncılık ürün grubunda mayalar, ekmek geliştiricileri, ekmek miksleri ve ekmek yardımcı malzemelerini, pastacılık ürün grubunda ise pişirme yardımcıları, krema ve soslar, pastacılık katkıları, kek miksler (toz), jöleler, kuvertür çikolata, konfiseri, damla çikolata, parça ve pul çikolata ile bitkisel sıvı krem şanti ürünlerini tanıtacak. YZB 2014’te tüketim ürün grubu tanıtılacak Nisan ayı ortasında Yerel Zincirler Buluşuyor(YZB) fuarına katılacak olan Pakmaya, etkinlikte tüketim grubuna yönelik ürünlerini tanıtacak. Tüketicinin mutfağında 42 gram Yaş Maya, 100 gram Kuru Maya, 500 gram Yaş Maya ve 10 gramInstant KuruMayaürünleri ile yıllardır lezzete lezzet katan Pakmaya, aralarında hamur kabartma tozu, şekerli vanilin, kakao, karbonat, pudra şekeri, pirinç unu, mısır nişastası ve buğday nişastasından oluşan yeni ürünlerle “Tüketim” ürün grubunu mutfaklara taşıyor. 15 perder perakende turu Şimşek ürünleri “helal” sertifikalı Şimşek A.Ş, “helal gıda” belgesi aldı Türkiye’de ilk kez üretilen BienKruvasan gibi sıradışı ürünleriyle dikkatleri üzerine çeken Şimşek A.Ş., Helal Belgesi’ni kullanma hakkını elde etti. Türk Standartları Enstitüsü’nden Helal Uygunluk Belgesi alan Şimşek A.Ş.; kruvasan, bebe bisküvisi, gofret, hazır kekler ve bisküvileri başta olmak üzere çikolata tahıl ürünleri ve kakaolu tüm ürünlerinde “helal” sertifikasını kullanacak. Helal Gıda belgesinin, gıda güvenliği konusundaki önemine değinen Şimşek A.Ş. Genel Müdürü Erol Şimşek, “Tüketicilerimize ‘helal’ belgeli ürünlerimizi sunmaktan gurur duyuyoruz” diye konuştu. İslami kurallar doğrultusunda ele alınan ‘Helal’ gıdanın aslında genel anlamda hijyen ve tüketiciye uygunluk anlamında özellikler bütününü kapsadığını belirten Erol Şimşek şöyle konuştu: “Şimşek A.Ş. olarak gerek yurtiçinde gerek yurtdışında tüm tüketicilerimizin ihtiyaç ve beklentilerini en üst düzeyde karşıladığımızı kanıtlamış oluyoruz. Ürünlerimizin sıradışı olduğu kadar tüketiciye uygunluğunu da gösteren ‘helal’ belgesini gururla taşıyacağız.” Hedef: 100 ‘Yeşil Nokta’ Unilever Türkiye, 2014 sonuna kadar 50, 2015 sonuna kadar 100 ‘Yeşil Nokta’ yapacak Unilever, dünyada bir ilki gerçekleştirdiği ‘Yeşil Nokta’ Projesiyle satış ve dağıtım noktalarını birer ‘Yeşil Nokta’ya dönüştürüyor. Yeşil Nokta Projesi’ndeki gelişmeler hakkında bilgi vermek amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Unilever Türkiye Satış ve Müşteri Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Cem Tarık Yüksel, dünyamızın içinde bulunduğu çevresel sorunların, ancak herkesin kendi 16 üzerine düşeni yapmasıyla aşılabileceğini, bu nedenle üretimden tüketime kadar zincirin her halkasının, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Yüksel, tüketicileri ve market çalışanlarını hem Yeşil Nokta’da alınan aksiyonlarla ilgili hem de sürdürülebilir yaşama nasıl katkıda bulunabilecekleri konusunda bilinçlendirmenin büyük önem taşıdığını vurguladı. Market çalışanlarına süreçle ilgili eğitimler verilirken, tüketicileri bilinçlendirmek amacıyla mağaza içindeki alanlar ve mağaza girişlerikullanılıyor. Tüketiciler, mağaza içinde kurulan ‘Sürdürülebilirlik Köşeleri’ ile kendi hayatların- da nasıl değişiklikler yapıp bu ajandayı destekleyecekleri konusunda uzmanlar tarafındanbilgilendiriliyor. 2013 yılında başladıkları projede bugüne kadar 20 satış noktasının Yeşil Nokta diploması aldığını, 15’inde ise sürecin devam ettiğini vurgulayan Yüksel, , “ 7 Yerel Market, 7 Distribütör, 3 eczane, 3 Unilever ofis mağazası faliyetlerine ‘Yeşil Nokta’ olarak devam ediyor dedi. Yüksel, 2014 sonuna kadar 50, 2015 sonuna kadar 100 ‘Yeşil Nokta’ya ulaşmayı hedeflediklerini açıkladı. Yeşil Noktaların dış ışıklandırmada LED sistemler kullanarak %33 elektrik tasarrufu elde edebileceğini belirten Cem Tarık Yüksel, bunun da bir futbol sahasının yarısı kadar büyüklükteki orman alanının sağladığı karbon emisyonu faydasına denk geldiğini vurguladı. Yüksel’in verdiği bilgiye göre, bir Yeşil Nokta, su tasarruflu armatürler ve sensörlü musluklar kullanarak, normal musluklara kıyasla %85’e varan oranda tasarruf sağlayabilir. Enerji tasarruflu soğutucu kullanımı ile yılda8,241 kWh enerji tasarrufu elde edebilir; bu da ortalama küçük bir aile aracının 55 depo yakıt harcamasına denk geliyor. perder “Konserveden korkma” perakende turu Mehmet Nafiz Ünlü, “Konserve insanların hayatını kolaylaştıran bir gıda maddesidir” Yurt Konserve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nafiz Ünsal, konserve hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Ünsal, yenilebileceken temiz gıda maddesinin konserve olduğunu söyledi. “Sterilize olan ve hiçbir katkı maddesi olmayan başka bir hazır gıda maddesi bulamazsınız” diyen Ünsal, açıklamasına şöyle devam etti: “Sterilize olması demek, gıda maddesinin 121C‘de ısıl işlem görmesi demektir. Bu da, konservenin içinde hiçbir zararlı bakteri kalmadığını gösterir. O yüzden, yiyebileceğiniz en sağlıklı gıda maddesi konservedir. Konserveyi yapan firmanın tecrübesi; titizliği, konserve konusunda hangi tarza yöneldiği önemlidir. Şöyle ki; bir kabak dolması yapalım ve malzemeleri 4 kadının önüne koyalım. Hepsinin yapmış olduğu dolma farklı olacaktır. Konserve fabrikası da, hazır yemek yaptıklarında aynı şey olacaktır. Bu lezzet farkı, fabrikanın bu konudaki tecrübesini ve ustalığını gösterir. Bu lezzet farkını tüketici değerlendirip, ona göre alacağı bir barbunya pilakiye karar verecek ve daha sonra hep aynı markayı alacaktır. Konserve çeşitlerinde bazıları vardır ki, bu çeşitler hangi fabrikada yapılırsa yapılsın fazla lezzet farkı olmaz. Bunlarda bezelye, bamya ve Ayşe fasulye konserveleridir. Konserve insanların hayatını kolaylaştıran bir gıda maddesidir.Hazır yemek konservesi, açtığımız an tüketebileceğiniz gıda maddesidir. Çeşitleri ise boldur. Barbunya pilaki, fasulye pilaki, yaprak dolma, patlıcan kızartma, soslu balık, yağlı balık, uskumru sac kavurma, tas kebap, rosto, İzmir köfte, soslu tavuk, mısır, ıspanak, garnitür, etli kuru fasulye, aşure gibi çeşitlerimiz olduğu gibi.” Meyve suyunda yeni ortaklık Tat Gıda, Maspex Wadowice Group’un eşit ortaklıkla kurdukları Tedi İçecek, Türkiye’nin ilk çocuk meyve suyunu pazara sundu Toplantıda konuşan Tat Gıda Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, Tat Gıda olarak önemli bir işbirliğine imza attıklarını söyleyerek, “Bu işbirliği çocuklara ve gençlere sağlıklı ürünler sunma stratejimiz adına çok önemli bir adım” dedi. Pazarda hem var olan markalarıyla hem de yeni ürün ve markalarla büyümeyi hedeflediklerini belirten Kesimer, şöyle devam etti: “Türkiye nüfusunun çeyreğini çocuk ve gençler oluşturuyor. Bu gruba sağlıklı ürünler sunmak temel stratejimiz. Bu doğrultuda Orta ve Doğu Avrupa’nın lider meyve suyu üreticisi Maspex Wadowice Group ile ortaklık kurduk. Maspex’in çocuklara yönelik pazardaki üretim ve pazarlama tecrübesini Tat’ın Türkiye pazarındaki engin bilgisi ve dağıtım gücüyle birleştirdiğimizde mükemmel bir sinerji ortaya çıkıyor. Tedi İçecek’in Türkiye’nin ilk çocuk meyve suyu markasını piyasaya sunmasından büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz.’’ Arzu Aslan Kesimer, Tedi’yi uzun bir araştırma döneminin ardından pazara sunduklarını ve tüketicilerden aldıkları ilk tepkilerin de doğru bir yatırım yaptıklarını kanıtladığını ifade etti. Türkiye’deki meyve suyu pazarının 500 milyon litrenin üzerinde olduğunu kaydeden Kesimer, Tedi markasıyla beş yıl içinde %10 pazar payı hedeflediklerini söyledi. Kesimer, “Bu oran yaklaşık olarak 150 milyon TL’lik bir ciroyu ifade ediyor” dedi. Arzu Aslan Kesimer, Maspex ile Tedi İçecek için önümüzdeki 5 yıl içinde toplam 100 milyon TL’lik yatırım yapacaklarını da sözlerine ekledi. 17 perder perakende turu Anavarza’ya tam not Anavarza Bal, her yıl geleneksel olarak düzenlediği kahvaltıda mutfağın şeflerini ağırladı, yenilikçi ürünü Krem Balı denetti Camianın önde gelen mutfak şefleriyle İstanbul Ceylan Intercontinental Otel’de buluşan Anavarza Bal satış ve pazarlama ekibi, krem balın yanısıra, Anavarza Bal’ın zengin ürün skalasını anlatma şansı bulurken, krem bal şeflerden tam not aldı. İstanbul Profesyonel Aşçılar Derneği’nden 200’e yakın aşçının katıldığı Anavarza Bal kahvaltısında, Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Alparslan, Anavarza Bal Pazarlama Direktörü Güray Yolukar’a plaket verdi. Anavarza Bal Pazarlama Direktörü Güray Yolukar, ‘Bu tür organizasyonlar, Anavarza Bal gibi ömrünü ve tüm enerjisini bala aktaran bizlerin, mutfağın şeflerinin fikrini almasına olanak sağllıyor. Bu vesileyle sizlere yenilikçi ürünümüz krem balı ve diğer balları tattırma olanağı buluyoruz,’ dedi. Önümüzdeki günlerde piyasaya sürülecek olan Anavarza Krem Bal’ın tanıtıldığı kahvaltıda, aşçılara krem balın geliştirilme şekli, kullanım kolaylığı anlatıldı. Aşçıların tek tek denediği Anavarza’nın yenilikçi ürünü Krem Bal, İstanbul Profesyonel Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu üyelerinin beğenisini kazandı ve tam not aldı. Pınar’dan yeni fabrika Pınar Süt, üçüncü fabrikasını Şanlıurfa’da açıyor Pınar Süt’ün Güneydoğu yatırımı hakkında açıklama yapan Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, “Türkiye’nin ve gıda sektörünün duayen sanayicisi Onursal Başkanımız Selçuk Yaşar, “çocuklarımız sağlıklı süt içmeli” diyerek, bundan 40 yıl once, ülkemizin en zorlu ekonomik koşullarında Pınar Süt’ü kurdu. Pınar Süt o günden bugüne büyüdü. Nesiller Pınar’la sağlıkla,, Pınar da onların sevgisiyle büyüdü. Bu motivasyonla bugün üçüncü fabrikamızın temelini atıyoruz” dedi. Yiğitbaşı, “Bölgede fabrikamızın olması bölgeye olan konsantrasyonumuzu daha da artı- racak ve ürünlerimizin tüketicilerimiz ile buluşmasını kolaylaştıracaktır” dedi. Pınar Süt Şanlıurfa Fabrikası’nda ilk etapta süt, yoğurt, ayran ve meyve suyu üretilecek. Fabrika, ihtiyaçlar doğrultusunda ürün çeşitliliği artırılacak şekilde projelendiriliyor. Ayrıca tesiste son sistem otomasyon ve üretim teknolojileri kullanılacak. Minimum enerji kullanan doğa ile dost teknolojiler tercih edilecek. Fabrika en geç 2014’ün ilk çeyreğinde faaliyete geçecek. Şanlıurfa projesi tamamlandığında Pınar Süt’ün Türkiye’deki tüm fabrikalarında çiğ süt işleme kapasitesi yıllık 900 milyon litreyi aşacak. UNO’dan yeni yatırım UNO, iki yılda 90 milyon dolarlık yatırım ile beş üretim tesisi daha açacak 30 milyar lira büyüklüğündeki Türkiye unlu mamuller pazarında, 2011 yılında 300 milyonuncu ekmeğini üreten UNO, yüzde 65’lik pazar payı ile Türkiye’nin lider paketli ekmek markası olmaya devam ediyor. 2015’e kadar 90 milyon dolarlık yeni yatırım yapacak olan UNO, paketli ekmek pazarında artan talebi karşılamak için beş yeni üretim tesisi kuracak. UNO’nun, İstanbul ve Ankara dışındaki ilk tesisi İzmir’de faaliyete başlayacak. UNO’nun yeni dönem projelerine ilişkin detayların paylaşıldığı basın toplantısı, Yıldız Holding Mali İşler Başkanı Dr. Cem Karakaş, UNO Yönetici Ortak ve CEO’su Federico 18 Caruncho ile UNO Yönetim Kurulu Başkanı Hasip Gençer’in katılımıyla gerçekleşti. Yıldız Holding’in gıda vizyonunu ve UNO ile ilgili hedeflerini anlatan Yıldız Holding Mali İşler Başkanı Dr. Cem Karakaş; “Yıldız Holding olarak UNO’ya 2008 yılında ilk yatırımımızı gerçekleştirdik. Aradan geçen 5 yıl içerisinde bu yatırım bizi çok memnun etti ve UNO bizim için artık stratejik bir iş haline geldi. Bu noktada, Federico Caruncho UNO’nun yönetici ortağı olarak şirketin başına geçmiştir. Yine ortaklığımız bulunan Komşufırın’daki çoğunluk hisselerimizi ise Hasip Gençer’e devretmiş bulunuyoruz” dedi. Kıtaların buluştuğu yerde ‘Güzellik’ ile buluşalım! www.beautyeurasia.com 10. Uluslararası Kozmetik, Güzellik, Kuaför Fuarı 12 - 14 Haziran 2014 İFM, İstanbul Fuar Merkezi, Salon 9-10-11 ( Yeni Fuar Alanı, Atatürk Havaalanı Karşısı ) beauty-events.com Organizatör: PLATFORM Uluslararası Fuarcılık A.Ş. Tel: +90.212.603 33 33 - Faks: +90.212.603 33 34 - info@beautyeurasia.com 19 - İstanbul 29 Ekim Cd. No: 1 Vizyon Park 1. Blok Ofis 29 Yenibosna facebook.com/beautyeurasia I twitter.com/beautyeurasia BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR. perder serbest köşe İşletme sermayesinin önemi üretim, satış ve tahsilat gibi üç ana faaliyet aynı anda gerçekleşemez. Eğer gerçekleşebilseydi, işletme sermayesine hiç ihtiyaç olmazdı. Üretim sonrasındaki stokta bekleme, satış kanallarında geçen süre, perakendeci deposunda veya rafında kaybedilen zaman diliminde giderler devam etmektedir. İşte bunu karşılayacak fon işletme sermayesidir. Eksik kalması durumunda ticari faaliyet sürdürülemez. Üzülerek söylemeliyim ki; milyonlarca aylık cirolarına rağmen elektrik, su, telefon giderlerini gününde ödeyemeyen şirketlerin sayısı hiç de az değildir. Bakın kira ve personel giderlerine ait ödemelerin gecikmesinden bahsetmiyorum bile. Ercüment Tunçalp Danışman İşletmelerin devamlılığını sağlayan hava ve su gibi bir ihtiyaç maddesidir işletme sermayesi veya diğer adıyla çalışma sermayesi. Yine ülkemizde fazla ihmale uğrayan, bunun için de ödeme vadelerini uzatan ve nakit akışını bozan bir konuya odaklanacağız. İşletmelerin devamlılığını sağlayan hava ve su gibi bir ihtiyaç maddesidir işletme sermayesi veya diğer adıyla çalışma sermayesi. İşletmelerin, günlük rutin faaliyetlerini yürütebilmeleri için gerekli nakit ve benzeri varlıklar ile bir yıl içersinde nakde dönüşebilecek varlıkların tümünü ifade eden bir kavramdır. İşletme sermayesi brüt ve net olarak ikiye ayrılmaktadır. Brüt işletme sermayesi, işletmenin bir yıl içinde veya bir faaliyet dönemi içinde paraya dönüşme kabiliyeti olan ve bilançonun aktifinde bulunan dönen varlıklardır. Net işletme sermayesi ise; brüt işletme sermayesinden işletmenin bir yıl içinde veya bir faaliyet dönemi içinde vadesi gelecek borçların, yani kısa vadeli yabancı kaynakların düşülmesinden sonra kalan net değerdir. Konu üretici açısından daha hayatidir. Zira 20 Bazı tedarikçilerin en büyük perakende zincirlere ürün satmak üzere yarıştıklarını biliyoruz. Burada avantaj, paranız garanti altındadır ve bu konuda risk yoktur. Ancak, uzun ödeme süreleri ve bu sürelerin de esnetilmesi durumunda çalışma sermayeniz sizi idare edecek midir? İşte, esasında en önemlisi bu soruya verilecek cevaptır. Birçok orta ölçekli işletme, bu yükü taşıyacak imkana sahip değildir. Perakendeci kanadında ise, “nasıl olsa satarım ve sonra öderim” rahatlığı vardır. Ancak burada da, evdeki hesap çarşıya uymamaktadır. Birçok zincirde gördüklerim; kategorilerin çoğunda ‘satmadan ödeme’nin yaşandığıdır. Piyasada çok duyduğumuz; “şimdi sıkışığım, Allah bana, ben sana” klişesi bu hesapsızlığın ürünüdür. İster tedarikçi ister perakendeci olsun, girişimciler çoğunlukla üretim ve satış için gerekli bina ve ekipman yatırımlarına ağırlık verirken, bu sabit varlıkları çalıştırabilmek üzere gerekli olan çalışma sermayesine aynı titizliği göstermemektedirler. Oysa üretim için hammaddeye, piyasayı doyurmak için yeterli stoklara, günlük giderleri karşılamak üzere nakit değerlere, müşterileri finanse etmek üzere alacaklara karşılık kaynak ayırmak gerekmektedir. İşte bu ihtiyaçların zamanında giderilememesi ve borçların zamanında ödenememesi, ilişkide olunan kurumların gözünde kredibilitenin kaybolmasına ve saygınlığın yitirilmesine sebep olur. En büyük yanılgı; ürünler hemen satılacak, tahsilat hemen yapılacak ve yüksek kârlarla çalışma sermayesi finanse edilecektir. Böyle bir başarı öyküsüne hayatım boyunca ben hiç şahit olmadım (tedarikçiler içinde). Önce işletme sermayeniz olacak, sonra da iş hacmi arttıkça o da artacaktır. Zira satışlarınız artıyorsa stoklarınız da, alacaklarınız da, masraflarınız da artıyor demektir. Ancak, maalesef bu fonu artırmak yerine bahsi geçen kaynağın ticaret dışı kişisel harcamalara kaymasını da alışılmış, sıradan davranışlar olarak izliyoruz. Çalışma sermayesinin seviyesi birkaç faktöre bağlı olarak değişmektedir. Önce işletmenin faaliyet konusuna göre değişiklik gösterir. Zira her ürün kategorisinde alacaklar aynı hızla işletmeye dönmez. Sonra işletmenin büyüklüğüne göre değişiklik gösterir. Zira küçük işletmeler, büyük işletmelere göre hem stoku, hem nakdi daha yavaş çevirebildiği için daha yüksek oranda çalışma sermayesine ihtiyaç duyarlar. Üstelik küçük işletmelerin sermaye piyasalarına girmeleri veya kredi kuruluşlarından yararlanmaları daha zordur. Satışlar ne kadar istikrara kavuşursa çalışma sermayesi ihtiyacı o oranda azalır. Elbette işletme sermayesi ihtiyacını azaltacak başka çalışmalar da mümkündür. Tedarikçi açısından alacakların devir hızını artırıp, tahsilat süresini kısaltmak ilaç olabilir. Ancak o kadar kolay değildir. Zira netice alabilmek, yukarda da belirttiğim gibi marka pazar payının yüksekliği ile doğru orantılıdır. Bütün işletmeler açısından da stok devir hızını artırmak veya stok tutma süresini azaltmak gerekmektedir. Stok devir hızı, stokların bir yıl içinde kaç defa devrettiğini göstermektedir. Sonuç olarak, çalışma sermayesinin yetersizliği işletme faaliyetlerinin aksamasına sebep olur. Tedarikçi iseniz üretim aksar, perakendeci iseniz raflar boş kalır. Her iki durumda da başarısızlık kaçınılmazdır. Üstelik firmaların bu yetersizliğinin özellikle likidite sıkıntısının yaşandığı kriz dönemlerine rastlaması, muhtemel kötü sonu hızlandıran en bilinen sebeptir. perder sosyal sorumluluk Orman dostu Lila Kâğıt Lila Kağıt; kağıt sektörünün hammaddesi selülozun sağlandığı ormanların korunmasına fırsat yaratacak ve Türk sanayine katkı sağlayacak yeni bir girişimin destekçisi oluyor Dünya standartlarında temizlik kağıtları üretme vizyonuyla 2008 yılından bu yana faaliyet gösteren Lila Kağıt, yenilikçi ürünleriyle fark yaratan üst segment markası Sofia ile sektörde yeni bir dönemin kapılarını araladı. Lila Kağıt; kağıt sektörünün hammaddesi selülozun sağlandığı ormanların korunmasına fırsat yaratacak ve Türk sanayine katkı sağlayacak yeni bir girişimin destekçisi oluyor. Bu girişimle Lila Kağıt; ENAT (Endüstriyel Ağaç Tarımı San. ve Tic. A.Ş)’ın sponsoru olarak, kağıt sektörüne uygun Türkiye’nin ilk endüstriyel orman tarımı projesini başlattı. Lila Kağıt, böylece toplumsal sorumluluk adına da önemli bir adım atmış oldu. Hedef 2023’e kadar 700 bin ağaç Lila Kağıt, ENAT ile birlikte gerçekleştirdiği orman dostu projesini açıklamak üzere düzenlediği basın toplantısında, ayrıca ormanların önemine dikkat çeken ‘Sofia Ormanları Yok Etmez’ reklam kampanyasının ön gösterimini yaptı. Lila Kağıt Genel Müdürü Alp Öğücü’nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, TEMA ve ENAT’ın Kurucu Başkanı Ali Nihat Gökyiğit, Endüstriyel Ağaç Tarımı Uzmanı ve Işık Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Melih Boydak katıldı. Toplantıda, projenin tüm taraflarına teşekkür ederek başlayan Lila Kağıt Genel Müdürü Alp Öğücü; projenin sektöre, ülke ekonomisine ve toplumsal sorumluluğumuza sağlayacağı katkının kendilerini heyecanlandırdığını ifade etti. Öğücü konuya ilişkin şunları söyledi; “Bugün yatırımı gerçekleştirilecek endüstriyel orman tarımının ilk hasatının 20 yıl sonra alınması bekleniyor. Her yıl fidan dikim sayısını artırarak sürdürmeyi planladığımız bu projemizde; 2023 yılında 600 futbol sahası büyüklüğünde ( 3.5 milyon metrekarelik) bir alanda 700 bin ağaç dikimi gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu gelecek hedefimiz doğrultusunda Lila Kağıt’ın her yıl yapmış olduğu satış oranı kadar Türkiye’ye orman kazandırmış olacağız.” Lila Kağıt’ın markası Sofia’nın yeni reklam kampanyası olduğunu dile getiren Öğücü; “Türkiye’nin ilk ve tek 4 katlı kağıt havlusunu 2012 yılında Sofia markamızla pazara sunduk. Bu kapsamda, ‘Sofia Ormanları Yok Etmez’ temasıyla hazırladığımız kampanyamızda; gönül rahatlığıyla 4 katlı üretim yapabildiğimizi ve bunu da doğal ormanları yok etmeden hayata geçirebildiğimize vurgu yapıyoruz” dedi. Projeyle ilgili konuşan TEMA ve ENAT’ın Kurucu Başkanı Ali Nihat Gökyiğit ise, 2005 yılında başlattıkları endüstriyel orman tarımının ülkemiz için önemine değindi. Gökyiğit bu girişimleri ile doğal ormanlar üzerindeki kesim baskısının azaltılarak daha iyi korunmasını, her geçen gün artan hammadde ihtiyacının ülkemizde karşılanmasını hedeflediklerini ifade etti. Böylece; dış pazara olan bağımlılığımızı azaltmayı, erozyonların ve havaya karbon yayılımının önlenmesini, yeni istihdam alanlarının açılarak kırsal kalkınmaya katkı sağlamayı amaçladıklarını ekledi. Lila Kağıt’a proje kapsamında danışmanlık veren Endüstriyel Orman Tarımı Uzmanı ve Işık Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Melih Boydak, toplantıda yaptığı konuşmasında endüstriyel orman konusunda Türkiye’deki güncel durumu aktardı, ormancılığımız açısından önemine ilişkin detayları paylaştı. “Ülkemizde 19 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olan odun, selüloz, kağıt ve karton sektöründeki ihracatımız 5 milyar dolar civarında. Orman ürünlerinde hammadde ithalatımız ise 3 milyar doların üzerinde. Kullanılan kimyasal, makine ekipmanları, ambalaj malzemeleri gibi diğer kalemlerin de yabancı olduğu düşünüldüğünde cari açığı olan bir sektördür” diye belirtti. Boydak sözlerine; “Dünyada endüstriyel ağaç tarımı, toplam ormanların %5’ine denk geliyor. Buna rağmen odun ihtiyacının %35’i buradan karşılanıyor. Gün geçtikçe bu rakam yükseliyor. Bu sebeple, ağaç tarımına yıllar önce önem vererek yatırım yapan gelişmiş ülkelerde doğal orman kaybı artık yaşanmıyor. Ülkemizde endüstriyel ağaç tarımı konusunda çeşitli girişimler oldu. Özel teşebbüsler arasında hem en büyük yatırımı hem de kağıt sektörünün hammaddesine yönelik girişimi ise ENAT tarafından yapıldı. Endüstriyel orman tarımında Türkiye’nin başarıya ulaşmasındaki en büyük rolü özel sektörün üstleneceğin inanıyoruz. ENAT’a ve Lila Kağıt’a, Türk sanayine verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyoruz; bu proje ile de; tüm özel sektörü elini taşın altına koymaya davet ediyoruz.” diyerek sektöre de önemli mesajlar verdi. Lila Kağıt, sponsorluk çalışmasının yanı sıra bu yıl itibariyle TEMA ile başlattığı işbirliği kapsamında fidan dikme ve ağaçlandırma projelerinini de hayata geçirmeye hazırlanıyor. TEMA ile yürütülen projenin ilk ayağında; Balıkesir’in Kepsut beldesinde şirket çalışanları ve iş ortakları adına 5 bin fidanlık bir ‘Sofia Hatıra Ormanı’ oluşturulacak. Şirket Hatıra Ormanı’nın önümüzdeki yıllarda daha da genişleterek yaygınlaştırılmasını hedefliyor. “Sofia Ormanları Yok Etmez” Enat’ın kuruluşunda yer alan şirketlerin, kendi sektörlerinin önde gelen temsilcilerinin olduğuna dikkat çeken Öğücü, temizlik kağıdı sektöründen ise ilk olarak Lila Kağıt’ın projede yer aldığını belirtti. Projeye destek vermelerindeki çıkış noktalarının 21 perder röportaj Elita Gıda üretim anlayışıyla fark yarattı Sunar Yağ’ın çatı kuruluşu Elita Gıda, modern tesisleri ve yenilikçi stratejileriyle Çukurova Bölgesi’nin lokomotif şirketleri arasında yer alıyor Sunar Grup, 1970’li yılların ilk yarısında kurucusu Nuri Çomu’nun çırçır ve çeltik alanında yaptığı akılcı ve cesur yatırımlarla, başarısının temellerini attı. Bu girişimci karakterini yıllar içinde bilgi, disiplin ve tecrübe ile harmanlayan Nuri Çomu, Çukurova Bölgesi’nin en önemli kuruluşlarından biri haline gelen Sunar Grup’u kurdu. 1976 yılında Osmaniye’de un fabrikası olarak kurulan grubun en kıdemli firması Sunar Özlem, 1997 yılında bünyesine yem üretim tesislerini ekledi. İzleyen yıllarda sırasıyla Adana’da kurulan Sunar Mısır, NÇS, Elita Gıda ve Sunar Pazarlama firmaları grup bünyesine katıldı. Bu işletmelerde un ve yem, nişasta ve nişasta bazlı ürünler, sorbitol, bitkisel sıvı yağlar ile endüstriyel ve ev dışı tüketime yönelik margarinler, taze meyve üretim ve satışı, üretilen tüm ürünlerin yurtdışı pazarlama faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Elita Gıda Genel Müdürü Ethem Can ile hem bu çalışmaları hem de firmanın geleceğe yönelik hedeflerini konuştuk. Bugün itibariyle Sunar’ın sektördeki konumu nasıl? Bugün aktif olarak şirketleri Yöneten Sunar Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Hüseyin Çomu’nun öncülüğünde 800 kadar çalışanı ve 40 yıla yaklaşan geçmişiyle tarıma dayalı sanayinin ülkemizdeki öncü kuruluşlarından biri olan Sunar Grup, 4 kıtada 80’den fazla ülkeye ihracat yapmaktadır. Yıllık yaklaşık 1 milyon ton yağlı tohum ve hububat işleme kapasitesiyle birlikte, sektöründeki sahip olduğu geniş bilgi birikimi ve tecrübe sayesinde Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın en büyük gruplarından biri olma yolunda hızla ilerlemektedir. Grubun Sunar markası ile bitkisel sıvı yağ ve margarin üreten şirketi Elita Gıda, kuruluşundan bu yana elde ettiği başarılar ve yüksek cirosuyla Sunar Grup’un amiral gemisi haline geldi. 2006 yılında 20 milyon dolarlık yatırımla kurulan ve sürekli yatırımlarla büyüyen Elita Gıda, 2012 yılında 20 milyon dolarlık yatırımla kapasitesini büyüttü. Elita Gıda; başta Çukurova olmak üzere Türkiye’de yetişen yağlı tohumları işleyerek, bitkisel ham yağ, rafine yağ ve ev dışı tüketime yöneliklik margarinlerin üretimini yapıyor. Ürünlerimizi; mısır yağı, ayçiçek yağı, soya yağı, kanola yağı ve ev dışı tüketim alanında kullanılan margarinler olarak sıralayabiliriz. Mısır yağının yanı sıra ayçiçeği, soya ve kanola yağını da yağlı tohumdan işleyebilen Elita Gıda, Türkiye’nin bu alandaki en modern tesislerine sahip şirketlerinden biri konumunda bulunmasının yanı sıra Türkiye’de tarladan sofraya mısır yağı üreten tek entegre tesise sahiptir. Sunar, tesisleşme anlamında da sektörde öncü firmalar arasında… Bu konuda bilgi verir misiniz? Elita Gıda, “Tarladan sofraya” gıda güvenliğine uygun üretim zinciri içerisinde ürettiği bitkisel sıvı yağ ve margarin ürünleri Ethem CAN ile başta Türk Mutfağı olmak üzere dünya mutfaklarının vazgeçilmezi olmayı hedeflemektedir. Türkiye’de sınırlı sayıdaki yağlı tohumdan nihai ürün üreten tesislerden biri olan Elita Gıda, ürünlerine yönelik artan talebe cevap verebilmek amacıyla, yaklaşık 20 milyon dolarlık yatırımla kapasitesini büyüttü. Bu kapasite artırımı ile Elita Gıda, Türkiye’deki en büyük bitkisel yağ üreticilerinden biri konumuna erişti. Bugün geldiğimiz noktada 2014 yılı için kapasite artırımına ya da fiziksel yatırıma girmek yerine, çok önemsediğimiz AR-GE faaliyetlerine yönelmeyi tercih ediyoruz. AR-GE alanında daha hassas çalışmalar yapabilmek adına Kalite ve AR-GE birimlerini birbirinden ayırarak, farklı birimler haline getirdik. Bu kapsamda TÜBİTAK ile projeler yürütmeye başladık. Bu sayede bugüne değil Elita’nın geleceğine yatırım yapmaktayız. İhracatta firmanın performansı nasıl? İhraç ettiğimiz ürünlerimiz, toplam üretimimizin yaklaşık % 60’ına tekabül etmektedir. Sunar olarak Türkiye mısır yağı ihracatının da yaklaşık üçte birini biz gerçekleştirmekteyiz. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her yıl düzenlenen ve 22 perder röportaj Türkiye’nin ihracat liderlerini sıralayan TİM 1000 çalışmasında, grubumuzun iki farklı şirketi olan Sunar Pazarlama ve Elita Gıda son açıklanan listede yer aldı. İhracat açısından çok yol kat ettiğimizi düşünüyorum. Elita Gıda 100 milyon dolara yakın ihracat rakamıyla, bir önceki yıla kıyasla ihracatta yaklaşık olarak %60 kadar büyüme sergiledi. 2009 yılında başlanan ihracat hamlelerinde Sunar Grup olarak bugün; Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere Amerika Kıtasından Uzak Doğu Asya’ya kadar 4 kıtada 80’in üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Elita Gıda’nın 100 milyon dolara yakın ihracat rakamı ile bugün geldiği noktaya bakıldığında; 2013 yılında, 5 yıl öncesine göre 11 kattan daha fazla bir ihracat büyümesi gösterdiği görülüyor. Geniş bir coğrafyada ihracat faaliyetleri yürütüyoruz. pazarlama karmasına uygun bir biçimde yurt dışı pazarlama faaliyetleri yürütüyorlar. Sunar başarılarıyla yurt dışında gerçekleştirilen organizasyonlarda Türkiye’yi çok iyi temsil ediyor. Bu konuda bize ayrıntıları aktarır mısınız? Türkiye’de helal sertifikasını ilk kez alan bitkisel yağ üreticisi olan Sunar, Türkiye’nin en prestijli ödüllerini de alarak sektöre farklı bir boyut kazandırdı. Bu ödüllerin başında şüphesiz “Üstün Lezzet Ödülü” bulunuyor. Lezzet ve kalitemize vurgu yapmak amacıyla merkezi Brüksel’de bulunan ITQI “Uluslararası Lezzet ve Kalite Enstitüsü”ne başvurduk. Mısır yağımız ve pastanerlerde kullanılan “Sunar Profesyonel Pasta” margarinimiz üretim koşulları, tadı, kokusu, ilk izlenimi ve ambalajı açısından hepsi onlarca yıllık tecrübeye sahip 120 kişilik şef ve 12 kişilik içecek uzman grubunun kör test incelemesinden başarıyla geçti. Neticede Sunar Profesyonel Pasta Margarinimiz ve Sunar Mısır Yağımız dünyanın önde gelen derneklerinin “master chef”lerinin beğenisini kazanarak ITQI’nin “üstün lezzetli’’ ürünler kategorisine girdi. Bu başarımızla Türkiye’de üstün lezzet ödülünü alan ilk ve tek yağ markası olduk. Uluslararası düzeyde bir ödül olan “Üstün Lezzet Ödülümüzü” yurt dışı pazarlama çalışmalarımızda da kullanıyoruz. Öte yandan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), yine bizim çok önemsediğimiz uluslararası bir ödül olan FAO Madalyasını, tarıma sağladığı katkılar nedeniyle Sunar Grup’a layık gördü. Türk tarımına sağladığımız katkıların uluslararası çevrelerce takdir edilmiş olması bizim için gurur verici. Bunu yaparken ihracattaki stratejimiz sadece ürün satmak üzerine değil. Yakın coğrafyada markalaşmak da bizim için önemli. Komşu ülkelerde de marka yatırımları yapıyoruz. Pazarlama ve ihracat birimlerimiz birlikte çalışarak, bu ülkelerde 23 perder araştırma Aile şirketleri krize dayanıklı EY’nin aile şirketleri üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, ekonomik kriz dönemleri ve zor piyasa koşullarında aile şirketi olmak rekabet avantajı sağlıyor Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin Türkiye’de 2013 yılı içerisinde 50 adet aile şirketinin katılımıyla gerçekleştirdiği “Aile şirketlerinde Sürdürülebilirlik” araştırması, aile şirketlerinin kriz ortamlarında ayakta kalma anlamında daha sağlam bir duruş sergilediklerini ortaya koyuyor. En fazla bin, en az 250’den fazla kişinin istihdam edildiği şirketler ile gerçekleştirilen anket çalışmasına göre, piyasalardaki çalkantılara ve zor rekabet ortamına rağmen, Türkiye’deki aile şirketlerinin büyük çoğunluğu, yüzde 64 oranla kriz dönemlerinde yıllık yüzde 10 ila yüzde 15 düzeyinde büyüme başarısı gösteriyor. Öte yandan Euro Bölgesi krizinden darbe alan Avrupa’daki aile şirketlerinin ise yüzde 15 ve üzerinde büyüdüklerini ifade edenlerin oranı yüzde 10. Araştır- mada bu başarının temel nedeni olarak ise, bu tür şirketlerinin aile kültürüne ve değerlerine bağlı kalmaları ve hızlı karar alabilme imkanına sahip olmaları olarak gösteriliyor. Türkiye’den ankete katılanların yüzde 90’ının şirketlerini bir sonraki kuşağa devretmeyi planladıklarını belirten EY Türkiye ve Orta / Güneydoğu Avrupa Bölgesi - Stratejik Büyüyen Pazarlar ve Aile Şirketi Hizmetleri Şirket Ortağı Metin Canoğulları, bu oranın dünya ortalamasın çok üzerinde yer aldığına dikkat çekti. Özellikle miras devrinin ve veraset vergilerinin karmaşıklığı nedeniyle, yönetim devri / örgütsel yedekleme planlaması aile şirketlerinin en karmaşık konularından biri olduğuna dikkat çeken Canoğulları, araştırmaya göre aile şirketlerinin yüzde 50’sinde örgütsel yedekleme planlamasının yapılmadığını belirtti. İş dünyasında kadınliderlerin rolü PwC tarafından hazırlanan “İş Dünyasında Kadınlar Endeksi” yayınlandı Endeks, 27 OECD ülkesini, kadınların ekonomik gücüne ilişkin beş kilit göstergeyi biraraya getiren bir ölçüte göre; erkeklerle gelir eşitliği; iş hayatında kadınların sayısı ve erkeklere oranı; kadınlarda işsizlik oranı; ve tam zamanlı kadın çalışanların oranı olarak sıralıyor Endekste, Kuzey ülkele- ri başı çekmeye devam ediyor; Norveç, kadınların işsizlik oranının düşük olması ve kadın- erkek arasındaki gelir farkının az olması nedeniyle birinci sırada olmayı sürdürürken, Danimarka ve İsveç sıralamada onu takip ediyor. Bu üç ülke, sıralamanın ilk yapıldığı yıl olan 2000 yılından bu yana Endekste her yıl ilk üçte yer aldı. Ekonomik kriz, Güney Avrupa ülkelerindeki oranları ise kötü etkilemeye devam ediyor. 2012 yılında Portekiz, İspanya ve Yunanistan’da kadın- erkek gelir farkı büyüdü ve kadınların işsizlik oranı arttı. Bu durum, bu ülkelerin ekonomik gücünün azaldığını gösteriyor. Endekste yer alan iki Asya ülkesi, Kore ve Japonya’nın ise diğer OECD ülkelerine yetişmek için önünde uzun bir yol var. Her ne kadar bu iki ülke 2000 yılından bu yana reel rakamlarda ilerleme kaydetmiş olsa da, diğer ülkeler daha belirgin kazançlar elde etti. Bu ülkelerin zayıf performansının altında yatan nedenler ise kadın- erkek gelir farkının nispeten daha yüksek ve kadınların işgücüne katılım oranının ise daha düşük olması. Hollanda ve İrlanda ise beş basamak yükselerek geçtiğimiz yıldan bu yana Endekste en büyük ilerlemeyi kaydeden iki ülke oldu. Kadın-erkek gelir farkının düşük olması bunda büyük rol oynadı. 24 perder araştırma Güven endeksinde hafif iyileşme Perakende Güven Endeksi , Mart 2014’te bir önceki aya göre yükseldi, geçen yıla göre ise geriledi Perakendecilerin yüzde 64’ü, geçen yıla göre işlerinin daha kötü olduğunu, yüzde 61’i de önümüzde 3 ayda satışlarının arta- cağını düşündüğünü ifade etti. Geleceğe ilişkin tedarikçilerden sipariş, istihdam ve mağaza sayısı beklentisi düştü. AB’de perakende güveni önceki aya göre düştü. AB-28 üyeleri ile kıyaslanınca; Türkiye, geçen yıla göre düşüş yaşayan 3 ülkeden biri oldu. AB’de toplanma süreci devam ederken, Türkiye’de 2014 başından bu yana gözlemlenen yavaşlama martta hız kazandı. Bu yılın ilk 2 ayında düşen TEPE, mart ayında yükseldi ancak negatif bölgede değer aldı. TEPE, Mart 2014’te -2,4 değerini aldı. TEPE, bir önceki aya göre 3,2 puan yükseldi, geçen yılın aynı dönemine göre ise 0,6 puan düştü. TEPE’de önümüzdeki 3 aya ilişkin satış beklentisi ve mevcut stok düzeyi pozitif yönde, geçtiğimiz 3 aya göre ise işlerin durumu negatif yönde etkili oldu. Önümüzdeki 3 aya ilişkin satış beklentilerinde Mart 2013’e göre 9,2 puanlık, Şubat 2014’e göre ise 3,7 puanlık artış oldu. İlk çeyrekler bazında önümüzdeki 3 aya ilişkin satış beklentileri incelendiğinde 2014’ün ilk çeyreğindeki değerin serideki ilk çeyrekler bazında en yüksek değer olduğu görüldü. Mart 2014’te TEPE anketi katılımcılarının yüzde 60,9’u önümüzdeki 3 ayda işlerinde iyileşme beklerken, işlerinde kötüleşme bekleyenlerin oranı yüzde 16,4 düzeyinde kaldı. İşlerinde bir değişiklik beklemeyenlerin oranı ise yüzde 22,7 oldu. Bir önceki yılın aynı dönemine göre, yiyecek, içecek, tütün ürünleri ve motorlu taşıtlar sektörü en iyi performansı gösteren sektörler oldu. Bu 2 sektör dışındaki tüm sektörlerde geçen yıla göre düşüş yaşandı. Sağlıklı çalışan, iyi performans getirir İş dünyası ticari hedeflerde başarıya ulaşmak, çalışanlarında sağlıklı bir yaşam tarzı benimsetmek için spora yöneldi Randstad, Avrupa, Asya Pasifik ve Amerika kıtalarını içeren, Türkiye’nin de dahil olduğu 33 ülkeyi kapsayan 2014’ün ilk “Global iş dünyası eğilimleri” raporunu yayınladı. “İş dünyasında sağlıklı yaşam” konusuyla gerçekleştirilen yılın ilk araştırmasında tüm dünyada çalışanların % 70’i düzenli egzersiz yaptıkları veya bir sporla meşgul oldukları takdirde işlerinde daha verimli olduğunu söyledi. İşte üretkenlik ve verimliliğin sporla arttığını savunan Amerikalı ve Asyalı çalışanları, Belçika, Hollanda, Birleşik Krallık ve Türkiye takip etti. Araştırmada işverenlerin % 56’sının çalışanların sağlıklı yaşam tarzıyla ilgili talepleri doğrultusunda bilinçli girişimlerde bulunduğu ortaya çıktı. İşverenlerin neredeyse üçte biri çalışanlarına iş saatleri içinde fiziksel egzersiz yapma olanağı tanırken, bu oranın % 40 ile en Türkiye’de yüksek olduğu gözlemlendi. Workmonitor 2014’ün ilk araştırmasında işverenlerin % 35’inin çalışanlarına işyerinde spor yapma olanağı veya bir spor salonunda indirim gibi kolaylıklar sunduğu belirlendi. Öte yandan yine işverenlerin % 45’i çalışanlarının sağlıklı beslenmesine üst düzey önem gösteriyor ve şirket yemekhanesi ya da anlaşmalı mekanlarda sağlıklı gıdalara destek veriyor. Araştırmanın diğer önemli bir bulgusu ise işverenlerin spor ve sağlıklı gıdaların haricinde çalışanlarının zihinsel zindeliği için kurum içinde mesleki koçlara veya akıl hocalarına daha fazla yer vermesi oldu. Araştırmaya katılanlar arasında fiziksel egzersiz yapma eğilimi yüzde 55 ile en fazla erkeklerde ölçümlendi. Fiziksel egzersiz ve spor yapmak için (% 59) genç çalışanların daha fazla istekli olduğu belirlendi. 25 perder serbest köşe Federasyonda yeni Başkan Mustafa Altunbilek olarak 1959 yılında Nevşehir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Nevşehir Hacı Bektaş’ta tamamlayan Altunbilek, daha sonra çalışmak üzere 2 yıllığına Almanya’ya gitti. Yılmaz PEKMEZCAN Akademisyen Altunbilek, yurda döndükten sonra, Ankara’ya yerleşti ve 5 sene Ülker firmasında plasiyer olarak çalıştı. Bu firmada edindiği tecrübeler ve girişimci ruhundan aldığı gayretle, 1984 yılında küçük bir tanzim satış dükkânı açarak ticaret hayatına başladı. 1994 yılında 3 kardeşiyle ortak ve eşit hisseli aile şirketi Altunbilekler’i kurdu. Mustafa Altunbilek, üç dönem Ankara PERDER Başkanlığını yürüttü. Şu anda ATO Meclis Üyesi, TOBB Delege Üyesi, Kazan SİAD Yönetim Kurulu Üyesi görevlerini de yürüten Mustafa Altunbilek, evli ve 2 çocuk babası. Böyle bir dönemde böyle bir sorumluğu aldığı için ben yeni başkan Sayın Mustafa Altunbilek’i tebrik ediyor; bir önceki başkan Sayın Selamet Aygün’e de çıktığı yolda başarılar diliyorum. Şu ana kadar kendisini tanıdığım kadarıyla özellikle perakende konusunda Ankara’nın başarılı perakendecilerinden ve hem kendi işi hem de sektörle ilgili konularda kafa yoran bir yapısı var. Henüz 10 ayını bile doldurmadan, yapılan genel kurul sonrası ikinci kez Federasyon başkanlığına seçilen selamet AYGÜN görevinden ayrılarak yerine Mustafa ALTUNBİLEK geldi. Selamet bey’in ticaret dışı faaliyetlerinin yoğunluğu, sanırım federasyondaki görevlerini yerine getirme konusunda kendisini zorlamış olacak ki yeni bir başkan ile yola devam edilmesinin uygun olacağını düşünerek görevinden ayrıldı. Mustafa Bey eminim mevcut durumu bir önceki dönemlerde görev yapan başkanlardan daha ileri bir noktaya taşımanın gayreti içerisinde olacaktır. Zaten beyanatlarında da hep birlik ve beraberlik vurgusu yaparak daha başarılı bir noktada bulunmak isteğini dile getiriyor. Bu nedenle Ankara’da ikamet ettiğinden mesaisi bir hayli artmış durumda. Allah kolaylık versin. Bir önceki genel kurul sonrası yazmış olduğum gibi bu yapı kısa zaman içerisinde iç işleyiş bakımından tamamıyla istişare kültürü ile hareket ederek ön yoklama ile kendi içerisinden başkanlarını çıkarıyor. Bu gelenek federasyona bağlı tüm derneklerde aynı şekilde devam ediyor. Böyle bir gelişmenin süreci kesintiye uğratmadan işlerin yürüyor olması gerçekten anlamlı. Türkiye Perakendeciler Federasyonu kurulduğu günden bu yana Mustafa ALTUNBİLEK üçüncü başkan oldu. Ankara’nın önemli zincir marketlerinden olan Altunbilekler’in sahibi kendisi. Mustafa Altunbilek, altı çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu 26 Sektör aslında her geçen gün bazıları için daralıyor. Mevcut problemlerin yanında yasal düzenlemelerde eklenince, özellikle çalışma saatleri ve koşulları ile ilgili iyileştirme isteği maalesef perakendeciye çok pahalıya patlıyor. Bu durumda verimsiz çalışan mağazalarda mutlak iyileştirme yapmak, yeni mağazalar için ya da yeni stratejiler için tekrar tekrar üzerinde durulması gerekir. Mevcut hali korumak ve derinleşmek daha akılcı bir yol gibi duruyor. Bu durum tabii ki genel olarak verimlilik konusunda mağazaların durumuna bağlı olarak değerlendirilmesi gereken bir konu. Verimli mağazalarla büyümek makul iken, tersi bir durumda büyük bir risk haline dönüşebilir. Sanırım bu durumun her kes farkında. İşte bu nedenle federasyon, üyelerinin bu yöndeki gelişim süreçleri ve kararları noktasında farkındalık oluşturarak bir sivil toplum kuruluşu olarak görevini yerine getirmiş olacaktır. Bu durumda zaten sihirli cümleyi Mustafa Bey kullanmış durumda “ birlik ve beraberlik.” Paylaşımları artırmak, ilişkiyi güçlendirmek ve özellikle eğitim ve gelişim konularındaki organizasyonları artırarak tüm bölgelere yaymak. Bu konuda beklenti yüksek düzeyde. İnşallah hep birlikte bu beklentileri karşılayabilecek şekilde daha fazla gayretin içerisinde olunur. Sektörün gelişimi ve tüm yerli oyuncularımızın başarısı için hepimiz hassasiyet içerisinde olmalıyız. Bu durumda yönetime ve başkana olan destek tamda bu noktada önemli hale geliyor. En nihayetinde birbirleri ile rakip olan oyuncuların aynı masada buluşması güç birliği yapması. Böylesine büyük ve başarılı organizasyonları inşa edebilmeleri gerçektende çok önemli bir kazanım. Bir önceki genel kuruldan sonrada yazmıştım. Sektörde kartların yeniden karılarak dağıtılabileceği ve bu durumun dikkate alınarak federasyon yapısının gözden geçirilerek mevcut şartlara göre yeniden bir misyon belirlenmesi yararlı olabilir. Perakende zorlu bir yolculuğun yapıldığı bir sektör, haliyle kendiişleri konusunda bir hayli meşguliyet içerisindeki insanların birde yönetsel görevlerde bulunarak fedakârlık yapıyor olmaları ayrıca takdir edilmesi gereken bir durum. İşte böyle bir dönemde böyle bir sorumluğu aldığı için ben yeni başkan Sayın Mustafa ALTUNBİLEK’i tebrik ediyor; bir önceki başkan Sayın Selamet AYGÜN’e de çıktığı yolda başarılar diliyorum. “ Büyük Sıçrayış gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün, yarın da dünle beslenerek yol alır.” Bertolt Brecht 27 perder röportaj Sodamatik’te yeni hedef İç Anadolu Bölgesi tüketicisinin vazgeçilmez markası Ankara Sodamatik, farklı bölgelerde daha fazla tüketiciye ulaşmayı hedefliyor Kristal markalı çamaşır sodası ile 1989 yılında üretim faaliyetlerine başlayan Petekkaya Kimya, Ankara Sodamatik markasıyla özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde önemli bir tüketici kitlesine ulaştı. Kristal markalı çamaşır sodası, eskiden kazanda kaynatılan çamaşırlarda ve merdaneli çamaşır makinelerinde yaygın olarak kullanılıyordu. Şu anda Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinde halen tüketimi devam ediyor. 1990‘lı yıllarda tam otomatik çamaşır makinesinin çıkması ile çamaşır sodasının tüketimi azalınca Petekkaya Kimya da, otomatik çamaşır makinesinde kullanılmaya elverişli toz granül olan Ankara Sodamatik markasıyla üretime başladı. 2000‘li yıllarda ise, Ankara başta olmak üzere iç Anadolu il ve ilçelerinde yoğun talep görmeye başladı. Ürünün, Anadolu’nun bir çok il ve ilçelerine ulaştırılmasında GİMAT toptancılarının rolü oldukça büyük. Ankara Sodamatik ile ilgili detayları Petakkaya Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Petekkaya’ya sorduk. Yusuf Petekkaya Ankara Sodamatik hangi ihtiyaca yönelik bir ürün? Ankara Sodamatik, firmamızın tek ürünüdür diyebiliriz. KARTÜL tül temizleyici ve DİYAR lavabo açıcı markalarıyla iki ürünümüz daha var. Ankara Sodamatik’in tüketici tarafından bilinmesi ve beğenilerek tüketilmesinin ana nedeni, ürünü ilk kez bizim tanıtmamızdan ve kalitesindendir. Ankara Sodamatik, çamaşır makinesinde kireç önleyici, beyazlatıcı ve deterjan ilavesiz çamaşır yıkayıcı bir üründür. Ankara Sodamatik ambalajının üzerinde ne yazıyorsa, ürün içeriği kesinlikle o ibarelere uygundur. Firma olarak önce kendimize, sonra tüketicilere saygı duyarız. Tüketici, Ankara Sodamatik’i neden tercih etmeli? Ankara Sodamatik’in kireç önleyici ve beyazlatıcı, temizleyici özelliği var. Aynı zamanda deterjan ilave edilmeden, bölgenin suyunun kirecine göre çeyrek veya yarım ölçek ile çamaşırlar yıkanabilir. Çok kaliteli bir yıkayıcıdır. Özellikle bebeklerin ve hassas ciltlere sahip olanların çamaşırlarında kullanılmasında öneriyoruz. Ankara Sodamatik’in ürün bileşenlerinin tamamı doğaya en yakın kimyasallardan oluşmaktadır. Bu bakımdan, tüketicilere sadece Ankara Sodamatik ile yıkama yapmalarını öneriyoruz. Kireç önleyici özelliğinden bahseder misiniz? İllerin, ilçelerin, köylerin şebeke suları bölgesel olarak değişse de kalsiyum, magnezyum gibi suyun sert olmasına sebep olan iyonlar mevcuttur. Kireç önleyici kullanıldığında hem kaliteli bir yıkama olur hem çamaşır makinesinin rezidansı korunur. Kireç önleyicisiz sert sularda yapılan yıkamalarda, suyun yıkama kabiliyeti 28 kireçten ötürü az olur. Bu da çamaşırların temiz olmasını engeller. Ankara için örnek verecek olursak; Ankara’nın suyunun kireç oranını her Pazartesi kimyagerimiz analiz eder. Çıkan sonuç 9 ile 11 Fransız sertliği civarında olup, bu suyu az kireçli su olarak niteleyebiliriz. Ankara Sodamatik’ten çeyrek ölçek ilave etmek yıkama için yeterlidir. İkinci bir örneğimiz ise; Ankara’nın ilçesi ve beldesi olan Elmadağ ile Hasanoğlan şebeke suları 35-38 Fransız sertliği civarındadır. Böyle bir su, çok kireçli su olarak tanımlanabilir. Böyle bir suda yıkama için Ankara Sodamatik’ten 1 ölçek kullanılmalıdır. Ankara Sodamatik, Türkiye’nin ilk ve tek TSEK belgesine sahip bir ürünüdür. Her sene TSEK analiz ve denetimleri düzenli ve takipli şekilde yapılmaktadır. Ankara Sodamatik’in pazardaki diğer ürünlerden farkı ne? Firmamız Ankara Sodamatik üretimine başladığında, doğrusu bu kadar tercih edilen bir ürün olabileceğini ön görmemiştik. Çünkü tesadüfen bulup, geliştirdiğimiz bir üründü. Fakat zaman ilerledikçe, yerel radyolarla yaptığımız tanıtımlarla ürüne olan talep arttı. Ancak ürünümüz, ulusal ölçekte tanıtımlarının yapılmaması sebebi ile Türkiye’nin her yerine ulaşamadı. Şu anda pek çok yerde sodamatik adı ile sodyum karbonat satılıyor. Sodyum karbonatın kireç önleme özelliği yoktur. Beyazlatma özelliği ise, beyazlatmadan çok çamaşır dokularını yıpratır ve grileşmesine sebep olur. Sodyum karbonat, deterjan haznesinde kalır ve taşlaşma yapma olasılığı çok yüksektir. Yani sodyum karbonatın teknik ve içerik olarak bu şekilde tüketime sunulması, tüketimin ve tedarikin suistimalidir. Çünkü ambalajlarının üzerinde bulunan kireç önler, beyazlatır gibi ibareler yanıltıcı ve aldatıcıdır. Özellikle zincir marketler, bu tür ürünleri raflarına bırakırken ürün kalitesi ve içeriği ile ilgili sorgulama yapmamaktadır. Bu durum da, bu tür ürünlerin yaygınlaşarak benimsenmesine sebep olmaktadır. Biraz ucuzluk olsun diye, bu tür ürünlere ilgi gösterilmemeli. Çünkü tüketici, bir ürünü satın alırken üzerindeki ibareye bakar. Kireç önleyici yazıyorsa, tamam bu ürün kireç önler diye satın alır. Halbuki yanıltılmıştır. Birçok tüketici, ürün satın alırken eğer o ürün tanınmış marka değilse, o marketin yapısına güvenerek ürünleri satın almaktadır. Denetimlerin yok denecek kadar az olması, denetim personellerinin bilgisizliği, yetersizliği bu tür ürünlerin varlık sebebidir. Bu durumda üreticiden tedarikçiye, tedarikçiden tüketiciye kadar doğru ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasında herkesin sorumlulukları vardır. Bu nedenle, “kolla kendini ey tüketici” demeyeceğiz. Devletin gerçek denetim sistemi kuruluncaya kadar üreticiden tüketiciye herkes denetim bilinci ve sorumluluğunda olmalıdır. Rekabet konusunda nasıl bir stratejiniz var? Ankara Sodamatik markalı ürünümüz 3 özelliğe sahiptir: Kireç önler, beyazlatır, deterjan ilavesiz yıkama yapar. Beyazlatır derken, renklilerde de kullanılır. Renklilerin renk tonlarına zarar vermez. Ürünümüzün özellikle İç Anadolu’da kemikleşmiş tüketicileri var. Ankara Sodamatik olarak kaliteden taviz vermeden, yolumuza devam edeceğiz. pakmaya.com.tr facebook.com/pakmaya 29 perder pazar Türk kahvesi geri döndü Son yıllarda genç tüketiciler tarafından tekrar keşfedilen Türk kahvesinde, geleneksel ürünlerin yanı sıra tek kullanımlık ürünler de önemli bir pay edindi Geçmişten günümüze yalnızca ülkemizde değil, dünyanın pek çok yerinde farklı biçimlerde sunulan ve içilen, bir fincanına kırk yıllık hatır sığdırdığımız “kahve”nin öyküsü, kültürümüze ait pek çok özelliği anlatır. İkramıyla, içimiyle, hatta bir dönem yasaklanmasıyla ve günümüze kadar beraberinde taşıdığı geleneklerle, her ne kadar sadece “bir fincanlık keyif” olarak yudumlayıp bitirsek de; o bir fincana sığmayan, “sohbetlerin bahanesi” kahve, kültürümüzün her dönem önemli bir parçası olmuştur. Kahve, fincanının içinde bir içecekten fazlasını taşımaktadır. Araştırmacılar kahvenin 14’üncü yüzyıl başlarında Habeşistan’dan tüm dünyaya yayıldığını, çıkış yerinin de adının etimolojisi de kahve ile benzerlik gösteren Güney Habeşistan’daki Kaffa yöresi olduğunu belirtmektedir. Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme yöntemiyle özgün tadına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olara bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir. Brezilya ve Orta Amerika kaynaklı, arabica türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir, bir fincan kahveye iki çay kaşığı kahve atılır. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir. Su, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden önce içilmektedir. Ayrıca tüm dünyada espresso ile en çok tüketilen kahve türüdür ki dünya genelinde hemen hemen her tür restorantın menüsünde bulunan iki kahveden biridir. Osmanlı’nın kahve ile tanışması yaklaşık 450 yıl önce, Kanunî Sultan Süleyman’ın Yemen Valisi Özdemir Paşa’nın, kahveyi 30 Yemen’den saraya getirmesiyle başlar. Sarayda ve konaklarda kısa sürede yaygınlaşan kahve, o zamanlar yeni iş alanlarının açılmasına katkıda bulunur. Konaklarda, yalnızca kahve pişirmekle görevlendirilmiş kişiler çalıştırılırken, sarayda da Kahvecibaşı’na bağlı bir kahveciler teşkilâtı oluşturulur. Padişahın içeceği kahvenin suyu, Eyüp tepesi civarındaki Gümüşsuyu’ndan getirtilir. Kahveler ibriklerle, güğümlerle pişirilip, büyük çini fincanlarla içilir. Hızla tüm İstanbul’a yayılan kahvenin ortaya çıkmasından yaklaşık 30 yıl sonra, kahvenin toplumsal yönünü oluşturan kahvehaneler de açılmaya başlamıştır. 17. yüzyılda Osmanlı topraklarından Avrupa’ya geçen kahve, İstanbul’a ilk kez 1543 yılında gelmiştir. İngilizlerdeki çay saati geleneği gibi, kahvenin de Türk toplumunda bir zamanı vardır. Genellikle sabah ve öğlen öğünleri arasında içilir. Türkçe günün ilk öğünü anlamına gelen “kahvaltı” sözcüğü kahve içimi öncesi yenen şeyler demektir. Kahve falı ile geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türüdür. Kahvehane adlı işletmelerin doğmasına yol açmıştır. Dini Bayramların ve “kız isteme” törenlerinin geleneksel bir öğesi olmuştur. Ancak kahvenin sosyal yaşama girmesi, yasakları da beraberinde getirmiştir. Kahvenin insanları bir araya getirdiğini, bunun da onların camilerden uzaklaşmalarına sebep olduğunu düşünerek bazı çevreler kahveyi yasaklatmıştır. Kanunî Sultan Süleyman döneminde, Şeyhülislam Ebusuud Efendi, kömür derecesinde kavrulan maddeleri içmenin haram olduğunu söyleyerek kahveyi yasaklatmış; III. Selim, III. Murat ve I. Ahmet zamanında yasaklar devam etmiş, fakat çok uzun ömürlü olmamıştır. Osmanlı’da kahvenin yasaklandığı ve kahvehanelerin kapatıldığı, kahve içenlerle tütün içenlerin birlikte cezalandırıldığı dönemler vardır. Omega Araştırma tarafından Türkiye genelinde bin 331 kişiyle gerçekleştirilen araştırmanın bulgularına göre, halkımızın yüzde 78.7’si düzenli kahve içiyor. Günün en çok kahve içilen vakitlerini, yüzde 36.9 ile akşam yemeğinden, yüzde 24.6 ile öğle yemeğinden, yüzde 19.8 ile kahvaltıdan sonra olarak belirten katılımcıların yüzde 68.2’si kahvesini evde, yüzde 27.7’si işte, yüzde 6.7 ise dışarıdaki mekanlarda içiyor. Kahvenin tadını ve kokusunu seven, rahatlattığını ve sağlıklı olduğunu düşünen katılımcıların yüzde 68.6’sı sade, yüzde 37.7’si sütlü, yüzde 13.9’u kremalı kahveyi tercih ediyor. Türk halkının yüzde 29.2’si yorgunluk hissettiğinde kahve içmeyi seviyor. Evine aldığı kahve markasını seçerken, öncelikle lezzet, ardından kahve markasının tanınırlığı, kolay bulunurluğu ve çevrede tercih edilmesi gibi faktörler öne çıkıyor. Çay içmeyi sevmek, sağlık açısından zararlı olduğunu düşünmek, tadını sevmemek ve çocukluktan gelen alışkanlıklar ise “kahve içmeme” nedenleri olarak sıralanıyor. Araştırmaya göre, Türk halkının büyük bölümü, ev dışında sosyal aktivite olarak kahve içmeyi tercih ediyor. Ev ve iş yeri dışında tüketilen kahve türleri de farklılık gösteriyor. Dünyaya tanıtan Osmanlı oldu Avrupa’ya kahveyi tanıtan ve sevdirenin, IV. Sultan Mehmet’in 1669 yılında 14. Louis’e gönderdiği Elçi Süleyman Ağa olduğu söylenir. Osmanlı Sefiri Süleyman Ağa’nın Fransa’ya giderken götürdüğü kahve çuvalı her şeyin başlangıcını oluşturur. Kısa sürede Paris sosyetesine giren bu yeni içecek Fransızlar tarafından çok sevilmiştir. Viyanalıların ise kahveyle tanışması, İkinci Viyana kuşatmasıyla olmuştur. Türk ordusunun Viyana’dan kaçarken bıraktığı ağırlıklar arasında 500 çuval kahve de bulunuyordu. O zamana kadar bu maddeyi tanımayan Viyanalılar kahveyi deve yemi zannetmiş, işlerine yaramayacağını düşünerek Tuna nehrine dökmüş ve bazı çuvalları da yakmışlardır. Çuvallar yakılınca vadiye müthiş bir koku yayılmış, tesadüfen oradan geçmekte olan, kuşatma sırasında Türk ordusundan kaçıp Viyana’ya sığınan, 11 yıl çalıştığı Babıâli’de tam bir kahve tiryakisi olan Polonya asıllı Babıâli tercümanı Kolschitzky, bu kokuyu duymuş ve kahveyi Viyanalılara tanıtmıştır. Egzotik gıda metalarına yönelik Batılı perder pazar zevki 16. ve 19. yüzyıllar arasında patladı. Bunlardan biri olan kahve, ticaretin dünyanın her yerine doğru genişlemesine eşlik eden çok sayıdaki yeni ve heyecan verici ithal mallardan sadece birisiydi. Bu dönemlerde İspanya, Meksika’dan gelen mısır ve çikolata ithalatına hakim olurken, İngiltere krallığı Hindistan, Seylan ve Çin’den çay getirmek için çeşitli şirketlere imtiyaz verdi. Bu arada, İtalya ve Fransa, Akdeniz gemicilik yollarına olan yakınlıklarını, Avrupa genelindeki kahve ticaretinin denetimini sağlamak amacıyla kendi lehlerine kullandılar. Heathcott’a göre 19. yüzyıla gelindiğinde kahve, sömürgeciliğin emeği zorlaması, toprak kullanımı, kaynak çekilmesi ve meta ticareti sisteminin içine kök salmış bir meta olmuştu. Kahve çeşitleri yetiştirildikleri yerlere, biçimlerine, renklerine, lezzetlerine, tanelerinin düzgün olup olmamasına göre adlandırılır. Örneğin Brezilya’nın güneyinde yetiştirilen kahve Santos limanından gemilere yüklendiğinden “Santos Kahvesi” diye anılır. Arabistan’da Yemen’de yetiştirilip Mokka limanından ihraç edilen kahveye “Mokka (Yemen) Kahvesi” denir. Cava yakınlarında yetiştirilen kahveler de “Cava Kahvesi” diye tanınır. Bunlardan Santos (Brezilya) kahvesi büyük, yeşilimsi tanelidir. Yemen kahvesi koyu yeşilden neftiye kadar çeşitli renkleri olan küçük taneli bir kahvedir. Kahvelerin biçim, renk ve lezzet bakımından değişik olması kahve ağaçlarının yetiştirildiği bölgelerin deniz yüzeyinden yüksekliği, iklimi, topraklarının cinsi ve ağacın yaşı ile ilgilidir. İstatistiklere göre kahve, dünyada en çok Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılmaktadır. Dünyada elde edilen kahvenin üçte ikisi orada harcanır. En çok kahve içilen diğer ülkeler ise, Fransa, Belçika, İtalya, İngiltere, İsveç ve Kanada’dır. Dünyaca ünlü Türk kahvesi tutkunları arasında Madame de Pompadour, Alexandre Dumas, Andre Gide, Moliére, Pierre Loti, Victor Hugo, Balzac sayılabilir. Türkiye’de ünlü ressam Ali Rıza Bey, karakalemlerinde kahveyi resmetmiştir. Ünlü komedi yazarı Moliére, Türk elçisi Süleyman Ağa’nın Paris’e tanıttığı kahveyi ilk tadanlardandır. Türk dostu olarak bilinen Pierre Loti ise hâlen Eyüp’te bulunan kahvehanenin ismi olmuştur. Pierre Loti, deniz subayı olarak İstanbul’da bulunduğu ilk yıllarda Eyüp tepesinde Haliç’in güzel manzarasını seyrettiği için kahvehaneye Pierre Loti’nin ismi verilmiştir. Pazar büyüyor 2010 yılı Gıda ve Tarım Bakanlığı verilerine göre yıllık hacmi 570 milyon TL’ye ulaşan kahve sektöründen 170 milyon TL’lik pay alan Türk kahvesinde pişme süresini 5 saniyeye indiren tek kullanımlık paket keyfi yaşanıyor. Türk kahvesinin sade, orta ve şekerli tek kullanımlık paketlerini üreten firmalar, gençleri yakalamak için de damla sakızlı, acıbademli ve çikolatalısını da piyasaya sürdü. ürünlerin yüzde 66’sını oluşturuyor. Bu da, Türk kahvesi üreten firmaların, hazır kahve segmentine yönelmesini sağlıyor. Toplam pazardan yüzde 17 pay alan Türk kahvesi üreticileri, Türk kahvesini tek kullanımlık paketlere koyarak, orta, sade ve şekerli olmak üzere 5 saniyede hazırlanabilen bol köpüklü, az telveli yeni bir segment oluşturdu. Ayrıca, bu kahvelerin damla sakızı, acıbadem, çikolata ve sütlü çeşitlerini de piyasaya sürdü. Bu yolla, yüzde 17’ler seviyesinde olan pazar payını yeniden yüzde 23’e çıkarmayı başardı. Tek kullanımlık poşet Türk kahvelerinin hazırlama pratikliği, bol köpüğü ve telvesiyle özellikle ofis çalışanları tarafından talep görmesi, hava yolu şirketleri, şehirlerarası otobüs işletmeleri ile tur organizatörleri tarafından da tercih edilmesine yol açtı. Tek kullanımlık hazır Türk kahveleriyle gençleri de yakalamayı hedefleyen firmalar, şimdi fincana boşaltılıp, üzerine sıcak su eklenerek hazırlanan poşet Türk kahvesinin sade, orta ve şekerliden oluşan klasik çeşitlerine damla sakızlı, acıbademli, çikolatalı ve sütlüden oluşan aromatik çeşitlerini de eklemeye hazırlanıyor. Türkiye’de yılda tüketilen kahve miktarı 22 bin tonu buluyor.Türkiye’de satılan kahvelerin yüzde 66’sını poşetler, yüzde 44’ünü ise cam kavanozlar oluşturuyor. Türkiye’de 570 milyon TL’lik yıllık hacme ulaşan kahve sektöründe, tek kullanımlık Türk kahvesi keyfi yaşanıyor. Geçtiğimiz yıl yüzde 10 büyüme oranını yakalayarak, pazarda en hızlı büyüyen segment olma özelliğini yakalayan Türk kahvesinde tek kullanımlık poşetler, pişme süresini de 5 saniyeye indiriyor. Türk kahve üreticileri, 2010 yılında yüzde 5 olan büyüme oranını 2011 yılında yüzde 10’a taşıdı. Bunun sonucunda Türk kahvesinde pazar hacmi, 170 milyon TL’ye ulaştı. Bunun da yaklaşık 45 milyon TL’lik kısmını paketli ürünler oluşturdu. Günde 45 ton hazır kahvenin tüketildiği pazarda, ikisi ya da üçü ‘Bir arada’ kahveler, paketli 31 perder pazar Asırlık lezzet raflarda Kocatepe Kahve Genel Müdürü Ferman Gülderen, 100 yıla uzanan geçmişiyle dikkat çeken firmanın son dönemde gerçekleştirdiği yeni atılımı anlattı Kocatepe Kahve, Türkiye’nin asırlık firmaları arasına girmeye hazırlanıyor. Bundan bahseder misiniz? Kocatepe Kahve, 1919 yılında Bayan Maruşya adında bir girişimci tarafından Ankara Kocatepe’de kurulmuş ve o günlerden bu günlere kalite anlayışından vazgeçmeden üretime devam ediyor. 2019 yılında 100’üncü senesini dolduracak. Türkiye’nin en köklü gıda markalarından biri konumunda. Uzun süre butik tarz bir hizmet verildikten sonra organize perakende zincirlerinin raflarında yer alınması nasıl oldu? Kocatepe Kahve, 1949 yılında Nurettin Tuncay tarafından şirketin devralınması ve tescil edilmesi sonrasında üretimdeki kalitesini koruyarak ülkenin değişik bölgelerine ürün göndermeye başlamıştı. Fakat tabi asıl olarak firmanın 2012 yılı başında da Karpet Şirketler Grubu’na devredilmesi ile şu andaki vizyonuna kavuştu. 2013 yılı içerisinde perakende sektöründeki tüm ulusal market zincirlerinde ve başlıca yerel market zincirlerinde ürünlerimiz yerini aldı. Başta İç Anadolu olmak üzere, Marmara, Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Doğu bölgelerinde konuşlanmış bölge sorumlularımız ve alt ekipleri ile birlikte şu an 27 ilde etkin bayi yapımızı konumlandırdık. Kocatepe Kahve, marka algısı olarak kendini nerede konumlandırıyor? Kocatepe Kahve’nin marka algısı geçmişten bugüne aktarılan kalite geleneğiyle zaten üst düzeyde… Amacımız bunu daha da güçlendirmek. Karpet, kendi kahve çekirdeklerini, en seçkin tarlalardan bizzat ithal ederek en üst düzeyde bir gurme ürün üretme hedefini taşıyor. Ambalajından, ürün formuna kadar birinci kalite 32 ürünlerle ,en doğal üretim proseslerini birleştirerek Türk milletine ve tüm dünya uluslarına gerçek Türk Kahvesi lezzetini ulaştırıyoruz. Nedir işin sırrı? Öncelikle hammadde kalitesinin en üst düzeyde olması ve bu kriterin standartize edilmesi gerekli. Sonrasında ise tamamen organik bir üretim şeması olmalı. Bu kavurma ve öğütme işleminin taş değirmenlerde yapılması ve sonrasında gıda ile en uygun alüminyum ambalaj ya da teneke grupları ile paketleme yapılmasıyla mümkün oluyor. Biz geçmişten aktarılan bu üretim süreçlerini koruduk ancak korurken kapasiteyi artırdık. Kapasitesini 8 kat arttırdığımız yeni fabrikamızda 4 bin 500 metrekare kapalı 2 bin metrekare açık alanı ile üretim tesisimizi son model makineler ile yenilemiş durumdayız. Kocatepe Kahve’nin marketlerde satılan ürün grupları hangileri? Kocatepe Kahve markası ile başta geleneksel Türk Kahvesi, ayrıca aromalı Türk Kahveleri, 3ü1 arada, salep, sıcak çikolata çeşitleri, milkshake çeşitleri sunuyoruz. Şirketimizin diğer ürün grubu olan Royal markası ile de instant kahveler ve kahve kremalarını hem perakende hem horeca kanalında sunuyoruz. Kocatepe Kahve Evi markasıyla kahve evlerinizi birçok yerde görmeye başladık. O konsept ile ilgili bilgi verir misiniz? Kocatepe Kahve Evi şu anda 32 şubeye ulaştı. Her bir şube, franchise sistemi ile işletilmekte olup titizlikle denetleniyor. Verilen hizmet ile konseptin bütünü ve tabi ki ürün kalitesini denetliyoruz. Bizim açımızdan bu konseptin asıl kazancı vitrinimiz Ferman GÜLDEREN Kocatepe Kahve Genel Müdürü olması. Birçok kişinin Kocatepe Kahve’yi hemen tanımasında kahve evlerinin rolü büyük oldu. Perakende sektörü yöneticilerine iletmek istediğiniz mesajlar nelerdir? Perakende sektörü ülkemizde de dünya standartlarına ulaşmış ve günden güne büyüyerek rekabetçi yapısı ile dinamize olmuştur. Sektörün yöneticilerinden, özellikle Kocatepe Kahve gibi gurme niteliğinde ürün üreten, yaptığı işe verdiği önemi, özeni koruyan firmalara yer vermelerini istiyoruz. Unesco gibi bir kültür, bilim örgütünün dünya mirasına dahil ettiği Türk Kahvesi için daha etkili çalışma ortamları oluşturmalarını hem şirketimiz, hem de tüm yerli kahve üreticileri olarak talep etmekteyiz. perder pazar Kahvecilerin Efendisi Kurukahveci Mehmet Efendi Mehmet Efendi’nin torunları; Ahmet Rıza Kurukahveci’nin vefatından sonra yönetimi devraldılar. Mehmet Efendi’nin kahve öğüttüğü dibekleri bir asır sonra geliştirdiler ve ortaya yeni kahve makineleri çıktı. 1871 yılında Tahmis Sokak’ta faaliyete başlayan işletme, bugün tüm dünyaya hizmet veriyor. Kurukahveci Mehmet Efendi, 1857’de İstanbul Fatih’te doğar. Süleymaniye Medresesi’nde eğitim gördükten sonra babasının baharat ve çiğ kahve sattığı dükkânında çalışmaya başlayarak kahvecilik mesleğini tanır. 1871 yılında işi babasından devralır. 19. yüzyıl sonlarına kadar kahve çiğ çekirdek olarak alınır, evlerde kahve tavalarında kavrulur ve el değirmenlerinde çekilip içilirken, Mehmet Efendi çiğ kahveyi dolaplarda kavurup dibeklerde (kahveyi döverek toz hale getiren makine) öğüterek müşterilerine hazır olarak satmaya başlar. Tahmis sokaktaki (Eminönü’nde) işyerlerinden çevreye yayılan taze kavrulmuş mis gibi kahve Mehmet Efendi’ye “Kurukahveci Mehmet Efendi” lakabını kazandırmıştır. Kahve severler tarafından çok kısa sürede tanınır. 1931 yılında Mehmet Efendi vefat edince, oğulları Hasan Selahattin, Hulusi ve Ahmet Rıza Beyler baba mesleğini kaldığı yerden devam ettirmeye karar verirler. Mehmet Efendi’nin ailesi, 1934’deki soyadı kanunu ile “Kurukahveci” soyadını alırlar. Bu tarihlerde ailenin en büyüğü olan Hasan Selahattin Bey (1897-1944), kurukahveyi yurt içindeki tanıtım çalışmalarıyla birlikte yurtdışında pazarlama çalışmalarına başlamıştır. Hulusi Bey ise (1904-1934) döneminin teknolojilerini kullanarak gelişen toplu üretimi sağlar. Hulusi Bey’in genç yaşında vefatıyla, yönetimi yurtdışında eğitim görmüş olan en küçük birader Ahmet Rıza Kurukahveci devralır. Ahmet Bey’in yurt dışını bilmesi, dünyadaki gelişmeleri takip etmesi, baba yadigârını profesyonel adımlar atmaya yöneltmiştir. Bu dönemdeki değişimler kısaca şöyle: <1933 yılında dönemin usta grafikeri İhap Hulusi Bey’e bir amblem çizdirildi. Bu amblem günümüzde de kullanılmaya devam ediyor. Afiş ve reklâm kampanyalarına ağırlık verildi. <Galatasaray Sahne Sokak’ta bir şube açıldı. Yurt içinde özel arabalarla kahve dağıtımı başlatıldı. Parşömenli kâğıt paketlere konularak şehir içindeki bakkallara otomobil ile kahve dağıtılmaya başlandı. Dönemin ünlü mimarı Zühtü Başar, günümüzde de kullanılmakta olan “art deco” tarzında kahvenin kırk yıl dağıtılan dostluk merkezinin şanına layık yepyeni bir bina inşa etti. Bugün Kurukahveci’nin yönetiminde olan Mehmet Efendi’nin torunları; Ahmet Rıza Kurukahveci’nin vefatından sonra yönetimi devraldılar. Mehmet Efendi’nin kahve öğüttüğü dibekleri bir asır sonra geliştirdiler ve ortaya yeni kahve makineleri çıktı. 1871 yılında Tahmis Sokak’ta faaliyete başlayan işletme, bugün tüm dünyaya hizmet veriyor. “Falcı yurt dışına açılabilir” Nestle olarak Türkiye’de köklü bir geçmişimiz var; bu ülkeye duyduğumuz bağlılıktan ve 100 yılı aşan tarihimizden gurur duyuyoruz. Bugün Türkiye en hızlı büyüyen ve yüksek potansiyele sahip dinamik ülkeler arasında yer alıyor. Taşıdığı potansiyel itibariyle Nestlé için Asya, Okyanusya ve Afrika bölgesindeki en önemli pazarlardan biri. Yaptığımız yatırımlarla Türkiye’nin bu potansiyelini bir adım öteye taşımak istiyoruz. Karacabey tesislerine yaptığımız yatırımlar da bunun bir göstergesi. Karacabey tesisleri zaman içerisinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yer alan pazarlar için üretim ve ihracat üssü haline geldi ve Nestle olarak bölgedeki konumumuzu daha da güçlendirdi. Türk Kahvesi, Üretimi hiç de kolay olmayan bir ürün. Şu anda sınırlı bir üretim kapasitemiz var. Ancak talep oldukça yoğun. Kapasitemizi artırarak büyümeyi hedefliyoruz. Benim vizyonun Falcı’nın 10 yılda 100 milyon lira gelir getiren bir ürün olacağı yönünde. Biz bu ürünle ilgili zamanla gelişecek önemli bir ihracat potansiyeli de görüyoruz. Reinhold Jakobi Nestle Türkiye Genel Müdürü 33 perder serbest köşe Yeniden yapılananlar, fırtınadan en az etkilenir Aysen LACİNEL Marka ve İnsan Kaynakları Danışmanı Hangi işyeri, şirket verilerini tekrar tekrar gözden geçirmeden A ve B planları yapmadan ve o yapılan planları da kontrol ettirmeden ezbere iş yapabilir ki? Patron para kazanmak ve sürekli para kazanmak istiyor musunuz? Perakende sektöründe yeniden yapılanmaları başaranlar fırtınadan en az etkilenenler oluyor. Dünyada ülkelerin ekonomik perspektifi yeniden yapılanırken, Amerika ve Avrupa verileri her sabah farklı kriterler ve göstergelerle iniş çıkışlar gösterirken, hangi şirket biz böyle geldik böyle gideriz diyebilir? Hangi işyeri, şirket verilerini tekrar tekrar gözden geçirmeden A ve B planları yapmadan ve o yapılan planları da kontrol ettirmeden ezbere iş yapabilir ki? Artık sadece eski iş yapış şekliyle, yeni düzene ayak uydurmak mümkün değil. Kurumlar, özellikle yerel firmalar ve dolgun KOBİ’ler kendilerini tarafsız ve sağlam bir bakışla gözden geçirmeli. Hem de hemen şimdi. Like for ilke raporları hazırlatarak evvelki sene ile geçen seneyi, geçen seneyle bu seneyi kıyaslamalı. Göstergelere, çıkan tablolara ve sebeplerine bakmalı. Bugün ligimde neredeyim? Peki aslında nerede olmak istiyorum? Hedeflediğim yerde olmak için yapılması gerekenler neler? Yani stratejim, yol haritam ne? Bu stratejik iş planını kimle? Kimlerle? Nasıl? Ne zaman? Nerede hangi süreçlerle yapabileceğim? Bütçem ne? Bugün varolmam önemli ,daha da önemlisi kendini geleceğe 34 taşıyabilmek? Proje ortakların kimler? Operasyonda verimliliği sağlayabildiniz mi, ya da sağlayabilecek misiniz? Ebittan, artıda olacak mı? Negatif işletme sermayesi yaratabilecek misiniz? Bütçe planın ne? Kontrol noktaların ve kontrolleri datalarda sana raporlaman mekanizman hazır mı? Yoksa birebir görüşme ve sözde güvenilir adamlarına yorumlarla aldığın feedbacke mi güveniyorsunuz? Bu sağlam akıllı, iş planını, ancak akıllı iyi eğitimli, iyi anlayabileceğin sağlam bir liderle ve iyi bir takımla gerçekleştirebilirsiniz. Buna, yani sağlam deneyimli,eğitimli vizyon sahibi liderle çalışmaya hazır mısınız? Yoksa yine bildik iş yapış şekline göre, eski anlayışında mı iş yapmaya devam edecek, bu lideri ve kadroları da kısa bir süre sonra imha mı edeceksiniz? Belki de eskiden beri şirketinde çalışan .eski iş yapış şeklini benimseyen has adamların kaçıracak beyin takımını? Bu soruları sormanın sebebi ,değişime yeniliğe direnen eski sadık kadroların küçümsenmeyecek kadar çok olduklarını görmemden kaynaklanıyor. Daha da vahimi, patronların bu kadrolara kısa sürede teslim olup bütün insan kaynağı yatırımını, stratejik iş planını kendi elleriyle bozmalarından sonra yine yeniden vazgeçmelerini gördüğümden bu yazıya da konu oluyor. Sürekli fikir değiştirmeler, her söylenenden etkilenip, iş planının bozanlar maalesef bu dünyada kendilerine yer bulamayacak hatta bırakın daha verimli çalışmayı ve daha çok kazanmayı lig düşecek ve sonra havlu atacaklar. Kendilerine tarafsız gözle bakanlar, bugünkü durumlarını net gören, sebeplerini bilen ve hedeflerini doğru belirleyip sağlam kadrolara stratejilerde iş yapanlarsa, yeni oyun kurgusunda kendilerine iyi yerler bulacak kazançlı çıkacaklar. Lütfen analizinizi yapın yaptırın hedefiniİ iyi belirleyin ve sağlam, deneyimli, güvenilir bir lider ve iyi bir takımla insan kaynağınızı oluşturun. Güven kontrole mani değildir ilkesinden hareketle her iş süreceğinde denetimi ve denetim sonuçlarının raporlabmasını ihmal etmeyin. Bazı durumlarda şirketinizin, altı üstüne gelebilir, endişelenmeyin. Ne biliyorsun hayatının altının üstünden iyi olmayacağını? Yani ezber bozmaktan korkmayın. Sadece korkmaktan ve gelişimden,değişimden korkmaktan korkun. Hele de iyi bir amaç belirleyip, iyi bir iş planı yapmışsanız, birilerinin kafanızı karıştırmasından çıktığınız yoldan dönmekten, geriye dönüp hızla geriye koşmaktan, 5.viteste giderken birden durup geri viteste ters yöne gitmekten korkun! Bugünün perakende konseptinde özgün ve kârlı bir işmıfeli kurarak, ayakta kalınabilir ve ilerlenebilir. Özgün perakende konseptinde, ticari bilinç, mühendislik yönetimi ve marka yönetimi birlikte yürütülmelidir. Ticaret yönetimi ile verimlilik ve kârlılık sağlanmalıdır. Yani konsepti, negatif işletme sermayesi yaratarak, ticari boyutta sağlam temellere oturtmak lazım. Para bağlamadan kaynak yaratmak ciddi ve önemli bir kategori yönetimidir. Örneğin 30 günde sağdan bir ürünü 90 gün vade ile neredeyse peşin fiyata almak ve alınan ürünü parasını ödeyene kadar üç kez döndürmek ciddi bir kaynak yaratmaktır. Ticaret yönetiminde olmazsa olmaz diğer yaklaşım ise operasyonla karlılıktır. Ebittanın sıfırın üstü olması gerekir. Bir şirketin satışlarını yapabilmesi için harcanan paranın satışlardan gelen paradan çıkarıldığında kalan orana ebitta denir. Ebitta her zaman artı olmayabilir. 0’sa, başabaştır, ekside ise operasyon zarar ediyor demektir. O zaman, acil tüm iş planının harcamaların, operasyonun kontrol edilmesi iyileştirilmesi gerekir. Mühendislik yönetimi ile perakendedeki tüm işler, test edilir, başarısı ispatlanan işler standartlaştırılır, icramı birimlerin de onayı ile tüm operasyona anlatılır, yayılır. Ticaret boyutu ile kârlı ve verimli bir şekilde kurulan iş modeli, mühendislik boyutu ile disipline edilir ve standartlarda yönetilir. Bu şekilde katılaşan iş modelini yumuşatmak gerekir. Bu da marka yönetimini gerektirir. Müşteri gözünde, çalışanlar gözünde, kamuoyunda, sevilen, güvenilen, sempati duyulan bir firma olunması için doğru marka yönetimi icra edilmelidir. Firmanın logosu, ne vaat ettiği, sloganı, görsel düzenlemesi, müşteri hizmetleri, reklam ve halkla ilişkiler çalışmaları, tanıtım faaliyetleri marka yönetimi vizyonundadır. Bu konseptte kurulan ve profesyonel istemleri gönüllü adanmış kadrolarla çalışan kurumlar sağlam ilerler kendi geleceklerini kendileri kurgularlar. Siz hangisisiniz! Sürekli yol planı değiştiren ve çizdim ama oynamıyorum diyenlerden mi, yoksa akılla ve bilgiye şirketi yönetenlerden misiniz? 35 perder ekipman dünyası Aydınlatmada yeni trendler Aydınlatma teknolojilerinde artık çevreci, tasarruflu ve estetik açıdan farklı çalışmalar ön plana çıkıyor Aydınlatma sektörünün dünya çapında en önemli markalarından Philips, 120 yıllık geçmişe sahip. Şirket , dünya genelindeki müşterileri için gerçek bir farklılık oluşturacak yenilikçi ve yerel farkındalığa sahip aydınlatma teknolojileri sunmayı vaat ediyor. Philips Türkiye Üst Yöneticisi Göktuğ Gür, özellikle şehirlerde aşırı ve niteliksiz büyümenin, barınma, trafik, güvenlik, altyapı, sosyal uyum ve çevre sorunları düşünüldüğünde, 24 saat uyumayan mekanlar için aydınlatmanın öneminin her geçen gün arttığını vurguluyor. Philips’in Türkiye’deki faaliyetleri ne zaman başladı? Philips, farklı stratejik alanlarda 40’a yakın iş kolunda faaliyet gösteren büyük bir teknoloji şirketi… Faaliyet gösterdiği iş kollarının yarısından fazlasında da dünyada lider konumda bulunuyor. Perakende sektörünü yakından ilgilendiren aydınlatma, bu iş kollarının içinde en önemlilerinden biri konumunda. Philips 84 yıldır Türkiye’de aydınlatma, sağlık ve tüketici ürünleri sektörlerinde kesintisiz olarak faaliyet gösteriyor. Bu 84 yıl içinde Türkiye ekonomisinin gücüne, çalışanlarımızın yetkinliklerine ve misyonumuza olan inancımızla başarı hedeflerimizi hep daha yukarı taşıdık.Philips bugün Türkiye’de sağlık, aydınlatma ve tüketici ürünlerinde birçok alanda sektöre liderlik ediyor. Aydınlatmada LED teknolojisi ile daha da güçlenen liderliğimizi, tüketici ürünleri sektöründe pek çok üründe pazarın lideri olarak pekiştirdik. Son bir yılı sektör açısından ve şirketin gösterdiği performans açısından değerlendirir misiniz? Tüm dünya genelinde 2013 yılında Philips’in satışları yüzde 3 artarak 23,3 milyar Euro olarak gerçekleşti. Interbrand global markalar sıralamasında marka değerimiz yüzde 8 artarak 40. sıraya yükseldi. Philips iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçası olan sürdürülebilirlik alanında da çalışmalarımız devam etti. 1.8 milyar insanın hayatını iyileştirerek yeşil ürün satışlarımızı toplam satışlarımızın yüzde 50’si oranına getirdik. Tasarım ve araştırmadaki 100 yılı aşkın deneyim ve uzmanlığımızla 2013 yılında 100’ün üzerinde önemli tasarım ödülü kazandık. Philips, Interbrand tarafından hazırlanan “2013 Yılının En İyi Küresel Yeşil Markaları Raporu”nda bu sene 23’üncü sıraya yükseldi. Geçtiğimiz yıl 31’inci sırada olan Philips, 8 basamak birden yükselerek, araştırmada yer alan teknoloji markaları arasında 2’nci en büyük yükselmeyi kaydetti. Yine benzer şekilde, Philips, 2013 Dow Jones Sürüdürülebilirlik Endeksi’ne göre “Çevresel Sürdürülebilirlik” alanında 100 üzerinden 36 90 puan alarak “ Sınıfının en iyisi” olarak tanımlandı. Bunun yanısıra Philips, tüm dünyada her yıl düzenli olarak yayınlanan CDP(Carbon Disclosure Project) Global 500 Raporu’nda Carbon Disclosure Leadership Index ve Carbon Performance Leadership Index’de üçüncü kez lider olmaya hak kazandı. 2013 yılındaki bir başka önemli değişiklik de “Innovation and You” olarak yenilenen marka vaadimiz oldu. Kasım 2013’te tüm dünyada aynı anda duyurusunu yaptığımız bu yeni marka vaadimizin temelinde “inovasyon ancak insanların ihtiyaç ve beklentilerini karşılıyorsa anlamlıdır. Aydınlatmada son dönemde ön planda olan konu enerji tasarruflu ve çevreci ürünler. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz? Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminlerine göre 12,7 milyar ton eşdeğer petrol (TEP) olan dünya birincil enerji talebinin mevcut enerji politikaları ile devam edilmesi durumunda 2035 yılında yüzde 50 oranında artarak 18,7 milyar TEP’e ulaşması bekleniyor. Ülkemizde de son 10 yılda birincil enerji tüketimi yüzde 50 oranında arttı. Artan bu talebi karşılamak üzere enerji yatırımlarının da arttığı ülkemizde enerji verimli aydınlatmaya geçiş çok önemli bir gündem maddesi. Philips olarak biz de liderliğini üstlendiğimiz LED teknolojisi ile sunduğumuz enerji verimli ürün ve teknolojiler aracılığıyla, tüm sosyal paydaşlarımıza kazanma fırsatı sunuyoruz. Kısıtlı enerji kaynakları, iklim değişikliği, şehirlerdeki nüfus artışı, enerji fiyatlarındaki artış ve ekonomik büyüme gibi global trendlerin tüm dünyayı ve Türkiye’yi etkilerkeni, enerji verimli aydınlatma çözümleri ve yeşil ürünler, global sürdürülebilir gelişmeyi sağlamada önemli bir rol oynamaya devam edecektir. LED teknolojisinin Türkiye’deki geleceğini nasıl görüyorsunuz? Uzun ömrü ve sağladığı enerji verimliliği ile LED teknolojisi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sektöre damgasını vurmuş durumda. Aydınlatma alanında Göktüğ Gür Philips Türkiye Üst Yöneticisi önümüzdeki dönemde LED’in ciddi bir paradigma değişikliğine yol açması beklenirken, 2015 gibi yakın bir tarihte piyasanın en az yüzde 50’sinin LED’e geçmesi ve bu oranın 2020’de yüzde 75’e ulaşması öngörülüyor. Türkiye’de LED dönüşümü konusunda hem endüstriyel tüketicilerde, hem de son kullanıcılarda bir bilinç oluşmaya başladı. LED dönüşümü konusunda Türkiye’de şu anda en ciddi çalışma yapılan alanlardan birisi de yol aydınlatma uygulamaları. Türkiye’de mevcut 7 milyon konvansiyonel yol aydınlatma armatürünün kısa ve orta vadede LED’e dönüşümü gündemde. 2014 yılında aydınlatma sektöründe neler bekleniyor? Sektör şehirlerdeki nüfus artışı ve artan enerji ihtiyacı gibi global trendlerle paralel etkin bir büyüme gerçekleştiriyor. Sektördeki en önemli trendler dijitalleşme ve yeşil ürünler. Kısıtlı enerji kaynakları, iklim değişikliği, şehirlerdeki nüfus artışı, enerji fiyatlarındaki artış ve ekonomik büyüme gibi global trendler tüm dünya ve Türkiye nüfusunu etkiliyor. Bu noktada, enerji verimli aydınlatma çözümleri ve yeşil ürünler global sürdürülebilir gelişmeyi sağlamada önemli bir rol oynuyor. İnşaat sektörünün son yıllardaki gelişimiyle birlikte; konut, otel, alışveriş merkezleri, hastane, okul gibi yapılarda iç mekân tasarımlarına verilen önemin artması, aydınlatma sektörüne duyulan talebi artırıyor. Aynı zamanda mekânlarda estetiğe verilen önemin yanında enerji tasarrufu sağlamaya yönelik çalışmalar da ihtiyacı artıran unsurların başında geliyor. Bu nedenle 2014 yılının aydınlatma sektörü açısından oldukça iyi geçeceğini, sektördeki büyümenin süreceğini, özellikle enerji verimli aydınlatma çözümlerine dönüşüm kapsamında pazarda hareketlilik olacağını öngörüyoruz. 37 perder istatistik PERDER üyeleri açılış perfomansı Ortakalan Araştırma Grubu tarafından hazırlanan listemizde 10 şube ve üstüne sahip 92 PERDER üyesi zincir marketin yılın ilk dönemindeki açılış performansını görebilirsiniz Ortakalan Araştırma Grubu tarafından hazırlanan araştırmamızda 10 ve daha üzeri şube sayısına PERDER üyesi marketlerin geride bıraktığımız iki aylık dönemindeki performanslarını değerlendiriyoruz. Aşağıdaki tablodan 92 zincirin 2014 Mart ayı başı itibariyle mağaza sahip oldukları mağaza sayısı ve yılın son iki ayındaki açılış performanslarını ve hemen ardından da bunların toplu değerlendirmelerini görebilirsiniz. “Market” kelimesini “içerisinde gıda satışı da olan perakende satış noktaları” olarak tanımladığımızı ve satış kalemleri içerisinde gıda olmayan; “elektronik market”, “yapı market”, “tekstil market” gibi isimlere sahip olan perakende noktalarını listemizin dışında tuttuğumuzu tekrar belirtiriz. Ortakalan Araştırma Grubu SIRA ZİNCİR MARKET 1 MART 2014 Dergimizdeki listeye 10 şube ve üzeri marketleri dahil etme nedenimiz bütün PERDER üyelerinin fiziki büyüme rakamlarının dergi sayfaları dahilinde verilmesinin mümkün olmayışıdır. Dergi ölçeğine sığabilecek ve PERDER üyelerinin istikrarlı büyümesi hakkında sektörde fikir oluşturabilecek bir veri oluşturmak adına bu kriter uygulanmıştır. www.ortakalan.com.tr 1 OCAK 2014 FARK 1 1 MART 2013 FARK 2 1 Hakmar Express (İstanbul discount) 273 273 0 254 19 2 Bizim Toptan Satış (Ulusal) 151 149 2 136 15 3 Mopaş (İstanbul) 99 99 0 84 15 4 Genpa (Antalya) 87 87 0 100 -13 5 Pekdemir (Denizli) 83 79 4 51 32 6 Çağdaş (Ankara) 80 80 0 74 6 7 Altunbilekler (Ankara) 70 70 0 70 0 8 Yunus (Ankara) 64 63 1 63 1 9 Çağrı Semt (İstanbul – Discount) 57 54 3 29 28 10 Başgimpa (Ankara) 52 52 0 46 6 11 Peynirci Baba (Kocaeli) 51 48 3 40 11 12 Rammar (İstanbul) 50 50 0 51 -1 13 Hadim (Bursa) 47 47 0 46 1 14 Birebir (Antalya) 45 45 0 44 1 15 Akyurt (Ankara) 45 45 0 44 1 16 Soykan (Ankara) 42 42 0 40 2 17 Çağrı (İstanbul) 39 39 0 36 3 18 Marka AVM (Sivas) 38 38 0 34 4 19 Efor (İstanbul) 36 36 0 48 -12 38 perder istatistik 20 Tahtakale Spot (Antalya) 36 36 0 31 5 21 Özhan (Bursa) 34 34 0 31 3 22 Fiskomar (Giresun) 33 34 0 30 4 23 Kibaroğlu (İzmir) 32 32 0 31 1 24 Öncü (Sivas) 31 31 0 32 -1 25 Sincap (Konya) 31 31 0 29 2 26 Grup Hatipoğlu (İstanbul) 31 31 0 30 1 27 Kiler Kilpa (Trabzon) 29 29 0 28 1 28 Çetinkaya AVM (Mersin) 28 28 0 27 1 29 Milli Pazar (Bursa) 28 28 0 26 2 30 Onur Hipermarketleri (İstanbul) 28 26 2 26 2 31 Sammar (Samsun) 25 25 0 32 -7 32 Tema (Erzurum) 25 25 0 24 1 33 Öztürk (Ankara) 24 24 0 24 0 34 Büyük Pastırmacı (Kırşehir) 24 21 3 18 6 35 Seyhanlar (Bursa) 23 23 0 23 0 36 Çergibozanlar (Gaziantep) 23 23 0 22 1 37 Gri Ucuz Satış (İstanbul) 23 23 0 21 2 38 Şehzade (Kayseri) 23 23 0 12 11 39 Özkuruşlar (İstanbul) 23 22 1 21 2 40 Barış Gross (İzmir) 21 21 0 20 1 41 Gürmar (İzmir) 21 21 0 19 2 42 Jestpa (Aksaray) 21 20 1 16 5 43 Halciler (Ankara) 20 20 0 26 -6 44 Biçen (İstanbul) 20 20 0 20 0 45 Hakmar (İstanbul) 20 20 0 20 0 46 Bildirici (Ankara) 20 20 0 19 1 47 Groseri (Adana) 20 20 0 19 1 48 Irmaklar (İstanbul) 19 19 0 19 0 49 Gün (Denizli) 19 19 0 18 1 50 Şanmar (Şanlıurfa) 18 18 0 12 6 51 Show (İstanbul) 18 18 0 15 3 52 Oruç (İstanbul) 17 17 0 18 -1 53 Erdemler (Ankara) 17 17 0 16 1 39 perder istatistik 54 Emin (İstanbul) 17 17 0 16 1 55 Hat-Mar (Hatay) 16 16 0 16 0 56 Yeşil Portakal (Manisa) 16 16 0 11 5 57 Snowy (İstanbul) 16 16 0 14 2 58 Öğütler (Ankara) 15 15 0 16 -1 59 Gökkuşağı (İstanbul) 15 15 0 14 1 60 Lider Gedikler (İçel) 15 15 0 13 2 61 Uysal Market (Çanakkale) 15 15 0 11 4 62 Aymar (Trabzon) 15 14 1 13 2 63 Anberra (Uşak) 13 13 0 10 3 64 Metropol (Çorum) 13 13 0 14 -1 65 Mevlana (İstanbul) 13 13 0 13 0 66 Neşeli (Eskişehir) 13 13 0 13 0 67 Sembol Center (Gaziantep) 13 13 0 10 3 68 Çarmar (Diyarbakır) 12 12 0 11 1 69 Uğur AVM (Bursa) 12 12 0 11 1 70 Karabıyık (İzmir) 12 12 0 11 1 71 Kule AVM (Aksaray) 12 11 1 10 2 72 Denmar (İzmir) 11 11 0 12 -1 73 İsra (Bursa) 11 11 0 11 0 74 Karadeniz İsmar (Trabzon) 11 11 0 11 0 75 Seyhanlar (İstanbul) 11 11 0 10 1 76 Düzpaş (Düzce) 11 11 0 10 1 77 Sultan AVM (Bursa) 11 11 0 9 2 78 Gülenler (Kırıkkale) 11 11 0 10 1 79 Yeni Kandemirler (Kırıkkale) 11 11 0 10 1 80 Ege Ekomar (İzmir) 11 11 0 11 0 81 Can AVM (Sivas) 11 11 0 9 2 82 Düzgün Market (Erzurum) 11 11 0 10 1 83 Sarıyer Market (İstanbul) 10 10 0 10 0 84 Çelikkayalar (Konya) 10 9 1 8 2 85 Örnek Hipermarket (İstanbul) 10 10 0 10 0 86 Azda Market (Muğla) 10 10 0 9 1 87 Üçler Market (İstanbul) 10 10 0 9 1 88 Şekerciler (Adana) 10 10 0 9 1 89 Portakal (Kayseri) 10 10 0 10 0 90 Savaşır (Manisa) 10 10 0 9 1 91 Niktaş (Tokat) 10 10 0 8 2 92 4AS (Balıkesir) 10 9 1 8 2 2708 2682 26 2491 217 TOPLAM 40 perder istatistik Değerlendirmeler 1 Ocak 2014 – 1 Mart 2014 döneminde 10 ve üzeri mağaza sayına sahip olan 92 PERDER üyesi zincirinin, sahip oldukları toplam şube sayılarına göre sıralanışları yukarıdaki gibidir. Ocak - Şubat 2014 döneminde Türkiye’deki 10 market ve üzeri PERDER üyesi firmanın toplam mağaza sayısı 2708’e ulaştı. Dergi sayfalarına sığabilecek ölçekte bir veri grubu toparlamak adına liste en az 10 şube kriteriyle ele alınmıştır. Bu tablodaki rakamlar ışığında Türkiye Perakendeciler Federasyonu çatısı altında büyüyen PERDER üyelerinin gösterdiği büyüme performansı hakkında genel bir bilgi edinmek mümkün Listede yer alan 92 firmanın iki aylık bir dönemde total mağaza artışı 26 oldu. Tablonun da gösterdiği gibi PERDER üyelerinin büyüme performansı sadece iki aylık süreçte yeni bir supermarket zincirini sıfırdan yaratacak kadar güçlü. Üstelik bu performans belirli coğrafi bölgelerle sınırlı değil, PERDER üyeleri Türkiye’nin her yerinde büyümeye devam ediyor. 10 şube ve üzeri ilk 92 firmanın yıllık açılış rakamlarına baktığımızda ise toplamda 217 yeni mağaza görmekteyiz. Bu rakam ise her sene ulusal ölçekte liderliğe oynayacak yeni bir market zincirinin oluşmasına eşdeğer. İlk 12 market zincirinin payı SIRA ZİNCİR MARKET 1 MART 2014 1 OCAK 2014 FARK ORAN (%) 1 Hakmar Express (İstanbu) 273 273 0 0 2 Bizim toptan Satış (Ulusal) 151 149 2 7,7 3 Mopaş (İstanbul) 99 99 0 0 4 Genpa (Antalya) 87 87 0 0 5 Pekdemir (Denizli) 83 79 4 15,4 6 Çağdaş (Ankara) 80 80 0 0 7 Altunbilekler (Ankara) 70 70 0 0 8 Yunus (Ankara) 64 63 1 3,9 9 Çağrı Semt (İstanbul – Discount) 57 54 3 11,5 10 Başgimpa (Ankara) 52 52 0 0 11 Peynirci Baba (Kocaeli) 51 48 3 11,5 12 Rammar (İstanbul) 50 50 0 0 2585 1117 2516 1104 69 13 2188 50 Diğer 80 zincir toplam 1591 1578 13 50 Genel toplam 2708 2682 26 100 12TOPLAM zincir toplam Bu listede PERDER üyesi zincir marketlerin içinde en fazla şube sayısına sahip 12 firmaya ayrı mercek tuttuk... Tabloda ilk 12’yi almamızın nedeni bu marketlerin ana listedeki toplam şube sayısının yarısına yakınına sahip olmaları... Bu listedeki 12 market zincirinin toplam şube rakamı olan 1117, ana listemizdeki toplam şube rakamı olan 2708’in yaklaşık yüzde 41’ini karşılıyor. 92 firmalık listenin en üst sırasında yer alan ilk 12 firma açılış rakamında 13 yeni mağazalık performans sergilemiş durumda… İlk 12 firmanın büyüme oranı içindeki paylarını da bu tabloda görebilirsiniz. Bu listemizde yer alan firmalar bu dönemde büyüme oranının yarısını gerçekleştirmiş durumda. İlk 12 firma arasında Ankara merkezli 4 marka bulunuyor, onu İstanbul, Antalya ve Denizli takip ediyor. 41 perder istatistik Yılın ilk iki ayında 1’den fazla mağaza açanlar SIRA ZİNCİR MARKET AÇILIŞ 1 Pekdemir (Denizli) 4 2 Çağrı Semt (İstanbul - Discount) 3 3 Peynirci Baba (Kocaeli) 3 4 Büyük Pastırmacı (Kırşehir) 3 5 Bizim Toptan Satış (Ulusal) 2 6 Fiskomar (Giresun) 2 7 Onur Hipermarketleri (İstanbul) 2 TOPLAM 19 Bu listede yer alan 7 market, toplamda 19 açılış gerçekleştirmiş durumda. Listedeki araştırmayı kapsayan iki aylık dönem içinde birden fazla şube açılışı gerçekleştiren marketleri görebilirsiniz. En üst sırada yer alan Pekdemir geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği satın almanın ardından bu yıl yeni şubeler açarak büyümesini sürdürüyor. Çağrı Hipermarket’in discount formatındaki markası Çağrı Semt, her zamanki gibi açılışlarını sürdürdü. Kocaeli merkezli Peynirci Baba ve Kırşehir merkezli Büyük Pastırmacı ise bu dönemde dikkat çeken iki firma oldu. Bir yıllık sürede en çok mağaza açan 10 PERDER üyesi SIRA ZİNCİR MARKET ARTIŞ 1 Pekdemir (Denizli) 32 2 Çağrı Semt (İstanbul - Discount) 28 3 Hakmar Express (İstanbul - Discount) 19 4 Bizim Toptan Satış (Ulusal) 15 5 Mopaş (İstanbul) 15 6 Peynirci Baba (Kocaeli) 11 7 Şehzade (Kayseri) 11 8 Çağdaş (Ankara) 6 9 Başgimpa (Ankara) 6 10 Şanmar (Şanlıurfa) 6 TOPLAM 149 2014 yılının 1 Mart tarihi ile 2013 yılının 1 Mart tarihi arasında geçen bir yılda en çok açılış yapan 10 PERDER üyesi yukarıdaki listede yer alıyor. Bu listede yer alan 10 firmanın ise bir sene içinde 149 yeni mağaza açtığını görmekteyiz. Yıllık açılış rakamı olan 217’nin önemli bölümünü bu 10 firma gerçekleştirdi. Listenin zirvesinde gectiğimiz yıla satın alma ile giren Pekdemir bulunuyor. Onu İstanbul merkezli yerel discountlar Çağrı Semt ve Hakmar Express izliyor. Yine satınalmalar ile büyüyen Mopaş ve Şehzade Market’i de bir yıl içinde en çok büyüyen firmalar arasında görmekteyiz. Şanlıurfa merkezli Şanmar da geçtiğimiz yıl içinde bölgeye gerçekleştirdiği yatırımlarla önemli bir performansa imza attı. Ortakalan Araştırma Grubu 42 43 perder röportaj “Pazar payımızı artırıyoruz” Mehmet Akçaoğlu markalı ürünler, iç pazarın yanı sıra Libya, Irak, Rusya, Hollanda ve Cezayir’e ihraç ediliyor 1995 yılından bu yana helva, susam, tahin, reçel, lokum, fındık kreması, pekmez gibi ürünler üreten Akçaoğlu Gıda, üretim faaliyetlerine Gebze/Kocaeli’nde devam ediyor. Akçaoğlu Gıda Satış Koordinatörü Şaban Şahin ile Mehmet Akçaoğlu markası altında satışa sunulan ürünler ve üretim faaliyetlerini konuştuk. da neler söylersiniz? Türk insanının damak tadına uygun, geleneksel ve kaliteli ürünler üretildiği sürece uzun vadede bu pazarın gittikçe büyüyeceğine inanmaktayız. Mevcut pazarın rekabet koşulları oldukça zorlu, ama kaliteden ve hizmetten ödün vermeden iş yapan firmaların uzun vadede başarılı olacağını düşünmekteyiz. Türkiye’de bu alanda çok ciddi ulusal ve yerel firmalar mevcuttur. Ürünlerinizi yurt dışına da gönderiyor musunuz? Günlük üretim miktarınız hakkında bilgi veriri misiniz? Günlük helva üretim kapasitemiz 10.000 kg, reçel üretimi 15.000 kg, fındık kreması üretimi 4.000 kg, lokum üretimi 4.500 kg, susam üretimimiz ise 5.000 kg’dir. Pazardaki mevcut durumunu değerlendirir misiniz? Gerek mevcut ürünlerimiz gerekse yeni ürünlerimizle sektördeki pazar payımızı gün geçtikçe arttırmaktayız. Ulusal marketler distribütörlüğü ve private label ürünler ile hem yurt içi hem de yurt dışında sürekli gelişim göstermekteyiz. İçinde bulunduğunuz pazar hakkın- 44 İhracat departmanımızla Avrupa, Afrika, Orta Doğu pazarına hizmet vermekteyiz. Özellikle Almanya, Libya, Irak, Rusya, Hollanda, Cezayir gibi ülkelere ihracat yapmaktayız. En çok hangi ürününüz tercih ediliyor? Sektöre helva üretimi ile adım atmış olmamız dolayısıyla diğer ürün gruplarına göre helvadaki ağırlığımız biraz daha fazladır. Bunun yanı sıra reçel, lokum, fındık kreması ürünlerimizde de ciddi talep bulunmaktadır. 2014 yılında yeni ürünler var mı gündeminizde? 1995 yılından bugüne, kaliteli ürünlerimize yenisini ekleme anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürdük. Bu anlayışımız 2014 yılında da devam etmektedir. Şaban Şahin Mevcut ürünlerimize ilave olarak, catering kanalına hizmet verebilmek amacıyla piknik ürünleriyle alakalı yatırımımız yılın ilk yarısında devreye girecektir. Ayrıca 2014 yılında ürettiğimiz sektörün de ilki olan fındıklı helva oldukça beğeni ve talep görmüştür. Bu yıl içinde yapacağınız çalışmalardan bahseder misiniz? 2014 yılında müşterilerimizle ilişkilerimizi güçlendirerek ve müşteri sayımızı arttırarak, kaliteli ve güvenilir ürünlerimizin yanı sıra yeni ürünlerle pazarın dinamiklerine uygun bir şekilde daha çok noktada var olmayı ve çalışmalarımızı yazılı ve görsel tanıtım projeleriyle desteklemeyi planlamaktayız. 45 perder sivil toplum “Kırmızı et üretiminde standartlar yükseldi” Kırmızı et ile ilgili yürürlüğe giren yeni yasal düzenlemelerle sektörde üretim standartları üst seviyelere geldi 1998 tarihinde kurulan Et Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR), Kırmızı et sanayii, ticareti ve işletmeciliği yapan kişi ve kuruluşları bir araya getirerek et ve hayvan üreticilerinin sorunlarına çözüm üretmeyi amaçlıyor. Dernek, sağlıklı, hijyen koşullarda besin değeri yüksek et ve et ürünleri sunmayı, sektörde faaliyet gösteren besiciden mamul madde üreticilerine kadar tüm yelpazedeki paydaşlarına etkinlikler ve yayınlarıyla hizmet etmeyi ilke edinmiş durumda. ETBİR Başkanı Mustafa Bılıkçı nihai hedeflerinin sektörü uluslararası standartlarda, rekabet edebilir düzeye getirmek olduğunu vurguluyor. Et ve hayvan üretimi açısından son bir yıllık süreci değerlendirir misiniz? 2013 yılında Türkiye’de üretilen kırmızı et miktarı 996 bin 125 tondur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı 2013 yılı hayvansal üretim istatistiklerine göre yıl sonu itibariyle sığır sayısı 14 milyon 415 bin baş, koyun sayısı 29 milyon 284 bin baş, keçi sayısı ise 9 milyon 226 bin baştır. Gıda güvenliği konusunda en önemli sorunlardan biri bilgi kirliliği. Bu konuda düşünceleriniz... Kesinlikle doğru. Günümüzde artık bilgiye çok kolay eriştiğimizi zannediyoruz ama aslında yanlış bilgiye de çok kolay eriştiğimizi unutmamak lazım, peki yanlış ile doğruyu nasıl ayırt edeceğiz ? Ne yazık ki çok zor. O nedenle tüketicinin kafası bugüne kadar olmadığı kadar karışık ve kime güveneceğini bilmiyor. Internet üzerinden duydukları ve dikkat çekici yalan yanlış haberleri bir uzman edasıyla anlatan ve kerameti kendinden menkul kişiler kişisel görüşleriyle halk sağlığıyla oynayarak büyük bir vebal altına giriyorlar ve gıda güvenliği alanında mücadele etmemiz gereken o kadar önemli konular varken gündemi çarpıtarak önceliklerin değişmesine neden oluyorlar. ETBİR’in gündeminde yer alan en önemli sorunlar nedir? Derneğin sorunları aşmak adına gerçekleştirdiği çalışmaları ve bu konudaki tavsiyelerinizi anlatır mısınız? Et üretiminin arttırılması için beklentimiz öncelikle et verimliliğini artırmak üzere besicilikte kombine ırk dönüşümü, karkas derecelendirme sisteminin hayata geçirilmesi, yem maliyetlerini azaltacak çözüm gibi konulardır. Sanayi yönünden de farklı konu detayları vardır. Son yıllarda sağlanan uygun kredilerle hayvan sayımız ve hayvancılık yatırımları arttı. Fakat bunlarda da farklı farklı 46 sorunlar ve kendi krizleri yaşanıyor. Çünkü bu kredileri alan kişiler ve kurumların bir çoğu iş deneyimine sahip değildir. Besi materyali ve girdi maliyetleri konularında acil çözüme ihtiyaç bulunmaktadır. Et üretiminde verimliliğin artması için besiciliğin etçi ve kombine ırklarla yapılması gerekiyor. Ancak ülkemizde besicilik çoğunlukla, süt verimi yüksek holştayn gibi süt ineklerinden doğan buzağılarla yapılıyor. Besiciliğin et verimi yüksek etçi ve kombine ırklarla yapılmasını sağlayacak ırk dönüşümü yapılmalıdır. Besi hayvancılığında ırk ıslahı, et verimi yüksek kombine ırklara dönüşüm şarttır. Tüketime sunulacak kesimlik hayvan arzında sıkıntı yaşanmaması için hayvan varlığının yüksek tutulması gerekmektedir. Besilik hayvan varlığının arttırılarak, ihtiyaca yeter hale gelene kadar besilik damızlık ve buzağı temin edilmelidir. Öte yandan, kırmızı et üretimini arttırmak ve fiyatını düşürmek için küçükbaş hayvan varlığının da olabildiğince yükseltilmesi gerekmektedir. Küçükbaş yetiştiriciliği ve maliyeti daha kolay olduğundan büyükbaş yetiştiriciliğindeki dezavantajlı durumlarda ikame ürün olarak kullanılması gereken koyun-kuzu etidir. Bizim görevimiz de uygun olan her platformda bu görüş ve önerilerimizi dile getirmek ve bunların hayata geçmesini sağlayabilmek için kamu nezdinde girişimlerde bulunmaktır. Karışımın yasaklanmasından sonra “organize perakende” ile çalışan, kayıt altındaki güvenilir firmaların öne çıktığını ve merdivenaltı üretimin azaldığını gördük. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? 2010 yılından bu yana ülkemizde sırasıyla yürürlüğe giren yeni gıda mevzuatı gıda ve et sektöründe dönüşüm başlatmıştır. Bu mevzuatla Avrupa Birliği standartlarında güvenilir ve izlenebilir gıda üretiminin sağlanamaması için bir sebep kalmadı. Mustafa BILIKÇI ETBİR Başkanı Bakanlık yetkililerinin yoğun ve sıklıkla işyerlerini denetlediği biliyoruz, görüyoruz. Alanında yetkin ve mevzuata hakim personelle bu denetimler sürerse, özellikle et sektöründe merdiven altı üretim devri tamamen kapanacak, kalite yükselmeye devam edecektir. 2014 yılının ikinci döneminde hem et üretimi hem de genel anlamda gıda sektörü adına beklentileriniz ne yönde? Türkiye’de son beş yıllık dönemde kırmızı et üretimi her geçen yıl artıyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kırmızı et üretimi artmaya devam edecektir. Çünkü ancak üretimi arttırarak ihtiyacı karşılayabiliriz. Fakat geçen yılın son döneminden bu yana et üretiminde arz sıkıntısı yaşanmakta ve zaten var olan yüksek maliyetlere ilave olarak kur artışının da etkisiyle yem fiyatları artmaktadır. Bu gelişmeler karkas fiyatlarına yansımaktadır. Besilik buzağı ve yem maliyetleri yüksek seyrettiği müddetçe besiye alınacak dana ve buzağı arzını arttırmak için tedbir alınması gerekmektedir. 47 perder dosya Distribütörlük kabuk değiştirdi Geçmişte toptancılık olarak algılanan distribütörlük, sektörün değişen şartlarıyla birlikte kendini yeniledi. Şartlara ayak uyduramayanlar çekilirken kalanlar güçlü lojistik firmalarına dönüştü Distribütörlük, üretici veya tedarikçi tarafından piyasaya sunulabilir hale getirilen ürünlerin, belirli bir coğrafi bölge ile sınırlı olmak üzere, sözleşmeyle belirlenmiş satıcı dağıtıcı tarafından ve sözleşmeyle kararlaştırılmış şartlar dâhilinde satış ve dağıtımına aracılık edilmesi olarak tanımlanabilir. Daha az teknik ve daha net bir tanımla belirli bir coğrafi bölgede malı depolayıp dağıtarak üreticinin ve perakendecinin verimsiz stok yüküne girmesini engelleyen firma distribütördür. 1980’li yıllarda serbest piyasa ekonomisine geçiş yapan Türkiye’de, dönemin şartları gereği organize perakendenin tam anlamıyla ülkeye gelişi ve gelişimi uzun sürdü. Buna bağlı olarak toptancı – bakkal – küçük market ekseninde gelişen pazarda, önemli bir hacime ulaşan toptancı firmalar, kendilerini önce toptan üstü sonrasında distribütör olarak adlandırdı. Bu tanım, dönemin şartlarına göre yapılmıştı ancak distribütörlüğün dünya literatüründeki çağdaş tanımıyla, ortadaki iş aslında uyuşmuyordu. 1990’lardan itibaren değişmeye başlayan piyasa şartları ve nihayetinde organize perakendenin 90’lı yılların ikinci yarısında büyük bir hızla gelişim göstermesiyle toptancılık sektörü giderek kan kaybetmeye başladı. Teknik terimlere girmeden açık ifade etmek gerekirse; zaten stoktan para kazanılan bu dönemde perakendeciler stok yapmak – yönetmek için ekstra bir desteğe veya aracıya ihtiyaç duymuyorlardı. Büyük bir depo oluşturup içine koyabildiğin kadar çok mal koymak son derece avantajlı ve para kazandıran bir stratejiydi. Bu dönemde Türkiye’de market zincirlerinin giderek şube sayısını artırıp hacim kazanmaları, ölçekli alım yapmaları tedarikçi firmaların da sektöre bakışını değiştirdi. Tedarikçiler yavaş yavaş toptancılarını aradan çıkarıp perakendeci ile birebir ticaret yapmaya başladı. Sonuçta bir dönem piyasanın hakimi olan toptancılar yavaş yavaş geri plana çekildi. Ancak 2000’li yılların ikinci yarısından 48 itibaren ise yepyeni şartlar ve yeni fırsatların oluştuğu bir sektör oluşmaya başladı. Enflasyonist ekonomik sistemin tamamen terk edilmesiyle stok yapmanın önce bir esprisi kalmadı. Stok perakendecinin düşmanı haline geldi. Deposundaki malı yönetemeyen, firesini ölçemeyen perakendeciler zor duruma düştü. Bir dönemin en güzel, en tatlı para kazandıran argümanı “stok” artık perakendeciyi sokan zehirli bir yılana dönüşmüştü. Perakendecinin tedarikçi firmalardan yeni talebi artık gerektiği zaman, gerektiği kadar mal almaktı. Eskisi gibi malı depolarına doldurmak istemiyorlardı. Fakat bu istek, bu beklenti de tedarikçi firmaları zorluyordu çünkü Türkiye birkaç zincirin pazara hakim olduğu bir Kuzey Avrupa ülkesi değildi. Türkiye’de zincir tanımına giren irili ufaklı 300’ün üzerinde gıda perakendecisi mevcut. Ayrıca hızlı tüketim ürünlerinin satıldığı daha pek çok kanal var. Bunların hepsine istediği zaman, istediği oranda mal vermek olacak iş değildi. Sektörün geldiği bu yeni noktada, 2000’lerin başında battı, bitti denen distribütörlük tekrar önem kazandı. Fakat yeni nesil distribütörleri 1980’lerdeki örnekleriyle karıştırmamak gerekli. Yeni nesil distribütörler aslında bu tanım altında faaliyet gösteren net birer lojistik firması. Distribütör lojistikteki uzmanlık gerektiren süreçleri üstlenen, bu işi asıl işi haline getirip en iyi şekilde yapan, üreticinin ürüne, perakendecinin müşterisine odaklanması için ona zamandan tasarruf ettiren firma demek. Distribütörlük anlaşmasının niteliği distribütörlüğün kapsamına göre değişir. Örneğin, distribütör ihracatçı adına satış yapacaksa başka, kendi adına mal stoklayıp satış yapacaksa başka tür anlaşma hazırlanır. Bayilik, acentelik, genel temsilcilik, tek satıcılık gibi birçok ifade distribütörlük kavramı ile benzeşmektedir ancak aslında distribütör değildir. Distribütör ne iş yapar? Bir şirket, distribütör ağına neden gerek duyar? Bunun birden fazla nedeni var, en önemlilerini sayalım. Bir şirket ürettiği tonlarca ürünü küçük perder dosya parçalar halinde bayisine taşıyamaz, bunun olası maliyeti çok yüksektir. Distribütör ise bu ürünleri kendi ekibiyle dağıtır. Böylece tedarikçi firma önemli bir lojistik maliyetinden, büyük bölge depolarıyla toplu sevkiyat yaparak kurtulur. Ayrıca üretici şirket direkt dağıtım ekibi kurduğu anda onlarca satış temsilcisini kendi bordrosu altında çalıştırmak durumunda kalır. Distribütör ile çalışan şirketler bir nevi satış ekibini “outsource” yapmış olur, yani distribütör satış ekibini kullanır. Üretici firma, ürünlerinin dağıtımını kendi üstlense tüm bu ürünleri ayrı lokasyonlarda stoklayabilmesi ve dağıtıma hazır hale getirmesi için ek depo maliyeti yüklenmesi gerekir. Bu deponun tüm temel giderlerinin dışında mali giderleri ve eleman giderleri maliyet demektir. Üretici firma, distribütör ağıyla bu maliyetten de kurtulmuş olur. Üretici firma, distribütör ağını kullanarak, birçok ayrı müşterinin hesabını takip etmek yerine, sadece bir distribütörünün hesabını takip eder. Distribütör anlaşmadaki şartları yerine getirdiği sürece sahadaki sürecin carisiyle, tahsilatıyla, riskiyle, batağıyla ve karıyla kendi ilgilenir. Üretici, filodaki araçları yenilemek, el terminalleri ve diğer teknolojik ekipmanı yenilemek, depo sistemlerini yenilemek gibi bir sürü yan maliyetten kurtulur. Gıda lojistiğinde temel esaslar Siparişlerin garanti edilmesi ve konsinye stok sistemi de uygulayabileceğimiz yönetim sistemleri arasında yer alır. Gıda ürünlerinin her birinin farklı sistemlerle lojistik süreç içinde yer alması gerekmektedir. Ürünlerin özelliklerinden dolayı sebze meyve, et ürünleri, hububat, konserveler, süt ürünleri, endüstriyel gıda ürünleri farklı yöntemlerle taşınır, depolanır ve dağıtılır. Ürünlerin genellikle bozulabilir ürün olması, taşıma ve depolama sırasında PH değişikliğine uğraması, olgunlaşmanın süreç boyunca devam etmesi, nem kaybı, oksidasyon, besin değerinin kaybolması, aşırı ilaç kullanımının etkisi, mikrobik bozulma, taşımada ısı kontrolünün bozulması, soğuk zincirin kopması, besinlerin zaman içinde gaz çıkartması, ürünlerin çevreden çabuk etkilenmesi gıda lojistiğinin sorunları arasındadır. Bütün bu faktörlerden dolayı gıda ürünlerinin ısı, rutubet ve atmosfer kontrollü ortamlarda taşınması ve depolanması gerekir. Soğuk zincir kurulması bunun en basit uygulamasıdır. Süreç boyunca ısının sabit tutulması, ürünlerin ambalajlarla korunması, ambalajlama öncesi soğutma, koruyucu şeffaf bant uygulanması, ürünlerin hasarsız seçimi, soğuk zincirin önemli unsurlarıdır. Depolarda mutlaka elektrikli forkliftler kullanılması, deponun uygun ısıya ayarlanarak muhafaza edilmesi, özel giyinmiş elemanları çalıştırılması, epoksi kaplı zemin, akıntısız ve iyi izole edilmiş çatı ve yan duvarlar, çift kademeli air-lock kapı sistemleri, küçük bölmelerde depolama, plastik palet ve kutu kullanımı, rafların duvarlarda uzan yerleştirilmesi üzerinde durulacak noktalardandır. Taşıma operasyonunda da dikkat edilmesi gereken konular vardır. Farklı ürünlerin aynı araçta taşınması ürünlerin birbirlerini çabuk bozmalarına neden olmaktadır. Sabit ısı aralığında taşınmasına dikkat edilmelidir. Araçlarda ısıyı her an kontrol edecek data logger sistemlerinin, GPS bağlantılarının olması, ısı yalıtımlı paslanmaz çelik araç kasaları kullanılması, indirme bindirmelerin paket bozulmadan asansörlü arka kapılardan indirilmesi, gerektiğinde yan kapıların kullanılması, kabin içinde hava sirkülasyonu, basınçlı ortam yaratılması, bölmeli araçlar kullanılması, araç içinin sık sık temizlenmesi ve kuru tutulması gıda dağıtımının kilit noktalarıdır. Her ürün için farklı derecelerde taşıma ve depolama limitleri söz konusudur. Bunun sağlanması durumunda gıda ürününün raf ömrü uzar ve satış süresinden kayıp ortaya çıkmaz. Taşımada farklı gazlardan oluşan atmosferlerin de yaratılması raf ömürlerini uzatan noktalardır.Uluslararası gıda taşıma kurallarına ATP Bozulabilir Ürünlerin Uluslararası Taşıma Sözleşmesi (The Agreement on the International Carriage of Perishable Food) , HACCP Kritik kontrol noktalarında tehlike analizi (Hazard Analysis at Critical Control Points) uygulanması gereken yönetmeliklerdir. Taşıdığımız ürün insan sağlığını doğrudan etkileyen ürünlerdir. Kontrollü, kayıt altında, şeffaf, kurallara göre taşınması. Uygun depolardan alınıp uygun satış noktalarına iletilmesi gerekmektedir. Stok yönetimi, üretim planına uygun, şirket stok hedeflerine göre ürün ve malzeme stok seviyelerinin belirlenmesi ve stokların verimli yönetim fonksiyonudur. Stok takip, entegre bir sistem üzerinde yapılmalıdır, tüm stok hareketleri sistem üzerinde tanımlanmalı ve kayıt edilmelidir, gerçekçi talep planlaması ile stok seviyeleri minimuma düşürülmelidir, tedarik zinciri boyunca stok takibi sistemleri kullanılmalıdır, stok yönetim maliyetlendirme ile entegre çalışmalıdır. Stokların uygun şartlarda, uygun maliyetlerle, hızlı hareket sağlayacak altyapılarla ve nerelerde depolanacağı kararları tedarik zincirinde depo yönetiminin görevleridir. Temel gereklilikler: depo yönetimi, satın alma, planlama ve stok yönetimi fonksiyonları entegre çalışmalıdır, merkezi ve dağınık depolama operasyonları şirket kaynakları CE dikkate alınarak dengeli bir şekilde gerçekleştirilmelidir, depo yerleşimi malzeme karakteristiklerine uygun olmalıdır, depo otomasyonu araçlarından hız ve maliyet avantajı sağlayacak şekilde yararlanılmalıdır. 49 perder dosya “Optimum maliyet ile lojistiği yönetiyoruz” İstanbul Avrupa Yakası’nda 6 bin 750 metrekare, Anadolu 7 bin 800 metrekare, Trakya’da 4 bin 500 metrekare, Adana 3 bin 800 metrekare, Ankara 4 bin 200 metrekare olmak üzere toplam 5 depo 27 bin metrekare depo alanımız mevcut. Toplam 120 araç ile aylık ortalama 22 bin noktaya 40 bin adet ziyaret yapmaktayız. Lojistik alt yapımızı ve proseslerimizi geliştirmek için tüm depolarımızda Otomasyon sistemini hayata geçirdik, bundan sonraki süreçte diğer grup şirketlerimiz de bu sisteme dahil edeceğiz. Amacımız optimum lojistik maliyetleri ile işimizi yönetmek ve büyüyen iş hacmimizi sağlıklı halde devamını sağlamak arzusundayız. Gıda, temizlik ve kozmetik ürünlerinin tüm satış kanallarına yani FMCG sektörünün tamamına hizmet veriyoruz. Hedef Gıda alanında üretimi olmayan şirketler arasında Türkiye’nin en büyük satış-ciro ve ekibine sahip distribütör şirketidir. Müşteriye sağlanan avantaj; doğru ürünün, doğru yere, doğru miktarda, doğru zamanda, doğru fiyatta ve hasarsız teslimi olmalıdır. Günümüzde en büyük sorun olan karsızlığın ve verimsizliğin giderilebilmesi için rafta ürün bulunurluğu yani yok satmayı engellemek son derece önemli hale geldi. Satış ekiplerimiz modern dünyanın sunduğu tüm teknolojik alt yapıya sahip olarak birinci önceliğini zamanında sevk/sipariş karşılamaya vermekte. Bunun sonucunda da %98 ve üzeri oranlarda karşılama seviyelerimiz gelmiş durumda. Bunun dışında yeni ürünlerin hızla raflarda yerini alması, stok devir hızına göre siparişlerin yönetilmesi konusunda da ciddi alt çalışmalarımız da devam etmekte. Birbirinden bağımsız olamayacak ‘’Yerel Zincirler’’ ve Hedef Gıda işbirliğimizin yaklaşık 50.yılına girmiş durumdayız, belki o günlerde tek şubesi olan ve su anda 100’lerce şubesi olan iş ortaklarımızla uzun yıllar birlikteliğimizin devamı diliyorum. Yerel Zincirler her zamanki gibi sektör içindeki kuvvetli duruşlarını devam ettirmekteler. Bizler özellikle operasyonel karlılıklarını etki etmesi açısından elimizden gelen tüm desteği vermekteyiz. Ancak her sektörde olduğu gibi satın almalar ve ya birleşmeler bir süre daha devam edecek gibi duruyor. Ancak sağlıklı büyümelerin ve birleşmelerin gelecekte Yerel Zincirlerimizin önemini ve konumunu bir kat arttıracağına inanıyoruz. Teknik alt yapılarını ve süreçlerini her geçen gün iyileştiren yerel zincirlerimiz geleceğe güvenle ve emin adımlarla devam ediyorlar. Oyuncuların sayılı olduğu sektörümüzde bizleri bir araya getiren ‘’Yerel Zincirler Buluşuyor’’ organizasyonunu çok önemsiyorum. En azından tüm Türkiye’deki perakendecileri, dağıtıcıları ve üreticileri bir araya getirerek gelişmeleri yakından takip etme fırsatı veriyor bu zemin bizlere. Ayrıca global şirketlerin yurt dışındaki üst düzey yöneticilerinin programlara katkısı da bizleri farklı vizyonları anlama konusunda mutlu etmekte. Ben buradan bu platformun hazırlığında emeği geçen tüm herkese teşekkür ediyorum, faydalı ve keyifli bir platform diliyorum. Çetin Yılmaz Hedef Gıda Genel Müdürü “Sektörü birlikte geliştirdik” Cihan Group bünyesinde yer alan ve grubun ilk şirketi olan Cihan Gıda; ilk yapılanmasını İstanbul Anadolu yakasında gerçekleştirmiştir. Zaman içinde büyüyüp güçlenerek çalışma ağını önce İstanbul Avrupa yakasına daha sonra da tüm Marmara ile Karadeniz Bölgesini de çalışma ağına katmıştır. Bugün Türkiye’nin her noktasına ulaşmış olan yaygın satış ağıyla 10 binin üzerinde noktaya hizmet veren Cihan Gıda, hizmet verdiği perakende sektörünün ilk üç firmasından biri olmuştur. Satış ve Pazarlama faaliyetlerini sürdürdüğü; Yudum, Tamek, Loreal, Aymar, Boğaziçi, Karper, La Vache qui rit, Mavi Beyaz, Hobyy, Seyidoğlu, Moova, Vivet, Elmacık Su, Kemal Kükrer ve daha pek çok ünlü markanın en büyük tedarikçisi konumundadır. Anadolu yakasında 9 bin metrekare Avrupa yakasında 10 bin metrekare, Kocaeli’nde 8 bin metrekarelik depolarıyla kaliteli ve müşteri odaklı bir hizmet sunmaktadır. Ayrıca bütün depolarında yeterli metrajda soğuk hava donanımlı alanlar da mevcuttur. Soğuk hava donanımlı 73 aracı 50 ve bölgeyi çok iyi bilen dinamik kadrosuyla hizmet veren lojistik departmanı, siparişi alınan ürünlerin müşteriye en seri ve güvenilir şekilde ulaşmasını sağlamaktadır. atış ve pazarlama kadrosunda deneyimli ve donanımlı 55 kişi çalışmaktadır. Cihan Şirketler Grubu’nun İstanbul’daki satış ve pazarlama faaliyetlerini organize eden ve yürüten şirketlerinden biri olan Global Pazarlama’nın faaliyet alanı, Avrupa ve Anadolu yakasını kapsamaktadır. Çeşitli markaların Türkiye distribütörlüğünü sürdürmekte olan Global Pazarlama’nın ürün portföyünde tanınmış pek çok yerli ve yabancı ürünler bulunmaktadır. Yerel Zincirler ile çalışmalarımız 2004’ten bugüne artarak devam ediyor. Çok sayıda market ile çalışıyoruz. Aramızda kadim bir dostluk ve sevgi var. Onlar bizi geliştirdi, biz de onları geliştirdik bugünlere geldik. Bundan sonrasında da başarılı olmalarını yürekten diliyorum. PERDER gibi bir örgütlenme içinde olmaları gerçekten onlar açısından milat oldu. Özellikle de İstanbul PERDER’in eğitim ve maliyet düşürücü projeleriyle çok sert rekabetin yaşandığı bu pazarda, yerel perakendecilerin kalıcı olmaları adına çok şey kattığını düşünüyorum. M. Hanifi Çiftçi Cihan Group CEO perder dosya “Tecrübemizle en hızlı hizmeti sağlıyoruz” Oldukça köklü bir geçmişimiz var. Grubumuz 1970 yılında perakende sektöründeki faaliyetlerine başlamıştır. 1989 yılında İstanbul’da hızlı tüketim ürünleri toptancılığına ardından 1995 yılında İstanbul Avrupa Yakası’nda üretici firma distribitörlüğüne geçiş yaptık. Biz sürekli büyümeyi hedefleyen bir kuruluşuz. Genel stratejimiz, büyüme ile birlikte kalite standartlarımızı da bu büyüme doğrultusunda sürekli olarak yükseltmek. Hizmet ağımızı genişletmek amacıyla Anadolu Yakası faaliyetlerimize 2005 yılında başladık. Bu bizim için önemli bir aşamaydı; bununla birlikte asıl büyük adımı Trakya bölge ile attık. Trakya bölgede 1 Ocak 2008’de faaliyete başladık. Burada, sektörde bir ilki gerçekleştirerek kendimiz gibi faaliyet gösteren bir kuruluşu satın aldık. Böylece Marmara Bölgesi’nde kendi sektörümüzde gerçekten iddialı bir kuruluş haline geldik. Trakya bizim için bu açıdan çok önemlidir. Devamında ise Doğu Marmara bölgesine 2001 yılında hizmet vermeye başladık. Doğu Marmara ile Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu illerini ve çevresini de hizmet ağımıza dahil etmiş olduk ki bu da bizim için çok önemli bir gelişim olup, Böylece sektördeki iddiamızı daha da pekiştirdik diye düşünüyorum. Avrupa Bölgesi genel merkez olarak 10 bin metrekare depolama alanı ile birlikte tüm Avrupa bölgesinde faaliyet gösteriyoruz. Anadolu Şubemiz Ocak 2104 tarihinden itibaren faaliyetlerini, Sancaktepe’deki yeni taşındığımız 13 bin 600 metre kare depolama alanına sahip depomuzda sürdürüyor. Tüm Anadolu bölgesinde Gebze’ye kadar dağıtım gerçekleştiriyoruz. Doğu Marmara şubemiz de 2 bin 750 metrekare depolama alanımız bulunuyor. Şeker Pınar’dan başlayıp Bolu ,Gerede ve Mengen’e kadar dağıtım gerçekleştiriyoruz. Trakya şubemiz ise 5 bin 500 metrekare depolama alanı ile Çatalca’dan başlayıp Edirne dahil, Gelibolu’ya kadar tüm bölgeye hizmet vermekteyiz. Depolarımızda, yüksek kalite standartları ve otomasyon ile üretici firmalarımıza hizmet veriliyor. Faaliyetlerimizi Satış Departmanımızda görev yapan 110 kişilik saha satış kadromuz ile bölgelerimizde toplam 5000 noktayı kapsayacak şekilde sürdürüyoruz. Toplam 45 sevkiyat kamyonumuz ile her gün servis seviyelerimizi en üst düzeyde tutma gayreti içerisinde yine kaliteden ve hizmet anlayışımızdan ödün vermeden çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şu anda Colgate, Nutricia, Hayat Kimya, Yudum, Selva Makarna, Tuzot, Viking, Parex, Kopaş, Hunca, Ankara Makarna, Sırma Yağ, Sezon Bakliyat ,ABC ,Başer Kimya , Stil Boya, Kalecik Un, Kemal Kükrer ,Parmak Baharat, Karaali Çay, Peker Zeytin Üretici Firmaların dağıtımını gerçekleştirmekteyiz. Arpacıoğlu olarak biz var olduğumuzdan beri yerel kanalda hizmet ediyoruz. Bütün müşterilerimizin ihtiyaçlarını ne kadar hızlı ve olumlu sonuçlandıra biliriz bu arayışın eşindeyiz. Var olma sebebimiz olan yerel kanaldaki müşterilerimizi ailemizin fertleri olarak görüyoruz. Özellikle son 10 yıllık dönem de Yerel Zincirler sektör içinde değişimi çok iyi yöneterek önemli büyümeler gerçekleştirmiş, tahminlerinin aksine büyük bir çıkış yaparak, rekabetçi bir konuma gelmişlerdir. Ciro, metrekare ,tüketici sayısı, şube gibi tüm parametrelerde Sektörlerin içerisin de en sağlam ve en sağlıklı şekil de büyüyen yerel zincirler ,diğer kanallara istinaden daha fazla gelişim gösterdiklerini çok net şekilde ortaya koydular. Bütün sektörlerde olduğu gibi distribütörlükte kabuk değiştiriyor ve bu değişim hızlı gerçekleşiyor. Geçmiş zamanlarda satılan ürünün dağıtımını yapan bir firma iken artık teknolojinin verdiği tüm imkanları kullanan bir yapı haline dönüştük. Çalışanlarımız tabletleriyle aldıkları siparişler online olarak sisteme düşmekte ve en geç ertesi gün sevk edilmektedir. Bu durum müşterimizin gereksiz ve fazla stok taşımasının önüne geçmekte aynı zamanda finansal açıdan da yardımcı olmaktadır. Artık satış ve sevkiyat hizmetimizdeki hızımızı ve kaliteyi ölçümler durumdayız ve bu çizgi her geçen gün daha ileriye taşınmakta. Üreticilerimizle müşterilerimiz arasında köprü olarak tüketiciyi uygun fiyatla buluşturmak içinde çabalarımız her gün giderek büyüyor. Mustafa Cevdet Hızal Arpacıoğlu Group Genel Müdürü “Sektöre kalifiye çalışan yetiştiriyoruz” 1964 yılında Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde kurdukları bakkal dükkânı ile Türkiye ticaret hayatı içinde yeşermek üzere ilk tohumu atılan ve 1981 yılında Mehmet Akyürek ve Kardeşleri Kollektif Şirketi ünvanı ile İstanbul piyasasında varolan Akyürek Holding, iştirakleri ile hızlı tüketim ürünleri pazarlama ve dağıtımı, perakende ve tarım sektörlerinde 2500 çalışanıyla, 850 araçlık filosu ile müşterilerine hizmet veriyor. 2013 yılında iştirak şirketlerimizden biri olan Akyürek Pazarlama halka arz edilerek Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlamıştır. Akyürek Pazarlama; 2012 yılına ait net satışlar baz alınarak hazırlanan Capital 500 Türkiye listesinde 538 milyon TL’lik net satışıyla 264’üncü, gıda ve içecek hizmetleri sektöründe ise 37’inci sırada yer almıştır. Akyürek Holding, yenilikçi vizyonu ve müşterilerine değer yaratan anlayışı ile kendini değişmekte olan ülke ve dünya koşullarına uyumlandırabilen bir organizasyon yapısına sahip olmayı amaçlamaktadır. Akyürek Holding sürekli gelişmek değeri ışığında, bünyesindeki çalışanlara kariyer yolundaki yetkinliklerini geliştirmek ve kişisel gelişim süreçlerini devam ettiren programlar sunarak sürekli eğitimi bir şirket kültürü haline getirmek üzere“Akyürek Akademi”yi kurdu. Akyürek Holding, Akyürek Akademi ile birlikte tüm Akyüreklilerin eğitim ve gelişimleri için, yerine getirilen görev ile ilgili bilgi ve beceri düzeyini artırmayı, kariyer planları ve kişisel gelişimleriyle ilgili bir sonraki görevde ihtiyaç duyulan bilgi ve becerileri kazandırmayı amaçlamaktadır. Serdal Akyürek Akyürek Holding Yönetim Kurulu Başkanı 51 perder serbest köşe Neden TPF? PERDER derneklerinin kurulma süreçleri perakende sektörünün gelişiminin dayattığı zorunlu bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Çünkü yerel perakendeciler parçalı güçlerini birleştirerek artık OYUNUN KURALLARINI BİRLİKTE YAZMAK istiyorlardı. Bölge Perder dernekleri federasyon çatısı altında güçlerini birleştirerek organize perakende adına Perakende Dünyası içerinde kendi misyonunu ve rolünü daha etkili oynamak istiyorlardı. Bu amaçla ortaya çıkan TPF sekiz yıllık varlık sürecinde organize perakendenin gelişim sürecinin önemli bir lokomotifi olmuştur. Bu anlamda TPF; • Sosyal sorumluluk projeleri ile, • Kurumsallaşma süreçleri ile, • M.E.B. Mesleki Eğitim Projeleri ile, Ekber IŞIK • Hizmet içi eğitim süreçleri ile, • İŞKUR projeleri ile, TPF Eğitim Danışmanı • Enerji projesi ile, TPF, Perakende Akademisi ile PERDER • GSM projesi ile, üyelerinin gelişim ve inovasyon süreçle- • Akaryakıt projesi ile, rine, rekabet güçlerine ve nitelikli perso- • Bakanlıklarla sektöre yönelik diplomatik çözümlemeler ile, nel yetiştirme süreçlerine önemli katkılar • Tedarikçi firmalarla ortak projeler ile, sunmaya devam etmektedir. • Uluslararası konferans ve fuar etkinlikleri 1 Şubat 2006 tarihinde Güç ve Amaç Birliği ile, parolasıyla İstanbul’da bir platform etrafın- • Perakende Akademisi ile, da bir araya gelen yerel perakendeciler bu örgütlenme serüvenini 12 Eylül 2006 tari- Bütün PERDER üyelerinin gelişim ve inovashinde Ankara’da Türkiye Perakendeciler Fe- yon süreçlerine, rekabet güçlerine ve nitederasyonu’nu kurarak noktaladılar. Bugün likli personel yetiştirme süreçlerine önemli 16 bölgede 371 şirket üyeliği, 3.798 satış katkılar sunmaya devam etmektedir. noktası ve 65.085 personel ile TPF çatısı alTPF’nin önemli bir misyonu ise sektörün tında faaliyetlerini sürdürmektedir. sorunlarına yönelik çözüm raporları oluştuTPF, gıda ve beyaz eşya perakendeciliği ol- rarak ilgili bakanlıklar nezdinde yasama ve mak üzere iki alan üzerinde örgütlülüğünü yürütme organlarını sahiplendirmesidir. Büinşa etmiştir. Ancak nihai hedefi peraken- tün bölge Perder’ler ekonominin önemli bir deyi bir bütün olarak kapsayacak geniş bir dinamik gücü olarak bulundukları bölgeye örgütlülüğe dönüşmektir. TPF hangi ihti- önemli bir katma değer sağlamaktadırlar. yaçtan doğmuştur, TPF’nin misyonu nedir, Ekonomiye sağladıkları katkı ve yaratılan neden TPF sorularını irdeleyerek TPF’nin artı değerler yine bölge ekonomisi içinde dotarihsel önemini kavramak mümkün ola- laşıma ve istihdama dönüşmektedir. caktır. TPF, yerel perakendeciliğin kabuğunu kırarak organize perakendeye dönüşüm Yerel Perakendeciler geleneksel “Yerli Malı” dalgaları üzerinden örgütlülüğünü yarat- kullanımı kültürü ile müşterileri ile gönül bağı temelinde müşteri sadakati oluşturmıştır. maktadırlar. Perakendeciliğin tarih boyunca Türkiye’nin bütün bölgelerinden yerel bir oluşturduğu mesleki örgütlerden süzülerek güç olarak varlıklarını sürdüren yerel pera- günümüzde çağdaş bir örgütlenmeye ulaşkendeciler global ekonomi dünyasının bü- mış olan Türkiye Perakendeciler Federasyotün aktörleriyle rekabet ederek varlıklarını nu sektörün hem önemli bir meslek örgütü sürdürmek zorunluluğu ve zorluğu ile karşı hem de organize perakendenin güçlü bir karşıya kalmışlardır… Mesleki dayanışma sesine dönüşmüştür. Ülke içerisinde süren içerisinde güçlerini birleştirerek büyüme örgütlenme süreçleri ile yeni üye katılımve gelişmelerini planlamak ve de sorunla- larını sürdüren TPF, Kıbrıs Perder dışında rını ortak akıl etrafında birlikte çözebilmek Almanya’daki perakendecileri de çatı örgüyolunda bölge PERDER dernekleri kuruldu. tün şemsiyesi altında buluşturma çalışma- 52 larına devam etmektedir. Federasyon olarak yapılan bütün projeler tek bir amaç üzerine kurgulanmaktadır : Üye işletmelerin gelişim süreçlerine katkıda bulunmak, maliyet giderlerini düşürebilmektedir. İşletmelerin rekabet gücünü artırmak, inovasyon ve kurumsallaşma süreçlerini beslemek, insan gücünü kalifiyeli, nitelikli işgücüne dönüştürmektir. İnsan odaklı bir hizmet sektörü olan perakendenin kaliteli ve nitelikli hizmet üretmesinin ve de bu hizmeti müşteri memnuniyetine dönüştürmenin mutlak olmazının EĞİTİM olduğunu bilen TPF bir anlamda öncelikli gündemine Eğitim süreçlerini almıştır. Diğer yandan ülkemizde eğitim kurumu açmak ve eğitim projelerine paydaş olmak, burs vermekte bu eğitim yolculuğunun diğer adımlarıdır. TPF’nin perakende sektöründeki bu çok yönlü hizmetleri ile sektörün lokomotif gücü olması “ neden TPF ” sorusuna verilecek en kapsayıcı yanıtı oluşturmaktadır. Diğer yandan genelde bütün bölge PERDER’ler, özelde ise TPF’nin varlığı bölge tedarikçilerin yaşama güvencesidir. Çünkü yerel perakende pazarlarından mahrum kalacak yerel tedarikçiler ulusal ve uluslar arası perakendenin insafına terk edilmiş olacaklardır. TPF yerel üreticilerin güçlenmesi adına kendileri ile bütün bölge konferanslarında işbirliği çerçevesinde ortak projeler etrafında buluşmaktadırlar. Yerel markalara destek amacıyla bu ürünler Perder üyelerinin işletme raflarında yerlerini almaktadır. Böylece yerele sıkışmış olan yerel üreticinin ürünleri TPF üyeleri üzerinden bütün Türkiye ile buluşma olanağına kavuşmuş olmaktadırlar. TPF’nin bölgesel üreticiler ile bu dayanışma stratejisinin yanı sıra özellikle tüketiciye daha sağlıklı, kaliteli, uygun ürünler sunmak adına üye işletmelerin tarım ürünlerini, sebze ve ve meyveleri yerinden tedarik etme uygulamalarını da sürdürmektedir. Üreticiden tüketiciye giden en güvenilir yolun önemli bir adı ve adresi olarak markalaşan TPF üyesi satış noktaları örgütlü gücün yarattığı olanaklarla buluşmaktadır. Özcesi üreticisi, perakendecisi ve de müşterisi ile bir bütünsellik içinde perakende sektörünün gelişimi ve güçlenmesinde TPF önemli bir liderlik misyonu üstlenmektedir. Bu misyonun yarattığı bilinçle sosyal sorumluluk projeleriyle de ülkemizin toplumsal yaralarını sarmada önemli bir paydaş olmuştur ve olmaya devam etmektedir. 53 perder haberler Gündem; ürün güvenliği ve hırsızlık Ankara PERDER üyeleri, “ürün güvenliği ve hırsızlıklar” konusunu masaya yatırdı Ankara PERDER, Nisan ayı için oluşturduğu özel gündem kapsamında ürün güvenliği ve hırsızlık konusunu konuştu. Güreller ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya, GİMAT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Recai Kesimal ve SÜTAŞ, Gilette, Arsis Güvenlik ve Fark Bilgi İşlem yöneticileri katıldı. Çakırlar İlayda Rose Garden’da gerçekleşen toplantıda, taraflar soruna ilişkin çözüm önerilerini ve görüşlerini paylaştı. Türkiye Perakendeciler Federasyonu Baş- kanı Mustafa Altunbilek, mağazalarda yaşanan organize hırsızlıklara karşı caydırıcı tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi. Ankara PERDER Başkanı Mehmet Ali Başdurak, kaynakta etiketleme yöntemi ile hırsızlıkların büyük oranda azalacağını ifade ederken, hırsızlık ürünlerinin alıcı bulduğu bir pazarın varlığının, süreci olumsuz yönde desteklediğini ifade etti. Konuyu Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Ankara Valiliği’ne de taşıyacaklarını ifade eden Başdurak, “Çalışan personelimizin can güvenliği tehdit edilmektedir” dedi. GİMAT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Recai Kesimal ise, “Sorunun çözümüne ilişkin her türlü gayret ve çabayı kararlılıkla göstereceğimden kuşkunuz olmasın” dedi. Toplantı sonunda Mehmet Ali Başdurak, TPF Başkanı Mustafa Altunbilek’e, Ankara PERDER Başkanlığı döneminde yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür plaketi sundu. Altunbilekler, yaşlılarla el ele! “Yaşlılara Saygı Haftası” kapsamında Altunbilekler yöneticileri, Ankara Valiliği Seyranbağları Huzurevi sakinleriyle biraraya geldi Altunbilekler, Yaşlılar Haftası dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi’ni “bir çiçek bir sohbet” sloganıyla ziyaretetti. Altunbilekler İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Öznur Altunbilek, Pazarlama Müdürü M. Güven İnanç, Bölge Müdürü Yusuf Alagöz, Mağaza Müdürleri Alev Yumurtacı, Habibe Eğrikavuk, Savaş Özer, Turan Köksal, Erkan Ünal, Derya Torun ve Seyranbağları Mahallesi Muhtarı AydınYaşar’ın katılımıyla gerçekleştirilen ziyaret, hem katılımcılara hem de huzurevi sakinlerine keyifli anlar yaşattı. Huzurevi sakinlerinin anılarını tek tek dinleyen A ltunbilekler yöneticileri, bir sonraki yıl aynı haftada farklı bir organizasyonla yine buluşabilmek temennisiyle veda ederken, bu yılın anısına bir de hatıra fotoğrafı çektirdiler. 54 perder haberler Ankara PERDER’de Başdurak dönemi Ankara PERDER’in Olağan Genel Kurul Toplantısı yapıldı. Üç dönem Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten Mustafa Altunbilek, görevi yeni Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Başdurak’a devretti Ankara PERDER’in Olağan Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Genel Kurul’da Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Başgimpa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Başdurak seçildi. Mehmet Ali BAŞDURAK Ankara PERDER Başkanı Üç dönem Ankara PERDER Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten Mustafa Altunbilek görevi yeni Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Başdurak’a devrederken şunları söyledi: “Yönetim kurulu başkanlığımda, gerek yönetim kurulu üyelerimizle gerek diğer dernek üyelerimizle son derece uyumlu, başarılı çalışmalar sergilediğimizi düşünüyorum. Çalışmalarımızı kolaylaştıran, katkı sağlayan değerli meslektaşlarıma teşekkür ederim. Birlikteliğimizin gücünü bana her zaman, her durumda hissettirdiniz. Rekabetin gücünü işbirliğine dönüştürmemize katkı sağladınız, tekrar teşekkür ederim. Yeni dönem görev alacak yönetim kurulu üyelerimizden ve yeni başkandan tek isteğim, birliğin elbirliği ile devamını sağlamak için PERDER’i daha yukarılara taşımalarıdır. Bunun için çabalarını esirgemeyeceklerini biliyorum ve bu görevi başarı ile yürüteceklerine inancım tam. Devam eden projelerimizi sonuçlandıracak, yeni projeler ile yeni kazanımlar yaratacak yeni yönetim kurulunu ve yeni başkanımızı tebrik ediyorum.” Yeni yönetimde ayrıca Şekerciler Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şekerci, Bildirici Market Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Bildirici, Yunus Market Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Ayhan, Güreller Yönetim Kurulu Başkanı Ali İhsan Gürel yer aldı. Efor’dan Supercard Efor Market, Supercard isimli sadakat kartını müşterileriyle buluşturdu Efor Market, çok ciddi kampanyalarla Supercard kullanımını arttırmayı hedefliyor. Efor Market, iki aylık süre zarfında yaklaşık 140 bin müşterisini Supercard sahibi yaptı. Efor Supercard müşterileri, toplam müşterileri- nin % 55’ini oluşturuyor ve Supercard müşterileri toplam alışverişin % 7’sini yapıyor. Supercard’ lı müşterilerin sepet ortalaması Efor Market genel sepet ortalamasının iki katı. Özellikle 50 TL ve üzeri alışveriş yapan müşterilerin % 94’ü Supercard kullanıyor. Bu müşteriler, Efor Market promosyon ve indirimlerini takip eden sadık müşteri haline geldi. Supercard sayesinde bir önceki aya göre Efor Market, Mart ayı cirosunu % 12,5 artırdı. Yöneticiler buluştu Altunbilekler yöneticileri, bir araya gelerek sektörel analizler yaptı Ankara’nın köklü markası Altunbilekler, 120 kişilik yönetici kadrosuyla bir araya geldi. Altunbilekler Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek toplantıda, müşterilerinin istek ve beklentilerine cevap verebilmenin Altunbilekler için en önemli unsur olduğunu söyledi. İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Öznur Altunbilek, Satınalma Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Mayuk ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Önder Altun- bilek’in de değerlendirmelerde bulundukları geniş katılımlı toplantıda, sektörel analizler ve yeni pazarlama stratejileri hakkında yapılan sunumların sonunda, Altunbilekler’in 2014 yılında büyümesini sürdürme ve müşteri odaklı hizmet sunma anlayışı etrafında kenetlenerek birlik mesajı verildi. 70 mağaza ve 1 AVM ile perakende sektöründe 30 yıldır hizmet sunan Altunbilekler, 2014 yılında da yeni sürprizlerle müşterilerini mağazalarında ağırlamayı bekliyor. 55 perder haberler Ankara PERDER’e destek ziyareti Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek, Ankara PERDER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Başdurak’ı ziyaret etti Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek, kısa bir süre önce görevi devrettiği Ankara PERDER Başkanı Mehmet Ali Başdurak’ı makamında ziyaret ederek, başarılar diledi. Federasyon olarak Ankara PERDER’in faaliyetlerini destekleyeceklerini ifade eden Altunbilek, “Sektörde uluslararası standartları yerleştirmek ve Türkiye’de perakendeciliğin gelişimine katkı sağlamak amacıyla el ele vereceğiz. PERDER üyelerinin desteğiyle sektöre artı değer katmaya devam edeceğiz” dedi. Ankara PERDER Başkanı Başdurak da aldığı görevi layıkıyla yerine getireceğini belirterek, şunları kaydetti: “Ankara PERDER’i ve sektörümüzü daha iyi yerlere taşımak için çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz. Bu bizim üyelerimize, derneğimize, federasyonumuza, sektörümüze ve ülkemize borcumuzdur. Derneğimiz kurulduğu günden bu güne birlikteliğin gücüyle önemli işler başarmıştır. Bu başarının devamı için üyelerimizin fikirlerine, yardım ve desteğine her zaman ihtiyacımız olacak.” Beyaz eşya sektörüne kalifiye eleman desteği Beyaz eşya sektörüne nitelikli eleman yetiştirmek amacıyla oluşturulan Beyaz Eşya Perakendeciliği Eğitim Programı başladı. Mağaza yöneticileri ve satış danışmanlarından oluşan katılımcı gruba, 9 hafta boyunca eğitim verilecek Türkiye Perakendeciler Federasyonu bünyesinde kurulan Perakende Akademisi, Federasyon üyesi olan Dayanıklı Tüketim ve Beyaz Eşya Perakendecileri Derneği’ne yönelik olarak Beyaz Eşya Perakendeciliği Eğitim Programı’na start verdi. Beyaz eşya sektöründe nitelikli personel ile çalışma isteği duyan bayilerin bir araya gelerek aldığı karar sonucu oluşturulan eğitim programının ilki gerçekleştirildi. İlk gün Perakende Akademisi Eğitim & Geliştirme Direktörü Fezanur Aykaç eşliğinde, beyaz eşya perakendeciliği sektörü çalışanlarında var olması gereken yetkinlikleri belirleme çalışması gerçekleştirildi. Beyaz eşya sektörünün önde gelen üst düzey yöneticilerinin de eğitime katkı amaçlı bilgi ve tecrübelerini aktaracağı eğitimler, katılımcıların başarılı olanlarına verilecek olan sertifika ile tamamlanacak. Program dahilinde verilecek eğitimin konu başlıkları ise şöyle; Etkin Sürdürülebilir Perakendecilik ve Beyaz Eşya Perakendeciliği, Beyaz Eşyada Mesleki ve 56 Teknik Alt Yapı Eğitimi, Perakendecilikte Müşteri İlişkileri Yönetimi, Etkin İletişim Teknikleri, Fark Yaratan Satış Teknikleri, Satış Sonrası İşlemler ve Müşteri Memnuniyeti, Zaman Yönetimi, Takım Yönetimi ve Sinerji. perder haberler Biçen Çalışanlarından Kızılay’a destek… ‘’Kanımızda Sorumluluk Var’’ Biçen Gıda, Kızılay Kan Merkezi iş birliği ile Biçen merkez binası ve Başakşehir şube önünde Kan bağışı organizasyonu gerçekleştirdi. “Kanımızda Sorumluluk var ” sloganıyla başlatılan kampanyaya toplam 200 Biçen çalışanı destek verdi. Kanın acil değil sürekli ihtiyaç olduğunu hatırlatan Biçen Reklam ve Halkla İlişkiler yöneticisi Bilge Biçen, sağlıklı her bireyin kan bağışını bir görev olarak addetmesi gerektiğini söyledi. Biçen çalışanları da sağlıklı yaşamın önemine inandıklarını ve Kızılay’a desteklerinin devam edeceğini belirttiler. Kızılay görevlilerinin de sağduyusu ve özveri çalışması ile Biçen çalışanları gün boyu dönüşümlü olarak kan bağışladı. Biçen’in Tadolya’sı ödüllendirildi Tadolya, TUMMAB Altın Ekmek Yarışmasında 1’incilik ödülü aldı Biçen Gıda’nın yeni markası Tadolya, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2. Unlu Mamuller Teknolojileri Pastane ve Fırın Ekipmanları Fuarı’na (UNTEK 2014) katıldı. ‘’Lezzet aşkına‘’ sloganıyla üretim yapan Tadolya, katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü. Türkiye Unlu Mamul Makine Üreticiler Birliği Derneği (TUMMAB), Türkiye Fırıncılar Federasyonu ve İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği (EKÜDER) işbirliğinde düzenlenen ve Türkiye’nin her yerinden ustaların katıldığı TUMMAB Altın Ekmek Yarışması’nda Tadolya Ekmek 1’incilik ödülü aldı. ÜÇGE’den “Hayırlı Olsun” ziyareti ÜÇGE Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hayri Tuncer, Ankara PERDER Başkanı Mehmet Ali Başdurak’ı makamında ziyaret etti ÜÇGE Yönetim Kurulu adına Hayri Tuncer, Ankara PERDER Başkanı Mehmet Ali Başdurak’ı makamında ziyaret ederek, yeni görevinde başarılar diledi. Başkan Mehmet Ali Başdurak, deneyimi ve yenilikçi vizyonu ile perakendeye çözümler sunan ÜÇGE ailesine desteklerinden dolayı teşekkürlerini iletti. 57 perder haberler Bursa’da hijyen eğitimi için ilk adım Bursa PERDER, perakendecilerin 5 Temmuz’a kadar Halk Eğitim Merkezleri’nden almakla yükümlü olduğu ‘Hijyen Eğitim Sertifikası’ için çalışmalara başladı Bursa PERDER üyeleri ve üyelerinin çalışanlarına daha etkin ve hızlı bir biçimde sertifika kazandırmak isteyen Başkan Mustafa Gürel, Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar’ı makamında ziyaret etti. Gürel, perakendeci üyelerinin ve üye çalışanlarının almakla yükümlü olduğu hijyen eğitimlerinin belirli periyotlarda planlı ve organize bir şekilde sağlanması için Gülsar’dan destek istedi. Daha önceki dönemlerde gıda üretim ve perakende iş yerlerindeki çalışanlarda portör muayene şartı arandığını hatırlatan Gürel, “2013 yılının Temmuz ayında yürürlüğe giren Hijyen Eğitimi Yönetmeliği ile portör muayeneleri, yerini Milli Eğitim Bakanlığı’nca hijyen eğitimlerinin ardından verilen Hijyen Eğitim Sertifikası’na bıraktı” dedi. Yeni çıkan uygulama ile Halk Eğitim Merkezleri’nden veya Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı eğitim kurumlarından bu belgenin alınması şartı getirildiğine dikkat çeken Mustafa Gürel, “Önümüzdeki Temmuz ayından itibaren yapılacak kontrollerde perakendecilerimizde bu sertifika aranacak. Bursa PERDER olarak, Milli Eğitim Müdürlüğü’müzle yapacağımız iş birliği çerçevesinde üyelerimize ve onların çalışanlarına organize bir şekilde bu eğitimleri almalarını sağlamayı hedefliyoruz. Bu şekilde zamanında alacakları Hijyen Eğitim Sertifikası ile yapılacak kontrollerde ağır para cezalarına maruz kalmamalarını amaçlıyoruz” diye konuştu. rak hijyen eğitimlerinin verilmesi talebinin kendilerine de avantaj sağlayacağını ifade eden Atilla Gülsar, “Bu teklif Halk Eğitim Merkezleri ve MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı eğitim kurumlarımızda 40 saatlik bir eğitimi içeren hijyen eğitimleri, perakendeciler arasında kısa sürede tamamlanmasında önemli fayda sağlayacak” şeklinde konuştu. Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar, Bursa PERDER’e eğitimler ve sosyal sorumluluk projeleri kapsamında her türlü desteği sağlamaya hazırız. Başkan Gürel’in perakendecilere Halk Eğitim Merkezleri’nde organize bir şekilde toplu ola- Kilpa’dan et işleme tesisi Kilpa, Trabzon’da et işleme tesisi kurdu Kilpa et işleme tesisi açıldı. Açılış Törenine Trabzon Vali Yardımcısı Abdurrahman Koçoğlu, Arsin Kaymakamı Ergün Baysal, Arsin Belediye Başkanı Erdem Şen, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Suat Hacısalihoğlu ve Arsin Garnizon Komutanı Saim Kaya katıldı. Vali Yardımcısı Abdurrahman Koçoğlu, 2006-2013 yılları arasında 63 projenin bitirildiğini, bu projelerin Trabzon ekonomisine 28 milyon TL’lik katkısının olduğunu, 14 milyon TL’sinin hibe desteği olduğunu söyledi. Koçoğlu, yatırımlarla 714 kişiye istihdam sağlandığını belirti. İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Sabri Topbaş, ülkede tarıma dayalı nüfusun ön plana çıktığını, bu nedenle kırsal alan yatırımlarının teşviklerle özendirildiğini; sanayinin ürün işleme, muhafaza gibi desteklerle gelişimine katkı verildiğini kaydetti. 58 perder haberler “Erzurum’un ekonomisine katkı için yerel sermayeyi tercih edelim” Doğu Anadolu PERDER Başkanı Ömer Düzgün, Erzurum’a gelen yabancı sermayeli işletmelerin vergi ödemelerini aynı şehirde yapmalarını istediklerini söyledi Doğu Anadolu PERDER, Vergi Haftası dolayısıyla Erzurum’un ekonomisine katkı sağlamak için “Verginizi Erzurum’da ödeyin!” kampanyası başlattı. Doğu Anadolu PERDER Başkanı Ömer Düzgün, şehre gelen yabancı sermayeli işletmelerin vergi ödemelerini aynı kentte yapmalarını istediklerini belirterek, “Biz vergi ödemelerini ticaret yaptıkları şehre aktarmalarını istiyoruz. Bunun yanı Ömer DÜZGÜN sıra asıl amaçlarımızdan biri Doğu Anadolu PERDER Başkanı de ulusal, uluslararası zincirlerden alışveriş yaparken halkın yerel zincirleri de unutmamasını sağlamak ve tüketici alışkanlıklarını yerele yönlendirebilmek” dedi. Başkan Düzgün, şöyle devam etti: “Entegre bir üretim-tüketim ağı olmadığından yabancı sermaye sadece yerleşke olarak şehirde bulunuyor. Satacağı üründen ödeyeceği vergiye kadar birçok alımını bulunduğu şehirden değil, farklı şehirlerden yapıyor. Dolayısıyla bu şehrimizin ekonomisini olumsuz yönde etkiliyor.Bölgedeki yerel sermaye korunmalı ki yereldeki ekonomik kalkınma artsın.” Satıcılar Derneği’nin de (SAT-DER) desteğini aldıklarını ifade eden Düzgün, “SAT-DER, Erzurum’daki pazarlama temsilcileri ve distribütörlerin oluşturduğu bir dernek. Bu konuya SAT-DER’in desteğini de alarak onlarla birlikte dikkat çekmek istedik. Proje böylelikle daha çok ses getirdi. Nihai amacımız, yerel ekonomilerin kalkınması ve yerel sermayeye desteğin artırılmasıdır” diye konuştu. Perakende Akademisi’nden İK eğitimi Türkiye Perakendeciler Federasyonu bünyesinde faaliyet gösteren Perakende Akademisi, üye şirketlerin yeniçağa uygun insan kaynağı oluşturmaları hedefiyle eğitim toplantıları gerçekleştiriyor Perakende Akademisi tarafından düzenlenen “İK Yöneticileri Eğitim Toplantıları” başladı. Akademi, toplantıları; şirketlerin insan kaynakları çalışanları ile birlikte hareket ederek, yeniçağa uygun insan kaynakları yapısını oluşturmak ve geliştirmek amacıyla düzenliyor. İK toplantılarının ilki Bursa PERDER üyeleriyle gerçekleştirildi. Üç saat süren toplantılarda ilk gün üye firma İnsan Kaynakları Yöneticilerine “Workshop - Yetkinlik Bazlı İnsan Kaynakları” eğitimi verildi. İkinci gün ise Mağaza personeline yönelik olarak “Eğitim - Satış ve Hizmet İletişimi” anlatıldı. Perakende Akademisi, üyelerinin insan kaynağını geliştirmeleri hedefiyle aynı programı, her hafta farklı bir bölgede gerçekleştirecek. 59 perder haberler Sektör kurulu toplandı İstanbul PERDER Yönetim Kurulu Üyeleri, MÜSİAD Perakende Sektör Temsilcileriyle buluştu Aynı hedefler doğrultusunda ilerleyen PERDER ve MÜSİAD Perakende Sektörü Kurulu karşılıklı olarak istişarelerde bulundu. İstanbul PERDER Başkanı İhsan Biçen, perakendeye hizmet veren sivil toplum örgütü olarak sektörün gelişimi adına çalışmalarına bütün hızıyla devam ettiklerini söyledi. “İnsan kaynakları bizler için en önemli konu” diyen Biçen, bu amaçla Perakende Akademisi’ni kurduklarını ifade etti. Perakende Akademesi’nin yakında eğitimlere başlayacağını kaydeden Biçen, “Bununla birlikte iletişimi güçlendirmek amacıyla PERDER Gelişim Platformu’nu kurduk. Profesyonel yöneticilerimizden oluşan bu platformda hem projeler üretiliyor, hemde iletişim noktasında büyük destek veriliyor” dedi. başlatmıştık. Bunu daha ileriye taşıyarak tüm sektörde kullanılabilir hale getirmeyi amaçlıyoruz. Bunun için perakende noktasında hizmet veren tüm sivil toplum örgütleri olarak işbirliği için de olmamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. MÜSİAD Perakende Sektör Kurulu Başkanı Gökhan Er de, perakendenin bir meslek olduğuna dikkat çekti. “Fakat gençlerimiz malesef bunu bir meslek olarak hala benimseyemediler” diyen Er, öncelikli olarak perakendenin bir meslek olduğunu kabullendirme çalışmasının ilk hedeflerinden biri olduğunu vurguladı. Er, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “İŞKUR ile bazı çalış- malar başlattık, eğitimler vererek iş imkanı sağlamak istiyoruz. Yapmış olduğumuz bir istatistiki çalışmaya göre 10 yıl içinde açılacak olan AVM’lerde 171 bin yetiştirilmiş personele ihtyacımız var. Bunun için perakendeyi meslek haline getirerek, eğitimli personelller yetiştirmemiz gerekiyor. Aslında her iki kuruluşunda hedefleri aynı noktada birleşiyor. Ortak bir sinerji yaratarak hedeflerimize en kısa sürede ulaşabiliriz. “ Toplantının sonunda ise bundan sonraki süreçlerde yapılacak olan projelerde birlikte hareket edilebilmesi için çalışmalar yapılmasına karar verildi. İTO Perakede Komitesi’nin de PERDER üyelerinden oluştuğunu hatırlatan Biçen, İTO Perakende Komitesi olarak sektör için büyük çalışmalar yaptıklarını vurguladı. Poşet tüketimi konusunda tüketicileri bilinçlendirme çalışmalarının bu faaliyetlerden biri olduğunu ifade eden Biçen, “Poşet tüketimini en aza indirmek, gerekirse tamamen kaldırmak için çalışıyoruz. PERDER olarak Engelli Üretsin Doğa Kazansın Projesi kapsamında, bez poşet kullanımını “Doğru Bilinen Yanlışlar” İstanbul PERDER üyelerinin profesyonel yöneticilerinden oluşturulan PERDER Gelişim Platformu (PGP), mağazalar ve satış kanadında çalışanların yaşadığı sıkıntılara çözüm üretmek amacıyla “Doğru Bilinen Yanlışlar” projesini hayata geçirmek için ilk toplantısını yaptı İstanbul PERDER bünyesinde oluşturulan PERDER Gelişim Platformu (PGP), perakende sektörüne fayda sağlamak için çalışmalarına devam ediyor. PERDER Gelişim Platformu’nun yeni gündem maddesi, “Doğru Bilinen Yanlışlar” oldu. PGP, mağazalar ve satış kanadında “Doğru Bilinen Yanlışlar”ı içerecek olan projenin ilk 60 çalışma toplantısını İstanbul Culinary Institute’de yaptılar. Yaklaşık iki saat süren toplantının ardından, PGP üyeleri Taksim Pera Müzesini gezdi. PERDER Gelişim Platformu, daha önce de şu an yerel market sektöründe çalışmakta olan mağaza çalışanları tarafından uygulamaya alınan Mağazalar ve Görev Tanımı Kitapçığı’nı çıkarmıştı. perder haberler Reis,Taşköprü sarımsağına sahip çıktı Kastamonu Üniversitesi ve Reis Gıda A.Ş., üniversite-sanayi işbirliği kapsamında, Taşköprü sarımsağında ilk kez yapılacak bilimsel bir çalışma için startı verdi. Proje kapsamında, Taşköprü sarımsağının yetiştirme dönemindeki önemli problemlerine, bilimsel yöntemler ışığında çözüm yolları araştırılacak Kastamonu Üniversitesi ve Reis Gıda A.Ş. arasında Taşköprü sarımsağında, zararlı akarların önlenmesine yönelik, bilimsel bir çalışmanın protokolü imzalandı. 2 yıl süreyle yapılacak olan bilimsel çalışma, Kastamonu Üniversitesi Taşköprü Meslek Yüksekokulu Organik Tarım Programı Öğretim Görevlisi Cihan Cılbırcıoğlu tarafından koordine edilecek. Gerçekleşen işbirliğiyle, Kastamonu Üniversitesi akademik uzman personel desteği ve bilimsel alt yapısıyla projeyi yürütürken; Reis Gıda A.Ş. 1000 m2’lik deneme arazisi, tohumluk sarımsak, insektisit gibi ekipman ve malzeme desteği sağlayacak. Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, şunları kaydetti: “Bugün burada, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında; dünyaca ünlü Taşköprü sarımsağında, zararlı akarların önlenmesine yönelik, ülkemizde bu alanda ilk kez yapılacak olan bilimsel bir çalışmanın protokol imza törenindeyiz. Bildiğiniz üzere, bundan yaklaşık 15 yıl önce, doğduğum topraklara yatırım yapmak ve bölgedeki sarımsakların nehirlere dökülmesini engellemek için; Taşköprü’de- ki sarımsak işleme tesisimizi, hiçbir teşvik ve destek almadan tek başıma kurdum. Tesisimizin açıldığı yıl, yeni mahsul ürününü 29 kuruşa satmak zorunda kalan Taşköprü sarımsak üreticisi, aynı yıl tesisimizin faaliyete geçmesiyle birlikte, aynı sarımsağına 3 TL’den alıcı bulmuştu. Nitekim, bir ürünü işleyerek satarsanız, bir fiyat istikrarı oluşacaktır. Bugün Taşköprü’de, yaklaşık 3 bin 500 aile sarımsak üretimiyle hayatını sürdürmektedir. Reis Gıda ailesi olarak, yıllarca zarar eden Taşköprü sarımsak üreticisine para kazandırmaktan ve Taşköprü Sa- rımsak üretiminin sürdürülebilirliğine katkı sağlamaktan dolayı; son derece mutlu ve gururluyuz. Kastamonu Üniversitesi ile birlikte yapacağımız projede; Reis Gıda’ya ait 1.000 metrekare deneme ekim alanında, 2014-2016 yıllarını kapsayan 2 yıl boyunca; sarımsak bitkisinde bulunan zararlı ve yararlı akar türlerinin belirlenmesi çalışması yapılacaktır.Sarımsakta, %40’lara varan ürün kaybına neden olan zararlı akarlar ile mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi sağlanacaktır.” Sarıyer, muhtarları ağırladı Sarıyer Market Yöneticisi Semih Özcan, marketçilik hizmetlerinin yanı sıra, gerçekleştirdikleri sosyal yardım ve kültürel faaliyetlerde kendilerine destek veren muhtarlarla Zekeriyaköy’deki şubede bir araya geldi Sarıyer Marketler zincirinin Zekeriyaköy’deki şubesinde düzenlenen kahvaltıya Muhtarlar Derneği Başkanı Hüseyin Sarıuçak, Sarıyer Market Dış İlişkiler Koordinatörü Semiz Özcan ile mahalle muhtarları katıldı. Sarıyer Market’in 50 yıldan beri ilçede halka hizmet verdiğini söyleyen Semiz Özcan, “Biz halktan aldığımızı halka veriyoruz. Yıllar önce küçük bir marketle çıkılan yolda şimdi marketler zinciriyle değişik mahallelerde vatandaşlarımızın çok çeşitli ihtiyacını karşılıyor, ayrıca buranın insanları için istihdam yaratıyoruz. Bunun yanında ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşlarımıza destek amaçlı faaliyetlerimizde, sosyal ve kültürel etkinliklerimizde var ve muhtarlarımız da bu hizmetimizde her zaman yanımızda olup, bize büyük destek veriyorlar kendilerine çok teşekkür ederiz” dedi. 61 perder haberler Perakendecilerden “Rüya ve Maskeler”e destek PERDER üyesi Biçen ve Snowy Ulu Kardeşler birlikte çok anlamlı bir sosyal sorumluluğa imza attı nu gerçekleştirmesine büyük emek veren TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş’a Snowy Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ulu ve Biçen Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Biçen tarafından plaket takdim edildi. Bu gecenin hazırlanması için aylarca çaba sarf eden gecenin asıl mimarlarına da dünyaları gibi rengarenk çiçekler Ulu ve Biçen ailesi tarafından hediye edildi. Ramazan Ulu ve İhsan Biçen’e teşekkür plaketi Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Sanat Atölyesi tarafından hazırlanan “Rüya ve Maskeler” dans gösterisinin 11.’si 1 Nisan Salı akşamı ‘Biçen ve Snowy Ulu Kardeşler Marketleri Sponsorluğunda’ Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde sergilendi. “Rüya ve Maskeler” engellenerek yaşamaya zorunlu bırakılmış amatör bir dansçının gerçek yaşamından esinlenilerek; toplum baskısı olmaksızın, özgürce ve dışlanmadan dans edebilmek için verdiği mücadele- de karşılaştığı güçlükleri anlatıyor. 5 ortopedik engelli, 1 işitme engelli, 7 engelsiz olmak üzere toplam 13 kişilik dans ekibi ve 2 görme engelli, 1 engelsiz müzisyenden oluşan canlı müzik ekibi eşliğinde yapılan gösteri, Biçen ve Snowy Ulu Kardeşler Marketleri misafirlerine duygulu anlar yaşattı. Büyük ilgi gören dans gösterisi ayakta alkışlandı. Gecenin sonunda bu anlamlı organizasyo- TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş, gösterimin ardından katılanlara teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “Amacımız gerekli mesajı sizlere iletebilmekti. Bunu başardığımıza da inanıyorum. Özellikle derneğimize hiçbir zaman desteğini esirgemeyen PERDER’e ve bu anlamlı gecenin düzenlenmesine katkıda bulunan Biçen ve Snowy Ulu Kardeşler marketlerine çok teşekkür ediyorum.” diyerek Snowy Ulu Kardeşler Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ulu’ya ve Biçen Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Biçen’e plaket takdim etti. Sarıyer de Yeşil Nokta oldu Sarıyer Market, Yeşil Nokta belgesi almaya hak kazandı Unilever ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından yürütülen çalışma kapsamında Sarıyer Market, Yeşil Nokta belgesi almaya hak kazandı. Sarıyer Market yetkilileri, gerçek anlamda sürdürülebilir insan çevrelerinin yaratılması ve buna imkan sağlan Yeşil Nokta çalışmasının, insanın doğal hayatında ve sağlığında önemli rol oynadığını söylediler. Yetkililer, çalışma kapsamında neler yapıldığını şöyle aktardılar: “Enerji tasarrufu için led ve sensörlü aydınlatmanın yanı sıra, in- 62 verter motor ve elektronik fan; ısı kaybını önlemek için kapalı soğutucular; su tasarrufu için sensörlü musluklar; FSC sertifikalı ahşap; soğutma grubunda ozon dostu R404A gaz kullanıldı. Kasalarda bulunan doğada çözünür poşetlerimizi, poşet makineleri ile kullanımın azaltılması noktalarında Bahçeköy Şubemiz için çalışmalarımız tamamlandı. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için diğer şubelerimizi de doğa dostu Yeşil Nokta’ya dönüştürmek için çalışmalarımızı başlattık.” perder haberler Ege PERDER’in yeni başkanı “Vahdet Sarıkaya” Ege PERDER’in yeni yönetim kurulu belirlendi. Seçime tek liste ile giren derneğin kurucu Başkanı Vahdet Sarıkaya, üyelerin tamamının oyunu olarak Ege PERDER’in yeni başkanı oldu Türkiye Perakendeciler Federasyonu’na bağlı Ege PERDER’in başkanlığına derneğin kurucu başkanı Vahdet Sarıkaya seçildi. Ege PERDER’in Seçimli Genel Kurulu Kaya Termal Otel’de gerçekleştirildi. Öğle yemeğinin ardından gerçekleşen Genel Kurulda önce divan seçimi yapıldı. Divan Başkanlığı’na Acem Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çorapçı seçildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından mevcut yönetim, üyeler tarafından ibra edildi. Yeni yönetim kurulunun belirlenmesi için yapılacak seçime tek bir liste girdi ve genel kurula katılan tüm üyelerin oylarını aldı. Yeni seçilen yönetim kurulu yaptığı toplantı sonucunda Ege PERDER Kurucu Başkanı Vahdet Sarıkaya’yı iki yıllığına başkan seçti. Başkan yardımcılıklarına Veli Gürler ve Mustafa Akkan getirildi. Ege PERDER’in eski Başkanı Veli Gürler, genel kurulda yaptığı veda konuşmasında, dört yıllık görevi süresince kendisine destek veren yönetim kuruluna ve tüm üyelere teşekkür etti. Gürler,“Bu bir bayrak yarışı, yeni yönetimin daha başarılı çalışmalara imza atacağından hiç şüphem yok. Hayırlısı olsun” dedi. EGE PERDER YÖNETİM KURULU Vahdet SARIKAYA (Başkan) Veli GÜRLER (Başkan Yardımcısı) Mustafa AKKAN (Başkanı Yardımcısı) Kemal ÇORAPÇI (Üye) Erkan KAHYA (Üye) Cengiz ULUPINAR (Üye) Hasan Hüseyin PEKDEMİR (Üye) Mehmet Feyzi BAŞDAŞ (Üye) Emre SAVAŞIR (Üye) FAYDA, Ankara PERDER’de... Fayda A.Ş Yönetim Kurulu üyeleri, Ankaralı ortakları ile bir araya geldi Ankara PERDER dernek merkezinde gerçekleşen toplantıda Fayda A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Fidan, şirket faaliyetlerini ortakların görüşlerine sundu. da “Saff”, gıda grubunda “Nefis” markalı ürünler ile tüketiciyle buluşan Fayda A.Ş., sıvı yağdaki başarı grafiğinin memnuniyet verici olduğunu belirtti. Markaların daha iyi seviyeye getirilmesi için çalışmalar yaptıklarını belirten Fidan, ortaklarla görüşmeye bölge bölge devam edeceklerini ifade etti. Toplantıda bir önceki yıla göre kârlılık oranlarının arttığı belirtilirken; 2014 için yeni dönem projeleri aktarıldı. Toplantıya Ankara PERDER üyelerinden, Mehmet Ali Başdurak, İbrahim Uyanık, Mustafa Altunbilek, Mustafa Şekerci, Nuh Çelik, Efe Soykan ve Osman Öztürk katıldı. Fayda A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Fidan, 2014 yılı ilk iki ay verilerinin memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Yılın ilk ayını, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 300 büyüme ile tamamlayan Fayda A.Ş, Toprak Mahsulleri Ofisi ile ortak çalışmalarına önümüzdeki dönemde de devam edecek. Temizlik ve kağıt grubun- 63 perder haberler Gündem: İş davaları Kahvaltılı toplantıda bir araya gelen İstanbul PERDER üyeleri, sıkça sorun yaşadıkları “İş Davaları” ile ilgili olarak Anadolu Adliyesi İş Mahkemesi Hakimi Halil İbrahim Şua, tarafından bilgilendirildi İstanbul PERDER ‘in geleneksel hale gelen kahvaltılı toplantısı, Ender Grup ev sahipliğinde Endeks Kimya Fabrikası’nda gerçekleştirildi. Toplantının bu ayki konusu İşveren ve İşçi arasında yaşanan “İş Davaları” oldu. İstanbul Anadolu Adliyesi İş Mahkemesi Hakimi Halil İbrahim Şua, toplantıya konuşmacı olarak katıldı. İstanbul PERDER Başkanı İhsan Biçen, “Bugün bir arada olmamıza öncülük eden Endeks Kimya’nın tüm yetkililerine ve Abdullah Ender’e teşekkür ederim” dedi. 16-17 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek olan “Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı”nın içeriği hakkında bilgi aktaran Biçen, tüm yerel perakendecilerin katılım sağlamasını beklediklerini söyledi. Hakim Halil İbrahim Şua ise, konuşmasına başlamadan önce üyelerin yaşamış olduğu sorunlar hakkında bilgi aldı. Yaşanılan sorunların çoğunun iş akdinin sona ermesinden sonra yaşanan sıkıntılar üzerine olduğu gözlemleyen Şua, “Öncelikle burada bulunma amacım; ne işveren nede işçi tarafını tutmak. Bizim burada bulunmamızdaki temel nedenimiz sizin hassasiyetlerinizi, adalete olan bakış açılarınızı bu konudaki eksik yanlış hatalı bilgilendirmeler varsa bunun önüne geçmenizi sağlamaktır. Sorun varsa sorun olmadan çözüme ulaşmanın yolunu bulmanızı sağlamaktır. İhtiyaç ve beklentilerin karşılıklı olarak belirlenmesi gerekiyor. Önemli olan iş akdinin sona ermesinden sonra yapılan işlemler değil, işbaşı yapılan gün itibariyle tüm evrakların doğru olarak uygulanmasıyla başlar” dedi. Birkaç konu başlığından söz eden Şua, şöyle devam etti: “5510 sayılı yasaya göre bordroların her ay imzalanması gerekmektedir. Banka üzerinden ödeme yapmanız sadece endi başına geçerli değildir. Bordro ile birlikte puantajlamanın yapılması, fazla mesai uygulaması yapıyorsanız bile bunların tahakkukların yapılarak imzalatılması, kart veya parmak okuma yapmanız gerekmektedir. Eğer bunları yaparsanız tanık dinlense bile pek bir şey değişmez.” Senelik izinlerin kullanım süreçlerinin doğ- 64 ru yönetilmesi hakkında da bilgi veren Şua, şunları kaydetti: “Başlangıç ve bitiş tarihlerinin mutlaka yazılması gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus; çalışanlarınız izne ayrılırken imza attırıyorsunuz fakat izin bitip işbaşı yapıldığında imzalar alınmıyor. Bu da işverenler tarafından yapılan yanlışlar arasında yer almaktadır. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor.” Toplantının sonunda İstanbul PERDER Başkanı İhsan Biçen, konuşmacı olarak katılım sağlayan Halil İbrahim Şua’ya ve Endeks Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Ender’e birer teşekkür plaketi takdim etti. Programın ardından hep birlikte Endeks Kimya fabrika gezisi gerçekleştirildi. perder haberler Perakendeciler eğitimde Bursa PERDER, iş sağlığı ve güvenliği eğitim semineri ile üyelerini bilgilendirdi İş sağlığı ve güvenliği eğitimini Uludağ OSGB’nin İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Bekir Bayırlı ve Cansu Dağ verdi. 6331 sayılı yasanın kabul edilmesiyle az tehlikeli sınıfta yer alan perakendecilere yasanın getirdiği yaptırımları hatırlatan Cansu Dağ, yasa ile birlikte iş kazalarına yönelik işletmelerinde almaları gereken koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında bilgi verdi. İşyerinde önlem almayı gözünde büyüten işverenlerin yaşanan bir iş kazasında bunun bedelini kat kat ödemek durumunda kaldığını ifade eden Bekir Bayırlı ise; işyerindeki iş güvenliğinin sadece işyeri içinde olabilecek kazaları kapsamadığını belirterek, “İşverenin iş güvenliği sağlama koşulları, çalışanları işe getirmek için kullanılan servis arabasıyla başlar. Çalışanlarının eve dönüş zamanı içinde işletmede karşılaştıkları ya da karşılaşabilecekleri tüm risklerin tespit edilmesi ve bu risklerin bertaraf edilmesiyle sonlanır” dedi. İş sağlığı ve güvenliği eğitim seminerine olan yoğun katılımın kendisini memnun ettiğini belirten Bursa PERDER Başkanı Mustafa Gürel, “6331 sayılı yasa ile tehlikeli sınıfta yer alan perakendeci üyelerimizi, derneğimizde verdiğimiz eğitim semineriyle iş sağlığı ve güvenliği hususunda bilgilendirmek istedik. Bu eğitim semineriyle üyelerimizi hem 6331 sayılı yasa hakkında detaylı bilgi sahibi olmalarını sağlarken hem de işletmelerinde olası iş kazalarına karşı koruyucu ve önleyici tedbirler almaları konusunda bilinçlendirmiş olduk” diye konuştu. PERDER üyeleri, yoğun ilgi gösterdi. Perakendecilik ve lojistik yönetiminin birbirini tamamlayan iki unsur olduğunun altını çizen Bursa PERDER Başkanı Mustafa Gürel, “Müşteri için sağlanacak en önemli fayda, satın alınacak ürünün istenildiği zamanda raflarda yer almasıdır. Bu anlamda lojistik yönetimi perakendeciliğin bu amacını gerçekleştirilmesinde önemli bir gücü haline geldi” dedi. Organize yerel perakendecilerin lojistik hizmetlerini kendi bünyelerinde yer alan yeteneklerle yürütmeye çalıştığını hatırlatan Başkan Mustafa Gürel, “Lojistik ve depolama faaliyetlerini kendi bünyeleri içinde yürüten üyelerimize verdiğimiz bu eğitim ile onların bu süreçlerine profesyonel bir bakış açısı getirmek istedik” diye konuştu. Lojistik eğitimi Bursa PERDER, perakendede mal ve hizmet trafiğinin hızla gelişmesiyle önemi her geçen gün artan lojistik ve depolamayla ilgili üyelerine eğitim verdi. Lojistik Danışmanı Atilla Yıldıztekin’in verdiği eğitime Bursa MOPAŞ, İyi Tarım Uygulamaları Sertifikası aldı ECAS Belgelendirme Denetim Şirketi tarafından “İyi Tarım Uygulamaları Sertifikası”nı alan Mopaş, sağlıklı, hijyenik, taze ve kaliteli meyve-sebze ürünlerini müşterilerine sunuyor Marmara Bölgesi’nde 5 ilde hizmet sunan yerel market zinciri Mopaş, iyi tarım uygulamaları dönemini başlattı. Mopaş’ın Manisa Salihli’de bulunan serasında da ürettiği ürünler, ECAS Belgelendirme Denetim şirketince kontrol edildi. Ürünlerin 7/12/2010 tarihli 27778 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan İyi Tarım Uygulamaları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygunluğu tespit edildi. Çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılan tarımsal üretim modeli olan “iyi tarım”la sebze-meyve ürünleri tamamen sağlıklı ve güvenilir oluyor. İyi tarım uygulamaları tehlike önleme, tehlike analizi, zararlılarla entegre mücadele ve entegre ürün yetiştiriciliği ilkelerini baz alarak, tarımsal işletmelerde ilgili metotların sürekli gelişmesini teşvik ediyor. 65 perder serbest köşe Bir su damlası tasarrufu Ben biliyordum ve defalarca dile getirdim… Yetkililer bir önlem alabilirlerdi…” Bu ve benzeri yüzlerce bence bahaneleri türeteceğiz, ama tehlike kapımıza dayandığında. Sonrasında pişmanlıklar hiçbir şeye yaramamaktadır.Oysa atasözlerini her seferde ahkam keserek söyleriz ve en derinlerde içlenerek dokunarak aktarırız. Yumurta misali hep o anlarda ise içimizi her seferinde garip bir boşluk kaplar ne gibi mi; “elma şekerini kimseyle paylaşmayıp,çamura düşüren çocuk” gibi. Ülkemizde ve Dünya’da o kadar güzel çalışmalar yapılıyor ki, tasarruf adına, bir kullanmaya başlasak, bir önemsesek tehlikeleri biraz ileti tarihlere atacağız ama nafile tabii ki. Gurbet ALTAY Genel Koordinatör Ülkemizde ve Dünya’da o kadar güzel çalışmalar yapılıyor ki, tasarruf adına, bir kullanmaya başlasak, bir önemsesek tehlikeleri biraz ileti tarihlere atacağız ama nafile tabii ki. “Tasarruf yapılmaz, tasarruf bir yaşam seklidir.”desem şimdi sizlere ne düşünürsünüz? Çok güzel bir söz diye başlarız, doğruluğunu perçinleriz ama yapmaya geldiğimizde biraz duraklarız. Peki, ne var ki bizi bu doğruluğuna inandığımız ve kanıksadığımız şeyleri yaptırmayan. Bu konuya birazdan devam edeceğim ve sanırım çözümünü de beraber bulacağız. Dünya’da geçmiyor ki her geçen gün yeni bir yenilik yapılmasın. Bazen yetişmekte geç bile kalıyoruz. Dünya dönüşü gibi, evren dönüşü gibi olanca hızıyla dönüyor hayatta… Uzmanlar her fırsatta dünyamızı kirletmeyin, geleceğimize yatırım yapalım diye belki de avazları çıktığı kadarıyla kalabalıkta bağırıyorlar. Küresel ısınma sebebiyle her geçen sene bunu daha çok hissediyoruz. Gerek havaların sıcaklığından gerekse mevsimlerin değişmesinden anlıyoruz ama işimize gelmiyor.Yine bakıyorsunuz ki ozon kirleniyor,sularımız boşuna akıyor,enerjimizi boşa harcıyoruz. Peki nereye kadar! Tehlikeler bizim kapımıza dayandığında ne yapacağız. Hemen açıklamalar gelmeye başlar: “Ben zaten destek vermek istedim… 66 Şirketlere bakıyorsunuz AR-GE ismi altında yapılan geleceğe yönelik araştırma geliştirme çalışmaları sadece o şirkete değil insanoğluna yapılan en büyük iyiliktir bence. İşin sırrı nedir derseniz,işin sırrı “ilk adım”’dır.Yani bizler ilk adımı atamıyoruz.Başkaları yapsın sonra bizler de bakarız düşüncelerindeyiz.Peki neden başkaları diye düşünürüz. İşlerimizde hep şu bahane vardır. “Yarın yaparız,başlarız..” gibi.Peki bugün dünün yarını değil mi? Peki neden ilk adım atılmakta çekiniriz ya da geç kalırız. Geleceğin de bir gün hatta çok hızlı geleceğini düşünmeyiz.Oysa ömür dediğimiz şeyin bir an olduğu ya kötü bir olaylar sonunda ya da sona yaklaştığımızda görüyoruz.Başarı ya da başarısızlığın çok büyük şeylerde değil küçük hatta küçücük ayrıntılarda gizli olduğunu unuturuz bazen.Ataların dediği gibi çoğu zaman pirince giderken bulgurdan olduğumuzu çok sonraları görürüz.İllaki birşeyin veya birilerinin bizlerin gözümüzü açması mı gerekmekte! Biz kendimiz kötü son yaklaşmadan bir şeyler yapamaz mıyız? Veya neden yapmıyoruz.Beki de zamanı geldi,ya da çoktan geçti.Oysa yine atalara değinmeden edemeyeceğim. “Zararın neresinden dönülürse dönülsün kardır..” bunu da unutmamak gerekir. Bizler çoğu zaman kar olarak gördüğümüz şeyden zarar görmüş,zarar olarak algıladıklarımızda da kar görmüşüzdür.O nedenle önyargılarımızdan arınarak ileriye hep ileriye bakmalı ve güzel düşünmeye çalışmalıyız. Hep geleceğe bakarsak geçmişte yapılan hataları da yok etmiş oluruz.O halde ilk olmak çok önemlidir.Geçmişte analizleri çok yapamamaktan ya da imkanların darlığından ilk olmak istememekteydik.Ama şimdi ilk olanlar kazandığını görüyoruz. O halde her şeyde gerek enerji ile ilgili çalışmalarla gerekse AR-GE çalışmalarına öncelik vermeli ve bu konuda toplumu da bilinçlendirmeli.Bu konuda herkesin üzerine düşen mutlaka bir şeyler vardır.Ben neler yapabilirim sorusuna vereceğimiz cevabı söylemeden bir adım geri atın lütfen ve bir düşünün neler yapabiliriz. Güzel sözler söylemekten başlayıp,güzellikler için bir araya gelmeye kadar birçok şey yapabiliriz. Dünyadaki gelişmeleri takip etmek bile bir sorumluluktur. Unutulmamalıdır ki “bu evren de başka Dünya Yok…” perder yeni üye YENİ ÜYELERİMİZ Dernek: Karadeniz PERDER Dernek: Karadeniz PERDER Dernek: Karadeniz PERDER Market Adı: Asya Market Market Adı: Bakkalım A.Ş. Market Adı: Nur AVM Şube Sayısı: 7 Şube Sayısı: 106 Şube Sayısı: 1 TÜRKİYE PERAKENDECİLER FEDERASYONU HER GEÇEN GÜN BÜYÜYOR Üye Satış Noktası Personel 371 3.798 65.085 m2 2.385.283 67 perder üyelerimiz AY-MAR’dan 15’inci şube Karadeniz PERDER üyesi AY-MAR, 15’inci şubesini açtı Yomra’da yeni şubesini açan AY-MAR, 15 şubeye ulaştı. Açılışa Yomra Belediye Başkan adayı İbrahim Sağıroğlu da katıldı. AY-MAR’ın yeni mağazası 1.000 metrekare alanda 3 kasa ve 15 çalışan ile hizmet veriyor. KARADENİZ PERDER Biçen’den iki yeni şube İstanbul PERDER üyesi Biçen, İnönü ve Merter şubelerini açtı Biçen’in İnönü şubesinin açılışına Sefaköy halkı yoğun ilgi gösterdi.İnönü şubesinin 600 metrekare satış alanında, 5 kasa ve 30 çalışanıyla Sefaköy sakinlerine hizmet veriyor. Biçen’in Merter şubesi, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 99. yıldönümünde hizmete açıldı. Biçen Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Biçen, 22’nci şubeyi Merter’e açarak, bölge sakinlerine daha yakın olduklarını ve Merter’e hizmet vermekten mutluluk duyduklarını dile getirdi. İSTANBUL PERDER Çelikkayalar’dan yeni şube Konya PERDER üyesi Çelikkayalar, yeni şubesini Fetih Caddesi’nde açtı Çelikkayalar AVM, Fetih Caddesi’nde yeni bir şube açtı. Yeni şube 500 metrekare alanda 25 çalışan ile hizmet veriyor. KONYA PERDER 68 perder üyelerimiz 5’inci Bahar... Karadeniz PERDER üyesi Bahar AVM, 5’inci şubesini açtı Bahar AVM, TOKİ şubesini Cağaloğlu Bulvarı’nda açtı. Bahar AVM Yönetim Kurulu Üyesi Yaşar Gündüzoğlu, “Bulunduğumuz bölgenin, ilimizin kalkınmasını istiyorsak, daha rahat ve modern bir yaşam istiyorsak, paramızın Samsun’dan çıkıp diğer bölgelerde harcanmasını istemiyorsak, yerel her türlü sermayeye destek vermemiz gerekiyor. Destek vermenin tek yolu ise, üretilen ve satılanı Samsun markalı mağazalardan almaktır” dedi. Yeni şube 470 metrekare alanda, 2 kasa ve 10 çalışan ile hizmet veriyor. KARADENİZ PERDER Kilpa Gümüşhane’de... Karadeniz PERDER üyesi Kilpa, 31’inci şubesini açtı Kilpa, yeni şubesini Gümüşhane’de açtı. Kiler Gıda Maddeleri Yönetim Kurulu Başkanı Semih Melek, “Biz Gümüşhane’de olabilmek için çok bekledik, çok çalıştık. En kısa zamanda bizim ana prensibimiz olan en iyi markaları en uygun fiyata, en hijyen ortamda satma prensibimizi göstermeye çalışacağız” dedi. KARADENİZ PERDER Gümüşhane şubesi 1.000 metrekare alanda, 3 kasa ve 20 çalışanı ile hizmet veriyor. Atalar 2 açıldı İstanbul PERDER üyesi MOPAŞ, yeni şubesini açtı MOPAŞ, Atalar 2 şubesini açtı. Yeni şube 510 metrekare alanda, 3 kasa ve 23 personeliyle hizmet veriyor. İSTANBUL PERDER 69 perder vitrin Fresh’n Soft Pişik Önleyici Fresh’n Soft, pişik önleyici ıslak bebek havlusu ürünüyle annelerin içlerinin rahat olmasını sağlıyor Pişiğe karşı Alman Dermatest Laboratuarı’nda pişik oluşmuş bebekler üzerinde yapılan etkinlik testinde, katılımcıların %95’i ürünün pişiği önlediğini belirtmiş ve ürünün formülü onaylanmıştır. Tek pakette çift etki sağlayan, Fresh’n Soft Pişik Önleyici Islak Bebek Havlusu olarak raflarda yerini alacak olan ürün her annenin mutlaka yanında taşıması gereken bir yardımcı. Etkinliği onaylanmış Fresh’n Soft Pişik Önleyici Islak Bebek Havlusu bez bölgesinde oluşan pişiği önleyerek bebeklere sağlıklı ve huzurlu bir büyüme sağlıyor, bu mutluluk annelerine de yansıyor. Doğuş Çay’dan 200 gr dökme yeşil çay Doğuş Çay, dökme sade yeşil çayda 200 gramlık yeni ürününü tüketicinin beğenisine sundu Doğuş Çay’ın yeni ürünü 200 gram dökme çay raflardaki yerini aldı. Doğu Karadeniz’in çay yapraklarından elde edilen yeşil çay, doğal bir antioksidan kaynağı olarak da biliniyor. Yeşil çay tutkunları 200 gram dökme Doğuş Sade Yeşil Çay ile demli ve sağlıklı çay keyfini yaşıyor. Dökme yeşil çayın demlenişi çok kolay: İçilmek istenen bardak sayısı miktarınca sıcak suyu demliğe koyduktan sonra her bir bardak için bir çay kaşığı Doğuş Sade Yeşil Çay ekleniyor. 3-4 dakikalık bekleme süresinden sonra süzülerek servis yapılıyor. Kireçsiz su ve porselen demlikle demlenmesi tavsiye edilen yeşil çaya isteğe göre bal da ilave edilebiliyor. Koska’dan ballı ikili Koska, çocukların beslenmesinde önemli bir yeri olan balı, tahinin mucizevi gücü ile bu kez çocukların seveceği şekilde buluşturdu Koska, bitkisel protein kaynağı olan ve içerdiği E, B vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum gibi mineraller bakımından faydası saymakla bitmeyen tahini, doğanın insana sunduğu en saf yiyecek olan bal ile bu kez çocuklar için bir araya getirdi. Yüzyılı aşkın deneyimini modern yorumlarla tüketiciye sunan Koska, lezzetlive sağlıklı bir karışım olan “ballı ikili”yi çocukların seveceği ve kolay tüketebileceği tüp formunda hazırladı. Koska’nın 4’üncü kuşak yöneticisi olan Yönetim Kurulu Üyesi Emin Dindar, “Türkiye’de sadece Koska’da bulunan son teknolojiye sahip tesislerde, tarladan alınan susamdan, besin değerleri tamamen korunarak, koruyucusuz ve katkısız olarak elde edilen tahini, doğal mucize balla buluşturduk. Çocuklarımızın beslenmesinde sağlıklı bir seçenek olması için cam kavanozdan sonra tüp formunda da ürettik. İstiyoruz ki çocuklarımız okul kantinlerindeki şeker oranı çok yüksek fındık kreması, çikolata gibi bir takım yiyecekler yerine tamamen doğal, ballı ikiliyle beslensinler” diye konuştu. 40 gramlık tüp formsatışa sunulan Ballı İkili, nazar boncuklu Koska Mağazaları, tüm zincir marketler ve www.koska.com online internet adresinden satışa sunuluyor. 70 perder vitrin SEK’ten 3 yeni lezzet SEK, çocuklara yönelik pastörize sütü; çilek, muz ve çikolata ile birleştirerek 3 yeni ürün yarattı SEK, çocuklar için 3 yeni ürünü piyasaya çıkardı. SEK Çocuk Sütleri Ailesi’ne katılan ‘SEK Çilekli Süt’’, ‘SEK Muzlu Süt’ ve ‘SEK Çikolatalı Süt’, 200 ml karton ambalajlarında çocukların beğenisine sunuldu. Gerçek çikolata ve gerçek meyvelerin pastörize süt ile birleştiği ürünlerin ambalajlarında çocuklara sütlerini kişileştirme imkanı sunan ‘‘Bu kimin sütü’’ esprisi yer alıyor. Yeni ürünlerin kapağındaki ve ambalajındaki sevimli inekler de süt içmeyi çocuklar için eğlenceli hale getiriyor. Danette 2’lim Danette 2’lim, yeni tüp formatıyla, çocuklara ve büyüklere eğlenceli atıştırmalık keyfi sunuyor Danette ailesinin yeni üyesi olan Danette 2’lim iki lezzeti bir arada sunarak çocukların ve büyüklerin favori sağlıklı atıştırmalığı olmaya aday. Hem muhteşem çikolata tadını hem de taze süt lezzetini bir arada deneyimlemek isteyenler, Danette 2’lim ile bu ikili lezzetin tadını çıkarıyorlar. Üstelik yeni tüp formatında sunulan Danette 2’lim, hem eğlence, lezzet ve sağlığı bir araya getiriyor hem de canınız ne zaman isterse kaşığa ihtiyaç duymadan kolaylıkla tüketilebiliyor. Danone Türkiye tarafından geliştirilen ve dünyada ilk defa, sadece Türkiye’de satışa sunulan Danette 2’lim, tüm çocukların çok sevdiği taze süt ve çikolatalı puding lezzetiyle sağlığı bir araya getiriyor. Tamek yeni ambalajında Tamek’in meyve suyu yepyeni ambalaj tasarımlarıyla raflardaki yerini aldı Şeftaliden portakala, kayısıdan vişneye, karışık, Tamek “Nektar”, “%100 meyve suları” ve “Kahvaltım” serilerindeki tüm ürünlerin ambalaj tasarımı yenilendi. Yeni tasarımlar, vitamin deposu Tamek meyve sularının tazeliğini ve enerjisini yansıtıyor. Farklı renk kullanımı ile raflarda yerini alan 1 litrelik Tamek meyve suları, tüketicilerine kullanım kolaylığı sunuyor. Canlı ve dinamik tasarımıyla dikkat çeken, tamamen tüketicilerin beklentilerini karşılayacak şekilde geliştirilen yeni ambalaj sayesinde büyük küçük tüm meyve suyu severler Tamek ürünlerini zevkle içecek. Tamek’in yeni ambalajı ile tüketiciler içeceklerini daha kolay kavrayıp, zorlanmadan açıp, zahmetsizce tüketebilecek. 71 perder dernek iletişim bilgileri 72 73 74
© Copyright 2024 Paperzz