yeni üyelerimiz - Türkiye Perakendeciler Federasyonu

1
2
perder
başkandan
Değerli Dostlarım,
Mustafa Altunbilek
TPF Başkanı
Kurulduğu yıldan bu yana, Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkan Yardımcığı ve Ankara PERDER başkanlığını
görevlerde bulunmamın ardından, kısa bir
süre önce de, Federasyon başkanlığı görevi
verildi. Bu göreve beni layık gören tüm
PERDER üyelerimize ve yönetim kuruluna
teşekkür ederim. Kurucu Başkanımız Sayın
Şeref Songör ve bir önceki dönem başkanımız Sayın Selamet Aygün, yerel perakendenin gelişimi ve büyümesi için çok
başarılı çalışmalar yaptılar. Her iki Başkan
da, yerel zincirlerin istihdama ve ekonomiye önemli ölçüde katkı sağlayan aktörler
olduğu konusunda farkındalık yarattılar.
Üretici ve tedarikçilerin, perakendecilerle
ilişkilerini önemli ölçüde yukarı taşıdılar.
Yeni yönetim olarak bizler de, çıtayı daha
yukarılara taşıyacak çalışmalara imza
atmak için kolları sıvadık. Tüm Türkiye’nin
katılımıyla yerel perakendenin ve üyelerimizin gelişimine yönelik çalışmaları
hızlıca başlatmış olduk. Kurulduğundan
beri perakende de önemli bir oyuncu olan
Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nu
çok dinamik ve sürdürülebilir çalışmalarla
destekleyeceğiz. Yapılan çalışmaları daha
ileriye taşıyarak üyelerimizin dolayısıyla
perakende sektörünün gelişimini sağlayacağız.
2
Dünyadaki gelişimi ve değişimi bizler TPF
olarak yakından takip etmekteyiz. En son
değişimleri ve gelişimleri ülkemizdeki
müşterilerimize sunmaktayız. Her geçen
gün gelişen perakende sektöründe yapılan
değişimleri anında üyelerimize iletmekteyiz, onlar da müşterilerin beğenisine en
kısa sürede AR-GE çalışmalarından sonra
sunmaktadırlar. Geleceğin en önce olanlar,
müşterinin ihtiyaçlarını en hızlı görenler
olacaktır. Bizler de gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında bu çalışmaları yaparak,
üyelerimizin kendi dallarında inovasyonlar
yapmalarını sağmaktayız. TPF Yönetimi
olarak 16 derneğimizin tüm sorunlarını ve
çözüm önerileri dinlemekte ve onlara bölgesel, sürdürülebilir projeler sunmaktayız.
Üyelerimiz de bu projeleri kendi bölgelerinde lider perakendeci olarak uygulamaktadırlar.
“Güç birliktelikten gelir.” söylemini biz
TPF yönetimi ve üyeleri içimizde hissederek ülkemizin gerek istihdamda, gerekse
genel ticarette üçüncü büyük sektörü olan
perakende sektöründe göstermekteyiz.
Her geçen gün büyüyen ailemiz sadece
ülkemizde değil, ülke sınırlarının dışında
da Türk perakendecilerimizin gelişimine
katkı sağlamaktayız. Birçok yönden ele
aldığımız çalışmalarımızı üyelerimizle
beraber yapmakta ve perakende bir adım
daha nasıl geliştirebiliriz sorusunun cevabını hep beraber arayarak bulmaktayız.
Bizler 16 farklı bölgeden mozaik oluşturup
ülkemizdeki tüm tüketicilerimizin tarafından tercih edilmemizin en büyük sebebi
ihtiyaçlara en hızlı cevap verebilmemizdir.
Bu yıl altıncısını gerçekleştireceğimiz
“Yerel Zincirler Buluşuyor “ organizasyonumuzda “marka” üzerine kurguladık.
Üretici-tedarikçi ve perakendeci güç birliğine yönelik konferans konuları belirledik.
Gerek perakendecilerin gerekse firmalarımızın marka yolculuğunda neler yapması
gerektiğini ve bir dünya markası olarak
olmaları için hangi kriterlere uyması
gerektiğinin bir yol haritasını sunacağız.
Özellikle işlerini geliştirirken hangi noktaların kendileri için önemli olduğunu ve
gelecekte sürdürülebilir bir firma olması
için yapılması gerekenleri bu etkinlikte
görebilecekler.
Bizler yerel perakendeciler olarak bu
ülkede kazanıyor, yatırımlarımızı yine bu
ülkeye yapmaktayız. Ülke geleceği için
bundan önce nasıl çalışmaları yaptıysak
yine aynı heyecanla ve azimle yolumuza
devam edeceğiz.
Saygılarımla,
Tarih 3 Aralık 2013.
Değerli müşterimiz
Aşınızın Aşkı
Kamaş Baharatları
reklam ajansını yani
bizi arayarak güzel
bir dergi tasarımı istedi.
Fakat biz Kamaş
Baharatlarının lezzetini
sıradan bir yemek
tasarımıyla anlatmak yerine,
ilk günden beri kullanan
iyi bir tüketici olarak
yemeklerinizde kullanmanızı
tavsiye etmeyi uygun gördük.
Bu nedenle tasarımın
tamamı bu olup,
lezzet severlerin,
raflarda aşağıdaki
logonun yer aldığı
her ürünü gönül
rahatlığı ile almasını
tavsiye eder, tamamen doğal olan
bitki çaylarının da her derde deva
olduğunu hatırlatmak isteriz...
www.kamasbaharat.com
3
perder
içindekiler
Türkiye Perakendeciler
Federasyonu Adına İmtiyaz
Sahibi
İhsan Biçen
Rüzgarlıbahçe Mah. Selvi Sok. No:6
K:6 Beykoz / İstanbul
Röportaj “Mustafa Altunbilek”
6
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Babur Akyol
Bahariye Cad. Canan Sok. 33/5
Kadıköy / İstanbul
Editör
Cennet Yavuzsoy Günel
cennetgunel@tpdf.org
8
Gündem
Yazı İşleri
Emre Durdu
Yönetim Yeri
Rüzgarlıbahçe Mah. Selvi Sok.
No:6 K:6 Beykoz / İstanbul
Tel: 0216 537 63 08
Fax: 0216 537 63 10
Perakende Turu
TPF PERDER dergisi yerel süreli
yayındır.
12
2 ayda bir Türkçe yayınlanır.
Konusu
Marketler ve market tedarikçileri
Baskı Tarihi: Nisan 2014
Baskı ve Cilt
ŞAN OFSET MATBAACILIK
Hamidiye Mah. Anadolu Cad.
No:50 Kağıthane/İstanbul
Tel: 0212 289 24 24
Yapım
Ortakalan Sektörel Yayıncılık
San. Tic. Ltd. Şti.
Bahariye Cad. Canan Sok. 33/5
Kadıköy / İSTANBUL
Tel: 0216 418 00 99
www.ortakalan.com.tr
4
21
Sosyal Sorumluluk
Röportaj “SUNAR GRUP”
22
perder
içindekiler
Serbest Köşe
İşletme sermayesinin
önemi
Araştırma
24
Ercüment Tunçalp
Danışman
20
Federasyonda Yeni
Başkan
28
Röportaj “PETEKKAYA”
Yılmaz PEKMEZCAN
Akademisyen
Pazar
30
26
Yeniden yapılananlar,
en az etkilenir
Aysen LACİNEL
Danışman
34
Neden TPF?
36
Ekipman Dünyası
Ekber IŞIK
TPF Eğitim Danışmanı
52
Bir su damlası
tasarrufu
Röportaj “AKÇAOĞLU”
44
Gurbet Altay
TPF Genel Koordinatörü
66
5
perder
röportaj
“Almanya PERDER ile daha
da büyüyoruz”
Kısa bir süre önce, Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı olan Mustafa Altunbilek ile yaklaşan Yerel Zincirler Buluşuyor
organizasyonu ve Federasyonun yeni dönem çalışmalarını konuştuk.
TPF’nin yeni dönem hedefleri
nelerdir?
Perakende Akademisi çalışmalarından bahseder misiniz?
PERDER üyelerimizin gelişimini ve değişimini sağlayarak, hedeflerimize emin
adımlarla ilerliyoruz. Şu anda 16 derneğimiz var. 798 perakende satış noktasında,
65 binden fazla çalışanımızla tüm Türkiye’de ve KKTC’da hizmet veriyoruz. Şimdi
de Alman’ya da bir dernek kurmak için
çalışmalarımıza başladık. En kısa sürede
Almanya PERDER’i de kurmuş olacağız.
Perakendeye dair bilgi ve birikimlerimizi,
Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızı aktarıyor olacağız. Bu talebin Almanya’dan
gelmiş olması, Federasyon çatısı altında
örgütlenmek istemeleri bizim için ayrı bir
gurur kaynağı. Yaptığımız çalışmaların ne
kadar etkili olduğunun önemli bir göstergesidir bu.
Bilgiyi arayan, bulan ve en önemlisi de
üreterek sektör ile paylaşan bir Federasyon olmayı planlıyoruz. Bu nedenle en büyük yatırımlarımızdan birini eğitime yani
sektörün geleceğine yapmak istiyoruz. Bunun için sektörü bir bütün olarak görecek
ve her kesimin ihtiyacına uygun çözümleri
üretecek bir yapıyı inşa ediyoruz. Sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlamak adına
bilgi toplayacak ve analizler yapacağız.
Kurulduğumuz yıldan bu yana, yerel
perakendeciliği geliştirmek, güçlendirmek
ve rekabet edebilirlik seviyesini en yukarıya çekmek için elbirliğiyle çalışıyoruz.
Bundan sonra da PERDER üyelerimizin
desteğiyle sektöre artı değer katmaya devam edeceğiz. TPF olarak, yerel perakendeciliğin yeniden yapılanmasını sağlayarak hem sektörel hem de ulusal tabanda
ülkemizin gelişimine katkıda bulunmayı
amaçlıyoruz.
Üyelerimiz arasında kuracağımız kolay ve
hızlı diyalogla beraber, var olan sorunları
aşmak, edinilmiş tecrübeleri paylaşmak,
orijinal model ve yöntemler geliştirerek
sektör içinde üyelerimize farklılık ve
rekabet avantajları sağlamak ise en önemli
hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Bugünkü durumumuzdan yola çıkarak
önümüzdeki dönemlerle ilgili doğru tahminlerde bulunabileceğimiz bir araştırma
ve geliştirme birimi oluşturacağız. Perakende Akademisi, perakende sektörünün
ihtiyaç duyduğu nitelikli ve bilgili insan
kaynağının yetiştirilmesinde önemli bir
işleve sahip. Bu yapı adeta sektörün okulu
olacak. Perakende Akademisi ile eğitim
ve danışmanlık gibi uzmanlık gerektiren
alanlarda sektöre yol göstermeyi hedef-
liyoruz. www.perakendeakademisi.com
web portalı üzerinden üyelik sistemi ile
Türkiye’nin her yerindeki işletme çalışanlarına en kaliteli içeriklerle ulaşma imkanı
sağlanacak.
YZB’de bu yıl neler var?
Organize gıda perakendesine ürün ve
hizmet sağlayan üretici ve tedarikçi firmalar ile yerel zincir marketleri bir araya
getirerek, işbirliği kanallarını güçlendiren,
konferans ve fuar katılımı kapsamında katılımcılarına eşsiz bir atmosfer sunan Yerel
Zincirler Buluşuyor organizasyonunun bu
yıl altıncısını, 16-17 Nisan 2014 tarihleri
arasında, İstanbul’da, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenliyoruz. Yurt içinden ve yurt
dışından konusunda uzman konuşmacıların katıldığı konferansta; perakendeciliğin
geldiği nokta, perakendecilik uygulamaları, dünyadaki perakendecilik eğilimi, başarılı perakendeciler gibi konular ele alınarak
katılımcılara ışık tutuluyor. Fuar ayağında
ise, Anadolu’nun dört bir yanından gelen
Bölge PERDER’lere daha yakından dokunacağımız bir döneme giriyoruz. Üyelerimizin, bölgelerinde yaşadığı sıkıntıları
bizzat bölgelerine giderek dinleyeceğiz
ve sorunlara çözümler geliştireceğiz. Bu
çözümleri sunarken de bölge dinamikleriniz göz önünde bulunduracağız. Çünkü her
bölgenin yapısı, ticareti, arz ve talebi çok
farklı. Her yıl en az bir kez yurt dışı gezimiz
olacak. Diğer ülkelerdeki perakendeciliği
yerinde inceleyeceğiz. Hangi ülkede neler
yapılıyor, hangi ülke hangi seviyede, biz
neler alabiliriz, neler verebiliriz...vb gibi
konuları ele alacağız.
6
Mustafa Altunbilek
perder
röportaj
üretici, tedarikçi ve perakende sektörüne
hizmet sunan firmalar ürünlerini ve hizmetlerini sergiliyor.
Bu yıl dünyaca ünlü Wal-Mart Etkisi Kitabı’nın yazarı Charsles Fischman, YZB’de
konuşmacı olacak. Tüm katılımcıların
özellikle bu konuşmayı kaçırmamasını öneriyorum. Konferansımıza yurtiçi
ve yurtdışından önemli konuşmacılar
katılacak. Saat başına 1.8 milyon dolar
kazanç, ABD genelinde her gün 35 milyon
müşteri, yıllık 466 milyar dolar net satış,
2,2 milyon çalışanıyla dünyanın en büyük
perakende zinciri olan Wal-Mart’ı analiz
eden Amerika’nın en usta gazetecilerinden
olan Charles Fishman kesinlikle dinlenmeli. Ayrıca dünyaca ünlü Psikoterapist
Antony Galie de konferansımıza katılacak.
YZB 2014’e sektörün ilgisi nasıl?
YZB, artık tüm firmaların takviminde olan
bir organizasyon haline geldi. Meslektaşlarımız her yıl büyük bir heyecanla organizasyonu bekliyorlar. YZB, üreticisinden
tedarikçisine, perakendecisinden hizmet
sunan firmalara kadar çok iyi sahiplenildi.
Yani tüm taraflar YZB’ye sahip çıktı. Çünkü
öyle büyük bir platform ki, patronundan
satın alma ve satış pazarlama yetkilisine
kadar herkes burada. Market raflarında
satışa sunulan ürünler burada. YZB’de
firmalar kendini çok iyi temsil ediyor.
Dolayısıyla herkes burada olmak istiyor.
Bu da sevindirici bir durum.
Yerel zincirlerin konumuyla ilgili
değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz?
Yerel zincirler istikrarlı bir şekilde büyü-
melerini sürdürüyor. Yerel zincirler büyük
bir atak yaparak organize perakendenin
en büyük oyuncusu olmayı başardı. Her
yıl müşteri ve mağaza sayılarını artırdı.
Sektörün son beş yılına bakıldığında
şube sayısı, istihdam, metrekare bazında
artışlar dikkat çekiyor. Türkiye Perakendeciler Federasyonu üyesi marketler 2009
– 2013 dönemini kapsayan son beş yılda
şube sayılarını yüzde 136 artırdı ve şube
sayıları 2 bin 555 ulaştı. Aynı dönemde
istihdam sayıları da yüzde 112 artışla, 46
bin 69 oldu. Metrekarede de yüzde 113
artış gösteren marketler 1 milyon 619 bin
850 metrekareye ulaştı.
Yerel zincirler, üretici ile tüketiciyi bir araya getiriyor. Tüketicinin beklentilerini ve
taleplerini doğru anlama ve karşılamanın
neticesi olarak bazı bölgelerde ise yerel
marketlerin daha da fazla tercih edildiğini
görüyoruz. Her geçen gün önemi daha iyi
anlaşılan ve payları artan yerel zincirler,
ulusal zincirlerle de rekabet eder hale
geldi. Türkiye’nin her yerinde bulunan bu
yapıyı, ülkenin en büyük organize aktörü
olarak değerlendirebiliriz, bu yapı ise hem
perakende sektörüne hem de ekonomiye
büyük katkı sağlıyor.
2014 için öngörüleriniz neler?
1995 yılından bugüne, kaliteli ürünlerimize yenisini ekleme anlayışıyla
çalışmalarımızı sürdürdük. Bu anlayışımız 2014 yılında da devam etmektedir.
Mevcut ürünlerimize ilave olarak, catering
kanalına hizmet verebilmek amacıyla
piknik ürünleriyle alakalı yatırımımız yılın
ilk yarısında devreye girecektir. Ayrıca
2014 yılında ürettiğimiz sektörün de ilki
olan fındıklı helva oldukça beğeni ve talep
görmüştür.
Bu yıl içinde yapacağınız çalışmalardan bahseder misiniz?
TPF üyesi marketler 2013 yılı içerisinde
şube sayısında yüzde 12, kasa sayısında yüzde 10, metrekarede yüzde 10,
istihdamda ise yüzde 11 büyüme yaşadı.
Böylelikle 2013 yılında marketlerin şube
sayısı 2 bin 555, kasa sayısı 8 bin 349, istihdam 46 bin 69, metrekare ise 1 milyon
619 bin 850 oldu. Sektörün artan rekabet
ve zorlu koşullara rağmen istikrarlı, sağlam
adımlarla büyüyeceğini tahmin ediyoruz.
2014’ten sonra yüzde 10’un üzerinde bir
büyüme öngörüyoruz. Şu an yurtdışına
açılım stratejilerini oluşturan, sistemini ve
organizasyonunu planlayan birçok marka
var.
Bu planların doğru yürütülmesi halinde
Türkiye dışındaki pazarlarda markalarımızı oldukça sık görebileceğiz. Öte yandan
değişen tüketici alışkanlıklarına paralel
olarak yeni alışveriş formatlarını tartışıyor
ve uyguluyor olacağız.En önemli sorunların başında insan kaynağı ve eğitim
gelmektedir. Ülkemizde perakendeciliğin
hala bir meslek olarak görülememesinden
dolayı sektörde insan kaynağı ve eğitimde
önemli sıkıntılar yaşanıyor. Ayrıca organize perakendenin toplam perakende sektörü içindeki payının Avrupa’ya göre düşük
olması, kriz ve belirsizlik dönemlerinde,
tüketici satın alma kararlarını olumsuz
etkilemektedir.
7
perder
gündem
Perakendeciler
“marka”yı konuşacak
TPF tarafından 16 – 17 Nisan tarihlerinde düzenlenecek olan organize gıda perakendesinin en büyük fuar ve kongre organizasyonu YZB 2014’te “Marka” konusu masaya
yatırılacak. Perakendeciler Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek, YZB 2014’e yerli ve yabancı yaklaşık 6 binin üzerinde sektör profesyonelinin
katılımını beklediklerini kaydetti
Organize perakende sektörünün en önemli
halkası yerel zincir marketler, 16–17 Nisan
tarihlerinde İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde buluşuyor.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu(TPF) tarafından düzenlenen organize gıda
perakendesinin en büyük fuar ve kongre
organizasyonu olan Yerel Zincirler Buluşuyor 2014 (YZB 2014), bu yıl altıncı kez kapılarını açıyor. 16 – 17 Nisan tarihlerinde
perakendeci, üretici, tedarikçi ve perakende sektörüne hizmet sunan firmaları bir
araya getirecek olan YZB 2014’ün bu yılki
ana teması ise, “Marka”. YZB 2014 konferansı ve fuarına yerli ve yabancı sektör
profesyonelinin katılımı bekleniyor.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da fuar ve kongre
olmak üzere iki bölümden oluşan YZB
2014’te, “Dönüşümü Başlat, Geleceği
Kazan” sloganı doğrultusunda “Marka”
konusu masaya yatırılacak. YZB’nin konferans bölümünde; geleceği şekillendiren
marka kimliği, marka stratejileri ve marka
hikayeleri ele alınacak. Marka olmak için
gereken hazırlık süreçlerinden başlanarak
marka oluşturmanın aşamalarına, marka
imajına ve marka değerine kadar tüm
faktörler belirlenip, konusunda uzman konuşmacılar aracılığıyla bilgi ve birikimlerin
paylaşılmasına olanak tanınacak. Fuarda
ise, firmalar interaktif stantlarında yeni
ürün ve hizmetlerini sunacak.
Charles Fishman ve Antony
Galie Türkiye’ye geliyor
YZB 2014’ün konferans bölümünde yurtiçi
ve yurtdışından önemli konuşmacılar da
yer alacak. Yurtdışından konuşmacı olarak
Wal-Mart Etkisi Kitabının yazarı Charles
Fishman ve Dünyaca ünlü Psikoterapist ve
Hipnotis Antony Galie geliyor. Saat başına
1.8 Milyon dolar kazanç, ABD genelinde
her gün 35 Milyon müşteri, yıllık 466 Milyar dolar net satış, 2,2 Milyon çalışanıyla
dünyanın en büyük perakende zinciri olan
Wal-Mart’ı analiz ederek, “Wal-Mart Etkisi”
8
Kitabını yazan Charles Fishman, konferansta “Walmart Gibi Kazanmak” başlıklı
bir sunum yapacak.
Konferansta yurtiçinden de konusunda
uzman konuşmacılar yer alacak. TPF
Danışma Konseyi Üyesi, Bizim Toptan
Satış Mağazaları Yönetim Kurulu Üyesi
Tahsin Pamir, Reklam Danışmanı ve Bugün Gazetesi Köşe Yazarı Ali Atıf Bir, İpek
Kağıt Pazarlama Müdürü İçim Er, CNN Türk
Program Yapımcısı ve Hürriyet Gazetesi
Yazarı Taha Akyol bu isimlerden bazıları.
leri Ödüllerini alacak
YZB 2014 kapsamında, “Perakendenin En
Başarılı Fikirleri”ni ödüllendirmek üzere,
bir yarışma da düzenleniyor. Sadece
PERDER üyelerine yönelik olarak gerçekleştirilen yarışma bu yıl; ‘En İyi Mağaza
Tasarımı’, ‘En İyi Müşteri Hizmetleri, CRM
ve Teknoloji Uygulamaları’, ‘En İyi Promosyon Yönetimi’, ‘En İyi İnsan Kaynakları
Uygulamaları’, ‘En iyi Sosyal Sorumluluk
Projesi’ ve ‘En İyi Perakende de İnovasyon
Uygulaması’ kategorilerinden oluştu. Katılımcıların birden fazla kategori için başvuru yapabileceği yarışmanın proje teslimi
31 Mart 2014 taihinde sona erdi. Katılımcıların; projelerine ürün ve servis sağlayarak
destek veren şirketler ile tedarikçileri de
ortak edebildiği yarışmanın ödül töreni ise
17 Nisan’da gerçekleştirilecek.
6 binin üzerinde katılım bekleniyor
YZB’yi birçok firma destekliyor
Coca-Cola, Evyap, Eczacıbaşı, Sütaş, Unilever ve Ülker’in ana sponsoru olduğu YZB
2014’ü bu yıl da birçok firma destekliyor.
Üretici, tedarikçi ve perakende sektörüne hizmet sunan firmaların katkılarıyla
gerçekleştirilen YZB 2014’ün Kurumsal
Sponsorları; Danone, Eti, Kebir Süt, Fayda,
Nestle, Parex, Sultan Et, Torku. Resmi
Sponsorları: Bağdat Baharat, Düzey, Erpiliç, Marmara Birlik ve Pakmaya. Oturum
Sponsorları: Billur Tuz, Duru Bulgu, Ekici,
Lila Kağıt, Mars, Şenpiliç. Destek sponsorları: Balparmak, Barilla, Danet, Embi
Gıda, Kızılay Doğal Maden Suyu, Kristal
Kola, Moova, Nutricia, Perkon, Seyidoğlu,
Tamek, Üçge ve Zara. Ana Konuşmacı
Sponsoru: Kenton. Gala Yemeği Sponsoru:
Hayat Kimya oldu.
Perakendenin En Başarılı Fikir-
Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nda sektörün gelişimi, yöneticilerin ve
çalışanların da sinerjilerinin sektöre yansıtılmasının hedeflendiğini belirten Türkiye
Perakendeciler Federasyonu Yönetim
Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek, YZB
2014’e yerli ve yabancı yaklaşık 6 binin
üzerinde sektör profesyonelinin katılımını
beklediklerini kaydetti. Altunbilek, YZB
2014 ile ilgili şunları söyledi:
“YZB’de; marketlere ürün ve hizmet sağlayan firmalar, yerel zincir marketlerin
üst düzey yöneticileri ile görüşerek ürün
ve hizmetlerini tanıtma fırsatı bulacaklar,
işbirliklerini geliştirebilecekler. Yerel zincirler, marketleri için yeni markalar kazanacaklar. Firmalar da yeni zincir marketlerle
bağlantı kurma imkanı bulacaklar. Fuar
katılımcıları ise stantlarında sergileyecekleri yeni ürünleri ve gelişmeleri tüm katılımcılar ile paylaşacaklar. Sektörü analiz
edecek uzman konuşmacıların yer alacağı
konferanslarda da tüm katılımcılar sektörün geleceğine yönelik bilgiler edinecekler,
birbirleriyle bilgi paylaşımı için uygun bir
platformda buluşabilecekler.”
perder
gündem
Büyük buluşmaya
sektörden tam destek
16 – 17 Nisan 2014 tarihinde Haliç Kongre Merkezinde düzenlenecek olan Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuar’ı çok sayıda sektör profesyonelini ağırlayacak.
Organizasyon sponsorları, YZB 2014 için görüşlerini paylaştı
“Stratejik işbirliğimiz arttı.”
Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’na
katılarak, yerel zincirlerin değerli sahipleri, ortakları, yöneticileri, satın almacıları ve çalışanları
ile aynı platformda bir araya geleceğiz. Organizasyon sayesinde ilişkilerimiz derinleşirken,
son dönemde hız kazandırdığımız yenilikçi
projelerimizi ve ürünlerimizi sektör ile paylaşma
imkanımız oluyor.
Yerel zincir marketler ile süren güçlü işbirliğimiz,
FMCG sektöründe iş ağırlığı anlamında göster-
diğimiz önemli gelişim ve en önemlisi Türk
tüketicisine yakın olma konusunda attığımız
etkili adımlar, kuruluşumuzun stratejik öncelikleri arasındadır.
Geçtiğimiz yıl, bu etkinliğe katılmamız sayesinde
yerel zincirler ile stratejik işbirliğimiz, sektörel
ilişkilerimiz ve pazarın geleceğine ilişkin bilgi
birikimi anlamında olumlu gelişmeler yaşadık. YZB 2014 organizasyonunun tüm katılımcılar
için hayırlı, verimli ve keyifli geçmesini diliyoruz.
Ferit Gökmen
Düzey Pazarlama
Genel Müdür Yardımcısı
“Sektör, yerel zincirlerle gelişiyor”
Hakan Mısri
Nestle Türkiye
Satış Direktörü
Nestlé olarak, yerel zincirlerin, perakende
sektöründe hem gelişen pazar hem de bu
pazarda yer alan müşteri kitlesini büyütmek
için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye
Perakendeciler Federasyonu, “Yerel Zincirler
Buluşuyor Konferansı ve Fuarı” ile yerel perakendeciliğin kalkınmasını ve gelişmesini sağlamayı
amaçlıyor. Biz de Nestlè olarak tüm müşterilerimizin işlerini; ürünlerimiz, satış ekibimiz,
global bilgi ve tecrübemiz ile destekleyerek
rekabet güçlerini ve satışlarını artırmayı, lider
olduğumuz kategorilerde farklı uygulamalar ve
aktiviteler gerçekleştirerek farkındalık yaratmayı
hedefliyoruz. Perakende sektörü sürekli bir büyüme trendi
gösteriyor. Müşteri ve mağaza sayıları artıyor. Dünyanın lider beslenme, sağlık ve iyi yaşam şirketi olarak biz de bu büyüyen sektörde toplumsal sorumluklarımızı da yerine getirerek, kaliteli
ve katma değerli ürünlerimizi tüketicilerimize
ulaştırıyoruz. Yerel zincirler, sınavı geçti
Yeni konsept ürünlerimizin piyasada yer alması
açısından önemli bir yeri olan Yerel Zincirler
Buluşuyor Konferansı ve Fuarı, sektöre değer
katan, büyüten ve gelişimine katkıda bulunan
bir organizasyondur.
Yerel zincirler, 10 yıldır sağlıklı büyüyen
istikrarlı ve sağlam bir yapıdır. Özellikle gıda
sektöründe yabancı oyuncular karşısında büyük
bir sınav vermesine rağmen dimdik ayakta
kalabilmiştir.
Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nın
da sektöre katkı açısından, üreticiler ile perakendeciler arasında güzel bir iletişim kurduğunu
düşünüyoruz. Organizasyon, bu sene de sektörümüze olumlu yönde katkılarda bulunacak.
Yerel zincirlerin önemi özellikle yeni konsept
ürünlerimiz için çok önemlidir. Ülkemizde
üretimi yapılamayan gazsız bir ürün çıkarma çalışmamız devam etmektedir. Fuara
yetiştirmeyi düşünüyoruz. Eminiz perakende
sektöründe de büyük bir ilgiyle karşılanacaktır.
Bayram Altuntoprak
Kristal Kola
Pazarlama ve Satış Müdürü
9
perder
gündem
“Yerel zincirlere yatırım yapıyoruz”
Memnuniyetle ifade etmek isteriz ki, Barilla Gıda
olarak yerel zincirlerin en geniş anlamda temsil
edildiği PERDER ile yakın ilişki ve koordinasyon
içindeyiz. Yerel zincirler faaliyet noktası seçimi,
tüketiciye yakınlık ve mal verenlerle kurdukları
sağlıklı ilişkiler neticesinde büyümeye devam
ediyor.
2014 ve ötesinde de, yerel zincirlerin güçlenerek
büyümeye devam edeceklerini öngörüyoruz.
2014 yılında Barilla markası için gerçekleştireceğimiz yoğun tanıtım kampanyası çerçevesinde
yerel zincirlere daha fazla yatırım yapmaya ve
bu kanaldaki işlerimizi geliştirmeye kararlıyız.
Güneş Karababa
Barilla Türkiye
Genel Müdürü
“Ortak geleceğimiz şekilleniyor”
Güçlü markalarla, stratejik işbirliği vizyonuyla
büyüyen perakende sektörünü bu yıl da bir
araya getiren “Yerel Zincirler Buluşuyor” organizasyonunun içinde yer almaktan mutluluk
duyuyoruz.
Sektörel kalkınmaya odaklı, paydaşlığa ortam
sağlayan ve sürdürülebilir ticaretin anahtarı
olarak gördüğümüz bu organizasyonunun
önemli bir misyona sahip olduğunu
düşünüyoruz. Sunduklarımıza katma değer
sağlayan, müşterilerimizle bağımızı güçlendiren ve farklılaşmamıza imkan tanıyan yeni
fikirlerin ve sektörel trendlerin paylaşıldığı bu
buluşmanın ortak geleceğimizi şekillendirmede
önemli katkıları bulunuyor.
N.Enver Yelkenci
Ülker
Türkiye Satış Direktörü
“Önemli fırsatlara kapı açılıyor”
Türkiye Perakendeciler Federasyonu tarafından
düzenlenen YZB 2014, perakendecilerle; üretici,
tedarikçi ve sektöre hizmet sunan firmaları buluşturan büyük bir organizasyon. YZB
2014’de mevcut müşterilerimizle iş birliklerimizi
güçlendirirken, yeni iş birlikleri için önemli fırsatlar yakalayacağız. Bu nedenle bu sene de YZB
2014’deki yerimizi aldık.
Yerel zincirler perakende sektörünü dinamik
kılan önemli unsurlardan. Türkiye ekonomisinin
büyüme sürecinde, yerel zincirlerin rolü daha da
önem taşıyacak. Yerel zincirlerin, yerel üreticilerle yapacakları iş birlikleri de bu noktada son
derece önemli.
Mustafa Bılıkçı
Sultan Et
Yönetim Kurulu Başkanı
“Sektörün geleceği parlak”
Bu yıl altıncısı düzenlenecek olan Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nda, Ekici
Peynir olarak, tüm peynir çeşitlerimiz ile yer
alacağımız gibi yeni ürünümüz olan “Süzme
peyniri” de ön plana çıkaracağız.
Yıllardır neredeyse bütün Türkiye’deki yerel
zincirler ile işbirliği yapmaktayız. Ciromuzun
da büyük bir oranını karşılayan, perakende sektöründe önemli bir yere sahip olan ve sayıları
her geçen gün artan yerel zincirlerin, Türkiye
10
perakendesindeki başarısı da sektörün geleceğinin parlak olacağının göstergesidir.
Ekici Peynir olarak, ürünlerimizin tadına ve
kalitesine oldukça güvendiğimizden dolayı
“Daima gerçekleri söyleyenler tarafından onaylanan peynir, Ekici Peynir” temasını kullanarak
katılacağımız YZB 2014 organizasyonunda ve
2014 yılı boyunca tüm iletişim faaliyetlerimizde aynı marka temasını kullanarak başarımızı
sürdüreceğiz
Elçin Ekici Öztürk
Ekici Peynir
Pazarlama İletişimi Sorumlusu
perder
gündem
“İnsan, marka, teknoloji...”
YZB, organize perakende sektörüne ürün ve
hizmet sağlayan üretici ve tedarikçi firmalar
ile yerel zincir marketlerini bir araya getirerek, işbirliği kanallarını güçlendirilmesinde
önemli bir rol oynuyor. Sektördeki yenilik ve
değişimlerin aynı platformda paylaşıldığı YZB
organizasyonun, yeni fikirlerin doğmasına
vesile olan, sektörü bir araya getiren, birbiriyle
kaynaşmasını sağlayan bir yapısı olduğunu
düşünüyorum. Perakende sektörünün geleceği,
insan, marka ve teknoloji atılımlarının yapıl-
masıyla çok yakından ilgili… Sektörde dönüşüm
ve geleceğe doğru emin adımlarla ilerleme
ancak bu atılımlar sayesinde gerçekleşebilir.
Yerel Zincirler, toplumun en küçük birimlerine
kadar nüfuz edebilme kabiliyeti sayesinde
tüketici alışkanlıklarındaki değişimleri ilk elden
ve hızlı şekilde elde edebilme fırsatına sahip.
Türkiye’nin her yerinde bulunan bu yapıyı,
ülkenin en büyük organize aktörü olarak değerlendirebiliriz.
Erdal Tüfekçi
Hayat Kimya
İş Geliştirme Direktörü
“İş ortaklarımızla buluşacağız”
Mehmet Göksu
Seyidoğlu
Genel Müdürü
Perakende sektörüne can veren yerel zincirlerin
önemi gün geçtikçe artmakta ve istihdamda
önemli bir rol oynamaktadır. Yerel zincirler, her
geçen gün payını artırarak ulusal zincirlerle
rekabet eder hale gelmiştir. Markaların yaygınlaşması ve yerele ulaşması yolunda, yerel
zincirler lokomotif görevi görmektedir.
Seyidoğlu olarak inovatif ürünler ve AR-GE
yatırımlarımız sonucunda pek çok yeni ürün
ve hizmeti devreye soktuk. Ürün çeşidimizi
genişleterek; çocuklara ve gençlere yönelik ballı
tahin, pekmezli tahin, reçel çeşitlerini piyasaya
sürdük ve çok olumlu geri dönüşüler aldık. Yerel
Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nda yeni
ürünlerimizle yer alacağız.
Sektörün artan zorlu rekabet koşullara rağmen
istikrarlı ve sağlam adımlarla büyümesini ve
uzun vadede kalite ve istihdama katkı sağlamasını bekliyoruz.
“Yenilikleri tanıtacağız”
Yerel Zincirler Buluşuyor’da 2013’ün sonlarına
doğru sektöre sunduğumuz Duru Dual serimizin
tanıtımına ağırlık vereceğiz. Geleneksel Duru
kalitesinden hiçbir ödün vermeden, hazırlamış
olduğumuz, Duru Dual Mantarlı Bulgur, Duru
Dual Şehriyeli Bulgur, Duru Dual Nohutlu Bulgur
ve Duru Dual Mercimekli Bulgur, mutfaklara
yeni bir vizyon kazandıracak nitelikte. Türkiye’de bulgur üretimi ve satışı konusunda lider
firma olan Duru Bulgur, tüketicilerine en kaliteli
ürünlerini ulaştırırken aynı zamanda Ar - Ge’ye
yaptığı yatırımlar sonucunda yenilikçi ürünleriyle de öne çıkıyor. Geçtğimiz yıl Avrupa
halkına bulguru daha iyi tanıtabilmek; bulgur
alışkanlığının edinilmesini hızlandırmak amacı
ile geliştirdiğimiz Duru Vital serisini YZB’de
yerel zincir yetkililerin beğenisine sunmuştuk.
Bu yıl da organizasyonun fuar bölümünde Duru
Bulgur Standı’nda sektör temsilcilerini ağırlamaktan mutluluk duyacağız.
İhsan Duru
Duru Bulgur
Yönetim Kurulu Başkanı
“Dostlarımızla buluşmaya geliyoruz”
Yüksel Danacı
Bağdat Baharatları
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
YZB 2014 organizasyonu ticari bir platform olmasının yanı sıra, düzenlenen konferans ve fuar
etkinlikleri ile hem üreticilerin hem de organize
gıda perakende sektörünün geleceğine de yön
veren bir yapıya sahip. Bugün geldikleri noktada
yerel perakendenin önemli katkısı olduğuna
inandıklarını ve her platformda yerel perakendecilerin yanında olmaya devam edeceğiz.
Bağdat Baharat olarak, resmi sponsorluğunu
üstlendiğimiz bu organizasyonda yerel peraken-
deci dostlarımızla birlikte olmak, her geçen gün
yenilenen ürünlerimizi tanıtmak için bu yıl da
bu organizasyonda yerimizi aldık. Perakendeci
dostlarımızla bir arada olmak, onların sorunlarını dinlemek, sektörümüzle ve firmamızla
ilgili görüşlerini ve önerilerini almak, firmamızı
ve ürünlerimizi onlara daha iyi anlatarak
karşılıklı ticari ilişkimizi güçlendirmek, bu
organizasyonun sağlayacağı önemli kazanımlar
olacaktır.
11
perder
perakende turu
Toksöz Grup’tan satın alma
Toksöz Grup, İspanya’nın yüzde yüz doğal meyve suyu üreticisi Zumos Palma’yı ve
İtalyan çikolata markası Pernigotti’yi bünyesine kattı
Toksöz Grup’un gıda alanındaki hedefleri
ve Sürme Çikolata markası Sarelle’nin
yeni iletişim kampanyasıyla ilgili bilgi
vermek üzere Çırağan Palace Kempinski’de
düzenlenen basın toplantısına, Toksöz
Grup Yönetim Kurulu Üyelerinden Ahmet
Toksöz, Zafer Toksöz, Sanset Gıda Pazarlama Direktörü Aslı Eren Şengezer, yeni
reklam filminde rol alan ünlü karikatürist
Erdil Yaşaroğlu ve eşi Begüm Kütük Yaşaroğlu katıldı. Toplantıda konuşan Toksöz
Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Toksöz
yeni markaları bünyelerine katmaktan
dolayı mutlu olduklarını belirtti. Toksöz,
“Ülkemizde yaptığımız önemli yatırımların
ardından yurtdışında da adımızdan söz
ettirecek satın alma faaliyetlerinde bulunuyoruz. 450 Milyon Euro olan ciromuzun
yaklaşık yüzde 18’ini çikolata ve don-
durma satışlarından elde ediyoruz. Yeni
markalarımızın ciromuza ve büyüme stratejilerimize olumlu katkılar sağlayacağına
inanıyoruz.” dedi. 2014 yılında gıda sektöründe yüzde 40 büyüme hedeflediklerini
belirten Toksöz, Sanset Gıda’nın lokomotif
markalarından biri olan Sarelle için; “2014
yılında pazarlama stratejilerimize uygun
olan yeni kampanyaları tüketicilerimizle
buluşturacağız.” dedi.
Ürünlerde trans yağ, gıda boyası ve katkı
maddesi kullanmadıklarını belirten Ahmet
Toksöz; son dönemde Sarelle markası
ile yaptıkları iletişimde bugüne kadar
sahiplendikleri doğallık konumlandırmasına devam edeceklerini ifade etti. Toksöz,
pazarda 50 bin tonluk üretim olduğunu ve
yılda 15 milyon kavanoz Sarelle sattıklarını söyledi.
Algida sezonu açtı
Algida, bu yaz bir rekora imza atarak 26 yeni ürünle yazı karşılıyor
Dünya genelinde 16,6 milyar litrelik
hacimle 160 milyar TL’lik ekonomik
bir değeri ifade eden dondurma pazarı,
Türkiye’de de son beş yılda 2 kat büyüdü.
Türkiye pazarında ise; 2013 yılı itibariyle
dondurma pazarı 2 milyar TL’lik büyüklüğü ile ülke ekonomisinin değer üreticilerinden biri olmayı başardı. Türkiye,
kişi başı tüketimde litre bazında 4 litre ile
dünya sıralamasında 29’uncu sırada yer
aldı. Kişi başı dondurma tüketimini 0,3
litreden 4 litrenin üzerine çıkararak, 23 yılda 13 kat artmasına öncülük eden Algida,
2013 yılında %73’e yükselen pazar payı ile
yıllardır pazarın lideri. Tüm Türkiye tarafından sevilen en zengin ürün portföyünün
yaratıcısı Algida, bu yıl 26 yeni ürünle bir
rekora imza atarak, dondurma pazarına
yön veren marka konumunu istikrarlı bir
şekilde korumaya devam ediyor.
Unilever Gıda Pazarlama Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin, geçen yıl faaliyete başlayan Konya Fabrikası’ndaki yeniliklerden
de söz etti. Seçkin, “95 milyon euronun
üzerinde yatırımla kurulan, 80 milyon litrelik üretim kapasitesi olan Algida Konya
fabrikası; 2013 yılında üretime başladı
12
ve 2014 yılında toplam Algida üretiminin
%12’sini karşılamayı hedefliyor. Üstelik
faaliyet gösterdiğimiz ilk günden itibaren
“sıfır katı atık” hedefimizi de gerçekleştirmeyi başardık” dedi. Konya Fabrikası’nda
hayata geçirilen Güneş Arabası için ise;
”Sürdürülebilir bir enerjiyle çalışan ve
yılda 425 kg karbondioksit salınımını
engelleyen Algida Güneş Arabası, sadece
ülkemiz için değil tüm dünya için de örnek
bir projedir. Güneş enerjisiyle fabrika sahasındaki ulaşımı sağlayan Güneş Arabası’nın üretim ve kalkınmaya destek veren
tüm kuruluşlara örnek olmasını ve doğal
kaynak kullanımının bu tür projelerle azaltılmasını diliyoruz.” diye konuştu.
13
perder
perakende turu
Türk Henkel’de yeni atamalar
Türk Henkel’de yapılan atamalar ile Türk Henkel Hukuk ve Uyum Müdürlüğü görevine
Selin Evrem, Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörlüğü görevine ise Veli Dinçel atandı.
Türk Henkel Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörü Güray Yıldız ise Macaristan
Henkel’de Çamaşır ve Ev Bakım Genel Müdürlüğü görevine getirildi
Üniversitesi Tarih Bölümü’nden
mezun olmasının ardından Gillette
ve Reckitt Benckiser şirketlerinde
farklı kademelerde yöneticilik
görevi yürüttü. Dinçel son olarak
Reckitt Benckiser Baltık Ülkeleri
ve Kalilingrad Ülke Müdürü olarak
görev yapıyordu. Veli Dinçel, Tük
Henkel’e Çamaşır ve Ev Bakım Satış
Direktörü olarak katılmıştır.
Selin Evrem, İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi’nden 2004 yılında
mezun oldu. Almanya Martin
Luther Üniversitesi’nde ‘Uluslararası Ticaret Hukuku’ ve ‘Ekonomi’
bölümlerinde çift anadal yüksek lisans eğitimini tamamlayan Evrem,
Ernst and Young Türkiye, Carrefour
Grup ve Habboush Grup’ta görev
aldı. Selin Evrem, Türk Henkel
bünyesine Hukuk ve Uyum Müdürü
olarak katıldı.
Veli Dinçel, 1996 yılında Boğaziçi
Güray Yıldız iş hayatına Gillette
Türkiye’de Satış Şefi olarak başladı ve 1999 yılında Türk Henkel
bünyesine katıldı. Yıldız bugüne
kadar ‘Türk Henkel Zincir Mağazalar
Müşteri Yöneticisi’, ‘Henkel Orta ve
Doğu Avrupa Bölgesi’nde Uluslararası Marka Yöneticisi’, Türk Henkel
Geleneksel Kanal ve Saha Satış
Yöneticisi’ ve son olarak ‘Çamaşır
ve Ev Bakım Satış Direktörü’ olarak
görev yaptı. Güray Yıldız yeni
görevinde Macaristan Henkel’de
Çamaşır ve Ev Bakım Genel Müdürü
olarak görev almıştır.
Pakmaya ürünleri fuarlarda
Pakmaya, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sektörel fuarlar olan EDT Expo 2014,
IBATECH 2014 ve YZB 2014’e katılarak fırıncılık, pastacılık ve tüketim gruplarına ait
ürünlerini sergileyecek
Pakmaya, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da
sektörel fuarlara katılarak ürünlerini sergileme imkânı bulacak. Yıllık 250.000 ton
maya üretim kapasitesi ile 130 ülkeye 100
milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştiren Pakmaya, 27 – 30 Mart tarihlerinde
ev dışı tüketim sektörünün öncü fuarı EDT
Expo 2014 ve 10–13 Nisan tarihlerinde
fırıncılık sektörünün en önemli fuarlarından IBATECH 2014’te pastacılık ve fırıncılık
ürün gruplarını tanıtacak.
Pakmaya 16–17 Nisan tarihlerinde ise perakendeci, üretici, tedarikçi ve perakende
sektörüne hizmet sunanları ortak bir plat-
14
formda buluşturan YZB 2014’e katılarak
tüketim grubu ürünlerini sergileyecek.
Pastacılık ve fırıncılık ürün grupları
sergilenecek
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da EDT Expo
fuarına katılacak olan Pakmaya, fuarda
fırıncılık ürün grubunda mayalar, ekmek
geliştiricileri, ekmek miksleri ve ekmek
yardımcı malzemelerini, pastacılık ürün
grubunda ise pişirme yardımcıları, krema
ve soslar, pastacılık katkıları, kek miksler
(toz), jöleler, kuvertür çikolata, konfiseri,
damla çikolata, parça ve pul çikolata ile
bitkisel sıvı krem şanti ürünlerini tanıtacak.
YZB 2014’te tüketim ürün grubu tanıtılacak
Nisan ayı ortasında Yerel Zincirler Buluşuyor(YZB) fuarına katılacak olan Pakmaya,
etkinlikte tüketim grubuna yönelik ürünlerini tanıtacak. Tüketicinin mutfağında
42 gram Yaş Maya, 100 gram Kuru Maya,
500 gram Yaş Maya ve 10 gramInstant
KuruMayaürünleri ile yıllardır lezzete
lezzet katan Pakmaya, aralarında hamur
kabartma tozu, şekerli vanilin, kakao,
karbonat, pudra şekeri, pirinç unu, mısır
nişastası ve buğday nişastasından oluşan
yeni ürünlerle “Tüketim” ürün grubunu
mutfaklara taşıyor.
15
perder
perakende turu
Şimşek ürünleri “helal”
sertifikalı
Şimşek A.Ş, “helal gıda” belgesi aldı
Türkiye’de ilk kez üretilen BienKruvasan gibi sıradışı ürünleriyle dikkatleri üzerine çeken Şimşek A.Ş.,
Helal Belgesi’ni kullanma hakkını
elde etti.
Türk Standartları Enstitüsü’nden
Helal Uygunluk Belgesi alan Şimşek
A.Ş.; kruvasan, bebe bisküvisi, gofret, hazır kekler ve bisküvileri başta
olmak üzere çikolata tahıl ürünleri
ve kakaolu tüm ürünlerinde “helal”
sertifikasını kullanacak.
Helal Gıda belgesinin, gıda güvenliği konusundaki önemine değinen
Şimşek A.Ş. Genel Müdürü Erol
Şimşek, “Tüketicilerimize ‘helal’
belgeli ürünlerimizi sunmaktan
gurur duyuyoruz” diye konuştu.
İslami kurallar doğrultusunda
ele alınan ‘Helal’ gıdanın aslında
genel anlamda hijyen ve tüketiciye uygunluk anlamında özellikler
bütününü kapsadığını belirten Erol
Şimşek şöyle konuştu: “Şimşek
A.Ş. olarak gerek yurtiçinde gerek
yurtdışında tüm tüketicilerimizin
ihtiyaç ve beklentilerini en üst
düzeyde karşıladığımızı kanıtlamış
oluyoruz. Ürünlerimizin sıradışı
olduğu kadar tüketiciye uygunluğunu da gösteren ‘helal’ belgesini
gururla taşıyacağız.”
Hedef: 100 ‘Yeşil Nokta’
Unilever Türkiye, 2014 sonuna kadar 50, 2015 sonuna kadar 100 ‘Yeşil Nokta’ yapacak
Unilever, dünyada bir ilki gerçekleştirdiği
‘Yeşil Nokta’ Projesiyle satış ve dağıtım
noktalarını birer ‘Yeşil Nokta’ya dönüştürüyor.
Yeşil Nokta Projesi’ndeki gelişmeler
hakkında bilgi vermek amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Unilever
Türkiye Satış ve Müşteri Geliştirmeden
Sorumlu Başkan Yardımcısı Cem Tarık
Yüksel, dünyamızın içinde bulunduğu
çevresel sorunların, ancak herkesin kendi
16
üzerine düşeni yapmasıyla aşılabileceğini,
bu nedenle üretimden tüketime kadar
zincirin her halkasının, üzerine düşen
sorumlulukları yerine getirmesinin çok
önemli olduğunu vurguladı.
Yüksel, tüketicileri ve market çalışanlarını
hem Yeşil Nokta’da alınan aksiyonlarla
ilgili hem de sürdürülebilir yaşama nasıl
katkıda bulunabilecekleri konusunda
bilinçlendirmenin büyük önem taşıdığını
vurguladı. Market çalışanlarına süreçle ilgili eğitimler
verilirken,
tüketicileri
bilinçlendirmek
amacıyla
mağaza içindeki alanlar
ve mağaza
girişlerikullanılıyor.
Tüketiciler,
mağaza içinde kurulan
‘Sürdürülebilirlik Köşeleri’ ile kendi
hayatların-
da nasıl değişiklikler yapıp bu ajandayı
destekleyecekleri konusunda uzmanlar
tarafındanbilgilendiriliyor.
2013 yılında başladıkları projede bugüne
kadar 20 satış noktasının Yeşil Nokta diploması aldığını, 15’inde ise sürecin devam
ettiğini vurgulayan Yüksel, , “ 7 Yerel
Market, 7 Distribütör, 3 eczane, 3 Unilever
ofis mağazası faliyetlerine ‘Yeşil Nokta’
olarak devam ediyor dedi. Yüksel, 2014
sonuna kadar 50, 2015 sonuna kadar 100
‘Yeşil Nokta’ya ulaşmayı hedeflediklerini
açıkladı.
Yeşil Noktaların dış ışıklandırmada LED
sistemler kullanarak %33 elektrik tasarrufu elde edebileceğini belirten Cem Tarık
Yüksel, bunun da bir futbol sahasının
yarısı kadar büyüklükteki orman alanının
sağladığı karbon emisyonu faydasına
denk geldiğini vurguladı. Yüksel’in verdiği
bilgiye göre, bir Yeşil Nokta, su tasarruflu armatürler ve sensörlü musluklar
kullanarak, normal musluklara kıyasla
%85’e varan oranda tasarruf sağlayabilir.
Enerji tasarruflu soğutucu kullanımı ile yılda8,241 kWh enerji tasarrufu elde edebilir;
bu da ortalama küçük bir aile aracının 55
depo yakıt harcamasına denk geliyor.
perder
“Konserveden korkma”
perakende turu
Mehmet Nafiz Ünlü, “Konserve insanların hayatını kolaylaştıran bir gıda maddesidir”
Yurt Konserve Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Nafiz Ünsal, konserve hakkında
yazılı bir açıklama yaptı. Ünsal, yenilebileceken temiz gıda maddesinin konserve
olduğunu söyledi. “Sterilize olan ve hiçbir
katkı maddesi olmayan başka bir hazır
gıda maddesi bulamazsınız” diyen Ünsal,
açıklamasına şöyle devam etti: “Sterilize
olması demek, gıda maddesinin 121C‘de
ısıl işlem görmesi demektir. Bu da, konservenin içinde hiçbir zararlı bakteri kalmadığını gösterir. O yüzden, yiyebileceğiniz
en sağlıklı gıda maddesi konservedir. Konserveyi yapan firmanın tecrübesi; titizliği,
konserve konusunda hangi tarza yöneldiği
önemlidir. Şöyle ki; bir kabak dolması
yapalım ve malzemeleri 4 kadının önüne
koyalım. Hepsinin yapmış olduğu dolma
farklı olacaktır. Konserve fabrikası da, hazır
yemek yaptıklarında aynı şey olacaktır.
Bu lezzet farkı, fabrikanın bu konudaki
tecrübesini ve ustalığını gösterir.
Bu lezzet farkını tüketici
değerlendirip, ona göre
alacağı bir barbunya
pilakiye karar verecek
ve daha sonra hep aynı
markayı alacaktır. Konserve çeşitlerinde bazıları
vardır ki, bu çeşitler hangi
fabrikada yapılırsa yapılsın
fazla lezzet farkı olmaz.
Bunlarda bezelye, bamya
ve Ayşe fasulye konserveleridir. Konserve insanların
hayatını kolaylaştıran bir
gıda maddesidir.Hazır yemek konservesi, açtığımız
an tüketebileceğiniz gıda
maddesidir. Çeşitleri ise
boldur. Barbunya pilaki, fasulye pilaki, yaprak dolma,
patlıcan kızartma, soslu balık, yağlı balık,
uskumru sac kavurma, tas kebap, rosto,
İzmir köfte, soslu tavuk, mısır, ıspanak,
garnitür, etli kuru fasulye, aşure gibi çeşitlerimiz olduğu gibi.”
Meyve suyunda yeni ortaklık
Tat Gıda, Maspex Wadowice Group’un eşit ortaklıkla kurdukları Tedi İçecek,
Türkiye’nin ilk çocuk meyve suyunu pazara sundu
Toplantıda konuşan Tat Gıda Sanayi A.Ş.
Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, Tat
Gıda olarak önemli bir işbirliğine imza attıklarını söyleyerek, “Bu işbirliği çocuklara
ve gençlere sağlıklı ürünler sunma stratejimiz adına çok önemli bir adım” dedi. Pazarda hem var olan markalarıyla hem de
yeni ürün ve markalarla büyümeyi hedeflediklerini belirten Kesimer, şöyle devam
etti: “Türkiye nüfusunun çeyreğini çocuk
ve gençler oluşturuyor. Bu gruba sağlıklı
ürünler sunmak temel stratejimiz. Bu
doğrultuda Orta ve Doğu Avrupa’nın lider
meyve suyu üreticisi Maspex Wadowice
Group ile ortaklık kurduk. Maspex’in çocuklara yönelik pazardaki üretim ve pazarlama tecrübesini Tat’ın Türkiye pazarındaki
engin bilgisi ve dağıtım gücüyle birleştirdiğimizde mükemmel bir sinerji ortaya
çıkıyor. Tedi İçecek’in Türkiye’nin ilk çocuk
meyve suyu markasını piyasaya sunmasından büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz.’’ Arzu Aslan Kesimer, Tedi’yi uzun
bir araştırma döneminin ardından pazara
sunduklarını ve tüketicilerden aldıkları ilk
tepkilerin de doğru bir yatırım yaptıklarını
kanıtladığını ifade etti. Türkiye’deki meyve
suyu pazarının 500 milyon litrenin üzerinde olduğunu kaydeden Kesimer, Tedi
markasıyla beş yıl içinde %10 pazar payı
hedeflediklerini söyledi. Kesimer, “Bu oran
yaklaşık olarak 150 milyon TL’lik bir ciroyu
ifade ediyor” dedi. Arzu Aslan Kesimer,
Maspex ile Tedi İçecek için önümüzdeki 5
yıl içinde toplam 100 milyon TL’lik yatırım
yapacaklarını da sözlerine ekledi.
17
perder
perakende turu
Anavarza’ya tam not
Anavarza Bal, her yıl geleneksel olarak düzenlediği kahvaltıda mutfağın şeflerini
ağırladı, yenilikçi ürünü Krem Balı denetti
Camianın önde gelen mutfak şefleriyle
İstanbul Ceylan Intercontinental Otel’de
buluşan Anavarza Bal satış ve pazarlama ekibi, krem balın yanısıra, Anavarza
Bal’ın zengin ürün skalasını anlatma şansı
bulurken, krem bal şeflerden tam not aldı.
İstanbul Profesyonel Aşçılar Derneği’nden
200’e yakın aşçının katıldığı Anavarza Bal
kahvaltısında, Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Alparslan, Anavarza Bal Pazarlama Direktörü Güray Yolukar’a plaket verdi.
Anavarza Bal Pazarlama Direktörü Güray
Yolukar, ‘Bu tür organizasyonlar, Anavarza
Bal gibi ömrünü ve tüm enerjisini bala
aktaran bizlerin, mutfağın şeflerinin fikrini
almasına olanak sağllıyor. Bu vesileyle sizlere yenilikçi ürünümüz krem balı ve diğer
balları tattırma olanağı buluyoruz,’ dedi.
Önümüzdeki günlerde piyasaya sürülecek olan Anavarza Krem Bal’ın tanıtıldığı
kahvaltıda, aşçılara krem balın geliştirilme
şekli, kullanım kolaylığı anlatıldı. Aşçıların
tek tek denediği Anavarza’nın yenilikçi
ürünü Krem Bal, İstanbul Profesyonel
Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu üyelerinin
beğenisini kazandı ve tam not aldı.
Pınar’dan yeni fabrika
Pınar Süt, üçüncü fabrikasını Şanlıurfa’da açıyor
Pınar Süt’ün Güneydoğu yatırımı hakkında
açıklama yapan Yaşar Holding Yönetim
Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, “Türkiye’nin
ve gıda sektörünün duayen sanayicisi
Onursal Başkanımız Selçuk Yaşar, “çocuklarımız sağlıklı süt içmeli” diyerek, bundan
40 yıl once, ülkemizin en zorlu ekonomik
koşullarında Pınar Süt’ü kurdu. Pınar Süt o
günden bugüne büyüdü. Nesiller Pınar’la
sağlıkla,, Pınar da onların sevgisiyle
büyüdü. Bu motivasyonla bugün üçüncü
fabrikamızın temelini atıyoruz” dedi. Yiğitbaşı, “Bölgede fabrikamızın olması bölgeye
olan konsantrasyonumuzu daha da artı-
racak ve ürünlerimizin tüketicilerimiz ile
buluşmasını kolaylaştıracaktır” dedi. Pınar
Süt Şanlıurfa Fabrikası’nda ilk etapta süt,
yoğurt, ayran ve meyve suyu üretilecek.
Fabrika, ihtiyaçlar doğrultusunda ürün çeşitliliği artırılacak şekilde projelendiriliyor.
Ayrıca tesiste son sistem otomasyon ve
üretim teknolojileri kullanılacak. Minimum
enerji kullanan doğa ile dost teknolojiler
tercih edilecek. Fabrika en geç 2014’ün ilk
çeyreğinde faaliyete geçecek. Şanlıurfa
projesi tamamlandığında Pınar Süt’ün Türkiye’deki tüm fabrikalarında çiğ süt işleme
kapasitesi yıllık 900 milyon litreyi aşacak.
UNO’dan yeni yatırım
UNO, iki yılda 90 milyon dolarlık yatırım ile beş üretim tesisi daha açacak
30 milyar lira büyüklüğündeki Türkiye
unlu mamuller pazarında, 2011 yılında
300 milyonuncu ekmeğini üreten UNO,
yüzde 65’lik pazar payı ile Türkiye’nin lider
paketli ekmek markası olmaya devam ediyor. 2015’e kadar 90 milyon dolarlık yeni
yatırım yapacak olan UNO, paketli ekmek
pazarında artan talebi karşılamak için
beş yeni üretim tesisi kuracak. UNO’nun,
İstanbul ve Ankara dışındaki ilk tesisi
İzmir’de faaliyete başlayacak. UNO’nun
yeni dönem projelerine ilişkin detayların
paylaşıldığı basın toplantısı, Yıldız Holding Mali İşler Başkanı Dr. Cem Karakaş,
UNO Yönetici Ortak ve CEO’su Federico
18
Caruncho ile UNO Yönetim Kurulu Başkanı
Hasip Gençer’in katılımıyla gerçekleşti.
Yıldız Holding’in gıda vizyonunu ve UNO
ile ilgili hedeflerini anlatan Yıldız Holding
Mali İşler Başkanı Dr. Cem Karakaş; “Yıldız
Holding olarak UNO’ya 2008 yılında ilk
yatırımımızı gerçekleştirdik. Aradan geçen
5 yıl içerisinde bu yatırım bizi çok memnun etti ve UNO bizim için artık stratejik
bir iş haline geldi. Bu noktada, Federico
Caruncho UNO’nun yönetici ortağı olarak
şirketin başına geçmiştir. Yine ortaklığımız bulunan Komşufırın’daki çoğunluk
hisselerimizi ise Hasip Gençer’e devretmiş
bulunuyoruz” dedi.
Kıtaların buluştuğu
yerde ‘Güzellik’ ile buluşalım!
www.beautyeurasia.com
10.
Uluslararası
Kozmetik, Güzellik, Kuaför Fuarı
12 - 14 Haziran 2014
İFM, İstanbul Fuar Merkezi, Salon 9-10-11
( Yeni Fuar Alanı, Atatürk Havaalanı Karşısı )
beauty-events.com
Organizatör: PLATFORM Uluslararası Fuarcılık A.Ş.
Tel: +90.212.603 33 33 - Faks: +90.212.603 33 34 - info@beautyeurasia.com
19 - İstanbul
29 Ekim Cd. No: 1 Vizyon Park 1. Blok Ofis 29 Yenibosna
facebook.com/beautyeurasia I twitter.com/beautyeurasia
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR.
perder
serbest köşe
İşletme sermayesinin önemi
üretim, satış ve tahsilat gibi üç ana faaliyet
aynı anda gerçekleşemez. Eğer gerçekleşebilseydi, işletme sermayesine hiç ihtiyaç
olmazdı.
Üretim sonrasındaki stokta bekleme, satış
kanallarında geçen süre, perakendeci
deposunda veya rafında kaybedilen zaman
diliminde giderler devam etmektedir. İşte
bunu karşılayacak fon işletme sermayesidir. Eksik kalması durumunda ticari faaliyet
sürdürülemez.
Üzülerek söylemeliyim ki; milyonlarca aylık
cirolarına rağmen elektrik, su, telefon giderlerini gününde ödeyemeyen şirketlerin sayısı hiç de az değildir. Bakın kira ve personel
giderlerine ait ödemelerin gecikmesinden
bahsetmiyorum bile.
Ercüment Tunçalp
Danışman
İşletmelerin devamlılığını sağlayan
hava ve su gibi bir ihtiyaç maddesidir
işletme sermayesi veya diğer adıyla
çalışma sermayesi.
Yine ülkemizde fazla ihmale uğrayan,
bunun için de ödeme vadelerini uzatan ve
nakit akışını bozan bir konuya odaklanacağız.
İşletmelerin devamlılığını sağlayan hava
ve su gibi bir ihtiyaç maddesidir işletme
sermayesi veya diğer adıyla çalışma sermayesi.
İşletmelerin, günlük rutin faaliyetlerini
yürütebilmeleri için gerekli nakit ve benzeri
varlıklar ile bir yıl içersinde nakde dönüşebilecek varlıkların tümünü ifade eden bir
kavramdır.
İşletme sermayesi brüt ve net olarak ikiye
ayrılmaktadır. Brüt işletme sermayesi,
işletmenin bir yıl içinde veya bir faaliyet dönemi içinde paraya dönüşme kabiliyeti olan
ve bilançonun aktifinde bulunan dönen
varlıklardır.
Net işletme sermayesi ise; brüt işletme
sermayesinden işletmenin bir yıl içinde
veya bir faaliyet dönemi içinde vadesi
gelecek borçların, yani kısa vadeli yabancı
kaynakların düşülmesinden sonra kalan net
değerdir.
Konu üretici açısından daha hayatidir. Zira
20
Bazı tedarikçilerin en büyük perakende
zincirlere ürün satmak üzere yarıştıklarını
biliyoruz. Burada avantaj, paranız garanti
altındadır ve bu konuda risk yoktur. Ancak,
uzun ödeme süreleri ve bu sürelerin de esnetilmesi durumunda çalışma sermayeniz
sizi idare edecek midir?
İşte, esasında en önemlisi bu soruya verilecek cevaptır.
Birçok orta ölçekli işletme, bu yükü taşıyacak imkana sahip değildir.
Perakendeci kanadında ise, “nasıl olsa satarım ve sonra öderim” rahatlığı vardır. Ancak
burada da, evdeki hesap çarşıya uymamaktadır. Birçok zincirde gördüklerim; kategorilerin çoğunda ‘satmadan ödeme’nin
yaşandığıdır.
Piyasada çok duyduğumuz; “şimdi sıkışığım, Allah bana, ben sana” klişesi bu
hesapsızlığın ürünüdür.
İster tedarikçi ister perakendeci olsun, girişimciler çoğunlukla üretim ve satış için gerekli bina ve ekipman yatırımlarına ağırlık
verirken, bu sabit varlıkları çalıştırabilmek
üzere gerekli olan çalışma sermayesine
aynı titizliği göstermemektedirler.
Oysa üretim için hammaddeye, piyasayı
doyurmak için yeterli stoklara, günlük
giderleri karşılamak üzere nakit değerlere,
müşterileri finanse etmek üzere alacaklara
karşılık kaynak ayırmak gerekmektedir.
İşte bu ihtiyaçların zamanında giderilememesi ve borçların zamanında ödenememesi, ilişkide olunan kurumların gözünde
kredibilitenin kaybolmasına ve saygınlığın
yitirilmesine sebep olur.
En büyük yanılgı; ürünler hemen satılacak,
tahsilat hemen yapılacak ve yüksek kârlarla
çalışma sermayesi finanse edilecektir. Böyle bir başarı öyküsüne hayatım boyunca
ben hiç şahit olmadım (tedarikçiler içinde).
Önce işletme sermayeniz olacak, sonra
da iş hacmi arttıkça o da artacaktır. Zira
satışlarınız artıyorsa stoklarınız da, alacaklarınız da, masraflarınız da artıyor demektir.
Ancak, maalesef bu fonu artırmak yerine
bahsi geçen kaynağın ticaret dışı kişisel
harcamalara kaymasını da alışılmış, sıradan davranışlar olarak izliyoruz.
Çalışma sermayesinin seviyesi birkaç
faktöre bağlı olarak değişmektedir. Önce
işletmenin faaliyet konusuna göre değişiklik gösterir. Zira her ürün kategorisinde
alacaklar aynı hızla işletmeye dönmez.
Sonra işletmenin büyüklüğüne göre değişiklik gösterir. Zira küçük işletmeler, büyük
işletmelere göre hem stoku, hem nakdi
daha yavaş çevirebildiği için daha yüksek
oranda çalışma sermayesine ihtiyaç duyarlar. Üstelik küçük işletmelerin sermaye
piyasalarına girmeleri veya kredi kuruluşlarından yararlanmaları daha zordur.
Satışlar ne kadar istikrara kavuşursa çalışma sermayesi ihtiyacı o oranda azalır.
Elbette işletme sermayesi ihtiyacını
azaltacak başka çalışmalar da mümkündür. Tedarikçi açısından alacakların devir
hızını artırıp, tahsilat süresini kısaltmak ilaç
olabilir. Ancak o kadar kolay değildir. Zira
netice alabilmek, yukarda da belirttiğim
gibi marka pazar payının yüksekliği ile
doğru orantılıdır.
Bütün işletmeler açısından da stok devir
hızını artırmak veya stok tutma süresini
azaltmak gerekmektedir. Stok devir hızı,
stokların bir yıl içinde kaç defa devrettiğini
göstermektedir.
Sonuç olarak, çalışma sermayesinin yetersizliği işletme faaliyetlerinin aksamasına
sebep olur. Tedarikçi iseniz üretim aksar,
perakendeci iseniz raflar boş kalır. Her iki
durumda da başarısızlık kaçınılmazdır.
Üstelik firmaların bu yetersizliğinin özellikle
likidite sıkıntısının yaşandığı kriz dönemlerine rastlaması, muhtemel kötü sonu
hızlandıran en bilinen sebeptir.
perder
sosyal sorumluluk
Orman dostu Lila Kâğıt
Lila Kağıt; kağıt sektörünün hammaddesi selülozun sağlandığı ormanların
korunmasına fırsat yaratacak ve Türk sanayine katkı sağlayacak yeni bir
girişimin destekçisi oluyor
Dünya standartlarında temizlik kağıtları üretme vizyonuyla 2008 yılından bu
yana faaliyet gösteren Lila Kağıt, yenilikçi
ürünleriyle fark yaratan üst segment markası Sofia ile sektörde yeni bir dönemin
kapılarını araladı. Lila Kağıt; kağıt sektörünün hammaddesi selülozun sağlandığı
ormanların korunmasına fırsat yaratacak
ve Türk sanayine katkı sağlayacak yeni bir
girişimin destekçisi oluyor. Bu girişimle
Lila Kağıt; ENAT (Endüstriyel Ağaç Tarımı
San. ve Tic. A.Ş)’ın sponsoru olarak, kağıt
sektörüne uygun Türkiye’nin ilk endüstriyel orman tarımı projesini başlattı. Lila
Kağıt, böylece toplumsal sorumluluk adına
da önemli bir adım atmış oldu.
Hedef 2023’e kadar
700 bin ağaç
Lila Kağıt, ENAT ile birlikte gerçekleştirdiği
orman dostu projesini açıklamak üzere
düzenlediği basın toplantısında, ayrıca
ormanların önemine dikkat çeken ‘Sofia
Ormanları Yok Etmez’ reklam kampanyasının ön gösterimini yaptı. Lila Kağıt
Genel Müdürü Alp Öğücü’nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, TEMA ve
ENAT’ın Kurucu Başkanı Ali Nihat Gökyiğit,
Endüstriyel Ağaç Tarımı Uzmanı ve Işık
Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Melih Boydak
katıldı. Toplantıda, projenin tüm taraflarına teşekkür ederek başlayan Lila Kağıt
Genel Müdürü Alp Öğücü; projenin sektöre,
ülke ekonomisine ve toplumsal sorumluluğumuza sağlayacağı katkının kendilerini
heyecanlandırdığını ifade etti. Öğücü
konuya ilişkin şunları söyledi; “Bugün yatırımı gerçekleştirilecek endüstriyel orman
tarımının ilk hasatının 20 yıl sonra alınması bekleniyor. Her yıl fidan dikim sayısını
artırarak sürdürmeyi planladığımız bu
projemizde; 2023 yılında 600 futbol sahası
büyüklüğünde ( 3.5 milyon metrekarelik)
bir alanda 700 bin ağaç dikimi gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu gelecek hedefimiz
doğrultusunda Lila Kağıt’ın her yıl yapmış
olduğu satış oranı kadar Türkiye’ye orman
kazandırmış olacağız.”
Lila Kağıt’ın markası Sofia’nın yeni reklam
kampanyası olduğunu dile getiren Öğücü;
“Türkiye’nin ilk ve tek 4 katlı kağıt havlusunu 2012 yılında Sofia markamızla pazara
sunduk. Bu kapsamda, ‘Sofia Ormanları
Yok Etmez’ temasıyla hazırladığımız
kampanyamızda; gönül rahatlığıyla 4 katlı
üretim yapabildiğimizi ve bunu da doğal
ormanları yok etmeden hayata geçirebildiğimize vurgu yapıyoruz” dedi.
Projeyle ilgili konuşan TEMA ve ENAT’ın
Kurucu Başkanı Ali Nihat Gökyiğit ise,
2005 yılında başlattıkları endüstriyel
orman tarımının ülkemiz için önemine
değindi. Gökyiğit bu girişimleri ile doğal
ormanlar üzerindeki kesim baskısının
azaltılarak daha iyi korunmasını, her
geçen gün artan hammadde ihtiyacının
ülkemizde karşılanmasını hedeflediklerini ifade etti. Böylece; dış pazara olan
bağımlılığımızı azaltmayı, erozyonların ve
havaya karbon yayılımının önlenmesini,
yeni istihdam alanlarının açılarak kırsal
kalkınmaya katkı sağlamayı amaçladıklarını ekledi.
Lila Kağıt’a proje kapsamında danışmanlık
veren Endüstriyel Orman Tarımı Uzmanı
ve Işık Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Melih
Boydak, toplantıda yaptığı konuşmasında
endüstriyel orman konusunda Türkiye’deki
güncel durumu aktardı, ormancılığımız açısından önemine ilişkin detayları
paylaştı. “Ülkemizde 19 milyar dolarlık
bir büyüklüğe sahip olan odun, selüloz,
kağıt ve karton sektöründeki ihracatımız 5
milyar dolar civarında. Orman ürünlerinde
hammadde ithalatımız ise 3 milyar doların
üzerinde. Kullanılan kimyasal, makine
ekipmanları, ambalaj malzemeleri gibi
diğer kalemlerin de yabancı olduğu düşünüldüğünde cari açığı olan bir sektördür”
diye belirtti.
Boydak sözlerine; “Dünyada endüstriyel
ağaç tarımı, toplam ormanların %5’ine
denk geliyor. Buna rağmen odun ihtiyacının %35’i buradan karşılanıyor. Gün
geçtikçe bu rakam yükseliyor. Bu sebeple,
ağaç tarımına yıllar önce önem vererek
yatırım yapan gelişmiş ülkelerde doğal
orman kaybı artık yaşanmıyor. Ülkemizde
endüstriyel ağaç tarımı konusunda çeşitli
girişimler oldu. Özel teşebbüsler arasında
hem en büyük yatırımı hem de kağıt sektörünün hammaddesine yönelik girişimi
ise ENAT tarafından yapıldı. Endüstriyel
orman tarımında Türkiye’nin başarıya
ulaşmasındaki en büyük rolü özel sektörün
üstleneceğin inanıyoruz. ENAT’a ve Lila
Kağıt’a, Türk sanayine verdikleri destekten
dolayı teşekkür ediyoruz; bu proje ile de;
tüm özel sektörü elini taşın altına koymaya davet ediyoruz.” diyerek sektöre de
önemli mesajlar verdi. Lila Kağıt, sponsorluk çalışmasının yanı sıra bu yıl itibariyle
TEMA ile başlattığı işbirliği kapsamında
fidan dikme ve ağaçlandırma projelerinini
de hayata geçirmeye hazırlanıyor. TEMA
ile yürütülen projenin ilk ayağında; Balıkesir’in Kepsut beldesinde şirket çalışanları
ve iş ortakları adına 5 bin fidanlık bir ‘Sofia
Hatıra Ormanı’ oluşturulacak. Şirket Hatıra
Ormanı’nın önümüzdeki yıllarda daha da
genişleterek yaygınlaştırılmasını hedefliyor.
“Sofia Ormanları Yok Etmez”
Enat’ın kuruluşunda yer alan şirketlerin,
kendi sektörlerinin önde gelen temsilcilerinin olduğuna dikkat çeken Öğücü, temizlik
kağıdı sektöründen ise ilk olarak Lila Kağıt’ın projede yer aldığını belirtti. Projeye
destek vermelerindeki çıkış noktalarının
21
perder
röportaj
Elita Gıda üretim
anlayışıyla fark yarattı
Sunar Yağ’ın çatı kuruluşu Elita Gıda, modern tesisleri ve yenilikçi stratejileriyle
Çukurova Bölgesi’nin lokomotif şirketleri arasında yer alıyor
Sunar Grup, 1970’li yılların ilk yarısında kurucusu Nuri Çomu’nun çırçır ve çeltik alanında yaptığı akılcı ve cesur yatırımlarla, başarısının temellerini attı. Bu girişimci karakterini
yıllar içinde bilgi, disiplin ve tecrübe ile harmanlayan Nuri Çomu, Çukurova Bölgesi’nin en
önemli kuruluşlarından biri haline gelen Sunar Grup’u kurdu. 1976 yılında Osmaniye’de un
fabrikası olarak kurulan grubun en kıdemli firması Sunar Özlem, 1997 yılında bünyesine
yem üretim tesislerini ekledi.
İzleyen yıllarda sırasıyla Adana’da kurulan Sunar Mısır, NÇS, Elita Gıda ve Sunar Pazarlama firmaları grup bünyesine katıldı. Bu işletmelerde un ve yem, nişasta ve nişasta bazlı
ürünler, sorbitol, bitkisel sıvı yağlar ile endüstriyel ve ev dışı tüketime yönelik margarinler,
taze meyve üretim ve satışı, üretilen tüm ürünlerin yurtdışı pazarlama faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Elita Gıda Genel Müdürü Ethem Can ile hem bu çalışmaları hem de firmanın
geleceğe yönelik hedeflerini konuştuk.
Bugün itibariyle Sunar’ın sektördeki
konumu nasıl?
Bugün aktif olarak şirketleri Yöneten Sunar
Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Hüseyin Çomu’nun öncülüğünde 800 kadar
çalışanı ve 40 yıla yaklaşan geçmişiyle
tarıma dayalı sanayinin ülkemizdeki
öncü kuruluşlarından biri olan Sunar
Grup, 4 kıtada 80’den fazla ülkeye ihracat
yapmaktadır. Yıllık yaklaşık 1 milyon ton
yağlı tohum ve hububat işleme kapasitesiyle birlikte, sektöründeki sahip olduğu
geniş bilgi birikimi ve tecrübe sayesinde
Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın en
büyük gruplarından biri olma yolunda
hızla ilerlemektedir. Grubun Sunar markası
ile bitkisel sıvı yağ ve margarin üreten
şirketi Elita Gıda, kuruluşundan bu yana
elde ettiği başarılar ve yüksek cirosuyla
Sunar Grup’un amiral gemisi haline geldi.
2006 yılında 20 milyon dolarlık yatırımla
kurulan ve sürekli yatırımlarla büyüyen
Elita Gıda, 2012 yılında 20 milyon dolarlık
yatırımla kapasitesini büyüttü. Elita Gıda;
başta Çukurova olmak üzere Türkiye’de
yetişen yağlı tohumları işleyerek, bitkisel
ham yağ, rafine yağ ve ev dışı tüketime
yöneliklik margarinlerin üretimini yapıyor.
Ürünlerimizi; mısır yağı, ayçiçek yağı, soya
yağı, kanola yağı ve ev dışı tüketim alanında kullanılan margarinler olarak sıralayabiliriz. Mısır yağının yanı sıra ayçiçeği,
soya ve kanola yağını da yağlı tohumdan
işleyebilen Elita Gıda, Türkiye’nin bu alandaki en modern tesislerine sahip şirketlerinden biri konumunda bulunmasının yanı
sıra Türkiye’de tarladan sofraya mısır yağı
üreten tek entegre tesise sahiptir.
Sunar, tesisleşme anlamında da
sektörde öncü firmalar arasında… Bu
konuda bilgi verir misiniz?
Elita Gıda, “Tarladan sofraya” gıda güvenliğine uygun üretim zinciri içerisinde ürettiği bitkisel sıvı yağ ve margarin ürünleri
Ethem CAN
ile başta Türk Mutfağı olmak üzere dünya
mutfaklarının vazgeçilmezi olmayı hedeflemektedir. Türkiye’de sınırlı sayıdaki yağlı
tohumdan nihai ürün üreten tesislerden
biri olan Elita Gıda, ürünlerine yönelik
artan talebe cevap verebilmek amacıyla,
yaklaşık 20 milyon dolarlık yatırımla kapasitesini büyüttü. Bu kapasite artırımı ile
Elita Gıda, Türkiye’deki en büyük bitkisel
yağ üreticilerinden biri konumuna erişti.
Bugün geldiğimiz noktada 2014 yılı için
kapasite artırımına ya da fiziksel yatırıma
girmek yerine, çok önemsediğimiz AR-GE
faaliyetlerine yönelmeyi tercih ediyoruz.
AR-GE alanında daha hassas çalışmalar
yapabilmek adına Kalite ve AR-GE birimlerini birbirinden ayırarak, farklı birimler
haline getirdik. Bu kapsamda TÜBİTAK ile
projeler yürütmeye başladık. Bu sayede
bugüne değil Elita’nın geleceğine yatırım
yapmaktayız.
İhracatta firmanın performansı
nasıl?
İhraç ettiğimiz ürünlerimiz, toplam
üretimimizin yaklaşık % 60’ına tekabül
etmektedir. Sunar olarak Türkiye mısır
yağı ihracatının da yaklaşık üçte birini biz
gerçekleştirmekteyiz. Türkiye İhracatçılar
Meclisi tarafından her yıl düzenlenen ve
22
perder
röportaj
Türkiye’nin ihracat liderlerini sıralayan
TİM 1000 çalışmasında, grubumuzun iki
farklı şirketi olan Sunar Pazarlama ve Elita
Gıda son açıklanan listede yer aldı. İhracat
açısından çok yol kat ettiğimizi düşünüyorum. Elita Gıda 100 milyon dolara yakın
ihracat rakamıyla, bir önceki yıla kıyasla ihracatta yaklaşık olarak %60 kadar
büyüme sergiledi. 2009 yılında başlanan
ihracat hamlelerinde Sunar Grup olarak
bugün; Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türki
Cumhuriyetler başta olmak üzere Amerika
Kıtasından Uzak Doğu Asya’ya kadar 4
kıtada 80’in üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Elita Gıda’nın 100 milyon dolara
yakın ihracat rakamı ile bugün geldiği
noktaya bakıldığında; 2013 yılında, 5 yıl
öncesine göre 11 kattan daha fazla bir
ihracat büyümesi gösterdiği görülüyor.
Geniş bir coğrafyada ihracat faaliyetleri
yürütüyoruz.
pazarlama karmasına uygun bir biçimde
yurt dışı pazarlama faaliyetleri yürütüyorlar.
Sunar başarılarıyla yurt dışında
gerçekleştirilen organizasyonlarda Türkiye’yi çok iyi temsil ediyor.
Bu konuda bize ayrıntıları aktarır
mısınız?
Türkiye’de helal sertifikasını ilk kez alan
bitkisel yağ üreticisi olan Sunar, Türkiye’nin en prestijli ödüllerini de alarak
sektöre farklı bir boyut kazandırdı. Bu
ödüllerin başında şüphesiz “Üstün Lezzet
Ödülü” bulunuyor. Lezzet ve kalitemize
vurgu yapmak amacıyla merkezi Brüksel’de bulunan ITQI “Uluslararası Lezzet
ve Kalite Enstitüsü”ne başvurduk. Mısır
yağımız ve pastanerlerde kullanılan “Sunar
Profesyonel Pasta” margarinimiz üretim
koşulları, tadı, kokusu, ilk izlenimi ve
ambalajı açısından hepsi onlarca yıllık
tecrübeye sahip 120 kişilik şef ve 12 kişilik
içecek uzman grubunun kör test incelemesinden başarıyla geçti. Neticede Sunar
Profesyonel Pasta Margarinimiz ve Sunar
Mısır Yağımız dünyanın önde gelen derneklerinin “master chef”lerinin beğenisini
kazanarak ITQI’nin “üstün lezzetli’’ ürünler
kategorisine girdi. Bu başarımızla Türkiye’de üstün lezzet ödülünü alan ilk ve tek
yağ markası olduk. Uluslararası düzeyde
bir ödül olan “Üstün Lezzet Ödülümüzü”
yurt dışı pazarlama çalışmalarımızda
da kullanıyoruz. Öte yandan Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), yine
bizim çok önemsediğimiz uluslararası bir
ödül olan FAO Madalyasını, tarıma sağladığı katkılar nedeniyle Sunar Grup’a layık
gördü. Türk tarımına sağladığımız katkıların uluslararası çevrelerce takdir edilmiş
olması bizim için gurur verici.
Bunu yaparken ihracattaki stratejimiz
sadece ürün satmak üzerine değil. Yakın
coğrafyada markalaşmak da bizim için
önemli. Komşu ülkelerde de marka yatırımları yapıyoruz. Pazarlama ve ihracat
birimlerimiz birlikte çalışarak, bu ülkelerde
23
perder
araştırma
Aile şirketleri krize dayanıklı
EY’nin aile şirketleri üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, ekonomik kriz
dönemleri ve zor piyasa koşullarında aile şirketi olmak rekabet avantajı sağlıyor
Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin Türkiye’de 2013 yılı içerisinde
50 adet aile şirketinin katılımıyla gerçekleştirdiği “Aile şirketlerinde Sürdürülebilirlik” araştırması, aile şirketlerinin kriz
ortamlarında ayakta kalma anlamında
daha sağlam bir duruş sergilediklerini
ortaya koyuyor.
En fazla bin, en az 250’den fazla kişinin
istihdam edildiği şirketler ile gerçekleştirilen anket çalışmasına göre, piyasalardaki çalkantılara ve zor rekabet ortamına
rağmen, Türkiye’deki aile şirketlerinin
büyük çoğunluğu, yüzde 64 oranla kriz
dönemlerinde yıllık yüzde 10 ila yüzde
15 düzeyinde büyüme başarısı gösteriyor. Öte yandan Euro Bölgesi krizinden
darbe alan Avrupa’daki aile şirketlerinin
ise yüzde 15 ve üzerinde büyüdüklerini
ifade edenlerin oranı yüzde 10. Araştır-
mada bu başarının temel nedeni olarak
ise, bu tür şirketlerinin aile kültürüne ve
değerlerine bağlı kalmaları ve hızlı karar
alabilme imkanına sahip olmaları olarak
gösteriliyor.
Türkiye’den ankete katılanların yüzde
90’ının şirketlerini bir sonraki kuşağa
devretmeyi planladıklarını belirten EY
Türkiye ve Orta / Güneydoğu Avrupa
Bölgesi - Stratejik Büyüyen Pazarlar ve
Aile Şirketi Hizmetleri Şirket Ortağı Metin
Canoğulları, bu oranın dünya ortalamasın
çok üzerinde yer aldığına dikkat çekti.
Özellikle miras devrinin ve veraset vergilerinin karmaşıklığı nedeniyle, yönetim
devri / örgütsel yedekleme planlaması
aile şirketlerinin en karmaşık konularından biri olduğuna dikkat çeken Canoğulları, araştırmaya göre aile şirketlerinin
yüzde 50’sinde örgütsel yedekleme
planlamasının yapılmadığını belirtti.
İş dünyasında
kadınliderlerin rolü
PwC tarafından hazırlanan “İş Dünyasında Kadınlar Endeksi” yayınlandı
Endeks, 27 OECD ülkesini, kadınların ekonomik gücüne ilişkin beş kilit göstergeyi
biraraya getiren bir ölçüte göre; erkeklerle
gelir eşitliği; iş hayatında kadınların sayısı
ve erkeklere oranı; kadınlarda işsizlik oranı;
ve tam zamanlı kadın çalışanların oranı
olarak sıralıyor Endekste, Kuzey ülkele-
ri başı çekmeye devam ediyor; Norveç,
kadınların işsizlik oranının düşük olması
ve kadın- erkek arasındaki gelir farkının az
olması nedeniyle birinci sırada olmayı sürdürürken, Danimarka ve İsveç sıralamada
onu takip ediyor. Bu üç ülke, sıralamanın
ilk yapıldığı yıl olan 2000 yılından bu yana
Endekste her yıl ilk üçte yer aldı.
Ekonomik kriz, Güney Avrupa ülkelerindeki
oranları ise kötü etkilemeye devam ediyor.
2012 yılında Portekiz, İspanya ve Yunanistan’da kadın- erkek gelir farkı büyüdü
ve kadınların işsizlik oranı arttı. Bu durum,
bu ülkelerin ekonomik gücünün azaldığını gösteriyor. Endekste yer alan iki Asya
ülkesi, Kore ve Japonya’nın ise diğer OECD
ülkelerine yetişmek için önünde uzun
bir yol var. Her ne kadar bu iki ülke 2000
yılından bu yana reel rakamlarda ilerleme
kaydetmiş olsa da, diğer ülkeler daha belirgin kazançlar elde etti. Bu ülkelerin zayıf
performansının altında yatan nedenler ise
kadın- erkek gelir farkının nispeten daha
yüksek ve kadınların işgücüne katılım
oranının ise daha düşük olması.
Hollanda ve İrlanda ise beş basamak
yükselerek geçtiğimiz yıldan bu yana Endekste en büyük ilerlemeyi kaydeden iki
ülke oldu. Kadın-erkek gelir farkının düşük
olması bunda büyük rol oynadı.
24
perder
araştırma
Güven endeksinde hafif
iyileşme
Perakende Güven Endeksi , Mart 2014’te bir önceki aya göre yükseldi, geçen yıla göre
ise geriledi
Perakendecilerin yüzde 64’ü, geçen yıla
göre işlerinin daha kötü olduğunu, yüzde
61’i de önümüzde 3 ayda satışlarının arta-
cağını düşündüğünü ifade etti. Geleceğe
ilişkin tedarikçilerden sipariş, istihdam
ve mağaza sayısı beklentisi düştü. AB’de
perakende güveni önceki aya göre düştü.
AB-28 üyeleri ile kıyaslanınca; Türkiye,
geçen yıla göre düşüş yaşayan 3 ülkeden
biri oldu. AB’de toplanma süreci devam
ederken, Türkiye’de 2014 başından bu
yana gözlemlenen yavaşlama martta
hız kazandı. Bu yılın ilk 2 ayında düşen
TEPE, mart ayında yükseldi ancak negatif
bölgede değer aldı. TEPE, Mart 2014’te -2,4
değerini aldı.
TEPE, bir önceki aya göre 3,2 puan yükseldi, geçen yılın aynı dönemine göre ise
0,6 puan düştü. TEPE’de önümüzdeki 3
aya ilişkin satış beklentisi ve mevcut stok
düzeyi pozitif yönde, geçtiğimiz 3 aya
göre ise işlerin durumu negatif yönde
etkili oldu. Önümüzdeki 3 aya ilişkin satış
beklentilerinde Mart 2013’e göre 9,2 puanlık, Şubat 2014’e göre ise 3,7 puanlık artış
oldu. İlk çeyrekler bazında önümüzdeki 3
aya ilişkin satış beklentileri incelendiğinde
2014’ün ilk çeyreğindeki değerin serideki
ilk çeyrekler bazında en yüksek değer
olduğu görüldü. Mart 2014’te TEPE anketi
katılımcılarının yüzde 60,9’u önümüzdeki 3 ayda işlerinde iyileşme beklerken,
işlerinde kötüleşme bekleyenlerin oranı
yüzde 16,4 düzeyinde kaldı. İşlerinde bir
değişiklik beklemeyenlerin oranı ise yüzde
22,7 oldu. Bir önceki yılın aynı dönemine
göre, yiyecek, içecek, tütün ürünleri ve
motorlu taşıtlar sektörü en iyi performansı gösteren sektörler oldu. Bu 2 sektör
dışındaki tüm sektörlerde geçen yıla göre
düşüş yaşandı.
Sağlıklı çalışan,
iyi performans getirir
İş dünyası ticari hedeflerde başarıya ulaşmak, çalışanlarında sağlıklı bir yaşam tarzı
benimsetmek için spora yöneldi
Randstad, Avrupa, Asya Pasifik ve Amerika kıtalarını içeren, Türkiye’nin de dahil
olduğu 33 ülkeyi kapsayan 2014’ün ilk
“Global iş dünyası eğilimleri” raporunu
yayınladı. “İş dünyasında sağlıklı yaşam”
konusuyla gerçekleştirilen yılın ilk araştırmasında tüm dünyada çalışanların %
70’i düzenli egzersiz yaptıkları veya bir
sporla meşgul oldukları takdirde işlerinde
daha verimli olduğunu söyledi. İşte
üretkenlik ve verimliliğin sporla arttığını
savunan Amerikalı ve Asyalı çalışanları,
Belçika, Hollanda, Birleşik Krallık ve Türkiye takip etti. Araştırmada işverenlerin
% 56’sının çalışanların sağlıklı yaşam
tarzıyla ilgili talepleri doğrultusunda
bilinçli girişimlerde bulunduğu ortaya
çıktı. İşverenlerin neredeyse üçte biri
çalışanlarına iş saatleri içinde fiziksel egzersiz yapma olanağı tanırken, bu oranın
% 40 ile en Türkiye’de yüksek olduğu
gözlemlendi. Workmonitor 2014’ün ilk
araştırmasında işverenlerin % 35’inin
çalışanlarına işyerinde spor yapma
olanağı veya bir spor salonunda indirim
gibi kolaylıklar sunduğu belirlendi. Öte
yandan yine işverenlerin % 45’i çalışanlarının sağlıklı beslenmesine üst düzey
önem gösteriyor ve şirket yemekhanesi
ya da anlaşmalı mekanlarda sağlıklı gıdalara destek veriyor. Araştırmanın diğer
önemli bir bulgusu ise işverenlerin spor
ve sağlıklı gıdaların haricinde çalışanlarının zihinsel zindeliği için kurum içinde
mesleki koçlara veya akıl hocalarına daha
fazla yer vermesi oldu.
Araştırmaya katılanlar arasında fiziksel
egzersiz yapma eğilimi yüzde 55 ile en
fazla erkeklerde ölçümlendi. Fiziksel
egzersiz ve spor yapmak için (% 59) genç
çalışanların daha fazla istekli olduğu
belirlendi.
25
perder
serbest köşe
Federasyonda yeni Başkan
Mustafa Altunbilek
olarak 1959 yılında Nevşehir’de doğdu. İlk
ve orta öğrenimini Nevşehir Hacı Bektaş’ta
tamamlayan Altunbilek, daha sonra çalışmak üzere 2 yıllığına Almanya’ya gitti.
Yılmaz PEKMEZCAN
Akademisyen
Altunbilek, yurda döndükten sonra, Ankara’ya yerleşti ve 5 sene Ülker firmasında
plasiyer olarak çalıştı. Bu firmada edindiği
tecrübeler ve girişimci ruhundan aldığı
gayretle, 1984 yılında küçük bir tanzim
satış dükkânı açarak ticaret hayatına
başladı. 1994 yılında 3 kardeşiyle ortak ve
eşit hisseli aile şirketi Altunbilekler’i kurdu.
Mustafa Altunbilek, üç dönem Ankara
PERDER Başkanlığını yürüttü. Şu anda ATO
Meclis Üyesi, TOBB Delege Üyesi, Kazan
SİAD Yönetim Kurulu Üyesi görevlerini
de yürüten Mustafa Altunbilek, evli ve 2
çocuk babası.
Böyle bir dönemde böyle bir sorumluğu
aldığı için ben yeni başkan Sayın Mustafa Altunbilek’i tebrik ediyor; bir önceki
başkan Sayın Selamet Aygün’e de çıktığı
yolda başarılar diliyorum.
Şu ana kadar kendisini tanıdığım kadarıyla
özellikle perakende konusunda Ankara’nın
başarılı perakendecilerinden ve hem kendi
işi hem de sektörle ilgili konularda kafa yoran bir yapısı var.
Henüz 10 ayını bile doldurmadan, yapılan
genel kurul sonrası ikinci kez Federasyon
başkanlığına seçilen selamet AYGÜN
görevinden ayrılarak yerine Mustafa
ALTUNBİLEK geldi. Selamet bey’in ticaret
dışı faaliyetlerinin yoğunluğu, sanırım
federasyondaki görevlerini yerine getirme
konusunda kendisini zorlamış olacak ki
yeni bir başkan ile yola devam edilmesinin
uygun olacağını düşünerek görevinden
ayrıldı.
Mustafa Bey eminim mevcut durumu bir
önceki dönemlerde görev yapan başkanlardan daha ileri bir noktaya taşımanın
gayreti içerisinde olacaktır. Zaten beyanatlarında da hep birlik ve beraberlik vurgusu
yaparak daha başarılı bir noktada bulunmak isteğini dile getiriyor. Bu nedenle Ankara’da ikamet ettiğinden mesaisi bir hayli
artmış durumda. Allah kolaylık versin.
Bir önceki genel kurul sonrası yazmış olduğum gibi bu yapı kısa zaman içerisinde
iç işleyiş bakımından tamamıyla istişare
kültürü ile hareket ederek ön yoklama ile
kendi içerisinden başkanlarını çıkarıyor.
Bu gelenek federasyona bağlı tüm derneklerde aynı şekilde devam ediyor. Böyle bir
gelişmenin süreci kesintiye uğratmadan
işlerin yürüyor olması gerçekten anlamlı.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu
kurulduğu günden bu yana Mustafa ALTUNBİLEK üçüncü başkan oldu. Ankara’nın
önemli zincir marketlerinden olan Altunbilekler’in sahibi kendisi. Mustafa Altunbilek,
altı çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu
26
Sektör aslında her geçen gün bazıları için
daralıyor. Mevcut problemlerin yanında
yasal düzenlemelerde eklenince, özellikle
çalışma saatleri ve koşulları ile ilgili iyileştirme isteği maalesef perakendeciye çok
pahalıya patlıyor. Bu durumda verimsiz
çalışan mağazalarda mutlak iyileştirme
yapmak, yeni mağazalar için ya da yeni
stratejiler için tekrar tekrar üzerinde durulması gerekir.
Mevcut hali korumak ve derinleşmek daha
akılcı bir yol gibi duruyor. Bu durum tabii ki
genel olarak verimlilik konusunda mağazaların durumuna bağlı olarak değerlendirilmesi gereken bir konu. Verimli mağazalarla
büyümek makul iken, tersi bir durumda
büyük bir risk haline dönüşebilir. Sanırım
bu durumun her kes farkında.
İşte bu nedenle federasyon, üyelerinin
bu yöndeki gelişim süreçleri ve kararları
noktasında farkındalık oluşturarak bir sivil
toplum kuruluşu olarak görevini yerine getirmiş olacaktır. Bu durumda zaten sihirli
cümleyi Mustafa Bey kullanmış durumda “
birlik ve beraberlik.”
Paylaşımları artırmak, ilişkiyi güçlendirmek ve özellikle eğitim ve gelişim konularındaki organizasyonları artırarak tüm bölgelere yaymak. Bu konuda beklenti yüksek
düzeyde. İnşallah hep birlikte bu beklentileri karşılayabilecek şekilde daha fazla gayretin içerisinde olunur. Sektörün gelişimi
ve tüm yerli oyuncularımızın başarısı için
hepimiz hassasiyet içerisinde olmalıyız. Bu
durumda yönetime ve başkana olan destek
tamda bu noktada önemli hale geliyor.
En nihayetinde birbirleri ile rakip olan
oyuncuların aynı masada buluşması güç
birliği yapması. Böylesine büyük ve başarılı organizasyonları inşa edebilmeleri
gerçektende çok önemli bir kazanım. Bir
önceki genel kuruldan sonrada yazmıştım.
Sektörde kartların yeniden karılarak dağıtılabileceği ve bu durumun dikkate alınarak
federasyon yapısının gözden geçirilerek
mevcut şartlara göre yeniden bir misyon
belirlenmesi yararlı olabilir.
Perakende zorlu bir yolculuğun yapıldığı
bir sektör, haliyle kendiişleri konusunda
bir hayli meşguliyet içerisindeki insanların birde yönetsel görevlerde bulunarak
fedakârlık yapıyor olmaları ayrıca takdir
edilmesi gereken bir durum. İşte böyle bir
dönemde böyle bir sorumluğu aldığı için
ben yeni başkan Sayın Mustafa ALTUNBİLEK’i tebrik ediyor; bir önceki başkan Sayın
Selamet AYGÜN’e de çıktığı yolda başarılar
diliyorum.
“ Büyük Sıçrayış gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün, yarın da dünle beslenerek
yol alır.”
Bertolt Brecht
27
perder
röportaj
Sodamatik’te yeni hedef
İç Anadolu Bölgesi tüketicisinin vazgeçilmez markası Ankara Sodamatik, farklı
bölgelerde daha fazla tüketiciye ulaşmayı hedefliyor
Kristal markalı çamaşır sodası ile 1989 yılında üretim faaliyetlerine başlayan Petekkaya Kimya, Ankara Sodamatik markasıyla özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde önemli
bir tüketici kitlesine ulaştı. Kristal markalı çamaşır sodası, eskiden kazanda kaynatılan
çamaşırlarda ve merdaneli çamaşır makinelerinde yaygın olarak kullanılıyordu. Şu anda
Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinde halen tüketimi devam ediyor. 1990‘lı yıllarda tam
otomatik çamaşır makinesinin çıkması ile çamaşır sodasının tüketimi azalınca Petekkaya
Kimya da, otomatik çamaşır makinesinde kullanılmaya elverişli toz granül olan Ankara
Sodamatik markasıyla üretime başladı. 2000‘li yıllarda ise, Ankara başta olmak üzere iç
Anadolu il ve ilçelerinde yoğun talep görmeye başladı. Ürünün, Anadolu’nun bir çok il ve
ilçelerine ulaştırılmasında GİMAT toptancılarının rolü oldukça büyük. Ankara Sodamatik ile
ilgili detayları Petakkaya Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Petekkaya’ya sorduk.
Yusuf Petekkaya
Ankara Sodamatik hangi ihtiyaca
yönelik bir ürün?
Ankara Sodamatik, firmamızın tek ürünüdür diyebiliriz. KARTÜL tül temizleyici ve
DİYAR lavabo açıcı markalarıyla iki ürünümüz daha var. Ankara Sodamatik’in tüketici tarafından bilinmesi ve beğenilerek
tüketilmesinin ana nedeni, ürünü ilk kez
bizim tanıtmamızdan ve kalitesindendir.
Ankara Sodamatik, çamaşır makinesinde
kireç önleyici, beyazlatıcı ve deterjan ilavesiz çamaşır yıkayıcı bir üründür. Ankara
Sodamatik ambalajının üzerinde ne yazıyorsa, ürün içeriği kesinlikle o ibarelere
uygundur. Firma olarak önce kendimize,
sonra tüketicilere saygı duyarız.
Tüketici, Ankara Sodamatik’i neden
tercih etmeli?
Ankara Sodamatik’in kireç önleyici ve beyazlatıcı, temizleyici özelliği var. Aynı zamanda deterjan ilave edilmeden, bölgenin
suyunun kirecine göre çeyrek veya yarım
ölçek ile çamaşırlar yıkanabilir. Çok kaliteli
bir yıkayıcıdır. Özellikle bebeklerin ve
hassas ciltlere sahip olanların çamaşırlarında kullanılmasında öneriyoruz. Ankara
Sodamatik’in ürün bileşenlerinin tamamı
doğaya en yakın kimyasallardan oluşmaktadır. Bu bakımdan, tüketicilere sadece
Ankara Sodamatik ile yıkama yapmalarını
öneriyoruz.
Kireç önleyici özelliğinden bahseder
misiniz?
İllerin, ilçelerin, köylerin şebeke suları
bölgesel olarak değişse de kalsiyum, magnezyum gibi suyun sert olmasına sebep
olan iyonlar mevcuttur. Kireç önleyici kullanıldığında hem kaliteli bir yıkama olur
hem çamaşır makinesinin rezidansı korunur. Kireç önleyicisiz sert sularda yapılan
yıkamalarda, suyun yıkama kabiliyeti
28
kireçten ötürü az olur. Bu da çamaşırların
temiz olmasını engeller. Ankara için örnek
verecek olursak; Ankara’nın suyunun kireç
oranını her Pazartesi kimyagerimiz analiz
eder. Çıkan sonuç 9 ile 11 Fransız sertliği
civarında olup, bu suyu az kireçli su olarak
niteleyebiliriz. Ankara Sodamatik’ten
çeyrek ölçek ilave etmek yıkama için
yeterlidir.
İkinci bir örneğimiz ise; Ankara’nın ilçesi
ve beldesi olan Elmadağ ile Hasanoğlan
şebeke suları 35-38 Fransız sertliği civarındadır. Böyle bir su, çok kireçli su olarak
tanımlanabilir. Böyle bir suda yıkama için
Ankara Sodamatik’ten 1 ölçek kullanılmalıdır. Ankara Sodamatik, Türkiye’nin ilk ve
tek TSEK belgesine sahip bir ürünüdür. Her
sene TSEK analiz ve denetimleri düzenli ve
takipli şekilde yapılmaktadır.
Ankara Sodamatik’in pazardaki
diğer ürünlerden farkı ne?
Firmamız Ankara Sodamatik üretimine
başladığında, doğrusu bu kadar tercih
edilen bir ürün olabileceğini ön görmemiştik. Çünkü tesadüfen bulup, geliştirdiğimiz
bir üründü. Fakat zaman ilerledikçe, yerel
radyolarla yaptığımız tanıtımlarla ürüne
olan talep arttı. Ancak ürünümüz, ulusal
ölçekte tanıtımlarının yapılmaması sebebi
ile Türkiye’nin her yerine ulaşamadı. Şu
anda pek çok yerde
sodamatik adı ile
sodyum karbonat
satılıyor. Sodyum
karbonatın kireç önleme özelliği yoktur.
Beyazlatma özelliği
ise, beyazlatmadan çok çamaşır
dokularını yıpratır
ve grileşmesine sebep olur. Sodyum
karbonat, deterjan haznesinde kalır ve
taşlaşma yapma olasılığı çok yüksektir.
Yani sodyum karbonatın teknik ve içerik
olarak bu şekilde tüketime sunulması,
tüketimin ve tedarikin suistimalidir. Çünkü
ambalajlarının üzerinde bulunan kireç
önler, beyazlatır gibi ibareler yanıltıcı ve
aldatıcıdır. Özellikle zincir marketler, bu
tür ürünleri raflarına bırakırken ürün kalitesi ve içeriği ile ilgili sorgulama yapmamaktadır. Bu durum da, bu tür ürünlerin
yaygınlaşarak benimsenmesine sebep
olmaktadır. Biraz ucuzluk olsun diye, bu
tür ürünlere ilgi gösterilmemeli. Çünkü
tüketici, bir ürünü satın alırken üzerindeki
ibareye bakar. Kireç önleyici yazıyorsa,
tamam bu ürün kireç önler diye satın alır.
Halbuki yanıltılmıştır. Birçok tüketici, ürün
satın alırken eğer o ürün tanınmış marka
değilse, o marketin yapısına güvenerek
ürünleri satın almaktadır. Denetimlerin
yok denecek kadar az olması, denetim
personellerinin bilgisizliği, yetersizliği bu
tür ürünlerin varlık sebebidir. Bu durumda üreticiden tedarikçiye, tedarikçiden
tüketiciye kadar doğru ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasında herkesin sorumlulukları vardır. Bu nedenle, “kolla kendini
ey tüketici” demeyeceğiz. Devletin gerçek
denetim sistemi kuruluncaya kadar üreticiden tüketiciye herkes denetim bilinci ve
sorumluluğunda olmalıdır.
Rekabet konusunda nasıl bir
stratejiniz var?
Ankara Sodamatik markalı ürünümüz 3
özelliğe sahiptir: Kireç önler, beyazlatır,
deterjan ilavesiz yıkama yapar. Beyazlatır
derken, renklilerde de kullanılır. Renklilerin
renk tonlarına zarar vermez. Ürünümüzün özellikle İç Anadolu’da kemikleşmiş
tüketicileri var. Ankara Sodamatik olarak
kaliteden taviz vermeden, yolumuza devam edeceğiz.
pakmaya.com.tr
facebook.com/pakmaya
29
perder
pazar
Türk kahvesi geri döndü
Son yıllarda genç tüketiciler tarafından tekrar keşfedilen Türk kahvesinde,
geleneksel ürünlerin yanı sıra tek kullanımlık ürünler de önemli bir pay edindi
Geçmişten günümüze yalnızca ülkemizde
değil, dünyanın pek çok yerinde farklı
biçimlerde sunulan ve içilen, bir fincanına
kırk yıllık hatır sığdırdığımız “kahve”nin
öyküsü, kültürümüze ait pek çok özelliği
anlatır.
İkramıyla, içimiyle, hatta bir dönem
yasaklanmasıyla ve günümüze kadar
beraberinde taşıdığı geleneklerle, her ne
kadar sadece “bir fincanlık keyif” olarak
yudumlayıp bitirsek de; o bir fincana
sığmayan, “sohbetlerin bahanesi” kahve,
kültürümüzün her dönem önemli bir parçası olmuştur. Kahve, fincanının içinde bir
içecekten fazlasını taşımaktadır.
Araştırmacılar kahvenin 14’üncü yüzyıl
başlarında Habeşistan’dan tüm dünyaya
yayıldığını, çıkış yerinin de adının etimolojisi de kahve ile benzerlik gösteren Güney
Habeşistan’daki Kaffa yöresi olduğunu
belirtmektedir.
Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek,
bu yepyeni hazırlama ve pişirme yöntemiyle özgün tadına kavuşmuştur. Kahve
ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun
yıllar kahveyi, Türk kahvesi olara bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir.
Brezilya ve Orta Amerika kaynaklı, arabica
türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür
ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk
Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek
pişirilir, bir fincan kahveye iki çay kaşığı
kahve atılır. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi
için kısa bir süre beklenir. Su, sanıldığı gibi
kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden
önce içilmektedir. Ayrıca tüm dünyada
espresso ile en çok tüketilen kahve türüdür
ki dünya genelinde hemen hemen her
tür restorantın menüsünde bulunan iki
kahveden biridir.
Osmanlı’nın kahve ile tanışması yaklaşık
450 yıl önce, Kanunî Sultan Süleyman’ın
Yemen Valisi Özdemir Paşa’nın, kahveyi
30
Yemen’den saraya getirmesiyle başlar.
Sarayda ve konaklarda kısa sürede yaygınlaşan kahve, o zamanlar yeni iş alanlarının
açılmasına katkıda bulunur. Konaklarda,
yalnızca kahve pişirmekle görevlendirilmiş
kişiler çalıştırılırken, sarayda da Kahvecibaşı’na bağlı bir kahveciler teşkilâtı oluşturulur. Padişahın içeceği kahvenin suyu,
Eyüp tepesi civarındaki Gümüşsuyu’ndan
getirtilir. Kahveler ibriklerle, güğümlerle
pişirilip, büyük çini fincanlarla içilir. Hızla
tüm İstanbul’a yayılan kahvenin ortaya
çıkmasından yaklaşık 30 yıl sonra, kahvenin toplumsal yönünü oluşturan kahvehaneler de açılmaya başlamıştır. 17. yüzyılda
Osmanlı topraklarından Avrupa’ya geçen
kahve, İstanbul’a ilk kez 1543 yılında
gelmiştir. İngilizlerdeki çay saati geleneği
gibi, kahvenin de Türk toplumunda bir
zamanı vardır. Genellikle sabah ve öğlen
öğünleri arasında içilir. Türkçe günün ilk
öğünü anlamına gelen “kahvaltı” sözcüğü
kahve içimi öncesi yenen şeyler demektir.
Kahve falı ile geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türüdür. Kahvehane adlı
işletmelerin doğmasına yol açmıştır. Dini
Bayramların ve “kız isteme” törenlerinin
geleneksel bir öğesi olmuştur.
Ancak kahvenin sosyal yaşama girmesi, yasakları da beraberinde getirmiştir.
Kahvenin insanları bir araya getirdiğini,
bunun da onların camilerden uzaklaşmalarına sebep olduğunu düşünerek bazı
çevreler kahveyi yasaklatmıştır. Kanunî
Sultan Süleyman döneminde, Şeyhülislam Ebusuud Efendi, kömür derecesinde kavrulan maddeleri içmenin haram
olduğunu söyleyerek kahveyi yasaklatmış;
III. Selim, III. Murat ve I. Ahmet zamanında yasaklar devam etmiş, fakat çok uzun
ömürlü olmamıştır. Osmanlı’da kahvenin
yasaklandığı ve kahvehanelerin kapatıldığı, kahve içenlerle tütün içenlerin birlikte
cezalandırıldığı dönemler vardır.
Omega Araştırma tarafından Türkiye
genelinde bin 331 kişiyle gerçekleştirilen
araştırmanın bulgularına göre, halkımızın
yüzde 78.7’si düzenli kahve içiyor. Günün
en çok kahve içilen vakitlerini, yüzde 36.9
ile akşam yemeğinden, yüzde 24.6 ile öğle
yemeğinden, yüzde 19.8 ile kahvaltıdan
sonra olarak belirten katılımcıların yüzde
68.2’si kahvesini evde, yüzde 27.7’si işte,
yüzde 6.7 ise dışarıdaki mekanlarda içiyor.
Kahvenin tadını ve kokusunu seven, rahatlattığını ve sağlıklı olduğunu düşünen
katılımcıların yüzde 68.6’sı sade, yüzde
37.7’si sütlü, yüzde 13.9’u kremalı kahveyi
tercih ediyor. Türk halkının yüzde 29.2’si
yorgunluk hissettiğinde kahve içmeyi
seviyor. Evine aldığı kahve markasını
seçerken, öncelikle lezzet, ardından kahve
markasının tanınırlığı, kolay bulunurluğu
ve çevrede tercih edilmesi gibi faktörler
öne çıkıyor. Çay içmeyi sevmek, sağlık
açısından zararlı olduğunu düşünmek,
tadını sevmemek ve çocukluktan gelen
alışkanlıklar ise “kahve içmeme” nedenleri
olarak sıralanıyor. Araştırmaya göre, Türk
halkının büyük bölümü, ev dışında sosyal
aktivite olarak kahve içmeyi tercih ediyor.
Ev ve iş yeri dışında tüketilen kahve türleri
de farklılık gösteriyor.
Dünyaya tanıtan Osmanlı oldu
Avrupa’ya kahveyi tanıtan ve sevdirenin,
IV. Sultan Mehmet’in 1669 yılında 14. Louis’e gönderdiği Elçi Süleyman Ağa olduğu
söylenir. Osmanlı Sefiri Süleyman Ağa’nın
Fransa’ya giderken götürdüğü kahve çuvalı her şeyin başlangıcını oluşturur. Kısa
sürede Paris sosyetesine giren bu yeni
içecek Fransızlar tarafından çok sevilmiştir. Viyanalıların ise kahveyle tanışması,
İkinci Viyana kuşatmasıyla olmuştur.
Türk ordusunun Viyana’dan kaçarken
bıraktığı ağırlıklar arasında 500 çuval
kahve de bulunuyordu. O zamana kadar bu
maddeyi tanımayan Viyanalılar kahveyi
deve yemi zannetmiş, işlerine yaramayacağını düşünerek Tuna nehrine dökmüş
ve bazı çuvalları da yakmışlardır. Çuvallar
yakılınca vadiye müthiş bir koku yayılmış,
tesadüfen oradan geçmekte olan, kuşatma
sırasında Türk ordusundan kaçıp Viyana’ya
sığınan, 11 yıl çalıştığı Babıâli’de tam bir
kahve tiryakisi olan Polonya asıllı Babıâli
tercümanı Kolschitzky, bu kokuyu duymuş
ve kahveyi Viyanalılara tanıtmıştır.
Egzotik gıda metalarına yönelik Batılı
perder
pazar
zevki 16. ve 19. yüzyıllar arasında patladı. Bunlardan biri olan kahve, ticaretin
dünyanın her yerine doğru genişlemesine
eşlik eden çok sayıdaki yeni ve heyecan
verici ithal mallardan sadece birisiydi. Bu
dönemlerde İspanya, Meksika’dan gelen
mısır ve çikolata ithalatına hakim olurken,
İngiltere krallığı Hindistan, Seylan ve
Çin’den çay getirmek için çeşitli şirketlere
imtiyaz verdi. Bu arada, İtalya ve Fransa,
Akdeniz gemicilik yollarına olan yakınlıklarını, Avrupa genelindeki kahve ticaretinin
denetimini sağlamak amacıyla kendi
lehlerine kullandılar. Heathcott’a göre 19.
yüzyıla gelindiğinde kahve, sömürgeciliğin
emeği zorlaması, toprak kullanımı, kaynak
çekilmesi ve meta ticareti sisteminin içine
kök salmış bir meta olmuştu.
Kahve çeşitleri yetiştirildikleri yerlere,
biçimlerine, renklerine, lezzetlerine,
tanelerinin düzgün olup olmamasına göre
adlandırılır. Örneğin Brezilya’nın güneyinde yetiştirilen kahve Santos limanından
gemilere yüklendiğinden “Santos Kahvesi” diye anılır. Arabistan’da Yemen’de
yetiştirilip Mokka limanından ihraç edilen
kahveye “Mokka (Yemen) Kahvesi” denir.
Cava yakınlarında yetiştirilen kahveler
de “Cava Kahvesi” diye tanınır. Bunlardan
Santos (Brezilya) kahvesi büyük, yeşilimsi
tanelidir. Yemen kahvesi koyu yeşilden
neftiye kadar çeşitli renkleri olan küçük
taneli bir kahvedir. Kahvelerin biçim, renk
ve lezzet bakımından değişik olması kahve
ağaçlarının yetiştirildiği bölgelerin deniz
yüzeyinden yüksekliği, iklimi, topraklarının cinsi ve ağacın yaşı ile ilgilidir.
İstatistiklere göre kahve, dünyada en çok
Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılmaktadır. Dünyada elde edilen kahvenin
üçte ikisi orada harcanır. En çok kahve
içilen diğer ülkeler ise, Fransa, Belçika,
İtalya, İngiltere, İsveç ve Kanada’dır.
Dünyaca ünlü Türk kahvesi tutkunları
arasında Madame
de Pompadour,
Alexandre Dumas,
Andre Gide, Moliére, Pierre Loti,
Victor Hugo, Balzac
sayılabilir. Türkiye’de ünlü ressam
Ali Rıza Bey, karakalemlerinde kahveyi resmetmiştir.
Ünlü komedi yazarı
Moliére, Türk elçisi
Süleyman Ağa’nın
Paris’e tanıttığı kahveyi ilk tadanlardandır. Türk dostu olarak bilinen Pierre Loti
ise hâlen Eyüp’te bulunan kahvehanenin
ismi olmuştur. Pierre Loti, deniz subayı
olarak İstanbul’da bulunduğu ilk yıllarda
Eyüp tepesinde Haliç’in güzel manzarasını
seyrettiği için kahvehaneye Pierre Loti’nin
ismi verilmiştir.
Pazar büyüyor
2010 yılı Gıda ve Tarım Bakanlığı verilerine
göre yıllık hacmi 570 milyon TL’ye ulaşan
kahve sektöründen 170 milyon TL’lik pay
alan Türk kahvesinde pişme süresini 5 saniyeye indiren tek kullanımlık paket keyfi
yaşanıyor. Türk kahvesinin sade, orta ve
şekerli tek kullanımlık paketlerini üreten
firmalar, gençleri yakalamak için de damla
sakızlı, acıbademli ve çikolatalısını da
piyasaya sürdü.
ürünlerin yüzde 66’sını oluşturuyor. Bu da,
Türk kahvesi üreten firmaların, hazır kahve
segmentine yönelmesini sağlıyor. Toplam
pazardan yüzde 17 pay alan Türk kahvesi
üreticileri, Türk kahvesini tek kullanımlık
paketlere koyarak, orta, sade ve şekerli
olmak üzere 5 saniyede hazırlanabilen bol
köpüklü, az telveli yeni bir segment oluşturdu. Ayrıca, bu kahvelerin damla sakızı,
acıbadem, çikolata ve sütlü çeşitlerini de
piyasaya sürdü. Bu yolla, yüzde 17’ler seviyesinde olan pazar payını yeniden yüzde
23’e çıkarmayı başardı.
Tek kullanımlık poşet Türk kahvelerinin hazırlama pratikliği, bol köpüğü ve telvesiyle
özellikle ofis çalışanları tarafından talep
görmesi, hava yolu şirketleri, şehirlerarası
otobüs işletmeleri ile tur organizatörleri tarafından da tercih edilmesine yol açtı. Tek
kullanımlık hazır Türk kahveleriyle gençleri
de yakalamayı hedefleyen firmalar, şimdi
fincana boşaltılıp, üzerine sıcak su eklenerek hazırlanan poşet Türk kahvesinin sade,
orta ve şekerliden oluşan klasik çeşitlerine
damla sakızlı, acıbademli, çikolatalı ve
sütlüden oluşan aromatik çeşitlerini de
eklemeye hazırlanıyor.
Türkiye’de yılda tüketilen kahve miktarı 22
bin tonu buluyor.Türkiye’de satılan kahvelerin yüzde 66’sını poşetler, yüzde 44’ünü
ise cam kavanozlar oluşturuyor.
Türkiye’de 570 milyon TL’lik
yıllık hacme ulaşan kahve sektöründe, tek kullanımlık Türk
kahvesi keyfi yaşanıyor. Geçtiğimiz yıl yüzde 10 büyüme
oranını yakalayarak, pazarda
en hızlı büyüyen segment
olma özelliğini yakalayan Türk
kahvesinde tek kullanımlık
poşetler, pişme süresini de 5
saniyeye indiriyor. Türk kahve
üreticileri, 2010 yılında yüzde
5 olan büyüme oranını 2011
yılında yüzde 10’a taşıdı.
Bunun sonucunda Türk kahvesinde pazar hacmi, 170 milyon
TL’ye ulaştı. Bunun da yaklaşık
45 milyon TL’lik kısmını paketli
ürünler oluşturdu.
Günde 45 ton hazır kahvenin
tüketildiği pazarda, ikisi ya da
üçü ‘Bir arada’ kahveler, paketli
31
perder
pazar
Asırlık lezzet raflarda
Kocatepe Kahve Genel Müdürü Ferman Gülderen, 100 yıla uzanan geçmişiyle dikkat
çeken firmanın son dönemde gerçekleştirdiği yeni atılımı anlattı
Kocatepe Kahve, Türkiye’nin asırlık
firmaları arasına girmeye hazırlanıyor. Bundan bahseder misiniz?
Kocatepe Kahve, 1919 yılında Bayan
Maruşya adında bir girişimci tarafından Ankara Kocatepe’de kurulmuş ve o
günlerden bu günlere kalite anlayışından
vazgeçmeden üretime devam ediyor. 2019
yılında 100’üncü senesini dolduracak.
Türkiye’nin en köklü gıda markalarından
biri konumunda.
Uzun süre butik tarz bir hizmet verildikten sonra organize perakende
zincirlerinin raflarında yer alınması
nasıl oldu?
Kocatepe Kahve, 1949 yılında Nurettin
Tuncay tarafından şirketin devralınması
ve tescil edilmesi sonrasında üretimdeki
kalitesini koruyarak ülkenin değişik bölgelerine ürün göndermeye başlamıştı. Fakat
tabi asıl olarak firmanın 2012 yılı başında
da Karpet Şirketler Grubu’na devredilmesi
ile şu andaki vizyonuna kavuştu. 2013
yılı içerisinde perakende sektöründeki
tüm ulusal market zincirlerinde ve başlıca
yerel market zincirlerinde ürünlerimiz
yerini aldı. Başta İç Anadolu olmak üzere,
Marmara, Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Doğu
bölgelerinde konuşlanmış bölge sorumlularımız ve alt ekipleri ile birlikte şu an 27
ilde etkin bayi yapımızı konumlandırdık.
Kocatepe Kahve, marka algısı olarak
kendini nerede konumlandırıyor?
Kocatepe Kahve’nin marka algısı geçmişten bugüne aktarılan kalite geleneğiyle
zaten üst düzeyde… Amacımız bunu daha
da güçlendirmek. Karpet, kendi kahve
çekirdeklerini, en seçkin tarlalardan bizzat
ithal ederek en üst düzeyde bir gurme
ürün üretme hedefini taşıyor. Ambalajından, ürün formuna kadar birinci kalite
32
ürünlerle ,en doğal üretim proseslerini
birleştirerek Türk milletine ve tüm dünya
uluslarına gerçek Türk Kahvesi lezzetini
ulaştırıyoruz.
Nedir işin sırrı?
Öncelikle hammadde kalitesinin en üst
düzeyde olması ve bu kriterin standartize
edilmesi gerekli. Sonrasında ise tamamen organik bir üretim şeması olmalı. Bu
kavurma ve öğütme işleminin taş değirmenlerde yapılması ve sonrasında gıda
ile en uygun alüminyum ambalaj ya da
teneke grupları ile paketleme yapılmasıyla
mümkün oluyor. Biz geçmişten aktarılan bu üretim süreçlerini koruduk ancak
korurken kapasiteyi artırdık. Kapasitesini
8 kat arttırdığımız yeni fabrikamızda 4
bin 500 metrekare kapalı 2 bin metrekare
açık alanı ile üretim tesisimizi son model
makineler ile yenilemiş durumdayız.
Kocatepe Kahve’nin marketlerde
satılan ürün grupları hangileri?
Kocatepe Kahve markası ile başta geleneksel Türk Kahvesi, ayrıca aromalı Türk
Kahveleri, 3ü1 arada, salep, sıcak çikolata
çeşitleri, milkshake çeşitleri sunuyoruz.
Şirketimizin diğer ürün grubu olan Royal
markası ile de instant kahveler ve kahve
kremalarını hem perakende hem horeca
kanalında sunuyoruz.
Kocatepe Kahve Evi markasıyla
kahve evlerinizi birçok yerde görmeye başladık. O konsept ile ilgili bilgi
verir misiniz?
Kocatepe Kahve Evi şu anda 32 şubeye
ulaştı. Her bir şube, franchise sistemi ile
işletilmekte olup titizlikle denetleniyor. Verilen hizmet ile konseptin bütünü ve tabi ki
ürün kalitesini denetliyoruz. Bizim açımızdan bu konseptin asıl kazancı vitrinimiz
Ferman GÜLDEREN
Kocatepe Kahve Genel Müdürü
olması. Birçok kişinin Kocatepe Kahve’yi
hemen tanımasında kahve evlerinin rolü
büyük oldu.
Perakende sektörü yöneticilerine
iletmek istediğiniz mesajlar nelerdir?
Perakende sektörü ülkemizde de dünya
standartlarına ulaşmış ve günden güne
büyüyerek rekabetçi yapısı ile dinamize
olmuştur. Sektörün yöneticilerinden, özellikle Kocatepe Kahve gibi gurme niteliğinde ürün üreten, yaptığı işe verdiği önemi,
özeni koruyan firmalara yer vermelerini
istiyoruz. Unesco gibi bir kültür, bilim örgütünün dünya mirasına dahil ettiği Türk
Kahvesi için daha etkili çalışma ortamları
oluşturmalarını hem şirketimiz, hem de
tüm yerli kahve üreticileri olarak talep
etmekteyiz.
perder
pazar
Kahvecilerin Efendisi Kurukahveci Mehmet Efendi
Mehmet Efendi’nin torunları; Ahmet Rıza
Kurukahveci’nin vefatından sonra yönetimi devraldılar. Mehmet Efendi’nin kahve
öğüttüğü dibekleri bir asır sonra geliştirdiler ve ortaya yeni kahve makineleri çıktı.
1871 yılında Tahmis Sokak’ta faaliyete
başlayan işletme, bugün tüm dünyaya
hizmet veriyor.
Kurukahveci Mehmet Efendi, 1857’de İstanbul Fatih’te doğar. Süleymaniye Medresesi’nde eğitim gördükten sonra babasının
baharat ve çiğ kahve sattığı dükkânında
çalışmaya başlayarak kahvecilik mesleğini tanır. 1871 yılında işi babasından
devralır. 19. yüzyıl sonlarına kadar kahve
çiğ çekirdek olarak alınır, evlerde kahve
tavalarında kavrulur ve el değirmenlerinde
çekilip içilirken, Mehmet Efendi çiğ kahveyi dolaplarda kavurup dibeklerde (kahveyi
döverek toz hale getiren makine) öğüterek
müşterilerine hazır olarak satmaya başlar.
Tahmis sokaktaki (Eminönü’nde) işyerlerinden çevreye yayılan taze kavrulmuş mis
gibi kahve Mehmet Efendi’ye “Kurukahveci
Mehmet Efendi” lakabını kazandırmıştır.
Kahve severler tarafından çok kısa sürede
tanınır.
1931 yılında Mehmet Efendi vefat edince,
oğulları Hasan Selahattin, Hulusi ve Ahmet
Rıza Beyler baba mesleğini kaldığı yerden
devam ettirmeye karar verirler. Mehmet
Efendi’nin ailesi, 1934’deki soyadı kanunu
ile “Kurukahveci” soyadını alırlar. Bu
tarihlerde ailenin en büyüğü olan Hasan
Selahattin Bey (1897-1944), kurukahveyi
yurt içindeki tanıtım çalışmalarıyla birlikte
yurtdışında pazarlama çalışmalarına
başlamıştır. Hulusi Bey ise (1904-1934)
döneminin teknolojilerini kullanarak gelişen toplu üretimi sağlar.
Hulusi Bey’in genç yaşında vefatıyla,
yönetimi yurtdışında eğitim görmüş olan
en küçük birader Ahmet Rıza Kurukahveci
devralır. Ahmet Bey’in yurt dışını bilmesi,
dünyadaki gelişmeleri takip etmesi, baba
yadigârını profesyonel adımlar atmaya
yöneltmiştir. Bu dönemdeki değişimler
kısaca şöyle:
<1933 yılında dönemin usta grafikeri
İhap Hulusi Bey’e bir amblem çizdirildi.
Bu amblem günümüzde de kullanılmaya
devam ediyor. Afiş ve reklâm kampanyalarına ağırlık verildi.
<Galatasaray Sahne Sokak’ta bir şube
açıldı. Yurt içinde özel arabalarla kahve
dağıtımı başlatıldı. Parşömenli kâğıt paketlere konularak şehir içindeki bakkallara
otomobil ile kahve dağıtılmaya başlandı.
Dönemin ünlü mimarı Zühtü Başar, günümüzde de kullanılmakta olan “art deco”
tarzında kahvenin kırk yıl dağıtılan dostluk
merkezinin şanına layık yepyeni bir bina
inşa etti. Bugün Kurukahveci’nin yönetiminde olan Mehmet Efendi’nin torunları;
Ahmet Rıza Kurukahveci’nin vefatından
sonra yönetimi devraldılar. Mehmet
Efendi’nin kahve öğüttüğü dibekleri bir
asır sonra geliştirdiler ve ortaya yeni kahve
makineleri çıktı. 1871 yılında Tahmis Sokak’ta faaliyete başlayan işletme, bugün
tüm dünyaya hizmet veriyor.
“Falcı yurt dışına açılabilir”
Nestle olarak Türkiye’de köklü bir geçmişimiz var; bu ülkeye duyduğumuz
bağlılıktan ve 100 yılı aşan tarihimizden
gurur duyuyoruz. Bugün Türkiye en hızlı
büyüyen ve yüksek potansiyele sahip dinamik ülkeler arasında yer alıyor. Taşıdığı
potansiyel itibariyle Nestlé için Asya, Okyanusya ve Afrika bölgesindeki en önemli
pazarlardan biri. Yaptığımız yatırımlarla
Türkiye’nin bu potansiyelini bir adım öteye taşımak istiyoruz. Karacabey tesislerine
yaptığımız yatırımlar da bunun bir göstergesi. Karacabey tesisleri zaman içerisinde
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yer alan
pazarlar için üretim ve ihracat üssü haline
geldi ve Nestle olarak bölgedeki konumumuzu daha da güçlendirdi. Türk Kahvesi,
Üretimi hiç de kolay olmayan bir ürün.
Şu anda sınırlı bir üretim kapasitemiz var.
Ancak talep oldukça yoğun. Kapasitemizi
artırarak büyümeyi hedefliyoruz. Benim
vizyonun Falcı’nın 10 yılda 100 milyon lira
gelir getiren bir ürün olacağı yönünde. Biz
bu ürünle ilgili zamanla gelişecek önemli
bir ihracat potansiyeli de görüyoruz.
Reinhold Jakobi
Nestle Türkiye Genel Müdürü
33
perder
serbest köşe
Yeniden yapılananlar,
fırtınadan en az etkilenir
Aysen LACİNEL
Marka ve İnsan Kaynakları Danışmanı
Hangi işyeri, şirket verilerini tekrar tekrar gözden geçirmeden A ve B planları
yapmadan ve o yapılan planları da kontrol ettirmeden ezbere iş yapabilir ki?
Patron para kazanmak ve sürekli para
kazanmak istiyor musunuz? Perakende sektöründe yeniden yapılanmaları
başaranlar fırtınadan en az etkilenenler
oluyor. Dünyada ülkelerin ekonomik
perspektifi yeniden yapılanırken, Amerika
ve Avrupa verileri her sabah farklı kriterler
ve göstergelerle iniş çıkışlar gösterirken,
hangi şirket biz böyle geldik böyle gideriz
diyebilir?
Hangi işyeri, şirket verilerini tekrar tekrar
gözden geçirmeden A ve B planları yapmadan ve o yapılan planları da kontrol
ettirmeden ezbere iş yapabilir ki? Artık
sadece eski iş yapış şekliyle, yeni düzene
ayak uydurmak mümkün değil. Kurumlar,
özellikle yerel firmalar ve dolgun KOBİ’ler
kendilerini tarafsız ve sağlam bir bakışla
gözden geçirmeli. Hem de hemen şimdi.
Like for ilke raporları hazırlatarak evvelki
sene ile geçen seneyi, geçen seneyle bu
seneyi kıyaslamalı. Göstergelere, çıkan
tablolara ve sebeplerine bakmalı. Bugün
ligimde neredeyim? Peki aslında nerede
olmak istiyorum? Hedeflediğim yerde
olmak için yapılması gerekenler neler?
Yani stratejim, yol haritam ne? Bu stratejik
iş planını kimle? Kimlerle? Nasıl? Ne
zaman? Nerede hangi süreçlerle yapabileceğim? Bütçem ne? Bugün varolmam
önemli ,daha da önemlisi kendini geleceğe
34
taşıyabilmek? Proje ortakların kimler?
Operasyonda verimliliği sağlayabildiniz mi, ya da sağlayabilecek misiniz?
Ebittan, artıda olacak mı? Negatif işletme
sermayesi yaratabilecek misiniz? Bütçe
planın ne? Kontrol noktaların ve kontrolleri
datalarda sana raporlaman mekanizman
hazır mı? Yoksa birebir görüşme ve sözde
güvenilir adamlarına yorumlarla aldığın
feedbacke mi güveniyorsunuz? Bu sağlam
akıllı, iş planını, ancak akıllı iyi eğitimli, iyi
anlayabileceğin sağlam bir liderle ve iyi
bir takımla gerçekleştirebilirsiniz. Buna,
yani sağlam deneyimli,eğitimli vizyon
sahibi liderle çalışmaya hazır mısınız?
Yoksa yine bildik iş yapış şekline göre, eski
anlayışında mı iş yapmaya devam edecek,
bu lideri ve kadroları da kısa bir süre sonra
imha mı edeceksiniz? Belki de eskiden beri
şirketinde çalışan .eski iş yapış şeklini benimseyen has adamların kaçıracak beyin
takımını?
Bu soruları sormanın sebebi ,değişime
yeniliğe direnen eski sadık kadroların
küçümsenmeyecek kadar çok olduklarını görmemden kaynaklanıyor. Daha
da vahimi, patronların bu kadrolara kısa
sürede teslim olup bütün insan kaynağı
yatırımını, stratejik iş planını kendi elleriyle bozmalarından sonra yine yeniden
vazgeçmelerini gördüğümden bu yazıya
da konu oluyor. Sürekli fikir değiştirmeler,
her söylenenden etkilenip, iş planının
bozanlar maalesef bu dünyada kendilerine yer bulamayacak hatta bırakın daha
verimli çalışmayı ve daha çok kazanmayı
lig düşecek ve sonra havlu atacaklar.
Kendilerine tarafsız gözle bakanlar, bugünkü durumlarını net gören, sebeplerini bilen
ve hedeflerini doğru belirleyip sağlam
kadrolara stratejilerde iş yapanlarsa, yeni
oyun kurgusunda kendilerine iyi yerler bulacak kazançlı çıkacaklar. Lütfen analizinizi yapın yaptırın hedefiniİ iyi belirleyin ve
sağlam, deneyimli, güvenilir bir lider ve iyi
bir takımla insan kaynağınızı oluşturun.
Güven kontrole mani değildir ilkesinden
hareketle her iş süreceğinde denetimi
ve denetim sonuçlarının raporlabmasını
ihmal etmeyin. Bazı durumlarda şirketinizin, altı üstüne gelebilir, endişelenmeyin.
Ne biliyorsun hayatının altının üstünden
iyi olmayacağını? Yani ezber bozmaktan korkmayın. Sadece korkmaktan ve gelişimden,değişimden korkmaktan korkun.
Hele de iyi bir amaç belirleyip, iyi bir iş
planı yapmışsanız, birilerinin kafanızı karıştırmasından çıktığınız yoldan dönmekten, geriye dönüp hızla geriye koşmaktan,
5.viteste giderken birden durup geri viteste
ters yöne gitmekten korkun!
Bugünün perakende konseptinde özgün ve
kârlı bir işmıfeli kurarak, ayakta kalınabilir
ve ilerlenebilir. Özgün perakende konseptinde, ticari bilinç, mühendislik yönetimi
ve marka yönetimi birlikte yürütülmelidir.
Ticaret yönetimi ile verimlilik ve kârlılık
sağlanmalıdır. Yani konsepti, negatif işletme sermayesi yaratarak, ticari boyutta
sağlam temellere oturtmak lazım. Para
bağlamadan kaynak yaratmak ciddi ve
önemli bir kategori yönetimidir. Örneğin
30 günde sağdan bir ürünü 90 gün vade
ile neredeyse peşin fiyata almak ve alınan
ürünü parasını ödeyene kadar üç kez döndürmek ciddi bir kaynak yaratmaktır.
Ticaret yönetiminde olmazsa olmaz diğer
yaklaşım ise operasyonla karlılıktır. Ebittanın sıfırın üstü olması gerekir.
Bir şirketin satışlarını yapabilmesi için harcanan paranın satışlardan gelen paradan
çıkarıldığında kalan orana ebitta denir.
Ebitta her zaman artı olmayabilir. 0’sa, başabaştır, ekside ise operasyon zarar ediyor
demektir. O zaman, acil tüm iş planının
harcamaların, operasyonun kontrol edilmesi iyileştirilmesi gerekir. Mühendislik
yönetimi ile perakendedeki tüm işler, test
edilir, başarısı ispatlanan işler standartlaştırılır, icramı birimlerin de onayı ile tüm
operasyona anlatılır, yayılır.
Ticaret boyutu ile kârlı ve verimli bir
şekilde kurulan iş modeli, mühendislik
boyutu ile disipline edilir ve standartlarda
yönetilir. Bu şekilde katılaşan iş modelini
yumuşatmak gerekir. Bu da marka yönetimini gerektirir. Müşteri gözünde, çalışanlar
gözünde, kamuoyunda, sevilen, güvenilen,
sempati duyulan bir firma olunması için
doğru marka yönetimi icra edilmelidir.
Firmanın logosu, ne vaat ettiği, sloganı,
görsel düzenlemesi, müşteri hizmetleri,
reklam ve halkla ilişkiler çalışmaları, tanıtım faaliyetleri marka yönetimi vizyonundadır. Bu konseptte kurulan ve profesyonel
istemleri gönüllü adanmış kadrolarla
çalışan kurumlar sağlam ilerler kendi
geleceklerini kendileri kurgularlar. Siz
hangisisiniz! Sürekli yol planı değiştiren ve
çizdim ama oynamıyorum diyenlerden mi,
yoksa akılla ve bilgiye şirketi yönetenlerden misiniz?
35
perder
ekipman dünyası
Aydınlatmada yeni trendler
Aydınlatma teknolojilerinde artık çevreci, tasarruflu ve
estetik açıdan farklı çalışmalar ön plana çıkıyor
Aydınlatma sektörünün dünya çapında en önemli markalarından Philips, 120 yıllık geçmişe sahip. Şirket , dünya genelindeki müşterileri için gerçek bir farklılık oluşturacak yenilikçi ve yerel
farkındalığa sahip aydınlatma teknolojileri sunmayı vaat ediyor. Philips Türkiye Üst Yöneticisi
Göktuğ Gür, özellikle şehirlerde aşırı ve niteliksiz büyümenin, barınma, trafik, güvenlik, altyapı,
sosyal uyum ve çevre sorunları düşünüldüğünde, 24 saat uyumayan mekanlar için aydınlatmanın öneminin her geçen gün arttığını vurguluyor.
Philips’in Türkiye’deki faaliyetleri ne
zaman başladı?
Philips, farklı stratejik alanlarda 40’a
yakın iş kolunda faaliyet gösteren büyük
bir teknoloji şirketi… Faaliyet gösterdiği iş
kollarının yarısından fazlasında da dünyada lider konumda bulunuyor. Perakende
sektörünü yakından ilgilendiren aydınlatma, bu iş kollarının içinde en önemlilerinden biri konumunda. Philips 84 yıldır
Türkiye’de aydınlatma, sağlık ve tüketici
ürünleri sektörlerinde kesintisiz olarak faaliyet gösteriyor. Bu 84 yıl içinde Türkiye
ekonomisinin gücüne, çalışanlarımızın
yetkinliklerine ve misyonumuza olan
inancımızla başarı hedeflerimizi hep daha
yukarı taşıdık.Philips bugün Türkiye’de
sağlık, aydınlatma ve tüketici ürünlerinde birçok alanda sektöre liderlik ediyor.
Aydınlatmada LED teknolojisi ile daha da
güçlenen liderliğimizi, tüketici ürünleri
sektöründe pek çok üründe pazarın lideri
olarak pekiştirdik.
Son bir yılı sektör açısından ve şirketin gösterdiği performans açısından
değerlendirir misiniz?
Tüm dünya genelinde 2013 yılında Philips’in satışları yüzde 3 artarak 23,3 milyar
Euro olarak gerçekleşti. Interbrand global
markalar sıralamasında marka değerimiz yüzde 8 artarak 40. sıraya yükseldi.
Philips iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçası
olan sürdürülebilirlik alanında da çalışmalarımız devam etti. 1.8 milyar insanın
hayatını iyileştirerek yeşil ürün satışlarımızı toplam satışlarımızın yüzde 50’si
oranına getirdik. Tasarım ve araştırmadaki
100 yılı aşkın deneyim ve uzmanlığımızla
2013 yılında 100’ün üzerinde önemli tasarım ödülü kazandık. Philips, Interbrand
tarafından hazırlanan “2013 Yılının En
İyi Küresel Yeşil Markaları Raporu”nda bu
sene 23’üncü sıraya yükseldi. Geçtiğimiz
yıl 31’inci sırada olan Philips, 8 basamak
birden yükselerek, araştırmada yer alan
teknoloji markaları arasında 2’nci en
büyük yükselmeyi kaydetti. Yine benzer
şekilde, Philips, 2013 Dow Jones Sürüdürülebilirlik Endeksi’ne göre “Çevresel
Sürdürülebilirlik” alanında 100 üzerinden
36
90 puan alarak “ Sınıfının en iyisi” olarak
tanımlandı. Bunun yanısıra Philips, tüm
dünyada her yıl düzenli olarak yayınlanan
CDP(Carbon Disclosure Project) Global 500
Raporu’nda Carbon Disclosure Leadership
Index ve Carbon Performance Leadership
Index’de üçüncü kez lider olmaya hak
kazandı. 2013 yılındaki bir başka önemli
değişiklik de “Innovation and You” olarak
yenilenen marka vaadimiz oldu. Kasım
2013’te tüm dünyada aynı anda duyurusunu yaptığımız bu yeni marka vaadimizin
temelinde “inovasyon ancak insanların
ihtiyaç ve beklentilerini karşılıyorsa anlamlıdır.
Aydınlatmada son dönemde ön
planda olan konu enerji tasarruflu ve
çevreci ürünler. Siz bu konuda neler
söylemek istersiniz?
Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminlerine
göre 12,7 milyar ton eşdeğer petrol (TEP)
olan dünya birincil enerji talebinin mevcut
enerji politikaları ile devam edilmesi durumunda 2035 yılında yüzde 50 oranında
artarak 18,7 milyar TEP’e ulaşması bekleniyor. Ülkemizde de son 10 yılda birincil
enerji tüketimi yüzde 50 oranında arttı.
Artan bu talebi karşılamak üzere enerji
yatırımlarının da arttığı ülkemizde enerji
verimli aydınlatmaya geçiş çok önemli
bir gündem maddesi. Philips olarak biz de
liderliğini üstlendiğimiz LED teknolojisi
ile sunduğumuz enerji verimli ürün ve
teknolojiler aracılığıyla, tüm sosyal paydaşlarımıza kazanma fırsatı sunuyoruz.
Kısıtlı enerji kaynakları, iklim değişikliği,
şehirlerdeki nüfus artışı, enerji fiyatlarındaki artış ve ekonomik büyüme gibi
global trendlerin tüm dünyayı ve Türkiye’yi etkilerkeni, enerji verimli aydınlatma
çözümleri ve yeşil ürünler, global sürdürülebilir gelişmeyi sağlamada önemli bir rol
oynamaya devam edecektir.
LED teknolojisinin Türkiye’deki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Uzun ömrü ve sağladığı enerji verimliliği
ile LED teknolojisi, tüm dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de sektöre damgasını
vurmuş durumda. Aydınlatma alanında
Göktüğ Gür
Philips Türkiye Üst Yöneticisi
önümüzdeki dönemde LED’in ciddi bir paradigma değişikliğine yol açması beklenirken, 2015 gibi yakın bir tarihte piyasanın
en az yüzde 50’sinin LED’e geçmesi ve
bu oranın 2020’de yüzde 75’e ulaşması
öngörülüyor. Türkiye’de LED dönüşümü
konusunda hem endüstriyel tüketicilerde,
hem de son kullanıcılarda bir bilinç oluşmaya başladı. LED dönüşümü konusunda
Türkiye’de şu anda en ciddi çalışma yapılan alanlardan birisi de yol aydınlatma
uygulamaları. Türkiye’de mevcut 7 milyon
konvansiyonel yol aydınlatma armatürünün kısa ve orta vadede LED’e dönüşümü
gündemde.
2014 yılında aydınlatma sektöründe
neler bekleniyor?
Sektör şehirlerdeki nüfus artışı ve artan
enerji ihtiyacı gibi global trendlerle paralel
etkin bir büyüme gerçekleştiriyor. Sektördeki en önemli trendler dijitalleşme ve
yeşil ürünler. Kısıtlı enerji kaynakları, iklim
değişikliği, şehirlerdeki nüfus artışı, enerji
fiyatlarındaki artış ve ekonomik büyüme
gibi global trendler tüm dünya ve Türkiye
nüfusunu etkiliyor. Bu noktada, enerji
verimli aydınlatma çözümleri ve yeşil
ürünler global sürdürülebilir gelişmeyi
sağlamada önemli bir rol oynuyor. İnşaat
sektörünün son yıllardaki gelişimiyle
birlikte; konut, otel, alışveriş merkezleri,
hastane, okul gibi yapılarda iç mekân
tasarımlarına verilen önemin artması,
aydınlatma sektörüne duyulan talebi artırıyor. Aynı zamanda mekânlarda estetiğe
verilen önemin yanında enerji tasarrufu
sağlamaya yönelik çalışmalar da ihtiyacı
artıran unsurların başında geliyor. Bu
nedenle 2014 yılının aydınlatma sektörü
açısından oldukça iyi geçeceğini, sektördeki büyümenin süreceğini, özellikle enerji
verimli aydınlatma çözümlerine dönüşüm
kapsamında pazarda hareketlilik olacağını
öngörüyoruz.
37
perder
istatistik
PERDER üyeleri açılış
perfomansı
Ortakalan Araştırma Grubu tarafından hazırlanan listemizde 10 şube ve üstüne sahip 92
PERDER üyesi zincir marketin yılın ilk dönemindeki açılış performansını görebilirsiniz
Ortakalan Araştırma Grubu tarafından hazırlanan araştırmamızda 10 ve
daha üzeri şube sayısına PERDER üyesi
marketlerin geride bıraktığımız iki aylık
dönemindeki performanslarını değerlendiriyoruz.
Aşağıdaki tablodan 92 zincirin 2014
Mart ayı başı itibariyle mağaza sahip
oldukları mağaza sayısı ve yılın son
iki ayındaki açılış performanslarını ve
hemen ardından da bunların toplu değerlendirmelerini görebilirsiniz.
“Market” kelimesini “içerisinde gıda
satışı da olan perakende satış noktaları”
olarak tanımladığımızı ve satış kalemleri içerisinde gıda olmayan; “elektronik
market”, “yapı market”, “tekstil market”
gibi isimlere sahip olan perakende noktalarını listemizin dışında tuttuğumuzu
tekrar belirtiriz.
Ortakalan Araştırma Grubu
SIRA
ZİNCİR MARKET
1 MART 2014
Dergimizdeki listeye 10 şube ve üzeri
marketleri dahil etme nedenimiz bütün
PERDER üyelerinin fiziki büyüme rakamlarının dergi sayfaları dahilinde verilmesinin mümkün olmayışıdır. Dergi ölçeğine sığabilecek ve PERDER üyelerinin
istikrarlı büyümesi hakkında sektörde
fikir oluşturabilecek bir veri oluşturmak
adına bu kriter uygulanmıştır.
www.ortakalan.com.tr
1 OCAK 2014
FARK 1
1 MART 2013
FARK 2
1
Hakmar Express (İstanbul discount)
273
273
0
254
19
2
Bizim Toptan Satış (Ulusal)
151
149
2
136
15
3
Mopaş (İstanbul)
99
99
0
84
15
4
Genpa (Antalya)
87
87
0
100
-13
5
Pekdemir (Denizli)
83
79
4
51
32
6
Çağdaş (Ankara)
80
80
0
74
6
7
Altunbilekler (Ankara)
70
70
0
70
0
8
Yunus (Ankara)
64
63
1
63
1
9
Çağrı Semt (İstanbul – Discount)
57
54
3
29
28
10
Başgimpa (Ankara)
52
52
0
46
6
11
Peynirci Baba (Kocaeli)
51
48
3
40
11
12
Rammar (İstanbul)
50
50
0
51
-1
13
Hadim (Bursa)
47
47
0
46
1
14
Birebir (Antalya)
45
45
0
44
1
15
Akyurt (Ankara)
45
45
0
44
1
16
Soykan (Ankara)
42
42
0
40
2
17
Çağrı (İstanbul)
39
39
0
36
3
18
Marka AVM (Sivas)
38
38
0
34
4
19
Efor (İstanbul)
36
36
0
48
-12
38
perder
istatistik
20
Tahtakale Spot (Antalya)
36
36
0
31
5
21
Özhan (Bursa)
34
34
0
31
3
22
Fiskomar (Giresun)
33
34
0
30
4
23
Kibaroğlu (İzmir)
32
32
0
31
1
24
Öncü (Sivas)
31
31
0
32
-1
25
Sincap (Konya)
31
31
0
29
2
26
Grup Hatipoğlu (İstanbul)
31
31
0
30
1
27
Kiler Kilpa (Trabzon)
29
29
0
28
1
28
Çetinkaya AVM (Mersin)
28
28
0
27
1
29
Milli Pazar (Bursa)
28
28
0
26
2
30
Onur Hipermarketleri (İstanbul)
28
26
2
26
2
31
Sammar (Samsun)
25
25
0
32
-7
32
Tema (Erzurum)
25
25
0
24
1
33
Öztürk (Ankara)
24
24
0
24
0
34
Büyük Pastırmacı (Kırşehir)
24
21
3
18
6
35
Seyhanlar (Bursa)
23
23
0
23
0
36
Çergibozanlar (Gaziantep)
23
23
0
22
1
37
Gri Ucuz Satış (İstanbul)
23
23
0
21
2
38
Şehzade (Kayseri)
23
23
0
12
11
39
Özkuruşlar (İstanbul)
23
22
1
21
2
40
Barış Gross (İzmir)
21
21
0
20
1
41
Gürmar (İzmir)
21
21
0
19
2
42
Jestpa (Aksaray)
21
20
1
16
5
43
Halciler (Ankara)
20
20
0
26
-6
44
Biçen (İstanbul)
20
20
0
20
0
45
Hakmar (İstanbul)
20
20
0
20
0
46
Bildirici (Ankara)
20
20
0
19
1
47
Groseri (Adana)
20
20
0
19
1
48
Irmaklar (İstanbul)
19
19
0
19
0
49
Gün (Denizli)
19
19
0
18
1
50
Şanmar (Şanlıurfa)
18
18
0
12
6
51
Show (İstanbul)
18
18
0
15
3
52
Oruç (İstanbul)
17
17
0
18
-1
53
Erdemler (Ankara)
17
17
0
16
1
39
perder
istatistik
54
Emin (İstanbul)
17
17
0
16
1
55
Hat-Mar (Hatay)
16
16
0
16
0
56
Yeşil Portakal (Manisa)
16
16
0
11
5
57
Snowy (İstanbul)
16
16
0
14
2
58
Öğütler (Ankara)
15
15
0
16
-1
59
Gökkuşağı (İstanbul)
15
15
0
14
1
60
Lider Gedikler (İçel)
15
15
0
13
2
61
Uysal Market (Çanakkale)
15
15
0
11
4
62
Aymar (Trabzon)
15
14
1
13
2
63
Anberra (Uşak)
13
13
0
10
3
64
Metropol (Çorum)
13
13
0
14
-1
65
Mevlana (İstanbul)
13
13
0
13
0
66
Neşeli (Eskişehir)
13
13
0
13
0
67
Sembol Center (Gaziantep)
13
13
0
10
3
68
Çarmar (Diyarbakır)
12
12
0
11
1
69
Uğur AVM (Bursa)
12
12
0
11
1
70
Karabıyık (İzmir)
12
12
0
11
1
71
Kule AVM (Aksaray)
12
11
1
10
2
72
Denmar (İzmir)
11
11
0
12
-1
73
İsra (Bursa)
11
11
0
11
0
74
Karadeniz İsmar (Trabzon)
11
11
0
11
0
75
Seyhanlar (İstanbul)
11
11
0
10
1
76
Düzpaş (Düzce)
11
11
0
10
1
77
Sultan AVM (Bursa)
11
11
0
9
2
78
Gülenler (Kırıkkale)
11
11
0
10
1
79
Yeni Kandemirler (Kırıkkale)
11
11
0
10
1
80
Ege Ekomar (İzmir)
11
11
0
11
0
81
Can AVM (Sivas)
11
11
0
9
2
82
Düzgün Market (Erzurum)
11
11
0
10
1
83
Sarıyer Market (İstanbul)
10
10
0
10
0
84
Çelikkayalar (Konya)
10
9
1
8
2
85
Örnek Hipermarket (İstanbul)
10
10
0
10
0
86
Azda Market (Muğla)
10
10
0
9
1
87
Üçler Market (İstanbul)
10
10
0
9
1
88
Şekerciler (Adana)
10
10
0
9
1
89
Portakal (Kayseri)
10
10
0
10
0
90
Savaşır (Manisa)
10
10
0
9
1
91
Niktaş (Tokat)
10
10
0
8
2
92
4AS (Balıkesir)
10
9
1
8
2
2708
2682
26
2491
217
TOPLAM
40
perder
istatistik
Değerlendirmeler
1 Ocak 2014 – 1 Mart 2014 döneminde
10 ve üzeri mağaza sayına sahip olan 92
PERDER üyesi zincirinin, sahip oldukları
toplam şube sayılarına göre sıralanışları
yukarıdaki gibidir.
Ocak - Şubat 2014 döneminde Türkiye’deki 10 market ve üzeri PERDER üyesi firmanın toplam mağaza sayısı 2708’e ulaştı.
Dergi sayfalarına sığabilecek ölçekte bir
veri grubu toparlamak adına liste en az 10
şube kriteriyle ele alınmıştır. Bu tablodaki
rakamlar ışığında Türkiye Perakendeciler Federasyonu çatısı altında büyüyen
PERDER üyelerinin gösterdiği büyüme performansı hakkında genel bir bilgi edinmek
mümkün
Listede yer alan 92 firmanın iki aylık bir
dönemde total mağaza artışı 26 oldu.
Tablonun da gösterdiği gibi PERDER
üyelerinin büyüme performansı sadece iki
aylık süreçte yeni bir supermarket zincirini
sıfırdan yaratacak kadar güçlü. Üstelik bu
performans belirli coğrafi bölgelerle sınırlı
değil, PERDER üyeleri Türkiye’nin her
yerinde büyümeye devam ediyor.
10 şube ve üzeri ilk 92 firmanın yıllık açılış
rakamlarına baktığımızda ise toplamda
217 yeni mağaza görmekteyiz. Bu rakam
ise her sene ulusal ölçekte liderliğe oynayacak yeni bir market zincirinin oluşmasına eşdeğer.
İlk 12 market zincirinin payı
SIRA
ZİNCİR MARKET
1 MART 2014
1 OCAK 2014
FARK
ORAN (%)
1
Hakmar Express (İstanbu)
273
273
0
0
2
Bizim toptan Satış (Ulusal)
151
149
2
7,7
3
Mopaş (İstanbul)
99
99
0
0
4
Genpa (Antalya)
87
87
0
0
5
Pekdemir (Denizli)
83
79
4
15,4
6
Çağdaş (Ankara)
80
80
0
0
7
Altunbilekler (Ankara)
70
70
0
0
8
Yunus (Ankara)
64
63
1
3,9
9
Çağrı Semt (İstanbul – Discount)
57
54
3
11,5
10
Başgimpa (Ankara)
52
52
0
0
11
Peynirci Baba (Kocaeli)
51
48
3
11,5
12
Rammar (İstanbul)
50
50
0
0
2585
1117
2516
1104
69
13
2188
50
Diğer 80 zincir toplam
1591
1578
13
50
Genel toplam
2708
2682
26
100
12TOPLAM
zincir toplam
Bu listede PERDER üyesi zincir marketlerin içinde en fazla şube sayısına sahip 12 firmaya ayrı mercek tuttuk... Tabloda ilk 12’yi almamızın nedeni bu marketlerin ana listedeki toplam şube sayısının yarısına yakınına sahip olmaları... Bu listedeki 12 market zincirinin
toplam şube rakamı olan 1117, ana listemizdeki toplam şube rakamı olan 2708’in yaklaşık yüzde 41’ini karşılıyor.
92 firmalık listenin en üst sırasında yer alan ilk 12 firma açılış rakamında 13 yeni mağazalık performans sergilemiş durumda… İlk 12
firmanın büyüme oranı içindeki paylarını da bu tabloda görebilirsiniz. Bu listemizde yer alan firmalar bu dönemde büyüme oranının
yarısını gerçekleştirmiş durumda. İlk 12 firma arasında Ankara merkezli 4 marka bulunuyor, onu İstanbul, Antalya ve Denizli takip
ediyor.
41
perder
istatistik
Yılın ilk iki ayında 1’den fazla mağaza açanlar
SIRA
ZİNCİR MARKET
AÇILIŞ
1
Pekdemir (Denizli)
4
2
Çağrı Semt (İstanbul - Discount)
3
3
Peynirci Baba (Kocaeli)
3
4
Büyük Pastırmacı (Kırşehir)
3
5
Bizim Toptan Satış (Ulusal)
2
6
Fiskomar (Giresun)
2
7
Onur Hipermarketleri (İstanbul)
2
TOPLAM
19
Bu listede yer alan 7 market, toplamda 19 açılış gerçekleştirmiş durumda. Listedeki araştırmayı kapsayan iki aylık dönem içinde
birden fazla şube açılışı gerçekleştiren marketleri görebilirsiniz. En üst sırada yer alan Pekdemir geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği satın
almanın ardından bu yıl yeni şubeler açarak büyümesini sürdürüyor. Çağrı Hipermarket’in discount formatındaki markası Çağrı Semt,
her zamanki gibi açılışlarını sürdürdü. Kocaeli merkezli Peynirci Baba ve Kırşehir merkezli Büyük Pastırmacı ise bu dönemde dikkat
çeken iki firma oldu.
Bir yıllık sürede en çok mağaza açan 10 PERDER üyesi
SIRA
ZİNCİR MARKET
ARTIŞ
1
Pekdemir (Denizli)
32
2
Çağrı Semt (İstanbul - Discount)
28
3
Hakmar Express (İstanbul - Discount)
19
4
Bizim Toptan Satış (Ulusal)
15
5
Mopaş (İstanbul)
15
6
Peynirci Baba (Kocaeli)
11
7
Şehzade (Kayseri)
11
8
Çağdaş (Ankara)
6
9
Başgimpa (Ankara)
6
10
Şanmar (Şanlıurfa)
6
TOPLAM
149
2014 yılının 1 Mart tarihi ile 2013 yılının 1 Mart tarihi arasında geçen bir yılda en çok açılış yapan 10 PERDER üyesi yukarıdaki listede
yer alıyor. Bu listede yer alan 10 firmanın ise bir sene içinde 149 yeni mağaza açtığını görmekteyiz. Yıllık açılış rakamı olan 217’nin
önemli bölümünü bu 10 firma gerçekleştirdi. Listenin zirvesinde gectiğimiz yıla satın alma ile giren Pekdemir bulunuyor. Onu İstanbul merkezli yerel discountlar Çağrı Semt ve Hakmar Express izliyor. Yine satınalmalar ile büyüyen Mopaş ve Şehzade Market’i de bir
yıl içinde en çok büyüyen firmalar arasında görmekteyiz. Şanlıurfa merkezli Şanmar da geçtiğimiz yıl içinde bölgeye gerçekleştirdiği
yatırımlarla önemli bir performansa imza attı.
Ortakalan Araştırma Grubu
42
43
perder
röportaj
“Pazar payımızı artırıyoruz”
Mehmet Akçaoğlu markalı ürünler, iç pazarın yanı sıra Libya, Irak, Rusya, Hollanda
ve Cezayir’e ihraç ediliyor
1995 yılından bu yana helva, susam, tahin, reçel, lokum, fındık kreması, pekmez gibi
ürünler üreten Akçaoğlu Gıda, üretim faaliyetlerine Gebze/Kocaeli’nde devam ediyor. Akçaoğlu Gıda Satış Koordinatörü Şaban Şahin ile Mehmet Akçaoğlu markası altında satışa sunulan
ürünler ve üretim faaliyetlerini konuştuk.
da neler söylersiniz?
Türk insanının damak tadına uygun, geleneksel ve kaliteli ürünler üretildiği sürece
uzun vadede bu pazarın gittikçe büyüyeceğine inanmaktayız. Mevcut pazarın rekabet koşulları oldukça zorlu, ama kaliteden
ve hizmetten ödün vermeden iş yapan
firmaların uzun vadede başarılı olacağını
düşünmekteyiz. Türkiye’de bu alanda çok
ciddi ulusal ve yerel firmalar mevcuttur.
Ürünlerinizi yurt dışına da gönderiyor musunuz?
Günlük üretim miktarınız hakkında
bilgi veriri misiniz?
Günlük helva üretim kapasitemiz 10.000
kg, reçel üretimi 15.000 kg, fındık kreması
üretimi 4.000 kg, lokum üretimi 4.500 kg,
susam üretimimiz ise 5.000 kg’dir.
Pazardaki mevcut durumunu değerlendirir misiniz?
Gerek mevcut ürünlerimiz gerekse yeni
ürünlerimizle sektördeki pazar payımızı gün geçtikçe arttırmaktayız. Ulusal
marketler distribütörlüğü ve private label
ürünler ile hem yurt içi hem de yurt dışında sürekli gelişim göstermekteyiz.
İçinde bulunduğunuz pazar hakkın-
44
İhracat departmanımızla Avrupa, Afrika,
Orta Doğu pazarına hizmet vermekteyiz.
Özellikle Almanya, Libya, Irak, Rusya,
Hollanda, Cezayir gibi ülkelere ihracat
yapmaktayız.
En çok hangi ürününüz tercih ediliyor?
Sektöre helva üretimi ile adım atmış
olmamız dolayısıyla diğer ürün gruplarına göre helvadaki ağırlığımız biraz daha
fazladır. Bunun yanı sıra reçel, lokum,
fındık kreması ürünlerimizde de ciddi talep
bulunmaktadır.
2014 yılında yeni ürünler var mı
gündeminizde?
1995 yılından bugüne, kaliteli ürünlerimize yenisini ekleme anlayışıyla
çalışmalarımızı sürdürdük. Bu anlayışımız 2014 yılında da devam etmektedir.
Şaban Şahin
Mevcut ürünlerimize ilave olarak, catering
kanalına hizmet verebilmek amacıyla
piknik ürünleriyle alakalı yatırımımız yılın
ilk yarısında devreye girecektir. Ayrıca
2014 yılında ürettiğimiz sektörün de ilki
olan fındıklı helva oldukça beğeni ve talep
görmüştür.
Bu yıl içinde yapacağınız çalışmalardan bahseder misiniz?
2014 yılında müşterilerimizle ilişkilerimizi
güçlendirerek ve müşteri sayımızı arttırarak, kaliteli ve güvenilir ürünlerimizin yanı
sıra yeni ürünlerle pazarın dinamiklerine
uygun bir şekilde daha çok noktada var
olmayı ve çalışmalarımızı yazılı ve görsel
tanıtım projeleriyle desteklemeyi planlamaktayız.
45
perder
sivil toplum
“Kırmızı et üretiminde
standartlar yükseldi”
Kırmızı et ile ilgili yürürlüğe giren yeni yasal düzenlemelerle sektörde üretim
standartları üst seviyelere geldi
1998 tarihinde kurulan Et Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR), Kırmızı et sanayii, ticareti ve işletmeciliği yapan kişi ve kuruluşları bir araya
getirerek et ve hayvan üreticilerinin sorunlarına çözüm üretmeyi amaçlıyor. Dernek, sağlıklı, hijyen koşullarda besin değeri yüksek et
ve et ürünleri sunmayı, sektörde faaliyet gösteren besiciden mamul madde üreticilerine kadar tüm yelpazedeki paydaşlarına etkinlikler ve yayınlarıyla hizmet etmeyi ilke edinmiş durumda. ETBİR Başkanı Mustafa Bılıkçı nihai hedeflerinin sektörü uluslararası standartlarda, rekabet edebilir düzeye getirmek olduğunu vurguluyor.
Et ve hayvan üretimi açısından son
bir yıllık süreci değerlendirir misiniz?
2013 yılında Türkiye’de üretilen kırmızı et
miktarı 996 bin 125 tondur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı 2013 yılı
hayvansal üretim istatistiklerine göre yıl
sonu itibariyle sığır sayısı 14 milyon 415
bin baş, koyun sayısı 29 milyon 284 bin
baş, keçi sayısı ise 9 milyon 226 bin baştır.
Gıda güvenliği konusunda en önemli
sorunlardan biri bilgi kirliliği. Bu
konuda düşünceleriniz...
Kesinlikle doğru. Günümüzde artık bilgiye
çok kolay eriştiğimizi zannediyoruz ama
aslında yanlış bilgiye de çok kolay eriştiğimizi unutmamak lazım, peki yanlış ile
doğruyu nasıl ayırt edeceğiz ? Ne yazık ki
çok zor. O nedenle tüketicinin kafası bugüne kadar olmadığı kadar karışık ve kime
güveneceğini bilmiyor. Internet üzerinden
duydukları ve dikkat çekici yalan yanlış
haberleri bir uzman edasıyla anlatan ve
kerameti kendinden menkul kişiler kişisel
görüşleriyle halk sağlığıyla oynayarak
büyük bir vebal altına giriyorlar ve gıda
güvenliği alanında mücadele etmemiz
gereken o kadar önemli konular varken
gündemi çarpıtarak önceliklerin değişmesine neden oluyorlar.
ETBİR’in gündeminde yer alan en
önemli sorunlar nedir? Derneğin sorunları aşmak adına gerçekleştirdiği
çalışmaları ve bu konudaki tavsiyelerinizi anlatır mısınız?
Et üretiminin arttırılması için beklentimiz
öncelikle et verimliliğini artırmak üzere
besicilikte kombine ırk dönüşümü, karkas
derecelendirme sisteminin hayata geçirilmesi, yem maliyetlerini azaltacak çözüm
gibi konulardır. Sanayi yönünden de farklı
konu detayları vardır.
Son yıllarda sağlanan uygun kredilerle
hayvan sayımız ve hayvancılık yatırımları arttı. Fakat bunlarda da farklı farklı
46
sorunlar ve kendi krizleri yaşanıyor. Çünkü
bu kredileri alan kişiler ve kurumların bir
çoğu iş deneyimine sahip değildir. Besi
materyali ve girdi maliyetleri konularında acil çözüme ihtiyaç bulunmaktadır.
Et üretiminde verimliliğin artması için
besiciliğin etçi ve kombine ırklarla yapılması gerekiyor. Ancak ülkemizde besicilik
çoğunlukla, süt verimi yüksek holştayn
gibi süt ineklerinden doğan buzağılarla
yapılıyor. Besiciliğin et verimi yüksek etçi
ve kombine ırklarla yapılmasını sağlayacak ırk dönüşümü yapılmalıdır. Besi
hayvancılığında ırk ıslahı, et verimi yüksek
kombine ırklara dönüşüm şarttır. Tüketime sunulacak kesimlik hayvan arzında
sıkıntı yaşanmaması için hayvan varlığının
yüksek tutulması gerekmektedir. Besilik
hayvan varlığının arttırılarak, ihtiyaca
yeter hale gelene kadar besilik damızlık ve
buzağı temin edilmelidir.
Öte yandan, kırmızı et üretimini arttırmak
ve fiyatını düşürmek için küçükbaş hayvan
varlığının da olabildiğince yükseltilmesi
gerekmektedir. Küçükbaş yetiştiriciliği ve
maliyeti daha kolay olduğundan büyükbaş
yetiştiriciliğindeki dezavantajlı durumlarda ikame ürün olarak kullanılması gereken
koyun-kuzu etidir. Bizim görevimiz de
uygun olan her platformda bu görüş ve
önerilerimizi dile getirmek ve bunların hayata geçmesini sağlayabilmek için kamu
nezdinde girişimlerde bulunmaktır.
Karışımın yasaklanmasından sonra
“organize perakende” ile çalışan, kayıt altındaki güvenilir firmaların öne
çıktığını ve merdivenaltı üretimin
azaldığını gördük. Sizin bu konudaki
düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
2010 yılından bu yana ülkemizde sırasıyla
yürürlüğe giren yeni gıda mevzuatı gıda ve
et sektöründe dönüşüm başlatmıştır. Bu
mevzuatla Avrupa Birliği standartlarında
güvenilir ve izlenebilir gıda üretiminin
sağlanamaması için bir sebep kalmadı.
Mustafa BILIKÇI
ETBİR Başkanı
Bakanlık yetkililerinin yoğun ve sıklıkla
işyerlerini denetlediği biliyoruz, görüyoruz. Alanında yetkin ve mevzuata hakim
personelle bu denetimler sürerse, özellikle
et sektöründe merdiven altı üretim devri
tamamen kapanacak, kalite yükselmeye
devam edecektir.
2014 yılının ikinci döneminde hem
et üretimi hem de genel anlamda
gıda sektörü adına beklentileriniz ne
yönde?
Türkiye’de son beş yıllık dönemde kırmızı
et üretimi her geçen yıl artıyor. Geçen yıl
olduğu gibi bu yıl da kırmızı et üretimi
artmaya devam edecektir. Çünkü ancak
üretimi arttırarak ihtiyacı karşılayabiliriz.
Fakat geçen yılın son döneminden bu
yana et üretiminde arz sıkıntısı yaşanmakta ve zaten var olan yüksek maliyetlere
ilave olarak kur artışının da etkisiyle yem
fiyatları artmaktadır. Bu gelişmeler karkas
fiyatlarına yansımaktadır. Besilik buzağı
ve yem maliyetleri yüksek seyrettiği
müddetçe besiye alınacak dana ve buzağı
arzını arttırmak için tedbir alınması gerekmektedir.
47
perder
dosya
Distribütörlük kabuk
değiştirdi
Geçmişte toptancılık olarak algılanan distribütörlük, sektörün değişen şartlarıyla birlikte kendini yeniledi. Şartlara ayak uyduramayanlar çekilirken kalanlar güçlü lojistik
firmalarına dönüştü
Distribütörlük, üretici veya tedarikçi tarafından piyasaya sunulabilir hale getirilen
ürünlerin, belirli bir coğrafi bölge ile sınırlı
olmak üzere, sözleşmeyle belirlenmiş
satıcı dağıtıcı tarafından ve sözleşmeyle
kararlaştırılmış şartlar dâhilinde satış ve
dağıtımına aracılık edilmesi olarak tanımlanabilir.
Daha az teknik ve daha net bir tanımla
belirli bir coğrafi bölgede malı depolayıp
dağıtarak üreticinin ve perakendecinin
verimsiz stok yüküne girmesini engelleyen
firma distribütördür.
1980’li yıllarda serbest piyasa ekonomisine geçiş yapan Türkiye’de, dönemin
şartları gereği organize perakendenin tam
anlamıyla ülkeye gelişi ve gelişimi uzun
sürdü. Buna bağlı olarak toptancı – bakkal
– küçük market ekseninde gelişen pazarda, önemli bir hacime ulaşan toptancı
firmalar, kendilerini önce toptan üstü sonrasında distribütör olarak adlandırdı. Bu
tanım, dönemin şartlarına göre yapılmıştı
ancak distribütörlüğün dünya literatüründeki çağdaş tanımıyla, ortadaki iş aslında
uyuşmuyordu.
1990’lardan itibaren değişmeye başlayan
piyasa şartları ve nihayetinde organize
perakendenin 90’lı yılların ikinci yarısında büyük bir hızla gelişim göstermesiyle
toptancılık sektörü giderek kan kaybetmeye başladı. Teknik terimlere girmeden
açık ifade etmek gerekirse; zaten stoktan
para kazanılan bu dönemde perakendeciler stok yapmak – yönetmek için ekstra
bir desteğe veya aracıya ihtiyaç duymuyorlardı. Büyük bir depo oluşturup içine
koyabildiğin kadar çok mal koymak son
derece avantajlı ve para kazandıran bir
stratejiydi. Bu dönemde Türkiye’de market
zincirlerinin giderek şube sayısını artırıp
hacim kazanmaları, ölçekli alım yapmaları
tedarikçi firmaların da sektöre bakışını
değiştirdi. Tedarikçiler yavaş yavaş toptancılarını aradan çıkarıp perakendeci ile
birebir ticaret yapmaya başladı. Sonuçta
bir dönem piyasanın hakimi olan toptancılar yavaş yavaş geri plana çekildi.
Ancak 2000’li yılların ikinci yarısından
48
itibaren ise yepyeni şartlar ve yeni fırsatların oluştuğu bir sektör oluşmaya başladı.
Enflasyonist ekonomik sistemin tamamen
terk edilmesiyle stok yapmanın önce
bir esprisi kalmadı. Stok perakendecinin
düşmanı haline geldi. Deposundaki malı
yönetemeyen, firesini ölçemeyen perakendeciler zor duruma düştü. Bir dönemin en
güzel, en tatlı para kazandıran argümanı
“stok” artık perakendeciyi sokan zehirli bir
yılana dönüşmüştü.
Perakendecinin tedarikçi firmalardan yeni
talebi artık gerektiği zaman, gerektiği
kadar mal almaktı. Eskisi gibi malı depolarına doldurmak istemiyorlardı. Fakat bu
istek, bu beklenti de tedarikçi firmaları
zorluyordu çünkü Türkiye birkaç zincirin
pazara hakim olduğu bir Kuzey Avrupa
ülkesi değildi. Türkiye’de zincir tanımına
giren irili ufaklı 300’ün üzerinde gıda
perakendecisi mevcut. Ayrıca hızlı tüketim
ürünlerinin satıldığı daha pek çok kanal
var. Bunların hepsine istediği zaman, istediği oranda mal vermek olacak iş değildi.
Sektörün geldiği bu yeni noktada, 2000’lerin başında battı, bitti denen distribütörlük
tekrar önem kazandı. Fakat yeni nesil distribütörleri 1980’lerdeki örnekleriyle karıştırmamak gerekli. Yeni nesil distribütörler
aslında bu tanım altında faaliyet gösteren net birer lojistik firması. Distribütör
lojistikteki uzmanlık gerektiren süreçleri
üstlenen, bu işi asıl işi haline getirip en iyi
şekilde yapan, üreticinin ürüne, perakendecinin müşterisine odaklanması için ona
zamandan tasarruf ettiren firma demek.
Distribütörlük anlaşmasının niteliği
distribütörlüğün kapsamına göre değişir. Örneğin, distribütör ihracatçı adına
satış yapacaksa başka, kendi adına mal
stoklayıp satış yapacaksa başka tür anlaşma hazırlanır. Bayilik, acentelik, genel
temsilcilik, tek satıcılık gibi birçok ifade
distribütörlük kavramı ile benzeşmektedir
ancak aslında distribütör değildir.
Distribütör ne iş yapar?
Bir şirket, distribütör ağına neden gerek
duyar? Bunun birden fazla nedeni var, en
önemlilerini sayalım.
Bir şirket ürettiği tonlarca ürünü küçük
perder
dosya
parçalar halinde bayisine taşıyamaz,
bunun olası maliyeti çok yüksektir. Distribütör ise bu ürünleri kendi ekibiyle dağıtır.
Böylece tedarikçi firma önemli bir lojistik
maliyetinden, büyük bölge depolarıyla
toplu sevkiyat yaparak kurtulur. Ayrıca
üretici şirket direkt dağıtım ekibi kurduğu
anda onlarca satış temsilcisini kendi bordrosu altında çalıştırmak durumunda kalır.
Distribütör ile çalışan şirketler bir nevi
satış ekibini “outsource” yapmış olur, yani
distribütör satış ekibini kullanır.
Üretici firma, ürünlerinin dağıtımını kendi
üstlense tüm bu ürünleri ayrı lokasyonlarda stoklayabilmesi ve dağıtıma hazır
hale getirmesi için ek depo maliyeti
yüklenmesi gerekir. Bu deponun tüm
temel giderlerinin dışında mali giderleri ve
eleman giderleri maliyet demektir. Üretici
firma, distribütör ağıyla bu maliyetten de
kurtulmuş olur.
Üretici firma, distribütör ağını kullanarak,
birçok ayrı müşterinin hesabını takip
etmek yerine, sadece bir distribütörünün
hesabını takip eder. Distribütör anlaşmadaki şartları yerine getirdiği sürece sahadaki sürecin carisiyle, tahsilatıyla, riskiyle,
batağıyla ve karıyla kendi ilgilenir.
Üretici, filodaki araçları yenilemek, el
terminalleri ve diğer teknolojik ekipmanı
yenilemek, depo sistemlerini yenilemek
gibi bir sürü yan maliyetten kurtulur.
Gıda lojistiğinde temel esaslar
Siparişlerin garanti edilmesi ve konsinye stok sistemi de uygulayabileceğimiz
yönetim sistemleri arasında yer alır. Gıda
ürünlerinin her birinin farklı sistemlerle lojistik süreç içinde yer alması gerekmektedir. Ürünlerin özelliklerinden dolayı sebze
meyve, et ürünleri, hububat, konserveler,
süt ürünleri, endüstriyel gıda ürünleri
farklı yöntemlerle taşınır, depolanır ve
dağıtılır. Ürünlerin
genellikle bozulabilir ürün olması,
taşıma ve depolama
sırasında PH değişikliğine uğraması,
olgunlaşmanın
süreç boyunca
devam etmesi, nem
kaybı, oksidasyon,
besin değerinin
kaybolması, aşırı
ilaç kullanımının
etkisi, mikrobik bozulma, taşımada ısı
kontrolünün bozulması, soğuk zincirin
kopması, besinlerin
zaman içinde gaz
çıkartması, ürünlerin çevreden çabuk etkilenmesi gıda lojistiğinin sorunları arasındadır. Bütün bu faktörlerden dolayı gıda
ürünlerinin ısı, rutubet ve atmosfer kontrollü ortamlarda taşınması ve depolanması
gerekir. Soğuk zincir kurulması bunun en
basit uygulamasıdır. Süreç boyunca ısının
sabit tutulması, ürünlerin ambalajlarla
korunması, ambalajlama öncesi soğutma,
koruyucu şeffaf bant uygulanması, ürünlerin hasarsız seçimi, soğuk zincirin önemli
unsurlarıdır.
Depolarda mutlaka elektrikli forkliftler
kullanılması, deponun uygun ısıya ayarlanarak muhafaza edilmesi, özel giyinmiş
elemanları çalıştırılması, epoksi kaplı
zemin, akıntısız ve iyi izole edilmiş çatı ve
yan duvarlar, çift kademeli air-lock kapı
sistemleri, küçük bölmelerde depolama,
plastik palet ve kutu kullanımı, rafların
duvarlarda uzan yerleştirilmesi üzerinde
durulacak noktalardandır. Taşıma operasyonunda da dikkat edilmesi gereken
konular vardır. Farklı ürünlerin aynı araçta
taşınması ürünlerin birbirlerini çabuk
bozmalarına neden olmaktadır. Sabit ısı
aralığında taşınmasına dikkat edilmelidir.
Araçlarda ısıyı her an kontrol edecek data
logger sistemlerinin, GPS
bağlantılarının olması, ısı
yalıtımlı paslanmaz çelik
araç kasaları kullanılması, indirme bindirmelerin paket bozulmadan
asansörlü arka kapılardan
indirilmesi, gerektiğinde
yan kapıların kullanılması, kabin içinde hava
sirkülasyonu, basınçlı
ortam yaratılması, bölmeli
araçlar kullanılması, araç
içinin sık sık temizlenmesi
ve kuru tutulması gıda dağıtımının kilit noktalarıdır.
Her ürün için farklı derecelerde taşıma ve
depolama limitleri söz konusudur. Bunun
sağlanması durumunda gıda ürününün
raf ömrü uzar ve satış süresinden kayıp
ortaya çıkmaz. Taşımada farklı gazlardan
oluşan atmosferlerin de yaratılması raf
ömürlerini uzatan noktalardır.Uluslararası
gıda taşıma kurallarına ATP Bozulabilir
Ürünlerin Uluslararası Taşıma Sözleşmesi (The Agreement on the International
Carriage of Perishable Food) , HACCP
Kritik kontrol noktalarında tehlike analizi
(Hazard Analysis at Critical Control Points)
uygulanması gereken yönetmeliklerdir.
Taşıdığımız ürün insan sağlığını doğrudan
etkileyen ürünlerdir. Kontrollü, kayıt altında, şeffaf, kurallara göre taşınması. Uygun
depolardan alınıp uygun satış noktalarına
iletilmesi gerekmektedir.
Stok yönetimi, üretim planına uygun, şirket stok hedeflerine göre ürün ve malzeme
stok seviyelerinin belirlenmesi ve stokların
verimli yönetim fonksiyonudur.
Stok takip, entegre bir sistem üzerinde
yapılmalıdır, tüm stok hareketleri sistem
üzerinde tanımlanmalı ve kayıt edilmelidir, gerçekçi talep planlaması ile stok seviyeleri minimuma düşürülmelidir, tedarik
zinciri boyunca stok takibi sistemleri kullanılmalıdır, stok yönetim maliyetlendirme
ile entegre çalışmalıdır.
Stokların uygun şartlarda, uygun maliyetlerle, hızlı hareket sağlayacak altyapılarla
ve nerelerde depolanacağı kararları tedarik
zincirinde depo yönetiminin görevleridir.
Temel gereklilikler: depo yönetimi, satın
alma, planlama ve stok yönetimi fonksiyonları entegre çalışmalıdır, merkezi ve
dağınık depolama operasyonları şirket
kaynakları CE dikkate alınarak dengeli bir
şekilde gerçekleştirilmelidir, depo yerleşimi malzeme karakteristiklerine uygun
olmalıdır, depo otomasyonu araçlarından
hız ve maliyet avantajı sağlayacak şekilde
yararlanılmalıdır.
49
perder
dosya
“Optimum maliyet ile lojistiği yönetiyoruz”
İstanbul Avrupa Yakası’nda 6 bin 750
metrekare, Anadolu 7 bin 800 metrekare,
Trakya’da 4 bin 500 metrekare, Adana
3 bin 800 metrekare, Ankara 4 bin 200
metrekare olmak üzere toplam 5 depo
27 bin metrekare depo alanımız mevcut.
Toplam 120 araç ile aylık ortalama 22 bin
noktaya 40 bin adet ziyaret yapmaktayız.
Lojistik alt yapımızı ve proseslerimizi geliştirmek için tüm depolarımızda Otomasyon
sistemini hayata geçirdik, bundan sonraki
süreçte diğer grup şirketlerimiz de bu sisteme dahil edeceğiz. Amacımız optimum
lojistik maliyetleri ile işimizi yönetmek
ve büyüyen iş hacmimizi sağlıklı halde
devamını sağlamak arzusundayız. Gıda,
temizlik ve kozmetik ürünlerinin tüm satış
kanallarına yani FMCG sektörünün tamamına hizmet veriyoruz.
Hedef Gıda alanında üretimi olmayan
şirketler arasında Türkiye’nin en büyük
satış-ciro ve ekibine sahip distribütör şirketidir. Müşteriye sağlanan avantaj; doğru
ürünün, doğru yere, doğru miktarda,
doğru zamanda, doğru fiyatta ve hasarsız
teslimi olmalıdır. Günümüzde en büyük
sorun olan karsızlığın ve verimsizliğin
giderilebilmesi için rafta ürün bulunurluğu yani yok satmayı engellemek son
derece önemli hale geldi. Satış ekiplerimiz
modern dünyanın sunduğu tüm teknolojik
alt yapıya sahip olarak birinci önceliğini zamanında sevk/sipariş karşılamaya
vermekte. Bunun sonucunda da %98 ve
üzeri oranlarda karşılama seviyelerimiz
gelmiş durumda. Bunun dışında yeni
ürünlerin hızla raflarda yerini alması, stok
devir hızına göre siparişlerin yönetilmesi
konusunda da ciddi alt çalışmalarımız
da devam etmekte. Birbirinden bağımsız
olamayacak ‘’Yerel Zincirler’’ ve Hedef Gıda
işbirliğimizin yaklaşık 50.yılına girmiş
durumdayız, belki o günlerde tek şubesi
olan ve su anda 100’lerce şubesi olan iş
ortaklarımızla uzun yıllar birlikteliğimizin
devamı diliyorum.
Yerel Zincirler her zamanki gibi sektör içindeki kuvvetli duruşlarını devam
ettirmekteler. Bizler özellikle operasyonel
karlılıklarını etki etmesi açısından elimizden gelen tüm desteği vermekteyiz. Ancak
her sektörde olduğu gibi satın almalar ve
ya birleşmeler bir süre daha devam edecek
gibi duruyor. Ancak sağlıklı büyümelerin
ve birleşmelerin gelecekte Yerel Zincirlerimizin önemini ve konumunu bir kat arttıracağına inanıyoruz. Teknik alt yapılarını
ve süreçlerini her geçen gün iyileştiren
yerel zincirlerimiz geleceğe güvenle ve
emin adımlarla devam ediyorlar.
Oyuncuların sayılı olduğu sektörümüzde
bizleri bir araya getiren ‘’Yerel Zincirler
Buluşuyor’’ organizasyonunu çok önemsiyorum. En azından tüm Türkiye’deki
perakendecileri, dağıtıcıları ve üreticileri
bir araya getirerek gelişmeleri yakından
takip etme fırsatı veriyor bu zemin bizlere.
Ayrıca global şirketlerin yurt dışındaki
üst düzey yöneticilerinin programlara
katkısı da bizleri farklı vizyonları anlama
konusunda mutlu etmekte. Ben buradan
bu platformun hazırlığında emeği geçen
tüm herkese teşekkür ediyorum, faydalı ve
keyifli bir platform diliyorum.
Çetin Yılmaz
Hedef Gıda Genel Müdürü
“Sektörü birlikte geliştirdik”
Cihan Group bünyesinde yer alan ve
grubun ilk şirketi olan Cihan Gıda; ilk yapılanmasını İstanbul Anadolu yakasında
gerçekleştirmiştir. Zaman içinde büyüyüp
güçlenerek çalışma ağını önce İstanbul
Avrupa yakasına daha sonra da tüm Marmara ile Karadeniz Bölgesini de çalışma
ağına katmıştır. Bugün Türkiye’nin her
noktasına ulaşmış olan yaygın satış ağıyla
10 binin üzerinde noktaya hizmet veren
Cihan Gıda, hizmet verdiği perakende sektörünün ilk üç firmasından biri olmuştur.
Satış ve Pazarlama faaliyetlerini sürdürdüğü; Yudum, Tamek, Loreal, Aymar, Boğaziçi, Karper, La Vache qui rit, Mavi Beyaz,
Hobyy, Seyidoğlu, Moova, Vivet, Elmacık
Su, Kemal Kükrer ve daha pek çok ünlü
markanın en büyük tedarikçisi konumundadır. Anadolu yakasında 9 bin metrekare
Avrupa yakasında 10 bin metrekare,
Kocaeli’nde 8 bin metrekarelik depolarıyla
kaliteli ve müşteri odaklı bir hizmet sunmaktadır. Ayrıca bütün depolarında yeterli
metrajda soğuk hava donanımlı alanlar da
mevcuttur. Soğuk hava donanımlı 73 aracı
50
ve bölgeyi çok iyi bilen dinamik kadrosuyla hizmet veren lojistik departmanı,
siparişi alınan ürünlerin müşteriye en seri
ve güvenilir şekilde ulaşmasını sağlamaktadır. atış ve pazarlama kadrosunda deneyimli ve donanımlı 55 kişi çalışmaktadır.
Cihan Şirketler Grubu’nun İstanbul’daki
satış ve pazarlama faaliyetlerini organize
eden ve yürüten şirketlerinden biri olan
Global Pazarlama’nın faaliyet alanı, Avrupa ve Anadolu yakasını kapsamaktadır.
Çeşitli markaların Türkiye distribütörlüğünü sürdürmekte olan Global Pazarlama’nın
ürün portföyünde tanınmış pek çok yerli
ve yabancı ürünler bulunmaktadır.
Yerel Zincirler ile çalışmalarımız 2004’ten
bugüne artarak devam ediyor. Çok sayıda
market ile çalışıyoruz. Aramızda kadim bir
dostluk ve sevgi var. Onlar bizi geliştirdi,
biz de onları geliştirdik bugünlere geldik.
Bundan sonrasında da başarılı olmalarını
yürekten diliyorum. PERDER gibi bir örgütlenme içinde olmaları gerçekten onlar
açısından milat oldu. Özellikle de İstanbul
PERDER’in eğitim ve maliyet düşürücü
projeleriyle çok sert rekabetin yaşandığı
bu pazarda, yerel perakendecilerin kalıcı
olmaları adına çok şey kattığını düşünüyorum.
M. Hanifi Çiftçi
Cihan Group CEO
perder
dosya
“Tecrübemizle en hızlı hizmeti sağlıyoruz”
Oldukça köklü bir geçmişimiz var. Grubumuz 1970 yılında perakende sektöründeki
faaliyetlerine başlamıştır. 1989 yılında
İstanbul’da hızlı tüketim ürünleri toptancılığına ardından 1995 yılında İstanbul
Avrupa Yakası’nda üretici firma distribitörlüğüne geçiş yaptık. Biz sürekli büyümeyi
hedefleyen bir kuruluşuz. Genel stratejimiz, büyüme ile birlikte kalite standartlarımızı da bu büyüme doğrultusunda sürekli
olarak yükseltmek.
Hizmet ağımızı genişletmek amacıyla
Anadolu Yakası faaliyetlerimize 2005
yılında başladık. Bu bizim için önemli bir
aşamaydı; bununla birlikte asıl büyük adımı Trakya bölge ile attık. Trakya bölgede 1
Ocak 2008’de faaliyete başladık. Burada,
sektörde bir ilki gerçekleştirerek kendimiz gibi faaliyet gösteren bir kuruluşu
satın aldık. Böylece Marmara Bölgesi’nde
kendi sektörümüzde gerçekten iddialı bir
kuruluş haline geldik. Trakya bizim için
bu açıdan çok önemlidir. Devamında ise
Doğu Marmara bölgesine 2001 yılında
hizmet vermeye başladık. Doğu Marmara
ile Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu illerini ve
çevresini de hizmet ağımıza dahil etmiş
olduk ki bu da bizim için çok önemli bir
gelişim olup, Böylece sektördeki iddiamızı
daha da pekiştirdik diye düşünüyorum.
Avrupa Bölgesi genel merkez olarak 10 bin
metrekare depolama alanı ile birlikte tüm
Avrupa bölgesinde faaliyet gösteriyoruz.
Anadolu Şubemiz Ocak 2104 tarihinden
itibaren faaliyetlerini, Sancaktepe’deki yeni taşındığımız 13 bin 600 metre
kare depolama alanına sahip depomuzda
sürdürüyor. Tüm Anadolu bölgesinde
Gebze’ye kadar dağıtım gerçekleştiriyoruz. Doğu Marmara şubemiz de 2 bin 750
metrekare depolama alanımız bulunuyor.
Şeker Pınar’dan başlayıp Bolu ,Gerede
ve Mengen’e kadar dağıtım gerçekleştiriyoruz. Trakya şubemiz ise 5 bin 500
metrekare depolama alanı ile Çatalca’dan
başlayıp Edirne dahil, Gelibolu’ya kadar
tüm bölgeye hizmet vermekteyiz.
Depolarımızda, yüksek kalite standartları
ve otomasyon ile üretici firmalarımıza
hizmet veriliyor. Faaliyetlerimizi Satış
Departmanımızda görev yapan 110 kişilik
saha satış kadromuz ile bölgelerimizde
toplam 5000 noktayı kapsayacak şekilde
sürdürüyoruz. Toplam 45 sevkiyat kamyonumuz ile her gün servis seviyelerimizi
en üst düzeyde tutma gayreti içerisinde
yine kaliteden ve hizmet anlayışımızdan
ödün vermeden çalışmalarımıza devam
ediyoruz. Şu anda Colgate, Nutricia,
Hayat Kimya, Yudum, Selva Makarna,
Tuzot, Viking, Parex, Kopaş, Hunca, Ankara
Makarna, Sırma Yağ, Sezon Bakliyat ,ABC
,Başer Kimya , Stil Boya, Kalecik Un, Kemal
Kükrer ,Parmak Baharat, Karaali Çay,
Peker Zeytin Üretici Firmaların dağıtımını
gerçekleştirmekteyiz.
Arpacıoğlu olarak biz var olduğumuzdan
beri yerel kanalda hizmet ediyoruz. Bütün
müşterilerimizin ihtiyaçlarını ne kadar hızlı ve olumlu sonuçlandıra biliriz bu arayışın
eşindeyiz. Var olma sebebimiz olan yerel
kanaldaki müşterilerimizi ailemizin fertleri
olarak görüyoruz.
Özellikle son 10 yıllık dönem de Yerel
Zincirler sektör içinde değişimi çok iyi
yöneterek önemli büyümeler gerçekleştirmiş, tahminlerinin aksine büyük bir çıkış
yaparak, rekabetçi bir konuma gelmişlerdir. Ciro, metrekare ,tüketici sayısı,
şube gibi tüm parametrelerde Sektörlerin
içerisin de en sağlam ve en sağlıklı şekil
de büyüyen yerel zincirler ,diğer kanallara
istinaden daha fazla gelişim gösterdiklerini çok net şekilde ortaya koydular.
Bütün sektörlerde olduğu gibi distribütörlükte kabuk değiştiriyor ve bu değişim
hızlı gerçekleşiyor. Geçmiş zamanlarda
satılan ürünün dağıtımını yapan bir
firma iken artık teknolojinin verdiği tüm
imkanları kullanan bir yapı haline dönüştük. Çalışanlarımız tabletleriyle aldıkları
siparişler online olarak sisteme düşmekte
ve en geç ertesi gün sevk edilmektedir. Bu
durum müşterimizin gereksiz ve fazla stok
taşımasının önüne geçmekte aynı zamanda finansal açıdan da yardımcı olmaktadır. Artık satış ve sevkiyat hizmetimizdeki
hızımızı ve kaliteyi ölçümler durumdayız
ve bu çizgi her geçen gün daha ileriye
taşınmakta. Üreticilerimizle müşterilerimiz
arasında köprü olarak tüketiciyi uygun
fiyatla buluşturmak içinde çabalarımız her
gün giderek büyüyor.
Mustafa Cevdet Hızal
Arpacıoğlu Group Genel Müdürü
“Sektöre kalifiye çalışan yetiştiriyoruz”
1964 yılında Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde kurdukları bakkal dükkânı ile Türkiye
ticaret hayatı içinde yeşermek üzere ilk tohumu atılan ve 1981 yılında Mehmet Akyürek ve Kardeşleri Kollektif Şirketi ünvanı
ile İstanbul piyasasında varolan Akyürek
Holding, iştirakleri ile hızlı tüketim ürünleri
pazarlama ve dağıtımı, perakende ve tarım
sektörlerinde 2500 çalışanıyla, 850 araçlık
filosu ile müşterilerine hizmet veriyor.
2013 yılında iştirak şirketlerimizden biri
olan Akyürek Pazarlama halka arz edilerek
Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlamıştır. Akyürek Pazarlama; 2012 yılına ait
net satışlar baz alınarak hazırlanan Capital
500 Türkiye listesinde 538 milyon TL’lik
net satışıyla 264’üncü, gıda ve içecek
hizmetleri sektöründe ise 37’inci sırada
yer almıştır. Akyürek Holding, yenilikçi
vizyonu ve müşterilerine değer yaratan
anlayışı ile kendini değişmekte olan ülke
ve dünya koşullarına uyumlandırabilen
bir organizasyon yapısına sahip olmayı
amaçlamaktadır.
Akyürek Holding sürekli gelişmek değeri
ışığında, bünyesindeki çalışanlara kariyer
yolundaki yetkinliklerini geliştirmek ve
kişisel gelişim süreçlerini devam ettiren
programlar sunarak sürekli eğitimi bir şirket kültürü haline getirmek üzere“Akyürek
Akademi”yi kurdu. Akyürek Holding, Akyürek Akademi ile birlikte tüm Akyüreklilerin
eğitim ve gelişimleri için, yerine getirilen
görev ile ilgili bilgi ve beceri düzeyini
artırmayı, kariyer planları ve kişisel gelişimleriyle ilgili bir sonraki görevde ihtiyaç
duyulan bilgi ve becerileri kazandırmayı
amaçlamaktadır.
Serdal Akyürek
Akyürek Holding Yönetim Kurulu Başkanı
51
perder
serbest köşe
Neden TPF?
PERDER derneklerinin kurulma süreçleri
perakende sektörünün gelişiminin dayattığı zorunlu bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır.
Çünkü yerel perakendeciler parçalı güçlerini birleştirerek artık OYUNUN KURALLARINI
BİRLİKTE YAZMAK istiyorlardı.
Bölge Perder dernekleri federasyon çatısı
altında güçlerini birleştirerek organize perakende adına Perakende Dünyası içerinde
kendi misyonunu ve rolünü daha etkili oynamak istiyorlardı. Bu amaçla ortaya çıkan
TPF sekiz yıllık varlık sürecinde organize
perakendenin gelişim sürecinin önemli bir
lokomotifi olmuştur.
Bu anlamda TPF;
• Sosyal sorumluluk projeleri ile,
• Kurumsallaşma süreçleri ile,
• M.E.B. Mesleki Eğitim Projeleri ile,
Ekber IŞIK • Hizmet içi eğitim süreçleri ile,
• İŞKUR projeleri ile,
TPF Eğitim Danışmanı • Enerji projesi ile,
TPF, Perakende Akademisi ile PERDER • GSM projesi ile,
üyelerinin gelişim ve inovasyon süreçle- • Akaryakıt projesi ile,
rine, rekabet güçlerine ve nitelikli perso- • Bakanlıklarla sektöre yönelik diplomatik
çözümlemeler ile,
nel yetiştirme süreçlerine önemli katkılar
• Tedarikçi firmalarla ortak projeler ile,
sunmaya devam etmektedir.
• Uluslararası konferans ve fuar etkinlikleri
1 Şubat 2006 tarihinde Güç ve Amaç Birliği ile,
parolasıyla İstanbul’da bir platform etrafın- • Perakende Akademisi ile,
da bir araya gelen yerel perakendeciler bu
örgütlenme serüvenini 12 Eylül 2006 tari- Bütün PERDER üyelerinin gelişim ve inovashinde Ankara’da Türkiye Perakendeciler Fe- yon süreçlerine, rekabet güçlerine ve nitederasyonu’nu kurarak noktaladılar. Bugün likli personel yetiştirme süreçlerine önemli
16 bölgede 371 şirket üyeliği, 3.798 satış katkılar sunmaya devam etmektedir.
noktası ve 65.085 personel ile TPF çatısı alTPF’nin önemli bir misyonu ise sektörün
tında faaliyetlerini sürdürmektedir.
sorunlarına yönelik çözüm raporları oluştuTPF, gıda ve beyaz eşya perakendeciliği ol- rarak ilgili bakanlıklar nezdinde yasama ve
mak üzere iki alan üzerinde örgütlülüğünü yürütme organlarını sahiplendirmesidir. Büinşa etmiştir. Ancak nihai hedefi peraken- tün bölge Perder’ler ekonominin önemli bir
deyi bir bütün olarak kapsayacak geniş bir dinamik gücü olarak bulundukları bölgeye
örgütlülüğe dönüşmektir. TPF hangi ihti- önemli bir katma değer sağlamaktadırlar.
yaçtan doğmuştur, TPF’nin misyonu nedir, Ekonomiye sağladıkları katkı ve yaratılan
neden TPF sorularını irdeleyerek TPF’nin artı değerler yine bölge ekonomisi içinde dotarihsel önemini kavramak mümkün ola- laşıma ve istihdama dönüşmektedir.
caktır. TPF, yerel perakendeciliğin kabuğunu kırarak organize perakendeye dönüşüm Yerel Perakendeciler geleneksel “Yerli Malı”
dalgaları üzerinden örgütlülüğünü yarat- kullanımı kültürü ile müşterileri ile gönül
bağı temelinde müşteri sadakati oluşturmıştır.
maktadırlar. Perakendeciliğin tarih boyunca
Türkiye’nin bütün bölgelerinden yerel bir oluşturduğu mesleki örgütlerden süzülerek
güç olarak varlıklarını sürdüren yerel pera- günümüzde çağdaş bir örgütlenmeye ulaşkendeciler global ekonomi dünyasının bü- mış olan Türkiye Perakendeciler Federasyotün aktörleriyle rekabet ederek varlıklarını nu sektörün hem önemli bir meslek örgütü
sürdürmek zorunluluğu ve zorluğu ile karşı hem de organize perakendenin güçlü bir
karşıya kalmışlardır… Mesleki dayanışma sesine dönüşmüştür. Ülke içerisinde süren
içerisinde güçlerini birleştirerek büyüme örgütlenme süreçleri ile yeni üye katılımve gelişmelerini planlamak ve de sorunla- larını sürdüren TPF, Kıbrıs Perder dışında
rını ortak akıl etrafında birlikte çözebilmek Almanya’daki perakendecileri de çatı örgüyolunda bölge PERDER dernekleri kuruldu. tün şemsiyesi altında buluşturma çalışma-
52
larına devam etmektedir. Federasyon olarak
yapılan bütün projeler tek bir amaç üzerine
kurgulanmaktadır : Üye işletmelerin gelişim süreçlerine katkıda bulunmak, maliyet
giderlerini düşürebilmektedir. İşletmelerin
rekabet gücünü artırmak, inovasyon ve kurumsallaşma süreçlerini beslemek, insan
gücünü kalifiyeli, nitelikli işgücüne dönüştürmektir.
İnsan odaklı bir hizmet sektörü olan perakendenin kaliteli ve nitelikli hizmet üretmesinin ve de bu hizmeti müşteri memnuniyetine dönüştürmenin mutlak olmazının
EĞİTİM olduğunu bilen TPF bir anlamda öncelikli gündemine Eğitim süreçlerini almıştır. Diğer yandan ülkemizde eğitim kurumu
açmak ve eğitim projelerine paydaş olmak,
burs vermekte bu eğitim yolculuğunun diğer
adımlarıdır.
TPF’nin perakende sektöründeki bu çok yönlü hizmetleri ile sektörün lokomotif gücü
olması “ neden TPF ” sorusuna verilecek en
kapsayıcı yanıtı oluşturmaktadır. Diğer yandan genelde bütün bölge PERDER’ler, özelde
ise TPF’nin varlığı bölge tedarikçilerin yaşama güvencesidir. Çünkü yerel perakende
pazarlarından mahrum kalacak yerel tedarikçiler ulusal ve uluslar arası perakendenin
insafına terk edilmiş olacaklardır.
TPF yerel üreticilerin güçlenmesi adına kendileri ile bütün bölge konferanslarında işbirliği çerçevesinde ortak projeler etrafında
buluşmaktadırlar. Yerel markalara destek
amacıyla bu ürünler Perder üyelerinin işletme raflarında yerlerini almaktadır. Böylece
yerele sıkışmış olan yerel üreticinin ürünleri
TPF üyeleri üzerinden bütün Türkiye ile buluşma olanağına kavuşmuş olmaktadırlar.
TPF’nin bölgesel üreticiler ile bu dayanışma
stratejisinin yanı sıra özellikle tüketiciye
daha sağlıklı, kaliteli, uygun ürünler sunmak adına üye işletmelerin tarım ürünlerini,
sebze ve ve meyveleri yerinden tedarik etme
uygulamalarını da sürdürmektedir.
Üreticiden tüketiciye giden en güvenilir yolun önemli bir adı ve adresi olarak markalaşan TPF üyesi satış noktaları örgütlü gücün
yarattığı olanaklarla buluşmaktadır. Özcesi
üreticisi, perakendecisi ve de müşterisi ile
bir bütünsellik içinde perakende sektörünün
gelişimi ve güçlenmesinde TPF önemli bir
liderlik misyonu üstlenmektedir. Bu misyonun yarattığı bilinçle sosyal sorumluluk
projeleriyle de ülkemizin toplumsal yaralarını sarmada önemli bir paydaş olmuştur ve
olmaya devam etmektedir.
53
perder
haberler
Gündem; ürün güvenliği ve
hırsızlık
Ankara PERDER üyeleri, “ürün güvenliği ve hırsızlıklar” konusunu masaya yatırdı
Ankara PERDER, Nisan ayı için oluşturduğu
özel gündem kapsamında ürün güvenliği
ve hırsızlık konusunu konuştu. Güreller ev
sahipliğinde gerçekleşen toplantıya, GİMAT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Recai
Kesimal ve SÜTAŞ, Gilette, Arsis Güvenlik ve
Fark Bilgi İşlem yöneticileri katıldı. Çakırlar
İlayda Rose Garden’da gerçekleşen toplantıda, taraflar soruna ilişkin çözüm önerilerini ve görüşlerini paylaştı.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu Baş-
kanı Mustafa Altunbilek, mağazalarda yaşanan organize hırsızlıklara karşı caydırıcı
tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Ankara PERDER Başkanı Mehmet Ali Başdurak, kaynakta etiketleme yöntemi ile hırsızlıkların büyük oranda azalacağını ifade
ederken, hırsızlık ürünlerinin alıcı bulduğu
bir pazarın varlığının, süreci olumsuz yönde desteklediğini ifade etti. Konuyu Ankara
Emniyet Müdürlüğü ve Ankara Valiliği’ne
de taşıyacaklarını ifade eden Başdurak,
“Çalışan personelimizin can güvenliği tehdit edilmektedir” dedi.
GİMAT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Recai Kesimal ise, “Sorunun çözümüne ilişkin
her türlü gayret ve çabayı kararlılıkla göstereceğimden kuşkunuz olmasın” dedi.
Toplantı sonunda Mehmet Ali Başdurak,
TPF Başkanı Mustafa Altunbilek’e, Ankara
PERDER Başkanlığı döneminde yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür plaketi sundu.
Altunbilekler, yaşlılarla el ele!
“Yaşlılara Saygı Haftası” kapsamında Altunbilekler yöneticileri, Ankara Valiliği
Seyranbağları Huzurevi sakinleriyle biraraya geldi
Altunbilekler, Yaşlılar Haftası dolayısıyla Seyranbağları
Huzurevi’ni “bir çiçek bir sohbet” sloganıyla ziyaretetti.
Altunbilekler İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve İş
Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Öznur Altunbilek,
Pazarlama Müdürü M. Güven İnanç, Bölge Müdürü Yusuf Alagöz, Mağaza Müdürleri Alev Yumurtacı, Habibe
Eğrikavuk, Savaş Özer, Turan Köksal, Erkan Ünal, Derya
Torun ve Seyranbağları Mahallesi Muhtarı AydınYaşar’ın
katılımıyla gerçekleştirilen ziyaret, hem katılımcılara
hem de huzurevi sakinlerine keyifli anlar yaşattı.
Huzurevi sakinlerinin anılarını tek tek dinleyen A ltunbilekler yöneticileri, bir sonraki yıl aynı haftada farklı bir
organizasyonla yine buluşabilmek temennisiyle veda
ederken, bu yılın anısına bir de hatıra fotoğrafı çektirdiler.
54
perder
haberler
Ankara PERDER’de
Başdurak dönemi
Ankara PERDER’in Olağan Genel Kurul Toplantısı yapıldı. Üç dönem Yönetim Kurulu
Başkanlığını yürüten Mustafa Altunbilek, görevi yeni Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Ali Başdurak’a devretti
Ankara PERDER’in Olağan
Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Genel Kurul’da
Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Başgimpa Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Ali
Başdurak seçildi.
Mehmet Ali BAŞDURAK
Ankara PERDER Başkanı
Üç dönem Ankara PERDER
Yönetim Kurulu Başkanlığını
yürüten Mustafa Altunbilek
görevi yeni Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Ali Başdurak’a devrederken şunları
söyledi: “Yönetim kurulu
başkanlığımda, gerek yönetim kurulu üyelerimizle gerek
diğer dernek üyelerimizle son derece uyumlu, başarılı çalışmalar
sergilediğimizi düşünüyorum. Çalışmalarımızı kolaylaştıran, katkı
sağlayan değerli meslektaşlarıma teşekkür ederim. Birlikteliğimizin gücünü bana her zaman, her durumda hissettirdiniz. Rekabetin
gücünü işbirliğine dönüştürmemize katkı sağladınız, tekrar teşekkür ederim. Yeni dönem görev alacak yönetim kurulu üyelerimizden ve yeni başkandan tek isteğim, birliğin elbirliği ile devamını
sağlamak için PERDER’i daha yukarılara taşımalarıdır. Bunun için
çabalarını esirgemeyeceklerini biliyorum ve bu görevi başarı ile
yürüteceklerine inancım tam. Devam eden projelerimizi sonuçlandıracak, yeni projeler ile yeni kazanımlar yaratacak yeni yönetim
kurulunu ve yeni başkanımızı tebrik ediyorum.”
Yeni yönetimde ayrıca Şekerciler Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa
Şekerci, Bildirici Market Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Bildirici, Yunus Market Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Ayhan, Güreller Yönetim
Kurulu Başkanı Ali İhsan Gürel yer aldı.
Efor’dan Supercard
Efor Market, Supercard isimli sadakat kartını müşterileriyle buluşturdu
Efor Market, çok ciddi kampanyalarla Supercard kullanımını arttırmayı hedefliyor. Efor
Market, iki aylık süre zarfında yaklaşık 140
bin müşterisini Supercard sahibi yaptı. Efor
Supercard müşterileri, toplam müşterileri-
nin % 55’ini oluşturuyor ve Supercard müşterileri toplam alışverişin % 7’sini yapıyor.
Supercard’ lı müşterilerin sepet ortalaması
Efor Market genel sepet ortalamasının iki
katı. Özellikle 50 TL ve üzeri alışveriş yapan
müşterilerin % 94’ü Supercard kullanıyor. Bu
müşteriler, Efor Market promosyon ve indirimlerini takip eden sadık müşteri haline geldi. Supercard sayesinde bir önceki aya göre
Efor Market, Mart ayı cirosunu % 12,5 artırdı.
Yöneticiler buluştu
Altunbilekler yöneticileri, bir araya gelerek sektörel analizler yaptı
Ankara’nın köklü markası Altunbilekler, 120 kişilik yönetici kadrosuyla bir araya geldi. Altunbilekler
Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa
Altunbilek toplantıda, müşterilerinin istek ve beklentilerine cevap
verebilmenin Altunbilekler için en
önemli unsur olduğunu söyledi.
İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve İş Geliştirme Genel Müdür
Yardımcısı Öznur Altunbilek, Satınalma Genel Müdür Yardımcısı
Ahmet Mayuk ve Operasyon Genel
Müdür Yardımcısı Önder Altun-
bilek’in de değerlendirmelerde
bulundukları geniş katılımlı toplantıda, sektörel analizler ve yeni
pazarlama stratejileri hakkında
yapılan sunumların sonunda, Altunbilekler’in 2014 yılında büyümesini sürdürme ve müşteri odaklı hizmet sunma anlayışı etrafında
kenetlenerek birlik mesajı verildi.
70 mağaza ve 1 AVM ile perakende
sektöründe 30 yıldır hizmet sunan
Altunbilekler, 2014 yılında da yeni
sürprizlerle müşterilerini mağazalarında ağırlamayı bekliyor.
55
perder
haberler
Ankara PERDER’e
destek ziyareti
Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek, Ankara PERDER
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Başdurak’ı ziyaret etti
Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek, kısa bir süre önce
görevi devrettiği Ankara PERDER Başkanı
Mehmet Ali Başdurak’ı makamında ziyaret
ederek, başarılar diledi.
Federasyon olarak Ankara PERDER’in faaliyetlerini destekleyeceklerini ifade eden
Altunbilek, “Sektörde uluslararası standartları yerleştirmek ve Türkiye’de perakendeciliğin gelişimine katkı sağlamak amacıyla
el ele vereceğiz. PERDER üyelerinin desteğiyle sektöre artı değer katmaya devam
edeceğiz” dedi.
Ankara PERDER Başkanı Başdurak da aldığı
görevi layıkıyla yerine getireceğini belirterek, şunları kaydetti: “Ankara PERDER’i
ve sektörümüzü daha iyi yerlere taşımak
için çalışmalarımıza ara vermeden devam
edeceğiz. Bu bizim üyelerimize, derneğimize, federasyonumuza, sektörümüze ve
ülkemize borcumuzdur. Derneğimiz kurulduğu günden bu güne birlikteliğin gücüyle
önemli işler başarmıştır. Bu başarının devamı için üyelerimizin fikirlerine, yardım ve
desteğine her zaman ihtiyacımız olacak.”
Beyaz eşya sektörüne
kalifiye eleman desteği
Beyaz eşya sektörüne nitelikli eleman yetiştirmek amacıyla oluşturulan Beyaz Eşya
Perakendeciliği Eğitim Programı başladı. Mağaza yöneticileri ve satış danışmanlarından oluşan katılımcı gruba, 9 hafta boyunca eğitim verilecek
Türkiye Perakendeciler Federasyonu bünyesinde kurulan Perakende Akademisi, Federasyon üyesi olan Dayanıklı Tüketim ve Beyaz
Eşya Perakendecileri Derneği’ne yönelik olarak Beyaz Eşya Perakendeciliği Eğitim Programı’na start verdi.
Beyaz eşya sektöründe nitelikli personel ile çalışma
isteği duyan bayilerin bir araya gelerek aldığı karar
sonucu oluşturulan eğitim programının ilki gerçekleştirildi. İlk gün Perakende Akademisi Eğitim & Geliştirme Direktörü Fezanur Aykaç eşliğinde, beyaz
eşya perakendeciliği sektörü çalışanlarında var olması gereken yetkinlikleri belirleme çalışması gerçekleştirildi.
Beyaz eşya sektörünün önde gelen üst düzey yöneticilerinin de eğitime katkı amaçlı bilgi ve tecrübelerini
aktaracağı eğitimler, katılımcıların başarılı olanlarına verilecek olan sertifika ile tamamlanacak.
Program dahilinde verilecek eğitimin konu başlıkları
ise şöyle; Etkin Sürdürülebilir Perakendecilik ve Beyaz Eşya Perakendeciliği, Beyaz Eşyada Mesleki ve
56
Teknik Alt Yapı Eğitimi, Perakendecilikte Müşteri İlişkileri Yönetimi, Etkin İletişim Teknikleri, Fark Yaratan Satış Teknikleri, Satış
Sonrası İşlemler ve Müşteri Memnuniyeti, Zaman Yönetimi, Takım
Yönetimi ve Sinerji.
perder
haberler
Biçen Çalışanlarından
Kızılay’a destek…
‘’Kanımızda Sorumluluk Var’’
Biçen Gıda, Kızılay Kan Merkezi iş birliği ile Biçen merkez binası ve Başakşehir şube önünde Kan bağışı organizasyonu gerçekleştirdi. “Kanımızda Sorumluluk var ” sloganıyla
başlatılan kampanyaya toplam 200 Biçen çalışanı destek verdi. Kanın acil değil sürekli
ihtiyaç olduğunu hatırlatan Biçen Reklam ve Halkla İlişkiler yöneticisi Bilge Biçen, sağlıklı her bireyin kan bağışını bir görev olarak addetmesi gerektiğini söyledi. Biçen çalışanları da sağlıklı yaşamın önemine inandıklarını ve Kızılay’a desteklerinin devam edeceğini
belirttiler.
Kızılay görevlilerinin de sağduyusu ve özveri çalışması ile Biçen çalışanları gün boyu dönüşümlü olarak kan bağışladı.
Biçen’in Tadolya’sı
ödüllendirildi
Tadolya, TUMMAB Altın Ekmek Yarışmasında 1’incilik
ödülü aldı
Biçen Gıda’nın yeni markası Tadolya, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2.
Unlu Mamuller Teknolojileri Pastane ve Fırın Ekipmanları Fuarı’na (UNTEK 2014) katıldı. ‘’Lezzet aşkına‘’ sloganıyla üretim yapan Tadolya, katılımcılar tarafından büyük ilgi
gördü.
Türkiye Unlu Mamul Makine Üreticiler Birliği Derneği (TUMMAB), Türkiye Fırıncılar Federasyonu ve İstanbul Ekmek Üreticileri Derneği (EKÜDER) işbirliğinde düzenlenen ve Türkiye’nin her yerinden ustaların katıldığı TUMMAB Altın Ekmek Yarışması’nda Tadolya Ekmek 1’incilik ödülü aldı.
ÜÇGE’den “Hayırlı Olsun”
ziyareti
ÜÇGE Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hayri
Tuncer, Ankara PERDER Başkanı Mehmet Ali
Başdurak’ı makamında ziyaret etti
ÜÇGE Yönetim Kurulu adına Hayri
Tuncer, Ankara PERDER Başkanı
Mehmet Ali Başdurak’ı makamında ziyaret ederek, yeni görevinde
başarılar diledi.
Başkan Mehmet Ali Başdurak,
deneyimi ve yenilikçi vizyonu ile
perakendeye çözümler sunan ÜÇGE
ailesine desteklerinden dolayı
teşekkürlerini iletti.
57
perder
haberler
Bursa’da hijyen eğitimi için
ilk adım
Bursa PERDER, perakendecilerin 5 Temmuz’a kadar Halk Eğitim Merkezleri’nden
almakla yükümlü olduğu ‘Hijyen Eğitim Sertifikası’ için çalışmalara başladı
Bursa PERDER üyeleri ve üyelerinin çalışanlarına daha etkin ve hızlı bir biçimde
sertifika kazandırmak isteyen Başkan Mustafa Gürel, Bursa İl Milli Eğitim Müdürü
Atilla Gülsar’ı makamında ziyaret etti.
Gürel, perakendeci üyelerinin ve üye çalışanlarının almakla yükümlü olduğu hijyen
eğitimlerinin belirli periyotlarda planlı ve
organize bir şekilde sağlanması için Gülsar’dan destek istedi. Daha önceki dönemlerde gıda üretim ve perakende iş yerlerindeki çalışanlarda portör muayene şartı
arandığını hatırlatan Gürel, “2013 yılının
Temmuz ayında yürürlüğe giren Hijyen
Eğitimi Yönetmeliği ile portör muayeneleri, yerini Milli Eğitim Bakanlığı’nca hijyen
eğitimlerinin ardından verilen Hijyen Eğitim Sertifikası’na bıraktı” dedi. Yeni çıkan
uygulama ile Halk Eğitim Merkezleri’nden
veya Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı eğitim
kurumlarından bu belgenin alınması şartı
getirildiğine dikkat çeken Mustafa Gürel,
“Önümüzdeki Temmuz ayından itibaren
yapılacak kontrollerde perakendecilerimizde bu sertifika aranacak. Bursa PERDER
olarak, Milli Eğitim Müdürlüğü’müzle yapacağımız iş birliği çerçevesinde üyelerimize
ve onların çalışanlarına organize bir şekilde
bu eğitimleri almalarını sağlamayı hedefliyoruz. Bu şekilde zamanında alacakları
Hijyen Eğitim Sertifikası ile yapılacak kontrollerde ağır para cezalarına maruz kalmamalarını amaçlıyoruz” diye konuştu.
rak hijyen eğitimlerinin verilmesi talebinin
kendilerine de avantaj sağlayacağını ifade
eden Atilla Gülsar, “Bu teklif Halk Eğitim
Merkezleri ve MEB Hayat Boyu Öğrenme
Genel Müdürlüğü’ne bağlı eğitim kurumlarımızda 40 saatlik bir eğitimi içeren hijyen
eğitimleri, perakendeciler arasında kısa sürede tamamlanmasında önemli fayda sağlayacak” şeklinde konuştu.
Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Atilla
Gülsar, Bursa PERDER’e eğitimler ve
sosyal sorumluluk
projeleri kapsamında her türlü desteği
sağlamaya hazırız.
Başkan Gürel’in perakendecilere Halk
Eğitim Merkezleri’nde organize bir
şekilde toplu ola-
Kilpa’dan et işleme tesisi
Kilpa, Trabzon’da et işleme tesisi kurdu
Kilpa et işleme tesisi açıldı. Açılış Törenine Trabzon Vali Yardımcısı Abdurrahman Koçoğlu, Arsin Kaymakamı Ergün Baysal, Arsin
Belediye Başkanı Erdem Şen, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Suat Hacısalihoğlu ve Arsin Garnizon Komutanı Saim Kaya
katıldı.
Vali Yardımcısı Abdurrahman Koçoğlu, 2006-2013 yılları arasında 63 projenin bitirildiğini, bu projelerin Trabzon ekonomisine 28
milyon TL’lik katkısının olduğunu, 14 milyon TL’sinin hibe desteği
olduğunu söyledi. Koçoğlu, yatırımlarla 714 kişiye istihdam sağlandığını belirti.
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Sabri Topbaş, ülkede tarıma
dayalı nüfusun ön plana çıktığını, bu nedenle kırsal alan yatırımlarının teşviklerle özendirildiğini; sanayinin ürün işleme, muhafaza
gibi desteklerle gelişimine katkı verildiğini kaydetti.
58
perder
haberler
“Erzurum’un ekonomisine
katkı için yerel sermayeyi
tercih edelim”
Doğu Anadolu PERDER Başkanı Ömer Düzgün, Erzurum’a gelen yabancı sermayeli
işletmelerin vergi ödemelerini aynı şehirde yapmalarını istediklerini söyledi
Doğu Anadolu PERDER, Vergi Haftası dolayısıyla Erzurum’un ekonomisine katkı
sağlamak için “Verginizi Erzurum’da ödeyin!” kampanyası başlattı.
Doğu Anadolu PERDER Başkanı Ömer Düzgün, şehre
gelen yabancı sermayeli
işletmelerin vergi ödemelerini aynı kentte yapmalarını
istediklerini belirterek, “Biz
vergi ödemelerini ticaret
yaptıkları şehre aktarmalarını istiyoruz. Bunun yanı
Ömer DÜZGÜN
sıra asıl amaçlarımızdan biri
Doğu Anadolu PERDER Başkanı
de ulusal, uluslararası zincirlerden alışveriş yaparken halkın yerel zincirleri de unutmamasını sağlamak ve tüketici alışkanlıklarını yerele yönlendirebilmek”
dedi.
Başkan Düzgün, şöyle devam etti: “Entegre bir üretim-tüketim ağı
olmadığından yabancı sermaye sadece yerleşke olarak şehirde bulunuyor. Satacağı üründen ödeyeceği vergiye kadar birçok alımını
bulunduğu şehirden değil, farklı şehirlerden yapıyor. Dolayısıyla
bu şehrimizin ekonomisini olumsuz yönde etkiliyor.Bölgedeki yerel sermaye korunmalı ki yereldeki
ekonomik kalkınma artsın.”
Satıcılar Derneği’nin de (SAT-DER)
desteğini aldıklarını ifade eden Düzgün, “SAT-DER, Erzurum’daki pazarlama temsilcileri ve distribütörlerin
oluşturduğu bir dernek. Bu konuya
SAT-DER’in desteğini de alarak onlarla birlikte dikkat çekmek istedik.
Proje böylelikle daha çok ses getirdi.
Nihai amacımız, yerel ekonomilerin
kalkınması ve yerel sermayeye desteğin artırılmasıdır” diye konuştu.
Perakende Akademisi’nden
İK eğitimi
Türkiye Perakendeciler Federasyonu bünyesinde faaliyet gösteren Perakende
Akademisi, üye şirketlerin yeniçağa uygun insan kaynağı oluşturmaları hedefiyle
eğitim toplantıları gerçekleştiriyor
Perakende Akademisi tarafından düzenlenen “İK Yöneticileri Eğitim Toplantıları” başladı. Akademi, toplantıları; şirketlerin insan
kaynakları çalışanları ile birlikte hareket ederek, yeniçağa uygun
insan kaynakları yapısını oluşturmak ve geliştirmek amacıyla düzenliyor.
İK toplantılarının ilki Bursa PERDER üyeleriyle gerçekleştirildi. Üç
saat süren toplantılarda ilk gün üye firma İnsan Kaynakları Yöneticilerine “Workshop - Yetkinlik Bazlı İnsan Kaynakları” eğitimi
verildi. İkinci gün ise Mağaza personeline yönelik olarak “Eğitim
- Satış ve Hizmet İletişimi” anlatıldı.
Perakende Akademisi, üyelerinin insan kaynağını geliştirmeleri
hedefiyle aynı programı, her hafta farklı bir bölgede gerçekleştirecek.
59
perder
haberler
Sektör kurulu toplandı
İstanbul PERDER Yönetim Kurulu Üyeleri, MÜSİAD Perakende Sektör
Temsilcileriyle buluştu
Aynı hedefler doğrultusunda ilerleyen PERDER ve MÜSİAD Perakende Sektörü Kurulu
karşılıklı olarak istişarelerde bulundu.
İstanbul PERDER Başkanı İhsan Biçen,
perakendeye hizmet veren sivil toplum
örgütü olarak sektörün gelişimi adına çalışmalarına bütün hızıyla devam ettiklerini söyledi. “İnsan kaynakları bizler için en
önemli konu” diyen Biçen, bu amaçla Perakende Akademisi’ni kurduklarını ifade etti.
Perakende Akademesi’nin yakında eğitimlere başlayacağını kaydeden Biçen, “Bununla birlikte iletişimi güçlendirmek amacıyla PERDER Gelişim Platformu’nu kurduk.
Profesyonel yöneticilerimizden oluşan bu
platformda hem projeler üretiliyor, hemde
iletişim noktasında büyük destek veriliyor”
dedi.
başlatmıştık. Bunu daha ileriye taşıyarak
tüm sektörde kullanılabilir hale getirmeyi
amaçlıyoruz. Bunun için perakende noktasında hizmet veren tüm sivil toplum örgütleri olarak işbirliği için de olmamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
MÜSİAD Perakende Sektör Kurulu Başkanı Gökhan Er de, perakendenin bir meslek
olduğuna dikkat çekti. “Fakat gençlerimiz
malesef bunu bir meslek olarak hala benimseyemediler” diyen Er, öncelikli olarak
perakendenin bir meslek olduğunu kabullendirme çalışmasının ilk hedeflerinden
biri olduğunu vurguladı. Er, konuyla ilgili
olarak şunları söyledi: “İŞKUR ile bazı çalış-
malar başlattık, eğitimler vererek iş imkanı
sağlamak istiyoruz. Yapmış olduğumuz bir
istatistiki çalışmaya göre 10 yıl içinde açılacak olan AVM’lerde 171 bin yetiştirilmiş
personele ihtyacımız var. Bunun için perakendeyi meslek haline getirerek, eğitimli
personelller yetiştirmemiz gerekiyor. Aslında her iki kuruluşunda hedefleri aynı noktada birleşiyor. Ortak bir sinerji yaratarak
hedeflerimize en kısa sürede ulaşabiliriz. “
Toplantının sonunda ise bundan sonraki
süreçlerde yapılacak olan projelerde birlikte hareket edilebilmesi için çalışmalar
yapılmasına karar verildi.
İTO Perakede Komitesi’nin de PERDER
üyelerinden oluştuğunu hatırlatan Biçen,
İTO Perakende Komitesi olarak sektör için
büyük çalışmalar yaptıklarını vurguladı.
Poşet tüketimi konusunda tüketicileri bilinçlendirme çalışmalarının bu faaliyetlerden biri olduğunu ifade eden Biçen, “Poşet
tüketimini en aza indirmek, gerekirse tamamen kaldırmak için çalışıyoruz. PERDER olarak Engelli Üretsin Doğa Kazansın
Projesi kapsamında, bez poşet kullanımını
“Doğru Bilinen Yanlışlar”
İstanbul PERDER üyelerinin profesyonel yöneticilerinden oluşturulan PERDER
Gelişim Platformu (PGP), mağazalar ve satış kanadında çalışanların yaşadığı sıkıntılara çözüm üretmek amacıyla “Doğru Bilinen Yanlışlar” projesini hayata geçirmek
için ilk toplantısını yaptı
İstanbul PERDER bünyesinde
oluşturulan PERDER Gelişim
Platformu (PGP), perakende
sektörüne fayda sağlamak
için çalışmalarına devam ediyor. PERDER Gelişim Platformu’nun yeni gündem maddesi, “Doğru Bilinen Yanlışlar”
oldu.
PGP, mağazalar ve satış kanadında “Doğru Bilinen Yanlışlar”ı içerecek olan projenin ilk
60
çalışma toplantısını İstanbul
Culinary Institute’de yaptılar.
Yaklaşık iki saat süren toplantının ardından, PGP üyeleri
Taksim Pera Müzesini gezdi.
PERDER Gelişim Platformu,
daha önce de şu an yerel market sektöründe çalışmakta
olan mağaza çalışanları tarafından uygulamaya alınan
Mağazalar ve Görev Tanımı Kitapçığı’nı çıkarmıştı.
perder
haberler
Reis,Taşköprü sarımsağına
sahip çıktı
Kastamonu Üniversitesi ve Reis Gıda A.Ş., üniversite-sanayi işbirliği kapsamında,
Taşköprü sarımsağında ilk kez yapılacak bilimsel bir çalışma için startı verdi. Proje
kapsamında, Taşköprü sarımsağının yetiştirme dönemindeki önemli problemlerine,
bilimsel yöntemler ışığında çözüm yolları araştırılacak
Kastamonu Üniversitesi ve Reis Gıda A.Ş.
arasında Taşköprü sarımsağında, zararlı
akarların önlenmesine yönelik, bilimsel
bir çalışmanın protokolü imzalandı. 2 yıl
süreyle yapılacak olan bilimsel çalışma,
Kastamonu Üniversitesi Taşköprü Meslek
Yüksekokulu Organik Tarım Programı Öğretim Görevlisi Cihan Cılbırcıoğlu tarafından
koordine edilecek. Gerçekleşen işbirliğiyle,
Kastamonu Üniversitesi akademik uzman
personel desteği ve bilimsel alt yapısıyla
projeyi yürütürken; Reis Gıda A.Ş. 1000
m2’lik deneme arazisi, tohumluk sarımsak,
insektisit gibi ekipman ve malzeme desteği
sağlayacak.
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet
Reis, şunları kaydetti: “Bugün burada, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında; dünyaca ünlü Taşköprü sarımsağında, zararlı
akarların önlenmesine yönelik, ülkemizde
bu alanda ilk kez yapılacak olan bilimsel
bir çalışmanın protokol imza törenindeyiz.
Bildiğiniz üzere, bundan yaklaşık 15 yıl
önce, doğduğum topraklara yatırım yapmak ve bölgedeki sarımsakların nehirlere
dökülmesini engellemek için; Taşköprü’de-
ki sarımsak işleme tesisimizi, hiçbir teşvik
ve destek almadan tek başıma kurdum. Tesisimizin açıldığı yıl, yeni mahsul ürününü
29 kuruşa satmak zorunda kalan Taşköprü
sarımsak üreticisi, aynı yıl tesisimizin faaliyete geçmesiyle birlikte, aynı sarımsağına 3 TL’den alıcı bulmuştu. Nitekim, bir
ürünü işleyerek satarsanız, bir fiyat istikrarı oluşacaktır. Bugün Taşköprü’de, yaklaşık
3 bin 500 aile sarımsak üretimiyle hayatını
sürdürmektedir. Reis Gıda ailesi olarak, yıllarca zarar eden Taşköprü sarımsak üreticisine para kazandırmaktan ve Taşköprü Sa-
rımsak üretiminin sürdürülebilirliğine katkı
sağlamaktan dolayı; son derece mutlu ve
gururluyuz. Kastamonu Üniversitesi ile birlikte yapacağımız projede; Reis Gıda’ya ait
1.000 metrekare deneme ekim alanında,
2014-2016 yıllarını kapsayan 2 yıl boyunca; sarımsak bitkisinde bulunan zararlı ve
yararlı akar türlerinin belirlenmesi çalışması yapılacaktır.Sarımsakta, %40’lara varan ürün kaybına neden olan zararlı akarlar
ile mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi
sağlanacaktır.”
Sarıyer, muhtarları ağırladı
Sarıyer Market Yöneticisi Semih Özcan, marketçilik hizmetlerinin yanı sıra,
gerçekleştirdikleri sosyal yardım ve kültürel faaliyetlerde kendilerine destek veren
muhtarlarla Zekeriyaköy’deki şubede bir araya geldi
Sarıyer Marketler zincirinin Zekeriyaköy’deki şubesinde
düzenlenen kahvaltıya Muhtarlar Derneği Başkanı Hüseyin
Sarıuçak, Sarıyer Market Dış İlişkiler Koordinatörü Semiz Özcan ile mahalle muhtarları katıldı.
Sarıyer Market’in 50 yıldan beri ilçede halka hizmet verdiğini söyleyen Semiz Özcan, “Biz halktan aldığımızı halka veriyoruz. Yıllar önce küçük bir marketle çıkılan yolda şimdi
marketler zinciriyle değişik mahallelerde vatandaşlarımızın
çok çeşitli ihtiyacını karşılıyor, ayrıca buranın insanları için
istihdam yaratıyoruz. Bunun yanında ekonomik durumu iyi
olmayan vatandaşlarımıza destek amaçlı faaliyetlerimizde,
sosyal ve kültürel etkinliklerimizde var ve muhtarlarımız da
bu hizmetimizde her zaman yanımızda olup, bize büyük
destek veriyorlar kendilerine çok teşekkür ederiz” dedi.
61
perder
haberler
Perakendecilerden “Rüya
ve Maskeler”e destek
PERDER üyesi Biçen ve Snowy Ulu Kardeşler birlikte çok anlamlı bir sosyal
sorumluluğa imza attı
nu gerçekleştirmesine büyük emek veren
TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş’a Snowy
Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ulu ve
Biçen Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Biçen
tarafından plaket takdim edildi. Bu gecenin
hazırlanması için aylarca çaba sarf eden
gecenin asıl mimarlarına da dünyaları gibi
rengarenk çiçekler Ulu ve Biçen ailesi tarafından hediye edildi.
Ramazan Ulu ve İhsan Biçen’e
teşekkür plaketi
Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Sanat
Atölyesi tarafından hazırlanan “Rüya ve
Maskeler” dans gösterisinin 11.’si 1 Nisan
Salı akşamı ‘Biçen ve Snowy Ulu Kardeşler
Marketleri Sponsorluğunda’ Bakırköy Cem
Karaca Kültür Merkezi’nde sergilendi.
“Rüya ve Maskeler” engellenerek yaşamaya zorunlu bırakılmış amatör bir dansçının
gerçek yaşamından esinlenilerek; toplum
baskısı olmaksızın, özgürce ve dışlanmadan dans edebilmek için verdiği mücadele-
de karşılaştığı güçlükleri anlatıyor.
5 ortopedik engelli, 1 işitme engelli, 7 engelsiz olmak üzere toplam 13 kişilik dans
ekibi ve 2 görme engelli, 1 engelsiz müzisyenden oluşan canlı müzik ekibi eşliğinde
yapılan gösteri, Biçen ve Snowy Ulu Kardeşler Marketleri misafirlerine duygulu anlar yaşattı. Büyük ilgi gören dans gösterisi
ayakta alkışlandı.
Gecenin sonunda bu anlamlı organizasyo-
TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş, gösterimin ardından katılanlara teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “Amacımız
gerekli mesajı sizlere iletebilmekti. Bunu
başardığımıza da inanıyorum. Özellikle
derneğimize hiçbir zaman desteğini esirgemeyen PERDER’e ve bu anlamlı gecenin
düzenlenmesine katkıda bulunan Biçen ve
Snowy Ulu Kardeşler marketlerine çok teşekkür ediyorum.” diyerek Snowy Ulu Kardeşler Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan
Ulu’ya ve Biçen Yönetim Kurulu Başkanı
İhsan Biçen’e plaket takdim etti.
Sarıyer de Yeşil Nokta oldu
Sarıyer Market, Yeşil Nokta belgesi almaya hak kazandı
Unilever ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından yürütülen
çalışma kapsamında Sarıyer
Market, Yeşil Nokta belgesi almaya hak kazandı.
Sarıyer Market yetkilileri, gerçek anlamda sürdürülebilir
insan çevrelerinin yaratılması
ve buna imkan sağlan Yeşil
Nokta çalışmasının, insanın
doğal hayatında ve sağlığında önemli rol oynadığını
söylediler. Yetkililer, çalışma
kapsamında neler yapıldığını şöyle aktardılar: “Enerji
tasarrufu için led ve sensörlü
aydınlatmanın yanı sıra, in-
62
verter motor ve elektronik fan;
ısı kaybını önlemek için kapalı
soğutucular; su tasarrufu için
sensörlü musluklar; FSC sertifikalı ahşap; soğutma grubunda ozon dostu R404A gaz
kullanıldı. Kasalarda bulunan
doğada çözünür poşetlerimizi,
poşet makineleri ile kullanımın azaltılması noktalarında
Bahçeköy Şubemiz için çalışmalarımız tamamlandı. Enerji verimliliği ve yenilenebilir
enerji kaynaklarının kullanımı
için diğer şubelerimizi de doğa
dostu Yeşil Nokta’ya dönüştürmek için çalışmalarımızı
başlattık.”
perder
haberler
Ege PERDER’in yeni başkanı
“Vahdet Sarıkaya”
Ege PERDER’in yeni yönetim kurulu belirlendi. Seçime tek liste ile giren derneğin kurucu Başkanı Vahdet Sarıkaya, üyelerin tamamının oyunu olarak Ege PERDER’in yeni
başkanı oldu
Türkiye Perakendeciler Federasyonu’na
bağlı Ege PERDER’in başkanlığına derneğin
kurucu başkanı Vahdet Sarıkaya seçildi.
Ege PERDER’in Seçimli Genel Kurulu Kaya
Termal Otel’de gerçekleştirildi.
Öğle yemeğinin ardından gerçekleşen
Genel Kurulda önce divan seçimi yapıldı.
Divan Başkanlığı’na Acem Gıda Yönetim
Kurulu Başkanı Kemal Çorapçı seçildi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından
mevcut yönetim, üyeler tarafından ibra
edildi.
Yeni yönetim kurulunun belirlenmesi
için yapılacak seçime tek bir liste girdi ve
genel kurula katılan tüm üyelerin oylarını
aldı. Yeni seçilen yönetim kurulu yaptığı
toplantı sonucunda Ege PERDER Kurucu
Başkanı Vahdet Sarıkaya’yı iki yıllığına
başkan seçti. Başkan yardımcılıklarına Veli
Gürler ve Mustafa Akkan getirildi.
Ege PERDER’in eski Başkanı Veli Gürler,
genel kurulda yaptığı veda konuşmasında, dört yıllık görevi süresince kendisine
destek veren yönetim kuruluna ve tüm
üyelere teşekkür etti. Gürler,“Bu bir bayrak
yarışı, yeni yönetimin daha başarılı çalışmalara imza atacağından hiç şüphem yok.
Hayırlısı olsun” dedi.
EGE PERDER YÖNETİM KURULU
Vahdet SARIKAYA (Başkan)
Veli GÜRLER (Başkan Yardımcısı)
Mustafa AKKAN (Başkanı Yardımcısı)
Kemal ÇORAPÇI (Üye)
Erkan KAHYA (Üye)
Cengiz ULUPINAR (Üye)
Hasan Hüseyin PEKDEMİR (Üye)
Mehmet Feyzi BAŞDAŞ (Üye)
Emre SAVAŞIR (Üye)
FAYDA, Ankara PERDER’de...
Fayda A.Ş Yönetim Kurulu üyeleri, Ankaralı ortakları ile bir araya geldi
Ankara PERDER dernek merkezinde
gerçekleşen toplantıda Fayda A.Ş Yönetim
Kurulu Başkanı Ekrem Fidan, şirket faaliyetlerini ortakların görüşlerine sundu.
da “Saff”, gıda grubunda “Nefis” markalı
ürünler ile tüketiciyle buluşan Fayda A.Ş.,
sıvı yağdaki başarı grafiğinin memnuniyet
verici olduğunu belirtti.
Markaların daha iyi seviyeye getirilmesi
için çalışmalar yaptıklarını belirten Fidan,
ortaklarla görüşmeye bölge bölge devam
edeceklerini ifade etti.
Toplantıda bir önceki yıla göre kârlılık
oranlarının arttığı belirtilirken; 2014 için
yeni dönem projeleri aktarıldı. Toplantıya
Ankara PERDER üyelerinden, Mehmet
Ali Başdurak, İbrahim Uyanık, Mustafa
Altunbilek, Mustafa Şekerci, Nuh Çelik, Efe
Soykan ve Osman Öztürk katıldı.
Fayda A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem
Fidan, 2014 yılı ilk iki ay verilerinin memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Yılın ilk
ayını, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 300 büyüme ile tamamlayan
Fayda A.Ş, Toprak Mahsulleri Ofisi ile ortak
çalışmalarına önümüzdeki dönemde de
devam edecek. Temizlik ve kağıt grubun-
63
perder
haberler
Gündem: İş davaları
Kahvaltılı toplantıda bir araya gelen İstanbul PERDER üyeleri, sıkça sorun yaşadıkları
“İş Davaları” ile ilgili olarak Anadolu Adliyesi İş Mahkemesi Hakimi Halil İbrahim Şua,
tarafından bilgilendirildi
İstanbul PERDER ‘in geleneksel hale gelen
kahvaltılı toplantısı, Ender Grup ev sahipliğinde Endeks Kimya Fabrikası’nda gerçekleştirildi. Toplantının bu ayki konusu İşveren ve İşçi arasında yaşanan “İş Davaları”
oldu. İstanbul Anadolu Adliyesi İş Mahkemesi Hakimi Halil İbrahim Şua, toplantıya
konuşmacı olarak katıldı.
İstanbul PERDER Başkanı İhsan Biçen, “Bugün bir arada olmamıza öncülük eden Endeks Kimya’nın tüm yetkililerine ve Abdullah Ender’e teşekkür ederim” dedi. 16-17
Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek olan
“Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı”nın
içeriği hakkında bilgi aktaran Biçen, tüm
yerel perakendecilerin katılım sağlamasını
beklediklerini söyledi.
Hakim Halil İbrahim Şua ise, konuşmasına
başlamadan önce üyelerin yaşamış olduğu sorunlar hakkında bilgi aldı. Yaşanılan
sorunların çoğunun iş akdinin sona ermesinden sonra yaşanan sıkıntılar üzerine olduğu gözlemleyen Şua, “Öncelikle burada
bulunma amacım; ne işveren nede işçi tarafını tutmak. Bizim burada bulunmamızdaki
temel nedenimiz sizin hassasiyetlerinizi,
adalete olan bakış açılarınızı bu konudaki
eksik yanlış hatalı bilgilendirmeler varsa
bunun önüne geçmenizi sağlamaktır. Sorun varsa sorun olmadan çözüme ulaşmanın yolunu bulmanızı sağlamaktır. İhtiyaç
ve beklentilerin karşılıklı olarak belirlenmesi gerekiyor. Önemli olan iş akdinin sona
ermesinden sonra yapılan işlemler değil,
işbaşı yapılan gün itibariyle tüm evrakların
doğru olarak uygulanmasıyla başlar” dedi.
Birkaç konu başlığından söz eden Şua,
şöyle devam etti: “5510 sayılı yasaya göre
bordroların her ay imzalanması gerekmektedir. Banka üzerinden ödeme yapmanız
sadece endi başına geçerli değildir. Bordro
ile birlikte puantajlamanın yapılması, fazla
mesai uygulaması yapıyorsanız bile bunların tahakkukların yapılarak imzalatılması,
kart veya parmak okuma yapmanız gerekmektedir. Eğer bunları yaparsanız tanık
dinlense bile pek bir şey değişmez.”
Senelik izinlerin kullanım süreçlerinin doğ-
64
ru yönetilmesi hakkında da bilgi veren Şua,
şunları kaydetti: “Başlangıç ve bitiş tarihlerinin mutlaka yazılması gerekiyor. Burada
dikkat edilmesi gereken en önemli husus;
çalışanlarınız izne ayrılırken imza attırıyorsunuz fakat izin bitip işbaşı yapıldığında
imzalar alınmıyor. Bu da işverenler tarafından yapılan yanlışlar arasında yer almaktadır. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor.”
Toplantının sonunda İstanbul PERDER Başkanı İhsan Biçen, konuşmacı olarak katılım
sağlayan Halil İbrahim Şua’ya ve Endeks
Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah
Ender’e birer teşekkür plaketi takdim etti.
Programın ardından hep birlikte Endeks
Kimya fabrika gezisi gerçekleştirildi.
perder
haberler
Perakendeciler eğitimde
Bursa PERDER, iş sağlığı ve güvenliği eğitim semineri ile üyelerini bilgilendirdi
İş sağlığı ve güvenliği eğitimini Uludağ
OSGB’nin İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları
Bekir Bayırlı ve Cansu Dağ verdi. 6331 sayılı yasanın kabul edilmesiyle az tehlikeli
sınıfta yer alan perakendecilere yasanın
getirdiği yaptırımları hatırlatan Cansu
Dağ, yasa ile birlikte iş kazalarına yönelik
işletmelerinde almaları gereken koruyucu
ve önleyici tedbirler hakkında bilgi verdi.
İşyerinde önlem almayı gözünde büyüten işverenlerin yaşanan bir iş kazasında
bunun bedelini kat kat ödemek durumunda kaldığını ifade eden Bekir Bayırlı ise;
işyerindeki iş güvenliğinin sadece işyeri
içinde olabilecek kazaları kapsamadığını
belirterek, “İşverenin iş güvenliği sağlama koşulları, çalışanları işe getirmek için
kullanılan servis arabasıyla başlar.
Çalışanlarının eve dönüş zamanı
içinde işletmede karşılaştıkları ya da
karşılaşabilecekleri tüm risklerin tespit edilmesi ve bu risklerin bertaraf
edilmesiyle sonlanır” dedi.
İş sağlığı ve güvenliği eğitim seminerine olan yoğun katılımın kendisini
memnun ettiğini belirten Bursa PERDER Başkanı Mustafa Gürel, “6331
sayılı yasa ile tehlikeli sınıfta yer alan
perakendeci üyelerimizi, derneğimizde verdiğimiz eğitim semineriyle iş
sağlığı ve güvenliği hususunda bilgilendirmek istedik. Bu eğitim semineriyle üyelerimizi hem 6331 sayılı yasa hakkında
detaylı bilgi sahibi olmalarını sağlarken
hem de işletmelerinde olası iş kazalarına
karşı koruyucu ve önleyici tedbirler
almaları konusunda bilinçlendirmiş olduk” diye konuştu.
PERDER üyeleri, yoğun ilgi gösterdi.
Perakendecilik ve lojistik yönetiminin
birbirini tamamlayan iki unsur olduğunun
altını çizen Bursa PERDER Başkanı Mustafa
Gürel, “Müşteri için sağlanacak en önemli
fayda, satın alınacak ürünün istenildiği
zamanda raflarda yer almasıdır. Bu anlamda lojistik yönetimi perakendeciliğin bu
amacını gerçekleştirilmesinde önemli bir
gücü haline geldi” dedi. Organize yerel
perakendecilerin lojistik hizmetlerini kendi
bünyelerinde yer alan yeteneklerle yürütmeye çalıştığını hatırlatan Başkan Mustafa
Gürel, “Lojistik ve depolama faaliyetlerini
kendi bünyeleri içinde yürüten üyelerimize verdiğimiz bu eğitim ile onların bu
süreçlerine profesyonel bir bakış açısı
getirmek istedik” diye konuştu.
Lojistik eğitimi
Bursa PERDER, perakendede mal
ve hizmet trafiğinin hızla gelişmesiyle önemi her geçen gün artan
lojistik ve depolamayla ilgili üyelerine eğitim verdi.
Lojistik Danışmanı Atilla Yıldıztekin’in verdiği eğitime Bursa
MOPAŞ, İyi Tarım Uygulamaları Sertifikası aldı
ECAS Belgelendirme Denetim Şirketi tarafından “İyi Tarım
Uygulamaları Sertifikası”nı alan Mopaş, sağlıklı, hijyenik,
taze ve kaliteli meyve-sebze ürünlerini müşterilerine sunuyor
Marmara Bölgesi’nde 5 ilde hizmet sunan
yerel market zinciri Mopaş, iyi tarım
uygulamaları dönemini başlattı. Mopaş’ın
Manisa Salihli’de bulunan serasında da
ürettiği ürünler, ECAS Belgelendirme Denetim şirketince kontrol edildi. Ürünlerin
7/12/2010 tarihli 27778 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanan İyi Tarım Uygulamaları Hakkında Yönetmelik hükümlerine
uygunluğu tespit edildi.
Çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar
vermeyen üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik
ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin
sağlanması amacıyla yapılan tarımsal üretim modeli olan “iyi tarım”la sebze-meyve
ürünleri tamamen sağlıklı ve güvenilir
oluyor. İyi tarım uygulamaları tehlike
önleme, tehlike analizi, zararlılarla entegre
mücadele ve entegre ürün yetiştiriciliği
ilkelerini baz alarak, tarımsal işletmelerde
ilgili metotların sürekli gelişmesini teşvik
ediyor.
65
perder
serbest köşe
Bir su damlası tasarrufu
Ben biliyordum ve defalarca dile getirdim…
Yetkililer bir önlem alabilirlerdi…”
Bu ve benzeri yüzlerce bence bahaneleri türeteceğiz, ama tehlike kapımıza
dayandığında.
Sonrasında pişmanlıklar hiçbir şeye
yaramamaktadır.Oysa atasözlerini her
seferde ahkam keserek söyleriz ve en
derinlerde içlenerek dokunarak aktarırız.
Yumurta misali hep o anlarda ise içimizi
her seferinde garip bir boşluk kaplar ne
gibi mi; “elma şekerini kimseyle paylaşmayıp,çamura düşüren çocuk” gibi.
Ülkemizde ve Dünya’da o kadar güzel
çalışmalar yapılıyor ki, tasarruf adına,
bir kullanmaya başlasak, bir önemsesek
tehlikeleri biraz ileti tarihlere atacağız ama
nafile tabii ki.
Gurbet ALTAY
Genel Koordinatör
Ülkemizde ve Dünya’da o kadar güzel
çalışmalar yapılıyor ki, tasarruf adına,
bir kullanmaya başlasak, bir önemsesek tehlikeleri biraz ileti tarihlere
atacağız ama nafile tabii ki.
“Tasarruf yapılmaz, tasarruf bir yaşam
seklidir.”desem şimdi sizlere ne
düşünürsünüz? Çok güzel bir söz diye
başlarız, doğruluğunu perçinleriz ama yapmaya geldiğimizde biraz duraklarız. Peki,
ne var ki bizi bu doğruluğuna inandığımız
ve kanıksadığımız şeyleri yaptırmayan.
Bu konuya birazdan devam edeceğim ve
sanırım çözümünü de beraber bulacağız.
Dünya’da geçmiyor ki her geçen gün yeni
bir yenilik yapılmasın. Bazen yetişmekte
geç bile kalıyoruz. Dünya dönüşü gibi,
evren dönüşü gibi olanca hızıyla dönüyor
hayatta…
Uzmanlar her fırsatta dünyamızı kirletmeyin, geleceğimize yatırım yapalım
diye belki de avazları çıktığı kadarıyla
kalabalıkta bağırıyorlar. Küresel ısınma
sebebiyle her geçen sene bunu daha çok
hissediyoruz. Gerek havaların sıcaklığından gerekse mevsimlerin değişmesinden
anlıyoruz ama işimize gelmiyor.Yine
bakıyorsunuz ki ozon kirleniyor,sularımız
boşuna akıyor,enerjimizi boşa harcıyoruz.
Peki nereye kadar! Tehlikeler bizim
kapımıza dayandığında ne yapacağız.
Hemen açıklamalar gelmeye başlar:
“Ben zaten destek vermek istedim…
66
Şirketlere bakıyorsunuz AR-GE ismi altında yapılan geleceğe yönelik araştırma
geliştirme çalışmaları sadece o şirkete
değil insanoğluna yapılan en büyük
iyiliktir bence. İşin sırrı nedir derseniz,işin
sırrı “ilk adım”’dır.Yani bizler ilk adımı
atamıyoruz.Başkaları yapsın sonra bizler
de bakarız düşüncelerindeyiz.Peki neden
başkaları diye düşünürüz.
İşlerimizde hep şu bahane vardır.
“Yarın yaparız,başlarız..” gibi.Peki bugün
dünün yarını değil mi? Peki neden ilk
adım atılmakta çekiniriz ya da geç kalırız.
Geleceğin de bir gün hatta çok hızlı geleceğini düşünmeyiz.Oysa ömür dediğimiz
şeyin bir an olduğu ya kötü bir olaylar
sonunda ya da sona yaklaştığımızda
görüyoruz.Başarı ya da başarısızlığın çok
büyük şeylerde değil küçük hatta küçücük
ayrıntılarda gizli olduğunu unuturuz
bazen.Ataların dediği gibi çoğu zaman
pirince giderken bulgurdan olduğumuzu
çok sonraları görürüz.İllaki birşeyin veya
birilerinin bizlerin gözümüzü açması mı
gerekmekte!
Biz kendimiz kötü son yaklaşmadan
bir şeyler yapamaz mıyız? Veya neden
yapmıyoruz.Beki de zamanı geldi,ya da
çoktan geçti.Oysa yine atalara değinmeden edemeyeceğim.
“Zararın neresinden dönülürse dönülsün
kardır..” bunu da unutmamak gerekir.
Bizler çoğu zaman kar olarak gördüğümüz
şeyden zarar görmüş,zarar olarak algıladıklarımızda da kar görmüşüzdür.O
nedenle önyargılarımızdan arınarak ileriye
hep ileriye bakmalı ve güzel düşünmeye
çalışmalıyız.
Hep geleceğe bakarsak geçmişte yapılan
hataları da yok etmiş oluruz.O halde ilk
olmak çok önemlidir.Geçmişte analizleri
çok yapamamaktan ya da imkanların darlığından ilk olmak istememekteydik.Ama
şimdi ilk olanlar kazandığını görüyoruz.
O halde her şeyde gerek enerji ile ilgili
çalışmalarla gerekse AR-GE çalışmalarına
öncelik vermeli ve bu konuda toplumu da
bilinçlendirmeli.Bu konuda herkesin üzerine düşen mutlaka bir şeyler vardır.Ben
neler yapabilirim sorusuna vereceğimiz
cevabı söylemeden bir adım geri atın lütfen ve bir düşünün neler yapabiliriz.
Güzel sözler söylemekten başlayıp,güzellikler için bir araya gelmeye kadar birçok
şey yapabiliriz.
Dünyadaki gelişmeleri takip etmek bile bir
sorumluluktur.
Unutulmamalıdır ki “bu evren de başka
Dünya Yok…”
perder
yeni üye
YENİ ÜYELERİMİZ
Dernek: Karadeniz PERDER
Dernek: Karadeniz PERDER
Dernek: Karadeniz PERDER
Market Adı: Asya Market
Market Adı: Bakkalım A.Ş.
Market Adı: Nur AVM
Şube Sayısı: 7
Şube Sayısı: 106
Şube Sayısı: 1
TÜRKİYE PERAKENDECİLER FEDERASYONU
HER GEÇEN GÜN BÜYÜYOR
Üye
Satış Noktası
Personel
371
3.798
65.085
m2
2.385.283
67
perder
üyelerimiz
AY-MAR’dan 15’inci şube
Karadeniz PERDER üyesi
AY-MAR, 15’inci şubesini
açtı
Yomra’da yeni şubesini açan AY-MAR, 15
şubeye ulaştı. Açılışa Yomra Belediye Başkan adayı İbrahim Sağıroğlu da katıldı.
AY-MAR’ın yeni mağazası 1.000 metrekare alanda 3 kasa ve 15 çalışan ile hizmet
veriyor.
KARADENİZ
PERDER
Biçen’den iki yeni şube
İstanbul PERDER üyesi Biçen,
İnönü ve Merter şubelerini açtı
Biçen’in İnönü şubesinin açılışına Sefaköy halkı
yoğun ilgi gösterdi.İnönü şubesinin 600 metrekare
satış alanında, 5 kasa ve 30 çalışanıyla Sefaköy sakinlerine hizmet veriyor.
Biçen’in Merter şubesi, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin
99. yıldönümünde hizmete açıldı. Biçen Yönetim
Kurulu Başkanı İhsan Biçen, 22’nci şubeyi Merter’e
açarak, bölge sakinlerine daha yakın olduklarını ve
Merter’e hizmet vermekten mutluluk duyduklarını dile getirdi.
İSTANBUL
PERDER
Çelikkayalar’dan yeni şube
Konya PERDER üyesi Çelikkayalar, yeni şubesini Fetih
Caddesi’nde açtı
Çelikkayalar AVM, Fetih Caddesi’nde yeni
bir şube açtı. Yeni şube 500 metrekare
alanda 25 çalışan ile hizmet veriyor.
KONYA
PERDER
68
perder
üyelerimiz
5’inci Bahar...
Karadeniz PERDER üyesi Bahar
AVM, 5’inci şubesini açtı
Bahar AVM, TOKİ şubesini Cağaloğlu Bulvarı’nda açtı.
Bahar AVM Yönetim Kurulu Üyesi Yaşar Gündüzoğlu,
“Bulunduğumuz bölgenin, ilimizin kalkınmasını istiyorsak, daha rahat ve modern bir yaşam istiyorsak, paramızın Samsun’dan çıkıp diğer bölgelerde harcanmasını
istemiyorsak, yerel her türlü sermayeye destek vermemiz gerekiyor. Destek vermenin tek yolu ise, üretilen ve
satılanı Samsun markalı mağazalardan almaktır” dedi.
Yeni şube 470 metrekare alanda, 2 kasa ve 10 çalışan ile
hizmet veriyor.
KARADENİZ
PERDER
Kilpa Gümüşhane’de...
Karadeniz PERDER üyesi Kilpa,
31’inci şubesini açtı
Kilpa, yeni şubesini Gümüşhane’de açtı. Kiler Gıda
Maddeleri Yönetim Kurulu Başkanı Semih Melek,
“Biz Gümüşhane’de olabilmek için çok bekledik, çok
çalıştık. En kısa zamanda bizim ana prensibimiz olan
en iyi markaları en uygun fiyata, en hijyen ortamda
satma prensibimizi göstermeye çalışacağız” dedi.
KARADENİZ
PERDER
Gümüşhane şubesi 1.000 metrekare alanda, 3 kasa
ve 20 çalışanı ile hizmet veriyor.
Atalar 2
açıldı
İstanbul PERDER üyesi
MOPAŞ, yeni şubesini açtı
MOPAŞ, Atalar 2 şubesini açtı. Yeni şube
510 metrekare alanda, 3 kasa ve 23 personeliyle hizmet veriyor.
İSTANBUL
PERDER
69
perder
vitrin
Fresh’n Soft Pişik Önleyici
Fresh’n Soft, pişik önleyici ıslak bebek havlusu ürünüyle annelerin içlerinin rahat olmasını sağlıyor
Pişiğe karşı Alman Dermatest Laboratuarı’nda pişik oluşmuş bebekler üzerinde yapılan etkinlik
testinde, katılımcıların %95’i ürünün pişiği önlediğini belirtmiş ve ürünün formülü onaylanmıştır.
Tek pakette çift etki sağlayan, Fresh’n Soft Pişik Önleyici Islak Bebek Havlusu olarak raflarda
yerini alacak olan ürün her annenin mutlaka yanında taşıması gereken bir yardımcı. Etkinliği
onaylanmış Fresh’n Soft Pişik Önleyici Islak Bebek Havlusu bez bölgesinde oluşan pişiği önleyerek
bebeklere sağlıklı ve huzurlu bir büyüme sağlıyor, bu mutluluk annelerine de yansıyor.
Doğuş Çay’dan 200
gr dökme yeşil çay
Doğuş Çay, dökme sade yeşil çayda 200 gramlık yeni ürününü
tüketicinin beğenisine sundu
Doğuş Çay’ın yeni ürünü 200 gram dökme çay raflardaki yerini aldı. Doğu Karadeniz’in çay
yapraklarından elde edilen yeşil çay, doğal bir antioksidan kaynağı olarak da biliniyor. Yeşil çay
tutkunları 200 gram dökme Doğuş Sade Yeşil Çay ile demli ve sağlıklı çay keyfini yaşıyor.
Dökme yeşil çayın demlenişi çok kolay: İçilmek istenen bardak sayısı miktarınca sıcak suyu
demliğe koyduktan sonra her bir bardak için bir çay kaşığı Doğuş Sade Yeşil Çay ekleniyor. 3-4
dakikalık bekleme süresinden sonra süzülerek servis yapılıyor. Kireçsiz su ve porselen demlikle
demlenmesi tavsiye edilen yeşil çaya isteğe göre bal da ilave edilebiliyor.
Koska’dan ballı ikili
Koska, çocukların beslenmesinde önemli bir yeri olan balı, tahinin mucizevi gücü ile bu
kez çocukların seveceği şekilde buluşturdu
Koska, bitkisel protein kaynağı olan ve içerdiği E, B vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum gibi mineraller bakımından faydası saymakla bitmeyen tahini, doğanın insana sunduğu en saf yiyecek olan bal ile bu kez çocuklar için bir araya getirdi.
Yüzyılı aşkın deneyimini modern yorumlarla tüketiciye sunan Koska, lezzetlive sağlıklı bir karışım olan “ballı ikili”yi
çocukların seveceği ve kolay tüketebileceği tüp formunda hazırladı.
Koska’nın 4’üncü kuşak yöneticisi olan Yönetim Kurulu Üyesi Emin Dindar, “Türkiye’de sadece Koska’da bulunan son teknolojiye sahip tesislerde, tarladan alınan susamdan, besin değerleri tamamen korunarak, koruyucusuz ve katkısız olarak
elde edilen tahini, doğal mucize balla buluşturduk. Çocuklarımızın beslenmesinde sağlıklı bir seçenek olması için cam
kavanozdan sonra tüp formunda da ürettik. İstiyoruz ki çocuklarımız okul kantinlerindeki şeker oranı çok yüksek fındık
kreması, çikolata gibi bir takım yiyecekler yerine tamamen doğal, ballı ikiliyle beslensinler” diye konuştu.
40 gramlık tüp formsatışa sunulan Ballı İkili, nazar boncuklu Koska Mağazaları, tüm zincir marketler ve www.koska.com
online internet adresinden satışa sunuluyor.
70
perder
vitrin
SEK’ten 3 yeni lezzet
SEK, çocuklara yönelik pastörize sütü; çilek, muz ve çikolata ile birleştirerek 3 yeni
ürün yarattı
SEK, çocuklar için 3 yeni ürünü piyasaya çıkardı. SEK Çocuk Sütleri
Ailesi’ne katılan ‘SEK Çilekli Süt’’, ‘SEK Muzlu Süt’ ve ‘SEK Çikolatalı
Süt’, 200 ml karton ambalajlarında çocukların beğenisine sunuldu.
Gerçek çikolata ve gerçek meyvelerin pastörize süt ile birleştiği
ürünlerin ambalajlarında çocuklara sütlerini kişileştirme imkanı
sunan ‘‘Bu kimin sütü’’ esprisi yer alıyor. Yeni ürünlerin kapağındaki ve ambalajındaki sevimli inekler de süt içmeyi çocuklar için
eğlenceli hale getiriyor.
Danette 2’lim
Danette 2’lim, yeni tüp formatıyla, çocuklara ve büyüklere
eğlenceli atıştırmalık keyfi sunuyor
Danette ailesinin yeni üyesi olan Danette 2’lim iki lezzeti bir arada sunarak çocukların ve büyüklerin favori sağlıklı atıştırmalığı olmaya aday. Hem muhteşem çikolata tadını hem de taze süt
lezzetini bir arada deneyimlemek isteyenler, Danette 2’lim ile bu ikili lezzetin tadını çıkarıyorlar.
Üstelik yeni tüp formatında sunulan Danette 2’lim, hem eğlence, lezzet ve sağlığı bir araya getiriyor hem de canınız ne zaman isterse kaşığa ihtiyaç duymadan kolaylıkla tüketilebiliyor.
Danone Türkiye tarafından geliştirilen ve dünyada ilk defa, sadece Türkiye’de satışa sunulan
Danette 2’lim, tüm çocukların çok sevdiği taze süt ve çikolatalı puding lezzetiyle sağlığı bir araya
getiriyor.
Tamek yeni ambalajında
Tamek’in meyve suyu yepyeni ambalaj tasarımlarıyla raflardaki yerini aldı
Şeftaliden portakala, kayısıdan vişneye, karışık, Tamek “Nektar”, “%100 meyve suları” ve “Kahvaltım” serilerindeki tüm ürünlerin ambalaj tasarımı yenilendi. Yeni tasarımlar, vitamin deposu Tamek meyve sularının tazeliğini ve enerjisini yansıtıyor.
Farklı renk kullanımı ile raflarda yerini alan 1 litrelik Tamek meyve suları, tüketicilerine kullanım kolaylığı sunuyor. Canlı ve dinamik tasarımıyla dikkat çeken,
tamamen tüketicilerin beklentilerini karşılayacak şekilde geliştirilen yeni ambalaj
sayesinde büyük küçük tüm meyve suyu severler Tamek ürünlerini zevkle içecek.
Tamek’in yeni ambalajı ile tüketiciler içeceklerini daha kolay kavrayıp, zorlanmadan açıp, zahmetsizce tüketebilecek.
71
perder
dernek iletişim bilgileri
72
73
74