Yeni HSYK üyeleri GÖREVE BAŞLADI Fiyatı 25 Kr www.yedigungazetesi.com 28 Ekim 2014 Salı Kılıçdaroğlu’ndan AĞIR SORU CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Güneydoğu'da devlet var mı acaba, önce bu soruyu sormamız ve cevabını aramamız lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, “Başbakan, sabah akşam bizi suçlayacağına ya bu Güneydoğu'da ne oluyor, devlet var mıdır, yok mudur, caddenin ortasında askerlerimiz şehit ediliyor, köy korucuları direğe bağlanıp orada öldürülüyor. Sorumlu kim? Utanmasalar 'sorumlu Cumhuriyet Halk Partisi' diyecekler" diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSYK) 4 yıllık görev süresi biten üyelerinin yerine seçilen ve atanan yeni üyeleri göreve başladı. Yapılan seçimler ve atamalarla 22 ismi yeniden belirlenen HSYK üyelerinin bugün saat 09.30'da ilk toplantısını yapması bekleniyor. HABERİ 12. SAYFADA Kemal Kılıçdaroğlu, otobüsün devrilmesi sonucu yaralanan ve Afyonkarahisar'daki hastanelerde tedavileri süren üniversite öğrencilerini ziyaret etti. Başbakan, hafta sonunda Kahramanmaraş'ta toplu açılış törenindeydi. ‘TÜRKİYE PİYONA GÜLZAR OLMAZ’ Sonsuzluğa uçtular! Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, terör örgütü mensuplarınca düzenlenen silahlı saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Ramazan Gülle, Çeltik ilçesinde, Jandarma Er Ramazan Köse, Borçka ilçesinde son yolculuğuna uğurlandı. Çok sayıda vatandaşın katıldığı cenaze törenlerinde terör ve terör örgütü lanetlendi. Başbakan Ahmet Davutoğlu Kahramanmaraş'ta yaptığı konuşmada, "Kim ne yaparsa yapsın, hangi tuzakları kurarsa kursun, bu topraklar bize mezar olmadan emperyalistlerin piyonuna gülzar olmaz. Bu toprakların üzerinde fitne tohum ekmek isteyenlere, kardeşliğimize son vermek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz" dedi. Davutoğlu, "Gün geldi, istilacılar Anadolu topraklarını işgal etmek istediklerinde, Maraş'a geldiklerinde, Maraş'ın nice kahramanı olduğunu bilmeden esir almak istediklerinde, Rıdvan Hoca, kürsüden, 'hürriyeti olmadan cuma namazı vacip değildir. Önce hürriyet, önce istiklal, sonra cuma namazı' dedi. İşte biz de sesleniyoruz, bu topraklarda istiklalimizi hiçbir şekilde terk etmeyeceğiz, çiğnetmeyeceğiz" diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA Bahçeli’den ‘HAYATİ’ bir genelge HABERİ 12. SAYFADA ATAKULE MEZBELELİĞİ Çankaya enkazdan kurtuluyor Bir süre önce yıkımı mahkeme kararıyla durdurulan ve etrafında yığılan enkaz görüntüsüyle çevreye rahatsızlık veren Atakule için düğmeye basıldı. 1989 yılında yapılan ve Başkent’in simgesi olan kule, yenilenip alışveriş merkezi (AVM) olarak yeniden hizmet vermeye devam edecek. Tülay CANPOLAT’ın haberi 4’TE M.Nuri Parmaksız Bencileyin Sözler 8. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 8. Sayfada Fehmi Koru Bölgeden geliyorum 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 9. Sayfada Saldırıda şehit olan Jandarma Er Yunus Yılmaz ise, memleketi Bingöl'ün Karlıova ilçesinde önceki gün toprağa verilmişti. Törende konuşan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Bu kurşunlar arkadaşlarımıza sıkıldı ama aynı zamanda bu millete, vatana ve ülkenin geleceğine sıkılmıştır. Bu kurşunları sıkanlar bu topluma, toplumun refahına ve geleceğine hizmet etmiyorlar" dedi. Batının IŞİD korkusu ABD Temsilciler Meclisi İç Güvenlik Komitesi Başkanı McCaul, "IŞİD, Batı'ya ve ABD'ye karşı internette savaş kampanyası başlattı ve geçen hafta Kanada ve New York'taki üç örnek onların kazandıkları gösteriyor" dedi. OLAYLARI HATIRLATTI McCaul, ABC televizyonunda yayınlanan "This Week" programına katıldı. IŞİD kaynaklı tehdidi değerlendiren McCaul, geçen hafta Kanada'nın Quebec eyaletinde Martin Couture Rouleau'nun aracıyla bir askeri ezmesi ve başkent Ottowa'da Michael Zehaf Bibeau'nun bir askeri öldürüp parlamento binasına rastgele ateş açmasının yanı sıra ABD'de New York'ta Zale Thompson'ın baltayla iki polisi yaralamasını hatırlattı. İNTERNET ORTAMI… Tek başlarına hareket ederek kanlı eylem gerçekleştirenler için kullanılan "yalnız kurt" tehlikesine dikkati çeken McCaul, Kuzey Amerika'da bir hafta içinde görülen üç olayın IŞİD'in internetteki propagandayı kazandığını gösterdiğini dile getirdi. HABERİ 12. SAYFADA www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz 17 yeni hava saldırısı daha ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Suriye ve Irak'ta terör örgütü IŞİD hedeflerine 17 yeni hava saldırısı düzenlendiğini bildirdi. CENTCOM'dan yapılan açıklamada, ABD güçlerinin Suriye'deki IŞİD militanlarına karşı savaş ve borbardıman uçaklarıyla 5 hava saldırısı düzenlediği, bunun yanında, ABD ve koalisyon güçlerinin örgütün Irak'taki hedeflerine de yine dün ve bugün, savaş ve bombardıman uçaklarıyla insansız hava araçlarını kullanarak 12 hava saldırısı düzenlediği belirtildi. Açıklamaya göre, Suriye'de Kobani yakınlarında düzenlenen 5 saldırıda IŞİD'in 7 aracı ve 1 binası vuruldu. IŞİD’den Kobani'de İNTİHAR SALDIRISI ’ü ’dan takip edebilirsiniz Terör örgütü IŞİD, Kobani'deki (Ayn el Arap) sınır kapısına yakın bölgede bomba yüklü araçla intihar saldırısı gerçekleştirdi. IŞİD ile bazı Kürt gruplar arasındaki çatışmalar akşam saatlerinde şiddetini artırdı. Kürt grupların kontrolündeki sınır kapısını ele geçirmek isteyen terör örgütü, bu bölgeye ağır silahlarla saldırdı. Çatışmalar sırasında sınır kapısı yakınında büyük bir patlama meydana geldi. Patlama sonrası yükselen alev topu sınırın Türkiye tarafından da rahatlıkla gözlendi. İki grubun karşılıklı izli mermi kullanması dikkat çekti. Muhalif Rakka Devrimcileri Saha Komutanı Ebu İbrahim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, IŞİD'in, sınır kapısına 500 metre uzaklıkta bomba yüklü araçla intihar saldırısı düzenlediğini belirtti. Gazetemizi https://www. .com/YediGün-Gazetesi Gazetemizi https://www. /yedigun.gazetesi HEDEF: ÇÖZÜM VE 2023 Son dönemde yaşanan olaylar ve terör saldırıları hükümet üyelerinin bir numaralı gündem maddesi. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na göre yaşananlar, “Çıkan olaylar, dışarıdan alınan talimatların bir sonucudur. Çok net bir şekilde söylüyorum, 2023'te Türkiye'nin geleceği olan hedeften rahatsız olanlar Türkiye'de maşalarını ve taşeronlarını kullandıkları senaryolardır.” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a göre ise, “Türkiye bir çözüm süreciyle beraber büyük prangalarından, ayak bağlarından en önemlilerinden birini inşallah bir kenara koymuş olacak. Bizler sıkıntı çekiyor olabiliriz ama geleceğimiz bunları yaşamayacak.” Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Dün üç kardeşimizi şehit verdik. Hem de kalleşçe, maskeleri takarak, şehir ortasında bir saldırıyla” sözleriyle maskeye ve kalleşliğe dikkat çekerken; Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin son 12 yılda kaydettiği ilerlemenin bazı kesimlerce kıskanıldığını, ülkede son dönemde yaşanan gelişmelerde bu çekememezliğin izlerinin bulunduğunu söyledi. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da, “Sivil, silahsız insanı gidip infaz ediyorsunuz, şehit ediyorsunuz. Bunun adı korkaklıktır” dedi. Ve hesap sorulacağını kaydetti. AB Bakanı Volkan Bozkır, “Türkiye o kadar şaşırtıcı şekilde büyüdü ki dünyada uluslararası aktör haline geldi. Bu yeni yapıda Türkiye'yi görmek istemeyen güçler ülkemizi etkilemeye çalıştı. Türkiye'nin büyümesinden rahatsız olanlar ellerinden geleni yapıyor” görüşünde. ‘DOSTANE’ ÖNERİLER HABERİ 12. SAYFADA 2 TV / MAGAZIN SINEMA 28 Ekim 2014 Salı Türk sinemasının durumu İspanya’da tartışıldı İspanya'nın Valladolid kentinde 59'uncusu düzenlenen Uluslararası Seminci Film Festivaline onur konuğu olarak davet edilen "Türk sineması", düzenlenen panelde tartışıldı. VALLADOLİD Türkiye'den Ankara Sinema Derneği Başkanı Ahmet Boyacıoğlu ile yönetmen Zeki Demirkubuz'un katıldığı panelde, Türk sinemasının ''altın çağı'' olarak değerlendirilen 2004-2014 yılları arası ele alındı. Boyacıoğlu, Türk sinemasının 12 yıl önce yılda ortalama 10 film çıkartırken şimdi yılda 100'den fazla film yapıp, toplam gişe hasılatının yüzde 58'ini elde ettiğine vurgu yaptı. Ekonomik krizle mücadele eden İspanya'da sinema sektörünün yaşadığı ciddi finansman sorununa karşı Türk sinemasını örnek gösteren Boyacıoğlu, "Türkiye'de Kültür Bakanlığı'nın 2004'den bu yana Türk sinemasına finansman yardımı bulunuyor. Bu devlet finansmanı İspanya'da olmayan bir şey. Bunun yanı sıra Türkiye'de, izleyicinin istediği filmlerin yapılması için yatırım yapan yapımcılar var. Film yapmak için evini bile satmaya hazır yapımcılar var. Eğer İspanya'da da bunlar olursa, eminim İspanyol sineması da çok daha farklı olur" diye konuştu. (AA) İncir Reçeli 2 yüzünü güldürdü Yapımcılıkta hayal kırıklığı yaşayan Halil Sezai’nin başrolünü üstlendiği İncir Reçeli 2’yi, bir haftada 500 bin kişi izledi. İSTANBUL - İn cir Re çe li fil miy le si ne ma ya adım atan şar kı cı Ha lil Se za i’ nin ilk ya pım cı lık de ne yi mi hüs ran la so nuç lan dı. Sa nat çı nın ya pım cı ola rak im za attığı ‘Çi le k’ 1 ay da 16 bin 350 ki şi ta ra fın dan iz len di. Ya pım cı ola rak tu tu na ma yan Ha lil Se za i’ nin yü zü oyun cu luk ta gül dü. Se za i’ nin ilk fil mi nin de va mı olan İn cir Re çe li 2, son dö ne min en çok iz le nen film le ri ara sı na gir me yi ba şardı. 17 Eki m’ de iz le yi ciy le bu lu şan İn cir Re çe li 2 viz yo na girdi ği haf ta 502 bin 558 ki şi ta ra fın dan iz len di. Vizyona yeni girecek filmler "Sabit Kanca 2" Alper Mestçi'nin yönettiği "Sabit Kanca"nın devam filminde İsmail Baki, Turabi Çamkıran, İrfan Aslanhan ile Damla Ersubaşı oynadı. Komedi meraklılarının ilgisini çekmeye aday filmde, Sabit Kanca'nın ev sahibi Rıfat Amca'nın yaşadıkları anlatılıyor. 05:53 İstiklal Marşı ve Günün 05:55 Sarayın İncisi 07:00 Sabah Haber 08:15 Böyle Bitmesin 10:20 1'de Bugün 10:35 Beni Böyle Sev 13:00 Haber 13:15 Spor 13:18 Hava Durumu 13:25 1Çorba 13:30 Küçük Hanımefendi 15:00 1'de Bugün 15:15 Joker 16:45 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Yabancı Sinema "Neşeli Ayaklar" 21:50 Beni Böyle Sev 00:05 Joker 01:45 Yedi Güzel Adam 03:25 Yoldaki Haber 07:00 Selena 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Çocuklar Duymasın 14:50 Alemin Kıralı 16:30 Zahide ile Yetiş Hayata 18:55 Atv Ana Haber 20:00 Kaçak 23:15 HAWAII FIVE 12 00:15 Kaçak 02:45 Sınırların Ötesinde 20:00 KAÇAK Oğlu Umut için Serhat'ın gösterdiği çabadan etkilenen Merve, onu yeni bir hayat için zorlar fakat Serhat için yeni kararlar almak artık o kadar kolay değildir. Umut ve Merve konusunda eli kolu bağlı olan Serhat, özel hayatının zorluklarını Şahingöz cephesine nasıl yansıtacak? Katerina'dan sonra gerçek aşkın izini süren Ertan, Tülay'a olan duygularını daha fazla saklayamaz. Üniversiteye gitmek için hazırlanan Tülay'ın, mutlu bir hayata adım atacakken Cemile'yi tekrar eve getirmesiyle babası Faysal'la aralarındaki ipler gerilecektir. Ertan, Faysal'la yapmak üzere olduğu işbirliği için Bonzai çetesinin liderlerine ulaşmaya çalışır. "Fury" David Ayer'ın yönettiği ve Brad Pitt, Shia LaBeouf, Logan Lerman ile Michael Pena'ın oynadığı "Fury", dram ve aksiyon sahneleriyle dikkati çeken haftanın yabancı yapımlarından. Klasik savaş filmlerinden farklı bir konuyu işleyen ve Nisan 1945'te geçen film özetle şöyle: "İttifak Devletleri Avrupa cephesinde son bir gayret gösterirken, Wardaddy adında bir çavuş, düşman hattı arkasında bir Sherman tanka ve beş kişilik ekibine komuta etmektedir. Sayıca ve silahça az olan, bir de çaylak askeri olan müfrezenin komutanı Wardaddy ve adamları, Nazi Almanyası'nda mücadele etmektedir." 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:30 HAFTANIN ANNESİ 11:45 DÜNYAYI GEZİYORUM 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE? 15:00 SONGÜL KARLI İLE YENİDEN 16:45 HAFTANIN ANNESİ 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI SİNEMA YENİLMEZ 21:50 TANRININ KİTABI 00:00 THE WALKING DEAD 00:50 YABANCI SİNEMA MAYMUNLAR CEHENNEMİ:BAŞLANGIÇ02:40 YABANCI SİNEMA DARBE-TEKRAR 04:30 DÜNYAYI GEZİYORUM 05:40 Dila Hanım 07:00 Aşkın Bedeli 07:45 Deniz Yıldızı 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Benim Kuaförüm 16:00 En Güzel Bölüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 20:30 medcezir 23:30 Yerli Dizi 01:20 Kim O! 19:45 YENİLMEZ Orjinal İsmi:Undisputed Yönetmen:Walter Hill Oyuncular:Wesley Snipes, Ving Rhames, Peter Falk, Michael Rooker, Jon Seda Yapım Yılı:2002 Tür:Aksiyon/DramaMonro e Hutchens, ömür boyu hapse mahkum olmuş bir boksördür. Chambers ise tecavüz suçundan mahkum edilmiş, son dünya ağır siklet boks şampiyonudur. Hapishanedeki bahisçiler bu ikili için bir maç ayarlarlar. Bu karşılaşma kimin yenilmez bir şampiyon olduğunu belirleyecektir. Wilma Elles 2 filmle setlere döndü İSTANBUL - İki sinema filmiyle setlere dönüş yapan Alman oyuncu Wilma Elles’i hastalık korkusu sardı. Sağlığını kaybedip işlerini aksatmak istemeyen Elles için yapımcısı Kıbrıs’tan üzüm pekmezi getirtip, özel bir menü hazırlattı. Alman oyuncusu Wilma Elles, iki sinema filmiyle setlere dönüş yaptı. Zilin Sesi filminde Kutsi ile başrollerini paylaşan Wilma Elles, Süreyya adında bir Türk kızını canlandırdı. Ardından da Para Para Para filmde rol aldı. Yoğun çalışma temposu ve soğuk havalar nedeniyle hastalanmaktan korkan Elles, çekimlerini aksatmamak için bir dizi önlem aldı. Elles’in sağlığı için yapımcısı Kıbrıs’tan özel olarak üzüm pekmezi getirtti ve sette özel menü hazırlattı. Oyuncu, “Tarçınlı, karanfilli, zencefilli çay ve kırmızı biberli tavuk çorbası içerek sağlıklı kalıyorum. Yapımcım bunların hiçbirini eksik etmiyor” dedi. Sette mikrop kapmamak için sık sık ellerine kolonya döktüklerini de söyledi. Bir yemek kitabı çıkartmak için hazırlıklar yaptığını belirten ünlü oyuncu, “Her gün bir şeyler pişiriyorum. Mutfakta denemeler yapıyorum. Aşçı bir arkadaşımla fikirler üretiyoruz. Genç kalmanın sırrını araştırıyorum. Vejetaryen beslenmek lazım. Ete bayılıyorum ama hayatımdan çıkarmaya başladım. Un, şeker ve kahve kullanmıyorum. ‘Cildimiz nasıl pürüzsüz kalır, saçlar nasıl dolgun görünür’ kitabımda bunların sırrını vereceğim” dedi. "Aşkın Halleri" James McAvoy ve Jessica Chastain'ın oynadığı "Aşkın Halleri", yazar ve yönetmen Ned Benson'ın, aşkı empati ve gerçekle birleştirdiği son filmi. Filmde; mutlu bir evlilikleri olan Conor (James McAvoy) ve Eleanor'un (Jessica Chastain) hayatı ve aşkı yeniden keşfetmelerindeki süreci anlatıyor. Filmde, Oscar ödüllü William Hurt, 2 kez Oscar adaylığı bulunan Viola Davis ile Isabelle Huppert, Ciaran Hinds ve Bill Hader de yer alıyor. 00:00 Oynat Bakalım 01:00 Batman Dönüyor (Tekrar) 03:00 Aramızda Kalsın 04:45 Oynat Bakalım 05:45 Söyle Söyleyebilirsen 07:30 Batman (Tekrar) 08:10 Batman 09:05 Duck Dodgers (Tekrar) 09:30 Duck Dodgers 10:00 Aramızda Kalsın 13:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 14:30 Batman Daima 17:15 Ben Bruce Lee'yim 21:35 Görevimiz Kleopatra 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 Özledim Seni 13:00 Gün Arası 13:30 Çok Güzel Hareketler Bunlar 15:00 Evim Şahane 17:00 Arka Sokaklar 18:50 Koca Kafalar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Arka Sokaklar 20:30 REAKSİYON Sırlar çözülüyor, taşlar yerinden oynuyor! Bazen bilmemek daha iyidir. Zira Reaksiyon'da sırlar çözülüyor ve herkes altında kalıyor. Kendilerine kurulmuş komployu farkeden Oğuz itirafçı olup kendisine görev verenlerin ipini çekerken, Tekin hapsi boyluyor. Öktem ve Gürkan kurdukları yapının deşifre olması yüzunden istifa etmek zorunda kalıyorlar. Çevresindeki herkes Oğuz'un ihanetiyle sarsılırken Zeynep senelerdir içinde sakladığı bir sırrı söylemek ve söylememek arasında kalıyor. 28 Ekim 2014 Salı Batı Afrika'nın giriş kapısı ve bölgesinde lider bir ülke olan Fildişi Sahili'nde, zengin yer altı ve yer üstü kaynaklara rağmen ekonomik anlamda beklenen ivme yakalanamadığı için yatırımlarda Türkiye ve Türk iş adamlarının deneyim ve bilgi birikiminden yararlanılmak isteniyor. “Anadolu kaplanları”na Afrika’dan yatırım çağrısı ABİDJAN / ESKİŞEHİR - MÜRSEL ÇETİN - AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, petrol, doğalgaz, elmas, altın, demir, boksit, manganez, linyit madenlerine sahip Fildişi Sahili, üretim bakımından kakao üretiminde dünyada birinci, kahvede ise ikinci sıralarda yer alıyor. Tatlı patates, kaju, ceviz, ananas, muz üretimi ile palmiye yağında da dünyada söz sahibi ülkenin, kereste ve kauçuk konusunda da önemli kaynakları bulunuyor. Başlıca sanayisi gıda, ağaç ürünleri, tekstil, gemi inşa ve onarım, kimya, petrol, elektrik, inşaat malzemesi olan ülkede 2011 yılında yaşanan darbe ve sonrasında süregelen siyasi istikrarsızlık ile şiddet olayları, pek çok iş yerinin kapanması, yabancı yatırımların durması ve iş adamlarının ülkeyi terk etmesine yol açtı. Aynı yıl yapılan seçim ve akabinde yaşanan büyük krizinin ardından toparlanma sürecine giren Fildişi Sahili, karmaşa yıllarını atlatarak gelişmiş ülkeler arasına girmeyi hedefliyor. Fildişi Sahili'nde, yer altı ve yer üstü zenginliklerine rağmen istenilen gelişmenin kaydedilememesi üzerine özellikle Türkiye ve Türk iş adamlarının yatırım, deneyim ve bilgi birikimine ihtiyaç duyuluyor. Az gelişmişlikten kurtulmak isteyen ülke insanı, bilhassa altyapı, hastane, okul, yol, köprü, kaldırım inşaatları gibi alanlarda Türk müteşebbisleri bekliyor. Türk Hava Yollarının, Fildişi Sahili'ne doğru- dan uçuşları başlatması ve Ankara'da büyükelçiliğin açılmasıyla ülkeye ilgi artışı görülüyor. Ülkeler arası ticaretin yoğunlaştığı ve her yıl Türkiye ile Fildişi Sahili arasında karşılıklı ziyaretlerin sayısındaki artış dikkati çekiyor. Türkiye'nin Fildişi Sahili'ne ihracatı son 10 yılda istikrarlı artarak 2013'te 85 milyon dolara ulaştı. Bu ülkeden Türkiye'ye aynı dönemde dış satım 132 milyon dolar olarak gerçekleşti. "Ticaret Anlaşması ve Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması"nın 2005'te imzalanmasının ardından Türkiye'den Fildişi Sahili'ne bazı sanayi ürünleri ihraç ediliyor. Türkiye'nin en önemli ithalat kalemini ise kakao oluşturuyor. (AA) Zehirli mantarlar için ormanlara ikaz tabelaları hazırlanıyor Sobalar kuruldu, zehirlenme riski arttı ZONGULDAK- ERDİNÇ AKSOY - Havaların soğumasıyla katı yakıt sobası kurulan evlerde kalitesiz kömür kullanımı, baca temizliğinin yaptırılmaması ve hatalı yakma teknikleri, karbonmonoksit zehirlenmelerine adeta davetiye çıkarıyor. Maden Mühendisleri Odası (MMO) Zonguldak Şube Başkanı ve Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erdoğan Kaymakçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, karbonmonoksidin zehirli, renksiz, kokusuz ve havadan hafif olduğunu, ortama sızması halinde kesinlikle fark edilemediğini söyledi. Evlerde soba kurulmadan önce baca temizliği ve kaliteli kömür kullanımının önemine değinen Kaymakçı, "Ülkemizde ısınma amaçlı genellikle kömür sobası kullanılıyor. Karbonmonoksit, kömürün sobada tam yanmamasıyla ortaya çıkarak ortama sızması durumunda zehirlenmelere yol açıyor. Ucuz ve kalitesiz kömür kullanımı, sobalardan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenmelerin en önemli nedenleri arasındadır" diye konuştu. Kaymakçı, soba kurulumunda çok sayıda dirsekle bağlanan uzun boruların tercih edilmemesinin önem taşıdığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Zehirlenmelerin önlenmesi için kaliteli kömür kullanımı, gece yanan sobanın üzerine kömür atılmaması ve lodoslu havalarda soba yakmamaya dikkat edilmesi gereklidir. Bacanın çatıdan en az bir metre yüksek olması önemlidir. Uygun yakıt kullanımına da dikkat edilmelidir. Kalorisi yüksek kaliteli kömürler hem zehirlenme riskini azaltır hem de daha iyi ısınma imkanı sağlar. Kalorisi düşük 3 ton kömür yerine kalorisi yüksek ve nemi düşük 1,8 ton kömürle ısınmak mümkündür. Külü yüksek kömür, sobaların ve bacaların daha sık temizlenmesini gerektirir." Sonbaharda dışarıdaki havanın evlere göre daha sıcak olduğunu dile getiren Kaymakçı, "Bu nedenle de bacalarda ters akım olabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde sonbahar ayları zehirlenme vakaları için daha risklidir. Vatandaşlar önlem amaçlı karbonmonoksit alarmı alabilir. Bu cihazlar gazı algılandığında yüksek sesli alarm verdiğinden insanlar zehirlenmeden önlem alabilir" diye konuştu. (AA) ANKARA - HÜSEYİN GAZİ KAYKI - Orman Genel Müdürlüğü, son dönemde artan mantar zehirlenmelerinin önüne geçmek amacıyla zehirli mantar türlerine ilişkin ikaz tabelaları hazırlıyor. Bu kapsamda pilot bölge seçilen Bursa Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı ormanlık alanlarda ikaz tabelaları yerleştirildi. Türkiye, bitki çeşitliği açısından olduğu gibi mantar çeşitliliği açısından da önemli bir konumda bulunuyor. Bu anlamda ülkenin barındırdığı makro mantar niteliğindeki tür sayısının 2 bin civarında olduğu biliniyor. Söz konusu zenginlik halen geleneksel kullanımlar çerçevesinde faydalanmaya konu ediliyor. Ancak Türkiye, mevcut kullanıma bağlı ekonomik kazancın çok üzerinde bir potansiyeli barındırıyor. Orman Genel Müdürlüğü, bu potansiyelin belirlenmesi ve sürdürülebilirlik prensipleri çerçevesinde faydalanılması açısından bir kısım çalışmalar gerçekleştiriyor. Bu çerçevede, 2014 yılı içerisinde başlatılan biyod mantar veri tabanı sayesinde Türkiye'de bulunan mantar türlerinin tespiti ve teşhisi çalışmaları yapılmaya başlandı. Çalışmalar kapsamında, şu ana kadar söz konusu veri tabanına 206 mantar türü girildi. Akademisyenlerle ortak yürütülen bu çalışma ile zehirli ve yenilebilir mantar türleri belirlenerek, veri tabanına kaydedilecek. Yetkililer, doğal mantarların mevsimlere bağlı olarak doğada çıktıklarını ve tespit edilebildiklerini belirterek, en uygun mevsim niteliğindeki sonbahar aylarında veri sayısının hızla artacağını düşündüklerini dile getirdi. Tespit edilen mantarların ülke ekonomisine de kazandırılması gayesi ile İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsünde çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Enstitü bünyesinde kullanıma açılan HPLC cihazı sayesinde; biyod mantar veri tabanında tespit edilen türlerin teşhis ve etken madde analizleri yapılabilecek, gıda ya da tıbbi maksatlı kullanıma konu edilip edilemeyecekleri hususunda bulgulara ulaşılacak. Ayrıca ekonomik değeri yüksek ve potansiyeli fazla olan mantarların envanter çalışmalarına da başlandı. (AA) “Mektupla gelen yardım” köylünün yüzünü güldürdü TOKAT - Tokat'ın Pazar ilçesine bağlı Doğançalı köyünün muhtarının yazdığı mektup üzerine harekete geçen Türk Kızılayı, 30 haneli köyde yaşayan ailelere gıda yardımında bulundu. Alınan bilgiye göre, Doğançalı köyü muhtarı Cafer Ülkü, köylerinde yaşayanlara yardım yapılması için Türk Kızılayı'na bir süre önce mektup yazdı. Ülkü'nün mektubu üzerine yapılan araştırmalar sonucu, köy halkına yardım yapılması kararlaştırıldı. Türk Kızılayı Tokat Şubesince hazırlanan 30 koli gıda, Doğançalı köydeki ailelere dağıtıldı. Pazar Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kızılay yetkililerine yardımdan dolayı teşekkür etti. Kızılay Şube Başkanı Hüseyin Yapıcı ise kuraklık nedeniyle mağdur olan köy halkına muhtarın talebi üzerine yardım yaptıklarını söyledi. Köy muhtarı Ülkü de 30 haneli köylerinde yaşayan vatandaşların çiftçilikle uğraştığını belirterek, "Bin 200 dönüm arazimiz var. Sulama sıkıntısı olmazsa hiçbir sıkıntı yaşamayız" dedi. Kuraklık nedeniyle bu sene mağdur olduklarını dile getiren Ülkü, "Ektiğimiz, biçtiğimiz, mazot parasını anca karşılıyor. Başka bir şey yapamıyoruz" ifadesini kullandı. (AA) Fehmi KORU fkoru@gmail.com 3 fkoru@htgazete.com.tr yurt haberlerİ Bölgeden geliyorum MARDİN/BATMAN ÜÇ askerin şehadet haberi henüz ulaşmamışken vardığımız Mardin’de de insanlar tedirgindi; Batman’da geçirdiğimiz birkaç saat içerisinde karşılaştığımız haberi içlerine bir türlü sindirememiş insanlar da... “Kürt sorunu” için başlatılmış “çözüm süreci”nden en fazla yararlanan iki ilimiz, 6-8 Ekim’de yaşanan cana ve mala yönelik “vandallık” hareketlerinin şokunu henüz üzerlerinden atamamışken, ‘’Şehitler yeniden gelmeye başlıyor’’ sonucunu doğuran gelişmeyle sarsılmış durumda. Türkiye’nin başka bölgelerinde yaşayanlar için “barış süreci” gazete ve televizyonlarda zaman zaman karşılarına çıkan haberlerden ibaret olabilir; ancak Doğu ve Güneydoğu insanı için süreç, huzur demek, özgürleşme demek, ekmek demek, iş ve aş demek... Ömürleri boyu olağanüstü şartlarda yaşatılmaya alışmış bölge insanı, inkâr politikalarının yerini karşılıklı anlayışa dayalı bir barış ortamının almasından mutlu. Devlet adına muhatap olmaya alıştığı çatık kaşlı görevliler yerlerini çok farklı valilere, kaymakamlara, defterdarlara, müdürlere bıraktılar. Anadillerini konuşabiliyor, öğrenebilip çocuklarına öğretebiliyor... TRT’nin 24 saat Kürtçe yayın yapmasının anlamını bir de o dil yüzünden çileler çekmiş bölge insanına sorun... Süreçte kesinti yaşanabileceği, barışın yerini yeniden çatışmaların alacağı, rahat ve huzurun kaçacağı da, en fazla, süreci en olumlu biçimde değerlendiren bölge illerinde yaşayanları kaygılandırıyor elbette... Bölgeye akmaya başlayan yatırımlardan en çok yararlanan, işgücü olarak ekonomiye cansuyu sağlamaya başlamanın keyfini yaşayan Batman sözgelimi... Ya da Mardin... Geleneksel tarım ekonomisine ek olarak son yıllarda binlerce yerli turistin ilgi odağı olmasının getirdiği büyük bir atılım içerisinde Mardin; çatışmacı ortam ilk etkisini o ilginin bıçak gibi kesilmesiyle görmüş... Her biri büyük kentlerdeki çok yıldızlı otellerle pekâlâ kıyaslanabilecek güzellikteki otelleri, en verimli mevsimde, konuktan mahrum... Gecenin ileri saatlerine kadar bizi bağrına basan Mardin, grubumuzun oradaki varlığını, illerine ilginin yeniden canlanmasının işareti kabul etti. Toplantımız başlarken Hakkâri’den gelen çatışma haberine kadar... İşadamı Ahmet Arslan, bir yıldır, iş dünyasının, bankacılık sektörünün, ekonomi bürokrasisinin, akademik hayat ve medyanın önemli isimleriyle siyaset adamlarını buluşturuyor. Ülkenin gittiği yön üzerinde doyurucu fikir alışverişi sağlayan bu aylık buluşmaların genel başlığı “Fikir Sofrası”... Bu ayın toplantısı İstanbul dışına taştı; bölgenin milletvekili olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ikinci kez konuk olması ve Denizbank’ın masrafları üstlenmesi sayesinde... ‘’Hak ve özgürlük alanını genişletmeli, demokratik standartlarımızı yükseltmeliyiz...’’ Bu cümleyi 2.5 saatlik toplantı boyunca tam yedi kez duydum Bakan Şimşek’in ağzından... En büyük endişesi, Türkiye’nin ekonomik dengelerini olumlu etkileyen, milli gelirini ve ihracatını defalarca katlayarak bir boyuttan başka bir boyuta taşıyan kalkınma hamlesinin yara alacağı ihtimali... İtibarın ne kadar zor oluştuğunu buna karşılık çabucak elden gidebildiğini -henüz şahsen yaşamasa dabilecek kadar deneyimli bir politikacı Mehmet Şimşek... Sözcüklerini cımbızla çekerek oluşturduğu cümlelerin satır aralarına inilince, “kırılganlık” endişesi taşıdığı hemen fark ediliyor. Ekonomi elbette her şey değil; ancak kırılganlık “terör” belasıyla yakından ilgiliyse, sürecin akamete uğraması önce ekonomik dengeleri, oradan da günlük hayatın üzerine oturduğu siyasi dengeleri bozar... Bölgede, bölge insanının bunu kabule hazır olmadığını gördüm. 27 Ekim 2014/ HABER TÜRK El birliğiyle okullarını yapıyorlar AĞRI - HÜSEYİN YILDIZ / SELAHATTİN KAÇURU - Ağrı'da öğretmen ve öğrenciler, köylülerin de yardımıyla kendi okullarını yapıyor. Hamur ilçesine 8 kilometre uzaklıktaki Kılıç Köyü İlk ve Ortaokulu'nda görev yapan öğretmenler, 136 öğrencinin 4 derslikte eğitim gördüğü okul binasının ihtiyaçlarına karşılık vermemesi üzerine çare aramaya başladı. Bunun üzerine öğretmenler bir araya gelerek, köylülerin de yardımıyla hayırseverlerden topladıkları parayla yeni bir okul binasının yapımına başladı. Okulda görev yapan 14 öğretmenin, öğrencilerin ve köylülerin de yardımıyla 20 gün önce başlatılan çalışmalarla yeni okulun duvarları ve çatısı bitme aşamasına geldi. İnşaatta çalışan öğretmen ve köylülere, kadınlar da yemek ve çay servisi yaparak destek oluyor. Kılıç Köyü Okul Aile Birliği Başkanı Cemal Akar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köylerinde 1964 yılında yapılan bir okul olduğunu ancak öğrenci sayısının artmasıyla okulun yetersiz kalması üzerine öğretmenlerle böyle bir karar aldıklarını anlatarak, "Öğretmenlerin maaşları ve iş gücüyle köylülerin de maddi ve manevi yardımıyla böyle bir proje hazırladık ve yapımına başladık. Şu anda yapım devam ediyor. Bize yardım edilse iyi olur. Çok yere başvurduk ama baktık ki olmuyor kendimiz yapmaya başladık. Allah'ın izniyle yakın zamanda bitirip öğrencilerimizin hizmetine sunacağız" şeklinde konuştu. Köyün yeni okulunun inşaatında çalışan 75 yaşındaki Abdulbari Altay da katkı amacıyla inşaatta çalıştıklarını söyledi. (AA) 4 ANKARA 28 Ekim 2014 Salı Çankaya enkazdan kurtuluyor Aşk-ı Efsun Tamer KARAHAN Bir süre önce yıkımı mahkeme kararıyla durdurulan ve etrafında yığılan enkaz görüntüsüyle çevreye rahatsızlık veren Atakule için düğmeye basıldı. 1989 yılında yapılan ve Başkent’in simgesi olan kule, yenilenip alışveriş merkezi (AVM) olarak yeniden hizmet vermeye devam edecek. Uzun zamandır harabeyi andıran görüntüsüyle Çankaya sakinlerinin içini karartan Atakule enkazdan kurtuluyor. Atakule GYO Genel Müdürü Mehmet Arpacı, Türkiye’nin ikinci, Başkent Ankara’nın ise ilk alışveriş merkezi olan kulenin, onarılacağını, geri kalan kısmın da yıkılıp yeniden yapılacağını belirtti. Atakule Gayrımenkul Yatırım Ortaklığı Genel Müdürü Mehmet Arpacı, Tarman Group İcra Kurulu Başkanı Murat Tarman, A Tasarım Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Öztürk ve JLL Türkiye Başkanı Avni Alkaş, Sheraton Otel’de düzenlenen basın toplantısında Atakule’nin yenilenmesi projesi hakkında bilgi verdi. AGYO bünyesindeki Atakule AVM’nin tamamının özkaynaklardan 200 milyon liraya yenileneceğini belirten Mehmet Arpacı, projenin 2016 sonunda tamamlanacağını söyledi. Yaklaşık 70 mağazalı yeni Atakule Kulenin 1989 yılında açıldıktan sonra sektör içerisinde güç kaybettiğini ve AVM fonksiyonlarını yerine getiremediğini belirten Arpacı, Atakule’nin mimarı Ragıp Buluç ile 2004 yılında imzaladıkları anlaşma ile kulenin mimari projesinin fikri mülkiyet hakkını devraldıklarını söyledi. Ankara’nın en belirgin silüetlerinden olan Atakule’nin bir süredir atıl durumda olduğunu belirten Mehmet Arpacı Atakule’yi neden yenileme ihtiyacı duyduklarına açıklık getirdi. Arpacı, “Başlangıçta mevcut yapıyı yıkmadan tekrar işlevsel hale nasıl getirebileceğimize dair çok geniş kapsamlı çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar bize Atakule’nin hayata geçirildiği 80’li yıllardan günümüze perakende gereksinmelerinin ve inşaat yönetmeliklerinin değişmesi sonucu mevcut yapıyla devam etmemizin imkansız olduğunu gösterdi.” dedi. AVM’yi yeniden ekonomiye kazandırmak için çalışma başlattıklarını belirten Mehmet Arpacı, “AVM neredeyse hiç Haber ve Fotoğraflar Tülay CANPOLAT kira geliri elde edemez durumdaydı, yenileme çalışmalarının ardından yaklaşık 70 mağazalı olacak AVM’nin en iyi AVM olması konusunda çalışmalarımız mevcut’ dedi. Hukuki ihtilafların tamamı ortadan kalktı Devralınan haklara rağmen mimarın binanın yıkılmaması için dava açtığını hatırlatan Arpacı, bundan dolayı yıkım çalışmalarının durdurulduğunu fakat mimarın davadan feragat etmesi üzerine çalışmaların yeniden başladığını bildirdi. Arpacı, yıkım ve yapım süreçlerinde gecikmelere sebep olan hukuki ihtilafların tamamının da ortadan kalktığını belirtti. Diğer AVM’lerin çok gerisinde kalarak sürekli müşteri kaybeden Atakule’yi en güzel şekilde yenileyeceklerini anlatan Arpacı, “Kule kısmının aliminyum ve cam bölümleri yenilenecek, baştan sona onarılacak. Botanik parkın doğası korunarak tasarlanan kule, dört alışveriş katına ek olarak bir sinema ve eğlence katı olarak planlandı. Atakule içerisinde yer alan mağazaların botanik parkına bakan kısımları tamamen camdan olup, doğa ile iç içe, cadde mağazaları ile bağlantıları göz önüne alınacak.200 milyon TL’lik dev yatırımla dünyaca ünlü markaların aderesi olmayı hedefleyen kule, 2016 yılının son çeyreğinde ziyaretçilerine kapılarını açacak. Alışveriş kısmının tümüyle şeffaf olacağı Atakule’nin Başkent manzarasının görülebildiği döner kule de onarımdan geçirilecek. Kuleye çıkmak isteyenler eskiden olduğu gibi ücret ödeyecek.” şeklinde konuştu. Klasik bir AVM olmayacak Bu yenileme çalışmalarıyla Atakule’yi atıl durumdan kurtaracaklarını belirten Atakule GYO Yönetim Kurulu üyesi Murat Tarman da, klasik bir AVM yapmayacaklarını, Kulenin geçmişte olduğu gibi yine Başkent’in simge mekanı ve çekim merkezi olacağını ifade etti. Projenin mimarı Ali Osman Öztürk ise: ‘Türkiye’de ilk olan 125 metrelik seyir kulesi ve döner platformu ile Atakule, yenilenme çalışmalarıyla yeniden bir kentsel çekim merkezi haline gelecektir. Ankara’nın siluetine kimlik kazandıran Atakule’de hayata geçirilecek yeni yaşam işlevleriyle sosyal bir buluşma mekanı yaratmak hedefleniyor. Yenileme projesi ile, kentin önemli bir bölgesini yeni baştan canlandırma işlevi üstlenilmiş, yakın çevredeki binaların, mekanların niteliğini olumlu yönde etkileyecek mekan düzenlemeleri planlanmıştır.’ dedi. Amaçlarının yeni atakule ile Çankaya’yı yeniden merkez yapmak olduğunu ifade eden Öztürk, kulenin açılmasıyla Ankara şehir merkezinin Ulus’tan Kızılay yönüne, oradan da Çankaya’ya doğru kaydığını söyledi. Ankara’da AVM sayısı 2017 sonunda 42'ye yükselecek Projenin gayrımenkul kiralama hizmetini yürüten JJL Türkiye Başkanı Avi Alkaş da konuşmasında, Ankara organize perakende pazarının 2006'ya göre iki kat büyüyerek 1.35 milyon metrekarelik alana ulaştığını ve böylelikle Ankara organize perakende büyüklüğünün Türkiye pazarının yüzde 13.7'sine sahip olduğunu söyledi. Alkaş, "Ankara'da toplam kullanılabilir alanın, pazara girecek yeni alanlarla 2017 sonunda yaklaşık 1.63 milyon metrekareye, Türkiye'nin tamamında ise 12.5 milyon metrekareye ulaşmasını bekliyoruz" dedi. Alkaş, şu anda 35 olan Ankara’daki AVM sayısının, 2017 sonunda 42'ye yükselmesini öngördüklerini de ifade etti. Ağır tonajlı araçlar sıkı takibe alındı Ağır tonajlı araçlar Ankara Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı’nca sıkı takibe alındı. HABER MERKEZİ Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı ve Ankara Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ile koordineli olarak gerçekleştirilen denetimlerde hafriyat, mıcır kamyonları, beton mikserler, kurallara uygunluk bakımından denetlenerek, kurallara uymayan araçlara cezai işlem yapıldı. Ağır tonajlı araçların, hafriyat ve mıcır kamyonlarından, beton mikserlerden dökülen artıkların cadde ve asfaltta bozulmaya neden olduğunu belirten Zabıta Dairesi Başkanlığı yetkilileri, çevre ve görsel kirliliği önlemek için denetimlerin yapıldığını söylediler. Ağır tonajlı araçların belli bir istiap hakkı olduğunu ve bu sınırı aşmaması gerektiğini belirten yetkililer, hafriyat ve mıcır kamyonlarının kasalarının yüksekliğini aşan tarzda, brandasız olarak malzeme taşımamaları gerektiğini de bildirdiler. Zabıta Dairesi Başkanlığı yetkilileri denetimlerin aralıksız devam ettiğini belirterek, “Gece gündüz 24 saat dene- timler aralıksız olarak yapılıyor” diye konuştular. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı Çevre Denetim Merkez Amirliği tarafından Ankara mücavir alan sınırları içinde Ankara Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ile koordineli olarak yapılan denetimlerde hafriyat, mıcır kamyonları, beton mikser gibi ağır tonajlı araçlar denetlenerek, kurallara uymayan, çevre kirliliğine neden olan araçlara idari karar yaptırım tutanağı tanzim edildi ve araçlar otoparka çekildi. Hacı Bayram’daki kitapçılar yeni dükkanlarına kavuştu HABER MERKEZİ Ankara Büyükşehir Belediyesi’nce yaptırılan dükkanlar Hacı Bayram Kitapçılar Çarşısı esnafına teslim edildi. Ulus Tarihi Kent Yenileme Alanı Projesi kapsamında tarihi dokusuna sadık kalınarak yeniden ele alınan Hükümet Caddesi üzerindeki Kitapçılar Çarsısı’ndaki 57 adet dükkan, Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılarak, yeniden inşa edildi. Dükkanlar, düzenlenen kura töreni ile Büyükşehir Belediyesi’nin eski kiracılarına tahsis edildi. Büyükşehir Belediyesi, 18 aylık inşaat çalışmaları süresince de çarşı esnafını mağdur etmeyerek, bedel- siz bir şekilde, ticari faaliyetlerini sürdürebilmeleri için çarşı esnafına tahsis etmişti. Çarşı’nın inşasının tamamlanmasının ardından çarşı esnafı, Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği noter huzurunda gerçekleştirilen kura çekimi ile yeni dükkanlarına kavuştu. Kura çekiminde inşaat süresince belediye ile işbirliğinde bulunarak sabır gösteren kiracılara teşekkür eden Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Asım Balcı, “Ulus Tarihi Kent Projesi Kapsamında “Hacı Bayram Veli Cami ve çevresinin tarihi ve manevi niteliğine kavuşuyor. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. MOR GECE Sevgilim,sonu olmayacak bir gün gibisin sen .. Sesi olmayan,dili olmayan ,celladı bir kalem olan. Şiirlerime vuran kadın..! İsmin,iki dudak arama prangalandı. Kadehimde alkol olsan, Yine fısıldayamam ismini. Mor gecelerde,seni yaşamak istiyorum. Yüreğimin en sarhoş saatinde.. Bir tepesinden değil şehrimin, Yedi tepesinden haykırmak,istiyorum. ‘Seni seviyorum..!’, diye. Cudi'nin ,kahpe Gabar'ın, Kurşunu oldun düştün, yüreğime sevgilim .. Ay yüzlüm,karanlıklarımı delik deşik ettin .. Biliyor musun,gözlerin bana ölüm olur … Sen,sürgüne vurdun bu aşkı, Ama seni yaşamak var, hayalimde... Bir serap olursun,yüreğimin ıssız çöllerinde sevgilim .. Hep mi hayal kalacak bu aşk sevgili..? Gözlerimde… Bir damla ol sevgilim, kuruyan dudaklarıma. Ölüm sabahı olacaksa,bu gün… Seher vakti,deli bir gecenin güneşi doğurduğu,saatte … Düşlerime düşen, bir suskunluk ol sevgili..! Bir kenara attığım yalnızlığımda.. Yaşanacaklar saklanmaz sevgili, yarınlara... Şiirlerim,tenine dokunur usulca. Hisset parmak uçlarımı .. Tüm gizli bildiklerimi,sana veriyorum .. Ay yüzünden avuçlarıma düşen nurun, Ellerimde dua olur … Gözyaşlarımda adını zikrederim. Her düşen damlamda .. Sen benim,yaşamımdaki tek avuntum oldun. Seni yüreğime çizdim….. Mamak’ta sirk heyecanı HABER MERKEZİ- Dünya Organizasyon Sirk Grubu, 4 seanstan oluşan 9.’uncu gösterilerini Mamak’ta gerçekleştirdi. Mamak Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Mamak Belediyesi Spor Salonu’nda gerçekleşen sirke vatandaşlar ve çocuklar büyük ilgi gösterdi. Sosyal belediyeciliğin gereğini yerine getirerek, sosyal ve kültürel projelerle vatandaşların yanında olduklarını kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, “İlçemizde bu tür organizasyonların devamı gelecek. Vatandaşlarımızın gülüp eğlenmesine aracı olmaktan dolayı çok mutluyuz ” dedi. Mamaklılar gösteride hava akrobasi, lastik kızlar, 12 kişilik Moğol akrobasi, palyaço, illüzyon, top cambazı, araba kullanan maymun, akıllı köpek tarçın ve piton yılanın yer aldığı şovlar ile doyasıya eğlendiler. İzleyiciler gösteriyi nefesini tutarak izlerken büyük heyecan yaşadılar. Sahneye çıkan çocuk ve vatandaşlar ise, değişik oyunlar sergileyen oyunculara eşlik etti. Sirkin Mamak’ta yoğun ilgi görmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini söyleyen Dünya Organizasyon Yöneticisi İlker Atak, “Belediye Başkanı Mesut Akgül’e bize bu imkânı sağladığı için çok teşekkür ediyorum” dedi. Sihirbazların, ateşbazların, palyaçoların, akrobatların, lastik kızların neşeli sirk hayvanlarının ve dev piton yılanlarının renk kattığı program ayakta alkışlanırken, gösterileri beş binin üzerinde seyirci izledi. Kızılcahamam'da doğalgaz çalışması ŞENOL GÜNÜÇKızılcahamam’da geçtiğimiz yıl içerisinde başlayan ve %90'lık bir bölümüne ulaşılan Doğalgaz hattının eksik kalan kısmı olan İsmetpaşa Mahallesi Huzurevi mevkiinde ve Ölü Pınar mevkiinde yarım kalan hatlar Kızılcahamam Belediye Başkanı Muhittin Güney'in talimatlarıyla tamamlanıyor. İsmetpaşa Mahallesi Ölü Pınar mevkiinde oturan vatandaşların doğalgaz hatlarının döşenmemesi üzerine harekete geçen Kızılcahamam Belediyesi Başkanı Muhittin Güney'in talimatlarıyla bölgede hızla imar yolu açma çalışması başlattı. Konuyla ilgili açıklama yapan Başkanı Muhittin Güney; "Vatandaşlarımıza Doğalgazın en hızlı bir şekilde ulaşması için K Gaz firmasına Ekipman desteği vererek vatandaşların mağdur olmaması ve biran önce doğalgaza kavuşmaları için elimizden gelen desteği ve çalışmaları başlattık" dedi. Başkan Güney açıklamasının devamında; Doğalgaz firmasının bu bölgede bulunan konutlar için açılacak olan boru hattı maliyetini kurtarmadığı için bu bölgedeki abone çalışmalarını yavaşlatması doğrultusunda vatandaşlarımızın da mağduriyeti söz konusun olduğundan hemen duruma el attık. Belediyemiz tarafından bu bölgedeki çalışmalara Kepçe, kamyon ve ekipman desteği vererek kısa bir süre içerisinde imar yolumuzu açtık, Alt yapısını kuvvetlendirdik boru hattını konutların kapısına kadar açtık.” ANKARA 28 Ekim 2014 Salı Ankara Kalkınma Ajansı’ndan konferans İABB Meclis Toplantısı yapıldı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ankara Kalkınma Ajansı ve TOBB Ankara Kadın Girişimciler Kurulu işbirliğinde “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Girişimcilik ve İnovasyonda Kadın Konferansı” düzenlendi. HABER MERKEZİSürdürülebilir Kalkınma İçin Girişimcilik ve İnovasyonda Kadın Konferansı gerçekleştirildi. Meyra Palace Otel’de gerçekleşen konferansın açılışına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Çiğdem Erdoğan Atabek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürü Gülser Ustaoğlu, TOBB Başkan Yardımcısı Faik Yavuz, TOBB Ankara Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Birten Gökyay, Ankara Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi Nesrin Semiz, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık ve çok sayıda davetli katıldı. Açılışta bir konuşma yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam kadınların çalışma hayatına katılmalarının önemine değinerek şunları söyledi: “Sürdürülebilir ekonomik büyümeyle sosyal kalkınma için beşeri sermayenin yarısını oluşturan kadınların çalışma hayatına katılmaları hem kendileri hem de toplum için önemlidir. Kalkınma Bakanlığı ve Dünya Bankası işbirliğiyle yapılan çalışmaya göre kadın istihdamındaki 6 puanlık artış yoksulluğun 15 puan gerilemesine sebep oluyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde 2004 yılında yüzde 20,8 olan kadın istihdam oranı 6,3 puanlık bir artışla 2013 yılında yüzde 27,1 seviyesine ulaştı. 2004 yılında kadının iş gücüne katılım oranı yüzde 23,3 iken 7,5 puanlık bir artışla 2013 yılsonu 5 itibariyle yüzde 30,8’e yükseldi. TÜİK 2013 yılı verilerine göre eğitim seviyesi yükseldikçe kadınların iş gücüne katılım oranının da yükseldiğini açıklıyor. Okuryazar olmayan kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 26,3, lise düzeyinde eğitime sahip kadınlarımızın oranı yüzde 32,1, yükseköğretim mezunlarının iş gücüne katılma oranı yüzde 72,2’dir.” Ankara Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve bölge için gelişmişlik farklarını azaltmak üzere oluşturulan kalkınma ajansları bu alana yönelik olarak faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedir. Ankara Kalkınma Ajansı olarak gerçek kalkınmışlığın sadece ekonomik kalkınmışlık olarak değil sosyal ve kültürel kalkınmışlıkla eş Üyesi Nesrin Semiz ise açılışta yaptığı konuşmada, sosyal ve kültürel kalkınmışlığın önemine değindi. Semiz şöyle konuştu: “Kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasında iş birliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkili kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle ulusal kalkınma planı ve programlarda öngörülen ilke ve zamanlı olarak yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Ajans olarak yaptığımız çalışmalarda Ankara’nın dinamiklerini harekete geçirmede özellikle sosyal ve kültürel çalışmalara verdiğimiz destekler önceliğimizi oluşturmaktadır.” Açılış konuşmalarının ardından “Sürdürülebilir Kalkınma için Girişimcilikte Kadın” başlıklı panele geçildi. Moderatörlüğünü ODTÜ TEKNOKENT Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Batum’un yürüttüğü panele Turkish WIN Kurucusu Melek Pulatkonak, TMG Doğaltaş Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Zühal Mansfield, İstanbulum Hediyelik Eşya Şirketi Kurucusu Elif Esen, Vivera Biyoteknoloji Şirketi Kurucusu Beliz Bediz, Viveka Kuluçka Programı Yöneticisi Barış Okur, Nallıhan Kadın Kooperatifi Başkanı Kadriye Sezer ve Dünya Bankası Ankara Ofisi-Program Lideri Jose Gulherme Reis konuşmacı olarak katıldı. Etkinliğin öğleden sonraki bölümünde ise “Sürdürülebilir Kalkınma için İnovasyonda Kadın” başlıklı panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü EnerGY Danışmanlık Şirketi Kurucusu ve Genel Müdürü Göknur Atalay’ın yürüttüğü panele 2013 Google Bilim Fuarı Finalisti ve “Halkın Seçimi” Ödülü Sahibi Elif Bilgin, Kadın Buluşçular Fuarı Altın Madalya sahibi Şadiye Mavi, Tarımsal Pazarlama ve TABİT Tarımsal Bilişim ve İletişim Teknolojileri Şirketleri Kurucusu Tülin Akın, armut.com Kurucusu ve Genel Müdürü Başak Taşpınar, GEDS Şirketi Kurucusu Gülay Özkan, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Yılmaz ve TTGV Yönetim Kurulu Başkanı - Vestel Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Ultav konuşmacı olarak katıldı. Women in Innovation Topluluğu Kurucusu Kristiina Hiukka ise etkinliğin konuk konuşmacısıydı. HABER MERKEZİ İç Anadolu Belediyeler Birliği (İABB) Başkanı ve Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın başkanlığında Sürmeli Otel’de gerçekleşen 49. Olağan Meclis Toplantısı, birliğe üye belediye başkanlarının katılımı yoğun oldu. CHP Grup Başkanvekili Levet Gök ve CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın da katıldığı toplantıda Başkan Yaşar, üyelere gündem maddeleri hakkında bilgiler verdi. Belediyelerin yaşadığı sıkıntılara değinen Yaşar, “Belediyelerin gelirlerinde önemli ölçüde azalmalar varken giderler aynı kalıyor ve belediyelerin yatırım yapma imkanı azalıyor. Bu birliğin en önemli kuruluş nedeni, paylaşmak, birliğe üye belediyelere destek olmak ve onları ayakta tutmaktır. Birlik olarak küçük belediyelere her türlü desteği vereceğiz. Vatandaşlara verdiğiniz sözleri, yerine getirebilmeniz için sizlerin önünü açacağız. Eğitim seminerleriyle belediye personellerini daha donanımlı hale getirmeye devam edeceğiz. Beraberce millete hizmet için yılmadan koşturacağız” dedi. Belde belediyelerinin kapanması ile orta ölçekli belediyelerin iş yükünün ağır bir hale geldiğini ifade eden CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, “Neyse ki küçük ve orta ölçekli belediyelere her türlü desteği veren İABB gibi son derece ciddi bir birlik ve bu birliğin başında da Yenimahalle’yi hizmetlerle donatmış, Ankara halkının büyük bir teveccüh gösterdiği Fethi Yaşar kardeşimiz var” dedi. Birliğe üye 2’inci büyük belediye olan Eskişehir Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da kısa bir konuşma yaparak üyelere seslendi. Yaşar’ın birlik başkanı olmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden Ataç, kaynakların doğru kullanılmasının ve yenilenebilir enerjinin önemine vurgu yaptı. Tepebaşı’nda AB’den hibe alan çevreci projelerden bahseden Ataç, “Birbirimizi tanımamız, paylaşımlarda bulunmamız çok önemli. Artık dünya yerel yönetimlerin elinde. Yerelde güçlü olamayan bir ülke, hiçbir alanda başarı elde edemez. Biz de Tepebaşı Belediyesi olarak her zaman Fethi Başkan’ın yanındayız ve üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız” diye konuştu. CHP Milletvekili Doğan Şafak ise kalkınmanın yerelden başladığını ifade ederek tüm yerel yöneticilere önemli sorumluluklar düştüğünün altını çizdi. Konuşmaların ardından gündem maddelerinin görüşülmesine geçildi. Mecliste İABB’nin 2015 tahmini gelir ve gider bütçesi 1 milyon 920 bin 550 TL olarak belirlendi. Birliğe yeni üyelik taleplerinin de görüşüldüğü toplantıda Bolu Mengen Belediyesi, Eskişehir Odunpazarı Belediyesi, Eskişehir Han Belediyesi, Eskişehir Mahmudiye Belediyesi, Konya Tuzlukçu Belediyesi, Niğde Yıldıztepe Belediyesi, Niğde Yeşilgölcük Belediyesi, Malatya Hekimhan Belediyesi ve Amasya Gümüşhacıköy Belediyesi’nin talepleri oy birliği ile kabul edildi. Aydınlatma Yarışması’nda Ankara halk oylamasına kaldı Tuna’dan Şahin’e Kazan’da kentsel dönüşüm... nezaket ziyareti HABER MERKEZİ- Kazan Satı Kadın Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında ilk adım atıldı. Eski Kazan olarak bilinen Ulu Cami ve Satı Kadın Müze Ev yakınında bulunan ve bir kısmı uzun zamandır kullanılmayan 15 bina, Satı Kadın Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında, iş makineleri ile yıkıldı. Meydana gelen moloz kamyonlarla kaldırıldı. Alan iş makineleriyle temizlenerek düzeltildi. Yıkım sırasında zabıta ve polis de hazır bulundu. Alanda incelemelerde bulunan Belediye Başkanı Lokman Ertürk, 10 yılda çok mesafe aldıklarını, bu dev projeyle Kazan'ın tarihi merkezinin canlanacağını, yepyeni bir kimlik kazanacağını kaydetti. Termal Otel Kongre ve Sağlık Merkezi, Ova Çayı Gezinti Alanı, Yarı Olimpik Yüzme Havuzları, Bocceden voleybola, futbola sportif tesisleriyle Kazan'ın sosyal manada da hızla geliştiğini belirten HABER MERKEZİ - Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin, Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna’yı makamında konuk etti. Belediye çalışmaları hakkında karşılıklı fikir alışverişleri yapıldı, hizmetlerin yerine getirilmesi noktasında yaşanılan sıkıntılar ve çözüm yolları paylaşıldı. Başkan Gazi Şahin; İlçede yapılan çalışmalar ve yapılacak olanlar hakkında bilgiler aktardı. Başkan Şahin; ilçelerin birlik ve beraberlik içerisinde daha iyi hizmetlere imza atacağını kaydetti. Başkan Tuna’ya nezaket ziyaretlerinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek teşekkür etti. Ertürk, “Huzur şehri Kazan bu dev projeyle, büyük şehrin stresinden kaçanların ilk tercihi olacaktır. Burada rezidanslar, ticaret merkezi, kapalı otopark, kapalı pazar yeri, yaya yolları, sosyal donatı ve çocuk oyun alanları ile modern, ferah ve estetik bir yaşam alanı kuracağız.” Başkentte kadın cinayeti... ANKARA - Başkentte bir kadın, boşanmak istediği eşi tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Eşi Tamer Demir'den (30) ayrılmak isteyen 2 çocuk annesi Tuğba Demir (23), ailesinin Keçiören Sancaktepe Mahallesi'ndeki evine taşındı. Tamer Demir, barışmak istediğini belirterek eşini Sancaktepe Mahallesi 1608. Sokak'ta, evin yakınlarındaki bir parka çağırdı. Parka annesiyle birlikte giden Tuğba Demir, bir süre eşiyle konuştu. Genç kadının annesi, çifti yalnız bırakmak için parkı dolaşmaya başladı. Bu sırada Tamer Demir, yanında getirdiği kısa nam- lulu pompalı tüfekle eşini başından vurdu. (AA) HABER MERKEZİ- -“city.people.light 2014” başlığı altında düzenlenen uluslararası aydınlatma yarışmasında “ANKARA URBAN LIGHTING PROJECTS” adı altında Ankara’da gerçekleştirilen 22 aydınlatma projesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi yarışmada büyük ilgi gördü. Ankara’daki aydınlatma projeleri internet üzerinden halk oylaması finaline kaldı. Youtube’da “Başkent Ankara Led’ler ile aydınlanıyor” başlığı altında http://www.youtube.com/watch?v=4cz7QDkQ7Q4 adresinde tanıtılan Ankara’nın güzellikleri, http://www.peoplechoiceaward.eu/ adresinde verilen link ile de Ankaralıların ve tüm Türkiye’nin beğenisine ve oylamasına sunuldu. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin internette yayınlanan gece aydınlatma projeleri ile ilgili Ankaralıları oy kullanmaya çağıran Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, “Sevgili hemşehrilerimizden internette hem Ankara’nın güzelliklerini görmelerini hem de oy kullanarak Ankara’yı temsil etmelerini bekliyoruz” çağrısında bulundular. Philips Global ve LUCI (Lighting Urban Community International) işbirliği ile bu yıl 12. defa düzenlenen Yarışmada değerlendirilen en önemli nokta, şehrin kimliğine ve şehirde yaşayanların hayatına en çok değer katan aydınlatma projesinin ödüllendirilmesi olarak açıklanırken şehir yönetim otoriteleri, şehir planlamacıları, mimarlar ve aydınlatma tasarımcılarının arasında aydınlatmanın önemine dikkat çekmek de yarışmanın hedefleri arasında yer aldı. 6 EKONOMİ 28 Ekim 2014 Salı Yoğun talep nedeniyle 5. bölgede yer tahsisi kurayla gerçekleştirilen Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi (OSB), yapımı planlanan 3 bölge ile alanında ''Türkiye'nin en büyüğü'' olmayı hedefliyor. Gaziantep OSB, zirve yarışında GAZİANTEP- KEREM KOCALAR Gaziantep OSB Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Nakıboğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ilk organize sanayi bölgelerinden birinin kurulduğu Gaziantep'te arsa tahsisinin 1972'de başladığını söyledi. Gaziantep OSB'nin zamanla herkesi imrendirecek gelişmeler kaydederek hızla büyüdüğünü ifade eden Nakıboğlu, 5. bölgenin kurulumu için düğmeye basılan OSB'de iş dünyasını sevindiren ve şaşırtan gelişmeler yaşandığını belirtti. Yeni kurulacak bölgede 10 bin ve 50 bin metrekare arasındaki arsalar için bin civarında başvuru yapıldığına işaret eden Nakıboğlu, yoğun talep karşısında adaletli olmak için kura çekimi yaparak, 5 milyon metrekarelik alanın 226 yatırımcıya dağıtıldığını vurguladı. Altyapı ihalesi gerçekleştirilen 5. bölgede 100 yatırımcının inşaat aşamasında olduğunu dile getiren Nakıboğlu, 30 firmanın da üretim aşamasına geçtiğini kaydetti. Şu anda 24 milyon metrekarelik 4 kısımdan oluşan OSB'de aktif olarak aralarında Türkiye'deki lider birçok markanın da olduğu 800 firmanın faaliyet gösterdiğini aktaran Nakıboğlu, şöyle konuştu: "120 bin kişiye doğrudan, 100 binlerce kişiye de dolaylı olarak istihdam sağlayan OSB, her geçen gün büyümeye devam ediyor. 5. bölgenin tamamlanmasıyla 43 milyon metrekarelik alana ulaşarak Türkiye'nin en büyük organize sanayi bölgesi haline geleceğiz. Yatırımcılar, daha şimdiden '6.OSB ne zaman kurulacak' demeye başladı. Allah izin verirse bu noktada da çalışmalar yapacağız." OSB'nin kent ekonomisine önemli katkılar sağladığını belirten Nakıboğlu, Gaziantep OSB'den geçen yıl 6,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini söyledi. Suriye ve Irak başta olmak üzere dünyadaki gelişmelerin Gaziantepli sanayicilerin işlerini sekteye uğrattığını vurgulayan Nakıboğlu, "Olumsuzluklara rağmen bu yıl başında 7 milyar dolarlık ihracat hedefi belirlemiştik. Bu hedefimizden şaşmış değiliz. Allah izin verirse yıl sonunda bunu da başarırız" dedi. Bu rakamın her geçen yıl büyümesi için iş adamları ve yatırımcılarla sürekli bir araya geldiklerini dile getiren Nakıboğlu, sürekli 2023 hedeflerine "nasıl daha fazla katkı sağlarız" sorusunun cevabını aradıklarını ifade etti. Nakıboğlu, Gaziantep'in ekonomideki hedeflerini sürekli geliştiren girişimcilik ruhuna sahip iş adamlarıyla dolu olduğunu ifade etti. Buna bağlı olarak büyümenin ve gelişmenin kaçınılmaz olduğunu aktaran Nakıboğlu, şunları kaydetti: "Allah izin verirse havaalanı yolundaki eski sanayi sitesi de OSB olacak. Ayrıca 'Besi OSB' projemiz var. Polateli gibi oldukça büyük OSBçalışmamız daha var. 3 OSB daha yolda. Bunları da faaliyete geçirdiğimizde açık ara farkla lider olacağız. Çünkü sadece Polateli OSB'nin büyüklüğü 40 milyon metrekare olacak." (AA) F-35’e ROKETSAN füzesi Kamuya 8 bin 417 yeni araç alınacak ANKARA - Kamu kuruluşlarına gelecek yıl 8 bin 417 yeni taşıt alınacak. AA muhabirinin 2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı verilerinden derlediği bilgilere göre, gelecek yıl alınacak 8 bin 417 taşıtın 7 bin 458'i genel bütçeli kuruluşlar, 941'i özel bütçeli idareler, 18'i ise düzenleyici ve denetleyici kurumlar tarafından kullanılacak. Emniyet Genel Müdürlüğü, bin 534 taşıtla gelecek yıl en fazla taşıt alımı gerçekleştirecek kamu idaresi olacak. Bu araçların 750'si güvenlik ve ulaştırma hizmetlerinde kullanılmak üzere alınacak panel araçlardan oluşacak. Emniyet Genel Müdürlüğünden sonra bin 316 araçla Sağlık Bakanlığı, 898 araçla Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, 620 araçla Milli Savunma Bakanlığı, 595 araçla Jandarma Genel Komutanlığı, 458 araçla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 400 araçla Adalet Bakanlığı ve 265 araçla Milli Eğitim Bakanlığı, 2015'te en fazla araç alabilecek genel bütçeli kuruluşlar arasında yer alacak. Yeni yılda Başbakanlık 222, Cumhurbaşkanlığı ise 25 yeni taşıt edinecek. Özel bütçeli kuruluşların satın alacağı 941 araç içinde 271 araçla üniversiteler en yüksek paya sahip olacak. Üniversiteleri, 252 araçla Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu ve 161 yeni araçla Orman Genel Müdürlüğü izleyecek. (AA) ANKARA- Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, "Lockheed Martin ile kuracağımız uzun dönem stratejik ortaklık sayesinde SOM-J füzesinin başta ABD olmak üzere, diğer dost ve müttefik ülkelerin silahlı kuvvetleri için rekabetçi bir seçenek olarak öne çıkabileceğini tahmin ediyorum" dedi. ROKETSAN ile Lockheed Martin Martin Missiles and Fire Control arasında, F-35 savaş uçağında yerli imkanlarla üretilen yeni nesil hassas güdümlü füze SOM-J'nin kullanılması için işbirliği anlaşması imzalandı. Demir, Savunma Sanayii Müsteşarlığında gerçekleştirilen imza töreninde, savunma sanayisi açısından önemli bir işbirliğinin temelinin atıldığını belirterek, "Kavramsal tasarımdan sistem mühendisliğine, tasarım doğrulamasından uçuşa elverişlilik testlerine kadar tüm mühendislik süreçlerini Türkiye'de yürüttüğümüz bir ürünün, ihracat pontansiyeline yönelik güçlü bir adımı atmış olacağız" diye konuştu. Türk Hava Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarına yönelik geliştirilen SOM-J füzesinin çeşitli konfigürüsyonlar yapılarak diğer F-35 kullanıcıları tarafından da tercih edilebileceğini ifade eden Demir, "Lockheed Martin ile kuracağımız uzun dönem stratejik ortaklık sayesinde SOM-J füzesinin başta ABD olmak üzere, diğer dost ve müttefik ülkelerin silahlı kuvvetleri için rekabetçi bir seçenek olarak öne çıkabileceğini tahmin ediyorum" değerlendirmesinde bulundu. Füzenin geliştirme aşamasının TÜBİTAK tarafından, endüstrileştirme aşamasının ise ROKETSAN tarafından gerçekleştirildiğini anlatan Demir, projede emeği geçenlere teşekkür etti. Tören öncesinde ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass ile görüştüklerini kaydeden Demir, "Türkiye ile ABD arasında askeri işbirliği alanının, artık bir müşteri-satıcı ilişkisinden çok, ortak üre- tim, ortak faaliyetler zincirine dönüşmesi gerektiğini konuştuk" dedi. ROKETSAN Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Kaptan da iki şirket arasındaki işbirliğinin önemine dikkati çekerek, "Lockheed Martin ile bu işbirliğinin yeni pazarlara, yeni ufuklara, yeni yatırımlara, yeni fırsatlara dönüşeceğini ve her iki ülkeye büyük katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. ROKETSAN olarak hedefimiz, üstün teknoloji ürünlerimiz ile Türkiye'nin gururu olmaya devam etmektir" diye konuştu. Söz konusu işbirliğinin Türk savunma sanayisi için büyük bir adım olduğunu belirten Kaptan, yeni nesil uzun menzilli füze sistemine ilişkin böyle bir anlaşmaya imza atmaktan dolayı gurur duyduklarını ifade etti. Lockheed Martin Missiles and Fire Control Başkan Yardımcısı Rick Edward da "Türkiye'nin son yıllarda füze sanayisinde gerçekleştirdiği gelişme bütün dünyada takdire değer. Türkiye'nin F-35 füze sistemine katılması çok önemli. Biz Türkiye'yi, Türk Silah Kuvvetlerini ve öteki müşterilerimizi asla bu füze sistemiyle hayal kırıklığına uğratmayız" diye konuştu. (AA) Metro ve vapur, ücret artışında uçağı “solladı” ANKARA- SEVAL OCAK ADIYAMAN Türkiye'de 2009-2014 arasında metro ve vapur bilet ücretlerindeki artış yüzde 37'ye ulaşırken, uçak bileti ücretlerindeki artış yüzde 35'te kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, son 5 yılda ulaşım türü ücretlerindeki en az artış yüzde 17 ile şehirlerarası tren biletlerinde görüldü. Ücretler aynı dönemde banliyö treninde yüzde 23, servislerde yüzde 29, dolmuş ve taksilerde yüzde 30 arttı. Taksi ve dolmuş ücretlerindeki artış oranı 2009-2014 arasında yüzde 30 olurken, belediye otobüs ücretleri yüzde 32 arttı. Şehirlerarası seyahatin vazgeçilmezi otobüs biletlerinde de aynı dönemde yüzde 34 artış yaşandı. Metro ve vapur bilet ücretlerinde son 5 yılda yüzde 37 artış yaşanırken, bu oran uçak biletlerinde yüzde 35 olarak gerçekleşti. (AA) Girişimcilik ruhu, yabancı yatırımcıyı Kayseri'ye çekiyor KAYSERİ- MUSA ÖZYÜREK - Türkiye'nin en önemli sanayi kentlerinden birisi olan Kayseri'de iş adamlarının girişimciliği, yabancı yatırımcının kente gelmesini sağlıyor. Kayseri Valisi Orhan Düzgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4 sanayi bölgesinde üretim yapılan Kayseri'ye yıl içinde yoğun bir şekilde yabancı iş adamı heyetleri ve bürokratların geldiğini, sanayi bölgelerinde inceleme yapan heyetlerin iş bağlantısı görüşmeleri yaptığını söyledi. Kentin Türkiye genelinde yabancı yatırımcıların en çok tercih ettiği ilk 7-8 il arasında yer aldığına işaret eden Düzgün, "Kayserili iş adamları üretimden kazandığını yeniden yatırıma dönüştürmesiyle bilindiği için yabancı yatırımcılar kentimizi tercih ediyor" dedi. Hemen her ilin, yabancı yatırımcıları şehirlerine davet etmelerine rağmen bu kişilerin gelecek vaat eden, karlı ortaklıklar kurabilecekleri illeri tercih ettiğini ve davet edilen her ile gitmediklerini ifade eden Düzgün, Kayseri'ye davet beklemeden, kendi istekleriyle de gelen çok sayıda yabancı yatırımcı olduğunu vurguladı. Yabancı iş adamlarının Kayseri'deki firmalarla iş ortaklığı kurmasının yanı sıra Afrika ve Orta Asya ülkelerinden gelen ve Kayserili sanayicileringirişimcilik ruhunu öğrenen bürokratların da kendi ülkelerine yatırım için davette bulunduğunu belirten Düzgün, sanayicilerin gitmeleri durumunda da ciddi anlamda kolaylıklar sunduklarını dile getirdi. Kente gelen yatırımcıların büyük çoğunluğunun kendilerinde var olan parayla Kayserili zekasını birleştirmek istediklerini anlatan Düzgün, "Yabancılar, sıfırdan fabrika kurmak çok daha maliyetli olduğu için genellikle ortaklık yaparak mevcut fabrikayı büyütme yolunu tercih ediyor. Bu da aslında Kayserili sanayicilerin işine yarıyor. Daha önce 3 ülkeye ihracat yapmasına rağmen yabancı ortaklıktan sonra ihracat yaptığı ülke sayısını 40'a çıkaran firmalar var. Ortak olunan yabancı yatırımcının pazar ağı bir anlamda bize de geçmiş oluyor. Bunlar hem şehrin hem de ülke ekonomisi adına çok önemli gelişmeler" diye konuştu. Düzgün, Kayseri'nin yıllık ihracatının 1,8 milyar dolar olmasına rağmen özellikle ihracat ürünü çeşitliliği bakımından Türkiye'de 2'inci sırada yer aldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Kayseri'den 150'ye yakın ülkeye ihracat yapılıyor. Kurulan yabancı ortaklıklarla ihracat yapılan ülke sayısı da artıyor. Bu da yerelde Kayseri'nin, genelde ise Türkiye'nin pazar çeşitliliğinin artması anlamına geliyor. Ülke olarak pazar ağımızı ne kadar artırırsak yaşanacak uluslararası krizlerden o kadar az etkileniriz. Bundan dolayı da yabancı ortaklıkları çok önemsiyoruz. Yabancı ortaklıklar sayesinde katma değeri yüksek teknoloji ürünleri üretme imkanımız da artıyor. Çünkü yabancı yatırımcı demek bir anlamda yeni kaynak anlamına geliyor. Yüksek teknoloji ürünler üretebilmek için de Ar-Ge ve inovasyona daha fazla pay ayrılması gerekiyor." Vali Düzgün, Kayseri'de 14 ülkenin fahri konsolosluğunun bulunduğunu, yabancı yatırımların şehri tercih etmesinde bunların da önemli rol oynadığına işaret etti. Fahri konsolosların Kayseri'nin dışa açılmasına ve yabancı yatırımcıların Kayseri'yi tercih etmesinde çok büyük rol oynadığını kaydeden Düzgün, fahri konsolosların sadece diplomatik kanallarla kurulmadığını, iş adamlarının ihracat ve ithalatta gösterdiği başarı ve güvenin beraberinde fahri konsoloslukları da getirdiğini sözlerine ekledi. (AA) İrlanda, Türkiye ile ticaretini geliştirmeyi hedefliyor İSTANBUL- İrlanda Çalışma ve İstihdam Bakanı Ged Nash, Türkiye'ye İrlanda'dan yapılan ithalatın son yıllarda giderek arttığını belirterek, "İki ülke arasındaki ticaret hacmini 1,2 milyar avronun üzerine çıkarmayı hedefliyoruz" dedi. Nash, İrlanda Devlet Ajansı Enterprise Ireland tarafından organize edilen toplantıda Türkiye'ye ilişkin hedeflerini paylaştı. İrlanda'nın Türkiye'ye ihracatının son yıllarda giderek arttığını belirten Nash, "Bu rakam 2013 yılında 465 milyon avronun üzerindeydi. İrlanda ve Türkiye arasındaki karşılıklı satın alma ve hizmet ticareti toplamda yaklaşık 1,2 avro seviyesinde bulunuyor. Bu, bizi iki ülke arasındaki bağları güçlendirmeye teşvik eden gerçekten etkileyici bir rakam" diye konuştu. Nash, İrlanda gibi Türkiye'nin de dinamik bir ekonomiye sahip olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırımları çekme konusundaki başarısına işaret etti. İrlanda ve Türkiye arasındaki bu tür ekonomik benzerliklerin, iş birliği içindeki iki ülkenin ve şirketlerinin daha çok fayda sağladığı gerçek bir güç olarak öne çıktığını vurguladı. İki ülke arasındaki büyüyen ekonomik bağlantıları göstermek için Enterprise Ireland'ın bu yıl İstanbul ofisini açtığını anımsatan Nash, İrlanda'nın, 40 yılı aşkın bir sürede baskın tarımdan yüksek teknolojili ekonomiye dönüşen açık dinamik bir ekonomiye sahip olduğunu anlattı. Nash, Türk ekonomisinin son on yıllık başarısına bakıldığında, ülkenin geleceğe yönelik güçlü bir büyüme potansiyeli olduğuna inandıklarını ifade ederek, "Türkiye'nin 2023 yılında ilk on ülke arasında olma vizyonunu takdir ediyoruz. İnanıyorum ki o zamana kadar Türkiye ile karşılıklı ticaretimizi üçe katlamış olacağız" şeklinde konuştu. Enterprise Ireland'ın İstanbul'da ofis açmasının Türk ve İrlanda iş dünyası arasındaki ilişkilerin gelişmesi açısından çok önemli olduğuna dikkati çeken Nash, "Ülkelerimizin ortak özelliklerinden biri de yenilikçi odaklı olmamız. İrlanda Ankara'daki Türkiye İhracatçılar Meclisi (TIM) İnovasyon Haftası'na davetli ortak olarak katıldı. Bu, tüm sektörlere yönelik olarak inovasyonun geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi anlamında iş birliğine devam etme yönündeki karşılıklı arzumuzu ortaya koyuyor" değerlendirmesini yaptı. Enterprise Ireland Türkiye Müdürü Jonathan Ryan ise gelecek birkaç yıl içinde İrlanda ve Türkiye'deki şirketler arasında bağlantı ve dostluk yaratmak için çok yoğun bir çaba gösterdiklerini belirterek, çabalarını taçlandırmak için bu yıl İstanbul'daki ofislerini açtıklarını kaydetti. (AA) EKONOMİ 28 Ekim 2014 Salı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek kuyumculukla ilgili harcamalarda taksit uygulanamayacağına yönelik mevzuat hükmünü kaldırması sektörde olumlu karşılandı. Altında taksit imkanı kuyumcuları memnun etti İZMİR - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek kuyumculukla ilgili harcamalarda taksit uygulanamayacağına yönelik mevzuat hükmünü kaldırması sektörde olumlu karşılandı. İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Turgay Baransel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4 aya kadar taksitlendirme getiren yeni düzenlemenin sektörü canlandıracağını söyledi. Şubat ayında altın alımında kredi kartına taksidin kaldırılmasının ardından kuyumculuk sektöründe satışların önemli oranda düştüğünü ifade eden Baransel, 4 aya kadar taksit imkanı getiren yeni düzenlemenin yeterli olduğunu belirtti. Taksit sınırlaması kararının kaldırılması için daha önce Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve BDDK yetkilileriyle görüştüklerini dile getiren Baransel, "Yeni düzenlemeyle getirilen 4 taksit sektöre yeter. Bankalarda taksit süresini 2 ay uzatırsa 6 ay yapar. Taksitli satış sektörü canlandırır" dedi. Taksitli satışların kaldırılması nedeniyle yaz sezonunda beklenen satışları yapamadıklarını anlatan Baransel, "Taksitle alışveriş yapmak isteyenler için tefeci çağırıyorduk, onların üzerinden satış yapıyorduk. Kuyumcular, 'Pos' tefecileriyle aynı tutulmuştu. Yapılan düzenleme sektörü bir çıkmazdan çıkardı" diye konuştu. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu ve Kuyumculuk ve İmitasyon Ürünler Sanayi Meslek Komitesi üyesi Kamil Porsuk, taksit imkanının getirilmesinin sektörü ve takı amaçlı altın alanları rahatlatacağını kaydetti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Kuyumculuk Sanayi Meclisi olarak beklentilerinin daha fazla taksit olduğunu aktaran Porsuk, şöyle devam etti: "Dört taksit kötü değil. Taksit imkanı takı ürünlerinin satışını kolaylaştıracaktır. Taksitli satış tasarruf amaçlı altın alanlardan ziyade takı alanları rahatlatacaktır. Taksitli satışların engellenmesi bu yaz düğün, sünnet yapan aileleri bir hayli zorladı. Bu uygulama alım gücünü artırır" dedi. Porsuk, ayrıca taksitli satışları kötü amaçlı kullanan kişilerin çeşitli denetimlerle engellenmesi gerektiğini sözlerine ekledi. (AA) Boeing’den İran’a Bağımsız denetime 35 yıl sonra ilk satış alınan şirket sayısı artıyor TAHRAN - Amerikan uçak şirketi Boeing'in, İran'la ticaretine 35 yıl aradan sonra yeniden başladığı bildirildi. Boeing firması üç aylık değerlendirme raporunda, İranlı havayolu şirketi İran Air'e bazı uçak parçalarının satışını gerçekleştirdiğini duyurdu. Boeing, yapılan satışın, "Devam eden müzakereler kapsamında ABD hükümetinin rehberliğinde" gerçekleştiğini bildirdi. İran ile BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ve Almanya'dan oluşan 5+1 ülkeleri arasındaki nükleer müzakerelerde varılan geçici anlaşma çerçevesinde ABD Hazine Bakanlığı, Nisan ayında ABD'nin iki büyük uçak şirketi Boeing ve General Electric'e bazı uçak parçalarının "kısa süreliğine" İran'a satılmasına izin vermişti. Amerikan şirketi Boeing'in henüz İran'a uçak satış izni bulunmuyor ancak şirket İran'a uçak parçası satışına devam edebileceğini açıkladı., ABD, 1979'da 52 Amerikalı diplomatın 444 gün boyunca Tahran'daki elçiliğinde rehin alındığı kriz sonrasında, İran ile bütün diplomatik ilişkilerini kesmişti. ABD sonrasında İran'a yaptırım uygulamaya başlamış, daha sonra ise İran'ın nükleer programı gerekçe gösterilerek ambargonun kapsamı genişletilmişti. İran Air, ambargo sebebiyle 1979'dan önce satın aldığı uçaklarla hizmet veriyor. Uçak filosu yenilenemediği için kaza riskinin artması son 35 yıl içerisinde 200'den fazla uçak kazası yaşanmasına ve 2 binin üzerinde insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. (AA) MUĞLA - DURMUŞ GENÇ - Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkanı Seyit Ahmet Baş, "En büyük 2 bin 500 şirketin aktif toplamı, kurumlar vergisi mükellefleri aktif toplamının yüzde 67'sini oluşturuyor. Dolayısıyla bu şirketleri denetim kapsamına almakla kurumlar vergisi mükelleflerinin aktif toplamının hacim itibarıyla yüzde 67'sini denetim kapsamına almış olduk" dedi. Baş, AA muhabirine, Türk Ticaret Kanunu'nun muhasebe ve denetim ile ilgili hükümlerini yürütmek üzere 2011 yılında kurulan kurumlarını tanıtmak için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Bağımsız denetim olgusunun Yeni Ticaret Kanunu ile başladığını dile getiren Baş, daha önce Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yürütülen bir takımbağımsız denetçi ve bağımsız denetim faaliyetlerinin söz konusu olduğunu belirtti. Bağımsız denetimin tek başına devam etmesi ve herhangi bir kamu gözetimi sistematiği bulunmamasının eksiklik olduğuna dikkati çeken Baş, bu durumun 2002 yılında ABD'de fark edildiğini bir takım skandallar ortaya çıktığını anlattı. Bunun üzerine bağımsız denetçiler üzerinde kamu gözetimi sistematiği oluşturulduğunu ifade eden Baş, "Kamu gözetimi sistematiği, bağımsızdenetim çalışmasını yapanların kamu 7 5. Yöresel Ürünler Fuarı ANTALYA- Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan, ürünlerinin yüzde 97'sini Türkiye'den aldıklarını söyledi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) desteği ve Antalya Ticaret Borsasının (ATB) organizasyonu ile düzenlenen 5. Yöresel Ürünler Fuarı (YÖREX), Antalya EXPO Center'da açıldı. Fuara ilk kez katılan Metro Toptancı Marketleri "Coğrafi İşaretli Ürünler" standıyla YÖREX Fuarı'nda yer aldı. Özerkan, burada düzenlenen basın toplantısında, fuardaki stantlarında Finike portakalından Taşköprü sarımsağına, Giresun fındığından Aydın incirine, Zile pekmezinden Ortaca limonuna ve Ege sultani üzümüne kadar pek çok coğrafi işaretli ürüne yer verildiğini belirtti. Yerel değerlerin ticari değer kazanması ve markalaşmasının kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Özerkan, yerel üreticiler ve profesyonellerin stantlarında buluşacağını kaydetti. "Metro olarak ürünlerimizin yüzde 97'sini Türkiye'den alıyoruz ama bunların yerel olması, coğrafi işaretli olması anlamına gelmiyor" diyen Özerkan, şöyle devam etti: "Metro olarak coğrafi işaretli ürünleri destekliyoruz. Bunların Türk şeflerinin gerçek potansiyelini ortaya çıkartmalarında yardımcı olacağına inanıyoruz. Yöresel ürünler, ilk olarak mülkiyet aracı olması, ikincisi de Türkiye'de kültürel ve biyoçeşitliliğin korunması için çok önemli. Farklılaşma aracı olarak, gıda güvenliğinin sağlanması açısından çok önemli. Bunların ötesinde ufak üreticilerin desteklenmesi, kırsal ve bölgesel kalkınmanın desteklenmesi bakımından çok önemli. Bu yüzden bütün mağaza müdürlerimizi ve satın almacı arkadaşlarımızı buraya getirdik. Aynı şekilde bu projelere gönül veren insanlarla bir arada olmak çok güzel." Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı (YÜCİTA) Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu da toplantıda yöresel işaretlemenin önemine dikkati çekti. YÜCİTA olarak yöresel ürünlere sahip çıkmak ve bunları gelecek nesillere aktarmayı hedeflediklerini anlatan Tekelioğlu, Türkiye'nin potansiyeli yüksek bir ülke olduğunun altını çizdi. Bunu değerlendirmenin yöresel ürünleri korumakla mümkün olacağına dikkati çeken Tekelioğlu, "Üreticilerimiz yüksek ürün veriyor diye bir zamanlar Çin'den sarımsak getirtip ekiyorlardı. Şimdi unutulmaya başlayan bu geleneksel ürünümüz kurtarıldı" dedi. (AA) Türkiye'nin yurt dışı varlıkları arttı kurumu tarafından gözetlenmesi anlamına geliyor. Kurumumuzun adının kamu gözetimi olmasının da sebebi budur" diye konuştu. Baş, 2016 yılından itibaren AB üyesi ülkelerde "4 milyon avro aktif büyüklük, 8 milyon avro net satış hasılatı ve 50 çalışan" kriterlerinden ikisinin bulunduğu işletmelerin bağımsız denetime tabi olacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Ülkemizde henüz kriterler bu seviyede değil. Bakanlar Kurulu'nun geçen yıl aldığı kararla bu konuda kriterler 150 milyon aktif büyüklük, 200 milyon satış hasılatı ve 500 çalışan olarak belirlenmişti. Kurumumuz, 2 bin 580 şirketle bu konuda sözleşme imzalamıştı. Bu yıl bağımsız denetime tabi olmak için kriterler yine Bakanlar Kurulu tarafından 75 milyon aktif büyüklük, 150 milyon satış hasılatı 250 çalışan şeklinde değiştirildi. Bu kriterlere göre tahminimiz, bin şirketin daha bağımsız denetim kapsamına gireceği yönünde." (AA) İSTANBUL - Türkiye'nin yurt dışı varlıkları ağustos ayında 2013 yıl sonuna göre yüzde 2,9 artışla 232 milyar dolara, yükümlülükleri ise yüzde 4,6 yükselişle 647,9 milyar dolara ulaştı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2014 Ağustos sonu itibarıyla Türkiye'nin Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerini açıkladı. Buna göre, Türkiye'nin yurt dışı varlıkları, ağustos ayında 2013 yıl sonuna göre yüzde 2,9 artışla 232 milyar dolara, yükümlülükleri ise yüzde 4,6 yükselişle 647,9 milyar dolara yükseldi. Türkiye'nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2013 yıl sonunda 393,6 milyar dolar açık verirken 2014 yılı Ağustos sonunda açık, 415,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2013 yıl sonuna göre 3,1 milyar dolar artışla 134,1 milyar dolara yükselirken, diğer yatırımlar kalemi 818 milyon dolar azalışla 59,5 milyar dolara geriledi. (AA) ...................... M. KEMAL PİLAVOĞLU’NDAN İLAHİ IŞIK MAKALELERİ........................ M.Kemal PİLAVOĞLU D: 1906 Ö: 1977 ABDEST VE TIP Temizlik ibadetin ve imanın temeli addedilmiştir. Tıp da bunu kendisine temel addeder. Düşünülecek olursa sıhhati korumak için temizlik tıbbın en ziyade titiz davrandığı şeydir. Dinimiz de ona en büyük itinayı vermiştir. Allah inananlara temizliği emretmiştir. Bu hususta tetkikatımıza abdestten başlarsak, bugünkü tıbbın şayanı hayret tavsiyelerini burada görürüz. Mesela bir Müslüman abdesti alırken ellerini yıkaması tıbbın üzerinde ehemmiyetle durduğu mikroplardan temizlenmek dolayısıyla en üstün bir harekettir. Eller daima her yere temas etmekle, mikropların bulaştığı bir uzuv olmaktadır. Şu halde mikroplara en ziyade maruz kalan ellerdir. Buna binaen Müslümanlar gerek abdestte, gerek yemekten evvel ellerini yıkarlar. Ellerden sonra insanlar için harice açılmış ve daima mikropların girmesine müsait olan ağız vardır. Ağzı yıkamak din kadar tıbbın da ileri sürdüğü şeydir. Ağız yıkanırken oraya girmiş mikropları kötülükleri izale eder. Bundan sonra Peygamberimizin sünneti ve daima medih ettiği misvak ve diş fırçası insanın hazım cihazının birincisi olan dişleri kirden, pastan, yemek artıklarından ve bunların bozularak koku neşretmesinden ve onun etlerine mazarrat veren mikroplardan temizler. Abdestte ağzımıza üç kere aldığımız sura, ağzımızın içine gayet hafif bir duş yapar. Allah’ın ağız içinde yarattığı tükürük bezlerini kuvvetlendirir. Bu bezler küçük tükürük fabrikalarıdır. Ardı arkası kesilmeyen tükürük imal ederler. Bu tükürükle ağızda lokma çiğnerken onları yumuşatmak ve yutarken kolaylaştırmak vazifesini görürler. Bunların kuvvetlenmesi tıbbın da kabul ettiği şeylerdendir. Buna binaen bu tükürük fabrikası en lüzumlu bir guddedir. Yani yenilen yemekleri mide bağırsaklarda olduğu gibi hazım vazifesini yapmaya hizmet eder. Bundan iyi anlıyoruz ki abdestteki ağza su almak tıbbın övdüğü şeylerin en mühimini yapar. Bu suretle fenni tıp son zamanlarda ağız ve diş yıkanmasına çok ehemmiyet vermişlerdir. Bundan sonra abdestin ikinci yıkanan mühim şeyi burun delikleridir. Bu da fenni tıbbın ehemmiyetle üzerinde durduğu şeydir. Çünkü burun delikleri havanın ciğerlerimize kadar gitmesi için boru gibidir. Bu açık deliklerden mikropların ciğerlerimize kadar gitmesi mümkündür. Bunlardan her şey için bir kapak olduğu halde, burun için yoktur. Cenabı hak bu kapağa mukabil burun içinde kıllar yaratmış, bu kıllar vasıtası ile mikropların ciğerlere kadar gitmesine mani olunmuştur. Bu kıllara takılan mikroplar bir nevi dışarıya atılır. Veya abdestte temizlenmek sureti ile bunların içeriye girmesine mani olunur. Bu suretle abdestte burun yıkamak tıbbın kabul ve takdir ettiği düsturlardandır. İnsan burnunu temizlemez, sonrada bir mendille silip de mikroskopla bakarsa, binlerde mikropların orada yaşadığını görür. Bu suretle mikroplar burnumuzdan genizimize akacak dereceye gelir. Abdestte burnumuzu yıkamanın ne kadar faydası olduğu görülür. Abdestte yüzün yıkanmasında ki, tıbbı fayda de çoktur. Yeni azılan tıp kitapları yüzü teşkil eden etlerin, yüzün yıkanması ile olgun ve dolgun şekle girmesi dimağda hasıl olan ağırlığın izalesi, tıbbı tabiri ile kan deveranının tanzimi ve yorulmuş olan azanın hafiflenmesine sebebiyet verir. Deri insan makinesinin emniyet sübabıdır. Bu sübabı muhafaza için en güzel vasıta sudur. Su deriyi kuvvetlendirmek ve çehreyi sıhhatte kılmak ve güzelleştirmek için en güzel vasıtadır. Vücudun her tarafında olduğu gibi bilhassa açık yüzün devresinde faaliyette mikroplar vardır. Ve burnun iki kabarcık yerlerinde toplanan mikropları su ile tedavi etmek, hıfzıssıhha alimlerinin beyanlarındandır. İşte abdestte beş vakit yüzün yıkanması insana bu tedaviyi yapmış olur. Herkesin de malumu olduğu veçhile yüz yıkandıkça, insana başka bir zindelik gelir ki, onun sebebi de budur. Ayrıca insanın gözüne şifası da vardır. Zafiyet kesp etmiş gözler suyun tesiri ile kuvvet bulur, sıhhate erer. Bu suretle yüzün ve gözün abdestteki yıkanması yorgunluğu almak, kan devrini tanzim etmek gibi adale üzerinde tıbbi tesirleri çoktur Kolların yıkanmasının da sıhhi tesiri çoktur. İnsanlar daima her şeyde ellerini ve kollarını hareket ettirdiklerinden, onları yıkaması yorulan azasına hafif duş yapmakla yorgun vücudu dinlendirir. Sinirler yatışır. Bu suretle kolun yıkanmasındaki tıbbi deva aşikârdır. Başın yıkanmasındaki tıbbi hikmet, insan hangi meşguliyette olursa olsun, bu meşguliyet insana bir ağırlık verir, usanç verir. Kanda bu suretle daima tesirini gösterir. Bu toplanan kanı men için başın hafif bir surette ıslanması lazım gelir. İşte başın dörtte birinin ıslanması, bu kan hareketinin hücumuna mani olur. Ve kanın tanzimine yarar. İnsanlar başım mesti ile rahatlık hafiflik hissettiği görülür. O rahatlıkta bundan dolayıdır. Tıbbın kabul ettiği, övdüğü bir usuldür. Kulak deliklerinin yıkanması, boyunun mesh edilmesinin hassaten tıbbi menfaati vardır. Kulak delikleri taş toprak ve mikropların toplandığı bir çukurdur. İnsanın daima burayı temizlemesi gerekir. Kulak zarı temiz olmadıkça, işitme kabiliyetini kayıp eder. Kulakları yıkamakta bu cihazı koruma ve mikroplardan temizlemek demektir ki, sıhhat bakımından birinci derecedir. İnsan abdestte boynunu mesh etmekte insanın gövdesi ile başını birleştiren iki taraftaki şah damarlarını bir nevi masaj ve duş alması demektir ki insanı zindeleşmeye kanını tanzim etmeye elverişli tıbbi harekettendir. Abdestte ayak yıkamakta hıfzıssıhha bakımından en büyük rol oynamaktadır. Ayak parmaklarının arlarındaki, akar ve kokarlı cilt hastalıklarına mani olur. Onun tedavisi ancak sık sık yıkamakla mümkündür. Bir insan abdesti aldığı zaman bu sıhhati kendisinde görür. Vücutta bunu insan yakinen hisseder. Bu bakımdan insana bambaşka bir hayat gelmiş olur. İşte insan bundan sonra yapacağı ibadette tam bir huzura kavuşmuş olur. Mehmet Kemal PİLAVOĞLU. 8 KÜLTÜR-SANAT 28 Ekim 2014 Salı KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN hayrettinivgin@gmail.com MONDROS MÜTÂREKESİ VE SONRASI-I Osmanlı Devleti ile müttefikleri Almanya ve Avusturya-Macaristan, I. Dünya Savaşı sonunda; İtilaf Devletlerine (İngiltere, Fransa, İtalya) yenik olunca; mütareke (savaşa geçici olarak ara verme/ateşkes) arayışları içerisinde bulunuldu. İngilizler, Padişah Vahtettin’e mektup göndererek delegelerini yollamasını istedi. Bahriye (Denizcilik) Bakanı Rauf Bey, Dış İşleri Müsteşarı Reşat Hikmet Bey ve Kurmay Yarbay Sadullah Bey ile bir heyet sekreteri, iki yaver deniz subayı Mondros’a gönderildi. Mondros, Ege Denizinde Limni Adası’nın güneyinde bir kasabaydı. Görüşmeler Agamemnon zırhlısında yapıldı ve dört gün sürdü. İmzalar 30 Ekim 1918 tarihinde atıldı. Bu mütarekeyi, iki sene sonra yapılacak olan (10 Ağustos 1920) Sevr Anlaşmasının da bir ön protokolu gibi düşünmek mümkündür. Çünkü mütareke (ateşkes) anlaşması Osmanlı’nın bir bakıma sonunu getiren bir belge niteliğindeydi. 25 maddelik bir anlaşmadır. Önemli gördüğümüz bir-kaç maddeyi yazmak istiyorum. Aslında mütarekenin her maddesi Osmanlı aleyhine bir önem taşıyordu. Bakınız şu maddelere: Madde 1: Karadeniz’e geçmek için Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacaktır. Boğazlardaki istihkâmlar müttefikler tarafından işgal edilecektir. Madde 5: Sınır korunması, iç güvenliğin sağlanması için Osmanlı ancak belli sayıda asker bulunduracak, ama bütün askerini terhis edecektir. Bunların silahları, techizatları, araç ve gereçlerinin hepsi İtilaf güçlerine teslim edilecektir. Madde 6: Güvenlik amacıyla kullanılan küçük tekneler hariç, bütün donanması ve deniz kuvvetleri, savaş gemileri İtilaf güçlerine teslim edilecektir. Madde 8: Bütün sivil ve askerî limanlar İtilaf güçlerinin denetiminde olacaktır. Madde 12: İç haberleşme dışında her türlü haberleşme birimleri İtilaf Devletlerine devredilecektir. Madde 14: Ülkenin ihtiyacından fazla olan kömür, akaryakıt ve deniz levazımatı İtilaf güçlerine satılacaktır. Madde 15: Bütün demiryolları İtilaf güçlerince denetlenecektir. Bir bölümünün yönetimine el konulacaktır. Madde 18: Mısır, Trablus ve Bingazi’deki limanlar İtilaf güçlerine verilecek, buradaki güvenlik güçleri teslim olacaktır. Madde 20: Esir olan Türkler iade edilmeyecek, ama İtilaf güçlerinin Osmanlı elinde bulunan esirler derhal serbest kalacaktır. Madde 23: Osmanlı Devleti, dünyadaki hiçbir ülke ile ilişki kurmayacak, varsa ilişkileri hemen kesilecek. Madde 24: Vilâyet-i Site’de (Altı vilâyet: Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Van, Bitlis) bir karışıklık olunca İtilaf güçleri derhal buraları işgal edebilecek. Evet; 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Andlaşmasının bir ön girişimi olan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı’nın eli-ayağı kesilmiş, gözü kör edilmiş, kulağı sağır edilmiş; Sevr ile ise Osmanlı öldürülmüştür. Çok değil, Mondros Ateşkesinden 13 gün sonra İstanbul işgal edildi. (13 Kasım 1918) Bu arada Yıldırım Orduları Komutanı olan Mustafa Kemal Paşa da Genel Kurmay tarafından İstanbul’a çağrılmıştı. Bu işgali gözleriyle gördü. Azınlıkların ve düşmanla işbirliği içinde bulunan hainlerin nasıl coşku içinde bulunduklarını, nasıl düşman bayraklarını zevkle salladıklarına tanık olmuştu. Haydarpaşa Tren Garı’nda bu manzarayı gördüğünde; “Geldikleri gibi giderler” demişti. Evet, geldikleri gibi dört yıl sonra gittiler, ama Anadolu’yu kan gölü haline getirdiler, yüzbinlerce insanımızın telef olmasına sebep oldular. Türk yurdu tamamıyla alt-üst oldu, açlık, sefalet, hastalık Türk’e miras kaldı. Geldikleri gibi gittiler, ama insanlık vahşetinin en acımasız uygulamalarına muhatap oldular. İşte, Batı budur, emperyalizm budur, medeniyet dedikleri budur. Biz hâlâ bunlara inanmaya devam ediyoruz. Gözümüzün önünde Batı’nın yaptıkları bize hâlâ ders olmamış demek ki… Irak’ta, Afganistan’da yaptıklarına bakın. Bugünlerde bu haçlı zihniyetinin Libya’da oynadığı oyunlara ve acımasızlığa bakın. Ve hâlâ Batı’ya inanın. Bunların insanlık değerlerine sahip olduklarını zannedin. Kendilerine dost, başkalarına düşman olan bu ABD’ye ve Avrupa Birliğine güvenmeye bütün saflığınızla devam edin. Devlet Tiyatroları, eserlerin tüm kostümlerini ve aksesuarlarını kendi ekibiyle üretiyor Sanat sezonu boyunca Türkiye'nin farklı sahnelerinde onlarca eseri tiyatroseverlerle buluşturan Devlet Tiyatroları (DT), eserlerin tüm kostümlerini ve aksesuarlarını kendi ekibiyle üretiyor. ANKARA - ŞENAY ÜNAL - TUĞBA ÖZGÜR DURMAZ - Macunköy'deki atölyelerde her temsil öncesi harıl harıl çalışan terziden ayakkabı ustasına, kuaförden şapka tasarımcısına tüm teknik personel, hem hayal güçlerini hem de deneyimlerini sahneye yansıtıyor. Atölyelerden sorumlu Sanat Teknik Müdürü Hakan Dündar, yeni oyunların dekor ve aksesuarlarını yetiştirme telaşındaki atölyeler ve atölye çalışanlarıyla ilgili bilgi verdi. Dündar, tesiste marangoz, boya, terzi, demir, kundura, heykel ve mask atölyeleri ve idari birimler gibi toplamda 25 bölümün yer aldığını ve bu atölyelerde çalışan 287 kişinin tüm yıl aynı hızda "ter dökmeye" devam ettiğini söyledi. Oyunlar için gerekli tüm aksesuar ve dekorların "işinin ehli ellerde" şekillendiğini kaydeden Dündar, üretimlerin sadece İstanbul ve İzmir dışında DT sahnesinin olduğu tüm şehirleri kapsadığını anlattı. Dündar, bir sanat sezonunda yaklaşık 80-100 yeni prodüksiyon sunan DT için eylül ayı başından itibaren atölyelerde 20 eser için dekor ve kostüm üretimi yaptıklarını belirtti. Hakan Dündar, gün başına bir oyun bile düşmediğine dikkati çekerek, bu çalışma temposunu yurt dışındaki tiyatrolarda anlatıp, yapılan dekorları gösterdiğinde kimsenin inanamadığını ifade etti. Bugüne kadar hiçbir ürünü dışarıda yaptırmadıklarının altını çizen Dündar, şöyle konuştu: "Dekorların bütün imalatları hepsi kendi atö- "Atavatan Türkmenistan" dostluk köprüsü oluyor AŞKABAT - Türkçe ve Türkmence yayınlanan tek süreli yayın özelliğini taşıyan, 'Atavatan Türkmenistan' dergisinin yeni sayısı yayınlandı. Türkmenistan’ın bağımsızlık bayramının 23.yıl dönümüne atfedilen derginin yeni sayısında Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın makaleleri yer aldı. Dergi, Türkmenistan’ın en önemli toplantısı olan Aksakallılar yani Yaşlılar Konseyi'nde Bakanlar Kurulu üyeleri, bakanlar, delegeler ve özel davetlilere dağıtıldı. Ayrıca, Türkiye ile Türkmenistan münasebetlerinde gelinen seviyenin ve geleceğinin irdelendiği makalelerin yer aldığı Atavatan Türkmenistan dergisinin son sayısında, bilimsel makale ve güncel konuların analiz çalışmaları sayfalara taşındı. Derginin kapağında “Bahtiyarlık Devrinin Kurucusu-Milli Lider” makalesi çekildi. Dergi, Türkmenistan uzmanı Adem Kula ve enerji uzmanı Av. Dr. Döwran Orazgylyjow yönetiminde yayınlan- MEHMET NURİ PARMAKSIZ BENCİLEYİN SÖZLER ATEŞİN, SUYUN VE GÖKKUŞAĞININ SAHİBİNE… Tetikler gece düşüncelerimi; hüznün tetiği düşer zulmetle, içim uyumaz olur sevdayla… Aklım ve fikrim sarhoş lyelerimizde yapıldı. Türkiye'deki en büyük atölyeler burada. Avrupa'da da tek bir kuruluşa ait böyle bir atölye görmedim. Oradakiler parça parçalar. Bizim atölyelerimiz ise bir kampüs içinde toplu şekilde bulunuyor. Burası aynı zamanda bir eğitim alanı. Bir marangoz ya da terzi gelir gelmez bize adapte olamıyor. Tiyatro bakışı farklı, tiyatroya dikilecek ceket, yapılacak mobilya farklı. Gün geliyor 16. yüzyıldan bir kıyafet dikiyorsunuz. Bir ressam en fazla bire iki metrelik bir tablo üzerinde çalışır ama burada gün geliyor 15 mekrekarelik bir fon bezi üzerinde çalışıyor ustalarımız. O yüzden bir zanaatkarın 'ben bu işi yaparım' diyebilmesi için atölyede uzun yıllar geçirip, sisteminin içinden yetişmesi gerekli. Ayrıca hem malzeme hem estetiği kendi içinde özümsemesi lazım." Atölyelerdeki ustaların bilgilerinin yanı sıra hayal güçlerini ve tecrübelerini daha genç çalışanlara aktararak usta çırak ilişkisini de sürdürdüklerini dile getiren Dündar, şunları söyledi: "Burada çalışan arkadaşlarımız seyirciyle buluşan sanat eserlerinin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynuyor. Onlar gibi ustalar piyasada çok kalmadı. Aralarında heykeltıraşlar, terziler, kuaförler, kunduracılar, ressamlar var. Ekip, sanatçı ve yönetmenlerle el ele vererek seyirciyle buluşacak eser için en iyiyi ve en güzeli hazırlamaya çabalıyor. Her atölyenin kendi içinde bir disiplini ve çalışma şekli var. Piyasadan alınan gerçek saçın tek bir telini ziyan etmeden kaş, kirpik, bıyık, saç, sakalları da dahil oyundaki tüm araç gereç ve aksesuarları kendimiz yapıyoruz." DT'nin kapalı gişe oynayan eserlerinde kullanılan kıyafet ile aksesuarların bakımının yapıldığı ve korunduğu büyük bir deponun da tesis içinde yer aldığına dikkat çeken Dündar, burada binlerce eşyayı muhafaza ettiklerini anlattı. (AA) nicedir; ben sermestim Leyla’yla… Büyük bir yangın var içimde… Sana aidim yâr! Hem de her biçimde… Ateşin, suyun ve gökkuşağının sahibi yar! Ateşin çölden; suyun ummandan gökkuşağınsa kâlû belâdan mürekkep… Yaradan’ın lutfuyla sana eren gönlüm erenler meclisinin nezaketinden geçmiş, seninle aşk şarabını içmiş bir halde. Sadece sana ermek benim derdim; bil ki yâr, ben seninle daha dünyada sonsuzluğa erdim… Ey vuslatı zor, benim için “Kızıl Elma” olan sevgili! Gönlümdeki umudum her nefeste dörtnala koşarak senin aşk rüzgârına yetişmek için çabalamakta… Beni kokunla diyar diyar gezdirsen de, vuslatına dair kurduğum hayaller dua çiçeği olarak arşı âlâya yükselmekte… Seninle kalbim, ömrüm ve ruhum şükür denizinde kulaç kulaç sonsuzluğuna yüzmekte… Ellerim her duaya kalktığında Mevlâ’dan dileğimsin… Göz kapaklarım her açılıp kapandığında Hüdâ’dan isteğimsin… Şükürle sabırla aşkın taşlı yollarında sana doğru yürürken El–Vekil olanı vekil kıldım aşkıma. İmkânsızı olmayanı şahit kıldım sevdama… Nefesin sestir bana; sesin nefes… Ben senin sesinin sessizliğine de âşığım yârim! Susuşlarına da vurgunum senin… çünkü ben Rabbimden sonra sadece seninim… Bir cân; cânı, cânânı bildiği için ancak titrer… Bir cânân; ancak kendisine can, ömrüne ‘Orhan Kemal’siz bir Adana düşünülemez’ ADANA - Çukurova Üniversitesi'nde (ÇÜ) Türk Edebiyatı’nın usta kalemi Adanalı yazar Orhan Kemal için, 'Doğumunun 100. Yılında Orhan Kemal' konulu sempozyum düzenlendi. Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı ve Seyhan Belediyesi'nin destekleriyle Ç.Ü. Mimarlık Mühendislik Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyuma, Orhan Kemal ile eserleri üzerine çalışan ve farklı üniversitelerde görev yapan araştırmacıların yanı sıra, Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar, Orhan Kemal'in oğlu Işık Öğütçü, Prof. Dr. Mustafa Apaydın, Prof. Dr. Turan Karataş, akademisyenler ve çok sayıda izleyici katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Ç.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Apaydın, "Orhan Kemal’in doğduğu yer olan Adana’nın, O’nun büyük bir sanatçı olmasında önemli katkısı olduğunu göz önüne alırsak, Orhan Kemalsiz bir Adana’da düşünemeyeceğimizi söylemeliyim." dedi. "100. yaşında anılıyor olmak biz faniler için büyük bir talih." diye sözlerine, başlayan Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan Karataş da, Orhan Kemal için 1940 yılının dönüm noktası olduğunu hatırlattı. 1940 yılında yaşanan olayın Orhan Kemal İçin hem talih hem de talihsizlik olduğunu ifade eden Karataş, "Talihsizliğinin sebebi özgürlüğüne el konulması. Talihi ise Nazım Hikmet’le karşılaşması olmuştur. Orhan Kemal’in romanları, öyküleri, oyunları, senaryoları, kitaplaşmamış eserleriyle 21. yüzyıl Türkiye’sinde hala ilgiyle takip edilmesi, O’nun ne denli büyük bir usta olarak kalbimizdeki yerini aldığını söylemekten onur duyduğumu belirtmek istiyorum." şeklinde konuştu. Oğlu, Orhan Kemal Müzesi kurucusu Araştırmacı-Yazar Işık Öğütçü ise Orhan Kemal’in Adana’da yaşatılması, hemşerilerinin ona sahip çıkması ve yeni kuşakların üstadı daha yakından tanıması adına düzenlenen sempozyumdan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Öğütçü, etkinliğe öncülük eden Çukurova Üniversitesi’ne teşekkür etti. Sempozyumu yoğun ilgiyle ayakta izleyen ve anlatılanların her kelimesini dikkatlice not alan öğrencilere hayran kaldığını da dile getiren Öğütçü,"“Bugün burada bir kez daha Orhan Kemal’in büyük bir yazar olduğunu ve eserleriyle bizlere ciddi bir miras bıraktığını anlamış olmaktan gurur duyuyorum." diye konuştu. İki gün süren sempozyumda Orhan Kemal romancılığının yenilikleri, Orhan Kemal'in öykülerinde işçi sorunları, Orhan Kemal'in romanlarında kadınlar, Nâzım'ın Mektebinde Raşit Kemali'den Orhan Kemal'e, Orhan Kemal'in şiirleri ve şairliği, Orhan Kemal'in romanlarında ‘Leitmotiv’ler gibi başlıklar konuşulacak. (CHA) ve sonsuzluğuna yârân olacak olanı ister. Cânımı cânın bildim; cânânımı cânın içindeki ben olan cân bildim; ben ümitsizliği yârim sadece seninle sildim. Ey elleri kâlû belâ kokan! Ey gözleri kamer kamer aşkla bakan! Ey sözleri ateş, gülüşü mahşer olan! Ben meftunum sana; müptelâyım aşkına… Bağlıyım, bağımlıyım kalbine… Ben âşığım sana, Rabbimden sonraki sahibime… Sözümsün, kalbimdeki özümsün… Yeminimsin, elimsin… Aşkıyla göklere yükseldiğimsin… Secdelerimde yakarış; seccademde duamsın… Yolsun, tutunduğum dalsın bana… Bende her şey ama her şey Rabbimden sonra sadece sana… GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Gönlümü yakan korsun aşksın güneşsin bana, Dünyadaki nişanlım mahşerde eşsin bana. Doymam mümkün değil ki çok seviyorum seni, Gül kokan nefesinle her dem nefessin bana. YAŞAM-ÇEVRE BULMACA 28 Ekim 2014 Salı Yeni nüfus cüzdanları için 6,75 lira alınacak DÜZCE - Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Levent Küçük, Aralık ayından itibaren dağıtılmasına başlanacak kimliklerin bedelleri hakkında, "2014 yılında ilan edilen 'Değerli Kağıtlar Tarifesi' gereğince nüfus cüzdanlarından alınacak ücret 6,75 lira olarak saptanmıştır" dedi. Küçük, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı bir açıklamada "İçişleri Bakanlığı, vatandaşların hayatını kolaylaştırmakla yükümlüdür. Yeni kimlikler ki son derece kullanışlı, elektronik, biyometrik özellikleri de taşıyan kimlikler Aralık ayından itibaren verilmeye başlanacak" ifadelerini kullandığını anımsattı. Nüfus cüzdanlarının değişiminin 2 milyon vatandaşı ilgilendirdiğini belirten Küçük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Nüfus cüzdanından alınacak bedeller, Değerli Kağıtlar Kanunu kapsamında belirlenmiş ve Maliye Bakanlığı'nın 2014 yılında ilan edilen 'Değerli Kağıtlar Tarifesi' gereğince nüfus cüzdanlarından alınacak ücret 6,75 lira olarak saptanmıştır. Yani nüfus cüzdanı değiştirilmesi karşılığında alınacak ücret budur" değerlendirmesinde bulundu. Kimlik değişiminin siyasi iktidarın kararı ile ve vatandaşların iradesi dışında gündeme geldiğini öne süren Küçük, yeni kimlik bedellerinin kanunda belirlenen fiyata bağlı kalınarak alınması gerektiğini savundu. Kimlik fiyatlarının 18 lira civarında olacağı yönündeki iddialara da değinen Küçük, şunları söyledi: "Devletin kendi belirlediği 6,75 liralık yasal ücrete bağlı kalması gerekir. Bu ücretin üzerinde alınacak herhangi bir bedel yasal olmayacaktır. Kayıp olma, yıpranma, çalınma gibi vatandaşlardan kaynaklanan nedenler dışında, vatandaşların kendi iradeleri dışında gerçekleşen bir kimlik değişimi, devletin kendi bütçe imkanlarıyla karşılanması gerekir. Kimlik değişimine bir maliyet unsuru ya da gelir aracı olarak bakılmamalıdır. Yeni kimliklerin çipli olmasından dolayı, yeni bir işlev, yeni bir tanım getirilebilir, ancak, verilen belge nüfus cüzdanıdır ve bedeli kanunda belirtilmiştir. Konuyla iligili olarak, Hükümetin, İçişleri Bakanlığı'nın hassasiyet göstermesini bekliy- Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Levent Küçük, Aralık ayından itibaren dağıtılmasına başlanacak kimliklerin bedelleri hakkında, "2014 yılında ilan edilen 'Değerli Kağıtlar Tarifesi' gereğince nüfus cüzdanlarından alınacak ücret 6,75 lira olarak saptanmıştır" dedi. oruz." TÜDER olarak yetkililerin bu konuda dikkatini çekmeyi amaçladıklarını belirten Küçük, sözlerini şöyle tamamladı: "Vatandaşların ekonomik anlamda çıkarlarının gözetilmesini, korunmasını ve özen gösterilmesini istiyoruz. Bu uygulama idari bir tasarruftur ve vatandaşların, nüfus cüzdan bedelleri ile ilgili idari karara karşı idare mahkemelerine başvurması gerekir." (AA) Beyşehir Gölü endemik balıklarına yeniden kavuşacak KONYA - ABDULHAMİT YAŞAR - Beyşehir Gölü, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan balık türlerine bilimsel çalışmalarla yeniden kavuşacak. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Adem Tekinay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Orman ve Su İşleri Bakanlığı desteğiyle 2013 yılında başlatılan "Beyşehir Gölü Milli Parkı Ekosistem Rehabilitasyon Projesi"nin ilk aşamasında göldeki mevcut durumunun tespit edildiğini söyledi. Çalışmalar sonucunda istilacı tür olan "gümüşi sazan" popülasyonunun çok yoğun olduğunun belirlendiğini dile getiren Tekinay, balıkçılarla ortak hareket edilerek, bu balık türünün yaklaşık 160 tonunun avlanması ile gölden uzaklaştırıldığını ifade etti. İkinci aşamada ise oldukça azaldığı gözlenen, ekonomik değere sahip pullu sazan balığından 80 bin yavrunun göl sularıyla buluşturulduğunu anlatan Tekinay, 2014 başından itibaren göle özgü endemik türlerin kültüre alınıp, tekrar balıklandırılması projesinin hayata geçirildiğini aktardı. Tekinay, bir sonraki aşamada dünyada sadece Beyşehir Gölü'nde var olan, kababurun (Chondrostoma beysehirense) balığının çoğaltılması için 20 bin yavrunun göl sularına salındığını kaydetti. - Sırada yağ balığı var Göle endemik türlerin üretilip bırakılmaya devam edileceğine işaret eden Tekinay, şöyle konuştu: "Aralık ayından itibaren yağ balığı olarak bilinen, Beyşehir Gölü'ne özgü türün anaçları yakalanarak, Su Ürünleri Fakültesi'nin araştırma uygulama biriminde üretilecek. Bu yavrular 2015 temmuzunda göle salınacak. Tükenmekte olan türleri tekrar kazandırarak, gölün 20 yıl önceki doğal ekosistemine tekrar kavuşturulmasını hedefliyoruz." Tekinay, çalışmalar kapsamında diğer endemik türlerden ak balık ve sıraz gibi balıkların da yetiştirilmesinin hedefleri arasında yer aldığını vurguladı. (AA) 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 2 3 4 5 6 7 8 9 10 9 TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com İSTİKLÂL RUHU YOK EDİLMİŞ MÜSLÜMANLIK lardı. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1932 Şimdi ise aynı emperyalist Batının, yılında yayınladığı Yaban adlı romanında "Türkiyeli!" gazete ve televizyonlara, siyasi Millî Mücadele (1919-1923) sırasındaki Anadolu Türk köylüsünün durumunu, Millî partilere ve değişik kurumlara yerleştirdiği Mücadeleye kayıtsızlığını, cahilliğini, işgal- her türlü çevreden Türk düşmanı kişiler, ci emperyalist batılı düşmanların ve onların Türklere şunları söylüyorlar: "Siz Türk değilsiniz. "Anadolu ahaliiçerdeki yerli sözcülerinin yalan ve kara sisiniz." Yani "Türkiyelisiniz." Mustafa propagandalarına nasıl kandıklarını anlatır. Kemal çeteleri olan milliyetçiler, Türk subYazar, Millî Mücadele sırasında bir ayları, Türk milletinin bağımsızlığını, gazeteci olarak Tedkik-i Mezalim Heyeti vatanını, bayrağını, dilini, dinini, kültürünü, (Yunanlıların Türk köylerinde uyguladığı devletini savunan yerli, millî, İslâmî aydınkatliamları araştırma komisyonu) üyesi lar susturulmuştur, mahvedilmiştir, etkisiz olarak Anadolu köylerini bizzat gezmiş, hâle getirilmiştir. notlar almış yani Millî Mücadeleyi yerinde Ellerinden bütün imkânlar alınmıştır. Ne gözlemlemiştir. Bu gözlemlerinden harekegazeteleri var, ne televizyonları, ne partileri, tle yazdığı Yaban romanındaki bir bölüm, ne de başka imkânları. Bütün basın yayın günümüzle çok benzeşen bir durumu organları, para kaynakları, kurumlar; her ortaya koyuyor. Millî Mücadeledeki Türk köylüsü ile bugünkü toplumumuzun önem- şey bizim tarafımızdan ele geçirilmiştir. Ülkenin bütün kaleleri, kurumları, değerleri li bir kısmı arasında insanı rahatsız edecek zapt edilmiştir. bir benzerlik var. Şimdi Ankara üzerine yani, Atatürk'ün Önce romandan ilgili bölümü alalım, Türk'e hediye ettiği millî Türk devletinin sonra günümüzle mukayese edelim: temeline, kalbine, özüne yürüyoruz. İşgalci düşman uçakları köye propaganAnayasa değişikliği ile son öldürücü darda yazıları atar. Köylüler bunlara inanır ve beyi vuracağız, Anayasadan Türklükle ilgili işgalcileri kurtarıcı olarak görür. Romanda millî kavramların tamamını çıkaracağız. ilgili kısım şöyle anlatılır: Sakın bize karşı düşmanca hareket "Bir gün tayyareler gene aşağıya kâğıt etmeyiniz, bize engel olmayınız, bizi atmaya başladılar. Sanki havadan kudret eleştirmeyiniz; ne diyorsak razı olunuz, teshelvası yağıyormuş gibi kapışan lim olunuz. kapışana… Alan, bir müddet kâğıdı okuBiz sizin kurtarıcınız. O zaman "Halife" maya çalışıyor, sonra beceremeyip katlıyor, tarafından destekleniyorduk, şimdi ise çoğu katlıyor ve bir muska gibi kuşağının içine İslamcı hareketler tarafından destekleniyyerleştiriyor. oruz. Zira hemen hemen bütün İslamcı Bazısı gidip imamı buluyor. yayın organları Avrupa Birliğini ve -Okuyuversene, bakalım ne diyor. Amerika'yı kurtarıcı olarak sunuyorlar." İmam hecelemeye başlıyor. Bugün maalesef Müslüman Türk ahalin"Muhterem Anadolu ahalisi. Kemal in büyük çoğunluğu, ne halifeyi, ne (Atatürk) çeteleri mahvolmuştur. Adım peygamberi yani İslam'ı doğru dürüst biliyadım bütün şehirleri, kasabaları zaptettik. or. Allah Kur'an'ında "Ey iman edenler Şimdi, Ankara üzerine yürüyoruz. Sakın, Yahudilerle Hristiyanları dost edinmeyin. bize karşı düşmanca harekete kalkışOnlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden mayınız. Biz, sizi Halife tarafından kurtarher kim onlara yardaklık ederse muhakkak maya geliyoruz." o da onlardandır. -Ne diyor? Ne diyor? Allah ise zulmedenleri doğru yola çıkarİmam tekrar ediyor: maz" dediği hâlde İslamcı olduğunu iddia "Biz sizi Halife tarafından kurtarmaya eden oluşumlar, Avrupa Birliği ve geliyoruz." Ne halifeyi, ne peygamberi bildikleri var. Amerika'ya âdeta iman eder vaziyetteler. Haçlı ruhunu taşıyan bu emperyalist Batılı Fakat "kurtarmaya geliyoruz" sözü, odakları kurtarıcı olarak görüyorlar. bilmeksizin pek hoşlarına gidiyor. Yalnız burada Yakup Kadri'nin "Sizi kim Kurtarmak! Sizi kim kurtarabilir? Sizi gökkurtarabilir? Sizi gökten Allah inse kurtaraten Allah inse kurtaramaz. Çünkü sizi maz. Çünkü sizi evvelâ sizden, kendinizden evvelâ sizden, kendinizden kurtarmak kurtarmak lazımdır." sözü, İslamcı geçinen lazımdır. İçimden böyle homurdanarak bazı şarlatanlar tarafından istismar edilmkâğıdı imamın elinden çekiyorum. Yere eye kalkışılacak ve Yakup Kadri'nin dinsiz atıp çizmemin ökçesiyle çiğniyorum." filan olduğu söylenmeye çalışılacaktır. (s.133, 134) Bu sözleri Allah'ın şu âyetine göre Şimdi bu olayı günümüze uyarlayalım: okurlarsa sanırım söyleyecek bir sözleri O zaman işgalci emperyalist Batılılar, kalmaz: "Siz kendi içinizde olanı halkımızı kandırmak, aldatmak, kendisine değiştirmedikçe Allah sizin hakkınızda olan bağlamak, köleleştirmek için uçakla propaganda yazıları ve fetvalar atıyorlardı. Şimdi hükmü değiştirmez." . Yani önce biz kendimizi kurtarma iradesi ise aynı batılılar, ülkemizde satın aldıkları, ortaya koyarsak, o zaman Allah bize kiraladıkları, yemledikleri, yönlendirdikleri yardım edecektir. Yoksa yok. bir sürü gazete ve televizyonla aynı işi Günümüzde Müslüman Türk ahalinin yapıyorlar. Avrupa Birliğinin, Amerika'nın millî bağımsızlık ne demek, Avrupa faziletini, iyiliğini, bize efendi olurlarsa Birlikçiliği, Amerikancılık, onların yerli bizim kurtulacağımızı anlatan yazıları, izdüşümleri olan Türk millet birliğini redkonuşmaları her gün her akşam gazete deden kavmiyetçiler ne demek, istiklâlci sütunlarından, televizyon köşelerinden müslüman olmak ne demek, bunları iyice bomba gibi yağdırıyorlar. düşünmesi lazım. Mankurtlaştırılmış, Avrupa Birliği'nin ve Haçlı-Siyon ittifakı demek olan Batı Amerika'nın gücüne iman ettirilmiş ahalimemperyalizmine iman etmekle müslümaniz de bu kara propagandaları gökten yağan lık yan yana durmaz. kudret helvası gibi kapışıyor, muska gibi Yaban romanında Ahmet Celal, işgalci kalbine nakşediyor. Müslüman Türk ahali böylece Avrupa Birliği ve Amerika mümini batılı uçakların attığı propaganda kâğıtları için ancak şunu yapabiliyordu: olup çıkıyor. "İçimden böyle homurdanarak kâğıdı Millî Mücadele sırasında işgalci imamın elinden çekiyorum. Yere atıp emperyalist Batılılar ve içerdeki çizmemin ökçesiyle çiğniyorum." beslemeleri, Türk milletini kurtarmak için Günümüzün Ahmet Celal'leri olan milkelle koltukta cihad eden Atatürk ve liyetçi aydınlar da her gün gazete ve telearkadaşları olan Kuva-yı Milliye mücahitvizyonlardan atılan, boca edilen batıcı prolerine "Kemal çeteleri" diye saldırıyorlardı. pagandalar karşısında aynı konumdadırlar. Kuvvacıların mahvolduğunu, ülkeyi ele Yaban romanında Ahmet Celal, köydeki geçirdiklerini, Ankara'ya yürüdüklerini, inzivagâhında bu doğrudan emperyalist kendilerine karşı gelmemeleri yani teslim işgalin Türk'ün çelikten iradesi Mustafa olmaları gerektiğini, kendilerinin düşman Kemal tarafından kökten sökülüp atıladeğil; Halife tarafından desteklenen, göncağını azimle bekledi ve zaferi gördü. Biz derilen kurtarıcılar olduklarını söylüyorlar de umutsuz değiliz inşaallah. ve köylüyü böyle kandırmaya çalışıyor- BULMACA Soldan sağa: 1. Raflı, taşınabilir, küçük dolap. – Pencere. 2. Yemin. – Garson yamağı. 3. Modern Yunanca. – Notada durak işareti. 4. Denizlerin çekilmesiyle oluşmuş yurtlanmaya elverişli yer. 5. Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile prim değer kuru arasındaki fark. – Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et. 6. Kiloamperin simgesi. – Bir renk. – Deniz giysisi. 7. Askerin su kabı. – İlaç, merhem. 8. Rutenyumun simgesi. – Teklif. 9. Hoş kokulu. 10. Damarlarda dolaşan hayati sıvı. – Sürgün, ishal. 11. Dul kadınlar. – Ad, san, unvan. 12. Deri tabaklamada kullanılan tadı buruk madde. – Kumaşla astar arasına konularak giysisin dik durmasını sağlayan kolalı bez. 13. Donuk renkli. – Barbunyaya benzeyen bir balık. 14. Cüz. – İlgi eki. 15. Mısır’ın plaka işareti. – Eli sıkı, cimri. 16. Söz, lakırdı. – Hoşlanarak bakma. 17. Negatif fotoğraf. – Yaprakları salata olarak yenen bitki. 18. Balıkesir ilinin eski adı. – Mesafe. 19. İnanılır, güvenilir. – Taslak durumundaki şeylerin küçük örneği. 20. Yağma, çapul. – Kalın kabuklu, çekirdekli bir tür portakal. Yukarıdan aşağıya: 1. Düzenli ekilen yer. – Tenis aracı. – Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela. 2. Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı. – Amme. – Denizdeki mayınları toplama veya yok etme işlemi. 3. Ergenekondan çıkışlarında Göktürklere yol gösteren dişi kurt. – Sıcak ülkelerde yetişen hoş kokulu bir meyve. – Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip. 4. Üreteç, dinamo. – Basılı veya el yazması parça, tekst. – Çalgıç, mızrap. 5. Buyruk, komut. – Yapağıdan elde edilen, eczacılıkta ve parfümeride kullanılan, sarımtırak renkte bir yağ. – Engel. 6. Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. – Kum falı. – Tüketmek işi. – 7. Birbirine bağlı iki tekmeden meydana gelen bir tür gezinti gemisi. – Bir ÇÖZÜMÜ tür tuzsuz ve yumuşak peynir. – Dünyanın BUGÜN uydusu. 8. Kobaltın simgesi. – Tavır, davranış. – Piston. – Alay, istihza. 9. Yapılan iş, işlem. – Üstten 11. SAYFADA sağa doğru eğik olan basım harfi. – Onur, haysiyet. 10. Güzel kokulu bir madde. – Ağaçtan yapılmış gürz. – Yat limanı. – Soyundan gelinen kimse. Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU Belediye başkanlığındaki 10 bininci gününü pastayla kutladı BALIKESİR - Balıkesir'de Güre Belediye Başkanı olarak seçildiği 1987 yılından bu yana belediye başkanlığı yapan Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka, görevindeki 10 bininci gününü pasta keserek kutladı. Balıkesir'in büyükşehir olmasından önce Edremit'in Güre Beldesi Belediye Başkanlığına 1987 yılında seçilen Saka, burada 6 dönem aralıksız görev yaptı. Son yerel seçimlerde Güre Belediyesinin kapatılmasıyla aday olduğu Edremit Belediye Başkanlığına seçilen Saka'nın, görevindeki 10 bininci günü dolayısıyla belediye meclis toplantısı sonrasında sürpriz bir etkinlik düzenlendi. Saka, eşi, mesai arkadaşları ve Edremitlilere destekleri için teşekkür etti. "Bir çalışanın 5 bin günde emekli olduğunu düşünürsek belediye başkanlığından iki defa emekli hakkı kazanmış gibiyim" diyen Saka, "Belediye başkanlığından iki kez emeklilik hakkı kazanmış gibiyim. Anılarımı yazmaya kalksanız dizi, roman gibi olur.” (AA) 10 SAĞLIK 28 Ekim 2014 Salı Kan tahlilinde yeni buluş ANKARA - ZEYNEP AKYIL Türkiye'de, kanserden şeker hastalığına, romatizmadan obeziteye kadar birçok hastalığın araştırılmasında kullanılabilecek yeni bir kan tahlili parametresi geliştirildi. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan Erel tarafından geliştirilen ve kanda 'tiyol-disülfid' dengesini ölçen parametre, kit haline getirilerek bilim insanlarının hizmetine sunuldu. Erel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tıp dünyasında mevcut olmayan yeni bir kan tahlili parametresini 3 yılı aşkın sürede geliştirdiklerini belirtti. Mevcut kan testlerinde ölçülen şeker, üre, kolestrol ve vitamin değerlerine yeni bir parametre eklediklerini ifade eden Erel, şunları kaydetti: ''Yeni yöntem, kanda 'tiyol-disülfid' dengesini ölçen orijinal bir yöntem. Bu test, mevcut değildi. Çalışmalarımızda hem bu testin hipotezini oluşturduk, testi tanımladık hem bu tanımladığımız durumu ölçmeyi başardık ve ölçüm verimlilik niteliklerini geliştirdik.” (AA) Ebola virüsü yaklaşık 5 bin can aldı ANKARA - Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi'nden alınan son verilere göre, Ebola'dan yaklaşık 5 bin kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği tarafından, Ebola ve MERS-CoV'a ilişkin bilgilendirme toplantısı yapıldı. Dernek Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, basın toplantısında yaptığı açıklamada, Ebola virüsüne bağlı ilk salgının 1976 yılında görüldüğünü ve bu yıl en güçlü salgının kendini gösterdiğini söyledi. Ebola virüsünün, vücut sıvısı, göz yaşı, kan, ter, kusmuk artığı, anne sütü dışında solunum yolu ile bulaşma riskinin de söz konusu olabileceğini ifade eden Köksal, virüsün insanlara hayvanlardan bulaştığını ve öldürücü olduğunu belirtti. Köksal, "Dünya Sağlık örgütü (DSÖ) ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi'nden alınan son verilere göre, Ebola ile yaklaşık 9 bin kişinin enfekte olduğu öngörülüyor. Bu sayının 6 bini doğrulanmış durumda. Virüsün bulaştığı yaklaşık 5 bin kişi hayatını kaybetti" diye konuştu. Virüsün ciddiye alınması ve koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi gerektiğini dile getiren Köksal, "zaman içinde virüsün hastalandırma gücünün azalacağını" bildirdi. Köksal, şunları kaydetti: "Çünkü, insan ana konakçısı değil. Bu nedenle de hastalık yapma gücü azalıyor. Buna bağlı olarak da insandan insana bulaş azalacak, nadir görülecek. Bir gün tekrar hayvandan daha güçlü bir virüs insana bulaşırsa, tehlike başlayacak. Ancak, şu an için virüsün hastalandırma etkisinin azalacağına ilişkin bir süre vermek mümkün değil" diye konuştu. Eboladan dolayı hayatını kaybeden kişinin defin işlemlerinde de dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Köksal, sağlık çalışanlarının da çok dikkatli olması gerektiğini kaydetti. Köksal, bu hastaların şüpheli halindeyken bile diğer hastalardan izole edilmesi, tanı konulana kadar tedbirli olunması gerektiğinin altını çizdi. Riskli bölgeden gelen kişiler için 14 günün çok riskli olduğuna dikkati çeken Köksal, bu kişilerin herhangi bir bulgu olmamasına karşın şüpheli olarak algılanılması gerektiğini dile getirdi. Köksal, bu kişilerle özellikle yakın çevresinin ve ailesinin yakın temastan uzak durması, başta el temizliği olmak üzere hijyene özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'de şu an için bir kişinin ölümüne yol açan MERS-CoV'un ilk defa Eylül 2012'de Suudi Arabistan'da insanlarda tanımlandığını söyledi. Hastalığın bildirildiği ülkelerde, vakaların Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman, Katar ve Tunus gibi ülkelere gitmiş olduğunun belirlendiğini ifade eden Köksal, bu bölgelerden gelen kişilerin hastalığın bulgularına karşı duyarlı olmaları gerektiği uyarısında bulundu. Özellikle ilk 14 günün riskli olduğunun altını çizen Köksal, yüksek ateş ve solunum yetmezliği ile kendini gösterdiğini, ancak kesin tanı için serolojik (Antijen ve antikor tanı testleri) ve moleküler tanı yöntemleri yapılması gerektiğini anlattı. Köksal, "MERS-CoV tanısı için yapılan moleküler testlerin 2012 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yapıldığını" söyledi. Köksal, hastanın sağlığına kavuşabilmesi için en kısa sürede tanı konulması gerektiğinin altını çizerek, şu ana kadar birkaç şüpheli vakanın testlerinin yapıldığını belirtti. Bununla ilgili olarak Türkiye'ye değişik firmaların testleri yapmak üzere başvuruda bulunduğu yönünde bilgi aldıklarını aktaran Köksal, "Testlerin her merkezde yapılmasına gerek yok. Testlerin, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunda yapılması gerekir. Şüpheli vaka sayısında bir artış olursa, herhangi bir gecikmeye yol açmamak için test yapılacak merkezler belirlenir" dedi. Güneşlenmek, formunuzu korumanıza yardımcı olur ANKARA - Güneş ışınlarına maruz kalmanın, kilo alımını ve tip 2 diyabet semptomlarının gelişmesini yavaşlatabileceği bildirildi. Sonuçları "Diabetes" dergisinde yayımlanan araştırma, parlak ultraviyole ışınlarına maruz kalan besili farelerin daha az yemek yediğini, öte yandan vücudun güneş ışınlarına cevaben ürettiği D vitaminin bunda rol oynamadığını gösterdi. Ultraviyole ışınlarına maruz kalan farelerde, aynı zamanda anormal glikoz seviyeleri ve insülin direnci gibi tip 2 diyabetin uyarıcı işaretlerine daha az rastlandığı belirtildi. Güneş ışınlarının insanlar üzerinde aynı etkiyi yaratıp yaratmadığının keşfedilmesi için daha fazla araştırma yapılması gerektiği ifade edilirken, geceleri ortaya çıkan farelerin, genellikle güneş ışınlarına çok fazla maruz kalmadığına da dikkat çekildi. İngiliz ve Avustralyalı bilim adamlarının yaptığı araştırmanın baş yazarlarından doktor Shelley Gorman, bulguların, güneş ışığının sağlıklı bir hayatın önemli bir unsuru olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. (AA) Osteoporozda erken tanıyla kemik kaybı önlenebilir İSTANBUL - Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tümay Sözen, osteoporozda erken tanıyla kemik kaybının önlenebileceğini, hastanın hayatının idame ettirebileceğini bildirdi. Sözen, yaptığı yazılı açıklamada, osteoporozun, kemik kütlesi kaybı, kemiğin ince yapısının bozulmasıyla kemiğin kırılmaya yatkın hale gelmesi durumu olduğunu ifade ederek, halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporozun, belirti vermediğini, kemikler kaybedilirken herhangi bir rahatsızlık yaratmadığını ancak kemik kaybı sonucu kemiklerde kırık oluştuğunda ağrı yaptığını vurguladı. Hastalıkta kaybedilen kemiğin geri kazanımı tam olarak yapılamadığından erken tanının çok önemli olduğuna işaret eden Sözen, "Dinamik bir organ olan kemiğin, kemik iliğinde kemik yapan ve yıkan hücreler vardır. Kemik vücut tarafından bir yandan yapılırken, bir yandan da yok edilir. Kemikteki bu yapım ve yıkım arasındaki denge, yeni doğan bebeklerde ve çocuklukta kemik yapımı lehinedir" ifadelerini kullandı. Sözen, 20'li yaşlarda vücudun kemik yapımında doruk düzeylere ulaştığını, bu yaşlardan sonra kemik yıkımının yapımından fazla olmasıyla kemik kütlesinin giderek azalmaya başladığını aktararak, şunları kaydetti: "Gençlik yıllarında yüksek doruk kemik kütlesine sahip olanlar, menopoz evrelerinde (kadınlarda) ve yaşlanmayla başlayan kemik yıkımlarında, gençken düşük doruk kemik kütlesi olanlara göre, kemiklerini daha iyi muhafaza ederler. Kemiğin yıkılması, kadınlarda mevcut östrojen adlı hormon tarafından önlenir. Menopozla bu hormonun yapımı giderek azalır ve dolaşımdan kaybolur. Dolayısıyla kemik yıkımı önlenemez. Yaşlanmayla birlikte vücutta oluşan değişiklikler de kemik yıkımından sorumludur. Dolayısıyla kadınlarda önce östrojen eksikliği ve yaşlanmaya ait faktörler birlikte olunca kadınlarda kemik kaybı erkeklere göre daha belirgindir. Bu nedenle hastalık halk arasında daha ziyade kadınlara özgü bir hastalık olarak bilinse de erkekler de bu hastalıktan etkilenir." (AA) Sosyal baskı, tüp bebekte denemeyi azaltıyor KAYSERİ - ESMA KÜÇÜKŞAHİN - Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Şahin, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmak isteyen kadınların, sosyal baskı nedeniyle tedaviyi birkaç kez denemekten kaçındığını söyledi. ERÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Üreme Endokrinolojisi, İnfertilite ve Tüp Bebek Ünitesi'nde görev yapan Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüp bebek yönteminin annenin yumurtası ile babanın sperminin laboratuvar ortamında sağlıklı ve kontrollü şekilde birleştirilmesi olduğunu belirtti. Tüp bebek tedavisine kimi çiftlerin bazı nedenlerle geç kaldığını ifade eden Şahin, çiftlerin tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmaya halen çeşitli nedenlerle ön yargılı yaklaştıklarını dile getirdi. Şahin, tedavi sürecinin hem maddi hem de manevi fedakarlık gerektirdiğine dikkati çekerek, şunları söyledi: "Anne adayları bize geldiklerinde genellikle depresyonda oluyor. Psikolojilerinin bu hale gelmesinin temelinde aile ve çevre baskısı yatıyor. Problem erkekte bile olsa baskı yine kadına uygulanıyor. Bu durumda psikolojik danışmanlık almalarını tavsiye ediyoruz. Kadınlar tedaviye genellikle ya anneleri ya da kayınvalideleriyle geliyor. Aslında aileler bu süreçte çocuklarına destek olmak istiyorlarsa maddi yardımda bulunmalılar. Onları strese sokmamalılar. Avrupa'da psikolojik danışmanlar tüp bebek tedavisi sırasında hemen devreye giriyor, doğum sonuçlanıncaya kadar ya da aksi durum da olsa ailenin yanında oluyor." Yumurtalıkta yumurta olduğu sürece tüp bebek yönteminin denenebileceğini ifade eden Şahin, Türkiye'de hem maddi nedenlerden hem de sosyal baskı sebebiyle deneme sayısının az olduğunu kaydetti. Türkiye'de tüp bebek yöntemini deneyenler üzerinde sosyal baskı olduğunu belirten Şahin, "Tüp bebek yönteminde ilk denemede sonuca ulaşamama ihtimali tabii ki fazla. Bu olasılık annenin yaşı ve yumurtalık rezerviyle alakalı. Maalesef ülkemizde aileler birden fazla deneme yapmak istemiyor. 'Yine mi olmadı, tutmadı mı?' sorusuyla karşılaşan kadınlar, o anı bir daha yaşamak istemiyor. Bu yüzden erken pes ediyorlar. Halbuki tedavi sürecinde anne adayının psikolojisi çok önemli" diye konuştu. (AA) Ameliyat sonrası hızlı iyileşmenin formülü bulundu ANKARA - Kanada'da yapılan bir araştırma, ameliyat öncesi fiziksel egzersiz, beslenme ve psikolojik rahatlama alıştırmalarını içeren bir rehabilitasyon programı izleyen hastalarda ameliyat sonrası iyileşmenin çok daha hızlı olduğunu gösterdi. Kalın bağırsak kanseri hastaları üzerinde yapılan araştırma, fiziksel egzersiz, protein destekli beslenme eğitimi ve rahatlama egzersizlerinden oluşan programa katılan hastaların ameliyatın ardından geçen iki ay içinde programa katılmayan hastalardan çok daha hızlı iyileşme gösterdiklerini ortaya koydu. Kanada'daki McGill Üniversitesi'nden Prof. Francesco Carli başkanlığında yapılan bilimsel araştırma, Amerikan Anestezistler Derneği'nin (ASA) internet sitesinde yayımlandı. ASA'nın resmi bilimsel yayını Anesthesiology'nin kasım sayısında yayımlanacağı duyurulan araştırmaya ilişkin açıklamada bulunan Carli, ameliyat öncesi rehabilitasyon pro- gramının, hastaların daha hızlı iyileşebilmeleri ve tıbbi işlem sonrasında daha işlevsel olabilmeleri için ameliyat stresine dayanmaya hazır hale gelmelerini sağladığını söyledi. Carli, "Ameliyat öncesi form kazandırma, hastaların kendi iyileşme süreçlerine atkif katılımına yardımcı oluyor. Mümkün olduğu durumlarda uygulanan ameliyat öncesi rehabilitasyonun, sağlık durumu ve iyileşmeyi daha ileriye götüreceğine ve maliyetleri azaltacağına inanıyoruz" dedi. Araştırma sırasında iki gruba ayrılan 77 katılımcı da ameliyat öncesinde 6 dakikalık yürüme testine tabi tutuldu. Bu test sırasında ameliyat öncesi rehabilitasyon grubuna alınacak 38 hastanın 421 metre, diğer gruptakilerin ise 425 metre yürüyebildiği görüldü. Daha sonra ortalama 24,5 bugün süren rehabilitasyon programı çerçevesinde katılımcılara evde kendi başlarına haftada 3 gün yapacakları aerobik ve mukavemet antrenmanını de içeren egzersiz programları verildi. (AA) dış dünya 28 Ekim 2014 Salı Suriyeli Kürt partiler anlaştı DUHOK - Suriye'nin kuzeyinde siyasi faaliyet yürüten Kürt partileri, birlikte hareket etmelerini öngören "Duhok Anlaşması"nı imzaladı. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani'nin bir araya getirdiği Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) çatısı altındaki siyasi partiler, 10 gün süren toplantıların ardından uzlaşmaya vardıklarını açıkladı. Duhok'ta bir otelde düzenlenen basın toplantısında konuşan IKBY Başkanlığı Suriye İşleri Sorumlusu Hamit Derbendi, "Sayın Mesut Barzani, Rojava'daki tüm partiler ve taraflar arasında birliği sağlamak için ENKS ve TEVDEM heyetlerini bir araya getirdi. Taraflar, bugün Mesut Barzani'nin huzurunda 'Duhok Anlaşması' olarak adlandırılan metni imzaladı. Mesut Barzani, bu anlaşmanın müjdesini bütün Kürt halkına ilan etti" dedi. TEV-DEM Temsilcisi Aldar Halil de anlaşmanın içeriği hakkında bilgi verdiği konuşmasında, tarafların bütün meseleleri ve sorunları büyük bir sorumluluk duygusu içinde ele aldığını ve değerlendirdiğini belirtti. Kürtlerin konumunu güçlendirecek, siyasetlerini başarılı kılacak ve ulusal bütünlüğü sağlayacak maddeler üzerinde anlaşma sağlandığını aktaran Halil, tarafların, demokratik özerkliğe ilişkin konularda da uzlaşmaya vardığını kaydetti. Halil, tarafların Suriye'nin kuzeyindeki yönetimi birlikte yürüteceğini ve karar sahibi olacaklarını ifade ederek, "Demokratik ortaklığa dayalı bir sistem uygulanacak. Şu anki demokratik Eroğlu: “Rumlar, ayak oyunlarıyla oyalıyor” PARİS - Fransa'da cumhurbaşkanının ''görevlerini yerine getirememesi halinde'' parlamento tarafından görevden alınmasına olanak sağlayan tasarı, senato genel kurulunda kabul edildi. Senato Genel Kurulu'ndaki oylamada, 324 evet, 18 hayır oyu çıktı. Anayasa Mahkemesinin, anayasaya uygun görmesi halinde, parlamentoda kabul edilen tasarı yasalaşacak. Mevcut yasa, sadece ''ağır vatana ihanet suçundan'' cumhurbaşkanının görevden alınmasına olanak sağlıyordu. Kabul edilen tasarıya göre ise parlamentonun 3'te 2'sinin oyuyla cumhurbaşkanının görevden alınmasına KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Antartika Türk üssü hedefi "Sadece fok balıkları ve balinalar yok" Külünk, Antartika'nın cazibesinin sahip olduğu tatlı su kaynaklarının fazlalığı olduğunu belirterek, yer altı zenginliklerinin de kıtada fazlaca olduğunu anlattı. "Orada sadece fok balıkları ve balinaların olmadığını biliyoruz" diyen Külünk, şöyle devam etti: "Orası bir ülkenin malı değil ama bir konsorsiyum var. Orada belli bir bilimsel çalışma altyapınız olması gerekiyor, biz şu anda o altyapıyı oluşturmaya çalışıyoruz. 2012 yılının Aralık ve 2013'ün Ocak aylarında, iki ayrı seferde olmak üzere, 1. Türk Antartika Bilim Seferi'ni düzenledik. İlk defa Türkiye'den biri 9 Eylül Üniversitesi, diğeri İstanbul Üniversitesi'nden olmak üzere, yer bilimci 2 bilim adamımızı oraya gönderdik. Bulgaristan'ın 20 yıldır Antarktika'da üssü var ve iş birliği anlaşması imzaladık, bizi onlar kendi üslerinde ağırladılar ve orada misafir ettiler." - 30 ülkenin üssü bulunuyor Külünk, Antartika kıtasında aralarında ABD, İngiltere, Kanada, Arjantin, Bulgaristan, Çin, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İspanya, Rusya ve Şili gibi ülkeler olmak üzere 30 ülkenin üssünün bulunduğuna işaret etti. ABD'nin kıtada birden çok üssünün olduğunu ve bu üslerde yıl içinde bin kişinin barındığına dikkati çeken Külünk, "ABD orada havaalanı kurmuş, küçük kasabalar kurmuş ve her türlü çalışmaları yapıyor" ifadelerini kullandı. Külünk, Rusya ile protokol imzaladıklarını dile getirerek, "Yeni seferde Rusya'nın tesislerini kullanacağız. Türkiye'nin birçok üniversitesine yazı gönderdik ve gezimizin duyurusunu yaptık. Bize 150 bilim adamı başvuruda bulundu. Onların içinden 16 bilim adamımız seçildi ve onlar geçen hafta İstanbul Beykoz Sualtı Eğitim Komutanlığı'nda eğitim aldılar. Orada iki gün süreyle denizden karaya çıkış, gemiye ulaşım, soğuk hava şartlarında hayatı idame ve denizde yaşam konularında eğitimler verildi. 2014 Aralık ve 2015 Ocak ayında Rusya ve Bulgaristan özerklik sisteminin geliştirilmesi ve bölgedeki tüm unsurların, terör örgütü IŞİD'e karşı savunma hattında yer alması karara bağlandı. İki taraf da Rojava'yı savunacak ve bunu bir görev olarak kabul edeceklerdir. Halkın savunulması için bütün imkanlar seferber edilecek ve herkes üzerine düşeni yapacak" dedi. Savunma şekli ve yöntemi üzerinde de tarafların birçok öneri ve teklifi gündeme getirdiğine değinen Halil, şu ifadeleri kullandı: "Ancak esas olarak halkımızın ve bölgemizin savunulması gerektiği noktasında görüş birliğine vardılar. Anlaşmaya nezaret ettiği için Sayın Mesut Barzani'ye çok teşekkür ediyoruz. Rojava'da halkımızı destekledi ve özellikle de Kobani'deki direniş için büyük bir çaba gösterdi. Bu, Rojava ve tüm Kürtler için büyük bir müjdedir." (AA) Fransa’da parlamentonun yetkisi artırıldı Rumların uzlaşmazlıklarını sürdürmek için her Kıbrıs'ta savaş değil bir anlaşLEFKOŞA- KKTC zaman bir bahane bulup masadan kaçabildikma peşinde olduklarını vurguCumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, lerini belirterek, "Masadan kalkan dönecekse layan Eroğlu, "Güney komşuRumların uzlaşmazlıklarını kendisi gelir. Kimseyi elinden zorla tutup da larımız anlaşmamak, bizi bir elli sürdürmek için her zaman bir masaya oturtamayız ama bir anlaşma olacaksa yıl daha müzakere masasında bahane bulup masadan kaçamüzakere masasında olur" dedi. tutmak için çeşitli ayak oyunbildiklerini belirterek, "Masadan larına girişmektedirler" diye kalkan dönecekse kendisi gelir. konuştu. Rum tarafının hiç gerekçe Kimseyi elinden zorla tutup da masaya yokken müzakere masasını terk oturtamayız ama bir anlaşma olacaksa "Masadan kalkan, dönecekse kendisi gelir. Kimseyi elinden zorla tutup da ederek, "Türkler bizim sularımızda müzakere masasında olur" dedi. masaya oturtamayız ama neticede bir araştırma yapıyor. Tehdit unsuru Cumhurbaşkanı Eroğlu, 1974 Barış anlaşma olacaksa müzakere masasındevam ediyor" gibi gerçek olmayan Harekatı'nda savaşmış 28. Piyade da olur. Masadan kalktığınız zaman yalanlarla müzakere masasından kalkKarargah Bölüğü Komutan ve askeranlaşma imkanlarını ortadan kaldırmış tığına dikkati çeken Eroğlu, "Akıllarınca lerini makamında kabl etti. olursunuz" ifadelerini kullandı. dünyayı ayaklandırarak Türkiye'nin ve Barış Harekatı'nın üzerinden 40 yıl Rumların, anlaşma niyeti varsa bizim aleyhimizde yönlendireceklerini geçtiğini, çok şeyin değiştiğini ifade gelip müzakere masasına oturacağını, düşündüler. Gördüğüm kadarıyla eden Eroğlu, gelmiş geçmiş hükumetniyetleri yoksa da müzakere masasına düşündükleri olmamıştır. Amaçlarına lerin KKTC'yi mamur bir ülke haline dönmeyeceklerini kaydeden Eroğlu, ulaşamamışlardır. Müzakerelere devam getirmek için uğraştığını vurguladı. Rumların fırsat buldukça müzakere edeceklerse kalktıkları gibi masaya Hala daha müzakere masasında bir masasından kaçtığını, bazen 1 ay, tekrar dönerler" ifadelerini kullandı. anlaşma arayışı içerisinde olduklarını bazen 4 yıl sonra masaya döndüklerini Türkiye'nin güçlü bir ülke olarak dile getiren Eroğlu, Rumların uzlaşmavurguladı. ayakta durmasının kendileri için çok zlıklarını sürdürmek için her zaman bir Kıbrıs'ta yaşayabilir, halkı 40 yıl önemli olduğunu kaydeden Eroğlu, bahane bulup masadan kaçabildiklerini öncesine götürmeyecek bir anlaşma Türkiye ne kadar güçlü olursa Kıbrıslı söyledi. yapmak için yıllardan beridir uğraştıkTürklerin de o kadar rahat ettiğini Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum kesibelirtti. Cumhurbaşkanı Eroğlu, minin Akdeniz'de Türk gemileri ilk defa larını dile getiren Eroğlu, Kıbrıs Türkü'nün 1963'te Cumhuriyet'ten dış- Türkiye'nin Akdeniz'de KKTC devleti dolaşıyormuş gibi ya da sismik araştırlandığını, 1968'de görüşmelerin adına sismik araştırma yapmasının ma gemileri Kıbrıs sularında ilk defa başladığını ve hala görüşme masasıngayet doğal olduğunu belirterek bunun sismik araştırma yapıyormuş gibi KKTC Bakanlar Kurulu kararıyla vermüzakere masasından kalkmak için bir da olduklarını anlattı. Savaşın kötü yüzünü gördüklerini, ilmiş bir yetki olduğunu belirtti. (AA) vesile bulduklarını belirterek, İSTANBUL - MUHARREM AKSAKALLI - Antartika kıtasında Türkiye'nin ilk üssünü açmak için çalışmalarda bulunan TAKBAM, 5 yıl içinde kıtada üs açılmasını hedefliyor. Türkiye Antartika Kutup Bilimsel Araştırmalar Merkezi (TAKBAM) Genel Sekreteri Abdurrahman Külünk, kıtada üs açmak için yaptıkları çalışmalarla ilgili, AA muhabirine bilgi verdi. Külünk, TAKBAM'ı 2 yıl önce kurduklarını belirterek, zaman içinde özellikle yurt dışındaki muadil kuruluşlarla irtibata geçmeye çalıştıklarını ve bu doğrultuda bazı iş birliği anlaşmaları imzaladıklarını söyledi. Türkiye'nin 1995 yılında imzalanan bir protokolde yer aldığını ve Antartika'da yapılan çalışmalar içerisinde yer alacağını belirttiğini anlatan Külünk, buna rağmen somut bir adımın atılmadığını dile getirdi. Bunun üzerine bir grup arkadaşıyla harekete geçtiklerini ve TAKBAM'ı kurduklarını ifade eden Külünk, benzer kuruluşlarla iletişime geçtiklerini ve Brüksel'de yapılan istişare toplantılarına iştirak ettiklerini kaydetti. 11 tesislerinde kalacaklar, kendi alanlarında bilimsel araştırma yaparak Türkiye'ye dönecekler" diye konuştu. Türkiye'den Antartika'ya bir haftalık yolculuğun ardından ulaşıldığını belirten Külünk, Avustralya'dan günde 2 kez Antartika'ya uçak kalktığını anlattı. Büyük devletin her yerde elinin olması gerektiğini vurgulayan Külünk, "Senin olmadığın yerde 'hayat yok' anlamına gelir. Dünya artık küçülüyor. Orada büyük devletlerin yanı sıra Pakistan, Bulgaristan gibi ülkelerin üsleri var hatta yeni üs açmaya çalışıyorlar" dedi. - Genelkurmay Başkanlığı'nın desteği Külünk, en ciddi destekçilerinin Genelkurmay Başkanlığı olduğunu söyleyerek, "Genelkurmay Başkanlığı bir kurmay albayın merkezimize üye olmasına müsaade etti. Onların bu işte öngörülü olduğunu düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde kıtada üssü açmayı hedeflediklerine vurgu yapan Külünk, "İlk etapta üste 5-10 kişi arasında ekip düşünüyoruz. En basit bir konteyner ve teknik cihazlar lazım. İlk etapta jeofizikçi, elektrik elektronik mühendisi, denizci ve yemek organizasyonu yapabilecek kabiliyete sahip kişilerin olması gerekiyor. Biz şu anda orada koordinatlarımızı da belirledik. Bulgaristan üssüne yakın bir yerde üssümüzü kurmayı planlıyoruz. Bütün faaliyetlerimizi, devletin ilgili birimlerine bildiriyoruz. Dışişleri, Milli Savunma ve Çevre ve Şehircilik Bakanlıkları gibi bakanlıklarla sürekli irtibat halindeyiz" şeklinde konuştu. (AA) olanak sağlayan yasal süreç başlatılabilecek. Daha sonra Yüce Divan'ın yine 3'te 2 oyuyla cumhurbaşkanının görevine yasal süre dolmadan son verilebilecek. Konu ile ilgili anayasa değişikliği 2007'de yapılmış ancak bu değişiklikle ilgili yasal süreç tamamlanmamıştı. Parlamentoda onaylanan tasarı ile daha önce kabul edilen anayasa değişikliği uygulamaya konulmuş oluyor. Fransız anayasası, cumhurbaşkanına 5 yıllık görev süresi boyunca dokunulmazlık hakkı veriyor. Kabul edilen tasarı, cumhurbaşkanının dokunulmazlık statüsünde ise değişiklik öngörmüyor. (AA) ABD’de, siyahlara yönelik polis şiddeti protesto edildi LOS ANGELES - Amerika genelinde 70'in üzerinde şehirde yapılan protestolarla ABD polisinin siyahilere ve Latinlere yönelik şiddeti protesto edildi. Stop Mass Incarceration Network tarafından 22 Ekim Ulusal Protesto Günü kapsamında Amerika'nın farklı şehirlerinde düzenlenen yürüyüşlerde ABD'de polis şiddeti protesto edildi. Protestoların Los Angeles ayağında, Downtown Olympic Bulvarı'nda toplanan yüzlerce kişi, yakın zamanda polis tarafından öldürülmeleri toplumda infiale sebep olan ve Amerika'da gündem yaratan Mike Brown, Eric Garner, Dillon Taylor ve John Crawford'un isimlerinin bulunduğu parklartları taşıyarak polis aleyhinde sloganlar attı. Yürüyüş öncesi organizasyon temsilcileri tarafından yapılan konuşmada, Amerika'da silahsız olmalarına karşın polis şiddetine maruz kalarak hayatını kaybeden vatandaş sayısında son zamanlarda yaşanan artışa dikkat çekilerek polisin orantısız güç kullandığı ve bu durumun kabul edilemez olduğu vurgulandı. ''Sessiz kalmayacağız, direneceğiz'' sloganlarıyla polis eskortunda olaysız devam eden yürüyüş Downtown Los Angeles Polis Merkezi önünde son buldu. Amerika'da 1996'dan beri düzenlenen 22 Ekim Ulusal Protesto Günü, polisin aşırı güç kullanımı sonucu gündeme oturan vatandaş ölümleri nedeniyle bu yıl birçok şehirde önceki yıllara kıyasla daha geniş kitlelerin katılımıyla gerçekleşti. (AA) BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 2 3 4 5 6 7 8 9 10 12 haber 28 Ekim 2014 Salı KARA’CA İsmail KARA karozan@gmail.com KALE İÇERİDEN YIKILIR Artık dünyada sıcak savaşların yerini, soğuk savaşlar almıştır. Silahların kullanımı, son çare olarak planlanmaktadır. En belirgin olarak bunu, BOP Projesinin uygulanmasında görüyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi, Amerika’nın uzun yıllar önce hazırladığı ve son yıllarda uygulamaya başladığı bir proje olup, ulaşmak istediği başlıca hedefleri şunlardır; 1-Ortadoğu’da kendine rakip olabilecek olası güçleri yok etmek, kendilerine göre var olan İslami Terör (!) örgütlerinin faaliyetlerini önlemek ve rakipsiz gördüğü askeri gücü ve teknolojisi ile bölgeyi kontrolü altında tutmak; 2-Bölgede bulunan petrol ve doğalgaz kaynaklarını denetimine almak, onların yataklarına serbestçe erişebilmek; 3-İsrail’in güvenliğini sağlamak; 4-Avrupa ülkeleri, Çin ve Japonya gibi ülkelerin bölgeye girmesini önlemek; Projenin uygulama sinyali önceden verildi. ABD’nin güvenlikten sorumlu danışmanı (ki, sonradan dışişleri bakanı da oldu) Condoleezza Rice 7 Ağustos 2003’de Washington Post Gazetesinde yayınladığı “Ortadoğu’yu Dönüştürmek” başlıklı yazısında “Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların içinde olduğunu” vurguladı. Bundan sonra ne olduğuna dikkat ettiniz mi? Ortadoğu ülkelerinde iç karışıklıklar çıkarıldı. Çeşitli ayrımcı unsurlar körüklendi. Daha sonra da bir tarafa destek verme ya da demokrasiyi sağlama bahaneleri ile silahlı güçleri de kullanarak maksada ulaşmaya çalıştılar. Kendi yandaşlarını o ülkelerin yönetiminde söz sahibi yaparak, karşıt olanları da tasfiye etmeye başladılar. Türk tarihine bakıldığında görülüyor ki, sıcak savaşlarda çok üstün olan ve yenilgi bilmeyen eski Türk devletlerinin çoğu; “Kale içten yıkılır” taktikleri kullanılarak çeşitli entrikalarla içten çökertilmiştir. Bunu, batılı ülkeler de çok iyi öğrendiler ve istemedikleri ülkelere karşı kullanıyorlar. Türkiye devletinin yetkilileri, Miss.Rice’nin yukarıda değinilen yazısını daima göz önünde tutmalı ve Türkiye BOP Savaşından ya da bataklığından mutlaka galip çıkarılmalıdır. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, teşkilatlara gönderdiği genelgede, "Sebebi ne olursa olsun, her türlü kavga, kargaşa ve çatışmadan uzak durulacak, partimizi sokakların çıkmazına çağıran, husumetin tarafı yapmaya çalışan açık veya örtülü operasyonlara kulak asılmayacaktır. Türkiye sokakta bulunmamış, sokağa da teslim edilmeyecektir" dedi. BAHÇELİ: Türkiye’yi sokağa teslim etmeyiz ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 17 Kasım'da başlayacak il ve ilçe kongreleriyle ilgili yayımladığı genelgede, partililerin, her türlü kavga, kargaşa ve çatışmadan uzak durmalarını istedi. MHP'den yapılan yazılı açıklamaya göre, parti teşkilatlarına genelge gönderen Bahçeli, Türkiye'nin çok zor günler yaşadığını, çok ağır ve tehlikeli bir operasyona tabi tutulduğunu ifade etti. Bahçeli, hükümetin, Türkiye'nin karşısında oluşan nifak cephesinde aktif olarak yerini aldığını, teröre ve teröriste destek çıktığını ileri sürerek, "PKK, AKP'yle ortaklık kurmuş, ortak amaç etrafında birleşmiştir. Bölücülük AKP'yi ele geçirmiş, hainler AKP'yi tutsak almıştır. Acı da olsa PKK artık iktidardadır, Bakanlar Kurulu sıralarında temsil edilmektedir" iddiasında bulundu. ''Mehmetçik katillerini koruyan ve kollayan, bunlara silah ve cephane veren peşmergenin, AK Parti Hükümeti sayesinde meşru bir güç olarak takdim edildiğini'' öne süren Bahçeli, "Görülmektedir ki AKP Hükümeti, vatan topraklarını teröristlerin kullanımına ardına kadar açmış, özellikle Barzani'nin silahlı unsurlarına geçiş üstünlüğü sağlamıştır. Sözde tezkere çıkararak Ayn el-Arap'a (Kobani) peşmergelerini gönderme kararı alan Barzani'ye, Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi güvence vermiş, kolaylık sağlamış, topraklarımızı kirlettirmişlerdir" görüşünü savundu. "PKK'nın bir numaralı destekçisi Barzani'nin, 150 kişiden oluşan silahlı peşmergesini Türkiye üzerinden Ayn el Arap'a intikal ettirmesi tarihi bir hata, tarihi bir rezalettir" ifadesini kullanan Bahçeli, PKK'nın ve PYD'nin silahlandırılmasının, Türkiye'nin etrafında kurulan bir ölüm tuzağı olduğuna değindi. Bahçeli, terör örgütlerine giden silahların Kılıçdaroğlu’ndan AĞIR BİR SORU AFYONKARAHİSAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bitlis'te geçici köy korucusunun şehit edilmesine ilişkin, "Güneydoğu'da devlet var mı acaba, önce bu soruyu sormamız ve cevabını aramamız lazım. Başbakan, sabah akşam bizi suçlayacağına, ya bu Güneydoğu'da ne oluyor, devlet var mıdır, yok mudur, caddenin ortasında askerlerimiz şehit ediliyor, köy korucuları direğe bağlanıp orada öldürülüyor. Sorumlu kim? Utanmasalar 'sorumlu Cumhuriyet Halk Partisi' diyecekler" dedi. Kılıçdaroğlu, otobüsün devrilmesi sonucu yaralanan ve Afyonkarahisar'daki hastanel- gerçek hedefinin Türk milleti olduğunu savunarak, IŞİD riski hafiflediğinde, terör örgütlerinin rotayı Türkiye'ye çevireceğine dikkati çekti. Ayn el Arap'a koridor açılmasını eleştiren Bahçeli, genelgede şu görüşlere yer verdi: "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın bir yanda PYD'yi terör örgütü ilan edip PKK'yla bir görmesi, diğer yanda PYD ve PKK'nın imdat çağrılarına ilgisiz kalmayarak silah ve lojistik kanallarını açması ihanete ortak olmaktır. Erdoğan, Türk milletini kandırmaktadır. Silahlı peşmergelerin, Şanlıurfa üzerinden Ayn el Arap'a sevkıyatının yapılması anayasal suç olmakla kalmayıp, uluslararası hukuka da aykırıdır. 2 Ekim'de TBMM'de kabul edilen tezkere buna cevaz vermemektedir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, suç işlemektedir. Bu ikili, sahip olmadıkları bir yetkiyi, ABD'nin şantaj ve dayatmasıyla kullanmak zorunda bırakılmaktadır." (AA) Kurtulmuş’tan ‘DOSTANE’ ÖNERİLER erde tedavileri süren üniversite öğrencilerini ziyaret etti. Yaralıların durumu hakkında doktorlarından bilgi alan Kılıçdaroğlu, refakatçilerle bir süre sohbet etti. Kılıçdaroğlu, Afyon Kocatepe Üniversite (AKÜ) Ahmet Necdet Sezer Araştırma ve Uygulama Hastanesi çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, yaralı öğrencileri ziyaret ettiğini, bir kısmının hala yoğun bakımda olduğunu ifade etti. (AA) Batının IŞİD korkusu Davutoğlu: Bu topraklar piyona gülzar olmayacak KAHRAMANMARAŞ - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kim ne yaparsa yapsın, hangi tuzakları kurarsa kursun, bu topraklar bize mezar olmadan emperyalistlerin piyonuna gülzar olmaz. Bu toprakların üzerinde fitne tohum ekmek isteyenlere, kardeşliğimize son vermek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz" dedi. Davutoğlu, Kahramanmaraş'ta, Müftülük Meydanı'nda, yapımı tamamlanan bazı eserlerin toplu açılışı için düzenlenen törende konuştu. Başbakan Davutoğlu, konuşmasına, "Kahraman şehrin yiğit kahraman insanları, Yedi Güzel Adam'ın güzel hemşehrileri, değerli kardeşlerim, hepinizi saygılarımla, muhabbetle selamlıyorum. Allah'ın selamı, Arakan'dan, Somali'den gelen selam sizlerin de üzerinize olsun" şeklindeki sözleriyle başladı. Kahramanmaraş'tan üç kahramana selam etmek, rahmet dilemek istediğini ifade eden Davutoğlu, "Dün Yüksekova'da şehid edilen üç kahraman kardeşimize Rabbim'den rahmet diliyorum, ailelerine taziyelerimi sunuyorum" diye konuştu. Davutoğlu, 94 yıl önce, Kahramanmaraş'ın istilaya uğradığında, Maraşlıların başını kaldırıp, "Maraş bize mezar olmadan düşmana gülzar olmaz" dediğine işaret ederek, şunları kaydetti: "Biz de diyoruz ki haykırıyoruz ki kim ne yaparsa yapsın, hangi tuzakları kurarsa kursun, bu topraklar bize mezar olmadan emperyalistlerin piyonuna gülzar olmaz. Bu toprakların üzerinde fitne tohum ekmek isteyenlere, kardeşliğimize son vermek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Onun için huzurunuzdayız, Maraşlılar. Onun için yurt içi seyahatlerin, ilk şehirlerin başına Kahramanmaraş'ı yazdık, gönlüme yazdığım gibi, zihnime yazdığım gibi. Çünkü Kahramanmaraş, diğer bütün şehirlerimiz gibi bizim siyaset felsefemizin, toprağına, taşına, dağına dokunduğu şehirdir. Bu anlayışın toprağın taa derininden gökyüzüne kadar yükseldiği şehirdir." (AA) WASHINGTON - ABD Temsilciler Meclisi İç Güvenlik Komitesi Başkanı Michael McCaul, Kanada'da önceki haftaki iki terör saldırısının ve New York'ta baltalı bir kişinin polise saldırmasının terör örgütü IŞİD'in internetteki propagandayı kazandığının göstergesi olduğunu söyledi. McCaul, ABC televizyonunda yayınlanan "This Week" programına katıldı. IŞİD kaynaklı tehdidi değerlendiren McCaul, geçen hafta Kanada'nın Quebec eyaletinde Martin Couture Rouleau'nun aracıyla bir askeri ezmesi ve başkent Ottowa'da Michael Zehaf Bibeau'nun bir askeri öldürüp parlamento binasına rastgele ateş açmasının yanı sıra ABD'de New York'ta Zale Thompson'ın baltayla iki polisi yaralamasını hatırlattı. Tek başlarına hareket ederek kanlı eylem gerçekleştirenler için kullanılan "yalnız kurt" tehlikesine dikkati çeken McCaul, Kuzey Amerika'da bir hafta içinde görülen üç olayın IŞİD'in internetteki propagandayı kazandığını gösterdiğini dile getirdi. McCaul, "Onlar, Batı'ya ve ABD'ye karşı savaş kampanyası başlattılar ve geçen haftanın bu üç örneği onların kazandıkları gösteriyor" dedi. (AA) Yeni HSYK üyeleri göreve başladı ANKARA - AYLİN SIRIKLI DAL Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSYK) 4 yıllık görev süresi biten üyelerinin yerine seçilen ve atanan yeni üyeleri göreve başladı. 22 asıl 12 yedek üyesi bulunan HSYK'ya, birinci sınıf adli ve idari yargı hakim ve savcılar arasından 12 Ekim'deki seçim yoluyla 10 asıl, 6 yedek üye girdi. Yargıtaydan 3 asıl, 3 yedek, Danıştaydan 2 asıl, 2 yedek, Adalet Akademisinden 1 asıl, 1 yedek üyenin seçildiği Kurulda, Adalet Bakanı ve müsteşarı doğal üye oluyor. Diğer üyelerin 4'ü cumhurbaşkanı tarafından hukukçu öğretim üyeleri ve avukatlar arasından doğrudan atandı. Kurul üyelerinin geldiği kaynaklar şöyle: HSYK Üyelerinin Geldiği Kaynaklar Sayı 1 Adalet Bakanı 1 2 Adalet Bakanı Müsteşarı 1 3 İlk derece adli yargı hakim ve savcılarından 7 4 İlk derece idari yargı hakim ve savcılarından 3 5 Yargıtay Genel Kurulundan 3 6 Danıştay Genel Kurulundan 2 7 Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulundan 1 8 Hukukçu öğretim üyeleri ve avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerden 4 Toplam 22 -Üyelerin isimleri Buna göre, Yargıtay Büyük Genel Kurulu, Yargıtay kontenjanından 3 asıl, 3 yedek üyenin seçimini yaptı. Yargıtay üyeleri Yakup Ata, Kerim Tosun ve Mustafa Kemal Özçelik HSYK'nın asıl, Salih Sönmez, Ali Eryılmaz ve Alp Arslan da yedek üyeleri oldu. Danıştay Büyük Genel Kurulu ise Danıştay kontenjanından 2 asıl, 2 yedek üyeyi seçti. Taci Bayhan, Şaban Işık asıl, Hasan Turgut ve Emin Sınmaz yedek üye olarak belirlendi. HSYK'nın adli ve idari yargı kontenjanından üyelerini belirlemek için ise 12 Ekim'de hakim ve savcılar arasında seçim yapıldı. Buna göre, Kurul'un adli yargıdan 7 asıl üyesi Metin Yandırmaz, Mehmet Yılmaz, Mehmet Durgun, Ömür Topaç, Ramazan Kaya, İsa Çelik ve Turgay Ateş, 4 yedek üyesi ise İlker Çetin , Selahattin Menteş, Zeynep Şahin ve Orhan Gödel oldu. HSYK'nın idari yargıdan asıl üyeliğine Halil Koç, Ahmet Berberoğlu, Mahmut Şen, yedek üyeliğine ise Cafer Ergen, Mehmet Gökpınar seçildi. Türkiye Adalet Akademisi kontenjanından asıl üyeliğe Ömer Kerkez, yedek üyeliğe Rifat İnanç'ın seçilmesiyle, Kurul'un seçimle gelen üyeleri tamamlandı. (AA) DİYARBAKIR - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Türkiye ile dostane ilişkiler geliştirmiş unsurların Kobani'de olması, Türkiye'nin tercih sebebidir. Bunu da açık şekilde ortaya koyuyoruz. Peşmerge unsurları ve aynı şekilde Suriye'de rejime muhalif bir unsur olarak Özgür Suriye Ordusu'nun orada bulunmasının Türkiye'nin ilişkileri bakımından daha faydalı olacağı kanaatindeyiz" dedi. Kurtulmuş, beraberinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehmet Süleyman Hamzaoğulları, Galip Ensarioğlu, Cuma İçten, Mine Lök Beyaz ve Oya Eronat ile Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy'u ziyaret etti. Buradaki konuşmasında, tarihi boyunca önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan Diyarbakır'ın bu özelliğini hala koruduğunu belirten Kurtulmuş, ilin kültür, sanat, tarihi eserler ve ticaretiyle öne geçmesini istediklerini kaydetti. Kurtulmuş, Diyarbakır'da 6-7 Ekim'de yaşanan olayların etkisinin kalıcı olmayacağını, bu yaraların kısa sürede sarılacağını kaydederek, şöyle konuştu: "Bir daha böyle vahim olayların olmamasını temenni ediyoruz. Biz 4 şeyi bir arada yapmakla mükellefiz; Türkiye'yi Orta Doğu'daki bu savaşın içine sokmayacağız, her türlü provokasyona rağmen çözüm sürecini başarıyla sonuçlandıracağız ve kalıcı barışı sağlayacağız. Hem halkımızın güvenliğini temin edeceğiz hem de aynı zamanda demokratik standartlarımızdan ödün vermeyeceğiz ve daha da ileri götüreceğiz." Bunların hepsinin eş zamanlı yapılması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti: "İnşallah devlet-millet ele ele verdiği sürece kısa süre içerisinde unutulacağını düşünüyorum. Olaylarda hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu ülkenin çocuklarının bir daha bu tür terör taşeronlarının sözüne kanmayacağına ve bu anlamda ortaya konan tahribatların bir daha yaşanmayacağına yürekten inanıyorum. Türkiye, özgürlük ve adalet içerisinde barışı bulacak bir ülkedir." Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bir gazetecinin, peşmerge gücünün Kobani'ye (Ayn el Arap) geçmesinde sıkıntı yaşanıp yaşanmadığı ve Türkiye'nin, Kobani'ye Özgür Suriye Ordusu unsurlarının da geçmesi konusunda ısrarcı olduğu iddialarına ilişkin sorusu üzerine, ilk günden itibaren Kobani meselesine çözüm bulunması için gayret gösterdiklerini söyledi. (AA) TURİZM 28 Ekim 2014 Salı Çözüm Süreci, Doğu ve Güneydoğu’da turizmi canlandırdı İSTANBUL - Çözüm Süreci ile gelen barış ortamı Doğu ve Güneydoğu'da kendisini en hızlı olarak turizm rakamlarında gösterdi. Bölgede daha önce binlerle ifade edilen yerli ve yabancı turist sayısı 2013'te 2 milyonu aştı. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nden (TÜRSAB) yapılan açıklamaya göre, Birliğin "Çözüm Süreci ve Bölgesel Turizm Raporu", son yıllarda terör olaylarının sona ermesi ve barış süreciyle Doğu ve Güneydoğu illerinde turizm alanında yaşanan gelişmeyi ortaya koydu. Son birkaç yılda bölgeye huzur ve güvenin gelmesiyle daha önce binlerle ifade edilen yerli ve yabancı turist sayısı 2012 yılında 1,5 milyona ulaşırken, 2013'te ise 2 milyonu aştı. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, konuya ilişkin değerlendirmesinde, bölgeye iş ve aş verecek sektörün turizm olduğunu belirterek, birkaç yıl içinde atılan adımların sonuçlarının alındığını ifade etti. Turizmin bu bölgedeki illerin gerçek potansiyelini ortaya çıkardığına işaret eden Ulusoy, turizm yatırımlarının beraberinde diğer yatırımları da çekmeye başladığına dikkati çekti. Bölgeye gelen yerli ve yabancı turist sayısını 2023 yılında 5 milyona çıkarma hedefleri olduğunu aktaran Ulusoy, son dönemde meydana gelen olayların bu hedeflerini durduramayacağını vurguladı. Ulusoy, bazı müze ve kültür merkezlerinin bu olaylarda tahrip edilmesiyle ilgili olarak şunları kaydetti: "Bu saldırılar turizm sektörünün canını acıttı. Dünya kültürüne ve mirasına ortak olarak ortaya çıkardığımız, gezilip görülmesiyle Türkiye'nin prestijini artıran bu eserleri barındıran noktaların el üzerinde tutulması lazım. Biz turizm anlamında bölgenin pazarlamasını buradaki tarihi eserlerimizle de yapıyoruz. İnsan kendi malına zarar vermemeli. Bu eserlerimiz insanlık tarihi boyunca ortak miras olarak bulunduğu bölgenin adıyla anılacaktır." TÜRSAB'ın "Çözüm Süreci ve Bölgesel Turizm Raporu"na göre, Çözüm Süreci ile bölgeye gelen barış ortamı en hızlı olarak kendisini turizm rakamlarında gösterdi. (AA) 13 Borçka’daki doğa harikası KARAGÖL, fotoğrafçıların gözde mekanı oldu Her mevsim ayrı güzelliğe bürünen Artvin'in Borçka ilçesindeki Karagöl, sonbaharın renklerinin yanı sıra yağan karla oluşan renk cümbüşü, ziyaretçilerini büyülüyor. ARTVİN- İlkbahar ve yaz aylarında yeşilin her tonunu barındıran doğası, sonbaharda ise farklı renklerle buluşan bitki örtüsüyle ziyaretçilerini ağırlayan Karagöl, Doğu Karadeniz'de etkili olan kar yağışıyla beyaza büründü. Doğa fotoğrafçılarının Karadeniz'de en çok ziyaret ettiği yerler arasında bulunan Karagöl, gelen konuklarına eşsiz manzaralar sunuyor. Almanya'dan evlilik yıl dönümlerini kutlamak için bir grup doğa tutkunu ve eşi Sevim Tiryaki ile Karagöl'e gelen Rizeli Remzi Tiryaki, "51. evlilik yıl dönümümüzü kutlamak için Almanya'dan kalkıp doğayı görmeye geldik. Manzara çok güzel" dedi. Artvin Çoruh Üniversitesi öğretim üyesi Yardımcı Doçent Şule Ceylan da öğrencileriyle gezmeye geldiklerini anlatarak, "Karagöl'ün karlı halini ilk kez görüyorum, manzara çok güzel. Biz sonbaharın manzara görüntüsü için gelmiştik ancak kar yağışı cümbüşüne denk geldik" diye konuştu. Karagöl'e gelen bazı doğa fotoğrafçılarının da soğuk havaya aldırış etmeden fotoğraf çektikleri ve tulum eşliğinde horon oynayıp eğlendikleri gözlendi. (AA) Ceyhan Nehri’nde kano keyfi ISSN 1308-7622 OSMANİYE- Korkut Ata Doğa Gençlik ve Spor Kulübü, Ceyhan Nehri'nin doğal güzelliklerine dikkati çekmek amacıyla kano safari düzenledi. Kırmıtlı Kuş Cenneti Havzası'nın da yer aldığı 15 kilometrelik güzergahta düzenlenen etkinlikte 25 doğasever, kuş cenneti havzasında kanoyla gezerek nehrin doğal güzelliklerini görüntüleme fırsatı yakaladı. Safari sonunda etkinliğe katılanlar kano üzerinde Türk bayrağı açtı. Korkut Ata Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Murtaza Çil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ceyhan Nehri üzerinde bulunan Kırmıtlı Kuş Cenneti'nin Türkiye'nin saklı doğal güzellikleri arasında olduğunu söyledi. Amanos Dağları, Toroslar'ın doğu uzantısında bulunan Ala Dağlar, Çukurova ile Ceyhan ve Seyhan nehirlerinin tanıtılmasına katkı sağlamayı amaçladıklarını ifade eden Çil, şunları kaydetti: ''Ülkemizin saklı cennetlerinden olan Ceyhan Nehri ve Kırmıtlı Kuş Cenneti Havzası'nda kano safari yaparak bu yöreye ilgi uyandırmak istedik. Toplumda doğaya ilgi gittikçe artıyor. Biz de çeşitli projelerle doğaseverleri tabiatla buluşturmak için projeler yapıyoruz. Bazı projelerimizin Avrupa Birliği fonlarından desteklenmesi bizi yenilik arayışlarına sevk ediyor." (AA) Yıl: 44 Sayı: 15011 28 Ekim 2014 Salı GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ Yazı İşleri Müdürü Ayşegül BALDEMİR İstihbarat Şefleri Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN Görsel Yönetmen Şebnem ÜNAL Sayfa Editörleri Yasemin AYDOĞDU - Emine ÖZCAN İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Merkezi İsmail Yıldız, Hakkı Murat SÖBÜTAY, Tülay CANPOLAT, Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN İdari Merkez Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54 gazeteyedigun@gmail.com Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT İstanbul Temsilciliği Ankara Temsilciliği Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14 No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL Ulus/ANKARA Tel: (0212) 540 40 45 Tel: (0312) 310 35 53 Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç) Basıldığı Yer: Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu 6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97 Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. www.yedigungazetesi.com.tr Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir Erzurum’da kayak merkezleri kışa hazır ERZURUM- Erzurum'da Palandöken ve Konaklı Kayak Merkezleri 2014-2015 kış sezonu için hazırlandı. Valilikten yapılan yazılı açıklamada, Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdürmekteyken, 4 Ocak 2013'te özelleştirme kapsam ve programına alınan ve 20 Aralık 2013'te Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile tüm haklarıyla tta Gayrimenkul A.Ş Genel Müdürlüğü'ne devri sağlanan Palandöken ve Konaklı kayak merkezleri tesislerinin iyileştirilmesi için önemli adımlar atıldığı belirtildi. Geçtiğimiz sezon öncelikli olarak uluslararası alanda tecrübeli iş ortakları marifetiyle tesislerin durum tespiti yapıldığı, liftler, kar yapım sistemleri, kar ezme araçları ve pistler için sezona yönelik acil önlemler alındığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Saha operasyonlarında çalışan personel için kayak dersleri, teknik eğitimler ve sınavlar düzenlenmiş, yüksek yerlerde gerçekleştirilen işlerde çalışan personele gerekli güvenlik eğitimleri verilmiştir. Pistlere yönelik olarak suni kar yapım sistemlerinde yapılan incelemeler sonrasında Konaklı kar yapım sistemi faaliyete geçirilmiş, Palandöken'deki sistemin çalışa- bilmesi için giderilmesi gereken eksiklikler belirlenmiştir. Pistlerdeki karın ezilmesi için gerekli olan kar ezme makineleri tamir edilerek, geçtiğimiz sezon kullanılması sağlanmıştır. Söz konusu araçların operatörlerine eğitimler verilmiş ve gerekli kılavuz ve prosedürler hazırlanmıştır. Pistlerin güvenliği için tehlike arz eden unsurlar kaldırılarak, gerekli güvenlik materyallerinin kurulumu gerçekleştirilmiştir." Açıklamada, planlanan pazarlama stratejisi doğrultusunda GrandErzurum markası ve logosunun belirlendiği, satış el kitabı, tanıtım materyalleri, görsel simülasyonlar hazırlandığı, 360 derece fotoğraf çekimlerinin tamamlandığı, anketler yoluyla müşteri geri bildirimlerinin analiz edildiği belirtildi. (AA) Trabzonspor'un gol yükünü yabancıları çekiyor 28 Ekim 2014 Salı TRABZON Trabzonspor'da sezonun ilk bölümünde yabancı oyuncuların gole katkısı çok daha fazla oldu. Spor Toto Süper Lig ve UEFA Avrupa Ligi'nde bu sezon 12 maça çıkan bordo-mavililer, 15 gol attı. Yabancı oyuncular, rakip fileleri 13 kez havalandırırken yerli oyuncular 2 gol kaydet- Cimbom transferde umduğunu bulamadı İSTANBUL - Bu sezon aldığı sonuçlarla taraftarlarını üzen Galatasaray'da yeni transferin performansı hayal kırıklığı yarattı. Son iki maçında UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Borussia Dortmund, Spor Toto Süper Lig'de de İstanbul Başakşehir'e 40'lık skorlarla mağlup olan sarı-kırmızılı takımın, büyük paralar harcayarak renklerine kattığı futbolcular, ilk 11 resmi maçta beklenenden uzak performans sergiledi. Galatasaray'ın bu sezon kadrosuna dahil etmek için 13 milyon 600 bin avro bonservis bedeli verip, sözleşmeleri boyunca 32 milyon 455 bin avro ödemeyi taahhüt ettiği Tarık Çamdal, Olcan Adın, Blerim Dzemaili, Yasin Öztekin, Goran Pandev, Sinan Gümüş, Sinan Bolat ve Kaan Baysal, şu ana kadar takıma önemli bir katkı veremedi. Sarı-kırmızılı takımın yeni transferleri geride kalan 11 resmi maçta sadece 1 gol atabildi. "Cim Bom"da yeni transferler Tarık Çamdal, Olcan Adın, Blerim Dzemaili, Yasin Öztekin ve Goran Pandev resmi maçlarda forma şansı buldu. Transfer arasında golle buluşan isim, sarı-kırmızılı takımın deplasmanda Bursaspor'u 2-0 yendiği maçta ikinci golü kaydeden Olcan Adın oldu. Yeni oyuncular arasında 9 maçta görev yapan Dzemaili en fazla oynayan isim olurken, forvet bölgesine transfer edilen Pandev ise forma giydiği 5 maçta gol atamadı. En yüksek bonservis belediyle transfer edilen oyuncu olan Tarık Çamdal, savunmada şu ana kadar istenileni veremedi. Yasin Öztekin ise forma giydiği 5 maçın 3'ünde karşılaşma tamamlanmadan oyundan alındı, 2'sinde ise sonradan dahil oldu. Galatasaray'ın yeni transferlerinden kaleci Sinan Bolat ile Sinan Gümüş ve Kaan Baysal, şu ana kadar üst seviyede herhangi bir resmi maçta forma giyemedi. Genç oyuncular Sinan Gümüş ve Kaan Baysal, 21 Yaş Altı Takımı'da forma giyerken, Sinan Bolat ise ilk 11 resmi maçta eldiven giyme şansı bulamadı. (AA) İstanbul Başakşehir “4 köşe” İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Saral, Spor Toto Süper Lig'de 4-0 kazandıkları Galatasaray maçında dört dörtlük bir performans sergilediklerini söyledi. İSTANBUL- AA muhabirine açıklamalarda bulunan Saral, Galatasaray maçında alınan galibiyeti unutarak, bu hafta yapacakları Gençlerbirliği maçına odaklanmaları gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: "Galatasaray maçını anlatmaya çok fazla gerek yok. Skora baktığımızda nasıl bir mücadele olduğu belli oluyor. Takım olarak iyi oynadık. Oyuncularımız, hocanın verdiği görevleri dört dörtlük yerine getirdi ve ortaya dört dörtlük bir sonuç çıktı. Yönetim olarak sahadaki mücadeleden memnunuz. Hak ettiğimiz bir galibiyeti aldık ve kutlamamızı yaptık. Dün akşam itibarıyla Galatasaray maçı konusunu kapattık." Saral, teknik direktör Abdullah Avcı'nın Galatasaray'ı iyi analiz ettiğini aktararak, "Hocamız, seyrettiği Fenerbahçe ve Borussia Dortmund maçlarındaki analizleriyle doğru hamleler yaptı. Bunun sonucunda da bu skor ortaya çıktı" diye konuştu. Mustafa Saral, Galatasaray Teknik Direktörü Cesare Prandelli ve sarı-kırmızılı futbolcu Burak Yılmaz'ın, mücadele öncesinde İstanbul Başakşehir maçını hedef karşılaşma olarak göstermelerini talihsiz bir açıklama olarak değer- lendirdi. Takımlarının yapılan açıklamalardan etkilenmediğini vurgulayan Saral, "Galatasaray gibi büyük bir takımın teknik direktörünün böyle bir açıklama yapması hoş olmadı. Hedefleri büyük camianın hedef maçının İstanbul Başakşehir olmaması gerekirdi. Bana göre talihsiz bir açıklama olmuş" ifadelerini kullandı. Lacivert-turunculu kulübün yöneticisi, takımın gösterdiği performansla transferde ne kadar doğru tercihler yaptıklarını gösterdiğini bildirerek, şöyle konuştu: "Lig başında ayağımızın yere basarak, seyirciye zevk verecek bir takım kuracağımızı söylemiştik. Yavaş yavaş o hedefimizi doğru ilerliyoruz. Transfer döneminde hocamızın raporları doğrultusunda ne kadar doğru tercihler yaptığımızı bugün görüyoruz. Takım karakteri ve oyun tarzı olarak, sanki 10 yıldır birlikte oynayan bir ekip görüntüsü veriyoruz." Başakşehir Fatih Terim Stadı'nda Beşiktaş'ı iki maçlığına misafir edeceklerini hatırlatan Saral, siyah-beyazlı kulübe stat konusunda ellerinden gelen yardımı yapacaklarını dile getirdi. (AA) ti. Böylece, gol yükünün yüzde 87'sini yabancı oyuncular çekti. Bordo-mavili takımda en golcü oyuncu, attığı 4 golle Oscar Cardozo oldu. Cardozo, ligde İstanbul Başakşehir, Mersin İdmanyurdu ve Gaziantepspor ile UEFA Avrupa Ligi play-off turundaki Rostov maçında 1'er gol kaydetti. Bursaspor'un yüzünü yabancılar güldürdü BURSA - Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Bursaspor'da, geride kalan 7 haftada atılan 11 golün 9'u, yabancı oyunculardan geldi. Sezona istediği gibi bir başlangıç yapamayan "Yeşil Timsah", ilerleyen haftalarda özellikle yabancı oyuncuların kalitelerini ortaya koymaya başlamasıyla, hem oyun hem de skor olarak yükselişe geçti. Lige 2-0'lık Galatasaray yenilgisiyle başlayan yeşil-beyazlı takımın ilk golünü, 2. haftadaki Gençlerbirliği deplasmanında, Volkan kaydetti. Aynı maçta Fernandao ile bir gol daha bulan Bursaspor, başkent deplasmanından 2-1'lik skor ve 3 puanla döndü. Ligin 3. haftasında Beşiktaş'ı konuk eden Bursa ekibi, 1-0'lık yenilgiyle, evinde yine taraftarlarını güldüremedi. (AA) Mersin İdmanyurdu'ndan “EN İYİ” başlangıç MERSİN - Mersin İdmanyurdu, son 4 sezonda 3 kez mücadele ettiği Spor Toto Süper Lig'de bu yıl en iyi başlangıcı yaparak ilk 7 haftada topladığı 13 puanla kendisine 2. sırada yer buldu. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 1982-1983 sezonu sonunda 2. Lig'e düşen Mersin İdmanyurdu, yeniden en üst ligde mücadele etmek için 28 yıl beklemek zorunda kaldı. 2011'de şampiyon olarak Spor Toto Süper Lig hasretini sona erdiren Mersin temsilcisi, 20112012 sezonunun ilk 7 haftasında 3 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 mağlubiyet alarak 10 puan toplamıştı. O sezon 7 maçta 10 gol atan kırmızılacivertliler, kalesinde de 10 gol görmüştü. 2011-2012 sezonunu 13. sırada tamamlayan Mersin İdmanyurdu, 2012-2013 sezonunun ilk 7 haftasında ise hayal kırıklığı yaşadı. Çıktığı 7 maçta hiç galibiyet elde edemeyen Mersin ekibi, 4 beraberlik 3 mağlubiyet alırken, attığı 8 gole karşılık 12 kez topu ağlarında görmüştü. Sezonu son sırada tamamlayarak PTT 1. Lig'e düşen Mersin İdmanyurdu, bir yıl aradan sonra yeniden döndüğü Süper Lig'e iyi başladı. (AA) Gekas, Niasse'ı geride bıraktı İZMİR- Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Akhisar Belediyespor, ilk 7 haftayı geçen sezon olduğu gibi 13 puanla geçti. A Milli Futbol Takımı Yardımcı Antrenörü Hamza Hamzaoğlu'nun görevden ayrılmasıyla sezon başında Mustafa Reşit Akçay'ı takımın başına getiren Akhisar Belediyespor, bu sezon ilk 7 haftada 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 yenilgi aldı. (AA) 15 SPOR 28 Ekim 2014 Salı "Kralların takımı"ndan sezona kötü başlangıç SİVAS - Brezilyalı teknik direktör Roberto Carlos yönetiminde geçen sezon Spor Toto Süper Lig'i 5. sırada bitiren ayrıca gol ve asist kralı çıkaran Sivasspor, bu sezona ise kötü bir başlangıç yaparak taraftarını üzdü. Carlos yönetimindeki ilk sezonunda başarılı bir grafik çizen ve ligi 53 puanla aynı puana sahip Trabzonspor'un averajla gerisinde 5. sırada tamamlayan Sivasspor, UEFA Avrupa Ligi'ne katılma hedefiyle başladığı bu sezon geride kalan haftalarda sadece 1 galibiyet elde edebildi. Fas asıllı Fransız orta saha oyuncusu Aatif Chahechouhe'nun rakip fileleri 17 kez havalandırıp "gol krallığı" sevinci yaşadığı ve Brezilyalı sağ bek Cicinho'nun ise 14 gol pası vererek "asist kralı" olduğu geçen sezon performansıyla taraflı tarafsız tüm futbolseverlerin beğenisini kazanan Carlos'un ekibi, bu sezon ise 7 maçta 1 galibiyet, 2 beraberlik, 4 mağlubiyetle 5 puan toplayarak ligde alt sıralarda kaldı. (AA) MERSİN- Mersin Sporcu Eğitim Merkezi'nde yetişen ve Fenerbahçe'ye transfer olan 15 yaşındaki atlet Ramazan Akkaya, milli takıma girmeyi hedefliyor. Beden eğitimi öğretmeninin teşviki sonucu 5 yıl önce başladığı atletizmde başarılı performansıyla dikkat çeken Akkaya, hayalini kurduğu Fenerbahçe'nin sporcusu olmayı başardı. Antrenörü Veysel Ulakçı ile Nevin Yanıt Spor Kompleksi'nde günde 3 saat çalışan Akkaya, 100, 200 ve 300 metredeki başarısına 400 metreyi de ekleyerek en büyük hayali olan ay-yıldızlı formayı giymeyi amaçlıyor. Akkaya, AA muhabirine, Fenerbahçe'de şampiyonluk için mücadele edeceğini belirterek, şunları söyledi: "Çok hızlı koştuğumu ve vücudumun atletizme uygun olduğunu düşünen öğretmenim beni yarışmalara soktu ve başarılı oldum. O zamandan bu yana çok sevdiğim koşuyu bırakmadım ve hedeflerimin bir basamağı olan Fenerbahçe Spor Kulübü'ne çağrıldım. Bu benim için çok büyük bir onur. En büyük hayalim ise mili takıma girmek. Bunun için de Fenerbahçe'de şampiyonluk yaşamak istiyorum. Kulübümü en iyi şekilde temsil ederek, Avrupa şampiyonluğuna kadar ilerlemeyi amaçlıyorum." (AA) Şanlıurfaspor zirveyi zorluyor PTT 1. Lig ekiplerinden Şanlıurfaspor, son 5 haftada yenilgi yüzü görmedi. NBA'de perde açılıyor ANKARA - Amerikan Basketbol Ligi'nde (NBA) 2014-15 sezonu, yarın TSİ sabaha karşı oynanacak New Orleans Pelicans-Orlando Magic, San Antonio Spurs-Dallas Mavericks ve Los Angeles LakersHouston Rockets maçlarıyla başlıyor. Amerika Basketbol Birliği (BAA) adıyla 1946-47 sezonuyla başlayan NBA'in yeni sezonunun ilk gününde, milli basketbolcu Ömer Aşık'ın geçen sezonun sonunda transfer olduğu New Orleans Pelicans sahaya çıkacak. Sürelerinin azalması nedeniyle 2 sezon boyunca formasını giydiği Houston Rockets, Washington Wizards ve New Orleans Pelicans arasındaki 3'lü takasla New Orleans ekibinin yolunu tutan 28 yaşındaki pivotun, ilk 5'te sahaya çıkması bekleniyor. (AA) Orduspor'da moraller bozuk ŞANLIURFA - Lig ekiplerinden Şanlıurfaspor, son 5 haftada yenilgi yüzü görmedi. Teknik direktör Cihat Arslan yönetiminde, ligin 7. haftasını lider Osmanlıspor'un 3 puan gerisinde averajla 5. sırada tamamlayan ''Ceylanlar'' başarılı performansıyla dikkati çekiyor. Sezona Adanaspor galibiyetiyle başlayan Şanlıurfaspor, ikinci haftada ise şu ana kadarki tek yenilgisini deplasmanda karşılaştığı Antalyaspor maçında 1-0'lık skorla aldı. Daha sonra Elazığspor ve Osmanlıspor maçlarından beraberlikle ayrılan sarı-yeşilli ekip, Karşıyaka, Orduspor ve Gaziantep Büyükşehir Belediyespor ile oynadığı maçlardan ise galibiyetle ayrılarak zirve takibini sürdürdü. Rakip fileleri 7 kez havalandıran Güneydoğu temsilcisi, kalesini rakiplere kapatarak sadece ise 4 gol gördü. Şanlıurfaspor'da Yousef Yeşilmen ile Abdulkadir Özgen ikişer gol atarken, Simon Zenke, Onur Akbay ve Kenan Karışık ise birer golle takımına katkıda bulunan isimler oldu. Öte yandan sarı-yeşilli ekip sahasında oynaması gereken 3 karşılaşmayı ise GAP Arena'daki çim sorunu nedeniyle farklı bir sahada oynamak zorunda kalmıştı. Stat zemininin, Şanlıurfaspor'un bu hafta evinde oynayacağı Manisaspor maçına kadar hazır hale gelmesi planlanıyor. (AA) Antalyaspor'da puan kaybı üzüntüsü ORDU - PTT 1. Lig'de Osmanlıspor'a 3-0 mağlup olan Orduspor'da morallerin bozulduğu bildirildi. Teknik sorumlu Muhammet Dilaver, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kötü gidişi bir türlü durduramadıklarını söyledi. Osmanlıspor karşısında alınan 3-0'lık mağlubiyetin morallerini daha da bozduğunu belirten Dilaver, "Buna çözüm bulmamız gerekiyor. Bazı kararların alınması gerektiğini düşünüyorum. Bunu yönetimle oturup konuşacağız" dedi. En büyük şansızlıklarını "zorlu fikstür" olarak niteleyen Dilaver, artık kazanmak istediklerini dile getirdi. Orduspor'un puan cetvelinde alt sıraları hak etmediğine işaret eden Dilaver, şöyle konuştu: "Deplasmanda yaptığımız Osmanlıspor maçında zaman zaman iyi oynadık ancak antrenman eksikliği olan futbolcuların yetersizliğinden mağlup olduk. Maçta hakem hataları da vardı ama rakibimiz iyi oynayarak haklı galibiyet elde etti. Maç kazanamayınca futbolcularımızın da psikolojisi bozuldu. Bir an önce toparlanıp beklentileri karşılamak istiyoruz.” (AA) ANTALYA - PTT 1. Lig ekiplerinden Antalyaspor'da kulüp başkanı Gültekin Gencer, berabere kaldıkları Adana Demirspor karşılaşması ile ilgili, "İnşallah kaybedilen bu puanları ileride aramayız" dedi. Gencer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deplasmanda Adana Demirspor ile karşılaştıklarını ve karşılaşmadan beraberlikle ayrıldıklarını hatırlattı. Adana Demirspor'un ligin çok önemli takımlarından biri olduğunu ifade eden Gencer, "Karşılaşmanın ilk yarısına bakarsanız, fark atabileceğimiz bir maçtı. Son 15 dakikasına bakarsak da kazanılan bir puan çok iyi. İnşallah kaybedilen bu puanları ileride aramayız" diye konuştu. Gencer, kaybedilen 2 puan nedeniyle liderlik koltuğundan indiklerini belirterek, ligin ilk yarısını lider tamamlamak için mücadele edeceklerini dile getirdi. "Puan kaybetmeye tahammülümüz yok" diyen Gencer, tek sevindirici durumun mağlubiyetlerinin bulunmaması olduğunu kaydetti. Gencer, önümüzdeki iki hafta art arda İzmir takımları Bucaspor ve Altınordu ile karşılaşacaklarını belirterek, şöyle konuştu: "Sahamızda ve deplasmanda oynadığımız maçlarda puan kaybetmemeliyiz. Bucaspor maçında teknik heyet ve futbolcularımızın, Adana Demirspor karşısında kaybedilen puanların yaralarını saracaklarına inanıyorum. Bu takımı Süper Lig'de görmek isteyen taraftarlarımızın da artık stadı doldurmaları gerekiyor. Teknik heyet, futbolcular ve yönetim görevini yapıyor.” (AA) "Altın" değerinde müşavirlik Halterde, kadınlar 48 kiloda olimpiyat ikinciliği bulunan Sibel Özkan, "Dünya Şampiyonası'nda altın madalya hedefliyorum. Başarırsam müşavir kadrosu da alabileceğim" dedi. ANKARA - Kazakistan'ın Almatı kentinde 6-16 Kasım tarihlerinde düzenlenecek Dünya Şampiyonası'na hazırlanan Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hazırlık sürecini ve hedeflerini anlattı. Çalışmalara 2 ay önce başladığını vurgulayan Özkan, "2013'teki Akdeniz Oyunları öncesi doğum yapmıştım ve oyunlara sadece 1 ay kala hazırlanarak katıldım. Böyle olunca ayak bileğimden sakatlık geçirdim. O günden beri hem bebeğimi büyütmek hem de tedavi için spora ara vermiştim. Son iki aydır çalışıyorum" diye konuştu. Tedavisinin uzun sürdüğünü ve yeni yeni toparlanmaya başladığını kaydeden milli halterci, bu kez de omuzlarından rahatsızlandığını, zaman zaman ağrısı olduğunu söyledi. Tedavi sürecinde antrenmanlarına devam ettiğini ifade eden Özkan, şöyle devam etti: "Kendimi iyi hissediyorum. Ağrı sızı olur, sorun değil. Antrenmanlardaki dereceler güzel. Son olarak Asya Oyunları'nda 48 kilo koparmada 88, silkmede 107 kilo kaldırıldı. Benim son derecelerim koparmada 90, silkmede 112 kilo. Altın madalya için mücadele edeceğim. Şampiyona, 2016 Rio de Janeiro Olimpiyatları'na kadro verecek olması nedeniyle de büyük önem taşıyor." 2008 Pekin Olimpiyatları'ndaki ikinciliğinin yanı sıra Avrupa ile Dünya Şampiyonalarında dereceleri ve rekorları bulunduğuna dikkati çeken Sibel Özkan, başarıyla dolu kariyerine rağmen kendisine bir sponsor bile bulamadığını söyledi. (AA) Cemaat-i İslami lideri Gulam Azam Son günlerini Allah’a ZİKİRLE GEÇİRDİ olumsuz etkilediğini ifade etti. ANKARA - MUHAMMET FARUK ALAGAŞ nBabasının kötüleşen durumu hakkında Cemaat-i İslami lideri Gulam Azam'ın oğlu 'te geçen gü Bangladeş ı kaybeden Azam, şunları söyledi: Azam, yargılandığı savaş suçlarından 90 hayatın de ler i er i lid "Sağlık durumunun kötüye gitmesinden yıla mahkum edilen babasının hapisam İsl -i at Cema dolayı tuvalette birkaç defa bayıldığı bilgisi hanede geçirdiği 2,5 yıldan sonra vefat 'ın oğlu Gulam Azamymun Azam, bize ulaştı. Hatta bir defasında bayıldığı etmesi öncesindeki son aylarını AA h Me lla k du ğlı Ab yerden kalkarken lavabonun kırıldığını muhabirine anlattı. Azam, dünyanın çeşitli ağırlaşan sa babasının deniyle yapöğrendik. Allah'a çok şükür bir yeri bölgelerinde milyonlarca taraftarı olan sorunları neuruların redkesilmemişti, sadece dizlerinden yaralanbabası Gulam Azam'ın bilinmeyen özellikşv ba ı lar tık mıştı. Son zamanlarda çok hassa olmuştu lerini ilk defa basınla paylaştı. kişilik k te , ini n dedildiğ ve özel bakıma ihtiyaç duyar hale Son aylarında babasının, hastalığından ile ed it cr te gelmişti. dolayı hapishanenin hastalara ayrılan hücresinde n aylarında so ın sın k Son haftalarda o kadar güçsüzleşti ki iki bölümünde kaldığını ifade eden Azam, baba n te rile ve n izi "Kardeşime ulaşan bilgiye göre sürekli rüzokumasına r'an-ı Kerim haftada bir gerçekleşen aile görüşmeKu lerinde konuşamıyor ancak fısıldayabiliygar alan ufak bir pencerenin olduğu kitap olan rederek zik 'ı lah ordu. Kendisine Kur'an-ı Kerim'den küçücük hücrede tecrit edilmiş vaziyetteydi ile Al söyledi. başka kitap vermiyorlardı. Son aylarını ama hiçbir zaman şikayet etmedi" dedi. geçirdiğini Kur'an-ı Kerim okuyarak ve Allah'ı Azam, "Aile ziyareti kapsamında annem, zikrederek geçirdi ancak son haftalarında abim ve kızım babamı ziyarete gittiğinde 11 Kur'an bile okuyamaz hale gelmişti. Son haftalarda gardiyanın gözetiminde görüşmeye izin verdiler" diyerek babasına uygulanan baskıların ailesini de konuşamaz, okuyamaz ve dinleyemez durumdaydı." (AA) 28 Ekim 2014 Salı Selçuklu motifleri, Ahlat çinilerinde hayat buldu BİTLİS - ŞENER TOKTAŞ - Ahlat ilçesinde yürütülen kazı çalışmalarında elde edilen bulguların üzerindeki motif ve figürler, Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Ahlat Meslek Yüksekokulu'nda (MYO) yapılan çinilere işleniyor. Selçuklular'ın kültür ve sanat merkezlerinden Ahlat'ta, 50 yılı aşkın süredir yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkartılan eserlerin figür ve motifleri Ahlat çinilerinde hayat buldu. Kazılarda ortaya çıkartılan çini ve seramik eserler üzerindeki motif ve figürlerin benzerleri, MYO bünyesindeki atölyede öğretim görevlileri ve öğrencilerin elinden yeniden hayat buluyor. BEÜ Ahlat MYO Öğretim Görevlisi Nihat Kaplan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçedeki kazılarda çıkan ürünlerin üzerindeki motif ve figürleri, seramik ve çinilere uyguladıklarını söyledi. Bu motif ve figürleri yeniden yorumlayarak, ürünleri günümüze aktarmaya çalıştıklarını ifade eden Kaplan, şöyle konuştu: "Okulumuzda el sanatları, kuyumculuk, takı tasarımı ve mimari dekoratif sanatları programları mevcut. Burada 50 öğrencimizle eğitim ve öğretime devam ediyoruz. Eğitimimizde çini ve seramik sanatını, yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Ahlat kazılarında çıkan çini ve seramik örneklerindeki motifleri ve figürleri günümüze aktarmaya çalışıyoruz. Bu kazılarda çıkan çiniler üzerindeki figür ve motifleri sürahi ve vazolara uyguluyoruz. Bunları yeniden gün ışığına çıkarmaya çalışıyoruz." Dökümünü yaparak fırınladıkları çalışmaların üzerine desenleri aktardıklarını belirten Kaplan, renklerin verilmesinin ardından ürünleri şekillendirerek tamamladıklarını ifade etti. Kaplan, ayrıca yaptıkları çalışmaların, ağustos ayında Avusturya'nın başkenti Viyana'da sergilediklerini de anımsattı. (AA) Araba fiyatına güvercin Endonezya'da keçi derisinden tablolar CAKARTA -Endonezya'nın Orta Java bölgesinde bulunan Solo eyaletinde kaligrafi sanatçısı Sutimin, hat sanatını kullanarak keçi derilerinden tablolar yapıyor. Kaligrafi sanatçısı Sutimin, yıkayıp ilaçlayarak temizlediği derileri kuruttuktan sonra, üzerine Kuran-ı Kerim'de bulunan ayet ve sureleri işliyor. Deriler daha sonra çerçevelenerek satışa sunuluyor. Tablolar Endonezya'dan çok yurt dışından talep görüyor. Küçük bir atölyede hazırlanan tablolar, yurt dışına gemi yoluyla gönderiliyor. Sutimin, "Bu tabloları tamamen ellerimle yapıyorum. Keçi derilerini birkaç gün kurumaya bıraktıktan sonra hat sanatıyla Kuran'ı Kerim'den ayet ve sureleri derilere yazıyorum. Tablolar, daha sonra ahşap çerçevelere yerleştirilerek hazır hale geliyor. Yaptığım tablolar yurt dışından da büyük ilgi görüyor. Özellikle Türkiye pazarına çok satış yapıyorum. Yaptığım tabloların yüzde 90'ı Türkiye'ye gidiyor" diye konuştu. Son bir ayda 70 tablo yaptığını belirten Sutimin, "Bu ay Türkiye'ye bir konteyner dolusu tablo yolladım. Tablolar gemiyle Türkiye'ye ulaşacak. Bu yetmiş tablodan yaklaşık 8 bin dolar gelir elde ettim" dedi. Endonezya'da çok az kaligrafi sanatçısı bulunurken, tablolar ucuz olmaları nedeniyle dünya pazarından büyük ilgi görüyor. (AA) MARDİN - ADNAN KOÇHAN - Mardin'in Kızıltepe ilçesinde güvercin meraklılarının ilgi gösterdiği açık artırmada, kimi kuşlar 5 bin liradan alıcı buluyor. İlçe merkezi ve köylerden gelen kuş meraklıları Tepebaşı Mahallesi'ndeki Güvercin Severler Derneği'nde bir araya geliyor. Burada güvercinler özelliklerine göre görücüye çıkıyor. Kızıltepe'de özellikle ''taklacı, moseli, şemi, ezrak, siyah, sarı, mavi, mıski, yusufi" cinsi güvercinler, güzellikleri ve ötüşleriyle meraklılarının dikkatini çekiyor. Dernek Başkanı Refik Akay, AA muhabirine, derneğin 2009 yılında kurulduğunu belirterek, güvercinlerle ilgili çalışmalar yaptıklarını söyledi. Amaçlarının güvercin ırkını geliştirmek, korumak ve sonraki kuşaklara taşımak olduğunu anlatan Akay, bu konuda her yıl festival düzenlediklerini bildirdi. - 5 bin liraya satılan güvercin var "Mardin bölgesinde genellikle beslenen güvercin ırkı taklacıdır" diyen Akay, "Bu güvercinler uçtukları zaman kendi karakteristik özelliklerine uygun olarak kendi yeteneklerini sergilerler. Bu güvercinin özelliklerinden yalnızca bir tanesi takladır. Uçtuğu zaman kendi yeteneğini sergilemek için 12 özelliği vardır." Derneklerine 40 kişinin üye olduğunu, dernekte her cuma günü ihale yapıldığını anlatan Akay, güvercinlerini satmak isteyenlerin burada toplandığını kaydetti. Akay, açık artırma yoluyla ihalenin yapıldığını, güvercinlerin 100 liradan 5 bin liraya kadar alıcı bulduğunu dile getirdi. Dünyada 800 cins güvercin bulunduğunu kaydeden Akay, şöyle dedi: "Bunun yaklaşık olarak 40 cinsi Türkiye'de bulunuyor. Güvercin satışlarının düzenli ve örgütlü bir şekilde yapılmasını istiyoruz. Genellikle güvercin seven arkadaşlar toplum tarafından olumlu karşılanan insanlar değil. Genelde işsiz güçsüz diye algılanır. Oysa böyle olmadığını biz biliyoruz. Her meslek grubundan güvercin tutkunu var." Dernek üyesi ve güvercin meraklısı Mehmet Emin Kızılkaya da her gün derneğe geldiğini ve güvercin fiyatlarını takip ettiğini söyledi. (AA)
© Copyright 2024 Paperzz