Mart-Nisan - Ankara Sanayi Odası

AS() I KDVA
MART / NİSAN 2014
ANKAR A SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
Cemil ÇİÇEK
"T ürkiye'rrtn ^ÛElTfiedeflerine
ulaşabilmesi için siyasi, ekonomik ve
^
hukuki istikrar şarttır"
DOSYA
:
Türkiye Ekonom isinde Enerji İthalatı Cari Açık İlişkisi
BÜYÜTEÇ
:
Türkiye’de Kamu Alımı İhaleleri ve İhale Verimliliği
Anonim ve Limited Şirketler!
E-tebligat almak için,
Kayıtlı E-Posta (KEP)
sahibi olmanız gerektiğini
biliyor musunuz?
19 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren elektronik tebligat yönetmeliği ile
anonim ve limited şirketler için tebligat adresi olarak Kayıtlı E-Posta (KEP) hesabı
kullanılması kanunen zorunlu hale getirilmiştir.
Türkiye Noterler Birliği Vakfı Teknoloji Şirketi TNB KEP'e
HEMEN BAŞVURUN!
Çağrı Merkezi
TNB KEP, Türkiye Noterler Birliği Vakfı teknoloji şirketidir.
444 6 537
444 N KEP
a great place to grow
büyümek için harika bir yer
ROTA BAHÇE ACILIYOR.
•
"c- -■*
^ ROTA
ÇOCUKLAR
ÇUKURAMBAR
DİKMEN
ORAN
www.rotacocuklar.com
UMITKOY
SANAYİNİN
GÜCÜNE GÜC
KATIYORUZ!
Organize Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri’nde
faaliyet gösteren veya yatırım yapacak olan firmaların,
• Yeni fabrika kurulum u,
• Yurt içi ve yurt dışı makine-teçhizat alımı,
• Sanayi bölgelerindeki bina atımları,
• AR-GE, yenileme, modernizasyon ve inovasyon yatırımları,
• Enerji verim liliğinin arttırılm asına yönelik tüm yatırımları,
• Sanayi bölgelerine taşınma nedeniyle doğabilecek harcamaları
için Sanayi Bölgeleri Destek Paketi Halkbank’ta
M
HALKBANK
halkbank.com .tr I 444 O 401 KOBİ Dialog
> iıÜreten
Türkiye’nin Bankası
Onu sadece gözlerinden
tanıyabilirsiniz.
Yeni E-Serisi.
Tamamı Led teknolojisine sahip Akıllı Işık Sistemi, sınıfında ilk kez standart olarak sunulan
Çarpışma Önleme Yardımcısı ve yeni bir sürüş keyfi yaşatan opsiyonel direksiyon yardımcısına
sahip DISTRONIC PLUS Ne Yeni E-Serisî, şimdi bayimîzde sizi bekliyor.
E 250 modeli için yakıt tüketimi: (Şehir içi/şe h ir dışı/karma) 8 ,1-8,2/5,3-5,5/
6,3-6,51/100 km, CO2 emisyonu (karma): 146-150 g /k m .
Mercedes-Benz
Mengerler Ticaret Türk A.Ş. Ankara Şubesi Ankara Motorlu Mercedes-Benz Türk A.Ş. Bayi
Uğur Mumcu Mahallesi, Fatih Sultan Mehmet Bulvarı, No:314, Yenimahalle, Ankara, Telefon 0312 252 70 80 Faks 0312 252 70 90
Fatih Sultan Mahallesi, Dumlupınar Bulvarı No: 3 9 0 /A -B Ümitköy Ankara, Telefon 0312 227 84 44 Faks 0312 227 83 33
U l
sunuş
ASOMEDYA
ANKARA SANAYİ ODASI
YAYIN ORGANI
MART / NİSAN 2 0 1 4
ASO Adına İmtiyaz Sahibi
Yönetim Kurulu Başkanı
NURETTİN ÖZDEBİR
Bu sayımızda, Oda Meclisi toplantısına katılan TBMM Başkanı
Yazı İşleri Müdürü
Cemil Çiçek'in hem güncel gelişmeler hem de ülkemizin uzun vadeli
OKAN SAYKUN
geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu konuşmasını
Yayın Yönetmeni
NACİ CANPOLAT
kısaltmadan yayınlıyoruz,
ASOMEDYA Yönetim Yeri
A tatürk Bulvarı No:193
Kavaklıdere / ANKARA
Tel: 0 3 1 2 417 12 00
Faks: 0 3 1 2 417 52 05
Email: aso@aso.org.tr
www.aso.org.tr
Ülkemizde yüksek cari işlemler açıkları her zaman bir endişe
kaynağı olmuştur. Cari işlemler hesabındaki açıkların önemli bir
kaynağı yüksek enerji ithalatıdır. Bu sayımızın Dosya bölümünde
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri
Yapım
CAST GRAPHIC
Tokdemir Ajans
Prodüksiyon - Organizasyon - Yayıncılık
Ltd. Şti.
Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 712. Sk. 1/3
Yıldız - Çankaya/ANKARA
Tel: 0 3 1 2 4 4 0 87 07 (Pbx)
Faks: 0 3 1 2 4 4 0 12 92
www.tokdemirajans.com
Prof. Dr. Müslüme Narin ve Doç. Dr. Fahriye Öztürk'ün "Türkiye
Ekonomisinde Enerji İthalatı ve Cari Açık İlişkisi" başlıklı yazısı
yer alıyor. Narin ve Öztürk, cari açıkla mücadelede tasarrufların
arttırılması, enerji ithalatını karşılayacak düzeyde ihracat yapılması,
doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekmesi ya da enerji talebinin
Baskı ve Cilt
daha büyük bir bölümünün yu rt içi kaynaklardan karşılanması
Dumat Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.
Bahçekapı Mah. 2477. Sk. No: 6 Şaşmaz / Ankara
Tel: 0 3 1 2 278 8 2 00
Faks: 0 3 1 2 278 8 2 30
w ww.dum at.com .tr - dumat@dumat.com.tr
gerektiğini söylüyorlar.
Bu sayımızın Büyüteç bölümünde TOBB ETÜ İktisat bölümünden
Reklam Rezervasyon
Doç. Dr. Bedri Kamil Onur Taş'ın "Türkiye'de Kamu Alımı İhaleleri ve
0 3 1 2 4 4 0 8 7 07
İhale Verimliliği" başlıklı yazısını yayınlıyoruz. Taş, ihalelerde verilen
Yayın Türü
Yerel Süreli
te klif sayısındaki artışın düşük alım fiyatının gerçekleşmesi için
ANKARA SANAYİ ODASI
ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR.
uygun rekabetçi ortam oluşturduğunu ve kamu bütçesine katkı
Reklamların sorumluluğu reklam veren
firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans
sağladığını gösteriyor.
hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Bu sayımızın Söyleşi bölümünün konuğu ressam Neveser Aksoy.
Dergide yayınlanan yazılar, yazarların
düşüncelerini kapsamaktadır.
Çalışmalarını Paris'te sürdüren ve camaltı resim konusunda
Basım Tarihi
30 Nisan 20 1 4
uzmanlaşan Aksoy, renklerin düz ve tek kat kullanılması, ışık ve
gölgenin olmaması ve resme ayrı bir parlaklık kazandıran altın
ya da gümüş yaldız kâğıtların kullanılması nedeniyle Türk camaltı
Okuyucu Dağılımı
resminin yabancı camaltı resimlerinden farklılaştığını belirtiyor.
ASO Üyeleri
■ V alilik ler
Oda v e Borsalar
■ Siyasi P artile r
% 50
% 2
% 12
% 1
■
■
■
■
Ü n ive rsite le r
Dernekler
B üyü kelçilikler
B ele diyeler
%
%
%
%
5
2
1
2
■
■
■
■
Basın
Bankalar
D e vle t P roto kolü
Bakanlıklar
%
%
%
%
6
1
11
7
Kö. CLe
naci.canpolat@aso.org.tr
Ocak Meclis
"Ocak Meclis Toplantısı TBMM Başkanı Sayın Cemil ÇİÇEK'in
Katılımıyla Gerçekleşti"
Şubat Meclis
"Ülkemizdeki Rant Ekonomisinin Önüne Geçilmesi Gerekiyor"
Dosya
Türkiye Ekonomisinde Enerji İthalatı Cari Açık İlişkisi
Prof. Dr. Müslüme NARİN
Doç. Dr. Fahriye ÖZTÜRK
Büyüteç
Türkiye'de Kamu Alımı İhaleleri ve İhale Verimliliği
Doç. Dr. Bedri Kamil Onur TAŞ
Söyleşi
Neveser AKSOY
Ressam
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 20 1 4
n fn
fl ■■■
I/#
^
0 T
\0
Nurettin ÖZD£BİR
THE CHAIRMAN OF THE BOARD OF DIRECTORS OF AC!
editorial
Competition between the Local
Governments and Cities
Today, there are 8 7 5 cities w ith a population o f above 5 0 0 0 0 0 in the world and 51
percent o f the world population lives in cities. It is expected this percentage w ill reach
up to 7 0 percents in 2 0 5 0 .
The increasing population and rapid urbanization bring along the problems as well as the
economic opportunities. The problems concerning the residence, traffic, unemployment,
environment, health, education and public order are increasing in every country where
the rapid urbanization is experienced. The cities should invest in high amounts in order
to solve these problems and m eet the needs of the increasing population. There is a
cutthroat resource competition among the cities in order to carry out these investments.
Today, the cities compete in the world, not countries, indeed w hat intend to be said is
this competition. The local governments don't play an im portant role in this competition.
The local governments should use the lim ited resources e fficien tly by solving the
problems brought along the increasing population. Carrying out the urban development
in a planned w ay and directing the infrastructure investm ents to the right fie ld s is
compulsory fo r the cities in order th at they can sustain their economic growth.
8 0 percent o f the population lives in cities in our Country. Due to the fa c t th at the
investments required fo r employing the increasing population couldn't be made, the
unemployment in our country is basically arising fro m the cities. While the cities couldn't
make the investments required fo r employing the increasing population, an investm ent
boom has been experienced in the real estate sector during the recent years. The high
unearned incomes in this sector show us th at we couldn't generate lands a t sufficient
speed and realize the urbanization in a planned way.
According to the Economist; Ankara w ill be ranked 1 03rd among 1 20 most competitive
cities in the world in 2 0 2 5 (İstanbul ranked 70th). The criteria used by sorting the
cities in terms of the competitiveness are as follows; economic power, physical capital,
financial m aturity,
organizational character, social and cultural character, human
capital, environmental and natural hazards and global potential.
Many of us can rightfully say th a t Ankara is not in a bad s tate in terms of many o f the
abovementioned factors. Ankara is the most livable c ity o f our country and ranked 2nd
in the in tercity competition index. However, the in tercity competition is on a global
scale not local. For this reason, we couldn't do w ith our current status. Our expectation
fro m those who w ill govern Ankara in the coming period is to increase the competitive
capacity o f Ankara and direct the municipality services and investments in those fie ld s
on the issues on which they carry influence and authority.
Kentler Arası Rekabet
Günümüzde dünyada, nüfusu 5 0 0 .0 0 0 'in üzerinde 8 7 5 kent bulunmakta, dünya
nüfusunun yüzde 5 1 'i kentlerde yaşamaktadır. 2 0 5 0 yılında bu oranın yüzde 7 0 'le re
yaklaşması beklenmektedir.
Artan nüfus ve hızlı kentleşme, ekonomik fırsa tla rı olduğu kadar sorunları da beraberinde
getirm ektedir. Hızlı kentleşmenin yaşandığı her ülkede; konut, trafik, işsizlik, çevre,
sağlık, eğitim ve asayişle ilgili sorunlar artm aktadır. Bu sorunları çözmek ve artan
nüfusun taleplerini karşılamak için kentlerin yüksek m iktarlarda yatırım yapmaları
gerekmektedir. Bu yatırım ları gerçekleştirmek için kentler arasında kıyasıya bir kaynak
rekabeti yaşanmaktadır. Bugün dünyada ülkeler değil, kentler yarışıyor dendiğinde
aslında söylenilmek istenen bu rekabettir. Bu rekabette yerel yönetim ler büyük rol
oynamaktadır.
Yerel yönetimler, artan nüfusun beraberinde getirdiği sorunları çözerken sınırlı kaynak­
ları etkin kullanmak zorundadır. Kentsel gelişmenin planlı bir biçimde gerçekleşmesi ve
altyapı yatırım larının doğru alanlara yöneltilmesi, kentlerin ekonomik büyümelerini sür­
dürebilmeleri için zorunludur.
Ülkemizde nüfusun yüzde 8 0 'i kentlerde yaşamaktadır. Artan nüfusu istihdam etmek
için gerekli yatırım lar yapılmadığından ülkemizdeki işsizlik, esas olarak kentlerden
kaynaklanmaktadır. Kentler, artan nüfusu istihdam etmek için gerekli yatırım ları
yapamazken, gayrimenkul sektöründe son yıllarda bir yatırım patlaması yaşanmıştır. Bu
sektördeki yüksek rantlar, y ete rli hızda arsa üretemediğimizi ve kentleşmeyi planlı bir
biçimde gerçekleştiremediğimizi göstermektedir.
Ekonomist dergisine göre 2 0 2 5 yılında Ankara, dünyanın en rekabetçi 120 kenti
arasında 103'üncü sırada yer alacaktır (İstanbul 70'inci sırada). Kentleri rekabetçilik
açısından sıralarken kullanılan kriterler şunlardır: Ekonomik güç, fiz ik i sermaye, finansal
olgunluk, kurumsal karakter, sosyal ve kültürel karakter, beşeri sermaye, çevre ve doğal
tehlikeler ve küresel çekicilik.
Birçoğumuz, yukarıda sayılan birçok fa k tö r açısından Ankara'nın kötü durumda
olmadığını haklı olarak söyleyebilir. Ankara, ülkemizin en yaşanabilir kenti ve kentler
arası rekabet endeksinde ikinci sırada yer alıyor. Ancak kentler arasındaki rekabet yerel
değil, küresel çaptadır. Bu nedenle şimdi içinde bulunduğumuz durumla yetinem eyiz.
Ankara'yı önümüzdeki dönemde yönetecek olanlardan beklentimiz, onların etki ve y etk i
alanlarına giren konularda Ankara'nın rekabet gücünü arttırm aları, belediye hizmetlerini
ve yatırım larını o alanlara yöneltmeleridir.
ti
*
E
- i
o
m
Ankara Sanayi Odası
Meclis Toplantısı
Ocak 20T4
f
ASOMECLİS
"İçine düştüğümüz gerginlikten
ancak demokratik kurum ve kuralları
güçlendirerek çıkabiliriz"
NURETTİN ÖZDEBİR
ASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Sayın Başkan, Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi
sıyla başlayan çalkantılar son haftalarda geli­
Başkanı, Meclisimizin değerli üyeleri, değerli ba­
şen ülkeler üzerinde önem li bir baskı yaratm aya
sın mensupları; Odamızın Ocak Ayı Olağan Meclis
başladı. Mayıs ayında başlayan bu süreçte, ge­
toplantısına hoş geldiniz diyor, hepinizi Yönetim
lişen ülkelerden 26 milyar dolar çıktığı tahm in
Kurulu ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
ediliyor. Çıkan bu sermayenin kısa sürede geri
dönm eyeceği de biliniyor. Türkiye de bu geliş­
Sayın Meclis Başkanım, bizi kırmayıp geldiğiniz
melerden, içerideki siyasi gelişmelerin de e tkisiy­
için size teşekkür ediyoruz.
le payını fazlasıyla aldı. Bu süreçte Türkiye'den
Değerli Meclis üyeleri; ekonom ide çalkantılı gün­
ciddi bir sermaye çıkışı yaşanmadıysa da gelen
ler yaşıyoruz. Küresel piyasalarda 22 Mayıs'ta
yabancı sermayede bir azalma başladı. Bu geliş­
FED'in tahvil alımlarını yavaşlatacağı açıklama­
melerin sonucunda 28 Ocak itibarıyla TL son 7,5
"Ekonomide çalkantılı günler yaşıyoruz. Bu çalkantılara birçok Merkez Bankası
faiz artırımlarıyla cevap verirken, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası farklı bir
yol izleyerek parasal sıklaştırmayı faiz koridoru, munzam karşılıklar gibi başka
araçlarla sağlamaya çalıştı."
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
7
29 Ocak 2 0 1 4
"Türkiye'nin faiz arttırım kararının dünya piyasaları üzerindeki etkisi olumlu
olmuş, güvenli liman arayışı durmuş, gelişmiş ülke paraları değer kaybederken,
gelişen ülke paralarının değeri artmıştır. Faizlerdeki sert artışın kısa vadede TL
üzerindeki baskıyı hafifletm esi beklenmektedir."
ayda dolar karşısında yüzde 25, euro karşısında
arttırım ı piyasalardaki tedirginliği yatıştırm aya
ise yüzde 30'a yakın değer kaybetm işti. Borsa
yetm em iş, dolardaki değer artışı devam etm iş­
İstanbul'daki değer kaybı da yüzde 25'lere yak­
tir. Bu gelişm eler sonucu, Para Politikası Kurulu
laşmıştı. Bu gelişm eler sadece Türkiye'yi değil,
olağanüstü to plan tı kararı almıştır. Gece yarısı
Brezilya, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika,
gerçekleşen toplantıda piyasaların beklentileri
Rusya gibi diğer gelişen ekonom ileri de etkiledi.
üzerinde bir faiz artışına gidilm iştir. Para Politi­
Bu çalkantılara birçok Merkez Bankası faiz a rtı­
kası Kurulu kararlarına göre, gecelik borç verme
rımlarıyla cevap verirken, Türkiye Cumhuriyeti
faizi yüzde 7 ,75 'te n yüzde 12'ye, borç alma faizi
Merkez Bankası farklı bir yol izleyerek parasal sı-
yüzde 3,5'ten yüzde 8'e, bankalara repo işlem­
kılaştırmayı faiz koridoru, munzam karşılıklar gibi
leri yoluyla tanınan borçlanma faiz oranı yüzde
başka araçlarla sağlamaya çalıştı. Geçen hafta
6 ,75 'te n yüzde 11,5'e, politika faizi olan bir haf­
bizim gibi gelişen ülke paraları dolar karşısında
ta vadeli repo ihale faizi ise yüzde 4,5'te n yüzde
ciddi değer kayıpları yaşadı. Bunun tem el ne­
10'a yükseltildi. Merkez Bankası karar öncesin­
deni, hepimizin bildiği gibi FED'in bugünkü to p ­
de piyasaları yüzde 7'den fonluyordu. Bundan
lantısından tahvil alımlarında yeni bir azaltmaya
sonra politika faizi haftalık repo faizi olan yüzde
gideceği beklentisinin artmasıdır.
Diğer yandan açıklanan son veriler, Çin'de eko­
nomik yavaşlamayı te y it etm ektedir. Bu gelişme
de em tia ihracatçısı ülkelerin paralarında değer
kayıplarına yol açmıştır. Ayrıca Arjantin'in sabit
kurdan esnek kura geçmesiyle birlikte peso hızla
değer kaybetm eye başlamış, Arjantin ekonom i­
sinin çökme ihtim ali de uluslararası yatırımcıları
tedirgin etm iştir.
10'dan fonlayacak. Ek sıkılaştırma günlerinde ise
faiz yüzde 12'ye kadar yükselebilecek.
Değerli Meclis üyeleri, Merkez Bankası'nın geçen
h a fta piyasalara yaptığı 4 milyar dolarlık satış
doların yükselişini durduramamıştı. Bu durum
diğer gelişen ülke piyasalarını da etkilem iş, gü­
venli liman arayışıyla gelişen ülke paraları değer
kaybederken, gelişmiş ülke paraları değer kazan­
mıştı. Türkiye'nin faiz artırım kararının dünya pi­
Değerli Meclis üyeleri, geçen hafta yapılan Para
yasaları üzerindeki etkisi olum lu olmuş, güvenli
Politikası Kurulu toplantısında alınan örtülü faiz
liman arayışı durmuş, gelişmiş ülke paraları de­
8
ASOMECLİS
"Yolsuzluk ve paralel devlet yapılanması iddiaları ülkemizde tansiyonu
yükseltmiş, risk algısını arttırmıştır. Küresel piyasalarda yaşanan çalkantıların
ülkemizde daha fazla hissedilmesinin nedeni budur. Yolsuzluklar ve paralel
devlet yapılanmalarıyla kararlılıkla mücadele edilmelidir. Ancak bu mücadelede
devletin kurumlarının yıpratılmamasına dikkat edilmeli, kurumlara ve hukuka
duyulan güven zedelenmemelidir."
ğer kaybederken, gelişen ülke paralarının değeri
ye tle r getirecektir. Şirketlerim izin faiz giderleri­
artmıştır. Faizlerdeki sert artışın kısa vadede TL
nin artması, zaten ortalam a yüzde 4, yüzde 5
üzerindeki baskıyı hafifletm esi beklenm ektedir.
-ki Sanayi Bakanlığı'nın rakamıdır- olan kârları ve
Nitekim faiz artırım kararının ardından dolar ve
öz kaynakları eritm ektedir. Yüksek faizler ya tı­
euroda düşüş gerçekleşmiştir. Ancak TL'nin orta
rım iştahını da olumsuz etkileyecektir. Bu kısır
vadedeki seyrini risk algısındaki değişmeler ve
döngüden çıkmanın te k çaresi, verim liliği a rttır­
beklentiler, FED'in politikaları ve bizim gibi geli­
mak, inovasyona yönelerek kârlılık oranlarımızı
şen ülkelerdeki durum belirleyecektir.
yükseltm ektir. Faiz artışının büyüm e ve istih­
Kurlardaki gerilem eye rağmen bu trendin de­
dam üzerindeki etkisi de olumsuz olacaktır. Bu
vam edip etm eyeceği henüz belli değildir. Diğer
şartlarda 2 0 1 4 büyümesinin yüzde 4'ün bir hayli
yandan, faizlerdeki artış şirketlerim ize ek mali­
gerisinde kalma ihtim ali belirmiştir.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
9
29 Ocak 2 0 1 4
"Son 10 yılda sağlanan ekonomik ve demokratikleşme başarılarıyla ülkemizin
yıldızı dünyada parlamıştır. Bu nedenle Türkiye'nin dünyadaki imajını zedeleyecek
davranış ve söylemlerden kaçınmak büyük önem taşımaktadır. Bu sürecin bir an
önce bitmesini ve gergin ortamın süratle normalleşmesini diliyoruz."
Değerli Meclis üyeleri, TL'deki değer kaybının
lemiştir. Tüketici güven endeksi de Ocak ayında
aşırı olduğunu, buna piyasalardaki güven kay­
bir önceki aya göre yüzde 3,5 oranında azalarak
bının ve yaşanan gerginliğin neden olduğunu
72,4 değerine düşmüştür. Hem reel kesim hem
düşünüyorum. Bu şartlar normale döndüğünde
de tü ke tici güvenindeki bu düşüş, iç talebi olum ­
ve piyasalarda güven yeniden tesis edildiğinde
suz etkileyecek, büyüm e hızımızı düşürecektir.
TL'nin hızla değerleneceğine ve kurların makul
seviyelere geleceğine inanıyorum. Ancak güven
bir kez kayboldu mu onu yeniden tesis etm enin
çok zor olduğunu da bilmeliyiz.
Değerli Meclis üyeleri, kredi hacmindeki artış
yüksek kalmaya devam ediyor. Ancak kredi ka rt­
larına gelen sınırlama ve zayıflayan talebe bağlı
olarak enflasyon üzerinde talep baskısının aza­
Mayıs ayında 112,5 ile tavan yapan reel kesim
lacağını söyleyebiliriz. Diğer yandan, artan döviz
güven endeksi o zamandan bu yana bir düşüş
kurları enflasyon üzerinde baskı oluşturm akta­
trendine girmiş, Ocak ayında 101,4'e kadar geri­
dır. Merkez Bankası'nın hesaplarına göre döviz
10
ASOMECLİS
kurunda yüzde 10'luk bir artış enflasyonu 1,5
işveren uyuşmazlıklarında mahkemeler, oluşmuş
puan arttırm aktadır. Kurlar daha makul seviye­
önyargılar veya vicdani kanaatlerle işveren aley­
lere gelmedikçe enflasyon hedefinin tu tm a sı da
hine sonuçlanmaktadır. Son yıllarda Avrupa'nın
çok zorlaşacaktır. Nitekim Merkez Bankası 2 0 1 4
için 5,3 olan enflasyon hedefini daha yılın başın­
en büyük adalet saraylarını yaptık ama onlar da
yetersiz kalmaya başladı.
da olmamıza rağmen 6,6'ya revize etm iştir.
Tahkim mekanizmalarının yetersizliği nedeniyle
Sayın Meclis Başkanım, ülkemiz bir süredir ger­
ginlik içindedir. Yolsuzluk ve paralel devlet ya­
pılanması iddiaları ülkemizde tansiyonu yü kse lt­
en küçük uyuşmazlıklar bile mahkemelere düş­
m ekte, mahkemelerin işi yükü artm aktadır ve
miş, risk algısını arttırm ıştır. Küresel piyasalarda
verilen kararlardan ne hak arayan ne de cezalan­
yaşanan çalkantıların ülkemizde daha fazla his­
dırılan ta tm in olduğu için davalar sonuna kadar
sedilmesinin nedeni budur. Yolsuzluklar ve para­
götürülm ekte, mahkeme kararları da yüksek yar­
lel d evlet yapılanmalarıyla kararlılıkla mücadele
gıda birikm ektedir.
edilmelidir. Ancak bu mücadelede devletin kurumlarının yıpratılmamasına dikkat edilmeli, kurumlara ve hukuka duyulan güven zedelenm e­
melidir. Demokrasimizin tem el ilkelerinden olan
ku vve tle r ayrılığı, kurumların birbirleri üzerinde
üstünlük sağlamak için kullanılmamalıdır. Yolsuz­
luk ve paralel yapılanmalarla hukukun üstünlüğü
Geç gelen adaletin adalet olmadığını, adaletin
hepimize lazım olduğunu unutm adan herkesi
ta tm in edecek veya yargı sistem indeki sorunları
giderecek bir yargı reform una acilen gidilm elidir.
Sayın Meclis Başkanım, tıkanan AB müzakere­
lerinin yeniden başlamasıyla birlikte geri plana
tem elinde mücadele edilmeli, eğer yeni yasal ve
anayasal düzenlem eler gerekiyorsa bu, Meclisi­
mizde azami uzlaşmayla gerçekleştirilmelidir.
düşen AB uyum yasaları üzerinde çalışmalar hız­
landırılmalıdır. Son 10 yılda sağlanan ekonomik
ve dem okratikleşm e başarılarıyla ülkemizin yıldı­
İçine düştüğüm üz gerginlikten ancak demokra­
tik kurum ve kuralları güçlendirerek çıkabiliriz.
zı dünyada parlamıştır. Bu nedenle Türkiye'nin
dünyadaki imajını zedeleyecek davranış ve söy­
Aksi takdirde toplum sal ayrışmalar derinleşecek,
risk algısı daha da artacaktır. Böyle bir sürecin
son 10 yılda elde edilen kazanımları tehlikeye
lemlerden kaçınmak büyük önem taşımaktadır.
Bu sürecin bir an önce bitm esini ve gergin o rta ­
mın süratle normalleşmesini diliyoruz.
sürükleme ihtim ali vardır.
Sayın Meclis Başkanım, iş dünyası olarak biz de
Sözlerime burada son verirken, Sayın Meclis Baş-
yargıdan şikâyetçiyiz. Davalar çok uzamakta, en
kanımıza bir kez daha bizi şereflendirdikleri için
basit davalar bile yıllarca sürebilm ektedir. İşçi ve
teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
11
29 Ocak 2 0 1 4
"Türkiye'nin 2023 hedeflerine
ulaşabilmesi için siyasi, ekonomik ve
hukuki istikrar şarttır"
M
Sayın Başkan, Sanayi Odamızın değerli yönetici­
zin slogan olarak yansıda da gösterdiğiniz gibi
leri ve üyeleri, basın mensubu arkadaşlarım; he­
Ankara, başkentin sanayisi olm aktan çıkmış, sa­
pinizi saygıyla selamlıyorum.
nayinin başkenti olma noktasında çok önemli bir
2 0 1 4 yılının hepimiz özellikle de sizler için hayırlı
ve uğurlu olmasını, başarılı geçmesini, sıkıntıların
hafiflediği, bugünkü gergin ortam ın normalleş­
tiğ i bir yıl olmasını diliyorum ve tekrar sizlere
hitap etm ekten büyük bir m em nuniyet duydu­
ğum u ifade etm ek istiyorum .
çaba ve gayret içerisindedir. İşin bu noktaya gel­
mesinde emeği geçen siz değerli oda mensupla­
rımıza, beraber çalıştığınız insanlara da teşekkür
etm ek istiyorum .
Aslında kötüm ser olmak için bir sebep yok. Geldi­
ğimiz noktaya bakmamız gerekir. "Türkiye kötü
Ankara Sanayi Odası hem Ankaramızın hem de
gidiyor" diye hayıflanm ak bize bir şey kazandır­
Türkiye'nin önemli bir meslek kuruluşudur. Si­
maz; nereden baktığımıza bağlı.
"Ekonominin en önemli kaynağı insandır. Türkiye'nin geleceği buradadır. Gaz
biter, petrol biter, altın biter, başka türlü kıymetli madenler biter ama en önemli
stratejik değer insan unsurudur. Türkiye bu imkâna sahiptir, bunun kıymetini
hepimizin iyi bilmesi lazım."
12
ASOMECLİS
"Acımasız bir rekabet dünyasında yaşıyoruz. Şunu kabul etmek lazım ki; çağımız bilgi
çağı. Şu ana kadar elde ettiğim iz bu başarılar ve üretimlerde çoğu zaman başkalarının
ürettiği bilgiyi kullandık. Başkalarının ürettiği bilgiyi kullanarak birinci ligde uzun süre
kalma şansınız olmaz. O halde bilgiyi kullanan değil, bilgiyi üreten bir toplum haline
gelmemiz gerekiyor. Bu konuda epey mesafeler alındı, çabalar, gayretler var ama
bunlar yetmez."
Bu sene Cum huriyetin 90. yılını tamamladık, 91.
Bir başka şey daha ifade etm ek istiyorum ; birçok
yılına girdik. 9 0 yıl evvel Ankara'nın, Türkiye'nin
kitapta, makalede de yazılır. Türkiye nerelerden
nerede olduğuna bakmamız lazım. Biz Cumhuri­
bugünlere geldi? Cum huriyetin ilk yıllarında iğne­
ye ti kurduğum uzda Türkiye'de bir te k İstanbul
den ipliğe, ha tta bir sembol olarak nal çivisini bile
Üniversitesi vardı, okuyan öğrenci sayısı 3500,
-şimdi nalı bilen kaç kişi kaldı bilemem, bizim ne­
öğretim üyesi sayısı da 3 0 0 civarındaydı. Bugün
sil bilir de yeni çocuklar bilm iyor- dışarıdan ithal
sadece Ankara'da 19 üniversite var. 6'sı devlet
eden bir Türkiye'den bugün sadece Ankara'da
üniversitesi, okuyan öğrenci sayısı 211 bin ve
8'i faal 14 tane organize sanayi bölgesi, 4 8 bin
öğretim üyesi sayısı da 10 binin üzerinde. Bu ra­
kam bile Türkiye'nin ne kadar önemli imkânlara
ve kaynaklara sahip olduğunu gösteriyor. Çünkü
ekonom inin en önemli kaynağı insandır. Birçok
ülke Türkiye'nin sahip olduğu bu imkândan mah­
rumdur, bu imkâna kavuşmak da özel çabaların
içerisinde ayrı bir önem taşıyor.
6 2 2 işletm e var. Bunlar sizden aldığımız rakam­
lar. 4 0 0 bine yakın insana iş kapısı, aş kapısı aç­
mışsınız, çok teşekkür ediyoruz. Cum huriyetin
kurulduğu yıllarda 10 yılda yapılan ihracatı siz
1 yılda yapıyorsunuz, 7 milyar 2 0 0 milyon dola­
rın üzerinde ihracat gerçekleştiriyorsunuz. Vakit
kısa olduğu için bu konularda çok fazla ayrıntıya
Geçen ha fta karneler verildi. Türkiye'de 17 m il­
girm eye gerek yok.
yon 5 0 0 bin civarında ilköğretim ve ortaöğre­
tim de, 3,5 m ilyon da üniversitede okuyan öğ­
rencimiz var, topladığımız zaman 20 milyonu
Bu aslında şükredilecek bir tablodur. Ama bize
yetm ez çünkü acımasız bir rekabet dünyasında
geçiyor. Bu neyi ifade ediyor? Türkiye'de eğitim
yaşıyoruz. Daha gelişmemiz, bu tabloya yeni
çağında olanların sayısı, 200'ün üzerindeki dün­
güzellikler katmamız lazım, bu bizim elimizdedir.
ya devletinin 3 'te 1'nin nüfusundan fazla; işte
Bunun için birkaç şeyi ilkesel bazda söyleyece­
Türkiye'nin geleceği buradadır. Gaz biter, petrol
ğim. Konumum sebebiyle gündem deki tartışm a­
biter, altın biter, başka tü rlü kıym etli madenler
lara doğrudan girm e imkânım yok ama ilkesel
biter ama en önemli stra te jik değer insandır, in­
bazda Türkiye'de bugüne kadar olup bitmiş, in­
san unsurudur. Türkiye bu imkâna sahiptir, bu­
şallah bundan sonra olmaması gerekenler konu­
nun kıym etini hepimizin iyi bilmesi lazım.
sunda da düşüncelerimi ifade etm ek istiyorum .
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
13
29 Ocak 2 0 1 4
Evvela şunu kabul etm ek lazım ki; çağımız bilgi
2 0 2 3 'e geldiğim izde ilk 10'a girmek; doğru olan
çağı. Şu ana kadar yaptığımız ve elde e ttiğ im iz
da bize yakışan da budur.
bu başarılar ve üretim lerde çoğu zaman başkala­
rının ü re ttiğ i bilgiyi kullandık. Başkalarının ü re tti­
ği bilgiyi kullanarak birinci ligde uzun süre kalma
şansınız olmaz, o halde bilgiyi üreten bir toplum
haline gelmemiz gerekiyor. Bu konuda epey
mesafe alındı, çabalar, gayretler var ama bunlar
yetm ez. Hepiniz sanayicisiniz, kullandığınız ma­
kine aksamının ne kadarının Türkiye'de üretildiği,
Türkiye'nin dünyanın 17. büyük ekonomisi nasıl
olduğu konusunda siyasi görüşlerimiz, düşünce­
lerimiz ne olursa olsun 3 noktada farkındalığımızın biraz daha derinleşmesi gerekiyor.
Bunlardan bir tanesi bağımsızlığımızdır. İkincisi;
Türkiye Cum huriyeti D evleti'dir ve Cum huriyet­
tir. Üçüncüsü de demokrasidir.
ne kadarının teknoloji satın alınarak elde edildiği
büyük önem taşıyor. Bu noktada siyasi görüş
Bu değerleri bize kazandıran başta aziz A ta tü rk
ve düşünce ayrılıklarını bir tarafa bırakarak bilgi
olmak üzere silah arkadaşları, devlet ve siyaset
çağında olduğum uz gerçeğinden hareket etm eli
adamları ve bu kazanımlara katkı sağlayan her­
ve bilgiyi üreten tarafa geçmeliyiz.
kese şükran ve m innet borcumuz var, bu borcu
her vesileyle hatırlamamız lazım. Bazen baba m i­
Dünyada kişi başına te le fo n kullanım sayısında
Türkiye en yukarılarda ama te le fo n u biz icat e t­
medik, başkaları buldu, biz kullanıyoruz. O halde,
tartışacağımız kritik noktalardan bir tanesi budur. Türkiye'deki tartışm aları verim li hale g e tir­
mek için bilgi üreten to plum haline nasıl gelebi­
leceğimize bakmak gerekiyor.
rası yer gibi, Türkiye bu başarıları kolay elde e t­
mişçesine teşekkür etm em iz gerekenlere teşek­
kür edemiyoruz, rahm et okumamız gerekenlere
rahm et okum uyoruz ve bu değerlerin de yeteri
kadar farkında değiliz. Her birimiz bir tarafından
aşındırmaya çalışırsak, emin olun bunun g e tird i­
ği sıkıntıları ileride çok yaşarız. Hele hele çevre­
Aslında hepimizin kabul e ttiğ i bir husus var ki
mizde ve dünyada olup bitenlere baktığımızda,
Türkiye bugün, bu kadar dünya devleti içerisinde
bağımsızlığın, cum huriyetin ve demokrasinin ne
gelişmiş 20 ülkenin arasında bulunuyor, ekono­
kadar önemli olduğunu ben şimdi çok daha iyi
mik büyüklük itibarıyla da 17. ülke. Hedefimiz,
anlıyorum. Demokrasinin getirdiği imkânlarla, fır­
"Siyasi görüşlerimiz, düşüncelerimiz ne olursa olsun 3 konudaki farkındalığımızın
biraz daha derinleşmesi gerekiyor. Bunlardan bir tanesi bağımsızlığımızdır,
ikincisi; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhuriyettir, üçüncüsü de demokrasidir.
Demokrasinin getirdiği imkânlarla, fırsatlarla, cumhuriyetin bize sağladığı bir
kısım kolaylıklarla biz bugün gelişmiş 17 ülkeden biriyiz."
14
ASOMECLİS
"Türkiye'nin bir 2023 hedefi var. Ama bazı ülkeler var ki 2023'ü değil, 2050'nin
hedeflerini ortaya koymuşlar. 2050'yi görebilmemiz için 2023 hedeflerini
yakalamamız lazım, aksi takdirde aradaki makas açılabilir, bu ise bizi daha geri
sıralara iter."
satlarla, cum huriyetin bize sağladığı kolaylıklarla
Türkiye'nin bir 2 0 2 3 hedefi var. Cum huriyetim i­
biz bugün gelişmiş 17 ülkeden biriyiz.
zin kuruluşunun 100. yılına geldiğim izde belli
hedefler koymuşuz. Buna moda tabirle vizyon
Onun için neyi konuşursak, neyi tartışırsak ta rtı­
diyorlar -o yabancı bir tabir- bir gelecek tasav­
şalım bu değerlerimize, bu kabullerimize, bu or­
vurum uz var. Diyoruz ki 2 0 2 3 yılında ihracatı­
ta k paydalarımıza zarar vermeden tartışm am ız
mız 5 0 0 milyar dolar, tica re t hacmimiz 1 trilyo n
lazım. Çünkü bu devlet hepimizin, bu ülke hepi­
dolar, tu rizm gelirimiz 50 milyar doları aşacak,
mizin, bu ülkenin geleceği elimizdedir. Eğer bu
eğitim de, sağlıkta ve diğer konularda hedefler
kuralları, bu değerleri kurumsallaştırırsak, daha
koymuşuz. Bunlar hepimizin ortak hedefleri ol­
ileri noktalara taşıyabilirsek Türkiye'nin geleceği
malıdır, tartışmalarımızı bu hedefe nasıl yaklaşa­
tahm inlerin ötesinde hepimize çok şey vaat edi­
yor ve vaat edecektir. Geldiğimiz nokta itibarıyla
bileceğimiz noktasında olum lu yönde yapmamız
gerekir.
bu kalkınmayı artık d evlet eliyle değil, özel sek­
Şimdi biz 17. ülkeyiz dedik, gelişmiş 20 ülkeden
tö r eliyle yapıyoruz, özel sektörün de kıym etini
biri olarak mütalaa ediliyoruz. Ama ilk 10'un içe­
bilmemiz gerekiyor.
risinde olan bazı ülkelerin 2 0 2 3 'ü değil, 2 050'nin
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
15
29 Ocak 2 0 1 4
"İstikrarın ne kadar hayati olduğunu en iyi iş dünyası bilir. Cumhuriyetin
90. yılında bugün 61. Hükümet iş başında. Demek ki Türkiye'de siyasi istikrar
anlamında her 17 ayda, 18 ayda bir hükümet kurma ameliyesi yapmışız.
Sanayiciler, iş adamları bakımından 18 aylık istikrar size ne ifade eder?"
hedeflerini ortaya koyduklarını da kabul etm e ­
rıyla 1950'de geçtik, 50'den 2 0 1 4 'e 63 sene,
miz gerekiyor. Yaptığımız tartışm aların anlamını,
darbelerle olan kesintiyi çıkarırsak bu 6 0 sene­
bizi nereye götüreceğini, bize nasıl bir katkı sağ­
nin 30 yılında istikrar var. 5 0 -6 0 yılları arasında
layacağını idrak edebilmek için aramızdaki mesa­
10 yıllık dönemde bir siyasi parti iktidar olmuş,
fenin farkında olmak büyük önem taşıyor.
6 5 -7 1 -7 2 yıllarına geldiğim iz zaman biraz te k ­
Birçok noktada ayağımıza basan, önüm üzü ke­
lemeler başlamış, sonra 83-91 yılları Anavatan
sen, yeri geldiğinde de bize sıkıntı çıkaran rakip­
Partisi dönemi ki son dönem lerinde sıkıntı ya­
lerimiz 2 0 50 'n in hedefini ortaya koyup onun
şanmış, 2 0 0 2 -2 0 1 4 arası dönemi çıkardığınızda
için çaba sarf ederken, politikalarını ona göre
demek ki Türkiye'de 6 0 yıllık çok partili dem ok­
belirlerken, biz 2 0 23 'ü , 10 yıl sonrayı görebiliyo­
ratik hayatın 30 yılında istikrar var, 3 0 yılı koa­
ruz. 2 0 5 0 'yi görebilmem iz için 2 0 2 3 hedeflerini
yakalamamız lazım, aksi takdirde aradaki makas
açılabilir, bu bizi daha geri sıralara iter.
lisyon dönemi. Koalisyon pazarlığı 4 ay sürmüş,
hüküm etin ömrü 3 ay, benim de 11 günlük Sağ­
lık Bakanlığım var. Sağlık gibi tem el bir konuyu
Bu hedefin yakalanabilmesi bakımından 3 konu­
11 günde iş başına gelen bakanın nasıl idare
da istikrar şarttır, dün şarttı, bugün daha fazla
edeceğini sizin takdirinize bırakıyorum. Siyasi is­
ihtiyaç var, yarın bugünkünden daha fazla ih ti­
tikra r bu manada önemli.
yaç olacak.
İstikrarın ne kadar önemli ve hayati olduğunu
en iyi iş dünyası bilir. Bunlardan bir tanesi siyasi
İkincisi; ekonom ik istikrar. Eğer siz geleceğin
nasıl olacağını bilemiyorsanız, ne yapacağınız
istikrardır. Cum huriyetin 90. yılında bugün 61.
konusunda uzun vadeli öngörülerde bulunamı-
Hüküm et iş başında, böldüğünüzde demek ki
yorsanız, o istikrarsızlık ekonom ide kırılganlıkları
Türkiye'de siyasi istikrar anlamında her 17 ayda,
arttırır. Onun için siyasi istikrar kadar ekonom ik
18 ayda bir hüküm et kurma ameliyesi yapmışız.
istikrar da önemli. Her gün iş değiştiren insanın
18 aylık istikrarın sanayiciler için ne anlama gel­
diğini en iyi siz bilirsiniz.
kazanç elde etm esi mümkün değil. Özellikle 3-5
sene gibi süreler gerektiren yatırım lar da hesaba
Geriye dönük birkaç rakam daha verdiğim de
katıldığında ekonom ik istikrarın da siyasi istik­
şunu gördüm: Biz çok partili hayata esas itiba­
rarla paralel gitm esi gerektiği anlaşılıyor.
16
ASOMECLİS
Üçüncüsü de hukuki istikrar. Belki bunun kıyme­
yatırımcılar dünyanın başka ülkelerini tercih eder
tin i yargı üzerindeki son tartışm alar sebebiyle
ve arzu e ttiğ im iz o güzel tabloyu ortaya koy­
daha iyi anlıyoruz. Çünkü bu ülkede çoğu zaman
m akta ciddi zorluklar çekeriz.
siyasi tartışm alar, hukuku göz ardı etm em iz gibi
bir sonucu doğurdu, hukuku biraz ıskaladık, ikinci
plana attık. Hukuku sadece yargının yaptığı iş­
lem olarak anladık; o, dar anlamda bir hukuk uy­
gulamasını ifade eder.
Şüphesiz barışın, huzurun, güvenin tem ininde en
önemli fa k tö r uzlaşmadır. Demokrasi, uzlaşma
rejimidir, inatlaşma rejimi değildir. Birçok sorunu
uzlaşarak çözeriz ama uzlaşma kültürüm üz yok.
Sadece siyasetçilerde değil e lb e tte toplum u-
Onun için hem siyasi hem ekonom ik hem de hu­
kuki anlamdaki istikrar gelecekte bugünkünden
muzda uzlaşma kültürü çok fazla yok. Uzlaşma
olmayınca tersi olan ne varsa başımıza geliyor.
çok daha önemli hale gelecektir. Hepimizin bu
Çok partili hayata geçeli 6 0 -6 3 sene olmuş. Uz­
konularda çaba ve gayret içerisinde olması ge­
laşma kültürü adına her sene güzel bir örnek
rekir.
ortaya koyabilseydik, bugün ben bu kürsüden
bunları gururla sıralıyor olacaktım. Uzlaşma kül­
Şüphesiz bu 3 alandaki istikrarın tem in edilm e­
sinde barış ortamı, huzur ve güven ortam ı son
derece önemlidir. Orta Anadolu'da bir söz var­
tü rü için İngiltere'den, Fransa'dan, Almanya'dan
veya gelişmiş batı ülkelerinden misal vermemiz
gerekmezdi. Hâlbuki uzlaşma, bir ülkede beraber
dır, "Kavgalı eve kimse kız vermez." Barış, huzur
yaşamanın ön şartıdır, bir za fiye t değildir, bir ek­
yoksa, kavgadan geçilmiyorsa, kavgalı ortamda
siklik değildir. Bugün açıklanan nüfus verileri 76
ne içeriden ne de dışarıdan yatırım olur, herkes
milyonu geçtiğim izi gösteriyor, bu sevinilecek
işin kolay kısmına kaçıverir. Bu da Türkiye'nin bü­
bir husus. Bu ülkede 76 milyon insan barış, hu­
yümesini, gelişmesini, refahının artmasını tem in
zur ve güven içerisinde yaşayacaksa, bunun ön
etmez.
şartı uzlaşmaktır.
Türkiye'yi kötüleyerek de bir yere varamayız.
Biz siyaseti rekabet olarak, ülkeye hizm et olarak
Çünkü yıkılacak duvarın altına da kimse oturmaz.
anlarsak sorun kalmaz. Siyaseti husum ete dö­
Eğer Türkiye kötüye gidiyorsa, Türkiye batıyor­
nüştürm em ek gerekir ama son yüz yılımıza geri
sa, Türkiye'nin geleceği karanlıksa, Türkiye'de
dönüp baktığımızda, bu konuda ciddi eksiklikleri­
güven, huzur, barış yoksa, böyle algılanıyorsa
mizin olduğunu görm ek de mümkün.
"Hem siyasi hem ekonomik hem de hukuki istikrar gelecekte bugünkünden çok
daha önemli hale gelecektir. Bu 3 alandaki istikrarın temin edilmesinde barış,
huzur ve güven ortamı son derece önemlidir. Hepimizin bu konularda çaba ve
gayret içerisinde olması gerekir."
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
17
29 Ocak 2 0 1 4
"Elde ettiğim iz ve elde edeceğimiz kazanımlar açısından toplumun her kesiminin
3 hususta bir uzlaşmaya varması lazım. Bunlardan bir tanesi; kayıt dışların
kayıt içine alınmasıdır. Türkiye, ekonomide, siyasette ve dinde olmak üzere
3 alanda kayıt dışılık yaşıyor."
Tabiatıyla bütün bu elde e ttiğ im iz ve elde ede­
kinin kurulması gerekir, onun için bugüne kadar
ceğimiz kazanımlar açısından 3 konuya dikkat
üzerinde durulmadı. Uzunca bir süreden beri
etm em iz gerekiyor, yani geçm işte ne yaşadıy-
bunu te la ffu z ediyoruz, ifade etm eye çalışıyo­
sak, bugün ne yaşıyorsak, ileride de neyi yaşa­
ruz. Belki birçok sıkıntının da işin bu ikinci kısmı
yacaksak ki onları arzu etm iyoruz, o zaman 3
üzerinde yeteri kadar durmadığımız için yaşandı­
hususta bir uzlaşmaya toplum un her kesiminin
ğına dikkatinizi çekmek isterim.
varması lazım.
Türkiye 3 alanda kayıt dışılık yaşıyor. Biri; ekono­
Bunlardan bir tanesi; kayıt dışıların kayıt içine
mide, sizler zaten biliyorsunuz. İkincisi; kayıt dışı
alınmasıdır. İş dünyasının toplantılarına katıldığı­
siyasettir. Bakın hiçbiriniz belki bu konu üzerin­
mız bu kürsüden çoğu zaman biz ekonomideki
de kafa yormamış olabilirsiniz. Benim yaptığım
kayıt dışılığı konuşuruz. Elbette şu an Türkiye
iş bu, gördüklerim i, yaşadıklarımı söylem ek isti­
ekonom isinin 3 'te 1'i kayıt dışıdır. Bu kayıt dı-
yorum. Şu an ekonom inin ne kadarı kayıt dışıysa
şılığın içinde kuralına göre iş yapan insanlar,
siyasetin kayıt dışılığı ondan çok daha fazladır,
işletm e sahipleri, iş adamlarımız bakımından ne
büyük haksızlıklara sebebiyet verdiğini en iyi
sizler biliyorsunuz. Bir yerde kayıt dışılık varsa
orada adaletsizlik vardır, bir yerde kayıt dışılık
varsa bu, toplum sal değerleri aşındırır. Kuralına
uygun, yasalara uygun iş yapanla yapmayan bir
süre sonra rekabet edemez hale gelir ve kayıt
dışı alanda fa a liye t gösterenler büyürken, helal
kazanç, kayda, kurala uygun iş yapanlar giderek
küçülmeye başlarlar.
siyasetin de kayıt içerisinde olması lazım. Yük­
sek Seçim Kurulu karar verdi, 28 siyasi parti se­
çimlere giriyor. Acaba Türkiye'de siyaseti sadece
bu 28 parti mi yapıyor, siz buna inanıyor m u­
sunuz? Biz kayıt içindeyiz, söylediğimiz, yaptı­
ğımız, hesabımız belli, belli olmayan kısımlarımız
varsa onların da nasıl olacağı yasalarda var. Ama
Türkiye'de siyasetin belirleyici, ta yin edici olan
çok önemli bir kısmı bu kayıt dışı siyasettir. Ge­
lişmiş demokrasi, aslında siyaseti de ekonom iyi
Dolayısıyla biz hep kayıt dışı ekonomi üzerinde
de kayıt içine almış demokrasidir. Kayıt içinden
durduk. Bu kayıt dışılığın toplum sal dokuyu, to p ­
maksat bir yerde d e fte r tu tm a k anlamına gel­
lumun ahlaki değerlerini de büyük ölçüde yoz­
miyor, benim kast e ttiğ im şeffaflıktır; kimin kim
laştırdığını hepimizin kabul etm esi lazım. Çünkü
olduğu, kimin kiminle beraber olduğu belli ola­
kayıt dışılığın devam edebilmesi için bir başka
cak. Kim neyi yapıyorsa, neyi söylüyorsa toplum
alanda kayıt dışılığın olması lazım, bir çarpık iliş­
bunu bilecek, ona göre değerlendirm e yapacak.
18
ASOMECLİS
Ama geldiğim iz noktada Türkiye uzunca bir za­
sıkıntı getirir. Nitekim biz bu sıkıntıları sıkça ya­
mandan beri işin bu kısmını göz ardı e tti, üzerin­
şamış ülkelerden bir tanesiyiz. Üm it ediyoruz ve
de yeteri kadar durulamadı. Çünkü kayıt içinde
inanıyoruz ki, bunlar artık geride kalmıştır çünkü
siyaset yapanlar size karşı sorumludur. Bu söy­
toplum da derin yaralar açtı, geçici bir kısım çö­
lediklerimi beğeneniz olur, beğenmeyeniniz olur,
zümmüş gibi gözüken hususlar sorunları a rttır­
eleştirenleriniz, itiraz edenleriniz olacaktır. Peki,
m aktan öteye gidemedi, hiçbir sorun da yeteri
o kayıt dışında, perdenin, duvarın arkasında olup
kadar çözülemedi. Bunun aynı zamanda siyaset­
da burayı etkileyenlerden kimi bulacaksınız, kim­
çilerin eksikliği olduğunu da görm ek lazım.
den hesap soracaksınız? Hukuken, siyaseten so­
rum lu benim, tarih önünde sorumlu benim ama
siyasette benden çok daha e tkili olan ve baskı
grupları olarak ifade edilen unsurlar konusunda
İkincisi de yargı kurum udur. Çünkü siyasetin ak­
sine kurumsal olarak bir ülkenin ordusunun ve
yargısının yedeği yoktur. "Bunu kenara alalım
da başka birisi adalet dağıtsın" diyemezseniz,
bir belirsizlik var.
o m afya adaleti olur. "Silahlı kuvvetlerin yerine
Kayıt dışı siyaseti kimlerin yaptığına baktığımız­
güvenlik elemanları koyalım" diyemezsiniz. Bir
da, elim de bir anayasa var; değiştirem edik, bu
ülkenin en belirleyici gücü o ülkenin silahlı kuv­
bizim eksikliğimiz. Bu anayasada her kurum un
vetleridir, stra te jik güçtür. Uluslararası camiada
görev, ye tki ve sorum lulukları bellidir. Anayasal
bir ülkenin ordusunu, ordusunun caydırıcılığını,
kurumların görevi, sorum luluğu, yetkisi burada
teknolojisini, eğitim ini hesaba katarak değerlen­
yazıyor. Ama geriye dönük 6 0 yıllık yakın siyasi
dirme yaparlar.
tarihim ize baktığımızda, anayasada görev veril­
memiş pek çok kurum, yasalarında böyle bir gö­
revi yapmak bulunmadığı halde siyasette etkin
olabilm iştir, siyasetçileri etkileyebilm iştir, olma­
dığı zaman da siyasetçileri kenara alıp kendisi
bizatihi siyasetin merkezine oturabilm iştir. Bir
kısım anayasal kurumlarımız, kuruluşlarımız gö­
revi siyaset olmadığı halde siyasette belirleyici
Diğer önemli husus ise yargıdır. Yargının siyasal­
laşması ya da yargının siyasetin merkezine o tu ­
rarak belirleyici bir rol oynaması, o ülkenin başına
gelebilecek en büyük felaketlerden bir tanesidir;
buna hepimizin dikkat etm esi gerekiyor. Konjonktürel olarak verilen kararlar veya bir kısım
açıklamalar hoşumuza siyaseten gidiyor ola­
bilir ama bu kurullar siyasetin merkezine o tu r­
olabilm iştir.
duğu takdirde demokrasiyi yerleştiremezsiniz.
Kayıt dışı siyaset iki kurum tarafından yapılırsa
Bunu yaşadığımız tecrübelerden sonra çok net
ülke için sıkıntı olur. Bunlardan biri, ülkenin silahlı
ve açık olarak ifade ediyorum. Eğer Türkiye'de
kuvvetleridir. Onların görevi ülkenin savunması­
hukuk istikrarı olacaksa, siyasi istikrar olacaksa,
nı tem in etm ektir, siyaset siyasetçilerin işidir. Bu
demokrasi kurumsallaşacaksa, anayasada belir­
alana müdahale edildiği zaman bir ye tki gaspı
lenen çerçevede herkes kendi görevini yapacak.
söz konusu olur ve bu durum beraberinde birçok
Bir başkasının görev alanına müdahaleler söz
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
19
29 Ocak 2 0 1 4
konusu olduğunda, demokrasi sıkıntılarla karşı
benim arzum, te klifim , becerebildiğim kadarıyla
karşıya kalır.
sorunun parçası olmak değil, çözümün parçası
olmaya, çözüme odaklanmaktır.
Üçüncüsü de kayıt dışı dindir. Bunu te la ffu z edi­
yorum, bu ilahiyatçıların işidir, benim çok detaylı
Benim yanlışım sizin yanlışınıza gerekçe oluş­
bileceğim bir konu değil, kendime göre bir kısım
turam az. Sadece benim yanlışlarımı söyleyerek
değerlendirm eler yapıyorum. Dinde olmayan din,
siz bir mesafe alamazsınız, m evcut sorunu çöze­
kayıt dışı din. En tehlikeli ilişki, din-siyaset ilişki­
mezsiniz. Yanlışlarımıza hep birlikte kafa yoralım
sidir, siyasetçilerle dini gruplar arasındaki ilişki­
ama çözümün nasıl olacağı konusunda da daha
dir. Yerli yerine oturtulam azsa o da beraberinde
detaylı, işin özüne ilişkin ve kalıcı yollara yönele­
pek çok sıkıntıyı getirir. Kaldı ki, günüm üz dün­
lim. Bunun için de çözümün parçası olmak bence
yasında özellikle çevremizde, Suriye'de, Irak'ta
çok önemli. Bunu yapamadığımız takdirde gide­
yaşanan katliam lara baktığımızda işin dehşeti
rek suçlamalara sebebiyet veriyor. Millet olarak
çok açık orta yere çıkıyor. "Allahu ekber" diyerek
son yüz yıllık tarihim ize baktığımızda, e lb e tte
iki ta ra f birbirini öldürüyor, iki ta ra f da Müslüman
üzüntülerim iz var, iftih a r e ttiğ im iz zaferlerimiz
ama te kb ir getirerek öldürüyor. Çünkü din bir ta ­
var ama öbür ta ra fta n da siyasi ta rih açısından
ra fta filanca siyaset adına, öbür ta ra fta falanca
baktığımızda son yüz yılımız, ha tta İslam tarihi
siyasete kurban edilmek suretiyle ilahi mesajın
bile suçlamaların tarihidir. Geriye dönüp bakın,
insanlara vereceği huzur, insanlara aşılayacağı
halen yaşadığımız bir kısım sorunların 1400
kardeşlik, birlik duygusu siyasetin bu acımasız
sene gerilere kadar g ittiğ in i biliyoruz.
çarkları içerisinde heba olup gidiyor.
Ama son yüz yılın hiç olmazsa 50 yılını yaşaya­
Onun için değerli Oda Meclisimizin üyeleri, Tür­
rak, dinleyerek, okuyarak biliyoruz ki, biz suçla­
kiye bir kısım sorunları yaşadı, yaşıyor. İleride
maları çok seven bir anlayış içerisinde gö tü rüyo ­
yaşanmaması için bu 3 alandaki kayıt dışılığın
netleşmesi, şeffaflaşm ası, kimin ne olduğunun
çok açık ortaya çıkması lazım.
ruz. Hiç uzağa gitm eye gerek yok, geçen sene
Balkan savaşlarının, Balkan faciasının 100. yıl­
dönüm üydü, kimse farkında olmadı, yeteri kadar
anlamadık, yeteri kadar da kavramadık. Ne oldu
Tabiatıyla bir başka konuda ifade etm ek iste­
da nasıl oldu da yüz binler, milyonlar, o evladı
diğim husus şudur: Ülkemizin sorunları var, her
Fatihan diye vurgu yaptığımız o insanlar bu dra­
ülkenin sorunu var, sorun olmazsa yöneticilere
mı yaşadı yüz yıl evvel, nasıl oldu? Geriye dönüp
ihtiyaç olmaz. Ama sorunları geride bırakarak ge­
yara kaşımak için değil, eğer bu yüz yılın analizini
leceğe yürüm em iz lazım. 50 sene evvelki sorun­
iyi yapabilirsek, gelecekteki yüz yılı daha sağlam
ları bugün hâlâ tartışıp karara bağlayamıyorsak,
tem ellere o turtabilm ek adına bunları söylüyo­
bir kısım sıkıntılarımız var dem ektir. Onun için
rum.
20
ASOMECLİS
"Biz hep kayıt dışı ekonomi üzerinde durduk. Şu an ekonominin ne kadarı kayıt
dışıysa siyasetin de kayıt dışılığı ondan çok daha fazladır, siyasetin de kayıt
içerisinde olması lazım. Türkiye'de siyasetin belirleyici, tayin edici olan çok önemli
bir kısmı bu kayıt dışı siyasettir."
Çok partili hayat İkinci M eşrutiyet'le beraber
kalmadı, sadece acıları, sıkıntıları kaldı. Hafızaları­
başlıyor, o zaman iki tane ana parti var, bunlar­
mızda derin yaralar ve acılar var.
dan bir tanesi İttih a t ve Terakki Partisi, öbürü
de Hürriyet ve İtila f Partisi. O yıllarda biri diğe­
Bunu şunun için söyledim: Dediğim gibi, biz el­
rini m illiyetsiz olmakla, öbürü de ötekini dinsiz
b e tte Balkanlarda, aynı zamanda bir Balkan ül­
olmakla suçluyordu. İki partinin canhıraş bir
kesi olarak, savaşlar üzerinden, acılar üzerinden
kavgaya girdiği o dönemde, Karabağ başta ol­
siyaset yapıyor değiliz, istiyoruz ki bu coğrafya
mak üzere Balkanlar'da Osmanlı'dan kopmak
barış coğrafyası olsun. Yeteri kadar kan da dö­
ve oralarda bağımsızlığı elde edebilmek için bü­
küldü, yeteri kadar kin de kusuldu, her alanda iş
yük katliam lar, büyük sıkıntılar yaşandı, Balkan
birliğini yapalım diye Türkiye doğru bir politika
harplerinde, Trablusgarp'ta, Bingazi'de arkasın­
ta kip ediyor.
dan gelen Cihan Harbi'nde ve İstiklal Harbi'nde
genç nüfus kalmadı, eğitim li nüfus kalmadı. Ama
Üzerinde yaşadığımız coğrafya bu m illetin, Türk
bugün geldiğim iz nokta, o bölgeler, o yerler ne
m illetinin son ve ebedi yurdudur, buranın kıyme­
İtilafçılara ne de İttihatçılara kaldı, hiç kimseye
tin i iyi bilelim, Türkiye Cum huriyeti Devleti'nin
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
21
29 Ocak 2 0 1 4
kıym etini iyi bilelim diye bunları söylüyorum.
Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, Toplantı, Gösteri
Gidecek yer yok, kavga edilecek başka bir y u rt
Yürüyüşleri Kanunu vesaire gibi mevzuatımızda
da yok. Onun için hepimiz gelin çözümün par­
halen önemli eksiklikler olmasına rağmen, Türki­
çası olma noktasında bir çabanın, bir gayretin
ye işin bu kısmını iyi götürüyor.
içerisinde olalım da önüm üzde ne sorun varsa,
gelecekte ne sorun çıkacaksa bu alışkanlığı, bu
kültürü elde edelim.
Ama demokrasi sadece bundan ibaret değil,
demokrasinin bir kültür ayağı bir de ahlak aya­
ğı var. İhmal e ttiğ im iz bu iki ayak üzerinde de
Çünkü demokrasi dediğimiz şey sadece hukuki
ciddi kafa yormamız gerekiyor. Kültür dediğiniz­
düzenlemeden ibaret değil, demokrasinin 3 tane
de uzlaşma kültürü yoksa demokrasiyi işletm e­
ayağı var. Bir tanesi, hukuk ayağı, Türkiye epeyi
nizde gerçekten zorluk olur. Onun için diyoruz
mesafe kat e tti, eksiği var, fazlası var, giderm e­
ki, uzlaşabilmenin yolu da herkesin çözümlerini
ye çalışıyoruz. Çok şükür, 1950'den bu tarafa
ortaya koymasıdır, sadece başkasının çözümü­
16 büyük genel seçim, bir o kadar mahalli ida­
nün eksikliğini, yanlışlığını söylem ek te k başına
re seçimleri yaptık, -inşallah 30 M art'ta onu da
sorunu çözmeye yetm ez. Bazı sorunlar var ki
yapacağız- kısmi senato seçimleri, ara seçimler
hüküm etleri aşıyor. Hüküm etler aşan, bu hükü­
yaptık ama başka hiçbir ülkede veya üçüncü
m et gitse, başka bir hüküm et gelse... Bundan 10
dünya ülkesinde, demokrasiye yeni geçmiş ülke­
sene, 20 sene evvelki hüküm etlerin de önünde
lerde olduğu gibi, "seçim sonucunda bu seçimler­
olan bir kısım meselelerimiz var ki d evlet soru­
de haksızlık oldu, hukuksuz oldu" diye bir genel
nu haline gelmiş; bunlardan bir tanesi te rö r ko­
kabul görmüş tartışm ayı Türkiye yaşamadı. 16
nusudur. Bu konularda herkes ne düşünüyorsa
tane seçimi başarıyla gerçekleştirdik, bundan
madde madde ortaya koymalı. Sizler, kamuoyu
sonrasını da yapacağız. Demek ki, hukuk kısmın­
diyebilm eli ki, şu görüş doğrudur, öbürünün bu
da eksikliklerimize rağmen, siyaset hukukunun
görüşü yanlıştır, şöyle olursa daha doğru olur.
ana kolonlarının arzu etm ediğim iz dönemlerde
Sadece sorunu, yanlışı söylem ek bence kısır bir
inşa edilmiş olmasına rağmen, anayasası, Siyasi
tartışm aya sebebiyet veriyor, buradan netice de
"Bir ülkenin ordusunun ve yargısının yedeği yoktur. 'Bunu kenara alalım da başka
birisi adalet dağıtsın’ diyemezseniz, o mafya adaleti olur. Bir ülkenin en belirleyici
gücü o ülkenin silahlı kuvvetleridir, stratejik güçtür. Yargının siyasallaşması
ya da yargının siyasetin merkezine oturarak belirleyici bir rol oynaması, o ülkenin
başına gelebilecek en büyük felaketlerden bir tanesidir. Eğer Türkiye'de hukuk
istikrarı olacaksa, herkes kendi görevini yapacak. Bir başkasının görev alanına
müdahaleler söz konusu olduğunda, demokrasi sıkıntılarla karşı karşıya kalır."
22
ASOMECLİS
"Üzerinde yaşadığımız coğrafya Türk milletinin son ve ebedi yurdudur, Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin kıymetini iyi bilelim. Gidecek yer yok, kavga edilecek
başka bir y u rt da yok. Onun için hepimiz gelin çözümün parçası olma noktasında
bir çabanın içerisinde olalım ve önümüzde ne sorun varsa, gelecekte ne sorun
çıkacaksa bu kültürü elde edelim, elbirliğiyle toplumsal barışı kalıcı kılalım."
alamıyoruz. Bu kültürün gelişmesi bakımından
belki bir yönünü çözüyor ama öbür kısmı kalıyor.
demokrasi dediğimiz şeyde uzlaşmaya daha çok
Hâlbuki az önce söylediğim yol ve yöntem lerle
önem verm em iz gerekiyor. Bu kanunla tem in
işin bu kısımlarını da ta kviye edebilsek, bu kadar
edilecek bir husus değil.
kanun çıkarmaya da gerek yok. Bir araya gelip
birçok konuyu daha kalıcı çözmek mümkün ola­
Üçüncüsü de ahlak boyutudur, demokrasi ahlaki
bilecektir.
tem eller üzerine oturur. Biz kü ltü r ve ahlak kıs­
mındaki yaşadığımız sıkıntıları kanunla çözmeye
Ben Türkiye'nin geleceği konusunda iyimserler­
çalışıyoruz. Onun için dedim ki, Meclis kanun fa b ­
denim, hiç kötüm ser olmadım, kötüm ser olmak
rikasına döndü. Farkında olmadan siz de falan­
için sebep de yok. Bu söylediğim hususlar bir­
ca konu olsa, bir kanun çıkarsanız diyorsunuz.
likte gerçekleştirilebilirse, biz geleceği bugünden
Kanun çıkara çıkara işin geldiği noktaya bakın.
daha iyi kurgularız, geleceğimizi emin bir şekilde
Çıkan her kanun sorunu çözmüş gibi gözüküyor,
görm e imkânımız olur. Yetişm iş insanımız var,
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
23
29 Ocak 2 0 1 4
yetişm iş insan gücümüz var, bu ne büyük bir
mik hem hukuki hem siyasi anlamda hem de
imkân, ne büyük bir güç. Zaten bundan dolayıdır
kurum lar anlamındaki bütün istikrarı kalıcı kıla­
ki bir kısım sıkıntıları yaşıyoruz. Bakın, nüfus ar­
lım. Dolayısıyla, Türkiye inşallah bu yüzyılda hak
tış oranı binde 13'ün üzerine çıkmış, geçen sene
e ttiğ i yere gelecektir, bunun imkânı var, tahm in
binde 12'ydi, 13 küsura çıkmış, sadece istihdam
etm ediğim iz kadar fırsatları var ama bugünlerde
açısından bakıyoruz. Bu nüfus artış hızıyla g i­
içe fazla döndük, dışımızda olup bitenleri yeteri
derse ki artmıyor, düşüyor, bugün 8 0 m ilyonluk
ülkenin bu asrın sonunda 2 4 milyona düşeceği
söyleniyor. Eğer o hesaplar tutuyorsa. Şimdi 80
m ilyonluk ülke 24'e düşerken Türkiye nüfusunu
arttırıyor, gelişiyor, güçleniyor. Onun içindir ki,
dün Avrupa Birliği konusunda bize destek verir
gözükenler bugün 2 0 5 0 hesabı sebebiyle engel
çıkarıyorlar. 2 0 5 0 'y e geldiğinde Türkiye nerede
olacak, ben nerede olacağım? Çünkü insanımızın
kadar fa rk edem iyoruz, ta kip edemiyoruz. Bize
gelen sorulardan, katıldığım toplantılardan, dost
meclislerinden bana 10 tane soru soruluyorsa
9'u iç politikayla ilgili, içeriyle ilgili, hâlbuki dışı­
mızda çok önemli gelişm eler var. Sabah haberle­
re baktım, Avrupa Birliği'yle Rusya enerji konu­
sunda müzakere yapıyor. Bu sizi ilgilendirm iyor
mu, hepimizi ilgilendirm iyor mu? O kadar çok
becerisini, gayretini, başarısını gördüler, artık bil­
ilgilendiriyor ki, enerji yoksa sanayi yok, ener­
giyi de üretm eye başladık çok şükür, biraz daha
ji yoksa gelecek yok, enerji yoksa refah yok.
fazla üreteceğiz.
Türkiye ise enerji bağımlısı bir ülke, cari açığın
önemli bir kısmı enerji ithalatına gidiyor. Bakın,
Ankara'daki sanayicilerimiz dünyanın 2 0 0 ülke­
sine ihracat yapıyor. Eskiden incir, üzüm, fındık
satıyorduk, şimdi sanayi mamulleri satıyoruz, in­
şallah daha yüksek teknolojiyi satabilecek hale
geleceğiz. Allah Hans'a akıl verdi, Hasan'dan esir­
gemedi, Hans aklını iyi kullanıyor, işini iyi g ö tü rü ­
yor, Hasan'lar da akıllarını iyi kullansınlar.
ne oluyor, ne b itiyo r bilemiyoruz. Başka ülkeler
dün filancalarla kavgalıydı, bugün el sıkışmaya
başladılar, dün diş gıcırdatanlar bugün tebes­
süm etm eye başladı. Türkiye bunlara daha fazla
zaman ayırmalı, daha fazla dikkat kesilmeli ve
içerideki tartışmalarımızı da hukuk çerçevesinde
çözmeli, kimse hukukun dışına çıkarak bir arayış
Enerjimizi, gücümüzü kavgaya değil, bir arada ol­
içerisinde olmamalı. Onun için ne çözeceksek,
maya, beraber olmaya, birlikte uygarca tartışm a­
neyi çözeceksek, nasıl çözeceksek ve ne kadar
ya harcayalım. Kavga ortamında kimse kimsenin
kalıcı olacaksa bu, hukukun içinde kalarak olur.
ne dediğini anlamaz. Konuşamazsak anlaşamayız, konuşabilmemiz lazım.
Evvelde hukuku uygulayanlar hukukun dışına
çıkmamalıdır. Hukuku uygulayanlar hukukun dı­
Onun için gelin elbirliğiyle toplum sal barışı ka­
şına çıkarsa tu z kokmaya başlar, her şey kokar.
lıcı kılalım. Kimse yanlış anlamasın, bunu siyasi
partiler anlamında söylem iyorum: Hem ekono­
24
Hepinize teşekkür ederim, sağ olun.
ASOMECLİS
"Türkiye portföy yatırımı değil,
doğrudan yatırım almak durumunda"
BORA AYNAGOZ
ASO MECLİS BAŞKAN YARDIMCISI
Saygıdeğer Meclis Başkanım, siz istikrarın timsali ol­
muş, deneyimli ve kamuoyunda en çok dinlenen par­
lamentersiniz. Konuşmanızda iyimser olmanız, bize
de ümit veriyor. Ancak "Türkiye'nin cari açık gibi bir
derdi vardır, enerjiye ödenen paralar cari açığa ne­
den oluyor." dediniz. Tabii Türkiye'nin bir şansızlığı
da var. 90 yıllık bir ülke olmakla beraber sermaye
birikimi olmadığı için de yeterli miktarda üretim ya­
pamıyor, netice olarak yabancı sermaye, dış kaynağa
ihtiyacı var. Yabancı sermaye ise siyasi istikrar ve
hukuk devleti ilkelerine bağlılık ister. Ancak ülkemiz­
de son zamanlarda yabancı sermayeyle ilgili küresel
kriz haberleri, bu dönemde siyasi istikrar ve hukuk
devleti kavramlarını çok daha öne çıkarıyor. Türkiye
portföy yatırımı değil, doğrudan yatırım almak du­
rumunda. Onun için özellikle siyasilere, bizi yöne­
tenlere siyasi istikrar ve hukuk devleti açısından bu
dönemde çok önemli görevler düşüyor.
İyimser olmanıza rağmen görünen manzara da sanki
pek öyle değil. Son zamandaki gelişmeleri hep bir­
likte yaşıyoruz, en büyük sıkıntıyı siz görüyorsunuz.
Ben size bununla ilgili bir soru soracaktım ama siz
30 Mayıs 2012'de Odamıza gelmişsiniz, ben de size
3 tane soru sormuşum. Buradan bir neticeye var­
mak istiyorum. Evet, iyimser olalım ama siyasi istik­
rar açısından başarılı olamamışız.
Sorunun bir tanesi; "Yasama yürütmeye hesap ve­
riyor ancak yargı hesap vermiyor. Biz bir garabet
yaşadık, 367 gibi bir olayı yaşadık." demişsiniz. Biz
de "Bu yeni anayasa çalışmalarında yargı da hesap
verecek duruma gelecek mi?" diye sormuşuz ama şu
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
anda hâlâ patinaj yaptığının farkında mısınız? Demek
ki bunda başarılı olamamışız.
İkincisi; başkanlık-yarı başkanlık tartışmaları ile ilgili
"Başkanlık-yarı başkanlık için önce bunun altyapısı­
nı hazırlayalım, sonra anayasa çalışmaları olsa nasıl
olurdu?" diye sormuşum. Tabii bu artık gündemde
olmadığı için bunun üzerinde durmamak lazım.
Üçüncüsüyse çok önemli; "Bütün siyasi partilerin
mutabakatıyla anayasayı mutlaka çıkartacağız." de­
mişsiniz. "Siz deneyimli bir siyasetçisiniz. Siyasi parti
mutabakatı ile bu işin olması mümkün gözükmüyor,
görünen köy kılavuz istemez, siz de bunun farkında­
sınız, olmayacak duaya amin diyoruz." demişiz. Siz
de cevaben: "Şimdi ayak numaranız 41-42 olmuş,
size 32 numara ayakkabıyı giydirmişler. Daha çocuk­
ken ayağınızın ne hale geldiğini, her gün nasıl sıkın­
tılara, her parmağının nasıl nasır oluştuğunu görüyor
olmanız lazım. Bu kadar açık bir gerçeği göremiyorsa
siyaset kurumu, buna çözüm bulamıyorsa, o siyaset
kurumunun kendisi tartışılır hale gelir, anayasayı ya­
pamayan siyaset kurumu kendisi baş problem hali­
ne gelir." demişsiniz. Onun için bu sürecin en önemli
dinamiği budur, bu yapılmadığı takdirde meşruiyet
başta olmak üzere bir sürü sıkıntı çıkar. Bunu şunun
için söylüyorum: Aradan iki sene geçmiş, hâlâ siyasi
istikrar, hukuk devleti diyoruz ancak geçen sürede
fazla bir adım atılmadığına, başarılı olunamadığına
tanık oluyoruz. İyimser olmak iyi ama gelinen nok­
tada, hele ki küresel krizin kapımıza dayanmakta ol­
duğu böyle bir zamanda birtakım sıkıntıları göz ardı
etmemek gerektiğini bilgilerinize sunuyorum.
25
29 Ocak 2 0 1 4
"OSB'lerin altyapı sorunlarının
giderilmesi gerekiyor"
NİYAZİ AKDAŞ
DÖKÜM SANAYİİ MECLİS ÜYESİ
Sayın Meclis Başkanım, 27 Eylül 2011 tarihinde An­
kara Sanayi Odası 2. Organize Sanayi Bölgesi Başkanıyken, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda organize
sanayi başkanları olarak belediyemizle bir sözleşme
imzalamıştık. Sizin de şahadet ettiğiniz bu toplantıda
"Sayın Başkan, bunun şahidi benim, gerçekleştirmezsen iki elim yakandadır." gibi bir ifade kullanmıştınız.
O tarihlerde Eskişehir Yolu'ndan Ankara Sanayi Odası
2. Organize Bölgesi'ne doğru yeni bir yol yapılanması
olduğundan bazı arsaları almamız gerekiyordu. Sayın
Belediye Başkanımızla defaatle konuştuk, "Siz önce
kendi vecibenizi yerine getirin." dedi. Biz de getirdik,
getirdiğimizi de kendisine belirttik ama hiçbir gelişme
olmadı.
Şimdi bölgemiz ağır sanayinin geleceği bir yer oldu­
ğundan büyük tırların, büyük nakliye araçlarının ça­
lışması gereken bir bölge ama yol buna uygun değil,
burada katkınızı istirham ediyorum.
İkinci bir arzım da şu: Yine bu protokol çerçevesin­
de Döküm İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili bir
protokol imzalandı, sureti elimdedir. Hakemleri ise
Nurettin Bey'le, Sayın Belediye Başkanımız, şahidi
sizsiniz. Şimdi kamulaştırması bitti, altyapısı yapılacak
ama belediyemizden hiçbir ışık görmüyoruz. Sincan
Organize Sanayi Bölgesi önündeki alanda yer alan
bu işletmeler mikro dökümcülerden oluşuyor. KOBİ
değil, küçük esnaf olarak adlandırdığımız bu iş yerleri
kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. Yönetim
Kurulu Başkanımız Belediye Başkanına bu iş yerle­
rinin kapanmaması konusunda ricada bulundular ve
organize sanayi bölgesi oluşuncaya kadar 3 yıl erte­
lediler. Fakat şimdi 3 yıl tamamlanıyor ama burada
hiçbir altyapı yok. Sizden bu konuda da katkılarınızı
istirham ediyorum.
"Bir sivil anayasa yapılabilseydi
bugünkü sorunları yaşar mıydık?"
SELAHATTİN ŞAHİN
İNŞAAT VE TESİSAT MÜTEAHHİTLERİ SANAYİİ MECLİS ÜYESİ
Değerli Meclis Başkanım, siyasette en uzun kalabilen
ve çok net ve açık konuşan bir tarzınız var, bunu ya­
kinen biliyoruz, bununla da gurur duyuyoruz.
Sayın Meclis Başkanım, takdir edersiniz ki sivil anaya­
sa, söylediğiniz kayıt dışılıkların çözümünün temelidir.
Geçmişte sizin de başında bulunduğunuz Anayasa
26
Komisyonu'nun başarılı olamamasının temelinde, sivil
anayasa yapılamamasında belirlenen yöntemin doğ­
ruluk derecesi nedir? İktidarın her alanda kullandığı
çoğunluk faktörünün burada dikkate alınmamasını
neye bağlıyorsunuz? Bir sivil anayasa yapılabilseydi
bugünkü sorunları yaşar mıydık? Bu konudaki görüş­
lerinizi bekliyoruz, teşekkür ediyorum.
ASOMECLİS
"Büyükşehir Belediyesi'nin OSB'lerin
yaşadığı sorunları çözmesi gerekiyor"
SEYİT ARDIÇ
ASO YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ
Şu an Ankara Sanayi Odası 2. Organize Bölgesi Başkanı sı­
fatı ile söyleyeceğim hususlar var. Niyazi Beyin konuşma­
sında belirttiği Büyükşehir Belediyesi'yle yapılan protoko­
le ben de Yönetim Kurulu üyesi olarak katılmıştım, Niyazi
Bey'in söylediklerine ilaveten çok önemli bir sorunumuz
daha var. Biliyorsunuz geçtiğimiz yıllarda İvedik OSB'de
talihsiz bir olay yaşamıştık. Yanıcı ve parlayıcı madde ve
boya imalatı yapan arkadaşlarımızın atölyelerinde patla­
ma olmuştu, can kayıpları yaşamıştık. Daha sonraki süreç­
te gerek Büyükşehir Belediyesi gerekse OSB yönetimleri,
İvedik OSB'de bu tarz imalat yapan firmaların bölgeyi terk
etmesi, yani imalatlarını orada yapamayacağı konusunda
yazılar yazdı ve bu arkadaşlarımız da doğal olarak bizlere
müracaat etti. Biz de Temelli'de gelişme sahamızın az üs­
tünde 1 - 1,5 milyon metrekare civarında bir araziyi tahsis
ettik. Sayın Belediye Başkanımızın bize sözü şuydu: "Siz
gerekli işlemlerinizi, parselizasyonları yapın, bitirin, altya­
pısını ben yapacağım." Ve doğal olarak birçoğu maksimum
15 kişi çalıştırabilen bu küçük atölyelerden cüzi miktar­
da para alarak arsa tahsis ettik ve altyapısının da Melih
Bey'in yapacağını -kendisinin yaptığı konuşma da budursöyledik. Mart ayında protokol sona eriyor ve biz 2 yıllık
bir süreçte hiçbir yol alamadık. Biz, ihtisas OSB'yle ilgili ge­
rekli tüm işlemlerimizi yerine getirdik, çevresel etkilenme
değerlendirme raporunu da aldık. Hiçbir sorunumuz yok
ama arkadaşlarımız ciddi anlamda mağdur. Bunu çözebil­
mek adına mevcut bölgemizden -ki bölgemizdeki birçok
katılımcıya haksızlık yapmamıza rağmen- daha uygun fi­
yata parseller vermeyi de teklif ediyoruz ama yapacakları
masraflar maalesef katılımcı arkadaşlarımıza sıkıntı yaratı­
yor. Bütün ümidini kesmiş durumdalar. Bir taraftan "çıkın,
burayı terk edin" diyoruz ama nereye gideceklerini söyleyemiyoruz. Böyle bir sorunumuz var, arz etmek istedim.
"Elektrik üzerindeki ek vergilerin
kaldırılması gerekiyor"
AYHAN GÖKMEN
PLASTİK VE PLASTİK ÜRÜNLERİ SANAYİİ MECLİS ÜYESİ
Biz plastik profil, pencere profili üreticileri olarak Çin'den
sonra Türkiye'de ikinci büyük üretime sahip bir sektörüz.
Türkiye'de otomobil ihracatından sonra, PVC pencere
profili ikinci sıradadır ve firmamız da şu anda yüzde 87
ihracat başarısıyla çalışmaktadır. Elektrikteki en büyük so­
runlarımızdan bir tanesi; tamamen elektrikle çalışan imalat
makinalarımızdan dolayı çok ciddi elektrik faturaları gel­
mesidir. Pahalı olmasının yanında, TRT payı, belediye fonu
ve enerji fonu gibi birtakım yükler elektrikteki en büyük
sorunumuzdur. Bundan dolayı sektörümüz çok ciddi bir
kayba uğramaktadır ve ihracatımız hızla düşmektedir.
Bugün Ankara'da bu sektörde faaliyet gösteren 3 firma
vardı. Bir tanesi Kalpen Kalyoncu Grubu'nundu, onlar ka­
pattılar, üretimlerini tamamen durdurdular. İkinci firmamız
Sincan Organize Sanayide, yeni satışı yapıldı, üretimde
sıkıntıları olduğundan dolayı başka bir firmayla ortaklık
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
yapısına girdiler. Ve biz üçüncü firma bugün 5'te 1 kapasi­
teyle üretim yapmaya çalışıyoruz.
İkincisi ise su sorunumuz. Bugün evlerde bile metreküpü 5
TL olan suyun, sanayi bölgesinde, özellikle 1. Organize Sa­
nayi Bölgesi'nde metreküp fiyatı 7 TL'dir. Bu tür vergilerin
hızla düşürülmesi gerekmektedir.
Türkiye'nin en büyük sorunlarından birinin de senet prob­
lemi olduğunu düşünüyorum. Dünyanın hiçbir ülkesinde
uygulanmayan senedin Türkiye'den de bir an önce kaldı­
rılması gerekmektedir. Çünkü senet, bankalar için çok ciddi
bir gelir kaybıdır. Bankalar senedi tahsile koymak için 30
lira tahsil parası, protesto olduğunda da 90 lira protesto
masrafı almaktadırlar. Rekabetin eşit şartlarda sağlanması
için satışlardaki senedin kaldırılması gerektiği inancı için­
deyiz.
27
29 Ocak 2 0 1 4
Cemil ÇİÇEK TBMM Başkanı
Kapanış Konuşması
Söz alan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Sözün doğrusunu söylemek önemli ancak o sözün
arkasına doğru örnek koymak, doğru sözü söyle­
mekten daha önemlidir. Türkiye olarak sözün doğ­
rusunu söyledik ama o doğrunun arkasına doğru
olur. Dedim ya, işi çözerek götürmemiz lazım. Bu­
rada dile getirilen tüm konularda ne zaman ister­
seniz ben yardımcı olmaya hazırım. Tarihini siz be­
lirlersiniz, ben de buradayım, ne zaman isterseniz
bu birlikteliği sağlayabilirsiniz.
örnekleri yeteri kadar koyamadık. Türkiye'nin te ­
Tabiatıyla söylediğim sözlerin ne anlam ifade
mel sorunu bu, yaşadığımız sıkıntı buradadır. Me­
e ttiğini o gün de, bugün de bilerek birkaç söy­
sela Türkiye özelleştirmeyi dünyada ilk konuşan
lemek istiyorum. Evvela Türkiye'nin bir anayasa
birkaç ülkeden bir tanesidir. Eski Sovyet Bloğu'nda
sorunu var. Yapılamamış olması bu sorunu orta­
bile özelleştirmeler bitti, biz 2 0 1 4 Türkiyesi'nde
dan kaldırmıyor, tam tersi bu sorunun Türkiye'nin
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nı tutm aya devam
gündeminde daha önemli olduğunu görüyoruz,
ediyoruz. Lafın doğrusunu 80'lerde söylemişiz
bunu yapmamız lazım. Ancak 4 siyasi partiyle
ama işin doğrusunu 2 0 1 4 'te bile daha tamamla­
60 madde üzerinde uzlaşı sağladık. Az önce uz­
yamamışız. Onun için bu konuşmaları böyle değer­
laşmaya önemli ölçüde vurgu yaptım. Uzlaşmayı
lendirmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
partilerimiz şöyle anladı: Hepimiz, dördümüz de
aynı görüşte olacağız. Demek ki, 60 maddede aynı
İkincisi; sorun çözme yöntemimle ilgili bir şey ifade
görüşte olabildik. Belki biraz daha zorlasaydık bir
edeyim. Sayın Başkan da bilir, tabiatıyla bu söyle­
3-5 madde daha olabilirdi ama bu yeni anayasa
dikleriniz benim de şahit olduğum hususlar, bazı­
yapma hedefimizi tam karşılaşamazdı. Şu ana ka­
larını bilmiyorum. Ama Meclis Başkanı olarak değil,
dar 19 değişiklik yapılmış. Ama arzu edilen, mev­
bir milletvekili olarak, Ankara'da yaşayan biri ola­
cut Anayasa'da değişiklik yaparak ilerlemek değil,
rak şöyle bir yol takip edebiliriz. Daha evvel ulaşım
hedefimiz; yepyeni, öncelikleri, dengeleri, felsefesi
planı ve hava yolları konusunda sıkıntılar vardı. Siz
günümüz şartlarına uygun bir anayasa yapmaktı.
gelip taleplerinizi bize söylüyordunuz, biz de ilgi­
Ama bu çalışma emin olun benim siyasi hayatımda
li makamlara iletiyorduk. Türkiye'de sorun böyle
ilk defa çok önemli bir hazine oluşturdu. Şu günler­
çözülmüyor. Çözüm, tarafları bir masaya getirerek
de HSYK'yla ilgili bir tartışma yapılıyor. Hemen bir
oluyor. Siz söylüyorsunuz, bunun karşılığı ne oldu?
çözüm arayışı söz konusu olduğunda ben diyorum
Belediyenin de söyleyeceği bir şeyler olabilir, bunu
ki; bakın dört siyasi partinin yüzde 98 anlaştığı bir
yüz yüze konuşup, sonuçta uygulamayı da takip
metin var, demek ki iki unsur kalmış, onu da çözü-
etmek gerekiyor. Ben bu yöntem in daha doğru
versek bu işi kalıcı çözmüş olacağız. O çalışmalar
sonuç verdiği kanaatindeyim. Sayın Başkanımız
heba edilmiş değil, keşke tamamını yapabilseydik
organize eder, ben de yardımcı olurum, ne zaman
ama belli bir süre sonra bazı konularda anlaşma
istiyorsanız taraflarla sizleri bir araya getiririz. Bel­
imkânı olmadı, olması da mümkün gözükmüyor. O
ki beş tane sorununuz vardır da o yöntem le ikisini,
zaman yöntem değişikliğine gitmem iz lazım. Dört
üçünü çözeriz, ikisi kalır, hiç olmazsa üçü çözülmüş
siyasi partinin bazı konularda anlaşma imkânı ola-
28
ASOMECLİS
mayabiliyor. Misal vereyim, vatandaşlık bölümünü,
vardılar. Mesela, AK Parti "Danıştay, Sayıştay, Yük­
egemenlik bölümünü yazacağız, benzer bölümler
sek Askeri İdari Mahkemesi, Askeri Temyiz Mahke­
var, maddeler var. Üç siyasi parti Türk milleti diye
mesi, Yargıtay olmasın, bir te k tem yiz mahkeme­
bir kavramı, bir gerçeği kullanıyor. Kimisi egemen­
si olsun, diğerleri onun şubesi olsun, yargı birliği
likte kullanıyor, kimisi vatandaşlıkta kullanıyor
olsun" diyordu. Bu müzakerelerin sonucunda AK
ama neticede Türk milleti diye bir ifadeyi kullanı­
Parti uzlaşma adına bundan vazgeçti. Kurumlarla
yor. Ama bir partimiz kabul etmediğini söylüyor.
ilgili anayasal kuruluşlar da yargı birliği fikrine sı­
Nasıl olacak? O bir parti bunu mu kabul edecek, üç
cak bakmayınca, AK Parti vazgecti.
parti bundan mı vazgeçecek? Böyle bazı maddeler
var. Bunlar olunca bir kilitlenme meydana geliyor.
Ama nerelerde kilitlenme olduğunu da böyle gör­
meye başladık. Dışarıdan belki slogan olarak gözü­
küyordu ama şimdi daha ayrıntılı hale geldi.
İki; yürütm e organının şekillenmesinde AK Par­
ti başkanlık sistemini önerdi. Başkanlık sistemini
önerince yargının yönetim iyle ilgili organlara da
getirdiği taslakta seçilen devlet başkanına seçme
imkânı veriyordu. HSYK tipi bir modelde "Beş ta ­
İkincisi; belki farkındasınız-değilsiniz, bu çalışmalar
nesini de -misal olarak söylüyorum- cumhurbaşka­
başlayıncaya kadar hiçbir siyasi partinin -4 siyasi
nı seçsin ya da devlet başkanı seçsin" deniyordu.
parti için ifade edeceğim- elinde i5 0 maddelik bir
Şimdi yapılan çalışmada o fikrinden de vazgeçti,
taslak yoktu. Hiçbir siyasi parti kamuoyuna böyle
onun yerine Meclis'in seçmesine imkân verin ki
bir açıklama yapmamıştı, kendi içinde var olabilir.
batı uygulamalarında bu böyledir, hatta bazı yer­
Ama şimdi geldiğimiz noktada 4 siyasi partinin
lerde tamamını parlamentonun kendisi seçer. Yani
egemenlik konusunda, özgürlükler konusunda,
şu an Almanya Anayasa Mahkemesi'nin tamamını
yargının yönetimi konusunda ne düşündüğünü
Parlamento seçer. Ama bizde siyasetçi deyince,
veya yürütm e organını nasıl belirleyeceğini, başka
aman o seçmesin, niye? Siyaset. Deminden beri
kurum ve kuruluşla ilgili düşüncesini bugün gör­
anlatmaya çalışıyorum. Bir kısmı zaten kayıt dışı
me imkânımız var. Bir sene evvel yoktu. Onun için
siyaset, benden çok daha fazla siyaset yapıyor,
Türkiye'de sorun, siyaseten ve anayasal zeminde
insanımızın bunları neden görmek istemediğini
çözülecekse elimizde böyle bir metin var, 60'ında
bilemiyorum. Dolayısıyla bu ve benzeri konularda
yüzde i0 0 mutabık kalmışız. Bazı maddeler var
bir uzlaşıya doğru hızla g ittik Şimdi bir anayasa
ki bunlarda kısmi mutabakat var, kısmen yok. O
değişikliği söz konusu olunca, çözüm olarak ben
sorunu çözeceksek hiç olmazsa bu metinlerden
de diyorum ki elimizde 4 siyasi partinin büyük öl­
istifade edebiliriz. Bakın ben şimdi diyorum ki,
çüde anlaştığı bir anayasa var. Sadece iki konuda
bu çağrıyı yaptım. Siyasi partililerimiz ne diyor,
farklılık söz konusu. Yeri gelmişken ifade edeyim;
ne diyecek? Bazıları görüş bildirdi, bazıları henüz
bunlardan bir tanesi hâkimler kurulu ayrı, savcılar
bildirmedi, birkaç gün içerisinde bu da çıkar. Eğer
kurulu ayrı, iki ayrı kurul oluşuyor, bunu çok kişi de
yargının yönetim iyle ilgili kısmı kanunla değil de
te la ffu z ediyor, 61 Anayasası'na göre de böyleydi,
Anayasa'da kalıcı bir çözüme kavuşturacaksak, 4
sonra değiştirildi. Savcılar kuruluna Adalet Bakanı
siyasi parti yargı yönetim iyle ilgili bir mutabakata
başkanlık edecek, bunda mutabakat var. Hâkimler
vardılar, bazıları da bazı görüşlerinden vazgeçerek
kurulu olunca buna Adalet Bakanı başkanlık etsin
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
29
29 Ocak 2 0 1 4
mi, etmesin mi? Etsin, oy kullanmasın, etsin şu ko­
bileceğini daha bilir hale geldik ve 25 bin sayfalık
nularda oy kullanmasın gibi bir-iki konu var. Dört
bir metin oluştu. Bunları da kamuoyunun bilgisine
siyasi parti anlaşarak, herkesin de görüşünü alarak
sunduk. İnternet sitesine girerseniz hangi konuda
düzenlediği bir metin olacağı için bunu da çözebil­
hangi parti ne düşünmüş, ne söylemiş, nereye iti­
diğimiz takdirde her iki, üç ayda bir yeni bir HSYK
raz etmiş, neresini kabul etmiş, neresini etmemiş
tartışması yaşamamış olacağız.
bunların hepsini de görme imkânınız var. Dolayı­
sıyla böyle bir çalışma zannediyorum Türkiye için
Parlamento belli adaylar arasından birini seçecek.
Buradaki nisabı kaç olsun, salt çoğunluk mu olsun,
yeterli olmadı ama iki sene evvelki başladığımız
noktaya göre epey mesafe aldık.
4 'te 3'mü olsun, 5 'te 3'mü olsun, yani 276'yla mı,
330'la mı, 367'yle mi? Bu tartışmanın özünde de
Bir de şöyle bir algılama yanlış olur: Yeni anayasa
çoğunlukçu değil, çoğulcu bir yapı bulunması var.
sıfır sorunlu bir ülke anlamına gelmiyor. Öyle ol­
Çünkü önümüze çıkan bu problem, Meclis'in çıkar­
saydı her ülkede sorunun bitmiş olması gerekirdi.
dığı problem değil. Demin söyledim ya, bütün fa ­
Yeni anayasa sorun çözme imkânını, alanını ge­
tura siyasetçiye çıkıyor da bir de başkalarının önü­
nişletmiş oluyordu; bu bir. İkincisi, siyaset alanını
müze çıkardığı problem var. Biz 2010 seçimlerinde
genişletmiş oluyordu. Bakınız siyaset denildiği za­
Anayasa değişikliğinde bir hâkim ya da savcının bir
man akla Parlamento gelir, Meclis gelir. Temin ede­
tek adaya oy vermesini istedik. Diyelim ki 50 tane
rim ki şu üç erk arasında yetkisi en az olan, yetkisi
hâkim-savcı HSYK'ya aday oldu, bir hakim birine
de en çok gasp edilen organ, yasama organıdır.
oy versin, böylece çoğulcu bir yapı olsun. Anaya­
82 Anayasası'nın günümüz şartlarına uymayan
sa Mahkemesi bu hükmü iptal edince liste işi çıktı,
blok oy verilince de bu türlü sıkıntılar oldu. Hâlbuki
Meclis'in ilk çıkardığı metin yürürlükte olsaydı,
üm it ederim ki bu sıkıntı olmayabilirdi, yani buna
benzer konuları Türkiye yaşayarak öğreniyor. Bazı
konular belli bir noktaya geldi ama şunu ifade edi­
yorum: Bu anayasa ihtiyacı her geçen gün daha
da artıyor, artacak. Ben sayın başkanlara yazdığım
son yazıda, yani 4 partinin hepsinin mutabık ka­
lacağı bir anayasayı yapma imkânı yok. Belki yeni
yöntemlerle bu 60'ın üzerine yeni maddeleri koy­
en önemli yerlerinden bir tanesi budur. İşte böyle
olduğu, bu denge bu Anayasa'da yeteri kadar ku­
rulamadığı için çıkan bir problem siyasete yansıyor.
Meclis'in bir kısım yetkileri yargı tarafından gasp
edilmiş vaziyette, bir kısım yetkilerine de yü rü t­
me organı tarafından müdahale edilince yasama
organının faaliyet alanı daralıyor. Hâlbuki yasama
organı önemli, halkın temsilcisi. Ben gelip hesap
veriyorum, bize soru soruyorsunuz, bu sizin hakkı­
nız. Ama "Sen bu kararı niye verdin ya da böyle ka­
rar verdin bak m em lekette ne sıkıntılar oldu?" diye
hiçbir yargıca sorma imkânınız yok. Bunun meka­
ma imkânımız vardı. Ama şimdi geldiğimiz siyasi
nizmalarının da kurulması gerekiyor. Geçmişte, 24
ortam henüz bu yönde bir yöntem geliştirmeye
Anayasası'nda bunun bir kısım imkânları vardı. Ama
de imkân vermedi. Ne olabilirdi? Bazı maddeler
82 Anayasası, siyasete şaşı baktığı için Anayasayı
anayasada yer almayabilirdi, bazı maddelerde üç
yapanlar, siyasetin temsil edildiği Parlamento'yu
parti evet dediyse dördüncü de evet desin, çünkü
da büyük ölçüde dar bir alana sıkıştırdı. Meclis Baş­
beraber yaşıyoruz. Benzer bir kısım yöntemleri bu­
kanı olduğum günden beri yaşadığım sorunların
labilirdik ama tecrübe edindik, artık neyin nasıl ola­
tamamı yargıdan kaynaklanıyor. Yargının çıkardığı
30
ASOMECLİS
sorunları biz siyaseten çözmeye çalışıyoruz, çoğu
zin de belirttiğiniz gibi Türkiye'nin kendi sermaye
zaman da çözemiyoruz, bu da size sıkıntı olarak
potansiyeli yüzde 7'lik, 8'lik kalkınma hızını tu ttu r­
geliyor. Şunu söyleyeyim: Türkiye'nin geleceği ay­
maya imkân vermiyor. Onun için mutlak surette
dınlık, Türkiye'nin geleceğinden şüphe duymaya
bizim doğrudan yabancı sermayeye ihtiyacımız
gerek yok, olsa olsa benim yöntemimden şüphe
var. Peki, doğrudan yabancı sermaye de yine sizin
duyun, benim sözlerimin gerçekçi olmadığını düşü­
ifadenizle kuş gibi, güvenli dala konar. Gelenin sa­
nün ama Türkiye'nin geleceği noktasında en ufak
pan lastiği fırlattığı, taş attığı, tü fe k attığı yere ya­
bir tereddüdüm yok. Türkiye bugünkünden daha
bancı sermaye gelmez, nazlıdır. Geçmişte ideolojik
güçlü olacak, daha kuvvetli olacak. Biz önümüze
sebeplerle yabancı sermayeye karşı çıktık, üniver­
çıkan fırsatları yeteri kadar değerlendiremiyoruz.
site yıllarımızda karşı çıkanlardan biri de benim.
Şu son 6-7 aydır olup bitenlere bir bakın. Bir süre
evvel Türkiye yabancı derecelendirme kuruluşla­
Birilerimiz her şeyi devletleştiriyor, biz de her şeyi
millileştiriyorduk. Onlar geride kaldı, realist olmak
rına göre güvenli bir ülke, yatırım yapılacak ülke.
lazım. Ama şimdi geldiğimiz noktada da yabancı
Bir ay sonra bakıyorsunuz, aman kimse gitmesin,
sermaye Türkiye'ye ilgi duyacaksa, Türkiye yıkı­
güvensiz bir ülke olarak değerlendirildi. Turist
lıyor, Türkiye'de duvar çöküyor, Türkiye kavgalı,
gemileri yoldan dönüyor. Kuşadası'na gideceğine
Türkiye gürültülü... Onun için kavgalı eve kim kız
Yunanistan'a gidiyor, İtalya'ya gidiyor vesaireye
verir, yıkılacak duvarın altına da kim gelir oturur?
gidiyor. Bir gecede, bir ayda ne oluyor-ne bitiyor?
Duvarımızın sağlam olduğunu, yaşadığımız sıkıntı­
Ben son iki yu rt dışı gezimi Kuveyt ve Bahreyn'e
ların da Türkiye'yi aşacak kadar imkânı, tecrübesi,
yaptım. Türkiye'ye inanılmaz derecede ilgi duyan
dinamiği olduğunu bizim anlatmamız lazım. Göre­
iki ülke burası. Kuveyt'in kendi ifadelerine göre
ceksiniz bu işlerde de vatandaşımızın sağduyusu,
geçen seneki bütçe fazlası 54 milyar dolar. Bu
öngörüsü, tecrübesi bizden çok daha ileride, biz
paranın ülke içerisine gelme imkânı da yok çün­
siyaset kurumu olarak vatandaşın epey gerisinde­
kü iç ekonomik dengeleri açısından, bunu bir yere
yiz. O seviyeye gelebilsek, zaten şikâyetlerinizin
yatırması lazım. Resmi muhatap olarak kiminle
bir kısmı ortadan kalkacak. Göreceksiniz bizim çö­
konuştuysam, hepsi Türkiye'den daire almış. Ben
zemediklerimizi de vatandaş bundan evvel olduğu
Sapanca'da Bahreynliler sitesinin olduğunu bilmi­
gibi bundan sonra kendi iradesini, tercihini orta­
yordum, belki siz de bilmiyordunuz. Dedi ki birisi;
ya koyacak, biz siyasetçilerin de bu mesajları iyi
"Benim 3 tane dairem var, biri Sapanca'da, bir ta ­
okumamız, iyi okur-yazar olmamız lazım. Alfabeyi
nesi Ortaköy'de, bir tanesi Bodrum'da. Ne oluyor
değil, siyasetin mesajlarını iyi okuyabildiğimizde
Türkiye'de?" Bir Meclis Başkanı diyor ki; "Benim to ­
vatandaşımız bize her zaman doğru yolu gösterdi.
runum geçen hafta arkadaşlarıyla İstanbul'daydı,
Bu defa da bundan sonraki kararlarında da gös­
daha yeni geldiler." Türkiye'de olup biteni bizden
terecektir. Ben şahsen iyimserim ama sizin-benim
çok daha fazla takip ediyorlar. Ben Türkiye'yle ilgili
düşüncelerimi bir kısım rakamlarla dilimin döndüğü
kadar anlatmaya çalıştım. Bana söyledikleri şu: "Ne
olur yarın bizim medyamızı bir toplayın, şu anlat­
tıklarınızı bir de onlara anlatın." Çünkü Türkiye'ye
gerçekten yoğun bir ilgi var. Ve Sayın Başkan, si­
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
iyimser olmamız yetmiyor, dış dünyada Türkiye'nin
algılamasını olumsuz yönde etkileyecek bir çaba­
nın, bir gayretin içerisinde olmamamız gerektiğini
düşünüyorum.
Hepinize teşekkür ederim, sağ olun.
31
I "v
Wg
fil #flJö
'
H p*
|
i
VBHBBi
Ankara Sanayi Odası
Meclis Toplantısı
26 Şubat 2014
ASOMECLİS
"Ülkemizdeki rant ekonomisinin önüne
geçilmesi gerekiyor"
Sayın Başkan, Meclisimizin değerli üyeleri, Oda­
Bazen resmin tamamını görmek kolay olmuyor.
mızın Şubat ayı olağan Meclis toplantısına hoş
Bu yüzden aramızda konuşmak, sektörlerinizde
geldiniz diyor, hepinizi Yönetim Kurulu ve şahsım
yaşanan sıkıntıları sizin ağzınızdan duymak iste­
dik. Toplantımızın bu açıdan yararlı olacağını umu­
adına saygıyla selamlıyorum.
yorum.
Değerli Meclis üyeleri, son aylarda artan ekonomik
Değerli Meclis üyeleri, Ocak ayında gelişen ülke­
sıkıntıları aramızda konuşmak, sizin görüş ve de­
lerde yaşanan çalkantılar durulmuş görünüyor.
ğerlendirmelerinizi almak için bu toplantıyı basına
ABD'den gelen son veriler, Amerikan ekonomisi­
kapalı yapmaya karar verdik.
nin beklendiği hızda toparlanmadığını gösteriyor.
"ABD'den gelen son veriler, Amerikan ekonomisinin beklendiği hızda
toparlanmadığını gösteriyor. FEDin parasal genişlemeye fren yapm akta acele
etm eyeceği beklentisi küresel piyasaları olumlu etkiliyor. Bu yüzden gelişen ülke
paraları ve TL üzerindeki baskı da azaldı. Bu gelişmelerin bize ve diğer gelişen
ülkelere biraz zaman kazandıracağı bekleniyor. Ancak bizim bu zamanı iyi bir
biçimde değerlendirmemiz gerekiyor."
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
33
26 Şubat 2 0 1 4
FED'in parasal genişlemeye fren yapmakta acele
rüyasında bile göremeyeceği kadar yüksek. Diğer
etmeyeceği beklentisi küresel piyasaları olumlu
yandan, yatırım ortamını iyileştirecek, sanayinin
etkiliyor. Bu yüzden gelişen ülke paraları ve TL
önünü açacak reformlar hız kesmiştir.
üzerindeki baskı da azaldı.
Yabancı doğrudan yatırımları ülkemize çekecek
Bu gelişmelerin bize ve diğer gelişen ülkelere bi­
hukuki altyapı henüz oluşturulmamıştır. İş Yapma
raz zaman kazandırması bekleniyor. Ancak bizim
Kolaylığı 2 0 1 4 Endeksi'ne göre Türkiye 189 ülke
bu zamanı iyi bir biçimde değerlendirmemiz ge­
arasında 69. sırada yer almıştır.
rekiyor.
A lt başlıklar itibarıyla Türkiye, elektrik temini, ya­
Değerli Meclis üyeleri, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2013 - 20 17 Stratejik Planı'nı 2012'de
açıklamıştı. Bu stratejik plan hazırlanırken sektör
tırımcının korunması ve vergi ödeme başlıklarında
ilerleme kaydetm iştir, diğer göstergelerde ise ge­
rileme söz konusudur.
toplantıları gerçekleştirilmiş, özel sektörün geniş
kapsamlı katılımı sağlanmıştı. Açıklanan bu bel­
Birçok alt başlıkta gerilememizin nedeni, başka­
gede Bakanlığın stratejik amacı; "Sanayinin planlı
larının daha fazla reform yapıp, rekabet güçleri­
gelişimini sağlamak ve yüksek teknolojiye dayalı,
ni artırırken bizim reformlarda geri kalmamızdır.
dışa bağımlılığı azaltan ve yüksek katma değerli
Hâlbuki bizim, küresel rekabet yarışında daha hızlı
bir sanayi yapısının oluşumuna öncü olmak" olarak
koşmamız gerekiyor. Bazı örnekler vereceğim.
açıklanmıştı. Bunun için Bakanlık; toplantılar ve
Türkiye 2 0 1 4 Raporu'nda "işe başlama kolaylığı"
çalıştaylar düzenlemekte, bütçe ödeneklerinden
alt göstergesinde bir önceki yıla kıyasla 20 basa­
önemli mali kaynaklar ayırmaktadır. Bakanlığın
tüm bu çabalarına rağmen son yıllarda sanayimiz
sıkıntı içindedir. İç ve dış pazarlarda artan rekabet,
azalan kâr oranları ve düşük verimlilik, sanayicilik
yapmayı giderek zorlaştırmaktadır.
mak gerileyerek 93. sırada yer almıştır. Bu ciddi
düşüşün nedeni, maliyet ve asgari sermaye tu ­
tarındaki artış olmuştur. Türkiye, "inşaat izinleri"
göstergesinde 1 basamak gerileyerek 189 ülke
arasında 148. sırada yer almıştır. Bu gerileme, bu
Sanayiciler, fabrikalarını satıp, yüksek rant getiren
kapsamda imar planı onayı için azami sürelerin
AVM ve konut inşaatlarına ya da ithalata yöne­
belirlenmesi ve yapı kullanım izin belgesi alınması
liyorlar. Çünkü sistem onları buna zorluyor. Bu
için gerekli doküman sayısının azaltılmasına yöne­
alanlardaki faaliyetlerin getirisi, bir sanayicinin
lik düzenlemelere rağmen yaşanmıştır.
"İç ve dış pazarlarda artan rekabet, azalan kâr oranları ve düşük verimlilik,
sanayicilik yapmayı giderek zorlaştırmaktadır. Sanayiciler: fabrikalarını satıp,
yüksek rant getiren AVM ve konut inşaatlarına ya da ithalata yöneliyorlar."
34
ASOMECLİS
"İş Yapma Kolaylığı 2 0 1 4 Endeksi'ne göre Türkiye 189 ülke arasında 69. sırada
ye r almıştır. Ülkemizde iş ortamını iyileştirecek, iş yapmayı kolaylaştıracak
alanlarda yapısal reformlara hız vermek gerekmektedir. Aksi takdirde sanayiciye;
verimliliğini artır, Ar-Ge ve inovasyona yönel, yüksek katm a değerli mallar
üreterek kâr oranlarını yükselt demek fazla etkili olmuyor."
"Tapu kaydı" göstergesinde 189 ülke arasında
yıldır dış ticaret alanında Türkiye herhangi bir re­
50. sırada yer alan Türkiye, bir önceki yıla göre
form gerçekleştirmemiştir.
8 sıra gerilemiştir. Bu gerilemenin nedeni, tapu
değişikliği ve diğer harçlardaki artışın getirdiği
maliyet yüküdür. Türkiye, "Kredi tem ini" a lt baş­
"Şirket tasfiyesi" sürecinde Türkiye 4 sıra gerileye­
rek 130. sırada yer almıştır. Raporda, Türkiye'nin
lığında bir önceki yıla göre 4 basamak gerileyerek
bu alanda son altı yıldır herhangi bir reform yap­
189 ülke arasında 86. sırada yer almaktadır. "Dış
madığı yer almaktadır. Bunlar sadece bazı örnek­
ticaret" alt başlığında Türkiye, 189 ülke arasında
ler. Ülkemizde iş ortamını iyileştirecek, iş yapmayı
86. sırada yer almıştır. Türkiye'de ihracat işlemleri
kolaylaştıracak daha pek çok alan var. Bu alanlar­
için 7 doküman gerekiyor, işlemler 13 gün alıyor
da yapısal reformlara hız vermek gerekmektedir.
ve konteyner başına ortalama 9 9 0 dolar maliyet
Aksi takdirde sanayiciye; "Verimliliğini artır, Ar-Ge
üstleniliyor. İthalat işlemleri için 8 doküman gere­
ve inovasyona yönel, yüksek katma değerli mallar
kiyor, işlemler 14 gün alıyor ve konteyner başına
üreterek kâr oranlarını yükselt." demek fazla etkili
ortalama 1,235 dolar maliyet üstleniliyor. Son altı
olmuyor.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
35
26 Şubat 2 0 1 4
"Yaşadığımız kuraklık ciddi boyutlardadır. Artık, hidroelektrik santralleri
kullanarak paçal enerji m aliyetlerini düşük tu tm a k imkânı kalmamıştır.
Bu bize enerjide a lte rn a tif kaynaklara yönelm enin ne kadar önemli
olduğunu hatırlatmıştır."
Değerli Meclis üyeleri, sanayici; makro sorunlarla
Değerli Meclis üyeleri, yaşadığımız kuraklık ciddi
mücadele etm ekten kendi işine bakamıyor. İşlet­
boyutlara ulaşmıştır. 20 Şubat itibarıyla geçen yıl
mesini daha etkin, daha verimli, daha yenilikçi ve
9,8 milyar metreküp olan su miktarı bu yıl yarıdan
daha kârlı yapacak adımları atmaya fırsat bulamı­
yor. Ama bu bir mazeret olamaz. Burada bizim de
da azına 4,1 milyar metreküpe düşmüştür. Artık
hidroelektrik santralleri kullanarak paçal ener­
bir öz eleştiri yapmamız gerekiyor.
ji maliyetlerini düşük tu tm a imkânı kalmamıştır.
Üyelerimize sorunları hakkında soru sorduğumuz­
Elektrik üretim inde doğal gaza yüklenmekten
da; yüksek girdi maliyetleri, ara eleman sıkıntısı,
başka çare görünmemektedir. Bu durum, cari açığı
kredi maliyetlerinin yüksekliği gibi genel sorunla­
arttıracaktır. Ayrıca, önümüzdeki günlerde elektrik
rın dışında fazla görüş gelmiyor. Sanayici, makro
sorunlarla uğraşırken işletmesini geliştirecek te d ­
birler üzerinde yoğunlaşamıyor. Ama böyle yapa­
rak günü kurtaralım derken çağı kaçırıyoruz.
fiyatlarında ciddi artışlar olacaktır. Bu bize ener­
jide alte rn a tif kaynaklara yönelmenin ne kadar
önemli olduğunu hatırlatmıştır. Biz, maalesef za­
manı heba ediyor, fırsatları kaçırıyoruz. Dışarıdan
Bu durumun değişmesi gerekiyor. Küresel kriz, sa­
nayi üretim inin önemini gösterdi. Sadece hizmet
hurda demir ithal edip, ithal enerjiyle üretim yap­
maya çalışıyoruz.
üreterek ekonominin çarklarını çevirmek, eko­
nomik büyümeyi sürdürebilmek mümkün değil.
Hâlbuki, dünyada faizler düşükken, ana metal sa­
Sanayiyi yeniden ekonomik büyümenin ve eko­
nayisinde, kendi doğal kaynaklarımızı kullanarak
nomik refahın merkezine yerleştirmeliyiz. Ama
üretim yapacak tesisler kurabilirdik. Petrokimya
bunun için öncelikle içinde bulunduğum uz orta­
mın değişmesi ve ülkemizdeki rant ekonomisinin
sanayisinde, ara malı ithalatını azaltacak tesisler
kurabilirdik. Bütün bu fırsatları değerlendirseydik
önüne geçilmesi gerekiyor.
hem yerli katma değeri yükseltip hem de cari açık
Ancak o zaman kaynaklarımızı toprağa ve betona
problemini hafifletebilirdik. Hâlâ da yapabiliriz.
gömmek yerine verimli, sürekli katma değer yara­
tan alanlara yöneltebilir, sanayimizi yüksek kat­
Değerli Meclis üyeleri, bu duygu ve düşünceler­
ma değerli yüksek teknoloji ürünlerine yönelterek
le sözlerime son veriyor, hepinizi saygıyla se­
çağı yakalayabiliriz.
lamlıyorum.
36
AKBANK FARKIYLA
DÜNYAYA AÇILIN
Akbank’ın uluslararası piyasalardaki gücünü, tecrübe ve bilgi birikimini
müşterilerimizin deneyimine sunuyoruz. Global rekabette güçlü bir
ortağınızın olmasını istiyorsanız, siz de Akbank farkıyla tanışın.
sizin için
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ENERJİ İTHALATI
CARİ ACIK
İLİSKİSİ
M
*
PROF. DR. MÜSLÜME NARİN
Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
İktisat Bölümü
DOÇ. DR. FAHRİYE ÖZTÜRK
Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
İktisat Bölümü
DOSYA
GİRİŞ
ile kapatmıştır. Ancak 2002 sonrası Türkiye ekono­
Türkiye ekonomisi 2001 krizi sonrasında speküla­
misinde artık dış ticaret açığının boyutları, bu tür
döviz girişleri ile kapatılamayacak düzeye ulaşmış­
t if bir büyüme modeli uygulama sürecine girmiştir.
Uygulanan model, uluslararası piyasalarda döviz
bolluğuna ve faizlerin düşüklüğüne dayanarak döviz
kurunda düşmeyi öngören ve dışa bağımlı bir ikti­
sadi büyüme hızı yaratmıştır. Uygulanan spekülatif
büyüme modeli ile Türkiye ekonomisi 2002-2013
yılları arasındaki dönemde hızlı bir büyüme sürecine
girmiş ve iktisadi büyümeyle birlikte giderek artan
ve 2011 yılında GSYH'nin yüzde 10'una ulaşan cari
açık, temel bir iktisadi sorun olarak ekonominin yu­
muşak karnı haline gelmiştir. Diğer bir deyişle, söz
konusu büyüme modeli cari işlemler dengesinde gi­
derek büyüyen açıklar ile sonuçlanmış ve bu gelişme
ile birlikte Türkiye ekonomisi kırılgan ve istikrarsız
bir yapıya bürünmüştür.
tır. Son dönemde ise bu açığa kâr transferlerinden
ve dış borç faiz yükünden gelen baskılar eklenmeye
başlamış görünmektedir. Türkiye'nin dış borç stoku
336 milyar dolar düzeyindedir. Yabancı sermaye
stokunun ise kabaca 200 milyar dolar düzeyinde ol­
duğu düşünülmektedir. Bu bağlamda dış borcun faiz
yükünü karşılamak ve ayrıca yabancı sermaye sto­
kunun yol açacağı kâr transferlerinin yaratacağı dö­
viz baskısını göğüsleyebilmek için Türkiye'nin yılda
en az 30-40 milyar dolarlık ek bir döviz gereksinimi
ortaya çıkmaktadır. Bu rakama bir de özellikle enerji
açığından kaynaklanan ithalat faturası eklendiğinde,
Türkiye ekonomisi olağan durumda bile yılda 60-70
milyar dolarlık bir cari işlemler açığı ile karşı karşıya
kalacaktır (Yeldan, 2013).
Bilindiği üzere cari denge, ödemeler dengesi bilanço­
sunun dış ticaret (ihracat-ithalat dengesi), hizmetler
(hizmet alımları-hizmet satımları), yatırım (net fak­
tör) gelirleri (dış yatırım gelirleri-dış yatırım giderleri)
ve cari transferler (karşılıksız olarak elde edilen dış
gelirler-karşılıksız olarak yapılan dış giderler) denge­
lerinin toplamından oluşmaktadır. Bir ülke ekonomi­
sinin cari işlemlerden elde ettiği gelirler, cari işlemle­
re yapılan giderlerden daha büyükse cari fazla; daha
küçükse cari açık veriyor demektir. Cari denge kavra­
mı yalnızca dış ticaret açığını değil; işçi dövizleri, dış
Türkiye ekonomisinin temel dinamikleri dikkate alın­
dığında cari açığın temel belirleyicileri, iktisadi büyü­
me, aşırı değerlenmiş döviz kurları, düşük tasarruf
oranı ve ülkenin rekabet gücünde azalma olarak
sayılabilir. Cari açığı belirleyen kalemler içinde ise yu­
karıda da işaret edildiği gibi enerji ithalatı ön plana
çıkan en önemli kalemlerden biridir. 2012 yılında cari
açık 48,5 milyar dolar iken, enerji net ithalatı 51,5
milyar dolar düzeyinde gerçekleşerek cari açığı aş­
mış durumdadır. Diğer bir deyişle net enerji ithalatı
hariç, Türkiye ekonomisi yaklaşık 3 milyar dolar cari
borç faiz ödemeleri ve kâr transferleri kalemlerinden
oluşan faktör gelirleri dengesi döviz giriş-çıkışlarını
fazla vermiştir.
da kapsamaktadır. Türkiye ekonomisi, yıllardır dış t i­
Enerji, bilindiği üzere, iktisadi ve sosyal kalkınmanın
caret açıklarını yurt dışından gelen işçi dövizleri ile
turizm ve müteahhitlik hizmetlerinden gelen gelirler
önemli girdilerinden biridir. Dolayısıyla bir toplumun
yaşam standardının yükseltilmesinde, sürdürülebilir
"Türkiye ekonomisi 2002-2013 yılları arasındaki dönemde hızlı bir büyüme sürecine
girmiş ve iktisadi büyümeyle birlikte giderek artan ve 2011 yılında GSYH'nin yüzde
10'una ulaşan cari açık, temel bir iktisadi sorun olarak ekonominin yumuşak karnı
haline gelmiştir."
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
39
kalkınmanın sağlanmasında önemli rol oynar. Türki­
ye ekonomisindeki büyüme, sanayileşme, nüfus ve
şehirleşme oranındaki artışla birlikte, enerji gereksi­
nimi de hızla artmaktadır. Ancak yeterli enerji kay­
nakları bulunmayan Türkiye, gereksinim duyduğu
enerjinin büyük bölümünü ithal etmektedir. İktisadi
büyümeye paralel olarak artan enerji gereksinimi,
toplam ithalatı arttırmakta ve dolayısıyla toplam it­
halat içerisinde enerji ithalatının payı da artmaktadır.
Artan enerji ithalatı, yukarıda da belirtildiği gibi, cari
işlemler dengesi üzerinde, açık vermesi yönünde, sü­
rekli bir baskı oluşturmaktadır.
Bakanlığı, BOTAŞ ve Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası (TCMB) veri tabanından alınmıştır.
1. Türkiye'nin Enerji Üretim i ve Enerji Talebi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın enerji verileri­
ne bakıldığında, enerji kaynakları Türkiye'de kendi ih­
tiyacını karşılayamamaktadır. Türkiye ekonomisinde
2012 yılı itibarıyla birincil enerji üretimi 34,5 milyon
TEP (Ton Eşdeğer Petrol), birincil enerji tüketimi ise
2012 yılı itibarıyla 120.984 milyon TEP olmuştur.
1.1. Türkiye'nin Enerji Üretimi
Bu çalışmada 2002-2013 yılları arasındaki 12 yıllık
dönem için enerji ithalatı ile cari açık arasındaki ne­
densellik ilişkileri analiz edilmektedir. Çalışmada ön­
celikle Türkiye'nin enerji talebi üzerinde durulacak,
ardından enerji ithalatı incelenecektir. Daha sonra
enerji ithalatı ile cari açık ilişkisine yer verilecektir.
Çalışmada kullanılan verilerin büyük bölümü Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK), Enerji ve Tabii Kaynaklar
Türkiye'nin enerji üretimine bakıldığında, en önem­
li enerji üretiminin kömür olduğu görülmektedir.
Önemli kömür kaynaklarına sahip olmasına karşın,
üretilen kömür yurt içi tüketimi karşılayacak düzey­
de değildir. Birincil enerji üretiminde kömürü, hidrolik
ve jeotermal izlemektedir. Türkiye'nin enerji üretimi
Tablo 1'de enerji kaynakları itibarıyla verilmiştir.
Tablo 1. Türkiye'nin Enerji Üretim i (Bin TEP)
Yıllar
Petrol
Doğal
Gaz
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2.284
2.241
2.268
2.349
2.671
2.555
839
827
931
627
625
652
12.893
14.461
16.409
16.926
17.016
17.446
4.784
4.131
4.012
4.717
6.420
6.561
Odun,
Bitki ve
Hayvansal
Atık
5.169
4.996
4.813
4.666
4.558
3.537
2012
2.440
533
18.955
7.212
3.465
1.862
34.468
2012
%
7,1
1,5
55,0
20,9
10,1
5,4
100,0
Kömür
Hidrolik +
Jeotermal+
Jeotermal Isı
Diğer*
Toplam
Enerji
Üretimi
Enerji
Üretim indeki
Değişme %
611
798
824
1.043
1.203
1.477
26.580
27.545
29.257
30.328
32.493
32.229
2,2
6,2
3,7
7,1
-0,8
6,9
*Diğer; asfaltit, biyoyakıt, rüzgâr ve güneş enerjisini kapsamaktadır. 2007 yılından itibaren birincil enerji arzı
dikkate alınmıştır.
Kaynak: ETKB, 2 0 1 4 .
40
DOSYA
2012 yılı itibarıyla toplam birincil enerji üretimi içe­
1.2. Türkiye'nin Enerji Tüketim i
risinde petrolün payı yüzde 7,1, doğal gazın payı
yüzde 1,5, kömürün payı yüzde 55, hidrolik ve jeo-
Türkiye'de birincil enerji talebi 2012 yılında 121
termalin payı yüzde 20,9, odun, bitki ve hayvansal
milyon TEP olarak gerçekleşmiştir. Tablo 2'de birincil
atığın payı yüzde10,1, asfaltit, biyoyakıt, rüzgâr ve
enerji talebi içerisinde kömürün payının yüzde 33,3,
güneş enerjisinin payı ise yüzde 5,4'tür.
doğal gazın payının yüzde 30,9, petrolün payının
2006 yılından itibaren enerji üretimindeki değiş­
meye bakıldığında, istikrarlı bir üretim artışının ger­
yüzde 25,4, hidrolik ve jeotermalin payının yüzde 6,
odun, bitki ve hayvansal artığın payının yüzde 2,9,
çekleşmediği görülmektedir. Bazı yıllarda üretimde
asfaltit, biyoyakıt, rüzgâr ve güneş enerjisinin pa­
önemli artış görülürken, bazı yıllarda bu artış düş­
yının ise yüzde 1,5 olduğu görülmektedir. Fosil ya­
müş, hatta 2011 yılında enerji üretiminde mutlak
kıtların (petrol, doğal gaz ve kömür) enerji tüketimi
azalma gerçekleşmiştir.
içindeki payı ise yüzde 89,6'dır.
Tablo 2. Türkiye'nin Enerji Tüketim i (Bin TEP)
Kömür
Hidrolik +
Jeotermal+
Jeotermal Isı
Odun,
Bitki ve
Hayvansal
Atık
Diğer*
Toplam
Enerji
Tüketimi
Enerji
Tüketim indeki
Artış %
Yıllar
Petrol
Doğal
Gaz
2000
32.297
13.728
22.452
3.369
6.457
274
78.865
-
2001
30.936
14.868
18.440
2.829
6.211
305
73.946
-6,2
2002
30.932
16.102
19.271
3.717
5.974
324
76.591
3,6
2003
31.806
19.450
20.672
3.899
5.748
499
82.123
7,2
2004
32.922
20.426
21.776
4.854
5.532
690
86.142
4,9
2005
32.192
24.726
21.840
4.409
5.325
707
89.099
3,4
2006
32.551
28.867
25.909
4.967
5.169
673
97.995
10,0
2007
33.310
33.953
30.637
4.131
4.996
734
107.627
10,0
2008
31.784
33.807
31.126
4.012
4.813
824
106.338
-1,2
2009
30.565
32.775
32.463
4.717
4.666
1.017
106.138
-0,2
2010
29.221
34.907
33.071
6.420
4.558
1.155
109.266
2,9
2011
30.499
36.909
35.438
6.561
3.537
1.458
114.480
4,8
2012
30.614
37.373
40.306
7.212
3.465
1.766
120.984
5,7
2012
%
25,4
30,9
33,3
6,0
2,9
1,5
100,0
*Diğer; asfaltit, biyoyakıt, rüzgâr ve güneş enerjisini kapsamaktadır. 2007 yılından itibaren birincil enerji arzı
dikkate alınmıştır.
Kaynak: ETKB, 2 0 1 4 .
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
41
€
m
m
IF #
Birincil enerji talebinin sektörlere göre dağılımı in­
Enerji Bakanlığı tarafından yapılan tahminlere göre
celendiğinde, yüzde 27'sinin sanayi, yüzde 26'sının
Türkiye'nin birincil enerji tüketimi, referans senar­
konut ve hizmet, yüzde 14'ünün ulaştırma ve yüzde
24'ünün çevrim sektöründe kullanıldığı Şekil 1'de
görülmektedir.
yo çerçevesinde, 2020 yılına kadar yıllık ortalama
yüze 4 oranında artarak 222 milyon TEP'e ulaşması
beklenmektedir. 2020 yılında fosil yakıtların ener­
Şekil 1. Birincil Enerji Tüketim inin Sektörlere
Göre Dağılımı (%)
ji tüketimi içindeki payı yüze 86,5 olacaktır (ETKB,
2012: 21).
Öte yandan 2012 yılında ulusal üretimin, tüketimi
karşılama oranı yüzde 28,5 düzeyindedir. Bunun
diğer anlamı Türkiye'nin enerji ihtiyacının yüzde
71,5'ini ithal ettiğidir. Ulusal birincil enerji üretimin­
deki artış, tüketimdeki artışa oranla çok düşük dü­
Kaynak: ETKB, 2 0 1 3 :1 2 .
zeyde kaldığından, ulusal üretimin tüketimi karşıla­
ma oranı da düşük olmaktadır.
"Türkiye ekonomisi, yıllardır dış ticaret açıklarını y u rt dışından gelen işçi dövizleri,
turizm ve m üteahhitlik hizmetlerinden gelen gelirler ile kapatmıştır. Ancak 2002
sonrası Türkiye ekonomisinde artık dış ticaret açığının boyutlar, bu tür döviz girişleri
ile kapatılamayacak düzeye ulaşmıştır. Son dönemde ise bu açığa kâr transferlerinden
ve dış borç faiz yükünden gelen baskılar eklenmeye başlamış görünmektedir."
42
DOSYA
2. Türkiye'nin Enerji İthalatı ve İhracatı
2006 yılından itibaren Türkiye'nin ithal ve ihraç e t­
tiği enerji kaynakları Tablo 3'te görülmektedir. İthal
edilen enerji kaynakları içerisinde en büyük payı pet­
rol ve doğal gaz oluşturmaktadır. Bu enerji kaynak­
larını kömür izlemektedir. Ayrıca çok düşük düzeyde
de olsa enerji ihracatı olduğu görülmektedir.
Tablo 3. Türkiye'nin Enerji İthalatı ve ihracatı (Bin TEP)
İthalat
Yıllar
Petrol
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2012
%
37.356
38.233
36.681
33.887
36.566
36.099
37.856
Doğal
Gaz
27.973
33.167
34.013
32.827
34.823
36.219
37.910
38,4
38,4
İhracat
Kömür
Elektrik
15.029
16.140
14.595
15.341
15.921
17.582
22.426
49
74
68
70
98
392
501
Toplam
İthalat
80.407
87.614
85.357
82.124
87.409
90.292
98.693
22,7
0,5
100,0
6.379
6.689
6.688
6.048
7.250
5.298
6.103
Doğal
Gaz
0
29
399
649
594
590
504
88,9
7,3
Petrol
Kömür
Elektrik
0
0
0
0
0
1
5
192
208
97
133
165
313
254
Toplam
İhracat
6.571
6.926
7.183
6.829
8.009
6.205
6.866
0,1
3,7
100,0
Kaynak: ETKB, 2 0 1 4 .
2002-2012 döneminde Türkiye'nin enerji ithalatı ve sektörel dağılımı Tablo 4'te görülmektedir. Bu tablo ince­
lendiğinde, 2012 yılı itibarıyla ithal edilen enerjinin yüzde 62,1'i ulaştırmada, yüzde 39'u ise elektrik üretiminde
kullanılmıştır.
Tablo 4. Türkiye'nin Enerji İthalatı ve Sektörel Dağılımı (2 0 0 2 -2 0 1 2 )
Yıllar
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
Toplam
İthalat
(m ilyar ABD
doları)
51,2
69,3
97,5
116,7
139,5
170,1
201,9
140,9
185,5
240,8
235,0
Enerji İthalatı
(m ilyar ABD
doları)
Ulaştırma
(m ilyar
ABD doları)
Ulaştırma
Sektörünün
Payı (%)
9,2
11,6
14,4
21,3
28,9
33,9
48,3
29,9
38,5
54,1
60,0
5,4
5,6
8,6
12,4
16,6
19,3
27,0
15,2
21,0
33,6
37,3
58,8
48,2
60,0
58,4
57,6
57,1
56,0
50,7
54,6
62,1
62,1
Elektrik
Üretim i
(m ilyar
ABD doları)
3,8
6,0
5,8
8,9
12,3
14,5
21,3
14,7
17,5
20,5
22,8
Elektrik
Sektörünün
Payı (%)
41,2
51,8
40,0
41,6
42,5
42,9
44,0
49,3
45,4
37,9
39,0
Kaynak: TCMB, 2 0 1 3 a : 8.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
43
m
IF #
"Enerji ithalat, cari açığı belirleyen en temel kalemlerden biridir.
2012 yılında cari açık 48,5 milyar dolar iken, enerji net ithalatı 51,5 milyar dolar
düzeyinde gerçekleşerek cari açığı aşmış durumdadır. Diğer bir deyişle net enerji ithalatı
hariç, Türkiye ekonomisi yaklaşık 3 milyar dolar cari fazla vermiştir."
1.2.1. Petrol
2,3 milyon ton olan Türkiye, 29,2 milyon ton petrol
tüketmiştir. Türkiye'nin 2020 yılına kadar öngörü­
2012 yılı birincil enerji tüketimi 120.984 bin TEP
len petrol ürünleri talebi Şekil - 2'de yer almaktadır.
olan Türkiye'de, tüketilen petrolün yüzde 92,2'si
Türkiye'nin petrol ürün talebinin 2020 yılında 37,7
ithal edilmektedir. 2012 yılında yerli petrol üretimi
milyon tona çıkacağı tahmin edilmektedir.
Şekil 2. Türkiye'nin Petrol Ürünleri Talep Projeksiyonu 1 9 9 3 -2 0 2 0 (Milyon ton)
Kaynak: TÜPRAŞ (2 0 1 3 ), Yatırım cı Sunumu Kasım 2 0 1 3 .
2012 yılında tüketilen petrolün 19,2 milyon tonu ithal edilmiştir. Bu ithalatın 7,2 milyon tonu (% 37,5) İran'dan,
2 milyon tonu (%10,4) Rusya'dan, 2,8 milyon tonu (%14,6) S. Arabistan'dan, 3,8 milyon tonu (%19,8) Irak'tan,
1,5 milyon tonu (% 7,8) Kazakistan'dan, 1 milyon tonu (% 5,2) Libya'dan karşılanmıştır. Türkiye'nin ham petrol
ithalatı, ithal edilen ülkelerle birlikte Tablo 5'te yer almaktadır. Türkiye'nin petrol ithalatının ağırlıklı olarak 9-10
ülkeden gerçekleştirildiği, böylece daha sonra da değinileceği üzere doğal gaza göre kaynak çeşitliliğinin daha
fazla olduğu görülmektedir.
44
DOSYA
Tablo 5. Türkiye Ham Petrol İthalat Kaynakları (Milyon ton)
Yıllar
2009
2010
2011
2012
İran
3,2
7,4
9,7
7,2
Rusya
5,5
2,9
2,1
2,0
S. Arabistan
2,1
1,8
2,0
2,8
Irak
1,8
2,1
3,1
3,8
Kazakistan
0,6
2,2
1,1
1,5
Suriye
0,2
0,4
0,3
0,0
İtalya
0,2
0,1
0,1
0,3
Libya
0,0
0,0
0,0
1,0
Diğer
1,0
0,5
0,1
0,6
Toplam İthalat
14,4
17,4
18,5
19,2
Yurtiçi Üretim
2,3
2,5
2,4
2,3
Kaynak: TÜPRAŞ (2013), Yatırımcı Sunumu Kasım 2 0 1 3
1.2.2. Doğal Gaz
Türkiye'nin yıllar itibarıyla doğal gaz ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alım miktarları Tablo 6'da görülmektedir. İlk
olarak 1987 yılında başlanan doğal gaz ithalatının günümüze kadar hızla arttığı da tablodan takip edilmektedir.
Tablo 6. Yıllar İtibarıyla Doğal Gaz ve LNG Alım Miktarları (Milyon m etreküp)
Yıllar
Rusya
İran
Azerbaycan
Cezayir
Nijerya
Spot LNG
Toplam
2005
17.524
4.248
0
3.786
1.013
0
26.571
2006
19.316
5.594
0
4.132
1.100
79
30.221
2007
22.762
6.054
1.258
4.205
1.396
167
35.842
2008
23.159
4.113
4.580
4.148
1.017
333
37.350
2009
19.473
5.252
4.960
4.487
903
781
35.856
2010
17.573
7.765
4.521
3.906
1.189
3.079
38.036
2011
25.406
8.190
3.806
4.156
1.248
1.069
43.874
2012
26.491
8.215
3.354
4.076
1.322
2.464
45.922
2012
%
57,7
17,9
7,3
8,9
2,9
5,3
100
Kaynak: EPDK, 2 0 1 3 :2 2 .
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
45
2012 yılında 45,9 milyar metreküp doğal gaz ithal eden Türkiye, bu ithalatın yüzde 57,7'sini Rusya'dan, yüzde
17,9'unu İran'dan gerçekleştirmektedir (EPDK, 2013: 22). Türkiye'nin gerçekleştirdiği doğal gaz alım anlaşmaları
Tablo 7'de görülmektedir.
Tablo 7. Doğal Gaz Alım Anlaşmaları
M iktar (Plato) (milyar
m etreküp/yıl)
İmzalanma
Tarihi
Süre
(Yıl)
D u ru m u
Cezayir (LNG)
4.4
14 Nisan 1988
20
Devrede
Nijerya (LNG)
1.2
9 Kasım 1995
22
Devrede
İran
10
8 Ağustos 1996
25
Devrede
Rus. Fed. (Karadeniz)
16
15 Aralık 1997
25
Devrede
Rus. Fed. (Batı)
4
18 Şubat 1998
23
Devrede
Türkmenistan
16
21 Mayıs 1999
30
-
Azerbaycan(Faz-I)
6.6
12 Mart 2001
15
Devrede
Azerbaycan(Faz-II)
6
25 Ekim 2011
15
2017/2018
0.15
25 Ekim 2011
33
Devrede
Mevcut anlaşmalar
BIL
Kaynak: BOTAŞ (2014).
2012 yılında 45,3 milyar metre küp doğal gaz talebi bulunan Türkiye'nin, bu talebinin 2020 yılında 70 milyar
metre küpe çıkacağı tahmin edilmektedir (Enerji Günlüğü, 2012). Giderek artan talebi karşılamak için kaynak
çeşitlendirmesine gitmesi kaçınılmaz görünmektedir.
46
DOSYA
Türkiye'nin enerji kaynakları kendi ihtiyacını karşılamamaktadır. Önemli kömür
kaynaklarına sahip olmasına karşın, üretilen kömür y u rt içi tüketim i karşılayacak düzeyde
değildir. Birincil enerji üretiminde kömürü, hidrolik ve jeoterm al izlemektedir"
"
1.2.3. Kömür
1.2.4. Elektrik
Türkiye'nin en çok üretimini gerçekleştirdiği ener­
ji kaynağı, kömürdür. 2012 yılı itibarıyla bir milyon
TEP taş kömürü, 17,8 milyon TEP linyit üretimi ol­
mak üzere toplam 18,9 milyon TEP kömür üretimi
gerçekleşmiştir. Oysa aynı yıl 37 milyon TEP kömür
tüketiminin 20 milyon TEP'i taş kömürü, 17 milyon
TEP'i linyit kömürüdür. Linyit kömüründe kendine
yeten Türkiye, taş kömüründe dışa bağımlı olup, 19
milyon TEP taş kömürü ithal etmiştir.
Türkiye'de, yıllık elektrik enerjisi tüketim artışı or­
talama yüzde 7 düzeyinde gerçekleşmiştir. 2002
yılında 132,6 milyar kWh olan elektrik tüketimi, yak­
laşık iki kat artarak 2012 yılında 242 milyar kWh'ye
ulaşmıştır. Öte yandan 2012 yılı itibarıyla elektrik
üretiminin yüzde 41,3'ü doğal gazdan, yüzde 29,2'si
hidrolikten, yüzde 24,2'si kömürden ve yüzde 5,4'ü
de diğer kaynaklardan sağlanmıştır (ETKB, 2013:
13-14).
Enerji Bakanlığı'nca yapılan tahminlere göre 2012
yılında 35 milyon ton olan taşkömürü tüketiminin
2020 yılında 81 milyon tona; 119 milyon ton olan
linyit tüketiminin ise 202 milyon tona çıkacağı ön­
görülmektedir (Türkiye Taşkömürü Kurumu, 2013:
30). Dolayısıyla taş kömürü ithalatı da artış göste­
recektir.
Bu verilerden de anlaşıldığı gibi günümüzde elektrik
üretimi büyük ölçüde doğal gaz ithalatına dayan­
maktadır. Bu bağlamda da enerji ithalatının boyu­
tu ve elektrik üretimindeki belirleyici rolü dikkate
alındığında, bu alanda yapılan yatırımların önemi ön
plana çıkmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye Elektrik
Üretim AŞ tarafından hazırlanan "Türkiye Elektrik
Üretim Kapasite Projeksiyonu (2012-2021)" ve­
rileri, hâlihazırda lisans müracaatı yapılmış olan ve
inşası devam eden yeni santrallerin tamamlanması
ve üretime geçmeleri durumunda, gelecek yıllarda
Türkiye'nin elektrik üretim bileşiminin değişeceği­
ni ve doğal gaz dışındaki kaynakların kullanımının
artacağını göstermektedir (TEİAŞ, 2012: 45). Bu
projeksiyona göre, enerji fiyatlarının sabit kalması
varsayımı altında, 2018 yılından itibaren elektrik
enerjisi üretimine yönelik ithalatın yaklaşık 25 mil­
yar dolar düzeyinde istikrar kazanması beklenmek­
tedir (TCMB, 2013b:4).
3. Cari Açık Enerji İthalatı İlişkisi
Yukarıdaki bölümlerde özetlenen Türkiye'nin enerji
üretimi ve tüketimine ilişkin veriler, Türkiye ekono­
misinin enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke gö­
rünümü sergilediğini açık bir biçimde göstermekte-
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
47
dir. 1990-2011 yılları arasındaki 21 yıllık dönemde
Türkiye ekonomisinin enerjide dışa bağımlılığı; birin­
cil enerji arzında, yüzde 52'den yüzde 72'ye yük­
selmiştir (Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi,
2012: 9).
Tablo 8, Türkiye'nin 2002-2013 yılları arasındaki
dönemde toplam ve enerji dış ticaret verilerini1 içer­
mektedir. Bu tablo incelendiğinde 2002-2013 yılları
arasındaki dönemde, ekonominin yüzde 4,8 küçül­
düğü 2009 yılı hariç, dış ticaret açığı sürekli artmış­
tır. Söz konusu dönemde toplam ithalatın toplam
ihracattan daha hızlı arttığı ve sonuçta dış ticaret
açıklarının büyüdüğü dikkat çekmektedir. Dış ticaret
açıklarının büyümesinde toplam enerji ithalatının
toplam ithalat içindeki payının artmasının rolü yadsıTablo 8 . Toplam İth a lat-İh rac at İle
Yıllar
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
Toplam
İth a la t
Toplam
İhracat
51,55
69,34
97,54
116,77
139,58
170,06
201,96
140,93
185,54
240,84
236,54
248,34
40,72
52,4
68,53
78,37
93,61
115,36
140,8
109,64
120,9
143,4
163,22
157,8
Toplam
İhracatToplam
İth a la t
10,83
16,94
29,01
38,4
45,97
54,7
61,16
31,29
64,64
97,44
73,32
90,54
Enerji
İhracatı
0,69
0,98
1,4
2,6
3,5
5,1
7,5
3,9
4,4
6,4
7,6
5,94
namaz. Enerji ithalatının toplam ithalat içindeki payı
2004 yılında yüzde 13 düzeyinde iken, 2012 yılında
yaklaşık yüzde 23'e ulaşmıştır. Tüketimde daralma
ve ekonomide yavaşlama nedeniyle genel ithalatta
düşüş yaşanan 2012 yılında ise enerji ithalatı artışı­
nı sürdürerek 60,15 milyar dolar ve net enerji ithala­
tı 52,4 milyar dolarla; toplam ithalat faturası içinde
enerjinin payı da yüzde 23 ile tarihindeki en yüksek
düzeyleri görmüştür. Ayrıca ele alınan dönemde net
enerji ithalatının toplam dış ticaret açığının yüzde
73,35'ini oluşturduğu dikkat çekmektedir. Enerji
ithalatındaki gelişmeler, Türkiye'nin yumuşak karın­
larından biri olan cari açık üzerinde de ciddi bir baskı
oluşturmakta ve cari açığın düşürülmesi çabalarına
olumsuz katkıda bulunmaktadır.
ji İth a la tı v e İhracatı (M ilyar Dolar)
Enerji
İth a latı
9,2
11,5
14,4
21,2
28,8
33,9
48,66
29,9
38,77
54,1
60,15
48,5
N et
Enerji
İth a latı
8,51
10,52
13
18,6
25,3
28,8
41,16
26
34,37
47,7
52,55
42,56
N e t Enerji
Enerji
İth a la tı/
İth a la tı/
(Toplam
Toplam
ihracat-Toplam
İth a la t (%)
İth a la t) (%)
16,51
15,17
13,33
15,93
18,13
16,94
20,38
18,45
18,52
19,81
22,22
17,14
78,58
62,10
44,81
48,44
55,04
52,65
67,30
83,09
53,17
48,95
71,67
47,01
*Ocak-Kasım dönemi
Kaynak: TÜİK ve TCMB verilerinden yararlanılarak oluşturulmuştur.
1- E n e rji dış tic a re tin e iliş k in ih ra c a t ve ith a la t d e ğ e rle ri U lu s la ra ra s ı S ta n d a rt S a n a y i S ın ıfla m a sı (In te rn a tio n a l S ta n d a rd In d u s t­
r ia l C la s s ific a tio n -IS IC ) Rev. 3 D üzey 2 v e rile rin d e n y a ra rla n ılm ış tır. Ç alışm ada e n e rji ith a la tı; (1 0 ) m a de n kö m ü rü , lin y it ve tu rb,
(1 1 ) ham p e tro l v e d o ğ a l gaz, ( 2 3 ) k o k köm ü rü, r a fin e e d ilm iş p e tro l ü rü n le ri ve n ü k le e r y a k ıtla r, (4 0 ) e le k trik , gaz ve s u ve (9 9 )
g iz li v e ri; e n e rji ih ra c a tı iç in d e y in e (1 0 , 1 1 ,2 3 ve 4 0 ) k a le m le ri to p la n a ra k e ld e e d ilm iş tir. G izlem e u y g u la n a ra k a y n ı f a s ıl a ltın d a
te k b ir G TİP k o d u n d a b ir le ş tir ile n m a d d e le re a it to p la m d e ğ e rin , s ın ıfla m a la rd a an a g ru p to p la m la rın ın ka yb o lm a m a s ı a m a c ıy la a y rı
b ir g ru p o la ra k v e rilm e s id ir. G iz li v e ri, ham p e tro l, d o ğ a l gaz ve b itü m e n li ta ş k ö m ü rü ü rü n le rin i iç e rm e k te d ir.
48
DOSYA
2002-2013 yılları arasındaki dönem için enerji ithala­
tı, büyüme ve cari açık verileri, Tablo 9'da verilmiştir,
Bu tablo incelendiğinde ele alınan değişkenler arasın­
daki ilişkiler açıklık kazanmaktadır. Ele alınan dönem­
de cari açık giderek artmış ve 2011 yılında 75 milyar
dolarla GSYH'nın yüzde 9,7'sine ulaşmış ve Cumhu­
riyet tarihinin rekorunu kırmıştır. 2012 yılı için eko­
nomi soğutulmuş; tüketimdeki daralma, yüzde 2,2'lik
bir büyüme oranı ile toplam ithalatta ve dış ticaret
açığındaki küçülmenin etkisiyle cari açık gerilemiş ve
48,5 milyar dolar düzeyine inmiştir. Ancak 2012 yı­
lında büyüme eğilimini sürdüren enerji ithalatının cari
açığın daha fazla küçülmesine karşı bir direnç oluştur­
duğu ve cari açığın GSYH içindeki payının yine oldukça
yüksek sayılabilecek (% 6,17) düzeyde kaldığı dikkat
çekmektedir.
Tablo 9. Enerji İth a la tı, Büyüm e v e Cari Açık
GSYH
Büyüm e (%)
Cari Açık/GSYH
N et Enerji İth a la tı/
Cari Açık (%)
Y ıllar
Enerji İth a latı Cari Açık
2002
9,2
6,26
230,5
6,2
2,72
135,94
2003
11,5
7,55
305
5,3
2,48
139,34
2004
14,4
14,2
390,4
9,4
3,64
91,55
2005
21,2
21,45
481,5
8,4
4,45
86,71
2006
28,8
31,84
526,4
6,9
6,05
79,46
2007
33,9
37,78
648,7
4,7
5,82
76,23
2008
48,66
40,44
742,1
0,7
5,45
101,78
2009
29,9
12,17
616,7
-4,8
1,97
213,64
2010
38,77
45,45
732
9,2
6,21
75,62
2011
54,1
75,1
774
8,8
9,70
63,52
2012
60,15
48,5
786
2,2
6,17
108,35
2013*
48,5
60,84
823
4,4
7,39
69,95
(%)
*Ocak-Kasım dönemi
Kaynak: TÜ İK ve TCMB verilerinden y ararlan ılarak oluşturulm uştur.
"2006 yılından itibaren ithal edilen enerji kaynakları içerisinde en büyük payı petrol ve
doğal gaz oluşturmaktadır. Bu enerji kaynaklarını kömür izlemektedir. Ayrıca çok düşük
düzeyde de olsa enerji ihracatı olduğu da görülmektedir."
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
49
$
m
■■■
IF #
Net enerji ithalatının cari açığa oranının, dönem ortalamasının yüzde 103,51 olduğu görülmektedir. Bu
durum tüm dönem dikkate alındığında Türkiye ekonomisinde enerji ithalatı olmasa cari açık sorunun da
olmayacağına işaret etmektedir. Bu bağlamda Türkiye ekonomisi açısından bir değerlendirme yapıldığında
büyüme, enerji ithalatı ve cari açık arasında bir ilişkinin varlığına götürmektedir. Şekil 3 'te büyüme, enerji
ithalatı ve cari açık arasındaki söz konusu ilişkiler gösterilmiştir.
Şekil 3. Büyüm e, Enerji İth a la tı v e Cari Açık
CA cari açık, EM enerji ithalatı
Kaynak: Tablo 7 ve 8'deki verilerden yararlanılarak çizilmiştir.
Ele alınan dönemde Türkiye ekonomisi ortala­
2 0 0 2 -2 0 0 5 yılları arasındaki dönemde ekonomi
ma yüzde 5 düzeyinde büyürken, enerji ithalatı
ortalama yüzde 7 gibi yüksek bir büyüme hızına
altı katına çıkmış; cari açığın GSYH oranı ise yine
sahipken, enerji ithalatının ve cari açığın da buna
ortalama yüzde 5 düzeyinde gerçekleşmiştir.
paralel olarak yükseldiği görülmektedir. 2006-
"2012 yılında tüketilen petrolün 19,2 milyon tonunu ithal eden Türkiye, 45,9 milyar
metreküp doğal gaz ithal etmiştir. Türkiye'nin petrol ürün talebinin 2020 yılında
37,7 milyon tona, doğalgaz talebinin ise 70 milyar metre küpe çıkacağı tahmin
edilmektedir."
50
DOSYA
"Günümüzde elektrik üretimi büyük ölçüde doğal gaz ithalatına dayanmaktadır. Bu
bağlamda da enerji ithalatının boyutu ve elektrik üretimindeki belirleyici rolü dikkate
alındığında, bu alanda yapılan yatırımların önemi ön plana çıkmaktadır.''
2 0 0 8 arasındaki yıllarda ekonominin büyüme hızı
sadi büyümenin yavaşlatılması istenen sonucu
düşmüş; ancak enerji ithalatı artmaya devam e t­
vermemiş; enerji ithalatı cari açığın düşmesi kar­
miştir. Enerji ithalatındaki artış eğiliminin devam
şısında direnç oluşturm uştur. Ancak 2013 yılı
etmesi, cari açığın da yüksek seyretmesine yol
verileri enerji ithalatında başlayan düşme eğilimi,
açmıştır. Küresel krizin etkilerinin tam anlamıyla
direncin ortadan kalktığına, cari açıktaki küçülme­
yaşandığı yıl olarak 2009'da ekonomi küçülürken
nin hızlanabileceğine işaret etmektedir. TCMB'ye
enerji ithalatı ve cari açık da düşüş eğilimine gir­
(2013b: 3) göre, enerji fiyatlarındaki düşüşün
miştir. Yukarıda da belirtildiği gibi 2011 yılında
etkisiyle enerji ithalatının gerilemesi ithalat artış
rekor düzeye çıkan cari açığı frenlemek için ik ti­
hızını sınırlayan tem el faktörlerden biridir.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
51
İ M
■Hk
■■■
$ usr
Şekil 4 'te toplam ithalat, enerji ithalatı ve cari açık arasındaki ilişkiler gösterilm iştir. Yukarıda da vurgulandığı
gibi enerji ithalatının toplam ithalat içindeki payı, özellikle son dönemde oldukça yüksek düzeydedir (Tablo
8).
Şekil 4 incelendiğinde, enerji hariç cari dengenin ise çoğunlukla dengeye yakın düzeyde oluştuğu veya fazla
verdiği gözlenmektedir.
Tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye ekonomisi büyürken enerji talebinin arttığı, enerji talebin­
deki artışın da cari işlemler açığına olumsuz katkı veren en önemli kalemlerden biri haline geldiği sonucuna
ulaşılmaktadır.
Şekil 4. Enerji İth a la tı, N et Enerji İth a la tı ve Cari İşlem ler Açığı (M ilyar ABD doları)
EM enerji ithalatı, CA cari açık.
Kaynak: Tablo 7 ve 8'deki verilerden yararlanılarak çizilmiştir.
Sonuç
Türkiye ekonomisinin, 2 0 0 2 -2 0 1 3 yılları arasında iktisadi büyüme bağlamında gerçekleştirdiği başarı ile
birlikte üretimin temel girdisi olan enerji gereksinimi hızla artmıştır. İktisadi büyüme hızının artmasıyla be­
raber enerji tüketim i de artmaya devam etmektedir. Yeterli enerji kaynakları bulunmadığı için de Türkiye
"1990-2011 yılları arasındaki 21 yıllık dönemde Türkiye ekonomisinin enerjide dışa
bağımlılığı; birincil enerji arzında yüzde 52'den yüzde 72'ye yükselmiştir."
52
DOSYA
"Yeterli enerji kaynakları bulunmadığı için Türkiye enerjiyi ithalat yoluyla
sağlamak durumundadır. Türkiye ekonomisi büyüdükçe enerji talebi artmakta
ve enerji talebindeki artış, enerji ithalat faturasını arttırm akta ve buna bağlı
olarak da cari açık giderek artmaktadır. Bu durum enerjide dışa bağımlılığın
iktisadi büyümenin sürdürülebilirliği açısından ne kadar önemli olduğunun da
bir göstergesidir."
enerjiyi ithalat yoluyla sağlamak durumundadır.
sanayileşme ve büyümenin özellikle de enerji sek­
Bu zorunluluk iktisadi büyümeye paralel olarak
töründe desteklerle öne çıkarılarak devam etmesi
toplam ithalatı artırırken, enerji ithalatının toplam
kaçınılmazdır.
ithalat içindeki payını da arttırm aktadır. Bu durum
cari dengenin enerji ithalatına bağlı olarak sürekli
olarak açık vermesine neden olmaktadır. Bu bağ­
lamda, Türkiye'de, iktisadi büyüme, enerji ithalatı
ile cari açık arasındaki nedensellik ilişkileri bir kısır
döngüye işaret etm ektedir: Türkiye ekonomisi
büyüdükçe enerji talebi artm akta ve enerji tale­
bindeki artış, enerji ithalat faturasını arttırm akta
ve buna bağlı olarak da cari açık giderek yüksel­
mektedir. Bu durum; enerjide dışa bağımlılığın,
iktisadi büyümenin sürdürülebilirliği açısından ne
kadar önemli olduğunun da bir göstergesidir.
Türkiye'nin özellikle birincil enerji kaynaklarında
dışa bağımlılığının tamamen önlenmesi pek olası
görünmemektedir. Ancak bu bağımlılık, hidrolik,
rüzgâr, jeotermal, güneş gibi yenilenebilir ulusal
kaynaklara yönelerek ve enerjiyi etkin kullanarak
azaltılabilir.
Ayrıca günümüzde elektrik üretimi büyük ölçüde
doğal gaz ithalatına dayanmaktadır. 2021 yılına
yönelik elektrik üretim projeksiyon verilerine göre
Türkiye'nin elektrik üretim bileşiminin değişeceği
ve doğal gaz dışındaki enerji kaynaklarının kulla­
Söz konusu kısır döngünün kırılabilmesi, cari açık­
nımının artacağı öngörülmektedir. Bu öngörünün
la mücadelede tasarrufların arttırılması, enerji
gerçekleşmesi durumda elektrik üretim ine yöne­
ithalatını karşılayacak düzeyde ihracat yapması;
lik birincil enerji kaynağı ithalatının sabit kalması
doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekmesi ya
beklenmektedir. Bu bağlamda söz konusu projek­
da enerji talebinin daha büyük bir bölümünün
siyonun hayata geçmesi ve enerji verimliliğinin
yu rt içi kaynaklardan karşılanması gerekmektedir.
arttırılması durumunda Türkiye'nin enerjide dışa
Kronik bir iktisadi sorun haline gelen cari açığın
bağımlılık oranını düşürecek ve enerji ithalatının
giderilmesi için tasarrufların arttırılması yanında
cari açık üzerindeki baskısı da azalacaktır.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
53
Kaynakça
BOTAŞ (2012), Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. 2012
Yılı Sektör Raporu, http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_ra-
TCMB (2013a), Ödemeler Dengesi Raporu 2013 III, www.
tcmb.govtr, (Erişim Tarihi: 28.01.2014).
TCMB (2014), www.tcmb.govtr, veri tabanı.
porlar/Sektor_Raporu_BOTAS_2012.pdf, (Erişim Tarihi:
04.02.2014).
TELATAR, Erdinç (2011), "Türkiye'de Cari Açık Belirleyicile­
ri ve Cari Açık-Krediler İlişkisi", Bankacılar Dergisi, Sayı 78,
BOTAŞ (2014), Doğal Gaz Alım Anlaşmaları, http://www.
Eylül, s. 22-34.
botas.gov.tr/index.asp, (Erişim Tarihi: 01.02.2014).
TEİAŞ (2012), Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim
Dünya Enerji Konseyi, Türk Milli Komitesi (2012), Enerji
Raporu 2012, http://www.dektmk.org.tr/upresimler/enerjirapor2012.pdf, (Erişim Tarihi: 25.01.2014).
Enerji Günlüğü (2012), Doğalgaz, "2020 yılında gaz ih­
tiyacı 70 milyar metreküp olacak", http://www.enerjigunlugu.net/2020-yilinda-gaz-ihtiyaci-70-m ilyarmetrekup-olaca_1479.html#.UvzOY_l_svk, (Erişim Tarihi:
22.01.2014).
EPDK (2013), Doğalgaz Piyasası Sektör Raporu, Ankara,
2013,
http://www.epdk.gov.tr/documents/dogalgaz/
Kapasite Projeksiyonu (2012-2021), Aralık 2012, Türkiye
Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü, APK Daire Başkan­
lığı, http://www.teias.gov.tr/projeksiyon/, (Erişim Tarihi:
25.01.2014).
TÜİK (2014), Temel İstatistikler, http://www.tuik.gov.tr/
UstMenu.do?metod=temelist, (Erişim Tarihi: 05.02.2014).
TÜPRAŞ (2013), Yatırımcı Sunumu Kasım 2013, http://
www.tupras.com.tr/file.debug.php?lFileID=2936, (Erişim
Tarihi: 01.02.2014).
rapor_yayin/Ddp_yayin_rapor_2012.pdf, (Erişim Tarihi:
Türkiye Taşkömürü Kurumu (2013), Taşkömürü Sek­
01.02.2014).
tör Raporu, Mayıs 2013, http://www.taskomuru.gov.tr/
ETKB (2012), Dünyada ve Türkiye'de Enerji Görünümü
Sunumu, http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Dun-
file/Is_Zekasi_Raporlari/sektor_raporu.pdf, (Erişim Tarihi:
10.02.2014).
yada_ve_Turkiyede_Enerji_Gorunumu.pdf, (Erişim Tarihi:
Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü, Taşkömürü
02.02.2014).
Sektör Raporu, Mayıs 2013, http://www.taskomuru.gov.
ETKB (2012), Mavi Kitap 2012, http://www.enerji.gov.
tr/file/Is_Zekasi_Raporlari/sektor_raporu.pdf, (Erişim Tari­
tr/yayinlar_raporlar/Mavi_Kitap_2012.pdf, (Erişim Tarihi:
hi: 01.02.2014).
02.02.2014).
YELDAN, Erinç (2005), "Türkiye Ekonomisinde Dış Açık
ETKB (2013), 2014 Yılı Bütçe Sunumu, http://www.ener-
Sorunu ve Yapısal Nedenleri" Çalışma ve Toplum, Mart, s.
ji.gov.tr/BysWEB/DownloadBelgeServlet?read=db&file
47-60.
Id=107338, (Erişim Tarihi: 15.01.2014).
YELDAN, Erinç (2012), "Cari İşlemler Açığının Seyri" Cum­
ETKB (2014), İstatistik, http://www.enerji.gov.tr/index.
huriyet Gazetesi, http://www.cumhuriyet.com.tr/, (Erişim
php?dil=tr&sf=webpages&b=y_istatistik&bn=244&hn=2
Tarihi: 25.01.2014).
44&id=398, (Erişim Tarihi: 01.02.2014).
YELDAN, Erinç (2013), "Cari Açık: Yeniden ve Bir Başka
TCMB (2013a), Ödemeler Dengesi Raporu 2013 II, www.
Biçimde", Cumhuriyet Gazetesi, http://www.cumhuriyet.
tcmb.govtr, (Erişim Tarihi: 28.01.2014).
com.tr/, (Erişim Tarihi: 25.01.2014).
54
□ □
METAL SAN. TIC. AS.
îu
Ust Geçit
www.gurmakmetal.com.tr
, iij- iiL i n. i l ! .
Çelik İmalat Çatı Kaplama
Otoyol Bariyer Başüstü Levha
Galvaniz & Güneş Ekipmanları
Engelli Yaya Üst Geçidi
Ç elik K onstrüksiyon
Basüstü Levhası
M etalizing
A sansörlü Ust Geçit
Çatı K aplam a
A ğır H izm et Tipi Oto K orkulu k
Güneş Enerjisi
K em e rli Ust Geçit
Cift M esafe Oto K o rku lu k
Ses B a riy e r K ar S iperi
Ses Perdesi
Fe rfo rje
Sıcak D ald ırm a Galvaniz
F a b rik a : Ç a n içi M e vkii 34 4 A d a 3 P a rse l No: 30 K a za n - S a ra y k ö y /A N K A R A
Tel : 0 (3 1 2 ) 3 5 4 23 74 • 354 30 4 7 • 8 1 5 53 33 • F a k s : 0 (3 1 2 ) 8 1 5 56 30
e -m a il : g u rm a k @ g u rm a k m e ta l.c o m .tr* g .a y d in 6 2 @ h o tm a il.c o m
www.gurmakmetal.com.tr
s
TÜRKİYE'DE KAMU ALIMI İHALELERİ VE
İHALE VERİMLİLİĞİ
* * B u çalışm a 'E ffic ie n c y in P u b lic P ro c u re m e n t A u c tio n s ' b a şlıklı TO BB E TÜ çalışm a ra p o ru n d a n d e rle n e n
s o n u çla rı iç e rm e k te d ir.
DOG DR. BEDRİ KAMİL ONUR TAS
TOBB ETÜ, İktisat Bölümü
BÜYÜTEÇ
20 07 yılında başlayan ve etkileri hâlâ devam
eden küresel kriz, kontrol edilemeyen bütçe açık­
larının ne kadar büyük problemlere sebep olabi­
leceğini göstermektedir. Yunanistan gibi görece
küçük ülkelerin yanı sıra ABD gibi ekonomiler bile
kontrol edilemeyen bütçe açıklarının sebep ol­
duğu sorunlar ile mücadele etmektedirler. Bütçe
açıklarını kontrol altına almanın en tem el ve kalıcı
yolu, kamu harcamalarını kalıcı olarak azaltmaktır.
3.
Eşik değer,
4.
İhale türü,
5.
İhalenin yapıldığı teşvik bölgesi.
KİK veri setine uygulanan ekonom etrik yöntem ­
ler ile yukarıda belirtilen faktörlerin etkileri ince­
lenmiş ve en düşük alım fiyatının sağlanabileceği
optimal değerler analiz edilmiştir.
Bu azaltmanın gerçekleştirilebilmesi için kamu
Kamu alımı ihaleleri Türkiye gayrisafi yu rt içi ha­
alımları mümkün olan en düşük fiy a t ile gerçek-
sılasının (GSYİH) çok önemli bir bölümünü oluştur­
leştirilmelidir. Türkiye dahil olmak üzere birçok
maktadır. 2013 yılında 129.093 kamu alımı iha­
ülkede kamu alım maliyetlerinin azaltılması için
lesi gerçekleştirilmiştir. Bu ihalelerin toplam söz­
düzenlemeler yapılmaktadır. Bu çerçevede kamu
leşme bedeli 99.070.326.000 TL'dir. Bu durum,
alımlarının ihale usulü ile yapılması çok yaygın bir
Türkiye kamu alımı ihalelerinde fiy a t oluşumunu
uygulamadır.
belirleyen faktörler ve kamu alımı masraflarının
azaltılmasına yönelik yeniliklerin önemini ortaya
Bu
çalışmada
2 0 0 4 -2 0 1 0
yılları
arasında
koymaktadır.
Türkiye'de yapılan kamu alımı ihaleleri değerlendi­
rilmiştir. Değerlendirmenin amacı, Kamu İhale Ku­
Kamu alım ihaleleri ekonomi literatüründeki gerek
rumu (KİK) tarafından derlenen veriler kullanılarak
ampirik gerekse kuramsal birçok çalışma tarafın­
Türkiye'de kamu alımı ihalelerinin daha düşük alım
dan incelenmiştir. Bunun tem el nedeni kamu alım-
fiyatları ile gerçekleştirilmesini sağlayabilecek e t­
larının gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) önemli bir
kenlerin belirlenmesidir. Çalışma çerçevesinde en
düşük fiy a t ile alımın yapılabileceği optimal ihale
koşulları belirlenmiştir. Yapılan çalışmada aşağıda
bölümünü oluşturması ve bundan dolayı bu ihale­
lerin etkin yapılmasının ülkenin makro dinamikleri
açısından önemidir.
belirtilen ihalelere özgün faktörlerin etkileri ince­
Kamu alım ihalelerinin bütün bu önemine rağmen,
lenmiş ve optimal koşulları değerlendirilmiştir.
literatürde gelişm ekte olan ülkeler için yapılmış
1.
İhalelerde verilen te k lif sayısı,
2.
İhalelerin tahm ini maliyeti,
bulunan ampirik çalışmalar çok sınırlıdır. Bunun te ­
mel nedeni, bütün ekonomiyi kapsayan veri setle­
rine ulaşımın sınırlı olmasıdır. 4 7 3 4 ve 4 7 3 5 sayılı
"Bütçe açıklarını kontrol altına almanın en temel ve kalıcı yolu, kamu harcamalarını
azaltmaktır. Bu azaltmanın gerçekleştirilebilmesi için kamu alımları mümkün olan en
düşük fiyat ile gerçekleştirilmelidir. Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkede kamu
alım maliyetlerinin azaltılması için düzenlemeler yapılmaktadır. Bu çerçevede kamu
alımlarının ihale usulü ile yapılması çok yaygın bir uygulamadır."
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
57
Türk Kamu İhale Kanunları sayesinde artık böyle
Kuramsal bir çalışma olan Elberfeld and W olfstet-
bir sorun kalmamıştır çünkü adı geçen kanunlar
te r (1999) dinamik ve girişli Bertrand rekabet
gereği Türkiye Cumhuriyeti kamu kurumları tara­
modeli kullanarak rakip sayısının ikinin üzerine
fından yapılan belli miktarın üzerindeki bütün iha­
çıkmasının rekabetçi sonucun ihtimalini azalttığını
lelerin verileri Kamu İhale Kurumu'na bildirilmekte
gösterm iştir. Bunun yanında modellerinin ihale­
ve bu kurum tarafından kayıt altına alınmaktadır.
lere uygulanabileceğini ve kâr maksimizasyonu
Böylece Kamu İhale Kurumu'nun bu değerli ve
yapan alıcı için katılımcı sayısının sınırlandırılması
kapsamı çok geniş veri seti kamu alım ihaleleri e t­
gerektiğini katılımın maliyetli olduğu durumlar
kinliğinin çok daha iyi bir şekilde araştırabilmesine
için göstermişlerdir. Benzer şekilde, Fan and Wolf-
olanak vermektedir.
s te tte r (2008) modellerini bir önceki çalışmanın
üzerine bina ederekten iki maliyet seviyesinin
Ekonomi literatüründe ihalelerle alakalı birçok
olduğu basit bir ihale oyunu kurgulamışlardır.
çalışma olmasına rağmen katılımcı sayısının ihale
Bunlar kontratı yerine getirm e maliyeti ve te klif
sonuçlarına etkisini inceleyen sınırlı sayıda çalışma
hazırlama maliyetleridir. Bu oyun kuramı modelle-
vardır. Grupta (2002) ihalenin rekabetçi sayılabil-
melerinde denge fiyatının katılımcı sayısıyla a rttı­
mesi için gerekli katılımcı sayısını araştırmaktadır.
ğını göstermişlerdir.
Otoyol yapım ihalelerini ampirik olarak inceleyerek
kazanan te k lif miktarının katılımcı sayısıyla nega­
Bundan dolayı, kâr maksimizasyonu yapan bir alıcı
t if ilişkili olduğunu ve katılımcı sayısının altı ile
katılımcı sayısını 2 ile sınırlandırmalıdır. Elinizdeki
sekize kadar düştüğü durumlarda ihale sözleşme
bu çalışmaya en yakın çalışma olan limi (2006)
fiyatının önemli oranda azaldığını göstermiştir.
rekabet etkisini resmi Japon Kalkındırma Yardım
(the Japanese Official Development Assistance
Paarch (1992) de ortak değer paradigması altında
-ODA) projelerini incelemiştir. limi (2006) 1999 ile
rekabet etkisinin katılımcı sayısı arttıkça kazanan
2 0 0 5 yılları arasında gelişm ekte olan 23 ülkede
laneti (winner's curse) yüzünden iyice azaldığını
yapılan 208 büyük ölçekli ODA projesinden olu­
göstermektedir. Öte yandan bağımsız özel değer­
şan bir veri seti kullanarak yaptığı analize göre
ler paradigması altında denge te k lif fonksiyonu
kazanan te k lif katılımcı sayısıyla düşmektedir.
yeknesaktır. Ağaç dikimi ihale veriseti kullanarak,
Bundan dolayı ihalelerin yerel katılımcılara açıl­
Paarch te k lif fonksiyonunun katılımcı sayısıyla
ması rekabeti arttırıcı bir etkiye sahiptir ve dolaylı
yeknesak bir şekilde düştüğünü te s t edip, stan­
olarak daha etkin ihale yapılmasına olanak sağla­
dart kapalı-zarf, en yüksek-fiyat ihale modelinin
maktadır. Estache ve limi (2008) ODA projelerin­
özel değerler paradigması altındaki beklenen so­
de sektörel farklılıkların etkilerini incelemişlerdir.
nucunda olduğu gibi reddetmiştir.
Yol yapım, elektrik ve sulama ile ilgili ihaleleri et-
"2013 yılında 129.093 kamu alımı ihalesi gerçekleştirilmiştir. Bu ihalelerin toplam
sözleşme bedeli 99.070.326.000 TL'dir. Bu durum, Türkiye kamu alımı ihalelerinde
fiyat oluşumunu belirleyen faktörler ve kamu alımı masraflarının azaltılmasına yönelik
yeniliklerin önemini ortaya koymaktadır."
58
BÜYÜTEÇ
kileyen faktörleri değerlendirmişler ve her sektör
si ise veri seti eksikliğinden ya da yokluğundan
için en düşük alım fiyatını sağlayan optimal te k lif
bütün kamu alım ihalelerini birlikte inceleyen bir
sayısını hesaplamışlardır. Estache ve limi (2008)
araştırma olmamasından kaynaklanan ekonomi
yol yapım ve sulama ihalelerinde 7 adet teklifin
literatüründeki bu boşluğu doldurmaktadır. Üçün-
optimal olduğunu, elektrik ihalelerinde ise o pti­
cüsü ise KİK veri setinin yapısı ve zenginliği saye­
mal te k lif sayısının 3 olduğunu hesaplamışlardır.
sinde sektörel, kurumsal ve ihale yöntem leri ara­
Bu rakamların altında te k lif olan ihalelerde alım,
sındaki farkları analiz etm ektir. Son olarak farklı
mümkün olan en düşük fiyatın üzerinde gerçek-
ihale türleri için optimal te k lif sayıları bu çalışma
leştirilmektedir.
çerçevesinde belirlenmektedir. Optimal te k lif sa­
Biz bu çalışmada Estache ve Iimi (2008) kullandığı
yöntem leri takip ederek, katılımcı sayısının kamu
yılarının belirlenmesi, politika yapıcılara ihalelerin
analizinde kullanabilecekleri bilgiler vermektedir.
satın alım ihalelerinin m aliyetine etkisini inceleye­
Bu çalışmada kullanılan veri seti 2 0 0 4 - 2 0 1 0 yıl­
ceğiz. Bu çalışmanın ekonomi literatürüne yaptığı
larını kapsamakta olup, 47 2.5 6 0 kamu alım iha­
katkıları şöyle sıralayabiliriz: 2 0 0 4 - 2 0 1 0 yılları
lesini içermektedir. Çalışmamızın üç temel sonucu
arasında Türkiye'de yapılan bütün kamu alım iha­
vardır: birincisi katılımcı sayısının ihale sonucunda
lelerini kapsayan emsalsiz bir veri seti kullanarak
oluşan fiya tla r (ihale sözleşme bedeli) üzerinde is-
rekabetin kamu alım ihalelerinin etkinliği üzerin­
ta tis tik i olarak anlamlı ve negatif etkisi vardır. Bu
deki etkisini ampirik olarak incelemektir. İkinci­
sonuç farklı regresyon spesifikasyonları altında
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
59
değişmemektedir. Bu yüzden rekabetçi ortamın
Etkin kamu alım ihale dizaynı için değerli ampirik
Türkiye gibi bir ülkede kamu alım ihalelerinin e t­
sonuçlar sunmanın yanında, bu çalışmadaki analiz
kinliğini önemli oranda arttırdığı sonucu çıkmak­
elektronik mekanizmalar ile e-ihale diye de ad­
tadır. Çıkan bu sonuç limi (2006) ile paralellik arz
landırılan elektronik ihale sistemlerinin faydaları­
etse de Fan ve W olfste tte r (2008) ile te za t teşkil
nın kavranmasına da yardım etm ektedir. E-ihale
etm ektedir. İkinci ana sonuç ise teşvik bölgele­
yöntem i ihaleye katılım maliyetini ve ihalelerin
rinin ihale koşulları üzerindeki etkisinin gösteril­
duyurulması ya da kamu tarafından öğrenilme­
mesidir. Sanayi Bakanlığı tarafından belirlenen 6
sini kolaylaştırdığı için bu tü r ihalelere katılımın
farklı teşvik bölgesinden yapılan ihalelerin analizi
artması beklenir. Bunun yanında elinizdeki çalış­
sonucunda teşvik bölgelerine göre te k lif sayısı,
mada da gösterdiğimiz gibi kamu alım ihalelerinde
ihale sonucu oluşan alım fiyatı gibi ihale sonuç­
rekabetçi ortamın varlığının ihale sonucunda olu­
larının bölgelere göre farklılık gösterdiği belirlen­
şan fiyatları önemli miktarda etkilemesi de göz
miştir. Son olarak farklı ihale türlerine göre ihale
önüne alındığında e-ihale yöntem iyle daha etkin
koşullarının nasıl değiştiği incelenmiştir. Hizmet,
kamu alım ihaleleri yapılabileceği sonucuna ulaşı­
mal alımı ve inşaat ihalelerinde en düşük fiy a t­
tan alımın yapılmasına imkân veren optimal te klif
sayısının ne olduğu hesaplanmıştır. Hesaplamalar
hizm et sektöründe 9, mal alımı ve inşaat sektör­
lır. Öyle ki, İngiltere Ticaret Bakanlığı'nın 2 0 0 5 'te
yayınladığı rapora göre e-ihale yöntem ine geçen
ülkelerde alım maliyetlerinde ortalama yüzde 13
tasarruf sağlanmıştır.
lerinde ise 6 te klifin optimal olduğunu göster­
Yukarıda belirtilen istatistiksel analizleri yapma­
mektedir. Bu durumda en düşük fiya tta n alımın
dan önce Türkiye kamu alımı ihalelerinin özellik­
yapılabilmesi için bu te k lif sayılarının sağlanması
lerini ve alım prosedürünü kısaca aşağıdaki gibi
gerekmektedir.
açıklayabiliriz,
60
BÜYÜTEÇ
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 53. maddesinde
Kamu İhale Kurumu'nun kurulumunun ve sorumlu­
luklarının bir kısmı şöyle tarif edilmektedir:
Tü rkiye Kamu Alım İhaleleri v e KIK'e Kısa Bir
Bakış
Etkinliğe ulaşılması ve kamu ihalelerinin düzenlen­
mesi amacıyla KİK 4734 ve 4735 sayılı Türk Kamu
İhale Yasaları gereğince kurulmuştur. 4734 sayılı
Kanun'un amaç ve fonksiyonları şöyle açıklanmıştır:
"Bu Kanun'la verilen görevleri yapmak üzere kamu
tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip
Kamu İhale Kurumu kurulmuştur. Kamu İhale Kuru­
mu, bu Kanun'da belirtilen esas, usul ve işlemlerin
doğru olarak uygulanması konusunda görevli ve
yetkilidir... Bu Kanuna göre yapılacak ihaleler ile il­
gili olarak Kurumun görev ve yetkileri aşağıda sayıl­
mıştır... Yapılan ihaleler ve sözleşmelerle ilgili Kurum
tarafından belirlenen şekilde bilgi toplamak, adet,
tu ta r ve diğer konular itibarıyla istatistikler oluştur­
mak ve yayımlamak."
Bu Kanun'un amacı, kamu hukukuna tabi olan veya
kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu
kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının ya­
pacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri be­
lirlemektir. İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihale­
lerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenir­
liği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun
şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların
verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur. İhale­
si yapılacak her iş için bir işlem dosyası düzenlenir.
Bu dosyada ihale yetkilisinden alınan onay belgesi
ve eki yaklaşık maliyete ilişkin hesap cetveli, ihale
dokümanı, ilan metinleri, adaylar veya istekliler ta ­
rafından sunulan başvurular veya teklifler ve diğer
belgeler, ihale komisyonu tutanak ve kararları gibi
ihale süreci ile ilgili bütün belgeler bulunur.
Önceden de açıklandığı gibi KİK, 2002 yılında kamu
ihalelerinin yönetimi amacıyla kurulmuştur. KİK,
kamu ihalelerinde ihale prosedürlerinin uygulanması
ile alakalı bilgi toplanmasında tek otoritedir. KİK'in
sorumluluk alanına finansal sektör ile savunma iha­
leleri dışımdaki bütün kamu ihaleleri girmektedir.
2013 yılında gerçekleştirilen ihaleler aşağıdaki tab­
loda özetlenmiştir:
İhalesi Yapılan Ürün
İhale Sayısı
Yüzde
İhale Değeri (Milyar TL)
Yüzde
Mal
39.626
40.43
16.491.693
18.48
Yapım
22.473
22.93
53.082.361
59.58
Hizmet
35.608
36.33
18.841.756
Danışmanlık
300
0.31
821.721
Toplam
98.007
100
89.237.530
0.92
Tabloda belirtildiği üzere en büyük oranda alım, mal alım ihalelerinde gerçekleşmektedir.
"İnşaat ihalelerinde verilen teklif sayısı hizmet alımı ihalelerine göre önemli oranda
daha fazladır. Mal alımı ihalelerine de daha fazla katılım olmakla birlikte bu oran inşaat
ihaleleri kadar fazla değildir."
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
61
"İhalelerde verilen teklif sayısının ihale sonucunda oluşan alım fiyatı üzerinde negatif
ve önemli etkisi vardır. İhalelerde verilen teklif sayısı arttıkça ihale fiyatı azalmaktadır.
Bu durumda kurumların daha düşük fiyattan alım yapabilmeleri için teklif sayısını
arttırmaları gerekmektedir."
Türkiye Kamu Alım İhale Süreci
Kamu alım ihaleleri belirli bir süreç takip edilerek gerçekleştirilmektedir. Kamu İhale Kurumu tarafından
belirlenen süreç dokuz basamaktan oluşmaktadır.
Bu basamaklar aşağıdaki gibi özetlenebilir:
ni verirler. İhale komisyonu verilen teklifleri
inceler ve ekonomik açıdan en uygun teklife
ihaleyi verir.
11. Bütün teklif verenler ihale sonucundan haber­
dar edilir ve ihale sonucu 15 gün içinde Kamu
İhale Kurumu'na bildirilir.
1. Kurum ihtiyaçlarını belirler.
2. Kurum ihtiyaçlarını ayrıntılı olarak tanımlar ve
teknik özellikleri belirler.
3. Kurum tarafından piyasa araştırması yapılır ve
yaklaşık alım maliyeti belirlenir.
4. Kurum, Kamu Alım İhale Kanunu'na göre ihale
için kullanılacak yöntemi belirler. Bu yöntemler
ilk-fiyat ihalesi, pazarlık, direkt alım ve sınırlı
katılımlı ilk fiya t ihale yöntemleridir.
5. İhale belgeleri hazırlanır.
6. Kurum, Kamu İhale Kurumu'na ihale sürecini
başlatmak için izin almak üzere başvurur.
7. Kurum tarafından ihale komisyonu kurulur.
8. İhale ayrıntıları duyurulur.
9. İhale belgeleri muhtemel ihale katılımcıları ta ­
rafından satın alınır.
10. İhale katılımcıları fiyat tekliflerini belirler ve
daha önce duyurulan şartlara göre teklifleri­
62
Kullanılan Veri Setinin Ö zellikleri
Bu çalışma çerçevesinden 2004-2010 yılları içeri­
sinde KİK tarafından sağlanan ve Türkiye'de yapılan
kamu alım ihalelerini içeren veri seti kullanılmıştır.
KİK veri setinin iki belirgin özelliği vardır. Birincisi,
finans ve savunma sektörleri dışında diğer tamam­
lanmış bütün kamu ihalelerinin detaylı bilgilerini içer­
mesidir. Veri setinin bu benzersiz özelliği sayesinde
sektörel, kurumsal ve ihale türlerinde farklılıkları göz
önüne alarak bu ihalelerin bütün ekonomi için etkin­
liğini ve rekabet yeteneğini inceleme şansımız ol­
muştur. İkincisi, bu veri tabanının güvenilirliği 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu sayesinde sağlanmaktadır.
Bu kanun yetkili kişilerin kanun ile belirlenmiş olan
ihale ayrıntılarını çevrimiçi yoldan KİK'e bildirmelerini
gerektirmektedir. 4734 ve 4735 sayılı Kamu İhale
Kanunları gereğince bütün kamu ihaleleri ile ilgili
verileri toplamak ve kaydetmek KİK'in ana sorum-
BÜYÜTEÇ
luluklarından biridir ve bu nedenle bu makam, veri
Tablo I analizlerde kullanılan değişkenleri özetle­
mektedir. Bu değişkenler kazanan teklif bedeli (alım
fiyatı), tahmini maliyet, ihalede verilen teklif sayısı,
ihalenin eşik değeri ve ihale türüdür.
toplama ve kayıt işi için önemli derecede kaynak ak­
tarmaktadır. Sonuç olarak KİK veri tabanı kamu iha­
lelerinin ekonomi üzerindeki etkinliğini araştırmak
için detaylı ve güvenilir bir kaynaktır.
Tablo I
İhalelerin Ö zetleyici İs ta tis tik le ri
Gözlem Sayısı
| Kazanan Teklif
O rtalam a
S tan d art Sapma
M inim um
M aksim um
3.85e+11
3.95e+11
472.560
1.865.439
6.59e+08
Tahmini Maliyet
472.560
2.200.063
7.65e+08
1
3
Teklif Sayısı
472.560
3.28
3.65
1
543
Eşik Değer
472.560
5.000.235
8.185.583
398.685
2.36e+07
İhale Türü: Hizmet
472.561 ihale içinde 163.565 (34.6%)
İhale Türü: Mal Alımı
472.561 ihale içinde 198.732 (42.05 %)
İhale Türü: İnşaat
472.561 ihale içinde 110.264 (23.33 %)
Tablo l'de görüldüğü gibi ortalama olarak 3,28 firma
T e ş v ik B ö lg e s i: Sanayi Bakanlığı tarafından veri­
ihalelere teklif vermektedir. Yapılan ihalelerin yüz­
de 34,6'sı servis, yüzde 4205'i mal alımı ve yüzde
lecek teşviklerin miktarına göre Türkiye 6 bölgeye
ayrılmıştır. Bu bölgelerden 1. bölge ekonomik açıdan
en gelişmiş bölgeyi göstermektedir. Bu bölge için
teşvikler çok sınırlıdır. 6. bölge ekonomik açıdan en
az gelişmiş olan ve en yüksek oranda teşvik verilen
bölgeyi göstermektedir. Tablo ll, teşvik miktarlarının
yüksek olduğu 4, 5 ve 6. bölgelerde ihalelere katılım
oranının daha yüksek olduğunu göstermektedir.
23,33'ü inşaat türündedir.
Bu çalışma çerçevesinde ihalelerde verilen teklif sa­
yısını ve ihale sonucu oluşan alım fiyatını belirleyen
faktörler incelenmiştir. Öncelikle ihalelerde verilen
teklif sayısını hangi faktörün belirlediği, daha sonra
bu faktörlerin alım fiyatı üzerine etkisi incelenmiştir.
Son olarak ihalelerde en düşük alım fiyatının oluş­
masını sağlayan optimal teklif sayıları belirlenmiştir.
İhalelerd e V erilen T e k lif Sayısı
Teklif sayısının tahmini maliyeti, eşik değer, teşvik
bölgesi ve ihale türüne göre nasıl değiştiği ekonometrik analizler ile incelenmiştir. Tablo ll, ekonometrik analiz sonuçlarını göstermektedir.
Tablo ll, tahmini maliyeti, eşik değer, teşvik bölgesi
ve ihale türünün ihalelerde verilen teklif sayısı üze­
rinde önemli etkileri olduğunu göstermektedir.
T a h m in i M a liy e t : Tahmini maliyeti yüksek olan
ihalelerde katılım daha fazla olmaktadır.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
E ş ik D e ğ e r: 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun
13. maddesinde eşik değerin kullanım alanları aşağı­
daki gibi belirtilmektedir.
a) Yaklaşık maliyeti 8'inci maddede yer alan eşik de­
ğerlere eşit veya bu değerleri aşan ihalelerden;
1) Açık ihale usulü ile yapılacak olanların ilanları,
ihale tarihinden en az kırk gün önce, Kamu İhale
Bülteni'nde en az bir defa yayımlanmak suretiyle
yapılır.
Yaklaşık maliyeti 8'inci maddede yer alan eşik de­
ğerlerin altında kalan belli istekliler arasında yapı­
lacak ihalelerde ön yeterlik ilanlarının son başvuru
tarihinden en az yedi gün önce (b) bendindeki süre
hariç diğer usullere göre yapılması ve ön yeterlik de-
63
ğerlendirmesi sonucunda yeterliği belirlenen adayla­
ra ihale gününden önce (b) bendindeki sürelere göre
davet mektubu gönderilmesi zorunludur.
Madde 5'te 'Eşik değerlerin altında kalmak amacıyla
mal veya hizmet alımları ile yapım işleri kısımlara bö­
lünemez.' ifadesi yer almaktadır.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri her sene be­
lirlenen eşik değerin, ihale süreci hakkında önemli
etkileri olabileceğini göstermektedir. Tablo II, eşik
değerin verilen teklif sayısı üzerindeki etkilerini gös­
termektedir. Eşik değer üstünde kalan ihalelerde
verilen teklif sayısı daha az olmaktadır. Bu durum
eşik değer üstündeki ihalelerde ihale sürecinin daha
ayrıntılı olması ile açıklanabilir.
İh a le T ü rü : Tablo ll'de mal alımı ve inşaat ihaleleri
hizmet alımı ihaleleri ile karşılaştırılmıştır. İnşaat iha­
lelerinde verilen teklif sayısı hizmet alımı ihalelerine
göre önemli oranda daha fazladır. Mal alımı ihalele­
rine de daha fazla katılım olmak ile birlikte bu oran
inşaat ihaleleri kadar fazla değildir.
Tablo II
İhalelerd e V erilen T e k lif Sayısını B elirleyen Faktörler
Değişken
Katsayı
Tahmini Maliyet
0.21 (182.51)**
Teşvik Bölgesi 2
-0.01 (2.64)**
Teşvik Bölgesi 3
-0.05 (9.06)**
Teşvik Bölgesi 4
0.03 (6.16)**
Teşvik Bölgesi 5
0.03 (5.89)**
Teşvik Bölgesi 6
0.29 (48.35)**
İhale Türü: Mal Alımı
0.05 (14.24)**
İhale Türü: İnşaat
0.56 (148.77)**
Eşik Üstü
-0.14 (21.43)**
Sabit
-1.45 (69.44)**
Gözlem Sayısı
472.560
Tablo II, kamu alımı ihalelerine katılan firmaların
ihaleleri katılım kararını etkileyen faktörleri incele­
mektedir. Bir ihalede verilen teklif sayısı potansiyel
firmaların ihaleye katılma kararı ile belirlenmekte­
dir. Firma duyurulan ihalenin şartlarını değerlendir­
dikten sonra, ihaleye teklif verme kararı aldığında
ihaleye teklifini sunmakta ve ihalede verilen teklif
sayısı belirlenmektedir. Tablo II, ihalede verilen teklif
sayısının oluşmasında firmaların hangi ihale koşulla­
rını göz önünde bulundurduklarını ortaya koymak­
tadır. Ampirik analiz sonucunda ihalenin tahmini
maliyetinin firma katılım kararını etkileyen önemli
bir faktör olduğu görülmektedir. Firmalar yüksek
64
tahmini maliyeti olan ihalelere teklif vermeyi tercih
etmektedirler. Ayrıca 6. teşvik bölgesindeki ihalelere
daha fazla teklif verilmektedir. Bu bölge ekonomik
olarak en az gelişmiş ve devlet tarafından en fazla
teşvik verilen bölgedir. Ayrıca, inşaat ihalelerine mal
alım ihalelerine göre önemli oranda daha fazla teklif
verilmektedir. Tablo II, ihalelere verilen teklif sayı­
sını belirleyen faktörleri ortaya çıkararak rekabetçi
ortamı arttırmak isteyen politika yapıcılar için bir yol
haritası sunmaktadır. Politika yapıcılar, bu faktörleri
etkileyecek politikalar geliştirerek ihalelerde verilen
teklif sayısını arttırabilirler.
BÜYÜTEÇ
İhale Sonucunda Oluşan Alım Fiyatı
Alım fiyatının teklif sayısı, teşvik bölgesi ve ihale tü ­
rüne göre nasıl değiştiği ekonometrik analizler ile in­
celenmiştir. Tablo III, ekonometrik analiz sonuçlarını
göstermektedir. Alım fiyatı tahmini maliyete oranla­
narak analiz edilmiştir. Diğer bir deyişle yüzde olarak
alım fiyatının tahmini maliyetten ne kadar farklı ol­
duğu incelenmiştir.
Tablo III, teklif sayısı, teşvik bölgesi ve ihale türünün
ihalelerde verilen teklif sayısı üzerinde önemli etki­
leri olduğunu göstermektedir.
T e k l if S a y ıs ı: Teklif sayısı ve ihale alım fiyatı
arasında önemli bir negatif ilişki vardır. Teklif sayı­
sındaki artış ihale sonucunu önemli oranda etkile­
mektedir.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
MART / NİSAN 2 0 1 4
T e ş v ik B ö lg e s i: 6. teşvik bölgesi dışındaki bütün
bölgelerde alım fiyatı daha yüksektir. 6. teşvik böl­
gesinde alım fiyatları daha düşük olmaktadır. Bu du­
rum verilen teşviklerin fazla olması ile açıklanabilir.
İh a le T ü rü : Mal alımı ve inşaat ihalelerine hizmet
alımı ihalelerine göre daha düşük alım fiyatları oluş­
maktadır.
İh a le T ü rü : Tablo II'de mal alımı ve inşaat ihaleleri
hizmet alımı ihaleleri ile karşılaştırılmıştır. İnşaat iha­
lelerinde verilen teklif sayısı hizmet alımı ihalelerine
göre önemli oranda daha fazladır. Mal alımı ihalele­
rine de daha fazla katılım olmak ile birlikte bu oran
inşaat ihaleleri kadar fazla değildir.
65
Tablo III
İhale Alım Fiyatını B elirleyen Faktörler
Değişken
Teklif Sayısı
Teşvik Bölgesi 2
Teşvik Bölgesi 3
Teşvik Bölgesi 4
Teşvik Bölgesi 5
Teşvik Bölgesi 6
AUCTYPE: Goods
İhale Türü: Mal Alımı
İhale Türü: İnşaat
Gözlem Sayısı
Sabit
OLS
-0.027 (14.68)**
0.026 (11.09)**
0.023 (8.82)**
0.006 (2.10)*
0.023 (8.19)**
-0.013 (4.30)**
-0.09 (55.97)**
-0.035 (5.91)**
-0.1 (14.97)**
472560
0.05
GMM
-0.033 (11.92)**
0.021 (7.66)**
0.017 (5.09)**
0.000 (0.10)
0.018 (5.36)**
-0.013 (4.31)**
-0.089 (55.89)**
-0.016 (1.81)
-0.080 (8.48)**
472560
-----
le türüne göre farklılıkları ve farklı ihale türleri için en
düşük alım fiyatını sağlayan teklif sayısını hesapla­
mayı amaçlamaktadır.
Tablo III, ihale sonucunda oluşan alım fiyatını etki­
leyen faktörleri incelemektedir. Bu faktörlerin en
önemlisi ihalelerdeki teklif sayısıdır. Teklif sayısında­
ki artış, rekabet ortamını geliştirerek ihale sonucun­
da daha düşük alım fiyatı oluşmasını sağlamaktadır.
Tablo IlI'ten elde edilebilecek diğer bir sonuç da
6. teşvik bölgesindeki ihalelerin diğer ihalelere göre
daha düşük alım fiyatı ile sonuçlanmasıdır. Bu bölge­
lerde daha düşük alım fiyatlarının ortaya çıkması, bu
bölgeler için verilen teşvikler ile açıklanabilir.
İhale Türlerin e Göre İhale Dinam ikleri
Tablo IV, farklı ihale türlerine göre (hizmet, mal alı­
mı, inşaat) değişkenlerin tanımlayıcı istatistiklerini
göstermektedir. Tablo IV, teklif sayısının inşaat iha­
lelerinde diğer ihale türlerine göre çok daha fazla ol­
duğunu göstermektedir. Diğer değişkenlerde önemli
farklılıklar bulunmamaktadır.
Tablo II ve IlI'te teklif sayısı ve alım fiyatını etkileyen
faktörler incelenmiştir. Çalışmanın diğer konuları iha­
Tablo IV
İhale Türüne Göre İhalelerin Tanım layıcı İs ta tis tik le ri
Ort.
Kazanan Teklif
Tahmini Maliyet
Teklif Sayısı
Gözlem Sayısı
2.155.875
2.669.194
2.451
163.565
O rt.
Kazanan Teklif
Tahmini Maliyet
Teklif Sayısı
Gözlem Sayısı
2.169.660
2.316.365
2.62
198.732
O rt.
Kazanan Teklif
Tahmini Maliyet
Teklif Sayısı
Gözlem Sayısı
66
8.863.016
1.294.542
5.691
110.264
H izm et
St. Dev
Min
5.92e+08
8.57e+08
2.991
2
3
1
Mal Alımı
St. Dev
Min
8.63e+08
8.86e+08
2.383
1
3
1
İnşaat
St. Dev
Min
8.299.282
1.22e+07
5.1
10
6
1
M ax
2.34e+11
3.47e+11
543
M ax
3.85e+11
3.95e+11
446
M ax
8.40e+08
1.31e+09
125
BÜYÜTEÇ
"Hizmet alımı ihalelerinde teklif sayısı 9 olana kadar eklenen tekliflerin alım fiyatını
düşürdüğünü göstermektedir. Mal alımı ve inşaat ihalelerinde ise teklif sayısı 6 olana
kadar eklenen her teklif ihale alım fiyatını düşürmektedir. 6 tekliften sonra eklenen
tekliflerin ihale fiyatını düşürücü etkisi olmamaktadır. Sonuç olarak, optimal teklif sayısı
hizmet alımı ihalelerinde 9, mal alımı ve inşaat ihalelerinde ise 6 olarak belirlenmiştir."
Tablo V, alım fiyatını belirleyen faktörlerin ihale türlerine göre değişiklik gösterip göstermediğini incelemektedir.
Tablo V, teklif sayısındaki artışın en büyük etkisinin mal alımı hisselerinde olduğunu göstermektedir. 6. teşvik
bölgesinde bulunmak hizmet alımları için önemsiz iken, mal ve inşaat ihalelerinde 6. teşvik bölgesinde bulunmak
alım fiyatını önemli ölçüde azaltmaktadır. Sonuç olarak faktörlerin ihale fiyatı üzerindeki etkisi ihale türüne göre
farklılaşmaktadır.
Tablo V
İhale Türlerin e Göre Alım Fiyatını B elirleyen Faktörler
GMM Analysis
Değişken
İhale Türü
| H izm et
Teklif Sayısı
Teşvik Bölgesi 2
Teşvik Bölgesi 3
Teşvik Bölgesi 4
Teşvik Bölgesi 5
Teşvik Bölgesi 6
Sabit
Gözlem Sayısı
-0.036 (8.64)**
0.044 (7.32)**
0.025 (3.51)**
0.028 (4.25)**
0.043 (6.65)**
0.000 (0.01)
-0.066 (4.61)**
163565
Tablo lll'te bütün kamu alımı ihaleleri için alım fiya­
tını etkileyen faktörler belirlenmiştir. Kamu alım iha­
leleri çok farklı ürünler için yapılmaktadır. Bu ürünler
için yapılan ihaleler önemli farklılıklar gösterebilir.
Tablo V'te farklı ihale türleri için alım fiyatı etkileyen
faktörler belirlenmiştir. Tablo V, teklif sayısındaki
artışın bütün alım türleri için etkili olduğunu ve en
fazla etkinin mal alım ihalelerinde olduğunu göster­
mektedir. Teşvik bölgeleri hizmet alımları için çok e t­
kili olmaz iken, mal alımı ve inşaat ihalelerinde teşvik
bölgelerinin etkileri görülmektedir.
İhale Türlerin e Göre O ptim al T e k lif Sayısı
Tablo lll ve V, ihalelerde verilen teklif sayısının iha­
le sonucunda oluşan alım fiyatı üzerinde negatif ve
önemli etkisi olduğunu göstermektedir. İhalelerde
verilen teklif sayısı arttıkça ihale fiyatı azalmaktadır.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
Mal
-0.047 (3.69)**
0.026 (6.68)**
0.032 (5.89)**
-0.008 (1.22)
0.011 (1.87)
-0.015 (2.09)*
-0.149 (4.37)**
198731
İnşaat
-0.033 (17.83)**
-0.033 (9.39)**
-0.039 (10.50)**
-0.042 (11.30)**
-0.024 (5.13)**
-0.014 (2.87)**
-0.091 (5.03)**
110264
Bu durumda kurumların daha düşük fiyattan alım
yapabilmeleri için teklif sayısını arttırmaları gerek­
mektedir. Bu durum en düşük fiyatın gerçekleştiği
teklif sayısının ne olduğunun belirlenmesini gerek­
tirmektedir. Bu optimal teklif sayısının belirlenebil­
mesi için farklı ihale türleri için her teklif sayısında
gerçekleşen alım fiyatı değişimi belirlenmiştir. Bu
analizler Tablo Vl'da gösterilmiştir. Tablo Vl, hizmet
alımı ihalelerinde teklif sayısı 9 olana kadar eklenen
tekliflerin alım fiyatını düşürdüğünü göstermektedir.
Mal alımı ve inşaat ihalelerinde ise teklif sayısı 6 ola­
na kadar eklenen her teklif, ihale alım fiyatını düşür­
mektedir. 6 tekliften sonra eklenen tekliflerin ihale
fiyatını düşürücü etkisi olmamaktadır. Sonuç olarak,
optimal teklif sayısı hizmet alımı ihalelerinde 9, mal
alımı ve inşaat ihalelerinde ise 6 olarak belirlenmiştir.
67
Tablo VI
İhale T ü rlerin e Göre O ptim al T e k lif Sayısı
T e k lif Sayısı
H izm et
1
2
68
Mal Alımı
İnşaat
Gözlem Sayısı
Ort.
Gözlem Sayısı
Ort.
Gözlem Sayısı
Ort.
902.94
-0.055
71.091
-0.13
15.113
-0.093
26.203
3
15.656
4
9354
5
6143
6
4193
7
3041
8
2292
9
1605
10
1190
11
917
12
623
13
490
14
374
15
277
16
277
17
209
18
172
19
116
20
89
-0.2
(20.74)**
-0.218
(1.71)
-0.264
(3.56)**
-0.299
(2.13)*
-0.327
(1.39)
-0.339
(0.52)
-0.344
(0.18)
-0.41
(1.96)*
-0.392
(0.43)
-0.389
(0.07)
-0.439
(0.98)
-0.452
(0.21)
-0.422
(0.82)
-0.522
(0.82)
-0.522
(0.01)
-0.522
(0.32)
-0.536
(0.16)
-0.55
(0.01)
-0.642
(0.58)
50.242
32.591
18242
10634
6190
3716
2140
1389
801
499
318
228
166
115
80
54
27
40
29
-0.232
(17.47)**
-0.291
(8.24)**
-0.349
(6.22)**
-0.393
(3.6)**
-0.426
(2.11)*
-0.438
(0.56)
-0.462
(0.88)
-0.437
(0.73)
-0.506
(1.56)
-0.565
(1.03)
-0.54
(0.35)
-0.654
(1.32)
-0.739
(0.83)
-0.587
(1.26)
-0.848
(1.8)
-0.711
(0.79)
-0.478
(1.00)
-0.875
(1.61)
-0.161
(1.19)
14.936
15.280
12.520
10.111
8258
6539
5309
4326
3485
2846
2230
1800
1419
1120
930
734
534
502
362
-0.137
(3.82)**
-0.192
(4.74)**
-0.244
(4.35)**
-0.297
(3.93)**
-0.342
(3.04)**
-0.362
(1.23)
-0.396
(1.8)
-0.406
(0.53)
-0.414
(0.34)
-0.437
(0.92)
-0.44
(0.08)
-0.465
(0.82)
-0.469
(0.11)
-0.483
(0.35)
-0.487
(0.09)
-.49
(0.05)
-0.49
(0.11)
-0.489
(0.08)
-0.556
(0.98)
BÜYÜTEÇ
Yapılan analizler sonucunda elde edilebilecek en
önemli somut etki ihalelerin daha düşük fiyatlar ile
yapılmasının sağlanmasıdır. Bu sayede kamu büt­
çesinde iyileştirmeler yapılabilir. Tablo Vl, bir kamu
alım ihalesinde en düşük fiyatın hangi teklif sayısın­
da gerçekleştiğini araştırmaktadır. Bu optimal teklif
sayısı rekabetin en güçlü olduğu ve alım fiyatının
en düşük olduğu teklif sayısıdır. Tablo V, hizmet
alım ihalelerinde 9 teklif sayısının optimal olduğunu
göstermektedir. Bu sayıya kadar her yeni teklif sa­
yısı, ihale sonucu oluşan alım fiyatını düşürmektedir.
9 tekliften sonra gelen yeni teklifler alım fiyatını
etkilememektedir. Optima teklif sayısı mal alımı ve
inşaat ihalelerinde 6'dır. 6 teklife kadar her ek teklif
bu ihalelerde alım fiyatının azalmasını sağlamakta­
dır. Tablo V'te elde edilen sonuçlar politika yapıcılar
için dayanak noktaları sunmaktadır. Politika yapıcılar
en düşük alım fiyatlarının sağlanabilmesi için ihale­
lerde bu dayanak noktalarının elde edilmesini sağla­
yacak politikalar geliştirebilirler.
rının düşürülmesi için ihalelere katılan firma sayısının
arttırılarak rekabetçi ortamın oluşturulması gerek­
mektedir. Kamu İhale Kurumu tarafından uygula­
maya geçilen elektronik ihale platformu bu anlamda
atılan önemli bir adımdır. Bu platform ihalelerin du­
yurulması ve firmaların teklif vermesini kolaylaştı­
rarak katılımcı sayısını arttıracaktır. Ayrıca ihalelerde
sektörel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır,
Elde edilen ampirik sonuçlar farklı sektörlere göre ve
değişen makroekonomik koşullara göre ihale şart­
larının yeniden düzenlenmesinin gerekli olduğunu
ortaya koymaktadır.
Sonuç v e Po litika Önerileri:
Referanslar:
2004-2010 yılları arasında yapılan bütün kamu alım
ihalelerinin ampirik değerlendirilmesi sonucunda iha­
lelerin yapısını ve optimal rekabetçi ortam ile ilgili
önemli sonuçlara ulaşılmıştır. Bu sonuçlar aşağıdaki
şekilde özetlenebilir:
1) İhalelerde verilen teklif sayısı düşük alım fiya­
tının gerçekleşmesi için uygun rekabetçi ortam
oluşturmakta ve kamu bütçesine katkı sağla­
maktadır.
2) İhalelerde en düşük alım fiyatının oluşmasını
sağlayan optimal teklif sayısı hizmet ihaleleri
için 9, mal alımı ve inşaat ihaleleri için 6'dır. Bu
teklif sayılarının altında katılımcının olduğu iha­
lelerde mümkün olan en düşük alım fiyatı sağ­
lanamamaktadır.
3) Alım fiyatları sektörlere göre farklılık göster­
mektedir.
4) İhale alım fiyatları ve ihalelere katılım eşik de­
ğerden ve teşvik bölgelerinden etkilenmekte­
dir.
Bu sonuçlar kamu alım maliyetlerinin azaltılması için
politika önerileri içermektedir. Öncelikle alım fiyatla­
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
En önemli sonuçlardan biri de optimal teklif sayısı
ile ilgilidir. KİK, hizmet alımı ihalelerinde 9 ve mal alı­
mı ve inşaat ihalelerinde 6 teklifin altında teklifin
verildiği ihaleleri inceleyebilir veya bu ihalelerin tek­
rarlanmasını isteyebilir. Elde edilen sonuçlar KİK'in
ihaleleri düzenlemek kullanabileceği bazı kurallar
oluşturulması için yardımcı olabilecek bilgiler içer­
mektedir.
» De Silva, D.G., T.D. Jeitschko, and G. Kosmopoulou
(2005) "Stochastic Synergies in Sequential Aucti­
ons," International Journal of Industrial Organization
23: 183- 201.
» Elberfeld, W. and E. Wolfstetter (1999), "A Dynamic
Model of Bertrand Competition with Entry," Interna­
tional Journal of Industrial Organization 17: 513-525.
» Estache, Antonio, Atsushi Iimi (2008) "Procurement
efficiency for infrastructure development and finan­
cial needs reassessed," Policy Research Working Pa­
per No. 4662, the World Bank.
» Gupta, Srabana (2002) "Competition and Collusion in
a Government Procurement Auction Market," Atlantic
Economic Journal 30: 13-25.
» Haile, Philip A. (2001) "Auctions with Resale Markets:
An Application to U.S. Forest Service Timber Sales",
The American Economic Review, Vol. 91, No. 3, pp.
399-427.
» Iimi, A. (2006) "Auction Reforms for Effective Official
Development Assistance" Review of Industrial Orga­
nization 28: 109-128.
» Paarsch, Harry J. (1992) "Deciding between the Com­
mon and Private Value Paradigms in Empirical Models
of Auctions," Journal of Econometrics 51: 191-215.
» Taş, B. K. O. (2013), "'Efficiency in Public Procurement
Auctions", TOBB ETÜ Çalışma Raporu.
» Wolfstetter, E. (1996) "Auctions: An Introduction" Jo­
urnal of Economic Surveys 10: 367-421.
69
'DAN
ASO Yönetimi, AB Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu'nu ziyaret etti
3 Ocak 2014
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, An­
kara Sanayi Odası Meclis Başkanı Şerafettin Ceceli
ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Avrupa Birliği Bakanı ve
Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu'nu 3 Ocak 2014
tarihinde makamında ziyaret etti.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir
ziyarette yaptığı konuşmada, "Demokratikleşme
sürecini, yapılan reformları iş dünyasını ilgilendiren
reformlarla halkımızı daha çok bilgilendirerek bu
reformları gerçekleştirebiliriz. Sizden beklentimiz çok
fazla. Bu dönemde inanıyorum ki demokrasimiz da­
ha çok olgunlaşacak. Biz dahil herkes kendi görevini
yapmaya başlarsa, işlerimiz daha düzgün gidecek."
diye konuştu.
AB Bakanı ve Başmüzekereci Mevlüt Çavuşoğlu ise
"Demokrasi ve ekonomik kalkınmanın paralel gitm e­
si gerektiğine inanıyoruz. Türkiyemiz ne kadar de­
70
mokratikleşirse, hukukun üstünlüğü ne kadar tesis
edilirse ülkemizin istikrarı o kadar güven altında olur.
Yerli ve doğrudan gelen yabancı sermaye ile beraber
ülkemizin üretim kapasitesi artar." şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, son 11 yılda büyük aşamalar kaydeden
Türkiye'nin AB sürecindeki zorluklara rağmen son
günlerde yeni bir ivme kazandığını söyledi.
ASO'DAN
ASO Yönetim Kurulu," Çevre
ve Şehircilik
w
w
Bakanı Idris Güllüce'yi ziyaret etti
15 Ocak 2014
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve
Yönetim Kurulu Üyeleri 15 Ocak 2014 tarihinde
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'yi makamında
ziyaret etti.
Basına kapalı olarak gerçekleşen ziyarette ASO Baş
kanı Nurettin Özdebir, Bakan Güllüce'ye nezaket zi
yaretinde bulunduklarını ifade etti.
ASO Yönetimi Ulaştırma,
w
" Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan'ı ziyaret etti
M
31 Ocak 2014
Ankara Sanayi Odası Başkanı N urettin Özdebir,
ASO Meclis Başkanı Şerafettin Ceceli ve Yönetim
Kurulu Üyeleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleş­
me Bakanı Lütfi Elvan'ı 31 Ocak tarihinde maka­
mında ziyaret etti.
Basına kapalı olarak gerçekleşen ziyarette ASO
Başkanı N urettin Özdebir, Bakan Elvan'a nezaket
ziyaretinde bulunduklarını belirtti.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
71
ASO Yönetim Kurulu, Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci'yi ziyaret etti
3 Şubat 2014
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve
Basına kapalı olarak gerçekleşen ziyarette ASO Baş-
Yönetim Kurulu Üyeleri, Ekonomi Bakanı Nihat
kanı Nurettin Özdebir, Bakan Zeybekci'ye nezaket
Zeybekci'yi 3 Şubat 2014 tarihinde makamında zi-
ziyaretinde bulunduklarını belirtti.
yaret etti.
ASO Teknik Koleji öğrencileri karnelerini aldı
24 Ocak 2014
nımlı şekilde yetiştirmek istediklerini belirtti. Gençler
arasındaki işsizlik oranının yüksek olduğunu belirten
Özdebir; "Gençlerimiz işsizlikten yakınıyor. İşletme­
lerimiz ise nitelikli eleman bulmakta sıkıntı çekiyor.
Üretimin heyecanı ve ruhunu meslek okullarına ak­
taramazsak, ihtiyacımızı karşılayacak insanların ye­
tişmesini bekleyemeyiz. Bugün tüm işletmelerimizin
Ankara Sanayi Odası tarafından ASO 1. Organize
beceri sahibi ve ahlaklı gençlere ihtiyacı var." diye
Sanayi Bölgesi'nde kurulan ASO Teknik Koleji öğren­
konuştu.
cileri ilk yarıyıl karnelerini 24 Ocak tarihinde düzen­
lenen törenle aldılar.
Konuşmaların ardından Özdebir, dönem birincisi Seray Şahsuvar'a takdir belgesini verdi. Karne törenin­
Karne töreninde konuşan ASO Başkanı Nurettin Öz-
de öğrenciler, hazırladıkları gösterilerle katılımcıların
debir, Türkiye'yi geleceğe taşıyacak nesilleri dona-
beğenisini kazandılar.
72
SODAN
ASO Yönetim Kurulu Bilim Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Fikri Işık'ı ziyaret etti
7 Şubat 2014
Türkiye'nin ekonomisi üzerinde
bir cari açık riski olduğunu ve
bunu minimize etmenin kendi­
lerinin görevleri arasında bulun­
duğunu vurgulayan Işık, şunları
kaydetti:
"Cari açığı minimize etmenin en
önemli yollarından biri, ithal e t­
tiğimiz ürünlerin yerli üretimini
desteklemek. Bu noktada biz
sektörel ve bölgesel teşvikler
veriyoruz. Stratejik yatırımları
hangi bölge olursa olsun des­
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve
Yönetim Kurulu Üyeleri, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Fikri Işık'ı 7 Şubat tarihinde makamında zi­
yaret etti.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ziya­
rette yaptığı konuşmada, son 10 yılda Türkiye'de
büyük bir kabuk değişikliği olduğunu, yakalanan
siyasi ve ekonomik istikrar sayesinde yurt dışında
artık göğüslerini gere gere gezdiklerini söyledi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın da bu dönem­
de önemli çalışmalara imza attığını belirten Özdebir,
daha büyük işler için ise sanayicinin ihtiyacı olan ara
mallarının Türkiye'de üretiliyor olmasına, teknoloji
yoğun ürünlere yönelmesine ve beşeri sermayenin
niteliğinin artmasına ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ise cari
açığı minimize etmenin önemli yollarından birinin,
ithal edilen ürünlerin yerli üretimini desteklemek
tekliyoruz. Şimdi yeni bir çalışma başlattık, o da aca­
ba ürün bazında destek verebilir miyiz? Türkiye'nin
yaklaşık 10 milyar dolar civarında bir hurda ithalatı
var. Acaba biz bu ithalatı engelleyip, yerine cevher­
den üretim yapabilir miyiz? Bu konuda sizlerin de ve­
receği katkıları önemsiyoruz. Bunun gibi Türkiye'de
ithalatı yoğun olan ama yerli olarak üretme imkânı
bulduğumuz tüm kalemlerle ilgili çalışma başlataca­
ğız. Bunu Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda da gö­
rüştük. Prensip olarak bu, bizim açımızdan öncelikli
konu."
Ar-Ge laboratuvarlarına ciddi paralar harcandığına
işaret eden Işık, bununla ilgili bir kanun çalışması ol­
duğunu söyledi. Bakan Işık, Türkiye'deki Ar-Ge ekosistemiyle uyumlu bir araştırma altyapısı yasasını
yakında Bakanlar Kurulu'na, ardından da TBMM'ye
sevk edeceklerini belirterek, bunu çok önemsedikle­
rini ifade etti.
olduğunu söyledi. Bakan Işık, sektörel ve bölgesel
ASO Başkanı Özdebir'in taleplerini de değerlendiren
teşvikler verdiklerini, şimdi de ürün bazında destek
Işık, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen "Torba
Tasarı"da kamu alımlarıyla ilgili önemli hususların
yer aldığına işaret etti.
vermenin olanaklarını araştıran bir çalışma başlattık­
larını açıkladı.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
73
Özdebir ve Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Ostim ve
İvedik Bölgesi sanayicileriyle bir araya geldi
A nkara Sanayi Odası Başkanı N u re ttin Ö zdebir v e Sağlık Bakanı M ehm et M üezzinoğlu, Ostim
ve İved ik bölgesinde sağlık sektörün de üretim yapan sanayicilerle bir araya g elerek sorunlarını
dinledi.
28 Ocak 2014
Ankara Sanayi Odası tarafından İvedik Organize
"Ankara'nın savunma sanayisinin merkezi olması,
Sanayi Bölgesi'nde 28 Ocak tarihinde gerçekleş­
medikal sektörünü de destekledi. Aslında bütün
tirilen kahvaltılı toplantıya, ASO Başkanı Nurettin
dünyada savunma ve sağlık sektörleri birbirleri­
Özdebir, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Sağ­
ni destekleyerek, gelişen sektörlerdir. Ankara'da
lık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, Ostim
katma değeri yüksek, dünyanın her yerinde satı­
Başkanı Orhan Aydın, İvedik OSB Başkanı Hasan
labilecek medikal ürünler üretilmektedir. Ankara'da
Gültekin, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başka­
ilaçtan orteze-proteze, hastane yatağından steri-
nı Saim Kerman ve sağlık sektöründe üretim yapan
sanayiciler katıldı.
Toplantının açılışında konuşan ASO Başkanı Nu­
rettin Özdebir, Türkiye'nin sağlıkta dünyada bir
marka haline geldiğini belirtirken, birçok ülkenin
Türkiye'nin sağlık sektöründe yaptığı reformları
model aldığını söyledi.
Ankara'da sağlık sektörünün her geçen gün geliş­
tiğini ve çok hızlı bir ivme ile sektörde yer aldık­
larını belirten Özdebir sözlerine söyle devam etti;
74
SO'DAN
yapabileceklerinin en iyisini yapma gayreti içinde
olduklarını söyledi.
Önümüzdeki 4 yıl içinde yaklaşık 50 bin yatak ka­
pasiteli hastaneyi kamu-özel sektör iş birliğiyle
yapacaklarını bildiren Müezzinoğlu, yaklaşık 24 bin
yatak kapasiteli hastanenin imza töreninin yapıldı­
ğını, ihalelerinin bittiğini, sözleşmelerinin tamam­
landığını hatırlattı.
Türkiye'nin sağlık turizminde de bölgeye sunu­
lacak sağlık hizmetleri dinamiklerinde çok farklı
lizasyon cihazlarına, ameliyat masasından böbrek
taşı kırma makinelerine kadar sektörün ihtiyacı olan
birçok şey üretiliyor. Ancak bu sektörün gelişmesiy­
le ilgili birtakım sıkıntılarımızı aşabilirsek, sektörün
çok daha hızlı büyüyeceğine inanıyorum."
Medikal sektörünün bürokratik sorunlarına da de­
ğinen Özdebir; "Üretilen ürünlerin akreditasyonu
ve validasyonuyla ilgili laboratuvarların ülkemizde
tam olarak olmaması, ürünleri akredite edecek, bu
bir vizyonu ve altyapısı bulunduğuna işaret eden
Müezzinoğlu, burada önem arz eden konunun he­
deflere doğru kilitlenebilmek ve doğru planlama
yapabilmek olduğunu kaydetti.
Toplantıya katılan sektör temsilcileri de yaşadık­
ları sorunlar hakkında bilgi verdi. Kalite, finansman
sıkıntılarının yanı sıra hammadde alırken ve ürün
satarken uygulanan KDV farklılıklarıyla ve yüksek
sorumluluğu alacak bir mercinin bulunmaması gibi
döviz kuru nedeniyle sorun yaşadıklarını anlatan
nedenlerle doktorlarımız tercihlerini dünya marka­
sektör temsilcileri Bakan Müezzinoğlu'ndan devlet
larından yana kullanıyorlar. Hâlbuki, birçok ürün ül­
ve üniversite hastanelerinde yerli ürünlerin kulla­
kemizde üretiliyor ve yurt dışına gönderiliyor. Yurt
nılmasını istedi.
dışında üzerine bir marka yazılmak suretiyle 5 katı
fiyatlarla ülkemize geri satılıyor. Tüm bunları ülke
olarak iyi bir organizasyonla aşabilmemiz mümkün.
Ama bu güveni tesis edecek bir yapılanmaya ihti­
yacımız olduğuna inanıyorum." diye konuştu.
Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Müezzinoğ­
lu ile ASO Başkanı Özdebir, İvedik OSB'de faaliyet
gösteren Proted firmasını ziyaret ederek, protez
ürünlerin üretimi hakkında bilgi aldılar.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ise sağlığın,
dünya genelinde olduğu gibi Türkiye için de önemli
ve stratejik bir sektör olduğunu belirterek, bu an­
lamda stratejik değerlendirmeleri sektör ve ülke di­
namikleri açısından doğru, sağlıklı, sürdürülebilir ve
geliştirilebilir bir yol haritasıyla yapmanın önemini
vurguladı. Geçen 11 yılda hızlı bir dönüşüm yaşan­
dığını anlatan Müezzinoğlu, bu dönüşüm sırasında
zaman zaman sorunlar, sıkıntılar da yaşandığını
ancak iyi niyetle, samimiyetle, ülke ve millet adına
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
75
ASO Gündem Toplantılarının 19'uncusu
gerçekleştirildi
Ankara Sanayi Odası'nın düzenlediği 'Gündem T o p lan tılarının' on dokuzuncusu 15 Ocak 2 0 1 4
ta rih in d e TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel A ltunbaşak'ın katılım ıyla ASO'da yapıldı.
15 Ocak 2014
Ankara Sanayi Odası'nda düzenlenen 19. ASO Gün­
dem Toplantısı'na, ASO Başkanı Nurettin Özdebir,
TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak ile çok sayıda
ASO üyesi sanayici katıldı.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir top­
lantının açılışında yaptığı konuşmada; son on yılda
ekonomide büyük bir gelişme yaşandığını söyleyerek,
"Dünya, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçer­
ken biz, bilgi toplumunun neresindeyiz? Ekonomimiz,
yüksek katma değer içeren bilgi ve teknoloji yoğun
üretimde ne kadar ilerleme kaydetti? Bazı uluslara­
rası karşılaştırmalar yapıldığında ne yazık ki bu soru­
lara olumlu cevap vermenin zor olduğu ortaya çıkı­
yor. Bilindiği üzere eğitim, sağlık, finansal hizmetler
ve iletişim hizmetleri, bilgi yoğun hizmet sektörleri,
hava ve uzay araçları, haberleşme araçları, yarı-iletkenler, bilgisayarlar ve büro makineleri, ilaçlar, bilimsel
araç ve ölçme cihazları sektörleri ise teknoloji yoğun
sektörler olarak tanımlanmaktadır. Türkiye'de 1990
yılında bilgi ve teknoloji yoğun sektörlerde yaratılan
katma değer, milli gelirin yüzde 13'ünü oluşturuyor­
du. Bu oran, 1999 yılında yüzde 26'ya yükseldi ise de
2000'li yıllarda dalgalanma göstererek 2010 yılında
76
yüzde 22'ye geriledi. Bilgi ve teknoloji yoğun sektör­
lerin milli gelire katkısında 20 yılda meydana gelen
yüzde 70'lik artış memnuniyet verici görülebilir. Ama
bazı karşılaştırmalar yaptığımızda bu artışla yetine­
meyeceğimiz anlaşılmaktadır. 2010 yılında bilgi ve
teknoloji yoğun sektörlerin milli gelire katkısı ABD'de
yüzde 41, Kore'de yüzde 29, Almanya'da yüzde 31,
İsrail'de yüzde 42 idi. Bilgi ve teknoloji yoğun sektör­
lerin dünya gelirine sağladığı katma değer ortalama
olarak 1990 yılında yüzde 24, 2010 yılında ise yüzde
29'du." dedi.
1990-2010 döneminde Türkiye'nin bu kritere göre
dünya ortalamasının hep gerisinde kaldığını belirten
Özdebir, şunları söyledi:
"Türkiye'de yüksek teknolojiye dayanan sanayi üre­
timinin milli gelire katkısı 2010 yılında binde 5 oldu.
Dünyada bu oran 2010 yılında yüzde 2,2 olarak ger­
çekleşti. Bu oran Çin'de yüzde 11, Kore'de yüzde 13,
ABD'de yüzde 2,2. Görüldüğü gibi burada da dünya
ortalamasının oldukça altındayız. Türkiye'nin imalat
sanayisi ihracatı içinde yüksek teknoloji ürünlerin payı
2010 yılında yüzde 3,4 idi. Bu oran ABD'de yüzde
28,5, Kore'de yüzde 27, Çin'de ise yüzde 33. Bir tele­
SO'DAN
vizyonun ekranını, tüm elektronik akşamını ithal edip
Türkiye'de monte edip televizyon olarak ihraç ettiği­
mizde önemli bir katma değer yaratmıyoruz."
Hurda demir ithal edip, ithal enerjiyle işleyip demir
döküm olarak ihraç edilmeşinin önemli bir katma de­
ğer yaratmadığını söyleyen Özdebir, şunları kaydetti:
"Küresel ekonomiyle değer zincirinin alt halkalarında
düşük katma değer yaratarak entegre olmuş durum­
dayız. Bu durumu değiştirmek ve değer zincirinin
üst halkalarına tırmanmak zorundayız. Ancak böyle
yaparsak bilgi toplumuna geçişte mesafe kat etmiş
oluruz. Günümüzde sanayide yüksek katma değer,
bilgi ve teknoloji yoğun mal üretilen sektörlerde ger­
çekleşiyor. Bu sektörler, temel bilimler ve matematik
donanımlı, sorunları tespit etme ve çözüm üretebilme
becerisine sahip, değişen koşullara uyum sağlayabi­
len yaratıcı bireyler istiyor. Çünkü inovasyon ancak
bu becerilere sahip bireylerle mümkün. Biz ise, bu
becerilere ve donanıma sahip yeterli sayıda bireyler
yetiştiremediğimiz için küresel ekonomiyle değer zin­
cirinin alt halkalarında düşük katma değer yaratarak
entegre olmuş durumdayız. Bu durumu değiştirmek,
beceri açığını kapatarak inovasyona yönelmek ve de­
ğer zincirinin üst halkalarına tırmanmak zorundayız.
Patentlerle inovasyon arasındaki ilişki birebir değildir.
Ama patent sayısı, ülkelerin inovatif kapasitesi hak­
kında bir bilgi vermektedir. 2011 yılında Çin'de 526
bin 412 (110 bin 583'ü yabancı), ABD'de 503 bin
582 (255 bin 832'si yabancı), Japonya'da 342 bin
610 (55 bin 30'u yabancı), Kore'de 178 bin 924 (40
bin 890'ı yabancı), AB'de 142 bin 793 (70 bin 895'i
yabancı) patent başvurusu yapıldı. Aynı yıl Türkiye'de
228'i yabancılar tarafından olmak üzere 4 bin 113
patent başvurusu yapıldı. Türkiye 173 ülke arasında
27'inci sırada yer alıyor. Bu durumu değiştirmek, inovatif kapasitemizi geliştirmek için genç nüfusumuzu
iyi bir biçimde eğitmeli, sanayinin ihtiyaç duyduğu
becerilere sahip kılmalıyız. Beceri açığını kapatmak
sınai politikalarımızın temel amacı olmalıdır."
Konuşmasına TÜBİTAK'ın tanıtımını yaparak baş­
layan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak,
kanunen TÜBİTAK'ın bilim, teknoloji ve yenilikçilik
politikalarının oluşmasında katkıda bulunmak, Ar-Ge
destekleri sağlamak gibi görevleri olduğunu ancak
kurumun sanayiciler tarafından iyi kullanılmadığını
düşündüğünü ifade etti.
TÜBİTAK'a ayrılan bütçenin yaklaşık 2 milyar lira ol­
duğunu belirten Altunbaşak, "Bu 2 milyarın üzerinde­
ki devletten gelen hazinenin verdiği, bir de TÜBİTAK
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
enstitülerinin yaptığı projeler var. Proje portföyde şu
anda 2013 itibarıyla 2,8 milyar liraya çıktı. 19 ens­
titü içerisinde 2,8 milyar liralık proje yapılıyor. Proje
portföyü son senelerde yaklaşık yüzde 20, 2013'te
yüzde 26 artmış. Ondan önceki sene de yüzde 17
artmış." diye konuştu.
Son 10 yılda gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 0,92'sinin Ar-Ge'ye ayrıldığını ancak hedeflenenin yüzde 3
olması gerektiğine işaret eden Altunbaşak, bu hızla
koşmaya devam edilirse bu hedefin yakalanabilece­
ğini ifade etti.
Sanayiyle ilgili üniversitelerde girişimcilik sertifika
programı başlattıklarını, bunun tüm ülkeye yayılma­
sını beklediklerini belirten Altunbaşak, 100'e yakın
üniversitede bu programı öngördüklerini söyledi.
Teknoloji transfer ofisleri, KOBİ'ler için hazırlanan
1507 programı ve üniversite-sanayi iş birliği destek
programına da değinen Altunbaşak, Türkiye'nin önü­
nü açacak projeler yapılması gerektiğini kaydetti.
TÜBİTAK olarak 30 tane burs programları olduğunu
ancak sanayiyi ilgilendiren iki burstan birinin tersi­
ne beyin göçü, diğer bir burs programının ise sanayi
odaklı lisans bitirme proje desteği olduğunu belirten
Altunbaşak, "TÜBİTAK'ta ciddi imkânlar var. Sonuçta
Türkiye'nin bir yere varması sizlerin eliyle olacak, sa­
hadaki problemleri en iyi bilen sizlersiniz. Bir şekilde
çözüm yollarını kurgulamak da bizim görevimiz." dedi.
Kanunen TÜBİTAK'a verilen bir numaralı görevin poli­
tikalar oluşturulması gerektiğini ifade eden Altunbaşak, şunları kaydetti:
"Bilim, teknoloji, yenilik politikalarının oluşturulması.
Bunu da Bilim, Teknoloji Yüksek Kurulu'na sekretarya
görevini yaparak gerçekleştiriyor. Sayın Başbakanımı­
zın başkanlığında Bakanlar Kurulu'nun hemen hemen
üyelerinin katıldığı bir ortamda her altı ayda bir bilim,
teknoloji, yenilik konuları masaya yatırılıyor."
77
ASO Teknik Koleji'nin Yeni Binası
basına tanıtıldı
20 Şubat 2014
Türkiye'nin orta gelir tuzağı so­
runu yaşayan bir ülke olduğunun
altını çizen Özdebir, bunun kırıla­
bilmesi için ASO Teknik Koleji'nde
ülkeyi gelecek 10 yıllara taşıyacak
elemanların yetiştirildiğini söyledi.
Oluşturdukları eğitim kurumunun
devamlılığı için kafa yorduklarını
anlatan Özdebir, kendilerinden son­
ra da yapının sorunsuz ilerlemesine
imkân tanıyacak hukuki altyapı ko­
nusunda çalışmalar yaptıklarını ifa­
de ederek şunları kaydetti:
ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Ankara Sanayi Oda­
sı tarafından ASO 1. OSB'de kurulan ASO Teknik
Koleji'nin yeni binasını 20 Şubat tarihinde basına
tanıttı.
Yeni binanın tanıtımında konuşan ASO Başkanı Nu­
rettin Özdebir, dünyanın birçok ülkesinde olduğu
gibi Türkiye'de de nitelikli eleman bulma konusunda
sıkıntı yaşandığını söyledi.
Teknolojinin hızla geliştiğini ve bu gelişime ayak uy­
durabilecek insanlara ihtiyaç duyulduğunu anlatan
Özdebir, sektörlerin kârlılık oranlarının düşük oldu­
ğunu dile getirdi.
78
"Amerika'daki fabrikatörler insan
kaynağının niteliğinin arttırılması
için devletin kurslar düzenlemesini
istiyor. Bilgi ve teknoloji o kadar gelişti ve tüketil­
meye başlandı ki bugün birçok meslek geçerliliğini
yitirdi. Üretim teknikleri de çok hızlı değişiyor. Eski­
den kol, kas gücü ile yapılan işler şimdi bir düğme­
ye basarak yapılıyor. Bu teknoloji gelişimine ayak
uydurabilecek bir insan kaynağına, yenileşmeyi ta ­
kip edecek ve ona hemen kendisini adapte edecek
insanlara ihtiyacımız var. Türkiye'de bu ihtiyaç gö­
rülmeye başlandı. Maalesef birçok konuda gelişmiş
ülkelerden 30, 40 yıl geride olduğumuz konular var.
Bu aradaki boşluğu kapatmak için donanımlı, bece­
rikli, bilgi sahibi insanlara ihtiyacı var."
SO'DAN
Özdebir "Burada icat yapacak, mevcut teknolojileri
geliştirecek bizdeki değil, başka yerdeki teknolojileri
araştırıp ülkemize adaptasyonunu sağlayacak insan­
ları yetiştirmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin en temel
sorunu teknoloji üretememesi, 1,5 dolarlık ihracat
geliri ile gidebileceği yer buraya kadar. Bir limite da­
yandık, devinimi yapamazsak burada kalırız, takılırız.
Orta gelir tuzağı diyoruz ama tarihsel gelişime ba­
karsanız Avrupa, sanayi devrimini yaptıktan sonra
biz hep 300 yıldır orta gelir tuzağında kalmışız. Şu
anda biraz mesafe kat ettik ama Türkiye'nin 15 bin
dolar sınırını aşabilmesi lazım, ondan sonra 30, 40
olur. Ama bunu aşabilmek için de insan kaynağımız
son derece önemli, insanımızı çok iyi yetiştirmemiz
lazım. Bu açığı böyle kapatabiliriz. Para her zaman
bulunur ama onda iş yapacak insan, onda üretilecek
malzemeyi tasarlayacak gene insan, onun için her
şeyden önce insanımızı çok iyi donanımlı yetiştirme­
miz lazım. Burası bir organize sanayi bölgesi, bura­
da da çeşitli seviyede insanlara ihtiyaç var. Bunlar
içerisinde üniversiteye gidenler alanlarında mühen­
dis olarak çalışacak ama çalıştığı fabrikada ustanın
oyuncağı olmayacak. Tezgâhın başına gidip, işin na­
sıl doğru yapılacağını gösterebilecek beceriye, özgü­
vene sahip insanlar yetiştirmek istiyoruz."
O kulun Ö zellikleri
26 bin metrekare alan üzerine kurulu ASO Teknik
Koleji'nde 28'i kız olmak üzere toplam 122 öğrenci
eğitim görüyor. Bu sayının önümüzdeki yıllarda oku­
lun tam kapasitesi olan 750'ye ulaşması bekleniyor,
4 farklı branşta eğitim - öğretim gerçekleştirilen
okulda, bir sınıftaki toplam öğrenci sayısı 24'ü geç­
miyor. Atölyelerde her bölümün ihtiyacı olan cihaz­
lardan 12'şer tane bulunuyor. Böylece öğrenciler her
bir cihazı ikişerli gruplar halinde kullanabiliyor.
Okula, SBS'de 365 ile 458 arasında puan alan öğ­
renciler tercih ediliyor ve tamamına yüzde 100 burs
imkânı sağlanıyor. Haftada 10 saat İngilizce eğitimi
verilen okulda öğrencilere yurt dışında staj ve dil
eğitimi olanağı da tanınıyor. Okulda 19'u öğretmen
olmak üzere 27 personel hizmet veriyor.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
79
ASO Akyurt, Çubuk ve Pursaklar Bölgesi'nde yer alan
sanayicilerle değerlendirme toplantısı düzenledi
11 Şubat 2014
düşüyor. Bu durumu değiştirmek, beceri açığını ka­
patarak inovasyona yönelmek ve değer zincirinin üst
halkalarına tırmanmak zorundayız. Bununla ilgili ASO
olarak çalışmalarımız devam ediyor. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı'na yeni bir proje verdik. Teknoloji
transfer ofisleriyle iş birliği yaparak, yurt dışında üre­
tilen projeleri ülkemizde üretecek insanlar bulabilmek
için araştırmalar yapıyoruz."
Ankara Sanayi Odası, Akyurt, Çubuk ve Pursaklar böl­
gesinde yer alan sanayicilerle bir değerlendirme top­
lantısı düzenledi. Ankara Sanayi Odası Başkanı Nuret­
tin Özdebir'in başkanlığında, Akyurt Belediyesi Kültür
Merkezi'nde 11 Şubat tarihinde gerçekleştirilen top­
lantıya Akyurt Kaymakamı Mustafa Yiğit, Akyurt Be­
lediye Başkanı Gültekin Ayantaş, Akyurt Sanayici ve
İşadamları Derneği Başkanı Azmi Kelemcisoy, Çubuk
Girişimci İşadamları Derneği Başkanı Yasin Özen ve
bölgede yer alan çok sayıda sanayici katıldı.
Sanayicilere yönelik strateji geliştirme, büyüme ko­
nularının anlatıldığı toplantının açılış konuşmasını
yapan ASO Başkanı Nurettin Özdebir; Türkiye'nin
her yıl büyük bir cari açık verdiğini ve bunu kapata­
bilmek için yüksek katma değer içeren ürünler üre­
tilmesi gerektiğini söyledi. Özdebir; "Türkiye'de bilgi
ve teknoloji yoğun sektörlerde yaratılan katma de­
ğer milli gelirin yüzde 22'si kadar. Bu oran ABD'de
yüzde 41, Kore'de yüzde 29, Almanya'da yüzde 31,
İsrail'de yüzde 42. Dünya ortalaması ise yüzde 29. Bir
televizyonun ekranını, tüm elektronik aksamını ithal
edip, Türkiye'de monte edip televizyon olarak ihraç
ettiğimizde önemli bir katma değer yaratmıyoruz. İh­
racatımızın sadece 3,7'si teknoloji yoğun ürünlerden
oluşuyor. Bu yüzden Türkiye'nin yüksek katma değer
içeren teknolojik ve bilgi yoğun üretimde daha fazla
ilerlemesi gerekir." dedi.
Türkiye'de bir birim enerji ile üretilen malların değeri­
nin yüksek gelirli ülkelerdekinin yarısı kadar olduğunu
söyleyen Özdebir, "İş gücü verimliliği bakımından da
durum pek iç açıcı değil. Norveç'te bir işçi saatte 75,
Amerika'da 67, Türkiye'de ise 25 dolarlık üretim yapı­
yor." diye konuştu.
Ülkelerin patent sayısının Ar-Ge ve inovasyon kapasi­
tesinde belirleyici olduğunu dile getiren Özdebir, "Pa­
tent başvurusunda Türkiye 173 ülke arasında 27'inci
sırada yer alıyor. Bu alanda üniversite sanayi iş birliği,
inovasyon ve Ar-Ge'de hepimize çok ciddi görevler
80
Türkiye ekonomisinin rant ekonomisine dönüşmeme­
si gerektiğini belirten Özdebir, sözlerine şöyle devam
etti: "En köklü sanayici aileler bile sanayiden çıkıp
hizmet sektörüne yöneldiler. Fabrikaları yıkıp yerine
AVM'ler, rezidanslar yapıyorlar. Ama yatırım yapmadı­
lar. Amaç para kazanmaksa bir sanayi işletmesinin 10
yılda kazanamayacağı parayı 2 ayda sadece bir imar
değişikliği ile kazandılar." diye konuştu.
Akyurt Kaymakamı Mustafa Yiğit de hedeflerinin
insanların huzur içinde yaşadığı, güvenlik açığının
olmadığı bir Akyurt'u sağlamak olduğunu belirtti.
Akyurt'un hızla kentleşmesiyle birlikte çevresel de­
ğerlerinde ön planda olması gerektiğini söyleyen Yi­
ğit; "Çevre ile kalkınma birlikte anılan kavramlar, çevresiz bir kalkınma artık mümkün değil." dedi.
Akyurt Belediyesi'nin her zaman sanayicinin ve sa­
nayinin yanında olduğunu belirten Gültekin Ayantaş
ise, Akyurt'un bugünden sonra büyük sanayinin mer­
kezi olacağını söyledi. Akyurt'ta kurulacak fuara da
değinen Ayantaş, talimat verildiği an fuarın inşaatına
başlanacağını vurguladı.
SODAN
ASO'da Dıs Ticaret Semineri düzenlendi
M
8 Ocak 2014
Seminerde daha sonra Ekonomi Ba­
kanlığı yetkilileri tarafından; "İhracat­
ta Sağlanan Devlet Yardımları, Türk
Ürünlerinin Yurt Dışında Markalaşması,
Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve
TURQUALITY'nin
Desteklenmesi
ile
Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım, AR­
GE ve Tasarım Destekleri, Uluslararası
Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Destek­
lenmesi, Pazar Araştırması ve Pazara
Giriş Desteği, Çevre Maliyetlerinin Des­
teklenmesi, Yurt Dışında Gerçekleştiri­
Ankara Sanayi Odası ile Ekonomi Bakanlığı iş birliği
ile düzenlenen "Dış Ticaret Bilgilendirme Semineri"
8 Ocak tarihinde ASO toplantı salonunda gerçek­
leşti.
len Fuar Katılımlarının Desteklenmesi,
İhracat Mevzuatı/Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimle­
ri, İş Dünyası İçin Ticari Bilgiye Erişim, Ülke Masaları,
Pazar Araştırması - Brezilya ve Arjantin Pazarlarına
Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz
Kayaaslan başkanlığında gerçekleşen seminere,
Ekonomi Bakanlığı yetkilileri
İhraç İmkânları, 45 Pazara Giriş Engelleri ve Çözüm
Yolları" hakkında sunumlar gerçekleştirildi.
ile çok sayıda ASO üyesi firma
katıldı.
ASO Yönetim Kurulu Üyesi
Yılmaz Kayaaslan seminerin
açılışında yaptığı konuşmada
"2023 yılı ihracat hedefimiz
500 milyar dolar. Bu ihracat
hedefine ulaşabilmemiz için
ihracatımızın yıllık yüzde 12
civarında artması gerekir. Bu­
nun için de katma değeri yük­
sek ürünler üretmeliyiz." diye
konuştu.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
81
ASO bünyesinde kurulan "TPE Bilgi ve Doküman
Birimi" eğitimleri gerçekleştirildi
10 Mart 2014
Ankara Sanayi Odası ve Türk Patent Enstitüsü ara­
sında 10.07.2013 tarihinde imzalanan Çerçeve
Protokolü'ne istinaden ASO bünyesinde "TPE Bilgi
ve Doküman Birimi" oluşturuldu. Sanayi sektöründe
faaliyet gösteren firmalar ile Türk Patent Enstitüsü
arasındaki iş birliğini arttırmaya ve sanayicilerin sınai
haklar konusunda bilinçlendirilmesine katkı sağla­
maya yönelik bu protokol ile ilerleyen dönemde ger­
çekleştirilecek projelerle Ankara'da faaliyet gösteren
firmaların sınai mülkiyet hakları konusunda bilinçlen­
dirilmesi, iki kurum arasındaki iş birliğinin geliştirilme­
si, yenilikçiliğin ve yaratıcılığın teşvik edilerek ulusal
inovasyon sisteminin güçlendirilmesi, sanayicinin
rekabet gücünün arttırılarak ulusal ve uluslararası
pazarlardaki payının büyümesine katkı sağlanması
amaçlanıyor.
Teknoloji transferini sağlayan en önemli araçlardan
biri patent veri tabanı olup; yeni fikirler ve ürünler pa­
tent dokümanlarında yer alan teknik ve yasal bilgiler­
den yararlanılarak geliştirilebiliyor. Veri tabanlarından
firmaların faydalanmasını sağlayacak bu oluşum ile
firmalar için ASO TPE Bilgi ve Doküman Birimi aracılı­
ğı ile araştırma yapılacak ve daha önce patentlenmiş
alanlarla patente açık alanları ayırıp, firmalar çalışma­
larını bu bilgilere göre yönlendirebilecekler. Bu amaçla
Ar-Ge yapan ve pazar payını yenilikçi ürünlerle art­
tırmayı amaçlayan sanayicilerin ulusal ve uluslararası
alanda rekabet güçlerini artırabilmek için patent bilgi
hazinesinden yararlanmalarına olanak sağlanacak.
82
Bu doğrultuda, TPE Uzman Personeli ve ASO Ge­
nel Sekreter Yardımcısı Mustafa Baran önderliğinde
10 - 14 Mart 2014 tarihleri arasında düzenlenen
5 günlük programda; "Fikri Mülkiyet Hakları, Marka,
Marka Tescil Kriterleri, Marka Tescil Prosedürü, Ta­
sarım ve Tasarım Tescil Prosedürü, Buluş ve Patent
Kavramları, Rüçhan Hakkı, Patent ve Faydalı Model
Tescil Prosedürü, Patent Başvuru Süreci, Patent
Araştırması ve İncelemesi, Uluslararası Patent Baş­
vurusu, PCT ve EP Başvurularının Özellikleri, Patent
Teşvikleri, Patent İhlali ve Patent Hükümsüzlüğü,
Ar-Ge Çalışmalarında Patent Araştırmasının Önemi,
Patent Stratejisi, Patent Araştırmasına İlişkin Örnek
Uygulamalar" konularında eğitim düzenlendi.
ASO ve TPE Bilgi ve Doküman Birimi görevlilerinin
yetkinleştirilmesini sağlayan eğitim sonunda katı­
lımcılara TPE Başkanı Prof. Dr. Habip Asan tarafından
sertifika verildi.
ASO TPE Bilgi ve Doküman Birimi olarak marka, pa­
tent ve faydalı model, endüstriyel tasarım başlıkların­
da aşağıdaki hizmetler sunulacak.
ü
Ön araştırma, araştırma ve bilgi hizmetleri
(ESPAcEn ET, TPE veri tabanlarında),
ü
Tarifname ve istemlerin değerlendirilmesi,
ü
Ulusal, bölgesel (EPO, EAPO) ve uluslararası
patent / faydalı model başvuru süreçleri hak­
kında bilgi verilmesi,
ü
Marka, patent ve faydalı model ve endüstri­
yel tasarım hakkında veri tabanı araştırması
(ESPACENET, TPE),
ü
Araştırma, izleme ve bilgi hizmetleri (ulusal
ve uluslararası veri tabanlarında),
ü
Firmaların marka oluşturma, patent alma ve
bunların yönetim birimlerine danışmanlık,
ü
Ürün geliştirme aşamasındaki yeni buluşlar
için tarama/araştırma,
ü
AR-GE ve inovasyona yönelik marka, patent
ve faydalı model, endüstriyel tasarım araştır­
malarının yapılması.
ÇUHADAROĞLU
Alüminyumun hikayesi 183 yıl önce başladı...
1954’ den bu yana da ÇUHADAROĞLU ile devam ediyor.
İki tarihi buluşturan alüminyumla;
uzun ömürlü, geri dönüşümlü, estetik, dünyayla dost bir cephe yarattık...
60 yıldır bu gururla övünüyoruz...
Bizimle bu gururu paylaşan iş ortaklarımıza;
teşekkürlerim izi sunuyoruz.
Yakuplu Mahallesi Hürriyet Bulvarı No: 6 - 34524 Beylikdüzü / İstanbul / Türkiye Tel: 0212 224 20 20 (pbx) Faks: 0212 224 20 40
www.cuhadaroglu.com
Küçük yaşta "Ü stün Yetenekli Çocuklar Kanunu" kapsamında Paris'e gönderilen ve gündelik yaşamımızın
vazgeçilm ez parçalarından olan ancak üzerinde düşünm eyi akıl edem ediğim iz "pencereleri" binbir duygunun
tezahürü olarak bize hatırlatan Neveser Aksoy ile resme başlama hikâyesini, sanat yaşamını, Paris'i, 70'li
yıllar Türkiyesi'ni, camaltı resim tekniğini, sergi projelerini ve daha pek çok şeyi konuştuk. Türkiye'nin en
önem li eksiğinin çağdaş sanat müzeleri olduğunu ifade eden Aksoy, Nisan ayında ASO'da açacağı sergi ile
sanatseverlerle buluşacağını müjdeledi.
İzm it’te doğdunuz ve küçük yaşta
resim çalışm alarına başladınız. Ç a­
lışm ak, yetenekleri açığa çıkarm ak
ve geliştirm ek için çok önem li bir
etken olsa da asıl olan yeten e k g a­
liba. Zira küçük yaşta “Üstün Y ete­
nekli Ç ocuklar Kanunu” bursundan
yararlanm ayı hak e d e c e k bir ışık
taşıdığınız fa rk ediliyor. Siz bu ye te ­
neğinizi ve ilginizi ailenizden alm ış
84
olabilir m isiniz? Bu burstan nasıl
yararlandınız?
1953 İzmit doğum luyum ama aslen
Denizliliyim. Resim yeteneğimi mer­
hume annemden aldım. Resim eği­
timi almayan ama yetenekli olan an­
nem sanat yaşantımda da her zaman
en büyük desteği vermiştir. Babamın
Türkiye Petrolleri'nde muhasebe mü­
dürü görevi nedeniyle bulunduğumuz
Batm an'da 1960'lı yıllarda ilkokul öğrencisiyken, o zamanın önemli çocuk
dergisi "Doğan Kardeş"in resim ya­
rışmalarına gönderdiğim iz resimlerle
ablam ve ben aynı anda birincilik ka­
zandık. Benim gibi ressam olan ablam
Nevbahar'ın ilkokul öğretmeni Beşir
Alp onun resim yeteneğini fark etti
ve aileme ilgilenmesini söyledi. Daha
sonra onun arkadaşı olan ve Batm an’da bizim resim ça­
lışmalarımızla ilgilenen Ergun Peker’in tavsiyesiyle, ailem
resimlerimizi Harika Çocuklar Yasası komisyonuna gön­
derdi. Resimlerimizi çok beğendiler ve İstanbul’da geç­
tiğim iz bir sınavdan sonra bizi yasa himayesine alarak
burs vermeyi kararlaştırdılar. Ailemle İstanbul’a taşındık
ve ablam 10, ben 9 yaşındayken 1962 yılında, bize önce
Güzel Sanatlar Akademisi profesörlerinden Zeki Faik İzer,
ilkokul eğitimimizin yanında özel ders vermeye başladı
(1962-1965 yıllarında). Daha sonra yine Akademi hocala­
rından Cevat Dereli’den lise eğitimimiz sırasında özel ders
aldık. Ablam 1969, ben 1970 yılında İstanbul Atatürk Kız
Lisesi’ni bitirdikten sonra aynı yasayla Paris’e resim eğiti­
mine gönderildik.
Liseden sonra aynı burs kapsam ında yine Paris yolla­
rına düştünüz. Paris D evlet S anatlar Y ü kseko ku lu ’nu
bir yılda tam am layıp Tü rkiye’ye dönerek D evlet Tatbi­
ki Güzel S anatlar Y ü kseko ku lu ’ndan diplom a alsanız
da Paris’ten vazgeçem ediniz. Paris, herkes tarafından
çeşitli nedenlerle büyülü bir şehir olarak kodlanır ha­
fızalara. Aşkın, sanatın, m odanın kalbi hep orada atar.
Paris’i sizin için cazip kılan neydi? Paris’te kopam ayacağınız neler buldunuz ve bunlar sanatınıza nasıl
yansıdı?
Paris Devlet Güzel Sanatlar Yüksek O kulu’ndan 1972 yılın­
da bir yılda mezun oldum. Eskiden okuldan mezun olmak
için belli bir yıl mecburiyeti yoktu. Ben büyük başarı gös­
tererek benden bir yıl önce okula giren ablamla aynı anda
mezun oldum. Daha sonra Sorbonne Üniversitesi’nde
plastik sanatlar doktorası yapm ak istedik. Bursumuzdan
sorumlu komisyon doktora yapmamızı gerekli bulmaya­
rak Türkiye’ye dönmemizi istediler. İstanbul Devlet Gü­
zel Sanatlar Akadem isi’ne görev almak için başvurdu­
ğumuzda Paris’ten aldığımız diplomaya 3 yıllık muadelet
verildiğinden bizden 2 yıl daha okumamız istendi. Bunu
“ C am altı resim konusunda eksper ve
koleksiyoncu olm am ı, dünyanın birçok
ülkesinden cam altı resim sergilerini
görm e olanağının yanı sıra, kitap ve
sergi kataloglarını ve de dört kıtadan
cam altı resim örneklerini antikacı ve
müzayedelerde satın alabilm em i de
P aris'te yaşam am a borçluyum .”
kabul etmeyip doktora yapmak amacıyla 4 yıllık bir okul
diploması alabilmek için İstanbul’da Devlet Tatbiki Güzel
Sanatlar Yüksek O kulu’na 3. sınıftan girerek bir yıl sonra
1975’te mezun olduk. 1979 yılında ise doktoramızı Sor­
bonne Üniversitesi’nde yapmak için ablamla birlikte kendi
olanaklarımızla tekrar Paris’e döndük. Ablam Sorbonne
Üniversitesi’nden plastik sanatlar doktorası aldıktan sonra
İstanbul’a döndüğünde, Mimar Sinan Üniversitesi’ne yine
öğretim görevlisi olarak alınmayınca, ben Türkiye’ye dön­
memeye karar verdim. Paris’te dünya sanatından örnek­
leri görebilmek, tanınmış sanatçılarla kontak kurabilmek,
uluslararası sanat ortamında Türkiye’yi temsil etme ola­
naklarını bulmak, Paris’te olmamın çekici yanları. Örneğin
Paris’teki bir sergim bana Japonya’nın yedi kentinde sergi
açma olanağı ve de bir yapıtımın Daubigny Müzesi’ne alın­
masını sağladı. Fransa’da yayınlanan tanınmış BENEZİT
Uluslararası Sanatçılar Ansiklopedisi’nde de yer alabildim.
Ayrıca camaltı resim konusunda eksper ve koleksiyoncu
olmamı, dünyanın birçok ülkesinden camaltı resim sergi­
lerini görme olanağının yanı sıra, kitap ve sergi katalogla­
rını ve de dört kıtadan camaltı resim örneklerini antikacı
ve müzayedelerde satın alabilmemi de Paris’te yaşama­
ma borçluyum.
“G ünüm üzde teknolojik
gelişmeler sayesinde Türkiye ve
dışarıdaki san atsal etkinlikler
takip edilebiliyor, sergiler bile
çoğu zam an internet üzerinden
izleniyor. O ysaki eserlerin
orijinallerini görm ek ayrı bir
zevk verir.
~v liMMİ
k f ıf
ur
r -------- 1
&
\W
wM
ü£>&
' —> ^ ; '
1 ^ J
I
M
ililir
“
y jm ğ l ,,
r y .
pf»;.-:
m
ıs
1
j
.S
■
<ı '* \
i'"«-»
M, ıjffli I ' v5 j
-*
86
ti
fcv>• '
İki
•
,
v.
.
.
j' V
1970’li yıllar Türkiye için her şeyin ç o k yeni olduğu d ö ­
nem e den k geliyor. Ç o k genç bir ülke, bilim de, sanatta,
teknolojid e tem ellerin atıldığı yıllar. Teknolojinin hızına
yetişm enin m üm kün olm adığı 2000’li yıllarla kıyasla­
n am ayacak bir dönem aslında. O dön em de A vrupa’yı
da T ürkiye’yi yaşam ış biri o larak T ü rkiye’de ve Paris’te
sanata bakış, ortaya çıkarılan ürünler ve sanatı algıla­
yış biçim i arasında ne tü r fa rkla r gözlem lem e şansınız
oldu? Bugün bir kıyaslam a yapm anız gerekirse neler
söyleyebilirsiniz? T ürkiye’de son 50 yılda san atta ne
kad ar bir yol alındı?
70’li yıllarda, Türkiye’de sanat yayınları yetersiz olduğun­
dan yurt içindeki ve yurt dışındaki sanatsal etkinliklerden
haberdar olmak hemen hemen imkânsızdı. Paris’ten yur­
da döndüğümüzde, sanatçı arkadaşlar o sırada hangi
akımların moda olduğunu, galerilerde ne tip sergilerin açıl­
dığını sorarlardı. Günümüzde teknolojik gelişmeler saye­
sinde Türkiye’deki ve dışarıdaki sanatsal etkinlikler takip
edilebiliyor, sergiler bile çoğu zaman internet üzerinden
izleniyor. Oysaki eserlerin orijinallerini görmek ayrı bir zevk
verir. Türkiye’de artık sanat ortamı bakımından da çok
önemli gelişmeler yaşanıyor. Yabancı sanatçıların yapıtları
galeriler ve sanat fuarlarında izlenebiliyor, Türk sanatçılar
da yurt dışındaki fuarlarda eserlerini sergiliyor, müzayede­
lerde yer alıyor. Sponsor galeriler sanatçılara büyük des­
tek oluyor, sergilerini düzenliyor, katalog ya da kitapları­
nı yayınlıyor. Sanat galerileri ve koleksiyoncular çoğaldı.
Sadece sanatıyla yaşamını sürdürebilen sanatçılarımız da.
Bütün bu gelişmelere rağmen çağdaş sanat müzelerimizin
az olması ve sanat etkinliklerinin geniş kitleler tarafından
izlenmemesi en büyük eksikliğimiz.
36 yıldan beri “pen cere” tem ası üzerinde çalıştığınızı
gözlem liyoruz. Ö zay Erkılıç’a göre sizin resim lerinize
Cihangir sem tindeki ahşap evlerin kafesli pencereleri
kaynaklık ediyor. Yine E rkılıç’a göre insan figürünün
görünm ediği pencerelerde aslında sem bo lik o larak in­
sanı ve yaşam biçim ini sorguluyorsunuz. Bir pencere
im ajı ile nostalji, neşe, hüzün, te rk edilm işlik, kapalılık
gibi ç o k değişik duyguları ifade edilebildiğini, kendi iç
dünyanızı ve resim sel arayışlarınızı ç o k iyi yansıttığı
için pencere tem ası üzerinde çalıştığınızı söylüyorsu­
nuz. Pencere sem bo lik o larak sizin de ifade ettiğiniz
gibi ç o k anlam taşıyor. Penceresiz kalm ak istem ez
kim se. Sanatın herkes üzerinde aynı etkiler bırakm ası
ya da sanatçının düşüncelerini aktarm ası söz konusu
o lam az elb ette an c ak pencere figürünün izleyicide, re­
sim lerini takip eden insanlarda nasıl etkiler yarattığ ı­
nız gözlem liyorsunuz? İfade e tm e k istedikleriniz kar­
şılığını buluyor m u ya da ne kad ar örtüşüyor izleyici
algısıyla sizin aktardıklarınız?
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2014
“Türkiye'de artık san at ortam ı
bakım ından da çok önem li gelişmeler
yaşanm asın a rağm en çağdaş sanat
m üzelerim izin az olm ası ve sanat
etkinliklerinin geniş kitleler tarafından
izlenm em esi en büyük eksikliğ im iz.”
Önceleri açık görünümde yorumladığım pencere teması­
na yaklaşımım da sonraları farklılaştı. Her geçen gün pen­
cereleri izlerken, günlük yaşamımızın ayrılmaz bir elemanı
olan pencerenin, özellikle kapalı konumunda, simgesel ve
psikolojik duyguların anlatımı bakımından, hayal gücünde
daha çok çağrışımlar yarattığını düşünüyorum. Sergileri­
me gelen sanatseverlerin de resimlerimden etkilenmeleri
ve “ Bize her gün önünden geçip de fark etmediğimiz pen­
cerelere bakmayı öğrettiniz” demeleri, çeşitli malzemeler
kullandığım pencerelerimin büyük ilgi görmesi ve kolek­
siyonlarda yer alması beni çok sevindiriyor ve anlatmak
istediklerimin karşılığını bulduğunu görüyorum. Sorbonne
Üniversitesi’nde doktora tezimi de “ pencere-tablo” konu­
sunda yaptığımdan ve uzun süreden beri sadece “ pen­
cere” temasında çalıştığımdan artık “ pencere ressamı”
olarak anılıyorum.
P lastik san atlar ve fo to ğ rafçılık alanlarında da çalışı­
yor ve üretiyorsunuz. Ç o k yönlü bir sanatçı olduğunuz
rahatlıkla söylenebilir. Pencere im ajını daha iyi yansı­
tab ilm ek için assam blaja yön elerek yaratıcılığınızı tu ­
valin ötesine taşıdınız. Tül perdeler, bezler, fotoğraflar,
hasırlar, boynuzlar, kum lar, çakıltaşları, oluklu m ukav­
valar, sebze sandıklarından sökülm üş tahtalar, teller
ve çeşit çeşit m alzem elerle canlı bir görüntü oluşturu­
yorsunuz. Fotoğraf m akinesinin icat edildiği d ö n em ­
lerde çıkan “Resim öldü” kaygısının yıllar içinde g e ­
çerlilik kazanm am akla birlikte bir arada ve birbirlerini
güçlendirerek nasıl yaratım a katkı sağladığının som ut
örneklerinden birisiniz. Siz foto ğraf, resim ve plastik
sanatları birbirlerinden nerede ayırıyor, nerede birleş­
tiriyorsunuz? Birinde ifade edem ediklerinizi diğeriyle
tam am ladığınızı mı, her birini başka duyguları ifade
etm enin bir aracı o larak mı görüyorsunuz?
Eskiden, gördüğüm ilginç pencerelerin fotoğraflarını, onla­
rı hatırlamak için çekerdim. İstanbul’da ahşap eski evlerin
hızla yok olduğunu görünce, özellikle pencere süsleme­
lerini çok beğendiğimden, belgelemek amacıyla fotoğraf­
larını çektim ve nostaljik bakışla resimlerini yaptım. Daha
sonra Paris’te de yenilenen semtlerdeki binaların özellikle
tuğlalarla kapatılmış, duvar örülm üş pencerelerinden çok
etkilendim. Son dönemde, İstanbul ve Paris’ten, pence­
relerin yanında üzerlerinde yırtık afişlerin ve grafitilerin
87
olduğu harap duvarların da fotoğrafla­
rını çekmeye başladım. Resimlerimde
değişik malzemeleri kolaj olarak kul­
lanmayı sevdiğimden, kendi çektiğim
pencere fotoğraflarımı ve duvarlardan
yırtıp aldığım afiş parçalarını da resim­
lerime yapıştırıyorum. Bazı sanatçılar
başkalarının çektiği fotoğraflardan ya­
rarlanırken, ben sadece kendi fo toğ ­
raflarımı kullanıyor, hatta bazen üzer­
lerine boyayla çalışıyor, resmimin renk
armonisine göre değişiklikler yapıyo­
rum. Çoğu zamanda bu fotoğraflar,
duvarlardaki yırtık afişler gibi, kenarları
yırtık olarak görülüyor. Fotoğraflarım­
dan resimlerimde yararlandığım gibi,
sadece fotoğraflarım dan oluşan sergi­
ler açmayı da düşünüyorum.
Resim çalışm alarınızın yanı sıra
Fransa ve Türkiye’deki dergilerde
T ü rk sanatı ve sanatçıları üzerine
yayım lanm ış yazılarınız bulunuyor.
“C am altı resim san atı” konusunda
da ekspersiniz ve dünya ülkelerin­
den zengin bir koleksiyonuz bulunu­
yor. 1997 yılında “C am altında yirmi
bin fersah ” adlı bir sergi de açm ış­
tınız. 2 00 5’te Pera M ü zesi’nde “C am altında devr-i â lem ” sergisinde,
dünyanın 28 ülkesinden topladığınız
160 adet cam altı resim koleksiyonu­
88
“Her geçen gün pencereleri izlerken, günlük
yaşamımızın ayrılmaz bir elemanı olan pencerenin,
özellikle kapalı konumunda, simgesel ve psikolojik
duyguların anlatımı bakımından, hayal gücünde
daha çok çağrışımlar yarattığını düşünüyorum.
S ergÜerime gelen sanatseverlerin de resimlerimden
etkilenmeleri ve “Bize her gün önünden geçip de fark
etmediğimiz pencerelere bakmayı öğrettiniz” demeleri,
çeşitli malzemeler kullandığım pencerelerimin büyük
ilgi görmesi ve koleksiyonlarda yer alması beni çok
sevindiriyor ve anlatmak istediklerimin karşılığını
bulduğunu görüyorum.”
nuzu sergilediniz. C am altı resm e il­
giniz nasıl başladı? Teknik o larak bu
konuda bilgi verebilir misiniz?
Alman koleksiyoncu Udo Dam m ert’in
Paris Goethe Enstitüsü’nde 1979 yı­
lında gördüğüm camaltı koleksiyon
sergisinden çok etkilenmiştim. Bu
sergide dünyanın çeşitli ülkelerinden
camaltı resimler vardı. Türk camaltılar
yoktu ama katalogda Türkiye’de de
hat camaltı eserlerin bulunduğu be­
lirtilmişti. Sorbonne Üniversitesi’nde
yapmam gereken master tezimi, o
zamana kadar üzerine ciddi bir araş­
tırma gerçekleştirilmemiş olan Türk
camaltı sanatı üzerine yapmaya karar
verdim. İstanbul’daki müzeler ve özel
koleksiyonlardaki camaltı resimle­
ri belgeledim. Türkiye’de halk sanatı
camaltı resimlerden bahseden ilk kişi,
değerli halkbilimci, ressam ve kolek­
siyoncu Malik Aksel’dir. Türkiye’de
sadece bize ait bir halk sanatı sanılan
camaltı resimler, aslında dünyanın bir­
çok ülkesinde de çok eski çağlardan
beri yapılmaktaydı. Türkiye’de camaltı
konusunda ilk önemli sergi benim giri­
şimimle İstanbul’da Vedat Nedim Tör
Müzesi’nde 1997 yılında açılan "Cam
altında yirmi bin fersah" sergisidir.
Türk camaltıların yanı sıra koleksiyo­
numdaki yabancı camaltı resimleri ilk
defa sergiledim ve katalog yazısını
yazdım. Daha sonra 2005 yılında Pera
Müzesi’nde "Camaltında devr-i âlem"
sergisinde dünyanın 28 ülkesinden
160 camaltı resim sergiledim. Kata­
log yazısını da hazırladığım ve çok ilgi
gören bu serginin Türkçe ve İngilizce
basılan katalogları camaltı sanatı için
önemli referanslardır. Daha sonra
Ankara’da 2006’da Dışişleri Bakanlı­
ğı, 2011’de ise Merkez Bankası sanat
galerilerinde camaltı koleksiyonumu sergiledim. Camaltı
koleksiyonumun yabancı resimler açısından daha zengin
olması, Paris’te yaşamamdan kaynaklanıyor.
Camaltı resimler görünüşte kâğıt ya da tuval üzerine ya­
pılan resimlere benzeseler de çalışma yöntem i bu resim­
lerin tam tersidir. Genelde bir resimde imza ve tarih son
safhada oluşurken, camaltı resimde, camın çalışılan arka
yüzeyine resmin deseni, imza ve en üstte görünen detay­
larla başlanır. Daha sonra çizgiler arasındaki yüzeyler, son
olarak da arka fonda görünen renkler boyanır. Renkler
üst üste kullanıldığı zaman birbirini örttüklerinden, onları
düzeltmek ve rötuş yapm ak da imkânsızdır. Daha sonra
boyalı yüzeyi korumak için camın arkasına kâğıt, karton
ve hatta eski resimlerde olduğu gibi tahta levha konur. Bu
tekniğin zorluğu, cam üzerine çizilen desen aslında ters
görüneceğinden, soldaki elemanın sağda olacağını düşü­
nerek çalışmaktan kaynaklanmaktadır. Özellikle yazı ve
tarihlerde buna dikkat etmek gerekir. Türk camaltı resim­
leri özellikle renklerin düz ve tek kat kullanılması, ışık ve
gölgenin olmaması ve resme ayrı bir parlaklık kazandıran
altın ya da gümüş yaldız kâğıtların kullanılması nedeniyle,
özellikle yabancı camaltı resimlerden farklıdır.
Şim diye kad ar Türkiye’de ve yabancı ülkelerde çok
sayıda sergi açtınız, ç o k sayıda ödül aldınız. Sergiler­
de resim severlerin çalışm alarınıza ilgisini nasıl bu­
luyorsunuz? O nlarla nasıl bir iletişim kuruyorsunuz?
Kısa ya da uzun vad ede bir sergi projeniz o lacak mı?
Sergim sırasında galeride bulunarak izleyicilerin merak
ettikleri sorulara cevap vermeyi ve onların resimlerim hakkındaki düşüncelerini öğrenmeyi seviyorum. Resimlerim­
de değişik doku çalışmaları görüldüğünden, sergime ge­
lenlerin özellikle tekniğim konusunda soruları oluyor. Bazı
sanatçılar bu tarz sorulara cevap vermekten kaçınırken,
ben severek bilgi veriyorum. Camaltı resim çalışmalarım­
da da tekniğin özelliğini açıklıyorum. Bu bilgiler sanatse­
verlerin çok hoşuna gidiyor.
ler bu olanaklardan nasıl hab erdar olabilir ve fayd ala­
nabilirler?
Ablamla benim resme olan yeteneğimizin Anadolu’nun
Batman kentinde yaşarken keşfedilmesi, ikimizin de burs­
lu olarak Harika Çocuklar Yasası’ndan yararlanmamız
ve yurt dışında da sanat eğitimi görmemiz çok büyük bir
şans. Maalesef bu yasa yürürlükten kaldırıldı. Günümüz­
de sanat okullarından mezun olan çok az sayıda yetenekli
genç, atölye ve sergi imkânı gibi zorluklara rağmen mes­
leğini sevdikleri için sürdürmeye devam ediyor. Bazı gale­
riler genç sanatçılar için yarışmalar düzenleyip, sergileme
olanakları sağlıyor. Bu konuda sanat dergileri ya da inter­
net ortamında duyuru yapılıyor. Bence son yıllarda genç
sanatçılar daha şanslı. Çünkü genç sanatçıların sergilerini
düzenleyen galeriler çoğaldı. Uluslararası müzayedelerde
yer alan genç sanatçılarımız bile var.
A S O ’da Nisan ayında açacağınız serginiz hakkında bil­
gi verir m isiniz?
Ankara Sanayi Odası Galerisi’ndeki sergimde son birkaç
yıllık yapıtlarımdan bir seçki yer alıyor. Paris ve İstanbul
duvarlarından pencereler konusunda kolaj ve malzemeli
resimlerimin yanı sıra, camaltı resim tekniğinde çağdaş
yorumla çalıştığım yapıtlarım da izlenecek. Son resimle­
rimde sokaktaki grafiti sanatının izleri daha belirgin görü­
lüyor. ASO’nun güzel galerisinde son çalışmalarımı sekiz
yıl aradan sonra Ankaralı sanatseverlere göstermekten de
büyük bir mutluluk duyuyorum.
Önümüzdeki aylarda “ Street art” konusunda fotoğraf­
larımı sergileme projem var. Özellikle son yıllarda Paris
duvarlarında etkin olan sokak sanatçılarını takip ediyor,
çalışmalarının fotoğraflarını çekiyor, hatta onlarla tanışı­
yorum. Ben de son 6 aydır Paris ve İstanbul duvarlarına
kolaj çalışmaları yapıyorum. Sokaktaki resimleri daha çok
insan görüyor ve sanal ortam da da paylaşılıyor. Bu ser­
gim için geldiğim Ankara’da da duvarlara kolaj yapmayı
düşünüyorum.
R esm e ilgi duyan ve yetenekli gençlere neler önerir­
siniz? Uzun çaba, uğraş gerektiren bu yolda devam
etm eliler mi? Yetenekli an c ak m addi olanaklara sahip
olm ayan gençler için yapılan çalışm alar var mı? G enç­
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2014
89
ASO BÜLTEN
RESMİ GAZETE Ö ZETLERİ
(6 ŞUBAT 2 0 1 4 -
0 6 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 0 5 sayılı Resmi Gazete
•
2014/5776 "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Ano­
nim Şirketi" Unvanı ile Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası Kurulmasına Dair 10/9/2001 Tarihli ve
2001/3025 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Yürür­
lükten Kaldırılması Hakkında Karar
•
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Ça­
lışma Esasları Hakkında Yönetmeliğin Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Yönetmelik.
•
DÜZELTME: Türk Akreditasyon Kurumu'nca Uygu­
lanacak Akreditasyon Kullanım Ücreti/Payına İlişkin
Tebliğ (TÜRKAK: 2014/1) ile İlgili Düzeltme
0 7 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 0 6 sayılı Resmi Gazete
•
Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği'nde Deği­
şiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
•
Bankalarca Kredilerin ve Diğer Alacakların Nitelikleri­
nin Belirlenmesi ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Deği­
şiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
•
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirket­
lerinin Muhasebe Uygulamaları ile Finansal Tabloları
Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik
•
Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No: 362)
•
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketle­
rince Uygulanacak Tekdüzen Hesap Planı ve İzahnamesi Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ
0 8 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 0 7 sayılı Resmi Gazete
•
Türkiye-Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı
(IPA) Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği (Sıra No: 2)
0 9 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 0 8 sayılı Resmi Gazete
•
2014/5859 Belgesiz İhracat Kredileri ile Vergi Re­
sim ve Harç İstisnası Hakkında Kararda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Karar
•
1 4 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 1 3 sayılı Resmi Gazete
•
Türk Gıda Kodeksi Gıdalarda Kurşun, Kadmiyum,
Civa, İnorganik Kalay, 3-Monokloropropan 1,2-Diol
ve Polisiklik Aromatik Hidrokarbon Seviyelerinin Res­
mi Kontrolü İçin Numune Alma, Numune Hazırlama
ve Analiz Metodu Kriterleri Tebliği (No: 2014/2)
•
Türk Gıda Kodeksi Kilo Verme Amaçlı Enerjisi Kısıt­
lanmış Gıdalar Tebliği (No: 2014/3)
•
Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ
•
İşveren Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Tebliğ
•
İç Denetçi Çalışmalarının Kullanılması (BDS 610)
Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları
Tebliği No: 28
1 5 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 1 4 sayılı Resmi Gazete
•
Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin
Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
•
Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan
Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Stan­
dartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlen­
mesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelikte
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
•
Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi
Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönet­
melik
•
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standart­
ları Kurulu'nun 12/2/2014 Tarihli ve 75935942­
050.01.04 - [01/13] Sayılı Kararı
1 8 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 1 7 sayılı Resmi Gazete
•
2014/5896 2464 Sayılı Belediye Gelirleri
Kanunu'nda Yer Alan Bazı Maktu Vergi ve Harç Tari­
felerinin Belediye Grupları İtibarıyla Tespitine İlişkin
Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar
•
Tarımsal Üretim Kayıt Sistemi Yönetmeliği
•
Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 286)
1 2 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 1 1 sayılı Resmi Gazete
•
Gümrük Genel Tebliği (Gümrük Kontrolü Altında İş­
leme) (Seri No: 3)'nde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ (Gümrük Kontrolü Altında İşleme) (Seri No: 6)
90
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standart­
ları Kurulu'nun 2/1/2014 Tarihli ve 75935942­
050.01.04 - [01/1/A] Sayılı Kararı
1 9 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 1 8 sayılı Resmi Gazete
•
İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Teb­
liğ No: 2012/2)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ
(No: 2014/1)
•
Avrupa Birliği Çıkışlı Bazı İşlenmiş Tarım Ürünleri İt­
halatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin
Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
Bosna ve Hersek Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş Ta­
rım Ürünleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulan­
masına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ
•
Fas Krallığı Menşeli Bazı Tarım Ürünleri İthalatında
Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
Filistin Ulusal Yönetimi Menşeli Bazı Tarım Ürünleri
İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına Dair
Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
2 6 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 2 5 sayılı Resmi Gazete
•
Metal Sanayi Teknik Komitesinin Oluşumu ve Görev­
lerine Dair Tebliğ (No: SGM-2014/2)
2 7 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 2 6 sayılı Resmi Gazete
•
6525 Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname­
lerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
•
Sanayi Tezleri Projelerinin Desteklenmesi Hakkında
Yönetmelik
•
•
Kimyevi ve Organik Gübre Piyasa ve Şikâyet Dene­
timi İçin Alınacak Numunelerin Analizlerinin Yaptırı­
lacağı Analiz ve Referans Kurum Laboratuvarları ile
Analiz Ücretleri Hakkında Tebliğ (No: 2014/4)
Gürcistan Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş Tarım Ürün­
leri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İliş­
kin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
Karadağ Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş Tarım Ürün­
leri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İliş­
kin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
Makedonya Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım Ürünleri
İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin
Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
Mısır Arap Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım Ürünleri
İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin
Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
Morityus Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş
Tarım Ürünleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygu­
lanmasına Dair Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ
•
Sırbistan Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş
Tarım Ürünleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygu­
lanmasına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ
•
Şili Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş Tarım
Ürünleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması­
na İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
Tunus Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım Ürünleri İt­
halatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin
Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
Ürdün Haşimi Krallığı Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş
Tarım Ürünleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygu­
lanmasına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ
2 8 .0 2 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 2 7 sayılı Resmi Gazete
•
İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Teb­
liğ No: 2013/2)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Teb­
liğ No: 2013/8)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Teb­
liğ No: 2013/9)'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
0 1 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 2 8 sayılı Resmi Gazete
•
Sosyal Güvenlik Kurumu Asgari İşçilik Tespit
Komisyonu'nca Belirlenen Çeşitli İşkollarına Ait As­
gari İşçilik Oranlarını Gösterir Tebliğde Değişiklik Ya­
pılmasına Dair Tebliğ
0 5 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 3 2 sayılı Resmi Gazete
•
Türkiye Muhasebe Standartları Hakkında Tebliğlerde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tebliğ Sıra No: 13
•
Döner Mil Dudak Tipi Keçeler-Bölüm 4: Performans
Deney İşlemleri ile İlgili Tebliğ (TS ISO 6194-4)
(No: MSG-MS-2014/1)
0 6 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 3 3 sayılı Resmi Gazete
•
Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'nde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
0 8 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 3 5 sayılı Resmi Gazete
•
•
Arnavutluk Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım Ürünleri
İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin
Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
Avrupa Birliği Menşeli Bazı Tarım Ürünleri İthalatın­
da Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
1 2 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 3 9 sayılı Resmi Gazete
•
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği
•
4734 Sayılı Kanun'un 3-n Maddesi Kapsamında Ya­
pılacak Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Yönetmelikte
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
91
•
Biyosidal Ürünler Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelik
1 3 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 4 0 sayılı Resmi Gazete
•
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Ge­
nel Müdürlüğü'nce Yapılacak Denetimler ve Kontrolörler
Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yö­
netmelik
1 5 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 4 2 sayılı Resmi Gazete
•
•
Özel Hastaneler Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelik
•
Bankaların Likidite Karşılama Oranı Hesaplamasına İlişkin
Yönetmelik
•
Bankaların Kaldıraç Düzeyinin Ölçülmesine ve Değerlendi­
rilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik
•
Bankaların Likidite Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değer­
lendirilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelik
•
Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değer­
lendirilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelik
•
Yabancı Para Net Genel Pozisyon/Özkaynak Standart Ora­
nının Bankalarca Konsolide ve Konsolide Olmayan Bazda
Hesaplanması ve Uygulanması Hakkında Yönetmelikte
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
Milletlerarası Tahkim Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ
1 8 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 4 5 sayılı Resmi Gazete
•
Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliği Seri No: 1'de Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 30)
•
Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliği Seri No: 6'da Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 31)
•
Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliği Seri No: 18'de Değişik­
lik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 32)
•
Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliği Seri No: 25'de Değişik­
lik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 33)
•
Basınçlı Ekipmanlar Teknik Komitesinin Oluşumu ve Gö­
revlerine Dair Tebliğ (No: SGM/2014/3)
•
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nde De­
ğişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
•
•
Finansal Tablolara İlişkin Görüş Oluşturma ve Raporlama
(BDS 700) Hakkında Tebliğ Türkiye
Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (305/2011/AB) Kapsa­
mında Avrupa Teknik Değerlendirme Kuruluşlarının Gö­
revlendirilmesine ve Denetlenmesine Dair Tebliğ
(No: MHG/2014-12)
•
Denetim Standartları Tebliği No: 30
•
Bağımsız Denetçi Raporunda Olumlu Görüş Dışında Bir
Görüş Verilmesi (BDS 705) Hakkında Tebliğ Türkiye De­
netim Standartları Tebliği No: 31
•
Karşılaştırmalı Bilgiler-Önceki Dönemlere Ait Karşılık Ge­
len Bilgiler ve Karşılaştırmalı Finansal Tablolar (BDS 710)
Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları
Tebliği No: 33
•
•
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumu­
na İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 15'inci
Maddesinin Uygulanması ile İlgili Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurulu'nun 12/3/2014 Tarihli ve 7806 Sayılı
Kararı
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Ku­
rulunun 13/3/2014 Tarihli ve 75935942-050.01.04 [04/19] Sayılı Kararı
2 2 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 4 9 sayılı Resmi Gazete
•
2 5 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 5 2 sayılı Resmi Gazete
•
Kümelenme Destek Programı Yönetmeliği'nde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik
•
Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin
Artırılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hak­
kında Yönetmelik
2 6 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 5 3 sayılı Resmi Gazete
•
İşkolları Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yö­
netmelik
•
5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na Göre Elkonulan Akaryakıtın Teslimi, Muhafazası, Tasfiyesi ve Yapı­
lan Masraflara İlişkin Uygulama Yönetmeliği
•
Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ (Sayı: 2013/15)'de
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı: 2014/3)
1 9 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 4 6 sayılı Resmi Gazete
•
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Eğitim ve So­
rumlu Müdür Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik
2 1 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 4 8 sayılı Resmi Gazete
•
•
Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapıl­
masına Dair Yönetmelik
Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları
Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yö­
netmelik
92
Türk Gıda Kodeksi Aroma Vericiler ve Aroma Verme Özel­
liği Taşıyan Gıda Bileşenleri Yönetmeliğinde Değişiklik Ya­
pılmasına Dair Yönetmelik
2 7 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 5 4 sayılı Resmi Gazete
•
Salmonella ve Belirlenmiş Diğer Gıda Kaynaklı Zoonotik
Etkenlerin Kontrol Altına Alınması Hakkında Yönetmelik
•
Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapıl­
masına Dair Yönetmelik
•
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ
(No: 2014/9)
•
Muhasebe Meslek Mensuplarının Etik Eğitimi ve Etik Söz­
leşme Yapılması Hakkında Tebliğ
2 9 .0 3 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 5 6 sayılı Resmi Gazete
•
Hidrojen ile Çalışan Motorlu Araçların Tip Onayına İlişkin
Yönetmelik (AT) 79/2009'da Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik
•
Gübrelerin Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği
•
Tarımda Kullanılan Organik, Organomineral Gübreler ve
Toprak Düzenleyiciler ile Mikrobiyal, Enzim İçerikli ve Or­
ganik Kaynaklı Diğer Ürünlerin Üretimi, İthalatı, İhracatı ve
Piyasaya Arzına Dair Yönetmelik
0 1 .0 4 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 5 9 sayılı Resmi Gazete
•
İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresine İlişkin Tebliğ
(No: 2014/1)
•
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ
(No: 2014/11)
0 3 .0 4 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 6 1 sayılı Resmi Gazete
•
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 435)
0 4 .0 4 .2 0 1 4 tarih ve 2 8 9 6 2 sayılı Resmi Gazete
•
Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından
Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönet­
melikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
•
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği
•
İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2014/3)
•
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kontrolüne Tabi Be­
lirli Ürünlerin Girişine Yetkili Gümrük İdareleri ile Resmi
Kontrollerini Yapmaya Yetkili İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüklerinin Belirlenmesine Dair Tebliğde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ
•
İnsan Doku ve Hücre Ürünlerinin Ruhsatlandırılması ve Bu
Ürünlerin Üretim, İthalat, İhracat, Depolama ve Dağıtım
Faaliyetlerini Yürüten Merkezler Hakkında Tebliğ
tedir. Yazıda devamla, söz konusu projenin aşamalı biçimde yaşama
geçirileceği belirtilmekte olup, projenin 2-3 yıl içinde tamamlanma­
sının öngörüldüğü ifade edilmektedir. Projelere kabul için ön aşama
belgeleri http://punjab.gov.pk/hud_phe adresindeki "Saaf Pani Pro­
ject" başlığı altında yer almaktadır.
Kamerun ve Orta Afrika HES Yatırım ları
TC Ekonomi Bakanlığı'ndan alınan bir yazıda, Yaounde Ticaret
Müşavirliğimiz tarafından; Kamerun'un ciddi elektrik üretim açı­
ğı olan Orta Afrika bölgesinin, HES potansiyeli en yüksek ülkesi
olduğu, ülkenin henüz kendi elektrik talebini karşılayamadığı, bu­
nunla ilgili olarak birçok HES projesinin lanse edilmiş olduğu ve
finansman arandığı, bu alanda Kamerun'da yapılacak yatırımlarla
yalnızca Kamerun'un elektrik talebinin karşılanmayacağı aynı za­
manda büyük bir talebi olan ve HES potansiyeli çok düşük olan
Çad ve Nijerya'nın elektrik enerjisi talebinin de karşılanabileceği,
hâlihazırda ülkenin elektrik enerjisi piyasasını düzenleme ve libe­
ralleştirme aşamasında olduğu, finansman getirilmesi durumunda
bu alandaki yatırımlarla ilgili MOU imzalanabileceği ve getirilecek
finansmana karşılık devlet garantileri verilebileceği, Kamerun'a pa­
zar araştırması için gelen, bu alanda faaliyet gösteren firmalarımıza
Ticaret Müşavirliğimiz tarafından bilgi verildiği, yönlendirildiği, ge­
rekli randevular alınarak süreçlerin yakından takip edilmesinin sağ­
lanmakta olduğu, ülkemizde HES konularında finansman kabiliyeti
olan firmalarımız için bu alanda büyük potansiyel mevcut olduğu
bildirilmektedir.
Afrika Kalkınma Bankası'na Üyeliğimiz Hk.
TC Ekonomi Bakanlığı'ndan alınan bir yazıda, Ekonomi Bakanlığı'nın
Afrika Kalkınma Bankası'na üyeliği kapsamında Afrika Kalkınma
Bankası'nın yapısı, finansman imkânları ve ihale prosedürlerini kap­
sayan bilgi notunun, TOBB ana sayfası web sitesinde Hizmetler/
Uluslararası İş İmkânları/ Diğer Duyurular başlığı altında yer almak­
ta olduğu iletilmektedir.
DUYURULAR
Namibya Walvis Bay Sanayi Parkı Projesi
Kırgızistan Altın Balalık Yatırım Projesi
TC Ekonomi Bakanlığı Yurtdışı Yatırım Daire Başkanlığı'ndan alınan
bir yazıda, basına yansıyan haberlerde, liman şehri Walvis Bay'da
400 hektarlık bir alan üzerine 22 milyar Namibya Doları (yaklaşık
2 milyar ABD Doları) tutarında bir yatırımla, bir sanayi bölgesinin
inşa edilmesinin öngörüldüğü bildirilmektedir. NDC (Namibya Kal­
kınma Kuruluşu) CEO'su Koos Stanford'un açıklamalarına yer ve­
ren haberlerde, söz konusu projenin, çelik, inşaat, ilaç, tuz, enerji,
mineral zenginleştirme, biyoyakıt ve tarımsal işleme gibi alanların
gelişmesini sağlayacağı, projenin işçi konutları, bir ticari park ve bir
rekreasyon alanını da içereceği ve planlama çalışmalarının yapılarak
2015 yılında inşaatın başlamasının öngörüldüğü kaydedilmektedir.
Haberlerde, projenin hükümetin önderliğinde, 'Growth at Home'
stratejisi çerçevesinde ve özel sektör ortaklığı ile geliştirileceği ve
bu kapsamda hükümetin, Almanya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Çin,
Kırgızistan'ın Ankara Büyükelçiliği'nden alınan bir yazıda, Kırgı­
zistan Ekonomi Bakanlığı tarafından iletilen "Altın Balalık (DenSooluk)" yatırım projesine ilişkin bilgiler yer almaktadır. Söz konusu
projeye ilişkin detaylı bilgiler, TOBB web sitesi (www.tobb.org.tr)
sağ panelinde "Hizmetler" başlığı altındaki Uluslararası İş İmkânları/
Ülke duyuruları-Kırgızistan" bölümünden temin edilebilmektedir.
Pakistan'ın Punjab Eyaleti'nde Su Arıtm a Tesisleri
Kurulması
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden alınan bir yazıda, Pakistan'ın
Punjab Eyaleti'nde, Pakistan halkının temiz içme suyuna erişimini
teminen su arıtma tesislerinin kurulmasının planlandığı bildirilmek­
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
93
Hindistan, Güney Kore ve Endonezya gibi ülkelerle yatırım ortaklı­
ğına dair görüşmeler gerçekleştirmekte olduğu belirtilmektedir.
Kuruluşu Araştırması'nda yer almak isteyen kuruluşların İstanbul
Sanayi Odası'na başvurmaları gerekmektedir.
Kamerun Yatırım Programı ve Projeleri
Uganda Turizm, Doğal Hayat ve Tarihi Eserler Bakanı ile
TC Ekonomi Bakanlığı Yurtdışı Yatırım Daire Başkanlığı'ndan alınan
bir yazıda, Yaounde Ticaret Müşavirliğimizce 2014 yılı Kamu-Özel
Sektör Ortaklığı (PPP) modelinde hayata geçirilmesi planlanan pro­
jeler; Yaounde Douala otoyolu (Bot-Makak-Douala bölümü) yapımı,
gıda teknopolü, konkasör tesisleri kurulumu, işletilmesi, makine ve
ekipmanı alımı, Douala-Limbe demiryolu hattı yapımı ve işletilme­
si, Edea-Kribi-Lolabe demiryolu hattı yapımı ve işletilmesi, Sanaga Nehri üzerinde Kikot'ta HES yapımı ve işletilmesi, Hina Nehri
üzerinde Moudou Wang'da HES yapımı ve işletilmesi, Bamboutas
Dağı'nda rüzgâr santrali yapımı ve işletilmesi, Bamenda'da 3 adet
ticaret merkezi yapımı ve işletilmesi, Douala'da şehir içi park ve
ormanı yapımı ve işletilmesi, Douala'da çok fonksiyonlu otobüs ter­
minali yapımı ve işletilmesi, Kribi-Yaounde 225 KV'lık elektrik hattı
yapımı ve işletilmesi, kereste teknopolü yapımı, Yaounde Belediye
Gölü'nün turistik düzenlenmesi olarak özetlenmektedir.
2 0 1 4 Verim lilik Proje Ödülleri
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden alınan bir yazıda, Avrupa
Komisyonu'nun, Avrupa KOBİ Haftası inisiyatifi kapsamında yer
alan 37 ülkenin katılımı ile 2009 yılından itibaren, her katılımcı ül­
keden başarılı bir girişimci portresinin yer aldığı ''Başarının Sırrı" baş­
lıklı bir broşür hazırlamakta olduğu ve 2014 yılı Başarının Sırrı Bro­
şürü ana temasının "Web Girişimcileri: Avrupa'nın Dijital Şampiyon­
ları" olarak kararlaştırıldığı iletilmektedir. Bu çerçevede, belirlenen
tema ışığında web girişimciliği konusunda örnek bir hikâyesi olan
ve ülkemizi temsil edecek bir girişimci portresinin Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği tarafından belirleneceği, broşürde yer almak üze­
re seçilen girişimcinin Avrupa Komisyonu tarafından 2014 Avrupa
KOBİ Haftası etkinliklerine katılımcı veya konuşmacı olarak davet
edileceği ifade edilmektedir. Daha önceki yıllarda hazırlanmış olan
broşürler, Avrupa KOBİ Haftası web sitesinde (http://ec.europa.eu/
enterprise/initiatives/sme-week/index_tr.htm) yer almaktadır.
Türkiye'nin 5 0 0 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması
İstanbul Sanayi Odası'ndan alınan bir yazıda, İstanbul Sana­
yi Odası'nın 1968 yılından bu yana her yıl kamuoyuna sunulan
"Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" çalışmasını gerçekleş­
tirdiği ve bahse konu çalışmanın yalnız sanayimizin değil, eko­
nomimizin tümüne ilişkin önemli bir referans niteliğinde olduğu
belirtilmektedir. 2013 yılı Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kurulu­
şu Araştırması'na katılabilme alt sınırının üretimden satışlarda 60
milyon TL olarak tespit edildiği, büyüklük sıralamasında da temel
kriter olarak alınan net üretimden satış verilerinin ayrıntılı gelir tab­
losu ile tutarlı olması gerektiği iletilmektedir. Üretimden satışları
60 milyon TL'yi aşan ve 2013 yılı Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi
94
Yapılan Görüşmede Gündeme Gelen Konular
TC Dışişleri Bakanlığı'ndan alınan bir yazıda, Uganda Turizm, Doğal
Hayat ve Tarihi Eserler Bakanı Maria Mutagamba ile yapılan gö­
rüşmede, Bakan Mutagamba tarafından; ülkemizde geçen yıl 500
uluslararası konferans düzenlendiğinin ve 6 milyar ABD doları ge­
lir elde edildiğinin öğrenildiği ve bundan etkilenerek ülkemizdeki
turizm kapasitesi hakkında bilgi edinmek için Türkiye'ye ziyaret
gerçekleştirmeye istekli olunduğu, ülkesinin turizm potansiyeli­
nin geliştirilmesi için Türkiye'yi örnek almak istediklerini, ülkesinde
konferanslar ve sergiler merkezi oluşturulabilmesi için yardım ve
yatırıma ihtiyaç duydukları, bununla bağlantılı olarak, ulaşımın sağ­
lanabilmesi için de turizm bölgelerine yakın olan Kasese uçak pis­
tinin uluslararası havalimanına dönüştürülmesi projesinin kendileri
için öncelikli bir konu olduğu, en modem "state of art" tesisler inşa
edilebildiği takdirde ülkeye daha fazla turist çekilmesinin mümkün
olacağı, Nil Nehri'nin kaynağı olan Jinja şehrinde de nehir ulaşımı
alanında yatırım yapılmasının yararlı olacağının ifade edildiği iletil­
mektedir.
Hırvatistan'da satışa sunulan basko polje turizm köyü
Zagreb Ticaret Müşavirliğimizden alınan bir yazıda, Hırvatistan'ın
Dalmaçya bölgesinde, Makarska şehrine 8 km uzaklıkta, Başka Voda
ilçesinde yer alan 260.179 m2'lik Basko Polje Turizm Köyü'nün
satışa sunulacağı bildirilmekte olup, detaylı bilgiye "info@clubadriatic.hr" adresinden ulaşılabileceği ifade edilmektedir.
Tem inat Bulunamayan Riskler
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden alınan bir yazıda, 5684
sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 33/A maddesi uyarınca Hazine
Müsteşarlığı'nın, sigortacılık sektöründe yaşanabilecek teminat
problemleri ile ilgili olarak uygun kriterleri taşıyan tüzel kişi olu­
şumları Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi (Risk Merkezi) olarak
görevlendirilebileceği bildirilmektedir. Bu çerçevede, Hazine Müs­
teşarlığı tarafından TOBB'a intikal ettirilen 26.03.2014 tarihli ve
71065509-302.01 [302.01]/9824 sayılı yazıda özetle; "tekstil,
kimyevi maddeler ve mobilyacılık sektörlerinde yaşanan yangın ve
ilişkili risklerin sigortalanması konusundaki sorunların çözüme ka­
vuşturulması amacıyla sektörel bir girişim oluşturan GRC Howden
Reasürans Brokerliği A.Ş.'nin, risk merkezi olarak görevlendirilmesi
hususunda Müsteşarlığa başvuruda bulunduğu, yapılan değerlen­
dirme sonucunda söz konusu talebin uygun görüldüğü ve bahse
konu sektörlerdeki sigorta teminatı sorununun giderilmesi ile ilgili
olarak adı geçen şirketin 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 33/A
maddesi uyarınca, 04.02.2014 tarihi itibarıyla beş yıllık bir süre için
'Risk Merkezi' olarak görevlendirildiği" hususu ifade edilmiştir.
E-posta: info@e-international.org
FUARLAR
Web:www.e-international.org
BETON ANKARA 2 0 1 4
USETEC 2 0 1 4
17-19 Nisan 2014, Ankara
5-7 Mayıs 2014, Köln, ALMANYA
Konu: İnşaat Teknolojileri ve Ekipmanları
Konu: İkinci El Teknolojileri
İletişim: Kalite Fuarcılık Ltd. Şti.
İletişim:
Tel +90.212.392 13 90 - +90.212.220 62 57
Tel: +49 7244 7075-0
Faks:+90.212.220 56 01
Faks: +49 7244 7075-50
E-posta: info@kalitefuarcilik.com
E-posta: info@usetec.com
Web: http://www.betonfuari.com/indextr.php?t=h
Web: http://usetec-fair.com/usetec/home
Adres: Söğütözü Caddesi No:1/A, 06510 Çankaya, Ankara /
TÜRKİYE
IFAT 2 0 1 4
5. CIME ÇİN ULUSLARARASI MODERN TARIM FUARI
Konu: Arıtma, atık su ve çevre teknolojileri
19-21 Nisan 2014, Pekin, ÇİN
İletişim: İstanbul Ticaret Odası
Konu: Tarım ürünleri ve modern tarım uygulamaları
Tel: 0212 455 61 18
İletişim:
Faks: 0212 520 15 26
Tel: +86 10 6292 0211-2506
37. YAPI FUARI 2 0 1 4
Faks: +86 152 1066 7892
6-10 Mayıs 2014, İstanbul
5-9 Mayıs 2014, Münih, ALMANYA
Konu: Yapı Malzemeleri
E-posta: angelasong@shixinlamp.com
Web: www.cimae.com.cn/en/ ; www.fadschina.com/en/
İletişim:
Tel +90 212 266 70 70
CNREXPO AYAKKABI FUARI
Faks: +90 212 266 70 10
23-26 Nisan 2014, İstanbul
E-posta: info@yapifuari.com.tr
Konu: Ayakkabı
Web: www.yapifuari.com.tr
İletişim: Özge Can Özen
2. AIYL-AGRO 2 0 1 4 ULUSLARARASI TARIM FUARI
Tel +90 212 465 74 74/2433
14-16 Mayıs 2014, Bişkek, KIRGIZİSTAN
Faks:0 212 465 64 50
Konu: Modern tarım teknolojileri, tarım makineleri
E-posta: ozgecan.ozen@cnr.net
İletişim:
Web: www.cnrexpo.com
E-posta: aiyl@aiyl-agro.com
Adres:CNR EXPO Yeşilköy 34149 İstanbul
Web: www.aiyl-agro.com
6. ULUSLARARASI TÜRKMEN ATLARI ve DÜNYA ATÇILIK
SANATI FUARI
FİLİPİNLER GIDA FUARI
24-27 Nisan 2014, Aşkabat, TÜRKMENİSTAN
Konu: Gıda, gıda maddeleri, ileri teknoloji prosesler
Konu: Atçılık fuarı ve konferansı
İletişim:
İletişim:
E-posta: cacci@cacci.org.tw
Tel: +993 21 02 36
Web:www.philfoodex.org.ph/
Faks: +993 21 02 35
E-posta: ahaltekeworld@gmail.com
3. ULUSLARARASI İNOVASYON VE TEKNOLOJİ FUARI
10. ULUSLARARASI EĞİTİM, TURİZM, KARİYER FUARI
Konu: İleri teknoloji alanında faaliyet gösteren firmalar, üniversi­
teler
16-18 Mayıs 2014, Pasay City, FİLİPİNLER
19-21 Mayıs 2014, Tahran, İRAN
25-26 Nisan 2014, Duşanbe, TACİKİSTAN
Konu: Eğitim, turizm, kariyer
İletişim:
Tel: +9821 762 50735
İletişim:
Tel: +992 372 32 42 33
Faks: +9821 762 50283
E-posta: infokash@yahoo.com
Faks: +992 372 32 42 33
Web: www.kash.org.al
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
|
MART / NİSAN 2 0 1 4
95
EXPO-SANITA - 19. ULUSLARARASI SAĞLIK FUARI
İletişim:
21-24 Mayıs 2014, Bologna, İTALYA
Tel: +90 216 342 42 24
İletişim:
Gsm: 0549 611 12 17
Tel: +90 232 464 77 47
Faks:+90 216 342 42 62
Faks: +90 232 464 07 39
E-posta: tuba@bogazicifuar.com
E-posta: sulemutlu@cciizmir.org
Web: www.bosphorusexpo.com
Web: www.cciizmir.org
AGRO-MEKANİK, AGRO-ENDÜSTRİ
fuari
FITNESS HEALTH WELLNESS 2 0 1 4 FUARI
21-25 Mayıs 2014, Tiran, ARNAVUTLUK
25-27 Eylül 2014, Yeni Delhi, HİNDİSTAN
Konu: Tarım makineleri, sulama sistemleri, ambalaj
Konu: Sağlık, spor, fitness
İletişim: Arnavutluk Tarım İşletmeleri Konseyi (KASH)
İletişim:
Tel: +355 4 2229 445
Faks: +355 4 2229 445
E-posta: infokash@yahoo.com
Web: www.kash.org.al
DOMOTEX GAZİANTEP MAKİNE HALISI FUARI
26-29 Mayıs 2014, Gaziantep
Konu: Halı
Tel: +91 11 4279 5000
Faks: +91 11 4279 5098
E-posta: bhaskarj@eigroup.in
Web:www.fhwindia.com
MEDICA 2 0 1 4
12-15 Kasım 2014, Düsseldorf, ALMANYA
Konu: Medikal
İletişim:
Tel: 0090 212 334 6900
İletişim:
Faks: 0090 212 334 6934
Tel: +90 212 522 95 96
E-posta: soley.ozsoy@hf-turkey.com
Faks: +90 212 522 95 97
Web: http://www.domotexgaziantep.com/
Adres: Orta Doğu Fuar Merkezi /GAZİANTEP TÜRKİYE
Web: www.faircruise.com
1. HAC VE UMRE FUARI
JIMEX 2 0 1 4
2-5 Haziran 2014, Umman, ÜRDÜN
Konu: 11. Uluslararası Makine ve Elektro-Mekanik Ürünler Fuarı
16-20 Kasım 2014, Medine, SUUDİ ARABİSTAN
Konu: Hac ve umre fuarı
İletişim: İslam İşbirliği Teşkilatı
İletişim:
Tel: +96265658501
Faks: +96265650085
E-posta: goldgate@go.com.jo
Web: www.jordan-fairs.com
ULUSLARARASI ENERJİ, SANAYİ VE MADENCİLİK FUARI
10-13 Haziran 2014, Tuzla, BOSNA HERSEK
Konu: Enerji, Sanayi ve Madencilik
Tel: +212 522 314 974
Faks: +212 522 310 110
E-posta: icdt@icdt-oic.org
Web: www. icdt-oic.org
EMBALLAGE 2 0 1 4 ULUSLARARASI AMBALAJ MALZEMELERİ
VE MAKİNALARI FUARI
17-20 Kasım 2014, Paris, FRANSA
Konu: Ambalaj teknolojileri
İletişim:
Web:www.tuzlanskisajam.ba
İletişim: İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği
5 8. ULUSLARARASI YAPI İNŞAAT FUARI
Tel: 0212 454 05 00
24-26 Haziran 2014, Abuja, NİJERYA
Faks: 0212 454 05 01
Konu: İnşaat Malzemeleri
E-posta: fuar@iib.org.tr
96