İndir (PDF, 1.85MB) - Türk Kooperatifçilik Kurumu

Yayın Kurulu Üyemiz, çalışma arkadaşımız, Türk Kooperatifçilik
Kurumu’nun çok değerli üyesi, Gazi Ün. Öğretim Üyesi Y.Doç. Dr. Eriman
Topbaş arkadaşımızı 5 Ekim 2013 günü elim bir trafik kazası sonucu kaybettik. Camiamızın başı sağolsun.
Bir Öğretmen Hangi Gün Ölebilir Ki...
Meryem YOLAL
Gözyaşlarıma hakim olamayarak kapattım telefonu saat 23:40 sularında arayan
Pınar’ın dedikleri doğru olamazdı hayır. Antrede ayakta kalacak gücüm yoktu, artık
benim bir dalım eksik gibiydi.
Üniversite 2. sınıfa gitti aklım. Dersimiz Öğretimde Planlama ve Değerlendirme; hocası Eriman Topbaş (zorlar diyordu büyük ablalar abiler). Çok mütevazi bir edayla
ufak tefek kendinden emin adımlarla giriverdi içeriye. Merhaba hanımefendiler beyefendiler diyerek. Bu hocanın nesi korkunç olabilirdi ki okulun ilk haftası ve daha ilk
günden gelen benimle birlikte 5 öğrencinin anında ismini öğrenip bizlere adımızla hitap etmişti. Her birimizle ayrı ayrı ilgilenip 1 dönemlik derslerin hedeflerini açıklamış
ve bizlere ödev vermişti.
ÖPD dersleri olduğu günün gecesinde uyuyamaz bütün gece dosya yazardık. Gözler
şiş bir şekilde derse girer çok çok şey öğrenirdik. Öğretmenliği öğrenmeyi mesleğimizin tüm inceliklerini bize bir akademik programda öğreten, öğretmenliğin kutsallığını
bana sevdiren ton ton yaşına göre bir o kadar da çocuk ruhlu bir öğretmen...
Slaytlarımızı rengarenk hazırlatıp tüm fakülteye ününü duyurmuş popüler bir hocadır kendileri. Bir o kadar da çok projelerin önderliğini danışmanlığını yapmış olup
elimizde fotoğraf makinesiyle etraftaki canlıların resmini çekerken diğer akademik
çalışanların bu haftaki ödeviniz ne diye ilgi ve merak konusu olmuştur.
Her dersine gireni derse hayran bırakan, her öğrenciyi derse birebir eşlik ettiren, bü-
1
tün öğrendiklerimizi el yazısıyla dosyalattırıp hepimizi tahtaya kaldıran muzip bir eğitici.
Odasının koridorundan her geçen şu diyaloğa tanık olmuştur eminim.
- Hocam bu dosyaları mı götüreceğiz çeyimizde diyen bayan bir öğrenci Hanımefendi saygıdeğer damada herkes çeyiz yaptı ben de bunları hazırladım dersin diyerek etrafındaki herkesi
kahkahaya sokan esprili bir kişilik...
O an film şeridi gibi saygıdeğer hocamızla bütün anılarım film şeridi gibi geçti aklımdan...
Aynı anda 2 imleç kullanılmaz Meryem hanım derdi dosyamı geç teslim etme korkusu yaşadığımda, her beni görüşünde satranç nasıl gidiyor ben inanıyorum ki sen her iki eğitimde de başarılı
olacaksın diye güdüleyen sosyal babacan bir adam...
Mezuniyet törenimizde o gülüşüyle herkesi kendine hayran bırakarak kürsüye gidip bize “Öğretmenlik Andı” nı yaptıran çok değerli hocamız o gün tüm öğrencilerinin arasına karışıp her biriyle
mezun olmanın sevincini yaşayıp resim çektirmişti...
Daha dün gibi aklımda mezuniyet belgemi imzalatmaya gittiğimde söyledikleri.. Yüksek lisans
yapmalısın Hanımefendi geleceğin anneleri kendilerini geliştirmek zorunda diyerek uğurlamıştı
beni elinde hiç bitmeyen limon kolonyasıyla...
Benim için çok kıymetli olduğunu bildirmek için nikah şahidim olarak düğün törenime özel davetiye göndermiştim. Telefonla arayarak nikah şahidim olarak çok mutlu olacağını söylemişti.
çok sevinmiştim herkese ilan etmiştim. 10 Haziran Pazartesi Günü tekrar arayıp kızının isteme
merasimi de o gün olacağı için düğünüme katılamayacağını ama İstanbul’a geldiğinde mutlaka
eşimle tanışmak istediğini söyleyerek gönlümü almıştı. Çok ince naif olan değerli hocamız her
bayram ve kandil mesajlarını karşılıksız bırakmaz arayarak bir kez daha memnun ederdi bizleri...
O kadar çok anı biriktirmişiz ki ama yine de diyorum ki keşke keşke daha çok sizin bilgi birikiminizden yararlansaydık. O kadar çok açım ki sizden öğreneceğim her şeye...
Sizinle 1 grupta 1 yıl boyunca çalışma imkanım oldu. Tez danışmanımızdınız. Bize nefes aldırmadan araştırma nasıl yapılır nasıl tez yazılır öğrettiniz. Arife ile birlikte hayata bir türlü geçiremediğimiz kitabı da birlikte yazabilseydik keşke...
Keşke her söylediğinizi her konuştuğunuzu yazarak ölümsüzleştirseydik tıpkı makaleleriniz kitaplarınız dergileriniz gibi...
Kitap gibi bir insan olan akıl hocamız babacan tavırlarınızı hiç bir zaman unutmayacağım. Ticaret
ve Turizm Eğitim Fakültesi’ne ve Gazi Üniversitesi’ne böyle çalışkan, adaletli ve öğretme aşkıyla
dolu bir hoca binde bir gelir.
Böyle Bir Öğretmen Hangi Gün Ölebilir Ki?
Tabii ki hiç bir zaman. O eminim ki benim gibi yüz binlerce emeği geçen öğrencisinin kalbinde ve
eserlerinde yaşayacak. Varsın mezar taşında “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü” yazsın.
Ruhunuz şad olsun, nur içinde yatın, mekanınız cennet olsun inşallah hocam...
2
KOOPERATİFLERİMİZ VE
KURUMSALLIK ANLAYIŞI
Oktay TUNÇAY *
Devlet Kooperatif ilişkilerinin Türkiye’deki Gelişimi Türkiye’de batıdaki kooperatifçilik anlamında kooperatifçilik hareketi Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mithat Paşa’nın Memleket Sandıklarıyla olmuştur. Mithat Pasa, Türk
köylüsün içinde bulunduğu ekonomik koşullardan ve tefecilerin elinden kurtarmak amacıyla 1863 yılında kooperatif benzer bir kuruluş
olan memleket sandıklarının çalışmasını sağlamıştır. Mithat Paşa Niş valisi iken 1863 yılında
Memleket Sandığı adı altında ilk tarım kredi örgütünü kurmuştur. Valiliği sırasındaki başarısı
tüm ülkeye yayılan Mithat Paşa’nın hazırladığı
Memleket Sandıkları Tüzüğü 1867 yılında hükümetçe kabul edilir. Memleket Sandıklarının
ülkenin her tarafında kurulması hükümetçe
tüm valilere görev olarak verilir. Memleket
Sandıkları Tüzüğü iki bölümden oluşur: Birinci bölümde yönetim, sermaye, borç verme ve
kârın bölüşümü; ikinci bölümde ise sandığın
muhasebe ilkeleri belirlenmiştir. Sandığa sermaye sağlamak için, boş hazine arazileri köylüler tarafından boş günlerinde birlikte çalışma
usulü ile ekilecektir. Bu çalışma sonucu elde
edilen ürünler ilçe merkezine götürülüp orada
hükümetin ve köy ihtiyar kurulunun denetimi
altında satılır. Böylece elde edilen gelir Memleket Sandıklarına sermaye olarak yatırılacaktır.
Mithat Paşa hazırladığı tüzük ile bir anlamda
üretim kooperatifleri ile tarım kredi kooperatifçiliğini birleştirmeyi düşünmüştür.
Cumhuriyet döneminde 1924 yılında Zirai Birlikler Yasası çıkarılmış, kredi ve pazarlama faaliyetlerinin aynı örgüt tarafından yapılmasının
sağlanması amaçlanmıştır. 1935 yılında 2834
sayılı yasa ile 2836 sayılı yasanın çıkarılması
ile tarımsal kooperatifçilik kalkınmada önemli
bir araç olarak görülmeye başlanmıştır. 1960
* Dr. Araştırmacı Yazar (koopkur@gmail.com)
sonrası donemde ise sosyal devlet anlayışının
getirmiş olduğu yaklaşımlarla kooperatifçilik
anayasal bir zorunluluk haline getirilmiştir.
Kooperatifçilik ile ilgili genel yasa ise 1969 yılında 1163 sayılı yasa ile kabul edilmiştir. 1963
yılından başlamak üzere kalkınma programlarında kooperatifçilik islenmeye başlanmıştır.
Avrupa ülkelerinde kendi kendine yardım örgütleri olarak, tabandan gelen kuruluşlar olan
kooperatifler, Türkiye’de tersine bir gelişme
yaşamış ve devlet kooperatiflerin kurulmasını
sağlamış ve yöneticiliğini üstlenmiştir. Devlet
başlangıç yıllarında kooperatifçiliğin gelişmesi
için gerekli koşulları sağlama, temel kuralları
belirleme, yasal çerçeveyi oluşturma, kooperatifçilik bilincini geliştirme gibi görevleri üstlenmiştir. Böylece Türkiye’de kooperatifçilik hareketinin başlaması devlet kanalıyla sağlanmıştır.
Türkiye’de kooperatifçiliğin ortaya çıkma ve
gelişmesinde etkili olan devlet yardımı, özellikle tarımsal kooperatiflerde yönetimi üstlenme
biçiminde varlığını sürdürmektedir. Özellikle Cumhuriyetten bu yana önemli aşamalar
kaydeden Türk kooperatifçiliği, günümüzde
ekonomik siyasetin bir organı olarak devlet tarafından kullanılmaya devam etmektedir. Günümüzde en başarılı kooperatiflerin tabandan
gelen ve demokratik olarak yönetilen kooperatifler olduğu gözlenmektedir. Bu durumda ülkemizde de kooperatifçilikteki basarı için devlet ve kooperatif ilişkilerinin yeniden gözden
geçirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Kooperatifçilik faaliyetleri kamu ve özel sektörün yanında adeta bir üçüncü sektör olarak ekonomik sistem içerisinde yer almakta ve ekonomik faaliyetlerde önemli bir konuma sahip
bulunmaktadır. Özellikle ülkemizde faaliyette
bulunan tarımsal amaçlı kooperatiflerden olan
3
Tarım Kredi Kooperatifleri, Tarım satış kooperatifleri, Pancar kooperatifleri gibi, nitelikli kooperatiflerin banka ve finans kuruluşlarından
kredi kullanma, ortaklarına kredi kullandırma,
şirketleri vasıtasıyla yaptıkları üretim ve satışların parasal büyüklükleri gibi, faaliyetleri
genel ekonomi içerisinde önemli bir orana çıkmıştır. Bu durum, bu tip kooperatiflerin finansal risklerini öne çıkararak, bunların daha iyi
yönetilmeleri ve denetlenmeleri gerekliliğini
ortaya koymakta, bu gerekliliğin de ancak bu
kuruşların yönetim ve denetim yapılarına kurumsal yönetim anlayışının monte edilmesiyle
sağlanabileceği düşünülmektedir.
2001 yılında meydana gelen ekonomik ve mali
krizden sonra, ekonomide oyununun kuralları
değiştiği halde, bütün kooperatif kuruluşlarında hâlâ eski ekonomik düzenin kurallarıyla hayatiyetini devam ettirmeye çalışmaktadır. Türk
kooperatifçilik hareketinde sadece tarımsal
amaçlı kooperatiflerin değil,bütün kooperatif
kuruluşların günümüz koşullarında ekonomik
ömrünü sürdürebilmesi için, mutlaka yönetim
ve denetim stratejisini değiştirmesi gerekmektedir.
Değişim ve yeniden yapılanmanın; Anayasanın
171. maddesinde yer alan Kooperatifçiliğin geliştirilmesi başlığı altında “Devlet, millî ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını
amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.”şeklindeki hüküm gereğince, mutlaka Devlet tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Çünkü yeni ekonomik
düzende kooperatifçiliğin yeri-önemi nedir?
Üçüncü sektör olarak ifade edilen kooperatiflere ihtiyaç var mı? Kooperatif kuruluşların
Vizyonu misyonu ne olacak? Neleri yapacak?
Neleri yapmayacak? Finansman yapısı ne olacak? Yabancı kaynak ihtiyacı nasıl karşılanacak? Bankacılık faaliyetleri ile aralarında nasıl
bir ilişki kurulacak? Örgütlenme yapısı, yönetim-denetim sistemi nasıl olacak? Bu soruların
yeni ekonomik düzene göre cevaplandırılması
gerekmektedir. Bu günkü örgüt yapısıyla, Türk
kooperatifçilik hareketinin bu değişim ve ye-
4
niden yapılanmayı kendiliğinden gerçekleştirmesi mümkün görülmemektedir.
Türk kooperatifçilik hareketinin geliştirilmesi
amacıyla Sanayi ve ticaret bakanlığının öncülüğü ile ve bu arada kooperatifçilikle ilgili kamu
ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak
yürürlüğe
Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesinde, ülkemizde kooperatifçilik sektörünün sorunlarının çözümünde kamu kuruluşlarına, sektöre
ve diğer aktörlere ne gibi görevler düştüğü
ortaya konulduğu ifade edilmektedir.. Bu belgenin, kooperatifçilik faaliyet alanları itibariyle
geniş bir kesimi kapsayacağı ve üç ayrı Bakanlığın kooperatif sektöre hizmet sunacağı vurgulanmaktadır.. Strateji belirleme sürecinde,
kooperatif türlerine özgü sektörel sorunlar
yerine, kooperatifçilik sisteminin genel ve yapısal sorunları üzerinde durulduğu, bu çerçevede çözüm önerileri geliştirildiği hususu
yer almaktadır. Türkiye Kooperatifçilik Strateji
Belgesi hazırlık süreci daha öncede ifade edildiği gibi katılımcı bir anlayışla hazırlandığı ve
belge içeriğinin belirlenmesi ve oluşturulması
tamamen açık ve şeffaf bir ortamda sürdürüldüğü özellikle bakanlık temsilcileri tarafından
belirtilmektedir Bu çalışmalar sonucu Stratejik Hedefler ve bu stratejik hedeflere ulaşmak
için öncelikli eylemlere yer verilmiştir. Kooperatifçiliğin yeni yol haritası olan Türkiye Kooperatifçilik Strateji Belgesi, Yüksek Planlama
Kuruluna sunulmuştur. Kurul tarafından onaylandıktan sonra büyük bir törenle kamuoyuna
açılanmıştır. Tabii uygulamasını zaman içerisinde görececeğiz ve izleyeceğiz. Ancak esas kooperatif kuruluşların her şeyden önce kurumsal
bir yapıya kavuşturulmalarıdır. Çünkü yapılan
araştırmalar ve gözlemlerimiz göstermektedir
ki; Ortakların hizmetten yararlanma ve bilgi
alma yönünden sistemin olumlu bir şekilde işlemesine rağmen, ortakların sistem üzerinde
kontrol gücüne sahip olma, katma değerden
pay alma, kaygıları özgürce dile getirme fonksiyonlarına yeterince sahip olmadıkları anlaşılmaktadır. Burada sistem tarafından ortakların
belirli alanlarda etkin olmalarına izin veril-
diğini, bu alanların dışında ise etkinliklerinin
kısıtlandığını görmekteyiz. Bu durum, Bütün
kooperatiflerde kurumsal yönetim anlamında
menfaat grupları içerisinde asli unsur olarak
yer alan ortakların, sistemin kontrol edilmesinde, hesap sorma mekanizmaları ile güçlendirilmesi gerektiğini, ayrıca da oluşturulan katma
değerden ortaklarında adil şekilde pay alması
için risturn dağıtma ve sermaye sınırlı faiz verilmesi gibi finansal enstrümanların hayata geçirilmesi gerekliliğini göstermektedir.
Genel kurul sürecindeki işlemlerin katılımcılar
tarafından olumlu karşılanması hadisesi, Genel
kurul sürecinin şeffaf, demokratik ve objektif
kriterlere uyularak yapıldığı anlamına gelmemektedir Kooperatiflerde en hassas süreçlerinden birisi Genel kurul süreci olmaktadır.
Yapılan Genel kurullarda hâkim teminatlı seçim uygulaması olmaması sistemin en önemli
zafiyetini oluşturmaktadır. Kooperatifin Genel
kurul sürecinde, egemenliği kullanan gücün
kesin hâkimiyeti bulunmaktadır. Dolayısıyla,
Kooperatiflerde Genel kurul sürecini ortaklardan daha ziyade, egemenliği kullanan gücün
kontrolünde özelliklede birlik kurmuş ve üst
örgütlenmesini tamamlamış kooperatiflerde
çalışanların yönlendirdiğini söylememiz pek
yanlış olmayacaktır. Bu itibarla bütün kooperatiflerde Genel kurul sürecinin daha şeffaf,
katılımcı ve ortakların gerçek demokratik iradelerinin oluşumunu sağlayacak biçimde, kurumsal yönetim anlayışının aradığı kurallarla
desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir.
-Genel olarak kooperatiflerde yönetim kurulu üyelerinin kurumu yönetme anlamında fiili
olarak tam güce sahip olmadıklarını, bunun yanında üyelerin niteliklerini arttıran özelliklerin
üyelerde bulunmasının da pek arzu edilmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Yönetim kurulu üyelerinin aslında yetki ve güç kullanmada mevzuattan kaynaklanan pozisyonlarının kuvvetli
olmasına rağmen, bunu fiili olarak kullanmada
pasif bir konumda oldukları görülmektedir.
Oysaki kurumsal yönetim anlayışında yönetim
kurulu üyelerinin zorunlu olarak pay sahipleri
arasından seçilmesi mecburiyeti bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin etkinliğini ve niteliğini arttırmak için ortak olmayan
kişiler arasından seçim yapılması uygulaması
da kurumsal yönetim anlayışında bulunmaktadır. Katılımcılar aslında bu konudaki olumsuz önermelerde bulunarak, yönetim kurulu
üyelik seçiminde uygulanan sistemin ihtisas
ve deneyim açısından daha nitelikli üyelerin
seçilmesini sağlamadığını ifade etmeleri yanlış
değildir.. Kooperatiflerimiz de, yönetim kurulu
üyelerinin fonksiyon olarak, kurumsal yönetim
anlayışının yönetim kurulunda aradığı özelliklerden olan etkinlik ve nitelik yönünden zayıf
bir yapıda olduğunu, yine ihtisas, deneyim ve
bağımsızlık anlamında da ciddi sıkıntılar içerisinde olduğunun gözlemlendiğini ifade edebiliriz.
5
ALMANYA’DA TARIM
KOOPERATİFLERİ *
Nurettin TEKİN **
Almanya’da tarım işletmeleri genellikle kooperatifler şeklinde örgütlenmişlerdir. Özellikle doğu ve batı Almanya’nın birleşmesinden
sonra ekonomik birleşmenin bir sonucu olarak
tarımsal faaliyetlerde de bir birleşme gerçekleştirilmiştir.
Almanya’da tarım kooperatifleri politik kararlardan oldukça etkilenmiştir. Çıkarılan tarımda uyum yasası gereğince Doğu Almanya’nın
devlete ait tarım işletmelerinde sosyalist rejim
sistemi mentalitesine uygun bir şekilde sadece işçi olarak çalışmaya alışmış olan Doğu Almanyalılar, kişisel kazancı amaç edinen liberal
Batı Almanya’da teknoloji, sermaye, mülk ve
emeklerini birleştirerek tarım kooperatifi şeklinde bir çalışma sistemine intibak edebilmek
için 31.12.1991 tarihine kadar kendilerini feshetme kararı aldılar. Batı kooperatif sistemine uyum sağlama yolunda böylesine radikal
ve cesur bir adım atmalarına rağmen mevcut
4500 kadar kolhoz ve sovhoz gibi doğu tipi
işletmelerden 3000 kadarı uyum sağlamakta
karar kıldılar. Hattâ bunlardan 1500 kadarı Federal Almanya hukukuyla yetinmeyip, Avrupa
Birliği hukukuna uyum sağlayacak şekilde örgütlenmişlerdir. Bir tarım kooperatifi kurmakta
isteksiz olanlar ya tarımsal faaliyetten çekildiler, ya da çiftçiliğin dışında mesela tarım makineleriyle ilgili teknik anlamda işyerleri açtılar.
* Bu yazının hazırlanmasında DRV (Almanya Tarım
Kooperatifleri Konfederasyonu) Başkanı Manfred
Nüssel’in açıklamalarından da yararlanılmıştır. Manfred
Nüssel; “Kooperatifçilikte 20 yıl: Doğu-Batı Almanya
Birleşmesinden Sonra Bir Başarı Hikayesi” Presseanzeiger
Gazetesi, www.presseanzeiger.de (02.10.2013).
** Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı, Gazi Üniversitesi E.
Almanca Okutmanı (nurettin_tekin@hotmail.com)
6
DRV (Deutsche Reiffeisenverband: Alman Tarım Kooperatifleri Konfederasyonu) bu konuda
hukuki ve ekonomik yönden yardım ve desteklerde bulunmuş ve çıkarlarını korumuştur.
Kooperatiflerin bilimsel ve teknik gelişmelerden de gerek teşkilatlanma, gerekse üretim ve
pazarlama yönünden yararlanmasına öncülük
etmiştir.
TARIM
KOOPERATİFLERİNİN
EKONOMİK YÖNÜ
Tarım kooperatifleri soyut bir sermaye işletmesi değildirler. Onlar, çiftçi ailelerin topraklarını bir güç ve emek birliği halinde bir araya
getirmelerinden oluşur. Ortalama bir tarım kooperatifi kırk dört aile vardır. Bir diğer ifadeyle
bunlara çoklu aile işletmesi de denebilir. Her
biri ortalama 32 işçi istihdam etmektedir. Tamamı 32000 işçiye ulaşır. Hepsinin de sosyal
güvencesi vardır ve vergi mükellefidirler. Bunlardan 12000 i, Amerika’da yapılan bir araştırma sonucu zorluk sıralamasında ikinci yeri işgal
eden hayvancılık işletmelerinde çalışmaktadır.
Almanya’daki tarım kooperatifleri ürettikleri
mahsulü sadece satmakla kalmazlar, aynı zamanda işleyerek katma değer sağlayacak fabrikalar ve tesisler de kurarlar. Mesela et kombinası işletmesi, şarküteri mamulleri fabrikaları, değirmenler, ekmek fırınları ve fabrikaları,
yem fabrikaları, makarna fabrikaları bunların
arasında ilk akla gelenlerdir.
Kooperatiflerin ürünlerini satmak için işletmelerinin bünyesinde ve çarşıda dükkân açmaları
da en sık görülen uygulamalardır. Böylece iş
erbabının bölgelerinde işyeri açmak için kârlı
bulmadıkları küçük yerlerde, halkın temel, güvenilir gıda ihtiyaçlarını ilk elden aracısız, dolayısıyla daha ucuz şekilde karşılamaktadır.
Tarımsal kooperatiflerin sosyal amaçlı yardımlar yaptıkları da az görülen olaylardan değildir.
Sosyal faaliyetlere yer temin edip, teknik yardım ve personel yardımı da sağlamaktadırlar.
Kooperatifler, eskiyen ve arızalanan tarım alet
ve tarım alet ve makinelerinin onarımı için de
pek çok atölye ve tamirhane kurmuşlardır. Bu
tamirhane ve atölyelerde diğer insanlara da
teknik hizmet vermektedirler.
Almanya’daki tarım kooperatifleri tarım alet
ve makinelerini en rantabl (= verimli) şekilde kullanırlar. Bir işe ne kadar alet ve makine
lâzımsa, ancak o kadar alet ve makine alınır.
Böylece alet ve makineler asla atıl kalıp durduğu yerde paslanarak eskimez. Tam kapasite
kullanılır.
Tarım makinelerinin akaryakıt ihtiyaçlarını temin etmek için akaryakıt istasyonları bile açmaktadırlar.
Tarım kooperatiflerinin her birinde ortalama
üçer adet de eğitim kurumu bulunur. Tamamı
üç bin kadardır. Bu eğitim kurumlarında hizmet
içi eğitimler yapılır ve çalışanların yaptıkları işlerle ilgili en son bilgileri edinmeleri ve en son
teknolojik alet ve makineleri en rantabl şekilde
kullanmaları öğretilir. Bu rakam Almanya’daki
tarım ve hayvancılıkla ilgili eğitim kurumlarının
yüzde 27 si kadardır. Üstelik kooperatiflerdeki
eğitim kurumunda kurs ve öğrenim görenler,
teorik olarak öğrendiklerini uygulamalı çalışmalar yaparak da mükemmelleştirebilmektedirler.
Tarım kooperatifleri aynı zamanda iktisadî bi-
rer tarım işletmesidirler. Bunun tabii bir sonucu olarak emek, sermaye, tabiat gibi üretim
faktörlerini bilimsel gelişmelerden ve tecrübelerden de yararlanarak kullanır ve bir kazanç
elde etmek isterler.
Doğu Almanya kökenli tarım kooperatifleri
ekonomik bakımdan genellikle pek de iyi durumda olmasalar da o taraflarda ekonomik büyümenin bir motoru sayılmaktadır. Bu kooperatifler 1800 ha tarım alanı işler. Bu kadar alan
Doğu Almanya’daki toplam tarım arazilerinin
%27 sidir. Her bir işletme ortalama 32 işçi istihdam etmektedir.
Almanya’daki tarım kooperatiflerinde çalışanlar yılda ortalama 35-38 bin Euro kazanmaktadır. Bu alanda 4 milyon istihdam vardır.
Pek çoğunun faaliyetleri çalışma ve eğitim
dünyasına nüfuz etmiştir. Meselâ Pek çok sanayi işletmesinin yemeğini sağlamaktadır. Pek
çok eğitim kurumunun kantinlerine gıda maddesi temin etmektedir.
BEKLENTİLERİ
Bütün bunların yanında Tarım Kooperatifleri;
•
Ağır vergi yükünün indirilmesi.
• Sübvansiyonların tavan sınırlarının yükseltilmesi.
• Diğer AB ülkelerindeki çiftçilerle aynı haklar sahip olmak.
• Tarım mazotunu serbestçe limitsiz depolamak ve ucuz kullanmak.
• Tarım ilaçlarının ve gübrenin ucuzlatılması.
•
AB içinde daha kolay mal dolaşımı.
7
10’UNCU KALKINMA PLANINDA
KOOPERATİFÇİLİĞİN GELECEĞİ
VE EKONOMİK GİRİŞİM MODELİ
OLARAK KOOPERATİFÇİLİK
SEKTÖRÜNDE YENİ TÜRLER
S.Tunahan BAYKARA *
GİRİŞ
verdiği bilgileri mevcuttur. Keza aynı sitede; Bakan Sayın YAZICI’nın değişik tarihli
bir konuşmasında İstanbul Sanayi Odası
(İSO) tarafından açıklanan, Türkiye’nin en
büyük 500 sanayi kuruluşunun arasında 6
kooperatifin olduğu vurgulanmıştır. Kooperatifler günümüzde sadece üyelerinin
ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak
üzere kurulan ortaklıklar olmayıp artık
ekonomik girişim modeli haline gelmeye
başlamıştır. Makalemizde 10 uncu Kalkınma Planında Kooperatiflere ilişkin tespit ve
amaçlar ile son zamanlarda kooperatifçiliğin ekonomik girişim modeli olma yolunda
ortaya çıkmış yeni kooperatifçilik türlerine
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün resmi
internet sitesinde bulunan bilgilerin derlemesine yer verilecektir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet
sitesinde yer verilen haberlerde; Temmuz
2013’te, ATO’da ‘’Kooperatifçilik Strateji Belgesi ve Eylem Planı’’nı açıklayan Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN aynı
toplantıda; “BM verilerine göre dünya genelinde 1 milyardan fazla ortağı bulunan
750 bin civarında kooperatifin faaliyet
gösterdiğini, Türkiye’de ise 8 milyon 100
bin vatandaşın ortağı olduğu 84 bin kooperatif bulunduğunu” söylediği; Gümrük
ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati YAZICI Birleşmiş Milletlerin aldığı karar uyarınca her
yıl temmuz ayının ilk cumartesi günü kutlanan “Uluslararası Kooperatifler Günü”
dolayısıyla yayımladığı mesajda ise, “kooperatiflerin toplumların işbirliği yaparak,
zorlukları dayanışma içerisinde aşma ve
2014-2018 YILLARINI
başarıyı birlikte yakalama yeteneklerinin
KAPSAYACAK 10’UNCU
ürünü olduğunu” ifade ettiği ve konuşmasında “Dünyadaki kooperatiflerin yüzde
KALKINMA PLANINDA
10’undan fazlası ülkemizde yer alıyor. Bu
KOOPERATİFÇİLİK
veriler, kooperatifçiliğin ülkemiz ekonomisinde önemli bir girişim modeli olmayı 10 uncu Kalkınma Planı’nın 2.2.12. Gibaşardığını göstermektedir” sözlerine yer rişimcilik ve KOBİ’ler kısmında Kooperatiflerle ilgili olarak; “Plan döneminde
* Sayıştay Başkanlığı Sayıştay Denetçisi
(tunahanbaykara@sayistay.gov.tr)
KOBİ’ler, esnaf ve sanatkârlar ile koopera8
tiflere yönelik strateji ve eylem planları hayata geçirilmiş, girişimcilik konseyi oluşturulmuş, girişimcilere yönelik çeşitli destek
ve ödül programlan başlatılmış ve kümelerin desteklenmesine yönelik mevzuat ve
kapasite oluşturma çalışmaları sürdürülmüştür.” Denilmekte ve ayrıca;
lenen hedefler çerçevesinde bir ilke
daha imza atarak sağlık kooperatifi kuruluşuna izin verdiklerini bildirdi.
Sağlık hizmetleri kooperatifleri ile büyük
sermaye gerektirmeyen sağlık hizmeti kuruluşlarının önünün açıldığına işaret eden
Yazıcı, bu tesislerin tıp merkezleri ve özel
poliklinikler olarak işleyeceğini ve vatandaşların sağlık hizmetlerine ulaşmasını kolaylaştıracağını vurguladı.
“Ortak iş yapma kültürüne, sermaye birikimine ve gelir dağılımına olumlu katkıları açısından önem taşıyan kooperatifçiliğin geliştirilmesi ihtiyacı bulunmaktadır.” Sağlık kooperatiflerinin 3359 sayılı Sağlık
Değerlendirmesinde bulunulmaktadır.
Hizmetleri Temel Kanunu ve ilgili yönetmeYine 10 uncu Kalkınma Planı’nın “Giri- liklerin hükümlerine uygun olarak etkin,
şimcilik ve KOBİ’ler” ile ilgili “Politikalar” verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasıkısmında Kooperatiflerle ilgili olarak “Bi- nı sağlamak üzere tıp doktorları, hemşirereylerin ve küçük işletmelerin ekonomik ler, diğer sağlık personeli ve diğer katılımcıve sosyal refaha katkılarını artırmak üze- lar tarafından özel sağlık kurumları açmak
re kooperatifleşme faaliyetleri özendirile- ve işletmek, vatandaşların her türlü sağlık
gereksinimini karşılamak üzere kurulacağı
cektir.” İfadesi yer almaktadır.
bilgisini veren Yazıcı, şunları kaydetti: “ÜlGörüldüğü üzere kooperatifçiliğin özen- kemizde 85 binin üzerinde kooperatif budirilmesi 2014-2018 yıllarını kapsayan 10 gün itibariyle farklı sektörlerde 30’u aşkın
uncu kalkınma planı döneminde bir poli- alanda ekonomimize can katıyor.
tika olarak belirlenmiştir.
Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ile yakaladığımız ivme ile kooperatifçiliğin yeni
EKONOMİK GİRİŞİM
sektörlerde açılımı noktasındaki çalışmaMODELİ OLARAK YENİ
larımız hız kesmeden devam ediyor. DayaKOOPERATİFÇİLİK TÜRLERİ nışma ve yardımlaşma ilkeleri ekseninde
ortaklarına eşit oy ve demokratik katılım
SAĞLIK KOOPERATİFLERİ
imkanı sağlayan kooperatiflerin önemi arGümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçi- tık daha iyi kavranıyor, bu nedenle koopelik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet ratifleşme her alana yayılıyor.”
sitesinde Sağlık Kooperatifleri hakkında:
Bakan Yazıcı, sağlık alanında kooperatif“Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı,
yeni bir tür olarak sağlık kooperatiflerinin
kuruluşuna izin verdiklerini belirterek, böylece sağlık hizmetleri kooperatifleri ile büyük sermaye gerektirmeyen sağlık hizmeti
kuruluşlarının önünün açıldığını ifade etti.
Bakan Yazıcı, Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı’nda belir-
leşme ile özellikle büyük sermaye gerektirmeden poliklinik, tıp merkezi ve hastane
gibi sağlık kuruluşlarının kurulabileceğine
dikkati çekerek, vatandaşların da sağlık
hizmeti aldıkları kooperatiflerin ortağı olabileceğini, kendi sağlık kuruluşunda tedavi
imkanı bulacaklarını söyledi
“Ortakların eşit oya sahip olması, işletme9
lerini sahiplenme duygularını artırıyor, bu
da kooperatiflerinin başarı şansını artıracaktır” ifadelerini kullanan Yazıcı, Bakanlık
olarak kooperatifçilik potansiyeli yüksek
yeni alanlarda fikirleri olan girişimcileri,
kooperatif işletme modeli ekseninde bir araya gelerek bu modelin sağlayacağı avantajlardan yararlanmaya davet ettiklerini
kaydetti.***” Bilgiler bulunmaktadır.
GAYRİMENKUL İŞLETME KOOPERATİFİ
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet
sitesinde Gayrimenkul İşletme Kooperatifi
hakkında:
“Bakanlığımız Kooperatifçilik Genel Müdürlüğünün 07.05.2013 tarihinde verdiği
izinle, gayrimenkul sektörüne alternatif
yatırım imkânları sağlayan ve küçük sermayelerin büyük projelere dönüşebileceği yeni bir tür olan “Gayrimenkul İşletme
Kooperatifi”nin kuruluşunu sağlamıştır.
kul işletme kooperatifi çatısı altında bir
araya getirerek büyük yatırımları hayata
geçirebileceklerdir.****” Bilgileri bulunmaktadır
YENİLENEBİLİR ENERJİ KOOPERATİFLERİ
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet
sitesinde Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri
hakkında: *****
“Dünyada meydana gelen kamu yönetimi
anlayışındaki değişimlere paralel olarak,
devletler ekonomik ve sosyal alandaki rollerini azaltmakta, idari, politik ve ekonomik
yapıları serbestleştirmekte, farklı ekonomik
modeller ile toplumların ihtiyaçlarını gidermeye yönelmektedirler. Dolayısıyla eğitim,
sağlık ve yenilenebilir enerji gibi birçok
farklı iktisadi alanda özel sektörler tarafından yatırımlar yapılmaya başlanmıştır. Gelişmiş birçok ülkede, kamu ve özel sektörün
yanında üçüncü sektör olarak tanımlanan
kooperatifler, kendi kendine yardım eden
ve kendi sorumluluklarını yüklenen ekonomik toplumsal dayanışma örgütleri olarak
ortaya çıkmış ve sosyo-ekonomik alandaki
boşluğu büyük ölçüde doldurarak ekonominin her alanında faaliyet göstermeye
başlamıştır. Özellikle yenilenebilir enerji
alanında kooperatif yatırımların artması enerji piyasasında toplum için alternatif yatırım imkanları yaratmıştır. Sahip oldukları
topluma karşı sorumluluk ilkesi sayesinde
kooperatifler, yerel faydadan genel faydaya katkı sağlayan yenilenebilir enerji alanına yönelmiştir. Sürekli devam eden doğal
süreçlerde var olan, kaynağını güneşten,
Merkezi Ankara’da olan bu kooperatif, hızla büyüyen gayrimenkul sektöründe yeni
bir kan olarak nitelendirilmektedir. Gayrimenkul işletme kooperatifi, getiri potansiyeli yüksek gayrimenkullere, gayrimenkule
dayalı projelere yatırım yapar ve uhdesindeki gayrimenkulleri işleterek kazanç elde
eder. Bu doğrultuda arsa, arazi, bina vb.
gayrimenkulleri edinen bunları değerlendiren bir kooperatif türü olarak tanımlanabilir. Kooperatif uygun gördüğü menkul ve
gayrimenkulleri satın alarak ya da kiralama ve benzeri sözleşme yolları ile edinerek,
bunların değerlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik, işyeri, konut, sanayi, turistik
tesisler vb. yaptıracak gerekirse satacaktır. **** http://koop.gtb.gov.tr/kooperatifler-hakkinda/
Böylece ortaklar, tek başına sermaye niteli- gayrimenkul-isletme-kooperatifleri (Erişim Tarihi
ği taşımayan küçük birikimlerini gayrimen- 04.10.2013)
*** http://www.gtb.gov.tr/haberler/saglik-kooperatifleri-geliyor (Erişim tarihi 04.10.2013)
10
***** http://koop.gtb.gov.tr/kooperatifler-hakkinda/yenilenebilir-enerji-kooperatifleri (Erişim Tarihi
04.10.2013)
doğadan ve atık maddelerden alan yenilenebilir enerji, doğal akış ile hidrolik, rüzgar,
güneş, jeotermal, biokütle, dalga, akıntı
enerjisi ve gel-git gibi fosil olmayan yani
tükenmeyen kaynaklardan elde edilen bir
enerji türüdür******. Söz konusu kaynaklara
dayalı yerel ve yenilenebilir enerji yatırımlarının, ister küçük ister büyük ölçekte, ister
şehir ister kırsal alanda olsun, imece usulünün bir ürünü olarak kurulan kooperatifler
çatısı altında değerlendirilmesi;
Enerjinin tüketileceği yerde üretilmesi ile
yerel kaynakların yerel halk tarafından kullanılması,
Enerji sistemimizdeki kayıp oranlarının azaltılması,
İstihdam üzerinde yaratacağı olumlu etki,
Toplumun ekonomiye katılımı ve enerji konusunda söz sahibi olabilmesi,
Enerjide tekelleşmeyi önleyerek enerji fiyatlarının düşürülmesi,
Sermayenin tabana yayılması,
Yerel kalkınmayı sağlaması,
Çevreye olumlu etkisi,
Özellikle ülke enerji bağımlılık oranlarının
düşürülmesi
hususların da önemli katkılar sağlamaktadır.
miz enerji üretimine katkı sağlamaktadır.
Özellikle 70’li yıllarda yaşanan petrol krizi
ve sonrasında enerji politikalarında yaşanan değişimler, insan varlığı için tehdit
oluşturmaya başlayan çevre sorunları ve
buna paralel olarak artan enerji fiyatları,
çevreye duyarlı vatandaşları bir araya getirerek yenilenebilir enerji alanında kooperatifleşmelerini sağlamıştır. Bu doğrultuda, Feed-In Tariff(Tarife Garantisi Sistemi)
gibi başarılı teşvik mekanizmalarının da
katkısı ile yenilenebilir enerji kooperatifleri, Almanya, İngiltere ve Danimarka başta
olmak üzere Kanada, ABD, Avustralya gibi
dünyanın gelişmiş ülkelerinde kurulmaya
başlamıştır. Söz konusu ülkeler içerisinde
Danimarka, Avrupa’nın en güçlü yenilenebilir enerji kooperatiflerine sahip ülkesi olarak kabul edilmektedir. Bugün, Almanya
ve Danimarka’da yenilenebilir enerji tesislerinin yarıdan fazlası, toplumun ekonomiye ve enerji piyasasına katılımını sağlamada önemli bir yeri olan kooperatif şeklinde
kurulmaktadır. Bunun nedeni, sadece bu
ülkelerde değil yenilenebilir enerji kooperatiflerinin kurulduğu tüm ülkelerde, toplumsal dayanışma bilinci ile hareket eden
ülke halkının, yerel ihtiyaçlarını ve kendi
enerji bağımsızlıklarını kazanma isteğidir.
Bu sayede, ülkelerin yenilenebilir enerji
politikaları ile ilgili yapı, ölçek ve üretimde
kullandığı çeşit bakımından önemli farklılıklar olmasına rağmen, kooperatiflerin
enerji konusunda diğer şirket türlerinden
herhangi bir fark gözetilmeden faaliyet
gösterebildiği görülmüştür.
Dünyada Yenilenebilir Enerji Kooperatif
Örnekleri: Dünyanın birçok ülkesinde kooperatifler, yenilenebilir kaynaklardan Özellikle Avrupa’da, enerji ve kooperatifçilik
enerji üretimini teşvik etmek amacıyla politikaları ile uygulanan olumlu teşvik
sağlanan destekler sayesinde, dünya te- mekanizmaları, kısıtlı ekonomik imkanlar
ile kurulan yenilenebilir enerji koopera****** T.C. Resmi Gazete,5346 Sayılı Yenilenebitiflerinin gelişimi için önemli bir itici güç
lir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, Madde:3/11, olmuştur. Danimarka ve Almanya’nın bu
konudaki uzun süreli başarısının yegane
18/05/2005, sayı.25819
11
sebebi, yenilenebilir enerji alanındaki teşvik mekanizmaları içinde en yaygını olan
“Tarife Garantili Program”ı (Feed-in Tariff)
uygulamalarıdır. Yine Kanada’nın Ontario
Eyaletinde yenilenebilir enerji kooperatiflerinin bu seviyede gelişmesi, 2009 yılında
uygulanmaya başlanan Tarife Garantili
Program sayesinde olmuştur.
tüm çalışmalar devam etmektedir.” Bilgileri bulunmaktadır.
Tüm dünyada sayıları hızla artan “enerji
kooperatifleri” maalesef ülkemizde gelişmemiştir. Bununla birlikte, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel
Müdürlüğü’nün “Kooperatifçilik Strateji ve
Eylem Planı 2012-2016”da da belirtildiği
Kuruluşlarından bu yana, kooperatifler üzere “enerji kooperatiflerinin” ülkemizbelli değerler ve etik kriterler göz önüne de de oluşturulması arzu edilmekte olup,
alınarak gelişim göstermiş ve bugüne kadar buna ilişkin çalışmalara başlandığı belirtilbu özelliklerini korumayı başarmışlardır. mektedir.*******
Sahip oldukları bu değerler, kooperatiflerin
EĞİTİM KOOPERATİFLERİ
farklı alanlarda faaliyet göstermesini
sağlamıştır. Bizzat girişimcilerin sosyal Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçisorumluluklar alması gerekliliği, onları lik Genel Müdürlüğü’nün resmi internet
gerçek kooperatif olgusunu anlamalarını sitesinde Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri
ve bu konuda çeşitli politikalar oluşturarak hakkında:********
faaliyetlerini bu alana yöneltmelerini
sağlamıştır.
Yenilenebilir
enerji “Kooperatifler artık eğitim sektöründe de
kooperatifleri uygulanan bu politikaların bir ihtiyaca cevap veriyor. Bu sektörün ihtibir ürünüdür. Söz konusu politikadan yacı olan yeni açılımları kooperatif girişim
hareketle yenilenebilir enerji sektöründe modeli ile halkımızın hizmetine sunuyoruz. Kooperatifler sayesinde alternatif bir Dünya uygulamalarına bakıldığında,
girişim modeli yaratılması, özellikle ortalama eğitim süresi 11-12 yıl veya
yerel ve yenilenebilir kaynakların bölge daha üzerindedir. Türkiye’de ise yetişkin
halkı tarafından değerlendirilmesinin nüfusun ortalama eğitim süresi 6 yıl
sağlanması gerekmektedir. 17 Ekim 2012 civarındadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan
tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren ülkelerin hemen hepsi ortalama eğitim
“Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Ey- sürelerini artırmak suretiyle nüfuslarının
lem Planı” na dayanarak Dünya’nın önemli büyük bir bölümünü lise mezunu ya da
ekonomilerinden biri haline gelen Türkiye; üniversite mezunu yapmak üzere hedefler
sahip olduğu zengin yenilenebilir enerji koymuşlar ve bunu gerçekleştirmek için
kaynakları ile köklü kooperatifçilik tarihini, tedbirler almaktadırlar. Avrupa Birliği
toplumsal sorumluluk ilkesi sayesinde, tek ülkeleri 2020 yılına kadar nüfuslarının en
bir kurumsal yapı altında buluşturarak, or- az yüzde 90’ını lise mezunu yapmak üzere
taklarının katkılarını, uygulanabilir iktisadi
projeler içine kanalize edebilen, yerel ve ******* Özlem Döğerlioğlu Işıksungur’un
yenilenebilir kaynakları en doğru şekilde Gas&Power Dergisi için yazdığı köşe yazısı
değerlendirerek enerji üretimi yapan koo- http://www.dogerlihukuk.com/?m=News&id=561
&title=&ust=561(Erişim tarihi 04.10.2013)
peratif işletme modelini en kısa sürede ha- ******** http://koop.gtb.gov.tr/kooperatifleryata geçirecek ve dünya liderleri arasında hakkinda/egitim-kooperatifleri (Erişim tarihi
yerini alacaktır. Bu doğrultuda gerekli olan 04.10.2013)
12
kendilerine hedefler koymuşlardır. Ülkemizde son yıllarda alınan önlemlerle
ve idari uygulamalarla okullaşma oranında
çok önemli mesafeler kat edildiği
görülmektedir. Bu kapsamda okullaşma
oranında ilköğretim düzeyinde yüzde
98’lerin aşıldığı, ortaöğretim düzeyinde
yüzde 70’lere yaklaşıldığı, yükseköğretim
düzeyinde ise yüzde 33’leri yakaladığımız
görülmektedir. Bu ilerlemelere rağmen,
halen eğitim sistemimiz gelişime açıktır.
Bu alanda atılması gereken önemli adımlar
bulunmaktadır.
Son Dönemlerde Eğitim Kooperatiflerinin
Kurulma Nedenleri:
1- Kamuoyunda 4+4+4 Kanunu olarak bilinen, 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 3 üncü, maddesiyle,
birinci kademe 4 yıl süreli ilkokul, ikinci kademe 4 yıl süreli ortaokul ve üçüncü kademe 4 yıl süreli lise olarak yapılandırılmıştır.
Böylece kademeler arası yatay ve dikey geçişlere imkân tanınmış, esnek yapı sayesinde bireye yetenek ve gelişimine göre erken
yaşlarda tercih hakkı tanınmıştır.
Bu madde “Eğitim Kooperatiflerini” de cazip kılmıştır. Kanun yürürlüğe girmeden önce hüküm “İlköğretim kurumları, sekiz yıllık
okullardan oluşur. Bu okullarda kesintisiz
eğitim yapılır ve bitirenlere ilköğretim diploması verilir.” şeklinde idi. Sekiz yıllık eğitim kurumu kurmak ise çok büyük sermaye
gerektiriyordu. Dar gelirli vatandaşların
kooperatif çatısı altında bunu gerçekleştirmesi ise çok zordu.
Ancak, yeni Kanunla ilköğretim; ilkokul ve ortaokul olarak ikiye bölünmüş
ve kesintili hale gelmiş, kuruluş giderleri neredeyse yarıya inmiştir. Bu da dar
gelirli vatandaşlarımızın kooperatif ça-
tısı altında birleşerek eğitim kurumu açmalarını kolaylaştırmıştır. Dolayısıyla
Kanunun yürürlüğe girmesi eğitim kooperatifçiliğini olumlu yönde etkilemiştir.
2- Eğitim kooperatiflerini çekici hale getiren nedenlerden bir tanesi de kurumlar
vergisi muafiyetidir. Kurumlar Vergisi Kanunun 4/k maddesine göre ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi,
yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması
ve sadece ortaklarla iş görülmesi yönünde
hükümler bulunan kooperatifler kurumlar
vergisi muafiyetinden yararlanacaklardır.
Yeni kurulan eğitim kooperatifleri de veli ve
öğretmenlerden teşekkül ettiği için kurumlar vergisi muafiyeti için istenilen şartları
yerine getirmektedirler.
3- Eğitim kooperatiflerini cazip kılan bir diğer gelişme de 2012 yılında çıkarılan teşvik paketidir. Yeni teşvik sisteminde, eğitim
yatırımları desteklenecek, özel sektör tarafından gerçekleştirilecek olan ilk, orta ve
lise eğitim yatırımları, hangi ilde yapılırsa
yapılsın, Bölgesel Teşvik Uygulamaları kapsamında 5’inci bölge desteklerinden yararlandırılacaktır.
Eğitim Kooperatiflerinin amaç ve faaliyet
konuları
Kooperatifin amacı; Ortakları ile diğer özel
ve tüzel kişilerin eğitim-öğretim ve araştırma gereksinimlerini karşılamak için özel
eğitim yasalarına uygun olarak her derecede ve türde özel eğitim kurumları açmak,
işletmek, araştırma ve incelemelere imkân
sağlamaktır.
Bugüne kadar kurulan örnekleri hakkında
bilgi
Bu güne kadar “Eğitim Kooperatifleri” iki
değişik şekilde kurulmaktadır.
13
-Üniversite veya Yüksek Okul bünyesinde
kurulanlar (Kurucu ortaklar genelde akademisyenlerden oluşmaktadır): Bunlar üniversitelerin kantin, misafirhane, otopark
gibi tesislerini işletmektedirler. Yine bu şekilde kurulan bir kısım eğitim kooperatifleri
de kurs işletmeciliği yapmaktadır.
Türkiye Kooperatifçilik Vizyonu; “güvenilir,
verimli, etkin ve sürdürülebilir ekonomik
girişimler
niteliğini
kazanmış
bir
kooperatifçilik yapısına ulaşmak» olarak
belirlenmiştir. Aynı Plan’da Genel Amaç;
“kooperatifçiliğe daha elverişli bir ortam
sağlamak; toplumda olumlu bir kooperatifçilik imajı oluşturmak ve sektöre güveni
-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve mede- artırmak; verimli ve etkin uygulamaları
ni hakları kullanma ehliyetine sahip ger- ortaya çıkarmak; sürdürülebilirlik, rekabet
çek kişi ya da kooperatifin amacına uygun edebilirlik ve yenilikçiliği sağlamak; koopefaaliyet konusu bulunan kamu veya özel ratiflerin ekonomik kalkınmaya ve gelirin
hukuk tüzel kişiler tarafından kurulanlar: daha adil paylaşımına olan katkılarını artBu çerçevede Bursa ve İzmir’de kurulu bu- tırmaktır.” Şeklinde belirlenmiştir. Gümlunan “Eğitim Kooperatifleri”nin okulları rük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Gebulunmaktadır. Bunlardan, Bursa Eğitim nel Müdürlüğü resmi sitesinde bulunan ve
Kooperatifinin, ana okul, ilkokul, ortaokul, aynı zamanda makalemizde yer verdiğimiz
orta ve yüksek öğretim yurdu ile bir de kül- yeni Kooperatifçilik türleri gösteriyor ki artür merkezi; İzmir Eğitim Kooperatifinin de tık Kooperatifçilik toplumda ortak iş yapma
ilkokul ve ortaokulu bulunmaktadır.
ve ekonomik girişimler açısından model giHer iki örnek için de kurulmuş ve başarılı rişimler olma yolunda ilerleyecek. Çünkü
şekilde hizmet veren 20’nin üzerinde koo- hem 10 uncu Kalkınma Planında hem Kooperatif bulunmaktadır…”Bilgileri mevcut- peratifçiliğin yol haritasının çizildiği Eylem
Planında Kooperatifçiliğin özendirileceği
tur.
vurgulanmaktadır. Yine resmi organların
yukarıda yer verdiğimiz ifadelerinden de
SONUÇ
açıkça anlaşılacağı üzere Kooperatifçilik
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik sadece sistem olarak değil aynı zamanda
Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan tür ve alan çeşitliliği anlamında da teşvik
ve 2012-2016 yıllarını kapsayan Koopera- edilecektir.
tifçilik Stratejisi ve Eylem Planı********’nda
******** http://www.izmiriplanliyorum.org/
static/upload/file/kooperatifcilik_stratejisi_ve_eylem_plani_(2012-2016).pdf (Erişim tarihi
04.10.2013)
14
ULUSLARARASI KOOPERATİFLER
BİRLİĞİ (ICA) *
Gülsen SARAY **
Kooperatif gönüllü olarak ve rızaya dayalı
bir araya gelen bireylerin ortak ekonomik,
sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını ve özlemlerini karşılamak için kurulan, ortak sahiplenilen, demokratik idare ile yönetilen otonom
bir birliktir. Bu tanımın akademik yorumlaması ise sahipleri ve işçileri ayni olan ayrı
bir örgütsel varlık olduklarıdır.
(1995) Manchester kentinde yapılan Genel Kurul Toplantısında gözden geçirilerek,
kooperatifçilik kurumlarına rehber olan
kabul edilmiş ve genişletilerek yeniden beyan edilmiştir.
Yedi Kooperatifçilik ilkesi:
Gönüllü
ve
herkese
açık
üyelik: (Voluntary, Open Membership)
Kooperatifler, toplumsal cinsiyet, sosyal,
ırki, siyasal ve dinsel ayırımcılık olmaksızın,
hizmetlerinden yararlanabilecek ve üyeliğin sorumluluklarını kabule razı olan herkese açık gönüllü kuruluşlardır.
Kooperatifçiliğin sahiplendiği değerler arasında bulunan “kendi kendine yardım”,
“özgün mesuliyet”, “demokrasi”, “eşitlik”,
“adalet” ve “dayanışma” ön plandadır.
Kooperatif kurucuları geleneksel olarak
“dürüstlük, açıklık, sosyal sorumluluk ve
karşılıklı ihtimam göstermek” gibi etik detarafından
gerçekleştirilen
ğerlere inanırlar. Kooperatifçilik prensip- Üyeler
leri ise bu değerlerin pratikte uygulamaya demokratik denetim (Democratic Member Control) : Kooperatifteki katılımcı payı
koyulması ve hayata geçirilmesidir.
ne olursa olsun Bir Üye Bir Oy demektir.
Kısa adı ICAolan Uluslararası Kooperatifler Kooperatifler, siyasa oluşturma ve karar
Birliği (International Co-operative Allian- alma süreçlerine katılan üyelerince denetce) bünyesinde ise Kooperatifler aşağıdaki lenen demokratik kuruluşlardır. Seçilmiş
yedi temel kooperatifçilik prensibi ile çalı- temsilci olarak hizmet eden erkekler ve
şırlar. Bunlardan altı tanesi 1844’deki İn- kadınlar üyelere karşı sorumludur. Birim
giliz kooperatifçilik hareketi kurucularının kooperatif kuruluşlarında üyeler eşit oy
kaleme aldığı yönergelerle 1966’da ICA ta- hakkına sahiptir (her üyeye bir oy hakkı).
rafından tasarlanmıştır. 1966’nın bu pren- Diğer düzeydeki kooperatif kuruluşlarında
sipleri, 1995’de Uluslararası Kooperatifler ise oy hakkı demokratik bir yaklaşımla düBirliği’nin (ICA) kuruluşunun 100.yılında zenlenir.
* Bu çalışma: http://ica.coop/en/sitemap ; http://
www.icba.coop/ ; http://www.ilo.org; http://
www.tmkb.org.tr. web sitelerinden yararlanılarak
hazırlanmıştır.
** Araştırmacı Yazar Gülsen.Saray; B.Sc.-Cologne
FH-University of Applied Sciences, Civil engineering; M.A.-T.C. Atılım Universitesi,Kamu Yönetimi
ve Siyaset Bilimi; Ph.D. -T.C. Gazi Ün., S.B:E. doktora yapmaktadır.
Üyelerin ekonomik katılımı (Member Economic Participation): Üyeler, kooperatiflerinin sermayesine adil ve eşit bir şekilde
katkıda bulunurlar ve varlıkları demokratik olarak yönetirler. Bu sermayenin en
azından bir kısmı genellikle kooperatifin
ortak mülkiyetidir. Kooperatif faaliyetlerinin ekonomik karları üyelere geri öde15
nir, kooperatifte yeniden yatırıma döner
veya üyelere hizmet sağlanır. Çoğunlukla
üyeler, üyeliğin bir koşulu olarak taahhüt
edildiği üzere (var ise) sermaye üzerinden
kısıtlı miktarda gelir elde ederler. Üyeler
gelir fazlasını, muhtemelen «en azından
bir kısmı taksim olunamaz kaynaklar»
oluşturma
yoluyla
kooperatiflerini
geliştirme, kooperatifle yapmış oldukları
işlemlerle orantılı olarak üyelerine kar
sağlama ve üyelerce onaylanan diğer
faaliyetlere destek olma gibi amaçların
biri ya da tamamı için ayırırlar. Özerklik ve bağımsızlık (Autonomy And
Independence): Kooperatifler otonom
yani kendi kendini yöneten, kendi kendine
yeten, kendi kendine yardım eden, üyeleri
tarafından yönetilen ve denetlenen kuruluşlardır. Kooperatifler, hükümetler dahil
olmak üzere diğer kuruluşlarla bir anlaşmaya girmeleri ya da dış kaynaklar yoluyla
sermayelerini artırmaları durumunda, bunu kooperatiflerin özerkliğini sürdürecek
ve üyelerinin demokratik yönetimini koruyacak şekilde gerçekleştirirler.
Topluma/Topluluğa karşı sorumlu olma
(Concern For The Community): Kooperatifler, üyelerinin ihtiyaçlarına odaklanmanın yanısıra, üyelerce onaylanan politikalar
aracılığıyla toplulukların sürdürülebilir
kalkınması için çalışırlar.
Kısa adı ICA olan (International Cooperative Alliance) Milletlerarası Kooperatifler Birliği, Merkezi Geneva- İsviçre’de
olan.1895’de Londra’da kurulmuş, küresel
bir oluşumdur. ICA’nın Kuruluş gündeminde, Arjantin, Avustralya, Belçika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, Hindistan, İsviçre, Sırbistan ve ABD
ülkelerinin farklı kooperatiflerinden gelen
delegeler, bilgi sağlama, kooperatifçilik
prensiplerini tanımlama ve savunma, uluslararası ticareti geliştirme gibi hedeflerini
belirtmişlerdir. ICA hem I. Dünya Savaşını
hem de II. Dünya Savaşını atlatabilmiş çok
az uluslararası kuruluşlardan birisidir. Üyeleri arasındaki siyasi farklılıkları giderebilmekte çok zorlanmış fakat barış ve demokrasiye tutunmuş ve siyasi olarak tarafsız
kalmıştır.
Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme (Education, Training And Information) : Kooperatifler, üyelerine, seçilmiş temsilcilerine,
yöneticilerine ve çalışanlarına kooperatiflerinin gelişimine etkin bir şekilde katkıda bulunabilmeleri için eğitim ve öğretim
imkanı sağlar. Kooperatifler genel kamuoyunu, özellikle de gençleri ve kamuoyunu
oluşturan kitleleri, işbirliğinin doğası, şekli
ve yararları hakkında bilgilendirirler.
ICA’nın tarihsel dönüm noktalarının aşağıdaki kronolik sıralanması incelendiğinde,
ICA’nın kapsamlı çalışmaları ve gayreti ile,
kooperatifçiliğin küreselleşme sürecinde
uluslararası üst kurum olan Birleşmiş Milletler çatısında yer bulduğunu tespit etmekteyiz.
Kooperatifler arasında işbirliği (Cooperation Among Cooperatives): Kooperatifler,
yerel, bölgesel, ulusal, ve uluslararası yapısallıktaki oluşumlarda beraberce çalışarak
üyelerine daha etkin bir şekilde hizmet
ederler ve kooperatifçilik hareketini güçlendirir.
1896 - ICA politik tarafsızlık ilkesini benimsedi.
16
1895 – 9 Agustos 1895’te İngiltere’de
Londra’da kuruldu.
1922 – ICA, bir “Uluslararası Kooperatifçilik
Bankası” kurdu. Bugünkü adıyla ICBA***,
(International Co-operative Banking Asso*** http://www.icba.coop/
ciation) Uluslararası Kooperatifçilik Bankası Birliği, sektörel bir örgütlenme olan
“Uluslararası Kooperatif Bankacılığı” komitesini oluşturdu.
oluşturur.
1922 – ICA kendi Uluslararası Sigorta
Komitesi’ni oluşturdu. Bugünkü adıyla ICMIF (International Co-operative and Mutual Insurance Federation) Uluslararası Kooperatif ve Karşılıklı Sigorta Federasyonu
olan sektörel bir kuruluştur.
1976 – Paris’teki 26. Kongrede, ICA’nın sektörel bir kuruluşu olan TICA (The International Association of Tourism Co-operative)
Uluslararası Turizm Kooperatifleri kuruldu.
1923 - İlk ICA Kooperatifçilik günü kutlandı..
1990 – ICA, San José- Costa Rica’da Bölgesel Amerika Ofisini açtı.
1937 - ICA Kooperatifçilik prensiplerini yeniden gözden geçirdi.
1992 - ICA adem-i merkeziyetçi sürecini
başlatır ve dört bölge oluşturur: Afrika,
Amerika’lar, Asya, Pasifik ve Avrupa.
1946 – ICA, Birleşmiş Milletler ile “istişari
nitelik” taşıyan ve devlet teşekkülü olmayan ilk üç NGO**** ’dan biri olmuştur.
1968 – ICA, Hindistan- Yeni Delhi’de bir Asya Pasifik Bölgesel Ofisi kurar.
1982 - ICA merkezini Londra’dan İsviçreGeneva’ya taşıdı.
1995 -ICA Kooperatifçilik prensiplerini revize eder ve yedincisi olan “Topluma/ (Top1951 – ICA, tarım kooperatiflerini birleşti- luluğa) karşı sorumlu olma” (Concern for
rerek bir Tarım Komitesi kurdu. Bugünkü Community) prensibini de ekler.
adıyla ICAO (International Co-operative 1996 – ICA, sektörel bir kuruluş olarak buAgricultural Organisation) olan Uluslararagünkü adıyla IHCO olan Uluslararası Sağlık
sı Tarım Örgütleri Kooperatifi ICA’nın sekKooperatifleri Örgütü’nü (International
törel bir kuruluşudur.
Health Co-operative Organisation) kurar.
1952 – ICA, Konut kooperatifleri Komitesi
2001 – Birleşmiş Milletler, kooperatiflerin
kurdu. Bugünkü adıyla ICA Housing, Konut
geliştirilmesi için uygun ortam hazırlanmaKooperatiflerini birleştiren ICA’nın sektörel
sı üzerine bir tüzük hazırlar.
bir kuruluşudur.
2002 – ICA, 2002’de ILO***** tarafından su1966 – ICA, Kooperatifçilik Prensiplerinin
nulan Kooperatiflerin Desteklenmesi Üzeikinci güncellemesini yapar.
rine Tavsiye Kararları’nı (R.193) kabul eder.
1966 – ICA, balıkçılık kooperatiflerine o2003 – ICA, Norveç- Oslo’daki Genel Kurudaklanarak, ICA Tarım Komitesinin bir alt
lunda, yeni ICA Resmi Kuralları ve İç Tüzükomitesini oluşturur. Balıkçılık Komitesi
ğünü yürürlüğe koyar.
1976’da bağımsız bir gövdeye dönüşür ve
bugünkü adıyla ICFO (International Co- 2009 – ICA, ilk kadın başkanı olarak Dame
operative Fisheries Organisations) Ulus- Pauline Green’i seçer.
lararası Balıkçılık Kooperatifleri Örgütü’nü
**** Kooperatif bir sivil toplum örgütü değildir;
Devlet teşekkülü olmayan NGO (non governmental organisation) terimi aynen bırakılmıştır.
***** ILO International Labour Organization (
Uluslararası İşçi Kurumu); http://www.ilo.org/
dyn/normlex/en/f?p=NORMLEXPUB:12100:0::NO:
:P12100_INSTRUMENT_ID:312531
17
2012 – Birleşmiş Milletler Uluslararası Kooperatifler Yılı olarak ilan edilir.
Türkiye’de ise Kooperatifler Merkez Birlikleri ve Kooperatif Birlikleri bir araya gelerek
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca,
ICA’nın tarihsel gelişiminde sebep sonuç
merkezi Ankara bulunan ve kısa adı “TÜRilişkilerin analizini yapıldığında, kooperatifKİYE KOOP****** “ olan “SINIRLI SORUMLU
çiliğin önce ihtiyaç-fayda dengesini kurduTÜRKİYE MİLLİ KOOPERATİFLER BİRLİĞİ”
ğu, kendi çekirdek örgütlenmesini sağlam
ni süresiz olarak kurmuşlardır. Yurtiçinde
bir zemine oturttuğu, bankacılık faaliyetleve yurt dışında şubeler açabilen TÜRKİYE
riyle ekonomik bağımlılıktan uzak kaldığı,
KOOP, Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin
daha sonra uluslararası olma aşamasından
bir üyesi olarak ICO’nun Kooperatifçilik İlgeçtiği ve küreselleşme sürecine milletler
kelerini benimsemiştir.
arası üst kurumsallaşma bilinciyle özellikle
BM çatısı altında yaklaşma stratejisi izledi- 6 Temmuz 2013 ICA’nın 91’inci Uluslarağini görülmektedir. Bu süreçte kooperatif- rası Kooperatifler Günü ve BM’in 19’ uncu
çilik ilkeleri ekseninde kendi kendini revize Uluslararası Kooperatifler Günü olan Uluslararası Kooperatifler Gününün teması
ettiği de gözden kaçmamaktadır.
şöyledir:
ICA, birçok uluslararası kuruluşla özellikle, World Bank, ILO, IRU, WOCCU, COPAC, “Kooperatif Girişim Kriz Dönemlerinde
Cooperatives Europe and FAO gibi küresel Güçlü Kalır”
kurumlarla, küresel ilişkilerini sürdürmek- ****** http://www.tmkb.org.tr/menu/Kooperatifcilik-Ilkeleri/13
tedir.
18
DÜNYADAKİ GELİŞMELERE GENEL
BİR BAKIŞ
Rasih DEMİRCİ *
Dünya son yıllarda her alanda ciddi değişim ve dönüşümlere sahne olmaktadır.
Bilim ve teknolojideki gelişmeler üretim
sistemlerini ve iş örgütlenmelerini büyük
değişikliğe uğratmış, toplum düzenini oluşturan bütün kurumlar, toplumsal ilişkiler,
ülkelerin dış dünya ile ilişkilerinin organizasyonu köklü bir şekilde değişmiştir. Geleneksel siyasal bloklar ortadan kalkmış,
demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerler, bütün
insanlığın ortak değerleri halini almıştır.
Diğer taraftan, Sovyet Blokunun çöküşü ile
birlikte dünyada liberal ekonomik düzen,
yani serbest piyasa ekonomisi giderek yaygınlaşmaktadır. Dünya ekonomisi giderek
serbestleşme eğilimindedir.
çekmektedir. Yirminci yüzyılın sonunda sanayi toplumunun zirvesine ulaşan toplumların refah seviyesi, yirmi birinci yüzyılda
bilgi teknolojisinde sağlanacak ilerleme ile
muhafaza edilip, geliştirilebilecektir.
Her çağda bir endüstri kolu, o döneme
damgasını vurmuş ve ekonomik gelişmenin dinamizmini teşkil etmiş, bu gelişmelerden faydalanan ülkeleri, diğerlerinden daha önce refaha kavuşturmuştur.
1800’lerin ortalarında, nasıl demiryolları
ABD’de büyüme motoru olmuşsa, yirminci
yüzyılın ilk çeyreğinde otomotiv sanayisinde kullanılan montaj hattı uygulamaları,
bu sektörün gelişmenin lokomotifi olmasına yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası
ileri bir sanayi çağına ulaşılmış; seri üretim
1980’li yıllardan beri belirginleşen, milli yöntemleri, yönetim ve üretim teknolojidevlet yapılarını olduğu kadar geleneksel sindeki gelişmeler, ölçek ekonomisi hedefi,
dünya dengelerini de değiştirip yerinden ihtisaslaşma, iş basitleştirme, hareket ve
oynatan ve yeni bir yapılanmaya yol açan, zaman etüdleri, optimizasyon teknikleribu batı merkezli bu gelişim, bir taraftan da nin gelişmesi, temel ürünlerin daha ucuza
dünya ekonomisini tek bir bütün olmaya üretilmesine fırsat vermiş, bu gelişmeler
yöneltmektedir. Bu cümleden olarak ser- sonucunda özlenen refaha ulaşılmıştır.
maye hareketleri, üretim, ticaret ve tek- 1970’li yıllarda turizm, bankacılık, yaynolojinin uluslarüstü bir nitelik kazanması gın satış ağları ve hukuk hizmetleri gibi,
zikre değer bir gelişmedir.
hizmet endüstrileri, ekonomik canlılığın
öncüleri olurken, 1990’lı yıllara bilgisayar
Yirminci yüzyılın başında kırsal toplumdan
donanım, yazılım ve telekominikasyon ensanayi toplumuna dönüşümü yaşayan indüstrilerinin gelişmesi damgasını vurmuş
sanlık, günümüzde sanayi toplumundan
ve bilgi teknolojisi yeni dönemin liderliğini
bilgi toplumuna dönüşümün sancılarını
ele geçirmiştir.
* Prof. Dr. E.Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F
(rasihdemirci@gmail.com)
Önceki dönemlerde kırsal toplumdan, ileri
19
sanayi toplumlarına geçildiği gibi bilgi toplumunun, sanayi toplumundan aldığı ivme
ile genişleyip, derinleşeceği anlaşılmaktadır. Özellikle son yıllarda elektro-mekanik
ve elektronik sanayilerindeki hızlı gelişmeler, bilgi teknolojisi imkânların hızlı gelişmesini mümkün kılmaktadır.
Bu gelişmeler sonucunda iletişim ve bilişim
teknolojilerinin itici gücü ile toplumsal ilişkiler ve olaylar, alan olarak genişlemekte,
dünyanın herhangi bir yerinde cereyan eden bir olay diğer bir yerinde hissedilmekte olumlu ve olumsuz güçlü tepkileri olan,
değişim ve dönüşümlere yol açmaktadır.
Özellikle yirminci yüzyılın son çeyreğinde
dünya, geleneksel blokların ortadan kalktığı, her alanda liberal eğilimlerin güçlendiği, teknolojik gelişmenin sınır tanımaz
bir şekilde önemli değişmelere yol açtığı
bir dönemden geçmiştir. Bu değişim süreci
halâ sürmektedir.
İktisadi açıdan konuya baktığımızda; ticaret, sermaye hareketleri ve teknoloji akımının transnasyonal bir özellik kazanarak
yayılması ve yoğunlaşması ekonomileri
birbirine bağlamaktadır. Bu tür bağımlılıklar ise devletlerin sınır aşan ekonomik
ilişkiler üzerindeki kontrolünü azaltmaktadır. Burada dikkati çeken husus; üretim
faaliyetlerini ülke sınırları dışına taşıran ve
dünya coğrafyasına yayan uluslar üstü ya
da çok uluslu dev firmaların dünya üretim
ve işbölümünü denetim altına almasıdır.
Birçok ileri sanayileşmiş ülkede, ekonomi
politikalarını, ülkeler arasındaki ticaret ve
yatırım kararlarını büyük ölçüde uluslar
üstü bu şirketlerin stratejileri belirliyor ve
bu şirketler yine üretim bilgisini (teknolojisini) ellerinde tutuyorlar. Ancak hızlı pazar
değişiklikleri, ürün ve üretim teknolojisi
değişiklikleri ve giderek zorlaşan rekabet
şartları, özellikle de doyuma ulaşan pazar20
lardaki müşterilerin daha seçici olmaları ve
ürün çeşitliliğinin artmasından etkilenen
bu endüstriyel firmalar, strateji değişikliğine gitmek zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla
stok seviyelerini en aza indirgeyen, kaliteli
fakat düşük maliyetli üretim yapan, ürün
ve taleplerindeki değişikliklere karşı daha
esnek olan üretim ve üretim yönetimi teknolojilerini kullanarak geliştirmek zorunda
kalmışlardır. Bu durum birçok firmayı üretim otomasyonu ve entegrasyonu programları çerçevesinde esnek üretim sistemlerini devreye sokmasına neden olmuştur.
Esnek üretim sistemleri bilgisayar nümerik
kontrollü tezgâhlarla, robotlar ve otomatik
malzeme taşıyıcıların bilgisayar desteğinde bütünleştirilmesinden, değişik ürün ve
parçayı aynı anda üretilmesini sağlayan sistemlerdir. Bu sistemin en önemli özelliği;
atölye tipi üretim sistemlerindeki esnekliklerin seri üretim sistemlerinin üretkenliği
ve verimliliği ile birleştirmiş olması, belirli
bir süre boyunca insan müdahalesine gerek göstermeden çalışabilmesi ve son derece esnek olmasıdır.
Dünya ekonomisinde görülen önemli gelişmelerden bir diğer de; uluslar üstü firmalar ile doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının önemlerinin artmasıdır. Kendi ülkelerinde ücret artışları, vergi düzenlemeleri,
çevre koruma gibi maliyet artırıcı etkilerden korunmak için üretim faaliyetlerini
çevre ülkelere kaydıran (delocalization) bu
şirketler, üretim maliyetlerini düşürdükleri gibi, korunan pazarlara girme imkanını
elde ediyorlar. Bu ülkelerde yaptıkları yatırımlar ve fason imalât bağlantıları ile işçilik maliyetlerini düşürmek, ucuz üretim
kaynaklarından yararlanmak ve pazarlarını
genişletmek isteyen bu şirketler, ticaretin
serbestleşmesini ve mal, hizmet, sermaye
ve teknoloji değişiminin önündeki engellerin kaldırılması hedef almaktadırlar.
Uluslararası ekonomik ilişkilerde eski korumacılık anlayışının yerine, ticaretin serbestleşmesi görüşü benimsenmektedir.
Serbest ticaret normlarını bütün dünyaya
hâkim kılmaya amaçlayan ve GATT müzakerelerine taraf olan ülkelerin onayıyla
1995 yılında yürürlüğe giren Dünya Ticaret
Örgütü (DTÖ) kuruluş anlaşması ve eki anlaşmalar (Uruguay Turu Nihai Senedi) yeni
ekonomik ilişkilerin kurumlaşması yönünde atılan ciddi adımlardır. 1995 yılı itibariyle milletlerarası ticaret anlaşmaları mal
ticareti (GATT) dışında; bundan böyle GATS
ile hizmet ticaretinde liberalleşme, TRİPS
anlaşması ile de fikri ve sinai mülkiyet hakları ticaretinin milletlerarası kurallarının da
vazedildiği görülmektedir. Yani Uruguay
Turu, patent ve fikri mülkiyet haklarının
korunmasını, bütün dünyada güvence altına alan hukuk düzeni beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda, devletin hangi
ekonomik etkinlik alanlarına, ne ölçüde ve
hangi şartlarda destek vereceğinin kuralları da belirlenirken, bu kurallara uymayan
ülkelere de uluslar arası düzeyde uygulanacak müeyyideler de ortaya konmaktadır.
Türk sanayi henüz yarı sanayileşmiş bir
özellik göstermektedir. Sanayiin dışa açılması ve korumacılığın kademeli olarak kal-
dırılması son 25-30 yılda hızlanmıştır. Yeni
Türk sanayi dış rekabeti yeni tanımıştır.
Rekabet için kalite ve verimliliğin önemini
yeni kavramıştır.
Sanayileşmede rekabet, ülkelerin teknoloji
üretir hale gelmeleriyle mümkündür. İthal
teknolojiye bağlı sanayi yapısı, uzun vadeli bir sanayileşmesi olamaz. Dış dünyaya
açılma hedefini seçen ülkelerin bilim-teknoloji-sanayi yeteneğini hızla geliştirmeye
dönük, uzun vadeli stratejiler benimsemesi gerekir. Türkiye’de özel sektörü teknoloji
üretmeye sevk edecek ve kendi markaları
ile rekabet etmeye teşvik edecek şuurlu ve
plânlı politikalara ihtiyaç vardır. Teknoloji
üretir hale gelebilmek, bilim ve teknoloji
yeteneğinin ve belli bir sanayi kültürünün
geliştirilip yerleştirilmesinden geçmektedir.
Dünyadaki
gelişmeler
çevresinde
Türkiye’nin ister AB ile bütünleşsin, ister
küresel rekabet karşısında varlığını sürdürmeye çalışsın, milli çıkarlarını gözeten bir
anlayışla savunma mekanizmalarını geliştirmesi gerekir. Çünkü dünyadaki süratli
gelişmeler, karşısında Türkiye’nin Avrupa
milletleri veya dünyanın ileri teknoloji üreten ülkeleri ile rekabet ederek varlığını sürdürmesi mümkün olmayacaktır.
21
ÖRGÜTLERDE ÇATIŞMA
Saltuk Aziz GÖKALP *
İnsan sosyal bir varlıktır ve doğası gereği
yalnız yaşayamaz. Yalnız yaşayamayacağı
için belli bir toplumda var olmak zorundadır. Yolda yürürken, otobüs ile seyahat
ederken, telefon ile konuşurken, alışveriş
yaparken sürekli bir başka kişi veya kişiler
ile etkileşim halinde bulunur. İnsanların
etkileşimde bulundukları her ortamda da
belli nedenlerden dolayı tartışmalar, kavgalar, anlaşmazlıklar, kırgınlıklar olabilir.
Bu etkileşim sürecinde karşılıklı ilişkilerde meydana gelebilecek bu gibi durumlar
“çatışma” olarak tanımladığımız kavramı
ortaya çıkarmaktadır. Bu tür uyuşmazlıklar
tarafların her ikisinin de kıt olan bir kaynağı
elde etmeye çalışması, ortak bir eylem veya
etkinlikte farklı davranışlarının olması, farklı bakış açılarına ve inançlara sahip olmaları
gibi durumlarda ortaya çıkabilmektedir (Asunakutlu, 2003: 365). Önemli olan nokta
bu tür anlaşmazlıkların mümkün olan en iyi
şekilde çözümlenmesi ve olumsuz durumlardan olumlu sonuçlar elde etme başarısının gösterilmesidir.
Günümüz örgütleri çok hızlı değişen çalkantılı bir çevre içinde faaliyet göstermektedirler. Çağdaş örgütler için değişim artık
uyulması gereken bir kural haline gelmiştir.
Yaşayan sistemler olarak çevreleriyle ilişki
kurma zorunluluğu olan örgütler için değişmezlik ve durağanlık, çözülmeyi ve sona
gidişi (entropi) ifade etmektedir. Bu nedenle örgütlerin bu değişimi iyi analiz ederek
kendisini geliştirmesi gerekmektedir. Hızlı
değişim ve buna uyum sağlama sorunları
örgütlerde çatışmalara, krizlere, streslere
* T.C. Milli Eğitim Bakanlığı İlksan Genel Müdürlüğü
(sgokalp@ilksan.gov.tr)
22
neden olmaktadır. Bu yüzden örgüt yapısının gözden geçirilerek çevredeki değişmelere uyum sağlayacak biçimde geliştirilmesi
gerekir (Şimşek,2005:279). Çalışanların gelişen ve değişen şartlara göre sürekli eğitimlere tabi tutulması, örgüt kaynaklarının
bu değişimler karşısında dinamik tutulması
ve yöneticilerin de değişimlere adapte olabilme yeteneğine sahip olması ile örgütün
amaçlarına ulaşabilmesi için verimli bir ortam hazırlanmış olur. Bu noktada da yöneticilere büyük sorumluluklar düşmektedir.
Yöneticiler çalışanların sorunlarıyla ne kadar ilgilenirlerse çalışanların birbirleriyle ve
yöneticileriyle arasında oluşabilecek çatışmalar da o derece az olur. Dolayısıyla çatışmanın iyi yönetilmesi örgütsel verimliliğin
ve etkinliğin artması ile sonuçlanır. İyi yönetilmeyen bir çatışma ise örgüt içerisinde
haberleşmenin kesilmesine, güven ortamının azalmasına, verimliliğin düşmesine neden olur. Bu nedenle yönetici konumunda
olanlar çatışmayı en etkin şekilde yönetebilecek olan kararları almalı ve çatışmaya neden olan durumları belirleyerek bu çatışma
ortamını derhal ortadan kaldırmaya yönelik
faaliyetlerde bulunmalıdırlar.
Çatışma, bir bireyin veya grubun başka bir
birey veya grup tarafından negatif olarak
etkilenmesi ile başlayan bir süreç olarak
tanımlanabilir (Dreu, 1997: 9). Yine çatışma, çok değişik ortam ve düzeylerde ortaya çıkmakla birlikte, genel anlamıyla çatışmayı “bir seçeneği tercih etmede bireyin
ya da bir grubun güçlükle karşılaşması ve
bunun sonucu olarak karar verme mekanizmalarındaki bozulma” olarak ifade edebiliriz (Can, 2005: 376). Buradan hareketle
çatışmayı iki veya daha fazla kişi veya grup
arasındaki çeşitli kaynaklardan doğan anlaşmazlık olarak da tanımlayabiliriz. Nasıl
tanımlanmış olursa olsun anlaşmazlık, zıtlaşma, uyumsuzluk ve birbirine ters düşme
çatışmanın temel unsurlarıdır (Koçel, 2005:
664; Tengilimoğlu vd, 2008: 232).
Çatışmanın iyi yönetilmemesi, bireylerin
toplumsal ve iş ilişkilerinin bozulmasına,
stres dolayısıyla fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların ortaya çıkmasına, örgütlerin amaçlarından sapmasına neden olabilir (Karip,
1999: 24; Özer, 2008: 140). Amaçlarından
uzaklaşan bir örgütün de rekabetçi ortamda başarıyı yakalama şansı zordur. Bunun
içindir ki çatışmanın performansı artırıcı
şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bunun
yanında çatışmanın sürekli olumsuz bir kavram olarak algılanması bazı yararlarının olmadığı anlamına da gelmemektedir. Örgüt
içinde yaşanan çatışmaların düşük olması,
örgütün statükocu olduğunun, yeniliklere
ayak uyduramadığının, değişimin ve ilerlemenin yaşanmadığının bir göstergesi olabilir (Akkirman, 1998: 4). Dolayısıyla çatışmaların örgütün gelişmesi ve ilerlemesi için bir
dinamik olarak kullanılması büyük önem arz
etmektedir. Çatışma ile yöneticiler ve çalışanlar kendi davranışlarının diğerlerini nasıl
etkilediğini ve kendilerini geliştirebilmek
için nelere ihtiyaçları olduğunun farkına varırken; aynı zamanda bireylerin başkalarının düşüncelerini dinleyebilmelerine, kabul
edebilmelerine ve daha az ben merkezli olmalarına da yardımcı olur (Tjosvold, 1992:
4; Tengilimoğlu vd, 2008: 234). Çatışmanın
olumlu yönlerinden faydalanabilmek için
çatışmanın etkin yönetilmesi gerekir. Etkin
yönetilen çatışmalar örgütün misyonunu ve
kültürünü geliştirirler. Etkin yönetilmeyen
çatışmalar örgütleri durgunluğa iterek sorunlarının artmasına neden olur.
Örgüt içindeki birimler arasındaki sınırlı ile-
tişim, kıt kaynakların paylaşılması, örgüt içi
birimlerin örgütün ana amacından sapması, algılama farklılıkları, kişilik farklılıkları,
örgüt içi güç mücadelesi ve daha önce ortaya çıkmış ancak halen çözülmemiş olan çatışmalar temel olarak çatışmanın nedenleri
arasında gösterilebilir. Yönetici konumunda
olanlar, etkin ve verimli örgüt yönetimi modelinde büyük sorumluluk yüklenen kişilerdir. Bu sorumluluk ile kişiler arası farklılıkları, amaç farklılıklarını, yöntem farklılıklarını, değer, algı ve sorunları tanımlamadaki
farklılıkları örgüt amaçları doğrultusunda
değerlendirerek çatışmanın çözümü için
gereken yolları saptamakla yükümlüdür.
Örgüt içi iletişim ve koordinasyonun tam ve
eksiksiz olarak sağlanması ile bu çatışmaları
çözümlemek daha kolay olacaktır. Örgütlerde performans ve buna bağlı olarak verimliliğin bir ekip çalışması halinde gerçekleştirileceği bilinen bir gerçektir. Bu nedenle
gerçek rakiplere yönelmeden önce, örgütün kendi içindeki çalışmaların koordine edilmesi ve çatışmaların en aza indirgenmesi
büyük önem taşımaktadır (Gümüş, 1995:
48). Bu yapılabildiği takdirde, kısacası örgüt
içi amaç farklılıkları ve çatışmalar en aza indirgendiği ve hatta ortadan tamamen kaldırılabildiği takdirde örgütün faaliyet gösterdiği çevrede rakiplerine karşı daha dinamik
ve zinde olmasının da yolu açılacaktır.
Tüm bu anlatımlardan yola çıkarak çatışmayı kişilerin kendi içlerindeki çatışma, kişiler
arası çatışma, kişiler ve gruplar arası çatışmalar, grupların kendi içindeki ve gruplar
arası çatışmalar, örgütler arası çatışmalar
olarak sınıflandırabiliriz. Tüm bu sınıflandırmaların temelinde bireylerin fikir, duygu ve
görüşleri arasındaki farklılıklar yatmaktadır.
Dolayısıyla bu tarz çatışmaların örgüt içerisinde sürekli olması ve çözüme kavuşamaması halinde örgütsel verimlilik anlamında
bir düşüş meydana gelecektir. Yine örgüt
içerisinde dikey çatışma (ast-üst arasındaki
23
çatışma) ve yatay çatışma (aynı kademedeki birimler arasındaki çatışma) durumları da
söz konusu olabilmekte ve bu çatışmaların
da bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Özellikle dikey çatışmalar yani
ast-üst arasında yaşanan çatışmalar günümüzde en sık rastlanan çatışma türlerindendir. Üstün astına gün içinde birçok görevler vermesi ve astın bir müddet sonra bu
durumdan rahatsız olması ile sürekli devam
eden ve çözüme kavuşturulması gereken
çatışmalar söz konusu olabilir. Hangi türden
olursa olsun çatışma sonucunda bireylerin
bir takım tepkiler vermesi doğaldır. Kişinin
çatışma durumlarında kayıtsız kalması, saldırganlaşması ve olgun olmayan davranışlar sergilemesi söz konusu olabilmektedir
(Koçel, 2005:674). Çatışan bireyler arasında önceden beri süregelen olumlu ilişkiler
söz konusu değil ise bireyler çatışma sonucu kendisini geri çekip kayıtsız kalabileceği
gibi saldırgan davranışlara da yönelebilir.
Bunun yanında bir kişiye yakışmayan kendini acındırma, küsme gibi davranışlarda da
bulunabilir. Tüm bunların önleyebilmek ve
çatışmaları çözebilmek için çatışan tarafları
yumuşatma, yöneticinin taraflardan birini
zorlaması, uzlaştırma, hakeme başvurma
ve kaynakları artırma gibi çözüm yollarına
başvurulabilir (Koçel, 2005:676). Böylelikle örgüt içinde meydana gelen veya gelme
ihtimali olan çatışmaları bertaraf edebilme
olanağı sağlanır.
Hiçbir çatışmanın yaşanmadığı, sürekli aynı
fikirlere sahip olan bireylerin oluşturduğu
örgütlerde yenilik, değişim, yaratıcılık ve
performans olumsuz yönde etkilenebileceği ve durağanlık söz konusu olabileceği gibi,
sürekli ve önemli çatışmaların olduğu, ortak
bir kararın alınamadığı örgütlerde de kararların gecikmesi ve verilememesi, önerilerin
sorunları çözmeye yetmemesi, amaçlardan
sapma gibi nedenlerle yine performans
olumsuz etkilenir ve örgütün varlığı tehlike-
24
ye girer. Bu yüzden tüm çatışmalar örgütler
için faydalı olmasa da, bazı çatışma türleri
çalışanlar arasında uyumu artırır ve çalışanların başarı düzeylerinin yükselmesine imkan tanır. Dolayısıyla çatışmanın yaşanmadığı bir ortamı gerçekleştirmek hayalden öteye gidemez. Önemli olan nokta örgütlerin
gelişimi ve değişimi için çatışmanın belli bir
sınırda tutulabilmesi ve o sınırı aşmasının
engellenmesidir. Bu yapılabildiği takdirde
örgütsel performansın artması sağlanacak
ve bu da beraberinde başarıyı getirecektir.
KAYNAKLAR
AKKİRMAN, Ali Deniz;
“Etkin Çatışma Yönetimi ve Müdahale Stratejileri”,
Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Dergisi, (Erişim) http://
iibf.deu.edu.tr/deuj/index.php/cilt1-sayi1/article/
view/41/pdf_16, Cilt: 13, Sayı: II, 1998, s. 1-11.
ASUNAKUTLU,Tuncer;
Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar: Sorunlar,
Tartışmalar, Çözüm Önerileri, Modeller, Dünya ve
Türkiye Yansımaları, Ankara, Seçkin Yayınları, 2003.
CAN, Halil;
Organizasyon ve Yönetim, Ankara, Siyasal Yayınları,
2005.
DREU, D.K.W. Carsten; VLIERT, V.D.Evert;
Using Conflict in Organizations, UK, Cromwell
Press, 1997.
GÜMÜŞ, Mustafa;
Yönetimde Başarı İçin Altın Kurallar, , İstanbul, Alfa
Yayınları, 1995.
KARİP, Emin;
Çatışma Yönetimi, Ankara, Pegema Yayınları, 1999.
KOÇEL, Tamer;
İşletme Yöneticiliği, İstanbul, Arıkan Yayınları, 2005.
ÖZER, M.Akif;
21.Yüzyılda Yönetim ve Yöneticiler, Ankara, Nobel
Yayınları, 2008.
ŞİMŞEK, Şerif M.;
Yönetim ve Organizasyon, Konya, Günay Ofset,
2005.
TENGİLİMOĞLU, Dilaver; E.Asuman ATİLLA; Meral
BEKTAŞ;
İşletme Yönetimi, Ankara, Seçkin Yayınları, 2008.
TJOSVOLD,Dean;
The Conflict-Positive Organization: Stimulate Diversity and Create Unity, USA, Addison-Wesley Publishing, 1992.
ANDIMIZ...
Ahmet Nihat DÜNDAR *
Bugün 8 Ekim 2013. Uzun bir süredir gündemde olan ve ilk zamanlar “ açılım” daha sonrasında ise “ Demokratikleşme Paketi” adı altında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın açıkladığı pakette yer alan ANDIMIZ konusu bugünkü Resmi Gazetede
yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle resmen halledildi.
alan “budunumu” kelimesi “milletimi” olarak değiştirilirken “Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan cümle ile sonra yer
alan “Ne mutlu Türküm diyene” cümlesi
eklendi:
And, 1997 yılında ikinci defa değiştirildi.
“Öğrenci And’ı”nın günümüzde söylenmekte olan metni, Millî Eğitim Bakanlığı
Resmi Gazetede: “Milli Eğitim Bakanlığın- Tebliğler Dergisinin Ekim 1997 tarih 2481
dan: Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Ku- sayısında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlırumları Yönetmeliğinde değişiklik yapılma- ğı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 10.
sına dair Yönetmelik. Sayı: 28789
Maddesiyle belirlenmiştir. Bu maddeye göre ilköğretim okulunda öğrenciler, her gün
Madde 1. 27.8.2003 tarihli ve25212 sayılı
dersler başlamadan önce öğretmenlerin
Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim
gözetiminde topluca aşağıdaki “Öğrenci
Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 12. Maddesi yürürlükten kaldırılmış- Andı”nı söylüyorlardı:
tır.” İfadesiyle yer alan düzenleme ANDI- İşte Andımız:
MIZI yürürlükten kaldıran bir düzenleme
“Türk’üm
olarak tarihteki yerini alıyordu.
Başkalarını bilemem ama benim için yaz- Doğruyum,
kış, çamur-yağmur demeden İlk Okulda Çalışkanım,
her gün büyük bir zevkle, yüksek sesle
okuduğum Andımız benim için önemli ve İlkem; küçüklerimi korumak,
değerliydi.
Büyüklerimi saymak,
1933 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmekDr. Reşit Galip tarafından yürürlüğe konutir.
lan ve tam 80 yıl yürürlükte kalan ANDIMIZ
ilk kez 1972 yılında değiştirildi.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
29 Ağustos 1972 tarih ve 14291 sayılı Ey büyük Atatürk!
Resmî Gazetede yayımlanan ilkokullar yönetmeliğinin 78. Maddesinde and’ da yer Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe,
* Dr, Araştırmacı Yazar (koopkur@gmail.com)
Hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.
25
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
ruz vatanımızı da milletimizi de. Bu yıl 65
yaşımı doldurdum. Hep çalıştım. Hala çalıNe mutlu Türk’üm diyene!”
şıyor vatanıma milletime yardımcı olmaya,
Bazılarına göre bu söylevler ırkçılıktı, bazı- bu vatanı bize miras bırakanlara hayırlı bir
evlat olmaya çalışıyorum. Bana göre büyük
larına göre ise islam dışı idi ve kaldırdılar.
önderimiz Atatürk’ün açtığı yol BİLİM yoluOysa biz, haçlı ordularına karşı koyan, dur, BAĞIMSIZLIK yoludur, BARIŞ yoludur,
memleketinin her bir yeri işgal edilmiş, can, İNSANLIK yoludur benim de yürümeye çamal ve ırzı saldırı altında, tehlikede, özgür- lıştığım yoldur…
lüğü elinden alınmış bir ortamda şerefsizce yaşamaktansa vatanı, milleti ve bayrağı AND’larla doğru insan, çalışkan insan oluniçin onurlu bir şekilde hayatını feda etmeyi mayabilir. AND bir hatırlatmadır. İnsan öngöze alan büyük önderimiz Atatürk ve tüm ce hatırlar sonra uygular. Bana göre güzel
savaşan atalarımızla gurur duyuyoruz. Bi- ve gerekli bir hatırlatma idi. Bizim nesil bu
ze bağımsız bir vatan, Türkiye Cumhuriyeti andı Bİ R YEMİN gibi algılar ve uygulardık.
Devletini armağan ettikleri için onlara min- Bu kuralların aynı zamanda islami kurallar
net duyuyoruz. Şehitlerimizin, gazilerimi- olduğunu ayetlerle, hadislerle düzenlenzin huzurunda saygı ile eğiliyoruz. Onlara diğini de bilirdik. Bu konuda daha detaylı
bilgi edinmek isteyenler, Nurullah Çetin,”
yakışır insan olmaya çalıştık, doğru olduk,
Andımız Ayetmi?” Milli Güvenlik ve Dış Poçalıştık hala çalışıyoruz… Küçüklerimizi,
litika Araştırma Merkezi,30.9.2013 tarihli
yardıma muhtaç olanları koruduk, koruyazıyı inceleyebilirler.
yoruz. Tüm yaşça büyüklerimize yaşından
dolayı saygı duyduk, yaşına uygun davran- Bu uygulama ne getirir, ne götürür bunu zamayanlara, doğru, dürüst olmayanlara bile man içinde göreceğiz ama bence, herkesin
acaba bizim bilmediğimiz göremediğimiz bir andı olmalı, bizim andımız da kalmalı,
bir şey mi var? Diye değerlendirdik… Başka şayet varsa kimse okumaya zorlanmamalı,
yurdumuz yok, bu vatan bizim, onun için çözüm şekli 80 yıl sonra bu olmamalıydı.
gönülden bağlı ve özümüzden çok seviyo- Kalın sağlıcakla
26
BİLGİYİ ETKİLİ YÖNETMEK
M. Akif ÖZER *
Etkili bilgi yönetiminin, işletmelerin, bilgi
düzeylerinin belirlenmesinde, ne tür bilgiye ve hangi düzeyde gereksinim duyulduğunun saptanmasında, bilgi açığının giderilmesinde ve entelektüel sermayenin korunması, geliştirilmesi ve işletme amaçları
yönünde kullanılması yönünde yardımcı
olması beklenmektedir. Etkili bilgi yönetiminin gerçekleşmesini zorlaştıran engellerin bilinmesi ve ortadan kaldırılmaya
çalışılması bilgi yönetiminde önemli adımlardın birisini oluşturmaktadır. Bu engeller
birçok nedenden kaynaklanabilmektedir.
gerektiği dile getirilmektedir Ayrıca, bazen,
daha üst düzey kadronun, kendilerinden
daha uzman olan alt düzey kadronun önerilerini veya işlerini kabul etmede isteksiz
davranarak, bilgi yönetimine engel oluşturdukları da unutulmamalıdır.
Bilginin aşırı yüklenmesi diğer bir potansiyel problem olarak görülmektedir. Veri tabanlarının, informal bilgi toplamada veya
kodlanan bilgiyi kullanmada, bilgi içinde
dolaşmayı zor ve kullanmayı yavaşlatacak
düzeyde çok geniş olabileceği, bu durumun sonunda, işletmenin bilgi yönetim
Enformasyonun uygun şekilde yapılma- sistemlerini bozan ve sadece veritabanlaması etkili bilgi yönetimini engelleyen ne- rına ulaşmada bilgi çöplüğü olarak adlandenlerden birisi olarak görülmektedir. Bilgi dırılan bir duruma götürebileceği uyarısınyönetimi danışmanlarının, sisteme arzu da bulunulmaktadır.
edilen enformasyonu dahil edememelerinin bir sebebi olarak, ödüllendirmenin Açık veya kodlanmış bilgiye olan dar oyetersiz olabileceği hususu öne sürülmek- daklaşma, bilgi yönetimi sistemlerindeki
tedir. Özellikle, iş dünyasının çok çekişmeli diğer bir zayıflık olarak görülmektedir. İnortamında, kişisel bilgi ve anlayışın anah- san anlayışının ve etkileşiminin oldukça
tar olarak görüldüğü bir durumda ödülün büyük kısmının, kodlanması ve bu yüzden
de paylaşılması, üstü örtülü bilgiyle gerönem kazanacağı belirtilmektedir.
çekleşmektedir. Bu bilginin elde edilmesi
Enformasyonun uygun şekilde yapılama- ve paylaşılmasında karşılaşılan güçlükler,
masının diğer bir nedeni olarak, bilginin bilgi yönetimindeki engellerden bir diğeri
bir güç olarak kabul edildiği durumlarda, olarak görülmektedir. İşletme çapında üstü
paylaşılmasının istenmeyeceği,
kişisel kapalı bilginin yayılması için kişiler arasınkârlar için bilginin satılabileceğine dikkat da süregelen etkileşimin en iyi yol olabileçekilmektedir.
ceği belirtilmektedir (Ayr.içn. Celep-Çetin,
Bilgi yönetimi programlarını uygulayan iş- 2003:39).
letmelerin, bilgiyi paylaşmayı bir öncelik Bilgi yönetimi sisteminden yararlanmada
haline getirerek, performans değerlendir- en büyük meydan okuma, bilginin ne kame ve ödül sistemlerini iyi düzenlemeleri dar yararlı olduğunun belirlenmesidir. Bilgi, işletmelerin amaçlarını gerçekleştirme* Doç. Dr. Gazi Ün. İİBF Kamu Yönetimi Böl.
(ozer@gazi.edu.tr)
ye yönelik kullanılmalıdır. Bilgiye yapılan
27
birçok yatırım yanında, bilginin gelirlere lendirilmesi ve daha sonra bu deneyimolan katkısını belirlemenin zor olduğu da lerin işletmenin tamamında paylaşılması
unutulmamalıdır.
sağlanarak bilgi üretimi gerçekleştirilir.
(Erdoğmuş, 2003:145). Öğrenen örgüt düBilgiye ulaşmada ve kullanmada önemşüncesi, öğrenmeyi temel alarak örgütsel
li bir işlevi olan enformasyon teknolojisi,
konulara öncekilerden farklı, geniş ve yedoğal olarak, etkili bilgi yönetimi düşünülni bir bakış açısı getirmekte ve bir çerçeve
düğünde ilk akla gelen unsurlar içindedir.
oluşturmaktadır. Ancak öğrenme odağının
Bununla beraber, alan yazındaki incelemeyani neyin öğrenileceğinin belirsiz kalmaler, enformasyon teknolojisinin etkili bilgi
sı durumunda gereksiz enformasyon yükyönetimi için gerekli fakat yeterli olmadığı
leme ve sonuçlara ulaşamama önemli bir
yönündeki görüşleri ortaya koymaktadır
(Özmen, 2007:2-3). Bir işletmedeki bilgi risk olabilmektedir (Sezer, 2006:18).
yönetimi gereksinimini etkileyen en önemli etmenlerin başında, işletmedeki bilgi
kültürü anlayışı ve işletmenin kendisi için
koyduğu hedeflerin önemlilik ve ulaşılabilir güçlükte olma derecesidir. Toplumların
yüzyıllardır bilginin değerini anlamış olmalarına rağmen, bilgiyi elde etme, sınıflandırma, ölçme, dağıtma ve onu kullanma
yöntemlerini belirleme konusunda etkili
olamamışlardır (Celep-Çetin, 2003:35).
Yukarıda verilen ortak hususlar, etkili bilgi
yönetiminde hız, teknoloji, işbirliği, esneklik, kararlılık, ulaşım, paylaşım ve ölçme
unsurlarının öne çıkarıldığını göstermektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde etkili bilgi
yönetimine yönelik ölçüm çalışmalarında
ise aşağıda belirtilen kriterlere dikkat edilmektedir (Özmen, 2007:2-3):
• Bilginin yayınımı (üretim süreçlerinde,
teknik uzmanlıkta veya enformasyon ve
iletişim teknolojisinde bilginin serbestçe
dolaşımı),
Bu durumun nedenlerinden birisi de bilginin iş etkinliğinde etkili kullanımının,
çalışma ile öğrenme arasındaki sınırların
kaldırılmasına bağlı olduğunun göz ardı • Bilgi girdisi ve çıktısı (AR-GE yatırımlaedilmesidir. İşletmelerin başarıları açısın- rı, patentler, teknolojideki ticari dengeler),
dan, eğitim çok önemlidir. İşletmeler eğitim ve yetiştirmenin evrensel, sürekli ve • Bilgi ağları (üniversiteler, enstitüler ve
esnek şekillerine büyük yatırım yapmak endüstride bilginin dağıtımı),
zorundadırlar. Bu bağlamda öğrenen ör- • İnsan sermayesi (bilginin, becerilerin
gütlerin bilgi yönetiminden tam olarak ekonomik etkinliklerle ilgili olarak gelişmeyararlanabilmeleri için; yüksek bilgi yoğun- si).
luğu, bilginin hızlı yayılımı, kapsamlı yenileşme ağı, yeni piyasa fırsatlarına uyum ve Bilgi yönetimi, özellikle, bilginin değerli
esneklik, yüksek düzeyde eğitim, beceri görülmesi, paylaşılması, üretilmesi ve kove yetiştirme, işletmelerin tamamlayıcı runması gibi özellikleri açısından kültürel
değerler ve yeterlikler açısından bağlantı bir nitelik de göstermektedir. Bilgi yöneoluşturmaları gibi bazı özelliklere sahip ol- timi teknolojilerine karar vermeden önmaları gerekmektedir (Özmen, 2007:2-3). ce, işletmelerin, çalışanların ne çeşit bir
Bu kapsamda öğrenen örgütler bilgi üreti- bilgiyi paylaşmaya gereksinimleri olduğu,
cileri olarak ele alınabilir. Bireylerin kendi hangi teknik ve alıştırmaların uygulanması
deneyimlerinin işletme tarafından şekil- gerektiğine karar vermesi gerektiği belir28
tilmektedir. Bu da işletmenin amaçları ve
niteliklerine göre bir bilgi stratejisi gereksinimini gündeme getirmektedir. Bilgi stratejisi aracılığıyla aşağıda belirtilen sorulara
yanıt aranmasının etkili olacağı belirtilmektedir:
sur birbirini tamamlayan birer parça niteliğindedir (Kurt, 2007:1). Bunların birbirlerinden ayrılması da söz konusu değildir. Bu
kapsamda bilgi yönetiminin teknolojiyle ve
stratejik bilgiyle olan ilişkisini incelemek
gerekiyor.
• Niçin bilgiyi yönetmeye ihtiyaç duyulmaktadır?
1980’li yıllardan itibaren bilgi ve iletişim
teknolojilerinde yaşanan devrimsel değişimler iş dünyası için bir çok fırsatı bera• Bilginin işlediği nasıl anlaşılacaktır?
berinde getirdiği gibi “iş”in tasarımını da
• Bilgi daha iyi nasıl paylaşılır?
değiştirmiştir. İşletmelerde hemen hemen
tüm “iş”lere bilgi ve iletişim teknolojileri
Diğer yandan, birçok işletmenin neleri
dahil edilmiş ve birimlerin etkinliği artırılbildiklerini bilemedikleri görüşünden hamıştır (Kurt, 2007:2).
reketle, etkili bilgi yönetimi için, ilk olarak
bilgi sermayesinin neler olduğunun belir- Teknolojik gelişme, bilimdeki ilerleme ölenmesi ve daha sonra, bu sermayeden en zellikle gelişmiş ülkelerde bilgi işçisini, bir
üst yararın sağlanmasını garantilemenin çok kurumun en merkezine yerleştirdi. Niyollarının aranması gerektiği belirtilmekte- teliksiz işçiden nitelikli işçiye dönüşüm çok
dir. Etkili bilgi yönetiminin işletmeyi, insan- uzun sürmedi ve zamanla bunların yerini
ları ve teknolojiyi içerecek şekilde kapsam- entelektüel yetenekli işçiler aldı (Öztürk,
lı olması önerilmektedir (Özmen, 2007:4). 1992:129). Bu duruma yol açan teknoloji,
APQC (Amerikan Üretim ve Kalite Merkezi) belirli alanda bilimsel ilkelere dayanan bilgi
yaptığı bir çalışma ile etkili bilgi yönetimi ve uygulamalarla üretilen bilimsel bilginin
için bir bilgi yönetimi modeli hazırlamıştır. insan yaşamına hizmet amacıyla endüstriBirbirini izleyen beş safhadan oluşan bu de, ticarette, tıpta ve diğer alanlarda uygumodelde; başlama, strateji geliştirme, bilgi lanması ve kullanılması (Öğüt, 2001:168)
yönetimi girişimini tasarlama ve uygulama, şeklinde tanımlanmaktadır.
yayma ve destekleme ve bilgi yönetimini
kurumsallaştırma basamaklarından oluşmaktadır. Her aşamada, olaylara, hedeflere, anahtar oyunculara ve rollerine, idare
ve yapıya, enformasyon teknolojisinin etkisine, iş durumlarının doğasına, ölçme
yaklaşımlarına ve bütçe durumlarına yer
verildiğine dikkat çekilmektedir (Özmen,
2007:2-5).
İşletmelerin ürettiği mal ve hizmetlerin
içerisinde bilgi yoğunluğunun ve payının
giderek artmasıyla ortaya çıkan entelektüel sermaye ve bilgi yönetimi kavramları
da esasen işletmelerin ürünler üzerindeki
rekabet gücünü artırmaya yönelik çabalardır. Ancak diğer bir çok yönetim uygulamasında olduğu gibi bilgi yönetiminde
de etkinliğin sağlanmasında teknolojinin
Etkin bir bilgi yönetimi hem teknolojik fak- kolaylaştırıcı rolünden faydalanılır. Bilgi yötörleri ve ölçümü, hem de stratejik bilgi netimi bilgi kaynaklarını tespit etmeyi ve
aracılığıyla bu teknolojiden rasyonel biçim- bu kaynaklar vasıtasıyla öğrenmeyi amaçde yararlanmayı sağlayacak bir yönetim ladığı için, öğrenmeyi sağlayacak teknoloji
anlayışına ihtiyaç duymaktadır. Bu iki un- tasarımlarına ihtiyaç duyulmaktadır.
29
İşletmelerin çevrelerinde çeşitli bilgi kaynakları bulunmaktadır ve bu kaynaklara
ulaşmayı sağlayacak çeşitli araçlar mevcuttur. İşletmeler öğrenen bir yapıya kavuşmak ve bunu sürdürmek için bu bilgi
kaynaklarını tespit etmek ve etkin kullanmak zorundadır. Bunları yaparken de teknolojiden etkin olarak yararlanmalıdır. Bu
süreçte işletmeler öğrenme aracı olarak
bir çok kaynağı ve bilgi altyapısı aracını kullanabilir. Bazen araştırma birimi temelinde
araştırma faaliyetleri işletmenin öğrenme
süreçlerine yardımcı olurken kimi zamanlarda ise müşterilerden gelen geribildirimler örgütsel öğrenmede temel kaynak
fonksiyonu görebilirler.
ce iyi bir düşünme düzeyine sahiptir. Buna
karşılık, çoğu işletmenin ekibinde gözlenen
düşünme düzeyi, tek tek yöneticilerin kapasitesinin hayli altındadır. Kurumsal öğrenme durumlarında, ekibin öğrenme düzeyi genelde en düşük ortak paydadır. Kendilerini mekanik bir anlayışla uzmanlaşmış
parçalardan oluşan birer makine gören
ekiplerde bu özellikle böyledir. Yüksek düzeyde etkin ve sürekli kurumsal öğrenme
ve bunun sonucunda gerçekleşen kurumsal değişim örgütsel başarının ön koşuludur (Geus; 1999:61).
Bilgi teknolojileri, bilgisayar ve iletişim teknolojilerini, verileri yönetim açısından yararlı bilgi ve üst bilgilere dönüştürme yöntemlerini kapsayan bağlantılı ve etkileşimli
teknolojilerdir. İşletmeler için, uygun bilgi
teknolojileri seçimi ve etkin bilgi yönetimi
konusu, hizmet kalitesi ve kurumsal etkinlik amaçlarına ulaşmak doğrultusunda,
insan kaynakları, kültür, yapı ve rekabet
öğeleri çerçevesinde önem arz etmektedir
(Öğüt, 2001:183).
Uygulamada bilgi teknolojileri, kurumsal
değişimi sağlamak için yeni kaynaklar oluşturmak bağlamında temel örgütsel süreçler ile ilişkilendirilebilir. Bu bağlamda,
etkin bilgi yönetimi aracılığıyla örgütsel
amaçlara ulaşmak için işletmelerde güncel
bilgi teknolojileri uygulamaları gerçekleştiren yöneticiler, bilgi teknolojileri araçlarını
değişim ajanı olarak değerlendirmek ve
değişimle ilgili sorunları analiz etmek durumundadırlar (Öğüt, 2001:183).
İşletmelerin teknolojiden yararlanabilmeleri kurumsal öğrenme düzeyleri ile yakından ilgilidir. Esasında kurumsal öğrenme
bireysel öğrenmeden çok daha zordur. Çoğu işletmede tek tek yöneticiler son dere-
Dünyadaki başlıca yeni temel teknolojiler
bilgi teknolojisi ve jenerik teknolojisi alanındaki yenilikleri kapsamaktadır. Bilgi teknolojisi, elektronik bilgi işlem sistemleri ve
iletişim teknolojilerini kapsamaktadır. Bilgi
İşletmelerin öğrenme kaynakları işletmeler için ne kadar önemliyse bu kaynaklara
ulaşımı kolaylaştıracak teknoloji ve süGörüldüğü gibi bilgiye dayalı ekonominin reçler de o değerde önemlidir. İşletmeler
hızla geliştiği ülkelerde işletmeler, bilgiye hem öğrenme kaynaklarına hem de bunu
dayalı yönetimler olma yolunda yapısal, sağlayacak bilgi altyapısı unsurlarına sahip
yasal, yönetsel ve kültürel değişimi ve dö- olmalı ve bunları etkin yönetebilmelidir.
nüşümü gerçekleştirmek istemektedirler. Rekabet edebilmenin günümüzde işletBu dönüşümde bilgi ve iletişim teknoloji- melerin bilgiyi elde etmelerinden ve yöleri ve bu teknolojilerin ortaya çıkardığı in- netmelerinden geçtiğine inanılıyorsa, bu
ternet ve web araçları gibi yeni etkileşim hususlarda politika oluşturmak ve yatırım
ve iletişim ortamları önemli rol oynamak- yapmak işletmeler için önem taşımaktadır
tadır (Altınok-Bensghir; 2005:675).
(Kurt, 2007:2).
30
teknolojisinin başlıca bileşenleri şunlardır:
• Bilgi işlem teknolojisi, bilgi işlemde yazılım ve donanım teknolojilerinin kullanımı,
• Uydu teknolojisi, uydular aracılığı ile
bilgi aktarımı,
feri: Bilgi teknolojilerinin teknoloji yönetimi açısından en önemli etkisi, teknolojik
yenilik geliştirmede ortaya çıkar. Teknoloji
uzmanları, ileri bilgi teknolojileri kullanımı
konusunda yetkin değillerse, eğitim programları ile yeni teknolojilere uyumları sağlanmalıdır.
1950’lerde rekabet avantajı elde etmenin
yolu olarak işlemsel verimlilik faaliyetleri
görülüyordu. 1960’larda stratejik planlama, 1970’lerde pazarların öncüllüğü,
• Telekomünikasyon teknolojisi, iletişim 1980’lerde mükemmel uygulamalar, rekaalanında geliştirilmiş yeni teknolojiler,
bet avantajının temel dayanağını oluşturan
temel görüşlerdi. 1990’lardan bu yana ise
• Esnek otomasyon teknolojileri (Aktan,
işletmelerin sahip oldukları ve geliştirdik1999:18-19).
leri temel yetkinliklerin uzun vadede sürBilim ve teknoloji alanındaki bu gelişme- dürülebilir rekabet avantajı yarattığı iddialer işletmelerin gelişmesinde ve rekabet sı öne sürülmeye ve büyük kabul görmeye
gücünün artmasında çok önemli etken ol- başladı. Bu iddiaya göre, günümüzde ürünmuştur. Temel teknolojilerden yararlanan lerin pazara girmeleri ve pazarı terk etmeişletmeler performanslarını önemli ölçüde leri giderek kısalan bir zaman diliminde
artırmaktadırlar. İşletmelerde uygulanacak gerçekleşmektedir (Barca, 2007:2). Diğer
bilgi teknolojileri yönetimi süreci de aşağı- bir ifade ile, artık ürünlerin yaşam seyri çok
daki aşamalardan geçilerek gerçekleşmek- kısalmıştır. Dolayısıyla ürün merkezli stratejiler uzun vadede sürdürülebilecek rekatedir (Öğüt, 2001:191-193):
bet avantajı yaratmada yetersiz kalmakta• Bilgi teknolojilerinin tanımlanması ve dırlar. O halde, uzun vadede sürdürülebilir
yatırımı: Bu süreçte işletmenin potansiyel rekabet avantajı sağlamak için ihtiyaç duihtiyaçlarını ilgilendiren bilgi teknolojileri yulan, sürekli yeni ürünler yaratabilen tetanımlanır, teknolojik yatırımlar öngörülür mel yetkinliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu
ve pilot projeler oluşturulur.
temel yetkinliklerin özünü ise bilgi oluştur• Teknolojik öğrenme ve adaptasyon: Bu maktadır.
süreçte, bilgi teknolojileri ile ilgili pilot pro- Elbette her türlü bilgi stratejik öneme sajeler kullanıcı odaklı biçimde uyumlaştırılır. hip değildir. O halde sorulması gereken
Tanımlanan bilgi teknolojileri ile örgütsel soru, stratejik bilgiyi stratejik olmayan bilkültür ve insan kaynakları arasında koordi- giden ayıran nedir? sorusu olmalıdır. Açık,
nasyon sağlanır.
ifade edilebilir, kodlanabilir, paketlenebilir
• Ussallaştırma ve yönetsel denetim: ve dolayısı ile kolayca transfer edilebilir bilBurada amaç, teknolojik öğelerin örgütsel gi stratejik olarak görülemez. Böylesi bilgi
etkinliği artırıcı sonuçlar sağlayıp sağlama- işletmeler ve iş çevreleri arasında kolayca
dolaşabilir, bir yerden diğer bir yere kolaydığını denetlemek ve değerlendirmektir.
ca göç edebilir, kolayca elde edilebilir. Do• Olgunlaşma ve teknik uzmanlık trans- layısıyla bunun işletmeler arasında uzun
• Mikro- elektronik teknolojisi, daha hızlı ve hassas işlem birimlerinin geliştirilmesi,
31
vadede korunabilir rekabet avantajı yaratması beklenemez (Barca, 2007:2-3).
işletmelerin yöneticileri, çalışanlara bu
konuda liderlik yapmalarının ve uygun bir
işletme kültürü oluşturma çabalarının yaİşletmeler için öğrenme kaynakları ikiye
nı sıra, ürünlere yüksek katma değer sağayrılabilir. İşletmeler içsel kaynaklardan
layacak bir bilgi yönetimi uygulaması için
öğrenme süreçlerini gerçekleştirebileceği
gerektiği kadar da bilgi iletişim teknolojisi
gibi bazen de dışsal kaynaklara başvurakullanma yoluna gitmelidir (Kurt, 2007:2bilir. Ancak içsel kaynaklar fonksiyonel bir
3).
bilgi altyapısı için temel teşkil eder. Bilginin
önemine inanmayan yöneticilerin oluştur- Bilginin stratejik nitelikte olması ve uzun
duğu, bilgi stratejisi uygulamayan bir işlet- vadede rekabet avantajı yaratabilmesi için
me için dışsal bilgi kaynaklarının niteliği kolayca transferi, göçü, elde edilebilmesi,
önem taşımayabilir. Etkin bir bilgi stratejisi yayılması olanaklı olmamalıdır. Stratejik
içsel ve dışsal bilgi kaynaklarının optimum bilgi bireylerde ve örgütsel sosyal ilişkilernoktada birleştirilmesiyle elde edilebilir
de yerleşmiş olarak görülür ve dolayısı ile
örtük, kişi ve işletme odaklı olarak varlığını
İşletmelerin içsel bilgi kaynakları; daha
sürdürür. Bunu ortaya çıkarmanın ve transönce uyguladığı projelerden ve gerçekfer etmenin olası yolu, bu bilgiye sahip oleştirdiği faaliyetlerden elde etmiş olduğu
deneyimler, sahip olduğu çalışanların yet- lanlar ile yakın ve daha etkileşimli bir ilişki
kinlik ve becerileri, yöneticilerin ve çalışan- kurmak ve geliştirmekten geçer.
ların sahip oldukları ve işleriyle ilgili olarak
kullandıkları bilgiler, örgütsel faaliyetler
sonrası elde etmiş olduğu enformasyonları kapsayan arşivler ve bilgi sistemleri
altyapısındaki sanal ortamlarda saklanan
enformasyondan oluşmaktadır. Dışsal bilgi kaynakları ise daha geniş bir çerçeveyi
temsil etmektedir. Çünkü işletmelerin doğrudan ilişkili oldukları yakın çevrenin yanı
sıra yoğun bir ilişkide bulunmadıkları uzak
çevrenin de öğrenmede katkısı ortaya çıkabilmektedir. Bir çok başarılı yenilik uygulamalarının farklı alanlardaki gelişmeler ve
uygulamalara bakılarak geliştirildiği bilinmektedir (Kurt, 2007:3).
Eğer işletmeler sürdürülebilir rekabet
avantajına sahip ve sektör ortalamasının
üzerinde bir başarı ortaya koyabiliyorsa,
bunun nedeni rakiplere de açık olan dış
fırsatlar değil kendi içerisinde geliştirilmiş
kaynak ve kabiliyetlerden kaynaklanmaktadır. Ancak işletmeler içerisindeki her
kaynak başarıya dayanak oluşturabilecek
stratejik bir öneme sahip değildir. Kaynak
ve kabiliyetlerin stratejik önemde olabilmesi için dört özelliğe sahip olmaları gerekir (Barca, 2007:2-3):
*Değerli olmalı: Bilgi ve bilgi yönetiminin
başarının temel dayanağı olduğu gerçeği
bütün zamanlar için geçerli olmuştur. Anİşletmeler bilgi yönetimi uygulamalarında cak, örgütsel yeteneklerin geliştirilmesiniçsel yada dışsal bilgi kaynaklarının hangi- de, karar süreçlerinin oluşturulmasında,
sinden bilgi edinirse edinsin, bu iki kaynak- yeni fırsatların ortaya çıkartılmasında, yetaki verilerin rekabet avantajı sağlayacak nilikçilik yönetiminde, hataların elenmeşekilde işletme süreçlerine dahil edilebil- sinde bilgi yönetiminin rolü belirleyici komesi iyi tasarlanmış bilgi iletişim teknolo- numa yükselmiştir.
jisi altyapısına bağlıdır. Etkin bir bilgi yönetimi uygulaması gerçekleştirmek isteyen *Rakipler arasında kıt olmalı: Rekabet
32
avantajı yaratan bilgi yönetimi sadece ra- tirmek en temel sorunu oluşturmaktadır.
kiplerde olmayan değil, aynı zamanda,
rakiplerin kolay elde edemeyecekleri bir
KAYNAKÇA
sosyal ilişki ağını ifade eder. Enformasyon piyasadan satın alınabilir ancak bilgi • AKTAN, C. Can; “Yeni Yönetim Tekenformasyon gibi paketlenmiş biçimde niklerinin Kamu Sektöründe Uygulanmaalınamaz. Enformasyonun hazır bir pazarı sı”, Türk İdare Dergisi, Y. 71, S. 425, Aralık
varken bilginin yoktur. Bilgi yönetimi özgün 1999.
ve öznel olarak geliştirilmeyi gerektiren bir • ALTINOK, Ramazan-T.K. BENSGHİR;
yetkinliktir. Burada dikkat edilmesi gere- “Türk Kamu Yönetiminde E-Dönüşümün
ken nokta, bilgi yönetiminin bilgiden farklı Yerel Boyutu”, Yerel Yönetimler Üzerine
olarak bir süreci ifade etmesi, bilginin elde Güncel Yazılar I, Ed.H.Özgür-M.Kösecik,
edilebilir ama bilgi yönetimi elde edilemez Nobel Yay., Ankara, 2005.
olmasıdır. Sabitleştirilip çoğaltılamaz; her
zaman yeniden geliştirilmeyi gerektiren kıt • BARCA, Mehmet; “Yeni Ekonomide
Bilgi Yönetiminin Stratejik Önemi”, http://
bir yetenek olarak kalır.
www.bilgiyonetimi.org. (20-07-2007).
*Kolay taklit edilememelidir: Bilgi sübjek• CELEP, Cevat-Buket ÇETİN; Bilgi Yönetitiftir, bireysel ve örgütsel yargıları yansıtır
mi, Anı Yay., Ankara, 2003.
ve genel geçer evrensel doğru olarak görülemez. Dolayısı ile kolay taklit edilemez. • ERDOĞMUŞ, Nihat; Kariyer Yönetimi,
Bu durum, bilgi yönetimi ürünlerinin çoğu Kuram ve Uygulama, Nobel Yay., Ankara,
zaman bilançolarda gösterilmemesi ile a- 2003.
çıklanabilir. Günümüzde işletmelerin başa- • GEUS; Arie P. De;“Öğrenme Olarak
rılarının arkasındaki belirleyici faktör bilgi Planlama ”, Belirsizliği Yönetmek, Harward
temelli veya entelektüel sermaye varlıkla- Business Review, Çev. Gündüz Bulut, MESS
rının birikim ve üretkenlik düzey ve dere- Yay., İstanbul, 1999.
cesine bağlı hale gelmiştir. Halbuki bu varlıkların neler olduğu, değerlerinin ne oldu- • KURT, Mustafa; “Bilgi Yönetimi ve Tekğu ve nasıl ölçülmesi gerektiği konusunda noloji İlişkisi”, http://www.bilgiyonetimi.
kayda değer bir mesafe alınamamaktadır. org. (20-4-2007).
*Aynı derecede önemli ikamelerinin olma- • ÖĞÜT, Adem; Bilgi Çağında Yönetim,
ması gerekir: Günümüz şartlarında bilgi yö- Nobel Yay., Ankara, 2001.
netimi yerine ikame edilebilecek bir başka
yetkinlik düşünmek imkansız görünüyor.
Belki enformasyon teknolojisi bilgi yönetiminin ikamesi olarak görülebilir. Açıktır ki,
enformasyon teknolojisine yatırım yapmak
ve enformasyon sistemleri kurmak, ne kadar mükemmel olursa olsun insanların
onları kullanarak bilgi üretmesinin yerini
alamaz. Günümüzün sorunu enformasyon
fazlalığıdır. Bu enformasyon girdisini bilgi
çıktısına dönüştürecek yönetimi gerçekleş-
• ÖZMEN, Fatma; “21.yüzyılda Bilgi Yönetimi Eğitim İşletmeleri”,www.aof20.
anadolu.edu.tr/(01-10-2007).
• ÖZTÜRK, Namık Kemal; “21. Yüzyılda
Yönetim ve Yöneticiler”, Türk İdare Dergisi,
S.397, Haziran. 1992.
• SEZER, Cemal; “Öğrenen İşletme Düşüncesi ve Öğrenen İşletmeler”, Çağdaş
Yönetim Araçlarından Seçmeler, Ed. M. Ş.
Şimşek-S.Kırgır, Nobel Yay., Ankara, 2006.
33
KOOPERATİFLERDEN HABERLER
Halim UTLU *
Ahi’leri daha güçlü hale
getiriyoruz…
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı,
“Kredi kefalet kooperatifleri ile Ahi’leri destekliyor, daha güçlü hale getiriyoruz” dedi.
Bakan Yazıcı, kredi kefalet kooperatiflerince
kullandırılan kredilerle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın
kooperatifler aracılığıyla sekiz milyondan
fazla kooperatif ortağına yönelik önemli hizmetler sunduğunu belirten Bakan Yazıcı, bu
hizmetlerimizden biri de Hükümetin belirlediği politikalar çerçevesinde Kredi ve Kefalet
Kooperatifleri aracılığı ile küçük işletmelerin,
günümüz Ahi’lerin, iki milyona yakın esnaf
ve sanatkârların kredi ihtiyaçlarını karşılanması olduğunu ifade etti.
Yardımlaşma ve dayanışma temelinde Ahi’lerin küçük işletmelerin birleşerek kurdukları
bu kooperatifler esnafımızın ortak teminat
ve kredi ihtiyaçlarının karşılanmasının sağlandığını kaydeden Yazıcı, “Ekonominin kılcal
damarları diye adlandırabileceğimiz bu küçük işletmelerin finansman ihtiyaçlarını bu
kooperatifler aracılığıyla karşılıyoruz. Bu krediler çarkları döndürüyor, küçük işletmelerin
rahat bir nefes almasını sağlıyor” dedi.
“Ahi’lerin İmkânları Nereden Nereye Getirdiğimizi Çok İyi Görmeliyiz”
Yazıcı, şunları kaydetti: “Bakanlığımız, kredi
kefalet kooperatifleri aracılığıyla kullandırdığı bu kredilerle ekonominin kılcal damarları
olan günümüz Ahi’lerin, esnaf ve sanatkarın
çarklarını döndürülmektedir. Bugün itiba* Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Başkontrolörü
(halutlu@hotmail.com)
34
riyle Türkiye’nin 81 ilinde kurduğumuz bine
yakın Kredi ve Kefalet Kooperatifleri ile bu
hizmetler sunulmaktadır. 31 Ağustos 2013
itibariyle söz konusu kooperatiflerden 831
kooperatif de kefalet verebilecek durumdadır. Bu da kredi geri dönüşlerinin iyi bir noktada olduğunu göstermektedir”
Kredi ve kefalet kooperatifleri aracılığı ile 31
Ağustos itibariyle kredi kullanan ortak sayısının 274 bini aştığını ifade edenYazıcı, kooperatifler aracılığıyla 31 Ağustos itibariyle kullandırılan kredi hacminin ise 8,8 milyar TL’ye
ulaştığını açıkladı.
Kooperatif kefalet sisteminin çarkları döndürdüğünü ifade eden Yazıcı, küçük işletmeyi olumsuz kredi sicili almaktan kurtardığını
ve küçük işletmenin krediye erişimini devam ettirdiğini vurgulayarak, kullanılan kredi
miktarlarının bu hizmetin, kıymetinİ açıkça
oraya koyduğunu belirtti. (05.9.2013İHA)
(http://www.showhaber.com/ahileri-dahaguclu-hale-getiriyoruz-haberi-691664h.htm)
Şirketleri gezi vurdu…
TOBB verilerine göre, Gezi Parkı olaylarının
başladığı ve büyüdüğü Haziran ayında, kurulan şirket sayısında bir önceki aya göre yüzde 10,41, kooperatif sayısında yüzde 19,79
ve gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde
22,56 azalış oldu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından, 2013 Haziran ayına ait kurulan ve
kapatılan şirket istatistikleri açıklandı. TOBB
verilerine göre, kurulan şirket sayısında bir
önceki aya göre yüzde 10,41, kooperatif sayısında yüzde 19,79 ve gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 22,56 azalış oldu. Ka-
panan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde
0,19 azalırken, kooperatif sayısı yüzde 17,65
ve kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı bu
ayki re’sen iptal çokluğuna bağlı olarak yüzde 2 bin 535,54 arttı.
Kapanan Şirket Sayısı, Yüzde 8,20 Azaldı
2013 yılı Haziran ayında, 2012 yılı Haziran ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 30,59 artarken, kurulan kooperatif sayısı yüzde 2,53
ve kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı da
yüzde 26,48 azaldı. 2013 yılı Haziran ayında
kapanan şirket sayısı, 2012 yılının aynı ayına
göre yüzde 8,20 ve kapanan kooperatif sayısı yüzde 8,50 azalırken, kapanan gerçek kişi
ticari işletme sayısı bu ayki re’sen iptal çokluğuna bağlı olarak yüzde 2 bin 443,24 arttı.
İlk Altı Ayda Kurulan Şirket Sayısı, Yüzde
16,55 Arttı
2013 yılının ilk 5 ayında, geçen yılın aynı
dönemine göre kurulan şirket sayısı yüzde
16,55 ve kooperatif sayısı yüzde 1,60 artarken, gerçek kişi ticari işletmesi sayısı yüzde
10,48 azaldı. Aynı dönem içinde kapanan şirket sayısı yüzde 18,53 ve kapanan gerçek kişi
ticari işletme sayısı bu ayki re’sen iptal çokluğuna bağlı olarak yüzde 192,55 artarken,
kapanan kooperatif sayısı yüzde 8,47 azaldı.
2013 yılı ilk 6 ayında toplam 26 bin 137 şirket
ve kooperatif kuruldu. Bu dönemde kurulan
toplam 21 bin 186 limited şirket, toplam sermayenin yüzde 44,16’sını, 4 bin 419 anonim
şirket de yüzde 55,79’unu oluşturuyor. Haziran ayında kurulan şirketlerin sermayelerinin toplamı, Mayıs ayına göre yüzde 23,41
oranında arttı.
Bin 120 Şirket Ve Kooperatif Kuruldu
Haziran ayında kurulan toplam şirket ve kooperatiflerin; bin 120’si toptan ve perakende
ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin
onarımı, 663’ü inşaat, 581’i imalat sektöründe gerçekleşti. 2013 Haziran ayında kurulan
gerçek kişi ticari işletmelerinin; bin 661’i
toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 903’ü inşaat,
519’u imalat sektöründe oldu. Bu ay kapanan şirket ve kooperatiflerin; 417’si toptan
ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve
motosikletlerin onarımı, 229’u inşaat, 168’i
imalat sektöründe olurken, kapanan gerçek
kişi ticari işletmelerinin 37 bin 375’i toptan
ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve
motosikletlerin onarımı, 2 bin 151’si inşaat,
bin 25’i imalat sektöründe gerçekleşti.
Kurulan 77 Kooperatifin 29’u Konut Yapı
Kooperatifi
2013 Haziran ayında kurulan 77 kooperatifin 29’u Konut Yapı Kooperatifi, 11’i Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve 9’u da Motorlu
Taşıyıcılar Kooperatifi olarak kuruldu. 2013
yılı ilk 6 ayında kurulan 508 kooperatifin ise,
234’ü Konut Yapı Kooperatifi, 80’i Tarımsal
Kalkınma Kooperatifi, 78’i de Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi olarak kuruldu. Haziran
ayında kurulan 332 yabancı ortak sermayeli
şirketin 32’si Suriye, 28’i Alman, 25’i İran ortaklı olarak gerçekleşti.
2013 yılı ilk 6 ayında; kurulan yabancı ortak
sermayeli şirket sayısı 2 bin 4 olurken, bu şirketlerin 238’i Suriye, 197’si Alman 158’i İran
ortaklı olarak kayda geçti. Kurulan 2 bin 4 yabancı ortak sermayeli şirketin 432’si anonim,
bin 572’si limited şirket olurken, bu şirketlerin 732’si ticaret, 308’i imalat ve 209’u inşaat
sektöründe kuruldu.
Kurulan yabancı ortak sermayeli şirketlerin toplam sermayelerinin yüzde 81,36’sı
yabancı sermayeli ortak payı oluştururken,
yurtdışında yerleşik Türk vatandaşlarının
ortak olduğu 224 adet yabancı ortak sermayeli şirket kuruldu.(İHA /19.7.2013),( http://
www.showhaber.com/sirketleri-gezi-vurduhaberi-684954h.htm),
Isparta’ya 23 modern otobüs daha...
35
Isparta Halk Otobüsleri Kooperatifi, sıfır kilometre otobüs yatırımlarına yenilerini ekledi.
İsparta Halk Otobüsleri Kooperatifi yönetimi, 23 yeni otobüsle 2014 yılında hizmet
verecek. Kooperatif Başkanı Mehmet Yavuz,
son yatırımla yenilenen otobüs sayısının 61’e
yükseldiğini söyledi.
Isparta’da toplu ulaşım hizmeti veren otobüslerin en fazla 3 yaş olacağını belirten
Yavuz, alçak tabanlı, klimalı, modern otobüslerle hizmet kalitelerini artırmaya devam
edeceklerini belirtti. 23 otobüs için 7.1 milyon lira değerinde yatırım yaptıklarını kaydeden Yavuz,” 61 otobüsümüz yenilenmiş oldu.
Geriye yenilenmesi gereken 30 otobüs kaldı.
2015 yılında Isparta’da tüm otobüsler yenilenmiş olarak hizmet verecekler” dedi.
SDÜ öğrencileri ve çalışanlarının Doğu ve
Batı kampüsleri arasında taşınması için ücretsiz servis hizmeti sunduklarını da belirten
Yavuz, günde 25 bin öğrencinin halk otobüslerini kullandığını açıkladı.
(22.10.2013),
(http://www.anayurtgazetesi.com.tr/default.asp?page=haber&id=469899)
Şifa Anzer yine yok satıyor
Oğuz Güler-Anzer Balı Kooperatifi Başkanı,
gazetecilere yaptığı açıklamada, geçtiğimiz
yıl 800 kilograma yakın Anzer Balı ürettiklerini, bu yıl da rekoltenin bu miktarda olacağını
tahmin ettiklerini belirtti. Bal sağımlarının
başladığını ifade eden başkan, “İlk olarak 500
kilogram bal sağımı yaptık ve tahlile gönderdik. 300 kilogram civarında daha bal bekliyoruz. Bu yıl 800 kilogram bal bekliyoruz ama
bin 400 kişi bal almak için müracaat etti. Bu
talebe cevap vermemiz zor görünüyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da her isteyene az
da olsa bal verebilmek için 250 ve 500 gramlık kavanozlarda bal satışı planlıyoruz.” dedi
Balın fiyatını geçen yıl 640 lira olduğunu vur-
36
gulayan başkan, “Bu yıl küçük bir satış ile balın kilogramını 680 lira, 820 lira olan polenin
fiyatını ise 850 lira olarak belirledik. Bala çok
büyük talep var, ancak polenin henüz tam
kıymeti bilinmediği için talep az, elimizde
var. Bal alamayan kişilerin polen almasını
tavsiye ediyoruz.” diye konuştu. Balın fiyatının yüksek, miktarının az olmasından dolayı son yıllarda sahte balda artış olduğunu
kaydeden başkan, şöyle devam etti: “Önüne
gelen bal patenti alıyor, bal üretmediği halde
bal satıyor. Bakkallarda, merdiven altlarında
Anzer balı adı altında sahte ballar satılıyor.
Vatandaşlar bunlara çok dikkat etsin. Bu yıl
sahte bal oranında artış olacağını düşünüyoruz. Vatandaşlarımız, hem sağlıkları hem
de ekonomileri ile oynanmasına müsaade
etmesin.” Başkan, Anzer balı satışının sadece kooperatiflerince yapıldığını, bayilerinin
olmadığını sözlerine ekledi. (22.8.2013, Anayurt Gazetesi ), (https://dub122.mail.live.
com/default.aspx?id=64855#n=811726204
&view=1)
Oto galerileri şehir dışına
taşınıyor…
ANKARA- Ankara’da 2. el oto galerilerinin şehir dışına taşınması projesi kapsamında Başkent Otomotivcileri Toplu İş Yeri Yapı Kooperatifince, Esenboğa Havalimanı yolu yakınlarında Otomobil Ticaret ve Yaşam Merkezi’nin
(Otonomi) temel atma töreni yapıldı.
375.000 m2’lik alan üzerine inşa edilecek oto showroomları, satış – hizmet noktaları ve
yaşam alanlarından oluşacak Otonomi; Ankara Akyurt İlçesi, Balıkhisar Mahallesi’nde,
Esenboğa Havaalanı Yolu üzerinde bulunuyor. Törene; Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalay, Ankara Valisi Alâaddin Yüksel, ATO
Başkanı Salih Bezci, Başkent Otomotivcileri
Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu
Başkanı Aydın Erkoç ve çok sayıda davetli katıldı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, projeyle Ankara’ya büyük bir değer katılacağını
belirterek, Otonomi’nin kurulacağı bölgeye
yeni bir fuar alanı da yapılacağını ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Atalay “ Şehirlerimizin
içi otomobil pazarları gibi, bunun ne demek
olduğunu biliyorsunuz. Sadece trafik açısından değil. Bu işi yapanlar açısından da zorlukları var. Arabayı koyacak yer bulamazlar,
kaldırımlar işgal edilir, komşularla sorunları
olur. Hem kendileri ticaretlerini rahat yapamazlar, hem de şehir hayatına olumsuz etkileri olur.” dedi. Bahçelievler, Emek, Altındağ,
Keçiören, Yenimahalle gibi Ankara’nın en
eski, en önemli yaşam alanlarının otomobil
pazarı halinde olduğuna dikkati çeken Atalay, “ Yani şehrin en kıymetli yeri, Ankara’nın
ilk kurulan yerleri, korunması gereken yerler,
otomobil pazarıdır. Bu durum kabul edilemez.” dedi. İki yılda bitirilmesi planlanan
Otonomi’nin, daha kısa sürede tamamlanmasını arzu ettiklerini belirten Başbakan
Yardımcısı Atalay, “Burası otomobil alım satımının kalbi olacak. Burada iş yeri olanlar,
şimdikinden daha rahat olacak, daha çok iş
yapacak, daha stressiz yaşayacak. İnşallah
daha çok iş yapacaklar. Onun için sitenin çabuk bitmesi lazım. Herkes bir an önce burada yerini edinsin” dedi.
Ankara Valisi Alaaddin Yüksel de projenin
Ankara için önemine dikkat çekti.Yüksel, ikinci el oto galerilerinin şehir dışına çıkarılması
projesinin başkentte uzun zaman tartışıldığını anımsatarak, projenin kentin değişim ve
dönüşümüne önemli katkı sağlayacağını dile
getirdi. Vali “İlimizde, motorlu araç sayılarında büyük artışlar olmuş ve bunun sonucunda tüm ülkemizde olduğu gibi, Ankara’da
da ikinci el oto alım satımı yaygınlaşmıştır.
İnsanların ikametine ayrılan binaların giriş
katları, ikinci el oto alım satımı yapan işyeri sahipleri tarafından kiralanmış ve satışa
sunulan araçlar, apartman girişlerinde, yol
kenarlarında, kaldırımlarda ve zaman zaman
da yol ve caddelerde ısrarlı ikaz ve uyarılara
rağmen sergilenmeye devam edilmektedir”
dedi. (Anayurt Gazetesi 22.5.2013), (http://
www.anayurtgazetesi.com.tr/default.
asp?page=haber&id=450763)
Pancar Kooperatifi’nden
Bakan Eker’e ziyaret
Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim
Kurulu Başkanı Hüseyin Akay ve yeni yönetim kurulu üyeleri, önceki gün Tarım Bakanı Mehdi Eker’i makamında ziyaret ederek,
sektörün sorunları ve Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi ile Kayseri Şeker Fabrikası’nın
mevcut durumu hakkında Bakan Eker’e bilgiler verdiler.
ANKARA (Anayurt)- Kayseri Pancar Ekicileri
Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin
Akay, Başkan Vekili Avni Hokkaömeroğlu,
yönetim kurulu üyeleri İlhan Argun, Harun
Halıcı, Nizamettin Çatak ve Kooperatif Müdürü İsmet Aksoy, önceki gün Tarım Bakanı
Mehdi Eker’i makamında ziyaret ederek, bir
süre karşılıklı görüş alışverişinde bulundular.
Tarım Bakanlığı İç Denetim Birim Başkanı ve
Kayyum eski üyesi Sinan Soylu’nun da hazır
bulunduğu toplantıda, sektörün sorunları ve
Kayseri Şeker Fabrikası’nın mevcut durumu
ve gerçekleştirilen Genel Kurul hakkında Tarım Bakanı Mehdi Eker’e bilgiler verildi.
Tarım Bakanı Eker’e çiftçilerin beklentileri,
talepleri ve sorunları hakkında bilgiler veren Başkan Akay toplantıda, Türkiye’deki
diğer şeker fabrikalarının mevcut durumları
ve özelleştirme konularındaki fikirlerini de
aktararak, özelleştirme noktasında, Kayseri
Şeker Fabrikası’nın ortaya koyduğu kiralama
modeli konusunda Bakan Eker’den destek
istedi.
Akay, özelleştirilmeyi bekleyen fabrikalar
arasında 12 gün çalışan fabrikalar olduğunu
belirterek, Türk Şeker’in elindeki bu fabrikaların, elde edilen zararın iki katı fiyat ile kiralamaya talip olduklarını iletti. Tarım Bakanı
37
Eker ise, Başkan Akay ve diğer Kayyum Heyeti üyelerinin seçime kadar olan zamanı çok iyi değerlendirdiklerini ifade ederek, Kayyum
heyetinin süreci başarı ile tamamladığını ve
çiftçinin, ilk kez hür iradesiyle Kooperatif Yöneticilerini seçebilme imkânı bulmasından
duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Başkan Akay tarafından çiftçiler adına aktarılan sorunlar ve çözüm önerileri ile ilgili
talepleri de inceleyip, yasalar çerçevesinde en kısa süre içerisinde çözümlemeye
çalışacaklarını da belirten Eker, yönetime
seçilen tüm üyeleri tebrik edip, yeni görevlerinde başarılar diledi. 12.7.2013, (http://
www.anayurtgazetesi.com.tr/default.
asp?page=haber&id=457709),
KMÜ’de kooperatifler
aracılığıyla elektrik üretimi
tartışıldı..
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde
(KMÜ) ‘Yenilenebilir Enerji ve Yenilenen Kooperatifçilik’ konulu panel gerçekleştirildi.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde
(KMÜ) ‘Yenilenebilir Enerji ve Yenilenen Kooperatifçilik’ konulu panel gerçekleştirildi.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının desteğiyle
Karaman İl Ticaret Müdürlüğü tarafından
düzenlenen panelin başkanlığını İl Ticaret
Müdürü Yusuf Arı yaptı.
Panele konuşmacı olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı uzmanlarından Ekrem Yıldız ve
Gülsüm Gözde Ayanoğlu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Elektrik Piyasası Daire Başkanı Şaban Demir, KMÜ Mühendislik
Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem Kozlu katıldı.
Panelin açış konuşmasını Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı Daire Başkanı Mustafa Sepetçi yaptı. Sepetçi, kooperatiflerin önemine değindiği konuşmasında “Kooperatifler işbirliği ve
yardımlaşmanın ürünüdür. Dolayısıyla me-
38
deniyetimizde temelleri mevcuttur.” dedi.
Kooperatiflerin kamu ve özel sektörün yanı
sıra üçüncü bir sektör olduğunu vurgulayan
Sepetçi, dünyada son yaşanan krizden en az
etkilenen sektörün kooperatifler olduğunun
saptandığını kaydetti.
Sepetçi, dünya genelindeki kooperatif sayısının yüzde 10’undan fazlasının Türkiye’de olması nedeniyle ülkede bir kooperatif enflasyonu yaşandığına dikkat çekti. Türkiye’de 30
farklı türde kooperatif bulunduğunu belirten
Sepetçi, bu kooperatiflerin yüzde 67’sinin
yapı kooperatifi olduğunu kaydetti. Sepetçi,
Karaman’ın Türkiye’deki enerji kooperatifçiliğine öncü olabilecek potansiyelde olduğunu
söyleyerek konuşmasını noktaladı.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Uzmanı Ekrem Yıldız, kooperatifçiliğin yerinde üretim
ve istihdam, diğer bir deyişle ‘doğduğun
yerde doyma’ demek olduğunu belirtti Uzman Yıldız, kooperatifçiliğin ithal kaynaklar
yerine yerli ve atıl kaynakların ekonomiye
kazandırılması demek olduğunu vurguladı. Türkiye’de 17 Ekim 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
‘Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem
Planı’ndan söz eden Yıldız, Türkiye’de 8 milyondan fazla kooperatif ortağı bulunduğunu
ve mevcut kooperatif türlerine yenilerinin
eklenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı uzmanlarından
Gülsüm Gözde Ayanoğlu, sunumunda, dünyadaki yenilenebilir enerji kooperatiflerinden örnekler verdi. Bu konuda Kanada, ABD,
Almanya, Danimarka gibi ülkelerin öne çıktığını söyledi.
KMÜ Mühendislik Fakültesi Enerji Sistemleri
Mühendisliği öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Cem
Kozlu, Türkiye’de 38. enlemin altında yer alan
bölgelerde güneş enerjisinden elektrik üretmenin karlı olacağını kaydetti. Yrd. Doç. Dr.
Kozlu, 1990-2000 yılları arasında Almanya’da
yürütülen 1000 çatı ve Japonya’da yürütülen
70 bin çatı projeleriyle evlerin elektrik ihtiyacının yenilenebilir kaynaklarla karşılandığına
dikkat çekti.
Panelde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu
(EPDK) Elektrik Piyasası Daire Başkanı Şaban
Demir de yasal mevzuattan söz etti. Demir,
Türkiye’nin dünyanın 17. ve Avrupa’nın 6.
büyük ekonomisi olduğunu vurguladı, ancak enerjide dışa bağımlı bir ülke olduğunun
altını çizdi. Güneş enerjisinden elektrik üretiminin mevzuata göre lisanslı ve lisanssız
olabileceğine değinen Şaban Demir, 1000
Kw’a kadar olan elektrik üretiminde lisanssız
faaliyetlerin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti. Lisanssız elektrik
üretiminin devrim niteliğinde bir uygulama
olduğunun altını çizen Demir, lisanslı üretimde başvuruların ise 10-14 Haziran 2013 tarihleri arasında yapılacağını kaydetti.
Panel, katılımcılara yöneltilen soruların yanıtlanmasının ardından sona erdi.(14.5.2013
Cihan), (http://www.showhaber.com/kmude-kooperatifler-araciligiyla-elektrik-uretimi-tartisildi-haberi-671519h.htm)
Kooperatiflere ziyaret
Niğde İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile kısa adı DGRV olan Alman Kooperatifleri Konfederasyonu, Niğde’de faaliyet
gösteren tarımsal kalkınma kooperatiflerine
yönelik bilgilendirme toplantısı düzenledi.
NİĞDE- İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü toplantı salonunda yapılan toplantıya
DGRV yetkililerinin yanı sıra İl Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Müdürü Murat Türkmen, Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü
Adem İğdeli ve kooperatif başkanları katıldı. Almanya ve Türkiye arasında 1970 yılında yapılan Kalkınma İşbirliği Anlaşmasıyla,
Alman Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı tarafından finanse edilen ve Türkiye
adına Bakanlık Tarım Reformu Genel Müdürlüğü tarafından seçilmiş kooperatif örgütle-
ri ile tarımsal amaçlı kooperatiflere yönelik
yürütülen proje hakkında ildeki kooperatif
yönetimleri bilgilendirildi. Projeye katılmak
isteyen kooperatiflerle, ilerleyen dönemlerde eğitim anlaşması imzalanacağı bildirildi. (Adeviye MERCANOĞLU 23.5.2013),
(http://www.anayurtgazetesi.com.tr/default.asp?page=haber&id=450993),
Sinecek’ten eğitime katkı
SAMSUN (ANAYURT)- Atakum Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatif Başkanı
Metin Sinecek, “Eğitime katkı vermek için
elimizden gelen ne varsa yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz” dedi.
Samsun’da yeni kurulan Başarı Koleji yöneticileri Atakum Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatif Başkanı Metin Sinecek’i ziyaret ederek, esnaf ve sanatkarlar için yapacakları özel indirimden bahsettiler. Ziyarette
konuşan Başarı Kolejleri Eğitim Koordinatörü
Asım Kurumahmut, “Samsun’da ana, ilk ve
ortaokul olmak suretiyle hizmet vereceğiz.
Bu bağlamda Samsun’da eğitim ve öğretim
verecek olan bir kurum olarak, esnaf ve sanatkarlar odamızın üyelerine ekstra yüzde
5 indirim yapacağız. Bunun içinde Başkan
Metin Sinecek’i makamında ziyaret ederek
görüştük. Bu koope-ratifimizin üyelerine bu
indirim hakkını verdik. Onların her zaman
yanındayız. Bu bağlamda özel sektörün de
bizi desteklemesi bizi memnun ve mutlu edecektir” dedi.
( 1 7 . 6 . 2 0 1 3 ) , ( h t t p : / / w w w. a n a yurtgazetesi.com.tr/default.
asp?page=haber&id=454198)
Michelin tırı yollarda
Ağır vasıta kullanıcılarına Michelin ‘Multi-Life’ teknolojisini anlatmak için yola çıkarak,
geçen yıl 3 bin sürücüye eğitim veren Michelin TIR’ı, bu yıl ki yolculuğunu da tamamladı.
39
BURSA(Anayurt)- 2013 yılında 19 ilde, Michelin profesyonelleri tarafından verilen
eğitimlerle 3 bin 835 sürücüye ulaşıldı. 6
Mayıs’ta İstanbul Tuzla Organize Deri Sanayi’sinden başlayan Michelin 3 Ömür TIR’ının
yolculuğu, 1 Temmuz’da Bursa Orhangazi
Motorlu Taşımacılar Kooperatifi’nde son
buldu.
Yolculuk boyunca 27 farklı Michelin noktasında ağır vasıta kullanıcılarına ‘Multi-Life’
yani ‘3 Ömür’ uygulamasının avantajları
anlatıldı. Uygulama sayesinde, daha fazla enerji tasarrufu ve daha az hammadde
kullanımı sağlayan ağır vasıta kullanıcıları,
taşımacılık maliyetlerinde karlılıklarını artırıyor ve her türlü sürüş koşulunda en yüksek verimi sağlıyor. (27.7.2013), (http://
www.anayurtgazetesi.com.tr/default.
asp?page=haber&id=459669)
Çiftçiler, Organik Çilek
Üretimine Geçiyor
Bursa’nın İnegöl İlçesi’ne bağlı Kurşunlu
Beldesi’nde, toplam 5 bin dekar alanda 15
bin ton çilek üretimi gerçekleştiren çiftçiler,
damla sulama ve raf sistemi ile organik çilek
üretimine geçiyor.
Haber Merkezi BURSA- Kurşunlu Sulama Kooperatifi Başkanı Burhanettin Ayaz, 140 metrekarelik alanda kurdukları katlı raflar şeklindeki çilek üretim sisteminden olumlu sonuç
elde ettiklerini söyledi. Tarımsal ilaç ve kimyasal gübre kullanılmadan yapılan deneme
üretiminden başarı elde edilmesi üzerine,
diğer çiftçilerin de ‘marşlı sistem’ de denilen
bu yeni sistemi kuracağı bildirildi.
Geçmiş dönemlerde fasulyesi ile ünlü olan
ancak 10 yıl önce İlçe Tarım Müdürlüğü ve
Ziraat Odası’nın yönlendirmeleriyle çilek
üretimine başlayan Kurşunlu Beldesi, kısa
sürede çileğiyle adını Türkiye’ye duyurdu. 5
bin dekarlık alanda çilek üretimi yapılan ve
40
15 bin ton çilek üretilen Kurşunlu, bu alanda
her geçen yıl kalitesini de arttırmaya devam
ediyor.
Son olarak Kurşunlu Sulama Kooperatifi
Başkanı Burhanettin Ayaz, beldeye marşlı
sistem ismi verilen katlı raflar şeklindeki çilek üretim sistemini getirdi. 140 metrekare
alanda ilk denemesi yapılan ve olumlu sonuç alınan sistemin kısa sürede yaygınlaşması bekleniyor. Damla sulaması yapılan bu
sistemle üretilen çileklerde kimyasal gübre
ve ilaç kullanılmıyor. (19.4.2013), (http://
www.anayurtgazetesi.com.tr/default.
asp?page=haber&id=446633)
İnegöl, yeni bir fuara daha
imza atacak
İnegöl Belediyesi, İnegöl Tarım Gıda ve Hayvancılık Ürünleri Fuarı’nı (İNTARGAF) gerçekleştirecek.
BURSA- İnegöl Belediyesi öncülüğünde Yenice, Kurşunlu, Tahtaköprü ve Cerrah belediyeleri, İlçe Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğü, İTSO, Ziraat Odası, 2 muhtar derneği, Süt
Üreticileri Birliği, Damızlık Hayvan Yetiştiricileri Birliği, Tarım Kredi kooperatifi, Meyve ve
Sebzeciler Odası, Meyve Üreticileri Birliği ile
İnegöl Yağlı Tohumlar Kooperatifi’nden başkan ve yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirilen ilk istişare toplantısında, sadece ay çekirdeği değil, şehirdeki bütün tarımsal ürün
ve hayvancılık portföyüne yönelik bir fuar
yapılması görüşüldü.
Toplantının açış konuşmasını yapan İnegöl
Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Şen, toplantının amacı ve toplanış gayesinden bahsederek, “Bu projenin tarafları olarak hep beraber buradayız. İnegöl için sanayi ve çok önemli ticaret şehri diyoruz. İnegöl bir o kadar
da tarım ve hayvancılık şehridir. Birbirinden
güzel birbirinden farklı meyve ve sebzelerimiz var. Bu topraklar verimli ve bereketli. Ne
ekersek onu en iyi şekilde alabiliyoruz. Bunu
tanıtmak ve hacmi genişletmek adına İNTARGAF adı ile altında böyle bir organizasyonu
her birlikte yapalım istedik. Bununla alakalı
görüşlerinizi alalım. Projenin artı ve eksilerini konuşalım ve hep birlikte İnegöl tarım ve
hayvancılığını daha da yukarılara taşıyalım”
dedi.
Toplantıda söz alan bütün katılımcılar, böyle bir fuarın yapılmasından yana olduklarını
söyleyerek, bu fuarın bütçesi, ne zaman ve
nasıl yapılacağı, katılımcıların kimlerden olacağı, İnegöl’e neler getireceği gibi konuları
görüştüler.
(06.3.2013),
(http://www.anayurtgazetesi.com.tr/default.
asp?page=haber&id=440930)
Uzuntarlalı kamyoncular
yeni binasında
KOCAELİ(ANAYURT)- Uzuntarla Kamyoncular
Kooperatifi hizmet binasını TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül, Kartepe
Belediye Başkanı Şükrü Karabalık ile birlikte
açtı. Kartepe İlçesindeki SS 83 Nolu Öz Uzuntarla Kamyoncular Lojistik ve Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi’nin hizmet binası açılışına
protokolün ilgisi yoğun oldu. Kooperatif Başkanı Adnan Yılmaz ve yönetim kurulu üyeleri
Erol Yılmaz, Mustafa Karagöz, Hilmi Selçuk,
Hüseyin Ayaz, Ekrem Akdemir ve Osman Kalender konukları ile yakından ilgilendi.
Uzuntarla Bağdat Mahallesi D-100 karayolu
kenarında mevcut binası yerine 434 metre
karelik alanda inşa edilen 3 katlı yeni hizmet
binasında başkanlık, toplantı, dinlenme ve
muhasebe odaları, mescit, lokal, çay ocağı
da yer alıyor. Bölgede 1995 yılından beri 62
üyesi ile faaliyet gösteren Öz Uzuntarla Kamyoncular Kooperatifi’nin yeni hizmet binası
açılışında TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonu Başkanı ve Kocaeli Milletvekili
Azize Sibel Gönül, Kartepe Belediye Başkanı
Şükrü Karabalık, il genel ve belediye meclis
üyeleri, taşıyıcı kooperatif başkanları ve yöneticileri yanı sıra sivil toplum örgütü ile siyasi parti temsilcilerinden oluşan kalabalık
davetli topluluğu hazır bulundu. Yeni hizmet
binası açılış kurdelesini kesen Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül, “Kartepe İlçesindeki
değişimi ve gelişimi yakından takip ediyorum. Buna bölge milletvekili olarak ben de
ortak olmaktan mutluluk duyuyorum. Bölgenin canlılığına renk katan kamyoncu kooperatifimizin yeni hizmet binası, görkemli ve
fonksiyonel bir yapıya kavuşmuş. Kooperatif
üyelerine ve bölge halkına hayırlı olsun.” dileklerinde bulundu.
(5.8.2013)
(http://www.anayurtgazetesi.
com/default.asp?page=haber&id=460628)
05.8.2013
41
HOCALARIMIN ARKASINDAN...
M. Nevzat ÖZDEMİR *
Geçtiğimiz günlerde iki güzel insanı, iki dostumuzu feci bir kazada kaybettik. Üniversitemizde uzun yıllar görev yapmış Eriman
Topbaş ve Ünal Gül hocalarım... Allah’ın
rahmeti üzerlerine olsun...
Evet... Ölüm her canlı için, hepimiz için
mukadder bir son... Kaçış, kurtuluş yok...
Lâkin beklenmeyen bir andaki tecelli insan
da şok etkisi yapıyor.
Pazar sabahı erken saatlerde dostumuz
Mustafa Cop’un telefonuyla öğrendim ben
bu acı haberi... Özellikle Eriman Hocamla Bolu Türk Ocağı bünyesinde geçirdiğim
uzun yıllar (1990-2002), onun büyük desteğiyle yapılan güzel çalışmalar gözümün
önünden film şeridi gibi bir anda geçip gitti.Bir müddet kendime gelemedim.
Eriman Hocama reis derdim ben... Reis ile
ilk tanışmamız 1990 yılında oldu. Almanya’daki öğretmenlik görevimden Bolu’ya
yeni dönmüş ve kafama, gönlüme uygun
* Gazeteci, (m.nevzat14@hotmail.com)
42
bir sosyal mekân arayışına girmiştim. Öyle
kahvehane-lokal hayatım, oyun merakım
falan yoktur. Kültür faaliyetleri olan bir yerdi aradığım... Milliyetçi-muhafazakâr bir fikir yapım olduğu için bir akşam vakti Türk
Ocağı Bolu Şube binasına gittim. Şoförler
Derneği binasının en üst katında idi şube o
zamanlar... O anı unutmuyorum. Yüzünden
hiç eksik olmayan o mütebbesim edası ile
karşılamıştı beni Eriman Bey... Ve tanıştık...
Bazı insanlar vardır. İlk görüşte sizi iter. Bir
daha yanından bile geçmek istemezsiniz.
Bazıları da tam tersidir. Hemen ona ısınırsınız. İşte Eriman Hocam böyle bir insandı.
Kanım hemen kaynadı ona... Ben artık O
Bolu’dan gidinceye kadar hemen hemen
hergün Bolu Türk Ocağı’ndaydım...
Burada mutlaka Eriman Bey’in büyük desteği olmazsa kesinlikle o kadar süre yaşamayacak olan “BOLU ÜÇTEPE” Gazetesinden bahsetmem lâzım.
BOLU ÜÇTEPE Türk Ocağımızın bir yayın
organı idi. Mahalli tarih ve kültür araştırmacıları için kaynak teşkil edecek çok güzel
çalışmalar yaptık Bolu Üçtepe’de... Birçok
arkadaşımız için de gazetecilik yolunda
adeta bir okul oldu Bolu Üçtepe... Sayfa
düzeni, mizanpaj, montaj gibi çalışmaları
ilk onda öğrendik... Bugün mahalli gazetelerde yazan bizler hep Bolu Üçtepe’de
yetiştik. Yine o bünyede gelişen BOLU ÜÇTEPE TİYATROSU, BOLU ÜÇTEPE EDEBİYAT
TOPLULUĞU-ÜÇTEPE ŞAİRLERİ gibi kültürel oluşumlar, yerel konularla ilgili sempozyumlar, yayımlanan kitaplar hep Eriman
Bey’in büyük desteğiyle gerçekleşti.
Eriman Bey üniversite mesaisi dışında
önemli bir zamanını da Ocak’taki bu kültür çalışmalarına ayırırdı. Her akşam üzeri
mutlaka uğrardı Ocağa... Bazan geç saatlere kadar orada kalırdı.
Derneklerde, yayıncılıkta en önemli konu
finans konusudur. Eriman Bey bize; “Siz
bunu düşünmeyin kardeşim, araştırmanızı yapın, yazınızı yazın” derdi.O bu maddi
konuları sakin bir şekilde, tereyağından kıl
çeker gibi hallederdi. Kafamız rahattı yani... Zaten Eriman Bey gidince Bolu Üçtepe
de kapanıp gitti...
Eriman Bey arkadaşımız samimi bir Türk
milliyetçisi, ihlaslı bir müslüman idi.Allah’a
yakın, milletine aşık bir insandı.İbadetlerinde gösterişsiz ve çok titizdi. Eriman Hocamda hiç fanatik partizan bir yapı, ideoloji
bezirgânlığı-hoyratlığı da görmedim. Herkesi, her fikri sabırla dinlerdi.. Kimseyi dışlamazdı. O zaten bir proje-faaliyet insanıydı. Beni de ona çeken belki de bunlardı...
Eriman Bey’i tanıdığım uzun zaman içinde
ağız dolusu kahkaha ile güldüğünü de hiç
duymadım. Hep tatlı tatlı tebessüm ederdi
rahmetli... Sinirlendiğini de bir defa gördüm Eriman Hocamın... O da yine şahsi işi
değil, kültürle ilgili idi. Bolu Üçtepe ile Prof.
Dr. Orhan Türkdoğan’ın bir kitabı basılacaktı. Maddi sıkışıklık olmuştu. Bu arada birkaç esnaf da artık reklam vermeyeceklerini
söylemişler. Üşenmedi Yukarı Çarşı’ya kadar gidip;” Ben ta Kadirli’den geldim. Bolu
için, sizler için çalışıyorum. Zaman harcıyorum. Yapmayın kardeşim!” diye onlara çekişti. Hocamı kıramadılar. Reklamları yine
devam ettirdiler...
Sözün özü dostlar...
Bazı insanlara dervişlik çok yakışır...
Onlar gönül insanıdırlar. Güzel insandırlar...
Kelimeler onları ifadeye iktifa etmez...
İşte; naif yapısı, sakin tabiatı, yardımseverliği, tevazuu ile bende büyük iz bırakan
Eriman hocam da böyle bir insandı ve O
da “bir modern zaman dervişi” olarak bu
alemden ayrılıp gitti.Mekânın cennet olsun Eriman Hocam...
Gün olur, saat gelir, o an gelir; inşallah öbür alemde de aynı yerde yine buluşuruz...
43
DÜĞÜNDEN GELİYORLARDI…
Muharrem DEMİREL
*
Hem ER olsun hem de İMAN lı…
Herhalde ailesi öyle düşünmüş olmalı ki; ER İMAN koymuş adını.
Öyle biriydi Eriman Bey…
Hem ‘Er’ di Hem de ‘İmanlı’ydı,
Ben Yavuz tarafını hiç görmedim, hep Yunuşcaydı…
Ses tonu konuşurken bile hep nazikti, kibardı güler yüzlüydü, naifti, sabırlıydı,
Merhametli, tevazu sahibi, gerçek bir mümin duruşlu,
Tam bir Çelebi ruhluydu.
Onu ilk defa Türk Ocağı’nda, Yunus Nadi Bey, Hayati Bey, Yaşar Bey ve Nevzat
Bey ile beraberken tanımıştım.
Üçtepe ismini koymuştuk gazetemizin ismini ve ben de ERİMAN Bey sayesinde spor yazarı olarak yazarlığa ilk adımımı atmıştım,
Onun desteği ile girmiştim bu camianın içine.
Yani bugün yazıyorsam Eriman Hocam’ın sayesinde.
Eğitimciliğinin yanında Bolu’ya kültür anlamında da Üçtepe ve Bolu Bakış Gazeteleri ile çok şeyler katmıştı Hocamız.
Dostluğumuz hep devam etti,
Sonra Ünal GÜL Beyefendi…
Oğlu Alperen’i okula kayıt yaptırmaya gelişi ile oldu tanışmamız ve ardından
devam edip giden dostluğumuzu artırışımız…
En son ise Adem Bayındır Hocamız’ın babasının cenazesinde oldu, Eriman Hocamızla beraber Onunla da kucaklaşmamız…
Düğünden geliyorlardı…
Ama Yahya Kemal Beyatlı gibi nicelerini alıp, meçhule giden sessiz gemi Abant
Sapağı’ndaydı.
Yolcuları ise Ünal ve Eriman Hocalarımız’dı.
* Gazeteci (kamuran@bolununsesi.com)
44
Evet, meçhule kalkan bir gemi kalktı, Cumartesi günü Abant Sapağı’ndan
Ve bu dünyadan ayrılış iki candan iki dosttan,
Geride kalanlar ise bu seyahatten elemliydi,
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Camii’nin önünden uğurlarken onları, gözlerimiz nemliydi.
Hoca efendi sordu;
Eriman Bey’i nasıl bilirsiniz?
İyi biliriz!
Haklarınızı helal ediyor musunuz?
Helal olsun…
Sonra tekrar sordu Hoca Efendi.
Ünal Bey’i nasıl bilirsiniz?
İyi biliriz.
Haklarınızı helal ediyor musunuz?
Helal olsun!
Her ikinize de;
Helal olsun, helal olsun, helal olsun…
Ne demişti Hazreti Mevlana,
“Düğün gecesidir” ölüm anlayanlara…
Sevgilinin sevgiliye kavuşma günü,
Yani düğünü…
Eriman ve Ünal Hocalarım, düğünden geliyorlardı, yine düğüne gittiler.
Geride kalanlar bilirler ki sevgililer geri dönmeyecekler,
Ama sizin isminiz gündeme geldiğinde hep güzelliklerinizle yâd edecekler.
Mekânınız cennet olsun.
45
ERİMAN TOPBAŞ
1955-2013
46
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…
47
48