YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ SAYI:17 / 2014 Atatürk YTÜ’de Törenle Anıldı YTÜ’den Damar Bulma İşkencesine Son İstanbul Trafiğine Bilimsel Çözüm Prof. Dr. Mehmet Mustafaev Anısına yıldızlar ekim / 17 1 2 yıldızlar ekim / 17 İstanbul’un merkezinde bir asırlık üniversite... yıldızlar ekim / 17 3 içindekiler Ekim 2014 Sayı: 17 iletisim@yildiz.edu.tr Yıldız Teknik Üniversitesi Adına İmtiyaz Sahibi Prof. Dr. İsmail YÜKSEK Rektör Yayın Direktörü Doç. Dr. Zehra YUMURTACI YTÜ İletişim Koordinatörü Genel Yayın Yönetmeni Cihat DEMİR Rektör Danışmanı Yazı İşleri Sorumlusu Uzm. Gürkan TUZLU Yazı İşleri Uzm. Nagehan Bilge OK Uzm. Habibe AKÇAY Uzm.Dr. Neşe ATACI Merve KARATAŞ Görsel Yönetmen Mehtap KUL Fotoğraf Sabri BAKIŞ Tuncay ATEŞ İsa CANGİR İletişim - Koordinasyon Seyma OKUYUCU Beyza GÜLSEZER Gamze PINARBAŞI Harun AKDAĞ Teknik Ekip Uğur MERCAN Vedat ÇOLAK Sadettin ATAŞ Mustafa YILGIN Rasim ABİS Bu derginin içeriği Yıldız Teknik Üniversitesi İletişim Koordinatörlüğü tarafından hazırlanır. Ücretsiz dağıtılır. Para ile satılamaz. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek sureti ile kullanılabilir. 4 yıldızlar ekim / 17 6 HABER 8 ETKİNLİK 10 ETKİNLİK 13 YARIŞMA 14 TÖREN Yıldızlı Öğrenciden Görme Engellileri Dijital Çağa Bağlayacak Proje Biyomühendislik Günleri, Sektör İle Üniversiteyi Bir Araya Getirdi YTÜ Yeni “Akademik Yıla” Festival Havasında Girdi Bilim Sayesinde Hızır Gibi Yetişecekler Atatürk YTÜ’de Törenle Anıldı 16 TEKNOLOJİ 2. Uluslararası Gemi İnşaatı ve Denizcilik Sempozyumu HABER 19 Genç Piyanistler Vedat Kosal Anısına Yarışacak HABER 20 Ulusal Gemi ve Yat Tasarımı Yarışmasında ‘Yıldız’ Farkı 22 SEMPOZYUM 24 HABER 26 HABER 28 SEMİNER Ulaşımda Fikirler Rayına Girdi 10 Depreme Dayanıklı Çelik Binalara Yerli Yazılım YTÜ Teknopark’tan YTÜ’den İstanbul’un Trafiğine Bilimsel Çözüm Yabancı Dil Fark Yaratır 29 HABER Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi ve YTÜ Ortaklığı BULUŞ Bilim İnsanlarından Damar Bulma İşkencesine 30 YTÜ’lü Son Verecek Buluş 32 ETKİNLİK YTÜ’den ‘Rüzgarın Sesine Kulak Ver’ Çağrısı 34 FAKÜLTE TANITIMI YTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi HABER 37 YTÜ ile GPTW Arasında Akademik ve Sektörel İşbirliği 38 TANITIM 43 SOSYAL ETKİNLİK YTÜ Öğrencileri “Yıldız Butik”ten giyinecek 44 YTÜ “İletişim Koordinatörlüğü” RÖPÖRTAJ Dr. Rüstem Eyüboğlu: YTÜ Tam Anlamıyla Teknik Bir Üniversite Oldu 46 ULUSLARARASI KONFERANS 48 HABER 50 ETKİNLİK 51 ETKİNLİK 52 Kimya Teknolojileri Chemtech14’de Masaya Yatırıldı YTÜ’lü Bilim İnsanlarından Afet Riskine Teknolojik Çözüm Bötefest ile 11. Kez Buluştular ‘Yıldızfest’ Rüzgârı Sonbaharda Esti HABER Belediye, Eğitim ve Medya İlişkileri Konuşuldu 19 KONGRE 54 ETKİNLİK 56 SÖYLEŞİ 59 SEMİNER 60 KONSER 61 Eğitime Yeni Bakış Açıları YTÜ’de Masaya Yatırıldı Mevlana’nın Şaheseri Mesnevi’de Eğitim Yöntemi Sunay Akın’dan Yıldızlılarla Samimi Söyleşi Haydi Kızlar Yazılıma! Yıldız’da Mehmet Erdem Rüzgarı Esti YARIŞMA 62 YILDIZ-TÖMER’den Renkli Mezuniyet Töreni TÖREN 63 ETKİNLİK “Standartlar, Herkese Eşıt Fırsatlar Sunar” 64 ETKİNLİK 66 YARIŞMA 68 RÖPÖRTAJ 70 YARIŞMA 74 KONFERANS 76 HABER 77 ETKİNLİK 78 ETKİNLİK 82 SOSYAL MEDYA 84 OKUR’DAN ŞİİR 86 20 KASIM FELSEFE GÜNÜ 88 16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ 90 16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ 92 TANITIM 94 HABER 96 BASINDAN 98 Yıldızlı Mimar Adayları Ödüle Doymuyor 39 Teknoloji, Yok edebilir de Kurtarabilir de YTÜ Racing İlk Formula Aracıyla İngiltere’de! Prof. Dr. Mehmet Mustafaev’in Anısına YTÜ Ekibi Hollanda’da Racing Aeolous Yarışmasında Juri Özel Ödülü Aldı 96 50 21 ICEF’ 2014 İstanbul Ekonomi ve Finans Konferansı Yıldız’da yapıldı YTÜ Teknopark’tan Dubai Çıkarması Genç Türkiye Zirvesi Türkiye’nin Geleceği İnovatif Düşüncede! Einstein 21. Yüzyıl Teknolojisini YTÜ’de Yakaladı Eniac’dan Işık Hızında Veri Transferine Sosyal Medya Okur’dan Şiir Philosophy for Dummiesya da Felsefenin Sınırları-Sanatsal Düşünme Gıda Güvenliği Algımız ve Sorumluluklarımız Helal Gıdada Tüketici Garantisi Kebapta İnovasyonun Adı “Çınaraltı” Dört Yıldızlı Aile Basında yıldız yıldızlar ekim / 17 5 6 yıldızlar ekim / 17 Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. Merhaba, Yeni bir akademik yılın başlangıcında değerli Yıldızlıları sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Üniversitemizin tüm paydaşlarının gelecekle ilgili beklentileri olduğu kuşkusuzdur. 2014-2015 akademik yılının saygıdeğer personelimiz ve sevgili öğrencilerimizin beklentilerini karşılamasını temenni eder, herkese başarılar dilerim. Dünyada küresel anlamda meydana gelen ve zincirleme olarak farklı coğrafyaları etkisi altına alan ekonomik, sosyal, siyasal ve yapısal değişimler ve gelişimler yaşanmaktadır. Ülkemizde de yapısal değişiklikler gerçekleşiyor ve çağdaşlaşmaya uyum açısından değişime ayak uydurmaya ve hatta ülke olarak değişime yön verme konusunda önemli adımlar atmaya çalışıyoruz. Değişimlerin ve gelişimlerin sağlıklı olabilmesi için üniversitelerin de bu değişime ayak uydurması ve öncü rol oynaması gerekmektedir. Değişim ve gelişimi planlamada üniversiteler sorumluluk almalı ve değişimi yönetecek liderler yetiştirmelidir. Üniversitemizdeki eğitim-öğretimi ve ar-ge çalışmalarını bu bakış açısıyla ele aldığımızda mevcut uygulamalarımızı ve gelecekle ilgili politikalarımızı değiştirme ve geliştirme zorunluluğu karşımıza çıkmaktadır. Üniversite olarak zihinsel ve fiziksel değişim ve gelişimin altyapısını oluşturmak ve yapacağımız uygulamalarla yeni bir girişimci felsefe ve kimlik oluşturmak önceliklerimiz arasında olacaktır. Üniversitemizin mevcut kaynaklarını iyi yöneterek öğrencilerimizin ve Üniversitemizin geleceğini garanti altına almak ve potansiyelimizi ülkemizin gelişimine yönlendirmek için var gücümüzle çalışacağız. Üniversiteler köklü değişime uğrarken, değişime uyum sağlama stratejilerimizi gerçekleştirmek için iç ve dış dinamiklerimizi iyi yönetme zorunluluğumuz bulunmaktadır. Hedefimiz, işbirlikçi bir çalışma sistemi ve öğrenen organizasyon yapısı içerisinde tüm birimlerimizin değişimin hızına uyum sağlama sürecinde arzulanan çıktılara ulaşmasını sağlamaktır. Bu süreçte, bütün ön yargıları öngörülere, çevirme uğraşımız devam etmektedir. Bu vesile ile, üniversitelerde üretilen bilgilere ve yeni ürünlere ulaşımı kolaylaştırmak için Üniversitemizin kapılarını dünyaya, dünyanın kapılarını da Üniversitemiz için ardına kadar açma gayreti içindeyiz. Bulunduğumuz bölge ve ülkemizdeki ilgili kurumlar ile bütün işbirliği köprülerini kurmak ve ortak çalışmalar yapmak tanınırlığımızı artıracak ve girişimci üniversite kimliğimizi oluşturmamıza katkı sağlayacaktır. Yıldız Teknik Üniversitesi, sosyal sorumluluk bilinci içerisinde çalışmalar yapma ve ülke yararı için daha büyük projeleri gerçekleştirmek için sorumluluk almaya aday bir üniversitedir. Dergimizin bu yeni sayısında emeği geçen tüm çalışanlara teşekkür eder, değerli akademik ve idari personelimizi saygıyla selamlar ve sevgili öğrencilerimizi gözlerinden öperim. yıldızlar ekim / 17 7 3 aralık dünya engelliler günü YILDIZLI ÖĞRENCİDEN GÖRME ENGELLİLERİ DİJİTAL ÇAĞA BAĞLAYACAK PROJE Yıldız Teknik Üniversitesi Öğrencisi Hakan Kalmaç, görme engellilerin dokunmatik ekranlı mobil cihazları kullanmalarına imkan sağlayacak yazılımla, TÜBİTAK’ın yarışmasında birinci oldu. Y ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Bilgisayar Mühendisliği bölümü öğrencisi Hakan Kalmaç, görme engellilerin dokunmatik ekranlı mobil cihazları kullanmalarına imkân sağlayacak yazılım geliştirdi. ‘moBraille’ adlı yazılım sayesinde daha önce dokunmatik cihazları tek başlarına kullanmayan görme engeliler, arama yapma, sms gönderme-alma, sosyal ağları takip etme, sosyal ağa mesaj gönderme, mail alma gibi pek çok uygulamayı rahatlıkla kullanabilecek. 8 yıldızlar ekim / 17 Son dönemde teknolojide yaşanan gelişmeler ve dokunmatik ekranlı ürünlerin artması görme engellilerin teknolojiden faydalanmasını güçleştiriyor. Klavyeli cihazları ‘referans’ kabartmaları sayesinde kullanabilen görme engelliler, dokunmatik ekranlarda bu imkan bulunamadığı için bu cihazları kullanamıyor. Apple ve Google gibi büyük firmaların bu sorunu aşmak için hazırladıkları ses tabanlı ‘Siri’ ve ‘Talkback’ gibi uygulamalar da sorunun çözülmesinde yeterli olmuyor. Teknolojinin dokunma- tik ekran tabanlı ilerlemesi ile birlikte görme engelliler her geçen gün dijital çağın dışına doğru kayıyor. TÜBİTAK’IN YARIŞMASINDA BİRİNCİ PROJE OLDU YTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Hakan Kalmaç, danışmanlığını Doç. Dr. Banu Diri’nin yaptığı mezuniyet projesinde, görme engellileri teknolojiye bağlayacak çalışmaya imza attı. YTÜ’lü öğrenci hazırladığı proje ile TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Daire Baş- kanlığı (BİDEB) tarafından düzenlenen “2241/B Sanayi Odaklı Lisans Bitirme Proje Yarışması”nda Sosyal Yaşam ve Eğlence Uygulamaları (Mobil Uygulamalar) alanında Türkiye birincisi oldu. “GÖRME ENGELLİLERİ SOSYAL MEDYAYA BAĞLAYACAK” YTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Hakan Kalmaç, yaklaşık 6 aylık çalışma sonrasında ‘moBraille’ adını verdiği yazılımı hazırladı. Yazılım sayesinde görme engelli kullanıcıları bir markaya, modele bağlı kalmadan mobil cihazdaki temel hizmetleri görme engellilerin kullandığı Braille Alfabesi’nin dinamik bir şekilde uyarlandığı yazılımda, kullanıcılar arama yapabilme, e-posta alıp gönderebilme, not alma, müzik dinleme, sosyal medyayı takip edebilme, içerik yükleme gibi pek çok özelliği rahatlıkla kullanabilecek. moBraille,’in görme engelli kullanıcılar için geliştirilmiş en kapsamlı uygulama olduğunu belirten YTÜ Öğrencisi Hakan Kalmaç, yazılımın tamamen kullanıcı odaklı ve modüler bir yapıya sahip olduğunu aktardı. “MARKA VE MODEL SINIRLAMASI YOK” Uygulamanın, standart bir bilgisayar klavyesindeki tüm tuşları kapsamakta olduğunu aktaran Kalmaç, “Bu nedenle görme engelli bir kullanıcıya sınırsız veri girişi imkânı sağlamaktadır. Uy- gulama, kullanıcıya dinamik bir klavye sunar. Bu klavye, kişinin ekrana bastığı konumları algılayarak veri üretir ve bu verilerle ilgili karakterler oluşturulur. Kişi yazdığı veriyi (kelime veya metin) silebilir, sese dönüştürebilir. Uygulama, kullanıcı sesini yazıya dönüştürebilir veya gelen sese göre bir hizmeti çalıştırabilir.” dedi. Uygulamanın herhangi bir markaya bağımlı olmadığını belirten Kalmaç, ‘‘ Uygulama piyasada satılan 100 TL’lik Çin malı bir tablette çalışabildiği gibi, 2000 TL’lik bir cihazda da çalışabilmektedir.” şeklinde konuştu. Kalmaç moBraille’nin ilk aşamada android tabanlı tablet ve telefonlarda kullanılabildiğini ancak kısa bir çalışma ile ios ve Windows tabanlı cihazlarda da rahatlıkla kullanılabileceğini vurguladı. “TÜM DÜNYADAKİ GÖRME ENGELLİLERİN SORUNUNU ÇÖZECEK” Uygulamanın tüm dilleri desteklediğini anlatan YTÜ Öğrencisi Hakan Kalmaç, “Görme engelli kullanıcılara geliştirilecek yazılımlar, dil tabanlı olmalıdır. Örneğin; İngilizce dili için yazılmış bir uygulamayı Türk kullanıcı rahatlıkla kullanamaz. Çünkü her iki dilin körler alfabesi farklıdır ve her alfabenin özel karakterleri(w, x, ç, ş) bulunmaktadır. Bu problem göz önüne alınarak, uygulama geliştirilmiştir. Uygulama, herhangi bir dile rahatlıkla adapte edilebilir. Bu sayede, geliştirilen yazılımı dünyadaki çoğu görme engelli kullanıcı kullanabilecektir. Uygulama, lego gibi bir yapıya sahiptir. Yeni hizmetler eklenebilir veya var olan hizmetler kullanıcı tarafından kaldırılabilir. yıldızlar ekim / 17 9 etkinlik BİYOMÜHENDİSLİK GÜNLERİ, SEKTÖR İLE ÜNİVERSİTEYİ BİR ARAYA GETİRDİ Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü’nün düzenlediği ‘Biyomühendislik Günleri’nde sektör ve akademisyenler bir araya gelerek, biyoteknolojinin enerji alanındaki rolünden, eşyalarda kullanımına ve genetik bilimindeki yansımalarına kadar pek çok konuyu konuştular. Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Biyomühendislik Bölümü tarafından bu yıl 4.’sü düzenlenen ‘Biyomühendislik Günleri’nde, gıdadan, tıpa, enerjiden, moleküler mühendisliğe kadar pek çok konu, akademisyenler ve sektörün önde gelen isimleri tarafından masaya yatırıldı. Etkinliğin açılışında konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Biyomühendislik bölümünün Türkiye’nin gelecek hedeflerini belirlemede önemli rol alacağını dile getirdi. Türkiye’nin 2023’de dünyanın 10 ekonomisine girme hedefi olduğunu aktaran Yüksek, bu hedefe ulaşmada, sağlık ve diğer alanların bir bütünlük içinde ilerlemesi gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin en önemli eksiğinin yetişmiş insan kaynağı eksiği olduğunu belirten Rektör Yüksek, “İnovatif ürün, katma değeri yüksek ürünlerin ihraç edilmesi gerekiyor. Biyomühendislik alanı hem insanlık için önemli hem de katma değer oluşturacak ürün üretmesi açısından, ülke ekonomisi açısından çok büyük önem arz etmekte.” dedi. 10 yıldızlar ekim / 17 “BİYOMÜHENDİSLİĞİN YILDIZI PARLIYOR “ Kimya-Metalurji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammed Arıcı ise, Biyomühendisliğin, Biyokimya, Moleküler Biyoloji, Mikrobiyoloji, Temel Mühendislik ve Malzeme biliminde yaşanan hızlı ilerlemeler sonucunda gelişen biyolojik tekniklerin, mühendislik ilkeleriyle birleştirilerek, canlı sistemlerde karşılaşılan problemlere uygulandığını ve çözümler bulmak için yeni sistemlerin tasarlandığı bir bilim dalı olduğunu ifade etti. Arıcı, Biyomühendisliğin son yıllarda Türkiye ve dünya çapında yıldızı parlayan bir bilim alanı olduğunu aktardı. YTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Işıldak, bu sene Biyomühendislik günlerinin 4.’sünü düzenlediklerini belirterek, etkinlikte öğrenci ve akademisyenlerin sektörün önde gelen aktörleriyle bir araya geldiğini ifade etti. Öğrencilerin geleceğini daha verimli hale getirmeye çabaladıklarını dile getiren Işıldak konuşmasında Biyomühendislik bölümü ile ilgili detaylı bilgi verdi. YTÜ’den mezun olduktan sonra sektördeki önemli bir medikal firmasında çalışmaya başlayan Özlem Harzum ise konuşmasında birçok farklı temel disiplini bünyesinde harmanlayan YTÜ Biyomühendislik bölümünün, öğrencilerine çok farklı ve zengin bir altyapı sağladığını ve mezun olduklarında sektörde rakiplerine fark atmalarını sağladığını ifade etti. Biyomühendislik Günleri’nde sektörün önemli şirketlerinden gelen profesyoneller, ‘Biyomühendisliğin Enerjideki Rolü’, ‘Klonal Meyve Fidan Ağaçlarının ve Süs Bitkilerinin Üretimi’, ‘Gıda Sektöründe Biyomühendislik Yaklaşımı’, ‘Canlılardaki Teknoloji Biyomimetrik’ gibi konularda sunumlar yaptı. yıldızlar ekim / 17 11 YTÜ YENİ AKADEMİK YILA FESTİVAL HAVASINDA GİRDİ 12 yıldızlar ekim / 17 Yıldız Teknik Üniversitesi Yeni Akademik Yıla Festival Coşkusu İle Başladı. YTÜ Mezunlar Derneği Ve Mezunlar Koordinatörlüğü Tarafından Düzenlenen Etkinliklerde Davutpaşa ve Beşiktaş Kampüsleri Festivaller İle Coştu. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mezunlar Koordinatörlüğü ve YTÜ Mezunlar Derneği tarafından düzenlenen festivallerde, öğrenciler, akademik ve idari personel yeni eğitim-öğretim yılına festival havasında girdi. Eylül ayı içinde yapılan iki festivalde, konserlerden, dans gösterilerine, çekişlerden, ödüllere kadar pek çok etkinlik gerçekleştirildi. YTÜ Mezunlar Koordinatörlüğü tarafından Davutpaşa kampüsünde düzenlenen ‘Mezunfest’ ve YTÜ Mezunlar Derneği tarafından gerçekleştirilen Mezunlar Şöleni, soğuk havaya rağmen, YTÜ mezunları, öğrencileri ve personeli ve ailelerini bir araya getirdi. MEZUNFEST DAVUTPAŞA’YI COŞTURDU Mezunlar Koordinatörlüğü tarafından Davutpaşa kampüsünde düzenlenen festival, elverişsiz hava şartları dolayısıyla açık havadan 2010 Avrupa Kültür Başkenti Kongre ve Kültür Merkezi’ne alındı. Mezunlar ve öğrencilerin katıldığı etkinlik İBB Kent Orkestrası Mehteran Grubu’nun konseri ile başladı. Ardından sahne alan YTÜ Halk Oyunları Topluluğu ve YTÜ Dans Kulübü gösterileri ile izleyenlere keyifli dakikalar yaşattı. Dans gösterilerinin ardından YTÜ’lü başarılı sporcuların tanıtımı yapıldı. YTÜ Mezunkart sahipleri arasında yapılan çekilişte sürpriz hediyeler sahiplerini buldu. Etkinlikte gün boyunca katılımcılara YTÜ Yıldız Çorbası, çay, kahve ve meşrubat ikram edildi. YTÜ personeli ve mezunlarının çocukları çocuk kulübünün boyama, resim ve uçurtma etkinliği ile eğlenceli dakikalar yaşarken, Ünlü rallici Volkan Işık’ın gösterisi nefesleri kesti. BEŞİKTAŞ YENİ EĞİTİM YILINI MEZUNLAR FESTİVALİ İLE KARŞILADI YTÜ Beşiktaş kampüsü Mezunlar Derneği tarafından düzenlenen Mezunlar Festivali ile coştu. Festivalde mezuniyetlerinin 20-25-30-35-40-45,. yıldızlar ekim / 17 13 50 ve üzeri yıllarını dolduran 1964 ve öncesi -1969-1974-1979-1984-19891994 mezunlarına plaket ve şükran belgeleri verildi. Soğuk havaya rağmen MezunFest’e 1000’e yakın Yıldızlı katıldı. Bürokraside Başarı - ERHAN AYDIN (Çevrecilik İl Müdür Yard.) Mircan Kaya konuklara güzel sesiyle müzik ziyafeti sundu. Girişimcilikte Başarı - ALİ DUMANKAYA - (DYK İNŞAAT) “MEZUNİYETTEN 50 SENE SONRA KEP ATTILAR” İstiklal Marşının okunması ile başlayan programa katılan YTÜ Rektörü Prof. İsmail Yüksek, mezun ve öğrenci birlikteliğine vurgu yaptı. Yöneticilikte Başarı - HAYRİ BARAÇLI (İETT Genel Sekreteri) FESTİVAL KAPSAMINDA YILIN YILDIZLARI ÖDÜLLERİ VERİLDİ Sanatta Başarı - MİRCAN KAYA (Ses Sanatçısı) 14 yıldızlar ekim / 17 Ödül töreninden sonra 50 ve üzeri yıllarını dolduran 100’e yakın YTÜ mezunlarına Rektör İsmail Yüksek tarafından plaketleri verildi. Mezun Yıldızlılar plaketlerini alırken duygu dolu anlar yaşandı. Plaket takdiminden sonra üniversitemiz mezunu Sanatta Başarı ödülünü alan Mezuniyetlerinin 20-25-30-35-40 ve 45. yılını dolduran mezunlarımıza Şükran Belgeleri takdim edildikten sonra mezunlar dönem arkadaşlarıyla zamanında atamadıkları keplerini takıp, cüppelerini giydiler. Festival YTÜ mezunlarından Hatice Nayır tarafından yazılan ve Mustafa Gülcan tarafından okunan şiirlerle ve yemek ikramlarımızla son buldu. BİLİM SAYESİNDE HIZIR GİBİ YETİŞECEKLER yarışma YTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencilerinin bilim ödülüne layık görülen ‘Hızır Gibi Yetiş’ projesiyle, ilk yardım ekiplerinin gecikmesinden kaynaklanan üzücü olaylar tarihe karışacak. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Bilgisayar Mühendisliği öğrencileri geliştirdikleri ‘Hızır Gibi Yetiş’ projesiyle Bilim Şenliği ISPARTEK-2014’de üçüncülük kazandı. Yıldızlı öğrenciler tarafından hazırlanan proje ile acil durumlarda ‘Hızır’ adı verilen gönüllü doktorlar yaralıların yardımına koşacak. Projede, ilk yardım ekiplerinin geç gelmesinden kaynaklanan üzücü olayların en aza indirilmesi hedefleniyor. ta yakınlarının tepkisini çekiyor, hem de elinden geleni yapan personelin şevkinin kırılmasına sebep oluyor. YTÜ öğrencileri tarafından hazırlanan ‘Hızır Gibi Yetiş’ projesi, acil durumlarda ilk yardım ekiplerinin geç kalması sebebiyle yaşanan can kayıplarının önüne geçmeyi hedefliyor. Süleyman Demirel Üniversitesi “Uluslararası 17. Bilim ve Bahar Şenliği” kapsamında Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) desteğiyle düzenlenen “Bilim Şenliği ISPARTEK- 2014 ve Öğrenci Proje Pazarı” gerçekleştirildi. Yarışmaya katılan YTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencileri Resul Ekrem Çoban ve Seçkin Baran Turan, YTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Dirin’in yöneticiliğinde hazırladıkları ‘Hızır Gibi Yetiş’ projesiyle yüzlerce projenin arasından üçüncü olmayı başardı. Ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ne durumda olursa olsun acil durumdaki hastalara ilk yardım ekiplerinin en hızlı şekilde ulaşamaması ortak sorun olarak ortaya çıkıyor. Acil Servis tarafından gönderilen ilk yardım ekipleri bazı durumlarda trafiğe takılıp gerekli müdahale için geç kalabiliyor. Bu durum, hem has- Gönüllülük esasına göre sisteme kaydedilecek ve ‘Hızır’ adı verilen doktorların akıllı telefonlarına yüklenecek bir program sayesinde konum bilgileri 112 Acil Servis Merkezi tarafından sürekli olarak takip edilebilecek. Türkiye genelinde binlerce ‘Hızır’ın hazır beklemesinin hedeflendiği projeye göre, acil durumda ilk yardım ekiplerinin yönlendirilmesinin yanı sıra bölgeye en yakın gönüllü doktor da bilgilendirilerek müdahale edilmesi istenecek. Bu sayede, acil yardım ekiplerinin trafik vb… kontrol edemedikleri sebeplerden dolayı geç kalmaları durumunda, hayati öneme sahip ilk yardım müdahalesinin gönüllü uzmanlar tarafından yapılması sağlanacak. “BİNLERCE GÖNÜLLÜ DOKTOR ‘HIZIR’ GİBİ YETİŞSİN” Gönüllü ‘Hızır’lar acil yardım ekiplerinin gelmesinin ardından hasta hakkında ilk bilgileri verdikten sonra ekiplere teslim edecek. Proje kapsamında herhangi bir hastaneye ya da sağlık kuruluşuna bağlı kalınmaması, tek bir noktadan bütün koordinasyonun yapılabilmesi, bu sayede bürokratik maliyet altına girilmeden müdahalenin hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi düşünüldü. İnsan hayatını kurtarmayı hedefleyen projenin en önemli avantajı ise çok az bir yatırım ile hayata geçirilebilecek olması. Dünya üzerinde en kutsal değerin insan hayatı olduğuna işaret eden YTÜ Öğretim Üyesi Banu Diri, günümüz teknolojisinin imkânlarının bu konuda çalıştırılmasının önemli olduğunu ifade etti. Özellikle İstanbul gibi metropol şehirlerde ilk yardım hizmetinin, kent yoğunluğu sebebiyle bir kat daha zorlaştığına dikkat çeken Diri, “Günümüzde birçok kişinin Türkiye’de akıllı telefon kullanma oranı son yıllarda oldukça yükseldi. Bu telefonlar izin verildiği taktirde kullanıcının konum bilgilerini anlık olarak aktarabiliyor. Bu bilgilerden yararlanarak gönüllülük esasına dayalı bir network oluşturulabileceğini düşündük.” diye konuştu. yıldızlar ekim / 17 15 tören 16 yıldızlar ekim / 17 Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. YTÜ, Mustafa Kemal Atatürk’ü İletişim Koordinatörlüğü’nün Organize Ettiği Şiirler, Atatürk Belgeseli ve Atatürk’ün Sevdiği Şarkıların Seslendirildiği 10 Kasım töreni ile andı. Cumhuriyet’in Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikal edişinin 76. senesinde tüm yurtta olduğu gibi Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de saygı ve minnetle anıldı. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Yıldız kampüsünde düzenlenen 10 Kasım törenine YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, öğretim üyeleri, öğrenciler ve misafirler katıldı. YTÜ Yıldız kampüsündeki tören Rektör İsmail Yüksek, akademik ve idari personel, öğrenciler ve misafirlerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. YTÜ kampüs bahçesindeki Atatürk büstüne çelenk konulması ile başlanan törende, daha sonra YTÜ Oditoryumuna geçilerek, YTÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Ercan Karakoç’un katkılarıyla hazırlanan; Atatürk’ün özel, güçlü ve öncü kişiliğinin farklı boyutlarını ele alan ‘O An’ isimli belgeselin gösterimi yapıldı. YTÜ Sadıka Sabancı Kreşi 6 yaş grubu öğrencileri Atatürk için şiirler okurken, YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden Doç.Dr. Nesibe Özgül Turgay, Yrd. Doç Dr. Aslıhan Özel, Öğr.Gör. Özer Özel, Öğr. Gör. Levent Kaya ‘dan oluşan ekip, ‘Atatürk’ün Sevdiği Şarkılar’ı seslendirdi. yıldızlar ekim / 17 17 2. ULUSLARARASI GEMİ İNŞAATI VE DENİZCİLİK SEMPOZYUMU Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi tarafından başlatılan ve ilki 2011 yılında düzenlenen uluslararası sempozyumun ikincisi “2nd International Symposium on Naval Architecture and Marine Engineering” Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş kampüsü Oditoryum’unda gerçekleştirildi. Türkiye’den 27 ve yurtdışından 40 olmak üzere toplam 67 bildirinin katıldığı INTNAM 2014’e; Brezilya, Bulgaristan, Çin, Hırvatistan, Mısır, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İtalya, Japonya, G.Kore, İngiltere, İspanya ve Vietnam olmak üzere toplamda 16 ülkeden, bilim adamı ve sanayi kuruluşlarından uzmanlardan oluşan 167 yazar bildiri hazırladılar. Sunulan bildirilerin konu alanlarına göre aşağıdaki başlıklara sahip oturumlara göre dağılımları şöyle gerçekleşti: Offshore Technologies (5), Energy Efficiency (13), Design (7), Computational Hydrodynamics (10), Seakeeping / Manoevering (6), Shipping (7), Education / Culture (2), Ship Strength (6) and Propulsion (5). 18 yıldızlar ekim / 17 Ülkemiz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın himayelerinde ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’nün desteği ve ev sahipliği’nde düzenlenen INT-NAM 2014’e Bakanlık düzeyinde üst düzey yetkililer ve sektör temsilcileri katılarak destek verdi. Sempozyumun ilk günü olan 23 Ekim 2014 Perşembe günü Almanya, G.Kore, Japonya, İspanya ve İtalya’dan altı davetli konuşmacı sunumlar yaptı. Davetli sunum yapan öğretim üyeleri olarak; Hamburg Teknik Üniversitesi’nden Prof.Dr.Wolfgang Fricke, DNV-GL’den Prof.Dr.Volker Bertram, Pukyong Devlet Üniversitesi’nden Prof. Dr.Dong-Myung Bae, Osaka Prefecture Ünversitesi’nden Prof.Dr.Yoshiho IKEDA, Gironi Üniversitesi’den Prof.Dr.Rafael Garcia ve Trieste Üniversitesi’nden Prof. Dr.Giorgio Trincas yer aldı. Sempozyuma bildirileri ile katkı yapan yazarlar uluslararası 50 önemli kurumu temsil etti. EMSHIP Master Program (Belçika); BSHC, Technical University of Varna (Bulgaristan); University of Rijeka, University of Zagreb (Hırvatistan); University of Southern Denmark (Danimarka); Aalto University-Espoo, VTT Technical Research Centre (Finlandiya); Institut de Physique du Globe de Paris (Fransa), Arab Academy for Science, Technology and Maritime Transport (Mısır); University of Applied Sciences Kiel, Hamburg University of Technology, University of Oldenburg, R&D Center Kiel University of Applied Sciences GmbH, Center of Maritime Technologies e.V., DNV-GL, Flensburger Schiffbaugesellschaft mbH & Co KG, Fraunhofer-Institut für Fertigungstechnik & Angewandte Materialforschung IFAM-Bremen, FRIENDSHIP SYSTEMS, HSVA Hamburgische Schiffbau-Versuchsanstalt GmbH, OFFIS (Almanya); National Technical University of Athens (Yunanistan); Politecnico di Milano, Universita’ di Genova, Universita’ di Napoli “Federico II”, Universita di Trieste, Istituto Motori National Council of Research (İtalya); Hanoi University of Sience and Technology, Hiroshima University, National Research Institute of Fisheries Engineering-Ibaraki, National Maritime Research Institute, Osaka University, University of Osaka Prefecture, Honda Motor Company (Japonya); Changwon National University, Pusan National University, Pukyong National University, Research Institute of Medium & Small Shipbuilding, TL Engineerıng Co. Ltd.-Busan (G.Kore); Universitat de Girona, Acciona Trasmediterranea, SENER Ingeniería y Sistemas (İspanya); Newcastle University (İngiltere); Dokuz Eylül Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Zirve Üniversitesi, Figes A.Ş., Milper Pervane Teknolojileri A.Ş., Nanogemi Engineering (Türkiye), Hanoi University of Science and Technology (Vietnam) Denizcilik Endüstrimizin stratejik çalışmalarına katkı yapması adına konulu davet edilen ilk bildiri sunumu ana hatları ile aşağıdaki gibi sektörün bilgisine sunulmuştur. 23 Ekim Perşembe günü sabah oturumundaki ilk bildiri sunumunda, Güney Kore Pukyong Devlet Üniversitesi Gemi Mühendisliği ve Deniz Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dong-Myung Bae, gemi inşaatı ve deniz teknolojisinin yer aldığı denizcilik endüstrisine yönelik “Current Situation and Future Way Out from Crisis Era of Korean and Worldwide Shipbuilding Slump / Kriz Döneminde Kore ve Dünya Gemi İnşaatının Mevcut Durumu ve Gelecekteki Çıkış Yolu” başlıklı sunum yaptı. Prof. Bae, Gemi Sanayiinde dünya liderliğinin insan kaynakları, ileri teknoloji ve bilgi faktörlerine bağlı olduğunu, gelecekteki tahmin olarak gemi inşaatı endüstrisinde G. Kore %38-40, Çin %35 ve Japonya’nın % 18-20 pay alabileceğini, bunun yanında İngiltere’nin 2020 yılında makine, elektrik-elektronik ve diğer gemi donanımlarını içeren Deniz Teçhizatı sektöründe dünya lideri olabileceğini belirtti. yıldızlar ekim / 17 19 G. Kore olarak gelecekte Enerji Tasarrufu ve Temiz Enerji ile Kutuplardaki Taşımacılık ile başlayan Yeni Deniz Rotaları doğrultusunda şu öngörülerde bulundu. Deniz Yapıları (Offshore Platforms), Derin-su Deniz Teçhizatı (DeepSea Equipment) konularına yoğunlaşarak Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliğinin bu yönde gelişme çabası içinde olacağını; yeni gemi çeşitleri olarak LNG-RV tipi gaz taşımacılığı, kutuplarda çalışacak ve ayrıca çok amaçlı özellikte gemilerin yer alacağını; yeni teknolojiler olarak elektrikli tahrik, çevreye duyarlı ve enerji tasarruflu deniz araçları konularında Ar-Ge ve teknik altyapının yer alacağını belirtmiştir . Prof. Dr. Bae öngörülerini sosyal gelişim verileri, deniz enerji kaynakları, çevre ve ekonomik verilere dayandırarak sunmuştur. Doğal gaz üretiminin 2011 yılından 2021 yılına kadar sırası ile Eski Sovyetler Birliği, Ortadoğu, Afrika ve Asya kıta/bölgelerinde %150-300 oranlarında artış göstereceğini, aynı yıl aralığında doğal gaz pazar büyüklüğünün ise yaklaşık 0’dan 5.2 milyar Avroya çıkacağını, petrol ve gaz kaynaklarında sığ-suya göre derin-su (en az 150 m. derinlik) payının artmakta olduğunu, bu yüzden derin-su petrol ve gaz üretimlerinde FPSO/FPDSO gemilerinin 20 yıldızlar ekim / 17 tercih edilmekte olduğunu ifade etmiştir. Prof. Bae, Deniz yatağındaki mineral tipi enerji kaynaklardan yararlanma adına, Pasifik okyanusunda 5 km derinlikteki manganez (polimetalik) nodülleri, dünyaya 5000 yıl yetebileceği öngörülen Türkiye denizleri dahil değişik denizlerde bulunan 10 trilyon ton rezerve sahip metan gaz hidratların çıkarılması gelişmiş teknolojiye sahip derin-su üretim platformları yardımı ile yürütülmesi gemi ve deniz teknolojisinin gelecekteki önemini gösterdiğini belirtti. Kutuplardaki taşımacılığa değinen Prof. Dr. Bae, buzkırma performansı gelişmiş gemilerde, yük mahallerinde buz önleyici çözümler yanında -40 derece atmosfer ve yüksek dalgalı deniz şartlarında petrol ve doğal gaz üretimlerinde kullanılacak platrofmlar için yeni teknolojilere büyük ihtiyaç duyulmakta olduğunu vurguladı. Pukyong Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Bae konuşmasının sonuç bölümünde özetle şu tavsiyelerle bulundu: Verilen bilgiler ışığında, her bir ülkenin gemi inşaatı ve deniz teknolojisi endüstrisini geliştirmesi ve yeni gelişmelere göre üretim programlarını planlaması, Ar-Ge ve yenilik çalışmalarını yeni teknolojiler odağında güçlendirmesi ve ye- terli kaynakları ayırması gerekmektedir. Türkiye Denizcilik Endüstrisini temsil eden Odalar, Birlik ve Derneklerin yanı sıra firmalardan da geniş çapta destek alan INT-NAM 2014 sempozyumunun sponsorları arasında bir yabancı kuruluş da yer aldı. Sponsor kuruluşlar; Türk Loydu, TMMOB Gemi Mühendisleri Odası, TMMOB Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası, İMEAK Deniz Ticaret Odası, İBB Gemi ve Yat ihracatçıları Birliği, Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği, İMEAK Gemi Sanayicileri Derneği, Barbaros Denizciler Derneği, Bilgin Yachts Shipyard, CD-Adapco, Şehirhatları İşletmesi, GEMAK Şirketler Grubu, İlkfer Denizcilik, Mesh Mühendislik ve Yazılım, Özata Tersanesi, Proteksan Turquoise Yachts, Sefine Tersanesi, Seft Gemi Tasarım. Sempozyumda sunulan tüm bildirilerinin tam metinleri INT-NAM 2014 Bildiri Kitabı ve CD’de yayınlanarak katılımcılara verildi. INT-NAM bildiri kitapları ülkemiz ve dünyadaki eğitim, sanayi örgütleri ve Ar-Ge kurumlarının kütüphanelerine hibe edilmektedir. Sempozyum sitesi olan www.int-nam.yildiz.edu.tr sayfasında bildirilerin Elektronik kitabı tüm ilgililerin erişimine açık tutulmaktadır. GENÇ PİYANİSTLER VEDAT KOSAL ANISINA YARIŞACAK YTÜ ve Mimar Sinan Üniversiteleri işbirliği ile, genç yaşta vefat eden Piyanist ve Müzikolog Vedat Kosal’ın adına düzenlenen “I. Ulusal Vedat Kosal Piyano Yarışması” yoğun ilgi görüyor. Y TÜ ve Mimar Sinan Üniversiteleri iş birliği yaparak, Vedat Kosal’ın anısına, “I. Ulusal Vedat Kosal Piyano Yarışması” düzenlenliyor. Genç yaşta yitirdiğimiz piyanist ve müzikolog 2 Kosal’ın anısını yaşatmak ve genç piyanistleri teşvik etmek amacıyla 16-19 Şubat 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan yarışma, sanatseverler tarafından büyük merakla bekleniyor. Ödüllü yarışmanın Jüri başkanlığını devlet sanatçısı piyanist Verda Erman üstlenirken, yarışmanın jüri üyeleri; piyanist ve akademisyen Profesör Aziz Kortel, Prof. Ersin Onay, Prof. Eser Bilgeman Şakir, Doç. Gökhan Aybulus, Prof. Metin Ülkü, Prof. Seher Tanrıyar ve Prof. Tibor Szász’dan oluşmakta. Yarışmada birinci gelecek olan sanatçı, 5 bin TL Ödül kazanırken, Vedat Kosal’ı Anma Konseri’nde Piyano Resitali de verecek. İkincilik ödülü 3500TL ve üçüncülük ödülü Dynatone SLP 200 H dijital piyano. Ayrıca ilk üç ödülün yanısıra Cemal Reşit Rey özel ödülü 2000TL ve Verda Erman özel ödülü 1000 TL. Yarışmaya; 16 Şubat 1986 ve sonrası doğumlu T.C. vatandaşı veya Türkiye’de öğrenim gören adaylar başvurabilecektir. yıldızlar ekim / 17 21 yarışma ULUSAL GEMİ VE YAT TASARIMI YARIŞMASINDA ‘YILDIZ’ FARKI Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi öğrencisi Tayfun Bilgili, III. Ulusal Gemi ve Yat Tasarım Yarışması’nda birincilik ödülü kazandı. Bilgili ödülünü Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’ın elinden aldı. Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğü, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Gemi Mühendisleri Odası (GMO) ve Türk Loydu işbirliği, İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği organizatörlüğü ile gemi ve yat sektörünün gelişimine katkıda bulunmak ve tasarımın sektör için önemini vurgulamak amacıyla bu yıl 3.’sü düzenlenen “Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği – Gemi ve Yat Tasarım Yarışması”na Yıldız Teknik Üniversitesi damga vurdu. Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Öğrencisi Tayfun Bilgili YTÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bekir Şener’in danışmanlığında hazırladığı bitirme projesi M/Y Atrium ile yarışmada birinci olmaya hak kazandı. Bilgili, 15 bin TL’lik temsili çekini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’ın elinden aldı. 22 yıldızlar ekim / 17 GENEL ÖZELLİKLER M/Y ATRİUM, Türkiye tersanelerinde üretime uygun, beş güverteli, yarı deplasman tipi, hibrit ve çevreci, panoramik seyir konseptli, explorer tipi motor yat olarak tasarlanmıştır. M/Y ATRİUM estetik görünümünün yanı sıra geniş iç ve dış kullanım alanlarına, kullanışlı ve efektif bir yerleşim planına sahiptir. Tasarımda ayrıca teknenin stabilite ve denizcilik performansına önem verilmiş ve konforlu, verimli bir su altı formu geliştirilmiştir. Tasarımda aşağıdaki noktalara önem verilmiştir: Modern, estetik ve ergonomik tasarım Teknik ve ekonomik verimlilik Yerleşim ve konfor Çevreci tasarım Geniş iç ve dış hacimler TASARIM ÖZELLİKLERİ M/Y ATRİUM tasarımına deniz ile iç içe olunabilecek, etkileyici görünüme sahip bir yat amacı ile başlandı. Yeterli miktarda iç hacmin yanı sıra geniş dış alanların da yaratılabilmesi isteğiyle explorer tipi bir tasarım yapılmış ve teknenin ana güvertesinde dinlenme, yemek, güneşlenme gibi birçok alanı ve bir havuzu barındıran büyük bir açık güverte tasarlandı. Ayrıca kıç ve yan kapakların açılması ile açık kullanım alanı oldukça artmakta kıç kısımda bir plaj alanı oluşmakta. Bu alan ile makine dairesi arasında 7.5m’lik bir tender ve 2 adet jet-ski barındırabilen bir garaj bulunmakta. M/Y ATRİUM ismini göz alıcı ve yenilikçi üst cam salonundan almakta. Tekneye ilham kaynağı olan üst salon tavandan yere kadar cam tasarımıyla 2700 derece panoramik görüş alanına sahip. Bu camlar gerektiğinde yarıya kadar açılabilmekte ve bu alan yarı açık bir güverte haline gelebilecek şekilde tasarlandı. Geniş camlardan oluşan konsept teknenin tüm üstyapısında kullanılmış böylece estetik ve ferah bir görünüm yaratmak amaçlandı. Teknenin ana rengi ülkemizi sembolize eden turkuaz olarak seçildi. Flybridge güvertesi güneşlenme ve dinlenme alanları barındırıyor. Bu alan aynı zamanda tavana gizlenmiş bir perde ile açık hava sineması işlevini yerine getirecek şekilde tasarlanmıştır. Teknenin iç tasarımında da geniş camlar ve açık renkler ile ferah bir hava yaratıldı. İç tasarımda teknenin dış konsepti de korunarak birbirini tamamlayan bir konsept oluşturuldu. YERLEŞİM ÖZELLİKLERİ M/Y ATRİUM, flybridge güvertesi ile birlikte 5 güverteden oluşmaktadır. Tekne 2 master ve 4 misafir olmak üzere toplam 6 kabinde 12 misafiri ağırlayabiliyor. Katlar arasındaki geçişler tek bir hatta toplanmış merdivenler ile yapılıyor. Mürettebat ve misafirlerin merdivenleri tamamen birbirinden ayrılmış ve birbirlerini görmeleri engellendi. Dış merdivenler de estetik görünümü ve yan yürüme yollarını bozmayacak biçimde gizlendi. Ana güverte büyük bir açık güverte, bir salon, mutfak ve master kabinden oluşmaktadır. Bir üst güvertede ise camlı salon ve diğer master kabin bulunmaktadır. İkinci üst güvertede ön kısımda kaptan köşkü ve kaptan kabini bulunmakta, arka kısımda ise sauna ve spor alanından oluşan kapalı bir hacim bulunmakta. Misafir ve mürettebat kabinleri alt güverteye yerleştirilmiştir. Master kabinler oldukça ferah olarak tasarlanmış olup büyük banyolar ve giyinme odaları içermekte. Alt master kabinin açılan bir balkonu, üst master kabinin ise dışarıda bir oturma grubu bulunuyor. Üst katlarda yemek servis alanları oluşturulmuş ve mutfaktan gelen bir yemek asansörü kullanıldı. TEKNİK ÖZELLİKLER M/Y ATRİUM yarı deplasman tipinde, baş kısmı oldukça narin bir formda modellendi. Böylelikle direnç değerlerinde azalma sağlanmış, hidrodinamik açıdan daha verimli bir form elde edildi. Baş kısımda oluşturulan kırık hat ile baş dalgaların dışa doğru yönlendirilmesi hedeflendi. Yapılan hesaplamalar sonucunda yüzde 55 verimle 17 knot için 1850 kW güç gereksinimi tespit edildi. Teknenin tüm yapısal elemanları Türk Loydu kurallarına uygun olarak boyutlandırıldı. Teknenin tank kapasiteleri belirlenerek çeşitli senaryolar için stabilite hesapları gerçekleştirildi. Hesaplamalar sonucunda pozitif stabilite aralığının beklenen değerlere ulaştığı ve stabilite kurallarının sağlandığı görüldü. MAKİNE ve SEVK SİSTEMİ ÖZELLİKLERİ Teknenin sevk sistemi konvansiyonel şaft-pervane sistemi olup dizel-elektrik hibrit makine sistemi tercih edilmiştir. Ayrıca hardtop üzerine yerleştirilmiş güneş panelleri ile elektrik sarfiyatının bir kısmı karşılanabilecektir. Teşekkür “ATRİUM” projesi benim gibi genç bir tasarımcı için büyük bir gurur ve özgüven kaynağı olmuştur. Başta beni yetiştiren aileme, projemde yardımlarını ve desteğini benden esirgemeyen Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği Bölümü öğretim elemanı, değerli hocam Yard. Doç. Dr. Bekir ŞENER’e, bu yarışmayı düzenleyerek genç ve yetenekli tasarımcıları teşvik eden Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği’ne, çalışmalarım sırasında ve sonrasında görüşlerini bildiren arkadaşlarıma ve projemi birincilik ödülüne layık gören değerli jüri üyelerine teşekkür ederim. Tayfun BİLGİLİ yıldızlar ekim / 17 23 sempozyum ULAŞIMDA FİKİRLER RAYINA GİRDİ Yıldız Teknik Üniversitesi Raylı Sistemler Kulübü’nün düzenlediği Türkiye’de ilk olan sempozyumda Konuşan YTÜ Rektörü Yüksek, Türkiye’nin 2023 vizyonuna yakışır ulaşım adımları attığını söyledi. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Raylı Sistemler Kulübü tarafından düzenlenen sempozyumda dünyada raylı sistemlerin geldiği nokta ve Türkiye’de son yıllarda yapılan yatırımlar konuşuldu. ‘Fikirlerinizi Rayına Koyun’ sloganıyla düzenlenen sempozyumda Türkiye’de raylı sistemler konusunda atılması gereken adımlar değerlendirildi. YTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Kontrol ve Otomasyon Bölümü Öğretim Üyesi ve Raylı Sistemler Kulübü Danışmanı Yrd. Doç. Dr. İlker Üstoğlu, Cumhuriyetin ilk yıllarında bir demiryolu seferberliği ilan edildiğini belirterek, her yıl 134 kilometreyi bulan bir hat oluşturulduğunu hatırlattı. Ülkeyi 24 yıldızlar ekim / 17 demir ağlarla örme hedefinden 2000’li yıllara gelene kadar bu hedeften uzakta kalındığını, ve bunun yılda 18 kilometreye kadar düştüğünü dile getiren Üstoğlu, son yıllarda ikinci bir demir ağ dönemine girildiğini belirtti. “TÜRKİYE 2023 VİZYONUNA YAKIŞIR ULAŞIM ADIMLARI ATIYOR” YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek de, gelişmiş ülkelerde ulaşımda ana payın raylı sistemlere ait olduğunu söyleyerek, raylı sistemlerin ülkelerin gelişmişliğinin bir sembolü olduğunu aktardı. Türkiye’nin son dönemde raylı sistemlere hak ettiği yatırımları yapmaya başladığını belirten Yüksek, Konya-Ankara, Konya-Eskişehir-İstanbul ve daha sonra gelecek hızlı tren projeleriyle Türkiye’nin hedeflediği 2023 vizyonunda ilk 10 ekonomiye girmenin altyapısını oluşturacak ulaşım konusunda hızlı adımlar atılmaya başlandığını aktardı. “ZENGİN ÜLKELER RAYLI SİSTEM FAKİRLER DE OTOGAR YAPAR” Açılışta konuşan Ulaştırma, Denizclik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yahya Baş ise, Türkiye için bu kadar önemli bir konuda böylesine önemli bir sempozyum düzenledikleri için Yıldız’lı öğrencileri tebrik etti. Raylı sistemlerde sadece belli bir branş değil birçok mühendislik kollarının görev yapabileceğinin altını çizen Baş, üniversitelerimiz raylı sistemlerle ilgili bölümlerini üretime katkı sağlayacak şekle getirdiği sürece Türkiye’nin sanayisinin de gelişeceğini ve zenginliğinin gittikçe artacağını aktardı. İki gün süren Raylı Sistemler Sempozyumu’na ulaşım sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda kurum firma ve sivil toplum kuruluşunun üst düzey temsilcisi konuşmacı olarak katıldı. Sempozyumda Yerli Üretim ve Makine Teknolojileri, Raylı Sistemlerde İnşaat ve Sertifikasyon, Raylı Sistemlerde Elektrifikasyon ve Sinyalizasyon konularında çok sayıda sunum da yapıldı. Raylı sistemlere yapılacak yatırımların ülkelerin gelişme düzeyi ile ilgili olduğunu belirten Yahya Baş, “Siz ne kadar zengin olursanız o kadar raylı sistem yaparsınız, tünel yaparsınız, yol yaparsınız. Fakirlerin yapabileceği iş değildir. Fakir ülkeler’de işte otogar yapar.” şeklinde konuştu. Türkiye’nin ülke olarak zenginleşmesi gerektiğini ve 2023’te ilk 10 ekonomi arasına girme gibi bir hedef belirlendiğini belirten Bakan Yardımcısı Yahya Baş, bu hedefi tutturacağımızın göstergesi bugüne kadar koyduğumuz hedeflerde aldığımız başarılardır. Bundan sonra da hedeflerimize ulaşacağız.” diye konuştu. yıldızlar ekim / 17 25 haber DEPREME DAYANIKLI ÇELİK BİNALARA YERLİ YAZILIM YTÜ TEKNOPARK’TAN Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde (TEKNOPARK) faaliyet gösteren yazılım firması STA, yurt dışından binlerce dolar ödeyerek alınan çelik konstrüksiyon yazılımını yerli imkanlarla üretti. Yerli yazılım sayesinde Türk mühendisler depreme karşı dayanıklılığı ile bilinen çelik konstürksiyon binaları, daha düşük maliyetle ve milimetrik hassasiyetle tasarım yapabilecek. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde (TEKNOPARK) faaliyet gösteren yazılım firması STA Bilgisayar Mühendislik, Müşavirlik LTD Şti, depreme karşı betonarme binalardan çok daha dayanıklı çelik yapı binaların tasarım hatalarını en aza indirecek yerli yazılımı üretti. Yazılım sayesinde çelik konstrüksiyon binaların tüm detay ve analizleri milimetre hassasiyetinde, kolay ve ekonomik olarak yapılabilecek. Yurt dışına da satılması planlanan yazılımın, Türkiye’ye önemli katkı sağlaması bekleniyor. YERLİ YAZILIM İLE ÇELİK BİNA PROJESİ HAZIRLAMAK ARTIK ÇOK KOLAY Türkiye’de son birkaç günde yaşanan depremler bina güvenliğini yeniden gündeme getirdi. Dünyada deprem bölgesinde bulunan pek çok şehirde binalar güvenlik açısından çelik konstrüksiyondan imal edilirken, Türkiye’de ise çelik malzemenin ekonomik olmaması ve müteahhitlerin betonarme projelerde uzmanlaşması sebebiyle daha çok betonarme yapılar tercih ediliyor. YTÜ Teknopark’ında faaliyet gösteren STA firması, çelik konstrüksiyon binaların ‘sıfır’ hata payı ile yapılmasını sağlayacak yerli yazılım üretti. İlk aşamada Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan STA for Steel, inşaat mühendisleri için kapsamlı menülerin yanı sıra, hafızasında bulunan taslak projelerle neredeyse hiç çelik konstrüksiyon tecrübesi olmayan bir kişinin bile basit binalar için sıfır hata ile proje hazırlamasına imkan sağlıyor. “CARİ AÇIĞI YAZILIM SEKTÖRÜ KAPATABİLİR” Türkiye’nin geleceğinde cari açığı kapatmak için en önemli sektörlerden birisinin de katma değeri yüksek olan yazılım sektörü olduğunu ifade eden YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, 26 yıldızlar ekim / 17 “Teknoparkımızda böyle bir programın geliştirilmesi bizim için çok önemli. Teknoparktaki firmalardan beklentimiz de bu. Bunlarla ilgili ihracat faydalı model ve patent ihtiyaçları olursa biz bu firmalarımızla teknoparkımızda özel bir çalışma yapmak istiyoruz.” dedi. Teknoparklarda firmaların kira karşılığı kaldığını belirten Rektör Yüksek, gerçekten Ar-Ge ve İnovasyon çalışması yapan ve yapmayan firmaların teşvik edilmesini sağlayacak bir sistem üzerinde çalıştıklarını dile getirdi. Yüksek, firmalar için patent sayısı ve ihracat yüzdelerine göre kira indirimi planladıklarını aktardı. “EKONOMİ KADAR GÜVENLİ TASARIM DA ÖNEMLİ” Türkiye ekonomisinin önemli bir bölümü’nü inşaat sektörünün teşkil ettiğini dile getiren STA firmasının sahibi Serdar Amasralı, “Bu sektör içinde yapısal inşaatlar, önemli bölümünü teşkil etmektedir. Deprem kuşağında olmamız ve güvenli yapı tasarımı da yapı sektörünün diğer önemli boyutudur. Yapıların ekonomik tasarım yapılması kadar, depreme karşı güvenli olması da son derece önemlidir.” Yapı projelendirilmesinde ekonomik ve güvenli tasarım, gelişmiş mühendislik tasarım yazılımlarıyla mümkün olduğunu belirten Amasralı, “Yabancı yazılımların maliyetlerinin yüksek olması ve ülke standartlarını desteklememesi, analiz ve tasarım için ayrı ayrı yazılım ihtiyacı, ülkemiz kaynaklarınca ülkemize özgü yazılım ihtiyacını zorunlu kılmaktadır. Betonarme yapılarda, STA4CAD yazılımı ile ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaktayız. Yapı sonlu eleman yazılımları, uzun zaman ve emek harcanarak hazırlanmakta, ayrıca yazılım maliyetinin karşılığı uzun yıllar sonra alınmasına karşılık, kullanım sonrası ülke ekonomisine büyük kazançlar sağlamaktadır.” diye konuştu. ÇELİK YAPILARIN BETONARME BİNALARA GÖRE AVANTAJLARI: Çelik yapıların, betonarme yapılara tercih edilmesinin önemli nedenleri: 1. Betonarme yapıya göre daha hızlı üretilip, uygulanması nedeniyle yapı daha kısa sürede işletmeye alınarak, işletme gelirlerinin daha yüksek olması. Deprem sonrası acil yapı ihtiyaç durumlarında daha hızlı yapı üretilmesi 2. Betonarmeye göre daha hafif olması ve betonarmeye göre daha sünek (esnek) davranması nedeniyle depremde daha güvenli olması 3. Yüksek dayanımlı olması, öz ağırlığına göre taşıdığı yük oranının büyük olması nedeniyle, betonarme yapıya göre kıyaslanamayacak büyüklükte açıklıkların geçilebilmesi. 4. Zayıf zeminlerde hafif olması nedeniyle, daha yüksek katların yapılabilmesi 5. Endüstriyel yapılarda, alternatifsiz kullanılma zorunluluğu 6. Yapının kolayca demonte edilerek başka bir yere taşınabilmesi 7. Ekolojik olarak %100’ünün geri dönüşümü olması ve yeniden kullanılması 8. Yapıda oluşan hasarların daha kolay onarılabilmesi 9. Yapının genişletilebilmesi veya kapasite artımının sorunsuz yapılabilmesi 10. Daha hafif olması nedeniyle, daha yüksek yapıların yapılabilmesi 11. Betonarmeye göre plandaki alan kayıplarının daha az olması, yapı kullanım alanındaki faydalı alanın büyük olması. 12. Çelik malzemesinin, beton malzemesine göre güvenlik faktörlerinin daha küçük olması. 13. Betonarmeye göre yapı ömrünün daha uzun olması. 14. Günümüz mimarisinde, en zor tasarımlara çözüm olabilmesi, her türlü mimari estetik tasarımının yapılabilmesine uygun olması 15. Her türlü iklim şartlarında çelik yapı yapılabilmesi yıldızlar ekim / 17 27 haber etkinlik YTÜ’DEN İSTANBUL’UN TRAFİĞİNE BİLİMSEL ÇÖZÜM Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ortaklığında ve İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteği ile kurulan ‘Akıllı Ulaşım Sistemleri Laboratuvarı’ İstanbul’un trafik sorununa bilimsel çözüm önerileri sunuyor. Metropol şehrin trafiğinin 7/24 takip edilebildiği laboratuvarda, akademisyenler ve öğrenciler hem bilimsel çalışma yapıyor, hem de trafik problemine çözüm önerileri getiriyor. YTÜ İnşaat Fakültesi Ulaştırma Anabilimdalı, İBB Trafik Müdürlüğü’nün ortaklaşa hayata geçirdiği ‘YTÜ-İBB Trafik Kontrol Merkezi ve Akıllı Ulaştırma Sistemleri Laboratuvarı’, İstanbul’un trafik sorununa çözüm arıyor. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle hayata geçirilen proje ile YTÜ’nün Davutpaşa İnşaat Fakültesi’nde bir laboratuvar kuruldu. Proje ile laboratuvar ortamında değer28 yıldızlar ekim / 17 lendirilecek trafik bilgileri bilimsel metotlarla yorumlanacak. Belediyenin bu konuyla ilgili yetişmiş personel sorununu da gidermesi planlanan proje ile aynı zamanda otopark, trafik sıkışıklığı, yaya güvenliği gibi pek çok hayati konu da bilimsel çalışmalara konu olacak. Trafik Kontrol Merkezi ve Akıllı Ulaştırma Sistemleri Laboratuvarı sayesin- de İstanbul’un kent içi ulaşım ve trafik problemlerine daha teknik, daha bilimsel, daha güncel, daha inovatif çözümler sunulacak. Bu kapsamda ulaştırma konusunda yeni teknolojilerin araştırılması ve raporlanması, seyahat süresi, alternatif güzergâhlara yönlendirme, kaza uyarı sistemleri, acil durum trafik yönetim sistemleri gibi konular aynı zamanda bilimsel çalışma konusu haline gelmiş olacak. sel araştırma yapacağız hem de öğrencilere eğitim vereceğiz. Belediye de bu altyapısı oluşmuş öğrencileri İstanbul’da istihdam etmek istiyor. Yani bu altyapısı oluşmuş öğrenciler, mühendis oldukları zaman daha aktif olarak yönetilmeye müsait hale gelecekler.” dedi. YTÜ, belediyenin de bu kapsamda bir uygulama merkezi oluşturduğunu belirten Yardım, “Karmaşık olan bazı trafik ulaştırma problemleri var. Günlük çözümlerle halledilemeyen problemler. Bunların arka planlarını incelemek, belki matematik formüllerle simüle etmek lazım. Yani biraz deşilmesi lazım.” dedi. Laboratuvar sorumlusu İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Ulaştırma Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. M. Sinan Yardım, artık elektrikçilerin, elektronikçilerin, bilgisayarcıların ve harita mühendislerinin de trafik konusuyla ilgili hale geldiğini belirtti. Laboratuvarda aynı za- manda araştırma ve bitirme tezleri için çalışmalar yapılacağını anlatan Yardım, “Bizim müfredat programımızda bir karayolu dersi, demiryolu dersi, bir de trafik mühendisliği dersi var. Bu dersleri alan öğrenciler bu laboratuvarda uygulama imkânı bulacak. Yani burada hem bilim- Bölüm öğrencileri de laboratuvar ortamının İstanbul trafiği için olumlu anlamda katkısı olacağını söyledi. Öğrencilerden Merve Çapan, gerek ulaşım, gerek otopark konularında yapılacak çalışmalarla trafik için alternatif çözüm önerileri üreteceklerini söyledi. yıldızlar ekim / 17 29 seminer YABANCI DİL FARK YARATIR Yıldız Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu öğrencilerine verilen oryantasyonda hayatta atılacak önemli adımlara değinen Yıldızlı Akademisyenler, bu basamakların hızlı bir şekilde çıkılabilmesi için en önemli araçlardan birinin yabancı dil olduğunu belirttiler. Yıldız Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Öğrenci ve Akademisyenleri yeni döneme, kokteyl ve oryantasyon toplantılarının ardından başladılar. YTÜ Davutpaşa Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen oryantas- 30 yıldızlar ekim / 17 yon programında, YTÜ Yabancı Diller Yüksekokulu’na yeni başlayan ve hazırlık programına devam edecek öğrencilere, üniversite ve program konusunda bilgi verildi. Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Özgen Ümit Çolak ve idari kadronun desteğiyle, Akademik Koordinatör Öğretim Görevlisi Uğur Kol’un organize ettiği programın sunumunu, Öğretim Görevlisi Ezgi Aydemir gerçekleştirdi. Üniversite eğitiminin hedefinin sadece iş bulmak veya iş kurmak değil, öğrencinin kişisel gelişimini sağlamak, özgüveni yüksek bireyler yetiştirmek, öğrencilerin var olan potansiyelini ortaya çıkartmak ve önlerinde yeni ufuklar açmak olduğu belirtilen eğitimde, üniversitenin gereken dönüşüm için en önemli şans olduğu ve öğrencilerin burada kendilerini yeniden yapılandırmaları gerektiğinin altı çizildi. Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Özgen Ümit Çolak, açılış konuşmasında öğrencilere hazırlık programı hakkında bilgi verirken, İngilizce’nin kariyerleri ve gelecekleri açısından gerekliliğini, öğrencilerden beklentilerini ve yüksekokul tarafından kendilerine sağlanan olanakların önemini anlattı. Çolak, öğrencilere sosyal aktivite ve projelerde yer almalarının derslere girmek kadar önemli olduğunu söyledi. Öğrencilerin hayatta atacakları çok adımlar olduğu belirtilirken, bu basamakların hızlı bir şekilde çıkılabilmesi için, en önemli araçlardan birinin yabancı dil olduğu, Yıldız’lı mezunların aldıkları nitelikli eğitimin yanı sıra yabancı dil ile fark yarattıkları belirtildi. Daha sonra yeni eğitim dönemi için verilen kokteylde akademik ve idari personel bir araya geldi. haber ULUSLARARASI MALEZYA İSLAM ÜNİVERSİTESi VE YTÜ ORTAKLIĞI Yıldız Teknik Üniversitesi ve Malezya İslam Üniversitesi ortaklığıyla YTÜ Rektörlük Binası Hünkar Salonu’nda gerçekleştirilen programda Türkiye ve Malezya arasındaki projelere değinildi. Organizasyona, Malezya ve Türkiye’den çok sayıda davetli katıldı. YTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz, Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi Başkanı Tan Sri Dato’ Seri Utama Dr. Rais Yatim, Üniversite Rektörü Prof. Dato’ Sri Dr. Zaleha Kamaruddin ve Rektör Vekili Prof. Dr. Abdel Aziz Berghout’un katılımlarıyla gerçekleşen organizasyonda kültürlerin buluşması yaşandı. Etkinlik, Tan Sri Dato’ Seri Utama Dr. Rais Yatim’in Malezya ve Türkiye arasındaki stratejik ilişkilerin geliştirilmesi hakkındaki konuşmasıyla başladı. Dr. Yatim konuşmasında Osmanlı, Malezya ve Türkiye’nin geçmiş değerlerinden bahsettikten sonra programa katılanlara teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı. Program, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz tarafından Malezya Üniversitesi davetlilerine verilen ödüller ile son buldu. yıldızlar ekim / 17 31 buluş YTÜ’LÜ BİLİM İNSANLARINDAN DAMAR BULMA İŞKENCESİNE SON VERECEK BULUŞ Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Kimya-Metalurji Fakültesi Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Işıldak ve ekibi, çocuk, obez ve kemoterapi gören hastaların kan alma sırasında yaşadığı damar bulma sorununu çözecek bir ürün icat etti. Yaklaşık 8-10 ay gibi bir sürede piyasaya sürülmesi beklenen‘ Damar Görüntüleme Spreyi’ni Türkiye’nin önde gelen firmaları destekliyor. 32 yıldızlar ekim / 17 Yıldızlar Dergisi’ne açıklamada bulunan Prof. Dr. İbrahim Işıldak, sağlık kuruluşlarında damara giriş yapma işlemi sırasında ciddi sorunlar yaşandığını ifade etti. Obez, kemoterapi hastaları ve çocuklarda damar yollarının bulmanın zorluğuna işaret eden Işıldak, kan alma işlemi sırasında damar bulmak için yapılan iğnenin deriye ne kadar zarar verdiğini ve acı hissettirdiğini bildiğini söyledi. “40 SANİYEDE DAMARLARI GÖSTERİYOR” “ULUSLARARASI PATENT İÇİN BAŞVURUDA BULUNULDU” Dünyada iğneyle giriş yapılması sırasında doğruyu tutturma ortalamasının 2,5 civarında olduğunu belirten Işıldak, “Bazı hastalarda 10 iğne yaparsınız ancak damarını bulamayabilirsiniz. Özellikle obez ve kanser hastaları (kemoterapi alan insanlar) ile bebeklerde, çocuklarda, yaşlılarda damarları bulmak zor. Damar görüntüleme spreyi, damarları yakalamada kolaylık sunuyor. Önemli bir konu da spreyin her alanda kullanılabilmesi, ekonomik ve taşınabilir olmasıdır. Çok kolay ve basit uygulanabilir” diye konuştu. Spreyin içindeki maddelerin hiçbir şekilde kanserojen özelliklere sahip olmadığına ve sağlığa zararı bulunmadığına dikkati çeken Işıldak, spreyin uluslararası patentini aldıkları takdirde ürünün dünyadan da talebi olacağını bildirdi. “Damar görüntüleme spreyi, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da bir ilk olma özelliğine sahip. Uluslararası patent müracaatında da bulunduk. Önümüzü kesen bir patent ve buna benzer bir ürün yok. Projede 3 arkadaşız. Spreyi, Biyomühendislik Bölümü Öğretim Görevlisi Uzman İlkay Şener ve Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melda Altıkatoğlu ile birlikte üniversitenin laboratuvarında geliştirdik. Buluşumuzun ülkemiz için katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Spreyin uygulaması kolay ve uygulandığı yerde sağlığa zarar veren herhangi bir zararlı madde yok. Faydalı bir ürün.” Prof. Dr. İbrahim Işıldak, şunları kaydetti: “Ürün hem Türkiye’ye hem de dünyaya yarar sağlayan bir buluş. İğne mekanik bir aygıt. Doku içerisine giriyor. Girdiği noktalarda da hasar üretebilir. Aynı noktadan sık sık iğneyle delik açmak hasarı büyüterek, çeşitli enfeksiyon ve sağlık problemlerine neden olabiliyor. Hastanelerde sprey kullanıldığı takdirde birkaç saniye içinde spreyin içindeki boyanın jelleşmesiyle damar çok rahat görülüyor. Spreyi de suyla veya ıslak bir bezle çok rahat temizleyebiliyorsunuz. Sprey odaklama imkanı sağlıyor. İğne ise elde titreme olduğunda ise deride hemen tahriş yapabiliyor.” Kan alma işlemi sırasında damarın bulunamaması sonucunda hastalarda, özellikle çocuklarda büyük oranda stres yaşandığını ifade eden Işıldak, bu sıkıntıyı sona erdirmek amacıyla yola çıktığını ve yaklaşık 2 yıl önce damar görüntüleme spreyi projesi fikrinin doğduğunu anlattı. “ÜRÜN 1 YIL İÇİNDE PİYASAYA ÇIKACAK” YTÜ’lü bilim insanları hayatı kolaylaştıran ve teknoloji ile insan ihtiyaçlarını bir araya getiren projeler yapmaya devam ediyor. YTÜ Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Işıldak, Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melda Altıkatoğlu Yapaöz ve Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Uzman İlkay Şenel’den oluşan bilim ekibi, hemen her insanın hayatında bir kez karşı karşıya kaldığı ‘damar bulma’ sorununa çözüm getirecek ürünü geliştirmeyi başardı. yıldızlar ekim / 17 33 etkinlik YTÜ’DEN ‘RÜZGARIN SESİNE KULAK VER’ ÇAĞRISI Yıldız Teknik Üniversitesi Rüzgar Enerjisi Kulübü’nün bu yıl 3.’sünü düzenlediği ‘Rüzgar Günleri’ etkinliği akademisyenler, sektör ve öğrencileri bir araya getirdi. Kulübün danışmanı Doç. Dr. Zehra Yumurtacı, rüzgâr enerjisinin önümüzdeki yıllarda temel elektrik kaynağı olmaya aday olduğunu söyledi. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rüzgar Enerjisi Kulübünün düzenlediği 3.Rüzgar Günleri etkinliği YTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi konferans salonunda gerçekleşti. ‘Rüzgarın Sesine Kulak Ver’ ana temasıyla gerçekleştirilen etkinliğin açılışına YTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz, Elektrik Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Kocatepe, YTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyesi ve Rüzgar Enerjisi Kulübü Danışmanı Doç. Dr. Zehra Yumurtacı ile çok sayıda akademisyen katıldı. Ayvaz: Fosil yakıtlardan, yenilenebilir kaynaklara geçilmeli YTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz açılış konuşmasında, dünyanın sürdürülebilir geleceği için fosil yakıtlar34 yıldızlar ekim / 17 dan yenilenebilir enerji kaynaklarına hızlı bir geçiş yapılması gerektiğini belirtti. Bu konuda dünya üzerinde yapılan çok sayıda bilimsel araştırmanın küresel ısınma ve küresel ısınmanın tetiklediği etkileri gözler önüne serdiğini belirten Ayvaz; son yıllarda yaşanan iklim değişiklikleri, yağış düzensizlikleri ve pek çok doğal afetin büyük ölçüde fosil yakıtların sebep olduğu küresel ısınmadan kaynaklan- dığını belirtti. Dünya genelinde yeterli düzeyde olmasa da bu konuda bir hassasiyet oluşmaya başladığını aktaran Ayvaz, Türkiye’nin de son yıllarda enerji yatırımlarında yenilenebilir kaynaklara yönelmesinin umut verici olduğunu ifade etti. Yumurtacı: Rüzgâr enerjisi önümüzdeki yıllarda temel elektrik kaynağı olmaya aday Rüzgar Enerjisi Kulübü Danışmanı Doç. Dr. Zehra Yumurtacı ise yenilenebilir enerjiye olan yatırımların her geçen gün hız kazandığını aktardı. Fosil yakıtların tüketimini azaltmak için, hidrolik, güneş, rüzgar, jeotermal ve dalga enerjisi gibi temiz, yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelecek enerji politikalarını oluşturmak için çalışıldığını aktaran Yumurtacı, “Temiz enerji kaynaklarının, yakıt maliyetinin olmaması, herhangi bir emisyon meydana getirmemesi diğer enerji kaynaklarına göre avantajlarıdır. Ve bu avantajların herkes tarafından öğrenilmesi yani toplumların bilinçlendirilmesi gerekmektedir.” diye konuştu. Türkiye’nin rüzgar enerjisi açısından zengin bir ülke olduğuna dikkat çeken Yumurtacı, “Türkiye’nin toplam rüzgâr enerjisi teknik potansiyeli sadece ölçüm yapılabilen yerler için 110 GW, ekonomik potansiyel de 48 GW mertebesindedir. Şu an ülkemizde yaklaşık 3000 MW rüzgâr kurulu gücü bulunmaktadır, 2023 yılı hedeflerinde 20000 MW olması planlanmaktadır. Dolayısıyla rüzgâr enerjisi önümüzdeki yılların temel elektrik kaynağı olmaya aday enerji kaynağıdır.” şeklinde konuştu. Yumurtacı sözlerini şöyle tamamladı: “Rüzgâr enerjisi teknolojilerinin gelişimine yönelik yürütülen her türlü çalışmanın önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum ve sizin gibi gençlerin bu konudaki çalışmalarından bilgilendikçe mutluluk duyuyorum.” İki gün boyunca devam eden etkinlikte, General Electric Türkiye Satış Sorumlusu Can Arslan, Siemens Rüzgar Analiz Mühendisi Aytek Ay, Borusan EnbW Rüzgar Enerjisi Departmanı Müdürü Dr. Emre Orhan’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda uzman, ‘Rüzgar enerjisinin tarihi’, ‘Türkiye’de ve dünyada rüzgar enerjisi kullanımı’, ‘kullanılan türbin çeşitleri’, ‘ölçüm yöntemleri’ gibi pek çok konuda sunum yaptı. yıldızlar ekim / 17 35 faküllte tanıtımı YTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uzm. Dr. Neşe ATACI Her sayısında bir fakülte ya da bölüm tanıtan Yıldızlar Dergisi, bu sayısında Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Kenan Aydın’ın anlatımıyla tanıtıyor. Uzun yıllar özel sektörde yöneticilik yapmış Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakülte Dekanı Prof. Dr. Kenan AYDIN ile özgeçmişi, İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi’nin vizyonu, misyonu, öğrencilere verilen eğitim ve fakülte bünyesinde yapılan akademik faaliyetler üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Hocam, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Gümüşhane Öğretmen Lisesi mezunuyum. 3 yıl ilkokul öğretmenliği yaptım. İlk yıl tek öğretmen olarak 5 sınıfım vardı. Hem okul müdürü hem de öğretmendim. İlkokul öğretmenliğinin hayatımda çok özel bir yeri vardır. Daha sonra üniversite eğitimi için Ankara’ya gittim ve öğretmenlikten istifa ettim. Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi (TODAİE)-SİYO mezunuyum. TODAİE kurulduğunda Siyasal Bilgiler 36 yıldızlar ekim / 17 Fakültesi’ne bağlı idi. Daha sonra Başbakanlığa bağlanmış. Bizde de Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin eğitim programı uygulanıyordu ve hocalarımızın da çok büyük bir kısmı SBF’m den geliyorlardı. 1980 öncesi dönemde olmasına rağmen bizde eğitim öğretim bir gün bile aksamadı diyebilirim. vardı. Bu süreçte çok değişik mesleklerden insanlarla (Müsteşar, E. General, E. Vali, E. Genel Müdür, değişik seviyelerdeki bürokratlar ile Belediye Başkanlığı, Milletvekilliği ve Parti Genel Başkanlığı yapmış insanlar) çalışma fırsatım oldu. Bunu şahsım için çok yararlı bir deneyim olarak görüyorum. Üniversite sonrası meslek hayatıma gelince; kısa bir süre Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Avcılık Genel Müdürlüğü’nde Planlama Fen Kurulu Mümeyyizi kadrosu ile çalıştıktan sonra 14.07.1980 itibariyle GİMA’da göreve başladım. GİMA’ da sırasıyla Müfettiş Yardımcılığı, Müfettişlik, İnsan Kaynakları Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı ve Genel Müdürlük yaptım. Yaklaşık 11 yıl genel Müdür yardımcısı olarak çalıştım. GİMA’nın ortakları KİT’ler ile Tariş, Çukobirlik, Fiskobirlik gibi Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri idi. GİMA üzerinde Ticaret Bakanlığı’nın vesayeti 1996 yılında Onsekiz Mart Üniversitesi’nde görev almak suretiyle akademik alanda çalışmaya başladım. Onsekiz Mart Üniversitesi’nde 4 yıl görev yaptım. Akademik kariyer için yabancı dilin gerekliliği nedeniyle kendi olanaklarımla 6 ay süreyle ABD-Philadelphia’da bulunan Arcadia Üniversitesi bünyesindeki ALA’ya (American Language Academy) gittim. Dönüşte kısa bir süre perakende sektörüne yurt dışı danışmanlık hizmeti verdim. 11 Şubat 2001 tarihinde Kocaeli Üniversitesi’nde görev aldım. Kocaeli Üniversitesi’nde 10 yıl çalıştıktan son- ra, 14 Şubat 2011 tarihinde YTÜ-Yıldız Teknik Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde göreve başladım. Dekan yardımcılığı ve dekan vekilliği görevlerinden sonra 20 Şubat 2014 tarihi itibariyle İİBF Dekanlığı’na asaleten atandım. Daha önceki iş deneyimlerinizle üniversite hayatını karşılaştırdığınızda neler söyleyebilirsiniz? Öncelikle belirtmek isterim ki ister üniversite ister özel sektör isterse de diğer kamu kurumları olsun bir değerlendirme yapıldığında genel anlamda bir şey söylemek kolay değildir. Yani, üniversite ya da özel sektör dediğinizde toptan genelleme yapmak doğru olmaz. Örneğin, Türkiye’de üniversitelere baktığımızda devlet ya da vakıf üniversitesi olarak toplamda 196 üniversite bulunmaktadır. Devlet üniversiteleri de vakıf üniversiteleri de kendi içerisinde sıralanabilir. Hepsi aynı yasa ve yönetmeliklere göre yönetilmekle beraber her birindeki çalışma ortamı, iş kültürü, imaj ve algılanması, çalışanların mutluluğu ve performansı birbirinden farklıdır. Özel sektöre de baktığınızda toptancı bir anlayışla özel sektör böyledir ya da şöyledir denilemez. Özel sektörde de geniş vizyona sahip, sadece bilanço karını değil şirketine değer katmayı hedefleyen, kurumsal sosyal sorumluluk bilinci ile hareket eden, etik anlayışa sahip, çalışanlarını motive etmeyi önemseyen, kazandığını paydaşları ile paylaşmasını bilen işveren ve yöneticiler olabildiği gibi bunun tam tersi de olabilir. Bu nedenle nasıl ki her bir üniversiteyi vizyonu, kurum kültürü ve yönetişim anlayışı bakımından değerlendirmek gerekiyorsa özel sektörü de hatta diğer kamu kurumlarını da ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır. Bazen bir kurumda bir yöneticinin değişmesi ile çok şeyin değiştiğini çok belirgin bir biçimde görmek mümkündür. Üniversite öncesi iş deneyimlerimde farklı anlayışlara sahip işverenlerle çalıştığımdan bu işyerlerinin her birini ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Kısaca kamu iyidir özel sektör kötüdür ya da tersi bir anlayışı doğru bulmuyorum. Ancak, özellikle üniversitelerde istihdam garantisinin olması ve performansa dayalı bir yönetimin uygulanmasındaki güçlükler nedeniyle bir farklılığın olduğunu belirtmek gerekir. Teknik Üniversite Bünyesinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Türkiye’nin tarihi bir geçmişe sahip başlıca teknik üniversiteleri olan İTÜ, ODTÜ, ve KTÜ gibi üniversitelerinin ya kuruluşunda, ya da daha sonraları kurulan İktisadi ve İdari Bilimler ya da İşletme Fakültesi bulunmaktadır. YTÜ’de de İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 1992 yılında kurulmuştur. Fakültemizin kuruluş sürecinde yaşananları, o dönemde İİBF’nin kuruluşuna nasıl bakıldığını bilmiyorum. Bu süreci fakültemizin kısa tarihçesi yazıldığında sanırım daha iyi göreceğiz. Bu konudaki çalışmalarımız devam etmektedir. Teknik üniversitelerin bünyesinde iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin bulunmasını önemli buluyorum. Küreselleşen dünyada toplumsal ve sosyal gelişmelerin yakından takip edilmesinde sosyal bilimlerin rolü göz ardı edilemez. Bu bakımdan teknik ve sosyal bilimlerin birlikte çalışması toplumsal kalkınma açısından önemlidir. Ancak, disiplinler arası çalışmalarda ne kadar başarılı olunduğu ayrıca tartışılabilir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde istihdamın yüzde 70’ten fazlası hizmetler sektöründe, yüzde 25’i sanayi sektöründe ve yüzde 5’i de tarım sektöründedir. Esasen hizmet sektöründe istihdamın artması toplumun yaşam kalitesinin artması demektir. Bir başka ifadeyle daha iyi sağlık hizmeti, daha iyi eğitim hizmeti vb sunulmasıdır. İşte bireylerin yaşam kalitesini arttırmaya yönelik insan gücünü yetiştirme ihtiyacı teknik üniversite bünyesinde İİBF’ye yer verilmesini bir bakıma zorunlu kılmıştır. Fakültemiz; İktisat, İşletme, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümleri ile bu ihtiyacı karşılama çabası içerisindedir. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin misyon ve vizyonu nedir? MİSYON Sosyal Bilimler alanında bilimsel araştırma kalitesinin yükseltilmesine öncülük eden ve evrensel düzeyde eğitim standartlarını takip eden bir fakülte olarak, özel sektör ve kamunun ihtiyaç duyacağı, toplumu gözlemleyebilen, girişimci, yenilikçi ve duyarlı bireyler yetiştirmek. VİZYON Ulusal ve uluslararası işbirlikleri kurabilen, nitelikli araştırma ve yayın yapma yeteneğine sahip, iş dünyasında tercih edilen mezunlar veren, tanınırlığı yüksek bir fakülte olmak. yıldızlar ekim / 17 37 ğer taraftan da iş dünyasının kapılarını her seviyedeki öğrencilerimize açmak üzere çalışmalar yapmaktayız. Bunun için staj olanakları ve öğrencilerimizin araştırmalarında saha çalışması yapabilmelerini sağlamak üzere firmalarla ilişkiler geliştirilmekte protokoller yapılmaktadır. Ayrıca, hem fakülte hem de bölümler olarak her hafta konferanslar düzenlemekteyiz. Bu konferanslarda bilim ve iş dünyasının seçkin ve birikimli insanları davet edilerek birikimlerini öğrencilerimizle paylaşmaları sağlanmaktadır. Fakültenin Ulusal ve Uluslararası işbirlikleri hakkında neler söylemek istersiniz? Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Diğer İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinden nasıl bir fark yaratıyor? Üniversitemizin sahip olduğu 100 yıllık bir birikim ve altyapısı ile fakültemizin her biri kendi alanında seçkin ve deneyimli akademisyenleri, başlı başına bir fark yaratmaktadır. Bu konumumuzu sürdürebilmek için de üniversitemizin genel politikası gereği akademisyenlerimizin atanmalarında seçici davranılmaktadır. Öğretim üyelerinin atanmasında AYDEK-Akademik Değerlendirme Kriterleri belirleyici olmaktadır. Bu standartların da birçok üniversiteye göre yüksek olduğunu belirtmek gerekir. Bilgi birikimi, deneyimi ve bilimsel çalışmaları ile fark yaratan öğretim elemanlarının istihdamı ve bunlara kendilerini sürekli yenileme ve geliştirme olanağı verilmesi suretiyle fark yaratabileceğimize inandığımızdan bu anlayışın gereğini yapmaktayız. Örneğin, her öğretim üyesi ve araştırma görevlisine bilimsel kongrelere katılmak üzere yılda en az bir kez yurt içi ve yurt dışına gitme olanağı sağlama çabasındayız. Fakültemizde yüzde100 İngilizce İktisat bölümünü açtık ve bu yıl 26 öğrenci ile eğitim ve öğretime başlamıştır. Önümüzdeki yıllar için de yüzde 100 İngilizce İşletme bölümü açılması için hazırlıklara başlamış bulunmaktayız. 38 yıldızlar ekim / 17 Tüm bunlar bizim diğer iktisadi ve idari bilimler fakültelerine göre ayrıcalığımız olarak değerlendirilebilir. Öğrencilerinizi hayata hazırlarken neler yapıyorsunuz? Gelişmiş ülkelerdeki üniversite eğitimleri ile ülkemizdeki üniversite eğitimini kıyasladığımızda arada bazı önemli farklılıkların olduğunu görebilmekteyiz. Esasen dersler için takip edilen kaynaklara bakıldığında arada pek bir fark bulunmamaktadır. Yararlanılan kaynaklar; ya gelişmiş ülkelerdeki orijinal kaynaklar ya da büyük ölçüde onlardan esinlenmiş yerli kaynaklardır. Ancak, gelişmiş ülkelerde derslerde; örnek olaylara, simülasyonlara, öğrencilerin hazırladığı ödev ve projelere geniş bir biçimde yer verilirken bunun Türkiye’de aynı seviyede olduğunu söyleyemeyiz. Diğer taraftan yabancı orijinli kaynaklara bakıldığında gerçek hayattan alınmış çok sayıda örnek olaya yer verildiği görülecektir. Gelişmiş ülkelerde firmalar da bu konudaki çalışmalara destek vermekte ve bunu bir bakıma PR olarak görmektedirler. Türkiye’de ise işletmelerimizin bu konulara sıcak bakmadıkları, bunu bir şirket sırrı olarak gördükleri ve birikimlerini paylaşmakta çekimser davrandıkları anlaşılmaktadır. Bu nedenle; Bir taraftan derslerde işlenen konuların daha iyi anlaşılabilmesi için; örnek olaylara, simülasyonlara, ödev ve çalışmalara ağırlık verilmeye çalışılırken di- Üniversitemizin yapmış olduğu uluslararası işbirliği protokolleri kapsamında; uluslararası kongreler, seminerler, workshop çalışmaları ile öğretim üyesi ve öğrencilerin değişimi sağlanmaktadır. Bu bağlamda önümüzdeki yıl BAE bulunan bir Amerikan üniversitesi (SARJHA) ile sosyal bilimler alanında uluslararası kongre düzenlemeyi planlamaktayız. Bir sonraki yıl “Uluslararası Pazarlama Kongresi”ni fakültemizde gerçekleştirmek üzere girişimlerde bulunacağız. 2015-2016 Eğitim-Öğretim döneminde Davutpaşa kampüsünde yapılmakta olan yeni fakülte binamıza taşınacağız. Toplamda 18.000 m2’lik kapalı alana sahip fakülte binamızda sınıflar, öğretim üyesi ve araştırma görevlilerine ait odalar, konferans ve seminer salonları, öğrenci kulüpleri odalar vb. her türlü fiziki imkân bulunacaktır. Yeni fakülte binamızda bu tür etkinlik ve işbirliklerini daha kolay yapabileceğiz. Üniversitemizin Davutpaşa kampüsünde Teknopark ve TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) bulunmakta ve çok etkin bir biçimde faaliyet göstermektedir. Fakültemiz bünyesinde de akademisyenlerden oluşan TTO komisyonu kurulmuş ve bu kuruluşlarla işbirliği içerisinde çalışmaktayız. Bu işbirlikleri akademisyenlerimizin de iş dünyasına daha yakın olmalarını sağlayacak ve üniversite sanayi işbirliği somut bir biçimde gerçekleştirilecektir. haber YTÜ İLE GPTW ARASINDA AKADEMİK VE SEKTÖREL İŞBİRLİĞİ Üniversite Sanayi İşbirliğinin öncü kurumlarından olan Yıldız Teknik Üniversitesi çalışma alanını daha da genişleterek, Great Place to Work enstitüsü ile bilimsel işbirliği yapmak üzere protokol imzaladı. Yıldız Teknik Üniversitesi ile Great Place to Work Enstitüsü, bilimsel işbirliği yapmak üzere protokol imzaladı. Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlük binasında gerçekleştirilen protokol imza törenine Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, YTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Aydın, Prof. Dr. Turhan Erkmen, Great Place to Work Türkiye Ofisi Genel Müdürü Eyüp Toprak, İş Geliştirme Müdürü Oğuzhan Akçin ve Marketing, İletişim Müdürü Volkan Tarsus katıldı. İmza töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek, ‘’Bilgi ve deneyimin paylaşıldıkça değer kazanacağı bi- linciyle üniversite olarak sanayi, sektörler ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bilimsel, kültürel ve sosyal işbirliklerine önem vermekteyiz. Great Place to Work ile yapacağımız akademik işbirliğinin üniversitemize, öğrencilerimize ve proje ortağımıza değer katacağına gönülden inanıyorum. Bu işbirliğinin gerçekleşmesinde emeği geçen fakültemizin değerli öğretim üyelerine ve proje ortağımıza gösterdikleri emek için teşekkür ediyorum, bu işbirliğinden elde edilecek sonuçların üniversitemiz, GPTW ve ülkemiz için katma değer sağlamasını temenni ederim.” dedi. Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak da, ‘’Great Place to Work Enstitüsü olarak pek çok ülkede önemli üniversiteler ile akademik işbirliğimiz bulunmakta, bu işbirliklerimiz sayesinde araştırmamızın değerini ve önemini akademik olarakda tescillemiş durumdayız, ülkemizde de akademik alanda pek çok çalışma ve araştırmaya imza atmış olan Yıldız Teknik Üniversitesi ile işbirliğimizin ilk adımlarını attık. Birlikte gerçekleştireceğimiz çalışmalar ile şirketlerimize sağladığımız desteklerin yanı sıra akademik alanda da bilgi ve birikimlerimiz ile destek olmaya devam edeceğiz’.’ dedi. yıldızlar ekim / 17 39 tanıtım .. TANITIM, BASIM, MEDYA Üniversite Adaylarına Okulumuzun Tanıtımı ve Üniversitemizin Mekanlarının Medya Tarafından Kullanımını Organize Eden Birim GÖRSEL (FOTOĞRAF, VİDEO, GRAFİK) Okulumuzun Organizasyonlarında Fotoğraf Ve Video Çekim Desteği Veren Birim TANITIM, BASIM, MEDYA Okulumuzun Salon Organizasyonlarında Teknik Desteği Veren Birim YTÜ “İLETİŞİM KOORDİNATÖRLÜĞÜ” ÜNİVERSİTEMİZİN İÇE ve DIŞA AÇILAN YÜZÜ 1911 yılında kurulup, bir asrı aşkın zamandır eğitim veren ISO9001 Belgesi almaya hak kazanmış Yıldız Teknik Üniversitesi, konu ve alanlarında uzman birimler ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu birimlerden İletişim Koordinatörlüğü; iletişim, tanıtım, medya, teknik hizmet gibi konularda faaliyet göstermektedir. 40 yıldızlar ekim / 17 ÜNİVERSİTEMİZİN GÖRSEL VE YAZILI BASIN İLE İZLENİMİNİ SAĞLAYAN BİRİM Birimimizin medya servisi üniversitenin, ulusal, yerel ve sektörel yazılı ve görsel basında etkin şekilde yer almasında etkin rol oynamaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Medya arasındaki temel ilişkileri sağlamayı ana hedef olarak belirleyen Medya Birimi, öğretim elemanları, öğrenciler ve diğer personelin başarılarının medya ile paylaşılması, haber ve röportaj organizasyonlarının yanı sıra basın toplantısı ve lansman çalışmaları da birimimiz tarafından yürütülmektedir. Medya Birimi, 100 yılı aşkın süredir var olduğu üniversite camiasında saygın bir yere sahip olan Yıldız Teknik Üniversitesi’nin kurumsal imajını korumak ve kamuoyunun üniversitedeki bilimsel ve kültürel faaliyetlerden haberdar olmasını sağlamayı temel hedef olarak görmektedir. İ letişim Koordinatörlüğü; Tarihi ambiansı bilimle buluşturan Yıldız ve Davutpaşa kampüslerinde, Kurumsal İlişkiler ve Tanıtım, Organizasyon, Medya İletişimi faaliyetlerini yürütmektedir. Gerek üniversite içerisindeki fakülte, bölüm ve birimlerle, gerekse üniversite dışı kuruluşlarla üniversite arasında köprü vazifesi görmektedir. YILDIZ TEKNİK Kentsel Dönüşüm Medyada yer alan haber, yazı, yorum gibi tüm yansımaların rektörlük makamına sunan Medya Birimi, bu paylaşımı internet üzerinden tüm personele de ulaştırarak, Yıldız ailesi fertlerinin motivasyonunda pozitif bir katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Ü DERGİSİ YAŞAM KÜLTÜR 2013 ÜNİVERSİTESİ SAYI: 14 / OCAK 11. Yılın Yıldızları Seçildi demik Aka Ödül Töreni Deniz park Tekno ÜNİVERSİTEMİZİN “YILDIZLAR” DERGİSİNİ HAZIRLAYAN ve GRAFİK TASARIM DESTEĞİ VEREN BİRİM Sağlıklı iletişimin bilinciyle çalışan koordinatörlük, Dünya üniversitesi olma yolunda üniversiteler arasında izlenen, aranan örnek alınan bir iletişim birimidir. Bunun yanında koordinatörlük üniversitenin süreli yayını olan ‘’Yıldızlar’’ Yaşam Kültürü Dergisi’ni hazırlamaktadır. Üç aylık periyodlarla yayımlanan ‘Yıldızlar’ dergisi, öğretim elemanlarının yaptığı bilimsel çalışmalar, akademik personel ve öğrenci kulüpleri tarafından düzenlenen sempozyum ve etkinlikler ile ‘Yıldız’ ailesi üyelerinin başarı hikayelerinin yanı sıra, yaşam, kültür ve sanat alanına ayırdığı sayfalarla tam bir ‘yaşam-kültür’ dergisi olma özelliği taşımaktadır. SOSYAL MEDYA TAKİBİNİ YÖNETEN BİRİM Yıldız Teknik Üniversitesi kurumsal kimliği, dünya genelinde milyarlarca kullanıcısı olan sosyal medya hesaplarında temsil edilmektedir. Özellikle Facebook ve Twitter hesaplarından, güncel duyurular, etkinlik duyuruları, sosyal ve kültürel mesajlar paylaşılmaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi İletişim Koordinatörlüğü tarafından hayata geçirilen Facebook hesabı 33.000’in üzerinde, Twitter hesabı ise 18.000’in üzerinde takipçiye ulaşmıştır. ÜNİVERSİTE ADAYLARINA TANITIM YAPAN BİRİM Faaliyetler arasında; Yıldız Teknik Üniversitesi’ni ve bölümlerini tanıtmak da yer almaktadır. İletişim Koordinatörlüğü, İstanbul içi ve şehir dışı fuarlarda YTÜ markasını temsil etmekte, bölümler, sosyal ve kültürel imkanlar hakkında detaylı bilgilendirme yapmaktadır. Üniversite tercih dönemlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen tanıtım yıldızlar ekim / 17 41 günleri etkinliğinin organizasyonu İletişim Koordinatörlüğü tarafından yapılmaktadır. Tanıtım günlerinde bölümlerden gelen öğretim elemanları, üniversite adaylarına bölümleri ile ilgili detaylı bilgiyi vermektedir. pılan etkinliklerin çekimi, arşivlenmesi, çoğaltılması, web ortamında yayınlanması ve bunların dijital ortama aktarılması da faaliyetleri arasındadır. İstanbul ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen üniversite adaylarını Yıldız ve Davutpaşa kampüsünde ağırlayan İletişim Koordinatörlüğü, bir yılda yaklaşık 500 okul ve 30 bin öğrenciye üniversite bölümleri, sosyal ve kültürel imkânlar, eğitim programları, ulaşım, barınma ve burs imkanları gibi pek çok konuda ayrıntılı bilgi vermektedir. Üniversitemizin tanıtım filminin de izlenmesinin ardından kampüs tanıtım faaliyeti kampüs turu ile tamamlanmaktadır. Doç. Dr. Zehra Yumurtacı koordinatörlüğünde, alanında uzman kişilerden oluşan İletişim Koordinatörlüğü ekibi hedeflenen ve yapılmakta olan organizasyonları devam ettirmektedir. Geleceğimize akademik, bilimsel ve kültürel alanda katkıda bulunacak gençlerimize kapılarını sonuna kadar açan Yıldız Teknik Üniversitesi, İletişim Koordinatörlüğü ile kalitenin zirvesini yaşayacağına inamakta ve bu yolda ilerlemeyi hedeflemektedir. TANITIM MALZEMELERİ HAZIRLAYAN BİRİM Yıldız Teknik Üniversitesi kurumsal kimlik çalışmasını hazırlayan ve sürdüren İletişim Koordinatörlüğü, yazılı, görsel, bülten ve dokümanların oluşturulması ile YTÜ tanıtım kataloğunun hazırlanması ve ihtiyaç halinde güncellenmesinin yanı sıra, fakülte tanıtım broşürleri, öğrenci el kitapçıkları, afiş, billboard, roll-up gibi tanıtım malzemelerinin tasarımını yapmaktadır. Koordinatörlüğümüz üniversite organizasyonlarında verilen plaket, sertifika, teşekkür belgesi gibi materyalleri ile ajanda, not defteri, kalem gibi logolu promosyon ürünlerinin tasarımını yapmaktadır. KONGRE SALONU VE ODİTORYUM TAHSİS VE TEKNİK DESTEK HİZMETİ VEREN BİRİM Yıldız kampüsü Oditoryum ve Sergi Salonu ve Davutpaşa kampüsü 2010 Avrupa Kültür Başkenti Kongre ve Kültür Merkezi ile tarihi Kışla binasında yer alan Şevket Erk salonunun tahsisi ve teknik destek hizmeti İletişim Koordinatörlüğü tarafından yapılmaktadır. ÜNİVERSİTEMİZ MEKANLARININ REKLAM, MEDYA TARAFINDAN KULLANILMASINI ORGANİZE EDEN ORGANİZASYONLARDA FOTOĞRAF VE VİDEO ÇEKİM DESTEĞİ VEREN BİRİM Eğitim merkezindeki mekânların üniversite içi ve dışında (Dizi, film, reklam çekimi, stant vb.) kullanıma açılması, okulda ya42 yıldızlar ekim / 17 Davutpaşa kampüsü’nde; Kongre ve Kültür Merkezi’nde 1000 koltuk kapasiteli büyük salon ve her biri 150’şer koltuk kapasiteli üç küçük salon, 40 kişilik toplantı salonu, 200 koltuk kapasiteli Şevket Erk salonu ve Beşiktaş kampüsü 390 koltuk kapasiteli Oditoryum ve 120 kişilik Sergi Salonları’nda yılda 600’ün üzerinde etkinliğe ev sahipliği yapılmaktadır. Akademik Açılış Töreni, Akademik Ödül Töreni, Öğrenci Ödül Töreni, ve Mezuniyet Törenleri’ni tüm yönleriyle İletişim Koordinatörlüğü organize etmektedir. yıldızlar ekim / 17 43 2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ DAVUTPAŞA KONGRE VE KÜLTÜR MERKEZİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DAVUTPAŞA KONGRE VE KÜLTÜR MERKEZİ ulusal ve uluslararası kongre, konferans, seminer organizasyonlarına, kültürel ve sanatsal etkinliklere, canlı ve bant yayın programlarına ev sahipliği yapmaktadır. ,JǵJMJL"EFU4BMPO ,JǵJMJL"EFU4BMPO ,JǵJMJL5PQMBOU4BMPOV 'VBZF"MBO ,VMJTWF5PQMBOU0EBMBS 4BOBUÎ0EBMBS 3FTUPSBOWF5FSBT ,BQBMWF"ÎL0UPQBSL Doğru yerdesiniz ,JǵJMJL4BMPO 5JZBUSP,POHSFWF,POTFS4BIOFTJ 4PO5FLOPMPKJ4FT4JTUFNJ 4JNàMUFOF4JTUFNJWF"EFU,VMBLML "EFU:BLB.JLSPGPOV "EFU5FMTJ[5FMFGPO "EFU%FMFHF.JLSPGPOV ,JǵJMJL4BMPO "NöƵFLMJOEF%à[FOJ 4FTWF#BSLPWJ[ZPO4JTUFNJ ,JǵJMJL5PQMBOU4BMPOV 4FTWF#BSLPWJ[ZPO4JTUFNJ DAVUTPAŞA KONGRE VE KÜLTÜR MERKEZİ, YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DAVUTPAŞA KAMPÜSÜ’nde bulunmaktadır. Kongre merkezimize toplu taşıma ile ulaşım metro ve otobüs ile mümkündür. Tel: 0212 383 4000 44 yıldızlar ekim / 17 Fax: 0212 383 4008 Mail: kkm@yildiz.edu.tr sosyal etkinlik Öğrenciler “Yıldız Butik”ten giyinecek Yıldız Teknik Üniversitesi’nde açılan Yıldız Butik’te ihtiyaç sahibi öğrenciler ücret ödemeden tüm giyim ihtiyaçlarını karşılayabilecekler. Yıldız Butik’ten yaklaşık 5 bin Yıldızlı faydalanacak. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Türk Kızılayı ihtiyaç sahibi öğrencilere çözüm üretti. İşbirliği yapan iki kurum Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Davutpaşa Kampusü’nde “Yıldız Butik”i hizmete açtı. Öğrencilerin ayakkabıdan kabana, gömlekten çoraba kadar bir giyim mağazasında bulunan tüm kıyafetleri deneyerek ücretsiz olarak alabilecekleri mağazanın yaklaşık 5 bin öğrenciye hizmet vermesi bekleniyor. “10 BİN PARÇA ÜRÜN ÖĞRENCİLERİN HİZMETİNDE” Butik’in açılışını Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfü Akar ile Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek birlikte gerçekleştirdi. Ahmet Lütfü Akar, YTÜ ile daha önce de benzer projelere imza attıklarını belirterek “Ancak bu sürekliliği olan bir proje. Yıldız Butik sevgi ve kardeşlik çarşısı olarak kuruldu. Kızılay olarak burada bulunan malzemelerin temini ve organizasyonu ile ilgili bir görev üstlendik. Tamamı sıfır olan ve son derece kaliteli firmalarımızın yaptığı bağışlarla elde edilmiş her türlü giyim eşyası mevcut. Yaklaşık 10 bin parça.” dedi. HER ÖĞRENCİNİN İHTİYACI VARDIR YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek de 2 bine yakın öğrenciye üniversite ve YTÜ Vakfı olarak burs verdiklerini belirterek “Biz bu 2 bin burslu öğrencimize öncelik veriyoruz. Ancak ayrım yapmıyoruz. İhtiyacı olan her öğrenci bu hizmetten faydalanabilecek. Faydalanacak öğrenci sayısının 5 bini bulmasını bekliyoruz.” diye konuştu. TEK KRİTER YTÜ ÖĞRENCİSİ OLMAK Bazı firmaların hemen her hafta kendilerini arayarak yeni ürün ihtiyacı olup olmadığını sorduklarını anlatan Yüksek “Yerine gittiğine inanıyorsa gönül rahatlığı ile veriyorlar. Şimdilik mağazadan ürün almanın tek kriteri kişinin Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi olması. İhtiyacı var mı diye de araştırma içine girmedik” dedi. yıldızlar ekim / 17 45 yıldızlı sohbetler Ebru KÖKSOY Dr. Rüstem Eyüboğlu: YTÜ Tam Anlamıyla Teknik Bir Üniversite Oldu Yıldızlar Dergisi’nin beğeniyle takip edilen “Yıldızlı Sohbetler” bölümümüzün bu sayımızdaki konuğu; Eyüboğlu Eğitim Kurumları Kurucusu Dr. Rüstem Eyüboğlu. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde önemli akademik hizmetlerde bulunmuş olan ve aidiyet duygusunu her fırsatta dile getiren Dr. Rüstem Eyüboğlu Yıldızlar dergisine, öğrencilik yıllarından Üniversitemizdeki akademik çalışmalarına, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin bugünkü kazanımlarından, Eyüboğlu Eğitim Kurumları’nın eğitim anlayışına kadar birçok konuda çok özel açıklamalarda bulundu. Yıldızlar Dergisi’nden Ebru Köksoy ve Özlem Tilki sordu, Dr. Rüstem Eyüboğlu tüm samimiyeti ile cevapladı. Dr. Rüstem Eyüboğlu kimdir? 1937 yılında Rize’nin Çayeli ilçesinde doğdu. Çayeli Merkez İlkokulu’nu bitirdikten sonra 1958 yılında Gelenbevi Ortaokulu’nu dışarıdan imtihanlara girerek bir yılda bitirdi. 1960-1961’de Vefa Lisesi’nden, 1968’de İTÜ Elektrik Fakültesi’nden Yüksek Mühendis olarak mezun oldu. 1969 Mart ayına kadar Türkiye Elektrik Kurumu’nda çalıştı. 46 yıldızlar ekim / 17 1 Ekim 1970 yılında Taşkızak Tersane Komutanlığı’nda Elektrik Fabrikası Müdürü olarak Yedek Subaylığını tamamladı. 1970-1973 yılına kadar İstinye Tersanesi’nde elektrik şefliği yaptı. 1974 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde akademik çalışmalarına başladı. 1976 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi profesörlerinden, Prof. Dr. Kemal Sarıoğlu’nun yöneticiliğinde doktora çalışmalarına başlayan Rüstem Eyüboğlu; 1980 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nden pekiyi derece ile “Doktor” ünvanını aldı. Aynı zamanda 1976 yılında doktora çalışmaları için İngiltere Sheffield Üniversitesi’nde de bulundu. 1970 yılında kurmuş olduğu Arı Dershanesi ile eğitim alanına adım atan Dr. Rüstem Eyüboğlu 1985 yılına kadar öğretim görevlisi olarak çalıştığı Yıldız Teknik Üniversitesi’nden kendi isteği ile ayrılarak “Eyüboğlu Eğitim Kurumları”nı kurdu. Dr. Rüstem Eyüboğlu, Eyüboğlu Eğitim Kültür ve Sosyal Dayanışma Vakfı Kurucusu ve Onursal Başkanıdır. Ayrıca, Burçak Rüstem Eyüboğlu Sağlık ve Eğitim Vakfı Kurucusu olup Başkanlığını yürütmektedir. Dr. Rüstem Eyüboğlu aynı zamanda Elektrik Mühendisleri Odası, Türk Kalp Vakfı, Vefa Vakfı, Rize Kültür Vakfı, Çayeli Vakfı, İstanbul Ticaret Odası, Moda Deniz Kulübü, Büyük Kulüp, Fenerbahçe Spor Kulübü, Suadiye Rotary Kulübü, İTÜ Mezunlar Derneği ve TÜSİAD üyesidir. Bir dönem Türkiye Bilim Merkezi Vakfı’nın Genel Başkanlığını yürüten Dr. Rüstem Eyüboğlu Türkiye Beyzbol Federasyonu kurucularından olup iki dönem başkan yardımcılığı yapmıştır. 1999-2009 yılları arasında Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin Başkanlığını gerçekleştiren Rüstem Eyüboğlu halen Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Onursal Başkanı ve Yüksek İstişare Kurulu Üyesidir. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin dününü de çok iyi bilen biri olarak üniversitenin dünü ve bugününü kıyaslar mısınız? Üniversitemizin şimdiki adı Yıldız Teknik Üniversitesi olsa da ben girdiğim dönemde “Yıldız Akademisi”ydi. İlk yıllarda oraya “Sanat ve Endüstri Meslek Lisesi” mezunlarını alırlardı, yüzde 70’i sanat ve yüzde 30’u da lise mezunuydu. Eskiden meslek lisesinden gelen hocalar vardı, şimdi ise yurt dışından tersine beyin göçü ile doktoralı hocalar geliyor. Eğitim Fakültesi’nin kurulması, akademik ve idari yönetimin kısa sürede önemli şekilde ilerlemesi ile üniversitemizin, tam anlamıyla teknik bir üniversite olduğuna şahit oluyoruz. Üniversitemizin bu seviyeye gelmesinde emeği geçen tüm yöneticilere, özellikle son yıllarda yaptığı atılımlarla üniversitemizin dünya üniversitesi olması yolunda ciddi adımlar atmasına vesile olan şimdiki Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek’e teşekkür ederim. Bir teknik uzman gözüyle baktığınızda üniversitemizde öne çıkan bölüm hangisi? Mekatronik önemli bir mühendislik haline geldi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Mekatronik Mühendisliği bölümünün de çok iyi eğitim verdiğini duyuyorum. Biraz üniversitemizdeki yıllarınızdan bahseder misiniz? Bizim dönemimiz üniversitelerde anarşinin kol gezdiği zamanlardı, zor yıllardı. Türkiye’deki genel durum zordu. Ben de 1974-76 yıllarında asistan olarak görev yaptım. 1976 yılında da doktoraya başladım. İngiltere’ye gittim ancak üniversitenin bana vermiş olduğu maaşı, Merkez Bankası o günkü koşullarda bana gönderemedi (70 cente muhtaç olduğumuz yıllardı). Bu nedenle geri dönmek zorunda kaldım. İTÜ’deki hocam Prof. Dr. Kemal Sarıoğlu’nun yönetiminde 1980 yılında doktor oldum. YTÜ Yıldız kampüsündeki “Sarmaşıklı Bina” bizim zamanımızda da Elektrik Fakültesi’ydi. Akademi olduğu için şu an ki gibi öğrenci sayısı çok yüksek değildi, genelde akşam eğitimine meslek lisesinden gelen öğrenciler devam ederdi. öyle tanıdım. Çok zeki bir kızdı ve beni zekasıyla etkilemişti. İlkokuldan başlayıp üniversiteye kadar hep “Pekiyi” ile geçmiş. 1974 yılında üniversitede göreve başladığımda eşim bu kez de öğrencim oldu. Benden 17 yaş küçüktü. Benim dersimden bir kere kaldı ama torpil yapmadım. Ben okuyamayıp sonradan okuduğum için bilenle bilmeyeni ayırırım ve kimseye ayrıcalık yapmam. “Mavişim” dediğim ve çok sevdiğim eşimi 4 sene önce kaybettim. Bir gün, Hocam Prof. Ali Berkol beni aniden “Dersi sen yap” diyerek derse soktu. Transformatör dersiydi. İlk defa 100 küsür kişinin karşısına geçiyordum. Eyüboğlu Eğitim Kurumlarını açarken YTÜ’deki eğitimciliğinizden etkilendiniz mi? “Çocuklar ben hiçbir şey çalışmadım, Ali Berkol hasta, o yüzden dersi ben yapacağım ama hazırlıklı değilim size genel olarak sektörü anlatacağım.” dedim. Eğitimcilik hayatına ilk girişim bu şekilde oldu, sonra da bırakamadım. Doktorayı yaptıktan sonra piyasada da çalıştığım için 1.dereceye gelmiştim. Daha sonra YTÜ’de öğretim görevlisi olarak görev yaptım. Makine, elektrik, mimarlık, inşaat bölümlerine ders verirdim, anlatmak için bir hafta çalışırdım, çalıştığım ders iki saatte biterdi. Eğitimcilik kariyerimde sadece teknik eğitim değil, matematik hocalığı da yaptım, özel dersler de verdim. Akademideyken aynı zamanda dershanem vardı, çocukları eğitiyordum. 50.000-60.000 öğrenci sınava hazırlanıyordu. Çocukların çoğu dershaneye gidip özel ders alırlardı. “Eğitim” benim hep sevdamdı, bugün de aynı sevdadayım. 77 yaşındayım ama yedileri birbiri ile çarpıyorum ve kendimi 49 yaşında hissediyorum. O dönemlerde Akademi ilk defa bilgisayarla tanışmıştı. Bilgisayar Bölümü, Prof. Yahya Karslıgil başkanlığında 3 asistanla birlikte kuruldu. O asistanlardan biri de eşimdi. Bu oluşumla birlikte bütün bölümlere “Bilgisayar” dersi açılmış oldu. Eşim Burçak Eyüboğlu bu bölümde 14 yıl görev yaptı. Eşinizle üniversitede mi tanıştınız? Ben, İstinye Tersanesi’nde şef olarak görev yapıyordum. Eşim ise o dönem Yıldız’da Elektrik Bölümü’nde 2. sınıfta öğrenciydi. Yanımda staja başladı, onu Eyüboğlu Eğitim Kurumlarını nasıl tanımlarsınız? Eğitim anlayışımıza emanet edilen genç insanları en iyi şekilde yetiştirme sorumluluğunu taşıyarak kurduğumuz Eyüboğlu Eğitim Kurumları, 44 yılını geride bıraktı. Şu anda yurdumuzun ve dünyamızın birçok yerinde eğitim gören veya eğitimlerini tamamlayarak çeşitli görevlerde öncelikle insanlığa hizmet anlayışı ile çalışan mezunlarımızın başarıları, gururumuzun ve umudumuzun başlıca nedenleridir. En ileri bilgilerle donatılmış, doğru düşünüp doğru davranabilen, yurdunun ve insanlığın geleceği için çalışmayı onur bilen, kendine güvenen, yaratıcı ve Atatürkçü bu gençlerimiz, Eyüboğlu Eğitim Kurumlarındaki tüm öğrencilerimizin hedefi olmuşlardır. Hammaddesi “İnsan” olan eğitim biliminin tüm zorluklarına rağmen Eyüboğlu Eğitim Kurumları; Atatürkçü, yenilikçi, çağdaş ve başarılı gençleri insanlığa hizmet için yetiştirmeye devam edecektir. Aidiyet duygumuzu güçlendiren yayın politikası nedeniyle Yıldızlar dergisi ve Yıldız Teknik Üniversitesi yöneticilerine teşekkür ediyor, üniversitemizin akademik ve marka değerinin daha da ileri boyutlara varmasını temenni ediyorum. yıldızlar ekim / 17 47 uluslararası konferans KİMYA TEKNOLOJİLERİ CHEMTECH14’DE MASAYA YATIRILDI Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Kimya Mühendisliği Bölümü ve Doğu Akdeniz Akademik Araştırmalar Merkezi (DAKAM) iş birliği ile Kimya Mühendisliği ve Kimya Teknolojileri alanlarında “Chemical Engineering and Chemical Technologies Conference (CHEMTECH’14)” isimli uluslararası kongre Davutpaşa Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Prof. Dr. Sabriye Pişkin’in düzenleme kurulu başkanlığında gerçekleşen kongre; Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Prof.Dr. Hanifi Saraç, Prof.Dr. Mualla Öner, Yrd. Doç. Dr. Emek Möröydor Derun, Yrd. Doç. Dr. Nurcan Tuğrul, Yrd. Doç. Dr. İlknur Küçük ve Arş. Gör. Dr. Aysel Kantürk Figen tarafından düzenlendi. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, University of Chemical Technology and Metallurgy (Sofia, Bulgaria), Stevens Institute of Technology (New Jersey, USA) ve University of Qatar olmak üzere farklı üniversitelerden öğretim üyeleri de kongrenin bilim kurulunda yer aldı. 48 yıldızlar ekim / 17 Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz ve Kimya Metalurji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Arıcı’nın açılış konuşmaları ile başlayan kongre, Stevens Institute of Technology öğretim üyesi davetli konuşmacı Prof. Dr. Dilhan M. Kalyon tarafından gerçekleştirilen “Application of Core Competencies of Chemical Engineering to Development of High Value Added Products in Multiple Industries: Case Studies Utilizing Extrusion of Concentrated Suspensions” konulu kongre açılış dersi ile devam etti. Kimya Mühendisliği ve Kimya Teknolojileri temel alanlarında “Analytical Chemistry, Biochemistry and Biotechnology, Environmental Chemistry, Food Chemistry, Computational Chemistry, Green Chemistry, Organic Chemistry, Inorganic Chemistry, Polymers, Nanotechnology ve Pharmaceutical Chemistry” konu başlıklarında, 6 oturumdan oluşan kongre Amerika Birleşik Devletleri, Bulgaristan, Yunanistan, Mısır, İran, Malezya, Kore, Cezayir, Katar, Polonya, Küba, İspanya, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye olmak üzere farklı ülkeden 21 sözlü ve 40 adet poster sunum katılımcısı ile gerçekleştirildi. Kongre sonrası, CHEMTECH’14 Düzenleme Kurulu adına Prof. Dr. Sabriye Pişkin, “YTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü tarafından düzenlenen uluslararası CHEMTECH’14 Kongresi’ne katkılarından ötürü öncelikle YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz ve YTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Arıcı, YTÜ İletişim Koordinatörlüğü ekibine; bildiri ile katılan, hakemlik ve oturum başkanlığı yapan öğretim üyelerine teşekkürlerini sundu. Bundan sonra gerçekleştirilecek olan ulusal ve uluslararası kongrelerin kimya mühendisliği ve kimya teknolojileri alanında üniversitemize ve bölümümüze katkılar yapmasını, verimli ve başarılı geçmesini dileriz” şeklinde konuştu. yıldızlar ekim / 17 49 haber YTÜ’LÜ BİLİM İNSANLARINDAN AFET RİSKİNE TEKNOLOJİK ÇÖZÜM Adli Tıp Kurumu’nun koordinatörlüğünde Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteği ile hazırlanan ‘AYATME’ projesi ile Türkiye, doğal afetler, kimyasal ve biyolojik saldırı ve her türlü salgına karşı hazır olacak. 50 yıldızlar ekim / 17 Adli Tıp Kurumu’nun koordinatörlüğünde Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteği ile hazırlanan ‘AYATME’ projesi ile Türkiye doğal afetler, kimyasal ve biyolojik saldırılara daha hazır olacak. Bir sene içinde faaliyete geçmesi beklenen Afet Yeri Adli Tıbbi Müdahale Ekibi (AYATME) sayesinde, her türlü doğal, kimyasal, biyolojik ve nükleer tehlike belirlenecek ve olay yerinde adli, tıbbi müdahale ve uygun koşullarda otopsi imkânı sağlanacak. Böylelikle başta salgın vs ihtimaller olmak üzere yayılma tehlikesi bulunan vakalara yerinde çözüm ve önlem alınabilecek. “100 YILDA 100 BİN CAN KAYBI” Türkiye’de son yüzyılda yaşanan afetlerden 50 milyon insanımız etkilendi. Bu afetlerde 100 binin üzerinde can kaybı yaşanırken, 250 bin kişi sakatlandı, bir milyon bina çöktü ve 5 milyon insan evsiz kaldı. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bu tablo ve komşu ülkelerde yaşanan iç karışıklıklar, Türkiye’yi yeni önlemler almaya sevk ediyor. Yıldız Teknik Üniversitesi, Adli Tıp Kurumu, İstanbul Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) işbirliği, İSTKA desteği ile hayata geçirilen proje ile, İstanbul’da meydana gelebilecek doğal afetler, kimyasal ve nükleer olaylar sonrası olay yerine giderek detaylı analiz ve incelemede bulunabilecek AYATME faaliyete geçecek. Koordinatörlüğünü Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi ve aynı zamanda Adli Tıp Kurumu’nda görevli Doç Dr. Fatih Yağmur’un yaptığı proje, Adli Tıp Kurumu’ndan da Doç. Dr. Yalçın Büyük, Dr. Taha Yasin Arslan, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Cemek, Prof. Dr. İbrahim Işıldak ve Doç. Dr. Süleyman H. Sevilgen’den oluşan ekip tarafından yürütülüyor. KİMYASAL VE NÜKLEER ETKİYE KARŞI KORUMALI SİSTEM Son teknoloji ile donatılacak ve iki konteynerden oluşan AYATME’ler afetler sonrasında oluşacak sağlık risklerinin analizleri, her türlü adli tıbbi müdahale, otopsi faaliyetlerinin yanı sıra, kimyasal ve nükleer saldırıların ardından tehdidin boyutlarını belirlemek ve oluşturulan rapor doğrultusunda gerekli adımların atılmasını en hızlı bir şekilde sağlayacak. AYATME ŞÖYLE ÇALIŞACAK; Proje ile iki konteynerdan oluşan ve en son teknoloji ile donatılmış adli tıbbi yardım araçları oluşturulacak. Dışarıdan gelecek nükleer ve kimyasal etkilere karşı tam korumalı bu araçlarda görevlendirilmek üzere yine konularında uzman ekipler oluşturulacak. AYATME’ler afet anında ve sonrasında kurbanların kimliklendirme, adli otopsi ve ölüm sebebinin belirlenmesi, nükleer, biyolojik ve kimyasal etken tespiti gibi işlemleri en hızlı ve en doğru şekilde yerine getirecek. Ayrıca AYATME’ler afet sonrası kaotik ortamda her türlü adli tıbbi hizmeti sunacak, afet riskini azaltmak için Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini uygulayacak. Afet anında alarm bölgesine afet yeri adli tıbbi müdahale aracı ulaşımı imkânlara göre hava, kara ya da deniz yolu ile sağlanabilecek. UMKE ekipleriyle koordineli çalışmaya başlayacak AYATME, can kaybı olan olaylarda öncelikle naklinde sıkıntı olabilecek olgularda yerinde adli otopsi işlemleri yapılarak, ölüm nedeninin tespiti, örnek/ numune alımı, etken madde tespiti, varsa bulaşıcı hastalık riskine neden olan kaynağın güvenli olarak araştırılması sayesinde afet bölgesinde kayıp oranı minimize edilecek. “ABD’NİN ÜNLÜ DMORT’U TÜRKİYE’YE KURULACAK” Adli Tıp Kurumu’nun ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü proje öncelikli olarak İstanbul’da hizmete girecek. Üstün teknolojik imkanlar ve uzman kadro ile desteklenecek AYATME, uluslararası bazda örnek teşkil edecek yapıya kavuşturulacak. Afet Yeri Adli Tıbbi Müdahale Ekibi, imkanları ve tecrübeli personeli ile ABD’de aktif olarak göre yapan ve ünlü afet sonrası müdahale ekibi DMORT’dan (Disaster Mortuary Operational Response Team) daha kapsamlı bir şekilde yapılandırılacak. İlk aşamada İstanbul’da faaliyete geçecek AYATME, kısa süre içinde tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde genişletilecek. “SALGIN HASTALIK RİSKİNE KARŞI YERİNDE ÇÖZÜM” Özellikle son günlerde Afrika bölgesinde tehdit oluşturan Ebola virüsü sonrası ölümcül salgın hastalık tehlikesi tekrar gündeme geldi. AYATME ekibi bu tür tehditlere karşı da etkin bir şekilde mücadele edecek. Virüs nedeniyle meydana geldiği düşünülen ölüm olgularında maktulü taşımaktan ziyade olay yerine gidilerek gerekli adli tıbbi inceleme ve otopsi işlemleri yapılacak etkenin yayılmasının önüne geçilecek. AYATME ekibi afet bölgelerinde yaptığı görevin yanı sıra, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yaptığı etkinliklerle farkındalık çalışmalarına katılacak. Tüm ekipmanları ve gezici laboratuvarlarıyla Türkiye’yi gezecek AYATME ekibi afet, nükleer ve kimyasal saldırı gibi olayların yaşanması durumunda can kurtaracak bilgileri vatandaşlarla paylaşacak, gerekirse tatbikatlar yapacak. yıldızlar ekim / 17 51 51 etkinlik BÖTEFEST ile 11. KEZ BULUŞTULAR Alanlarında kariyer sahibi Yıldız Mezunları, bu senenin mezunları ve YTÜ BÖTE okuyanları ile akademisyenleri BÖTEFEST’te bir araya geldi. Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) bölümü geleneksel olarak gerçekleştirdiği BöteFest ile bu sene de mezunlarını uğurladı. Her yıl düzenlenen ve geleneksel hale gelen BöteFest 11. yılını geride bıraktı. Mezuniyetlerinin ardından kariyer sahibi olan Yıldızlılar, bu senenin mezunları ve hala okumakta olan öğrencilerin yanı sıra; bölümün öğretim görevlileri de katılım gösterdi. Ailelere de açık olan etkinlikte Yıldızlı Gençler, gitar çalıp şarkı söylediler, halaylar çektiler. Yeni mezunlarla, mezun olmuş ve sektörde kariyer sahibi olmuş Yıldızlıları bir araya getirip, network ve iş imkanı sağlamaya da yarayan BöteFest’e çok sayıda sponsor destek verdi. 52 yıldızlar ekim / 17 ‘YILDIZFEST’ RÜZGÂRI SONBAHARDA ESTİ Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Kulüpler Birliği tarafından düzenlenen ‘YıldızFest’ bu sene 24-26 Eylül tarihleri arasında Davutpaşa kampüsünde gerçekleştirildi. Ünlü Şovmen Beyazıt Öztürk, pop müziğinin sevilen sanatçıları Sertap Erener, Bengü, Hayko Cepkin gibi pek çok ünlü ismi bir araya getiren YıldızFest, Davutpaşa kampüsünde festival havası estirdi. Ardından sahne alan Bengü, Hayko Cepkin ve Kubat şarkılarıyla festivale katılanlarla müzik festivali yaşatırken, DJ Funky C ise seçtiği müziklerle kampüsü adeta coşturdu. ismi Resul Dindar sahne aldı. Sertap Erener’in şarkılarıyla keyifli dakikalar geçiren Yıldızlı öğrenciler, Resul Dindar’ın birbirinden hareketli şarkılarıyla kendinden geçti. Festivalin ikinci gününde ise sahneye pop müziğinin ünlü sanatçısı Sertap Erener ve Karadeniz Müziği’nin sevilen Festivalin son gerçekleştirilecek Model ve Gripin ve amatör grupların konserleri ise hava muhalefeti sebebiyle iptal edildi. Geçtiğimiz Mayıs ayında Manisa’nın Soma İlçesi’ndeki bir maden ocağında meydana gelen faciada 301 madencinin hayatını kaybetmesi dolayısıyla ertelenen ‘YıldızFest 2014’ eylül ayında gerçekleştirildi. Festivale, YTÜ’nün akademik ve idari personelleri, öğrenciler ve üniversite dışından vatandaşlar katıldı. YTÜ Rektörü İsmail Yüksek de festivale katılarak sanatçılar ve öğrencilerle bir araya geldi. 3 gün boyunca Davutpaşa kampüsünde gerçekleştirilen festivalin ilk gününde sahne alan Beyaz, kendisinden sonra sahne alacak Hayko Cepkin, Bengü, Kubat ve Dj Funky C ile Beyaz Show’u Yıldızlılar için gerçekleştirdi. Keyifli bir sohbet havasında geçen Beyaz Show’da sanatçılar öğrencilerin sorularını cevapladı. yıldızlar ekim / 17 53 haber BELEDİYE, EĞİTİM VE MEDYA İLİŞKİLERİ KONUŞULDU YTÜ’de düzenlenen Basın Danışmanları Platformu toplantısında, belediye - eğitim ve medya ilişkileri konuşuldu. Toplantıya YTÜ Rektörü İsmail Yüksek, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve Gazeteci-Yazar Abbas Güçlü de katıldı. Marmara Belediyeler Birliği’nin öncülüğünde kurulan ‘Basın Danışmanları Platformu’nun Haziran ayı toplantısı Yıldız Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşti. İstanbul’da görev yapan basın danışmanlarını siyaset üstü bir oluşumla bir araya getiren platformun toplantısına; Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve Gazeteci Yazar Abbas Güçlü de katıldı. Belediye - eğitim ve medya ilişkilerinin konuşulduğu toplantıda YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, basın danışmanlarına, dünyanın gözbebeği konumunda olan Türkiye üzerinde herkesin bir hesabı olduğunu ve kirli oyunlar oynandığını belirterek şunları söyledi: 54 yıldızlar ekim / 17 “Türkiye üzerinde çirkin hesaplar yapılıyor” “Türkiye üzerinde oynanan bu oyunlar, bugün ilk kez karşılaştığımız oyunlar değil. Bizim öğrencilik yıllarımızdan beri süregelen olaylarda, sokak çatışmalarında, darbelerle, idamlarla 5 bin üniversite çağında genç kaybettik. Kaybettiğimiz bu gençler içinde belki de bugünün siyasetine ve yönetimine yön verecek çok önemli isimler de vardı. Biz o dönemde çok büyük bir potansiyel yitirdik. Türkiye’yi yeniden bu kaosa çekmek isteyenler var, çok dikkatli olmamız lazım. Bu sorunları kendi içimizde çözmemiz lazım. Yoksa Amerika, Irak’a ettiği gibi, Suriye’ye ettiği gibi, Mısır’a ettiği gibi yardım(!) etmeye kalkar. Bir zamanlar medeniyetin ve turizmin beşiği olan bu ülkelerin halkları, bugün kendi ülkelerinde ve hatta Türkiye’de dilencilik yapıyorlar. Dünya ekonomisinde söz sahibi olmaya başlayan Türkiye ile ilgili benzer planları olanlara fırsat vermeyelim.” Başkan Genç: “Sarıyer Belediyesi olarak gençlerle omuz omuza ilerliyoruz” Yüksek’in ardından söz alan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ise basın danışmanının başkan açısından önemine ve Basın Danışmanları Platformu’nun fonksiyonuna değindiği konuşmasında bu toplantıya davet edilmesinden mutluluk duyduğunu söyledi. Ülkemizin önemli ve köklü eğitim kurumlarından olan YTÜ’nün, özellikle son zamanlardaki yükseliş çizgisinden övgüyle bahseden Genç, Rektör Yüksek’e başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Gerek vakıf, gerekse devlet üniversitelerinin Sarıyer’e ayrı bir anlam kazandırdığını ifade eden Şükrü Genç, “Sarıyer bu sayede adeta eğitimin beşiği haline gelmiştir. Gerek öğrenci yurtlarımızla, gerek özellikle ilkokul ve lise öğrencilerine verdiğimiz burslarla, okullara verdiğimiz fiziki destekle eğitime katkıda bulunma gayreti içindeyiz. Özellikle Sarıyer sınırları dahilinde bulunan üniversitelerden gençler, çok güzel sosyal sorumluluk projeleriyle geliyorlar. Birlikte önemli projelere imza atıyoruz, gençlerimizle her alanda omuz omuza ilerliyoruz” dedi. Abbas Güçlü: “Eğitime yatırım yapan kazanır” Toplantının onur konuğu olan Gazeteci-Yazar, Televizyon Programı yapımcısı Abbas Güçlü de; belediye, eğitim ve medya etkileşimlerini değerlendirdi. Belediyelerin eğitime daha fazla destek vermesini ve basın danışmanlarının, eğitim haberlerine yer vermeyen medya kurumlarını sorgulamalarını isteyen Güçlü, eğitim kurumlarının fiziki destek sorumluluklarının belediyelere devredilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Türkiye’deki eğitim ve gençliğin sorunlarına değinen Güçlü, “Eğitime yatırım yapan kazanır” dediği konuşmasında şunları söyledi: “Türkiye’nin sorunu da, bu sorunun çözümü de belli. Bir; vatandaş iş istiyor, işsizliği gidereceksiniz -ki bu da eğitimle doğru orantılı-. İki; vatandaşın temel ihtiyacı olan eğitim ihtiyacını sorunsuz karşılayacak ve en iyi eğitimi vereceksiniz. Üç; güvenlik -ki bu da eğitimle bağlantılı-. İşte Türkiye’de bu sorunları çözen, yani işin temelinde yatan eğitim konusunda yatırım yapan kazanır.” Güçlü ayrıca, Basın Danışmanları Platformu’nun adını duymasına rağmen, bu kadar örgütlü ve düzeyli bir çalışma ortamı olduğunu bilmediğini belirterek, bu durumun mesleki örgütlenmeler adına memnuniyet verici olduğunu söyler- ken, Platform Başkanı Abdullah Arıdoru, Platform çatı kuruluşu Marmara Belediyeler Birliği’nin Basın Danışmanı Fatih Sanlav ve toplantıya ev sahipliği yapan Yıldız Teknik Üniversitesi’ne teşekkür etti. YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek’in, Şükrü Genç ve Abbas Güçlü’ye günün anısına verdiği armağanın ardından, üniversitenin tarihi ve kültürel alanlarında kısa bir gezi yapıldı. Basın danışmanları ve konuklar, Yıldız Sarayı’nın bir bölümü olup da YTÜ’ye tahsis edilen mekanlardan Hünkar Köşkü, Şehzade Konakları ve Çukur Saray’ı gezdiler. yıldızlar ekim / 17 55 kongre EĞİTİME YENİ BAKIŞ AÇILARI YTÜ’DE MASAYA YATIRILDI YTÜ Eğitim Fakültesi ve Tem-Sen Tarafından Düzenlenen Eğitim Denetimi Kongresinde, Eğitim Denetim Sisteminin Eksileri ve Artıları Tartışıldı. Yerli Yabancı Çok Sayıda Eğitimcinin Katıldığı Kongrede 3 Gün Boyunca Türk Milli Eğitiminin 21. Yüzyıl Milli Eğitim Anlayışına Göre Yeniden Yapılandırılmasının Yöntemleri Masaya Yatırıldı. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen Eğitim Denetimi Kongresi’nde Milli Eğitim ve denetim mekanizmasının geleceği tartışıldı. Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden eğitimcilerin katıldığı kongrede katılımcılar, ‘21. Yüzyıl İçin Eğitimi Yeniden Yapılandırmak: Sorunlar ve Arayışlar’, ‘Eller Yukarı, Arama Var! Okul Yöneticileri ve Öğretmenlerin Öğrencilerin Üst ve Eşyalarını Aramalarının Hukuki Dayanağı Var mıdır?’, ‘Köy Enstitülerinde Eğitim Denetimi’, ‘İlkokul Öğretmenlerinin Denetimde Sapma Davranışlarına İlişkin Görüşler’ gibi pek çok başlıkta sunum yaptı. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Eğitim Fakültesi ve Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası (TEMSEN) işbirliğiyle 6.’sı düzenlenen ‘Uluslararası Katılımlı Eğitim Denetimi Kongresi’ ‘Bu 56 yıldızlar ekim / 17 Günden Yarına Eğitim ve Eğitim Denetimi’ ana temasıyla gerçekleştirildi. YTÜ Davutpaşa Kampüsü Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen kongreye TEMSEN Genel Başkanı Nermin Taşcıoğlu, YTÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Göksel Ağargün, YTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Kocatürk, ve çok sayıda akademisyen eğitimci ile öğrenci katıldı. Kongrenin açılışında konuşan YTÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Göksel Ağargün de, “Bu sene 6.sı düzenlenen kongremizde, Türkiye’de eğitim denetimine ilişkin güncel sorunlara çözüm önerilerinin, yeni uygulama ve yaklaşımların ve eğitim denetiminin geleceğinin tartışılması hedeflenmektedir. Yapılan çalışmalar bu konuda bizlere ve genç araştırmacılara ışık tutacaktır.” diye konuştu. “EĞİTİMCİ BARIŞI TESİS EDER” TEM-SEN Genel Başkanı ve Eğitim-Denetimi Kongresi Eş Başkanı Nermin Taşcıoğlu ise, eğitimcinin en temel işinin insanın, insanca barış içinde yaşamasının örgülerini, bilimin ışığı altında dokumak olduğunu söyledi. Son 5 yıl içinde Milli Eğitim Bakanlığı denetim yapısında yaşanan anlayış ve değişim trafiğinin hiçbir dönemde yaşanmadığına dikkat çeken Taşcıoğlu, “Bu süreçte yanlış kurgulanmış ve çağa ayak uydurmakta zorlanan Milli Eğitim denetim yapısı silkelenmiş, sarsılmış ve bilimsel gerçekler karşısında daha fazla direnememiştir.” diye konuştu. Taşcıoğlu, son dönemde yaşanan gelişmelere rağmen eğitimdeki tüm sorunların aşılmadığını, üstesinden gelinmesi gereken çok sayıda problem olduğunu belirtti. Kongrede konuşan İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Kocatürk de, çağımızda hızlı ilerleyen bilim ve teknolojinin bireylerin ve toplumların sosyal ve ekonomik yaşantısını değişme ve gelişme yönünde ciddi bir şekilde etkilediğini belirtti. Kocatürk bu gelişmenin eğitimde bilgi yüklemenin yanında bilgiye ulaşma ve bilgi üretmeyi zorunlu hale getirdiğini ifade etti. TÜRKİYE AB STANDARTLARINDA EĞİTİMİ HAK EDİYOR Avrupa Birliği ülkelerinin kendi eğitim politikalarını sürdürmenin yanı sıra, mesleki ve teknik öğretim ve üretimde kaliteyi arttırmak, standartları oluş- turmak ve geliştirmek için ortak programlara katıldığını anlatan Kocatürk, Türkiye’de de eğitim kalitesinin yükseltilmesinin ancak AB standartlarına ulaşılmasıyla sağlanabileceğine dikkat çekti. Standartlara ulaşmada ‘eğitimin denetimi’ konusunun önemli yer tuttuğunu belirten Kocatürk, “Eğitim kurumlarının kalitesinin sürekli yükseltilmesi ve gelişmelere ayak uydurmasının nasıl sağlanacağı konuları eğitim denetimi ve yönetiminin yeniden tartışılmasını gerektirmektedir.” dedi. EĞİTİM DENETİMİ KONGRESİ HAKKINDA Ana teması “Bugünden Yarına Eğitim ve Eğitim Denetimi” olan kongrede Türkiye’de eğitim denetimine ilişkin güncel sorunlar ve çözüm önerileri, yeni uygulama ve yaklaşımlar ve eğitim denetiminin geleceği tartışıldı. Etkinliğin ana konuşmalarını, Japonya Kyoto Eğitim Üniversitesi profesörlerinden Prof. Dr. Kazuyuki ASAI ve Osmangazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selahaddin Turan yapacak. Belçika Eğitim müfettişlerinden Ludo De Lee, Almanya eğitim müfettişlerinden Michael Uth ve Norbert Guss ile İskoçya eğitim müfettişlerinden Sadie Cushley’in kongreye konuşmalarıyla katkı yaptı. 100’den fazla bildirinin paralel oturumlarla sunulduğu kongrede özelde Eğitim Denetimi Sistemi genelde ise Türk Eğitim Sistemi detaylı olarak tartışıldı. Sosyal etkinliklerle de zenginleştirilen kongrede katılımcılar kongrenın ikincıi günü aksamında tekne turu ve akşam yemeğinde bır araya geldiler. yıldızlar ekim / 17 57 7-17 aralık Şeb-i Arus haftası Doç. Dr. Süleyman DOĞAN Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi. MEVLANA’NIN ŞAHESERİ MESNEVİ’DE EĞİTİM YÖNTEMİ Mevlana veya Mevlana Celâleddin Rûmî olarak bilinen büyük Türk düşünürü Celâleddin Muhammed, 30 Eylül 1207’de Horasan yöresindeki Belh (bugün Afganistan sınırları içinde) şehrinde doğdu. Babası, kendi çağının büyük mutasavvıflarından ve din bilginlerinden Bahaeddin Veled’dir. Mevlana 17 Aralık 1273 yılında Konya’da vefat etti. Mevlana’nın “Mesnevi” isimli eserinin incelenmesiyle pedagoji biliminin yararlanabileceği bilgiler edinilebilir. Mesnevi, Tasavvuf için büyük önem arz eden edebi eserlerin belki de başında gelmektedir. Yüzyıllardır bu esere dünyaca duyulan ilginin son derece yüksek olduğu bilinmektedir. İlginin bu denli yüksek olması iki temel sebebe bağlanabilir. Bunlardan ilki eserin içerdiği mesajlardır. İkincisi ise; eserin bu mesajları iletmedeki pedagojik başarıdır. Mesnevi’ de insanı eğitmek için anlatılan metotlar kadar, iyi bir eğitimin, öğretmenin ve öğrencinin de sahip olması gereken özelliklere dair mesajlar verilmektedir. Bu metotların ve mesajların modern psikoloji ve pedagoji bilimlerince de bugün kabul edilen çeşitli doğrularla çok sayıda kesişim içermesi Mevlana’nın insan doğasını ne kadar iyi kavradığını ve 58 yıldızlar ekim / 17 eserinin evrenselliğini göstermektedir. Mevlana, eğitimi ve eğitim uygulamalarını insan fıtratı üzerine bina etmiştir. Mevlana modern eğitimde yer alan, “çocuğun benliğini öne çıkarma” düşüncesinden biraz daha ileri giderek, çocuğun gerçek benliğini yakalayıp öne çıkmasını istemektedir. Bu benlik, eğitim sayesinde kendini bulacak, eğitimin hür havasında, çocuğun bağımsızlık dünyasında yeni kapılar açacaktır. Modern psikolojide “iç gözlem” metodu olarak adlandırılan bu metot Mesnevi’de, kendini gözleme, kendini anlama ve kendini tanıma olarak yer alır. Mevlana’nın eğitim anlayışında değişim hayatın bizzat kendisidir. Ona göre, değişime uğramayan ve değişime gönül vermeyen bir eğitim, fert ve toplumları yıkılmaya mahkûm eder, zehirler, kirletir ve karanlıklara gömer. Mevlana, baharın yeryüzüne getirdiklerinin bir benzerini eğitimin insan hayatında meydana getireceğini ısrarla savunmaktadır. Değişim açısından eğitimin gücüne değinen Mevlana şu misali vermektedir: “Gübre bostanın gönlüne girip yok olur, pislikten kurtulur. Sen de pislikten kurtulursan yücelir ve mutluluğa erersin.” “ Mesnevî Kültürü” kültürümüzün temellerindendir. Eğitim, sanat, dinî ve sosyal hayatımızın hemen her safhasında Mesnevî ve Mevlana izlerini bulmak mümkündür. Mevlana’nın hemen her inancını dile getirirken kullandığı argümanlar, onun güçlü ve özlü bir bilgiye, derin bir hikmete, günlük hayattan sade ancak meselenin bamtelini yakalayan hassas bir çağrışım kabiliyetine, kuvvetli ye çalışmaktadır. Öğretmenle öğrencinin ilişkisini bal ile sütün ilişkisini örnek vererek açıklamaktadır. Ona göre, bal ile sütün birleşiminde, bal nasıl sütün içinde erirse ve orada kaybolursa, öğrenci de öğretmeni ile böyle bir ilişki içinde olmalıdır. Mevlana öğretmen öğrenci ilişkisini alışveriş şeklinde ifade etmektedir: “Sirke verirsin, şeker alırsın; boncuk verirsin inci alırsın; sürme verirsin, görüş elde edersin; pek hoştur bu alışverişte bulunmak.” Buna göre eğitimci öğrencisinin değersiz olan her şeyini değere çeviren, onu tatlılaştıran, incileştiren, görüş kazandıran bir faaliyet içerisinde olmalıdır. O zaman, öğrenciyi halkın kabulleneceği, halka bir şeyler verebilecek seviyeye getirmiş olacaktır. bir çözüm gücü ve duyguya, yer yer empatik, psikolojik tahlillere, derin bir sezişe, orijinal görüş ve buluş kudretine ve eleştirel bakış tarzına sahip güçlü bir sima olduğunu göstermektedir. Eğitimle Hamlıktan Kurtulup Olgunlaşmak!... Eğitimde gönül faktörü özellikle iradî ve toplumsal alandaki ferdî faaliyetlerde önemli bir motif olarak karşımıza çıkmaktadır. Sevgi ve şefkate dayalı sosyal iletişim eğitimde hem karşılıklı güveni hem de özgüveni sağlamaya etki etmektedir. Aşk ve gönül kavramlarını vurgulu biçimde kullanan Mevlana ve Yunus’un yaşadıkları dönemdeki sosyal kargaşa, bugün de kavrama olan ihtiyacı hatırlatmaktadır. Mevlana, eğitimin temeline ihtiyaç kavramını koymuştur. Ona göre eğitimi zorunlu kılan, insanın ham kabiliyetlerle dünyaya gelmiş olması ve bu ka- biliyetlerin gelişebilmesi için bir eğiticiye ihtiyaç duymasıdır. Mevlana bitkinin yağmura olan ihtiyacını, insanın eğitime olan ihtiyacına benzetmiştir. “Ekinlere benziyoruz cancağızım; şu meydanda bitmişiz, dudaklarımız kupkuru, canla gönülle yağmur bulutunu arayıp beklemekteyiz.” Dudakların kuruması, insanın hamlığını ve eksikliğini ifade etmektedir. Bu da onu arayışa ve beklentiye sevk etmektedir. Hamlığın doğurduğu bu arayış ve ihtiyaç, hep insanı sulayacak ve doyuracaktır. Hamlığını ve noksanlığını giderecek olan ise eğitimdir. Mevlana’nın eğitimle ilgili ele aldığı önemli konulardan biri de eğitimin gücü meselesidir. Eğitici öğrenci iletişimi Mevlana eğitimle ilgili görüşlerinde eğitici öğrenci ilişkisinin sınırlarını belirleme- Mevlana’ya göre hoca öğrencisinin can aydınlığı olduğu için, öğrenci onun etrafında gezegenler gibi dönmelidir. Mevlana öğrencinin iyi bir dinleyici olmasını istemektedir. Ona göre “Yücelik söz söylemede değil, dinlemekte aranmalıdır.” Mevlana’ya göre “Öğretmenin heyecanı ve şevki, öğrencisinin azmindendir.” Bu ifadelerden derse kendini veren ve sürekli öğrenme isteği bulunan öğrencinin öğretmenini motive ettiği anlaşılmaktadır. Mevlana, hoşgörü ve sevgiye dayanan bir disiplin anlayışını gündeme getirmektedir. Disiplin dıştan verilen değil, öğrencinin iç âleminde oluşması gerekli olan bir duygudur. Bunu da öğretmenin öğrencisine karşı takınacağı hoşgörü ve göstereceği sevgiyle oluşturması mümkün olabilecektir. Mevlana eğitimi bir süreç olarak görmektedir. “Hiçbir ekmek tekrar harmandaki buğday şekline dönemez” diyerek eğitimin sürekli bir gelişme olduğuna ve eğitimle elde edilen kazanımların zamanla daha da anlam kazandığına dikkat çekmektedir. Eğitim Metodu Hocası Şems-i Tebrizi’den etkilenen Mevlana, O’nun, “Bilim nedir?” diye sorusuna şu cevabı vermiştir; “Bilim, eğer seni senden alamıyorsa,/Bilgisizlik, bu bilimden yüz defa daha iyidir”. Mesnevi’deki eğitim metodu, aslında hoşgörü, sorun çözme, birlik-beraberlik, toplumsal inşa, erdemlilik, orta yol, sabır, kültürleme, kendini bilme, hicret-hizmet, değerler eğitimi, rol-model olma, sevgi ve muhabbet yolu gibi metotları kullanmıştır. Her mutasavvıf, aynı zamanda bir terbiyeci yani eğitimcidir. Mevlana, “Benliğinden sıyrılma” metodunu eğitime sokan ilk eğitimcidir. Kendine yönelmek, kendini hissetmek, kendini arındırmak ve dua gibi metotları eğitime sokmuştur. Araştırma ve affetmeyi en etkili metotlar yıldızlar ekim / 17 59 şarmanın aynı zamanda en önemli yollarından biridir. 7-Göz teması metodu; söz göze ve- rilir ağızdan işitilir. Göz kalbin aynasıdır. Kalbe ışık (nur) gözden gider. Mevlana “insan gözden ibarettir” der. Mesnevi’nin eğitimin metodu bugün ihtiyaç duyduğumuz değerler eğitimi için önemli bir yol ve metottur. Tasavvufun insan eğitimi anlayışında önemli bir sorun, kişiler arası etkileşim ve toplumsal bütünleşme, uyum (entegrasyon) olayıdır. Düşünce ve Davranış olarak görmektedir. Herkese kabiliyetine göre hitap etme metodunu benimsemiştir. Hakikate ulaşmak için şüphenin zaruri olduğunu gören belki de ilk filozoftur. Değişim, yenilik, gelişme ve yücelme gibi çağdaş olan hedefleri, yaşadığı çağdaş eğitime gaye olarak tayin etmesi, ne denli ileri görüşlü bir düşünür olduğunun delilidir. Mesnevi’de eğitsel uygulamaların kişiye göre değişmesi üzerinde durmakta, eğitimin bireyselleştirilmesine dikkat çekmektedir. “Çocuğa süt yerine ekmek verirsen zavallı yavruyu o ekmek yüzünden öldü bil. Sonra dişleri çıkınca, kendi kendine onun içi ekmek ister. Henüz kanadı çıkmayan kuş uçmaya kalkışırsa bir yırtıcı kedinin lokması olur gider.” Mesnevî’deki bütün fablları, temsilleri, örnekleri, kıssaları, atasözlerini ve deyimleri eğitsel amaçlarla kullanmıştır. Bunlar konunun anlaşılmasını kolaylaştırmanın yanı sıra konuya renk katmakta ve sıkıcılığı bu yolla gidermektedir. Mevlana’nın kullandığı eğitim metodu bugünkü çağdaş eğitim kuramlarından daimicilik (perennialism) metoduyla örtüşmektedir. Çünkü onun yolu; basitten karmaşığa, yakından uzağa, somuttan soyuta, kolaydan zora metodunu kullanmıştır. Eğitimde daimicilik genel adı ile adlandırılan kuram genel, kapsamlı bir eğitim kuramıdır. Bu kuramı savunanların üzerinde ısrar ettikleri şey; hayatın, toplumun, insanın değişmeyen bazı gerçekleri vardır ve eğitim de kendisini bu gerçekler üzerinde kurmalıdır. Mesnevi’de yer alan eğitim metodu diğer mutasavvıflarda olduğu gibi Hz. Peygamberin terbiye metodudur. Mesnevi’de geçen eğitim metodu başlıca şu başlıklarda toplanabilir. 60 yıldızlar ekim / 17 1-Tebliğ’den ziyade temsil metodu; bir nevi anlatımdan çok öze dayanır. Kendileri yapıp, ettikleriyle örnek olmaya çalışırlar. Yaptıklarıyla insanlara çağrıda bulunur. Sözden çok öze bakar. 2-Sohbet metodu; insanları güzel öğütlerle eğitmeye çalışır. Onlara gelen insanlara nasihat ederler. Bu nasihatler insanların içinde bulunduğu duruma göre şekillenir. İnsanlar büyük bir aşk-şevk ve heyecan içinde bu sohbetlerden yararlanırlar. 3-Sevgi metodu; Mevlana’nın, “sevgi ölüleri bile dirildir” sözü tasavvuf terbiye metodunu özetleyen bir sözdür. Sevgili olmayan bir terbiye metodu düşünülemez. Sevgili köprüsüyle gönüller birbirine bağlanır. Bu yolla insanlar iyilik ve faydalı işlerde yapmada birbirleriyle yarışırlar. 4-Hoşgörü metodu; korkutmadan sevgi yoluyla meseleye yaklaşır. Her meselenin içinden hoşgörü kültürüyle hareket eder. İnsanların hatalarından dolayı sohbet halkalarından kovulmazlar. Onlara daha çok nasihat edilir ve kuşatıcı bir ortam sunulur. Hoşgörü metodu sayesinde insanlar günahkârda olsa mutasavvıflara gelerek dertlerine derman ararlar. 5-Taklit ve tatbik metodu; insanlar gördüklerini tatbikte gecikmezler. Önlerinde bir örnek görürlerse onu tatbik etmek daha da kolaylaşır. İnsanoğlu doğduğundan itibaren görerek öğrenir. Görmek sözden daha önemli ve etkilidir. 6-Sabır metodu; sevgi, saygı, sorum- luluk, sabır, sebat, sadakat sonucunda saadet gelir. O nedenle sabır en önemli eğitim yani terbiye yoludur. Fedakârlıkta aynı zamanda bir sabır yoludur. Sabır ba- Mevlana, davranışların ve işlerin düşüncelerin ürünü olduğunu savunmaktadır. Ona göre bitkilerin topraktan çıkması gibi, davranışlarda düşünceden çıkar. “Haller sözlerden çıkar, sözlerde hallere işaret eder.” Bu fikriyle Mevlana, davranışın temelini düşüncede görmektedir. Mevlana, düşünceyi kuşa benzetir. Onu hapsetmek için vurulan zincir ve kurulan tuzakları kırıp mekânsızlık âlemine uçmasını istemektedir. Ona göre düşünce bütün bağ ve etkilerden kurtulunca, ilahi aşk şarabı gibi köpürür, tortuları dipte bırakır ve küpün ağzına çıkıverir. Canı, toprak denen bedenden arıtır ve miraca çıkar ve orada yurt edinir. O mekândan hoşluk, tazelik tatlılık ve parlaklık bulur. Düşünce özgürlüğü olmayan, kendini özgür hissetmeyen insan yeni şeyler üretemez ve yeni ufuklar peşine koşamaz. Sonuç Mevlana’nın eserlerinden anlaşılıyor ki kendisi iyi bir pedagog, Mesnevi adlı şaheseri de bir pedagoji kitabıdır adeta. Mevlana, eğitimin insanın yaratılış gerçeği üzerine kurulmasını, kişilerin tabiatlarındaki sanat ve hünerleri geliştirmesini ve onların olgun gönüllerinin hizmetine sunulmasını istemektedir. Mevlana iyi bir cemiyet adamı olması münasebetiyle iletişim, hoşgörü ve diyaloga büyük önem vermektedir. Mevlana yaşadığı dönemin iyi bir eğitimcisidir. Medresede, camide, sohbet meclislerinde hem öğretim faaliyetlerinde bulunmuş hem de manevî eğiticilik vazifesini yürütmüştür. Bütün yaşamı eğitim ve eğitsel etkinliklerle geçen Mevlana, bütün eserlerini de bu amaçla yani insanların eğitimine duyduğu ihtiyaç sebebiyle yazmış veya yazdırmıştır. Mesnevi’nin yazılış aşamasında da bu amaç açıkça görülmektedir. Özellikle öğretmen ve öğrencilerin istifade etmesi için yazılmıştır. Bu yönüyle de Mesnevi didaktik bir eserdir. SUNAY AKIN’DAN YILDIZLILARLA SAMİMİ SÖYLEŞİ Türkiye’nin Sevilen Şair ve Yazarlarından Sunay Akın, Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE kulübü ve Vakıfay Derneği’nin birlikte düzenlediği etkinlikte öğrencilerle buluştu. Öğrenci ve personellerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte, katılımcılar yanlarına getirdikleri kitapları bağışlayarak salona giriş yaptı. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) IEEE Öğrenci Kulübü ve Vakıfay Derneği’nin Anadolu’da halk kütüphanelerini kurmak için başlattıkları seferberliğin ilk etkinliğinde şair-yazar Sunay Akın öğrencilerle buluştu. YTÜ Davutpaşa Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki söyleşiye Eski Kızılay Genel Başkanı ve Vakıfay Derneği Başkanı Tekin Küçükali, Eski Devlet Bakanı Önay Alpago ile çok sayıda öğrenci katıldı. ANNELER ÇOCUKLARIYLA SADECE 6.5 DAKİKA KONUŞUYOR Söyleşi öncesi kısa bir konuşma yapan Vakıfay Genel Başkanı Tekin Küçükali, 25-31 Mart’ın Kütüphaneciler Haftası olduğunu belirterek Tekin Küçükali, “Türkiye’de bin 112 kütüphane var. Bunların 52 tanesi bazı sebeplerden dolayı kapalı. Bize nüfusu çok yakın ve insanımızın da ilişkide olduğu ülke Almanya. Bu ülkeye baktığımızda 10 bin 531 kütüphane var. İşte bu yüzden kitap dedik, kütüphane dedik.” dedi. İnternet ve sosyal meydanın etkilerinden de bahseden Küçükali, “Teknolojinin bu boyutlara ulaşmadığı dönemlerde annelerin çocuklarıyla göz göze gelerek 28 dakika konuştuklarını şimdi ise bu rakamın 6,5 dakikaya düştüğünü söyledi. Küçükali sözlerine, “Bunun sebebi ise televizyonlardır. Çocuklarımız 3 saat düzenli olarak her gün televizyon seyrediyorlar. Bu bakımdan kitap kütüphane çok önemli.” diye devam etti. SUNAY AKIN’DAN SAMİMİ SÖYLEŞİ Açılış konuşmasının ardından Türkiye’nin sevilen yazar-şairlerinden Sunay Akın öğrencilerle buluştu. Konuşmasında kendisinden önce konuşan Tekin Küçükali’nin annelerin çocuklarıyla ilgilenmesi konusundaki sözlerini hatırlatan Sunay Akın, günümüzde Türkiye’nin bütün sorunlarının bunların bir sonucu olduğunu aktardı. Türkiye’de müzecilik çalışmaları hakkında da bilgi veren Akın, Türkiye’de Koç, Sabancı ve Ezcacıbaşı gibi holdinglerin yanında sadece kendisinin bir müzesi olduğunu ifade ederek, kendi kurduğu oyuncak müzesi hakkında bilgi verdi. Sunay Akın, Türkiye ve dünya gerçeği ile ilgili pek çok konuda hikayeler anlattı. Akın’ın yaklaşık bir saat süren söyleşisi samimi bir havada gerçekleşti. “KİTAPLAR BİLET OLDU, BİR GÜNDE 2 BİN KİTAP BAĞIŞLANDI” İzleyicilerin yanlarına getirdikleri kitapları bağışlayarak salona girebildiği etkinlikte, YTÜ IEEE Kulübü ve Vakıfay Derneği Anadolu’da halk kütüphaneleri kurma seferberliği başlattı. İlk halk kütüphanesi; Muğla Valiliği ve Ula Belediyesi’nin katkıları ile Muğla ilinin Ula ilçesinde açılacak. İsmini baharda açan Vargel çiçeğinden alan “Vargel Eğitim Projesi” kimsesiz ya da ailesi olup da ailesinin okutacak gücü olmayan, gelecekte belki de dahi olabilecek çocukların eğitim masraflarını karşılamak, sosyal hayatlarındaki birtakım eksikleri karşılayarak onları hayallerine kavuşturmak amacıyla başlatıldı. İzleyicilerin kitap bağışlayarak girebildikleri söyleşide yaklaşık 2 bin kitap toplandı. yıldızlar ekim / 17 61 seminer HAYDİ KIZLAR YAZILIMA! Ytü, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü Öğrencilerinin Başlattığı Haydi Kızlar Yazılıma Projesi ile İlköğretim Seviyesindeki Kız Öğrencilere Yazılım Eğitimi Verildi. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü (BÖTE) öğrencilerinin başlattığı Haydi Kızlar Yazılıma Projesi, Microsoft Türkiye Açık Akademi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri bölümü iş birliğiyle gerçekleştirildi. Bu proje ile ilköğretim seviyesindeki kız öğrencilere yazılım eğitimi verildi. Projeyi gerçekleştiren öğrenciler, toplumda oluşan bilgisayar dünyasında erkeklerin daha egemen olduğuna dair inancı yıkarak, özellikle yazılımın kızlar tarafından da yapılabileceğini göstermeyi amaçladılar. Proje kapsamında yazılımın eğitimini veren dört öğretmen adayı da bu amaca uygun olarak bayanlardan oluştu. Esenler Belediyesi ve Milli Eğitim Bakanlığı destekli projeye katılan öğrenciler, Microsoft Kodu Game programı ile kendi oyunlarını yazmayı öğrendiler. “Kendi oyunumu kendim yapıyorum” diyen öğrenciler, kendi başlarına elma yiyerek puan alabilme, dünya oluşturabilme, belli bir puan elde edince oyunu kazanma gibi becerileri kazandılar. 62 yıldızlar ekim / 17 Kız öğrencilerin yazılıma beklenenden daha fazla ilgi ve başarı göstermesi projenin amacına ulaştığını gösterirken, gelecek yıllarda bilişim dünyasında bayan yazılımcıların artabileceğine dair umut ışığı oldu. YTÜ BÖTE öğrencileri, projenin periyodik aralıklarla devam edeceğini söyledi. YILDIZ’DA MEHMET ERDEM RÜZGARI ESTİ Seslendirdiği ‘Hakim Bey’, ‘Haydi Gel Gidelim’ Gibi Parçalarla Müzikseverlerin Beğenisini Kazanan Pop Sanatçısı Mehmet Erdem Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Muhteşem Bir Konser Verdi. Türk Pop Müziği’nin son dönem sevilen sanatçılarından Mehmet Erdem’in, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) verdiği konserde gençler müziğe doydu. Wanda Entertainment öncülüğünde YTÜ Müzik Kulübü öğrencileri tarafından hazırlanan akustik konser serisinin ilki Mehmet Erdem performansı ile başladı. Davutpaşa Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konserde, ‘Hakim Bey’, ‘Haydi Gel Gidelim’ gibi şarkılarıyla müzikseverlerin beğenisini toplayan Mehmet Erdem konserine Yıldızlı öğrencilerin yanı sıra, kampüs dışından gelen müzikseverlerin ilgisi de yoğun oldu. 1000 kişi kapasiteli Kongre Merkezi’ndeki konsere yaklaşık bin 500 Mehmet Erdem hayranı akın edince ayakta kalanlar salonun boşluklarına oturarak konseri takip etti. Hayranlarının da eşlik ettiği şarkılarla kendinden geçen Mehmet Erdem yaklaşık 2,5 saat süren konserinde 30’a yakın parça seslendirdi. yıldızlar ekim / 17 63 yarışma YILDIZLI MİMAR ADAYLARI ÖDÜLE DOYMUYOR YTÜ Mimarlık Fakültesi Öğrencileri ulusal çapta iki yarışmada dereceye girdi. Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden takımların katıldığı yarışmalarda YTÜ mimar adaylarının bulunduğu takımlar birincilik ve ikincilik kazandı. Y ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mimarlık Fakültesi öğrencileri, Türk Yapısal Çelik Derneği ve İzocam tarafından düzenlenen iki ayrı yarışmada ödüllere adeta ambargo koydu. Türk Yapısal Çelik Derneği tarafından düzenlenen PROSteell yarışmasında YTÜ ekibi birinci olurken, İzocam tarafından düzenlenen Üniversite Öğrencileri Yalıtım Yarışması’nda ise YTÜ ve Bilgi Üniversitesi öğrencilerinden oluşan ekip ikinciliği kazandı. YTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencilerine ilk ödül Türk Yapısal Çelik Derneği tarafından bu yıl 14.’sü düzenlenen PROStell yarışmasından geldi. Çelik malzeme ile yaratıcı çözümler geliştirmek üzere, mimarlık ve mühendislik bölümü öğrencilerinin birlikte çalışmalarını teşvik etmek amacıyla düzenlenen yarışmaya toplam 31 grup, projeleri ile başvurdu. Bu yıl, 64 yıldızlar ekim / 17 “Afet Konutları Çelik Sistem Tasarımı” teması altında yapılan yarışmada, YTÜ Mimarlık Bölümü öğrencilerinden Oğuzhan Aydın, Yücel Demir, Burçak Sönmez, Sinan Tuncer ile Boğaziçi Üniv. İnşaat Mühendisliği Bölümünden Şenol Keskin’den oluşan ekip, birinci oldular. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencilerine bir ödül de İzocam tarafından düzenlenen ‘Yalıtım Yarışması’ndan geldi. Yarışmada ODTÜViyana Teknik Üniversitesi öğrencileri birinci olurken; Yıldız Teknik Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans öğrencisi Esra Yılmaz, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Y. Lisans öğrencisi Mete Keskin ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Y. Lisans öğrencisi Alperen Türk’ten oluşan ekip ikinci; İTÜ ekibiyse üçüncü oldu. Ulusal etapta dereceye giren projeler, Saint-Gobain Insulation tarafından 2830 Mayıs 2014 tarihlerinde Bükreş’te düzenlenecek Multi Konfor Binalar Yarışması’nda Türkiye’yi temsil etti. tören YILDIZ-TÖMER’den Renkli Mezuniyet Töreni 2013-2014 Öğretim Yılında Faaliyete Başlayan Yıldız Teknik Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezi (Yıldız-Tömer) İlk Mezunlarını Renkli Görüntülere Sahne Olan Bir Törenle Verdi. 2013 yılının Eylül ayında Başbakanlık YTB (Yurt dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) tarafından yapılan zorunlu sınavları geçerek gelen öğrenciler, öğretim yılı sonunda Avrupa Dil Portföyü’ne uygun olarak C1 diploması alarak bölümlerine geçmeye hak kazandılar. Suriye, İran, Fas, Filistin Kenya, Moritanya, Sırbistan, Çin, Bangladeş, Somali, Kosova ve Sierra Leone gibi dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler, diplomalarını Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Sevim Yılmaz Önder, öğretmenleri Banu Özer Griffin ve Zeynep Kürük’ün elinden aldılar. Renkli görüntülere sahne olan diploma töreninin ardından öğrenciler, kendi ülkelerinin bilinen şarkılarını beraber söylerken, vedalaşma sırasında duygusal anlar yaşandı. yıldızlar ekim / 17 65 “STANDARTLAR, HERKESE EŞİT FIRSATLAR SUNAR” Standartlar, insanlık tarihi kadar eski olan, günlük yaşamın her alanında bulunan, hayatı kolaylaştırmak, sosyal, ekonomik, kültürel ve benzeri alanlarda belirli bir düzen tesis etmek amacıyla oluşturulan kurallardır. İnsanların anlaşabilmek için kullandıkları dil ve yazı da aslında birer standarttır. Ürünler ile ilgili standartlar çok eski tarihlere dayanmaktadır. İlk ortaya çıkan ürün ile ilgili standartlar, ölçüm standartlarıdır. Bu standartlar, mal ve hizmet alışverişinde bulunan tarafların ilişkilerde haksızlığa yol açmamaları için fiziksel ölçüm temelinde yayınlanmıştır. Standartların yazılı olarak yürürlüğe konulduğu ilk uygulama ise 1502 tarihine dayanmaktadır. Standardın bugünkü anlamında algılandığını gösteren yazılı en eski belge olarak dünya tarihine geçen “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa”, Osmanlı Padişahı 66 yıldızlar ekim / 17 Sultan II. Bayezit Han tarafından ferman olarak yayınlanmıştır. Bu belgede kalite, boyut, ambalaj gibi konularda standartlar belirlenmiş, narh ve ceza hükümlerine de yer verilmiştir. Standardizasyon çalışmalarının günümüz anlamında kullanımı, yani belirli ve yetkili kuruluşlar tarafından standartların belirlenmesi çalışmaları 20.yüzyılda gerçekleşmeye başlamıştır. Uluslararası standartlar teşkilatı olarak ilk kurulan teşkilat 1906 yılında faaliyete geçen Uluslararası Elektro- teknik Komisyonu (IEC)’dur. Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) ise 1947 yılında kurularak çalışmalarına başlamıştır. Standardizasyon faaliyetlerinin önemine ve faydalarına dikkat çekmek üzere, her yıl 14 Ekim’de “Dünya Standartlar Günü” kutlanmaktadır. Dönemin Türk Standardları Enstitüsü Başkanı olan Faruk Sunter’in, Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı Genel Kurulu’na sunduğu teklifle tüm dünyada “Dünya Standartlar Günü”nün kutlanmasına karar verildi. 1970 yılından bu yana her yıl Ulusla- 14 ekim dünya standartlar günü rarası Standardizasyon Kuruluşu (ISO), Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC) ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) ortak yayınladıkları mesajla 14 Ekim Dünya Standartlar Günü’nü kutlamaktadır. Ortak mesajın bu yılki teması “Standartlar, herkese eşit fırsatlar sunar”başlığıyla açıklanmıştır. Ticaretin uluslararası dili olan standartlar, küresel piyasaları geliştiren, etkin iş ortamları yaratan, ekonomik büyümeyi destekleyen ve iklim değişikliğinin azaltılmasına katkı sağlayan en önemli araçlardır. Uluslararası standartlar, enerji verimliliğinden yönetim sistemlerine, iklim değişikliğinden, bilgi ve iletişim teknolojilerine kadar bütün sektörlerde dünyanın önde gelen uzmanlarının fikir birliğine vardığı görüşleri yansıtırlar. Böylece gelişmekte olan ülkelerin “tekerleği yeniden icat etmekten” kaçınmalarını sağlayan iyi uygulamaları ortaya koyarak hızlı ekonomik büyümeyi destekler, iletişim ve işbirliği önündeki engelleri kaldırarak olumlu değişimi sağlarlar. Standartlara uygun ürün ve hizmetler, söz konusu ürün ve hizmette bulunması gereken asgari şartların karşılanmasını garanti etmektedir. Standartlara uygun üretim maliyetleri düşürdüğü, verimliliği ve rekabeti artırdığı için tüketicinin daha uygun fiyatla ürün veya hizmete erişimine imkân sağlar. Ülkemizin küresel pazarda güçlü olabilmesi için uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşlarında etkin olarak yer alması gerekmektedir. Bunun için TSE olarak ISO, IEC, ITU gibi uluslararası standardizasyon kuruluşları ile bölgesel standardizasyon kuruluşlarının çalışmalarına ülkemiz adına katılıma büyük önem vermekteyiz. Uluslararası (ISO ve IEC) ve Avrupa standardizasyon kuruşlarının (CEN ve CENELEC) tam üyesi ve ülkemizdeki tek temsilcisi konumunda olan TSE, bu kuruluşların standart hazırlama çalışmalarını yürüten teknik komitelerine ülkemiz adına görüş bildirmektedir. TSE’nin ülkemiz adına yaptığı bildirim, Enstitü bünyesinde 20 sektörde kurulan 97 Ayna Komiteye üye olan özel sektör, kamu, üniversite, sivil toplum örgütleri ve tüketicilerden gelen görüşlerden oluşturulan mutabakat metnidir. Böylelikle ülkemiz sanayicileri, ihracatçıları, uluslararası ve bölgesel standart hazırlama çalışmalarına standartlar yayınlanmadan müdahil olma imkânı elde etmektedir. TSE standardizasyon alanındaki çalışmaları ve sahip olduğu saygınlık ile geçmişten bu yana uluslararası stan- dardizasyon kuruluşlarının yönetim organlarında da önemli görevler üstlenmektedir. Enstitü son olarak, 2014 yılı Eylül ayında yapılan Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) Genel Kurul toplantısında, teşkilatın politikalarına yön veren Genel Kurul’dan sonraki en üst yönetim organı olan ISO Konseyi üyeliğine seçilmiştir. 16 Ekim’de 60’ıncı kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan Türk Standardları Enstitüsü, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye’de standardizasyonun ülke için taşıdığı önemi anlatmaya, bu konuda tüm kesimlerin bilinçlenmesine yönelik toplantı, çalıştay ve sempozyumlar düzenlemeye devam edecektir. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen Türkiye’nin standardizasyon alanında dünya devleriyle aynı kulvarda olması gerektiği açıktır. TSE, bu bilinçle standardizasyon çalışmalarına devam etmektedir. Bu düşüncelerle standartların öneminin anlaşılmasına, standardizasyon bilincinin ülkemizde ve tüm dünyada yaygınlaşmasına hizmet eden 14 Ekim Dünya Standartlar Günü’nü kutluyorum. TSE Başkanı Hulusi Şentürk yıldızlar ekim / 17 67 67 etkinlik TEKNOLOJİ, YOK EDEBİLİR DE KURTARABİLİR DE Sektörün Önde Gelen Firmaları İle Öğrencileri Bir Araya Getiren, Ytü Çevre Kulübü’nün Düzenlediği ‘Yeşil Sektör 2014’De ‘ Sürdürülebilir Çevre’ Perspektifi Masaya Yatırıldı. 68 yıldızlar ekim / 17 etkinlik Y ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Çevre Kulübü’nün bu yıl üçüncü’sünü düzenlediği Yeşil Sektör Seminer Günleri iş dünyasının devlerini öğrencilerle bir araya getirdi. Sektörün önde gelen firmaları bu seneki seminerde Sürdürülebilir Çevre ve Enerji Yaklaşımları’nı masaya yatırdı. Davutpaşa Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte, sektörün önemli firma ve isimlerinin çevreci yaklaşımları, öğrencilerle buluştu. “Sektörün devlerinden sürdürülebilir çevre ve enerji yaklaşımları” sloganıyla gerçekleştirilen programa YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek’in yanı sıra Eski Orman Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Çakır, YTÜ Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güleda Engin, sektörün önemli firmalarından üst düzey yöneticiler, çok sayıda öğrenci ve öğretim üyeleri katıldı. “ÇEVRE VE ENERJİ KONULARINI ÜLKE GEREKSİNİMLERİNE ADAPTE ETMELİYİZ” Etkinlikte konuşan YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Çevre Kulübü’nün faaliyetlerinin sektörel ve sosyal sorumluluk anlamında önemli faaliyetler olduğunu aktaran Rektör Yüksek, çevre ve enerji konularının ülke gereksinimlerine adapte edilecek şekilde çözüm odaklı bir bakış açısıyla ele alınmasının önemli olduğuna dikkat çekti. DOĞAYI YOK EDECEK TEKNOLOJİ, DOĞAYI KURTARABİLİR Çevre Kulübü Başkanı Ahmet Semih Özdür de, Yeşil Sektör etkinliğini Yıldız Teknik Üniversitesinin büyük kongre ve kültür merkezinde yaptıklarını ancak beklediklerinden çok daha fazla ilgi gördüklerini ifade ederek, gerek sektör temsilcileri, gerekse öğrencilerin sürdürülebilir çevre ve enerji konularına dair ilgisinin sevindirici olduğunu söyledi. Özdür, 2015’in Mart ayında gerçekleşecek bir sonraki etkinlikte çıtayı daha da yükselteceklerini ifade ederken “Etkinlikte en dikkat çeken unsur, doğayı yok etme aşamasına gelmiş teknolojinin, günümüzde doğayı kurtaracak bir araç olarak kullanılabileceğinin benimsenmesi olmuştur.” diye konuştu. Enerji, otomotiv, yeşil ekonomi, inşaat, yeşil kimya, yeşil binalar gibi birçok konuda sunumların yapıldığı etkinlikte, ayrıca geri kazanım ve proje atölyeleri, Taşların Çığlığı Hatice Şenlik sergisi, CV Bank ve Karakter Analizi gibi pek çok etkinlik gerçekleştirildi. Öğrenciler etkinlik sırasında Mitsubishi firması tarafından yapılan dünyada seri üretime geçen ilk elektrikli araç olma özelliği taşıyan i-Miev’i inceleme imkânı buldu. İki gün süren etkinlikte, İBB Atık Yönetim Müdürü Türker Eroğlu, Eczacıbaşı/Vitra Artema İnovasyon ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Cihan Koral Malak, Mitsubishi Ticari Araçlar Ürün Yöneticisi Şevket Necmettin Gürcan, TÜSİAD Şirketler Sorumlusu Melda Çele, Anadolu Cam Çevre ve Standartlar Genel Müdürü Haluk Şardağ, Tüpraş Yatırımcı İlişkiler Koordinatörü Jonathan David Lamb’ın da aralarında bulunduğu sektörün önemli isimleri, Atık Yönetimi, Sürdürülebilirlik ve İnovasyona, Katı Atıktan Enerji Yönetimi, Yeşil Binalar, Enerji Verimliliği ve Biyogaz gibi konularda sunumlar yaptı. yıldızlar ekim / 17 69 yarışma YTÜ RACING İLK FORMULA ARACIYLA İNGİLTERE’DE! YTÜ Racing İlk Formula Aracı YTR01 Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri tasarımını, üretimini ve testini gerçekleştirdikleri formula aracı ile İngiltere’nin Sİlverstone pistinde gerçekleştirilen Formula Student yarışmasına katılarak, Türkiye’yi temsil eden tek üniversite oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri, kazandıkları bu tecrübe ile 2015 yılı için Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ikinci formula aracını üretmek için çalışmalarına son hız devam ediyor! YTÜ Racing Formula Student takımı, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Teknolojileri Kulübü’nün (Maktek) organi- 70 yıldızlar ekim / 17 zasyonu olarak 2011 yılının sonunda öğrenciler tarafından kuruldu. Öncelikli olarak ekip, yarışmanın sadece tasarımlar yapılarak katılınan Class-2 ayağında yarıştı. 2012 Temmuz ayında İngiltere’nin Silverstone yarış pistinde gerçekleştirilen Formula Student 2012’de ekip, maliyet sunumunda 6. olarak Class-2 ayağını başarıyla tamamladı. YTÜ Racing ekibi, 2012’nin ardından sonraki iki yıl boyunca, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ilk formula aracını üretmek için yaptığı çalışmalar neticesinde üretilen ilk formula aracı ile Formula Student’a katıldı. Yarışmada ilk yıl aracı olarak jürilerden beğeni topladı. Yarışmada kazanılan bilgi ve tecrübe ile İngiltere’den dönen ekip, gelecek yılın yarış aracını tasarlamak için takım yapısını ve planlarını kurdu, ardından vakit kaybetmeden 2015 yılı için konsept tasarıma başlandı. YTÜ Racing 2015 yılı için 26 lisans öğrencisi ve 3 danışman hocası ile, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ikinci yarış arabasını yapmak için çalışmalarına devam ediyor. Teknik Özellikleri Uzunluk/yükseklik/genişlik/aks açıklığı 2746mm/1203mm/1486mm/1525mm Araç ağırlığı 330kg Süspansiyon 4 teker bağımsız double wishbone, Fox DHX-RC4 süspansiyon Lastikler Pirelli 530x180x13 inch GP3 series Jantlar 13’’ -7’’ tek parça çelik Şasi 1020 çelik kafes yapı, Fiber glass karoser Fren Sistemi Ön arka bağımsız hidrolik fren sistemi, çift pistonlu kaliper, porya bağlantılı 200 mm fren diskleri Formula Student Formula Student Formula SAE™ adıyla 1981 yılında ABD’de otomotiv mühendisleri derneği tarafından kurulan yarışmanın İngiltere ayağıdır.1999 yılından beri İngiltere’de yapılan yarışma diğer FSAE serileri ile çok benzer kurallar içermekte ve FSAE serileri arasında en çok kuralı barındıran yarışmadır. Institution Of Mechanical Engineers (IMechE) tarafından düzenlenmektedir. Yarışma konseptinde üniversite öğrencilerinin oluşturduğu takım bir yıl içerisinde formula tipi tek kişilik bir yarış aracının tasarımını, üretimini ve testini gerçekleştirir ve yarışma zamanında aracını jüri önünde sergileyip çeşitli performans testlerine katılırlar. Bir yarış aracının yanında öğrenciler, bir firma gibi aracının maliyet analizlerini, pazar analizlerini, satış tahminleri, firma yönetimi, organizasyon yapısını bir jüri önünde sunarlar. Yarışmaya katılan öğrenciler teknik becerilerini gerçek bir yarış aracı üzerinde sergileme ve test etme olanağı bulurlar. Alınan teorik bilgiler ile pratik becerileri bir araya getirerek kariyerleri için önemli tecrübe kazanırlar. Formula Student pratik becerilerin yanı sıra öğrencilere tasarım ve üretim, takım çalışması, zaman yönetimi, proje yönetimi, pazarlama gibi alanlarda eşsiz bir tecrübe sağlar. Güç Ünitesi 119 HP (sınırlanmamış) Honda CBR 600 RR 4 zamanlı çok noktadan enjeksiyonlu atmosferik motor, zincirli aktarma, torsen sınırlı kaymalı diferansiyel, öğrenci tasarımı egzoz, emme manifoldu, sulu soğutma sistemi, MegaSquirt ECU yıldızlar ekim / 17 71 röpörtaj Uzm. Dr. Neşe ATACI Prof. Dr. Mehmet Mustafaev’in Anısına Eğitimi, Türkiye’ye gelişi, ulusal ve uluslararası başarıları, bilimsel çalışmaları, Yıldız ailesinde geçirdiği dönem ve aile hayatı ile ölümünden 7 yıl sonra Yıldızlılar dergisinin unutamadıklarımız köşesinde, Polimer Kimyası ve Kimyasal İmmünoloji uzmanı Prof. Dr. Mehmet MUSTAFAEV’i hatırlayacağız. Mehmet Hocamız ile ilgili dökümanlarla bizi buluşturan YTÜ Biyomühendislik bölümünde öğretim üyesi olan eşi Yard. Doç. Dr. Zeynep Mustafaeva’ya yardımları için ve anılarını bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz. “Prof. Dr. Mehmet Mustafaev proteinlerle kompleksleşen polimerlerin tasarımı ve sentezi, bu tür komplekslerin fiziko-kimyasal ve işlevsel özellkilerinin araştırılması ve biyomedikal uygulamaları konusunda öncülük yapmış bir bilim adamıdır. “ Prof. Dr. Engin BERMEK TÜBİTAK MAM Araştırma Merkezi “M. Mustafaev uzun zaman Moskova’da immunologlarla ve kimyacılarla birlikte çalışmış ve uluslararası alanda polielektrolitler, biyopolimerler, interpolikompleksler ve kimyasal immünoloji konusunda değerli çalışmaları ile tanınmıştır. Bilimsel ilgi alanının genişliği eserlerinde de kendini göstermektedir. Eserlerinde ele alınan konular polimerlerin modern fizikokimyası, moleküler biyoloji (immünoloji) ve biyofizik problemlerini kapsar.” Prof. Dr. Sezai SARAÇ İstanbul Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü “Bizi talihin bir araya getirmesi tesadüf değildir. Biz seninle her zaman hem hayata hem de bilime karşı sadakatli ve dürüst olduk. Ama sen hayatta da bilimsel çalışmalarında da kendine hiç acımadın. Sen bana ve etrafındaki herkese ilham verdin. Senin bilimsel başarıların hep örnek olacaktır.” Prof. Dr. A. Demchenko TÜBİTAK MAM Araştırma Merkezi 72 “Bugün, YTÜ Biyomühendislik Laboratuvarlarını gezdim. Arkadaşım ve uluslararası bir bilimadamı olan Mustafaev’in yaptıkları ile gurur duydum. “ Prof. Dr. Abel Meherremov BDU Rektörü ve AMEA Üyesi yıldızlar ekim / 17 Başarılarla Dolu Bir Yaşam Hikâyesi Mehmet Mustafaev, üniversite eğitimine Bakü Devlet Üniversitesinde (BDU) başladı. Bakü Devlet Üniversitesi Kimya bölümüne, üstün başarılı öğrencilere verilen Lenin Bursunu kazanarak girdi. Öğrenciliğinin ikinci senesinde BDU Kimya bölümünden Moskova Devlet Üniversitesi (MGU) Kimya bölümüne geçiş yaptı. 1966 yılında Moskova Devlet Üniversitesi’nin Kimya Bölümünden, derece ile tamamlayan öğrencilere verilen kırmızı diplomayı alarak mezun oldu. 1970-1990 yılları arasında Moskova Devlet Üniversitesi, eski Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi ve Sağlık Bakanlığının Biyofizik ve İmmunoloji Enstitüsünde kıdemli araştırmacı ve grup lideri olarak çalıştı. 1970-80 soğuk savaş yıllarında Rus askerlerini radyasyondan korumak için yürütülen araştırma çalışmalarında aktif rol aldı. 1980’den sonra vücudun bağışıklık sisteminin polimerik malzemelerle güçlendirilmesi araştırma çalışmalar sırasında sentetik polimerlerin adjuvant (yardımcı) işlevi gördüklerini deneysel çalışmalarla ispat etti. Yapay aşı üretimi projesinin temelleri böylece atılmış oldu. 1970 yılında doktora ünvanını (Ph.D), 1981 yılında ise ikinci Doktora (Dr.Chemical Science) ünvanını aldı. 1990 yılında Bakü Devlet Üniversitesi Kimya Fakültesinin davetini kabul etti. Aynı yıl Profesör olduğu Bakü Devlet Üniversitesinde (BDU) 3 yıl boyunca Bölüm Başkanlığı yaptı. Bu dönemde Kimya Bölümü bünyesinde “Yapay anti- jenler ve Aşılar Kimyası” Laboratuvarını kurdu. 1974 yılında kimyager olan Zeynep Mustafaeva ile Moskova’da çalıştıkları enstitüde tanıştılar ve evlendiler. Her başarılı erkeğin arkasnda bir kadın vardır sözünü tasdiklercesine özel hayatında olduğu kadar iş hayatında da eşinin desteğini aldı. Birlikte başlattıkları birçok projeyi eşi Zeynep Mustafaeva ekibi ile birlikte halen devam ettirmektedir. Türkiye’ye Gelişi Mehmet Mustafaev’in Türkiye’ye gelişi ve Türkiye’deki çalışımaları 1993 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinden aldığı daveti kabul etmesi ile başladı. 19931996 yıllarında misafir Profesör olarak İTÜ’de öğretim üyeliği yaptı. İTÜ’de Biyoaktif Fonksiyonel Polimerlerin Sentezi ve İncelenmesi konusunda, kurduğu ekibi ile birlikte çalışmalar yaptı. Kendisini geliştirmenin yanı sıra görev aldığı kurumuna da marka değeri kazandıracak çalışmalar yaptı. Tübitak’ta Dünyada ilk Kez Yapılan Çalışmalara İmza Attı 1996’da TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM), Genetik Mühendisliği Bölümü Biyoteknoloji Araştırma Enstitü ’de (GMBAE) Aşı ve Kimyasal İmmunoloji Bölümünü oluşturdu. Burada, Kimyasal İmmunoloji grup başkanı ve Aşı Stratejik İş Birimi Koordinatörü olarak görev yaptı. 1996 yılında TÜBİTAK’ta çalıştığı dönemde, Biyopolimerler konusunda ilk Türk-Japon Sempozyumunu düzenledi. Prof. Dr. Memet Mustafaev’in Biyopolimerler konusunda Türkiye’de ilk kez yayımlanmış “ Biyopolimerler” kitabı da mevcuttur. Aynı yılda TÜBİTAK MAM ‘da en çok makale yayınlayan bilim adamı olarak TÜBİTAK Başarı ödülünü aldı. Dünyada ilk kez şap hastalığına karşı yapay aşı prototipi geliştirerek büyük bir başarıya imza attı. Şap hastalığına karşı klasik aşılardan çok daha ucuz dayanıklı ve etkin tümüyle yapay yeni bir aşı geliştirdi. Bu proje Tarım Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğüne bağlı yıldızlar ekim / 17 73 Anabilim dalın’da doktora programının açılmasına da öncülük etti. Biyomühendislik Anabilim dalı bünyesinde Uluslararası “Biyomühendislik; Problemler ve Perspektifler” çalıştayını (workshop) düzenledi. 2003-2007 yılları arasında Biyomühendislik bölümünün Anabilim dalı başkanlığını yaptı. Biyomühendislik bölümünün Kurucu Bölüm Başkanı’dır. Biyomühendislik Anabilim Dalı’nda yüksek lisan öğrencilerine Biyopolimerler, Biyomalzeme mühendisliği ve Biyonanoteknoloji derslerini verdi. Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü, Kimya Metalurji Fakültesi bünyesinde 2007-2008 akademik yılından bu yana lisans eğitimi verilmeye devam etmektedir. Bu bölüm devlet üniversiteleri arasında açılan ikinci Biyomühendislik bölümlerinden biridir. Şap Enstitüsü araştırmacılarıyla birlikte gerçekleştirildi. Who is Who 2000 kitabında yer alan Prof.Dr. Mehmet Mustafaev 150 bilimsel yayın, 4 kitap ve 10 patent sahibidir. New York ilimler akademisi üyeliği de yaptı. 1998’de tanıştığı Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri ile yaşamının sonuna kadar bir arda oldu. 1998-1999 yılları arasında misafir Profesör olarak Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya bölümü Kimya lisans öğrencilerine Biyokimya 1-2, yüksek lisans öğrencilerine ise Makromoleküller Kimyası 1-2 derslerini verdi. 2002 yılında Kimya Metalurji Fakültesi’ne bağlı Biyomühendislik Anabilim Dalı’nı kurdu. Biyomühendislik Anabilim Dalı, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsüne bağlı olarak açıldı ve ilk yüksek lisans öğrencilerini 2003-2004 güz döneminde aldı. 2007 yılında Biyomühendislik Prof.Dr. Mehmet Mustafaev YTÜ Biyomühendislik Anabilim dalı bünyesinde “Fonksiyonel Biyopolimer Sistemler (23DPT-01-02-01)”, “Aşı Uygulama Amaçlı Polimer-Peptid Konjugatlarının Geliştirilmesi (23-DPT-07-04-02)”, “Diş Restorasyon Malzemeleri Üretimi” ve “Biyomedikal Malzemeler ve Yapay Dokular” (25-DPT-07-04-021) isimli projeleri ile Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından destek aldı. “Biyomedikal Malzemeler ve Yapay Dokular” isimli DPT destekli Proje ile Biyomühendislik Bölümünün Laboratuvar alt yapıları oluşturuldu. Yüksek Lisans öğrencilerine DPT projesi kapsamında burs imkânları ilk kez bu proje ile hayata geçti. Bugün, Prof. Dr. Mehmet Mustafaev’in Yıldız Teknik Üniversitesinde eğitimci olarak geçirdiği10 yıl içinde yetiştirdiği çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencileri İstanbul ve İstanbul dışındaki üniversitelerde öğretim elemanı ve öğretim görevlisi olarak görev almaktadır. Dünyanın İlk Yapay Şap Aşısı Prof. Dr. Mehmet Mustafaev ve Ekibi Tarafından Üretildi Prof Dr. Mehmet Mustafaev’in başkanlığında tıpta, eczacılıkta önemli uygulama alanları olan organik bileşenler örneğin; antikanser özellikli betülin, bazı steroid hormonlar ve bazı hidrokarbon yapılı bileşenler sentetik polimerlere bağlandı. Bu yolla yüksek antikor oluşturma özelliği gösterebilen tümüyle yapay antijen molekülleri geliştirildi. Kullanılan organik molekül ve polimer taşıyıcıları tek başlarına antijen özelliği taşımıyorlar fakat biraraya geldiklerinde antijen özelliği taşıyan yeni bir molekül oluşumunu gerçekleştiriyorlar. Prof.Dr. Mehmet Mustafaev’in oluşturduğu bu prensip peptid yapılı organik bileşenlere uygulanmasıyla yapay şap aşısı gündeme geldi. Şap Enstitüsü ile yapılan ortak şap hastalığına karşı sentetik peptid projesi Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün desteğini alarak 1997 yılında hayata geçti. Yapay şap aşısı projesinin ilk aşamasında, şap hastalığı virüsünün yapısındaki proteinin iki ayrı bölgesinde bulunan aminoasit içeren polipeptid zincirleri kimyasal olarak sentezlendi. Bu zincirler polimer teknolojisi yöntemiyle hazırlanan biyouyumlu ve toksik olmayan polimer taşıyıcılara Mustafaev ve arkadaşlarının geliştirdiği yöntemle bağlandı. Konjugatlar oluşturuldu. Polipeptid-Polimer antijeni farelere verildiğinde organizmada çok yüksek antikor oluştuğu görüldü. Aşının uygulaması Şap Enstitüsünde hayvan deneylerinde denendi. Konjugatların uygulandığı kobay hayvanlara 21 gün sonra da şap virüsü verildi. Bu deney ile dünyada ilk kez sentezlenmiş polimer-peptid konjugatlarının, kobayları şap hastalığından koruduğu ve aktif aşı özelliği taşıdığı kesin olarak saptandı. Projenin diğer ayağı ise geliştirilen şap aşısının radyasyona dayanıklığını araştırılmasına dayanıyordu. Bu deneyler Çekmece Nükleer Eğitim ve Araştırma Merkezi ile ortak olarak yapıldı. Öncelikle doğuştan timus bezi olmayan farelerde şap aşısı denendi. Polimerlere bağlanan antijene karşı bu farelerde immun cevap görüldü. T hücresi olmazsa da bağışıklık 74 yıldızlar ekim / 17 yanıtı alındı. İkinci olarak ise farelerdeki timus bezi ortadan kaldırıldı, yani T hücreleri öldürüldü. Bu işlem radyasyon yöntemiyle yapıldı ve fareler ışınlandı. Mehmet Hocanın sözleri ile “Bu farelere polimer –antijen konjugatını verdiğimizde gördük ki organizmada yanıt oluştu. Aşımız T hücresi oldoğunda da çalıştı, olmadığında da. Yani timustan bağımsız çalışabildiği görüldü. Bu da gösteriyor ki antijeni polimere bağladığımızda önceden timusa bağlı çalışan antijen timustan bağımsız çalışır hale geldi.” “Yapay Aşı Üretimi İçin Geliştirdiğimiz Yöntem İle Başka Aşılar Da Üretilebilir” “Polimerin lineer yapıda olduğu düşünülürse yani yüzeyi büyük olduğundan bu makromolekül üzerine farklı antijenleri bağlayabilirsiniz (bkz Şekil 1). Yani bir enjeksiyonla birçok enfeksiyona karşı aşılama yapılabilir. Tüberküloz, grip, şap aşısı v.b bir araya getirilebilir. Böyle bir fantazya bu.” “Büyük paralar olmadan da aşılar üretilebilir. Bu Ulusal program için ve Türkiye’nin dünya çapında bilimdeki yeri için büyük önem taşır.” “Türkiye’nin Dünya Çapında Bilimdeki Yeri için Büyük Önem Taşır.” Mustafaev Hoca’mız polimer teknolojisini kullanarak hem aşı hem de radyasyondan koruma özelliği taşıyan sistemler geliştirmeye çalıştı. Birçok bilim adamının düşündüğü gibi Mustafaev Hoca da kanser eğer enfeksiyonel bir hastalıksa ona karşı da aynı yöntemle aşı geliştirilebileceğini belirtmişti. YAPAY AŞI ( İMMUNOJEN ) MODELİ Şekil 1. 1.Polimer-Taşıyıcı; 2. Polimere adjuvant özelliği verebilen fonksiyonel grup; 3. Kimyasal bağlayıcı; 4.Aşı özelliği verici fonksiyonel grup; 5.Radyoprotektif (koruyucu) özelliği veren fonksiyonel grup; Ag:Antijen; LV:HedefleyiciLigant-Vektör. Yararlanılan Kaynaklar 1. Teknoloji İşbirliği Dergisi, 2002. 2. Bilim Ütopya Dergisi, Nisan 2001. 3. Bilim Teknik Dergisi, Haziran 2001. 4. Mehmet Mustafaev, Biyopolimerler, Gebze, Kocaeli, 1996. 5. TÜBİTAK ve YTÜ’de bilimsel toplantı notları, 2004-2007. yıldızlar ekim / 17 75 yarışma YTÜ EKİBİ HOLLANDA’DA RACING AEOLOUS YARIŞMASINDA JURİ ÖZEL ÖDÜLÜ ALDI 76 yıldızlar ekim / 17 Y ıllar boyunca, ekolojik etkileri önemsenmeden gerçekleştirilen enerji yatırımları gerek doğaya gerekse insan sağlığına giderek telafisi güçleşen zararlar vermeye başlamıştır. İnşa edildiği nehir yataklarındaki tarım arazilerini ve yerleşim yerlerini sular altında bırakan, ömrü bir iki asır ile sınırlı olan hidroelektrik santrallerine (HES) ve kullandığı fosil yakıtlar sebebi ile yüksek karbon salınımına sahip , sera etkisini arttırıcı ve solunacak hava kalitesini düşüren termik santrallere alternatif olarak rüzgardaki gücü farkeden ve bu güce dikkat çekmek isteyen Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencileri tarafından 2010 yılında Doç. Dr. Zehra YUMURTACI danışmanlığında kurulan kulübümüz (Rüzgar Enerjisi Kulübü) büyük çoğunluğu yenilenebilir enerjiye yönelik projeleri ve seminerleriyle Türkiye`de bu alanda faaliyet gösteren ilk öğrenci kulübü olma özelliği taşımaktadır. Amacımız önce üniversitelerde daha sonra büyük ölçekte ülkemizde toplumsal bir bilinç oluşturmak ve ülkemizde bu alanda projeler üretecek mühendislerin yetişmesini teşvik etmektir. yarışması “Racing Aeolus” (www. windenergyevents.com) için tamamen kulüp üyelerimizin tasarladığı ve ürettiği rüzgar arabamız “Bora++” • Kuruluşumuzdan beri her yıl düzenlediğimiz, yenilenebilir enerji sektörünün önde gelen isimlerini ağırladığımız “Rüzgar Günleri” etkinliğimiz • Üyelerimizin ve üniversitedeki arkadaşlarımızın vizyonunu genişleten “Girişimcilik, Patent & Marka ve Liderlik” seminerlerimiz • Derslerdeki teorik bilgilerimizin pratiğe dökülmesine olanak sağlayan teknik gezilerimiz ve atölyemiz Bu sebeple kulübümüz dönem içinde öğrenci – sanayi işbirliğine dayanarak pek çok çalışma yapmaktadır. Bu çalışmaların başlıcaları : • Yaw & pitch sistemi • Her yıl Hollanda` da düzenlenen dünyanın 3. büyük yenilenebilir enerji • Tersine zincir CVT şanzıman • Hidrolik fren sistemi Bora++ ` ın özellikleri : • Yüksek hız ve verim için aerodinamik kanatlar • Rüzgar direnci azaltılmış gövde tasarımı • 75 kg ağırlık Rüzgar aracımız ile 4 yıldır katıldığımız, dünya çapında öğrencilerin birbirleriyle iletişimlerini arttırmayı amaçlayan, herhangi bir maddi kazancı olmayan, AR-GE yarışması olarak tanımlayabileceğimiz “Racing Aeolus” ta en hızlı araba, en verimli araba, en inovatif araba katagorilerinde başta Kanada, Almanya, Hollanda, Danimarka olmak üzere 10 ülkeden 18 takıma karşı yarışmaktayız. Şimdiden çalışmalarına başladığımız yeni aracımız hakkında bilgi edinmek için sosyal medya kanallarımızdan bizlere ulaşabilirsiniz. yıldızlar ekim / 17 77 konferans ICEF’ 2014 İstanbul Ekonomi ve Finans Konferansı Yıldız’da yapıldı Konferans Yıldız Teknik Üniversitesi rektörlüğü ve Sosyal Bilimler Enstitüsü ev sahipliğinde Yıldız yerleşkesi Oditoryumu ve T blokta yer alan 6 salonda paralel oturumlar şeklinde gerçekleştirildi. Konferans düzenleme kurulu aşağıdaki isimlerden oluşmaktadır: Prof. Dr. İsmail Yüksek (rektör) Prof. Dr. Murat Karagöz, Prof. Dr. Cemal Zehir, Prof. Dr. Melike Bildirici, Prof. Dr. Bülent Güloğlu, Doç. Dr. Fazıl Kayıkçı, Doç. Dr. Tahsin Bakırtaş, Yrd. Doç. Dr. Naim Deniz, Arş. Gör. Özdemir Teke. ICEF konferansları 2011 yılından bu yana gerçekleştirilmekte olup, geçtiğimiz yıllarda sırasıyla Fatih Üniversitesi, Okan Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu konferanslarda temel amaç 2009 yılında resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren İstanbul Finans Merkezi eylem planına üniversite kesiminden bilimsel düzeyde bir katkı sağlamaktır. Bununla birlikte bu konferanslarda Ekonomi ve Finans alanında çok geniş bir konu aralığında yer alan bildirilere de yer verilmiştir. ICEF 2014 konferansında toplam 100 kadar bildiri başvurusu olmuş, bunun 80 kadarı sunum için değerlendirilmeye alınmıştır. Açılışta yer alan panelde Prof. Dr. Deniz GÖKÇE moderatörlüğünde TMSF başkanı Şakir Ercan GÜL ve SPK eski başkanı Prof. Dr. Vedat AKGİRAY İstanbul Finans Merkezi politikasının bir performans analizini yapmışlardır. Daha sonra programda aşağıdaki şekilde gün boyunca davetli konuşmacılara yer verilmiştir. From Imperial Debt to Global Offerings: The Rise of Istanbul as a Financial Center Prof. Dr. Zafer TOPRAK Boğaziçi University İktisatta Karmaşıklık Kuramı-Complexity Theory in Economics Prof. Dr. Tuncer BULUTAY SBF Emekli Öğretim Üyesi AB-Türkiye Gümrük Birliği Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Prof. Dr. Subidey TOGAN Bilkent Üniversitesi The Contribution of Structural Break Models to Forecasting Macroeconomic Series Professor Luc Bauwens CORE Konferans öncesinde 11 Ağustos – 5 Eylül tarihleri arasında konferans programının bir parçası olarak ISEF-2014 İstanbul Ekonomi ve Finans Seminerleri düzenlendi. Bu seminer programında aşağıdaki derslere yer verildi: Ekonometrik Yöntemler Prof. Dr. Sacit Ertaş, Uludağ Üniversitesi Doğrusal Zaman Serileri Analizi ve Modelleri Prof. Dr. Işıl Akgül, Marmara Üniversitesi İstatistik ve Matematiksel Altyapı Prof. Dr. Murat Karagöz, Yıldız Teknik 78 yıldızlar ekim / 17 Üniversitesi Statik Panel veri Modelleri Doç. Dr. Ferda Tatoğlu, İstanbul Üniversitesi Dinamik Panel Veri Ekonometrisi Prof. Dr. Bülent Güloğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Doğrusal olmayan Zaman Serileri, Prof. Dr. Melike Bildirici, Yıldız Teknik Üniversitesi Mekansal Ekonometri Prof. Dr. A. Özlem Önder, Ege Üniversitesi Spatial Econometrics Professor Anıl BERA, University of Illinois at Urbana-Champaign Bayesian Econometrics Professor Luc Bauwens, CORE, Belgium ICEF-2014 için Özel Sayı Yayınlayacak Olan Dergilerin listesi ise (1) Emerging Markets Finance and Trade (SSCI) (Editor: Ali M. Kutan) (2) Journal of Global Strategic Management (Editor: Cemal Zehir, indexed in Cabel’s directory, Assosindex) (3) European Journal of Economic and Political Studies (Editor: Ahmet Akın, Co-Editor: Abdulkadir Civan and Naim Kapucu, indexed in ebsco, Index Copernicus, Assos index) (4) Journal of Economic and Social Research (Editor: Ahmet Kara, CoEditor: Ali S.Hadi, indexed in econlit,ebsco) (5) Finans Politik & Ekonomik Yorumlar (Editör: M. Faysal Gökalp, indexed in Ulakbim, Index Copernicus, Assos index) (6) Cambridge Scholars yayınevi, konferanstan seçilecek makaleleri basmayı taahhüt etmiştir. Kitap için düzenleme kurulundan oluşan editoryal süreç başlamıştır. T.C. Merkez Bankası’nın ana sponsorluğu yanısıra, TMSF ve Republika Apart Hotel firmasının sponsorlukları, ayrıca YTU vakfı ve Yıldız Teknik Store’un katkıları konferansın gerçekleştirilmesinde başlıca maddi destekler olmuştur. İstanbul Ekonomi ve Finans Konferanslarını ve İstanbul Ekonomi ve Finans seminerlerini her yıl bir İstanbul üniversitesi ile ortaklaşa gerçekleştirmek üzere ISEF (İstanbul Ekonomi ve Finans) Derneği kurulmuştur. Konferansın gelecek yılki programını gerçekleştirmek üzere Koç Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesinin talepleri ISEF derneği tarafından değerlendirilmektedir. Haberin kaynagı Prof. Dr. Murat KARAGÖZ ICEF Düzenleme Kurulu ve ISEF Derneği Başkanı haber YTÜ TEKNOPARK’TAN DUBAİ ÇIKARMASI Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde (TEKNOPARK) faaliyet gösteren yazılım firmaları Dubai’ye çıkartma yaptı. 3 gün süren gezi kapsamında düzenlenen ‘Tecno Turkey Connect 2014’ programında, yerli yazılımcılar Dubai’ye yatırım ve ihracat konusunda önemli temaslarda bulundu. Yerli yazılım şirketi yöneticileri ziyarette, Dubai ile yapacakları ticaretin altyapısını oluşturdu. YTÜ Teknopark öncülüğünde gerçekleştirilen ‘Tecno Turkey Connect 2014’ programına Teknopark bünyesinde faaliyet gösteren 14 yazılım firması katıldı. Üç gün süren gezinin ilk gününde yazılım firmaları Dubai Başkonsolosluğu’nu ziyaret etti. Dubai Ticari Ataşeliği tarafından karşılanan heyet Dubai’deki iş ortamı ve ticaret potansiyeli hakkında bilgi aldı. Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri’ Büyükelçisi Şefik Vural Altay kabul ettiği heyetle görüştü. cekleri destekleri anlattı. Heyet daha sonra Dünyaca ünlü bilişim ve teknoloji firmalarına ev sahipliği yapan Dubai’nin bu alandaki en popüler serbest bölgesi olan İnternet City’yi ziyaret etti. Heyet İnternet City Serbest Bölgesi yönetici firması Tecom yetkilileri tarafından hazırlanan sunuma katıldı. Dubai’de Türk firma sahipleri ve üst düzey yöneticiler Dubai iş hayatındaki tecrübelerini aktararak, ticari ilişkiler hakkında tavsiyelerde bulundu. YTÜ Teknopark’ındaki çalışmalar hakkında bilgi alan Altay, ziyaretin gerçekleşmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Büyükelçi Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye arasındaki ticaret potansiyelini ve firmalarımıza verebile- Heyet ziyaretin son gününde gerçekleştirdiği ‘Tecno Turkey Connect 2014’ iş ağı toplantısında Dubaili çok sayıda firma yetkilisi ile bir araya geldi. YTÜ Teknopark’ında faaliyet gösteren yerli yazılım şirketleri burada, Dubaili firmalarla yap- mayı düşündükleri iş ortaklıklarının temellerini attı. YTÜ Teknopark Genel Müdürü Dr. Mahmut Karaman Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda Teknopark firmalarının ihracat potansiyellerini geliştirmek amacı ile bu tür çalışmalar yaptıklarını ve 2014 GITEX fuarına yine bir grup Teknopark firması ile katılmayı planladıklarını söyledi. Teknopark önderliğinde Dubai’ye düzenlenen ticari heyet programından faydalandıklarını dile getiren firma yetkilileri ihracat konusunu daha ciddi bir şekilde düşünmeye başladıklarını ve bu konuda diğer Teknopark firmaları ile iş birliği yapmayı planladıklarını ifade ettiler. yıldızlar ekim / 17 79 etkinlik GENÇ TÜRKİYE ZİRVESİ TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İNOVATİF DÜŞÜNCEDE “İnovatif Düşün Geleceği Yönet” Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, İstanbul Sanayi Odası, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı iş birliği ile bu yıl ikincisi düzenlenen Genç Türkiye Zirvesi, 165 ülke ve Türkiye’nin 81 ilinden yaklaşık 3 bin gencin katılımıyla gerçekleştirildi. ‘İnovatif Düşün Geleceği Yönet’ sloganıyla Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen zirvede; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık , Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, Tübitak Başkanı Yücel Altunbaşak, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Beşiktaş Belediye Başkanı Av. Murat Hazinedar, Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcısı Dr. Faruk Özlü, TAI Uzay Sistemleri Grup Başkanı Sinan Şenol, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın, IBM Türk Genel Müdürü Isabel Gomez Cagigas, Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu, Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Aselsan Strateji Yönetim Direktörü Baki Şensoy ve Sinpaş GYO Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik’in de aralarında bulunduğu çok sayıda konuk, gençlerle buluştu. 80 yıldızlar ekim / 17 Organizasyonunu İnfoloji firmasının üstlendiği ve sunuculuğunu Berrak Yaprakoğlu’nun yaptığı etkinlik, Soma’da yaşanan maden kazasında hayatını kaybeden 301 işçi için saygı duruşu ile başlarken, tüm konuşmacıların gündeminde yine Soma faciası vardı. BAKAN FİKRİ IŞIK : “İNOVATİF ÜRETİM GELİŞMİŞ DEMOKRASİLERDE GELİŞİR” Zirvenin açılışında konuşan Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikri Işık, inovatif düşüncenin sadece demokrasisi gelişmiş ülkelerde ortaya çıkabileceğine vurgu yaptı. Bakan Işık, “Yüksek katma değerli ve rekabetçi bir üretim yapısı gelişmiş demokrasilerin olduğu ortamlarda iklim bulabilir. Bizi uluslararası alanda birinci lige çıkaracak, dünyanın gelişmiş 10 ekonomisi arasına sokacak olan da bu alanlardaki gelişmelerdir. Demokratik bir ortam yoksa inovatif düşüncenin gelişmesinden ve toplumun ilerlemesinden de bahsedemeyiz. Değişime açık, hatta onu yönetebilen, geleceği planlamaktan korkmayan ortamlarda inovatif düşünce gelişebilir ve toplum ilerleyebilir.” dedi. Türkiye’de son 12 yılda önemli bir değişim yaşadığını ve ilerleme kaydedildiğini aktaran Bakan Işık, siyasette, ekonomide ve birçok alanda yapısal değişikliklere gidilerek, çağın koşullarına göre yenilendiğini belirtti. “TÜRKİYE ORTA GELİR TUZAĞINDAN AR-GE VE İNOVASYONLA KURTULUR” Türkiye’nin orta gelir tuzağına düşmemesi için Ar-Ge ve inovasyona, tasarıma ve markalaşmaya büyük önem verdiklerini belirten Bakan Işık, Üniversite Sanayi işbirliğini geliştirmek ve bilimsel bilgiyi ticarileştirmek konusundaki çalışmalarını anlattı ve 2012 yılında 112 Ar-Ge firmasının kurulduğunu söyledi. YTÜ REKTÖRÜ YÜKSEK: “AR-GE VE İNOVASYONUN SAHİPLERİ OYUNUN KURALLARINI BELİRLİYOR” Bütün dünyanın kabul ettiği gibi 21. Yüzyılın yapılanmasında ‘girişimcilik’, ‘Ar-Ge’ ve ‘İnovasyon’un vazgeçilmez başarı faktörleri haline geldiğine dikkat çeken Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, “Günümüzde bu faktörleri zekice kullanan, hızla ve esneklikle şekillendirebilen ülkeler, oyunun kurallarını ve gelecekteki politikaları belirleme hakkına sahip olmaktadırlar.” diye konuştu. VALİ MUTLU’NUN ÇOCUKLUK YILLARINDAKİ SIRADIŞI İNOVATİF DÜŞÜNCELERİ Genç Türkiye Zirvesi’nde çocukluk ve gençlik yıllarının inovasyon hikayelerine espirili bir şekilde yer veren İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu salonu dolduranlara keyifli dakikalar yaşattı. Çocukluğundan beri inovatif düşünceye yatkın bir karaktere sahip olduğunu aktaran Vali Mutlu, daha 11 yaşındayken eline geçen dergi ve gazetelerden kestiği resimleri kesip bir beyaz şerit üzerine yapıştırarak mum ışığında 5 kuruş karşılığında mahallenin çocuklarına sinema seansları düzenlediğini aktardı. Üniversite yıllarında geçimini sağlamak için çalıştığını ancak stajyer avukatlık döneminde bu işi bırakmak zorunda kaldığını dile getiren Vali Mutlu, geçimini devam ettirebilmek için çok ilginç bir yöntem bulduğunu açıkladı. Çevredeki restoranlara tulumba tatlısı sattığını aktaran Vali Mutlu, “Daha sonra bu tatlıyı okul kantinlerine de satmak istedim. Bana ‘Aman sakın buraya tatlı getirme çocuklar tatlıyı yedikten sonra ellerini başlarına sürerler bit salgını çıkarırsın’ dediler. Tulumba tatlısını imalatını bitirdikten sonra naylon poşet içine koyarak okul kantinlerine getirdim ve sattım. Türkiye’de paketlenmiş tulumba tatlısını ilk defa satışa sunan kişi benim. Bu yerinde duramayan devamlı icat çıkaran gençlere çok ihtiyacımız var.” dedi. EKONOMİ BAKANI ZEYBEKÇİ: EN BÜYÜK HAYALİM MAKAM ARACIMIN YERLİ OTOMOBİL OLMASI “İnovasyon Ekonomisi” başlıklı oturumda konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesinin en temel unsurlarının Ar-Ge, İnovasyon ve markalaşma olduğuna dikkat çekti. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği yerli otomobil konusuna değinen Ekonomi Bakanı Zeybekçi, en büyük arzusunun Türk yapımı bir araba kullanmak olduğunu söyledi. Türkiye’nin bunu yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu ve aslında Türkiye’de bir otomobilin yüzde 100’ünün yerli kaynaklarla üretildiğini belirten Zeybekçi, “Yüzde 100 motor üretiyor, aktarma organlarını yapıyor. Diğer konularda zaten son derece yetenekli bir durumdayız. Türkiye’nin artık bu arabayı üretmek gibi bir zorunluluğu var. Türk sanayisinin yatırımcının böyle bir zorunluluğu var.” şeklinde konuştu. Türkiye için artık bu konunun dönülmez bir noktaya geldiğini ifade eden Bakan Zeybekçi, Başbakanımız en son dün TOBB’da yeniden dile getirdi. İnşallah bu olacaktır. İnşallah yakın gelecekte Türkiye olarak bir arabamız, bir markamız olacak.” ifadesini kullandı. yıldızlar ekim / 17 81 Türkiye’nin ekonomik verilerine de değinen Zeybekçi, Türkiye’nin dünyanın 15. Büyük ekonomisine sahip olduğunu söylerken, sıkı bir rekabet içinde olduklarını ve çok kısa süre içinde 3 sıra daha yukarı çıkabileceklerini belirtti. TİM BAŞKANI BÜYÜKEKŞİ: ÜNİVERSİTELERİN AKIL TERİ İLE SANAYİCİNİN ALIN TERİ BİR ARAYA GELMELİ Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ise, küreselleşmenin yeni dinamiklerinin tamamen inovasyon yapabilme kabiliyeti üzerine kurulu olduğunu belirtti. Büyükekşi: “Artık ticaretin 19. yüzyıldan kalma modelleri değişti. 19. yüzyılda ne kadar çok üretirseniz o kadar çok kar ederdiniz. Şimdi tam tersi ne kadar çok üretmekten ziyade tüketici odaklı üretmek gerekiyor. Artık sadece tek başına finansa dayalı yapılan işler de bir işe yaramıyor.” dedi. AYBAR: İNOVASYON OLGUSUNUN ETKİSİ BÜYÜK Oturumda konuşan Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Dünyada otomotiv üretiminin son 10 yılda kuzeydoğudan güney batıya doğru kaymaya başladığını belirtti. Artık üretiminin ABD ya da Kanada yerine Asya ve Güney Amerika’ya doğru kaymaya başladığına işaret ederek, dünyada bütün teknolojilerde olduğu gibi otomobil teknolojisinin de ekolojik değerler üzerine şekillendiğini aktaran Aybar, inovasyon olgusunun bu gelişimde etkisini çok net bir şekilde ortaya koyduğunu aktardı. 82 yıldızlar ekim / 17 “KENTSEL DÖNÜŞÜM YAŞANABİLİR TÜRKİYE” ‘Kentsel Dönüşüm ve Yaşanabilir Türkiye’ oturumunda, konuşan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Türkiye’nin geleceği ve insanlık açısından kentsel dönüşümün çok önemli bir mesele olduğunu belirterek, “Kentsel dönüşüm meselesi Türkiye’nin gelecek meselesidir. Buna genç bakış olarak bakmamız ve gençlerin kendisini buna yönlendirmesi ve buna projeler üretmesi gelecek anlamında önemli bir katkı sunacaktır.” dedi. Kentsel dönüşümün sadece binaların yıkılıp yenilerinin yapılması anlamına gelmediğini aktaran Göksu, “Sırasıyla sosyal, kültürel ve fiziki yani mekânsal dönüşüm gelişir. Şunu çok iyi bilmemiz gerekir ki insanı inşa eden mekân değil ama mekânı inşa eden insandır. İnsana yatırım yapmazsanız mekânı dönüştüremezsiniz. Mekânı dönüştürseniz bile mekân çok hızlı bir şekilde eski halini alır. Kentsel dönüşüm mühendislikten önce bir sosyolojik meseledir.” ifadesini kullandı. Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar da Beşiktaş’ın kentsel dönüşüm konusunda ayrı değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Beşiktaş’ın tarihi yapısı, yaşam alanları ve üniversiteleriyle çok değerli bir ilçe olduğunu bildiren Hazinedar, Beşiktaş için farklı bir partiden olmasına rağmen İBB Başkanı Kadir Topbaş ile işbirliği içinde proje çalışmaları yürüttüklerini vurguladı. Hazinedar, Beşiktaş belediyesindeki imar planlarına kısa zamanda el atmaya başladıklarını söyledi. Beşiktaş’ı İstanbul’un kalbi olarak niteleyen Hazinedar, Abbasağa, Sinanpaşa, Cihannuma, Ihlamurdere ve Ortaköy Dereboyu bölgelerindeki zemin ve yapı stoğu sorunlarını çözeceklerini ifade etti. Buraları riskli bölgeler olarak tanımlayan Hazinedar, “Hükümetle ortak çözeceğimiz sorunlarda siyaseti değil hizmeti ortaya çıkarmalıyız diye konuştu.” HAMDİ TOPÇU, “KENDİ YAZILIM VE KODLARINA SAHİP OLMAYAN ÜLKELER BAĞIMLI OLACAK” Zirvenin ‘Ulaşım Teknolojileri ve Denizcilik’ başlıklı oturumunda konuşan THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, 90 yıldır savaşa katılmamış Türkiye’nin dünya rekabetinde geride kaldığını ifade etti. Son yıllarda yakalanan ekonomik istikrarın sektörle de yansıdığını aktaran Topçu, “THY olarak 1.2 milyar ciro ve on bin çalışanımızla devam ediyoruz. Sunexpress markasıyla oluşturduğumuz bir firmamız da var. İstanbul’dan dünyanın 252 şehrine sefer düzenleyen ve sıfır hatayla çalışan bir şirketiz. THY sıfır hatayı eğitimli ve kaliteli elemanlarıyla sağlamaktadır. Bu başarıya uzun vadeli planlar ve çalışanlarımızla birlikte ulaştık.” ifadesini kullandı. Teknolojiye en çok yatırım yapan firmalardan birisi olduklarını anlatan Topçu, milli bir yazılım şirketi kurmak için çalışma başlattıklarını açıkladı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin de içinde olacağı bu proje ile savunma sanayi başta olmak üzere her alanda milli yazılımlar oluşturacaklarını belirten Topçu, gelecek 30 yıl içinde yazılım yapmayan ve kendi kodlarına sahip olmayan ülkelerin bağımlı olacaklarını ifade etti. BARAÇLI: ÇÖZÜM RAYLI SİTEM VE TOPLU ULAŞIM Aynı oturumda söz alan bir diğer konuşmacı eski İETT Genel Müdürü, İBB Genel Sekreteri Doç. Dr. Hayri Baraçlı da toplu ulaşımın optimum olarak nasıl kurgulanabileceğine yönelik bir sunum yaptı. Baraçlı şunları söyledi: “Toplamda 14 milyon nüfusa sahip İstanbul’da ulaşım olanaklarını etkin kullanabilmemiz gerekiyor. Raylı sistem ağını yaygın olarak kullanmak ve en son gelişme Marmaray ile birlikte yatırımımızı arttırıyoruz. En önemli amacımız entegrasyonu sağlamak. Hedefimiz toplu ulaşımı yaymak. Bunu entegre bilet ve akıllı toplu ulaşım sistemleriyle sağlayacağız.” “STRATEJİK SEKTÖRLER: SAVUNMA UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ” Zirvenin, “Stratejik Sektörler: Savunma Uydu ve Uzay Teknolojileri” başlıklı oturumuna ise Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Dr. Faruk Özlü, Aselsan Stra- teji Yönetim Müdürü Baki Şensoy, TSKGV İştirakler ve Mali Yönetim Direktörü Dr. Aykud Alp Berk ve Tai Uzay Sistemleri Grup Başkanı Sinan Şenol katıldı. Oturumda konuşan Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Dr. Faruk Özlü, dünyanın son 50 yılda ciddi bir dönüşüm geçirdiğini belirtti. Son dönemde yaşanan Kırım olayının ardından soğuk savaş dönemine dönüş sinyalleri alındığını aktardı. Türkiye’de son yıllarda pek çok kamu kurum ve kuruluşunun atılım gerçekleştirdiğini belirten Özlü, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın ise kendi teknolojilerini üretmesi açısından önemli bir fark ortaya koyduğunu söyledi. Özlü, Türkiye’nin milli firmaları arasında yer alan Aselsan ve TAİ’nin dünyanın en büyük savunma firmaları arasında yer aldığını ifade etti. Aselsan Strateji yönetim Direktörü Baki Şensoy da kendisini dinleyen gençlere önemli mesajlar verdi. En önemli olanın ülkeyi sevmek, ülke için savunmak olduğunu aktaran Şensoy, sadece savunma sanayinde değil, hangi alanda olunursa olunsun ortak kaygının ülkeyi sevmek ve ülke için hizmet etmek olduğunu dile getirdi. 3 gün süren etkinlik, İstanbul Boğazı turu ve İstanbul’un kültürel mekânlarının gezilmesinin ardından sona erdi. GENÇ TÜRKİYE ZİRVESİ HAKKINDA Yıldız Teknik Üniversitesi öncülüğünde “İnfoloji” desteğiyle düzenlenen 23 Mayıs tarihinde İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda başlatılan ve üç gün süren ‘Genç Türkiye Zirvesi’nde 165 ülkeden ve Türkiye’nin 81 ilinden geleceğe yön verecek ve sürekli sosyal dayanışmayı sağlayacak gençler buluştu. ‘İnovatif Düşün Geleceği Yönet’ sloganı ile bu sene ikincisi düzenlenen Genç Türkiye Zirvesi; Yıldız Teknik Üniversitesi öncülüğünde, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, İstanbul Sanayi Odası, Türkiye İhracatçılar Meclisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı birikimi ve iş birliği ile gerçekleştiriliyor. yıldızlar ekim / 17 83 etkinlik EINSTEIN 21. YÜZYIL TEKNOLOJİSİNİ YTÜ’DE YAKALADI Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne hologramla katılan Einstein, “Selfie” çektirip twitter’a atarak, 21. yüzyıl teknolojisine uyum sağladı. Y ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa Kongre merkezinde gerçekleştirilen Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne (ETZ14) ünlü fizikçi Albert Einstein’in hologramı damgasını vurdu. Sunuculuğunu oyuncu İlker Elibol’un yaptığı zirvede, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek’in konuşmalarından sonra Einstein açılış konuşmasını gerçekleştirdi. ETZ14 koordinatörü Işıl Boy ile sohbet eden Einstein, teknoloji, eğitim, bilgi ve sosyal medya üzerine öğütler verdi. EINSTEIN EĞİTİM TEKNOLOJİLERİ’Nİ YORUMLADI “Eğitimde teknolojilerinin geldiği nokta hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna cevap veren Einstein, “Ne düşünebilirim ki teknoloji çok hızlı ilerliyor ve artık günümüzün ayrılmaz bir par84 yıldızlar ekim / 17 mandan ve mekandan bağımsız olarak gerçekleşiyor.” dedi. SELFIE MODASINA EINSTEIN DA KATILDI çası haline geldi. Ben bile bu sayede aranızdayım. Eğitim noktasına dönecek olursak her zaman demişimdir ki öğrenme sadece bilgiden ibaret değildir, öğrenmenin bir yolu da deneyimlemektir. Eğitim teknolojileri araçları ve uygulamalarının sayısız faydaları var. Mesela bu sayede çeşitli formatlarda bilgiyi deneyimleyebiliyorsunuz, öğrenenler birbirleriyle etkileşim halinde öğrenip yeni yaklaşımlar geliştirebiliyorlar ve en önemlisi de öğrenme za- “Bu çağda yaşasaydınız sosyal medyayı aktif kullanır mıydınız” sorusu üzerine “Bu da soru mu şimdi, tabii ki kullanırdım. Görüyorum ki şuan bile benim adıma açılan hesapları yüzbinlerce insan takip ediyor. Sosyal medya altın çağını yaşıyor bu devirde. Hatta Işıl şuan bir Selfie çekip tweet atasım geldi, bana eşlik eder misin?” dedi. Ardından Işıl Boy, holograma dahil olarak, Albert Einstein ile Selfie çekti ve etz14 “hasthag”iyle paylaştı. Sosyal medya hesaplarında Albert Einstein Selfie’si büyük ilgi gördü. “SOSYAL MEDYADA İNSANLAR KENDİLERİNİ OLDUKLARINDAN FARKLI GÖSTERİYOR” ETZ14’ün sosyal medya oturumunda “Takipçin Kadar Konuş!” İsimli panelde ilk olarak söz alan YTÜ Akademisyenlerinden Teyfur Erdoğdu, sosyal medyaya felsefi bir açısıyla yaklaşarak tespitlerini aktardı. Sosyal Medya ‘da yapılan paylaşımları ahlak dışı bulduğunu aktaran Erdoğdu, “Burada sözünü ettiğim ahlak anlayışı, müstehcenlik değil. İnsanların kendilerini olduğu gibi değil, başkalarının kendilerini görmelerini istedikleri şekilde gösterme anlayışıdır ve bence bu hiç ahlaki değil” dedi. HER 10 GENÇTEN 9’U DAHA YATAKTAN KALKMADAN AKILLI TELEFONUNU KONTROL EDİYOR Yıldız Teknik Üniversitesi Basın Danışmanı ve “Sosyal Medya Savaşları” kitabının yazarı Ümit Sanlav, teknolojinin eğitime olan katkılarından, teknolojinin sonsuz fayda ve nimetlerden faydalanırken, dikkatli olunmadığı takdirde bundan görülebilecek zararlara değindi. Bir önceki oturumda YTÜ sahnesinde hologramla yer alan Einstein’in “Korkarım ki bir gün teknoloji, insani etkileşimin önüne geçecek ve aptal bir nesil olacak” söylemini hatırlatarak sözlerine başlayan Ümit Sanlav, internetin sunduğu hazır bilginin düşünmeye engel olduğunu örneklerle açıkladı. Yapılan araştırmaların internet kullanıcılarının %61’inin bağımlı olduğunu ortaya koyduğunu anlatan Sanlav, akıllı telefon kullanan her 10 gençten 9’unun uyandığında, daha yataktan kalkmadan elini yüzünü yıkamadan sosyal medya etkileşimlerini kontrol ettiklerini söyledi. Sosyal medya bağımlılığının yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğini, paylaşımların beğenilmesi arzusunun, bencillik, hatta narsizme varan etkiler gösterebildiğini belirten Sanlav, Türkiye’de sosyal medya bağımlılığı konusunda çalışmalara başlandığını, Amerika’da ise 10 günlük yataklı tedavi yapıldığını söyledi. AŞK ACISI YÜZÜNDEN “ODUN HERİF” OLDU Sosyal medyada “Odun Herif” ismiyle fenomen olan Kadir Doğrubakar, “Odun Herif” in hikayesini anlattı. Aşık olduğu kızı etkileyebilmek için önce romantik olmayı denediğini anlatan Doğrubakar, “Bunda başarılı olamayınca bende işi odunluğa vurdum ve o günden beri ‘Odun Herif’im.” dedi. Kadir Doğrubakar’ın en beğenilen paylaşımlarını ve hikâyelerini anlattığı dakikalarda, salonda keyifli anlar yaşandı. TRT Sosyal Medya Programı yapımcısı ve Sosyal Medya Uzmanı Yalçın Arı ve Yakup Öztürk de sosyal medya tecrübe ve gözlemlerini aktardılar. YURT İÇİ VE YURTDIŞINDAN DEĞERLİ KONUŞMACILAR Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne yurtiçi ve yurtdışından çeşitli konuşmacılar katıldı. Harward Üniversitesi’nden Güven Güzeldere “Zihin – Beyin Davranışı” hakkında detaylı sunum yaptı. Üniversitelerden, özel okullardan ve çeşitli şirketlerden başarılı eğitimciler zirvenin farklı panellerinde sunumlarını gerçekleştirdi. Teknolojinin eğitime entegre edilmesi, öğrenmenin fizyolojik temelleri, e-öğrenme, oyunlaştırma, internet güvenliği gibi konularda alanında uzman ve tecrübeli konuşmacılar panellerde bilgilerini paylaştılar. SU İLE MÜZİK YAPAN OKUL Etkinliğin son oturumunda Warwick Üniversitesi’nden Russell Stannard konuşmasını gerçekleştirirken paralel oturumda “Herkes Mucit Olabilir!” isimli panelde ALKEV eğitimcilerinden Hakat Atas ve Aslı Başaran Baş su ile yaptıkları müzik büyük ilgi gördü. Misafirler de suya dokunarak su ile müzik yaptılar. Bu ilginç deneyim katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü. UMUT ÇOCUKLARI, HAYVAN HAKLARI VE SOMA YARDIMI Etkinlik boyunca fuaye alanında 2 kermes vardı. Hayvan Hakları Federasyonu işbirliği ile açılan stantta sokak hayvanları ve bakıma muhtaç hayvanlar için yardım toplandı. Sokak çocuklarının umudu olan Umut Çocukları Derneği için de temsilciler de etkinliğe katıldı. İki kermeste de toplanan para ile yardım yapıldı. Ayrıca sosyal sorumluluk açısından oldukça etkin olan zirve sonunda Soma’daki maden faciasında hayatını kaybeden 301 madencinin ailelerine yardım toplandı. ETZ14 TATİL VE KURS HEDİYE ETTİ Gün boyu #etz14 hashtag’i ile atılan tweetlerin RT sayılarına göre yapılan değerlendirme sonunda BKM Tur’dan 1 kişiye 4 gün süren tam pansiyon çift kişilik Mavi Yolculuk, 1 Kişiye 5 gün süren yarım pansiyon çift kişilik GAP Turu, 1 kişiye Brisith Plus Academy’den %100 Burslu İngilizce Kursu verildi. Salondaki katılımcıların isimlerinin olduğu kutudan yapılan çekilişte şanslı bir katılımcı “Bodrum Sunpoint Hotel’de Çift Kişilik Her şey Dahil 7 gün Tatil” kazandı. Eğitim sponsoru Bilge Adam da katılımcılarla ilgili yapacağı çekilişin sonucunda 1 kişiye “Dijital Medya Uzmanlığı” eğitimi hediye edeceğini belirtti. Etkinlik yürütme kurulu ve organizasyon komitesinin sahneye çıkmasının ardından etkinlik sona erdi. Katılımcılar Eğitim Teknolojileri Zirvesi 2015’e davet edildi. yıldızlar ekim / 17 85 sosyal medya ENIAC’DAN IŞIK HIZINDA VERİ TRANSFERİNE SOSYAL MEDYA Ümit SANLAV Basın Danışmanı Ne kadar sosyal, ne kadar asosyal olduğu tartışıladursun, kimileri için eğlence, kimileri için vazgeçilmez bir iletişim aracı, durumunda olan “Sosyal Medya”, her kesimden ilgilisinin vazgeçilmezi olarak hayatımızın başköşesine yerleşmiş durumda. Gelişen teknolojik imkanlar ve alım gücüyle bağlantılı olsa da, bir şekilde herkesin ulaşabildiği bu iletişim araçları marifetiyle, haberler ve günlük gelişmeler oradan takip ediliyor, benimle kimler ve ne amaçla iletişime geçmiş diye merak edenler güne gözünü onunla açıyor, gönül ilişkileri onunla düzenlenip, kız-erkek arkadaşlar onunla bulunuyor, görüşler onunla paylaşılıyor, bilgilendirmeler, açıklamalar ve propagandalar onunla yapılıyor, kitleler onunla yönetilebiliyor. Yaklaşık olarak 2008’den beri Türkiye’de yaygın olarak kullanılmaya başlanılan ve iletişim anlayışımızda büyük bir devrim yaşanmasına neden olan, bu güne dek bildiğimiz, eğitimini aldığımız iletişim tarzında radikal değişikliklere neden olan bu iletişim aracını kullanmada ne kadar becerikliyiz ve dünyadaki bu hızın neresindeyiz? Sosyal medya Facebook ve Twitter’dan ibaret mi? Yıldızlar dergimizin bu sayısında bu sorularla birlikte, sosyal medyanın temellerinin atılmasına ve günümüzde ulaştığı boyutlara değineceğiz. 86 yıldızlar ekim / 17 Sosyal Medya’nın doğuşu 70’li yıllara dayanıyor ABD’li Bilim adamları tarafından icat edilerek 1947 yılında faaliyete geçen ilk bilgisayar ENIAC’ın (Electronic Numerical Integrator And Computer - Elektronik Sayısal Entegreli Hesaplayıcı), yaklaşık 167 m² bir alanda ve 30 ton ağırlığında olması bu gün bizler için ne kadar şaşırtıcı geliyorsa, ilk sosyal paylaşıma dair veriler de o derece şaşırtıcı olabilir. Terim olarak yaklaşık 7 yıl kadar önce tanıştığımız, son 3 yıl içindeyse hayatımızda yoğun şekilde ağırlığını hissettiğimiz sosyal medyanın geçmişi, aslında 70’li yıllara dayanıyor. Ward Christensen ve Randy Suess isimli iki bilgisayar meraklısı arkadaş, 1978 yılında arkadaşları ile bilgi paylaşımı içerisinde bulunmak, onlarla irtibatta kalmak için BBS isimli bir yazılımı hayata geçirerek (hiç farkında olmasalar da) ilk sosyal ağ örneğini ortaya koymuşlar. Sosyal medya çevrimiçi bir iletişime dayandığı için doğru varsayılan bu bilgi ışığında, farklı kişilerin çevrimiçi ortamlarda, katılımda bulunarak iletişim kurmaları sosyal medya olarak değerlendirilmekte. Özellikle de 1978 yılındaki olanakları göz önünde bulundurursak, bu iki kafadarın yaptığı çalışma fena sayılmamak bir yana, işin prensibini oturtmakta. Sosyal medyanın gelişimi Ward Christensen ve Randy Suess’ın geliştirdiği BBS isimli ilkel sosyal medya aracından 11 yıl sonra İsviçre’de dünyanın ilk web sitesi kuruldu ve devamı hızlı bir şekilde geldi. Diğer insanlar ile iletişim kurulması amacıyla da 1995 yılında MIRC programı üretildi. MIRC’da takma isimli (nick name) kullanıcılar, tanımadıkları kişilerle de iletişim kurdular. Kullanıcılar kendileri hakkında detaylı bir bilgi vermek zorunda değillerdi fakat iletişim kurdukları kişi hakkında da net bilgiler alamıyorlardı. Ardından gelen ICQ programı ile tanınan kişiler bir anlamda bir araya toplanmış oldu. ICQ’da da isim kullanılmazken, programın verdiği kullanıcı numaraları ICQ kimliklerini oluşturdu. Bu döneme sosyal medyanın tam anlamı ile sanal olduğu dönemler diyebiliriz. Zira kendimiz hakkında gerçek bilgiler vermemiz gerekmiyordu ve zaten o yıllarda kullanıcılar kendileri hakkında bilgi vermekten çekiniyorlardı. 1999 yılında Microsoft tarafından geliştirilen Messenger programı, kullanıcıları sanal isimlerden kurtararak gerçek isimlerini kullanabilecekleri bir platform sundu. Yani artık sosyal iletişim sanallıktan kurtularak, gerçekliğe dönüşmeye başladı. Fakat bu gerçek kimliğe geçiş hızla olmadı. İnsanların takma isim kullanma alışkanlıkları uzun bir süre daha devam etti. 2003 yılında iş dünyasının profesyonellerini bir araya getirmeyi hedefleyen LinkedIn kuruldu ve tamamı ile gerçek bilgiler ve gerçek isim isteyen bir yapı ile karşımıza çıktı. Alışkanlıklarından kurtulamayan internet kullanıcıları LinkedIn’e ilk başlarda oldukça uzak kaldı. Ancak LinkedIn 2006 yılında büyük bir sıçrama yaparak, üye sayını oldukça arttırdı. Bu da internet dünyasında bir şeylerin değiştiğini kanıtlıyordu Sosyal Paylaşım üzerinde her türlü veri paylaşılıyor 2004 yılı sosyal medya için tam bir dönüm noktası oldu. Bu yıl içerisinde resim paylaşma ağı olan Flickr faaliyete geçti ve oldukça popüler oldu. Artık sosyal paylaşımın sadece sohbet üzerine olmadığı, insanların resim, fotoğraf gibi materyalleri de paylaşabileceği kanıtlandı. Flickr oldukça başarılı bir proje olarak sosyal medya tarihine adını yazdırdı. Yine aynı yıl içerisinde Facebook, Mark Zuckerberg tarafından yayına sokuldu. İlk başlarda tek bir üniversite için kullanımda olan site, zamanla başka üniversitelere de yayıldı. Facebook’u kullanan herkes memnun kalıyor, sitenin bu şöhretini duyan tüm internet kullanıcıları da, Facebook’un bir an önce kendi okulları için çalışmalar yapmasını umuyorlardı. Ancak Facebook beklenenden daha büyük bir hamle yaptı ve sadece üniversitelere açılmayı bırakıp tüm dünyaya açıldı. Gerek alt yapısı gerekse kullandığı teknoloji bakımından, o günkü rakiplerine göre tartışılmaz seviyede başarılı olan site hızla dünyaya yayılmaya başladı. Kullanışlı bir ara yüze sahip olması, internet kullanıcıların kendisine çekti. 2008 yılında ülkemizde de gündeme oturan Facebook artık bir zorunluluk haline gelmeye başladı. 2006 yılında kurulan YouTube’da sosyal paylaşım mecrasının video ayağını oluşturarak, bu alana çok büyük bir katkı yapmıştır. Ardından Google tarafından satın alınan site, oldukça geliştirilerek başladığı günden bu yana dünyanın en popüler video platformu olmayı başarmıştır. Yine 2006 yılında hayatımıza giren mikro blog sitesi Twitter, kısa zamanda kendi kültürünü oluşturdu ve bununla kalmayarak kendi ünlülerini de yarattı. Yıldızlar dergisinin bir sonraki sayısında, internet kullanımı ve sosyal medya kullanımı alışkanlıklarına değineceğiz.. yıldızlar ekim / 17 87 OKUR’DAN ŞİİR Sevgili ‘’yıldızlar ‘’ okuyucuları; ‘’BİR ŞİİRDİR YAŞAMAK HER GÜN YENİ MISRALAR EKLEDİĞİMİZ ‘’ dizelerinden yola çıkarak bu sayımızdan itibaren ‘’OKURDAN ŞİİR’’ sayfamızı ilgilerinize sunuyoruz. Hayata dair göndereceğiniz şiirlerle boy verecek, filizlenecek bu sayfa elbette. Şiir tadında yaşayın, şiirle kalın sevgili dostlar. Fakruşuara/KIZKULESİ 88 yıldızlar ekim / 17 İÇ ACILARI MAVİYE MOLA iç açılarının toplamı 180 olan üçgenin iç acılarının toplamı kimin umurunda yağmur ağladı ve toprağa döktü içini toprak tuttu elinden ve yürü dedi nereyeyse yolculuk bu gece her zamankinden kıymetliydi zira dostluk çember dönüyor kendi yolunda yamuk efkarıyla baş başa mağrur, dikdörtgenler prizması pi’nin keyfi yerinde; her problemde çözümün mübrem ihtiyacı yıl alırken yol da alabildiğinde anlamlı üçgenin iç acılarının toplamı... nere mi vardılar denizin rengi mavi değildi bu dem zira yağmurla toprak el ele varmışlardı ona gecenin rengi bu yüzden kahverengi maviye mola... Fakruşuara/KIZKULESİ Fakruşuara/KIZKULESİ yıldızlar ekim / 17 89 20 kasım dünya felsefe günü Yrd. Doç. Dr. A. Teyfur Erdoğdu Philosophy for Dummies ya da Felsefenin Sınırları-Sanatsal Düşünme Baştan şunu belirtmek isterim ki Felsefe Bölümü’nde öğretim üyeliği yapıyor olmama rağmen felsefeci değilim, olmak da istemem çünkü dünyanın içine düştüğü durumdan çıkışın felsefe dışı düşünme yolları ile mümkün olduğu kanısını taşıyorum. Bununla birlikte yüzyıllardır oluşmuş muazzam felsefe birikimini de reddedecek değilim. Gerçekten de şu an sahip olduğumuz felsefe birikimi bize insan aklının neler yapabileceğini ve nerelere kadar uzanabileceğini göstermesi bakımından oldukça değerli örnekler sundu. Muazzam bir gelenekten bahsediyorum. Bu muazzam geleneğin en değerli özelliği bize felsefenin sınırlarını göstermiş olmasıdır. Felsefe ile insan nereye kadar gidebilirse o 90 yıldızlar ekim / 17 aşamaya gitmiş ve artık gelinebilecek yolun sonuna gelmiştir. Demem o ki insan aklının sınırlarının, eşiklerinin ne olduğunun en güzel numunelerini bize felsefe (ekolleri) gösterdi. Başka bir disiplin bu kadar etkin şekilde gösterebilir miydi emin değilim, açıkçası. Hepimiz biliyoruz ki insanın sahip olduğu temel iki düşünce türü vardır: Biri intuitive (hadsi, sezgisel), diğeri speculative.Felsefi düşünme veya spekülatif düşünme en kaba şekilde söyleyecek olursak her şeyi öznenin aklına indirgeyen bir düşünce tarzıdır. Özne için akıl ve bilimden başka herhangi bir referans kaynağı yoktur. Her ŞEY insan düşünümünün epistemik bir nesnesidir. Özne, düşünürken bir ŞEYi ele alır, onu konu edinir ve o ŞEYi ne ise o olarak düşünmek veya o ŞEYin kendi varlık-oluşsal imkanları ekseninde tefekkür etmek yerine, kendini merkeze alarak düşünmeye başlar ve sonuçta o ŞEYi insan idrakinin sınırlarınca belirlenmiş nesne haline getirir. Sonuçta da o ŞEYin hakikatı budur diyerek ortaya bir resim koyar. O ŞEYin mahiyeti artık “ortaya” konulmuştur ve o ŞEY neticede aklın parmaklıkları arkasına hapsedilmiştir. Böylelikle o ŞEY felsefe yoluyla insan idrakinin sınırlarına tercüme edilmiş, sabit ve kalıcı bir varlık (hakikat) haline getirilmiştir. Kısaca felsefede akıl, hakikati tüm çıplaklığı ile göster(ebil) ir şeffaf bir mekanizma olarak kabul edilir. Yani felsefe ameliyesi ile dü- şünülen ve ortaya konan ŞEYin başka türlü olamayacağı söylenir. Bu da o ŞEYi sınırlamak ama aynı zamanda aklın sınırlarını da açık etmektir. Aslında biliyoruz ki hakikat, aklın hakikati (aklın ulaştığı hakikat) değildir çünkü akıl indidir, subjectivedir. Felsefenin (tüm bir felsefe geleneğinin) üstüne basıp onun dışına çıkarak felsefede ulaşılabilecek sınırları gö(ste)ren ve felsefe dışı düşünme imkanlarını ortaya koymaya gayret eden Alman felsefeci Martin Heidegger (1889-1976) varlığın hakikatini düşünmenin felsefe ile mümkün ol(a)madığını o halde felsefi düşünmeyi de içine ala(bile)n onun üstüne çıka(bile)n diğer düşünme imkanları üzerinde de durmamız gerektiğini ifade eder. Aklı düşünmek ve idrak etmek için aklı da düşünebilen imkanlara ulaşmak gereklidir. Bu dünyayı görebilmek için dünyanın dışına çıkmak türünden bir ameliyedir, bu. Bu aşamada kısaca şunu söylemek hiç de iddialı kabul edilmemelidir: Felsefenin sonu düşüncenin başlangıcıdır. Yahut düşüncenin başlangıcı felsefenin sonundan itibaren başlar çünkü hakiki düşünüm insan idrakinin sınırlarını da idrak etmeye bağlıdır ve ona dayanır. Böylelikle insan idrakinin sınırı, hakiki düşünmenin başlangıç noktası sayılabilmektedir. Felsefe üstü diğer düşünüm yollarıyla da hakikati tam anlamıyla ve tüm yönleriyle ihata etmek, kuşatmak mümkün değildir. Bunun esas sebebi işitme, görme, hissetme, tatma ve koklama kısaca beş duyumuzun sınırlarının, eşiklerinin olması gibi aklımızın da sınırlarının, eşiklerinin bulunmasıdır. Bu eşiklerin altı veya üstü insan için yok hükmündedir. Bu duyuların ve aklın bizi sevkettiği dünya ve/ya algıladığımız dünya cognitive dünyadır (phenomenon). Tamamen ve sadece algısaldır. Dünyayı idrak edebilmek için dünyanın dışına çıkıldığında bile onun sadece bir yüzünün görülebilmesi ve görülebilen yüzlerinin zihinde birleştirilerek bir resme ulaşılmasında olduğu gibi. Bu resim de belirtmeye hiç gerek yok ki bir inşadır, bir kurgudur. Bu yüzden dünyanın bizim deneyimlerimizden müteşekkil ve ibaret olduğunu söylemek muhal ender muhaldir. Pekiyi “zuhurunun şiddetinden gaip olan” hakikati hangi yollar ile düşneceğiz ve tanımaya çalışabileceğiz? Bu yollardan biri hiç şüphesiz sanattır. Hakikatin ağırlığı altında ezilen felsefenin (beşeri düşüncenin) dili tutulunca, (sezgisel düşünme türlerinden biri olan) sanat konuşmaya ve şakımaya başlar. Hakikat sırrının kırıntılarının biraz büyüklerine eren özne (kişi) görebildiklerini ve düşünebildiklerini kısaca içini ancak sanat yoluyla boşaltabilecek, aktarabilecektir. Bu noktada hem müderris, hem mürşid, hem mutasavvıf hem de sezgisel düşünme insanı olan Mevlana Celaleddin Rumi’nin (1207-1273) Mesnevi’si (lisan dansına dayanan sanatı) ile seması (beden dansına dayanan sanatı) bize hakikatin kapılarını ne kadar aralamaktadır? Bence bu tekrar ele almaya ve üzerinde düşünmeye değer bir konudur. yıldızlar ekim / 17 91 16 ekim dünya gıda günü GIDA GÜVENLİĞİ ALGIMIZ VE SORUMLULUKLARIMIZ T Ülkemizde Gıda Güvenliği Konusunda Tüketici Algısı ve Üzerimize Düşen Görevler YTÜ Kimya-Metalürji Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Fatih TÖRNÜK ürkiye, verimli toprakları ve içinde bulunduğu iklim kuşağı ile tarımsal üretim ve çeşitlilik açısından dünyanın en şanslı ülkelerinden birisidir. Son yıllarda, tarımın gelişmesi için yapılan yatırımlar ve gelişen teknolojinin hammadde üretimi ve işlenmesine entegrasyonu sayesinde ülkemiz “kendi kendine yeten” bir ülke konumundan artık “dünyayı besleyen” ülke konumuna gelmiştir. Bugün market raflarına baktığımızda, ülkemiz menşeli sayısız markaya ait ürünü görebilmemizin ya92 yıldızlar ekim / 17 nında yıllık yaklaşık 18 milyar dolar gıda ihracatıyla dünyada ön sıralarda yer almaktayız. Yeni teknolojik gelişmeler, her ne kadar gıdaların güvenilirliğinin sağlanmasına ve tüketiciye sağlıklı olarak ulaşmasına yardımcı olsa da çeşitli gıda güvenliği risklerini de beraberinde getirmektedir. Geliştirilen yeni işleme yöntemleri, yeni katkı maddelerinin kullanımı, ürün çeşitliliğinin artması gibi faktörler, tüketicilerin bu teknolojiler hakkında yeterince bilgi sahibi olmaması sebebiyle onları gıda güvenliği açısından oluşabilecek riskler konusunda kaygılandırmaktadır. Tüketicilerin kaygılarının artmasında, internet ve televizyon yayınları başta olmak üzere çeşitli medya organlarında asılsız dedikoduların yoğun şekilde yer alması önemli yer tutmaktadır. Uzmanlık alanı tıp ve ziraat gibi gıdaların üretim teknolojisi ile doğrudan alakası olmayan kişiler medyada sıklıkla yer almakta ve güncel konulara polemik denilebilecek yorumlarda bulunarak tüketicilerin ka- öğrencilerini en iyi şekilde yetiştirerek onların ileride kaliteli ve güvenli gıda üretimini sağlayacak donanıma sahip olmalarını sağlamaktır. 2. Gıda sektörüne ve sektör temsilcilerine düşen görev, gıda üretimlerinde ekonomik kârdan önce halk sağlığı ve güvenliğini esas almaları ve güvenli gıdalar üretebilmek için gayret sarf etmeleridir. 3. Başta Gıda Mühendisleri Odası olmak üzere diğer meslek odaları, halkı gıda güvenliği konusunda bilinçlendirici panel ve toplantı gibi sosyal aktivitelere daha fazla yer vermelidir. 4. Devletimiz ve devlette görev yapan denetçi ve mühendis gibi meslek gruplarının görevlerini layıkıyla yapmaları ve denetimlerini artırarak herhangi bir hileye veya illegal faaliyete fırsat vermemeleri gerekmektedir. falarını karıştırmakta ve onları yanlış yönlendirmektedir. Bu kişilerin medyada sıkça yer almaları, medya organlarının reyting kaygısının yanında medyada yer alması gereken bilim insanları ve meslek odaları temsilcilerinden kaynaklanan boşluğun ilgisiz kişilerce doldurulmasından kaynaklanmaktadır. Malesef görülmektedir ki halk sağlığı ve gıda güvenliği, medyada reyting uğruna ikinci plana atılmaktadır. 5. Gıda mühendisliği ve ilgili alanlarda okuyan öğrenciler, mezun olduklarında mesleklerini en iyi şekilde icra edebilmeleri için eğitim dönemlerini dolu dolu ve kendilerini her alanda geliştirerek geçirmelidir. 6. Son olarak tüketiciler olarak hepimize düşen görev, her zaman güvenli gıdanın bilincinde olmamız, her olumsuz algıya itibar etmememiz ve araştırarak kararlarımızı vermemizdir. Gıda güvenliğinin hiçbir zaman ihmal edilmemesi gereken bir konu olduğu ve maalesef ülkemizde zaman zaman güvenlik problemlerinin yaşandığı da bir gerçektir. Gelişen teknoloji, sektöre getirdiği yeniliklerin yanında maalesef bazı kötü niyetli kişiler tarafından olumsuz amaçlara da alet edilebilmektedir. Sözgelimi, kalitesiz bir gıda maddesinin olumsuz özelliği, içerisine ilave edilen eser miktardaki bir katkı maddesiyle tüketicilerin fark edemeyeceği şekilde maskelenebilmektedir. Başta ekonomik sebepler olmak üzere çeşitli amaçlar uğruna sektörde yer alan bazı firmalar bu tür yollara tevessül edebilmektedir. Neyse ki bu durumlar istisnai özellik taşımakta ve ülkemiz gıda sektörünün çoğunluğu halk sağlığını önceleyici şekilde üretimlerini gerçekleştirmektedir. Yapılan araştırmalar, ülkemizdeki tüketicilerin %51’inin medyada yer alan gıdalarla ilgili asılsız haberlere inandıklarını göstermektedir. Medyadaki bilgi kirliliği, tüketicilerin gıda sektörüne olan güvenini zedelemekte, aynı zamanda ilgili bilim insanlarının itibarına da zarar vermektedir. Dolayısıyla, tüketicilerimizin gıda bilincinin geliştirilmesi ve halkın tükettiği ve tüketmesi gereken gıdalar konusunda asgari ölçüde bilgi sahibi olarak gıda tercihlerini mantıklı şekilde yapabilmesi için, gıda sektöründe en temelde yer alan kişilerden başlayarak akademisyenlere ve meslek odası temsilcilerine kadar herkese çeşitli sorumluluklar düşmektedir. Bu sorumlulukları şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Öncelikle akademisyenlere düşen görev, bilimsel aktivitelerinde gıda güvenliğini sağlayıcı unsurları araştırmak ve medyada daha fazla ön planda olarak halkımızın bilinçlenmesine yardımcı olmaktır. Ayrıca akademisyenlerin diğer bir görevi de yıldızlar ekim / 17 93 HELAL GIDADA TÜKETİCİ GARANTİSİ “Güvenlikli İzlenebilirlik” Artık Kaçınılmaz, Dr. Can DEMİR Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı 94 yıldızlar ekim / 17 Son günlerde gündemde sık konuşulan Helal gıda güvencesi, başta İslam ülkeleri olmak üzere talep eden batı dünyası da dahil ihraç ettiğimiz gıdaların beraberinde ülkemizde de tüketicilerimiz tarafından talep oranının arttığını gözlemlemekteyiz. Ancak helal gıda denetimi ve belgelendirmesi yapan kuruluşların farklı yaklaşımları tüketicilerimizi huzursuz etmekte zaman zaman da güven problemi oluşmaktadır. Öncelikle belirtmeliyim ki helal gıda uygulaması ıso 9001 veya ISO 22000 gibi kalite sistem belgelendirme denkliğindedir. ISO 22000 gıda güvenliği yönetim sistemi sertifikası almayan kuruluşların güvenli gıda üretmediği anlamına gelmediği gibi tüketiciye yasal zorunlulukların sağlandığı ve buna bağlı olarak helal gıda sertifikasyonu veya muayene raporu almayan kuruluşların helal gıda üretmedikleri ve de ürünlerinin helal lenen sertifikaların sadece firmanın sistemini kapsayacağı ve anlam olarak bu firmada örnekleme metodu ile yapılan denetimin bir ISO 22000 formatında olduğundan son ürün bazında helal gıda bazında garanti etmeyeceğidir. Böyle bir denetim sonucunda sertifika veren kuruluşlar her ne kadar açıklamalarında yıllık haberli ve bunun beraberinde din görevlimiz istediği zaman gider keyfiyeti ile ürüne helal gıda logosu vurma işlemleri baştan sona kanaatimizce helal anlamına gelmeyebilir. olmadığı anlamına gelmemektedir. Helal; yasal, meşru, geçerli manasına gelen bir Arapça kelime olup, Allah (c.c.) Kuran-ı Kerim’de belirttiği şekliyle bütün insanlığa helal olan gıdaları tüketmelerini emrediyor. Helal Gıda Sertifikası ; akredite veya akredite olmayan, yetkin ve tarafsız bir belgelendirme kuruluşu tarafından, haberli olarak bir plan dahilinde gıda üretiminin örnekleme metoduyla denetlemesini, helal standartlarla uygunluk içerisinde üretimin yapıldığını doğrulaması ve buna bağlı olarak, üretimini kapsamının da belirtildiği sistemin belgesidir. Dünyada helal belgelendirme faaliyetleri, çoğunluğun Müslüman olmadığı ülkelerde yaşayan Müslümanların talepleri doğrultusunda “helal gıda” güvencesi sağlamak üzere 1960’lı yıllarda başlamıştır. İlk uygulamalar ABD’de gıda alanında çalışan uzman nitelikteki Müslümanlar tarafından başlatılmıştır. Gelinen son nokta olarak, 2010 yılında bugünkü adıyla islami İşbirliği Teşkilatı bünyesinde resmen kuruluşu tamamlanan İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC: Standardisation And Metrology Institution Of Islamic Countries)’dür. Smııc’ in ilk yönetimi ve genel sekreterlik ofisi kurucuların arasından Türkiye adına TSE’ ne verilmiştir. Helal gıda akreditasyonunun Dünya çatı örgütünün tarihimizden gelen İslami kuralların yayılmasına ve benimsenmesine katkıda bulunan bir ülke olmamızdan dolayı helal gıda akreditasyonunun dünya ülkelerine yön verecek çatı örgütünün TÜRKAK tarafından üstlenilmesi gerektiğine inanmaktayım. Ümit ederim ki TÜRKAK yönetimi bu konuyu sürekli gündeminde tutarak IAF, ILAC gibi helal gıdanın akreditasyonu için dünya çatı örgütü olma mücadelesini vermelidirler. Muayene; bir ürünün, prosesin, hizmetin veya tesisin ya da bunların tasarımlarının belirli şartlara veya profesyonel hüküm verilerek genel şartlara uygunluğun tespitidir. Muayene kuruluşu ise; kendi başına bir teşkilat olabileceği gibi bir teşkilatın bir bölümü de olabilir. Muayene kuruluşu bir uygunluk değerlendirme kuruluşudur. Gerçekleştirdiği muayeneler sonrasında ve de gerektiğinde teknik uzman görüşlerini de ekler ve sertifika karşılığına denk gelen rapor düzenleyerek muayene personelinin topladığı veri ve bulguları, gerçekleştirilen laboratuvar analiz sonuçları ve yerinde yapılan ölçümleri de raporlayarak, tamamını değerlendirip yüksek deneyimli ve yetkin otoriteye onaylatır. Tarafsızlık; nesnel (objektif) olma halidir. Nesnellik, muayene kuruluşunun, muayene hizmetine dair işlemleri etkilenmeyecek şekilde çıkar çatışması yokluğu veya çıkar çatışmasının çözümlenmiş olması demektir. Senede bir-iki gün referans standarda göre üretimin denetlenmesi ve buna bağlı olarak son ürünün tamamının helal denetiminden geçmemiş olacağı tarafımızca bu tür uygulamaların yeterli olmadığıdır. Bu durumda düzen- Bu durumda sistem belgelendirme yapılmasına rağmen ve belgelendirme kuruluşu yıl boyunca sürekli üretime nezaret eden bir eleman bulundurmadığı halde yılda bir kez yaptığı denetim sonucunda ürüne logosunu kullandırtmakta ve ürünün helal gıda statüsünde olduğu izlenimi yaratmaktadır. Bu durum tüketiciyi açıkça yanıltan bir uygulamadır. Bizim kanaatimiz odur ki bu tür sertifika veren kuruluşların helal sistemi belgelendirdiklerini, helal sertifikanın kapsamında belirtilmeli ve ISO 22000 de olduğu gibi ürüne helal gıda anlamına gelen hiçbir logo kullandırmamalıdır. Helal gıda uygunluğu beklentisinde olan tüketicilerimizin bu haklı taleplerini ISO 17020 standardına göre hizmet veren A tipi bağımsız muayene kuruluşları tarafından ürünün miktarı ve üretim alanının gıda güvenliği sistemi yönünden denetlenir. Muayene raporunda belirtilen uygunluk sonucunda helal gıda olarak izlenebilen son ürün için helal gıda muayene sistemi uygulanmalı veya helal gıda sertifikalandırma sistemi uygulayan kuruluşlar yıl boyunca yetkin denetçisi tarafından kesintisiz üretimi ve üretim alanının gıda güvenliği yönetim durumunu denetlemelidir. Her iki yöntemle üretimin tamamı, son ürün bazında; hijyen, laboratuvar analiz sonuçları ve helal gıda şartları yönünden denetlendiği ve uygunluğuna karar verildiği taktirde, son ürünün tamamı en küçük ambalaj seviyesinden başlayarak “güvenlikli izlenebilirlik” etiketi ile kimliklenmelidir. Bu tür etiketlerle kimliklendirilerek, güvence altına alınan son ürün hakkında tüketicinin doğru bilgi alması sağlanmış olacaktır. yıldızlar ekim / 17 95 tanıtım KEBAPTA İNOVASYONUN ADI “ÇINARALTI” Kilisli İbrahim Usta’nın 1988 yılında memleketinden çıkarak İstanbul’a gelmesiyle başladı ‘Çınaraltı’ serüveni. Davutpaşa’da küçük bir dükkanda başlayan ve sonra mekanı paylaştığı çınar ağaçlarının ismini alan Çınaraltı Restaurant, 3-5 masa ile başlayan serüvenine, YTÜ Teknopark’taki yeni şubesiyle devam ediyor… Çınaraltı Kebap, damakta iz bırakan ustaları ile birlikte her gün sizler için ürünlerini servis etmekten gurur duyuyor ve bu bağlamda neden “Lezzetin Tek Adresi” olduğunu da bir kez daha ispat ediyor… EL TEZGAHINDAN LEZZET USTALIĞINA… Kilisli İbrahim Usta’nın 1988 yılında İstanbul’a gelişi ile Çınaraltı Kebap’ın temelleri atıldı. Çeşitli semtlerde ve restoranlarda çalışan İbrahim Usta daha sonra Davutpaşa civarında el arabası ile dürüm yapıp satmaya başladı. Fabrikaların arasında hazırladığı dürümleri henüz akşam olmadan tükeniyor, önlerinde araba kuyrukları oluyordu… El arabasını bir çınar ağacının altına koyuyor ekmeğini burada kazanıyordu. Küçük bir kiralık dükkan bulan İbrahim Usta ardından hemen yanında boşalan dükkanları da kendi yerine katarak Çınaraltı Restoran ’ı hayata geçirdi. Yıllarca üç oğlu Ali, Abdullah ve Halil ile Çınaraltı Restoran’ı işleten İbrahim Usta, yaşının ilerlemesi ile görevi çocuklarına devrediyor. 1993 yılında Davutpaşa’da kurulan merkez şube’nin 96 yıldızlar ekim / 17 başarısı ve damaklarda bıraktığı o eş siz lezzet, artık bayrağı devralan Ali ve Abdullah kardeşleri büyümeye sevk ediyor. 2013 Haziran ayında Çınaraltı Kebap ikinci şubesini YTÜ Teknopark’ında faaliyete geçirdi. “ÜNİVERSİTEYE GİDEMEDİM AMA KEBABIN MASTER’INI, DOKTORASINI YAPIYORUM” YTÜ Teknopark’ında faaliyet gösteren Çınaraltı Restoranın başında İbrahim Usta’nın oğullarından Ali Ceylan bulunuyor. İlkokulu bitirdikten hemen sonra babasının yanında çırak olarak başladığını söyleyen Ali Ceylan, işlerin yoğunluğu sebebiyle ilkokuldan ileri gidemediğini daha sonra ise uzaktan eğitim metoduyla orta okulu bitirdiğini ifade ediyor. Yoğun iş temposu yüzünden lise ve üniversite hayalini gerçekleştiremediğini belirten Ali Ceylan, bütün eforunu ve çabasını daha iyi kebap yapabilmek ve daha iyi hizmet vermeye ayırdığını dile getiriyor. YTÜ Teknopark içindeki restaurantı açtıklarında ayrı bir heyecan yaşadıklarını anlatan Ali Usta, “Hep hayalimdi üniversitede okumak ancak o günkü imkânlarda üniversiteye gidemedim. Bugün kebap konusunda burada master, doktora yapıyoruz.” esprisini yapıyor. Babaları İbrahim Usta’nın artık elini ayağını işten çektiğini ve kendisini sadece ibadet hayatına adadığını aktaran Ali Ceylan, “Babam bizi bu günlere getirdi, yetiştirdi, bize iyi bir miras bıraktı, şimdi ise namazını kılıyor, ibadetini yapıyor. Dünya işleri ile ilgisini tamamen kesti. Biz burada çalışıyoruz, o da bize dua ediyor, destek oluyor.” şeklinde konuştu. “ELİT MÜŞTERİYE ALACARTE SERVİS UZMANLIK İSTER” Türkiye’nin en önemli teknoloji geliştirme merkezlerinden olan YTÜ Teknopark’ında faaliyet gösteren Çınaraltı Restoran’ın müşterileri de özel oluyor. Teknopark’ta bulunan firmaların üst düzey yetkilileri ile çok sayıda akademisyeni ağırlıyor her gün mekan. Usta işi menülerinin yanı sıra estetik dekorasyonu ve bahçesinde bulunan süs havuzu ayrı bir hava katıyor Çınaraltı Restauran’a her gün akademisyenler, üst düzey şirket yöneticileri ve seçkin misafirleri ağırladıklarını belirten Ali Usta, “Burası bu anlamda bambaşka bir yer. Teknopark’taki firmaların üst düzey yöneticileri olsun, üniversitemizin akademisyenleri olsun, teknoparkta çalışan personel çok seçici ve ne istediğini bilen müşteriler. Onlara hizmet verebilmek hem kolay hem de zor. Eğer işinizde iyiyseniz ve ustaysanız hiç sorun yaşamıyorsunuz. En iyi ürünü en iyi alternatifleri sunduğunuz zaman bu müşteri profilinde sorun yaşanmıyor. Bizim de şimdiye kadar bunu başarı ile yaptığımızı düşünüyorum.” diye konuştu. KEBAPTA İNOVATİF MENÜLER ÇINARALTI’NDA Bulunduğu mekanın ruhunu yakalamaya çalışan Ali Usta, restoranda kendine özgü çok sayıda menü hayata geçirmiş. Burada bulunan bir çok kebabın adını her yerde görürsünüz, ancak bizdeki gibi servis ve lezzeti asla bulamazsınız” diyen Ali Ceylan, sadece kendilerine özgü ürünler de olduğunu belirtiyor. Dönerli fındık lahmacundan, mantarlı küşlemeye, kiremitte mantara kadar 200’ü aşkın özel menü müşterileri bekliyor. Her iki restoranda günlük toplam 350 kişiye servis veren, 70 kişilik uzman bir kadro, başlangıçtan itibaren firmanın bünyesinde çalışıyor. Çınaraltı Kebap, damakta iz bırakan ustaları ile birlikte her gün ürünlerini servis ediyor. yıldızlar ekim / 17 97 haber DÖRT YILDIZLI AİLE Yıldız Teknik Üniversitesi (Ytü) 99. Mezuniyet Törenine, Dört Çocukları Da Ytü’de Eğitim Gören Akgül Ailesi Damga Vurdu. Ayşe Ve Hamit Akgül Ve Ytü’de Eğitim Gören Çocukları Mehmet Fatih Akgül, Hale Hümeyra Akgül ve Fatma Betül Akgül, Elektronik Ve Haberleşme Mühendisliği Bölümünü Tamamlayan Tarık Furkan Akgül’ün Mezuniyet Töreninde Bir Araya Geldi. ‘Dört Yıldız’ Yetiştiren Anne Ayşe ve Baba Hamit Akgül’e YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek Plaket Verdi Ayşe ve Hamit Akgül’ün, dört çocuğu da Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi. Akgül’lerden YTÜ ailesine ilk olarak ağabey Mehmet Fatih katılmış. Makine Mühendisliği bölümünü bitiren Mehmet Fatih’i Kimya Mühendisliği’ni kazanan Fatma Betül ve Harita Mühendisliği’ni kazanan Hale Hümeyra Akgül takip etmiş. Akgül ailesinden YTÜ’ye katılan son isim ise Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’nden mezun olan Tarık Furkan olmuş. “YILDIZLI OLMAK BİR AYRICALIKTIR” Ailece İstanbul’da yaşadıkları için ilk düşüncesinin hep İstanbul’daki bir üniversiteyi tercih etmek olduğunu aktaran Fatma Betül Akgül, ağabeyim Mehmet Fatih’in de desteği ve teşviki ile YTÜ’yü tercih ettiğini ifade etti. Yıldız’lı olmanın bir ayrıcalık olduğunu vurgulayan Fatma Betül, “Elbette ülkemizin değerli, kaliteli pek çok üniversitesi var. Fakat YTU köklü bir üniversite olma98 yıldızlar ekim / 17 sı, bilimsel çalışmalara fazlasıyla önem vermesi, öğrencisini tam kapasiteli bir şekilde mezun etmesi gibi özellikleriyle ismini üst sıralara yazdıran bir üniversitedir.” diyor. Birbirlerine bağlı bir aile olduklarını ifade eden Fatma Betül, bütün kardeşler olarak YTÜ çatısı altında olmanın kendilerine çok büyük değerler kazandırdığını dile getiren Fatma Betül, “YTU’ deki birlikteliğimiz sosyal hayatın en yoğun yaşandığı üniversite ortamında kardeşliğimizi iyice kuvvetlendirdi. Geriye dönüp baktığımızda etrafımızdaki insanların inanamadığı durumun gerçek olduğunu bilmek tarif edilmesi zor ve güzel bir duygu” diyor. Fatma Betül, akademik çalışmasını sürdürmek için YTÜ’ de doktora eğitimime devam ediyor. “KARDEŞLERİM SAYESİNDE YILDIZ’A HİÇ YABANCILIK ÇEKMEDİM” Lise yıllarında pasif bir öğrenci olduğunu söyleyen Hale Hümeyra Akgül, “Açıkcası kimse herhangi bir üniversiteye dahi girebildiğimi düşünmüyordu.” diyor. Ancak ablasının da desteğiyle babasının mesleği olan Harita Mühendisliği’ni kazanmış. O üniversiteyi kazandığında abisi ve ablası da Yıldız’da okuyan Hale Hümeyra, onların sayesinde üniversiteye hiç yabancılık çekmediğini söylüyor. Mezun olur olmaz kendi işini kuran ve Harita Mühendisi olarak kendi işine devam eden Hümeyra, üniversiteyle de bağını koparmamış. Halen YTÜ Harita Mühendisliği’nde yüksek lisans yapıyor. İki ablası ve bir abisinin YTÜ’lü olduğu için tercih yapmakta zorlanmadığını ifade eden Tarık Furkan Akgül ise şunları söylüyor: “Bununla beraber üniversitenin Türkiye genelindeki kalitesi de YTÜ’yü tercihlerim arasına almamı sağladı.” Yıldız Teknik Üniversitesi’nin, Türkiye’nin saygın üniversitelerden birisi olduğunu söyleyen Tarık Furkan Akgül, “Yıldız mezunu olmak bir anlamda prestij sahibi olmak diye düşünüyorum. Her bölümün kendi sektörünün önde gelen isimlerine baktığımız zaman, aralarında çok sayıda YTÜ mezunu olduğunu görüyoruz.” şeklinde konuşuyor. YILDIZ AİLESİNİN ACI KAYBI 1963 Yılında Berlin Teknik Üniversitesi’ndeki Yüksek Lisans Çalışması İle Başlayan Akademik Hayatına, 1973 Yılından Emekli Olduğu 2005 Yılına Kadar Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nde Devam Eden Prof. Dr. Doğan Özgür, 25 Ekim 2014 Tarihinde Vefat Etti. Özgür, Görev Yaptığı 32 Sene Boyunca YTÜ Makine Fakültesi’nde Çeşitli İdari ve Akademik Görevlerde Bulundu. 1938 yılında Sinop Ayancık’ta doğan sayın Prof.Dr. Doğan Özgür 1949’da Beşiktaş Yenimahalle Yıldız İlkokulu’nu ve 1956 ‘da İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirmiştir. 1960 yılında Berlin Teknik Üniversitesi’nde lisans eğitimini bitiren Hocamız aynı üniversitede 1963’de ‘ısı proses’ dalında yüksek lisansını ve 1968’de aynı dalda doktorasını bitirmiştir. 1963 – 1964 Almanya, Wolfsburg, Wolksvagen firmasında, proje mühendisi ve 1964 – 1965 yıllarında Berlin, Bellows - Valvaırs hidrolik sistemlerinde, çalıştıktan sonra bir süre de Berlin Teknik Üniversitesi’nde asistan olarak çalışmış ve sonra 1972 yılında o dönemde ismi İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi olan Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Bölümü, termodinamik ve ısı tekniği kürsüsünde öğretim görevlisi doktor olarak göreve başlamıştır. 1973 yılında doçentliğini, 1979 yılında da profersörlüğünü alan hocamız 1976 - 1982 yıllarında termodinamik ve ısı tekniği kürsüsü kürsü başkanı, 1980 – 1982 yılları arasında İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi, Vatan Mühendislik Fakültesi, dekanlığını, 1982 - 2005 Makine Mühendisliği bölümü, termodinamik ve ısı tekniği anabilim dalının, anabilim dalı başkanı, 1988 – 1992 ve 1992 - 1994 Makine Mühendisliği bölümü, bölüm başkanlığı görevlerinde bulunmuştur. Üniversite sanayi işbirliğinin önemini her zaman vurgulayan ve bu alanda öncü olan saygıdeğer hocamıza Allah’tan rahmet, ailesi, yakınları, yıldız camiasına ve sektörde onu seven herkese başsağlığı dileriz. 2 yıldızlar ekim / 17 99 a d n Bası z ı d Yıl 100 yıldızlar ekim / 17 yıldızlar ekim / 17 101 102 yıldızlar ekim / 17 CANLI YAYIN Her Çarşamba 20:30’da (Yıldızlı Sohbetler) www..com İletişim Koordinatörlüğü “yıldızlarla bir asra atılan imza” yıldızlar ekim / 17 103 DEĞİŞEN İHTİYAÇLARA ÇOK HIZLI ADAPTE OLAN DÜNYANIN İLK MERKEZ ANAHTARI Huawei Agile Switch S12700: Daha esnek, daha hızlı... Huawei Agile Switch, tam programlanabilir mimarisiyle yüksek hızlı bir Hızlı Gelişim: ENP çipine sahip. Bu sayede kendi modellerinizi ve davranışlarınızı • Donanım tanımlı ağdan yazılım tanımlı ağa doğru gelişim tanımlayabiliyorsunuz. Ayrıca algoritma yapabilme özelliği sayesinde 4 • Daha hızlı hayata geçen işler, daha az yatırım maliyeti kata kadar daha hızlı ve size özel servis imkanına sahip oluyorsunuz. Alışılagelmiş yöntemlerle kaybedilecek zaman yok. Hızlı İşletme: Şirketlerin yaşadığı problemlerin çoğu bağlantıyla ilgili ve • İstikrarlı kullanıcı deneyimi için “kesintisiz hizmet” artık bu sorunlar alışılagelmiş cevaplarla çözüme kavuşamıyor. Hızlı Yönetim: • Tüm ağda güvenlik işbirliğini destekleyen büyük veri analiz desteği • Daha etkin ağ yönetimi için gözle görülür IP kalitesi • Daha basit ağ yönetimi için kablolu ve kablosuz ağ uyumu 104 yıldızlar ekim / 17 444 91 19 e.huawei.com/tr e.turkey@huawei.com
© Copyright 2024 Paperzz