10. SINIF DİL ANLATIM DERS NOTLARI ( Anlatım Türleri Hariç) SUNUM Sunum: Bilgileri yenilemek, pekiştirmek, hatırlatmak, önemli noktalarını vurgulamak; deney, anket gibi etkinliklerin sonuçlarını ilgililere duyurmak için yapılan planlı bilgilendirme faaliyetlerine sunum denir. Sunumda amaç: Bilgileri yenileme,araştırma ve anket sonuçlarını değerlendirme ve duyurma,bilme katkıda bulunmadır. Sunum teknikleri: Yazılı sunumlar. Görsel sunumlar. Hem yazılı hem de görsel sunumlar. Slayt tekniğiyle sunum yapma. Şema, grafik, fotoğraf ve harita gibi görsellerden yararlanma. Slayt hazırlama: İlk slaytta sunumu yapılacak konu tanıtılır.Diğer slaytlarda ele alınacak konunun özetine veya ana hatlarını içeren bilgilere ve görsellere yer verilir. Slaytlarda ayrıntılara yer verilmez. Son slaytta kaynaklar belirtilir. Slaytlar çarpıcı olmalıdır. Uzaktan okunacak özellikte olmalıdır. Slaytların akışı konuşmacının sözleriyle paralel olmalıdır. Sunumdan önce yapılacak hazırlıklar: a) Sunumun içeriği, planı, sunum yapılacak kişilerin özelliklerine göre hazırlanır. b)Sunumun süresi belirlenir ve prova yapılır. c) Sunum yeri önceden gezilir ve teknik araç ve gereçler kontrol edilir. d) Ortama uygun bir kıyafet giyilir. Sunum sırasında uyulması gereken kurallar: a) Ciddi, ağırbaşlı, saygılı, derli toplu olmalıdır. b)Bir sunucu yoksa kendini ve sunumu yapacağı konuyu kısaca tanıtmalıdır. c)Ses tonuna, jest ve mimiklere dikkat etmelidir. ç) Sahneyi ve kürsüyü rahat kullanmalı, izleyicilerle göz teması kurmalı ve vücut dilini kullanmalıdır. d) Zaman zaman soru sorarak, görüş alarak izleyicileri konunun içine çekmelidir. e) Dili etkili, açık ve akıcı kullanmalıdır. f) Sözlü ifadeler ile görsel öğeler( slayt) eş zamanlı olmalıdır. g) Sunum sonunda izleyicilerin soru sormasına veya görüş belirmesine ( forum) fırsat tanımalıdır. ğ) Teşekkür ederek sunumunu bitirmelidir. TARTIŞMA Bir konu çevresinde lehte ve aleyhte karşılıklı düşünceleri ortay koyma, çözüm üretme; gerçek , doğru ve güzel olanı arama etkinlidir. Tartışma başkanının görevleri: *Konuyu ortaya koyup sınırlamalıdır. *Tartışmacıların konuşma sırasını ve süresini eşitlik ilkesine göre belirlemeli ve yönetmelidir. *Tartışmacıların saygınlık ve hoş görü içinde bulunmalarını sağlamalıdır. *Tartışmanın bir sonuca bağlanmasını sağlamalı ve bunu bir rapor haline getirmelidir. Tartışmanın özellikleri ne tartışmada uyulması gereken kurallar: *Karşılıklı saygı ve hoşgörü olmalıdır. *Nazik, sabırlı olmalı; konuşma kurallarına, verilen zamana ve konuşma sırasına uymalıdır. *Peşin hükümlerden kaçınmalı ve herkesin bildiği kesin yargıların üzerinde sürekli durulmamalıdır. *Konu sınırlandırması yapılmalı ve konu dışına çıkılmamalıdır. *Başkanın yönetimine uygun davranılmalıdır. *Tartışma konusu güncel olmalıdır. *Konunun tartışılacak yönleri bulunulmalıdır. *Tartışma sonuçları basın yoluyla halka duyurulabilir. *Tartışmalar basına ve halka açık olabilir. *Basın ve topluluk karşısında yapılanlara topluma açık tartışmalar, diğerlerine ise topluma kapalı tartışmalar denir. Topluma açık tartışmalar: Açık oturum, panel, forum, münazara. Topluma kapalı tartışmalar: Çeşitli kurum ve kuruluşların yönetim kurulu toplantıları, Milli Eğitim Çalıştayı, Bakanlar Kurulu Toplantıları, Apartman veya Site yönetimi toplantıları vs. Sonuçlar daha sonra basın sözcüsü aracılığıyla veya yazılı olarak duyurulabilir. Panel: Az sayıda tartışmacının küçük bir salonda veya televizyonda bir başkan yönetiminde sohbet havasında tartışmalarıdır.Ortak bir sonuca varma zorunluluğu yoktur. Açık oturum: Bir başkan yönetiminde foruma göre daha çok tartışmacının bir konu hakkında karşı görüşleri çürütmek ve bir sonuca varmak için yaptıkları iddialı tartışmalardır.Tartışma sonuçları başkan tarafından ortak bir karara bağlanır ve rapor haline getirilir. Münazara: Eşit sayıda katılımcının oluşturduğu grupların bir başkan yönetiminde kendilerini jüriye beğendirmek için denk iki konu hakkında sınıf bağlamında yaptıkları eğitici tartışmalara denir. Sempozyum: Bir konunun farklı yönlerinin farklı konuşmacılar tarafından ele alındığı, karşılıklı tartışmaların yapılmadığı içlerinden birinin başkanlık yaptığı bilgi şölenidir. Birden çok oturum yapılır ve her defasında başka biri başkanlık eder. Bildiri sunma şeklinde gerçekleşir. (Uyarı: Tartışmasız toplantıdır.) ANLATIM VE ÖZELLİKLERİ: Tema: Metinde asıl vurgulanmak istenen duygu veya düşüncedir.Genellikle soyuttur. (Ayrılık, acı, sevgi, aşk, gurbet, savaş, kahramanlık, adalet, eşitlik vs.) Konu: Metinde geçen asıl temanın kişi yer, zaman ve bakış açısı gibi terimlerle sınırlandırılmış halidir.Adeta metnin bir cümleyle özetlenmesidir. Örnek:“Metnin konusu, günümüz gençliğinin dostluğa verdiği önemdir.” (Dostluk teması, günümüz, gençlik ve önem vermek unsurlarıyla sınırlandırılmıştır.) Konu cümlesi: “Romanda, Batı'nın yaşam tarzına özenen bir ailenin yavaş yavaş çöküşü anlatılır.” (Yaprak Dökümü) Üslup cümlesi: Şairin,şiirlerinde oldukça az kullanılan sözcüklere ve deyimlere yer vermesi dikkati çeker. KONU SINIRLANDIRMASI: Genelden özele: Bütünden parçaya gidilir. Tümden gelim yöntemi uygulanır. Örnek: Varlık-canlı- bitki- ağaç- çam ağacı Türk Edebiyatı- Türk Halk Edebiyatı- Aşık Edebiyatı- 16. YY Aşık Edebiyatı- Köroğlu- Köroğlu Hikayeleri (Büyükten küçüğe sıralanmıştır.) Özelden genele: Parçadan bütüne gidilir. Tüme varım yöntemi uygulanır. Örnek: ses-hece-kelime- kelime grubu- cümle- paragraf-metin ( Küçükten büyüğe sıralanmıştır.) Konuyu, konu maddesini ve bakış açısını bularak sınırlama: Örnek : “Hangi kitapları okumaktan hoşlandığınızı belirten bir kompozisyon yazınız” Konu maddesi: Kitap. ( Yazı, kitap merkezli olacaktır.) Bakış açısı: Yazı “ hoşlanmak” açısıyla oluşturulacaktır. Mesela, hoşlanmadığı kitaplardan bahsederse konu dışına çıkmış olacaktır. ( Kompozisyon Sanatı,S. K. Karaalioğlu) Konu; yer, kişi, zaman ve bakış açısıyla da sınırlanır. Bu durum, aslında temanın konuya dönüşürken uğradığı somutlaştırmadır. DÜŞÜNCE YAZISI PLANI: Başlık: Her yazının bir adı, başlığı olmalıdır. Bir veya birkaç kelime olabilir. Başlık yazıyı bir şemsiye gibi örtmeli, içine almalıdır. Yazı başlığı konuyu sınırlamanın bir başka yoludur. Giriş: Yazı konusu kısaca tanıtılır. Yazının vitrinidir. Çarpıcı bir giriş yaparsak kişide yazının devamını okuma isteği uyandırır.Tıpkı etkili ve güzel düzenlenmiş bir mağaza vitrininin içeri girme isteği uyandırması gibi… Gelişme: Girişte tanıtılan konunun açılımı yapılır. Açıklama, örnekleme(buluş), tanık gösterme, karşılaştırma, tartışma gibi yöntemlerden yararlanılır. Her yeni buluş için ayrı paragraf kullanmalı ve sınırlama yaparak yazmalıdır. Paragraflar kendi içinde de bir kompozisyon bütünlüğü taşımalıdır.Çok cümleli bir paragraf ise ilk cümle giriş, son cümle sonuç, ara cümleler ise gelişme cümleleri olmalıdır. Yeni bir paragrafa geçerken bağlaç sözcükler ( ama, lakin, fakat vs.) kullanılmamalıdır. Sonuç:Gelişme paragraflarının özetlendiği bir ana düşünce ( ana fikir) söylenerek yazı bitirilir. Not: Metnin özgün olması; açıklık, duruluk, yalınlık ve akıcılık ilkelerine uygun yazılması gerekir. Duruluk: Yeterli sayıda sözcük kullanılması, açıklık: Anlaşılır olması, yalınlık:Süssüz, gösterişsiz olması, akıcılık: Dilin takılacağı pürüzlüklerin bulunmaması. Anlatımda nesnellik: Bilimsel yazılar nesnel olmalıdır. Sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılırsa nesnel anlatım sağlanmış olur. Böylece metin farklı şekillerde algılanmaz. Örnek: Türkiye’nin başkenti Ankara’dır. Mısra sonlarında yazılışları aynı olan; ancak görevleri ya da anlamları farklı olan ses benzerliklerine uyak denir. Bir yılda dört mevsim vardır. Üç, ikiden büyüktür. Anlatımda öznellik: Deneme, eleştiri ve söyleşi gibi düşünce yazılarıyla sanatsal dil işlevinin kullanıldığı metinlerde ağırlıklı olarak bulunur. Sen ne tilki adamsın! “Şiir, söz ipliğine inci dizmektir.” ( Fuzuli) En güzel şarkıyı sen söyledin. “Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı , …….. Nesnel anlatım. Çiziyordu yüzlerde bir hüzün kırışığı” …….. Öznel anlatım (F. Nafiz Çamlıbel) Soyut anlatım: Anlatılmak istenen duygu veya düşünce, beş duyu organıyla algılanamayan kavramları içerir. Seni seviyorum. Sana saygı duyuyorum. Çektiğim acı, hiçbir sözle açıklanamaz. Çok mutlu oldum. Somut anlatım: Anlatılmak istenen konunun beş duyu organlarımızdan en az biriyle algılanacak şekilde ifade edilmesidir. Okulumuz iki bloktan oluşmaktadır. Evlerin duvarı kırmızı tuğla ile örülmüştü. Doğrudan anlatım:Tanık olunan bir durumun, olayın; duygu ve düşüncelerin birinci ağızdan olduğu gibi , değiştirilmeden anlatılmasıdır. Örnek: Babam, bana her gün “ Oku da adam ol!” der.( Başkasının sözlerini kendi cümlesi içerisinde aynen aktarmış.) Okula gelirken bir aracın elektrik direğine çarptığını gördüm.( Tanık olduğu olayı anlatmış.Görülen geçmiş zaman kullanılmış.) Dolaylı anlatım: Başkalarından duyulan sözleri aktarmada başvurulan bir yöntemdir. Duyulan (öğrenilen) geçmiş zaman kullanılır. Başkalarının sözü aktarılacaksa aynen kullanılmaz özetlenerek aktarılır. Örnek: Babam bana her gün okuyup adam olmamı söyler.( Babasının sözlerini doğrudan değil; dolaylı olarak; değiştirilmiş, yapısı bozulmuş, özet halinde ifade etmiş.) “Okula gelirken bir arabanın elektrik direğine çarptığını görmüş.” ( Kişi, başkasının tanık olduğu bir olayı öğrenilen geçmiş zamanla ifade etmiş.) Bağdaştırma: Sözcüklerin bir anlam bütünlüğü oluşturmak için bir arada (söz dizisi, tamlama, kelime grubu şeklinde) kullanılmasıdır. Alışılmış bağdaştırma: Söz diziminin herkesin bildiği ve ortak algılara meydan verecek şekilde kullanılmasıdır. Uzun ince bir yoldayım Gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldeyim Gidiyorum gündüz gece ( Aşık Veysel) Ör. : Çocuğun gülümsemesi, kumaşın rengi Alışılmamış bağdaştırma: Söz diziminin herkesin bildiği ve ortak algılara meydan verecek şekilde değil de farklı çağırışıma yol açacak şekilde kullanılmasıdır. Kısaca kişiye özgü imgesel anlatımdır. “Ay sessiz sedasız bir çingenedir” “Adam yıldızlara basa basa yürüdü” “Dengesini uzun bıyıklarına borçlu yürürken” “Başladı Afrikası uzun bir gece” “Güvercin kuşkusu cırlak güneş” (Cemal Süreya) Ör. : gülüşümün çılgın ıstırabı, hüznün rengi, Bağlaşıklık: Metni oluşturan birimlerin( kelime, kelime grupları) dil bilgisi kurallarıyla birbirine bağlanmasına denir. Aksi durumda bağlaşıklık sorununa bağlı anlatım bozuklukları oluşur. Örnek: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaşıklıkla ilgili bir dil hatası vardır? A) Dün akşam Taksim meydanından gelen haber hepimizi üzdü. B) Yirmi beş kişiden oluşan üniversitenin genç araştırmacılar topluluğu çalışmalarına başladı. C) Konuğumuzla yapacağımız söyleşiyi canlı olarak yayınlıyoruz. D) Tabelasız durak yerlerine tabela takılacak. E) Kar yağışı aralıksız olarak sürüyor. Doğru cevap C şıkkıdır. Bağlaşıklıkla yani yapıyla ilgili bozukluk sadece bu cümlede vardır. "yapacağımız" fiilimsisinden sonra eylemin "yayınlayacağız" şeklinde olması gerekirdi. Diğer cümlelerdeki anlatım bozuklukları bağdaşıklıkla ilgilidir. Bağdaşıklık: Metni meydana getiren parçalar arasındaki anlam ilişkisine denir. Uygun bağdaştırmanın olmadığı yerde anlatım bozukluğu oluşur. Örnek: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağdaşıklıkla ilgili bir dil hatası yoktur? A) Hocam beni( ) ben de kendisini tanırım. ( tanır,) Bağlaşıklıkla ilgili hata var. Yüklem eksikliği var. B) Uzun uğraşlar sonucu hurdaya dönen araçtan cesetler çıkarıldı. (Hurdaya dönen araçtan cesetler uzun uğraşlar sonucu çıkarıldı) Mantık (anlam) hatası var. C) Görevlilerin mavi ceket( ) ve kravat takması gerekiyor. (giymesi) Bağlaşıklıkla ilgili hata var. Tamlanan eksikliği var. (isim tamlamasında) D) Yolda çok sayıda askerî( ) ve polis aracı vardı. (araç) Bağlaşıklıkla ilgili hata var. Tamlanan eksikliği var. (Sıfat tamlamasında) E) Bırakın yemek yapmayı patates bile soyamaz. Anlatım bozukluğu yoktur. Bu soruda soru kalıbını değiştirdik ve "vardır" şeklinde inceledik . A şıkkında yüklem eksikliği, B şıkkında söz dizimi hatası, C ve D şıkkında tamlama yanlışlığı mevcut. E şıkkında ise anlatım bozukluğu yok. (Mantık hatası var gibi görünüyor ilk bakışta ;ancak bu cümlede hata yok.) Bu durumda bağdaşıklıkla yani anlamla ilgili tek anlatım bozukluğu B şıkkında oluyor. Alıştırma: Aşağıdaki anlatım bozukluklarını düzeltiniz ve anlatım bozukluğunun hangi nedenlerden kaynaklandığını belirtiniz. Günde beş kere çay satan dükkana uğrardı. …………………………………………………………………………………………… Çok başım ağrıyor. ……………………………………………………………………………………………………………. Saksı balkondan aşağıya düşmüş: ………………………………………………………………………………………………………………………………. O, bırakın patates soymayı, yemek bile pişiremez. Ben onu sever ve güvenirim. …………………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………………………………………………. Herkes ben yardım etmeyi severim diyor fakat bir girişimde bulunmuyordu. ……………………………………………………………………………………….. Arkadaşım bana mutlaka okulumuzu ziyaret edebileceğini söyledi. ………………………………………………………………………………………………….. İSİMLER (Adlar) İsimler varlıkları ve kavramları karşılayan onları ifade eden sözcüklerdir. Özelliklerine Göre İsimler: Somut Soyut Tekil: (Madde) (Mana): Ali sevgi: ağaç ağaç (duygu yas vatan adı) üzüntü Sevgi: üzüntü (kişi adı) yas mutluluk Yapılarına Göre İsimler: Özel: Cins: Çoğul: Toplu- Basit yapılı Türemiş yapılı isimler: Birleşik yapılı isimler: Mutlaka yapım eki vardır. Ayrı veya bitişik yazılan iki luk: isimler: Yapım eki yoktur. Ayrıca çekim eki de sözcükten oluşur. Ali ağaç ağaçlar ikiz Çekim eki olabilir. bulunabilir. Türkiye vatan yaslar deste Sevgi: ırmak üzüntüler düzine Göz: Gözlük-çü : İsimden Topkapı ( Topun kapısı,Top kapısı): (kişi adı) sevgi tümen Bulutların: türemiş. Sadece yapım eki Ad tamlamasından Kızılır(duymanga masamızda: var. oluşmuş.(Mecazlaşmış.) mak gu Mustafa’nın: Çiz-gi-ler-in: Fiilden Eskişehir: Sıfat tamlamasından adı) türemiş. Hem yapım eki oluşmuş.( Mecazlaşmış.) hem de çekim eki var. Boşboğaz: Sıfat tamlamasından oluşmuş.( Mecazlaşmış.) İsimlerin cümle içindeki başlıca görevleri: Biçerdöver: İki çekimli fiilden a)Özne olurlar: Ali geldi. Çiçekler açtı. Mutluluk, herkesin yaşaması gereken bir duygudur. Türkiye bizim ülkemizdir. b) Yüklem olurlar ve isim cümlesi yaparlar: Bizim ülkemiz, Türkiye’dir. Durmadan konuşan şu çocuğun adı, Ali’dir. Bende oluşmuş.(Mecazlaşmış) Gecekondu: Bir isim ve bir fiilden kalem var. oluşmuş.(Mecazlaşmış) c) Nesne olurlar:Ali ödevini bitirmiş. Ben ülkemi seviyorum. Kalemini düşürmüşsün. Ben elma yedim. Kara sinek: sıfat tamlamasından d) Zarf tümlecinde bulunurlar: Öğretmen olmak için çalışıyormuş. Onu gözümde dağ gibi büyütüyorum. (Edat tümleci de oluşan ve ayrı yazılan birleşik diyebiliriz.) isimdir.Çünkü her ikisi de gerçek e) Dolaylı tümleç olurlar: Okan, okula gitmiş. Çarşıdan geliyorum. Sokakta kimseler yok. anlamlıdır, mecazlı sözcük yok. f)Ad tamlamasında tamlayan ve tamlanan olurlar: Sivrisinek: sıfat tamlamasından Ali’nin velisi okula gelmiş.(özne) Demir kapıyı boyadım. (Nesne) oluşan ve bitişik yazılan birleşik Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan isimdir.(Çünkü sözcüklerden en az biri “ sivri” mecazlaşmış.) g)İsim- fiil grubunda bulunur: Kitap okumak güzeldir:(özne) h) Ünlem grubunda bulunur: Ey Türk gençliği!( Ad tamlamasını oluşturan isimler ünlem alarak ünlem grubuna dönüşmüş.) İsim Tamlamaları: Belirtili isim tamlaması: Ev(in) kapıs(ı), Öğrenciler(in) bazılar(ı), Ben(im) kitab(ım), Onlar(dan) bazılar(ı). Belirtisiz isim tamlaması: bahçe kapıs(ı), ders konus(u), ad tamlamas(ı). Takısız isim tamlaması: tahta masa ( masanın hangi malzemeden yapıldığı), altın yüzük ( yüzüğün maddesi) Tamlayan Tamlanan İnci diş (dişin neye benzediği), Kömür göz (gözün neye benzediği) Zincirleme ad tamlaması: bahçe kapısının kolu (belirtisiz ad tamlamasına tamlanan eklenmiş.) Benim kitabımın özeti ( Tamlayanı zamir olan belirtili ad tamlamasına tamlanan eklenmiş.) ( ( Altın yüzüğün) ( anlamı) ) ( Takısız ad tamlamasına tamlanan eklenmiş.) Tamlayan Tamlanan Soru: Aşağıdaki cümlelerde geçen isimleri bulup özelliklerine ve yapısına göre inceleyiniz. “Ahmet’in annesi Çanakkale’de doğmuş. Çanakkaleliler genellikle tarım ve hayvancılık ile uğraşırmış.” Ahmet: Özel, somut, tekil, basit. anne: Cins, somut, tekil,basit. Çanakkale: Özel, somut, tekil, birleşik. Çanakkaleliler: Özel, somut, çoğul, birleşik sözcükten türemiş. tarım: Cins, somut, tekil, basit. hayvancılık: Cins, somut, tekil, türemiş. Soru:Cümlelerde geçen isimlerin görevlerini yazınız. “Ahmet’in annesi Çanakkale’de doğmuş. Tamlayan Tamlanan Dolaylı tümleç B.li ad tamlaması Özne Çanakkaleliler genellikle tarım ve hayvancılık ile uğraşırmış.” özne zarf tümleci bağlama grubu( tarım ve hayvancılık) Edat grubu ( tarım ve hayvancılık ile) SIFATLAR ( ÖN ADLAR) İsimlerden veya bazı isim soylu sözcüklerden (örneğin; zamirlerden) önce gelen ve önüne geldiği bu sözcükleri niteleyen veya belirten sözcüklerdir. Sıfatlar tek başına bir isimdirler. Ancak başka bir ismi nitelediklerinde veya belirtiklerinde sıfat olurlar. Bir isim birden çok sıfat alabilir. Örnek: En sevdiği renk kırmızıdır.(isim) Üç, ikiden büyüktür.( isim, isim) Kırmızı gülü severim. ( sıfat) Üç kurabiyeyi iki saatte yiyebilmiş. ( sıfat, sıfat) 1. Çalışkan ve saygılı bir gençti. sıfat sıfat sıfat isim Çalışkan ve saygılı biridir. sıfat sıfat zamir Çalışkan, başarılı ve dürüst bir Niteleme s. Niteleme s. Niteleme s. Belirtme s. Tamlayan Sıfat Tamlaması Dürüst Niteleme sıfatı Tamlayan öğretmen, isim öğrenci : İsim Tamlanan öğrenci veli isim isim Tamlanan Sıfat Tamlaması ve Tamlayanı çoklu, tamlananı tekli olan sıfat tamlaması idareciler : isim Tamlayanı tekli, tamlananı çoklu olan sıfat tamlaması SIFAT ÇEŞİTLERİ: I- Niteleme Sıfatları: Varlıkları, isimleri renk, biçim, durum yönüyle niteleyen sıfatlardır. Sarı çiçek, yamuk şekil, durgun su, kırık tebeşir, iyi adam… II- Belirtme Sıfatları: Varlıkların sırasını, sayısını, yerini bildiren, onları soru yoluyla belirten sözcüklere belirtme sıfatı denir. Sayı sıfatları İşaret sıfatı Asıl sayı Sıra sayı Kesir sayı Üleştirme sayı İki gün Üç adam Bir (iki) saat İkinci gün Üçüncü adam Yarım gün Çeyrek saat İkişer gün Üçer elma topluluk sayı Bu kitap Şu adam O çocuk İkiz kardeş Beriki ev Üçüz yavru Öteki ağaç Belirsizlik sıfatı ( Belgisiz s.) Bazı günler Birçok ders Kimi insanlar Bir adam: (Herhangi bir adam demek istiyor) Her adım Çok para, az zaman Soru sıfatı Adlaşmış Sıfat Hangi ev Ne gün Nasıl soru Kaç kişi Kötü adamlar sevilmez. Kötüler sevilmez. Güzeller insanları gördüm. Güzelleri gördüm. Yaramaz çocuklar geldi. Yaramazlar geldi. Sıfat Tamlaması: Sıfatlar niteledikleri veya belirttikleri sözcüklerle birlikte sıfat tamlaması ( kelime grubu- sözcük öbeği) oluşturur. Sıfat unsurları tamlayan; isim unsurları tamlanandır. İki elma Sıfat isim Tamlayan Tamlanan Sıfat tamlaması Çalışkan, başarılı,dürüst ve yardımsever bir gençti. Sıfaf sıfat sıfat sıfat sıfat isim Tamlayan Tamlanan Sıfat tamlaması Tamlayanı çoklu tamlananı ortak(tekli) Küçük masanın beyaz örtüsü : Tamlayanı ve tamlananı sıfat tamlaması olan belirtili ad tamlaması Masanın beyaz örtüsü: Tamlananı sıfat almış belirtili ad tamlaması. yedim. Çalışkan öğretmen öğrenci ve idareciler Sıfat isim isim isim Tamlayan tamlanan sıfat tamlaması tamlayanı ortak (tekli) tamlananı çoklu YAPISINA GÖRE SIFATLAR: Basit sıfatlar: Yapım eki almamış tek sözcükten oluşur.Basit yapılı sıfatlarda çekim ekleri bulunmaz. Aksi durumda sıfat olamazlar.Yukarıdaki adlaşmış sıfatlara bakınız . İki gün : ikiler gün (!?) üç elma: ( üçden elma (!?) İki elma, hangi çocuk, ne zaman, güzel bahçe, şu adam, bu ağaç … Bu ağaca bakın. Buna bakın. ( İsmin e hali vardır. Sıfatlar çekim eki almaz.“bu” Sıfat Zamir “buna” isimin önüne değil; yerine geldiği için zamirdir.) Türemiş sıfatlar: Basit ya da türemiş bir sözcüğe sıfat türeten yapım ekleri getirilerek yapılır. İki-nci sıra, Koş-an sporcu, dolma-lık biber, görev-li memur, tanı-dık kimse, sarar-mış yaprak, kıs-a yol Birleşik sıfatlar: Ağırbaşlı kişiler burada çalışabilir. Yurtsever insanlara ihtiyaç var. Zeytinyağlı yemekleriniz çok güzel. Uyarı:Birleşik sıfatları bir kısım dilciler ikiye ayırmışlar, "kurallı bileşik sıfatlar" ve "kaynaşmış bileşik sıfatlar" şeklinde adlandırmışlardır. Kaynaşmış birleşik sıfatlara; açıkgöz, boşboğaz, yurtsever, cingöz, kuşbakışı gibi sözcükleri, kurallı bileşik sıfatlara da, yıkık duvarlı bahçe, iki kapılı ev, sırma saçlı kız, kafadan sakat dilenci , duvarı yüksek bahçe gibi örnekleri vererek konuyu örneklendirmişlerdir. Kurallı Birleşik sıfatlar: Yeşil boya: sıfat tamlaması Yeşil boya-lı : Kurallı birleşik sıfat Yeşil boyalı ev: Kurallı birleşik sıfatla oluşturulmuş sıfat tamlaması Yüksek duvar: Sıfat tamlaması Duvarı yüksek: Tamlayan ile tamlananın yer değiştirmesiyle oluşmuş kurallı birleşik sıfat Duvarı yüksek bahçe: Kurallı birleşik sıfatla oluşturulmuş sıfat tamlaması Sakat kafa: Sıfat tamlaması Kafadan sakat dilenci: kurallı birleşik sıfat Kırk yıl; Kırk yıllık dost Üç gün; Üç günlük dünya Anlamca kaynaşmış birleşik sıfat: Açıkgöz çocuk, boşboğaz adam, oyunbozan insan, çöpçatan kadın, vurdumduymaz adam. ( Birleşik sıfatlar anlamca mecazlaşmıştır) Uyurgezer hasta Pekiştirilmiş sıfatlar: Masmavi gök, kıpkırmızı elma, yemyeşil yaprak… ZAMİRLER ( ADILLAR) İsmin (adın) yerini tutan ve ad gibi kullanılabilen sözcüklerdir. Uyarı: Sıfatlar ismin önüne; zamirler ise ismin yerine gelir. Örnek: “Şu çiçeği almak istiyorum.” : “ Şu” sözcüğü çiçek isminin önüne geldiği ve çiçeği işaret ederek belirttiği, gösterdiği için işaret sıfatıdır. “Şu ne güzel kokuyor.” : “şu” sözcüğü bir varlığın, ( çiçek isminin) yerine işaret yoluyla getirilmiştir. Bu cümledeki “şu” sözcüğü ismin önüne değil; ismin yerine geldiği için işaret zamiridir. Zamir çeşitleri: Şahıs Zamirleri İşaret zamirleri Belgisiz zamirler ben, sen, o, biz, siz, onlar, bizler, sizler." bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, bura, şura, ora, burası, şurası, orası, böylesi, şöylesi, öylesi..." "biri, birisi, hepsi, kimi, kimisi, hepsi, tamamı, herkes, kimse, hiç kimse, çoğu, bazısı, birkaçı, birazı, birçoğu, başkası, her biri, öteberi, şey..." Ben geldim. (Özne) Sana söyledim. DT Onu gördüm Nesne Sevdiğim kişi sensin. Yüklem Not: “kendi” dönüşlülük zamiri de kişi zamiri kabul edilir. “Kendim ettim, kendim buldum”. Bu, şuna küsmüş. Ö DT Orası çok güzelmiş. Ö Soru zamirleri İlgi zamiri (Ek zamir) İyelik zamiri Ek zamir) "ne, kim, hangisi, nere, kaçı" Belirtili isim tamlamasında tamlananın yerine kullanılır. Tamlayan eklerinin üzerine gelir. Ek hâlindedir. "-ki" İyelik ekinin ta kendisidir. Her dil bilgisi kitabı bunu zamir olarak almaz. Ek halindedir. Senin arkadaşın geldi. Seninki geldi. ne-y-im, ne-y-in, ne-yi/ne-s-i, ne-y-imiz, ne-y-iniz, ne-leri Ne geçti? ( Tren) Öz. Kim neyi nerede Öz. Nes. DT görmüş. Alinin kitabı iyidir. Ali’ninki iyidir. kitab-ım, kitab-ın, kitab-ı, kitab-ımız, kitab-ınız, kitap-ları Benim senden başka kimim var? Kitabı kaybolmuş. Dönüşlülük zamiri Şahısları pekiştirerek bildiren ve fiildeki işin, özne tarafından bizzat yapıldığını ya da yapana dönüşünü bildiren zamirdir. Şahıs zamiri olarak da bilinir: Dönüşlülük zamiri "kendi"dir.Kendi-m-de Kendi-n-den Kendi-s-i-n-i Kendi-miz-in Kendi-niz-le Kendi-leri-n-ce Kendi fikirlerini açıkladı. ( Ad tamlamasıdır.) Kendisini gördüm. (Belirtili nesnedir.) Kendi geldi. (öznedir.) Uyarı: Aşağıdaki kelimeler de hem işaret zamiri hem de sıfat olarak kullanılabilir. Zamir olarak: Sıfat olarak: Öteki Öteki gelsin. Öteki kitabı ver. Beriki Beriki sende kalsın. Beriki kaset sende kalsın Böylesi Böylesi, insanı rahatsız eder. Böylesi davranışlar. Şöylesi Şöylesi de doğru olmaz ki. Şöylesi bir tarzla yapmak. Öylesi Öylesinden her zaman kaçarım. Öylesi insanlardan. Zamirlerin Özellikleri: 1. İsim soyludur. 2. Bir ya da birden fazla ismin yerini tutarlar. Onları öğrenmek için de kullanılırlar. 3. Anlamdan çok görev yönü ağır basar. 4. İsimlerin yerini geçici olarak tutarlar. 5. İsim çekim eklerini (hâl, iyelik, çoğul ekleri) -genellikle- alabilirler. 6. Tekil ve çoğul şekilleri vardır. 7. Dolayısıyla cümlede isim gibi kullanılabilirler. 8. Cümlede tek başlarına görev üstlenebilirler. 9. Birçok sıfat, zamir olarak da kullanılabilir. YAPI BAKIMINDAN ZAMİRLER Birleşik Zamirler Öbekleşmiş Zamirler Basit Zamirler Ek Hâlindeki Zamirler Birden fazla kelimeden oluşan Birden fazla kelimenin İlgi ve iyelik zamirleri ek zamirlerdir. Bitişik yazılır: değişik yollarla öbekleşerek hâlindedir. Ben, sen, o, biz, siz, onlar, bu, şu, oluşturdukları zamirlerdir. Benimki, kalemimiz Hiçbiri, birtakımı, öbürü... o, bunlar, şunlar, onlar, hepsi, Öteki beriki, falan filân, çoğu, birisi, hangisi, kaçı, şundan bundan, herhangi bazısı... biri, ne kadarı... Kök hâlindeki zamirlerdir: AÇIKLAMA Türkçede üç farklı “ki” Vardır. 1. İlgi (ek) zamir olan –ki: Bizimki onlarınkinden daha güzelmiş. (Bizim araba, onların arabasından daha güzelmiş.) 2. Yapım eki olan ve sıfat türeten -ki: Saksıdaki çiçek kurumuş. 3. Bağlaç olan ki: Atatürk diyor ki: “Türk; övün, çalış, güven!” Çalış ki başarasın. Mademki gelmey ceksin; beni neden beklettin? FİİLLER (Eylemler) Varlıkların yaptıkları veya etkilendikleri işleri, hareketleri, oluşları, kılışları, durumları zamana ve kişiye bağlı olarak anlatmada kullanılan kelimelere fiil denir. İş ve Kılış Fiilleri Öznenin iradesiyle, bir nesne üzerinde gerçekleşen, öznenin nesneyi etkilediğini ve o nesnenin de etkilendiğini gösteren fiillerdir. Bu fiiller geçişlidir, yani nesne alarak kullanılırlar. Zaten bu bakımdan iş ve kılış bildirirler. Örnek:Taşımak, yazmak, açmak, anlatmak, görmek, bilmek, silmek... 2. Durum Fiilleri Öznenin süreklilik gösteren bir durumunu anlatan fiillerdir. Bu fiillerin bitmeleri için başka herhangi bir fiilin başlaması gerekir. Durum fiillerinde özne durağan hâldedir. Birçoğu, öznenin iradesi dışında gerçekleşir. Bunlar genellikle geçişsizdir, yani çoğunlukla nesne almazlar. Örnek: Uyumak, uyanmak, ölmek, susmak, oturmak, yatmak, uzanmak... 3. Oluş Fiilleri Bunlar da bir nitelik değişikliği, yani bir durumdan başka bir duruma geçildiğini veya geçilmekte olduğunu bildirirler. Gerçekleşmelerinde öznenin doğrudan etkisi yoktur. Daha çok "kendiliğinden olma" söz konusudur. Geçişsizdirler. Örnek:Solmak, büyümek, bayatlamak, yeşermek, uzamak... FİİLERİN OLUMLU, OLUMSUZ VE SORU ŞEKİLLERİ: Fiil kök veya gövdelerine –ma, -me veya –maz, -mez ekleri getirilerek yapılır. Gel-me-yor( gelmiyor), yap-ma-y-acak-ım, (yapmayacağım), Gel-mez, yap-maz. Geliyorum: Olumlu, şimdiki zaman,1.tekil şahış Gelmiyorum: Olumsuz, şimdiki zaman,1.tekil şahış Geliyorum mu? : Olumlu soru, şimdiki zaman,1.tekil şahış Gelmiyorum mu?: Olumsuz soru, şimdiki zaman,1.tekil şahış FİİL ÇEKİMLERİ: HABER KİPLERİ Rivayet (-imiş)(-miş,mış,-muş, -müş) Şart (-ise) (-se, -sa) B İ L E Ş İ K Z A M A N A R Hikaye (-idi)(-dı,-di, du, -dü, -tı, -ti, -tu) BASİT ZAMANLAR EKİ Şekilleri DİLEK KİPLERİ Gör.Geç.Zam. Öğr.Geç.Zam. Şimdiki Zam. Gelecek Zam. Geniş Zaman - di -di, -dı, -tı, -ti, du, -dü, -tu, -tü - miş -mış, -miş, -muş, -müş ( ) yor -(ı)yor, -()yor, -(u)yor, -(ü)yor -ecek -ecek, -acak gez-di-m gez-miş-im gez-iyor-um gezdi-n gez-miş-sin gez-di- Dilek-Şart İstek Kpi Emir Kipi -()r -meli -(ı)r, -(i)r,-(u)r -meli, -malı -(ür), -(a)r, -(e)r -se -se, -sa -e -e, -a ------ gez-eceğ-im gez-er-i gez-meli-y-im gez-se-m gez-e-y-im --- gez-iyor-sun gez-ecek-sin gez-er-sin gez-meli-sin gez-se-n gez-e-sin gez- gez-miş gez-iyor- gez-ecek- gez-er- gez-meli- gez-se gez-e- gez-sin gez-di-k gez-miş-iz gez-iyor-uz gez-eceğ-iz gez-er-iz gez-meli-y-iz gez-se-k gez--lim --- gez-di-niz gez-miş-siniz gez-iyor-sunuz gez-ecek-siniz gez-er-siniz gez-meli-siniz gez-se-niz ez-e-siniz gez-iniz gez-di-ler gez-miş-ler gez-iyor-lar gez-ecek-ler gez-er-ler gez-meli-ler gez-seler gez-e-ler gez-sinler gez-di-y-dim gez-miş-ti-m gez-ior-du-m gez-ecek-ti-m gez-er-di-m gez-meli-y-di-m gez-se-di-m gez-e-y-di-m gez-di-y-din gez-miş-ti-n gez-iyor-du-n gez-ecek-ti-n gez-er-di-n gez-meli-y-d-n gez-se-y-di-n gez-e-y-di-n gez-di-y-di gez-miş-ti- gez-iyor-du- gez-ecek-ti- gez-er-di- ez-meli-y-di- gez-se-y-di- gez-e-y-di- gez-di-y-di-k gez-miş-ti-k gez-iyor-duk gez-ecek-ti-k gezer-di-k gez-meli-y-di-k gez-se-y-di-k gez-e-y-di-k gez-di-y-di-niz gez-miş-ti-niz gez-iyor-du-nuz gez-ecek-ti-niz gez-er-di-niz gez-meli-y-di-iz gez-se-y-di-niz gez-e-y-di-niz gez-miş-ti-ler gez-iyor-du-lar gz-ecek-ti-ler gez-er-di-ler gez-meli-y-di-ler gez-se-y-di-ler gez-e-y-di-ler gez-miş-ler-di gez-di-y-di-ler Çekimi Yoktur Gereklilik Kipi gez-iyor-lar-dı gez-ecek-ler-di gez-er-ler-di gez-miş-miş-im gez-iyor-muş-um gez-ecek-miş-im gez-er-miş-im gez-meli-y-miş-im gez-se-y-miş-im gez-e-y-miş-im gez-miş-miş-sin gez-iyor-muş-sun gez-ecek-miş-sin gez-er-miş-sin gez-meli-y-miş-sin gez-se-y-miş-sin gez-e-y-miş-sin gez-miş-miş- gez-iyor-muş- gez-ecek-miş- gez-er-miş- gez-meli-y-miş- gez-se-y-miş- gez-e-y-miş- gez-miş-miş-iz gez-iyor-muş-uz gez-ecek-miş-iz gez-er-miş-iz gez-meli-y-miş-iz gez-se-y-miş-iz gez-e-y-miş-iz gez-miş-miş-siniz gez-iyor-muş-sunuz gez-ecek-miş-siniz gez-er-miş-siniz gez-meli-y-miş-siniz gez-se-y-miş-siniz gez-e-y-miş-siniz gez-miş-miş-ler gez-iyor-muş-lar gez-ecek-miş-ler gez-er-miş-ler gez-meli-y-miş-ler gez-se-y-miş-ler gez-e-y-miş-ler gez-meli-ler-miş gez-se-ler-miş Çekimi Yoktur Çekimi Yoktur gez-miş-ler-miş gez-iyor-lar-mış gez-ecek-ler-miş gez-er-ler-miş gez-di-y-se-m gez-miş-se-m gez-iyor-sa-m gez-ecek-se-m gez-er-se-m gez-di-y-se-n gez-miş-se-n gez-iyor-sa-n gez-ecek-se-n gez-er-se-n gez-di-y-se- gez-miş-se- gez-iyor-sa- gez-ecek-se- gez-er-se- gez-di-y-se-k gez-miş-se-k gez-iyor-sa-k gez-ecek-se-k gez-er-se-k gez-di-se-niz gez-miş-se-niz gez-iyor-sa-nız gez-ecek-se-niz gez-er-se-niz gez-di-y-se-ler gez-miş-se-ler gez-iyor-sa-lar gez-ecek-se-ler gez-er-se-ler gez-di-ler-se gez-miş-ler-se gez-iyor-lar-sa gez-ecek-ler-se gez-er-ler-se ----- gez-se-ler-di Çekimi Yoktur ------- ----- Yapısına Göre Fiiller Fiiller de isim soylu kelimeler gibi yapı bakımından üçe ayrılır: 1-Basit Fiiller: Yapım eki almamış, bir tek kelimeden oluşan, yani kök hâlindeki fillerdir. Çoğunlukla tek hecelidir. Çok heceliler de vardır. Fiil kökünden sonra bir tire işareti getirilerek ifade edilir. Gel-, yaz-, oku-, sev-, kıvır-, çevir-, kavuş-... Not: Tire işareti kullanılmaz da nokta veya ünlem kullanılırsa emir çekimi olur. Bu, bütün fiiller için geçerlidir: Gel! Oku. Yaz!... Dilimizde hem isim hem de fiil kökü olarak kullanılan kelimeler vardır ki bunlara sesteş kökler denir:Ağrı, ağrı-; boya, boya-, tat, tat-, eski, eski-... 2- Türemiş Fiiller İsim veya fiil kökleriyle yansımalardan, yapım ekleriyle türetilmiş fiillerdir. Bunlara fiil gövdesi (tabanı) denir. Ben-imse-, açık-la, mor-ar, av-la-, ince-l-, çat-la-, pat-la-, gür-le-, şırıl-da-, hav-la-, me-le-, fısıl-da-, kov-ala-, baş-la-t, uç-ur-, yat-ı-ş-, ak-ı-t-, düş-ü-r-, sev-in-... Türemiş fiilller ikiye ayrılır: a)İsim soyu kelimelerden türetilen fiiller : b)Fiil kök ve gövdelerinden türetilen fiiller: a)İsim Soyu Köklerden Fiil Türeten Eklerin Başlıcaları Şunlardır: e-i-a(l): az-al-mak, düz-el-mek, kör-el-mek, doğru-l-mak, sivri-l-mek, eğri-l-mek, dar-al-mak... Not: Bu ek, "k" ile biten kelimelere gelince "k" düşer: küçü(k)-l-mek, alça(k)-l-mak, yükse(k)-l-mek... -la/-le: ot-la-mak, yem-le-mek, baş-la-mak, yavru-la-mak, tek-rar-la-mak, bayat-la-mak, tuz-la-mak, zayıf-la-mak, bağış-la-mak... Not: Bu ekle, ünlemlerden üf-le-mek, of-la-mak...; ses taklidi için kullanılan kelimelerden gür-le-mek, şar-la-mak, zır-la-mak, hav-la-mak, hor-la-mak... biçiminde de fiiller türetilir. -laş/-leş: haber-leş-mek, mektup-laş-mak, güzel-leş-mek, iyi-leş-mek, ağır-laş-mak.... -ar/-er/-r: baş-ar-mak, mor-ar-mak, kara-r-mak, yeş(yaş)-er-mek, gö(gök)er-mek, boz-ar-mak.... -a/-e: yaş-a-mak, kan-a-mak, tün-e-mek, uzun: uz-a-mak, oyun:oyn-a-mak... -sa/-se: benim-se-mek, su-sa-mak, garip-se-mek... -da/-de: Ses taklidi için kullanılan kelimelerden: gümbür-de-mek, takır-da-mak, hırıl-da-mak, inil-de-mek, şırıl-da-mak, uğul-da-mak... -kir (-kır/-kur/-kür): Yansımalardan fiil türetir: püs-kür-mek, hay-kır-mak, fış-kır-mak, hıç-kır-mak b) Fiilden Fiil Türeten Eklerin Başlıcaları: -(a)la/-(e)le:eş-ele-mek, kov-ala-mak.... -(i):sür-ü-mek, kaz-ı-mak -(i)l:dik-il-mek, yak-ıl-mak, üz-ül-mak... -(i)n:sil-in-mek, kaç-ın-mak, gör-ün-mek... -(i)ş:gir-iş-mek, kız-ış-mak, böl-üş-mek... -(i)t:eri-t-mek, oyna-t-mak, yürü-t-mek... -d(i)r:çiz-dir-mek, yaz-dır-mak, ör-dür-mek, aç-tır-mak, kes-tir-mek... FİİL KİPLERİNDE ANLAM KAYMASI: Anlam kayması şu kipler arasında olur: ]Bilinen geçmiş zaman yerine geniş zaman: Başarmak için azimli davranır ve sonunda başarır. (davrandı/başardı) ]Öğrenilen geçmiş zaman yerine geniş zaman Hoca bir gün pazara iner. (inmiş) ]Şimdiki zaman yerine geniş zaman Ben onun ne istediğini bilirim. (biliyorum) Başkan Bey, evrakı isterler. (istiyor) ]Gelecek zaman yerine geniş zaman Babam bu habere çok sevinir. Sevinecek ]Emir yerine geniş zaman: Sabah erkenden kalkar, çantanı hazırlarsın. (kalk, hazırla) ]Bilinen geçmiş zaman yerine şimdiki zaman: Duyar duymaz olay yerine koşuyorum. (koştum) ]Gelecek zaman yerine şimdiki zaman: Birkaç gün sonra Ankara'ya gidiyorum. (gideceğim) ]Geniş zaman yerine şimdiki zaman: Her zaman buraya uğruyor. (uğrar) ]Emir yerine gelecek zaman:Bu kitabı bir haftada okuyacaksın! (oku) ]Gereklilik yerine gelecek zaman:Sıkıntın çalışmandan olacak. (olmalı) ]Bilinen geçmiş yerine istek Dışarı çıkınca bir de ne göreyim! Onu karşımda görmeyeyim mi! ]Emir yerine istek:İşimize gereken ciddiyeti gösterelim. (gösterin) ]Emir yerine gereklilik: Yarın daha erken gelmelisin. Gel! On dakika içinde bu eşyalar taşınmalı. Taşınsın! ]İstek yerine emir: Her şey gönlünce olsun Allah yardımcınız olsun. ]Yetersizlik, gücü yetmeme yerine emir: Bu adamdan kurtul, kurtulabilirsen. İşin içinden çık çıkabilirsen. ]Şimdiki zaman yerine miş'li geçmiş zamanın hikâyesi: Buyurun, ne aramıştınız? (arıyorsunuz) FİİLERDE ÇATI: Fiillerin özne ve nesneye bağlı olarak kazandığı anlama ve girdiği biçime çatı * Bu tür fiillerin öznesi sözde öznedir. Yüklemde bildirilen işten etkilenen varlık cümlede özne gibi kullanılır, ama asıl özne söylenmemiştir. Kapı ve denir. Çatı, sadece fiil cümlelerinde aranan bir özelliktir. İsim cümlelerinde hâliyle olmaz. Ancak isim cümlelerinde “kitap okumak, dünyayı dolaşan gibi fiilimsi gruplar varsa sadece fiilimsi için çatı incelemesi yapılabilir. Ör: “Kitap okumak güzeldir.” İsim cümlesidir. yükleminde çatı özelliği aranamaz. Neyi okumak? Kitabı. Okumak isim-fiili nesne almış. O halde fiilimsi sözcüğü geçişlidir. araba açma ve yıkama fiillerini yapan değil, bu fiillerden etkilenen varlıklardır. Fiiller, özne ve nesne alıp almamalarına; belirtilen işin nasıl yapıldığına; işten nesnenin ve öznenin nasıl etkilendiğine göre çatılar ayrılırlar. Fiil çatılarının oluşmasında hem fiilin anlamı hem de aldığı yapım eki önemlidir. c. Dönüşlü Fiil -Öznenin işi yaparken aynı zamanda o işten etkilendiğini gösteren fiillerdir. Yani fiili yan da ondan etkilenen de öznedir. -Özne gerçek öznedir. -Nesne yoktur. - Fiile "-°l, -°n" ekleri getirilerek yapılır. -Bu fiiller nesne alamazlar; geçişsizdirler. Kızlar süslendi; delikanlılar güzelce giyindi. Çatılarına göre fiiller şunlardır: 1. Öznelerine Göre Fiil Çatıları a. Etken Fiil -Etken fiilin belirttiği işi, oluşu, hareketi, durumu ve kılışı yapan öznenin kendisidir. -Özne gerçek öznedir. -Dilimizde tüm fiiller kök hâlinde iken etkendir. -Bu fiiller geçişli de olabilir geçişsiz de. Yaşlı nine, çocuktan kendisini karşı tarafa geçirmesini istedi. Çocuk da öğrenciliğin verdiği bir bilinçle seve seve ona yardım etti. b. Edilgen Fiil Gerçek öznesi söylenmeyen (ve bilinmeyen) fiillerdir. Cam kırıldı kimin kırdığı belli değil Bir bildiri okundu. Okuyan belli değil Ev satıldı. *Fiile "-°l, -°n" ekleri getirilerek yapılır. Kapı açıldı. Araba yıkandı. * Bazı cümlelerde işi yapan "tarafından" sözüyle ya da "-ce" ekiyle belirtilebilir. Hırsızlar polis tarafından yakalanamadı. Bu kararlar milletçe verilmedi. * Sözde ya da gerçek öznesi olmayan edilgen ve geçişsiz fiiller de vardır: Bu sıcakta uyunmaz. Bu söze gülünür. Yarın pikniğe gidilecek. Burada kalınacak. Adam hep kendisiyle övünüyor. *Tabiat olayları ile ilgili dönüşlü fiillerde "yapma" anlamı yerine "kendi kendine olma" anlamı vardır. Karlar tepelere doğru çekildi. Sıcaklardan dolayı gölün suyu çekildi. Öğleye doğru hava açıldı. Havalar ısınınca buzlar çözüldü. *Bazı fiillerin edilgen şekilleriyle dönüşlü şekilleri farklı ekle yapılır: Sevmek > sevinmek > sevilmek Dövmek > dövünmek > dövülmek Giymek > giyinmek > giyilmek Görmek > görünmek > görülmek *İsme getirilen "-len" ekiyle fiile getirilen "-iş" ve "-leş" eki de dönüşlülük anlamı katabilir: O gün pek içlendim.Trafik polisini görünce adam tutuştu. Birazdan sakinleşir. Not: Edilgen fiille dönüşlü fiil karıştırılabilir: Özgür konferansta oldukça sıkıldı. > dönüşlü Sabaha kadar kurşun sıkıldı. > edilgen d. İşteş Fiil -Fiilde bildirilen işin birden fazla kişi tarafından yapıldığını; işi beraber ya da *Çoğu nesne alamaz; ama bazı işteş fiiller nesne alabilirler. Kazandıkları parayı paylaştılar. karşılıklı yaptıklarını bildiren fiillerdir. "-°ş" ekiyle yapılır. Dövüşmek, uçuşmak, gülüşmek, görüşmek... 2. Nesnelerine Göre Fiil Çatıları. Fiillerin nesne alıp almadıkları, alıyorlarsa hangi özellikleri taşıdığı göz önünde tutulur. *Ya "birlikte" ya da "karşılıklı" anlamı katar. Kuşlar uçuştu birlikte Çocuklar gülüştü. birlikte Öğrenciler kaçıştı. birlikte a. Geçişli Fiil -Belirtili ya da belirtisiz nesne alabilen fiillerdir. -Bu fiillere "ne?, neyi?, kimi?" soruları sorulduğunda belirtili ya da belirtisiz nesne bulunur. Arada bir yazışırız. karşılıklı Onunla Ankara'da tanıştık. karşılıklı -İş, kılış fiilleri geçişlidir. Titizlikle elindeki yazıları inceliyordu. Son gelişinde Ankara'yı da dolaşmıştı. *Bazı filler "ş" sesini yapılarında barındırır ve işteşlik ifade ederler. Bunlara anlamca işteş fiiller de denebilir. Yarışmak, savaşmak, üleşmek, güreşmek, barışmak, konuşmak... *Cümlede nesne kullanılmamış olsa da bu fiiller geçişlidir. Dikkatli bakmayınca fark edemezsiniz. *Bazı işteş fiiller bir durumdan başka bir duruma geçmeyi ifade ederler. Bunlarda işteşlik anlamı zayıftır. Buharlaşmak, güzelleşmek, ağırlaşmak, sertleşmek, sakinleşmek... Durum, gün geçtikçe kötüleşiyor. Hasta, biraz daha iyileşti. Güneşte fazla kaldığından iyice esmerleşti. Rengi giderek koyulaşıyor. Not: Yapısında "ş" sesi bulunduran bütün fiiller işteş değildir. Bunlara dönüşlü de denebilir. Dostluğumuz günden güne gelişiyordu. Sonunda öfkesi yatıştı. Daracık bir yere sıkıştı. Boyunda büyük işlere girişti. Fırtınadan sonra deniz yatıştı. Otobüs kalkmak üzereyken yetişti. Evinden uzakta kalmaya alıştı. *Bazı fiiller "-le-ş" şeklinde iki ek alarak, bazıları da "-leş" şeklinde tek ekle işteş yapılırlar. Kucak-la-ş-, selâm-la-ş-; Toka-laş, bayram-laş... b. Geçişsiz Fiil -Nesne alamayan fiillerdir. -Oluş ve durum fiilleri geçişsizdir. -Yükleme nesneyi bulmak için sorulan "ne?, neyi?, kimi?" sorularının cevabı yoktur. Kar yağdı, tren durdu, ben uyudum, kartallar uçtu, dışarıda kaldı, o da yoruldu... Not: Bazı fiiller hem geçişli hem geçişsiz olarak kullanılabilirler:Gezmek, dolaşmak, geçmek, sürmek, çalmak, c. Oldurgan Fiil Geçişsiz bir fiile "-dir, -t, -r" eklerinden biri getirilerek fiil geçişli yapılırsa buna oldurgan fiil denir. Yatmak > yatırmak Ötmek > öttürmek Uyumak > uyutmak Gezmek > gezdirmek. Kaçmak > kaçırmak Durdurmak > durdurtmak Uçmak > uçurmak > uçurtmak > uçurtturmak Sonuç: Bütün fiiller çatı bakımından öznesine ve nesnesine göre ayrı ayrı en az iki özelliğe sahiptir: *Çocuk koşarak yolun diğer tarafına geçti. Öznesine göre etken; nesnesine göre geçişsiz *Alış veriş listesini evde unuttum. Öznesine göre etken; nesnesine göre geçişli Ali, Ahmet’i güldürdü. Öznesine göre etken; nesnesine göre oldurgan geçişlidir. Ahmet ile Ali selamlaştı. Öznesine göre etken ve işteş; nesnesine göre geçişsizdir. Ahmet okula gitti. (Gerçek özne var, işi yapan bellidir.Nesne almaz) Ahmet kitabı okudu. X ETTİRGEN OLDURGAN GEÇİŞSİZ GEÇİŞLİ İŞTEŞ EDİLGEN Geçişlilik dereceleri artırılmıştır. -Fiili bir başkasına yaptırma söz konusudur. -Oldurgan fiiller ettirgen hâle getirilebilir. Gazete aldı > aldırdı > aldırttı Elbiseyi yıkadı > yıkattı > yıkattırdı İçmek > içirmek > içirtmek ETKEN d. Ettirgen Fiil -Geçişli olduğu hâlde "-dir, -t, -r" ekleriyle tekrar geçişli yapılan fillerdir. DÖNÜŞLÜ ÖZNESİNE GÖRE NESNESİNE GÖRE X X X Gerçek özne var, işi yapan bellidir.Nesne almış) Ahmet ile Ali selamlaştı. (İşi yapan belli, iş karşılıklı yapılıyor,nesne almaz) Ali ile Ahmet barıştı. (X) X X (X) X X (İşi yapan belli, iş karşılıklı yapılıyor,nesne almaz) Ahmet çok sevindi (üzüldü). (X) X X (İşi yapan belli, işi yapan ve işten etkilenen aynı kişi, nesne almaz) Yazı tahtası silindi (temizlendi). X X (Sözde özne var,işi yapan belirsizdir.) Ali, Ahmet’e güldü. (İşi yapan belli,nesne almaz) Ali, Ahmet’i güldürdü. (İşi yapan belli, ğeçişsiz fiil ek yardımıyla geçişli olmuş:Oldurgan çatılı) Ali, Ahmet’i güldürttü. ( İşi yapan belli, geçişli olan fiil ek yardımıyla ikinci kez geçişli olmuş:Ettirgen çatılı) Güldü: Geçişsiz Güldürdü: Oldurgan geçişli Güldürttü. Ettirgen geçişli X X X (X) (X) X X Açıklama: Asıl olan parantez dışında olanlardır. Paranteze alınanlar ikinci özelliktir. “Ahmet çok sevindi.” cümlesinin fiili öznesine göre öncelikli olarak dönüşlüdür; çünkü öznenin yaptığı işten öznenin kendisinin etkilenmesi söz konusudur. “sevindi” fiili aynı zamanda öznesine göre etken çatılıdır; çünkü sevinme işini yapan “Ahmet” gerçek öznedir ve özne bellidir. FİİLİMSİLER( EYLEMSİLER): *Fiil kök veya gövdelerine mastar ekleri denilen yapım ekleri( -ma, -ış, -mak) getirilerek fiillerin iş oluş ya da hareket isimleri oluşturulur.( Fiil ismi, isim-fiil) * Fiil kök veya gövdelerine çeşitli yapım ekleri getirilerek ( -an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş) sıfat- fiiller oluşturulur. Fiiller bu eklerle sıfata dönüştürülür. *Fiil kök veya gövdelerine bağ-fiil ekleri( ip, -ince, -erek, -dikçe, -madan, -diğinde, ..a ..a, …e …a, …ir …mez, ) getirilerek zarf- fiiller elde edilir. Sonuç olarak fiilimsilerin ortak özelliği; zarfa, isme veya sıfata dönüşmeden önce bir fiil olmalarıdır. İSİM -FİİLER Ekler:-ma, - me ; -ış, -iş, -uş –üş; -mak, -mek. Oku-ma, güldür-me Yaz-ış, gid-iş, oku-y-uş, güldür-üş Yaz-mak, gül-mek İsim-fiil grubu: İsim fiilden önce gelen ve kendisiyle bağdaşan (anlamlı birlik oluşturan) sözcüklerle oluşan öbeklerdir. ……………. + isim-fiil = İsim – fiil grubu Yemek yemek, göz gezdirmek Kitap okuma, şiir yazma Eve dön-üş, gurbete gid-iş İsim-fiillerin cümle içindeki bazı görevleri: Özne olur: Yemek yemek güzeldir. Okumak iyidir. Gülme( gülüş, gülmek) en iyi ilaçtır. Yüklem olur: En sevdiğim hobim, okumaktır. En güzel duygulardan biri de eve dönüştür. Nesne olur: Okumayı severim. Sarma sarmayı bilir. Sarmayı ben yedim. Dolaylı tümleç ( yer tümleci) olur: Gezmeye gitmiş. Gülüşüne hayranım. Edat grubunda yer alır ve birlikte zarf tümleci oluştururlar: Okumak için kitap aldı. SIFAT-FİİLLER Ekler: -an,-en; -ası, -esi; -maz, -mez; , -ar, -er,-ır, -ir,-ur, ür; -dık, -dik, -acak; -ecek; -mış, -miş, -muş, -müş Koş-an sporcu Öpül-esi el Bit-mez dert Koş- ar adım Tanı-dık kimse Yapıl-acak ödev Okun-muş kitap Uyarı: *Sıfat- fiiller kendisinden önce gelen sözcüklerle bağdaşması halinde sıfat-fiil grubu oluşturur: Çok tanıdık, durmadan koşan, az okunmuş vs. *Ancak sıfat fiil grupları bir ismin veya zamirin önüne gelerek o sözcüğün sıfatı olabilir ve sıfat tamlaması oluşturabilir. Çok tanıdık (biri) , durmadan koşan (çocuk), az okunmuş (adam) *Sıfat fiiller veya sıfat fiil grupları adlaşabilir. Koşanları gördüm: adlaşmış sıfat-fiil Çalışıp başaranları kim sevmez: adlaşmış sıfat-fiil grubu ZARF-FİİLLER Ekler: ip, -ince, -erek, -dikçe, -madan, -diğinde, ..a ..a, …e …a, …ir …mez, koş-up, gül-üp, saldır-ıp, gel-ip yazdır-ınca, güldürme-y-ince, bak-ınca çalış-arak, gül-erek koş-a koş-a, gid-e gid-e , düş-e kalk-a gel-ir gel-mez çalış-madan, gel-diğinde (geldiği zaman) *Zar-fiiller genellikle cümlede zarf tümleci olarak bulunur: Koşa koşa geldi. Durmadan kitap okudu. Düşe kalka ilerledi. Çalışıp başardı. *Zarf-fiiller sıfat fiil grubunda yer alırlar ve çeşitli cümle öğelerine girerler: Biz onu tanıdık. : Normal çekimli fiil, yüklem O, (durmadan koşan) bir adamdı. Tanıdık birine benziyor.: Sıfat fiil, dolaylı tümleç Durmadan: zarf-fiil Sadece tanıdıklara giderim.:Adlaşmış sıfat- fiil,dolaylı tüm. Durmadan koşan: zarf-fiil grubu Adam çok okumuş.: Normal çekimli fiil, yüklem Durmadan koşan bir adam: sıfat tamlaması Okumuş adamı severim. : Sıfat fiil,sıfat tam., belirtili nesne Durmadan koşan bir adamdı: Yüklem Okumuşları severim. :Adlaşmış sıfat- fiil, belirtili nesne Bu çocuk iyi koşar. : Normal çekimli fiil, yüklem Durmadan konuşanlar gelsin. (özne) Koşar adım ilerleyin.: İsmin önüne gelmiş; sıfat Gülerek konuşanları sevmem. (nesne) fiil, sıfat tamlaması, zarf -tümleci Durmadan konuşandan hoşlanmam. (d.t.) ZARFLAR ( Belirteçler) 1. (www.bilkent.edu.tr/~ahuunsal/dilbilgisi/zarflar.htm) Zarflar: Eylemlerin, eylemimsilerin, sıfatların ya da kendi türünden olan kelimelerin anlamlarını türlü yönlerden (yer-yön, zaman, durum, miktar, soru) etkileyen; onları belirten, dereceleyen sözcüklere zarf denir. Özellikleri Tek başlarına iken sıfatlar gibi isimden başka bir şey değildir. Zarf oldukları ancak cümlede belli olur. Cümlede genellikle zarf tümleci olarak kullanılır. Çekimsiz kelimelerdir. İsim çekim eki (hâl, iyelik, çoğul ekleri vb.) almazlar. Ama isim olarak kullanılabilenler bu görevde iken bu ekleri alabilirler. Zarfların birçoğu sıfat ya da isim olarak da kullanılabildiği için sıfatların ve zarfların tanımı ve özellikleri iyi bilinerek bu fark ortaya konmalıdır. Sıfat isimden önce gelerek onu niteler veya belirtir. Ama zarf isimden önce gelmez. Örnekler: Bugün çok yürüdüm. ………………………………. (eylemden önce) Buraya yarın gelecekler. ………………………. (eylemden önce) İki eski dost akşama kadar sohbet etti………. (eylemden önce) Yarın da bayağı çok yürüyeceğiz. ……………….(zarftan önce, eylemden önce) En güzel sen konuştun. ……………………………..(zarftan önce, eylemden önce) En doğru kararı vermeliyiz. ………………………..(sıfattan önce) Çok hararetli tartışmalar oldu. ………………….(sıfattan önce) Dün hava daha soğuktu. …………………………..(adlaşmış sıfattan önce) Mevsimlerin en güzeli ilkbahardır. …………….(adlaşmış sıfattan önce) Dargın durarak bir şey kazanamazsın. ………(eylemimsiden önce) ZARFLARIN ÇEŞİTLERİ: 1.)Yer-Yön Zarfları : Bu zarflar eylemin yönünü gösterirler.Ancak eylemin yönünü gösteren bu zarflar aynı zamanda yer de ifade ederler.İleri,aşağı,geri,yukarı,beri,içeri,dışarı,öte,alt,yan,karşı,uzak,yakın... 2.)Zaman Zarfları : Zaman ifade eden bu sözcükler,zarf olarak kullanılan çeşitli zaman isimleridir.Başlıcaları şunlardır : dün , yarın , şimdi , artık , daima , yazın , kışın , sonra , hep , er , geç , erken , daha , öğleyin , henüz , gene , yine , akşam , sabah , nihayet , hâlâ , sabahleyin , akşamleyin , hemen ... Yarın görüşelim. Dün geldim. Oyun şimdi başlıyor. Oraları yazın gezdik.Hâlâ gelmedi. 3.)Hâl Zarfları :Hâl ve tavır ifade eden zarflardır.Nasıllık ,nicelik,durum ve tavır ifade eden isimler hâl zarfı olarak kullanılabilirler.bu sebeple bu zarflerın sayıları sınırsızdır. Güzel konuştun. Kardeşçe geçinelim. Cahilce davranma. Durmaksızın yürüdüm.... 4.)Azlık-Çokluk Zarfları : Miktar ve derece bildiren , azlık-çokluk ifade eden zarflardır.Derece de bildirirler.Bir eylemin,bir sıfatın, bir zarfın anlamını pekiştirirler,artırırlar veya azaltırlar.Sayıları fazla değildir.Başlıcalarını örneklerle gösterebiliriz. EN : En üstünlük ifade eder. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. DAHA :Üstünlük ve karşılaştırma ifade eder. Bu ev daha güzelmiş. PEK , ÇOK , GAYET , FAZLA , AZ , BİRAZ , FEVKALÂDE : Değişik ölçülerde miktar bildirirler. Bu iş onu çok sevindirdi.Filmi pek beğendim. Şundan biraz alır mısınız ? Ayrıca seyrek , eksik , sık , bol , fazlasıyla , çokça , hesapsız gibi sözcükler de azlık-çokluk zarfı olarak kullanılır. Para üstünü eksik almışım. Onunla seyrek görüşüyoruz. Bonncukları ipe sık dizeceksin. Öğretmen notlarımızı bol vermiş. 5.)Soru Zarfları :Eylemin anlamını soru yoluyla etkileyen sözcüklerdir. Soru zarfları şunlardır : ne , nasıl , hani , ne kadar , ne biçim . Nasıl gitti anlamadım ? Ne biçim çalışıyorsun ? Bunu nasıl çalıştırdın ? Zarfların yapısı: Çocukça hareket ediyorsun. Elbet bir gün buluşacağız. Türemiş. İsimden isim yapma ekiyle. Birleşik. Sıfat tamlamasından oluşmuş. Böyle gelmiş, böyle gider. Birleşik . bu öyle.( böyle) Adam çekine çekine içeri girdi. Birleşik. Tekrar (ikileme) öbeğinden. Hayvanları ve bitkileri hiç incitmem. Basit. Sanıyorum aramaz. Basit. Çekimli fiilden. Arkadaşlar, içeri girer misiniz? Türemiş. Akşama kadar geri döner misin? Birleşik. Edat öbeğinden. Günlerden beri yağmur yağıyordu. Birleşik. Edat öbeğinden. Düşe kalka ilerledi. Birleşik. Zarf-fiil’den. Çalışmadan başaramazsın. Türemiş. Zarf -fiilden. Ödevini güzel yapmış. Basit. BAĞLAÇ. (edebiyatogretmeni.org) Eş görevli sözcükleri, söz öbeklerini, cümleleri birbirine bağlayan ya da çeşitli anlam ilgileri kuran sözcük veya söz öbekleridir. Başlıca bağlaçlar şunlardır: ve, veya, ya, ya da, yahut, veyahut, ile, yalnız, ancak, ama, fakat, lakin, ne var ki, de, bile, dahi, ki, öyle ki, öyleyse, oysa, oysaki, ise, madem, mademki, meğer, meğerki, meğerse, yeter ki, halbuki, çünkü, hatta, yoksa, ne… ne, ya… ya, hem… hem, bir… bir, gerek… gerek, ister… ister, olsun… olsun Akşam ve sahil, onun şiirlerinin çıkış noktasıydı. (Adları birbirine bağlamıştır.) Sen ve ben ayrı dünyaların insanlarıyız. (Adılları birbirine bağlamıştır.) Erhan, saygılı ve zeki bir öğrenciydi. (Sıfatları birbirine bağlamıştır.) Futbolcular, bitkin ve mutsuz görünüyor. (Belirteçleri birbirine bağlamıştır.) Eve uğradı ve biraz eşya aldı. (Cümleleri birbirine bağlamıştır.) Lisedeyken müzik ile resim en sevdiğim dersti. Bugün veya yarın yola çıkabiliriz. Çalışkan bir çocuk; yalnız çok yaramaz. (karşıtlık) Kitabı alabilirsin; yalnız geri getireceksin. (koşul) Seni dün aradım; ancak sana bir türlü ulaşamadım. (karşıtlık) Maça gidebilirsin; ancak eve erken dön. (koşul) Çok uğraştık; ama onu ikna edemedik. (karşıtlık) Müzik dinle; ama yüksek sesle değil. (koşul) Şirin ama çok şirin bir ilçeydi burası. (pekiştirme) Kardelen ki baharı müjdeler doğaya. (açıklama) İhtiyacı var ki senden para istiyor. (neden-sonuç) Konuşsam da beni dinlemez ki… (yakınma) Bir uyandım ki kar yağmış! (şaşırma) Herkesi sev ki sen de sevilesin. (koşul) EDAT(İlgeç) ( edebiyatogretmeni.org.) Cümle içinde sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri kuran ve cümleye değişik anlamlar katan, tek başına bir anlamı olmayan sözcüklerdir. Başlıca ilgeçler şunlardır: gibi, sanki, göre, kadar, için, üzere, -e doğru, -e karşı, -e karşın, -e rağmen, -e değin, -e dek, -den dolayı, -den başka, ile, yalnız, ancak, sade, sadece, tek, bir, denli, değil… Ali ile Veli tren ile erkenden ile gitmişler. 1 2 3 1. Bağlaç 2. Edat 3. İsim (il-e) 4. Hal eki 5. Bağlaç 6. Hal eki Bende de kalem var. Serhat’ta da kalem var. Ferhat da gelmiş. 4 5 6 7 8 7. Bağlaç 8. Bağlaç 9. Ekleşmiş edat 10. Bağlaç Ali arabayla gelmiş. Sev ki seveyim. 9 10 Annem, melek gibi biriydi. (benzerlik) Zil çaldığı gibi dışarı çıktık. (tezlik) Birazdan fırtına çıkacak gibi. (tahmin, olasılık) Everest, sanki bir dev çadırdı. (benzerlik) Babam, sanki seni dinler de! (inanmama) Sanki birazdan yağmur yağacak. (tahmin, olasılık) Kafama göre bir dost bulamadım. (uygunluk) Sana göre hangimiz suçlu? (kanaat, görüş) Bu sınav dünküne göre daha kolaymış. (karşılaştırma) Bu işi akşama kadar halletmeliyim. (zaman, süre) Elmalar yumruğum kadardı. (benzerlik) Durakta bir saat kadar bekledim. (yaklaşık) Hiç kimseyi senin kadar sevmedim. (karşılaştırma) Tilki kadar kurnaz bir adam. (derece, ölçü) Ders çalışmak için kütüphaneye gitti. (amaç) Senin için herkes iyi şeyler söylüyor. (hakkında) Kardelen, benim için apayrı bir çiçekti. (görecelik) Trafik sıkıştığı için geç kaldım. (neden-sonuç) Bu hazırlıkları konuklar için yaptık. (aitlik) Çocukları için her fedakârlığı yapardı. (uğruna, yoluna) Yarın getirmek üzere arabayı alabilirsin. (şartıyla) Teşekkür etmek üzere sahneye çıktı. (amacıyla) Anlaştığımız üzere yarın buluşuruz. (şekilde, tarzda) Uçağımız kalkmak üzereydi. (zaman) Çocuklar sahile doğru yürüyorlar. (yön) Akşama doğru buralar sakinleşir. (zaman) Güneşe karşı yavaş yavaş yürüyorduk. (yön) Sabaha karşı köye vardık. (zaman) Benden başka herkes maça gitmiş. (dışında, hariç) Not: “Doğru, karşı, başka” sözcükleri, cümle içinde ilgeç dışında değişik görevler kazanabilir. İnan bana, doğru söylüyorum. (belirteç) Sence doğru tarafa mı gidiyoruz? (sıfat) Sonunda doğruyu buldum. (ad) Burası karşıdan, çok net gözüküyor. (ad) Evimiz şehrin karşı yakasındaydı. (sıfat) Sana başka, bana başka konuştu. (belirteç) Bize başka bir adres verdiler. (sıfat) Bunu başkasından duymuş. (adıl) Annemler uçakla gelecekmiş. (araç) Elini bıçakla kesmiş. (gereç) Bahçede, arkadaşlarıyla oynuyor. (birliktelik) Öğretmen, telaşla içeri girdi. (durum) Ağaçların devrilmesiyle yol kapandı. (neden-sonuç) Not: “İle”, yerine “ve” getirilemiyorsa ilgeç; getirilebiliyorsa bağlaç olur. Şiir ile romanı çok severim. (ile=ve > bağlaç) Gençken şiir ile çok ilgilendim. Bu cümlelerin birincisinde “şiir ve roman” denilebildiği için “ile” bağlaçtır; ikincisinde “ile” yerine “ve” getirilemediği için “ile” ilgeçtir. Dünkü toplantıda yalnız sen yoktun. (sadece) Ben bu konuda sade ona inanırım. (yalnız) Sadece dinlenmek istiyorum. (yalnız) Pikniğe bir o gelmemişti. (yalnız) Tek sen misin sevdiğine kavuşamayan? (yalnız) Not: “Yalnız” sözcüğü, yerine “ama” getirilebiliyorsa bağlaç olur. Dün seni çok bekledim; yalnız sen gelmedin. (yalnız=ama > bağlaç) Bu cümlede “yalnız” yerine “ama” getirilebildiği için “yalnız” sözcüğü bağlaçtır. Not: “Yalnız, sade, sadece, bir, tek” sözcükleri, cümle içinde ilgeç dışında değişik görevler kazanabilir. Dedem, yalnız bir insandı. (sıfat) Sahilde, yalnız dolaşıyordu. (belirteç) Sade bir görünümü vardı. (sıfat) Sanatçı, çok sade yaşıyordu. (belirteç) Onunla bir boydayız. (sıfat) Bir sen bir ben biliyoruz bunu. (bağlaç) Olanları bana bir bir anlattı. (belirteç) Çocuk, tek kelime konuşmadı. (sıfat) Herkes gidince ben tek kaldım. (belirteç) Bizi oraya ancak sen götürebilirsin. (sadece) Bu arabaya ancak on milyar veririm. (en çok) Not: “Ancak” sözcüğü, cümle içinde değişik görevlerde kullanılabilir. Çok çalıştım; ancak ödevimi bitiremedim. (ancak=ama > bağlaç) Misafirler, akşama ancak gelebildiler. (belirteç) Birinci cümlede, “ancak” sözcüğünün yerine “ama” getirilebildiği için “ancak” bağlaçtır. İkinci cümlede “ancak” eylemin yapılış zamanını belirttiği için belirteçtir. Bağırmama rağmen beni duymadı. (tersine olarak) Fakirliğine karşın hep mutlu biriydi. (tersine olarak) Seni ölünceye değin unutmayacağım. (zaman) Yağmur geceye dek devam etti. (zaman) Beni bu denli sevdiğini bilmiyordum. (derece) Burası dediğin kadar güzel değil. (olumsuzluk) Trafikten dolayı sınava geç kaldım. (neden-sonuç) ÜNLEMLER: Sevinme, coşma, kızma, acıma, şaşma, korkma gibi duyguları anlatan; seslenme, buyruk gibi durumları bildiren ya da doğa seslerini yansıtan sözcüklerdir. Aman ha! Of bıktım artık! Ah bunu önceden bilseydim! Vah vah, ne oldu sana! Ay, ne şirin şeysin sen öyle! Vay başıma gelenler! Yeter be! Bravo sana! Hah vapur gözüktü! Ha gayret! Elveda sana, ey sonbahar! Eyvah, ne yer, ne yâr kaldı! Hey, bana baksana! Oh, ne güzel! Not: Ünlemler bazen cümle içinde değişik görevlerde kullanılabilir. Kimsenin ahı kimsede kalmaz. (ad) Dedemin amansız bir hastalığı vardı. (sıfat) Ha ben ha sen, hiç fark etmez. (bağlaç) “Ne köşk isterim ne han; 1 1 Zaman en büyük mekan. 2 3 Olmazsa canla canan; 4 Yanarım aman aman!” (A.Tok) 5 6 1. Bağlaç 2. Zarf 3. Sıfat 4.Ekleşmiş edat 5. Çekimli fiil 6. Ünlem tekrarı ( İkileme) Not: Bilgiler internet ortamından derlenerek ve tarafımdan eklemeler ve düzenlemeler yapılarak oluşturulmuştur. Herhangi bir bilgi hatası varsa 62atok@gmail.com ve ahmettok62@hotmail.com adreslerine bildirmenizi dilerim. (Ahmet Tok, Fenerbahçe Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni)
© Copyright 2024 Paperzz