l Sa Sak ar y aİ ğlı k Mü r lü dü ğü ’nü n dik Per iyo Bil sel im Yay ın d ır SAKARYA SAĞLIK BÜLTENİ Mart 2014 Sayı 3 Gülser Gökbulut Değerli sağlık Değerli sağlık bülteni bülteniokurları okurları S ağlık Müdürlüğümüzün üçüncü sayısını sizlere ulaştırmaktan ve paylaşımda bulunmaktan mutluyuz. Basımın arka tarafında yani bizler işin mutfağı dediğimiz bölümde çalışırız. Görünmeden dokunuşlar yaparak okuduğunuz her makalede çevrilen her bir sayfanın düzenini, bakımını anlamının korunmasıyla görevliyizdir. İyi bir dergi demek, iyi bir eserin ortaya çıkması demektir. Editörün ajandası kuvvetli olmalı… Editör kendisini değil bulunduğu kurumu ön plana çıkarmakla görevlidir. Her zanaatın zorlukları vardır. Zor olmayan hiçbir zanaat yoktur. Yalnız her zorluğunda bir kolaylığı vardır. Kolaylığın üzerinde durmadan, okuyuculara karşı her bakımdan sorumluyuzdur. Yazı yazanlara karşı sorumluyuzdur. Bulunduğumuz kuruma karşı sorumluyuzdur. Bu sorumluluklar işi zorlaştırmakta ve yükümüzü ağırlaştırmaktadır. Çünkü ortada iyi veya kötü bir eser varsa bu editörün elinden geçmektedir. Yani yaptığınız iş, eğer insanların faydasına değilse zaten bu büyük bir vebal ve sorumluluktur. Yazım çalışmalarında, yazıyı herkesin anlayabileceği şekle getirmek kolay bir mesele değildir. Yazı yazmaya ikna etmek zordur. Çünkü genelde yoğun olduklarından işlerinden nefes alabildikleri kısa sürede yazı yazmalarını isteriz. Kısaca bizlerin yaptığı işin mutfak bölümü olduğu için ürünü ortaya çıkarıp, sizlere sunma aşamasına getirene kadar zorlanıyorsunuz. Ürün ortaya çıktıktan sonrada sizden daha bahtiyarı olamaz! Bundan yola çıkarak; Üçüncü sayımızda 2013 yılında yaptığımız çalışmalarımızın son altı ayının özeti ile kurulduğu günden bu güne değin çalışmaları, karşılaştıkları zorluklara boyun eğmeden ve pes etmeden 24 saat hizmetlerini esirgemeyen 112 Acil Sağlık Hizmetlerinin faaliyetlerini mümkün olduğunca sizlere aktarılmasında aracı olabilmek amacıyla emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.. Sakarya Sağlık Bülteni Yayın ekibi adına… 1 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır 3 ar lemd A t a r u M Uz. Dr. üdahale Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Gülser GÖKBULUT m alarda ilk lm ı y a b e yb ı v Bilinç ka 8 en tafa Ez s Dr. Mu süreci izmetleri m i h ş li k e lı g ğ n a i s tlerin Acil ns hizme la u b m a 112 Akoğlutancı a s u M s r. Prof. Dr. E. Birol Bo Prof. D li ve Organ Bağışı 20 Nak Karaciğer an 33 i 35 k gün Öz l i N . r Op. D Glokom menc r i ğ e D dar Dr. Ser loğun Bir Nöro Hukuk Danışmanı Av. Sebila KARABULUT Yayın Kurulu Yusuf TÜRKDOĞDU Elvan ASLAN AYDIN Burçin KANDEMİR Hümeyra ŞAHİN Talip TELLİ Bilimsel Kurul Uzm. Dr. Murat ALEMDAR Dr. Rana BEŞLER Uzm. Dr. Sevda GÜRSEL Uzm. Dr. Tekin Ulaş KARATEPE Dr. Mustafa EZEN Dr. Serdar DEĞİRMENCİ Dr. Zeynep Gökçen BATTAL Dr. Neslihan KARADENİZ Filiz KOÇ Hazırlık Araştırma, Bilgi Sistemleri ve Sağlığın Geliştirilmesi Şube Müdürlüğü n Ardında 38 ztürk zlem Ö Ecz. Ö nel Bakış rine Ge Denetimle Eczane Yayın Sahibi Sakarya Sağlık Müdürlüğü adına Uzm. Dr. Murat ALEMDAR m Sağla an Salih r. Has Doç. D 40 Röportaj uncer T n i m e as . Dyt. Y Uzm ir iye Özeld Diyet Kiş 49 İrtibat Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü Resmi Daireler Kampüsü Camili Mah. Adapazarı / SAKARYA Tel: (264) 251 35 50 www.sakaryasm.gov.tr www.saglikbulteni54@saglik.gov.tr Yazıların sorumluluğu yazara aittir. Bültenimizin adı kullanılarak alıntı yapılabilir. Fotoğraflar Sakarya Sağlık Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Doğan ÖZTÜRK’e teşekkür ederiz. Kapak ve Sayfa Tasarımı İrfan SAVUN Baskı İbrahimoğulları Ofset Matbaa Hiz. San. Tic. Ltd. Şti Bilinçkaybı kaybıveve Bilinç bayılmalardailkilkmüdahale müdahale bayılmalarda Uz. Dr. Murat Alemdar Nöroloji Uzmanı, Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü Ö zet Acil yardım ambulanslarında görev yapan sağlık çalışanlarının müdahale ettiği olguların önemli bir kısmını bilinç kaybı yaşayan bireyler oluşturur. 112 acil sağlık hizmetleri çağrı merkezine gelen bilinç kaybı nedenli çağrıların sık görülen sebepleri arasında; senkop (vazovagal, kardiyak, ortostatik), kardiyopulmoner arrest, beyin kanaması ya da beyin damar tıkanıklığı, hipoglisemi, epileptik nöbet, kafa travması ve psikojenik nedenler sıralanabilir. Bilinci kapalı her olgu için yaşamsal öneme haiz olan ilk müdahalenin etkin yapılabilmesi; farklı belirtilerin ve bulguların doğru yorumlanarak olası tanının doğru konulmasını, nakil esnasında karşılaşılabilecek olası risklere önceden önlem alınmasını ve tıbbi müdahalenin düzgün yapılmasını gerektirir. Bu derlemede; bilinç kaybı ya da bayılma nedeniyle ulaşılan hastalara, olay yerinde ve ambulansla nakil esnasında yapılan müdahalelerde özen gösterilmesi gereken hususlar pratik notlar halinde özetlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bilinç Kaybı, Bayılma, Arrest, İlkyardım Giriş 112 acil çağrı merkezlerinde görev yapan çağrı karşılayıcı personellerin, acil bir durum olup olmadığını süzmekte nispeten daha az zorlandığı ve acil yardım ambulansına görev verirken daha emin olduğu durumların başında, yeni gelişen bir bilinç kaybı tariflenen olgular için yapılan çağrılar gelir. Ne var ki, acil yardım ambulanslarında görev yapan ve bu olgulara ilk müdahaleyi yapmak durumunda olan sağlık çalışanlarının işiyse oldukça meşakkatlidir. Zira, kimi zaman hiçbir öykü (anamnez) alamadıkları ve yakınları tarafından bilinci kapalı olarak bulunmuş bir çocuk, kimi zaman nöbete ait kasılmalardan dolayı muayene ve müdahale imkanı çok kısıtlı olan epilepsi hastası bir genç, kimi zaman da eşi tarafından sabah uyanmadığını ve tek tarafını hiç hareket ettirmediği farkedilen aşırı kilolu bir yaşlıyla karşılaşırlar. Tüm bu sıraladığımız ve gerçekten acil müdahale gerektiren durumların yanı sıra, gerçekten organik bir rahatsızlığa mı yoksa hastalık taklidine mi (diğer adıyla temaruz ya da simülasyon) bağlı olduğunu anlayamadıkları senkoplar ya da nöbetler de karşılarına çıkabilir. Dolayısıyla, acil yardım ambulanslarında görev yapan sağlık çalışanlarımızın, yaşamsal öneme haiz olan ilk müdahaleleri yapma kararını vermeleri; karşılaştıkları her tür olguya ait farklı belirtileri ve bulguları doğru yorumlayabilmelerini ve ön tanıyı doğru koymalarını gerekli kılar. Bu ilk aşamayı müteakiben, hastaneye nakil esnasında karşılaşılabilecek olası riskleri öngörme ve bunları önlemek için mücadele etme dönemi başlar. Bunun gereğini yerine geti- 3 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır rebilmek için ise olası risklere hazırlıklı olup, zamanında ve doğru müdahaleleri düzgünce yapabilmek için gerekli olan asgari tıbbi bilgiye sahip olmak şarttır. Bu derlemede; bilinç kaybı ya da bayılma nedeniyle ulaşılan olgular için, gerek olay yerinde, gerekse ambulans ile nakil esnasında çalışanlarımızın özen göstermesi gereken hususlar gözden geçirilmiştir. Bilinç Kaybı Bilinç; kişinin uyanık, kendisi ve çevresinden haberdar olduğu durum anlamına gelir.1 Uykuya meyilli olan, sesli uyaranlarla uyanıp sorulan sorulara doğru cevaplar veren, fakat kendi haline bırakılınca yeniden uyumaya başlayan hastalardaki bilinç bozukluğunu tanımlayan terim ‘somnolans’ ya da ‘letarji’dir. Sürekli uyku halinde olan ve sesli uyaran ile uyandırılamayan, ancak ağrılı uyaranla uyandırılabilen, sorulara cevap vermeyen ve sadece anlamsız sesler çıkaran, çevre ile ilişkisi iyice bozulmuş olan hastalar için ise ‘stupor’ terimi kullanılır. ‘Koma’ durumunda ise hasta dış uyaranlarla uyandırılamaz. Hafif ve orta dereceli komada hasta ağrılı uyaranı lokalize edip eliyle uzaklaştırmak ister ya da yüz buruşturma gibi genel bir cevap verir. Derin komada ise her türlü uyarıya refleks düzeyde bir cevap dahi alınamaz. Sadece vejetatif fonksiyonlar (sindirim, öğürme vb. otonom sinir sistemi işlevleri) korunmuştur. Bu terimlerin, özellikle hekimsiz ambulanslarda görev yapan sağlık çalışanlarımız tarafından bilinmesi ve kullanılması; komuta merkezindeki sorumlu hekime hastadaki bilinç bozukluğunun net olarak tariflenebilmesine ve nakil sürecinde alınacak tedbirlere daha hızlıca karar verilebilmesine olanak sağlar. Hastaya ulaşıldığı andaki bilinç durumunun ve nakil süresince iyiye ya da kötüye doğru olan bilinç programının değişikliklerinin kaydedilmesi ise, olgunun götürüldüğü hastanenin acil servisindeki hekimlere, sorununun niteliği ve ciddiyeti hakkında bir ön fikir vermesi açısından önem taşır. Hayat Kurtarma Zinciri Bilinci kapalı hastaya yaklaşım anlatılırken, temel ilkyardım ve yaşam desteği bilgilerini hatırlatmakla başlamak en doğru olanıdır. Acil durumlarda hayat kurtarma zinciri dört halkadan oluşur; sağlık kuruluşuna haber verilmesi, olay yerinde temel yaşam desteği yapılması, defibrilatör kullanımı ve hastane acil servislerinde müdahale yapılması.2 İlk halka olan ‘sağlık kuruluşuna haber verilmesi’ her vatandaşın temel görevidir. Günümüzde 112 acil çağrı merkezi numarasının bilinilirliğinin artmış olması, ülkemizde bu halkanın gereğinin yerine getirilmesini oldukça kolaylaştırmıştır. Bilinç kaybı olan hastaya, sağlık ekibinin varış süresinin uzunluğu ile sağkalım oranı arasındaki ters orantıyı anımsarsak, gerek çağrıyı yapan insanın olay yerinin adresini 4 tarif etme, gerekse çağrıyı alan sağlık görevlisinin adresin kaydı, teyidi ve ambulans ekibine düzgün aktarımı konusundaki becerilerinin ne denli önemli olduğunu da anımsarız. Dolayısıyla, acil çağrılar konusundaki toplumsal eğitimlerin (minik 112 projesi, kamu spotları vb.) ve çağrı karşılayıcılara yönelik olarak düzenlenen meslek içi eğitimlerin, oldukça olumlu sonuçlar doğuracağı ve nice hastanın hayatının kurtulmasına vesile olacağı aşikardır. İkinci halka ise ‘olay yerinde temel yaşam desteği’ yapılmasıdır. Bu anlamda, bilinç kaybı yaşayan hastanın yakınlarında ilkyardım yapmayı bilen birinin oluşu önemli bir şanstır. İlk yardımın klasik tanımı; yaşamı tehlikeye düşüren herhangi bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın yapılan ilaçsız uygulamalardır.2 Sağlık profesyonelleri hastaya ulaşıncaya kadar geçen, altın değerindeki o dakikalar içerisinde, bilinçli olarak yapılan basit birtakım müdahaleler, ölümü ya da kalıcı organ hasarlarını engelleyebilir. Bunun en dramatik örnekleri arasında, kardiyopulmoner arrest (kalp-solunum durması) ile ilişkili bilinç kayıpları yer alır. Eğer kalp masajı ve suni solunum ile hastanın kalbi, beyin hücrelerinin oksijensizliğe dayanabildiği süre olan ~ 4 dakika içinde yeniden çalıştırılabilir ise geri dönüşümsüz beyin hasarı büyük ölçüde engellenmiş olur. Bir başka örnek olarak da tansiyon düşmelerine (hipotansiyon) ikincil gelişen bayılmalar gösterilebilir. Eğer birey düz bir yerde uzatılır ve bacakları yerden 30 derece kadar yükseltilirse beyine giden kan dolaşımı yeterli düzeye ulaşır ve kalıcı hasar engellenebilir. Bu tür istenmeyen olaylar, özellikle okul, cami, alışveriş merkezi vb. kalabalık yerlerde görüldüğünde etrafında ilkyardım bilen birinin bulunması olasılığı daha fazladır ve hastaların sağkalım şansı daha yüksektir. Ne mutlu ki, 22/05/2002 tarihinde, şansa bırakılamayacak kadar önemli bir konu olan ilkyardım gereksiniminin karşılanması olasılığını ülkemiz genelinde arttıran önemli bir gelişme yaşanmış ve ‘İlkyardım Yönetmeliği’ 24762 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 18.03.2004 tarih ve 25406 sayılı resmi gazetede revize edilen bu yönetmelik ile düşük riskli işyerlerinde her 20 çalışandan birinin, yüksek riskli işyerlerinde ise her 10 çalışandan birinin ilkyardımcı olması gerekli kılınmıştır.3 Bu düzenleme sonrasında, son 10 yılda, ilkyardım eğitimlerine olan talep artmış ve toplumumuzda ilkyardım bilen insan sayısı ciddi oranda yükselmiştir. Bu sevindirici gelişme, ülkemizde hayat kurtarma zincirinin ikinci halkasının giderek daha etkin bir şekilde yerine getirilmesini sağlaması açısından, önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu yazımızın temel konusu olan üçüncü halka ise olguya ‘ambulans ekiplerince gerekli müdahalelerin yapılması’ dır. Bilinci kapalı hastalarda, dördüncü ve son halka olan ‘hasta- ne acil servislerinde müdahale edilmesi’ aşamasına varıncaya kadar geçecek olan süre içerisinde ambulanslarımızda görev yapan sağlık çalışanlarımızın yapacağı müdahaleler hayati öneme haizdir. Aslında, bu üçüncü halkada yapılacak müdahalelerin en başında yine ilkyardımın ‘ABC’ kuralları yer alır. ‘ABC’ Kuralları İlkyardım esnasında yapılacak uygulamaları ve bunların sırasını daha kolay anımsamak adına, bu uygulamaların ingilizce adlarının baş harflerinden yola çıkılarak ‘ABC’ kuralları tanımlanmıştır. Bu kuralları anımsarsak: A = Airway (Solunum Yolunun Açık Tutulması): Bu aşama özellikle kardiyopulmoner arrest, travma ya da epileptik nöbet sonrası gelişen bilinç kayıplarında çok önemlidir. Ağız içine önce göz ile bakılmalıdır. Zira, hastamızın ağzında toz- toprak, kırık takma diş ve yabancı cisimler varolabilir. Eğer yabancı cisim varsa, işaret parmağı yandan ağız içine sokularak cisim çıkartılmalıdır. Bilinci kapalı kişilerde dil arkaya doğru düşüp havayolunu tıkayabilir. Bu durumda ise, hastanın boyun (servikal) travması olmadığından emin olunduktan sonra, baş geriye doğru itilip çene yukarı kaldırılarak soluk yolu açılır. Sağlık personeli, bir elini hastanın alnına, diğer elinin 2 parmağını ise çene kemiğinin üzerine koyar, alından bastırıp çeneden kaldırılarak hastanın başını geriye doğru iter. ‘Baş geri - çene yukarı pozisyonu’ adı verilen bu pozisyon hava yolu açıklığını sağlar. Ancak, bu işlemler sırasında sert hareketlerden kaçınılmalıdır. Bilinci kapalı olan bir hastanın spontan solunumu mevcut ise, uygun büyüklükteki bir airway ile hava yolu açıklığı garanti altına alınmalıdır. Kuşkuya neden olan herhangi bir belirti var ise hasta uygun şekilde aspire edilmelidir. B = Breathing (Solunum): Bilinci kapalı hastada hava yolu açıklığı sağlanır sağlanmaz hastanın soluk alıp almadığı değerlendirilmelidir. Sağlık personelimiz, ‘bak-dinle-hisset’ yöntemiyle; önce göğüs kafesinin solunum hareketi yapıp yapmadığına bakar, emin olamaz ise yanağını hastanın ağız ve burun kısmına yaklaştırarak solunumu dinler ve hastanın soluğunu yanağında hissetmeye çalışır. Solunum yapıp yapmadığını 10 saniye süre ile değerlendirir ve solunum yoksa derhal yapay solunuma başlar. İdeal olan; hastanın entübe edilip mekanik ventilasyon ile solunumun idame edilmesinin sağlanmasıdır. Servikal travma olasılığına dikkat edilmesi ve sert manüplasyonlardan kaçınılması, uygun boyutta bir entübasyon tüpünün seçilmesi ya da gerekli durumlarda larengeal mask airway (LMA) kullanılması, her iki göğüs yarımının solunuma eşit katıldığının tespiti ile tüpün ucunun uygun yerde olduğundan emin olunması ve tüpün uygun şekilde sabitlenmesi, her hastada hassasiyet gösterilmesi gereken temel noktalardır. Ambulanslarımızda yer alan transport ventilatörlerinin ayarlarının, her hasta için uygun şekilde yapılması da bu sürecin vazgeçilmez bir unsurudur. Solunumun etkinliği açısından hastaneye ulaşıncaya değin oksijen satuSakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır rasyonu takibine göre ayarların yeniden yapılması önemlidir. Özellikle hekimsiz (paramedik ve acil tıp teknisyenlerimizin görev aldığı) ambulanslarımızda görev yapan sağlık personelimizin tereddüte düştükleri her aşamada komuta hekimi ile hastaya dair verileri paylaşıp, onları karar sürecine ortak etmeleri elzemdir. Herhangi bir olumsuzluk nedeniyle entübasyon imkanı yok ise, ve ağızdan ağıza solunum yapılacaksa; burun kapatılır, burundan solunum yapılacaksa; ağız kapatılır. Derin bir soluk alınıp, solunum yaptırılacak kişinin ağzına (ya da burnuna) ağız yerleştirilir. Hastanın göğsünün kabarmasına yetecek şiddette soluk verilir. Bu iki defa tekrarlanır. C= Circulation (Dolaşım): Dolaşımın değerlendirilmesi için; çocuk ve yetişkinlerde şah damarından, bebeklerde kol atardamarından, 3 parmakla, 5 saniye süre ile nabız alınmaya çalışılır. Nabız alınmıyor ve oskültasyonla da kalp tepe atım sesi duyulamıyor ise kalp durmuş kabul edilir ve hemen kalp mesajına başlanır. Hasta sert bir zemine yatırılır ve bir yanına diz çökülür. Göğüs kemiğinin (iman tahtası) üçte bir alt ucuna bir elin ayası sıkıca yerleştirilir, diğer elin ayası da bunun üstüne konur. Parmaklar hastaya temas etmemelidir. Kollar dik tutularak (bilek ve dirsekler bükülmeden) sabit ve ritmik bir şekilde göğüse 5 cm 1/3 oranında bastırılır. Arada nabız kontrol edilerek dakikada 100 kez olmak üzere dolaşım başlayıncaya kadar devam edilir. Kalp atımı ve solunum durması saptanan bir hastada, oksijenlenmiş kanın yaşamsal organlara ulaşması için, yukarıda özetlediğimiz uygulamalar da dahil olmak üzere, acil olarak uygulanan tedavi girişimlerinin tümüne ‘yeniden canlandırma (kardiyo-pulmoner resüstasyon)’ denilir. Ambulanslarda görevli olan sağlık personelimizin kardiyopulmoner resüstasyon esnasında dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri; resüstasyon işlemine, hastada nabız alınana ve kalp tepe atımı duyulana değin devam etmektir. Personellerimizin, halkın içerisindeki ilkyardımcılara kıyasla, değişik teçhizatları kullanabilme avantajı olsa da, yeniden canlandırma işlemlerinin etkinliği, her koşulda, solunumun ve nabzın yukarıda tariflendiği şekilde değerlendirilmesiyle anlaşılabilir. Yeniden canlandırma işleminin başarılı olup olmadığının tespiti, nabız varlığı ile bilikte monitörde izlenen ritmler üzerinden yapılmamalıdır. Zira, elektromekanik disosiasyon ya da nabızsız elektriksel aktivite dediğimiz kalp kasının (miyokard) kasılması ile sonuçlanmayan elektriksel aktivitenin monitörde gözlenmesi, kullanılan ilaçların miyokard dokusundaki kas hücrelerinde oluşturduğu lokal elektriki aktivitelerin gözlenmesi ve değişik artefaktların varlığı yanıltıcı olabilir. Dolayısıyla resüstasyon esnasında, aralıklarla nabız ve kalp tepe atımı kontrolü yapılmalıdır. Bilinci Kapalı Hastalarda Dikkat Edilecek Hususlar -Hastaneye nakil sürecinin öncesinde, bilinci kapalı hastaların ambulans sedyesine yerleştirilmesi ve sabitlenmesi 5 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır özenli davranmayı gerektiren temel işlemlerden biridir. Nakil esnasında hastaya resüstasyon da dahil olmak üzere pek çok müdahalenin yapılmasının da gerekebileceği düşünülür ise hastaları düşme ve ek yaralanmalar da dahil olmak üzere pek çok riskten koruyan bu işlemin, olay mahallindeyken düzgünce halledilmesinin gerekliliği daha iyi anlaşılır. -Bilinç kaybı olan hastalarda ilk yapılması gereken işlemlerden biri de kan şekeri ölçümüdür. Hipoglisemi saptanan hastalarda ya da herhangi bir nedenle kan şekerinin ölçülemediği durumlarda, derhal intravenöz dekstroz ile mayi desteğine başlanmalıdır. Hipoglisemisi olan yetişkin hastalarda, periferik venöz sklerozu önlemek amacıyla tercihen santral venöz yoldan, akut dönemde %50 dekstroz 50 cc bolus şeklinde verilir ve uzun dönemde %10 dekstroz ile devam edilir Pediatrik doz: yenidoğanda, 200-400 mg/kg dekstroz (2-4 cc/kg - %10 dekstroz) intravenöz bolus, çocuklarda ise 500 mg/kg dekstroz (5 cc/kg - %10 dekstroz) intravenöz bolus şeklindedir. 4,5 -Mümkünse damar yolu açma işlemi de alanda ya da ambulans içinde seyir için hareket edilmeden önce yapılmalıdır. Özellikle anaflakside, hipovolemik şok tablosunda ya da aktif kan kaybının devam ettiği hastalarda, çift taraflı damar yolu açılması elzemdir. Aktif epileptik nöbet geçirdiği esnada ulaşılan hastalarda da hemen damar yolunun açılması ve tedavisinin uygulanması hayati önem arzetmektedir. Bu hastalarda damar yolu açma işleminin ambulansla seyir halinde iken yapılması güç olabilir. Dikkat edilmesi gereken başka bir husus da inme kliniği ile alınan hastalarda, damar yolu açılırken sağlam olan taraftaki kolun seçilmesidir. -Ambulans personelimizin inmeli hastalarda karşılaşabildiği bir diğer sorun da kan basıncı yüksekliğidir. Ne var ki kan basıncının ani olarak düşürülmesi, beyinde tahrip olan bölgenin etrafında yer alan, kan akımının hücre fonksiyonları için kritik düzeye inmiş olduğu, fakat henüz hücre ölümünün gelişmediği penumbra adı verilen bölgenin kanlanmasının azalmasına ve hasarın genişlemesine neden olabilir. Bu nedenle tekrarlayan ölçümlerde kan basıncı sistolik 220 mmHg, diastolik 120 mmHg düzeyleri ve üzerinde ise tedaviye başlanmalı ve %20’nin üzerindeki düşüşlerden kaçınılmalıdır.6 Akut dönemdeki kan basıncı kontrolünde bilinci kapalı hastalarda nitroprusside, açık hastalarda ise kaptopril ve labetalol tablet kullanılabilir. -Bilinci kapalı hastalar için yukarıda saydığımıza benzer tüm tıbbi konularda, gerekli bilgilerin komuta merkezindeki hekimlere etraflıca iletilmesi akış şemaları ve onlarla yapılan konsültasyonların gerekliliklerinin dikkatlice yerine getirilmesi, ambulanslarımızda görev yapan sağlık personelimizin en kritik sorumlukları arasında yer alır. Bayılma (Senkop) Bayılma; kısa süreli, yüzeysel ve geçici bilinç kaybıdır. Beyne giden kan akışının azalması sonrası beyin sapında yer- 6 leşik retiküler ektive edici sistemin beslenmesindeki bozukluk neticesinde oluşur. Genellikle, hastanın yere yığılmasıyla devreye giren otoregülasyon meknizmaları sonrası beyne giden kan akımı normale döner ve bilinç açılır. Framingham çalışmasına göre, en sık; vazovagal (%21.2), kardiyak (%9.5) ve ortostatik (%9.4) kökenli senkoplar gözlenmektedir. Olguların üçte birinden fazlasında (%36.6) ise neden saptanamaz.7 Bayılma öncesi ve ertesinde hastalarda; sersemlik hali, başta hafifleme hissi, bulanık görme, yorgunluk, çarpıntı ve başağrısı şikayetleri de gözlenebilir. Senkop geçiren hastanın yakınında bulunanlar; hastanın elbiseleri boyundan, göğüsten ve karından gevşetmeli, beynine kan gitmesini sağlamak için düz bir yerde sırtüstü yatırırarak, bacaklarını düz bir şekilde yukarı kaldırmalıdır (kalçadan 30 derece kalkacak şekilde). Sonrasında hasta bu pozisyonunda bekletilmeli ve kesinlikle başının altına yastık konulmamalıdır. Hastaya uyarıcı kokular (amonyak vb.) koklatılabilir, ama en doğrusu hastanın zorlanmaksızın kendine gelmesinin beklenmesidir. Kendine geldiğinde su, çay gibi içecekler azar azar verilebilir. Sağlık personellerimiz, olguya ulaştığında; kısa bir anamnez almalı, hastanın bilincinin tümüyle açıldığından emin olmalı ve vital bulguları kontrol etmelidir. Genellikle, kısa sürede bilinci yeniden açılan bir hastadan alınan anamnezde; uzun süre ayakta durma, aniden oturur pozisyondan ayağa doğrulma, ıkınma ya da öksürük gibi provake eden öncül bir olayın tariflenmesi senkop tanısını kolaylaştırır. Vital bulgulara bakıldığında bradi- ya da taşiaritmi gözlenebilir ve kan basıncı sıklıkla düşük olarak ölçülür. Senkop geçiren hastalarda olası hipoglisemiyi dışlamak için kan şekeri kontrol edilmelidir ve EKG monitorizasyonu, nadir de olsa altta yatabilecek kardiyak olayların saptanması açısından, mutlaka yapılmalıdır. Hipotansif hastalara; nazal oksijen başlanması ve damar yolunun açılmasını müteakiben (hipoglisemi dışlandı ve hastada konjestif kalp yetmezliği, pulmoner ödem, hipernatremi öyküsü vb. başka bir kontrendikasyon olmadığı anlaşıldı ise) izotonik solüsyon (%0.9 NaCl) ile intravenöz mayi desteği uygulanmalıdır. Yeni gelişen ciddi bir bradikardi var ise intravenöz atropin uygulaması gerekebilir. San Fransisco senkop kuralları, senkop geçiren hastaların takip eden ilk hafta içerisinde ölüm ya da ciddi kardiyak ve nörolojik olaylarla yüzleşme olasılığını tahmin etmekte ve buna göre hastaneye yatırma kararını vermekte kullanılan kriterleri içerir. Bu kriterlerin acil yardım ambulanslarında ve komuta merkezlerinde çalışan hekimler tarafından bilinmesi, özellikle genel durumu düzelmiş ve hastaneye gitme taraftarı olmayan olgularla ilgili transport kararını doğru vermek ve olguları doğru yönlendirmek için gereklidir. Bu kurallar; nefesdarlığı, hipotansiyon (sistolik <90 mm Hg), anormal EKG bulguları, anemi (hematokrit <% 30) veya konjestif kalp yetmezliği varlığında riskin yüksek olduğunu ifade eder, ve bu hastaların mutlaka hastaneye yatırılarak izlenmesi gerekir. 8 Ayrıca; 45 yaştan büyük olanlar, önceden herhangi bir kalp hastalığı öyküsü olanlar, ailesinde ani ölüm hikayesi olanlar, diyabet gibi komorbit hastalığı olanlar ve egzersiz ile ilişkili senkop geçirenler de acil serviste gerekli konsultasyonlar ile değerlendirilmek, takip ve monitörize edilmek amacıyla hastaneye transport edilmelidir. Bayılmaları kısa süren, semptom ve bulguları ciddi olmayan, EKG bulguları olmayan ve 45 yaşından genc olan hastalar ayaktan tedavi edilebilir.9 Sonuç Netice olarak, görüldüğü üzere bilinç kaybı ya da bayılma nedeniyle ulaşılan hastalara ilk müdahale esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar, yoğunlukla, temel ilkyardım, kardiyopulmoner resüstasyon ve hasta taşıma teknikleri ile ilgili bilgilerden ibarettir. Ambulanslarımızda görev yapan sağlık personellerimizin, hayat kurtarma zincirinde işlevsel oldukları temel halka olan üçüncü halkada yapacağı her müdahale hastalar için hayati öneme haizdir. Bu nedenle, bu bilgilerin tamamı ambulanslarda görev yapan sağlık personelimize verilen meslek içi eğitimler içerisinde yer almalıdır. Bu eğitimlerin tüm personelimize verilmesi ve gerekli aralıklarda tekrar edilmesi bilinci kapalı hastaya verilen acil sağlık hizmetinin kalitesi ve etkinliği için vazgeçilmez bir gerekliliktir. Kaynaklar 1-http://www.itfnoroloji.org/semi2/koma.htm. (18.02.2014) 2-Temel İlk Yardım Uygulamaları Eğitim Kitabı, http:// www.saglik.gov.tr/EBYS/dosya/ 1-78703/ h/ilkyardimuyg.pdf (18.02.2014) 3-http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-552/ilkyardim-yonetmeligi.html (21.02.2014) 4- Sangün Ö, Dündar B. Yenidoğan döneminde hipoglisemiye yaklaşım. Güncel Pediatri 2013; 11: 31-8 5-http://www.ttb.org.tr/STED/sted0801/ilkyardim.pdf (22.02.2014) 6-Lakshminarayan K, Anderson DC, Borbas C, Duval S, Luepker RV. Blood pressure management in acute ischemic stroke. J Clin Hypertens (Greenwich). 2007;9(6):444-53 7-Soteriades ES, Evans JC, Larson MG, Chen MH, Chen L, Benjamin EJ, Levy D.Incidence and prognosis of syncope. N Engl J Med. 2002;347(12):878-85 8-Quinn J, McDermott D, Stiell I, Kohn M, Wells G. Prospective validation of the San Francisco Syncope Rule to predict patients with serious outcomes. Ann Emerg Med. 2006;47(5):448-54 9-http://web.firat.edu.tr/myildiz/files/senkop.pdf (22.02.2014) Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Sağlık Müdürlüğü Çalışanlarına İlk Yardım Eğitimi 07-11 Ekim ve 21-25 Ekim 2013 tarihleri arasında İl Sağlık Müdürlüğü çalışanlarının tümüne (toplamda 101 Personel) Temel İlk Yardım eğitimi verilmektedir. Temel İlkyardım Eğitimi Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürü Dr.Rana BEŞLER, ATT Vijdan m PANDIROĞLU, ATT Melin KURTULUŞ, AABT Kıymet P HOCAOĞLU ve Sağlık Memuru Samim Uğur KURT taraH fından verilmektedir. fı Dört Grup halinde yapılan Eğitimlerde, Ana başlıklarıyla; • Genel İlkyardım Bilgileri, • Hasta Yaralının ve Olay Yerinin Değerlendirilmesi, • Temel Yaşam Desteği, • Kanamalarda, Yaralanmalarda, Yanık, Donma ve Sıcak Çarpması, Kırık, Çıkık, Burkulma, Bilinç Bozukluğu, ZehirÇ lenme, Hayvan Isırmaları, Göz, Kulak, Burna yabancı cisim le kkaçmasında ve Boğulmalarda İlkyardım, • Hasta/Yaralı Taşıma Teknikleri anlatıldı. Sözlü anlatılan eğitim sonrasında pratik uygulama’da yapılarak bilgilerin pekiştirilmesi sağlandı. Eğitimler sonunda p yapılan hem teorik hem pratik sınav sonucunda başarılı olan ya katılımcılara sertifikaları Şubemizce dağıtıldı. k 7 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Acilsağlık sağlıkhizmetleri hizmetleri Acil Dr. Mustafa Ezen Ü 8 lkemizde Ambulans Hizmetlerinin Gelişimi: Ülkemizde modern anlamda ambulans hizmeti ilk kez, Sağlık Bakanlığı tarafından 1985 yılında bazı ana arterler ve turistik bölgelerde bir merkeze bağlı olmadan araç telefonu ile ulaşılabilen, gezici ambulans ekipleri bir süre denenmiş ve bu organizasyon daha çok trafik kazaları için kullanılmıştır. 1986 yılında da 077 Hızır Acil Servis olarak Ankara, İstanbul ve İzmir büyükşehir belediyelerinin ambulans, teknik alt yapı, şoför ve maddi destek vermesi, Sağlık Bakanlığının hekim ve tıbbi malzeme desteği ile daha çok doktorlu hasta taşımacılığına benzer bir sistem ülkemizde kullanılmış ve şimdiki acil sağlık hizmetlerinin temelleri atılmıştır. Türkiye’de acil tıbbın gelişimi gerçek anlamda 1993 yılında “Acil Tıp” ayrı bir uzmanlık dalı olarak kabul edildi ve aynı yıl Türkiye’de Dokuz Eylül Üniversitesi ve Fırat Üniversiteleri bünyesinde iki acil tıp anabilim dalı kurulması ile başlanmıştır. Yine aynı yıl Acil tıp teknikeri eğitim programı başlatılmıştır. 1994 yılında hastane öncesi hizmetlerde 077 Hızır Acil’den “112 Acil Yardım ve Kurtarma’ya” geçilmiştir. 1994-1995 yıllarında İstanbul, Ankara ve İzmir İllerinde 112 ekipleri kuruldu. Ambulans ekiplerinde sağlık memurları, ebeler ve hemşireler, az bir kısmında ise doktorlar görev yapmaktaydı. 1996 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı okullarda ilk yardım ve acil bakım teknisyenliği bölümü açılması ile çalışmalar hız kazanmıştır. 2000 yılına gelindiğinde acil sağlık hizmetlerinin bütün yurtta eşit, ulaşılabilir, kaliteli, süratli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak amacıyla acil sağlık hizmetlerinin sevk ve idaresine dair usul ve esasları belirleyen “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” çıkarılmıştır. 2004 yılında ilk defa Sağlık Bakanlığı’nın 112 acil yardım ve kurtarma istasyonlarına ve hastane acil servislerine ambulans ve acil bakım teknikeri ve acil tıp teknisyenlerinin atamaları yapılmıştır. 2007 yılında “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği”nde değişiklik yapılarak 28. maddesine Ambulans ve Acil Bakım Teknikeri (AABT) ve Acil Tıp Teknisyenlerinin (ATT) görev, yetki ve sorumlulukları eklenmiştir. 2009’da “Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri İle Acil Tıp Teknisyenlerinin Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Tebliğ” hazırlanarak, “Yetişkin Uygulama ve Çocuk Uygulama Kılavuzu” AABT ve ATT’nin görev, yetki ve sorumlulukları algoritma hâline getirilmiştir. Günümüzde acil sağlık hizmetleri; acil sağlık konusunda eğitim görmüş sağlık ekipleri tarafından, ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gel- mesini takip eden erken dönemde, tıbbi araç ve gereç desteği ile sunulan ve ülke genelinde Genel Müdürlüğün ilgili birimi aracılığıyla tek elden planlanan, idare ve koordine edilen hizmetlerdir. Bu hizmetler Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin 5. maddesine göre “Acil sağlık hizmetlerinin ülke genelinde sunulabilmesi için kesintisiz olarak bir ekip anlayışı içinde yürütülmesi ve kısa zamanda ulaşılabilir olması esastır. Acil sağlık hizmetlerinin bu esaslara göre Bakanlığın koordinasyonunda kamu veya özel bütün kurum ve kuruluşların iştiraki ile tek merkezden yönetilmesini sağlamak maksadıyla, hizmetin yürütülmesi için acil sağlık hizmetleri teşkil olunmuştur”. Acil sağlık hizmetlerinin merkez teşkilatı; Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı altı Daire Başkanlığından oluşmaktadır. İlimizde hastane öncesi acil sağlık hizmetleri Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğüne Bağlı “İl Ambulans Servisi Başhekimliği” aracılığı ile yürütülmektedir. Ambulans hizmetlerinin il düzeyinde organizasyonunu, yönlendirilmesini, uygulanmasını ve değerlendirilmesini İl Ambulans Servisi Başhekimliği sağlar. İlimizde Acil Sağlık Hizmetleri 112 Ambulans Hizmetlerinin Gelişimi: İlimizde 1998 yılından önce ambulans hizmetleri il merkezinde Devlet Hastanesi bünyesinde 3 ambulans, ilçelerde 11 ambulans olmak üzere toplam 14 ambulansla sadece hasta nakil hizmeti olarak verilmekteydi. Bu ambulanslarda sadece şoför bulunmakta, ağır vakalarda sağlık personeli görevlendirilmesi yapılmaktaydı. Tıbbi donanım olarak da yalnızca oksijen tüpü bulunmaktaydı.1 Sağlık Bakanlığı tarafından yurt çapında belirlenen illerde yapılanması planlanan 112 Acil Sağlık Hizmetleri birimlerinden birini oluşturmak üzere; Sakarya ilinde, İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde 1998 yılı Ocak ayında ilk adım olarak “112 Acil Yardım ve Kurtarma Şube Müdürlüğü” kurulmuştur. 1998 yılı ilk yarısında komuta kontrol merkezi yeri olarak belirlenen Toyotasa Acil Yardım Hastanesi binasında uygun görülen bir mekânda düzenleme çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalar bünyesinde ilk olarak telsiz, telefon ve fiziki yapılanma konularında gerekli ihtiyaçlar belirlenerek temini yoluna gidilmiştir. Bakanlık onaylı 112 özel giysileri yapılmıştır. 1998 yılı Eylül ayına kadar klasik röleli telsiz sistemi ve 5 hatlık telefon santral sisteminin Sakarya merkez ilçe sınırlarında kurulumu tamamlanarak deneme çalışmalarına başlanmıştır. Bu arada Sağlık Bakanlığı’na İl Özel İdaresi’nin katkılarıyla 5 adet klasik donanımlı Mercedes marka ambuSakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır 112ambulans ambulanshizmetlerinin hizmetleriningelişim gelişimsüreci süreci 112 lans alımı yapılarak iç ve dış donanımları yaptırılarak hizmete sunulmuştur. . 1998 yılı Eylül ayında geçici görevle atanabilen 6 Doktor, 2 Hemşire, 2 Ebe, 12 Sağlık Memuru, 21 Şoför’den oluşan 43 personele bir ay süresince temel eğitim verilirken deneme çalışmaları da başlamıştır. Deneme çalışmaları bünyesinde gerçekçi bir yaklaşımla eksikler veya hatalar belirlenerek düzeltilme yoluna gidilirken, 112 personelinin görev bilinci ve heyecanı sisteme önemli katkılar sağlamıştır. Deneme uygulamaları sırasında il çapında halkın 112 sistemine ilgisi gün geçtikçe artmıştır.2 Kurulumu işlerlik kazanan telsiz sistemi aracılığı ile İstanbul bölgesi 112 telsiz haberleşmeleri izlenebildiğinden, bunun da eğitime katkısı olmuştur. 112 temel eğitimi bünyesinde gerçekleştirilen sanal acil durum anonsları bölgesel medya kuruluşlarınca izlenmiş ve 112 sistemi ile medyanın tanışmasını sağlamıştır. 1 Ekim 1998 günü Komuta Kontrol Merkezi ve 1 Nolu İstasyon Toyota-sa İlkyardım Hastanesinde, 2 Nolu İstasyon Devlet Hastanesinde, 3 Nolu İstasyon Doğum ve Çocuk Hastanesinde konuşlandırılarak 2’si yedek olmak üzere 5 ambulans ve 21 personelle hizmete başlanmıştır. Telsiz sisteminin kurulumunun ikinci basamağını teşkil etmek üzere, 1998 yılı Aralık ayında merkez kontrol birimi ve 2 bölge aktarıcısı da sisteme eklenerek geniş alan kapsama telsiz sistemine geçilmiştir. Bu yolla merkez ilçe dışındaki diğer ilçeler de haberleşme ağına katılmıştır. 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde Sakarya’da ayakta kalabilmiş kamu kuruluşlarından biri olan 112 Birimi ilk etapta acil tıbbi yardımın zamanında vatandaşa ulaşmasını 9 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır sağlamıştır. Kriz merkezi faaliyete geçinceye kadar tüm kurtarma ve yardım faaliyetlerinin yönlendirme ve organizasyonu 112 Birimince yürütülmüştür. Deprem, 112 birimlerine daha fazla önem verilmesi; araç, malzeme ve iyi eğitim almış personelle desteklenmesi gerçeğini gündeme getirmiştir. Deprem sonrasında istasyon yerlerinin hasar görmesi sebebiyle K.K.M. ile 1 Nolu istasyon Devlet Hastanesi yanında, 2 nolu istasyon Serdivan sağlık Ocağı yanında, 3 Nolu istasyon Erenler Et-Balık kurumu içerisinde konuşlandırılmıştır. Ayrıca hizmet sahasını genişletmek için 2001 yılında Hendek, Pamukova ve Sapanca 112 Acil Sağlık İstasyonları Araç-gereç ve personelleri tamamlanarak faaliyete geçirilerek istasyon sayısı altıya çıkarılmıştır. 2002 yılında K.K.M. Sivil Savunma Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü bünyesindeki bir binada,1 Nolu İstasyon Mithat paşa Mahallesinde Harmanlık mevkiinde bir konteynırda, 3 Nolu İstasyon da Erenler Sağlık Ocağı bahçesindeki konteynır da konuşlandırılmıştır. 2003 yılında yeni atanan personel ile eski personelin tıbbi bilgilerini artırmak ve yenilikleri aktarmak için Acil Tıbbi Yardım, Organizasyon ve Haberleşme konularında hizmet içi eğitim yapılarak personellin daha verimli ve bilinçli hizmet vermesi sağlanmıştır. 2004 yılında K.K.M. İkizce-Osmaniye’deki il Sağlık Müdürlüğümüzce tahsis edilen kendi binasına taşınmıştır. İlk kez atanan 5 Paramedik ve 5 Acil Tıp Teknisyeni atamasıyla Akyazı İlçesi Acil Sağlık hizmetleri İstasyonu Mart ayıda faaliyete geçirilmiştir. Yine Karasu, Kaynarca, Ferizli, Söğütlü, Karapürçek, Geyve ve Taraklı İlçelerinde B tipi entegre İstasyonlar oluşturularak. İlçelerde açılması planlanan acil Acilsağlık sağlıkhizmetleri hizmetleri Acil Dr. Mustafa Ezen 10 sağlık hizmetleri istasyonları tamamlanarak 3’ü merkezde 12 si ilçelerde olmak üzere 15 Acil Yardım İstasyonuna sahip olunmuştur. 22 Temmuz 2004 yılında Pamukova İlçesinde meydana gelen Hızlı Tren Kazası sırasında haberleşmede yaşanan problemler sebebi ile 112 Komuta Kontrol Merkezi İkizce-Osmaniye’deki binadan Sağlık Müdürlüğü Prefabrik Binasına taşınmıştır. 2005 yılında sahada birlikte çalışılan Emniyet Müdürlüğü, Sivil Savunma Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü ve İtfaiye Daire Başkanlıkları ile koordinasyon sağlanması için gerekli protokoller yapılmış ve bu kurumların personelleri ile ortak eğitimler düzenlenerek, kurumların birbirlerinin imkân ve kabiliyetlerini öğrenmeleri ile sahada ortak çalışma prosedürlerinin geliştirilmesi sağlanmıştır. Serdivan ‘da bir İstasyon daha hizmete sokularak Merkezde 4 İlçelerde 12 olmak üzere toplamda 16 İstasyona ulaşılmıştır. 2006 yılında Komuta Kontrol Merkezi Maltepe Mahallesindeki bugünkü yerine taşınmıştır. Taşınma işlemi sonrasında ambulansların GPS sistemi ile takibini, telsiz ve telefon konuşmalarının kayıt altına alınmasını ve tüm kayıtların ve işlemlerin elektronik ortamda yapılması ve takibini sağlayan ARMAKOM yazılımı tedarik edilerek hizmetin daha hızlı, etkin ve denetlenebilirliği artırılırken, Komuta Kontrol Merkezi’nin personel sayısı da artırılmıştır. Yenikent Devlet Hastanesi bünyesinde entegre (B tipi) bir istasyon hizmete sokularak istasyon sayısı 16 ya çıkarılmıştır. 2007 yılında afet durumlarında gerek il dışı gerek il içinde daha etkin haberleşmenin sağlanabilmesi için uydu telefonu kurulumu sağlanmıştır. 2008 yılında Sakarya Devlet Hastanesi bünyesinde 1 istasyon daha faaliyete geçirilerek merkezde 5 ilçelerde 12 olmak üzere istasyon sayısı 17 ye çıkarılmıştır. 2009 yılında Arifiye Acil Yardım İstasyonu açılarak istasyon sayısı 18 ‘e çıkarılmıştır. 2010 Yılında Acil Sağlık Hizmetleri bünyesinde çalışan sağlık personelinin Acil Modül Eğitimlerine başlanmıştır. 2011 yılında Kuzey Terminalinde 1 istasyon daha açılarak istasyon sayısı 19’a çıkarılmıştır. Kış şartlarında ulaşılamayan yerlere ulaşılabilirliği sağlamak üzere Bakanlığımızda 1 paletli ambulans alınmıştır. 2012 yılında Erenler 2 Nolu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu açılarak istasyon sayısı 20’ ye çıkarılmıştır. Obez hastalara daha etkin Acil Sağlık Hizmeti sunmak için 1 obez ambulansı ile çoklu yaralı bulunan vakalara daha etkin acil sağlık Hizmeti sunumu sağlayacak 1 adet çoklu hasta/yaralı ambulansı Bakanlığımızdan alınmıştır. 2012 yılında 4 ana sedyeli ambulans hizmet vermeye başladı.Ayrıca olağanüstü durumlarda Bakanlığımız merkezi ile rolesiz direkt görüşmeyi sağlamak için HF Telsiz Verici sistemi ihale ile alınarak Afet haberleşmesinde kullanılmak üzere HF bandında haberleşme sağlayacak telsiz alınarak kurulumu ve hizmete sunumu gerçekleştirilmiştir. 2013 yılında Serdivan 2 Nolu, Merkez 2 Nolu (Havuz) ve Sapanca 2 Nolu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu açılarak istasyon sayısı 23 ‘e çıkarılmıştır. Sağlık Bakanlığımızın planlaması doğrultusunda daha etkin bir haberleşme sağlamak gerektiğinde data gönderebilme özelliğine sahip JEMUS telsiz sistemine entegrasyon sağlanmıştır. Vatandaşlarımıza acil durumlarda hastane öncesinde erken ve doğru acil müdahalenin ulaştırılması, hastaneye ulaştırılıncaya kadar ki süreçte uygun acil desteğin eğitimli ve organize ekiplerle düzenli bir şekilde sağlanması temel Prensibi ile bugün 15 doktor, 13 Sağlık Memuru, 3 Hemşire, 1 Araştırmacı, 46 Acil Ambulans Bakım Teknikeri, 202 Acil Tıp Teknisyeni, 1 Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni, 1 Tıbbi Sekreter, 1 Memur, 62 Şoför, 2 Teknisyen, 2 Hizmetli olmak üzere 349 personel ile 3’ü özellikli, 9 ‘u yedek, 23 ‘ü faal olmak üzere toplam 35 ambulansla Sakarya’ ya Acil Sağlık Hizmeti sunulmaktadır. Vatandaşlar ücretsiz 112 telefon numarasıyla doğrudan 112 komuta kontrol merkezine ulaşabilmekte, deneyimli ve eğitimli personelden oluşan çağrı karşılama ekibi tarafından bilgiler değerlendirilmektedir. Değerlendirme sonucunda en kısa sürede olay yerine ekip gönderilmekte, telsiz ve gerektiğinde telefon sistemi aracılığı ile devamlı ve gerçek bilgi akışı sağlanmaktadır. 112 komuta kontrol merkezi, hasta – ambulans - hastane arasında koordinasyon sağlayarak en kısa sürede, en uygun tıbbi yaklaşımın sağlanabilmesini temin etmektedir. İlimizin acil sağlık sistemin daha iyiye gitmesi hepimizin ortak dileği olduğu kadar, ortak çabasını da gerektirmektedir. Şu anda her sistemde olduğu gibi aksaklıklar ve eksiklikler mutlaka olacaktır, ancak bu hizmetin ardındaki özveri düşünülerek daha yapıcı yaklaşımlarla sistem tüm bireyler tarafından yüklenilmelidir. Unutulmaması gereken en önemli nokta şudur: Bugün uzaktan izlediğimiz olayların mağduru yarın biz veya yakınlarımız olabilir. İşte o gün geldiğinde istediğimiz ve hak ettiğimizi düşündüğünüz her hizmet için bugünden bu sistemi desteklemeli ve yapıcı yaklaşım içinde olmalıyız. Kaynaklar: 1- İl Sağlık Müdürlüğü Arşivi 2- Çalışanları Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Unutma... Unutma...1-1-2 1-1-2 Dr. Rana Beşler H er İnsan doğar, yaşar ve ölür. Uzun sağlıklı kaliteli bir yaşam sürebilmek hepimiz için birinci sırada olan beklentimizdir. Hayattaki önceliklerimiz aslında hep aynıdır. Sağlık hep birinci sırada. 40 Yaşında, kadın, anne, eş, doktor. Hayatımızda belirli sıfatlarımız ve rollerimiz vardır. Ben kendimi tanımladım beklide… İki yavrum var büyüttüğüm. “Oğlum!” diyorum; “Bak sakın unutma. 1-(Bir), 1-(Bir) 2(iki). Herşey başımıza gelebilir arayacağın ilk numara.” Ben doktorum 1-1-2 diyorum, biliyorum ki bu numara bana can bana yoldaş… 112 Herkesin ismini bildiği ambulans numarası. Herkes için anlamı farklı olsa da koca bir emek ve yüreğin karşılığıdır. Yapılan işler verilen emekler öylesine çok ki… Yaşadığımız şehrin nüfusu 900.000 civarındadadır. Geçtiğimiz yıl içerisinde yaklaşık 60.000 vatandaşımıza 112 ambulanslarımızla hizmet verilmiştir. Kimine yerinde müdahale yapılmış kimide hastanelerimize taşınmıştır. 60.000 vatandaşımızı 4 er kişilik ailelerini düşünürsek 240.000 kişi; bu da nüfusun yaklaşık ¼ ü geçen yıl canına can bulmuş demektir aslında 112 ile. Şehrimizde 24 adet 112 ekibimiz var. Vücudumuzda dolaşan kanı toplayan damarlar gibi her yere yayılıyor 24 saat Tüm 112 Personeline Teşekkürler… 11 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır boyunca kesintisiz hizmet vermek için. 330 tane personelimiz var. Ambulanslarımızda Doktor, Acil Tıp Teknisyeni, Acil Tıp Teknikeri ve Şoför arkadaşlarımız hizmet veriyor. Hem hizmet veriyor hem de yıl boyu eğitim alıyorlar. Temel Modül, Travma Resüsitasyon kursu, Erişkin İleri Yaşam, Çocuk İleri Yaşam ve Ambulans Sürüş Teknikleri Eğitimi Sağlık Bakanlığımızca onaylı 4-5 gün süren eğitimlerdir. Sürekli güncellenme zorunluluğu olan eğitimlerdir. Yenilenmek için, verilen sağlık hizmetinin kalitesini yükseltmek için, Dünya standartlarını yakalamak için en az 3 yılda bir eğitimlerinin güncellemek zorunda 112 çalışanları. Her kursa en fazla 20 kişi katılabiliyor. Ambulanslarımızda yenilenmek zorunda ve yenileniyorlar da. Şu anda Sakarya 2 yaşında ve daha küçük 32 ambulansımız var. “Oğlum, Sakın unutma 1-1-2” Sevdiklerimizin yanında her zaman olamayız, ama biliyorum ki 1-1-2 gerektiğinde benden önce yetişecektir oğlumun yanına. 112 personeli ile canıma can olacaktır biliyorum. Çünkü hiç durmadan çalışıyorlar. Yaşadığımız şehrin personeli ile en güçlü dinamiği 1-1-2. Paramedik Paramedikkimdir? kimdir? Meryem Dindar A 12 mbulans ve Acil Bakım Teknikeri (Paramedik) Kimdir ? Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği (Paramediklik) mesleği ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmıştır. Dünya Savaşları, Kore ve Vietnam Savaşlarında bu ülkenin yaşadığı askeri tecrübeler, yaralıların kısa sürede nihai tedavinin yapılacağı birimlere ulaştırılmaları ve tahliye boyunca hayat kurtarıcı müdahalelerin yapılması sağ kalanların sayısında artış göstermiştir. Bu deneyimler ışığında sivil ortamda, özellikle trafik kazalarında yaşanan ölümlerin azaltılması amacıyla çalışmalar başlatılmış ve paramediklik eğitimleri 1973 yılında çıkarılan Acil Sağlık Hizmetleri Sistemi Yasası ile standardizasyona kavuşturulmuştur.1 Ülkemizde Paramediklik mesleğinin gelişimi nasıl olmuştur ? Ülkemizde ambulans hizmetlerinin düzenlenmesinin ilk adımı 1985 yılında Ankara Numune Hastanesi bünyesinde başlatılan Hızır Acil Servis ile atılmıştır. Hastane öncesi acil bakımdaki hızlı gelişmeye paralel olarak, zaman içerisinde bu hizmetin verilmesinde çalışan nitelikli insan gücünün eksikliği ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç, 1993 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu bünyesinde Türkiye’deki ilk Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği Programı’nın açılmasına vesile olmuştur. Dokuz Eylül Üniversitesi ve Kanada Cambrian College ile işbirliği içinde başlatılan program 1995 yılında ilk mezunlarını vermiştir. Bu programlarda verilen eğitimin temel amacı; hasta ve yaralıların ihtiyaç duydukları ilk yardım ve acil bakım hizmetlerini, daha olay yerinde iken başlatabilecek ve güvenli bir şekilde hastaneye nakli sağlayabilecek nitelikli sağlık personeli yetiştirmektir. Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği (Paramedik) eğitimi, ön lisans düzeyinde iki yıldır. Eğitim sürecinde acil hasta bakımı, acil yardım ve kurtarma çalışmaları, ambulansta bulunan sedyeler, cihazlar ve ekipmanların kullanımı, beden eğitimi ve vücut geliştirme gibi dersleri teorik ve pratik olarak alırlar. Bununla birlikte davranış bilimleri, anatomi, fizyoloji gibi derslerle genel kültür derslerini de alırlar. Teorik bilgileri pratikte geliştirmek adına, ders yılı içi stajlarını ambulans servisi, hastanede acil servis, yoğun bakım ünitesi, kadın doğum ve çocuk hastalıkları servisinde uygularken, her iki ders yılı sonunda altı haftalık yaz stajı uygularlar. Ayrıca bölümden mezun olmak için sürücü belgesine sahip olmak ön koşullardan biridir.2 Paramedikler için iş alanları nelerdir? Mezuniyet sonrasında Paramedikler, devlet sektöründe Kamu Personeli Seçme Sınavı önlisans düzeyi sınav sonuç- larına göre yerleştirmeleri yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’na bağlı 112 acil sağlık hizmetleri istasyonlarında, il ambulans komuta kontrol merkezlerinde, acil ve afetlerde şube müdürlüklerinde ve hastanelerde görev alabilmektedirler.3 Ayrıca özel hastane acil servisi ile özel ambulans şirketlerine bağlı ambulanslarda iş hayatına başlayabilirler. Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri (Paramedikler), 2004 yılında Sağlık Bakanlığı 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu Ambulanslarında görev almaya başladılar. Sağlık Bakanlığı’nın 07.12.2006 tarih ve 26369 sayılı Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği’nin 7. Maddesinde (Değişik: RG-10/4/2012-28260) “Acil yardım ambulanslarında en az üç personelden oluşan bir ekip görev yapar. Ekipte en az bir hekim veya bir paramedik veya Sağlık Bakanlığınca belirlenmiş modül eğitimlerini tamamlamış bir acil tıp teknisyeni ile diğer bir sağlık personeli ve bir şoför bulunur. Ambulansta sürücülük görevini öncelikle acil tıp teknisyeni veya zorunlu hallerde paramedik yürütebilir. Bu durumda şoför bulundurulmaz. Hekim bulundurulmayan acil yardım ambulanslarında hasta kabininde Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır nakil esnasında hastaya müdahale etmek üzere görev yapan personelden en az biri paramedik olmalıdır” denilmektedir. 4 Ülkemizde hekimlerin daha ziyade hastaneler, aile sağlığı merkezleri ve komuta kontrol merkezleri bünyesinde istihdam edilmesiyle birlikte hekimli istasyon (A1 tipi) sayısı giderek azalmakta ve paramedikler günümüzde ambulansların temel nitelikli personelleri haline gelmektedirler. Tıbbi bilgi ve yetenekleri ile hasta ve yaralılara gerekli acil bakımı uygularken, aldıkları ambulans ileri sürüş teknikleri eğitiminden sonra aynı zamanda ambulans sürücülüğü yapmaktadırlar. Yardıma ihtiyacı olan zor durumdaki insanları kurtarmak, acil bakım uygulamak ve uygun hastaneye naklini sağlamak kolay olmamakla birlikte, her zaman bir ekip işidir. Hekim olmayan ambulanslarda, paramedikler ekip lideri olarak görev yapmaktadırlar. 2004 yılında ülke genelinde Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği (paramedik) bölümü eğitimi veren Üniversite sayısı 12 iken, 2014 yılına geldiğimizde bu mesleğin acil sağlık hizmetlerinde önem kazanmasıyla eğitim veren üniversite 1-Paramedik Derneği (http://www.parder.org.tr/paramedik/paramedik-kimdir) 2-Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Ders Bilgisi (http://shmyo.sdu.edu.tr/tr/ilk-ve-acil-yardim-i-veii-o/ders-bilgisi-70s.html) 3-T.C. Sağlık Bakanlığı, Bakanlık ve Bağlı Kuruluşlar Personel Dağılım / Standart Kadro Cetvelleri (http://www.yhgm.saglik.gov.tr/belge/1-30908/bakanlik-ve-bagli-kuruluslar-personel-dagilim--standart-. html) 4-T.C. Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Yönetmelikler (http://www.acilafet.gov.tr/pages.asp?nid=499&n=582) 5-T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi, ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu (http://www.osym.gov.tr/belge/1-19181/2013-osys-yuksekogretim-programlari-ve-kontenjanlari-ki-. html) 13 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır sayısı 71’e ulaşmıştır. 5 Ülkemizde paramedikler yüklenmiş oldukları misyonlarını başarı ile gerçekleştirip acil sağlık sisteminde vazgeçilmez bir unsur olmuşlardır. KAYNAKLAR Ambulansgeçiş geçişmodifi modifikasyonu kasyonu Ambulans Gülser Gökbulut A 14 mbulans siren çalarak trafikte yol almaya çalışıyorsa, tüm araçların ambulanslara gerekli öncelik ve kolaylığı sağlaması gerekiyor. O ambulans sizin bir yakınınız için de çağrılmış olabilir. Ambulans, sol şeritten geliyorsa kontrollü biçimde sağ şeride, sağ şeritten geliyorsa sol şeride geçin. Ambulans orta şeritte yol alıyorsa, uygun ve kontrollü biçimde orta şeridi sağ ve sola geçiş yaparak boşaltın. Asla trafik içinde yol almakta olan bir ambulansın peşine takılarak ambulansın açtığı yoldan gitmeye çalışmayın. Ambulansın her an her türlü ani hareket ve duruş yapabileceğini unutmayın. Trafik ışıklarında ve kavşaklarda, ambulans siren sesi geliyorsa, mümkünse durun ve ambulansın nereye yöneldiği kesinleşmeden hareket etmeyin. Yalnızca ulaştırma sorumluluğunu taşıyan ambulans görevlisinin değil aynı zamanda bekleyerek geçen her saniye ambulanstaki hasta yakınlarının ve ambulansa yol verememe durumunda kalan sürücülerin de paylaştığı ortak bir dehşet olma özelliğini taşıyor. Tıkanmış trafikte ambulans sirenleriyle beraber beklemek zorunda kalanların içinde oldukları bu acı verici durumdan aşırı derecede rahatsız olduğu aşikardır. Sıkça yaşanan bu durum, ambulansların vakaya ulaşma yolunu tam bir trafik keşmekeşine çevirmektedir. Trafik kazasının olduğu mevkide trafik kesilmekte veya bir şeride düşmekte bu ambulansın geleceği güzergahtaki trafik yoğunluk ve uzunluğunu kat ve kat artırmakta bunun neden olduğu her saniyelik geciktirme, hayattan çalınan anlara denk gelmektedir. Bazı güzergahlarda emniyet şeridinin olmaması hem ambulansın tek şansının trafikle boğuşması olmasına hem de diğer araçların ambulansa yol vermek için kaçacak bir yerleri olmamasına neden olmaktadır. Bu şerit daraltması da ambu- lansa yol açmak isteyen sürücülerin çabalarını zorlaştırmakta, kısmen sonuçsuz bırakmakta ve hayat kurtarma çabası trafiğin insafına kalmaktadır. AMBULANSA YOL VERME METODU Ben nasılsa sağ şeritteyim, ambulans soldan gidiyor gitsin bana ne demek yanlış. Siren sesini duyar duymaz sağdaki duracak ki, o durunca önünde bir boşluk oluşacak. Oluşan boşluğa da ambulansın yolunu kesen soldaki araba kayacak siren sesinin anlamı budur. SAĞDAKİ DUR, ÖNÜNÜ BOŞALT. SOLDAKİ BU BOŞLUĞA KAY, YOLUMU AÇ! onun dışında, yeşil yanıyorsa bile ambulansın geçtiği yola girecek araç beklemeli. Geniş şeritli yollarda, en soldaki konvoy şeridin soluna yapışacak, orta şeritteki konvoy ise orta şeridin sağına yapışacak. Ambulans aradaki boşluktan yoluna devam edecek. Ambulansların trafikte en düzgün şekilde ilerleyebilmeleri için uygulanması gereken ve bize yakışan budur. Bu sefer ise “hayat” kazandıracaklar. Hayat hediyesine sahip olan herkese... Hayatta olan insanlar için basit ama hayat için bir o kadar ACİL … Kaynakça: ituemk.org Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır İhtimaller.. maller.. Dr. Neslihan Karadeniz S akarya il ambulans servisi komuta kontrol merkezinde görevli 11 Doktor 43 AABT ve 204 ATT’nin nöbeti devraldıkları andan devrettikleri ana kadar yaşamaları ihtimal dahilinde olan olaylar nelerdir.. • Komuta Kontrol Merkezine binlerce çağrı gelmesi, bunların çoğunun bir sağlık sorunuyla ilgili olmayan aramalar olması ihtimali.. • Komuta Kontrol Merkezi nöbetçi hekiminin koordine ettiği sevk işlemleri amacıyla yaptığı telefon konuşmalarının sayısının yüzlerce olması ( hepsi aciliyeti olan, çoğunlukla gergin ve oldukça yıpratıcı) sonunda ailesi tarafından aranınca bile telefon konuşması yapmaktan bıktığı için açmama ihtimali… • Komuta Kontrol Merkezi hekiminin, bunalımda olduğu için 112’ yi arayan birinin adresini öğrenebilmek için bir saate yakın telefonda kaldıktan sonra ipuçlarından adresi bulup, kendine zarar vermeden hastaya 112 ekibi ulaştırma ihtimali.. • Ücretsiz olduğu için cep telefonunda kontör olmayan kişilerin yüzlerce kere 112’ yi arayarak, arayamadıkları kişilere mesajlarının iletilmesini istemesi ve bunun imkansız olduğunu söyleyen görevliye sitem edip, bağırarak telefonu kapatma ihtimali.. • Çocuğunun ilk konuşma sevincini yaşayan ailelerin ilk telefonda konuşma tecrübesini de 112’ yi arayarak, yaşatmaya çalışma ihtimali.. • Komuta Kontrol Merkezinde görevli çağrı karşılayıcının nöbetinin başladığı andan itibaren yirmi dört saat boyunca durmadan 112 yi arayarak, hep aynı şarkıyı söyleyen bir çocuğu artık aramaması konusunda ikna etmeye çalışma ihtimali… • Komuta Merkezi çalışanının eline aldığı bir lokmayı ağzına götüremeden açlığını unutup, saatlerce binlerce kez ‘’buyurun 112’’deme ihtimali.. • Olay yerini tarif edemeyen bir kazazededen en küçük ipucu alabilmek için etrafında gördüğü her şeyi sorgulama (çevresindeki tabelalar ağaçlar,evler,ışıklar) onu teselli etmek, sakinleştirmek için sesi kısılana kadar konuşma ihtimali.. • Çocuğuna bir şey olacak korkusuyla 112’yi arayıp panikten oturduğu ilçenin adını unutan, ağlamaktan konuşama- 15 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır yan birine ambulans ulaştırmak için iki telefon iki kulağında, gözü bilgisayarda birden çok insan olmak, komuta merkezinde istasyon ekibini ‘’vaka yerindeyiz’’ anonsuyla hep beraber ve sevinç çığlıklarını atma ihtimali… • Yardım çağrısıyla arayanla 112 KKM çağrı karşılayıcısı konuşmaya başladıktan itibaren aralarında kutsal bir bağ kurulur, artık kurtarma başlamıştır. Emanet devir alınmıştır . Çağrı karşılayıcıyla yardım isteyen vardır. Dünyada sadece..ta ki en uygun 112 ekibi hastanın yanına ulaşana kadar.. • Sabah nöbeti devraldıktan yirmidört saat sonra nöbeti devredene kadar 112 istasyon çalışanlarının yaşama ihtimali olan binlerce olaydan birkaçı… • Birkaç dakikada hızla ulaştıkları olay yerlerinde geç kaldınız, serzenişlerine hayır daha beş dakika bile olmadan buradaydık bile demeden biran önce hastalarıyla ilgilenme ihtimali.. • Benim bir şeyim yok çocuğumla ilgilenin diyen! bir kazazedenin bebeğini kucaklayıp, ağlıyorsa susturmak, üşüyorsa ısıtmak ve anne babasına bir şey olmayacağına inandırmak için çırpınıp durma ihtimali.. • Onlarca basamak çıkarak ulaştıkları apartman dairesindeki hastayı, dar ve dik koridorlardan sarsmadan sedyeyle indirmeye çalışırken ellerinin kollarının hastanın ağırlığıyla morarması, duvarlara sürtünerek kanaması,ayaklarının burkulması ama bütün bunları ve canlarının acıdığını hastayı hastaneye teslim ettikten sonra fark etme ihtimali.. • Sağlık durumu kötüleşen yaşlı bir amcayı hastaneye gitmeye ikna etmek için bin dereden su getirme ihtimali.. • Susup sadece işini yapan 112 ekibinin, aldığı maddenin etkisiyle saldırganlaşmış durmadan hakaret eden yaralıyı gerekli müdahalelerini yaparak hastaneye götürme ihtimali. • Ağlayamama ihtimali.. canla başla uğraşıp , çok isteyip hayat vermeyi, olmayınca kötü haberler vermek zorunda olmak teselli etmek çoğu zaman.. • Ve sevinç.. yeni bir hayat ambulansın siren sesleriyle karışan bebek ağlaması.. ambulansta doğan bir bebek ihtimali.. Sözlü veya fiziksel şiddete uğrama ihtimallerine rağmen kendilerini işlerine adayan, insan sağlığı için, hayat kurtarmak için sayısız fedakarlık yapan tüm 112 çalışanlarıyla birlikte 112 şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyoruz..iyi ki varsın 112.. AcilTıp TıpTeknisyenliği Teknisyenliği Acil Melin Kurtulmuş İ 16 nsanlara yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide; doğru, zamanında ve etkin müdahale yapılması yaşamlarının idamesine katkı sağlar. Aksi halde olumsuz bir takım yanlış müdahaleler, insanların yaşamını tehlikeye atacak sonuçlar doğura bilir. Ani gelişen hastalık ve yaralanma hallerinde, acil tıbbi yardım ve bakım konusunda eğitim almış sağlık personeli tarafından, tıbbi araç ve gereç desteği ile olay yerinde etkili müdahale edilmesi hayat kurtarır. Ülkemizde acil sağlık hizmetlerinin sunumu, ambulansta görev alan Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri ve Acil Tıp Teknisyenleri tarafından yapılmaktadır. Acil Tıp Teknisyenliği bölümüne geçiş OKS (Orta Öğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı) ile gerçekleşmektedir. Ortaöğretim 8. Sınıf öğrencileri bu sınava girerek aldıkları puana göre tercih yapıp Anadolu Sağlık Meslek Liselerinin bu bölümüne yerleşebiliyorlar. Anadolu Sağlık Meslek Liselerinde dört yıllık eğitim verilmekte olup kültür derslerinin yanında; 9. Sınıfta: Anatomi ve Fizyoloji, Sağlık Hizmetlerinde İletişim 10. Sınıfta: Sağlık Psikolojisi, Enfeksiyondan Korunma, Farmakoloji, Acil Sağlık Sistemi, Temel Sağlık Uygulamaları, Yaşam Desteği 11. Sınıfta: Travmalarda Acil Yardım, Tıbbi Aciller, İşletmelerde Temel Sağlık Uygulamaları Beceri Eğitimi, İşletmelerde Yaşam Desteği Beceri Eğitimi 12. Sınıfta: Acil Kurtarma Teknikleri, Olağan Dışı Durumlarda Acil Yardım, İşletmelerde Tıbbi Aciller Beceri Eğitimi, İşletmelerde Travmalarda Acil Yardım Beceri Eğitimi, İşletmelerde Olağan Dışı Durumlarda ve Acil Yardım Beceri Eğitimi derslerini almaktadırlar.1 Türkiye’de Acil Tıp Teknisyenliği bölümü bulunan kamu Anadolu Sağlık Meslek Liseleri 353 adettir. Sakarya ilinde 5 kamu, 4 özel Anadolu Sağlık Meslek Lisesi bulunmaktadır. Toplam 9 okulda 1149 öğrenci mevcuttur. Akyazı (77 öğrenci) ve Sapanca (107 öğrenci) ilçelerinde ATT lik bölümü okutulmaktadır. Ayrıca Özel Şahin Anadolu Sağlık Meslek Lisesinde de (46 öğrenci) ATT lik bölümü bulunmaktadır. Diğer okullarda ise Anestezi Teknisyenliği, Laboratuvar, Radyoloji ve Hemşirelik bölümleri vardır.3 Bu bölümler kazanıldığı takdirde istenilen alanda yüksek öğretim yapılabilir. Mezun olanlar kamu ve özel sağlık kurumlarında kolaylıkla iş imkânına sahip olurlar. Sağlık Bakanlığı’nın Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği 5. Bölüm Madde 28 - (Başlığı ile birlikte değişik madde: 15.03.2007-26463) “Ambulans ve acil bakım teknikerleri ile acil tıp teknisyenleri, acil sağlık hizmetlerinde acil tıbbi yardım ve bakım ile sınırlı kalmak kaydıyla, Bakanlıkça belirlenen sertifikalı eğitim programlarını tamamlamak suretiyle hastaya müdahale ve bu hususta lazım gelen iş ve eylemleri yapabilirler. Ambulans ve acil bakım teknikerleri ile acil tıp teknisyenleri, acil yardım ve hasta nakil ambulanslarında sağlık personeli, komuta kontrol merkezlerinde çağrı karşılama personeli olarak ve hastane acil servislerinde sağlık personeli olarak çalışırlar. Bu personel gerektiğinde ambulans aracının sürücüsü olarak görev yapar. Ambulans ve acil bakım teknikerleri ile acil tıp teknisyenleri’nin acil bakımda tıbbi görev, yetki ve sorumlukları şunlardır4; a) Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri, Bakanlıkça yapılacak düzenlemelere uygun olarak; 1) İntravenöz girişim yapmak. 2) Hastaneye ulaşıncaya kadar, kabul edilen acil ilaçları ve sıvıları kullanmak. 3) Oksijen uygulaması yapmak. 4) Endotrakeal entübasyon uygulaması yapmak. 5) Kardiyo-pulmoner resüsitasyon ve defibrilasyon yapmak. 6) Travma stabilizasyonu yaparak hastanın nakle hazır hale gelmesini sağlamak. 7) Uygun taşıma tekniklerini bilmek ve uygulamak. 8) Monitörizasyon ve defibrilasyon uygulamak. 9) Kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyonu sağlamak. 10) Yara kapatma ve basit kanama kontrolü yapmak. 11) Acil doğum durumunda doğum eylemine yardımcı olmak. b) Acil Tıp Teknisyenleri, tıbbi danışman koordinasyonu ve onayı ile Bakanlıkça yapılacak düzenlemelere uygun olarak; 1) İntravenöz girişim yapmak. 2) Oksijen uygulaması yapmak. 3) Endotrakeal entübasyon uygulaması yapmak. 4) Uygun taşıma tekniklerini bilmek ve uygulamak. 5) Kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyonu sağlamak. 6) Yara kapatma ve basit kanama kontrolü yapmak. 7) Temel yaşam desteği protokollerini uygulamak. 8) Temel yaşam desteği uygulaması sırasında yarı otomatik ve tam otomatik eksternal defibrilatörleri kullanmak. 9) Travma stabilizasyonu yaparak hastanın nakle hazır Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır (ATT)Hakkında… Hakkında… (ATT) hale gelmesini sağlamak. Acil sağlık hizmetlerinde istihdam edilecek hekim ve diğer personelin nitelikleri ile görev ve yetkileri, yukarıda düzenlenen hususlar da nazara alınarak, hizmetin ve hizmet verilecek birimin mahiyetine göre Bakanlık gerekli düzenlemeleri yapmaya yetkilidir” denilmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri İle Acil Tıp Teknisyenlerinin Çalışma Usul Ve Esaslarına Dair Tebliği: (26.03.2009-27181) Üçüncü Bölüm; “Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri ile Acil Tıp Teknisyenlerinin Mezuniyet Sonrası Eğitim Programları şöyledir: Eğitim Programları Madde 7- (1) AABT/ATT mezuniyet sonrası zorunlu eğitim programları, 40 saatlik “Temel Eğitim” , 20 saatlik “Erişkin İleri Yaşam Desteği”, 32 saatlik “Travma İleri Yaşam Desteği”, 28 saatlik “Çocuklarda İleri Yaşam Desteği” ve 32 saatlik “Ambulans Kullanımı ve Bakımı Eğitim” programlarından oluşur. (2) Temel Eğitim, Erişkin İleri Yaşam Desteği, Çocuk İleri Yaşam Desteği ve Travma İleri Yaşam Desteği Eğitim Programlarına katılarak eğitimlerinde 85 ve üstünde not alarak başarılı olanlara verilecek olan sertifika 3 yıl süre ile geçerli olur. Mezuniyet sonrası eğitim programlarına katılanlar, eğitiminin ders saatlerini tamamlayamadıkları takdirde eğitimi tekrar etmek, sınavında başarısız oldukları takdirde en geç 6 ay içerisinde ilgili sınava tekrar katılmak zorundadır. Zorunlu eğitim programları Madde 8- (1) Ambulans ve acil bakım teknikerleri (AABT) ve acil tıp teknisyenleri (ATT) için mezuniyet sonrası zorunlu eğitim programları: a) Ambulans Kullanımı ve Bakımı Eğitim Programı (AABT/ATT) b) Temel Eğitim Programı (AABT/ATT) c) Erişkin İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı (AABT) d) Çocuk İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı (AABT) e) Travma İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı (AABT) (2) AABT’lerin bu eğitim programlarının tamamına katılımları zorunludur. ATT’ler için zorunlu eğitim programları ise Ambulans Kullanımı ve Bakımı Eğitimi Programı ve Temel Eğitim Programlarıdır ve bu programlara AABT’ler ile birlikte katılabilirler. AABT’ler, Temel Eğitim Programı, Erişkin İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı, Çocuk İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı ve Travma İleri Yaşam Desteği Eğitim Programlarını en geç üç yıl içinde tamamlamak ve sertifika almak zorundadır. (3) Bu eğitim programlarının konuları ve içeriği Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenir” denilmektedir5. 112 KOMUTA KONTROL MERKEZİ YILLARA GÖRE EĞİTİM VERİLEN PERSONEL SAYISI 2011 2012 2013 (ilk 12 ay) 2014 (İLK 3 AY) - 2 90 94 132 - 176 247(116 Güncel) HTT-TRK (Hemşire Tekniker Teknisyen Travma Resusitasyon Kursu) 9 27 ÇİLYAD (Çocuklarda İleri Yaşam Desteği Eğitimi) - 3 100 108 E-İLYAD (Erişkinlerde İleri Yaşam Desteği Eğitimi) - - 102 134 ASTE (Güvenli Ambulans Sürüş Teknikleri Eğitimi) - 6 37 38 ÜNVANI 4’lü Modül Eğitimi Alan ATT Temel Modül Eğitimi 199 235 KAYNAKLAR 1. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Programlar ve Öğretim Materyalleri, http://www.megep.meb.gov.tr/?page=ogretimProgramlari 2. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, http://mtegm .meb.gov.tr/www ortaöğretim-kurumları-yonetmeliği-yayımlandı 3. Sakarya Milli Eğitim Müdürlüğü, (2014-2015 Öğretim yılında beceri eğitimi görecek öğrenci sayılıları) Sakarya. 4. T.C. Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği, http:// www.acilafet.gov.tr/pages.asp?nid=499&n=582 5. T.C. Sağlık Bakanlığı, Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri ile Acil Tıp Teknisyenlerinin Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Tebliğ, http:// www.acilafet.gov.tr/pages.asp?nid=499&n=586 6. T.C. Sağlık Bakanlığı, Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları İle Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği, http://www.acilafet.gov.tr/pages.asp?nid=499&n=582 17 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Sağlık Bakanlığı Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları İle Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği’nin Madde 7 (Değişik: RG-4/12/2007-26720) (1) Kara ambulanslarından; a) (Değişik:RG-10/4/2012-28260) “Hekim veya paramedik bulunmayan acil yardım ambulanslarında çalışacak acil tıp teknisyeni; temel modül, travma resüsitasyon, çocuklarda ileri yaşam desteği ve erişkin ileri yaşam desteği kurslarını başarı ile tamamlamış ve sertifika almış olmalıdır” denilmektedir6. Acil Sağlık Hizmetlerinde hizmet kalitesinin artmasında eğitim faaliyetlerinin büyük önemi vardır. İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde 112 Acil Sağlık Hizmetlerinde görev alan paramedik ve acil tıp teknisyenlerine, Bakanlığın zorunlu kıldığı 4’lü Modül Eğitimi belirli periyotlarla verilmektedir. Müdürlüğümüz de Temel Modül eğitmeni 8, Travma Resüsitasyon Kursu eğitmeni 12, Erişkin İleri Yaşam Desteği Kursu eğitmeni 6, Çocuk İleri Yaşam Desteği Kursu eğitmeni 2, Ambulans Sürüş Teknikleri Eğitimi Eğitmen sayısı 6, Acil Sağlık Hizmetleri Eğitim Programları eğitmen sayısı 4 tür.İl Ambulans Servisi Başhekimliği personeline verilen Modül eğitimlerinin yıllara göre dağılımı aşağıdaki listededir: Minik 112 Projesi Bakanlığımızın Minik 112 Projesi’nin İlimizdeki Lansmanı amacıyla 17 Ağustos İlköğretim Okulu’nda sunum düzenlendi. 18 Düzenlenen sunuma Sağlıktan Sorumlu Vali Yardımcısı Şakir ÖZDİKİCİ, Sağlık Bakanlığı Kocaeli, Düzce Bolu, Sakarya İllerinden Sorumlu Saha Koordinatörü Necdet FİLİZ, İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat ALEMDAR, Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Yaşar DOĞAN, İl Milli Eğitim Müdürü Selim Yavuz SANDIKÇI, İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Rana BEŞLER, Yusuf TÜRKDOĞDU,Erenler İlçe Sağlık Müdürü Dr. Fatih ŞAHİN,Serdivan İlçe Sağlık Müdürü Uzm.Dr. Sevda GÜRSEL,, 112 Acil Sağlık Hizmetleri Şube Müdürü Dr. Zeynep Gökçen BATTAL,İl Sağlık Müdürlüğü ARGE Şube Müdürü Gülser GÖKBULUT,Adapazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü Ziya CEVHERLİ,Okul Müdürü Cumhur KARASU,Sağlık Personeli,Okul Öğrenci ve Öğretmenleri katıldı. Sağlık Müdür Yardımcısı Yusuf TÜRKDOĞDU açılış konuşmasında “ İlimizde 112 Acil Sağlık Hizmetlerinin 346 personel 43 Ambulans ile 917.000 nüfusa 24 saat esasına dayalı olarak hizmet verdiği,bir yılda Ambulansların yaklaşık 1.720.000 km yol yaptığını bunun da dünyanın etrafında 43 defa dolaşmaya eşdeğer olduğu, Devletimizin her bir insan hayatı için bu kadar daha yol kat edecek gücü olduğu,112 Komuta Kontrol Merkezinde günlük ortalama 3500 çağrının cevaplandığını ama gelen çağrılardan sadece 350 tanesinin Acil Çağrı olduğunu bunun ise 112 hattının gereksiz aramalardan dolayı meşgul duruma düşme riskini artırdığından hastalara en kısa sürede ulaşma hedefini tehdit eden en önemli unsur olduğu.” Bilgilerini verdi. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Okul Öğrencilerinin karşılıklı soru,cevap şeklinde gerçekleşen sunumun da Dr. Gökçen BATTAL ,Kafa Travmaları Düşmeler , Bayılmalar, Suda Boğulmalar,Zehirlenmeler,Trafik Kazaları,Yanık Kazaları,Nefes Darlığı,Güneş Çarpmaları ve 112 Acil Çağrı Merkezinin hangi durumlarda,nasıl aranması gerektiği, gereksiz aramaların yapılmaması hakkında bilgiler verdi ve Öğrenci ve 112 Personelinin birlikte hazırladıkları gösteriyle yaralanan bir çocuğa yapılacak yardım uygulamalı olarak katılımcılara anlatıldı. Daha sonra Protokol ve Okul Öğrencileri birlikte çekilen hatıra fotoğrafı ile sunum sonlandırıldı. Konuyla ilgili açıklama yapan İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat ALEMDAR “Bakanlığımızın Minik 112 Projesi kapsamında İlimizde bu eğitimlere devam edeceğiz .Bu eğitimlerimizin 112 çağrı sisteminin daha doğru kullanılmasını, gelecekte sistemde gereksiz çağrı miktarının azalmasına 19 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır katkı sağlayacağı inancındayım.İlimizde yaşamakta olan tüm vatandaşlarımız bu konuda son derece hassas ve özenli olmalı. Çünkü söz konusu olan insanımızın hayatı.” İfadelerini kullandı. Vali Yardımcımız Sayın Şakir ÖZDİKİCİ ise “Sağlık Bakanlığının Okullarımızda uygulanmak üzere başlattığı bu proje son derece önemli. Çocuklarımıza erken yaşlarda bu tür etkinliklerle verilecek eğitimlerle, toplumumuzun geleceğini olumlu olarak şekillendireceği muhakkak. Sunumda da belirtildiği gibi 112, diğer hizmet kaynaklarımız doğru kullanılırsa etkinliği ve verimliliği artacaktır.Bu noktada Eğitimin fert ve toplum bazında ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu görüyoruz. Bu projede emeği geçen herkese teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.” İfadelerini kullandı. KaraciğerNakli Nakliveve Karaciğer Prof. Dr. Musa Akoğlu G 20 ünlük yaşamımızda çok sık olarak bazı karaciğer, böbrek, kalp, vb. hastalarının hayata tutunabilmeleri için tek şanslarının ‘organ nakli’ olduğunu duymaktayız. ‘Organ nakli ameliyatları’ vücutta görevini yapamayan bir organın yerine ‘beyin ölümü’ gelişmiş bir kişiden veya canlı bir vericiden alınan ve aynı görevi yürütecek sağlam bir organın tamamının ya da bir parçasının nakledilmesi işlemidir. Bu işlem, geriye döndürülemeyecek şekilde ilerlemiş, ‘end stage’ (yani son döneme gelmiş) ve başka yolla tedavi imkanı olmayan bazı kronik organ hastalıklarında uygulanan rutin ve geçerli bir ileri tedavi yöntemidir. Organ nakli yaparak hayat kurtarabilmek için bir organ, ‘Greft’, gerekmektedir. Greftin alındığı kişi ‘Verici’, takıldığı hasta kişi de ‘Alıcı’ olarak adlandırılır. Ülkemizde organ nakli ameliyatları Sağlık Bakanlığı’nın organizasyonu, bilgisi, gözetimi ve denetimi altında yürütülmektedir. Bu ameliyatlar için gereken organların para ile alınması veya satılması, yani organ ticareti, kanunla yasaklanmıştır. Bu nedenle, organ nakli amacıyla organ sağlanmasının en ideal yolu ‘Beyin ölümü’ gelişmiş bir kişinin önceden organ bağışı yapmış olması veya organlarının kullanılabilmesine yakın aile bireyleri tarafından izin verilmesidir. Bu işleme ‘Kadavradan organ bağışı’ adı verilmektedir. Beyin ölümü; trafik kazası, beyin kanaması, beyin tümörü veya kalp krizi sonrası gelişebilir. Beyin ölümü geliştiğinde önce solunum durur, önlem alınmazsa sonra kalp durur ve kısa süre içinde diğer sistemler ve organlar da biyolojik canlılıklarını kaybederler. Beyin ölümü gelişmiş ve solunumu durmuş bir kişi ilk birkaç dakika içinde önlem alınarak solunum cihazına bağlanırsa yoğun bakım desteği, solunum ve dolaşım cihazları, ilaçlar yardımı ile diğer organların canlılığı bir kaç gün daha sürdürülebilir. Kısa bir süre sonra bu destekler de yetersiz kalır. Beyin ölümü yani tıbbi ölümün geliştiğine biri nörolog veya nöroşirürjiden, biri de anesteziyoloji ve reanimasyon veya yoğun bakım uzmanından oluşan iki hekim tarafından kanıta dayalı tıp kurallarına uygun olarak oy birliğiyle karar verilir ve bir tutanak ile tespit edilir.Beyin ölümü gelişmiş hastalarda geri dönüş yoktur, ölüm kesindir. Beyin ölümünün şok, koma, bitkisel hayat vb. durumlardan farkı budur. Beyin ölümü gelişen ve destek tedavileri alan kişi önceden organ bağışı yapmış olsa da olmasa da nakil amacı ile organlarını almak için yakın aile bireylerine ‘beyin ölümü geliştiği’ bildirilir. ‘Destek tedavileri ve cihazlarla sürdürülen bu durumunun kısa sürede sona ereceği’ açıklanarak organ bağışı yapmaları teklif edilir. Aile izin verirse organlar nakil için alınabilir. Bu şekilde yapılan bir bağış ile karaciğer, kalp/kalp kapağı, böbrek, akciğer, pankreas, kornea gibi organ ve dokular nakil için kullanılabilmekte ve birden çok hastaya yaşam şansı verilmesi mümkün olmaktadır. Organ bağışı ile, organ nakline ihtiyacı olan ‘genç Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Organ OrganBağışı Bağışı Prof. Dr. E. Birol Bostancı hastaların yeniden hayata tutunabilmelerini sağlamak sevinci’ yine genç yaşta beyin ölümü ile hayatını kaybeden kişinin yakınlarının duyduğu derin üzüntülerini biraz olsun azaltabilecek bir teselli sebebidir. 23 Mart 2014 verilerine göre ‘Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Bekleme Listesi’nde; 21298 böbrek, 2099 karaciğer, 483 kalp, 4699 kornea başta olmak üzere toplam 28830 hasta organ nakli için organ beklerken, beyin ölümü sonucu yapılan organ bağışı sayısı ise 2014 ilk 3 ayı içinde toplam sadece 81 dir. 2013 yılında 379, 2012’de 345 ve 2011’de 333 olan yıllık toplam organ bağış sayısı 2014 sonunda da çok düşük sayılarda kalacak ve ihtiyacı karşılayamayacak gibi görünmektedir. Son dönem karaciğer yetmezliği gelişen hastaların ortalama 1 yıllık yaşam şansları % 50 dolaylarında olduğu ve karaciğer hastalığına bağlı olarak gelişen komplikasyonlar ile bu oran daha da aşağıya inebildiği için hastaların büyük kısmı karaciğer beklerken yaşam şansı elde edemeden kısa sürede öleceklerdir. Transplantasyon gerektiren karaciğer hasta sayıları giderek artarken, kadavradan karaciğer vericileri sayısının göreceli olarak sabit kaldığını görmekteyiz. Bu sayının ülkemizde de ihtiyacın çok altında olması sonucu ortaya çıkan organ açığını gidermek amacı ile, dünyanın çoğu ülkelerinde olduğu gibi, organ sağlanmasının bir diğer yolu olarak karaciğer ve böbrek başta olmak üzere ‘Canlı Vericiden Organ Bağışı ve Nakli ameliyatları’ gündeme gelmiş ve yaygınlaşmıştır. Bu uygulamada, yasal düzenlemeler gereği olarak, nakil bekleyen ‘karaciğer hastasının dördüncü dereceye kadar kan ve kayın akrabası’ olan yakınları yapılan testler uygun olursa karaciğerlerinin %40 - %70 kadar bir bölümünü hastalarına bağış yolu ile verebilirler. Bilindiği gibi karaciğerin kendini yenileme kapasitesi olduğu için hem vericinin ve hem de alıcının küçük olan karaciğerleri genelde en geç 3 ay içinde ihtiyacı karşılayacak kadar büyürler. Bu uygulama bir böbreğini vermek şeklinde böbrek nakli için de geçerlidir. Aynı şekilde, verene de alana da birer böbrek yeterli olmaktadır. Yine, Sağlık Bakanlığı verilerine baktığımızda; 2013 yılı içinde yapılmış toplam 1248 karaciğer naklinin ancak 289 tanesinde kadavradan karaciğer kullanılarak yapılabildiğini görüyoruz, geri kalan 959 nakilde canlı vericiden sağlanan karaciğer kullanılmıştır. Bir diğer söylem ile; 2013 yılında her 4 karaciğer naklinin 3 tanesi canlı vericiden, sadece 1 tanesi ise kadavradan sağlanan karaciğer kullanılarak yapılmıştır. Dışarıdan bakıldığında, canlı vericilerden organ bağışı ile karaciğer, böbrek nakilleri yapılması kadavradan organ ba- 21 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır ğışı yetersizliği sonucu oluşan ‘Organ ihtiyacımıza bir çözüm getiriyor’ gibi görünmektedir. Ancak, canlı vericilerden organ bağışı: 1- Her organ için (kalp gibi) uygulanamaz, 2Organ bağışı (karaciğer, böbrek) kişiye özel yapılmıştır. O esnada nakil merkezinde daha öncelikli durumda olan veya ülke genelinde acil organ bekleyen hastalar olsa bile o hastalar için kullanılamaz. 3- Organ çıkartılması ameliyatı verici için risk sıfır değildir. (çoğu küçük olsa da her 3 vericiden birinde komplikasyon görülür, sağ karaciğer lobunu bağışlayan vericilerde binde beşe ulaşabilen oranda ölüm olabilir...), 4- Vericilerde uzun süreli sonuçlar yeteri kadar bilinmemektedir. Bu nedenlerle ‘Canlı Vericiden Organ Bağışı ve Nakli’ uygulamaları organ ihtiyacımızı karşılamaya yönelik ideal bir çözüm değildir. Öncelikli ve üstün olan ideal yol ‘Kadavradan organ bağışı’ ile organ sağlanmasıdır. 1963’ten beri yapılan çalışmaların sonunda karaciğer nakli ameliyatları teknik açıdan üstün bir düzeye ulaşmıştır. 1980 öncesi karaciğer nakli sonrasında 1 yıllık sağkalım % 50’nin altında iken bugün bu oran %90’lara , 5 yıllık sağ kalım da %75-80’lere ulaşmıştır. Günümüzde 20 yıldan daha uzun süre yaşayan pek çok hasta vardır. Hastaların durumu ne kadar kötü ise, transplantasyon yapıldığında yaşam sürelerinin o kadar kısaldığı ve maliyetlerin o kadar arttığı gösterilmiştir. Bu nedenle uygun zamanlama ve uygun hasta seçimi daha fazla önem kazanmaktadır. Karın içinde yapılan en zor organ nakli ameliyatı olmasına rağmen ülkemizde de bu oranlar sağlanarak başarılı karaciğer nakilleri yapılmaktadır. Karaciğer nakli yapılmış hastalar ameliyattan sonra genel olarak 1-2 gün yoğun bakımda tutulduktan sonra servise alınırlar ve burada da ortalama 7-10 gün kaldıktan sonra taburcu olabilirler. Bu süre boyunca, yüksek ateş, ağrı, sarılık, kanama, ameliyat sahasında ve karın içinde sıvı birikimi, ilaç yan etkileri ve azalan karaciğer fonksiyonları gibi ameliyat komplikasyonları veya vücudun organı reddettiğine dair işaretler açısından izlenirler. Hastaneden çıktıktan sonra hastanın iyileşmesini izlemek ve herhangi bir olası komplikasyonu, enfeksiyonu erken dönemde teşhis edebilmek için bir program çerçevesinde, haftada bir ya da iki kez, transplantasyon poliklinik kontrolü yapılır. Her gelişte genel vücut muayenesi yapılır ve karaciğer fonksiyonları dikkatle değerlendirilir. Bir kan örneği alınarak vücudun yeni karaciğeri reddetmesini önlemek amacıyla kullanılan ilaçların kan düzeyleri ölçülür ve buna göre doz ayarlaması açısından değerlendirilir (Aşırı dozda ilaç alımı yüksek düzeyde bağışıklık baskılanmasına ve daha yüksek enfeksiyon riskine yol açabilir. Düşük dozda alınması ise nakledi- KaraciğerNakli NakliveveOrgan OrganBağışı Bağışı Karaciğer Prof. Dr. Musa AKOĞLU & Prof. Dr. E. Birol BOSTANCI 22 len karaciğerin reddine neden olabilir). Enfeksiyon ve organ reddi riski azaldıkça poliklinik kontrollerinin sıklığı da düşer. İyileşme dönemi haftalarca sürebilse de başarılı karaciğer nakli yapılmış hastaların çoğu normal bir yaşam tarzına yeniden kavuşurlar. Çalışırlar, bir aileye sahip olurlar, çocuk yetiştirirler ve toplumda yararlı bir rol oynarlar. Önceden başkasının vücudunda yaşamını sürdüren yeni karaciğer, alıcının bağışıklık sistemi tarafından ‘bir yabancı’ olarak algılanır ve devamlı olarak reddedilmeye (Rejeksiyon) çalışılır. Bu nedenle devamlı ve düzenli olarak her gün red önleyici ilaçlar almak, kontrola gitmek, karaciğer nakli yapıldığını hiç unutmayarak dikkatli olmak gibi bazı yaşam değişiklikleri yapmak gerekir. Yine de transplantasyon hastalarının çoğunluğunun yaşam kaliteleri transplantasyon öncesi durumlarına kıyasla çok daha iyidir. Hastalıkları nedeniyle yarıda bıraktıkları eski hayatlarına, yeniden doğmuş gibi, geri dönebilirler. Sakarya’da organ nakli: - Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Cerrahisi ve Cerrahi Onkoloji Bilim Dalları öğretim üyeleri olarak biz daha önce çalıştığımız Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde bir ilk olarak, 1999’da Ankara’da ve 2009’da İstanbul’da başarı ile karaciğer nakilleri yaptık. Malatya Üniversitesi karaciğer nakil programı, (şimdi Karaciğer Nakli Enstitüsü) ekibimizden giden 4 arkadaşımızla, Mersin Üniversitesi karaciğer nakil programı yine 2 arkadaşımızla yürütülüyor. Şimdi, yaklaşık 20 milyonu aşan bir nüfusa sahip Marmara Bölgesinin bir ili olan Sakarya’dayız ve Sakarya’da da organ nakli için çalışmaktayız. Bu amaçlara uygun olarak: i- Gastroenteroloji Cerrahisi Bilim Dalı ve ii- Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı kurduk iii- Gastroenteroloji Bilim Dalı bünyesinde - Hepatoloji ve - ERCP çalışmalarını aktive ettik iv- Üniversitemizde Rektörlüğe bağlı olarak Organ Nakli Merkezi kuruldu (Hazırladığımız Organ Nakli Merkezi Yönetmeliği Üniversite Senatomuzdan geçerek YÖK onayına sunuldu). v- Karaciğer Nakli yapmak üzere ruhsat başvurumuz hazır: - Başvuru için ‘Yerleşim Planı’mızı bekliyoruz, - Sonbaharda karaciğer nakli yapmayı planlıyoruz. vi-Sakarya’yı seven Sayın Devlet Büyüklerimiz, Sayın Rektörümüz, Sayın Dekanımız ve Sayın Kamu Hastaneleri Genel Sekreterimizin destekleriyle; a- Şu anda kendi alanımızda Sakarya’nın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak yapıyı kurmuş bulunuyoruz b- Yakın gelecekte kalp, böbrek, akciğer, kemik iliği, kornea, pankreas, ince barsak, yüz vb. nakilleri yapabilmek için alt yapıyı geliştirmeye çalışıyoruz. Son söz: a-Organ bulunabildiği takdirde, karaciğer organ naklinde yüksek başarılı sonuçlar elde ediliyor. Ancak gerekli olan organ, yani karaciğer grefti, sadece organ bağışı ile sağlanabiliyor. Bu durumda; i- Organ nakli çabalarının başarı ile sonuçlanması ve ii- Daha çok hayatın kurtarılabilmesi için: • Daha çok beyin ölümü tesbit ederek/bildirerek, • Daha çok organ bağışı onayı ve • Daha çok organ alarak, • ‘Başka seçeneğimiz yok’ bilinci ile Daha çok hayatın kurtarılabilmesine olanak sağlamalıyız. b- Organ bağışına kimin ve ne zaman ihtiyacı olacağı belli olmuyor. ‘Benim organ bağışına ihtiyacım olmaz’ diyemeyiz ve hepimiz bu konuda çaba göstermeliyiz. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Kemikiliği iliğinakli nakli Kemik Dr. Zeynep Gökçen Battal Ç 24 Çevre koşulları, beslenme şartları, teknoloji alanındaki ilerlemeler ortalama yaşam süresinin uzamasını sağlarken; bir yandan da ömrün uzamasına bağlı olarak hastalık çeşitleri ve görülme sıklığında artışa, ayrıca işlenmiş gıdalar, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), çevre kirliliği, radyasyon gibi faktörler sebebiyle dolaylı olarak da canlıların metabolizmasında, bedensel işlevlerinde, bağışıklık sisteminde, genetik yapısında bozulmalara neden olabilmektedir. Değişen koşullarla birlikte toplumda sıklığı artan hastalıklardan bazıları lösemiler, lenfomalar, birtakım kan hastalıkları ve tümörlerdir. İlk bakışta iç karartıcı görünen bu tablonun yanı sıra, insanlık için sevindirici tıbbi ve teknolojik yenilikler de kaydedilmektedir. Bu bağlamda teşhis ve tedavi yöntemlerindeki gelişmeler sağlık adına son derece umut vericidir. İsimlerini duyduğumuzda bile ürpermemize sebep olan bazı hastalıkların tedavi yöntemleri arasında yer alan kemik iliği nakli nispeten yeni sayılabilecek bir uygulamadır. Peki Kemik İliği Nedir? Kök hücreler, insan vücudunda bulunan ve her türlü vücut hücresine dönüşebilen ana hücrelerdir. Kemik iliği bu kök hücrelerden çeşitli kan hücrelerinin üretildiği merkezler olarak kabul edilebilir. Kan hücreleri sağlığımız için hayati önemi olan oksijeni dokulara taşıyan alyuvarlar (eritrosit), enfeksiyonlara karşı vücudu savunan akyuvarlar (lökosit) ve kanama kontrolüne yardım eden kan pulcuklarıdır (trombosit). Sağlıklı bir yaşam sürebilmek için iyi çalışan kemik iliği ve kök hücrelerin varlığı, kan hücrelerinin düzenli üretimi şarttır. Kemik İliği Nakli Nedir? Kemik iliğinin çalışmaması, herhangi bir hasar olması durumunda kök hücrelerinin yapısını bozabileceği için kan hücrelerinin yapımı da bundan etkilenir. Bu durumda kişinin hayatı tehlikeye girer. Bazı hastalıklar kemik iliğini etkileyip düzgün işlev yapamaz hale getirdiğinde tedavi için kök hücreleri yerine koymak gerekebilir. Kök hücreleri yerine koyma yöntemlerinden biri kemik iliği naklidir. Yapılan uygulama toplumda yaygın biçimde kemik iliği nakli olarak bilinse de esasında kan yapıcı (hematopoetik) kök hücre naklidir. Kök hücre nakli, hastanın kemik iliğinin tamamının veya bir kısmının boşaltılarak sağlıklı bir kişiden alınan kök hücrelerin buraya yerleştirilmesi, çoğalması ve hastalıkların tedavi edilmesi işlemlerine denir. Nakil işlemi için başlangıçta yalnızca kemik iliğinden kök Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürü Doku ve Organ Nakli Koordinatörü hücre elde edildiğinden, bu işlem kemik iliği nakli olarak adlandırılmıştır. Fakat kemik iliği haricinde dolaşan kan, kordon kanı gibi kaynaklardan da kök hücre elde edilebilir. Hastaya başkasından hematopoetik kök hücre verilerek yapılan nakil türüne allojenik kök hücre nakli, kendi kök hücrelerinden yapılan nakle ise otolog kök hücre nakli denir. Hangi tip naklin yapılacağına hastalığın türü, durumu ve hastanın tıbbi özelliklerine göre karar verilir. Hangi Hastalıklarda Kök Hücre Nakline İhtiyaç Duyulur? Kötü huylu bazı kan hastalıkları, kemik iliği yetmezlikleri ile doğumsal (konjenital) kan hastalıklarının tedavisinde kök hücre nakline başvurulabilir. Bunlar; • Lösemi ve lenfomalar • Multiple myelom ve bazı diğer plazma hücre bozuklukları • Myelodisplastik sendrom ve myeloproliferatif hastalıklar • Ciddi aplastik anemi ve diğer kemik iliği yetmezliği durumları • Ciddi kombine immün yetmezlik ve diğer genetik immün sistem bozukluklar • Hemoglobinopatiler • Bazı genetik metabolik bozukluklar • Bazı kötü huylu (malign) tümörler Kök Hücreler Nasıl Elde Edilir? 1- Doku grupları (HLA) uygun kardeşlerden veya nadiren diğer aile bireylerinden 2- Doku grupları (HLA) uygun akraba olmayan vericilerden (Kemik İliği Doku Bilgi Bankası aracılığıyla) 3- Hastanın kendi kemik iliğinin dondurularak saklanması ve gerektiğinde verilmesi 4- Damarlarımızda dolaşan kandaki kök hücrelerin özel bir yöntemle toplanarak hastaya verilmesi 5- Göbek Kordonu Kanı: Yeni doğan kardeşin kök hücrelerden zengin olan göbek kordonundan toplanan kanın kullanılması yolu ile kök hücre alınabillir. Kemik iliğinden kök hücre elde etme işlemi ameliyathanede steril şartlarda, genel anestezi altında yapılır. Vericinin leğen kemiğinden özel iğneler aracılığı ile alınan kemik iliği Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır özel torbalara aktarılır. Herhangi bir operasyon ve dikiş gerektirmemektedir. Fakat işlem sırasında vericinin vücudundan eksilen kanı yerine koymak için kan verilebilir. Günümüzde daha sık olarak kullanılan yöntem ise kandan kök hücre toplanmasıdır. Kök hücrelerin kana çıkmasını sağlayan bir ilaç 4-6 gün boyunca günde iki kez cilt altına uygulanır. Bu süre sonunda kök hücreler bir makine aracılığı ile kan bağışı yapmaya benzer bir sistemle kandan toplanır. Bu işlemde anestezi uygulanması gerekmez. Bazı kanser türlerinde yüksek doz kemoterapi ve/veya radyoterapi uygulaması gerekebilmektedir. Bu tedaviler, düzgün çalışan kök hücrelerin bozulmasına ve yok olmasına neden olduğu için tedaviden önce sağlıklı kök hücreler zarar görmeden toplanır ve dondurularak saklanır. Tedavi sonrası, dondurulmuş olan kök hücreler tekrar vücuda verilir. Otolog kök hücre nakli uygulaması bu şekilde gerçekleşmektedir. Kordon kanı kaynaklı kök hücreler ise doğum sırasında göbek kordonundan elde edilir. Kordon kanı nakli çoğunlukla doku uygun vericisi bulunamayan hastalarda tercih edilmektedir. Akraba dışı kullanım amacıyla kordon kanı bankacılığı ülkemizde Ankara Üniversitesi Kordon Kanı Bankasında yapılmaktadır ve bu banka sadece Ankara Üniversitesi Tıp Fak., Hacettepe Üniversitesi Tıp Fak. ve Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesinden kordon kanı bağışı kabul etmektedir. Vericiler (Donör) Nasıl Belirlenir? Allojenik kök hücre naklinde aile içi taramada uygun verici bulunamaması durumunda genişletilmiş aile taraması (aile dışı akrabalar) için 25- 30 kadar kişi doku uygunluk testlerine tabi tutulabilmektedir. Bu taramada da saptanamaz ise uygun verici için önce kayıtlı ulusal veriler arasından uygun verici olup olmadığına bakılır. Ulusal kayıtlarda da verici yok ise uluslararası doku bilgi bankalarına başvuru yapılabilmektedir. Akraba dışı verici taraması için başvuruyu naklin uygulanacağı merkez, ülkemizdeki tarama merkezlerinden birine yapmaktadır. 2 adet tarama merkezimiz bulunmaktadır; İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankası-TRİS ve Ankara Üniversitesi Akraba Dışı Doku ve Kordon Kanı Bankası-TRAN. Akraba Dışı Kök Hücre Vericisi Olmak İçin Aranan Şartlar Nelerdir? 18-55 yaş arası ve en az 50 kg ağırlığındaki her sağlıklı kişi kök hücre vericisi olabilir. Verici adayının bağışıklık sistemi hastalıkları, bulaşıcı hastalığa sahip olmamasına 25 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır özellikle dikkat edilir. Vericiden 5ml’lik iki küçük tüp kan örneği alınır ve Kemik İliği/Kök Hücre bilgilendirilmiş onam formu doldurulur. Vericinin kanına doku tiplendirilmesi testleri uygulandıktan sonra kişi Akraba Dışı Doku bankasına gönüllü verici olarak kaydedilir. Tarama merkezlerine yapılan hasta başvuruları ile vericilerin doku uygunlukları bilgisayar ortamında eşleştirilir, eğer uyumlu bulunan bir verici saptanırsa Akraba Dışı Gönüllü Verici merkezi tarafından kendilerine ulaşılır. Eğer gönüllü birey hala bağış yapmayı kabul ediyor ve sağlık durumu buna uygun ise daha ileri tetkik için çağırılır. Kök Hücre Vericisi Sağlık Açısından Zarar Görür mü? Kök hücre vermek kişiye ciddi bir zarar vermez. Kök hücreler kemik iliğinden alınmış ise, işlem iğnelerle yapıldığı için uygulama bölgesinde hafif ağrı hissedilebilir. Vericiler genellikle işlemden sonra hastaneden ayrılırlar. Vericiye, kemik iliği alındıktan sonra birkaç gün boyunca yorucu hareketlerden kaçınması tavsiye edilir. Eğer kişide kansızlık meydana gelirse tedavisi düzenlenir. Vericiler bağıştan sonra 3., 6. ve 12. aylarda sonra sağlık kontrolleri için davet edilir. Ulusal veri sistemine kayıtlı donör sayısı ne yazık ki yeterli düzeyde değildir. Bu sebeple ülke içinden uygun verici bulma ihtimali düşüktür. Uluslararası taramalar ise uzun sürmekte ve genetik farklılıklar nedeniyle her hasta için uygun verici belirlenememektedir. Gönüllü vericiler sisteme kayıt edilmiş olsa bile kök hücre bağışlaması konusunda zorlanamaz. Ülkemizde iki merkezde gönüllü kök hücre vericisi kaydı, bağışı ve doku bilgi bankacılığı gerçekleştirilmektedir: 1) İstanbul Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankası Adres: İstanbul Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankası, Dekanlık Binası giriş katı 34390 Çapa-İstanbul Tel: (212) 534 75 00 Faks: (212) 532 46 52 E-posta: itfkibank@istanbul.edu.tr, kibank@istanbul. edu.tr, kibankinfo@istanbul.edu.tr http://www.itf.istanbul.edu.tr/index.php?option=com_ content&view=article&id=885&Itemid=174 2) Ankara Üniversitesi Akraba Dışı Doku ve Kordon Kanı Bankası Adres: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi 06100 Sıhhiye / Ankara Telefon: (312) 508 24 44 (312) 508 24 40 Faks: (312) 309 58 69 E-posta: trangvm@ankara.edu.tr http://www.kokhucrebagisla.com 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası Etkinlikleri 26 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası nedeni ile İl Sağlık Müddürlüğü, Serdivan Kültür ve Konferans salonunda bir etkkinlik düzenledi. Etkinliğe İl Vali Yardımcısı Sn. Akın YILMAZ, İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat ALEMDAR, İl M Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aydın ERDOĞAN, İl Sağlık MüH ddür Yardımcıları Dr. Mustafa EZEN, Dr. Nevin ÖZÇELİK, Yusuf TÜRKDOĞDU, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Y Aladdin DİŞLİ, Adapazarı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yasin A ÇATALBAŞ, Serdivan İlçe Sağlık Müdürü Uzm.Dr. SevÇ da d GÜRSEL, Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği Tıbbi Hizmetler Başkanı Onur SALVARLIKLI, Büyükşehir T Belediyesi Başhekimi Dr. Aydın SARI, Adapazarı Belediyesi B Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Özkan GÜMÜLCİNELİ, İl K SSağlık Müdürlüğü Şube Müdürleri Dr. Burcu BAŞARAN, Dr. Rana BEŞLER, Ali BAŞARAN, İbrahim BULDUK, D SSerdivan Ticaret Meslek Lisesi, Özel Doğu Marmara Anaddolu Sağlık Meslek Lisesi, Özel Şahin Okulları, Sağlık Personeli ve çok sayıda Vatandaşımız katıldı. n Etkinlik, Özel Marifet Lisesi Öğrencilerinin hazırlamış olduğu gösteri ve katkılarından dolayı İl Sağlık Müdürü Uzm d Dr. D Murat ALEMDAR’ın Öğrencilere takdim ettiği teşekkür b belgeleri,seminer ve müzik dinletisiyle sona erdi. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Organ Bağışı ile ilgili konferans düzenlendi 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası etkinlikleri kapsamında ‘’Tıbbı ve Dini Yönden Organ Bağışı’’ konulu konferans Sapanca ilçesinde gerçekleşti. Sapanca’da “3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası” dolayısıyla “Tıbbı ve Dini Yönden Organ Bağışı” konferansı düzenlendi. Halk Eğitim Merkezi’ndeki konferansta konuşan Sakarya Sağlık Müdürlüğü Organ Bağışı İl Koordinatörü Dr. Zeynep Gökçen Battal, hayata bırakabilecek en büyük mirasın organlar olduğunu, dünyanın ve insanların bu mirastan yoksun bırakılmaması gerektiğini söyledi. Geçen yıl, organ nakli bekleyen 50 bin hastadan 9 binin uygun organ bulunamadığı için hayatını kaybettiğine dikkati çeken Battal, şöyle konuştu: “Bugün bize çok uzak gelen organ naklinin bir gün bizim içinde lazım olabileceğini unutmamalıyız. Organ bağış kartı alarak gönüllü bağışçı olabilirsiniz. Bu kart sembolik karttır ve esas olan aile onayıdır. Bu sebeple organ bağışı yaptığı- 27 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır nızda ailenizi mutlaka bu durumdan haberdar edin. Organlarınızı bağışlamış olmanız başınıza gelebilecek herhangi bir kazada tedavi edilmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Tıpta bizim ilk ilkemiz zarar vermemektir. Konu bir toplumun canını kurtarmak bile olsa bir kişinin dahi canı feda edilemez. Bu yüzden kişinin iyi olabilmesi için elden gelen her şey yapılır. Ne zamanki artık tıp çaresiz kalır. Beyin ölümü yani ölüm gerçekleşir ondan sonra aile onayı ile organlar alınabilir.” Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi Uzmanı Doç.Dr. Ali Fuat Erdem ise beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın geri gelmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Erdem, “Vatandaşlarımız özellikle internet kanalıyla yanlış bilgilere sahip olabiliyor. Şu bilinmelidir ki beyin ölümü gerçekleşmiş bir canlı geri dönmez. Yurtdışında organ nakillerinin yüzde 80’i kadavralardan gerçekleşirken Türkiye’de ise yüzde 80’i canlıdan canlıya gerçekleşiyor. Ne kadar duyarlı bir toplum olduğumuz açıkçası belli. Beyin ölümü gerçekleşen hastalarda yaşam destek ünitesiyle organları ve dokuları canlı tutmaya çalışıyoruz. Sonraki aşamada ise hasta yakınlarının organları bağışlamasını umut ediyoruz. Ancak halkımız maalesef kendi hastasının organını bağışlamayı hiç sevmiyor. Fakat hastası zorda kaldığı zamanda almayı seviyor” şeklinde konuştu. Çocuklukçağı çağıishalleri ishalleri Çocukluk İlker Duran G 28 iriş İshal, barsak hareketlerindeki değişme sonucu dışkı sayısında, kıvamında ve miktarında artma olarak tanımlanmaktadır.1 Günlük dışkı miktarının süt çocuğunda 10mg/kg/gün, daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde ise 200gr/gün üzerine çıkması ile karakterizedir. 2 “Günde 3’den fazla sulu kaka yapmak” diye de tanımlanabilir. Ancak bu durumu anne sütü alan bebeklerin kakası ile karıştırmamak gerekir. Anne sütü alan bebekler özellikle ilk aylarda sarı, sulu, günde 6-8 kez kaka yapabilirler. Bu normal bir durumdur. Epidemiyoloji; Akut gastroenterit, tüm dünyada halen güncelliğini koruyan önemli sağlık sorunlarından biridir. Çocukluk çağı gastroenteriti, dünyada görülme sıklığı ve ölüm nedenleri arasında alt solunum yolu enfeksiyonundan sonra ikinci sıklıkla görülen genellikle mikrobiyal bulaşıcı bir hastalıktır. 3 Son 25 yıl içinde Oral Rehidratasyon Sıvısı’nın kullanılmaya başlanması, anne sütünün kullanımının özendirilmesi ve aşılama programları ile ishale bağlı çocuk ölümlerinde düşüş sağlanmıştır. Ne var ki, akut gastroenteritler özellikle gelişmekte olan ülkelerde beş yaş altı çocuklarda morbidite ve mortalite sebepleri arasında önemli yere sahiptir. Dünyada her yıl beş yaş altı her 1000 çocuktan 4,9’u ishal sebebiyle kaybedilmektedir. Gelişmiş ülkelerde hastaneye yatışların %10’unu ve gelişmekte olan ülkelerde ise hastaneye yatışların %30’unu ishalli çocuklar oluşturmaktadır. Ülkemizde ishal çocuk ölüm sebepleri arasında beşinci sırada yer al- maktadır. Ülkemizde beş yaş altı çocuklarda ishal mortalite oranı %0,384’tür. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ishale bağlı ölümlerin toplam çocuk ölümlerine oranı 0-1 yaş için %24, 1-5 yaş için %14’tür. 4 2013 yılı TÜİK verilerine ve 2013 yılı Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre Sakarya ilinde bulunan hastanelere başvuran enfeksiyon kaynaklı olan ve enfeksiyon kaynaklı olmayan tüm ishal vakalarının %32’si 0-5 yaş arası çocuklardan oluşmaktadır. Yine ilimiz genelinde yaşayan 0-5 yaş arası çocukların %36.5’i enfeksiyon kaynaklı olan ve enfeksiyon kaynaklı olmayan ishal sebebiyle sağlık kuruluşlarına başvurmuşlardır.7 Çocukluk çağında ishal yaz aylarında daha sık görülür ve genellikle mide ve barsakları etkileyen enfeksiyöz ajanlar ile meydana gelir. 1990 yılında Erzurum’da 1 yıl boyunca 0-13 yaş grubu akut gastroenterit tanısı alan hastalar üzerinde yapılan bir araştırmada olguların %54’ünün Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında hastaneye başvurdukları görülmüştür.5 Genel olarak; İshal vakalarının çoğundan virus adını verdiğimiz mikroplar sorumludur. Viruslara bağlı ishal ani başlar, ishalle birlikte kramp şeklinde karın ağrısı, iştahsızlık kusma ve hafif ateş görülür. Bu tür ishaller 3-6 gün içinde kendiliğinden düzelirler. Şiddetli ishali olan, kanlı ishal yapan ve yüksek ateşi olan çocukların takibi ve tedavisi çok önemlidir. Bu gibi ishaller E. Coli, Salmonella, Şigella gibi bakterilerin sebep olduğu, antibiyotik tedavisi gerektiren ishallerdir ve bu durumda hastanın en kısa zamanda bir çocuk hekimi tarafından görülmesi gereklidir. Altı aydan küçük çocuklarda görülen her türlü ishal önemlidir ve çocuk en kısa sürede hekim tarafından görülmelidir. 2 İshalli çocuklar dışkı yoluyla su ve elektrolit kaybederler. Eğer ağızdan verilen sıvılarla çocuğun kayıpları karşılanamazsa dehidratasyon adı verilen vücutta sıvı açığı meydana gelir. İshaldeki en büyük tehlike sıvı kaybıdır. İshal olan çocuğun gözleri ve bıngıldağı çöker, dudakları ve ağzı kurur, daha seyrek ve koyu idrar yapmaya başlar, ağlarken gözyaşı akmaz ve uykuya eğilimi olmaya başlarsa önemli derecede sıvı açığı var demektir. Bu durumdaki çocukların acilen hekime götürülmesi gerekir. Bunların dışında dışkısında kan olan, sık kusan, karın ağrısı ve yüksek ateşi olan çocukların da kısa sürede hekime götürülmeleri gerekir. Akut Gastroenteritlerde tedavi ve korunma; Akut Gastroenterit tedavisinde ana prensip kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin yerine konmasıdır. Beslenmenin sürdürülmesi ve zamanında hekime götürülmesi çok önemlidir. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır gastroenteritler gastroenteritler Çocuklarda görülen ishal vakalarının büyük çoğunluğu hafif – orta derecede ishal vakalarıdır. Hafif ishal vakalarında ishale rağmen çocuk iyi görünür, inatçı kusma ve ateş yoktur. Bu durumda daha sık normal su verilmesi, anne sütü veya mamaya devam edilmesi ve çocuğun susuzluk bulguları bakımından izlenmesi yeterlidir. Orta derecedeki ishal vakalarında ise çocuklar huzursuzdur ve çok susarlar. Hafif ve orta derece dehidratasyonların tedavisinde ORS tercih edilmelidir. ORS tedavisi uygun kullanıldığı takdirde hiponatremi ve hipernatreminin yanı sıra orta ve hatta ağır metabolik asidoz vakalarında bile başarılı olduğu görülmüştür. Günümüzde yurt çapında ciddi bir salgın durumunda ORS Sağlık Bakanlığı’nın kampanyaları ile dehidratasyona ve daha ciddi komplikasyonlara sebep olunmaması için dağıtılmaktadır. Aynı zamanda hekimler gastroenterit vakalarında alternatif tedavi olarak ORS reçete edebilmektedirler. İshal ile baş etmede en önemli ilke beslenmenin sürdürülmesidir. İshalli ama dehidrate olmayan çocuklarda yaşına uygun diyetle beslenmeye devam edilmelidir. Anne sütü alanlara anne sütü, ek gıda veya mama alanlara da bu be- sinler verilmeye devam edilmelidir. Bununla birlikte ishal sırasında verilebilecek en uygun besinler su, çorba, ayran, pirinç, elma suyu, patates, ekmek, yağsız et, yoğurt, sebze ve meyvelerdir. Yağlı besinler, çay, meyve suyu, kola gibi çok şeker içeren içeceklerden sakınılmalıdır. Eski inanışın tersine ishal sırasında çocukları aç bırakmanın yanlış ve zararlı bir uygulama olduğu unutulmamalıdır.6 Akut gastroenteritlere sebep olan etmenler insandan insana oral ve fekal yolla bulaşır. Bulaşmanın önlenmesi için dezenfeksiyon, kişisel ve toplumsal hijyen standartlarının yükseltilmesi ve eğitim çok önemlidir. Salgınlar sırasında hasta çocuklar kalabalık mekanlardan (okul, kreş, vb.) izole edilmelidir. Sonuç olarak; Akut gastroenterit sebebiyle ölümlerin engellenmesi, bu hastalık sebebiyle oluşan mortalite ve morbidite oranlarının azaltılması toplumsal bir işbirliği ve eğitim ile mümkündür. Bu işbirliğinin paydaşları tüm sağlık çalışanları, okul yöneticileri, ebeveynler ve konuya duyarlı sivil toplum kuruluşlarıdır. Konuya duyarlı bahse konu tüm bu paydaşlar halkı gerekli şekilde bilgilendirmek ve gerekli önlemleri almak durumundadır. KAYNAKLAR 1- Altinkaynak S., Kurtoğlu E., Atalay Y., Kürkçüoğlu M., Akut Gastroenterit ve Dehidratasyonlu Çocuklarda Klinik Bulgular ve Laboratuvar Sonuçları, Atatürk Üniversitesi Tip Bülteni 4:77-84, 1987 2- Tümgör A., Çocuk Yaş Grubunda Görülen Gastroenteritlerde Viral ve Bakteriyel Etkenlerin Klasik ve Moleküler Yöntemlerle Araştırılması Konulu Uzmanlık Tezi, 2010 3- İpek İÖ, Paketçi C, Bozaykut A, Bir Yaş Altı Çocuklarda Rotavirus Gastroenteriti. Zeynep Kamil Tıp Bülteni 2009;1 4- Koçak B., Çocuk Kliniğine Gastroenterit Tanısıyla Yatırılan Hastaların Retrospektif Değerlendirilmesi Konulu Uzmanlık Tezi, 2008 5- Altinkaynak S., Bozhalil S., Akut Gastroenteritte Antibiyotik Kullanimi, Atatürk Üniversitesi Tıp Bülteni 379-386, 1991 http://www.ilknurkilic.com/?sayfa_no=8 6- 2013 yılı TÜIK verileri ve Sağlık Bakanliği kayıtları 29 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Tüberküloz Tüberküloz(Verem) (Verem) Nuh Uzel T 30 überküloz nasıl bir hastalıktır? Tüberküloz hastalığı Mycobacterium tuberculosis isimli bir bakteri aracılığı ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Bu hastalığa neden olan bakteri R.Koch tarafından 24 Mart 1882 tarihinde bulunmuştur. Tüberküloz hastalığı halk dilinde verem olarak da bilinmektedir. Hastalarla yakın temastaki kişilere bulaşabilmesi nedeniyle uzun yıllardır önemini koruyan bir halk sağlığı sorunudur. Tüberküloz, tedavisi mümkün olan ancak tedavinin yarım bırakılması ya da ilaçların düzgün kullanılmaması durumunda ilaca dirençli hale gelen, bulaşıcı olan ve öldürücü olabilen bir hastalıktır.1 Bugün dünya nüfusunun yaklaşık 1/3 ü tüberküloz mikrobu ile enfekte olmuştur yani bu insanlar yaşamlarının bir döneminde bu bakteriyi vücutlarına almışlardır ve her yıl bu popülasyondan bir kısmı organizmalarında bulunan bu uyur durumdaki bakterinin çeşitli nedenlerle harekete geçmesi sonucu verem hastalığına yakalanmaktadırlar. Dünyada Tüberkülozun durumu nedir? Dünyada, bütün ülkelerde tüberküloz hastalığı vardır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2013 Raporu”na göre, 2012 yılında 8,6 milyon yeni vaka ve 1,3 milyon tüberkülozdan ölüm olduğu hesaplanmıştır. Dünyadaki tüberküloz vakalarının yaklaşık %40’ı Hindistan ve Çin’de bulunmaktadır.2 TÜBERKÜLOZ, TÜM DÜNYADA CİDDİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR. Türkiye’de Tüberkülozun durumu nedir? Türkiye’de yılda yaklaşık 13-14 bin yeni tüberküloz hastası ortaya çıkmaktadır. İnsanların sosyo-ekonomik durumlarındaki iyileşme, aşılama programı ve doğrudan gözetimli tedavi sayesinde yeni tespit edilen tüberküloz hasta sayısı her yıl yaklaşık %6 oranında azalmaktadır. 2005-2006 yıllarında Türkiye genelinde yaklaşık 21.000 tüberküloz vakası varken 2012 yılında kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 14.691’e düşmüştür. Hastaların %59’u erkek, %41’i kadındır. Hastaların %64’ünde akciğer tüberkülozu varken, %36’sında akciğer dışındaki organlarda (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin vb.) tutulmuştur.3 Tüberküloz nasıl bulaşır ? Tüberküloz solunum yoluyla bulaşır. Tüberküloz hastası bir kişinin öksürmesi, hapşırması veya konuşması ile basiller havaya karışır. Bu basillerin solunum yolu ile sağlıklı bir insanın akciğerlerine ulaşması ile bulaşmaktadır. Basiller saatlerce havada asılı kalabilirler. Bu basilleri alan kişilerin bir kısmında basiller kişide hastalık oluşturmadan, uyur durumda akciğerde yıllarca kalıp, vücut direncinin düştüğü bir durumda hastalık oluşturabilirler. Diğer bir kısmında ise kısa süre içinde hastalık ortaya çıkar. Hastalığın gelişme riski basillerle karşılaştıktan sonraki ilk 2 yılda en fazladır.4 Şekil 1. Verem mikrobunun insandan insana hava yoluyla bulaşması 5 Kimler Risk Altında? *Hasta kişiyle uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşları *Bağışıklık sistemini zayıflatan kanser, AIDS gibi hastalıklara yakalananlar *Hastalığın yaygın olduğu ülkelere gidenler *Toplu yaşanan yurt, hastane, cezaevi gibi yerlerde kalanlar *Beslenmesi bozuk, kötü yaşam koşullarına sahip kişiler *Alkol ve madde bağımlıları Tüberküloz hastalığının belirtileri nelerdir? * 2-3 haftadan uzun süren öksürük, * Ateş, gece terlemesi, * Nefes darlığı * Göğüs ağrıları, * İştahsızlık, * Belli bir neden olmaksızın kilo kaybı * Halsizlik * Kan tükürme Yakınmalar genellikle hafif başlar ve yavaş ilerler. Özgün bir yakınması olmadığından hastalar bu yakınmaları başka nedenlere bağlayabilir ve doktora geç gidebilir. Bu durum hastalığın daha çok yayılmasına ve tutulan organın daha fazla tahrip olmasına neden olur. Bu arada hasta çevresine mikrop saçar ve daha çok kişinin enfekte olmasına neden olur. Bu nedenle özellikle iki haftadan uzun süren öksürük ve diğer yakınmaları olan kişilerin en kısa zamanda sağlık merkezine başvurmaları çok önemlidir.6 Tüberküloz tanısı nasıl konur? Tüberküloz hastalığının erken tanısı çok önemlidir. İkiSakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Tüberküloz )mereV( zo(Verem) lükrebüT üç hafta veya daha uzun süreli öksürük şikayeti olan herkes bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Hastanın yakınmaları ve akciğer filmi bulgularıyla veremden şüphelenilir. Tüberkülozun tanısı, balgamın mikroskobik incelenmesinde tüberküloz basilinin görülmesi ve besiyerinde bakterinin üretilmesiyle veya hastalıklı dokudan yapılan biyopsinin patolojik incelenmesiyle konur. Tüberküloz hastalığının tanısı, tedavisi ve takibi ülkemizde yaygın olarak bulunan Verem Savaş Dispanserleri’nde ücretsiz olarak yapılmaktadır.6 VEREM HASTALIĞININ TANISI, TEDAVİSİ VE TAKİBİ ÜLKEMİZDE ÜCRETSİZ OLARAK YAPILMAKTADIR. Tüberküloz hastalığı nasıl tedavi edilir? Tedavide birden fazla ilacın düzenli ve yeterli süre alınması gerekir. İlaçlarını önerilen şekilde aksatmadan, yeterli sürede içen hastaların hemen hepsi başarıyla tedavi edilir. Tedavide kullanılabilecek temel ilaçlar vardır (izoniyazid, rifampisin, etambutol, pirazinamid/morfozinamid ve streptomisin). Tedavi süresi en az altı aydır. Tedavinin ilk iki ayından sonra kullanılan ilaç sayısı azaltılmakta olup bazı özel durumlarda tedavi süresi uzatılabilmektedir. Tedavinin her gün düzenli bir şekilde alınması çok önemlidir. Düzenli tedavi hem has- 31 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır tanın iyileşmesini sağlar, hem de bulaşıcılığı hızla önleyerek toplum sağlığını korur. Çocukları veremden korumak için doğumdan 2 ay sonra BCG aşısı uygulanmaktadır. Bu aşının güvenilirliği oldukça yüksek olup, aile sağlığı merkezleri ve toplum sağlığı merkezleri verem birimlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Gerek bireysel gerekse toplumsal bağışıklık için BCG aşısının önemi büyüktür. BCG aşısının yaygınlaşması ve zorunlu hale gelmesi neticesinde hastalığın görülme oranı azalmıştır. BCG aşısının tüm çocuklara ulaşabilmesi için özellikle Aile Sağlığı Merkezi ve Toplum Sağlığı Merkezi çalışanları azami bir sinerji oluşturmalıdırlar. BEBEĞİNİZE MUTLAKA BCG AŞISI YAPTIRINIZ. Doğrudan gözetimli tedavi (DGT), hastalara her doz ilacın, bir görevli tarafından içirilmesidir.(Dünya Sağlık Örgütü önerisi) DGT’ ye gerek duyulmasının temel nedeni, hastaların bir kısmının en 6 ay sürecek bir tedaviyi düzenli sürdürememesidir. Hangi hastanın tedavisini düzenli kullanıp kullanamayacağı öngörülemeyeceğinden tüm tüberküloz hastalarına DGT yapılması gereklidir. Ülkemizde birçok ilde DGT başlamıştır. Bu illerde hastaların ilaçları evlerine en yakın sağlık kuruluşu tarafından gözetim altında içirilmektedir. Tüberküloz Tüberküloz(Verem) (Verem) 32 ETKİLİ VE BAŞARILI BİR TEDAVİ İÇİN DOĞRUDAN GÖZETİMLİ TEDAVİ UYGULAMAK GEREKLİDİR. Tüberkülozdan nasıl korunabiliriz? Bir toplumun tüberkülozdan korunmasının birinci yolu verem hastalığın erken teşhisi ve başarılı tedavisidir. Çünkü hastalığın kaynağı onlardır. Bir hasta yılda ortalama 10 sağlam kişiye hastalığı bulaştırmaktadır. İkinci olarak hasta kişiden sağlam kişiye geçişin önlenmesi gerekir. Bunun için hastanın yaşadığı mekanın havalandırılması, hastanın maske kullanması ve böylece etrafa mikrop saçmasının önlenmesi faydalı olabilir. Üçüncü olarak sağlam kişilerin direncinin artırılması için aşılama yapılmalıdır. Tüberkülozda BCG aşısı nedir? BCG aşısı çocuklarda özellikle tüberkülozun ciddi formları olan kanla yayılan (milier) ve beyin zarını tutan (menenjit) tüberkülozu önler. Erişkinlerde hastalık için koruyucu değildir. İlaca dirençli tüberküloz nedir? Tüberkülozda ilaç direnci, tüberküloz mikrobuna etkili olan ilacın artık etki etmemesidir. Bu, laboratuvar testi ile anlaşılabilir. Nedeni, yanlış ilaçlarla, eksik ilaçlarla tedavi yapılması ya da tedavinin düzenli kullanılmaması, erken kesilmesidir. İlaca dirençli tüberküloz hastaları da tedavi edilebilir. Ancak bu hastaların tedavisi, daha uzun sürmesi, daha çok yan etki yaratması, yaklaşık 100 kat daha pahalı olması ve bazen ameliyat da gerektirmesi nedeniyle daha zordur. İlaç direnci olmayan hastalar bütün dispanserlerde ücretsiz tedavi edilebilir; dirençli hastaların tedavileri ise sadece bu konuda uzmanlaşmış göğüs hastalıkları hastanelerinde yapılmaktadır.7 DÜZENSİZ UYGULANAN YA DA TAMAMLANMAYAN TEDAVİ, İLAÇ DİRENCİNE YOL AÇAR Verem konusunda mutlaka yapılması gerekenler *2-3 haftadan uzun süren öksürükle birlikte balgam çıkarma, halsizlik, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi şikâyetlerinden biri varsa mutlaka verem savaşı dispanserine ya da başka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. *Tüberküloz hastası ile temas edenler mutlaka Verem Sa- vaş Dispanserine ya da başka bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. *Konuşurken, öksürürken, hapşırırken ağzın maske ya da kâğıt mendil ile kapatılması gerekir. *Yaşanan ortamların sürekli olarak havalandırılması gerekir. *Bebekler doğumdan sonraki ikinci ayda aşılanmalıdır. *Verem ilaçlarını alırken, doktora danışmadan başka ilaçlar kullanılmamalıdır. *Verem hastaları başka bir hastalık dolayısıyla sağlık kuruluşuna başvurduğunda verem hastası olduğunu doktoruna söylenmelidir. *Verem hastaları ilaçlarını her gün düzenli olarak doğrudan gözetim altında ilgili merkezden almalıdır. *İlaçlara bağlı yan etki oluşması durumunda en kısa sürede doktora başvurulmalıdır. *Tedavi süresince ve sonrasında düzenli kontrollere gidilmelidir. *Dengeli beslenmeye dikkat edilmeli, sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. *Kadın hastalar; gebelik, emzirme ve doğum kontrol yöntemleriyle ilgili durumları doktoruna bildirmelidir. Kaynaklar 1-Verem (tüberküloz) Hastaları ile Hasta Yakınlarını Bilgilendirme Rehberi Ve Veremli Hastaların Hak ve Sorumlulukları, 11, 2011 2-Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2013 Raporu” 3-Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı, Halk Eğitim Dökümanı 4-Tüberküloz, Türk Toraks Derneği Eğitim Kitapları Serisi, 3 5-Şekil 1: Core Curriculum on Tuberculosis: What the Clinician Should Know, Fifth Edition 2011, CDC 6-Verem (tüberküloz) hastaları ile Hasta Yakınlarını bilgilendirme rehberi Ve Veremli hastaların Hak ve Sorumlulukları, 6, 2011 7-Özkara Ş, Türkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri Federasyonu (www.verem.org.tr) Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Glokom Glokom Op. Dr. Nilgün Özkan H alk arasında ‘göz tansiyonu’ veya ‘Karasu hastalığı’ isimleriyle anılan glokom dünyada en çok kalıcı görme kaybı sebebidir. Glokomun sebebi göz içinde salgılanan ve gözün beslenmesi için gerekli olan göz içi sıvısının boşalma mekanizmasındaki engellere bağlı olarak göz içinde basıncın yükselmesidir. Normalde bu sıvı göz içindeki yapılardan salgılanır ve sürekli olarak bazı kanallarla göz dışına atılır. Glokomda göz içindeki bu sıvının dışarı boşaltan bu kanallarda yapısal olarak veya dışarıdan bazı sebeplerle tıkanıklık oluşmasıyla meydana gelir. Gözün içerisinde yükselen basınca bağlı olarak görmeyi sağlayan göz siniri hücreleri hasar görerek, yavaş yavaş ve kalıcı görme kaybına sebep olur. Sinsi ilerleyen bir hastalık olduğundan hastalığın en son aşamalarında fark edilebilir. Eğer tanı geç konulursa görme sinirinde düzeltilmesi mümkün olmayan ciddi hasar oluşturabilir. Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişiler glokom gelişme riski daha yüksektir. Ancak tek başına göz içi basıncı değerlendirilmesi ile glokom tanısı konulamaz. Glokom riskini arttıran faktörler; ileri yaş, ailede glokom öyküsünün olması, şiddetli kansızlık, yüksek - düşük sistemik kan basıncı ( vücut tansiyonu ) yüksek miyopi, yüksek hipermetropi, gözün iltihabi hastalıklarıda (üveit), migren uzun süreli kortizon tedavisi, göz yaralanmaları, ırksal faktörler sayılabilir. Bu gibi durumlara sahip kişiler glokom hastalığına yakalanma riski daha yüksek olduğundan görme sinirindeki hasarın erken tespiti için düzenli olarak göz muayeneleri yaptırması uygundur. Hasta doktora sabahları belirginleşen baş ağrıları, görme alanında daralma ve bulanık görme, karanlıkta ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi, dikkatli bir şeye odaklanıldığında göz etrafında ağrı şikâyetleriyle başvurabilir. Glokom hastalığının tedavisi ilaç, lazer ve cerrahidir. Tedavide amaç göz tansiyonunu düşürerek göz sinirinde hasarı durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir. Günümüzde tanı konulduktan sonra ilk tedavi yöntemi genellikle ilaç tedavisidir. İlaç kullanamayan veya ilaç tedavisinde yanıt vermeyen bulgularda cerrahi yöntem denenebilir. İlaç tedavisi göz içerisindeki sıvı üretimini azaltarak veya göz içindeki sıvının dışarı boşaltımını arttırarak etki gösterir. İlaçlar her gün belli zamanlarda, belli aralıklarla ve ömür boyu kullanılması gerekir. Eğer ilaç tedavisi ile göz içi basıncı yeterince düşürülemiyor ise diğer tedavi yöntemlerine geçilir. Lazer tedavisi akut glokom krizinde diğer gözü korumak için tedbir amaçlı yapılır. Bazı glokom tiplerinde göz içindeki sıvının dışa akışını kolaylaştırmak için uygulanabilir. 33 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Cerrahi tedavi ise göz içerisinde basıncı arttıran sıvının boşaltılması için yeni bir yol oluşturulması prensibine dayanır. Yeni doğan bebeklerde görülen önemli göz hastalıklarından biride glokomdur. Başlangıçta belirti vermemekle birlikte zamanla gözün saydam tabakasında büyüme dikkat çeker. Ayrıca en önemli belirti ışığa bakamama, göz kapaklarında sıkma ve sulanmadır. Göz tansiyonu yükselmesine bağlı olarak göz küresi büyür. Tek taraflı olduğunda daha erken tanı konulabilir. Ancak iki gözü etkilediğinde tanı konulması daha zordur. Tedavi edilmediği taktirde gözün saydam tabakasında bulanıklaşma ve görme kaybı ortaya çıkar. Eğer başlangıç dönemde tanısı konulur ve cerrahi tedavi ile göz tansiyonu düşünülür ise görme kaybı önlenebilir. Yeni doğan da gözüken bu glokom tipi erişkinlere göre daha inatçı ve tedavi edilmesi daha zordur. Bazen çoklu ameliyatlar gerektirebilir. Glokom hastalığı herhangi bir belirti vermeden geri dönüşümsüz görme kaybıyla seyrettiğinden erken tanı çok önemlidir. Hastalık ne kadar erken tespit edilirse görme kaybı o derecede az olacaktır. Glokom hastalığının tanısı konunun uzmanı göz hekimi tarafından detaylı bir göz muayenesi sonucunda konulur. Muayenede görme düzeyi, göz tansiyonu ölçümü, göz içi sıvısının boşaltım kanallarının özel merceklerle muayenesi ve göz sinirinin muayenesini içerir. Gerektiği takdirde bilgisayarlı görme alanı ve göz sinirinin tomografisi (OCT) incelenebilir. Göz tansiyonunun normalden yüksek olduğu veya normal olduğu halde göz sinirinin hasar gördüğünden şüphelenilen olgulardan ileri tetkikler yapılmalıdır. Glokom hastalığı görmeyi kalıcı ve geri dönüşümsüz olarak etkilediğinden dolayı hangi türü olursa olsun tedavisi ve takibi ihmal edilmemeli ve düzenli göz doktoru kontrolünde bulunmalıdır. Sağlık SağlıkSisteminde SistemindeKalite-1 Kalite-1 Yusuf Türkdoğdu S ağlık Kurumlarında kalite ve akreditasyon çalışmaları bakanlığımızca kurumsal ve sistematik bir şekilde 2005 yılında hayata geçirilmiştir. Bu çalışmalar 3 ana eksen üzerine oturtulmuş olup; Birinci Eksen Bakanlık merkezinde kurumsal bir yapı ve bunun devamı niteliğinde olacak şekilde il ve hastane düzeyinde bir yapılanma, İkinci Eksen ülkemiz ihtiyaçlarına göre hazırlanmış bilimsel ve uygulanabilir standartların ortaya konması, Üçüncü Eksen ise hazırlanan standartların belirli periyotlarda değerlendiriciler vasıtasıyla değerlendirilmesidir. Bu 3 eksenin süreç içerisinde sistematik bir şekilde geliştirildiğini ve bugün geldiğimiz nokta itibari ile Bakanlık merkezinde sahadaki en uç noktada çalışan personele kadar iyi bir kurumsal yapının inşa edildiğini görmekteyiz. Ayrıca bu süreçte kalite standartlarını geliştirilmesi noktasında önemli adımlar atılmıştır. Kalite çalışmalarında diğer önemli bir hususta nitelikli insan gücü kapasitesi oluşturularak değerlendirmelerin profesyonel bir şekilde yapılmasıdır. Bu süreçte yapılan birçok eğitim ve değerlendirmenin sonucunda nitelikli bir değerlendirici kapasitesi oluşturulmuştur. İlimizde de merkezi değerlendirici kapasitesi olarak azımsanmayacak bir potansiyele sahip olmak gurur vericidir. İlimiz bünyesinde merkezi değerlendiricilerimiz sayesinde İller arası iyi uygulamaların ve deneyimlerin paylaşılması, iyi uygulamaların ilimize uyarlanması ve eğitim niteliği taşıması açısından ilimizde önemli bir adım olarak düşünülmektedir. Bakanlığımızca belirlenen değerlendirme ekiplerinin yine bakanlığımızın öngördüğü kurallar ve takvim çerçevesinde tüm ülke genelinde belirlenen kurum ve kuruluşlarda gerçekleştirdiği Sağlıkta Kalite Değerlendirme Metodolojisi “Hizmet Kalite Standartları Merkezi Değerlendirme” adıyla kurumsallaştırılmıştır. 34 2005 yılından bu yana hızlı değişim ve gelişim sürecinde kalite kriterlerinde önemli ve kapsamlı bir revizyon yapılmıştır. “Sağlıkta Kalite Standartları”(SKS) adı verilen bu yeni standart set ile kalite çalışmaları yeni bir sürece girmiştir. Bu standartlar, zaman içinde sayı ve yapısal anlamda gelişerek dört ayrı versiyon halinde uygulamaya geçirilmiştir. 2013 yılına gelindiğinde Akreditasyona ilişkin dört temel ilke ve on hedef doğrultusunda standartlar yeniden yapılandırılmış ve beşinci versiyon olarak “Sağlıkta Akreditasyon Standartları” adı ile son şeklini almıştır. HKS (Hizmette Kalite Standartları) merkezi değerlendirme ilk olarak 2010 yılında gerçekleştirilmiştir. Bakanlığımıza bağlı hastanelerimizde başlatılan kalite çalışmaları kapsamına 2009 yılında özel hastanelere yönelik olarak yayınlanan “Özel Hastaneler Hizmet Kalite Standartları” ile özel hastanelerde dâhil edilmiştir. 2009 yılında SGK nun özel hastanelerin hastalardan alacağı ilave ücretlerin belirlenmesi amacıyla yayınladığı puanlandırma yönergesinde kullanılan puanlandırma parametrelerinden birini bakanlığımızca hazırlanan “Özel Hastaneler Hizmet Kalite Standartları” nın oluşturulması fiili olarak ve resmen özel hastanelerinde kalite süreçlerine dâhil edilmesi sağlanmıştır. Bu çerçevede 2010 yılı ilk yarısında özel hastaneler “Merkezi Değerlendirme” kapsamında değerlendirilmiştir. 2010 yılı sonunda 81 il merkezinde bulunan Kamu Hastaneleri ile Ağız ve Diş Sağlığı Merkezileri yine aynı yöntemle değerlendirilmiştir. Sonuçta ister kamu hastanesi ister özel hastane için uygulansın, Türkiye genelinde gerçekleştirilen bu değerlendirme süreci artık “SKS Merkezi Değerlendirme” olarak adlandırılmaktadır. Bundan sonraki süreçte de, kamu hastaneleri, ADSM(Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi), özel hastaneler ve üniversite hastanelerinin değerlendirilmesi “Sağlıkta Kalite Değerlendirmeleri” ile yapılacaktır. Bu amaçla; “Sağlık Hizmeti Kalitesinin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” kapsamında 2013 yılı içinde Merkezi Değerlendirme kapsamında yer alan ancak zaman yetersizliği sebebiyle Merkezi Değerlendirmeyle değerlendirilemeyen E1 sınıfı hastaneler ile İl Ambulans Servisi Başhekimliklerinin değerlendirmelerinin İl Sağlık Müdürlüğü Kalite Koordinatörlükleri tarafından gerçekleştirilmesi Sağlık Bakanlığı tarafından istenmiştir. Bu kapsamda ilimizde hizmet veren 23 tane Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu ile İl Ambulans Servisi Başhekimliği Komuta Kontrol Merkezi değerlendirilmiştir. Aynı zamanda ilimizde hizmet veren 5 tane E1 grubu hastanenin de SKS kapsamında değerlendirmesi yapılmıştır. Bugüne kadar, SKS Değerlendirmeleri sadece puanlama amacıyla gerçekleştirilen bir uygulama olarak kalmamış, aynı zamanda hastanelerimiz için kalite konusunda etkili bir eğitim niteliği de taşımıştır. Bundan sonra da, merkezi değerlendirmeler, kalite konusunda standart bir bakış açısının oluşturulması ve sağlık hizmetlerinin ülkenin her köşesinde istenilen seviyelere ulaşması için eğitim ve teşvik unsuru olmaya devam edecektir. Kaynak: http://www.kalite.saglik.gov.tr Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Bir Birnöroloğun nöroloğunardından ardından Sakarya İl Sağlık Müdür Yardımcısı B ir kişilik düşünün ki, üzerinde bir çok sıfat barındırmasına ve dünyanın en saygın mesleğini gerçekleştirmiş olmasına rağmen, hizmet ettiği insanlara ve çevresine karşı, saygı ve sevgisinin yanında, alçak gönüllülüğünü ayrıca kendisini ifade etmede, tatlı ve anlaşılabilir dil kullanmasını, yaşam tarzı olarak seçip, en güzel şekilde yansıtmasını başarabilmiş, ender kişilerden biri olsun. İşte tanıma ve dostu olabilme şansını yakalayabildiğim ender kişilik sahibi, örnek insan sayın doktor ağabeyim CENGİZ DURAT. Öyle böyle değil , sade, sıradan, sadece işi ile ilgilenen, kenarda köşede kalmış bir nörolog değil bizim Cengiz Ağabeyimiz.Yok yok sadece bir doktor, bir nörolog değil, Sakarya’nın yetiştirdiği gerçek bir beyefendiydi bizim Cengiz Ağabeyimiz. 2001 ocak ayında o zamanki adı Adapazarı SSK Hastanesine pratisyen doktor olarak ilk atanmam gerçekleşmiş heyecan ve merak içinde hastanenin acil servisine koşmuştum. O zamanlar acil servislerde normalde uzman doktor bulamazdınız. Ancak yaklaşık 5 (beş) yıl süren mesai arkadaşlığımız boyunca Cengiz Ağabeyimiz bizi hiç yalnız bırakmadı acil servisimizde. Prefabrik yapı içerisinde oldukça eski olan 2 (iki) kişilik koltukta, servis hemşirelerimizin özenle yaptıkları sade kahvesini yudumlarken ilk gördüğüm Cengiz Ağabeyimiz, emekliliğe ayrıldığı tarihe kadar hep yanımızdaydı. Uzun boyu, ensesine kadar uzanan düz saçları, Sakarya gibi bir ilde pek hoş karşılanmayacak tarzla top sakalı ve her zaman dikkati çeken, her gün değişik olarak karşımıza çıktığı giyim tarzı ile karşıdan bakıldığında ulaşılamaz gibi görünen, ancak tanıdığım doktorlar arasında birinci sırayı alacak, o alçak gönüllülüğü, yardım severliği ile bizlere ekol olmuş, bizlerin Cengiz Ağabeyi. Marangoz bir baba ile ev hanımı annenin Sakarya doğumlu çocuğu olarak dünyaya geldiği, o zamanın koşulları göz önüne alındığında zorluklar içerisinde okulları bir bir başarı ile bitirip tıp fakültesini kazandığında, kibirlenme gururlanma göstermeden kalbinde olan o insanlığa yardımcı olma, tedavi etme düşüncesini her zaman yansıtmış ve bu örnek davranışlarını hiçbir zaman yitirmemiş bizim Cengiz Ağabeyimiz. Anadolu insanının doktorlara gösterdiği o özel değere layık olmuş, hem çalışma arkadaşlarının hem de tedavi ettiği insanların sevgisini, güvenini kazanmış fedakarca çalışmaları hepimize örnek olmuştur. SSK gibi günde 80-90 hasta polikliniği yapılan, acilinde 600-700 hasta bakılan bir hastanede, hastalarıyla ve çalışma arkadaşlarıyla sorunsuz günler geçirmiş, gece ve gündüz kendini mesleğine adamıştır. Emekliliğinin son aylarına kadar tek nörolog olarak çalıştığı SSK kurumunda, her gece icapçı olarak acilin bütün yükünü çekmiş, vertigo ön tanısıyla, danışmadan yatırdığımız hastaların yarısının nedenin, ishale bağlı baş dönmesi olmasına rağmen, tebessümle karşılayabilecek bir yüreği vardı Cengiz Ağabeyimizin. O zamanlar var olan mesai dışı özel muayenehaneciliğine ek, bir yanda hastane polikliniği, bir yanda icap dolu geceler, hiç yorulmadan, enerjisi tükenmeden devam eden meslek aşkı ile çalışma azmini, kendi hayatından götürdüklerini umursamadan ve yılmadan devam ettirebilmiş, örnek bir hekim profiliydi bizim Cengiz Ağabeyimiz. Hastanenin hangi biriminde olursa olsun bir sorun çıktığında, sosyal endikasyon tanısı konulduğunda, ilk başvurulan hekimdi. Acil serviste yatması gerektiği halde diğer branş doktor servislerine yatıramadığımız hastaları, nöroloji servisinde yatırarak, çıkacak sorunları erittiğimiz, kolumuz kanadımızdı bizim Cengiz Ağabeyimiz. Meşakkatli iş hayatına rağmen, kendine öz, bakımlı fiziğiyle, giyinişiyle, hal ve ha- Dr. Cengiz Durat reketleriyle, hani derler ya ‘’tam bir istanbul beyefendisi’’ duruşuyla, sözü dinlenir sözünü dinlettirirdi bizim Cengiz Ağabeyimiz Hele bir de dünya tatlısı eşi SEVTAP ablamıza olan örnek aşkıyla, ona karşı olan davranışıyla ,kızlarına olan düşkünlüğü ve üzerine tir tir titrediği, yaşantısında her zaman birinci sırada tutmaya çalıştığı ailesine ayırmaya çalıştığı zaman ile baba adamdı vesselam bizim Cengiz Ağabeyimiz Yaşam mücadelemin en önemli kısmı olan mesleğimi icra etme noktasında, başarılı iş hayatımın olgunlaşmasında ve doktor olarak edindiğim saygınlığımın oluşmasında büyük emeği olan benim can ağabeyim CENGİZ DURAT. İnşallah bu hayatta gördüğün değerin kat kat karşılığı, Allah katında ahiret hayatında cennet mükafatı ile karşına çıkar. Her yönünle bizlere örnek olan, tüm Sakarya halkı ile doktor camiasının yoğun sevgi ve saygısını kazanmış saygıdeğer bizim Cengiz Ağabeyimiz. Seni sevgiyle saygıyla yad ediyoruz. 35 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Dr. Serdar Değirmenci Doyumu İşİşDoyumu Esra Özel İ 36 ş doyumu, Latince’de yeterli anlamına gelen “satis” kelimesinden türetilmiş bir kelimedir. İş doyumu kavramına aynı sıklıkla “iş tatmini” de denilmektedir. İş doyumu, bir çalışanın yaptığı işin ve elde ettiklerinin, ihtiyaçlarıyla ve kişisel değer yargılarıyla örtüştüğünü ya da örtüşmesine olanak sağladığını fark etmesi sonucu yaşadığı bir duygudur (Barutçugil, 2004). İş doyumu, en genel anlamda iş ortamına ilişkin olumlu ya da olumsuz duyguların tümü şeklinde ifade edilmektedir. Başka bir ifadeyle çalışanların işlerinden duydukları hoşnutluk ya da hoşnutsuzluktur. İş doyumu işin özellikleriyle, çalışanların istekleri birbirine uyduğu zaman gerçekleşir (Daşdemir, 2009). İş doyumu, çalışanların işlerine ilgili tutumları, işe karşı psikolojik olarak biriktirdikleri ve çalışma alanında nasıl hissettikleri gibi birçok davranış ve duyguyu, kişinin işini ve iş tecrübesini değerlendirmesi sonucu meydana gelen zevkli ve olumlu hisler olarak tanımlamaktadır (Karcıoğlu ve Akbaş, 2011). İş doyumu denildiği zaman, işten elde ettiği maddi kazançlar ve bir eser meydana getirmekten duyduğu mutluluk anlaşılmaktadır. İş doyumu çalışanların bedensel ve zihinsel sağlıkları yanında fizyolojik ve ruhsal durumlarıyla da alakalıdır. Çalışanın işine karşı olumlu tutum sergilemesini sağlayan birçok faktör vardır. Bu faktörler, cinsiyet, yaş, kişilik, eğitim gibi bireysel faktörler olabileceği gibi, işin niteliği, ücret, yükselme olanakları, çalışma koşulları gibi örgütsel faktörler de olabilir (Minibaş, 2008). İnsanlar belirli bir yaştan itibaren günlük yaşantılarının büyük bir bölümünü işte geçirmektedir. Bu bağlamda sadece ekonomik durumu değil, psikolojik durumunu da yakından etkileyen işinden beklentilerini elde eden insan daha mutlu olabilmektedir. Dolayısıyla iş doyumu insan yaşamında hem ekonomik hem de psikolojik açısından önemli bir role sahiptir. Sağlık Çalışanlarında İş Doyumu Sağlık alanı, başta sağlık meslekleri olmak üzere, farklı meslek gruplarındaki çalışanların, farklı hizmet basamaklarında ve birimlerinde, toplumun bütünü için sağlık hizmeti ürettikleri, yoğun emeğe dayalı bir hizmet alanıdır. ‘‘Sağlık bakımı’’ olarak tanımlanan bu hizmetler, koruyucu ve sağaltıcı hizmetler ile farklı teknik ve destek hizmetleri kapsar. Dünyada ve ülkemizde son yıllarda yaşanan siyasal ve ekonomik gelişmeler, sağlık bakımını, bu amaçla üretilen sağlık hizmetlerini ve bu hizmetleri üreten sağlık çalışanlarını etkilemiştir. Bu değişiklikler, sağlığın korunup geliştirilmesini, bu başarılamadığında hastaların iyileştirilmesine katkı yapmayı görev edinmiş olan sağlık çalışanlarının iş yükünü artırmıştır. Sağlık çalışanları ile sağlık hizmetine gereksinimi en fazla olan toplum kesimlerini, etkili ve verimli hizmet üretme olanaklarının sınırlandığı güç koşullarda karşılaşmak zorunda bırakmıştır. Bu değişiklikler, yalnızca sağlık alanında çalışanlarının karşılaştıkları fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik riskleri artırmamış; insana ve özellikle de sağlığını yitirmiş insana odaklanmış bir hizmette, işin ve mesleğin gereği olarak üstlenilen psikososyal stresi, yetersizlik ve çaresizlik duygusu ile pekiştirerek, katlanılması güç boyutlara ulaştırmıştır. Sağlık çalışanları için bu koşullarda önem kazanan iş doyumu ile ilgili sorunlar, giderek ağırlaşmış ve yaygınlaşmıştır. Sağlık alanında hizmet, pek çok farklı meslek grubunun bir arada çalışmasını gerektirir. Bu meslek gruplarının başarılı, mutlu ve üretken olabilmelerinin en önemli gereklerinden biri olan iş doyumu, işin bireye sağladıklarının algılanmasıyla oluşan hoşnutluk duygusudur. Tüm çalışanlar, çalışma koşullarını iyileştirmesini çalışma yaşamına ilişkin ekonomik psikolojik ve toplumsal gereksinimlerinin, özlem ve isteklerinin karşılanmasını istemektedirler. Çalışanlar çalıştıkları kurumlarda gereksinimleri karşılandığı sürece doyumlu olmaktadırlar. İş doyumu yüksek olan kişilerin işe güdülenmesi ve verdikleri hizmetin kalitesi yükselmektedir. Sağlık çalışanları çalışma ortamı içindeki durumlarından hoşnut olduklarında enerjilerini hasta bakım kalitesini arttırma yönünde yoğunlaştırmaktadırlar. İş yerinde mutlu olan çalışan, bunu çevresine ve hastalara yansıtacaktır. İster istemez çalışanın performansı ve iş verimi artacaktır. İş doyumunun düşük olması ile personel değişim hızı, performansın düşmesi, işe devamsızlık, doyumsuzluğu pekiştirici iş ortamı, çalışma ekibi ile ilgili zorluklar, kurumsal engeller gibi faktörler arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Çeşitli sebeplerle iş yerinde mutlu olamayan çalışanda ise tam tersi bir tablo gözlenir. İşi ve işvereni zarara uğratan, sıkıntıya düşüren durumlar yaşanır. Sağlıklı veya hasta bireyin bakımı, kurumsal ve mesleki konular, sağlık çalışanlarının yaşamsal önemi olabilen kararlar verebilmelerini gerektirmektedir. Karar verme sürecini tam ve doğru olarak anlama ve sağlıklı veya hasta birey ve ailesinin bakımında kullanma profesyonel becerilerinin gelişiminin temel gereğidir. Diğer bir deyişle etkili sorun çözme stratejilerini kullanma ve güçlü bilgi temeline dayalı karar verme yeteneği, sağlık çalışanlarından beklenen bir davranıştır (Azak ve Yalçıntaş, 2007). Sağlık çalışanlarında, hastaya sağlık hizmeti verirken acil ve doğru karar vermeyi gerektiren birçok durumla karşılaşılır. Bunu yaparken sağlık çalışanının aldığı eğitim kadar iş Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır tecrübesi ve çalışma koşulları da etkilidir. Bu nedenle önce sağlık çalışanları bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olmalı, çalışma şartları motivasyonunu artıracak şekilde olmalıdır. Yapılan birçok araştırmada geçen, genel olarak sağlık çalışanlarında iş doyumunu artırmanın en önemli yöntemleri şunlardır: -Çalışma yaşamının ve ortamının kalitesinin artırılması, -Çalışma ortamında işin zenginleştirilmesi, -Rotasyon uygulaması, -İşin genişletilmesi ve geliştirilmesi, -Azaltılmış iş günü sayısı uygulaması, -Esnek zaman uygulaması, -İş paylaşımı uygulaması, -Part-time çalışma, -Hizmet içi ve genel eğitim programları. Sağlık çalışanlarında iş doyumsuzluğuna neden olabilecek faktörler, işin yapılış şekli ile ilgili olabileceği gibi, kurumun yapısından, fiziksel çevre koşullarından veya kişinin bireysel özelliklerinden kaynaklı olabilir. Hastanelerde çalışan sağlık personeli için fiziki ortam, çalışma şekli ve çalışma koşulları oldukça önemlidir. Çalışma ortamı ve koşullardaki olumsuzluklar, birey ve kurumlar üzerinde de olumsuz durumlara neden olmaktadır. Özellikle çalışılan kurumun doğasında olan bazı özellikler, iş arkadaşları, işin özellikleri iş doyumsuzluğu için sürekli sorun yaratabilirler. Kaynak fark edilemezse iş doyumsuzluğuna sürekli ve kalıcı bir çözüm bulmak zorlaşır. Yaşanan sorunların çalışanlara kişilerarası çatışmalar, performans düşmesi ve iş doyumsuzluğu olarak yansıması kaçınılmazdır. Çalışan için uygun şartlar oluşturulamazsa zamanla ortaya çıkan sorunlar iş doyumsuzluğuna yol açar. Sağlık çalışanlarında iş doyumsuzluğunun nedenleri incelendiğinde ise: -Rollerdeki belirsizlik ve rol çatışması, -Sorumlulukların fazla olması, -Karara katılımda azlık, -İş güvenliğinin yetersizliği veya yokluğu -Yönetimin olumsuz yaklaşımları, -Fiziki mekan ve çalışma ortamının uygunsuz koşulları, -Yoğun iş yükü, zamanın yetersizliği, -Nöbet veya vardiya sisteminde çalışma, icaplar, -Çalışma arkadaşları ve çalışma ekibi ile iletişimin bozukluğu, -Ücretlerdeki yetersizlik, -Ödüllendirme vb. teşviklerin olmaması veya yetersiz olması, -Terfi vb. konularda adaletsizlik, -Statü ve kariyer engeli, AZAK, A., Yalçıntaş S. (2007), Klinik Karar Verme ve Hemşirelik, Türkiye Klinikleri Dergisi, C.1, S.17, s.176. BARUTÇUGİL, İ. (2004), Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Kariyer Yayıncılık, İstanbul. DAŞDEMİR, İ. (2009), Çalışanlarda İş Doyumu, Çevre ve Orman Bakanlığı Teknik Bülten, S.30, s.3. ERDEMİR, F. (1998), Hemşirelerin Rol ve İşlevleri-Hemşirelik Eğitiminin Felsefesi, Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, C.2, S.1, s.59. KARCIOĞLU, F., Akbaş S. (2010), İşyerlerinde Psikolojik Şiddet ve İş Tatmini İlişkisi, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler (İİB) Dergisi, C.24, S.3, s.139. MİNİBAŞ, POUSSARD J., Erkmen T. (2008), Yonetim İletişim Kültür, Arıkan Basım Yayım Dağıtım, İstanbul. ŞAHAL, E. (2005), Akademik Örgütlerde Örgüt Kültürü ve İş Tatmini, Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 37 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır -Yaş, medeni durum, kişilik, eğitim düzeyi, cinsiyet, deneyim gibi bireysel nedenler karşımıza çıkmaktadır (Erdemir, 1998). İş doyumsuzluğuna neden olan etken çok önemlidir. Bu sorun teşkil etken zamanında müdahale edilip yok edilmezse çalışan bireyde uzun dönemde fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak problemlere yol açar. Sağlık çalışanlarında iş doyumsuzluğu, iş görenin işinden memnun olmaması, iş yerinde rahatsız ve mutsuz olduğunu ifade etmektedir. Çalışanların beklentileri, özlemleri fiilen elde ettiklerinden daha yüksek olduğundan çalışma hayatında esas olan iş doyumu değil; iş doyumsuzluğu olmaktadır. Sağlık çalışanlarında beklentilerin karşılanamaması sonucunda ortaya çıkan iş doyumsuzluğu bireylerde istenmeyen davranışsal sorunlara neden olmaktadır. Bunlardan en önemli sonuçlar şunlardır: -Devamsızlık ve işe geç gelme, -Çalışan devir hızında artış, -Performansta düşüklük, motivasyon eksikliği, -Gerilim tepkileri (Alarm tepkisi, direnme tepkisi, bitkinlik evresi), -Engellenme tepkileri (Saldırganlık, çekilme, direnme, uzlaşma), -İş uyuşmazlıkları, -Bireysel sonuçlar, -Stres (Şahal, 2005). Yaşamının önemli bir kısmını çalıştığı iş yerinde veya kurumda geçiren sağlık personelinin iş doyum düzeyi özel yaşamını ve sağlığını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecektir. İş doyumunun yüksek olmasının sağlık çalışanının mutluluğuna katkıda bulunduğu, düşük olmasının ise çalışanın işine yabancılaşmasına neden olduğu, buna bağlı ilgisizliğin ve uyumsuzluğun ortaya çıktığı görülmüştür. Bu nedenle sağlık çalışanlarında iş doyumu üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu olarak önem arz etmekte, bu alanda yapılan çalışmaların artması ve bu çalışmalara bağlı olarak alınacak önlemler ile sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının düzenlenmesi önerilmektedir. Kaynakça Eczanedenetimlerine denetimlerine Eczane Ecz. Özlem Öztürk G 38 iriş Eczane denetimleri ile ilgili bilgi vermeden önce günümüzde çoğunlukla eczanelerde icra edilen, eczacılık mesleğinin tanımını yapalım. Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir. Eczane denetimlerinin amacı, eczane olarak kullanılan yerlerin özelliklerini, iç kısımlarını, laboratuarlarının şartlarını, eczanelerde bulunması gereken malzemelerin, eczane hizmetleriyle ilgili hususların kontrol edilmesi düzenlenmesi ve iyileştirilmesidir. Ayrıca ülkenin sağlık şartlarını düzeltmek, fertlerin sağlığına zarar verebilecek durumlarla mücadele etmek ve eczanelerin tek elden planlanıp aynı standartlarda, haksız rekabete yol açmadan hizmet vermesini sağlamak da bu denetimlerin amaçları arasındadır. Mevcut Mevzuat ve Denetim Uygulamaları Eczanelerin denetimleri, 6197 sayılı “Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun” ve 12.04.2014 tarih ve 28970 sayılı Resmi Gazetece yayımlanan “Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik” hükümleri doğrultusunda yapılmaktadır. İlgili yönetmeliğin 47. Maddesinde de belirtildiği üzere; ‘Eczaneler, yılda en az iki defa zorunlu olmak üzere gerekli görülen hâllerde denetlenir. Denetime yetkili olanlar, eczanelerde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine uyulup uyulmadığını Kurumca düzenlenen denetim formuna göre tespit ederler.’ Denetime yetkili olanlar da ilgili yönetmeliğin 46. maddesinde şu şekilde belirtilmiştir; ‘Eczane denetimleri, Kurum sağlık denetçileri veya sağlık müdürlüğü tarafından görevlendirilecek eczacı tarafından yapılır. Sağlık müdürlüğünde görevli eczacı yoksa ilde görev yapan ve sağlık müdürlüğü tarafından görevlendirilecek kamu eczacısı tarafından denetim yapılır.’ Yapılan denetimlerde eczanelerin kanun ve yönetmelik hükümlerine uyup uymadığına bakılmaktadır. Bu kanun ve yönetmelik hükümleri doğrultusunda hazırlanan ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun resmi internet sayfasında ‘09.02.2011 tarihli Eczane Denetimleri Hakkında İl Sağlık Müdürlüklerine Duyuru’ başlığı altında yayınlanan Eczane Denetim Formu’ndaki maddeler doğrultusunda inceleme yapılmaktadır. Denetim sonucuna göre ilgili haneler doldurulmakta ve gerekli açıklamalar yapılmaktadır. Formun arka sayfasında bulunan ‘Denetim Sonucu Tespit Edilen Hususlar’ kısmı da doldurulmalıdır. Ayrıca denetim sonucu tespit edilen eksiklikler, eczanelerde bulundurulması zorunlu olan teftiş defterine de yazılmalı, denetim tarihi, denetimi yapan yetkililerin adı, soyadı ve unvanı belirtilerek imzalanmalıdır. Denetim sonucu tespit edilen ve teftiş defterine kaydedilen eksikliklerin giderilmesi için eczacıya Eczacılar ve Eczaneler Hakkında yönetmelğin 47. maddesine istinaden en fazla 10 (on) iş günü süre verilmektedir. Bu husus da denetim formunun ‘Denetim Sonucu Yapılan İşlemler’ kısmında belirtilmektedir. Yapılan bu denetim sonrasında tespit edilen eksikliklerin raporlanması yapılmakta ve eksiklik saptanan eczanelerin her birine uyarı yazıları gönderilmektedir. Bu uyarı yazılarının gönderimi eczaneye ulaşıp ulaşmadığından emin olmak adına, PTT aracılığıyla iadeli taahhütlü olarak ya da elden teslim tesellüm belgeleriyle yapılmaktadır. Ayrıca bu belgeler cezai işlem uygulanması durumunda da önem teşkil ettiğinden, yazılan uyarı yazıları ile birlikte dosyalanması uygun görülmektedir. Eczacılar ve Eczaneler Hakkında yönetmeliğin 47. maddesinde belirtildiği üzere ; ‘Yapılan denetim sonucu eksiklik tespit edilmesi hâlinde, eczacıya en fazla on iş günü süre verilerek eksikliklerin giderilmesi istenir. Bu sürenin sonunda eksikliklerin giderilip giderilmediği hususunda yerinde tekrar denetim yapılır. Eksikliklerin giderilmemiş olması hâlinde eczacıya ihtâren beş iş günü ek süre verilir. Verilen sürenin sonunda eksikliklerin giderilmemesi durumunda Kanunun 45 inci maddesine göre işlem yapılır. Eczanede tespit edilen eksiklik ya da mevzuata aykırılıkların, ceza uygulamasına rağmen bir sonraki denetimde giderilmemesi hâlinde eksiklik tamamlanıncaya kadar ruhsat askıya alınır.’ Son olarak her eczane için yapılan işlemlerin yer aldığı bir rapor hazırlanmaktadır. Sakarya’da Eczane Denetimleri ve Sık Karşılaşılan Eksiklikler İlimizde Mart 2014 itibari ile toplam 260 eczane bulunmaktadır. Bu eczanelerin 108 tanesi Adapazarı, 25 tanesi Serdivan, 11 tanesi Erenler olmak üzere 144 tanesi merkez ilçelerde geriye kalan 116 tanesi de diğer ilçelerde bulunmaktadır. İl merkezimizde yapılan denetimlerde Sağlık Müdürlüğünde görevli eczacı ve sağlık personeli tarafından denetimler yapılmaktadır. İlçelerimizde ise sağlık müdürlüğü tarafından görevli kamu eczacıları ve sağlık personelleri tarafından denetimler sürdürülmektedir. Yaptığımız denetimlerde karşılaştığımız eksiklikler bölgeye ya da ilçeye göre değişmekle birlikte sık karşılaşılan eksikSakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır genelbakış bakış genel likler olarak; • Uyuşturucu ilaçlar, psikotrop ilaçlar, stajyer ve personel defterinin kayıtlarının düzenli tutulmaması, • Uyuşturucu, psikotrop ilaçların sayısının kayıtlarla uyumlu olmaması, • Eczanelerde bulundurulması mecburi olan ilaç ve tıbbi malzemelerin mevcut olmaması • Hassas terazinin kalibrasyon zamanının geçmiş olması • Isı - nem ve buzdolabı ısısı ile ilgili kayıtların düzenli olarak tutulmaması • Özellikle bazı ilçelerde sık karşılaşılan bir durum olarak da ambalajı açık ürün bulunması durumları sıralanabilir. Eksiklikler Sonucu Uygulanan Cezai İşlemler Yapılan ilk denetimlerde tespit edilen eksiklikler sonucunda, tespit edilir edilmez cezai işlem uygulanması gereken durumlar mevcuttur. Bu cezai işlemlere örnek olarak eczanede Cezai İşlem Uygulama Sebebi satılmak üzere miadı geçmiş ilaç bulunmasını verebiliriz. Bu durumda Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 41. maddesine göre işlem yapılarak beş yüz Türk Lirası idari para cezası verilir. Dikkat edilmesi gereken husus ise miadı geçen bu ilaçların tutanak altına alınarak el konulmasıdır. Bir diğer ve en çok uygulanan örnek; cezai işlem için özel hükmü bulunmayan ve iki denetim arka arkaya tespit edilen eksikliklerin üçüncü denetimde de görülmesi halinde Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 45. maddesi gereği beş yüz Türk Lirası idari para cezası verilmesidir. Cezai işlemler ilde valilik, ilçelerde kaymakamlık oluru ile yapılmaktadır. Cezai işlem bildirimlerinde de uyarı yazılarında olduğu gibi gönderme işlemi PTT aracılığıyla iadeli taahhütlü ya da elden teslim tesellüm belgesiyle yapılmaktadır. İlimiz genelinde 2012-2013 yılları arasında konularına göre uygulanan cezai işlemlerin (idari para cezası vb.) niteliği ve sayısı aşağıda belirtilmiştir. Uygulama Tarihi Ceza Uygulanan Eczanenin Bulunduğu İlçe Uygulanan Cezai İşlem Sayısı 2012 Adapazarı 1 2012 Serdivan 1 Denetimde Tespit Edilen Eksiklikler Sebebiyle Toplam Sayı 2013 Adapazarı 3 2013 Akyazı 2 2013 Erenler 1 2013 Adapazarı 1 2013 Serdivan 1 2012 Hendek 1 2013 Karapürçek 1 Toptan ilaç satışı yapmak 2013 Arifiye 1 2 İzinsiz tadilat yapıldığının tespiti 2013 Karapürçek 1 1 Nöbette kapalı olması sebebiyle 2012 Karapürçek 2 2 Ambalajı açık ürün bulundurmak 2013 Akyazı 2 2 Miadı geçmiş ilaç bulunması Denetimde Kapalı Olması Sebebiyle Sonuç Eczane denetimleri başta da belirtildiği üzere sağlık şartlarını düzeltmek, fertlerin sağlığına zarar verecek durumlarla mücadele etmek, eczane olarak kullanılacak yerlerin özelliklerini, eczane kısımlarını, laboratuar şartlarını kontrol edip düzenleyerek eczanelerin belirli ve aynı standartlarda, haksız rekabete yol açmadan hizmet vermesini sağlamak amacıyla yapılan önemli ve düzenli yapılması gereken işlemlerdir. 2 2 KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. http://www.iegm.gov.tr/ http://www.saglik.gov.tr/ http://www.mevzuat.gov.tr/ http://www.asm.gov.tr/ http://www.istanbulsaglik.gov.tr/ http://www.teb.org.tr/ 39 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır 8 SAKARYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ GENEL SEKRETERİMİZİ TANIYALIM Sn. Doç Dr. Hasan Salih SAĞLAM, Sakarya Kamu hastaneleri Birliği Genel Sekreteri. Yeni görevine 21.03.2014 tarihinde başladı. Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliğinin çalışma ve faaliyetleri, planları ve kendisi ile ilgili dergimize açıklamada bulundu. Kendisiyle yaptığımız söyleşide şunları konuştuk; 40 Sn. Genel Sekreterimiz kısaca özgeçmişinizden bahseder misiniz? Baba ocağı Trabzon’un Yomra ilçesine bağlı Kayabaşı köyü. İlk okulu o köyde okudum. Daha sonra orta öğretimi Trabzon’da tamamladım. 1981 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde başlayan üniversite eğitimini 1987 yılında bitirip Şarkışla’da mecburi hizmete gittim. 1989 yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde üroloji ihtisasına başladım. 1993 yılında uzman olup Afyon’da iki aylık kısa dönem askerlik yaptım. Daha sonra ihtisas yaptığım hastanede 1996 yılına kadar başasistan olarak kaldım. Akademik çalışmalarımı kesip o tarihte Sakarya Devlet Hastanesine uzman olarak tayin oldum. 2010 yılında Sakarya Tıp Fakültesine yardımcı doçent olarak başladım. 2013 yılında doçent oldum. Bu aralar, yurt dışında eğitim için kabul edildiğim sırada, Genel Sekreterliğe atanmam söz konusu oldu. “Genel Sekreter” görevinizin tanımını açıklar mısınız? Bilindiği gibi Sağlık Bakanlığına bağlı ikinci ve üçüncü ba- samak hastaneler ile ağız ve diş sağlığı merkezlerinin açılması, işletilmesi, denetlenmesi ve bu hastanelerde her türlü koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin temini için Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu kurulmuştur. Genel Sekreterlik bu birliğin en üst karar ve yürütme organıdır. Genel Sekreter de biriliği ilgili mevzuata göre yöneten kişi olmaktadır. Üroloji Uzmanı olduğunuzu biliyoruz. Başka idari görevlerde bulundunuz mu? İlk olarak 1988-89 yıllarında Sivas ili Şarkışla ilçesinde sağlık grup başkanlığı yaptım. Şarkışla o zamanda bile 70 bine yakın nüfusu olan büyükçe bir ilçeydi. Daha sonra da “Sakarya Devlet Hastanesi” döneminde, 2003-2006 yılları arasında başhekim yardımcılığı görevinde bulundum. Hakkınızda yaptığım küçük araştırmada uzmanlık alanınız “Etik” diye geçiyor. Bu konudan biraz bahseder misiniz? Bu bilginin nasıl olup da kayıtlarda yer aldığını aslında ben de bilmiyorum. Bilimsel çalışmalarda uluslar arası kabul edilmiş, müeyyidesi de olan ahlak kurallarına, bir anlamda Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır tıp etiğine ilişkin birkaç eğitime katıldım. Bu ifadenin sebebi de katıldığım bu kurslardır diye tahmin ediyorum. Sebep her ne olursa olsun bu ifadeyi seviyorum. Bu bir ahlak ifadesidir. Aslında insan hayatının bütününde önem taşıyan ahlak bilim platformunda da çok değerlidir. Başta insana ve doğmakla yaşama hakkını elde etmiş olan hayvanlara saygıyı merkeze koyarak bilginin nasıl üretileceği ve üretilmiş bilgiyi kullanırken de emeğe saygıyı gösteren etik bu haliyle vazgeçilmez bir usul bilgisidir. Sakarya Üniversitesi Akademik Genel Kurul Toplantısında, 2012 yılındaki akademik çalışmalarınızdan ötürü ödüle layık görüldünüz. Bu konuda bizi bilgilendirebilir misiniz? Yardımcı doçentlik döneminde hocamız Prof Dr Öztuğ Adsan başkanlığında gerçekten çok çalıştık, önemli sayıda yerli ve yabancı dergilerde çalışmalarımız yayınlandı. Bu dönemde üniversitemizin rektörlüğü de bizleri uluslar arası çalışmalar için her türlü teşvik etti ve son olarak da ödüllendirdi. Yeni görevinizi devraldığınızdan beri, ilimizdeki hastaneler ve ilimizin genel sağlık durumu hakkında gözlemleriniz nelerdir? Ben yıllardır bu şehirde hekimlik yapmaktayım. Bazı eksiklikler olduğunu önceden de görüyordum; bu konular üzerinde arkadaşlarla kendi aramızda da fikir alışverişinde bulunmakta, bazen de ilgililere önerilerimizi sunmaktaydım. Personel, fiziki şartlar ve sisteme yönelik iyileştirme çalışmaları var. Sizden önceki dönemlerde yapılan işler hakkındaki yorumlarınızı alabilirmiyiz? Önemli işler yapılmış, arkadaşlara teşekkür ediyorum, eksikler hemen giderilemiyor elbette. Tasarı halindeki bazı planlarda revizyon ihtiyacı olabilir; arkadaşlarımla bunları değerlendireceğiz. Göreviniz ile ilgili planlarınızdan ve faaliyetlerinizden kısaca bahseder misiniz? Acil, orta ve uzun vadeli planlarımız var. Bir an önce il dışı sevkleri asgariye indirmek, yerinde sağlık hizmetini çeşitlendirerek sunmak istiyoruz. Hasta memnuniyetini sağlarken her düzeyde çalışan fedakar arkadaşlarımızın da memnuniyetini sağlamaya gayret edeceğiz. 663. KHK ile birlikte yeni kurulan kurumların sağlık hizmetine katkıları sizce nelerdir? Yönetimin kurallar çerçevesinde inisiyatif alarak etkin ve verimli bir sağlık hizmeti sunması için bunun bir fırsat olabileceğini düşünüyorum. Daha ağır işleyen bir sistem yerine daha küçük ve dinamik özelliği olan bir süreç başladığı kanısındayım. Yeni Sistem hasta memnuniyeti esaslı bir sistemdi. Sizce istenilen duruma ulaşıldı mı? Hasta memnuniyeti ölçülebilen bir parametredir; eski ve yeni durumlar arasındaki farkın ne olduğunu bilmiyorum, ama daha iyi hizmet veriliyorsa şüphe yok ki hasta memnuniyeti artacaktır. Biz eksiklerimizi tamamlayıp hizmet kalitesini yükselttikçe de bu artış devam edecektir. Sağlık Çalışanları ve hizmet alan kişiler açısından uygulama neler getirdi? Hizmet sürecinde sağlık çalışanlarının memnuniyetini çok 41 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır önemli görüyorum; iyi hizmet için en temel öğelerden biri çalışan memnuniyetidir. Çalışan memnuniyeti hasta memnuniyetinin de şartlarından biridir. Bazen hiçbir şey yapılamayan hastaya güler yüz yetebilmektedir. Yeteri kadar sağlık hizmeti alan bir çok insanın beklentisi çalışanın güler yüzüdür. Yani hizmet verenin güler yüzü olmazsa sağlık hizmeti eksik kalmaktadır. Güler yüz yasayla temin edilebilir bir durum değildir ama desteklenebilen bir durumdur. Yeni uygulama çalışan taleplerine daha kolay cevap verebilecek özellikler taşımaktadır. Bu yönüyle hem çalışan hem de hasta memnuniyeti açısından avantajlı görünmektedir. Hastanelerimizin durumunu nasıl görüyorsunuz? Sakarya’da ADSM dahil, kamuya ait 14 hastane bulunmaktadır. Ne yazık ki her birinin kendine has bir takım sıkıntıları var. İlçe ve merkezdeki bazı hastanelerde inşaat faaliyetleri devam etmektedir. Fiziki şartlarla birlikte personel ihtiyaçları da karşılanınca daha iyi hizmet imkanı doğacaktır. Sakarya’nın vitrini SEAH ve Yenikent hastanelerinde de bir takım düzenlemelerin hem hizmeti hem de hizmet kalitesini daha da artıracağını görüyorum. Hastanelerdeki çalışan tüm sağlıkçıların sıkıntıları nelerdir. Hastanede sağlık çalışanı dediğimiz zaman temizlik elemanından doktoruna kadar herkes buna dahildir. Gördüğüm kadarıyla herkes her şeyden önce önemli olduğunu hissetmek istiyor. Bu durum gayet insani bir taleptir. Ayrıca en değerli hizmet olan sağlık hizmetini sunan çalışanlar hastadan da saygı bekliyor. Daha sonra çalışma şartlarının iyileştirilmesi, özlük haklarıyla ilgili beklentilerin karşılanması gelmektedir. Planlarınız arasında personele yönelik iyileştirme ve memnuniyet anlamında planlarınız da var mı, varsa nelerdir? İdare olarak çalışan tüm arkadaşlarımıza önemli olduğunu hissettirmek istiyoruz. Bunun için elimizden ne geliyorsa yapmak niyetindeyiz. Çalışanın değersizleştiği bir yerde hasta memnuniyeti de olamaz. Sağlık Hizmetlerinde çözüm anlamında düşünceleriniz, önerileriniz nelerdir? Ben şahsen istişareyi çok önemli görüyorum. Her zaman işler göründüğü gibi değildir. Ortak aklı kullanmak daha iyi imkanları bulmaya yarar. Şikayetlere bakarak bugün için bir hareket tarzı belirlenebilir ama ileriye yönelik planlar olmazsa her ne yapılıyorsa eksiktir. Son olarak; Sakarya da uzun yıllardır hizmet veriyorsunuz, daha önce çalıştığınız hastanede sağlık çalışanları arasında sevilen ve saygı duyulan bir hekimsiniz bu durumun gelişim sürecini anlatırmısınız. Bunu öncelikle bir iltifat olarak alıyorum, öyle olmak isterim. Şöyle bir tarz üzere olmaya çalışıyorum: Daima işimi iyi yapmaya çalıştım ve yaptığım işi değersizleştirebilecek davranışlardan uzak durdum. Mesai arkadaşlarımı işimin vazgeçilmez bir parçası olarak gördüm ve sevdim, adil olmaya çalıştım. Bu durumun uzun yıllar sürmesi dileği ile yeni görevinizde Sağlık Müdürlüğü olarak başarılar dileriz. Röportaj Elvan Aslan Aydın İl Sağlık Müdürlüğü Faliyetleri Brifingi 42 İl Sağlık Müdürlüğü 2012 İkinci Dönem ve 2013 yılı Faaliyetleri ile ilgili Vali Mustafa Büyük’e ve Sağlıktan Sorumlu Vali Yardımcısı Şakir Özdikici’ye sunum gerçekleştirdi.Sunumda İl Sağlık Müdürü Uzm Dr.Murat Alemdar,İl Sağlık Müdür Yardımcıları Dr. Serdar Değirmenci,Dr. Mustafa Ezen,Dr. Rana Beşler,Yusuf Türkdoğdu,Şube Müdürleri,İl Ambulans Servisi Başhekimliği,UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi ) ve personel hazır bulundu. Yapılan sunumda Sakarya İli Nüfus Bilgileri ve Nüfus Piramidi,Kamu Hastaneleri Mevcut Durumu,İl Geneli Mevcut Personel Durumu,Özel Hastane yatak Sayıları,Sağlık İstatistikleri,Kalite Yönetim Sistemi Çalışmaları,Bilimsel Çalışmalar,Eğitimler ve Tatbikatlar,Yatırımlar,Özel Sağlık Kuruluşları envanter ve Denetimleri,Ruhsatlandırma,Gerçekleştirilen Eğitim ve Bilgilendirme Faaliyetleri,Araştırma,Bilgi Sistemleri ve Sağlığın Geliştirilmesi Şube Müdürlüğü’nün çalışmaları,Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nün çalışmaları ve UMKE faaliyetleri hakkında bilgiler verildi. Sunumun ardından Vali Mustafa Büyük Yurt dışı ve içinde görevlendirilen UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi) personeline belge vererek teşekkür etti. Vali Büyük “Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlarımızla İlimizde yaşamakta olan Vatandaşlarımıza en etkin,en kaliteli hizmetleri sunmak adına çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz.İl Sağlık Müdürlüğümüzün faaliyetleri ile ilgili aldığım bilgilerden memnun kaldım.Tüm Sağlık Personelinin aynı azim,özveri ve titizlikle çalışmalarını bekliyor.Bundan sonraki çalışmalarında kendilerine başarılar diliyorum.” İfadelerini kullandı. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır HASTA HAKLARI øL KOORDøNATÖRLÜöÜ HastaHaklarÕ BaúvuruSayÕlarÕ İl Sağlık Müdürü’ne bağlı birimlerin 2012 ikinci yarı yıl ve 2013 yılı faaliyet tabloları Baúvuru SayÕsÕ Yerinde Çözülen Kurulda Görüúülen øhlal var øhlal yok 2013 3.357 3.186 179 24 155 2012 2.383 2.071 312 31 281 2011 2.079 1.792 287 25 262 SABøMͲBøMERͲBilgiEdinme 2012 son 6 ay da BøMER’e baúvuru sayÕsÕ 391’dir. (Hastaneler Dahil) Baúvuru SayÕsÕ SABøM BøMER 2013 BøLGø EDøNME Cevap Verilen Cevap Beklenen 103 98 5 171 158 13 259 230 29 ToplumuBilgilendirmeAmacÕylaVerilenE÷itim E÷itim Verilen Kiúi SayÕsÕ HUKUKBÜROSU DAVALAR ASLøYE CEZA MAHKEMESø ASLøYE HUKUK MAHKEMESø øù MAHKEMESø øDARE MAHKEMESø TOPLAM DAVALAR ASLøYE CEZA MAHKEMESø ASLøYE HUKUK MAHKEMESø øù MAHKEMESø øDARE MAHKEMESø øCRA HUKUK MAHKEMESø SULH CEZA MAHKEMES7 TOPLAM ADET 7 5 19 43 74 HukukiYardÕmSayÕlarÕ BAùVURU TÜRÜ HUKUKø YARDIM TALEP EDEN HUKUKø YARDIM TALEP ETMEYEN TOPLAM ADET 92 5 97 2012 2013 13.402 12.796 SøVøL SAVUNMA øL KOORDøNATÖRLÜöÜ HukukDavaDosyalarÕ SayÕsÕ ADET 8 16 25 43 2 1 95 HukukiYardÕmSayÕlarÕ 2013 2012(2.Dönem) HukukDavaDosyalarÕ SayÕsÕ 2011 8.633 BAùVURU TÜRÜ HUKUKø YARDIM TALEP EDEN HUKUKø YARDIM TALEP ETMEYEN TOPLAM ADET 42 2 3 38 85 TOPLAM 848 KATILIM CI SAYISI øL SAöLIK MÜDÜRLÜöÜ 18 2 SEAH KADIN DOö. VE ÇOCUK HAST. YENøKENT DEVLET HASTANESø 156 TOYOTA_SA HASTANESø AöIZ VE Døù SAöLIöI MERKEZø HENDEK DEVLET HASTANESø GEYVE DEVLET HASTANESø PAMUKOVA DEVLET HASTANESø KOCAALø øLÇE HASTANESø KAYNARCA øLÇE HASTANESø SAPANCA øLÇE HASTANESø 32 FERøZLø øLÇE HASTANESø AKYAZI DEVLET HASTANESø KARASU DEVLET 19 3 4 6 7 8 9 10 11 12 13 øcraDosyalarÕ EöøTøM VE TATBøKAT YERø 1 5 ADET 118 30 148 2012Ͳ2013HukukiYardÕmAçÕlanDavaSayÕlarÕ DAVALAR CEZA VER7LEN DOSYA SAYISI BERAAT VER7LEN DOSYA SAYISI KOVUbTURMAYA YER OLMADI)INA DA7R VER7LEN KARAR SAYISI DEVAM EDEN DOSYA SAYISI TOPLAM S.N O 14 40 64 85 37 40 30 24 28 39 55 øL PERFORMANS VE KALøTE KOORDøNATÖRLÜöÜ KAL7TEYÖNET7MS7STEM7 ÇALIbMALARI İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı şube müdürlüklerinin 2012 ikinci yarı yıl ve 2013 yılı faaliyet tabloları TSEͲEN øSO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Temel E÷itimi, Dökümantasyon E÷itimiveøç TetkikE÷itimleri; Birer haftalŦk eŒitimlere MüdürlüŒümüz birimlerinden 30 personel ve 112 ASH østasyon SorumlularÕ ve Komuta personeli katÕldÕ. YÖNETøMHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ 2012YŦlŦndaHizmeteGiren YÖNETøMHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ DøSøPLøNBøRøMø YATIRIMLARIMIZ DEVAM EDEN KONU 2012Ͳ(2.Dönem) 400YataklÕ E÷itimveAraútÕrmaHastanesi SONUÇLANAN TOPLAM ÖN øNCELEME 11 11 øNCELEME-ARAùTIRMA 13 13 DøSøPLøN SORUùTURMASI 6 6 TOPLAM 30 30 DisiplinSoruúturmasÕ SonucuVerilenCezalar UYARMA 1 KINAMA 1 øKAZ 1 BudaklarAileSa÷lÕ÷Õ Merkezi 2013 KONU DEVAM EDEN SONUÇLANAN TOPLAM ÖN øNCELEME 1 12 øNCELEME-ARAùTIRMA 7 12 19 DøSøPLøN SORUùTURMASI 2 8 10 TOPLAM 10 32 42 13 DisiplinSoruúturmasÕ SonucuVerilenCezalar 5 KINAMA 2 43 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır UYARMA ÖZELSA)LIKH7ZMETLER7,ECZACILIKVETIBB7 C7HAZbUBEMÜDÜRLÜ)Ü YÖNETøMHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ SATINALMABøRøMø ÖZEL SAöLIK KURULUùLARI ENVANTERø VE DENETøMLERø (2013)-1 Özel Hastane TŦp Merkezi Poliklinik 6 PLANLANAN DENETøM SAYILARI 6 Ayda 1 Defa YAPILAN DENETøM SAYILARI(RUTøN) 12 7 YÕlda 3 Defa 21 1 YÕlda 3 Defa 3 Serbest Laboratuarlar 4 YÕlda 3 Defa 12 Serbest Muayenehane (A.T.T.) 18 6 Ayda 1 Defa 36 Hastaneler 6 6 Ayda 1 Defa 8 Diyaliz Merkezleri 5 6 Ayda 1 Defa 10 Optik 60 6 Ayda 1 Defa 120 Ortez Protez SatŦƔ ve Uygulama Merkezi 4 YÕlda 2 Defa 8 7Ɣitme CihazŦ SatŦƔ ve Uygulama Merkezi 8 YÕlda 2 Defa 16 øhaleler MEVCUT SAYILARI ÖZEL SAöLIK KURULUùLARI TÜRÜ 2012 (2. Dönem) 2013 15 12 YAPILAN øHALE SAYISI YAPILAN øHALELERDEN SÜRECø BøTEN SAYISI 15 8 YAPILAN øHALELERDEN SÜRECø DEVAM EDEN SAYISI 0 4 TOPLAM 15 12 Do÷rudanTeminAlÕmlarÕ SaŒlŦk Kabini 1 YÕlda 3 Defa 3 2012 (2. Dönem) 2013 Psikoteknik Merkezi 4 YÕlda En az 1 Defa 4 DOöRUDAN TEMøN øSTEM SAYISI 183 580 Akupunktur Muayenehanesi 1 YÕlda 3 Defa 3 ALIMI BøTEN øSTEM SAYISI 183 547 Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezi 1 6 Ayda 1 Defa 2 ALIMI DEVAM EDEN øSTEM SAYISI YÕlda En az 1 Defa 2 3 KVC YoŒun BakŦm Üniteleri 2 0 Koroner YoŒun BakŦm Üniteleri 2 YÕlda En az 1 Defa 2 BAùLANGIÇ AùAMASINDAKø øSTEM SAYISI 0 30 Genel YoŒun BakŦm Üniteleri 5 YÕlda En az 1 Defa 5 183 580 TÜRÜ TOPLAM ÖZELSA)LIKH7ZMETLER7,ECZACILIKVETIBB7 C7HAZbUBEMÜDÜRLÜ)Ü ÖZELSA)LIKH7ZMETLER7,ECZACILIKVETIBB7 C7HAZbUBEMÜDÜRLÜ)Ü ÖZEL SAöLIK KURULUùLARI ENVANTERø VE DENETøMLERø (2013)-2 DENETøM SONUÇLARI 1 MEVCUT SAYILARI YILLIK RUTøN DENETøM SAYILARI YAPILAN DENETøM SAYILARI(RUTøN) Yenido÷ an Yo÷un BakÕm Üniteleri 5 YÕlda En az 1 Defa Transfüzyon Merkezi 3 Üremeye YardÕmcÕ Tedavi Merkezi ÖZEL SAöLIK KURULUùLARI CEZA TÜRLERø SAYILARI EczacÕnÕn görevi baúÕnda bulunmamasÕ 1 5 sikotrop defterlerin düzensiz olmasÕ 1 YÕlda En az 2 Defa 6 MiadÕ geçmiú ilaç bulunmasÕ 2 1 3 Ayda 1 Defa 4 øzinsiz tadilat yapÕldÕ÷ÕnÕn tespiti 1 258 YÕlda En az 2 Defa 521 AmbalajÕ AçÕk Ürün Bulundurmak 2 Toptan ølaç SatÕúÕ Yapmak 1 Ecza Deposu 6 YÕlda En az 2 Defa 12 Nöbette kapalÕ olmasÕ sebebiyle 2 Medikal Gaz, Depolama ve Da÷ÕtÕm Tesisi 5 YÕlda En az 1 Defa 5 Mesai saati içinde kapalÕ olmasÕ sebebiyle 1 A÷Õz ve Diú Sa÷lÕ÷Õ Merkezi 1 6 Ayda 1 Defa 2 Denetimde tespit edilen eksiklikler sebebiyle 6 A÷Õz ve Diú Sa÷lÕ÷Õ Poliklinik 13 6 Ayda 1 Defa 26 A÷Õz ve Diú Sa÷lÕ÷Õ Muayenehane 97 Gerekli Görüldü÷ünde 97 Diú Protez LaboratuarÕ 23 YÕlda En az 1 Defa 24 TOPLAM 542 946 961 Denetim Sonucu Eczane BakanlÕ÷Õn YapmÕú Oldu÷u Denetim Sonucu ùikayet Sebebiyle Medikal Gaz Denetimi DENETøMLER Mevcut YILLIK RUTøN DENETøM SAYILARI Genel Yo÷un BakÕm Ünite Denetimleri Yenido÷an Yo÷un BakÕm Ünite Denetimleri Koroner Yo÷un BakÕm Ünite 6 YÕlda En az 1 Defa Denetimleri Nöroloji Yo÷un BakÕm Ünite Denetimleri Transfüzyon Merkez Denetimleri (RuhsatlÕ 8) 2 Fazla kutu ilaç yazmak / vermek Reçeteye tabi olmayan ilaç yazmak/vermek Doktor: 4 EczacÕ :1 Valilik OnayÕ ile kapatma 1 KAMUSAöLIKHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ YAPILAN DENETøM SAYILARI FAALøYETLER SAYILARI 12 2 YÕlda En az 1 Defa 4 RuhsatlandÕrma øçin De÷erlendirme 2 YÕlda En az 1 Defa 4 RuhsatlandÕrma 4 1 YÕlda En az 1 Defa 2 KatÕlÕm Sa÷lanan ToplantÕlar 13 Düzenlenen E÷itimler 7 KatÕlÕm Sa÷lanan E÷itimler 11 Ziyaret Edilen Birimler 76 Doku ve Organ Ba÷Õú StandÕ 10 Düzenlenen ToplantÕlar 19 8 YÕlda En az 2 Defa 16 Diyaliz Merkez Denetimleri 7 YÕlda En az 2 Defa 14 YanÕk OdalarÕ Denetimi (Aktif 8) 8 YÕlda En az 2 Defa 16 Evde Sa÷lÕk Birimleri Denetimi 8 YÕlda En az 2 Defa 16 YenidoŒan YoŒun BakŦm Enfeksiyon Denetimi 2 YÕlda 1 Defa 2 TPN Denetimi 8 YÕlda 1 Defa 8 Tutuklu Hükümlü Ko÷uú Denetimleri 2 8 2 BakanlÕk Radyoloji Denetimi (Kamu + Özel) BakanlÕk Anjiyografi Denetimi (Kamu+Özel) BakanlŦk YoŒun BakŦm e-Denetimi (Kamu+Özel) 6 3 22 127 TOPLAM HALKSAöLIöIHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ HALKSAöLIöIùUBEMÜDÜRLÜöÜ GERÇEKLEùTøRøLEN EöøTøM VE BøLGøLENDøRME FAALøYETLERø FAALøYETøN KONUSU GERÇEKLEùTøRøLEN EöøTøM VE BøLGøLENDøRME FAALøYETLERø KATILIMCI SAYISI FAALøYETøN KONUSU AdapazarÕ Halk E÷itim Merkezinde Gö÷üs HastalÕklarÕ UzmanÕ Dr. Arzu Dilmaç tarafÕndan Verem savaú haftasÕ nedeniyle halka yönelik bilgi sunumu yapÕldÕ. 9 ùubat Dünya SigarayÕ BÕrakma Günü kapsamÕnda øl Halk Sa÷lÕ÷Õ Müdürlü÷ü ile birlikte Erenler Ada AVM ‘de stant açÕlarak Solunum Fonksiyon Testi yapÕldÕ 7 MayÕs Trafik ve ølk yardÕm HaftasÕ kapsamÕnda Serdivan Trafik Parkta temsili trafik kazasÕ vakasÕna 112 acil servis ambulansÕ ile müdahalede bulunarak yerinde uygulama ve tatbikat yaptÕ. Küçüklere yönelik olarak sinevizyon gösterimi ve sunum yapÕldÕ. 100 250 (Broúür D÷tm.) 100 (SFT Ölçümü) 175 1-7 Haziran øyot Yetersizli÷i HastalÕklarÕnÕn Önlenmesi HaftasÕ kapsamÕnda øl Sa÷lÕk Müdürlü÷ünce Erenler Yunus Emre Kültür Merkezi Salonunda halkÕ bilgilendirmek amacÕyla e÷itim düzenlendi. 150 3-7 Haziran Dünya Çevre Günü HaftasÕ nedeni ile AdapazarÕ ølçesi Ba÷lar Mahallesindeki øl Sa÷lÕk Müdürlü÷ü'nün arsasÕna 105 adet Çam a÷acÕ dikildi. 30 9bubatDünyaSigarayŦ BŦrakmaGünü 44 2 MiadÕ geçmiú ilaç verme KÕrmÕzÕ/ Yeúil Reçetelerde YapÕlan Hatalar Sebebiyle KAMUSAöLIKHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ ølimizde faaliyet gösteren bir ilaç fabrikasÕnÕn, Sa÷lÕk BakanlÕ÷Õ yetkililerinin yapmÕú oldu÷u denetimde,ruhsat alÕnan terkibe uygun ilaç üretimi yapmadÕ÷Õ tespit edilmiútir. Verem SavaƔ HaftasŦ 3Ͳ7HaziranDünyaÇevreGünü KATILIMCI SAYISI Türkiye’de Halk Sa÷lÕ÷Õ alanÕnda en önemli bilimsel etkinliklerden biri olan16.sÕ 27-31 Ekim 2013 tarihleri arasÕnda yapÕlan Ulusal Halk Sa÷lÕ÷Õ Kon gresine katÕlÕm sa÷landÕ. 4 12’ncisi Düzenlenen UluslararasÕ Lösemili Çocuklar HaftasÕ DolayÕsÕyla, Sa÷lÕk Müdürlü÷ü Halk Sa÷lÕ÷Õ Hizmetleri ùubesi 'ninde KatÕlarak Destek Oldu÷u Lösemi HastalÕ÷a Dikkat Çekmek AmacÕyla Lösemili Çocuklar VakfÕ (LÖSEV) Sakarya øl Temsilcili÷i Çark Caddesi’nden Kent MeydanÕ’na Kadar Yürüyüú Düzenledi. 150 14 KasÕm'' Dünya Diyabetliler Günü'' dolayÕsÕ ile Sakarya øl Sa÷lÕk Müdürlü÷ü tarafÕndan Erenler ølçesi Yunus Emre Kültür Merkezinde sunum yapÕldÕ 300 22 KasÕm Dünya Diú Hekimli÷i Günü''nü kapsamÕnda Serdivan AVM’de stand açÕlarak, A÷Õz ve Diú Sa÷lÕ÷Õ için diú fÕrçalamanÕn önemine dikkati çekmek maksadÕyla diú macunu, diú fÕrçasÕ ve el broúürleri da÷ÕtÕldÕ. 500 UluslararasŦ LösemiliÇocuklarHaftasŦ 14KasŦm''DünyaDiyabetlilerGünü 22KasŦmDünyaDiƔ HekimliŒiGünü Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır ARAùTIRMA,BøLGø SøSTEMLERø VESAöLIöINGELøùTøRøLMESø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ HALKSAöLIöIHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ GERÇEKLEùTøRøLEN EöøTøM VE BøLGøLENDøRME FAALøYETLERø FAALøYETøN KONUSU EöøTøMLER EŒitim AdŦ Tarihi KatŦlŦmcŦlar 1 SaŒlŦk net 2 07.11.2012 2 25.12.2012 3 Solunum Fizyolojisi, Ventilatör ile Takip, CPR, Enteral Beslenme, BasŦ Ülseri ve Yara BakŦmŦ, Pasif Egzersizler, Psikososyal BakŦm Malpraktis ve Hukuki Sorumluluk EŒitimi Sa÷lÕk Net kullanÕcÕlarÕ YoŒun BakŦm Sorumlu HemƔireleri 4 Acil SaŒlŦk Hizmetleri EŒitimleri (5 Grup) KATILIMCI SAYISI 3-4 Ekim Dünya yürüyüú günü nedeniyle Serdivan Gölparkta"Obeziteye dikkat et , sa÷lÕk için hareket et..." sloganÕ ile organize edilen yürüyüúün gerçekleúti. 250 Dünya Engelliler Günü nedeniyle Halk Sa÷lÕ÷Õ Hizmetleri ùubesi ve Erenler ølçe Sa÷lÕk Müdürlü÷ü tarafÕndan organize edilerek Beyazay Derne÷i ziyarete edildi. 8 3 AralÕk Dünya Engelliler Günü nedeni ile øl Sa÷lÕk Müdürlü÷ü ùehit Ali Borinli Özel E÷itim ølkokuluOrtaokulu ve Meslek E÷itim Merkezinde “Engelli Bireylerin Toplumsal Konumu ve Engellilere Sunulan Hizmetler” konulu sunum yapÕldÕ. 175 3Ͳ4EkimDünyaYürüyüƔ Günü Yenikent Devlet Hastanesi Personeli 11 .02.2013, Acil Servis Personeli 12-13-14 .03. 2013, 22.04.2013 60 100 200 behitAliBorinli EŒitimMerkezi DünyaEngellilerGünü ARAùTIRMA,BøLGø SøSTEMLERø VESAöLIöINGELøùTøRøLMESø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ ARAùTIRMA,BøLGø SøSTEMLERø VESAöLIöINGELøùTøRøLMESø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ BøLøMSEL ÇALIùMALAR (Kongrelerde Sunulan) EöøTøMLER EŒitim AdŦ 7-11 .01. 2013 KatŦlŦmcŦ SayŦsŦ 90 Tarihi KatŦlŦmcŦlar SaŒlŦk Kur. yöneticileri SaŒ. Müd. yöneticileri 5 Kriz Yönetimi EŒitimi 20 .02.2013 6 Mobbing EŒitimi 29.03.2013 7 8 9 Olay Yeri Yönetimi ve Triaj EŒitimi TOK7 7lköŒretim ÖŒrencilerine 7lk YardŦm EŒitimi Mobbing EŒitimi (4 Grup) 3-8.05.2013 14.05.2013 12-14-26-27 .11.2013 KatŦlŦmcŦ SayŦsŦ 25 20 Acil Servis Personeli 4. SŦnŦf öŒrencileri Sa÷lÕk Müd. Personeli 90 60 291 TOPLAM 936 ARAùTIRMA,BøLGø SøSTEMLERø VESAöLIöINGELøùTøRøLMESø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ 1 2 3 Sa÷lÕk ÇalÕúanlarÕna Yönelik ùiddetin ÇalÕúanlar Üzerine Etkileri, De÷erlendirilmesi ve Önlenmesi Üzerine BakÕú AçÕsÕ (KTÜ HAHUM II.Ulusal Kongresi’nde sözel bildiri olarak sunulmuútur.) YardÕmcÕ Sa÷lÕk Personelinin Antibiyotik KullanÕmÕ Konusunda Bilgi Tutum ve DavranÕúlarÕnÕn øncelenmesi (1. Antibiyotik FarkÕndalÕk Sempozyumu’nda sözel bildiri olarak sunulmuútur.) Hekimlerin Defansif TÕp UygulamalarÕna KarúÕ Tutum ve DavranÕúlarÕnÕn De÷erlendirilmesi (5. Uluslar ArasÕ Hasta ve ÇalÕúan HaklarÕ Kongresi’de sunulmuútur.) ACøL VE AFETLERDE SAöLIK HøZMETLERø ùUBE MÜDÜRLÜöÜ 1998Ͳ2013YILLARAGÖRE112AMBULANSSAYISI “Sakarya Sa÷lÕk Müdürlü÷ü ve Ba÷lÕ KuruluúlarÕnda Engellilerin Hizmete Etkin KatÕlÕmÕnÕn Sa÷lanmasÕ” Projesi Faaliyetøçeri÷i: 1. AkyazÕ, Hendek, Serdivan ølçe Sa÷lÕk Müd. ve øl Sa÷lÕk Müdürlü÷ü Hizmet BinalarÕnÕn engelli kullanÕmÕna uygun halegetirilmesi 2. Sa÷lÕkMüdürlü÷ü personelineyönelikiúaretdilie÷itimi 3. Görmeengellilereyönelike÷itimmataryelivedoküman hazÕrlanmasÕ amacÕylabrailbaskÕ makinesialÕmÕ 2013 yÕlÕnda AkyazÕ ve Serdivan ølçe Sa÷lÕk Müdürlü÷ü HizmetBinalarÕnÕnyapÕmiúleribitirildi. Projenin 2014 yÕlÕ içinde tamamlanmasÕ öngörülmektedir. ACøL VE AFETLERDE SAöLIK HøZMETLERø ùUBE MÜDÜRLÜöÜ 9 Yedek, 1 PaletliAmbulans,1 Obez/YoŒ ŒunBakŦ PaletliAmbulans,1Obez/Yo unBakŦmAmbulansŦ mAmbulansŦ, 1D 1DörtYataklŦ rtYataklŦ ve23 ve23 istasyonumuzdada aktif birer adet olmak üzere toplam 35 ambulansŦ ambulansŦmŦz bulunmaktadŦ bulunmaktadŦr. 2013 yŦ yŦlŦ itibari ile standart ambulanslarŦ ambulanslarŦmŦzŦnyaƔ nyaƔlarŦ larŦ: 0Ͳ1YaƔ adet 3YaƔ 5YaƔ adet7YaƔƔ:2 1YaƔ:13 :13adet 3YaƔ:2 :2 adet 5YaƔ:3 :3adet7Ya :2 adet adet 2YaƔ 4YaƔ adet 6 YaƔ 8YaƔ 2YaƔ:5 :5 adet 4YaƔ:2 :2adet YaƔ:4 :4 adet 8YaƔ:1 :1adet ACøL VE AFETLERDE SAöLIK HøZMETLERø ùUBE MÜDÜRLÜöÜ 2013DENET7MVEFAAL7YETLER ASH7STAT7ST7KLER Sakarya Türkiye* 2011 2012 2013 ÖzelølkyardÕmMerkezlerindee÷itimalankiúilereyönelik90 veMüdürlü÷ümüzllkyardÕme÷itimleri sonunda12 ølkyardÕmsÕnavÕ yapÕlmÕútÕr. Müdürlü÷ümüzceÇevikKuvvetpersonelibaútaolmak üzere 221 kamu personeli, 1287 özel sektör çalÕúanÕ sertifikalandÕrÕlmÕútÕr. 112 Ambulans SayÕlarÕ 3.346 22 29 35 112 Ambulans BaúÕna Düúen Nüfus 22.602 40.389 31.113 25.779 112 ASH østasyon SayÕsÕ 1.863 19 20 23 112 østasyon BaúÕna Düúen Nüfus 40.594 46.766 44.427 39.229 •TemelModülE÷itimi— 55 Sa÷lÕkPersoneline 38.546 49.780 51.902 •HTTͲTravmaResüsitasyonKursuͲͲͲ 187 Sa÷lÕkPersoneline 2.028 2.489 2.257 •EriúkinøleriYaúamDeste÷iKursuͲͲͲ 86 Sa÷lÕkPersoneline HizmetøçiE÷itimlerde; 112 ASH Vaka ÇÕkÕú SayÕsÕ 112 østasyon BaúÕna Düúen Vaka SayÕsÕ 1.734 kentsel ølimizde Ortalama Vaka UlaúÕm Süresi 8,1 dk. 2013 kÕrsal 16 ,1dk. •ÇocukøleriYaúamDeste÷iKursuͲͲͲ 101 Sa÷lÕkPersoneline •AmbulansSürüú TeknikleriE÷itimi(ASTE)ͲͲͲ 33 Personelimizee÷itimlerverilmiútir. 23Adet ASHø,8Adet hastaneambulansÕnÕnve26Adet özelambulansÕndenetimleriyapÕlmÕútÕr. *2012SaŒlŦk7statistikleriYŦllŦŒŦndanderlenmiƔtir. 45 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Şiir Şiir Elvan Aslan Aydın Gece Saat 3-4 Karabasan ve Ambulans sesi Siren sesine boğuldu gece Bilemezdim Sen olduğunu Gece saat 3-4 Siren sesi yırtıyor geceyi Elimde olsa ben yırtardım göğü yeri Bastırırdım siren sesini Gece saat 3-4 Sessizliğimle bastırıyorum geceyi Olmamış, gelememiş ambulans Lanet yağdırdım Dar sokaklara 46 Duyarsız parklara Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır 9 Şubat Dünya Sigara Bırakma Günü Erenler Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi’nde “9 Şubat Dünya Sigaraa Bırakma Günü” sebebiyle İl Sağlık Müdürlüğü Halkk Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürlüğü, Erenler İlçe Sağlık Müdürlüğü ve Erenler Belediyesinin katkıları ile ortaklaşa düzenlenen konferans Kocaeli Üniversitesii Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun n YILDIZ’ın katılımları ile gerçekleşti. Gerçekleştirilen konferansa Erenler Kaymakamı Mehmet Mızrak, İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat Alemdar ,Erenler Müftüsü Hüseyin Baş, Erenler Belediye Başkan Yardımcısı Ali Akdeniz, İl Sağlık Müdür Yardımcıları Dr. Serdar Değirmenci , Dr. Rana Beşler, Halk Sağlığı Müdürlüğü Müdür Yardımcıları Dr. Mümtaz Seyda, Hızır Dişli, Sedivan İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Sevda Gürsel, Adapazarı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yasin Çatalbaş, Erenler İlçe Sağlık Müdürü Dr. Fatih Şahin, Şube Müdürleri ve sağlık personeli ile Özel Doğu Marmara Sağlık Meslek Lisesi , Yunus Emre Çok Programlı Lise öğrencileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Konferansa konuşmacı olarak katılan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Yıldız konuşş masında, “Hiçbir hastalıkk yoktur ki nedenleri arasındaa sigara çıkmasın. Hastalıkların çoğunun 1. 2. veya 3. nedeni sigaradır” dedi. YILDIZ konuşmasında; Türkiye’de her yıl 100 bin n kişinin ölümüne Tütün ve tütün ürünlerinin içilmesii sonucu ortaya çıkan Hastalıkların neden olduğunuu söyledi. Ayrıca Sigara içen n 4 gençten 3’ünün bağımlıı hale geldiğini dile getiren n YILDIZ arkadaş içerisindee kabullenmek kabullenmek,akranlarıyla akranlarıyla bebe raber olabilmek, büyüdüğünü ispat etmek, otoriteye karşı gelmenin simgesi olmak gibi nedenlerin gençlerin sigaraya başlamasında etken olduğunu kaydetti. Her sigara firmasının kendi markasının içerisine bağımlılığı devam ettirmek adına tatlar ve soslar koyduğunu ifade eden Yıldız, “Onun için içilen markadan vazgeçilmiyor ve fiyatı kaç lira olursa olsun kullanılmaya devam ediliyor. Tütün ve Tütün Ürünleri Tüketimi esnasında iki akım oluşumundan bahseden YILDIZ Birincisinin kişinin içine çektiği ana akım, İkincisinin ise sigaranın yanması sonucu 47 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır ortaya çıkan dumanın oluşor turduğu yan akım olduğunu tu belirten Prof. Dr. Füsun Yılbe dız, sigara dumanın içinde 4 dı bine yakın değişik kimyasal bi maddenin olduğu, en zararm lısının karbonmonoksit galıs zının oluşturduğunu, tütün zın alışkanlığının ana basamağı alı olarak nargilenin kullanıldıol ğını ve 1 nargilenin yaklaşık ğın 20 sigaraya eşdeğer düzeyde karbonmonoksit gazı içerka mekte olduğunu söyledi. m Ayrıca bir hanım hayatı boyunca hiç sigara içmese de 30 yıllık bir evlilikte eşi hergün evde sigara içiyorsa bu sigara dumanına maruz kalan kadınların akciğer kanserine yakalanma oranı hiç dumana maruz kalmayanlara oranla 2 ila 3 kat daha fazla gözlenmektedir.” ifadesini kullandı. Anne adaylarının kesinlikle sigara içmemesi gerektiğinin altını çizen YILDIZ;. Hamilelik döneminde içilen sigarada bulunan zehirli maddeler kordon yoluyla direk bebeğe aktarıldığı,Ani Bebek ölüm risklerinin sigara içilen evlerde daha yüksek olduğu ve sigara içilen bir evde, çocuğun günde 5 sigara içmiş gibi vücudunun zarar gördüğünü belirtti. Sigara firmalarının gelişmiş ülkelerde fiyatlarının daha yüksek gelişmekte olan ülkelerde ise fiyatların bilinçli olarak düşük tutulduğu ve hedeflenen kitlenen 13-15 yaş grubu olduğu ğ belirtilmekte kolayy ulaşım ş için her türlü yolu denediği diğ görülmekte buna bağlı olarak bağımlılık oranının ol (ABD 8,7, Orta Asya 11.4 (A Asya’da ise 54.6 ) daha yükAs sek seviyelerde olduğunu se kaydetti. ka Sigaranınvücuda zararlarının yanında ekonomik lar boyutuincelendiğinde yakbo laşık laş olarak Türkiye’de bir sigaranın 6 ila 10 lira arasig sında sın satıldığı ve ortalama günde 17 milyon kişi sigara gü içmekte olduğu göz önüne içm çarptığımızda ortalama 30 milyar alındığındabunu bir yılla çarptığım lira sigaraya para harcanmaktadır. Türkiye’de 1 yıl sigara içilmezse; • 3 günde bir 5 yıldızlı bir otel yapılabiliyor, • günde 4 tane 200 yataklı hastane inşa edilebiliyor, • 2 bin 500 kilometre otoyol yapılabiliyor, • 350 taneuçak alınabiliyor, İşte onun için sigara içmeyelim içenleri de uyaralım. Milletimizin sağlığı ve refahı için bunu yapmalıyız şeklinde “Elveda Sigara Merhaba Hayat” diyerek konuşmasını tamamladı. 14 KASIM DÜNYA DİYABETLİLER GÜNÜ 48 14 Kasım ‘’Dünya Diyabetliler Günü’’ dolayısı ile Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Erenler İlçesi Yunus Emre Kültür Merkezinde çeşitli etkinlikler ve sunum gerçekleştirdi. Etkinliğe Erenler Kaymakamı Mehmet MIZRAK,İl Sağlık Müdürü Uz.Dr. Murat ALEMDAR, İl Sağlı Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa EZEN ,Adapazarı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yasin ÇATALBAŞ,Erenler İlçe Sağlık Müdürü Dr. Fatih ŞAHİN, Şube Müdürleri İbrahim BULDUK, Dr. Zeynep Gökçen BATTAL,Bekir BAŞER,112 komuta Kontrol Başhekimi Dr. Neslihan KARADENİZ, Erenler Belediyesi Meclis Üyesi ve Giresun Bulancaklılar Dernek Başkanı Aslan DEMİR ile kurum çalışanları ve çok sayıda vatandaş ve öğrenciler katıldı. Sunumu konuşmacı olarak Sağlık Bakanlığı Sakarya Üniversitesi Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları bölümünden Doç. Dr. ÇÖLBAY gerçekleştirdi. Konuşmasında ÇÖLBAY; Diyabet konusunda toplumda farkındalığın arttırılması ve konunun öneminin vurgulanması gerektiğini, dünyada 7 milyonunun üzerinde diyabetli hasta olduğunu, yaklaşık 3 milyon kişinin ise diyabetli olduğundan haberdar olmadığını, Diyabet Hastalığının görülme sıklığının obezitenin artışına paralel olarak hızla arttığını ve 30 yaş üzeri her yedi kişiden birinin diyabetli olduğunu belirtti. Bunun nedeni olarak hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme ve obezitedeki (şişmanlık) artışın bu sonuca çok önemli katkısı olduğu söyledi.Sağlıklı beslenmek için üç ana öğün, üç ara öğün yemek ve her öğünde mümkünse sebze ve salata türü yiyeceklerin yer alması gerektiğini,yağ ve tuz ihtiyacının gereksinimimiz kadar alınmasını,fazlasından kaçınılması gerektiğini,özellikle diyet ve aktivitenin olmazsa olmaz olduğunu ve diyabetli kişilerin beslenme tedavisi için diyetisyen desteği alınmasının uygun olacağını ifade etti. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Diyetkişiye kişiyeözeldir özeldir Diyet Uzm. Dyt. Yasemin Tuncer G ün geçtikçe önemli bir sağlık sorunu haline gelen şişmanlık (obezite) prevalansı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, bütün yaş ve sosyo-ekonomik gruplarda giderek artmaktadır. Obezite birçok kişi tarafından modern yaşantının doğal bir sonucu olarak görülmekte ve kardiyovasküler hastalıklar, metabolik sendrom, Tip 2 Diyabetes Mellitus (DM), solunum ve sindirim sistemi hastalıkları gibi hastalıklarla çoğunlukla bağlantılıdır. Çevresel, biyokimyasal, genetik, sosyo-kültürel, psikolojil pek çok faktöe birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının ortalama%15-20’sini, kadınlarda ise %25-30’unu yağ dokusu oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oranın %25, kadınlarda ise %30’un üzerine çıkması durumunda obezite söz konusudur. 2010 yılında Bakanlığımızca yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’nda Ülkemizde 36 yıldan sonra yapılan en kapsamlı çalışma olup Ülkemize ait ulusal düzeyde çok değerli veriler elde edilmiştir. Kadınlarda obezite prevalansı %44, erkeklerde ise %27 olarak saptanmıştır. Multifaktöriyel bir hastalık olan obezite tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır. Doktor tarafından yapılacak klinik muayenenin ardından elde edilen kan tahlil sonuçları yorumlanarak, kişiler diyetisyen eşliğinde tıbbi beslenme tedavisine (diyet) alınmalıdır. Egzersiz ve davranış değişikliği tedavisinin yerleştirilmesi ile bireyin yaşam kalitesini yükseltilmesi amaçlanmaktadır. 3 ay süresinde diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi uygulanmadan kimseye ilaç ve/veya cerrahi tedavi uygulanmamalıdır. Maalesef her güz gazete, dergi, televizyon gibi kitle iletişim araçlarında şok diyetler ile karşılaşılmaktadır. Bunlar tek besine dayalı diyetler, zayıflattığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan ilaçlarla beraber önerilen diyetler hatalı zayıflama programları olarak sayılabilir. Genel ilkeleri benzer olmakla birlikte, diyet mutlaka kişiye özel hazırlanmalıdır. Çünkü herkesin metabolizması birbirinden farklıdır, tıpkı parmak izi gibi diyebiliriz. Buna karşılık insanlar kitle iletişim araçlarından veya çevrelerinden temin ettikleri diyetler ile beklenti içersine girmektedirler. Zayıflama programları, kişinin yaş, boy, cinsiyet, vücut ağırlığı, fiziksel aktivite düzeyi, beslenme alışkanlıklarına 49 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır göre enerji- besin öğelerinin içermesi, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığının kazandırılması ve haftada 0,5-1 kg/hafta olacak şekilde ağırlık kaybı ile bireyin beslenme programını yaşam tarzı haline getirmesi sağlanmalıdır. Ayda 6 kg üzerinde ağırlık kaybı metabolik olarak başka sağlık problemlerine zemin hazırlamaktadır. Birey, seneler içinde aldığı kiloları birkaç haftada vermesi imkansızdır. Bu nedenle aç karnına greyfurt suyu veya limon suyu içmenin, maydanoz suyu veya kekik sularından medet ummanın bir anlamı yoktur. Gerçek ağrılık kaybı vücuttaki yağ kitlesinin azalması ile mümkündür. Vücutta kas ve su kaybının olması sağlık açısından risklidir hem de kalıcı ağırlık kaybına neden olmamaktadır. Karbonhidrat alımı düşük olan diyetlerde de su ve açlık durumunda kas kayıpları olmaktadır. Özellikle bireylerin uyguladıkları garip isimli diyetler başlangıçta vücuttan hızlı kilo kaybı sağlasa da kısa bir süre sonra bu kilolar tekrar alınmaktadır. Vücut ağırlığının hızlı kaybı; yağsız vücut kitlesinin daha çok kaybına, bazal metabolizma hızının azalmasına, kaybedilen ağırlığın korunmamasına, bazı mineral düzeylerinin düşmesine neden olmakta ve ölümle bile sonuçlanabilmektedir. Bu tip diyetler sağlığa zarar vermesinin ve metabolizmanın bozulmasını sağlayarak aynı zaman da kişinin ben bu işi başaramıyorum diyerek umutsuzluğa kapılmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak, zayıflama programı kişiye özel yaşam tarzı haline getirip uygulayabileceği ve beslenme alışkanlığı kazandırabilecek özellikte olmalıdır. Ayrıca obezitenin tedavisinde tek başına diyet yeterli olmamakla birlikte beraberinde egzersiz programı ve davranış değişikliği tedavisi de gerekmektedir. Bu kapsamda kısa mesafelerde taşıt kullanılmaması, alışverişe tok karnına çıkılması, tabağa fazla porsiyon yemek alınmaması gibi davranış değişiklikleri hayata geçirilmelidir. SAĞLIKLI ZAYIFLAMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR? Boya uygun ağırlık hedeflenmeli, ideal ağırlıkta olanlar kilo almaktan kaçınmalıdırlar. Günlük uyku sürenizi 7-8 saat ile sınırlandırmaya çalışın. Sık sık azar azar beslenilmeli, öğün atlanmamalıdır. Sıvı tüketimi günde en az 10 su bardığı olacak şekilde su içilmelidir. Şekerden, doymuş yağlardan (bakıldığında katı görünümlü olanlar),kızartmalardan kaçınılmalıdır. Posalı besinlerin (kurubaklagiller, tam tahıl ürünleri, sebzeler, meyveler, yulaf) tüketimi arttırılmalıdır. Düzenli egzersiz yapılmalıdır. Haftada en az 3-4 kez yapılan, 30-60 dakikalık orta şiddetle yapılan fiziksel aktivite sağlığımız için egzersiz yapmalıyız. 3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ 3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ NEDENİ İLE İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ ŞEHİT ALİ BORİNLİ ÖZEL EĞİTİM İLKOKULU-ORTAOKULU VE MESLEK EĞİTİM MERKEZİNDE SUNUM GERÇEKLEŞTİRDİ. 50 3 Aralık Dün Dünyaa Engelliler Günü nedeni ile İl Sağlık Mü Müdürlüğü Şehit Ali Borinli Özel Eğitim İlkokulu-Ortaokulu ve Meslek Eğitim Merkezinde sunum gerçekleştirdi. Sunuma İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa EZEN, Halk Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürü İbrahim BULDUK, Okul Müdürü Derya ÖZEN, Müdür Yardımcıları, Sağlık Müdürlüğü personelleri, öğretmenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Sunumu yapan Halk Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürü İbrahim BULDUK, Müdürlük personeli ve çok sayıda öğrenci katıldı. “Engelli Bireylerin Toplumsal Konumu ve Engellilere Sunulan Hizmetler” konulu sunumu yapan Halk Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürü İbrahim BULDUK “Türkiye’de yaklaşık sekiz buçuk milyon ağır ve hafif düzeyde engelli olduğunu belirterek engellilerin sorunları, eğitimi, istihdamı, çalışma şartları, yaşadıkları sorunlar, yaşamlarını kısıtlayan fiziksel engeller, işe girme ve ayrılma sebepleri, Türkiye’deki engellilerin eğitim durumları, engellilere sunulan hizmetler, sosyal hak ve yardımlar ve bu haklardan yararlanma durumları ile ilgili mevzuatlar, Türkiye de engelli insanların çeşitliliği, rehabilitasyon hizmetleri, belediyelerin, resmi kurum, kuruluşlar ve özel sektörün sorumlulukları, engellilerin yapabileceği işler, aktiviteler, engellilerin çalışma şartlarını kolaylaştırıcı özel donanımlı ekipmanlar hakkında bilgi verdi. Son olarak bizim engellilere yardım etmekten daha çok, onların eğitilerek ve önlerindeki engelleri kaldırarak topluma kazandırılmalarına yardımcı olmamız gerektiğine vurgu yaparak her insanın yapabileceği bir iş olduğunu unutmamız gerektiğini belirtti. Konuyla Kon la ilgili açıklama yapan apan İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa EZEN “ Unutulmamalı ki; Her insan bir engelli adayıdır. Bizler bugün sağlıklı olabiliriz. Peki, ya yarın! Kurumsal olarak okulumuzda ve İlimizde var olan engelli kardeşlerimize destek anlamında her türlü fedakârlığı yapmaya hazırım ve bütün temennim çocuklarımızın en kaliteli ve en konforlu şekilde yaşamlarını, eğitimlerini ve hayatlarını idame ettirmeleridir. Bu anlamda İlimizde, Ülkemizde ve dünyada yaşayan her bireye ciddi anlamda sorumluluklar düşmektedir. Bizler fert olarak engelli kardeşlerimizin gözleriyle hayata bakacak olursak onlar için hayat daha kolay, daha güzel, daha yaşanır hale gelecektir. Bize kapılarını açan Şehit Ali Borinli Özel Eğitim İlkokulu-Ortaokulu ve Meslek Eğitim Merkezine teşekkür ediyorum. Tüm engellerin kalkması adına 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü kutluyorum.“ ifadelerini kullandı. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Sakarya Serdivan 60 Ünitlik Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin Temeli Törenle Atıldı Serdivan 60 Ünitlik Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi temel atma töreni düzenlendi Törene Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Doç. Dr. Ayşenur İslam, Vali Mustafa Büyük, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, Serdivan Belediye BAşakanı Yusuf Alemdar, İlçe Kaymakamları, İl Emniyet Müdürü Osman Babadağı, İl Jandarma Komutanı J.Alb. A. Adnan Şimşiroğlu, Ak Parti İl Başkanı Recep Uncuoğlu, Ak Parti MKYK Üyesi Çiğdem Erdoğan Ataberk, Sağlık Müdürü Murat Alemdar, İl Halk Sağlığı Müdürü Aydın Erdoğan, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Yaşar Doğan, Daire Müdürleri, davetliler ve çok sayıda vatandaşımız katıldı. Törenin açılış konuşmasını yapan İl Sağlık Müdürü Murat Alemdar; Konuşmasında Temeli atılan Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Serdivanlı Vatandaşların katkılarıyla Hazineye mal olan toplam 22.020,89 m2 Arsa üzerine 2750 m2 kurulum alanı 10.050 m2 kapalı kullanım alanı ve 4 kat olarak İnşaa edilecektir..ADS Merkezimizde 1 Adet Diş Protez Laboratuarı, 5 Adet Ameliyathane, 1 Adet Acil Poliklinik, 2 Adet Engelli Hasta Polikliniği, 8 Adet Röntgen,5 Adet Yatak ve 99 Araçlık otoparktan oluşmaktadır.Projenin iş bitim süresi 400 gün olup 05 Mart 2015 tarihinde bitirilmesi hedeflenmektedir. Bu merkezin yapılması konusunda emeği geçenlere teşekkür ediyorum dedi. Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar; ‘‘Bu gün bizim için Sakarya için çok önemli bir gün Ama Serdivan için daha da önemli bir gün. Sağlık alanlarındaki hizmetlerimiz değiştikçe, geliştikçe insanlarımız için yeni hizmet binaları ve hizmet alanlarına ihtiyaç var. Bu gün burada yeni bir merkezin temelini atacağız. Bu merkezin buraya yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ diye konuştu. 51 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır 52 Kamu Hastaneleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu; ‘‘Sakarya’mız sağlık alanında beklenenin biraz daha altında. Sakarya’nın sağlık alanındaki ihtiyaçlarını belirlemek için çalışmalarımız hızla devam etmekte. Yapılan bu çalışmalar sonucunda eksiklerimizi göreceğiz ve bu eksikliklerin giderilmesi konusunda çalışmalarımıza hız vereceğiz’’ dedi. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, ‘‘Bugün temelini atacağımız bu hastanemizin Serdivan’ımıza, Sakarya’mıza ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Son zamanlarda her alanlarda olduğu gibi ilimiz sağlık alanında da bir kıpırdanmalar görünüyor. Sağlık alanındaki eksikliklerimiz biliyoruz. Bu eksiklerin giderilmesi konusunda sağlık bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor. Bu hastanenin yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ şeklinde konuştu. Vali Mustafa Büyük yaptığı konuşmalarında; ‘‘Bu gün hayırlı ve güzel bir hizmet için bir aradayız. Mutluyuz ve heyecanlıyız. Hizmetlerdeki artış ve gelişme toplum olarak hepimizi daha da ileri bir noktaya getirmek için heyecanlandırıyor. İlimizde birçok alanda kamu kurumları ile hizmetlerin daha da ileriye gitmesi için işbirliği yapıyoruz. Bu gün de burada bu işbirliğinin güzel bir örneğini görüyoruz. İlimiz deki sağlık hizmetlerindeki deprem sonrasındaki olumsuz yapı hızla iyileşiyor. Daha iyi bir noktaya gelmesini arzu ediyoruz. Şu anda devam eden Karasu, Hendek ve Sapanca Devlet Hastanelerimiz hızla devam ediyor. İnşallah Kadın ve Çocuk Hastanemizin temelini de atarsak daha da iyi bir noktaya geliriz. Bu noktalarda il olarak bize düşen ne varsa yapıyoruz. Binalarımızın kapasitelerini artırmak konusunda Bakanlığımızdan destek bekliyoruz. Bu noktada Sayın Bakanıma, Milletvekillerimize, il yöneticilerimize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ dedi. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Doç Doç. Dr Dr. Ayşenur İslam; ‘‘İlimizdeki sağlık konusundaki sıkıntıları çözmek için gereken çalışmaları yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalar sonucunda ilimizdeki sağlık sorunlarını Sağlık Bakanımız ile paylaştığını ve bu konuda çalışmalar yapıldığını, İlimizde yapılacak olan 250 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinin en kısa sürede yapımına başlanacağını, İlimizdeki doktor açığının Nisan 2014 kurasındaki atamalar ile azalacağını, bu işlerin takipçisi olacağını belirtti. Bu gün burada temeli atacağımız Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin İlimize hayırlı olmasını dileyerek emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ diyerek konuşmasını tamamladı. Konuşmaların ardından Serdivan Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin temeli Bakan İslam ve törene katılan protokol tarafından atıldı. 53 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır 54 UMKE ekipleri tırmanışta Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Her yıll T H T.D.F. D F tarafından f d Çanakkale Ç kk l Kaz K dağlarında d ğl d düzenlenen şehitleri anma tırmanışında Müdürlüğümüz UMKE ekipleri her yıl olduğu gibi bu senede tırmanışa katılarak, hem sağlık tedbiri almış hem de Çanakkale şehitlerini anmışlardır. UMKE ekibimiz tırmanış esnasında kardiyak arrest gelişen bir sporcuya kaz dağlarının zirvesinde 1 saati aşkın süre tıbbi müdahale gerçekleştirmişlerdir. Daha sonra hastanın Türk silahlı kuvvetlerine ait bir helikopterle Çanakkale Devlet Hastanesine nakli sağlanmıştır. 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, kutsal vatan topraklarını 55 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır canları müdafaa Türkk milletinin l pahasına h üd f eden d yüce ü Tü ill i i azmii ve inancıyla kazanılmış ve adını altın harflerle yazdırdığı kahramanlık destanıdır. Dünyaya “Çanakkale Geçilmez” dedirten bu millet vatanın bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü söz konusu olduğunda karşısında hiçbir gücün duramayacağını tüm dünyaya göstermiştir. Bizlere bu büyük Zaferin gururunu yaşatan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizi şükranla anıyor ve ruhlarınız şad olsun diyorum. UMKE GÖNÜLLÜLERİ Kilis Sahra Hastanesi’ne Görevlendirildi 56 16.01.2014-30.01.2014 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Kilis Sahra Hastanesinde çalışmak üzere ilimiz Karasu Devlet Hastanesinde çalışan Dr. Gonca Kaya, Hendek Devlet Hastanesinde çalışan sağlık memuru Önder Aygün ve Fatih Yazar on beş gün süreyle görevlendirildi. İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat Alemdar, 112 İl Ambulans Servisi Başhekimi Dr. Neslihan Karadeniz, Afetlerde Sağlık Hizmetleri Birim Sorumlusu Çetin Akboyun Komuta Kontrol Merkezi önünden görevli personeli uğurladılar. Uzm. Dr. Murat Alemdar “ Acil Sağlık Hizmetleri 14. bölgesi olarak Kocaeli, Sakarya ve Düzce illerimiz Kilis’teki mültecilerimize yönelik kurulan Sahra Hastanesi Acil Servis Hizmetlerinin yürütülmesinde aktif destek oluyor. Bu anlamda ilimizden bu ay giden personelimize şimdiden teşekkür ediyor, ilimizi en güzel şekilde temsil edeceklerine inanıyor, kendilerine iyi çalışmalar ve başarılar diliyorum.” dedi. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Akyazı Konuralp İ.Ö.O. Tatbikatı 15.01.2014 tarihinde Merkezi Akyazı’da bulunan Afet Bilinçlendirme ve Afete Hazırlama Derneği (S.A.B.A.H), İl Afet ve Acil Durum ve Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü, Akyazı İlçe Sağlık Müdürlüğü, Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) Hendek Grubu, Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, Akyazı İtfaiye Grubu ve Sağlık müdürlüğümüz UMKE ekiplerince ortaklaşa gerçekleştirilen tatbikat nefesleri kesti. Senaryo gereği deprem ve akabinde çıkan yangın nedeniyle tahliye edilen okulda içeride kalan yaralılar Sivil Savunma ekipleri ve itfaiye tarafından kurtarıldıktan sonra UMKE ekiplerimizce sahra hastanesine alınıp müdahale edildikten sonra hastanelere sevkleri gerçekleştirildi. Konuyla ilgili bilgilendirme yapan Afetlerde Sağlık Hizmetleri Birim sorumlusu Çetin AKBOYUN; Ekiplerimizin sürekli zinde kalması, toplumun Afet konusunda bilincinin canlı tutulması ve paydaş kurumlar ile çalıma uyumumuzun artırılması adına sürekli olarak bu tip çalışmalar yapıldığını ve çok faydalı olduğunu belirtti. Ayrıca bu tarz çalışmalara desteklerinden dolayı başta Sağlık Müdürümüz Uzm.Dr. Murat ALEMDAR’ a ,Müdür yardımcımız Dr. Mustafa EZEN ve Şube Müdürümüz Dr.Rana BEŞLER’e teşekkürlerini sunan Çetin AKBOYUN “amirlerimin desteği ile çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi. 57 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır UMKE Ekibimiz Kent Meydanı’nda Sahra Hastanesi Kurdu 58 27.12.2013 Cuma günü ilimizi ziyaret eden Başbakanımızın Halka seslendiği kent meydanında Müdürlüğümüz Afetlerde Sağlık Hizmetleri birimine bağlı UMKE ekiplerinden 28 kişi kent meydanında sağlık tedbiri amacı ile içinde her türlü acil müdahalenin yapılabileceği bir sahra hastanesi kurdu. Kurulan sahra hastanesinde, miting esnasında rahatsızlanan 28 vatandaşımızın tedavileri gerçekleştirildi. Kurulan sahra hastanesinin yanı sıra 18 kişiden oluşan UMKE ekibi de dinleyicilerin bulunduğu miting alanının farklı noktalarına konuşlandırılarak rahatsızlanan vatandaşlarımıza daha hızlı bir şekilde ulaşıp ilk müdahalelerini yaparak sedyelerle hastaneye sevkleri sağlandı. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Üç İlin Ortak UMKE Tatbikatı İlimizde Düzenlendi 14-16.02.2014 tarihlerinde Sakarya, Kocaeli, Düzce UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi) ekiplerinin katıldığı İlimiz Sapanca Yanık Sivil Savunma Merkezinde tatbikat gerçekleştirildi. Üç gün süreli yağmur altında yapılan tatbikatta KBRN ( Kimyasal, Biyolojik,Radyoaktif,Nükleer ),Enkaz dan yaralı K ,Trafik Kazası ,Dağcılık kurtarma çalışmaları önceden plan,T lanan ve yazılan senaryolara uygun olarak başarıyla tamamla landı. la Tatbikat alanını gece geç saatlerde ziyaret eden İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat Alemdar, Malatya İline tayini çıM kan k ATT Yasiner Sarıbaş’a İlimizde ve Umke ekibinde verdiği d hizmet ve katkılarından dolayı teşekkür plaketi verdi. Konuyla ilgili açıklama yapan İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Alemdar “ İlimiz ve Ülkemiz herkesin bildiği gibi deprem A kuşağı üzerindedir.Geçmişte yaşadığımız 1967 ve 17 Ağusk tos to 1999 depremleri hafızalarımızda hala canlılığını ve tazeliğini liğ koruyor.Tabi ki en büyük temennim bu tür felaketlerin ri Ülkemiz de ve İlimiz de yaşanmaması.Ama bizler Sağlık Camiası olarak her zaman tedbirli,tetikte ve hazır olmalıyız. C Olacağız da.Bu tatbikatın gerçekleşmesinde emeği geçen O tüm personelime ayrı ayrı teşekkür ediyor.çalışmalarında batü şarılar diliyorum.” İfadelerini kullandı. şa 59 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Sağlıkturizmi turizmiveveönemi önemi Sağlık Filiz Koç S 60 ağlık Turizmi; tedavi amacı ile yapılan seyahatlerdir. Başka bir ifadeyle ise fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olanlarla birlikte uluslararası hasta potansiyelini kullanarak sağlık kuruluşlarının büyümesine olanak sağlayan turizm türü olarak tanımlayabiliriz. Literatüre baktığımızda sağlık turizminde asıl olan, (Ross (2001) sağlık turistinin kendi yaşadığı yerden başka bir yere sağlık amacı ile seyahat eden insanların oluşturduğu bir turizm türü olduğu diğer bir tanıma bakıldığında ise (Theobold 1998) sağlık turizminde saat sınırlamasına giderek 24 saat ya da daha fazla bir süreyle ev ortamından uzakta hizmet alan kişiyi sağlık turizmi kapsamında değerlendirmektedir (1). Sağlık turizminin birçok alt bileşeni vardır(1,2). 1) Medikal Turizm: Uluslararası hastaların tedavi ve rehabilitasyon amaçlı sağlık kurumlarından hizmet alması şeklinde olan sağlık turizmi çeşididir. 2) Termal Turizm ve Medikal SPA: Kaplıca suları veya otelcilik hizmetleriyle birlikte medikal masaj, peloid gibi bazı tamamlayıcı tıp uygulamalarının yapıldığı sağlık turizmi çeşididir. 3) Yaşlı ve Engelli Turizmi: Yaşlı ve engellilerin bakım, rehabilitasyon ve medikal tedavilerinin bir arada olduğu sağlık turizmi çeşididir. Görüldüğü üzere sağlık turizminin birçok çeşidi mevcuttur. Sağlık turizmi çeşitlerinde ortak nokta Dünya Sağlık Örgütünün de tanımladığı anlamda insanların sağlığına kavuşmak için yapılan tüm seyahatler diye özetlenebilir. Hepimizin de bildiği üzere WHO’ya göre sağlık; “kişilerin ruhsal ve fiziksel olarak tam iyilik halidir.” diye tanımlanmaktadır. Sağlık turizmi hastaların ve hasta ailelerinin rahatlığını sağlamak için tıbbi seçenekleri sunmayı hedeflemektedir. Gelişmiş ülkelerdeki eğitim ve refah seviyesinin yüksek olmasına paralel olarak sağlık hizmetleri sunumu da yüksek maliyetli olmaktadır. Sosyal güvenlik maliyetlerinin artan giderleri sosyal güvenlik kurumlarını zorlamaktadır. Bu sıkıntıları aşmak için, gelişmiş ülkelerde bulunan sosyal güvenlik kurumları ve özel sigorta kurumlarının kaliteli tıbbi hizmet sunan ve yakında yer alan ülkelerle paket anlaşmalar yaparak sağlık hizmetlerini düşük maliyetli alma çabaları görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde bulunan insanları daha az gelişmiş ülkelere sevk eden en önemli unsurların başında kendi ülkelerinde bu sağlık hizmet ve imkânlarının bulunmayışı değil, bunların pahalı olması, erişim ve bekleme sürelerinin fazla olması, mahremiyet gibi konular başta gelmektedir. Milstein ve Smith yurtdışına tedavi amaçlı giden Amerikalı hastaların profilini çıkarırken bunların orta-direk Amerikan yurttaşları olduğunu, gelir düzeylerinin orta ve ortanın altı olduğunu, sigortalarının olmadığı ya da yeterli kapsamının bulunmaması nedeniyle tedavilerini Amerika’da yaptıracak maddi güçlerinin bulunmadığını belirtmektedir (1). Yurtdışında tedavi gören diğer gurubu ise kozmetik, diş rekonstrüksiyonu, infertilite tedavileri, cinsiyet değişiklikleri gibi sigorta kapsamına girmeyen tedavi ve ameliyatlar için seyahat edenler oluşturmaktadır. Her iki grupta da ortak olan nokta maddi güçlerinin kendi ülkelerinde yerel imkanlardan tedavi ve sağlık hizmeti almaya yetmeyip bunları yurtdışında daha düşük maliyetle satın alabilmeleridir. Yakın zamana kadar pek çok az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke vatandaşı Amerika Birleşik Devletleri ve gelişmiş Avrupa ülkelerine tedavi amaçlı seyahat ederken, bu eğilim yakın geçmişte yön çevirerek ileri düzeyde gelişmiş teknoloji sahibi ülkelerden, geniş bir alanda hizmet sunan az gelişmiş ülkelere sağlık hizmeti almak amacıyla seyahat etmeye başlamışlardır. Son yıllarda, ülkemizin de gelişmiş ülkelerdeki nitelikli sağlık hizmetleriyle rekabet edebilecek düzeyde sağlık hizmetleri sunmasından dolayı, ülkemize dünyanın dört bir yanından tedavi amacıyla turistler gelmektedir. Özellikle 1990’lı yıllar sonrasında ülkemizde kamu sağlık hizmetlerine ilaveten özel sektörün de sağlık hizmetlerine ciddi yatırımlar yaptığı görülmüştür. Bu gelişmeler sonucunda, Avrupa standartlarıyla yarışabilecek düzeyde özellikle büyük illerde özel sağlık kuruluşları artmaya başlamıştır. Ayrıca, ülkemizin coğrafi konumu ve sağlık sektöründeki yetişmiş ve eğitimli insan gücü sağlık turizminde Türkiye’nin, önemli avantajları arasındadır. Türkiye’nin gerek sağlık fiziki altyapısında gerekse nitelikli sağlık personeli yetkinliğine ulaşmış olduğu, son duruma baktığımızda başarılı çalışmalara imza attığı görülmektedir. Ülkemiz yukarıda bahsettiğimiz her üç sağlık turizmi türünde de çok ciddi potansiyele sahiptir. Bu bağlamda Türkiye; özellikle coğrafi konum, kültür, iklim ve sağlıkta dönüşüm projesiyle sağlık hizmetlerinin geldiği nokta gözönünde bulundurulduğunda sağlık turizminde dünyada cazip ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemizde medikal turizm birçok bölgede termal turizm ile birlikte yürütülebilmektedir ve bu da ülkenin çok önemli bir avantajı olarak görülmektedir. Özellikle kaplıcaların birçok rahatsızlığı tedavi edici etkisi bu birlikteliği kolaylaştırmaktadır. Termal turizm açısından önemli bir jeo-termal kuşak üzerinde yer alan Türkiye, bu alandaki kaynak zenginliği ve potansiyeli bakımından da dünyada ilk 7 ülke arasına girmektedir (1,4). İlimizin de yer aldığı bu jeotermal kuşağın ve çevredeki anakentlerin varlığı yoğun bir günübirlik turizm potansiyelini ön plana çıkarmaktadır. Sakarya ili termal kaynaklar bakımından oldukça Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır ‘Anadolu binlerce yıl y önce Antik Yunanlara, Romalılara, İskenderiye’ye, y y Selçuklulara ç ve Osmanlı’ya y şifa ş f merkezi z olmuş, ş özellikle z termal sularıyla y hepp şifa ş f kapısı p olmuştur’ ş zengin bir potansiyele sahiptir. Acısu İçmesi, Kil Hamamı Kaplıcaları, Kuzuluk Kaplıcaları, Çökek Kaplıcası ve Ilıcak Köyü Gazlı Suyu her yıl binlerce kişiyi ağırlamaktadır (3). İklim dezavantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların yoğun olarak görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde termal turizme olan talebin daha fazla olduğunun bilinmesi, İklim, fiyat, güvenlik ve ulaşım açısından göreceli avantajlara sahip ilimiz spa&wellness ve kaplıca turizmi, ileri yaş turizmi açılarından olağanüstü avantajlı bir konumda olup, her kesime hitap edebilecek niteliklere sahip olması, ilimizin önemli bir sağlık ve termal turizm bölgesi olabileceğinin göstergesidir. Sonuç olarak; Türkiye özellikle son yıllarda pek çok nedenlerden dolayı dünya genelinde sağlık turizmi ve sağlık turizmi kapsamında sunulan tedavi hizmetlerinde önde gelen ülkeler arasında yer almaya başlamıştır. Uluslararası hastaların Türkiye’yi tedavi için seçmelerinin gerekçeleri arasında; sunulan hizmetlerin hem yüksek kaliteli olması hem de makul fiyatlarla elde edilebilmesi, Türkiye’nin coğrafi konumunu tarihi, kültürel ve turistik cazibesiyle birleştirebilmesi gelmektedir. İl olarak sağlık turizminde varlığımızı, iddiamızı sürdürebilmek ve hatta dünya genelinde lider ülke konumuna ulaşabilmek için sürekli bilgilerimizi güncellemek, ar-ge çalışmalarına ağırlık vermek ve bu çalışmalardan elde edilen bilimsel veri ve bilgiler temelinde yetkin sağlık turizmi politikaları oluşturmak zorundayız. Sakarya ili olarak sağlık Ulusal Sağlık Turizmi Hedefi: “Sağlık Turizminde Lider Ülke Olmak...” KAYNAKLAR 1.T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı, Sağlık Turizminde Süreçler ve Aracı Kuruluşlar Araştırma Raporu, 2012 2.http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR,11492/saglik-ve-termal-turizmi-tanimi.html (Erişim Tarihi:17.03.2014) 3.http://www.sakarya.com.tr/sayfa/133-yeralti-sulari-sicak-sular. html (Erişim Tarihi:18.03.2014) 4.http://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2012/08/09-icoz1.pdf, Onur İÇÖZ, Sağlık Turizmi Kapsamında Medikal (Tıbbi) Turizm Ve Türkiye’nin Olanakları (Erişim Tarihi:12.03.2014) 5.Doğu Marmara Bölge Planı 2014-2023 (http://www.dogumarmarabolgeplani.gov.tr/bolgeplani20142023.aspx) (Erişim tarihi 10.12.2013) 61 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır turizminin hangi koluna yoğunlaşacağımız, hedef kitlemizi kimlerden oluşturacağımız, belirlediğimiz hedeflere ulaşabilmek için tanıtım konusunda nasıl bir yöntem izleyeceğimiz gibi konularda tüm paydaşlarımızla plan ve stratejiler yapmaya başlamamız gerekmektedir. Bu konuda en önemli husus sağlık turizminde var olabilmek, sonrasında sürekliliği sağlamak için tanıtımının yapılması, gelecek turistlerin her hizmet sektöründe olduğu gibi sağlık hizmetinin vazgeçilmez temel unsuru olan; bireylerin kaliteli hizmet alması ve memnun ayrılması gerektiği unutulmamalıdır. Çark Çark Elvan Aslan Aydın S akaryalının olmasa olmazıdır Çark Caddesi. Buluşma noktasıdır. Bir aşağı, bir yukarı yürümediysen çark caddesinde Sakaryalı değilsindir. Cevat Beyin evi gösterilmeden, Cadde de ki mağazalarda alış veriş yaptırılmadan, Kafeteryalarda bir kahve içirilmeden bırakılmaz misafirler. Çark Caddesiz Sakarya, Sakaryasız Çark Caddesi düşünülemez. Öyle ki Bağdat Caddesi, İstiklal Caddesini gözü görmez Sakaryalının. İlk adı Adapazarı olan ilimizin ismi önceleri ada olmasından kaynaklanmaktadır. Sakarya nehrinin yatağı ikiye ayrılıp diğer kolunun Beşköprü’nün altından geçip Çark Deresi’yle birleşerek iki koldan aktığı dönemde ada köyü ismini almıştır. Bölge ticari açıdan zengin ve nehrin iki kolu arasında pazarlar kurulmasından dolayı zamanla Adapazarı hüviyetini kazanmıştır. Kurulan eski pazarlar “Tığcılar, Semerciler, Çıracılar, Hasırcılar, Pabuççular” bu pazarlar şu an halen Adapazarı’nda bulunan semtlerimizin isimleridir. Adapazarı, tarihi İpek yolunun ve Osmanlı’nın resmi Bağdat Devlet Yolu’nun hemen bitişiğinde, İstanbul’dan Anadolu’ya geçişin kavşak noktasında bulunmaktadır. 1954 yılında ise yasa ile Sakarya ismi verilmiş Adapazarı sadece merkez ilçe olarak kalmıştır. ÇARK 1581 ve 1585 tarihleri arasında Ada halkının su ihtiyacını karşılamak amacı ile bir değirmen yapılmış ve daha sonra 1734 yılında bir hayırsever tarafından çark değirmeni haline getirmiştir. Şehrin belirli yerlerine su kanalları açılarak Çark suyu içme suyu olarak halka taşınmış. Bu şehirleşme yönünde en büyük atılım olan Çark, 1894 yılında o dönemin kaymakamı tarafından Almanlara daha büyük bir çark tesisi yaptırır. Şu an sadece kent park içinde şehrin amblemi olarak orijinaline yakın yapılan Çark tamamen su gücüyle dönerek Adapazarı’nın tarihini yaşatmaktadır. Çark Caddesinde yürümeden, Islama Köftesini yemeden, Kabak Tatlısının tadına bakmadan, Göl manzaralı güneşin batışını izlemeden, Kelebeklerin dansını izlemeden GİTMEYİN…………….. 63 Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Eğer bir gün Adapazarına yolunuz düşürse; Bulmaca Bulmaca 64 Talip Telli YATAY 1-Habis,kötü huylu 3-Beyin tabanında burun arkasının üst kısmına uyan bölgede hormon salgılayan bez. 5-Erkek. 6-Şişman. 10-Köpek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli canlılarda büyüyerek hidatik kistleri yaparlar. 12-Yuvarlak, çapı 1 cm.den küçük patolojik oluşumlar. 15-Donuk,şeffaf olmayan. 16-Genel sağlık durumunun bozukluğu ile ilgili ileri derecede zayıflama hali. 18-Kısmi veya tam ses kaybı. 21-Tırnak ve boynuzun ana maddesi. 22-Barsak tıkanması. 24-Geri,küçük. 26-Tıpta yanlış, özensiz tedavi. 29-Elektrokardiogram kelimesi için kullanılan kısaltma. 30-Kol ağrsı. 31-Gözün en iç tabakası, ağ tabaka. 33-Renk körlüğü. 37-Barsak parazitifi, şerit, yassı solucan. 39-Gövdenin göğüs ve pelvis bölgeleri arasındaki kısmıdır. 41-Beş duyu işe karışmaksızın düşüncelerin, bu duyuların üstünde bir yola aktarılması. 43-Tam gelişmemiş. 45-Kalp. 46-Hastalık belirtilerinin sönmesi. 47-Afyonlu ilaç, uyuşturucu. 48-Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması. 49-Irsi, kalıtsal, herediter. 50- Bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali. DİKEY 2-Küçük boşluk delik. 3-Uçuk, içi svı dolu vezikül. 4-Böbrekle ilgili. 7-Ciltte içi sıvı dolu kabarık oluşumlar. 8-Bazı organların iç yüzeylerini kaplayan ve salgı üreten doku tabakası. 9-Kan damarlarının pıhtı veya ateron (kolestrol) plakları oluşarak tıkanmasıdır. 11-Hayvansal ve bitkisel yağların içerisinde bulunan, karaciğer tarafından sentez edilen bir maddedir. 13-Bir Organizmanın bütün ayırıcı karakterlerinin kısaca belirtilmesi.Diyagnoz. 14-Döllenme sırasında spermatozoitin yumurtayla birleşmesi sonucu oluşan hücre. 17-Kuyruk sokumu 19-Diş eti iltihabı. 20-Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölüme atlamasıdır. 23-Damar iltihabı. 25-Midenin genişlemesi. 27-Lif dokusu. 28-Kırılma. 32-Kirli kanı kalbe taşıyan damarlar. 34-Sarılık. 35-Solunumun geçici olarak durması olayı. 36-Yağ. 38-Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası. 40-Rahatsız, huzursuz, taşkınlık yapan. 42-Tırtıl, kurtçuk. 44-Uterus adalesinin iyi huylu tümörüdür. Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır Detaylı bilgi ve başvuru için: sakom54@gmail.com
© Copyright 2024 Paperzz