Tüberküloz (Verem) - Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü

l Sa
Sak
ar y
aİ
ğlı
k
Mü
r lü
dü
ğü
’nü
n
dik
Per
iyo
Bil
sel
im
Yay
ın
d ır
SAKARYA
SAĞLIK
BÜLTENİ
Mart 2014 Sayı 3
Gülser Gökbulut
Değerli
sağlık
Değerli sağlık
bülteni
bülteniokurları
okurları
S
ağlık Müdürlüğümüzün üçüncü sayısını sizlere ulaştırmaktan ve paylaşımda bulunmaktan mutluyuz.
Basımın arka tarafında yani bizler işin mutfağı dediğimiz bölümde çalışırız. Görünmeden dokunuşlar yaparak
okuduğunuz her makalede çevrilen her bir sayfanın düzenini, bakımını anlamının korunmasıyla görevliyizdir. İyi bir
dergi demek, iyi bir eserin ortaya çıkması demektir. Editörün ajandası kuvvetli olmalı… Editör kendisini değil bulunduğu kurumu ön plana çıkarmakla görevlidir. Her zanaatın
zorlukları vardır. Zor olmayan hiçbir zanaat yoktur. Yalnız
her zorluğunda bir kolaylığı vardır. Kolaylığın üzerinde
durmadan, okuyuculara karşı her bakımdan sorumluyuzdur. Yazı yazanlara karşı sorumluyuzdur. Bulunduğumuz
kuruma karşı sorumluyuzdur. Bu sorumluluklar işi zorlaştırmakta ve yükümüzü ağırlaştırmaktadır. Çünkü ortada iyi
veya kötü bir eser varsa bu editörün elinden geçmektedir.
Yani yaptığınız iş, eğer insanların faydasına değilse zaten
bu büyük bir vebal ve sorumluluktur. Yazım çalışmalarında, yazıyı herkesin anlayabileceği şekle getirmek kolay bir
mesele değildir. Yazı yazmaya ikna etmek zordur. Çünkü
genelde yoğun olduklarından işlerinden nefes alabildikleri
kısa sürede yazı yazmalarını isteriz. Kısaca bizlerin yaptığı
işin mutfak bölümü olduğu için ürünü ortaya çıkarıp, sizlere
sunma aşamasına getirene kadar zorlanıyorsunuz. Ürün ortaya çıktıktan sonrada sizden daha bahtiyarı olamaz!
Bundan yola çıkarak; Üçüncü sayımızda 2013 yılında
yaptığımız çalışmalarımızın son altı ayının özeti ile kurulduğu günden bu güne değin çalışmaları, karşılaştıkları zorluklara boyun eğmeden ve pes etmeden 24 saat hizmetlerini esirgemeyen 112 Acil Sağlık Hizmetlerinin faaliyetlerini
mümkün olduğunca sizlere aktarılmasında aracı olabilmek
amacıyla emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz..
Sakarya Sağlık Bülteni
Yayın ekibi adına…
1
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
3
ar
lemd
A
t
a
r
u
M
Uz. Dr.
üdahale
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Gülser GÖKBULUT
m
alarda ilk
lm
ı
y
a
b
e
yb ı v
Bilinç ka
8
en
tafa Ez
s
Dr. Mu
süreci
izmetleri
m
i
h
ş
li
k
e
lı
g
ğ
n
a
i
s
tlerin
Acil
ns hizme
la
u
b
m
a
112
Akoğlutancı
a
s
u
M
s
r.
Prof. Dr. E. Birol Bo
Prof. D li ve Organ Bağışı
20
Nak
Karaciğer
an
33
i
35
k
gün Öz
l
i
N
.
r
Op. D
Glokom
menc
r
i
ğ
e
D
dar
Dr. Ser
loğun
Bir Nöro
Hukuk Danışmanı
Av. Sebila KARABULUT
Yayın Kurulu
Yusuf TÜRKDOĞDU
Elvan ASLAN AYDIN
Burçin KANDEMİR
Hümeyra ŞAHİN
Talip TELLİ
Bilimsel Kurul
Uzm. Dr. Murat ALEMDAR
Dr. Rana BEŞLER
Uzm. Dr. Sevda GÜRSEL
Uzm. Dr. Tekin Ulaş KARATEPE
Dr. Mustafa EZEN
Dr. Serdar DEĞİRMENCİ
Dr. Zeynep Gökçen BATTAL
Dr. Neslihan KARADENİZ
Filiz KOÇ
Hazırlık
Araştırma, Bilgi Sistemleri ve
Sağlığın Geliştirilmesi Şube Müdürlüğü
n
Ardında
38
ztürk
zlem Ö
Ecz. Ö
nel Bakış
rine Ge
Denetimle
Eczane
Yayın Sahibi
Sakarya Sağlık Müdürlüğü adına
Uzm. Dr. Murat ALEMDAR
m
Sağla
an Salih
r. Has
Doç. D
40
Röportaj
uncer
T
n
i
m
e
as
. Dyt. Y
Uzm
ir
iye Özeld
Diyet Kiş
49
İrtibat
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü
Resmi Daireler Kampüsü
Camili Mah. Adapazarı / SAKARYA
Tel: (264) 251 35 50
www.sakaryasm.gov.tr
www.saglikbulteni54@saglik.gov.tr
Yazıların sorumluluğu yazara aittir.
Bültenimizin adı kullanılarak alıntı yapılabilir.
Fotoğraflar
Sakarya Sağlık Müdürlüğü
Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu
Doğan ÖZTÜRK’e teşekkür ederiz.
Kapak ve Sayfa Tasarımı
İrfan SAVUN
Baskı
İbrahimoğulları Ofset Matbaa Hiz. San. Tic. Ltd. Şti
Bilinçkaybı
kaybıveve
Bilinç
bayılmalardailkilkmüdahale
müdahale
bayılmalarda
Uz. Dr. Murat Alemdar
Nöroloji Uzmanı, Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü
Ö
zet
Acil yardım ambulanslarında görev yapan sağlık çalışanlarının müdahale ettiği olguların önemli bir kısmını bilinç kaybı yaşayan bireyler oluşturur. 112 acil sağlık
hizmetleri çağrı merkezine gelen bilinç kaybı nedenli çağrıların sık görülen sebepleri arasında; senkop (vazovagal, kardiyak, ortostatik), kardiyopulmoner arrest, beyin kanaması
ya da beyin damar tıkanıklığı, hipoglisemi, epileptik nöbet,
kafa travması ve psikojenik nedenler sıralanabilir. Bilinci kapalı her olgu için yaşamsal öneme haiz olan ilk müdahalenin
etkin yapılabilmesi; farklı belirtilerin ve bulguların doğru yorumlanarak olası tanının doğru konulmasını, nakil esnasında
karşılaşılabilecek olası risklere önceden önlem alınmasını ve
tıbbi müdahalenin düzgün yapılmasını gerektirir. Bu derlemede; bilinç kaybı ya da bayılma nedeniyle ulaşılan hastalara,
olay yerinde ve ambulansla nakil esnasında yapılan müdahalelerde özen gösterilmesi gereken hususlar pratik notlar
halinde özetlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bilinç Kaybı, Bayılma, Arrest, İlkyardım
Giriş
112 acil çağrı merkezlerinde görev yapan çağrı karşılayıcı
personellerin, acil bir durum olup olmadığını süzmekte nispeten daha az zorlandığı ve acil yardım ambulansına görev
verirken daha emin olduğu durumların başında, yeni gelişen
bir bilinç kaybı tariflenen olgular için yapılan çağrılar gelir.
Ne var ki, acil yardım ambulanslarında görev yapan ve bu
olgulara ilk müdahaleyi yapmak durumunda olan sağlık çalışanlarının işiyse oldukça meşakkatlidir. Zira, kimi zaman
hiçbir öykü (anamnez) alamadıkları ve yakınları tarafından
bilinci kapalı olarak bulunmuş bir çocuk, kimi zaman nöbete
ait kasılmalardan dolayı muayene ve müdahale imkanı çok
kısıtlı olan epilepsi hastası bir genç, kimi zaman da eşi tarafından sabah uyanmadığını ve tek tarafını hiç hareket ettirmediği farkedilen aşırı kilolu bir yaşlıyla karşılaşırlar. Tüm bu
sıraladığımız ve gerçekten acil müdahale gerektiren durumların yanı sıra, gerçekten organik bir rahatsızlığa mı yoksa
hastalık taklidine mi (diğer adıyla temaruz ya da simülasyon)
bağlı olduğunu anlayamadıkları senkoplar ya da nöbetler de
karşılarına çıkabilir. Dolayısıyla, acil yardım ambulanslarında görev yapan sağlık çalışanlarımızın, yaşamsal öneme haiz
olan ilk müdahaleleri yapma kararını vermeleri; karşılaştıkları
her tür olguya ait farklı belirtileri ve bulguları doğru yorumlayabilmelerini ve ön tanıyı doğru koymalarını gerekli kılar.
Bu ilk aşamayı müteakiben, hastaneye nakil esnasında karşılaşılabilecek olası riskleri öngörme ve bunları önlemek için
mücadele etme dönemi başlar. Bunun gereğini yerine geti-
3
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
rebilmek için ise olası risklere hazırlıklı olup, zamanında ve
doğru müdahaleleri düzgünce yapabilmek için gerekli olan
asgari tıbbi bilgiye sahip olmak şarttır. Bu derlemede; bilinç
kaybı ya da bayılma nedeniyle ulaşılan olgular için, gerek olay
yerinde, gerekse ambulans ile nakil esnasında çalışanlarımızın özen göstermesi gereken hususlar gözden geçirilmiştir.
Bilinç Kaybı
Bilinç; kişinin uyanık, kendisi ve çevresinden haberdar olduğu durum anlamına gelir.1 Uykuya meyilli olan, sesli uyaranlarla uyanıp sorulan sorulara doğru cevaplar veren, fakat
kendi haline bırakılınca yeniden uyumaya başlayan hastalardaki bilinç bozukluğunu tanımlayan terim ‘somnolans’ ya
da ‘letarji’dir. Sürekli uyku halinde olan ve sesli uyaran ile
uyandırılamayan, ancak ağrılı uyaranla uyandırılabilen, sorulara cevap vermeyen ve sadece anlamsız sesler çıkaran, çevre
ile ilişkisi iyice bozulmuş olan hastalar için ise ‘stupor’ terimi
kullanılır. ‘Koma’ durumunda ise hasta dış uyaranlarla uyandırılamaz. Hafif ve orta dereceli komada hasta ağrılı uyaranı
lokalize edip eliyle uzaklaştırmak ister ya da yüz buruşturma
gibi genel bir cevap verir. Derin komada ise her türlü uyarıya refleks düzeyde bir cevap dahi alınamaz. Sadece vejetatif fonksiyonlar (sindirim, öğürme vb. otonom sinir sistemi işlevleri) korunmuştur. Bu terimlerin, özellikle hekimsiz
ambulanslarda görev yapan sağlık çalışanlarımız tarafından
bilinmesi ve kullanılması; komuta merkezindeki sorumlu
hekime hastadaki bilinç bozukluğunun net olarak tariflenebilmesine ve nakil sürecinde alınacak tedbirlere daha hızlıca
karar verilebilmesine olanak sağlar. Hastaya ulaşıldığı andaki
bilinç durumunun ve nakil süresince iyiye ya da kötüye doğru olan bilinç programının değişikliklerinin kaydedilmesi ise,
olgunun götürüldüğü hastanenin acil servisindeki hekimlere,
sorununun niteliği ve ciddiyeti hakkında bir ön fikir vermesi
açısından önem taşır.
Hayat Kurtarma Zinciri
Bilinci kapalı hastaya yaklaşım anlatılırken, temel ilkyardım ve yaşam desteği bilgilerini hatırlatmakla başlamak en
doğru olanıdır. Acil durumlarda hayat kurtarma zinciri dört
halkadan oluşur; sağlık kuruluşuna haber verilmesi, olay yerinde temel yaşam desteği yapılması, defibrilatör kullanımı
ve hastane acil servislerinde müdahale yapılması.2
İlk halka olan ‘sağlık kuruluşuna haber verilmesi’ her vatandaşın temel görevidir. Günümüzde 112 acil çağrı merkezi numarasının bilinilirliğinin artmış olması, ülkemizde
bu halkanın gereğinin yerine getirilmesini oldukça kolaylaştırmıştır. Bilinç kaybı olan hastaya, sağlık ekibinin varış süresinin uzunluğu ile sağkalım oranı arasındaki ters orantıyı
anımsarsak, gerek çağrıyı yapan insanın olay yerinin adresini
4
tarif etme, gerekse çağrıyı alan sağlık görevlisinin adresin
kaydı, teyidi ve ambulans ekibine düzgün aktarımı konusundaki becerilerinin ne denli önemli olduğunu da anımsarız.
Dolayısıyla, acil çağrılar konusundaki toplumsal eğitimlerin
(minik 112 projesi, kamu spotları vb.) ve çağrı karşılayıcılara yönelik olarak düzenlenen meslek içi eğitimlerin, oldukça
olumlu sonuçlar doğuracağı ve nice hastanın hayatının kurtulmasına vesile olacağı aşikardır.
İkinci halka ise ‘olay yerinde temel yaşam desteği’ yapılmasıdır. Bu anlamda, bilinç kaybı yaşayan hastanın yakınlarında ilkyardım yapmayı bilen birinin oluşu önemli bir
şanstır. İlk yardımın klasik tanımı; yaşamı tehlikeye düşüren
herhangi bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç
aranmaksızın yapılan ilaçsız uygulamalardır.2 Sağlık profesyonelleri hastaya ulaşıncaya kadar geçen, altın değerindeki
o dakikalar içerisinde, bilinçli olarak yapılan basit birtakım
müdahaleler, ölümü ya da kalıcı organ hasarlarını engelleyebilir. Bunun en dramatik örnekleri arasında, kardiyopulmoner arrest (kalp-solunum durması) ile ilişkili bilinç kayıpları
yer alır. Eğer kalp masajı ve suni solunum ile hastanın kalbi,
beyin hücrelerinin oksijensizliğe dayanabildiği süre olan ~
4 dakika içinde yeniden çalıştırılabilir ise geri dönüşümsüz
beyin hasarı büyük ölçüde engellenmiş olur. Bir başka örnek
olarak da tansiyon düşmelerine (hipotansiyon) ikincil gelişen
bayılmalar gösterilebilir. Eğer birey düz bir yerde uzatılır ve
bacakları yerden 30 derece kadar yükseltilirse beyine giden
kan dolaşımı yeterli düzeye ulaşır ve kalıcı hasar engellenebilir.
Bu tür istenmeyen olaylar, özellikle okul, cami, alışveriş
merkezi vb. kalabalık yerlerde görüldüğünde etrafında ilkyardım bilen birinin bulunması olasılığı daha fazladır ve hastaların sağkalım şansı daha yüksektir. Ne mutlu ki, 22/05/2002
tarihinde, şansa bırakılamayacak kadar önemli bir konu olan
ilkyardım gereksiniminin karşılanması olasılığını ülkemiz genelinde arttıran önemli bir gelişme yaşanmış ve ‘İlkyardım
Yönetmeliği’ 24762 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 18.03.2004 tarih ve 25406 sayılı resmi gazetede revize edilen bu yönetmelik ile düşük riskli işyerlerinde
her 20 çalışandan birinin, yüksek riskli işyerlerinde ise her 10
çalışandan birinin ilkyardımcı olması gerekli kılınmıştır.3 Bu
düzenleme sonrasında, son 10 yılda, ilkyardım eğitimlerine
olan talep artmış ve toplumumuzda ilkyardım bilen insan
sayısı ciddi oranda yükselmiştir. Bu sevindirici gelişme, ülkemizde hayat kurtarma zincirinin ikinci halkasının giderek
daha etkin bir şekilde yerine getirilmesini sağlaması açısından, önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Bu yazımızın temel konusu olan üçüncü halka ise olguya
‘ambulans ekiplerince gerekli müdahalelerin yapılması’ dır.
Bilinci kapalı hastalarda, dördüncü ve son halka olan ‘hasta-
ne acil servislerinde müdahale edilmesi’ aşamasına varıncaya
kadar geçecek olan süre içerisinde ambulanslarımızda görev
yapan sağlık çalışanlarımızın yapacağı müdahaleler hayati
öneme haizdir. Aslında, bu üçüncü halkada yapılacak müdahalelerin en başında yine ilkyardımın ‘ABC’ kuralları yer alır.
‘ABC’ Kuralları
İlkyardım esnasında yapılacak uygulamaları ve bunların
sırasını daha kolay anımsamak adına, bu uygulamaların ingilizce adlarının baş harflerinden yola çıkılarak ‘ABC’ kuralları
tanımlanmıştır. Bu kuralları anımsarsak:
A = Airway (Solunum Yolunun Açık Tutulması): Bu aşama özellikle kardiyopulmoner arrest, travma ya da epileptik nöbet sonrası gelişen bilinç kayıplarında çok önemlidir.
Ağız içine önce göz ile bakılmalıdır. Zira, hastamızın ağzında
toz- toprak, kırık takma diş ve yabancı cisimler varolabilir.
Eğer yabancı cisim varsa, işaret parmağı yandan ağız içine
sokularak cisim çıkartılmalıdır. Bilinci kapalı kişilerde dil arkaya doğru düşüp havayolunu tıkayabilir. Bu durumda ise,
hastanın boyun (servikal) travması olmadığından emin olunduktan sonra, baş geriye doğru itilip çene yukarı kaldırılarak
soluk yolu açılır. Sağlık personeli, bir elini hastanın alnına,
diğer elinin 2 parmağını ise çene kemiğinin üzerine koyar,
alından bastırıp çeneden kaldırılarak hastanın başını geriye
doğru iter. ‘Baş geri - çene yukarı pozisyonu’ adı verilen bu
pozisyon hava yolu açıklığını sağlar. Ancak, bu işlemler sırasında sert hareketlerden kaçınılmalıdır.
Bilinci kapalı olan bir hastanın spontan solunumu mevcut ise, uygun büyüklükteki bir airway ile hava yolu açıklığı
garanti altına alınmalıdır. Kuşkuya neden olan herhangi bir
belirti var ise hasta uygun şekilde aspire edilmelidir.
B = Breathing (Solunum): Bilinci kapalı hastada hava
yolu açıklığı sağlanır sağlanmaz hastanın soluk alıp almadığı
değerlendirilmelidir. Sağlık personelimiz, ‘bak-dinle-hisset’
yöntemiyle; önce göğüs kafesinin solunum hareketi yapıp
yapmadığına bakar, emin olamaz ise yanağını hastanın ağız
ve burun kısmına yaklaştırarak solunumu dinler ve hastanın
soluğunu yanağında hissetmeye çalışır. Solunum yapıp yapmadığını 10 saniye süre ile değerlendirir ve solunum yoksa
derhal yapay solunuma başlar. İdeal olan; hastanın entübe
edilip mekanik ventilasyon ile solunumun idame edilmesinin
sağlanmasıdır. Servikal travma olasılığına dikkat edilmesi ve
sert manüplasyonlardan kaçınılması, uygun boyutta bir entübasyon tüpünün seçilmesi ya da gerekli durumlarda larengeal mask airway (LMA) kullanılması, her iki göğüs yarımının
solunuma eşit katıldığının tespiti ile tüpün ucunun uygun
yerde olduğundan emin olunması ve tüpün uygun şekilde
sabitlenmesi, her hastada hassasiyet gösterilmesi gereken temel noktalardır. Ambulanslarımızda yer alan transport ventilatörlerinin ayarlarının, her hasta için uygun şekilde yapılması da bu sürecin vazgeçilmez bir unsurudur. Solunumun
etkinliği açısından hastaneye ulaşıncaya değin oksijen satuSakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
rasyonu takibine göre ayarların yeniden yapılması önemlidir.
Özellikle hekimsiz (paramedik ve acil tıp teknisyenlerimizin
görev aldığı) ambulanslarımızda görev yapan sağlık personelimizin tereddüte düştükleri her aşamada komuta hekimi
ile hastaya dair verileri paylaşıp, onları karar sürecine ortak
etmeleri elzemdir.
Herhangi bir olumsuzluk nedeniyle entübasyon imkanı
yok ise, ve ağızdan ağıza solunum yapılacaksa; burun kapatılır, burundan solunum yapılacaksa; ağız kapatılır. Derin
bir soluk alınıp, solunum yaptırılacak kişinin ağzına (ya da
burnuna) ağız yerleştirilir. Hastanın göğsünün kabarmasına
yetecek şiddette soluk verilir. Bu iki defa tekrarlanır.
C= Circulation (Dolaşım): Dolaşımın değerlendirilmesi
için; çocuk ve yetişkinlerde şah damarından, bebeklerde kol
atardamarından, 3 parmakla, 5 saniye süre ile nabız alınmaya
çalışılır. Nabız alınmıyor ve oskültasyonla da kalp tepe atım
sesi duyulamıyor ise kalp durmuş kabul edilir ve hemen kalp
mesajına başlanır. Hasta sert bir zemine yatırılır ve bir yanına
diz çökülür. Göğüs kemiğinin (iman tahtası) üçte bir alt ucuna bir elin ayası sıkıca yerleştirilir, diğer elin ayası da bunun
üstüne konur. Parmaklar hastaya temas etmemelidir. Kollar
dik tutularak (bilek ve dirsekler bükülmeden) sabit ve ritmik
bir şekilde göğüse 5 cm 1/3 oranında bastırılır. Arada nabız
kontrol edilerek dakikada 100 kez olmak üzere dolaşım başlayıncaya kadar devam edilir.
Kalp atımı ve solunum durması saptanan bir hastada, oksijenlenmiş kanın yaşamsal organlara ulaşması için, yukarıda
özetlediğimiz uygulamalar da dahil olmak üzere, acil olarak
uygulanan tedavi girişimlerinin tümüne ‘yeniden canlandırma (kardiyo-pulmoner resüstasyon)’ denilir. Ambulanslarda
görevli olan sağlık personelimizin kardiyopulmoner resüstasyon esnasında dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri; resüstasyon işlemine, hastada nabız alınana ve
kalp tepe atımı duyulana değin devam etmektir. Personellerimizin, halkın içerisindeki ilkyardımcılara kıyasla, değişik
teçhizatları kullanabilme avantajı olsa da, yeniden canlandırma işlemlerinin etkinliği, her koşulda, solunumun ve nabzın
yukarıda tariflendiği şekilde değerlendirilmesiyle anlaşılabilir.
Yeniden canlandırma işleminin başarılı olup olmadığının
tespiti, nabız varlığı ile bilikte monitörde izlenen ritmler üzerinden yapılmamalıdır. Zira, elektromekanik disosiasyon ya
da nabızsız elektriksel aktivite dediğimiz kalp kasının (miyokard) kasılması ile sonuçlanmayan elektriksel aktivitenin monitörde gözlenmesi, kullanılan ilaçların miyokard dokusundaki kas hücrelerinde oluşturduğu lokal elektriki aktivitelerin
gözlenmesi ve değişik artefaktların varlığı yanıltıcı olabilir.
Dolayısıyla resüstasyon esnasında, aralıklarla nabız ve kalp
tepe atımı kontrolü yapılmalıdır.
Bilinci Kapalı Hastalarda Dikkat Edilecek Hususlar
-Hastaneye nakil sürecinin öncesinde, bilinci kapalı hastaların ambulans sedyesine yerleştirilmesi ve sabitlenmesi
5
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
özenli davranmayı gerektiren temel işlemlerden biridir. Nakil esnasında hastaya resüstasyon da dahil olmak üzere pek
çok müdahalenin yapılmasının da gerekebileceği düşünülür
ise hastaları düşme ve ek yaralanmalar da dahil olmak üzere pek çok riskten koruyan bu işlemin, olay mahallindeyken
düzgünce halledilmesinin gerekliliği daha iyi anlaşılır.
-Bilinç kaybı olan hastalarda ilk yapılması gereken işlemlerden biri de kan şekeri ölçümüdür. Hipoglisemi saptanan
hastalarda ya da herhangi bir nedenle kan şekerinin ölçülemediği durumlarda, derhal intravenöz dekstroz ile mayi desteğine başlanmalıdır. Hipoglisemisi olan yetişkin hastalarda,
periferik venöz sklerozu önlemek amacıyla tercihen santral
venöz yoldan, akut dönemde %50 dekstroz 50 cc bolus şeklinde verilir ve uzun dönemde %10 dekstroz ile devam edilir
Pediatrik doz: yenidoğanda, 200-400 mg/kg dekstroz (2-4
cc/kg - %10 dekstroz) intravenöz bolus, çocuklarda ise 500
mg/kg dekstroz (5 cc/kg - %10 dekstroz) intravenöz bolus
şeklindedir. 4,5
-Mümkünse damar yolu açma işlemi de alanda ya da ambulans içinde seyir için hareket edilmeden önce yapılmalıdır.
Özellikle anaflakside, hipovolemik şok tablosunda ya da aktif kan kaybının devam ettiği hastalarda, çift taraflı damar
yolu açılması elzemdir. Aktif epileptik nöbet geçirdiği esnada ulaşılan hastalarda da hemen damar yolunun açılması ve
tedavisinin uygulanması hayati önem arzetmektedir. Bu hastalarda damar yolu açma işleminin ambulansla seyir halinde
iken yapılması güç olabilir. Dikkat edilmesi gereken başka
bir husus da inme kliniği ile alınan hastalarda, damar yolu
açılırken sağlam olan taraftaki kolun seçilmesidir.
-Ambulans personelimizin inmeli hastalarda karşılaşabildiği bir diğer sorun da kan basıncı yüksekliğidir. Ne var ki
kan basıncının ani olarak düşürülmesi, beyinde tahrip olan
bölgenin etrafında yer alan, kan akımının hücre fonksiyonları için kritik düzeye inmiş olduğu, fakat henüz hücre ölümünün gelişmediği penumbra adı verilen bölgenin kanlanmasının azalmasına ve hasarın genişlemesine neden olabilir.
Bu nedenle tekrarlayan ölçümlerde kan basıncı sistolik 220
mmHg, diastolik 120 mmHg düzeyleri ve üzerinde ise tedaviye başlanmalı ve %20’nin üzerindeki düşüşlerden kaçınılmalıdır.6 Akut dönemdeki kan basıncı kontrolünde bilinci
kapalı hastalarda nitroprusside, açık hastalarda ise kaptopril
ve labetalol tablet kullanılabilir.
-Bilinci kapalı hastalar için yukarıda saydığımıza benzer
tüm tıbbi konularda, gerekli bilgilerin komuta merkezindeki
hekimlere etraflıca iletilmesi akış şemaları ve onlarla yapılan
konsültasyonların gerekliliklerinin dikkatlice yerine getirilmesi, ambulanslarımızda görev yapan sağlık personelimizin
en kritik sorumlukları arasında yer alır.
Bayılma (Senkop)
Bayılma; kısa süreli, yüzeysel ve geçici bilinç kaybıdır.
Beyne giden kan akışının azalması sonrası beyin sapında yer-
6
leşik retiküler ektive edici sistemin beslenmesindeki bozukluk neticesinde oluşur. Genellikle, hastanın yere yığılmasıyla
devreye giren otoregülasyon meknizmaları sonrası beyne
giden kan akımı normale döner ve bilinç açılır. Framingham
çalışmasına göre, en sık; vazovagal (%21.2), kardiyak (%9.5)
ve ortostatik (%9.4) kökenli senkoplar gözlenmektedir. Olguların üçte birinden fazlasında (%36.6) ise neden saptanamaz.7 Bayılma öncesi ve ertesinde hastalarda; sersemlik hali,
başta hafifleme hissi, bulanık görme, yorgunluk, çarpıntı ve
başağrısı şikayetleri de gözlenebilir.
Senkop geçiren hastanın yakınında bulunanlar; hastanın elbiseleri boyundan, göğüsten ve karından gevşetmeli,
beynine kan gitmesini sağlamak için düz bir yerde sırtüstü
yatırırarak, bacaklarını düz bir şekilde yukarı kaldırmalıdır
(kalçadan 30 derece kalkacak şekilde). Sonrasında hasta bu
pozisyonunda bekletilmeli ve kesinlikle başının altına yastık
konulmamalıdır. Hastaya uyarıcı kokular (amonyak vb.) koklatılabilir, ama en doğrusu hastanın zorlanmaksızın kendine
gelmesinin beklenmesidir. Kendine geldiğinde su, çay gibi
içecekler azar azar verilebilir.
Sağlık personellerimiz, olguya ulaştığında; kısa bir anamnez almalı, hastanın bilincinin tümüyle açıldığından emin
olmalı ve vital bulguları kontrol etmelidir. Genellikle, kısa
sürede bilinci yeniden açılan bir hastadan alınan anamnezde;
uzun süre ayakta durma, aniden oturur pozisyondan ayağa
doğrulma, ıkınma ya da öksürük gibi provake eden öncül
bir olayın tariflenmesi senkop tanısını kolaylaştırır. Vital
bulgulara bakıldığında bradi- ya da taşiaritmi gözlenebilir
ve kan basıncı sıklıkla düşük olarak ölçülür. Senkop geçiren
hastalarda olası hipoglisemiyi dışlamak için kan şekeri kontrol edilmelidir ve EKG monitorizasyonu, nadir de olsa altta
yatabilecek kardiyak olayların saptanması açısından, mutlaka
yapılmalıdır.
Hipotansif hastalara; nazal oksijen başlanması ve damar
yolunun açılmasını müteakiben (hipoglisemi dışlandı ve hastada konjestif kalp yetmezliği, pulmoner ödem, hipernatremi öyküsü vb. başka bir kontrendikasyon olmadığı anlaşıldı
ise) izotonik solüsyon (%0.9 NaCl) ile intravenöz mayi desteği uygulanmalıdır. Yeni gelişen ciddi bir bradikardi var ise
intravenöz atropin uygulaması gerekebilir.
San Fransisco senkop kuralları, senkop geçiren hastaların
takip eden ilk hafta içerisinde ölüm ya da ciddi kardiyak ve
nörolojik olaylarla yüzleşme olasılığını tahmin etmekte ve
buna göre hastaneye yatırma kararını vermekte kullanılan
kriterleri içerir. Bu kriterlerin acil yardım ambulanslarında ve
komuta merkezlerinde çalışan hekimler tarafından bilinmesi,
özellikle genel durumu düzelmiş ve hastaneye gitme taraftarı olmayan olgularla ilgili transport kararını doğru vermek
ve olguları doğru yönlendirmek için gereklidir. Bu kurallar;
nefesdarlığı, hipotansiyon (sistolik <90 mm Hg), anormal
EKG bulguları, anemi (hematokrit <% 30) veya konjestif
kalp yetmezliği varlığında riskin yüksek olduğunu ifade eder,
ve bu hastaların mutlaka hastaneye yatırılarak izlenmesi gerekir. 8 Ayrıca; 45 yaştan büyük olanlar, önceden herhangi
bir kalp hastalığı öyküsü olanlar, ailesinde ani ölüm hikayesi
olanlar, diyabet gibi komorbit hastalığı olanlar ve egzersiz
ile ilişkili senkop geçirenler de acil serviste gerekli konsultasyonlar ile değerlendirilmek, takip ve monitörize edilmek
amacıyla hastaneye transport edilmelidir. Bayılmaları kısa
süren, semptom ve bulguları ciddi olmayan, EKG bulguları
olmayan ve 45 yaşından genc olan hastalar ayaktan tedavi
edilebilir.9
Sonuç
Netice olarak, görüldüğü üzere bilinç kaybı ya da bayılma
nedeniyle ulaşılan hastalara ilk müdahale esnasında dikkat
edilmesi gereken hususlar, yoğunlukla, temel ilkyardım, kardiyopulmoner resüstasyon ve hasta taşıma teknikleri ile ilgili
bilgilerden ibarettir. Ambulanslarımızda görev yapan sağlık
personellerimizin, hayat kurtarma zincirinde işlevsel oldukları temel halka olan üçüncü halkada yapacağı her müdahale
hastalar için hayati öneme haizdir. Bu nedenle, bu bilgilerin tamamı ambulanslarda görev yapan sağlık personelimize
verilen meslek içi eğitimler içerisinde yer almalıdır. Bu eğitimlerin tüm personelimize verilmesi ve gerekli aralıklarda
tekrar edilmesi bilinci kapalı hastaya verilen acil sağlık hizmetinin kalitesi ve etkinliği için vazgeçilmez bir gerekliliktir.
Kaynaklar
1-http://www.itfnoroloji.org/semi2/koma.htm. (18.02.2014)
2-Temel İlk Yardım Uygulamaları Eğitim Kitabı, http://
www.saglik.gov.tr/EBYS/dosya/ 1-78703/ h/ilkyardimuyg.pdf
(18.02.2014)
3-http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-552/ilkyardim-yonetmeligi.html (21.02.2014)
4- Sangün Ö, Dündar B. Yenidoğan döneminde hipoglisemiye
yaklaşım. Güncel Pediatri 2013; 11: 31-8
5-http://www.ttb.org.tr/STED/sted0801/ilkyardim.pdf
(22.02.2014)
6-Lakshminarayan K, Anderson DC, Borbas C, Duval S, Luepker RV. Blood pressure management in acute ischemic stroke. J Clin
Hypertens (Greenwich). 2007;9(6):444-53
7-Soteriades ES, Evans JC, Larson MG, Chen MH, Chen L,
Benjamin EJ, Levy D.Incidence and prognosis of syncope. N Engl
J Med. 2002;347(12):878-85
8-Quinn J, McDermott D, Stiell I, Kohn M, Wells G. Prospective
validation of the San Francisco Syncope Rule to predict patients
with serious outcomes. Ann Emerg Med. 2006;47(5):448-54
9-http://web.firat.edu.tr/myildiz/files/senkop.pdf (22.02.2014)
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Sağlık Müdürlüğü Çalışanlarına
İlk Yardım Eğitimi
07-11 Ekim ve 21-25 Ekim 2013 tarihleri arasında İl
Sağlık Müdürlüğü çalışanlarının tümüne (toplamda
101 Personel) Temel İlk Yardım eğitimi verilmektedir.
Temel İlkyardım Eğitimi Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürü Dr.Rana BEŞLER, ATT Vijdan
m
PANDIROĞLU, ATT Melin KURTULUŞ, AABT Kıymet
P
HOCAOĞLU ve Sağlık Memuru Samim Uğur KURT taraH
fından verilmektedir.
fı
Dört Grup halinde yapılan Eğitimlerde, Ana başlıklarıyla;
• Genel İlkyardım Bilgileri,
• Hasta Yaralının ve Olay Yerinin Değerlendirilmesi,
• Temel Yaşam Desteği,
• Kanamalarda, Yaralanmalarda, Yanık, Donma ve Sıcak
Çarpması, Kırık, Çıkık, Burkulma, Bilinç Bozukluğu, ZehirÇ
lenme, Hayvan Isırmaları, Göz, Kulak, Burna yabancı cisim
le
kkaçmasında ve Boğulmalarda İlkyardım,
• Hasta/Yaralı Taşıma Teknikleri anlatıldı.
Sözlü anlatılan eğitim sonrasında pratik uygulama’da yapılarak
bilgilerin pekiştirilmesi sağlandı. Eğitimler sonunda
p
yapılan hem teorik hem pratik sınav sonucunda başarılı olan
ya
katılımcılara
sertifikaları Şubemizce dağıtıldı.
k
7
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Acilsağlık
sağlıkhizmetleri
hizmetleri
Acil
Dr. Mustafa Ezen
Ü
8
lkemizde Ambulans Hizmetlerinin Gelişimi:
Ülkemizde modern anlamda ambulans hizmeti ilk
kez, Sağlık Bakanlığı tarafından 1985 yılında bazı
ana arterler ve turistik bölgelerde bir merkeze bağlı olmadan araç telefonu ile ulaşılabilen, gezici ambulans ekipleri
bir süre denenmiş ve bu organizasyon daha çok trafik kazaları için kullanılmıştır. 1986 yılında da 077 Hızır Acil Servis
olarak Ankara, İstanbul ve İzmir büyükşehir belediyelerinin
ambulans, teknik alt yapı, şoför ve maddi destek vermesi,
Sağlık Bakanlığının hekim ve tıbbi malzeme desteği ile daha
çok doktorlu hasta taşımacılığına benzer bir sistem ülkemizde kullanılmış ve şimdiki acil sağlık hizmetlerinin temelleri
atılmıştır.
Türkiye’de acil tıbbın gelişimi gerçek anlamda 1993 yılında “Acil Tıp” ayrı bir uzmanlık dalı olarak kabul edildi ve
aynı yıl Türkiye’de Dokuz Eylül Üniversitesi ve Fırat Üniversiteleri bünyesinde iki acil tıp anabilim dalı kurulması ile
başlanmıştır.
Yine aynı yıl Acil tıp teknikeri eğitim programı başlatılmıştır. 1994 yılında hastane öncesi hizmetlerde 077 Hızır
Acil’den “112 Acil Yardım ve Kurtarma’ya” geçilmiştir.
1994-1995 yıllarında İstanbul, Ankara ve İzmir İllerinde
112 ekipleri kuruldu. Ambulans ekiplerinde sağlık memurları, ebeler ve hemşireler, az bir kısmında ise doktorlar görev
yapmaktaydı. 1996 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı okullarda
ilk yardım ve acil bakım teknisyenliği bölümü açılması ile
çalışmalar hız kazanmıştır.
2000 yılına gelindiğinde acil sağlık hizmetlerinin bütün
yurtta eşit, ulaşılabilir, kaliteli, süratli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak amacıyla acil sağlık hizmetlerinin sevk ve
idaresine dair usul ve esasları belirleyen “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” çıkarılmıştır.
2004 yılında ilk defa Sağlık Bakanlığı’nın 112 acil yardım
ve kurtarma istasyonlarına ve hastane acil servislerine ambulans ve acil bakım teknikeri ve acil tıp teknisyenlerinin
atamaları yapılmıştır. 2007 yılında “Acil Sağlık Hizmetleri
Yönetmeliği”nde değişiklik yapılarak 28. maddesine Ambulans ve Acil Bakım Teknikeri (AABT) ve Acil Tıp Teknisyenlerinin (ATT) görev, yetki ve sorumlulukları eklenmiştir.
2009’da “Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri İle Acil Tıp
Teknisyenlerinin Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Tebliğ”
hazırlanarak, “Yetişkin Uygulama ve Çocuk Uygulama Kılavuzu” AABT ve ATT’nin görev, yetki ve sorumlulukları
algoritma hâline getirilmiştir.
Günümüzde acil sağlık hizmetleri; acil sağlık konusunda
eğitim görmüş sağlık ekipleri tarafından, ani gelişen hastalık,
kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gel-
mesini takip eden erken dönemde, tıbbi araç ve gereç desteği
ile sunulan ve ülke genelinde Genel Müdürlüğün ilgili birimi
aracılığıyla tek elden planlanan, idare ve koordine edilen hizmetlerdir.
Bu hizmetler Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin 5.
maddesine göre “Acil sağlık hizmetlerinin ülke genelinde
sunulabilmesi için kesintisiz olarak bir ekip anlayışı içinde
yürütülmesi ve kısa zamanda ulaşılabilir olması esastır. Acil
sağlık hizmetlerinin bu esaslara göre Bakanlığın koordinasyonunda kamu veya özel bütün kurum ve kuruluşların iştiraki ile tek merkezden yönetilmesini sağlamak maksadıyla,
hizmetin yürütülmesi için acil sağlık hizmetleri teşkil olunmuştur”.
Acil sağlık hizmetlerinin merkez teşkilatı; Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı altı Daire Başkanlığından oluşmaktadır.
İlimizde hastane öncesi acil sağlık hizmetleri Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğüne Bağlı “İl Ambulans Servisi Başhekimliği” aracılığı ile yürütülmektedir.
Ambulans hizmetlerinin il düzeyinde organizasyonunu,
yönlendirilmesini, uygulanmasını ve değerlendirilmesini İl
Ambulans Servisi Başhekimliği sağlar.
İlimizde Acil Sağlık Hizmetleri 112 Ambulans Hizmetlerinin Gelişimi:
İlimizde 1998 yılından önce ambulans hizmetleri il merkezinde Devlet Hastanesi bünyesinde 3 ambulans, ilçelerde 11 ambulans olmak üzere toplam 14 ambulansla sadece
hasta nakil hizmeti olarak verilmekteydi. Bu ambulanslarda
sadece şoför bulunmakta, ağır vakalarda sağlık personeli görevlendirilmesi yapılmaktaydı. Tıbbi donanım olarak da yalnızca oksijen tüpü bulunmaktaydı.1
Sağlık Bakanlığı tarafından yurt çapında belirlenen illerde
yapılanması planlanan 112 Acil Sağlık Hizmetleri birimlerinden birini oluşturmak üzere; Sakarya ilinde, İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde 1998 yılı Ocak ayında ilk adım olarak “112
Acil Yardım ve Kurtarma Şube Müdürlüğü” kurulmuştur.
1998 yılı ilk yarısında komuta kontrol merkezi yeri olarak
belirlenen Toyotasa Acil Yardım Hastanesi binasında uygun
görülen bir mekânda düzenleme çalışmalarına başlanmıştır.
Bu çalışmalar bünyesinde ilk olarak telsiz, telefon ve fiziki
yapılanma konularında gerekli ihtiyaçlar belirlenerek temini
yoluna gidilmiştir. Bakanlık onaylı 112 özel giysileri yapılmıştır. 1998 yılı Eylül ayına kadar klasik röleli telsiz sistemi
ve 5 hatlık telefon santral sisteminin Sakarya merkez ilçe
sınırlarında kurulumu tamamlanarak deneme çalışmalarına
başlanmıştır. Bu arada Sağlık Bakanlığı’na İl Özel İdaresi’nin
katkılarıyla 5 adet klasik donanımlı Mercedes marka ambuSakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
112ambulans
ambulanshizmetlerinin
hizmetleriningelişim
gelişimsüreci
süreci
112
lans alımı yapılarak iç ve dış donanımları yaptırılarak hizmete
sunulmuştur. .
1998 yılı Eylül ayında geçici görevle atanabilen 6 Doktor,
2 Hemşire, 2 Ebe, 12 Sağlık Memuru, 21 Şoför’den oluşan
43 personele bir ay süresince temel eğitim verilirken deneme
çalışmaları da başlamıştır. Deneme çalışmaları bünyesinde
gerçekçi bir yaklaşımla eksikler veya hatalar belirlenerek düzeltilme yoluna gidilirken, 112 personelinin görev bilinci ve
heyecanı sisteme önemli katkılar sağlamıştır. Deneme uygulamaları sırasında il çapında halkın 112 sistemine ilgisi gün
geçtikçe artmıştır.2
Kurulumu işlerlik kazanan telsiz sistemi aracılığı ile İstanbul bölgesi 112 telsiz haberleşmeleri izlenebildiğinden,
bunun da eğitime katkısı olmuştur. 112 temel eğitimi bünyesinde gerçekleştirilen sanal acil durum anonsları bölgesel
medya kuruluşlarınca izlenmiş ve 112 sistemi ile medyanın
tanışmasını sağlamıştır.
1 Ekim 1998 günü Komuta Kontrol Merkezi ve 1 Nolu
İstasyon Toyota-sa İlkyardım Hastanesinde, 2 Nolu İstasyon Devlet Hastanesinde, 3 Nolu İstasyon Doğum ve Çocuk Hastanesinde konuşlandırılarak 2’si yedek olmak üzere 5
ambulans ve 21 personelle hizmete başlanmıştır.
Telsiz sisteminin kurulumunun ikinci basamağını teşkil
etmek üzere, 1998 yılı Aralık ayında merkez kontrol birimi
ve 2 bölge aktarıcısı da sisteme eklenerek geniş alan kapsama telsiz sistemine geçilmiştir. Bu yolla merkez ilçe dışındaki
diğer ilçeler de haberleşme ağına katılmıştır.
17 Ağustos 1999 Marmara depreminde Sakarya’da ayakta kalabilmiş kamu kuruluşlarından biri olan 112 Birimi ilk
etapta acil tıbbi yardımın zamanında vatandaşa ulaşmasını
9
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
sağlamıştır. Kriz merkezi faaliyete geçinceye kadar tüm kurtarma ve yardım faaliyetlerinin yönlendirme ve organizasyonu 112 Birimince yürütülmüştür. Deprem, 112 birimlerine
daha fazla önem verilmesi; araç, malzeme ve iyi eğitim almış
personelle desteklenmesi gerçeğini gündeme getirmiştir.
Deprem sonrasında istasyon yerlerinin hasar görmesi sebebiyle K.K.M. ile 1 Nolu istasyon Devlet Hastanesi yanında, 2 nolu istasyon Serdivan sağlık Ocağı yanında, 3 Nolu
istasyon Erenler Et-Balık kurumu içerisinde konuşlandırılmıştır. Ayrıca hizmet sahasını genişletmek için 2001 yılında
Hendek, Pamukova ve Sapanca 112 Acil Sağlık İstasyonları
Araç-gereç ve personelleri tamamlanarak faaliyete geçirilerek istasyon sayısı altıya çıkarılmıştır.
2002 yılında K.K.M. Sivil Savunma Arama Kurtarma
Birlik Müdürlüğü bünyesindeki bir binada,1 Nolu İstasyon
Mithat paşa Mahallesinde Harmanlık mevkiinde bir konteynırda, 3 Nolu İstasyon da Erenler Sağlık Ocağı bahçesindeki
konteynır da konuşlandırılmıştır.
2003 yılında yeni atanan personel ile eski personelin tıbbi bilgilerini artırmak ve yenilikleri aktarmak için Acil Tıbbi
Yardım, Organizasyon ve Haberleşme konularında hizmet
içi eğitim yapılarak personellin daha verimli ve bilinçli hizmet vermesi sağlanmıştır.
2004 yılında K.K.M. İkizce-Osmaniye’deki il Sağlık Müdürlüğümüzce tahsis edilen kendi binasına taşınmıştır. İlk
kez atanan 5 Paramedik ve 5 Acil Tıp Teknisyeni atamasıyla
Akyazı İlçesi Acil Sağlık hizmetleri İstasyonu Mart ayıda faaliyete geçirilmiştir. Yine Karasu, Kaynarca, Ferizli, Söğütlü, Karapürçek, Geyve ve Taraklı İlçelerinde B tipi entegre
İstasyonlar oluşturularak. İlçelerde açılması planlanan acil
Acilsağlık
sağlıkhizmetleri
hizmetleri
Acil
Dr. Mustafa Ezen
10
sağlık hizmetleri istasyonları tamamlanarak 3’ü merkezde 12
si ilçelerde olmak üzere 15 Acil Yardım İstasyonuna sahip
olunmuştur. 22 Temmuz 2004 yılında Pamukova İlçesinde
meydana gelen Hızlı Tren Kazası sırasında haberleşmede
yaşanan problemler sebebi ile 112 Komuta Kontrol Merkezi
İkizce-Osmaniye’deki binadan Sağlık Müdürlüğü Prefabrik
Binasına taşınmıştır.
2005 yılında sahada birlikte çalışılan Emniyet Müdürlüğü,
Sivil Savunma Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü ve İtfaiye
Daire Başkanlıkları ile koordinasyon sağlanması için gerekli
protokoller yapılmış ve bu kurumların personelleri ile ortak
eğitimler düzenlenerek, kurumların birbirlerinin imkân ve
kabiliyetlerini öğrenmeleri ile sahada ortak çalışma prosedürlerinin geliştirilmesi sağlanmıştır. Serdivan ‘da bir İstasyon daha hizmete sokularak Merkezde 4 İlçelerde 12 olmak
üzere toplamda 16 İstasyona ulaşılmıştır.
2006 yılında Komuta Kontrol Merkezi Maltepe Mahallesindeki bugünkü yerine taşınmıştır. Taşınma işlemi sonrasında ambulansların GPS sistemi ile takibini, telsiz ve telefon
konuşmalarının kayıt altına alınmasını ve tüm kayıtların ve
işlemlerin elektronik ortamda yapılması ve takibini sağlayan
ARMAKOM yazılımı tedarik edilerek hizmetin daha hızlı, etkin ve denetlenebilirliği artırılırken, Komuta Kontrol
Merkezi’nin personel sayısı da artırılmıştır. Yenikent Devlet
Hastanesi bünyesinde entegre (B tipi) bir istasyon hizmete
sokularak istasyon sayısı 16 ya çıkarılmıştır.
2007 yılında afet durumlarında gerek il dışı gerek il içinde
daha etkin haberleşmenin sağlanabilmesi için uydu telefonu
kurulumu sağlanmıştır.
2008 yılında Sakarya Devlet Hastanesi bünyesinde 1 istasyon daha faaliyete geçirilerek merkezde 5 ilçelerde 12 olmak
üzere istasyon sayısı 17 ye çıkarılmıştır.
2009 yılında Arifiye Acil Yardım İstasyonu açılarak istasyon sayısı 18 ‘e çıkarılmıştır.
2010 Yılında Acil Sağlık Hizmetleri bünyesinde çalışan
sağlık personelinin Acil Modül Eğitimlerine başlanmıştır.
2011 yılında Kuzey Terminalinde 1 istasyon daha açılarak
istasyon sayısı 19’a çıkarılmıştır. Kış şartlarında ulaşılamayan
yerlere ulaşılabilirliği sağlamak üzere Bakanlığımızda 1 paletli ambulans alınmıştır.
2012 yılında Erenler 2 Nolu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu açılarak istasyon sayısı 20’ ye çıkarılmıştır. Obez hastalara daha etkin Acil Sağlık Hizmeti sunmak için 1 obez
ambulansı ile çoklu yaralı bulunan vakalara daha etkin acil
sağlık Hizmeti sunumu sağlayacak 1 adet çoklu hasta/yaralı
ambulansı Bakanlığımızdan alınmıştır. 2012 yılında 4 ana
sedyeli ambulans hizmet vermeye başladı.Ayrıca olağanüstü
durumlarda Bakanlığımız merkezi ile rolesiz direkt görüşmeyi sağlamak için HF Telsiz Verici sistemi ihale ile alınarak Afet haberleşmesinde kullanılmak üzere HF bandında
haberleşme sağlayacak telsiz alınarak kurulumu ve hizmete
sunumu gerçekleştirilmiştir.
2013 yılında Serdivan 2 Nolu, Merkez 2 Nolu (Havuz)
ve Sapanca 2 Nolu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu açılarak
istasyon sayısı 23 ‘e çıkarılmıştır. Sağlık Bakanlığımızın planlaması doğrultusunda daha etkin bir haberleşme sağlamak
gerektiğinde data gönderebilme özelliğine sahip JEMUS telsiz sistemine entegrasyon sağlanmıştır.
Vatandaşlarımıza acil durumlarda hastane öncesinde
erken ve doğru acil müdahalenin ulaştırılması, hastaneye
ulaştırılıncaya kadar ki süreçte uygun acil desteğin eğitimli
ve organize ekiplerle düzenli bir şekilde sağlanması temel
Prensibi ile bugün 15 doktor, 13 Sağlık Memuru, 3 Hemşire,
1 Araştırmacı, 46 Acil Ambulans Bakım Teknikeri, 202 Acil
Tıp Teknisyeni, 1 Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni, 1 Tıbbi
Sekreter, 1 Memur, 62 Şoför, 2 Teknisyen, 2 Hizmetli olmak
üzere 349 personel ile 3’ü özellikli, 9 ‘u yedek, 23 ‘ü faal
olmak üzere toplam 35 ambulansla Sakarya’ ya Acil Sağlık
Hizmeti sunulmaktadır.
Vatandaşlar ücretsiz 112 telefon numarasıyla doğrudan
112 komuta kontrol merkezine ulaşabilmekte, deneyimli ve
eğitimli personelden oluşan çağrı karşılama ekibi tarafından
bilgiler değerlendirilmektedir. Değerlendirme sonucunda en
kısa sürede olay yerine ekip gönderilmekte, telsiz ve gerektiğinde telefon sistemi aracılığı ile devamlı ve gerçek bilgi akışı
sağlanmaktadır. 112 komuta kontrol merkezi, hasta – ambulans - hastane arasında koordinasyon sağlayarak en kısa
sürede, en uygun tıbbi yaklaşımın sağlanabilmesini temin
etmektedir.
İlimizin acil sağlık sistemin daha iyiye gitmesi hepimizin
ortak dileği olduğu kadar, ortak çabasını da gerektirmektedir. Şu anda her sistemde olduğu gibi aksaklıklar ve eksiklikler mutlaka olacaktır, ancak bu hizmetin ardındaki özveri
düşünülerek daha yapıcı yaklaşımlarla sistem tüm bireyler tarafından yüklenilmelidir. Unutulmaması gereken en önemli
nokta şudur: Bugün uzaktan izlediğimiz olayların mağduru
yarın biz veya yakınlarımız olabilir. İşte o gün geldiğinde istediğimiz ve hak ettiğimizi düşündüğünüz her hizmet için
bugünden bu sistemi desteklemeli ve yapıcı yaklaşım içinde
olmalıyız.
Kaynaklar:
1- İl Sağlık Müdürlüğü Arşivi
2- Çalışanları
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Unutma...
Unutma...1-1-2
1-1-2
Dr. Rana Beşler
H
er İnsan doğar, yaşar ve ölür. Uzun sağlıklı kaliteli
bir yaşam sürebilmek hepimiz için birinci sırada
olan beklentimizdir. Hayattaki önceliklerimiz aslında hep aynıdır. Sağlık hep birinci sırada.
40 Yaşında, kadın, anne, eş, doktor. Hayatımızda belirli sıfatlarımız ve rollerimiz vardır. Ben kendimi tanımladım
beklide… İki yavrum var büyüttüğüm. “Oğlum!” diyorum;
“Bak sakın unutma. 1-(Bir), 1-(Bir) 2(iki). Herşey başımıza
gelebilir arayacağın ilk numara.”
Ben doktorum 1-1-2 diyorum, biliyorum ki bu numara
bana can bana yoldaş…
112 Herkesin ismini bildiği ambulans numarası. Herkes
için anlamı farklı olsa da koca bir emek ve yüreğin karşılığıdır. Yapılan işler verilen emekler öylesine çok ki… Yaşadığımız şehrin nüfusu 900.000 civarındadadır. Geçtiğimiz yıl
içerisinde yaklaşık 60.000 vatandaşımıza 112 ambulanslarımızla hizmet verilmiştir. Kimine yerinde müdahale yapılmış
kimide hastanelerimize taşınmıştır. 60.000 vatandaşımızı 4
er kişilik ailelerini düşünürsek 240.000 kişi; bu da nüfusun
yaklaşık ¼ ü geçen yıl canına can bulmuş demektir aslında
112 ile. Şehrimizde 24 adet 112 ekibimiz var. Vücudumuzda
dolaşan kanı toplayan damarlar gibi her yere yayılıyor 24 saat
Tüm 112 Personeline Teşekkürler…
11
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
boyunca kesintisiz hizmet vermek için. 330 tane personelimiz var. Ambulanslarımızda Doktor, Acil Tıp Teknisyeni,
Acil Tıp Teknikeri ve Şoför arkadaşlarımız hizmet veriyor.
Hem hizmet veriyor hem de yıl boyu eğitim alıyorlar. Temel
Modül, Travma Resüsitasyon kursu, Erişkin İleri Yaşam, Çocuk İleri Yaşam ve Ambulans Sürüş Teknikleri Eğitimi Sağlık Bakanlığımızca onaylı 4-5 gün süren eğitimlerdir. Sürekli
güncellenme zorunluluğu olan eğitimlerdir. Yenilenmek için,
verilen sağlık hizmetinin kalitesini yükseltmek için, Dünya
standartlarını yakalamak için en az 3 yılda bir eğitimlerinin
güncellemek zorunda 112 çalışanları. Her kursa en fazla 20
kişi katılabiliyor. Ambulanslarımızda yenilenmek zorunda ve
yenileniyorlar da. Şu anda Sakarya 2 yaşında ve daha küçük
32 ambulansımız var.
“Oğlum, Sakın unutma 1-1-2”
Sevdiklerimizin yanında her zaman olamayız, ama biliyorum ki 1-1-2 gerektiğinde benden önce yetişecektir oğlumun
yanına. 112 personeli ile canıma can olacaktır biliyorum.
Çünkü hiç durmadan çalışıyorlar. Yaşadığımız şehrin personeli ile en güçlü dinamiği 1-1-2.
Paramedik
Paramedikkimdir?
kimdir?
Meryem Dindar
A
12
mbulans ve Acil Bakım Teknikeri (Paramedik) Kimdir ?
Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği (Paramediklik) mesleği ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde
ortaya çıkmıştır. Dünya Savaşları, Kore ve Vietnam Savaşlarında bu ülkenin yaşadığı askeri tecrübeler, yaralıların kısa
sürede nihai tedavinin yapılacağı birimlere ulaştırılmaları ve
tahliye boyunca hayat kurtarıcı müdahalelerin yapılması sağ
kalanların sayısında artış göstermiştir. Bu deneyimler ışığında sivil ortamda, özellikle trafik kazalarında yaşanan ölümlerin azaltılması amacıyla çalışmalar başlatılmış ve paramediklik eğitimleri 1973 yılında çıkarılan Acil Sağlık Hizmetleri
Sistemi Yasası ile standardizasyona kavuşturulmuştur.1
Ülkemizde Paramediklik mesleğinin gelişimi nasıl
olmuştur ?
Ülkemizde ambulans hizmetlerinin düzenlenmesinin ilk
adımı 1985 yılında Ankara Numune Hastanesi bünyesinde
başlatılan Hızır Acil Servis ile atılmıştır. Hastane öncesi acil
bakımdaki hızlı gelişmeye paralel olarak, zaman içerisinde
bu hizmetin verilmesinde çalışan nitelikli insan gücünün eksikliği ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç, 1993 yılında Dokuz Eylül
Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu bünyesinde Türkiye’deki ilk Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği Programı’nın açılmasına vesile olmuştur. Dokuz Eylül
Üniversitesi ve Kanada Cambrian College ile işbirliği içinde
başlatılan program 1995 yılında ilk mezunlarını vermiştir. Bu
programlarda verilen eğitimin temel amacı; hasta ve yaralıların ihtiyaç duydukları ilk yardım ve acil bakım hizmetlerini,
daha olay yerinde iken başlatabilecek ve güvenli bir şekilde
hastaneye nakli sağlayabilecek nitelikli sağlık personeli yetiştirmektir.
Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği (Paramedik) eğitimi, ön lisans düzeyinde iki yıldır. Eğitim sürecinde acil hasta bakımı, acil yardım ve kurtarma çalışmaları, ambulansta
bulunan sedyeler, cihazlar ve ekipmanların kullanımı, beden
eğitimi ve vücut geliştirme gibi dersleri teorik ve pratik olarak alırlar. Bununla birlikte davranış bilimleri, anatomi, fizyoloji gibi derslerle genel kültür derslerini de alırlar. Teorik
bilgileri pratikte geliştirmek adına, ders yılı içi stajlarını ambulans servisi, hastanede acil servis, yoğun bakım ünitesi, kadın doğum ve çocuk hastalıkları servisinde uygularken, her
iki ders yılı sonunda altı haftalık yaz stajı uygularlar. Ayrıca
bölümden mezun olmak için sürücü belgesine sahip olmak
ön koşullardan biridir.2
Paramedikler için iş alanları nelerdir?
Mezuniyet sonrasında Paramedikler, devlet sektöründe
Kamu Personeli Seçme Sınavı önlisans düzeyi sınav sonuç-
larına göre yerleştirmeleri yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’na
bağlı 112 acil sağlık hizmetleri istasyonlarında, il ambulans
komuta kontrol merkezlerinde, acil ve afetlerde şube müdürlüklerinde ve hastanelerde görev alabilmektedirler.3 Ayrıca
özel hastane acil servisi ile özel ambulans şirketlerine bağlı
ambulanslarda iş hayatına başlayabilirler.
Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri (Paramedikler),
2004 yılında Sağlık Bakanlığı 112 Acil Sağlık Hizmetleri
İstasyonu Ambulanslarında görev almaya başladılar. Sağlık
Bakanlığı’nın 07.12.2006 tarih ve 26369 sayılı Ambulanslar
ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği’nin 7. Maddesinde (Değişik: RG-10/4/2012-28260) “Acil
yardım ambulanslarında en az üç personelden oluşan bir
ekip görev yapar. Ekipte en az bir hekim veya bir paramedik veya Sağlık Bakanlığınca belirlenmiş modül eğitimlerini
tamamlamış bir acil tıp teknisyeni ile diğer bir sağlık personeli ve bir şoför bulunur. Ambulansta sürücülük görevini
öncelikle acil tıp teknisyeni veya zorunlu hallerde paramedik
yürütebilir. Bu durumda şoför bulundurulmaz. Hekim bulundurulmayan acil yardım ambulanslarında hasta kabininde
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
nakil esnasında hastaya müdahale etmek üzere görev yapan
personelden en az biri paramedik olmalıdır” denilmektedir.
4 Ülkemizde hekimlerin daha ziyade hastaneler, aile sağlığı
merkezleri ve komuta kontrol merkezleri bünyesinde istihdam edilmesiyle birlikte hekimli istasyon (A1 tipi) sayısı giderek azalmakta ve paramedikler günümüzde ambulansların
temel nitelikli personelleri haline gelmektedirler. Tıbbi bilgi
ve yetenekleri ile hasta ve yaralılara gerekli acil bakımı uygularken, aldıkları ambulans ileri sürüş teknikleri eğitiminden
sonra aynı zamanda ambulans sürücülüğü yapmaktadırlar.
Yardıma ihtiyacı olan zor durumdaki insanları kurtarmak,
acil bakım uygulamak ve uygun hastaneye naklini sağlamak
kolay olmamakla birlikte, her zaman bir ekip işidir. Hekim
olmayan ambulanslarda, paramedikler ekip lideri olarak görev yapmaktadırlar.
2004 yılında ülke genelinde Ambulans ve Acil Bakım Teknikerliği (paramedik) bölümü eğitimi veren Üniversite sayısı 12 iken, 2014 yılına geldiğimizde bu mesleğin acil sağlık
hizmetlerinde önem kazanmasıyla eğitim veren üniversite
1-Paramedik Derneği (http://www.parder.org.tr/paramedik/paramedik-kimdir)
2-Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Ders Bilgisi (http://shmyo.sdu.edu.tr/tr/ilk-ve-acil-yardim-i-veii-o/ders-bilgisi-70s.html)
3-T.C. Sağlık Bakanlığı, Bakanlık ve Bağlı Kuruluşlar Personel Dağılım / Standart Kadro Cetvelleri (http://www.yhgm.saglik.gov.tr/belge/1-30908/bakanlik-ve-bagli-kuruluslar-personel-dagilim--standart-.
html)
4-T.C. Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Yönetmelikler (http://www.acilafet.gov.tr/pages.asp?nid=499&n=582)
5-T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi, ÖSYS Yükseköğretim
Programları ve Kontenjanları Kılavuzu (http://www.osym.gov.tr/belge/1-19181/2013-osys-yuksekogretim-programlari-ve-kontenjanlari-ki-.
html)
13
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
sayısı 71’e ulaşmıştır. 5 Ülkemizde paramedikler yüklenmiş
oldukları misyonlarını başarı ile gerçekleştirip acil sağlık sisteminde vazgeçilmez bir unsur olmuşlardır.
KAYNAKLAR
Ambulansgeçiş
geçişmodifi
modifikasyonu
kasyonu
Ambulans
Gülser Gökbulut
A
14
mbulans siren çalarak trafikte yol almaya çalışıyorsa, tüm araçların ambulanslara gerekli öncelik ve
kolaylığı sağlaması gerekiyor. O ambulans sizin bir
yakınınız için de çağrılmış olabilir. Ambulans, sol şeritten geliyorsa kontrollü biçimde sağ şeride, sağ şeritten geliyorsa
sol şeride geçin. Ambulans orta şeritte yol alıyorsa, uygun
ve kontrollü biçimde orta şeridi sağ ve sola geçiş yaparak
boşaltın. Asla trafik içinde yol almakta olan bir ambulansın
peşine takılarak ambulansın açtığı yoldan gitmeye çalışmayın. Ambulansın her an her türlü ani hareket ve duruş yapabileceğini unutmayın. Trafik ışıklarında ve kavşaklarda, ambulans siren sesi geliyorsa, mümkünse durun ve ambulansın
nereye yöneldiği kesinleşmeden hareket etmeyin. Yalnızca
ulaştırma sorumluluğunu taşıyan ambulans görevlisinin değil aynı zamanda bekleyerek geçen her saniye ambulanstaki
hasta yakınlarının ve ambulansa yol verememe durumunda
kalan sürücülerin de paylaştığı ortak bir dehşet olma özelliğini taşıyor. Tıkanmış trafikte ambulans sirenleriyle beraber
beklemek zorunda kalanların içinde oldukları bu acı verici
durumdan aşırı derecede rahatsız olduğu aşikardır.
Sıkça yaşanan bu durum, ambulansların vakaya ulaşma
yolunu tam bir trafik keşmekeşine çevirmektedir. Trafik
kazasının olduğu mevkide trafik kesilmekte veya bir şeride
düşmekte bu ambulansın geleceği güzergahtaki trafik yoğunluk ve uzunluğunu kat ve kat artırmakta bunun neden
olduğu her saniyelik geciktirme, hayattan çalınan anlara
denk gelmektedir.
Bazı güzergahlarda emniyet şeridinin olmaması hem ambulansın tek şansının trafikle boğuşması olmasına hem de
diğer araçların ambulansa yol vermek için kaçacak bir yerleri
olmamasına neden olmaktadır. Bu şerit daraltması da ambu-
lansa yol açmak isteyen sürücülerin çabalarını zorlaştırmakta, kısmen sonuçsuz bırakmakta ve hayat kurtarma çabası
trafiğin insafına kalmaktadır.
AMBULANSA YOL VERME METODU
Ben nasılsa sağ şeritteyim, ambulans soldan gidiyor gitsin bana ne demek yanlış. Siren sesini duyar duymaz sağdaki
duracak ki, o durunca önünde bir boşluk oluşacak. Oluşan
boşluğa da ambulansın yolunu kesen soldaki araba kayacak
siren sesinin anlamı budur.
SAĞDAKİ DUR, ÖNÜNÜ BOŞALT. SOLDAKİ BU
BOŞLUĞA KAY, YOLUMU AÇ! onun dışında, yeşil yanıyorsa bile ambulansın geçtiği yola girecek araç beklemeli.
Geniş şeritli yollarda, en soldaki konvoy şeridin soluna
yapışacak, orta şeritteki konvoy ise orta şeridin sağına yapışacak. Ambulans aradaki boşluktan yoluna devam edecek.
Ambulansların trafikte en düzgün şekilde ilerleyebilmeleri
için uygulanması gereken ve bize yakışan budur.
Bu sefer ise “hayat” kazandıracaklar.
Hayat hediyesine sahip olan herkese...
Hayatta olan insanlar için basit ama hayat için bir o kadar
ACİL …
Kaynakça: ituemk.org
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
İhtimaller..
maller..
Dr. Neslihan Karadeniz
S
akarya il ambulans servisi komuta kontrol merkezinde
görevli 11 Doktor 43 AABT ve 204 ATT’nin nöbeti
devraldıkları andan devrettikleri ana kadar yaşamaları
ihtimal dahilinde olan olaylar nelerdir..
• Komuta Kontrol Merkezine binlerce çağrı gelmesi, bunların çoğunun bir sağlık sorunuyla ilgili olmayan aramalar olması ihtimali..
• Komuta Kontrol Merkezi nöbetçi hekiminin koordine
ettiği sevk işlemleri amacıyla yaptığı telefon konuşmalarının
sayısının yüzlerce olması ( hepsi aciliyeti olan, çoğunlukla
gergin ve oldukça yıpratıcı) sonunda ailesi tarafından aranınca bile telefon konuşması yapmaktan bıktığı için açmama
ihtimali…
• Komuta Kontrol Merkezi hekiminin, bunalımda olduğu için 112’ yi arayan birinin adresini öğrenebilmek için bir
saate yakın telefonda kaldıktan sonra ipuçlarından adresi
bulup, kendine zarar vermeden hastaya 112 ekibi ulaştırma
ihtimali..
• Ücretsiz olduğu için cep telefonunda kontör olmayan
kişilerin yüzlerce kere 112’ yi arayarak, arayamadıkları kişilere mesajlarının iletilmesini istemesi ve bunun imkansız
olduğunu söyleyen görevliye sitem edip, bağırarak telefonu
kapatma ihtimali..
• Çocuğunun ilk konuşma sevincini yaşayan ailelerin ilk
telefonda konuşma tecrübesini de 112’ yi arayarak, yaşatmaya çalışma ihtimali..
• Komuta Kontrol Merkezinde görevli çağrı karşılayıcının nöbetinin başladığı andan itibaren yirmi dört saat boyunca durmadan 112 yi arayarak, hep aynı şarkıyı söyleyen
bir çocuğu artık aramaması konusunda ikna etmeye çalışma
ihtimali…
• Komuta Merkezi çalışanının eline aldığı bir lokmayı
ağzına götüremeden açlığını unutup, saatlerce binlerce kez
‘’buyurun 112’’deme ihtimali..
• Olay yerini tarif edemeyen bir kazazededen en küçük
ipucu alabilmek için etrafında gördüğü her şeyi sorgulama
(çevresindeki tabelalar
ağaçlar,evler,ışıklar) onu
teselli etmek, sakinleştirmek için sesi kısılana
kadar konuşma ihtimali..
• Çocuğuna bir şey
olacak korkusuyla 112’yi
arayıp panikten oturduğu ilçenin adını unutan,
ağlamaktan konuşama-
15
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
yan birine ambulans ulaştırmak için iki telefon iki kulağında,
gözü bilgisayarda birden çok insan olmak, komuta merkezinde istasyon ekibini ‘’vaka yerindeyiz’’ anonsuyla hep beraber ve sevinç çığlıklarını atma ihtimali…
• Yardım çağrısıyla arayanla 112 KKM çağrı karşılayıcısı
konuşmaya başladıktan itibaren aralarında kutsal bir bağ kurulur, artık kurtarma başlamıştır. Emanet devir alınmıştır .
Çağrı karşılayıcıyla yardım isteyen vardır. Dünyada sadece..ta
ki en uygun 112 ekibi hastanın yanına ulaşana kadar..
• Sabah nöbeti devraldıktan yirmidört saat sonra nöbeti
devredene kadar 112 istasyon çalışanlarının yaşama ihtimali
olan binlerce olaydan birkaçı…
• Birkaç dakikada hızla ulaştıkları olay yerlerinde geç
kaldınız, serzenişlerine hayır daha beş dakika bile olmadan
buradaydık bile demeden biran önce hastalarıyla ilgilenme
ihtimali..
• Benim bir şeyim yok çocuğumla ilgilenin diyen! bir kazazedenin bebeğini kucaklayıp, ağlıyorsa susturmak, üşüyorsa
ısıtmak ve anne babasına bir şey olmayacağına inandırmak
için çırpınıp durma ihtimali..
• Onlarca basamak çıkarak ulaştıkları apartman dairesindeki hastayı, dar ve dik koridorlardan sarsmadan sedyeyle
indirmeye çalışırken ellerinin kollarının hastanın ağırlığıyla
morarması, duvarlara sürtünerek kanaması,ayaklarının burkulması ama bütün bunları ve canlarının acıdığını hastayı
hastaneye teslim ettikten sonra fark etme ihtimali..
• Sağlık durumu kötüleşen yaşlı bir amcayı hastaneye gitmeye ikna etmek için bin dereden su getirme ihtimali..
• Susup sadece işini yapan 112 ekibinin, aldığı maddenin
etkisiyle saldırganlaşmış durmadan hakaret eden yaralıyı gerekli müdahalelerini yaparak hastaneye götürme ihtimali.
• Ağlayamama ihtimali.. canla başla uğraşıp , çok isteyip
hayat vermeyi, olmayınca kötü haberler vermek zorunda olmak teselli etmek çoğu zaman..
• Ve sevinç.. yeni bir hayat ambulansın siren sesleriyle karışan bebek ağlaması.. ambulansta doğan bir bebek ihtimali..
Sözlü veya fiziksel
şiddete uğrama ihtimallerine rağmen kendilerini işlerine adayan, insan
sağlığı için, hayat kurtarmak için sayısız fedakarlık yapan tüm 112 çalışanlarıyla birlikte 112
şehitlerimizi saygıyla ve
rahmetle anıyoruz..iyi ki
varsın 112..
AcilTıp
TıpTeknisyenliği
Teknisyenliği
Acil
Melin Kurtulmuş
İ
16
nsanlara yaşam ve ölüm arasındaki
ince çizgide; doğru, zamanında ve
etkin müdahale yapılması yaşamlarının idamesine katkı sağlar. Aksi halde
olumsuz bir takım yanlış müdahaleler,
insanların yaşamını tehlikeye atacak sonuçlar doğura bilir. Ani gelişen hastalık
ve yaralanma hallerinde, acil tıbbi yardım ve bakım konusunda eğitim almış
sağlık personeli tarafından, tıbbi araç ve gereç desteği ile olay
yerinde etkili müdahale edilmesi hayat kurtarır.
Ülkemizde acil sağlık hizmetlerinin sunumu, ambulansta
görev alan Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri ve Acil Tıp
Teknisyenleri tarafından yapılmaktadır. Acil Tıp Teknisyenliği bölümüne geçiş OKS (Orta Öğretim Kurumları Öğrenci
Seçme ve Yerleştirme Sınavı) ile gerçekleşmektedir. Ortaöğretim 8. Sınıf öğrencileri bu sınava girerek aldıkları puana
göre tercih yapıp Anadolu Sağlık Meslek Liselerinin bu bölümüne yerleşebiliyorlar. Anadolu Sağlık Meslek Liselerinde
dört yıllık eğitim verilmekte olup kültür derslerinin yanında;
9. Sınıfta: Anatomi ve Fizyoloji, Sağlık Hizmetlerinde
İletişim
10. Sınıfta: Sağlık Psikolojisi, Enfeksiyondan Korunma,
Farmakoloji, Acil Sağlık Sistemi, Temel Sağlık Uygulamaları,
Yaşam Desteği
11. Sınıfta: Travmalarda Acil Yardım, Tıbbi Aciller, İşletmelerde Temel Sağlık Uygulamaları Beceri Eğitimi, İşletmelerde Yaşam Desteği Beceri Eğitimi
12. Sınıfta: Acil Kurtarma Teknikleri, Olağan Dışı Durumlarda Acil Yardım, İşletmelerde Tıbbi Aciller Beceri Eğitimi, İşletmelerde Travmalarda Acil Yardım Beceri Eğitimi,
İşletmelerde Olağan Dışı Durumlarda ve Acil Yardım Beceri
Eğitimi derslerini almaktadırlar.1
Türkiye’de Acil Tıp Teknisyenliği bölümü bulunan kamu
Anadolu Sağlık Meslek Liseleri 353 adettir. Sakarya ilinde 5
kamu, 4 özel Anadolu Sağlık Meslek Lisesi bulunmaktadır.
Toplam 9 okulda 1149 öğrenci mevcuttur. Akyazı (77 öğrenci) ve Sapanca (107 öğrenci) ilçelerinde ATT lik bölümü
okutulmaktadır. Ayrıca Özel Şahin Anadolu Sağlık Meslek
Lisesinde de (46 öğrenci) ATT lik bölümü bulunmaktadır.
Diğer okullarda ise Anestezi Teknisyenliği, Laboratuvar,
Radyoloji ve Hemşirelik bölümleri vardır.3 Bu bölümler kazanıldığı takdirde istenilen alanda yüksek öğretim yapılabilir.
Mezun olanlar kamu ve özel sağlık kurumlarında kolaylıkla
iş imkânına sahip olurlar.
Sağlık Bakanlığı’nın Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği 5. Bölüm Madde 28 - (Başlığı ile birlikte değişik madde:
15.03.2007-26463) “Ambulans ve acil
bakım teknikerleri ile acil tıp teknisyenleri, acil sağlık hizmetlerinde acil tıbbi
yardım ve bakım ile sınırlı kalmak kaydıyla, Bakanlıkça belirlenen sertifikalı
eğitim programlarını tamamlamak suretiyle hastaya müdahale ve bu hususta
lazım gelen iş ve eylemleri yapabilirler.
Ambulans ve acil bakım teknikerleri
ile acil tıp teknisyenleri, acil yardım ve hasta nakil ambulanslarında sağlık personeli, komuta kontrol merkezlerinde çağrı
karşılama personeli olarak ve hastane acil servislerinde sağlık
personeli olarak çalışırlar. Bu personel gerektiğinde ambulans aracının sürücüsü olarak görev yapar.
Ambulans ve acil bakım teknikerleri ile acil tıp teknisyenleri’nin acil bakımda tıbbi görev, yetki ve sorumlukları şunlardır4;
a) Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri, Bakanlıkça yapılacak düzenlemelere uygun olarak;
1) İntravenöz girişim yapmak.
2) Hastaneye ulaşıncaya kadar, kabul edilen acil ilaçları ve
sıvıları kullanmak.
3) Oksijen uygulaması yapmak.
4) Endotrakeal entübasyon uygulaması yapmak.
5) Kardiyo-pulmoner resüsitasyon ve defibrilasyon yapmak.
6) Travma stabilizasyonu yaparak hastanın nakle hazır
hale gelmesini sağlamak.
7) Uygun taşıma tekniklerini bilmek ve uygulamak.
8) Monitörizasyon ve defibrilasyon uygulamak.
9) Kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyonu sağlamak.
10) Yara kapatma ve basit kanama kontrolü yapmak.
11) Acil doğum durumunda doğum eylemine yardımcı
olmak.
b) Acil Tıp Teknisyenleri, tıbbi danışman koordinasyonu ve onayı ile Bakanlıkça yapılacak düzenlemelere uygun
olarak;
1) İntravenöz girişim yapmak.
2) Oksijen uygulaması yapmak.
3) Endotrakeal entübasyon uygulaması yapmak.
4) Uygun taşıma tekniklerini bilmek ve uygulamak.
5) Kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyonu sağlamak.
6) Yara kapatma ve basit kanama kontrolü yapmak.
7) Temel yaşam desteği protokollerini uygulamak.
8) Temel yaşam desteği uygulaması sırasında yarı otomatik ve tam otomatik eksternal defibrilatörleri kullanmak.
9) Travma stabilizasyonu yaparak hastanın nakle hazır
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
(ATT)Hakkında…
Hakkında…
(ATT)
hale gelmesini sağlamak.
Acil sağlık hizmetlerinde istihdam edilecek hekim ve diğer personelin nitelikleri ile görev ve yetkileri, yukarıda düzenlenen hususlar da nazara alınarak, hizmetin ve hizmet
verilecek birimin mahiyetine göre Bakanlık gerekli düzenlemeleri yapmaya yetkilidir” denilmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri İle Acil Tıp Teknisyenlerinin Çalışma Usul Ve Esaslarına
Dair Tebliği: (26.03.2009-27181) Üçüncü Bölüm; “Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri ile Acil Tıp Teknisyenlerinin
Mezuniyet Sonrası Eğitim Programları şöyledir:
Eğitim Programları
Madde 7- (1) AABT/ATT mezuniyet sonrası zorunlu
eğitim programları, 40 saatlik “Temel Eğitim” , 20 saatlik
“Erişkin İleri Yaşam Desteği”, 32 saatlik “Travma İleri Yaşam Desteği”, 28 saatlik “Çocuklarda İleri Yaşam Desteği”
ve 32 saatlik “Ambulans Kullanımı ve Bakımı Eğitim” programlarından oluşur.
(2) Temel Eğitim, Erişkin İleri Yaşam Desteği, Çocuk
İleri Yaşam Desteği ve Travma İleri Yaşam Desteği Eğitim
Programlarına katılarak eğitimlerinde 85 ve üstünde not alarak başarılı olanlara verilecek olan sertifika 3 yıl süre ile geçerli olur. Mezuniyet sonrası eğitim programlarına katılanlar,
eğitiminin ders saatlerini tamamlayamadıkları takdirde eğitimi tekrar etmek, sınavında başarısız oldukları takdirde en
geç 6 ay içerisinde ilgili sınava tekrar katılmak zorundadır.
Zorunlu eğitim programları
Madde 8- (1) Ambulans ve acil bakım teknikerleri
(AABT) ve acil tıp teknisyenleri (ATT) için mezuniyet sonrası zorunlu eğitim programları:
a) Ambulans Kullanımı ve Bakımı Eğitim Programı
(AABT/ATT)
b) Temel Eğitim Programı (AABT/ATT)
c) Erişkin İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı (AABT)
d) Çocuk İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı (AABT)
e) Travma İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı (AABT)
(2) AABT’lerin bu eğitim programlarının tamamına katılımları zorunludur. ATT’ler için zorunlu eğitim programları ise Ambulans Kullanımı ve Bakımı Eğitimi Programı ve
Temel Eğitim Programlarıdır ve bu programlara AABT’ler
ile birlikte katılabilirler. AABT’ler, Temel Eğitim Programı,
Erişkin İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı, Çocuk İleri Yaşam Desteği Eğitim Programı ve Travma İleri Yaşam
Desteği Eğitim Programlarını en geç üç yıl içinde tamamlamak ve sertifika almak zorundadır.
(3) Bu eğitim programlarının konuları ve içeriği Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenir” denilmektedir5.
112 KOMUTA KONTROL MERKEZİ
YILLARA GÖRE EĞİTİM VERİLEN PERSONEL SAYISI
2011
2012
2013
(ilk 12 ay)
2014
(İLK 3 AY)
-
2
90
94
132
-
176
247(116
Güncel)
HTT-TRK (Hemşire Tekniker Teknisyen
Travma Resusitasyon Kursu)
9
27
ÇİLYAD (Çocuklarda İleri Yaşam Desteği
Eğitimi)
-
3
100
108
E-İLYAD (Erişkinlerde İleri Yaşam
Desteği Eğitimi)
-
-
102
134
ASTE (Güvenli Ambulans Sürüş
Teknikleri Eğitimi)
-
6
37
38
ÜNVANI
4’lü Modül Eğitimi Alan ATT
Temel Modül Eğitimi
199
235
KAYNAKLAR
1. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Programlar
ve Öğretim Materyalleri, http://www.megep.meb.gov.tr/?page=ogretimProgramlari
2. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, http://mtegm .meb.gov.tr/www ortaöğretim-kurumları-yonetmeliği-yayımlandı
3. Sakarya Milli Eğitim Müdürlüğü, (2014-2015 Öğretim yılında beceri eğitimi görecek öğrenci sayılıları) Sakarya.
4. T.C. Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği, http://
www.acilafet.gov.tr/pages.asp?nid=499&n=582
5. T.C. Sağlık Bakanlığı, Ambulans ve Acil Bakım Teknikerleri ile
Acil Tıp Teknisyenlerinin Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Tebliğ, http://
www.acilafet.gov.tr/pages.asp?nid=499&n=586
6. T.C. Sağlık Bakanlığı, Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları İle Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği, http://www.acilafet.gov.tr/pages.asp?nid=499&n=582
17
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Sağlık Bakanlığı Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları İle
Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği’nin Madde 7 (Değişik:
RG-4/12/2007-26720) (1) Kara ambulanslarından; a) (Değişik:RG-10/4/2012-28260) “Hekim veya paramedik bulunmayan acil yardım ambulanslarında çalışacak acil tıp teknisyeni; temel modül, travma resüsitasyon, çocuklarda ileri
yaşam desteği ve erişkin ileri yaşam desteği kurslarını başarı
ile tamamlamış ve sertifika almış olmalıdır” denilmektedir6.
Acil Sağlık Hizmetlerinde hizmet kalitesinin artmasında eğitim faaliyetlerinin büyük önemi vardır. İl Sağlık Müdürlüğü
bünyesinde 112 Acil Sağlık Hizmetlerinde görev alan paramedik ve acil tıp teknisyenlerine, Bakanlığın zorunlu kıldığı
4’lü Modül Eğitimi belirli periyotlarla verilmektedir. Müdürlüğümüz de Temel Modül eğitmeni 8, Travma Resüsitasyon Kursu eğitmeni 12, Erişkin İleri Yaşam Desteği Kursu
eğitmeni 6, Çocuk İleri Yaşam Desteği Kursu eğitmeni 2,
Ambulans Sürüş Teknikleri Eğitimi Eğitmen sayısı 6, Acil
Sağlık Hizmetleri Eğitim Programları eğitmen sayısı 4 tür.İl
Ambulans Servisi Başhekimliği personeline verilen Modül
eğitimlerinin yıllara göre dağılımı aşağıdaki listededir:
Minik 112 Projesi
Bakanlığımızın Minik 112 Projesi’nin
İlimizdeki Lansmanı amacıyla 17 Ağustos
İlköğretim Okulu’nda sunum düzenlendi.
18
Düzenlenen sunuma Sağlıktan Sorumlu Vali Yardımcısı
Şakir ÖZDİKİCİ, Sağlık Bakanlığı Kocaeli, Düzce Bolu,
Sakarya İllerinden Sorumlu Saha Koordinatörü Necdet FİLİZ, İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat ALEMDAR, Kamu
Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Yaşar DOĞAN, İl Milli
Eğitim Müdürü Selim Yavuz SANDIKÇI, İl Sağlık Müdür
Yardımcısı Dr. Rana BEŞLER, Yusuf TÜRKDOĞDU,Erenler İlçe Sağlık Müdürü Dr. Fatih ŞAHİN,Serdivan İlçe
Sağlık Müdürü Uzm.Dr. Sevda GÜRSEL,, 112 Acil Sağlık
Hizmetleri Şube Müdürü Dr. Zeynep Gökçen BATTAL,İl
Sağlık Müdürlüğü ARGE Şube Müdürü Gülser GÖKBULUT,Adapazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü Ziya CEVHERLİ,Okul Müdürü Cumhur KARASU,Sağlık Personeli,Okul
Öğrenci ve Öğretmenleri katıldı.
Sağlık Müdür Yardımcısı Yusuf TÜRKDOĞDU açılış
konuşmasında “ İlimizde 112 Acil Sağlık Hizmetlerinin 346
personel 43 Ambulans ile 917.000 nüfusa 24 saat esasına
dayalı olarak hizmet verdiği,bir yılda Ambulansların yaklaşık
1.720.000 km yol yaptığını bunun da dünyanın etrafında 43
defa dolaşmaya eşdeğer olduğu, Devletimizin her bir insan
hayatı için bu kadar daha yol kat edecek gücü olduğu,112
Komuta Kontrol Merkezinde günlük ortalama 3500 çağrının cevaplandığını ama gelen çağrılardan sadece 350 tanesinin Acil Çağrı olduğunu bunun ise 112 hattının gereksiz
aramalardan dolayı meşgul duruma düşme riskini artırdığından hastalara en kısa sürede ulaşma hedefini tehdit eden en
önemli unsur olduğu.” Bilgilerini verdi.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Okul Öğrencilerinin karşılıklı soru,cevap şeklinde gerçekleşen sunumun da Dr. Gökçen BATTAL ,Kafa Travmaları Düşmeler , Bayılmalar, Suda Boğulmalar,Zehirlenmeler,Trafik Kazaları,Yanık Kazaları,Nefes Darlığı,Güneş
Çarpmaları ve 112 Acil Çağrı Merkezinin hangi durumlarda,nasıl aranması gerektiği, gereksiz aramaların yapılmaması
hakkında bilgiler verdi ve Öğrenci ve 112 Personelinin birlikte hazırladıkları gösteriyle yaralanan bir çocuğa yapılacak
yardım uygulamalı olarak katılımcılara anlatıldı. Daha sonra
Protokol ve Okul Öğrencileri birlikte çekilen hatıra fotoğrafı ile sunum sonlandırıldı.
Konuyla ilgili açıklama yapan İl Sağlık Müdürü Uzm.
Dr. Murat ALEMDAR “Bakanlığımızın Minik 112 Projesi
kapsamında İlimizde bu eğitimlere devam edeceğiz .Bu eğitimlerimizin 112 çağrı sisteminin daha doğru kullanılmasını, gelecekte sistemde gereksiz çağrı miktarının azalmasına
19
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
katkı sağlayacağı inancındayım.İlimizde yaşamakta olan tüm
vatandaşlarımız bu konuda son derece hassas ve özenli olmalı. Çünkü söz konusu olan insanımızın hayatı.” İfadelerini
kullandı.
Vali Yardımcımız Sayın Şakir ÖZDİKİCİ ise “Sağlık Bakanlığının Okullarımızda uygulanmak üzere başlattığı bu
proje son derece önemli. Çocuklarımıza erken yaşlarda bu
tür etkinliklerle verilecek eğitimlerle, toplumumuzun geleceğini olumlu olarak şekillendireceği muhakkak. Sunumda da
belirtildiği gibi 112, diğer hizmet kaynaklarımız doğru kullanılırsa etkinliği ve verimliliği artacaktır.Bu noktada Eğitimin
fert ve toplum bazında ne kadar hayati bir öneme sahip
olduğunu görüyoruz. Bu projede emeği geçen herkese teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.” İfadelerini kullandı.
KaraciğerNakli
Nakliveve
Karaciğer
Prof. Dr. Musa Akoğlu
G
20
ünlük yaşamımızda çok sık olarak bazı karaciğer,
böbrek, kalp, vb. hastalarının hayata tutunabilmeleri için tek şanslarının ‘organ nakli’ olduğunu
duymaktayız. ‘Organ nakli ameliyatları’ vücutta görevini
yapamayan bir organın yerine ‘beyin ölümü’ gelişmiş bir kişiden veya canlı bir vericiden alınan ve aynı görevi yürütecek
sağlam bir organın tamamının ya da bir parçasının nakledilmesi işlemidir. Bu işlem, geriye döndürülemeyecek şekilde
ilerlemiş, ‘end stage’ (yani son döneme gelmiş)
ve başka yolla tedavi imkanı olmayan bazı kronik organ hastalıklarında uygulanan rutin ve geçerli bir ileri tedavi yöntemidir.
Organ nakli yaparak hayat kurtarabilmek için bir organ,
‘Greft’, gerekmektedir. Greftin alındığı kişi ‘Verici’, takıldığı
hasta kişi de ‘Alıcı’ olarak adlandırılır. Ülkemizde organ nakli ameliyatları Sağlık Bakanlığı’nın organizasyonu, bilgisi, gözetimi ve denetimi altında yürütülmektedir. Bu ameliyatlar
için gereken organların para ile alınması veya satılması,
yani organ ticareti, kanunla yasaklanmıştır. Bu nedenle,
organ nakli amacıyla organ sağlanmasının en ideal yolu ‘Beyin ölümü’ gelişmiş bir kişinin önceden organ bağışı yapmış
olması veya organlarının kullanılabilmesine yakın aile bireyleri tarafından izin verilmesidir. Bu işleme ‘Kadavradan organ bağışı’ adı verilmektedir.
Beyin ölümü; trafik kazası, beyin kanaması, beyin tümörü veya kalp krizi sonrası gelişebilir. Beyin ölümü geliştiğinde önce solunum durur, önlem alınmazsa sonra kalp durur
ve kısa süre içinde diğer sistemler ve organlar da biyolojik
canlılıklarını kaybederler.
Beyin ölümü gelişmiş ve solunumu durmuş bir kişi ilk
birkaç dakika içinde önlem alınarak solunum cihazına bağlanırsa yoğun bakım desteği, solunum ve dolaşım cihazları,
ilaçlar yardımı ile diğer organların canlılığı bir kaç gün daha
sürdürülebilir. Kısa bir süre sonra bu destekler de yetersiz
kalır.
Beyin ölümü yani tıbbi ölümün geliştiğine biri nörolog
veya nöroşirürjiden, biri de anesteziyoloji ve reanimasyon veya yoğun bakım uzmanından oluşan iki hekim
tarafından kanıta dayalı tıp kurallarına uygun olarak oy
birliğiyle karar verilir ve bir tutanak ile tespit edilir.Beyin ölümü gelişmiş hastalarda geri dönüş yoktur, ölüm
kesindir. Beyin ölümünün şok, koma, bitkisel hayat vb. durumlardan farkı budur.
Beyin ölümü gelişen ve destek tedavileri alan kişi önceden organ bağışı yapmış olsa da olmasa da nakil amacı ile
organlarını almak için yakın aile bireylerine ‘beyin ölümü
geliştiği’ bildirilir. ‘Destek tedavileri ve cihazlarla sürdürülen bu durumunun kısa sürede sona ereceği’ açıklanarak
organ bağışı yapmaları teklif edilir. Aile izin verirse organlar
nakil için alınabilir.
Bu şekilde yapılan bir bağış ile karaciğer, kalp/kalp kapağı, böbrek, akciğer, pankreas, kornea gibi organ ve dokular
nakil için kullanılabilmekte ve birden çok hastaya yaşam
şansı verilmesi mümkün olmaktadır.
Organ bağışı ile, organ nakline ihtiyacı olan ‘genç
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Organ
OrganBağışı
Bağışı
Prof. Dr. E. Birol Bostancı
hastaların yeniden hayata tutunabilmelerini sağlamak
sevinci’ yine genç yaşta beyin ölümü ile hayatını kaybeden
kişinin yakınlarının duyduğu derin üzüntülerini biraz olsun
azaltabilecek bir teselli sebebidir.
23 Mart 2014 verilerine göre ‘Sağlık Bakanlığı Organ
Nakli Bekleme Listesi’nde; 21298 böbrek, 2099 karaciğer,
483 kalp, 4699 kornea başta olmak üzere toplam 28830 hasta organ nakli için organ beklerken, beyin ölümü sonucu
yapılan organ bağışı sayısı ise 2014 ilk 3 ayı içinde toplam
sadece 81 dir.
2013 yılında 379, 2012’de 345 ve 2011’de 333 olan yıllık toplam organ bağış sayısı 2014 sonunda da çok düşük
sayılarda kalacak ve ihtiyacı karşılayamayacak gibi görünmektedir. Son dönem karaciğer yetmezliği gelişen hastaların
ortalama 1 yıllık yaşam şansları % 50 dolaylarında olduğu
ve karaciğer hastalığına bağlı olarak gelişen komplikasyonlar
ile bu oran daha da aşağıya inebildiği için hastaların büyük
kısmı karaciğer beklerken yaşam şansı elde edemeden kısa
sürede öleceklerdir.
Transplantasyon gerektiren karaciğer hasta sayıları giderek artarken, kadavradan karaciğer vericileri sayısının göreceli olarak sabit kaldığını görmekteyiz. Bu sayının ülkemizde
de ihtiyacın çok altında olması sonucu ortaya çıkan organ
açığını gidermek amacı ile, dünyanın çoğu ülkelerinde olduğu gibi, organ sağlanmasının bir diğer yolu olarak karaciğer
ve böbrek başta olmak üzere ‘Canlı Vericiden Organ Bağışı ve Nakli ameliyatları’ gündeme gelmiş ve yaygınlaşmıştır.
Bu uygulamada, yasal düzenlemeler gereği olarak, nakil
bekleyen ‘karaciğer hastasının dördüncü dereceye kadar kan
ve kayın akrabası’ olan yakınları yapılan testler uygun olursa
karaciğerlerinin %40 - %70 kadar bir bölümünü hastalarına
bağış yolu ile verebilirler. Bilindiği gibi karaciğerin kendini
yenileme kapasitesi olduğu için hem vericinin ve hem de alıcının küçük olan karaciğerleri genelde en geç 3 ay içinde
ihtiyacı karşılayacak kadar büyürler. Bu uygulama bir böbreğini vermek şeklinde böbrek nakli için de geçerlidir. Aynı
şekilde, verene de alana da birer böbrek yeterli olmaktadır.
Yine, Sağlık Bakanlığı verilerine baktığımızda; 2013 yılı
içinde yapılmış toplam 1248 karaciğer naklinin ancak 289
tanesinde kadavradan karaciğer kullanılarak yapılabildiğini
görüyoruz, geri kalan 959 nakilde canlı vericiden sağlanan
karaciğer kullanılmıştır. Bir diğer söylem ile; 2013 yılında her
4 karaciğer naklinin 3 tanesi canlı vericiden, sadece 1 tanesi
ise kadavradan sağlanan karaciğer kullanılarak yapılmıştır.
Dışarıdan bakıldığında, canlı vericilerden organ bağışı ile
karaciğer, böbrek nakilleri yapılması kadavradan organ ba-
21
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
ğışı yetersizliği sonucu oluşan ‘Organ ihtiyacımıza bir çözüm getiriyor’ gibi görünmektedir. Ancak, canlı vericilerden
organ bağışı: 1- Her organ için (kalp gibi) uygulanamaz, 2Organ bağışı (karaciğer, böbrek) kişiye özel yapılmıştır. O
esnada nakil merkezinde daha öncelikli durumda olan veya
ülke genelinde acil organ bekleyen hastalar olsa bile o hastalar için kullanılamaz. 3- Organ çıkartılması ameliyatı verici
için risk sıfır değildir. (çoğu küçük olsa da her 3 vericiden
birinde komplikasyon görülür, sağ karaciğer lobunu bağışlayan vericilerde binde beşe ulaşabilen oranda ölüm olabilir...),
4- Vericilerde uzun süreli sonuçlar yeteri kadar bilinmemektedir. Bu nedenlerle ‘Canlı Vericiden Organ Bağışı ve Nakli’
uygulamaları organ ihtiyacımızı karşılamaya yönelik ideal bir
çözüm değildir. Öncelikli ve üstün olan ideal yol ‘Kadavradan organ bağışı’ ile organ sağlanmasıdır.
1963’ten beri yapılan çalışmaların sonunda karaciğer nakli
ameliyatları teknik açıdan üstün bir düzeye ulaşmıştır. 1980
öncesi karaciğer nakli sonrasında 1 yıllık sağkalım % 50’nin
altında iken bugün bu oran %90’lara , 5 yıllık sağ kalım da
%75-80’lere ulaşmıştır. Günümüzde 20 yıldan daha uzun
süre yaşayan pek çok hasta vardır. Hastaların durumu ne kadar kötü ise, transplantasyon yapıldığında yaşam sürelerinin
o kadar kısaldığı ve maliyetlerin o kadar arttığı gösterilmiştir.
Bu nedenle uygun zamanlama ve uygun hasta seçimi daha
fazla önem kazanmaktadır.
Karın içinde yapılan en zor organ nakli ameliyatı olmasına rağmen ülkemizde de bu oranlar sağlanarak başarılı karaciğer nakilleri yapılmaktadır.
Karaciğer nakli yapılmış hastalar ameliyattan sonra genel
olarak 1-2 gün yoğun bakımda tutulduktan sonra servise
alınırlar ve burada da ortalama 7-10 gün kaldıktan sonra taburcu olabilirler. Bu süre boyunca, yüksek ateş, ağrı, sarılık,
kanama, ameliyat sahasında ve karın içinde sıvı birikimi, ilaç
yan etkileri ve azalan karaciğer fonksiyonları gibi ameliyat
komplikasyonları veya vücudun organı reddettiğine dair işaretler açısından izlenirler.
Hastaneden çıktıktan sonra hastanın iyileşmesini izlemek
ve herhangi bir olası komplikasyonu, enfeksiyonu erken
dönemde teşhis edebilmek için bir program çerçevesinde,
haftada bir ya da iki kez, transplantasyon poliklinik kontrolü
yapılır. Her gelişte genel vücut muayenesi yapılır ve karaciğer
fonksiyonları dikkatle değerlendirilir. Bir kan örneği alınarak
vücudun yeni karaciğeri reddetmesini önlemek amacıyla kullanılan ilaçların kan düzeyleri ölçülür ve buna göre doz ayarlaması açısından değerlendirilir (Aşırı dozda ilaç alımı yüksek
düzeyde bağışıklık baskılanmasına ve daha yüksek enfeksiyon riskine yol açabilir. Düşük dozda alınması ise nakledi-
KaraciğerNakli
NakliveveOrgan
OrganBağışı
Bağışı
Karaciğer
Prof. Dr. Musa AKOĞLU & Prof. Dr. E. Birol BOSTANCI
22
len karaciğerin reddine neden olabilir). Enfeksiyon ve organ
reddi riski azaldıkça poliklinik kontrollerinin sıklığı da düşer.
İyileşme dönemi haftalarca sürebilse de başarılı karaciğer nakli yapılmış hastaların çoğu normal bir yaşam tarzına
yeniden kavuşurlar. Çalışırlar, bir aileye sahip olurlar, çocuk
yetiştirirler ve toplumda yararlı bir rol oynarlar.
Önceden başkasının vücudunda yaşamını sürdüren yeni
karaciğer, alıcının bağışıklık sistemi tarafından ‘bir yabancı’
olarak algılanır ve devamlı olarak reddedilmeye (Rejeksiyon)
çalışılır. Bu nedenle devamlı ve düzenli olarak her gün red
önleyici ilaçlar almak, kontrola gitmek, karaciğer nakli yapıldığını hiç unutmayarak dikkatli olmak gibi bazı yaşam değişiklikleri yapmak gerekir. Yine de transplantasyon hastalarının çoğunluğunun yaşam kaliteleri transplantasyon öncesi
durumlarına kıyasla çok daha iyidir. Hastalıkları nedeniyle
yarıda bıraktıkları eski hayatlarına, yeniden doğmuş gibi, geri
dönebilirler.
Sakarya’da organ nakli:
- Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji
Cerrahisi ve Cerrahi Onkoloji Bilim Dalları öğretim üyeleri
olarak biz daha önce çalıştığımız Sağlık Bakanlığı’na bağlı
hastanelerde bir ilk olarak, 1999’da Ankara’da ve 2009’da
İstanbul’da başarı ile karaciğer nakilleri yaptık. Malatya Üniversitesi karaciğer nakil programı, (şimdi Karaciğer Nakli
Enstitüsü) ekibimizden giden 4 arkadaşımızla, Mersin Üniversitesi karaciğer nakil programı yine 2 arkadaşımızla yürütülüyor.
Şimdi, yaklaşık 20 milyonu aşan bir nüfusa sahip Marmara Bölgesinin bir ili olan Sakarya’dayız
ve Sakarya’da da organ nakli için çalışmaktayız.
Bu amaçlara uygun olarak:
i- Gastroenteroloji Cerrahisi Bilim Dalı ve
ii- Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı kurduk
iii- Gastroenteroloji Bilim Dalı bünyesinde
- Hepatoloji ve
- ERCP çalışmalarını aktive ettik
iv- Üniversitemizde Rektörlüğe bağlı olarak
Organ Nakli Merkezi kuruldu (Hazırladığımız
Organ Nakli Merkezi Yönetmeliği Üniversite Senatomuzdan geçerek YÖK onayına sunuldu).
v- Karaciğer Nakli yapmak üzere ruhsat başvurumuz hazır:
- Başvuru için ‘Yerleşim Planı’mızı bekliyoruz,
- Sonbaharda karaciğer nakli yapmayı planlıyoruz.
vi-Sakarya’yı seven Sayın Devlet Büyüklerimiz, Sayın
Rektörümüz, Sayın Dekanımız ve Sayın Kamu Hastaneleri
Genel Sekreterimizin destekleriyle;
a- Şu anda kendi alanımızda Sakarya’nın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak yapıyı kurmuş bulunuyoruz
b- Yakın gelecekte kalp, böbrek, akciğer, kemik iliği,
kornea, pankreas, ince barsak, yüz vb. nakilleri yapabilmek
için alt yapıyı geliştirmeye çalışıyoruz.
Son söz:
a-Organ bulunabildiği takdirde, karaciğer organ naklinde yüksek başarılı sonuçlar elde ediliyor. Ancak gerekli olan
organ, yani karaciğer grefti, sadece organ bağışı ile sağlanabiliyor. Bu durumda;
i- Organ nakli çabalarının başarı ile sonuçlanması ve
ii- Daha çok hayatın kurtarılabilmesi için:
•
Daha çok beyin ölümü tesbit ederek/bildirerek,
•
Daha çok organ bağışı onayı ve
•
Daha çok organ alarak,
•
‘Başka seçeneğimiz yok’ bilinci ile
Daha çok hayatın kurtarılabilmesine olanak sağlamalıyız.
b- Organ bağışına kimin ve ne zaman ihtiyacı olacağı belli
olmuyor. ‘Benim organ bağışına ihtiyacım olmaz’ diyemeyiz ve
hepimiz bu konuda çaba göstermeliyiz.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Kemikiliği
iliğinakli
nakli
Kemik
Dr. Zeynep Gökçen Battal
Ç
24
Çevre koşulları, beslenme şartları, teknoloji alanındaki ilerlemeler ortalama yaşam süresinin uzamasını sağlarken; bir yandan da ömrün uzamasına
bağlı olarak hastalık çeşitleri ve görülme sıklığında
artışa, ayrıca işlenmiş gıdalar, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), çevre kirliliği, radyasyon gibi faktörler sebebiyle dolaylı olarak da canlıların metabolizmasında, bedensel
işlevlerinde, bağışıklık sisteminde, genetik yapısında bozulmalara neden olabilmektedir.
Değişen koşullarla birlikte toplumda sıklığı artan hastalıklardan bazıları lösemiler, lenfomalar, birtakım kan hastalıkları ve tümörlerdir.
İlk bakışta iç karartıcı görünen bu tablonun yanı sıra, insanlık için sevindirici tıbbi ve teknolojik yenilikler de kaydedilmektedir. Bu bağlamda teşhis ve tedavi yöntemlerindeki
gelişmeler sağlık adına son derece umut vericidir.
İsimlerini duyduğumuzda bile ürpermemize sebep olan
bazı hastalıkların tedavi yöntemleri arasında yer alan kemik
iliği nakli nispeten yeni sayılabilecek bir uygulamadır.
Peki Kemik İliği Nedir?
Kök hücreler, insan vücudunda bulunan ve her türlü
vücut hücresine dönüşebilen ana hücrelerdir. Kemik iliği bu
kök hücrelerden çeşitli kan hücrelerinin üretildiği merkezler olarak kabul edilebilir.
Kan hücreleri sağlığımız için hayati önemi olan oksijeni
dokulara taşıyan alyuvarlar (eritrosit), enfeksiyonlara karşı
vücudu savunan akyuvarlar (lökosit) ve kanama kontrolüne
yardım eden kan pulcuklarıdır (trombosit).
Sağlıklı bir yaşam sürebilmek için iyi çalışan kemik iliği
ve kök hücrelerin varlığı, kan hücrelerinin düzenli üretimi
şarttır.
Kemik İliği Nakli Nedir?
Kemik iliğinin çalışmaması, herhangi bir hasar olması
durumunda kök hücrelerinin yapısını bozabileceği için
kan hücrelerinin yapımı da bundan etkilenir. Bu durumda
kişinin hayatı tehlikeye girer. Bazı hastalıklar kemik iliğini
etkileyip düzgün işlev yapamaz hale getirdiğinde tedavi için
kök hücreleri yerine koymak gerekebilir.
Kök hücreleri yerine koyma yöntemlerinden biri kemik
iliği naklidir. Yapılan uygulama toplumda yaygın biçimde
kemik iliği nakli olarak bilinse de esasında kan yapıcı (hematopoetik) kök hücre naklidir.
Kök hücre nakli, hastanın kemik iliğinin tamamının
veya bir kısmının boşaltılarak sağlıklı bir kişiden alınan kök
hücrelerin buraya yerleştirilmesi, çoğalması ve hastalıkların
tedavi edilmesi işlemlerine denir.
Nakil işlemi için başlangıçta yalnızca kemik iliğinden kök
Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürü
Doku ve Organ Nakli Koordinatörü
hücre elde edildiğinden, bu işlem kemik iliği nakli olarak
adlandırılmıştır. Fakat kemik iliği haricinde dolaşan kan,
kordon kanı gibi kaynaklardan da kök hücre elde edilebilir.
Hastaya başkasından hematopoetik kök hücre verilerek
yapılan nakil türüne allojenik kök hücre nakli, kendi kök
hücrelerinden yapılan nakle ise otolog kök hücre nakli denir.
Hangi tip naklin yapılacağına hastalığın türü, durumu ve
hastanın tıbbi özelliklerine göre karar verilir.
Hangi Hastalıklarda Kök Hücre Nakline İhtiyaç
Duyulur?
Kötü huylu bazı kan hastalıkları, kemik iliği yetmezlikleri
ile doğumsal (konjenital) kan hastalıklarının tedavisinde kök
hücre nakline başvurulabilir.
Bunlar;
• Lösemi ve lenfomalar
• Multiple myelom ve bazı diğer plazma hücre bozuklukları
• Myelodisplastik sendrom ve myeloproliferatif hastalıklar
• Ciddi aplastik anemi ve diğer kemik iliği yetmezliği
durumları
• Ciddi kombine immün yetmezlik ve diğer genetik immün sistem bozukluklar
• Hemoglobinopatiler
• Bazı genetik metabolik bozukluklar
• Bazı kötü huylu (malign) tümörler
Kök Hücreler Nasıl Elde Edilir?
1- Doku grupları (HLA) uygun kardeşlerden veya nadiren diğer aile bireylerinden
2- Doku grupları (HLA) uygun akraba olmayan vericilerden (Kemik İliği Doku Bilgi Bankası aracılığıyla)
3- Hastanın kendi kemik iliğinin dondurularak saklanması ve gerektiğinde verilmesi
4- Damarlarımızda dolaşan kandaki kök hücrelerin özel
bir yöntemle toplanarak hastaya verilmesi
5- Göbek Kordonu Kanı: Yeni doğan kardeşin kök hücrelerden zengin olan göbek kordonundan toplanan kanın
kullanılması yolu ile kök hücre alınabillir.
Kemik iliğinden kök hücre elde etme işlemi ameliyathanede steril şartlarda, genel anestezi altında yapılır. Vericinin
leğen kemiğinden özel iğneler aracılığı ile alınan kemik iliği
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
özel torbalara aktarılır. Herhangi bir operasyon ve dikiş
gerektirmemektedir. Fakat işlem sırasında vericinin vücudundan eksilen kanı yerine koymak için kan verilebilir.
Günümüzde daha sık olarak kullanılan yöntem ise
kandan kök hücre toplanmasıdır. Kök hücrelerin kana çıkmasını sağlayan bir ilaç 4-6 gün boyunca günde iki kez cilt
altına uygulanır. Bu süre sonunda kök hücreler bir makine
aracılığı ile kan bağışı yapmaya benzer bir sistemle kandan
toplanır. Bu işlemde anestezi uygulanması gerekmez.
Bazı kanser türlerinde yüksek doz kemoterapi ve/veya
radyoterapi uygulaması gerekebilmektedir. Bu tedaviler,
düzgün çalışan kök hücrelerin bozulmasına ve yok olmasına neden olduğu için tedaviden önce sağlıklı kök hücreler
zarar görmeden toplanır ve dondurularak saklanır. Tedavi
sonrası, dondurulmuş olan kök hücreler tekrar vücuda verilir. Otolog kök hücre nakli uygulaması bu şekilde gerçekleşmektedir.
Kordon kanı kaynaklı kök hücreler ise doğum sırasında
göbek kordonundan elde edilir. Kordon kanı nakli çoğunlukla doku uygun vericisi bulunamayan hastalarda tercih
edilmektedir.
Akraba dışı kullanım amacıyla kordon kanı bankacılığı
ülkemizde Ankara Üniversitesi Kordon Kanı Bankasında
yapılmaktadır ve bu banka sadece Ankara Üniversitesi Tıp
Fak., Hacettepe Üniversitesi Tıp Fak. ve Zekai Tahir Burak
Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesinden kordon
kanı bağışı kabul etmektedir.
Vericiler (Donör) Nasıl Belirlenir?
Allojenik kök hücre naklinde aile içi taramada uygun
verici bulunamaması durumunda genişletilmiş aile taraması
(aile dışı akrabalar) için 25- 30 kadar kişi doku uygunluk
testlerine tabi tutulabilmektedir. Bu taramada da saptanamaz ise uygun verici için önce kayıtlı ulusal veriler arasından uygun verici olup olmadığına bakılır. Ulusal kayıtlarda
da verici yok ise uluslararası doku bilgi bankalarına başvuru
yapılabilmektedir.
Akraba dışı verici taraması için başvuruyu naklin uygulanacağı merkez, ülkemizdeki tarama merkezlerinden birine
yapmaktadır. 2 adet tarama merkezimiz bulunmaktadır; İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankası-TRİS
ve Ankara Üniversitesi Akraba Dışı Doku ve Kordon Kanı
Bankası-TRAN.
Akraba Dışı Kök Hücre Vericisi Olmak İçin Aranan
Şartlar Nelerdir?
18-55 yaş arası ve en az 50 kg ağırlığındaki her sağlıklı
kişi kök hücre vericisi olabilir. Verici adayının bağışıklık
sistemi hastalıkları, bulaşıcı hastalığa sahip olmamasına
25
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
özellikle dikkat edilir.
Vericiden 5ml’lik iki küçük tüp kan örneği alınır ve
Kemik İliği/Kök Hücre bilgilendirilmiş onam formu doldurulur. Vericinin kanına doku tiplendirilmesi testleri uygulandıktan sonra kişi Akraba Dışı Doku bankasına gönüllü
verici olarak kaydedilir.
Tarama merkezlerine yapılan hasta başvuruları ile vericilerin doku uygunlukları bilgisayar ortamında eşleştirilir,
eğer uyumlu bulunan bir verici saptanırsa Akraba Dışı
Gönüllü Verici merkezi tarafından kendilerine ulaşılır. Eğer
gönüllü birey hala bağış yapmayı kabul ediyor ve sağlık durumu buna uygun ise daha ileri tetkik için çağırılır.
Kök Hücre Vericisi Sağlık Açısından Zarar Görür
mü?
Kök hücre vermek kişiye ciddi bir zarar vermez. Kök
hücreler kemik iliğinden alınmış ise, işlem iğnelerle yapıldığı
için uygulama bölgesinde hafif ağrı hissedilebilir. Vericiler
genellikle işlemden sonra hastaneden ayrılırlar. Vericiye,
kemik iliği alındıktan sonra birkaç gün boyunca yorucu
hareketlerden kaçınması tavsiye edilir. Eğer kişide kansızlık
meydana gelirse tedavisi düzenlenir. Vericiler bağıştan sonra
3., 6. ve 12. aylarda sonra sağlık kontrolleri için davet edilir.
Ulusal veri sistemine kayıtlı donör sayısı ne yazık ki yeterli düzeyde değildir. Bu sebeple ülke içinden uygun verici
bulma ihtimali düşüktür. Uluslararası taramalar ise uzun
sürmekte ve genetik farklılıklar nedeniyle her hasta için
uygun verici belirlenememektedir.
Gönüllü vericiler sisteme kayıt edilmiş olsa bile kök hücre bağışlaması konusunda zorlanamaz.
Ülkemizde iki merkezde gönüllü kök hücre vericisi kaydı, bağışı ve doku bilgi bankacılığı gerçekleştirilmektedir:
1) İstanbul Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankası
Adres: İstanbul Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankası, Dekanlık Binası giriş katı 34390 Çapa-İstanbul
Tel: (212) 534 75 00 Faks: (212) 532 46 52
E-posta: itfkibank@istanbul.edu.tr, kibank@istanbul.
edu.tr,
kibankinfo@istanbul.edu.tr
http://www.itf.istanbul.edu.tr/index.php?option=com_
content&view=article&id=885&Itemid=174
2) Ankara Üniversitesi Akraba Dışı Doku ve Kordon Kanı Bankası Adres: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi 06100 Sıhhiye / Ankara
Telefon: (312) 508 24 44 (312) 508 24 40 Faks: (312)
309 58 69
E-posta: trangvm@ankara.edu.tr
http://www.kokhucrebagisla.com
3-9 Kasım Organ
Bağışı Haftası
Etkinlikleri
26
3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası nedeni ile İl Sağlık Müddürlüğü, Serdivan Kültür ve Konferans salonunda bir etkkinlik düzenledi. Etkinliğe İl Vali Yardımcısı Sn. Akın YILMAZ, İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat ALEMDAR, İl
M
Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aydın ERDOĞAN, İl Sağlık MüH
ddür Yardımcıları Dr. Mustafa EZEN, Dr. Nevin ÖZÇELİK,
Yusuf TÜRKDOĞDU, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı
Y
Aladdin
DİŞLİ, Adapazarı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yasin
A
ÇATALBAŞ,
Serdivan İlçe Sağlık Müdürü Uzm.Dr. SevÇ
da
d GÜRSEL, Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği
Tıbbi
Hizmetler Başkanı Onur SALVARLIKLI, Büyükşehir
T
Belediyesi
Başhekimi Dr. Aydın SARI, Adapazarı Belediyesi
B
Kültür
ve Sosyal İşler Müdürü Özkan GÜMÜLCİNELİ, İl
K
SSağlık Müdürlüğü Şube Müdürleri Dr. Burcu BAŞARAN,
Dr. Rana BEŞLER, Ali BAŞARAN, İbrahim BULDUK,
D
SSerdivan Ticaret Meslek Lisesi, Özel Doğu Marmara Anaddolu Sağlık Meslek Lisesi, Özel Şahin Okulları, Sağlık Personeli ve çok sayıda Vatandaşımız katıldı.
n
Etkinlik, Özel Marifet Lisesi Öğrencilerinin hazırlamış olduğu
gösteri ve katkılarından dolayı İl Sağlık Müdürü Uzm
d
Dr.
D Murat ALEMDAR’ın Öğrencilere takdim ettiği teşekkür
b
belgeleri,seminer ve müzik dinletisiyle sona erdi.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Organ Bağışı ile ilgili
konferans düzenlendi
3-9 Kasım Organ Bağışı
Haftası etkinlikleri kapsamında
‘’Tıbbı ve Dini Yönden Organ
Bağışı’’ konulu konferans
Sapanca ilçesinde gerçekleşti.
Sapanca’da “3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası” dolayısıyla
“Tıbbı ve Dini Yönden Organ Bağışı” konferansı düzenlendi.
Halk Eğitim Merkezi’ndeki konferansta konuşan Sakarya
Sağlık Müdürlüğü Organ Bağışı İl Koordinatörü Dr. Zeynep
Gökçen Battal, hayata bırakabilecek en büyük mirasın organlar olduğunu, dünyanın ve insanların bu mirastan yoksun
bırakılmaması gerektiğini söyledi.
Geçen yıl, organ nakli bekleyen 50 bin hastadan 9 binin
uygun organ bulunamadığı için hayatını kaybettiğine dikkati
çeken Battal, şöyle konuştu:
“Bugün bize çok uzak gelen organ naklinin bir gün bizim
içinde lazım olabileceğini unutmamalıyız. Organ bağış kartı
alarak gönüllü bağışçı olabilirsiniz. Bu kart sembolik karttır
ve esas olan aile onayıdır. Bu sebeple organ bağışı yaptığı-
27
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
nızda ailenizi mutlaka bu durumdan haberdar edin. Organlarınızı bağışlamış olmanız başınıza gelebilecek herhangi bir
kazada tedavi edilmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Tıpta bizim ilk ilkemiz zarar vermemektir. Konu bir toplumun canını kurtarmak bile olsa bir kişinin dahi canı feda edilemez. Bu
yüzden kişinin iyi olabilmesi için elden gelen her şey yapılır.
Ne zamanki artık tıp çaresiz kalır. Beyin ölümü yani ölüm
gerçekleşir ondan sonra aile onayı ile organlar alınabilir.”
Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Anestezi Uzmanı Doç.Dr. Ali Fuat Erdem ise beyin ölümü
gerçekleşen bir hastanın geri gelmesinin mümkün olmadığını ifade etti.
Erdem, “Vatandaşlarımız özellikle internet kanalıyla yanlış bilgilere sahip olabiliyor. Şu bilinmelidir ki beyin ölümü
gerçekleşmiş bir canlı geri dönmez. Yurtdışında organ nakillerinin yüzde 80’i kadavralardan gerçekleşirken Türkiye’de ise yüzde 80’i canlıdan canlıya gerçekleşiyor. Ne kadar
duyarlı bir toplum olduğumuz açıkçası belli. Beyin ölümü
gerçekleşen hastalarda yaşam destek ünitesiyle organları ve
dokuları canlı tutmaya çalışıyoruz. Sonraki aşamada ise hasta
yakınlarının organları bağışlamasını umut ediyoruz. Ancak
halkımız maalesef kendi hastasının organını bağışlamayı hiç
sevmiyor. Fakat hastası zorda kaldığı zamanda almayı seviyor” şeklinde konuştu.
Çocuklukçağı
çağıishalleri
ishalleri
Çocukluk
İlker Duran
G
28
iriş
İshal, barsak hareketlerindeki değişme sonucu
dışkı sayısında, kıvamında ve miktarında artma
olarak tanımlanmaktadır.1
Günlük dışkı miktarının süt çocuğunda 10mg/kg/gün,
daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde ise 200gr/gün üzerine çıkması ile karakterizedir. 2
“Günde 3’den fazla sulu kaka yapmak” diye de tanımlanabilir. Ancak bu durumu anne sütü alan bebeklerin kakası ile
karıştırmamak gerekir. Anne sütü alan bebekler özellikle ilk
aylarda sarı, sulu, günde 6-8 kez kaka yapabilirler. Bu normal
bir durumdur.
Epidemiyoloji;
Akut gastroenterit, tüm dünyada halen güncelliğini koruyan önemli sağlık sorunlarından biridir. Çocukluk çağı
gastroenteriti, dünyada görülme sıklığı ve ölüm nedenleri
arasında alt solunum yolu enfeksiyonundan sonra ikinci sıklıkla görülen genellikle mikrobiyal bulaşıcı bir hastalıktır. 3
Son 25 yıl içinde Oral Rehidratasyon Sıvısı’nın kullanılmaya başlanması, anne sütünün kullanımının özendirilmesi ve
aşılama programları ile ishale bağlı çocuk ölümlerinde düşüş
sağlanmıştır. Ne var ki, akut gastroenteritler özellikle gelişmekte olan ülkelerde beş yaş altı çocuklarda morbidite ve
mortalite sebepleri arasında önemli yere sahiptir. Dünyada
her yıl beş yaş altı her 1000 çocuktan 4,9’u ishal sebebiyle
kaybedilmektedir. Gelişmiş ülkelerde hastaneye yatışların
%10’unu ve gelişmekte olan ülkelerde ise hastaneye yatışların %30’unu ishalli çocuklar oluşturmaktadır. Ülkemizde
ishal çocuk ölüm sebepleri arasında beşinci sırada yer al-
maktadır. Ülkemizde beş yaş altı çocuklarda ishal mortalite
oranı %0,384’tür. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ishale bağlı
ölümlerin toplam çocuk ölümlerine oranı 0-1 yaş için %24,
1-5 yaş için %14’tür. 4
2013 yılı TÜİK verilerine ve 2013 yılı Sağlık Bakanlığı
kayıtlarına göre Sakarya ilinde bulunan hastanelere başvuran enfeksiyon kaynaklı olan ve enfeksiyon kaynaklı olmayan tüm ishal vakalarının %32’si 0-5 yaş arası çocuklardan
oluşmaktadır. Yine ilimiz genelinde yaşayan 0-5 yaş arası
çocukların %36.5’i enfeksiyon kaynaklı olan ve enfeksiyon
kaynaklı olmayan ishal sebebiyle sağlık kuruluşlarına başvurmuşlardır.7
Çocukluk çağında ishal yaz aylarında daha sık görülür ve
genellikle mide ve barsakları etkileyen enfeksiyöz ajanlar ile
meydana gelir. 1990 yılında Erzurum’da 1 yıl boyunca 0-13
yaş grubu akut gastroenterit tanısı alan hastalar üzerinde yapılan bir araştırmada olguların %54’ünün Temmuz, Ağustos
ve Eylül aylarında hastaneye başvurdukları görülmüştür.5
Genel olarak;
İshal vakalarının çoğundan virus adını verdiğimiz mikroplar sorumludur. Viruslara bağlı ishal ani başlar, ishalle
birlikte kramp şeklinde karın ağrısı, iştahsızlık kusma ve hafif ateş görülür. Bu tür ishaller 3-6 gün içinde kendiliğinden
düzelirler.
Şiddetli ishali olan, kanlı ishal yapan ve yüksek ateşi olan
çocukların takibi ve tedavisi çok önemlidir. Bu gibi ishaller
E. Coli, Salmonella, Şigella gibi bakterilerin sebep olduğu,
antibiyotik tedavisi gerektiren ishallerdir ve bu durumda
hastanın en kısa zamanda bir çocuk hekimi tarafından görülmesi gereklidir. Altı aydan küçük çocuklarda görülen her
türlü ishal önemlidir ve çocuk en kısa sürede hekim tarafından görülmelidir. 2
İshalli çocuklar dışkı yoluyla su ve elektrolit kaybederler.
Eğer ağızdan verilen sıvılarla çocuğun kayıpları karşılanamazsa dehidratasyon adı verilen vücutta sıvı açığı meydana
gelir. İshaldeki en büyük tehlike sıvı kaybıdır. İshal olan çocuğun gözleri ve bıngıldağı çöker, dudakları ve ağzı kurur,
daha seyrek ve koyu idrar yapmaya başlar, ağlarken gözyaşı
akmaz ve uykuya eğilimi olmaya başlarsa önemli derecede
sıvı açığı var demektir. Bu durumdaki çocukların acilen hekime götürülmesi gerekir. Bunların dışında dışkısında kan
olan, sık kusan, karın ağrısı ve yüksek ateşi olan çocukların
da kısa sürede hekime götürülmeleri gerekir.
Akut Gastroenteritlerde tedavi ve korunma;
Akut Gastroenterit tedavisinde ana prensip kaybedilen
sıvı ve elektrolitlerin yerine konmasıdır. Beslenmenin sürdürülmesi ve zamanında hekime götürülmesi çok önemlidir.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
gastroenteritler
gastroenteritler
Çocuklarda görülen ishal vakalarının büyük
çoğunluğu hafif – orta derecede ishal vakalarıdır. Hafif ishal vakalarında ishale rağmen
çocuk iyi görünür, inatçı kusma ve ateş yoktur. Bu durumda daha sık normal su verilmesi, anne sütü veya mamaya devam edilmesi
ve çocuğun susuzluk bulguları bakımından
izlenmesi yeterlidir. Orta derecedeki ishal
vakalarında ise çocuklar huzursuzdur ve çok
susarlar.
Hafif ve orta derece dehidratasyonların
tedavisinde ORS tercih edilmelidir. ORS tedavisi uygun kullanıldığı takdirde hiponatremi ve hipernatreminin yanı sıra orta ve hatta
ağır metabolik asidoz vakalarında bile başarılı olduğu görülmüştür.
Günümüzde yurt çapında ciddi bir salgın durumunda
ORS Sağlık Bakanlığı’nın kampanyaları ile dehidratasyona
ve daha ciddi komplikasyonlara sebep olunmaması için dağıtılmaktadır. Aynı zamanda hekimler gastroenterit vakalarında alternatif tedavi olarak ORS reçete edebilmektedirler.
İshal ile baş etmede en önemli ilke beslenmenin sürdürülmesidir. İshalli ama dehidrate olmayan çocuklarda yaşına uygun diyetle beslenmeye devam edilmelidir. Anne sütü
alanlara anne sütü, ek gıda veya mama alanlara da bu be-
sinler verilmeye devam edilmelidir. Bununla
birlikte ishal sırasında verilebilecek en uygun
besinler su, çorba, ayran, pirinç, elma suyu,
patates, ekmek, yağsız et, yoğurt, sebze ve
meyvelerdir. Yağlı besinler, çay, meyve suyu,
kola gibi çok şeker içeren içeceklerden sakınılmalıdır. Eski inanışın tersine ishal sırasında çocukları aç bırakmanın yanlış ve zararlı
bir uygulama olduğu unutulmamalıdır.6
Akut gastroenteritlere sebep olan etmenler insandan insana oral ve fekal yolla bulaşır.
Bulaşmanın önlenmesi için dezenfeksiyon,
kişisel ve toplumsal hijyen standartlarının
yükseltilmesi ve eğitim çok önemlidir. Salgınlar sırasında hasta çocuklar kalabalık mekanlardan (okul, kreş, vb.) izole edilmelidir.
Sonuç olarak;
Akut gastroenterit sebebiyle ölümlerin engellenmesi, bu
hastalık sebebiyle oluşan mortalite ve morbidite oranlarının
azaltılması toplumsal bir işbirliği ve eğitim ile mümkündür.
Bu işbirliğinin paydaşları tüm sağlık çalışanları, okul yöneticileri, ebeveynler ve konuya duyarlı sivil toplum kuruluşlarıdır. Konuya duyarlı bahse konu tüm bu paydaşlar halkı
gerekli şekilde bilgilendirmek ve gerekli önlemleri almak
durumundadır.
KAYNAKLAR
1- Altinkaynak S., Kurtoğlu E., Atalay Y., Kürkçüoğlu M., Akut Gastroenterit
ve Dehidratasyonlu Çocuklarda Klinik Bulgular ve Laboratuvar Sonuçları, Atatürk
Üniversitesi Tip Bülteni 4:77-84, 1987
2- Tümgör A., Çocuk Yaş Grubunda
Görülen Gastroenteritlerde Viral ve Bakteriyel Etkenlerin Klasik ve Moleküler Yöntemlerle Araştırılması Konulu Uzmanlık Tezi,
2010
3- İpek İÖ, Paketçi C, Bozaykut A, Bir
Yaş Altı Çocuklarda Rotavirus Gastroenteriti. Zeynep Kamil Tıp Bülteni 2009;1
4- Koçak B., Çocuk Kliniğine Gastroenterit Tanısıyla Yatırılan Hastaların Retrospektif Değerlendirilmesi Konulu Uzmanlık
Tezi, 2008
5- Altinkaynak S., Bozhalil S., Akut
Gastroenteritte Antibiyotik Kullanimi,
Atatürk Üniversitesi Tıp Bülteni 379-386,
1991
http://www.ilknurkilic.com/?sayfa_no=8
6- 2013 yılı TÜIK verileri ve Sağlık Bakanliği kayıtları
29
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Tüberküloz
Tüberküloz(Verem)
(Verem)
Nuh Uzel
T
30
überküloz nasıl bir hastalıktır? Tüberküloz hastalığı Mycobacterium tuberculosis isimli bir bakteri
aracılığı ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Bu hastalığa neden olan bakteri R.Koch tarafından 24 Mart 1882 tarihinde bulunmuştur. Tüberküloz hastalığı halk dilinde verem
olarak da bilinmektedir. Hastalarla yakın temastaki kişilere
bulaşabilmesi nedeniyle uzun yıllardır önemini koruyan bir
halk sağlığı sorunudur. Tüberküloz, tedavisi mümkün olan
ancak tedavinin yarım bırakılması ya da ilaçların düzgün
kullanılmaması durumunda ilaca dirençli hale gelen, bulaşıcı
olan ve öldürücü olabilen bir hastalıktır.1
Bugün dünya nüfusunun yaklaşık 1/3 ü tüberküloz mikrobu ile enfekte olmuştur yani bu insanlar yaşamlarının bir
döneminde bu bakteriyi vücutlarına almışlardır ve her yıl bu
popülasyondan bir kısmı organizmalarında bulunan bu uyur
durumdaki bakterinin çeşitli nedenlerle harekete geçmesi
sonucu verem hastalığına yakalanmaktadırlar.
Dünyada Tüberkülozun durumu nedir?
Dünyada, bütün ülkelerde tüberküloz hastalığı vardır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2013 Raporu”na göre, 2012 yılında 8,6 milyon yeni vaka ve 1,3 milyon tüberkülozdan ölüm olduğu hesaplanmıştır. Dünyadaki
tüberküloz vakalarının yaklaşık %40’ı Hindistan ve Çin’de
bulunmaktadır.2
TÜBERKÜLOZ, TÜM DÜNYADA CİDDİ BİR
HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR.
Türkiye’de Tüberkülozun durumu nedir?
Türkiye’de yılda yaklaşık 13-14 bin yeni tüberküloz hastası ortaya çıkmaktadır. İnsanların sosyo-ekonomik durumlarındaki iyileşme, aşılama programı ve doğrudan gözetimli
tedavi sayesinde yeni tespit edilen tüberküloz hasta sayısı her
yıl yaklaşık %6 oranında azalmaktadır. 2005-2006 yıllarında
Türkiye genelinde yaklaşık 21.000 tüberküloz vakası varken
2012 yılında kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 14.691’e
düşmüştür. Hastaların %59’u erkek, %41’i kadındır. Hastaların %64’ünde akciğer tüberkülozu varken, %36’sında akciğer dışındaki organlarda (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek,
beyin vb.) tutulmuştur.3
Tüberküloz nasıl bulaşır ?
Tüberküloz solunum yoluyla bulaşır. Tüberküloz hastası
bir kişinin öksürmesi, hapşırması veya konuşması ile basiller havaya karışır. Bu basillerin solunum yolu ile sağlıklı bir
insanın akciğerlerine ulaşması ile bulaşmaktadır. Basiller
saatlerce havada asılı kalabilirler. Bu basilleri alan kişilerin
bir kısmında basiller kişide hastalık oluşturmadan, uyur durumda akciğerde yıllarca kalıp, vücut direncinin düştüğü bir
durumda hastalık oluşturabilirler. Diğer bir kısmında ise kısa
süre içinde hastalık ortaya çıkar. Hastalığın gelişme riski basillerle karşılaştıktan sonraki ilk 2 yılda en fazladır.4
Şekil 1. Verem mikrobunun insandan insana hava yoluyla
bulaşması 5
Kimler Risk Altında?
*Hasta kişiyle uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşları
*Bağışıklık sistemini zayıflatan kanser, AIDS gibi hastalıklara yakalananlar
*Hastalığın yaygın olduğu ülkelere gidenler
*Toplu yaşanan yurt, hastane, cezaevi gibi yerlerde kalanlar
*Beslenmesi bozuk, kötü yaşam koşullarına sahip kişiler
*Alkol ve madde bağımlıları
Tüberküloz hastalığının belirtileri nelerdir?
* 2-3 haftadan uzun süren öksürük,
* Ateş, gece terlemesi,
* Nefes darlığı
* Göğüs ağrıları,
* İştahsızlık,
* Belli bir neden olmaksızın kilo kaybı
* Halsizlik
* Kan tükürme
Yakınmalar genellikle hafif başlar ve yavaş ilerler. Özgün
bir yakınması olmadığından hastalar bu yakınmaları başka
nedenlere bağlayabilir ve doktora geç gidebilir. Bu durum
hastalığın daha çok yayılmasına ve tutulan organın daha
fazla tahrip olmasına neden olur. Bu arada hasta çevresine
mikrop saçar ve daha çok kişinin enfekte olmasına neden
olur. Bu nedenle özellikle iki haftadan uzun süren öksürük
ve diğer yakınmaları olan kişilerin en kısa zamanda sağlık
merkezine başvurmaları çok önemlidir.6
Tüberküloz tanısı nasıl konur?
Tüberküloz hastalığının erken tanısı çok önemlidir. İkiSakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Tüberküloz
)mereV( zo(Verem)
lükrebüT
üç hafta veya daha uzun süreli öksürük şikayeti olan herkes
bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Hastanın yakınmaları ve
akciğer filmi bulgularıyla veremden şüphelenilir. Tüberkülozun tanısı, balgamın mikroskobik incelenmesinde tüberküloz basilinin görülmesi ve besiyerinde bakterinin üretilmesiyle veya hastalıklı dokudan yapılan biyopsinin patolojik
incelenmesiyle konur. Tüberküloz hastalığının tanısı, tedavisi ve takibi ülkemizde yaygın olarak bulunan Verem Savaş
Dispanserleri’nde ücretsiz olarak yapılmaktadır.6
VEREM HASTALIĞININ TANISI, TEDAVİSİ VE
TAKİBİ ÜLKEMİZDE ÜCRETSİZ OLARAK YAPILMAKTADIR.
Tüberküloz hastalığı nasıl tedavi edilir?
Tedavide birden fazla ilacın düzenli ve yeterli süre alınması
gerekir. İlaçlarını önerilen şekilde aksatmadan, yeterli sürede
içen hastaların hemen hepsi başarıyla tedavi edilir. Tedavide
kullanılabilecek temel ilaçlar vardır (izoniyazid, rifampisin,
etambutol, pirazinamid/morfozinamid ve streptomisin).
Tedavi süresi en az altı aydır. Tedavinin ilk iki ayından sonra
kullanılan ilaç sayısı azaltılmakta olup bazı özel durumlarda
tedavi süresi uzatılabilmektedir. Tedavinin her gün düzenli
bir şekilde alınması çok önemlidir. Düzenli tedavi hem has-
31
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
tanın iyileşmesini sağlar, hem de bulaşıcılığı hızla önleyerek
toplum sağlığını korur. Çocukları veremden korumak için
doğumdan 2 ay sonra BCG aşısı uygulanmaktadır. Bu aşının
güvenilirliği oldukça yüksek olup, aile sağlığı merkezleri ve
toplum sağlığı merkezleri verem birimlerinde ücretsiz olarak
yapılmaktadır. Gerek bireysel gerekse toplumsal bağışıklık
için BCG aşısının önemi büyüktür. BCG aşısının yaygınlaşması ve zorunlu hale gelmesi neticesinde hastalığın görülme
oranı azalmıştır. BCG aşısının tüm çocuklara ulaşabilmesi
için özellikle Aile Sağlığı Merkezi ve Toplum Sağlığı Merkezi
çalışanları azami bir sinerji oluşturmalıdırlar.
BEBEĞİNİZE MUTLAKA BCG AŞISI YAPTIRINIZ.
Doğrudan gözetimli tedavi (DGT), hastalara her doz ilacın, bir görevli tarafından içirilmesidir.(Dünya Sağlık Örgütü
önerisi) DGT’ ye gerek duyulmasının temel nedeni, hastaların bir kısmının en 6 ay sürecek bir tedaviyi düzenli sürdürememesidir. Hangi hastanın tedavisini düzenli kullanıp
kullanamayacağı öngörülemeyeceğinden tüm tüberküloz
hastalarına DGT yapılması gereklidir. Ülkemizde birçok ilde
DGT başlamıştır. Bu illerde hastaların ilaçları evlerine en yakın sağlık kuruluşu tarafından gözetim altında içirilmektedir.
Tüberküloz
Tüberküloz(Verem)
(Verem)
32
ETKİLİ VE BAŞARILI BİR TEDAVİ İÇİN DOĞRUDAN GÖZETİMLİ TEDAVİ UYGULAMAK GEREKLİDİR.
Tüberkülozdan nasıl
korunabiliriz?
Bir toplumun tüberkülozdan korunmasının birinci yolu verem hastalığın
erken teşhisi ve başarılı
tedavisidir. Çünkü hastalığın kaynağı onlardır. Bir
hasta yılda ortalama 10
sağlam kişiye hastalığı bulaştırmaktadır. İkinci olarak
hasta kişiden sağlam kişiye
geçişin önlenmesi gerekir.
Bunun için hastanın yaşadığı mekanın havalandırılması, hastanın maske kullanması ve
böylece etrafa mikrop saçmasının önlenmesi faydalı olabilir.
Üçüncü olarak sağlam kişilerin direncinin artırılması için aşılama yapılmalıdır.
Tüberkülozda BCG aşısı nedir?
BCG aşısı çocuklarda özellikle tüberkülozun ciddi formları olan kanla yayılan (milier) ve beyin zarını tutan (menenjit) tüberkülozu önler. Erişkinlerde hastalık için koruyucu
değildir.
İlaca dirençli tüberküloz nedir?
Tüberkülozda ilaç direnci, tüberküloz mikrobuna etkili
olan ilacın artık etki etmemesidir. Bu, laboratuvar testi ile
anlaşılabilir. Nedeni, yanlış ilaçlarla, eksik ilaçlarla tedavi yapılması ya da tedavinin düzenli kullanılmaması, erken kesilmesidir. İlaca dirençli tüberküloz hastaları da tedavi edilebilir. Ancak bu hastaların tedavisi, daha uzun sürmesi, daha
çok yan etki yaratması, yaklaşık 100 kat daha pahalı olması
ve bazen ameliyat da gerektirmesi nedeniyle daha zordur.
İlaç direnci olmayan hastalar bütün dispanserlerde ücretsiz
tedavi edilebilir; dirençli hastaların tedavileri ise sadece bu
konuda uzmanlaşmış göğüs hastalıkları hastanelerinde yapılmaktadır.7
DÜZENSİZ UYGULANAN YA DA TAMAMLANMAYAN TEDAVİ, İLAÇ DİRENCİNE YOL AÇAR
Verem konusunda mutlaka yapılması gerekenler
*2-3 haftadan uzun süren öksürükle birlikte balgam çıkarma, halsizlik, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi şikâyetlerinden biri varsa mutlaka verem savaşı dispanserine ya da başka
bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
*Tüberküloz hastası ile temas edenler mutlaka Verem Sa-
vaş Dispanserine ya da başka bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
*Konuşurken, öksürürken, hapşırırken ağzın maske ya da
kâğıt mendil ile kapatılması gerekir.
*Yaşanan ortamların sürekli olarak havalandırılması gerekir.
*Bebekler doğumdan sonraki ikinci ayda aşılanmalıdır.
*Verem ilaçlarını alırken, doktora danışmadan başka ilaçlar kullanılmamalıdır.
*Verem hastaları başka bir hastalık dolayısıyla sağlık kuruluşuna başvurduğunda verem hastası olduğunu doktoruna
söylenmelidir.
*Verem hastaları ilaçlarını her gün düzenli olarak doğrudan gözetim altında ilgili merkezden almalıdır.
*İlaçlara bağlı yan etki oluşması durumunda en kısa sürede doktora başvurulmalıdır.
*Tedavi süresince ve sonrasında düzenli kontrollere gidilmelidir.
*Dengeli beslenmeye dikkat edilmeli, sigara ve alkolden
uzak durulmalıdır.
*Kadın hastalar; gebelik, emzirme ve doğum kontrol
yöntemleriyle ilgili durumları doktoruna bildirmelidir.
Kaynaklar
1-Verem (tüberküloz) Hastaları ile Hasta Yakınlarını Bilgilendirme
Rehberi Ve Veremli Hastaların Hak ve Sorumlulukları, 11, 2011
2-Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2013 Raporu”
3-Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı, Halk
Eğitim Dökümanı
4-Tüberküloz, Türk Toraks Derneği Eğitim Kitapları Serisi, 3
5-Şekil 1: Core Curriculum on Tuberculosis: What the Clinician
Should Know, Fifth Edition 2011, CDC
6-Verem (tüberküloz) hastaları ile Hasta Yakınlarını bilgilendirme rehberi Ve Veremli hastaların Hak ve Sorumlulukları, 6, 2011
7-Özkara Ş, Türkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri Federasyonu
(www.verem.org.tr)
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Glokom
Glokom
Op. Dr. Nilgün Özkan
H
alk arasında ‘göz tansiyonu’ veya ‘Karasu hastalığı’ isimleriyle anılan glokom dünyada en çok kalıcı görme kaybı sebebidir. Glokomun sebebi göz
içinde salgılanan ve gözün beslenmesi için gerekli olan göz
içi sıvısının boşalma mekanizmasındaki engellere bağlı olarak göz içinde basıncın yükselmesidir.
Normalde bu sıvı göz içindeki yapılardan salgılanır ve
sürekli olarak bazı kanallarla göz dışına atılır. Glokomda
göz içindeki bu sıvının dışarı boşaltan bu kanallarda yapısal
olarak veya dışarıdan bazı sebeplerle tıkanıklık oluşmasıyla meydana gelir. Gözün içerisinde yükselen basınca bağlı
olarak görmeyi sağlayan göz siniri hücreleri hasar görerek,
yavaş yavaş ve kalıcı görme kaybına sebep olur.
Sinsi ilerleyen bir hastalık olduğundan hastalığın en son
aşamalarında fark edilebilir. Eğer tanı geç konulursa görme
sinirinde düzeltilmesi mümkün olmayan ciddi hasar oluşturabilir.
Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişiler glokom
gelişme riski daha yüksektir. Ancak tek başına göz içi basıncı
değerlendirilmesi ile glokom tanısı konulamaz.
Glokom riskini arttıran faktörler; ileri yaş, ailede glokom
öyküsünün olması, şiddetli kansızlık, yüksek - düşük sistemik kan basıncı ( vücut tansiyonu ) yüksek miyopi, yüksek
hipermetropi, gözün iltihabi hastalıklarıda (üveit), migren
uzun süreli kortizon tedavisi, göz yaralanmaları, ırksal faktörler sayılabilir. Bu gibi durumlara sahip kişiler glokom
hastalığına yakalanma riski daha yüksek olduğundan görme
sinirindeki hasarın erken tespiti için düzenli olarak göz muayeneleri yaptırması uygundur.
Hasta doktora sabahları belirginleşen baş ağrıları, görme
alanında daralma ve bulanık görme, karanlıkta ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi, dikkatli bir şeye odaklanıldığında göz etrafında ağrı şikâyetleriyle başvurabilir.
Glokom hastalığının tedavisi ilaç, lazer ve cerrahidir. Tedavide amaç göz tansiyonunu düşürerek göz sinirinde hasarı
durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir.
Günümüzde tanı konulduktan sonra ilk tedavi yöntemi genellikle ilaç tedavisidir. İlaç kullanamayan veya ilaç tedavisinde yanıt vermeyen bulgularda cerrahi yöntem denenebilir.
İlaç tedavisi göz içerisindeki sıvı üretimini azaltarak veya
göz içindeki sıvının dışarı boşaltımını arttırarak etki gösterir. İlaçlar her gün belli zamanlarda, belli aralıklarla ve ömür
boyu kullanılması gerekir. Eğer ilaç tedavisi ile göz içi basıncı
yeterince düşürülemiyor ise diğer tedavi yöntemlerine geçilir.
Lazer tedavisi akut glokom krizinde diğer gözü korumak
için tedbir amaçlı yapılır. Bazı glokom tiplerinde göz içindeki
sıvının dışa akışını kolaylaştırmak için uygulanabilir.
33
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Cerrahi tedavi ise göz içerisinde basıncı arttıran sıvının
boşaltılması için yeni bir yol oluşturulması prensibine dayanır.
Yeni doğan bebeklerde görülen önemli göz hastalıklarından biride glokomdur. Başlangıçta belirti vermemekle
birlikte zamanla gözün saydam tabakasında büyüme dikkat
çeker. Ayrıca en önemli belirti ışığa bakamama, göz kapaklarında sıkma ve sulanmadır. Göz tansiyonu yükselmesine
bağlı olarak göz küresi büyür. Tek taraflı olduğunda daha
erken tanı konulabilir. Ancak iki gözü etkilediğinde tanı konulması daha zordur. Tedavi edilmediği taktirde gözün saydam tabakasında bulanıklaşma ve görme kaybı ortaya çıkar.
Eğer başlangıç dönemde tanısı konulur ve cerrahi tedavi ile
göz tansiyonu düşünülür ise görme kaybı önlenebilir. Yeni
doğan da gözüken bu glokom tipi erişkinlere göre daha inatçı ve tedavi edilmesi daha zordur. Bazen çoklu ameliyatlar
gerektirebilir.
Glokom hastalığı herhangi bir belirti vermeden geri dönüşümsüz görme kaybıyla seyrettiğinden erken tanı çok önemlidir. Hastalık ne kadar erken tespit edilirse görme kaybı o
derecede az olacaktır. Glokom hastalığının tanısı konunun
uzmanı göz hekimi tarafından detaylı bir göz muayenesi sonucunda konulur. Muayenede görme düzeyi, göz tansiyonu
ölçümü, göz içi sıvısının boşaltım kanallarının özel merceklerle muayenesi ve göz sinirinin muayenesini içerir. Gerektiği
takdirde bilgisayarlı görme alanı ve göz sinirinin tomografisi
(OCT) incelenebilir. Göz tansiyonunun normalden yüksek
olduğu veya normal olduğu halde göz sinirinin hasar gördüğünden şüphelenilen olgulardan ileri tetkikler yapılmalıdır.
Glokom hastalığı görmeyi kalıcı ve geri dönüşümsüz olarak etkilediğinden dolayı hangi türü olursa olsun tedavisi ve
takibi ihmal edilmemeli ve düzenli göz doktoru kontrolünde
bulunmalıdır.
Sağlık
SağlıkSisteminde
SistemindeKalite-1
Kalite-1
Yusuf Türkdoğdu
S
ağlık Kurumlarında kalite ve akreditasyon çalışmaları bakanlığımızca kurumsal ve sistematik bir şekilde 2005 yılında hayata geçirilmiştir. Bu çalışmalar 3
ana eksen üzerine oturtulmuş olup; Birinci Eksen Bakanlık
merkezinde kurumsal bir yapı ve bunun devamı niteliğinde
olacak şekilde il ve hastane düzeyinde bir yapılanma, İkinci
Eksen ülkemiz ihtiyaçlarına göre hazırlanmış bilimsel ve uygulanabilir standartların ortaya konması, Üçüncü Eksen ise
hazırlanan standartların belirli periyotlarda değerlendiriciler
vasıtasıyla değerlendirilmesidir. Bu 3 eksenin süreç içerisinde sistematik bir şekilde geliştirildiğini ve bugün geldiğimiz
nokta itibari ile Bakanlık merkezinde sahadaki en uç noktada
çalışan personele kadar iyi bir kurumsal yapının inşa edildiğini görmekteyiz. Ayrıca bu süreçte kalite standartlarını geliştirilmesi noktasında önemli adımlar atılmıştır.
Kalite çalışmalarında diğer önemli bir hususta nitelikli insan gücü kapasitesi oluşturularak değerlendirmelerin
profesyonel bir şekilde yapılmasıdır. Bu süreçte yapılan birçok eğitim ve değerlendirmenin sonucunda nitelikli bir değerlendirici kapasitesi oluşturulmuştur. İlimizde de merkezi
değerlendirici kapasitesi olarak azımsanmayacak bir potansiyele sahip olmak gurur vericidir. İlimiz bünyesinde merkezi
değerlendiricilerimiz sayesinde İller arası iyi uygulamaların
ve deneyimlerin paylaşılması, iyi uygulamaların ilimize uyarlanması ve eğitim niteliği taşıması açısından ilimizde önemli
bir adım olarak düşünülmektedir. Bakanlığımızca belirlenen
değerlendirme ekiplerinin yine bakanlığımızın öngördüğü
kurallar ve takvim çerçevesinde tüm ülke genelinde belirlenen kurum ve kuruluşlarda gerçekleştirdiği Sağlıkta Kalite
Değerlendirme Metodolojisi “Hizmet Kalite Standartları
Merkezi Değerlendirme” adıyla kurumsallaştırılmıştır.
34
2005 yılından bu yana hızlı değişim ve gelişim sürecinde
kalite kriterlerinde önemli ve kapsamlı bir revizyon yapılmıştır. “Sağlıkta Kalite Standartları”(SKS) adı verilen bu yeni
standart set ile kalite çalışmaları yeni bir sürece girmiştir. Bu
standartlar, zaman içinde sayı ve yapısal anlamda gelişerek dört ayrı versiyon
halinde uygulamaya geçirilmiştir. 2013
yılına gelindiğinde Akreditasyona ilişkin
dört temel ilke ve on hedef doğrultusunda standartlar yeniden yapılandırılmış ve beşinci versiyon olarak “Sağlıkta
Akreditasyon Standartları” adı ile son
şeklini almıştır.
HKS (Hizmette Kalite Standartları)
merkezi değerlendirme ilk olarak 2010
yılında gerçekleştirilmiştir. Bakanlığımıza bağlı hastanelerimizde başlatılan kalite çalışmaları kapsamına 2009 yılında
özel hastanelere yönelik olarak yayınlanan “Özel Hastaneler Hizmet Kalite Standartları” ile özel hastanelerde dâhil
edilmiştir. 2009 yılında SGK nun özel hastanelerin hastalardan alacağı ilave ücretlerin belirlenmesi amacıyla yayınladığı puanlandırma yönergesinde kullanılan puanlandırma
parametrelerinden birini bakanlığımızca hazırlanan “Özel
Hastaneler Hizmet Kalite Standartları” nın oluşturulması
fiili olarak ve resmen özel hastanelerinde kalite süreçlerine
dâhil edilmesi sağlanmıştır. Bu çerçevede 2010 yılı ilk yarısında özel hastaneler “Merkezi Değerlendirme” kapsamında
değerlendirilmiştir. 2010 yılı sonunda 81 il merkezinde bulunan Kamu Hastaneleri ile Ağız ve Diş Sağlığı Merkezileri
yine aynı yöntemle değerlendirilmiştir.
Sonuçta ister kamu hastanesi ister özel hastane için uygulansın, Türkiye genelinde gerçekleştirilen bu değerlendirme
süreci artık “SKS Merkezi Değerlendirme” olarak adlandırılmaktadır. Bundan sonraki süreçte de, kamu hastaneleri, ADSM(Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi), özel hastaneler ve
üniversite hastanelerinin değerlendirilmesi “Sağlıkta Kalite
Değerlendirmeleri” ile yapılacaktır. Bu amaçla; “Sağlık Hizmeti Kalitesinin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesine Dair
Yönetmelik” kapsamında 2013 yılı içinde Merkezi Değerlendirme kapsamında yer alan ancak zaman yetersizliği sebebiyle Merkezi Değerlendirmeyle değerlendirilemeyen E1
sınıfı hastaneler ile İl Ambulans Servisi Başhekimliklerinin
değerlendirmelerinin İl Sağlık Müdürlüğü Kalite Koordinatörlükleri tarafından gerçekleştirilmesi Sağlık Bakanlığı tarafından istenmiştir. Bu kapsamda ilimizde hizmet veren 23
tane Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu ile İl Ambulans Servisi
Başhekimliği Komuta Kontrol Merkezi değerlendirilmiştir.
Aynı zamanda ilimizde hizmet veren 5 tane E1 grubu hastanenin de SKS kapsamında değerlendirmesi yapılmıştır.
Bugüne kadar, SKS Değerlendirmeleri sadece puanlama
amacıyla gerçekleştirilen bir uygulama olarak kalmamış, aynı
zamanda hastanelerimiz için kalite konusunda etkili bir eğitim niteliği de taşımıştır. Bundan sonra da, merkezi değerlendirmeler, kalite konusunda standart
bir bakış açısının oluşturulması ve sağlık
hizmetlerinin ülkenin her köşesinde istenilen seviyelere ulaşması için eğitim ve
teşvik unsuru olmaya devam edecektir.
Kaynak:
http://www.kalite.saglik.gov.tr
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Bir
Birnöroloğun
nöroloğunardından
ardından
Sakarya İl Sağlık Müdür Yardımcısı
B
ir kişilik düşünün ki, üzerinde bir çok sıfat barındırmasına ve dünyanın en saygın mesleğini gerçekleştirmiş olmasına rağmen, hizmet ettiği insanlara ve
çevresine karşı, saygı ve sevgisinin yanında, alçak gönüllülüğünü ayrıca kendisini ifade etmede, tatlı ve anlaşılabilir dil
kullanmasını, yaşam tarzı olarak seçip, en güzel şekilde yansıtmasını başarabilmiş, ender kişilerden biri olsun.
İşte tanıma ve dostu olabilme şansını yakalayabildiğim ender kişilik sahibi, örnek insan sayın doktor ağabeyim CENGİZ DURAT.
Öyle böyle değil , sade, sıradan, sadece işi ile ilgilenen,
kenarda köşede kalmış bir nörolog değil bizim Cengiz Ağabeyimiz.Yok yok sadece bir doktor, bir nörolog değil, Sakarya’nın yetiştirdiği gerçek bir beyefendiydi bizim Cengiz
Ağabeyimiz.
2001 ocak ayında o zamanki adı Adapazarı SSK Hastanesine pratisyen doktor olarak ilk atanmam gerçekleşmiş heyecan ve merak içinde hastanenin acil servisine koşmuştum.
O zamanlar acil servislerde normalde uzman doktor bulamazdınız. Ancak yaklaşık 5 (beş) yıl süren mesai arkadaşlığımız boyunca Cengiz Ağabeyimiz bizi hiç yalnız bırakmadı
acil servisimizde. Prefabrik yapı içerisinde oldukça eski olan
2 (iki) kişilik koltukta, servis hemşirelerimizin özenle yaptıkları sade kahvesini yudumlarken ilk gördüğüm Cengiz Ağabeyimiz, emekliliğe ayrıldığı tarihe kadar hep yanımızdaydı.
Uzun boyu, ensesine kadar uzanan düz saçları, Sakarya
gibi bir ilde pek hoş karşılanmayacak tarzla top sakalı ve her
zaman dikkati çeken, her gün değişik olarak karşımıza çıktığı
giyim tarzı ile karşıdan bakıldığında ulaşılamaz gibi görünen,
ancak tanıdığım doktorlar arasında birinci sırayı alacak, o alçak gönüllülüğü, yardım severliği ile bizlere ekol olmuş, bizlerin Cengiz Ağabeyi.
Marangoz bir baba ile ev hanımı annenin Sakarya doğumlu çocuğu olarak dünyaya geldiği, o zamanın koşulları göz
önüne alındığında zorluklar içerisinde okulları bir bir başarı
ile bitirip tıp fakültesini kazandığında, kibirlenme gururlanma göstermeden kalbinde olan o insanlığa yardımcı olma,
tedavi etme düşüncesini her zaman yansıtmış ve bu örnek davranışlarını hiçbir zaman yitirmemiş bizim Cengiz Ağabeyimiz.
Anadolu insanının doktorlara gösterdiği o özel değere layık
olmuş, hem çalışma arkadaşlarının hem de tedavi ettiği insanların sevgisini, güvenini kazanmış
fedakarca çalışmaları hepimize
örnek olmuştur. SSK gibi günde 80-90 hasta polikliniği yapılan, acilinde 600-700 hasta bakılan bir hastanede, hastalarıyla
ve çalışma arkadaşlarıyla sorunsuz günler geçirmiş, gece ve
gündüz kendini mesleğine adamıştır.
Emekliliğinin son aylarına kadar tek nörolog olarak çalıştığı SSK kurumunda, her gece icapçı olarak acilin bütün
yükünü çekmiş, vertigo ön tanısıyla, danışmadan yatırdığımız hastaların yarısının nedenin, ishale bağlı baş dönmesi olmasına rağmen, tebessümle karşılayabilecek bir yüreği vardı
Cengiz Ağabeyimizin.
O zamanlar var olan mesai dışı özel muayenehaneciliğine
ek, bir yanda hastane polikliniği, bir yanda icap dolu geceler, hiç yorulmadan, enerjisi tükenmeden devam eden meslek aşkı ile çalışma azmini, kendi hayatından götürdüklerini
umursamadan ve yılmadan devam ettirebilmiş, örnek bir hekim profiliydi bizim Cengiz Ağabeyimiz.
Hastanenin hangi biriminde olursa olsun bir sorun çıktığında, sosyal endikasyon tanısı konulduğunda, ilk başvurulan hekimdi. Acil serviste yatması gerektiği
halde diğer branş doktor servislerine yatıramadığımız hastaları, nöroloji servisinde yatırarak, çıkacak sorunları erittiğimiz, kolumuz
kanadımızdı bizim Cengiz Ağabeyimiz.
Meşakkatli iş hayatına rağmen, kendine
öz, bakımlı fiziğiyle, giyinişiyle, hal ve ha- Dr. Cengiz Durat
reketleriyle, hani derler ya ‘’tam bir istanbul
beyefendisi’’ duruşuyla, sözü dinlenir sözünü dinlettirirdi
bizim Cengiz Ağabeyimiz
Hele bir de dünya tatlısı eşi SEVTAP ablamıza olan örnek
aşkıyla, ona karşı olan davranışıyla ,kızlarına olan düşkünlüğü ve üzerine tir tir titrediği, yaşantısında her zaman birinci
sırada tutmaya çalıştığı ailesine ayırmaya çalıştığı zaman ile
baba adamdı vesselam bizim Cengiz Ağabeyimiz
Yaşam mücadelemin en önemli kısmı olan mesleğimi icra
etme noktasında, başarılı iş hayatımın olgunlaşmasında ve
doktor olarak edindiğim saygınlığımın oluşmasında büyük
emeği olan benim can ağabeyim CENGİZ DURAT. İnşallah bu hayatta gördüğün değerin
kat kat karşılığı, Allah katında
ahiret hayatında cennet mükafatı
ile karşına çıkar.
Her yönünle bizlere örnek
olan, tüm Sakarya halkı ile doktor camiasının yoğun sevgi ve
saygısını kazanmış saygıdeğer
bizim Cengiz Ağabeyimiz. Seni
sevgiyle saygıyla yad ediyoruz.
35
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Dr. Serdar Değirmenci
Doyumu
İşİşDoyumu
Esra Özel
İ
36
ş doyumu, Latince’de yeterli anlamına gelen “satis”
kelimesinden türetilmiş bir kelimedir. İş doyumu kavramına aynı sıklıkla “iş tatmini” de denilmektedir. İş
doyumu, bir çalışanın yaptığı işin ve elde ettiklerinin, ihtiyaçlarıyla ve kişisel değer yargılarıyla örtüştüğünü ya da örtüşmesine olanak sağladığını fark etmesi sonucu yaşadığı bir
duygudur (Barutçugil, 2004).
İş doyumu, en genel anlamda iş ortamına ilişkin olumlu
ya da olumsuz duyguların tümü şeklinde ifade edilmektedir.
Başka bir ifadeyle çalışanların işlerinden duydukları hoşnutluk ya da hoşnutsuzluktur. İş doyumu işin özellikleriyle, çalışanların istekleri birbirine uyduğu zaman gerçekleşir (Daşdemir, 2009). İş doyumu, çalışanların işlerine ilgili tutumları,
işe karşı psikolojik olarak biriktirdikleri ve çalışma alanında
nasıl hissettikleri gibi birçok davranış ve duyguyu, kişinin işini ve iş tecrübesini değerlendirmesi sonucu meydana gelen
zevkli ve olumlu hisler olarak tanımlamaktadır (Karcıoğlu ve
Akbaş, 2011).
İş doyumu denildiği zaman, işten elde ettiği maddi kazançlar ve bir eser meydana getirmekten duyduğu mutluluk
anlaşılmaktadır. İş doyumu çalışanların bedensel ve zihinsel
sağlıkları yanında fizyolojik ve ruhsal durumlarıyla da alakalıdır. Çalışanın işine karşı olumlu tutum sergilemesini sağlayan
birçok faktör vardır. Bu faktörler, cinsiyet, yaş, kişilik, eğitim
gibi bireysel faktörler olabileceği gibi, işin niteliği, ücret, yükselme olanakları, çalışma koşulları gibi örgütsel faktörler de
olabilir (Minibaş, 2008).
İnsanlar belirli bir yaştan itibaren günlük yaşantılarının
büyük bir bölümünü işte geçirmektedir. Bu bağlamda sadece
ekonomik durumu değil, psikolojik durumunu da yakından
etkileyen işinden beklentilerini elde eden insan daha mutlu
olabilmektedir. Dolayısıyla iş doyumu insan yaşamında hem
ekonomik hem de psikolojik açısından önemli bir role sahiptir.
Sağlık Çalışanlarında İş Doyumu
Sağlık alanı, başta sağlık meslekleri olmak üzere, farklı
meslek gruplarındaki çalışanların, farklı hizmet basamaklarında ve birimlerinde, toplumun bütünü için sağlık hizmeti
ürettikleri, yoğun emeğe dayalı bir hizmet alanıdır. ‘‘Sağlık
bakımı’’ olarak tanımlanan bu hizmetler, koruyucu ve sağaltıcı hizmetler ile farklı teknik ve destek hizmetleri kapsar.
Dünyada ve ülkemizde son yıllarda yaşanan siyasal ve
ekonomik gelişmeler, sağlık bakımını, bu amaçla üretilen
sağlık hizmetlerini ve bu hizmetleri üreten sağlık çalışanlarını
etkilemiştir. Bu değişiklikler, sağlığın korunup geliştirilmesini, bu başarılamadığında hastaların iyileştirilmesine katkı
yapmayı görev edinmiş olan sağlık çalışanlarının iş yükünü
artırmıştır. Sağlık çalışanları ile sağlık hizmetine gereksinimi en fazla olan toplum kesimlerini, etkili ve verimli hizmet
üretme olanaklarının sınırlandığı güç koşullarda karşılaşmak
zorunda bırakmıştır.
Bu değişiklikler, yalnızca sağlık alanında çalışanlarının
karşılaştıkları fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik riskleri
artırmamış; insana ve özellikle de sağlığını yitirmiş insana
odaklanmış bir hizmette, işin ve mesleğin gereği olarak üstlenilen psikososyal stresi, yetersizlik ve çaresizlik duygusu ile
pekiştirerek, katlanılması güç boyutlara ulaştırmıştır. Sağlık
çalışanları için bu koşullarda önem kazanan iş doyumu ile
ilgili sorunlar, giderek ağırlaşmış ve yaygınlaşmıştır.
Sağlık alanında hizmet, pek çok farklı meslek grubunun
bir arada çalışmasını gerektirir. Bu meslek gruplarının başarılı, mutlu ve üretken olabilmelerinin en önemli gereklerinden biri olan iş doyumu, işin bireye sağladıklarının algılanmasıyla oluşan hoşnutluk duygusudur. Tüm çalışanlar,
çalışma koşullarını iyileştirmesini çalışma yaşamına ilişkin
ekonomik psikolojik ve toplumsal gereksinimlerinin, özlem
ve isteklerinin karşılanmasını istemektedirler. Çalışanlar çalıştıkları kurumlarda gereksinimleri karşılandığı sürece doyumlu olmaktadırlar.
İş doyumu yüksek olan kişilerin işe güdülenmesi ve verdikleri hizmetin kalitesi yükselmektedir. Sağlık çalışanları
çalışma ortamı içindeki durumlarından hoşnut olduklarında
enerjilerini hasta bakım kalitesini arttırma yönünde yoğunlaştırmaktadırlar. İş yerinde mutlu olan çalışan, bunu çevresine ve hastalara yansıtacaktır. İster istemez çalışanın performansı ve iş verimi artacaktır. İş doyumunun düşük olması ile
personel değişim hızı, performansın düşmesi, işe devamsızlık, doyumsuzluğu pekiştirici iş ortamı, çalışma ekibi ile ilgili
zorluklar, kurumsal engeller gibi faktörler arasında yakın bir
ilişki bulunmaktadır. Çeşitli sebeplerle iş yerinde mutlu olamayan çalışanda ise tam tersi bir tablo gözlenir. İşi ve işvereni zarara uğratan, sıkıntıya düşüren durumlar yaşanır.
Sağlıklı veya hasta bireyin bakımı, kurumsal ve mesleki
konular, sağlık çalışanlarının yaşamsal önemi olabilen kararlar verebilmelerini gerektirmektedir. Karar verme sürecini
tam ve doğru olarak anlama ve sağlıklı veya hasta birey ve
ailesinin bakımında kullanma profesyonel becerilerinin gelişiminin temel gereğidir. Diğer bir deyişle etkili sorun çözme
stratejilerini kullanma ve güçlü bilgi temeline dayalı karar
verme yeteneği, sağlık çalışanlarından beklenen bir davranıştır (Azak ve Yalçıntaş, 2007).
Sağlık çalışanlarında, hastaya sağlık hizmeti verirken acil
ve doğru karar vermeyi gerektiren birçok durumla karşılaşılır. Bunu yaparken sağlık çalışanının aldığı eğitim kadar iş
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
tecrübesi ve çalışma koşulları da etkilidir. Bu nedenle önce
sağlık çalışanları bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir
iyilik halinde olmalı, çalışma şartları motivasyonunu artıracak şekilde olmalıdır. Yapılan birçok araştırmada geçen, genel olarak sağlık çalışanlarında iş doyumunu artırmanın en
önemli yöntemleri şunlardır:
-Çalışma yaşamının ve ortamının kalitesinin artırılması,
-Çalışma ortamında işin zenginleştirilmesi,
-Rotasyon uygulaması,
-İşin genişletilmesi ve geliştirilmesi,
-Azaltılmış iş günü sayısı uygulaması,
-Esnek zaman uygulaması,
-İş paylaşımı uygulaması,
-Part-time çalışma,
-Hizmet içi ve genel eğitim programları.
Sağlık çalışanlarında iş doyumsuzluğuna neden olabilecek
faktörler, işin yapılış şekli ile ilgili olabileceği gibi, kurumun
yapısından, fiziksel çevre koşullarından veya kişinin bireysel
özelliklerinden kaynaklı olabilir. Hastanelerde çalışan sağlık
personeli için fiziki ortam, çalışma şekli ve çalışma koşulları
oldukça önemlidir. Çalışma ortamı ve koşullardaki olumsuzluklar, birey ve kurumlar üzerinde de olumsuz durumlara neden olmaktadır. Özellikle çalışılan kurumun doğasında olan
bazı özellikler, iş arkadaşları, işin özellikleri iş doyumsuzluğu
için sürekli sorun yaratabilirler. Kaynak fark edilemezse iş
doyumsuzluğuna sürekli ve kalıcı bir çözüm bulmak zorlaşır.
Yaşanan sorunların çalışanlara kişilerarası çatışmalar, performans düşmesi ve iş doyumsuzluğu olarak yansıması kaçınılmazdır. Çalışan için uygun şartlar oluşturulamazsa zamanla
ortaya çıkan sorunlar iş doyumsuzluğuna yol açar.
Sağlık çalışanlarında iş doyumsuzluğunun nedenleri
incelendiğinde ise:
-Rollerdeki belirsizlik ve rol çatışması,
-Sorumlulukların fazla olması,
-Karara katılımda azlık,
-İş güvenliğinin yetersizliği veya yokluğu
-Yönetimin olumsuz yaklaşımları,
-Fiziki mekan ve çalışma ortamının uygunsuz koşulları,
-Yoğun iş yükü, zamanın yetersizliği,
-Nöbet veya vardiya sisteminde çalışma, icaplar,
-Çalışma arkadaşları ve çalışma ekibi ile iletişimin bozukluğu,
-Ücretlerdeki yetersizlik,
-Ödüllendirme vb. teşviklerin olmaması veya yetersiz olması,
-Terfi vb. konularda adaletsizlik,
-Statü ve kariyer engeli,
AZAK, A., Yalçıntaş S. (2007), Klinik Karar Verme ve Hemşirelik, Türkiye
Klinikleri Dergisi, C.1, S.17, s.176. BARUTÇUGİL, İ. (2004), Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Kariyer Yayıncılık, İstanbul. DAŞDEMİR, İ. (2009), Çalışanlarda
İş Doyumu, Çevre ve Orman Bakanlığı Teknik Bülten, S.30, s.3. ERDEMİR, F.
(1998), Hemşirelerin Rol ve İşlevleri-Hemşirelik Eğitiminin Felsefesi, Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, C.2, S.1, s.59. KARCIOĞLU,
F., Akbaş S. (2010), İşyerlerinde Psikolojik Şiddet ve İş Tatmini İlişkisi, Atatürk
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler (İİB) Dergisi, C.24, S.3, s.139. MİNİBAŞ,
POUSSARD J., Erkmen T. (2008), Yonetim İletişim Kültür, Arıkan Basım Yayım
Dağıtım, İstanbul. ŞAHAL, E. (2005), Akademik Örgütlerde Örgüt Kültürü ve
İş Tatmini, Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
37
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
-Yaş, medeni durum, kişilik, eğitim düzeyi, cinsiyet, deneyim gibi bireysel nedenler karşımıza çıkmaktadır (Erdemir,
1998).
İş doyumsuzluğuna neden olan etken çok önemlidir. Bu
sorun teşkil etken zamanında müdahale edilip yok edilmezse çalışan bireyde uzun dönemde fiziksel, ruhsal ve sosyal
olarak problemlere yol açar. Sağlık çalışanlarında iş doyumsuzluğu, iş görenin işinden memnun olmaması, iş yerinde
rahatsız ve mutsuz olduğunu ifade etmektedir. Çalışanların
beklentileri, özlemleri fiilen elde ettiklerinden daha yüksek
olduğundan çalışma hayatında esas olan iş doyumu değil; iş
doyumsuzluğu olmaktadır.
Sağlık çalışanlarında beklentilerin karşılanamaması sonucunda ortaya çıkan iş doyumsuzluğu bireylerde istenmeyen davranışsal sorunlara neden olmaktadır. Bunlardan en
önemli sonuçlar şunlardır:
-Devamsızlık ve işe geç gelme,
-Çalışan devir hızında artış,
-Performansta düşüklük, motivasyon eksikliği,
-Gerilim tepkileri (Alarm tepkisi, direnme tepkisi, bitkinlik evresi),
-Engellenme tepkileri (Saldırganlık, çekilme, direnme, uzlaşma),
-İş uyuşmazlıkları,
-Bireysel sonuçlar,
-Stres (Şahal, 2005).
Yaşamının önemli bir kısmını çalıştığı iş yerinde veya
kurumda geçiren sağlık personelinin iş doyum düzeyi özel
yaşamını ve sağlığını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecektir. İş doyumunun yüksek olmasının sağlık çalışanının
mutluluğuna katkıda bulunduğu, düşük olmasının ise çalışanın işine yabancılaşmasına neden olduğu, buna bağlı ilgisizliğin ve uyumsuzluğun ortaya çıktığı görülmüştür. Bu nedenle
sağlık çalışanlarında iş doyumu üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu olarak önem arz etmekte, bu alanda
yapılan çalışmaların artması ve bu çalışmalara bağlı olarak
alınacak önlemler ile sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının düzenlenmesi önerilmektedir.
Kaynakça
Eczanedenetimlerine
denetimlerine
Eczane
Ecz. Özlem Öztürk
G
38
iriş
Eczane denetimleri ile ilgili bilgi vermeden önce
günümüzde çoğunlukla eczanelerde icra edilen,
eczacılık mesleğinin tanımını yapalım. Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan
tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti,
etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve
çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri
yürüten sağlık hizmetidir.
Eczane denetimlerinin amacı, eczane olarak kullanılan
yerlerin özelliklerini, iç kısımlarını, laboratuarlarının şartlarını, eczanelerde bulunması gereken malzemelerin, eczane
hizmetleriyle ilgili hususların kontrol edilmesi düzenlenmesi
ve iyileştirilmesidir. Ayrıca ülkenin sağlık şartlarını düzeltmek, fertlerin sağlığına zarar verebilecek durumlarla mücadele etmek ve eczanelerin tek elden planlanıp aynı standartlarda, haksız rekabete yol açmadan hizmet vermesini sağlamak da bu denetimlerin amaçları arasındadır.
Mevcut Mevzuat ve Denetim Uygulamaları
Eczanelerin denetimleri, 6197 sayılı “Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun” ve 12.04.2014 tarih ve 28970 sayılı
Resmi Gazetece yayımlanan “Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik” hükümleri doğrultusunda yapılmaktadır.
İlgili yönetmeliğin 47. Maddesinde de belirtildiği üzere; ‘Eczaneler, yılda en az iki defa zorunlu olmak üzere gerekli görülen
hâllerde denetlenir. Denetime yetkili olanlar, eczanelerde yürürlükte
bulunan ilgili mevzuat hükümlerine uyulup uyulmadığını Kurumca
düzenlenen denetim formuna göre tespit ederler.’ Denetime yetkili
olanlar da ilgili yönetmeliğin 46. maddesinde şu şekilde belirtilmiştir; ‘Eczane denetimleri, Kurum sağlık denetçileri veya sağlık müdürlüğü tarafından görevlendirilecek eczacı tarafından yapılır.
Sağlık müdürlüğünde görevli eczacı yoksa ilde görev yapan ve sağlık
müdürlüğü tarafından görevlendirilecek kamu eczacısı tarafından denetim yapılır.’
Yapılan denetimlerde eczanelerin kanun ve yönetmelik
hükümlerine uyup uymadığına bakılmaktadır. Bu kanun ve
yönetmelik hükümleri doğrultusunda hazırlanan ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun resmi internet sayfasında ‘09.02.2011 tarihli Eczane Denetimleri Hakkında İl Sağlık Müdürlüklerine Duyuru’ başlığı altında yayınlanan Eczane
Denetim Formu’ndaki maddeler doğrultusunda inceleme
yapılmaktadır. Denetim sonucuna göre ilgili haneler doldurulmakta ve gerekli açıklamalar yapılmaktadır. Formun arka
sayfasında bulunan ‘Denetim Sonucu Tespit Edilen Hususlar’ kısmı da doldurulmalıdır. Ayrıca denetim sonucu tespit
edilen eksiklikler, eczanelerde bulundurulması zorunlu olan
teftiş defterine de yazılmalı, denetim tarihi, denetimi yapan
yetkililerin adı, soyadı ve unvanı belirtilerek imzalanmalıdır.
Denetim sonucu tespit edilen ve teftiş defterine kaydedilen
eksikliklerin giderilmesi için eczacıya Eczacılar ve Eczaneler
Hakkında yönetmelğin 47. maddesine istinaden en fazla 10
(on) iş günü süre verilmektedir. Bu husus da denetim formunun ‘Denetim Sonucu Yapılan İşlemler’ kısmında belirtilmektedir.
Yapılan bu denetim sonrasında tespit edilen eksikliklerin
raporlanması yapılmakta ve eksiklik saptanan eczanelerin
her birine uyarı yazıları gönderilmektedir. Bu uyarı yazılarının gönderimi eczaneye ulaşıp ulaşmadığından emin olmak
adına, PTT aracılığıyla iadeli taahhütlü olarak ya da elden
teslim tesellüm belgeleriyle yapılmaktadır. Ayrıca bu belgeler cezai işlem uygulanması durumunda da önem teşkil ettiğinden, yazılan uyarı yazıları ile birlikte dosyalanması uygun
görülmektedir.
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında yönetmeliğin 47. maddesinde belirtildiği üzere ; ‘Yapılan denetim sonucu eksiklik tespit
edilmesi hâlinde, eczacıya en fazla on iş günü süre verilerek eksikliklerin giderilmesi istenir. Bu sürenin sonunda eksikliklerin giderilip
giderilmediği hususunda yerinde tekrar denetim yapılır. Eksikliklerin
giderilmemiş olması hâlinde eczacıya ihtâren beş iş günü ek süre verilir. Verilen sürenin sonunda eksikliklerin giderilmemesi durumunda
Kanunun 45 inci maddesine göre işlem yapılır.
Eczanede tespit edilen eksiklik ya da mevzuata aykırılıkların,
ceza uygulamasına rağmen bir sonraki denetimde giderilmemesi hâlinde eksiklik tamamlanıncaya kadar ruhsat askıya alınır.’
Son olarak her eczane için yapılan işlemlerin yer aldığı bir
rapor hazırlanmaktadır.
Sakarya’da Eczane Denetimleri ve Sık Karşılaşılan
Eksiklikler
İlimizde Mart 2014 itibari ile toplam 260 eczane bulunmaktadır. Bu eczanelerin 108 tanesi Adapazarı, 25 tanesi
Serdivan, 11 tanesi Erenler olmak üzere 144 tanesi merkez
ilçelerde geriye kalan 116 tanesi de diğer ilçelerde bulunmaktadır.
İl merkezimizde yapılan denetimlerde Sağlık Müdürlüğünde görevli eczacı ve sağlık personeli tarafından denetimler yapılmaktadır. İlçelerimizde ise sağlık müdürlüğü tarafından görevli kamu eczacıları ve sağlık personelleri tarafından
denetimler sürdürülmektedir.
Yaptığımız denetimlerde karşılaştığımız eksiklikler bölgeye ya da ilçeye göre değişmekle birlikte sık karşılaşılan eksikSakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
genelbakış
bakış
genel
likler olarak;
•
Uyuşturucu ilaçlar, psikotrop ilaçlar, stajyer ve personel defterinin kayıtlarının düzenli tutulmaması,
•
Uyuşturucu, psikotrop ilaçların sayısının kayıtlarla
uyumlu olmaması,
•
Eczanelerde bulundurulması mecburi olan ilaç ve
tıbbi malzemelerin mevcut olmaması
•
Hassas terazinin kalibrasyon zamanının geçmiş olması
•
Isı - nem ve buzdolabı ısısı ile ilgili kayıtların düzenli
olarak tutulmaması
•
Özellikle bazı ilçelerde sık karşılaşılan bir durum
olarak da ambalajı açık ürün bulunması durumları sıralanabilir.
Eksiklikler Sonucu Uygulanan Cezai İşlemler
Yapılan ilk denetimlerde tespit edilen eksiklikler sonucunda, tespit edilir edilmez cezai işlem uygulanması gereken durumlar mevcuttur. Bu cezai işlemlere örnek olarak eczanede
Cezai İşlem Uygulama Sebebi
satılmak üzere miadı geçmiş ilaç bulunmasını verebiliriz. Bu
durumda Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 41.
maddesine göre işlem yapılarak beş yüz Türk Lirası idari
para cezası verilir. Dikkat edilmesi gereken husus ise miadı
geçen bu ilaçların tutanak altına alınarak el konulmasıdır.
Bir diğer ve en çok uygulanan örnek; cezai işlem için özel
hükmü bulunmayan ve iki denetim arka arkaya tespit edilen
eksikliklerin üçüncü denetimde de görülmesi halinde Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 45. maddesi gereği
beş yüz Türk Lirası idari para cezası verilmesidir.
Cezai işlemler ilde valilik, ilçelerde kaymakamlık oluru ile
yapılmaktadır. Cezai işlem bildirimlerinde de uyarı yazılarında olduğu gibi gönderme işlemi PTT aracılığıyla iadeli taahhütlü ya da elden teslim tesellüm belgesiyle yapılmaktadır.
İlimiz genelinde 2012-2013 yılları arasında konularına
göre uygulanan cezai işlemlerin (idari para cezası vb.) niteliği
ve sayısı aşağıda belirtilmiştir.
Uygulama Tarihi
Ceza Uygulanan Eczanenin
Bulunduğu İlçe
Uygulanan
Cezai İşlem Sayısı
2012
Adapazarı
1
2012
Serdivan
1
Denetimde Tespit Edilen Eksiklikler
Sebebiyle
Toplam
Sayı
2013
Adapazarı
3
2013
Akyazı
2
2013
Erenler
1
2013
Adapazarı
1
2013
Serdivan
1
2012
Hendek
1
2013
Karapürçek
1
Toptan ilaç satışı yapmak
2013
Arifiye
1
2
İzinsiz tadilat yapıldığının tespiti
2013
Karapürçek
1
1
Nöbette kapalı olması sebebiyle
2012
Karapürçek
2
2
Ambalajı açık ürün bulundurmak
2013
Akyazı
2
2
Miadı geçmiş ilaç bulunması
Denetimde Kapalı Olması Sebebiyle
Sonuç
Eczane denetimleri başta da belirtildiği üzere sağlık şartlarını düzeltmek, fertlerin sağlığına zarar verecek durumlarla
mücadele etmek, eczane olarak kullanılacak yerlerin özelliklerini, eczane kısımlarını, laboratuar şartlarını kontrol edip
düzenleyerek eczanelerin belirli ve aynı standartlarda, haksız
rekabete yol açmadan hizmet vermesini sağlamak amacıyla
yapılan önemli ve düzenli yapılması gereken işlemlerdir.
2
2
KAYNAKLAR
1.
2.
3.
4.
5.
6.
http://www.iegm.gov.tr/
http://www.saglik.gov.tr/
http://www.mevzuat.gov.tr/
http://www.asm.gov.tr/
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/
http://www.teb.org.tr/
39
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
8
SAKARYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ
GENEL SEKRETERİMİZİ TANIYALIM
Sn. Doç Dr. Hasan Salih SAĞLAM, Sakarya Kamu hastaneleri
Birliği Genel Sekreteri. Yeni görevine 21.03.2014 tarihinde
başladı. Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliğinin çalışma
ve faaliyetleri, planları ve kendisi ile ilgili dergimize açıklamada
bulundu. Kendisiyle yaptığımız söyleşide şunları konuştuk;
40
Sn. Genel Sekreterimiz kısaca özgeçmişinizden bahseder misiniz?
Baba ocağı Trabzon’un Yomra ilçesine bağlı Kayabaşı
köyü. İlk okulu o köyde okudum. Daha sonra orta öğretimi
Trabzon’da tamamladım. 1981 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde başlayan üniversite eğitimini 1987 yılında bitirip Şarkışla’da mecburi hizmete gittim. 1989 yılında
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde üroloji
ihtisasına başladım. 1993 yılında uzman olup Afyon’da iki
aylık kısa dönem askerlik yaptım. Daha sonra ihtisas yaptığım hastanede 1996 yılına kadar başasistan olarak kaldım.
Akademik çalışmalarımı kesip o tarihte Sakarya Devlet Hastanesine uzman olarak tayin oldum. 2010 yılında Sakarya
Tıp Fakültesine yardımcı doçent olarak başladım. 2013 yılında doçent oldum. Bu aralar, yurt dışında eğitim için kabul
edildiğim sırada, Genel Sekreterliğe atanmam söz konusu
oldu.
“Genel Sekreter” görevinizin tanımını açıklar mısınız?
Bilindiği gibi Sağlık Bakanlığına bağlı ikinci ve üçüncü ba-
samak hastaneler ile ağız ve diş sağlığı merkezlerinin açılması, işletilmesi, denetlenmesi ve bu hastanelerde her türlü
koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin temini için Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu kurulmuştur. Genel Sekreterlik bu birliğin en üst karar ve yürütme organıdır. Genel Sekreter de biriliği ilgili mevzuata göre
yöneten kişi olmaktadır.
Üroloji Uzmanı olduğunuzu biliyoruz. Başka idari
görevlerde bulundunuz mu?
İlk olarak 1988-89 yıllarında Sivas ili Şarkışla ilçesinde
sağlık grup başkanlığı yaptım. Şarkışla o zamanda bile 70
bine yakın nüfusu olan büyükçe bir ilçeydi. Daha sonra da
“Sakarya Devlet Hastanesi” döneminde, 2003-2006 yılları
arasında başhekim yardımcılığı görevinde bulundum.
Hakkınızda yaptığım küçük araştırmada uzmanlık
alanınız “Etik” diye geçiyor. Bu konudan biraz bahseder misiniz?
Bu bilginin nasıl olup da kayıtlarda yer aldığını aslında
ben de bilmiyorum. Bilimsel çalışmalarda uluslar arası kabul
edilmiş, müeyyidesi de olan ahlak kurallarına, bir anlamda
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
tıp etiğine ilişkin birkaç eğitime katıldım. Bu ifadenin sebebi
de katıldığım bu kurslardır diye tahmin ediyorum. Sebep her
ne olursa olsun bu ifadeyi seviyorum. Bu bir ahlak ifadesidir.
Aslında insan hayatının bütününde önem taşıyan ahlak bilim
platformunda da çok değerlidir. Başta insana ve doğmakla
yaşama hakkını elde etmiş olan hayvanlara saygıyı merkeze
koyarak bilginin nasıl üretileceği ve üretilmiş bilgiyi kullanırken de emeğe saygıyı gösteren etik bu haliyle vazgeçilmez
bir usul bilgisidir.
Sakarya Üniversitesi Akademik Genel Kurul Toplantısında, 2012 yılındaki akademik çalışmalarınızdan
ötürü ödüle layık görüldünüz. Bu konuda bizi bilgilendirebilir misiniz?
Yardımcı doçentlik döneminde hocamız Prof Dr Öztuğ
Adsan başkanlığında gerçekten çok çalıştık, önemli sayıda
yerli ve yabancı dergilerde çalışmalarımız yayınlandı. Bu
dönemde üniversitemizin rektörlüğü de bizleri uluslar arası
çalışmalar için her türlü teşvik etti ve son olarak da ödüllendirdi.
Yeni görevinizi devraldığınızdan beri, ilimizdeki
hastaneler ve ilimizin genel sağlık durumu hakkında
gözlemleriniz nelerdir?
Ben yıllardır bu şehirde hekimlik yapmaktayım. Bazı
eksiklikler olduğunu önceden de görüyordum; bu konular
üzerinde arkadaşlarla kendi aramızda da fikir alışverişinde
bulunmakta, bazen de ilgililere önerilerimizi sunmaktaydım.
Personel, fiziki şartlar ve sisteme yönelik iyileştirme çalışmaları var.
Sizden önceki dönemlerde yapılan işler hakkındaki
yorumlarınızı alabilirmiyiz?
Önemli işler yapılmış, arkadaşlara teşekkür ediyorum,
eksikler hemen giderilemiyor elbette. Tasarı halindeki bazı
planlarda revizyon ihtiyacı olabilir; arkadaşlarımla bunları
değerlendireceğiz.
Göreviniz ile ilgili planlarınızdan ve faaliyetlerinizden kısaca bahseder misiniz?
Acil, orta ve uzun vadeli planlarımız var. Bir an önce il dışı
sevkleri asgariye indirmek, yerinde sağlık hizmetini çeşitlendirerek sunmak istiyoruz. Hasta memnuniyetini sağlarken
her düzeyde çalışan fedakar arkadaşlarımızın da memnuniyetini sağlamaya gayret edeceğiz.
663. KHK ile birlikte yeni kurulan kurumların sağlık
hizmetine katkıları sizce nelerdir?
Yönetimin kurallar çerçevesinde inisiyatif alarak etkin ve
verimli bir sağlık hizmeti sunması için bunun bir fırsat olabileceğini düşünüyorum. Daha ağır işleyen bir sistem yerine
daha küçük ve dinamik özelliği olan bir süreç başladığı kanısındayım.
Yeni Sistem hasta memnuniyeti esaslı bir sistemdi.
Sizce istenilen duruma ulaşıldı mı?
Hasta memnuniyeti ölçülebilen bir parametredir; eski ve
yeni durumlar arasındaki farkın ne olduğunu bilmiyorum,
ama daha iyi hizmet veriliyorsa şüphe yok ki hasta memnuniyeti artacaktır. Biz eksiklerimizi tamamlayıp hizmet kalitesini yükselttikçe de bu artış devam edecektir.
Sağlık Çalışanları ve hizmet alan kişiler açısından
uygulama neler getirdi?
Hizmet sürecinde sağlık çalışanlarının memnuniyetini çok
41
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
önemli görüyorum; iyi hizmet için en temel öğelerden biri
çalışan memnuniyetidir. Çalışan memnuniyeti hasta memnuniyetinin de şartlarından biridir. Bazen hiçbir şey yapılamayan hastaya güler yüz yetebilmektedir. Yeteri kadar sağlık
hizmeti alan bir çok insanın beklentisi çalışanın güler yüzüdür. Yani hizmet verenin güler yüzü olmazsa sağlık hizmeti eksik kalmaktadır. Güler yüz yasayla temin edilebilir bir
durum değildir ama desteklenebilen bir durumdur. Yeni
uygulama çalışan taleplerine daha kolay cevap verebilecek
özellikler taşımaktadır. Bu yönüyle hem çalışan hem de hasta
memnuniyeti açısından avantajlı görünmektedir.
Hastanelerimizin durumunu nasıl görüyorsunuz?
Sakarya’da ADSM dahil, kamuya ait 14 hastane bulunmaktadır. Ne yazık ki her birinin kendine has bir takım sıkıntıları var. İlçe ve merkezdeki bazı hastanelerde inşaat faaliyetleri devam etmektedir. Fiziki şartlarla birlikte personel
ihtiyaçları da karşılanınca daha iyi hizmet imkanı doğacaktır.
Sakarya’nın vitrini SEAH ve Yenikent hastanelerinde de bir
takım düzenlemelerin hem hizmeti hem de hizmet kalitesini
daha da artıracağını görüyorum.
Hastanelerdeki çalışan tüm sağlıkçıların sıkıntıları
nelerdir.
Hastanede sağlık çalışanı dediğimiz zaman temizlik elemanından doktoruna kadar herkes buna dahildir. Gördüğüm kadarıyla herkes her şeyden önce önemli olduğunu
hissetmek istiyor. Bu durum gayet insani bir taleptir. Ayrıca en değerli hizmet olan sağlık hizmetini sunan çalışanlar
hastadan da saygı bekliyor. Daha sonra çalışma şartlarının
iyileştirilmesi, özlük haklarıyla ilgili beklentilerin karşılanması gelmektedir.
Planlarınız arasında personele yönelik iyileştirme
ve memnuniyet anlamında planlarınız da var mı, varsa
nelerdir?
İdare olarak çalışan tüm arkadaşlarımıza önemli olduğunu hissettirmek istiyoruz. Bunun için elimizden ne geliyorsa
yapmak niyetindeyiz. Çalışanın değersizleştiği bir yerde hasta memnuniyeti de olamaz.
Sağlık Hizmetlerinde çözüm anlamında düşünceleriniz, önerileriniz nelerdir?
Ben şahsen istişareyi çok önemli görüyorum. Her zaman
işler göründüğü gibi değildir. Ortak aklı kullanmak daha iyi
imkanları bulmaya yarar. Şikayetlere bakarak bugün için bir
hareket tarzı belirlenebilir ama ileriye yönelik planlar olmazsa her ne yapılıyorsa eksiktir.
Son olarak;
Sakarya da uzun yıllardır hizmet veriyorsunuz, daha
önce çalıştığınız hastanede sağlık çalışanları arasında
sevilen ve saygı duyulan bir hekimsiniz bu durumun
gelişim sürecini anlatırmısınız.
Bunu öncelikle bir iltifat olarak alıyorum, öyle olmak isterim. Şöyle bir tarz üzere olmaya çalışıyorum: Daima işimi iyi
yapmaya çalıştım ve yaptığım işi değersizleştirebilecek davranışlardan uzak durdum. Mesai arkadaşlarımı işimin vazgeçilmez bir parçası olarak gördüm ve sevdim, adil olmaya
çalıştım.
Bu durumun uzun yıllar sürmesi dileği ile yeni görevinizde Sağlık Müdürlüğü olarak başarılar dileriz.
Röportaj Elvan Aslan Aydın
İl Sağlık Müdürlüğü
Faliyetleri Brifingi
42
İl Sağlık Müdürlüğü 2012 İkinci Dönem ve 2013 yılı Faaliyetleri ile ilgili Vali Mustafa Büyük’e ve Sağlıktan Sorumlu
Vali Yardımcısı Şakir Özdikici’ye sunum gerçekleştirdi.Sunumda İl Sağlık Müdürü Uzm Dr.Murat Alemdar,İl Sağlık
Müdür Yardımcıları Dr. Serdar Değirmenci,Dr. Mustafa
Ezen,Dr. Rana Beşler,Yusuf Türkdoğdu,Şube Müdürleri,İl
Ambulans Servisi Başhekimliği,UMKE (Ulusal Medikal
Kurtarma Ekibi ) ve personel hazır bulundu.
Yapılan sunumda Sakarya İli Nüfus Bilgileri ve Nüfus Piramidi,Kamu Hastaneleri Mevcut Durumu,İl Geneli Mevcut Personel Durumu,Özel Hastane yatak Sayıları,Sağlık
İstatistikleri,Kalite Yönetim Sistemi Çalışmaları,Bilimsel Çalışmalar,Eğitimler ve Tatbikatlar,Yatırımlar,Özel Sağlık Kuruluşları envanter ve Denetimleri,Ruhsatlandırma,Gerçekleştirilen Eğitim ve Bilgilendirme Faaliyetleri,Araştırma,Bilgi
Sistemleri ve Sağlığın Geliştirilmesi Şube Müdürlüğü’nün
çalışmaları,Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nün çalışmaları ve UMKE faaliyetleri hakkında bilgiler
verildi.
Sunumun ardından Vali Mustafa Büyük Yurt dışı ve içinde görevlendirilen UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi)
personeline belge vererek teşekkür etti.
Vali Büyük “Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlarımızla İlimizde yaşamakta olan Vatandaşlarımıza en etkin,en kaliteli
hizmetleri sunmak adına çalışıyoruz ve çalışmaya da devam
edeceğiz.İl Sağlık Müdürlüğümüzün faaliyetleri ile ilgili aldığım bilgilerden memnun kaldım.Tüm Sağlık Personelinin
aynı azim,özveri ve titizlikle çalışmalarını bekliyor.Bundan
sonraki çalışmalarında kendilerine başarılar diliyorum.” İfadelerini kullandı.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
HASTA HAKLARI øL KOORDøNATÖRLÜöÜ
HastaHaklarÕ BaúvuruSayÕlarÕ
İl Sağlık Müdürü’ne
bağlı birimlerin 2012
ikinci yarı yıl ve 2013
yılı faaliyet tabloları
Baúvuru
SayÕsÕ
Yerinde
Çözülen
Kurulda
Görüúülen
øhlal
var
øhlal yok
2013
3.357
3.186
179
24
155
2012
2.383
2.071
312
31
281
2011
2.079
1.792
287
25
262
SABøMͲBøMERͲBilgiEdinme
2012 son 6 ay da BøMER’e baúvuru sayÕsÕ 391’dir. (Hastaneler Dahil)
Baúvuru SayÕsÕ
SABøM
BøMER
2013
BøLGø EDøNME
Cevap Verilen
Cevap Beklenen
103
98
5
171
158
13
259
230
29
ToplumuBilgilendirmeAmacÕylaVerilenE÷itim
E÷itim Verilen Kiúi SayÕsÕ
HUKUKBÜROSU
DAVALAR
ASLøYE CEZA MAHKEMESø
ASLøYE HUKUK MAHKEMESø
øù MAHKEMESø
øDARE MAHKEMESø
TOPLAM
DAVALAR
ASLøYE CEZA MAHKEMESø
ASLøYE HUKUK MAHKEMESø
øù MAHKEMESø
øDARE MAHKEMESø
øCRA HUKUK MAHKEMESø
SULH CEZA MAHKEMES7
TOPLAM
ADET
7
5
19
43
74
HukukiYardÕmSayÕlarÕ
BAùVURU TÜRÜ
HUKUKø YARDIM TALEP EDEN
HUKUKø YARDIM TALEP
ETMEYEN
TOPLAM
ADET
92
5
97
2012
2013
13.402
12.796
SøVøL SAVUNMA øL KOORDøNATÖRLÜöÜ
HukukDavaDosyalarÕ SayÕsÕ
ADET
8
16
25
43
2
1
95
HukukiYardÕmSayÕlarÕ
2013
2012(2.Dönem)
HukukDavaDosyalarÕ SayÕsÕ
2011
8.633
BAùVURU TÜRÜ
HUKUKø YARDIM TALEP EDEN
HUKUKø YARDIM TALEP ETMEYEN
TOPLAM
ADET
42
2
3
38
85
TOPLAM
848
KATILIM
CI
SAYISI
øL SAöLIK MÜDÜRLÜöÜ
18
2
SEAH
KADIN DOö. VE ÇOCUK
HAST.
YENøKENT DEVLET
HASTANESø
156
TOYOTA_SA HASTANESø
AöIZ VE Døù SAöLIöI
MERKEZø
HENDEK DEVLET
HASTANESø
GEYVE DEVLET
HASTANESø
PAMUKOVA DEVLET
HASTANESø
KOCAALø øLÇE
HASTANESø
KAYNARCA øLÇE
HASTANESø
SAPANCA øLÇE
HASTANESø
32
FERøZLø øLÇE HASTANESø
AKYAZI DEVLET
HASTANESø
KARASU DEVLET
19
3
4
6
7
8
9
10
11
12
13
øcraDosyalarÕ
EöøTøM VE TATBøKAT
YERø
1
5
ADET
118
30
148
2012Ͳ2013HukukiYardÕmAçÕlanDavaSayÕlarÕ
DAVALAR
CEZA VER7LEN DOSYA SAYISI
BERAAT VER7LEN DOSYA SAYISI
KOVUbTURMAYA YER OLMADI)INA
DA7R VER7LEN KARAR SAYISI
DEVAM EDEN DOSYA SAYISI
TOPLAM
S.N
O
14
40
64
85
37
40
30
24
28
39
55
øL PERFORMANS VE KALøTE KOORDøNATÖRLÜöÜ
KAL7TEYÖNET7MS7STEM7 ÇALIbMALARI
İl Sağlık Müdürlüğü’ne
bağlı şube
müdürlüklerinin 2012
ikinci yarı yıl ve 2013
yılı faaliyet tabloları
TSEͲEN øSO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Temel E÷itimi,
Dökümantasyon E÷itimiveøç TetkikE÷itimleri;
Birer haftalŦk eŒitimlere MüdürlüŒümüz birimlerinden 30
personel ve 112 ASH østasyon SorumlularÕ ve Komuta personeli
katÕldÕ.
YÖNETøMHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
2012YŦlŦndaHizmeteGiren
YÖNETøMHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
DøSøPLøNBøRøMø
YATIRIMLARIMIZ
DEVAM
EDEN
KONU
2012Ͳ(2.Dönem)
400YataklÕ E÷itimveAraútÕrmaHastanesi
SONUÇLANAN TOPLAM
ÖN øNCELEME
11
11
øNCELEME-ARAùTIRMA
13
13
DøSøPLøN SORUùTURMASI
6
6
TOPLAM
30
30
DisiplinSoruúturmasÕ SonucuVerilenCezalar
UYARMA
1
KINAMA
1
øKAZ
1
BudaklarAileSa÷lÕ÷Õ Merkezi
2013
KONU
DEVAM
EDEN
SONUÇLANAN TOPLAM
ÖN øNCELEME
1
12
øNCELEME-ARAùTIRMA
7
12
19
DøSøPLøN SORUùTURMASI
2
8
10
TOPLAM
10
32
42
13
DisiplinSoruúturmasÕ SonucuVerilenCezalar
5
KINAMA
2
43
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
UYARMA
ÖZELSA)LIKH7ZMETLER7,ECZACILIKVETIBB7 C7HAZbUBEMÜDÜRLÜ)Ü
YÖNETøMHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
SATINALMABøRøMø
ÖZEL SAöLIK KURULUùLARI ENVANTERø VE DENETøMLERø (2013)-1
Özel Hastane
TŦp Merkezi
Poliklinik
6
PLANLANAN
DENETøM SAYILARI
6 Ayda 1 Defa
YAPILAN DENETøM
SAYILARI(RUTøN)
12
7
YÕlda 3 Defa
21
1
YÕlda 3 Defa
3
Serbest Laboratuarlar
4
YÕlda 3 Defa
12
Serbest Muayenehane (A.T.T.)
18
6 Ayda 1 Defa
36
Hastaneler
6
6 Ayda 1 Defa
8
Diyaliz Merkezleri
5
6 Ayda 1 Defa
10
Optik
60
6 Ayda 1 Defa
120
Ortez Protez SatŦƔ ve Uygulama Merkezi
4
YÕlda 2 Defa
8
7Ɣitme CihazŦ SatŦƔ ve Uygulama Merkezi
8
YÕlda 2 Defa
16
øhaleler
MEVCUT
SAYILARI
ÖZEL SAöLIK KURULUùLARI
TÜRÜ
2012 (2. Dönem)
2013
15
12
YAPILAN øHALE SAYISI
YAPILAN øHALELERDEN SÜRECø BøTEN SAYISI
15
8
YAPILAN øHALELERDEN SÜRECø DEVAM EDEN
SAYISI
0
4
TOPLAM
15
12
Do÷rudanTeminAlÕmlarÕ
SaŒlŦk Kabini
1
YÕlda 3 Defa
3
2012 (2. Dönem)
2013
Psikoteknik Merkezi
4
YÕlda En az 1 Defa
4
DOöRUDAN TEMøN øSTEM SAYISI
183
580
Akupunktur Muayenehanesi
1
YÕlda 3 Defa
3
ALIMI BøTEN øSTEM SAYISI
183
547
Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezi
1
6 Ayda 1 Defa
2
ALIMI DEVAM EDEN øSTEM SAYISI
YÕlda En az 1 Defa
2
3
KVC YoŒun BakŦm Üniteleri
2
0
Koroner YoŒun BakŦm Üniteleri
2
YÕlda En az 1 Defa
2
BAùLANGIÇ AùAMASINDAKø øSTEM SAYISI
0
30
Genel YoŒun BakŦm Üniteleri
5
YÕlda En az 1 Defa
5
183
580
TÜRÜ
TOPLAM
ÖZELSA)LIKH7ZMETLER7,ECZACILIKVETIBB7 C7HAZbUBEMÜDÜRLÜ)Ü
ÖZELSA)LIKH7ZMETLER7,ECZACILIKVETIBB7 C7HAZbUBEMÜDÜRLÜ)Ü
ÖZEL SAöLIK KURULUùLARI ENVANTERø VE DENETøMLERø (2013)-2
DENETøM SONUÇLARI 1
MEVCUT
SAYILARI
YILLIK RUTøN
DENETøM
SAYILARI
YAPILAN DENETøM
SAYILARI(RUTøN)
Yenido÷ an Yo÷un BakÕm Üniteleri
5
YÕlda En az 1 Defa
Transfüzyon Merkezi
3
Üremeye YardÕmcÕ Tedavi Merkezi
ÖZEL SAöLIK KURULUùLARI
CEZA TÜRLERø
SAYILARI
EczacÕnÕn görevi baúÕnda bulunmamasÕ
1
5
sikotrop defterlerin düzensiz olmasÕ
1
YÕlda En az 2 Defa
6
MiadÕ geçmiú ilaç bulunmasÕ
2
1
3 Ayda 1 Defa
4
øzinsiz tadilat yapÕldÕ÷ÕnÕn tespiti
1
258
YÕlda En az 2 Defa
521
AmbalajÕ AçÕk Ürün Bulundurmak
2
Toptan ølaç SatÕúÕ Yapmak
1
Ecza Deposu
6
YÕlda En az 2 Defa
12
Nöbette kapalÕ olmasÕ sebebiyle
2
Medikal Gaz, Depolama ve Da÷ÕtÕm Tesisi
5
YÕlda En az 1 Defa
5
Mesai saati içinde kapalÕ olmasÕ sebebiyle
1
A÷Õz ve Diú Sa÷lÕ÷Õ Merkezi
1
6 Ayda 1 Defa
2
Denetimde tespit edilen eksiklikler sebebiyle
6
A÷Õz ve Diú Sa÷lÕ÷Õ Poliklinik
13
6 Ayda 1 Defa
26
A÷Õz ve Diú Sa÷lÕ÷Õ Muayenehane
97
Gerekli
Görüldü÷ünde
97
Diú Protez LaboratuarÕ
23
YÕlda En az 1 Defa
24
TOPLAM
542
946
961
Denetim Sonucu
Eczane
BakanlÕ÷Õn YapmÕú Oldu÷u Denetim
Sonucu
ùikayet Sebebiyle
Medikal Gaz Denetimi
DENETøMLER
Mevcut
YILLIK RUTøN DENETøM
SAYILARI
Genel Yo÷un BakÕm Ünite Denetimleri
Yenido÷an Yo÷un BakÕm Ünite
Denetimleri
Koroner
Yo÷un BakÕm Ünite
6
YÕlda En az 1 Defa
Denetimleri
Nöroloji Yo÷un BakÕm Ünite
Denetimleri
Transfüzyon Merkez Denetimleri
(RuhsatlÕ 8)
2
Fazla kutu ilaç yazmak / vermek
Reçeteye tabi olmayan ilaç yazmak/vermek
Doktor: 4
EczacÕ :1
Valilik OnayÕ ile kapatma
1
KAMUSAöLIKHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
YAPILAN DENETøM
SAYILARI
FAALøYETLER
SAYILARI
12
2
YÕlda En az 1 Defa
4
RuhsatlandÕrma øçin De÷erlendirme
2
YÕlda En az 1 Defa
4
RuhsatlandÕrma
4
1
YÕlda En az 1 Defa
2
KatÕlÕm Sa÷lanan ToplantÕlar
13
Düzenlenen E÷itimler
7
KatÕlÕm Sa÷lanan E÷itimler
11
Ziyaret Edilen Birimler
76
Doku ve Organ Ba÷Õú StandÕ
10
Düzenlenen ToplantÕlar
19
8
YÕlda En az 2 Defa
16
Diyaliz Merkez Denetimleri
7
YÕlda En az 2 Defa
14
YanÕk OdalarÕ Denetimi
(Aktif 8)
8
YÕlda En az 2 Defa
16
Evde Sa÷lÕk Birimleri Denetimi
8
YÕlda En az 2 Defa
16
YenidoŒan YoŒun BakŦm Enfeksiyon
Denetimi
2
YÕlda 1 Defa
2
TPN Denetimi
8
YÕlda 1 Defa
8
Tutuklu Hükümlü Ko÷uú Denetimleri
2
8
2
BakanlÕk Radyoloji Denetimi
(Kamu + Özel)
BakanlÕk Anjiyografi Denetimi
(Kamu+Özel)
BakanlŦk YoŒun BakŦm e-Denetimi
(Kamu+Özel)
6
3
22
127
TOPLAM
HALKSAöLIöIHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
HALKSAöLIöIùUBEMÜDÜRLÜöÜ
GERÇEKLEùTøRøLEN EöøTøM VE BøLGøLENDøRME FAALøYETLERø
FAALøYETøN KONUSU
GERÇEKLEùTøRøLEN EöøTøM VE BøLGøLENDøRME FAALøYETLERø
KATILIMCI SAYISI
FAALøYETøN KONUSU
AdapazarÕ Halk E÷itim Merkezinde Gö÷üs HastalÕklarÕ UzmanÕ Dr. Arzu Dilmaç tarafÕndan Verem
savaú haftasÕ nedeniyle halka yönelik bilgi sunumu yapÕldÕ.
9 ùubat Dünya SigarayÕ BÕrakma Günü kapsamÕnda øl Halk Sa÷lÕ÷Õ Müdürlü÷ü ile birlikte Erenler Ada
AVM ‘de stant açÕlarak Solunum Fonksiyon Testi yapÕldÕ
7 MayÕs Trafik ve ølk yardÕm HaftasÕ kapsamÕnda Serdivan Trafik Parkta temsili trafik kazasÕ vakasÕna
112 acil servis ambulansÕ ile müdahalede bulunarak yerinde uygulama ve tatbikat yaptÕ. Küçüklere
yönelik olarak sinevizyon gösterimi ve sunum yapÕldÕ.
100
250 (Broúür
D÷tm.)
100 (SFT
Ölçümü)
175
1-7 Haziran øyot Yetersizli÷i HastalÕklarÕnÕn Önlenmesi HaftasÕ kapsamÕnda øl Sa÷lÕk Müdürlü÷ünce
Erenler Yunus Emre Kültür Merkezi Salonunda halkÕ bilgilendirmek amacÕyla e÷itim düzenlendi.
150
3-7 Haziran Dünya Çevre Günü HaftasÕ nedeni ile AdapazarÕ ølçesi Ba÷lar Mahallesindeki øl Sa÷lÕk
Müdürlü÷ü'nün arsasÕna 105 adet Çam a÷acÕ dikildi.
30
9bubatDünyaSigarayŦ BŦrakmaGünü
44
2
MiadÕ geçmiú ilaç verme
KÕrmÕzÕ/ Yeúil Reçetelerde YapÕlan
Hatalar Sebebiyle
KAMUSAöLIKHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
ølimizde faaliyet gösteren bir ilaç fabrikasÕnÕn, Sa÷lÕk
BakanlÕ÷Õ yetkililerinin yapmÕú oldu÷u denetimde,ruhsat
alÕnan terkibe uygun ilaç üretimi yapmadÕ÷Õ tespit edilmiútir.
Verem SavaƔ HaftasŦ
3Ͳ7HaziranDünyaÇevreGünü
KATILIMCI SAYISI
Türkiye’de Halk Sa÷lÕ÷Õ alanÕnda en önemli bilimsel etkinliklerden biri olan16.sÕ 27-31 Ekim 2013
tarihleri arasÕnda yapÕlan Ulusal Halk Sa÷lÕ÷Õ Kon gresine katÕlÕm sa÷landÕ.
4
12’ncisi Düzenlenen UluslararasÕ Lösemili Çocuklar HaftasÕ DolayÕsÕyla, Sa÷lÕk Müdürlü÷ü Halk
Sa÷lÕ÷Õ Hizmetleri ùubesi 'ninde KatÕlarak Destek Oldu÷u Lösemi HastalÕ÷a Dikkat Çekmek AmacÕyla
Lösemili Çocuklar VakfÕ (LÖSEV) Sakarya øl Temsilcili÷i Çark Caddesi’nden Kent MeydanÕ’na Kadar
Yürüyüú Düzenledi.
150
14 KasÕm'' Dünya Diyabetliler Günü'' dolayÕsÕ ile Sakarya øl Sa÷lÕk Müdürlü÷ü tarafÕndan Erenler ølçesi
Yunus Emre Kültür Merkezinde sunum yapÕldÕ
300
22 KasÕm Dünya Diú Hekimli÷i Günü''nü kapsamÕnda Serdivan AVM’de stand açÕlarak, A÷Õz ve Diú
Sa÷lÕ÷Õ için diú fÕrçalamanÕn önemine dikkati çekmek maksadÕyla diú macunu, diú fÕrçasÕ ve el
broúürleri da÷ÕtÕldÕ.
500
UluslararasŦ LösemiliÇocuklarHaftasŦ
14KasŦm''DünyaDiyabetlilerGünü
22KasŦmDünyaDiƔ HekimliŒiGünü
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
ARAùTIRMA,BøLGø SøSTEMLERø VESAöLIöINGELøùTøRøLMESø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
HALKSAöLIöIHøZMETLERø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
GERÇEKLEùTøRøLEN EöøTøM VE BøLGøLENDøRME FAALøYETLERø
FAALøYETøN KONUSU
EöøTøMLER
EŒitim AdŦ
Tarihi
KatŦlŦmcŦlar
1
SaŒlŦk net 2
07.11.2012
2
25.12.2012
3
Solunum Fizyolojisi, Ventilatör ile Takip, CPR,
Enteral Beslenme, BasŦ Ülseri ve Yara BakŦmŦ,
Pasif Egzersizler, Psikososyal BakŦm
Malpraktis ve Hukuki Sorumluluk EŒitimi
Sa÷lÕk Net
kullanÕcÕlarÕ
YoŒun BakŦm
Sorumlu HemƔireleri
4
Acil SaŒlŦk Hizmetleri EŒitimleri (5 Grup)
KATILIMCI SAYISI
3-4 Ekim Dünya yürüyüú günü nedeniyle Serdivan Gölparkta"Obeziteye dikkat et , sa÷lÕk için hareket
et..." sloganÕ ile organize edilen yürüyüúün gerçekleúti.
250
Dünya Engelliler Günü nedeniyle Halk Sa÷lÕ÷Õ Hizmetleri ùubesi ve Erenler ølçe Sa÷lÕk Müdürlü÷ü
tarafÕndan organize edilerek Beyazay Derne÷i ziyarete edildi.
8
3 AralÕk Dünya Engelliler Günü nedeni ile øl Sa÷lÕk Müdürlü÷ü ùehit Ali Borinli Özel E÷itim ølkokuluOrtaokulu ve Meslek E÷itim Merkezinde “Engelli Bireylerin Toplumsal Konumu ve Engellilere
Sunulan Hizmetler” konulu sunum yapÕldÕ.
175
3Ͳ4EkimDünyaYürüyüƔ Günü
Yenikent Devlet
Hastanesi Personeli
11 .02.2013,
Acil Servis Personeli
12-13-14 .03.
2013, 22.04.2013
60
100
200
behitAliBorinli EŒitimMerkezi
DünyaEngellilerGünü
ARAùTIRMA,BøLGø SøSTEMLERø VESAöLIöINGELøùTøRøLMESø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
ARAùTIRMA,BøLGø SøSTEMLERø VESAöLIöINGELøùTøRøLMESø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
BøLøMSEL ÇALIùMALAR (Kongrelerde Sunulan)
EöøTøMLER
EŒitim AdŦ
7-11 .01. 2013
KatŦlŦmcŦ
SayŦsŦ
90
Tarihi
KatŦlŦmcŦlar
SaŒlŦk Kur.
yöneticileri
SaŒ. Müd. yöneticileri
5
Kriz Yönetimi EŒitimi
20 .02.2013
6
Mobbing EŒitimi
29.03.2013
7
8
9
Olay Yeri Yönetimi ve Triaj EŒitimi
TOK7 7lköŒretim ÖŒrencilerine 7lk YardŦm EŒitimi
Mobbing EŒitimi (4 Grup)
3-8.05.2013
14.05.2013
12-14-26-27
.11.2013
KatŦlŦmcŦ
SayŦsŦ
25
20
Acil Servis Personeli
4. SŦnŦf öŒrencileri
Sa÷lÕk Müd. Personeli
90
60
291
TOPLAM
936
ARAùTIRMA,BøLGø SøSTEMLERø VESAöLIöINGELøùTøRøLMESø ùUBEMÜDÜRLÜöÜ
1
2
3
Sa÷lÕk ÇalÕúanlarÕna Yönelik ùiddetin ÇalÕúanlar Üzerine Etkileri,
De÷erlendirilmesi ve Önlenmesi Üzerine BakÕú AçÕsÕ (KTÜ HAHUM II.Ulusal
Kongresi’nde sözel bildiri olarak sunulmuútur.)
YardÕmcÕ Sa÷lÕk Personelinin Antibiyotik KullanÕmÕ Konusunda Bilgi Tutum
ve DavranÕúlarÕnÕn øncelenmesi (1. Antibiyotik FarkÕndalÕk Sempozyumu’nda
sözel bildiri olarak sunulmuútur.)
Hekimlerin Defansif TÕp UygulamalarÕna KarúÕ Tutum ve DavranÕúlarÕnÕn
De÷erlendirilmesi (5. Uluslar ArasÕ Hasta ve ÇalÕúan HaklarÕ Kongresi’de
sunulmuútur.)
ACøL VE AFETLERDE SAöLIK HøZMETLERø ùUBE MÜDÜRLÜöÜ
1998Ͳ2013YILLARAGÖRE112AMBULANSSAYISI
“Sakarya Sa÷lÕk Müdürlü÷ü ve Ba÷lÕ KuruluúlarÕnda
Engellilerin Hizmete Etkin KatÕlÕmÕnÕn Sa÷lanmasÕ” Projesi
Faaliyetøçeri÷i:
1. AkyazÕ, Hendek, Serdivan ølçe Sa÷lÕk Müd. ve øl Sa÷lÕk
Müdürlü÷ü Hizmet BinalarÕnÕn engelli kullanÕmÕna uygun
halegetirilmesi
2. Sa÷lÕkMüdürlü÷ü personelineyönelikiúaretdilie÷itimi
3. Görmeengellilereyönelike÷itimmataryelivedoküman
hazÕrlanmasÕ amacÕylabrailbaskÕ makinesialÕmÕ
2013 yÕlÕnda AkyazÕ ve Serdivan ølçe Sa÷lÕk
Müdürlü÷ü HizmetBinalarÕnÕnyapÕmiúleribitirildi.
Projenin 2014 yÕlÕ içinde tamamlanmasÕ
öngörülmektedir.
ACøL VE AFETLERDE SAöLIK HøZMETLERø ùUBE MÜDÜRLÜöÜ
9 Yedek, 1 PaletliAmbulans,1
Obez/YoŒ
ŒunBakŦ
PaletliAmbulans,1Obez/Yo
unBakŦmAmbulansŦ
mAmbulansŦ, 1D
1DörtYataklŦ
rtYataklŦ ve23
ve23 istasyonumuzdada
aktif birer adet olmak üzere toplam 35 ambulansŦ
ambulansŦmŦz bulunmaktadŦ
bulunmaktadŦr. 2013 yŦ
yŦlŦ itibari ile standart
ambulanslarŦ
ambulanslarŦmŦzŦnyaƔ
nyaƔlarŦ
larŦ:
0Ͳ1YaƔ
adet
3YaƔ
5YaƔ
adet7YaƔƔ:2
1YaƔ:13
:13adet
3YaƔ:2
:2 adet
5YaƔ:3
:3adet7Ya
:2 adet
adet
2YaƔ
4YaƔ
adet
6 YaƔ
8YaƔ
2YaƔ:5
:5 adet
4YaƔ:2
:2adet
YaƔ:4
:4 adet
8YaƔ:1
:1adet
ACøL VE AFETLERDE SAöLIK HøZMETLERø ùUBE MÜDÜRLÜöÜ
2013DENET7MVEFAAL7YETLER
ASH7STAT7ST7KLER
Sakarya
Türkiye*
2011
2012
2013
ÖzelølkyardÕmMerkezlerindee÷itimalankiúilereyönelik90 veMüdürlü÷ümüzllkyardÕme÷itimleri
sonunda12 ølkyardÕmsÕnavÕ yapÕlmÕútÕr.
Müdürlü÷ümüzceÇevikKuvvetpersonelibaútaolmak üzere 221 kamu personeli, 1287 özel sektör
çalÕúanÕ sertifikalandÕrÕlmÕútÕr.
112 Ambulans SayÕlarÕ
3.346
22
29
35
112 Ambulans BaúÕna Düúen Nüfus
22.602
40.389
31.113
25.779
112 ASH østasyon SayÕsÕ
1.863
19
20
23
112 østasyon BaúÕna Düúen Nüfus
40.594
46.766
44.427
39.229
•TemelModülE÷itimi— 55 Sa÷lÕkPersoneline
38.546
49.780
51.902
•HTTͲTravmaResüsitasyonKursuͲͲͲ 187 Sa÷lÕkPersoneline
2.028
2.489
2.257
•EriúkinøleriYaúamDeste÷iKursuͲͲͲ 86 Sa÷lÕkPersoneline
HizmetøçiE÷itimlerde;
112 ASH Vaka ÇÕkÕú SayÕsÕ
112 østasyon BaúÕna Düúen Vaka SayÕsÕ
1.734
kentsel
ølimizde Ortalama Vaka UlaúÕm Süresi
8,1 dk.
2013
kÕrsal
16 ,1dk.
•ÇocukøleriYaúamDeste÷iKursuͲͲͲ 101 Sa÷lÕkPersoneline
•AmbulansSürüú TeknikleriE÷itimi(ASTE)ͲͲͲ 33 Personelimizee÷itimlerverilmiútir.
23Adet ASHø,8Adet hastaneambulansÕnÕnve26Adet özelambulansÕndenetimleriyapÕlmÕútÕr.
*2012SaŒlŦk7statistikleriYŦllŦŒŦndanderlenmiƔtir.
45
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Şiir
Şiir
Elvan Aslan Aydın
Gece Saat 3-4
Karabasan ve Ambulans sesi
Siren sesine boğuldu gece
Bilemezdim
Sen olduğunu
Gece saat 3-4
Siren sesi yırtıyor geceyi
Elimde olsa ben yırtardım göğü yeri
Bastırırdım siren sesini
Gece saat 3-4
Sessizliğimle bastırıyorum geceyi
Olmamış, gelememiş ambulans
Lanet yağdırdım
Dar sokaklara
46
Duyarsız parklara
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
9 Şubat Dünya Sigara Bırakma Günü
Erenler Belediyesi Yunus
Emre Kültür Merkezi’nde “9 Şubat Dünya Sigaraa
Bırakma Günü” sebebiyle
İl Sağlık Müdürlüğü Halkk
Sağlığı Hizmetleri Şube
Müdürlüğü, Erenler İlçe
Sağlık Müdürlüğü ve Erenler Belediyesinin katkıları ile
ortaklaşa düzenlenen konferans Kocaeli Üniversitesii
Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun
n
YILDIZ’ın katılımları ile gerçekleşti.
Gerçekleştirilen konferansa Erenler Kaymakamı Mehmet
Mızrak, İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat Alemdar ,Erenler
Müftüsü Hüseyin Baş, Erenler Belediye Başkan Yardımcısı
Ali Akdeniz, İl Sağlık Müdür Yardımcıları Dr. Serdar Değirmenci , Dr. Rana Beşler, Halk Sağlığı Müdürlüğü Müdür
Yardımcıları Dr. Mümtaz Seyda, Hızır Dişli, Sedivan İlçe
Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Sevda Gürsel, Adapazarı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yasin Çatalbaş, Erenler İlçe Sağlık Müdürü
Dr. Fatih Şahin, Şube Müdürleri ve sağlık personeli ile Özel
Doğu Marmara Sağlık Meslek Lisesi , Yunus Emre Çok
Programlı Lise öğrencileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Göğüs Hastalıkları
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Yıldız konuşş
masında, “Hiçbir hastalıkk
yoktur ki nedenleri arasındaa
sigara çıkmasın. Hastalıkların çoğunun 1. 2. veya 3.
nedeni sigaradır” dedi.
YILDIZ konuşmasında;
Türkiye’de her yıl 100 bin
n
kişinin ölümüne Tütün ve
tütün ürünlerinin içilmesii
sonucu ortaya çıkan Hastalıkların neden olduğunuu
söyledi. Ayrıca Sigara içen
n
4 gençten 3’ünün bağımlıı
hale geldiğini dile getiren
n
YILDIZ arkadaş içerisindee kabullenmek
kabullenmek,akranlarıyla
akranlarıyla bebe
raber olabilmek, büyüdüğünü ispat etmek, otoriteye karşı
gelmenin simgesi olmak gibi nedenlerin gençlerin sigaraya
başlamasında etken olduğunu kaydetti.
Her sigara firmasının kendi markasının içerisine bağımlılığı devam ettirmek adına tatlar ve soslar koyduğunu ifade
eden Yıldız, “Onun için içilen markadan vazgeçilmiyor ve
fiyatı kaç lira olursa olsun kullanılmaya devam ediliyor.
Tütün ve Tütün Ürünleri Tüketimi esnasında iki akım
oluşumundan bahseden YILDIZ Birincisinin kişinin içine
çektiği ana akım, İkincisinin ise sigaranın yanması sonucu
47
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
ortaya çıkan dumanın oluşor
turduğu yan akım olduğunu
tu
belirten Prof. Dr. Füsun Yılbe
dız, sigara dumanın içinde 4
dı
bine yakın değişik kimyasal
bi
maddenin olduğu, en zararm
lısının karbonmonoksit galıs
zının oluşturduğunu, tütün
zın
alışkanlığının ana basamağı
alı
olarak nargilenin kullanıldıol
ğını ve 1 nargilenin yaklaşık
ğın
20 sigaraya eşdeğer düzeyde
karbonmonoksit gazı içerka
mekte olduğunu söyledi.
m
Ayrıca bir hanım hayatı boyunca hiç sigara içmese de 30
yıllık bir evlilikte eşi hergün evde sigara içiyorsa bu sigara dumanına maruz kalan kadınların akciğer kanserine yakalanma
oranı hiç dumana maruz kalmayanlara oranla 2 ila 3 kat daha
fazla gözlenmektedir.” ifadesini kullandı.
Anne adaylarının kesinlikle sigara içmemesi gerektiğinin
altını çizen YILDIZ;. Hamilelik döneminde içilen sigarada
bulunan zehirli maddeler kordon yoluyla direk bebeğe aktarıldığı,Ani Bebek ölüm risklerinin sigara içilen evlerde daha
yüksek olduğu ve sigara içilen bir evde, çocuğun günde 5
sigara içmiş gibi vücudunun zarar gördüğünü belirtti.
Sigara firmalarının gelişmiş ülkelerde fiyatlarının daha
yüksek gelişmekte olan ülkelerde ise fiyatların bilinçli olarak düşük tutulduğu ve hedeflenen kitlenen 13-15 yaş grubu
olduğu
ğ belirtilmekte kolayy ulaşım
ş için her türlü yolu denediği
diğ görülmekte buna bağlı
olarak
bağımlılık oranının
ol
(ABD 8,7, Orta Asya 11.4
(A
Asya’da ise 54.6 ) daha yükAs
sek seviyelerde olduğunu
se
kaydetti.
ka
Sigaranınvücuda zararlarının yanında ekonomik
lar
boyutuincelendiğinde
yakbo
laşık
laş olarak Türkiye’de bir
sigaranın
6 ila 10 lira arasig
sında
sın satıldığı ve ortalama
günde
17 milyon kişi sigara
gü
içmekte
olduğu göz önüne
içm
çarptığımızda ortalama 30 milyar
alındığındabunu bir yılla çarptığım
lira sigaraya para harcanmaktadır.
Türkiye’de 1 yıl sigara içilmezse;
• 3 günde bir 5 yıldızlı bir otel yapılabiliyor,
• günde 4 tane 200 yataklı hastane inşa edilebiliyor,
• 2 bin 500 kilometre otoyol yapılabiliyor,
• 350 taneuçak alınabiliyor,
İşte onun için sigara içmeyelim içenleri de uyaralım. Milletimizin sağlığı ve refahı için bunu yapmalıyız şeklinde “Elveda Sigara Merhaba Hayat” diyerek konuşmasını tamamladı.
14 KASIM DÜNYA
DİYABETLİLER GÜNÜ
48
14 Kasım ‘’Dünya Diyabetliler Günü’’ dolayısı ile Sakarya
İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Erenler İlçesi Yunus Emre
Kültür Merkezinde çeşitli etkinlikler ve sunum gerçekleştirdi. Etkinliğe Erenler Kaymakamı Mehmet MIZRAK,İl
Sağlık Müdürü Uz.Dr. Murat ALEMDAR, İl Sağlı Müdür
Yardımcısı Dr. Mustafa EZEN ,Adapazarı İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yasin ÇATALBAŞ,Erenler İlçe Sağlık Müdürü Dr.
Fatih ŞAHİN, Şube Müdürleri İbrahim BULDUK, Dr. Zeynep Gökçen BATTAL,Bekir BAŞER,112 komuta Kontrol
Başhekimi Dr. Neslihan KARADENİZ, Erenler Belediyesi
Meclis Üyesi ve Giresun Bulancaklılar Dernek Başkanı Aslan DEMİR ile kurum çalışanları ve çok sayıda vatandaş ve
öğrenciler katıldı. Sunumu konuşmacı olarak Sağlık Bakanlığı Sakarya Üniversitesi Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları bölümünden
Doç. Dr. ÇÖLBAY gerçekleştirdi. Konuşmasında ÇÖLBAY;
Diyabet konusunda toplumda farkındalığın arttırılması
ve konunun öneminin vurgulanması gerektiğini, dünyada
7 milyonunun üzerinde diyabetli hasta olduğunu, yaklaşık 3
milyon kişinin ise diyabetli olduğundan haberdar olmadığını,
Diyabet Hastalığının görülme sıklığının obezitenin artışına
paralel olarak hızla arttığını ve 30 yaş üzeri her yedi kişiden
birinin diyabetli olduğunu belirtti.
Bunun nedeni olarak hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız
beslenme ve obezitedeki (şişmanlık) artışın bu sonuca çok
önemli katkısı olduğu söyledi.Sağlıklı beslenmek için üç ana
öğün, üç ara öğün yemek ve her öğünde mümkünse sebze ve salata türü yiyeceklerin yer alması gerektiğini,yağ ve
tuz ihtiyacının gereksinimimiz kadar alınmasını,fazlasından
kaçınılması gerektiğini,özellikle diyet ve aktivitenin olmazsa
olmaz olduğunu ve diyabetli kişilerin beslenme tedavisi için
diyetisyen desteği alınmasının uygun olacağını ifade etti.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Diyetkişiye
kişiyeözeldir
özeldir
Diyet
Uzm. Dyt. Yasemin Tuncer
G
ün geçtikçe önemli bir sağlık sorunu haline gelen şişmanlık
(obezite) prevalansı, gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerde, bütün yaş ve
sosyo-ekonomik gruplarda giderek artmaktadır. Obezite birçok kişi tarafından
modern yaşantının doğal bir sonucu olarak
görülmekte ve kardiyovasküler hastalıklar,
metabolik sendrom, Tip 2 Diyabetes Mellitus
(DM), solunum ve sindirim sistemi hastalıkları gibi
hastalıklarla çoğunlukla bağlantılıdır. Çevresel, biyokimyasal,
genetik, sosyo-kültürel, psikolojil pek çok faktöe birbiri ile
ilişkili olarak obezite oluşumuna katkıda bulunmaktadır.
Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin erkeklerde vücut
ağırlığının ortalama%15-20’sini, kadınlarda ise %25-30’unu
yağ dokusu oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oranın %25,
kadınlarda ise %30’un üzerine çıkması durumunda obezite
söz konusudur. 2010 yılında Bakanlığımızca yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’nda Ülkemizde 36 yıldan
sonra yapılan en kapsamlı çalışma olup Ülkemize ait ulusal
düzeyde çok değerli veriler elde edilmiştir. Kadınlarda obezite prevalansı %44, erkeklerde ise %27 olarak saptanmıştır.
Multifaktöriyel bir hastalık olan obezite tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dahiliye uzmanı veya
endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip
halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar
alınmaktadır. Doktor tarafından yapılacak klinik muayenenin ardından elde edilen kan tahlil sonuçları yorumlanarak,
kişiler diyetisyen eşliğinde tıbbi beslenme tedavisine (diyet)
alınmalıdır. Egzersiz ve davranış değişikliği tedavisinin yerleştirilmesi ile bireyin yaşam kalitesini yükseltilmesi amaçlanmaktadır. 3 ay süresinde diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi uygulanmadan kimseye ilaç ve/veya cerrahi
tedavi uygulanmamalıdır. Maalesef her güz gazete, dergi,
televizyon gibi kitle iletişim araçlarında şok diyetler ile karşılaşılmaktadır. Bunlar tek besine dayalı diyetler, zayıflattığı
öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan ilaçlarla beraber
önerilen diyetler hatalı zayıflama programları olarak sayılabilir. Genel ilkeleri benzer olmakla birlikte, diyet mutlaka
kişiye özel hazırlanmalıdır. Çünkü herkesin metabolizması
birbirinden farklıdır, tıpkı parmak izi gibi diyebiliriz. Buna
karşılık insanlar kitle iletişim araçlarından veya çevrelerinden temin ettikleri diyetler ile beklenti içersine girmektedirler. Zayıflama programları, kişinin yaş, boy, cinsiyet, vücut
ağırlığı, fiziksel aktivite düzeyi, beslenme alışkanlıklarına
49
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
göre enerji- besin öğelerinin içermesi, yeterli
ve dengeli beslenme alışkanlığının kazandırılması ve haftada 0,5-1 kg/hafta olacak
şekilde ağırlık kaybı ile bireyin beslenme
programını yaşam tarzı haline getirmesi
sağlanmalıdır. Ayda 6 kg üzerinde ağırlık
kaybı metabolik olarak başka sağlık problemlerine zemin hazırlamaktadır. Birey, seneler içinde aldığı kiloları birkaç haftada vermesi
imkansızdır. Bu nedenle aç karnına greyfurt suyu veya
limon suyu içmenin, maydanoz suyu veya kekik sularından
medet ummanın bir anlamı yoktur. Gerçek ağrılık kaybı vücuttaki yağ kitlesinin azalması ile mümkündür. Vücutta kas
ve su kaybının olması sağlık açısından risklidir hem de kalıcı
ağırlık kaybına neden olmamaktadır. Karbonhidrat alımı düşük olan diyetlerde de su ve açlık durumunda kas kayıpları
olmaktadır. Özellikle bireylerin uyguladıkları garip isimli diyetler başlangıçta vücuttan hızlı kilo kaybı sağlasa da kısa bir
süre sonra bu kilolar tekrar alınmaktadır. Vücut ağırlığının
hızlı kaybı; yağsız vücut kitlesinin daha çok kaybına, bazal
metabolizma hızının azalmasına, kaybedilen ağırlığın korunmamasına, bazı mineral düzeylerinin düşmesine neden
olmakta ve ölümle bile sonuçlanabilmektedir. Bu tip diyetler sağlığa zarar vermesinin ve metabolizmanın bozulmasını
sağlayarak aynı zaman da kişinin ben bu işi başaramıyorum
diyerek umutsuzluğa kapılmasına neden olmaktadır.
Sonuç olarak, zayıflama programı kişiye özel yaşam tarzı
haline getirip uygulayabileceği ve beslenme alışkanlığı kazandırabilecek özellikte olmalıdır. Ayrıca obezitenin tedavisinde
tek başına diyet yeterli olmamakla birlikte beraberinde egzersiz programı ve davranış değişikliği tedavisi de gerekmektedir. Bu kapsamda kısa mesafelerde taşıt kullanılmaması,
alışverişe tok karnına çıkılması, tabağa fazla porsiyon yemek
alınmaması gibi davranış değişiklikleri hayata geçirilmelidir.
SAĞLIKLI ZAYIFLAMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
Boya uygun ağırlık hedeflenmeli, ideal ağırlıkta olanlar
kilo almaktan kaçınmalıdırlar. Günlük uyku sürenizi 7-8
saat ile sınırlandırmaya çalışın. Sık sık azar azar beslenilmeli, öğün atlanmamalıdır. Sıvı tüketimi günde en az 10 su
bardığı olacak şekilde su içilmelidir. Şekerden, doymuş yağlardan (bakıldığında katı görünümlü olanlar),kızartmalardan
kaçınılmalıdır. Posalı besinlerin (kurubaklagiller, tam tahıl
ürünleri, sebzeler, meyveler, yulaf) tüketimi arttırılmalıdır.
Düzenli egzersiz yapılmalıdır. Haftada en az 3-4 kez yapılan,
30-60 dakikalık orta şiddetle yapılan fiziksel aktivite sağlığımız için egzersiz yapmalıyız.
3 ARALIK DÜNYA
ENGELLİLER GÜNÜ
3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ NEDENİ İLE İL SAĞLIK
MÜDÜRLÜĞÜ ŞEHİT ALİ BORİNLİ ÖZEL EĞİTİM İLKOKULU-ORTAOKULU
VE MESLEK EĞİTİM MERKEZİNDE SUNUM GERÇEKLEŞTİRDİ.
50
3 Aralık Dün
Dünyaa Engelliler Günü nedeni ile İl Sağlık Mü
Müdürlüğü Şehit Ali Borinli Özel Eğitim İlkokulu-Ortaokulu
ve Meslek Eğitim Merkezinde sunum gerçekleştirdi. Sunuma İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Mustafa EZEN, Halk
Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürü İbrahim BULDUK, Okul
Müdürü Derya ÖZEN, Müdür Yardımcıları, Sağlık Müdürlüğü personelleri, öğretmenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Sunumu yapan Halk Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürü İbrahim BULDUK, Müdürlük personeli ve çok sayıda öğrenci
katıldı.
“Engelli Bireylerin Toplumsal Konumu ve Engellilere Sunulan Hizmetler” konulu sunumu yapan Halk Sağlığı
Hizmetleri Şube Müdürü İbrahim BULDUK “Türkiye’de
yaklaşık sekiz buçuk milyon ağır ve hafif düzeyde engelli olduğunu belirterek engellilerin sorunları, eğitimi, istihdamı,
çalışma şartları, yaşadıkları sorunlar, yaşamlarını kısıtlayan
fiziksel engeller, işe girme ve ayrılma sebepleri, Türkiye’deki
engellilerin eğitim durumları, engellilere sunulan hizmetler,
sosyal hak ve yardımlar ve bu haklardan yararlanma durumları ile ilgili mevzuatlar, Türkiye de engelli insanların çeşitliliği, rehabilitasyon hizmetleri, belediyelerin, resmi kurum,
kuruluşlar ve özel sektörün sorumlulukları, engellilerin yapabileceği işler, aktiviteler, engellilerin çalışma şartlarını kolaylaştırıcı özel donanımlı ekipmanlar hakkında bilgi verdi.
Son olarak bizim engellilere yardım etmekten daha çok,
onların eğitilerek ve önlerindeki engelleri kaldırarak topluma kazandırılmalarına yardımcı olmamız gerektiğine vurgu
yaparak her insanın yapabileceği bir iş olduğunu unutmamız
gerektiğini belirtti.
Konuyla
Kon
la ilgili açıklama yapan
apan İl Sağlık Müdür Yardımcısı
Dr. Mustafa EZEN “ Unutulmamalı ki; Her insan bir engelli adayıdır. Bizler bugün sağlıklı olabiliriz. Peki, ya yarın!
Kurumsal olarak okulumuzda ve İlimizde var olan engelli
kardeşlerimize destek anlamında her türlü fedakârlığı yapmaya hazırım ve bütün temennim çocuklarımızın en kaliteli
ve en konforlu şekilde yaşamlarını, eğitimlerini ve hayatlarını idame ettirmeleridir. Bu anlamda İlimizde, Ülkemizde
ve dünyada yaşayan her bireye ciddi anlamda sorumluluklar
düşmektedir. Bizler fert olarak engelli kardeşlerimizin gözleriyle hayata bakacak olursak onlar için hayat daha kolay,
daha güzel, daha yaşanır hale gelecektir. Bize kapılarını açan
Şehit Ali Borinli Özel Eğitim İlkokulu-Ortaokulu ve Meslek
Eğitim Merkezine teşekkür ediyorum. Tüm engellerin kalkması adına 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü kutluyorum.“
ifadelerini kullandı.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Sakarya Serdivan 60 Ünitlik Ağız ve Diş
Sağlığı Merkezinin Temeli Törenle Atıldı
Serdivan 60 Ünitlik Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi temel atma töreni düzenlendi Törene Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Doç. Dr. Ayşenur İslam,
Vali Mustafa Büyük, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Kamu Hastaneleri
Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, Serdivan Belediye BAşakanı Yusuf Alemdar,
İlçe Kaymakamları, İl Emniyet Müdürü Osman
Babadağı, İl Jandarma Komutanı J.Alb. A. Adnan
Şimşiroğlu, Ak Parti İl Başkanı Recep Uncuoğlu,
Ak Parti MKYK Üyesi Çiğdem Erdoğan Ataberk,
Sağlık Müdürü Murat Alemdar, İl Halk Sağlığı
Müdürü Aydın Erdoğan, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Yaşar Doğan, Daire Müdürleri,
davetliler ve çok sayıda vatandaşımız katıldı.
Törenin açılış konuşmasını yapan İl Sağlık Müdürü Murat
Alemdar; Konuşmasında Temeli atılan Ağız ve Diş Sağlığı
Merkezi Serdivanlı Vatandaşların katkılarıyla Hazineye mal
olan toplam 22.020,89 m2 Arsa üzerine 2750 m2 kurulum
alanı 10.050 m2 kapalı kullanım alanı ve 4 kat olarak İnşaa
edilecektir..ADS Merkezimizde 1 Adet Diş Protez Laboratuarı, 5 Adet Ameliyathane, 1 Adet Acil Poliklinik, 2 Adet
Engelli Hasta Polikliniği, 8 Adet Röntgen,5 Adet Yatak ve
99 Araçlık otoparktan oluşmaktadır.Projenin iş bitim süresi
400 gün olup 05 Mart 2015 tarihinde bitirilmesi hedeflenmektedir. Bu merkezin yapılması konusunda emeği geçenlere teşekkür ediyorum dedi.
Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar; ‘‘Bu gün bizim için Sakarya için çok önemli bir gün Ama Serdivan için
daha da önemli bir gün. Sağlık alanlarındaki hizmetlerimiz
değiştikçe, geliştikçe insanlarımız için yeni hizmet binaları
ve hizmet alanlarına ihtiyaç var. Bu gün burada yeni bir merkezin temelini atacağız. Bu merkezin buraya yapılmasında
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ diye konuştu.
51
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
52
Kamu Hastaneleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu; ‘‘Sakarya’mız sağlık alanında beklenenin biraz
daha altında. Sakarya’nın sağlık alanındaki ihtiyaçlarını belirlemek için çalışmalarımız hızla devam etmekte. Yapılan bu
çalışmalar sonucunda eksiklerimizi göreceğiz ve bu eksikliklerin giderilmesi konusunda çalışmalarımıza hız vereceğiz’’
dedi.
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, ‘‘Bugün temelini atacağımız bu hastanemizin Serdivan’ımıza, Sakarya’mıza ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Son zamanlarda her alanlarda olduğu gibi ilimiz sağlık alanında da bir kıpırdanmalar görünüyor. Sağlık alanındaki eksikliklerimiz biliyoruz. Bu eksiklerin giderilmesi konusunda
sağlık bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor. Bu hastanenin yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ şeklinde konuştu.
Vali Mustafa Büyük yaptığı konuşmalarında; ‘‘Bu gün
hayırlı ve güzel bir hizmet için bir aradayız. Mutluyuz ve
heyecanlıyız. Hizmetlerdeki artış ve gelişme toplum olarak
hepimizi daha da ileri bir noktaya getirmek için heyecanlandırıyor. İlimizde birçok alanda kamu kurumları ile hizmetlerin daha da ileriye gitmesi için işbirliği yapıyoruz. Bu gün
de burada bu işbirliğinin güzel bir örneğini görüyoruz. İlimiz deki sağlık hizmetlerindeki deprem sonrasındaki olumsuz yapı hızla iyileşiyor. Daha iyi bir noktaya gelmesini arzu
ediyoruz. Şu anda devam eden Karasu, Hendek ve Sapanca
Devlet Hastanelerimiz hızla devam ediyor. İnşallah Kadın
ve Çocuk Hastanemizin temelini de atarsak daha da iyi bir
noktaya geliriz. Bu noktalarda il olarak bize düşen ne varsa
yapıyoruz. Binalarımızın kapasitelerini artırmak konusunda
Bakanlığımızdan destek bekliyoruz. Bu noktada Sayın Bakanıma, Milletvekillerimize, il yöneticilerimize ve emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum’’ dedi.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Doç
Doç. Dr
Dr. Ayşenur
İslam; ‘‘İlimizdeki sağlık konusundaki sıkıntıları çözmek için
gereken çalışmaları yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalar sonucunda ilimizdeki sağlık sorunlarını Sağlık Bakanımız ile
paylaştığını ve bu konuda çalışmalar yapıldığını, İlimizde yapılacak olan 250 yataklı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinin en kısa sürede yapımına başlanacağını, İlimizdeki doktor
açığının Nisan 2014 kurasındaki atamalar ile azalacağını, bu
işlerin takipçisi olacağını belirtti. Bu gün burada temeli atacağımız Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin İlimize hayırlı olmasını dileyerek emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’
diyerek konuşmasını tamamladı.
Konuşmaların ardından Serdivan Ağız ve Diş Sağlığı
Merkezi’nin temeli Bakan İslam ve törene katılan protokol
tarafından atıldı.
53
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
54
UMKE ekipleri tırmanışta
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Her yıll T
H
T.D.F.
D F tarafından
f d
Çanakkale
Ç kk l Kaz
K dağlarında
d ğl d
düzenlenen şehitleri anma tırmanışında Müdürlüğümüz
UMKE ekipleri her yıl olduğu gibi bu senede tırmanışa katılarak, hem sağlık tedbiri almış hem de Çanakkale şehitlerini
anmışlardır. UMKE ekibimiz tırmanış esnasında kardiyak
arrest gelişen bir sporcuya kaz dağlarının zirvesinde 1 saati
aşkın süre tıbbi müdahale gerçekleştirmişlerdir. Daha sonra
hastanın Türk silahlı kuvvetlerine ait bir helikopterle Çanakkale Devlet Hastanesine nakli sağlanmıştır.
18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, kutsal vatan topraklarını
55
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
canları
müdafaa
Türkk milletinin
l pahasına
h
üd f eden
d yüce
ü Tü
ill i i azmii ve
inancıyla kazanılmış ve adını altın harflerle yazdırdığı kahramanlık destanıdır.
Dünyaya “Çanakkale Geçilmez” dedirten bu millet vatanın bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü söz konusu olduğunda karşısında hiçbir gücün duramayacağını tüm dünyaya
göstermiştir.
Bizlere bu büyük Zaferin gururunu yaşatan başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizi şükranla anıyor ve ruhlarınız şad olsun diyorum.
UMKE GÖNÜLLÜLERİ
Kilis Sahra Hastanesi’ne
Görevlendirildi
56
16.01.2014-30.01.2014 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Kilis Sahra Hastanesinde çalışmak üzere ilimiz Karasu Devlet Hastanesinde çalışan Dr. Gonca Kaya, Hendek Devlet
Hastanesinde çalışan sağlık memuru Önder Aygün ve Fatih
Yazar on beş gün süreyle görevlendirildi.
İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Murat Alemdar, 112 İl Ambulans Servisi Başhekimi Dr. Neslihan Karadeniz, Afetlerde
Sağlık Hizmetleri Birim Sorumlusu Çetin Akboyun Komuta
Kontrol Merkezi önünden görevli personeli uğurladılar.
Uzm. Dr. Murat Alemdar “ Acil Sağlık Hizmetleri 14.
bölgesi olarak Kocaeli, Sakarya ve Düzce illerimiz Kilis’teki
mültecilerimize yönelik kurulan Sahra Hastanesi Acil Servis
Hizmetlerinin yürütülmesinde aktif destek oluyor. Bu anlamda ilimizden bu ay giden personelimize şimdiden teşekkür ediyor, ilimizi en güzel şekilde temsil edeceklerine inanıyor, kendilerine iyi çalışmalar ve başarılar diliyorum.” dedi.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Akyazı Konuralp İ.Ö.O. Tatbikatı
15.01.2014 tarihinde Merkezi Akyazı’da bulunan Afet
Bilinçlendirme ve Afete Hazırlama Derneği (S.A.B.A.H), İl
Afet ve Acil Durum ve Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü,
Akyazı İlçe Sağlık Müdürlüğü, Türkiye Radyo Amatörleri
Cemiyeti (TRAC) Hendek Grubu, Büyükşehir Belediyesi
İtfaiye Dairesi Başkanlığı, Akyazı İtfaiye Grubu ve Sağlık
müdürlüğümüz UMKE ekiplerince ortaklaşa gerçekleştirilen tatbikat nefesleri kesti.
Senaryo gereği deprem ve akabinde çıkan yangın nedeniyle tahliye edilen okulda içeride kalan yaralılar Sivil Savunma ekipleri ve itfaiye tarafından kurtarıldıktan sonra UMKE
ekiplerimizce sahra hastanesine alınıp müdahale edildikten
sonra hastanelere sevkleri gerçekleştirildi.
Konuyla ilgili bilgilendirme yapan Afetlerde Sağlık Hizmetleri Birim sorumlusu Çetin AKBOYUN; Ekiplerimizin
sürekli zinde kalması, toplumun Afet konusunda bilincinin
canlı tutulması ve paydaş kurumlar ile çalıma uyumumuzun
artırılması adına sürekli olarak bu tip çalışmalar yapıldığını ve
çok faydalı olduğunu belirtti. Ayrıca bu tarz çalışmalara desteklerinden dolayı başta Sağlık Müdürümüz Uzm.Dr. Murat
ALEMDAR’ a ,Müdür yardımcımız Dr. Mustafa EZEN ve
Şube Müdürümüz Dr.Rana BEŞLER’e teşekkürlerini sunan
Çetin AKBOYUN “amirlerimin desteği ile çalışmalarımıza
hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.
57
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
UMKE Ekibimiz Kent Meydanı’nda
Sahra Hastanesi Kurdu
58
27.12.2013 Cuma günü ilimizi ziyaret eden Başbakanımızın Halka seslendiği kent meydanında Müdürlüğümüz Afetlerde Sağlık Hizmetleri birimine bağlı UMKE ekiplerinden
28 kişi kent meydanında sağlık tedbiri amacı ile içinde her
türlü acil müdahalenin yapılabileceği bir sahra hastanesi kurdu.
Kurulan sahra hastanesinde, miting esnasında rahatsızlanan 28 vatandaşımızın tedavileri gerçekleştirildi. Kurulan
sahra hastanesinin yanı sıra 18 kişiden oluşan UMKE ekibi
de dinleyicilerin bulunduğu miting alanının farklı noktalarına konuşlandırılarak rahatsızlanan vatandaşlarımıza daha
hızlı bir şekilde ulaşıp ilk müdahalelerini yaparak sedyelerle
hastaneye sevkleri sağlandı.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Üç İlin Ortak UMKE Tatbikatı
İlimizde Düzenlendi
14-16.02.2014 tarihlerinde Sakarya, Kocaeli, Düzce UMKE
(Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi) ekiplerinin katıldığı İlimiz
Sapanca Yanık Sivil Savunma Merkezinde tatbikat gerçekleştirildi.
Üç gün süreli yağmur altında yapılan tatbikatta KBRN (
Kimyasal, Biyolojik,Radyoaktif,Nükleer ),Enkaz dan yaralı
K
,Trafik Kazası ,Dağcılık kurtarma çalışmaları önceden plan,T
lanan ve yazılan senaryolara uygun olarak başarıyla tamamla
landı.
la
Tatbikat alanını gece geç saatlerde ziyaret eden İl Sağlık
Müdürü
Uzm. Dr. Murat Alemdar, Malatya İline tayini çıM
kan
k ATT Yasiner Sarıbaş’a İlimizde ve Umke ekibinde verdiği
d hizmet ve katkılarından dolayı teşekkür plaketi verdi.
Konuyla ilgili açıklama yapan İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr.
Alemdar
“ İlimiz ve Ülkemiz herkesin bildiği gibi deprem
A
kuşağı
üzerindedir.Geçmişte yaşadığımız 1967 ve 17 Ağusk
tos
to 1999 depremleri hafızalarımızda hala canlılığını ve tazeliğini
liğ koruyor.Tabi ki en büyük temennim bu tür felaketlerin
ri Ülkemiz de ve İlimiz de yaşanmaması.Ama bizler Sağlık
Camiası
olarak her zaman tedbirli,tetikte ve hazır olmalıyız.
C
Olacağız
da.Bu tatbikatın gerçekleşmesinde emeği geçen
O
tüm personelime ayrı ayrı teşekkür ediyor.çalışmalarında batü
şarılar diliyorum.” İfadelerini kullandı.
şa
59
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Sağlıkturizmi
turizmiveveönemi
önemi
Sağlık
Filiz Koç
S
60
ağlık Turizmi; tedavi amacı ile yapılan seyahatlerdir.
Başka bir ifadeyle ise fizik tedavi ve rehabilitasyon
gereksinimi olanlarla birlikte uluslararası hasta potansiyelini kullanarak sağlık kuruluşlarının büyümesine olanak
sağlayan turizm türü olarak tanımlayabiliriz. Literatüre baktığımızda sağlık turizminde asıl olan, (Ross (2001) sağlık turistinin kendi yaşadığı yerden başka bir yere sağlık amacı ile
seyahat eden insanların oluşturduğu bir turizm türü olduğu
diğer bir tanıma bakıldığında ise (Theobold 1998) sağlık turizminde saat sınırlamasına giderek 24 saat ya da daha fazla
bir süreyle ev ortamından uzakta hizmet alan kişiyi sağlık
turizmi kapsamında değerlendirmektedir (1).
Sağlık turizminin birçok alt bileşeni vardır(1,2).
1) Medikal Turizm: Uluslararası hastaların tedavi ve rehabilitasyon amaçlı sağlık kurumlarından hizmet alması şeklinde olan sağlık turizmi çeşididir.
2) Termal Turizm ve Medikal SPA: Kaplıca suları veya
otelcilik hizmetleriyle birlikte medikal masaj, peloid gibi bazı
tamamlayıcı tıp uygulamalarının yapıldığı sağlık turizmi çeşididir.
3) Yaşlı ve Engelli Turizmi: Yaşlı ve engellilerin bakım,
rehabilitasyon ve medikal tedavilerinin bir arada olduğu sağlık turizmi çeşididir.
Görüldüğü üzere sağlık turizminin birçok çeşidi mevcuttur. Sağlık turizmi çeşitlerinde ortak nokta Dünya Sağlık
Örgütünün de tanımladığı anlamda insanların sağlığına kavuşmak için yapılan tüm seyahatler diye özetlenebilir. Hepimizin de bildiği üzere WHO’ya göre sağlık; “kişilerin ruhsal
ve fiziksel olarak tam iyilik halidir.” diye tanımlanmaktadır.
Sağlık turizmi hastaların ve hasta ailelerinin rahatlığını
sağlamak için tıbbi seçenekleri sunmayı hedeflemektedir.
Gelişmiş ülkelerdeki eğitim ve refah seviyesinin yüksek olmasına paralel olarak sağlık hizmetleri sunumu da yüksek
maliyetli olmaktadır. Sosyal güvenlik maliyetlerinin artan giderleri sosyal güvenlik kurumlarını zorlamaktadır. Bu sıkıntıları aşmak için, gelişmiş ülkelerde bulunan sosyal güvenlik
kurumları ve özel sigorta kurumlarının kaliteli tıbbi hizmet
sunan ve yakında yer alan ülkelerle paket anlaşmalar yaparak
sağlık hizmetlerini düşük maliyetli alma çabaları görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde bulunan insanları daha az gelişmiş
ülkelere sevk eden en önemli unsurların başında kendi ülkelerinde bu sağlık hizmet ve imkânlarının bulunmayışı değil,
bunların pahalı olması, erişim ve bekleme sürelerinin fazla
olması, mahremiyet gibi konular başta gelmektedir. Milstein
ve Smith yurtdışına tedavi amaçlı giden Amerikalı hastaların
profilini çıkarırken bunların orta-direk Amerikan yurttaşları
olduğunu, gelir düzeylerinin orta ve ortanın altı olduğunu,
sigortalarının olmadığı ya da yeterli kapsamının bulunmaması nedeniyle tedavilerini Amerika’da yaptıracak maddi
güçlerinin bulunmadığını belirtmektedir (1). Yurtdışında tedavi gören diğer gurubu ise kozmetik, diş rekonstrüksiyonu,
infertilite tedavileri, cinsiyet değişiklikleri gibi sigorta kapsamına girmeyen tedavi ve ameliyatlar için seyahat edenler
oluşturmaktadır. Her iki grupta da ortak olan nokta maddi
güçlerinin kendi ülkelerinde yerel imkanlardan tedavi ve sağlık hizmeti almaya yetmeyip bunları yurtdışında daha düşük
maliyetle satın alabilmeleridir. Yakın zamana kadar pek çok
az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke vatandaşı Amerika Birleşik Devletleri ve gelişmiş Avrupa ülkelerine tedavi
amaçlı seyahat ederken, bu eğilim yakın geçmişte yön çevirerek ileri düzeyde gelişmiş teknoloji sahibi ülkelerden, geniş
bir alanda hizmet sunan az gelişmiş ülkelere sağlık hizmeti
almak amacıyla seyahat etmeye başlamışlardır.
Son yıllarda, ülkemizin de gelişmiş ülkelerdeki nitelikli
sağlık hizmetleriyle rekabet edebilecek düzeyde sağlık hizmetleri sunmasından dolayı, ülkemize dünyanın dört bir
yanından tedavi amacıyla turistler gelmektedir. Özellikle
1990’lı yıllar sonrasında ülkemizde kamu sağlık hizmetlerine
ilaveten özel sektörün de sağlık hizmetlerine ciddi yatırımlar yaptığı görülmüştür. Bu gelişmeler sonucunda, Avrupa
standartlarıyla yarışabilecek düzeyde özellikle büyük illerde
özel sağlık kuruluşları artmaya başlamıştır. Ayrıca, ülkemizin
coğrafi konumu ve sağlık sektöründeki yetişmiş ve eğitimli
insan gücü sağlık turizminde Türkiye’nin, önemli avantajları
arasındadır. Türkiye’nin gerek sağlık fiziki altyapısında gerekse nitelikli sağlık personeli yetkinliğine ulaşmış olduğu,
son duruma baktığımızda başarılı çalışmalara imza attığı görülmektedir.
Ülkemiz yukarıda bahsettiğimiz her üç sağlık turizmi türünde de çok ciddi potansiyele sahiptir. Bu bağlamda Türkiye; özellikle coğrafi konum, kültür, iklim ve sağlıkta dönüşüm projesiyle sağlık hizmetlerinin geldiği nokta gözönünde
bulundurulduğunda sağlık turizminde dünyada cazip ülkeler
arasında yer almaktadır. Ülkemizde medikal turizm birçok
bölgede termal turizm ile birlikte yürütülebilmektedir ve
bu da ülkenin çok önemli bir avantajı olarak görülmektedir.
Özellikle kaplıcaların birçok rahatsızlığı tedavi edici etkisi
bu birlikteliği kolaylaştırmaktadır. Termal turizm açısından
önemli bir jeo-termal kuşak üzerinde yer alan Türkiye, bu
alandaki kaynak zenginliği ve potansiyeli bakımından da
dünyada ilk 7 ülke arasına girmektedir (1,4). İlimizin de yer
aldığı bu jeotermal kuşağın ve çevredeki anakentlerin varlığı
yoğun bir günübirlik turizm potansiyelini ön plana çıkarmaktadır. Sakarya ili termal kaynaklar bakımından oldukça
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
‘Anadolu binlerce yıl
y önce Antik Yunanlara, Romalılara, İskenderiye’ye,
y y Selçuklulara
ç
ve Osmanlı’ya
y şifa
ş f merkezi
z olmuş,
ş özellikle
z
termal sularıyla
y hepp şifa
ş f kapısı
p olmuştur’
ş
zengin bir potansiyele sahiptir. Acısu İçmesi, Kil Hamamı
Kaplıcaları, Kuzuluk Kaplıcaları, Çökek Kaplıcası ve Ilıcak
Köyü Gazlı Suyu her yıl binlerce kişiyi ağırlamaktadır (3). İklim dezavantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların yoğun olarak görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde termal turizme olan talebin daha fazla olduğunun
bilinmesi, İklim, fiyat, güvenlik ve ulaşım açısından göreceli
avantajlara sahip ilimiz spa&wellness ve kaplıca turizmi, ileri yaş turizmi açılarından olağanüstü avantajlı bir konumda
olup, her kesime hitap edebilecek niteliklere sahip olması,
ilimizin önemli bir sağlık ve termal turizm bölgesi olabileceğinin göstergesidir.
Sonuç olarak; Türkiye özellikle son yıllarda pek çok nedenlerden dolayı dünya genelinde sağlık turizmi ve sağlık turizmi kapsamında sunulan tedavi hizmetlerinde önde gelen
ülkeler arasında yer almaya başlamıştır. Uluslararası hastaların Türkiye’yi tedavi için seçmelerinin gerekçeleri arasında; sunulan hizmetlerin hem yüksek kaliteli olması hem de
makul fiyatlarla elde edilebilmesi, Türkiye’nin coğrafi konumunu tarihi, kültürel ve turistik cazibesiyle birleştirebilmesi
gelmektedir. İl olarak sağlık turizminde varlığımızı, iddiamızı
sürdürebilmek ve hatta dünya genelinde lider ülke konumuna ulaşabilmek için sürekli bilgilerimizi güncellemek, ar-ge
çalışmalarına ağırlık vermek ve bu çalışmalardan elde edilen bilimsel veri ve bilgiler temelinde yetkin sağlık turizmi
politikaları oluşturmak zorundayız. Sakarya ili olarak sağlık
Ulusal Sağlık Turizmi Hedefi:
“Sağlık Turizminde Lider Ülke Olmak...”
KAYNAKLAR
1.T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı, Sağlık Turizminde Süreçler ve Aracı Kuruluşlar
Araştırma Raporu, 2012
2.http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR,11492/saglik-ve-termal-turizmi-tanimi.html (Erişim Tarihi:17.03.2014)
3.http://www.sakarya.com.tr/sayfa/133-yeralti-sulari-sicak-sular.
html (Erişim Tarihi:18.03.2014)
4.http://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2012/08/09-icoz1.pdf, Onur İÇÖZ, Sağlık Turizmi Kapsamında Medikal (Tıbbi) Turizm Ve Türkiye’nin Olanakları (Erişim Tarihi:12.03.2014)
5.Doğu Marmara Bölge Planı 2014-2023 (http://www.dogumarmarabolgeplani.gov.tr/bolgeplani20142023.aspx) (Erişim tarihi 10.12.2013)
61
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
turizminin hangi koluna yoğunlaşacağımız, hedef kitlemizi
kimlerden oluşturacağımız, belirlediğimiz hedeflere ulaşabilmek için tanıtım konusunda nasıl bir yöntem izleyeceğimiz
gibi konularda tüm paydaşlarımızla plan ve stratejiler yapmaya başlamamız gerekmektedir. Bu konuda en önemli husus
sağlık turizminde var olabilmek, sonrasında sürekliliği sağlamak için tanıtımının yapılması, gelecek turistlerin her hizmet
sektöründe olduğu gibi sağlık hizmetinin vazgeçilmez temel
unsuru olan; bireylerin kaliteli hizmet alması ve memnun ayrılması gerektiği unutulmamalıdır.
Çark
Çark
Elvan Aslan Aydın
S
akaryalının olmasa olmazıdır Çark Caddesi.
Buluşma noktasıdır.
Bir aşağı, bir yukarı yürümediysen çark caddesinde
Sakaryalı değilsindir.
Cevat Beyin evi gösterilmeden, Cadde de ki mağazalarda
alış veriş yaptırılmadan, Kafeteryalarda bir kahve içirilmeden
bırakılmaz misafirler.
Çark Caddesiz Sakarya, Sakaryasız Çark Caddesi düşünülemez. Öyle ki Bağdat Caddesi, İstiklal Caddesini gözü
görmez Sakaryalının.
İlk adı Adapazarı olan ilimizin ismi önceleri ada olmasından kaynaklanmaktadır. Sakarya nehrinin yatağı ikiye ayrılıp
diğer kolunun Beşköprü’nün altından geçip Çark Deresi’yle
birleşerek iki koldan aktığı dönemde ada köyü ismini almıştır. Bölge ticari açıdan zengin ve nehrin iki kolu arasında
pazarlar kurulmasından dolayı zamanla Adapazarı hüviyetini
kazanmıştır.
Kurulan eski pazarlar “Tığcılar, Semerciler, Çıracılar, Hasırcılar, Pabuççular” bu pazarlar şu an halen Adapazarı’nda
bulunan semtlerimizin isimleridir. Adapazarı, tarihi İpek yolunun ve Osmanlı’nın resmi Bağdat Devlet Yolu’nun hemen
bitişiğinde, İstanbul’dan Anadolu’ya geçişin kavşak noktasında bulunmaktadır.
1954 yılında ise yasa ile Sakarya ismi verilmiş Adapazarı
sadece merkez ilçe olarak kalmıştır.
ÇARK
1581 ve 1585 tarihleri arasında Ada halkının su ihtiyacını
karşılamak amacı ile bir değirmen yapılmış ve daha sonra
1734 yılında bir hayırsever tarafından çark değirmeni haline
getirmiştir. Şehrin belirli yerlerine su kanalları açılarak Çark
suyu içme suyu olarak
halka taşınmış. Bu
şehirleşme yönünde
en büyük atılım olan
Çark, 1894 yılında o
dönemin kaymakamı
tarafından Almanlara
daha büyük bir çark
tesisi yaptırır.
Şu an sadece kent
park içinde şehrin
amblemi olarak orijinaline yakın yapılan Çark tamamen
su gücüyle dönerek
Adapazarı’nın tarihini
yaşatmaktadır.
Çark Caddesinde yürümeden,
Islama Köftesini yemeden,
Kabak Tatlısının tadına bakmadan,
Göl manzaralı güneşin batışını izlemeden,
Kelebeklerin dansını izlemeden
GİTMEYİN……………..
63
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Eğer bir gün Adapazarına yolunuz düşürse;
Bulmaca
Bulmaca
64
Talip Telli
YATAY
1-Habis,kötü huylu
3-Beyin tabanında burun arkasının üst kısmına uyan bölgede hormon salgılayan bez.
5-Erkek.
6-Şişman.
10-Köpek ve kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit olup larvaları memeli canlılarda
büyüyerek hidatik kistleri yaparlar.
12-Yuvarlak, çapı 1 cm.den küçük patolojik oluşumlar.
15-Donuk,şeffaf olmayan.
16-Genel sağlık durumunun bozukluğu ile ilgili ileri derecede zayıflama hali.
18-Kısmi veya tam ses kaybı.
21-Tırnak ve boynuzun ana maddesi.
22-Barsak tıkanması.
24-Geri,küçük.
26-Tıpta yanlış, özensiz tedavi.
29-Elektrokardiogram kelimesi için kullanılan kısaltma.
30-Kol ağrsı.
31-Gözün en iç tabakası, ağ tabaka.
33-Renk körlüğü.
37-Barsak parazitifi, şerit, yassı solucan.
39-Gövdenin göğüs ve pelvis bölgeleri arasındaki kısmıdır.
41-Beş duyu işe karışmaksızın düşüncelerin, bu duyuların üstünde bir yola aktarılması.
43-Tam gelişmemiş.
45-Kalp.
46-Hastalık belirtilerinin sönmesi.
47-Afyonlu ilaç, uyuşturucu.
48-Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması.
49-Irsi, kalıtsal, herediter.
50- Bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali.
DİKEY
2-Küçük boşluk delik.
3-Uçuk, içi svı dolu vezikül.
4-Böbrekle ilgili.
7-Ciltte içi sıvı dolu kabarık oluşumlar.
8-Bazı organların iç yüzeylerini kaplayan ve salgı üreten doku tabakası.
9-Kan damarlarının pıhtı veya ateron (kolestrol) plakları oluşarak tıkanmasıdır.
11-Hayvansal ve bitkisel yağların içerisinde bulunan, karaciğer tarafından sentez edilen bir
maddedir.
13-Bir Organizmanın bütün ayırıcı karakterlerinin kısaca belirtilmesi.Diyagnoz.
14-Döllenme sırasında spermatozoitin yumurtayla birleşmesi sonucu oluşan hücre.
17-Kuyruk sokumu
19-Diş eti iltihabı.
20-Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölüme atlamasıdır.
23-Damar iltihabı.
25-Midenin genişlemesi.
27-Lif dokusu.
28-Kırılma.
32-Kirli kanı kalbe taşıyan damarlar.
34-Sarılık.
35-Solunumun geçici olarak durması olayı.
36-Yağ.
38-Organ ve vücut yüzeylerini örten hücre tabakası.
40-Rahatsız, huzursuz, taşkınlık yapan.
42-Tırtıl, kurtçuk.
44-Uterus adalesinin iyi huylu tümörüdür.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nün Periyodik Bilimsel Yayındır
Detaylı bilgi ve başvuru için:
sakom54@gmail.com