Rize Ticaret ve Sanayi Odası 1 2 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası 3 içindekiler öncelikli 06 İlimizin meselesi işsizlik 08 Statejik Planlama kültürü ve 10 Çay yeni projeler 12 Rize-İspir-Erzurum Yolu Üniversitesi 16 Rize Tıp Fakültesi ve borsaların 18 Oda toplantısı 20 RTSO’dan istihdama destek Doğu 22 RTSO Anadolu Fuarında 24 Gürcistan’la ilişkilerimiz Atanan Valiyi 27 Rize’ye Turizm 28 Yeni İçin Tesis Şart Ziyaret 30 RTSO’dan İftar 33 Kriz Değerlendirmesi 34 TEB’den Kredi Desteği Müste35 Polonyalı şar Odamızda tercihi 36 Rizeli’nin doğalgaz Sorunları 39 Eğitim ve Çözüm Önerisi Elektronik 46 Vergide Altyapı Dönemi Rize’ye 44 TOBB’dan Eğitim Yatırımı Can’ın 46 Osman Arşivinden... 49 e-Pazarlama Nedir ? 50 Tasarruf... Ama Nasıl ? ve altın 57 Döviz fiyatları Bezini Marka 28 Rize Yapmak Önsöz Hüseyin KUTLU Türkiye gerçekten zor bir dönemden geçiyor. Her yıl bir önceki yılı aratıyor artık. Bir tarafta halkın geçim, esnafın, KOBİ’lerin, küçük çiftçinin yaşama sorunu artarken, diğer taraftan son yıllarda bir türlü son bulmayan siyasal gerilim artıyor. Devletin temel kurumları bir bir yıpranırken milletin geleceğe güveni azalıyor. Ülkenin bu gerginliği uzun süre yaşaması mümkün değil. Mevcut gerginlikler devam ettiği takdirde ağır bedellerin ödeneceğini herkes görüyor. Siyasal kutuplaşmanın toplumsal kutuplaşmaya dönüşmemesi için herkesin çaba göstermesi gerekmektedir. Kalkınma Ajanslarının kuruluşuna dair kanun çıkmasını oda olarak memnuniyetle karşılamıştık. Geçtiğimiz ay çalışmalarına başlayan Doğu Karadeniz Bölge Kalkınma Ajansı’nın kurulmasıyla bölgesel projelerin hazırlanmasında ve hayata geçirilmesinde ciddi bir gelişme kaydedeceğimize şüphe yoktur. Ajanslar, siyası ve burokratik kurumlara dönüşmediği takdirde proje üretimi ile bölgenin planlı ekonomik gelişmesine önemli bir katkı sağlayacağına inanmaktayız. İlimizi ilgilendiren önemli projelerin odamız tarafından değerlendirilmesi doğrudur ve gereklidir. Ancak önceki yazımda da belirttiğim, her sözün ve tutumun altında siyası hedeflerin aranması gibi yanlış algılamalar nedeniyle odaların bu fonksiyonlarını yerine getirmeleri giderek zorlaşmaktadır. Bir söz vardır, “ Doğrunun bilinmediği yerde eğride bilinmez” Bu nedenle işimizin son derece zor olduğu açıktır. Fakat Rize Ticaret ve Sanayi Odası olarak karşımıza çıkan yanlış algılama ve tutumlara rağmen, ilimiz ekonomisini ve sosyal hayatını ilgilendiren önemli konularda objektif Rize Ticaret ve Sanayi Odası Adına Sahibi Ömer Faruk OFLUOĞLU (Yönetim Kur. Başkanı) RİZE TİCARET VE SANAYİ ODASI SAYI: 131 KASIM 2009 Adres: Rize Ticaret ve Sanayi Odası Atatürk Cad. No: 359 - RİZE Tel: 0.464 217 55 66 (pbx) Fax: 0.464 212 22 00 Web: www.rizetso.org Genel Yayın Sorumlusu ve Yazı işleri Müdürü e-mail: rizetso@ttmail.com rizetso@tobb.org.tr Hüseyin KUTLU Tasarım (Yönetim Kur. Bşk. Yrd.) Rize Grafik 0.464 217 71 50 Yayın Koordinatörü YIL: 17 değerlendirmelerimizi yapmaya çalışıyoruz. Bu değerlendirmelerde tam bilgi sahibi olmadan konuşmaktan ve önyargıdan kaçınıyoruz. Bir çok örnekte görülebileceği gibi, odamızın tutumu bir konuda dikkat edilmesi gereken temel prensipleri dile getirmektedir. Üyelerimize ve kamu oyuna karşı esas sorumluluğumuz budur. Odamızın her sektörü temsil eden 53 meslek grubu bulunmaktadır. Bu meslek grubuna bağlı komiteler aracılığıyla üyelerimizin bütün talepleri oda yönetimine yansıtılmaktadır. Odamızın görev alanları, tutum ve kararlarını belirleyen temel unsur üyelerimizden bu şekilde gelen taleplerdir. Bu çerçevede tüm faaliyetlerimizde odamızın ve ilimizin menfaatlerini her şeyin üzerinde tutmaya ve tavizsiz bir tutum izlemeye çalışmaktayız. Osman CAN Baskı FSF Printing Hause 0.212 690 89 89 İstanbul Şaban Aziz KARAMEHMET RTSO Meclis Başkanı Türkiyemiz ve ilimizin öncelikli meselesi işsizlik ve girişimcilik Ticaret ve Sanayi Odasının değerli üyeleri, Türkiye’miz de 6,5 milyon insanımızın bugünkü verilere baktığımız zaman işsiz durumda olduğunu görmekteyiz. Nüfusumuzun yarısını 28 yaş üzeri olduğunu düşünürsek neredeyse her evde bir işsiz var demektir. Bizler Rize Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi’ni temsil eden insanlar olarak işsizliği önlemenin tek yolunun girişimcilik olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda girişimcilerimizin önünü açabilmek amacıyla ilimizde bulunan alt yapı eksikliklerinin giderilmesi için azami ölçüde gayret sarf etmekteyiz. Türkiye’miz ve dolayısıyla Rize’miz de her yıl 700.000 gencimizi istihdama katabilmenin en önemli yolu mutlak manada girişimciliktir. Hepimizin yaşadığı ve etkilendiği, Dünyamızı ve Türkiye’mizi saran küresel ve mali krizden Türkiye’miz tam etkilenmemiştir. Mesela, memurlarımızın yaşamış oldukları memur maaşıyla geçinen illerimiz krizden etkilenmemiştir. Krizden en çok etkilenen kısım küçük boy orta işletmeler olmuştur. Bütün bu olumsuzluklara rağmen hiçbir zaman umutlarımızı 6 Rize Ticaret ve Sanayi Odası kaybetmememiz gerektiği inancındayım. Bu bağlamda güçlü ekonomilerin oluşturulabilmesi için demokrasimizin kalitesini daha çok yükseltmemiz gerekmektedir. Değerli dostlar, Ekonomik krizde dibe vuran piyasalarda bir çok şirket küçülmek ve hatta işletmelerini kapatmak durumunda kalırken, kimileride yatırımlarını arttırıp hedeflerini büyütme yoluna gidiyorlar. Yalnız kesin olan bir şey var ki her kriz kendi markasını oluşturuyor. Misal verecek olursak 2001 krizi ülkemizde simit saraylarını meydana getirirken 2008 global krizinde ise kar da düşük sermayeli işler olarak karşımıza çıkan AVM’lerdeki stant konsenptleridir. Girişimciliği net bir tanımın içerisine yerleştirmek oldukça zordur. Girişimciliği 20. Yüzyılda daha çok risk alma, yenilikleri yakalama, fırsatları değerlendirebilme ve tüm bunları hayata geçirebilme süreci olarak adlandırabiliriz. Yukarıda belirttiğimiz tanımdan anlaşılacağı üzere kişinin sadece kendi işini kurması değil mevcut işini revize etmesi veya yeni bir sektöre açılması da önem arz etmektedir. Bizler Ticaret ve Sanayi Odası’nın meclis üye- leri olarak bütün çabamız, “Rize’mizi nasıl bir marka şehir haline getirebiliriz.” Düşüncesi yönündedir. Bizler bunun mücadelesini vermekteyiz. Çünkü markalaşmanın arkasında birlik ve beraberlik vardır. Markalaşmanın içerisinde birbirimizi sevmeme ve dışlama gibi bir lüksümüz yoktur. Bu bağlamda Rize Ticaret ve Sanayi Odası olarak ilimiz de ve bölgemizde birlik ve beraberliğimizin sağlanması adına her türlü desteği veriyor ve vermeye de devam edeceğiz. Değerli arkadaşlarım, 2009 yılı üçüncü çeyreğinden itibaren Dünya ve Türkiyemiz ekonomilerinde yukarıya doğru hareketlenmeler olduğunu müşahade etmekteyiz. Krizin etkisini azaltabilmek için bir çok ülke harcama yaparak krizi fırsata dönüştürmeyi başarabildiler. Mesala Çin yüzde sekiz, Hindistan yüzde altı büyüdü. Peki ne yaptılar? Bir tek şey yaptılar, kendi iç tüketimlerini canlı tuttular, hane halkı harcamalarını kısmadılar. Maalesef bizler bunu ülke olarak başaramadık ve küçüldük. Değerli dostlar, Ülkemiz ve Rize’mizin geleceği açısından umutluyum. Ancak yapmamız gereken ödevlerimizin olduğunu bilmemiz ve dersimize iyi çalışmamız lazımdır. Yoksa şimdiden kaybedenler arasında yerimizi alırız. Nedir bu ödevler diye özetleyecek olursak; Ülkemizde güçlü bir demokrasinin oluşması lazım. Demokrasimizin güçlü olabilmesi için güçlü ekonomiye ihtiyaç vardır. Güçlü demokrasi ve güçlü ekonominin oluşabilmesi için Türkiye’miz hızla kendi yapısal reformlarını yapmış olması lazımdır. Bunu başarabilmemiz ve gerçekleştirebilmemiz için iktidar ve muhalefet birlikte hareket edip Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerekeni yapmalı ve ülkemiz ve insanlarımızın önünü açmalıdırlar. Her zaman en üst düzeyde olan kamu kurum ve kuruluşlarımız ile onları temsil eden bürokratlarımızla devam ede gelen odamız ilişkilerinin ilimizin valisi Seyfullah Hacimüftüoğlu’nun şahsında tüm bürokratlarımıza ilimiz işadamları adına teşekkür ederim. Sizlerden aldığımız destek ve güvenle yola devam ediyoruz. Çalışmak bizden takdir sizlerindir. Bu duygu ve düşüncelerle sizlere sihhat ve afiyet temenni ediyor saygılarımı sunuyorum. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 7 Stratejik Planlama Ömer Faruk OFLUOĞLU RTSO Yön. Kur. Başkanı 8 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Türkiye, Avrupa Birliğine üyelik süreci ve küresel ekonominin gereklerini yerine getirmek gibi bir dizi uyumlaştırma çabasına girmiştir. Bu çabaların biride başta kamu kurumları olmak üzere tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının stratejik Plan hazırlama girişimleridir. Stratejik planlar Türk kamu yönetimi ve girişimcisi için yeni olgulardır. Devlet Planlama Teşkilatı odaklı planlama kültürümüz 1980’lere kadar dışa kapalı ekonominin varsayımlarına göre kurgulanmıştır. Bu kurguda küresel ekonomiye göre dizayn edilmiş stratejik kaygıları olan bir planlama yaklaşımı mevcut değildir. Ayrıca kamu kurumları ve kamu niteliğinde meslek kuruluşlarının gelecek planları bütçeden ibaret olmuştur. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun 24.12.2003 tarihinde yürürlüğe girmesinden itibaren kamu kurumları stratejik planlarını hazırlamaya başlamışlardır. Türkiye artık günü birlik plan yapan kısa vadeli kar maksimizasyonuna odaklı, etik ve sosyal sorumluluktan uzak girişimci profili geçmişte kalmaktadır. 1990’lı yıllardan itibaren başlayan yeni dönemin girişimcileri ve girişimcilerin dahil oldukları organizasyonlar geleceğe yönelik vizyon ve misyon sahibi şeffaflık, açıklık, hesap verebilirlik, katılımcılık, etkililik ve tutarlılık gibi iyi yönetişim ilkelerini benimsemeye başlamışlardır. Ulusal ekonomilerin küresel trendler karşısında daha kırılgan hale geldiği çağımızda girişimcilerin ve girişim organizasyonların yerel düşünme alışkanlıklarıyla büyüme şansları giderek azalmaktadır. Günümüzde bölgesel kalkınmanın içeriği değişim geçirmektedir. Bölgesel kalkınma geri kalmış bölgelere yönelik yeniden dağıtım ve teşvik sisteminden ziyade rekabet gücünün arttırılmasına yönelmektedir. Yerel ve Ulusal rekabet, yatırım ortamının iyileştirilerek şirketlerin yönetim ve iş yapma anlayışlarını uluslararası standartlar çerçevesinde yapılandırmasını zorunlu kılmaktadır. Tam bu noktada ticaret ve sanayi odalarının önemi gündeme gelmektedir. Ticaret ve sanayi odaları faaliyet gösterdikleri şehirlerin girişimcilerinin kapasitelerini yapılandırarak, güçlendirerek yerel ve küresel rekabete hazırlama işlevini yerine getirmektedirler. Ticaret ve sanayi odaları üyelerinin geleceğine ve ülke ekonomisine stratejik planlar” aracılığıyla yön vermektedirler. Stratejik planlar geleceğe bu günden müdahaledir. Günümüzün küresel rekabet şartlarında başarılı olan organizasyonlar geçmişte bu günü stratejik bir yaklaşımla planladıkları için başarılı olmuşlardır. Gelecekte oluşabilecek potansiyel riskleri önceliklendirerek etkilerini azaltan, fırsata dönüştüren, tesadüflere yer vermeyen kendisini yenileyen ve öğrenen organizasyonlar 21. yüzylla yön verecektir . Geleceğe yönelik iddiası olan Rize girişimcilerinin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Rize Ticaret ve Sanayi Odasının 117 yıllık birikimi Rize’nin Türkiye ekonomisindeki göreceli üstünlüğü ve potansiyelini kullanarak yükselen iller sıralamasında 37. sıraya yükselmesi gibi etkenler yerel ve küresel dinamikleri dikkate alan stratejik vizyonu zorunlu kılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda 20092012 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Stratejik Planı hazırlanmıştır. Hazırlanan Stratejik Plan Devlet Planlama Teşkilatının hazırladığı Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, ve sektör raporları Doğu Karadeniz Bölgesel kalkınma Programı kapsamında hazırlanmış raporlar, Türkiye Kalkınma Bankası tarafından hazırlanan Rize ili gelişme Planı, Rize ili Uygun Yatırım Alanları Araştırması, Rize Ticaret ve Sanayi Odasının KOSGEB’e hazırlattığı Rize ili Sanayi Raporu ve Rize ilinde faaliyet gösteren kurumların stratejik planları ve Odanın stratejik plan çalışmalarından yararlanılarak hazırlanmıştır. Rize Ticaret ve Sanayi Odası Stratejik Planı üyelerinin 2009-20012 yılları arasında yapacağı faaliyetlerin geleceğe yönelik planlarının stratejik yönetim ilkeleri bağlamında nasıl gerçekleşeceğine dair bir yol haritası önermektedir . Stratejik plan genel içeriği belirlemek amacıyla stratejik planlama kavramıyla başlamaktadır. Buradaki amaç planlama anlayışının günümüz şartlarında değişen anlamını ortaya koyabilmektir. Stratejik Planın tamamı strateji tanımının açılımı olacaktır. Planlama sürecinde ikinci aşama stratejik planlama kavramının içeriğine uygun olarak durum analizi yapmaktır. Mevcut durumun analizi kurum içi ve kurum dışı koşullar göz önüne alınarak tanımlanır. Fiili durum bu günü oluşturan koşulları içerdiği için tarihsel arka plana dayanır. Kurum kendi kimliğini oluştururken hizmetlerini sunarken dayandığı yasal mevzuat analiz edilir. Kurum hizmetlerini yerine getirirken hangi kurumlarla işbirliği geliştirdiği sorgulanarak kurumun koordinasyon kapasitesi anlaşılmaya çalışılır. Kurum içi performans (insan kaynakları, Teknoloji mali durum) çevre ile mukayese edilerek neredeyiz? sorusuna yanıt verilmeye çalışılır. Geçmişin ve kurum dışı koşulların biçimlendirdiği bu günün analizi geleceğin ipuçlarnı verecektir. Stratejik Planlama sürecinin üçüncü aşaması dışsal tehditlerin bilindiği içsel zayıflıkların telafi edilmesi gerektiği kararının verilmesiyle geniş kapsamlı, anlaşılır, iletişim yeteneği güçlü misyon tarifiyle başlar . Belirlenen amaç doğrultusunda varılması düşünülen vizyona hangi değerlerle ulaşılacağı saptanarak kurumsal kimlik inşa edilir. Kurum misyon ve vizyonu doğru tanımlanmış kurumsal kimliğiyle amaçlarını belirler, somut olarak belirlenmiş ölçülebilir hedeflere uygun stratejileri netleştirerek olmayı arzuladığı hedefi planlamış olur. Stratejik Planlama sürecinin dördüncü aşaması planın uygulanabilirliğinin maliyetlendirildiği aşamadır. Bu aşama kurum için dönüm noktasıdır. Misyon, vizyon, amaçlar, hedefler kaynaklarla desteklendiği ölçüde planın ayakları yere basacaktır. Bu açıdan maliyetlendirme aşamasının hedeflerle uyumlu bir rasyonellik içermesi önemlidir. Stratejik planlamanın son aşaması stratejik planlamanın başarısının ölçülüp değerlendirilmesidir. “Stratejik planlama sürecinde, izleme ve değerlendirme faaliyetleri sonucunda elde edilen bilgiler kullanılarak, stratejik plan gözden geçirilir, hedeflenen ve ulaşılan sonuçlar karşılaştırılır.” Planın uygulandığı dönemde aksaklıkların olmaması için izleme sürecini değerlendirmek zorunludur. “izleme ve değerlendirme süreci kurumsal öğrenmeyi ve buna bağlı olarak faaliyetlerin sürekli olarak iyileştirilmesini sağlar. Ayrıca, hesap verme sorumluluğunun oluşturulmasına katkıda bulunur. “Kurum bu sayede öğrenen ve öğrendikleriyle kendini yenileyen organizasyon kimliği kazanacaktır . Rize Ticaret ve Sanayi Odası 9 Çayın ülkemizde oluşturduğu içim kültürü ve yeni ürün prejeleri Ekrem YÜCE Çay İşletmeleri Genel Müdürü 10 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Çay, nice efsanelere konu olmuş geçmişiyle, diyar diyar gezerek günümüze kadar ulaşan büyülü bir içecek... Uğradığı her durakta iz bırakarak kendi kültürünü oluşturan çay… İlk çay biraz keyif, biraz da tıbbi nedenlerle içilmiş, çay içerek zihni uyanık tutmak, bin bir derde deva özelliklerinden yararlanmak hep söz konusu edile gelmiş ve çay sıcak bir içecek olmanın ötesine geçmiştir. Diğer medeniyetlerden ülkemize gelinceye kadar edindiği birikimin ışığında, kültürümüzle yeniden yoğurduğumuz çay, öncelikle sabah kahvaltısı soframızın, sonrasında da ikindi ve akşam sohbetlerimizin müdavimlerinden olmuştur. Genellikle ince belli cam bardakla sunulan çayın, tavşankanı adı verilen dem ölçüsü esastır. Hala yöreden yöreye yaygın bir şekilde kullanılan semaverler ise otantik çay bahçelerinde meraklılarıyla buluşmayı sürdürmektedir. Türkler, Anadolu’ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye’ye gelmesi ancak birkaç yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin Anadolu’da yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur. Çay bugün sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun etrafında oluşan kültürüyle birlikte yaşamaktadır. Çayla ilgili; tekerlemeler, bilmeceler, mani ve türküler, ilahiler, efsaneler, fıkralar, gelenek ve görenekler başlı başına kültürel değerlerdir. Hatta, çay kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde yerini bulmuş geniş bir kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır. Çay, kendi maddi kültürünü de oluşturmuştur. Semaverler, geleneksel Türk çay kültürünün özgün malzemeleridirler. Çaydanlıklar, çay bardakları, çay kaşıkları, tepsiler diğer maddi kültür örnekleridirler. Avrupa ve ABD de çay, büyük fincanlarda içilir. Bizde de daha çok üst sosyo-ekonomik kesimde kullanılır. Resmi dairelerimiz ve çeşitli iş yerlerimiz çaysız olamazlar. Bütün gün iş yerlerinde durmadan çay içilir. Bu yetmezmiş gibi, birde eve gelince çay içilir. Batıda olduğu gibi iş yerlerinde formel bir çay saati yoktur. Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz yadsınamaz, hele destanlarımıza, türkülerimize, ilahi- lerimize ve manilerimize de girdiği hatırlanırsa... Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde de kültürümüz üzerinde önemli bir iz bırakmış ve kendi kültürünü oluşturmuştur. Türkiye’de çay denince akla Rize, Rize denince akla çay gelmektedir. Çay, Rize’mizle özdeşleşmiştir. Çayın ülkemizdeki bu tanınmışlığını, bölgemizin kültürel tanıtımında, turizm faaliyetlerinde bir katma değer haline getirmeliyiz, bunun için yeni yollar aramalı, yeni yöntemler bulmalıyız. Gerek turizm amaçlı olsun gerek iş amaçlı olsun bölgemize gelen yerli ve yabancı misafirlerimizi ağırlarken Rize çayının kendine özgü tadını ve kültürünü gelenek ve göreneklerimize uygun kendimize has bir şekilde sunmalıyız. “Çay, doğduğu topraklarda bir başka içilir”, “Çay, çayın başkentinde bir başka güzel” gibi sloganlar oluşturup, bunu bir marka haline getirebiliriz. Rize ve diğer bölge illerinin turistik yerlerini ziyarete gelen insanların bir yandan bölgenin eşsiz doğal güzelliğini seyrederken, kendine özgü çay demleme ve sunum şekliyle çayını keyifle yudumlamanın ortamlarını oluşturabiliriz. Böylece bölgemizi ziyaret eden insanların seyahatlerinin daha keyifli, daha renkli ve daha güzel geçmesini sağlayabilir, bölge ekonomisine çayın üretimin yanında sunum ve içim şekliyle de katkı yapmasını sağlayabiliriz. xxx Çaykur olarak çayımızın kalitesinin ve tüketiminin artırılması çalışmalarımızı sürdürürken, organik tarım konusunda da da olumlu sonuçlar aldık. Hemşinde işletmeye açtığımız organik çay fabrikasında üretime başladığımız organik çayımızı önümüzdeki aylarda piyasaya süreceğiz. Bu arada önemli bir çalışmamızı da yeşil çay konusunda gerçekleştirdik. Bilim adamlarının insan sağlığı açısından ortya çıkartılan faydaları yeşil çaya olan ilgiyide her geçen gün artırmaktadır. Aslında yeşil çay, siyah çayla aynı bitkiden ‘Camellia Sinensis’ten elde ediliyor. Aralarındaki tek farklılık, işleme tekniğinden kaynaklanıyor. Yeşil çay yaprakları, siyah çaya göre çok daha az işlem görüyor. Yeşil çay bitkisinin yaprakları, taze ve yeşil rengini kaybetmiyor. Siyah çay oksidasyona maruz kalırken, yeşil çay buharla ısıtılarak enzimlerinin ayrılması ile parçalanmıyor ve polifenolik (antioksidan) maddelerinin azalmasına karşın korunmuş oluyor. Yeşil çayın bileşenleri içerisinde en önemlileri polifenollerdir. Polifenoller, kateşin, gallik asit ve bunların türevlerinden oluşur. Bunlardan en önemlileri flavanollerdir. Yeşil çayın bileşiminde bulunan vitaminler ise A vitamini, B-kompleksi vitaminler, C vitamini ve E vitaminidir. Minerallerden Fe, Zn, Cu ve Se tespit edilmiştir. Gamma Amino Bütirik Asit ve L-Teanıne gibi amino asitler, flavonoidler, polisakkaritler, florid, uçucu aroma bileşenleri ve kafein diğer önemli bileşenlerdir . Tüm dünyada yeşil çayın sağlıklı bir içecek olarak tüketiminin yaygınlaşmasında en önemli pay polifenollere aittir. Ayrıca yeşil çay bileşenlerinin diş ve diş etlerini koruduğu, kan şekerini düzenlediği, yüksek tansiyonu önlediği, kan kolesterol düzeyini düşürdüğü ve obeziteyi engellediği konusunda yapılmış birçok bilimsel çalışma mevcuttur. Doğal antioksidant özelliği taşıyan polifenoller gıda, kozmetik ve ilaç endüstrisinde geniş ölçüde kullanılmaktadır. Çay polifenolleri bitkisel ve hayvansal yağ içeren gıdalarda antioksidant olarak kullanılır. Yeşil çaydan extrakte edilen polifenoller sakız, diş macunu, koku giderici ve yok edici ağız spreyleri yapımında da katkı maddesi olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Yeşil çayın bütün bu ve burada zikredilmeyen daha nice faydalarının geliştirilecek projelerle daha iyi anlaşılabilmesi ve geliştirilecek projelerle günlük kullanımlarının hayatımızda daha fazla yer edinebilmesi için Çaykur tarafından bazı projeler hazırlanmaktadır. Bunların başında geleni ise; “yeşil çayın kalitesinin artırılması ve yeni ürünlerin geliştirilmesi” projesidir. Bu projenin temel amacı, Türk yeşil çayının tüketimi yaygınlaştırmak ve ekonomik değerini artırmak üzere bilimsel ve teknolojik çalışmalarla kalitesinin iyileştirilmesi, yeşil çay bazlı yeni alternatif ürünler geliştirilmesi ve ürünlerin raf ömrünün belirlenmesidir. Ayrıca, Türk yeşil çayının biyoaktif özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu projenin en önemli hedefi; Türk yeşil çayının yurt içinde ve dışında tanınmasına, ihracat potansiyelinin arttırılmasına yardımcı olabilecek bilimsel verilerin üretilmesidir. Proje ile dünya piyasasındaki ihtiyaçlar ve tüketim alışkanlıkları dikkate alınarak yeşil çay bazlı katma değeri yüksek alternatif ürünlerin geliştirilmesini sağlayacaktır. Bu bağlamda projede tablet yeşil çay, yeşil çay içeceği ve yeşil çay pudrası geliştirilecektir. Tübitak tarafından kabul gören bu proje ne- ticesinde Çaykur + Tübitak işbirliği ile proje çalışmalarına hemen başlanılmış ve ortak çalışmamız devam etmektedir. Tübitak ortaklığında yürütülen bu projeler kapsamında Yeşil Çay Pudrası üretiminde ise son aşamaya gelindi ve laboratuar şartlarında elde edilen ilk numune ürünü , Çaykur’u ziyaret eden Devlet Bakanı Sayın Faruk ÇELİK’e tanıttık ve ilk pudra yeşil çayın tadımı da sayın bakan tarafından yapıldı. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 11 Rize ve Erzurum’un çözüm bekleyen ortak sorunu “Rize İspir Erzurum yolu” RTSO Y önetim Kurulu Ofluoğlu Başk , ziyare t lerde ya anı Ömer Faru Rize -İsp k pt ir-Erzuru m yolun ığı konuşmalard birine b un yalnız a ağlayan yol olma iki ili bir yolun, t dığını be üm Doğu lirterek, ve Güne yanında bu ydo İra yol olduğ n’ı da Karadeniz ğu Anadolu iler i ’e ulaştır unu vurg an en kıs uladı. a Erzurum Ticaret İ.Hakkı Borsası Hınıslıoğ Başkanı lu Rize rum yolu -İspir E nu, İpek rzuYolunun bir kolu olarak g p r o j e sinin ördükler bir an ö ini, bu y nce hay o lun a t iy Erzurum et kazan Ticaret ması için Borsası türlüğü olarak h desteği vermeyi er lerini ifa s ü de etti. rdürece k- 12 Rize Ticaret ve Sanayi Odası RTSO’nu n, zurum B Erzurum Ticare t ve San orsası’n a a yaptığ Erzurum ı ziyaret yi odası ile Eryolu gör l e rd ü iki ilin oda yön şmelerin ana ko e Rize- İspire nusu old tic önemini u. Her vurgulay ileri görüşmele rde bu arak ort sini kara ak çalışm yolun rlaştırdı alar yür lar. ütülmeErzurum Tic LIN, “Riz aret ve Sanayi O d e-İspir-E rzurum y ası Meclis Başka mik pota nı Sayın olunun b nsiyelini ÖZA ölg artıracağ ına inanıy enin coğrafı ve e KAkonooruz” de di. Doğu Anadolu Tarım ve Hayvancılık Fuarının açılışına katılmak üzere Erzurum’a giden Rize Ticaret ve Sanayi heyeti, Rize-İspir- Erzurum yolu projesinin kısa sürede hayata geçirilmesi konusunda Erzurumluların desteğini aldı. RTSO Meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu,Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, Ticaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş, Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan ile RTSO yönetim kurulu başkan yardımcıları Şükrü Cevahir, Hüseyin Kutlu, yönetim kurulu üyeleri Ali Yaşar Er, Ramazan Aydoğan, Halit Kaspar, Murat Artan ,Genel Sekreter Gafur Karali ve RTB Genel Sekreteri İsmail Kocaman’dan oluşan Rize heyeti Erzurum’da ilk ziyaretlerini Erzurum Ticaret ve Sanayi Odasına yaptılar. Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Saim Özakalın ve yönetim kurulu Başkan Yardımcısı Recep Acar tarafından karşılanan Rize heyetiyle yapılan görüşmelerde, gündem iki komşu ilin ortak konusu Rize-İspir-Erzurum yolu oldu. Rize-İspir Erzurum yolu için yıllardır Erzurum tarafında çalışmalarını sürdüren il genel Meclisi Üyesi Tahsin Bayramoğlu ve Rize’nin eski tarım İl Müdürlerinden, bu dönem Erzu- Rize Ticaret ve Sanayi Odası 13 rum da il genel meclisi üyeliğine seçilen Yakup Akpınar’ında katıldığı görüşmelerde RTSO yönetim kurulu başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, Rize-İspir-Erzurum yolu için topluca hareket etmelerinin gereğini vurguladı. Tünelin açılması için Rize kamuoyunun hazır olduğunu belirten Ofluoğlu, aynı desteği Erzurumlulardan beklediklerini dile getirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ovit Tüneli’nin açılması için kendileriyle hemfikir olduğunu belirten Ofluoğlu, “Başbakan dahil herkes Ovit Tüneli’nin açılması konusunda hemfikir. Ancak söz konusu tünelin hayatiyete geçirilmesi konusunda güçlük çekiyoruz. Bu yol yalnız Rize ve Erzurum’un yolu olmayacaktır. GAP’ı Karadenize bağlayan özelliğiyle tüm Doğu Anadolu ve Güneydoğu illerimizin yolu olacaktır. Bu nedenle bu illerinde desteklerini bekliyoruz. Bu yol ayrıca İran’ın da ticaret yolu olacaktır. İran’ı Karadenize bağlayan en kısa yol özelliğine sahip. Bu yolun yapılmasıyla , İran, ithalat ve ihracatını Karadeniz limanlarından yapacaktır. Amacımız bu tünelin hükümetimiz tarafından yatırım programına konularak en kısa zamanda yapımına başlanmasıdır. Bu konuda Erzurumun bize destek olmasını bekliyoruz.” dedi. Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Saim Özakalın ise kendilerinin de Ovit Tüneli’nin açılması için kamuoyu çalışması yaptıklarını belirtti. Özakalın, Erzurum - Rize karayolunun 5 saatten 2 saate düşecek şekilde kısalmasının Erzurum için de büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, “ Bu tünelin açılması Erzurum ve Rize için büyük bir yatırım olacaktır. Bölgemizin coğrafi ve ekonomik potansiyelini arttıracağına inanıyoruz. Bu konuda yapılacak tüm girişimlere hazırız. Erzurum olarak bu projenin arkasındayız.” şeklinde konuştu. Ovit Tüneli için yıllardır çalışmalar yapan Erzurum İl Genel Meclis üyesi Tahsin Bayramoğlu, iki komşu ilin arasındaki ulaşımın 6 ay kapalı kalmasının üzüntüsünü yaşadıklarını ifade ederek Rize-İspir-Erzurum yolunun programa alınması için en kısa sürede heyetler oluşturarak kapsamlı bir çalışma yapılmasının önemli bir başlangıç olacağını söyledi. Rize heyeti Erzurum Ticaret Borsasına da ziyarette bulundu. ETB Meclis Başkanı Selman Çizmelioğlu ve yönetim kurulu Başkanı İ.Hakkı Hınıslıoğlu tarafından karşılanan Rize heyetinin ziyaretinde Rize-İspir- Erzurum yolu ana konu oldu. RTSO yönetim kurulu baş14 Rize Ticaret ve Sanayi Odası kanı Ömer Ofluoğlu ve RTB yönetim kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan yolun bölgeye ve ülke ekonomisine sağlayacağı katkılar ve bu konuda Rize tarafında yapılmakta olan çalışmalarla ilgili bilgi sundular ve Erzurum Ticaret Borsasının da bu yolun kısa sürede bitirilmesi için destek olmasını istediler. Erzurum Ticaret Borsası Meclis Başkanı Selman Çizmelioğlu ve RTB Yönetim Kurulu Başkanı İ.Hakkı Hınıslıoğlu, komşu il Rize heyetinin odalarını ziyaretlerinden duydukları memnuniyeti belirterek Doğu Anadolunun en güçlü odası olan ETB’nin faaliyetleri konusunda bilgi verdiler. ETB Yönetim Kurulu Başkanı Hınıslıoğlu Erzurum-İspir- yolunun Erzurum ,ç,nde büyük önem taşıdığının bilinci içinde olduklarıını ifade ederek “ Bu yol dünyaya açılan bir yol, bize göre. İpekyolunun bir kolu, buna deniz koluda diyebiliriz. Erzurum-Rize yolu gerçekten çok önemli bir yatırım.Türkiye’nin geleceğine katkısı olacak bir proje. Günümüzde 5. 10. 20 kilometrelik tünellerin yapımı artık eskisi gibi zor ve imkansız değil. Biz her konuda sizlerle beraberiz ve destekciniz olmayada devam edeceğiz.” dedi. 15 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof.Dr.Arif YILMAZ Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı 16 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi 17.03.2006 tarih ve 26111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 01.03.2006 tarih ve 5467 sayılı kanun ile kurulmuştur. Bende 18.10.2007 tarih ve 2007/20 sayılı Yüksek Öğretim Genel Kurulu Kararıyla kurucu dekan olarak atandım. Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Servet Yardımcı Dekanlık ve Temel Tıp Bilimleri binaları Rize’li hayırsever işadamı Sayın Şevket Yardımcı tarafından yaptırılarak Rize Üniversitesine bağışlanmıştır. Yapımına Ocak 2007 tarihinde başlanan binalar 2 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmış olup, açılışı 05.03.2009 tarihinde Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştır. Rize ilinin Trabzon ve Gürcistan sınırı arasındaki 150 km lik bir sahil şeridinin ortasında yer alması ve komşu il Artvin ile birlikte 500.000 nüfusa hitap etmesi Tıp Fakültesi kurulması için uygun bir konumda olduğunu göstermektedir. Keza bölgeye hizmet veren K.T.Ü. Tıp Fakültesi Trabzon’un yanı sıra 6 komşu ile de hizmet vermektedir. Ancak bölgenin sağlık hizmetlerini karşılamada zorlanmaktadır. Verilmekte olan sağlık hizmetlerinin standardını yükseltmede Tıp Fakültesinin bölgeye katkıda bulunacağı bir gerçektir. Tıp Fakültesi binaları 10.000 m2 lik bir alanda kurulmuş olup toplam kapalı alanı 15.000. m2 dir. İki ana binadan oluşmaktadır. Birinci blokta Dekanlık yönetim katı, öğretim üyeleri odaları, araştırma laboratuarları, öğrenci derslik ve uygulama salonları bulunmaktadır. İkinci blokta ise öğrenci anfileri, merkezi öğrenci laboratuarları, kütüphane, bilgisayar salonu ve sosyal amaçlı bölümler bulunmaktadır. Bugüne kadar Rize üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesine 10’u Profesör, 10’u Doçent ve 53’ü Yardımcı Doçent olmak üzere toplam 73 öğretim üyesi alınmıştır. 12 öğretim üyeside alım aşamasındadır. Bu öğretim üyelerinin bir kısmı Tıp Fakültesi öğrencilerinin eğitim ve öğretim konuları ile ilgilenirken yaklaşık 40 öğretim üyesi de Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yürütülmekte olan sağlık hizmetlerine katkı sağlamaktadır. Tıp Fakültesine ilk öğrenci alımı 2008-2009 öğretim yılında yapılmış olup alınan 41 öğrencinin eğitimlerine K.T.Ü. Tıp Fakültesi’nde başlamıştılar. Şartlarımızın ek vermesi nedeniyle 2009-2010 öğretim yılında almış olduğumuz yeni 53 öğrenci ile birlikte toplam 94 öğrencimizin eğitim- öğretimlerini tamamen kendi bünyemizde vermeye başladık. Halen Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde 1. ve 2. Sınıf Tıp Fakültesi öğrencilerine ayrıca İngilizce hazırlık sınıfı öğrencilerine eğitim ve öğretim verilmektedir. Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin uygulama ve Araştırma Hastanesi olarak halen Sağlık Bakanlığı Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi statüsünde hizmet vermekte olan yeni yapılan Devlet Hastanesi binası kullanılmaktadır. Hastanemiz 400 yataklı olup 65.000m2 kapalı alana sahiptir. Odaları tek ve çift kişiliktir. Tüm odaları tuvalet ve banyoludur. Son sistem donanımlı 9 ameliyathane, yoğun bakımlar, diyaliz merkezi ve diğer modern alt yapısıyla uzun süre bölgenin sağlık ihtiyacını karşılayabilecek şekilde yapılmıştır. İleride bu hastanenin Rize Üniversitesine devri düşünülmektedir. Tıp Fakültesi bünyesinde olup Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevlendirilen öğretim üyeleri bir yandan sunulmakta olan sağlık hizmetlerine katkı sağlarken diğer yandan da Sağlık Bakanlığı bünyesinde bu hastaneye gönderilen tıpta uzmanlık sınavını kazanmış hekimlere uzmanlık eğitimi verilmesi hizmetlerini de yürütmektedirler. Bu kapsamda halen 25 uzmanlık öğrencisi bulunmaktadır. Sonuç itibariyle fakültemiz bünyesinde bir taraftan öğrenci eğitimi bir taraftan da uzmanlık eğitimi sürdürülmektedir. Bünyemize alınan öğretim üyelerinin katkılarıyla Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde verilmekte olan sağlık hizmetlerinin çeşitliliği yanı sıra kalitesi de artmıştır. Bunun en canlı örneği Rize Ticaret ve Sanayi Oda- sı ile Rize Ticaret Borsası başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla oluşturulan angiografi ünitesi, açık kalp ameliyathanesi ve yoğun bakımları sayesinde şehrimize ilk kez koroner angiografi ve açık kalp ameliyatları başlatılmıştır ve bugüne kadar 4000’in üzerinde angiografi, 400’ün üzerinde açık kalp ameliyatı başarı ile gerçekleştirilmiştir. Keza ilk kez küçük çaplı da olsa dahili hastalar için yoğun bakım ünitesi oluşturularak hizmet verilmeye başlanmıştır. Hastanemizde endoskopik girişimler yapılması hususunda çalışmalarımız sürmektedir. Cerrahi yoğun bakım ünitesinin gerekli cihazlarının temin edilmesi ile bu ünite de aktif hale gelecektir. başarı ile uygulanmaktadır. Tümör cerrahisi ameliyatları başarı ile yapılmaktadır. Hastanemizden ileri merkezlere yapılan acil sevkleri önemli ölçüde azalmıştır. Sağlık hizmetlerinin geliştirilebilmesi amacıyla bir yandan kaliteli öğretim üyesi ve doktor temini çabalarımız sürerken diğer yandan da bazı yatırımlar planlanmıştır. Bunların başında halen yetersiz olan acil servisin günün şartlarına göre yeniden yapılanması gelmektedir. İhale aşaması bitmiş olup en kısa sürede acil servis inşaatına başlanacaktır. Ancak bununla birlikte hastane yolunun trafik düzenlemesi ve park alanı temini gibi problemlerin de çözülmesi gerekmektedir. Yine acil servisin yapılması ile birlikte 15 yataklı yeni bir modern yoğun bakım ünitesi hizmete girecektir. Yeni doğan yoğun bakım radyoterapi ve nükleer tıp üniteleri bulunacaktır. Amacımız bölgemizdeki sağlık hizmetleri ihtiyacı karşılayacak şekilde sürdürülmesinin yanı sıra ülkemizin sağlık problemlerini bilen, bunlara karşı yeterli bilgi ve beceri ile donanmış, araştırma yönü olan, kendisini sürekli yenileyen, gelişime açık, mesleki bilgi yanı sıra sosyal yönü de gelişmiş, tıbbi etik ve insan haklarına saygılı, tanı ve tedavide ülke ekonomisini göz önünde bulunduran, sağlık politikalarının takip edebilecek özelliğe sahip, kalite standartlarına dikkat eden ve uluslararası ilişkilere hazırlıklı hekimler yetiştirmektedir. Başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin kuruluşunda ve bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Şüphesiz en önemli projemiz üniversite derneği önderliğinde yürüttüğümüz Onkoloji Hastanesi ek binasının yapılmasıdır. Yapılması gerekli olan bu ek binanın projelendirme aşaması bitmiş olup tahmini maliyeti 10.000.000 Tl dir. Bu hizmet binasının içinde yaklaşık 50 hasta yatağı, poliklinikler, kemoterapi salonları ile Rize Ticaret ve Sanayi Odası 17 Rize’deki Oda ve Borsaların müşterek toplantısı yapıldı Rize’deki bütün oda ve borsaların katılımıyla “Rize İli Oda-Borsa Müşterek Yönetim Kurulu Toplantısı” Rize Ticaret Borsası’nda yapıldı. Toplantıya, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Halim Mete, Rize Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan ile Rize Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu’nun yanısıra ilçelerdeki Sanayi ve Ticaret Odaları’nın başkanları ile yöneticileri katıldı. Açılış konuşmalarını Mehmet Erdoğan ve Ömer Faruk Ofluoğlu’nun yaptığı toplantıda, çayın sorunları ve 18 Rize Ticaret ve Sanayi Odası çözüm önerileri, Çay İhtisas Borsası, Kredi Garanti Fonu (KGF) Şubesinin Rize’de kurulması ve çay festivali düzenlenmesi konuları görüşüldü. Erdoğan konuşmasında, Rize için çayın önemini vurgulayarak, çayın geleceği için Çay İhtisas Borsası’nın kurulmasının şart olduğunu söyledi. TOBB Başkan Yardımcısı Halim Mete, bu tür toplantıların öneminden bahsederek, Rize için birlik ve beraberlik içinde hareket etmek gerektiğini vurguladı. Bu tür toplantılara TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun da davet edilmesi gerektiğini kaydeden Mete, Rize’nin sorunlarını genel anlamda değerlendirdi. Bir Rizeli olarak Rize’yi hak ettiği yerde görmek istediğini söyleyen Mete, herkesin üstüne düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Bir sonraki toplantının Aralık2009’da Pazar Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde Ayder’de Kış ve Yayla Turizmi gündemi eklenerek yapılması kararlaştırıldı. Toplantının sonuç bildirgesinde; çayın sorunlarının çözümü olarak görülen Çay İhtisas Borsası’nın kurulması için tüm oda ve borsaların gereken her türlü desteği vermeleri; ayrıca Rize’de Kredi Garanti Fonu şubesinin kurulması için yazılı olarak başvuruda bulunulması ve Rize Ticaret Borsası ya da Rize Ticaret ve Sanayi Odası binalarında bir yer tahsis edilmesi kararları yer aldı. Rize’nin 40. valisi göreve başladı Vali Şarbak gitti, Hacımüftüoğlu geldi Kasım Esen’in merkez valiliğine alınmasından sonra yerine atanan Zekeriya Şarbak’ta sekiz aylık valilik görevinden sonra Bakanlar Kurulunun mini kararnamesiyle merkeze alınarak yerine Başbakanlık Müşteşar yardım- cısı Seyfullah Hacımüftüoğlu Rize’nin 40. valisi olarak atandı. Erzurum üzerinden İspir yolunu kullanarak özel aracıyla Rize’ye gelen Vali Hacımüftüoğlu alışılmışın aksine sessiz sedasız sabahleyin makamına gelerek yeni görevine başladı. Karşılama ve uğurlama törenlerini sevmediğini “Yapacak çok işimiz var. Karşılama ve uğurlama törenlerinde kaybedecek zamanımız yok” diyen Rize’nin yeni Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu, “Kendi memleketime geldiğim için gerçekten mutluyum. Rize yakından tanıdığım, insanları ile kolaylıkla dostluk kurabildiğim, belki de en yakın olduğum arkadaşlarımın olduğu il diyebilirim. Temennim o ki, Rize halkının desteği ile çok kıymetli hemşehrilerimin katkılarıyla Rize’nin üstesinden gelmesi lazım gelen problemlerini hep birlikte çözeriz. Bu tek başına bir valinin yapacağı veya kadrosunun yapacağı bir iş değildir. Birlikte olursak bunu başarabiliriz. Mutlaka tahakkuk edecek şey Rize halkının isteği olacaktır. Görüşlerimiz Rize halkının teveccühü olmadıkça pratiğe konmayacaktır.” dedi. Görevden alındığını Rize dışındayken öğrenen ve Rize’de en kısa süre görev yapan vali olan Zekeriya Şarbak, onuruna verilen veda yemeğinde yaptığı konuşmada kimsenin güdümünde görev yapmadığını, kamu kaynaklarını kişilere özel kullandırmamaya gayret gösterdiğini belirtti. Şarbak “Benim görevim bu kaynakları kamu yararına kullanmaktır. Bu güne kadar böyle yaptım, bundan sonrada böyle devam edecek. Bu nedenle bazılarını üzmüş olabilirim, herkesi memnun etmek mümkün değil, şart da değil. Ama kamunun memnun olması benim için önemli.” Makamların saltanat makamı olmadığına dikkati çeken Şarbak “Sekiz ay görev yaptığım. Rize’de bana verilen imkanlarla her şeyin en iyisini yapmaya gayret gösterdim. Geçici olan bu makamları saltanat makamı değil, sorumluluk makamı olarak gördüm. Arkamdan her zaman “Zekeriya Şarbak az kaldı ama iyi yöneticiydi” demeleri yeterli.” Vali Zekeriya Şarbak Valilik önünden Daire müdürleri, çalışma arkadaşları ve bazı sivil toplum kuruluşlarının başkanları tarafından uğurlandı. Vali Seyfullah Hacimüftüoğlu’nun biyoğrafisi 1960 Trabzon-Çaykara’da doğdu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinden 1984 yılında mezun oldu. 1985 yılında Trabzon Valiliğinde Kaymakam Adayı olarak göreve başladı. Sırası ile: Sakarya-Taraklı Kaymakamlığı, Hakkari-Şemdinli Kaymakamlığı, Kastamonu-Doğanyurt Kaymakamlığı, Şanlıurfa-Ceylanpınar Kaymakamlığı, Denizli-Serinhisar Kaymakamlığı, Manisa-Akhisar Kaymakamlığı görevlerinde bulunmuştur. 2005 yılında Devlet Personel Başkanlığı Başkan Yardımcılığına, daha sonra Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevine atandı. 29.08.2009 tarih ve 2009/15395 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Rize Valiliği görevine atanan Seyfullah Hacımüftüoğlu Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmekte olup, iki çocuk babasıdır. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 19 20 Rize Ticaret ve Sanayi Odası “İşsizliğin kalıcı olarak çözülebilmesi nitelikli iş gücüne bağlı” İl İstihdam Yürütme Kurulu Başkanı ve RTSO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Turgut, RTSO Meclisinde yaptığı konuşmada yetişmiş elemana üyesi ihtiyaç olduğunu açıklayarak, Rize’de istihdamı artırmaya yönelik 20 iş kolunda mesleki kurslar açılacağını söyledi RTSO‘dan istihdama destek Rize Ticaret ve Sanayi Odası istihdama yönelik faaliyetlere tam destek olacak. RTSO’nun meclis toplantısında gündemin ana konusunu İl İstihdam Yürütme Kurulunun çalışmaları teşkil etti. Meclis üyelerine bu çalışmalar hakkında ve yapılması gerekenler konusunda bilgi sunuldu. RTSO yönetim kurulu üyesi ve Rize İl İstihdam Yürütme Kurulu Başkanı İbrahim Turgut, il istihdam kurlunun çalışmaları hakkında meclis üyelerine bilgi sunarak, Rize’de istihdamı artırmaya yönelik 20 iş kolu ile ilgili yetişmiş elemana ihtiyaç olduğunu söyledi. Turgut, Rize Ticaret ve Sanayi Odası meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Rize’de orta ve uzun vadede istihdamı artırıcı anahtarın ‘’Rekabetçi eğitim’’ olduğunu belirtti. Turgut, ‘’Rekabetçi eğitimin sağlanması piyasanın istediği nitelikli iş gücünün sisteme sunulması açısından önem taşıyor. Eğitim kalitesinin artırılması daha iyi iş bulabilmenin önemli yolu olarak kabul ediliyor. İşsizliğin kalıcı olarak çözülebilmesi tamamen nitelikli iş gücüne bağlı’’ dedi. Rize’de istihdam ile ilgili bir çok araştırma yaptıklarını anlatan Turgut, ‘’Rize’de başta kayıt dışının azaltılması, rekabetin artırılması ve doğrudan yatırımın desteklenmesi gerekiyor. Teknoloji kazanımın sağlanması aktif emek piyasası politikalarının etkinleştirilmesi lazım. Uzun vadede eğitimle istihdam alanındaki yenilikler anlatılması gerekiyor’’ İl istidam Kurulu olarak, Rize ve ilçelerinde yetişmiş iş gücüne ihtiyaç duyulan meslek gruplarını belirlediklerini kaydeden Turgut, şöyle devam etti: ‘‘Rize’de istihdamı artırmaya yönelik 20 iş kolu ile ilgili yetişmiş elemana ihti- yaç var. Bu anlamda 20 ayrı kurs açacağız. Bu gruplar arasında, bilgisayarlı muhasebe, oto elektrik, usta gemici gibi bir çok iş kolu var. Belirlemiş olduğumuz bu kurslara 18 yaş üstü sosyal güvencesi olmayanlar müracaat edebilecek. Kursiyerler, ders aldıkları her gün için 15 TL ücret alacaklar. Kurslar meslek gruplarına göre 2-4-6 ay süreli olacaklar. Kurslar bitiminde, belge almaya hak kazananlar kendi işlerini kurmaları halinde bir çok teşvik kredilerinden daha uygun şartlarda yararlanabilecekler.’’ Bu arada meclis üyeleri bazı iş adamları yetişmiş elemana çok ihtiyaçları bulunduğunu ifade ederek, Rize’de bu açığı kapatmak için açılacak kursların faydalı olacağını belirttiler. RTSO Meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, İl istihdam Yürütme Kurulunun çalışmalarına Valilik, Üniversite, İşkur ve Milli Eğitim Müdürlüğünün verdiği desteği takdirle karşıladıklarını ifade ederek, istihdamı artırıcı bu olumlu çalışmalara RTSO’nun tam destek olmaya devam edeceğini söyledi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 21 Odamız Standına ilgi büyük oldu RTSO Doğu Anadolu Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nda Erzurum’da açılan fuara Rize Ticaret ve Sanayi Odası’nın açtığı kurduğu stand da yöresel ürünler sergilendi. Fuar açılışına RTSO ve RTB başkan ve üyeleri de katıldı. Erzurum’da açılan Doğu Anadolu Tarım ve Hayvancılık Fuarı’na Rize Ticaret ve Sanayi Odası’nın açtığı stand büyük ilgi gördü. Bölge illerinin yanı sıra yerli ve yabancı 100 firma katıldığı fuarın açılışına Rize Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğle, Rize Tcaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş, Yönetim Kurulu Baş22 Rize Ticaret ve Sanayi Odası kanı Mehmet Erdoğan ve yönetim kurulu üyeleri ile iş adamlarıda katıldı. Fuarın açılışında konuşan Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Saim Özakalın, fuarın kentte ikinci kez düzenlendiğini hatırlatarak, Özakalın, “Tarım ve hayvancılık ülkemiz ve bölgemiz için önemli bir zenginlik kaynağıdır. Tarım ve hayvancılık konusunda üreticimizin bilinçlenmesi konusunda bu tür fuarların rolü büyüktür. Hiçbir zaman değeri kaybolmayacak olan tarım ve hayvancılık zenginliğimizi yeni tarım politikaları ile sürekli teşvik ederek, üreticimizi destekleyip, kaynakları en iyi şekilde değerlendirmeliyiz” dedi. RTSO nun açtığı stantda başta çay olmak üzere Rize’de üretimi yapılan ürünlerin tanıtımı yapıldı. Ayrıca dağıtılan broşürlerle Rize’nin tanıtımı yapıldı. Fuarda Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü de açtığı stantda Çaykur çay çeşitlerinin tanıtımı nı yaptı. Çaykur standı da fuarın en çok ilgi gören standlarından oldu. RTSO meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu fuarların kurulduğu bölgeler için büyük önem taşıdığını belirterek “ İllerde açılan bu tür fuarlar bölge ekonomisinin canlanmasına katkı sağlamakta, sektörel gelişmelerin takibi ve bölgelerin tanıtımı açısından da önem arz etmektedir.”dedi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 23 TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: Gürcistan’la İlişkilerimiz Altın Çağını Yaşıyor Türk-Gürcü İş Forumu, DEİK Türk-Gürcü İş Konseyi tarafından İstanbul Dedeman Oteli’nde gerçekleştirildi. Foruma, Gürcistan Başbakanı Nika Gilauri, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, TOBB ve DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TürkGürcü İş Konseyi Başkan Yardımcısı Mustafa Keten, GürcüTürk İş Konseyi Bakanı Cemal İniaşvili ve iki ülke iş adamları katıldı. TOBB ve DEİK Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasında, 24 Rize Ticaret ve Sanayi Odası DEİK Türk-Gürcü İş Konseyi’nin, Gürcistan’ın bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından 1992 yılında kurulduğunu ve o günden bu yana 100’ün üzerinde etkinlik gerçekleştirdiğini anlattı. Gürcistan’daki hızlı gelişmeyi yakından takip ettiklerini belirten Hisarcıklıoğlu, ‘’5 yıl içinde hem ekonomisini, hem ihracatını, hem de kişi başına düşen milli gelirini 2,5 kat artırma başarısını göstermiştir ki bu da ülkeyi bölgenin parlayan yıldızı haline getirmiştir’’ dedi. Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: ‘’Gürcistan’la ilişkilerimiz gerçekten de altın çağını yaşıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, serbest ticaret anlaşması, vizesiz girişler, KarsTiflis ortak demiryolu ağıyla işbirliğimizi güçlendirdik, güçlendirmeye devam ediyoruz. Tarihimizde ilk defa 1 milyar dolar ticaret hacmini gördük. 300’ün üzerinde Türk firması ve girişimcinin Gürcistan’daki yatırımları çeyrek milyar doların üzerindedir. Gürcistan’ın 2009 yılı boyunca yaşanan küresel krizden daha az etkilenmesini Türk özel sektörü sağlamıştır.’’ Türkiye pazarının Gürcistan’ın ihracatı için çok önemli bir pazar olduğunu ve Gürcistan’ın Türkiye pazarından daha fazla yararlanması gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ‘’Türkiye, 2009’da Gürcistan’ın dış ticaretinin yüzde 20’sini oluşturmuştur’’ dedi. Hisarcıklıoğlu, Türk özel sektörünün Gürcistan’ın en büyük 3. yabancı yatırımcısı konumunda olduğunu, ancak Gürcistan’da önemli yatırımlar yapan Türk yatırımcılarının karşılaştıkları sorunlarda muhatap bulmakta zorlandıklarını da vurguladı. ‘’Türk-Gürcü İş Forumu’’na onur konuğu olarak katılan Gürcistan Başbakanı Nikaz Gilauri, burada yaptığı konuşmada, bu tür toplantıların hükümetler ve iş dünyası arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde çok önemli olduğunu vurguladı. 5 yıl öncesine kadar en büyük ticari ortaklarının Rusya olduğunu belirten Gilauri, ‘’Ancak son yıllarda Türkiye, Gürcistan’ın en büyük ticari ortağı oldu. Biz iki ülke hükümetleri olarak birlikte çalışmaktan büyük keyif alıyoruz’’ diye konuştu. Ülkesinin ekonomik alanda çok kötü bir yıl geçirdiğini, bunun yanı sıra bazı siyasi sıkıntıların da yaşandığını dile getiren Gilauri, buna rağmen yatırım, ticaret, enerji güvenliği alanlarında ülke ekonomisini ayakta tutmayı başardıklarını söyledi. Ülkenin bankacılık sektörünün de son yıllarda dünyada yaşanan serbestleşme Hisarcıklıoğlu: ‘’Gürcistan’la ilişkilerimiz gerçekten de altın çağını yaşıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, serbest ticaret anlaşması, vizesiz girişler, KarsTiflis ortak demiryolu ağıyla işbirliğimizi güçlendirdik, güçlendirmeye devam ediyoruz.” eğiliminin aksine son derece sıkı denetim altında olması nedeniyle çok güçlü kaldığını ve ekonomik krizden etkilenmediğini anlatan Gilauri, ‘’Bankacılık sektörü istikrarın korunmasına en önemli rolü oynuyor’’ dedi. Gilauri, ülkesinde eko- nomik krizin büyümeye etkisine de değinerek, ‘’Son 4 yıldır yüzde 9,4 büyüdük. 2008 yılında yüzde 2’lik bir büyüme gerçekleşti. 2009’da ise -2 ila -4’lük bir büyüme bekliyoruz. Çünkü 2009 yılı kötü geçti’’ şeklinde konuştu. Gilauri, ‘’Gürcistan’ın 12 milyar dolarlık bir ekonomisi var. Hedefimiz özel teşebbüslerin gelecekte daha da gelişmesini ve yabancı yatırımı artırmayı sağlamak’’ dedi. Yeni hedeflerinin ülkede vergileri mümkün olduğunca düşürmek olduğunu, bu kapsamda 2004 yılında 21 farklı vergi varken bu sayıyı 6’ya indirdiklerini belirten Gilauri, bunun için ülke anayasasında devrim niteliğinde bir değişiklik yapıldığını ifade ederek, ‘’Biz, küçük bir ülkeyiz ama büyük bir ekonomimiz var. Gürcistan, Forbes’a göre vergilerin en düşük olduğu ülkeler arasında 4. sırada yer alıyor. Vergiyi daha da aza indirerek mümkün olduğu kadar fazla yatırımcı çekmek istiyoruz’’ diye konuştu. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 25 RTSO’dan Vali Hacımüftüoğlu’na “hoş geldin” ziyareti Rize Ticaret ve Sanayi Odası yönetimi Rize Valiliğine atanan Seyfullah Hacimüftüoğlu’nu ziyaret etti. Meclis başkanı Şabann Aziz Karamehmetoğlu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu , Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şükrü Cevahir, Yönetim Kurulu üyeleri Ramazan Meral, Murat Artan, Ramazan Aydoğan, İbrahim Turgut ve Halit Kaspar ile Disiplin Kurulu Baş- 26 Rize Ticaret ve Sanayi Odası kanı Mehmet Akmehmet ile beraber Vali Hacımüftüoğlu’nu makamında ziyaret ederek başarı dileğinde bulundular. Meclis Başkanı Karamehmetoğlu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ofluoğlu, RTSO olarak valilikle birlikte sürdürdükleri projeler hakkında Rize’nin yeni Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu’na bilgi sundular. RTSO olarak hazırladıkları projelerde bu güne kadar Valiliğin devamlı desteklediğini, bu desteğin bundan sonrada devamını beklediklerini belirttiler. Hoşgeldin ziyaretinin samimi bir havada gerçekleştiği görüşmede Vali Seyfullah Hacımüftüoğlu bu yörenin insanı olmak hasebiyle bir çok soruna vakıf olduğunu belirtti. Müsteşarlığı döneminde de Rize ile ilgili bir çok konuda çalışmaları olduğu, Rize’ye gelmeden önce de Rize ile ilgili incelemeler yaptığını söyleyen Hacımüftüoğlu “Rizemizin çözüm bekleyen sorunları var. Bunların bir kısmı tek başına bir valinin veya kadrosunun yapacağı işler değildir. Sivil toplum kuruluşlarının da katkılarıyla, sorunları el ele vererek çözümleyeceğiz. Birlikte olursak bunları başarabiliriz..” dedi. Rize’de turizim için tesis şart Ramazan AYDOĞAN RTSO Yön. Kur. Üyesi Rize’de Turizmle ilgili neler yapıyoruz, neler yapabiliriz. Daha çok bundan sonra turizm alanında neler yapmamız gerek bu konularda görüşlerimi okurlarımızla paylaşmak istedim. Rize’de turizmin yoğun olduğu aylar iki ayla sınırlıdır. Temmuz ve ağustos ayları, geri kalan on ay burada ölü sezon diye tabir ettiğimiz şekilde geçmektedir. Bu zamanı nasıl daha uzun zamana çekebiliriz. Rizeli olarak bunun hesaplarını yapmalıyız. Bu iki ay içinde sadece yayla turizmi yapılmaktadır. Rize’mizin kuzeyi deniz olmasına rağmen deniz turizmi burada pek elverişli değil. Sahil Yolunun geçmesiyle denize girecek alanlar kısıtlanmıştır. Denize girmek için yapılması gereken bazı çalışmalarımız olmalıdır. Mesela, denize girme imkanı olan yerlerde taş bent (T bent) diye adlandırdığımız dmendirekler yapılıp bu alanlar ihale ile işletmecilere verilerek buralara tesisler yapılmalı, hem bu alanlar temiz tutulur hemde insanlar, aileleriyle beraber bu alanlarda denize rahatlıkla girerler. Bölgemizde bu tür işletmelerin yok denilecek kadar az olduğunu görü- yoruz. Kullanılabilir alanların mutlaka hizmete kazandırılması lazım. Diğer yandan Rize’mizin güney kısmı bir çok yaylalarla kaplı. Bu yaylalardan, Ayder Yaylası dışında pek faydalanamıyoruz. Diğer yaylalarda bir çok kamu arazisi vardır. Buralara tesis olmadığından bu alanların tanıtımını gereği kadar yapamıyoruz. Bu yerlerde yatırımcılar teşvik edilerek bu alanlar da mutlaka tesisleşmeye gidilmeli. Bu alanlara tesisleşmeye gidildiğin de mutlaka doğa korunmalı. Doğanın korunmasına gereken önemi her alanda göstermeliyiz. Bu konuda gerekirse Rize’de bir bilirkişi heyeti kurup denetimini bu kuruluşlar yapmalıdır. Bu heyet, valilik, belediyeler, sivil toplum örgütleri, o ilçelerin belediyesi ve derneklerden belirlenecek kişilerden oluşturulmalıdır. Her zaman deriz, Rize de turizim alanında yatırımcıyı çekmekte güçlük çekmekteyiz. Burada sezon çok az bizler burada mutlaka sezonu bazı kültürel faaliyetlerle uzatmamız lazım. Neler yapmalıyız. Mesela Antalya’da Altın Potakal Film festivali yapılıyor. Neden Rize’miz de zümrüt film festivali yapmayalım. Bizim diğer illerden ne eksiğimiz var. Ne eksiğimiz var biliyormusunuz? Doğa var, deniz var, yayla var, yağmur var, haziran ve temmuz aylarında karımız bile var. Sadece tesisimiz yok Rize’de. Mutlaka beş ve dört yıldızlı otellerin yapılması lazım. Yöremiz turizm alanında teşvik bölgesi ilan edilmeli, yatırımcıya yer sağlanmalı. Arazinin çok değerli olduğu Rize’de, Öğretmen evinin bulunduğu yerdeki alanın turizm ve otel alanı olarak değerlendirilmesi yatırım için uygun yerlerden biridir. Bitişiğinde Çaykur’a ait olan serbest bölge alanının, Rize yatırım A.Ş. ye verilecek olan Atatürk stadyumun yeriyle takas edilerek Atatürk stadyumunun yerinin Çaykur’a, serbest bölge alanının da Rize Yatırım A.Ş ye devredilip, alışveriş merkezinin o alanda yapılması için kamuoyu oluşturmamız lazım. Gerekli olan mercilere ve başbakana bunu projelendirip sunmalıyız. Bu alanda, bölgemizin acil ihtiyacı olan çok amaçlı bir otel ve yol üzerinde Batum’a kadar etkinlik sağlayacak bir alışveriş merkezi Rize’mize kazandırılmış olur. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 27 Rize Bezini Marka Yapmak ! Recep Ali AKSOYLU Reorganizasyon ve Franchising Sistem Danışmanı, Enhas Zabel Entegre Hizmet ve Tesis Yönetim Genel Müdürü 28 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Bölgesel medyamızda Rize Bezi’nin sorunlarının tespiti ve çözüm yollarının bulunması için Rize Bezi’nin dünü, bugünü ve geleceği konulu bir toplantının bu kez Rize’de düzenlendiğine dair haberler yer aldı. İki farklı internet sitesinde okuduğum iki kısa okur yorumundan hareketle iki yıl önce konuyla ilgili yazdığım yazıyı anımsadım. Güncelliğini koruduğu için o yazımı paylaşmak, ama paylaşmadan önce de Rize Bezinin Rize için önemini kısaca özetlemek ve ardından okuduğum iki yorumdan hareketle bir değerlendirme yapmak istiyorum. Osmanlıdan beri yöremizin çoğu evinde evin bahçesinde yetiştirilen kendirden elde edilen iplikler kullanılarak evde dokuma yapılırdı. Rizeli elde ettiği kumaş veya giysiye dönüştürdüğü ürününü kendisi giyer yada bölge dışına satarak aile ve Rize ekonomisine ciddi katkıda bulunurdu. İpliğin üretiminden dokumasına kadar tüm aşamalar aynı noktada yapıldığı içinde aile yanında bölge ekonomisine azımsanamayacak düzeyde katkıda bulunulurdu. Ancak iplik üretiminin hammaddesi olan kendirin üretimi, uyuşturucu temininde de kullanıldığı için 1960’ların sonunda yasaklanınca; hem bu kültür yok oldu, hem de insanımızın ciddi bir ekmek kapısı kapanmış oldu. 1970’lerde çaycılık iyi kazandırdığı için kendir, dolayısıyla Rize Bezi üretimin iptal olması üzerinde çok fazla durulmadı. Hatta ürün 80’lerde Şile Bezi, Buldan Bezi adı altında trend yakaladı ve satışları artı ama Rize’de tezgah kalmadığından bu gelişimden Rizeli nasiplenemedi. Çay’a dayalı bölge ekonomisi 80’lerin sonunda iflas edince Rize Bezi tekrar alternatif ürün oldu. Ama bu kez taşıma suyla değirmen döndürülmeye çalışıldı. Devlet kendir üretimini yasaklamış olduğundan üretimde de zorunlu olarak ithal iplik kullanılmaya başlandı. Bunu da geçtik, yörede tek tük tezgah kaldığından Rize’de satılan Rize Bezlerinin kumaşı da bu kez Denizli’den, Bursa’dan gelmeye başladı. 2000’lerde bunu aşmanın bilincinin bölgede oluşmaya başladığını gördük ve en azından binlerce Rizeli kadına Halk Eğitim Müdürlüğü kanalıyla Rize Bezi dokumacılığı kursu verildi, 500 civarında da tezgah sağlandı. Son birkaç yıldır da bu bilinçlenmenin paralelinde Rize bezini marka yapma konusunda hamleler yapılmaya başlandı. Üzerinde durmak istediğimde zaten bu hamleler. Okur diyor ki, “Yakında Rize ye kaçak çay’dan sonra kaçak Rize bezi de gelmeye başlar. Rize bezi adını yaşatmak önemli birşey değil, siz Rize bezinin Rize’de üretilmesinin yolunu arayınız.” Diğer okurda, “ Bu kaçıncı toplantı sayın vekil nedense toplantılar yapıyor ama geri dönüşümünü göremiyoruz.”Her ikisi birer cümle ile o kadar güzel özetlemişler ki fotoğrafı. Ben 2 yıl önceki Dedeman organizasyonundan sonra girişte anımsadığımı bahsettiğim yazımı bu yaklaşımlarla kaleme almıştım. Görünen o ki, hala gerçek anlamda değişen bir şey, alınan mesafe yok. Tutturmuşuz “Rize Bezini Marka yapacağız” diye ve sadece bu söylemle yola çıkmışız. Galiba yurt dışına yönelik “Türkiye” yi marka yapmak kampanyasından esinlenmişiz. Bu ikisi farklı şey. Türkiye globaldir, tanınma, bilinme eksikliği vardır. Bunu gidermek, ülkenin turizm dahil her konuda cazibe merkezi olması amaçlanmaktadır. Oysa Rize Bezinin salt kavram olarak güçlü bir marka olmasının Rize ili ve Rizelinin ekonomisine katkısı sadece Rize’de yapılacak perakende satışlara olacaktır. Çok net anımsıyorum, 1999’da danışmanlığını yaptığım ünlü bir ev tekstili markamıza ihracata yönelik Rize bezinden özel bir koleksiyon hazırlatmıştım. Sıra kumaşın teminine geldiğinde muhata- line de gelebilir. Ama iş yine dönüp dolaşıp pazarlamaya gelecek. Günümüzde tüketici kral olduğu için, üretmek değil ürettiğine alıcı bulabilmek önemli. Hatta bu ifadem de eksik. Hedef kitleyi önce iyi tanımak, onun beklentilerine uygun ürünler geliştirmek ve onun satın almasını sağlayacak iş ve pazarlama planları yapmak gerekiyor. Gelelim şimdi püf noktasına. Marka geliştirmek, pazarlama bileşenlerinden sa- bımız Denizli olmuştu, Rize değil. Bunun moral değerler dışında Rize’ye herhangi bir faydası yok. Konfeksiyonun üretimini bir yana bıraktım kumaşın üretimini, hatta gerekli yasal değişikliklerin yapılmasını sağlayarak iplik üretiminin de bu kez hane bazında değil, kurumsal anlamda üretimini yapabilmeyi başarmalıyız. Bu sayede Rize Bezi marka olursa, markanın yaratacağı katma değer Rize ekonomisinde kalır. Öyle ki çaydan sonra turizmle beraber en önemli gelir kaynağı ha- dece bir tanesi. Siz eğer pazarlamayı bir bütün olarak ele almazsanız zaten marka da yapamazsınız. Bu açıdan atılan adımları olumlu, ancak yetersiz ve zaten az olan kaynakların biraz da olsa israf edilmesi olarak değerlendirmek mümkündür. Her şey Rize için, Rizeli için ve Rize ekonomisi için olduğuna göre önce Rize Bezinin hammaddesinden başlamak, sonra da üretim ve pazarlama karışımını bir arada yürütmek gerekiyor. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 29 RTSO’dan İftar Rize Ticaret ve Sanayı Odasının geleneksel hale getirdiği iftar yemeğine bu yıl katılım beklenenin üzerinde oldu. Rize Ticaret ve Sanayi Odası’nın sosyal faaliyetler çerçevesinde geleneksel hale getirdiği Ramazan ayındaki etkinliklerinden iftar yemeğin de Rize’deki ticaret erbabı bir arada orucunu açtı. Üst düzey bürokrasinin de davetli olduğu iftar yemeğine bu yıl katılımın çok fazla olduğu gözlendi. Yakamoz Restorant’da verilen yemeğe Vali Yardımcısı, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı, Çay İşletmeleri Genel Müdürü, Emniyet Müdürü, Rize Üniversitesi Rektörü, Cumhuriyet Savcısı, İdare Mahkemesi Başkanı, Defterdarı, İl müftüsü, Sivil toplum kuruluşlarının başkanları, RTSO üyeleri, Artvin, Hopa, Ardeşen, Çayeli, Of Ticaret Odası başkanları, manevi duyguların paylaşıldığı iftar yemeğinde RTSO üyeleriyle bir arada oldular. RTSO Meclis Başkanı Şa30 Rize Ticaret ve Sanayi Odası ban Aziz Kararemehmetoğlu, Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ve yönetim kurulu üyeleri davetlileri tesis girişinde karşıladılar. İftar öncesi Çay tv, restorantın bahçesinden canlı yayın gerçekleştirdi. Rize’nin sorunlarının bir kez daha gündeme geti- rildiği ve Orhan Yazıcıların sunum yaptığı yayına RTSO Meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, Yönetim kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu katıldı. RTSO’nun geleneksel ifrtar yemeğinin duasını da İl Müftüsü İlyas Serenli yaptı. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 31 Reklam 32 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Ofluoğlu’nun kriz değerlendirmesi ‘ Ekonomik kriz ve kredi kartları borçları nedeniyle tüccarların geleceği parlak değil Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, ekonomik kriz ve kredi kartı borçları nedeniyle tüccarların geleceğinin parlak olmadığını söyledi. Ofluoğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’de ekonomik krizin büyük çaplı hissedilmesinin en önemli nedeninin bankalar olduğunu savunarak, ‘’Borçsuz ne halkımız ne esnafımız var’’ dedi. Türk halkının yüzde 70’inin bankalara borçlu olduğunu öne süren Ofluoğlu, ‘’Kredi kartlarının rastgele dağıtılması ile ülke bu hale sokuldu. Hükümetin bankalar üzerinde yaptırımını artırması gerekiyor. Daha büyük sorunların yaşanacağını düşünüyorum. Ekonomik kriz ve kredi kartı borçları nedeniyle tüccarların geleceği parlak değil’’ diye konuştu. Ekonomik krizin ihracat yapan tüccarı da olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Faruk Ofluoğlu, şunları söyledi: ‘’Rize’de tüccarımız özellikle Gürcistan ve Azerbaycan’a ihracat yapıyor. Ancak her iki ülke de ekonomik krizden nasibini almış durumda. Tüccarlarımız artık bu ülkelere mal satamamakta, sattıkları malların parasını alamaz duruma gelmektedir. Bir çok esnafımız malının karşılığını almakta zorlanacağını bile bile elindeki malın bozulamaması için büyük risk alarak bu ülkelere mal satmaktadır.’’ Ekonomik krizin etkisiyle Rize’de ki icra dosyalarında da büyük artış görüldü Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Odamız yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, geçtiğimiz yıla kıyasla icra olaylarında yüzde 20 oranında artış gözlendiğini belirterek bu rakamın artmasından endişelendiklerini belirtti. Türkiye’de adı konulmayan bir ekonomik kriz yaşandığını belirten Ofluoğlu, bu krizin Rize’yi de etkilediğini ifade ederek. , “Dünyada yaşanan ekonomik kriz ülkemizi de etkilemiştir. Ekonomik göstergeler bunu ortaya koyuyor. Yaşanan bu krizin daha da büyümesinden endişeleniyoruz” dedi. Yaşanan ekonomik krizden küçük esnafında etkilendiğini belirten Ofluoğlu, insanlar bankalara borçlu olduğu için piyasada para dönmediğini vurgulayarak, “İnsanlarımız istikrarın yakalandığı günlerde ev ve otomobil sahibi olmak için bankalardan kredi kullandılar. Şuan istikrar bozuldu. Bankalara olan borçlarını ödemekte ve geçinmekte güçlük çeken vatandaşlarımızın ister istemez alım güçleri düştü. Buda küçük esnafımızı olumsuz etkiledi. Kredi kartı kullanımı artarken buna bağlı olarak da dönmeyen kredi kartı ödemelerinden dolayı bizim tespitlerimize göre icraya verilen vatandaşlarımızın sayısı geçtiğimiz yıla kıyasla yüzde 20 oranında arttı” Rize Ticaret ve Sanayi Odası 33 TEB’den üyelerimize özel kredi desteği Odamız üyelerinin kullanması için özel kredi paketi hazırlayan Türkiye Ekonomi Bankası ile protokol imzalandı. Rize Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirilen imza törenine RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, TEB Karadeniz Bölge Müdürü Ethem Kemal Gülenler, RTSO Yönetim Kurulu üyeleri ve TEB Rize Şubesi Müdürü Nevare Emiralioğlu katıldı. RTSO Yönetim kurulu Başkanı Ofluoğlu kredi protokolünü imzalarken yaptığı konuşmada, kredi kullanacak üyelerine hatırlatmada bulunarak “Ekonomik krizin yaşandığı bu ortamda krediler üyelerimizin belki biraz olsun günlük sıkıntılarını giderebilir. Ancak aldıkları krediyi bilinçli ve yerinde kullanamayacak olanlar almadan önce çokiyi düşünmelidirler.” Oda üyelerinin kredi ihtiyaçlarına göre faiz oranları hazırladıklarını belirten TEB Doğu Karadeniz Bölge Mü- dürü Gülenler de “TEB İşletme Bankacılığı olarak sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde olmak bizim için büyük önem arz ediyor.. Türk ekonomisinin önemli bir bölümünü küçük işletmeler oluşturuyor. TEB olarak bu işletmelere her alanda destek vermeye çalışıyoruz. Bu işletmelerin hem bulundukları bölgeye hem de ülke ekonomisine olan katkılarını artırmalarına olanak sağlayarak Rize ekonomisinin kalkınmasına destek olacağız.”dedi. RTSO’nun minik ziyaretcileri Rize Ticaret ve Sanayi Odasının ilk defa değişik ziyaretçileri oldu. Rize Belediyesi Kent Konseyi Gençlik Merkezinin, farklı örf ve adetlerin tanınması ve paylaşılması , bölgesel ön yargıların giderilmesi kap- samında hazırladığı “Denizin çocuklarından, dağların çocuklarına“ projesi için Rize’ye gelen, Ardahan Bağdaşen Köyü Şehit Er İnan Akçam İlköğretim Okulu öğrencileri RTSO’ya da ziyerette bulundular. RTSO yönetim kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu öğrenclerle bir süre sohbet etti ve ticaret odaları hakkında bilgilendirdirerek öğrencilerin sorduğu soruları cevaplandırdı. İlk defa deniz gördüklerini ve yine ilk defa lünaparka gittiklerini söyleyen öğrencilere Ofluoğlu çeşitli hediyeler verdi. 34 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Polonya Ticaret Müsteşarından Odamıza ziyaret Polonya’nın Ankara Büyük Elçiliği Ticaret ve Yatırım Geliştirme Müsteşarı Michal Mierzwa Odamızı ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ve yönetim kurulu üyeleriyle yaptığı görüşmede Türk iş adamlarını yanlarında görmek istediklerini ve karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesini istediklerini söyledi. Türkiye ve Polonya arasında, tarihi dostluğun neden olduğu mükemmel bir siyasi ve kültürel bağ olduğunu belirten Müsteşar Mierzwa “İkili ticaret ilişkilerini tutarlı bir yönde geliştirmeyi amaçladık. Türkiye ve Polonya arasında bulunan oldukça mütevazi seviyelerdeki ticaret ve yatırım ilişkilerinin ardında, tarihi dostluğun neden olduğu mükemmel bir siyasi ve kültürel bir bağ duruyor. Bu bağı geliştirmeli, karşılıklı ekonomik yarar sağlamak amacıyla girişilen bazı projeler ve ticari imkanlarla geçiş köprüsü sağlanmalıdır. Bu anlamda ticaret odalarını ziyaret ederek, Polonya ile ilişki içerisinde olan iş adamlarının sorunlarını dinliyoruz. Yaşadıkları sıkıntıların çözümü noktasında destek olarak, ilişkilerin gelişmesini hedefliyoruz. Türk iş adamlarını yanımızda görmek istiyoruz. Karşılıklı iş ilişkilerini geliştirmemiz, dostluğumuzu da geliştirecektir” dedi. RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ise AB ülkeleriyle işbirliği içerisinde olmaya çalıştıklarını kaydederek, ‘’AB destekli projelerle Avrupa’da önemli yere sahip ülkelerin ticaret odaları ile birlikte hareket ediyoruz. Polonya son yıllarda hızlı bir gelişim ve değişim içerisinde. Bu anlamda ilişkilerimizin artması lazım. İki ülke arasında, Ticaret odalarının ortak girişimleri, işbirliğini artıracaktır’’ dedi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 35 Rizeli’nin Tercihi Doğal Gaz Oldu Recep ÜNVEREN Karadeniz Doğalgaz Bölge Müdürü Rize,Trabzon, Akçaabat ve en son Of’u kapsayan bölgede15Mart 2007 tarihin de doğal gaz dağıtım lisansı sahibi olan Karadenizgaz, aynı yıl içersinde yatırımlarına başlamış olup, 2007 ve 2008 yıllarında BOTAŞ’ın doğal gazı ulaştırdığı Rize de yatırımlarını yoğunlaştırmıştır. 2008 Eylül ayında şehre doğal gaz arzını sağlayan şirketimiz toplam 17 mahallede 1.300 binaya ve toplam 17.000 konuta doğal gaz sağlayan şebekesini devreye almıştır. Karadenizgaz yatırım faaliyetleri ile birlikte doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması ve doğal gaz kullanıcılarının bilinçlendirilmesi konusunda da yoğun çalışmalarını sürdürmektedir. 2009 yılı Mart, Haziran ve Eylül ayları içersinde düzenlediği kampanyalar ile doğal gaz alt yapısı tamamlanmış potansiyel doğal gaz kullanıcılarına ulaşmak için 40.000 konut ziyareti gerçekleştirmiştir. Bu çalışma 36 Rize Ticaret ve Sanayi Odası esnasında potansiyel kullanıcı konumundaki her bir konut 3 kez ziyaret edilmiştir. Ayrıca oluşturulan mobil abonelik ve tanıtım stantları ile Rize şehir merkezinde yaklaşık 10.000 Rizeliye ulaşılmıştır. Bu çalışmalarımızın Rize Belediye binası içerisinde kurduğumuz masa ve yaz dönemi Deniz Caddesi’nde oluşturulan fuar alanında 1 hafta süresince devam eden Doğal Gaz ve Enerji Fuarı ile de şehirde doğal gazın bütün mecralar kullanılarak tanıtımı ve yaygınlaştırılması konusunda bilgi verildi. Bu çalışmalarımız içerisinde Karadenizgaz bölgesindeki doğal gaz kullanıcılarının İstanbul, Ankara, İzmit gibi doğal gazın yaygın olarak kullanıldığı şehirlere göre, ortalama %15 daha ekonomik oluşu, işletmemizde görevli eğitimli, mesleki hassasiyeti yüksek uzman kadromuz ile yürüttüğümüz işletme faaliyetlerimizin, Kalitesi ve Müşteri memnuniyetini önde tutan hizmet sunuş tarzımızı gören hemşerilerimiz 2009 yılı içersinde doğal gaza büyük teveccüh göstermiştir. 2008 yılı sonunda 2.474 olan abone sayımız 7.000’e ve 1.333 olan gaz kullanıcı sayımız 5.250 sayısına ulaşmıştır. Yılsonunda doğal gazı tercih eden konut sayısının 8000 ve gaz kullanacak konut sayısının da 6500’e ulaşacağı öngörülmektedir. Abone olmuş ve henüz doğal gaz kullanımına başlamamış müşterilerimizin 31 Aralık 2009 tarihine kadar doğal gaz kullanımına geçmeleri halinde 100 m3 ücretsiz doğal gaz kullanabileceğini hatırlatmak isteriz. Konut dışı kullanımlarda ise 2009 yılı şirketimiz açısından başarılı bir yıl olarak geçmiştir. Kamu hizmet binaları başta olmak üzere, Rize Belediyesi, Rize Valiliği, Rize Üniversitesi, Rize 82. Yıl Devlet Hastanesi, Çaykur Genel Müdürlüğü ve Lojmanları ile 100.Yıl Paketleme Fabrikası ve Lojmanları doğal gazı tercih eden başlıca kamu kurumlarıdır. 2010 yılı içersinde ise Rize’de doğal gaz ulaştırılmış ve henüz doğal gaz kullanıma geçmemiş 20 İlk ve Orta Düzeydeki Okul ile bölgemizin sanayisini temsil eden ÇAYKUR’ a ait fabrikaların doğal gaza kavuşturulması hedeflenmektedir. Bu kapsamda yer alan Gündoğdu, Cumhuriyet ve Zihni Derin çay fabrikaları ile Çay Araştırma Enstitüsü doğal gaz ulaştırılacak tesisler olarak tespit edilmiştir. Tamamlamak üzere olduğumuz 2009 yılı yatırımları sonucunda 21.000 konuta doğal gaz arzı sağlayacak altyapı inşasını tamamlamış olacağız. Özetlediğimiz bu çalışmaların başarısı yanında doğal gaz servis kutusu bağlantısı yapılmak sureti ile kapısına kadar doğal gaz götürülmüş olan 750 binadan henüz doğal gaz talebinin gelmemiş olması, 2010 yılı içerisinde tanıtım ve pazarlama faaliyetlerimizde bu grubu öncelikli hale getirmiştir. Doğal gazın bölgemizde yaygınlaşmasından itibaren Rize de 26 ve Trabzon da 17 olmak üzere toplam 43 doğal gaz dönüşüm firması şirketimizden yetki alarak faaliyet göstermektedir. Bu rakamlar doğal gazın bölgemizde oluşturduğu ekonomik hareketlilik ve yeni bir istihdam sahası olması açı- sından önemlidir. Şirketimizin organizasyonunda, Gazmer ,Ugetam ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülen eğitim ve sertifika faaliyetleri ile de nitelikli iş gücü oluşturulmaya devam edilmektedir. Şirketimiz tarafından yetkilendirilen firmaların, doğal gaz kullanıcısı müşterilerimize, tesisat dönüşüm işlerinde sağladıkları ödeme kolaylıkları, doğal gazın yaygınlaşması konusunda önemli etkenlerden birisi olarak tespit edilmiştir. Şehirlerimizin kurulduğu coğrafya dikey yapılaşmayı zorunlu hale getirmiştir. Yüksek binaların hava akımına karşı bir set oluşturması özellikle kış mevsiminde ciddi hava kirliliği yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Modern şehir hayatının vazgeçilmez yakıtı olan doğal gaz, çevre ve hava kirliliği açısından da bölgemiz için bir zaruret haline gelmiştir. Bu sorunun en kısa sürede çözülebilmesi için şirketimiz, dağıtım bölgesinde doğal gaz altyapısını hızlı bir şekilde tamamlayarak sorumluluğunu yerine getirmektedir. 2009 yılı Şubat ayında Türkiye tarafından da imzalanan ve meclis tarafından da onaylanan Kyoto Pprotokulu doğal gaz kullanımı konusun da zorlayıcı hükümler içermektedir. Bu protokolle birlikte yerel yönetimler bu konuda yetki ve yaptırım sahibi haline gelmektedir. En son Aralık ayında düzenlenen Kopenhag iklim zirvesi kararları , özellikle sanayi tesislerinde doğal gazın kullanımı konusunu öncelemektedir. Özellikle 2008 yılı sonunda uygulanan fiyat politikası sebebi ile doğal gaz pahalı bir yakıt olduğu algısı oluşmuştur. Yıl içerisinde yapmış olduğumuz tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri ile en çok karşılaştığımız sorun doğal gazın ekonomik bir yakıt olup olmadığı konusundadır. Ekim 2009 yılı itibari ile 1 yıllık kullanımlar esas alınarak yapılan değerlendirmede Rize’de doğal gaz kullanan bir ailenin ısınma, pişirme ve sıcak su ihtiyacı için doğal gaza ödediği ortalama tutarın 1330 TL olduğu görülmüştür. Mutfak tüpü fiyatının ortalama 40 TL olduğunu ve bir ailenin 2 adet mutfak tüpü ile pişirme ve sıcak su ihtiyacını karşıladığı esas alınırsa, doğal gazın ekonomik bir yakıt olduğu çok açık bir şekilde görülecektir. Ekonomik ve güvenli doğal gaz kullanım konusunda müşterilerimizin bilinçlendirilmesinin, 24 saat boyunca sürdürdüğümüz temel bir faaliyet olduğunu hemşerilerimize duyurmak istiyoruz. 187 doğal gaz acil telefonumuz ile tüm müşterilerimize 24 saat güvenli ve sürekli enerji hizmetini sunmaktayız. Bu konuda 2009 yılı müşteri çağrılarına ulaşma süremiz sadece 7 dakikadır. Uzman kadromuzla müşterilerimize birinci sınıf hizmet sunmaya gayret etmekteyiz. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 37 Rize’nin Eğitim Sorunları ve Çözüm Önerileri Hamit TURNA Eğitimci 1997 yılında okulumuzun kuruluşunun 1. yılında “Rize’nin Eğitim Sorunları ve Çözüm Önerileri “ konusunda Rize Fen Edebiyat Fakültesiyle işbirliği yaparak bir panel düzenledik. Panelde, okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim sorunlarını uzmanlarından dinledik. Elde ettiğimiz çözüm önerisini günün ilgililerine ulaştırdık. Çözüm önerisi, İl’deki tüm resmi ve özel kurumlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından ilimizin en önemli sorununun eğitim sorunu olduğu kabul edilecek ve bu konuda her kurum ve kuruluş katkıda bulunacaktı. Günümüzde eğitim, okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim ile sınırlandırılmamaktadır. Öğrenilen bilgiler çok çabuk eskidiğinden “Yaşam Boyu Eğitim” ilkesi benimsenmiştir. Bu anlayış tüm yaşayanların sürekli eğitimini kapsamaktadır.Bu nedenle eğitim sorunlarının çözümlerini ülkede Milli Eğitim Bakanlığı ve illerde Milli Eğitim 38 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Müdürlükleri kaldıracak güçte değildir. İlimizde, hayırsever kişi ve kurum tarafından birçok yeni okul yaptırılmıştır, ancak yapılan bu okulların çoğunun bir toplantı salonu, tiyatro salonu, spor salonu bulunmamaktadır ! Eğitim kurumları 5 duyuya hitap edecek biçimde planlanmalıdır. “Yaşam Boyu Eğitim” yaşamın her alanında öğrenilir. Çocukları ve gençleri okullarda hapsederek yaşamla bağlarını koparmak da çok yanlıştır. Çocuklar ve gençler kendi ailelerinin çarkının nasıl döndüğünü bilerek, küçük yaşlarda aile çarkının dönmesine katkıda bulunmaları gerektiğini öğrenmeleri gibi; her kurum ve kuruluşun işleyişi tanıyarak onlarla ilgili düşünce ve hayaller kurabilmelidir. Ailesi ve ülkesinin sorunlarıyla ilgili düşünce ve hayalleri olmayanların beklentileri de olmaz. Beklentileri olmayanların da gelecekle ilgili çabaları olmaz. Gelecekle ilgili çabaları olmayanlar başarılı olamazlar! İlimizde, eğitim sorunlarının çözümleri için tüm resmi ve özel kurumların, sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa oluşturacakları bir eylem planına ihtiyaç vardır. Özel İdare Müdürlükleri eğitim için bugüne dek yaptıklarından farklı neler yapabilir? Belediyeler, çocuklar, gençler, yetişkinler ve yaşlıların eğitimi için neler yapabilir? Çaykur, kendi elemanlarının ve çocuklarının eğitimi için neler yapabilir? Sivil toplum kuruluşları, kendi üyeleri ve çocuklarının eğitimi için neler yapabilir? Üniversitelerimiz, kendi elemanlarının ve ilimizin eğitimi için neler yapabilir: İlimizin öncelikli sorunu eğitim sorunudur. Bu sorunun çözümü için hepimiz sorumluyuz! Her yerde eğitim konuşulmalı, evlerde, kahvehanelerde, sokakta, TV’lerde .vb. Çocuklarımızın ve kedimizin eğitimi için, daha güzel bir gelecek için hep birlikte daha çok çalışmalıyız. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 39 e-fatura, e-tahsilat ve e-haciz dönemi başlıyor Vergi altyapısı tamamen elektronik hale getirildi Maliye Bakanlığı kayıt dışı ekonomi ile vergi kayıp ve kaçağının azaltılması için 4 koldan harekete geçti. Vergide her şeyi ‘’sanal’’ hale getirmeye hazırlanan Bakanlık, el bilgisayarları ile mobil denetime de geçme hazırlığı yapıyor. Maliye Bakanlığı’nın “2010 Bütçe Gerekçesi”nden derlenen bilgilere göre, Vergi Daireleri Otomasyon Projesi’nin (VEDOP) 3. ayağıyla birlikte vergi altyapısı tamamen elektronik hale getiriliyor. Bu çerçevede e-fatura, e-tahsilat ve e-haciz devreye sokuluyor. Bu şekilde de bütün belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesi, geçmiş dönem dâhil bütün vergilerin elektronik ortamda tahsil edilmesi ve vergisini ödemeyen mükellefl ere de elektronik ortamda haciz öngörülüyor. Kredi kartıyla vergi tahsilâtını yaygınlaştırmayı planlayan Maliye, yeni denetim tekniklerini de hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu çerçevede el bilgisayarlarının kullanılacağı mobil denetimle, kayıp ve kaçağa çok daha hızlı ulaşılması amaçlanıyor. KAZANAN İLE ÖDEYENİN RAKAMLARI ÇOK FARKLI Maliye Bakanlığının kayıt dışı ekonomi ile vergi kayıp ve kaçağına dönük yeni tedbir pake- tinde yeralan önlemlerden bazıları şöyle: » Onlar (ne kazandım?), karşı taraf (ne ödedim?) diyor: Doktor, avukat ve diğer serbest meslek erbabı mükelleflerin yıllık gelir vergisi beyannamesi ve bildirdiği gayrisafi hasılat ile bunlara ödeme yaptığını belirtenlerin muhtasar beyanname ile bildirdikleri ödemeler arasında uyumsuzluk olup olmadığına bakılıyor. Bu konuda uyumsuzluk tespit edilen çok sayıda serbest meslek erbabı incelemeye alındı. » İşyeri kira geliri elde edenlerin yıllık gelir vergisi beyannamesi ve bildirdiği gayrisafi hasılat ile bunlara kira ödemesi yaptığını beyan edenlerin bildirimleri arasında da çok sayıda uyumsuzluk belirlendi. Gelir İdaresi, bu uyumsuzlukların giderilmesi için de harekete geçti. » Motorlu taşıt sürücü kurslarına yönelik daha önce yapılan denetimin ardından, hasılat ve matrah düşüklüğü ile maliyet ve gider artışı görülenler için yeni bir inceleme başlatıldı. E-FATURA GELİYOR Elektronik Fatura Kayıt Sistemi sonrasında ülke çapında uygulanacak, E-Fatura modeliyle ilgili veri standartlarına göre tanımlanan E-Fatura mesajlarının alıcı ve satıcı arasında güvenli biçimde aktarılmasını sağlayacak mesaj ağına dönük Elektronik Fatura Platformu oluşturma çalışmaları tamamlanma aşamasına geldi. Elektronik Fatura Platformu, mükellefl erin elektronik fatura gönderim veya alma işlemlerini yapabilmeleri için bünyesinde uygulamadan yararlanan her bir mükellefe ait bir kullanıcı hesabı barındıracak. Bu hesap aracılığı ile Elektronik Fatura Platformunda yapılabilecek işlemler, ilgili hesabın kapsamına göre şekillenecek. Platform, büyük mükellefl erin uyumuna imkân sağlaması yanında, küçük ölçekte çalışan mükelleflerin de elektronik ağ hizmeti ile fatura düzenleyebileceği farklı düzeylerdeki çözümleri içerecek. Yeni sistem kapsamında, bankaların ödeme sistemleri, ileride elektronik fatura uygulamasına uyumlu hale getirilebilecek. Bu arada E-Fatura’nın ülke çapında uygulanmasına imkân verecek E-Fatura Genel Tebliği ile ilgili teknik dokümanlar, yılsonuna kadar yayımlanacak. 2010 yılında da yeni sistemle ilgili uygulamalar geliştirilecek. E-TAHSİLAT VE CARİ HESAP Mükelleflerin vergi ödemelerini kolaylaştırmak amacıyla vergi tahsilat yetkisi verilmiş 25 bankave PTT, Gelir İdaresi Başkanlığı sistemine bağlanıp, otomasyonkapsamındaki vergi dairesi ve mal müdürlüklerinde kayıtlı mükelleflerin cari dönem tahakkuklarını sorgulamak suretiyle e-tahsilat yapıyor. Bu sayede vergi tahsilatının daha hızlı ve hatasız şekilde gerçekleştirilmesi sağlanıyor. E-Tahsilat kapsamında banka ve PTT şubelerinde yapılan sorgulu tahsilatların eş zamanlı olarak mükellef hesaplarına işlenmesinin sağlanması çalışmaları ise devam ediyor. Bu şekilde E-Tahsilat sisteminde sadece cari dönem tahakkukları değil, süresinden sonra verilen beyannamelere ilişkin tahakkuklar ve tecil dosyaları da sorgulanabilecek. Bankaların E-Tahsilat kapsamında geliştirdikleri programların test çalışmaları devam ediyor. Test çalışması biten banka hemen uygulamaya alınacak. E-HACİZ Kamu alacaklarının süratle tahsili, takip masrafl arının ve idare ile ilgili kurumların iş yükünün azaltılması, zaman tasarrufu sağlanması ve haciz uygulamalarının elektronik ortamda yapılması amacıyla (E-Haciz) Projesi geliştirildi. 5479 Sayılı Kanunla 3. kişiler nezdindeki varlıkların elektronik ortamda haczine imkân veren yasal düzenleme de yapıldı ve projenin tarafı bankalar ile yürütülen görüşmeler sonucu altyapı oluşturuldu. Mayıs 2009 itibariyle 37 banka ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş ile protokol imzalandı ve bankalar ile Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş nezdin- deki varlıkların elektronik ortamda haczi uygulaması başlatıldı. E-haciz projesi, vergi dairesi, merkez ve bankalar olmak üzere 3 ana bölümden oluşuyor. Vergi dairesi ve merkez için uygulama yazılımları hazırlanarak, test çalışmaları bitirildi. 36 banka ve tüm vergi dairelerinde de projenin pilot olarak uygulanmasına başlandı. Kanunla, gayrimenkul, gemiler ve taşıtların elektronik ortamda haczine imkân veren yasal değişiklikler yapıldı ve altyapı oluşturuldu. MOBİL DENETİM VE MERAK PROJESİ Gelir sisteminin etkinliğinin artırılması ve idari kapasitenin geliştirilmesi amacıyla denetimlerde ve yoklamalarda mobil cihazlar (el bilgisayarları) kullanılmaya başlanacak. Mobil denetim için de, üretim ve satış aşamasında otomasyon uygulamalarının kapsamı geliştirilecek. İncelenecek kurumlar vergisi mükellefl erinin seçiminde kullanılmak üzere başlatılan ‘’Merkezi Risk Analizi ve Katmanlaştırma (MERAK) Projesi’’ çalışması da devam ediyor. Bu çalışma ile şirketler, çok daha etkin ve sağlıklı şekilde büyüteç altına alınacak ve şeffaf hale gelecek. GAYRİMENKUL SATANLARA MEKTUP Veri ambarındaki kuyumculuk ve kontör satışıyla uğraşan mükellef bilgilerinden hareketle, faiz ve komisyon karşılığı ödünç para vererek tefecilik yapanlara yönelik takibat yaygınlaşacak. 2007 ve 2008 yılına ilişkin olarak Veri Ambarı’na gelen bilgilerde ticari faaliyetlerde kullanılan çeşitli fi nansal araçlar ile işlem yaptığı halde mükellefi yeti olmayan kişiler ve bu kişilerin bağlantısı bulunan gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin kayıt altına alınması konusunda çalışma yapılacak. 2004 yılından itibaren edindikleri 5 ve üstündeki gayrimenkulü 5yıl içinde elden çıkaranlardan, bu satıştan elde ettiği gelir için beyanname vermeyenler ile verdikleri beyannameye dâhil etmeyen riskli mükellefler belirlenecek. Bunlara öncelikle mektup gönderilerek, beyan dışı bıraktıkları gelirlerini beyan etmeleri istenecek. Ek beyanda bulunmayana ise denetim elemanı gönderilecek.Veri Ambarı, inceleme ve denetim çalışmalarına kaynak teşkil edecek yeni verilerle güçlendirilecek. ONLİNE ARAÇ TESCİL PROJESİ Başbakanlık tarafından kamu hizmetlerinde verimlilik ve etkinliği artırma ve bürokratik işlemleri basitleştirme çalışmaları çerçevesinde öncelikli 11 adet E-Devlet Projesinden biri olarak seçilen ‘’Online Araç Tescil Projesi’’ yılsonuna kadar bitirilecek. Trafik para cezalarının takip ve tahsilinin daha etkin şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, halen el ile düzenlenen ve sisteme girilen trafi k idari para cezası tutanakları, elektronik ortamda düzenlenecek. Tutanakların, çevrim içi olarak sistemde görülebilmesi için gerekli teknik çalışmalar da sürüyor. ÖZELGE OTOMASYON SİSTEMİ Vergi Dairesi Başkanlıklarınca alınan özelge taleplerinin Gelir İdaresi Başkanlığı onayı ile otomasyon ortamında hazırlanması ve tüm Gelir İdaresi Teşkilatınca paylaşılabilmesi için ‘’Özelge Otomasyon Sistemi’’ oluşturuluyor. Yeni sisteme ilişkin analiz, programlama ve test çalışmaları tamamlandı. Yeni sistemin pilot çalışması da, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığınca başlatıldı. Pilot çalışmanın tamamlanması ve eksikliklerin giderilmesinin ardından 2010 yılında tüm Türkiye’de bu sisteme geçilecek. KREDİ KARTLI TAHSİLAT Motorlu taşıtlar vergisi mükellefl erinin ödemeleri gereken motorlu taşıtlar vergisi ve bu vergiyle beraber kayıtlarda izlenen trafi k para cezalarının kredi kartı ile internet üzerinden ödenebilmesine imkân vermek amacıyla başlatılan Kredi Kartı İle Vergi Tahsilatı Projesi kapsamında, protokol yapılan bankalar aracılığıyla 2009 yılı Ocak ayı içerisinde kredi kartıyla tahsilata geçildi. Projenin kapsamının genişletilmesi konusundaki çalışmalar da devam ediyor. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 41 Kriz Döneminde Pazarlama Nasıl Yapılmalıdır? Ekonomik kriz dönemlerinde, yöneticiler hızla harcamaları kısma kararı alır ve bunun ilk adımı da reklam harcamalarıdır. Zaten üst yönetimde görev alan ve çoğunluğu finans kökenli olan kişiler, reklamın gücüne pek inanmaz. Onlar pazarlamayı ve reklamı, kar yaratan bir faaliyet olarak değil, rakiplere karşı bir savunma önlemi olarak görür. Bugüne kadar devrim yaratan pek çok kitaba, pazarlama sektörünü derinden etkilemiş onlarca makaleye imza atmış, Northwestern Üniversitesi Profesörü Philip Kotler’in; ‘Pazarlama harcamalarını kesme demek kolay. İşlerin kesatlaştığı dönemlerde bize nasihat değil, somut öneriler lazım’ diyenlere cevabı şu:”Resesyon kapıyı çaldığında yapılacak en doğru iş, çok işlevli bir komite kurmak ve tüm maliyetleri gözden geçirmektir. Komite, şirketin promosyon faaliyetlerini, dağıtım kanallarını, pazar segmentlerini, müşteri kitlesini ve coğrafi yayılımını tek tek inceleyip, maliyetleri düşürülecek alanları belirlemelidir. Her şirketin, zarar ettiği veya zayıf olduğu bir promosyonu, bir dağıtım kanalı, müşteri kitlesi ve coğrafi bölgesi vardır. Resesyon döneminde ev temizliğine ve tasfiyeye bu zaaf noktalarından başlamak gerekir.İşlerin durgunlaştığı dönemler, şirke42 Rize Ticaret ve Sanayi Odası tin gelişme döneminde aldığı fazla kiloları eritmek için iyi bir fırsattır. Lüks harcamaların ve gereksiz savurganlıkların azaltılması şirketi daha sağlıklı bir duruma getirir. Maliyetleri düşüren yalın yönetim tekniklerini normal zamanda uygulayan tutumlu şirketler, işler durgunlaştığında fazla sıkıntı çekmez. Müşterilere normal zamanlarda sunulan kalite ve hizmet düzeyini, durgunluk döneminde düşürmek rakipleri güçlendirir. Maliyetleri şirket içinde azaltmak yerine, yükü yan sanayi kuruluşlarına ve bayilere aktarmak da yanlıştır. Yeterli sermayesi olan şirketler, resesyonda geriye yaslanmak yerine rakiplerinin pazar paylarına göz dikebilir. Bu şirketler için zor günler yeni bir büyüme fırsatı yaratır. Finansal gücü yeterli olmayan işletmeler ise, pazarlama harcamalarında total bir kısıt- lamaya gitmek yerine, doğru bir analiz ile eksik ve verimsiz faaliyetlerinde kesinti yaparak rahatlayabilirler.” Paniğe Kapılan Girişimci Nerede Hata Yapar? Kotler’in ifade ettiği kriz dönemi pazarlama yanlışlarını, Referans Gazetesi Yazarı Faruk Türkoğlu “düz mantık hataları” olarak adlandırıyor. Türkoğlu, kriz döneminde paniğe kapılan girişimcilerin yaptığı 3 ana hatadan bahsediyor: 1. Maliyetleri düşürmek için, ilk adım olarak pazarlama ve reklam bütçelerinde kesinti yapılır. 2. Ekonomiler durakladığında, iç ve dış talep ile satışların aynı oranda düşeceği varsayılır. 3. Zor günler için belirlenen strateji, dönem boyunca hiçbir değişiklik yapılmadan aynen uygulanır. Bu önlemlerin gerisin- de, “düz mantık yaklaşımı” ve ‘Ekonomi daraldığına göre benim de işlerim daralacak’ düşüncesi yatar. Düz mantığın kaçınılmaz sonucu, savunmaya ağırlık vermek ve geriye yaslanmaktır. Oysa farklı düşünce tarzı, yaklaşım ve önlemlerle, durgunluk dönemlerinde bile işin geliştirilmesi, hiç olmazsa hasarın asgari düzeyde tutulması mümkündür. İşlerin durgunlaştığı dönemleri basmakalıp düşüncelerle ve üstünkörü önlemlerle geçiştirmek zordur. Sıkıntılı dönemler, geçmişten daha farklı ve analitik düşünmeyi, ayrıntıları dikkate alan bir “ince ayar” yaklaşımını gerektirir. Böyle dönemlerde, aşağıdaki konuların çözümlerini planlayan şirketler, krize karşı daha güçlü durabilir: Gelir kaymalarının incelenmesi: Yeni dönemde gelir gruplarının tercihlerinde aşağıya doğru kaymalar görülür. Durgunluk dönemlerinde ortanın üstü gelir grubundaki tercihlerin niteliği, orta sınıfa doğru yaklaşır. Orta sınıftakiler de ortanın altı gelir grubunun satın aldığı ürün ve hizmetlere ilgi duyabilir. Girişimciler bu kaymaları dikkate alark ürün farklılaştırmasına gidebilir ve satışlarını artırabilir. Geçici indirimler: Müşteri kaybetmemek için, bazı ürünlerin fiyatında, kaliteyi düşürmeksizin geçici olarak indirim yapılabilir. Bu uygulama, bir süre için kar marjlarını düşürse de müşterinin orta vadedeki sadakatini güçlendirir. Yeni ürün konseptleri: Yeni dönemde ekonominin genel seyrinin, ailelerin geçimleri üzerindeki etkilerini analiz edip, yeni ürün konseptleri geliştirmek satışları artırabilir. Özellikle yeni teknolojiler kullanılarak üretilecek göz alıcı ürünler, durgunluk döneminde bile tüketicilerin satın alma kararlarını olumlu etkileyebilir. Kompakt ürünler: Durgunluk dönemlerinde fiyatı makul, ancak kalite seviyesi yüksek “kompakt” ürünler geliştirmek, düşen talebi canlandıracak, karlar marjını düşürse de markaların gelir düzenini koruyacaktır. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 43 TOBB’dan Rize’ye eğitim yatırımı Eğitime Muhteşem Bir Eser Daha Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından finanse edilerek, ihalesi Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan 8.500.000,00 TL proje bedelli Rize TOBB Fen Lisesi inşaatının yapımı hızla devam ediyor. Binaın ikinci sömestride hizmet vereceği belirtildi. İhaleyi kazanan Yüklenici firma BAŞ İnşaat tarafından mart ayında Rize Merkez Dörtyol’da İnşaatına fiilen başlanan Okul inşaatı için 300 gün süre verilmiş olup, inşaat yıl sonunda tamamlanarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teslim edilecek. Toplam 16 derslikli olarak yapımı gerçekleştirilen Fen Lisesi binasında, 300 öğrenci kapasiteli pansiyon, 1 adet spor salonu ve 10 daireli 44 Rize Ticaret ve Sanayi Odası lojman bulunmaktadır. Okula “TOBB Rize Fen Lisesi” ismi verilirken, kampus içerisinde yer alan spor salonu ve öğrenci pansiyonuna arsayı bağışlayan Topaloğlu Vakfı tarafından uygun görülecek bir isim verilecektir. RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk OFLUOĞLU, “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye genelinde yapmayı planladığı beş eğitim tesisinden birini ve de ilkini Rize’de gerçekleştirmiştir. Rize eğitimine kazandırdıkları bu modern eğitim tesislerinden dolayı TOBB Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun şahsında tüm yönetim kuruluna, Rize halkının şükran ve teşekkürlerini sunuyoruz. Gerçekten yalnız ilimiz değil ülkemiz, eği- tim binasıyla, spor salonuyla, lojman ve öğrenci pansiyonuyla modern bir eğitim kompleksine kavuşmuştur. İhaleyi kazanan fırma büyük bir özveri ile yapım çalışmalarını sürdürmektedir. TOBB Rize Fen Lisesi ikinci dönem, yeni binasında eğitim ve öğretime devam edecektir. TOBB Rize Fen Lisesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin (TOBB ETÜ) bir yerde alt yapısını oluşturacak şekilde eğitim verecektir” dedi. 2009-2010 eğitim -öğretim yılının ikinci yarısıda hizmete girmesi beklenen TOBB Fen Lisesi nin tamamlanması ile Rize Eğitimdeki fiziki altapı bakımından eksiği olmayan Türkiye’nin ilk üç ilinden birisi olacak. n ı y Ça i r e l n e y e m n i l i B Gün içinde oldukça fazla tüketilen çayın rengi, kokusu ve tadıyla yarattığı mucizeleri biliyor musunuz? Çayın faydaları ve zararları üzerine açıklamalarda bulunan ABD’li uzmanlar siyah çayın, rengiyle göze, kokusuyla burna, şekerini karıştırırken kulağa, sıcaklığıyla tene, tadıyla ise dile iyi geldiğini söyledi. İşte uzmanlardan çayın faydaları... * Saçı şampuanla yıkadıktan sonra, son su olarak bir çaydanlık ılık çayla durulayın. * Ayağınız kokuyorsa, ılık çay dolu bir leğene ayaklarınızı koyun ve her akşam yatmadan önce 10 dakika tutun. 10 günde koku diye bir şey kalmayacaktır. * Cildiniz yağlıysa banyodan çıkmadan bir çaydanlık çay ile teninizi ovuşturun, balsam vazifesi görür. * Eliniz balık ya da soğan kokuyorsa, elinizi demli çayla yıkayın. Uzmanlar, ‘’Şişmanlar, kalp, sinir, mide ve karaciğer hastaları, romatizma ve nikristen şikayet edenler, böbreklerinde kum veya taş olanlar, yüksek tansiyondan yakınanlar, üremi veya albüminüri olanlar, mümkün olduğu kadar az çay içmeliler” uyarısında bulundu. Çay içenler ile çay içmeyenler arasında, kalp krizi sonrası ölüm oranları da araştırıldı. Çay tüketimi fazla olanlarda, çay tüketmeyenlere oranla yüzde 44 daha az kalp krizi nedenli ölüm görülüyor. Bir haftada 14 bardaktan daha az çay tüketenler ise, hiç tüketmeyenlere oranla yüzde 28 daha az kalp krizi sonucunda ölümle karşılaşıyorlar. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 45 46 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası 47 Günümüzde yaygınlaşan satış yöntemi E- Pazarlama nedir ? Pazarlamayı, klasik bakış açısıyla bir ürünün tüketici tarafından bilinmesi, talep edilmesi ve alınmasını sağlayan, bu çerçevede, birçok bileşeni bulunan planlanmış çalışmalar bütünü olarak tanımlayabiliriz. Geleneksel olarak bir şirket müşterilerine; yüz-yüze görüşme, posta veya telefonla görüşme yöntemleriyle ulaşır. Satış kanalı olarak adlandırılan bu değişik yöntemler, müşterilere ihtiyaçları olan ürünleri veya servisleri sunmayı amaçlar. İnternetin yaygınlaşması ve iş hayatında kullanılmaya başlanması ile birçok iş alanı tüketicilerinin de dolaylı yönlendirmesi ile geleneksel yöntemlerin dışına çıkarak interneti de etkin ve önemli bir kanal olarak kullanmaya baş- ladı. “e-business” teriminin de ortaya çıkmasına neden olan bu değişim, elektronik ortamlarda alışverişi de geleneksel yöntemlere göre çok daha popüler hale getirdi. Pazarlamada internet kullanımının geniş bir kitleye ulaşabilme imkanı, interaktif ilişki kurabilme, maliyetlerin azalması ve zaman tasarrufu gibi bir şirket için büyük önem taşıyan artıları düşünüldüğünde, yoğun kullanımının da nedenini açıklamış oluyoruz. İçerisinde milyonlarca kullanıcının bulunduğu bir platform haline gelen internet, şirketler için de çok cazip bir müşteri potansiyeli anlamına geliyor. İnternette pazarlama daha hızlı, daha ucuz ve daha doğru sonuçlar verebil- me özelliklerine de sahip. Genel olarak internet üzerinde bir şirket kendisini tanıtabilmek için kendi web sayfaları kaynak olmak üzere, internet reklamlarını, arama motorlarını, tartışma gruplarını veya e-posta gönderim tekniklerini kullanabilir. İnternet üzerinden yapılan pazarlamada en önemli konu, bir şirketin ulaşabileceği müşteri potansiyelinin çoğunlukla müşterilere bağlı olmasıdır. Bir müşterinin internet sayfalarında dolaşırken bir ürün ile ilgili reklamı görmesi şansa bağlıdır. Bu nedenle e-pazarlama kullanılan mecra ve yöntemler üzerinde araştırma yapmak, etkinlik ve hedef kitlelerini belirlemek mutlaka gerekiyor. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 49 Tasarruf… Ama Nasıl? Ekonomik kriz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, şirketler için, maliyetlerin yeniden gözden geçirildiği yeni bir dönem açtı. Tasarruf, her zamankinden çok daha fazla önemli bir gündem konusu haline geldi. Aslında birçok uzmana göre, tüketimin en yüksek seviyeye çıktığı, “bolluk ekonomisinde yaşanan” bir dönemi geride bıraktık. Belki de kriz, hepimiz için, gerçek üretim ve tüketimi gözler önüne seren bir kapı açtı. Evet, haklısınız bu belki de bardağın dolu tarafından bakmak. Ancak bu durumun üzerine unutulmaması gereken birçek daha var: Hepimiz, düşünmeden tüketirken, bu dünyaya da çok zarar verdik. Şimdi ise daha bilinçli tüketerek, tasarruf ederek, dünya için de önemli bir adım atıyoruz. Peki, son dönemde tasarruf tedbirleri adı altında yapılan çalışmalar gerçek anlamda, ne kadar amacına ulaşıyor? Tasarruf denilince çoğumuzun aklına, fazla ışıkları söndürmek, suyu dikkatli kullanmak, gereksiz masrafları kısmak gibi önlemler geliyor değil mi? Aslında, uzmanlara göre gerçek tasarruf, bir tür hayat felsefesi ve açılımı olarak, düşünülmeli. Dünyanın kaynaklarının her geçen gün daha fazla azaldığı gerçeğini de göz önünde tutarsak, ‘Yalnızca krizi aşmak için değil, geleceğimiz için tasarruf yapmak zorundayız’ demek hiç de yanlış olmayacaktır. Şirketlerde bir çok kaynağın hatalı kullanım nedeniyle israf edildiğini söyleyen,(UZMANLAR) Yalın Enstitü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın İpbüken, şirketlerin, her alanda “yalınlaştırma politikalarını” benimseyerek, hem verimliliklerini artırılabileceklerini, hem de önemli ölçüde tasarruf edeceklerine dikkat çekiyor. Üretim yapan 50 Rize Ticaret ve Sanayi Odası bir şirkette israfın yüzde 80’lere kadar ulaşabildiğine dikkat çeken İpbüken; “İnsanların ihtiyaçlarına yönelik ürün ve hizmetleri üretirken, bunu en az zararla gerçekleştirmek, gerçek tasarruftur” diyor. Buradaki çıkış noktası ise mal ve hizmetleri tasarlarken, üretirken, bir yerden bir yere naklederken vb, her süreçte gerçek ihtiyaca göre hareket etmek… Öncelikle Üretim Politikası Gözden Geçirilmeli Ekonomik daralma dönemlerinde, insanların taleplerinde her ne kadar düşüş olsa da, ihtiyaçlar her zaman var. Örneğin bir yerden bir yere gidebilmek için araç kullanmanın zorunlu olma- sı gibi. Talebi etkileyen nokta ise tüketicinin beklentisinin değişmiş olması… Tüketiciler özellikle kriz ortamlarında satın aldıkları ürünün sonrasında yaratacağı maliyeti düşünüyor ve tasarruf sağlayan ürünlere yöneliyor. Bu nedenle, ürün ve hizmetleri değişen ihtiyaçlara göre şekillendirmek, satışları hızlandırdığı gibi, üretim maliyetlerini de düşürüyor. “Bugünün şartlarında üretimi öyle bir şekilde organize etmeliyiz ki, tasarladığımız ürün, satış koşullarının bu kadar düştüğü bir ortamda bile talep görsün” diyen İpbüken, tasarruf etmek için, öncelikle aşırı üretimden kaçınılması gerektiğinin altını çiziyor. Zira talebin üzerinde üretim yapmak, depolama maliyeti yaratacağı için, özellikle şu dönemde yarardan çok zarar getirebilir. İpbüken’e göre küçük siparişler alıp küçük adetlerle üretim yapmanın, şirketlere hızlı hareket kabiliyeti kazandırıyor:”Bu şekilde tüketicinin talebine anında cevap verilebilir, rakiplerin önüne geçebilirsiniz. Hammadde kaynaklarını ve fabrikaların arasında dolaşan yarı mamulü de olabildiği kadar asgariye indirmek gerek. Böylece hızlı, kaliteli, daha düşük maliyetli ve karlı bir üretim sistemi oluşturulur.” Yalın Yönetim Verimlilik Sağlıyor “Şirketlerde maliyetleri gereksiz yere arttıran etmenlerin iyileştirilmesi için öncelikle yönetim anlayışlarının değişmesi gerekiyor” diyen İpbüken’e göre, bu nedenle kumanda eden değil, çalışanın yanında yer alan yönetici verimli... Çalışanına sürekli soru sormak yerine, ona yetki kullanma fırsatı vermek, daha hızlı çözüme ulaşmayı ve dolayısıyla hataları en aza indirmeyi sağlıyor. Bu da zamanın daha etkili kullanılması ve verimlilik demek… Ayrıca çalışanlarla sürekli iletişim halinde olmak da çok önemli. Yöneticisi ile iletişim halinde olan çalışanın motivasyonu yükseliyor. İpbüken’in bu konudaki önerileri ise şöyle: “Çalışan ile kurulan iletişimin biçimi çok önemli. Mümkünse açık ofis sisteminde çalışın, yüz yüze iletişim kurun. Böylece sorunlara anında müdahale edebilir, zaman tasarrufu sağlayabilirsiniz. Ayrıca açık ofis siteminde çalışmak, toplantılarda harcadığınız zamanı da yüzde 80 oranında azaltır.” İsrafın Önüne Geçmek İçin Yapılması Gerekenler Maliyetleri düşürmek için işleyişin aşağıdan yukarı, yani “üretim odaklı” bir şekilde yapılandırılması gerekiyor. Bu değişim, üretimin artmasını sağlayacağı gibi, israf kalemlerini de ortadan kaldırmış oluyor. İpbüken’e göre, depolamadan müşteri ilişkilerine, kalite-kontrolden randımansız çalıştırılan makinelere dek, tüm israf noktalarına müdahale edildiğinde, şirketlerin karı doğrudan artıyor. Peki, maliyetleri düşürmek için neler yapmak gerekiyor? İpbüken, bunları şöyle sıralıyor: Zamanında üretim yapmak: Maliyetleri düşürmek için zamanında üretim yapıp, aşırı stok tutmaktan kaçınmak gerekiyor. Aksi durum, yüksek stok maliyetlerini de beraberinde getiriyor ve ürünlerin satışında rekabet zorluğu yaratabiliyor. Örneğin tekstilde yazlık modeller kıştan, kışlık modeller de yazdan hazırlanıyor ve mallar 3-6 ay kadar bekliyor. Böylece şirketin sermayesi gelecekte satmayı varsaydıkları mallara yatırılmış oluyor. 6 ay sonra oluşacak rekabet için depolar bitmiş ürünlerle doluyor ve satış zamanı geldiğinde şirketler ürünlerini revize edemiyor. Bu kez elde kalan mallar ucuza satılıyor ve markanın imajı zarar görüyor. Bunun önüne geçmek için 2 değil 8 sezon çalışmak gibi bir yöntemle, dinamik bir şekilde ürünleri yenilemek gerekiyor. Tamiratları azaltmak: Ürün, tek seferde doğru üretilmediğinde ve tamir edilmesi gerektiğinde fazladan masraf oluşuyor. İsrafın yanında, ürünün kalitesi de düşüyor. Geniş açıdan bakıldığında; her bir tamirat, o malı üretmekten daha pahalıya geliyor. Beklemeleri en aza indirmek: Hangi nedenle olursa olsun, şirketin işleyişinin herhangi bir aşamasında bekleme yapılması şirkete ve ürüne zarar veriyor. Dolayısıyla beklemeleri en aza indirecek tedarik, üretim ve dağıtım planları yaparak akıcı bir işleyiş sağlanması gerekiyor. Kaliteli olmak: İlk üretimde kaliteyi tutturmak gerekiyor. Bu yapılanmadığı takdirde kazançlı olmak imkansız. Gereksiz kontrollerden kaçınmak: Onlarca kez, gereksiz yere yapılan kontroller, kaliteyi garanti etmekten çok, ürünün yıpranmasına ve gereksiz iş, zaman ve kalite kaybına neden oluyor. Çalışan sirkülasyonunu azaltmak: İnsanlar yetersiz maaş ya da başka nedenlerle kısa süre içinde işten ayrılabiliyor. Sonra yeni gelen çalışana iş tekrar öğretiliyor. Oysa çalışanları motive ederek şirkette kalmalarını sağlamak, işe giriş-çıkış, oryantasyon gibi maliyet kalemlerini azalttığı gibi, çalışanın deneyiminin katlanarak artmasını Rize Ticaret ve Sanayi Odası 51 ve ürettiği ürünün ya da ortaya koyduğu hizmetin kalitesinin de aynı oranda artmasını sağlıyor. Tam randımanlı çalışmak: Günümüzün komplike makineleri tam randımanlı çalıştırmadığı takdirde makineye yapılan yatırımdan gerektiği gibi faydalanılmamış oluyor. Makinelerin kabiliyetlerinin sonuna kadar kullanılması ve hiçbir şekilde durmaması gerekiyor. Çalışanların fikirlerinden faydalanmak: İşi yapan insanlar, üretim sürecindeki hataları ve eksikleri en iyi bilenlerdir. Bu nedenle işleyişteki hataların giderilmesi ve iyileştirilmesi adına çalışanların önerilerine kulak vermek verimliliği artırıyor. Ana stoklar ve gereksiz mal dolaşımından kaçınmak: Fabrika depoları gereksiz düzeyde doluyor ve mallar durmadan oradan oraya taşınıyor. Bütün bu süreçteki mekan, işgücü, zaman ve kaliteden kayıp kendi başına birer israf noktası oluşturuyor. Üretimden tüketiciye dek ulaşan sürecin, durarak, kalkarak, depolayarak, taşıyarak değil; nehir gibi düzenli, akıcı ve sürekli olması gerekiyor. Şirketlerde Uygulanabilecek Pratik Tasarruf Yöntemleri Aydınlatma * Ofisteki akkor lambaları, florasan lambalar ile değiştirin. Böylece aydınlatma maliyetlerini yüzde 80’e kadar azaltabilirsiniz. * Gün ışığından mümkün olduğunca faydalanmaya çalışın. Ofisinizi, doğal ışığı en iyi kullanabileceğiniz şekilde düzenleyin. * Ofisteki lambaların düzenli olarak temizliğini yaptırmayı ihmal etmeyin. Lamba üzerinde biriken tozlar, ışık miktarını azaltır ve yüzde 25 daha fazla enerji tüketir. * Duvarların ve tavanların açık renk olmasına dikkat edin. * Çok sayıda gücü düşük lamba yerine, yüksek güçlü bir tek lamba kullanarak, daha verimli bir 52 Rize Ticaret ve Sanayi Odası aydınlatma elde edebileceğiniz gibi enerji tasarrufu da sağlamış olursunuz. * Özellikle mutfak, fotokopi odası, tuvaletler gibi, günün önemli bir kısmı boş olan odalar için sensör sistemli aydınlatmalar kullanarak, ihmal yüzünden meydana gelen israfları önlemiş olursunuz. Elektrik *Ofisteki klimaların filtrelerini düzenli olarak değiştirmek, enerji tasarrufu sağladığı gibi, klimaların verimliliğini arttırır ve ömürlerini uzatır. *Bilgisayarlar, işlem yaparken ortalama 150 watt, bekleme modunda 25-30 watt, kapalı olmasına karşın fişi çekilmediği durumda ise 5 watt elektrik tüketir. Gün içinde, bilgisayarınızı kullanmadığınız zamanlarda bekleme moduna çevirin veya monitörü kapatın. Yalnızca gün sonunda, ofisten çıkacağınız zaman tamamen kapatarak fişten çekin. * Kahve makineleri, yazıcılar, cep telefonu şarjları gibi elektrikli aletleri, yalnızca kullanacağınız zaman fişe takarak çalıştırın ve işiniz bittiğinde fişten çekmeyi ihmal etmeyin. Böylece, yılda ortalama yüzde 10’luk bir tasarruf sağlamış olursunuz. * Eski ofis malzemelerinizi yenilerken, elektrik tasarrufu sağlayan ürünleri tercih edin. Bu yeni teknoloji yazıcılar, faks makineleri, tarayıcılar kullanılmadığı zamanlar, otomatik olarak bekleme moduna geçiyor. * Televizyon ve DVD’leri uzaktan kumada ile değil, fişi çekerek kapatın. Ses düzeyinin düşük tutulması da enerji tüketimini azaltıyor. Kağıt Tasarrufu * Kağıt dosyaları, tarayıcı kullanarak dijital ortama aktarın. Böylece kağıt tasarrufu yapıldığı gibi, tekrar ulaşmak istediğinizde, çok daha hızlı bulabilir ve e-posta ile gerekli kişilerle paylaşabilirsiniz. * Seçici olun. Bir dökümamana ihtiyaç duyduğunuzda yalnızca gerekli kısmını bastırın. *Doğru kağıdı kullanın. Yazıcıların ürün türüne göre, kullanacağı kağıt tipi de farklıdır. Yanlış kağıt kullanımı, kağıt sıkışmalarına neden olarak, kağıt israfına neden olacağı gibi ofis verimliliğini de azaltır. *Ofisin çeşitli yerlerine geri dönüşüm kutuları koyun ve tüm çalışanları bunları kullanmaya teşvik edin. Geri dönüştürülen kağıtlar, ağaçları korur, enerji ve su kullanımını azaltır, doğaya daha az kimyasal atık bırakılmasını sağlar. Isıtma * Ofis sıcaklığını 18-20 derece olarak ayarlayın. Odada sıcaklığı 1 derece düşürerek, yüzde 5’lik yakıt tasarrufu sağlayabilirsiniz. * Hafta sonları veya tatil günlerinde ısıtıcıları kapatın veya minimum ısıda çalıştırın. * Isıtıcınızın veya radyatörlerinizin önüne eşya koymamaya dikkat edin. Bu, sıcak hava hareketini önleyerek ısınma maliyetlerini yükseltir. Zaman * Güne erken başlayın. Günün ilerleyen saatlerinde dikkatiniz ve enerjiniz düşeceğinden, en verimli zamanlar sabah saatleridir. * Günlük bir çalışma planı çıkarın ve bu plana sadık kalmaya çalışın. * Okumanız gereken evrakları yolda okuyun. Böylece şirkette diğer işlere konsantre olabilirsiniz. * İnternet bankacığı ve sanal alışverişi tercih edin. Bu yöntemler hem maliyetlerinizi azaltır hem de zamandan kazandırır. * Çalışma saatleriniz içersinde mutlaka belirli aralıklarla mola verin. İnsan zihni 50 dakika sonra konsantrasyonunu yitirmeye başlar. Hiç ara vermeden bir işi bitirmeye çalışarak daha fazla zaman harcarsınız. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 53 Ürününü Alacak Müşterin Yoksa Her Zaman Krizdesin Küresel ekonomik krizin en etkili hissedildiği yer ABD ve bu krizden en çok etkilenen sektörde kuşkusuz otomotiv. Ülkenin en eski şirketlerinden 100 yıllık General Motors’un kurtarılma çabaları, neredeyse krizin sembolü haline geldi. GM ve diğer otomotiv üreticilerinin sıkıntılarına neden olarak ekonomik kriz gösteriliyor. Oysa INSEAD Mavi Okyanus Stratejisi Enstitüsü Eş Direktörü Profesör Dr. Chan Kim, şirketlerin yaşadığı sıkıntıların nedenini ve çözüm yolunu, bir tek cümle ile şu şekilde özetliyor:”Ürünlerini alacak, yeteri kadar müşteri bulmak ya da bulamamak.” Özellikle küresel kriz ile birlikte, tüketimin azaldığı, talebin iyice düştüğü ve rekabetin de iyice sertleştiği şu günlerde, şirketler yeterli sayıda müşteriyi nasıl bulacaklar? Böylesi bir ortamda büyümek mümkün mü? ABD’de, nüfusun yalnızca yüzde 10’unun otomobil alabildiği bir dönemde, Ford ne yaptı ve kendine nasıl rekabet edilemez bir pazar yarattı? Profesör Kim’in bütün bu sorulara bir yanıtı var: Mavi Okyanus Stratejisi. Tüm dünyada, yöneticilerin ana başvuru kaynaklarından biri 54 Rize Ticaret ve Sanayi Odası haline gelen Mavi Okyanus Stratejisi’nin kurucularından olan Kim, böylesi bir kriz ortamında, mevcut pazardan pay almak için uğraş vermek yerine, şirketlere rakipsiz olabilecekleri yeni bir pazar yaratmalarını öneriyor. İşte Kim’in krizle birlikte iyice ısınan küresel iş dünyasına yönelik değerlendirmeleri ve serinleten Mavi Okyanus Stratejisi: Yaratıcı İnovasyon İnovasyon şirketlerin büyümesinde, yeni müşteriler kazanmasında anahtar bir rol oynuyor. Ancak inovasyonla yaratılan ürünün taklit edilmesi ve mevcut müşterilerinizin rakiplerinize gitmeleri, artık çok uzun zaman almıyor. Dolayısıyla inovasyon, sürekli bir faaliyet olarak, şirketin ana iş konuları arasında yer almalı. Bu çok önemli. Çünkü özellikle kriz ortamında müşteriler azalıyor, rekabet artıyor, bu nedenle fiyatlar iyice düşüyor. Bu durumda da müşteri, sizden her şeyi istiyor, daha fazla ürün için, daha az para ödemeyi talep ediyor. Siz kabul etmezseniz, bu talebi rakibiniz kabul ediyor ve bu durumda da müşteriniz oraya gidiyor. Böyle devam edemezsiniz, müşteri kaybetmemek için sürekli fiyat düşürseniz de batacaksınız, düşürmeseniz de, müşterileriniz başka yere gittiği için batacaksınız. Böylesi durumlarda en yararlı olan faaliyet, “yaratıcı inovasyon”dur. Yaratıcı inovasyon, mevcut pazardaki (buna rekabet dolayısıyla akan kandan dolayı kırmızı okyanus diyoruz) sınırlı müşterileri paylaşmak yerine, yeni bir pazarda (yeni ve rakipsiz oluşu nedeni ile buna da mavi okyanus diyoruz) , yeni müşteriler keşfetmenize olanak verir. At Arabası Fiyatına Ford 1900’lü yılların başında, ABD’de otomobil üreten çok sayıda şirket olmasına rağmen, nüfusun yalnızca yüzde 10’u araba alabilecek paraya sahipti. Diğerleri 400 dolara (bugünkü fiyatıyla yaklaşık 2.000 dolar) mal olan at arabalarını kullanıyorlardı. Ford’un kurucusu Henry Ford da, yüzde 10’luk dilim içinde kendine pay almak yerine, yüzde 90’ı hedefleyen bir araba üretmeye karar verdi. Bunun yollarını araştırdı ve sonunda başardı. Bir mezbahaya yaptığı ziyaret sırasında tanık olduğu, hayvanların bir bant üzerinde çeşitli işlemlerden geçmele- rinden esinlenerek, otomotivde seri üretimin ilk adımını atan Ford’un yaptığı, Mavi Okyanus’a çok uygun bir stratejiydi. Mavi Okyanus Stratejisi’-nin odaklandığı 2 kavram var. Maliyet düşürme ve farklılaşma. Henry Ford bunların her ikisini de gerçekleştirebilmişti. Müşteri, düşük maliyeti ve farklılaşmayı aynı anda istiyor, ancak o zaman ürününüzü alıyor. O nedenle yalnızca yeni ürün yeterli değil, bu ürünün aynı zamanda ucuz olması da önemli. Talebin Canlandırılması Önemli Profesör Kim, mevcut kriz ortamında alınacak önlemlerle ilgili şunları söylüyor: “Dünyanın önde gelen ülkelerinin, bugünkü en bü- yük hedefi, iş ortamını yeniden normal koşulların içine çekmek, talebi artırmak ve krizin reel ekonomiye daha fazla yayılmasını engellemek. Bir stratejist olarak, hükümetlerin talebi artırmak için gösterdiği çaba kadar, özel şirketlerin de bu çabanın içinde yer almasının önemini vurgulamak isterim. Bugün şirketlerin çoğu, ekonominin daha da kötüye gideceğine ve kendilerinin hiç bir şey yapamayacağına inanıyor. Yalnızca küçük büyümelerle ayakta kalarak, daha iyi koşulların gelmesini beklemeleri gerektiğini düşünüyorlar. Ancak böyle bir yaklaşımın kendilerine yardım edeceği konusunda bir garanti yok. Ayrıca birçok sektörde, tüketimin daha da düşeceği, talebin azalacağı ve kriz şart- larının daha da şiddetlenebileceği ihtimali de her zaman var. Rekabet koşulları daha da sertleşebilir, kar oranları daha da düşebilir. Dolayısıyla yalnızca ayakta kalmayı hedefleyen şirketlerin durumu daha da zorlaşabilir. Krizlerin aynı zamanda bir fırsat süreci olabileceği unutulmamalı. Çünkü kriz koşullarında, şirketlerin yeni pazarlar yaratma ihtiyacı, kendini her zamankinden daha fazla hissettiriyor. Özellikle rekabetçi bir piyasada, eş zamanlı olarak sağlanan düşük maliyet ve farklılık, şirketlere yeni müşteriler kazandırarak yeni bir talep yaratılması anlamına gelir. Bu da yalnızca şirketin kendisine değil, uzun vadede ekonomiye de olumlu etki edecek bir faaliyettir. Rize Ticaret ve Sanayi Odası 55 56 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası 57 Yük Taşımacılığı Yapanların Dikkatine Duyuru Toplam yüklü ağırlığı 3.5 ton dan az olan kamyonetlerle , Ticari amaçlı şehir içi ve il sınırları içerisinde yük ve eşya taşımacılığı yapanlar ile Ticari amaclı olmamak sadece gerçek ve tüzel kişilerin kendi esas iştigal konusuyla ilgili olmak kaydıyla yurt içinde eşya yük taşımacılığı yapan taşımacıların 31.12.2009 tarihine kadar kendilerine uygun yetki belgelerini temin etmeleri gerekmektedir. 31.12.2009 tarihine kadar müracaat yapanlar yetki belgesi ücretlerinde %94 oranında indirimden yararlanabileceklerdir. 01.01.2010 tarihinden sonra K türü yetki belgeleri %94 oranında zamlanacaktır. İlgililerin mağdur olmamaları için 31.12.2009 tarihine kadar ulaştırma Bakanlığı adına Rize il genelindeki K türü yetki belgesi işlemlerini yürütmeye yetkili olan Rize Ticaret ve Sanayi Odasına başvurmaları önemle duyurulur. 58 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Rize Ticaret ve Sanayi Odası 59 60 Rize Ticaret ve Sanayi Odası
© Copyright 2024 Paperzz