Stratejik Planlama - Rize Ticaret ve Sanayi Odası

Rize Ticaret ve Sanayi Odası
1
2
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
3
içindekiler
öncelikli
06 İlimizin
meselesi işsizlik
08 Statejik
Planlama
kültürü ve
10 Çay
yeni projeler
12 Rize-İspir-Erzurum
Yolu
Üniversitesi
16 Rize
Tıp Fakültesi
ve borsaların
18 Oda
toplantısı
20 RTSO’dan
istihdama destek
Doğu
22 RTSO
Anadolu Fuarında
24 Gürcistan’la
ilişkilerimiz
Atanan Valiyi 27 Rize’ye Turizm
28 Yeni
İçin Tesis Şart
Ziyaret
30 RTSO’dan
İftar
33 Kriz
Değerlendirmesi
34 TEB’den
Kredi Desteği
Müste35 Polonyalı
şar Odamızda
tercihi
36 Rizeli’nin
doğalgaz
Sorunları
39 Eğitim
ve Çözüm Önerisi
Elektronik
46 Vergide
Altyapı Dönemi
Rize’ye
44 TOBB’dan
Eğitim Yatırımı
Can’ın
46 Osman
Arşivinden...
49 e-Pazarlama
Nedir ?
50 Tasarruf...
Ama Nasıl ?
ve altın
57 Döviz
fiyatları
Bezini Marka
28 Rize
Yapmak
Önsöz
Hüseyin KUTLU
Türkiye gerçekten zor bir dönemden geçiyor. Her yıl bir önceki yılı
aratıyor artık. Bir tarafta halkın geçim,
esnafın, KOBİ’lerin, küçük çiftçinin yaşama sorunu artarken, diğer taraftan
son yıllarda bir türlü son bulmayan
siyasal gerilim artıyor. Devletin temel
kurumları bir bir yıpranırken milletin
geleceğe güveni azalıyor. Ülkenin bu
gerginliği uzun süre yaşaması mümkün değil. Mevcut gerginlikler devam
ettiği takdirde ağır bedellerin ödeneceğini herkes görüyor. Siyasal kutuplaşmanın toplumsal kutuplaşmaya
dönüşmemesi için herkesin çaba
göstermesi gerekmektedir.
Kalkınma Ajanslarının kuruluşuna dair kanun çıkmasını oda olarak
memnuniyetle karşılamıştık. Geçtiğimiz ay çalışmalarına başlayan Doğu
Karadeniz Bölge Kalkınma Ajansı’nın
kurulmasıyla bölgesel projelerin hazırlanmasında ve hayata geçirilmesinde
ciddi bir gelişme kaydedeceğimize
şüphe yoktur. Ajanslar, siyası ve burokratik kurumlara dönüşmediği takdirde proje üretimi ile bölgenin planlı
ekonomik gelişmesine önemli bir katkı
sağlayacağına inanmaktayız.
İlimizi ilgilendiren önemli
projelerin odamız tarafından değerlendirilmesi doğrudur ve gereklidir.
Ancak önceki yazımda da belirttiğim,
her sözün ve tutumun altında siyası
hedeflerin aranması gibi yanlış algılamalar nedeniyle odaların bu fonksiyonlarını yerine getirmeleri giderek
zorlaşmaktadır.
Bir söz vardır, “ Doğrunun
bilinmediği yerde eğride bilinmez”
Bu nedenle işimizin son derece zor
olduğu açıktır. Fakat Rize Ticaret ve
Sanayi Odası olarak karşımıza çıkan
yanlış algılama ve tutumlara rağmen,
ilimiz ekonomisini ve sosyal hayatını
ilgilendiren önemli konularda objektif
Rize
Ticaret ve Sanayi Odası
Adına Sahibi
Ömer Faruk OFLUOĞLU
(Yönetim Kur. Başkanı)
RİZE
TİCARET VE SANAYİ ODASI
SAYI: 131
KASIM 2009
Adres:
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Atatürk Cad. No: 359 - RİZE
Tel: 0.464 217 55 66 (pbx)
Fax: 0.464 212 22 00
Web: www.rizetso.org
Genel Yayın Sorumlusu
ve Yazı işleri Müdürü
e-mail: rizetso@ttmail.com
rizetso@tobb.org.tr
Hüseyin KUTLU
Tasarım
(Yönetim Kur. Bşk. Yrd.)
Rize Grafik
0.464 217 71 50
Yayın Koordinatörü
YIL: 17
değerlendirmelerimizi yapmaya çalışıyoruz. Bu değerlendirmelerde tam
bilgi sahibi olmadan konuşmaktan
ve önyargıdan kaçınıyoruz. Bir çok
örnekte görülebileceği gibi, odamızın tutumu bir konuda dikkat edilmesi gereken temel prensipleri dile
getirmektedir. Üyelerimize ve kamu
oyuna karşı esas sorumluluğumuz
budur.
Odamızın her sektörü temsil
eden 53 meslek grubu bulunmaktadır. Bu meslek grubuna bağlı komiteler aracılığıyla üyelerimizin bütün
talepleri oda yönetimine yansıtılmaktadır. Odamızın görev alanları,
tutum ve kararlarını belirleyen temel
unsur üyelerimizden bu şekilde gelen taleplerdir. Bu çerçevede tüm
faaliyetlerimizde odamızın ve ilimizin
menfaatlerini her şeyin üzerinde tutmaya ve tavizsiz bir tutum izlemeye
çalışmaktayız.
Osman CAN
Baskı
FSF Printing Hause
0.212 690 89 89 İstanbul
Şaban Aziz KARAMEHMET
RTSO Meclis Başkanı
Türkiyemiz
ve ilimizin öncelikli
meselesi işsizlik ve
girişimcilik
Ticaret ve Sanayi Odasının değerli
üyeleri, Türkiye’miz de 6,5 milyon insanımızın bugünkü verilere baktığımız zaman
işsiz durumda olduğunu görmekteyiz. Nüfusumuzun yarısını 28 yaş üzeri olduğunu
düşünürsek neredeyse her evde bir işsiz
var demektir.
Bizler Rize Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi’ni temsil eden insanlar olarak
işsizliği önlemenin tek yolunun girişimcilik olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda girişimcilerimizin önünü açabilmek amacıyla
ilimizde bulunan alt yapı eksikliklerinin
giderilmesi için azami ölçüde gayret sarf
etmekteyiz. Türkiye’miz ve dolayısıyla Rize’miz de her yıl 700.000 gencimizi
istihdama katabilmenin en önemli yolu
mutlak manada girişimciliktir.
Hepimizin yaşadığı ve etkilendiği,
Dünyamızı ve Türkiye’mizi saran küresel
ve mali krizden Türkiye’miz tam etkilenmemiştir. Mesela, memurlarımızın yaşamış oldukları memur maaşıyla geçinen illerimiz krizden etkilenmemiştir. Krizden
en çok etkilenen kısım küçük boy orta işletmeler olmuştur. Bütün bu olumsuzluklara rağmen hiçbir zaman umutlarımızı
6
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
kaybetmememiz gerektiği
inancındayım. Bu bağlamda
güçlü ekonomilerin oluşturulabilmesi için demokrasimizin kalitesini daha çok
yükseltmemiz gerekmektedir.
Değerli dostlar,
Ekonomik krizde dibe
vuran piyasalarda bir çok
şirket küçülmek ve hatta
işletmelerini kapatmak durumunda kalırken, kimileride yatırımlarını arttırıp
hedeflerini büyütme yoluna
gidiyorlar. Yalnız kesin olan
bir şey var ki her kriz kendi
markasını oluşturuyor. Misal
verecek olursak 2001 krizi
ülkemizde simit saraylarını
meydana getirirken 2008
global krizinde ise kar da
düşük sermayeli işler olarak
karşımıza çıkan AVM’lerdeki
stant konsenptleridir. Girişimciliği net bir tanımın
içerisine yerleştirmek oldukça zordur. Girişimciliği
20. Yüzyılda daha çok risk
alma, yenilikleri yakalama,
fırsatları değerlendirebilme
ve tüm bunları hayata geçirebilme süreci olarak adlandırabiliriz. Yukarıda belirttiğimiz tanımdan anlaşılacağı
üzere kişinin sadece kendi
işini kurması değil mevcut
işini revize etmesi veya
yeni bir sektöre açılması da
önem arz etmektedir.
Bizler Ticaret ve Sanayi Odası’nın meclis üye-
leri olarak bütün çabamız,
“Rize’mizi nasıl bir marka
şehir haline getirebiliriz.” Düşüncesi yönündedir. Bizler bunun mücadelesini
vermekteyiz. Çünkü markalaşmanın arkasında birlik ve
beraberlik vardır. Markalaşmanın içerisinde birbirimizi
sevmeme ve dışlama gibi
bir lüksümüz yoktur.
Bu bağlamda Rize Ticaret ve Sanayi Odası olarak ilimiz de ve bölgemizde
birlik ve beraberliğimizin
sağlanması adına her türlü
desteği veriyor ve vermeye
de devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım,
2009 yılı üçüncü çeyreğinden itibaren Dünya ve
Türkiyemiz ekonomilerinde
yukarıya doğru hareketlenmeler olduğunu müşahade
etmekteyiz. Krizin etkisini
azaltabilmek için bir çok
ülke harcama yaparak krizi
fırsata dönüştürmeyi başarabildiler. Mesala Çin yüzde
sekiz, Hindistan yüzde altı
büyüdü. Peki ne yaptılar?
Bir tek şey yaptılar, kendi iç
tüketimlerini canlı tuttular,
hane halkı harcamalarını
kısmadılar. Maalesef bizler
bunu ülke olarak başaramadık ve küçüldük.
Değerli dostlar,
Ülkemiz ve Rize’mizin
geleceği açısından umutluyum. Ancak yapmamız gereken ödevlerimizin olduğunu
bilmemiz ve dersimize iyi
çalışmamız lazımdır. Yoksa
şimdiden kaybedenler arasında yerimizi alırız. Nedir
bu ödevler diye özetleyecek olursak;
Ülkemizde güçlü bir
demokrasinin oluşması lazım. Demokrasimizin güçlü olabilmesi için güçlü
ekonomiye ihtiyaç vardır.
Güçlü demokrasi ve güçlü
ekonominin
oluşabilmesi
için Türkiye’miz hızla kendi
yapısal reformlarını yapmış
olması lazımdır. Bunu başarabilmemiz ve gerçekleştirebilmemiz için iktidar ve
muhalefet birlikte hareket
edip Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde gerekeni yapmalı ve ülkemiz ve insanlarımızın önünü açmalıdırlar.
Her zaman en üst
düzeyde olan kamu kurum ve kuruluşlarımız ile
onları temsil eden bürokratlarımızla devam ede
gelen odamız ilişkilerinin
ilimizin valisi Seyfullah
Hacimüftüoğlu’nun şahsında tüm bürokratlarımıza
ilimiz işadamları adına teşekkür ederim. Sizlerden
aldığımız destek ve güvenle
yola devam ediyoruz. Çalışmak bizden takdir sizlerindir.
Bu duygu ve düşüncelerle sizlere sihhat ve afiyet
temenni ediyor saygılarımı
sunuyorum.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
7
Stratejik
Planlama
Ömer Faruk OFLUOĞLU
RTSO Yön. Kur. Başkanı
8
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Türkiye, Avrupa Birliğine üyelik süreci
ve küresel ekonominin gereklerini yerine getirmek gibi bir dizi uyumlaştırma çabasına girmiştir. Bu çabaların biride başta kamu kurumları
olmak üzere tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşlarının stratejik Plan
hazırlama girişimleridir.
Stratejik planlar Türk kamu yönetimi ve
girişimcisi için yeni olgulardır. Devlet Planlama
Teşkilatı odaklı planlama kültürümüz 1980’lere
kadar dışa kapalı ekonominin varsayımlarına
göre kurgulanmıştır. Bu kurguda küresel ekonomiye göre dizayn edilmiş stratejik kaygıları
olan bir planlama yaklaşımı mevcut değildir. Ayrıca kamu kurumları ve kamu niteliğinde meslek kuruluşlarının gelecek planları bütçeden
ibaret olmuştur. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun 24.12.2003 tarihinde
yürürlüğe girmesinden itibaren kamu kurumları
stratejik planlarını hazırlamaya başlamışlardır.
Türkiye artık günü birlik plan yapan kısa vadeli kar maksimizasyonuna odaklı, etik ve sosyal
sorumluluktan uzak girişimci profili geçmişte
kalmaktadır. 1990’lı yıllardan itibaren başlayan
yeni dönemin girişimcileri ve girişimcilerin dahil oldukları organizasyonlar geleceğe yönelik
vizyon ve misyon sahibi şeffaflık, açıklık, hesap
verebilirlik, katılımcılık, etkililik ve tutarlılık
gibi iyi yönetişim ilkelerini benimsemeye başlamışlardır. Ulusal ekonomilerin küresel trendler
karşısında daha kırılgan hale geldiği çağımızda
girişimcilerin ve girişim organizasyonların yerel
düşünme alışkanlıklarıyla büyüme şansları giderek azalmaktadır.
Günümüzde bölgesel kalkınmanın içeriği değişim geçirmektedir. Bölgesel kalkınma
geri kalmış bölgelere yönelik yeniden dağıtım
ve teşvik sisteminden ziyade
rekabet gücünün arttırılmasına
yönelmektedir. Yerel ve Ulusal
rekabet, yatırım ortamının iyileştirilerek şirketlerin yönetim
ve iş yapma anlayışlarını uluslararası standartlar çerçevesinde yapılandırmasını zorunlu
kılmaktadır. Tam bu noktada ticaret ve sanayi odalarının önemi
gündeme gelmektedir. Ticaret
ve sanayi odaları faaliyet gösterdikleri şehirlerin girişimcilerinin
kapasitelerini
yapılandırarak,
güçlendirerek yerel ve küresel
rekabete hazırlama işlevini yerine getirmektedirler. Ticaret ve
sanayi odaları üyelerinin geleceğine ve ülke ekonomisine stratejik planlar” aracılığıyla yön
vermektedirler. Stratejik planlar
geleceğe bu günden müdahaledir. Günümüzün küresel rekabet
şartlarında başarılı olan organizasyonlar geçmişte bu günü stratejik bir yaklaşımla planladıkları
için başarılı olmuşlardır. Gelecekte oluşabilecek potansiyel
riskleri önceliklendirerek etkilerini azaltan, fırsata dönüştüren, tesadüflere yer vermeyen
kendisini yenileyen ve öğrenen
organizasyonlar 21. yüzylla yön
verecektir .
Geleceğe yönelik iddiası
olan Rize girişimcilerinin kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Rize Ticaret ve Sanayi Odasının 117 yıllık birikimi
Rize’nin Türkiye ekonomisindeki
göreceli üstünlüğü ve potansiyelini kullanarak yükselen iller sıralamasında 37. sıraya yükselmesi
gibi etkenler yerel ve küresel
dinamikleri dikkate alan stratejik vizyonu zorunlu kılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda 20092012 Rize Ticaret ve Sanayi Odası Stratejik Planı hazırlanmıştır.
Hazırlanan Stratejik Plan Devlet
Planlama Teşkilatının hazırladığı
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma
Planı, ve sektör raporları Doğu
Karadeniz Bölgesel kalkınma
Programı kapsamında hazırlanmış raporlar, Türkiye Kalkınma
Bankası tarafından hazırlanan
Rize ili gelişme Planı, Rize ili Uygun Yatırım Alanları Araştırması,
Rize Ticaret ve Sanayi Odasının
KOSGEB’e hazırlattığı Rize ili Sanayi Raporu ve Rize ilinde faaliyet gösteren kurumların stratejik
planları ve Odanın stratejik plan
çalışmalarından yararlanılarak
hazırlanmıştır.
Rize Ticaret ve Sanayi
Odası Stratejik Planı üyelerinin
2009-20012 yılları arasında yapacağı faaliyetlerin geleceğe yönelik planlarının stratejik yönetim
ilkeleri bağlamında nasıl gerçekleşeceğine dair bir yol haritası
önermektedir .
Stratejik plan genel içeriği belirlemek amacıyla stratejik
planlama kavramıyla başlamaktadır. Buradaki amaç planlama
anlayışının günümüz şartlarında
değişen anlamını ortaya koyabilmektir. Stratejik Planın tamamı
strateji tanımının açılımı olacaktır.
Planlama sürecinde ikinci
aşama stratejik planlama kavramının içeriğine uygun olarak
durum analizi yapmaktır. Mevcut
durumun analizi kurum içi ve kurum dışı koşullar göz önüne alınarak tanımlanır. Fiili durum bu
günü oluşturan koşulları içerdiği
için tarihsel arka plana dayanır. Kurum kendi kimliğini oluştururken hizmetlerini sunarken
dayandığı yasal mevzuat analiz
edilir. Kurum hizmetlerini yerine getirirken hangi kurumlarla
işbirliği geliştirdiği sorgulanarak
kurumun koordinasyon kapasitesi anlaşılmaya çalışılır. Kurum
içi performans (insan kaynakları,
Teknoloji mali durum) çevre ile
mukayese edilerek neredeyiz?
sorusuna yanıt verilmeye çalışılır. Geçmişin ve kurum dışı koşulların biçimlendirdiği bu günün
analizi geleceğin ipuçlarnı verecektir.
Stratejik Planlama sürecinin üçüncü aşaması dışsal
tehditlerin bilindiği içsel zayıflıkların telafi edilmesi gerektiği
kararının verilmesiyle geniş kapsamlı, anlaşılır, iletişim yeteneği güçlü misyon tarifiyle başlar .
Belirlenen amaç doğrultusunda
varılması düşünülen vizyona hangi değerlerle ulaşılacağı saptanarak kurumsal kimlik inşa edilir.
Kurum misyon ve vizyonu doğru
tanımlanmış kurumsal kimliğiyle
amaçlarını belirler, somut olarak
belirlenmiş ölçülebilir hedeflere
uygun stratejileri netleştirerek
olmayı arzuladığı hedefi planlamış olur. Stratejik Planlama sürecinin
dördüncü aşaması planın uygulanabilirliğinin maliyetlendirildiği
aşamadır. Bu aşama kurum için
dönüm noktasıdır. Misyon, vizyon, amaçlar, hedefler kaynaklarla desteklendiği ölçüde planın
ayakları yere basacaktır. Bu açıdan maliyetlendirme aşamasının
hedeflerle uyumlu bir rasyonellik
içermesi önemlidir.
Stratejik
planlamanın
son aşaması stratejik planlamanın başarısının ölçülüp değerlendirilmesidir.
“Stratejik
planlama sürecinde, izleme ve
değerlendirme faaliyetleri sonucunda elde edilen bilgiler kullanılarak, stratejik plan gözden
geçirilir, hedeflenen ve ulaşılan
sonuçlar karşılaştırılır.” Planın
uygulandığı dönemde aksaklıkların olmaması için izleme sürecini değerlendirmek zorunludur.
“izleme ve değerlendirme süreci kurumsal öğrenmeyi ve buna
bağlı olarak faaliyetlerin sürekli olarak iyileştirilmesini sağlar.
Ayrıca, hesap verme sorumluluğunun oluşturulmasına katkıda
bulunur. “Kurum bu sayede öğrenen ve öğrendikleriyle kendini
yenileyen organizasyon kimliği
kazanacaktır .
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
9
Çayın ülkemizde
oluşturduğu
içim kültürü ve yeni
ürün prejeleri
Ekrem YÜCE
Çay İşletmeleri Genel Müdürü
10
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Çay, nice efsanelere konu olmuş geçmişiyle,
diyar diyar gezerek günümüze kadar ulaşan büyülü bir
içecek... Uğradığı her durakta iz bırakarak kendi kültürünü oluşturan çay…
İlk çay biraz keyif, biraz da tıbbi nedenlerle
içilmiş, çay içerek zihni uyanık tutmak, bin bir derde
deva özelliklerinden yararlanmak hep söz konusu edile
gelmiş ve çay sıcak bir içecek olmanın ötesine geçmiştir.
Diğer medeniyetlerden ülkemize gelinceye kadar edindiği birikimin ışığında, kültürümüzle yeniden
yoğurduğumuz çay, öncelikle sabah kahvaltısı soframızın, sonrasında da ikindi ve akşam sohbetlerimizin
müdavimlerinden olmuştur. Genellikle ince belli cam
bardakla sunulan çayın, tavşankanı adı verilen dem
ölçüsü esastır. Hala yöreden yöreye yaygın bir şekilde
kullanılan semaverler ise otantik çay bahçelerinde meraklılarıyla buluşmayı sürdürmektedir.
Türkler, Anadolu’ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye’ye gelmesi ancak birkaç
yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin Anadolu’da
yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur. Çay bugün sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun etrafında oluşan kültürüyle
birlikte yaşamaktadır.
Çayla ilgili; tekerlemeler, bilmeceler, mani ve
türküler, ilahiler, efsaneler, fıkralar, gelenek ve görenekler başlı başına kültürel değerlerdir. Hatta, çay kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde
yerini bulmuş geniş bir kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır.
Çay, kendi maddi kültürünü de oluşturmuştur.
Semaverler, geleneksel Türk çay kültürünün özgün malzemeleridirler. Çaydanlıklar, çay bardakları, çay kaşıkları, tepsiler diğer maddi kültür örnekleridirler.
Avrupa ve ABD de çay, büyük fincanlarda içilir.
Bizde de daha çok üst sosyo-ekonomik kesimde kullanılır.
Resmi dairelerimiz ve çeşitli iş yerlerimiz çaysız
olamazlar. Bütün gün iş yerlerinde durmadan çay içilir.
Bu yetmezmiş gibi, birde eve gelince çay içilir. Batıda
olduğu gibi iş yerlerinde formel bir çay saati yoktur. Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü
demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay
gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz
yadsınamaz, hele destanlarımıza, türkülerimize, ilahi-
lerimize ve manilerimize de girdiği hatırlanırsa...
Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde de kültürümüz üzerinde önemli bir iz bırakmış ve
kendi kültürünü oluşturmuştur.
Türkiye’de çay denince akla Rize, Rize denince
akla çay gelmektedir. Çay, Rize’mizle özdeşleşmiştir.
Çayın ülkemizdeki bu tanınmışlığını, bölgemizin kültürel tanıtımında, turizm faaliyetlerinde bir katma değer
haline getirmeliyiz, bunun için yeni yollar aramalı, yeni
yöntemler bulmalıyız.
Gerek turizm amaçlı olsun gerek iş amaçlı olsun bölgemize gelen yerli ve yabancı misafirlerimizi
ağırlarken Rize çayının kendine özgü tadını ve kültürünü gelenek ve göreneklerimize uygun kendimize has
bir şekilde sunmalıyız. “Çay, doğduğu topraklarda bir
başka içilir”, “Çay, çayın başkentinde bir başka güzel”
gibi sloganlar oluşturup, bunu bir marka haline getirebiliriz. Rize ve diğer bölge illerinin turistik yerlerini ziyarete gelen insanların bir yandan bölgenin eşsiz doğal
güzelliğini seyrederken, kendine özgü çay demleme ve
sunum şekliyle çayını keyifle yudumlamanın ortamlarını
oluşturabiliriz.
Böylece bölgemizi ziyaret eden insanların seyahatlerinin daha keyifli, daha renkli ve daha güzel
geçmesini sağlayabilir, bölge ekonomisine çayın üretimin yanında sunum ve içim şekliyle de katkı yapmasını
sağlayabiliriz.
xxx
Çaykur olarak çayımızın kalitesinin ve tüketiminin artırılması çalışmalarımızı sürdürürken, organik
tarım konusunda da da olumlu sonuçlar aldık. Hemşinde işletmeye açtığımız organik çay fabrikasında üretime başladığımız organik çayımızı önümüzdeki aylarda
piyasaya süreceğiz.
Bu arada önemli bir çalışmamızı da yeşil çay
konusunda gerçekleştirdik.
Bilim adamlarının insan sağlığı açısından ortya
çıkartılan faydaları yeşil çaya olan ilgiyide her geçen
gün artırmaktadır.
Aslında yeşil çay, siyah çayla aynı bitkiden ‘Camellia Sinensis’ten elde ediliyor. Aralarındaki tek farklılık, işleme tekniğinden kaynaklanıyor. Yeşil çay yaprakları, siyah çaya göre çok daha az işlem görüyor.
Yeşil çay bitkisinin yaprakları, taze ve yeşil rengini kaybetmiyor. Siyah çay oksidasyona maruz kalırken, yeşil
çay buharla ısıtılarak enzimlerinin ayrılması ile parçalanmıyor ve polifenolik (antioksidan) maddelerinin
azalmasına karşın korunmuş oluyor.
Yeşil çayın bileşenleri içerisinde en önemlileri polifenollerdir. Polifenoller, kateşin, gallik asit ve
bunların türevlerinden oluşur. Bunlardan en önemlileri
flavanollerdir. Yeşil çayın bileşiminde bulunan vitaminler ise A vitamini, B-kompleksi vitaminler, C vitamini
ve E vitaminidir. Minerallerden Fe, Zn, Cu ve Se tespit
edilmiştir. Gamma Amino Bütirik Asit ve L-Teanıne gibi
amino asitler, flavonoidler, polisakkaritler, florid, uçucu
aroma bileşenleri ve kafein diğer önemli bileşenlerdir
.
Tüm dünyada yeşil çayın sağlıklı bir içecek olarak tüketiminin yaygınlaşmasında en önemli pay polifenollere aittir. Ayrıca yeşil çay bileşenlerinin diş ve
diş etlerini koruduğu, kan şekerini düzenlediği, yüksek
tansiyonu önlediği, kan kolesterol düzeyini düşürdüğü
ve obeziteyi engellediği konusunda yapılmış birçok bilimsel çalışma mevcuttur.
Doğal antioksidant özelliği taşıyan polifenoller
gıda, kozmetik ve ilaç endüstrisinde geniş ölçüde kullanılmaktadır. Çay polifenolleri bitkisel ve hayvansal
yağ içeren gıdalarda antioksidant olarak kullanılır. Yeşil
çaydan extrakte edilen polifenoller sakız, diş macunu,
koku giderici ve yok edici ağız spreyleri yapımında da
katkı maddesi olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır.
Yeşil çayın bütün bu ve burada zikredilmeyen
daha nice faydalarının geliştirilecek projelerle daha iyi
anlaşılabilmesi ve geliştirilecek projelerle günlük kullanımlarının hayatımızda daha fazla yer edinebilmesi için
Çaykur tarafından bazı projeler hazırlanmaktadır.
Bunların başında geleni ise; “yeşil çayın kalitesinin artırılması ve yeni ürünlerin geliştirilmesi” projesidir.
Bu projenin temel amacı, Türk yeşil çayının tüketimi yaygınlaştırmak ve ekonomik değerini artırmak
üzere bilimsel ve teknolojik çalışmalarla kalitesinin
iyileştirilmesi, yeşil çay bazlı yeni alternatif ürünler
geliştirilmesi ve ürünlerin raf ömrünün belirlenmesidir.
Ayrıca, Türk yeşil çayının biyoaktif özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Bu projenin en önemli hedefi;
Türk yeşil çayının yurt içinde ve dışında tanınmasına, ihracat potansiyelinin arttırılmasına yardımcı
olabilecek bilimsel verilerin üretilmesidir.
Proje ile dünya piyasasındaki ihtiyaçlar ve tüketim alışkanlıkları dikkate alınarak yeşil çay bazlı katma değeri yüksek alternatif ürünlerin geliştirilmesini
sağlayacaktır. Bu bağlamda projede tablet yeşil çay,
yeşil çay içeceği ve yeşil çay pudrası geliştirilecektir.
Tübitak tarafından kabul gören bu proje ne-
ticesinde Çaykur + Tübitak işbirliği ile proje çalışmalarına hemen başlanılmış ve ortak çalışmamız devam
etmektedir.
Tübitak ortaklığında yürütülen bu projeler kapsamında Yeşil Çay Pudrası üretiminde ise son aşamaya
gelindi ve laboratuar şartlarında elde edilen ilk numune ürünü , Çaykur’u ziyaret eden Devlet Bakanı Sayın
Faruk ÇELİK’e tanıttık ve ilk pudra yeşil çayın tadımı
da sayın bakan tarafından yapıldı.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
11
Rize ve
Erzurum’un
çözüm
bekleyen
ortak sorunu
“Rize İspir Erzurum
yolu”
RTSO Y
önetim
Kurulu
Ofluoğlu
Başk
, ziyare
t
lerde ya anı Ömer Faru
Rize -İsp
k
pt
ir-Erzuru
m yolun ığı konuşmalard
birine b
un yalnız
a
ağlayan
yol olma
iki ili bir
yolun, t
dığını be
üm Doğu
lirterek, ve Güne
yanında
bu
ydo
İra
yol olduğ n’ı da Karadeniz ğu Anadolu iler
i
’e ulaştır
unu vurg
an en kıs
uladı.
a
Erzurum
Ticaret
İ.Hakkı
Borsası
Hınıslıoğ
Başkanı
lu Rize
rum yolu
-İspir E
nu, İpek
rzuYolunun
bir kolu
olarak g
p
r
o
j
e
sinin
ördükler
bir an ö
ini, bu y
nce hay
o
lun
a
t
iy
Erzurum
et kazan
Ticaret
ması için
Borsası
türlüğü
olarak h
desteği
vermeyi
er
lerini ifa
s
ü
de etti.
rdürece
k-
12
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
RTSO’nu
n,
zurum B Erzurum Ticare
t ve San
orsası’n
a
a yaptığ
Erzurum
ı ziyaret yi odası ile Eryolu gör
l
e
rd
ü
iki ilin
oda yön şmelerin ana ko e Rize- İspire
nusu old
tic
önemini
u. Her
vurgulay ileri görüşmele
rde bu
arak ort
sini kara
ak çalışm
yolun
rlaştırdı
alar yür
lar.
ütülmeErzurum
Tic
LIN, “Riz aret ve Sanayi O
d
e-İspir-E
rzurum y ası Meclis Başka
mik pota
nı Sayın
olunun b
nsiyelini
ÖZA
ölg
artıracağ
ına inanıy enin coğrafı ve e KAkonooruz” de
di.
Doğu Anadolu Tarım ve Hayvancılık Fuarının açılışına katılmak
üzere Erzurum’a giden Rize Ticaret ve Sanayi heyeti, Rize-İspir- Erzurum yolu projesinin kısa sürede
hayata geçirilmesi konusunda Erzurumluların desteğini aldı.
RTSO Meclis Başkanı Şaban
Aziz Karamehmetoğlu,Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu,
Ticaret Borsası Meclis Başkanı Resul
Okumuş, Yönetim kurulu Başkanı
Mehmet Erdoğan ile RTSO yönetim
kurulu başkan yardımcıları Şükrü
Cevahir, Hüseyin Kutlu, yönetim kurulu üyeleri Ali Yaşar Er, Ramazan
Aydoğan, Halit Kaspar, Murat Artan
,Genel Sekreter Gafur Karali ve RTB
Genel Sekreteri İsmail Kocaman’dan
oluşan Rize heyeti Erzurum’da ilk
ziyaretlerini Erzurum Ticaret ve Sanayi Odasına yaptılar.
Erzurum Ticaret ve Sanayi
Odası Meclis Başkanı Saim Özakalın
ve yönetim kurulu Başkan Yardımcısı Recep Acar tarafından karşılanan
Rize heyetiyle yapılan görüşmelerde, gündem iki komşu ilin ortak konusu Rize-İspir-Erzurum yolu oldu.
Rize-İspir Erzurum yolu için yıllardır
Erzurum tarafında çalışmalarını sürdüren il genel Meclisi Üyesi Tahsin
Bayramoğlu ve Rize’nin eski tarım
İl Müdürlerinden, bu dönem Erzu-
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
13
rum da il genel meclisi üyeliğine seçilen Yakup Akpınar’ında katıldığı görüşmelerde RTSO
yönetim kurulu başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu,
Rize-İspir-Erzurum yolu için topluca hareket
etmelerinin gereğini vurguladı. Tünelin açılması için Rize kamuoyunun hazır olduğunu
belirten Ofluoğlu, aynı desteği Erzurumlulardan beklediklerini dile getirdi. Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ovit Tüneli’nin açılması için kendileriyle hemfikir olduğunu belirten Ofluoğlu, “Başbakan dahil herkes Ovit
Tüneli’nin açılması konusunda hemfikir. Ancak
söz konusu tünelin hayatiyete geçirilmesi konusunda güçlük çekiyoruz. Bu yol yalnız Rize
ve Erzurum’un yolu olmayacaktır. GAP’ı Karadenize bağlayan özelliğiyle tüm Doğu Anadolu ve Güneydoğu illerimizin yolu olacaktır.
Bu nedenle bu illerinde desteklerini bekliyoruz. Bu yol ayrıca İran’ın da ticaret yolu olacaktır. İran’ı Karadenize bağlayan en kısa yol
özelliğine sahip. Bu yolun yapılmasıyla , İran,
ithalat ve ihracatını Karadeniz limanlarından
yapacaktır. Amacımız bu tünelin hükümetimiz tarafından yatırım programına konularak
en kısa zamanda yapımına başlanmasıdır. Bu
konuda Erzurumun bize destek olmasını bekliyoruz.” dedi.
Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Saim Özakalın ise kendilerinin de
Ovit Tüneli’nin açılması için kamuoyu çalışması yaptıklarını belirtti. Özakalın, Erzurum
- Rize karayolunun 5 saatten 2 saate düşecek
şekilde kısalmasının Erzurum için de büyük
önem taşıdığına dikkat çekerek, “ Bu tünelin açılması Erzurum ve Rize için büyük bir
yatırım olacaktır. Bölgemizin coğrafi ve ekonomik potansiyelini arttıracağına inanıyoruz.
Bu konuda yapılacak tüm girişimlere hazırız.
Erzurum olarak bu projenin arkasındayız.”
şeklinde konuştu.
Ovit Tüneli için yıllardır çalışmalar
yapan Erzurum İl Genel Meclis üyesi Tahsin
Bayramoğlu, iki komşu ilin arasındaki ulaşımın
6 ay kapalı kalmasının üzüntüsünü yaşadıklarını ifade ederek Rize-İspir-Erzurum yolunun
programa alınması için en kısa sürede heyetler oluşturarak kapsamlı bir çalışma yapılmasının önemli bir başlangıç olacağını söyledi.
Rize heyeti Erzurum Ticaret Borsasına
da ziyarette bulundu. ETB Meclis Başkanı Selman Çizmelioğlu ve yönetim kurulu Başkanı
İ.Hakkı Hınıslıoğlu tarafından karşılanan Rize
heyetinin ziyaretinde Rize-İspir- Erzurum
yolu ana konu oldu. RTSO yönetim kurulu baş14
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
kanı Ömer Ofluoğlu ve RTB yönetim kurulu
Başkanı Mehmet Erdoğan yolun bölgeye ve
ülke ekonomisine sağlayacağı katkılar ve
bu konuda Rize tarafında yapılmakta olan
çalışmalarla ilgili bilgi sundular ve Erzurum Ticaret Borsasının da bu yolun kısa
sürede bitirilmesi için destek olmasını istediler.
Erzurum Ticaret Borsası Meclis
Başkanı Selman Çizmelioğlu ve RTB Yönetim Kurulu Başkanı İ.Hakkı Hınıslıoğlu,
komşu il Rize heyetinin odalarını ziyaretlerinden duydukları memnuniyeti belirterek Doğu Anadolunun en güçlü odası olan
ETB’nin faaliyetleri konusunda bilgi verdiler. ETB Yönetim Kurulu Başkanı Hınıslıoğlu Erzurum-İspir- yolunun Erzurum ,ç,nde
büyük önem taşıdığının bilinci içinde olduklarıını ifade ederek “ Bu yol dünyaya
açılan bir yol, bize göre. İpekyolunun
bir kolu, buna deniz koluda diyebiliriz.
Erzurum-Rize yolu gerçekten çok önemli
bir yatırım.Türkiye’nin geleceğine katkısı olacak bir proje. Günümüzde 5. 10. 20
kilometrelik tünellerin yapımı artık eskisi
gibi zor ve imkansız değil. Biz her konuda
sizlerle beraberiz ve destekciniz olmayada devam edeceğiz.” dedi.
15
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Prof.Dr.Arif YILMAZ
Rize Üniversitesi
Tıp Fakültesi Dekanı
16
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi 17.03.2006
tarih ve 26111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
01.03.2006 tarih ve 5467 sayılı kanun ile kurulmuştur. Bende 18.10.2007 tarih ve 2007/20 sayılı
Yüksek Öğretim Genel Kurulu Kararıyla kurucu dekan olarak atandım.
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Servet
Yardımcı Dekanlık ve Temel Tıp Bilimleri binaları
Rize’li hayırsever işadamı Sayın Şevket Yardımcı
tarafından yaptırılarak Rize Üniversitesine bağışlanmıştır. Yapımına Ocak 2007 tarihinde başlanan
binalar 2 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmış
olup, açılışı 05.03.2009 tarihinde Başbakanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştır.
Rize ilinin Trabzon ve Gürcistan sınırı arasındaki 150 km lik bir sahil şeridinin ortasında yer
alması ve komşu il Artvin ile birlikte 500.000 nüfusa hitap etmesi Tıp Fakültesi kurulması için uygun
bir konumda olduğunu göstermektedir. Keza bölgeye hizmet veren K.T.Ü. Tıp Fakültesi Trabzon’un
yanı sıra 6 komşu ile de hizmet vermektedir. Ancak bölgenin sağlık hizmetlerini karşılamada zorlanmaktadır. Verilmekte olan sağlık hizmetlerinin
standardını yükseltmede Tıp Fakültesinin bölgeye
katkıda bulunacağı bir gerçektir.
Tıp Fakültesi binaları 10.000 m2 lik bir
alanda kurulmuş olup toplam kapalı alanı 15.000.
m2 dir. İki ana binadan oluşmaktadır. Birinci blokta Dekanlık yönetim katı, öğretim üyeleri odaları,
araştırma laboratuarları, öğrenci derslik ve uygulama salonları bulunmaktadır. İkinci blokta ise
öğrenci anfileri, merkezi öğrenci laboratuarları,
kütüphane, bilgisayar salonu ve sosyal amaçlı bölümler bulunmaktadır.
Bugüne kadar Rize üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesine 10’u Profesör, 10’u Doçent ve 53’ü
Yardımcı Doçent olmak üzere toplam 73 öğretim
üyesi alınmıştır. 12 öğretim üyeside alım aşamasındadır. Bu öğretim üyelerinin bir kısmı Tıp Fakültesi öğrencilerinin eğitim ve öğretim konuları
ile ilgilenirken yaklaşık 40 öğretim üyesi de Rize
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yürütülmekte
olan sağlık hizmetlerine katkı sağlamaktadır.
Tıp Fakültesine ilk öğrenci alımı 2008-2009
öğretim yılında yapılmış olup alınan 41 öğrencinin eğitimlerine
K.T.Ü. Tıp Fakültesi’nde başlamıştılar. Şartlarımızın ek vermesi nedeniyle 2009-2010 öğretim
yılında almış olduğumuz yeni
53 öğrenci ile birlikte toplam 94
öğrencimizin eğitim- öğretimlerini tamamen kendi bünyemizde
vermeye başladık. Halen Rize
Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde 1. ve 2. Sınıf Tıp Fakültesi
öğrencilerine ayrıca İngilizce hazırlık sınıfı öğrencilerine eğitim
ve öğretim verilmektedir.
Rize Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nin uygulama ve Araştırma Hastanesi olarak halen
Sağlık Bakanlığı Rize Eğitim ve
Araştırma Hastanesi statüsünde hizmet vermekte olan yeni
yapılan Devlet Hastanesi binası kullanılmaktadır. Hastanemiz
400 yataklı olup 65.000m2 kapalı
alana sahiptir. Odaları tek ve çift
kişiliktir. Tüm odaları tuvalet ve
banyoludur. Son sistem donanımlı
9 ameliyathane, yoğun bakımlar,
diyaliz merkezi ve diğer modern
alt yapısıyla uzun süre bölgenin
sağlık ihtiyacını karşılayabilecek
şekilde yapılmıştır. İleride bu
hastanenin Rize Üniversitesine
devri düşünülmektedir.
Tıp Fakültesi bünyesinde
olup Rize Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde
görevlendirilen
öğretim üyeleri bir yandan sunulmakta olan sağlık hizmetlerine katkı sağlarken diğer yandan
da Sağlık Bakanlığı bünyesinde
bu hastaneye gönderilen tıpta
uzmanlık sınavını kazanmış hekimlere uzmanlık eğitimi verilmesi hizmetlerini de yürütmektedirler. Bu kapsamda halen 25
uzmanlık öğrencisi bulunmaktadır. Sonuç itibariyle fakültemiz
bünyesinde bir taraftan öğrenci
eğitimi bir taraftan da uzmanlık
eğitimi sürdürülmektedir.
Bünyemize alınan öğretim
üyelerinin katkılarıyla Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde
verilmekte olan sağlık hizmetlerinin çeşitliliği yanı sıra kalitesi
de artmıştır. Bunun en canlı örneği Rize Ticaret ve Sanayi Oda-
sı ile Rize Ticaret Borsası başta
olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla oluşturulan
angiografi ünitesi, açık kalp ameliyathanesi ve yoğun bakımları
sayesinde şehrimize ilk kez koroner angiografi ve açık kalp ameliyatları başlatılmıştır ve bugüne
kadar 4000’in üzerinde angiografi, 400’ün üzerinde açık kalp
ameliyatı başarı ile gerçekleştirilmiştir. Keza ilk kez küçük çaplı
da olsa dahili hastalar için yoğun
bakım ünitesi oluşturularak hizmet verilmeye başlanmıştır. Hastanemizde endoskopik girişimler
yapılması hususunda çalışmalarımız sürmektedir. Cerrahi yoğun
bakım ünitesinin gerekli cihazlarının temin edilmesi ile bu ünite
de aktif hale gelecektir.
başarı ile uygulanmaktadır. Tümör cerrahisi ameliyatları başarı
ile yapılmaktadır. Hastanemizden ileri merkezlere yapılan acil
sevkleri önemli ölçüde azalmıştır.
Sağlık hizmetlerinin geliştirilebilmesi amacıyla bir yandan
kaliteli öğretim üyesi ve doktor
temini çabalarımız
sürerken
diğer yandan da bazı yatırımlar
planlanmıştır. Bunların başında
halen yetersiz olan acil servisin
günün şartlarına göre yeniden yapılanması gelmektedir. İhale aşaması bitmiş olup en kısa sürede
acil servis inşaatına başlanacaktır. Ancak bununla birlikte hastane yolunun trafik düzenlemesi ve
park alanı temini gibi problemlerin de çözülmesi gerekmektedir.
Yine acil servisin yapılması ile birlikte 15 yataklı yeni bir modern
yoğun bakım ünitesi hizmete girecektir. Yeni doğan yoğun bakım
radyoterapi ve nükleer tıp üniteleri bulunacaktır.
Amacımız bölgemizdeki
sağlık hizmetleri ihtiyacı karşılayacak şekilde sürdürülmesinin
yanı sıra ülkemizin sağlık problemlerini bilen, bunlara karşı yeterli bilgi ve beceri ile donanmış,
araştırma yönü olan, kendisini
sürekli yenileyen, gelişime açık,
mesleki bilgi yanı sıra sosyal yönü
de gelişmiş, tıbbi etik ve insan
haklarına saygılı, tanı ve tedavide ülke ekonomisini göz önünde
bulunduran, sağlık politikalarının
takip edebilecek özelliğe sahip,
kalite standartlarına dikkat eden
ve uluslararası ilişkilere hazırlıklı
hekimler yetiştirmektedir.
Başta Başbakanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin
kuruluşunda ve bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Şüphesiz en önemli projemiz üniversite derneği önderliğinde yürüttüğümüz Onkoloji Hastanesi ek binasının yapılmasıdır.
Yapılması gerekli olan bu ek binanın projelendirme aşaması bitmiş
olup tahmini maliyeti 10.000.000
Tl dir. Bu hizmet binasının içinde
yaklaşık 50 hasta yatağı, poliklinikler, kemoterapi salonları ile
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
17
Rize’deki Oda ve Borsaların
müşterek toplantısı yapıldı
Rize’deki bütün oda ve borsaların katılımıyla “Rize İli Oda-Borsa
Müşterek Yönetim Kurulu Toplantısı”
Rize Ticaret Borsası’nda yapıldı.
Toplantıya, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Halim
Mete, Rize Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan ile Rize
Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu’nun
yanısıra ilçelerdeki Sanayi ve Ticaret
Odaları’nın başkanları ile yöneticileri
katıldı.
Açılış konuşmalarını Mehmet
Erdoğan ve Ömer Faruk Ofluoğlu’nun
yaptığı toplantıda, çayın sorunları ve
18
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
çözüm önerileri, Çay İhtisas Borsası,
Kredi Garanti Fonu (KGF) Şubesinin
Rize’de kurulması ve çay festivali düzenlenmesi konuları görüşüldü. Erdoğan konuşmasında, Rize için çayın
önemini vurgulayarak, çayın geleceği
için Çay İhtisas Borsası’nın kurulmasının şart olduğunu söyledi.
TOBB Başkan Yardımcısı Halim Mete, bu tür toplantıların öneminden bahsederek, Rize için birlik ve
beraberlik içinde hareket etmek gerektiğini vurguladı. Bu tür toplantılara
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun
da davet edilmesi gerektiğini kaydeden Mete, Rize’nin sorunlarını genel
anlamda değerlendirdi. Bir Rizeli olarak Rize’yi hak ettiği yerde görmek
istediğini söyleyen
Mete, herkesin üstüne düşen görevi
yerine
getirmesi
gerektiğini sözlerine ekledi.
Bir sonraki
toplantının Aralık2009’da
Pazar
Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde Ayder’de Kış ve Yayla Turizmi
gündemi eklenerek yapılması kararlaştırıldı.
Toplantının sonuç bildirgesinde; çayın sorunlarının çözümü olarak
görülen Çay İhtisas Borsası’nın kurulması için tüm oda ve borsaların gereken her türlü desteği vermeleri; ayrıca
Rize’de Kredi Garanti Fonu şubesinin
kurulması için yazılı olarak başvuruda
bulunulması ve Rize Ticaret Borsası ya
da Rize Ticaret ve Sanayi Odası binalarında bir yer tahsis edilmesi kararları
yer aldı.
Rize’nin 40. valisi göreve başladı
Vali Şarbak gitti,
Hacımüftüoğlu geldi
Kasım Esen’in merkez valiliğine alınmasından sonra yerine atanan
Zekeriya Şarbak’ta sekiz aylık valilik
görevinden sonra Bakanlar Kurulunun
mini kararnamesiyle merkeze alınarak
yerine Başbakanlık Müşteşar yardım-
cısı Seyfullah Hacımüftüoğlu Rize’nin
40. valisi olarak atandı.
Erzurum üzerinden İspir yolunu kullanarak özel aracıyla Rize’ye
gelen Vali Hacımüftüoğlu alışılmışın
aksine sessiz sedasız sabahleyin makamına gelerek yeni görevine başladı.
Karşılama ve uğurlama törenlerini sevmediğini “Yapacak çok işimiz
var. Karşılama ve uğurlama törenlerinde kaybedecek zamanımız yok” diyen
Rize’nin yeni Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu, “Kendi memleketime geldiğim
için gerçekten mutluyum. Rize yakından tanıdığım, insanları ile kolaylıkla
dostluk kurabildiğim, belki de en yakın
olduğum arkadaşlarımın olduğu il diyebilirim.
Temennim o ki, Rize halkının
desteği ile çok kıymetli hemşehrilerimin katkılarıyla Rize’nin üstesinden
gelmesi lazım gelen problemlerini hep
birlikte çözeriz. Bu tek başına bir valinin yapacağı veya kadrosunun yapacağı bir iş değildir. Birlikte olursak
bunu başarabiliriz. Mutlaka tahakkuk
edecek şey Rize halkının isteği olacaktır. Görüşlerimiz Rize halkının teveccühü olmadıkça pratiğe konmayacaktır.”
dedi.
Görevden alındığını Rize dışındayken öğrenen ve Rize’de en kısa
süre görev yapan vali olan Zekeriya
Şarbak, onuruna verilen veda yemeğinde yaptığı konuşmada kimsenin
güdümünde görev yapmadığını,
kamu kaynaklarını kişilere özel kullandırmamaya gayret gösterdiğini belirtti.
Şarbak “Benim görevim bu kaynakları
kamu yararına kullanmaktır. Bu güne
kadar böyle yaptım, bundan sonrada
böyle devam edecek. Bu nedenle bazılarını üzmüş olabilirim, herkesi memnun etmek mümkün değil, şart da
değil. Ama kamunun memnun olması
benim için önemli.”
Makamların saltanat makamı
olmadığına dikkati çeken Şarbak “Sekiz ay görev yaptığım. Rize’de bana
verilen imkanlarla her şeyin en iyisini
yapmaya gayret gösterdim. Geçici
olan bu makamları saltanat makamı
değil, sorumluluk makamı olarak gördüm. Arkamdan her zaman “Zekeriya
Şarbak az kaldı ama iyi yöneticiydi” demeleri yeterli.”
Vali Zekeriya Şarbak Valilik
önünden Daire müdürleri, çalışma arkadaşları ve bazı sivil toplum kuruluşlarının başkanları tarafından uğurlandı.
Vali Seyfullah Hacimüftüoğlu’nun biyoğrafisi
1960 Trabzon-Çaykara’da doğdu, Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilimler Fakültesinden 1984 yılında mezun oldu. 1985
yılında Trabzon Valiliğinde Kaymakam Adayı olarak göreve
başladı.
Sırası ile:
Sakarya-Taraklı Kaymakamlığı,
Hakkari-Şemdinli Kaymakamlığı,
Kastamonu-Doğanyurt Kaymakamlığı,
Şanlıurfa-Ceylanpınar Kaymakamlığı,
Denizli-Serinhisar Kaymakamlığı,
Manisa-Akhisar Kaymakamlığı
görevlerinde bulunmuştur.
2005 yılında Devlet Personel Başkanlığı Başkan
Yardımcılığına, daha sonra Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı
görevine atandı. 29.08.2009 tarih ve 2009/15395 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Rize Valiliği görevine atanan Seyfullah
Hacımüftüoğlu Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanlığını
yürütmekte olup, iki çocuk babasıdır.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
19
20
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
“İşsizliğin kalıcı olarak çözülebilmesi nitelikli iş gücüne bağlı”
İl İstihdam Yürütme Kurulu
Başkanı ve RTSO Yönetim
Kurulu Üyesi İbrahim Turgut, RTSO Meclisinde yaptığı
konuşmada yetişmiş elemana üyesi ihtiyaç olduğunu
açıklayarak, Rize’de istihdamı
artırmaya yönelik 20 iş kolunda mesleki kurslar açılacağını söyledi
RTSO‘dan istihdama destek
Rize Ticaret ve Sanayi Odası istihdama yönelik faaliyetlere tam destek
olacak. RTSO’nun meclis toplantısında
gündemin ana konusunu İl İstihdam
Yürütme Kurulunun çalışmaları teşkil
etti. Meclis üyelerine bu çalışmalar hakkında ve yapılması gerekenler konusunda bilgi sunuldu.
RTSO yönetim kurulu üyesi ve
Rize İl İstihdam Yürütme Kurulu Başkanı
İbrahim Turgut, il istihdam kurlunun çalışmaları hakkında meclis üyelerine bilgi
sunarak, Rize’de istihdamı artırmaya
yönelik 20 iş kolu ile ilgili yetişmiş elemana ihtiyaç olduğunu söyledi.
Turgut, Rize Ticaret ve Sanayi Odası
meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Rize’de orta ve uzun vadede istihdamı artırıcı anahtarın ‘’Rekabetçi eğitim’’
olduğunu belirtti. Turgut, ‘’Rekabetçi
eğitimin sağlanması piyasanın istediği
nitelikli iş gücünün sisteme sunulması
açısından önem taşıyor. Eğitim kalitesinin artırılması daha iyi iş bulabilmenin
önemli yolu olarak kabul
ediliyor. İşsizliğin kalıcı
olarak çözülebilmesi tamamen nitelikli iş gücüne bağlı’’ dedi.
Rize’de istihdam ile ilgili bir çok araştırma yaptıklarını anlatan Turgut,
‘’Rize’de başta kayıt dışının azaltılması, rekabetin
artırılması ve doğrudan
yatırımın desteklenmesi
gerekiyor. Teknoloji kazanımın sağlanması aktif
emek piyasası politikalarının etkinleştirilmesi lazım. Uzun vadede eğitimle istihdam alanındaki yenilikler anlatılması gerekiyor’’
İl istidam Kurulu olarak, Rize ve ilçelerinde yetişmiş iş gücüne ihtiyaç duyulan
meslek gruplarını belirlediklerini kaydeden Turgut, şöyle devam etti:
‘‘Rize’de istihdamı artırmaya yönelik
20 iş kolu ile ilgili yetişmiş elemana ihti-
yaç var. Bu anlamda 20 ayrı kurs açacağız. Bu gruplar arasında, bilgisayarlı
muhasebe, oto elektrik, usta gemici
gibi bir çok iş kolu var. Belirlemiş olduğumuz bu kurslara 18 yaş üstü sosyal
güvencesi olmayanlar müracaat edebilecek. Kursiyerler, ders aldıkları her gün
için 15 TL ücret alacaklar. Kurslar meslek
gruplarına göre 2-4-6 ay süreli olacaklar.
Kurslar bitiminde, belge almaya hak kazananlar kendi işlerini kurmaları halinde
bir çok teşvik kredilerinden daha uygun
şartlarda yararlanabilecekler.’’
Bu arada meclis üyeleri bazı iş
adamları yetişmiş elemana çok ihtiyaçları bulunduğunu ifade ederek, Rize’de
bu açığı kapatmak için açılacak kursların
faydalı olacağını belirttiler.
RTSO Meclis Başkanı Şaban
Aziz Karamehmetoğlu, İl istihdam Yürütme Kurulunun çalışmalarına Valilik,
Üniversite, İşkur ve Milli Eğitim Müdürlüğünün verdiği desteği takdirle karşıladıklarını ifade ederek, istihdamı artırıcı bu
olumlu çalışmalara RTSO’nun tam destek olmaya devam edeceğini söyledi.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
21
Odamız Standına ilgi büyük oldu
RTSO Doğu Anadolu Tarım
ve Hayvancılık Fuarı’nda
Erzurum’da açılan fuara Rize Ticaret ve Sanayi Odası’nın
açtığı kurduğu stand da yöresel ürünler sergilendi. Fuar
açılışına RTSO ve RTB başkan ve üyeleri de katıldı.
Erzurum’da açılan Doğu Anadolu Tarım ve Hayvancılık Fuarı’na Rize
Ticaret ve Sanayi Odası’nın açtığı stand
büyük ilgi gördü.
Bölge illerinin yanı sıra yerli ve
yabancı 100 firma katıldığı fuarın açılışına Rize Ticaret ve Sanayi Odası Meclis
Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu,
Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğle, Rize Tcaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş, Yönetim Kurulu Baş22
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
kanı Mehmet Erdoğan ve yönetim kurulu üyeleri
ile iş adamlarıda katıldı.
Fuarın açılışında konuşan Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Saim Özakalın, fuarın kentte ikinci kez düzenlendiğini hatırlatarak, Özakalın, “Tarım ve hayvancılık ülkemiz
ve bölgemiz için önemli bir zenginlik kaynağıdır.
Tarım ve hayvancılık konusunda üreticimizin
bilinçlenmesi konusunda bu tür fuarların rolü
büyüktür. Hiçbir zaman değeri kaybolmayacak
olan tarım ve hayvancılık zenginliğimizi yeni tarım politikaları ile sürekli teşvik ederek, üreticimizi
destekleyip, kaynakları en iyi şekilde değerlendirmeliyiz” dedi.
RTSO nun açtığı stantda başta çay olmak üzere Rize’de üretimi yapılan ürünlerin tanıtımı yapıldı. Ayrıca dağıtılan broşürlerle Rize’nin
tanıtımı yapıldı.
Fuarda Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü
de açtığı stantda Çaykur çay çeşitlerinin tanıtımı
nı yaptı. Çaykur standı da fuarın en çok ilgi gören standlarından oldu.
RTSO meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu fuarların kurulduğu bölgeler için
büyük önem taşıdığını belirterek “ İllerde açılan
bu tür fuarlar bölge ekonomisinin canlanmasına katkı sağlamakta, sektörel gelişmelerin takibi ve bölgelerin tanıtımı açısından da önem arz
etmektedir.”dedi.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
23
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu:
Gürcistan’la İlişkilerimiz
Altın Çağını Yaşıyor
Türk-Gürcü İş Forumu,
DEİK Türk-Gürcü İş Konseyi
tarafından İstanbul Dedeman
Oteli’nde gerçekleştirildi. Foruma, Gürcistan Başbakanı Nika
Gilauri, Devlet Bakanı Cevdet
Yılmaz, TOBB ve DEİK Başkanı
M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TürkGürcü İş Konseyi Başkan Yardımcısı Mustafa Keten, GürcüTürk İş Konseyi Bakanı Cemal
İniaşvili ve iki ülke iş adamları
katıldı.
TOBB ve DEİK Başkanı
Hisarcıklıoğlu konuşmasında,
24
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
DEİK Türk-Gürcü İş Konseyi’nin,
Gürcistan’ın bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından
1992 yılında kurulduğunu ve o
günden bu yana 100’ün üzerinde etkinlik gerçekleştirdiğini
anlattı.
Gürcistan’daki hızlı gelişmeyi yakından takip ettiklerini belirten Hisarcıklıoğlu, ‘’5 yıl
içinde hem ekonomisini, hem
ihracatını, hem de kişi başına
düşen milli gelirini 2,5 kat artırma başarısını göstermiştir ki
bu da ülkeyi bölgenin parlayan
yıldızı haline getirmiştir’’ dedi.
Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: ‘’Gürcistan’la ilişkilerimiz gerçekten de altın çağını yaşıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan
boru hattı, serbest ticaret anlaşması, vizesiz girişler, KarsTiflis ortak demiryolu ağıyla
işbirliğimizi güçlendirdik, güçlendirmeye devam ediyoruz.
Tarihimizde ilk defa 1 milyar
dolar ticaret hacmini gördük.
300’ün üzerinde Türk firması
ve girişimcinin Gürcistan’daki
yatırımları çeyrek milyar doların
üzerindedir. Gürcistan’ın 2009
yılı boyunca yaşanan küresel
krizden daha az etkilenmesini
Türk özel sektörü sağlamıştır.’’
Türkiye
pazarının
Gürcistan’ın ihracatı için çok
önemli bir pazar olduğunu ve
Gürcistan’ın Türkiye pazarından daha fazla yararlanması
gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ‘’Türkiye, 2009’da
Gürcistan’ın dış ticaretinin
yüzde 20’sini oluşturmuştur’’
dedi.
Hisarcıklıoğlu, Türk özel
sektörünün Gürcistan’ın en
büyük 3. yabancı yatırımcısı
konumunda olduğunu, ancak
Gürcistan’da önemli yatırımlar
yapan Türk yatırımcılarının karşılaştıkları sorunlarda muhatap
bulmakta zorlandıklarını da
vurguladı.
‘’Türk-Gürcü
İş
Forumu’’na onur konuğu olarak katılan Gürcistan Başbakanı Nikaz Gilauri, burada yaptığı
konuşmada, bu tür toplantıların hükümetler ve iş dünyası
arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde çok önemli olduğunu
vurguladı.
5 yıl öncesine kadar en
büyük ticari ortaklarının Rusya olduğunu belirten Gilauri,
‘’Ancak son yıllarda Türkiye,
Gürcistan’ın en büyük ticari
ortağı oldu. Biz iki ülke hükümetleri olarak birlikte çalışmaktan büyük keyif alıyoruz’’ diye
konuştu.
Ülkesinin
ekonomik
alanda çok kötü bir yıl geçirdiğini, bunun yanı sıra bazı siyasi
sıkıntıların da yaşandığını dile
getiren Gilauri, buna rağmen
yatırım, ticaret, enerji güvenliği
alanlarında ülke ekonomisini
ayakta tutmayı başardıklarını
söyledi.
Ülkenin bankacılık sektörünün de son yıllarda dünyada yaşanan serbestleşme
Hisarcıklıoğlu:
‘’Gürcistan’la
ilişkilerimiz gerçekten
de altın çağını yaşıyor.
Bakü-Tiflis-Ceyhan
boru hattı, serbest
ticaret anlaşması,
vizesiz girişler, KarsTiflis ortak demiryolu
ağıyla işbirliğimizi
güçlendirdik,
güçlendirmeye devam
ediyoruz.”
eğiliminin aksine son derece
sıkı denetim altında olması nedeniyle çok güçlü kaldığını ve
ekonomik krizden etkilenmediğini anlatan Gilauri, ‘’Bankacılık
sektörü istikrarın korunmasına
en önemli rolü oynuyor’’ dedi.
Gilauri, ülkesinde eko-
nomik krizin büyümeye etkisine de değinerek, ‘’Son 4 yıldır yüzde 9,4 büyüdük. 2008
yılında yüzde 2’lik bir büyüme
gerçekleşti. 2009’da ise -2 ila
-4’lük bir büyüme bekliyoruz.
Çünkü 2009 yılı kötü geçti’’
şeklinde konuştu.
Gilauri, ‘’Gürcistan’ın
12 milyar dolarlık bir ekonomisi
var. Hedefimiz özel teşebbüslerin gelecekte daha da gelişmesini ve yabancı yatırımı artırmayı sağlamak’’ dedi.
Yeni hedeflerinin ülkede
vergileri mümkün olduğunca
düşürmek olduğunu, bu kapsamda 2004 yılında 21 farklı vergi varken bu sayıyı 6’ya
indirdiklerini belirten Gilauri,
bunun için ülke anayasasında
devrim niteliğinde bir değişiklik
yapıldığını ifade ederek, ‘’Biz,
küçük bir ülkeyiz ama büyük
bir ekonomimiz var. Gürcistan,
Forbes’a göre vergilerin en düşük olduğu ülkeler arasında 4.
sırada yer alıyor. Vergiyi daha
da aza indirerek mümkün olduğu kadar fazla yatırımcı çekmek istiyoruz’’ diye konuştu.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
25
RTSO’dan Vali Hacımüftüoğlu’na
“hoş geldin” ziyareti
Rize Ticaret ve Sanayi Odası yönetimi Rize Valiliğine atanan
Seyfullah Hacimüftüoğlu’nu ziyaret
etti.
Meclis başkanı Şabann Aziz
Karamehmetoğlu ve Yönetim Kurulu
Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu , Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şükrü Cevahir, Yönetim Kurulu üyeleri
Ramazan Meral, Murat Artan, Ramazan Aydoğan, İbrahim Turgut ve
Halit Kaspar ile Disiplin Kurulu Baş-
26
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
kanı Mehmet Akmehmet ile beraber
Vali Hacımüftüoğlu’nu makamında
ziyaret ederek başarı dileğinde bulundular.
Meclis Başkanı Karamehmetoğlu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ofluoğlu, RTSO olarak valilikle
birlikte sürdürdükleri projeler hakkında Rize’nin yeni Valisi Seyfullah
Hacımüftüoğlu’na bilgi sundular.
RTSO olarak hazırladıkları projelerde bu güne kadar Valiliğin devamlı
desteklediğini, bu desteğin bundan
sonrada devamını beklediklerini belirttiler.
Hoşgeldin ziyaretinin samimi
bir havada gerçekleştiği görüşmede
Vali Seyfullah Hacımüftüoğlu bu yörenin insanı olmak hasebiyle bir çok
soruna vakıf olduğunu belirtti. Müsteşarlığı döneminde de Rize ile ilgili
bir çok konuda çalışmaları olduğu,
Rize’ye gelmeden önce de Rize ile
ilgili incelemeler yaptığını söyleyen
Hacımüftüoğlu “Rizemizin çözüm
bekleyen sorunları var. Bunların bir
kısmı tek başına bir valinin veya kadrosunun yapacağı işler değildir. Sivil
toplum kuruluşlarının da katkılarıyla,
sorunları el ele vererek çözümleyeceğiz. Birlikte olursak bunları başarabiliriz..” dedi.
Rize’de turizim
için tesis şart
Ramazan AYDOĞAN
RTSO
Yön. Kur. Üyesi
Rize’de Turizmle ilgili neler
yapıyoruz, neler yapabiliriz. Daha
çok bundan sonra turizm alanında
neler yapmamız gerek bu konularda
görüşlerimi okurlarımızla paylaşmak
istedim.
Rize’de turizmin yoğun olduğu aylar iki ayla sınırlıdır. Temmuz
ve ağustos ayları, geri kalan on ay
burada ölü sezon diye tabir ettiğimiz
şekilde geçmektedir.
Bu zamanı nasıl daha uzun
zamana çekebiliriz.
Rizeli olarak bunun hesaplarını yapmalıyız. Bu iki ay içinde sadece yayla turizmi yapılmaktadır. Rize’mizin kuzeyi deniz olmasına rağmen deniz turizmi burada pek elverişli değil. Sahil Yolunun
geçmesiyle denize girecek alanlar
kısıtlanmıştır.
Denize girmek için yapılması
gereken bazı çalışmalarımız olmalıdır. Mesela, denize girme imkanı
olan yerlerde taş bent (T bent) diye
adlandırdığımız dmendirekler yapılıp bu alanlar ihale ile işletmecilere
verilerek buralara tesisler yapılmalı,
hem bu alanlar temiz tutulur hemde insanlar, aileleriyle beraber bu
alanlarda denize rahatlıkla girerler.
Bölgemizde bu tür işletmelerin yok
denilecek kadar az olduğunu görü-
yoruz. Kullanılabilir alanların mutlaka hizmete kazandırılması lazım.
Diğer yandan Rize’mizin güney
kısmı bir çok yaylalarla kaplı. Bu yaylalardan, Ayder Yaylası dışında pek
faydalanamıyoruz. Diğer yaylalarda
bir çok kamu arazisi vardır. Buralara
tesis olmadığından bu alanların tanıtımını gereği kadar yapamıyoruz. Bu
yerlerde yatırımcılar teşvik edilerek
bu alanlar da mutlaka tesisleşmeye
gidilmeli. Bu alanlara tesisleşmeye
gidildiğin de mutlaka doğa korunmalı. Doğanın korunmasına gereken önemi her alanda göstermeliyiz.
Bu konuda gerekirse Rize’de bir bilirkişi heyeti kurup denetimini bu kuruluşlar yapmalıdır. Bu heyet, valilik,
belediyeler, sivil toplum örgütleri, o
ilçelerin belediyesi ve derneklerden
belirlenecek kişilerden oluşturulmalıdır.
Her zaman deriz, Rize de
turizim alanında yatırımcıyı çekmekte güçlük çekmekteyiz. Burada sezon çok az bizler burada mutlaka
sezonu bazı kültürel faaliyetlerle
uzatmamız lazım.
Neler yapmalıyız.
Mesela Antalya’da Altın Potakal Film festivali yapılıyor. Neden
Rize’miz de zümrüt film festivali
yapmayalım.
Bizim diğer illerden ne eksiğimiz var.
Ne eksiğimiz var biliyormusunuz?
Doğa var, deniz var, yayla
var, yağmur var, haziran ve temmuz
aylarında karımız bile var. Sadece tesisimiz yok Rize’de. Mutlaka beş ve
dört yıldızlı otellerin yapılması lazım.
Yöremiz turizm alanında teşvik bölgesi ilan edilmeli, yatırımcıya yer sağlanmalı.
Arazinin çok değerli olduğu
Rize’de, Öğretmen evinin bulunduğu yerdeki alanın turizm ve otel alanı
olarak değerlendirilmesi yatırım için
uygun yerlerden biridir. Bitişiğinde
Çaykur’a ait olan serbest bölge alanının, Rize yatırım A.Ş. ye verilecek
olan Atatürk stadyumun yeriyle takas edilerek Atatürk stadyumunun
yerinin Çaykur’a, serbest bölge alanının da Rize Yatırım A.Ş ye devredilip, alışveriş merkezinin o alanda
yapılması için kamuoyu oluşturmamız lazım. Gerekli olan mercilere ve
başbakana bunu projelendirip sunmalıyız.
Bu alanda, bölgemizin acil
ihtiyacı olan çok amaçlı bir otel ve
yol üzerinde Batum’a kadar etkinlik sağlayacak bir alışveriş merkezi
Rize’mize kazandırılmış olur.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
27
Rize Bezini
Marka Yapmak !
Recep Ali AKSOYLU
Reorganizasyon ve Franchising Sistem Danışmanı,
Enhas Zabel Entegre Hizmet ve
Tesis Yönetim Genel Müdürü
28
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Bölgesel medyamızda Rize Bezi’nin sorunlarının tespiti ve çözüm yollarının bulunması için Rize Bezi’nin dünü, bugünü ve geleceği konulu bir toplantının bu kez Rize’de
düzenlendiğine dair haberler yer aldı. İki
farklı internet sitesinde okuduğum iki kısa
okur yorumundan hareketle iki yıl önce konuyla ilgili yazdığım yazıyı anımsadım.
Güncelliğini koruduğu için o yazımı
paylaşmak, ama paylaşmadan önce de Rize
Bezinin Rize için önemini kısaca özetlemek ve
ardından okuduğum iki yorumdan hareketle
bir değerlendirme yapmak istiyorum. Osmanlıdan beri yöremizin çoğu evinde evin bahçesinde yetiştirilen kendirden elde edilen iplikler kullanılarak evde dokuma yapılırdı. Rizeli
elde ettiği kumaş veya giysiye dönüştürdüğü
ürününü kendisi giyer yada bölge dışına satarak aile ve Rize ekonomisine ciddi katkıda
bulunurdu. İpliğin üretiminden dokumasına
kadar tüm aşamalar aynı noktada yapıldığı
içinde aile yanında bölge ekonomisine azımsanamayacak düzeyde katkıda bulunulurdu.
Ancak iplik üretiminin hammaddesi
olan kendirin üretimi, uyuşturucu temininde
de kullanıldığı için 1960’ların sonunda yasaklanınca; hem bu kültür yok oldu, hem de insanımızın ciddi bir ekmek kapısı kapanmış oldu.
1970’lerde çaycılık iyi kazandırdığı için kendir, dolayısıyla Rize Bezi üretimin iptal olması
üzerinde çok fazla durulmadı.
Hatta ürün 80’lerde Şile Bezi, Buldan
Bezi adı altında trend yakaladı ve satışları
artı ama Rize’de tezgah kalmadığından bu
gelişimden Rizeli nasiplenemedi. Çay’a dayalı bölge ekonomisi 80’lerin sonunda iflas edince Rize Bezi tekrar alternatif ürün oldu. Ama
bu kez taşıma suyla değirmen döndürülmeye
çalışıldı. Devlet kendir üretimini yasaklamış olduğundan
üretimde de zorunlu olarak
ithal iplik kullanılmaya başlandı. Bunu da geçtik, yörede tek tük tezgah kaldığından
Rize’de satılan Rize Bezlerinin
kumaşı da bu kez Denizli’den,
Bursa’dan gelmeye başladı.
2000’lerde bunu aşmanın bilincinin bölgede oluşmaya başladığını gördük ve en
azından binlerce Rizeli kadına
Halk Eğitim Müdürlüğü kanalıyla Rize Bezi dokumacılığı
kursu verildi, 500 civarında da
tezgah sağlandı.
Son birkaç yıldır da bu
bilinçlenmenin
paralelinde
Rize bezini marka yapma konusunda hamleler yapılmaya
başlandı. Üzerinde durmak istediğimde zaten bu hamleler.
Okur diyor ki, “Yakında Rize
ye kaçak çay’dan sonra kaçak
Rize bezi de gelmeye başlar. Rize bezi adını yaşatmak
önemli birşey değil, siz Rize
bezinin Rize’de üretilmesinin
yolunu arayınız.” Diğer okurda, “ Bu kaçıncı toplantı sayın vekil nedense toplantılar
yapıyor ama geri dönüşümünü
göremiyoruz.”Her ikisi birer
cümle ile o kadar güzel özetlemişler ki fotoğrafı.
Ben 2 yıl önceki Dedeman organizasyonundan sonra
girişte anımsadığımı bahsettiğim yazımı bu yaklaşımlarla
kaleme almıştım. Görünen o
ki, hala gerçek anlamda değişen bir şey, alınan mesafe yok.
Tutturmuşuz “Rize Bezini Marka yapacağız” diye ve sadece
bu söylemle yola çıkmışız.
Galiba yurt dışına yönelik “Türkiye” yi marka yapmak kampanyasından esinlenmişiz. Bu ikisi farklı şey.
Türkiye globaldir, tanınma,
bilinme eksikliği vardır. Bunu
gidermek, ülkenin turizm dahil her konuda cazibe merkezi olması amaçlanmaktadır.
Oysa Rize Bezinin salt kavram
olarak güçlü bir marka olmasının Rize ili ve Rizelinin ekonomisine katkısı sadece Rize’de
yapılacak perakende satışlara
olacaktır.
Çok net anımsıyorum,
1999’da danışmanlığını yaptığım ünlü bir ev tekstili markamıza ihracata yönelik Rize
bezinden özel bir koleksiyon
hazırlatmıştım. Sıra kumaşın
teminine geldiğinde muhata-
line de gelebilir. Ama iş yine
dönüp dolaşıp pazarlamaya
gelecek. Günümüzde tüketici
kral olduğu için, üretmek değil ürettiğine alıcı bulabilmek
önemli. Hatta bu ifadem de
eksik. Hedef kitleyi önce iyi
tanımak, onun beklentilerine
uygun ürünler geliştirmek ve
onun satın almasını sağlayacak iş ve pazarlama planları
yapmak gerekiyor.
Gelelim şimdi püf noktasına.
Marka geliştirmek, pazarlama bileşenlerinden sa-
bımız Denizli olmuştu, Rize
değil. Bunun moral değerler
dışında Rize’ye herhangi bir
faydası yok. Konfeksiyonun
üretimini bir yana bıraktım kumaşın üretimini, hatta gerekli
yasal değişikliklerin yapılmasını sağlayarak iplik üretiminin
de bu kez hane bazında değil,
kurumsal anlamda üretimini
yapabilmeyi başarmalıyız.
Bu sayede Rize Bezi
marka olursa, markanın yaratacağı katma değer Rize ekonomisinde kalır. Öyle ki çaydan sonra turizmle beraber
en önemli gelir kaynağı ha-
dece bir tanesi. Siz eğer pazarlamayı bir bütün olarak
ele almazsanız zaten marka
da yapamazsınız. Bu açıdan
atılan adımları olumlu, ancak yetersiz ve zaten az olan
kaynakların biraz da olsa israf
edilmesi olarak değerlendirmek mümkündür.
Her şey Rize için, Rizeli
için ve Rize ekonomisi için olduğuna göre önce Rize Bezinin
hammaddesinden başlamak,
sonra da üretim ve pazarlama
karışımını bir arada yürütmek
gerekiyor.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
29
RTSO’dan İftar
Rize Ticaret ve Sanayı Odasının geleneksel hale getirdiği iftar
yemeğine bu yıl katılım beklenenin üzerinde oldu.
Rize Ticaret ve Sanayi
Odası’nın sosyal faaliyetler çerçevesinde geleneksel hale getirdiği
Ramazan ayındaki etkinliklerinden iftar yemeğin de Rize’deki
ticaret erbabı bir arada orucunu
açtı. Üst düzey bürokrasinin de
davetli olduğu iftar yemeğine bu
yıl katılımın çok fazla olduğu gözlendi.
Yakamoz Restorant’da
verilen yemeğe Vali Yardımcısı,
Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı, Çay İşletmeleri Genel
Müdürü, Emniyet Müdürü, Rize
Üniversitesi Rektörü, Cumhuriyet
Savcısı, İdare Mahkemesi Başkanı, Defterdarı, İl müftüsü, Sivil
toplum kuruluşlarının başkanları,
RTSO üyeleri, Artvin, Hopa, Ardeşen, Çayeli, Of Ticaret Odası
başkanları, manevi duyguların
paylaşıldığı iftar yemeğinde RTSO
üyeleriyle bir arada oldular.
RTSO Meclis Başkanı Şa30
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
ban Aziz Kararemehmetoğlu,
Yönetim Kurulu Başkanı Ömer
Faruk Ofluoğlu ve yönetim kurulu üyeleri davetlileri tesis girişinde
karşıladılar.
İftar öncesi Çay tv, restorantın bahçesinden canlı yayın
gerçekleştirdi. Rize’nin sorunlarının bir kez daha gündeme geti-
rildiği ve Orhan Yazıcıların sunum
yaptığı yayına RTSO Meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, Yönetim kurulu Başkanı Ömer
Faruk Ofluoğlu katıldı. RTSO’nun
geleneksel ifrtar yemeğinin duasını da İl Müftüsü İlyas Serenli
yaptı.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
31
Reklam
32
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Başkan Ofluoğlu’nun kriz değerlendirmesi ‘
Ekonomik kriz ve kredi kartları borçları
nedeniyle tüccarların geleceği parlak değil
Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu,
ekonomik kriz ve kredi kartı borçları
nedeniyle tüccarların geleceğinin
parlak olmadığını söyledi.
Ofluoğlu, gazetecilere
yaptığı açıklamada, Türkiye’de ekonomik krizin büyük çaplı hissedilmesinin en önemli nedeninin bankalar
olduğunu savunarak, ‘’Borçsuz ne
halkımız ne esnafımız var’’ dedi.
Türk halkının yüzde 70’inin
bankalara borçlu olduğunu öne
süren Ofluoğlu, ‘’Kredi kartlarının
rastgele dağıtılması ile ülke bu hale
sokuldu. Hükümetin bankalar üzerinde yaptırımını artırması gerekiyor.
Daha büyük sorunların yaşanacağını düşünüyorum. Ekonomik kriz ve
kredi kartı borçları nedeniyle tüccarların geleceği parlak değil’’ diye konuştu.
Ekonomik krizin ihracat yapan tüccarı da olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Faruk Ofluoğlu,
şunları söyledi:
‘’Rize’de tüccarımız özellikle Gürcistan ve Azerbaycan’a ihracat
yapıyor. Ancak her iki ülke de ekonomik krizden nasibini almış durumda.
Tüccarlarımız artık bu ülkelere mal
satamamakta, sattıkları malların parasını alamaz duruma gelmektedir.
Bir çok esnafımız malının karşılığını
almakta zorlanacağını bile bile elindeki malın bozulamaması için büyük
risk alarak bu ülkelere mal satmaktadır.’’
Ekonomik krizin etkisiyle
Rize’de ki icra dosyalarında da büyük artış görüldü
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Odamız yönetim
Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, geçtiğimiz yıla kıyasla icra
olaylarında yüzde 20 oranında artış
gözlendiğini belirterek bu rakamın
artmasından endişelendiklerini belirtti.
Türkiye’de adı konulmayan
bir ekonomik kriz yaşandığını belirten Ofluoğlu, bu krizin Rize’yi de
etkilediğini ifade ederek. , “Dünyada
yaşanan ekonomik kriz ülkemizi de
etkilemiştir. Ekonomik göstergeler
bunu ortaya koyuyor. Yaşanan bu
krizin daha da büyümesinden endişeleniyoruz” dedi.
Yaşanan ekonomik krizden
küçük esnafında etkilendiğini belirten Ofluoğlu, insanlar bankalara
borçlu olduğu için piyasada para
dönmediğini vurgulayarak, “İnsanlarımız istikrarın yakalandığı günlerde ev ve otomobil sahibi olmak için
bankalardan kredi kullandılar. Şuan
istikrar bozuldu. Bankalara olan
borçlarını ödemekte ve geçinmekte
güçlük çeken vatandaşlarımızın ister istemez alım güçleri düştü. Buda
küçük esnafımızı olumsuz etkiledi.
Kredi kartı kullanımı artarken buna
bağlı olarak da dönmeyen kredi
kartı ödemelerinden dolayı bizim
tespitlerimize göre icraya verilen vatandaşlarımızın sayısı geçtiğimiz yıla
kıyasla yüzde 20 oranında arttı”
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
33
TEB’den üyelerimize özel
kredi desteği
Odamız üyelerinin kullanması için özel kredi paketi hazırlayan
Türkiye Ekonomi Bankası ile protokol
imzalandı.
Rize Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirilen imza törenine
RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer
Faruk Ofluoğlu, TEB Karadeniz Bölge Müdürü Ethem Kemal Gülenler,
RTSO Yönetim Kurulu üyeleri ve TEB
Rize Şubesi Müdürü Nevare
Emiralioğlu katıldı.
RTSO Yönetim kurulu
Başkanı Ofluoğlu kredi protokolünü imzalarken yaptığı
konuşmada, kredi kullanacak
üyelerine hatırlatmada bulunarak “Ekonomik krizin yaşandığı bu ortamda krediler
üyelerimizin belki biraz olsun günlük
sıkıntılarını giderebilir.
Ancak aldıkları krediyi
bilinçli ve yerinde kullanamayacak olanlar
almadan önce çokiyi
düşünmelidirler.”
Oda üyelerinin kredi
ihtiyaçlarına göre faiz
oranları hazırladıklarını belirten TEB Doğu
Karadeniz Bölge Mü-
dürü Gülenler de “TEB İşletme Bankacılığı olarak sivil toplum kuruluşları ile
işbirliği içinde olmak bizim için büyük
önem arz ediyor.. Türk ekonomisinin
önemli bir bölümünü küçük işletmeler
oluşturuyor. TEB olarak bu işletmelere
her alanda destek vermeye çalışıyoruz. Bu işletmelerin hem bulundukları
bölgeye hem de ülke ekonomisine
olan katkılarını artırmalarına olanak
sağlayarak Rize ekonomisinin kalkınmasına destek olacağız.”dedi.
RTSO’nun minik ziyaretcileri
Rize Ticaret ve Sanayi Odasının ilk defa değişik ziyaretçileri oldu. Rize Belediyesi Kent Konseyi Gençlik Merkezinin, farklı örf ve
adetlerin tanınması ve paylaşılması ,
bölgesel ön yargıların giderilmesi kap-
samında hazırladığı “Denizin çocuklarından, dağların çocuklarına“ projesi
için Rize’ye gelen, Ardahan Bağdaşen
Köyü Şehit Er İnan Akçam İlköğretim
Okulu öğrencileri RTSO’ya da ziyerette bulundular.
RTSO yönetim kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu öğrenclerle
bir süre sohbet etti ve ticaret odaları
hakkında bilgilendirdirerek öğrencilerin sorduğu soruları cevaplandırdı.
İlk defa deniz gördüklerini
ve yine ilk defa lünaparka gittiklerini
söyleyen öğrencilere Ofluoğlu çeşitli
hediyeler verdi.
34
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Polonya Ticaret Müsteşarından
Odamıza ziyaret
Polonya’nın Ankara Büyük
Elçiliği Ticaret ve Yatırım Geliştirme
Müsteşarı Michal Mierzwa Odamızı ziyaret ederek Yönetim Kurulu
Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ve
yönetim kurulu üyeleriyle yaptığı
görüşmede Türk iş adamlarını yanlarında görmek istediklerini ve karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesini istediklerini söyledi.
Türkiye ve Polonya arasında, tarihi dostluğun neden olduğu
mükemmel bir siyasi ve kültürel bağ
olduğunu belirten Müsteşar Mierzwa “İkili ticaret ilişkilerini tutarlı bir
yönde geliştirmeyi amaçladık. Türkiye ve Polonya arasında bulunan
oldukça mütevazi seviyelerdeki ticaret ve yatırım ilişkilerinin ardında,
tarihi dostluğun neden
olduğu mükemmel bir
siyasi ve kültürel bir bağ
duruyor. Bu bağı geliştirmeli, karşılıklı ekonomik
yarar sağlamak amacıyla girişilen bazı projeler
ve ticari imkanlarla geçiş köprüsü sağlanmalıdır. Bu anlamda ticaret
odalarını ziyaret ederek,
Polonya ile ilişki içerisinde olan iş adamlarının sorunlarını
dinliyoruz. Yaşadıkları sıkıntıların
çözümü noktasında destek olarak,
ilişkilerin gelişmesini hedefliyoruz.
Türk iş adamlarını yanımızda görmek istiyoruz. Karşılıklı iş ilişkilerini
geliştirmemiz, dostluğumuzu da
geliştirecektir” dedi.
RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ise AB
ülkeleriyle işbirliği içerisinde olmaya
çalıştıklarını kaydederek, ‘’AB destekli projelerle Avrupa’da önemli
yere sahip ülkelerin ticaret odaları
ile birlikte hareket ediyoruz. Polonya son yıllarda hızlı bir gelişim
ve değişim içerisinde. Bu anlamda
ilişkilerimizin artması lazım. İki ülke
arasında, Ticaret odalarının ortak
girişimleri, işbirliğini artıracaktır’’
dedi.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
35
Rizeli’nin Tercihi
Doğal Gaz Oldu
Recep ÜNVEREN
Karadeniz Doğalgaz
Bölge Müdürü
Rize,Trabzon, Akçaabat ve en son Of’u kapsayan
bölgede15Mart 2007 tarihin
de doğal gaz dağıtım lisansı sahibi olan Karadenizgaz,
aynı yıl içersinde yatırımlarına
başlamış olup, 2007 ve 2008
yıllarında BOTAŞ’ın doğal gazı
ulaştırdığı Rize de yatırımlarını
yoğunlaştırmıştır. 2008 Eylül
ayında şehre doğal gaz arzını
sağlayan şirketimiz toplam 17
mahallede 1.300 binaya ve
toplam 17.000 konuta doğal
gaz sağlayan şebekesini devreye almıştır.
Karadenizgaz yatırım
faaliyetleri ile birlikte doğal gaz
kullanımının yaygınlaştırılması
ve doğal gaz kullanıcılarının
bilinçlendirilmesi konusunda
da yoğun çalışmalarını sürdürmektedir. 2009 yılı Mart,
Haziran ve Eylül ayları içersinde düzenlediği kampanyalar
ile doğal gaz alt yapısı tamamlanmış potansiyel doğal
gaz kullanıcılarına ulaşmak
için 40.000 konut ziyareti
gerçekleştirmiştir. Bu çalışma
36
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
esnasında potansiyel kullanıcı
konumundaki her bir konut 3
kez ziyaret edilmiştir. Ayrıca
oluşturulan mobil abonelik ve
tanıtım stantları ile Rize şehir
merkezinde yaklaşık 10.000
Rizeliye ulaşılmıştır. Bu çalışmalarımızın Rize Belediye binası içerisinde kurduğumuz
masa ve yaz dönemi Deniz
Caddesi’nde oluşturulan fuar
alanında 1 hafta süresince
devam eden Doğal Gaz ve
Enerji Fuarı ile de şehirde doğal gazın bütün mecralar kullanılarak tanıtımı ve yaygınlaştırılması konusunda bilgi
verildi.
Bu çalışmalarımız içerisinde Karadenizgaz bölgesindeki doğal gaz kullanıcılarının
İstanbul, Ankara, İzmit gibi
doğal gazın yaygın olarak
kullanıldığı şehirlere göre, ortalama %15 daha ekonomik
oluşu, işletmemizde görevli
eğitimli, mesleki hassasiyeti yüksek uzman kadromuz
ile yürüttüğümüz işletme
faaliyetlerimizin, Kalitesi ve
Müşteri memnuniyetini önde
tutan hizmet sunuş tarzımızı
gören hemşerilerimiz 2009 yılı
içersinde doğal gaza büyük
teveccüh göstermiştir.
2008 yılı sonunda
2.474 olan abone sayımız
7.000’e ve 1.333 olan gaz
kullanıcı sayımız 5.250 sayısına ulaşmıştır. Yılsonunda
doğal gazı tercih eden konut
sayısının 8000 ve gaz kullanacak konut sayısının da 6500’e
ulaşacağı öngörülmektedir.
Abone olmuş ve henüz doğal gaz kullanımına
başlamamış müşterilerimizin
31 Aralık 2009 tarihine kadar
doğal gaz kullanımına geçmeleri halinde 100 m3 ücretsiz doğal gaz kullanabileceğini hatırlatmak isteriz.
Konut dışı kullanımlarda ise 2009 yılı şirketimiz
açısından başarılı bir yıl olarak
geçmiştir. Kamu hizmet binaları başta olmak üzere, Rize
Belediyesi, Rize Valiliği, Rize
Üniversitesi, Rize 82. Yıl Devlet Hastanesi, Çaykur Genel
Müdürlüğü ve Lojmanları ile
100.Yıl Paketleme Fabrikası ve
Lojmanları doğal gazı tercih
eden başlıca kamu kurumlarıdır.
2010 yılı içersinde ise
Rize’de doğal gaz ulaştırılmış
ve henüz doğal gaz kullanıma geçmemiş 20 İlk ve Orta
Düzeydeki Okul ile bölgemizin sanayisini temsil eden
ÇAYKUR’ a ait fabrikaların
doğal gaza kavuşturulması
hedeflenmektedir. Bu kapsamda yer alan Gündoğdu,
Cumhuriyet ve Zihni Derin
çay fabrikaları ile Çay Araştırma Enstitüsü doğal gaz ulaştırılacak tesisler olarak tespit
edilmiştir.
Tamamlamak üzere
olduğumuz 2009 yılı yatırımları sonucunda 21.000 konuta doğal gaz arzı sağlayacak
altyapı inşasını tamamlamış
olacağız. Özetlediğimiz bu
çalışmaların başarısı yanında
doğal gaz servis kutusu bağlantısı yapılmak sureti ile kapısına kadar doğal gaz götürülmüş olan 750 binadan henüz
doğal gaz talebinin gelmemiş
olması, 2010 yılı içerisinde tanıtım ve pazarlama faaliyetlerimizde bu grubu öncelikli
hale getirmiştir.
Doğal gazın bölgemizde yaygınlaşmasından itibaren Rize de 26 ve Trabzon
da 17 olmak üzere toplam 43
doğal gaz dönüşüm firması
şirketimizden yetki alarak faaliyet göstermektedir.
Bu rakamlar doğal gazın bölgemizde oluşturduğu
ekonomik hareketlilik ve yeni
bir istihdam sahası olması açı-
sından önemlidir. Şirketimizin
organizasyonunda, Gazmer
,Ugetam ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülen
eğitim ve sertifika faaliyetleri
ile de nitelikli iş gücü oluşturulmaya devam edilmektedir.
Şirketimiz tarafından
yetkilendirilen firmaların, doğal gaz kullanıcısı müşterilerimize, tesisat dönüşüm
işlerinde sağladıkları ödeme kolaylıkları, doğal gazın
yaygınlaşması
konusunda
önemli etkenlerden birisi olarak tespit edilmiştir.
Şehirlerimizin kurulduğu coğrafya dikey yapılaşmayı zorunlu hale getirmiştir.
Yüksek binaların hava akımına karşı bir set oluşturması
özellikle kış mevsiminde ciddi
hava kirliliği yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Modern
şehir hayatının vazgeçilmez
yakıtı olan doğal gaz, çevre ve hava kirliliği açısından
da bölgemiz için bir zaruret
haline gelmiştir. Bu sorunun
en kısa sürede çözülebilmesi
için şirketimiz, dağıtım bölgesinde doğal gaz altyapısını
hızlı bir şekilde tamamlayarak
sorumluluğunu yerine getirmektedir.
2009 yılı Şubat ayında
Türkiye tarafından da imzalanan ve meclis tarafından da
onaylanan Kyoto Pprotokulu
doğal gaz kullanımı konusun
da zorlayıcı hükümler içermektedir. Bu protokolle birlikte yerel yönetimler bu konuda yetki ve yaptırım sahibi
haline gelmektedir. En son
Aralık ayında düzenlenen Kopenhag iklim zirvesi kararları
, özellikle sanayi tesislerinde
doğal gazın kullanımı konusunu öncelemektedir.
Özellikle 2008 yılı sonunda
uygulanan fiyat politikası sebebi ile doğal gaz pahalı bir
yakıt olduğu algısı oluşmuştur. Yıl içerisinde yapmış olduğumuz tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri ile en çok
karşılaştığımız sorun doğal
gazın ekonomik bir yakıt olup
olmadığı konusundadır. Ekim
2009 yılı itibari ile 1 yıllık kullanımlar esas alınarak yapılan
değerlendirmede Rize’de doğal gaz kullanan bir ailenin
ısınma, pişirme ve sıcak su
ihtiyacı için doğal gaza ödediği ortalama tutarın 1330 TL
olduğu görülmüştür. Mutfak
tüpü fiyatının ortalama 40
TL olduğunu ve bir ailenin 2
adet mutfak tüpü ile pişirme
ve sıcak su ihtiyacını karşıladığı esas alınırsa, doğal gazın
ekonomik bir yakıt olduğu
çok açık bir şekilde görülecektir.
Ekonomik ve güvenli
doğal gaz kullanım konusunda müşterilerimizin bilinçlendirilmesinin, 24 saat boyunca sürdürdüğümüz temel bir
faaliyet olduğunu hemşerilerimize duyurmak istiyoruz.
187 doğal gaz acil telefonumuz ile tüm müşterilerimize 24 saat güvenli ve
sürekli enerji hizmetini sunmaktayız. Bu konuda 2009
yılı müşteri çağrılarına ulaşma
süremiz sadece 7 dakikadır.
Uzman kadromuzla müşterilerimize birinci sınıf hizmet
sunmaya gayret etmekteyiz.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
37
Rize’nin Eğitim
Sorunları ve Çözüm
Önerileri
Hamit TURNA
Eğitimci
1997 yılında okulumuzun kuruluşunun 1. yılında
“Rize’nin Eğitim Sorunları ve
Çözüm Önerileri “ konusunda
Rize Fen Edebiyat Fakültesiyle
işbirliği yaparak bir panel düzenledik. Panelde, okul öncesi
eğitim, ilköğretim, ortaöğretim
ve yükseköğretim sorunlarını
uzmanlarından dinledik. Elde
ettiğimiz çözüm önerisini günün ilgililerine ulaştırdık.
Çözüm önerisi, İl’deki
tüm resmi ve özel kurumlar ve
sivil toplum kuruluşları tarafından ilimizin en önemli sorununun eğitim sorunu olduğu
kabul edilecek ve bu konuda
her kurum ve kuruluş katkıda
bulunacaktı.
Günümüzde
eğitim,
okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim ile
sınırlandırılmamaktadır. Öğrenilen bilgiler çok çabuk eskidiğinden “Yaşam Boyu Eğitim”
ilkesi benimsenmiştir. Bu anlayış tüm yaşayanların sürekli
eğitimini
kapsamaktadır.Bu
nedenle eğitim sorunlarının
çözümlerini ülkede Milli Eğitim
Bakanlığı ve illerde Milli Eğitim
38
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Müdürlükleri kaldıracak güçte
değildir.
İlimizde, hayırsever kişi
ve kurum tarafından birçok
yeni okul yaptırılmıştır, ancak
yapılan bu okulların çoğunun
bir toplantı salonu, tiyatro salonu, spor salonu bulunmamaktadır ! Eğitim kurumları 5
duyuya hitap edecek biçimde
planlanmalıdır.
“Yaşam Boyu Eğitim”
yaşamın her alanında öğrenilir.
Çocukları ve gençleri okullarda
hapsederek yaşamla bağlarını
koparmak da çok yanlıştır. Çocuklar ve gençler kendi ailelerinin çarkının nasıl döndüğünü
bilerek, küçük yaşlarda aile
çarkının dönmesine katkıda
bulunmaları gerektiğini öğrenmeleri gibi; her kurum ve kuruluşun işleyişi tanıyarak onlarla
ilgili düşünce ve hayaller kurabilmelidir. Ailesi ve ülkesinin
sorunlarıyla ilgili düşünce ve
hayalleri olmayanların beklentileri de olmaz. Beklentileri olmayanların da gelecekle ilgili
çabaları olmaz. Gelecekle ilgili
çabaları olmayanlar başarılı
olamazlar!
İlimizde, eğitim sorunlarının çözümleri için tüm resmi
ve özel kurumların, sivil toplum
kuruluşlarının ortaklaşa oluşturacakları bir eylem planına
ihtiyaç vardır.
Özel İdare Müdürlükleri
eğitim için bugüne dek yaptıklarından farklı neler yapabilir?
Belediyeler, çocuklar,
gençler, yetişkinler ve yaşlıların
eğitimi için neler yapabilir?
Çaykur, kendi elemanlarının ve çocuklarının eğitimi
için neler yapabilir?
Sivil toplum kuruluşları,
kendi üyeleri ve çocuklarının
eğitimi için neler yapabilir?
Üniversitelerimiz, kendi
elemanlarının ve ilimizin eğitimi için neler yapabilir:
İlimizin öncelikli sorunu
eğitim sorunudur. Bu sorunun
çözümü için hepimiz sorumluyuz! Her yerde eğitim konuşulmalı, evlerde, kahvehanelerde,
sokakta, TV’lerde .vb.
Çocuklarımızın ve kedimizin eğitimi için, daha güzel bir gelecek için hep birlikte
daha çok çalışmalıyız.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
39
e-fatura, e-tahsilat ve e-haciz dönemi başlıyor
Vergi altyapısı tamamen
elektronik hale getirildi
Maliye Bakanlığı kayıt dışı ekonomi ile vergi kayıp ve kaçağının azaltılması için
4 koldan harekete geçti. Vergide her şeyi ‘’sanal’’ hale getirmeye hazırlanan
Bakanlık, el bilgisayarları ile mobil denetime de geçme hazırlığı yapıyor.
Maliye Bakanlığı’nın “2010
Bütçe Gerekçesi”nden derlenen
bilgilere göre, Vergi Daireleri Otomasyon Projesi’nin (VEDOP) 3.
ayağıyla birlikte vergi altyapısı tamamen elektronik hale getiriliyor.
Bu çerçevede e-fatura, e-tahsilat
ve e-haciz devreye sokuluyor. Bu
şekilde de bütün belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesi, geçmiş dönem dâhil bütün vergilerin
elektronik ortamda tahsil edilmesi
ve vergisini ödemeyen mükellefl
ere de elektronik ortamda haciz öngörülüyor. Kredi kartıyla
vergi tahsilâtını yaygınlaştırmayı
planlayan Maliye, yeni denetim
tekniklerini de hayata geçirmeye
hazırlanıyor. Bu çerçevede el bilgisayarlarının kullanılacağı mobil denetimle, kayıp ve kaçağa çok daha
hızlı ulaşılması amaçlanıyor.
KAZANAN İLE ÖDEYENİN
RAKAMLARI ÇOK FARKLI
Maliye Bakanlığının kayıt dışı ekonomi ile vergi kayıp ve
kaçağına dönük yeni tedbir pake-
tinde yeralan önlemlerden bazıları
şöyle: » Onlar (ne kazandım?), karşı taraf (ne ödedim?) diyor: Doktor,
avukat ve diğer serbest meslek erbabı mükelleflerin yıllık gelir vergisi
beyannamesi ve bildirdiği gayrisafi
hasılat ile bunlara ödeme yaptığını
belirtenlerin muhtasar beyanname ile bildirdikleri ödemeler arasında uyumsuzluk olup olmadığına
bakılıyor. Bu konuda uyumsuzluk
tespit edilen çok sayıda serbest
meslek erbabı incelemeye alındı. »
İşyeri kira geliri elde edenlerin yıllık
gelir vergisi beyannamesi ve bildirdiği gayrisafi hasılat ile bunlara kira
ödemesi yaptığını beyan edenlerin
bildirimleri arasında da çok sayıda
uyumsuzluk belirlendi. Gelir İdaresi, bu uyumsuzlukların giderilmesi
için de harekete geçti. » Motorlu
taşıt sürücü kurslarına yönelik daha
önce yapılan denetimin ardından,
hasılat ve matrah düşüklüğü ile
maliyet ve gider artışı görülenler
için yeni bir inceleme başlatıldı.
E-FATURA GELİYOR
Elektronik Fatura Kayıt
Sistemi sonrasında ülke çapında
uygulanacak, E-Fatura modeliyle
ilgili veri standartlarına göre tanımlanan E-Fatura mesajlarının alıcı ve
satıcı arasında güvenli biçimde aktarılmasını sağlayacak mesaj ağına
dönük Elektronik Fatura Platformu
oluşturma çalışmaları tamamlanma aşamasına geldi.
Elektronik Fatura Platformu, mükellefl erin elektronik fatura gönderim veya alma işlemlerini yapabilmeleri için bünyesinde
uygulamadan yararlanan her bir
mükellefe ait bir kullanıcı hesabı
barındıracak. Bu hesap aracılığı ile
Elektronik Fatura Platformunda
yapılabilecek işlemler, ilgili hesabın
kapsamına göre şekillenecek. Platform, büyük mükellefl erin uyumuna imkân sağlaması yanında,
küçük ölçekte çalışan mükelleflerin
de elektronik ağ hizmeti ile fatura
düzenleyebileceği farklı düzeylerdeki çözümleri içerecek.
Yeni sistem kapsamında,
bankaların ödeme sistemleri, ileride elektronik fatura uygulamasına uyumlu hale getirilebilecek.
Bu arada E-Fatura’nın ülke çapında uygulanmasına imkân verecek
E-Fatura Genel Tebliği ile ilgili teknik dokümanlar, yılsonuna kadar
yayımlanacak. 2010 yılında da yeni
sistemle ilgili uygulamalar geliştirilecek.
E-TAHSİLAT VE
CARİ HESAP
Mükelleflerin vergi ödemelerini kolaylaştırmak amacıyla vergi
tahsilat yetkisi verilmiş 25 bankave
PTT, Gelir İdaresi Başkanlığı sistemine bağlanıp, otomasyonkapsamındaki vergi dairesi ve mal müdürlüklerinde kayıtlı mükelleflerin
cari dönem tahakkuklarını sorgulamak suretiyle e-tahsilat yapıyor.
Bu sayede vergi tahsilatının daha
hızlı ve hatasız şekilde gerçekleştirilmesi sağlanıyor. E-Tahsilat kapsamında banka ve PTT şubelerinde
yapılan sorgulu tahsilatların eş zamanlı olarak mükellef hesaplarına
işlenmesinin sağlanması çalışmaları ise devam ediyor. Bu şekilde
E-Tahsilat sisteminde sadece cari
dönem tahakkukları değil, süresinden sonra verilen beyannamelere
ilişkin tahakkuklar ve tecil dosyaları
da sorgulanabilecek. Bankaların
E-Tahsilat kapsamında geliştirdikleri programların test çalışmaları
devam ediyor. Test çalışması biten
banka hemen uygulamaya alınacak.
E-HACİZ
Kamu alacaklarının süratle
tahsili, takip masrafl arının ve idare ile ilgili kurumların iş yükünün
azaltılması, zaman tasarrufu sağlanması ve haciz uygulamalarının elektronik ortamda yapılması
amacıyla (E-Haciz) Projesi geliştirildi. 5479 Sayılı Kanunla 3. kişiler
nezdindeki varlıkların elektronik ortamda haczine imkân veren yasal
düzenleme de yapıldı ve projenin
tarafı bankalar ile yürütülen görüşmeler sonucu altyapı oluşturuldu.
Mayıs 2009 itibariyle 37 banka
ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş ile
protokol imzalandı ve bankalar ile
Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş nezdin-
deki varlıkların elektronik ortamda
haczi uygulaması başlatıldı.
E-haciz projesi, vergi dairesi, merkez ve bankalar olmak üzere 3 ana bölümden oluşuyor. Vergi dairesi ve merkez için uygulama
yazılımları hazırlanarak, test çalışmaları bitirildi. 36 banka ve tüm
vergi dairelerinde de projenin pilot
olarak uygulanmasına başlandı.
Kanunla, gayrimenkul, gemiler ve
taşıtların elektronik ortamda haczine imkân veren yasal değişiklikler
yapıldı ve altyapı oluşturuldu.
MOBİL DENETİM VE
MERAK PROJESİ
Gelir sisteminin etkinliğinin artırılması ve idari kapasitenin
geliştirilmesi amacıyla denetimlerde ve yoklamalarda mobil cihazlar
(el bilgisayarları) kullanılmaya başlanacak. Mobil denetim için de,
üretim ve satış aşamasında otomasyon uygulamalarının kapsamı
geliştirilecek. İncelenecek kurumlar
vergisi mükellefl erinin seçiminde
kullanılmak üzere başlatılan ‘’Merkezi Risk Analizi ve Katmanlaştırma
(MERAK) Projesi’’ çalışması da devam ediyor. Bu çalışma ile şirketler,
çok daha etkin ve sağlıklı şekilde
büyüteç altına alınacak ve şeffaf
hale gelecek.
GAYRİMENKUL
SATANLARA
MEKTUP
Veri ambarındaki kuyumculuk ve kontör satışıyla uğraşan
mükellef bilgilerinden hareketle,
faiz ve komisyon karşılığı ödünç
para vererek tefecilik yapanlara yönelik takibat yaygınlaşacak. 2007
ve 2008 yılına ilişkin olarak Veri
Ambarı’na gelen bilgilerde ticari faaliyetlerde kullanılan çeşitli fi nansal araçlar ile işlem yaptığı halde
mükellefi yeti olmayan kişiler ve bu
kişilerin bağlantısı bulunan gerçek
veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin
kayıt altına alınması konusunda
çalışma yapılacak.
2004 yılından itibaren edindikleri 5 ve üstündeki gayrimenkulü 5yıl içinde elden çıkaranlardan,
bu satıştan elde ettiği gelir için beyanname vermeyenler ile verdikleri
beyannameye dâhil etmeyen riskli
mükellefler belirlenecek. Bunlara
öncelikle mektup gönderilerek,
beyan dışı bıraktıkları gelirlerini
beyan etmeleri istenecek. Ek beyanda bulunmayana ise denetim
elemanı gönderilecek.Veri Ambarı,
inceleme ve denetim çalışmalarına
kaynak teşkil edecek yeni verilerle
güçlendirilecek.
ONLİNE ARAÇ TESCİL
PROJESİ
Başbakanlık
tarafından
kamu hizmetlerinde verimlilik ve
etkinliği artırma ve bürokratik işlemleri basitleştirme çalışmaları çerçevesinde öncelikli 11 adet
E-Devlet Projesinden biri olarak seçilen ‘’Online Araç Tescil Projesi’’
yılsonuna kadar bitirilecek. Trafik
para cezalarının takip ve tahsilinin
daha etkin şekilde yürütülmesini
sağlamak amacıyla, halen el ile düzenlenen ve sisteme girilen trafi k
idari para cezası tutanakları, elektronik ortamda düzenlenecek. Tutanakların, çevrim içi olarak sistemde görülebilmesi için gerekli teknik
çalışmalar da sürüyor.
ÖZELGE OTOMASYON
SİSTEMİ
Vergi Dairesi Başkanlıklarınca alınan özelge taleplerinin Gelir İdaresi Başkanlığı onayı ile otomasyon ortamında hazırlanması
ve tüm Gelir İdaresi Teşkilatınca
paylaşılabilmesi için ‘’Özelge Otomasyon Sistemi’’ oluşturuluyor.
Yeni sisteme ilişkin analiz, programlama ve test çalışmaları tamamlandı. Yeni sistemin pilot çalışması da,
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığınca
başlatıldı. Pilot çalışmanın tamamlanması ve eksikliklerin giderilmesinin ardından 2010 yılında tüm
Türkiye’de bu sisteme geçilecek.
KREDİ KARTLI TAHSİLAT
Motorlu taşıtlar vergisi
mükellefl erinin ödemeleri gereken motorlu taşıtlar vergisi ve bu
vergiyle beraber kayıtlarda izlenen
trafi k para cezalarının kredi kartı
ile internet üzerinden ödenebilmesine imkân vermek amacıyla
başlatılan Kredi Kartı İle Vergi Tahsilatı Projesi kapsamında, protokol
yapılan bankalar aracılığıyla 2009
yılı Ocak ayı içerisinde kredi kartıyla
tahsilata geçildi. Projenin kapsamının genişletilmesi konusundaki
çalışmalar da devam ediyor.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
41
Kriz Döneminde Pazarlama
Nasıl Yapılmalıdır?
Ekonomik kriz dönemlerinde, yöneticiler hızla harcamaları kısma kararı alır ve
bunun ilk adımı da reklam
harcamalarıdır. Zaten üst yönetimde görev alan ve çoğunluğu finans kökenli olan
kişiler, reklamın gücüne pek
inanmaz. Onlar pazarlamayı
ve reklamı, kar yaratan bir faaliyet olarak değil, rakiplere karşı bir savunma önlemi olarak
görür.
Bugüne kadar devrim
yaratan pek çok kitaba, pazarlama sektörünü derinden
etkilemiş onlarca makaleye
imza atmış, Northwestern
Üniversitesi Profesörü Philip
Kotler’in; ‘Pazarlama harcamalarını kesme demek kolay.
İşlerin kesatlaştığı dönemlerde bize nasihat değil, somut
öneriler lazım’ diyenlere cevabı şu:”Resesyon kapıyı çaldığında yapılacak en doğru iş,
çok işlevli bir komite kurmak
ve tüm maliyetleri gözden geçirmektir. Komite, şirketin promosyon faaliyetlerini, dağıtım
kanallarını, pazar segmentlerini, müşteri kitlesini ve coğrafi
yayılımını tek tek inceleyip,
maliyetleri düşürülecek alanları belirlemelidir. Her şirketin,
zarar ettiği veya zayıf olduğu
bir promosyonu, bir dağıtım
kanalı, müşteri kitlesi ve coğrafi bölgesi vardır. Resesyon
döneminde ev temizliğine ve
tasfiyeye bu zaaf noktalarından başlamak gerekir.İşlerin
durgunlaştığı dönemler, şirke42
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
tin gelişme döneminde aldığı
fazla kiloları eritmek için iyi bir
fırsattır. Lüks harcamaların ve
gereksiz savurganlıkların azaltılması şirketi daha sağlıklı bir
duruma getirir.
Maliyetleri düşüren yalın yönetim tekniklerini normal
zamanda uygulayan tutumlu
şirketler, işler durgunlaştığında
fazla sıkıntı çekmez. Müşterilere normal zamanlarda sunulan kalite ve hizmet düzeyini,
durgunluk döneminde düşürmek rakipleri güçlendirir. Maliyetleri şirket içinde azaltmak
yerine, yükü yan sanayi kuruluşlarına ve bayilere aktarmak
da yanlıştır. Yeterli sermayesi
olan şirketler, resesyonda geriye yaslanmak yerine rakiplerinin pazar paylarına göz dikebilir. Bu şirketler için zor günler
yeni bir büyüme fırsatı yaratır.
Finansal gücü yeterli olmayan işletmeler ise, pazarlama
harcamalarında total bir kısıt-
lamaya gitmek yerine, doğru
bir analiz ile eksik ve verimsiz
faaliyetlerinde kesinti yaparak
rahatlayabilirler.”
Paniğe Kapılan Girişimci
Nerede Hata Yapar?
Kotler’in ifade ettiği kriz
dönemi pazarlama yanlışlarını,
Referans Gazetesi Yazarı Faruk Türkoğlu “düz mantık hataları” olarak adlandırıyor. Türkoğlu, kriz döneminde paniğe
kapılan girişimcilerin yaptığı 3
ana hatadan bahsediyor:
1. Maliyetleri düşürmek
için, ilk adım olarak pazarlama
ve reklam bütçelerinde kesinti
yapılır.
2. Ekonomiler durakladığında, iç ve dış talep ile satışların aynı oranda düşeceği
varsayılır.
3. Zor günler için belirlenen strateji, dönem boyunca hiçbir değişiklik yapılmadan
aynen uygulanır.
Bu önlemlerin gerisin-
de, “düz mantık yaklaşımı” ve
‘Ekonomi daraldığına göre benim de işlerim daralacak’ düşüncesi yatar. Düz mantığın
kaçınılmaz sonucu, savunmaya ağırlık vermek ve geriye yaslanmaktır. Oysa farklı düşünce
tarzı, yaklaşım ve önlemlerle,
durgunluk dönemlerinde bile
işin geliştirilmesi, hiç olmazsa
hasarın asgari düzeyde tutulması mümkündür.
İşlerin
durgunlaştığı
dönemleri basmakalıp düşüncelerle ve üstünkörü önlemlerle geçiştirmek zordur. Sıkıntılı dönemler, geçmişten daha
farklı ve analitik düşünmeyi,
ayrıntıları dikkate alan bir “ince
ayar” yaklaşımını gerektirir.
Böyle dönemlerde, aşağıdaki
konuların çözümlerini planlayan şirketler, krize karşı daha
güçlü durabilir:
Gelir kaymalarının incelenmesi: Yeni dönemde gelir
gruplarının tercihlerinde aşağıya doğru kaymalar görülür.
Durgunluk dönemlerinde ortanın üstü gelir grubundaki
tercihlerin niteliği, orta sınıfa
doğru yaklaşır. Orta sınıftakiler
de ortanın altı gelir grubunun
satın aldığı ürün ve hizmetlere ilgi duyabilir. Girişimciler bu
kaymaları dikkate alark ürün
farklılaştırmasına gidebilir ve
satışlarını artırabilir.
Geçici indirimler: Müşteri kaybetmemek için, bazı
ürünlerin fiyatında, kaliteyi düşürmeksizin geçici olarak indirim yapılabilir. Bu uygulama,
bir süre için kar marjlarını düşürse de müşterinin orta vadedeki sadakatini güçlendirir.
Yeni ürün konseptleri:
Yeni dönemde ekonominin
genel seyrinin, ailelerin geçimleri üzerindeki etkilerini analiz
edip, yeni ürün konseptleri
geliştirmek satışları artırabilir.
Özellikle yeni teknolojiler kullanılarak üretilecek göz alıcı
ürünler, durgunluk döneminde bile tüketicilerin satın alma
kararlarını olumlu etkileyebilir.
Kompakt ürünler: Durgunluk dönemlerinde fiyatı
makul, ancak kalite seviyesi
yüksek “kompakt” ürünler geliştirmek, düşen talebi canlandıracak, karlar marjını düşürse
de markaların gelir düzenini
koruyacaktır.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
43
TOBB’dan Rize’ye eğitim yatırımı
Eğitime Muhteşem Bir Eser Daha
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından finanse edilerek, ihalesi
Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan 8.500.000,00 TL proje
bedelli Rize TOBB Fen Lisesi inşaatının yapımı hızla devam ediyor. Binaın ikinci sömestride hizmet vereceği
belirtildi.
İhaleyi kazanan Yüklenici firma BAŞ İnşaat tarafından mart ayında Rize Merkez Dörtyol’da İnşaatına
fiilen başlanan Okul inşaatı için 300
gün süre verilmiş olup, inşaat yıl sonunda tamamlanarak İl Milli Eğitim
Müdürlüğü’ne teslim edilecek.
Toplam 16 derslikli olarak
yapımı gerçekleştirilen Fen Lisesi binasında, 300 öğrenci kapasiteli pansiyon, 1 adet spor salonu ve 10 daireli
44
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
lojman bulunmaktadır.
Okula “TOBB Rize Fen Lisesi”
ismi verilirken, kampus içerisinde yer
alan spor salonu ve öğrenci pansiyonuna arsayı bağışlayan Topaloğlu
Vakfı tarafından uygun görülecek bir
isim verilecektir.
RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk OFLUOĞLU, “Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye genelinde yapmayı planladığı beş eğitim
tesisinden birini ve de ilkini Rize’de
gerçekleştirmiştir. Rize eğitimine kazandırdıkları bu modern eğitim tesislerinden dolayı TOBB Başkanı Sayın
Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun şahsında tüm
yönetim kuruluna, Rize halkının şükran ve teşekkürlerini sunuyoruz. Gerçekten yalnız ilimiz değil ülkemiz, eği-
tim binasıyla, spor salonuyla, lojman
ve öğrenci pansiyonuyla modern bir
eğitim kompleksine kavuşmuştur.
İhaleyi kazanan fırma büyük
bir özveri ile yapım çalışmalarını sürdürmektedir. TOBB Rize Fen Lisesi
ikinci dönem, yeni binasında eğitim
ve öğretime devam edecektir.
TOBB Rize Fen Lisesi, Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve
Teknoloji Üniversitesi’nin (TOBB ETÜ)
bir yerde alt yapısını oluşturacak şekilde eğitim verecektir” dedi.
2009-2010 eğitim -öğretim
yılının ikinci yarısıda hizmete girmesi beklenen TOBB Fen Lisesi nin tamamlanması ile Rize Eğitimdeki fiziki
altapı bakımından eksiği olmayan
Türkiye’nin ilk üç ilinden birisi olacak.
n
ı
y
Ça
i
r
e
l
n
e
y
e
m
n
i
l
i
B
Gün içinde oldukça fazla tüketilen çayın
rengi, kokusu ve tadıyla yarattığı
mucizeleri biliyor musunuz?
Çayın faydaları ve zararları üzerine açıklamalarda bulunan ABD’li
uzmanlar siyah çayın, rengiyle
göze, kokusuyla burna, şekerini
karıştırırken kulağa, sıcaklığıyla
tene, tadıyla ise dile iyi geldiğini
söyledi.
İşte uzmanlardan
çayın faydaları...
* Saçı şampuanla yıkadıktan sonra, son su olarak bir çaydanlık ılık
çayla durulayın.
* Ayağınız kokuyorsa, ılık çay
dolu bir leğene ayaklarınızı koyun
ve her akşam yatmadan önce 10
dakika tutun. 10 günde koku diye
bir şey kalmayacaktır.
* Cildiniz yağlıysa banyodan
çıkmadan bir çaydanlık çay ile
teninizi ovuşturun, balsam vazifesi
görür.
* Eliniz balık ya da soğan kokuyorsa, elinizi demli çayla yıkayın.
Uzmanlar, ‘’Şişmanlar, kalp, sinir, mide ve karaciğer hastaları,
romatizma ve nikristen şikayet
edenler, böbreklerinde kum veya
taş olanlar, yüksek tansiyondan
yakınanlar, üremi veya albüminüri olanlar, mümkün olduğu kadar
az çay içmeliler” uyarısında bulundu.
Çay içenler ile çay içmeyenler
arasında, kalp krizi sonrası ölüm
oranları da araştırıldı. Çay tüketimi fazla olanlarda, çay tüketmeyenlere oranla yüzde 44 daha az
kalp krizi nedenli ölüm görülüyor.
Bir haftada 14 bardaktan daha
az çay tüketenler ise, hiç tüketmeyenlere oranla yüzde 28 daha
az kalp krizi sonucunda ölümle
karşılaşıyorlar.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
45
46
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
47
Günümüzde yaygınlaşan satış yöntemi
E- Pazarlama
nedir ?
Pazarlamayı, klasik bakış açısıyla bir ürünün tüketici tarafından bilinmesi, talep
edilmesi ve alınmasını sağlayan, bu çerçevede, birçok
bileşeni bulunan planlanmış
çalışmalar bütünü olarak tanımlayabiliriz. Geleneksel olarak bir şirket müşterilerine;
yüz-yüze görüşme, posta
veya telefonla görüşme yöntemleriyle ulaşır. Satış kanalı
olarak adlandırılan bu değişik
yöntemler, müşterilere ihtiyaçları olan ürünleri veya servisleri sunmayı amaçlar.
İnternetin yaygınlaşması ve iş hayatında kullanılmaya başlanması ile birçok iş
alanı tüketicilerinin de dolaylı
yönlendirmesi ile geleneksel
yöntemlerin dışına çıkarak interneti de etkin ve önemli bir
kanal olarak kullanmaya baş-
ladı. “e-business” teriminin
de ortaya çıkmasına neden
olan bu değişim, elektronik
ortamlarda alışverişi de geleneksel yöntemlere göre çok
daha popüler hale getirdi.
Pazarlamada internet
kullanımının geniş bir kitleye
ulaşabilme imkanı, interaktif
ilişki kurabilme, maliyetlerin
azalması ve zaman tasarrufu gibi bir şirket için büyük
önem taşıyan artıları düşünüldüğünde, yoğun kullanımının da nedenini açıklamış
oluyoruz. İçerisinde milyonlarca kullanıcının bulunduğu bir platform haline gelen
internet, şirketler için de çok
cazip bir müşteri potansiyeli
anlamına geliyor.
İnternette pazarlama
daha hızlı, daha ucuz ve
daha doğru sonuçlar verebil-
me özelliklerine de sahip. Genel olarak internet üzerinde
bir şirket kendisini tanıtabilmek için kendi web sayfaları
kaynak olmak üzere, internet
reklamlarını, arama motorlarını, tartışma gruplarını veya
e-posta gönderim tekniklerini
kullanabilir.
İnternet üzerinden yapılan pazarlamada en önemli
konu, bir şirketin ulaşabileceği müşteri potansiyelinin
çoğunlukla müşterilere bağlı
olmasıdır. Bir müşterinin internet sayfalarında dolaşırken
bir ürün ile ilgili reklamı görmesi şansa bağlıdır. Bu nedenle e-pazarlama kullanılan
mecra ve yöntemler üzerinde
araştırma yapmak, etkinlik
ve hedef kitlelerini belirlemek
mutlaka gerekiyor.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
49
Tasarruf… Ama Nasıl?
Ekonomik kriz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de,
şirketler için, maliyetlerin yeniden
gözden geçirildiği yeni bir dönem
açtı. Tasarruf, her zamankinden
çok daha fazla önemli bir gündem
konusu haline geldi. Aslında birçok
uzmana göre, tüketimin en yüksek
seviyeye çıktığı, “bolluk ekonomisinde yaşanan” bir dönemi geride
bıraktık. Belki de kriz, hepimiz için,
gerçek üretim ve tüketimi gözler
önüne seren bir kapı açtı. Evet,
haklısınız bu belki de bardağın
dolu tarafından bakmak. Ancak
bu durumun üzerine unutulmaması gereken birçek daha var: Hepimiz, düşünmeden tüketirken, bu
dünyaya da çok zarar verdik. Şimdi
ise daha bilinçli tüketerek, tasarruf
ederek, dünya için de önemli bir
adım atıyoruz.
Peki, son dönemde tasarruf tedbirleri adı altında yapılan
çalışmalar gerçek anlamda, ne
kadar amacına ulaşıyor? Tasarruf
denilince çoğumuzun aklına, fazla ışıkları söndürmek, suyu dikkatli kullanmak, gereksiz masrafları
kısmak gibi önlemler geliyor değil
mi? Aslında, uzmanlara göre gerçek tasarruf, bir tür hayat felsefesi ve açılımı olarak, düşünülmeli.
Dünyanın kaynaklarının her geçen
gün daha fazla azaldığı gerçeğini
de göz önünde tutarsak, ‘Yalnızca
krizi aşmak için değil, geleceğimiz
için tasarruf yapmak zorundayız’
demek hiç de yanlış olmayacaktır.
Şirketlerde bir çok kaynağın
hatalı kullanım nedeniyle israf edildiğini söyleyen,(UZMANLAR) Yalın
Enstitü Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Yalçın İpbüken, şirketlerin,
her alanda “yalınlaştırma politikalarını” benimseyerek, hem verimliliklerini artırılabileceklerini, hem de
önemli ölçüde tasarruf edeceklerine dikkat çekiyor. Üretim yapan
50
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
bir şirkette israfın yüzde 80’lere
kadar ulaşabildiğine dikkat çeken
İpbüken; “İnsanların ihtiyaçlarına
yönelik ürün ve hizmetleri üretirken, bunu en az zararla gerçekleştirmek, gerçek tasarruftur” diyor.
Buradaki çıkış noktası ise mal ve
hizmetleri tasarlarken, üretirken,
bir yerden bir yere naklederken vb,
her süreçte gerçek ihtiyaca göre
hareket etmek…
Öncelikle Üretim Politikası Gözden Geçirilmeli
Ekonomik daralma dönemlerinde, insanların taleplerinde her ne kadar düşüş olsa da,
ihtiyaçlar her zaman var. Örneğin
bir yerden bir yere gidebilmek için
araç kullanmanın zorunlu olma-
sı gibi. Talebi etkileyen nokta ise
tüketicinin beklentisinin değişmiş
olması… Tüketiciler özellikle kriz
ortamlarında satın aldıkları ürünün
sonrasında yaratacağı maliyeti düşünüyor ve tasarruf sağlayan ürünlere yöneliyor. Bu nedenle, ürün
ve hizmetleri değişen ihtiyaçlara
göre şekillendirmek, satışları hızlandırdığı gibi, üretim maliyetlerini
de düşürüyor. “Bugünün şartlarında üretimi öyle bir şekilde organize
etmeliyiz ki, tasarladığımız ürün,
satış koşullarının bu kadar düştüğü bir ortamda bile talep görsün”
diyen İpbüken, tasarruf etmek için,
öncelikle aşırı üretimden kaçınılması gerektiğinin altını çiziyor. Zira
talebin üzerinde üretim yapmak,
depolama maliyeti yaratacağı için,
özellikle şu dönemde yarardan çok
zarar getirebilir. İpbüken’e göre
küçük siparişler alıp küçük adetlerle üretim yapmanın, şirketlere hızlı
hareket kabiliyeti kazandırıyor:”Bu
şekilde tüketicinin talebine anında
cevap verilebilir, rakiplerin önüne
geçebilirsiniz. Hammadde kaynaklarını ve fabrikaların arasında
dolaşan yarı mamulü de olabildiği kadar asgariye indirmek gerek.
Böylece hızlı, kaliteli, daha düşük
maliyetli ve karlı bir üretim sistemi
oluşturulur.”
Yalın Yönetim
Verimlilik Sağlıyor
“Şirketlerde maliyetleri gereksiz yere arttıran etmenlerin iyileştirilmesi için öncelikle yönetim
anlayışlarının değişmesi gerekiyor”
diyen İpbüken’e göre, bu nedenle kumanda eden değil, çalışanın
yanında yer alan yönetici verimli... Çalışanına sürekli soru sormak
yerine, ona yetki kullanma fırsatı
vermek, daha hızlı çözüme ulaşmayı ve dolayısıyla hataları en aza
indirmeyi sağlıyor. Bu da zamanın
daha etkili kullanılması ve verimlilik demek… Ayrıca çalışanlarla
sürekli iletişim halinde olmak da
çok önemli. Yöneticisi ile iletişim
halinde olan çalışanın motivasyonu yükseliyor. İpbüken’in bu
konudaki önerileri ise şöyle: “Çalışan ile kurulan iletişimin biçimi çok
önemli. Mümkünse açık ofis sisteminde çalışın, yüz yüze iletişim
kurun. Böylece sorunlara anında
müdahale edebilir, zaman tasarrufu sağlayabilirsiniz. Ayrıca açık ofis
siteminde çalışmak, toplantılarda
harcadığınız zamanı da yüzde 80
oranında azaltır.”
İsrafın Önüne Geçmek İçin Yapılması Gerekenler
Maliyetleri düşürmek için
işleyişin aşağıdan yukarı, yani
“üretim odaklı” bir şekilde yapılandırılması gerekiyor. Bu değişim,
üretimin artmasını sağlayacağı
gibi, israf kalemlerini de ortadan
kaldırmış oluyor. İpbüken’e göre,
depolamadan müşteri ilişkilerine,
kalite-kontrolden randımansız çalıştırılan makinelere dek, tüm israf
noktalarına müdahale edildiğinde,
şirketlerin karı doğrudan artıyor.
Peki, maliyetleri düşürmek için neler yapmak gerekiyor? İpbüken,
bunları şöyle sıralıyor:
Zamanında üretim yapmak: Maliyetleri düşürmek için
zamanında üretim yapıp, aşırı stok
tutmaktan kaçınmak gerekiyor.
Aksi durum, yüksek stok maliyetlerini de beraberinde getiriyor ve
ürünlerin satışında rekabet zorluğu yaratabiliyor. Örneğin tekstilde
yazlık modeller kıştan, kışlık modeller de yazdan hazırlanıyor ve mallar 3-6 ay kadar bekliyor. Böylece
şirketin sermayesi gelecekte satmayı varsaydıkları mallara yatırılmış
oluyor. 6 ay sonra oluşacak rekabet için depolar bitmiş ürünlerle
doluyor ve satış zamanı geldiğinde
şirketler ürünlerini revize edemiyor.
Bu kez elde kalan mallar ucuza satılıyor ve markanın imajı zarar görüyor. Bunun önüne geçmek için 2
değil 8 sezon çalışmak gibi bir yöntemle, dinamik bir şekilde ürünleri
yenilemek gerekiyor.
Tamiratları
azaltmak:
Ürün, tek seferde doğru üretilmediğinde ve tamir edilmesi gerektiğinde fazladan masraf oluşuyor.
İsrafın yanında, ürünün kalitesi de
düşüyor. Geniş açıdan bakıldığında; her bir tamirat, o malı üretmekten daha pahalıya geliyor.
Beklemeleri en aza indirmek: Hangi nedenle olursa olsun,
şirketin işleyişinin herhangi bir aşamasında bekleme yapılması şirkete
ve ürüne zarar veriyor. Dolayısıyla
beklemeleri en aza indirecek tedarik, üretim ve dağıtım planları
yaparak akıcı bir işleyiş sağlanması
gerekiyor.
Kaliteli olmak: İlk üretimde kaliteyi tutturmak gerekiyor. Bu
yapılanmadığı takdirde kazançlı olmak imkansız.
Gereksiz kontrollerden
kaçınmak: Onlarca kez, gereksiz yere yapılan kontroller, kaliteyi
garanti etmekten çok, ürünün yıpranmasına ve gereksiz iş, zaman
ve kalite kaybına neden oluyor.
Çalışan sirkülasyonunu
azaltmak: İnsanlar yetersiz maaş
ya da başka nedenlerle kısa süre
içinde işten ayrılabiliyor. Sonra yeni
gelen çalışana iş tekrar öğretiliyor.
Oysa çalışanları motive ederek
şirkette kalmalarını sağlamak, işe
giriş-çıkış, oryantasyon gibi maliyet
kalemlerini azalttığı gibi, çalışanın
deneyiminin katlanarak artmasını
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
51
ve ürettiği ürünün ya da ortaya
koyduğu hizmetin kalitesinin de
aynı oranda artmasını sağlıyor.
Tam randımanlı çalışmak: Günümüzün komplike makineleri tam randımanlı çalıştırmadığı
takdirde makineye yapılan yatırımdan gerektiği gibi faydalanılmamış
oluyor. Makinelerin kabiliyetlerinin
sonuna kadar kullanılması ve hiçbir şekilde durmaması gerekiyor.
Çalışanların fikirlerinden
faydalanmak: İşi yapan insanlar,
üretim sürecindeki hataları ve eksikleri en iyi bilenlerdir. Bu nedenle işleyişteki hataların giderilmesi
ve iyileştirilmesi adına çalışanların
önerilerine kulak vermek verimliliği
artırıyor.
Ana stoklar ve gereksiz
mal dolaşımından kaçınmak:
Fabrika depoları gereksiz düzeyde
doluyor ve mallar durmadan oradan oraya taşınıyor. Bütün bu süreçteki mekan, işgücü, zaman ve
kaliteden kayıp kendi başına birer
israf noktası oluşturuyor. Üretimden tüketiciye dek ulaşan sürecin,
durarak, kalkarak, depolayarak,
taşıyarak değil; nehir gibi düzenli,
akıcı ve sürekli olması gerekiyor.
Şirketlerde Uygulanabilecek Pratik Tasarruf Yöntemleri Aydınlatma
* Ofisteki akkor lambaları, florasan lambalar ile değiştirin.
Böylece aydınlatma maliyetlerini
yüzde 80’e kadar azaltabilirsiniz.
* Gün ışığından mümkün
olduğunca faydalanmaya çalışın.
Ofisinizi, doğal ışığı en iyi kullanabileceğiniz şekilde düzenleyin.
* Ofisteki lambaların düzenli olarak temizliğini yaptırmayı
ihmal etmeyin. Lamba üzerinde
biriken tozlar, ışık miktarını azaltır
ve yüzde 25 daha fazla enerji tüketir.
* Duvarların ve tavanların
açık renk olmasına dikkat edin.
* Çok sayıda gücü düşük
lamba yerine, yüksek güçlü bir tek
lamba kullanarak, daha verimli bir
52
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
aydınlatma elde edebileceğiniz
gibi enerji tasarrufu da sağlamış
olursunuz.
* Özellikle mutfak, fotokopi odası, tuvaletler gibi, günün
önemli bir kısmı boş olan odalar
için sensör sistemli aydınlatmalar
kullanarak, ihmal yüzünden meydana gelen israfları önlemiş olursunuz.
Elektrik
*Ofisteki klimaların filtrelerini düzenli olarak değiştirmek,
enerji tasarrufu sağladığı gibi,
klimaların verimliliğini arttırır ve
ömürlerini uzatır.
*Bilgisayarlar, işlem yaparken ortalama 150 watt, bekleme
modunda 25-30 watt, kapalı olmasına karşın fişi çekilmediği durumda ise 5 watt elektrik tüketir.
Gün içinde, bilgisayarınızı kullanmadığınız zamanlarda bekleme
moduna çevirin veya monitörü kapatın. Yalnızca gün sonunda, ofisten çıkacağınız zaman tamamen
kapatarak fişten çekin.
* Kahve makineleri, yazıcılar, cep telefonu şarjları gibi elektrikli aletleri, yalnızca kullanacağınız
zaman fişe takarak çalıştırın ve işiniz bittiğinde fişten çekmeyi ihmal
etmeyin. Böylece, yılda ortalama
yüzde 10’luk bir tasarruf sağlamış
olursunuz.
* Eski ofis malzemelerinizi
yenilerken, elektrik tasarrufu sağlayan ürünleri tercih edin. Bu yeni
teknoloji yazıcılar, faks makineleri,
tarayıcılar kullanılmadığı zamanlar,
otomatik olarak bekleme moduna
geçiyor.
* Televizyon ve DVD’leri
uzaktan kumada ile değil, fişi çekerek kapatın. Ses düzeyinin düşük tutulması da enerji tüketimini
azaltıyor.
Kağıt Tasarrufu
* Kağıt dosyaları, tarayıcı
kullanarak dijital ortama aktarın.
Böylece kağıt tasarrufu yapıldığı
gibi, tekrar ulaşmak istediğinizde,
çok daha hızlı bulabilir ve e-posta
ile gerekli kişilerle paylaşabilirsiniz.
* Seçici olun. Bir dökümamana ihtiyaç duyduğunuzda yalnızca gerekli kısmını bastırın.
*Doğru kağıdı kullanın.
Yazıcıların ürün türüne göre, kullanacağı kağıt tipi de farklıdır. Yanlış
kağıt kullanımı, kağıt sıkışmalarına
neden olarak, kağıt israfına neden olacağı gibi ofis verimliliğini de
azaltır.
*Ofisin çeşitli yerlerine geri
dönüşüm kutuları koyun ve tüm
çalışanları bunları kullanmaya teşvik edin. Geri dönüştürülen kağıtlar, ağaçları korur, enerji ve su kullanımını azaltır, doğaya daha az
kimyasal atık bırakılmasını sağlar.
Isıtma
* Ofis sıcaklığını 18-20 derece olarak ayarlayın. Odada sıcaklığı 1 derece düşürerek, yüzde 5’lik
yakıt tasarrufu sağlayabilirsiniz.
* Hafta sonları veya tatil
günlerinde ısıtıcıları kapatın veya
minimum ısıda çalıştırın.
* Isıtıcınızın veya radyatörlerinizin önüne eşya koymamaya
dikkat edin. Bu, sıcak hava hareketini önleyerek ısınma maliyetlerini yükseltir.
Zaman
* Güne erken başlayın.
Günün ilerleyen saatlerinde dikkatiniz ve enerjiniz düşeceğinden, en
verimli zamanlar sabah saatleridir.
* Günlük bir çalışma planı
çıkarın ve bu plana sadık kalmaya
çalışın.
* Okumanız gereken evrakları yolda okuyun. Böylece şirkette diğer işlere konsantre olabilirsiniz.
* İnternet bankacığı ve
sanal alışverişi tercih edin. Bu yöntemler hem maliyetlerinizi azaltır
hem de zamandan kazandırır.
* Çalışma saatleriniz içersinde mutlaka belirli aralıklarla
mola verin. İnsan zihni 50 dakika
sonra konsantrasyonunu yitirmeye başlar. Hiç ara vermeden bir işi
bitirmeye çalışarak daha fazla zaman harcarsınız.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
53
Ürününü Alacak Müşterin
Yoksa Her Zaman Krizdesin
Küresel ekonomik krizin en etkili hissedildiği yer
ABD ve bu krizden en çok
etkilenen sektörde kuşkusuz otomotiv. Ülkenin en
eski şirketlerinden 100 yıllık
General Motors’un kurtarılma çabaları, neredeyse krizin
sembolü haline geldi. GM
ve diğer otomotiv üreticilerinin sıkıntılarına neden olarak
ekonomik kriz gösteriliyor.
Oysa INSEAD Mavi Okyanus
Stratejisi Enstitüsü Eş Direktörü Profesör Dr. Chan Kim,
şirketlerin yaşadığı sıkıntıların
nedenini ve çözüm yolunu,
bir tek cümle ile şu şekilde
özetliyor:”Ürünlerini alacak,
yeteri kadar müşteri bulmak
ya da bulamamak.”
Özellikle küresel kriz
ile birlikte, tüketimin azaldığı, talebin iyice düştüğü ve
rekabetin de iyice sertleştiği
şu günlerde, şirketler yeterli
sayıda müşteriyi nasıl bulacaklar? Böylesi bir ortamda büyümek mümkün mü?
ABD’de, nüfusun yalnızca
yüzde 10’unun otomobil alabildiği bir dönemde, Ford ne
yaptı ve kendine nasıl rekabet
edilemez bir pazar yarattı?
Profesör Kim’in bütün bu sorulara bir yanıtı var:
Mavi Okyanus Stratejisi. Tüm
dünyada, yöneticilerin ana
başvuru kaynaklarından biri
54
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
haline gelen Mavi Okyanus
Stratejisi’nin kurucularından
olan Kim, böylesi bir kriz ortamında, mevcut pazardan
pay almak için uğraş vermek
yerine, şirketlere rakipsiz olabilecekleri yeni bir pazar yaratmalarını öneriyor.
İşte Kim’in krizle birlikte
iyice ısınan küresel iş dünyasına yönelik değerlendirmeleri ve serinleten Mavi Okyanus
Stratejisi:
Yaratıcı İnovasyon
İnovasyon şirketlerin
büyümesinde, yeni müşteriler
kazanmasında anahtar bir rol
oynuyor. Ancak inovasyonla
yaratılan ürünün taklit edilmesi ve mevcut müşterilerinizin rakiplerinize gitmeleri, artık çok uzun zaman almıyor.
Dolayısıyla inovasyon, sürekli
bir faaliyet olarak, şirketin
ana iş konuları arasında yer
almalı. Bu çok önemli. Çünkü özellikle kriz ortamında
müşteriler azalıyor, rekabet
artıyor, bu nedenle fiyatlar
iyice düşüyor. Bu durumda
da müşteri, sizden her şeyi
istiyor, daha fazla ürün için,
daha az para ödemeyi talep
ediyor. Siz kabul etmezseniz,
bu talebi rakibiniz kabul ediyor ve bu durumda da müşteriniz oraya gidiyor. Böyle
devam edemezsiniz, müşteri
kaybetmemek için sürekli fiyat düşürseniz de batacaksınız, düşürmeseniz de, müşterileriniz başka yere gittiği
için batacaksınız. Böylesi durumlarda en yararlı olan faaliyet, “yaratıcı inovasyon”dur.
Yaratıcı inovasyon, mevcut
pazardaki (buna rekabet dolayısıyla akan kandan dolayı
kırmızı okyanus diyoruz) sınırlı
müşterileri paylaşmak yerine,
yeni bir pazarda (yeni ve rakipsiz oluşu nedeni ile buna
da mavi okyanus diyoruz) ,
yeni müşteriler keşfetmenize
olanak verir.
At Arabası Fiyatına Ford
1900’lü yılların başında, ABD’de otomobil üreten
çok sayıda şirket olmasına
rağmen, nüfusun yalnızca
yüzde 10’u araba alabilecek
paraya sahipti. Diğerleri 400
dolara (bugünkü fiyatıyla yaklaşık 2.000 dolar) mal olan at
arabalarını kullanıyorlardı.
Ford’un
kurucusu
Henry Ford da, yüzde 10’luk
dilim içinde kendine pay almak yerine, yüzde 90’ı hedefleyen bir araba üretmeye
karar verdi. Bunun yollarını
araştırdı ve sonunda başardı. Bir mezbahaya yaptığı ziyaret sırasında tanık olduğu,
hayvanların bir bant üzerinde
çeşitli işlemlerden geçmele-
rinden esinlenerek, otomotivde seri üretimin ilk adımını
atan Ford’un yaptığı, Mavi
Okyanus’a çok uygun bir
stratejiydi.
Mavi
Okyanus
Stratejisi’-nin odaklandığı 2
kavram var. Maliyet düşürme
ve farklılaşma. Henry Ford
bunların her ikisini de gerçekleştirebilmişti. Müşteri, düşük
maliyeti ve farklılaşmayı aynı
anda istiyor, ancak o zaman
ürününüzü alıyor. O nedenle
yalnızca yeni ürün yeterli değil, bu ürünün aynı zamanda
ucuz olması da önemli.
Talebin Canlandırılması Önemli
Profesör Kim, mevcut
kriz ortamında alınacak önlemlerle ilgili şunları söylüyor: “Dünyanın önde gelen
ülkelerinin, bugünkü en bü-
yük hedefi, iş ortamını yeniden normal koşulların içine
çekmek, talebi artırmak ve
krizin reel ekonomiye daha
fazla yayılmasını engellemek.
Bir stratejist olarak,
hükümetlerin talebi artırmak
için gösterdiği çaba kadar,
özel şirketlerin de bu çabanın
içinde yer almasının önemini
vurgulamak isterim. Bugün
şirketlerin çoğu, ekonominin
daha da kötüye gideceğine ve kendilerinin hiç bir şey
yapamayacağına inanıyor.
Yalnızca küçük büyümelerle
ayakta kalarak, daha iyi koşulların gelmesini beklemeleri gerektiğini düşünüyorlar.
Ancak böyle bir yaklaşımın
kendilerine yardım edeceği
konusunda bir garanti yok.
Ayrıca birçok sektörde,
tüketimin daha da düşeceği,
talebin azalacağı ve kriz şart-
larının daha da şiddetlenebileceği ihtimali de her zaman
var. Rekabet koşulları daha
da sertleşebilir, kar oranları
daha da düşebilir. Dolayısıyla
yalnızca ayakta kalmayı hedefleyen şirketlerin durumu
daha da zorlaşabilir.
Krizlerin aynı zamanda bir fırsat süreci olabileceği unutulmamalı. Çünkü kriz
koşullarında, şirketlerin yeni
pazarlar yaratma ihtiyacı, kendini her zamankinden daha
fazla hissettiriyor. Özellikle
rekabetçi bir piyasada, eş zamanlı olarak sağlanan düşük
maliyet ve farklılık, şirketlere
yeni müşteriler kazandırarak
yeni bir talep yaratılması anlamına gelir. Bu da yalnızca
şirketin kendisine değil, uzun
vadede ekonomiye de olumlu etki edecek bir faaliyettir.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
55
56
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
57
Yük Taşımacılığı Yapanların Dikkatine
Duyuru
Toplam yüklü ağırlığı 3.5 ton dan az olan kamyonetlerle , Ticari amaçlı şehir içi ve
il sınırları içerisinde yük ve eşya taşımacılığı yapanlar ile Ticari amaclı olmamak sadece
gerçek ve tüzel kişilerin kendi esas iştigal konusuyla ilgili olmak kaydıyla yurt içinde
eşya yük taşımacılığı yapan taşımacıların 31.12.2009 tarihine kadar kendilerine uygun
yetki belgelerini temin etmeleri gerekmektedir.
31.12.2009 tarihine kadar müracaat yapanlar yetki belgesi ücretlerinde %94 oranında indirimden yararlanabileceklerdir. 01.01.2010 tarihinden sonra K türü yetki belgeleri %94 oranında zamlanacaktır.
İlgililerin mağdur olmamaları için 31.12.2009 tarihine kadar ulaştırma Bakanlığı
adına Rize il genelindeki K türü yetki belgesi işlemlerini yürütmeye yetkili olan Rize
Ticaret ve Sanayi Odasına başvurmaları önemle duyurulur.
58
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
59
60
Rize Ticaret ve Sanayi Odası