Yayın No: 2880 TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN ÖLÇÜLMESİ Uzmanlık Tezi Eda DOĞAN BÖLGESEL GELİŞME VE YAPISAL UYUM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Nisan 2014 TEŞEKKÜR Tezin hazırlanması aşamasındaki yoğun iş temposuna rağmen bana rehberlik yapmayı kabul eden Planlama Uzmanı Sayın Nuri Barış TARTICI’ya, Tez çalışması boyunca yol gösterici ve yapıcı bir yaklaşım ile destek veren Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Sayın Nahit BİNGÖL ve İzleme, Değerlendirme ve Analiz Dairesi Başkanı Sayın Kamil TAŞCI’ya, Çalışmaya ilişkin yorum ve değerlendirmeleri için Planlama Uzmanı Sayın Hande HACIMAHMUTOĞLU’na, Teze ilişkin görüşlerini paylaşmanın yanı sıra sağladığı manevi destekten ötürü Planlama Uzmanı Sayın Aycan YÜKSEL’e, Tez hazırlama süreci boyunca destekleriyle yardımcı olan değerli arkadaşlarım Selen ARLI YILMAZ, Ümran ERGENÇ PAŞALIOĞLU ve Tülay YILDIRIM KÜÇÜKÖNDER’e, Her zaman olduğu gibi bu süreçte de anlayış ve destekleriyle bana güç veren sevgili ailem ve eşime en içten teşekkürlerimi sunarım. i ÖZET Planlama Uzmanlığı Tezi TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN ÖLÇÜLMESİ Eda DOĞAN Yoksulların mekânsal dağılımının özelliklerinin belirlenmesi yoksullukla mücadele programlarının isabetli bir şekilde tasarlanması ve kaynakların etkin yönlendirilmesi açısından önemli bir önkoşuldur. Bu kapsamda, bu çalışmada, Türkiye’nin yoksulluk düzeyi ve profili mekânsal olarak incelenerek hangi bölgede hangi tür yoksulluğun ön planda olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada gelir yoksulluğu ve insani yoksulluk ayrı ayrı ele alınmıştır. İlk olarak, gelir yoksulluğunun seçilmiş göstergeler itibarıyla bölgelerde değişimi incelenmiş ve gelir yoksulluğu profili çıkarılmıştır. İkinci olarak, insani yoksullukla ilişkili göstergeler kullanılarak il bazında oluşturulan bir insani yoksulluk endeksi hesaplaması yoluyla insani yoksulluk ölçümü yapılmıştır. Söz konusu endeks değerlerine göre iller yedi kademeye ayrılmış ve kademeler bazında değerlendirmeler sunulmuştur. Gelir yoksulluğu başlığı altında yapılan değerlendirmelerde cinsiyet dışındaki tüm göstergelere göre yoksul ve yoksul olmayan kesimlerin özellikleri bölgelerde farklılaşmaktadır. Bölge düzeyinde gerçekleştirilen analizlerde Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde, yoksulluk oranının daha düşük olmasının beklendiği gruplar (eğitimli nüfus, ücretli ve maaşlı çalışanlar vb.) içinde de yoksulluk oranının yüksek olduğu görülmüştür. Bu durum bölgede söz konusu grupların da hedef gruplar içinde yer alması gerektiğini göstermektedir. İnsani yoksulluk endeksine göre oluşturulan gruplara bakıldığında ise birinci grup illeri oluşturan Şanlıurfa, Ağrı, Muş ve Şırnak’ın neredeyse tüm göstergeler itibarıyla yoksul durumda olduğu görülmektedir. Söz konusu illerin yoksullukla mücadelede öncelikli iller olarak belirlenmesi, yoğun ve çok boyutlu programların tasarlanarak bu illerde hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bunun yanında, kimi illerin bulundukları gruptan daha yoksul gruplardaki illerin gerisinde kaldığı göstergeler de mevcuttur. Burada yer verilen değerlendirmeler, hangi ilin hangi göstergeler itibarıyla yoksul durumda olduğunu ortaya koymakta ve geliştirilecek politika ve programlarda hedef kitlenin belirlenmesi ve kamu yatırımlarının yönlendirilmesi açısından önem arz etmektedir. Anahtar kelimeler: yoksulluk, yoksulluğun ölçülmesi, gelir yoksulluğu, insani yoksulluk, temel bileşenler analizi, yoksulluk endeksi. ii ABSTRACT Thesis for Planning Expertise MEASUREMENT OF POVERTY IN TURKEY Eda DOĞAN Determining the features of the territorial distribution of the poor is an important prerequisite to design programs to fight against poverty in an effective way and to allocate the resources efficiently. In this context, by studying the level and profile of poverty, this study tries to determine the types of poverty standing out in different regions of Turkey. The study investigates income poverty and human poverty separately. Firstly, the regional differences with respect to income poverty and selected indicators are studied and income poverty profile is developed. Secondly, human poverty is measured by calculating a provincial human poverty index using the indicators deemed relevant to human poverty. Turkish provinces are divided into seven categories according to their index values and some assessments are made based on the categories. In the assessments under the income poverty, the poor and the non-poor have different features in different regions according to all indicators except the gender. In the regional analyses, it has been seen that in Northeastern Anatolia the poverty rate is high among the groups which are expected to have lower poverty rates (such as educated people, fee-earners and salaried employees). This result proves that these groups should also be considered in target groups. When the groups that are formed according to human poverty index are investigated, it can be seen that Şanlıurfa, Ağrı, Muş and Şırnak, which are in the first group, are poor with respect to almost all indicators. These provinces should be identified as the priority provinces in fighting against poverty; intensive and multi-dimensional programs should be designed and implemented in these provinces. Additionally, there are some provinces that lag behind the provinces that are in a higher poverty group with respect to some indicators. These assessments reveal which provinces are poor with regard to which indicators and are important in terms of determining the target groups under the policies and programs to be developed and directing public investments. Key words: poverty, measurement of poverty, income poverty, human poverty, principal components analysis, poverty index. iii İÇİNDEKİLER Sayfa No TEŞEKKÜR .................................................................................................................. i ÖZET............................................................................................................................ ii ABSTRACT ................................................................................................................ iii TABLOLAR ............................................................................................................... vi GRAFİKLER ............................................................................................................ viii HARİTALAR ............................................................................................................ viii KISALTMALAR ........................................................................................................ ix GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ..................................................................................... 6 1.1. Yoksulluk Kavramı ........................................................................................... 6 1.1.1. Yoksulluğun tanımı ................................................................................ 6 1.1.2. Temel kavramlar .................................................................................... 9 1.1.3. Yoksulluğu belirleyen faktörler ........................................................... 11 1.2. Yoksulluğun Ölçülmesi ................................................................................... 13 1.2.1. Gelir yoksulluğunun ölçülmesi ............................................................ 13 1.2.2. İnsani yoksulluğun ölçülmesi ............................................................... 18 1.3. Yoksullukla Mücadele Politikaları .................................................................. 24 2. TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN GENEL GÖRÜNÜMÜ .................................. 30 2.1. Yoksulluğun Ölçülmesi ................................................................................... 30 2.1.1. Mutlak yoksulluk.................................................................................. 32 2.1.2. Göreli yoksulluk ................................................................................... 35 2.1.3. İnsani yoksulluk ................................................................................... 40 2.2. Yoksullukla Mücadele Politikaları .................................................................. 42 2.3. Türkiye’de Yoksulluk Üzerine Yapılmış Bazı Çalışmalar ............................. 49 3. GELİR YOKSULLUĞU ........................................................................................ 53 3.1. Veri ve Yöntem ............................................................................................... 53 3.2. Düzey 1 Bölgeler İtibarıyla Türkiye’nin Yoksulluk Profili ............................ 55 3.2.1. Yerleşim yeri ........................................................................................ 55 3.2.2. Cinsiyet................................................................................................. 58 3.2.3. Yaş grubu ............................................................................................. 60 3.2.4. Eğitim ................................................................................................... 63 3.2.5. Sağlık .................................................................................................... 65 3.2.6. İşteki durum.......................................................................................... 67 3.2.7. Hanehalkının oturduğu konutun özellikleri.......................................... 69 3.2.8. Diğer göstergeler .................................................................................. 72 3.3. Bölüm Değerlendirmesi .................................................................................. 79 4. İNSANİ YOKSULLUK ......................................................................................... 84 4.1. Veri ve Yöntem ............................................................................................... 84 4.2. Analiz Sonuçları .............................................................................................. 89 4.3. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İl Grupları ................................................. 98 4.4. İnsani Yoksulluk Endeksi ile Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksinin Karşılaştırması ............................................................................................... 123 4.5. İnsani Yoksulluk ile Gelir Yoksulluğunun Birlikte Değerlendirilmesi ........ 126 GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ......................................................... 130 iv EKLER ..................................................................................................................... 135 KAYNAKLAR ........................................................................................................ 153 DİZİN ....................................................................................................................... 159 v TABLOLAR Sayfa No Tablo 1.1. Yoksulluğu Belirleyen Temel Faktörler ................................................... 12 Tablo 1.2. Örnek A ve B Ülkelerinde Yoksulluk Açığı Oranı .................................. 15 Tablo 1.3. Birleşik Gösterge Oluşturulmasında Kullanılan Bazı Yöntemlerin Avantaj ve Dezavantajları ............................................................................................. 23 Tablo 1.4. Binyıl Kalkınma Amaç ve Hedefleri ........................................................ 27 Tablo 2.1. Dünyanın Farklı Bölgelerinde Yoksulluk Oranları (1) ............................. 30 Tablo 2.2. Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları ......... 33 Tablo 2.3. Yerleşim Yerine Göre Yoksulluk Oranları ............................................... 34 Tablo 2.4. Harcama Bazlı Yoksulluk Sınırı Yöntemine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları ............................................................................................................ 36 Tablo 2.5. Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırı, Yoksul Sayıları ve Yoksulluk Oranları ............................................................................................................ 37 Tablo 2.6. Türkiye İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları ........................................................................... 38 Tablo 2.7. Türkiye İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına Göre Bölgesel Yoksul Sayıları ................................................................................. 39 Tablo 2.8. Bölgeler İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırlarına Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları ........................................................................... 39 Tablo 2.9. Bölgeler İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırlarına Göre Bölgesel Yoksul Sayıları ................................................................................. 40 Tablo 3.1. Yerleşim Yerine Göre Yoksulluk Oranları ............................................... 56 Tablo 3.2. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Yerleşim Yerine Göre Dağılımı ... 57 Tablo 3.3. Cinsiyete Göre Yoksulluk Oranları .......................................................... 59 Tablo 3.4. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Cinsiyete Göre Dağılımı ............... 60 Tablo 3.5. Yaş Grubuna Göre Yoksulluk Oranları .................................................... 61 Tablo 3.6. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı ..... 62 Tablo 3.7. Eğitim Durumuna Göre Yoksulluk Oranları ............................................ 64 Tablo 3.8. Yoksul Nüfusun Eğitim Durumuna Göre Dağılımı .................................. 65 Tablo 3.9. Yoksul Nüfus İçinde Doktora ve Diş Hekimine Başvuramayanların Oranları ............................................................................................................ 66 Tablo 3.10. İşteki Duruma Göre Yoksulluk Oranları ................................................ 67 Tablo 3.11. Yoksul Nüfusun İşteki Duruma Göre Dağılımı ...................................... 68 Tablo 3.12. Oturulan Konuttaki Mülkiyet Şekline Göre Yoksulluk Oranları............ 69 Tablo 3.13. Yoksul Nüfusun Oturulan Konuttaki Mülkiyet Şekline Göre Dağılımı . 70 Tablo 3.14. Oturulan Konutun Isıtma Sistemine Göre Yoksulluk Oranları .............. 71 Tablo 3.15. Yoksul Nüfusun Oturulan Konutun Isıtma Sistemine Göre Dağılımı .... 72 Tablo 3.16. Cep Telefonu ve Otomobil Sahipliğine Göre Yoksulluk Oranları ......... 73 Tablo 3.17. Yoksul Nüfusun Cep Telefonu ve Otomobil Sahipliğine Göre Dağılımı ......................................................................................................................... 75 Tablo 3.18. Bilgisayar ve İnternet Sahipliğine Göre Yoksulluk Oranları.................. 76 Tablo 3.19. Yoksul Nüfusun Bilgisayar ve İnternet Sahipliğine Göre Dağılımı ....... 77 Tablo 3.20. Bir Haftalık Tatili Karşılama ve İki Günde Bir Et, Tavuk ya da Balık İçeren Yemek Yeme Durumuna Göre Yoksulluk Oranları ............................. 78 vi Tablo 3.21. Yoksul Nüfusun Bir Haftalık Tatili Karşılama ve İki Günde Bir Et, Tavuk ya da Balık İçeren Yemek Yeme Durumuna Göre Dağılımı ............... 79 Tablo 3.22. Bölgelerde Yoksulluk Oranının Yüksek Olduğu Alanlar ....................... 81 Tablo 4.1. İnsani Yoksulluk Göstergeleri .................................................................. 86 Tablo 4.2. Kaiser-Meyer-Olkin ve Barlett Testleri .................................................... 89 Tablo 4.3.Temel Bileşenler Tablosu .......................................................................... 90 Tablo 4.4.Temel Bileşenler Yük Matrisi.................................................................... 91 Tablo 4.5. İllerin İnsani Yoksulluk Endeks Değerleri ve Sıralaması ......................... 94 Tablo 4.6. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İllerin Gruplandırılması ..................... 96 Tablo 4.7. Seçilmiş Göstergelere Göre İl Grupları .................................................... 99 Tablo 4.8. İl Gruplarının Türkiye Ortalamasının Gerisinde Olduğu Alanlar .......... 104 Tablo 4.9. Göstergelere Göre İl Gruplarında Alınan En Yüksek ve En Düşük Değerler ......................................................................................................... 107 Tablo 4.10. İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (2011) ....................... 125 Tablo 4.11. Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına (Bölgeler İçin Hesaplanan) Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları, 2011 ............................................................... 126 Tablo 4.12. Yoksulluk Derecelerine Göre İller ........................................................ 128 vii GRAFİKLER Sayfa No Grafik 2.1. İnsani Gelişme Endeksi Eğilimi .............................................................. 41 Grafik 4.1. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İller.................................................... 95 Grafik 4.2. Grupların Ülke Nüfusu İçindeki Payı ...................................................... 98 Grafik 4.3. Gruplara Göre Bağımlılık Oranları ........................................................ 100 Grafik 4.4. Gruplara Göre Eğitim Göstergeleri ....................................................... 101 Grafik 4.5. Gruplara Göre Sağlık Göstergeleri ........................................................ 102 Grafik 4.6. Gruplara Göre Konut Göstergeleri ........................................................ 103 HARİTALAR Sayfa No Harita 4.1. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İllerin Gruplandırılması…………... 97 viii KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği ABD : Amerika Birleşik Devletleri Bkz. : Bakınız BTK : Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ÇBYE : Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi DAP : Doğu Anadolu Projesi DPT : Devlet Planlama Teşkilatı FGT : Foster-Greer-Thorbecke GAP : Güneydoğu Anadolu Projesi GSYH : Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla GYKA : Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması HBA : Hanehalkı Bütçe Anketi KMO : Kaiser-Meyer-Olkin ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labor Organization) İGE : İnsani Gelişme Endeksi İYE : İnsani Yoksulluk Endeksi MEB : Milli Eğitim Bakanlığı OECD OPHI : Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organization for Economic Co-operation and Development) : Oxford Poverty & Human Development Initiative SEGE : Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi SGK : Sosyal Güvenlik Kurumu SGP : Satın alma Gücü Paritesi SHÇEK : Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü SODES : Sosyal Destek Programı SRAP : Sosyal Riski Azaltma Projesi SYDV : Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı SYDTF : Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu TL : Türk Lirası TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Development Programme) ix Programı (United Nations vb. : ve benzeri ve ark. : ve arkadaşları YPK : Yüksek Planlama Kurulu x GİRİŞ İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünyanın büyük ekonomilerinin girdiği büyüme yarışı, milli gelir artışını ekonomi politikalarının odak noktası haline getirmiştir. Bu dönemde ekonomik büyüme hızının kalkınma düzeyinin temel belirleyicisi olduğu görüşü hâkimdir. Ancak 1970’li yıllara girilirken salt iktisadi büyümeyi hedefleyen ekonomi politikalarının olumsuz etkileri belirginleşmeye başlamıştır. Milli gelirin ülke içinde farklı sosyal gruplar ve mekânsal birimler arasındaki dengesiz dağılımı birçok ülkede kronik hâl almıştır. Bu durum, refahın ekonomik büyümenin doğrudan ve kesin belirleyici etkisi altında olduğuna yönelik determinist anlayışı sorgulamaya açmıştır. Ekonomik büyümenin mekânda dengesiz dağılımı ve refah artışının sosyal gruplara farklı düzeylerde yansıması, milli gelir düzeyinin yanında gelirin dağılımı ve gelir dağılımına bağlı olarak yoksulluğa ilişkin politikaların önem kazanmasına neden olmuştur. Bu doğrultuda, yoksullukla mücadele kamu politikalarında önem kazanmış; yoksulluğun ölçülmesi ve temel dinamiklerinin anlaşılmasına ilişkin çalışmalar ön plana çıkmıştır. Yoksulluk, başlarda yalnızca yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli gıda harcaması dikkate alınarak tanımlanırken sonraki çalışmalarda gıdanın yanı sıra temel eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, giyim ve barınma gibi gıda dışı ihtiyaçların karşılanamaması durumu da yoksulluk tanımı kapsamına alınmıştır. En kapsamlı yoksulluk tanımına ise Amartya Sen tarafından öne sürülen ve açlık, sağlıksızlık, cahillik, kötü barınma koşulları gibi her insanın mutlaka kaçınmak isteyeceği durumlardan kaçınabilme yetisi olarak tanımlanan “yapabilirlik” (capabilities) kavramı ile ulaşılmıştır. Günümüzde Birleşmiş Milletler tarafından, Sen’in yapabilirlik kavramı doğrultusunda ve 1997 İnsani Gelişme Raporu’nda ortaya atılan, insanların kabul edilebilir yaşam koşullarında özgür, haysiyetli, kendine ve başkalarına saygılı, uzun ve sağlıklı bir hayat sürdürebilmeleri için gerekli fırsat ve seçeneklerden mahrum olması şeklinde tanımlanan “insani yoksulluk” kavramı tüm dünyada kabul görmektedir. Bu itibarla, yoksulluğun gelir boyutunun yanı sıra sosyal, kültürel, siyasi boyutları gibi diğer yönleriyle birlikte ele alınması gerekmektedir. 1 Yoksulluk olgusunun karmaşık ve çok boyutlu yapısı, yoksulluğun temel dinamiklerinin anlaşılmasını güçleştirmektedir. Gerçekten, farklı sosyal gruplar (kadınlar, engelliler, yaşlılar vd.) için yoksulluk farklı dinamiklerle ortaya çıkmaktadır. Benzer şekilde, ülkeler arasında ve ülke içinde bölgeler arasında yoksulluk farklı biçimlerde ve düzeylerde görülmektedir. Dolayısıyla, yoksullukla mücadele politikalarının oluşturulmasında ve sonuçlarının değerlendirilmesinde önemli bir önkoşul yoksulluk düzeyinin yanında profilinin de belirlenmesidir. Nitekim son dönem yoksulluk yazınında, yoksullukla mücadelede makro yaklaşımların yerine spesifik ve detaylı politikalar üretilmesi görüşü ön plana çıkmaktadır. Şenses (2009:240), yoksullukla mücadele programlarının etkinliği ve başarısı için temel koşullardan birinin program ve politikaların hedeflediği yoksul kitlenin iyi belirlenebilmesi olduğunu belirtmektedir. Karlan ve Appel (2012:5) ise yoksulluğa çoğu zaman spesifik problemlerin neden olduğunu ve bu problemleri doğrudan hedef alan çözümlerin üretilmesinin yoksullukla mücadele çabalarının başlangıç noktası olması gerektiğini ileri sürmektedir. Benzer şekilde, Banerjee ve Duflo (2011:12) yoksulluğun birkaç temel problemin etkileşiminin sebep olduğu bir durum olduğunu ve bu belirli problemlere yönelik çözüm üretilmesinin insanların yoksulluk kısır döngüsünden çıkarılabilmesi için gerekli olduğunu belirtmektedir. Bu çalışmalar yoksullukla ilişkili olan spesifik faktörlerin tespitinin yoksullukla mücadelede kritik öneme sahip olduğu görüşünü vurgulamaktadır. Bunun yanında, yoksul kitlenin anlaşılmasında, kimlerin hangi alanda yoksul olduğunun belirlenmesi kadar yoksulluğun mekânsal dağılımının anlaşılması da önemlidir. Ancak bu şekilde etkili politikalar uygulanabilecek, kaynak yönetimi etkin şekilde gerçekleştirilebilecektir. Bigman ve Fofack (2000:143), özellikle gelişmekte olan ülkelerde yoksullukla mücadelede coğrafi hedeflemenin1 kaynak tahsisinde önemli bir seçenek olabileceğine dikkat çekmektedir. Buna göre, daha küçük coğrafi birimlerde nüfus daha homojen bir yapıya sahip olacak ve bu birimler hedeflenerek yürütülen programların etkinliği artacaktır. Benzer şekilde, Elbers ve ark. (2004), üç 1 Yoksullukla mücadele programlarında coğrafi hedeflemenin temel gerekçesi, coğrafi bölgeler arasında yaşam standartları bakımından büyük farklılıkların bulunması ve yoksulluğun bazı bölgelerde yoğunlaşmış olmasıdır (Bigman ve Fofack, 2000:134). 2 ülkeye2 ait veriyi kullanarak yaptıkları çalışmada daha küçük idari birimler hedeflendiğinde kaynak kullanımında etkinliğin arttığı sonucuna ulaşmışlardır. Bu kapsamda, bu çalışmada, Türkiye’de yoksulluk düzeyi ve profili mevcut verilerin imkân tanıdığı ölçüde mekânsal dağılımıyla incelenerek bölge ve illerde hangi tür yoksulluğun ön planda olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Çok boyutlu bir yapı arz eden yoksulluk olgusu çoğunlukla gelir bazlı yapılan çalışmalarla ele alınmakta; kolay anlaşılır ve ölçülebilir olması sebebiyle, parasal gelir ve tüketim harcamaları yaygın olarak kullanılan yoksulluk göstergeleri olmaya devam etmektedir. Bu şekilde, gelir yoksulluğu ölçülmektedir. Bununla birlikte, yeterli gelirin kişilerin belirli bir refah seviyesini sağlayacak yetenekleri geliştirmesini sağlayacağı, kişinin yeteneklerinin artmasının ise gelir artışına yol açacağı düşüncesinden hareketle, gelir yoksulluğu ve insani yoksulluğun birlikte ele alınması ve tamamlayıcı bilgiler olarak kullanılması uygun görünmektedir. Bu doğrultuda, bu çalışmada yoksulluk, gelir yoksulluğu ve insani yoksulluk başlıkları altında incelenmiştir. Çalışmada Türkiye’de yoksulluk, il ve Düzey 1 bölgeler3 bazında incelenmektedir. Ülke geneli için bölge bazında gelir yoksulluğu incelenirken il bazında insani yoksulluk ölçümü yapılmaktadır. Gelir yoksulluğuna ilişkin veriler Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) sonuçlarına dayanarak, Türkiye ve Düzey 1 bölgeler bazında açıklanmaktadır. Bu çalışmada, GYKA’ya ait ham veriler kullanılarak gelir yoksulluğunun seçilmiş göstergeler itibarıyla bölgelerde değişimi incelenmiş ve gelir yoksulluğunun profili çıkarılmıştır. İkinci olarak, insani yoksulluğun farklı boyutlarıyla ilgili değişkenler alınarak il bazında hesaplanan bir insani yoksulluk endeksi yoluyla insani yoksulluk ölçümü yapılmıştır. 2 Madagaskar, Ekvador ve Kamboçya. Türkiye’de bölgeler, Avrupa Birliği (AB) düzenlemeleriyle de uyum sağlayacak şekilde, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasına (İBBS) göre sınıflandırılmıştır. Bu çalışma ile iller Düzey 3 bölge olarak; sosyoekonomik özellikler bakımından benzer komşu illerin nüfus büyüklüğü de dikkate alınarak gruplandırılmasıyla 26 Düzey 2 bölge ve Düzey 2 bölgelerin gruplandırılması ile 12 Düzey 1 bölge tanımlanmıştır. Bu sınıflama, 28/08/2002 tarih ve 2002/4720 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulanmaya başlanmıştır. İBBS’ye göre bölgeler Ek 1’de verilmektedir. 3 3 Çalışmanın ilk bölümünde, yoksulluk yazınında yer bulmuş yoksulluk tanımları verilmiş ve yoksulluk ölçüm yöntemleri tanıtılmıştır. Ayrıca, yoksulluğu belirleyen faktörlere değinilmiş ve yoksullukla mücadele politikaları ana hatlarıyla özetlenmiştir. İkinci bölümde Türkiye için hesaplanan yoksulluk oranları sunulmuştur. Ayrıca, Türkiye’de uygulanan yoksullukla mücadele politikalarına değinilmiş ve yoksulluk konusunda yapılan çalışmalara örnekler verilmiştir. Üçüncü bölümde, gelir yoksulluğu ele alınmıştır. TÜİK tarafından sonuçları açıklanan GYKA’ya ait ham veriler kullanılarak Düzey 1 bölgeler bazında gelir yoksulluğunun seçilmiş göstergeler itibarıyla bölgeler arasında değişimi incelenmiş ve gelir yoksulluğunun profili çıkarılmıştır. Bu kapsamda; kır-kent, cinsiyet, yaş grubu, eğitim, sağlık, işteki durum, oturulan konutun özellikleri, cep telefonu, bilgisayar, internet ve otomobil sahipliği ile evden uzakta bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olup olmama ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyip yiyememe durumuna ilişkin verilere göre yoksul olma durumları incelenmiştir. Bu şekilde, yoksulluğun bölgeler arasında ve farklı göstergelere göre nasıl farklılaştığı belirlenmeye çalışılmıştır. Burada, TÜİK’in çalışmalarına paralel olarak, her bölge için ayrı bir yoksulluk sınırı hesaplanmış ve bu yoksulluk sınırının altında kalan bireyler yoksul olarak belirlenmiştir. Bu şekilde, farklı bölgelerde aynı gelir düzeyine sahip iki fertten biri yoksul diğeri yoksul olmayan şeklinde belirlenebilecektir. Bu bölümde öne sürülen tespitlerin yorumlanmasında ve ilgili politikaların geliştirilmesinde bu hususun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Dördüncü bölümde, Türkiye’de insani yoksulluk incelenmiş ve gelir yoksulluğu ile birlikte değerlendirilmiştir. Öncelikle seçilen göstergeler ve temel bileşenler analizi yöntemi kullanılarak il bazında bir insani yoksulluk endeksi oluşturulmuş ve iller oluşturulan endeks değerlerine göre yedi kademede gruplandırılmıştır. Kademelere göre göstergelerin gelişimi ile her bir kademe için il bazında değerlendirmeler sunulmuştur. Devamında ise Düzey 1 bölgeler bazında yayımlanan gelir yoksulluğu ile hesaplanan insani yoksulluk endeks değerleri birlikte ele alınarak iller dokuz gruba ayrılmış ve gruplar bazında incelenmiştir. Bu bölümde 4 oluşturulan insani yoksulluk endeksi illerin birbirleriyle karşılaştırmalı durumunu göstermektedir. Yani, yüksek insani yoksulluk endeks değerine sahip bir ilde insani yoksulluk, diğer illere kıyasla yüksek seviyededir. Son bölümde çalışma kapsamında ulaşılan sonuçlar özetlenerek öneriler sunulmuştur. 5 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. Yoksulluk Kavramı Yoksulluk çalışmalarının başlangıç noktasını yoksulluğun tanımlanması oluşturmaktadır. Yoksulluğun tanımının yapılması ve yoksulluk kıstaslarının belirlenmesi konularında literatürde farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Başlarda gelir ve harcama bazlı yapılan yoksulluk tanımları zaman içinde gelir dışı göstergeler de dikkate alınarak genişletilmiştir. Ayrıca, mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk ve öznel yoksulluk gibi kavramlar geliştirilerek kimlerin yoksul sayılacağı sorusuna cevap aranmıştır. 1.1.1. Yoksulluğun tanımı Yoksulluk ekonomik, sosyal ve politik boyutları olan karmaşık yapısı sebebiyle tanımlanması güç bir kavramdır ve üzerinde uzlaşılmış tek bir yoksulluk tanımı bulunmamaktadır. Genel anlamda yoksulluk, toplumun yaşam standartlarının belirlenen bir düzeyinin altında kalma durumu olarak tanımlanır. Ancak yoksulluğun kapsamı, mekândan mekâna ve dönemden döneme refah düzeyindeki farklılıklara bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu bakımdan, örneğin, farklı ülkelerde yoksul kabul edilen kişiler arasında önemli farklar bulunmaktadır. 19. yüzyılın sonlarında İngiltere’de yapılan ve gelir ile tüketim harcamalarını esas alan çalışmalarda yoksulluk, bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde kaynağa sahip olamaması durumu olarak tanımlanmıştır (Kumar ve ark., 1996:55). Yoksulluk araştırmalarının başlangıç noktasını oluşturan bu parasal tanıma göre yoksulluk, kişi veya hanelerin gelir ya da tüketim harcamaları kullanılarak ölçülmektedir. Başlangıçta yalnızca yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli gıda harcaması dikkate alınırken sonraki çalışmalarda temel eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, giyim veya barınma gibi gıda dışı ihtiyaçların karşılanamaması durumu da yoksulluk tanımı kapsamına alınmıştır. Dünya Bankası ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) çalışmalarında da görülen bu yaklaşım yoksulluk yazınında temel ihtiyaçlar yaklaşımı olarak yer almıştır. 6 Sen (2004) ise yoksulluğa “yapabilirlik” kavramı ile yaklaşarak en kapsamlı yoksulluk tanımını ortaya koymuştur. Bu kapsamda yapabilirlik; açlık, sağlıksızlık, cahillik, kötü barınma koşulları gibi her insanın mutlaka kaçınmak isteyeceği durumlardan kaçınabilme yetisi olarak tanımlanmakta ve yoksulluğun tanımı “yapabilirlikten yoksunluk” olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tanımla, yoksulluğun çok boyutlu bir olgu olduğu ve yalnızca parasal ölçütler kullanılarak ölçülemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan 1997 İnsani Gelişme Raporu’nda ilk defa “insani yoksulluk” kavramı ortaya atılmıştır4. Raporda yoksulluk, insanların kabul edilebilir yaşam koşullarında özgür, haysiyetli, kendine ve başkalarına saygılı, uzun ve sağlıklı bir hayat sürdürebilmeleri için gerekli fırsat ve seçeneklerden mahrum olması şeklinde tanımlanmaktadır (UNDP, 1997:15). İnsani yoksulluk kavramı, insani gelişme için parasal olanakların yanı sıra iktisadi, sosyal ve kültürel bazı olanaklara sahip olmanın da gerekli olduğu fikrine dayanmaktadır. Benzer şekilde, Dünya Bankası, kapsamlı ve etkili bir yoksulluk tanımının yoksulların bakış açıları doğrultusunda oluşturulması amacıyla bir çalışma (Voices of the Poor) yürüterek sonuçlarını 1999 yılında yayınlamıştır. Çalışma sonucunda gelir yoksulluğu ve gıda güvencesizliğiyle birlikte güçsüzlük, sosyal dışlanma ve temel hizmetlere yetersiz erişim yoksulluğu tanımlayan en önemli faktörler olarak ortaya çıkmıştır (Mowafi, 2003). OECD (2001:38) ise doğru bir yoksulluk tanımının kişinin yoksun veya kapasitesiz olduğu her alana ilişkin yapabilirliği kapsaması gerektiğini belirterek bu alanları şu şekilde tanımlamıştır5: Ekonomik kabiliyetler; gelir elde etme, tüketme ve varlık kazanma yeteneği anlamına gelir. İnsani kabiliyetler; sağlık, eğitim, beslenme, barınma ve temiz suyu temel almaktadır. 4 İnsani gelişme ve insani yoksulluk kavramları temelde Amartya Sen’in yapabilirlik yaklaşımına dayanmaktadır. 5 Bu tanım da, Birleşmiş Milletlerin tanımına benzer şekilde, Sen tarafından öne sürülen yapabilirlik yaklaşımı esas alınarak oluşturulmuştur. 7 Politik kabiliyetler; insan hakları ve kamu politikaları ve politika öncelikleri üzerinde söz hakkını içermektedir. Sosyo-kültürel kabiliyetler; kişinin toplumda değerli bir birey olarak yer alma yeteneğine ilişkindir. Koruyucu kabiliyetler; insanların ekonomik ve dışsal şoklara karşı koyabilme gücünü kapsar. Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan Sosyal İçerme Ortak Raporu'nda (2004:8) yoksulluk tanımı, UNDP tarafından öne sürülen tanıma benzer şekilde yapılmıştır. Bu tanıma göre gelir ve kaynakları kendisini, yaşadığı toplumda kabul edilebilir bir yaşam standardından mahrum bırakacak şekilde yetersiz olan bireyler yoksul sayılmaktadır. Yoksulluk yüzünden bu kişiler işsizlik, düşük gelir, barınma sorunu, yetersiz sağlık hizmetleri ve yaşam boyu eğitim, kültür, spor ve diğer etkinliklere katılımda engellerle karşılaşabilmektedir. Yoksullar genellikle, diğer insanlar için bir standart olan toplumsal faaliyetlere (ekonomik, sosyal ve kültürel) katılamamaktadır. Görüldüğü üzere, yoksulluğun tanımlanmasında klasik gıda veya gelir yoksulluğunun tek başına yeterli olmadığı ve yoksulluğun çok boyutlu bir kavram olarak ele alınması gerektiği savı günümüzde genel kabul görmektedir. Bununla birlikte parasal gelir ve tüketim harcamaları en yaygın kullanılan yoksulluk göstergesi olmaya devam etmektedir. Bu durumun temel sebebi bu kıstasların kolay anlaşılır ve ölçülebilir olmasıdır. Diğer bir neden olarak düşük gelirin yoksulluğun ölçülmesi zor diğer yönleri ile ilişkili olması verilebilir. Örneğin sağlık açısından en kötü durumdaki kişiler aynı zamanda en düşük gelir grubunda yer alanlar olmaktadır. Thorbecke (2005:4) bu durumu, yoksulluk sınırı üzerinde gelire sahip bir kişinin, yeterli bir refah seviyesini sağlayacak yetenekleri geliştirmesi için gerekli alım gücüne sahip olacağı düşüncesiyle açıklamıştır. Buna karşın, salt parasal kıstasların yoksulluğu açıklamakta yeterli olmayacağına ilişkin eleştiriler getirilmektedir. Örneğin, Şenses (2009:71), yoksulluğun birçok unsurunu göz ardı etmesi ve görece yüksek gelire sahip oldukları halde başka kıstaslara göre refah düzeyi düşük insanların durumunu yansıtmamasını gelir kıstasının bir sakıncası olarak ifade etmektedir. Benzer şekilde, Thorbecke 8 (2005:5) gelir kıstasının, yoksulluğun yaşam beklentisi, okuma yazma, kamu mallarına erişim ve hatta özgürlük ve güvenlik boyutlarını yansıtmadığını ve kısıtlı bir refah göstergesi olduğunu belirtmektedir. Gelirin insani ve diğer kapasitelerin kazanılmasındaki önemli rolü göz ardı edilemez olsa da kapasite yetersizliği ya da insani yoksulluk olarak tanımlanan yoksulluk, gelir azlığının olmadığı durumlarda da olabilir. Yeterli gelir ise yoksulluğun sonu değil; sonlandırılması için bir araçtır (UNDP, 1990). Bu durumda gelir artışı kapasitelerin kazanımına, kapasite kazanımı ise gelir artışına neden olmaktadır. Önder ve Şenses’in (2006:12) belirttiği gibi “yoksulluk, geri kalan her şeyin eşit kaldığı bir gelir yetersizliğinden çok, gelir yetersizliğini de içine alan, kapasiteyi ve seçeneklerin genişliğini kapsayan bütüncül bir kategori olarak görülmelidir.” Bu kapsamda yoksulluğun tanımlanmasında gelir yoksulluğu ile insani yoksulluğun birlikte ele alınması ve tamamlayıcı bilgiler olarak kullanılması uygun görünmektedir. 1.1.2. Temel kavramlar Yoksulluk çalışmalarındaki bir diğer sorun kimin yoksul sayılacağı ile ilgilidir. Bu konudaki mevcut yaklaşımlar ise mutlak ve göreli yoksulluk yaklaşımları olmak üzere iki ana grupta toplanabilir. Mutlak yoksulluk yaklaşımında, sınırlı bir dönem için geliri veya harcamaları önceden saptanmış belirli bir miktarın altında olanlar yoksul sayılırken, göreli yoksulluk yaklaşımında ise yoksulluk sınırı, medyan gelir ya da harcamanın belirli bir oranı olarak saptanmaktadır (Önder ve Şenses, 2006:4). Mutlak yoksulluk kişi başına tüketilen kalori miktarına bağlı olup hane ya da kişilerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ihtiyaç duydukları asgari gelir ve harcama düzeyine göre hesaplanmaktadır. Geliri, bir insanın hayatta kalabilmesi için gerekli minimum kalori miktarını almaya yetmeyen kişiler mutlak yoksul olarak tanımlanmaktadır. Dünya Bankası kıstaslarına göre, uluslararası karşılaştırmalarda mutlak yoksulluk, satın alma gücü paritesine göre kişi başı günlük 1, 2,15 ve 4,30 ABD Doları seviyesi olarak belirlenmiştir. Kişi başı günlük 1 Dolar sınırı gelişmemiş/az gelişmiş bölgeler için kullanılması tavsiye edilen aşırı yoksulluk 9 sınırını, 2,15 Dolar az gelişmiş/gelişmekte olan bölgeler için tavsiye edilen ortalama yoksulluk sınırını, 4,3 Dolar ise gelişmiş bölgeler için tavsiye edilen yüksek yoksulluk sınırını göstermektedir.6 Mutlak yoksulluk sınırı, gıda ve gıda dışı bileşenler dikkate alınarak ayrı ayrı belirlenebilmektedir. Sadece gıda harcamalarını esas alan asgari gıda harcaması yaklaşımında sınır, bireyin günlük kalori gereksinimini karşılayan gıda sepetinin maliyeti esasına göre belirlenmektedir. Mutlak yoksulluk sınırı gıda harcamalarına ek olarak gıda dışı temel gereksinimleri de (eğitim, sağlık, barınma, giyim) göz önüne alan temel ihtiyaçlar yaklaşımına göre de hesaplanabilir. Bu yöntemin sakıncası, tüm nüfus için aynı kalori normlarının kullanılmasıdır. Ancak aynı hanehalkı içinde bile kalori normları farklılaşabilmektedir. Yaş, cinsiyet ve meslek gibi değişkenler alınması gereken kalori miktarını doğrudan etkilemektedir. Ayrıca, gıda dışı harcamalar da bireyler arasında farklılaşacaktır. Göreli yoksullukta ise, yoksulluğun ölçülmesinde minimum kalori ihtiyacının yanında temel ihtiyaçlardan olan barınma, eğitim, sağlık ve benzeri kültürel ve toplumsal ihtiyaçlar göz önüne alınmakta ve göreli yoksulluk, kişinin toplumsal hayatta yer alabilmesi için gerekli tüketim ve yaşam düzeyinin saptanmasını içerecek şekilde tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle göreli yoksulluk, kişinin temel ihtiyaçlarını mutlak olarak karşılayabilmesi fakat toplumun genel refah düzeyinin altında kalıp sosyal ve kültürel olarak topluma katılamaması şeklinde tanımlanır. Göreli yoksullukta, ortalama gelir (harcama) düzeyinin belirli bir oranı (çoğunlukla yüzde 50 ya da 60’ı) sınır olarak belirlenerek bu sınırın altında bir gelire (harcamaya) sahip olanlar yoksul olarak tanımlanmaktadır. Göreli yoksulluk, yoksulluğu bireyin gereksinmelerini karşılama durumu bakımından toplumun diğer bireyleri karşısındaki durumuna göre tanımlamakta ve mutlak gelir düzeyinden ziyade gelir ve refahın dağılımındaki farklılıklara odaklanmaktadır. Mutlak yoksullukta yoksulluğun boyutu hesaplanmakta; göreli yoksullukta ise o toplumda yoksulluğun olduğu varsayılmaktadır. Başka bir deyişle, mutlak yoksulluk kavramına göre bir toplumda hiç kimsenin yoksul olmaması 6 Söz konusu sınırlar revize edilerek 1,25, 2, 4 ve 5 ABD Doları olarak belirlenmiştir (www.worldbank.org). 10 mümkün iken göreli yoksulluk yaklaşımına göre toplumda her zaman yoksul olan bir kesim olacaktır. Dolayısıyla göreli yoksulların sayısı gelir artışı ile giderilemeyecek fakat daha eşit bir gelir dağılımı ile azaltılabilecektir (Şenses, 2009). Yani, göreli yoksulluk bir eşitsizlik ölçüsü olarak da değerlendirilebilir. Göreli yoksul sayısı azaldıkça gelir dağılımındaki eşitsizlik de paralel olarak azalacaktır. Kimi durumlarda mutlak ve göreli yoksulluk eğilimleri ters yönlerde gerçekleşebilir. Örneğin, üst ve alt gelir grupları arasındaki farkın üst gelir gruplarının gelirindeki düşüş sonucunda azalması durumunda, daha fazla birey mutlak yoksulluk sınırı altına düşebilecek ve göreli yoksulluk azalırken mutlak yoksulluk artabilecektir7 (Lok-Dessalien, 2000:2). Mutlak ve göreli yoksulluk yaklaşımlarının yanında yazında yer bulmuş bir başka yaklaşım da öznel yoksulluk yaklaşımıdır. Öznel yoksulluk yaklaşımında yoksulluk tanımı, kişilerin minimum yaşam standardına ilişkin görüşlerine dayanmaktadır. Yoksulluk sınırının belirlenmesinde anketler yapılarak kişilerin yoksul olmamak veya iyi bir gelir düzeyi için yeterli gördüklerini beyan ettikleri gelir miktarı dikkate alınır. 1.1.3. Yoksulluğu belirleyen faktörler Yoksulluğu belirleyen temel faktörler genel olarak bölgesel ve toplumsal faktörler ile hane ve fertlere ilişkin faktörler olarak sınıflandırılabilir (World Bank; 2005:125-132). Söz konusu faktörler Tablo 1.1’de sunulmaktadır. Yoksulluğu etkileyen birçok bölgesel faktör bulunmaktadır ve bu faktörlerin yoksullukla ilişkisi ülkeden ülkeye değişebilmektedir. Söz konusu faktörler genel olarak coğrafi izolasyon, iklim, toprak özellikleri ve pazarlara yakınlık, çevre ve hava koşulları, bölgenin yönetimi, bölge içindeki eşitsizlikler olarak özetlenebilir. Bu hususlara göre olumsuz koşullara sahip olan bölgelerde yoksulluk riski daha fazla olmaktadır. Altyapı eksikliği en önemli toplumsal faktör olarak gösterilmektedir. Buna örnek olarak borulu suyun veya asfalt yolun bulunmaması verilebilir. Altyapının yanı 7 Burada düşüş, söz konusu üst gelir gruplarının yoksulluk sınırının altında kalmalarına neden olacak büyüklükte olmalıdır. 11 sıra arazi dağılımı, eğitim, sağlık gibi temel kamu hizmetlerine erişim, beşeri kaynaklar diğer toplumsal faktörler arasındadır. Hanehalkı ve bireylerin özellikleri ise demografik, ekonomik ve sosyal özellikler olmak üzere üç grupta incelenebilir. Demografik özellikler arasında hanehalkı büyüklüğü, hanehalkı üyelerinin yaş yapısı, bağımlılık oranı ve hanehalkı reisinin cinsiyeti yoksulluğu etkileyen faktörler arasındadır. Tablo 1.1. Yoksulluğu Belirleyen Temel Faktörler Bölgesel Özellikler İzolasyon, daha az altyapı ile piyasa ve hizmetlere ulaşımda zorluklar Doğal kaynaklar, elverişli arazi Çevre ve hava koşulları Bölgesel yönetim Eşitsizlik Toplumsal Özellikler Altyapı (ör: borulu su) Arazi dağılımı Kamu hizmetlerine erişim ( ör: eğitim veya sağlık merkezlerine yakınlık) Sosyal yapı ve sosyal sermaye Hanehalkı Özellikleri Hanehalkı büyüklüğü Bağımlılık oranı Hanehalkı reisinin cinsiyeti Mallar (ör: toprak ve diğer üretim faktörleri ile konut, menkul kıymet) İstihdam ve gelir yapısı Hanehalkı fertlerinin eğitim ve sağlık durumları Bireysel Özellikler Yaş Eğitim İstihdam durumu Sağlık durumu Kaynak: Dünya Bankası (2005:132) Yoksul hanehalkları çoğunlukla daha kalabalık olmakta ve daha fazla bağımlı nüfus barındırmaktadır. Hanehalkı reisinin kadın olması durumu da yoksulluk riskini artıran faktörlerden biri olmaktadır. Ekonomik özellikler istihdam durumu ve hanenin serveti gibi faktörleri; sosyal özellikler ise eğitim, beslenme ve sağlık durumu ile barınma gibi faktörleri barındırmaktadır. 12 1.2. Yoksulluğun Ölçülmesi Yoksulluğun azaltılmasına yönelik politikaların üretilebilmesinde yoksulluk ölçümlerine yönelik çalışmalar önemlidir. Yukarıda belirtildiği gibi çok boyutlu bir kavram olarak tanımı zaman içinde değişim göstermiş olan yoksulluğun ölçülmesinde de farklı yöntemler yoksulluk yazınında yer bulmuştur. Tek boyutlu gelir yoksulluğu ölçümlerinden çok boyutlu insani yoksulluğu ölçmeyi amaçlayan birleşik endekslere doğru geçiş yaşanmakla birlikte hem dünyada hem de Türkiye’de halen gelir yoksulluğu ölçütleri ön plandadır. Örneğin, Dünya Bankası tarafından önerilen ortalama günlük geliri satın alma gücü paritesine göre 1 ABD Dolarının altında olan nüfusun oranı göstergesi hem uluslararası hem de ulusal düzeyde yoksulluğu ölçmekte sıklıkla kullanılmaktadır. 1.2.1. Gelir yoksulluğunun ölçülmesi Yoksulluğun ölçülmesinde en sık kullanılan yöntem gelir ya da harcamaya dayalı yetersizlik yöntemidir. Buna göre geliri ya da harcaması, önceden belirlenmiş yoksulluk sınırının altında kalan hanehalkları yoksul kabul edilmektedir. Yoksulluk sınırının belirlenmesinde ise mutlak ve göreli yoksulluk tanımlarına bağlı farklı yaklaşımlar mevcuttur. Daha önce belirtildiği üzere, mutlak yoksulluk sınırı kişi başına tüketilen kalori miktarına bağlı olup hane ya da kişilerin ihtiyaç duydukları asgari gelir ya da harcama düzeyine göre hesaplanmakta iken göreli yoksullukta yoksulluk sınırı, ortalama gelir ya da harcama düzeyinin belirli bir oranı olarak tanımlanmaktadır. Gelir yoksulluğunun ölçümünde farklı yöntemler uygulanmakta olup bu yöntemler arasında en yaygın kullanılanlar, yoksulluk oranı (kafa sayım oranı), yoksulluk açığı oranı, yoksulluk açığının karesi oranı ve Sen Endeksidir8. Yoksulluk Oranı (Kafa Sayım Oranı) Yoksulluk oranı yoksulluk çizgisinin altında kalan kişilerin toplam nüfusa oranı şeklinde hesaplanmaktadır ve genellikle 8 şeklinde ifade edilmektedir. Tüketim ve harcama azlığı esas alınarak da hesaplanabilen ölçütler anlatımı basitleştirmek amacıyla gelir azlığı cinsinden tanımlanacaktır. 13 ⁄ geliri yoksulluk sınırının altında kalan nüfusu, ise toplam nüfusu göstermektedir. Yoksulluk oranı, yoksulluk ölçütleri içinde en yaygın kullanılan ölçüt olmaktadır. Oranın avantajı, kolay hesaplanabilir ve anlaşılabilir olmasıdır. Ayrıca, yoksulluğun genel boyutunun görülmesi ve yoksulluğun azaltılmasındaki genel ilerlemenin belirlenmesi için de uygun bir göstergedir. Ancak, yoksulluk oranı yoksulluğun şiddeti ve yoksullar arasındaki gelir farklılıklarını açıklamamaktadır. Örneğin yoksulluk oranının eşit olduğu iki ülkeden birinde yoksulların mutlak gelirlerinin diğer ülkeye kıyasla daha düşük olması durumu bu oran kullanılarak görülememekte, bu iki ülkede yoksulluğun aynı boyutta olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Benzer şekilde, yoksulluk sınırının hemen altındaki bir kişi mevcut durumundan daha yoksul bir hale geldiğinde yoksulluk oranı değişmemektedir. Kişiler yoksulluk çizgisinin altında bulunduğu sürece refah düzeylerindeki değişimler orana yansımamaktadır. Sen, yoksul bir kişinin daha da yoksullaşması durumunda yoksulluk oranında değişim olmazken, bu kişinin ölmesi durumunda yoksulluk oranının düşecek olması nedeniyle bu göstergeyi eleştirmektedir (Şenses, 2009:66). Ayrıca oran, yoksulluk sınırındaki değişikliklere aşırı duyarlı olabilecek; yani yoksulluk sınırında meydana gelecek küçük değişiklikler dahi yoksulluk oranında büyük değişimlere yol açabilecektir. Yoksulluk Açığı Oranı Yoksulluğun ölçülmesinde kullanılan bir diğer yöntem yoksulluk açığı oranıdır. Yoksulluk açığı oranı, toplumdaki yoksulluğun ortalama boyutunu yoksulluk sınırının yüzdesi olarak ifade etmekte ve yoksulların ortalama gelirinin yoksulluk sınırından ne kadar farklılaştığını göstermektedir. Yoksulluk açığı oranı hesaplanırken öncelikle yoksul bireylerin gelir açığı hesaplanır. Gelir açığı yoksulluk sınırı ile kişinin geliri arasındaki farka eşittir. Yoksulluk açığı oranı, yoksulluk sınırı altındaki kişiler için hesaplandığından negatif 14 olmaz. Yoksul olmayanların yoksulluk açığı ise sıfıra eşittir. Yoksulluk açığı, yoksulluk sınırına bölünüp tüm yoksul bireyleri kapsayacak şekilde toplandıktan sonra toplam nüfusa bölünerek yoksulluk açığı oranına ulaşılır. ∑ yoksulluk açığı oranını, z yoksulluk sınırını, i-inci bireyin gelirini, geliri yoksulluk sınırının altında kalan nüfusu, N ise toplam nüfusu göstermektedir. Yoksulluk açığı oranı kullanılarak yoksulluğun derinliğini ölçülebilir ve yoksulluk çizgisine duyarlılık azaltılmış olur. Yoksulluk oranının aksine, yoksulluk sınırı altındaki bir kişinin gelirindeki değişim, diğer koşullar aynı kalmak şartıyla, yoksulluk açığı oranını değiştirecektir. Ayrıca, yoksulluk açığı oranı hesaplamasında kişilerin gelirinin yoksulluk sınırına uzaklığı esas alındığı için yoksulluk sınırındaki değişiklikler oranda büyük değişikliklere yol açmayacaktır. Oran, ayrıca, yoksulların gelirinin yoksulluk sınırına getirilmesi için gereken transfer miktarının bulunmasında kullanılabilir. Böylelikle bu oran kullanılarak yoksulluğun giderilmesinin asgari maliyeti (doğrudan yoksulların hedeflendiği nakdi transferler) hesaplanabilir. Yoksulluk açığı ölçümünün dezavantajı, yoksulluğun şiddetindeki değişimleri tam olarak kapsayamamasıdır. Bu durum, Tablo 1.2 ile verilen örnekte görülebilir. Tabloda varsayımsal A ve B ülkelerindeki gelirler ve yoksulluk açığı oranları verilmektedir. Her iki ülke için de yoksulluk sınırının aynı (125 birim) olduğu varsayılmıştır. Tablo 1.2. Örnek A ve B Ülkelerinde Yoksulluk Açığı Oranı Her Bir Bireyin Geliri A Ülkesindeki Gelir 99 101 150 Yoksulluk Açığı Oranı Kafa Sayım Oranı 0,1 0,5 0,1 0,5 150 B Ülkesindeki Gelir 79 121 150 150 Kaynak: World Bank (2005) Not: Yoksulluk sınırı 125 birim olarak kabul edilmiştir. 15 İki ülkenin yoksulluk ve yoksulluk açığı oranları aynı olmasına rağmen çok yoksul bir bireyi barındırması sebebiyle B ülkesi A ülkesinden daha yoksuldur. Bunun yanında, A ülkesindeki gelir dağılımının B ülkesindeki dağılımdan, yoksul kişiler arasındaki 20 birimlik bir transfer yoluyla, üretilmiş olduğu düşünülebilir. Yoksulluk açığı oranı iki ülke arasındaki bu farkı yansıtmamaktadır (World Bank, 2005). Yoksulluk Açığının Karesi Oranı Yoksulluk açığının karesi oranı, yoksulluk açığının yoksulluk sınırına oranının karesi esas alınarak hesaplanır. ∑ yoksulluk açığının karesi oranını, z yoksulluk sınırını, i-inci bireyin gelirini, geliri yoksulluk sınırının altında kalan nüfusu, N ise toplam nüfusu göstermektedir. Yoksulluk açığının yoksulluk sınırına oranının karesinin alınmasıyla, yoksulluk sınırı ile geliri arasında çok fark olan bireylere hesaplamada daha fazla ağırlık verilmektedir. Dolayısıyla, bu ölçüt yoksulluğun şiddetini göstermekte ve hem yoksulların gelirinin yoksulluk sınırına uzaklığını hem de yoksullar arasındaki eşitsizliği dikkate almaktadır. Ancak bu ölçüt, doğrudan yorumlanması zor olduğundan yaygın olarak kullanılmamaktadır. Foster, Greer ve Thorbecke (FGT) Endeksi Foster, Greer ve Thorbecke (FGT) Endeksi yoksulluk ölçüm yöntemleri içerisinde en kapsamlı yöntemlerden biri olarak değerlendirilmektedir. Yoksulluk oranı, yoksulluk açığı oranı ve yoksulluk açığının karesi oranı, FGT eşitliğinden elde edilebilir. Endeks aşağıdaki formül kullanılarak hesaplanmaktadır: ∑ ⁄ 16 FGT endeksini, z yoksulluk sınırını, i-inci bireyin gelirini, geliri yoksulluk sınırının altında kalan nüfusu, N toplam nüfusu, α ise yoksulluk tepki parametresini göstermektedir. Yoksulluk tepki parametresi α, endeksin yoksulluğa karşı hassaslığını göstermektedir. Görüleceği gibi, endeks, α = 0 ise, yoksulluk oranına, α = 1 ise, yoksulluk açığı oranına, α = 2 ise, yoksulluk açığının karesi oranına dönüşmektedir. Yoksul bir bireyin geliri düştüğünde veya yoksul bir bireyden daha yoksul bir bireye gelir transferi olduğunda FGT endeksi artacaktır. Ayrıca, α>1 olduğunda endeks, daha yoksul grupların gelirindeki artış durumunda diğer grupların gelirindeki artış durumuna oranla daha fazla azalmakta ve yoksulluğun şiddetine duyarlılık göstermektedir. Söz konusu duyarlılık α’nın aldığı değer arttıkça artmaktadır. FGT endeksinin bir diğer önemli katkısı ise yoksul kitlenin değişik alt gruplara ayrılabilmesi ve bunlara ilişkin yoksulluk oranlarının ayrı ayrı hesaplanabilmesidir. Alt gruplara ilişkin endeksler alt grup nüfuslarıyla ağırlıklandırılarak toplam yoksul oranı türetilebilmektedir. Bu şekilde yoksulluğun derinliği ve değişik alt gruplar arası göreli yoksulluğun ölçümü yapılabilmektedir. Bununla birlikte, literatürde FGT endeksinde kullanılması en uygun α değerinin ne olduğu konusu belirsizliğini korumaktadır. Sen Endeksi Sen endeksi, yoksul sayısının, yoksulluğun şiddetinin ve yoksullar arasındaki gelir dağılımının etkilerini birleştiren bir endekstir. Endeks yoksulluk oranını, yoksulluk açığını ve yoksullar arasındaki gelir dağılımını (Gini katsayısı) birlikte ele almakta ve aşağıdaki şekilde hesaplanmaktadır: Sen endeksini, yoksulluk oranını, yoksulluk açığı oranını, arasındaki gelir dağılımı Gini katsayısını göstermektedir. 17 yoksullar =1 olduğu durum yoksullar arasında tam eşitsizlik olduğu ve Sen endeksinin yoksulluk oranına eşit olduğu durumdur. Benzer şekilde, =0 olduğunda, yoksullar arasında tam eşitlik vardır ve Sen endeksi yoksulluk açığı oranına eşit olur. 1.2.2. İnsani yoksulluğun ölçülmesi Gelir veya tüketim harcamalarının yoksulluğun açıklanmasında yeterli olmadığı görüşünden yola çıkarak öne sürülen yapabilirlik ya da insani yoksulluk yaklaşımıyla birlikte yoksulluğun parasal olmayan yönlerini de içeren farklı ölçütlerin oluşturulmasına çalışılmıştır. Bu doğrultuda gelir ve tüketim harcamalarına ilişkin verilerin, başta eğitim ve sağlık olmak üzere diğer sosyoekonomik göstergelerle birlikte kullanılarak birleşik göstergeler oluşturulması yöntemi yaygındır. Bu kapsamda ilk akla gelen birleşik göstergeler, UNDP tarafından geliştirilen, kullanılan gösterge ve ölçüm yöntemlerinin zaman içinde değişikliklere uğradığı, İnsani Gelişme Endeksi (İGE) ve İnsani Yoksulluk Endeksi (İYE) olmaktadır. İnsani Gelişme Endeksi 1990 yılından beri gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için hesaplanmakta ve yıllık olarak yayımlanan İnsani Gelişme Raporlarında verilmektedir. 1990 yılı raporunda İGE, doğumda yaşam beklentisi, yetişkin okuryazar oranı ve kişi başına gayri safi yurtiçi hâsıla verilerine dayalı olarak oluşturulan yaşam beklentisi endeksi, eğitim endeksi ve gelir endeksinin aritmetik ortalamasından elde edilen bir endeks değeri olarak oluşturulmaktadır. Endeks değerlerine göre ülkeler, yüksek insani gelişme, orta insani gelişme ve düşük insani gelişme düzeyinde olan ülkeler olarak üç gruba ayrılmaktadır. İGE hesaplamasında kullanılan değişkenler ve yöntem zaman içinde değişim göstermiştir. 2011 yılı İnsani Gelişme Raporu’nda endeks, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ve makul bir yaşam standartı boyutlarıyla insani gelişmeyi ölçmeyi amaçlamaktadır. Uzun ve sağlıklı yaşam, doğumda yaşam beklentisi göstergesi ile; bilgiye erişim, ortalama yetişkin eğitim süresi ve okullaşma oranı göstergeleri ile; makul bir yaşam standardı ise kişi başına GSYİH verisi kullanılarak ölçülmektedir. Ele alınan üç boyuta ilişkin hesaplanan alt endeksler geometrik ortalamaları alınarak 18 birleştirilmekte ve İGE değerine ulaşılmaktadır. Endeks değerlerine göre ülkeler, çok yüksek insani gelişme, yüksek insani gelişme, orta insani gelişme ve düşük insani gelişme düzeyindeki ülkeler olarak 4 gruba ayrılmaktadır. İGE’nin yanı sıra, UNDP 1996 yılında öne sürdüğü yapabilirlikten yoksunluk ölçütünün ardından, 1997 yılı raporunda İnsani Yoksulluk Endeksini (İYE) geliştirmiştir. İYE, yoksulluğun miktarını yansıtmayı amaçlamakta ve gösterge olarak kaliteli su kaynaklarına erişim ve çocukların beslenme düzeyini ön plana çıkarmaktadır. Raporda endeks değeri, 40 yaşına kadar yaşam beklentisi olmayan nüfus oranı ( ), Okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin oranı ( ), Sağlık hizmetlerine erişim olanağı olmayan nüfus ( Sağlıklı içme suyuna erişim olanağı olmayan nüfus ( Beş yaş altı düşük ağırlıklı çocuk sayısı ( ), ), ) verilerine dayanarak aşağıdaki formülle hesaplanmaktadır. Burada aşağıdaki formülle hesaplanmaktadır: Ülkeler arasındaki farklılıklar göz önüne alınarak İYE’nin ikinci versiyonu (İYE2) geliştirilmiş ve bu versiyonda gelişmiş ülkelerde yoksulluk ölçütü olarak göreli yoksulluk oranı, toplumsal yaşamdan dışlanma göstergesi olarak ise uzun dönem işsizlik oranı birlikte dikkate alınmaktadır. 2010 yılı raporunda ise yeni bir yoksulluk ölçüm yöntemi olarak Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi (ÇYE) tanıtılmıştır. Yeni raporlarda İYE yerine bu endeks yayınlanmaktadır. Oxford Poverty & Human Development Initiative (OPHI) ve UNDP tarafından geliştirilen bu yeni endeks ile yoksulluğun “yoksunluklar” temelinde hesaplanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda bireylerin yoksunlukları hanehalkı bazında, sağlık, eğitim ve yaşam standardı başlıkları altında verilen 10 temel göstergeye ait, hanehalkları anketlerinden elde edilen ham veriler kullanılarak 19 hesaplanmaktadır. Endeksteki her alt başlık ve alt başlıklara ait göstergeler kendi aralarında eşit ağırlıklandırılmaktadır. Çok boyutlu yoksulluğun tespitinde kullanılan yoksunluklar ve endeksteki ağırlıkları aşağıdaki gibidir (Alkire ve ark., 2010): 1. Eğitim (1/3) 1.1. Eğitim Süresi (1/6) 1.2. Çocukların Eğitime Devamı (1/6) 2. Sağlık (1/3) 2.1. Çocuk Ölümlülüğü (1/6) 2.2. Beslenme (1/6) 3. Yaşam Standardı (1/3) 3.1. Elektrik (1/18) 3.2. Kanalizasyon (1/18) 3.3. Temiz İçme Suyu (1/18) 3.4. Konut Zemini (1/18) 3.5. Mutfakta Kullanılan Yakıt Türü (1/18) 3.6. Varlıklar (1/18) Bu yoksunluk göstergeleri kullanılarak toplumda çok boyutlu yoksul insanların toplam nüfus içindeki oranı ve yoksulların yaşadıkları yoksunluğun ortalama derinliği bulunmaktadır. Bu iki değerin çarpımı ise ÇYE değerini vermektedir. Literatürde ÇYE benzeri yoksunluk odaklı çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalarda, ÇYE’de olduğu gibi, çoğunlukla kategorik anket verisinin9 farklı yöntemler kullanılarak birleştirilmesiyle yoksunluk10 endeksleri hesaplanmaktadır.11 Yoksulluk ölçümlerinde birleşik göstergelerin kullanılmasına ilişkin Şenses (2009:103-104), aslında tüm birleşik göstergeler için geçerli olabilecek bazı eleştiriler getirmektedir. Bunlardan ilki ölçümün yeterli seviyede yapılabilmesi için 9 Veriler, ferdin devam ettiği eğitim düzeyi, sağlık sigortasının olup olmadığı gibi sorulara cevap veren, iki veya daha fazla kategoriden oluşmaktadır. 10 Hesaplanan yoksulluk düzeyinin gelirin yanı sıra gelir dışı unsurları da kapsadığını vurgulamak amacıyla kimi çalışmalar ‘yoksunluk endeksi’ kavramını kullanmakta olup ‘yoksulluk endeksi’ tanımını kullanan çalışmalar da mevcuttur. 11 Bu konuda yapılmış bazı çalışmalar için bkz. McLennan ve ark., 2011; Layte ve ark., 2001; Bray, 2001; Jensen ve ark., 2002;Bauman, 1998; Abe, 2006; Ayadi ve ark., 2007. 20 çok sayıda ölçüt ve veri gereksiniminin oluşması ve veriye ulaşma güçlükleri sonucunda vekil göstergelerin (proxy) kullanılması; bunun sonucunda da ölçümün istenilen kapsamda yapılamamasıdır. İkincisi, oluşturulan birleşik göstergelerin tek bir değerden ibaret olması ve birleşik göstergeyi oluşturan göstergelerin ayrı ayrı izlenmesinin mümkün olmamasıdır. Üçüncüsü ve en önemlisi ise göstergelerin toplulaştırılmasında kullanılan yöntemlerin çoğunlukla öznel unsurlar taşıması ve bu durumun çeşitli istatistiksel ve kavramsal sorunları beraberinde getirmesidir. Örneğin, İGE’nin ilk versiyonunda standart değeri12 hesaplanmış göstergelerin basit aritmetik ortalamaları alınarak endeksin oluşturulması, kullanılan göstergelerin birbirleriyle ikame edilebilir olduğu sonucunu doğurmaktadır. Buna göre, kişilerin yoksulluğunda, yetişkin okuryazar oranı ile kişi başına GSYH değerleri aynı derecede öneme sahiptir.13 Yöneltilen eleştirilere karşın, çok boyutlu karmaşık bir kavram olan yoksulluğun özet ve anlaşılması kolay bir ölçütle açıklanmasını sağlayan birleşik göstergeler literatürde sıklıkla kullanılmaktadır. Aslında, birleşik göstergeler toplumda konuya ilişkin merak uyandırmak ve tartışma başlatmak için bir araç olarak görülmelidir. Ayrıca göstergeler, politika analizi kapsamında eğilimlerin veya önceliklerin belirlenmesinde ya da gelişmelerin izlenmesinde yararlı olmaktadır. Birleşik göstergeler yorumlanırken, göstergeyi oluşturan değişkenlerin neler olduğu ve açıklanmaya çalışılan çok boyutlu kavramın hangi yönlerini ele aldığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şekilde yorumlanan birleşik göstergeler gerek yoksulluktaki değişimlerin izlenmesinde gerekse bu konuda politika oluşturulmasında etkili bir şekilde kullanılabilecektir. Birleşik göstergelerin oluşturulmasında en önemli konu göstergelerin birleştirilmesinde kullanılan yöntem olmaktadır. Bu kapsamda, UNDP tarafından geliştirilen endekslerde kullanılan aritmetik ya da geometrik ortalama hesaplamasının yanı sıra temel bileşenler analizi, veri zarflama analizi, konjoint analizi gibi çok değişkenli analiz teknikleri de kullanılmaktadır. Aslında, göstergelerin toplulaştırılmasında en yaygın kullanılan yöntemler, kullanılan 12 13 Standart değer = (gösterge değeri – en düşük değer) / (en yüksek değer – en düşük değer) Aynı durum, ÇYE için de geçerlidir. 21 ağırlıkların nesnelliğinin ön planda olduğu ve araştırmacıya en az inisiyatifi tanıyan çok değişkenli analiz teknikleri olmaktadır. Bu yöntemlerden temel bileşenler analizi, aynı yapıyı ölçen çok sayıda değişkenden, az sayıda ve tanımlanabilir nitelikte anlamlı değişkenler elde etmeye yönelik bir yöntemdir. Veri zarflama analizi, ülkelerin ya da bölgelerin göreli performansını ölçmek için bir kriter olarak kullanılan verimlilik sınır tahmininde doğrusal programlama araçları kullanır (Nardo ve ark., 2008:91). Veri zarflama analizini diğer yöntemlerden ayıran temel özellik, çok sayıda girdi ve çıktının olduğu durumlarda değerlendirme yapılabilmesini sağlamasıdır. Konjoint analizi ise problemleri hiyerarşik bir yapıda ele alan ve ikili karşılaştırma mantığına dayanan bir yöntemdir. Belirlenen katılımcılara hangi değişkene ne kadar ağırlık verdiklerinin sorulması sonucu ulaşılan ağırlıkların kullanılmasına dayanır. Tablo 1.3’te göstergelerin birleştirilmesinde kullanılan bazı yöntemlerin avantaj ve dezavantajları verilmektedir. Aslında, gelişmişlik ya da sürdürülebilirlik gibi kavramların ölçülmesinde temel bileşenler analizi daha yaygın olarak kullanılırken diğer yöntemler daha çok kurumsal performans ölçümleri, pazar araştırmaları veya yer seçimi kararlarının verilmesi gibi hususlar için kullanılmaktadır. Temel bileşenler analizi ile orijinal p adet değişken, önemli bir bilgi kaybına neden olmaksızın, bu değişkenleri temsil edebilen daha az sayıda (k ≤ p) değişkene indirgenmekte ve değişkenlere etki eden genel nedensel faktörler elde edilmektir. Orijinal değişkenlerin toplam varyansının önemli bir kısmı bu faktörler tarafından açıklanmakta; yani faktörler orijinal p değişkeni temsil etmektedir. Bu durumda p değişken, önemli bir bilgi (varyans) kaybı olmaksızın, k değişkene indirgenmiş olur. Burada, temel bileşenler analizi, en yüksek faktör ağırlığını ele alınan birimler (bu çalışma için iller) arasında en yüksek varyansa sahip değişkenlere atar. Bu durum birimler arası karşılaştırma yapılmasında önemlidir; zira karşılaştırmada birimlerin birbirine yakın değerler aldığı değil farklılaştığı göstergeler önem kazanmaktadır. Bu şekilde birimler arasındaki farklılıklar açıklanabilecektir.14 14 Bu doğrultuda, bu çalışmada, insani yoksulluk endeksi oluşturulmasında literatürde sıklıkla kullanılan temel bileşenler analizi kullanılacaktır. 22 Tablo 1.3. Birleşik Gösterge Oluşturulmasında Kullanılan Bazı Yöntemlerin Avantaj ve Dezavantajları15 Yöntem Temel Bileşenler Analizi Veri Zarflama Analizi Konjoint Analizi Avantajları Dezavantajları Orijinal veri setini, bu veri setindeki varyansın olabilecek en yüksek oranını koruyarak özetler. En yüksek faktör ağırlığı ele alınan birimler (örneğin ülkeler) arasında en yüksek varyansa sahip değişkenlere atanır. Çok sayıda girdi ve çıktıyı işleyecek yetenektedir. Doğrusal form dışında, girdi ve çıktıları ilişkilendiren bir fonksiyonel forma ihtiyaç duymaz. Etkinlikleri hesaplanan karar birimleri göreli olarak tam etkinliğe sahip olanlarla kıyaslanır. Girdiler ve çıktılar çok farklı birimlere sahip olabilirler. Bu durumda, onları aynı biçimde ölçebilmek için çeşitli varsayımlar kullanmaya, dönüşümler yapmaya gerek yoktur. Ağırlıklar değişkenler arasındaki dengeyi yansıtır. Katılımcıların fikir ve değerlerini dikkate alır. Kaynak: Nardo ve ark. (2008), Berg (2010) 15 Detaylı bilgi için bkz. Nardo ve ark., 2008. 23 Aykırı değerlere duyarlıdır. Gözlem sayısının düşük olması durumuna duyarlıdır. Diğer değişkenlerle korelasyonu yüksek olmayan değişkenlerin endekse katkısı en aza inmektedir. Ölçüm hatasına karşı çok duyarlıdır. Sonuçlar, girdi ve çıktı seçimlerine duyarlıdır. Karar noktalarının göreli performansını ölçmek açısından yeterlidir, fakat bu değerlendirmenin mutlak etkinlik bazındaki yorumu ile ilgili ipucu vermez. Parametrik olmayan bir teknik olduğu için, sonuçlara istatistiksel hipotez testlerinin uygulanması zordur. Statik bir analiz şeklindedir, bir tek dönemdeki karar noktası verileri arasında bir kesit analizi yapar. Analiz sonucunda her karar noktası için tek bir etkinlik tahmincisi elde edilmektedir ve bu tahmincinin istatistiksel özelliklerinin elde edilmesi çok zordur. Her karar noktası için ayrı bir doğrusal programlama modelinin çözümü gerektiğinden, büyük boyutlu problemlerin veri zarflama analizi ile çözümü, hesaplama açısından zaman alıcı olabilir. Sonuçlar, belirlenen katılımcılar ve hazırlanan sorulara bağlı olarak değişiklik gösterir. Katılımcı ve soru sayılarının yüksek olmasını gerektirir. Değerlendirme süreci oldukça karmaşıktır. 1.3. Yoksullukla Mücadele Politikaları Yoksullukla mücadele politikaları, dolaylı ve dolaysız mücadele olmak üzere iki ana yaklaşım temelinde tartışılmaktadır. Dolaylı mücadele yaklaşımı, orta ve uzun vadede erişilecek büyümenin bireylerin gelirlerinde ve yaşam standartlarında bir iyileşme sağlayacağı ve böylece yoksulluğun azalacağı görüşüne dayanmaktadır (Şenses, 2009:219). Literatürde konuya ilişkin farklı çalışmalar bulunmakla birlikte büyümenin yoksulluğu azalttığı konusunda genel bir görüş birliğinin bulunduğu söylenebilir. Tarihsel olarak bakıldığında yoksulluk oranlarında en büyük düşüşlerin, istikrarlı büyümenin gerçekleştiği dönemlerde görülmüş olması, yoksulluk ve sefalet dönemlerinin ise ekonomik daralma ve buhran dönemleriyle çakışması da bu savı desteklemektedir. Örneğin 1993-2002 döneminde Vietnam’daki yoksulluk oranı yıllık yüzde 6’lık bir büyüme sayesinde, yüzde 58’den yüzde 29’a düşmüştür (Perry ve ark., 2006:57). Dolaylı yaklaşım, büyümenin yoksulluk üzerindeki etkilerine odaklanmakta ve bu süreçte gelir dağılımında meydana gelen değişiklikleri de tartışmada öne çıkarmaktadır (Bhagwati, 1988:539). Büyüme ile gelir dağılımı arasındaki ilişki konusunda ise bir fikir birliği yoktur. Tartışmanın ilk yıllarında öne çıkan görüş düşük gelir düzeylerinde gerçekleşen büyümeyle birlikte ilk aşamada eşitsizliklerin artacağı, daha yüksek kişi başına gelir düzeylerine ulaşıldığında ise azalacağı yönündedir.16 Bu savı destekleyen çalışmalar bulunmakla birlikte artan sayıda çalışma ile büyüme ve gelir dağılımı arasında öngörüldüğü gibi sistematik bir ilişki bulunmadığı gösterilmektedir. Doğrudan mücadele yaklaşımı ise, yoksulluk sorununun çözümüne yönelik dolaysız somut politika ve programların uygulanmasını esas almaktadır. Bu yaklaşımda sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim politikaları gibi temel araçlar yoluyla kamu, gelirin ikincil dağılımına müdahil olmaktadır (Gündoğan, 2008:51). Yoksullukla mücadelede uygulanan doğrudan önlemler arasında, çoğunlukla yoksulların kullandığı mal ve hizmetlere sübvansiyon verilmesi, asgari ücret 16 Simon Kuznets tarafından geliştirilen Ters-U Hipotezine göre büyüme süreci; başlangıçta kaynakların düşük üretkenliğe sahip sektörlerden yüksek üretkenliğe sahip sektörlere transferi sonucunda eşitsizlik düzeyinin artmasına, belirli bir kişi başı gelir düzeyi aşıldığında ise azalmasına neden olacaktır (Fields, 2001). 24 uygulaması, istihdamı arttırmaya yönelik çeşitli proje ve önlemler, yoksullara yönelik kredi programları, çeşitli çocuk eğitim ve beslenme programları ve hanehalklarının yaşam standartlarını arttırmaya yönelik yapılan transferler ön plana çıkmaktadır (Şenses, 2003:328). Şenses (2009:240), doğrudan mücadele programlarının etkinliği ve yoksulluğun azaltılmasındaki nihai başarısı için üç temel koşulun sağlanması gerektiğini belirtmektedir: yoksullukla mücadelenin genel kamuoyu tarafından öncelikli bir hedef olarak benimsenmesi ve uygulanacak somut program ve politikaların toplumda yaygın destek bulması, program ve politikaların hedeflediği yoksul kitlenin iyi belirlenebilmesi, uygulamanın şeffaf olması ve her kademede hızlı karar alabilecek bürokratik kadroların varlığı. Doğrudan ve dolaylı yaklaşımı benimseyen politikaların hem gelir yoksulluğu hem de insani yoksulluk üzerinde etkili olması beklenmektedir. Yoksullukla doğrudan mücadele politikalarından sosyal transferler veya sübvansiyon gibi uygulamalar gelir yoksulluğunun azaltılmasına katkı sağlarken, kişilerin yaşam standartlarını yükseltmeyi hedefleyen ve eğitim, sağlık gibi boyutları kapsayan politikalar yoluyla insani yoksulluk da azaltılabilmektedir. Dolaylı mücadele yaklaşımı ise temelde toplumun genel gelir düzeyinin artmasıyla birlikte gelir yoksulluğunun azaltılacağı görüşünü benimsemektedir. Bunun yanında, büyüme sadece hanehalklarının gelirlerini artırmayıp aynı zamanda eğitim, sağlık ve altyapı olanaklarının gelişmesini sağlayarak insani yoksulluğun azaltılmasına da katkı sağlamaktadır.17 Bu bakımdan, yoksullukla mücadelede dolaylı ve doğrudan yaklaşım birbirine alternatif değil, tamamlayıcı olarak görülmeli ve bir arada yürütülmelidir. Uluslararası platformda ise yoksullukla mücadele konusunda Birleşmiş Milletlerin Binyıl Kalkınma Hedefleri ile Avrupa Birliği (AB) Lizbon Stratejisi 17 Gelirin insani ve diğer kapasitelerin kazanılmasında önemli rolü olduğu ve yeterli gelirin yoksulluğun azaltılmasında bir araç olacağı yukarıda belirtilmişti (bkz. s.9). 25 değerlendirilebilir. Bunlardan Bin Yıl Kalkınma Hedefleri aşırı yoksulluğa ve açlığa 21. yüzyıl içinde son vermenin amaçlandığı Binyıl Bildirgesi’ne dayanan hedefler olup ağırlıkla az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler hedef alınmaktadır. Lizbon Stratejisi ise dünyanın görece gelişmiş ülkelerinin yer aldığı AB’nin dünyadaki en rekabetçi ve en dinamik bilgi temelli ekonomik bloku olması hedefi ile oluşturulmuştur.18 Binyıl Kalkınma Hedefleri, Birleşmiş Milletlerin 2000 yılında gerçekleştirilen zirvesinde, 189 ülke tarafından imzalanan Binyıl Bildirgesi’nde yer alan ve 2015 yılına kadar ulaşılması beklenen hedeflerden oluşmaktadır. Söz konusu hedefler, Birleşmiş Milletlerin gelişme ve yoksullukla mücadeledeki temel politika eksenlerini belirlemekte ve kaynak yönetiminde de öneme sahip olmaktadır. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler ve bağlı kuruluşlarının faaliyetleri ve diğer paydaşlarla işbirlikleri bu amaç ve hedefler dikkate alınarak yürütülmektedir. Ülkeler ve uluslararası kuruluşlar da bu hedefleri benimsemiş ve kurumsal yapılarını bu hedeflere ulaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla değiştirmeye başlamışlardır (DPT, 2010:10). Binyıl Kalkınma Hedefleri, yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması, tüm bireylerin temel eğitim hakkından yararlanmasının sağlanması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, çocuk ölümlerinin azaltılması, anne sağlığının iyileştirilmesi, salgın hastalıklarla mücadele edilmesi, çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması ve kalkınma için küresel ortaklık hususlarını içermektedir19 (Tablo 1.4). Söz konusu amaçlardan günlük geliri bir doların altında olan nüfusu yarıya indirmek, tam ve verimli istihdama ulaşmak ve açlıkla karşı karşıya olan nüfusun oranını yarıya indirmek hedeflerini kapsayan birinci amaç, doğrudan mutlak yoksulluğun azaltılmasını hedeflemektedir. Eğitim, sağlık ve çevre gibi alanlarda iyileşmeyi öngören hedefleri kapsayan diğer amaçlar ise daha çok insani yoksulluğun azaltılmasıyla ilişkilidir. 18 19 http://europa.eu. Türkiye’nin söz konusu hedefler itibarıyla durumunun değerlendirilmesi için bkz. DPT (2010). 26 Tablo 1.4. Binyıl Kalkınma Amaç ve Hedefleri Amaç 1: Mutlak Yoksulluk ve Açlığı Ortadan Kaldırmak -1990 ile 2015 yılları arasında günlük geliri bir doların altında olan nüfusu yarıya indirmek. -Kadınlar ve gençler de dâhil olmak üzere, herkes için insan onuruna yaraşır iş yaratmak ve tam ve verimli istihdama ulaşmak -1990 ile 2015 yılları arasında açlıkla karşı karşıya olan nüfusun oranını yarıya indirmek Amaç 2: Herkesin Temel Eğitim Almasını Sağlamak -2015 yılına kadar dünyanın her yerindeki kız ve erkek çocuklarının ilköğretim hakkından eksiksiz yararlanması Amaç 3: Kadınların Konumunu Güçlendirmek ve Cinsiyet Eşitliğini Sağlamak -Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ilk ve orta öğretimde tercihen 2005 yılına kadar ve eğitimin her düzeyinde 2015 yılına kadar ortadan kaldırmak Amaç 4: Çocuk Ölümlerini Azaltmak -1990 ve 2015 yılları arasında, beş yaş altı çocuk ölümlerinin 2/3 oranında azaltılması. Amaç 5: Anne Sağlığını İyileştirmek -1990 ve 2015 yılları arasında gebelik, doğum ve loğusalık sırasında meydana gelen anne ölümlerinin ¾ oranında azaltılması. -2015 yılına kadar, üreme sağlığında evrensel erişimin sağlanması Amaç 6: HIV/AIDS, Sıtma ve Diğer Salgın Hastalıklarla Mücadele Etmek -2015 yılında HIV/ AIDS yayılımını durdurmuş olmak ve geriletmeye başlamak -2010 yılına kadar HIV/ AIDS için gerekli olan tedaviye ihtiyaç duyanların tedaviye erişiminin sağlanması -2015 yılına gelindiğinde sıtmanın ve diğer salgın hastalıkların yayılımını durdurmuş olmak ve geriletmeye başlamak Amaç 7: Çevresel Sürdürülebilirliğin Sağlanması -Sürdürülebilir kalkınma ilkelerini ülke politikaları ve programları ile bütünleştirmek ve çevresel kaynakların yok oluşunu tersine çevirmek -2010 yılına kadar önemli bir oranda düşüş sağlayarak bioçeşitlilik kaybını azaltmak -2015 yılına kadar güvenli içme suyuna ve temel atık sistemine erişimi olmayan nüfusun oranının yarı yarıya azaltılması -2020 yılına kadar gecekonduda yaşayan en az 100 milyon kişinin yaşamlarında belirgin bir iyileşmenin sağlanması Amaç 8: Kalkınma için Küresel Ortaklıklar Geliştirmek - Açık, kurallara bağlı, tahmin edilebilir, ayrımcılık içermeyen ticaret ve finans sistemleri geliştirmek - En az gelişmiş ülkelerin özel ihtiyaçlarına yönelmek -Denize kıyısı olmayan ülkelerin ve kalkınmakta olan küçük ada ülkelerinin özel ihtiyaçlarını ele almak -Borçları uzun vadede sürdürülebilir hale getirmek için ulusal ve uluslararası önlemler almak ve kalkınmakta olan ülkelerin borç problemleri ile kapsamlı şekilde ilgilenmek. -Kalkınmakta olan ülkelerin önemli ilaçlara makul fiyatlarla ulaşması için ilaç şirketleri ile işbirliği yapmak -Başta bilgi ve iletişim teknolojileri olmak üzere yeni teknolojilerin özel sektörle işbirliği içinde yaygınlaştırılması Kaynak: DPT (2010) 27 Lizbon Stratejisi ise AB’de 2000-2010 yılları arasında uygulamaya konmuştur. Mart 2010’da Lizbon Stratejisinin resmi kapanışı yapılmış ve 2010-2020 dönemi için Birliğin geniş çaplı stratejisini oluşturan ve Lizbon stratejisinin devamı niteliğinde olan “Avrupa 2020: Akıllı, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Büyüme için Avrupa Stratejisi” uygulamaya konmuştur. Avrupa 2020 Stratejisi, AB’nin yaşanan ekonomik krizin olumsuz etkilerinden sıyrılarak ekonomik büyüme, istihdam ve çevre ile ilgili hedeflerini gerçekleştirmesi için bir yol haritası çizmektedir. Stratejide Lizbon Stratejisinin kapsadığı on yıllık dönemdeki gelişmeler göz önünde bulundurularak politik araçların nasıl daha etkin ve işler hale getirilebileceği sorgulanmakta; sosyal ve ekonomik boyutlarıyla yeni bir dönüşümün gerekli olduğu belirtilmektedir. Bu dönüşümün üç temel prensip doğrultusunda şekillenmesi planlanmaktadır (European Commission, 2010:3): Akıllı büyüme: Bilgi ve yenilik temelli bir ekonomi geliştirmek Sürdürülebilir Büyüme: Kaynak etkinliğinin, daha yeşil ve rekabetçi bir ekonominin teşviki Kapsayıcı Büyüme: Sosyal ve bölgesel uyumu sağlayacak yüksek istihdamda bir ekonomi oluşturmak Bu prensipler temelinde belirlenen beş temel hedeften biri yoksulluk riskinde bulunan kişilerin sayısının 20 milyon daha az olması ve böylelikle ulusal yoksulluk sınırı altında yaşayan AB vatandaşlarının sayısının yüzde 25 azaltılmasıdır. Söz konusu hedeflere ulaşılması için oluşturulan yedi ana girişim arasında ise “Yoksulluğa karşı Avrupa platformu: büyümenin faydalarının ve işlerin insanlar arasında geniş şekilde paylaştırılması, yoksulluğu ve sosyal dışlanmayı yaşayan insanların toplumda aktif rol almaları ve insan onuruna yakışır biçimde yaşamalarını sağlayarak sosyal ve bölgesel uyumu sağlamak” girişimi yer almaktadır (European Commission, 2010:4). Bu girişimle ekonomik, sosyal ve bölgesel uyumun sağlanması amacıyla yoksulluk içinde yaşayan ve sosyal dışlanmaya maruz kalan kişilerin iyi koşullarda yaşamalarının ve toplumda aktif olarak yer almalarının sağlanması öngörülmektedir. Ayrıca, sosyal dışlanma ile mücadele ve sosyal koruma 28 alanlarında uygulanmakta olan açık koordinasyon yönteminin20, işbirliği sağlanan ve iyi uygulamaların paylaşıldığı, sosyal dışlanmayla mücadelede somut adımların atılmasını teşvik eden bir platforma dönüştürülmesi önerilmektedir. Bu bağlamda, üye devletlerin sosyal dışlanmaya maruz kalma ihtimali yüksek olan gruplara yönelik önlemleri ortak ve bireysel olarak almaları beklenmektedir (European Commission, 2010:17). Stratejinin yönetiminden ise AB Konseyi sorumlu olacak; Avrupa Komisyonu ise hedefler konusunda yapılan ilerlemeleri değerlendirmek, uygulanacak politikalar konusunda görüş alışverişini sağlamak ve başlatılan yedi ana girişimi desteklemek görevlerini yerine getirecektir. 20 Açık koordinasyon yöntemi, Birlik tarafından önerilen ilke kararlarını, ülkelerin kendi ulusal ve bölgesel politikalarında uygulamalarıdır. Ülkeler, ulusal ve bölgesel politikalarını oluştururken ilgili ulusal paydaşların önerilerini de göz önüne alırlar. 29 2. TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN GENEL GÖRÜNÜMÜ 2.1. Yoksulluğun Ölçülmesi Türkiye için hesaplanan yoksulluk göstergeleri verilmeden önce dünyada yoksulluğun boyutları ve belli başlı bölgeler arasındaki dağılımı ile Türkiye’nin konumunun anlaşılması amacıyla dünyanın farklı bölgelerindeki yoksulluk oranları verilmektedir (Tablo 2.1). Buna göre yoksulluk oranları ele alınan bölgelerde yıllar itibarıyla düşüş göstermektedir. Bunun yanında, Doğu Asya ve Pasifik bölgesi 2000 yılı öncesinde yakın değerler aldığı Güney Asya ve Sahra altı Afrika bölgelerine kıyasla daha fazla düşüş göstermiştir. Tüm yıllar itibarıyla en düşük yoksulluk oranına sahip bölge ise Avrupa ve Orta Asya olmaktadır. Türkiye ise Avrupa ve Orta Asya bölgesinin biraz üzerinde, ancak diğer bölgelere kıyasla düşük yoksulluk oranına sahiptir. Benzer şekilde, Türkiye’nin yoksulluk oranı, dâhil olduğu üst orta gelir grubu ülkelerinin ortalama değerinden de düşüktür. Tablo 2.1. Dünyanın Farklı Bölgelerinde Yoksulluk Oranları (1) Bölgeler 1987 1993 2002 2005 Yüzde 2010 Doğu Asya ve Pasifik 81,59 75,76 51,93 39,03 29,73 Avrupa ve Orta Asya 6,33 9,18 7,92 4,6 2,35 Güney Amerika ve Karayipler 22,35 21,72 22,23 16,69 10,37 Orta Doğu ve Kuzey Afrika 26,14 22,13 19,73 17,37 12,04 Güney Asya 84,48 82,67 77,41 73,36 66,71 Sahra altı Afrika 74,29 78,12 76,11 74,08 69,87 Üst Orta Gelir Grubu 58,53 55,31 38,03 27,61 19,46 7,68 9,84(2) 9,57 Türkiye Kaynak: http://data.worldbank.org/topic/poverty (1) Günde 2 dolardan az gelirle geçinen nüfusun toplam nüfusa oranı. (2) 1994 yılına ait veridir. 6,87 4,71 Türkiye’de yoksulluk ölçümleri, birçok ülkede olduğu gibi, gelir ya da harcama bazlı yapılmakta olup yoksulluk sınır ve oranlarının hesaplanması çalışmaları Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yürütülmektedir. Yoksulluk ile ilgili çalışmaların en temel veri kaynağı, hanehalklarının gelir, harcama ve sosyal durumlarıyla ilgili bilgilerin derlendiği hanehalkı gelir ve tüketim harcamaları 30 araştırmalarıdır (TÜİK, 2007). TÜİK ilk defa 1987 yılında Hanehalkı Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketini yürütmüştür. Bir sonraki Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketi ise 1994 yılında gerçekleştirilmiştir. 2002 yılında ise düzenli olarak her yıl, Hanehalkı Bütçe Anketleri (HBA) yürütülmeye başlanmıştır. 2001 yılında başlayan Sosyal Riski Azaltma Projesi (SRAP)21 kapsamında yer alan Kurumsal Gelişim Bileşeninde, kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi hedeflenen kurumlardan biri de TÜİK’tir. HBA çalışması da bu kapsamda başlatılmıştır. TÜİK, 2005 yılına kadar yoksulluk ve gelir dağılımı istatistiklerini HBA’dan üretmiştir. Bu kapsamda mutlak yoksulluk ile harcamaya dayalı göreli yoksulluk verileri açıklanmıştır. Ankette her ay değişen hanehalklarının, aylık tüketim harcaması kapsamında alınan bilgiler ile anket ayı bitiminde fertlerin anket ayı ve son bir yıl içindeki istihdam durumu, iktisadi faaliyeti, mesleği, işteki durumu ile elde ettikleri faaliyet ve faaliyet dışı gelir bilgileri alınmıştır. Kişisel kullanılabilir gelir kapsamı içinde, hanehalkı fertlerinden gelir getirenlerin çalıştıkları işlerden kazandıkları gelir, sermaye ve mülk (ücret, kâr, faiz, kira) geliri ile emekli maaşı, dul-yetim aylıkları ve yaşlılara yapılan ödemeler, karşılıksız burs vb. transfer gelirleri gibi parasal gelirleri ve ayni gelirlerin toplamı yer almaktadır22. 2006 yılından itibaren ise Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde panel anket yönteminin kullanıldığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nı (GYKA) uygulamaya başlamıştır. Araştırma ile gelir dağılımı, gelire göre göreli yoksulluk, yaşam koşulları ve sosyal dışlanma konularında veri üretmek amaçlanmaktadır.23 Alan uygulamasının her yıl düzenli olarak gerçekleştirildiği araştırmada, örnek fertler 4 yıl boyunca izlenmektedir.24 2002-2005 yıllarında uygulanan HBA’dan sadece kesit veri elde edilebilirken GYKA’dan her yıl için kesit ve panel veri olmak üzere iki veri seti elde edilmektedir. Bunun yanında, 2003 yılı HBA çalışmasında anket sayısı Düzey 2 bölgeleri bazında 21 Bkz. sayfa 47. www.tuik.gov.tr 23 Mutlak yoksulluk ölçütleri daha çok az gelişmiş ülkelerce benimsenirken, mutlak yoksulluk sorununu büyük ölçüde çözmüş ülkelerde göreli yoksulluk esas alınmaktadır. HBA çalışmalarının sonlandırılarak GYKA uygulamasına geçilmesiyle birlikte Türkiye’de yoksulluk, mutlak yoksulluk yerine göreli gelir yoksulluğu esas alınarak ölçülmeye başlanmıştır. 24 www.tuik.gov.tr 22 31 tahmin üretilmesine olanak sağlarken sonraki yıllarda anket kapsamındaki hanehalkı sayısı azaltılmış ve çalışma sonucunda yalnızca ulusal bazda tahminler üretilmiştir. GYKA’daki kesit veriler ile ise Düzey-1 bölgeler bazında tahminler üretilmesi mümkün olmaktadır. 2.1.1. Mutlak yoksulluk TÜİK tarafından harcama bazlı gıda ve gıda dışı mutlak yoksulluk sınırları ve yoksulluk oranları açıklanmıştır. TÜİK, gıda yoksulluğunun temelini teşkil eden gıda sepetinin belirlenmesinde 2003 yılı HBA verilerini kullanmıştır. Gıda harcamasına göre sıralı üçüncü ve dördüncü yüzde 10’luk hanehalkı dilimleri, referans grup olarak alınmış ve bu hanelerin gıda tüketiminde en önemli paya sahip 80 madde gıda sepeti olarak tespit edilmiştir. Bir ferdin günlük asgari 2.100 kalori almasını sağlayacak miktarlar, bu 80 maddeden oluşturulmuştur. Bu sepetin maliyeti gıda yoksulluk sınırı olarak tanımlanmıştır. Gıda dışı yoksulluk sınırı ise HBA verilerine göre toplam harcamaları gıda yoksulluk sınırının hemen üstünde olan hanelerin toplam harcamaları içindeki gıda dışı harcama payının ortalaması dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Bu oranlar kullanılarak gıda ve gıda dışı mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde yoksulluk sınırı belirlenmektedir. Gıda ve gıda dışı yoksulluk oranı ise, eşdeğer fert başına25 tüketim harcaması mutlak yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının oluşturduğu nüfusun toplam nüfusa oranı olarak hesaplanmaktadır (TÜİK, 2008). Gıda ve gıda dışı yoksulluk oranlarının yanı sıra kişi başı günlük 1, 2,15 ve 4,3 ABD Doları yoksulluk sınırlarına göre hesaplanan yoksulluk oranları da TÜİK tarafından açıklanmaktadır. Tablo 2.2’de TÜİK tarafından açıklanan mutlak yoksulluk oranları verilmektedir. Tablodan görüldüğü üzere, Türkiye’de açlık 25 Yoksulluk göstergeleri hanehalkı yerine bireyler bazında hesaplanmaktadır. Bu nedenle hanehalkı düzeyinde hesaplanan gelir ya da harcama verisinin bireysel verilere dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu dönüştürmede hanelerin yetişkin-çocuk bileşimlerindeki farklılıkların dikkate alınması gerekmektedir. Bu doğrultuda, eşdeğerlik ölçeği olarak adlandırılan katsayılar kullanılarak her bir hanehalkı büyüklüğünün kaç eşdeğer ferde denk olduğu bulunarak eşdeğer hanehalkı büyüklüğü hesaplanmaktadır. Hanehalkı toplam yıllık gelir ya da harcaması hanehalkının eşdeğer hanehalkı büyüklüğüne bölünerek, o hanehalkı için eşdeğer fert başına düşen gelir ya da harcama hesaplanmaktadır. Böylelikle, farklı büyüklük ve bileşimlerdeki hanehalkları arasında karşılaştırmalara imkân sağlanmaktadır. TÜİK, eşdeğer hanehalkı büyüklüğünün hanehalkındaki referans kişi için 1, 14 yaş ve üzerindeki tüm fertler için 0,5 ve 14 yaşın altındaki tüm fertler için 0,3 katsayısının kullanılarak bulunduğu OECD ölçeğini kullanmaktadır. 32 sınırının altında yaşayan nüfus oranı 2002-2009 dönemi sonunda oldukça düşük seviyelere gerilemiştir. Başka bir deyişle, az gelişmiş ülkelerde sorun olmaya devam eden gıda yoksulluğu konusunda Türkiye’de önemli oranda iyileşme kaydedilmiştir. Tablo 2.2. Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları Fert Yoksulluk Oranı (%) Yöntemler 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Gıda Yoksulluğu (açlık)(1) 1,35 1,29 1,29 0,87 0,74 0,48 0,54 0,48 . . Yoksulluk (gıda+gıda dışı)(1) 26,96 28,12 25,60 20,50 17,81 17,79 17,11 18,08 . . Kişi Başı Günlük 1 $'ın Altı (2) 0,20 0,01 0,02 0,01 . . . . . . Kişi Başı Günlük 2,15 $'ın Altı (2) 3,04 2,39 2,49 1,55 1,41 0,52 0,47 0,22 0,21 0,14 Kişi Başı Günlük 4,3 $'ın Altı (2) 30,30 23,75 20,89 16,36 13,33 8,41 6,83 4,35 3,66 2,79 Kaynak: TÜİK (1) 2010 yılından itibaren metodolojik revizyon çalışmaları nedeniyle hesaplanmamaktadır. (2) 1 $’ın SGP üzerinden TL karşılığı olarak ilgili yılın cari değerleri kullanılmıştır. Gıda ve gıda dışı harcamalar esas alınarak hesaplanan yoksulluk oranı ise 2002-2009 döneminde yüzde 27’den yüzde 18’e gerilemiştir. Bunun yanında, yoksulluk sınırının altında kalan nüfus büyüklüğü 2007 yılında 12,3 milyon iken 2009 yılında 12,8 milyon kişidir.26 Bu durum 2009 yılı itibarıyla mutlak yoksulluğun Türkiye’de yüksek seviyelerde olduğunu göstermektedir. Gıda yoksulluğuna benzer şekilde, günlük geliri 1 ABD Dolarının altında olan nüfus oranları oldukça düşüktür. Söz konusu değerler, 2006 yılından itibaren yüzde 0,01’in altında değer almıştır. Günlük geliri 2,15 ve 4,3 ABD Dolarının altında kalan nüfus oranları da verilen dönemde önemli derecede azalmıştır. Bunun yanında 2007 yılında 5,8 milyon kişi günlük 4,3 ABD Dolarının altında gelire sahip iken bu 26 TÜİK tarafından, Tablo 2.1’de verilen yoksulluk oranları 2002-2009 dönemi için açıklanırken yoksul fert sayıları Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nin kullanılmaya başlandığı 2007 yılından itibaren açıklanmıştır. 33 sayı 2009 yılında 3,1 milyon kişiye gerilemiştir.27 Bu durum, 2002-2011 döneminde Türkiye’nin harcama bazlı mutlak yoksulluk oranları itibarıyla önemli ilerleme kaydettiği şeklinde yorumlanabilir. Bunun yanında, söz konusu yoksulluk oranlarına yerleşim yeri ayrımında bakıldığında kırsal yoksulluğun kentsel yoksulluğa kıyasla yüksek değerler aldığı görülmektedir (Tablo 2.3).28 Tablo 2.3. Yerleşim Yerine Göre Yoksulluk Oranları Yöntemler Yerleşim Yeri 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2,01 2,15 2,36 1,24 1,91 1,41 1,18 1,42 . . 0,92 0,74 0,62 0,64 0,04 0,07 0,25 0,06 . . Kır 34,48 37,13 39,97 32,95 31,98 34,80 34,62 38,69 . . Kent 21,95 22,30 16,57 12,83 Gıda Kır Yoksulluğu Kent (açlık)(1) Yoksulluk (gıda+gıda dışı)(1) Kişi başı Kır günlük 1 $'ın altı (2) Kent Kişi başı günlük 2,15 $'ın altı (2) Fert Yoksulluk Oranı (%) 9,31 10,36 9,38 8,86 . . 0,46 0,01 0,02 0,04 . . . . . . 0,03 0,01 0,01 . . . . . . . Kır 4,06 3,71 4,51 2,49 3,36 1,49 1,11 0,63 0,57 0,42 Kent 2,37 1,54 1,23 0,97 0,24 0,09 0,19 0,04 0,04 0,02 38,82 32,18 32,62 26,59 25,35 17,59 15,33 11,92 9,61 6,83 24,62 18,31 13,51 10,05 0,97 0,94 Kişi başı Kır günlük 4,3 $'ın altı (2) Kent 6,13 4,40 3,07 0,96 Kaynak: TÜİK (1) 2010 yılından itibaren metodolojik revizyon çalışmaları nedeniyle hesaplanmamaktadır. (2) 1 $’ın SGP üzerinden TL karşılığı olarak ilgili yılın cari değerleri kullanılmıştır. Gıda yoksulluğu ile günlük geliri 1 ve 2,15 ABD Dolarının altında kalan nüfus oranları kırsal nüfus içinde de verilen dönemlerde düşüş göstermiş ve oldukça düşük değerlere ulaşmıştır. Ancak, gıda ve gıda dışı harcamalar göz önünde bulundurularak hesaplanan yoksulluk oranları kırsal nüfus içinde oldukça yüksek değerler almakta; ayrıca, 2002-2009 dönemi sonunda da artış göstermektedir. 2009 27 Günlük geliri 2,15 ve 4,3 ABD Dolarının altında kalan nüfus oranları 2002-2011 dönemi için açıklanırken, nüfus büyüklükleri 2007-2009 dönemi için açıklanmıştır. 28 TÜİK tarafından yürütülen çalışmalarda kentsel yerler nüfusu 20.001 ve daha fazla olan yerleşim yerleri, kırsal yerler ise nüfusu 20.000 ve daha az olan yerleşim yerleri olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, bu çalışmada sunulan tüm veriler için bu tanımlar geçerlidir. 34 yılında kentsel yoksulluk oranı yüzde 8,9 ve yoksul fert sayısı 4,3 milyon iken kırsal yoksulluk oranı yüzde 38,7 ve yoksul fert sayısı 8,4 milyondur. Benzer şekilde, günlük geliri 4,3 ABD Dolarının altında kalan nüfusun oranı kentsel nüfus içinde yüzde 1’in altında değer alırken kırsal nüfus içinde yaklaşık yüzde 7’dir. 2009 yılında günlük geliri 4,3 ABD Dolarının altında kalan kentsel nüfus yaklaşık 0,5 milyon iken kırsal nüfus 2,6 milyondur. Bu durum, 2009 yılı itibarıyla Türkiye’de kırsal yoksulluğun önemini koruduğunu göstermektedir. 2.1.2. Göreli yoksulluk Göreli yoksulluk sınırının belirlenmesinde ise öncelikle toplumun ortalama refah seviyesinin belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu refah ölçüsü genellikle eşdeğer fert başına düşen gelir veya harcama esas alınarak belirlenir. Göreli yoksulluk sınırı belirlenirken en çok kullanılan yöntem medyan veya ortalama gelirin belirli bir yüzdesinin yoksulluk sırını olarak alınmasıdır. Bu sınırın altında kalan bireyler göreli yoksul olarak tanımlanır. TÜİK tarafından hem gelir hem de harcama bazlı göreli yoksulluk oranları açıklanmaktadır. Harcama bazlı göreli yoksulluk oranları, HBA verileri kullanılarak 2002-2009 yılları için açıklanmıştır. Yoksulluk oranı, eşdeğer fert başına tüketim harcaması göreli yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının oluşturduğu nüfusun toplam nüfus içindeki payı olarak hesaplanmaktadır. Tablo 2.4’te HBA sonuçları kapsamında açıklanan harcama bazlı göreli yoksulluk oranları, kır-kent ayrımlarıyla birlikte verilmektedir. Buna göre Türkiye için harcama bazlı göreli yoksulluk oranları 2002-2009 dönemi sonunda aynı düzeylerde (yüzde 14-16,5 aralığında) seyretmiştir. Benzer şekilde, yoksul fert sayısı 2007’de 10,1 milyon iken 2009 yılında 10,7 milyondur. Bunun yanında, kentsel yoksulluk oranı 2002-2009 döneminde azalırken kırsal yoksulluk artmıştır. 2009 yılında kırsal yoksulluk oranı yüzde 34,2, yoksul fert sayısı ise 7,5 milyondur. Sonuç olarak, harcama bazlı göreli yoksulluk oranları da kırsal yoksulluğun 2009 yılı itibarıyla önemli boyutlarda olduğunu göstermektedir. 35 Tablo 2.4. Harcama Bazlı Yoksulluk Sınırı Yöntemine Göre Fertlerin Yoksulluk Oranları Yüzde 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Fert Yoksulluk Oranı 14,74 15,51 14,18 16,16 14,50 14,70 15,06 15,12 Fert Yoksulluk Oranı, Kır 19,86 22,08 23,48 26,35 27,06 29,16 31,00 34,20 Fert Yoksulluk Oranı, Kent 11,33 11,26 8,34 9,89 6,97 8,38 8,01 6,59 Kaynak: TÜİK Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında eşdeğer fert başına tüketim harcaması medyan değerinin yüzde 50'si esas alınmıştır. Gelir bazlı göreli yoksulluk sınır ve oranları ise 2006 yılından itibaren gerçekleştirilen Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) verileri kullanılarak yayımlanmaktadır. Bu araştırma sonucunda Türkiye, kent-kır ve Düzey 1 bölgeler bazında 2006-2011 yılları için yoksulluk sınırı, yoksul sayıları ve yoksulluk oranları hesaplanmıştır.29 Tablo 2.5’te GYKA sonucunda açıklanan gelir bazlı göreli yoksulluk göstergeleri sunulmaktadır. Buna göre, Türkiye’de gelire dayalı göreli yoksulluk oranları 2006-2011 döneminde yüzde 25’ten yüzde 22,6’ya gerilemiştir. Yoksul fert sayısında ise belirgin bir düşüş görülmemektedir. Bunun yanında, kırsal ve kentsel yoksulluk oranları arasında belirgin bir fark bulunmamaktadır. Her iki oran da 2006-2011 dönemi sonunda azalmıştır. Yoksul fert sayılarına bakıldığında ise 2011 yılı itibarıyla kentsel nüfus içindeki yoksul fertlerin sayısının (10,5 milyon) kırsal nüfus içindeki yoksul fert sayısından (5,1 milyon) oldukça yüksek olduğu görülmektedir. 29 Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, son yılda ve önceki üç yıldan en az ikisinde yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlanmaktadır. Bu kriteri sağlamayan fertlerin yoksulluk riski altında olmadığı kabul edilmektedir. Sürekli yoksulluğun hesaplanmasında ise eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınmaktadır. Bu kapsamda, bu çalışmada AB’de kullanılan yüzde 60 sınırı esas alınacaktır. 36 Tablo 2.5. Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırı, Yoksul Sayıları ve Yoksulluk Oranları Yıl Yerleşim Yeri Yoksulluk Sınırı (TL) Yoksul Sayısı (Bin Kişi) Yoksulluk Oranı (Yüzde) 2.822 16.932 Türkiye 1.999 5.222 Kır 2006 3 262 11.320 Kent 3.616 15.589 Türkiye 2.596 4.583 Kır 2007 4.213 10.181 Kent 3.775 16.381 Türkiye 2.754 4.976 Kır 2008 4.359 10.366 Kent 4.197 16.806 Türkiye 3.009 4.994 Kır 2009 4.830 10.898 Kent 4.426 16.746 Türkiye 3.171 5.101 Kır 2010 5.071 10.410 Kent 4.849 16.390 Türkiye 3.627 5.110 Kır 2011 5.521 10.527 Kent Kaynak: TÜİK Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır. 25,0 25,7 23,9 22,8 22,1 21,3 23,7 22,0 22,2 23,8 23,1 22,3 23,5 23,0 21,2 22,6 22,6 21,1 Yukarıda belirtildiği üzere GYKA sonuçları kapsamında yoksulluk sınırları, yoksul kişi sayısı ve yoksulluk oranları Düzey 1 bölgeler bazında da açıklanmaktadır. TÜİK, Düzey 1 bölgeler bazında, hem Türkiye için hesaplanan yoksulluk sınırına göre hem de her bölge için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre yoksul kişi sayısı ve yoksulluk oranlarını hesaplamaktadır. Burada, Türkiye için hesaplanan yoksulluk sınırına göre açıklanan yoksulluk oranları, yoksul fertlerin bölgeler bazında dağılımına ilişkin bilgi vermektedir. Bölgeler için hesaplanan yoksulluk sınırına göre açıklanan yoksulluk oranları ise her bölge için, bölgenin ortalama refah seviyesinin altında kalan nüfus oranını (yoksulluk oranını) belirtmektedir.30 Tablo 2.6 ile Türkiye için hesaplanan yoksulluk sınırına göre Düzey 1 bölgelerin yoksulluk oranları verilmektedir. Tabloya göre, 2011 yılında, Türkiye’de yoksulların çoğu (yüzde 27,5’i) Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşamaktadır. 30 www.tuik.gov.tr 37 Ayrıca, Doğu Karadeniz, İstanbul ve Batı Marmara bölgeleri bu oranın en düşük olduğu bölgelerdir. Ortadoğu Anadolu ve Akdeniz bölgeleri için de bu oran görece yüksek olup 2006-2011 dönemi sonunda Ortadoğu Anadolu Bölgesi’nde artmış; Akdeniz Bölgesi’nde ise azalmıştır. Tablo 2.6. Türkiye İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları Yüzde Bölge Kodu Bölge Adı 2006 2007 2008 2009 2010 2011 TR1 İstanbul 5,3 1,6 4,4 4,1 6,3 4,9 TR2 Batı Marmara 3,0 3,2 3,4 3,6 3,4 3,3 TR3 Ege 9,8 9,7 9,9 8,1 7,9 7,5 TR4 Doğu Marmara 4,3 4,2 3,5 4,3 5,9 5,3 TR5 Batı Anadolu 5,7 4,8 6,1 6,0 6,2 6,1 TR6 Akdeniz 16,4 17,7 15,1 14,3 11,4 13,5 TR7 Orta Anadolu 4,0 5,0 5,4 6,0 5,5 5,5 TR8 Batı Karadeniz 7,7 6,5 7,4 7,1 6,1 5,5 TR9 Doğu Karadeniz 2,5 2,3 2,6 2,4 3,2 3,0 TRA Kuzeydoğu Anadolu 5,7 5,3 5,7 6,1 5,7 5,7 TRB Ortadoğu Anadolu 9,7 10,5 10,6 11,4 11,3 12,3 TRC Güneydoğu Anadolu 25,9 29,2 26,0 26,7 27,2 27,5 TR Türkiye 100 100 100 100 100 100 Kaynak: TÜİK Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında (Türkiye için) medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır. Tablo 2.7’de Türkiye için hesaplanan yoksulluk sınırına göre bölgelerdeki yoksul sayıları verilmektedir. Buna göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki yoksul sayısı diğer bölgelere kıyasla oldukça yüksektir. Ortadoğu Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgelerinde de yoksul sayısı görece yüksek olmaktadır. Tablo 2.8’de ise her bölge için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre yoksulluk oranları sunulmaktadır. Buna göre, 2011 yılında yoksul nüfusun toplam bölge nüfusu içindeki oranının en yüksek olduğu bölgeler Güneydoğu Anadolu, Batı Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgeleridir. Kuzeydoğu Anadolu, Batı Karadeniz ve Ege bölgelerinin de yoksulluk oranı görece yüksek olup oranın en düşük olduğu bölge Doğu Marmara Bölgesi’dir. 38 Tablo 2.7. Türkiye İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına Göre Bölgesel Yoksul Sayıları Bin Kişi Bölge Bölge Adı Kodu TR1 İstanbul TR2 Batı Marmara TR3 Ege TR4 TR5 TR6 Akdeniz TR7 Orta Anadolu TR8 TR9 TRA Kuzeydoğu Anadolu TRB TRC TR 2006 2007 2008 2009 2010 2011 900 256 719 694 1.056 801 503 491 552 606 574 542 1.660 1.510 1.616 1.357 1.324 1.224 Doğu Marmara 722 648 568 716 993 867 Batı Anadolu 967 753 1.002 1.011 1.032 995 2.785 2.754 2.473 2.401 1.902 2.207 671 780 892 1.006 917 909 Batı Karadeniz 1.296 1.017 1.206 1.189 1.014 904 Doğu Karadeniz 420 363 429 408 530 492 969 828 935 1.018 961 931 Ortadoğu Anadolu 1.649 1.639 1.735 1.918 1.891 2.021 Güneydoğu Anadolu 4.390 4.550 4.255 4.480 4.551 4.499 Türkiye 16.932 15.589 16.381 16.806 16.746 16.390 Kaynak: TÜİK Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında (Türkiye için) medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır. Tablo 2.8. Bölgeler İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırlarına Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları Yüzde Bölge Bölge Adı 2006 2007 2008 2009 2010 2011 TR1 İstanbul 21,0 15,8 17,4 14,9 18,7 18,0 TR2 Batı Marmara 21,1 19,1 19,7 21,2 20,2 17,7 TR3 Ege 23,1 21,8 22,3 20,4 20,6 19,4 TR4 Doğu Marmara 19,1 17,6 17,5 18,1 18,3 15,6 TR5 Batı Anadolu 22,9 15,4 18,9 20,9 21,0 22,2 TR6 Akdeniz 23,8 22,1 16,4 20,8 19,8 21,1 TR7 Orta Anadolu 18,7 18,7 19,8 19,8 18,9 18,5 TR8 Batı Karadeniz 23,2 18,7 19,2 19,8 20,8 19,3 TR9 Doğu Karadeniz 21,1 15,3 20,6 17,0 20,7 17,6 TRA Kuzeydoğu Anadolu 23,8 26,4 26,1 23,3 23,1 21,3 TRB Ortadoğu Anadolu 22,9 19,3 17,6 18,6 20,6 22,0 TRC Güneydoğu Anadolu 22,3 17,4 19,7 21,2 20,0 22,2 Kodu Kaynak: TÜİK Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında (her bölge için) medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır. 39 Bunun yanında, bölgeler için hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre hesaplanan yoksul sayıları Tablo 2.9’da verilmektedir. Buna göre, yoksulluk oranının görece düşük olduğu İstanbul bölgesi mutlak sayı bakımından bakıldığında en fazla yoksul barındıran bölgedir. Aynı durum Doğu Marmara ve Ege bölgeleri için de geçerlidir. Yoksulluk oranının görece yüksek olduğu Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde ise yoksul sayıları görece düşük seviyelerdedir. Tablo 2.9. Bölgeler İçin Hesaplanan Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırlarına Göre Bölgesel Yoksul Sayıları Bin Kişi Bölge Kodu Bölge Adı 2006 2007 2008 2009 2010 2011 TR1 İstanbul 2.563 1.955 2.165 1.875 2.377 2.318 TR2 Batı Marmara 602 555 582 648 624 550 TR3 Ege 2.067 1.973 2.031 1.875 1.913 1.823 TR4 Doğu Marmara 1.148 1.082 1.105 1.190 1.224 1.065 TR5 Batı Anadolu 1.449 981 1.231 1.388 1.411 1.513 TR6 Akdeniz 2.019 1.901 1.431 1.860 1.796 1.945 TR7 Orta Anadolu 690 689 735 729 705 700 TR8 Batı Karadeniz 1.025 832 844 875 911 852 TR9 Doğu Karadeniz 516 375 506 422 517 445 TRA Kuzeydoğu Anadolu 515 565 558 490 486 451 TRB Ortadoğu Anadolu 769 656 608 662 742 808 TRC Güneydoğu Anadolu 1.496 1.202 1.387 1.548 1.495 1.694 Kaynak: TÜİK Not: Yoksulluk sınırı hesaplamasında (her bölge için) medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmaktadır. 2.1.3. İnsani yoksulluk Türkiye’de insani yoksulluğun ölçülmesine ilişkin pek fazla çalışma bulunmamaktadır. Önceki bölümde belirtildiği üzere, insani yoksulluk konusunda UNDP tarafından yürütülen çalışmalar ön plandadır. Bu kapsamda, ülkeler için İGE, İYE ve ÇBYE hesaplanmaktadır. Zaman içinde kapsama alınan göstergeler ve kullanılan yöntemin değiştiği İGE değerlerine göre Türkiye 1980-2011 dönemi boyunca ilerleme göstermektedir. 2011 yılı İnsani Gelişme Raporunda yer alan İnsani Gelişme Endeksine göre ise Türkiye, 0,699 endeks değeri ile 187 ülke içinde 92. sırada ve yüksek insani gelişme kategorisinde yer almaktadır. Bu değer ile dünya 40 ortalamasının üzerinde, yüksek insani gelişme kategorisindeki ülkeler ile Avrupa ve Orta Asya ülkelerinin ortalama değerlerinin ise gerisinde kalmaktadır (Grafik 2.1). Grafik 2.1. İnsani Gelişme Endeksi Eğilimi 0,8 0,7 0,6 0,5 0,4 0,3 1980 1990 Türkiye 2000 2005 Yüksek İnsani Gelişme 2010 Avrupa ve Orta Asya 2011 Dünya Kaynak: Birleşmiş Milletler verileri kullanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur. Ayrıca, söz konusu dönemde ele alınan göstergelerin tamamında iyileşme görülmüştür. Endeks değerini oluşturan alanlardan Türkiye’nin en zayıf olduğu alanlar ise bilgiye erişim başlığı altında ele alınan ortalama yetişkin eğitim süresi ve okullaşma oranı olmaktadır. Bunun yanında, en son 2009 yılı İnsani Gelişme Raporu’nda verilen, gelişmekte olan ülkeler için hesaplanan İYE sıralamasında Türkiye 135 ülke arasında 40. sırada yer almaktadır ve ele alınan tüm göstergeler itibarıyla dünya ortalamasının üzerindedir. Türkiye’nin zayıf olduğu alanlar ise 40 yaşına kadar yaşam beklentisi olmayan nüfus oranı ile okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin oranıdır. Son olarak, Türkiye’nin çok boyutlu yoksulluk endeksi (ÇYE) değeri 0,028’dir. Buna göre, çok boyutlu yoksul insanların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 6,6; yoksunluğun ortalama yoğunluğu ise yüzde 42’dir (OPHI, 2011). İnsani gelişme yaklaşımını esas alan bir diğer çalışma 2001 yılında UNDP tarafından yayınlanan Türkiye İnsani Gelişme Raporu olup çalışma, 1965-1998 41 dönemini kapsamaktadır. Çalışmada Türkiye’nin insani gelişme endeksindeki değişimler ve ülkelerle karşılaştırmalı durumunun yanı sıra 1975-1997 yılları için iller bazında ayrıştırılmış insani gelişme profili verilmektedir. Çalışmaya göre Türkiye’nin insani gelişme endeksi değerlerinde iyileşme görülmekte olup Türkiye en hızlı gelişen ülkeler arasındadır. Türkiye, 1970’lerde düşük insani gelişme düzeyinden orta düzeyde insani gelişme kategorisine yükselmiştir. Çalışmada ayrıca, Türkiye’nin 1988-1998 yılları arasındaki gelişim hızı ile devam etmesi durumunda yüksek insani gelişme kategorisine on bir yıl sonra geçebileceği tahmin edilmiştir. Uluslararası karşılaştırmalar ise endeksi oluşturan alanlardan gelirin Türkiye’nin en güçlü, eğitime erişimin ise en zayıf olduğu alan olarak ortaya çıktığını göstermektedir. İnsani yoksulluk endeksi en yüksek değeri Şırnak’ta, en düşük değeri ise İstanbul’da almaktadır. Ayrıca çalışmada, 1975-1997 dönemi boyunca iller arasındaki eşitsizliğin arttığı belirtilmiş, bu durumun ise eşitsiz dağılan eğitime erişimin gelirin de eşitsiz büyümesine yol açmasından kaynaklandığı yorumuna yer verilmiştir. Bu kapsamda, çalışmada devam eden bölgesel gelişme politikalarının yanı sıra, toplumun en yoksun gruplarını hedefleyen, odaklı ve kısa vadeli politikaların uygulanmasının etkinlik ve büyümeyi artırabileceği, böylelikle yüksek insani gelişme kategorisine geçiş için gereken sürenin kısalabileceği belirtilmektedir. 2.2. Yoksullukla Mücadele Politikaları Türkiye'de son yıllarda önem kazanmakla birlikte yoksulluk, gelir dağılımı eşitsizliğiyle birlikte, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'ndan başlayarak hemen her plan döneminde artan bir ağırlıkla kalkınma planlarında yer almıştır. İlk planlarda daha çok gelir eşitsizliğinin azaltılması ön planda iken Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’ndan başlayarak tüm planlarda yoksulluğu ortadan kaldırmak da gelir dağılımındaki eşitsizlikleri azaltmakla birlikte yer verilen amaçlardan biridir. Birinci Planda gelirin dağılımının kişilerin refahını etkileyen başlıca faktörlerden biri olduğu ve adil bir gelir dağılımına ulaşmanın gerçekleşmesi beklenen hedeflerden biri olduğu belirtilmektedir. Gelir dağılımı eşitsizliği sorunu ise eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik politikaları ile ilişkilendirilmektedir. Eğitimde 42 fırsat eşitliğinin sağlanması, sağlık programlarının geliştirilmesi ve yaygın bir sosyal güvenlik sisteminin kurulması eşitsizliği giderici politikalar olarak planda yer bulmaktadır (DPT, 1963). İkinci Planda da gelir grupları ve bölgeler arasında dengeli gelişmeyi sağlamak planın temel hedefleri arasında yer almaktadır. Artan gelirin vatandaşlar arasında daha adil dağılımı ile bölgeler arası dengeli gelişmeyi sağlamak amacıyla izlenecek eğitim, sağlık, konut ve sosyal güvenlik politikaları sonucunda, düşük gelir gruplarının yaşama standardında ortalamanın üzerinde bir iyileşme sağlanacağı belirtilmektedir (DPT, 1967). Üçüncü Planda gelir dağılımı dengesizliği ve gelir dağılımının iyileştirilmesi temel sorunlardan biri olarak ele alınmaktadır. Ancak planda, sadece gelirin bölüşümünü iyileştirici tedbirlerle bazı gelir gruplarının refah seviyesini yükseltmek mümkün olsa bile bu şekilde sermaye birikiminin yavaşlayarak ülkenin gelişme potansiyelini sınırlayacağı belirtilmektedir. Bu nedenle, hem fertler hem de yöreler arasında var olan gelir dağılımının iyileştirilmesi ve sosyal güvenlik sisteminin tüm toplumu kapsayacak biçimde yaygınlaştırılması, uzun dönemde gerçekleştirilecek bir amaç olarak benimsenmektedir (DPT, 1972). Dördüncü Planının yöneldiği başlıca toplumsal amaçlar arasında kişiler arasında, toplum kesimleri arasında ve bölgeler ve yöreler arasında gelir dağılımını iyileştirmek ve kırsal alanda gelişmeyi, olanakları ve yaşam düzeyleri bakımından köylü-kentli ayırımını giderecek biçimde hızlandırmak yer almaktadır. Bu kapsamda, işsizliği azaltıcı yatırımlar ve imar, bayındırlık ve kalkınma projelerinin yaygınlaştırılması, eğitimde olanak eşitsizliğini giderici önlemlerin hızlandırılması, vergi yükümlülüğündeki, gelir dağılımındaki ve toplumsal güvenlikteki dengesizlikleri giderici önlemlerin etkinleştirilmesi kişiler arasındaki gelir dağılımını azaltmak amacıyla öne sürülen araçlar arasındadır (DPT, 1979). Beşinci Planın temel amaçlarından biri gelir dağılımının düşük gelirli gruplar lehine değiştirilmesi ve kalkınmada öncelikli yörelerde gelişmenin hızlandırılmasıdır. Bu kapsamda planda, ücret, fiyat ve gelirler politikasının gelir dağılımını iyileştirecek yönde yürütüleceği belirtilmektedir (DPT, 1984). 43 Hızlı, dengeli ve istikrarlı bir kalkınma süreci içinde gelir dağılımını iyileştirmek, işsizliği, bölgesel ve yöresel gelişmişlik farklarını azaltmak Altıncı Planın başlıca amaçları arasındadır. Bu doğrultuda, gelir dağılımını iyileştirici sosyal politikaları öncelikle uygulamak, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) yanında sosyal amaçlı yeni programlara ağırlık vererek bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını azaltmak, sosyal güvenlik sistemini yaygınlaştırmak, çiftçi, memur, esnaf, işçi ve emeklilerden oluşan orta direği ekonomik ve sosyal yönden güçlendirmek gibi hedeflere planda yer verilmiştir (DPT, 1989). Yedinci Planın temel amaçlarından biri gelir dağılımının istikrarlı bir şekilde iyileştirilmesi, toplumsal refahın yükseltilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Bu kapsamda planda, • Başta yoksulluğun azaltılması olmak üzere gelir dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesi ve refahın artırılması hususlarına ekonomik ve sosyal politikalarda öncelik verilmesi, • Alt gelir gruplarının refahını artırmak için doğrudan yardım sistemlerinin geliştirilmesi ve bu kesimin yararlandığı eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetlerin desteklenmesi, • Alt gelir gruplarının vergi yüklerinin azaltılması, • İşsiz kalanların işsiz kaldıkları sürece uğrayacakları gelir kayıplarını kısmen önlemek üzere işsizlik sigortası uygulamasına geçilmesi, • Sosyal güvenlik sisteminin nüfusun tümüne yaygınlaştırılması, • Kalkınmada Öncelikli Yörelerde yaşayan nüfusun gelir seviyeleri yükseltilerek refah düzeylerinin ülke ortalamasına yaklaştırılması gibi politikalar yer almaktadır (DPT, 1995). İnsanımızın hak ettiği yaşam düzeyinin sağlanması amacıyla, gelir dağılımının düzeltilmesine ve yoksullukla mücadeleye, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasına önem verilmesi Sekizinci Planın temel amaçları arasında yer almaktadır. Gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksullukla mücadele, sosyal refahın artırılması başlığı altında ele alınmıştır. Bu kapsamda ekonomik büyümeyi esas alan, mutlak yoksulluğu giderecek, göreli yoksulluğu azaltacak ve yoksul kesimleri ortalama refah seviyesine yaklaştıracak iktisadi ve sosyal politikaların uyum içinde 44 uygulanması temel ilke olarak belirlenmiştir. Planda yer alan politikalardan bazıları aşağıdaki gibidir (DPT, 2000): • Transfer sistemi, yoksullar ve yoksullaşma riskiyle karşı karşıya bulunan gruplar lehine gelirin yeniden dağılımını sağlayacak bir yapıya kavuşturulacaktır. • Kırsal kesimde yaşayan nüfusun verimliliğini artıracak ve tarımsal üretim yelpazesini zenginleştirecek mesleki yönlendirme programlarına ve projelere ağırlık verilerek ilgili yöre halkının katılımı sağlanacaktır. • Küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesine özel önem verilecek ve yeni girişimcilerin ortaya çıkması teşvik edilecektir. • Bölgelerarası gelişmişlik farklarını azaltmak üzere, ekonomik yatırımlar yanında, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet yatırımlarına hız kazandırılacaktır. • Sosyal yardım ve hizmetlerin yoksul kesimlere daha etkin bir şekilde ulaştırılması sağlanacaktır. Bu çerçevede, merkezi idare ile işbirliği içinde mahalli idarelerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının yoksullukla mücadele programlarında daha etkili bir şekilde yer almaları teşvik edilecektir. • Gelir dağılımı ve yoksullukla ilgili araştırmaların daha sık aralıklarla ve düzenli olarak yapılması için gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Dokuzuncu Planda ise konu gelir dağılımının iyileştirilmesi, sosyal içerme ve yoksullukla mücadele ekseni altında ele alınmaktadır. Yoksulluk ve gelir dağılımındaki dengesizliğin, sürdürülebilir büyüme ve istihdam, eğitim, sağlık ve çalışma hayatı politikalarıyla kalıcı bir şekilde azaltılması öngörülmektedir. Bu kapsamda, yoksulluk ve sosyal dışlanma riski taşıyan birey ve grupların ekonomik ve sosyal hayatta yer almalarının sağlanması, özellikle kırsal kesimde ve az gelişmiş bölgelerde girişimciliğin teşvik edilmesi, kırsal kesimdeki kız çocuklarının, özürlülerin ve düşük gelirli ailelerin çocuklarının eğitime erişimlerinin kolaylaştırılması, yoksulluk ve sosyal dışlanmanın önlenmesine yönelik politikaların uygulanmasında ve bunlara yönelik hizmetlerde tüm kesimlerin koordineli bir şekilde çalışmasının sağlanması gibi politikalar planda yer almaktadır (DPT, 2006). Onuncu Planda yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında bulunan kesimlerin fırsatlara erişimlerinin kolaylaştırılması yoluyla ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının artırılması ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksulluğun azaltılması amaçlardan biri olarak belirtilmektedir. Bu 45 kapsamda, sosyal hizmet ve yardım alanında ailenin ihtiyaçlarına bütünsel olarak yaklaşan arz odaklı ve istihdam bağlantılı bir sistem kurulmasının esas olduğu ifade edilmektedir. Plan döneminde mutlak yoksulluğun ihmal edilebilir seviyelere indirilmesi ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi göreli yoksulluğa odaklanılması amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda planda; vergi ve sosyal transferlerin gelir dağılımı eşitsizliğini ve yoksulluğu azaltıcı etkisinin artırılması, yoksulluğun nesiller arası aktarımının önlenmesi amacıyla temel kamu hizmetlerine erişimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi, yoksullukla mücadelede sivil toplumun katılımının artırılması ve yerel yönetimlerin rolünün güçlendirilmesi, sosyal yardım-istihdam bağlantısının güçlendirilerek yoksul kesimin istihdam edilebilirliğinin artırılması ve üretken duruma geçirilmesine yönelik programlara devam edilmesi gibi politikalara yer verilmektedir. Ağırlıklı olarak dolaylı yaklaşımın benimsendiği yoksullukla mücadele konusunda 1980’lerden itibaren doğrudan yaklaşımı esas alan politikalar da uygulanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda ilk akla gelen uygulama 1986 yılında 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulmuş olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’dur (SYDTF)31. Fonun temel kuruluş amacı “yoksulluk içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlara yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici önlemler alarak, gelir dağılımının iyileştirilmesine katkı sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek”tir.32 Fon, 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bir genel müdürlüğe dönüştürülmüştür (Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü). Fonun gelirlerini, bütçeden ayrılacak kaynakların yanı sıra gelir ve kurumlar vergisi, trafik cezaları ve RTÜK reklam gelirlerinden sağlanan kesintiler oluşturmaktadır. Fon yönetimi, çalışmalarını Türkiye genelinde kurulmuş Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları aracılığıyla sürdürmektedir. Söz konusu vakıflar aracılığıyla sağlık, eğitim, proje, 31 Fonun görevleri; Fonda toplanan kaynakların, yürütülecek sosyal yardım proje ve programları ile yatırım programları çerçevesinde dağıtım önceliklerini belirlemek ve dağıtımına karar vermek; sosyal yardım amaçlı talep ve teklifleri değerlendirmek; toplumda dayanışma ve paylaşma bilincini geliştirmek ve desteklemek üzere bilimsel, sosyal ve kültürel programlar ve projeler önermek, hazırlanan projelere destek sağlamak; il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak şeklindedir (http://www.sosyalyardimlar.gov.tr). 32 http://www.sosyalyardimlar.gov.tr 46 gıda-yakacak yardımları ve periyodik yardımlardan oluşan sosyal yardım programları yürütülmektedir. SYDTF, yaşanan ekonomik krizin yoksul aileler üzerindeki etkilerini azaltarak gelecekteki benzer risklere karşı mücadele etme kapasitelerini artırmayı amaçlayan Sosyal Riski Azaltma Projesi’nin (SRAP) de uygulayıcı kuruluşudur. 28 Kasım 2001 tarihinde yürürlüğe giren SRAP’ın amacı, üst üste yaşanan ekonomik krizler sonrası oluşan yoksullukla mücadelede etkin politikaların geliştirilmesi ve bu politikaları uygulayan kamu kurumlarının kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesidir (DPT, 2007:30). SRAP; Hızlı Yardım, Şartlı Nakit Transferi ile Yerel Girişimler ve Kurumsal Gelişim bileşenlerinden oluşmaktadır. Hızlı Yardım Bileşeni kapsamında yaşanan ekonomik krizin muhtaç nüfus üzerindeki etkisini azaltmak hedeflenmiş ve okula devam paketleri (okul formaları, ayakkabılar, kırtasiye vb.) veya sağlık harcamalarını karşılayamayan yoksul kişiler için ilaç ve tıbbi gereçler gibi harcamalar için kaynak dağıtılmıştır. Şartlı Nakit Transferi bileşeni kapsamında, yoksulluk nedeniyle çocuklarını okula kaydettiremeyen, gönderemeyen veya okuldan almak zorunda kalan, okul öncesi çocuklarını düzenli sağlık kontrollerine götüremeyen ailelerin ya da düzenli sağlık kontrollerini yaptıramayan anne adaylarının ekonomik yönden desteklenmesi ve Türkiye’de düzenli bir nakit sosyal yardım sisteminin yerleştirilmesi hedeflenmektedir. Yerel Girişimler Bileşeni kapsamında, vatandaşların üretken hâle getirilip kendi gelirini sağlayarak geçimini temin edebilmeleri amaçlanmaktadır (DPT, 2007:30). Kurumsal Gelişim Bileşeninin hedefi ise yoksullara hizmet ve sosyal yardım sağlayan kamu kurumlarının kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesidir. SRAP uygulaması 31 Mart 2007 tarihinde sona ermiştir. 2003-2006 döneminde, SRAP altında uygulanan Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi33 kapsamında toplam 492 proje ile 37.971 aileye 285.330.662 TL; Güzel Okulum Projesi34 kapsamında ise 1.470 okula 8.618.201 TL destek sağlanmıştır. Aynı dönemde Yerel Girişimler bileşeni kapsamında ise 6.501 proje ile 507.524 aileye 33 Proje kapsamında kırsal alanda yaşayan ve tarımsal üretim yapabilmek için yeterli kaynağa sahip olmayan, süt sığırcılığı ve koyunculuk yaparak gelir elde etmek isteyen vatandaşlar, kooperatifler kanalıyla desteklenmektedir. 34 Proje kapsamında fiziki mekân ve sosyal altyapı olanakları açısından yoksul okullara destek sağlanmaktadır. 47 177.453.108 TL destek sağlanmıştır. Şartlı Nakit Transferleri ise eğitim, sağlık ve gebelik alt başlıkları kapsamında uygulanmıştır. Bu kapsamda, eğitim başlığında 1.563.253 çocuk için 488.756.970 TL, sağlık başlığında 876.978 çocuk için 183.463.732 TL, gebelik başlığı altında ise 22.486 anne adayına 1.513.439 TL destek sağlanmıştır (SYDGM, 2007:143). Kalkınma Bakanlığı tarafından uygulanan Sosyal Destek Programı (SODES), dezavantajlı bölgelerin beşeri sermayesini güçlendirmek ve toplumsal bütünleşme sürecine destek olmak amacıyla bu bölgelerdeki göç, yoksulluk ve işsizlik gibi sorunların ve değişen sosyal yapının ortaya çıkardığı ihtiyaçlara kısa sürede karşılık vermeyi hedefleyen bir sosyal kalkınma programıdır (Kalkınma Bakanlığı, 2012:6). 2008 yılında Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) illerinde uygulamaya konulmuş olan programın kapsamı, 2010 yılında Doğu Anadolu Projesi (DAP) illerinin dâhil edilmesiyle 25 ile; 2011 yılında 5 ilin de pilot uygulamaya dâhil edilmesiyle ise 30 ile ulaşmıştır.35 Program istihdam, sosyal içerme, kültür, sanat ve spor olmak üzere üç bileşenden oluşmaktadır. İstihdam bileşeni kapsamında istihdam edilebilirliğin artırılması ihtiyaçlara uygun alanlarda nitelikli işgücünün, mesleki bilgi ve birikimin geliştirilmesi, toplumun dezavantajlı kesimlerinin istihdama erişiminin kolaylaştırılması ve kendi işini kurabileceklere destek olunması hedeflenmektedir. Sosyal içerme bileşeni ile yoksulluğun azaltılması, sosyal yardım alan yoksul kesimin kendi geçimini temin edecek duruma getirilmesine destek olunması, yaşlı, özürlü, kadın ve çocuklar gibi toplumun öncelikli kesimlerinin yaşam standartlarının yükseltilmesi ve bunlara götürülen hizmetlerin kalitesinin artırılması beklenmektedir. Kültür, sanat ve spor bileşeni kapsamındaki projeler ile toplumun ihtiyaç duyduğu kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerin geliştirilmesi, özellikle çocukların ve gençlerin bu tür faaliyetlere yönlendirilerek yeteneklerinin açığa çıkartılması ve kendilerine ve topluma yararlı alışkanlıklar edinmelerine yardımcı olunması hedeflenmektedir (Kalkınma Bakanlığı, 2012:6). 2008-2012 döneminde sosyal içerme başlığı altında toplam 2.515 projeye 345.099.726 TL, kültür, sanat ve spor 35 Söz konusu iller; GAP kapsamındaki Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illeri; DAP kapsamındaki Ağrı, Ardahan, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Iğdır, Hakkâri, Kars, Malatya, Muş, Tunceli ve Van ile 2011 yılında dâhil edilen Adana, Mersin, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Hatay’dır. 48 başlığı altında toplam 2.430 projeye 244.530.004 TL, istihdam başlığı altında toplam 848 projeye 84.755.583 TL destek sağlanmıştır.36 Ayrıca, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü (SHÇEK) çeşitli sosyal yardımlarda bulunmaktadır. Genel Müdürlük, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan kişi ve ailelere kaynakların yeterliliği ölçüsünde ayni ve nakdi yardımlar yapmaktadır (Tireli ve Coşkun, 2008:130). SHÇEK tarafından, sokakta yaşayan çocuklara yönelik hizmetler ile korunmaya muhtaç çocuklara yönelik kurumsal bakım, evlat edindirme, bakıma muhtaç yaşlı ve özürlülere kuruluşlarda veya kendi ikametgâhlarında bakım gibi hizmetler de ağırlıklı olarak verilmektedir. SHÇEK, 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne dönüştürülmüştür. Vakıflar Genel Müdürlüğü ise annesi ya da babası olmayan muhtaç çocuklar, yüzde 40 ve üzeri engelli olanlar ile sosyal güvencesi olmayan, herhangi bir geliri bulunmayan yoksullara muhtaç aylığı bağlamakta; maddi durumu yeterli olmayan ilk ve ortaöğretim öğrencilerine burs sağlamaktadır. Ayrıca, yoksullara yiyecek dağıtmak amacıyla aşevi hizmeti de Vakıf tarafından sunulmaktadır. Bunların dışında diğer kamu kuruluşları ve yerel yönetimler ile sivil toplum örgütlerinin yürüttükleri programlar da doğrudan yaklaşım çerçevesinde değerlendirilebilecek uygulamalardır. 2.3. Türkiye’de Yoksulluk Üzerine Yapılmış Bazı Çalışmalar Türkiye’de yoksulluk çalışmaları 1990’lı yıllardan itibaren yoğunluk kazanmıştır. Yoksulluğun ölçülmesi ve yoksulluk profilinin çıkarılmasına yönelik çalışmaların yanı sıra belirli bir yerleşim yerinde anket yoluyla gerçekleştirilen alan çalışmaları da bulunmaktadır. Yoksulluğun nicel değerlendirmesine odaklanan çalışmalarda tüketim ve gelir ölçütleri kullanılarak yapılan çalışmaların yanı sıra insani yoksulluk yaklaşımını benimseyen çalışmalar da mevcuttur. 36 www.kalkinma.gov.tr 49 Bu kapsamda, Dumanlı (1996), kişi için dengeli ve yeterli beslenmeyi sağlayacak olan günlük kalori miktarından hareket ederek 1987 ve 1994 yılları için yoksulluk sınırını hesaplamıştır. Benzer şekilde, Erdoğan (1996) 1994 yılı Hanehalkı Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketi Sonuçlarını kullanarak asgari alınması gerekli kalori miktarı yaklaşımından hareketle hanehalklarının minimum gıda sepeti maliyetlerini; Türkiye geneli, kent, kır ve 7 coğrafi bölge ayrımında elde etmiştir. Erdoğan (1998) ise aynı verileri kullanarak minimum gıda harcaması ve temel gereksinimler yaklaşımlarına göre yoksulluk durumunu analiz etmektedir. Gıda harcaması yöntemine göre Türkiye’de hanelerin yüzde 5,6’sı, nüfusun ise yüzde 8,4’ü (kentte yüzde 4,60, kırda yüzde 11,82) yoksuldur. Temel gereksinimler yöntemine göre ise Türkiye’de hanelerin yüzde 19,31’i, nüfusun ise yüzde 24,38’i (kentte yüzde 21,73, kırda yüzde 25,40) yoksuldur. Ayrıca, yoksulların cinsiyeti, eğitim durumu, medeni durumu, çalışma koşulları, yaşı ve oturdukları konuta ilişkin özellikler temelinde bir ayrım yapılarak yoksulluk incelenmiştir. Buna göre, fertlerin öğrenim düzeyi arttıkça yoksulluk oranının azaldığı, yevmiyeli çalışanlar içindeki yoksulluk oranının ise yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sadece gıda tüketimine göre değil tüm tüketim maddelerine göre yoksulluk oranının hesaplandığı Dansuk (1997) çalışmasının bir diğer amacı ise Türkiye'de var olan yoksulluğun boyutlarını ve sosyal göstergelerle ilişkisini ortaya koymaktır. Çalışmada, 1973 ve 1987 yılları arasındaki yoksulluk ele alınmış ve yoksulluk ile gelir dağılımı yapısı, bölgesel gelir eşitsizlikleri, işgücü, cinsiyet, eğitim ve bazı demografik unsurlardan oluşan sosyal göstergeler arasında ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Buna göre, eğitimsiz ya da düşük eğitimli kişiler, kadınlar, sosyal güvenlik ağı dışında olanlar ve tarım kesiminde yaşayanlar arasında yoksulluk oranının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Coşkun (2012) çalışması ise, Türkiye’de bölgesel yoksulluğun profilini, 1994 ve 2001 Hanehalkı Gelir ve Tüketim Harcamaları Anketi’nin ham verilerini kullanarak ortaya koyma amacındadır. Mutlak ve göreli yoksulluk yaklaşımları kullanılarak yoksulluğun Türkiye’de bölgesel profili belirlenmeye çalışılmış; yoksulluk, yaş, eğitim, sosyal güvence ve kent-kır ayırımları yapılarak incelenmiştir. Çalışma sonucunda, kırsal yerleşim alanlarında yoksulluğun kentlere göre daha 50 yüksek oranda olduğu tespit edilmiştir. Bölgesel analizde ise yoksulluk, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, diğer bölgelere kıyasla yüksek bulunmuştur. Bunun yanında, eğitim düzeyi yükseldikçe yoksulluk oranının azaldığı, 0-15 ve 45 yaş üstü gruplarda da yoksulluğun daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Bunların dışında insani yoksulluk yaklaşımı çerçevesinde çalışmalara örnek olarak Akder (2000) verilebilir. Türkiye’de insani gelişme ile bölgesel ve kırsal sorunlar arasındaki güçlü ilişkiyi vurgulama amacını taşıyan çalışmada Akder, insani gelişme ve yoksulluğun kırsal boyutlarına odaklanmaktadır. İllere göre ayrıştırılmış İGE değerleri kullanılmış ve düşük düzey insani gelişmenin kırsal bölgelerde daha yoğun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hem kentsel hem de kırsal düzeyde yoksulluğu belirleyen faktörleri ele alan Buğra ve Keyder (2003 ve 2006) çalışmaları ise Türkiye’de değişen yoksulluk biçimlerine odaklanmaktadır. Çalışmalar ile göçün yapısının değiştiğine ve yeni dönemde göç edenlerin toplumsal ağlara eklemlenemediklerine vurgu yapılmış; bu durum gecekondulaşmanın sonu olarak adlandırılmıştır. Buna göre, kentlere göç edenler, kendilerinden önce göç edenlerin aksine, gecekondu mahallelerine yerleşememekte ve bağlantısız apartman dairelerine yerleşmektedirler. Ayrıca, uygulanan kent politikaları çerçevesinde, gecekondu bölgelerinde yeni orta sınıflar için siteler inşa edilmeye başlanmış ve bu durum toplumsal dayanışmanın zarar görmesine neden olmuştur. Böylelikle kentte yeni bir yoksul tipi ortaya çıkmıştır. Buğra ve Keyder (2003) tarafından “yeni yoksulluk” olarak tanımlanan bu yoksulluk eskisi gibi geçici değil, kalıcıdır. Bunların dışında, alan araştırmalarına dayanan çalışmalar da mevcuttur. Alan çalışmaları çoğunlukla kentsel yoksulluğun dönüşümüne odaklanmaktadır. Örneğin, Işık ve Pınarcıoğlu (1998) çalışması İstanbul Sultanbeyli'de anket, yüz yüze görüşme ve gözlem teknikleri aracılığıyla veri toplanan alan araştırmasına dayanmaktadır. Kente yeni gelenler bölgede, ya düşük ücretlerle toprak satın almış ya da doğrudan işgal etmişlerdir ve böylece bölgeye ilk gelenler önemli bir rant elde etmişlerdir. Daha sonra gelen yeni nüfus, ilk gruptan arsa satın alarak rantın artmasına neden olmuştur. Bu gruptakiler almış oldukları arsalara kendilerine bir ev inşa etmiş, daha sonra da evlerini apartman haline getirmişlerdir. Bu apartmanlara ise yeni gelenler 51 yerleşmiş ve böylelikle ikinci grup da yeni gelenler üzerinden kazanç sağlamıştır. Yani, gruplar yoksulluğu kendilerinden sonra gelenlere devretmekte ve nöbetleşe yoksulluk yaşanmaktadır. Çeşitli yönlerdeki eksikliklerine37 dikkat çekilmesine rağmen söz konusu çalışmanın, metodolojik açıdan güçlü olmasıyla yoksulluk çalışmalarına önemli katkılar yaptığı söylenebilir. Alan araştırmasına dayalı bir diğer çalışmada Erdoğan (2002), Türkiye'de kent yoksulluğunun toplumsal görünümlerini ele almaktadır. Çalışma, ilki tartışmaları diğeri ise yapılan mülakatların deşifrelerini içeren iki bölümden oluşmaktadır. İlk bolümde yer alan yazılar, görüşmeler sonucu elde edilen verilerden hareketle yoksulluk konusunu kadın, mekân, milliyetçilik, dinsellik, siyaset ve kimlik temaları ekseninde farklı boyutlardaki görünümleri ile ele almaktadır. Çalışma, yoksulluk sorununun farklı boyutlarını göstererek ve yoksulluk konusunun diğer birçok konuyla olan ilişkisini ortaya koyarak, yoksulluğun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacak kavramların elde edilmesine imkân tanımaktadır. Görüldüğü üzere, Türkiye’de yoksulluk çalışmaları genel olarak gelir yoksulluğuna odaklanmakta; yoksulluğun diğer boyutlarının ele alındığı çalışmalar ise çoğunlukla alan çalışmalarına dayanmaktadır. Gelir yoksulluğu ve insani yoksulluğun birlikte ele alındığı veya insani yoksulluğun nicel olarak ölçülmesine dönük çalışmalar ise sınırlıdır. Yoksulluğun ülke genelinde mekânsal dağılımına ilişkin çalışmalar çoğunlukla gelir yoksulluğuna odaklanmış; insani yoksulluğun dağılımına ilişkin temel çalışma ise yukarıda değinilen iller bazında ayrıştırılmış İGE değerlerinin sunulduğu UNDP tarafından 2001 yılında yayınlanan Türkiye İnsani Gelişme Raporu olmuştur. Bu çalışmada ise gelir yoksulluğu ve insani yoksulluk ölçümleri birlikte ele alınmakta ve insani yoksulluk il bazında seçilen göstergeler itibarıyla nicel olarak ölçülmektedir. 37 Şenses (2001), arsa yağmasından kaynaklanan kentsel rantların paylaşımına göre geliştirilen nöbetleşe yoksulluk kavramının, “bu sürecin düzenli ve planlı olduğu izlenimi yarattığını, bu süreçteki rastlantı, şans ve gelişigüzellik unsurlarını geri plana” ittiğini belirtmekte; kavramın daha çok bir bölgedeki deneyimin verileri ışığında geliştirilmiş ve başka alanlarda geçerliliğinin test edilmemiş olması, salt Sultanbeyli kapsamında oluşan yoksulluğu dahi bütüncül bir biçimde ele alamaması ve kentsel yoksulluğu sadece belirli açılardan incelemesini bu çalışmanın zayıf yönleri olarak değerlendirmektedir. Ayrıca, çalışmada metodolojik tartışmanın ve ele alınan konuların “sanki üst üste yığıldığı ve yer yer tekrarların” bulunduğu ifade edilmektedir (Şatıroğlu, 2003). 52 3. GELİR YOKSULLUĞU Bu bölümde Türkiye’de gelir yoksulluğunun, yoksulluk ve yaşam kalitesiyle ilişkili olan göstergeler itibarıyla Düzey 1 bölgeler bazında profili çıkarılacaktır. Bu şekilde, gelir yoksulluğunun bölgeler arasında ve farklı göstergelere göre nasıl farklılaştığı belirlenmeye çalışılacaktır. Burada ortaya konulan hangi bölgede hangi yoksulluk unsurlarının ön plana çıktığına ilişkin bilginin yoksullukla mücadele politikalarının gerek tasarımı ve gerekse etkilerinin analizi çalışmalarına girdi sağlaması beklenmektedir. 3.1. Veri ve Yöntem Bir önceki bölümde belirtildiği üzere, yoksulluk istatistikleri TÜİK tarafından Gelir ve Yaşam açıklanmaktadır. Koşulları GYKA, Araştırması bölge bazında (GYKA) da sonuçlarına tahmin dayanarak üretilmesine olanak sağlamaktadır. TÜİK’in GYKA’dan önce yürütmekte olduğu Hanehalkı Bütçe Anketi (HBA) sonuçlarına dayanarak açıkladığı veriler ise mutlak yoksulluğu göstermekte, ancak en son 2009 yılına ilişkin bilgi sunmakta ve bölge bazlı tahminler üretilmemektedir. HBA sonuçlarına göre Türkiye’de mutlak yoksulluk 2009 yılında yüksek (yüzde 18) seviyededir. Bu nedenle, mutlak yoksulluğu esas alan bir çalışma da anlamlı olacaktır. Ancak, hâlihazırda TÜİK tarafından göreli gelir yoksulluğu ölçütünün kabul edilmesi ve mutlak yoksulluğa ilişkin bölge bazlı veri bulunmaması sebebiyle bu çalışmada göreli gelir yoksulluğu ölçütü esas alınmıştır. Bu kapsamda, hanehalkı ve fert özelliklerine göre yoksulluğun nasıl değiştiğinin incelenmesinde 2010 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) ham verileri kullanılmıştır.38 Bu kapsamda, TÜİK tarafından kullanılan OECD eşdeğerlik ölçeği39 kullanılarak ankette yer alan her bir hanehalkının büyüklüğünün kaç eşdeğer ferde denk olduğu bulunmuş ve böylelikle eşdeğer hanehalkı büyüklükleri hesaplanmıştır. Her hane için, hanehalkı toplam yıllık geliri hanehalkının eşdeğer hanehalkı 38 Bu çalışmanın yapıldığı tarihte GYKA sonuçlarının 2011 yılı için yayımlanması ancak araştırmaya ait ham verilerin açıklanmaması sebebiyle, bu bölümde 2010 yılı araştırmasının ham verileri kullanılmıştır. 39 Bkz. sayfa 32, dipnot 25. 53 büyüklüğüne bölünerek o hanehalkı için eşdeğer fert başına düşen gelir hesaplanmıştır. Sonrasında, her bölge için medyan eşdeğer fert başına düşen gelirin yüzde 60’ı yoksulluk sınırı olarak kabul edilmiş ve bu sınırın altında gelire sahip olan fertler yoksul olarak işaretlenmiştir. Yani, TÜİK tarafından açıklanan verilere paralel olarak, her bölge için yoksulluk sınır ve oranları ayrı ayrı hesaplanmıştır. Devamında, GYKA kapsamında fert ve hanehalkı bazında bilgi sunulan yerleşim yeri (kır-kent), cinsiyet, yaş grubu, eğitim durumu, sağlık durumu, işteki durum, hanehalkının oturduğu konutun özellikleri ile cep telefonu, bilgisayar, internet, otomobil sahipliği gibi göstergeler itibarıyla yoksulluk profili incelenmiştir.40 Bilindiği üzere, TÜİK tarafından GYKA sonuçları kapsamında sadece bölge yoksulluk oranları açıklanmaktadır. Bu çalışma ile farklı göstergeler itibarıyla bölgesel yoksulluğun boyutları ortaya konmaktadır. Bunun yanında, her gösterge ve her bölge için yoksul ve yoksul olmayan gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığı, bağımsız iki örneklem t-testi (independent samples t-test) 41 kullanılarak test edilmiştir. Bu bölümde yapılan çalışmada, her bölge için ayrı bir yoksulluk sınırı belirlenmesi her bir bölgede yoksul olarak işaretlenen fertlerin farklılaşması sonucunu doğurmaktadır. Başka bir deyişle, bölgelerde yoksul olarak belirlenen fertler, Türkiye’nin değil, bulundukları bölgenin ortalama refah seviyesinin42 altında kalan fertler olarak belirlenmektedir. Örneğin, bir bölgenin yoksulluk sınırına göre yoksul kabul edilen bir fert, bölge yoksulluk sınırının daha düşük olduğu başka bir bölgede yoksul olarak sayılmayabilecektir. Bu durum, bölgelerin birbirleriyle karşılaştırılabilir olmaması sonucunu doğurmaktadır. Bu bölümde yapılan tespitlerin yorumlanmasında bu hususun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu kapsamda, tespitlerden yola çıkılarak öne sürülecek politikalar fertleri kısa vadede, 40 Burada hesaplanan bölge yoksulluk oranları TÜİK tarafından açıklanan resmi verilerden farklılaşmaktadır. Ancak, hesaplanan diğer verilerle uyumu sağlamak amacıyla değerlendirmelerde ham veriler kullanılarak hesaplanan bölge yoksulluk oranı esas alınmıştır. 41 Bağımsız iki örneklem t-testi, iki örneklem grubu arasında ortalamalar açısından fark olup olmadığını incelemek amacıyla kullanılır. Örneğin evli ve bekar kişiler arasında aylık harcamaları arasındaki farklılığa bakmak için kullanılabilir. Söz konusu uygulama için SPSS 15.0 (Statistical Package for the Social Sciences) bilgisayar programından faydalanılmıştır. 42 Medyan gelirin yüzde 60’ı. 54 Türkiye’nin değil, bulundukları bölgenin ortalama refah seviyesine ulaştırmayı hedefleyecektir. 3.2. Düzey 1 Bölgeler İtibarıyla Türkiye’nin Yoksulluk Profili 3.2.1. Yerleşim yeri Tarım sektöründe işgücü verimliliği ve gelirin, ortalama olarak, sanayi ve hizmetler sektörlerine göre düşük olması tarım sektöründe çalışanların daha yüksek bir yoksulluk riski ile karşı karşıya olmasına neden olmaktadır. Bunun sonucunda, tarımın başat sektör olduğu kırsal alanlar, kentsel alanlara kıyasla daha yüksek yoksulluk oranına sahip olmaktadır. Bunun yanında, eğitim, temiz su, iletişim ve sağlık gibi hizmetlere erişimin kırsal alanlarda kentlere kıyasla daha zor olması yoksulluğun kırsal alanlarda daha yaygın olması sonucunu doğurmaktadır. Kırdan kente hızlı göç hareketlerinin kentlerde gecekondulaşma sorunu, ekonomik ve sosyal hayata entegrasyon güçlüklerini ortaya çıkarması ve kayıt dışı istihdamı arttırmasıyla birlikte yoksulluk, kırdan kente transfer edilmektedir. Bu durumda “kentsel yoksulluk, kırsal yoksulluğun bir yansıması olarak değerlendirilmekte ve hızlı kentleşme süreci ile ilişkilendirilmektedir” (Şenses, 2009:161). Benzer şekilde, Birleşmiş Milletlerin araştırmasına göre, kentleşme sürecindeki hızlı artışın, mevcut yoksulluk boyutunu artırabileceği tahmin edilmektedir (Ravallion, 2002: 442). Ayrıca, kırsal ve kentsel alanlar arasında farklılaşan tüketim kalıpları ile hizmet fiyatları gibi nedenlerle de kırsal yoksulluk ile kentsel yoksulluk farklılık arz etmektedir. Bu nedenle, yerleşim yerine göre yoksulluğun boyutları ayrıca incelenmeli, kırsal ve kentsel alanların özelliklerine göre farklılaşan politikalar geliştirilmelidir. Türkiye’de yerleşim yeri bakımından yoksul ve yoksul olmayan gruplar arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır (p<0,05). Bunun yanında, anket verilerinden elde edilen, kırda yaşayanlar ile kentte yaşayanlar içinde yoksul olanların oranları Tablo 3.1’de verilmektedir. Tablo incelendiğinde İstanbul Bölgesi hariç tüm bölgelerde kırsal yoksulluğun kentsel yoksulluktan oransal olarak 55 yüksek olduğu görülmektedir. İstanbul Bölgesi’nde kentsel yoksulluğun ön plana çıkması bölgenin kentsel nüfus oranının en yüksek ve en çok göç alan bölge olması ile paralellik göstermektedir. Doğu Karadeniz ve Doğu Marmara bölgelerinde kırsal ve kentsel yoksulluk oranları arasındaki fark görece düşüktür. Kırsal ve kentsel yoksulluk oranları arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Tablo 3.1. Yerleşim Yerine Göre Yoksulluk Oranları Bölge Kodu Bölge Adı TR1 Yüzde Bölge Yoksulluk Oranı (2010) Kır (a) Kent (b) Fark (a-b) İstanbul 10,17 19,04 -8,87 18,94 TR2 Batı Marmara 29,45 11,14 18,31 20,04 TR3 Ege 30,40 14,15 16,24 19,79 TR4 Doğu Marmara 24,02 16,27 7,76 18,38 TR5 Batı Anadolu 35,05 18,85 16,20 21,04 TR6 Akdeniz 30,52 15,02 15,50 20,40 TR7 Orta Anadolu 28,78 10,13 18,66 18,97 TR8 Batı Karadeniz 28,95 11,62 17,32 20,76 TR9 Doğu Karadeniz 21,45 12,83 8,62 18,39 TRA Kuzeydoğu Anadolu 28,55 15,85 12,70 23,74 TRB Ortadoğu Anadolu 30,11 12,90 17,21 21,95 TRC Güneydoğu Anadolu 33,73 11,14 22,58 19,55 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Bunun yanında, İstanbul Bölgesi hariç tüm bölgelerde kırsal yoksulluk bölgenin yoksulluk oranından yüksektir. Kırsal yoksulluk oranı ile bölgesel yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölgeler Güneydoğu Anadolu, Batı Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgeleridir. Kentsel yoksulluk ise İstanbul bölgesi hariç tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altındadır. Batı Karadeniz ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde ise kentsel yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki fark en yüksektir. Kırda yaşayanlar içinde yoksulların oranının en düşük olduğu bölge İstanbul iken en yüksek olduğu bölge Batı Anadolu Bölgesi’dir. Batı Anadolu Bölgesi kırsal yoksulluğun en yüksek olduğu bölge olmanın yanı sıra kentsel yoksullukta da 56 İstanbul Bölgesi’nden sonra ikinci sırada yer almakta; hem kırsal hem de kentsel yoksulluğun görece yüksek boyutlarda olduğu bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentte yaşayanlar içinde yoksulların oranının en yüksek olduğu bölge İstanbul, en düşük olduğu bölge ise Orta Anadolu Bölgesi’dir. Kentsel yoksulluğun görece düşük seviyede olduğu Orta Anadolu, Batı Karadeniz, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kırsal yoksulluk yüksektir. Tablo 3.2’de de yoksul olan ve olmayan nüfusun yerleşim yerine göre dağılımları verilmektedir. Buna göre, İstanbul Bölgesi’nde hem yoksul olan hem de yoksul olmayan nüfusun tamamına yakını (sırasıyla yüzde 99,4 ve yüzde 98,8) kentsel alanda yaşamaktadır. Bu durum, İstanbul Bölgesi’nde kentleşme oranının yüksek olması yanında, diğer bölgelerin aksine, kentsel yoksulluk oranının kırsal yoksulluk oranından yüksek olmasıyla da uyumludur. Tablo 3.2. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Yerleşim Yerine Göre Dağılımı Yüzde Bölge Bölge Adı Kodu Yoksul Olanlar Yoksul Olmayanlar Kır Kent Toplam Kır Kent Toplam TR1 İstanbul 0,58 99,42 100 1,20 98,80 100 TR2 Batı Marmara 71,40 28,60 100 42,86 57,14 100 TR3 Ege 53,26 46,74 100 30,08 69,92 100 TR4 Doğu Marmara 35,60 64,40 100 25,35 74,65 100 TR5 Batı Anadolu 22,46 77,54 100 11,09 88,91 100 TR6 Akdeniz 51,96 48,04 100 30,33 69,67 100 TR7 Orta Anadolu 71,93 28,07 100 41,68 58,32 100 TR8 Batı Karadeniz 73,56 26,44 100 47,31 52,69 100 TR9 Doğu Karadeniz 75,25 24,75 100 62,10 37,90 100 TRA Kuzeydoğu Anadolu 74,68 25,32 100 58,17 41,83 100 TRB Ortadoğu Anadolu 72,13 27,87 100 47,08 52,92 100 TRC Güneydoğu Anadolu 64,20 35,80 100 30,65 69,35 100 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Yoksul nüfusun daha çok kentsel alanda yoğunlaştığı diğer bölgeler Batı Anadolu ve Doğu Marmara bölgeleridir. Söz konusu iki bölgede yoksul olmayan 57 nüfusun da büyük oranı yine kentsel alanlarda yaşamaktadır ve bu bölgelerde kentleşme oranı da görece yüksektir. Akdeniz ve Ege bölgelerinde ise yoksul nüfusun kırsal ve kentsel alanlara dağılımı dengeli iken yoksul olmayan nüfus daha çok kentsel alanda yoğunlaşmaktadır. Diğer taraftan, Doğu Karadeniz Bölgesi hem yoksul olan hem de yoksul olmayan nüfusun daha büyük bir oranının kırsal alanda yaşadığı tek bölgedir. Söz konusu bölge aynı zamanda kırsal nüfus oranının en yüksek olduğu ikinci bölgedir. Diğer bölgelerde ise yoksul nüfusun büyük kısmı kırsal alanda yaşamaktadır. 3.2.2. Cinsiyet Kadınların toplumdaki rollerinin, sahip oldukları hakların ve kaynaklara erişimlerinin erkeklerden farklılaşması nedeniyle, yoksulluk sorununun irdelenmesi sürecinde kadın yoksulluğunun ayrıca analiz edilmesi gerekmektedir. Kadınların erkeklerden daha yoksul olduğunu ifade eden yoksulluğun kadınlaşması kavramı ilk kez, Amerika’da kadınların işgücüne katılımındaki artışa rağmen yoksul kadın sayısının artması durumunu açıklamak için, 1978 yılında Diane Pearce tarafından kullanılmıştır. Bu kavram ile yoksulluğun analizi ve yoksullukla mücadele politikalarının oluşturulmasında kadınların ayrıca hedeflenmesi gerektiği savunulmuştur. Türkiye için bakıldığında, cinsiyet açısından yoksul ve yoksul olmayan grup arasında bölgelerin hiçbirinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamaktadır. Tablo 3.3’te verilen cinsiyete göre yoksulluk oranlarına göre Düzey 1 bölgelerin tamamında kadın ve erkek yoksulluğu yakın değerler almakla birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm bölgelerde kadın yoksulluğu erkek yoksulluğundan yüksektir. Kadın ve erkek yoksulluk oranları arasındaki farkın en yüksek olduğu bölgeler Batı Anadolu ve Akdeniz bölgeleri, aradaki farkın en düşük olduğu bölge ise Ege bölgesidir. Ayrıca, kadın yoksulluğu oranı Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerindedir. Erkek yoksulluğu ise sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bölge yoksulluk oranının üzerindedir. Bununla 58 birlikte, tüm bölgelerde hem kadın hem de erkek yoksulluğu oranı ile bölge yoksulluğu arasındaki fark düşük seviyelerdedir. Tablo 3.3. Cinsiyete Göre Yoksulluk Oranları Bölge Kodu Bölge Adı TR1 Yüzde Bölge Yoksulluk Oranı (2010) Kadın (a) Erkek (b) Fark (a-b) İstanbul 19,61 18,25 1,37 18,94 TR2 Batı Marmara 20,35 19,71 0,64 20,04 TR3 Ege 19,86 19,71 0,16 19,79 TR4 Doğu Marmara 18,61 18,14 0,48 18,38 TR5 Batı Anadolu 22,02 20,02 2,00 21,04 TR6 Akdeniz 21,35 19,36 1,99 20,40 TR7 Orta Anadolu 19,71 18,24 1,47 18,97 TR8 Batı Karadeniz 21,40 20,08 1,33 20,76 TR9 Doğu Karadeniz 18,84 17,91 0,93 18,39 TRA Kuzeydoğu Anadolu 24,43 23,01 1,42 23,74 TRB Ortadoğu Anadolu 22,57 21,31 1,26 21,95 TRC Güneydoğu Anadolu 19,21 19,90 -0,69 19,55 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Kadın yoksulluğu, en yüksek değeri Kuzeydoğu Anadolu, en düşük değeri ise Doğu Marmara Bölgesi’nde almaktadır. Benzer şekilde, erkekler içinde yoksulların oranı en yüksek değeri Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde alırken en düşük değeri Doğu Karadeniz Bölgesi’nde almaktadır. Görüldüğü üzere, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi hem kadın hem de erkekler içinde yoksulların oranının en yüksek olduğu bölgedir. Yoksul ve yoksul olmayan nüfus içinde kadın ve erkeklerin dağılımı Tablo 3.4’te sunulmaktadır. Kadınların yoksul nüfus içindeki payı yoksul olmayanlar içindeki payından yüksek olsa da aralarındaki fark oldukça azdır. Aslında, hem yoksul hem de yoksul olmayanların içinde kadın ve erkeklerin oranının tüm bölgelerde dengeli bir dağılım gösterdiği söylenebilir. Bu durum, mevcut verilere göre, Düzey 1 bölgelerin tümünde yoksulluğun cinsiyet bazında farklılaşmadığını göstermektedir. 59 Ancak, burada istatistiklerde hane temel alındığı için kadınlara özgü yapısal sorunlar görülememektedir. Kadın yoksulluğunun anlaşılması; eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, hane geliri ve harcamaları üzerindeki kontrol, tüketimde yaşanan farklılaşma (beslenme önceliğinin erkeğe ve erkek çocuklarına verilmesi) gibi birçok faktörün birlikte ve detaylı incelenmesini gerektirir. Tablo 3.4. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Cinsiyete Göre Dağılımı Yüzde Yoksul Olanlar Bölge Kodu Bölge Adı TR1 Yoksul Olmayanlar Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam İstanbul 52,43 47,57 100 50,20 49,80 100 TR2 Batı Marmara 51,78 48,22 100 50,77 49,23 100 TR3 Ege 50,78 49,22 100 50,53 49,47 100 TR4 Doğu Marmara 51,62 48,38 100 50,82 49,18 100 TR5 Batı Anadolu 53,17 46,83 100 50,17 49,83 100 TR6 Akdeniz 54,82 45,18 100 51,75 48,25 100 TR7 Orta Anadolu 51,93 48,07 100 49,55 50,45 100 TR8 Batı Karadeniz 53,24 46,76 100 51,23 48,77 100 TR9 Doğu Karadeniz 53,43 46,57 100 51,88 48,12 100 TRA Kuzeydoğu Anadolu 53,08 46,92 100 51,12 48,88 100 TRB Ortadoğu Anadolu 51,70 48,30 100 49,87 50,13 100 TRC Güneydoğu Anadolu 50,05 49,95 100 51,15 48,85 100 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. 3.2.3. Yaş grubu Yaş gruplarına göre yoksul ve yoksul olmayan gruplar arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.5’de bölgelerde yaş grubuna göre yoksulluk oranları verilmektedir. Buna göre, İstanbul Bölgesi’nde 65 yaş ve üzeri nüfusun yoksulluk oranının diğer bölgelere göre düşük düzeyde olduğu görülmektedir. Söz konusu oranın en yüksek olduğu bölgeler ise Batı Marmara ve Doğu Marmara bölgeleridir. 0-14 yaş grubu yoksulluk oranı ise çocuk yoksulluğu oranını vermektedir. Çocukların özel ilgi ve korunmaya ihtiyaç duyması ve yoksulluğu algılayışının yetişkinlerden farklı olması gibi sebeplerle 60 çocuk yoksulluğunun ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yoksulluk çocukların fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Yoksulluk içinde yetişen çocukların yetişkinliklerinde de yoksulluk riskinin yüksek olduğu bilinmektedir (Corcoron, 1995; akt. Lichter, 1997:122). Tablo 3.5. Yaş Grubuna Göre Yoksulluk Oranları Yüzde Bölge Yoksulluk Oranı (2010) Bölge Kodu Bölge Adı 0-14 15-64 65 ve üzeri TR1 İstanbul 27,87 16,68 8,30 18,94 TR2 Batı Marmara 25,14 18,60 19,72 20,04 TR3 Ege 26,28 18,36 15,07 19,79 TR4 Doğu Marmara 25,99 15,66 18,87 18,38 TR5 Batı Anadolu 29,93 18,52 16,25 21,04 TR6 Akdeniz 27,47 18,19 15,96 20,40 TR7 Orta Anadolu 24,71 17,58 11,50 18,97 TR8 Batı Karadeniz 29,89 18,30 16,39 20,76 TR9 Doğu Karadeniz 23,73 17,27 13,25 18,39 TRA Kuzeydoğu Anadolu 31,48 20,15 14,67 23,74 TRB Ortadoğu Anadolu 27,32 19,16 15,02 21,95 TRC Güneydoğu Anadolu 22,65 17,73 15,60 19,55 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Tablo 3.5’e göre tüm Düzey 1 bölgelerde de çocuk yoksulluğu diğer yaş gruplarındaki yoksulluk oranından yüksektir. Çocuk yoksulluğunun en düşük olduğu bölgeler Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgeleri iken en yüksek olduğu bölgeler Kuzeydoğu Anadolu, Batı Anadolu ve Batı Karadeniz bölgeleridir. 15-64 yaş grubu ise çalışma çağındaki nüfustur. Çalışma çağındaki yaş grubu içindeki yoksulluk oranı, Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde en yüksek, Doğu Marmara ve İstanbul bölgelerinde ise en düşük değeri almaktadır. Bu durumda Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi hem çocuk yoksulluğunun hem de çalışma çağındaki nüfus içindeki yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölge olmaktadır. Bunun yanında, 0-14 yaş grubu yoksulluk oranı tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerinde iken, 15-64 yaş ve 65 yaş ve üstü yaş grubu yoksulluk 61 oranları ise tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altındadır. Yalnızca Doğu Marmara Bölgesi’nde 65 yaş ve üstü yaş grubu yoksulluk oranı bölge yoksulluk oranının üzerinde değer almaktadır. Yoksul ve yoksul olmayan nüfusun yaş gruplarına göre dağılımına (Tablo 3.6) bakıldığında ise tüm bölgelerde, 0-14 yaş grubu nüfusun yoksul nüfus içindeki payının yoksul olmayan nüfus içindeki payından yüksek olduğu görülmektedir. Bunun yanında, 15-64 yaş grubunun yoksul olmayan nüfus içindeki payları yoksul nüfus içindeki paylarından yüksektir. Dolayısıyla, yoksul olmayan kesimde, faaliyet geliri elde edebileceklerin oranı yoksul kesimdekinden yüksektir. Tablo 3.6. Yoksul ve Yoksul Olmayan Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Yüzde Bölge Bölge Adı Kodu Yoksul Olanlar Yoksul Olmayanlar 0-14 15-64 65 ve üzeri Toplam 0-14 15-64 65 ve üzeri Toplam TR1 İstanbul 35,63 62,04 2,33 100 21,55 72,44 6,01 100 TR2 Batı Marmara 25,23 64,11 10,65 100 18,83 70,30 10,87 100 TR3 Ege 29,20 63,45 7,35 100 20,20 69,58 10,22 100 TR4 Doğu Marmara 33,56 57,92 8,52 100 21,52 70,23 8,25 100 TR5 Batı Anadolu 33,50 60,79 5,71 100 20,89 71,26 7,84 100 TR6 Akdeniz 34,72 58,98 6,30 100 23,50 68,00 8,50 100 TR7 Orta Anadolu 35,63 58,82 5,55 100 25,42 64,58 10,00 100 TR8 Batı Karadeniz 33,27 57,73 8,99 100 20,45 67,53 12,02 100 TR9 Doğu Karadeniz 30,88 61,52 7,60 100 22,38 66,41 11,22 100 46,57 49,01 4,41 100 31,56 60,45 7,99 100 45,64 50,96 3,40 100 34,13 60,45 5,41 100 45,12 51,23 3,64 100 37,45 57,76 4,79 100 TRA TRB TRC Kuzeydoğu Anadolu Ortadoğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Bunun yanında, bölgelerde yoksul nüfusun en az yarısını çalışma çağındaki nüfus oluşturmaktadır. 0-14 yaş gurubu nüfusun yoksul nüfus içindeki payları ise yüzde 25 ile 46 arasında değişmektedir. Yaşlı nüfusun yoksul nüfus içindeki payının görece yüksek olduğu bölgeler ise Batı Marmara, Batı Karadeniz, Doğu Marmara, Doğu Karadeniz ve Ege bölgeleridir. 62 3.2.4. Eğitim Yoksullukla eğitim arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Eğitim düzeyinin artması yoksulluğu azaltıcı etkiye sahipken, yoksulluğun artması bireylerin eğitim hizmetlerine erişimini kısıtlayarak eğitim düzeyinin düşmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla, yoksulluk ve eğitim arasında iki yönlü bir nedensellik ilişkisinden söz etmek mümkündür. Eğitim, bireylere gerekli bilgi, beceri ve yetenekleri kazandırarak istihdam imkânlarını artırmakta, dolayısıyla işsiz kalma riskini düşürmektedir. Ayrıca, eğitim seviyesi yükseldikçe bireyin işgücü içinde kaldığı toplam süre de (çalışma hayatı) uzamaktadır (Saxton, 2000:1). Eğitimin, istihdam olanaklarını artırmasının yanı sıra bireyin toplumsal ve çevresel değişimlere daha kolay uyum sağlayabilmesi, siyasal ve toplumsal katılımı ve risklere karşı korunmayı artırması gibi rollerinin olduğu da literatürde kabul görmektedir. Bu kapsamda, yoksullukla mücadele alanındaki çalışmalarda yoksullar için eğitim olanaklarının genişletilmesi başat bir politika aracı olarak görülmektedir. Eğitim durumu bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.7’de Düzey 1 bölgeler bazında eğitim durumuna göre yoksulluk oranları sunulmaktadır.43 Buna göre tüm bölgelerde eğitim seviyesi ile yoksulluk arasında negatif yönlü bir ilişki vardır. Yoksulluk oranları, tüm bölgelerde ortaokul, mesleki ortaokul ve ilköğretim ve altı mezun gruplar için yüksek seviyededir. Genel lise ve üzeri mezun olanlar içinde yoksulluk oranları Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm bölgelerde görece düşük seviyelerdedir. Aslında, yoksulluk oranlarına bakıldığında, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm bölgelerde, genel lise mezunlarında belirgin bir kırılma görülmektedir. Tüm bölgelerde okur-yazar olmayanlar; yalnızca Doğu Karadeniz ve Orta Anadolu bölgelerinde ortaokul, mesleki ortaokul ve ilköğretim mezunu grup, en yüksek yoksulluk oranına sahiptir. Yoksulluk oranı, yüksekokul, fakülte ve üzeri mezunlar içinde tüm bölgelerde oldukça düşük seviyelerde iken Kuzeydoğu Anadolu 43 15 yaş ve üzeri nüfus için. 63 Bölgesi’nde yüzde 17,6 olmaktadır. Aslında tüm eğitim kademeleri için en yüksek yoksulluk oranı Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ne aittir. Tablo 3.7. Eğitim Durumuna Göre Yoksulluk Oranları Yüzde Okuryazar olmayan Okuryazar İlkokul olup, bir mezunu okul bitirmeyen Ortaokul, mesleki ortaokul ve ilköğretim mezunu Genel lise mezunu Mesleki veya teknik lise mezunu Yüksekokul, fakülte ve üzeri mezun olanlar Bölge Yoksulluk Oranı (15 yaş ve üzeri, 2010) Bölge Kodu Bölge Adı TR1 İstanbul 29,05 27,49 19,42 20,26 7,61 5,21 2,28 16,10 TR2 Batı Marmara 40,83 30,14 19,18 17,81 8,28 5,98 1,73 18,76 TR3 Ege 14,36 12,76 9,03 9,60 3,45 3,30 1,06 8,24 TR4 Doğu Marmara 31,94 26,81 12,71 14,91 8,45 6,61 1,27 13,34 TR5 Batı Anadolu 25,00 21,80 16,82 17,79 5,11 6,36 1,61 13,46 TR6 Akdeniz 15,54 13,27 13,49 13,53 4,90 5,05 1,42 11,02 TR7 Orta Anadolu 17,30 12,07 14,82 19,10 2,96 7,41 1,79 13,21 TR8 Batı Karadeniz 25,76 23,28 18,75 21,02 6,45 5,83 2,08 18,02 TR9 Doğu Karadeniz 21,64 19,35 17,29 24,43 5,10 10,34 3,05 16,72 TRA Kuzeydoğu Anadolu 50,19 50,81 39,25 36,66 33,33 28,44 17,60 40,61 TRB Ortadoğu Anadolu 14,98 15,52 11,38 10,84 5,04 1,87 0,51 10,91 TRC Güneydoğu Anadolu 13,22 13,11 8,12 6,56 2,54 1,30 0,76 9,08 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Tablo 3.8’de ise yoksul nüfusun eğitim durumuna göre dağılımı verilmektedir. Buna göre Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde okur-yazar olmayanlar yoksul nüfus içinde en yüksek paya sahiptir. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde yoksul nüfus içinde en yüksek pay okur-yazar olmayanlar ile ilkokul mezunlarına ait iken diğer dokuz bölgede ilkokul mezunları en yüksek paya sahip gruptur. Lise ve üzeri mezun olanların yoksul nüfus içindeki oranı tüm bölgelerde yüzde 10 civarında kalmaktadır. Diğer bir deyişle, tüm bölgelerde yoksul nüfusun 64 yaklaşık yüzde 90’ını ortaokul, mesleki ortaokul, ilköğretim ve altı mezun olanlar oluşturmaktadır. Tablo 3.8. Yoksul Nüfusun Eğitim Durumuna Göre Dağılımı Yüzde Okuryazar olmayan Okur-yazar olup, bir İlkokul okul mezunu bitirmeyen Ortaokul, mesleki Genel ortaokul ve lise ilköğretim mezunu mezunu Mesleki veya teknik lise mezunu Yüksekokul, fakülte ve üzeri mezun Bölge Kodu Bölge Adı TR1 İstanbul 10,57 10,42 45,62 23,56 5,59 2,57 1,66 100 TR2 Batı Marmara 24,50 11,00 44,50 13,00 3,50 2,75 0,75 100 TR3 Ege 15,34 9,14 46,61 19,76 4,13 3,54 1,47 100 TR4 Doğu Marmara 18,77 11,38 37,54 20,92 5,54 4,92 0,92 100 TR5 Batı Anadolu 13,51 7,53 42,86 25,45 4,42 4,68 1,56 100 TR6 Akdeniz 15,77 7,74 44,94 22,02 5,06 3,27 1,19 100 TR7 Orta Anadolu 16,61 6,98 44,85 25,25 1,99 3,32 1,00 100 TR8 Batı Karadeniz 22,91 11,86 40,43 19,95 2,16 1,89 0,81 100 TR9 Doğu Karadeniz 20,57 8,51 35,82 26,60 2,84 4,26 1,42 100 TRA Kuzeydoğu Anadolu 27,36 16,46 28,51 15,41 6,71 3,25 2,31 100 TRB Ortadoğu Anadolu 32,09 20,61 23,65 17,91 4,73 0,68 0,34 100 TRC Güneydoğu Anadolu 39,02 24,24 20,83 12,88 2,27 0,38 0,38 100 Toplam Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Sonuç olarak, tüm bölgelerde lise ve üzeri mezun olanlar ile diğer gruplar arasında yoksulluk oranları bakımından belirgin bir fark bulunmaktadır. Yoksulluk oranı, yalnızca Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde lise ve üzeri mezun gruplar için yüksek değerler almaktadır. 3.2.5. Sağlık İnsanların uzun ve sağlıklı bir hayat sürdürebilmeleri için gerekli fırsat ve seçeneklerden mahrum olma durumu yoksulluğun tanımında yer almaktadır. GYKA kapsamında ise sağlık başlığı altında ferdin son 12 ay içinde, tıbbi muayene veya tedavi ihtiyacı olduğu halde doktora başvuramama durumu ile diş hekimine başvurma ihtiyacı olduğu halde başvuramama durumunun olup olmadığı; olmuş ise 65 başvuramamasının sebebinin yer aldığı değişkenler bulunmaktadır. Başvuramama sebeplerinden biri de maddi yönden karşılayamama durumudur. Gelir yoksulluğuna odaklanılan bu bölümde, ankette verilen diğer nedenler44 kapsama alınmamıştır. Doktora ve diş hekimine başvuramama durumları bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.9’da ise yoksul nüfus içinde doktora ve diş hekimine başvuramayan nüfusun oranı ile başvuramayanlar içinde maddi yetersizlik sebebi ile başvuramayanların payı sunulmaktadır. Tablo 3.9. Yoksul Nüfus İçinde Doktora ve Diş Hekimine Başvuramayanların Oranları Yüzde BÖLGE BÖLGE ADI KODU Doktora Başvuramama Maddi Yetersizlik Sebebi ile Diş Hekimine Başvuramama Maddi Yetersizlik Sebebi ile TR1 İstanbul 32,63 85,65 22,96 89,47 TR2 Batı Marmara 30,00 95,00 19,25 94,81 TR3 Ege 35,40 85,83 25,07 84,71 TR4 Doğu Marmara 29,54 85,42 25,23 86,59 TR5 Batı Anadolu 24,94 87,50 19,22 86,49 TR6 Akdeniz 42,86 90,28 36,61 93,50 TR7 Orta Anadolu 40,20 76,86 21,93 83,33 TR8 Batı Karadeniz 47,98 97,75 25,34 94,68 TR9 Doğu Karadeniz 31,56 96,63 19,15 96,30 TRA Kuzeydoğu Anadolu 26,42 79,37 14,78 78,01 TRB Ortadoğu Anadolu 33,78 84,00 13,18 87,18 TRC Güneydoğu Anadolu 32,58 84,88 16,67 95,45 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Yoksul nüfus içinde doktora başvuramayanların oranının en yüksek olduğu bölge Batı Karadeniz bölgesi iken en düşük olduğu bölge Batı Anadolu bölgesidir. Maddi yetersizlik sebebi ile başvuramayanların oranı ise yine Batı Karadeniz Bölgesi’nde en yüksek iken Orta Anadolu Bölgesi’nde en düşüktür. Diş hekimine başvuramayanların oranının en yüksek olduğu bölge ise Akdeniz bölgesi iken en düşük olduğu bölge Ortadoğu Anadolu Bölgesi’dir. Diş hekimine maddi yetersizlik 44 Çok sıra beklemek zorunda kalması, zaman ayıramaması, doktor/hastane/tetkik/tedaviden korkması, rahatsızlığın kendi kendine geçmesini beklemesi, iyi bir doktor veya uzman bilmemesi diğer seçenekler arasındadır. 66 sebebi ile başvuramayanların oranı Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde en düşük, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ise en yüksek değeri almaktadır. 3.2.6. İşteki durum Çalışanların işteki durumları bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. İşteki duruma göre yoksulluk oranları ise Tablo 3.10’da sunulmaktadır. Buna göre tüm bölgelerde yoksulluk oranının en düşük olduğu gruplar işveren ile ücretli ve maaşlı çalışanlar olmaktadır. Yalnızca Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde ücretli ve maaşlı çalışanlar içinde yoksulların oranı yüksektir. Aslında, söz konusu bölgede işveren grubu hariç diğer tüm grupların yoksulluk oranları yüksek seyretmektedir. Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoksulluk oranının en yüksek olduğu gruplar ücretsiz aile işçileri iken diğer tüm bölgelerde yevmiyeli çalışanlar en yüksek yoksulluk oranına sahiptir. Nitekim Alıcı’ya (2002) göre de yevmiyeli çalışanlar en yüksek yoksulluk riskine sahip gruptur. Tablo 3.10. İşteki Duruma Göre Yoksulluk Oranları Yüzde Bölge Kodu Bölge Adı TR1 Bölge Yoksulluk Ücretsiz aile Oranı (15 işçisi yaş ve üzeri, 2010) Ücretli, Maaşlı Yevmiyeli İşveren Kendi hesabına İstanbul 13,52 32,08 6,36 15,79 25,00 16,10 TR2 Batı Marmara 7,80 36,71 0,00 29,20 32,87 18,76 TR3 Ege 5,06 22,40 3,57 9,05 11,72 8,24 TR4 Doğu Marmara 8,37 28,71 2,44 16,67 16,44 13,34 TR5 Batı Anadolu 10,09 30,28 8,82 15,54 22,56 13,46 TR6 Akdeniz 4,22 24,86 2,99 14,70 16,67 11,02 TR7 Orta Anadolu 7,16 27,68 0,00 14,51 16,99 13,21 TR8 Batı Karadeniz 6,94 34,21 3,85 22,30 28,45 18,02 TR9 Doğu Karadeniz 6,55 38,60 4,35 17,31 26,34 16,72 TRA Kuzeydoğu Anadolu 31,10 50,67 6,67 40,87 44,66 40,61 TRB Ortadoğu Anadolu 2,77 14,06 0,00 13,94 15,58 10,91 TRC Güneydoğu Anadolu 1,59 11,88 0,00 10,38 18,94 9,08 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. 67 Tüm bölgelerde yevmiyeli çalışanlar ile ücretsiz aile işçileri en yüksek yoksulluk oranına sahip olup kendi hesabına çalışanlar genellikle bu grubu izlemektedir. Kuzeydoğu Anadolu, İstanbul ve Batı Anadolu bölgelerinde ücretli ve maaşlı çalışanlar arasındaki yoksulluk oranı da görece yüksektir. Ayrıca, işveren ile ücretli ve maaşlı çalışanlar gruplarındaki yoksulluk oranı tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranlarının altında değer almaktadır. Yevmiyeli çalışanlar grubu ve ücretsiz aile işçileri yoksulluk oranı tüm bölgelerde, kendi hesabına çalışanlar içindeki yoksulluk oranı ise İstanbul Bölgesi hariç tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranından yüksek değer almaktadır. Tablo 3.11’de ise yoksul nüfus içinde, çalışanların işteki durumlarına göre dağılımı verilmektedir. Buna göre, ücretli ve maaşlı çalışanlar İstanbul Bölgesi’nde yoksul nüfusun yüzde 70’ini oluşturmaktadır. Benzer şekilde Batı Anadolu, Doğu Marmara ve Ege bölgelerinde de ücretli ve maaşlı çalışanlar yüksek paya sahiptir. Diğer bölgelerde yoksul nüfus içinde en yüksek paya sahip grup ücretsiz aile işçisi olanlardır. Yalnızca Orta Anadolu Bölgesi’nde kendi hesabına çalışanlar yoksul nüfus içinde en yüksek paya sahiptir. Tablo 3.11. Yoksul Nüfusun İşteki Duruma Göre Dağılımı Yüzde Bölge Kodu Bölge Adı Ücretli, maaşlı Yevmiyeli İşveren Kendi hesabına Ücretsiz aile işçisi Toplam TR1 İstanbul 70,04 13,23 2,72 11,67 2,33 100 TR2 Batı Marmara 16,28 13,49 0,00 37,21 33,02 100 TR3 Ege 29,05 24,02 2,23 20,67 24,02 100 TR4 Doğu Marmara 37,50 21,32 0,74 22,79 17,65 100 TR5 Batı Anadolu 44,69 18,44 3,35 16,76 16,76 100 TR6 Akdeniz 17,88 29,14 1,32 27,15 24,50 100 TR7 Orta Anadolu 21,97 23,48 0,00 28,03 26,52 100 TR8 Batı Karadeniz 11,21 12,15 0,47 28,97 47,20 100 TR9 Doğu Karadeniz 12,18 14,10 1,28 31,41 41,03 100 TRA Kuzeydoğu Anadolu 23,13 8,62 0,23 31,97 36,05 100 TRB Ortadoğu Anadolu 11,11 16,67 0,00 32,41 39,81 100 TRC Güneydoğu Anadolu 6,93 23,76 0,00 26,73 42,57 100 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. 68 3.2.7. Hanehalkının oturduğu konutun özellikleri Hanehalklarının ev sahibi olması durumu ya da oturulan konutun özellikleri de yoksullukla ilişkili olmaları bakımından önemli göstergelerdir. Ev sahibi olmak, ya da daha genel olarak kira giderinin olmaması hanelerin yoksulluk riskini azaltmaktadır. Benzer şekilde, oturulan konutun özellikleri, kişilerin yaşam standartlarını yansıtan öğelerdendir. Oturulan konuttaki mülkiyet şekli bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup arasında Batı Karadeniz ve Ortadoğu Anadolu bölgeleri dışında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Oturulan konuttaki mülkiyet şekline göre yoksulluk oranları Tablo 3.12’de sunulmaktadır. Kiracı olanlar içinde yoksul olanların oranı ile ev sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı arasında İstanbul, Ege, Doğu Marmara, Batı Anadolu, Orta Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinde belirgin bir fark bulunmaktadır. Bu durum, bu bölgelerde, ev sahibi olmanın yoksulluk riskini azalttığı görüşünü desteklemektedir. Tablo 3.12. Oturulan Konuttaki Mülkiyet Şekline Göre Yoksulluk Oranları Yüzde Bölge Kodu Bölge Adı Ev sahibi Kiracı Lojman Diğer Bölge Yoksulluk Oranı (2010) TR1 İstanbul 11,03 34,59 0,00 14,93 18,94 TR2 Batı Marmara 17,93 18,43 0,00 33,49 20,04 TR3 Ege 17,02 24,96 0,00 22,61 19,79 TR4 Doğu Marmara 15,27 32,63 0,00 10,74 18,38 TR5 Batı Anadolu 14,91 32,98 14,46 24,01 21,04 TR6 Akdeniz 19,03 19,07 8,89 25,77 20,40 TR7 Orta Anadolu 16,72 23,57 0,00 24,63 18,97 TR8 Batı Karadeniz 20,37 21,18 0,00 24,15 20,76 TR9 Doğu Karadeniz 18,40 23,11 0,00 14,07 18,39 TRA Kuzeydoğu Anadolu 25,52 20,79 0,00 21,13 23,74 TRB Ortadoğu Anadolu 21,89 20,58 0,00 26,95 21,95 TRC Güneydoğu Anadolu 19,54 18,75 0,00 22,32 19,55 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. 69 Bunun yanında, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde, beklenenin aksine, ev sahibi olanlar arasındaki yoksulluk oranı kiracı olanlar arasındaki yoksulluk oranının üstündedir. Diğer bölgelerde ise iki grubun yoksulluk oranları yakın değerler almaktadır. Lojmanda oturanlar içindeki yoksulluk oranı ise Batı Anadolu ve Akdeniz bölgeleri hariç tüm bölgelerde yüzde sıfırdır. Ayrıca, ev sahibi olanlar içinde yoksulluk oranı ise yalnızca Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinde bölge yoksulluk oranının üzerinde değer almaktadır. Kiracı durumundakiler içinde yoksulluk oranı beş bölgede bölge yoksulluk oranının altında, diğer bölgelerde ise üzerindedir. Kiracı durumundakiler içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölgeler, Doğu Marmara ve İstanbul bölgeleridir ve bu bölgelerde kiracı durumundakiler içindeki yoksulluk oranı bölge yoksulluk oranının üzerindedir. Yoksul nüfusun oturulan konuttaki mülkiyet şekline göre dağılımına (Tablo 3.13) bakıldığında ise en yüksek paya ev sahibi olanların sahip olduğu görülmektedir. Yalnızca İstanbul ve Batı Anadolu bölgeleri için yoksul nüfus içinde en yüksek paya kiracı durumunda olanlar sahiptir. Tablo 3.13. Yoksul Nüfusun Oturulan Konuttaki Mülkiyet Şekline Göre Dağılımı Yüzde Bölge Kodu Bölge Adı TR1 Ev sahibi Kiracı Lojman Diğer Toplam İstanbul 30,78 56,99 0,00 12,23 100 TR2 Batı Marmara 56,64 16,64 0,00 26,73 100 TR3 Ege 49,22 29,75 0,00 21,03 100 TR4 Doğu Marmara 47,02 41,91 0,00 11,07 100 TR5 Batı Anadolu 40,99 43,65 1,52 13,83 100 TR6 Akdeniz 53,86 17,95 0,48 27,71 100 TR7 Orta Anadolu 58,99 21,51 0,00 19,50 100 TR8 Batı Karadeniz 66,55 14,21 0,00 19,24 100 TR9 Doğu Karadeniz 62,01 24,02 0,00 13,97 100 TRA Kuzeydoğu Anadolu 76,19 11,61 0,00 12,20 100 TRB Ortadoğu Anadolu 70,32 14,26 0,00 15,43 100 TRC Güneydoğu Anadolu 66,88 14,79 0,00 18,33 100 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. 70 Oturulan konutun ısıtma sistemi bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Isıtma sistemine göre yoksulluk oranları ise Tablo 3.14’te verilmektedir. Kalorifer bulunan konutta oturanlar içindeki yoksulluk oranı İstanbul hariç tüm bölgelerde düşük seviyelerde kalmakta; sobalı konutta oturanlar içindeki yoksulluk oranı ise tüm bölgelerde yüksek değerler almaktadır. Bu durum oturulan konuttaki ısıtma sisteminin tüm bölgelerde yoksulluk açısından belirleyici bir gösterge olduğunu göstermektedir. Bunun yanında, sobalı evde oturanlar içinde en yüksek yoksulluk oranı Batı Anadolu Bölgesi’nde iken en düşük oran Doğu Karadeniz Bölgesi’ndedir. Kalorifer bulunan konutta oturanlar içindeki yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölge İstanbul Bölgesi iken Akdeniz Bölgesi’nde yüzde sıfırdır. Kalorifer ve klimalı evlerde oturanlar içindeki yoksulluk oranı tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altında; sobalı evde oturanlar içindeki yoksulluk oranı ise tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerinde değer almaktadır. Tablo 3.14. Oturulan Konutun Isıtma Sistemine Göre Yoksulluk Oranları Yüzde Bölge Yoksulluk Oranı (2010) Bölge Kodu Bölge Adı Soba Kalorifer Klima TR1 İstanbul 32,27 11,10 0,00 18,94 TR2 Batı Marmara 25,37 0,72 0,00 20,04 TR3 Ege 26,35 2,28 2,42 19,79 TR4 Doğu Marmara 24,80 6,48 0,00 18,38 TR5 Batı Anadolu 38,48 4,20 0,00 21,04 TR6 Akdeniz 24,21 0,00 2,07 20,40 TR7 Orta Anadolu 25,57 2,95 0,00 18,97 TR8 Batı Karadeniz 25,81 2,29 0,00 20,76 TR9 Doğu Karadeniz 20,29 1,78 0,00 18,39 TRA Kuzeydoğu Anadolu 27,92 2,51 0,00 23,74 TRB Ortadoğu Anadolu 26,50 2,58 0,00 21,95 TRC Güneydoğu Anadolu 22,32 1,29 0,00 19,55 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. 71 Yoksul nüfusun oturulan konutun ısıtma sistemine göre dağılımı ise Tablo 3.15’te verilmektedir. Tablo 3.15. Yoksul Nüfusun Oturulan Konutun Isıtma Sistemine Göre Dağılımı Yüzde Bölge Kodu Bölge Adı Soba Kalorifer Klima Toplam TR1 İstanbul 63,11 36,89 0,00 100 TR2 Batı Marmara 99,25 0,75 0,00 100 TR3 Ege 96,88 1,65 1,47 100 TR4 Doğu Marmara 87,73 12,27 0,00 100 TR5 Batı Anadolu 89,85 10,15 0,00 100 TR6 Akdeniz 98,81 0,00 1,19 100 TR7 Orta Anadolu 95,46 4,54 0,00 100 TR8 Batı Karadeniz 97,66 2,34 0,00 100 TR9 Doğu Karadeniz 99,02 0,98 0,00 100 TRA Kuzeydoğu Anadolu 98,26 1,74 0,00 100 TRB Ortadoğu Anadolu 97,77 2,23 0,00 100 TRC Güneydoğu Anadolu 99,14 0,86 0,00 100 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Buna göre, yoksul nüfusun içinde sobalı konutta oturanların payı İstanbul hariç tüm bölgelerde yüksek düzeydedir. Kaloriferli konutta oturanların payı ise, benzer şekilde, İstanbul bölgesi hariç tüm bölgelerde düşüktür. 3.2.8. Diğer göstergeler Bu bölümde, bölgelerde yoksulluk; cep telefonu, bilgisayar, internet ve otomobil sahipliğine ilişkin veriler bazında incelenmektedir. GYKA’da sahip olmama durumunun sebeplerinden biri olarak maddi yönden karşılayamama durumu sorulmaktadır. Gelir yoksulluğuna odaklanılan bu bölümde, ankette verilen diğer nedenler45 kapsama alınmamıştır. Ayrıca, GYKA’da ele alınan “istenildiği veya ihtiyaç duyulduğu zaman evden uzakta bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olup olmama” ve “istenildiği veya ihtiyaç duyulduğu zaman iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyip yiyememe” durumlarına ilişkin bilgiler verilecektir. 45 Ankette “diğer nedenler” olarak geçmekte ve detay sorulmamaktadır. 72 İlk olarak, cep telefonu ve otomobil sahipliğine göre yoksulluk oranları Tablo 3.16’da sunulmaktadır. Buna göre tüm bölgelerde hem cep telefonu hem de otomobil sahipliğine göre yoksulluk oranı farklılaşmaktadır. Cep telefonu sahibi olmayanlar içinde yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölge İstanbul bölgesi iken en düşük olduğu bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Otomobil sahibi olmayanlar içinde yoksulluk oranı ise en yüksek değeri Batı Anadolu Bölgesi’nde, en düşük değeri ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde almaktadır. Tablo 3.16. Cep Telefonu ve Otomobil Sahipliğine Göre Yoksulluk Oranları Yüzde Cep Telefonu Sahibi Olmayanlar Cep Telefonu Sahibi Olanlar Otomobil Sahibi Olmayanlar Otomobil Sahibi Olanlar Bölge Yoksulluk Oranı (2010) İstanbul 63,64 18,86 25,60 8,62 18,94 TR2 Batı Marmara 57,97 17,46 27,64 7,81 20,04 TR3 Ege 53,47 18,66 29,43 9,34 19,79 TR4 Doğu Marmara 57,58 17,92 24,02 11,72 18,38 TR5 Batı Anadolu 52,17 20,86 33,83 12,77 21,04 TR6 Akdeniz 26,98 20,42 30,55 6,68 20,40 TR7 Orta Anadolu 28,07 19,14 28,79 7,35 18,97 TR8 Batı Karadeniz 37,08 20,43 30,22 9,13 20,76 TR9 Doğu Karadeniz 35,48 18,28 26,00 8,36 18,39 TRA Kuzeydoğu Anadolu 56,74 22,50 28,64 6,46 23,74 TRB Ortadoğu Anadolu 32,81 21,65 26,65 7,00 21,95 TRC Güneydoğu Anadolu 21,80 19,49 21,85 8,06 19,55 BÖLGE KODU BÖLGE ADI TR1 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Yoksulluk oranının cep telefonu sahipliğine göre en fazla farklılaştığı bölgeler İstanbul, Batı Marmara ve Doğu Marmara bölgeleri olmaktadır. En az olduğu bölge ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Söz konusu fark, otomobil sahipliğine göre incelendiğinde ise en büyük farkın Akdeniz ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde, en küçük farkın ise Doğu Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde olduğu görülmektedir. Bunun yanında, cep telefonu ve otomobil sahibi olmayanlar içinde yoksulluk oranı tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerinde; otomobil sahibi olanlar 73 içinde yoksulluk oranı ise tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altında değer almaktadır. Cep telefonu sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı ise Akdeniz ve Orta Anadolu bölgelerinde bölge yoksulluk oranının üzerindedir. Ancak, cep telefonu sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranları arasındaki fark, bölgeler arasında çok farklılaşmamaktadır. Cep telefonu sahibi olmayanlar içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge İstanbul iken en düşük olduğu bölge Güneydoğu Anadolu bölgesidir. Bunun yanında, otomobil sahibi olmayanlar içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge Batı Anadolu iken en düşük olduğu bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Cep telefonu sahipliği bakımından yoksul ve yoksul olmayan grup arasındaki fark İstanbul, Batı Anadolu, Akdeniz, Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde istatistiksel olarak anlamlı değildir. Otomobil sahipliği bakımından ise tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.17’de ise yoksul nüfusun cep telefonu ve otomobil sahipliğine göre dağılımı verilmektedir. Buna göre, yoksul nüfusun çoğu cep telefonu sahibi iken otomobil sahibi değildir. Bunun yanında, yoksul nüfus içinde cep telefonu sahibi olanların oranının en düşük olduğu bölgeler Batı Marmara ve Batı Karadeniz bölgeleri iken en yüksek olduğu bölgeler Batı Anadolu, İstanbul ve Akdeniz bölgeleridir. Aynı oranlar, otomobil sahibi olanlar için en yüksek değeri Doğu Marmara ve Batı Anadolu bölgelerinde, en düşük değeri ise Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde almaktadır. İkinci olarak bilgisayar ve internet sahipliğine göre yoksulluk oranları, Tablo 3.18’de sunulmaktadır. Yoksulluk oranları tüm bölgelerde hem bilgisayar hem de internet sahipliği için farklılaşmaktadır. 74 Tablo 3.17. Yoksul Nüfusun Cep Telefonu ve Otomobil Sahipliğine Göre Dağılımı Yüzde Cep Telefonu Sahibi Olmayanlar Cep Telefonu Sahibi Olanlar Otomobil Sahibi Olmayanlar Otomobil Sahibi Olanlar İstanbul 2,04 97,96 86,95 13,05 TR2 Batı Marmara 16,00 84,00 87,45 12,55 TR3 Ege 5,27 94,73 80,78 19,22 TR4 Doğu Marmara 3,33 96,67 70,23 29,77 TR5 Batı Anadolu 1,56 98,44 71,74 28,26 TR6 Akdeniz 2,05 97,95 87,97 12,03 TR7 Orta Anadolu 2,74 97,26 85,56 14,44 TR8 Batı Karadeniz 6,09 93,91 84,63 15,37 TR9 Doğu Karadeniz 2,74 97,26 86,46 13,54 TRA Kuzeydoğu Anadolu 9,42 90,58 95,56 4,44 TRB Ortadoğu Anadolu 2,27 97,73 94,09 5,91 TRC Güneydoğu Anadolu 3,12 96,88 92,58 7,42 BÖLGE KODU BÖLGE ADI TR1 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Bilgisayar sahibi olanlar ile olmayanlar içindeki yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge Batı Anadolu bölgesi iken en düşük olduğu bölge Doğu Marmara Bölgesi’dir. Aynı farka internet sahibi olma durumuna göre bakıldığında da en yüksek ve en düşük değeri aynı bölgelerin aldığı görülmektedir; yalnızca Güneydoğu Anadolu Bölgesi Doğu Marmara Bölgesi’ne göre çok az farkla daha düşük değer almaktadır46. Bilgisayar sahibi olanlar içinde yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler İstanbul ve Doğu Marmara bölgeleri; en düşük olduğu bölgeler ise Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgeleridir. İnternet sahibi olan nüfus içindeki yoksulluk oranı ise Doğu Marmara bölgesinde en yüksek Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise en düşük değeri almaktadır. Ayrıca, bilgisayar ve internet sahibi olmayanlar içinde yoksulluk oranı tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının üzerinde; bilgisayar ve internet sahibi olanlar içinde yoksulluk oranı ise tüm bölgelerde bölge yoksulluk oranının altında değer 46 GYKA’da internet sahibi olma durumuna ilişkin bilgi, bilgisayar sahibi olduğunu belirten fertler için alınmaktadır. 75 almaktadır. Hem bilgisayar sahibi olmayanlar hem de internet sahibi olmayanlar içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge Batı Anadolu iken en düşük olduğu bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Bunun yanında, hem bilgisayar sahibi olanlar içinde hem de internet sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı ile bölge yoksulluk oranı arasındaki farkın en yüksek olduğu bölge Kuzeydoğu Anadolu iken en düşük olduğu bölge Doğu Marmara Bölgesi’dir. Tablo 3.18. Bilgisayar ve İnternet Sahipliğine Göre Yoksulluk Oranları Yüzde Bilgisayar Sahibi Olmayanlar Bilgisayar Sahibi Olanlar İnternet Sahibi Olmayanlar İnternet Sahibi Olanlar Bölge Yoksulluk Oranı (2010) İstanbul 41,37 11,51 40,95 9,01 18,94 TR2 Batı Marmara 34,92 8,64 32,99 8,45 20,04 TR3 Ege 42,14 8,26 36,83 7,46 19,79 TR4 Doğu Marmara 31,70 13,38 33,33 11,36 18,38 TR5 Batı Anadolu 52,02 9,11 43,90 8,72 21,04 TR6 Akdeniz 35,35 7,65 34,29 4,06 20,40 TR7 Orta Anadolu 32,57 6,94 30,33 6,31 18,97 TR8 Batı Karadeniz 34,17 8,19 34,67 4,99 20,76 TR9 Doğu Karadeniz 38,11 5,65 36,54 6,02 18,39 TRA Kuzeydoğu Anadolu 33,62 2,41 29,84 3,84 23,74 TRB Ortadoğu Anadolu 32,31 3,50 30,38 4,11 21,95 TRC Güneydoğu Anadolu 23,84 3,69 22,76 0,89 19,55 BÖLGE KODU BÖLGE ADI TR1 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Bunun yanında, hem bilgisayar hem de internet sahipliği bakımından tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.19 ise yoksul nüfusun bilgisayar ve internet sahipliğine göre dağılımını göstermektedir. Yoksul nüfus içinde bilgisayar sahibi olanların oranının en yüksek olduğu bölge Doğu Marmara iken en düşük olduğu bölge Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’dir. İnternet sahibi olanların oranı ise Doğu Marmara ve İstanbul bölgelerinde en yüksek değeri alırken en düşük değeri Güneydoğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde almaktadır. 76 Tablo 3.19. Yoksul Nüfusun Bilgisayar ve İnternet Sahipliğine Göre Dağılımı Yüzde Bilgisayar Sahibi Olmayanlar Bilgisayar Sahibi Olanlar İnternet Sahibi Olmayanlar İnternet Sahibi Olanlar İstanbul 58,20 41,80 70,98 29,02 TR2 Batı Marmara 78,03 21,97 80,28 19,72 TR3 Ege 76,44 23,56 81,87 18,13 TR4 Doğu Marmara 50,67 49,33 64,03 35,97 TR5 Batı Anadolu 71,22 28,78 78,52 21,48 TR6 Akdeniz 83,97 16,03 94,00 6,00 TR7 Orta Anadolu 84,87 15,13 90,04 9,96 TR8 Batı Karadeniz 84,86 15,14 93,12 6,88 TR9 Doğu Karadeniz 88,14 11,86 89,86 10,14 TRA Kuzeydoğu Anadolu 97,66 2,34 96,49 3,51 TRB Ortadoğu Anadolu 95,79 4,21 95,63 4,37 TRC Güneydoğu Anadolu 96,06 3,94 99,36 0,64 BÖLGE KODU BÖLGE ADI TR1 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Son olarak, GYKA’da yer alan “istenildiği veya ihtiyaç duyulduğu zaman evden uzakta bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olup olmama” ve “istenildiği veya ihtiyaç duyulduğu zaman iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyip yiyememe” durumlarına ilişkin yoksulluk oranları sunulmaktadır (Tablo 3.20). Tabloya göre yoksulluk oranları tüm bölgelerde, hem bir haftalık tatili karşılama durumu hem de et, tavuk ya da balık içeren yemek yeme durumuna göre farklılaşmaktadır. Söz konusu fark, tatili karşılama durumu için Ortadoğu Anadolu, Batı Marmara ve Ege bölgelerinde en yüksek, Kuzeydoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise en düşüktür. Et, tavuk ya da balık tüketme durumuna göre ise en yüksek fark Batı Karadeniz ve Batı Anadolu, en düşük fark Doğu Marmara ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerine aittir. Bunun yanında, tatili karşılayabilecek durumda olanlar içindeki yoksulluk oranı altı bölgede yüzde sıfır değerini almaktadır. Kuzeydoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise görece yüksektir. 77 Tablo 3.20. Bir Haftalık Tatili Karşılama ve İki Günde Bir Et, Tavuk ya da Balık İçeren Yemek Yeme Durumuna Göre Yoksulluk Oranları Yüzde Bir Haftalık Tatili Karşılayabilecek Durumda Olmayanlar Bir Haftalık Tatili Karşılayabilecek Durumda Olanlar Et, Tavuk ya da Balık İçeren Yemek Yiyebilecek Durumda Olmayanlar İstanbul 22,74 1,15 28,97 7,97 18,94 TR2 Batı Marmara 23,45 0,00 27,58 3,58 20,04 TR3 Ege 23,24 0,00 27,66 6,41 19,79 TR4 Doğu Marmara 21,12 2,73 24,28 9,91 18,38 TR5 Batı Anadolu 24,94 2,60 30,59 5,47 21,04 TR6 Akdeniz 22,50 1,46 26,95 5,17 20,40 TR7 Orta Anadolu 21,59 0,00 27,49 8,57 18,97 TR8 Batı Karadeniz 22,99 0,00 28,27 3,24 20,76 TR9 Doğu Karadeniz 19,88 0,00 24,60 6,55 18,39 TRA Kuzeydoğu Anadolu 24,39 7,75 28,92 13,12 23,74 TRB Ortadoğu Anadolu 23,68 0,00 28,76 11,52 21,95 TRC Güneydoğu Anadolu 20,16 5,15 23,41 6,10 19,55 BÖLGE KODU BÖLGE ADI TR1 Et, Tavuk ya da Balık İçeren Yemek Yiyebilecek Durumda Olanlar Bölge Yoksulluk Oranı (2010) Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Et, tavuk ya da balık tüketme durumunda olmayanlar içindeki yoksulluk oranı en yüksek değeri Batı Anadolu Bölgesi’nde, en düşük değeri ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde almaktadır. Tüketme durumunda olanlar içindeki yoksulluk oranı ise Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde en yüksek, Batı Karadeniz ve Batı Marmara bölgelerinde ise en düşük değeri almaktadır. Ayrıca, hem bir haftalık tatili karşılama hem de iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yeme durumu bakımından tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır. Tablo 3.21’de ise yoksul nüfusun bir haftalık tatili karşılama ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yeme durumuna göre dağılımı gösterilmektedir. Buna göre, yoksul nüfus içinde bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olanların oranı altı bölgede yüzde sıfır olup diğer bölgelerde de oldukça düşük değer almaktadır. Yani, tüm bölgelerde yoksul karşılayamamaktadır. 78 nüfus, bir haftalık tatili Tablo 3.21. Yoksul Nüfusun Bir Haftalık Tatili Karşılama ve İki Günde Bir Et, Tavuk ya da Balık İçeren Yemek Yeme Durumuna Göre Dağılımı Yüzde BÖLGE BÖLGE ADI KODU Bir Haftalık Tatili Karşılayabilecek Durumda Olmayanlar Bir Haftalık Tatili Karşılayabilecek Durumda Olanlar Et, Tavuk ya da Et, Tavuk ya da Balık İçeren Balık İçeren Yemek Yiyebilecek Yemek Yiyebilecek Durumda Durumda Olanlar Olmayanlar TR1 İstanbul 98,93 1,07 79,90 20,10 TR2 Batı Marmara 100,00 0,00 94,39 5,61 TR3 Ege 100,00 0,00 87,04 12,96 TR4 Doğu Marmara 97,79 2,21 77,85 22,15 TR5 Batı Anadolu 97,84 2,16 90,10 9,90 TR6 Akdeniz 99,29 0,71 92,39 7,61 TR7 Orta Anadolu 100,00 0,00 79,66 20,34 TR8 Batı Karadeniz 100,00 0,00 95,32 4,68 TR9 Doğu Karadeniz 100,00 0,00 87,75 12,25 TRA Kuzeydoğu Anadolu 98,72 1,28 81,88 18,12 TRB Ortadoğu Anadolu 100,00 0,00 79,26 20,74 TRC Güneydoğu Anadolu 98,93 1,07 93,03 6,97 Kaynak: GYKA ham verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. Bunun yanında, iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyebilecek durumda olanların yoksul nüfus içindeki oranı Doğu Marmara, Orta Anadolu, İstanbul ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde en yüksek; Batı Karadeniz ve Batı Marmara bölgelerinde ise en düşük değeri almaktadır. 3.3. Bölüm Değerlendirmesi Bu bölümde, gelir yoksulluğu GYKA ham verileri kullanılarak Düzey 1 bölgeler bazında incelenmiştir. İnceleme; kır-kent, cinsiyet, yaş grubu, eğitim, sağlık, işteki durum, oturulan konutun özellikleri, cep telefonu, bilgisayar, internet ve otomobil sahipliği ile evden uzakta bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olup olmama ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyip yiyememe durumuna ilişkin veriler ışığında gerçekleştirilmiştir. Bu şekilde, yoksulluğun bölgeler arasında ve farklı göstergelere göre nasıl farklılaştığı belirlenmeye çalışılmıştır. Ele alınan göstergelerden cinsiyete göre yoksulluk oranlarının, çoğu bölgede yoksul ve yoksul olmayan kesim arasında 79 ciddi oranda farklılaşmadığı görülmektedir. Bölgelerde kadın ve erkekler içindeki yoksulluk oranlarının farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmasının temel sebebinin kadın yoksulluğunun anlaşılması için incelenmesi gereken eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, hane geliri ve harcamaları üzerindeki kontrol, tüketimde yaşanan farklılaşma (beslenme önceliğinin erkeğe ve erkek çocuklarına verilmesi) gibi durumların hanenin temel alındığı anket verisine yansımaması olduğu değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, uluslararası literatürde de kabul gören yaklaşıma göre kadın yoksulluğunun daha detaylı incelenmesi gerekmektedir. Diğer tüm göstergelere ait verinin genel olarak bölgelerde yoksul olan ve yoksul olmayan kesimler arasında farklılaştığı görülmektedir. Her gösterge için yoksulluğun daha fazla ön planda olduğu bölgeler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, her bölgede yoksulluk oranının diğer bölgelere kıyasla yüksek olduğu bazı alanlar Tablo 3.22’de sunulmaktadır. Bunun sonucunda ortaya çıkan en çarpıcı sonuç Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde görülen, farklı yoksulluk türlerinin yaygınlığıdır. Nitekim bölge yoksulluk oranı da Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde en yüksek değeri almaktadır. Söz konusu bölgede, çoğu gösterge itibarıyla diğer bölgelere kıyasla yüksek yoksulluk oranı görülmektedir. Örneğin, eğitim gruplarına göre yoksulluk oranları tüm bölgelerde lise ve üzeri mezun gruplar için yüzde 10’un altına gerilerken47 Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüksek değerler almayı sürdürmektedir. Benzer bir durum işteki durum ve konutun mülkiyet durumuna göre yoksulluk oranları için de geçerlidir. Diğer bölgelerde görece düşük değerler alan ücretli ve maaşlı çalışanlar ve ev sahibi olanlar içinde yoksulluk oranı bu bölgede yüksek değer almaktadır. Bu durum, bölgede söz konusu grupların da yoksullukla mücadelede hedef gruplar arasında yer alması gerektiğini göstermektedir. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nden sonra en yüksek yoksulluk oranına sahip bölge Batı Anadolu bölgesidir. Bölgede kırsal yoksulluk oranı en yüksek, kentsel yoksulluk oranı ise ikinci en yüksek orandır. Bu bölgede yoksulluk oranının yüksek olduğu göstergeler ise şu şekildedir: Sobalı konutta oturanlar, otomobil sahibi 47 Yalnızca Doğu Karadeniz bölgesinde mesleki veya teknik lise mezunu olanlar içindeki yoksulluk oranı yüzde 10,34’tür. 80 Tablo 3.22. Bölgelerde Yoksulluk Oranının Yüksek Olduğu Alanlar Bölge Kodu Bölge Adı Yoksulluk Oranının Yüksek Olduğu Alanlar TR1 İstanbul Ücretli ve maaşlı çalışanlar; kiracı durumunda olanlar; cep telefonu sahibi olmayanlar TR2 Batı Marmara Ücretsiz aile işçisi olanlar; okuryazar olmayanlar TR3 Ege Bilgisayar sahibi olmayanlar; oturanlar; 15-64 yaş nüfus TR4 Doğu Marmara Kiracı durumunda olanlar; okuryazar olmayanlar; cep telefonu sahibi olmayanlar TR5 Batı Anadolu Kırsal nüfus; sobalı evde oturanlar; ücretli ve maaşlı çalışanlar; 0-15 yaş nüfus TR6 Akdeniz Kırsal nüfus; otomobil sahibi olmayanlar TR7 Orta Anadolu Kırsal nüfus; mesleki ve teknik lise mezunu olanlar; yevmiyeli çalışanlar TR8 Batı Karadeniz 0-15 yaş nüfus; yevmiyeli çalışanlar; ücretsiz aile işçisi olanlar; ev sahibi olanlar TR9 Doğu Karadeniz Mesleki ve teknik lise mezunu olanlar; yevmiyeli çalışanlar; ücretsiz aile işçisi olanlar TRA Kuzeydoğu Anadolu 15-64 yaş nüfus; 0-15 yaş nüfus; okuryazar olmayanlar; mesleki ve teknik lise mezunu olanlar; yevmiyeli çalışanlar TRB Ortadoğu Anadolu Ev sahibi olanlar; sobalı evde oturanlar; 15-64 yaş nüfus; bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olmayanlar TRC Güneydoğu Anadolu Kırsal nüfus; ev sahibi olanlar sobalı evde Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. olmayanlar, bilgisayar ve internet sahibi olmayanlar, işveren durumunda çalışanlar, bir haftalık tatili karşılayamayanlar ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyebilme durumu olmayanlar içindeki yoksulluk oranı bu bölgede en 81 yüksektir. Batı Anadolu Bölgesi, ayrıca, bilgisayar ve internet sahibi olmayanların yoksul ve yoksul olmayan kesim arasındaki farkın en yüksek olduğu bölgedir. Bunun yanında, çocuk yoksulluğu ve kiracı durumundaki hanehalkları içindeki yoksulluk oranı en yüksek ikinci değeri bu bölgede almaktadır. Batı Karadeniz bölgesinde ise bağımlı nüfus, otomobil sahibi olmayanlar ile doktor ve diş hekimine başvuramayanlar içindeki yoksulluk oranları görece yüksektir. Ayrıca, bir haftalık tatili karşılayamayanlar ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyebilme durumu olmayanlar içindeki yoksulluk oranı ile yoksul ve yoksul olmayanlar içinde söz konusu grupların oranları arasındaki fark da bölgede yüksek değer almaktadır. Bunların yanında, okuryazar olmayanlar içinde en yüksek yoksulluk oranı Batı Marmara Bölgesi’ndedir ve okuryazar olmayanların yoksul olan ve olmayan kesim içindeki oranları arasındaki fark da bu bölgede en yüksektir. Bölge aynı zamanda, cep telefonu sahipliğine göre yoksulluk oranlarının en çok farklılaştığı bölgelerden biridir. 15-64 yaş, yani gelir getirici faaliyette bulunanlar içindeki yoksulluk oranı da bu bölgede görece yüksektir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise kırsal yoksulluğun en yüksek ikinci değeri aldığı bölgedir. Ayrıca, kırsal ve kentsel yoksulluk ile ücretsiz aile işçisi ve ücretli ve maaşlı çalışanlar içindeki yoksulluk oranının yoksul olan ve yoksul olmayan nüfus arasında en çok farklılaştığı bölge yine bu bölgedir. Kırsal ve kentsel yoksulluğun yoksul olan ve yoksul olmayan nüfus içindeki oranlarının farklılaştığı bir diğer bölge de Orta Anadolu Bölgesi’dir. Orta Anadolu Bölgesi, Ege, Akdeniz ve Ortadoğu Anadolu bölgeleri ile birlikte, çoğu göstergede ortalama ya da düşük değerler almaktadır. Bu durumun aksi olarak söz konusu bölgelerde kırsal yoksulluk görece yüksek değerler almaktadır. Ayrıca, bilgisayar sahibi olmayanlar içindeki yoksulluk oranı görece yüksektir. Ortadoğu Anadolu Bölgesi’nde ise 15-64 yaş grubu ile ev sahibi olanlar içindeki yoksulluk oranı görece yüksektir. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ise mesleki ve teknik lise mezunu olanlar içindeki yoksulluk oranı Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nden sonra en yüksek değeri 82 almaktadır. Söz konusu bölgede, ayrıca, ücretsiz aile işçisi ve 15-64 yaş nüfus içindeki yoksulluk oranları da görece yüksektir. Doğu Marmara ve İstanbul bölgeleri ise kentsel yoksulluğun en yüksek olduğu bölgelerdir.48 Bunun yanında, söz konusu iki bölge, kiracı durumundaki hanehalkları, kalorifer bulunan konutta oturan hanehalkları ve cep telefonu sahibi olmayanlar içinde en yüksek yoksulluk oranlarına sahiptir. İstanbul Bölgesi’nde, ayrıca, çocuk yoksulluğu oranı ile işveren durumunda çalışanlar içindeki yoksulluk oranı da görece yüksektir. Bu bölümde sunulan, hangi yoksulluk türünün hangi bölgede ön planda olduğuna ilişkin bilgiler yoksullukla mücadele programlarının tasarlanmasında önemli role sahiptir. Bu itibarla, bu bölümde sunulan veriler ve sonuçları, hangi tip yoksullukla mücadele edilmesi belirlenmesinde yararlı olacaktır. gerektiğinin kararı ile hedef grupların 49 48 Yukarıda belirtildiği gibi tüm bölgelerde kırsal yoksulluk ön planda iken İstanbul bölgesinde kentsel yoksulluk daha yüksektir. 49 Aslında, bir ila on arasında ilden oluşan Düzey 1 bölgeler heterojen yapılar sergilemektedir. Daha alt düzeyde veriye sahip olunması daha detaylı bilgi sunarak yoksullukla mücadele politikalarına daha somut ve odaklı katkı sağlayacaktır. 83 4. İNSANİ YOKSULLUK Bu bölümde Türkiye’de insani yoksulluğun ölçülmesi amacıyla il bazında insani yoksulluk endeksi hesaplanacaktır.50 Bu amaçla, seçilen gösterge listesi kullanılarak il bazında bir insani yoksulluk endeksi hesaplanacak ve illerin endekse göre sıralamaları sunulacaktır. Analiz sonucunda elde edilen endeks ve sıralama, illerin göstergeler itibarıyla durumları göz önünde bulundurularak değerlendirilecektir. Son olarak, insani yoksulluk endeksi gelir yoksulluğu verileriyle birlikte değerlendirilecektir. 4.1. Veri ve Yöntem Önceki bölümlerde belirtildiği üzere insani yoksulluğun ölçülmesinde kategorik anket verisi ya da nüfus sayım sonuçları ve idari kayıtlardan elde edilen sürekli veriler kullanılabilmektedir. Benzer şekilde, seçilen göstergelerin birleştirilmesinde kullanılacak yöntem için de farklı yaklaşımlar mevcuttur. TÜİK tarafından gerçekleştirilen Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) ile Hanehalkı Bütçe Anketi (HBA) kapsamında literatürde yer alan yoksulluk endeksi benzeri çalışmalar yapılmasına olanak sağlayacak kategorik anket verisi elde edilebilmektedir. Ancak, HBA sadece Türkiye geneli için, GYKA ise ancak Düzey 1 bazında sonuçlar üretmektedir. Bir ila on arasında değişen sayıda ilden oluşan Düzey 1 bölgeler kendilerini oluşturan illerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyleri itibarıyla heterojen bir yapı sergilemektedir. Bu nedenle, daha alt düzeyde yapılacak bir çalışmanın politika tasarımı sürecine daha somut katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda, bu çalışmada TÜİK ve diğer merkezi kurumlarca il bazında açıklanan göstergeler kullanılmıştır. Yoksulluğun çok boyutlu bir kavram olduğu ve nicel olarak ölçülemeyecek boyutları da içinde barındırdığını göz önünde bulundurarak, bu çalışmayla oluşturulan birleşik göstergenin insani yoksulluğu tüm boyutlarıyla ölçtüğü iddia edilmemektedir. Nitekim bu durum çoğu birleşik gösterge için geçerlidir. Yoksulluk benzeri çok boyutlu kavramların tüm boyutlarının tek bir gösterge ile açıklanması 50 Bu bölümde, ‘insani yoksulluk’ teriminin yanı sıra ‘yoksulluk’ terimi de aynı anlamda kullanılmaktadır. 84 elbette ki mümkün değildir. Örneğin, yoksulluğun önemli boyutlarından olan siyasi bağımsızlık, kişisel güvenlik ya da toplumsal yaşama katılamama gibi kritik konular, bu konulara ilişkin sayısal ölçütlerin belirlenmesinin zorluğu ve konuya ilişkin Türkiye’de veri bulunamaması nedeniyle, çalışmaya dâhil edilememiştir. Bu çalışmayla insani yoksulluk, seçilen göstergeler bakımından ölçülmektedir. Endeks hesaplamasında temel bileşenler analizi yöntemi kullanılmıştır. Temel bileşenler analizi sonucunda tek bir değer elde edilmekte ve gösterge bazında gelişme görülememektedir. Bunun yanında, temel bileşenler analizinde, kullanılan gösterge sayısı arttıkça analizin açıklama oranı düştüğünden gösterge sayısı kısıtlanmaktadır.51 Bu nedenle, endeks hesaplamasından önce, insani yoksullukla ilişkili olan göstergelerden oluşan bir değişken listesi oluşturulmuştur.52 Temel bileşenler analizi uygulamasına bu değişken seti ile başlanmış; değişkenler arası korelasyonlar dikkate alınarak, farklı değişken matrisleriyle yapılan denemeler sonucunda en yüksek açıklama oranına sahip ve en anlamlı görünen değişken matrisi belirlenmiştir. Endeks oluşturmada kullanılan değişken listesi; veri kaynağı, yıl ve yoksullukla etkileşim yönü bilgileri ile birlikte Tablo 4.1’de verilmektedir. Analizde kullanılan değişkenler, insani yoksullukla ilişkili olmaları ve benzer çalışmalarda kullanılmış olmaları hususları çerçevesinde seçilmiştir. Çalışma il bazında yapıldığından değişkenlere ilişkin il bazında verinin yayımlanmış olması değişken seçiminde dikkate alınan bir diğer husustur. Ele alınan değişkenlerin bir kısmı yoksulluk çalışmalarının yanı sıra gelişmişlik ölçümlerinde de kullanılmaktadır. Her bir değişken için mümkün olan en güncel veri kullanılmıştır. Bu kapsamda 6 başlık altında 18 değişken belirlenmiştir. Başlıklar; demografi, eğitim, sağlık, istihdam, konut ile erişilebilirlik ve çevre göstergelerini kapsamaktadır. 51 Literatürde, temel bileşenler analizinde kullanılacak değişken sayısının gözlem sayısına oranı yaklaşık 1:3 ya da 1:5 olarak kabul edilmektedir. 52 Bu geniş değişken listesi ile değişkenlerin il bazında aldıkları değerler sırasıyla Ek 2 ve Ek 3’te sunulmaktadır. 85 Tablo 4.1. İnsani Yoksulluk Göstergeleri Yıl Kaynak Etki Yönü 2012 TÜİK + Anne Ölüm Hızı (Yüz binde) 2008-2012* TÜİK + Bebek Ölüm Hızı (Binde) 2010-2012* TÜİK + 2012 TÜİK + Ortaöğretim Okullaşma Oranı (yüzde) 2011-2012 TÜİK - Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı – İlköğretim 2011-2012 TÜİK + Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı – İlköğretim 2011-2012 TÜİK + 2012 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı 2011 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı 2011 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı 2011 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı 2011 TÜİK - 2010 SGK + 2011 TÜİK + 2011 TÜİK + 2011 BTK - 2010 TÜİK - 2010 TÜİK - Göstergeler Demografi Genç Bağımlılık Oranı (yüzde) Eğitim Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (yüzde) Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (yüzde) Sağlık İstihdam Sosyal Güvenlik Kapsamının (Yeşil Kart Hariç) Dışında Kalan Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (yüzde) Konut Konutun İçinde Borulu Su Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (yüzde) Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (yüzde) Erişilebilirlik ve Çevre Geniş Bant İnternet Abone Sayısının İl Nüfusuna Oranı (yüzde) Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı (yüzde) Atık Hizmeti Verilen Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (yüzde) *Gösterge yıllar itibarıyla dalgalı bir seyir izlediği için belirtilen dönemin ortalama değeri alınmıştır. Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Seçilen göstergelerin birleştirilmesinde kullanılan temel bileşenler analizi53, çok değişkenli analizin en eski ve en çok bilinen tekniğidir (Jolliffe, 2002:IX). Yöntemin amacı, çok sayıda ve birbiri ile ilişkili değişken içeren veri setiyle anlatılmak istenen durumu, önemli bir bilgi kaybına neden olmaksızın, daha az sayıdaki veri setiyle ifade edebilmektir. Temel bileşenler analizi tekniğinde, karşılıklı bağımlılık yapısı gösteren, ölçüm sayısı n olan p adet değişken; doğrusal, dikey ve birbirinden bağımsız olma 53 Temel Bileşenler Analizi yöntemini uygulamak için SPSS 15.0 (Statistical Package for the Social Sciences) bilgisayar programından faydalanılmıştır. 86 özelliklerini taşıyan k (k ≤ p) adet yeni değişkene dönüştürülmektedir. İlk sistemde, sistemin toplam değişkenliği (varyansı) p adet değişkenin tümü tarafından açıklanmaktadır. Toplam değişkenliğin önemli bir kısmı, k adet bileşen tarafından açıklanabildiğinde, k adet bileşen orijinal p adet değişkeni temsil edebilmektedir. Böylelikle p adet değişken, önemli bir bilgi kaybı olmadan, k adet değişkene indirgenmiş olmaktadır. Söz konusu k adet yeni değişken, p adet değişkenin bazı kısıtlamalara bağlı kalınarak oluşturulmuş çeşitli doğrusal birleşimleridir. Bulunan yeni değişkenler temel bileşen olarak adlandırılmaktadır. Temel bileşenler birbirinden bağımsızdırlar. Yani, yöntemle değişkenler arası bağımlılık yapısı ortadan kaldırılmaktadır (Joliffe, 2002:167). Temel bileşenler analizinde kullanılacak değişken sayısı yapılan çalışmanın niteliğine göre değişebilmektedir. En çok kabul gören gözlem/değişken oranı yaklaşık 3/1 ya da 5/1 olmaktadır. Çalışmada 18 gösterge seçilerek bu kıstas sağlanmaktadır. Ayrıca, seçilen değişkenler arasındaki ilişki, analiz sonucu üretilen faktör sonuçlarını etkilemektedir. Değişkenler arası yüksek ilişki, çoklu bağıntı (multicollinearity) sorununa yol açabilecektir. Bu kapsamda, verilerin uygunluğu testlerinin (Kaiser-Meyer-Olkin ve Barlett Testlerinin) yapılması ve birbirleriyle çok yüksek ve çok düşük ilişkili değişkenlerin analizden çıkarılması gerekmektedir. Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) örneklem yeterliliği ölçüsü, kısmi korelasyon katsayıları ile gözlenen korelasyon katsayılarının büyüklüklerini karşılaştırmak için kullanılan bir tekniktir. KMO testi değerlerinin; 1,00 ≥ KMO ≥ 0,90 aralığında olması verilerin mükemmel düzeyde, 0,90 ≥ KMO ≥ 0,80 aralığında olması iyi düzeyde, 0,80 ≥ KMO ≥ 0,70 aralığında olması orta düzeyde, 0,70 ≥ KMO ≥ 0,60 aralığında olması zayıf düzeyde uygunluğunu, 0,6‘dan küçük olması ise veri setinin uygun olmadığını göstermektedir (Nardo ve ark., 2008:67). 87 Kutu 4.1: Temel Bileşenler Analizi Analiz ile ulaşılmak istenen ilk sonuç, X1,X2,...,Xp ’den oluşan p tane değişkeni, önemli bir bilgi kaybına neden olmaksızın, bu değişkenleri temsil edebilen daha az sayıda değişkene indirgemek ve değişkenlere etki eden genel nedensel faktörleri elde etmektir. X1,X2,...,Xp vektörlerinin standartlaştırılmış hali olan Z1,Z2,...,Zp vektörlerinin p tane doğrusal birleşimi, ya da temel bileşeni, aşağıdaki gibidir: Burada; Z1,Z2,...,Zp 'ler standartlaştırılmış veri matrisinin satır vektörleri, Y1,Y2,...,Yp 'ler temel bileşenler, ’ler ise her bir temel bileşenin hangi değişkenle hangi oranda ilişkilendirildiğini gösteren sabit sayılardır. sabit sayıları temel bileşen yükleri; başka bir deyişle i’inci değişkenin j’inci temel bileşendeki ağırlığıdır. Temel bileşen yükleri, temel bileşenlerin değişkenlere varyans katkısını gösteren ağırlıklardır ve temel bileşenleri, değişkenlerin hangi ağırlıklarla tanımladıklarını göstermektedir. Temel bileşenlerin varyansları ve kovaryansları aşağıdaki gibidir: Var( ) = Var( Cov( , )= )= i = 1,2, … , p = k = 1,2, … , p = Eşitliklerdeki S, standartlaştırılmış veri matrisinin kovaryans matrisi, R ise standartlaştırılmış veri matrisinin korelasyon matrisidir. Standartlaştırılmış veri matrisi kullanıldığından R = S ’dir. Y1,Y2,...,Yp temel bileşenleri, orijinal değişkenlerin birbirinden bağımsız ve varyansları toplam sistem varyansını mümkün olabilecek en fazla biçimde açıklayan doğrusal birleşimleri olacak şekilde seçilmektedir. Birinci temel bileşen (Y1), toplam varyansa katkısı maksimum olacak şekilde Z1,Z2,...,Zp 'lerin doğrusal birleşimleri olarak belirlenmektedir. İkinci temel bileşen (Y2), birinci temel bileşenden bağımsız olarak, birinci temel bileşenin açıkladığı varyanstan sonra geriye kalan toplam varyansa katkısı maksimum olacak şekilde, aynı biçimde üçüncü ve daha sonraki temel bileşenler her birinin toplam varyansa katkısı maksimum olacak şekilde ve birbirinden bağımsız olarak aşağıda gösterildiği gibi saptanmaktadır. Temel bileşenler yöntemi kısaca özetlenecek olursa; •n ölçümündeki p değişkene ait veri matrisi standartlaştırılmakta, •Standartlaştırılmış veri matrisinin korelasyon matrisi bulunmakta, •Korelasyon matrisinin öz değerleri ve standartlaştırılmış öz vektörleri hesaplanmakta, •Öz değerlerden temel bileşenlerin toplam varyansı açıklama oranları elde edilmekte, •Her bir öz vektörün devrik vektörü ile standartlaştırılmış veri matrisi çarpılarak temel bileşen değerleri bulunmaktadır. Kaynak: Dinçer ve ark. (2003) 88 Tablo 4.1’de verilen değişkenlere ait veri setinin uygunluğu için yapılan KMO testi sonucu 0,867 olup bu durum veri setinin analize iyi derecede uygun olduğunu göstermektedir (Tablo 4.2). Tablo 4.2. Kaiser-Meyer-Olkin ve Barlett Testleri Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy. Approx. Chi-Square Bartlett's Test of Sphericity df Sig. 0,867 1.719,659 153 0,000 Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Barlett testi ile ise veri setinin temel bileşenler analizine uygun olabilmesi için “korelasyon matrisi birim matrise eşittir” yokluk hipotezinin “korelasyon matrisi birim matrise eşit değildir” alternatif hipotezine karşı reddedilip reddedilmediği test edilir (Nardo ve ark., 2008:67). Çalışmada p değeri 0,000 ile 0,05’den küçük olduğu için yokluk hipotezi reddedilmiştir. Yani, değişkenler arasında ilişki vardır ve değişkenler uygundur. 4.2. Analiz Sonuçları Seçilen değişken matrisi kullanılarak yapılan analiz sonucunda hesaplanan temel bileşenlerin öz değerleri ve açıklama oranları Tablo 4.3’te sunulmaktadır. Temel bileşen sayısı belirlenirken özdeğeri 1’den büyük ve açıklama oranı en yüksek bileşenler dikkate alınmıştır. Temel bileşenlerin dört tanesinin özdeğeri birden büyüktür. Birinci temel bileşen toplam varyansın yüzde 56,3’ünü, diğer temel bileşenler ise sırasıyla yüzde 11,5; yüzde 8,6 ve yüzde 6’sını açıklamaktadır. Bu dört bileşen toplam varyansın yüzde 82,4’ünü açıklamaktadır. Bu açıklama oranı temel bileşenler analizinde iyi olarak nitelendirilebilecek bir orandır.54 54 Uygulamalarda birkaç temel bileşen, toplam değişkenliğin yüzde 80'inden büyük bir oranını açıklayabiliyorsa, bu bileşenlerin büyük bir bilgi kaybına neden olmaksızın orijinal p değişkeni temsil edebileceği kabul edilmektedir (Dinçer ve ark., 2003:37). 89 Tablo 4.3.Temel Bileşenler Tablosu Bileşen 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 Özdeğerler Toplam 10,130 2,077 1,549 1,084 0,776 0,578 0,352 0,309 0,274 0,222 0,149 0,122 0,110 0,078 0,075 0,045 0,043 0,026 % Varyans 56,277 11,537 8,604 6,024 4,311 3,213 1,955 1,719 1,525 1,234 0,826 0,680 0,612 0,432 0,419 0,248 0,237 0,146 Seçilen Faktörlerin Yük Kareleri Birikimli % 56,277 67,815 76,418 82,442 86,753 89,966 91,922 93,641 95,166 96,400 97,226 97,906 98,518 98,950 99,369 99,616 99,854 100,000 Toplam 10,130 2,077 1,549 1,084 % Varyans 56,277 11,537 8,604 6,024 Birikimli % 56,277 67,815 76,418 82,442 Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Tablo 4.4’te verilen bileşen yük matrisi ise orijinal değişkenlerin her bir bileşen üzerindeki ağırlığını göstermektedir. Temel bileşen yükleri aynı zamanda bu ağırlıkların yönünü de belirtmektedir: Temel bileşen yükü negatif değer almış ise zıt yönde bir ilişki; pozitif değer almış ise aynı yönde bir ilişki mevcuttur. Temel bileşen yükleri incelendiğinde birinci temel bileşende yer alan dokuz değişkenin insani yoksulluk düzeyi ile aynı, diğer dokuz değişkenin ise zıt yönlü ilişkiye sahip olduğu görülmektedir. Değişkenlerin ikinci temel bileşendeki işaretleri incelendiğinde ise on iki değişkenin insani yoksulluk düzeyi ile aynı, altı değişkenin ise zıt yönlü ilişkisi mevcuttur. İşaretlerin yönü ihmal edilerek değişkenlerin ağırlıkları (temel yükleri) incelendiğinde birinci bileşende insani yoksulluk üzerinde en fazla ağırlığa sahip değişkenler ortaöğretim okullaşma oranı, sosyal güvenlik kapsamının (yeşil kart hariç) dışında kalan nüfusun il nüfusuna oranı, genç bağımlılık oranı, geniş bant internet abone sayısının il nüfusuna oranı ve yüz bin kişi başına düşen diş hekimi sayısı olduğu görülmektedir. 90 Tablo 4.4.Temel Bileşenler Yük Matrisi Bileşen Değişken 1 2 3 4 Genç Bağımlılık Oranı (%) 0,917 0,286 0,138 -0,041 Anne Ölüm Hızı (yüz binde) 0,824 0,108 0,174 0,212 Bebek Ölüm Hızı (Binde) 0,665 0,114 0,249 -0,298 Okuma Yazma 0Bilmeyen Nüfus Oranı (%) 0,817 -0,219 0,308 -0,033 Ortaöğretim Okullaşma Oranı (%) -0,918 -0,128 -0,075 -0,052 Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%) -0,831 0,347 0,055 0,280 Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı - İlköğretim 0,556 0,771 0,086 -0,042 Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı - İlköğretim 0,702 0,636 -0,002 -0,055 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı -0,649 0,287 0,573 0,274 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı -0,852 0,315 -0,116 0,240 Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı -0,618 -0,038 0,694 -0,009 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı -0,709 -0,235 0,574 0,084 0,912 -0,065 0,203 0,084 0,775 0,065 0,100 0,397 0,700 -0,114 -0,007 0,372 Atık Hizmeti Verilen Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı (%) -0,532 0,683 -0,090 -0,190 Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı (%) -0,406 0,100 0,282 -0,572 Geniş bant İnternet Abone Sayısının İl Nüfusuna Oranı (%) -0,874 0,224 -0,183 0,237 Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (%) Konutun İçinde Borulu Su Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. İkinci temel bileşende ise ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı ile atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranı en fazla ağırlığa sahip değişkenlerdir. Üçüncü temel bileşende yüz bin kişi başına hastane yatak sayısı ile yüz bin kişi başına hemşire sayısı; dördüncü temel bileşende ise kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı ile konutun içinde borulu su ve tuvalet bulunmayan hanehalkı sayılarının toplam hanehalkı sayısı içindeki oranı en yüksek ağırlığa sahiptir. 91 Analiz sonucunda elde edilen ve özdeğerleri birden büyük dört temel bileşen varyans açıklama oranlarına göre ağırlık toplamı bir olacak şekilde ağırlıklandırılmış ve İnsani Yoksulluk Endeksi elde edilmiştir. Buna göre endeks formülü aşağıdaki gibidir55: Burada ( =1, 2, 3 ve 4 için) her bir faktörün varyans açıklama oranının toplam varyansa bölünmesiyle elde edilen katsayıdır ve hesaplanan dört ’nin toplamı bire eşittir. Örneğin, = 0,683 ’tür. ( =1, 2, 3 ve 4 için) ise aşağıdaki formüle göre hesaplanır: ∑ Burada her bir faktörün yük matrisindeki değerleri; : değişkenlerin standardize edilmiş değerleridir. Bu şekilde hesaplanan endeks değerleri ile illerin sıralamaları Tablo 4.5 ve Grafik 4.1’de sunulmaktadır. Buna göre en yüksek endeks değerine sahip olan Şanlıurfa ili insani yoksulluğun en yüksek olduğu il iken en düşük endeks değerine sahip olan, dolayısıyla insani yoksulluğun en düşük olduğu il Ankara’dır. Sonuçlar ayrıca, endeks değeri pozitif değer alan illerin insani yoksulluğun daha yüksek olduğu, negatif olan illerin ise insani yoksulluğun görece az yaşandığı iller olduğu şeklinde yorumlanabilir. Buna göre, endeks değeri pozitif değer alan 26 ilde insani yoksulluk yüksek iken, geriye kalan 55 ilde görece düşük seviyededir. Burada, insani yoksulluğun mutlak varlığından ziyade illerin karşılaştırmalı durumları sunulmaktadır. Yani, bir ilin endeks değerinin düşük (yüksek) olması, söz konusu ilde insani yoksulluk düzeyinin diğer illere kıyasla daha düşük (yüksek) olduğu şeklinde yorumlanmalıdır.56 55 56 Nardo ve ark.’da (2008) belirtilen yöntem kullanılmıştır. Bu yorum, göreli yoksulluk yaklaşımıyla paraleldir. 92 İller, endeks değerlerindeki kırılma noktaları esas alınarak insani yoksulluk düzeylerine göre yedi gruba ayrılmıştır. Gruplandırma Tablo 4.6 ve Harita 4.1’de sunulmaktadır. Buna göre birinci grup insani yoksulluğun en yüksek olduğu, yedinci grup ise en düşük olduğu illeri kapsamaktadır. Birinci grupta 4, ikinci grupta 13, üçüncü grupta 9, dördüncü grupta 16, beşinci grupta 17, altıncı grupta 14 ve yedinci grupta 8 il yer almaktadır. Endeksin illerin karşılaştırmalı durumlarını ortaya koyduğu noktasından hareketle, gruplandırmanın illerin yoksulluk derecelerini gösterdiği yorumu getirilebilmektedir. Bu durumda, birinci grup birinci derecede yoksul olan illeri, yedinci grup ise yedinci derecede yoksul olan illeri kapsamaktadır. 93 Tablo 4.5. İllerin İnsani Yoksulluk Endeks Değerleri ve Sıralaması Sıra İl Kodu İl Adı Endeks Değeri Sıra İl Kodu İl Adı Endeks Değeri 1 TRC21 Şanlıurfa 16,856 42 TR714 Nevşehir -2,117 22 TRB22 Muş 16,514 43 TR903 Giresun -2,521 3 TRA21 Ağrı 16,507 44 TR822 Çankırı -2,647 4 TRC33 Şırnak 15,505 45 TR821 Kastamonu -2,675 5 TRB24 Hakkâri 13,236 46 TR333 Kütahya -2,676 6 TRC31 Mardin 12,980 47 TRB14 Tunceli -2,696 7 8 TRB21 Van 12,275 48 TR715 Kırşehir -2,875 TRC34 Siirt 11,750 49 TR813 Bartın -2,887 99 TRA23 Iğdır 11,533 50 TRA12 Erzincan -2,962 10 TRB23 Bitlis 10,891 51 TR321 Aydın -3,361 9,987 52 TR423 Düzce -3,411 11 TRA22 Kars 12 TRC22 Diyarbakır 9,452 53 TR831 Samsun -3,617 13 TRC32 Batman 9,357 54 TR905 Artvin -3,684 14 TRC11 Gaziantep 8,141 55 TR334 Uşak -3,738 15 TRC12 Adıyaman 7,952 56 TR211 Tekirdağ -3,896 16 TRA24 Ardahan 6,867 57 TR721 Kayseri -4,208 17 TRB13 Bingöl 6,266 58 TR221 Balıkesir -4,220 18 TRC13 Kilis 5,121 59 TR613 Burdur -4,470 19 TR632 Kahramanmaraş 4,752 60 TR213 Kırklareli -4,835 20 TR712 Aksaray 3,362 61 TR711 Kırıkkale -4,861 21 TR633 Osmaniye 2,533 62 TR834 Amasya -4,876 22 TR631 Hatay 2,375 63 TR100 İstanbul -4,926 23 TR713 Niğde 1,819 64 TR322 Denizli -4,945 24 TR723 Yozgat 1,647 65 TR413 Bilecik -4,974 25 TRA11 Erzurum 0,812 66 TR411 Bursa -5,043 26 TR902 Ordu 0,631 67 TR811 Zonguldak -5,092 27 TR833 Çorum -0,353 68 TR421 Kocaeli -5,500 28 TR832 Tokat -0,493 69 TR222 Çanakkale -5,542 29 TR332 Afyonkarahisar -0,673 70 TR323 Muğla -5,562 30 TR621 Adana -0,756 71 TR812 Karabük -5,801 -0,869 72 TR611 Antalya -5,823 31 TR906 Gümüşhane 32 TR622 Mersin -0,872 73 TR904 Rize -6,287 33 TR522 Karaman -1,088 74 TR425 Yalova -6,990 34 TRB11 Malatya -1,193 75 TR901 Trabzon -7,681 35 TR521 Konya -1,390 76 TR212 Edirne -7,760 36 TRA13 Bayburt -1,473 77 TR310 İzmir -8,109 37 TR422 Sakarya -1,615 78 TR612 Isparta -8,118 38 TR722 Sivas -1,634 79 TR424 Bolu -8,547 39 TRB12 Elazığ -1,858 80 TR412 Eskişehir -9,300 81 TR510 Ankara -11,854 40 TR823 Sinop -1,876 41 TR331 Manisa -1,897 Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. 94 Grafik 4.1. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İller Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. 95 Tablo 4.6. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İllerin Gruplandırılması Grup 1. Grup 2. Grup 3. Grup 4. Grup Kod İl Endeks Değeri Kod İl Endeks Değeri TRC21 Şanlıurfa TRB22 Muş 16,856 TR903 Giresun -2,521 16,514 TR822 Çankırı -2,647 TRA21 TRC33 Ağrı 16,507 TR821 Kastamonu -2,675 Şırnak 15,505 TR333 Kütahya -2,676 TRB24 Hakkâri 13,236 TRB14 Tunceli -2,696 TRC31 Mardin 12,980 TR715 Kırşehir -2,875 TRB21 Van 12,275 TR813 Bartın -2,887 TRC34 Siirt 11,750 TRA12 Erzincan -2,962 TRA23 Iğdır 11,533 TR321 Aydın -3,361 TRB23 Bitlis 10,891 TR423 Düzce -3,411 TRA22 Kars 9,987 TR831 Samsun -3,617 TRC22 Diyarbakır 9,452 TR905 Artvin -3,684 TRC32 Batman 9,357 TR334 Uşak -3,738 TRC11 Gaziantep 8,141 TR211 Tekirdağ -3,896 TRC12 Adıyaman 7,952 TR721 Kayseri -4,208 TRA24 Ardahan 6,867 TR221 Balıkesir -4,220 TRB13 Bingöl 6,266 TR613 Burdur -4,470 TRC13 Kilis 5,121 TR213 Kırklareli -4,835 TR632 Kahramanmaraş 4,752 TR711 Kırıkkale -4,861 TR712 Aksaray 3,362 TR834 Amasya -4,876 TR633 Osmaniye 2,533 TR100 İstanbul -4,926 TR631 Hatay 2,375 TR322 Denizli -4,945 TR713 Niğde 1,819 TR413 Bilecik -4,974 TR723 Yozgat 1,647 TR411 Bursa -5,043 TRA11 Erzurum 0,812 TR811 Zonguldak -5,092 TR902 Ordu 0,631 TR421 Kocaeli -5,500 TR833 Çorum -0,353 TR222 Çanakkale -5,542 TR832 Tokat -0,493 TR323 Muğla -5,562 TR332 Afyonkarahisar -0,673 TR812 Karabük -5,801 TR621 Adana -0,756 TR611 Antalya -5,823 TR906 Gümüşhane -0,869 TR904 Rize -6,287 TR622 Mersin -0,872 TR425 Yalova -6,990 TR522 Karaman -1,088 TR901 Trabzon -7,681 TRB11 Malatya -1,193 TR212 Edirne -7,760 TR521 Konya -1,390 TR310 İzmir -8,109 TRA13 Bayburt -1,473 TR612 Isparta -8,118 TR422 Sakarya -1,615 TR424 Bolu -8,547 TR722 Sivas -1,634 TR412 Eskişehir -9,300 TRB12 Elazığ -1,858 TR510 Ankara -11,854 TR823 Sinop -1,876 TR331 Manisa -1,897 TR714 Nevşehir -2,117 Grup 5. Grup 6. Grup 7. Grup Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. 96 Harita 4.1. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İllerin Gruplandırılması Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. 97 4.3. İnsani Yoksulluk Endeksine Göre İl Grupları İllerin gruplandırılmasından sonra her bir grup için, ekte verilen geniş veri setinde de yer alan, il bazında seçilmiş temel göstergelere ait değerler hesaplanmıştır. Söz konusu değerler Tablo 4.7’de sunulmaktadır. Bu verilere göre ülke nüfusunun yüzde 4,2’sini barındıran birinci grup iller ülke nüfusu içinde en düşük paya sahiptir (Grafik 4.2). En yüksek paya sahip grup iller ise yüzde 32,8 ile altıncı grup olmaktadır. Bu durumun temel sebebi en yüksek nüfusa sahip olan İstanbul ilinin altıncı bölgede yer almasıdır. İnsani yoksulluk düzeyinin en düşük olduğu yedinci grup iller ise nüfusun yüzde 15,6’sını oluşturmaktadır. Grafik 4.2. Grupların Ülke Nüfusu İçindeki Payı Yüzde 4,22 15,64 1. Grup 10,76 2. Grup 7,74 3. Grup 4. Grup 16,98 32,88 5. Grup 6. Grup 7. Grup 11,78 Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu gruplar altıncı ve yedinci grup iller olmaktadır. Bu durumun temel sebebi, söz konusu iki grubun görece gelişmiş ve dolayısıyla göç alan illeri barındırıyor olmasıdır. Belde ve köyler nüfusu ise altıncı ve yedinci grup illerde en düşük; birinci ve üçüncü grupta ise en yüksek değerleri almaktadır. Söz konusu değer yalnızca altı ve yedinci grup illerde ülke değerinin altında değer almaktadır. 98 Tablo 4.7. Seçilmiş Göstergelere Göre İl Grupları Gösterge 1. Grup 2. Grup 3. Grup 4. Grup 5. Grup 6. Grup 7. Grup Türkiye 4,22 10,76 7,74 16,98 11,78 32,88 15,64 100 70 75 69 63 62 233 151 98 Belde ve Köyler Nüfusunun Toplam Nüfus İçindeki Oranı (%) 46,12 32,64 40,60 27,07 33,60 11,70 10,95 22,72 Genç Bağımlılık Oranı (%) 73,58 58,77 43,47 36,31 30,79 32,01 28,75 36,91 Yaşlı Bağımlılık Oranı (%) 6,24 7,56 11,77 12,66 15,19 9,83 12,10 11,12 Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%) 10,18 8,06 5,63 4,23 3,83 2,86 2,70 4,22 Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%) 5,34 6,81 7,96 9,27 9,55 12,24 14,93 10,79 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı Ülke Nüfusu İçindeki Payı (%) Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2) 101 121 129 154 149 175 256 169 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı 7 11 18 23 26 36 42 28 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı 17 20 29 33 36 39 47 35 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı 100 136 147 164 181 159 228 167 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı 43 57 75 80 93 60 74 69 Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı 125 198 221 283 272 230 335 252 49,32 41,27 25,79 17,04 14,09 7,03 10,48 17,00 375 303 320 408 420 123 179 262 Kiracı Durumundaki Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) 15,18 20,29 17,24 20,05 19,88 28,18 27,00 23,83 Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) 32,43 20,45 13,68 9,94 8,07 2,30 4,11 7,53 Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) 15,74 9,70 4,61 3,44 2,39 0,85 1,27 2,83 Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı 0,56 0,65 0,71 0,79 0,82 1,05 0,96 0,87 Geniş bant İnternet Abone Sayısının Toplam Nüfusa Oranı (%) 2,08 3,66 5,42 7,68 9,40 14,13 14,72 10,26 Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı (%) Halk Kütüphaneleri Bin Kişi Başına Yararlanma Sayısı Kaynak: TÜİK, SGK ve BTK verileri kullanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur. 99 Bağımlılık oranları Grafik 4.3’te de verilmektedir. Yaşlı bağımlılık oranı, birinci ve ikinci grup illerde en düşük değeri; dört ve beşinci grup illerde en yüksek değeri almaktadır. Aşağıda da görüleceği üzere yaşlı bağımlılık oranı genel olarak yoksulluğun görece yüksek olduğu gruplarda daha düşük, yoksulluğun görece düşük olduğu gruplarda ise yüksektir. Genç bağımlılık oranı ise birinci gruptan yedinci gruba gidildikçe düşüş göstermekte; yalnızca altıncı grup illerde beşinci grup illerden yüksek değer almaktadır. Bu durum yoksulluk ile genç bağımlılık oranı arasında öngörülen ters yönlü ilişkiyi destekler niteliktedir. Bunun yanında, genç bağımlılık oranı ilk üç grupta, yaşlı bağımlılık oranı ise üçüncü, dördüncü, beşinci ve yedinci grupta Türkiye ortalamasının üzerindedir. Grafik 4.3. Gruplara Göre Bağımlılık Oranları Yüzde 80,00 73,58 58,77 60,00 43,47 36,91 36,31 40,00 30,79 32,01 Genç Bağımlılık Oranı 28,75 Yaşlı Bağımlılık Oranı 7,56 9,83 12,10 11,77 12,66 15,19 5. Grup 6,24 4. Grup 20,00 11,12 Türkiye 7. Grup 6. Grup 3. Grup 2. Grup 1. Grup 0,00 Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Grafik 4.4’te görüldüğü üzere, eğitim göstergelerinin ikisi de (okuma yazma bilmeyen nüfus oranı ile yüksekokul veya fakülte mezunu oranı) yoksulluk ile olması beklenen ilişkiyi desteklemektedir. Yoksulluk derecesi azaldıkça okuma yazma bilmeyen nüfus oranı azalırken yüksekokul veya fakülte mezunu oranı artmaktadır. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı beş, altı ve yedinci grup illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Yüksekokul veya fakülte mezunu oranı ise yalnızca altı ve yedinci grup illerde ülke değerinin üzerinde değer almaktadır. 100 Grafik 4.4. Gruplara Göre Eğitim Göstergeleri 20,00 14,93 15,00 12,24 10,00 10,18 8,06 10,79 7,96 9,27 9,55 6,81 5,00 5,63 5,34 4,23 3,83 2,86 4,22 2,70 Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%) Türkiye 7. Grup 6. Grup 5. Grup 4. Grup 3. Grup 2. Grup 1. Grup 0,00 Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%) Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Aynı durum sağlık göstergeleri kapsamında ele alınan yüz bin kişi başına düşen diş hekimi, eczacı ve hemşire sayıları için de geçerlidir (Grafik 4.5). Yoksulluk derecesi azaldıkça söz konusu değerler artmaktadır. Yüz bin kişi başına düşen diş hekimi sayısında altı ve yedinci grup iller, eczacı ve hemşire sayısında ise bu gruplara ilaveten beşinci grup iller Türkiye ortalamasının üzerinde yer almaktadır. Bunun yanında, yüz bin kişi başına düşen hekim sayısı da yoksulluk azaldıkça artmaktadır; yalnızca beşinci grup iller düşük değer almaktadır. Yüz bin kişi başına düşen ebe sayısında altı ve yedinci, hastane yatak sayısında ise beş ve altıncı grup illerin yoksulluk derecesinin daha yüksek olduğu gruplara kıyasla daha düşük değere sahip olduğu görülmektedir. Yüz bin kişi başına düşen ebe ve hastane yatak sayısına göre birinci ve ikinci grup illerle birlikte altıncı grup iller de Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfus yoksulluk azaldıkça azalmaktadır, yalnızca yedinci grup illerde altıncı altıncı grup illerden daha yüksek değer almaktadır. Söz konusu değerin ülke ortalamasının altında kaldığı gruplar beş, altı ve yedinci grup illerdir. 101 Grafik 4.5. Gruplara Göre Sağlık Göstergeleri Yüz Bin Kişi Başına 350 300 250 200 150 100 50 0 Hekim Sayısı 1. Grup Diş Hekimi Sayısı 2. Grup Eczacı Sayısı 3. Grup 4. Grup Hemşire Sayısı 5. Grup 6. Grup Ebe Sayısı 7. Grup Hastane Yatak Sayısı Türkiye Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Halk kütüphaneleri bin kişi başına yararlanma sayısı ile kiracı durumundaki hanehalkı sayısının toplam hanehalkı içindeki oranı il grupları itibarıyla düzenli veya anlamlı bir değişim sergilememektedir. Halk kütüphanelerinden yararlanma sayısına ilişkin dikkat çeken bir nokta, söz konusu göstergeye ilişkin en düşük değerin, yoksulluk derecesinin en az olduğu altı ve yedinci grup illere ait olmasıdır. Kiracı durumundaki hanehalkı sayısının oranı ise yoksulluğun en az olduğu altı ve yedinci gruplarda en yüksek, birinci ve üçüncü gruplarda ise en düşük değeri almaktadır (Grafik 4.6). Söz konusu değer altı ve yedinci grup illerde ülke değerinin üzerindedir. Konutun içinde tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı sayısı yoksulluk azaldıkça azalmaktadır. Yalnızca, iki göstergede de yedinci grup altıncı grubun üzerinde değer almaktadır. Her iki göstergede de altı ve yedinci gruplar Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. 102 Grafik 4.6. Gruplara Göre Konut Göstergeleri 35,00 32,43 30,00 28,18 27,00 23,83 25,00 20,45 20,00 20,05 20,29 19,88 17,24 15,74 15,00 13,68 15,18 9,94 10,00 9,70 7,53 8,07 4,11 5,00 4,61 2,30 2,39 3,44 2,83 1,27 0,85 0,00 1. Grup 2. Grup 3. Grup 4. Grup 5. Grup 6. Grup 7. Grup Türkiye Kiracı Durumundaki Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçindeTuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Kişi başına düşen GSM abone sayısı ise yoksulluk azaldıkça artmakla birlikte yedinci grupta altıncı grubun gerisinde kalmaktadır. Geniş bant internet abone sayısı ise birinci gruptan yedinci gruba doğru gidildikçe artmaktadır. Her iki gösterge de sadece altı ve yedinci gruplarda ülke ortalamasının üzerinde değer almaktadır. Her il grubunun Türkiye ortalamasının gerisinde kaldığı alanlar Tablo 4.8’de özetlenmektedir. Sonuç olarak, eğitim, sağlık ve erişilebilirliğe ilişkin göstergeler genel olarak yoksullukla beklenen ilişkiyi doğrular şekildedir ve Türkiye için oluşturulan yoksulluk derecesine ilişkin il grupları ayrımı anlamlı görünmektedir. Bunun yanında, il gruplarının bazı göstergeler itibarıyla daha yoksul grupların gerisinde olduğu durumlar da mevcuttur. Örneğin, yoksulluğun en az olduğu yedinci grup iller, yüz bin kişi başına düşen ebe sayısı, konutun içinde tuvalet veya banyo bulunmayan 103 Tablo 4.8. İl Gruplarının Türkiye Ortalamasının Gerisinde Olduğu Alanlar İl Grubu İl Grubunun Yoksul Olduğu Alanlar Birinci Derecede Yoksul İller Genç Bağımlılık Oranı, Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı, Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı, Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı, Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı Genç Bağımlılık Oranı, Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı, Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı, Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı, Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı, Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı Genç Bağımlılık Oranı, Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı, Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı, Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı, Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı, Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı, Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı, Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı, Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı, Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı İkinci Derecede Yoksul İller Üçüncü Derecede Yoksul İller Dördüncü Derecede Yoksul İller Beşinci Derecede Yoksul İller Altıncı Derecede Yoksul İller Yedinci Derecede Yoksul İller Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı, Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı - Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. 104 hanehalkı sayısı ve kişi başına GSM abone sayısı göstergelerine göre en iyi durumda olan grup olamamaktadır. Benzer şekilde, yüz bin kişi başına ebe ve hemşire sayılarına göre altıncı grup; dört ve beşinci grup illerin gerisinde kalmaktadır. Bunun yanında, il grupları genelinde bakıldığında yedinci derecede yoksul il grubunun Türkiye ortalamasının gerisinde kaldığı herhangi bir alan bulunmamaktadır (Tablo 4.8). Bu kapsamda, her bir il grubu için il bazında yapılan değerlendirmeler yararlı olacaktır. Gruplar için il bazında yapılacak değerlendirmeden önce, grupların homojenliğini veya yukarıda bahsedilen, herhangi bir gruptaki illerin daha yoksul gruplardaki illerin gerisinde kalma durumlarının genel olarak görülmesi açısından her grupta her bir gösterge için alınan en düşük ve en yüksek değerler ile söz konusu iki değerin oranları sunulacaktır (Tablo 4.9). Buna göre, göstergelerin çoğunda il gruplarının en yüksek ve en düşük değerlerinin oranı birbirine yakın değerler almaktadır. En yüksek ve en düşük değerlerin en çok farklılaştığı göstergeler nüfus yoğunluğu, kırsal nüfus oranı, halk kütüphaneleri bin kişi başına yararlanma sayısı ile konutun içinde tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalklarının oranı olmaktadır. Söz konusu göstergeler itibarıyla incelendiğinde il gruplarının çoğu heterojen bir yapı sergilemektedir. Ayrıca, yoksulluk derecesi azaldıkça, yani birinci gruptan yedinci gruba gidildikçe, göstergelerin illerde aldıkları değerlerin genel itibarıyla düzenli seyretmesi beklenmektedir. Burada düzenli seyretme ifadesi ile kastedilen yoksulluğun azalmasıyla birlikte azalması (artması) beklenen gösterge değerlerinin birinci gruptan yedinci gruba doğru gidildikçe azalması (artması) durumudur. Ancak, yukarıda bahsedilen, en yüksek ve en düşük değerlerin en çok farklılaştığı göstergelerde, konutun içinde tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalklarının oranı dışında, bu durum sağlanamamaktadır. Bunun yanında, en yüksek ve en düşük değerlerin oranının birbirine yakın değerler aldığı göstergelere göre diğer gruplara kıyasla daha fazla farlılık arz eden gruplar mevcuttur. Örneğin, okuma yazma bilmeyen nüfus oranına göre beş ve altıncı grup iller, yüz bin kişi başına düşen eczacı sayısına göre ikinci grup iller, kişi başına düşen GSM abone sayısına göre ise birinci grup iller diğer gruplara kıyasla 105 daha yüksek bir orana sahiptir. Yani, söz konusu göstergeler itibarıyla bu gruplar daha fazla heterojenlik arz etmektedir. Görüldüğü gibi, grupların homojenliği genel olarak birbirine benzer bir yapı sergilemektedir. Bunun yanında, gruplardaki kimi illerin daha yoksul gruplardaki illerin gerisinde kaldığı durumlar da mevcuttur. Bu durumun detaylı incelenmesi ve illerde yoksulluğun kaynağı olabilecek alanların görülmesi açısından her bir grup için il ve öne çıkan göstergeler57 bazında ve Türkiye ortalaması esas alınarak yapılan değerlendirmeler aşağıda verilmektedir. Bu şekilde, gruplarda hangi göstergelere göre hangi illerin daha yoksul olduğu görülebilecektir. 57 Burada, endeks hesaplamasına dâhil edilmeyen ancak uzun değişken listesinde yer alan göstergelere de yer verilecektir. 106 Tablo 4.9. Göstergelere Göre İl Gruplarında Alınan En Yüksek ve En Düşük Değerler Grup 1. Grup 2. Grup Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2) Belde ve Köyler Nüfusunun Toplam Nüfus İçindeki Oranı (%) Genç Bağımlılık Oranı (%) Yaşlı Bağımlılık Oranı (%) En Yüksek 94 62,62 76,14 6,78 En Az Bir Engeli Olan Kişi Sayısının Toplam Nüfus İçindeki Oranı (%) 8,03 En Düşük 48 35,99 68,42 5,26 3,99 En Yüksek/En Düşük 1,96 1,74 1,11 1,29 En Yüksek 264 64,82 69,25 Değer En Düşük 4. Grup 5. Grup 6. Grup Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı 10,42 5,90 112 8 20 9,49 5,07 91 5 10 2,02 1,10 1,16 1,23 1,54 1,95 16,10 7,90 10,94 7,41 143 15 24 22 10,82 38,06 4,21 4,95 4,74 5,42 90 5 7 5,99 1,82 3,82 1,60 2,31 1,37 1,58 3,21 3,62 En Yüksek 255 49,95 50,15 17,35 9,99 7,55 9,24 199 22 34 En Düşük 31 26,23 33,10 9,22 6,36 3,09 6,69 109 14 23 En Yüksek/En Düşük 8 1,90 1,52 1,88 1,57 2,44 1,38 1,83 1,57 1,48 En Yüksek 186 50,07 39,49 25,30 11,93 7,28 10,66 210 29 42 En Düşük 20 11,24 29,51 9,15 5,84 2,83 7,49 118 16 22 En Yüksek/En Düşük 9,30 4,45 1,34 2,77 2,04 2,57 1,42 1,77 1,88 1,91 En Yüksek 138 63,83 39,57 23,51 13,05 8,50 10,77 193 35 47 En Düşük 12 12,44 19,62 10,26 5,33 2,00 7,62 118 17 16 En Yüksek/En Düşük 11,50 5,13 2,02 2,29 2,45 4,25 1,41 1,63 2,04 2,89 En Yüksek 2666 56,07 34,45 18,67 9,84 6,54 13,29 234 39 52 En Düşük 47 1,04 22,90 8,10 4,38 1,45 8,64 119 20 28 56,72 53,91 1,50 2,30 2,25 4,50 1,54 1,96 1,96 1,86 En Yüksek 333 43,68 31,22 17,32 8,71 5,35 17,87 306 48 50 En Düşük 34 2,49 22,26 9,92 4,76 2,10 10,04 133 26 38 9,79 17,54 1,40 1,75 1,83 2,55 1,78 2,30 1,85 1,30 En Yüksek/En Düşük 7. Grup Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%) 12,00 En Yüksek/En Düşük 3. Grup Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%) En Yüksek/En Düşük Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. 107 Tablo 4.9. Göstergelere Göre İl Gruplarında Alınan En Yüksek ve En Düşük Değerler (devam) Grup 1. Grup 2. Grup 3. Grup 4. Grup 5. Grup 6. Grup 7. Grup Konutun Kiracı İçinde Durumundaki Tuvalet Halk Hanehalkı Bulunmayan Kütüphaneleri Sayısının Hanehalkı Bin Kişi Toplam Sayısının Başına Hanehalkı Toplam Yararlanma Sayısı Hanehalkı Sayısı İçindeki Sayısı Oranı (%) İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı Geniş bant İnternet Abone Sayısının Toplam Nüfusa Oranı (%) Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı (%) 125 54 147 63,49 820 17,40 43,58 18,82 1,95 2,29 85 36 121 40,74 304 11,78 22,66 8,08 0,20 1,91 En Yüksek/En Düşük 1,48 1,52 1,21 1,56 2,70 1,48 1,92 2,33 9,78 1,20 En Yüksek 174 94 254 58,70 562 27,28 50,29 26,68 1,03 5,54 En Düşük 98 33 93 18,43 91 8,41 3,42 1,96 0,55 2,61 En Yüksek/En Düşük 1,78 2,84 2,73 3,18 6,18 3,24 14,73 13,64 1,89 2,12 En Yüksek 213 99 408 34,71 514 19,58 27,02 13,12 1,68 6,55 Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı En Yüksek En Düşük Değer En Düşük 110 58 130 17,42 158 14,56 0,09 0,17 0,50 3,68 En Yüksek/En Düşük 1,94 1,69 3,14 1,99 3,25 1,34 303,91 78,37 3,34 1,78 En Yüksek 236 109 509 25,95 1126 23,97 18,40 8,87 1,16 9,39 En Düşük 123 62 170 10,67 188 14,30 0,10 0,11 0,57 5,74 En Yüksek/En Düşük 1,92 1,76 2,99 2,43 5,99 1,68 185,02 83,76 2,02 1,64 En Yüksek 213 193 325 28,54 1621 23,27 21,29 9,45 1,54 12,50 6,93 En Düşük 133 61 183 6,26 148 15,25 0,05 0,25 0,69 En Yüksek/En Düşük 1,60 3,19 1,78 4,56 10,95 1,53 413,36 37,87 2,24 1,80 En Yüksek 213 117 350 16,79 627 31,47 17,01 4,19 1,18 15,85 En Düşük 127 41 145 4,89 30 16,43 0,04 0,21 0,31 7,81 En Yüksek/En Düşük 1,67 2,86 2,41 3,43 20,90 1,92 392,46 20,15 3,81 2,03 En Yüksek 316 150 546 13,65 677 30,18 16,11 3,17 1,07 16,22 En Düşük 149 64 156 7,23 68 16,65 0,08 0,45 0,79 9,35 En Yüksek/En Düşük 2,13 2,34 3,50 1,89 9,96 1,81 213,71 7,10 1,35 1,73 Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. 108 Birinci Derecede Yoksul İller İlk grupta yer alan Ağrı, Şanlıurfa, Muş ve Şırnak insani yoksulluğun en yüksek olduğu grubu oluşturmaktadır. Demografik göstergelerden kırsal nüfus oranı, genç bağımlılık oranı, anne ve bebek ölüm hızları dört ilde de Türkiye ortalamasının üzerindedir. Nüfus yoğunluğu ve yaşlı bağımlılık oranı ise dört ilde de Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı ve okul öncesi okullaşma oranı dışındaki eğitim göstergeleri bakımından tüm iller ülke ortalamasına göre yoksul durumdadır. Okul öncesi okullaşma oranı Muş ve Şanlıurfa’da Türkiye ortalamasının üzerinde, öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı ise dört ilde de ülke ortalamasının altında değer almaktadır. Sağlık göstergelerinin tamamı, dört il için de Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfus oranı ise ülke ortalamasının oldukça üzerindedir. Kültür başlığı altındaki göstergelerden halk kütüphaneleri dışındaki göstergelere göre tüm iller yoksul durumdadır. Halk kütüphanelerinden on bin kişi başına yararlanma sayıları ise dört ilde de Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bunun yanında, Şırnak ve Ağrı’da sinema ve tiyatroya ilişkin göstergeler bulunmamaktadır. TÜİK’in yayımladığı 2011 yılı verilerine göre Ağrı’da bir adet tiyatro salonu bulunmakta; sinema salonu ise bulunmamaktadır. Şırnak’ta ise iki salon da bulunmamaktadır. Benzer şekilde, Muş’ta 3 adet sinema salonu varken tiyatro salonu bulunmamaktadır. İlk grupta yer alan illerden sadece Şanlıurfa’da hem sinema hem de tiyatro salonu vardır. Bunun yanında, gösteri ve seyirci sayıları Türkiye ortalamasının oldukça altındadır. Konut göstergelerinden kiracı durumundaki hanehalklarının oranı dört ilde de Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Konutun içinde banyo, tuvalet ve borulu su bulunmayan hanehalkı oranları ise dört ilde de Türkiye ortalamasının üzerinde değer almaktadır. 109 Kişi başına düşen GSM abone sayısı Şırnak’ta Türkiye ortalamasının üzerindeyken diğer üç ilde altında kalmaktadır. Geniş bant internet abone sayısının oranı ise tüm illerde ülke ortalamasının oldukça altındadır. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı ile atık hizmeti verilen nüfusun oranı ise dört ilde de Türkiye ortalamasının altındadır. Son olarak, km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu Şanlıurfa’da Türkiye ortalamasının üzerinde, diğer üç ilde ise altında değer almıştır. Buna göre, göstergelerin neredeyse tamamı söz konusu illerdeki yoksulluk durumunu desteklemektedir. Yalnızca nüfus yoğunluğu ve ev sahipliğine ilişkin veriler söz konusu illerdeki görece yüksek yoksulluk düzeyini açıklamamaktadır. Bu gruba ait illerin tamamının eğitim, sağlık, konut, altyapı gibi temel göstergeler itibarıyla yoksul durumda olduğu görülmektedir. İkinci Derecede Yoksul İller İkinci derecede yoksul olan grupta bulunan 13 ilden en yüksek endeks değerine sahip olan il Hakkâri, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Bingöl’dür. Birinci grupta olduğu gibi kırsal nüfus oranı, genç bağımlılık oranı, anne ve bebek ölüm hızları bu grupta da yoksulluk durumunu desteklemektedir. Sadece Gaziantep’te kırsal nüfus oranı, Van ve Iğdır’da ise bebek ölüm hızı ülke ortalamasının altında değer almaktadır. Yaşlı bağımlılık oranı ise tüm illerde ortalamanın altında değer almaktadır. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. Söz konusu değer, Mardin’de birinci grup illerden de yüksek değer almaktadır. Okul öncesi okullaşma oranı Siirt ve Ardahan dışında tüm illerde, ortaöğretim okullaşma oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Ayrıca, okul öncesi okullaşma oranı, Siirt ve Ardahan dışında tüm illerde birinci grup iller arasında yüksek değer alan Muş ve Şanlıurfa’nın da gerisindedir. İlköğretim ve ortaöğretimde derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları ise illerin çoğunda Türkiye ortalamasının üzerinde değer almaktadır. Yalnızca, Ardahan ve Bingöl, derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarına göre ülke ortalamasının altında değer almaktadır. Yüksekokul ve fakülte mezunu oranı ise tüm illerde ülke 110 ortalamasının altındadır. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı tüm illerde ülke değerinin altındadır. Yani, öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı dışındaki tüm eğitim göstergelerine göre ikinci grup iller yoksul durumdadır. Sağlık göstergelerinin tamamı, ikinci grup illerin çoğunda yoksulluk durumunu desteklemektedir. Yüz bin kişi başına düşen hekim, diş hekimi ve eczacı sayısı tüm ikinci grup iller için Türkiye ortalamasının altındadır. Hatta bazı iller birinci grup illerden de düşük değer almaktadır. Örneğin, yüz bin kişi başına eczacı sayısının Hakkâri ve Van’da aldığı değer Şanlıurfa’dan düşüktür. Ya da yüz bin kişi başına düşen diş hekimi sayısına göre Bitlis ve Hakkâri birinci grup illerle aynı seviyelerdedir. Yüz bin kişi başına düşen hemşire sayısı Ardahan ve Bingöl; yüz bin kişi başına hastane yatak sayısı ise Diyarbakır dışındaki tüm illerde ülke ortalamasının altındadır. Yüz bin kişi başına düşen ebe sayısı ise Adıyaman, Kilis, Bingöl, Kars, Iğdır ve Ardahan’da Türkiye ortalamasının üzerinde değer almaktadır. Söz konusu illere ait değerler birinci grup illerin aldığı değerlerin üzerindedir. Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfusun oranı tüm illerde ülke ortalamasından yüksektir. Bununla birlikte, Gaziantep’in aldığı değer ülke ortalamasına oldukça yakın iken Bitlis, birinci grup illerden Şırnak ve Şanlıurfa’dan yüksek değer almaktadır. Kilis’te hem sinema hem de tiyatro seyirci ve gösteri sayıları, Iğdır’da ise sadece sinemaya ilişkin veriler sıfırdır. Bunun yanında tüm iller için sinema ve tiyatro seyirci ve gösteri sayıları Türkiye ortalamasının altındadır; yalnızca Batman’da yüz bin kişi başına sinema gösterisi sayısı ortalamanın üzerindedir. Kiracı durumundaki hanehalklarının oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu iller Gaziantep ve Batman’dır. Konutun içinde borulu su bulunmayan hanehalkı oranları tüm illerde, tuvalet bulunmayan hanehalkı oranı ise Siirt ve Hakkâri dışındaki tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. Konutun içinde banyo bulunmayan hanehalkı oranı ise Hakkâri hariç tüm illerde Türkiye değerinin üzerindedir. Ayrıca, konutun içinde borulu su bulunmayan hanehalkı oranı Iğdır’da, tuvalet bulunmayan hanehalkı oranı, Iğdır ve Kars’ta, banyo bulunmayan hanehalkı oranı ise Kars, Iğdır ve Ardahan’da birinci grup illerin de üzerindedir. 111 Kişi başına düşen geniş bant internet abone sayısı ikinci grup illerin tamamında ülke ortalamasının altında kalmıştır. Kişi başına düşen GSM abone sayısı ise yalnızca Iğdır ve Kars’ta Türkiye ortalamasının üzerinde değer almıştır. Atık hizmeti verilen nüfusun oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu tek il Gaziantep’tir. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı, Mardin, Hakkâri, Van, Iğdır, Bitlis, Kars ve Ardahan illerinde Türkiye ortalamasının altındadır. Söz konusu değer özellikle Hakkâri’de oldukça düşük seviyede olup birinci grup illerin de gerisinde kalmaktadır. Km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu ise Bitlis, Adıyaman, Mardin ve Siirt’te Türkiye ortalamasının üzerinde, diğer illerde ise altında değer almaktadır. İkinci derecede yoksul olan illere genel olarak bakıldığında, birinci gruba benzer şekilde, göstergelerin çoğunda çoğu ilin yoksul durumda olduğu görülmektedir. Özellikle eğitim ve sağlık göstergelerinde çoğu il Türkiye ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Bunun aksinin görüldüğü durumlara örnek olarak Ardahan ve Bingöl’de derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları ile hemşire ve ebe sayıları verilebilir. Atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranı, öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı, halk kütüphaneleri bin kişi başına yararlanma sayısı gibi göstergelere göre ise illerin neredeyse tamamı ortalamaya göre daha iyi durumdadır. İkinci grup iller, birinci grup illerle kıyaslandığında genç bağımlılık oranı, yüksekokul veya fakülte mezunu oranı, yüz bin kişi başına hekim sayısı, sosyal güvenlik kapsamı dışında kalan nüfus oranı gibi göstergeler bakımından daha iyi durumdadır. Bunun yanında, bazı göstergelere göre birinci grup illere yakın ya da daha düşük gösterge değerine sahip illeri de barındırmaktadır. Örneğin, kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun oranı Hakkâri’de çok düşük bir değer alarak birinci grup illerin de gerisinde kalmıştır. Aynı durum, Ardahan’da atık hizmeti verilen nüfus oranı, Adıyaman’da yüz bin kişi başına düşen hastane yatak sayısı ya da Gaziantep’te anne ölüm hızı için de geçerlidir. Aslında, ikinci grup illerin birinci grup illere kıyasla; okuma yazma bilmeyen nüfus oranı, yüz bin kişi başına düşen hastane yatak, diş hekimi, eczacı ve ebe sayıları ile konutun içinde 112 tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı sayısının toplam hanehalkı sayısı içindeki oranı açısından beklenenin tersi yönde değerler almaktadır. 58 Üçüncü Derecede Yoksul İller Üçüncü derecede yoksul olan grupta bulunan 9 ilden en yüksek endeks değerine sahip olan il Kilis, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Ordu’dur. Nüfus yoğunluğunun ülke ortalamasına oranla yüksek olduğu iller Ordu, Osmaniye ve Hatay’dır. Kırsal nüfus oranı tüm illerde; genç bağımlılık oranı Ordu dışındaki tüm illerde ülke değerinin üzerindedir. Niğde ve Yozgat’ta hem anne ölüm hızı hem de bebek ölüm hızı Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Eğitim göstergelerine göre üçüncü grup illerin ikinci grup illere kıyasla daha iyi durumda olduğu görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı Hatay’da, ortaöğretim okullaşma oranı ise Ordu ve Osmaniye’de Türkiye ortalamasının altındadır. Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları birkaç istisna dışında ülke ortalamasının altında veya ortalamaya eşittir. Kahramanmaraş, öğretim üyesi başına öğrenci sayısı dışındaki tüm göstergeler itibarıyla yoksul durumdadır. Yüksekokul ve fakülte mezunu olanların payı tüm illerde Türkiye ortalamasının altında olmakla birlikte birinci ve ikinci grup illerden yüksektir. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı ise sadece Kilis ve Ordu’da Türkiye ortalamasının üzerindedir. Yüz bin kişi başına düşen hekim, diş hekimi ve eczacı sayısı tüm illerde ülke ortalamasının altındadır; sadece Erzurum’da yüz bin kişi başına düşen hekim sayısı Türkiye ortalamasının üzerinde değer almıştır. Yüz bin kişi başına düşen hemşire sayısı ile hastane yatak sayısı Erzurum ve Ordu’da Türkiye değerinin üzerindedir. Bunun yanında, yüz bin kişi başına düşen hemşire sayısı Hatay’da ikinci grup illerin çoğunun gerisinde kalmaktadır. Yüz bin kişi başına düşen ebe sayısı ise Hatay dışında tüm illerde ortalamanın üzerindedir. Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfus oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerinde, ancak aynı zamanda ikinci grup illerden düşük değerler almaktadır. 58 Yoksulluk azaldıkça yükselmesi beklenen gösterge değerlerinin düşmesi, düşmesi beklenen gösterge değerlerinin yükselmesi kastedilmektedir. 113 Halk kütüphaneleri on bin kişi başına yararlanma sayısı Hatay dışında tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Kültür başlığı altında alınan diğer göstergelerin ise çoğu üçüncü grup illerde Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Kiracı durumundaki hanehalklarının oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Ordu konutun sahip olduğu özelliklere ilişkin göstergelerin tamamında (konutun içinde borulu su, tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı oranları) hem ülke değerinin hem de ikinci grup illerin altında değer almaktadır. Kişi başına GSM abone sayısı Kilis dışında tüm illerde, geniş bant internet abone sayısının il nüfusuna oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının altında; ancak aynı zamanda ikinci grup illerin değerinin üzerindedir. Kilis ve Erzurum’da kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen nüfusun oranı Türkiye ortalamasının altındadır. Atık hizmeti verilen nüfusun oranı ise tüm illerde ülke ortalamasından düşük değer almaktadır. Km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu ise Kilis, Hatay ve Osmaniye hariç tüm illerde ortalamanın altında kalmaktadır. Sonuç olarak, üçüncü grup iller çoğu göstergede ülke ortalamasının altında kalmakla birlikte ikinci grup illerden daha yüksek değer almaktadır. Özellikle, eğitim ve sağlık göstergelerine ilişkin değerlerde ikinci gruba kıyasla bir iyileşme söz konusudur. Yine de, sağlık göstergelerinde, ebe sayısı hariç tutulduğunda, illerin çoğu ülke ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Eğitim göstergelerinde ise okullaşma oranlarında ülke değerinden düşük ve yüksek değer alan il sayıları eşit veya yakın iken derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarında neredeyse tüm iller ortalamadan daha iyi durumdadır. Konut göstergelerinde Ordu dışında tüm iller en az bir göstergede (hatta illerin çoğu üç göstergede birden) ülke ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranı da gruptaki tüm illerin yoksul durumunda olduğu bir başka göstergedir. Dördüncü Derecede Yoksul İller Dördüncü derecede yoksul olan grupta 16 il bulunmaktadır. Bu illerden Çorum en yüksek endeks değerine, Nevşehir ise en düşük endeks değerine sahiptir. 114 Bu illerin nüfus yoğunluğu Adana ve Gümüşhane dışındaki illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Kırsal nüfus oranı ise Adana ve Mersin dışında tüm illerde ülke değerinin üzerindedir. Genç bağımlılık oranı Adana, Karaman, Malatya ve Konya’da Türkiye ortalamasının üzerindedir. Anne ölüm hızı Tokat, Afyon, Gümüşhane ve Malatya’da ülke ortalamasının üzerindedir. Eğitim göstergelerine bakıldığında bir önceki gruba kıyasla belirgin bir iyileşme olduğu görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı sekiz ilde ülke ortalamasının altında; diğer illerde üzerindedir. Söz konusu göstergeye göre Malatya üçüncü grup illerin çoğundan yüksek bir orana sahiptir. Okul öncesi okullaşma oranı Adana ve Sivas dışında tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Ortaöğretim okullaşma oranının Türkiye ortalamasının altında kaldığı iller ise Tokat, Afyon, Gümüşhane ve Konya’dır. Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarında illerin çoğu ülke ortalamasının altındadır. Sadece Adana dört göstergeye göre de Türkiye değerinin üzerinde değer alarak dikkat çekmektedir. Yüksekokul veya fakülte mezunu oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının altında kalmakla birlikte Adana, Mersin ve Malatya’da ortalamaya oldukça yakın değer almaktadır. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısının ortalamanın üzerinde olduğu iller ise Nevşehir, Sakarya ve Bayburt’tur. Sağlık göstergelerinden yüz bin kişi başına düşen hekim, diş hekimi ve eczacı sayısı çoğu ilde ülke ortalamasının altında değer almaktadır. Bunun yanında, hemşire, ebe ve hastane yatak sayısına göre ise çoğu il ülke ortalamasının üzerindedir. Konya ise, hastane yatak sayısı dışındaki tüm göstergelere göre yoksul durumdadır. Halk kütüphaneleri yararlanma sayıları ise tüm illerde ülke değerinin üzerindedir. Bunun yanında, sinema ve tiyatroya ilişkin göstergelere göre illerin çoğu yoksul durumdadır. Kiracı durumundaki hanehalklarının oranı tüm illerde, konutun içinde borulu su bulunmayan hanehalklarının oranı ise Manisa ve Çorum dışındaki tüm illerde ülke 115 değerinin altındadır. Aslında, Manisa ve Çorum’da konut içinde tuvalet, borulu su ve banyo bulunmayan hanehalklarının oranlarının tamamı ülke değerinin üzerindedir. Kişi başına GSM abone sayısı Sinop ve Adana dışında tüm illerde, geniş bant internet abone sayısı tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen nüfusun ülke değerinin altında olduğu iller Mersin, Konya, Sakarya, Karaman ve Nevşehir’dir. Atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranının ülke ortalamasının üzerinde olduğu iller ise Konya, Mersin ve Adana’dır. Sonuç olarak, dördüncü grup iller de çoğu gösterge itibarıyla üçüncü grup illerin önünde yer almaktadır. Sadece, okuma yazma bilmeyen nüfus oranına göre üçüncü grup illerden daha yüksek değer alan illeri barındırmaktadır. Bunun yanında, eğitim göstergelerine göre illerin çoğu ülke ortalamasından daha iyi durumdadır. Yalnızca Adana, eğitim göstergelerinin çoğunda ortalamanın gerisinde kalmaktadır. Sağlık göstergelerinden hekim, diş hekimi ve eczacı sayılarına göre illerin çoğu Türkiye ortalamasından geride kalırken ebe sayısına göre çoğu il ortalamanın üzerindedir. Manisa ve Çorum illeri ise konut göstergelerinin üçüne göre de yoksul durumdadır. Beşinci Derecede Yoksul İller Beşinci derecede yoksul olan grupta bulunan 17 ilden en yüksek endeks değerine sahip olan il Giresun, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Burdur’dur. Tekirdağ, Düzce, Aydın ve Samsun dışındaki tüm illerin nüfus yoğunluğu Türkiye nüfus yoğunluğunun altındadır. Kırsal nüfus oranı, Kayseri hariç tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Genç bağımlılık oranı Kayseri hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Bunun yanında, Kayseri’de genç bağımlılık oranı dördüncü grup illerin tamamından yüksektir. Anne ölüm hızı Erzincan, Artvin, Çankırı, Kastamonu ve Kayseri dışındaki tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Benzer şekilde, bebek ölüm hızı ise Kütahya, Uşak, Aydın ve Düzce hariç tüm illerde ülke ortalamasına yakın ya da ortalamanın altındadır. 116 Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı ile yüksekokul veya fakülte mezunu oranı dışındaki tüm göstergelere göre illerin neredeyse tamamı yoksul olmayan durumundadır. Yalnızca Kayseri’de okul öncesi okullaşma oranı, Tekirdağ’da ortaöğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ile Burdur, Kütahya ve Giresun’da öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı bu durumun aksi yönde değer almaktadır. Yüksekokul ve fakülte mezunu oranı yalnızca Kayseri’de ülke ortalamasının üzerindedir, ancak diğer illerde de ortalamaya oldukça yakındır. Düzce bu oranın en düşük olduğu ildir. Bu oran beklendiği üzere altıncı derecede yoksul illerden daha düşük ve dördüncü derecede yoksul illerden daha yüksektir. Sağlık göstergelerine bakıldığında yüz bin kişi başına düşen hekim, diş hekimi ve eczacı sayılarının illerin çoğunda ülke ortalamasının altında kaldığı; hemşire, ebe ve hastane yatak sayısının çoğu ilde ortalamanın üstünde değer aldığı görülmektedir. Samsun tüm sağlık göstergeleri itibarıyla yoksul değilken Tekirdağ diş hekimi dışındaki tüm göstergelere göre yoksul durumdadır. Halk kütüphanelerinden on bin kişi başına yararlanma sayısı Tekirdağ’da belirgin şekilde, Kayseri, Düzce ve Uşak’ta küçük bir oranda ülke ortalamasının altında yer alıp geri kalan tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Sinema ve tiyatroya ilişkin göstergeler itibarıyla illerin çoğu yoksul durumdadır. Samsun ise sinema seyirci sayısı dışındaki üç göstergeye göre de ülke ortalamasının üzerindedir. Kiracı durumundaki hanehalklarının oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Çankırı, Aydın ve Artvin konutun içinde borulu su, tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı oranlarının üçüne göre de yoksul durumdadır. Tunceli, Kırşehir, Erzincan, Balıkesir, Burdur ve Uşak ise bu üç göstergeden en az birine göre yoksul durumda olan diğer illerdir. Kişi başına düşen geniş bant internet abone sayısı yalnızca Tekirdağ ve Balıkesir’de ülke ortalamasının üzerindedir. Kişi başına düşen GSM abone sayısı ise Kırşehir’de en yüksek değerlerden birini almaktadır. Bunun dışında söz konusu gösterge değeri Tunceli’de ortalamanın oldukça gerisinde kalmakta; diğer illerde ise ortalamaya yakın değerler almaktadır. 117 Atık hizmeti verilen nüfusun oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu iller yalnızca Tekirdağ, Kayseri ve Kırşehir’dir. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı Giresun, Çankırı ve Aydın’da belirgin şekilde düşüktür; ancak diğer illerde ülke ortalamasına yakın değerler almaktadır. Km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu ise Kayseri, Kütahya, Çankırı, Erzincan ve Düzce’de Türkiye ortalamasının altında değerler almaktadır. Beşinci derecede yoksul olan illere genel olarak bakıldığında, bu gruptaki illerin çoğunda anne ölüm hızı ile bebek ölüm hızının göstergelerinde ülke ortalamasına kıyasla iyi durumda olduğu görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen ile yüksekokul ve fakülte mezunu nüfus oranları dışındaki tüm eğitim göstergelerine göre de illerin çoğu ülke ortalamasının üzerindedir. Ayrıca, Tekirdağ sağlık göstergelerinin tamamında ülke ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı ve atık hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranına göre ise illerin çoğu yoksul durumdadır. Bunun yanında, bu gruptaki iller birçok göstergede Türkiye ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Bazı göstergelere göre ise önceki gruplarda yer alan illere yakın ya da daha düşük gösterge değerine sahip illeri de barındırmaktadır. Beşinci grup illerin önceki grup illere kıyasla beklenenin tersi yönde değerler aldığı göstergeler genç bağımlılık oranı, bebek ölüm hızı, okuma yazma bilemeyen nüfus oranı, yüz bin kişi başına düşen hastane yatak, hekim, eczacı ve hemşire sayıları, sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfus oranı ve konutun içinde tuvalet bulunmayan hanehalkı sayısının toplam hanehalkı sayısı içindeki oranıdır. Altıncı Derecede Yoksul İller Altıncı derecede yoksul olan grupta bulunan 15 ilden en yüksek endeks değerine sahip olan il Kırklareli, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Rize’dir. İl grubunun nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir. Ancak, nüfus yoğunluğu grubun geri kalanının ortalamasının yaklaşık yirmi katı olan İstanbul dâhil edilmediğinde grup ortalaması ülke ortalamasına yaklaşmaktadır. 118 Kırsal nüfus oranı Kırıkkale, İstanbul, Bursa ve Kocaeli dışındaki tüm illerde Türkiye ortalamasından yüksektir. Nüfusunun yarıdan fazlasının kırsal alanda yaşadığı Muğla ve Zonguldak ile yüzde 1’lik kırsal nüfusu ile ülkenin en kentleşmiş kenti olan İstanbul’un aynı grupta yer alması dikkat çekicidir. Genç bağımlılık oranı tüm illerde; anne ölüm hızı Zonguldak ve Kırıkkale, bebek ölüm hızı ise Çanakkale dışındaki tüm illerde Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Eğitim göstergelerine bakıldığında illerin çoğunun iyi durumda olduğu görülmektedir. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı sadece Rize, Zonguldak ve Karabük’te Türkiye ortalamasının üzerindedir. Ortaöğretim okullaşma oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerinde olup özellikle Bilecik, Karabük ve Rize’de yüksektir. Bunun yanında, İstanbul derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları ile okul öncesi okullaşma oranına göre yoksul durumdadır. Bursa’da derslik başına düşen öğrenci sayıları Kocaeli’nde ise öğretmen başına düşen öğrenci sayıları Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bunun dışındaki tüm illerde bu oranlar Türkiye ortalamasına eşit ya da ortalamanın altındadır. Sağlık göstergelerine bakıldığında Bilecik’in ebe sayısı dışındaki tüm göstergelere göre yoksul durumda olduğu görülmektedir. Bunun dışında, tüm iller en az bir göstergeye göre yoksul durumdadır. Yüz bin kişi başına düşen hekim ve hastane yatak sayısına göre Türkiye ortalamasının altında kalan il sayısı yüksek iken ebe ve eczacı sayılarına göre çoğu il ortalamanın üzerinde değer almaktadır. Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfusun oranı ise tüm illerde ülke değerinin altındadır. Antalya, Kocaeli, İstanbul ve Bursa’da halk kütüphanelerinden on bin kişi başına yararlanma sayıları düşüktür. Hem sinema hem de tiyatro göstergelerinin tamamına göre Çanakkale, Kırıkkale ve Amasya yoksul durumda iken İstanbul ise yoksul olmayan tek ildir. Denizli’de konutun içinde borulu su, tuvalet ve banyo bulunmayan hanehalkı oranlarının üçü de ülke ortalamasının üzerindedir. Çanakkale, Kırklareli, Kırıkkale 119 ve Muğla’da da söz konusu göstergelerin ikisi ortalamadan yüksek değer almaktadır. Diğer illerde ise ülke değerinin altında kalmaktadır. Kişi başına düşen geniş bant internet abone sayısı Kırıkkale, Amasya ve Denizli hariç tüm illerde Türkiye ortalamasına yakın ya da ortalamanın üzerindedir. Kişi başına düşen GSM abone sayısı ise tüm illerde ülke ortalamasına yakın değerler alırken Kırklareli’nde oldukça düşük kalmaktadır. Atık hizmeti verilen nüfusun oranı Zonguldak, Çanakkale ve Rize’de düşük değerler almaktadır. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı ise Zonguldak, Antalya, Muğla ve Rize dışındaki tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu Denizli ve Çanakkale dışındaki tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Altıncı derecede yoksul olan illere genel olarak bakıldığında İstanbul, Kocaeli ve Bursa’nın bu il grubunun ortalamasını yükselttiği görülmektedir. Bunun yanında, İstanbul ve Bursa derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları itibarıyla ülke ortalamasına kıyasla daha yoksul durumdadır. Bilecik ise ebe sayısı dışında tüm sağlık göstergelerinde Türkiye ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Zonguldak ve Rize ise kanalizasyon ve atık hizmeti göstergelerinde ülke değerinden düşük değer almaktadır. Altıncı grup illerin önceki grup illere kıyasla beklenenin tersi yönde değerler aldığı göstergeler genç bağımlılık oranı ile yüz bin kişi başına düşen hastane yatak, hekim, ebe ve hemşire sayılarıdır. Yedinci Derecede Yoksul İller Yedinci derecede yoksul iller grubunda bulunan 8 ilden en yüksek endeks değerine sahip olan il Yalova, en düşük endeks değerine sahip olan il ise Ankara’dır. İl grubunun yarısının nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerinde, diğer yarısınınki ise altında olmak üzere, ortalama nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerindedir. En yüksek nüfus yoğunluğuna sahip olan il İzmir, en az nüfus yoğunluğuna sahip olan il ise Bolu’dur. Kırsal nüfus oranı, en düşük Ankara’da ve en yüksek Trabzon’da olmak üzere, Türkiye ortalaması ile aynıdır. Genç bağımlılık oranı tüm illerde Türkiye ortalamasının altında, yaşlı bağımlılık oranı ise Ankara hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. 120 Anne ölüm hızı Eskişehir ve Edirne dışındaki tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Bebek ölüm hızı ise Isparta hariç tüm illerde birbirine oldukça yakın ve Türkiye ortalamasının altındadır. Isparta’da ise bebek ölüm hızı beşinci ve altıncı grup illerden yüksek değer almaktadır. Okuma yazma bilmeyen nüfus oranı Trabzon hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının altındadır. Okul öncesi okullaşma oranı Ankara dışında tüm illerde, ortaöğretim okullaşma oranı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. İlköğretim ve ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayıları Ankara ve İzmir dışında tüm illerde; öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ise tüm illerde Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. Yüksekokul ve fakülte mezunu oranı Edirne ve Bolu hariç tüm illerde ülke ortalamasının üzerindedir. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı tüm illerde Türkiye ortalamasına kıyasla oldukça düşüktür. Yüz bin kişi başına düşen hekim sayısı yalnızca Yalova’da Türkiye ortalamasının altındadır. Yüz bin kişi başına düşen diş hekimi sayısında ise Ankara ve İzmir Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde yer alırken, diğer iller ülke ortalamasına yakındır. Yüz bin kişi başına düşen eczacı sayısı tüm illerde, yüz bin kişi başına düşen hemşire sayısı ise Yalova hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. Yüz bin kişi başına düşen ebe sayısı iller arasında yüksek oranda değişkenlik göstermekle beraber tüm illerde Türkiye ortalamasına yakın ya da ortalamanın üzerindedir. Yüz bin kişi başına düşen hastane yatak sayısı yalnızca Yalova’da Türkiye ortalamasının altındadır; aynı zamanda üç, dört, beş ve altıncı grup illerin de çoğunun gerisindedir. Sosyal güvenlik kapsamının dışında kalan nüfusun oranı tüm illerde ülke ortalamasından düşük ve değerler birbirine yakındır. Halk kütüphanelerinden on bin kişi başına yararlanma sayıları incelendiğinde Ankara, İzmir ve Yalova’nın Türkiye ortalamasının altında, diğer illerin ise Türkiye ortalamasının üzerinde değer aldığı görülmektedir. Yüz bin kişi başına sinema gösteri sayısı Bolu hariç tüm illerde, sinema seyirci sayısının nüfusa oranı ise Bolu, Isparta ve Edirne hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. Yüz bin kişi başına tiyatro gösteri sayısı İzmir, Ankara ve Eskişehir’de ortalamanın üzerinde, 121 Bolu’da altında değer almaktadır. Söz konusu değer Yalova ve Trabzon’da Türkiye ortalamasına yakındır. Edirne ve Isparta’da tiyatro seyirci ve gösteri sayıları sıfırdır. Kiracı durumundaki hanehalklarının oranları iller arasında oldukça homojen şekilde dağılmaktadır ve genel olarak Türkiye ortalaması düzeyindedir. Konutun içinde borulu su bulunmayan hanehalkı oranları yalnızca Edirne’de ülke ortalamasının üzerindedir. Bu oran İzmir ve Isparta’da Türkiye ortalamasının altında, diğer illerde ise sıfıra yakındır. Konutun içinde tuvalet bulunmayan hanehalkı oranları Bolu ve Yalova’da sıfıra çok yakın değerler alırken, Edirne’de ise ülke ortalamasının üzerindedir. Konutun içinde banyo bulunmayan hanehalkı oranı ise yalnızca Edirne ve Isparta’da ülke ortalamasına yakın değerler alırken, diğer illerde ülke ortalamasının altında yer almaktadır. Kişi başına düşen geniş bant internet abone sayısı Trabzon ve Isparta hariç tüm illerde Türkiye ortalamasının üzerindedir. Kişi başına düşen GSM abone sayısı ise tüm illerde ülke ortalamasına yakın ya da az miktarda üzerindedir. Isparta kişi başına düşen GSM abone sayısı değerinin birin üzerinde olması ile dikkat çekmektedir. Atık hizmeti verilen nüfusun oranı Bolu, Edirne ve Trabzon’da Türkiye ortalamasının altında, Ankara, İzmir ve Eskişehir’de yüzde 90’ın üzerinde ve grup ortalaması Türkiye ortalaması ile aynıdır. Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranının Türkiye ortalamasının altında olduğu tek il Trabzon’dur. Ankara, Türkiye’de bu oranın yüzde 100 olduğu tek il olarak ayrılmaktadır, ancak Bolu ve Isparta’da da oran yüzde 100’e oldukça yakındır. Km2 başına düşen il ve devlet yol uzunluğu Ankara, Eskişehir ve Bolu’da ülke ortalamasının altında, diğer tüm illerde ise üzerinde gelmektedir. Yedinci derecede yoksul olan illerin, beklendiği gibi birçok göstergede ülke ortalamasının üzerinde olduğu görülmektedir. Grubun ortalamasını çoğunlukla Ankara, İzmir ve Eskişehir’in yükselttiği görülmektedir. Diğer taraftan Edirne konut göstergelerinde Türkiye ortalamasının altında değer almaktadır. Ankara okul öncesi okullaşma oranı ile derslik başına düşen öğrenci sayılarına göre, Yalova ise diş 122 hekimi ve eczacı sayısı dışındaki sağlık göstergelerinde Türkiye ortalamasının gerisinde kalmaktadır. 4.4. İnsani Yoksulluk Endeksi ile Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksinin Karşılaştırması Kalkınma Bakanlığı tarafından belirli aralıklarla, ilçelerin, illerin ve bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyini belirlemeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır. İlçelerin, illerin ve bölgelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyinin ortaya konulması amacını taşıyan bu araştırmalar; ilçelerin, illerin ve bölgelerin zaman içinde izlenmesini ve karşılaştırmalar yapılmasını sağladığı gibi, kamu kaynaklarının tahsisine ve özel sektör yatırımlarının yönlendirilmesine ilişkin politikaların belirlenmesinde temel dayanak niteliği taşımaktadır (Dinçer ve ark., 2003:1). Bu çalışmalardan en günceli 2011 yılı için gerçekleştirilmiş ve illerin sıralaması açıklanmıştır.59 Sıralama, demografi, eğitim, sağlık, istihdam, rekabetçi ve yenilikçi kapasite, mali kapasite, erişilebilirlik ile yaşam kalitesi olmak üzere 8 başlık altında 61 değişkenle60 temel bileşenler analizi yöntemi kullanılarak oluşturulmuştur. İnsani yoksulluk endeksi hesaplamasında SEGE çalışmasında ele alınan göstergelerden anne ve bebek ölüm hızları, derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayıları, konutun içinde borulu su ve tuvalet bulunmayan hanehalkı oranları ile atık hizmeti verilmeyen nüfusun oranı göstergeleri SEGE çalışmasında yer almamaktadır. Diğer değişkenler ise SEGE çalışmasında da analize dâhil edilmiştir. SEGE çalışmasında ise insani yoksulluk endeksi hesaplamasında dikkate alınmayan birçok değişken bulunmaktadır. Örneğin, rekabetçi ve yenilikçi kapasite başlığı altında ihracat, imalat sanayi, marka ve patent başvuruları gibi alanlara, mali kapasite başlığı altında kredi, mevduat ve vergi gelirleri gibi alanlara ilişkin değişkenler ele alınmıştır. Türkiye’de SEGE ile ölçülmek istenen gelişmişlik olgusu ile insani yoksulluk endeksi ile ölçülmek istenen insani yoksulluk arasındaki fark ele alınan farklı değişkenler aracılığıyla görülebilmektedir. 59 60 www.kalkinma.gov.tr. Söz konusu değişken listesi Ek 4’te sunulmaktadır. 123 Tablo 4.10’da illerin SEGE’ye göre sıralaması verilmektedir. İllerin SEGE sıralamasındaki yeri ile insani yoksulluk endeksi sıralaması karşılaştırıldığında bazı illerin sıralamalardaki yerlerinin değişiklik gösterdiği görülmektedir. İstanbul, Gaziantep, Adana, Konya, Mersin, Sakarya gibi iller SEGE sıralamasında görece üst sıralarda yer alırken insani yoksulluk endeksine göre de üst sıralarda yer almaktadır. Diğer bir deyişle, bu iller sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından görece gelişmiş seviyelerde bulunmakta; ancak aynı zamanda yüksek insani yoksulluk düzeyine sahip olmaktadır. Kırıkkale, Rize, Trabzon ve Tunceli gibi iller ise hem SEGE’ye göre hem de insani yoksulluk endeksine göre görece alt sıralarda yer almaktadır. Yani, bu iller sosyo-ekonomik gelişmenin düşük olduğu ancak insani yoksulluk düzeyinin de görece düşük olduğu illerdir. Bunun yanında, söz konusu iki endekse göre farklı sıralarda yer alan, başka bir deyişle sosyo-ekonomik gelişmişliğin yüksek (düşük), insani yoksulluğun ise düşük (yüksek) seviyelerde olduğu iller de bulunmaktadır. Bu illerden Ağrı, Batman, Muş ve Van gibi illerde gelişmişlik düşük, insani yoksulluk yüksek iken Ankara, Çanakkale, İzmir gibi illerde ise gelişmişlik yüksek, insani yoksulluk ise düşüktür. Sonuç olarak, sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi ile insani yoksulluğun paralel gelişme gösterdiği illerin yanı sıra gelişmişlik düzeyi yüksek (düşük) ancak insani yoksulluğun da yüksek (düşük) olduğu iller mevcuttur. Bu durum, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyinin illerin insani yoksulluk boyutunu yansıtmadığını göstermektedir. 124 Tablo 4.10. İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (2011) İl Kodu İl Adı İstanbul SEGE Sırası 1 TRB11 Malatya TR510 Ankara 2 TR332 Afyon 43 TR310 İzmir 3 TR905 Artvin 44 TR421 Kocaeli 4 TRA12 Erzincan 45 TR611 Antalya 5 TR631 Hatay 46 TR411 Bursa 6 TR821 Kastamonu 47 TR412 Eskişehir 7 TR813 Bartın 48 TR323 Muğla 8 TR722 Sivas 49 TR211 Tekirdağ 9 TR833 Çorum 50 TR322 Denizli 10 TR823 Sinop 51 TR424 Bolu 11 TR903 Giresun 52 TR212 Edirne 12 TR633 Osmaniye 53 TR425 Yalova 13 TR822 Çankırı 54 TR222 Çanakkale 14 TR712 Aksaray 55 TR213 Kırklareli 15 TR713 Niğde 56 TR621 Adana 16 TR832 Tokat 57 TR721 Kayseri 17 TRB14 Tunceli 58 TR422 Sakarya 18 TRA11 Erzurum 59 TR321 Aydın 19 TR632 Kahramanmaraş 60 TR521 Konya 20 TR902 Ordu 61 TR612 Isparta 21 TR906 Gümüşhane 62 TR221 Balıkesir 22 TRC13 Kilis 63 TR331 Manisa 23 TRA13 Bayburt 64 TR622 Mersin 24 TR723 Yozgat 65 TR334 Uşak 25 TRC12 Adıyaman 66 TR613 Burdur 26 TRC22 Diyarbakır 67 TR413 Bilecik 27 TRA22 Kars 68 TR812 Karabük 28 TRA23 Iğdır 69 TR811 Zonguldak 29 TRC32 Batman 70 TRC11 Gaziantep 30 TRA24 Ardahan 71 TR901 Trabzon 31 TRB13 Bingöl 72 TR522 Karaman 32 TRC21 Şanlıurfa 73 TR831 Samsun 33 TRC31 Mardin 74 TR904 Rize 34 TRB21 Van 75 TR423 Düzce 35 TRB23 Bitlis 76 TR714 Nevşehir 36 TRC34 Siirt 77 TR834 Amasya 37 TRC33 Şırnak 78 TR333 Kütahya 38 TRA21 Ağrı 79 TRB12 Elazığ 39 TRB24 Hakkâri 80 TR715 Kırşehir 40 TRB22 Muş 81 TR711 Kırıkkale 41 İl Kodu İl Adı TR100 Kaynak: www.kalkinma.gov.tr 125 SEGE Sırası 42 4.5. İnsani Yoksulluk ile Gelir Yoksulluğunun Birlikte Değerlendirilmesi Önceki bölümlerde yoksulluğun tanımlanmasında ve yoksullukla mücadele politikalarının tasarlanmasında gelir yoksulluğuna odaklanılmasının yeterli olmadığı, insani yoksulluk ve gelir yoksulluğunun tamamlayıcı bilgiler olarak birlikte değerlendirilmesi gerektiğine değinilmişti. Burada, Düzey 1 bölgeler bazında açıklanan gelir yoksulluğu oranları ile il bazında oluşturulan insani yoksulluk endeksine göre yapılan gruplama karşılaştırılarak değerlendirilecektir. Bu kapsamda, öncelikle ikinci bölümde verilen bölgesel yoksulluk oranları Tablo 4.11’de tekrar verilmektedir. Söz konusu yoksulluk oranlarının kırılma noktaları göz önünde bulundurularak bölgeler üç gruba ayrılmıştır. Buna göre birinci grup gelir yoksulluğunun görece yüksek, ikinci grup orta, üçüncü grup ise görece düşük olduğu bölgeler olarak belirlenmiştir. Tablo 4.11. Gelire Dayalı Göreli Yoksulluk Sınırına (Bölgeler İçin Hesaplanan) Göre Bölgesel Yoksulluk Oranları, 2011 Bölge Kodu Bölge Adı Yoksulluk Oranı (yüzde) TRC Güneydoğu Anadolu 22,20 TR5 Batı Anadolu 22,16 TRB Ortadoğu Anadolu 22,04 TRA Kuzeydoğu Anadolu 21,33 TR6 Akdeniz 21,08 TR3 Ege 19,38 TR8 Batı Karadeniz 19,34 TR7 Orta Anadolu 18,46 TR1 İstanbul 18,03 TR2 Batı Marmara 17,70 TR9 Doğu Karadeniz 17,63 TR4 Doğu Marmara 15,61 Gelir Yoksulluğu Düzeyi Yüksek Orta Düşük Kaynak: TÜİK Not: Yoksulluk sınırı olarak medyan gelirin yüzde 60’ı esas alınmıştır. Burada, değerlendirme yapılırken illerin, bağlı oldukları Düzey 1 bölgenin yer aldığı grupta olduğu varsayımı yapılmaktadır.61 Örneğin, Orta Anadolu 61 Bu varsayımla, bazı illerin yanlış grupta yer alması muhtemeldir. Örneğin Ankara ili, yoksulluk oranının yüksek olduğu Batı Anadolu Bölgesi’nde yer alması sebebiyle, birinci gruptadır. Ankara 126 Bölgesi’nde yer alan Yozgat, gelir yoksulluğunun orta derecede olduğu kabul edilen iller arasındadır. Benzer bir sınıflama insani yoksulluk endeksine göre yapılan gruplandırma için de yapılmıştır. Burada, yukarıda her bir grup için iller bazında yapılan değerlendirmeler de göz önünde bulundurulmuştur. Buna göre ilk üç grup görece yüksek, dört ve beşinci grup iller orta, altı ve yedinci grup iller ise görece düşük insani yoksulluğun görüldüğü illerdir. Bu yaklaşımla iller insani yoksulluk ve gelir yoksulluğu durumlarına göre dokuz gruba ayrılmışlardır (Tablo 4.12). Buna göre, Türkiye’de gelir yoksulluğu düşük iken insani yoksulluğun yüksek olduğu il bulunmamaktadır. Bir diğer deyişle, gelir yoksulluğunun düşük olduğu illerin çoğunda insani yoksulluk da görece düşük seviyededir. Bunun yanında, gelir yoksulluğunun yüksek olduğu illerin sadece üç tanesinde insani yoksulluk düşüktür. Söz konusu illerin çoğunda insani yoksulluk da yüksek olmaktadır. Aynı illere insani yoksulluk açısından bakıldığında ise insani yoksulluğun düşük olduğu illerin çoğunda gelir yoksulluğu düşük ya da orta seviyede iken insani yoksulluğun yüksek olduğu illerin hiçbirinde gelir yoksulluğu düşük seviyede değil; hatta çoğunda yüksek seviyede olduğu görülmektedir. Bu durum, gelirin insani ve diğer kapasitelerin kazanılmasında önemli role sahip olduğu; kapasite kazanımının ise gelir artışına yol açacağı savını doğrulamaktadır. Dolayısıyla, yoksullukla mücadele politikalarının tasarlanmasında gelir yoksulluğu ve insani yoksulluğun birlikte ele alınması gerektiği görüşünü de desteklemektedir. Ancak, bu durumla uyumlu olmayan iller de mevcuttur. Örneğin, insani yoksulluğun düşük veya orta düzeyde, ancak gelir yoksulluğunun yüksek olduğu on iki il bulunmaktadır. Yani, söz konusu iller gelir dışı göstergeler itibarıyla ortalama veya ortalamanın üzerinde bir profil sergilemekle birlikte gelir bakımından yoksul durumdadır. Benzer şekilde, beş ilde gelir yoksulluğu orta düzeyde iken insani yoksulluk yüksek seviyededir. Söz konusu iller yoksulluğun gelir azlığının olmadığı durumlarda da olabileceğine örnek teşkil etmektedir. ilinin yoksulluk oranının daha düşük olduğu tahmin edilmekle birlikte kesin bir yargıya ulaşılamamaktadır. 127 Tablo 4.12. Yoksulluk Derecelerine Göre İller Gelir Yoksulluğu İnsani Yoksulluk Düşük Orta Yüksek Düşük Bursa, Eskişehir, Bilecik, Kocaeli, Bolu, Yalova (6) Sakarya, Düzce (2) - Orta İstanbul, Edirne, Kırklareli, Çanakkale, İzmir, Denizli, Muğla, Kırıkkale, Zonguldak, Karabük, Amasya, Trabzon, Rize (13) Tekirdağ, Balıkesir, Aydın, Manisa, Kütahya, Uşak, Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Sivas, Bartın, Kastamonu, Çankırı, Sinop, Samsun, Tokat, Çorum, Giresun, Artvin, Gümüşhane (20) Afyon, Aksaray, Niğde, Yozgat, Ordu (5) Konya, Karaman, Burdur, Adana, Mersin, Erzincan, Bayburt, Malatya, Elazığ, Tunceli (10) Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye, Erzurum, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Bingöl, Van, Muş, Bitlis, Hakkâri, Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Şırnak, Siirt (22) Yüksek Ankara, Antalya, Isparta (3) Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. Not: Parantez içinde gruplarda yer alan il sayıları verilmiştir. Bunun yanında, hem gelir yoksulluğunun hem de insani yoksulluğun görece düşük olduğu 6 il bulunmaktadır. Ancak bu durum söz konusu illere dönük politika ve program geliştirilmemesi sonucunu doğurmamalıdır. Burada yapılan analizler, Düzey 1 bölgeler ve iller bazında veriye dayanmaktadır. İl bütününe bakıldığında görülemeyen ancak illerin belli alt bölgelerinde, özellikle kırsal kesimlerinde yoğunlaşan yoksulluğun varlığı daha detaylı çalışmalarla ele alınmalıdır. Bu noktada, yapılacak alan çalışmalarının yararlı olacağı değerlendirilmektedir. Her iki yoksulluk türünün de yüksek seviyede olduğu 22 il ile orta seviyede olduğu 20 il için politika geliştirilmesi sürecinde her iki yoksulluk türünün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Söz konusu illerde öncelikle hangi alt 128 bölgelerde hangi yoksulluk türleriyle mücadele edileceğinin belirlenmesinde yine detaylı alan çalışmaları önemli rol oynayacaktır. Burada yoksulluk türü ifadesi ile insani yoksulluk ve gelir yoksulluğunun incelenmesinin yanı sıra, alt bölgelerde insani yoksulluğun temel kaynakları, yoksulluğun hangi alanlarda ön plana çıktığına (eğitim ve sağlık hizmetleri, altyapı sorunları vb.) ilişkin bilgiye ulaşılması da önemlidir. 129 GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Yoksullukla mücadele programlarının tasarlanması ve sonuçlarının değerlendirilmesinde, yoksulların mekânsal dağılımının belirlenmesi kaynakların etkili yönlendirilmesi açısından önemli bir önkoşuldur. Bu bağlamda çalışmada, Türkiye’de yoksulluk düzeyi ve profili mekânsal olarak incelenerek bölge ve illerde hangi yoksulluk türlerinin öne çıktığı belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada, yoksulluk düzeyi ve profili incelenirken gelir yoksulluğu ve insani yoksulluk kavramları ayrı ayrı ele alınmıştır. Gelir yoksulluğuna ilişkin yapılan çalışmada TÜİK tarafından açıklanan en güncel veriler kullanılmıştır. Bu veriler ise Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) sonuçlarına dayanarak açıklanmaktadır ve göreli gelir yoksulluğunu göstermektedir. TÜİK’in GYKA’dan önce yürütmekte olduğu Hanehalkı Bütçe Anketi (HBA) sonuçlarına dayanarak açıkladığı veriler ise mutlak yoksulluğu göstermekte, ancak en son 2009 yılına ilişkin bilgi sunmaktadır. Bu verilere göre 2009 yılında gıda ve gıda dışı harcamalar esas alınarak hesaplanan mutlak yoksulluk oranı yüzde 18 düzeyindedir. Bu durum, 2009 yılı itibarıyla mutlak yoksulluğun Türkiye’de halen yüksek seviyelerde olduğunu göstermektedir. Bu kapsamda, mutlak yoksulluğa ilişkin istatistiki çalışmalara devam edilmesi ve böylelikle mutlak yoksulluk sorununun tamamen çözüldüğünün görülmesi önem taşımaktadır. Ayrıca, mutlak yoksulluk sorununun tüm bölgeler için düşük seviyelerde olduğunun görülmesi açısından söz konusu istatistiklerin Türkiye geneli yanı sıra il bazında da üretilmesi gerekmektedir. Çalışmada, GYKA’ya ait ham veriler kullanılarak Düzey 1 bazında gelir yoksulluğunun seçilmiş göstergeler itibarıyla bölgeler arasında değişimi incelenmiş ve gelir yoksulluğunun profili çıkarılmıştır. Bu doğrultuda; kır-kent, cinsiyet, yaş grubu, eğitim, sağlık, işteki durum, oturulan konutun özellikleri, cep telefonu, bilgisayar, internet ve otomobil sahipliği ile evden uzakta bir haftalık tatili karşılayabilecek durumda olup olmama ve iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek yiyip yiyememe durumuna ilişkin verilere göre yoksul olma durumları incelenmiştir. Yoksulluğun bölgeler arasında ve farklı göstergelere göre nasıl farklılaştığı belirlenmeye çalışılmıştır. Bu şekilde ortaya konan hangi bölgede hangi 130 yoksulluk türünün ön planda olduğuna ilişkin bilgiler, mücadele edilecek yoksulluk biçiminin ve hedef grupların belirlenmesinde yararlı olacaktır. Burada öne sürülecek politikalar sonucunda fertler ilk aşamada, Türkiye’nin değil, bulundukları bölgenin ortalama refah seviyesine ulaşabileceklerdir. Ele alınan göstergelerden cinsiyete göre yoksulluk oranlarının hiçbir bölgede yoksul olan ve olmayan kesim arasında farklılaşmadığı görülmüştür. Bu çalışmada kadın ve erkek yoksulluğu arasında anlamlı bir fark bulunamamış olmasına karşın kadın yoksulluğunun anket verisine yansımayan boyutları barındırdığı ve daha detaylı inceleme gerektirdiği göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer tüm göstergelere ait verilerde yoksul olan ve olmayan kesimler bölgesel olarak farklılaşmaktadır. Burada ilk dikkat çeken Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait yoksulluk oranının çoğu göstergeye göre diğer bölgelere kıyasla yüksek değerler almasıdır. Ayrıca, eğitim gruplarına göre yoksulluk oranları tüm bölgelerde lise ve üzeri mezun gruplar için düşük seviyelerde iken söz konusu bölgede yüksek değerler almayı sürdürmektedir. İşteki durum ve konutun mülkiyet durumuna göre yoksulluk oranları için de aynı durum geçerlidir. Genel olarak yoksulluk oranının daha düşük olmasının beklendiği gruplar (eğitimli nüfus, ücretli ve maaşlı çalışanlar vb.) içinde de yoksulluk oranının yüksek olması Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde söz konusu grupların da hedef gruplar içinde yer alması gerektiğini göstermektedir. Benzer şekilde diğer bölgeler ve göstergeler için de saptamalar yapılarak yoksullukla mücadele programlarına girdi sağlanması hedeflenmiştir. Burada önemli bir nokta, bu incelemenin Düzey 1 bölgeler bazında yapılıyor olmasıdır. Daha önce belirtildiği gibi Düzey 1 bölgeler bir ila on arasında değişen ili barındırmaktadır. Herhangi bir ilin farklı yerleşimlerinde dahi farklılık göstermesi beklenen yoksulluğun, Düzey 1 bazında incelenmesi elbette ki yeterli detay bilgiyi sağlayamamaktadır. Ancak, incelemeye temel oluşturan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması örneklem büyüklüğü sadece Düzey 1 bazında tahmin üretilmesine olanak sağlamaktadır. Bu durum, çalışmanın temel kısıtlarından birini oluşturmaktadır. Bu kapsamda, olabildiğince detay düzeyde veriye ihtiyaç duyulan yoksulluk çalışmalarına temel oluşturacak daha alt düzeyde veri üretilmesi ihtiyacı 131 bulunmaktadır. Aynı il içinde bile farklı özellikler gösterebilen yoksulluğa ilişkin verilerin Düzey 1 bölgeler yerine il bazında üretilmesi yararlı olacaktır. İkinci olarak, Türkiye’de insani yoksulluk il bazında incelenmiştir. İnsani yoksullukla ilişkili olan geniş veri seti oluşturulmuş ve bu veri setinden seçilen göstergeler kullanılarak il bazında oluşturulan bir insani yoksulluk endeksi hesaplaması yoluyla insani yoksulluk ölçümü yapılmıştır. Söz konusu endeks değerlerine göre iller yedi kademeye ayrılmış ve geniş veri setinde yer alan diğer göstergeler de göz önünde bulundurularak kademeler bazında değerlendirmeler sunulmuştur. Devamında, illerde yoksulluğun kaynağı olabilecek alanların görülmesi açısından her bir grup için il ve göstergeler bazında ve Türkiye ortalaması esas alınarak yapılan değerlendirmeler sunulmuştur. Değerlendirmeler hangi ilin hangi göstergeler itibarıyla yoksul durumda olduğunu ortaya koyarak geliştirilecek politika ve programlarda hedef kitlenin belirlenmesi ve kamu yatırımlarının yönlendirilmesi açısından önemlidir. Bu kapsamda ilk dikkat çeken birinci grup illeri oluşturan Şanlıurfa, Ağrı, Muş ve Şırnak’ın neredeyse tüm göstergeler itibarıyla yoksul durumda olmasıdır. Bu kapsamda, söz konusu illerin öncelikli olarak belirlenmesi, yoğun ve çok boyutlu programların tasarlanarak bu illerde hayata geçirilmesi gerekmektedir. İkinci grup iller, birinci grup illere kıyasla daha iyi durumda olmakla birlikte, göstergelerin çoğunda düşük değerler almaktadır. İkinci grup iller arasında yer alan ve ekonomik açıdan görece gelişmiş iller arasında bulunan Gaziantep de çoğu göstergede ülke ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Benzer şekilde, üçüncü grup iller arasında yer alan Kahramanmaraş ve dördüncü grupta bulunan Adana eğitim, sağlık ve konut göstergelerinin çoğuna göre yoksul durumdadır. Temel göstergeler itibarıyla yoksul durumda olan söz konusu illere yönelik yatırımların arttırılması gerekmektedir. Birinci gruptan yedinci gruba gidildikçe genel olarak yoksulluk azalmakla birlikte ülke ortalamasının gerisinde kalan ya da önceki gruplara kıyasla daha yoksul durumda olan iller de bulunmaktadır. Örneğin, beşinci grup iller arasında bulunan Tekirdağ göstergelerin çoğuna göre ülke ortalamasının üzerinde fakat sağlık 132 göstergelerine göre yoksul durumdadır. Aynı durum, altıncı grupta yer alan Bilecik için de geçerlidir. Bunun yanında, Türkiye’nin en gelişmiş illeri arasında yer alan İstanbul ise derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayılarına göre yoksul durumdadır. Eğitim, sağlık gibi göstergelere göre iyi durumda olan Çanakkale ilinde konutun içinde tuvalet ve borulu su bulunmayan hanehalkı oranları yüksek, atık hizmeti verilen nüfus oranları ise düşüktür. Yedinci derecede yoksul grupta yer alan Edirne’de de konuta ilişkin göstergeler ortalamanın gerisindedir. Görüldüğü gibi, yoksulluğun görece düşük olduğu gruplarda yer alan illerin yoksul durumda olduğu göstergeler bulunmaktadır. Dolayısıyla, illerin yer aldıkları endeks grubunun yanı sıra spesifik göstergelere göre durumları da göz önünde bulundurulmalıdır. Söz konusu alanlar belirlenerek bu alanlardaki yatırımlara ağırlık verilmesi gerekmektedir. Çalışmada son olarak, Düzey 1 bölgeler bazında incelenen gelir yoksulluğu ile insani yoksulluk değerleri birlikte ele alınarak iller dokuz gruba ayrılmıştır. Bu ayrımın yapılmasında iller, insani yoksulluk endeksine göre belirlenen yedi il grubundan ilk üçü insani yoksulluğun görece yüksek olduğu, dört ve beşinci gruplar orta seviyede, altı ve yedinci gruplar ise görece düşük olduğu grubu oluşturacak şekilde üçe ayrılmıştır. Düzey 1 bölgeler ise, gelir yoksulluğuna göre kırılma noktaları esas alınarak üç gruba ayrılmış ve gelir yoksulluğunun görece yüksek, orta ve düşük olduğu bölgeler olarak belirlenmiştir. Bu noktada yapılan temel varsayım, gelir yoksulluğuna göre illerin, bağlı oldukları Düzey 1 bölgenin yer aldığı grupta olduğu varsayımıdır. Yukarıda belirtilen gelir yoksulluğuna ilişkin il bazında veri bulunmaması durumu burada da temel kısıt olmakta ve bu varsayımı mecbur kılmaktadır. Yapılan ayrıma göre illerin yaklaşık dörtte birine karşılık gelen 22 ilde hem insani yoksulluk ve hem de gelir yoksulluğu yüksek seviyededir. Bunun yanında, 20 ilde her iki yoksulluk türü orta seviyededir. Söz konusu illere yönelik politika geliştirilmesi sürecinde her iki yoksulluk türünün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. İllerde öncelikle hangi alt bölgelerde hangi yoksulluk türleriyle (eğitim ve sağlık hizmetleri, altyapı sorunları vb.) mücadele 133 edileceğinin belirlenmesinde ise detaylı alan çalışmalarının gerektiği değerlendirilmektedir. Ayrıca, Türkiye’de gelir yoksulluğunun düşük olduğu illerin çoğunda insani yoksulluk da görece düşük seviyededir. Gelir yoksulluğunun yüksek olduğu illerin ise sadece üç tanesinde insani yoksulluk düşüktür. Söz konusu illerin çoğunda insani yoksulluk da yüksek olmaktadır. Benzer şekilde gelir yoksulluğu, insani yoksulluğun düşük olduğu illerin çoğunda düşük ya da orta seviyede; insani yoksulluğun yüksek olduğu illerin çoğunda ise yüksek seviyededir. Bu durum, gelir yoksulluğu ve insani yoksulluk arasında iki yönlü bir ilişki bulunduğu savını doğrulamaktadır. Dolayısıyla, yoksullukla mücadele politikalarının tasarlanmasında gelir yoksulluğu ve insani yoksulluğun birlikte ele alınması gerekmektedir. Hem insani yoksulluğun hem de gelir yoksulluğunun görece düşük olduğu bölgelerde yoksullukla mücadele amacıyla müdahaleye ihtiyaç olmadığı yorumuna da ulaşılmamalıdır. Bilindiği üzere, bu ayrım yapılırken Düzey 1 bölgeler, gelir yoksulluğuna göre kırılma noktaları esas alınarak üç gruba ayrılmıştı. Bu üç grup gelir yoksulluğunun görece yüksek, orta ve düşük olduğu bölgeleri göstermektedir. Gelir yoksulluğunun görece düşük olduğu bölgelerde yoksulluk oranı diğer bölgelere kıyasla düşüktür; ancak mutlak olarak bakıldığında yoksullukla mücadele politikalarının tasarlanmasını gerektirecek kadar yüksektir. Benzer şekilde, yukarıda da belirtildiği gibi, insani yoksulluk endeksine göre yedinci derecede yoksul olan grupta yer alan, yani insani yoksulluğun görece düşük olduğu iller de bazı göstergeler itibarıyla ülke ortalamasının gerisinde kalmaktadır ve söz konusu alanlara yönelik politika ve programların oluşturulması ihtiyacı mevcuttur. 134 EKLER EK 1. Düzey II Bölgelerinin Tespiti Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı Karar Sayısı : 2002/4720 Bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin yapılması, bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi ve Avrupa Birliği Bölgesel İstatistik Sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistiki veri tabanı oluşturulması amacıyla ülke çapında İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasının tanımlanmasına ilişkin ekli Kararın yürürlüğe konulması; Bakanlar Kurulunca 28/08/2002 tarihinde kararlaştırılmıştır. 28/08/2002 Tarihli ve 2002/4720 Sayılı Kararnamenin eki; KARAR Madde 1- Bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyoekonomik analizlerinin yapılması, bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi ve Avrupa Birliği Bölgesel İstatistik Sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistiki veri tabanı oluşturulması amacıyla ülke genelinde İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması tanımlanmıştır. Madde 2- İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasında iller “Düzey 3” olarak tanımlanmış; ekonomik, sosyal ve coğrafi yönden benzerlik gösteren komşu iller ise bölgesel kalkınma planları ve nüfus büyüklükleri de dikkate alınarak “Düzey 1” ve “Düzey 2” olarak gruplandırılmak suretiyle hiyerarşik İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması yapılmıştır. Madde 3- “Düzey 3” kapsamındaki İstatistiki Bölge Birimleri 81 adet olup il düzeyindedir. Her il bir İstatistiki Bölge Birimini tanımlamaktadır. “Düzey 2” İstatistiki Bölge Birimleri, “Düzey 3” kapsamındaki komşu illerin gruplandırılması sonucu tanımlanmış olup, 26 adettir. “Düzey 1” İstatistiki Bölge Birimleri ise “Düzey 2” İstatistiki Bölge Birimlerinin gruplandırılması sonucu tanımlanmış olup, 12 adettir. Bu Kararın yayımı tarihinden sonra kurulacak iller, yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar daha önce dahil olduğu İstatistiki Bölge Birimi içinde değerlendirilecektir. İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması kodlandırılmış olup, ekli (1) sayılı cetvelde gösterilmiştir. Madde 4- Tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca; bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin yapılması ve bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi gibi çalışmalarda, bu Karar ile belirlenen İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması esas alınacaktır. Madde 5- Bu Kararın uygulanmasında ortaya çıkacak tereddütleri gidermeye Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı yetkilidir. Madde 6- Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Madde 7- Bu Karar hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 135 28/8/2002 Tarihli ve 2002/4720 Sayılı Kararnamenin Eki: I Sayılı Cetvel KOD DÜZEY 1 TR TÜRKİYE TR1 İstanbul DÜZEY 2 İstanbul TR10 İstanbul TR100 TR2 DÜZEY 3 Batı Marmara Tekirdağ TR21 TR211 Tekirdağ TR212 Edirne TR213 Kırklareli Balıkesir TR22 Balıkesir TR221 Çanakkale TR222 TR3 Ege İzmir TR31 İzmir TR310 Aydın TR32 TR321 Aydın TR322 Denizli Muğla TR323 TR33 Manisa TR331 Manisa TR332 Afyon TR333 Kütahya TR334 Uşak TR4 Doğu Marmara TR41 Bursa TR411 Bursa TR412 Eskişehir TR413 Bilecik TR42 Kocaeli TR421 Kocaeli TR422 Sakarya TR423 Düzce TR424 Bolu TR425 Yalova TR5 Batı Anadolu TR51 Ankara TR510 Ankara TR52 Konya TR521 Konya TR522 Karaman TR6 TR61 Akdeniz Antalya TR611 Antalya 136 KOD DÜZEY 1 DÜZEY 2 TR612 DÜZEY 3 Isparta TR613 Burdur TR62 Adana TR621 Adana TR622 Mersin TR63 Hatay TR631 Hatay TR632 Kahramanmaraş TR633 TR7 Osmaniye Orta Anadolu Kırıkkale TR71 TR711 Kırıkkale TR712 Aksaray TR713 Niğde TR714 Nevşehir TR715 Kırşehir TR72 Kayseri TR721 Kayseri TR722 Sivas TR723 TR8 Yozgat Batı Karadeniz TR81 Zonguldak TR811 Zonguldak TR812 Karabük TR813 Bartın TR82 Kastamonu TR821 Kastamonu TR822 Çankırı TR823 Sinop TR83 Samsun TR831 Samsun TR832 Tokat TR833 Çorum TR834 Amasya TR9 Doğu Karadeniz TR90 Trabzon TR901 Trabzon TR902 Ordu TR903 Giresun TR904 Rize TR905 Artvin TR906 Gümüşhane TRA TRA1 Kuzeydoğu Anadolu Erzurum TRA11 Erzurum 137 KOD DÜZEY 1 DÜZEY 2 TRA12 DÜZEY 3 Erzincan TRA13 Bayburt Ağrı TRA2 TRA21 Ağrı TRA22 Kars TRA23 Iğdır TRA24 TRB Ardahan Ortadoğu Anadolu TRB1 Malatya TRB11 Malatya TRB12 Elazığ TRB13 Bingöl TRB14 Tunceli TRB2 Van TRB21 Van TRB22 Muş TRB23 Bitlis Hakkâri TRB24 TRC TRC1 Güneydoğu Anadolu Gaziantep TRC11 Gaziantep TRC12 Adıyaman TRC13 Kilis TRC2 Şanlıurfa Şanlıurfa TRC21 Diyarbakır TRC22 TRC3 Mardin TRC31 Mardin TRC32 Batman TRC33 Şırnak TRC34 Siirt 138 EK 2. İl Bazında İnsani Yoksulluk Göstergeleri Yıl Kaynak Etki Yönü Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2) 2012 TÜİK + Belde ve Köyler Nüfusunun Toplam Nüfus İçindeki Payı (%) 2012 TÜİK + Genç Bağımlılık Oranı (%) 2012 TÜİK + Yaşlı Bağımlılık Oranı (%) 2012 TÜİK + Anne Ölüm Hızı (Yüz binde) 2008-2012* TÜİK + Bebek Ölüm Hızı (Binde) 2010-2012* TÜİK + 2011 TÜİK + 2007-2011* TÜİK + 2010 TÜİK + 2012 TÜİK + Okul Öncesi (3-5 Yaş) Okullaşma Oranı (%) 2011-2012 MEB - Ortaöğretim Okullaşma Oranı (%) 2011-2012 TÜİK - Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı – İlköğretim 2011-2012 TÜİK + Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı – İlköğretim 2011-2012 TÜİK + Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı – Ortaöğretim 2011-2012 TÜİK + Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı – Ortaöğretim Göstergeler Demografi En Az Bir Engeli Olan Kişi Sayısının İl Nüfusu İçindeki Payı (%) Kaba İntihar Hızı (Binde) Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlülerin Nüfusa Oranı (%) Eğitim Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%) 2011-2012 TÜİK + Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%) 2012 TÜİK - Öğretim Elemanı Başına Düşen Öğrenci Sayısı 2011 TÜİK + Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı 2011 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı 2011 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı 2011 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı 2011 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı 2011 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı 2011 TÜİK - İstihdam Sosyal Güvenlik Kapsamının (Yeşil Kart Hariç) Dışında Kalan Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (%) Ortalama Günlük Kazanç (TL) 2010 SGK + 2010 SGK - Halk Kütüphaneleri Bin Kişi Başına Yararlanma Sayısı 2010 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Sinema Gösteri Sayısı 2010 TÜİK - Sinema Seyirci Sayısının Nüfusa Oranı (%) 2010 TÜİK - Yüz Bin Kişi Başına Tiyatro Gösteri Sayısı 2010 TÜİK - Tiyatro Seyirci Sayısının Nüfusa Oranı (%) 2010 TÜİK - Konut Kiracı Durumundaki Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Borulu Su Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) 2011 TÜİK + 2011 TÜİK + Sağlık Kültür 139 EK 2. İl Bazında İnsani Yoksulluk Göstergeleri Yıl Kaynak Etki Yönü 2011 TÜİK + 2011 TÜİK + Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı 2011 BTK - Geniş bant İnternet Abone Sayısının İl Nüfusuna Oranı (%) Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı (%) Atık Hizmeti Verilen Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (%) 2011 BTK - 2010 TÜİK - 2010 TÜİK - 2011 TÜİK - Göstergeler Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Erişilebilirlik ve Çevre Km2 Başına Düşen İl ve Devlet Yol Uzunluğu *Gösterge yıllar itibarıyla dalgalı bir seyir izlediği için belirtilen dönemin ortalama değeri alınmıştır. Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur. 140 EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri Demografi Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2) Belde ve Köyler Nüfusunun Toplam Nüfus İçindeki Oranı (%) Genç Bağımlılık Oranı (%) Yaşlı Bağımlılık Oranı (%) Anne Ölüm Hızı (yüz binde) Bebek Ölüm Hızı (Binde) En Az Bir Engeli Olan Kişi Sayısının Toplam Nüfus İçindeki Oranı (%) Kaba İntihar Hızı (Binde) Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlülerin Nüfusa Oranı (%) İl Kodu İl Adı TR100 İstanbul 2666 1,04 32,74 8,1 0,72 8,7 4,92 3,07 0,10 TR211 Tekirdağ 135 30,89 29,94 10,26 0,92 9,3 5,33 5,43 0,16 TR212 Edirne 66 30,8 22,26 16,04 1,40 8,2 8,65 5,27 0,30 TR213 Kırklareli 54 31,96 22,9 15,96 0,47 6,9 7,49 5,33 0,12 TR221 Balıkesir 81 38,68 25,89 17,93 0,62 11,2 8,25 4,53 0,18 TR222 Çanakkale 50 43,68 23,2 17,96 0,84 12,4 5,94 6,04 0,28 TR310 İzmir 333 8,58 27,28 12,69 0,59 10,5 5,20 4,34 0,20 TR321 Aydın 128 39,21 29,26 15,75 0,63 12,1 9,23 7,13 0,24 TR322 Denizli 81 29,43 31,27 13,34 0,64 11,2 9,55 5,34 0,25 TR323 Muğla 66 56,07 28,29 14,28 0,65 10,2 7,55 5,43 0,18 TR331 Manisa 103 32,81 30,87 13,84 1,14 12,2 6,59 4,03 0,19 TR332 Afyonkarahisar 49 46,32 35,78 14,21 1,21 12,8 7,01 4,12 0,18 TR333 Kütahya 48 34,56 27,11 15,23 1,06 14,1 7,24 4,73 0,12 TR334 Uşak 64 31,73 29,94 15,26 0,23 13,2 7,77 5,42 0,18 TR411 Bursa 258 10,65 31,99 11,02 0,59 9,4 5,39 3,39 0,13 TR412 Eskişehir 57 9,99 25,42 13,64 1,23 9,6 5,40 5,17 0,11 TR413 Bilecik 47 24,09 27,96 14,93 0,39 8,6 8,53 5,14 0,16 TR421 Kocaeli 453 6,56 34,45 8,62 1,06 9,3 4,38 2,94 0,10 TR422 Sakarya 186 24,56 33,4 11,77 1,11 12,1 5,84 3,44 0,13 TR423 Düzce 135 41,86 33,33 12,29 0,67 12,6 9,46 2,97 0,14 TR424 Bolu 34 35,39 27,64 17,32 0,57 8,8 7,94 4,35 0,21 TR425 Yalova 250 29,45 29,14 14,62 0,36 8,1 8,44 3,77 0,11 TR510 Ankara 203 2,49 30,67 9,92 0,60 8,7 4,76 3,81 0,10 TR521 Konya 53 23,8 39,4 11,67 1,08 15,3 6,02 3,57 0,09 TR522 Karaman 27 29,67 36,99 14,01 0,33 14,5 8,92 5,83 0,17 TR611 Antalya 101 28,67 33,19 9,66 1,10 9,2 5,56 5,29 0,20 TR612 Isparta 50 31,97 29,1 15,47 0,75 15,1 7,32 4,29 0,21 TR613 Burdur 37 38 28,34 19,49 0,65 10,9 10,39 5,87 0,20 TR621 Adana 153 11,24 39,49 9,15 1,10 12,7 6,36 4,16 0,14 TR622 Mersin 109 21,09 36,78 10,69 0,80 11,2 6,68 4,52 0,14 TR631 Hatay 255 49,95 45,79 9,22 1,15 13,3 6,36 2,51 0,05 TR632 Kahramanmaraş 74 36,46 48,93 10,64 1,87 13,4 8,14 3,20 0,10 TR633 Osmaniye 158 26,23 44,34 9,93 1,61 13,8 7,47 3,14 0,14 TR711 Kırıkkale 61 15,2 31,02 13,94 1,67 11,0 7,51 3,58 0,10 TR712 Aksaray 50 37,83 41,71 11,06 1,40 12,8 9,41 3,92 0,09 TR713 Niğde 46 49,02 41,51 13,12 1,14 11,7 9,99 4,05 0,08 TR714 Nevşehir 53 43,12 35,39 14,64 1,36 9,3 8,24 4,82 0,18 TR715 Kırşehir 35 26,78 31,2 14,5 0,34 10,1 11,04 6,28 0,09 TR721 Kayseri 75 12,44 39,57 10,69 1,95 10,7 5,48 3,67 0,14 TR722 Sivas 22 31,29 36,32 15,69 1,00 11,2 8,46 3,64 0,05 TR723 Yozgat 32 41,29 37,44 15,23 0,49 10,0 9,28 2,22 0,06 141 EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) Demografi İl Kodu İl Adı TR811 Zonguldak 184 52,63 28,76 12,98 1,31 8,7 En Az Bir Engeli Olan Kişi Sayısının Toplam Nüfus İçindeki Oranı (%) 9,52 4,86 0,11 TR812 Karabük 55 23,19 26,18 16,56 0,72 9,0 8,81 3,19 0,13 TR813 Bartın 91 63,83 27,36 16,98 0,84 9,9 10,71 5,63 0,13 TR821 Kastamonu 27 43,86 28,12 23,51 1,18 10,1 9,53 5,10 0,13 TR822 Çankırı 25 37,41 29,97 21,58 1,42 9,0 10,86 2,93 0,05 TR823 Sinop 35 45,46 29,51 25,3 1,28 13,1 10,63 4,40 0,07 TR831 Samsun 138 32,86 33,23 13,94 1,03 10,5 8,86 3,91 0,09 TR832 Tokat 62 41,61 34,78 16,3 1,29 15,5 10,44 4,13 0,10 TR833 Çorum 41 31,03 33,16 18,7 0,60 10,2 11,93 3,98 0,14 TR834 Amasya 57 34,38 31,21 18,67 0,49 8,8 9,84 3,60 0,16 TR901 Trabzon 162 43,68 31,22 15,36 0,80 9,3 8,71 2,97 0,06 TR902 Ordu 125 42,9 33,1 17,35 0,89 12,1 8,30 3,79 0,07 TR903 Giresun 61 40,66 29,07 20,87 0,78 10,5 13,05 3,10 0,09 TR904 Rize 83 35,95 30,56 15,59 0,70 10,3 9,35 3,27 0,04 TR905 Artvin 23 43,94 27,8 20,6 1,94 11,7 9,95 7,51 0,06 TR906 Gümüşhane 21 50,07 32,21 17,14 1,79 9,5 9,05 2,29 0,03 TRA11 Erzurum 31 34,53 45,72 11,43 1,79 11,9 6,96 3,24 0,11 TRA12 Erzincan 19 40,59 31,96 15,87 1,44 9,9 11,84 3,90 0,15 TRA13 Bayburt 20 46,48 35,89 14,9 0,00 7,0 7,03 2,12 0,03 TRA21 Ağrı 48 47,05 69,81 6,53 3,40 19,0 8,03 4,21 0,10 TRA22 Kars 30 56,95 49,22 10,93 2,95 13,4 7,67 6,41 0,12 TRA23 Iğdır 53 46,7 53,33 8,52 3,98 10,0 6,67 5,67 0,05 TRA24 Ardahan 22 64,82 38,06 16,1 1,59 13,2 7,43 6,60 0,08 TRB11 Malatya 65 33,79 37,95 12,64 2,01 17,0 9,15 3,63 0,07 TRB12 Elazığ 67 25,54 36,54 12,15 0,79 13,2 7,61 5,07 0,14 TRB13 Bingöl 32 42,8 45,56 8,75 1,76 16,5 7,90 4,00 0,04 TRB14 Tunceli 12 33,08 19,62 15,37 1,05 11,2 11,04 9,00 0,10 TRB21 Van 55 47,84 66,89 5,43 3,41 11,5 4,95 4,93 0,09 TRB22 Muş 51 62,62 68,42 6,78 2,91 14,7 3,99 4,77 0,03 TRB23 Bitlis 48 45,76 62,95 6,93 4,32 12,3 7,14 4,01 0,04 TRB24 Hakkâri 39 44,24 54,31 4,21 5,37 15,4 6,85 2,38 0,05 TRC11 Gaziantep 264 10,82 56,54 7,7 1,71 17,1 6,59 3,59 0,14 TRC12 Adıyaman 85 38,62 48,89 10,01 1,94 14,3 6,62 3,06 0,04 TRC13 Kilis 87 28,46 50,15 12,55 2,61 15,3 8,93 3,15 0,11 TRC21 Şanlıurfa 94 44,64 75,38 6,28 2,80 16,5 6,02 3,22 0,04 TRC22 Diyarbakır 106 27,44 59,42 6,92 1,62 14,0 7,68 4,44 0,11 TRC31 Mardin 88 40,74 63,65 8,31 2,90 15,9 6,27 2,14 0,03 TRC32 Batman 115 25,3 67,36 6,61 2,91 13,6 5,16 4,72 0,04 TRC33 Şırnak 65 35,99 76,14 5,26 5,38 15,9 6,69 2,77 0,04 TRC34 Siirt 57 38,34 69,25 7,3 2,33 17,3 5,80 4,94 0,03 TR Türkiye 98 22,72 36,91 11,12 1,14 11,80 6,53 3,92 0,12 Nüfus Yoğunluğu (kişi/km2) Belde ve Köyler Nüfusunun Toplam Nüfus İçindeki Oranı (%) Genç Bağımlılı k Oranı (%) Yaşlı Bağımlılı k Oranı (%) Anne Ölüm Hızı (yüz binde) Bebek Ölüm Hızı (Binde) 142 Kaba İntihar Hızı (Binde) Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlülerin Nüfusa Oranı (%) EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) Eğitim Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%) Okul Öncesi Okullaşma Oranı (%) Ortaöğretim Okullaşma Oranı (%) Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı İlköğretim Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı İlköğretim Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı Ortaöğretim Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı Ortaöğretim Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%) Öğretim Elemanı Başına Düşen Öğrenci Sayısı İl Kodu İl Adı TR100 İstanbul 2,74 20,30 71,40 44 26 38 20 13,29 14,57 TR211 Tekirdağ 2,00 33,42 78,57 28 22 29 18 9,73 37,99 TR212 Edirne 3,67 38,51 82,96 19 16 22 12 10,04 22,05 TR213 Kırklareli 2,90 37,20 83,77 20 18 28 16 10,06 31,34 TR221 Balıkesir 3,20 33,52 76,72 22 16 26 13 10,29 34,29 TR222 Çanakkale 2,14 40,51 82,61 19 15 22 12 10,93 27,14 TR310 İzmir 2,10 41,75 75,52 30 17 33 15 13,61 13,74 TR321 Aydın 2,83 33,89 73,01 22 16 26 13 10,22 22,15 TR322 Denizli 2,10 39,84 74,60 23 16 27 14 10,11 26,81 TR323 Muğla 2,33 35,45 74,12 20 15 26 13 11,96 25,55 TR331 Manisa 3,48 33,62 71,28 24 18 27 14 8,10 28,52 TR332 Afyonkarahisar 3,80 31,70 63,82 21 18 25 15 7,49 28,50 TR333 Kütahya 3,04 42,66 81,75 20 16 24 14 8,00 46,04 TR334 Uşak 3,32 37,70 75,51 20 15 25 15 8,86 29,76 TR411 Bursa 3,44 28,24 76,21 34 20 36 16 10,82 20,71 TR412 Eskişehir 2,53 37,24 86,13 25 17 28 14 13,73 618,58 TR413 Bilecik 2,82 37,35 90,75 21 18 19 14 9,93 30,56 TR421 Kocaeli 2,98 31,78 79,38 28 21 31 18 11,50 24,23 TR422 Sakarya 3,81 35,91 74,37 26 20 32 16 8,94 35,31 TR423 Düzce 4,23 34,12 74,84 19 16 28 15 8,67 22,20 TR424 Bolu 4,45 35,83 90,28 22 15 25 13 10,41 18,82 TR425 Yalova 2,62 35,81 81,75 23 16 24 14 12,24 17,85 TR510 Ankara 2,57 28,44 82,93 34 18 33 14 17,87 9,61 TR521 Konya 3,15 36,25 64,25 27 19 31 16 9,40 19,45 TR522 Karaman 3,05 38,03 69,84 20 17 24 16 8,64 34,06 TR611 Antalya 1,45 37,29 72,19 27 19 30 16 12,45 16,40 TR612 Isparta 3,43 39,82 88,88 18 15 21 12 11,52 23,62 TR613 Burdur 3,61 49,57 80,52 16 13 22 12 9,78 37,09 TR621 Adana 4,70 25,61 68,03 37 22 36 17 10,18 22,90 TR622 Mersin 2,83 51,97 69,47 30 18 33 15 10,48 21,11 TR631 Hatay 3,09 62,40 64,87 30 20 40 19 8,22 29,30 TR632 Kahramanmaraş 6,63 25,88 60,56 34 21 34 17 7,46 18,63 TR633 Osmaniye 6,62 28,49 72,78 32 19 36 16 9,24 23,84 TR711 Kırıkkale 4,46 34,25 83,83 21 16 24 14 9,34 22,25 TR712 Aksaray 5,68 28,48 56,63 21 18 29 15 7,03 24,09 TR713 Niğde 4,70 36,32 61,62 21 17 25 14 7,90 25,27 TR714 Nevşehir 4,16 47,26 67,71 19 15 22 12 8,26 41,35 TR715 Kırşehir 4,72 35,17 82,51 20 13 24 13 9,62 33,29 TR721 Kayseri 3,32 25,49 74,24 28 19 29 15 10,54 17,54 TR722 Sivas 6,49 25,34 70,53 21 17 28 16 9,34 22,54 TR723 Yozgat 5,28 34,38 61,76 19 17 22 15 6,69 22,71 TR811 Zonguldak 6,54 26,70 77,18 24 17 26 14 8,64 19,89 TR812 Karabük 6,20 35,41 88,19 21 15 21 11 10,77 29,36 TR813 Bartın 5,95 37,17 74,65 18 16 23 13 7,72 17,41 TR821 Kastamonu 8,50 38,14 74,16 21 15 23 13 7,62 24,55 143 EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) Eğitim Okuma Yazma Bilmeyen Nüfus Oranı (%) Okul Öncesi Okullaşma Oranı (%) Ortaöğretim Okullaşma Oranı (%) Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı İlköğretim Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı İlköğretim Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı Ortaöğretim Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı Ortaöğretim Yüksekokul veya Fakülte Mezunu Oranı (%) Öğretim Elemanı Başına Düşen Öğrenci Sayısı İl Kodu İl Adı TR822 Çankırı 5,90 31,61 76,78 17 18 20 13 7,82 21,06 TR823 Sinop 5,72 39,20 73,40 17 16 20 12 8,53 15,41 TR831 Samsun 3,56 38,63 69,46 26 17 31 14 9,37 18,77 TR832 Tokat 3,47 31,78 65,41 19 16 27 15 8,00 21,08 TR833 Çorum 6,21 32,67 68,29 23 17 25 14 7,72 24,83 TR834 Amasya 4,18 57,26 82,63 19 14 24 13 9,62 30,57 TR901 Trabzon 5,35 48,34 80,68 21 15 26 13 11,55 21,29 TR902 Ordu 7,55 29,84 69,59 24 17 29 14 7,59 37,36 TR903 Giresun 6,02 40,77 81,52 21 16 21 13 9,13 60,28 TR904 Rize 4,31 39,02 89,72 19 15 21 14 9,83 19,03 TR905 Artvin 4,48 39,13 84,33 16 15 21 15 9,97 15,77 TR906 Gümüşhane 5,37 32,94 66,70 17 17 22 14 9,00 17,35 TRA11 Erzurum 7,15 30,83 52,48 25 17 26 15 9,09 19,03 TRA12 Erzincan 7,09 34,51 80,86 18 15 24 15 10,01 22,81 TRA13 Bayburt 6,06 33,32 69,48 14 15 22 17 8,07 41,63 TRA21 Ağrı 9,49 15,30 32,13 38 27 32 21 5,07 24,95 TRA22 Kars 7,87 27,10 46,42 22 18 32 19 7,41 22,24 TRA23 Iğdır 9,30 27,14 53,61 28 20 33 20 7,30 14,08 TRA24 Ardahan 7,68 44,39 59,53 16 16 23 15 7,16 29,13 TRB11 Malatya 7,28 32,15 78,38 27 17 30 15 10,66 16,81 TRB12 Elazığ 5,41 45,27 74,55 30 19 32 15 9,95 18,05 TRB13 Bingöl 9,51 28,55 48,90 26 19 30 16 6,90 15,65 TRB14 Tunceli 7,91 46,19 79,79 13 10 13 10 10,77 12,02 TRB21 Van 9,00 26,51 26,71 37 22 28 14 5,42 14,61 TRB22 Muş 10,06 37,63 33,91 34 24 30 19 5,42 15,27 TRB23 Bitlis 8,24 29,19 39,38 28 22 28 18 6,77 22,28 TRB24 Hakkâri 8,47 15,09 52,78 38 25 50 27 6,53 8,14 TRC11 Gaziantep 4,74 19,49 56,65 43 27 41 22 7,19 22,26 TRC12 Adıyaman 7,91 27,53 61,70 33 19 37 19 7,31 33,08 TRC13 Kilis 5,78 26,79 66,52 25 21 25 19 7,24 41,59 TRC21 Şanlıurfa 10,36 36,17 37,77 48 32 38 24 5,26 17,57 TRC22 Diyarbakır 9,02 26,99 48,33 43 25 45 22 7,10 17,51 TRC31 Mardin 10,94 20,83 45,18 39 23 36 22 6,00 11,93 TRC32 Batman 8,04 22,23 50,09 42 24 49 24 7,28 22,07 TRC33 Şırnak 10,42 21,57 39,26 40 26 36 22 5,90 12,90 TRC34 Siirt 10,38 36,23 41,17 31 22 32 20 6,75 25,52 TR Türkiye 4,22 30,87 67,37 30 20 31 16 10,79 34,61 144 EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) Sağlık Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı İstanbul 188 39 38 146 41 222 Tekirdağ 124 29 34 133 65 183 TR212 Edirne 277 26 41 222 113 477 TR213 Kırklareli 126 25 40 127 89 230 TR221 Balıkesir 126 27 41 155 114 251 TR222 Çanakkale 142 30 36 194 117 243 TR310 İzmir 223 44 47 189 66 274 TR321 Aydın 158 34 47 165 90 255 TR322 Denizli 178 38 44 166 112 227 TR323 Muğla 139 35 52 182 106 201 TR331 Manisa 151 24 36 155 80 281 TR332 Afyonkarahisar 143 16 34 152 83 274 TR333 Kütahya 120 17 31 173 83 301 TR334 Uşak 122 27 36 195 154 288 TR411 Bursa 148 29 35 186 68 233 TR412 Eskişehir 197 31 45 238 91 420 TR413 Bilecik 123 25 28 163 86 145 TR421 Kocaeli 151 30 28 163 66 219 TR422 Sakarya 125 29 26 123 69 170 TR423 Düzce 179 22 32 170 61 194 TR424 Bolu 218 29 42 225 93 470 TR425 Yalova 133 34 38 149 65 156 TR510 Ankara 306 48 50 246 64 332 TR521 Konya 165 23 34 166 68 325 TR522 Karaman 128 21 42 185 88 257 TR611 Antalya 186 38 51 151 81 237 TR612 Isparta 227 31 47 263 150 546 TR613 Burdur 132 26 47 199 151 272 TR621 Adana 165 29 33 152 62 290 TR622 Mersin 138 22 33 139 88 192 TR631 Hatay 116 22 32 110 58 168 TR632 Kahramanmaraş 116 15 25 131 72 181 TR633 Osmaniye 124 20 30 155 89 181 TR711 Kırıkkale 234 20 36 213 91 350 TR712 Aksaray 112 18 34 136 73 189 TR713 Niğde 109 18 30 149 96 187 TR714 Nevşehir 121 19 40 140 86 216 TR715 Kırşehir 123 21 37 165 112 242 TR721 Kayseri 178 23 33 200 78 312 TR722 Sivas 179 19 30 191 86 376 TR723 Yozgat 125 14 25 144 79 211 TR811 Zonguldak 176 24 30 195 74 333 TR812 Karabük 141 28 42 182 100 291 TR813 Bartın 118 19 36 177 81 223 TR821 Kastamonu 136 21 34 213 74 307 İl Kodu İl Adı TR100 TR211 145 EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) Sağlık İl Kodu İl Adı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hekim Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Diş Hekimi Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Eczacı Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Hemşire Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Düşen Ebe Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Toplam Hastane Yatak Sayısı TR822 Çankırı 130 23 34 186 86 248 TR823 Sinop 122 23 38 192 98 246 TR831 Samsun 193 35 35 202 79 325 TR832 Tokat 136 16 31 182 93 293 TR833 Çorum 118 21 30 151 77 274 TR834 Amasya 119 27 36 201 105 223 TR901 Trabzon 223 27 42 316 92 398 TR902 Ordu 124 17 33 175 99 271 TR903 Giresun 131 17 35 212 119 300 TR904 Rize 156 27 32 209 80 313 TR905 Artvin 136 20 27 201 123 270 TR906 Gümüşhane 133 20 24 213 82 257 TRA11 Erzurum 199 20 23 213 71 408 TRA12 Erzincan 141 22 26 206 103 275 TRA13 Bayburt 132 20 22 175 65 196 TRA21 Ağrı 91 8 14 100 46 121 TRA22 Kars 119 12 14 117 94 170 TRA23 Iğdır 101 15 21 141 77 143 TRA24 Ardahan 135 11 16 173 74 140 TRB11 Malatya 188 22 28 236 109 297 TRB12 Elazığ 210 20 30 226 102 509 TRB13 Bingöl 111 9 17 174 90 242 TRB14 Tunceli 134 20 16 190 193 214 TRB21 Van 136 10 14 126 49 214 TRB22 Muş 112 6 12 125 54 147 TRB23 Bitlis 104 8 14 129 50 198 TRB24 Hakkâri 97 5 7 98 33 130 TRC11 Gaziantep 130 13 24 133 55 234 TRC12 Adıyaman 98 11 22 129 70 93 TRC13 Kilis 117 18 28 154 80 130 TRC21 Şanlıurfa 103 7 20 98 41 122 TRC22 Diyarbakır 143 13 23 172 60 254 TRC31 Mardin 90 11 18 101 47 114 TRC32 Batman 106 10 23 133 47 198 TRC33 Şırnak 97 5 10 85 36 123 TRC34 Siirt 118 10 21 123 51 175 TR Türkiye 169 28 35 167 69 252 146 EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) İstihdam ve Kültür Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (%) Ortalama Günlük Kazanç (TL) Halk Kütüphaneleri Bin Kişi Başına Yararlanma Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Sinema Gösteri Sayısı Sinema Seyirci Sayısının Nüfusa Oranı Yüz Bin Kişi Başına Tiyatro Gösteri Sayısı Tiyatro Seyirci Sayısının Nüfusa Oranı İl Kodu İl Adı TR100 İstanbul 6,19 47,22 30 75,57 94,16 92,04 17,79 TR211 Tekirdağ 6,26 41,04 148 41,10 28,97 0,00 0,00 TR212 Edirne 13,65 36,71 677 58,91 46,36 0,00 0,00 TR213 Kırklareli 9,97 43,86 505 49,88 12,99 69,71 6,31 TR221 Balıkesir 9,10 37,31 322 44,61 27,83 0,00 0,00 TR222 Çanakkale 9,83 39,20 456 34,67 35,10 0,00 0,00 TR310 İzmir 9,15 43,25 88 77,57 73,00 49,38 10,74 TR321 Aydın 12,65 36,48 365 39,50 41,44 10,51 2,83 TR322 Denizli 8,05 33,88 548 52,91 67,02 8,48 2,83 TR323 Muğla 6,74 38,41 249 77,19 35,69 12,72 5,22 TR331 Manisa 12,17 40,70 428 26,46 13,51 13,85 4,11 TR332 Afyonkarahisar 12,95 36,14 329 53,76 18,02 3,73 1,12 TR333 Kütahya 22,44 39,01 408 12,36 13,52 2,37 0,91 TR334 Uşak 10,01 33,87 256 28,10 18,25 33,43 6,20 TR411 Bursa 5,07 42,50 107 52,81 56,37 27,67 5,44 TR412 Eskişehir 7,23 44,46 393 71,80 83,92 83,18 19,00 TR413 Bilecik 14,19 46,38 497 33,28 9,74 0,00 0,00 TR421 Kocaeli 5,68 55,06 84 42,05 41,86 28,65 7,70 TR422 Sakarya 10,67 44,00 188 32,88 34,83 16,96 4,29 TR423 Düzce 8,07 36,94 213 15,38 10,05 20,70 5,16 TR424 Bolu 8,14 40,19 377 35,40 42,40 8,85 2,73 TR425 Yalova 9,91 40,14 68 106,02 120,13 35,34 5,79 TR510 Ankara 11,29 46,67 115 71,21 92,81 63,81 16,22 TR521 Konya 12,21 36,84 442 26,91 29,85 10,13 3,50 TR522 Karaman 13,86 35,89 282 47,28 25,72 0,00 0,00 TR611 Antalya 11,10 40,41 166 85,53 68,58 17,14 3,40 TR612 Isparta 12,64 36,29 501 71,83 26,12 0,00 0,00 TR613 Burdur 16,85 35,95 763 65,28 68,15 0,00 0,00 TR621 Adana 18,59 41,77 198 26,95 45,74 42,35 7,46 TR622 Mersin 22,74 38,46 299 26,82 33,53 3,94 0,34 TR631 Hatay 25,37 42,15 158 24,45 20,67 5,47 1,84 TR632 Kahramanmaraş 26,69 35,76 299 34,46 15,02 0,57 0,27 TR633 Osmaniye 17,42 36,30 403 3,13 0,63 9,18 0,62 TR711 Kırıkkale 13,13 49,71 627 22,77 34,48 8,68 2,87 TR712 Aksaray 20,53 39,06 514 28,87 14,21 4,24 1,85 TR713 Niğde 25,28 36,37 313 38,17 18,93 6,21 1,81 TR714 Nevşehir 13,47 34,58 1126 65,88 22,27 6,38 3,91 TR715 Kırşehir 18,36 38,52 1621 49,58 22,54 27,49 6,96 TR721 Kayseri 13,89 38,20 203 25,84 36,58 4,29 1,19 TR722 Sivas 18,45 42,04 509 24,91 45,93 23,98 5,70 TR723 Yozgat 24,76 39,65 285 27,10 11,97 0,00 0,00 TR811 Zonguldak 7,59 64,07 175 60,67 45,91 5,65 1,12 TR812 Karabük 4,89 45,53 417 96,66 40,83 5,27 1,81 TR813 Bartın 8,05 38,38 341 42,61 31,96 25,56 2,56 TR821 Kastamonu 16,10 39,76 384 46,23 29,62 0,00 0,00 147 EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) İstihdam ve Kültür İl Kodu İl Adı Sosyal Güvenlik Kapsamının Dışında Kalan Nüfusun İl Nüfusuna Oranı (%) TR822 Çankırı 10,83 37,90 1523 10,05 5,03 0,00 0,00 TR823 Sinop 21,54 40,67 914 1,48 0,82 91,74 16,82 TR831 Samsun 19,03 39,20 327 54,04 38,17 64,18 7,67 TR832 Tokat 22,24 36,69 429 36,91 28,43 0,00 0,00 TR833 Çorum 17,89 34,96 989 46,32 20,67 2,24 0,79 TR834 Amasya 16,79 38,06 336 31,06 14,86 0,00 0,00 TR901 Trabzon 13,59 36,55 355 72,80 87,82 39,94 8,62 TR902 Ordu 24,77 34,73 465 46,44 21,88 63,13 10,94 TR903 Giresun 20,33 35,77 1081 20,51 17,15 37,21 4,80 TR904 Rize 9,51 37,93 353 51,93 31,91 0,00 0,00 TR905 Artvin 18,77 42,83 633 18,21 4,86 0,00 0,00 TR906 Gümüşhane 21,53 41,48 615 0,00 0,00 0,00 0,00 TRA11 Erzurum 34,71 43,44 372 63,45 47,71 41,74 4,98 TRA12 Erzincan 17,50 42,32 647 22,23 3,56 2,22 0,44 TRA13 Bayburt 25,95 40,99 512 0,00 0,00 0,00 0,00 TRA21 Ağrı 63,49 45,65 308 0,00 0,00 0,00 0,00 TRA22 Kars 43,94 42,27 337 10,60 1,29 2,98 0,87 TRA23 Iğdır 40,17 38,12 347 0,00 0,00 2,71 0,76 TRA24 Ardahan 35,96 43,53 484 17,07 3,60 13,28 2,09 TRB11 Malatya 24,28 35,93 374 33,62 38,53 1,76 0,50 TRB12 Elazığ 20,59 38,41 577 36,19 15,71 9,05 1,91 TRB13 Bingöl 50,78 43,08 562 39,19 14,89 4,31 1,57 TRB14 Tunceli 28,54 45,36 612 0,00 0,00 5,22 1,13 TRB21 Van 55,28 43,29 91 7,73 3,38 23,66 5,59 TRB22 Muş 58,60 46,44 820 12,29 3,97 0,00 0,00 TRB23 Bitlis 58,70 46,06 405 18,86 7,87 7,91 2,10 TRB24 Hakkâri 54,01 47,86 559 9,55 6,09 2,79 0,80 TRC11 Gaziantep 18,43 34,03 366 41,98 25,07 3,18 1,29 TRC12 Adıyaman 44,71 37,27 380 3,22 2,41 2,54 0,78 TRC13 Kilis 27,42 36,99 507 0,00 0,00 0,00 0,00 TRC21 Şanlıurfa 40,74 39,58 304 17,55 7,77 5,05 1,51 TRC22 Diyarbakır 44,97 40,61 192 38,13 21,14 15,63 3,11 TRC31 Mardin 45,09 38,61 359 8,33 2,21 2,55 0,48 TRC32 Batman 43,48 43,90 217 52,53 35,57 18,03 3,63 TRC33 Şırnak 55,88 38,87 316 0,00 0,00 0,00 0,00 TRC34 Siirt 45,60 43,18 425 5,99 4,99 2,66 1,10 TR Türkiye 17,00 43,39 262 48,83 48,54 34,42 7,12 Ortalama Günlük Kazanç (TL) Halk Kütüphaneleri Bin Kişi Başına Yararlanma Sayısı Yüz Bin Kişi Başına Sinema Gösteri Sayısı Sinema Seyirci Sayısının Nüfusa Oranı 148 Yüz Bin Kişi Başına Tiyatro Gösteri Sayısı Tiyatro Seyirci Sayısının Nüfusa Oranı EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) Konut, Erişilebilirlik ve Çevre Kiracı Durumundaki Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Borulu Su Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı Geniş bant İnternet Abone Sayısının İl Nüfusuna Oranı (%) Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı (%) Atık Hizmeti Verilen Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı (%) Km2 Başına Düşen İl ve Devlet Yol Uzunluğu İl Kodu İl Adı TR100 İstanbul 31,5 0,3 0,1 0,2 1,18 15,85 91 99 0,098 TR211 Tekirdağ 22,2 1,6 5,6 1,3 0,85 12,50 90 88 0,101 TR212 Edirne 16,6 4,4 16,1 2,9 0,79 12,44 92 74 0,113 TR213 Kırklareli 17,0 2,4 12,5 2,9 0,31 12,43 94 80 0,086 TR221 Balıkesir 19,5 3,4 13,5 1,6 0,83 11,08 89 72 0,087 TR222 Çanakkale 19,2 5,9 17,0 2,4 0,84 12,90 91 66 0,107 TR310 İzmir 26,5 1,6 5,7 1,6 0,95 14,99 90 93 0,108 TR321 Aydın 19,7 4,3 21,3 4,7 0,81 10,14 77 74 0,091 TR322 Denizli 23,5 4,2 11,9 3,2 0,89 10,09 89 83 0,071 TR323 Muğla 23,4 3,0 9,8 2,5 0,93 14,32 60 69 0,071 TR331 Manisa 18,8 3,9 18,4 3,6 0,79 7,45 95 79 0,084 TR332 Afyonkarahisar 15,7 1,9 10,7 2,4 0,79 6,60 90 77 0,072 TR333 Kütahya 20,5 0,3 1,9 0,9 0,82 8,35 99 79 0,079 TR334 Uşak 21,6 2,1 8,5 1,5 0,85 7,72 93 75 0,088 TR411 Bursa 24,9 0,5 2,7 0,8 0,86 12,00 93 91 0,107 TR412 Eskişehir 26,5 0,4 6,8 1,3 0,94 14,38 92 90 0,061 TR413 Bilecik 22,9 0,8 3,7 1,5 0,81 11,21 97 82 0,109 TR421 Kocaeli 26,3 0,2 0,1 0,4 0,93 12,53 90 93 0,110 TR422 Sakarya 18,9 0,1 0,1 0,1 0,85 9,39 76 78 0,119 TR423 Düzce 17,6 0,3 0,2 0,2 0,80 9,53 86 61 0,068 TR424 Bolu 22,9 0,3 0,1 0,6 0,87 11,33 99 65 0,075 TR425 Yalova 23,8 0,3 0,4 0,4 0,88 13,83 93 85 0,153 TR510 Ankara 30,2 0,5 1,5 0,7 1,00 16,22 100 98 0,068 TR521 Konya 24,0 1,9 9,4 3,4 0,79 7,97 85 88 0,079 TR522 Karaman 22,7 1,1 14,6 3,8 0,64 8,35 76 77 0,074 TR611 Antalya 29,9 1,9 2,9 1,8 1,01 12,98 62 85 0,083 TR612 Isparta 21,4 1,4 7,0 3,2 1,07 9,67 96 83 0,087 TR613 Burdur 16,0 1,5 8,5 3,1 0,83 8,88 79 73 0,081 TR621 Adana 18,7 1,3 11,9 4,0 0,87 8,04 91 90 0,068 TR622 Mersin 21,5 1,8 11,1 4,1 0,76 8,60 72 87 0,077 TR631 Hatay 16,3 3,8 10,2 5,3 0,74 6,18 68 78 0,108 TR632 Kahramanmaraş 18,4 3,5 16,5 3,2 0,50 4,06 82 75 0,065 TR633 Osmaniye 15,8 2,0 18,4 3,7 0,75 3,96 83 77 0,091 TR711 Kırıkkale 20,8 3,5 8,7 4,2 0,98 7,81 96 89 0,082 TR712 Aksaray 19,6 2,9 21,5 6,8 0,76 6,04 56 80 0,064 TR713 Niğde 17,2 1,1 27,0 3,5 0,72 5,40 71 76 0,064 TR714 Nevşehir 21,8 1,6 11,5 4,3 0,80 8,86 87 79 0,095 TR715 Kırşehir 21,9 1,9 13,0 9,0 1,54 6,93 82 83 0,083 TR721 Kayseri 23,3 0,7 6,6 1,8 0,69 8,83 97 91 0,068 TR722 Sivas 20,0 2,0 6,9 3,9 0,57 7,35 96 74 0,073 TR723 Yozgat 17,5 5,2 18,0 4,6 0,72 5,15 87 72 0,073 TR811 Zonguldak 19,6 0,2 0,4 0,4 0,85 11,30 82 67 0,131 TR812 Karabük 19,4 0,7 0,0 0,6 0,81 10,39 97 79 0,095 149 EK 3. İl Bazında İnsani Yoksulluk Gösterge Değerleri (devam) Konut, Erişilebilirlik ve Çevre Konutun İçinde Borulu Su Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Tuvalet Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Konutun İçinde Banyo Bulunmayan Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı Geniş bant İnternet Abone Sayısının İl Nüfusuna Oranı (%) Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı (%) Atık Hizmeti Verilen Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı (%) Km2 Başına Düşen İl ve Devlet Yol Uzunluğu İl Kodu İl Adı Kiracı Durumundaki Hanehalkı Sayısının Toplam Hanehalkı Sayısı İçindeki Oranı (%) TR813 Bartın 15,2 0,5 0,1 0,4 0,82 9,64 96 41 0,144 TR821 Kastamonu 18,5 1,0 0,1 0,5 0,87 8,07 92 53 0,099 TR822 Çankırı 17,8 2,9 7,8 6,0 0,73 7,35 95 72 0,081 TR823 Sinop 18,9 1,9 0,1 0,2 1,16 9,03 94 50 0,099 TR831 Samsun 18,6 1,8 0,6 1,6 0,81 8,31 83 67 0,088 TR832 Tokat 16,4 0,8 2,5 3,3 0,69 6,35 95 77 0,070 TR833 Çorum 19,7 3,2 9,8 4,2 0,79 6,52 96 70 0,082 TR834 Amasya 20,5 0,5 4,5 3,6 0,85 8,05 95 73 0,089 TR901 Trabzon 20,8 0,7 3,0 1,8 0,85 9,35 76 72 0,183 TR902 Ordu 17,4 0,9 0,1 0,2 0,79 6,55 69 60 0,157 TR903 Giresun 16,6 2,2 2,2 2,1 0,78 8,69 75 60 0,110 TR904 Rize 16,4 0,8 0,5 0,5 0,89 10,98 81 68 0,103 TR905 Artvin 19,0 4,8 12,5 9,4 0,92 10,04 86 59 0,084 TR906 Gümüşhane 14,3 2,2 12,1 8,9 0,68 5,74 89 64 0,091 TRA11 Erzurum 17,4 3,9 13,3 9,2 0,66 5,80 95 67 0,067 TRA12 Erzincan 19,2 1,1 11,1 3,7 0,74 8,31 83 80 0,071 TRA13 Bayburt 18,3 0,6 2,7 4,1 0,69 5,98 98 61 0,072 TRA21 Ağrı 12,3 30,9 43,6 18,8 0,57 1,94 82 52 0,049 TRA22 Kars 13,1 20,4 50,3 24,0 0,96 4,19 87 42 0,074 TRA23 Iğdır 14,6 34,3 48,3 26,7 1,03 4,06 59 60 0,057 TRA24 Ardahan 8,4 6,8 40,8 23,3 0,66 5,33 57 34 0,075 TRB11 Malatya 19,2 1,6 8,7 4,5 0,73 5,88 93 79 0,095 TRB12 Elazığ 22,2 1,8 6,9 2,5 0,80 6,29 88 80 0,098 TRB13 Bingöl 21,1 3,5 14,1 3,4 0,67 3,35 93 56 0,074 TRB14 Tunceli 22,9 1,7 18,0 8,3 0,69 7,63 92 62 0,083 TRB21 Van 14,0 19,4 25,9 12,3 0,58 3,05 72 56 0,058 TRB22 Muş 11,8 18,5 34,4 8,1 0,48 1,91 48 45 0,077 TRB23 Bitlis 16,5 10,4 16,9 14,1 0,55 2,88 67 55 0,095 TRB24 Hakkâri 17,6 3,5 3,4 2,0 0,57 2,85 23 54 0,080 TRC11 Gaziantep 27,3 3,4 9,2 4,8 0,72 5,54 97 91 0,075 TRC12 Adıyaman 18,3 2,7 31,7 6,6 0,67 3,11 90 65 0,109 TRC13 Kilis 14,6 6,8 23,3 13,1 1,68 3,68 98 69 0,104 TRC21 Şanlıurfa 16,4 22,0 30,6 16,8 0,20 2,10 80 61 0,061 TRC22 Diyarbakır 19,7 11,6 17,3 8,3 0,60 3,11 96 71 0,071 TRC31 Mardin 19,1 16,5 36,0 18,4 0,61 2,61 83 69 0,087 TRC32 Batman 24,6 7,0 13,6 6,8 0,61 3,23 95 75 0,080 TRC33 Şırnak 17,4 20,0 22,7 14,5 1,95 2,29 85 72 0,096 TRC34 Siirt 15,8 5,3 6,2 6,9 0,61 2,70 93 65 0,098 TR Türkiye 23,8 2,6 7,5 2,8 0,87 10,26 88 83 0,082 150 EK 4. SEGE Göstergeleri Demografik Göstergeler 1 Nüfus Yoğunluğu 2 Yaşa Özel Doğurganlık Oranı (15-49 yaş) 3 Genç Bağımlı Nüfus Oranı (0-14 yaş) 4 Net Göç Hızı 5 Şehirleşme Oranı Eğitim Göstergeleri 1 Okuryazar Nüfus Oranı 2 Okuryazar Kadın Nüfusunun Toplam Kadın Nüfusuna Oranı 3 Genel Ortaöğretim Net Okullaşma Oranı 4 Mesleki ve Teknik Liseler Okullaşma Oranı 5 İlin YGS Ortalama Başarı Puanı 6 Yüksek Okul veya Fakülte Mezunu Nüfusun 22+ Yaş Nüfusa Oranı Sağlık Göstergeleri 1 Yüz Bin Kişiye Düşen Hastane Yatak Sayısı 2 On Bin Kişiye Düşen Hekim Sayısı 3 On Bin Kişiye Düşen Diş Hekimi Sayısı 4 On Bin Kişiye Düşen Eczane Sayısı 5 Yeşil Kart Sahibi Nüfusun İl Nüfusuna Oranı İstihdam Göstergeleri 1 İşsizlik Oranı 2 İşgücüne Katılma Oranı 3 Çalışma Çağındaki Nüfusun (15 - 64 yaş arası) Toplam Nüfus İçerisindeki Oranı 4 İmalat Sanayi İstihdamının Sigortalı İstihdam İçindeki Oranı 5 Sosyal Güvenlik Kapsamındaki Aktif Çalışanların Toplam Nüfusa Oranı 6 Ortalama Günlük Kazanç 7 Ortalama Günlük Kazanç - Kadın 8 İstihdam Oranı Rekabetçi ve Yenilikçi Kapasite Göstergeleri 1 İl İhracatının Türkiye İçindeki Payı 2 Kişi Başına Düşen İhracat Tutarı 3 İmalat Sanayi İşyerlerinin Türkiye İçindeki Payı 4 İmalat Sanayi Kayıtlı İşyeri Oranı 5 Kişi Başı İmalat Sanayi Elektrik Tüketimi 6 Organize Sanayi Bölgesinde Üretim Yapılan Parsellerin Türkiye İçindeki Payı 7 Küçük Sanayi Sitesi İşyeri Sayısının Türkiye İçindeki Payı 8 Yeni Kurulan Şirketlerin Toplam Sermayesinin Türkiye İçindeki Payı 151 EK 4. SEGE Göstergeleri (devam) EKRekabetçi 4: SEGEveGöstergeleri Yenilikçi Kapasite Göstergeleri 9 On Bin Kişiye Düşen Yabancı Sermayeli Şirket Sayısı 10 Yüz Bin Kişiye Düşen Marka Başvuru Sayısı 11 Yüz Bin Kişiye Düşen Patent Başvuru Sayısı 12 Yüksek Lisans ve Doktora Sahibi Nüfusun 30+ Yaş Nüfusa Oranı 13 Kırsal Nüfus Başına Düşen Tarımsal Üretim Değeri 14 Turizm Yatırım-İşletme ve Belediye Belgeli Yatak Sayısının Türkiye İçindeki Payı 15 Teşvik Belgeli Yatırım Tutarının Türkiye İçerisindeki Payı Mali Kapasite Göstergeleri 1 İldeki Banka Kredilerinin Türkiye İçindeki Payı 2 İldeki Tasarruf Mevduatının Türkiye İçindeki Payı 3 Kişi Başına Düşen Banka Mevduatı Tutarı 4 Bin Kişiye Düşen İnternet Bankacılığında Aktif Bireysel Müşteri Sayısı 5 Bin Kişiye Düşen İnternet Bankacılığında Aktif Kurumsal Müşteri Sayısı 6 Kişi Başına Düşen Bütçe Gelirleri 7 İl Vergi Gelirinin Türkiye İçindeki Payı Erişilebilirlik Göstergeleri 1 Kırsal Kesim Asfalt-Beton Köy Yolu Oranı 2 İlin En Yakın Havaalanına Uzaklığı 3 Hane Başına Geniş bant Abone Sayısı 4 Kişi Başına Düşen GSM Abone Sayısı 5 İlin Otoyol ve Devlet Yollarına Göre yük-km Değerleri 6 Toplam Demiryolu Hattının Yüz ölçüme Oranı Yaşam Kalitesi Göstergeleri 1 Bin Kişiye Düşen AVM Brüt Kiralanabilir Alan Oranı 2 Kanalizasyon Şebekesi ile Hizmet Verilen Belediye Nüfusunun Toplam Belediye Nüfusuna Oranı 3 Kişi Başı Mesken Elektrik Tüketimi 4 On Bin Kişiye Düşen Özel Otomobil Sayısı 5 Kükürtdioksit (SO2) Ortalama Değeri 6 Partiküler Madde (Duman) Ortalama Değeri 7 Sosyal Güvenlik Kapsamı Dışında Kalan Nüfusun Toplam Nüfusa Oranı 8 Yüz Bin Kişiye Düşen Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlü Sayısı 9 Yüz Bin Kişiye Düşen İntihar Vakası Sayısı Kaynak: www.kalkinma.gov.tr 152 KAYNAKLAR ABE, A., “Empirical Analysis of Relative Deprivation and Poverty in Japan”, IPSS Discussion Paper Series No. 2005-7, National Institute of Population and Social Security Research, Tokyo, 2006. AKDER, H., Türkiye’deki Bölgesel Eşitsizlikler ve Kırsal Yoksulluk (İnsani Gelişme Yaklaşımı). TESEV Yayınları 21, ss 15-36. İstanbul, 2000, (çevrimiçi) http://www.tesev.org.tr/Upload/Publication/5f669a5c-3a34-4d8ea235-f3f0ee2459dc/YOKSULLUK.pdf, 20 Mayıs 2013. ALICI, S., Türkiye’de Yoksulluğun Sosyo-Ekonomik Analizi, Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. ALKIRE, S., J. Manuel ROCHE, M. E. SANTOS and S. SETH, “Multidimensional Poverty Index 2011: Brief Methodological Note”, Oxford Poverty & Human Development Initiative, UK, 2011, (çevrimiçi) http://www.ophi.org.uk/wpcontent/uploads/MPI_2011_Methodology_Note_4-112011_1500.pdf?cda6c1, 28 Ocak 2013. AYADI, M., A. EL LAHGA, N. CHTIOUI, “Poverty and Inequality in Tunisia: A Non-Monetary Approach”, PMMA Working Paper No. 2007-05, Tunus, 2007, (çevrimiçi) http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.985372, 1 Mart 2013. BANERJEE A. V., E. DUFLO, Poor Economics: A Radical Rethinking of The Way to Fight Global Poverty, Public Affairs Press, New York, 2011. BAUMAN, K., “Direct Measures of Poverty as Indicators of Economic Need: Evidence from the Survey of Income and Program Participation”, Population Division Technical Working Paper No.30, US Census Bureau, US, 1998. BERG, S., "Water Utility Benchmarking: Measurement, Methodology, and Performance Incentives." International Water Association, 2010. BHAGWATI, J. N., Poverty and Public Policy, World Development, Vol 16 (5) pp 539-555, UK, 1988. BIGMAN, D., H. FOFACK, "Geographical Targeting for Poverty Alleviation: An Introduction to the Special Issue." The World Bank Economic Review 14 (1): 129-145, 2000. BOURGUIGNON, F., “The Poverty-Growth-Inequality Triangle”, The Indian Council for Research on International Economic Relations, New Delhi, 2004. BRAY, R. J., “Hardship in Australia: An Analysis of Financial Stress Indicators in the 1998-99 Australian Bureau of Statistics Household Expenditure Survey”, Department of Family and Community Services, Occasional Paper No 4, Australia, 2001. BUĞRA, A., Ç. KEYDER, “Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin Değişen Refah Rejimi”, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Ankara, 2003. BUĞRA, A., Ç. KEYDER, Türkiye Refah Rejiminin Dönüşüm Süreci. Journal of European Social Policy. C. 16 (3) 2006, pp. 211-228. 153 COŞKUN, N. M., “Türkiye’de Yoksulluk: Bölgesel Farklılıklar ve Yoksulluğun Profili”, TEK Tartışma Metni 2012/59, 2012, http://www.tek.org.tr/dosyalar/akdeniz_ekonomisi_7.pdf, 28 Ocak 2013. DANSUK, E., “Türkiye’de Yoksulluğun Ölçülmesi ve Sosyo-Ekonomik Yapılarla İlişkisi”, DPT Uzmanlık Tezi, Ankara, 1997. DİNÇER, B., M. ÖZASLAN, T. KAVASOĞLU, İllerin ve Bölgelerin SosyoEkonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması, DPT Yayın No.2671, Ankara, 2003. DPT, 1963-1967 Kalkınma Planı (Birinci Beş Yıl), Ankara, 1962 DPT, 1968-1972 Kalkınma Planı İkinci Beş Yıl, Ankara, 1967 DPT, 1973-1977 Yeni Strateji ve Kalkınma Planı Üçüncü Beş Yıl, Ankara, 1972 DPT, 1979-1983 Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1978 DPT, 1985-1989 Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1984 DPT, 1990-1994 Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1989 DPT, 1996-2000 Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1995 DPT, 2001-2005Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 2000 DPT, 2007-2013 Dokuzuncu Kalkınma Planı, Ankara, 2006. DPT, Dokuzuncu kalkınma Planı 2007-2013 Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele Özel İhtisas Komisyon Raporu. Ankara, 2007. DPT, Binyıl Kalkınma Hedefleri Raporu Türkiye 2010, Ankara, 2010. DPT, 2014-2018 Onuncu Kalkınma Planı, Ankara, 2013. DUMANLI, R., “Yoksulluk ve Türkiye’deki Boyutları”, DPT Uzmanlık Tezi, Ankara, 1996. ELBERS, C., T. FUJİ, P. LANJOUW, B. OZLER, W. YİN “Poverty Alleviation Through Targeting: How Much Does Disaggregation Help?”, Policy Research Working Paper Series 3419, The World Bank, 2004 ERDOĞAN, G., “Türkiye’de Bölge Ayrımında Yoksulluk Sınırı Üzerine Bir Çalışma”, DİE Uzmanlık Tezi No:160, Ankara, 1996. ERDOĞAN, G., “Türkiye’de Yoksulluk: Boyutu ve Profili”, Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara, 1998. ERDOĞAN, N., Yoksulluk Halleri: Türkiye'de Kent Yoksulluğunun Toplumsal Görünümleri, Demokrasi Kitaplığı, İstanbul, 2002. 154 European Commission, Joint Report on Social Inclusion, 2004, (çevrimiçi) http://ec.europa.eu/employment_social/soc-prot/socincl/final_joint_inclusion_report_2003_en.pdf, 1 Ocak 2013. European Commission. EUROPE 2020 A European strategy for smart, sustainable and inclusive growth. Brussels, March 3, 2010. FIELDS G. S., Distribution and Development: A New Look at the Developing World, Russel Sage Foundation, New York, Cambridge and London, 2001. GUILLERMO, P. E., O. ARIAS, J. H. LOPEZ, W. MALONEY, L. SERVEN, “Poverty Reduction and Growth: Virtuous and Vicious Circles”, The World Bank, Washington, 2006. GÜNDOĞAN, N., “Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadele”, 2008, (çevrimiçi) http://www.aso.org.tr/kurumsal/media/kaynak/TUR/asomedya/ocaksubat2008/Dosya.pdf, 1 Mart 2013. GWATKIN, D. R., S. RUTSTEIN, K. JOHNSON, E. SULIMAN, A. WAGSTAFF A. AMOUZOU, “Socio-Economic Differences in Health, Nutrition, and Population: Pakistan”, The World Bank, 2007. JENSEN, J., M. SPITTAL, S. CRICHTON, S. SATHIYANDRA, V. KRISHNAN, “Direct Measures of Living Standards: The New Zealand ELSI Scale”, New Zealand Ministry of Social Development, New Zealand, 2002. JOLLIFFE, I. T., Principal Component Analysis, Springer-Verlag Press, New- York, 2002. IŞIK, O, PINARCIOĞLU, M. “Nöbetleşe Yoksulluk-Sultanbeyli Örneği”. İletişim Yayınları, İstanbul, 2001. Kalkınma Bakanlığı, Sosyal Destek Programı (SODES). Ankara, 2012. KARLAN D., J. APPEL, More Than Good Intentions: Improving the Ways the World’s Poor Borrow, Save, Farm, Learn, and Stay Healthy, Penguin Group, New York, 2012. KUMAR, T.K., A.P. GORE, V. SITARAMAM, “Some Conceptual and Statistical Issues on Measurement of Poverty”, Journal of Statistical Planning and Inference, Vol:49, 1996, pp. 53–71. LAYTE, R., B. MAÎTRE, B. NOLAN, C. T. WHELAN, Persistent and Consistent Poverty in the 1994 and 1995 Waves of the European Community Household Panel, Review of Income and Wealth Series 47, 4, 2001. LICHTER, D., Poverty and Inequality Among Children, Annual Review of Sociology, Sayı:23, 1997, pp.121-145. LOK-DESSALLIEN R., “Review of Poverty Concepts and Indicators”, 2000, (çevrimiçi) http://mirror.kioss.undip.ac.id/pustaka-bebas/library-ref-ind/refind-1/application/povertyreduction/Poverty/Review_of_Poverty_Concepts.pdf, 31 Aralık 2012. 155 MCLENNAN, D., H. BARNES, M. NOBLE, J. DAVIES, E. GARRATT, C. DIBBEN C., “The English Indices of Deprivation 2010”, Communities and Local Government, London, 2011. MOWAFI, M., “The Meaning and Measurement of Poverty: A Look into the Global Debate”, 2003, (çevrimiçi) http://www.sas.upenn.edu/~dludden/Mowafi_Poverty_Measurement_Debate. pdf, 21 Aralık 2012. NARDO, M., M. SAISANA, A. SALTELLI, S. TARANTOLA, A. HOFFMANN, E. GIOVANNINI, “Handbook on Constructing Composite Indicators”, joint publication of the OECD and European Commission, Paris and Brussels, 2008. NOLAN, B., C.T. WHELAN, “Using Non-Monetary Deprivation Indicators to Analyse Poverty and Social Exclusion in Rich Countries: Lessons from Europe?”, UCD School Of Applied Social Science Working Paper Series WP09/11, 2009, (çevrimiçi) http://www.ucd.ie/t4cms/wp11%2009%20noaln%20whelan.pdf, 1 Mart 2013. OECD, DAC Guidelines on Poverty Reduction, OECD Publications Service, Paris, 2001. Oxford Poverty and Human Development Initiative (OPHI), “Country Briefing: Multidimensional Poverty Index (MPI) At a Glance”, 2011, (çevrimiçi) http://www.ophi.org.uk/wp-content/uploads/Turkey1.pdf?cda6c1, 14 Şubat 2013. ÖNDER, H., F. ŞENSES, “Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksulluk Düşüncesi”, 2006, http://tekniksosyoloji.wordpress.com/2010/04/26/turkiyede-yoksulluk-veyoksulluk-dusuncesi/, 1 Ocak 2013. PERRY Guillermo E., Omar ARIAS, J. Humberto LOPEZ, William MALONEY, Luis SERVEN, “Poverty Reduction and Growth: Virtuous and Vicious Circles”, The World Bank, Washington, 2006. RAVALLION, M., On the Urbanization of Poverty, Journal of Development Economics 68, 2002, pp. 435-442. ROMINA B., and M. M. D’ERCOLE, “Measures of Material Deprivation in OECD Countries”, OECD Social, Employment and Migration Working Paper, No. 37, Paris, 2006, (çevrimiçi) http://www.oecd.org/els/soc/37223552.pdf, 1 Mart 2013. SAXTON, J., “Investment in Education: Private and Public Returns”, Joint Economic Comittee United States Congress, The US, 2000. SEN, Amartya, Özgürlükle Kalkınma, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2004. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, 2006 Yılı Faaliyet Raporu, Ankara, 2007 ŞATIROĞLU, A., Nöbetleşe Yoksulluk: Sultanbeyli, Sosyoloji Dergisi, 3. Dizi, 6. Sayı, 2003. 156 ŞENSES, F., “Oğuz Işık ve M. Melih Pınarcıoğlu, Nöbetleşe Yoksulluk, Sultanbeyli Örneği.” ODTÜ Gelişme Dergisi, 28 (3-4), 2001, ss. 485-493. ŞENSES, F., “Yoksullukla Mücadelenin Neresindeyiz?: Gözlem ve Öneriler”, İktisat Üzerine Yazılar I, Küresel Düzen: Birikim, Devlet ve Sınıflar, (der.: A. H. Köse, F. Şenses ve E. Yeldan), İletişim Yayınları, İstanbul, 2003, ss. 319356. ŞENSES, F., Küreselleşmenin Öteki Yüzü Yoksulluk, İletişim Yayınları, İstanbul, 2009. The World Bank, World Development Report, 1990, Washington DC, 1990. The World Bank, Introduction to Poverty Analysis, 2005, (çevrimiçi), http://siteresources.worldbank.org/PGLP/Resources/PovertyManual.pdf, 28 Ocak 2013. THORBECKE, E., “Multidimensional Poverty: Conceptual and Measurement Issues”, The Many Dimensions of Poverty International Conference, UNDP International Poverty Centre, Brasilia, 2005, (çevrimiçi) http://www.arts.cornell.edu/econ/et17/Erik%20Thorbecke%20files/Multi1.pd f, 31 Aralık 2012. TİRELİ, M., D. S. COŞKUN, Avrupa Birliğinde Yoksullukla Mücadele Stratejileri ve Türkiye, Nobel Basımevi, Ankara, 2008. TÜİK, “2006 Yılı Yoksulluk Çalışması Sonuçları”, Haber Bülteni, 2007.UNDP, Human Development Report, 1990, (çevrimiçi) http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012. TÜİK, “Tüketim Harcamaları, Yoksulluk ve Gelir Dağılımı”, Sorularla Resmi İstatistikler Dizisi 6, Ankara, 2008, (çevrimiçi) http://www.tuik.gov.tr/Kitap.do?metod=KitapDetay&KT_ID=18&KITAP_I D=156, 1 Ocak 2012. UNDP, Human Development Report, 1996, (çevrimiçi) http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012. UNDP, Human Development Report, 1997, (çevrimiçi) http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012. UNDP, Human Development Report Turkey, 2001, (çevrimiçi) http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012. UNDP, Human Development Report, 2010, (çevrimiçi) http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012. UNDP, Human Development Report, 2011, (çevrimiçi) http://www.undp.org.tr/Gozlem2.aspx?WebSayfaNo=4527, 31 Aralık 2012. Yararlanılan İnternet Siteleri Avrupa Birliği (AB) <http://europa.eu> Kalkınma Bakanlığı <http://www.kalkinma.gov.tr/> 157 The World Bank <http://www.worldbank.org/> Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) <http://www.tuik.gov.tr> 158 DİZİN göreli yoksulluk · 5, 8, 9, 10, 12, 18, 34, 35, 50, 94 GYKA · viii, 3, 65, 78, 86 A AB · viii, 30 ABD · viii H Hanehalkı Bütçe Anketi · viii, 31 B Binyıl Kalkınma Hedefleri · 24, 25 birleşik gösterge · 19, 20 Birleşmiş Milletler · viii, 1, 6, 135 İ çocuk yoksulluğu · 60, 61, 82, 84 Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi · viii, 18 İnsani Gelişme Endeksi · viii, 17, 40 İnsani Gelişme Raporu · 1, 6, 17, 41 insani yoksulluk · i, 1, 3, 4, 6, 8, 17, 21, 24, 40, 49, 50, 52, 86, 87, 92, 94, 95, 126, 127, 129, 130, 132, 133, 134 İnsani Yoksulluk Endeksi · 17, 94 D K doğrudan mücadele yaklaşımı · 23, 45 dolaylı mücadele yaklaşımı · 23, 45 Dünya Bankası · 5, 6, 8, 11, 12 kadın yoksulluğu · 58 Kalkınma · viii, 42, 47, 135, 136, 137, 138 kırsal yoksulluk · 54, 55, 56, 82, 84 Ç E L endeks · i, 4, 11, 15, 16, 17, 18, 40, 87, 94, 95, 110, 113, 115, 117, 119, 121, 132 eşdeğerlik ölçeği · 31, 53 Lizbon Stratejisi · 24, 25 M mutlak yoksulluk · 5, 8, 9, 10, 12, 31, 32, 33 F Foster, Greer ve Thorbecke Endeksi · 15 Ö öznel yoksulluk · 5, 10 G Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması · viii, 3, 35, 53, 130, 132 gelir yoksulluğu · i, 3, 4, 6, 7, 8, 11, 24, 52, 53, 81, 86, 126, 127, 128, 129, 130, 133, 134 S Sen endeksi · 16 Sosyal Destek Programı · viii, 47, 137 Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü · 48 159 Sosyal Riski Azaltma Projesi · 46 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu · viii, 45 38, 39, 53, 86, 88, 101, 109, 126, 130, 139, 140, 145, 146 V Ş Vakıflar Genel Müdürlüğü · 48 şartlı nakit transferi · 46 Y T yapabilirlik · 1, 6, 17 yerleşim yeri · 55, 56 yoksulluk açığı oranı · 13, 14, 15 yoksulluk açığının karesi oranı · 15 yoksulluk sınırı · 7, 8, 9, 10, 12, 13, 14, 15, 31, 34 temel bileşenler analizi · i, 4, 20, 21, 87 Türkiye İstatistik Kurumu · viii, 3, 4, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 160
© Copyright 2025 Paperzz