Komisyon ALAN BİLGİSİ ÇIKMIŞ SINAV SORULARI (HUKUK-İKTİSAT-İŞLETME-MALİYE-MUHASEBE) ISBN 978-605-364-550-4 Kitapta yer alan bölümlerin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir. © Pegem Akademi Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı; mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz. Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır. Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları satın almamasını diliyoruz. “Bu kitapta yer alan geçmiş yıllarda ÖSYM'nin yapmış olduğu sınavlardaki ÇIKMIŞ SORULAR'ın her hakkı ÖSYM'ye aittir. Hangi amaçla olursa olsun, tamamının veya bir kısmının kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması, yayımlanması ÖSYM'nin yazılı izni olmadan yapılamaz. Pegem Akademi Yayıncılık telif ücreti ödeyerek bu izni almıştır.” I. Baskı: Mart 2015, Ankara Yayın-Proje Yönetmeni: Şafak Tangıç Dizgi-Grafik Tasarım: Sibel Karataş Kapak Tasarımı: Gürsel Avcı Baskı: Ayrıntı Basım Yayın ve Matbaacılık Ltd. Şti İvedik Organize Sanayi 28. Cadde 770. Sokak No: 105/A Yenimahalle/ANKARA Tel: (0312-394 55 90) Fax: (0312 - 394 55 94) Yayıncı Sertifika No: 14749 Matbaa Sertifika No: 16031 İletişim Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARA Yayınevi: 0312 430 67 50 - 430 67 51 Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60 Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08 Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38 Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60 İnternet: www.pegem.net E-ileti: pegem@pegem.net AÇIKLAMA 1. Bu kitapçıkta Kamu Personel Seçme Sınavı Alan Bilgisi Testi bulunmaktadır. 2. Alan bilgisi testi için verilen toplam cevaplama süresi 210 dakikadır (3,5 saat). 3. Alan Bilgisi Testi; Hukuk, İktisat, İşletme, Maliye, Muhasebe testlerinden oluşmaktadır. Her bir testte 40 soru vardır. 4. Bu kitapçıktaki testlerde yer alan her sorunun sadece bir doğru cevabı vardır. Bir soru için birden çok cevap yeri işaretlenmişse o soru yanlış cevaplanmış sayılacaktır. 5. İşaretlediğiniz bir cevabı değiştirmek istediğinizde, silme işlemini çok iyi yapmanız gerektiğini unutmayınız. 6. Bu testler puanlanırken her testteki doğru cevaplarınızın sayısından yanlış cevaplarınızın sayısının dörtte biri düşülecek ve kalan sayı o testle ilgili ham puanınız olacaktır. Bu nedenle, hakkındaki hiçbir fikriniz olmayan soruları boş bırakınız. Ancak, soruda verilen seçeneklerden birkaçını eleyebiliyorsanız kalanlar arasında doğru cevabı kestirmeye çalışmanız yararınıza olabilir. 7. Sınavda uygunalacak diğer kurallar bu kitapçığın arka kapağında belirtilmiştir. 2005 - KPSS / AB HUKUK 1. Bu testte 40 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Hukuk Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz. 1. 2. Kanunların şekil yönünden Anayasaya uygunluğunun Anayasa Mahkemesince denetlenmesi aşağıdaki durumların hangisinde mümkün değildir? A) Denetimin Cumhurbaşkanı tarafından istenmesi B) Denetimin TBMM üyelerinin 1/5’i tarafından istenmesi C) Denetimin, son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususu ile sınırlı olması D) İptal davasının, kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün içinde açılmış olması E) Anayasaya aykırılık iddiasının defi yoluyla ileri sürülmesi 4. Anayasa Mahkemesinin bir kanunun yürürlüğünü durdurma yetkisi ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Bu yetki, hem 1961 hem 1982 Anayasalarında açıkça düzenlenmiştir. B) 1961 Anayasasında yer almamış olan bu yetki, ilk kez 1982 Anayasasında düzenlenmiştir. C) 1982 Anayasasında önceleri yer almayan bu yetki, 1995 yılında yapılan kapsamlı değişikliklerden sonra Anayasada açıkça öngörülmüştür. D) Bu yetki Anayasada öngörülmemiş fakat Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda düzenlenmiştir. E) Anayasa Mahkemesi 1961 Anayasasında da 1982 Anayasasında da açıkça öngörülmeyen bu yetkiyi, 1993 yılından bu yana iptal yetkisinin içinde yer aldığını kabul ederek uygulamaktadır. 5. 3. Yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulmayan kanun hükmünde kararnamelerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? 1982 Anayasasında 2001 yılında yapılan değişiklikler dikkate alındığında, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Anayasada temel hak ve özgürlüklerin tümü için geçerli olan genel sınırlandırma nedenleri öngörülmüştür. Temel hak ve özgürlükler sadece bu genel sınırlandırma nedenleri ile sınırlandırılabilir. B) Anayasada temel hak ve özgürlüklerin tümü için geçerli olan genel sınırlandırma nedenleriyle, bazı temel hak ve özgürlükler için geçerli olan özel sınırlandırma nedenleri öngörülmüştür. C) Anayasada temel hak ve özgürlükler için genel sınırlandırma nedenleri yer almamış; yalnızca her bir temel hak ve özgürlük için ilgili Anayasa maddesinde belirtilen nedenlerle sınırlandırmaya gidilebileceği öngörülmüştür. D) Anayasada temel hak ve özgürlükler için sınırlandırma nedenleri öngörülmemiş, bu husus kanun koyucunun takdirine bırakılmıştır. Bu nedenle kanun koyucu, bir temel hak ve özgürlük için sınırlandırma getirirken hukukun genel ilkelerini göz önüne almalıdır. E) Anayasada sadece bazı temel hak ve özgürlükler için geçerli olan genel sınırlandırma nedenleri öngörülmüştür. Bu nedenlerle sınırlandırmaya gidilebilmesi için ülkenin tümünde veya bir kısmında sıkıyönetim veya olağanüstü hâl ilan edilmiş olması gerekir. Aşağıdakilerden hangisi, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak göreceği davalardan biri değildir? A) Bakanlıkların ülke çapındaki düzenleyici işlemlerine karşı açılan davalar B) Danıştay idari dairesince verilen kararlar üzerine uygulanan işlemler hakkında açılan davalar A) Bu tarihte yürürlükten kalkar. B) TBMM Başkanı tarafından resen TBMM gündemine alınır. C) Birden çok idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere karşı açılan davalar C) Yürürlükten kalkması için Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa Mahkemesine başvurulması gerekir. D) Danıştay Yüksek Disiplin Kurulunun kararlarına karşı açılan davalar D) Kanun gücünü kaybederek tüzüğe dönüşür. E) E) Üç ay daha yürürlükte kalmaya devam eder. Bakanlık genel müdürleri ve kurul başkanları ile ilgili müşterek kararnamelere karşı açılan davalar 1 Diğer sayfaya geçiniz. 2005 - KPSS / AB 6. 7. 8. 9. Müşterek kararname ile görevden alınan bakanlık müsteşarının açtığı iptal davasına ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakan Danıştay dava dairesinin verdiği yürütmenin durdurulması kararına karşı, davalı idare kaç gün içinde ve nereye itiraz edebilir? 10. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye’de mahalli idarelerin özelliklerinden biri değildir? A) En üst norm olarak hukuki kaynaklarının kanun olması B) Devlet hiyerarşisine tabi olmayıp, bunun dışında yer almaları C) İl, belediye ve köy olarak belirli sayıda ve nitelikte olup bunlar dışında başka mahalli idare tipinin olmaması A) 7 gün içinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna B) 7 gün içinde, Danıştay Genel Kuruluna C) 15 gün içinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna D) Mahalli idarelerini mal değil kişi topluluğu olmaları D) 30 gün içinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna E) E) 30 gün içinde, Danıştay Genel Kuruluna Hizmet yerinden yönetim kuruluşlarından farklı olarak mahalli idarelerde ihtisas prensibinin geçerli olmaması İdari işlemin geri alınması ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Bir idari işlemi yapmaya yetkili kılınmış olan merci, kanunda aksi öngörülmedikçe o işlemi geri almaya da yetkilidir. B) Hiyerarşik üstün de astın işlemlerini geri alma yetkisi vardır. C) İdarece geri alınan işlem yapıldığı andan itibaren hükümsüz hâle gelir. D) E) 11. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa (TCK) göre, meşru savunma ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Kişiye ait her türlü hakka saldırı karşısında meşru savunma mümkündür. B) Saldırının haksız sayılabilmesi için saldıranın isnat edilebilir veya cezalandırılabilir olması gerekir. İdare, ancak ilgilinin başvurusu üzerine idari işlemi geri alabilir. C) Saldırının haksız olması için suç teşkil etmesi gerekli değildir, hukuka aykırı olması yeterlidir. Hukuka uygun idari işlemlerin geri alınması mümkün değildir. D) Sınır, mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ötürü aşılmışsa faile ceza verilmez. E) Saldırı ile savunma arasında bir oran bulunması, meşru savunmayı hükme bağlayan normda belirtilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığının kömür madenlerindeki çalışma koşullarına ilişkin çıkaracağı bir yönetmelikteki sakatlık aşağıdakilerden hangisidir? A) Biçim sakatlığı B) Yetki saptırması C) Açık bir yetki tecavüzü D) Fonksiyon gaspı E) Usul sakatlığı 12. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa (TCK) göre, bir suç nedeniyle kişinin yabancı ülkeye geri verilmesi ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü faaliyet konusu açısından hangi tür kamu kurumları arasında yer alır? Türk kanunlarına göre suç teşkil etmeyen bir fiil, iadeye konu olabilir. B) Askerî suç niteliğindeki bir fiil, iadeye konu olabilir. A) İktisadi kamu kurumları C) B) Sosyal kamu kurumları Siyasi suç niteliğindeki bir fiil iadeye konu olamaz. C) Kamu iktisadi teşebbüsleri D) D) İdari kamu kurumları Vatandaşın iade edilemeyeceğine ilişkin kural, Anayasaya göre, suçun işlendiği sırada vatandaş olanlar bakımından geçerlidir. E) Bilimsel teknik kültürel kamu kurumları E) Fiil afta uğramış olsa bile iadeye konu olabilir. 2 Diğer sayfaya geçiniz. 2005 - KPSS / AB 13. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa (TCK) göre, hukuka uygunluk nedenleri (ceza sorumluluğunu kaldıran nedenler) ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) 16. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa (CMK) göre, bilirkişilikle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? Amirin emrinin yerine getirilmesi bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmemiş, Anayasaya atıfta bulunmakla yetinilmiştir. B) Hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedeni olarak açıkça düzenlenmiştir. C) Üçüncü kişi lehine zorunluluk hâli kabul edilmemiştir. D) Hukuka uygunluk nedenleri arasında sınırın aşılması hâli düzenlenmemiş, çözüm kusurlulukla ilgili genel kurallara bırakılmıştır. E) Hukuka uygunluk nedenlerinin, sadece 5237 sayılı TCK’ da yer alanlarla sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır. A) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, bilirkişi görevlendirebilir. B) Tüzel kişilerin de bilirkişi olması mümkündür. C) Resmî bilirkişilikle görevlendirilmiş olan kişiler, bu görevlendirmeyi reddedemez. D) Bilirkişilerin hiçbir şekilde çekinmesi mümkün değildir. E) Bilirkişi, görevini yerine getirmek amacıyla bilgi edinmek için, şüpheli ve sanık dışındaki kimselerin de bilgisine başvurabilir. 17. Ü, A’ ya ait tapulu bir taşınmazı sahte bir vekâletname ile iyi niyetli M’ye satar. M kendi malzemesiyle bu taşınmaz üzerinde bir yapı yapar. 14. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa (CMK) göre, aşağıdakilerden hangisine el konulabilir? A) Şüphelinin babasının evinde yapılan bir aramada bulunan ve şüpheli tarafından babasına yazılmış olduğu anlaşılan mektuba B) Sanığın ablasının işyerindeki çalışma masasında yapılan aramada bulunan ve sanık tarafından ablasına yazılmış olduğu anlaşılan mektuba A) B) M, zaten taşınmazın mülkiyetini kazanmıştır. C) Şüphelinin hekiminin muayenehanesinde yapılan bir aramada ele geçen, şüpheliye ait sağlık kayıtlarına C) A hiçbir durumda yapının yıkılmasını talep edemez. D) Şüphelinin avukatının bürosunda yapılan aramada bulunan, şüpheli hakkında yürüyen soruşturmaya ait savunma evrakının yerleştirildiği dosyaya D) Yapının değerinin taşınmazın değerinden yüksek olması durumunda M’nin taşınmazın mülkiyetini kazanması mümkün olabilir. E) M, taşınmaz üzerinde bir irtifak hakkı kurulmasını talep edebilir. E) Bu durumla ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? Sanığın yakın arkadaşının evinde yapılan aramada bulunan ve şüpheli tarafından o şahsa yazılmış olduğu anlaşılan mektuba 15. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa (CMK) göre, bir deniz taşıtında ve taşıt Türk karasuların dayken işlenen suçlarda yer itibariyle yetkili mahkeme, aşağıdakilerden hangisidir? M taşınmazın mülkiyetinin kendisine devrini hiçbir durumda A’dan talep edemez. 18. Aşağıdaki irtifak haklarından hangisi sona erdiğinde tapu kütüğündeki buna ilişkin tescil, şekli bir değer taşımaz? A) Gemi kaptanının yerleşim yeri mahkemesi A) Geçit irtifakı B) Şüphelinin yerleşim yeri mahkemesi B) Yapı hakkı C) Ankara mahkemeleri C) Oturma hakkı D) Yargıtay tarafından belirlenen mahkeme D) Kaynak hakkı E) Geminin ilk ulaştığı yer mahkemesi E) Mecra hakkı 3 Diğer sayfaya geçiniz. 2005 - KPSS / AB HUKUK TESTİ ÇÖZÜMLERİ 1. Defi yolu ya da diğer adıyla somut norm denetimi, “bir mahkemede görülmekte olan bir davanın karara bağlanmasının, o davada kullanılacak hukuk normunun anayasaya uygun olup olmamasına bağlı olması halinde yapılan denetim” olarak tanımlanabilir. Kanunların şekil açısından Anayasaya uygunluğunun denetimi defi yolu ile gerçekleştirilemez. Tanımdan da anlaşılacağı üzere somut norm denetiminin konusu Anayasaya esas bakımından uygunluk denetimidir. 4. Anayasamız olağan dönemlerde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sistemini 13’üncü maddesinde düzenlemiştir ve bu maddeyle temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması bazı şartlara bağlamıştır: Buna göre, sınırlama “anayasanın ilgili maddesinde öngörülen özel sebeplere” dayanmalıdır. Bu hüküm hem 1961 hem de 1982 Anayasasında yer almaktadır. Sınırlamanın “genel sınırlama sebeplerine uygun olarak yapılacağı” ilkesi Anayasamıza 1971 yılında ilave edilmiş; ancak 2001 yılında yapılan değişiklikle Anayasamızdan çıkarılmıştır. Şekil bakımından denetim ancak soyut norm denetimi vasıtasıyla gerçekleştirilebilmektedir. Anayasamızın 148’inci maddesinin ikinci fıkrası kanunların ve Anayasa değişikliklerinin şekil bakımından denetlenmesine ilişkin iptal davası açma hakkını “şekil bakımından denetleme, (1) Cumhurbaşkanınca veya (2) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir” diyerek sınırlandırmıştır. Yani iktidar ve anamuhalefet partileri Meclis grupları şekil bakımından Anayasaya aykırılık iddiasıyla iptal davası açamazlar. Kanunlara ve Anayasa değişikliklerine karşı şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açma süresi on gündür. Cevap C Cevap E 2. Gerek 1961 gerekse 1982 Anayasaları Anayasa Mahkemesinin yürütmeyi durdurmaya ilişkin bir karar verebileceğine dair bir hükmü bünyesinde barındırmamaktadır. 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkında Kanun’da da, Anayasa Mahkemesi’nin kanunların yürürlüğünü durdurma yetkisine sahip olup olmadığı konusunda herhangi bir düzenleme yer almamıştır. 5. KPPS’de 2002 yılında yer alan soruya benzer bir soru kalıbı 2005’te tekrarlanmıştır. Danıştay ilk derece mahkemesi olarak: Anayasa Mahkemesi yürürlüğün durdurulmasına ilişkin ilk kararını 21.10.1993 tarihli 1993/33 esas sayılı, 509 sayılı Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi’nin Kurulması Hakkında KHK’nin iptali için açılan davada vermiş ve bu konuda bir içtihat oluşturmuştur. Böylece Anayasa Mahkemesi iptal yoluyla açılan bir davada yürürlüğün durdurulabileceğine dair bir karar verme yetkisi olduğunu da ortaya koymuştur. a) Bakanlar Kurulu kararlarına, b) Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müsteşarlarıyla ilgili müşterek kararnamelere, c) Bakanlıkların kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere, Cevap E d) Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler Kurulunca verilen kararlar üzerine uygulanan eylem ve işlemlere, 3. Kanun Hükmünde Kararnameler, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilir ve Cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp Resmî Gazetede yayımlanır. Kanun hükmünde kararnameler Resmî Gazetede yayımlandıkları gün onay için Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulurlar. Onaya sunulan kanun hükmünde kararnameler Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında ve Genel Kurulunda öncelik ve ivedilik ile görüşülür. Ancak Anayasa Kanun Hükmünde Kararnamelerin TBMM’de görüşülüp karara bağlanması için belli bir süre tayin etmemiştir. e) Birden çok idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere, f) Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu Kurulun görev alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı işlemlerine, karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan idari davaları karara bağlar. “b” bendinin önceki şekli: “Başbakanlık ve bakanlık müsteşarları, müsteşar yardımcıları, genel müdürleri ve kurul başkanları; diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müsteşar, başkan ve genel müdürleriyle ilgili müşterek kararnamelere,” bakar olarak düzenlenmişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun hükmünde kararnameleri olduğu gibi kabul edebilir, değiştirebilir veya reddedebilir. Reddedilen kanun hükmünde kararname, ret kararının Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlükten kalkar (m.91). Kabul edilen kanun hükmünde kararnamelerin ise kanuna dönüştüğü kabul edilmektedir. Yayımlandıkları gün TBMM'ye sunulmayan kanun hükmünde kararnameler bu tarihte yürürlükten kalkar. Ancak yapılan değişiklikle sorunun “E” seçeneğini oluşturan “Bakanlık genel müdürleri ve kurul başkanları” ibaresi yasadan çıkarılmıştır. Cevap E Cevap A 1 Diğer sayfaya geçiniz. 2005 - KPSS / AB 6. KPSS 2004 Hukuk soruları arasında yer alan Danıştay’a ilişkin soruya benzer bir soru yine 2005 yılında tekrarlanmıştır. İlk derece mahkemesi olarak Danıştay, Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müsteşarlarıyla ilgili müşterek kararnamelere karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları karara bağlar. 10. Mahallî idareler; il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Kamu tüzel kişilikleri Anayasadan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla en üst hukuki norm olarak Anayasayı alırlar. İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 27. maddesine göre, Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hakimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir. Mahallî idarelerin seçimleri, beş yılda bir yapılır. Ancak, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahallî idareler organlarına veya bu organların üyelerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir. Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir. Cevap A Cevap A 7. Geri alma işleminin sebep unsuru, idarenin daha önce tesis ettiği sakat bir idari işlemdir. Dolayısıyla sadece hukuka aykırı işlemler geri alınabilir. Geri alma kararı geçmişe etkili olmama kuralının bir istisnasıdır. 11. Meşru müdafaa, haksız saldırı ile oluşacak toplumsal huzursuzluk ve gerginliği önleme amacıyla, saldırıyı bertaraf eden ve onunla oluşacak gerginlikten daha az gerginlik yaratacak bir eyleme tanınan meşruiyettir ve bu yönüyle bir hukuka uygunluk sebebidir. Bu açıklama, hem kendi yararına, hem üçüncü şahıs yararına savunmada bulunan şahıslar için geçerlidir. İdare, Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmek zorunda olduğu için kendi yaptığı sakat idari işlemi, bizzat geri almakla yükümlüdür. Geri alma işlemi için ilgililerin başvurusu zorunlu değildir. Cevap D Meşru savunma ve zorunluluk halini düzenleyen 25. madde uyarınca, “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” “Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” 8. İdare adına irade açıklamaya yetkili kişinin başka bir idari merciin görev alanına giren bir konuda karar alması yetki tecavüzüdür. Milli Eğitim Bakanlığının bir başka idari kuruluşa ait bir görevi, iş bölümü kurallarına açıkça aykırı bir biçimde tesis etmesi soruda verilen durumdur. Cevap C Paralel 27. madde de ise, “Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.” “Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.” hükümleri bulunmaktadır. 9. İdari Kamu Kurumları, merkeze ait bir görevi yerine getirmek adına zaman içinde merkezden koparak oluşturulmuş tüzel kişiliklerdir. İdari kamu kurumlarına örnek olarak Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü, DSİ, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Tarım ve Toprak Reformu Genel Müdürlüğü, Çocuk Esirgeme Kurumu, Orman Genel Müdürlüğü gibi kurumlar verilebilir. Saldırıyı gerçekleştirenin isnat yeteneğine dair bir husus ortaya konmamıştır. Cevap B Cevap D 2 Diğer sayfaya geçiniz. 2005 - KPSS / AB 12. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 18. maddesi “geri verme”yi düzenlemektedir. Yabancı bir ülkede işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında ceza kovuşturması başlatılan veya mahkûmiyet kararı verilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuşturmanın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı amacıyla geri verilebilir. Ancak, geri verme talebine esas teşkil eden fiil; f) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler. g) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler. a) Türk kanunlarına göre suç değilse, h) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler. b) Düşünce suçu veya siyasî ya da askerî suç niteliğinde ise, Bu durumda sanığın yakın arkadaşı tanıklıktan çekinme kapsamında ele alınmamıştır. Sanığın yakın arkadaşının evinde yapılan aramada bulunan ve şüpheli tarafından o şahsa yazılmış olduğu anlaşılan mektuba el konulabilir. c) Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse, d) Türkiye'nin yargılama yetkisine giren bir suç ise, Cevap E e) Zamanaşımına veya affa uğramış ise, geri verme talebi kabul edilmez. Cevap C 15. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 15. maddesi, “Deniz, Hava Ve Demiryolu Taşıtlarında Veya Bu Taşıtlarla İşlenen Suçlarda Yetki”yi düzenlemektedir. Suç, Türk bayrağını taşıma yetkisine sahip olan bir gemide veya böyle bir taşıt Türkiye dışında iken işlenmişse, geminin ilk uğradığı Türk limanında veya bağlama limanında bulunan mahkeme yetkilidir. 13. Hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası Türk Ceza Kanunu’nun 26. maddesinde düzenlenmektedir. Bu madde uyarınca, Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez. Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez. Türk bayrağını taşıma hakkına sahip olan hava taşıtları ile demiryolu taşıtları hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır. Cevap B Ülke içerisinde deniz, hava veya demiryolu taşıtlarında ya da bu taşıtlarla işlenen suçlarda, bunların ilk ulaştığı yer mahkemesi de yetkilidir. Çevreyi kirletme suçu, yabancı bayrağı taşıyan bir gemi tarafından Türk kara suları dışında işlendiği takdirde, suçun işlendiği yere en yakın veya geminin Türkiye'de ilk uğradığı limanın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Cevap E 14. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 126. maddesi uyarınca, şüpheli veya sanık ile 45 ve 46. maddelere göre tanıklıktan çekinebilecek kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere; bu kimselerin nezdinde bulundukça el konulamaz. Bu paralelde 45. ve 46. maddeyi ele alacak olursak, a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı. b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi. 16. “Bilirkişilikten Çekinme, Bilirkişi Olarak Dinlenemeyenler” Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 70. maddesinde ele alınmıştır: Tanıklıktan çekinmeyi gerektirecek sebepler bilirkişiler hakkında da geçerlidir. Bilirkişi, geçerli diğer sebeplerle de görüş bildirmekten çekinebilir. c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu. d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları. e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar. Cevap D 3 Diğer sayfaya geçiniz.
© Copyright 2024 Paperzz