Dosyayı İndir

TARĠHĠN KAYBOLMAYAN ĠZLERĠ, TONĠ MORRĠSON’IN SEVİLEN
(BELOVED) ADLI ROMANINDAKĠ UNUTULAMAYAN GEÇMĠġĠN EN
ACI YÜZÜ: SEVĠLEMEYEN SEVGĠLĠ
GökĢen Aras1
Özet:
Toni Morrison, 1988 Pulitzer Ödüllü Sevilen (Beloved) adlı romanında, 1856 yılında, köle
Margaret Garner‘ın, 1850 Köle Kanununun ardından, yakalanıp tekrar köleliğe mahkum edilmelerini
önlemek için çocuklarını öldürdüğü gerçek yaĢam hikayesini konu etmiĢ ve köle ticaretinde yaĢamını
yitiren 60 milyondan fazla insana atıfta bulunmuĢtur. Eserde iĢlenen kölelik kavramının tamamen
tarihe dayanması eseri daha gerçek ve etkili kılmaktadır. Tarihsel olayların temel alındığı ve tarihin
silinmeyen izlerinin yansıtıldığı bu romanda, Sethe bastırdığı geçmiĢiyle yüzleĢmek ve tüm acı
hatıralarını tekrar tekrar hatırlamak zorunda kalır. Yazar, Sethe aracılığı ile yaĢamlara hükmeden
karanlık geçmiĢi, zencilerin kölelikten kurtulmak için çektikleri acıları, bu savaĢta ezilen kadın ve
çocukları anlatmaktadır. 1993 Nobel Edebiyat Ödüllü Afrika kökenli ilk Amerikalı yazar Morrison,
önce kendi ırkçılıkla mücadele geçmiĢini sorgular, sonra da bebeğini kölelikten kurtarmak için
öldüren Sethe'nin acı dolu öyküsünü yansıtır. Her Ģeye rağmen, kendine güvenen ve kimliğinin
farkında olan Sethe‗yi irdelerken, Afrika kökenli Amerikalı kadınlara da yol gösterir ve ―Öteki‖
sıfatıyla aĢağılanan siyah kadının tarihini ve deneyimini gözler önüne sererek politik bir eser sunar.
Anahtar Kelimeler: Toni Morrison, Sevilen (Beloved), Sethe, Paul D., Denver, Margaret
Garner.
Amerika‘da yaĢayan zencilerin tarihsel kökenleri ve yaĢadıkları dönem içindeki
rollerini anlatan romanlarıyla tanınan Chloe Anthony Wofford (18 ġubat 1931), üniversite
yıllarında kendine Toni adını yakıĢtırır, bu da onun yeni bir isim fikrinin özgürleĢme ve yeni
bir kimlik anlayıĢı adına ne kadar önemli olduğuna inandığını göstermektedir. Evlendikten
sonra Morrison soyadını alarak edebiyat dünyasında Toni Morrison olarak tanınır. 1988
Pulitzer Ödüllü Sevilen adlı romanında da köleyken kullandıkları isimlerini, özgür bir isim
almak üzere bırakan birçok karakter vardır. 1993 Nobel Edebiyat Ödüllü Afrika kökenli ilk
Amerikalı yazar Toni Morrison, toplumun üzerindeki baskısını ve umursamazlığını, insanı
ve insan yaĢamının her sahnesini anlatabileceği edebiyat yoluyla okuyucularına
sunmaktadır.
1
Dr., Atılım University, Faculty of Arts and Sciences, Department of English Language and Literature,
goksenaras@yahoo.com
146
Margaret Garner‘in hikayesi, Sevilen romanı için oldukça faydalı bir kaynak niteliği
taĢımaktadır: ―Kentucky‘den kaçan Garner, 1850‘de yakalandıklarında köle olmasınlar diye
çocuklarını öldürmeye teĢebbüs etmiĢ ve çocuklarından birini boğazını keserek öldürmüĢtür‖
(Samuels, 1990: 95). Aynı Ģekilde, Sevilen‘in konusu Amerika‘nın Ġç SavaĢını izleyen
yıllarda Ohio‘da geçer. Roman, iki yaĢındaki Ardelia adındaki kızını esir tüccarlarının eline
vermektense onu öldüren ve evlat katili olan zenci köle kadın Sethe‘nin yaĢamını ve ölmüĢ
kızının, hayalet ruhunun insan Ģeklini almıĢ biçimiyle on sekiz yıl sonra geri dönmesini
anlatır. Roman, köle kadın ve ailesinin ekseninde geliĢir. Irk ayrımının olanca Ģiddetiyle
hüküm sürdüğü günlerde, yoksulluğun ve özgürlük tutkusunun pençesinde bir ailenin çok
katmanlı öyküsüdür Sevilen. (http://www.dipnotkitap.net/ROMAN/Sevilen.htm). Morrison,
―zenci köleleri, eski kölelerin kölelik deneyimlerini ve özgürlük mücadelelerini anlatarak
tarihi bir roman anlayıĢıyla ortaya koyduğu‖ bu eserinde sadece tarihi gerçekleri değil,
unutulmuĢ ve hiçbir zaman hatırlanmayacak siyah kadınların hayatlarını ve iç dünyalarında
kopan fırtınaları yansıtmayı amaçlamaktadır (Samuels, 1990: 95).
Toni Morrison, eĢzamanlı olay örgüsünden saparak ve geri dönüĢler kullanarak
anlatımı daha katmanlı bir biçimde ortaya koymakta, aynı zamanda da zencilere özgü kopuk,
sonu olmayan cümleler
ve kısıtlı
kelime dağarcıklarının oluĢturduğu ifadelerle
süslemektedir. Bu dil, zencilerin kendi parçalanmıĢ, kopuk ve sonu belli olmayan hayatlarını
tüm yönleriyle anlatabilecekleri bir kültürün göstergesidir. Bu anlatı tarzı da Afrika‘nın acıyı
ve tehlikeyi hatırlama korkusunu ve endiĢesini yansıtmaktadır. Morrison‘ın Sevilen adlı eseri
bir roman olmasının yanı sıra büyük bir felaketin izlerini ve acılarını silen bir dua niteliği de
taĢımaktadır. YaĢamından kesitler taĢıdığı düĢünüldüğünde, diğer Afrika kökenli yazarlar
gibi ümitlerin, özlemlerin ve zenci kadınların geçmiĢlerindeki anılarını sergileyen yeni bir
tür roman arayıĢının ürünüdür.
Amerika‘nın yaĢayan en önemli kadın yazarlarından Toni Morrison‘ın bu eserinde de
ırkçılık değiĢik yönleriyle iĢlenmiĢtir. Siyah ve beyazların yaĢamını beraber sürdürdüğü bir
dünyada, geçmiĢ tamamen karanlıktır ve kendini sadece zulüm, eziyet, Ģiddet ve kaybolan
masumiyet olarak göstermektedir. Zencilerin, özgür bir yaĢam uğruna kölelikten kurtulma
çabalarını ve bu uğurda döktükleri gözyaĢlarını, erkek egemen toplum tarafından hem kadın
hem de siyah oldukları için iki kere ezilen kadın ve çocukların acılarını en çarpıcı yönleriyle
sunmaktadır. ĠĢte Toni Morrison, bu karanlık ve utanç duyulan geçmiĢ perdesini ağır ağır
aralar.
Zenci yaĢamlarından sahneleri damla damla akıtır.
Her satırın gerisinde
söylenmemiĢ vahĢeti ve acıyı hissettirir. ġiirsel ve lirik ifadesi, kimi zaman vahĢi, öfkeli ve
hüzünlü bir ifadeye bürünür. Kolay incinirlik, hassaslık, korunmasızlık, savunmasızlık
ekseni etrafında geliĢir Sevilen(http://www.dipnotkitap.net/ROMAN/Sevilen.htm).
147
Sevilen, 1873‘ün tarihsel gerçekliği ile eski köle Sethe ve kızı Denver‘in evinde
baĢlar. Bu ev, aynı zamanda, Sethe‘nin iki oğlu Howard ve Buglar‘ın ve vefat eden
büyükanne Baby Suggs‘un da geçmiĢini yansıtmaktadır. Sethe, sevgilisi Paul D., kızı
Denver, Baby Suggs ve Ardelia‘nın (Sevilen) hayaletinin geçmiĢ, Ģimdiki ve gelecek
zamanları, kurdukları bölük pörçük cümlelerle ortaya çıkmaktadır. Karakterler, sanki
geçmiĢi konuĢmamak için türlü bahaneler uydururlar. Sethe, Denver‘in geçmiĢle ilgili
sorularına ―ya kısa yanıtlar verir, ya da bölük pörçük Ģeyler geveler …‖ (75). Ancak, Paul
D.‘ nin ―seninle benim, dünyadaki herkesten çok dünümüz var. Artık biraz da yarınımız
olmalı‖ sözleri bir o kadar da düĢündürücüdür‖ (309). Sethe‘nin kocasının nerede olduğu
meçhuldür, annesinin nasıl asıldığı da. Romandaki karakterler unutsa da okuyucu olarak
Sevilen‘i unutmamız mümkün değildir. Aslında, yazarın Sevilen‘i hatırlanmayan olarak
tekrar ortaya çıkarması, onun unutulmadığının da göstergesidir. Sevilen‘i tarihten silmek,
annesini kaybeden küçük Afrikalı çocuğu ve aynı zamanda Afro-Amerikalıyı da silmektir.
―Anlatılacak bir öykü değildi bu‖ ifadesi defalarca tekrarlanırken tarihin izlerinin ne denli
derin olduğu da açıkça görülmektedir (310). Romanın en sonunda ise yazar, neredeyse
okuyucuyu bunu asla unutmaması için zorlamaktadır:
YavaĢ yavaĢ bütün izler yok oldu; unutulan yalnızca ayak izleri değildi; su,
orada ne varsa, hepsi unutuldu. Bir tek, hava kaldı. Anımsanmayanın,
hesaba katılmayanın soluğu değil de, saçaklardaki rüzgar, ya da baharda
hızla eriyen buzlar. Yalnızca hava. Bir öpücük için koparılan yaygara mı?
Hayır, kesinlikle. Sevilen (311).
Zenci ırk, annelik ve kadın erkek iliĢkilerini ele alan, aynı zamanda da Afro-Amerikan
tarihini ve kültürünü yansıtan Sevilen, köleliği arkalarında bırakamayan insanların
hikayesidir. GeçmiĢ, Ģimdiki hayatlarını durmadan yoklamaktadır. Kırmızı bir ıĢık gibi
ortaya çıkan kin dolu hayalet, Sethe‘yi ve kızı Denver‘i devamlı rahatsız etmektedir. Paul D.
hayaleti defettiğinde ise Sevilen karakteri olarak ortaya çıkar: ―geçmiĢ yok edilemez, bu
nedenle ancak varlığı kabul edilebilir. Bu kabul ise bireysel hafızadan çok, toplumsal
hafızayla ilintilidir‖ (Kubitschek, 1998: 115).
Sevilen‘in nasıl öldüğünü öğrendiğinde ise Paul D. bu geçmiĢi kabullenemez ve evi
terk eder. Ancak bu tuhaf hayaletle geçmiĢte yaĢadığı cinsel iliĢkiyi de unutması mümkün
değildir ve her ne kadar bu çocuğun doğması mümkün olmasa da Sevilen hamiledir. GeçmiĢ
geçmiĢtir, bugünü yaratmıĢtır, ancak Ģu anı değiĢtirmesi mümkün değildir. Sevilen, geçmiĢin
en acı yüzünü simgelerken, Sethe, Paul D. ve Denver, kölelikten kurtulmayı baĢarmıĢ ve Ģu
anda özgür bir birey olma umudunu taĢıyan kadın ve erkekleri simgelerler.
148
Sevilen, zihinsel olduğu kadar fiziksel olarak da farklı bir durumdadır. Organları
vücudundan ayrılacak gibidir, bazı diĢleri dökülür, çatlak sesiyle çocuk gibi konuĢur,
boğazında bıçak yarası vardır. Denver, kardeĢi gibi görmesine rağmen annesiyle olan
saldırgan ve saplantılı iliĢkisi nedeniyle ondan korkmaktadır. Paul D. ise Sevilen‘den
hoĢlanmamasına rağmen cinsel olarak çekici bulmaktadır. GeçmiĢi, geçmiĢte yaĢanan acıları
ve köleliği temsil eden ve garip özellikleri olan bu hayaletin değiĢtirilmesi mümkün değildir.
Birçok Ģey öğretilmeye çalıĢılır, ancak yemek yemesi, yürümesi ve konuĢması asla
değiĢtirilemez, çünkü değiĢtirilemeyen gerçeğin ta kendisidir. DeğiĢmediği gibi hiçbir
ilerleme de kaydedemez. Hep iki yaĢında ve bu yaĢa özgü anlama kabiliyeti ve hareketleriyle
ve boğazında derin yara izi ile yaĢar, kimseyi umursamaz, annesini neredeyse öldürmeye
teĢebbüs edecek kadar sever. Tıpkı, annesinin onu kölelikten kurtarmak için çok sevmesine
rağmen bıçakla boğazını kesmesi gibi.
Morrison, ırkçılığa, köleliğe, ahlaki belirsizliğe, iyi-kötü savaĢına ve masumiyetin
daha farklı bir masumiyet uğruna nasıl kaybedildiğine dikkat çeker. Çocukların bu amaç
uğruna nasıl katledildiğini anlatır. Bu bağlamda, Sethe ahlaki belirsizliğin temelini oluĢturur.
Kendini affettirebilmek için Sevilen‘le uzlaĢmayı dener: ―o benim kızım … Kendi isteğiyle,
özgür iradesiyle bana döndü; ona hiçbir Ģey açıklamama gerek yok‖ der (228). Ne kadar acı
çektiğini ona anlatmaya çalıĢır ve her Ģeyi sadece onu sevdiği için yaptığına inanır. Ancak
Morrison, masumiyetin mümkün olmayacağını ya da istediğimiz Ģekilde olamayacağını
vurgular. Sevilen, Sethe‘yi geçmiĢinden ve kanlı sevgisinin sonuçlarından kurtarmaya
yetmeyecek, daha da çok suçlu hissettirecektir. Bu durumda, korunmaya ihtiyacı olan
Sevilen değil, Sethe‘dir. Sethe öz kızını öldürür, Sevilen de bunun diyetini ister. Tüm bu
zalimliğin tek nedeni tabii ki Amerika‘nın kinci ırkçı kültürüdür; Morrrison da bunun insan
ruhunu ne denli zedelediğini açıkça gözler önüne sermektedir.
Sevilen, öncelikle yazarın daha sonra da tüm okurlarının bilinçlenmesini istediği
Afrika‘nın baskısını ve buna çözüm arayıĢını vurgulayan bir eserdir: ―Afrikalılar için tek
kurtuluĢun toplu mücadele olduğunu söyleyerek tarihi bir romana imza atan Morrison
Afrikalıların en yoğun baskı gördüğü en acılı dönemini anlatmıĢtır‖ (Mbalia, 1991: 89).
DayanıĢmanın ve toplu hareket etmenin kurtuluĢ olduğunu belirten Morrison, romanında
Denver‘in, yaĢadıkları 124‘ün ve Sevilen‘in toplumdan izole edilmiĢ ve yapayalnız hallerini
ve bu yalnızlığın Afrika‘nın zulmünü ve baskısını artırdığını vurgulamıĢtır: ―124 kinle
doluydu. Bir bebeğin zehriyle. Bunu evdeki kadınlar da biliyordu, çocuklar da. Yıllarca
herkes bu kine kendince katlandı, ama 1873 yılında artık tek kurbanlar, Sethe ile kızı
Denver‘di. Büyükanne Baby Suggs ölmüĢtü; oğullar Howard ile Buglar on üç
yaĢlarındayken evden kaçmıĢtı…‖ (13).
149
Buna paralel olarak, romanda hiçbir iliĢki düzgün gitmez, ne kardeĢlik, ne anne baba,
ne de sevgili: iki oğlu Howard ve Buglar evden kaçar, Denver annesinden uzaktır, Paul D. ve
Sethe geçmiĢin izlerini silip mutlu bir beraberlik yaĢayamazlar. GeçmiĢin asla
unutulamayacak acı olayları Sethe‘nin benliğinde, ruhunda ve vücudunda izler bırakmıĢtır.
Sırtındaki ağaç Ģeklindeki derin yara izleri göz önünde olmasa da daima hissedilir: ―sırtımda
bir ağaç, evimde bir ruh var; ikisinin arasındaysa kollarımda tuttuğum kızımdan baĢka bir
Ģey yok. Artık kaçmak yok- hiçbir Ģeyden. Bundan böyle, bu dünyada hiçbir Ģeyden
kaçmayacağım….bedeli çok ağırdı…‖ der Sethe (27). ―Ben onu hiç görmedim asla da
görmeyeceğim…yabani kiraz ağacı. Gövdesi, kolları, hatta yapraklarıyla. Yapraklar küçücük
minicikmiĢ. Ama bu, on sekiz yıl önceydi. ġu anda meyve vermiĢ bile olabilir‖ diye ekler
(27-28).
Afro-Amerikan kimliklerinin yansıtıldığı birçok romanında ve Sevilen‘de de
Morrison‘ın zenci ve beyaz karakterlerinin iliĢkileri hep sorunlarla doludur, birbirlerinden
nefret etmeleri öğretilmiĢ, kimlikleri de bu nefretle ĢekillenmiĢtir. Amerika‘nın zenci-beyaz
kutuplaĢmasında hayatlarına bir anlam katabilmek için mücadele eden karakterlerin
benliklerinde ve problemli iliĢkilerinde daha da çok ortaya çıkan bu kutuplaĢma, daha baĢka
kutuplaĢmalara ve boĢluklara bırakır kendini. Morrison, ―karakterlerinin geçmiĢ-Ģimdiki
zaman, kuzey-güney ve siyah-beyaz
arasında uzlaĢmaya varmaları gerektiğini …
parçalanmıĢ benliklere, yüzeysel iliĢkilere, parçalanmıĢ ailelere, tehdit edilen komĢulara ve
gergin ırk iliĢkilerine dikkat çekerek aktarır‖ (Page, 1995: 27-28).
Romanda, her karakterin geliĢimi, zaman unsuru özellikle de geçmiĢleri göz önünde
tutularak incelenir. Sethe ve Paul D. için Tatlı Yuva, (Sweet Home), hiç de tatlı olarak
anılmamakta, unutulmamaktadır ve hatırlamaya tahammül bile edemeyecekleri bir yerdir:
―ama bulunduğumuz yerdi. Hep birlikte. Ġstesek de istemesek de, anımsayıp duracağız‖ der
Sethe (25). Ancak, Tatlı Yuva, Sethe ve Paul D için unutulamayacak anılardan sadece bir
tanesidir ve kendilerini felç eden geçmiĢlerinin etkisinden kurtulmak için Sethe ve Paul D.
geçmiĢlerini birbirlerine itiraf etmek ve bir Ģekilde aklanmak isterler. Bu acı geçmiĢ, aynı
zamanda, onların bir araya gelmelerini imkansız hale getirmekte, ancak, baskılanandan
kurtulmak, karĢılıklı güven sağlamak, aile bağı oluĢturmak için de bir o kadar gereklidir.
Çünkü ancak geçmiĢlerinin gerçekliğini anladıklarında bir arada olabilirler. GeçmiĢinin
mahkumu olan Sethe, bir Ģey olursa hep var olur der. Bu nedenle, Sevilen‘in, annesi
Sethe‘nin üzerindeki baskısı büyüktür, çünkü hatıralar geçmiĢin acı gerçekliği ile beraber her
zaman yaĢarlar.
1873 yılındaki anıları, Sethe‘nin annesini asan ve çevresindeki insanlara türlü eziyetler
eden beyazlardan ne denli nefret ettiğinin açık bir göstergesidir, Sethe o yılları Ģöyle anlatır:
150
―koskoca kentler siyahlardan bütünüyle temizleniyordu; sırf Kentucky‘de bir yıl içinde
seksen yedi linç olayı yaĢanmıĢtı; kocaman adamlar çocuklar gibi kırbaçlanıyordu; çocuklar
birer yetiĢkinmiĢ gibi kırbaçlanıyordu; siyahların gittiği dört okul yakılıp kül edilmiĢti;
mürettebat siyah kadınların ırzına geçiyordu; mülklere el konuluyor, boyunlar kırılıyordu …
(205).
Böyle bir dünyaya kızını kurban vermek istemez Sethe, iĢte bu yüzden onu öldürecek
kadar sever, kızını beyazlara teslim etmeyecektir, tenleri temiz görünen insanların çocuğunu
kirli elleriyle kirletmesine izin veremez ve bu uğurda her Ģeyi göze almaya hazırdır: ―Ohio
Irmağı‘nın yakınında, çamlı bir bayırda, aralarında onun taĢıdığı gıdaya muhtaç, küçük bir
bebeğin de bulunduğu üç çocuğuna kavuĢmaya çalıĢırken, kocası ortadan yok olmuĢ, sütü
çalınmıĢ, dövülmüĢ, sırtı hamur gibi yoğrulmuĢ bir kadın da olsa, çocuklarını yetim
bırakmayacağını, ölüme kolayca teslim olmayacağını biliyordu‖ (45).
Sethe‘ye huzur veren ve kutsal olarak tanımladığı büyükanne Baby Suggs, ona sahip
olacakları tek nimetin kendi düĢledikleri nimet olacağını ve bedenlerini, ellerini, yüzlerini,
ve sevilmeyen tüm derilerini sevmeleri gerektiğini söyler durur. (107). Baby Suggs, ―o beyaz
yaratıklar sahip olduğum ya da düĢlediğim her Ģeyi aldılar. Yürek tellerimi de kopardılar.
Dünyada beyazlardan daha büyük uğursuzluk olamaz‖ derken sadece anı kırıntılarıyla ve
bunların acısıyla yaĢamını bölük pörçük sürdürmeye çalıĢan Sethe‘nin de hislerine tercüman
olmaktadır.(108).
Morrison‘ın ―Sevilen‘i efsanelerin ve rüyaların gölge bir figürü olarak değil ama kanlı
canlı, su içen, cinsel dürtüleri olan, anne sevgisi arayan bir karakter olarak çizmesi‖ oldukça
önemlidir (Rice, 1996: 101). Sevilen, bu uğurda öldürülen ve sevilemeyen tek çocuk
değildir. Herkesin unuttuğu, göz ardı ettiği kölelikten ölen 60 milyon ve daha fazla insandan
sadece biridir.
Sevilen olarak geri dönen kızı, aslında annesini ne kadar çok sevdiğini Ģu sözlerle
anlatır: ―ben Sevilen‘im ve Sethe bana ait; o benim … ġimdi onu buldum – bu evde. Bana
gülümsüyor; bana gülümseyen bu yüz, benim yüzüm. Onu bir daha asla yitirmeyeceğim. O
benim‖( 245). Ancak Sethe‘nin diğer kızı Denver da her Ģeyin farkına varmıĢtır: ―Sevilen,
benim kız kardeĢim. Ablam. Annenim sütüyle birlikte onun kanını da içtim‖ der Denver
(234). Bir Ģekilde kendini korumaya çalıĢmaktadır: ―Denver kendisini, zencilerden gelen
kınamalardan, suçlamalardan kendine gurur payı çıkartacak biçimde eğitmiĢ, eve yönelik
tacizlerin, daha çoğunu isteyen, iblisçe bir Ģeyin marifetleri olduğuna inandırmıĢtı‖ (52).
Annesinin kardeĢini öldürdüğünü artık çok iyi bilir, diğer kardeĢlerini ve kendisini de
öldüreceğine inanır, ona göre bu çok doğaldır: ―ona çocuklarını öldürmeyi doğal bir ĢeymiĢ
gibi gösteren o Ģeyi, hala içinde taĢıyor olabilir. Sevilen‘e anlatmam gerek. Onu
151
korumalıyım‖ der (235). Denver‘in bu hisleri artık bir kabusa dönüĢmüĢtür. Annesinin her
gece baĢını kestiğini, kendisine bir yabancıya bakar gibi baktığını, ama iĢini ustaca
göreceğini bildiğini söyler (235).
Sevilen‘in dönüĢü tüm kahramanları kendilerine getirmiĢtir aslında. Herkes,
parçalanmıĢ kimliklerini bir araya getirmeye ve birbirini anlamaya çalıĢır: Denver annesini,
Paul D. de Sethe‘yi anlamaya, ve onun masumiyetini kabul etmeye çalıĢır. Sanki açıklamalar
yerini sadece sessizliğe bırakmıĢ, ama yine de her Ģey netleĢmiĢ, konuĢmasalar da her Ģey
anlaĢılmıĢtır. Dolayısıyla, insan Ģeklinde gelen bu hayaletin artık gitme vakti gelmiĢtir,
çünkü fiziksel olarak Sethe‘ye zarar vermeye baĢlamıĢtır. Boğazını keserek öldüren annesine
inanılmaz bir öfke duymaktadır. Var olabilmek için boğmaya ve yok etmeye, Sethe‘nin
unutmaya çalıĢtığı geçmiĢini her an hatırlatmaya çalıĢır: ―bu durum Sevilen'i ne kadar
sevindirdiyse, Sethe'yi de o kadar bocalatır; çünkü geçmiĢiyle ilgili her sözcük canını acıtır.
O yaĢamdaki her Ģey acılı ve yitiktir. Baby Suggs ile ikisi hiç konuĢmadan geçmiĢin ağza
alınmayacağı konusunda anlaĢmıĢlardır‖ (75).
Romandaki karakterlerden birinin ―yaĢama dönen her ölü Ģey, acı verir‖ (49)
ifadesinin anlamı düĢünüldüğünde, Sevilen‘in aslında Sethe‘yi cezalandırmak için gelen
Ģeytani bir güç olmasının yanı sıra, ilahi bir tarafı da olduğu net olarak anlaĢılmaktadır:
―Sevilen bir yandan kötülüğü simgelerken, diğer yandan da kurtarıcı Ġsa figürünü temsil
etmektedir. Ancak bu kurtarıĢ için çok yüksek bir bedel istemektedir. Sevilen, bir yandan
annesinden intikam almak gibi kötü ve Ģeytani bir amaçla hareket edip, onu boğmaya dahi
kalkıĢırken; diğer yandan onun hatırlamaktan kaçındığı geçmiĢiyle yüzleĢmesini sağlar‖
(Otten, 1989: 84). Sethe, aslında tüm yaĢamı boyunca bu günahının bedelini çok ağır bir
Ģekilde ödemiĢtir. Sevilen‘in mezar taĢı uğruna ödediği 10 dakikalık bedel de Sethe‘nin
unutamadığı geçmiĢinin bir parçasıdır:
On dakika, demiĢti adam. On dakikan varsa, bedavaya yaparım. Yedi
harf için on dakika. Bir on dakika daha verse, ―içtenlikle‖ sözcüğünü
de yazdırabilir miydi? Ama bunu adama önermeyi göze alamamıĢtı;
belki de yapardı, diye düĢünmek içini sızlatıyordu- bir yirmi dakika,
bilemedin yarım saatini verseydi, tamamını, papazın cenazede
söylediği bütün sözcükleri bebeğin mezar taĢına kazıtabilirdi belki:
‗Ġçtenlikle Sevilen.‘ Her neyse, sonuçta ikinci sözcükle yetinmiĢti.
Önemli olan o sözcüktü zaten ... Evet bu sözcük kesinlikle yeterliydi.
Bir baĢka rahibi, köleliğin kaldırılmasını savunan bir baĢka taraftarı,
hatta tiksinti dolu bir kasabayı yanıtlamaya yeterdi (15).
152
Sevilen, mahalleli kadınların Ģeytan çıkarma duasıyla bir anda bir toz bulutuna
bürünür ve yok olur gider. Her ne kadar unutulmak istenen bir kabus gibi olsa da onu
unutmak mümkün değildir, çünkü artık her Ģey değiĢmiĢtir. Zaten, Paul D. zencilerin
sevmeye bile hakları olmadığını düĢünüp Sevilen‘in gidebilme ihtimaline karĢı Sethe‘yi hep
uyarmıĢtır: ―tehlikeli, diye düĢünür Paul … bir zamanlar köle olan kadının herhangi bir Ģeyi
bu kadar çok sevmesi tehlikeliydi; özellikle bağlandığı Ģey, kendi çocuklarından biriyse‖ der
sürekli (61). Sethe de bazı Ģeylerin asla unutulmadığını Ģöyle ifade eder:
Zamandan söz ediyordum. Zamana inanmak benim için öyle zor ki. Bazı
Ģeyler siliniyor. Yok oluyor. Bazı Ģeyler de kalıyor. Eskiden belleğimi
suçlardım. Bilirsin. Ġnsan bazı Ģeyleri unutur. Bazılarını da asla unutamazsın.
Ama nedeni bu değildi. Yerler, mekanlar hala oradaydı. Bir ev yanarsa, yok
olur, ama yeri- yani resmi- kalır; üstelik salt belleğinde değil, orada,
dünyada. Anımsadığım Ģey, havada, kafamın hemen dıĢında yüzüp duran bir
resimdir. Demek istediğim, onu düĢünmediğim zaman bile, ölsem bile,
yaptığım, bildiğim ya da gördüğüm Ģeylerin resmi hala orada. Olayın geçtiği
yerde….
Buraya
gelmeden
önce
bulunduğum
yer,
orası,
gerçekti…dolayısıyla Denver, oraya asla gitmemelisin. Asla. Çünkü her Ģey
bitmiĢ olsa da …o hep orada seni bekliyor olacak. ĠĢte bu yüzden
çocuklarımı oradan uzaklaĢtırmak zorundaydım. Ne pahasına olursa olsun.
(51)
Sonuç olarak, tarihsel olayların temel alındığı ve tarihin silinmeyen izlerinin
yansıtıldığı bu romanda, Sethe bastırdığı geçmiĢiyle yüzleĢmek ve tüm acı hatıralarını tekrar
tekrar hatırlamak zorunda kalır. Yazar, Sethe aracılığı ile yaĢamlara hükmeden karanlık
geçmiĢi, zencilerin kölelikten kurtulmak için çektikleri acıları, bu savaĢta ezilen kadın ve
çocukları anlatmaktadır. Morrison, önce kendi ırkçılıkla mücadele geçmiĢini sorgular, sonra
da bebeğini kölelikten kurtarmak için öldüren Sethe'nin acı dolu öyküsünü yansıtır. Her Ģeye
rağmen, kendine güvenen ve kimliğinin farkında olan Sethe‗yi irdelerken, Afrika kökenli
Amerikalı kadınlara da yol gösterir ve ―Öteki‖ sıfatıyla aĢağılanan siyah kadının tarihini ve
deneyimini gözler önüne sererek politik bir eser sunar.
Kaynakça:
Asal, RaĢel Rakella. http://www.dipnotkitap.net/ROMAN/Sevilen.htm.
Kubitschek, Missy Dehn. (1989). Tony Morrison: A Critical Companion. London:
Greenwood Press.
153
Mbalia, Doreatha. (1991). Toni Morrison‘s Developing Class Consciousness. Selinsgrove:
Susquehanna University Press.
Morrison, Tony. (2000). Sevilen. (Çev. Püren Özgören). Ġstanbul: Can.
Otten, Terry. (1989). The Crime Of Innocence in The Fiction of Toni Morrison. Columbia,
University of Missouri Press.
Page, Philip. (1995). Dangerous Freedom Fusion and Frgmentation in Toni Morrison‘s
Novels. University Press of Mississipi.
Rice, Herbert William. (1996). Toni Morrison and the American Tradition: A Rhetorical
Reading. New York : Peter Lang Publishing.
Samuels, Wilfred D. Hudson-Weems Clenora, (1990). Toni Morrison. Boston: Twayne
Publishers
154