Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, XIV/1 (Yaz 2014), s.49-74. AHMED BîCAN’A ATFEDİLEN BİR ESER: RÛHÜ’L-ERVÂH A Work Attributed to Ahmed Bican: Ruh’ul Ervah Siyabend EBEM* ÖZ Tasavvufi Türk edebiyatının XV. yüzyıldaki önemli temsilcilerinden biri olan Ahmed Bîcân; Envâru’l-Âşıkîn, Acâîbü’l-Mahlûkât, Dürr-i Meknûn, Müntehâ ve Cevâhir-nâme adlı eserleriyle bilinir. Bunlardan başka çeşitli kaynaklarda varlığı ve kendisine ait olması tartışmalı ve muallak bir eser olan Rûhü’l-Ervâh adlı bir eserden de bahsedilmektedir. Bu makalede, eser hakkında günümüze dek yapılan tespitler değerlendirilecek, Rûhü’l-Ervâh’ın Ahmed Bîcân’a aidiyeti ve özgün bir eser olup olmadığı noktası ele alınacaktır. Makalenin sonunda eserin tespit edilebilen üç nüshasının tenkitli metni sunulacaktır. Anahtar Kelimeler; Ahmed Bîcan, Rûhü’l Ervâh, Müntehâ, Eski Anadolu Türkçesi, Türk nesri. ABSTRACT Ahmed Bican, one of the major represantatives of Sufi literature in XVth century, is well known with his works Envaru’l-Asıkin, Acaibu’l-Mahlukat, Dürr-i Meknun, Münteha and Cevahir-name. Except these; the work named Rûhü’lErvâh is mentioned in various sources. Controversy about its authorship has not been solved yet. This article evaluates existing studies and assessments about this work and discusses authenticity of Rûhü’l-Ervâh and its authorship connection to Ahmed Bîcân. Critical texts of three available versions of this work are added at the end of article. Key Words; Ahmed Bican, Ruhu’l-Ervah, Munteha, Old Anatolian Turkish, Turkish prose. GİRİŞ Tasavvufi Türk edebiyatının 15. yüzyıldaki önemli temsilcilerinden biri olan Ahmed Bîcân; başta Envâru’l-Âşıkîn olmak üzere Acâîbü’l-Mahlûkât, Dürr-i Meknûn, Müntehâ ve Cevâhir-nâme adlı eserleriyle bilinmektedir. Bunlardan başka çeşitli kay* İstanbul Kültür Üniversitesi,. SBE, Yüksek Lisans öğrencisi, siyabend.ebem@gmail.com. 50 SİYABEND EBEM naklarda Ahmed Bîcân’ın “Ravhu’l-ervâh, Ravzatü’l-ervâh veya Revvhu’l-ervâh” gibi farklı okunuşlarla anılan bir eserinin varlığından da bahsedilmektedir1. Amil Çelebioğlu, “eserin elde herhangi bir nüshasının bulunmadığından bu husustaki kayıtların doğruluk derecesini tespit etmenin mümkün olmadığı ve eserin Envâru'l-âşıkîn veya Müntehâ’nın peygamberler bölümünün ayrıca istinsah edilmiş şekli olabileceği”2 görüşlerini ifade etmektedir. Mezkûr eserle ilgili ilk nüsha tespiti, doktora çalışması sırasında Aynur Koçak tarafından yapılmıştır. Koçak, yabancı bir katalogda3 adı geçen eseri görüp incelemiş ve eserin vahdet-i vücut, insan ve Hz. Muhammed'in merkez alındığı tasavvufi bir eser olduğunu belirtmiştir4. Koçak’ın gördüğü nüsha Avusturya Milli Kütüphanesi Türkçe yazmalar koleksiyonunda 843 numaraya kayıtlı bir yazmadadır. Yazmada Ahmed Bican’a ait olan bölümün başlığı “Hâzâ kitâb-ı Rûhü’l-Ervâh min te’lifü’l Ahmed Bîcan”dır5. Rûhü’l-Ervâh’ın ikinci nüshası Mısır Milli Kütüphanesi Mecâmi Türkî Talat koleksiyonu 64 numaraya kayıtlı bir yazmadadır. Eserin tespit edilebilen üçüncü ve son nüshası ise şahsi kitaplığımızda bulunan bir yazmada yer almakta olup ayrıntılı bilgi nüsha tavsifinde verilecektir. Rûhü’l-Ervâh ve Muhtevası Eserin adı her üç nüshada da Rûhü’l-Ervâh olarak geçmektedir. “Ruh”; can, canlılık, nefes, his, duygu, en mühim nokta, öz ve ispirto gibi uçucu gaz anlamlarına gelmektedir6. Şemseddin Sami, sözcüğün anlamını insanda ve hayvanattaki madde-i hayâtiyye, hareket, faaliyet, tesir, bir madde-i nebâtiyye vesaireden çıkartılan hülâsa olarak vermektedir7. Müntahabât-ı Lügât-ı Osmaniyye bunlara ek olarak madde-i hayat ve müsekkir-i ilâhiyye anlamlarını vermektedir8. “Ervâh” ise ruh’un çoğuludur9. Buna göre 1 Âgâh Sırrı LEVEND, “Ahmed Bican”, Türk Ansiklopedisi, C. 1, MEB Yayınları, Ankara 1946, s. 251; İbrahim Alâettin GÖVSA, “Ahmed Bican”, Türk Meşhurları Ansiklopedisi, C. 1, Yedigün Neşriyat, İstanbul 1970, s. 19. 2 Amil ÇELEBİOĞLU, “Ahmed Bican” İslam Ansiklopedisi, C. 2, TDV Yayınları, Ankara 1989, s. 51. 3 Gustav FLÜGEL, Die Arabischen, Persichen und Türkischen handschriften, Wien 1867, 77, nr. 843/1 (1v-19r) 4 Aynur KOÇAK, Ahmed Bîcan’ın Eserleri Üzerine Bir İnceleme, Üçdal Neşriyat, İstanbul 2003, s. 122. 5 Age, s. 120. 6 Ferit DEVELLİOĞLU, “Ruh”, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, İstanbul 1999, s. 897. 7 Şemseddin Sami, “Ruh”, Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul 1978, s. 673. 8 James W. REDHOUSE, “Ruh”, Müntahabât-ı Lügât-ı Osmaniyye, TDK Yayınları, Ankara 2009, s. 415. 9 Age, “ervâh”, s. 89. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 51 Rûhü’l-Ervâh’ın anlamı Allah’a atfen; canın özü, canlılığın cevheri, ruhların ruhu şeklindedir. Rûhü’l-Ervâh terkibi Envârü’l-Âşıkîn’de de geçmektedir: “İnsân bir cevherdür. Bedeni harâb olmagla cânı harâb olmaz. Anuňçün ki cân zât-ı İlâhiyye’nün mazharıdur. İmdi ol câna “Hayâtü’l-Kül” dirler ve “Rûhü’l-Ervâh” dirler”10. Ahmed Bîcan’ın bu tanımlamasına göre Rûhü’l-Ervâh, hayatın ve canlılığın bütünü, kaynağı anlamlarını ifade etmektedir. Rûhü’l-Ervâh’ın elde bulunan üç nüshasını esas alarak oluşturmaya çalıştığımız tenkitli metinde; ifadelerin; Bîcan’ın bir diğer eseri olan Müntehâ’yla benzerlikler gösterdiği tespit edilmiştir. Buradan hareketle derinleştirdiğimiz araştırmamızda, Rûhü’lErvâh’ın tamamen Müntehâ’dan alınan bölümlerle oluşturulmuş bir metin olduğu görülmüştür. Müntehâ ve Muhtevası Müntehâ (M), Ahmed Bîcan’ın Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin “Füsûsü’lHikem”inin Müeyyed Cendî şerhine11 Yazıcıoğlu Mehmed’in aynı adla Arapça olarak yazdığı şerhin Türkçe tercümesidir. Müntehâ’nın konusu bugün vahdet-i vücut olarak adlandırdığımız vücûd-ı Hak’tır. Ahmed Bîcan bunu eserinde şöyle ifade etmektedir: “İşbu kitâbın mevzû’u, vücûd-ı Hakk’tır. Pes bu ilmin mevzûʿu, cemîʿ-i ilmin mevzûâtından aʿlâ ve ecellidir.” Müntehâ genel olarak sekiz bölüme ayrılmaktadır. Birinci bölümde tasavvufî olarak yaratılıştan, insan ve derecelerinden , “vücûd”, “gönül”, “sır”, “tecellî”, “âşık”, “ârif” vb. ıstılahların konu edildiği ve her birine temhîd adı verilen on dört bölümden meydana gelmektedir. İkinci bölüm Füsûsü’l-Hikem’den tercüme edilen kısım olup burada yirmi dört peygamber ve bu peygamberlerin her birinde mündemiç olan hikmetler anlatılmıştır. Üçüncü bölümde rü’yetullâh, vahiy sırları, Hz. Muhammed’in Mekke’den Medîne’ye hicreti, Hz. Peygamberin vefatı, Hz. Fâtıma’nın vefatı, Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali’nin, Hz. Hasan ve Hüseyin’in vefatları, aşere-i mübeşşere ve esmâ-i hüsnâ konuları işlenmektedir. “Istılâhât-ı Sûfiyye” adlı dördüncü bölümde Ahmed Bîcan, Abdürrezzâk el-Kâşânî’nin aynı isimli Arapça eserini kısaltarak tercüme etmiştir. “Menâzilü’s-Sâirîn” başlığını taşıyan beşinci bölüm ise Hâce Abdullah elEnsârî el-Herevî’nin aynı isimli Arapça eserinden serbest bir tercüme olup sâlikin sülûku esnasında katetmesi gereken yüz makam ele alınmaktadır. Altıncı bölümde, Hz. Peygamber’in nübüvveti, istikak-ı kamer, Miʿrâc, abdest, beş vakit namaz, Hz. Peygamber’in Mekke’den Medîne’ye hicreti, kıblenin Beytü’l-Makdis’den Ka’be’ye tahvîli konuları; namaz, zekât, oruç, hac ve zikrin sırları, cihâd-ı Nebî, vefât-ı Resûl, Hz. Muhammed’e salâvât-ı şerîfe getirmenin fazileti, ehl-i beyt, ashâb-ı kirâm, Hz. Peygamber’in bütün insanlığa olan üstünlüğü, peygamberlerin halleri ve faziletleri anlatılmaktadır. Yedinci bölüm; Ferîdüddîn Attâr’ın, Hz. Peygamber soyundan gelen Cafer Sâdık’tan başlayarak doksan yedi zâhid ve sûfinin terceme-i hâlleri ve menkıbelerinin 10 Ahmed Bîcan, Envâru’l-Âşıkîn yz, Süleymaniye Kütüphanesi Hasib Efendi no: 211, vr. 11b. Süleyman ULUDAĞ, “Cendî”, İslam Ansiklopedisi, C. 7, TDV Yayınları, İstanbul 1993, s. 361. 11 52 SİYABEND EBEM konu edinildiği ilk dönem tasavvuf kaynaklarından olan Tezküretü’l-Evliyâ adlı eserinden aynı isimle derleme niteliğinde bir tercümedir. Sekizinci ve son bölüm ise kıyamet alâmetleri, cennet ve cehennemle ilgili olup kıyamet alametleri olan Deccâl’in çıkması, Hz. Îsâ’nın nüzûlü, Dâbbetü’l-Arz’ın çıkması, güneşin batıdan doğması, cehennem ve dereceleri; havz, cennet, cennetteki dört halîfenin makamları, insanların ve hayvanların durumları, cennetteki hûri, gılmân, nehirler, cennet ehlinin dereceleri gibi konular anlatılmıştır12. Rûhü’l-Ervâh ve Müntehânın Mukayesesi Müntehâ13’da Kelime-i Âdemiyye’nin açıklandığı fasılda geçen; (M 25a) “Kaçan kim, Hakk teâlâ dilediyse esmâü’l-hüsnâ i’tibârıyla ki, kendinin ʾaynını göre; bir emrdeki cemî’-i emr-i ilâhî ona mahzûr ola ve onda zâhir ola.” cümlesi Rûhü’lErvâh’ın giriş cümlesini karşılamaktadır: (K 1b) “Bilmek gerekdür ki Hakk teʿâlâ celle ve ʿalâ diledi-kim kendüniň ʿaynını göre. Kün câmiʿden ki insân-ı kâmildür ve Hakk teʿâlâ celle ve ʿalînüň sırrı ol insân-ı kâmil ile zâhir olur.”14 Âlemin bir yüzüğe, insanın da o yüzüğün nakışına benzetildiği bölümler her iki eserde şöyledir: (M 25a-b) “Nitekim hâtem mahalldir nakşa. Pes hâtem mukaddemdir nakştan. Zîrâ ki pâdişâhın hazînesi ol mühürle tamâm olur. Ve insâna halîfe derler işbu i’tibârla onun için ki, Hakk Teâlâ halkini insânla saklar. Nitekim hazâin mühürle saklanır, kaçan kim pâdişâhın mührü dâim ola; hîç kimse onu açmaya kadir olmaya. Pes Âdem ilmi saklamakta Hakk’ın halîfesi oldu.” (K 1b) “Zîrâ ki hatem mahall-i nakşdur. Nitekim pâdişâh hazînesini nakşla ve mührle saklar. Hakk teʿâlâ celle celâluhû dahı ʿâlemin insânla saklar. Mâdâm-ki pâdişâh-ı penâhıň mühri dâʾim ola, hazîne tamam olur.” Müntehâ’da Sırru’l-Arş'ın anlatıldığı bölüm, Rûhü’l-Ervâh’ta da aynıdır: (M 16a) “Nitekim Hakk teâlâ müstevî oldu, küll-i eşyânın vücûdu üzerine sıfat-ı rahmâniyyet zâhir olmakla kim, feyz-i âmmdır cemî’-i mevcûdâta. Bundan ötürüdür ki, nûr-ı Muhammed Mustafâ arşdan ferşe ve küll-i kâinâta işrâk etti, cemî’-i sıfât onlarda zâhir olmakla. Pes rahmeten li’l-âlemîn oldu.” (K 2a) “Andan-soňra Hakk teʿâlâ müstevlî oldı. Küll-i eşyânıň vücûdı üzerine sıfat-ı rahmâniyyet zâhir oldı kim feyz-i âmmdur cemiʿ-i mevcûdıyla. Bundan ötürüdür kim 12 Ayşe BEYAZİT, Ahmed Bîcan’ın “Müntehâ” isimli Füsûs Tercümesi Işığında Tasavvuf Düşüncesi , Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2008, s. 60-64; KOÇAK, age, s. 112-114; Ahmed Bîcan, Müntehâ yz, Süleymaniye Kütüphanesi Kılıç Ali Paşa no: 630, 1b-116b. 13 Age, 25a. 14 Ahmed Bîcan, Rûhü’l-Ervâh yz, Mısır Milli Kütüphanesi Mecâmi Türkî Talat no: 64/1, vr. 1b. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 53 nûr-ı Muhammed sallallâhu ʿaleyhi ve sellem ʿarşdan tâ ferşe varınca dükeli kâʾinâta nûr-eşref idi. Pes “rahmeten li’l-ʿâlemîn” oldı.” Müntehâ'nın 1. bölümünün 14. temhîdinde “vahdaniyet”in anlatıldığı bölüm Rûhü’l-Ervâh’ta da aynıdır: (M 6a) Pes mütehakkık oldu kim, ism-i câmi’in mazhar-ı a’zâmı, hakîkat-i insâniyyedir. Zîrâ esmâ-i ilâhiyye bir mazhar ister ki, kemâlât-ı esmâ’ onunla zâhir ola. Pes öyle olsa hîç bir vücûd yoktur ki, cemî’-i esmâ’ ve sıfât onda zâhir ola; illâ insân-ı kâmildir. (K 2a) İsm-i aʿzamıň mazharı, aʿzam-ı hakîkat-i insâniyyedür. Zîrâ ki esmâʾ-ı ilâhiyye bir mazhar ister ki kemâlât-ı esmâʾ anuňla zâhir ola. Pes eyle olsa hiç bir vücûd yokdur ki cemiʿ-i esmâʾ ve sıfât anda zâhir olmaya, illâ insân-ı kâmilde. Müntehâ’da Hz. Yûsuf’a mündemiç olan "Hikmet-i Nûriyye”nin anlatıldığı bölüm her iki eserde karşılıklı olarak şöyledir: (M 42a) Ve Ya’kub’dan murâd akıldır; ve Yûsuftan murâd gönüldür ve karındaşları kuvvet-i âkıle-i ilmiyyedir. Ve Yûsuf’u zindânda bırakmak cihet-i süfliyye bırakmaktır. Ve Yûsuf’a bühtân edip kurt yedi dedikleri ol kurt kuvvet-i gazabiyye idi kim, kalbe zâhir oldu mahbûb eylemedi. Ve yalan kana işârettir kuvvet-i gazabiyye ki, kalbin zâhirine telvîn, isbât etmekten ibârettir. Ve Ya’kub’un gözleri Yûsuf firâkından ak olmak işârettir aklın nûru gitmekten. Ve Züleyhâ, “nefs-i levvâme”dir ki, rûh nûrdan kabûl eyledi. (K 8a-b) İmdi insân ʿâleminde Yaʿkûb’dan murâd ʿakıldur. Ve Yūsuf’dan murâd göňüldür. Ve ḳarındaşları ʿâḳıle-i ilmiyyedür. Ve Yūsuf’ı zindâna bırakmak cihet-i süfliyyeye bırakmakdur. Ve kurd dahı kuvvet-i gazabiyyedür. Ve Züleyhâ nefs-i levvâmedür ki rūh nūrını kabûl eyledi. Yukarıda yer kaygısından dolayı sınırlı örneğini verdiğimiz iktibaslar, Rûhü’lErvâh metninin başından sonuna kadar devam etmektedir. İktibasların tümünün Müntehâ’daki yerleri tenkitli metinde ayrıntılı olarak verilmiştir. SONUÇ Rûhü’l-Ervâh’ın tamamen Müntehâ’dan iktibas edilerek oluşturulmuş bir metin olması, onun müstakil bir eser olarak değerlendirilmesinin ve bu konuda ısrar edilmesinin doğru olmayacağı sonucunu bize vermektedir. Müntehâ’dan yapılan iktibaslar sistemli ve düzenli bir şekilde olmayıp, konu ve bölümler birçok yerde birbirine karışmaktadır. Buna göre, Müntehâ’yı okuyan birinin, ondan notlar almak suretiyle Rûhü’l-Ervâh metnini oluşturduğu kuvvetle muhtemeldir. Eldeki her üç nüshanın dil ve imlâ özelliklerinin küçük farklılıklar dışında birbirine uyum göstermesi, hepsinin aynı nüshadan ya da birbirlerinden istinsah edildikleri, dolayısıyla aynı koldan geldiklerini sonucunu düşündürmektedir. 54 SİYABEND EBEM METİN Nüsha tavsifleri: 1. Viyana Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Koleksiyonu Nu: 843 /1 (V) nüshası: Bu nüshayı görme şansımız olmadığı için tavsifi Koçak’tan naklen şöyledir: Oesterreichisce Nationalbibliothek, Vienna (Avusturya Milli Kütüphanesi)’nde 843 numarada kayıtlı yazma eser 81 varaktır. Yazmada sırasıyla; vr. 1b-19a’da Ahmed Bîcan’ın “Rûhü’l-Ervâh”, vr. 19b-28a’da “İstanbul veya Constantinopels’in Tarihi”, vr. 28b-68a’da Molla Üveys bin Muhammed’in “Rüya Kitabı”, vr. 68b-81a’da Lütfi Paşa ibn Abdulmuin’in “Asaf’ın Kitabı” adlı eserler yer almaktadır15. Görselleri üzerinden çalışma şansına sahip olduğumuz yazmanın ölçüleri 200x120 ve 160x90 mm’dir. Kağıdı aharlı samani görüntüde, hattı harekesiz nesihtir, kırmızı cetvellidir. Söz başları kırmızıdır. Cümle sonu imleri, özel isimler ve ayetlerin üzeri kırmızı çizgilidir. Rûhü’l-Ervâh’ın sonunda (vr. 19a) “Dervîş Halîfe müvezzen-i sani” ketebesi okunmaktadır. 2. Mısır Milli Kütüphanesi Mecâmi Türkî Talat Koleksiyonu Nu: 64/1 (K) nüshası: Görselleri üzerinden çalışma imkanına sahip olduğumuz bu nüsha, sarı samani kağıda yazılı olup hattı harekesiz nesihtir. Satır sayısı 13, ölçüleri 200x140 mm’dir. Özel isimler ve vurgulanmak istenen bölümlerin üzeri kırmızı çizgilidir. Varak 1a'da yazmanın sahiplerinden biri olduğunu zannettiğimiz Mehmed (Muhammed) Nûri el-Kâdirî, 1312 tarihi okunmaktadır. Aynı sayfada Mısır Mili Kütüphanesinin mührü ve okunamayacak derecede silik bir başka mühür bulunmaktadır. Yazmanın müstensih kaydı yoktur ama yazmanın sonunda (vr. 144b) 1021 tarihi yazılıdır. Rûhü’l-Ervâh yazmanın 1b-18b varakları arasında yer almakta olup başlığı “Hâzâ ve hâzâ kitâb-ı Rûhü’l-Ervâh min te’lifât Ahmed Bîcan”dır. Varak 1b'de başlığa yakın derkenarda, yakın dönem çiçek motifleri tezhibi bulunmaktadır. Yazmada sırasıyla; vr. 1b-18b’de Ahmed Bîcan’ın “Rûhü’lErvâh”, vr. 19a-58a’da “Kitâb fi’t-Tasavuf”, vr. 58b-61b’de “Beşâret-nâme”, vr. 62a97a’da “Muhtârât min Eş’âr-ı Sûfîye”, vr. 97b-126b’de Şeyhî Yusuf Sinân Germiyânî'nin “Noktatü’l-Beyân”, vr. 127a-144b’de Molla Abdullah İlâhî Simâvî’nin “Esrâr-nâme” adlı eseri bulunmaktadır. 3. Şahsi kitaplığımızdaki (A) nüsha: Bu nüsha ise şahsi kitaplığımızda bulunan bir risaleler mecmuasında yer almaktadır. “Hâzâ kitâb-ı Rûhü’l-Ervâh min te’lifat Ahmed Bîcan” başlığını taşıyan eser, yazmanın dokuzuncu eseri konumunda olup yazmadaki yeri 86b-93a varaklarıdır. Yazmada toplam 10 risale, 1 kaside, 1 duâ-fevâid ve 1 menkıbe vardır. Kitap kahverengi yıpranmış meşin ciltli olup kağıdı ve yazısı değişkenlik gösterir. Kitabın, farklı yazmalardaki risalelerin bir araya getirilmesiyle derlenmiş olma ihtimali yüksek olup, her iki risale arası basit hamam minyatürleriyle süslenmiştir. Kitapta toplam 11 minyatür vardır. Risalelerin tarihleri h.1017 ila h.1108 arası olup, Rûhü’l-Ervâh’ın istinsah kaydı yoktur. Yazmadaki son eser olan Risâle-i Kudsiyye’nin ferağ kaydında, müstensih Hasan b. Sefer Gafr’ullah olarak okunmaktadır. Yazmada sırasıyla; vr. 1b-12a’da İsâ Halifeoğlu Ahmed Marmarâvî’nin “Mukaddimetü’s-Sâlihat” adlı eseri, vr. 12b’de Menâkıb, vr. 13a’da Duâ-Fevâid, vr. 13b-26a’da İsâ Halifeoğlu Ahmed Marmarâvî’nin “Risâle-i Keşfü’l-Esrâr” adlı eseri, vr. 27b-45b’de İsâ Halifeoğlu 15 KOÇAK Aynur, agy. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 55 Ahmed Marmarâvî’nin “Risâle-i Ravzatü’l-Vâsılîn” adlı eseri (istinsah tarihi 1017), vr. 47b-75b’de Şeyhü’l-İslâm Monla İlâhî’nin “Risâle-i Monla İlâhî” adlı eseri (istinsah tarihi 1105), vr. 77b-83a’da Şeyh El-hâc Ali Efendi’nin “Ahvâl-i Erba‘a” adlı eseri (istinsah tarihi 1018), vr. 83b-85b’de Aşık Paşa’nın “Risâle-i ‘Âşık Paşa fi Hakku’s-Semâ” başlıklı sema risalesi, vr. 86b-93a’da Ahmed Bîcân’ın “Rûhu’l-Ervâh” adlı eseri (istinsah tarihi 1017), vr. 94b-101b’de Muhammed b. Hamzâ Akşemseddin’in “Makâmât-ı Evliyâ” adlı eseri (istinsah tarihi 1018), vr. 102a-104b’de Abdullah b. Muhammed elBosnevî’nin “Kasîde-i Abdî Efendi” başlıklı kasidesi, vr. 106b-200a’da Emînü’d-din b. Dâvud Fakîh’in “Risâle-i Kudsiyye” adlı eseri (istinsah tarihi 1108) bulunmaktadır. Minyatürler yazmanın 26b, 27a, 46b, 47a, 76b, 77a, 86a, 93b, 94a, 105b ve 106a varaklarındadır. 46a, 76a ve 105a varakları ise boştur. Bu yazma, bilim insanlarının istifadesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı’na iletilmiştir. TENKİTLİ METİN //1b V, 1b K, 86b A// HĀẔĀ KİTĀB-I RŪḤU’L-ERVĀḤ MİN TEʾLĪFĀT AḤMED BĪCĀN 16 Bismillāhi’r-raḥmāni’r-raḥīm (25a M)Bilmek gerekdür ki Ḥaḳḳ teʿālā celle ve ʿalā17 diledi-kim kendüniň18 ʿaynını göre. Kün cāmiʿden ki insān-ı kāmildür ve Ḥaḳḳ teʿālā celle ve ʿalīnüň sırrı19 ol insān-ı kāmil ile ẓāhir olur20. Nitekim ʿālem ḫatem gibidür ve insān ol ḫātemiň naḳşı gibidür. Ve Ḥaḳḳ teʿālā tecellī eylemez21, illā insān-ı kāmil ile eyler. Zīrā kişi kendü naḳşını22 görmek mirʾatle görmek gibi değildür. Pes insān rūḥı ilāhīdür23 ki24 Ḥaḳḳ teʿālā mütecellīdür: “biẕātihi li-ẕātihi dāʾimā”. Pes ʿālem25 insānuň vücudı-yla tamām oldı. Ḫatem gibi ki naḳşla26 tamām oldı. (25b M) Zīrā ki ḫatem maḥall-i naḳşdur. Nitekim pādişāh ḫazīnesini naḳşla ve mührle27 ṣaḳlar. Ḥaḳḳ teʿālā celle celāluhū daḫı ʿālemin insānla ṣaḳlar. Mādām-ki pādişāh-ı (2a K) penāhıň mühri28 dāʾim ola, ḫazīne tamam 16 Başlık: Rūhu’l-Ervāḥ Ahmed Bīcān rahime A, Hāẕā ve Hāẕā Kitāb-ı Rūḥu’l-Ervāḥ min Teʿlīfāt Aḥmed Bīcān K 17 ḥaḳ teʿālā celle ve ʿalā: ḥaḳ teʿālā celle şānuhū A, ḥaḳ celle ve ʿalā V. Allah adıyla birlikte zikredilen bu yücelik ve saygı bildiren ifadeler metinde bir daha nüsha farkı olarak gösterilmeyecektir. 18 kendüniň: kendiniň A 19 ve ḥaḳ teʿālā celle ve ʿalīnüň sırrı: ve sırru’llâh A olur: ola V, K 21 eylemez: etmez A 22 nakşını: nefsini K 23 insan rūḥı ilāhīdür: insan rūḥ-ı ilāhīdür A 20 24 ki: -A, K ʿālem: -V 26 naḳşla: naḳş-ile A 27 naḳşla ve mührle: naḳş-ı mührle A 25 28 pādişāh-ı penāhıň mühri: pādişāh-penāhıň müḥri V, mühri pādişāhın A 56 SİYABEND EBEM olur29. (2a V) Pes ʿālem daḫı zāʾil olmaz, mādām-ki anda insān ola. (15b M) Pes Ḥaḳḳ subḥānehu ve teʿālā30 ḳalb-i Muḥammedī’de31 istiʿlā itdi32 ve tecelliyāt-ı ġaybiyyeye33 maḥall vāḳıʿ oldı. (16a M) Andan-soňra34 ḥaḳ teʿālā müstevlī35 oldı. Küll-i eşyānıň vücūdı üzerine ṣıfat-ı raḥmāniyyet ẓāhir oldı kim36 feyẕ-i āmmdur cemiʿ-i mevcūdıyla37. Bundan ötürüdür kim nūr-ı Muḥammed ṣallallāhu ʿaleyhi ve sellem38 ʿarşdan tā ferşe varınca dükeli39 kāʾināta nūr-eşref40 idi. Pes “raḥmeten li’l-ʿālemīn” oldı. Zīrā ki Muḥammed ẕātında ve ṣıfātında tecelliʾ-i ẕāta irişmekle ve tecelliʾ-i ṣıfat berḳ urmaġla ve tecelliʾ-i efʿāl itmekle 41 beşeriyyetden nesne bāḳīyye ḳalmamışdı. Tamām fenādanṣoňra42 ḥaḳḳla müteḥaḳḳıḳ43 olmuşdı44. (6a M) İsm-i aʿẓamıň maẓharı, aʿẓam-ı ḥaḳīḳati insāniyyedür45. Zīrā ki esmāʾ-ı ilāḥiyye bir maẓhar ister ki kemālāt-ı esmāʾ anuňla46 ẓāhir ola. Pes eyle olsa47 hiç bir vücūd yoḳdur ki cemiʿ-i esmāʾ ve ṣıfāṭ anda ẓāhir olmaya, (2b V) illā insān-ı (2b K) kāmilde. Pes Muḥammed Muṣtafā 48maẓhar-ullāhdur ve ʿarş-ullāhdur ve aẓher-i delāletdür ve49 aʿẓam-ı āyātdur. İmdi ḥaḳīḳat-i Muḥammediyye 29 olur: -A subḥānehu: -A, K 31 Muḥammedī’de: Muḥammediyyede K, Muḥammediyyeʾi A 32 itdi: eyledi A 30 33 ġaybiyyeye: ġaybiyye: A, ġayba V andan-soňra: baʿde A. Metin sonuna dek “andan-soňra” ifadesi A nüshasında “baʿde” şeklinde geçmektedir ve bir daha nüsha farkı olarak gösterilmeyecektir. 35 müstevlī: müstevī V, K 34 36 kim: -V cemiʿ-i mevcūdıyla: cemiʿ-i mevcūdatla A, cemiʿ-i mevcūdla K 38 ṣallallāhu ʿaleyhi ve sellem: -A, K; Bu Hz. Peygambere salat ve saygı ifadesi metnin sonuna kadar her üç nüshada karışık bir şekilde geçmekte olup bir daha nüsha farkı olarak gösterilmeyecektir. 37 39 dükeli: A 40 nūr-eşref idi: nūrı eşref idi A ve mā erselnāke illā raḥmeten li’l-ʿālemīn: “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” Enbiyâ sûresi 107. ayetten iktibas edilerek, “alemlerin rahmeti; alemlere rahmet olarak” anlamında kullanılmıştır. 41 itmekle: etmekle A, K 42 fenādan-ṣoňra: fenādan ṣoňra K 43 müteḥaḳḳıḳ: muḥaḳḳaḳ A 44 olmuşdı: olmuş idi K 45 aʿẓam-ı ḥaḳīḳat-i insāniyyedür: aʿẓamı ḥaḳīḳat-i insāniyyedür A anuňla: anıňla V 47 pes eyle olsa: öyle olsa A 48 Muṣtafā: -A, V 46 49 ve: daḫı A Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 57 ẕāt-ı maʿü’t-taʿayyün oldur. Esmāʾü’l-ḥüsnā50 anuňdur51 ve ism-i aʿẓam oldur ve andan ġayrısı tecelliyātınuň maẓharıdur ve kemālātınuň mirʾatidür52 (25a M) Zīrā ki Ḥaḳḳ teʿālā celle ve ʿalā kemālātına Muḥammed’i mirʾat bıraḳdı. Evvel ḥaḳīḳat-i Muḥammed’i53 ẓāhir itdi54. Haḍret-i ʿilmiyyede cemiʿ-i ḥaḳāyıḳıň vücūdı anuňla tamam ve mevcūd oldı55. Ve anuň vāsıṭāsıyla kemālāt-ı ilāhiyye ʿāleme muḍāf oldı. Allāh teʿālā muʿtīdür, Muḥammed ḳassamdur. (53a M) Ve ʿaynullah idrāk56 olunmadı, illā ki ṣūret-i Muḥammediyyede. Nitekim atmaḳ ŝābit oldı. Maḥsusda ol oldur ki Ḥaḳḳ teʿālā atmaḳlıġı nefy itdi57. Muḥammed’e58 evvelā “ve mā rameyte” didi (3a V) andan-soňra iŝbāt itdi59. Ṣūret-i Muḥammediyyede60 “İẕ rameyte” didi61 andan-soňra (3a K) girü ḥaḳḳı62 iŝbāt itdi. “velākinne Allāhe rāme” didi. (68b M) Ḥaḳḳ teʿālā ʿālemiň63 bināsın anuňla başladı ve girü āḫirin anuňla ḫatm eyledi ve kitāb-ı muḥkemi anuň üzerine indürdi64. (87a A) Ve girü ḳalan eşyā65 ve mevcūdat nūrı66 anuň mişkātından alurlar. (66b M) Zīrā ki ḥaḳāyıḳ-ı insāniyyenüň eşrefidür ve daḳāyıḳ-ı insāniyyenüň mecmuʿıdur ve tecelliyāt-ı iḥsāniyyenüň Ṭūrıdur ve kevnin cesedinüň rūḥıdur67 ve ḥayat68 dārınıň ʿaynıdur, kāmildür. Merātib-i vücūdiyyede mālikdür. Ḫazāʾin-i cūdiyyede ḥalīlü’l-aʿẓamdur. Ḥabībü’l-ekremdür. Ferd ve69 cāmiʿdür. Ve sırr-ı vücūddur. Ve ḥaḳīḳatü’l-ḥaḳāyıḳdur. Ve ʿaynü’l-ḥaḳāyıḳdur. Pes Ḥaḳḳ teʿālā kendü ẕātını ve ṣıfātını 50 51 esmāʾü’l-ḥüsnā: esmāʾ-ı ḥüsnā A anuňdur: anıňdur A, V 52 mirʾatidür: mirʾatdur K, V Muḥammed’i: Muḥammediyye A 54 itdi: etdi V, K. Etdi/İtdi ses özelliği metin sonuna dek belirtilen nüshalarda aynı istikrarla devam etmektedir ve sonraki kelimeler nüsha farkı olarak gösterilmeyecektir. 55 anuňla tamam ve mevcūd oldı: -A, anuňla tamam mevcūd oldı V 53 56 57 idrāk: K itdi: eyledi V 58 Muḥammed’e: Muḥammed’den K, Muḥammed V “...ve mā rameyte iẕ rameyte velākinne Allāhe rāme...” Enfāl sûresi 17. ayetten iktibas edilerek “onu attığın zaman sen atmadın ve fakat Allah attı” anlamına gelmektedir. 59 itdi: -A 60 Ṣūret-i Muḥammediyyede: -V bk. Enfâl sûresi 17. ayet. 61 “İẕ rameyte” didi: didi ki “İẕ rameyte” A 62 ḥaḳḳı: ḥaḳḳa K 63 ʿālemiň: -V indürdi: enzel itdi V, K 64 65 66 eşyā: -V, K nūrı: nūr K 67 kevnin cesedinüň rūḥıdur: kevnin cesediyyenüň rūḥıdur V, kevnin cesedinüň cānıdur A 68 ḥayat: 69 ve: -V, A V 58 SİYABEND EBEM görmeğe anı mirʾat bıraḳdı. Ḥaḳīḳat ve70 mecāz ol71 mirʾatde ẓāhir oldı. Ve dost-ı ḥaḳīḳī şehrinde muḳīm iken Ḥaḳḳ teʿālā anı ḥabīb idindi72 ve resūl ḳılub73 (3b V) ʿālemlere irşāda gönderdi. Tā ki bu ḫalḳı ʿālem-i fenādan ʿālem-i beḳāya daʿvet eyleye74. Nūr-ı muṭlaḳdan (3b K) bir şemme ʿāşıḳlara irişdüre. Pes ol nūr ẕāt-ı ḥaḍret-i ʿizzetden kāmil ṣıfatla ʿālemleri seyr idüb insān vechine geldi. Raḥmān vechine mirʾat düşdi. Rūḥ ervāḥa mıṣbāḥ oldı ve cism75 ecsāma miftaḥ oldı. (14a M) Ve cemālinüň hilāli bedre irmüşdi. Ve ṣadrınuň ḳadri ḳadre irmüşdi. Özi deryā idi ve76 sözi cevāhir77 idi. Ve ümmetleri ġavvaṣlar idi. Pes Muḥammed Muṣtafā evveldür ve āḫirdür. Ẓāhirdür ve bāṭındur. Evveldür, bu iʿtibār ile ki vücūdı ism-i aʿẓamdur. Ḥaḳḳ teʿālā ẕātıyla tecellī eyledi ẕātına. Muḥammed ol tecellīden ẓuhūra geldi78. Ve āḫir olduğı oldur79 ki ḥaḳāyıḳ rücūʿ eyleseler80 gene81 Muḥammed’in ḥaḳīḳatine82 vāṣıl olurlar. Ẓāhir ve bāṭın olduğı83 bu maʿnā iledür ki (4a V) Allāh’ıň ṣıfātı anuň ẕātında ẓāhir oldı84. Ġaybu’l-ġuyūbıň maʿārifi85 evvel aňa feyḍ oldı. Egerçe ḫilḳati cismānī idi ammā ṭalʿati (4a K) rūḥānī idi. Vücūdı, ṣūret-i insān-idi86 ammā şuhūdı ṣūret-i ḥaḍret sulṭān idi. Kemāl-i meşhedi87 rūḥānīydi ammā cemāl-i meşhedi sübḥānīydi. Sıfāt-ı mirsadı(?)88 nūrāni idi ammā ẓāt-ı şerīfi maḳṣud-ı rabbāni idi. (30b M) Her kim bu maḳāma vāṣıl olmadı maḳām-ı temaḫḫuḍ bilmedi. Pes Muḥammed ʿaleyhi’s-selām ġayra naẓar eylemedi ve şühūdında daḫı89 ġayrı görmedi. Zīrā ki maẓhar-ı hādī idi90 ve miḥrāb-ı rūḥānī idi. Ve yiryüzinde 70 ve: -K 71 ol: o A idindi: -K 72 73 ḳılub: idinüb V, idüb A 74 eyleye: ide A cism: cismi V, K 76 ve: -V, A 77 cevāhir: cevher A 78 Muḥammed ol tecellīden ẓuhūra geldi: Muḥammed’i ol tecellīden ẓuhūra getürdi A 75 79 oldur: -A eyleseler: eylese A 81 gene: yine A. “gene” sözcüğü A nüshasının tümünde “yine” şeklinde geçmekte olup bir daha nüsha farkı olarak gösterilmeyecektir. 82 ḥaḳīḳatine: ḥaḳīḳate K 83 ẓāhir ve bāṭın olduğı: ẓāhir olduġı K, ve ẓāhir olduġı ve bāṭın olduġı A 84 Allāh’ıň ṣıfātı anuň ẕātında ẓāhir oldı: -V, A 80 85 maʿārifi: maʿādeni A vücūdı ṣūreti insan-idi: vücūdı ṣūret-i insanī idi A 87 kemāl-i meşhedi: Kemāl-i mehdi A, V 86 88 K, 89 daḫı: -A 90 idi: -A V, A Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 59 bir mücellā ʿarṣa ḳurdı ki hezārān91 Süleymān ol ʿarṣada ḥayāt-baḫş olub maḳāmāt seyr iderdi. Ve Ḫıḍır92 ol meclisde bir eline kevser alub93 bir eline āb-ı ḥayāt94 ile sāḳī olub ervāḥ-ı kümmel (87b A) mest95 “lā yezelī” olub ḫaḍret-i ẕātıň ṣıfātını resūlüň ẕātında müşāhede iderlerdi. (4b V) Ḥaḍret-i resūlüň meknūnāt-ı furḳānı ve maḫzūnāt-ı Ḳurʾanı96 anlara bildürmiş idi. Tā kim muḥabbet-i maḥbūb-ı ḥaḳīḳīnüň viṣāli ṭarīḳ-i hidāyet eyleye97. Allāh’ı98 seve ve ġayra (4b K) iltifāt eylemeyeler. Ve masivāullahdan münḳatıʿ olalar. Zīrā ki Ḥaḳḳ teʿālā bilinse merātib birle bilinür. Ve ẓāhir olunur ṣuver-i mümkināt ile. Zīrā ki99 mümkine vücūd yoḳdur. İllā bu nisbetdür100. Ancaḳ ve illā vücūd maḥḍ-ı ʿayn-ı ḥaḳdur. Ve mümkināt-ı ŝābitedür, ʿadem aṣlı üzerine ʿilm-i ḥaḳḳda. Pes eyle olsa ʿālem ṣūret-i Ḥaḳḳdur101. Yaʿnī Ḥaḳḳuň esmāsına ve ṣıfātına maẓhardur dimek olur. Ve Ḥaḳḳ teʿālā daḫı ālemiň rūḥıdur102. Yaʿnī ʿālemi īcād iden ve diri dutan103 oldur dimek olur. (114b M) Her kimüň ki tefriḳası104 yoḳdur, ʿubūdiyyeti yoḳdur. Ve her kimüň kim cemʿiyyeti105 yokdur, maʿrifeti yoḳdur. “iyyāke naʿbüdü” dimek (5a V) tefriḳaya işāretdür. “ve iyyāke nestaʿīn” dimek cemʿe işāretdür. (115a M) Üç106 nesne maẓharsız107 gözükmez108. Biri ʿilm-i mücerred ve biri vücūd-ı maḥḍ ve biri nūr. İmdi maẓharıyla görinen109 budur ki milk melekūtuň (5a K) ve melekūt 91 92 93 hezārān: hezār hezārān A Ḫıḍır: Ḥıḍır V, A alub: -A 94 āb-ı ḥayāt: āb u ḥayāt mest: -V 96 maḫzūnāt-ı Ḳurʾanı: maḥzūnāt-ı Ḳurʾanı V, K 97 tā kim muḥabbet-i maḥbūb-ı ḥaḳīḳīnüň viṣāli ṭarīḳ-i hidāyet eyleye: tā kim muḥabbet-i maḥbūb-ı ḥaḳīḳīnüň vuṣūlı ṭarīḳ-i hidāyet eyleye K, tā ki muḥabbet daḫı maḥbūb-ı ḥaḳīḳīnüň viṣāl-i ṭarīḳi ṭarīḳ-i hidāyet eyleye A 95 98 99 Allāh’ı: ʿAzīzullāh’ı V ki: -K 100 nisbetdür: nisbetdendür A Ve mümkināt-ı ŝābitedür, ʿadem aṣlı üzerine ʿilm-i ḥaḳda. Pes eyle olsa ʿālem ṣūret-i ḥaḳdur: -A 102 Ve ḥaḳ teʿālā daḫı ālemiň rūḥıdur: Ve ḥaḳ teʿālā ālemiň rūḥıdur A, Ve ḥaḳ teʿālā celle celāluhu haḍretleri daḫı ālemleriň rūḥıdur V 103 dutan: ṭutan K, A 104 tefriḳası: cemiʿ-i tefriḳası A 105 cemʿiyyeti: cemiʿi A, K yalnız sana kulluk ederiz. Fâtiha sûresi 5. âyet. 101 yalnız senden yardım dileriz. Fâtiha sûresi 5. âyet. üç: üc K, A 107 maẓharsız: (kes yapıştır 4b-11 satır) K 108 gözükmez: görünmez A 106 109 görinen: görünen V 60 SİYABEND EBEM ceberūtuň maẓharıdur ve ceberūt aʿyān-ı ŝābiteniň maẓharıdur110. Esmāʾ-ı ilāhiyye111 ḥaḍret-i eḥadiyyetüň112 maẓharıdur. Ḥaḍret-i eḥadiyyet hüviyyet-i kübrānuň113 maẓharıdur. Ve hüviyyet-i kübrā114 vücūd-ı maḥḍıň maẓharıdur. Bunda hiç ḥulūl ve ittiḥād ve sereyān yokdur, eger maḥsūs115 eger maʿḳūl. Çün vücūd ŝābit ve ẓāhir oldı. Vücūd-ı beşerī imkānı gitdi ki ḳābil idi, fenāya ve zevāle. Yaʿnī kim vücūd-ı mümkin fānīdür. Aṣlda bil-ki fānīdür ezelde ve bāḳīdür. Ezeldeki baḳī Ḥaḳḳdur, Ḥaḳḳ-ı mutlaḳdur116 ki fānī anda cemiʿ-i merātibdür. (76b M) Efḍal-i merātib Muḥammed Muṣṭafā’nıňdur117. Zīrā ki ceyb-ullāhdur. Ṣūretde ve maʿnāda nūrdur, nūrü’l-envārdur. (5b V) Ḥaḳīḳati118 ḥaḳīḳatü’l-ḥaḳāyıḳdur. İsmi cāmiʿdür. Merātib ve esmāʾ ve taʿayyünāt-ı ṣıfātı ve rūḥı119 nūrü’z-ẕātdandur. Ve ʿaḳlı envār-ı esmāʾü’z-ẕātdandur. Ve ḳalbi cemiʿ-i envār-ı ṣıfātdandur. Ve nefsi cemiʿ-i envār-ı efʿaldendür. (5b K) “ʿalā veche illā ḥaṭā vel-kemāl” ile gerekdür ki kişi kendü nefsine meşġūl olmaya. Mādām-ki kendü nefsine meşġūl ola ḥaḳḳa yaḳīn olmaya. (85a M) Zīrā ʿabd mümkīnü’l-vücūddur. “min ḥayŝu hüve hüve” merkez-i ʿademdedür ve fenāya mahṣūṣdur. İmdi masivāullāhdan münḳatıʿ olmaḳ şöyle olur kim120 ẓāhirde ve bāṭında aṣlā ve ḳatʿā vücūdı olmaya. Maḥv-ı muṭlaḳ ola Ḥaḳḳ-ı muṭlaḳda. (88a M) Zīrā fenā, Ḥaḳḳdan ġayrından muḍmaḥill olmaḳdur121. Yaʿnī maʿrifeti fānī ola122 maʿrūfda. Ve ʿayānı fānī ola123 muʿayyende. Ve ṭaleb fānī ola (88a A) vücūdda. Maʿlūm fānī olmaḳdur ʿaynda124. Ve şühūdı fānī olmaḳdur meşhudı sāḳıṭ olduğundan-ṣoňra125. (58b M) Zīrā ʿadem ḳābil-i vücūd değildür. Nitekim vücūd ḳābil-i ʿadem değildür126. (88a M) “mā lem-yezel” 110 milk melekūtuň ve melekūt ceberūtuň maẓharıdur ve ceberūt aʿyān-ı ŝābiteniň maẓharıdur: melek ve melekūtuň ve melekūt ceberūtuň maẓharı, ceberūt aʿyān-ı ŝābiteniň maẓharıdur A, milk melekūtuň ve melekūt ceberūtuň maẓharıdur ve ceberūt aʿyān-ı ŝābitiň maẓharıdur V 111 esmāʾ-ı ilāhiyye: esmāʾ-ı ilāhiyyenüň V 112 ḥaḍret-i eḥadiyyetüň: ḥaḍret u eḥadiyyetüň A, V, K 113 hüviyyet-i kübrānuň: hüviyyeʾ-i kübrānuň V 114 hüviyyet-i kübrā: ve hüviyyeleri V 115 maḥsūs: maḫṣūṣ V ezeldeki baḳī ḥaḳḳ-ı mutlaḳdur: ezeldeki baḳī ḥaḳḳdur, ḥaḳḳ-ı mutlaḳdur V 117 Muḥammed Muṣṭafā’nıňdur: Muḥammed Muṣṭafā’dur V, K 118 ḥaḳīḳati: ḥaḳīḳī A 116 119 rūḥı: rūḥ V, K O, kendisi olmak itibariyle. 120 olur kim: gerekdür kim V, olur ki A 121 olmaḳdur: olmaḳ A 122 ola: olmaḳ gerek A 123 ola: -V maʿlūm fānī olmaḳdur ʿaynda: maʿlūmı fānī olmaḳdur A 125 şühūdı fānī olmaḳdur meşhudı sāḳıṭ olduğundan-ṣoňra: şühūdı sāḳıṭ olduğundan-ṣoňra A 126 nitekim vücūd ḳābil-i ʿadem değildür: -V 124 Zail olmaz, daimi ve bâkî olan; tanrı. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 61 bāḳī olmaḳdur, “mā lem-yekün” maḥv (6a V) olduğundan-ṣoňra127. Zīrā ki ʿilm nūrdur ve ʿilmüň kemālātı ve maʿārifüň sulṭānı maʿrifet-(6a K) ullāhdur ki “eleẕẕü’zẕāt”dur. Ve nefs-i nāṭıḳaʾ-i insāniyye maẓhardur. İsm-i cāmiʿ-i ilāhiyye ve berzaḫdur, ṣıfāt-ı ilāhiyye ile ṣıfāṭ-ı kevniyye arasında. Pes ʿālem-i ʿulvī nūrāni ve ʿālem-i suflī cismānīdür. Ol nefs nāṭıka ile tamām oldı128. Her kim insānı riʿāyet itdi Ḥaḳḳı riʿāyet itdi129. Zīrā ki Ḥaḳḳuň maẓharıdur. Ḥaḳḳ teʿālā delīldür130 ulūhiyyetine, insānuň ḥaḳāyıḳına tecelli-i esmāʾ ve ṣıfāt etmek ile. (35b M) Pes ʿilm ile bilmek131 mertebe ile bilmekdür, ʿālimler gibi. Ve maʿrifetle bilmek mertebesüz132 bilmekdür, ʿārifler gibi. Bundan ötürüdür kim133 müʾminler çoḳ oldu imdi. Pes cümle eşyā eŝer-i vücūd imiş, mevcūd-ı ḥaḳīḳī134 değil imiş. Pes mevcūd-ı ḥaḳīḳī Ḥaḳḳ teʿālādur135 ki dāīmü’l-beḳādur. Emr-i ilāhī Ḥaḳḳ ṭarafından tecellī ile olur ve ḳul ṭarafından ʿilmle ve maʿrifetle olur136. Ḳaçan cemʿe ve tafṣīle (6a V) naẓar eyleseler keŝīrdür. Ḳaçan vücūda naẓar eyleseler137 vāhiddür. Daḫı Ḥaḳḳ teʿālā kendü ile ḳulları (6b K) arasından ḥicābı götürdi. Ḳul daḫı iʿtiḳādı ṣūretinden Ḥaḳḳı müşāhede eyler ve ol müşāhede itdügi iʿtiḳādıň ʿaynıdur138. Her kim ḳayd itdi inkār eyledi139 asḥāb naẓarı gibi, ve her kim ıtlāḳ itdi muḳarreb oldı ʿārifler gibi. Pes ʿārifüň ḳaṣdı oldur ki ḥaḳdan ġayrıya iltifāt etmeye. Zīrā meşrebleri ʿālīdür taʿalluḳātdan ve ʿārīdür şaṭḥdan140. Şaṭḥdan murād üçdür141: yā budur ki biline, yā budur ki bilinmeye, yā budur ki maʿnāsı az ola ṭāmātdan. Ṭāmātdan murād Ḥaḳḳ teʿālā142 anlara tecellī-i ẕāt itmişdür. Anlaruň nefeslerini fānī ḳılmışdur. Ve gene nūr-ı celāl ile bāḳī ḳılmışdur. Eger tecellī-i ẕāt ve raḥmet-i ẕātiyye olmasaydı143 127 Sözden ibaret olan. “mā lem-yekün” maḥv olduğundan-ṣoňra: “ve lā-yezāl” maḥv olduḳdan-ṣoňra A 128 129 130 131 Hürmete lâyık olan ve en çok lezzet alınan. tamām oldı: tamāmdur A ḥaḳḳı riʿāyet itdi: -V delīldür: diledi kim V ʿilm ile bilmek: ʿilme bilmek K, ʿilm bilmek V 132 mertebesüz: mertebesiz A, V kim: ki K, A 134 mevcūd-ı ḥaḳīḳī: mevcūdı ḥaḳīḳī V 135 pes mevcūd-ı ḥaḳīḳī ḥaḳ teʿālādur: ol-ki ḥaḳ teʿālādur A 136 emr-i ilāhī ḥaḳ ṭarafından tecellī ile olur ve ḳul ṭarafından ʿilmle ve maʿrifetle olur: Emr-i ilāhī ḥaḳ ṭarafından ʿilmle daḫı maʿrifetle olur A 137 eyleseler: eyleseňüz A 138 ḥaḳḳı müşāhede eyler ve ol müşāhede itdügi iʿtiḳādıň ʿaynıdur: ḥaḳḳı müşāhede itdügi iʿtiḳādıň ʿaynıdur A, ḥaḳḳı müşāhede iʿtiḳādıň ʿaynıdur V 133 139 eyledi: itdi/eyitdi A şaṭḥdan: şaṭḥından A 141 şaṭḥdan murād üçdür: bil-ki bu şaṭḥdan murād ücdür A, murād ücdür V 142 ḥaḳ teʿālā: ḥaḳ teʿālānuň A 140 143 eger tecellī-i ẕāt ve raḥmet-i ẕātiyye olmasaydı: Eger ẕātı ve raḥmet-i ẕātiyyesi olmasa idi A 62 SİYABEND EBEM aṣlā ve ḳatʿā144 ismi ve ṣıfātı ve aʿyān-ı ŝābitesi ẓāhir olmazdı. (48a M) İmdi kemālāt keŝret-i maʿlūmāt145 değildür, bil-ki diḳḳat-i maʿlūmātla idi146. (7a V) Ḫıḍır’la147 Mūsā gibi Mūsā’nuň ʿilmi keŝret-i maʿlūmātla idi. Ḫıḍır’uň ʿilmi (7a K) diḳḳat-i maʿlūmātla idi. Mādām-ki insān148 bilkülliye nefsden fānī olmadı, ḥayāt küll bulmadı. Ḥaḳḳ teʿālā diledi-kim ẕātınuň ve ṣıfātınuň nūrını iẓār eyleye. Ve āmm luṭfını ve raḥmetini ʿālemlere basṭ eyleye. (15a M) Evvel ruḥ-ı aʿẓamı yaratdı yaʿnī149 rūḥ-ı Muḥammed’i yaratdı150 ve cemiʿ-i ḥaḳāyıḳ-ı eşyāyı aňa bildürdi. Her-nekim ʿālemlerde mevcūddur bi-ʿaynihi insān ʿāleminde daḫı mevcūddur. Nitekim Ḥaḳḳ teʿālā buyurur: “ve fī enfusikum efelā tubṣirūn”. Zīrā ki insānuň ḥaḳīḳati ġayb ḥazīnesinden iẓhār eyledi ve rūḥını ʿālem-i maʿāni envārından verdi. Ve ḳalbini ve āḳlını esrār-ı bāṭından151 düzdi. Nefsini ve cismini152 envār-ı ẓāhirden düzdi. Ve insān ḥaḍret-i ḥaḳḳuň kemālāt baḥrinun beḥresi oldı153. Ve ḳurbet Ḳāfınuň ʿAnḳāsı düşdi154. Ve insān ḥaḍretü’l-ḥaḍerāt (7b V) elinde bir toġan oldı. Ve āyetü’l-āyāt ḥadāiḳından (7b K) bir şecer bitdi. Ve ġāyetü’l-ġāyāt ḥadāiḳından bir ŝemere bitdi ve gözükdi155. (38a M) Ve her nesne-kim ālem-i ġaybda156 vardur, anuň miŝli vardur insānda. Meŝelā insān ʿāleminde İbrāhim rūḥa beňzer, Cebrāʾil ʿaḳla beňzer ve ḳoç nefse beňzer. Pes İbrāhim nefsini boġazladı ḥaḳḳda fenā itmek ile157. Ve İsmāʿil göňüldür beḳā buldı158 ḥaḳḳa vücūdıyla. İbrāhim’üň muḥabbeti kemālince idi ḥaḳḳa ammā İbrāhim’e159 İsmāʿil vāsıṭa oldı. Ġayret-ullāh iḳtiḍā itdi, Allāh teʿālānuň ḫalīliyle160 vāsıṭa oldı. Ve ḥicāb bilkülliye mürtefiʿ oldı161, eŝer-i aġyār ḳalmadı. Viṣāl-i ḥaḳīḳī maḳām-ı şühūd-ı ẕātiyyede tamām ola. Tā ittiḥādı ve vaḥdet-i 144 145 146 aṣlā ve ḳatʿā: ḳatʿā A maʿlūmāt: maʿlūmātla K maʿlūmātla idi: maʿlūmātladur K 147 Ḫıḍırla: Ḥıḍır A insan: -A 149 yaʿnī: kim A, -V 148 150 rūḥ-ı Muḥammed’i yaratdı: Muḥammed rūḥıdur A “Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alâmetler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?" anlamında, “nefislerinizdedir, görmüyor musunuz?”. Zâriyât sûresi 20. ve 21. ayet. 151 esrār-ı bāṭından: esrār bāṭınından V, K 152 nefsini ve cismini: nefsin ve cismin A ve insan ḥaḍret-i ḥaḳḳuň kemālāt baḥrinun beḥresi oldı: Ve insan ḥaḍret-i ḥaḳḳuň kemālātına baḥrī oldı V 154 düşdi: öldi A 155 bir ŝemere bitdi ve gözükdi: bir ŝemere gözükdi A, K 156 ve her nesne-kim ālem-i ġaybda: ve bir nesne ki ālem-i ġaybdan A 153 157 itmek ile: ḳılmaġıla A beḳā buldı: beḳā bulundı A 159 İbrāhim’e: İbrāhim’le A 160 ḫalīliyle: nevāle-i ḫalīliyle V 158 161 Ve ḥicāb bilkülliye mürtefiʿ oldı: Ve bilkülliye ḥicāb refʿ oldı A Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 63 ḥaḳīḳīyye ẓāhir ola ve tevḥīd-ẕātı yerine gele. Tez rūḥa naẓar oluna ki göňülden ayrıla ve göňül dostuna (8a V) ḳurbān ola. Çün bu ikisi Ḥaḳḳ’a münḳād olalar162. Pes maḥbūbı ḥaḳīḳī ḳoç gönderdi. Ḳoçdan murād nefsdür ki bunlara fedā eyledi. Tā nefsden bilkülliye (8a K) necāt ve ḥayāt bulalar. (38b M) Pes rūḥ vaḥdet-i ilāhiyye sırrundandur. Ve nefs keŝret-i iʿtibāriyye aḥkāmınuň sırrundandur163. Ve nūr-ı Muḥammed kāʾinātuň nūrınuň mıṣbāḥınuň164 mişkātıdur. Ve rabbü’l-meknūnāt sırrınuň mirʾatidür. (40a M) Ḳaçan ḥubb-ı Yaʿḳūb bir maẓhar-ı maḥbūbı iḳtiḍā eyledi ise pes Yūsuf ʿaleyhi’s-selām aḥsen ṣūretde cihāna geldi, tā ki maẓhar vaḳʿ ola. Maḥbūb-ı ḥaḳīḳīyye-i ḥubb ṣuveri165 aňa müteʿalliḳ ola. Zīrā ki ḥubb ṣuveri166 ḥubb ẕātınuň āŝārından bir eŝerdür. (40b M) Pes nūr-ı mücerredi görmek mümkin değildür, illā meẓāhirde görmek mümkindür. Eyle olsa Ḥaḳḳ teʿālā Ḥaḳḳ-ı mutlaḳ, vücūd-ı maḥḍdur. Sāʾir mevcūdātuň vücūdı167 vücūd-ı iḍāfiyyedür, anıň kemālātuň gösterür. (8b V) (41a M) Ammā sırr-ı laṭīf168 ve ẕevḳ-i ṣaḥīḥ anı gösterür kim insān ṭālib-i Ḥaḳḳ olsa Ḥaḳḳdan bir tecellī gelür, ṭālibi maḥv ider. ʿAbd169 Ḥaḳḳda müstaġrık olur. Vuṣūl tamām olur. (42a M) İmdi insān ʿāleminde Yaʿḳūb’dan murād ʿaḳıldur. (8b K) Ve Yūsuf’dan murād göňüldür. Ve ḳarındaşları ʿāḳıle-i ilmiyyedür. Ve Yūsuf’ı zindāna bıraḳmaḳ cihet-i süfliyyeye 170 bıraḳmaḳdur. Ve ḳurd daḫı171 ḳuvvet-i ġazabiyyedür. Ve Züleyḥā nefs-i levvāmedür ki rūḥ nūrını ḳabūl eyledi. (51b M) Nitekim Ḥaḳḳ teʿālā eyidür: Yā Mūsā, ben bir ev yapdım nūrdan. ʿĀdemoġlanlarınuň içinde ol evi emānet ḳodum. Aňa göňül deyü ad kodum. Mertebe-i ilāhiyyenün ṣūretidür. Vāsiʿdür (89a A) cemiʿ-i mevcūdatdan, Ḥaḳḳ’a daḫı vāsiʿdür tecellī ile. İmdi ol eviň yeri maʿrifet-ullāhdur172. Ve göği īmāndur, şemsi şevḳdür, ḳameri muḥabbetdür, yılduzları kademlerdür. Ve taġları yaḳīndür ve topraġı himmetdür ve bulutları faḍīletdür ve yaġmurları (9a V) raḥmetdür ve aġaçları ṭaʿatdür ve anuň173 yapraḳları vaḳārdur ve yemişleri ḥikmetdür ve ırmaḳları ʿilmdür. Ve gündüzi firāset174 ve gicesi maʿṣiyyetdür. Ve ol eviň dört ḳapusı vardur: Biri ʿilmdür, biri ḥilmdür, biri ṣabrdur ve biri şükrdür. (42b M) Pes tedbīr olmadı illā Ḥaḳḳ’da (9a K) oldı. Nitekim insān olmadı, illā Ḥaḳḳ’la oldı. (43b M) Ve Ḥaḳḳ’ıň ḳapusı sāʾiller içün meftūḥdur. Ve belāsı ʿāşıḳlar içün fütūḥdur. (67b M) Ve Ḥaḳḳ teʿālā kendüsini vaṣf itdi eşedd-i 162 olalar: ola A, oldılar K Ve nefs keŝret-i iʿtibāriyye aḥkāmınuň sırrundandur: -A 164 mıṣbāḥınuň: mıṣbāḥlarınuň A 163 165 ṣuveri: ṣuverinde A ḥubb ṣuveri: -A 167 vücūdı: vücūd V, K 168 laṭīf: sözcük A nüshasında siliktir. 169 ʿabd: ʿabda V 166 170 süfliyyeye: süfliyye A, V daḫı: -V, K 172 maʿrifet-ullahdur: maʿrifetdür A 173 anuň: -V, K 171 174 firāset: firāsetdür A 64 SİYABEND EBEM şevḳle175, müştāḳlarıň liḳāsına. Bunda liḳādan murād liḳā-i ḫāṣṣdur. Zīrā kendü kendüye müştāḳ olmaḳdur176 muḥabbet-i müştāḳ ṣūretinde. Ve her müştāḳıň şevḳi maḥbūbında maʿrifetine göre olur177. Ve şevḳ178 nārı zāʾil olmaz, illā vuṣūl ṣuyı ile olur. Ve ḥaḍret-i Ḥaḳḳ ki feyyāḍ-ı muṭlaḳdur179. (68a M) Ve Ḥaḳḳ teʿālā muḥibbdür min vechin, ve maḥbūbdur min vechin180. Eyle olsa muḥabbet (9b V) rābıṭa oldı muḥibble maḥbūb arasında. Zīrā ki insānıň rūḥ ve ṣūreti maḥlūḳdur181, raḥmān ṣūreti üzerine. Pes rūh-ı Muḥammed Mustafā maẓhar-ı raḥmān oldı. Ve Muḥammed’üň ḳalbinde raḥmān müstevlī182 oldı. (67a M) Zīrā ki sırr-ullāh-ı ekberdür ve nūru’l-envārdur ve ʿArabü’llisāndur ve kitābiyyü’l-beyāndur ve bürhāndur maḳāmeynde. Sulṭāndur ʿālemeynde. (9b K) Tavṣīfātdan ekremdür ve taʿrīfātdan aʿẓamdur. (88b M) Pes cümle kemālāt-ı ilāhiyye, ṣıfāt-ı celāliyye ve cemāliyyeyi ẕāt-ı Muḥammediyye üzerine183 iẓhār itmekdür. Zīrā Muḥammed ʿaleyhi’s-selām ġayra meyl eylemedi. Ve şühūdında daḫı ġayrı184 görmedi. Ve cemiʿ-i mevcūdātı kendüden müşāhede eyledi. Meŝelā rūḥıň ve ḳalbiň maḳāmāt ve kemālātı185 cennet miŝālidür. Nitekim nefsiň ve hevānıň derekātı cehennem miŝālidür. (15b M) Ammā sırr-ı nūr budur ki (10a V) nūr biẕātihi ẓāhirdür ve ġayrıyı iẓhār idicidür186. İsm-ullāhdan bir ismdür. Ḳavluhu teʿālā187: “Allāhu nūru’ssemāvāti vel-arḍ” dimek böyle dimek olur kim Allāh teʿālā celle ve ʿalā maẓhardur. Semāvāt-ı ervāḥı ve arḍ-ı ecsādı ve evvel-ki ẓāhir oldı. Nūr-ı Muḥammed (89b A) daḫı188 ẓāhir oldı. Andan-soňra Muḥammed’üň nūrından münʿakis olub189 cemiʿ-i kāʾinat ẓuhūra geldi. Pes cemiʿ-i merātib-i insān190 Muḥammed’üň nūrıyla ẓuhūra geldi. Ol nūrdan münevver oldılar. Ammā sırr-ı rūḥ191 (10a K) ʿālem-i ḫilḳatden değildür ki 175 kendüsini vaṣf itdi eşedd-i şevḳle: kendüsini vaṣf-ı eşedd-i şevḳle itdi A zīrā kendü kendüye müştāḳ olmaḳdur: zīrā kendü kendüye müştāḳdur V, zīrā kendüye müştāḳ olmaḳdur A 176 177 178 179 180 olur: olub V şevḳ: şevḳi V Ve ḥaḍret-i ḥaḳḳ ki feyyāḍ-ı muṭlaḳdur: -A, K ve maḥbūbdur min vechin: -A 181 insanıň rūḥ ve ṣūreti maḥlūḳdur: insanıň rūḥı ṣūret-i maḥlūḳdur A müstevlī: müstevī V, K 183 üzerine: üzere A 184 ġayrı: ġayr K 185 kemālātı: kemālāt V, K 182 186 iẓhār idicidür : iẓhār daḫı ider A Ḳavluhu teʿālā: -A, K Allah yerin ve göklerin nûrudur. Nûr Sûresi 35. ayetten iktibas. 187 188 189 190 daḫı: -V, K olub: oldı V, K cemiʿ-i merātib-i insān: cümle merātib-i insān A rūḥ sözcüğü K nüshasında yan yana, V nüshasında ise ilk rūḥ sözcüğünün üzerine yazılmak suretiyle iki kere yazılmıştır. Bu durum K ve V nüshalarının, rūḥ sözcüğünün sehven iki kere yazıldığı bir nüshadan istinsah edilmiş olabileceğini düşündürmektedir. 191 Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 65 taʿrīf oluna: Bil-ki rūḥ ʿālem-i ibdaʿdandur. Rūḥıň ẕātı mücerreddür heyūlāʾdan. Zīrā ki Ḥaḳḳa muḍāf olmuşdur. Ammā ʿākl meşāyiḫ ḳatında rūḥü’l-ḳudsdur. ʿİlm Allāh’uň maẓharıdur. ʿUḳalā ʿaḳla nefs-i nāṭıḳadurlar. Ve ʿulemā ḳatında192 ʿaḳl bir nūrdur, göňülde olur, (10b V) ḥaḳāyıḳ-ı eşyāyı anuňla idrāk193 eder. ʿUrefā ḳatında194 göňüle nefs-i nātıḳa dirler. Ammā sırr-ı melāʾike insān ʿāleminde195 ḳuvāy-ı insāniyye-i rūḥāniyyedür ve nefsāniyyedür. (16a M) Göz maẓhar-ı ʿAzrāʾil’dür ve ḳulaḳ maẓhar-ı Mikāʾil’dür ve burun maẓhar-ı İsrāfīl’dür ve ağız maẓhar-ı Cebrāʾil’dür ammā insān ḳuvvetlerinüň ḳanadları196 ki cāmiʿdür. Biri ḳuvvet-i ʿāḳıle-i ʿameliyyedür197. Ve biri ḳuvvet-i naẓariyyedür ammā198 sırr-ı ʿarşdur199, Ḥaḳḳ teʿālā mütecellīdür cemāli ve celāli ile ʿaliyyü’l-kemāl200 cemiʿ-i mevcūdāta. (68a M) Pes rūḥ-ı Muḥammed maẓhar-ı raḥmān (10b K) oldı. Ve Raḥmān müstevlī201 oldı Muḥammed’üň ḳalbinde ki ʿarşullāhdur. Ḳaçan-ki ʿarş-ı cismānī muhīṭ oldı ise cemiʿ-i mevcūdātı ʿarş-ı rūḥānī daḫı ki Muḥammed’üň ḳalbidür. Cāmiʿdür, cemiʿ-i ḥaḳāyıḳ cismāniyyeye ve rūḥāniyyeye202. (11a V) Ve insān iki ṣūret üzerine maḫluḳdur. Biri ṣūret-i Ḥaḳḳ’dur ki esmāʾ ve ṣıfātdur. Ve biri ṣūret-i ḫalḳdur ki rūḥ ve cismdür203. (22b M) Ammā kürsīyi204 bilmek gerekdür ki kürsī ḳalbe beňzer taṣvīr olmaḳda. Ve kürsī muḥīṭdür cemiʿ-i mevcūdātı205, yirleri ve gökleri. Ve göňül daḫı ancılayın muḥīṭdür206, cemiʿ-i mevcūdātı. ʿArş ḳatında kürsī bir ṣaḥrāda bir ḫalḳa gibidür207. Göňül daḫı ẓāhirī ve bāṭınī ḳatında bir ṣahrāda bir ḫalḳa gibidür. (16a M) Ammā sidretü’l-müntehā insān ʿāleminde rūḥü’l-ḳudsdur. Ḫāliṣdür evhāmdan ve ḥayālātdan. (16b M) Ammā sırr-ı beytü’l-maʿmūrdan murād (11a K) insānuň ḳalbi maʿmūr olmaḳdur208 ki ḳuvvet-i ḳudsiyye ve melāʾike-i ünsiyye-i 192 ḳatında: -A idrāk: idrāik K, bkz. dipnot 41. 194 ʿurefā ḳatında: ol ʿurefā ḳatında K 195 ʿāleminde: ʿā V, müstensih sözcüğün başını yazıp devamını muhtemelen unutarak yazmadan bir sonraki sözcüğe geçmiştir. 193 196 ḳanadları: ḳanatları A 197 ḳuvvet-i ʿāḳıle-i ʿameliyyedür: ḳuvvet-i ʿāḳıle-i ʿilmiyyedür A 198 ammā: sözcük V nüshasında sehven iki kere yazılmıştır. sırr-ı ʿarşdur: sırr-ı ʿarş A, K 200 ʿaliyyü’l-kemāl: ʿaliyyü’l-kelām A 201 müstevlī: müstevī V, K ; bkz. dipnot 37 ve 183. 199 202 cemiʿ-i ḥaḳāyıḳ cismāniyyeye ve rūḥāniyyeye: cümle ḥaḳāyıḳ cismāniyye ve rūḥāniyyeye A rūḥ ve cismdür: rūḥ-ı cismdür V, rūḥdur ve cismdür A 204 kürsīyi: kürsī V, K 205 mevcūdātı: -V, K 206 muḥīṭdür: muḥīṭ K 207 ʿarş ḳatında kürsī bir ṣaḥrāda bir ḫalḳa gibidür: ʿarş ḳatında kürsī bir ṣaḥrāya beňzer ḫalḳa gibidür V 208 sırr-ı beytü’l-maʿmūrdan murād insānuň ḳalbi maʿmūr olmaḳdur: sırr-ı beytü’l-maʿmūr insān ʿāleminde murād andan ḳalb evi maʿmūr olmaḳdur A, sırr-ı beytü’l-maʿmūr insān ʿāleminde beytü’l-maʿmūrdan murād insānuň ḳalbi maʿmūr olmaḳdur V 203 66 SİYABEND EBEM ḳalbiyye209 ve rūḥāniyye ol maʿmūr ḳalbi ṭavāf iderler. (36b M) Ṣovuk girerler ıssı çıḳarlar. Biri mümidd-i ḥayātdur. Ve biri müferriḥü’z-ẕātdur. (23a M) Nice ki ol feriştehler beytü’l- maʿmūrı ṭavāf iderler. Bir giren bir daḫı girmez210, biʿaynihi nefsler (90a A) daḫı bir giren bir daḫı girmez. (11b V) (16a M) Ammā sırru’l-cennet dörtdür: Biri sekizdür, taḥtü’l-ʿarşda mevcūddur, aňa cennetü’n-nefs dirler. Ve biri cennetü’lverāŝe211dür. Ol oldur ki ḥaḍret-i resūlüň ḫulḳına tābiʿ olmaḳdur. Ve biri cennetü’sṣıfātdur. Ve biri cennetü’l-maʿneviyyedür212, tecelliyāt-ı ṣıfātdan ḥāṣıl olur. Aňa cennetü’l-ḳalb dirler. Dördünciye cennetü’z-ẕāt dirler. Ol daḫı cennetü’l-maʿneviyyedür ki cemāl-ullāh’ı müşāhede itmekden ʿibāretdür. Aňa cennetü’r-rūḥ213 dirler. (16b M) Ammā sırr-ı cehennem insān ʿāleminde yedidür. Pes ḫavaṣṣ ḫamsedür, biri şehvetdür ve biri ġaḍabdur. (11b K) (26a M) Mecmūʿ-ı ehl-i cennete anıň içün ki Ḥaḳḳ teʿālā kendüyi vaṣf itdi, rıḍāʾ ve ġaḍab ṣıfātıyla. Pes eyle olsa214 nisbet iki dürlüdür: Biri cemāl, biri celāl. Pes bu iʿtibār ile iki ev ḥāṣıl oldı: Biri uçmaġ215, biri tamu. İmdi müʾminler Ḥaḳḳ teālānuň luṭfını ve cemālini ṭaleb (12a V) iderler istiʿdād-ı aṣlī ile. Ve kāfirler216 daḫı Ḥaḳḳ teālānuň ḳahrını ve celālini ṭaleb iderler istiʿdād-ı aṣlī ile. Ammā tamu ehlinüň ḥükmi uçmaġ ehlinüň ḥükmine beňzemeye. Ne tamām ölüb gideler ve ne tamām diri olub temettuʿ ideler217. Nitekim kelām-ı şerīfinde buyurur218: “Ŝümme lā yemūtu fīhā ve lā yaḥyā”. (16b M) Ammā sırr-ı rūḥ insān ʿāleminde göklerden rūḥ mertebeleridür. Evvel mertebe ʿālem-i melekūt-ı arḍiyyedür. Ve ḳuvvet-i nefsāniyyedür ve rūḥāniyyedür. İkinci mertebe ʿālem-i nefsdür. Üçinci mertebe ʿālem-i aḳldur. Dördinci mertebe ʿālem-i ḳalbdur. Beşinci mertebe ʿālem-i sırrdur. Altıncı mertebe ʿālem-i rūḥdur. (12a K) Yedinci mertebe ʿālem-i sırr-ı rūḥdur219. Ve bunlar merātib-i rūḥāniyyedür. Ammā el-arḍ insān ʿāleminde220 yedi yerden murād meşhūr aʿḍālardur ki süflīde olurlar. (109b M) Ammā Benī el-Aṣfar çıḳmaḳ, insān ʿāleminde ḳıyāmete yaḳında ḳuvvet-i şeytāniyye ḳuvvet-i rūḥāniyye üzerine221 ġālib olmaḳdur. (12b V) 209 melāʾike-i ünsiyye-i ḳalbiyye: melāʾike-i insāniyye-i ḳalbiyye A 210 bir giren bir daḫı girmez: bir gün bir daḫı girmez V cennetü’l-verāŝe: Bu terkip her üç nüshada da “cennetü’l-vāriŝe” şeklinde geçmekle birlikte doğrusu cennetü’l-verāŝe’dir. 212 cennetü’l-maʿneviyyedür: cennetü’l-maʿneviyye K 213 cennetü’r-rūḥ: cennet-i rūḥ A, K 214 eyle olsa: öyle olsa A 215 uçmaġ: uçmaḳ V 211 216 kāfirler: kāfir K ne tamām ölüb gideler ve ne tamām diri olub temettuʿ ideler: ne tamām ölüb gideler ve ne diri olub temettuʿ ideler K, ne tamām ölüb gideler ve diri olub temettuʿ ideler V 218 kelām-ı şerīfinde buyurur: ḳavluhu teʿālā A “Sonra orada ne ölür (kurtulur) ne de dirilir”, Aʿlâ Sûresi 13. ayet. 219 altıncı mertebe ʿālem-i rūḥdur: altıncı mertebe ʿālem-i sırr-ı rūḥdur V. V nüshasında yedinci mertebe, altıncı mertebe olarak gösterilmiştir ve bu nüshada yedinci mertebe yoktur. 220 el-arḍ insān ʿāleminde: insān ʿāleminde A 217 221 üzerine: üzere A Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 67 Ṣoňra ḳuvvet-i rūḥāniyye ḳuvvet-i sulṭāniyyeye ġālib ola222. Ammā İslāmbol fetḥ olmaḳ223 īmān ḳuvvetleri ġalebe eyleyüb şeyṭān şehrlerinüň ulusını yıḳub helāk itmekdür. Ammā duḫān çıḳmaḳ ẓulmet-i ḥayvāniyye nüfūs-ı insāniyye üzerine ṭaġılmaḳdur224. Ṣoňra gene belürsüz (90b A) olmaḳdur. Ammā mehdī çıḳmaḳ insān ʿāleminde ʿāḳl-ı ḳudsī üzerine ġalebe eylemekden225 ʿibāretdür. Ammā deccāl çıḳmaḳ insān ʿāleminde nefs-i emmāre ṣıfātları ẓāhir olmaḳdur nefs-i muṭmaʾinne üzerine226. Ammā ʿĪsā ʿaleyhi’s-selām gökden inmek227 insān ʿāleminde rūḥdan ʿibāretdür. Rūḥ ʿĪsā gibidür. Nefs deccāle beňzer. Pes rūḥ nefs (12b K) üzerine inüb helāk itmekdür. Ammā dabbetü’l-ʿarḍ insān ʿāleminde Mescid-i Ḥarām’dan çıḳmaḳ, nefs-i levvāme ẓāhir olmaḳdur. Göňül maḳāmından kim Beytü’l-Ḥarām'dur. Ammā şems maġribden toġmak insān ʿāleminde rūḥ-ı aḫfā ẓāhir (13a V) olmaḳdur nüfūs üzerine. Ammā od çıḳmaḳ insān ʿāleminde228 nefs-i emmāre ẓāhir olmaḳdur. Ve gene tecellī-i ilāhī ile ḳahr olmaḳdur229. Ammā yirler ve gökler helāk olmaḳlıḳ230 insān ʿāleminde ʿibāretdür; ervāḥla ecsām vücūd-ı ḥaḳīḳī nūrından fenā olmaḳdur. Ammā İsrāfīl ṣūr çalmaḳ insān ʿāleminde rūḥ-ı ḳuds eŝer itmekdür, ervāḥ-ı sırriyeye ve ecsām-ı nūriyyeye 231. Ammā ḫalāyıḳ bir yire gelmek232 işāretdür ŝebāte, ʿālem-i beḳāda. Ammā müʾminlerüň yüzleri aḳ olmaḳ insān ʿāleminde ʿībāretdür, göňül nūr ile münevver olmaḳdan; ḥaḳḳ nūrıyla233. Ammā kāfirlerüň yüzleri234 ḳara olmaḳ235 insān ʿāleminde işāretdür, ḥaḳḳ nūrından maḥrūm ḳalmaḳdur236, (13a K) dünyā ṭaleb eylemekle237. Ammā bitide ḥisāb olmak insān ʿāleminde ʿībāretdür238 şol ḥasenātdan-kim yazılmış ola göňüllerinde239. Ve şol 222 ḳuvvet-i rūḥāniyye ḳuvvet-i sulṭāniyyeye ġālib ola: ḳuvvet-i rūḥāniyye ḳuvvet-i şeyṭāniyye üzerine ġālib ola A 223 İslāmbol fetḥ olmaḳ: İslāmbolü’l-fetḥ olmaḳ V 224 ṭaġılmaḳdur: ṭaġılmaḳ A 225 eylemekden: itmekden A 226 nefs-i emmāre ṣıfātları ẓāhir olmaḳdur nefs-i muṭmaʾinne üzerine: nefs-i emmāre ṣıfātları ẓāhir olub ve nefs-i muṭmaʾinnenüň ġalebe itmekden ʿibāretdür A 227 ʿĪsā ʿaleyhi’s-selām gökden inmek: nüzūl-ı ʿĪsā A ...rūḥ-ı aḫfā ẓāhir olmaḳdur nüfūs üzerine. Ammā od çıḳmaḳ insān ʿāleminde... A nüshasında bu bölüm eksiktir. Cümle tamamlanmadan arkasından gelen diğer cümleyle birleştirilmiştir. Bu da bize A nüshası istinsah edilirken sehven bir satırın atlandığını göstermektedir. 229 ve gene tecellī-i ilāhī ile ḳahr olmaḳdur: yine tecellī-i celāl-i ilāhīyye ile ḳahr olmaḳdur A, V 230 olmaḳlıḳ: olmaḳ A 231 ecsām-ı nūriyyeye: ecsām-ı nūrāniyyeye V 232 ammā ḫalāyıḳ bir yire gelmek: ammā ḥaşr ki ḫalāyıḳ bir yire gelmek A 233 ḥaḳḳ nūrıyla: -A 228 234 kāfirlerüň yüzleri: kāfir yüzleri A ḳara olmaḳ: ḳara olmaḳlıḳ K 236 ḳalmaḳdur: ḳalmadan K, olmaḳdan A 237 eylemekle: itmekle A 235 238 ʿībāretdür: işāretdür A 68 SİYABEND EBEM seyyiʿātdur kim yazılmış ola nesflerinde, cemʿisi ḥisāb oluna bir defʿada240. Ammā yirler (13b V) ve gökler tebdīl olmaḳ241 insān ʿāleminde işāretdür; yaʿnī ṭabīʿat yirleri tebdīl ola nefs yirlerine ve göňül yirlerine, ve gökleri tebdīl ola rūḥ göklerine242. (28a M) Yaʿnī Ḥaḳḳ teʿālā celle celāluhu ḥaḍretlerinden ġayrısı fānī ola Ḥaḳḳ teʿālā tecellī itmek ile. Zīrā cemiʿ-i ʿālemlere kemālātı ḳısm243 eyleyen Muḥammed Muṣtafā’dur. Ve Allāh teʿālā muʿṭīdür. Pes eyle olsa cemiʿ-i enbiyā ve evliyā velāyeti anuň mişkātından alurlar. (28b M) Ve bu ẕikr olan sırra ehl-ullāhdan ġayrı kimesne244 muṭṭaliʿ olmaz. Zīrā ki anlar sırr-ı ḳadere muṭṭaliʿ olurlar. (33a M) Anıň-içün ʿāşıḳlarıň nefsi aʿlā cihete muttaṣıl oldı. Ve anlaruň sırrına iki cihān keşf oldı. Eyle olsa Ḥaḳḳ’ı müşāhede eylerler cemiʿ-i meẓāhirde245. (110a M) Ammā ʿameller ḥisāb olmaḳ insān ʿāleminde işāretdür, eğer ḫayratı aġır gelicek246 (13b K) olursa cennet niʿmetiyle maḳām-ı ḳalbde müşerref (91a A) olalar. Eğer ʿāmelleri (14a V) maḥsūsāt-ı fānīden247 olacaḳ olursa ziyān içindedür. Dārü’l-beḳāda248 kimüň ki münāsebet249 olacaḳ olursa maʿḳūlāt bāḳiyyeye mīzānı aġır gelür. Ve kimüň ki ʿameli şehevāt-ı ḥissīyyeden olacaḳ olursa250 istiʿdād-ı aṣlīsini ḍāyiʿ itmişdür251. Ammā nüzūl-ı melāʾike252 insān ʿāleminde yaʿnī Allāh rabbimüz dimek oldur ki Ḥaḳḳ’dan ġayrıyı253 ḥayyiz-i fenāda bulurlar ve maḳām-ı kibriyāyı kemālde aňlarlar. Allāh’dan ġayrı nesne iŝbāt itmezler. (110b M) Ammā sırr-ı şefāʿat insān ʿāleminde oldur ki Muḥammed Muṣtafā’nuň rūḥ-ı şerīfini254 Ḥaḳḳ teʿālā iki ʿāleme feyḍ itmek dilese anuň vāsıṭāsıyla feyḍ ider. Zīrā Ḥaḳḳ teʿālā kendünüň kemālātına anı mirʾat bıraḳdı255. Evvel ḥaḳīḳat-i Muḥammediyyeyi ẓāhir itdi256. Ḥaḍret239 yazılmış ola göňüllerinde: göňül yüzinde yazılmış ola A ve şol seyyiʿātdur kim yazılmış ola nesflerinde, cemʿisi ḥisāb oluna bir defʿada: ve şol seyyiʿātdan ʿibāretdür kim göňülde ol yazılmış cümle nesflerinde ḥisāb oluna bir defʿada A 240 241 yirler ve gökler tebdīl olmaḳ: yirlerüň ve göklerüň tebdīl olmaḳlıġı V ṭabīʿat yirleri tebdīl ola nefs yirlerine ve göňül yirlerine, ve gökleri tebdīl ola rūḥ göklerine: ṭabīʿat yirleri tebdīl ola rūḥ göklerine A, V 242 243 244 ḳısm: ḳısmet A ehl-ullahdan ġayrı kimesne: ehl-ullahdan ġayrılar A 245 meẓāhirde: meẓāhir A gelicek: gelecek A 247 maḥsūsāt-ı fānīden: maḥṣūṣāt-ı fānīden V, maḥsūsāt-ı fānīde A 248 dārü’l-beḳāda: dār-ı beḳāda A 249 münāsebet: münāsebeti A 250 kimüň ki ʿameli şehevāt-ı ḥissīyyeden olıcaḳ olursa: kimüň ki ʿamelinüň münāsebeti şehevāt-ı ḥissīyye olacaḳ olursa A 246 251 istiʿdād-ı aṣlīsini ḍāyiʿ itmişdür: istiʿdād-ı aṣlīyyesin ḍāyiʿ idüb ḫāsir olmuşdur A nüzūl-ı melāʾike: melāʾike A 253 ḥaḳḳdan ġayrıyı: ḥaḳḳdan ġayrını K, ḥaḳḳdan ġayrıʾı V 254 rūḥ-ı şerīfini: rūḥ-ı münevverin V, nūr-ı rūḥ-ı şerīfini A 255 mirʾat bıraḳdı: mirʾat itdi A 256 Evvel ḥaḳīḳat-i Muḥammediyyeyi ẓāhir itdi: Evvel ḥaḳīḳī Muḥammed’i ẓāhir itdi V, Evvel ḥaḳīḳat-i Muḥammediyyeyi ẓāhir ḳıldı A 252 Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 69 i ʿilmiyyede257 ḥādiŝdür vücūd-ı ʿaynla ve ezelīdür (14b V) vücūd-ı ʿilmle. Pes ʿālem anuň vücūdıyla tamām oldı. Anuň-içün ʿālemiň rūḥı oldı. (14a K) Ammā cehenneme uġramaḳ insān ʿāleminde oldur ki258 yaʿnī her kişiye lā-büdddür ki ṭabīʿat ʿālemine uġraya, ʿālem-i ḳudsa geçe. Ve ṣırāṭ-ı geçmek mümkin değildür, illā cehennem üzerinden. (115b M) Ammā ḥūrīlerden murād insān ʿāleminde nüfūs-ı melāʾikedür, muṭahharlardur259 taʿalluḳdan, aṣlā merātibe naẓar eylemezler260. Yaʿnī nüfūs-ı beşeriyyetden ve ḳuvvet-i vehmiyyeden aňa irişmemişlerdür. Ḥaḳḳ teʿālā celle ve ʿalā anları yāḳūta benzetdi. Cenneti daḫı nefsinde mercāne benzetdi, cennet ḳalbde ġāyet beyāḍ olduġundan ötrü. Ammā vildāndan murād insān ʿāleminde rūḥıň ḳuvvetleri var kim dāimlerdür rūḥānīde ve muṣaffā olmaḳdur ʿaliyyü’d-devām beḳāyla. Ammā ġılmāndan murād insān ʿāleminde rūḥāniyyedür, hiẕmet iderler ve ṣaklanmışlardur hevāʾī nefsden ve ṭabāyiʿ ġubārından. Ammā uçmaḳlardaki ırmaḳlardan murād insān (15a V) ʿāleminde ʿulūmdan ve maʿārifden nesne vardur ki göňül anlaruňla261 ḥayāt bulur. Nitekim yiryüzi ṣuyla ḥayāt bulur262. (14b K) Yaʿnī kāmiller ki müşāhede263 maḳāmına irişmişlerdür. ʿĀşıḳlardur, müştāḳlardur264; cümle muṭlaḳa maḳām-ı (91b A) rūḥda. Ve ġarḳ olmuşlardur265 ʿayn-ı cemʿde. Vāridāt-ı ḳudsīnüň266 ḥalāveti anlara eŝer267 itmişdür. (24a M) İmdi bilmek gerekdür ki Ḥaḳḳ teʿālā celle ve ʿalā insānı bir ḳalʿaya beňzedüp durur268. Ṭoḳuz muḫtelif cevāhirden bünyād eyledi. İki direk üzerine iki yüz ḳırḳ sekiz pāre ḥāʾil269 baġlayub yidi yüz yigirmi kiriş ile berkidüb iki ḳanadlu on iki ḳapulu altı ṭaraflu270 on ṭabaḳa ḥareket ider bir şehr-istān gibi vaḍʿ271 eyledi ki cemiʿ-i mühendisāt272 ʿālem taṣvīrinüň kār-nāmesinde273 cānlar iridüb274 ve ṭāḳatler 257 ḥaḍret-i ʿilmiyyede: ḥaḍret-i ʿilmiyye A 258 oldur ki: -A muṭahharlardur: maẓharlardur V 260 eylemezler: itmezler A 261 anlaruňla: anlar ile A 262 bulur: bulduġı gibi A 259 263 264 265 müşāhede: müşāhid K ʿāşıḳlardur, müştāḳlardur: ʿāşıḳ ve müştāḳlardur A, meşārıḳlardur V ve ġarḳ olmuşlardur: V 266 vāridāt-ı ḳudsīnüň: V eŝer: ateş V, K 268 beňzedüb durur: beňzedübdür V 267 269 ḥāʾil: K, V altı ṭaraflu: ālet ṭaraflu K, altı ṭaraḳlu V 271 vaḍʿ: vaḍaḥ A 272 cemiʿ-i mühendisāt: cemiʿ-i mühendistān V 273 kār-nāmesinde: kār-nāme nāmesinüň V 270 274 cānlar iridüb: cānlar irüb V 70 SİYABEND EBEM döküdüb275 resm idemeyeler. Andan-ṣoňra Ḥaḳḳ teʿālā ol ḳalʿanuň bārūların çeküb açdı ve maḥallelerin ḳısm eyleyüb evlerin müzeyyen eyledi. Ve ol (15b V) ḳalʿanuň içinde üç yüz ırmaḳ aḳıtdı. Andan-ṣoňra biş hūş-yār pās-bān nāẓır ḳoyub ve ol ḫazīneyi ol ḳalʿada (15a K) emānet ḳodı. Andan-ṣoňra üç dürlü ṭāʾifeyi ol ḳalʿa içinde sākinlendürdi276. Andan-ṣoňra ol ḳalʿaya bir pādişāh ḳodı. Ve bir ʿāḳil şaḫṣı ol ḳalʿaya pādişāh olana vezīr eyledi277. Ve bir müşfiḳ ketḫüdāyı ol ḳalʿaya emīn ḳodı. İmdi ol ṭoḳuz muḫtelif cevāhir kim vardur; biri süňükdür ve biri ilikdür ve etdür ve ḳandur ve ṭamardur ve deridür ve ṭırnaḳdur ve ḳıldur. Ṭoḳuzıncısı278 siňirdür. Ve iki direk kim vardur; iki ayaḳlardur. Ve iki yüz ḳırḳ sekiz ʿamūd süňüklerdür. Ve yidi yüz yigirmi279 kiriş siňirlerdür. Ve on iki ḳapu kim var 280; iki281 gözlerdür ve iki ḳulaḳlardur ve iki burun delügidür ve biri ağızdur ve biri göbekdür ve iki memelerdür ve iki ṣu yoludur. Ve altı282 taraf kim vardur; üst ve alt ve öň ve ard ve saġ ve ṣoldur283. Ve iki ḳanadlar kim iki ellerdür. (16a V) Ve on ṭabaḳa kim vardur; birisi başdur, ve boyundur, ve göğüsdür, ve baṭndur, ve cevfdür, (15b K) ve böğürdür, ve emceklerdür284, ve baġırdur, ve ṭalaḳdur ve öddür ve miʿdedür ve baġarsaḳlardur ve böġrekdür, onıncısı285 ḫāyedür. Ve içinde üç dürlü ṭāʾife kim vardur; biri feriştehdür biri cindür ve biri insdür. Ve ḳalʿaya pās-bān olan cāndur, vezīr ʿaḳıldur, ketḫudā nefsdür. Bir vechle (92a A) daḫı cān ʿarşa beňzer ve ḳalb kürsīye beňzer ve bunlaruň arasındaki286 ʿilm ve maʿrifet uçmaḳlara beňzer. Ve cān ḳuvvetleri feriştehlere beňzer. Ve ḥareketleri yılduzlara beňzer. Ve anadan ṭoġması daḫı yılduzlar ṭoġmasına287 beňzer. Ve ölmek yılduzlar ṭolanmasına beňzer. Ve süňükler ṭaġlara beňzer288. Ve aʿẓālar yirlere beňzer. Ve et 289 ṭopraġa beňzer. Ve nefesleri yillere beňzer. Ve sözleri raʿda beňzer290. Ve ḳıllar otlara beňzer. Ve yüzi şarḳa ve arḳası maġribe beňzer291. Ve gülmek292 yıldırıma beňzer. Ve 275 ṭāḳatler döküdüb: taşlar döküb V sākinlendürdi: sākin ḳıldı A 277 ve bir ʿāḳil şaḫṣı ol ḳalʿaya pādişāh olana vezīr eyledi: ve bir ʿāḳil şaḫṣı ol ḳalʿaya pādişāha vezīr eyledi V, ve bir ʿāḳil şaḫṣ aňa vezīr ḳıldı A 276 278 ṭoḳuzıncısı: ṭoḳuzıncı V 279 yigirmi: yigirm V, K ve on iki ḳapu kim var: on iki ḳapu V, K 281 iki: -V 282 altı: alt K 280 283 ṣoldur: ṣol V, K emceklerdür: emcelerdür K 285 onıncısı: onıncı V, K 286 arasındaki: arasındaġı V, K 287 ṭoġmasına: -V, K 284 288 ve ölmek yılduzlar ṭolanmasına beňzer. ve süňükler ṭaġlara beňzer: -V et: etler A 290 ve sözleri raʿda beňzer: daḫı söyledügi raʿda beňzer A 291 ve ḳıllar otlara beňzer ve yüzi şarḳa ve arḳası maġribe beňzer: -K 289 292 gülmek: gülmesi A Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 71 aġlamaḳ293 yaġmura beňzer. Uyanıḳlıḳ ḥayāta beňzer. Ve uyumaḳ mevte beňzer294. (24b M) İmdi eyle olsa295 bilmek296 gerekdür kim (16b V) (16a K) ʿālemde leṭāfet297 var ise insānda rūḥ var. ʿĀlemde melāḥat var ise insānda yaňaḳlar var. ʿĀlemde nūr var ise insānda maʿrifet var. ʿĀlemde ẓulmet var ise insānda saçlar var. ʿĀlemde riḳḳat var ise insānda göňül var. ʿĀlemde diḳḳat var ise insānda sırlar var. ʿĀlemde yücelik var ise insānda ḳāmet var. ʿĀlemde şems var ise insānda gözler var. ʿĀlemde ḥūrī var ise insānda sır var. ʿĀlemde yaġmur var ise insānda ʿibretler var. ʿĀlemde yir var ise insānda meskenet var. ʿĀlemde zelzele var ise insānda ḥareket var. ʿĀlemde deňiz var ise insānda ṭamarlar var. ʿĀlemde taġlar var ise insānda süňükler var298. Ālemde ʿarş var ise insānda himmet var. Ālemde cennet var ise insānda göňül var. Cennet müşāhede-i cemāl ise göňül-de maʿrifet maḳāmıdur299. Uçmaġuň ḫazīne-dārı Rıḍvān (16b K) ise göňül ḫazīne-dārı Raḥmān’dur. (94a M) Ḥaḳḳ teʿālā insānı (17a V) kāmil ve mükerrem eylemişdür300. Aṣlā ḳalb ve ṣıfātı ḳalmamışdur, cemiʿ301 fānī olmuşdur. Ve şevḳ ilen ṭutmışlardur302. Ve firāḳ odına yanmışlardur. Ve maḥbūb-ı ḥaḳīḳī ṣıfātına rūḥların īŝār itmişlerdür. Eğer yardım Allāh teʿālādan olmasaydı kim yol bulaydı? Ḥaḳḳ teʿālā insānı kemālātla303 mevsūf eyledi, cemiʿ-i ʿālemlere ḫalīfe eyledi. (60a M) Ve eyidürler ki (92b A) müʾminüň bir yüzi vardur, Ḥaḳḳ teʿālānuň cemāl-i şerīfinden yaňa müteveccih304. Eğer müʾmin305 ol yüzi ẓāhir eyleseydi Ḥaḳḳ’dan ġayrısı aňa ʿibādet iderlerdi. Anıň-içün kim insān ḥaḳḳuň maẓharıdur. Mutaṣarrıf ve mutaṣarrıfiyye bir ḥaḳīḳatdür306. Ve Ḥaḳḳ’uň hüviyyeti ol şaḫṣuň hüviyyetidür. Pes rahmet-ullāh sābıḳ oldı cemiʿ-i eşyānuň üzerine. Ve muḥīṭdür cemiʿ-i eşyāyı307. (63b M) Pes mevcūdātuň Ḥaḍret-i 293 aġlamaḳ: aġlaması A uyanıḳlıḳ ḥayāta beňzer. Ve uyumaḳ mevte beňzer: uyanmaḳ ḥayāta, uyurlıḳ memāte beňzer A 295 olsa: -A 296 bilmek: -V 294 297 leṭāfet: laṭīflıḳ A 298 ʿālemde taġlar var ise insānda süňükler var: -A cennet müşāhede-i cemāl ise göňül-de maʿrifet maḳāmıdur: cennet müşāhede-i cemāl ise göňülde maʿrifet maḳām mıdur K, cennetde müşāhede-i cemāl ise göňülde maʿrifet maḳāmıdur A 300 ḥaḳ teʿālā insānı kāmil ve mükerrem eylemişdür: haḳ teʿālā insān-ı kāmil itmişdür K, ḥaḳ teʿālā insānı kāmil ḳılmışdur A 301 cemiʿ: cümle A 299 302 ṭutmışlardur: 303 K kemālātla: cümle kemālātla A müteveccih: -V, K 305 müʾmin: müʾminīn A 306 mutaṣarrıf ve mutaṣarrıfiyye bir ḥaḳīḳatdür: mutaṣarrıf mutaṣarrıfiyye bir ḥaḳīḳatdür V, mutaṣarrıf daḫı ve mutaṣarrıfa bir ḥaḳīḳatdür A 304 307 eşyāyı: eşyāya V, A 72 SİYABEND EBEM Ḥaḳḳ’a irtibāṭı iki dürlüdür. Bir ciheti oldur ki308 vāsıṭā ile (17b V) ola. Ve bir ciheti (17a K) oldur ki vāsıṭāsuz ola. Muḥaḳḳaḳlar ol vāsıṭāsuz olana vech-i ḥāṣṣ dirler. Anuň ile Ḥaḳḳ arasında vāsıṭā yoḳdur. (67a M) Pes Muḥammed Muṣtafā ṣallallāhu teʿālā ʿaleyhi ve sellem evvel delīl oldı Rabb’e. Zīrā cevāmiʿ-i kelim309 ile geldi. Cevāmiʿ-i kelim ḥaḳāyıḳ-ı ilāhiyyenüň ümmehātıdur. İmdi iş-bu delīl ki rūh-ı Muḥammedīdür310. Ḥaḳīḳatde gene kendü nefsine delīldür. Zīrā kendü ile rabbi arasında imtiyāzda farḳ yoḳdur. İllā iʿtibār iledür ve taʿayyün iledür. (68b M) Bu naẓar olmaz311 ve illā maḥbūbı ḥaḳīḳī müşāhede itmek ile olur. Ve muḥibb ʿāyn-ı maḥbūbdur. İstiḳrārda bundan ötürüdür kim namāzda ġayra iltifāt itmekden312 menʿ olundı. (74b M) Ve Ḥaḳḳ teʿālā aẓherdür cemiʿ-i eşyādan, taḥaḳḳuḳı ve inniyyeti313 iʿtibāriyle. Ve aḫfādur cemiʿ-i eşyādan, māhiyyeti ve ḥaḳīḳati iʿtibāriyle. Ve cemiʿ-i eşyāyı muḥīṭdür. Zīrā (18a V) anuňla (17b K) ḳāimdür ve ŝābitdür. Biẕātihi müŝebbetdür314 liġayra ẓāhirdür. Biẕātihi maẓhardur liġayra. (79a M) İmdi nihāyet ṣalāt315 kemāl-i ḳurbdur ve muvāṣaladur. Ve nihāyet ṣavm rüsūm-ı ḫulḳıyyeden fānī olub ḥaḳḳda bāḳī olmaḳdur316. Ve nihāyet zekāt māsivā-ullāhdan fāriġ317 olmaḳdur ḫālis muḥabbet içün. Ve nihāyet hacc maʿrifet-ullāha vāṣıl olmaḳdur. Ve daḫı beḳāyla muḥaḳḳaḳ olmaḳdur, fenādan-soňra muḥabbet-i aṣliyyeye. Ḥaḳḳ teʿālā kendü aṣlını sevmekdür. Ve muḥabbet göňül müteʿālliḳ olmaḳdur318 himmetle üns arasında. Ve maʿrifet şol nesnedür ki bir nesneye delālet eyleye ki; biʿaynihi. (79b M) Sırr-ı tecelliyāt, cemiʿ-i eşyāyı müşāhede itmekdür cemiʿ-i eşyāda. ʿĀlem-i ceberūt esmā ve ṣıfātdur. ʿĀlem-i melekūt ʿālem-i ġaybdur ve ʿālem-i ervāḥdur. Ve ṣūret-i Ḥaḳḳ, Muḥammed Muṣtafā’dur. Ḥaḳīḳati eḥadiyyet ve vāḥidiyyetle müteḥaḳḳıḳ olduġundan319 (93a A) ötürü. (25b M) Ḥaḳḳ teālā (18b V) kendüyi (18a K) vaṣf itdi ẓāhir ve bāṭın deyü. İnsānı daḫı īcāda getürdi rūḥıyla ki ʿālem-i ġaybdandur. Ve cismi ile ki ʿālem-i şehādetdendür. (26a M) Ve Ḥaḳḳ teʿāla kendüyi vaṣf itdi celāl ve cemāl ile. İnsānı daḫı īcāda getürdi, heybetle ve ünsle. Eyle olsa insān ʿālemüň320 seyyidi ve ḫalīfesi oldı. Ve eğer insān muttaṣıf olmasaydı iş-bu kemālātla, ʿālemi tedbīr itmeğe nice321 ḳādir olaydı? Pes imdi (27b M) Ḥaḍret-i Resūl ki322 ʿayn-ı maẓhar vāḳıʿ 308 oldur ki: V nüshasında sehven iki kere yazılmıştır. kelim: kelīm V, A 310 rūh-ı Muḥammedīdür: rūh-ı Muḥammediyyedür A 311 olmaz: A nüshasında bu sözcükten önce “olunmaz” yazılıp üzeri çizilmiştir. 312 itmekden: eylemekden V 309 313 inniyyeti: V, A 314 müŝebbetdür: K ṣalāt: -A 316 olmaḳdur: olmışdur ve olmaḳdur V 315 317 fāriġ: A nüshasında bu sözcük iki kere yazılmıştır. muḥabbet göňül müteʿālliḳ olmaḳdur: muḥabbet göňül müteʿālliḳlıġıdur A 319 olduġundan: olduġiyçün A 320 ālemüň: ālemleriň A, ālemiň V 318 321 nice: -V Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XIV/1, Yaz 2014. 73 oldı ism-i cāmiʿ-i ilāhiyye. Nice-kim ism-i cāmiʿ muḥīṭdür cemiʿ-i esmā-yı ilāhiyyeyi. Onculayın Ḥaḍret-i Resūl’üň daḫı aʿyān-ı ŝābitesi muḥīṭdür cemiʿ-i aʿyān-ı ŝābiteyi. (28a M) Anıň-içün insānuň vücūd-ı muṭlaḳdan naṣībi vardur323 kim kişinüň aʿyān-ı ŝābitesidür. Bil-ki Ḥaḍret-i Resūl’üň mirʾatinde kendüniň mirʾat-i ŝābitesin görür. Ḥaḳḳ teʿāla (19a V) aʿyān-ı ŝābiteyi mirʾat gibi (18b K) ẓāhir eyledi, tā kim ẕāt-ı şerīfiyle ol mirʾatde tecellī eyleye. Ṭālibler daḫı her yüzden ḥaḳḳı müşāhede itdiler324. Ve Allāh teʿālāyı seyr itdiler rūḥlarıyla. Aṣlā kerāmetlerin görmediler. Ceẕebāt-ı Ḥaḳḳ’la müstaġrıḳ oldılar. Bil-ki hicret itdiler vücūd-ı mecāzīden ki ṭaraf-ı ʿademdür. Ve müstehliklerdür325 baḥr-ı ḥaḳīḳatde326 müşāhedāt üzerine fānī oldılar. Ve vechlerin ol evvel-ullāha327 teslīm itdiler. Ve Kurān ḥaḍretine ve Resūl-ullāha tābiʿ oldılar. Maḳām-ı kemāle vāṣıl olmaġa saʿy itdiklerinden-ṣoňra328 ṣıfātla fānī oldılar329. Ẕātla bāḳī oldılar. Vicdānla müşerref oldılar. Raḥmet-ullāhi ʿaleyhim ecmaʿīn. Ve revveḥ-ullāhu ervāḥuhum. Ve ḳuddisen-allāhu esrāruhum. Ve yessir-allāhu aḥvāluhum. Maʿü’t-tābiīn. Bi-ḥaḳḳu’l-vāṣılīn330. Resim 1: A nüshasının ilk varakları (86b-87a) 322 323 ḥaḍret-i resūl ki: ḥaḍret-i resūlüň V, K insānuň vücūd-ı muṭlaḳdan naṣībi vardur: insānuň vücūdı muṭlaḳdur, naṣībdārdur A 324 itdiler: eylediler A müstehliklerdür: müstehlikdür A 326 baḥr-ı ḥaḳīḳatde: baḥr-ı ḥaḳīḳīde K 325 327 evvel-ullāha: Allāh K, Allāha A vāṣıl olmaġa saʿy itdiklerinden-ṣoňra: vāṣıl oldılar andan-ṣoňra A, vāṣıl olmaġa saʿy itdiler andan-ṣoňra V 329 fānī oldılar: fānī olub A 330 Ve revveḥ-ullāhu ervāḥuhum. Ve ḳuddisen-allāhu esrāruhum. Ve yessir-allāhu aḥvāluhum. Maʿü’t-tābiīn. Bi-ḥaḳḳu’l-vāṣılīn: -V, K 328 74 SİYABEND EBEM Resim 2: K nüshasının ilk sayfası (1b) Resim 3: V nüshasının bitiş sayfası (19a) KAYNAKÇA BÎCAN Ahmed, Envâru’l-Âşıkîn yz, Süleymaniye Kütüphanesi Hasib Efendi no: 211, İstanbul (859) ___________, Müntehâ yz, Süleymaniye Kütüphanesi Kılıç Ali Paşa no: 630, İstanbul (1003) ___________, Rûhü’l-Ervâh yz, Avusturya Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmalar no: 843/1, Viyana (b.t) ___________, Rûhü’l-Ervâh yz, Mısır Milli Kütüphanesi Mecâmi Türkî Talat no: 64/1, Kahire (1021) ___________, Rûhü’l-Ervâh yz, Atatürk Kitaplığı Nadir Eserler (kataloglama aşamasında), İstanbul (b.t) BEYAZİT Ayşe, Ahmed Bîcan’ın “Müntehâ” isimli Füsûs Tercümesi Işığında Tasavvuf Düşüncesi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2008. ÇELEBİOĞLU Amil, “Ahmed Bican” İslam Ansiklopedisi, C. 2, TDV Yayınları, Ankara 1989. DEVELLİOĞLU Ferit, “Ruh”, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, İstanbul 1999. FLÜGEL Gustav, Die Arabischen, Persichen und Türkischen handschriften, Wien 1867, 77, nr. 843/1 GÖVSA İbrahim Alâettin, “Ahmed Bican” Türk Meşhurları Ansiklopedisi, C. 1, Yedigün Neşriyat, İstanbul 1970. KOÇAK Aynur, Ahmed Bîcan’ın Eserleri Üzerine Bir İnceleme, Üçdal Neşriyat, İstanbul 2003. LEVEND Âgâh Sırrı, “Ahmed Bican”, Türk Ansiklopedisi, C. 1, MEB Yayınları, Ankara 1946. REDHOUSE James W., “Ruh”, Müntahabât-ı Lügât-ı Osmaniyye, TDK Yayınları, Ankara 2009. Şemseddin Sami, “Ruh”, Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul 1978. ULUDAĞ Süleyman, “Cendî”, İslam Ansiklopedisi, C. 7, TDV Yayınları, İstanbul 1993.
© Copyright 2024 Paperzz