Meltem İ. Yenilmez Türkiye’de 8 Mart! Şimdi bir düşünün. Anneniz, kız kardeşiniz, eşiniz, kız arkadaşınız ya da nişanlınız olmasaydı ne yapardınız? Hiç bir erkek dürüst olarak “çocukken hasta olduğum zaman başımda bekleyen ve bana tavuk suyuna çorba yapan anneme, ilk kız arkadaşımls buluşmaya giderken ne giymem gerektiği konusunda fikrini danıştığım kız kardeşime ya da hem kariyeri hem de ailesiyle ilgilenen eşime” ihtiyacım olmadı diyebilir mi? Kadınlar günü işte bu kutsal insanları bir gün dahi olsa hatırlamak, onlara olan sevginizi ve saygınızı göstermeniz için kutlanıyor. Günlük yaşantılarında birçok eşitsizliğe maruz kalan, karşılaştıkları zorlukları ve verdikleri mücadeleleri daha anlaşılır kılmak, üstesinden gelmek ve en önemlisi bir gün dahi olsa tüm dünyada seslerini duyurabilmeleri için önemlidir 8 Mart. Şu ana kadar birçok ülkede yaşadıkları toplumsal dışlanmaya karşı verdikleri başarıyı kutlamak için önemlidir 8 Mart. Kadınların ve kız çocuklarının daha da bilinçlendirilmesi, hayatlarının her alanında eşit olduklarını vurgulamak için önemlidir 8 Mart. Peki bizler ne kadar önem veriyoruz 8 Mart’a, Türkiye’de kadınlara verilen önemi ve değeri nasıl anlıyoruz? Kadın olmak şiddetle, tehditle, tecavüzle, ölümle, ayrımcılıkla ve dışlanmakla beraber yaşamak demek. Aile içersinde söz sahibi olamamak demek. Çalışma özgürlüğünün olmaması demek Şiddetin olabileceğini kabul etmek demek Bedensel, cinsel, psikolojik ve sözlü tacizlere maruz kalmayı kabullemek zorunda kalmak demek. Birçok kız çocuğunun küçüklükten itibaren aşağılanması, baskı görmesi ve kendisini muhtaç hissettirilmesi demek Sürekli bir erkekle anılmak demek (Ali’in kardeşi, Veli’nin eşi, Mehmet’in ablası, Ahmet,in annesi) Bırakın geceleri, gündüzleri dahi dışarı yanlız çıkmaktan korkar hale gelmek demek Mini etek giyniğinde aranıyor, güldüğünde oynak, gece geç saatte dışarıda gezdiğinde yollu olmak demek. Hayatta kalmayı başarabilmek demek Rakamlarla değerlendirirsek, 2015’in ilk iki ayında 47 kadının öldürüldüğünü, 15 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edildiğini, 31 kadına zorla fuhuş yaptırıldığını, 46 kadının şiddete maruz kaldığını ve katili hakkında şikayetçi olan 3 kadının koruma kararına rağmen öldürüldüğünü görüyoruz. Toplumdaki cinsel kimlik ve cinsellik tabuları yıkılmadığı, kadının bir birey olarak görülmediği ve kadınların eğitimde, adalette, sağlıkta, siyasette ve en önemlisi kişisel haklarında eşitliği sağlamasına imkan verilmediği sürece birşey değişmeyecektir. 8 Mart dünya kadınlar gününde dahi eşinden, sevgilisinden, kardeşinden şiddet görecek, belki öldürülecek, üstüne haklarını ve kendine özel olan gününü kutlamak istediğinde polis engeline takılacaktır. Cinsel ve sınıfsal yaşanan bu sömürüye son vermek için, eşitlik ve özgürlük için, ayrımcılığı önlemek için, emeğinin değerini alabilmek için mücadelesini devam ettiren, gayret gösteren ve sesin gücüne inanan tüm kadınlarımızaı saygıyla anıyor ve ‘Kadınlar Gününü’ kutluyorum. Bir erkeğe kıyasla daha düşük ücretle çalışıyor olmak demek. Doğarken hayatta mücadeleye başlamak demek. Eğitim alabilmek için uğraşmak demek. Töre ve namus davaları yüzünden ölmek demek. Anneliğin kutsallığının unutulup, damızlık olarak görülmek demek. Hatta çocuğun olmaması durumunda üzerinde kuma alınması demek. Çocuk gelin olmak ve buna karşı çıkamamak demek. Cinsel obje olarak görülüp her türlü tacize maruz kalmak demek. Fuhuşa zorlanmak, kabul etmeme durumunda katledilmek demek http://www.mgkmedya.com Pazar, Mart 8, 2015 - Sayfa 1 / 1
© Copyright 2024 Paperzz