Pdf İndir - On5yirmi5.Com

On5yirmi5.com
Domuz gribine karşı Osmanlı yöntemi
Son günlerde artan domuz gribi vakaları birçok kişinin ölümüne neden olurken,
Osmanlı dönemini de tehdit eden bulaşıcı hastalıklara karşı dünyada korunabilmiş tek
ada tahaffuzhanesi olan Urla Karantina Adası ile başa çıkıldı.
Yayın Tarihi : 28 Mart 2015 Cumartesi (oluşturma : 3/31/2015)
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, karantina adasının ihtiyaç halinde
açılabileceğini belirtti.
Urla Karantina Adası Müdürü Şaban Koçoğlu da, yabancıların, Türk misafirperverliğinin ilk örneğini
topraklarımıza basmadan ilk burada gördüğünü söyledi.
Halk arasında domuz gribi olarak da adlandırılan H1N1 virüsünden Sağlık Bakanlığı verilerine göre
bu yıl 42 kişi hayatını kaybetti. Domuz gribi, ebola, mers gibi hastalıklar Osmanlı döneminde de
büyük çapta ölümlere neden oldu. Ölümlerin artmasına karşılık Osmanlı İmparatorluğu bulaşıcı
hastalıkları en aza indirgemek ve mücadele etmek bağlamında İzmir Urlada bir karantina adası
oluşturdu. Urla Karantina Adası Osmanlı İmparatorluğu tarafından bulaşıcı ölümcül hastalıklara karşı
1865 yılında dünyadaki en modern tahaffuzhane olarak hizmet vermeye başladı. Ticaret ya da
yolcu gemisiyle Anadoluya geçmek isteyenler ile Balkanlar üzerinden hacca gideceklerin sağlık
kontrolünden geçirildiği Urla Karantina Adası (Tahaffuzhane), o dönemdeki en ileri sağlık
merkezlerinin başında geliyordu. Domuz gribi, ebola gibi vakaların yaşandığı ülkemizde önlemlerin
alınmasıyla birlikte gözler Urla Karantina Adasına çevrildi. 1950 yılına kadar aktif olarak faaliyette
olan Tahaffuzhanenin domuz gribi, ebola, mers gibi salgın virüslerin tehdit oluşturması ve gereken
durumda tekrar faaliyete geçip geçmeyeceği merak konusu oldu.
İhtiyaç halinde açılabilir
Yaklaşık 150 yıl önce inşa edilen ve ölümcül hastalıklara ilk müdahalenin yapıldığı Tahaffuzhane,
dönemin en ileri sağlık merkezlerinin başında geliyor. Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürü Hüsem Hatipoğlu, karantina adasının ihtiyaç halinde açılabileceğini belirtti. Ancak şu an
böyle bir durumun söz konusu olmadığını vurgulayan Hatipoğlu, Sağlık Bakanlığının her türlü salgın
ve bulaşıcı hastalığa karşı Avrupa ülkelerine nazaran en üst düzeyde önlem aldığını dile getirdi.
Dünyada korunabilmiş tek ada
Dünya sağlığına yıllarca önemli hizmetler veren Sağlık Bakanlığının güzide yerlerinden biri olan
Tahaffuzhane, ABDde Elisa Adası, Hırvatistan Dubrovnikte bulunan Karantina Adalarına nazaran
aslına uygun olarak korunan tek ada olarak günümüze kadar ulaştı. İçerisindeki sterilizasyon
malzemeleri, raylı sistem, etüv kazanları, duş kabinleri ile canlı bir tarihi andıran merkez, şimdilerde
aynı zamanda sağlık müzesi olarak hizmet vermeye hazırlanıyor.
Urla Karantina Adası Müdürü Şaban Koçoğlu, Osmanlının salgın hastalıklara karşı savaşmak için
dünyaya örnek bir sağlık hizmeti verdiğini ve tahaffuzhaneyi kurduğunu söyledi.
O günkü teçhizat hâla korunuyor
Tahaffuzhanenin Osmanlı İmparatorluğunun dünya sağlığı ve insanlığını korumak için yaptığı en
önemli buluşlarından biri olduğunu belirten Koçoğlu, adanın o dönemlerdeki işlevini şöyle anlattı:
"Yurt dışından gelen gemiler karadan 1 mil açıkla demirletiliyor, adadan filikayla bir doktor,
tahaffuzhane müdürü ve kayıt memuru gemiye giderek hasta olanları kayıt altına alıyordu. Bulaşıcı
hastalığı olanlar ayrı teknelerle taşınarak, diğer yolculardan ayrı yerde banyo yaptırılıyor ve tecrit
pavyonu denilen hasta odalarına alınıyordu. Sağlıklı olanlar ise filikalarla iskeleye çıkarılıyordu.
Yolcuların eşyaları da iskeleye kurulan raylı sistemle tahaffuzhanenin sterilizasyon kazanlarına
götürülüp dezenfekte ediliyordu. Yolcular ise havlu, peştemal ve takunya verildikten sonra duşluk
bölümüne geçiyor, çıkardıkları kıyafetler de filelere konulup sterilizasyon ünitesinde buharla
dezenfekte ediliyordu. Duştan çıkanlar, kendileri için özel yapılmış sedirlerde ağırlanıyor, yemek ve
içecek ikramı yapılıyordu."
Yabancıların, Türk misafirperverliğinin ilk örneğini topraklarımıza basmadan burada gördüğünü
anlatan Koçoğlu, şunları söyledi:
"Ardından da doktor kontrolü uygulanıyordu. Eğer gemide hasta yoksa doktor kontrolünden sonra
yolcuların çıkışlarına izin veriliyordu. Gemide bir tek hastanın bile olması durumunda yolcular
misafirhanelerde o hasta iyileşinceye ya da ölünceye kadar misafir ediliyordu. Kişi eğer ölürse de
yaklaşık 800 dünya insanının yattığı bir mezarlığımız var. Oraya gömülüyordu. Bu Tahaffuzhaneyi
ecdadımız tüm dünyaya bulaşıcı hastalık yayılmasın diye yaptığı güzel bir hediye, buluş olarak
nitelendirebiliriz. O gün ki teçhizat hâla korunuyor.
Osmanlı 150 yıl önce hassasiyet göstermiş
Akşam'ın haberine göre Urla Karantina Adasını yerli ve yabancı turistlere açmak üzere sağlık müzesi
yapmak istediklerini de anlatan Koçoğlu, sözlerine şöyle devam etti: Çeşitli başvurularımız var.
Burayı bir sağlık müzesi yapmak için. Osmanlı Türklerinin, Selçuklu Türklerinin daha doğrusu tüm
Türklerin bugüne kadar sağlık alanında bulmuş olduğu tüm buluşları, sistemleri burada Türk Sağlık
Müzesi adı altında sergileyeceğiz. Mesela bir suyla tedavi yöntemi, musikiyle tedavi yöntemi var.
Bunları çeşitli bölümlerde sergileyerek geçmişimizi geleceğimize aktaracağız.
Koçoğlu, 150 yıl önce Osmanlının bulaşıcı hastalıklara karşı gösterdiği hassasiyeti bugün de Sağlık
Bakanlığının domuz gribi, ebola, mers gibi virüslere karşı aynı titizlikle gösterdiğini belirtti.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Domuz gribine karşı Osmanlı yöntemi