İki öğretmenden biri istifa ediyor

Farlarını
yakmayan
sürücülere
ceza yağıyor
AZB 8965 BERIKON
SAYI: 03
2014/04
AYLIK YAYIN
10
Freiburg
Üniversitesi’nde
‘İslam ve Toplum
Araştırma
Merkezi’ açılıyor
25
18
En fazla
ücret alan
yöneticiler
belli oldu
10
Sadece üç
kişiden ikisi
ehliyet
alabiliyor
İki öğretmenden
biri istifa ediyor
12
Elektronik versiyonu indirmek
için QR kodunu tarayın.
3
IMPRESSUM
İçindekiler
Geht an alle PUSULA Mitglieder
VERLEGERADRESSE
Pusula Media GmbH
Chörenmattweg 2, 8965 Berikon
E-Mail: info@pusulaswiss.ch
ABONNEMENT
ErscheInungsweIse: 12x Jährlich
Abo-Preis: CHF 20.- / Jahr
Abodienst: +41 44 576 60 80
E-Mail: abone@pusulaswiss.ch
editör
WERBUNG / ANZEIGEN
Office: +41 44 576 60 80
E-Mail: marketing@pusulaswiss.ch
CHEFREDAKTOR
Turgut Karaboyun
REDAKTIONSLEITER
Derya Edis
OFFICE PRAKTIKANTINNEN
Onur Akkurt
Beyza Tercan
REDAKTION
Mehmet Akyol, Hüseyin Türkkan,
Neslişah Çetin
GRAFIKDESIGN
ANL CREATIVE
www.anlcreative.com
ÜBERSETZUNGSDIENST
Turka Lingua
EDV / IT
Bülent Kabacaoğlu
www.activeip.ch
VERTRETER
Istanbul: M. Ali Tuncer, Derya Edis
Ankara: Mehmet Kuzu
DRUCKEREI
Druckzentrum Zürich
FREIE JOURNALISTEN
Asiye Sınıcı, Mehmet Kuzu
AUTOREN
Sunay Akın, Mehmet Akyol,
Hülya Rüst, Özlem Kalaca
PUSULA Gazetesi’nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlardaki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir.
Hazırlanan haberlerden ve yazılardan, haberi
hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumludur. PUSULA’da kullanılan tüm
haberlerin, fotoğrafların ve bilgilerin her hakkı PUSULA’ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması
yasaktır. Aksi durumda, cezai uygulamalar için
hukuki işlemler başlatılır.
ABONE FORMU
Abonelik işlemini QR kodu
üzerinden yapabilirsiniz
Vorname / Adı
Nachname / Soyadı
Strasse / Cadde
PLZ / PK
Ort / Şehir
Telefon
E-Mail
Datum / Tarih
Unterschrift / İmza
Ich verpflichte mich die jährliche Abo zu bezahlen.
Yıllık Abonelik ücretini ödemeyi kabul ediyorum.
TURGUT KARABOYUN
tk@pusulaswiss.ch
İsviçre siyaseti karıştı
İsviçre’nin, Türkiye’nin, Dünyanın gündeminin oldukça yoğun
olduğu şu günlerde yine dolu dolu bir gazeteyle karşınıza
çıkıyoruz. Hedefimiz belli, her yeni sayıyı bir öncekinden
daha doyurucu bir içerikle çıkarmak. Tüm zorluklara rağmen
doğru bir iş yapmanın verdiği güç ve okurlarımızın desteğiyle
yolumuza devam ediyoruz.
İsviçre gündemine baktığımızda
bir kez daha göçmenlerle karşılaşıyoruz. Şubat ayı başında kabul
edilen göçmen girişine sınırlama
kararı, Avrupa Birliği ile ilişkileri
iyice germiş durumda. Bu durum
Avrupa’nın ortasında yer alan bir
ülke için oldukça büyük sorunları
beraberinde getiriyor. Bu güne kadar çıkan krizle ilgili ne İsviçre ne
de Avrupa Birliği ciddi bir politika
üretebilmiş değil. İsviçre ihracatının yarısından fazlasını Avrupa
ülkelerine yaparken, Avrupa Birliği
İsviçre gibi önemli bir güce sırtını
dönmek istemiyor. Bazı Birlik üyeleri İsviçre ile ilişkilerin dondurulmasını isterken, İngiltere gibi güçlü üyelerin İsviçre’yi destekleyen
çıkışları, işleri içinden çıkılmaz bir
hale getiriyor.
İsviçre hükümetine baktığımızda,
çözüm için ne yapması gerektiğine
karar veremediğini görüyoruz. Öte
yandan siyasi partilerden ve çeşitli kurumlardan birbiri ardına gelen
öneriler toplumda şaşkınlık yaratıyor. Söz konusu kısıtlama önerisinin
mimarı olan SVP, son önerisinde de
göçmen çalıştıran işyerlerine ek
vergi getirilmesini önerdi. Kısa süreli çalışma izinlerinin bu kısıtlama
dışında kalması gerektiği, açılacak
kontenjanların açık arttırma ile
satılması gibi uçuk önerilerse, tam
bir kafa karışıklığına neden oluyor.
İsviçre için Avrupa’dan sonra ikinci
önemli partner olan ABD ile olan
ilişkiler hala gerginliğini koruyor.
Vergi kaçakçılarına yardım eden
ülke imajı ile İsviçre, bu konuda
önemli bir çelişkiyle karşı karşıya.
Sorunu çözmek için yapılan anlaşmalar iki tarafıda memnun etmiyor. Önümüzdeki günlerde, Amerika ve Avrupa ile süren krizlerde
nasıl yol alınacağı, kamuoyu tarafından merakla bekleniyor. Keza,
akıllarda cevap bekleyen pek çok
soru var...
Bu sayımızda yeniden İsviçre’de
bizleri yakından ilgilendiren pek
çok gelişmeyi ele alıyoruz. Ehliyet
almaktan, doktor kıtlığına, çocuklarımızın artan kilo sorunlarından,
kültürel haberlere varıncaya kadar
bizleri yakından ilgilendiren konularla dolu bir gazete hazırladık.
Öte yandan Freiburg Üniversitesi
bünyesinde kurulacak olan İslam
Enstitüsü ile ilgili gelişmeleri yakından izliyoruz. Bu konu, göçmen
poltikası için giderek daha fazla
mihenk taşı haline geliyor. Müslüman göçmenlerin ihtiyaçlarına mı
öncelik verilecek, yoksa İsviçre’nin
göçmenlere dayattığı yeni bir politika mı izlenecek? Bu soru henüz
cevap bulmuş değil.
Son bir ay içinde özellikle kültürel
etkinlikler açısından oldukça yoğun
bir ay geçirdiğimizi söyleyebilirim.
Konserler, tiyatro akşamları, edebiyat akşamları ve konferansların
düzenlendiği geçtiğimiz haftalarda
hepimiz oldukça güzel organizasyonlara şahit olduk. Vatandaşlarımızın bu etkiliklere gösterdikleri
ilgi de bir o kadar yoğun oldu. Kısa
süre içinde de olsa kendimizi vatanımızda hissetmemize vesile olan
bu etkinlikleri düzenleyenlere teşekkür ediyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda gündemde
sadece kültürel etkinlikler yoktu.
Yeni kurulan işadamları dernekleri de bu alanda duyulan önemli
eksikleri doldurmak için çalışmalarına başladılar. Sanılanın aksine
artık göçmen işverenler de önemli
sorunlarla mücadele ediyorlar. İş
dünyasının göçmen olmaktan kaynaklanan pek çok sorunları var.
Bunları sadece dile getirmekle yetinmeyen, aynı zamanda çözüm
arayan ve üreten kurumların çalışmaya başlaması, oldukça iyi bir
gelişme. Yeni kurulan işadamları
dernekleri olan; İsviçre Yatırımcı
ve İşverenler Birliğine ve Müsiad’a
çalışmalarında başarılar diliyoruz.
4İsviçre AİHM kararına itiraz ediyor
5Vergiler artıyor!
8İsviçre ‘kiracı halk’ olmaktan çıkıyor
8İsviçre yolları güvenlik konusunda 4.
sırada
10 Farlarını yakmayan sürücülere ceza

yağıyor
10Sadece üç kişiden ikisi ehliyet alıyor
11Gümrüksüz malların miktarı
değiştirildi!
12İki öğretmenden biri istifa ediyor
12Seçime katılmama cezası iki misline
çıkıyor!
1414 Mart Tıp Bayramı İsviçre’de
coşkuyla kutlandı
15Çocuklara dayak yasaklanıyor!
15Doktor kıtlığı kapıda
17Dört göçmen çocuktan biri aşırı
kilolu
18İşte en fazla ücret alan yöneticiler
19Credit Suisse 885 milyon ceza ödedi
19Tehditlere boyun eğmek
20UETD güncel konuları masaya yatırdı
21Bern Kanton Parlamentosu yeniden
seçildi
21ABD’den Swatch Group’a baskı
22Hakan Sarı: Çocukluğumdan beri
sektörün içindeyim
23Holcim’den dev birleşme
25Avrupa’nın en güçlü bilgisayarı
Logano’da
25Freiburg Üniversitesi’nde ‘İslam ve
Toplum Araştırma Merkezi’ açılıyor
26İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği
çalışmalarına resmen başladı
28İsviçre edebiyatının ustası Urs
Widmer öldü
29 Dil ve Kültür Olimpiyatları İsviçre

finali Bern’de yapıldı
31Kuantum tekniği ‘Ohh be!’ dedirtti
31Herkesi Delirttiler
32Performansları ayakta alkışlandı
32Onlar bizim gururumuz
33UZUN ÖMER’İN AYAKKABILARI
34Elif Şafak Zürih’teydi
36Baselworld 2014 fuarını 150.000 kişi
ziyaret etti
37Otomobil
39Cennetten bir köşe Luzern
41Türkiye bu yıl da Eurovision’da yok
42Hoşgeldin Nisan
45Magazin
46Nisan Etkinlik (Zürih ve Basel)
4
İsviçre AİHM kararına itiraz ediyor
İsviçre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM),
Doğu Perinçek’in 1915 olaylarına ilişkin açıklamalarından dolayı İsviçre’de ceza
almasının insan hakları
ihlali olduğu konusundaki
kararına itiraz etti. AİHM,
Perinçek’in, 9 Mart 2007’de
hakkında verilen cezanın
ardından 2008 yılında yaptığı başvuru sonucunda 17
Aralık 2013’te, İsviçre’nin
insan hakları ihlalinde
bulunduğu doğrultusunda
karar almıştı.
İsviçre hükümeti tarafından yapılan açıklamaya göre, kararın
gözden geçirilmesinin İsviçre
Ceza Yasası’ndaki ilgili yasaların
nasıl uygulanacağı konusuna da
açıklık getireceği ifade edildi.
AİHM, İsviçre’nin Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü ile ilgili 10. maddesini
ihlal ettiğine hükmetmiş, ilgili
daire kararını, 2’ye karşı 5 oyla
almıştı.
Dışişleri Bakanlığı, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’nin, “Perinçek-İsviçre” davasında “ifade özgürlüğünün ihlal edildiği”
yönündeki kararına karşı İsviçre’nin yapacağı başvuruya ilişkin, AİHM Büyük Daire’nin, ifade
özgürlüğünün teminat altında
olduğunu yeniden ve kuvvetle
vurgulamasının beklendiğini bildirdi.
Hükümet tarafından yapılan yazılı açıklamada, İsviçre’nin bu
karara itiraz ederek AİHM Büyük Daire’ye başvurmaya karar
verdiği belirtilerek, “Hukukun
üstünlüğüne duyduğumuz güven çerçevesinde, demokratik
toplumların yapıtaşı olan ifade
özgürlüğünün teminat altında olduğunun, Büyük Daire tarafından
bütünüyle iptali için önerge verdi. Önergeyi sunan SVP milletvekili Gregor Rutz, yasanın “yargı
vesayeti oluşturduğunu, vatandaşlar arasında gammazlamaya
yol açtığını ve demokrasiye yakışmadığını,” belirtti.
AİHM, Perinçek’in, 9 Mart 2007’de
hakkında verilen cezanın ardından
2008 yılında yaptığı başvuru
sonucunda 17 Aralık 2013’te,
İsviçre’nin insan hakları ihlalinde
bulunduğu doğrultusunda karar
almıştı.
da yeniden ve kuvvetle vurgulanmasını bekliyoruz. Böylelikle
hukukun siyasileştirilmesine yönelik girişimlerin bir kere daha
sonuçsuz kalacağına inanıyoruz.” denildi.
Öte yandan, İsviçre parlamentosunun en büyük partisi İsviçre
Halk Partisi (SVP), Perinçek’in
yargılamasına temel oluşturan
ceza kanunu 261. maddesinin
İsviçre parlamentosu, daha öncede SVP milletvekili Oskar
Freysinger’in yasayı yumuşatan bir önergesini oylamış ve
bu önerge, 55’e karşı 129 oyla
reddedilmişti. İkinci büyük parti olan Sosyal demokratlar ise,
yasanın sertleştirilmesi için
önerge vermeye hazırlanıyor. SP
milletvekili Mathias Reynard’ın
hazırladığı önerge, eşcinselliğe
düşman açıklamalarıda cezalandırmayı öngörüyor.
Schweiz zieht VölkermordUrteil weiter
Die Schweizer Justiz wurde gerügt, weil sie den türkischen
Politiker Dogu Perinçek wegen
Leugnung des Völkermords an
den Armeniern verurteilt hatte. Bern will vom Gerichtshof
für Menschenrechte nun eine
Klärung.
5
Vergiler artıyor!
ler önemli bir politik hata olarak
ortaya çıktı. En son açıklanan
verilere göre kantonların mali
durumu şu şekilde:
Son günlerde mali durumlarını açıklayan kantonların
büyük bir çoğunluğunda
görülen mali açık vergilerin arttırılmasını gündeme
getirdi. Gazetelerde yer
alan raporların incelenmesi
sonucu ortaya çıkan tablo oldukça düşündürücü.
Pek çok kanton kelimenin
tam anlamı ile mali sıkıntı
içerisinde.
Jetzt gehen die Steuern
rauf!
Die Finanzen der Kantone stehen auf wackligen Beinen.
Eine Auswertung von zeigt: Die
Mehrheit der bislang vorliegenden Rechnungsabschlüsse
für das vergangene Jahr fallen
tiefrot aus. Als Folge dürften
die Steuern steigen.
Kanton
Aargau
Kantonların mali raporlarının
açıklanmasından sonra pek çok
kanton yönetimi bu konuda
yaptıkları açıklamada vergi artırımına gitmek istediklerini belirttiler. Yetkililer, son yıllarda
kanton yönetimleri tarafından
uygulanan vergi indirimi sonucu
kantonların vergi gelirlerinde
önemli düşüşler meydana gelmesinin, mali açıkların artmasına neden olduğuna dikkat çekiyor. Bu nedenlede mutlaka mali
kaynakların arttırılması gerektiğini belirtiyorlar.
Açıklanan en son rakamlara göre
Wallis kantonu bütçe açığı 53.5
Milyon Frank, Thırgau kantonu
55 Milyon Frank. Neunburg kantonu ise 257 Milyon Frank ile en
fazla bütçe açığı veren kantonlar arasında yer alıyor. Öte yandan bu güne kadar bütçe açığı
pek vermemiş olan Graubünden
gibi kantonlarda bile 34 Milyon
gibi büyük bir bütçe açığı oluşmuş durumda. Bu kanton son
dokuz yılda bütçe açığı vermeyen bir kanton olarak biliniyordu.
Schwyz kantonu ise kantonal
yasalarda yer alan 80 milyonluk
en yüksek bütçe açığına ulaşmamak için şimdiden giderlerini
kısmış durumda. St. Gallen gibi
kantonlar ise bütçe açığını kapatmak için rezerve kaynakları
kullanmaya başladı.
Vergilerin düşürülmesine karşın
sosyal giderlerin artması kantonların mali durumlarını daha
da zor bir duruma getiriyor. Vergi uzmanlarının görüşüne göre
özellikle son yıllarda büyük şirketlere tanınan vergi düşürme-
Bütçe
açığı/fazlası
(Milyon Frank)
0
Appenzel AR
-24,3
Appenzel AI
0,45
Basel Stadt
85,4
Bern
157
Freiburg
-1
Glarus
1,2
Graubünden
-34
Hura
-1,5
Luzern
5,2
Neunburg
-238,8
Nidwalden
-1,2
Obwalden
-5,1
St. Gallen
73
Schaffhausen
-17,4
Thurgau
55,2
Uri
22
Wallis
-53,5
Zürich
-38
Bütçe açığı beklenen kantonlar
Baselland, Cenevre, Schwyz, Solothurn, Tessin ve Zug
Bütçe açığı beklenmeyen
kantonlar
Waadt
8
İsviçre ‘kiracı halk’
olmaktan çıkıyor
Son yıllarda İsviçreliler arasında kendi evine sahip olma
rüyası giderek daha fazla gerçekleşir oldu. Buna rağmen
İsviçre, Avrupa ülkeleri arasında en fazla kiracısı olan
ülke durumunda. 2000 - 2012 yılları arasında, kendi evine
sahip olan İsviçreli sayısı %25 oranında arttı. Buna rağmen
halkın sadece %37.2’ si kendi evinde oturuyor.
Federal İstatistik Kurumu’nun
2000 yılında bu yana yaptığı istatistiklerin incelenmesi ile ortaya
çıkan bu durum, aslında şaşırtıcı
değil. 2012 yılına kadar geçen
on iki yıl içerisinde konut sayısı
yarım milyon veya %17 oranında
artarak 3.55 milyona çıkmış durumda. Bu konutların yaklaşık 2
milyonu kiracılar tarafından kullanılıyor.
Kirada oturulan konutlardaki artış miktarı ise sadece %8 oranında yükselmiş. Kendi evinde oturanların sayısındaki artış ise %24
civarında gerçekleşmiş. Kendi
evinde oturanların büyük bir kısmı tek konutluk ev durumundayken, apartman daireleri oldukça
düşük miktarda kalmaya devam
ediyor. Başka bir deyişle kendi
evinin sahibi olmak isteyenlerin
büyük bir çoğunluğu tek konutluk evleri tercih ediyor.
1970 yılında kendi evinde oturanların oranı sadece %28.5’ken
bu oran 1990 yılında %31.3’e,
2000 yılında ise %34.6 oranına çıkmıştı. Buna karşın Avrupa ülkelerinde kendi evlerinde
oturanların oranları pek değişmemiş, yaklaşık %60 oranında
kalmıştı. Sadece Almanya’da bu
oran %43 gibi İsviçre’ye yakın bir
oranda bulunuyor.
Kendi evinde oturanların oranı
ise kantonlara göre büyük bir
farklılık gösteriyor. Wallis kantonunda bu oran %57 ve Jura’da
%56 oranında. Buna karşın Basel Stadt kantonunda bu oran
%15’e, Cenevre’de ise %18’e kadar düşmekte. Glarus ve Aargau
gibi kantonlarda ise konutların
yaklaşık yarıya yakını kirada bulunuyor.
Ancak uzmanlara göre önümüzdeki dönem kendi evine sahip
olanların sayısında bir azalma
söz konusu olacak. Bunun sebebi
olarak da, banka ipoteği ile konut satın alanların bir kısmının,
önümüzdeki yıllarda ipotek faiz
oranlarının artması ile bunları ödeyemeyecek hale geleceği
gösteriliyor.
“Volk der Mieter” ist
Geschichte
Immer mehr Schweizer verwirklichen sich den Traum vom
Eigenheim. Trotzdem bleibt
das Land Schlusslicht in Europa. Zwischen 2000 und 2012
stieg die Zahl der von Eigentümern bewohnten Wohnungen in der Schweiz um fast ein
Viertel. Die Wohneigentumsquote liegt mittlerweile bei
37,2 Prozent.
İsviçre yolları güvenlik
konusunda 4. sırada
Avrupa’da geçen yıl
meydana gelen kazalarda ölenlerin sayısının 26.200 olduğu
açılandı. Bir önceki
yıla göre %8 azalan
ölümlü kazalarda,
en az ölümün olduğu
ülke İsveç. İsviçre ise
Avrupa sıralamasında
dördüncü sırada yer
aldı.
Avrupa Birliği tarafından yapılan
bir açıklamaya göre trafik güvenliği giderek artıyor. İlk defa
2001 yılında yapılmaya başlanan karşılaştırmalı istatistiklere göre, trafik kazası sonucu
hayatlarını kaybedenlerin sayısında sürekli bir düşüş gözlemleniyor. Geçen yılsa bu oran en
düşük seviyeye ulaştı.
Her gün yaklaşık 72 kişinin ölümüne yol açan trafik kazalarına
karşı alınan önlemler giderek
daha fazla güvenli seyahat imkanı yaratıyor.. Avrupa ülkeleri arasında kıyaslama yapmak
amacıyla gerçekleştirilen istatistiklere göre, Avrupa’da yılda
her birmilyon kişiden 52’ si hayatını kaybediyor. Nüfusa göre
en az trafik kazası sonucu ölüm
İsveç’te yaşanıyor. Her birmilyon kişiye 28 ölüm vakasının
görüldüğü İsveç, bu anlamda en
güvenlikli yollara sahip ülke konumunda.
İsveç’i, 29 ölümle İngiltere, 32
ölümle Danimarka takip ediyor.
Birmilyon kişiye 33 ölümle İsviçre dördüncü sırada yer alıyor.
İsviçre’de trafik kazası sonucu
ölenlerin sayısı geçen yıl 269’
a kadar düştü. 2007 yılında bu
sayı 357 olmuştu.
Öte yandan en tehlikeli yollar
sıralamasında Romanya, geçen
yıl birmilyon kişiye 92 ölümle
ilk sırada yer aldı. Lüksemburg
ve Polonya 87, Hırvatistan 86 ve
Letonya 86 ile bu ülkeyi takip
etti.
Bu sıralamada birmilyon kişiye
41 ölü ile Almanya, ortalamanın
altında yer alıyor. Ancak on iki
yıl önce bu rakamın 85 olduğu
dikkate alınınca, bu konuda en
fazla ilerleme kateden ülkenin
Almanya olduğu anlaşılıyor.
Avrupa Birliği tarafından trafik
güvenliği için getirilen önlemlerin olumlu sonuçlar yaratmasına rağmen bu konuda hala kat
edilecek önemli bir mesafenin
olduğu yapılan açıklamada yer
alıyor.
Nur drei Länder haben
sicherere Strassen als die
Schweiz
Auf den Strassen der EU-Länder sind im letzten Jahr
26›200 Menschen tödlich verunfallt–acht Prozent weniger
als im Vorjahr. Am sichersten
sind die Verkehrsteilnehmer
in Schweden. Die Schweiz
liegt in dritten Platz.
10
Farlarını yakmayan
sürücülere ceza
yağıyor
Bu yılın başında yürürlüğe giren yeni bir
trafik kuralına göre
araç sürücüleri gündüzleri de farlarını yakmak
zorunda. Başlangıçta bu
konuda sürücüleri uyaran polisler artık ceza
yağdırmaya başladılar.
En son Nisan ayına kadar sürücüleri uyarmakla yetinen polisler,
artık farlarını yakmayan her sürücüye istisna göstermeden ceza
yazmaya başladı. Ceza yazmaya
daha önce başlayan Freiburg polislerinin, Mart ayı sonuna kadar
94 sürücüye yeni uygulama gereği para cezası kestikleri gazetelerde yer alan haberler arasında.
Benzer şekilde Luzern kantonunda 150 sürücünün, Graubünden’de ise yüzden fazla
sürücünün Mart ayı içinde para
cezasına çarptırıldıkları belirtildi. Wallis, Schwyz ve Zürih
kantonlarında ise benzer şekilde
Mart ayından itibaren farlarını
gündüz yakmayan sürücülerin
para cezalarına çarptırıldıkları, ancak bu konuda bir rakam
açıklamadıkları belirtildi. Bern
kantonu ise Ocak ayı başından
itibaren herhangi bir uyarıda bu-
lunmadan ceza yazmaya başladı.
İsviçre bu konuda Avrupa’da en
önde giden ülke konumunda.
Her ne kadar Avusturya gündüz
far yakma zorunluluğunu 2005
yılında yürürlüğe koyduysada üç
yıl sonra bu kural kaldırılmıştı.
Kuralın kaldırılma sebebi olarak,
bu kuralla birlikte motosiklet kazalarının önemli oranda artması
gösterilmişti.
Ancak İsviçreli uzmanlar gündüz
far yakmanın bu tür kazaları arttırdığı iddialarının bilimsel olmadığı görüşündeler. Özellikle kötü
hava koşullarında far yakmanın
kazaları önleyecek önemli bir
tedbir olduğu konusunda diğer
ülkelerdeki trafik uzmanlarıda
görüş birliğindeler.
Jetzt hagelts überall
Bussen für Licht-Sünder
Seit Anfang Jahr müssen Autound Töfffahrer das Licht auch
tagsüber einschalten. Beliess
es die Polizei zu Beginn noch
bei einer Ermahnung, wird
jetzt der Bussenzettel gezückt.
Sadece üç kişiden ikisi
ehliyet alıyor
Geçen yıl İsviçre’de sürücü ehliyeti almak için imtihanlara giren her
üç kişiden sadece ikisinin, gerekli notu alarak ehliyet sahibi olamaya
hak kazandıkları açıklandı. 2013 yılında ehliyet almak için müracaat
eden 176.000 kişiden %68’nin teorik imtihanlarda başarılı oldukları,
buna karşın pratik imtihanlarda başarılı olanların oranının %66 olduğu
yapılan açıklamada yer aldı.
Çeşitli motorlu araçları kullanmak için yapılan müracaatların
büyük bir çoğunluğunun, motosiklet kullanımı için gerekli olan
A tipi ve arabalar için gerekli
B tipi ehliyetler için yapıldığı,
kantonal istatistiklerden çıkan
sonuçlardan biri. Temel imtihan
olarak kabul edilen bu tür imtihanlara katılan 136.000 kişinin
92.000’inin imtihanda sorulan
50 soruya gerekli miktarda doğru
cevap verdiği belirlendi.
Bir önceki yıl yapılan aynı kategorideki imtihanlara katılanların
sayısı 140.000 olmuş ve başarılı
olanların oranı ise %72 gibi daha
yüksek oranda gerçekleşmişti.
Buna karşın pratik imtihanlarındaki başarı oranı geçen yıla göre
%65 ile daha az olmuştu.
Son on yıl içerisinde teori ve
pratik imtihanlarda sorulan soruların zorluk derecelerinin değiştirilmiş olması sonucu, başarı
oranlarında önemli değişmeler
meydana geldi. Yapılan değişiklikler özellikle sadece ezbere
dayanan sorulardan daha çok
günlük trafikte yaşanan olaylara
doğru kaydırılması, bu değişikliklerin ana karakterini belirlemekte. Bunun amacı ise, araç
kullananlara sadece kuralları
öğretmek değil aynı zamanda
neden bu kuralların konulduğunu
göstermek şeklinde açıklanıyor.
kan bu istatistikler, son yıllarda
ehliyet almak isteyenlerdeki düşüşün devam ettiğini gösteriyor.
Buna karşın pratik, yani direksiyon imtihanlarında fazlaca
değişiklik yapılmadığından, başarı oranının yıllara göre önemli
oranda değişmediği belirtiliyor.
Kantonal trafik müdürlüklerinin
yaptıkları çalışmaların topluca
değerlendirilmesinden ortaya çı-
In der Schweiz haben im vergangenen Jahr zwei Drittel
der Anwärter die Führerprüfungen bestanden. Bei der
Theorieprüfung lag die Erfolgsquote mit 68 Prozent
leicht höher als bei der praktischen Prüfung (66 Prozent).
Zwei Drittel der
Kandidaten haben die
Führerprüfung bestanden
11
Gümrüksüz malların
miktarı değiştirildi!
Artık et satışı kişi başına 1 kilo olacak.
Hükümet tarafından Gümrükleme Yönetmenliğinde
yapılan değişiklik, alkollü
içeceklerin ve et gibi yiyecek maddelerinin miktarlarını arttırdı. 1 Temmuz
2014’de yürürlüğe girecek
olan yeni tarifedeki artış
miktarları ise beklenenden
daha az oldu.
Die neue Vorschriften
Zollfreigrenze
Nur fünf statt zwanzig Liter:
Der Bundesrat hat die Zollfreigrenze für Wein erhöht,
allerdings weniger stark als
zunächst geplant. Auch für
Fleisch und Tabak gelten neue
Grenzen. Die neuen Vorschriften gelten ab dem 1. Juli.
Bu konu ile ilgili yapılan açıklamada gümrük işlemlerinin daha
hızlı ve basit halledilmesi için
yapılan değişikliklerin yanı sıra
gümrüksüz olarak yurtdışından
getirilecek olan malların miktarlarında da değişiklik yapıldığı
belirtildi. Daha önce gazetelerde çıkan haberlerde, hükümetin
gümrüksüz şarap getirme miktarını kişi başına 2 litreden, 20 litreye çıkaracağı yer almıştı.
Ancak açıklanan kararda bu miktarın 2 litreden 5 litreye çıkarıldığı yer aldı. Bu miktarı geçen
şarap miktarı içinse litre başına
2 Frank gümrük alınacak. Alkol
miktarı fazla olan içecekler içinse, 1 litrelik sınırlama devam
edecek.
Gümrüksüz getirilecek et miktarı
ise 1 kilo olarak belirlendi. Daha
önce bu miktar taze et için ya-
1 Temmuz 2014 tarihinden itibaren gümrüksüz getirilecek et miktarı 1 kilo
olarak belirlendi. Daha önce bu miktar taze et için yarım kilo ve işlenmiş
et içinse 3.5 kilo olarak belirlenmişti. Yeni uygulama ile her iki tür
arasında ki ayrım kaldırılmış oldu.
rım kilo ve işlenmiş et içinse 3.5
kilo olarak belirlenmişti. Yeni
uygulama ile her iki tür arasındaki ayrım kaldırılmış oldu.
Tütün maddeleri içinde azda
olsa bir artış yapıldı. Gümrüksüz
getirilecek sigara miktarı 200
adetten 250’ye, puro ve benzerleri 50 den 250’ye veya 250
gram tütüne çıkarıldı. Süt ve
peynir gibi süt mamullerindeki sınırlama tümü ile kaldırıldı.
Ancak gümrüksüz olarak getirilecek maddelerin değeri eskiden
olduğu gibi 300 Frank ile sınırlı. Bu miktardan fazla getirilen
maddelerin tümü için artış değer
vergisi ödenmesi gerekli.
Daha önce bu miktarın içinde alkollü içecekler bulunmamaktaydı. Yeni uygulamada beraberinde
getirilen tüm maddelerin değeri
300 Frank ile sınırlandırılıyor.
Getirilen kolaylıklardan biri ise,
gümrüğe gelmeden önce akıllı
bir telefon aracılığı ile getirilen
maddelerin deklere edilebilmesi. Bu sayede gümrük işlemleri
daha çabuk yapılabilecek. Deklere edilmeyen malların belirtilen sınırları aşması halinde
ödenecek ceza miktarlarında bir
değişiklik yapılmadı.
12
İki öğretmenden biri istifa ediyor
Öğretmen yetiştiren okullara giderek daha fazla
öğrencinin başvurması,
son yılların en sevindirici
gelişmesi. Ancak bu durum
öğretmen açığını kapatmaya yetmiyor. Bu okullardan
mezun olup öğretmenliğe
başlayanların %17’si bir yıl
sonra meslekten ayrılıyorlar. Beş yıl öğretmenlikten
sonra, iki öğretmenden biri
istifa ediyor.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi
İsviçre’de de öğretmen sıkıntısı
yaşanıyor. Giderek artan öğrenci
sayısına karşın, erken emeklilik
meselesi ve mesleğin zorlukları, öğretmenlerin meslekten
ayrılması sonucunu ortaya çıkarıyor. Bu gelişmeler karşısında
öğretmen okullarının daha fazla
öğrenci çekme çabaları, başka
meslekten olanlara öğretmenlik
kapısının açılması gibi önlemler
alınıyor.
Ancak geçen zaman içerisinde
yeni bir sorun daha ortaya çıktı.
Mezun olduktan sonra kısa süre
içinde istifalar gelmesi yaygınlaştı. Bu konuda yapılan bir araştırma, meslek hayatını bir yıl
sürdürdükten sonra ayrılanların
%17 gibi yüksek bir orana çıktığını ortaya koydu. 2010 ve 2011
yılı ile ilgili verileri değerlendiren bu araştırmaya göre ayrıca
her iki öğretmenden biri beş yıl
sonra mesleğini bırakıyor.
Meslekten ayrılanların %35’inin
belli bir süre için iş sözleşmesi
Seçime katılmama cezası
iki misline çıkıyor!
İsviçre’de sadece Schaffhausen kantonunda geçerli olan seçim yasasına göre, seçime
katılmayan seçmenlere para cezası veriliyor. Geçen ay kanton meclisine sunulan bir
değişiklik önerisi, bu cezayı iki misline çıkarmayı öngörüyor.
Schaffhausen kantonunda 1873
yılında kabul edilen bir yasa ile
seçime katılma zorunlu hale getirilmiş ve seçime katılmayan
seçmelere 1 Frank para cezası
getirilmişti. Bu yasanın kabulünden tam 100 yıl sonra bu para
cezası 3 Franka çıkarılmıştı.
Geçen ay kanton meclisine getirilen öneri ise para cazasının 6
Frank’a çıkarılmasını hedeflenmekteydi.
Kanton meclisinde yapılan tartışmalarda, bu para cezasının
sembolik olmasına karşın, seçmenlere vatandaşlık görevlerini yerine getirmek konusunda
daha teşvik edici olması için
miktarın arttırılmasının gerekli
olduğu dile getirildi. Parlamentoda temsil edilen tüm partilerin desteklediği bu öneri, kanton
meclisinde büyük bir çoğunlukla
kabul edildi.
Yeni kabul edilen seçim yasasında ayrıca, seçime katılmamak
için getirilmesi gereken gerekçelerde değiştirildi. Buna göre
seçim sonrası üç güne kadar
seçmen kartlarını iade etmek,
seçime katılmama isteği olarak
kabul edildi ve bu şekilde davrananların para cezası ödememesi
kabul edildi.
Avrupa ülkelerinde pek görülmeyen seçime katılmama cezası,
Schaffhausen kantonunun demokrasi anlayışının tipik bir örneği olarak gösteriliyor.
yaptıkları ve bu sürenin dolmasını takiben meslekten ayrılmaları
oldukça düşündürücü. İsviçre’de
belli bir süre için sözleşme yapan öğretmenlerin oranı ise %19
civarında. Meslekten emeklilik
yaşına geldikten sonra ayrılanların oranı ise %11 gibi oldukça
düşük bir oranda.
Meslek bırakmaya nelerin neden olduğu sorusu ise oldukça
tartışmalı. Meslek kuruluşları bu
konuda değişik tezler öne sürüyor. Öğretmenlerin mesleğe başlarken karşılaştıkları güçlüklerin
yeterince ciddiye alınmaması sık
sık dile getirilen bir neden.
Bu duruma son vermek için
mesleği bırakan öğretmenlerin
yeniden kendi mesleklerinde
çalışmaya teşvik edilmesi ise getirilen öneriler içerisinde en ilgi
çekicisi. Gerçektende son yıllarda yeni işbaşı yapan öğretmenler
arasında, %23 oranında eski öğretmenin olması umut verici bir
gelişme olarak değerlendiriliyor.
Bütün bunlara rağmen öğretmen
bulma konusunda İsviçre’de önümüzdeki dönemde daha fazla sıkıntının ortaya çıkacağı herkesin
dile getirdiği bir gerçek.
Strafe für Nicht-Wähler
verdoppelt!
Ein Unikum in der Schweiz: In
Schaffhausen gibts eine Strafe, für Leute, die nicht an die
Urne gehen. Wer im Kanton
Schaffhausen nicht an Wahlen oder Abstimmungen teilnimmt, soll in Zukunft doppelt
so viel bezahlen wie bislang.
Jeder zweite Lehrer steigt
nach fünf Jahren aus
Pädagogische Hochschulen
freuen sich über mehr Studierende. Doch über 17 Prozent
der Absolventen steigen schon
im ersten Berufsjahr wieder
aus.
14
14 Mart Tıp
Bayramı İsviçre’de
coşkuyla kutlandı
Yeni kurulan İsviçre Türk Hekimleri ve Sağlık Çalışanları
Birliği’nin düzenlediği, Avrupa’daki ilk uluslararası Tıp
Bayramı, İsviçre’de yaşayan, Türk hekim ve sağlıkçıları
tarafından Zürih’te bulunan Waid Restaurant’ta kutlandı.
Almanya, Fransa, Avusturya,
İngiltere ve Türkiye’den gelen
150’ye yakın davetlinin katılımıyla gerçekleşen Tıp Bayramı
kutlaması öncesinde bir sempozyum düzenlendi. Bilimsel Sempozyumda, Dr. Ercüment Erçin,
Prof. Dr. Wolfgang Korte, Doç.
Dr. Hakan Sarıkaya ve genç Araştırmacı Aslı AKIN bilimsel sunumlarıyla büyük ilgi gördüler. Ayrıca gecede meslek hayatında 30
yılı başarıyla geride bırakan Dr.
med. dent. Suat Safranlı, Meslek
Hizmet Ödülüne layık görüldü.
Gecede ödül alanlar bu kadar
değildi. Yaptıkları başarılı çalışmalardan ötürü, Doç.Dr. med.
Hakan Sarıkaya, Dr. med. dent.
Gizem Gözmen, Dr. med. vet. Aykut Gram, Moleküler Biyolog Aslı
Akın, Dr. med. Betül Parlar, Dr.
med. Murat Yılmaz, Fizik Müh.
Umut Kaya ve Doktora Öğrencisi
İlke Ilgaz’a da ödül verildi.
Ödül töreninden sonra geçilen
akşam yemeğinde, geceye hoş
sohbetler damgasını vurdu. Toplantıya katılanlar adına konuşan
yönetim kurulu başkanı Dr. Cankut Yüksel; “Yalnızca eğlenmedik, birlikte öğrendik, tecrübelerimizi paylaştık. Mutlu olduk,
mutluluğumuzu paylaştık” şeklinde konuştu.
Öte yandan Bilim Teşvik Ödüllerinin genç araştırmacılar tarafından büyük ilgi ve heyecanla
karşılanması gözlerden kaçmadı. Program sonunda programa
sponsor olarak katkı sağlayan
İtalyan A. Menarini AG, İsviçreli
Vifor AG firması, derneğimizin
Bankası İş Bank AG, Fransız Servier ve Alman Bayer firmalarına
teşekkür konuşması yapıldı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde,
Gürkan Karacan müziği ile katılanların coşkusunu bir kat daha
arttırdı.
15
Çocuklara dayak yasaklanıyor!
Avrupa Birliği ve ABD’den
sonra şimdide İsviçre, Birleşmiş Milletlerin eleştirileri ile karşı karşıya. Çocuk
hakları konusunda yapılan
araştırmada İsviçre’nin
bu konuda acil tedbirler
alması istendi. Özellikle
fiziksel cezanın yasaklanması gerektiği, hazırlanan
raporda yer alıyor.
Ohrfeigen-Verbot in der
Schweiz
Die UNO will Kinderrechte in
der Schweiz untersuchen. Ein
aktueller Bericht sieht Handlungsbedarf. Namentlich körperliche Züchtigung müsse
verboten werden.
resmi makamlara verilmesinin
kaldırılması.
Bu rapora göre İsviçre’de her iki
çocuktan biri şiddet uygulanarak
cezalandırılıyor. Bunlar içerisinde çocukların tokatlanması ilk
sırada yer alıyor. İlk defa 2004
yılında gündeme gelen konuyla
ilgili, parlamentoya ‘çocukların
tokatlanmasına yasak getirilmesini isteyen’ bir öneri geldi.
Ancak 2007 yılında yasak önerisi
parlamentoda kabul görmedi.
NZZ am Sonntag gazetesinde bu
konuda yer alan bir habere göre
Birleşmiş Milletler bu konudaki önerilerini resmi makamlara
iletme hazırlığı içindeler. Evrensel Haklar Bildirgesinde yer alan
çocuk haklarına göre belirlenen
bu öneriler, söz konusu ülkeler
tarafından dikkate alınmak zorunda.
Çocukların şiddet uygulanarak
cezalandırması pek çok ülkede
‘yaralama’ olarak kabul edilerek cezalandırılıyor. 16 Avrupa
ülkesinde geçerli olan bu yasağın
İsviçre içinde geçerli olmasını isteyen çevreler, Birleşmiş Milletlerin son raporuna dayanarak konuyu yeniden gündeme taşıdılar.
Çocuk Haklarını Koruma kurumları tarafından yapılan açıklamada, bu konuda alınması gereken
önlemler şu şekilde sıralandı:
Çocuklara fiziki şiddetin yasak-
lanması, çocukların ilaçla sakinleştirilmesinin sınırlanması,
çocukların ev dışına çıkmalarına
konan sınırlamaların kaldırılması, çocukların anonim olarak
Ancak parlamentoda temsil edilen partilerin bir kısmı bu önerilerin gereksiz olduğu görüşündeler. BM’in çocuklara karşı kötü
davranışların yaygın olduğu ülkelere yönelik çalışmalarını arttırmaları gerektiğine dikkat çeken
bazı politikacılar, İsviçre’de bu
konuda bir sorun olmamakta.
Arada sırada çocuğa bir tokat
atılmasının ise çocuğun eğitimi
için gerekli olduğunu savunan
milletvekilleri de bulunuyor.
Doktor kıtlığı kapıda
Göçmen gelişini kısıtlayan önerinin kabulünden sonra hastaneler,
ihtiyaç duydukları
alanlardaki doktorları
ülke dışından getirmekte zorlanıyor. Bu
gelişme üzerine kantonlardan, daha fazla
doktor yetiştirmek için
acilen önlem almaları
istendi.
Gehen uns jetzt die
Ärzte aus?
Das Ja zur SVP-Initiative
gefährdet die Einstellung
ausländischer Mediziner.
Jetzt sind die Kantone
gefordert, mehr junge
Ärzte auszubilden.
Bilindiği gibi bu güne kadar
İsviçre’de çalışan doktorların
yaklaşık yarısı İsviçre dışından
getirilmekteydi. Kabul edilen
söz konusu önerinin uygulanmaya başlanmasıyla pek çok
yerde bu imkan artık ortadan
kalkma tehlikesi ile karşı karşıya. Önümüzdeki günlerde ülke
dışından çalıştırılmak üzere
getirilecek doktorların sayısıda
kaçınılmaz olarak kısıtlanacak.
Sağlık sektörü için ciddi bir
tehlike oluşturan bu sorunun
çözümü için ilk çalışmalar gündeme geldi. Pek çok kanton
önümüzdeki yıllarda daha fazla tıp öğrencisini eğitmek için
çalışmalarını başlattı. Üniversiteler kanton yönetimleriyle
birlikte eğitim kapasitelerini
arttırmak için projeler hazırlamaya başladılar.
Tessin, Luzern ve St. Gallen
kantonlarında tıp eğitiminin
arttırılması için hazırlanan ön
projeler kanton yönetimlerine
sunulmuş durumda. Bugün ge-
Sağlık sektöründe İsviçre’yi zor günler bekliyor.
çerli olan uygulamalara göre,
tıp fakülteleri eğitim imkanlarının sınırlı olması nedeniyle
sınırlı miktarda öğrenci alabiliyorlar. Daha önceki yıllarda tıp
fakültelerinin öğrenci kapasitelerini arttırmalarına rağmen
hala önemli sayıda açık bulunuyor. Pek çok kanton, kapasite arttırmanın oldukça pahalı
olduğu bu alanda daha fazla
yatırım yapmaktan kaçınıyor.
Ancak sağlık sektörünün ihtiyaç duyduğu doktor ve sağlık
elemanlarının bu şekilde karşılanması pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle Parlamentoya verilen bir öneri, Federal
devletin tıp eğitimi için kantonlara daha fazla destek vermesini istiyor. Bu konu daha
önce, ‘Doktor sıkıntısına son’
adı verilen bir halk inisiyatifiyle gündeme gelmişti. Ancak bu
inisiyatif için gerekli 100.000
imza toplanamadığı için konu
parlamento gündemine gelememişti.
17
Dört göçmen çocuktan
biri aşırı kilolu
Çocuklarda kilo
problemi son
yıllarda artarak
devam ediyor. Her
beş çocuktan biri
aşırı kilolu, ayrıca
yirmi çocuktan
biri obez. Göçmen
vatandaşların
çocukları içinse durum daha da ciddi.
Son verilere göre,
her dört göçmen
çocuktan biri aşırı
kilolu.
Son yıllarda çocuklarda görülen obezite
oranının artması bu
konuda daha ciddi
araştırmalar yapılmasına neden oldu. Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan gözlem
grubu; Basel-Landschaft, Basel-Stadt,
Bern, Luzern, St,
Gallen, Obwalden,
Genf, Graubünden,
Jura kantonları ile
Bern ve Zürih şehirlerindeki okullarda
araştırmalar yaptı.
Gözlemci ekip, çocukların sağlık
durumuyla ilgili verilerin değerlendirmesi sonucu 2010 yılından
bu yana yıllık raporlar hazırlıyor.
2013 yılı için hazırlanan raporda, aşırı kilolu çocukların sayısında önemli bir artış olmadığı
tespiti yüreklere su serpse de;
obezite oranının yüksek düzeylerde kalmaya devam etmesi
hala büyük bir sorun. Önceki
yıllarda çocuklardaki kilo sorunu
hızla artmış, bu gelişmeye karşı
alınan tedbirler sayesinde artış
yavaşlamaya başlamıştı.
Rapora göre, çocukların yaşları
ilerledikçe kilo problemi olanların oranıda artıyor. Okul öncesi
çocuklarda aşırı kilolu olanların oranı %12. Ortaokullarda
bu oran %18 ve liselerde %21
oranına kadar çıkıyor Göçmen
çocukları arasında fazla kilolu
olanların oranı ise ortalama %25
düzeyinde.
Göçmen çocuklar arasında fazla
kilolu olanların bazı bölgelerde
diğer bölgelere göre iki misline
kadar çıkması, oldukça düşündürücü. Bunun nedenleri arasında,
Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen kampanyanın, göçmenler
arasında yeterli düzeyde duyurulamaması gösteriliyor.
Eğitim düzeyi yüksek anne ve
babaya sahip çocuklarda fazla
Fazla kilolu çocukların okula göre oranları (%)
İlkokul
İsviçreli
Ortaokul
Göçmen
İsviçreli
Göçmen
Lise
İsviçreli
Göçmen
Basel Stadt
9,4
19,7
20
28,5
23,1
31,2
Bern şehri
14,7
22,2
13,6
32
17,3
28,7
Graubünden
14,2
30,3
13,8
34,4
17,3
28,7
St, Gallen
7,8
17,6
10,9
20,8
16,4
25,9
Zürih şehri
11,6
17,8
18,9
29,6
24,6
29,8
Fazla kilolu çocukların bölge ve okula göre oranları (%)
İsviçreli
Göçmen
İlkokul
11,4
18,9
Ortaokul
15,2
26,1
Lise
19,9
29,3
Tamamı
15,2
24,7
kilo probleminin oldukça düşük
düzeyde kalmasıda, rapor sonunda ortaya çıkan çarpıcı başka
bir sonuç. Kız ve erkek çocuklar arasında ise önemli bir farka
rastlanmıyor. İlkokul düzeyinde
kız çocuklarda aşırı kilolu olanların sayısı fazlayken, daha sonra erkek çocuklar arasında fazla
kilo sorunu gözlemleniyor. Ayrıca
fazla kilo problemi açısından şehirli çocuklar, kırsal kesimlerde
yaşayan çocuklara fark atıyor.
Diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında ise İsviçre’de fazla kilolu çocukların oranı daha düşük
düzeyde. Özellikle İspanya ve İngiltere’de fazla kilolu çocukların
oranı ortalamanın üzerine çıkmış
durumda.
Jedes vierte ausländische
Kind übergewichtig
Der Anteil der übergewichtigen Kindern stagniert seit
Jahren – aber leider auf hohem Niveau, Etwa jedes fünfte Kind ist demnach zu dick,
Krankhaft übergewichtig, also
adipös, ist jedes 20, Kind,
Besonders von dem Problem
betroffen sind ausländische
Kinder: Hier ist bereits jedes
vierte Kind signifikant übergewichtig,
18
İşte en fazla ücret
alan yöneticiler
Geçen yıl özel sektörde çalışan on iki en üst düzey yöneticinin yıllık gelirleri artarken on tanesinin gelirlerinin
azaldığı açıklandı. Diğer yöneticilerin ücretlerinin ise
genel olarak artmaya devam ettiği gözlemleniyor.
Geçen yıl halkoylaması ile yapılan yasa değişikliği ile üst
düzey firma yöneticilerinin maaşlarındaki artışlara sınırlama
getirilmesi onaylanmıştı. Buna
rağmen, üst düzey firma yöneticilerinin ücretlerinde artış görülmesi kamuoyunda şaşkınlığa
Firma
En üst düzey
yönetici
Yıllık ücret
Novartis
J. Jimenez
13.226.287
Roche
S. Schwan
11.916.938
Transocean
S. Newman
11.596.825
UBS
S. Ermotti
10.730.122
Nestle
P. Bulcke
9.296.276
Credit Suisse
B. Dougan
7.770.000
Zurich
M. Senn
7.600.000
Richemont
B. Fornas
7.120.160
Swiss Re
M. Lies
7.016.000
Swatch
N. Hayek
6.981.081
Actelion
J. Clozel
6.355.848
Clariant
H. Kottmann
6.252.343
Adecco
P. De Maeseneire
6.072.310
B. Collardi
5.888.057
U. Spiesshofer
5.772.374
Julius Baer
ABB
neden oldu. Bu yöneticilerin ücretlerini kısıtlamayı amaçlayan
söz konusu değişikliğe karşın gazete haberlerinin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan tablo
tam tersi yönde oldu.
Haziran ayında yapılacak olan ve
asgari ücreti zorunlu hale getirecek bir öneri üzerinde tartışmalar yoğunlaşırken, ortaya çıkan
bu tablo tartışmalara yeni bir
boyut daha getirdi. Buna göre
geçen yıl ilaç tekelinin direktörlüğünü yapan Joseph Jimenez
13.2 milyon Franklık yıllık gelirle en fazla ücret olan yönetici
oldu. Yani Jimenez, oylamaya
sunulacak olan 4000 Franklık asgari ücretin tam 275 misli ücret
alıyor.
Diğer bir ilaç tekeli olan Roche’un direktörü Severin
Schwan’nın yıllık geliri ise 11.9
milyon Frankla ikinci sırada. En
fazla kazanan yöneticiler arasında Transocean petrol şirketinin direktörü Steven L. Newman
üçüncü sırada bulunuyor.
Novartis CEO’su bay
Jimenez
Roche CEO’su bay
Schwan
Daha önceki yıllarda ilk sıralarda
yer alan banka yöneticileri ise
geçen yıl gerilere düşmüş durumda. Dördüncü sırada yer alan
UBS’ in şefi Sergio Ermotti’nin
yıllık geliri 10.7 milyon Frank.
Yöneticilerin en fazla ücret veren 30 özel şirkete ait verilerin
incelenmesi sonucu ortaya çıkan
tabloya göre, geçen yıl en üst
düzey yöneticilerin yıllık gelirleri %3.9 oranında artmış. Önceki yıllarda bu konudaki rekoru
elinde tutan bankacılık sektörü
geçen yıl ilk iki sırayı ilaç firmalarına kaptırmış durumda.
Richemont, Swiss Re, Swatch,
Actelion, Clariant gibi İsviç-
Transocean CEO’su bay
Newman
re’nin önde gelen şirketleri ise
sıralamada yine bankaların gerisinde yer alıyor. Aşağıdaki tabloda 5 milyon Frank’tan fazla yıllık
ücret alan şirket yöneticileri şu
şekilde sıralanmakta.
Das sind die bestbezahlten
Firmenchefs
12 Topmanager der grössten
Schweizer Unternehmen verdienten im letzten Jahr mehr,
zehn Chefs brachten weniger
nach Hause. Bei den übrigen
Geschäftsleitungsmitgliedern
zeigte der Trend klarer nach
oben.
19
İsviçre’de politika hepimizin bildiği gibi oldukça soğukkanlı yapılır. Getirilen öneriler enine
boyuna tartışılır, yapılacak değişikliklerin olası
sonuçları titizlikle gözden geçirilerek yapılır.
Bu nedenle değişikliklerin yapılması her zaman
uzun bir sürece yayılır.
köşe
yazısı
MEHMET AKYOL
m.akyol@pusulaswiss.ch
Tehditlere boyun eğmek
Geçen ay Parlamentonun gündeminde, geçen yıl kabul edilen suç işleyen göçmenlerin
sınır dışı edilmesi teklifinin nasıl uygulanacağı vardı. Malum
parti tarafından lanse edilen
yasa değişikliği önerisi, gerek
İsviçre Anayasası gerekse de
uluslararası hukuk kurallarına
aykırı yaptırımları beraberinde
getiriyordu. Bu nedenle büyük
tartışmalara neden olmuş, hatta Meclisin, bu öneriyi geçersiz
sayarak halkoylamasına sunmaması istenmişti.
Yaklaşan seçimlerin kaygısı
ile bu öneri mecliste çoğunluk
bulamamış ve nasıl olsa kabul
edilmez denerek halkoylamasına sunulmuştu. Öneri az bir
oy farkı ile kabul edilince,hükümet ve meclisdeki partilerin
çoğunluğu büyük bir şaşkınlık
yaşadılar. Adalet bakanlığı yasanın nasıl yürürlüğe konacağı
konusunda çözümler ararken,
önerinin İnsan Haklarına aykırı
yaptırımlarını uygulamama yolunu seçti.
Ancak malum parti hemen seçimler öncesi, yasanın nasıl uygulanacağını belirleyen yeni bir
değişiklik önerisi için imza toplamaya başladı. Yapılan şey, bir
kaşık suda fırtına koparmaktı.
Her şeyden önce mevcut yasalarda, suç işleyen göçmenlerin,
suçunun ağırlığına göre sınır
dışı edilmesi yaptırımları zaten
vardı. Mahkemeler ve resmi
makamlar bu imkandan fazlaca
yararlanmaktaydı.
Uygulama önerisi için imzalar
toplandı ve parlamentoya sunuldu. Bu arada seçimler yapıldı, malum parti yine en büyük parti olarak parlamentoya
girmeyi başardı. Aynı partinin
‘kitlesel göçe hayır’ adlı önerisininde, bu yılın Şubat ayında
beklenmedik bir şekilde çok az
bir oy farkı ile kabul edilmesi
İsviçre politikasını allak bullak
etti. Bir yandan AB ile olan ikili
anlaşmaların rafa kaldırılması
gündeme gelirken, bir yandan
da ülke tün Dünyada ırkçılık
damgasını yedi.
Bu şaşkınlık içinde meclis, geçen ay gündemine gelen sınır
dışı etme önerisinin, tamda
yeni bir tehdit olarak sunulan
uygulama önerileri doğrultusunda yürürlüğe girmesini
kabul etti. Buna göre Suç Ya-
sası’nda yer alan bir dizi suçu
işleyen göçmenler, herhangi ek
bir karara ihtiyaç duyulmadan
otomatik olarak sınır dışı edilecekler.
Tehditlerle politika yapma,
hukuk uzmanlarının, Anayasa
profesörlerinin uyarılarını da
yenmeyi başardı. Bu politikalar İsviçre’yi uluslararası hukuk
normlarına uymayan bir ülke
haline getirmiş durumda. İsviçre, Avrupa Birliği ile serbest
dolaşımın sınırlanması nedeni
ile ilişkilerinin durma noktasına
doğru ilerlerken, aynı zamanda
saygın bir hukuk ülkesi olma
niteliğini kaybetme ile karşı
karşıya. Tehdit politikaları bir
ülkeyi nerelere getirir sorusuna
somut bir cevap.
Credit Suisse 885 milyon ceza ödedi
Credit Suisse ile ABD Federal Vergi Dairesi arasında yapılan bir anlaşma ile İsviçre bankası hakkında açılan davaların
geri alınması, buna karşılık 885 Milyon dolar ceza ödemesi kararlaştırıldı. Böylece ipotek faizleri ile ilgili olarak banka
aleyhine başka dava açılmayacak.
2005 - 2007 yılları arasında
Credit Suisse tarafından yapılan
16.6 Milyar dolarlık ipotek işlemleri nedeni ile ABD’ de banka
aleyhine iki ayrı dava açılmıştı.
Devletin konut yapım kurumu
bu yıllarda ipotek alımı işlemleri
yapılırken 18 ayrı banka tarafından yanlış bilgilendirildiğini, bu
nedenle batmanın eşiğine geldiği ortaya çıkmıştı. Bu nedenle CS
bankasından yaklaşık 1.2 milyar
dolar tazminat talebinde bulunulmuştu.
ABD vergi makamları, aralarında
CS’ inde bulunduğu bu bankaların, sahte belgelerle ipotek işlemlerini manipüle ettikleri ge-
pılan anlaşma ile benzer şekilde
885 milyon dolar ceza ödemeyi
kabul etmişti.
Credit Suisse 885 Milyon dolar ceza
ödeyecek.
rekçesi ile bir soruşturma açmış
ve bugüne kadar pek çok banka
haklarında açılan davalarla ilgili
olarak benzer anlaşmalar yaparak para cezası ödemişlerdi.
Bu bankalar arasında İsviçre’nin
diğre büyük bankası UBS’ de bulunmaktaydı. UBS geçen yıl ya-
Bu anlaşma ile CS bankasının geçen yıl elde ettiği 3.994 milyon
Franklık kar oranının, 3 milyar
civarına düştüğü açıklandı. Bilindiği gibi 2008 yılında, ipotek
alarak ev satın alanların ipotek
faizlerini ödeyememeleri sonucu
ABD’ de büyük bir mali kriz yaşanmıştı. Bunun sonucu olarak
ipotek veren kurumlar, devletin
verdiği milyar dolarlık kredilerle
kurtarılarak devletleştirilmişti.
Bu anlaşmayla, İsviçre ile ABD
arasında sürmekte olan mali an-
laşmazlıklar önemli oranda bir
sonuca ulaşıyor. Önümüzdeki
günlerde aralarında bazı kantonal bankalarında olduğu diğer
kurumların ABD vergi makamları
ile benzer anlaşmalar yapması
bekleniyor.
Credit Suisse zahlt 885
Millionen Dollar an die USA
Die Credit Suisse hat mit dem
Federal Housing Finance Agency (FHFA) eine Vereinbarung
über 885 Mio. Dollar geschlossen. Damit begleicht die Bank
Ansprüche im Zusammenhang
mit umstrittenen Hypothekengeschäften in den USA.
20
UETD, İsviçreli
milletvekilleri
Türkiye’de
ağırladı
UETD İsviçre teşkilatı
06 – 08 Nisan tarihleri
arasında gerçekleştirmiş olduğu İsviçreli
Milletvekilleri Türkiye
Ziyaret Programı ile,
İsviçre’deki 50 yıllık
göç tarihimizde bir
ilke imza atmış oldu.
UETD İsviçre Parlamentosuna
kendisini tanıtan ilk Türk Sivil
Toplum Kuruluşu olarak, Nisan
ayında farklı partilere mensup
İsviçre Milletvekillerini yoğun
bir program ile Türkiye’ye davet
ettİ. CVP, SVP, BDP ve GLP partilerinden Milletvekilleri / Nationalrat’ların yanı sıra MÜSİAD
İsviçre ile birlikte Türkiye ile işbirliğinde olan bir takım İsviçreli
İş adamları da programa dahil
oldu.
Aralarında daha önce hiç Türkiye’ye gitmemiş olan İsviçre
Milletvekilleri ile ziyaretin ilk
gününde kendilerini İstanbul Milletvekilimiz Sayın Metin Külünk
ağırladı. Ardından İstanbul’da
ufak bir tarihi tur yaparak, Sultan Ahmet Camisii ve Ayasofya
ziyaret edildi. Ziyaretin ilk gününün akşamında Müsiad Genel
Merkez’in, Başkan Sayın Nail Ol-
pak’ın davetlisi olarak iş adamları, iş hayatı ve ekonomiye yönelik bir söyleşi gerçekleşti.
Ankara programı ise şöyle gerçekleşti: İsviçreli misafirlerini
ağırlayan Ak Parti Dış İlişkiler
Başkanı Sayın Yasin Aktay, Ak
Parti Dış ilişkiler Başkanlığındaki çalışmaları hakkında bilgiler
verdi. Siyaset, Ekonomi ve Toplum araştırmaları yapan SETA
ziyaret edildi. Dış İşleri Bakan
Yardımcısı Sayın Naci Koru’nun
kabulü ile, Ankara Dış İlişkiler
Bakanlığında Perinçek davası
gibi İsviçre ve Türkiye’yi ilgilendiren bir çok konu ile ilgili
görüşmeler yapıldı. Diyanet İşler Başkanımız Sayın Prof. Dr.
Mehmet Görmez İsviçre heyetini makamında kabul ederek
minare referandumu ve yasağı,
İsviçre’deki hoca kotaları, İslamiyet’de kadının yeri gibi önem-
li konular hakkında fikir ve düşüncelerini paylaştı. Vekillerden
gelen bir çok soruya da açıklık
getirdi. Ekip daha sonra, Ankara
İsviçre Büyükelçisi ile bir araya
geldi.
Ekonomi Bakanı Sayın Nihat
Zeybekci ile yoğun programına rağmen görüşme imkanı da
bulundu. Bakanımız akşam saat
22.00’de İsviçreli Heyeti makamında kabul etti. Görüşmede
Avrupa Birliği hususunda İsviçre
ve Türkiye’nin ortak noktaları gibi konuların yanı sıra özellikle Ekonomi alanında bilgiler
veren Zeybekci, Türkiye-İsviçre
Ticaret/Ekonomi ilişkilerinin gelecekte daha iyi boyutlara taşınacağını ifade etti. Türkiye’nin
parlayan ekonomisi ve 2023 hedeflerine değinerek, Avrupa’nın
Türkiye’siz bir kalkınma ve istikrar sağlayamayacağını belirtti.
İsviçreli Milletvekilleri Ak Parti
haftalık toplantısına da katıldı.
Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’ın katılımlarıyla gerçekleşen toplantı sonrası Başbakanımız İsviçreli Heyeti, yoğun
program ve Kenya Cumhurbaşkanı’nın Ankara’ya teşrifine rağmen, kabul etti. Türkiye-İsviçre
dostluk grubu Başkanı Erzurum
Milletvekili Sayın Fazilet Dağcı-Çığlık’ın da katıldığı görüşmede, yakın tarihde Türkiye-İsviçre
ilişkilerinin Başbakanımızın da
isteği doğrultusunda ilerletileceği belirtildi. Başbakan ile görüşme sonrası Türkiye-İsviçre Dostluk Grubu Başkanı Sayın Fazilet
Dağcı-Çığlık hanımefendi’nin
daveti ile, Türkiye Cumhuriyeti
muhalefet partilerin Milletvekillerinin de katıldığı muhteşem bir
yemek eşliğinde, İsviçre-Türkiye
ilişkileri hakkında görüşmeler
yapıldı. Dolu dolu geçen ziyaretlerin ardından tüm davetliler
Türkiye’den memnun ayrıldı.
21
Bern Kanton Parlamentosu yeniden seçildi
Yedi üyeden oluşan kanton yönetimi seçimleri oyların sayılmasının son anına kadar büyük bir
yarışa sahne oldu. Ancak son sayılan oylarla üç sosyal demokrat
ve bir yeşil üyenin yeniden seçilmesi ile sekiz yıldır süren sosyal demokrat – yeşil çoğunluğun
devam edeceği anlaşıldı. Geriye
kalan üç üye ise yine SVP, FDP ve
BDP tarafından paylaşıldı.
Mart ayının son günlerinde
yapılan Bern Parlamento
seçimlerinde, BDP partisinin oylarının yarı yarıya
düşmesinin yanında kayda
değer bir değişiklik olmadı.
Bern kanton yönetiminde
kırmızı-yeşil koalisyonu
çoğunluğu devam ederken,
parlamento üyeleri arasında SVP ve Liberal Yeşil
üyeleri arttı.
Kanton yönetimi üyelerinin seçiminde BDP’li üye Beatrice Simon
128.862 oy alarak en ön sırada
yer aldı. Üç sosyal demokrat üye
ise en az oy alan üyeler oldu.
Bu sonuçlarla Bern Kanton Parlamentosunda üye
dağılımı şu şekilde oldu.
Parti
2010
seçimi
2014
seçimi
kazandığı/
kaybettiği üye
SVP
44
49
5
SP
35
33
-2
FDP
17
17
0
Yeşiller
15
15
0
BDP
25
14
-11
EVP
10
12
2
GLP
4
11
7
EDU
5
5
0
PSA
3
3
0
Diğer
0
1
1
Bern Kanton Yönetimi yeniden seçildi.
Yedinci üye için süren yarışta
ise SVP üyesi 94.957 oy almasına karşın seçilemedi. Kantonun
Jura bölgesinden alınan oyların
çoğunluğunu alan SP’li Philippe
Perrenoud, toplamda 86 469 oy
almasına karşın, Jura bölgesinde
aldığı yüksek oylar sonucu yedinci üye olarak kanton yönetimine
seçildi.
Bern kantonu Jura bölgesi, kanton Anayasasında yer alan, en
az bir temsilci ile kanton yönetiminde yer alması gerektiğine
ilişkin belirleme, bu sonucun
ortaya çıkmasına neden oldu. Bu
özel durum nedeni ile ilk defa
ABD’den Swatch Group’a baskı
Dünya saat sektörünün önde gelen markalarından İsviçreli Swatch Group’un başkanı
Nick Hayek, ABD’li terör uzmanlarının fabrikalarında kontrol taleplerini reddettiklerini
açıkladı.
Schweiz am Sonntag gazetesine konuşan Hayek, kendilerine
yapılan müracaatı geri çevirdiklerini belirttikten sonra, “Muhtemelen terör uzmanları saatler
içerisinde bomba, zehirli madde
veya başka bir şey olup olmadığına bakacaklardı” dedi. Şirketin
patronu yapılan müracaatı geri
çevirdikten sonra “İhracatlarda
bazı sorunlar yaşayabilirsiniz”
şeklinde bir uyarı aldıklarını vurguladı.
Merkezi İsviçre’nin Bienne şehrinde bulunan firma dünya saat
satışlarının yüzde 17’sini kontrol
ediyor. Toplam cirosu 8,8 milyar
İsviçre Frangı olan firmanın dünya çapında 160 üretim merkezinde toplam 33 bin 600 kişi ça-
lışıyor. 2013 yılında firma yüzde
20’lik bir kar artışı sağlamış ve
1,9 milyar İsviçre Frangı kar elde
ettiğini açıklamıştı.
Swatch Group 18 değişik marka
ile saat ve takı piyasasının her
kademesinde hizmet veriyor.
Prestij ve lüks saatler alanında
Breguet, Blancpain ve Glashütte-Original, lüks markalar alanında Jaquet Droz, Léon Hatot
ve Omega bulunuyor. Yüksek
fiyatlı saatler segmentinde ise
Longines, Rado ve Union yer alır.
Firma orta kalite saatler alanında Tissot, ck watch & jewelry,
Balmain, Hamilton, Certina ve
Mido markalarının üreticisi. Temel segmentte ise Swatch ve
Flik Flak markaları yer alıyor.
USA drohen Swatch Group
Swatch hat US-Terrorexperten
den Zugang zu seinen Fabriken
verweigert. Daraufhin übten
die USA Druck auf den Uhrenkonzern aus, sagte Firmenchef
Nick Hayek
bu kantonda, daha az oy almasına rağmen bir temsilcinin kanton yönetimine seçilmesi sonucunu doğurdu.
Bir önceki seçimlerde üye sayısı
160’a düşürülen Kanton Parlamentosunda ise güç dengeleri
arasında önemli bir kayma yaşanmadı. SVP’nin ağır toplarından C. Blocher’ın 2008 yılı sonunda bakanlıktan düşürülmesi
sonucu bu partiden ayrılanların
kurduğu BDP partisi, geçen seçimlerde ilk defa katıldığı seçimlerde 25 üye birden kazanarak
büyük bir başarı kazanmıştı. Ancak bu seçimlerde ancak 14 üye
kazanabildi. Üye sayısını arttırarak 49’a yükselten SVP, bu partinin kaybettiği üyelerin önemli
bir kısmını geri almış oldu.
Benzer şekilde BDP’nin kayıplarının önemli bir bölümünü
kazanan GLP, 11 üye ile parlamentonun öne çıkan yeni partisi
oldu. Sosyal demokratlar (SP) iki
üye kaybederek mecliste 33 üye
ile temsil edilecekler. Liberal
FDP’nin üye sayısı 17 olarak kalmaya devam edecek. Seçimlerin
diğer bir ilginç sonucu, parlamentoda yer alacak üyeler arasında kadınların sayısının 51’e
çıkması oldu.
Berner Regierung
wiedergewählt
Bei den Wahlen ins Berner
Kantonsparlament hat die BDP
am Sonntag eine saftige Ohrfeige kassiert - sie verlor 11
ihrer bisher 25 Sitze. Zu den
Gewinnern gehören die SVP
und die GLP.
22
‘
‘
Hakan Sarı:
Çocukluğumdan beri
sektörün içindeyim
İsviçre’de yıllardır otomobil sektöründe faaliyet gösteren Hakan Sarı, halen büyük
bir azim ve kararlılıkla iş yaşamını Car Connection AG’nin başında devam ettiriyor.
Zürih ve civarında yaşayan vatandaşlarımızın da yakından tanıdığı Hakan Sarı’yı
işyerinde ziyaret ederek dünden bu güne çalışmaları hakkında bilgiler alıp, keyifli
bir söyleşi gerçekleştirdik.
Hakan Bey yıllardır çalışmalarınızla İsviçre’de tanınıyorsunuz, ticari yaşamınız ve bu serüven nasıl başladı?
Memleketim olan Denizli’den
1989 yılında evlenerek İsviçre’ye
geldim. 25 yıldır İsviçre’de yaşıyorum. 1989’dan 1994 yılına
kadar değişik yerlede işçi olarak çalıştım. 1994 yılının Şubat
ayında da kendi şirketimi Zürih-Dällikon’da kurarak yurtdışına 2. el araçların ihracatını
yapmaya başladım. Aslında bu
işe çocukluğumda başladığımı
söyleyebilirim. Hatta Denizli’nin
ilk oto galerisini babam açmıştır.
Çocukluğumdan beri arabaların
içinde olup, hem tamirinde hem
de satışında babamın yanında
tecrübe edindim. İsviçre’ye geldikten sonra da arabalarla olan
bağım devam etti. Tamir konusunda meslek eğitimi yolıuyla
diploma aldım. 20 yıldır şu an
bulunduğumuz alanda faaliyet
gösterip araç satışı yapıyorum.
Öncelikli olarak Slovakya, Çekoslovakya, Bulgaristan ve Macaristan gibi Avrupa’da yakınımızda bulunan ülkelere araç
yolladık. Sonradan bu ülkelerde
pazar kapanınca bu sefer eski
Türk Cumhuriyetleri başta olmak
üzere Rusya’ya araba göndermeye başladık. Bu şekilde 2008
yılına kadar ticaretimiz devam
etti. Sonraki yıllarda Türkmenistan’a giderek orada inşaat işine
girdim, 2 yıl boyunca orada kalıp
inşaat alanında çeşitli çalışmalar
yaptıktan sonra tekrar İsviçre’ye
gelerek 2010 yılında DEW Oto
Yağları’nın satışına başladım.
Peki DEW ile neden yollarınızı
ayırdınız? Bildiğimiz kadarıyla
bugün DEW yağlarının satışını
yapmıyorsunuz.
Aslında biz kısa sürede büyük
bir başarı yakalayarak satış ağımızı oldukça genişletmiştik. Fakat Oto yağları konusunda pazar
oldukça sert ve büyük şirketler
monopol hale gelmişler. Baktıkki
kar marjimiz oldukça düşük ve
harcamalarımız fazla, bu işten
vazgeçerek yeniden bulunduğumuz alanda araba satışı işine
ağırlık verdik.
Car Connection AG’yi bu aşamada mı kurdunuz?
Evet. 2014 Ocak ayından bu
yana DEW markasını bırakarak
Car Connection AG adıyla Dällikon’ da hizmet veriyoruz.
Bize Car Connection AG’yi anlatır mısınız? Ne gibi hizmetler
veriyorsunuz? Size gelen müşterilerin ne gibi avantajları bulunuyor?
Car Connection olarak müşterilerimize kaliteli araçlar sunuyoruz. Kontrolleri, servisleri
yapılmış, kazasız olan araçların
satışını yapıyoruz. Sattığımız her
araca en az 12 ay garanti veriyoruz, isteğe göre 24 ayda olabili-
Car Connection AG’nin sahibi
Hakan Sarı
yor. Araçlarımızı müşterilerimize
bakım ve servislerini yaparak
teslim ediyoruz. Elimizden geldiğince piyasanın altında uygun
fiyatlar ile satış yapmaya gayret gösteriyoruz. Bunun yanısıra
müşterilerimize A’dan Z’ye her
Başlangıçta yurtdışına araç ihraç ettiğinizi
söylediniz. Hangi ülkelere araç yolladınız?
Car Connection AG, Buchserstrasse 36,
8108 Dällikon adresinde her zevke ve bütçeye
uygun araç çeşitleriyle hizmet veriyor.
23
konuda yardımcı oluyoruz. Aldıkları aracın sigortasının yapılması, trafik ve plaka işlemlerinin
takibi, satış sonrası servis ve garanti takibi gibi her konuda müşterimizin yanındayız.
İş yerleri ya da işadamlarına yönelik avantajlı satışlarınız var mı?
Elbette var. O konuda oldukça
güçlü olduğumuzu söylebilirim.
İşyeri sahiplerine aldıkları araçları değişik taksit imkanlarıyla verebiliyoruz. Banka ve Leasing şirketleri olmadan kendimiz finans
desteği sunarak şirketlerimize
taksitle araç satışı yapmaktayız.
Araçlarını satmak isteyen kişilere ne söylemek istersiniz?
Car Connection AG olarak bize
aracını satmak için gelen tüm
müşterilerimize yardımcı oluyoruz. Araçlarının gerçek değeri
neyse onu ödemeye gayret gösteriyoruz. Zaten isteyen herkes
internete girerek aracının değerini hemen tespit edebiliyor.
Hakan bey en çok satışını yaptığınız araçlar hangileri? Araç-
ların hepsi İsviçre’den mi yoksa
ithal ettikleriniz de oluyor mu?
En çok Alman arabaları satıyoruz. Malum İsviçre’de en çok
tercih edilen araçlar Alman markaları. Hem biliniyor olmaları
hem de yedek parçalarının ucuz
olması Alman arabalarını satışta
öne çıkarıyor. Araçlarımızın çoğu
İsviçre arabası ancak yurtdışından ithal ettiğimiz araçlarımızda oluyor.
Hakan bey İsviçrelilerle bağınız
var mı, kendinizi bölge halkına
kabulllendirebildiniz mi?
20 yıldır aynı yerde ticaretin
içinde olmam dolayısıyla bulunduğumuz yerde herkesle iyi ilişkiler içinde olduk. Hem belediyemiz hem de bölgedeki İsviçreli
dostlarımızla hiç bir sorunumuz
olmadı. Bu süre içinde oldukça
güzel dostluklar edindik.
Hakan bey uzun zamandır bu
işi yapıyorsunuz, halkımızın
desteğini alabildiniz mi?
Biz başlangıcından bu yana araçlarımızı çoğunlukla yurtdışına
ihraç ettik. Bu sebebten dolayı
halkımızla yoğun bir ticaretimiz
olmadı. Ancak bu yıl Car Connection AG bünyesinde halkımızla
daha çok çalışmaya ve onlara
daha çok hizmet vermeye başladık. Bize gelen her vatandaşımıza elimizden geldiğince yardımcı
olmaya ve en iyi hizmeti vermeye gösteriyoruz.
Hakan Bey geleceğe dönük ne
gibi projeleriniz var? Başka
sektörlerde de faaliyetleriniz
olacak mı?
Bildiğimiz işi yapıyoruz. Bildiğimiz işte de kalmaktan yanayız.
Herkese de bildiği işi yapmasını
tavsiye ediyorum. Bundan sonraki yıllarda kendi işimizde ilerleyip hizmetlerimizi daha geniş
yelpazede genişletmek istiyoruz.
Başarılı bir iş adamı olarak, iş
ve aile yaşamını nasıl dengeliyorsunuz? Bu kadar yoğun iş
temposunda vakit bulup ailenizle ilgilenebiliyor musunuz?
25 yıldır İsviçredeyim. 3 çocuğum var. Kesinlikle hafta sonunu
evde ailemle geçiririm. Birlikte
gezmeye gider, seyehat ederiz.
Bunun yanı sıra bağlı bulunduğumuz vakfın çalışmalarına destek
veriyoruz. Sosyal yaşam bizim
önceliklerimizden olmuştur. İş ve
aile yaşamını dengeli götürmek
gerekiyor.
Car Connection AG şirketinin
sahibi sayın Hakan Sarı’ya vermiş olduğu bilgilerden dolayı
teşekkür eder, işlerinde başarılar dileriz.
Holcim’den
dev birleşme
İsviçre’nin çimento devi olan Holcim, kendinden sonra
dünyada ikinci sırada olan Fransız rakibi Lafarge ile birleşme planları yapıyor. Bu birleşmenin gerçekleşmesi ile
50 Milyar dolarlık dev bir işletme ortaya çıkacak. Dünyanın bu en büyük iki çimento devinin çeşitli ülkelerde
çalışan 136.000 işçisi bulunuyor.
Dünya çimento sektöründe taşları yerinden oynatacak birleşme
için ilk somut adımların atıldığı
açıklandı. Dünyanın en büyük iki
çimento şirketi Fransız Lafarge
ve İsviçreli Holcim’in, 50 milyar
dolarlık birleşme için masaya
oturmaları sektörde büyük yankı
uyandırdı.
Dünya çapında bakıldığında,
2014 yılında satın alma ve birleşmeler hızlı bir tempoda devam ediyor. Son örnekse çimento
sektöründe yaşanıyor. Dünyanın
en büyük iki çimento şirketi,
birleşme anlaşması için masaya
oturdu. Gazetelerde yer alan
haberlere göre iki şirket görüşmelerin ileri aşamasına ulaşmış
durumda. Birleşme gerçekleşirse
açık ara sektörün en büyük şirketi de doğmuş olacak.
Ancak iki şirketin yetkilileri anlaşmanın henüz tamamlanmadığını belirtiyor. En büyük sorun
iki dev şirketin birleşmesiyle
oluşacak rekabet, daha doğrusu
rekabetsizlik problemi. Birleşme sonrası iki şirketi İsviçre ve
Fransa’da uzun bir onay süreci
bekleyecek. İki ülkenin rekabet
kurulları dünyanın en büyük
çimento şirketini yaratacak
anlaşmayı masaya yatırmak
zorunda.
Öte yandan anlaşma gerçekleşirse 2014’te satın alma ve birleşmeler açısından bir tarihi eşik
daha geçilmiş olacak. 2014’te ilk
3 ayda dünya çapında gerçekleşen satın alma ve birleşme anlaşmalarının değeri 554.3 milyar
doları buldu. Bu rakam 2007’den
bu yıla en yüksek rakam olarak
dikkat çekiyor.
Holcim plant Riesenfusion
Der Schweizer Zementhersteller Holcim und sein französischer Konkurrent Lafarge
verhandeln über eine Fusion.
Damit würde ein Konzern mit
einem Marktwert von 50 Milliarden Dollar entstehen. Die
beiden weltgrössten Zementkonzerne beschäftigen
136›000 Mitarbeitende.
25
Avrupa’nın en
güçlü bilgisayarı
Logano’da
Freiburg Üniversitesi’nde
‘İslam ve Toplum Araştırma
Merkezi’ açılıyor
Lugano’da bulunan Yüksek Performanslı Bilgi İşlem Merkezi’nde (CSCS) geçen ay hizmete giren yeni bir süper
bilgisayarın, Avrupa’nın en güçlüsü olduğu açıklandı. Bu
bilgisayar aynı zamanda İsviçre süper bilgisayar üretiminin amiral gemisi olarak da adlandırılıyor.
Lugano CSCS Merkezi’ndeki süper bilgisayar.
2009 yılında hükümet tarafından
kararlaştırılan süper bilgisayar
üretimi ve kullanımı stratejisi çerçevesinde Federal Teknik
Üniversite (ETH) tarafından gerçekleştirilen bu bilgisayar, İsviçre bilgisayar teknolojisinde yeni
bir dönemi başlattı. Bilgisayarın
hizmete girmesi töreninde konuşan ETH başkanı F. Schisser,
günümüzde bilimsel araştırmaların yüksek kapasiteli bilgi işlem
merkezlerine duyduğu ihtiyacın
hızla arttığına dikkat çekti.
Bu süper bilgisayarla, depreme
dayanıklı binaların yapımı veya
petrol, doğalgaz aranması için
belirli bölgelerin taranması kolaylıkla yapılabilecek. Üniversite
tarafından yapılan açıklamada,
toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilecek bilimsel çalışmalar bu
süper bilgisayarlarla mümkün
olabilecek.
Büdner bölgesindeki en yüksek
tepenin ismi olan Piz Paint ismi
verilen bu süper bilgisayar, hükümet tarafından belirlenen
stratejinin ilk aşamasını oluşturturuyor. Teorik olarak 7.8
‘Petaflops’ kapasiteye ulaşan
bu bilgisayar, bugün Avrupa’nın
en güçlüsü durumunda. Bundan
sonraki aşamada bu süper bilgisayarların yapımına devam ettirilmesi ve birbiriyle bağlantılı
bir şekilde çalıştırılmaya başlatılması öngörülüyor.
Uzmanlar, bilgisayar üretim mimarisinde yeni bir dönemi başlatan bu yeni süper bilgisayarların
birbirleri ile bağlantılı olarak
çalışmaya başlaması ile bilimsel
çalışmalara yeni bir perspektif
katacağı inancındalar. ETH yöneticileri hükümet tarafından verilen destekle söz konusu hedefin
önümüzdeki yıllarda gerçekleşeceğini de belirtiyorlar.
Europas stärkster
Supercomputer in Lugano
Europas leistungsstärkster Supercomputer im nationalen
Hochleistungsrechenzentrum
(CSCS) in Lugano TI ist für die
Forschung freigegeben worden. Der neue Supercomputer
ist derzeit der leistungsstärkste Rechner Europas und das
Flaggschiff des Supercomputings in der Schweiz
Fribourg üniversitesi, İsviçre İslam ve Toplum Araştırma Merkezi (Schweizerisches Zentrum für İslam
und Zentrum) açma kararı
aldı. Rektör Profesör Guido
Vergauwen’in verdiği bilgiye göre 2015 yılının ikinci
sömestrinde yüksek lisans
düzeyinde İslam teoloji
dersleri başlayacak.
İsviçre Rektörler Birliği Başkanı
Profesör Antonio Loprieno, “İsviçre’deki Müslümanlara kendilerini yansıtabilecek akademik
ortam sunmak çok önemli. Böyle
bir proje tepeden inme yöntemlerle gerçekleştirilemez. Müslüman sivil toplum kuruluşları
İslam ve Toplum Merkezi’yle irtibata geçerek yürütülen projenin
içeriğini üniversiteyle birlikte
şekillendirmeli.” diyerek İsviçre’de yaşayan Müslümanlara katılım çağrısında bulundu. Yazdan
sonra açılması planlanan merkezin, teoloji fakültesinin bünyesinde yürütüleceği bildirildi.
İslam ve toplum konularının teolojik açıdan araştırılma fikrine
sıcak bakan Müslüman çevreler,
üniversitenin İslam dinini nasıl
işleyeceği konusunda tedirginlik
duyuyorlar. Araştırma merkezinin Hıristiyan teoloji fakültesine bağlanmasının yanlış olduğu,
bağımsız bir merkez olarak doğrudan rektörlüğe bağlanması gerektiğini dile getirilen eleştiriler
dile getirilmekte.
İsviçre Rektörler Birliğin başlattığı projeyi hayata geçirme kararı alan Fribourg Üniversitesi’
nin, İsviçre’deki Müslüman sivil
toplum kuruluşlarıyla bir araya
gelerek bu konudaki ilk görüşmeleri başlatması olumlu bir girişim olarak değerlendirildi.
İsviçre Üniversiteleri arasında en
büyük teoloji fakültesinin Fribourg Üniversitesinde olduğunu
hatırlatan rektör, bir profesörün
İslam teolojisi ve bir profesörün
dinler arası ahlâk alanına istihdam edileceğini açıkladı. Aynı
zamanda rahip olan rektör Guido Vergauwen, Müslüman sivil
toplum temsilcilerinden oluşacak danışma kurulu kurulmasını
planladıklarını açıkladı.
İslam ve Toplum Merkezi proje
sorumlusu Dr. Hansjörg Schmid
ise araştırma programının henüz
netleşmediğini ifade etti. Doktor Schmid, “İslam dini İsviçre
toplumunun bir parçası haline
geldi. Toplumsal konular bilimsel
kriterler dahilinde İslami açıdan
araştırılmalı. Araştırma programının henüz belirlenmemesi
İsviçre’de yaşayan Müslümanlardan katılım beklememizden
kaynaklanıyor. İsviçre’deki Müslümanların Araştırma merkeziyle
ilgili sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.” dedi.
Islam-Zentrum an der
Universität Freiburg
An der Universität Freiburg
soll im Herbst das «Schweizerisches Zentrum für Islam
und Gesellschaft» seine Tore
öffnen. Anfänglich war vor
allem von der Ausbildung von
Imamen die Rede, jetzt eher
von islamischen Betreuungspersonen, von Jugendleitern
und Lehrkräften in Moscheen.
26
İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği yönetim kurulu üyeleri bir arada.
İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği
çalışmalarına resmen başladı
İsviçre’nin çeşitli bölgelerinden bir araya gelen işadamları, esnaf ve serbest
meslek sahibi girişimcilerin
ortak çalışmasıyla kurulan
İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği (İyi Birlik) derneği çalışmalarına başladı.
6 Nisan 2014 Pazar günü Zürih
merkez tren istasyonunda bulunan AU Premier Restaurant’ta
gerçekleştirilen kongreye 100’un
üzerinde işadamı ve esnaf iştirak etti. Kongre günü salonda
bulunan işyeri temsilcilerine
programın ilk bölümünde yeni
kurulacak olan birliğin hedefleri ve kuruluş amaçları hakkında
sinevizyon eşliğinde bilgiler aktarıldı. Verilen aranın ardından
ise derneğin tüzüğü okunarak
üyelerin onayına sunuldu. Dernek tüzüğünün onaylanmasının
ardından salondaki işverenler
arasından yönetim ve denetim
kurulu üyeleri belirlendi. Tüm
üyelerin oy kullanarak belirlediği yeni yönetim kurulu resmen
göreve başlamış oldu.
İyi Birlik Yönetim Kurulu şu isimlerden oluştu:
Zeynel Demir - Başkan
Kemal Sönmez - Genel Sekreter
Ayhan Erden – Sayman
Ergül Dede
İlksen Kırmızıkaya
Mazlum İşcen
Şener Arslan
Turan Allak
Zeynel Aydın
Denetleme Kurulu:
Selahattin Önder
Mahmut Sayılır
Ahmet Yılmaz
Hasan Tümoğlu
Arif Kızıldağ
İsviçre Yatırımcı ve İşverenler
Birliği’nin Genel Sekereteri Kemal Sönmez’den kongrenin hemen ardından yeni kurulan birlik
ve kuruluş amaçları hususlarında
bilgiler aldık. Kemal Sönmez yeni
kurulan birlik hakkında şunları
söyledi; “İsviçre Yatırımcı ve İşverenler Birliği’nin ortaya çıkmasının altında yatan temel düşünce, İsviçre’de çağdaş, demokrat
ve evrensel değerlere inanan işadamları, esnaflar ve girişimcileri
Dernek tüzüğünün onaylanmasının ardından salondaki işverenler arasından
yönetim ve denetim kurulu üyeleri belirlenerek herkesin onayına sunuldu
tek bir çatı altında toplamak ve
aralarındaki işbirliğini artırmaktır. İyi birlik adı altında yapacağımız çalışmalar hem İsviçre hem
de yurdumuzda ekonomi adına
edineceğimiz ciddi kazanımlar
getirecektir. Bundan sonraki aşamada hedefimiz İsviçre’de etkili bir çalışma modeli yaratarak
güçlü bir şekilde ekonomik sürece dahil olmaktır. Bu duyarlılığı
taşıyan tüm işverenlerimizi, işadamlarımızı ve esnaflarımızı bizlere destek vermeye ve İyi birlik
bünyesinde birlikte büyümeye
davet ediyoruz.”
İsviçre Yatırımcı ve İşverenler
Birliği’ne üye olmak isteyen işyeri sahiplerinden yıllık 600
Frank üyelik aidatı talep ediliyor. Dernek bundan sonraki süreçte Zürih’te kurulacak yeni
ofiste hizmet vermeyi planlıyor.
Üye olan işadamları ve esnafların yararlanabileceği hizmetler
konusunda da yönetim kurulu üyeleri çalışmalar yapıyor.
İlerleyen zaman içinde gerçekleştirilecek olan faaliyetler ve
çalışmalar hakkında bilgileri gazetemizden takip edebilirisiniz.
28
İsviçre edebiyatının ustası
Ünlü yazarın 2 Nisan günü ölümünün açıklanması
ile İsviçre ünlü bir
yazarını daha kaybetti. Uzun süren
hastalık evresinin
ardından hayata
gözlerini yuman
Widmer, arkasında çok zengin bir
roman, tiyatro
ve denemelerden
oluşan külliyat
bıraktı.
Urs Widmer öldü
Urs Widmer roman, öykü, tiyatro oyunu, radyo piyesi, deneme,
araştırma kitapları ve yaptığı çevirilerle uluslararası üne sahip
bir yazardı. 1938 Basel doğumlu
yazar, lise öğretmeni babasının
renkli kişiliği sayesinde edebiyatla erken yaşta tanıştı. Babası
Walter Widmar kitaplar çeviren,
edebiyat eleştirileri yazan bir
öğretmendi.O’nun sayesinde
evlerine konuk gelen –Heinrich
Böll gibi- dönemin önemli yazarlarıyla da küçük yaşta tanışma
fırsatı yakaladı.
Bütün bunlar onun kaderine de
çizmişti. Basel, Montpellier ve
Paris’te Alman Dili ve Edebiyatı, Latin Dili ve Edebiyatı, ayrıca
tarih öğrenimi gördü, Walter ve
Suhrkamp yayınevlerinde editörlük yaptı. Bir gurup yazarla
birlikte Verlag der Autoren (Yazarlar Yayınevi) adlı yayınevini
kurduktan sonra kendisi de yazmaya başladı.
Yazarlık becerisini kısa zamanda
kanıtlayan, edebiyatın neredeyse her alanında ürün veren ve
günümüz İsviçre edebiyatının en
önemli yazarları arasında sayılan Urs Widmer, Bertolt Brecht
Ödülü, Bavyera Güzel Sanatlar
Akademisi Büyük Edebiyat Ödülü, Friedrich Hölderlin Ödülü
gibi pek çok saygın ödüle değer
görülmüş, kitapları 26 dile çevrilmişti.
Urs Widmer’in eserleri arasında annesi, babası ve kendisinin
hayat hikâyelerini oldukça eğlendirici ve öğretici bir dilde
yazdığı bir ‘üçleme’ en fazla
dikkat çekeni oldu. 2000 yılında
yayınlanan Annemin Aşığı (Der
Geliebte der Mutter) önce fazla
ilgi görmedi. Ancak dört yıl sonra yayınlanan Babamın Romanı
(Das Buch des Vaters) eseri tüm
Dünyada yankı uyandırdı ve yazarın en önemli eseri olarak nitelendirildi. Bunu iki yıl sonra
yayınlanan kendi otobiyografisi
sayılabilecek Bir Cücenin Hayatı
(Ein Leben als Zwerg) izledi ve
bu şekilde yazar otobiyografik
üçlüsünü tamamlamış oldu.
‘Babamın Romanı’, hem bir çocuğun anılarına hem de babanın
otobiyografik kitabına dayalı tarihi kurgusuyla İsviçre edebiyatının eski formlarını barındıran bir
kiyap. Ancak Widmer, parodik ve
ironik metinler üreten bir yazar
olarak bu formları alışılageldik
kullanımlarından çıkarmıştı. Metin aralarına girişteki hayat hikayesiyle eşleştirilebilecek, gerçekler serpiştirilmekle birlikte,
‘Babamın Kitabı’nda anlatılanlar
tamamıyla kurmacaydı. Önce
annesini anlatarak başlayıp babasıyla sürdürdüğü, en son kendisine dönerek sonlandırdığı üçlemesi tam bir “hayatım roman”
parodisi. Widmer bu üçlemeyi
belli bir zamanda ve mekanda
baba, anne ve çocuk olmanın
nasıl bir şey olduğunu anlamak
için yazmış.
20. yüzyılın başlarında doğan
yazar, çocukluğunda I. Dünya Savaşı’na tanıklık etmiş, II. Dünya
Savaşı’na cephe gerisinden de
olsa katılmış ve sol düşünceleri
benimsemiş. Sanat ve edebiyata
tutkun hayat dolu babasını hem
anlatıcının anıları hem de babanın ‘hayat kitabı’na kırk yıl boyunca yazdıklarıyla mercek altına alınıyor. Mercek altına alınan
aslında tarihi, siyaseti, toplumu,
sanat ve kültürel hareketliliği ile
20. yüzyıl İsviçresi, bütün bunların karşılıklı etkileşiminin yarattığı insan tipidir. Ama İsviçrelilik
ruhunu aramak anlamında değil.
Urs Widmer çok farklı ırkların,
dillerin, inançların bir arada yaşadığı, Avrupa’nın hem ortasında
hem coğrafik yapısıyla uzağında
kalan, bir yanıyla Avrupa’dan
esen her rüzgara açık diğer yanıyla kendi dünyasına kapalı bir
ülke insanının varoluş sıkıntılarını yerelin dinamikleriyle birlikte
yakalamaya çalışıyor.
Söz konusu karmaşık toplumsal
yapı, İsviçre edebiyatının varoluşunu da tartışmalı hale getirmiştir. Özellikle dil açısından. Öyle
ya, dil edebiyatın ham maddesiyse eğer, Almanca, Fransızca,
İtalyanca hatta Retoromanca
konuşulan ve yazılan bir ülkenin
edebiyatı bir bütün olarak nasıl
değerlendirilebilir? Hele ki komşu ülkelerin edebi geleneği büyük ve eşitsiz bir ağırlıkla buna
etki ediyorsa. Peki ama ulusal
edebiyatı olmayan bir ülkenin
ulus özelliğinden nasıl söz edilebilir?
Hangi dile yakınlık duyarlarsa
duysunlar, İsviçreli yazarlar bu
dilsel ve kültürel kuşatmanın
üstesinden gelmeye çalışırken,
“Babamın Kitabı”nda Urs Wildmer’in yaptığı gibi, ulusallığı ele
aldıkları konular, İsviçreye özgü
bireysel yaşantılar ve edebi eğilimlerle sergiliyorlar. En yaygın
türün roman, hikaye, anı ve otobiyografi tarzındaki anlatılar, en
çok sorunsallaştırlan meselenin
dilin güvenilirlikten yoksunluğu
olması, kendilerini anlatma ihtiyacının ve çok dilliğin yol açtığı
sıkıntıların sonucudur herhalde.
Schriftsteller Urs Widmer
ist tot
Der Schriftsteller Urs Widmer ist tot. Er starb am 2.
April im Alter von 75 Jahren
an den Folgen einer schweren
Krankheit. Er hinterlässt ein
umfangreiches literarisches
Werk.
29
Dil ve Kültür Olimpiyatları İsviçre
finali Bern’de yapıldı
ÖZGÜR TAŞCIOĞLU - BERN
Dil ve Kültür Olimpiyatları’nın Final gecesi Cumartesi akşamı Bern Kursaal’da yaklaşık bin kişilik izleyiciyi bir araya
getirdi. Bern Belediye başkanı olmak üzere salonda yerini alan çok sayıda İsviçreli ve Türk misafirler çocukların gösterdikleri performanslara hayran kaldılar.
İsviçre’nin en prestijli salonlarından olan Kursaal’da bir araya
gelen sevgi dili Türkçe’nin elçileri ‘hepimiz biriz’ sloganı ile
kültürler arası paylaşıma büyük
bir katkıda bulundular. Türkiye’de her yıl büyük bir heyecanla beklenen büyük finaller
öncesi Elite, Lernforum, Säntis
ve Ekol gibi eğitim kurumlarının
bir araya gelerek oluşturdukları
Fokus Bildungsgruppe’nin organizasyonunda gerçekleştirilen
gala gecesi görsel ve müzikal bir
şölene dönüştü. Reha Yeprem’in
enfes Türkçesi ve Aşkım Altınok’un Almanca sunumu ile gerçekleşen gala gecesinin misafirlerinden olan Atalay Demirci’de
esprileri ile sahneye renk kattı.
‘Başkalarının konuştuklarını sizin yaşamanız
çok güzel’
Programın ev sahibi konumunda bulunan Bern şehri belediye
başkanı konuşma için çıktığı sahnede sempatik hareketleri ile
büyük alkış aldı. Kültürler arası
diyaloğun önemine vurgu yapan
Alexander Tschäppät, Türklerin ve İsviçrelilerin ayrılmaz bir
bütün olduğunu söyledi. Aynı
zamanda Federal Milletvekili
olan Tschäppät, İsviçre’de çok
sayıda Türkün yaşadığını belirtti ve yaşanılan ülkenin dilini
bilmenin önemli olduğunu, dil
öğrenmenden uyumun mümkün
olamayacağını söyledi. Göçmenlere uygulanacak olan tartışmalı
kota referandumunda en fazla
hayır oylarının Bern’den çıktığını hatırlatan Tschäppät, kapımız
her zaman göçmenlere açık olacak dedi. Tschäppät ayrıca ülke
olarak Türkiye’den öğrenecek
çok şeyleri olduğunu söyleyerek
Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yaptığı ev sahipliğini övdü ve
‘salondaki İsviçrelilere sesleniyorum bizim de daha fazla mülteci alacak yerimiz var’ dedi.
Belediye başkanı konuşmasını
‘birlikte yaşam için müziği ve
edebiyatı kullanmanız çok güzel.
Başkalarının
konuştuklarını sizin yaşamanız çok
güzel. Bu
gece burada olmaktan
çok büyük
mutluluk
duyuyorum’
şeklinde bitirdi.
Türkçe yabancı dil seviyesinde ‘Türkçe Şarkı’ kategorisinin
birincisi Aylin Mangelsdorf ‘Masum değiliz’ şarkısı ile
kazanırken, ikinci Lena Kasap ‘Say my Name’, üçüncü
Melissa Steiger ise ‘Bir yanlış kaç doğru’ şarkılarını
seslendirdi.
Programda
ayrıca davet
alan fakat
katılamayan
Konfederas-
yon başkanı Didier Burkhalter
ve Senatör Germann Hannes’in
gönderdikleri teşekkür mektupları okundu. Öğrencilerin şarkı
ve şiir gösterileri arasında sahne
alan halk oyunları ekibinin gösterileri ise özellikle İsviçreli izleyiciler tarafından büyük ilgiyle
takip edildi.
Dereceye girenler
Dil ve Kültür Olimpiyatları İsviçre finallerinde ‘Almanca-Fransızca Şiir’ kategorisinde dereceye girenler arasında birinciliği
Beyza Maruk ‘Hoffnung’ adlı şiiri
ile kazandı. İkinciliği elde eden
Aleyna Akdeniz ‘Ein bisschen
mehr Freude’ adlı şiirle kazanırken, üçüncülüğü Beyza Ceylan
elde etti.
Türkçe yabancı dil seviyesinde ‘Türkçe Şarkı’ kategorisinin
birincisi Aylin Mangelsdorf ‘Masum değiliz’ şarkısı ile kazanırken, ikinci Lena Kasap ‘Say my
Name’, üçüncü Melissa Steiger
ise ‘Bir yanlış kaç doğru’ şarkılarını seslendirdi.
‘Türkçe Şiir’ kategorisinde birincilik ‘Ezan çiçekleri’ şiiri ile
Fatma Delal’in olurken, ikincilik
Programın ev sahibi konumunda
bulunan Bern şehri belediye
başkanı Tschäppät konuşma
için çıktığı sahnede sempatik
hareketleri ile büyük alkış aldı.
Halil İbrahim Aktaş ve üçüncülük
ise Muhammed Ali Koca’nın oldu.
‘Almanca-Fransızca Şarkı’ dalında da dereceye girenler sırasıyla
Mihriban Yaman ‘Je veux’ şarkısı
ile, Halime Çayır ‘Satellite’ ve
Derya Demircan ‘99 Luftbalons’
şarkıları ile dereceye girdiler.
Programa destek olan
sponsorlar unutulmadı
Her kültürel ve sosyal faaliyetlerin gerçekleşmesinde maddi
katkıda bulunan sponsorlar ise
kendilerine verilen bir teşekkür
belgesiyle Kültür olimpiyatlarına
verdikleri destekten ötürü seyirciler tarafından alkışlandılar.
31
Kuantum Düşünce Tekniği Geliştiricisi Bülent Gardiyanoğlu, 22 Mart 2014 tarihinde Zürih’te bulunan Volkshaus’ta “Derin Arınma ve Kuantum’’ konusunda oldukça
başarılı bir seminer verdi.
Kuantum tekniği
‘Ohh be!’ dedirtti
Pusula gazetesinin medya sponsorluğunu üstlendiği ve ilginin
yüksek olduğu semineri; Ayşegül
Karakoç, Duygu Vural ve Eylem
Demir arkadaşlar birlikte organize ettiler.
Kuantum teknikleri konusunda
uzman olan Bülent Gardiyanoğlu’nun nasıl bir seminer vereceği
doğrusu merak konusuydu. Kuantum tekniklerine yabancı olan
birçok kişi konudan habersiz sırf
anlatılacakları merak ettikleri
için gelmişlerdi.
Konferansı organize eden Duygu
Vural, Ayşegül Karakoç ve Eylem
Demir, Bülent Gardiyanoğlu ile
hatra fotoğrafı çektirdiler.
Salonun yarısından fazlasını dolduran kalabalık, Bülent Gardiyanoğlu’nun seminerini oldukça
dikkatli bir şekilde takip ederek
kuantum konusunda bilgi sahibi
oldular. Bülent Gardiyanoğlu;
“Kendinizi sevin, kendini sevmeyen kimseyi sevemez, kendinize güveninki başkalarına
da güvenin. Eğer mutlu olmak
istiyorsanız, hayata bakış açınızı değiştirin, istediklerinize
yönelinki gerçekleşebilsin ve
içinizdeki beni ön plana çıkarın.
İçinizdeki çocukla barışık olunki
Dr. Cankut Yüksel ve eşi Sema
Yüksel de konferansı yakından
takip ettiler.
Seminerin bitiminde isteyen kişiler Bülent Gardiyanoğlu’na kitap
imzalatma ve fotoğraf çektirme şansı yakaladılar.
mutlu olasınız. Hayatta hiç bir
şey tesadüf değildir. Başarılı olmak isteyeceksinizki, içinizdeki
korkuyu ve endişeyi yenesiniz.
Hep mutsuzum derseniz mutsuz
olursunuz, neden hep beni bulur derseniz hep sizi bulur. Yani
neye yoğunlaşırsanız o olur. Kendini hep mutsuz hisseden insan
mutsuz olur. Pozitif yoğunlaşma
çok önemlidir, yönünüzü belirlersiniz. Hiç bir şey vermeden
alınmaz.” diyerek konukların
bilmediği teknikleri salondakilere anlattı.
Arada bir de nefes tekniklerinin
ve gözlerin kapatılarak düşünceyi yönlendirme tekniklerinin de
öğretildiği seminerde, özellikle
o esnada kullanılacak cümlelerin
etkisinin ne kadar önemli olduğu
gösterildi. Salonda bulunan herkesi çocukluğuna götüren Bülent
Gardiyanoğlu, “Herkesin önce
kendisiyle barışık olması gerekir.
Hem kendinizle hem de çevrenizdeki insanlarla barışık olmanız size daha mutlu edecektir,”
diye konuştu. Gözlerin kapatılarak yapıldığı geçmişe yolculuk
sırasında birçok kişinin ağladığına şahit olduk.
Seminerin bitiminde isteyen kişiler Bülent Gardiyanoğlu’na kitap
imzalatma ve fotoğraf çektirme
şansı yakaladılar. Seminer sona
ermişti ancak imza ve fotoğraflardan dolayı izleyiciler oldukça
uzun bir süre salondan ayrılamadılar.
Herkesi Delirttiler
Lenzburg Kadınlar Derneği tarafından organize edilen
tiyatro akşamı, 15 Mart Cumartesi akşamı Zürih-Wallisellen’de gerçekleştirildi.
TRT1 ekranlarında izlediğimiz
Seksenler Dizisinin ünlü oyuncuları Necmi Yapıcı ve Mehtap
Bayr’nin sahne aldığı “Benimle
Delirir misin?” adlı tiyatro gösterisine katılan seyirciler oldukça hoş vakit geçirdiler. Evli bir
çiftin yaşamlarından kesitlerin
anlatıldığı oyunda kahkahalar
havada uçtu.
Tiyatro yazarı Mine Artu’nun kaleminden evlilik yeminleri, güzel
aşk sözcükleri ile başlayan evlilik seremonisinden delilik rapsodisine uzanan
traji komik bir
sürecin işlendiği
oyunda, Mehtap
Bayri ve Necmi
Yapıcı’nın muhteşem oyunları
seyircinin bol
Bir zamanlar Radyo Ata’da program yapan ekip de
bol kahkaha attiyatro akşamında bir araya gelme fırsatı buldu.
masını sağladı.
(Yasemin Gülener, Turgut Karaboyun, Sevil Süğlün,
Nihal Topuzoğlu-Eğen ve Ali Osman Kosecioğulları)
Oyunun hemen ardından Lenzburg Kadınlar Derneği yöneticileri ve tiyatro
oyuncuları biraraya gelerek hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Salondaki boşluklar can sıktı
Tiyatro akşamını izlemeye gelen
herkes organizasyondan oldukça
memnun kaldı. Lenzburg Kadınlar Derneği çalışanları gerçekten
her detayı ince ince düşünüp akşama oldukça güzel bir hazırlık
yapmışlar. Sahnelenen oyun ve
verilen arada konuklara ikram
edilen yiyecekler herkesin takdirini kazandı. Eksik olan tek şey
halkımızın organizasyona ilgisinin yetersiz oluşuydu. Salonun
büyük bir kısmının boş oluşu, rezervasyon yaptıran insanların çoğunun programa gelmeyişi başta
dernek çalışanları olmak üzere
herkesin moralini bozdu. Ne
olursa olsun, böylesine güzel bir
akşamı bize yaşatan Lenzburg
Kadınlar Derneği yönetim kurulu
ve üyelerine teşekkür ediyoruz.
Umarız ilerleyen zamanlarda tiyatro organizasyonlarına devam
edip bizleri bu güzelliklerden
mahrum bırakmazlar.
32
Performansları
ayakta alkışlandı
Allblues adlı İsviçreli bir
organizasyon şirketinin
konser için Zürih’e getirdiği
Taksim Trio grubu, izleyicisine muhteşem bir müzik
ziyafeti sundu.
20 Mart Perşembe akşamı Zürih’in en tanınmış eğlence mekanlarından biri olan Kaufleuten’de gerçekleştirilen konseri
yaklaşık 500 kişi izledi.
İstanbul’un dinamik ve kozmopolit ruhunu müziğe taşıyan Taksim Trio grubu Hüsnü Şenlendirici’nin kusursuz ve akıcı klarneti,
İsmail Tunçbilek’in berrak ve net
bağlaması, Aytaç Doğan’ın daha
sert ve gitara benzeyen kanunu
ile adeta müzikle dans ediyor.
Grubun üç üyesi de çocukluk arkadaşı. Aileler birbirine geçmiş
büyük bir sülale gibi. Roman kültürü içinde başladıkları müzik,
yaşamlarının bir parçasıymış her
zaman. Yedi yıl önce kurdukları
Taksim Trio’yla canlarının istediği müziği yapabilme şansı elde
etmişler. Ne gelecek, ne de satacak kaygıları var. Konserlere
keyiflerine göre çıkıyorlar. Yorgunlarsa röportaj yada tv programı tekliflerine hayır diyorlar.
Ama bu arada albümleri çok iyi
satıyor. Dünyanın her yerinden
konser teklifi alıyorlar.
Dinleyenler oturdukları yere
çakılıp kalıyor, huşu içinde bu
birbirine uyuşmaz diye bilinen
üç enstrümanın döktürdüklerini dinliyorlar. Onlara göre bunu
sebebi biraz da gamsızlıkları.
Hırslarını sadece daha iyi çalmak
için enstrümanlarına akıtmaları
ve tabii birbirlerini çok iyi tanımaları.
Grup başarısını; “Bilmek, duymak, icraat; üçü bir arada olduğunda güzel müzik çıkıyor” diyerek özetliyor. İsviçre konserinde
de sözlerini kanıtlar nitelikte bir
performans sunan grubun koserinde, Pusula Gazetesi olarak biz
de hazır bulunduk.
lan 5 okurumuz bizden 2 kişilik
giriş bileti kazanarak konsere
gitmeye hak kazanmıştı. Konser akşamı biraraya geldiğimiz
okurlarımız Bahar Fındık, Fatma
Yıldırım, Kaan Karaosmanoğlu, Bilge Kandaş ve Mehmet Ali
Demren ile keyifli bir akşam geçirip Taksim Trio grubunun müzik
ziyafetini birlikte izledik. Konserin ardından isteyen okurlarımız
Taksim Trio grubunu kuliste ziyaret ederek fotoğraf çektirme ve
sohbet etme şansı yakaladılar.
Konseri okurlarımızla birlikte izledik
Geçtiğimiz sayıda etkinlik takvimi sayfamızdan konser duyurusunu okuyan ve çekilişe katı-
Onlar bizim gururumuz
Güher ve Süher Pekinel kardeşler 19 Mart
2014 Çarşamba akşamı
Zürih’in en ünlü konser
salonlarından biri olan
Tonhalle’de izleyici
karşısına çıktılar. Zürih
Başkonsolosumuz Aslı
Oral ve Turizm Tanıtma
Dairesi Ateşemiz Hilal
Demirel’de konseri izleyerek destek verdiler.
Pusula Gazetesinin medya sponsoru olarak destek verdiği konser, Tonhalle Orchester Zürich
tarafından organize edildi. Salonu dolduran İsviçreli hayranlarından bol bol alkış alan Pekinel
kardeşlerin verdiği muhteşem
konser hepimizi gururlandırdı.
Konserde Pekinel kardeşlere eşlik eden orkestranın şefliğini de
dünyaca ünlü Howard Griffiths
yaptı.
Konusunda uluslararası üne sahip Güher ve Süher Pekinel kardeşler piyano konusunda Paris
Konservatuvarı’nda bulunan
Yvonne Loriod ile iki yıl çalıştıktan sonra, eğitimlerine August
Leopold ile Frankfurter Musikhochschule’de devam ettiler.
Rudolf Serkin’in daveti üzerine
eğitimlerini kendisiyle devam
ettirmek üzere Philadelphia’daki Curtis Institute of Music’e
giden ikizler 1978’de Julliard
School of Music ve Frankfurter
Musikhochschule’de paralel sürdürdükleri eğitimleriyle master
derecelerini almanın yanı sıra
New York’ta Claudio Arrau ve
Leon Fleisher ile de çalışma fırsatı bulmuşlar. 1984’de Herbert
Von Karajan tarafında keşfedilerek Salzburg Festivali’ne davet
edilen sanatçılar o zamandan
beri kariyerlerine dünya çapında
devam etmektedirler.
33
Her ne kadar, sakallı kadınlar, cüceler, yapışık ikizler
gibi görmeye alışık olmadığımız insanların sergilendiği sirkler, 19. Yüzyılın sonunda Amerika’da ortaya
çıksa da, bu tarihten çok önceleri de, böylesi açık
hava sirkleri vardı. İstanbul’daki, Eminönü Camisi’nin çevresi de, işte böyle bir yerdi.
sarı
basın
SUNAY AKIN
s.akin@pusulaswiss.ch
UZUN ÖMER’İN AYAKKABILARI
I
I. Mahmut döneminde, Eminönü’nün en ilgi gören insanı
Kürt Ali’dir! Hamallık yapan
Kürt Ali’nin ayakları tam yarım
metre uzunluğundadır. Bu büyük
ayaklı adamı görmek isteyenler,
caminin bir duvarının gölgesine
oturmuş, İstanbul’a gelen Fransız
şair ve ressam Theophile Gautier’in “iki ayaklı deve” adını verdiği hamalların önünden geçmeyi
adet edinmişlerdir. Kürt Ali’nin
ayakkabısının içine kundaklı bir
çocuğun konulduğu ve rahat rahat sığdığı haberi, kısa sürede İstanbul dışına taşmıştır.
Eminönü ve Karaköy arasına yapılan Galata Köprüsü, açık hava
sirkinin yeni mekanı olur. Köprü
üstü, açıldığı ilk günden itibaren
İstanbul’un, adı bir afişe yazılmamış oyuncularının sahnesine
dönüşür. Padişah II. Abdülhamit
zamanında, köprüden geçenler,
çıplak Mustafa ile Madam Opala’nın kapışmalarına tanık olmaktaydılar. Fatih tarafından gelen
Çıplak Mustafa, lakabından da anlaşılacağı üzere yaz ve kış anadan
doğma gezerdi. Madam Opala ise
köprü sahnesine Beyoğlu tarafından çıkmaktaydı ve Çıplak Mustafa’nın tam aksine üstüne kat kat
fistanlar giyerdi. Önce birbirine
laf atmayla başlayan karşılaşma
çok geçmeden saç saça, baş başa
kavgaya dönüşürdü. Padişah, her
iki delinin köprüden karşı tarafa
geçmesini yasaklayınca, gözler,
köprü üstündeki seyyar satıcıların
oyunlarına, tekerlemelerine, ilgi
çekmek için yaptıkları numaralara çevrilir.
Galata Köprüsü, bir vapur iskelesiydi aynı zamanda. İstanbul’un
Asya yakasına, Boğaz’a ve Adalar’a giden vapurlar köprüye yanaşıp, yolcularını buradan alırlardı. Bu nedenle, köprünün alt
tarafı en az üstü kadar hareketliydi. Zaman içinde köprü altına
kahvehaneler, küçük dükkanlar ve
lokantalar açılınca bu mekan insanların buluşma yerine dönüşür.
Köprü altındaki “Şans Gişesi”,
açık hava sirkinin son hüzünlü
yıldızının yaşadığı yerdir. O’nu
bize tanıtması için sahneye Sait
faik Abasıyanık’ı davet ediyoruz.
Söz, Abasıyanık’ın:”Dünyada misni menendi olmayan bu köprünün altında… basık bir dükkanda,
bir piyango satıcısı yaşıyor: Bay
Ömer Özkan. Özkan soyadından
çok, Uzun Ömer ismi ile anılan
bu genç adamı hemen her İstanbullu, her İstanbul’a gelen taşralı
Haydarpaşa vapurundan Köprü’ye
ayak basar basmaz durup saatlerce seyreder. Küçük çocuklar
saatlerce, kovuluncaya kadar
önünde durup kendilerinden, babalarından ve ağabeylerinden
ikiler, üçler, dörtler kere büyük,
bu muhteşem adamı seyrederler.
Doğrusu şaşkınlıkla seyretmeye
değer bir adam. Ama çok bakınca kendisi üzülüyor Ömer Efendi.
Bakın, bakın ama fazla durmadan
geçin n’olur.”
Bilecik’in Abbaslı köyünde doğan
Uzun Ömer, 2 metre 25 santim
boyundadır ve geçimini köprü
altındaki küçük gişesinde piyango bileti satarak sağlamaktadır.
Dedesi kendi gibi masallardaki
dev görünümünde olsa da, babası 1.68 boyundadır. Sait Faik,
Uzun Ömer’in köprüden ayrılıp
eve gidişini sözcüklerle şöyle
resmeder:”Akşam olunca Ömer
efendi gişesini kapar, Köprü’nün
merdivenlerini uzun, dalgın bir
hülya aleminde çıkar. Kendinden
altmışar, yetmişer, seksener santim aşağıda insanların üstüne saffet dolu, hüsran dolu gözleriyle
bakarak bir tramvay vatmanının
yanında iki büklüm Beşiktaş’taki
evine döner. Babasını yemeklerini yerler. Sonra tahtadan yapılmış hususi karyolası kırıldığı için
yerde hususi yapılmış şiltesine
uzanır, gözlerini kapar, helal süt
emmiş bir eş düşünür.”
Sait Faik, bir elbiseyi kaça yaptırıyorsun, diye sorunca Uzun
Ömer, “Onu hiç sorma! Beş yüz
liradan aşağı elbise dikmiyorlar bana” karşılığını verir. Yazar,
“pabuçlar” deyince de, Uzun
Ömer’in yarasına dokunur:”Hele
pabuçlar! Yüz elli liradan aşağıya
hiçbir kunduracı ayakkabı yapmıyor. Köselelerin de hali malum.
Ne kadar kalın olursa o kadar çürük oluyor. Ne kadar yürümesen
üç ayda parçalanıyor.”
Ömer Özkan, 4 Şubat 1960 tarihinde, insanlara hep yukarıdan
baktığı gözlerini 38 yaşında hayata kapasa da, 58 numara olan
ayakkabıları Galata Köprüsü’nde
uzun yıllar sergilenir. İnsanlar bu
kez köprü altına Uzun Ömer’i değil, annelerinden, babalarından,
arkadaşlarından duydukları be efsanevi adamın ayakkabılarını görmeye giderler.
34
Etkinliğin sonunda pek çok
dinleyici aldıkları bu romanı yazara
imzalatma fırsatı da yakaladılar.
Nisan ayı başında
yeni romanının Almanca yayınlanması
dolayısıyla Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki etkinliklere
katılan ünlü yazar
Elif Şafak, Zürich’te
de bir okuma etkinliğine katıldı.
Elif Şafak Zürih’teydi
Geçtiğimiz yıllarda yayınlandıktan sonra büyük bir ilgi gören ‘İskender’ romanı kısa bir
süre sonra ülke dışında da yankı
uyandırdı ve 2012 yılında ‘Honuor’ adı ile İngilizce yayınlandı.
Kitap uzun bir süre çok satılanlar
listesinde kalırken, Özel kadın
yazar ödülü kazanma gibi başarılara imza attı. Bunu takiben
Almancaya çevrilen kitap geçen
ay okurlara sunuldu.
Zürih’te yapılan okuma gecesinde Elif Şafak kitabı hakkında
sorulan yanıtladıktan sonra kitabından bazı bölümleri okudu.
Etkinliğin sonunda pek çok dinleyici aldıkları bu romanı yazara
imzalatma fırsatı da yakaladılar.
İskender, yazarın yabancı dillere
çevrilen ikinci romanı. Toplum
içerisinde değişik kültürlerin çatışmasını akıcı bir dille anlatan
romanda içimizden bir ailenin,
Toprak ailesinin yaşamlarına yakından tanık oluruz. Onların hayal kırıklıklarında ve umutlarında hem ilginç ve sıra dışı, hem
de tanıdık ve bizden bir hikâyenin izdüşümlerini buluruz.
Sürprizlerle dolu bu serüven bir
Kürt köyünde başlar. Oradan
İstanbul’a, Londra’ya ve Abu
Dabi’ye uzanır. Gidenler ve kalanlar, sevenler ve sevmeyi bilmeyenler üzerine bir romandır
bu; bir de değişmek, değişebilmek üzerine. 1970’lerde Anadolu’dan Londra’ya göçmüş Toprak
ailesinin hüzünlü, heyecanlı ve
bir o kadar da umut dolu hikâ-
Zürih’te yapılan okuma gecesinde Elif Şafak kitabı hakkında sorulan
yanıtladıktan sonra kitabından bazı bölümleri okudu.
yesi İskender. Roman boyunca
Toprak ailesinin göç yollarını takip ederken insanın en yakınındakilerle nasıl uzak düşebildiğini, gurbeti içinde taşıyabildiğini
ve geçmişin burukluklarının bir
gölge gibi bizi takip ettiğini görürüz.
Romanlarını okuyanlar yazarın
ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu görebilir. Bunun kanıtı kitaplarında okunuyor zaten ama
hepimizin yakından yaşadığı bir
olaylada kanıtlanabilir. Minarelerin yasaklanması konusunda
yapılan halkoylaması sırasında
İsviçre’yi ziyaret eden Elif Şafak, gözlemlerini şu şekilde dile
getirmişti:
“Bu hafta tüm dünyanın gözleri
İsviçre’ye çevrildi. Avrupa’nın
en “demokratik”, en “tarafsız”
ülkesinden gelen haberler son
derece şaşırtıcı, üzücü, düşündürücü. Yabancı basında sergilenen fotoğraflara bakıyorum.
Özellikle bir tanesi hayli dikkat
çekici. Fonda simsiyah minareler; ürkütücü ve soğuk görünüyorlar, adeta silaha benzetilerek
çizilmişler.
Bu minarelerin ruhaniyetle, maneviyatla, huzurla ilgisi yok. Bu
resimdeki minareler bilinçli olarak korkutucu çizilmiş. Gölgeleri bile yok, gölgeden ibaretler.
Önde, kenarda, yine siyahlara
bürünmüş, tepeden tırnağa ka-
Elif Şafak hayranları salonu
doldurdu.
panmış bir kadın duruyor. Ulaşılmaz, sabit, uzak ve tehditkâr
bakıyor. Posterin üzerinde kocaman harflerle “STOP!” yazıyor.
Verilen mesaj gayet net: “Bunlara hayır deyin!”
İsviçre’de haftalarca bu tür mesajlar, böylesine dışlayıcı bir
propaganda yayıldı. Sonunda
halk, posterlerde verilen öğüde
uydu. Aynen öyle yaptı. Minarelere “hayır” dedi. İlginç bir
şekilde en fazla hayır oyları,
Müslümanlar’ın yaşamadığı kantonlardan çıktı. Yani zaten minare yapılma ihtimali son derece
az olan yerlerden, yani zaten
Hıristiyanlar ile Müslümanların
çok daha az temas ettiği bölgelerde.”
Bu satırlar sizce de İsviçre’de
yaşayan pek çoğumuzun duygularını çok yakından ve güzel ifade etmiyor mu?
Elif Safak las in Zürich
Elif Safak hat mit «Ehre» einen Roman über Kulturkonflikte geschrieben. Am Dienstag
las sie in Zürich in Kauflautensaal.
36
27 Mart-3 Nisan
tarihlerinde Basel’de
yapılan dünyanın en
önemli saat fuarına, 40 ülkeden 1500
marka katıldı ve 100
ülkeden 150 bin ziyaretçiyi ağırladı. Sekiz
gün süren fuar sonunda yapılan açıklamada,
katılımcıların ve ziyaretçilerin son derece
memnun kaldıkları
belirtildi.
Baselworld 2014 fuarını
150.000 kişi ziyaret etti
Dünyanın bu alandaki en büyük
fuarı kabul edilen Baselworld, 42’nci defa kapılarını açtı.
Toplamda 40 milyar doları aşan
dünya saat endüstrisinin yüzde
50’den fazlasını kontrol eden
İsviçre, sürekli olarak bu fuarı
öne çıkarıyor. Ne Çin’deki rüşvet skandallarıyla gözden düşen
lüks, ne de Avrupa’nın krizi saat
endüstrisini etkiliyor. Nitekim
2013’te İsviçre’nin saat ihracatı
yüzde 5.6 arttı.
Fuar Yöneticisi François Thiebaud, dünya saat endüstrisinin yüzde 80’inin BaselWorld’de temsil
edildiğini belirtti. 2012’de 23.3
milyar dolar olan İsviçre saat ih-
racatı 2013’de 24.6 milyar dolara çıkmış durumda.
İsviçre saat endüstrisi yüzde 53
ile en yüksek satışını Asya’ya,
peşinden yüzde 31 ile Avrupa ve yüzde 14 ile Amerika’ya
yapmış. Hong Kong’a ihracatın
yüzde 5.6, Çin’e ise yüzde 12.5
düşmesi endişe yaratıyor. Çin’de
lüks ürünlerin rüşvet verilmesi
çok büyük bir toplumsal soruna
yol açmış, Çinli Önder Xi Jinping
yolsuzluk karşıtı kampanya başlatarak neredeyse lüks hediyeleri yasaklamıştı.
Fansız lüks markası Chanel,
tekrar BaselWorld’ün en pahalı
parçasını sundu. Yalnızca 5 adet
üretimi yapılan J12 Tourbillon
Volant’un fiyatı 1 milyon Euro.
18 karat beyaz altın kasalı, 336
pırlanta ile kaplı saate şöhretli
koleksiyonerlerden ilgi olduğu
acıkladı. J12 seramik modellerin
fiyatı ise 300 bin Euro civarında.
Daha çok İsviçre çakılarıyla tanıdığımız aynı zamanda önemli bir
saat üreticisi olan, bugüne kadar
birçok özel model ve seriye imza
atmış Victorinox, Baselworld’ de
yeni saat serisi Inox’un tanıtımını yaptı. Bilindik sınırların çok
daha ötesinde bir dayanıklılık
vadeden yeni Inox serisindeki
modelleri yalnızca saat olarak
nitelemek oldukça zor.
Ömür boyu bileğinizde kalacağını bilerek satın alabileceğiniz
bir saat olan Inox, üretim aşamasında 130 testten geçiyor.
Üstelik bu testler öyle sıradan
testler de değil. Betona atma,
yüksekten düşürme, aşırı soğuk
ve aşırı sıcağa maruz bırakma ve
hatta üzerinden tankla geçme
gibi testlere maruz kalan Inox,
dayanıklıyım diyen rakip saatlere meydan okuyor.
200 metreye kadar su geçirmeyen Inox, -51 ve +71 derece
arası sıcaklıklarda sorunsuz ça-
Fansız lüks markası Chanel, tekrar
BaselWorld’ün en pahalı parçasını
sundu.
lışabiliyor. Saat 12G’ye kadar da
direnç gösteriyor. Saatin kadranı, camı aşağıda kalacak şekilde
tasarlandığından kristal camın
darbelerden etkilenme olasılığı
da azalıyor. Fiyatının ne olacağı
henüz belli olmayan saatin eylül
ayında piyasada olması bekleniyor.
150’000 Besucher an
Baselworld 2014
Rund 150›000 Besucherinnen
und Besucher sind an der Baselworld 2014 verzeichnet
worden. Die weltweit führende Uhren- und Schmuckmesse
ist nach acht Tagen zu Ende
gegangen. «Volle Zufriedenheit» über die Messe und ihre
Geschäftsergebnisse zeigten
laut der Messe die Aussteller.
37
BMW M4
Üstünü Açtı
BMW’nin performanslı modeli M4’ün
sert tavanlı cabriosu New York Otomobil
Fuarı’nda sahneye çıkacak.
BMW, M4 Cabrio’yu resmi olarak duyurdu. 4
Serisi’nin bu performanslı kardeşinin üstü 18
km/s hıza kadar açılabiliyor. 20 saniyeden biraz daha kısa bir sürede karakter değiştiren
M4 Cabrio’nun M gövde kiti onu agresif ve
kaslı yapıyor. M4 Cabrio, Coupe kardeşiyle dış
tasarımda olduğu gibi iç mekanda da benzer
dizayn anlayışına sahip. Spor deri direksiyon
simidi ve spor koltuklar aracın dış tasarımının
verdiği konfor ve sportiflik duygusunu vurguluyor. Yine iç mekanda kontrast dikişler, M vites
kolu ve M logolu kapı eşikleri dikkat çekiyor.
Lexus Sözünü Tuttu
Japon marka yaptığı
açıklamalarda Lexus çatısı
altındaki en güçlü V8’i
üreteceğini iddia ediyordu.
RC F modeli ile artık bu
söylemler iddia olmaktan
çıkıp gerçeğe dönüştü.
Detroit Otomobil Fuarı’nda tanıtılacak olan Lexus’un şuana kadar ürettiği en güçlü V8’i olacak
olan RC F, hem şık tasarımı hem
de teknik verileriyle özellikle
BMW M4’ü gözüne kestirmişe
benziyor.
Kaputunun altındaki 5.0 litrelik
V8 motor, toplam 466 HP güç
üretiyor ve 0-100 km/s hızlan-
masını 4.5 saniyede tamamlayabiliyor. Bu hem lüks hem de
performanslı Japonun maksimum hızı ise 300 km/s olarak
verilmiş. BMW M4’te kullanılan
3.0 litrelik çift turbolu motor ise
430 HP güç üretiyor.
Motoru kadar dış tasarımıyla da
iddialı olan Lexus RC F, agresif
body kitiyle sert ve hırçın bir görüntü veriyor. 19 inçlik alüminyum jantlar da görselliğe katkıda
bulunan en önemli faktörlerden
biri. Araç 80 km/s hızı geçtiğinde ise otomatik açılan spoyler,
aracın yüksek hızlarda yere daha
iyi oturmasına yardım ediyor. İç
mekanda ise Lexus’a özgü şıklık
ilk dikkati çeken nokta olurken,
deri kaplamalar ve alüminyum
öğelerde bolca kullanılmış.
Bentley’nin SUV’u
320 km/s’yi Görecek
rak ediliyor. Bu yeni SUV daha
Bu performanslı cabrionun kaputunun altında
ise coupe kardeşinden de bildiğimiz 3.0 litrelik twin turbo altı silindirli bir ünite bulunuyor.
431 HP üreten bu motor 550 NM tork değerine
sahip. 7 kademeli M çift kavramalı şanzımanla gücünü yere aktaran M4 Cabrio, 0’dan 100
km/s hıza 4.2 saniyede ulaşabiliyor. Aracın 6
ileri manuel şanzımanlı versiyonu ise bu veriyi
0.2 saniye kadar geriye çekiyor. M4 Cabrio’nun
maksimum hızı 250 km/s’de elektronik olarak
sınırlandırılmış.
Comfort, Sport ve Sport+ olmak üzere üç farklı
sürüş seçeneği bulunan araçta Aktif M Diferansiyel ve M ayarlı elektronik direksiyon sistemi
M4 Cabrio’nun ilgi çekici yanları arasında yer
alıyor. Ayrıca seramik M fren kaliperleri yine
otomobilin M jantları arasından göz kırpıyor.
İngiliz marka Bentley’nin önce mart ayındaki Cenevre
tarihindeki ilk SUV’u detay- Otomobil Fuarı’nda tanıtılan
lanmaya devam ediyor. EXP 9 F konsepti üzerine geliş320 km/s hıza genelde süperspor otomobiller ulaşır. Bu
genel düşünceyi yıkacak bir
model, prestijli İngiliz üretici
Bentley’den geliyor. Marka tarihinin ilk SUV’si olacak olan yeni
modelin 320 km/s maksimum hıza ulaşabileceği açıklanıyor. Ayrıca
bu modelin cabrio ve
coupe gibi değişik versiyonlarının da olacağı
yine haberler arasında.
Bir SUV’nin aerodinamik
yapısını göz önünde bulundurulduğunda markanın
nasıl bir yol izleyeceği me-
tirilecek. Porsche Cayenne Turbo gibi çok sıkı bir rakibe karşı
konumlandırılacak olan yeni ve
prestijli SUV’un en az Alman rakibi kadar güçlü hatta ondan da
hızlı olması beklentiler arasında.
39
Cennetten bir köşe Luzern
Nisan ayı, rotamız İsviçre’nin ahşap köprüsü
ve arslanlı anıtıyla ün
salmış, tarihiyle ortaçağ atmosferini yaşatan, doğasıyla da eşsiz
bir manzara keyfi sunan
Luzern.
Alexander Dumas’ın “İsviçre güzel bir istiridye, Luzern de onun
içindeki incidir” diye tanımladığı
Luzern şehri, özellikle yaz sıcaklarından kaçmak ve doğayla iç
içe bir gün geçirmek için İsviçre’nin en çok tercih edilen şehirlerinden biridir.
Chapel Köprüsü
Şehrin ve tarihin en önemli simgelerinden biri olan Chapel köprüsü, 1333 yılında Luzern şehrini
savunma ve gözetleme amacıyla
yapılmıştır. Avrupa’nın en eski
ahşap köprüsü ünvanını taşıyan
köprüde Luzern’nin tarihini anlatan 17.yy’a ait resimler bulunmaktadır. 1993 yılında çıkan
yangında köprünün ve resimlerin
bir çoğu küle dönse de, hasar
giderilerek köprü yeniden inşa
edilmiştir. Luzern’ deyim demenin en önemli ispatı olarak, fotoğraf çekmeyi yada çektirmeyi
unutmayın...
Arslanlı Anıt
Anıt, Chapel köprüsünden sonra
şehrin bir diğer önemli simgesidir. Fransa Kralı XVI. Louis’i koruma görevi yaparken hayatlarını kaybeden İsviçre askerleri için
yapılan bir anıttır. Dünyanın en
etkileyici ve özgün heykeli olarak da bilinir. Anıtı ziyaret edenlerin ilk görüşte etkisine girdiği
heybetli görünüşü ve etkileyici
Chapel Köprüsü
halide bunun kanıtı niteliğindedir. Bu atmosferi deneyimlemek
için, mutlaka anıtı ziyaret etmelisiniz.
Pilatus Dağında Luzern
manzarası
Alp dağlarına özgü dünyanın en
dik tırmanışını yapan dişli trenle Pilatus Dağı’nın zirvesine çıkıp, dağlarla çevrili Luzern gölünün eşsiz manzarına tanıklık
edebilirsiniz. İsteğe göre zirveye tırmanmakta mümkün tabii.
Dinlenmek ve manzaranın tadını çıkarmak için size eşlik eden
restoran ve kafeler mevcutken,
zirvede farklı yönlerden değişik
manzaraları da izleme şansına
sahipsiniz. Bu gezinin özellikle
Nisan-Ekim ayları arasında tercih
edilmesi önerilen bir seçenektir.
Luzern Gölü
Pilatus Dağı
Bir saatlik panaromik ve üç saatlik detaylı tekne turu seçenekleri bulunan Luzern Göl Turunda,
farklı kasabaları gezip, bambaşka manzaralar görebilirsiniz.
Bahar aylarına girdiğimiz bugünlerde, şahit olunabilecek manzarayı düşününce, kulağa çok cazip bir teklif gibi geliyor. Luzern
için ayıracağınız saate göre, size
uygun bir tur seçip bu deneyimi
yaşamanızı öneririm. Renk cümbüşü içinde nereye bakacağınızı
şaşıracağınız müthiş bir manzara
ve turkuaz rengi bir göl. Yeterince huzur verici...
Eski Şehir
Luzern, çok çeşitli alışveriş seçenekleri bulunan tarihi sokakları, göl etrafına sıralanmış rengarenk restoranları ve otelleriyle
yaşayan bir şehir. Meydanlarına
saat kuleleri, eski evler, çeşmeler eşlik ederken, tüm bunların
arkasında şehrin bir bölümünü
kapsayan surlar bulunmaktadır.
Surların arasında bulunan kulelerden bir tanesinin en tepesinde, dünyanın en eski şehir saati
yer alırken, bir diğerinden şehri
neredeyse 360 derece görme
şansına sahipsiniz.
İsviçre’nin belki de en güzel şehirlerinden biri olan Luzern için,
görülmesi gereken şehirlerden
bir tanesi demek yanlış olmaz.
Hazır bahar ayları gelmişken, bu
eşsiz manzaranın tadını çıkarmak ve şehrin tarihine şahitlik
etmek için bu ayki önerim Luzern.
41
Türkiye bu yıl da Eurovision’da yok
1975 yılından 2012 yılına
kadar otuz üç kere finallerde boy gösterdiğimiz
Eurovision müzik yarışmasında bu sene de yer
almayacağız.
Mevcut sistemini ve İspanya,
İtalya, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın elemelere katılmadan direk finalde yer alıyor oluşunu eleştirerek geçtiğimiz sene
Eurovision Şarkı Yarışması’na
katılmayan Türkiye, bu sene de
mevcut sistemin devam etmesinden ötürü yarışmaya katılmayacağını açıkladı.
Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu genel müdürü İbrahim
Şahin, Türkiye’nin mevcut şartlar altında Eurovision Şarkı Yarışması’na geri dönemeyeceğini
bildirdi. Yarı yarıya kombine
edilen jüri / tele oylama sistemi
ve otomatik finalistlerin güncel
durumunun sebep olduğu memnuniyetsizlik yeniden gerekçe
olarak gösterildi.
2014 Eurovision Şarkı
Yarışması
59. Eurovision Şarkı yarışması 10
Mayıs 2014 tarihinde Danimarka’nın başkenti Kopenag’da gerçekleştirilecek. Yarışmaya otuz
yedi ülke katılacak. Yarı finaller
6 ve 8 Mayıs 2014 tarihlerinde,
finali ise 10 Mayıs 2014 tarihinde
gerçekleştirilecek.
Türkiye’nin Eurovision
Tarihi
Türkiye, Eurovision Şarkı Yarışması’na ilk olarak 1975 yılında,
Semiha Yankı’nın seslendirdiği
‘Seninle Bir Dakika’ isimli şarkıyla katılmış ve 3 puan alarak
sonuncu olmuştu. Daha sonraki
senelerde iki kez 0 puanla yarışma sonuncusu olan Türkiye, 90’lı
yıllara kadar sıralamanın sonlarında yer aldı.
1979 yılında Kudüs’te düzenlenen yarışmadan çekilen Türkiye,
dil konusunda özgürlük getirilmesi ve teleoylama sistemine
geçilmesinin ardından daha önceki senelerden daha iyi sonuçlar almaya başladı. 1997 yılında
Şebnem Paker’in ‘Dinle’ isimli
şarkısıyla üçüncü oldu.
Zirveye Sertab Erener
ile çıkıldı.
2003 yılında Erener “Everyway
That I Can” isimli şarkıyla Eurovision Şarkı Yarışması’nda 167
puan ile ülkeye ilk birinciliğini
kazandırdı. O güne kadar çok da
popüler olmayan genç isimleri
Türkçe parçalar ile yarışmaya
gönderen TRT, o yıl radikal bir
kararla Sertab Erener’e teklif
götürdü. Erener, Demir Demirkan
ile ortak besteledikleri “Everyway That I Can” adlı şarkıyla
Riga’daki 48. Eurovision Şarkı Yarışması’nda birinci oldu ve böylece Türkiye, 2004 Eurovision Şarkı
Yarışması’na ev sahipliği yapmış
oldu. Daha sonraki yıllarda Athena, Kenan Doğulu, Hadise, Mor
ve Ötesi gibi gruplarla iyi sayılabilecek dereceler elde eden Türkiye 2010 yılında maNga’nın “We
Could Be The Same” adlı şarkısı
ile zirveye yeniden çok yaklaştı
ve ilk defa ikinciliği kazandırdı.
2011 yılında Yüksek Sadakat ile
yarı finallerde elenen Türkiye,
son olarak 2012 yılında Can Bonomo ile yedinci oldu.
ve Yüksek Sadakat gibi ünlü sanatçılar temsil ederken Semiha
Yankı, Ayşegül Aldinç, Candan
Erçetin, Arzu Ece, Demet Sağıroğlu, İzel, Reyhan Karaca,
Şebnem Paker, Tuba Önal ve Can
Bonomo gibi genç isimler de yarışma sayesinde ünlenmişlerdi.
Eurovision Şarkı Yarışması’nda
Türkiye’yi Nilüfer, Ajda Pekkan,
Neco, maNga, MFÖ, Seyyal Taner, Sibel Tüzün, Kenan Doğulu,
Kayahan, Mor ve Ötesi, Hadise
Türkvizyon Şarkı Yarışması Türk
dünyası ülkeleri arasında düzenlenen ilk ve tek şarkı yarışmasıdır. İlk ayağı 2013’de düzenlenen yarışmaya yirmi dört ülke
katılmıştı. Gecenin birincisi Farid Hasanov’un söylediği ‘Yaşa’
şarkısı ile Azerbaycan olmuştu.
Yarışmanın ikincisi 2014 Türk
Dünyası Kültür Başkenti olarak
kararlaştırılan Kazan’da düzenlenecek. Bu organizasyonun yapılmasındaki ana amaç kültürel
yakınlaşmayı artırmak. Yarışmada dereceye girenler Anka Kuşu
ile ödüllendiriliyor. Maddi bir
ödül verilmiyor.
2003 yılında Sertab Erener “Everyway That I Can” isimli şarkıyla Eurovision
Şarkı Yarışması’nda 167 puan ile ülkeye ilk birinciliğini kazandırdı.
Eurovision’a alternatif
olarak doğan Türkvizyon
Şarkı Yarışması
Yarışma katılımcılarını belirleyen unsur Türkçe konuşmaları.
Türkiye ve Kırgızistan gibi bağımsız devletlerin yanı sıra Tataristan, Altay gibi özerk devletlerin de katılabildiği yarışmada
ayrıca Türk azınlıkların yer aldığı
Ukrayna ve Irak gibi ülkeler de
temsil edilebilmekte.
42
Hoşgeldin
Nisan
NESLİŞAH ÇETİN | n.cetin@pusulaswiss.ch
Nisan ayıyla beraber
gelen güzel havanın
tadını çıkarabileceğimiz günler bizimle.
Işıldayan güneşin yanı
sıra, yeşeren ağaçlar
rengarenk açan çiçekler
bize yepyeni bir enerji
getirdi. Baharın gelmesiyle beraber vitrinlerde öne çıkan renkler
olsa da, bu baharda
kesinlikle her renge yer
var.
Pastel Boya
Toz pembe, pudra, nil yeşili, bebek mavisi,
soluk limon çiçeği gibi tonlarla dolu bu sezon vitrinler. Baharın habercisi çiçekler fütursuzca her yerde, etekler elbiseler pantolonlar gömlekler hatta ayakkabılarda...
Güzel tarafı, günün her saatinde kolayca
kullanılabilecek ve yorumlanabilecek desenler. Benim tavsiyem, desensiz olanları
bir çok parçayla kullandığınız kombinlerde,
desenli olanlarıysa, tek parça olan kombinlerde kullanmak.
Grafik Trendi
Çiçek desenleri dışında bu baharın önde
gelen trendi, grafik desenler. Ne desen
olduğu ya da nasıl sıralandığının önemi olmayan; kare, dikdörtgen gibi şekillerin düzensiz olarak kullanıldığı biraz karmaşıklık
hissi yaratan parçalara alışın. Çünkü her an
bir yerden çıkabilirler. Doğru kullanımlarda
etkisini çok rahat gösterebilecek güce sahipken, tek bir hata da her şeyi altüst edebilme etkisine sahip. Önemli olan nokta,
renklerin uyumunu yakalamak ve düzensizliğe ayak uydurmak.
Açı Farkı
Kısa üstlerin en yakıştığı parçalardan
biri etekler. Formsuz diz altı etek
hareketli bir tavır sergilerken, beyaz
kısa üst onu biraz sakinleştiriyor. Mor
topuklu ayakkabılar ise, ilk ben geldim
diyenlerden!
Geçtiğimiz iki sezonda etkisini göstermiş
diz altı etekler, bu sezonda da yükselen
trend. Kış sezonundan farklı olarak, formları biraz daha A formuna yakın olsa da,
hala 50’lerin moda özelliklerini taşıyor.
Kusurları büyük bir başarıyla kamufle eden
A etekler renklerin canlanması ve sınır tanımayan desen seçenekleriyle bu sezonun
açık ara trend lideri. Her tarza uyarlanabilecek bu parçalar için önerim, eğer minyon hatlara sahipseniz etek uçları daha dar
etekleri tercih etmeye özen gösterin.
Az aslında çoktur
Bu sezon renk cümbüşü ve desen festivalinden hoşlananlara, çok çeşitli bir yelpaze
sunsa da, minimalist ve sade bir stile sahip
43
Renk cümbüşü baharın habercisiydi değil mi,
o zaman bahar geldi diyebiliriz. Renkleri ve
desenleri özgürce kullanmanın sezonu.
Pastel renkler güneşin parıldadığı bu günlerde
enerjimize enerji katıyor. Bebek mavisi, toz
pembe ilk aklımıza gelenler olup, sadık bir
kitleye sahip olsa da, limon rengi ve fıstık
yeşilini de unutmamak gerek.
olanları da unutmadı. Tona ton ceket takımlar, beyaz püsküllü elbiseler öne çıkan yaz
trendlerinden. Bu parçaların öne çıkan özelliği gündüz ve gece için kolayca kombinlenebilmesi. Özellikle zaman problemi olanlar
için bu tarz kült parçalar kurtarıcı. Örneğin,
gündüz tercih ettiğiniz beyaz renk bir elbiseyi Jean ceketle kombinlerken, akşam içinse aksesuarlarla destekleyerek parıltılı bir
ceketle kombinleyebiliriz. Kulağa hoş geliyor
değil mi?
Çok şey anlatan aksesuarlar
Konuşan çantalar, isyankar ayakkabılar, çok
sesli takılar... Kıyafetlerin çığlığını bastırabilecek güce sahip olan aksesuarlar kıyafetler
gibi rengarenk. Sınır tanımayan tasarımcılar
yine yaptı yapacağını! Kızmak yok, çünkü sınır yok! İster karmakarışık desene sahip bir
elbiseyi yine desenli bir çantayla kombinleyin, ister sade bir elbisenin sessizliğini kombinlediğiniz çok sesli ayakkabı ve takılarla
bozun. Yeterki, renk olsun...
Kısa Üstler
Geometrik desenler dışında tercih edilebilecek
bir başka desen çeşidi, geleneksek çizgiler...
Özellikle yeni sezon trendi püsküllü bir çanta
ve yüksek topuklarla kombinlenirse Modern –
geleneksel bir tavır oluşturmuş oluruz.
N
AS
TEM I
Rengarenk
A
PM
Bahar günlerinin tadını çıkarmanız dileğiyle...
LI
Serbestlik!
Bırakın karmaşıklığınıza
rahatlığınız eşlik etsin.
YA
Hayatımıza Jean kavramı girdiğinden
beri, kombinlerimizin vazgeçilmezi
ve dolayısıyla hayatımızda olmazsa
olmazı haline geldi! Renk değiştirdi, boyu kısaldı, İspanyol paça oldu
ve hatta erkek Jean formu kadınlara
uyarlandı. Dahası eskitilmiş bol yırtmaçlı haliyle, son iki sezonun en gözde parçalarından biri oldu. Her tarzı
fenomen olan ve tahtını kimselere
kaptırmayan jeanler, bu sezonda sapasağlam tahtında!
SEZ O
Jean Meselesi
YA
Hemen hemen her yerde karşılaşabileceğiniz, kısa üstler kış sezonunun bize bıraktıklarından. Ne renk olursa olsun her parça
için mükemmel. Özellikle Jean ve eteklerle kombinlendiğin de çok trend bir görüntü
elde edebiliriz. Durduralamayan kısa üst
yükselişi, bir kaç sezon daha devam edecek
gibi gözüküyor.
AMALI
PM
Düşünmeyin!
Kafa yormak için havalar
çok güzel, bırakın
hisleriniz konuşsun.
44
SİNEMA
Lal
Cemal ve Süleyman 1970' li yılların Çukurovası'nda, Antakya'nın küçük bir köyünde
yaşayan iki iyi arkadaştır. En büyük ortak
noktaları sıradan mahalle oyunları yerine,
yeni maceralara atılmak olan bu ikili mahalledeki çocuklara kendilerini ispat etmek
için cesaret isteyen bir yolculuğa çıkarlar.
Adana’ya gidip “Endişe” adlı filmini bu
kentte çeken Yılmaz Güney’in fotoğrafını
çekmeyi hedef edinirler! Yaya halde ve üstelik ellerindeki fotoğraf makinesi de çalıntı olan bu iki kafadar
genç, Antakya ile Adana arasındaki vadilerde, yepyeni insanlar
tanıyarak yollarına devam ederler. Yolları yeni hayatlarla ve
yüzlerle kesişince maceraları da yeni bir boyut kazanacaktır.
Semir Aslanyürek'in senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği
yapımda, iki genci Ata Murat Kalkan ve Erdal Sarı canlandırırken, onlara kadroda Erkan Can, Gürkan Uygun, Emre Altuğ ve
Asiye Dinçsoy gibi deneyimli isimler eşlik ediyor.
Vizyon Tarihi:
Yapımı
:
Tür
:
Yönetmen :
Oyuncular :
Senaryo
Yapımcı
25 Nisan 2014
2013 – Türkiye
Dramatik Komedi
Semir Aslanyürek
Erkan Can, Erdal Sarı, Ata Murat Kalkan, Gürkan
Uygun, Emre Altuğ, Asiye Dinçsoy, Derya Uçar,
Feride Çetin
: Semir Aslanyürek
: Yusuf Aslanyürek
Meleklerin
Mucizesi
Geçmişin gölgelerinden kurtulamayan ve
kendini bir türlü affedemeyen Hakan'ın
sıkıntılarla örülü hayatı, bir meleğin
hayatına girmesi sonrasında mucizelerle
tanıklık etmeye ve hızla değişmeye başlar.
Nur Türkşen'in yapımcılığını üstlenip senaryosunu Alev Toprakoğlu Uzma ile birlikte
yazdığı, en son Peri Masalı filmiyle kamera
arkasına geçen Biray Dalkıran'ın yönetmenliğini yaptığı film,
romantik komedi türünde. Başrollerini Hakan Türkşen ile Gaye
Gürsel'in paylaştığı filmin oyuncu kadrosunda Ayşen Gruda,
Altan Erkekli ve Cem Kılıç gibi isimler yer alıyor.
Vizyon Tarihi: 4 Nisan 2014
Yapımı
: 2014 – Türkiye
Tür
: Romantik, Komedi
Yönetmen :Biray Dalkıran
Oyuncular :Altan Erkekli, Ayşen Gruda, Hakan Türkşen,
Gaye Gürsel, Cem Kılıç, Dilek Serbest, Yıldız
Asyalı, Ferdi Atuner
Senaryo
:Nur Türkşen, Alev Toprakoğlu Uzma
Yapımcı
:Nur Türkşen
İtirazım Var
Selam Bulut, bir zamanlar antropolijiyle
ilgilenmiş eski bir boksör, şimdilerdeyse
sıradışı bir imamdır. Bir gün görevli olduğu
camide bir cinayetin işlenmesi hayatını
değiştirir. Cinayet, polisin pek ilgisini
çekmeyince tüm işler Selman Bulut'a kalır.
İmam, kendi bildiği yöntemlerle bu cinayeti
aydınlatmaya karar verir... 'İtirazım Var',
en son 'Sen Aydınlatırsın Geceyi' filmiyle
kamera arkasına geçen ve televizyonda Ben
de Özledim dizisiyle izleyici karşısına çıkan
Onur Ünlü'nün son sinema projesi. Başrolünde Serkan Keskin'in
yer aldığı polisiye türündeki filmin senaryosu ve yönetmenliği
Onur Ünlü'ye ait. Diğer rollerde ise Hazal Kaya, Büşra Pekin,
Öner Erkan ve Osman Sonant gibi isimler bulunuyor.
Vizyon Tarihi:
Yapımı
:
Tür
:
Yönetmen :
Oyuncular :
Senaryo
Yapımcı
18 Nisan 2014
2014 – Türkiye
Polisiye, Komedi
Onur Ünlü
Hazan Kaya, Serkan Keskin, Büşra Pekin, Öner
Erkan, Osman Sonant, Serdar Orçin, Özgür
Çevik, Umut Kurt
: Onur Ünlü
: U10 Film
Aşk Oyunu
Aslen Bolu Mengenli olan Cevat, İstanbul'daki bir İtalyan restoranında profesyonel aşçılık yaparak hayatını kazanmaktadır.
Babası Ekrem'i bir süre önce kaybetmiş olan
Cevat, bir gece onu rüyasında görür. Ekrem,
oğlu Cevat'a Galatasaray'ın oynayacağı gelecek maç ve şampiyonluğa giden yol için bazı
tüyolar verir. Cevat hemen ertesinde arkadaşlarını toplayıp işe koyulur. Ancak Cevat
ve arkadaşlarının planlarında hiç olmayan
bir olay başlarına gelecek; bu olay genç aşçıyı, hayatı ve ilişkisi
arasında kalacağı bir maceraya sürükleyecektir... Senaryosunu
Umut Yüksel ve Ezgi Yüksel’in birlikte yazdığı, yönetmenliğini
ise Umut Yüksel üstlendiği komedi türündeki filmin başrolünde
Kemal Uçar yer alırken, oyuncu kadrosunda kendisine Pınar
Göktaş, Lemi Filozof, Dilşah Demir, Bahtiyar Engin ve televizyonun renkli simaları olan Suzan Kardeş ile Ali İhsan Varol gibi
pek çok başarılı isim eşlik ediyor.
Vizyon Tarihi:
Yapımı
:
Tür
:
Yönetmen :
Oyuncular :
Senaryo
Yapımcı
4 Nisan 2014
2014 – Türkiye
Komedi, Romantik
Umut Yüksel
Kemal Uçar, Pınar Göktaş, Lemi Filozof, Dilşah
Demir, Bahtiyar Engin, Suzan Kardeş, Ali İhsan
Varol, Faruk Akgören
: Ezgi Yüksel, Umut Yüksel
: Ezgi Yüksel, Umut Yüksel
45
Nazan Öncel'den
“Bazı Şeyler”
Türk Pop Müziği’nin sevilen isimlerinden
Nazan Öncel, yeni albümü “Bazı Şeyler” ile
müzik marketlerde yerini aldı.
2011 yılında yayınlanan bir önceki
albümü Hayvan' dan sonra uzun bir
süre ortalıkta görünmeyen sanatçı,
2014 yılının Mart ayında yeni albümü
“Bazı Şeyler” ile sessizliğini bozdu.
DMC etiketiyle sunulan albümün çıkış
şarkısı “Hadi O zaman”da Megastar
Tarkan ile düet yapan başarılı sanatçı, albümdeki tüm şarkıların söz ve
müziklerine imza attı.
2013'te en çok indirilen
şarkılar listesinde
birinciliği Gülşen aldı
Sadece “Hadi O Zaman” ile değil, diğer tüm şarkılar ile övgüyü hak eden
Nazan Öncel, albümde yine kendisine özgü havayı oldukça iyi yansıtıyor.
“Bazı Şeyler”i Ekim 2011’de kaybettiği annesi Raziye Hekim’e ithaf ettiğini söyleyen sanatçı, yeni albümüyle onu bekleyen hayranlarının
özlemini dindiriyor.
Uzun bir aradan sonra müziğe dönen
Umay Umay'ın, son zamanların başarılı sanatçılarından Cem Adrian ile birlikte hazırladıkları düet albümleri,
"Cam Havli" 3 Nisan’da müzik severlerle buluştu.
2013’te dijital ortamda en çok dinlenen şarkılar ve albümler belli
oldu. Listeye süpriz isimler girerken, zirvede Gülşen'in 'Yatcaz Kalkcaz' şarkısı yer aldı.
2013’te dijitalde en çok dinlenen
Türkçe şarkılar ve albümler belli oldu.
TTNet Müzik, Turkcell, Avea ve Vodafone olmak üzere bütün müzik platformlarından indirilen şarkılar toplanarak ulaşılan rakamlara göre listenin
bir numarası söz ve müziği Gülşen’e
ait ‘Yatcaz Kalkcaz’ şarkısı olurken,
listenin en dikkat çekici şarkısı ise
ikinci sırasındaki, söz ve müziği Cengiz
Erdem’e ait, Oğuz Berkay Fidan’ın seslendirdiği ‘Olmuyor’ isimli parça oldu.
formlarda oldukça yüksek bir paya
ulaşmıştır. Bu istatistiklerde de net bir
şekilde görülmektedir bu katkıyı sağlayan tüm eser sahiplerimizi kutlarım
2014 yılında da aynı başarının tekrarlanacağına inancım sonsuzdur."
İşte o liste;
1- Gülşen - Yatcaz Kalkcaz
(Söz - Müzik: Gülşen)
2- Oğuz Berkay Fidan - Olmuyor
(Söz - Müzik: Cengiz Erdem)
Yalın, Tarkan, Gülşen gibi meşhur isimlerin yer aldığı listenin sürpriz isimlerinden bir diğeri ise Emre Kaya idi. Söz
ve müziği kendine ait "Teşekkür Ederim" adlı şarkısıyla Kaya listede dokuzuncu sırada yer aldı.
Sonucu değerlendiren MSG Başkanı
Garo Mafyan ise şu açıklamayı yaptı:
"Dünya Müzik sektöründe gelişen ve
değişen müzik satış kanallarını Türkiye'de uyguladık. Türkiye'de yıllardır lisansladığımız Turcell müzik, TTnet Müzik, Avea Müzik, Fizy gibi Türk
şirketlerinin yanında geçtiğimiz yıl
I-Tunes, Spotify, Deezer gibi Uluslararası dijital müzik platformlarıyla anlaşmalar yaptık. Bunların sayısı daha
artacak. Msg, temsil ettiği güçlü ve
popüler güncel repertuarla bu plat-
3- Gülşen - Kardan Adam
(Söz - Müzik: Gülşen)
4- Rafet El Roman - Kalbine Sürgün
(Söz - Müzik: Gökhan Güneş)
5- Sertab Erener - İyileşiyorum
(Söz: Tuğran Sarıbay, Özgen Akçetin /
Müzik: Sezen Aksu)
6- Tarkan - Firuze
(Söz: Aysel Gürel, Sezen Aksu / Müzik:
Atilla Özdemiroğlu)
7- Gökhan Özen – Budala
(Söz – Müzik: Gökhan Özen)
8- Yalın - Keyfi Yolunda Aşkı Sonunda
(Söz - Müzik: Yalın)
9- Hande Yener - Ya ya ya
(Söz - Müzik: Berksan)
10- Emre Kaya - Teşekkür Ederim
(Söz - Müzik: Emre Kaya)
Umay Umay ve
Cem Adrian
DokuzSekiz Müzik etiketiyle yayınlanan albümde 7 şarkı yer alıyor. Umay Umay’ın uzun
yıllardan sonra tekrar müzik dünyasına dönüş
albümü olma özelliği taşıyan "Cam Havli" Cem
Adrian’ın ise 8. albümü. Tüm şarkıların söz,
müzik ve düzenlemelerinin Cem Adrian’a ait
olduğu albümün ilk video klibi "Anlat Onlara"
Mehmet Kızılay tarafından çekildi. Düet albümün yapımcılığını ise Cem Adrian üstlendi.
Rahatsız edici bir alt yapıcı olduğu için daha
da mükemmelleşen çıkış şarkısı "Anlat Onlara"
şimdiden dinleyicilerin beğenisini kazandı.
46
Nisan
Etkinlik
Zürih
Basel
22. 04.2014
21.02.2014 – 27.04.2014
Sechseläutenplatz’da Kutlama
Daros Latinamerica Koleksiyonu
22 - 27 Nisan tarihleri arası Sechseläutenplatz’ın açılışı için Zürih Belediyesi büyük bir kutlama düzenliyor. Kutlamada ünlü
müzisyenler, caz ve opera severleri mutlu ediyorlar. Film severler bir İsviçre film galasına katılıyor. Dahası, yerli ve yabancı
gruplar genç konser izleyicilerini etkiliyorlar. Sanatçı grupları,
palyaçolar ve Knie sirkinin develeri çocukları eğlendiriyor. Tüm
etkinlikler için giriş ücretsiz.
Daros Latinamerica dünyanın en önde gelen Latin Amerika
Çağdaş Sanat koleksiyonlarından bir tanesi olarak Fondation
Beyeler’e konuk oluyor. Sergi, ziyaretçileri Latin Amerika’nın
farklı sanat eserlerinin arasında bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.
Müze her gün 10:00 - 18:00 saatleri arasında, Çarşamba günü
ise 10:00 – 20:00 saatleri arasında tüm ziyaretçilere açık. Giriş
ücreti farklı yaş guruplarına göre 6 CHF – 25 CHF arası değişiyor.
Sechseläutenplatz. Tram 2/4/5/8/9/11/15 bis "Bellevue"; S-Bahn bis
"Stadelhofen". www.platzfaescht.ch
24.04.2014
Doğaçlama Tiyatro
Tiyatro grubu "Improsant" izleyicileri spontan gelişen, senaryosu olmayan ve daha önce prova yapılmamış bir tiyatro oyunu
ile etkiliyor. Büyüleyici dünyalara yol açmak için her zaman en
iyi, güzel ve yaratıcı hikayeyi arıyorlar. Saat 20:00' da ve giriş
ücretsiz. Ayrıca isteyenler bağış da yapabilir.
Jenseits im Viadukt, Bogen 11/12. Viaduktstrasse 65. Tram 13/17 bis
"Dammweg"; Tram 4 oder Bus 33/72 bis "Schiffbau". www.jenseitsimviadukt.ch
25.04.2014
Domates Fidesi Pazarı
Bu eşsiz pazarda 50’nin üzerinde farklı domates fidesi bulunuyor. Meraklıları balkon yada bahçeleri için fideler satın alıyorlar. Onuncu yıl dönümü sebebiyle yemekli ve müzikli süpriz bir
program yer alıyor. Cuma 14:00-19:00, Cumartesi 09:00-13:00
saatleri arasında.
Adres; Stadtgärtnerei. Sackzelg 27. Bus 33/67 bis „Sackzelg“. www.
stadt-zuerich.ch
28.04.2014
Zürih’de Sechseläuten
Bu geleneksel ilkbahar kutlamasında renkli bir geçit yer alıyor.
Kutlamaların zirvesinde (18:00) Bellevue’deki büyük meydanda
"Böögg" adı verilen yapay bir kardan adam ateşe verilecek. Atlılar ateş etrafında dört nala at sürecekler. Ardından katılımcılar
yanlarında getirdikleri sosisleri közde pişirecekler. Geçit saat
15’de başlıyor.
Rota: Bürkliplatz - Bahnhofstrasse – Uraniabrücke – Limmatquai Adres;Sechseläutenplatz. www.sechselaeuten.ch
Adres; Fondation Beyeler Baselstrasse 101 4125 Riehen Tram 6 Haltstelle Fondation Beyeler www.fondationbeyeler.ch
17.04.2014 – 21.04.2014
15. Uluslararası Tango Festivali
Bu yıl The Volkshaus Basel’de gerçekleşecek olan Tango Festivali ilgilenen deneyimli deneyimsiz tüm ziyaretçiler için dersler
ve atölye çalışmaları sunuyor. Kapılarını ziyaretçilere tüm gün
boyunca açacak olan festival 5 gün sürecek ve tango ile çeşitli
etkinliklere katılabileceksiniz. Her etkinlik için ayrı fiyatlandırma vardır, lütfen web sitesini ziyaret ediniz.
Adres; Volkshaus Basel, Rebgasse 12 4058 Basel, Tram 6/8/14 Haltestelle Claraplatz www.tangobasel.ch
25.04.2014 – 10.05.2014
Jazzfestival Basel 2014
Festival süresince Basel şehri Caz Dünyası’nın merkezi oluyor.
Genç yeteneklerden, efsane isimlere kadar bir çok müzisyen
Basel’de buluşuyor. Şehrin genelinde farklı mekanda gerçekleşecek olan festivalle ilgili fiyat ve program bilgisini http://
www.offbeat-concert.ch/konzerte sitesinde bulabilirsiniz.
12.04.2014 – 19.10.2014
Paul Chan Sergisi
Çağdaş sanatın en yaratıcı ve özgün eserlerini sergilemek için
Basel’e gelen sanatçı bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük
sergisini gerçekleştirecek. Schaulager’de 6 ay sürecek olan sergi Pazartesi hariç haftanın her günü kapılarını ziyaretçilerine
açıyor. Normal 18.- CHF, indirimli 12.- CHF
Adres; Schaulager, Ruchfeldstrasse 19, 4142 Münchenstein - Basel,
Tram 11 Haltstelle Schaulager www.schaulager.org
MACA
1
1-5 ARALIK 2012 ZAMAN
47
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
1
mrünü
vücukım –
me. 4.
beyaz,
lı birak. 7.
tkı. 8.
Suçu
soyluuşu –
Şen’in
ar da
KKTC
metaı). 15.
tı. 16.
gun –
eri bir
n ad –
– En
siksiz,
üzüm
2
3
4
5
6
7
8
9
10
34 BULMACA
34 BULMACA
34 BULMACA
34 BULMACA
34 BULMACA
34 BULMACA
ZİHNİ GÖKTAY
11
12
rta. 2.
şidi –
gesi –
okulu
enk –
kulağı
derecü. 9.
zıldığı
llarla
l rene. 12.
nlamlı
rak –
etni –
– Azla
üce –
özü –
Dingil
Binek
si. 20.
13
14
15
16
17
18
19
20
KARE BULMACA
1
SOLDAN SA⁄A
1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü
yatakta geçiren. 2. Ülkü, mefkûre – Mutluluk – İnsan vücudunun dış yüzü – Rüzgâr. 3. Kötüleme – Giyside takım –
Sağgörü – Ayrılırken birbirine selam ve sağlık dileme. 4.
Bayağı,
1 sıradan
2 – Kokulu
3 bir kahve
4 türü5– İlâç. 5.
6 İki yüzü7 beyaz,8
kapsız yorgan – Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı birlik – Pullu, eti beğenilen bir balık – Geçirimsiz yağlı toprak. 7.
1Bir yapı malzemesi – İşverenin maddi olarak batması, batkı. 8.
SOLDAN SA⁄A
Genişlik – Kuzey Atlantik Paktı – Tatlı bir besin maddesi – Suçu
1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü
yatakta geçiren. 2. Ülkü, mefkûre – Mutluluk – İnsan vücu2bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soyluluk unvanı. 10. Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu –
dunun dış yüzü – Rüzgâr. 3. Kötüleme – Giyside takım –
Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in
Sağgörü – Ayrılırken birbirine selam ve sağlık dileme. 4.
3bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar da
Bayağı,
1 sıradan
2 – Kokulu
3 bir kahve
4 türü5– İlâç. 5.
6 İki yüzü7 beyaz,8
9
10
11
12
13
14
15
16
okul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC
kapsız yorgan – Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı birSOL
DAN
SA⁄A
Cumhurbaşkanı)
–
Bir
soru
takısı.
14.
İki
ya
da
daha
çok
metalik – Pullu, eti beğenilen bir balık – Geçirimsiz yağlı toprak. 7.
4
1Bir yapı malzemesi – İşverenin maddi olarak batması, batkı. 8.
SOLDAN SA⁄A
1. Resimdeki
tiyatro
sanatçımız
– Hastalık
nedeniyle
ömrünü
lin
karışmasıyla
oluşan
katı karışım
– Şimşek
(halk ağzı).
15.
yatakta geçiren.
Ülkü,
mefkûre –bir
Mutluluk
– İnsan
vücu1. Resimdeki tiyatro sanatçımız – Hastalık nedeniyle ömrünü
Dönemeç
– Necip2.Fazıl
Kısakürek’in
şiiri – Çok
karşıtı.
16.
Genişlik – Kuzey Atlantik Paktı – Tatlı bir besin maddesi – Suçu
5
dununiçidış– yüzü
Kötüleme
Giysidedurgun
takım ––
yatakta geçiren. 2. Ülkü, mefkûre – Mutluluk – İnsan vücuAvuç
Bilgin– –Rüzgâr.
Kulak 3.iltihabı.
17. –Sessiz,
2bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soyluSağgörü –kıyısında
Ayrılırken
birbirine
ve Kırık
sağlık
dileme.bir
4.
dunun dış yüzü – Rüzgâr. 3. Kötüleme – Giyside takım –
Kızıldeniz
bir ülke
– Dişiselam
deve. 18.
kemikleri
luk unvanı. 10. Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu –
Bayağı,
sıradan
– Kokulu
bir kahve
türü5nesnelere
– İlâç. 5.
yüzü
Sağgörü – Ayrılırken birbirine selam ve sağlık dileme. 4.
ad – 8
Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in
1tutmaya
2 yarayan
3 tahta
4gibi düz
6 İkiverilen
7 beyaz,
6arada
3
kapsız yorgan
Bir ısıtma
aracı – Adet.
6. En küçük
silâhlı
Bayağı, sıradan – Kokulu bir kahve türü – İlâç. 5. İki yüzü beyaz,
Avrupa’da
bir –ülke
– Yanardağ
püskürtüsü
– Sanat
– birEn
bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar da
lik – Pullu,
eti beğenilen
balık
– Geçirimsiz
yağlı
7.
kapsız yorgan – Bir ısıtma aracı – Adet. 6. En küçük silâhlı birgelişmiş
röntgen
tekniği.bir19.
Asya’da
bir ülke
– toprak.
Eksiksiz,
okul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC
1
SOL
DAN
SA⁄A
7bütün
Bir yapı– malzemesi
– İşverenin
maddi
olarak
8.
lik – Pullu, eti beğenilen bir balık – Geçirimsiz yağlı toprak. 7.
Favori – Zaman
bildiren
alet.
20. batması,
Dut veyabatkı.
üzüm
4Cumhurbaşkanı) – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok meta1. Resimdeki
tiyatro
sanatçımız
– Hastalık
nedeniyle
ömrünü
Genişlik––Küçük
Kuzey mağara
Atlantik –Paktı
– Tatlı
bir–besin
maddesi – Suçu
Bir yapı malzemesi – İşverenin maddi olarak batması, batkı. 8.
kurusu
Artvin
ilçesi
Bir nota.
lin
karışmasıyla
oluşan
katı karışım
– Şimşek
(halk ağzı).
15.
yatakta geçiren.
Ülkü,
mefkûre – bir
Mutluluk
– İnsan
vücuGenişlik – Kuzey Atlantik Paktı – Tatlı bir besin maddesi – Suçu
Dönemeç
– Necip2.Fazıl
Kısakürek’in
şiiri – Çok
karşıtı.
16.
2bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soylu8
5Avuç
dununiçidış– yüzü
Kötüleme
Giysidedurgun
takım –
lukKA
unvanı.
10.AfiA⁄IYA
Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu –
bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soyluBilgin– –Rüzgâr.
Kulak 3.iltihabı.
17. –Sessiz,
YU
RIDAN
Sağgörü –kıyısında
Ayrılırken
birbirine
ve Kırık
sağlık
dileme. bir
4.
Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in
luk unvanı. 10. Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu –
Kızıldeniz
bir ülke
– Dişiselam
deve. 18.
kemikleri
1.
Avrupalıların
Cem Sultan’a verdikleri ad – Gıda – Orta. 2.
3bir filmi. 12. Mevzu
Bayağı,
sıradan
– Kokulu
bir kahve
türü5nesnelere
– İlâç. 5.
yüzü
– Lâhza
– Ahlâkbilimi.
13. Osmanlılar
Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in
ad –8 9
1tutmaya
2 yarayan
3 tahta
4gibi düz
6 İkiverilen
7 beyaz,
9 – Piston
10
12 3.
13
14
15 çeşidi
16da
6arada
Fikir
–11
Psikoloji.
Kantaşı
– Börülce
–
kapsız yorgan
Bir ısıtma
aracı – Adet.
6. En küçük
silâhlı– birokul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC
bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar da
Avrupa’da
bir– ülke
– Yanardağ
püskürtüsü
– Sanat
En
Geminin saatteki hızını ölçen alet. 4. Sodyumun simgesi –
lik
–
Pullu,
eti
beğenilen
bir
balık
–
Geçirimsiz
yağlı
toprak.
7.
Cumhurbaşkanı)
–
Bir
soru
takısı.
14.
İki
ya
da
daha
çok
metaokul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC
gelişmiş röntgen tekniği. 19. Asya’da bir ülke – Eksiksiz,
4Limon rengi – Bilgiçlik taslayan – Bilim. 5. İptidai – Kokulu
10
1bütün
SOLDAN SA⁄A – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok meta7
Bir yapı–malzemesi
– İşverenin
maddi
olarak
8.
lin karışmasıyla oluşan katı karışım – Şimşek (halk ağzı). 15.
Cumhurbaşkanı)
Favori – Zaman
bildiren
alet.
20. batması,
Dut veyabatkı.
üzüm
bitki – Çıkış yeri, kaynak – Bizmutun simgesi. 6. Bir renk –
Genişlik––Küçük
Kuzey mağara
Atlantik Paktı
– Tatlı
bir–besin
maddesi – Suçu
1. Resimdeki
tiyatro
sanatçımız
– Hastalık
nedeniyle
ömrünü
Dönemeç – Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiiri – Çok karşıtı. 16.
lin
karışmasıyla
oluşan
katı karışım
– Şimşek
(halk ağzı).
15.
kurusu
– Artvin
ilçesi
Bir nota.
Güvence parası – Tahıl yığını. 7. Burun boşluğu ile orta kulağı
5
yatakta geçiren.
Ülkü,
mefkûre – bir
Mutluluk
– İnsan
vücuAvuç içi – Bilgin – Kulak iltihabı. 17. Sessiz, durgun –
Dönemeç
– Necip2.Fazıl
Kısakürek’in
şiiri – Çok
karşıtı.
16.
2bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soylu- 11birleştiren
8
yol – Sıhhat. 8. Kiloamper (kısa) – Judoda derelukKA
unvanı.
10.AfiA⁄IYA
Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu –
dununiçidış– yüzü
Kötüleme
Giysidedurgun
takım –
Kızıldeniz kıyısında bir ülke – Dişi deve. 18. Kırık kemikleri bir
Avuç
Bilgin– –Rüzgâr.
Kulak 3.iltihabı.
17. –Sessiz,
YU
RIDAN
celere verilen san – Bir işe harcanan beden ve kafa gücü. 9.
Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in
Sağgörü –kıyısında
Ayrılırken
ve Kırık
sağlıkkemikleri
dileme. bir
4.
arada tutmaya yarayan tahta gibi düz nesnelere verilen ad –
Kızıldeniz
bir birbirine
ülke – Dişiselam
deve. 18.
6
12Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı
Avrupalıların Cem Sultan’a verdikleri ad – Gıda – Orta. 2.
3
91.
bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza
Osmanlılar
Bayağı,tutmaya
sıradan yarayan
– Kokulutahta
bir kahve
– İlâç. 5. İkiverilen
yüzü beyaz,
Avrupa’da
birKülke –RYanardağ
– SanatE– En
arada
gibi türü
düz nesnelere
ad –
D –3.Ahlâkbilimi.
DKantaşıÖ – 13.
N
E da– D levha
İ– Artırma
O püskürtüsü
N 10. Ü
- Tunus’un plâka
işareti.
Etrafı yollarla
Fikir – Piston –SPsikoloji.
Börülce
çeşidi
okul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC
kapsız yorgan
Bir ısıtma
aracı – Adet.
6. En küçük
silâhlı– birgelişmiş röntgen tekniği. 19. Asya’da bir ülke – Eksiksiz,
Avrupa’da
bir– ülke
– Yanardağ
püskürtüsü
– Sanat
En
Belirlenmiş
arsalar
topluluğu
–
Müstahkem
mevki
– Bol renGeminin saatteki hızını ölçen alet. 4. Sodyumun simgesi –
7bütün – Favori – Zaman bildiren alet. 20. Dut veya
Cumhurbaşkanı) – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok metalik – Pullu,röntgen
eti beğenilen
bir19.
balık
– Geçirimsiz
yağlı– toprak.
7.
üzüm
gelişmiş
tekniği.
Asya’da
bir ülke
Eksiksiz,
13
4
10Limon rengi – Bilgiçlik taslayan – Bilim. 5. İptidai – Kokulu
kli bir kelebek türü. 11. Solak – Orta Amerika’da bir ülke. 12.
L
U
M
İ
R
P
S
İ
İ
N
N
lin karışmasıyla oluşan
katı karışım
–A
Şimşek (halk
ağzı).
15. A kurusu
Bir yapı–malzemesi
– İşverenin
maddialet.
olarak
8.
– Küçük
mağara
– Artvin
ilçesiE– Bir nota.
bütün
Favori – Zaman
bildiren
20.batması,
Dut veyabatkı.
üzüm
Et suyu,
ve
kızarmış
ekmekle
yapılan
bir
yemek
–
Anlamlı
bitki – Çıkış yeri, kaynak – Bizmutun simgesi. 6. Bir renk –
ZİHNİ GÖKTAY
Dönemeç – Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiiri – Çok karşıtı. 16.
Genişlik––Küçük
Kuzey Atlantik
– Tatlı
bir –besin
maddesi – Suçu
kurusu
mağara Paktı
– Artvin
ilçesi
Bir nota.
8işaret, parola. 13. Sergen – Selin getirdiği çamurlu toprak –
parası – Tahıl yığını. 7. Burun boşluğu ile orta kulağı
14
5Güvence
11
Avuç içi – Bilgin – Kulak iltihabı. 17. Sessiz, durgun –
bağışlama. 9. Tartışmalı grup toplantısı– Avrupa’da bir soyluYU
KA
İsim.
14.
Küçük,
ufakG
tefek şeyler
birleştiren yol – A
Sıhhat.Z8. Kiloamper
(kısa)
–
Judoda
dereN deve.A18. KırıkNkemikleri
K bir Ş
ARIDAN
MAfiA⁄IYA
I – Bir
E filmin İyazılı metni
U –
Kızıldeniz kıyısında bir ülke – Dişi
luk
unvanı.
10.AfiA⁄IYA
Yapma, etme – Uçmayan, koşucu devekuşu –
YUKA
RIDAN
1. Avrupalıların
Cemyeşil
Sultan’a
verdikleri
ad – Gıda
– Orta.
2.
Baston.
15. Cevizin
kabuğu
– Fenerbahçe
(kısa)
– Azla
celere verilen san – Bir işe harcanan beden ve kafa gücü. 9.
9
arada
tutmaya
yarayan
tahta
gibi
düz
nesnelere
verilen
ad
–
Yankı. 11. Bir gösterme sözü – Duman karası – Şener Şen’in
15yetinen.
6Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı
12
Fikir – Piston
Psikoloji.
3. Kantaşı
– Börülce
16. Şan,– şöhret
– Kayakta
yarışma
türü – çeşidi
Yüce ––
1. Avrupalıların Cem Sultan’a verdikleri ad – Gıda – Orta. 2.
Avrupa’da bir ülke
–
Yanardağ
püskürtüsü
–
Sanat
–
En
bir filmi. 12. Mevzu – Lâhza – Ahlâkbilimi. 13. Osmanlılar da
Y plâka
N işareti.
A 10. U
Y
A Başlıca
F içeceğimiz.
Z hızını
K Motor
U simgesi
L ––
Geminin
saatteki
ölçenZalet.
4.ZSodyumun
Fikir – Piston – Psikoloji. 3. Kantaşı – Börülce çeşidi –
17.
güç birimi
– Telefon
sözü
levha – Artırma Z
- Tunus’un
Etrafı yollarla
gelişmiş röntgen tekniği. 19. Asya’da bir ülke – Eksiksiz,
okul kitaplarının genel adı – “… Denktaş” (rahmetli KKTC
10Avrupa
Limon Futbol
rengi –Birliği
Bilgiçlik
taslayan
– bir
Bilim.
5. İptidai
Geminin saatteki hızını ölçen alet. 4. Sodyumun simgesi –
– Unla
yapılan
çorba.
18. Aza– –Kokulu
Dingil
Belirlenmiş arsalar topluluğu – Müstahkem mevki – Bol ren16
7
Cumhurbaşkanı) – Bir soru takısı. 14. İki ya da daha çok meta13bütün – Favori – Zaman bildiren alet. 20. Dut veya üzüm
kaynak
Bizmutun
simgesi.
6. Bir–renk
Limon rengi – Bilgiçlik taslayan – Bilim. 5. İptidai – Kokulu
Musikimizde
kabı.
19.M
Uygar
Binek–
kli bir kelebek türü.
11. Solak –K
Orta Amerika’da
R bir ülke.
L 12. A –bitki
E– Çıkış yeri,
Abir makam
E ––Askerin
U su Y
V
kurusu – Küçük O
mağaraN
– Artvin ilçesiD
– Bir nota.
lin karışmasıyla oluşan katı karışım – Şimşek (halk ağzı). 15.
Güvence– parası
– Tahıllüks
yığını.
7. Burun
boşluğu ilesimgesi.
orta kulağı
bitki – Çıkış yeri, kaynak – Bizmutun simgesi. 6. Bir renk –
Uzun, geniş
otomobil
– Paramızın
20.
Et suyu, ve kızarmış ekmekle yapılan bir yemek – Anlamlı
11hayvanı
Dönemeç – Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiiri – Çok karşıtı. 16.
17
8işaret, parola. 13. Sergen – Selin getirdiği çamurlu toprak –
birleştiren
yol – Sıhhat.
(kısa)
Judoda dereGüvence parası – Tahıl yığını. 7. Burun boşluğu ile orta kulağı
Asaf
Halet Çelebi’nin
eseri8.–Kiloamper
Bir bilim dalı
– At–yavrusu.
14
Avuç içi – Bilgin – Kulak iltihabı. 17. Sessiz, durgun –
YU
KA
RI
DAN
AfiA⁄IYA
beden
veKkafa gücü.
I şeyler
Z – BirI filmin Iyazılı metni
U – B celere
L verilenRsan – Bir
L işe harcanan
V
I
A 9.
birleştiren yol – Sıhhat. 8. Kiloamper (kısa) – Judoda dereİsim. 14. Küçük, K
ufak tefek
Kızıldeniz kıyısında bir ülke – Dişi deve. 18. Kırık kemikleri bir
12Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı
1. Avrupalıların
Cemyeşil
Sultan’a
verdikleri
ad – Gıda
– Orta.
2.
celere verilen san – Bir işe harcanan beden ve kafa gücü. 9.
15. Cevizin
kabuğu
– Fenerbahçe
(kısa)
– Azla
18
9Baston.
arada tutmaya yarayan tahta gibi düz nesnelere verilen ad –
15
Fikir – Piston
Psikoloji.
3. Kantaşı
– Börülce
levha – Artırma - Tunus’un plâka işareti. 10. Etrafı yollarla
Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı
yetinen.
16. Şan,– şöhret
– Kayakta
yarışma
türü –çeşidi
Yüce –
Avrupa’da bir ülke – Yanardağ püskürtüsü – Sanat – En
R simgesi
İ – T Belirlenmiş
E
A topluluğu
Ç
Ş– Müstahkem
O mevki
A – BolNrenGemininiçeceğimiz.
saattekiİhızını
ölçen
alet.
4.TSodyumun
arsalar
levha – Artırma - Tunus’un plâka işareti. 10. Etrafı yollarla
Başlıca
17.A
Motor K
güç birimi
– Telefon
sözü
gelişmiş röntgen tekniği. 19. Asya’da bir ülke – Eksiksiz,
13
19kli bir kelebek türü. 11. Solak – Orta Amerika’da bir ülke. 12.
10Avrupa
Limon rengi
Bilgiçlik
taslayan
– Bilim.
5. İptidai
Belirlenmiş arsalar topluluğu – Müstahkem mevki – Bol renFutbol–Birliği
– Unla
yapılan
bir çorba.
18. Aza– –Kokulu
Dingil
16
bütün – Favori – Zaman bildiren alet. 20. Dut veya üzüm
– Çıkış yeri,
kaynak
Bizmutun
simgesi.
6. Bir–renk
ve kızarmış
kli bir kelebek türü. 11. Solak – Orta Amerika’da bir ülke. 12.
–bitki
Musikimizde
birLmakam
kabı.
19.E
Uygar
Binek
GÖKTAY
K–– Askerin
T suG
I – Ç Et suyu,
JZİHNİ
K
AekmekleByapılanUbir yemek
N – Anlamlı
S
kurusu – Küçük mağara – Artvin ilçesi – Bir nota.
Güvence–parası
Tahıllüks
yığını.
7. Burun
boşluğu ilesimgesi.
orta kulağı
– Selin
çamurlu
–Ş
Et suyu,KARE
ve kızarmış
ekmekle yapılan bir yemek – Anlamlı
hayvanı
Uzun, –geniş
otomobil
– Paramızın
20.
14işaret, parola. 13. Sergen
E
M
L getirdiği
K
M
S toprak
H
20
BULMACA
11
17Asaf
birleştiren
yol
–
Sıhhat.
8.
Kiloamper
(kısa)
–
Judoda
dereİsim.
14.
Küçük,
ufak
tefek
şeyler
–
Bir
filmin
yazılı
metni
işaret, parola.
13.
Sergen
–
Selin
getirdiği
çamurlu
toprak
–
Halet
Çelebi’nin
eseri
–
Bir
bilim
dalı
–
At
yavrusu.
I T R İ
A L A M A N A
A B– E
SOLDAN SAĞA
YUKA14.
RI1.DAN
AfiA⁄IYA
G– Bir Iişe harcanan
R A
Y 9. A Baston.
H 15. Cevizin
L yeşil
N
YA (kısa)
beden veDkafa gücü.
–V Azla
İsim.
Küçük,
ufak– tefek
şeyler
– Bir
filmin– Ten
yazılı
metni
– – Kat celere verilen san
KS A kabuğu
R O
A V – AFenerbahçe
N A
L AN
E R
Zihni Göktay
Kötürüm.
2. İdeal
– Saadet
– Yel.
3. Zem
15yetinen. 16. Şan, Kşöhret
12
1. Avrupalıların
Sultan’a
verdikleri
–– Kalorifer
Orta.
2. – Tane.
–R Yüce
Baston.
Cevizin
yeşil
kabuğu
– Fenerbahçe
(kısa)
– Azla
İ B –A Kayakta
R
K yarışma
U L A türü
K
A Y–
–15.
Basiret
–Cem
Veda.
4. Alelâde
– Arabika
–ad
Em.–5.Gıda
Mitil
18Hastanelerde hastaların günlük ilâç ve yemeklerinin yazıldığı
6.
Tim
–
Sinarit
–
Kil.
7.
Beton
–
İflâs.
8.
En
–
NATO
–
Bal
Af.
9.
A
T
A
M
A
N
H
A
L
A
S
levha
–
Artırma
Tunus’un
plâka
işareti.
10.
Etrafı
yollarla
Fikir – Piston
– şöhret
Psikoloji.
3. Kantaşı
– Börülce
Başlıca içeceğimiz. 17. Motor güç birimi – Telefon sözü – E
yetinen.
16. Şan,
– Kayakta
yarışma
türü –çeşidi
Yüce –
KARE BULMACA
KARE BULMACA
Ş
Tasavvuf
yolculuğu
B
E
S
V
E
R
E
A
Y
Damalı
kumaş
Y
S
Edebiyat
(kısa)
E
R
Avro
Koca
E
K Ü
O
D
O
S
T
Asker
Çocuk
öyküsü
S
Ü
E
M E
L
L
A
Bozukluk
Ü
Uyanık
Bir üzüm
türü
S
A
K
R
A
R
Hafriyat
A
L
I
K
Z
Ana musluk
Z
A
A
V
A
Z
K
A
Kahramanmaraş’ta ilçe
I
I
N
A
Yaylı at
arabası
Yolcu evi
Yemin
Cezayir’de
nehir
N
T
Dalgalı Akım
(kısa)
Bulaşıcı
D
A
A
S
I
L
Bir ırk
Astatın
simgesi
A
R
İ
A
R
I
K
3
A
T
Tantalın
simgesi
SÖZCÜK AVI
ÇÖZÜMLER
Tesir
Ayna
Üstteki klasik
dini müzik
bestekârı
Fas’ın
başkenti
Yanardağ
püskürtüsü
Yasa
Su
İlkel su taşıtı
Takma ad
Sahip
olunan şey
Değerli
tespih taşı
Tasavvufta
yüksek olan
zatlar
İri taneli
bezelye
Hattatların
kâğıt cilası
İşitme
organı
Demiryolu
Bir süs
bitkisi
Çirkin
Erkek
unvanı
Trabzon’da
bir ilçe
Malın elden
ele geçmesi
Asker
yemeği
İnce, nazik
ITRİ
Kötülük
Saçma,
boş söz
Büyük kayık
1
Erkek
unvanı
A
4
Damalı
kumaş
Bir nota
Kazak
başkanı
Kurtuluş
Koca
Kâinat
Değiş tokuş
Edebiyat
(kısa)
9
1-5
5
6
17
71
1
82
93 9
KARE BULMACA
SUDOKU ÇÖZÜMLER‹
Kötülük
3
KARE BULMACA
KARE BULMACA
H
2
4
10
1-5
5
11
6
12
17
7
13
8
14
9
15
10
16
11
17
12
18
13
19
14
20
15
16
17
Tasavvuf
yolculuğu
S
18
E
Y
R
1