Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 1 Türk tarihinde bilinen ilk topluluk İskitlerdir. Bilinen İlk Türk kadın hükümdarı İskitlerin Hükümdarı Tomris Hatun’dur. • Hunlar, Avrupa’da devlet kurmayı başaran ilk Türk topluluğudur. • Hunlar, tarihte ilk defa bütün Türkleri bir bayrak altında toplamışlardır. • Orta Asya Türklerinin bir tek bayrak altında topladıkları ikinci dönem Göktürkler dönemidir. • Hunlar ve Avarlar, Avrupa’nın siyasal ve etnik yapısında doğrudan değişikliğe yol açmıştır. • II.Göktürk devleti; Karluk, Basmil ve Uygur Türk boylarının ayaklanması ile yıkılmışlardır. • Orhun kitabelerinin bir yüzü Göktürk alfabesi, diğer yüzü ise Çince yazılmıştır. • Orhun Kitabelerinde Çin’e karşı verilen bağımsızlık mücadelesi anlatılır. Kağan millete hesap verir. Devletin ve halkın karşılıklı olarak görevleri belirtilir. Ayrıca Türk medeniyeti ve yasaları hakkında bilgi verir. Bu nedenle Göktürklerde “sosyal devlet” anlayışı olduğu görülür. • Sanat anlayışları Manastır, Saray yapımı ve bunların iç donanımı biçiminde gelişen Türk devleti Uygurlardır. • Uygurlar, Göktürklerin yıkılmasından sonra Orta Asya’da Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından Ötüken bölgesinde kurulmuştur. Daha sonra Karabalgasun (Ordubalıg) başkent yapılmıştır. • Sarı Uygurlar(Kansu Uygur Devleti) Çin’de yer alan Kansu bölgesinde kurulmuşlardır. Hiçbir zaman tam bağımsız olmayan Sarı Uygurlar, Moğollar tarafından yıkılmışlardır. • Turfan Uygurları günümüzde Çin’de bulunan Sincan Uygur Özerk bölgesinde yaşamaktadırlar. • Uygurlar, yazılı hukuk kuralları oluşturan ilk Türk devletidir. • Uygurlar, ciltçilik, minyatür, tezhip alanında eserler bırakan ilk Türk devletidir. • Uygurlar, Gök Tanrı inancını ilk kez terk eden Türk devletidir. • Uygurlar, Orta Asya’daki Türk devletlerinden uygarlık alanında en ileridir. • Uygurlar, İlk kez kütüphane kuran Türk devletidir. • Uygurlar, Moğolların Türkleşmesine katkı yapmışlardır. • Uygurlar, Karabalgasun Yazıtları’nı bırakmışlardır. • Türklerde ilk kez Uygurlar hukuk kurallarını yazılı hale getirmişlerdir. • Uygurların hukuk kurallarını yazılı hale getirmeleri, halkın kira, borç, alım‐satım gibi konularda sözleşme yapmaları hukuk konusunda ileri olduklarının kanıtıdır. • Avarlar (Juan Juanlar), İlk kez İstanbul’u kuşatan Türk Boyu olmuşlardır. Bir kez kendileri, bir kez de Sasanilerle birlikte kuşatmalarına rağmen sonuç alamamışlardır. • Avarlar, yaklaşık 200 yıl boyunca Orta ve Doğu Avrupa’daki Slav topluluklarını askerlik ve teşkilatlanma konusunda etkilemişlerdir. Zamanla kalabalık Slav toplulukları içerisinde asimile olmuşlardır. • Avarlar, İran’daki Sasanilerle birlikte 2 defa İstanbul’u kuşatmışlardır. (619‐629) • Peçenekler, Anadolunun Türkleşmesi sırasında Balkanlarda Bizans'la mücadele etmiş, İzmir'de büyük bir beylik kuran Çaka Bey ile ittifak yapıp İstanbul'u kuşatmışlar; fakat Bizans’ın entrikaları sonucu diğer bir Türk boyu olan Kıpçaklarla 1053 de Lavinyon savaşını yapmışlardır bu savaşın en önemli özelliği ise bir imha savaşı olmasıdır. Yani bu savaşta her iki tarafta birbirini yok etmeye çalışmıştır. Daha sonra ise Kıpçaklar Balkanlara hakim olmuşdur. • Kırgızlar, Sadece Orta Asya’da egemenlik kurmuşlardır. Orta Asya’da egemenlik kuran son Türk boyu olmuşlardır. Dünyanın en uzun destanı Manas • Hazarlar, Hz. Osman zamanında İslam ordularının kuzeye ilerleyişini durdurmuşlardır. Böylece Kafkasların ve Rus Bozkırlarının Müslümanlaşmasına engel olmuşlardır. • Hazarlar, ilk Türk‐Müslüman savaşlarını yapmışlardır. • Hazarlar, Türk boyları içinde tek tanrılı inanç sistemini benimseyen ilk boy olmuşlardır. • Hazar ülkesinde davalar; İki Müslüman, iki Hıristiyan, iki Musevi ve bir Şamanist üyeden oluşan yedi kişilik hakimler kurulu tarafından görülürdü. • Karluklar, II.Göktürk devleti tarafından yıkılmışlardır. • Karluklar, İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boyudur. Talas savaşında Arapları destekleyerek kazanmalarını sağlamışlardır. İlk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlıların kuruluşunda etkili olmuşlardır. • Türgişler, Uygurlardan sonra yerleşik hayata geçen ikinci Türk topluluğudur. Müslümanlara karşı en çok onlar direnmiş ve İslamiyet’in Orta Asya’da yayılmasına engel olmuşlardır. • Kendi adına para bastıran ilk Türgiş hükümdarı Bağa Tarkan’dır. • Tuna Bulgarları, Tuna Nehri çevresinde kurulmuşlardır ve İstanbul’u kuşatmışlardır. Daha sonra Hıristiyanlığı benimseyerek milli benliklerini kaybetmişlerdir. • İtil (Volga) Bulgarları, İtil Nehri çevresinde kurulmuşlardır. X.yy.da İslamiyeti kabul etmişlerdir. Altınordu devleti tarafından yıkılmışlardır. • Kumanlar (Kıpçaklar), Karahitayların baskısı sonucu batıya göç etmişlerdir. Doğu Avrupa’ya yerleşerek Ruslarla mücadele etmişlerdir. • Sibirler (Sabirler), önceleri Asya Hun devletine bağlı olarak yaşarken Avarlar’ın baskısı sonucu Doğu Avrupa’ya yerleşmişlerdir. Bizanslılar ve Sasanilerle mücadele etmişlerdir. Bugün Asya’nın kuzeyindeki topraklar için kullanılan Sibirya adı Sabirlerden gelmektedir. • Tarihte bilinen büyük Türk devletleri Oğuzlar tarafından kurulmuştur. • Türk boyları içerisinde en aktif ve en etkili boy Oğuzlardır. • Oğuzlar (Uzlar), En kalabalık Türk boyudurlar. 24 boy. Devlet kurma yetenekleri en gelişmiş Türk boyu olan Oğuzlar; Selçuklular ve Osmanlılar gibi önemli devletlerin • • www.soruyurdu.com kuruluşunu sağlamışlardır. Ayrıca Malazgirt Savaşı’nda Bizans ordusunda Peçenekler ile birlikte paralı askerlik yaparken Selçuklu ordusuna katılarak kazanmalarını sağlamışlardır. Kumanlar (Kıpçaklar) ile yapmış oldukları mücadeleler Dede Korkut Hikayeleri’nin konusu olmuştur. • Oğuzların yerleşik yaşama geçmelerini sağlayan en önemli etken İslamiyet’i kabul etmeleridir. • İslamiyet öncesi Türk hükümdar unvanları: Kağan, Han, Hakan, Şanyü, İdikut, İlteber. • İslamiyet öncesinde, hükümdar töre adı verilen geleneklere dayalı yazısız hukuk kurallarına uymak koşulu ile ülkeyi yönetebilirdi. Yani hükümdar asla sınırsız bir yetkiye sahip değildi. • Devlet ikili yönetim anlayışı ile sağ‐sol, doğu‐batı, kuzey‐güney gibi bölümlere ayrılarak idare edilirdi. Kağan kutsal sayılan Doğu’da oturur diğer tarafta Yabgu unvanlı yönetici bulunurdu. • Devlet yönetiminde hükümdarın en büyük yardımcısı Vezir idi. • Örgin: Taht • Otağ: Hükümdar çadırı • Tuğ: Sancak • Buyruk: Bakan • Agılıg: Hazine görevlisi • İç buyruk: Saray işleriyle ilgili bakan • Tangaç: Damgacı • Subaşı: Ordu komutanı • Şad: Hükümdarın büyük oğlu • Katun (Hatun): Hükümdar eşi • Toygun: Toy ve kurultaya katılma hakkına sahip olanlara verilen ad. • Tarkan, apa: Saray görevlisi • Tekin: Hükümdarın erkek çocukları • Bitigci: Katip • Yargucı: Tercüman, elçi, yargıç • Türklerin Orta Asya’da yaşadıkları bölgelerin doğal sınırlarla korunmuş olmaması ve dış tehditlerin sürekli olarak var olması askerlik alanında güçlenmelerine neden olmuştur. • Eski Türkler öldükten sonra yaşama inanırlardı. Bu yüzden ölenler kişisel eşyaları ile birlikte Kurgan denilen anıt mezarlara gömülürlerdi. MÖ VII.yy.a ait olan Kazakistan’da Alma Ata yakınlarında Isık Gölü civarında bulunan Esik Kurganı oldukça önemlidir. Büyük ölçüde İskitlere ait olduğu kabul edilen Kurgan’da çok sayıda altın eşya, seramik kaplar, tahta kaşıklar, gümüş kupa ve gümüş çanaklar çıkarılmıştır. Bu eşyalar içerisinde en önemlisi Altın Adam dır. • Ayrıca Altay dağlarında bulunan Hunlara ait olduğu varsayılan Pazırık Kurganı da önemlidir. Bu Kurgan’da dünyanın en eski halısı olarak kabul edilen Pazırık Halısı çıkarılmıştır. Dokuma sanatının şaheseri olarak kabul edilmiştir. • Türklerde yazı kültürünün geç başlaması nedeni ile Türk tarihine ait ilk bilgilere Çin, İran, Bizans, Rus ve Arap kaynaklarında rastlanmaktadır. • Temeli İslamiyet Öncesi Döneme Dayanan Sanat Dalları: Mimari, Resim, Müzik, Heykel, Minyatür, Tezhip, Fresk, Vitray, Duvar Resmi, Ciltçilik, Dokuma sanatı, Maden sanatı • Türklerde Uygurlarla Birlikte Görülen Gelişmeler: Yazılı hukuk, mimari, Tarım, Fresk, Duvar resmi, Tezhip, Kağıt ve Matbaa, Minyatür, Ciltçilik, Vitray • Türklerin Yerleşik Yaşama Geçmesinin Kanıtları: Tarım, Mimari, Sulama kanalları, Duvar resmi, Fresk, Vitray • Tezhip: Kitap süsleme sanatıdır. • Minyatür: Kitap sayfalarının alt, üst ve kenar boşluklarına çizilen perspektiften uzak küçük resimlerdir. • Fresk (Fresko): Duvara sürülen yaş alçı sıva üzerine yapılan süsleme sanatıdır. • Vitray: Renkli cam parçalarının birleştirilmesi ile oluşturulan süsleme sanatıdır. • Göçebe yaşam bilimsel ve kültürel gelişmelere engel değildir. Ayrıca devletlerin kısa ömürlü olmasına da sebep sayılmaz. • Sanat ve ticaret göçebe yaşamda da faaliyet sahası içerisindedir. • 1040’da Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılan Karahanlıların Doğu koluna Karahitaylar; Batı koluna ise Selçuklular ve Harzemşahlar son vermiştir. (1212) • Karahanlılar; Buhara, Kaşgar, Semerkant, Talas, Fergana gibi şehirleri ilim ve kültür merkezi haline getirmiştir. • Divan‐ı Lügat‐it Türk, Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılmıştır. • İhşidler (Akşitler), İslamiyet’in kutsal yeri olan Hicaz’ı egemenlik altına alan ilk Türk devleti olmuşlardır. Fatimiler tarafından yıkılmıştır. • Büyük Selçuklu Devleti, Oğuzların Üçoklar kolunun Kınık boyundandrlar. • Dandanakan Savaşı (1040): Tuğrul ve Çağrı Beylerin Gaznelilere karşı kazandığı savaştır. Bu savaşın sebebi; Selçukluların Gaznelilere ait Horasan bölgesine yerleşerek yurt edinmek istemeleridir. • Selçuklular, Çağrı Bey’in 1018 yıllarında Anadolu’ya yaptığı keşif akınları ile Anadolu’yu tanıma imkanı bulmuş devletin kuruluşundan sonra ise yurt edinme amaçlı fetihlere girişmiştir. Bu amaca yönelik ilk büyük savaş Pasinler Savaşıdır. • Pasinler Savaşı (1048): Selçukluların Bizans’a ve onlara bağlı Gürcülere karşı kazandığı ilk büyük savaştır. • Halifenin siyasi yetkilerini Tuğrul Bey’e vermesi ile ilk kez din ve devlet işleri birbirinden ayrılmıştır. • Alparslan, Kafkas ve Gürcistan yöresine seferler düzenlemiş; Kars ve Ani kaleleri alınmıştır. Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 2 Malazgirt Savaşı (1071): Türkiye Tarihi başlamış ve Anadolu’nun kapısı Türklere açılmıştır. • Katvan Savaşı (1141): B.Selçuklu, Moğollara yenilerek yıkılma sürecine girmiş ve 1157 yılında Sultan Sencer’in ölümüyle yıkılmıştır. • Selçukluların Yıkılması ile Ortaya Çıkan Devletler: İran‐Horasan Selçukluları, Suriye Selçukluları, Kirman Selçukluları, Anadolu Selçukluları. • Selçukluların Yıkılması ile Ortaya Çıkan Atabeylikler: Şam’da Böriler, Musul’da Zengiler, Fars’ta Salgurlular, Azerbaycan’da İl‐Denizliler, Erbil’de Beg‐Teginoğulları. • Büyük Selçuklular’da İslamiyet öncesi dönemde görülen ülkeyi yönetme yetkisinin tanrı tarafından verilmesi (Kut Anlayışı) devam etmiştir. • Büyük Selçuklular devlet teşkilatını oluştururken Abbasileri ve Gaznelileri örnek almışlardır. Hükümdarlar halife tarafından onaylanır ve adına hutbe okutulurdu. Buna da Menşur denirdi. • Türk İslam devletlerinde hükümdarlık ve bağımsızlık sembolleri: • Hutbe okutmak, Para bastırmak (sikke), Taht, Bayrak (alem), Hilat (giysi), Asa, Çetr (saltanat şemsiyesi), Nevbet (büyük davul), Tuğ, Tuğra • Selçuklular, ülkeyi eyaletlere ayırarak yönetmişlerdir. • Melik: Büyük eyaletlerin başına Melik adı verilen aile mensupları Atabeylerle birlikte tayin edilirdi. • Şıhne (Şahne): Askeri valiler • Amid: Sivil valiler • Muhtesip: Belediye işlerinden sorumlu • Amiller: Şehir ve kasabaların mali işlerinden sorumlu • Subası: Şehirlerin güvenlik ve asayişinden sorumlu • Bistegani: Masrafları devlet tarafından karşılanan orduya denir. 3 ayda bir maaş verilirdi. • İkta sistemi ilk kez Hz. Ömer zamanında uygulanmıştır. • Guleman‐ı Saray (Guleman‐ı Hassa) ordusu: Osmanlılarda Kapıkulu Ordusuna örnek olmuştur. • İkta Ordusu (Elayet ord, .Sipahi ord.), Osmanlılarda Tımarlı Sipahi ordusuna örnek olmuştur. • Atabey’in Osmanlılarda karşılığı Lala. • Selçuklularda, Divan işleri Büyük Divanda (Divan‐ı Saltanat) görüşülürdü. Divanda sultan ve vezirden başka Müşrif, Müstevfi ve Ariz adı verilen görevliler de yer alırdı. • İkta Arazi, Osmanlılarda Dirlik Sistemine (Tımar Sistemine) örnek olmuştur. • Selçuklularda bilim dili Arapça, resmi yazışma dili Farsça, gündelik konuşma dili ise Türkçe olmuştur. • Vezir Nizamülmülk, Bağdat’da Nizamiye Medresesi açmıştır. Ayrıca Siyasetname adlı eseri ile hükümdarlara devlet yönetimi ile ilgili bilgiler vermiştir. • Türkler tarih boyunca 12 Hayvanlı Türk takvimi, Takvim‐i Celali, Hicri Takvim, Rumi Takvim ve Miladi Takvim kullanmışlardır. www.soruyurdu.com • Türk‐İslam Dünyasında Yetişen Bazı Bilim Adamları Matematik, Fizik, • Pozitif bilimler onunla başlamış. astronomi, mantık, • Bilimleri ilk kez sınıflandırmış. psikoloji, siyaset • Batıda Alfarabius adı ile tanınmış. alanında eserler • Eserleri Latinceye tercüme edilmiş. • Aristo mantığını en iyi yorumladığı için vermiş İkinci Öğretmen (Muallim‐i Sani) lakabını almış. Biruni Astronomi, • Enlem ve boylamları hesaplamış. (973‐1051) matematik, • Coğrafyanın Türk‐İslam Dünyasında coğrafya, felsefe bilim haline gelmesine hizmet etmiş. İbni Sina Tıp, Felsefe • Batıda Avicenna adı ile tanınmıştır. (982‐1037) • Kanun adlı tıp kitabı Batı dillerine çevrilerek üniversitelerde okutulmuştur. • Hipokrat’tan sonra tıbbın ikinci babası olarak kabul edilmiş ve Tıbbın Hükümdarı diye anılmıştır. Harezmi Matematik, Matematikte sıfır rakamı ilk kez Harezmi (788‐850) Astronomi ve tarafından kullanılmıştır. coğrafya Uluğ Bey Astronomi, • Aynı zamanda önemli bir devlet (1394‐1449) Matematik adamıdır. Timur’un torunudur. • Heyet cetveli ile yıldızların fihristini yapmıştır. • En önemli eseri, Uluğ Bey Zeyci’dir. (Zeyic, yıldızların konum ve hareketlerini gösteren cetveldir.) İbni Rüşt Felsefe, Tıp, • Pozitif bilime çok önem vermiş. (1126‐1198) Astronomi • Rönesansın doğmasında etkili olmuş. • Skolastik düşünceyi sarsmıştır. Er Razi Kimyager • Sülfirik Asidi bulmuştur. (1149‐1210) Farabi (870‐950) • İlk Türk‐İslam devletlerinde en fazla gelişme gösteren güzel sanat dalı mimaridir. Karahanlılar Tolunoğulları Gazneliler Büyük Selçuklu Devleti Bazı Türk‐İslam Devletlerinde Önemli Mimari Eserler Ayşe Bibi Türbesi Tolunoğlu Camii Zafer Kuleleri, Mahmut Bendi Mescid‐i Cuma, Gülpayagan Camii, Zavere Camii, Diyarbakır Ulu Cami, Mescid‐i Cami (Kazvin), Nizamiye Medresesi. Kümbed‐i Ali, Cihil Duhteran, Herrekan Kümbetleri, Demavent Kümbetleri, Kübet‐i Surh. Sultan Sencer Türbesi, Tuğrul Bey Türbesi, Hoca Ahmet Yesevi Türbesi, İmam‐ı Gazali Türbesi. Kervansarayların ilk örnekleri Karahanlılar tarafından yaptırılan Ribat’lardı. Ribat, sınır boylarına yaptırılan kalelere denirdi. Daha sonra bu kaleler kervanların barınma yeri olarak hizmet vermiş ve kervansaraylara örnek olmuştur. • Hıttin (Hattin Savaşı (1187): Eyyubiler, 1.Haçlı seferleri sırasında Fatimiler tarafından kaybedilen Kudüs’ü geri almışlardır. 3. ve daha sonraki Haçlı seferlerine neden olmuşlardır. • Eyyubiler, 1250 yılında Kölemen ordu komutanlarından Aybey tarafından yıkılarak yerine Memlükler Devleti kurulmuştur. • Memlükler’in kurucusu İzzeddin Aybey’dir. Veraset sistemleri diğer Türk devletlerinden farkldır. • Ayn Calut Savaşı (1240): Memlükler, Moğolları bu savaşta mağlup ederek Avrupa’nın ileride bir Moğol istilası altına girmesini önlemişlerdir. • Memlüklerin, Mısır’da önemli mimari eserlerinden bazıları: Sultan Kayıtbay Camii, Sultan Hasan Camii ve Sultan Kalavun Camiidir. • Memlükler(Kölemenler), 1517 yılında Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından yıkılmışlardır (Ridaniye Savaşı). • Mısır’da kurulan Türk devletlerinden Tolunoğulları, Akşitler, Eyyubiler, Memlükler’in yanı sıra Osmanlılar da Mısır’da egemen olmuşlardır. • Babürler (1504‐1858): Hindistan’da Timur’un torunlarından Babür Şah tarafından kurulmuştur. Hindistan’da siyasi birliği ilk kez sağlayan devlet olmuşlardır. Ayrıca bu dönemde dünyanın yedi harikasından Tac Mahal yapılmıştır. • Babür hükümdarı Şah Cihan 'ın ölen eşi Mümtaz Mahal için yaptırdığı bu anıt mezarın yapımında İstanbul'dan gönderilen Osmanlı mimarları Mehmet İsa Efendi, İsmail Efendi ve Hattat Settar Efendi de çalışmıştır. • Halen devam etmekte olan Türkiye Tarihi 5 döneme ayrılmaktadır. 1. İlk Anadolu Türk Beylikleri dönemi 2. Anadolu Selçuklu Devleti 3. Anadolu Türk Beylikleri Dönemi 4. Osmanlı İmparatorluğu Dönemi 5. Türkiye Cumhuriyeti Dönemi • Danişmendoğulları, Anadolu’da ilk medrese (Yağıbasan Medresesi) açan ve ilk para bastıran beyliktir. • Artukoğulları, 3 kol halinde gelişmişlerdir. (Hasankeyf (Hısn‐ı Keyfa) kolu, Mardin Kolu, Harput Kolu. • Artuklulara ait eserler: Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Hasankeyf Köprüsü, Malabadi Köprüsü, Haburman Köprüsü, Deve Geçidi Köprüsü, Dunaysu, Köprüsü ve Ambarçay Köprüsü Artuklulara aittir. • Bu beyliklerin yanı sıra Anadolu’da kurulan beylikler; • Sökmenoğulları (Ahlat ve Van Gölü), • Dilmaçoğulları (Bitlis) • Çubukoğulları (Harput) • Yınaloğulları (Diyarbakır) • Tanrıvermişoğulları (Efes) • Konya, hem A.Selçukluların hem de Karamanoğulları beyliğinin başkenti olmuştur. • Miryokefalon Savaşı (1176): II.Kılıçarslan Dönemi’nde Bizans mağlup edilerek Anadolu kesin ve ebedi olarak bir Türk yurdu olmuştur. • A.Selçuklu zamanında, Antalya, Alanya, Sinop Limanları ve Karadeniz'in kuzeyinde yer alan Suğdak ticaret merkezi alınarak denizcilik ve ticarette önemli gelişmeler sağlanmıştır. • Yassıçemen Savaşı (1230): A.Selçuklu, Harzemşahlar Devleti’ne son vermiştir. • Kösedağ Savaşı (1243): 1240 yılında çıkan Baba İshak isyanından sonra Moğol istilası başlamış. A.Selçuklu, Moğollar ile yaptığı savaşı kaybetmiş. 1308 yılında Sultan II.Mesut’un ölümü ile A.Selçuklu yıkılmış. • Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu’da siyasi birlik bozulmuş, Beylikler Dönemi denilen dönem başlamıştır. • A.SELÇUKLU DEVLETİNİN DAĞILMASIYLA KURULAN BEYLİKLER • Aydınoğulları, Aydın, İzmir ve çevresinde kurulmuştur. Denizcilik alanında en ileri giden beylik olmuşlardır. • Karesioğulları, Balıkesir, Çanakkale ve çevresinde kurulmuştur. Aynı zamanda denizci olan Karesioğulları, Osmanlıların yıktığı ilk beyliktir. • Saruhanoğulları, Manisa ve çevresinde kurulmuş denizci bir beyliktir. • Candaroğulları (İsfendiyaroğulları), Kastamonu ve Sinop çevresinde kurulmuş denizci bir beyliktir. • Menteşeoğulları, Muğla ve çevresinde kurulmuş denizci bir beyliktir. • Hamitoğulları, Eğirdir ve Antalya çevresinde kurulmuş denizci bir beyliktir. • Germiyanoğulları, Kütahya ve çevresinde kurulmuştur. Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 3 Eşrefoğulları, Beyşehir ve çevresinde kurulmuştur. Sahipataoğulları, Afyon ve çevresinde kurulmuştur. • İnançoğulları, Denizli ve çevresinde kurulmuştur. • Ramazanoğulları, Adana ve çevresinde kurulmuştur. • Osmanoğulları, Söğüt, Domaniç ve çevresinde kurulmuştur. • Eretna Beyliği, Sivas merkez olmak üzere, Orta Anadolu’da kurulmuştur. • Kadı Burhaneddin Beyliği, Eretna beyliğinin yerine kurulmuştur. • Karamanoğulları, Konya ve Karaman yöresinde kurulmuştur. Kendilerini Selçukluların Anadolu’daki tek varisi gördüklerinden Osmanlılarla en fazla mücadele eden beylik olmuştur. ilk defa Anadolu’da Türkçe’yi resmi dil olarak kullanmıştır. • A.Selçuklu Devleti’nde de önemli devlet işlerinin görüşüldüğü “Büyük Divan (Divan‐ı Saltanat)” ve diğer divanlar bulunurdu. • Büyük Divan: Çoğunlukla vezir, ara sıra hükümdar başkanlık ederdi. İnşa, Arz ,İşraf, İstifa divanlarının başkanlarıyla pervane gibi görevliler Büyük Divan’ın üyeleriydi. Üyelerin dışında divanda katipler ve tercümanlar bulunurdu. Devlet işleriyle ilgili alınan kararlar divan defterine yazılırdı. Divanın güvenliğini Emir‐i Şemşir denilen kişiler sağlardı. Büyük divan yaptığı işlerle günümüzde bakanlar kuruluna benzerdi. • Niyabet‐i Saltanat: Hükümdarın yokluğunda devlet işlerini yürüten divan. • Anadolu Selçuklularında ülke vilayetlere ayrılmıştır. 1. Meliklerin yönettiği vilayetler: Hükümdara bağlı idi. Meliklerin yanında tecrübeli devlet adamları olan Atabeyler görev yapardı. 2. Merkeze bağlı vilayetler: Başında Subaşılar bulunurdu. 3. Sınırında bulunan vilayetler (Uç beylikler): Başında Uç beyi ve Valiler görev yapardı. Sınırları korumakla görevliydiler. Gaza ve cihad anlayışı ile yarı bağımsız şekilde idare edilirlerdi. A.Selçuklu devletinin zayıflaması ile uç beylikler bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Muhtesip: A.Selçuklularda belediye işlerine bakardı. Şıhne: A.Selçuklularında önemli şehir merkezlerinde bulunan askeri valilerdir. Bunlar güvenlik ve zabıta işlerine bakarlardı. Mirliva: Hükümdarın temsilcilerinden biri. Siyasi otoriteyi sağlamakla görevliydi. Kadılar: Hükümdarın temsilcilerinden diğeri. Yargı işlerine bakardı. Hazine‐i Amire: Devletin bütün gelirlerinin konulduğu devlet hazinesidir. Hazine‐i Hassa: Hükümdarın kendine ait olan iç hazinedir. Loncalar: Günümüzün Esnaf ve Sanatkarlar Cemiyetine benzer. Darüşşifalar: A.Selçuklularında hastaların tedavisi için yapılmıştır. İlki Gevher Nesibe Şifahanesi Kayseri’de kurulmuş. • İlk Türk donanması Çaka Bey tarafından kuruldu (1081). • A.Selçuklu devletinde resmi yazışma dili ve edebiyat dili Farsça, bilim dili ve eğitim dili Arapça, Halkın konuşma dili ise Türkçe’dir. • Halk Edebiyatı: Kırşehirli Şeyh Ahmet Gülşehri, Aşık Paşa • Tasavvuf Edebiyatı: Mevlana Celaleddin Rumi, Ahmet Fakih, Şeyyad Hamza • Halk Tasavvufu (Milli Tasavvuf): Yunus Emre (eserleri: Divan, Risaletü’n Nushiyye) • Divan Edebiyatı: Hoca Dehhani, Germiyanlı Ahmedi • Tıp: Hacı Paşa • Tarih: İbn‐i Bibi, Kerimüddin Aksarayi, Ravendi • Felsefe, Fizik: Abdüllatif • Sanat alanında mimari oldukça ileridir. • Mimari eserlerin süslemesinde: Ahşap, alçı, çini, taş, mermer • Süslemede: Geometrik şekiller, yazılar, bitki motifleri, hayvan figürleri, nadiren insan figürleri. (A.Selçuklu’da). • Selçuklular çok sayıda camii, mescid, medrese, kümbet ve türbe, kale, köprü, darüşşifa, kervansaray ve külliye inşa etmiştir. Ayrıca halıcılık, minyatür, hat, tezhip ve ciltçilik dalları da büyük gelişme göstermiştir. A.Selçuklu Dönemi’ne ait Bazı Önemli Medreseler Konya Sultaniye, Altun Aba, Sırçalı, İnce Minareli, Karatay ve Atabekiyye Medreseleri Sivas Çifte Minareli, Gök ve Buruciye Medreseleri Kayseri Huant Hatun ve Sahibiye Medreseleri Kırşehir Cacaoğulları (Cacabey) Medresesi Tokat Gök Medrese Antalya Ertokuş Medresesi Erzurum Çifte Minareli Medrese • • A.Selçuklu Dönemi’ne ait Bazı Önemli Darüşşifalar Konya Alaeddin Keykubat Darüşşifası Sivas I.İzzettin Keykavus Darüşşifası Çankırı Atabey Feruh Darüşşifası Divriği Turan Melek Darüşşifası Amasya Torumtay Darüşşifası Tokat Muinüddin Pervane Darüşşifası Kastamonu Pervaneoğlu Ali Darüşşifası Kayseri Gevher Nesibe Darüşşifası • Gevher Nesibe Darüşşifası, aynı zamanda top okulu özelliği taşıması açısından bir ilktir. A.Selçuklu Dönemi’ne ait Bazı Önemli Camiler Konya Alaeddin Camii Niğde Alaeddin Camii www.soruyurdu.com Malatya Sivas Afyon Amasya Ulu Camii Ulu Camii Ulu Camii Burmalı Minare Camii A.Selçuklu Dönemi’ne ait Bazı Önemli Külliyeler Kayseri Hunad Hatun Külliyesi, Hacı Kılıç Külliyesi Konya Sahip Ata Külliyesi Sivas Divriği Külliyesi A.Selçuklu Dönemi’ne ait Bazı Önemli Saraylar Konya Kubadabad Sarayı, Sultan Kılıçarslan Sarayı Kayseri Saltanat Sarayı, Keykubadiye Sarayı A.Selçuklu Dönemi’ne ait Bazı Önemli Kümbet ve Türbeler Konya Mevlana Türbesi, Karatay Türbesi Kayseri Döner Kümbet, Çifte Medrese Kümbeti Sivas I.Keykavus Kümbeti A.Selçuklu Dönemi’ne ait Bazı Önemli Han ve Kervansaraylar Kayseri Alay Han (Aksaray yolu üzerinde) Konya Sultan Hanı (Aksaray yolu üzerinde) Antalya Alara Han (Alanya yolu üzerinde), İncir Han (Burdur yolu üzerinde), Susuz Han (Burdur yolu üzerinde), Evdir Han (Isparta yolu üzerinde). Denizli Çardak Han (Afyon yolu üzerinde) • Kut: B.Selçuklular, Karahanlılar, Gazneliler Kut anlayışını aynen sürdürmüşler, ancak Memlüklerde hükümdar olmak için hükümdar soyundan gelme kuralına bağlı kalınmamıştır. • Monarşik anlayış: İlk Müslüman Türk devletlerinde kanun yapma yetkisinin hükümdara ait olması. • Teokratik anlayış: kanunların dine uygun olması. Çünkü teokrasi dine dayalı yönetim biçimidir. • İlk kez halifenin siyasal yetkisini elinden alan devlet Büyük Selçuklulardır. • İznik, hem A.Selçuklu, hem de Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmıştır. OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA KÜLTÜR VE UYGARLIK • Osmanlı Devleti, 1299‐1922 arasında yaşamıştır. • Osmanlı Devleti’ni Osmanlı soyundan gelen hükümdarlar yönetirdi. Egemenlik hakkının tanrı tarafından verildiğine inanılan hükümdar bütün yetkileri ellerinde tutarlardı. Bu yönetim şekline Teokratik Mutlak Monarşi denir. • Kısaca Mutlakiyet denilen bu yönetim şekli 1876 1.Meşrutiyetin ilanına kadar devam etmiştir. • Önceleri bey, gazi sonraları han, hakan, sultan, hünkar ve çoğunlukla padişah denilen hükümdarlar yetkilerini dine ve törelere dayandırarak kullanırlardı. • Kanunname‐i Ali Osman: İdari, ekonomik ve cezai alanlarda Osmanlıların örf ve adetlerine göre padişahların kesin otoritelerine dayanarak çıkardıkları kanunların bütününe verilen isimdir. Bu kanunları ilk olarak F.Sultan Mehmet daha sonra K.Sultan Süleyman bir araya getirerek düzenlemişlerdir. • Osmanlı padişahlarının emir ve buyruklarına Ferman ya da Hatt‐ı Hümayun denir. • Osmanlılarda hükümdarlığın el değiştirmesi yani Veraset Sistemi, İslamiyet öncesi Türk geleneklerine dayanmakta idi. Hükümdar olacak kişinin mutlaka aynı soydan gelmesi gerekirdi. Ancak Ataerkil bir anlayış hakimdi, kadınların ve kadın tarafından gelen akrabaların hükümdar olma şansları yoktu. Ülke hanedanın ortak malı sayıldığı için Şehzade denilen hükümdar çocukları ve kardeşleri arasında taht kavgaları yaşanırdı. • Padişahlar Cülus Töreni ile tahta çıkarlar ve orduya Cülus Bahşişi dağıtırlardı. İlk olarak Cülus bahşişi F.Sultan Mehmet tarafından dağıtılmış ve daha sonra devam ettirilmişti. • Osmanlılar merkezi yönetime büyük önem verirdi. I.Murat ülke hanedanın malıdır anlayışı yerine, ülke hükümdar ve ailesinin malıdır anlayışını getirerek merkezi otoriteyi daha da arttırmıştı. Bütün ülke merkezden yönetilirdi. • Osmanlıların uzun yıllar yaşamasının temel nedenlerinden birisi bu merkeziyetçi anlayış olmuştur ve bu yönü ile kendinden önceki Türk devletlerinden ayrılmıştır. • Vezir‐i Azam (Sadrazam): Ülke yönetiminde padişaha yardımcı olan en önemli kişi. • Divan‐ı Hümayun: En önemli kurum. • Divan örgütü ilk olarak Orhan Bey zamanında İznik’te kurulmuştur. Ancak zamanla sınırların genişlemesine paralel üye sayıları artmıştır. Ayrıca Orhan Bey döneminde ilk donanma kurulmuş, ilk medrese açılmış ve ilk düzenli ordu kurularak devlet teşkilatlanması yolunda önemli adımlar atılmıştır. • Divan kurulduğu zaman F.Sultan Mehmet dönemine kadar padişahlar da üyesi ve başkanı idi. Fatih padişahı divan üstü bir konuma getirerek merkezi gücünü arttırmak için başkanlığı sadrazama bırakarak divandan ayrılmıştı. Divan Üyeleri Günümüzde karşılığı Sadrazam (Vezir‐i Azam) Başbakan Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 4 Kubbealtı Vezirleri Kazasker Defterdar Reis’ülküttap Devlet Bakanları Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıkları Maliye Bakanlığı Dışişleri Bakanlığı Osmanlı Devlet Yönetiminde İleride Yapılan Düzenlemeler: • XVII. yy.dan itibaren Divan toplantıları eski önemini yitirmeye başlamış III. Selim döneminde danışma görevini Meşveret Meclisi denen kurum almıştır. • II.Mahmut ise divan örgütünü kurarak yerine Bakanlar Kurulu (Nazırlar Kurulu) Oluşturmuştur. Bu kurulda; 9 Sadrazamın yerini Başvekil, 9 Defterdarın yerini Maliye Nazırı, 9 Reis’ül Küttabın yerini Hariciye Nazırı 9 Sadaret Kethüdası’nın yerini Dahiliye Nazırı almıştır. • Bu gelişmelerin yanı sıra XIX. yy.da; 9 Askeri işleri düzenleme ve planlama için Dar‐ı Şuray‐ı Askeri, 9 Yönetim işlerini planlamak için Dar‐ı Şuray‐ı Bab‐ı Ali, 9 Devlet memurlarını yargılamak için Meclis‐i Valay‐ı Ahkam‐ı Adliye gibi meclisler ve komisyonlar kurulmuştur. • 1876 yılında ise Kanun‐i Esasiye’nin ilanı ile ilk meclis açılarak parlamenter sisteme geçilmiştir. • Miri Arazi> Arpalık: Bazı devlet adamlarına ek gelir sağlamak amacıyla verilen topraklardır. • Miri Arazi> Dirlik>Has, Zeamet, Tımar • Mustahfaz Tımarı: Bazı büyük camilerdeki din adamlarına verilen tımardır. • Hizmet Tımarı: Saraydaki bazı hizmetkarlara verilen tımardır. • Eşkinci (Kılıç) Tımarı: Savaşlarda yararlılık gösteren askerlere verilen tımardır. • Devlet dirlik dağıtırken çalışanın makamına, mevkisine ve toprağın gelirine göre hareket ederdi. • Tımarlı Sipahi aşağıdaki görev ve sorumlulukları yerine getirirken devlet hazineden masraf yapmazdı: 9 Cebelü denilen asker yetiştirme 9 Geliri kendisine verilen köyü yönetme 9 Geliri kendisine verilen köyün asayiş ve güvenliğini sağlama 9 Geliri kendisine verilen köydeki vergileri toplama 9 Geliri kendisine verilen köydeki üretimin devamlılığını sağlama • Çiftbozan denetimini de Tımar Beyi yapardı. • Mukataa Arazi: Devlet merkeze uzak olan Basra, Habeş, Yemen ve Tunus gibi eyaletlerdeki topraklarını Mukataa Arazi yoluyla değerlendirirdi. Yani toprağın gelirini önceden hesap eder, bu geliri bir nevi açık arttırma usulü ile ya da 1 ya da 2 yıllığına şahıslara peşin para karşılığında kiralardı. Bu sisteme İltizam Sistemi, devletten toprağı kiralayan kişiye de Mültezim denirdi. • Malikane Arazi: Devlet sahibi ölünce bu toprağı Müsadere Sistemi yolu ile geri alabilirdi. • Müsadere Sistemi: Devletin gerek gördüğü hallerde vatandaşının mal varlığına el koyma hakkıdır. Bu yüzden Osmanlılarda özel mülkiyet yoktur. Müsadere Sistemi ileride II.Mahmut zamanında kaldırılarak özel mülkiyete geçiş için ilk büyük adım atılmıştır. Özel mülkiyete ise ancak Tanzimat döneminde geçilmiştir. • İlk düzenli orduyu Orhan Bey kurdu. Ancak Yaya ve Müsellem olmak üzere iki kısımdan oluşan bu ordu sadece savaş zamanında görev yapıyordu ve ihtiyaçlara tam anlamıyla cevap veremiyordu. Bunun üzerine I.Murat klasik ordu modelini oluşturdu. Bu modele göre ordu Kara Ordusu ve Deniz Ordusu olmak üzere iki kısma ayrldı. • Deniz Kuvvetleri ((Donanma)‐ Donanma‐yı Hümayun) KAPTAN‐I DERYA: 9 Akdeniz ve Karadeniz Donanması 9 Hint Donanması 9 Fırat Donanması 9 Tuna Donanması 9 Hazar Donanması • Kapıkulu Ordusu: Dünyanın ilk daimi, düzenli ve profesyonel ordularından birisiydi. Merkezde ve merkeze yakın yerlerde otururlardı. Merkez ordusu da denilirdi. Asker ihtiyacı önce pençikoğlanı sistemi, daha sonra ise devşirme sistemi ile karşılanırdı. • Pençikoğlanı Sistemi: Savaş esirlerinden askerliğe elverişli olanlarının 1/5’inin seçilerek eğitilmesine denirdi. Ancak asker kaynağı savaş esirlerine dayalı olduğu için risk altında idi. Özellikle Ankara Savaşı'ndan sonra yaşanan Fetret Dönemi'nde (1402‐ 413) şehzede kavgaları nedeni ile asker sıkıntısı çekilmişti. Fetret Döneminden sonra tahta çıkan 1.Mehmet (Çelebi) Devşirme Sistemi ile bu sorunu giderdi. • Devşirme Sistemi: Osmanlılarda yaşanan Müslüman olmayan halkın (özellikle Hristiyanların) birden fazla erkek çocuğu varsa bu çocuklardan bir tanesinin küçük yaşta devlet tarafından alınarak Türkleştirilmesine ve Müslümanlaştırılmasına denirdi. Alınan bu çocuklar Türk ve Müslüman ailelerin yanına verilerek askerlik çağına kadar eğitilirdi. Askerlik çağına gelince toplanarak Acemi Oğlanlar Ocağı'na alınır ve askeri eğitime tabi tutulurlardı. Eğitimleri bitince ise Kapıkulu Ordusunun herhangi bir bölümünde görev yaparlardı. • Acemi Oğlanlar Ocağı: Günümüzün acemi birliklerine benzerdi. • Acemi Oğlanlar Ocağı'na gelen gençler arasında devlet zeki ve yetenekli olanlarını seçerek sarayda bulunan Enderun Mektebi'nde devlet adamı olarak yetiştirirdi. • Kapıkulu ordusu Selçuklulardaki Gulaman‐ı Saray (Gulaman‐ı Hassa) ordusu örnek alınarak oluşturulmuştur. www.soruyurdu.com • Eyalet Ordusu (Tımarlı Sipahi Ordusu), Cebelü denen atlı askerlerden meydana gelirdi. • “Tımarlı Sipahi Ordusu” Selçuklulardaki “İkta Ordusu”örnek alınarak oluşturulmuştur. • Yardımcı Kuvvetler> Akıncılar (=Serhat Kulları) • Yardımcı Kuvvetler> Derbentçiler: Ordunun sefer güzergahı üzerinde bulunan köprüleri, geçitleri korumakla görevli birimdi. Ayrıca Yörükler de geçit, yol ve köprü yapımında görev alırlardı. • Bunların yanı sıra Tatarlar, Deliler, Beşliler gibi birimler ile Orhan Bey tarafından kurulan Yaya ve Müsellemler de bu yardımcı kuvvetler içerisinde yer alırlardı. • Osmanlılarda denizcilik faaliyetleri Orhan Bey zamanında Karesioğulları Beyliğinin alınmasıyla başlamıştı. • Yeniçeri Ocağı, I.Murat zamanında kurulmuş. • İlk tersane Yıldırım Bayezit zamanında Gelibolu’da kurulmuştu. • Denizcilik alanında F.Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde büyük başarılar elde edilmişti. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman zamanında Barbaros Hayrettin Paşa tarafından kazanılan Preveze Deniz Savaşı (1538) uzun yıllar Akdeniz’in Osmanlı egemenliği altına girmesini sağlamıştı. • Osmanlılarda maliye ve ekonomiden sorumlu olan görevli defterdardı. İlk para Osman Bey, ilk altın para ise F.Sultan Mehmet tarafından bastırılmıştı. • Devletin Gelir Kaynakları: 9 Halktan alınan Şer’i (İslami) ve Örfi vergiler 9 Savaşlarda elde edilen ganimetlerin 1/5’i 9 Gümrüklerden ve ticaret yollarından elde edilen gelirler 9 Maden, orman ve tuzla işletmelerinden elde edilen gelirler 9 Bağlı devlet ve beyliklerden alınan yıllık vergiler • Şer’i Vergiler (Tekalif’i Şeriyye): Öşür, Haraç, Cizye(Kelle‐Baş vergisi) • Bu şeri vergilerin yanı sıra devlet ekonomik durumu iyi olan Müslüman ailelerden İslami bir farz olan zekat alarak gelirini arttırmaya çalışmıştı. • Örfi Vergiler (Tekalif‐i Örfiye): İspenç, Çift Resmi, Çiftbozan, Amediye, Reftiye, Müşüriye, Ağnam, Avarız, Baç, Cerime, Arus (Arusane), Derbent Resmi, Bennak, Gümrük Resmi, Mücerret Resmi • Mücerret Resmi: Evlenme çağına gelmiş ailesi ile birlikte oturan bekar erkeklerden alınan vergi idi. • Bennak Resmi: Evli ve ailesi ile birlikte oturarak onlardan geçinenlerden alınan vergi idi. • Niyabet Rüsumu: Yöneticilerin halktan aldığı vergidir. Suçlulardan alınan Cerimeler de bu vergiye dahildir. Bunlara Bad‐i Hava vergisi de denir. • Amediye: İthalat vergisi • Reftiye: İhracat vergisi • Müşüriye: Transit ticaret vergisi • Osmanlılarda Hazine Çeşitleri: Hazine‐i Amire (Hazine‐i Birun – Dış Hazine): Osmanlılarda devletin güncelik giderlerinin karşılandığı temel hazine idi. Hazine‐i Enderun (İç Hazine): Osmanlılarda devletin olağanüstü hallerde (savaş, kıtlık ve afet gibi) kullanmak için oluşturduğu tedbir hazinesi idi. Ceb‐i Hümayun Hazinesi: Padişahın kişisel harcamalarını yaptığı şahsına ait hazine idi. • Bu hazinelere III.Selim Döneminde (1789‐1807) İrad‐ı Cedid Hazinesi de eklenmiştir. III.Selim, Nizam‐ı Cedid adı verilen ıslahatlarının masraflarını karşılamak için bu hazineyi kurmuştur. Ancak halk ödeneği vergiler artınca tepki göstermiştir. • Yönetenler = Askeriler = Beraya • Yönetilenler = Reaya • İlmiye Sınıfı = Alimler Sınıfı = Ulema • Seyfiye Sınıfı = Askeri Sınıf = Ümera • Devlet hizmetinde olmak için Müslüman olma şartı aranırdı. • Müslüman olmayan halk 1856 Islahat Fermanı ile devlette görev alma hakkına sahip olmuştur. • Osmanlı padişahlarından F.Sultan Mehmet ile II.Mahmut vatandaşları arasında din ve mezhep ayrımı gözetmeyecekleri teminatını vermişlerdir. • Osmanlılarda hukuk birliği yoktu. • Osmanlılar hukuk alanında Tanzimat Döneminde önemli çalışmalar yapmışlardır. Avrupa hukuku örnek alınarak, ticaret, arazi, ceza ve deniz hukuku oluşturulmuştur. Avrupa hukukuna göre işleyen Nizamiye Mahkemeleri kurulmuştur. 1869‐1876 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında oluşturulan bir kurul ise Mecelle adı verilen medeni kanunu hazırlamıştır. OSMANLI DEVLETİNDE MAHKEMELER Konsolosluk Mahkemeleri: Kapitülasyonlarla birlikte yabancı ülkelerin kendi konsolosluklarında kurdukları ve kendi hukuk kurallarını uyguladıkları mahkemelerdir. Ticaret Mahkemeleri: XIX. yy.da Avrupa ile ilişkilerin artması sonucu ticari konulardaki anlaşmazlıkları gidermek için kurulan mahkemelerdir. 1840 yılında ticaret meclisleri olarak göreve başlamış, 1848’de ticaret mahkemeleri adını almıştır. Cemaat Mahkemeleri: Osmanlı Devleti’nde Gayr‐i Müslimlerin kendi iç hukuk kurallarını uyguladıkları mahkemelerdir. Şer’i Mahkemeler: Devletin kuruluşundan beri var olan, İslam hukukunun uygulandığı mahkemelerdir. Nizamiye Mahkemeleri: Tanzimat döneminde Avrupa mahkemeleri örnek alınarak açılmış modern mahkemelerdir. • Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 5 EĞİTİM • Mahalle Mektepleri (Sıbyan mektebi): Günümüzün ilkokulu düzeyinde eğitim veren okullardı. Basit okuma yazma ve dini eğitim verilirdi. Bu okulu bitiren erkek çocuklar arzu ederlerse medreseye devam ederlerdi. • Medrese: Günümüzün yüksekokullarına benzer. Sadece erkekler devam edebilirlerdi. Masrafları vakıf araziler tarafından karşılandığı için parasız eğitim verirlerdi. • Osmanlılarda ilk medrese Orhan Bey zamanında İznik’de açılmıştır. Ancak Yükselme Döneminde bu alanda büyük ilerleme kaydedilmiş ve önemli medreseler inşa edilmişti. F.Sultan Mehmet tarafından açılan Sahn‐ı Seman Medresesi ile K.Sultan Süleyman tarafından açılan Süleymaniye Medresesi çağının en önemli eğitim kurumları arasında sayılırdı. • Medreseler Cumhuriyet Döneminde de bir süre varlığını sürdürmüştür. 11 Mart 1924’te kaldırılmıştır. • Müderris: Medrese hocası. • Danişmend: Medrese hocasının yardımcısı. • Molla, Sultan, Sofu: Medrese öğrencisi. • Medrese mezunları İlmiye Sınıfı içerisinde yer alır, eğitim, öğretim adalet, hukuk ve din işleri alanlarında çalışırlardı. • Enderun Mektebi: İlk kez I.Murat tarafından Edirne Sarayı’nda açılan bu okulda şehzadelerin eğitim almaları amaçlanmıştı. Ancak F.Sultan Mehmet zamanında mektep Acemi Oğlanlar Ocağı’na gelen devşirmeler arasından zeki ve yetenekli olanların seçilerek Devlet Adamı olarak yetiştirildiği okullara dönüştürüldü. Başlangıçta sadece devşirmelerin alındığı okullara sonraları yetenekli Türk çocukları da alınmaya başlanmıştı. 18.yy.dan sonra batı tarzında açılan okullar artınca eski önemini yitiren mektep 20.yy başlarında kaldırıldı. • Osmanlılarda yukarıdaki klasik okulların yanı sıra 18.yy.dan itibaren Batı tarzında eğitim veren okullar da açılmıştı. • Mesleki Eğitim: Osmanlılarda başlangıçta mesleki eğitim veren okullar yoktu. Mesleki eğitim loncalara bağlı dükkanlarda usta‐çırak ilişkisi içerisinde yaparak ve yaşayarak öğrenme anlayışı ile verilirdi. 19.yy.dan itibaren mesleki eğitim veren okullar da açılmaya başlandı. • Osmanlı Devleti’nde XVIII.yy.dan İtibaren Eğitim Alanında Yapılan Yenilikler: • Hendesehane: I.Mahmut. Batı tarzında eğitim veren askeri bir okul. • Deniz Mühendishanesi: II.Mustafa. • İstihkam Okulu: I.Abdülhamit. • III. Selim döneminde ise önceki batı tarzında eğitim veren okullar genişletilmiş ve askeri okullarda Fransızca dil eğitimi verilmeye başlanmış. • XIX.yy.da II.Mahmut döneminde ilköğretim zorunlu hale getirilmiş. Avrupa’ya ilk kez öğrenci gönderilmiş. • Mekteb‐i Tıbbiye: II.Mahmut. Askeri Tıp Okulu • Mekteb‐i Harbiye: II.Mahmut. Harp okulu • Mızıkay‐i Hümayun(Bando okulu): II.Mahmut. Mehterhanenin yerine kurulmuştur. • Mekteb‐i Ulum‐u Edebiye: II.Mahmut. Devlet memuru yetiştirmek için açılmış. • Mekteb‐i Maarif‐i Adliye: II.Mahmut. Devlet memuru yetiştirmek amacıyla açılmış. • Rüştiye: II.Mahmut. Ortaokul düzeyinde Avrupa tarzı eğitim veren okul. • Maarif Nezareti: Abdülmecit. Eğitim bakanlığı • Mekteb‐i Mülkiye: Abdülmecit. Siyasal bilgiler Fakültesi’nin temelini oluşturur. İdari alanda memur yetiştirir. • Dar’ül fünun: Abdülmecit. Üniversite. • Dar’ül Muallimin: Abdülmecit. Erkek öğretmen okulu • Meclis-Maarif-i Umumiye: Abdülmecit. Bugünkü milli eğitimin temelidir. İdadiler: Abdülaziz. Lise düzeyinde rüştiyelerin üstünde üç yıllık okullardı. Sultaniler: Abdülaziz. İdadilerin üstünde eğitim ver beş yıllık lise düzeyinde okullardı. • Galatasaray Sultanisi: Abdülaziz. Fransızca öğretim vardı. • Maarif‐i Umumiye Nizamnamesi: Abdülaziz. İlk, orta ve yüksek öğrenim kurumlarının yönetim ilkeleri ve programları belirlendi. • Dar’ül Müallimat: Abdülaziz. Kız öğretmen okulu • Dar’üşşafaka: Abdülaziz. Kimsesiz çocuklar için açılmış. • Ticaret Okulu, Halkalı Ziraat Mektebi, Sanayi‐i Nefise Mektebi, Baytar Mektebi: II. Abdülhamit • Osmanlı Devleti’nde resmi dil Türkçe idi. Bilim dili Arapça, Edebi dil Farsça. Türkçe, Farsça ve Arapça sözcüklerin oluşturduğu Osmanlı Türkçesine Osmanlıca denilmiştir. • Divan edebiyatında en çok kullanılan nazım biçimleri: gazel, kaside, mesnevi ve rubaidir. • Osmanlı Divan Edebiyatında: Fuzuli, Baki, Nef’i, Nedim… • Halk Edebiyatında mani, türkü, destan, koşma gibi nazım biçimleri ile sözlü yer almaktadır. Eserlerde sade bir Türkçe kullanılmıştır. • Osmanlı Halk edebiyatı temsilcileri: Köroğlu, Kaygusuz Abdal, Karacoğlan, Erzurumlu Emrah, Hacı Bayram‐ı Veli, Dadaloğlu. • Tasavvuf edebiyatı eserlerinde ilahi, nutuk, nefes, şathiye, devriye nazım biçimleri. • Tasavvuf edebiyatının ünlü temsilcileri: Hoca Hacı Bayram‐ı Beli, Pir Sultan Abdal, Akşemseddin, Kaygusuz Abdal. • Osmanlılarda Eyaletler>Sancaklara, Sancaklar>Kazalara, Kazalar>Köylere ayrılarak yönetilirdi. • • www.soruyurdu.com BAŞKENT: Osmanlı devleti henüz bir beylik durumundayken Söğüt ve çevresi merkezdi. Sınırların genişlemesi ve fetihler sonucu İznik, Bursa ve Edirne Osmanlı’ya başkentlik yapmıştır. İstanbul’un fethiyle birlikte devlet merkezi İstanbul oldu. • Padişahlar devleti Topkapı Sarayı’ndan yönetirdi. Şehrin güvenliği “Yeniçeri Ağası”nın sorumluluğundaydı. Şehirde adalet işlerini taht kadısı, belediye hizmetlerini ise Şehremini yürütürdü. • Eyalet: Osmanlılarda en büyük idari birimdi. • Salyanesiz (Haslı‐Yıllıksız) Eyaletler: Anadolu, Rumeli, Karaman, Diyarbakır. Merkeze doğrudan bağlı ve yakın olan eyaletlerdi. Bu eyaletlerdeki topraklarda Dirlik Sistemi uygulanırdı. Başlarına merkezden Beylerbeyi (Mir‐i miran) denilen yöneticiler atanırdı. Beylerbeyi eyaletin hem askeri hem de mülki en yetkili görevlisi idi. • Salyaneli (Yıllıklı) Eyaletler: Mısır, Habeş, Yemen, Basra. Merkeze bağlı ancak uzak olan eyaletlerdi. Bu eyaletlerdeki topraklar mukataa arazi yolu ile değerlendirilir ve iltizam sistemi uygulanırdı. (1‐2 yıllığına kiralama, gelirini toptan alma. Geliri doğrudan hazineye aktarılır.) • Sancak: Günümüzün il büyüklüğünde olan yönetim birimi idi. Başlarında Sancak Beyi bulunurdu. Sancak beyi de sancağın hem askeri hem de mülki en yetkili görevlisi idi. • Kaza: Günümüzün ilçe büyüklüğünde olan yönetim birimi idi. Başlarında Kadı bulunurdu. Kadılar hem kazayı yönetir hem de kaza ve kazaya bağlı köylerdeki hukuki davalara bakardı. Askerlikle uğraşmazlardı. • Köy: Tımarlı sipahiler tarafından yönetilen en küçük idari birim idi. • II. Mahmut döneminde Tımar sistemi kaldırılınca yerine Muhtarlıklar kurulmuştur. Tanzimat döneminde ise 1864 yılında hazırlanan Vilayet Nizamnamesi(Abdülaziz dönemi) ile eyaletler kaldırılmış yönetim birimi İl (Vilayet), Sancak(Liva), Kaza, Nahiye (Bucak) ve Köy olarak yeniden düzenlenmiştir. • İmtiyazlı birimler: (Kırım, Hicaz, Eflak, Boğdan). Bu yönetim birimleri dışında Bağlı Beylik ve Hükümetler de bulunurdu. İç işlerinde bağımsız dış işlerinde ise merkeze bağlı imtiyazlı (ayrıcalıklı) birimlerdi. Devlete yıllık vergi verirler, gerektiğinde asker yardımında bulunurlardı. (Ancak Kutsal bölge olan Hicaz’dan vergi ya da asker alınmazdı.) Yöneticilerini kendileri belirlerdi. Osmanlı Devleti’nde Yetişen Bazı Önemli Bilim Adamları Ali Kuşçu Fethiye F.Sultan Mehmet döneminde Semerkant’dan İstanbul’a gelmiş matematik ve astronomi bilginidir. Sinan Paşa • Tazarrunâme, F.Sultan Mehmet döneminde yaşamış • Maarifnâme önemli bir matematikçidir. • Tezkiretü’l‐Evliya Piri Reis • Dünya Haritası, 16.yy.da yaşamış denizci, haritacı ve • Kitab‐ı Bahriye coğrafyacıdır. Seydi Ali • Mirat’ül Memalik 16.yy.da yaşamış denizci ve Reis (Ülkelerin Aynası), coğrafyacıdır. • Muhit Takıyyüddin Rasathane 16.yy.da yaşamış astronomdur. Mehmet (Gözlemevi) İstanbul’da ilk Rasathane kurmuştur. Matrakçı • Tuhfetü'l Guzat 16.yy.da yaşamış bir bilim adamıdır. Nasuh • Cemalü'l Küttab Matematik, coğrafya, tarih ve • Kemalü'l Hisab silahşorlük konularında eserler • Umdetü'l Hisab vermiştir. Aynı zamanda silahşor, hattat • Süleymanname ve ressamdır. Minyatürlü olarak yazdığı • Mecmaü't Tevarih tarih kitaplarında Osmanlı şehirciliği ve • Beyan‐ı Menazil‐i öteki yerleşme yerleri ile ilgili önemli Sefer‐i Irakeyn‐i bilgiler vermiştir. Sultan Süleyman Han • Fetihname‐i Karaboğdan Katip Çelebi • Hezarfen Ahmet Çelebi Hezar, Farsça kökenli bir sözcük olup 1000 anlamına gelir. Hezarfen ise "bin fenli" (bilimli) yani "çok şey bilen" anlamına gelir. 17.yy.da yaşamıştır. Galata Kulesi’nden atlayıp uçarak boğazın karşı yakasına geçmiştir. 17.yy.da yaşamıştır. İlk roket örneğini icat ederek uçmayı başarmıştır. Lagari Hasan Çelebi Evliya Çelebi Keşfu’z Zünun (Zanların keşfi), • Cihannüma (Cihanı gösteren) • Atlas Minor çevirisi Seyahatname 17.yy.da yaşamış bilim ve düşünce adamıdır. Hacı Kalfa adı ile ün kazanmış. Keşfu’z Zünün: İslam dünyasında yazılmış olan 14.500 kitabın bibliyografik künyesini vermektedir. Türk bilim tarihinin ilk büyük bibliyografı sayılmaktadır. Cihannüma: Genel dünya coğrafyası. 17.yy.da yaşamıştır. İlk büyük Türk gezgini (seyyah) dir. SANAT • Osmanlı sanat dalları: Mimari, el sanatları, hat, minyatür, tezhip, çinicilik, ciltçilik, dokumacılık, ahşap sanatı, oymacılık, kakmacılık, maden sanatı, cam sanatı), musiki ve seyirlik oyunlar. Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 6 • Mimari: Türk‐İslam devletlerinde en gelişmiş sanat dalı olan mimaride Osmanlılar da çok önemli eserler meydana getirmişlerdir. Bu dönemde birçok cami, saray, hisar, medrese, köprü, kervansaray, han, kapalı çarşı, bedesten, hamam, su kemeri ve türbe yapılmıştır. • Osmanlı mimarisinin en önemli ismi Mimar Sinan’dır. Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve IV.Murat dönemlerinde mimarbaşı olarak görev yapan Mimar Sinan 400’den fazla eser meydana getirmiştir. Mimar Sinan’ın: • Çıraklık dönemi eseri: Şehzade Camii • Kalfalık dönemi: Süleymaniye Camii • Ustalık dönemi: Selimiye Camii İznik Bilecik Bursa Edirne İstanbul Bazı Önemli Osmanlı Camileri Hacı Özbek Camii, Yeşil Camii Orhan Gazi Camii Ulu Camii Ulu Camii, Üç Şerefeli Camii Yeni Camii, Sultan Ahmet Camii, Laleli Camii İznik Bursa İstanbul Amasya Bazı Önemli Osmanlı Medreseleri Süleyman Paşa Medresesi Yıldırım Medresesi Sahn-ı Seman Medresesi, Süleymaniye Medresesi Rüstem Paşa Medresesi, Büyük Ağa Medresesi Bursa Konya Edirne Bazı Önemli Osmanlı Han ve Kervansarayları Issız Han Sultan Hanı Rüstem Paşa Kervansarayı, Ekmekçioğlu Ahmet Paşa Kervansarayı İznik Bursa İstanbul Edirne Bazı Önemli Osmanlı Külliyeleri Orhan Gazi Külliyesi Orhan Bey Külliyesi Fatih Külliyesi, Süleymaniye Külliyesi II.Bayezid Külliyesi Edirne İstanbul Bazı Önemli Osmanlı Çarşıları Edirne Bedesteni, Selimiye Çarşısı Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı Bursa Edirne İstanbul Ağrı Bazı Önemli Osmanlı Sarayları Bursa Sarayı Eski Saray Topkapı Sarayı İshak Paşa Sarayı (18.yy.da Doğu Beyazıt’a yapılmış) Batı Tarzında 19.yy.da Yaptırılan Saraylar İstanbul Yıldız Sarayı Dolmabahçe Sarayı Beylerbeyi Sarayı Çırağan Sarayı Bazı Önemli Osmanlı Köprüleri Bulgaristan (Svilengrad) Mustafa Paşa Köprüsü (Mimar Sinan’ın) Bosna-Hersek Mostar Köprüsü (Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayrettin’in. 2005 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine eklenerek koruma altına alınmıştır.) İstanbul Büyükçekmece Köprüsü (Mimar Sinan’ın) Kırklareli Alpulu (Sokullu Mehmet Paşa) Köprüsü (Mimar Sinan’ın) Osmanlı Hat sanatı temsilcileri: Amasyalı Şeyh Hamdullah, Afyonkarahisarlı Ahmet, Hasan Çelebi, Hafız Osman, Mustafa Rakım Efendi Minyatürcüler: Nigari, Nakkaş Osman, Nakkaş Hasan Paşa, Levni Önemli Ressamlar: Şeker Ahmet Paşa, Osman Nuri Bey, Osman Hamdi Bey, Hüseyin Zekai Paşa. Resim sanatı 19.yy.dan itibaren gelişmeye başlamıştır. • Ayrıca Şeker Ahmet Paşa 1874 yılında (bir Türk ressamın yer aldığı) ilk resim sergisini açan ressam olmuştur. • Bu el sanatlarının yanı sıra Tezhip, Çinicilik, Ciltçilik, Dokumacılık, Ahşap Sanatı, Oymacılık, Kakmacılık, Maden Sanatı, Cam Sanatı da oldukça ileri idi. Musiki: Osmanlılarda musiki eğitimi Enderun Mektebinde verilirdi. Bu okulun musiki bölümü konservatuvar gibi görev yapardı. Önemli Musiki sanatçıları: Itri Efendi, Dede Efendi, Dellazade İsmail Efendi, Haci Arif Bey, Şevki Bey, Zekai Dede. • Padişah III.Selim Suzi Dilara makamını bulan önemli bir bestekar ve sanatçıdır. • Askeri müzik ise Yeniçeri Ocağına bağlı Mehtaran‐ı Hümayun olarak teşkilatlanmıştı. Ancak II.Mahmut mehteranı kapatarak yerine bando kurdu. • 19.yy.da II.Mahmut tarafından kurulan Mızıkay‐ı Hümayun ve II.Meşrutiyet zamanında açılan Dar’ül Elhan musiki eğitimi veren okullar olmuşlardır. • Osmanlılarda seyirlik oyunlar meddah, kukla, karagöz, ortaoyunu ve tiyatro gibi bölümlerden oluşurdu. • II.Meşrutiyet döneminde açılan Dar’ül bedayi, İstanbul Şehir Tiyatrosuna dönüştü. www.soruyurdu.com • İlmiye sınıfı için medrese eğitimi almış olmak gerekirdi. Kadı İslam hukuku eğitimini burada alırdı, fakat beylerbeyi ve sancakbeyi be tımarlı sipahi olmak için medrese eğitimi almak zorunlu değildi. • Tımar, dirlik arazinin en yaygın ve en önemli bölümüdür. Bu nedenle dirlik sistemine tımar sistemi de denir. • Osmanlılarda 18.yy.a kadar devlet adamı olabilmek için Türk olma ve Müslüman olma şartı aranırdı. • Osmanlı Devleti’nde Divan‐ı Hümayun “Yasama” ve “Yürütme” hakkına sahipti. Yargı değil. Osmanlı Devleti’nde Bazı Tarih Deyimleri ve Terimleri Venedik’i Osmanlı hükümdarı yanında temsil eden ve vatandaşları arasındaki hukuki davaları çözümleyen yöneticilere verilen isim Dizdar Kale korumakla görevli askerlerin başı, kale komutanlarına verilen isim Giray Kırım hanlarına verilen unvan Haremeyn Mekke ve Medine şehirlerine birlikte verilen isim Hidiv Mısır valilerine verilen unvan İdadi Bugünkü liselerin karşılığı olan okullardır. Sonraları sultaniyeye çevrilmiştir. İhtisab Ağası İstanbul’un belediye işlerinin amiridir. 1854 yılında Şehir (Muhtesip) Eminliği’ne dönüşmüştür. Kethüda Bir yeri yöneten kimse kahya demektir. Bugünkü devlet adamlarının işlerini gören kimse anlamında da kullanılır. Liva Kaza ile vilayet arasında bulunan bir idare birimidir. Sancak da denilmektedir. Mutasarrıf Tanzimat’tan sonra idari ve askeri sancak beyliği ayrılmıştır. Sancak beyliği kaldırılarak yerine mutasarrıflar atanmıştır. Naib Vekil demektir. Kadıların kendi yerlerine gönderdikleri kimseye de denirdi. Sadaret Kaymakamı Sadrazamların sefere gittikleri zaman yerlerine bakan vezirlere verilen isimdir. Sadaret Kethüdası Sadrazamların yardımcılarıdır. Voyvoda Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Eflak ve Boğdan prenslerine verilen unvandır. Arasta Genellikle belirli bir işi yapan esnafın bir araya toplandığı çarşılara verilen isimdir. Bedesten Değerli mal ve antika eşya, silah depolama ve satışı için kullanılan üstü örtülü çarşılara denir. Günümüz banka ve borsalarına benzer bir görevi olan ticaret merkezleridir. Külliye Genellikle cami merkezli oluşturulan medrese, mektep, hamam, kütüphane, darüşşifa, türbe ve imarethane gibi yapılar topluluğuna verilen isimdir. İmaret Yoksullara yiyecek veren aşevlerine verilen isim Darül Bedayi İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun eski adı Muhassil Devlete ait vergileri toplamakla görevli memurlardır. Şehremini Belediye başkanlarına verilen isim Darüleytam Babası ölmüş çocuklara bakılan kurumdur. OSMANLI DEVLETİ KÜLTÜR VE UYGARLIĞI ENLER VE İLKLER • İlk Osmanlı parası Osman Bey döneminde bastırıldı (1320) • Osmanlıların aldığı ilk beylik Karesi Beyliği'dir (1360) • Orhan Bey döneminde ilk divan oluşturuldu. • Orhan Bey döneminde ilk donanma oluşturuldu. • Orhan Bey döneminde ilk medrese oluşturuldu. • Orhan Bey döneminde ilk düzenli ordu oluşturuldu. • Orhan Bey döneminde ilk kez Rumeli'ye geçildi (1353) • Orhan Bey döneminde ilk vezir ve kadı tayini yapıldı. • I.Murat döneminde ilk defa top kullanıldı. • I.Murat döneminde ilk veziriazam tayini yapıldı. • I.Murat döneminde ilk mali düzenleme yapıldı. • Fatih Sultan Mehmet döneminde ilk kez örf‐i hukuk yazılı hale getirildi. (Kanunname‐i Ali Osman) • Osmanlı Devleti'nde ilk yabancı elçi bulundurma hakkını elde eden devlet Venedik'tir (1479) • Osmanlı Devleti'nde ilk ticari ayrıcalığın verildiği devlet Venedik'tir. (1479) • Osmanlı Devleti'nde ilk tersane Yıldırım Bayezid zamanında Gelibolu'da kuruldu. • Osmanlı Devleti'nde ilk gümüş para Orhan Bey, ilk altın para Fatih, ilk kağıt para da Abdülmecit tarafından bastırıldı. • Osmanlı Devleti'nde geleceğe dönük ilk bütçe Tarhuncu Ahmet Paşa tarafından hazırlandı (1652) Balyoz OSMANLI DEVLETİ’NİN DURAKLAMA DÖNEMİNE GİRMESİ VE ISLAHAT HAREKETLERİ • Kuyucu Murat Paşa, I.Ahmet’in sadrazamıdır. 17.yy. ıslahat mantığına uygun davranarak baskı, şiddet yolu ile asayiş ve düzeni sağlamaya çalışmıştır. Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 7 IV.Murat, baskı, şiddet yolu ile asayiş ve düzeni sağlamaya çalışmıştır. Tarhuncu Ahmet Paşa, IV.Mehmet’in sadrazamıdır. Özellikle ekonomi alanında çalışmalar yapmıştır. İlk kez bütçe hazırlamış. • Köprülüler Dönemi Islahatları: Osmanlılarda IV.Mehmet zamanında sırasıyla sadrazamlık yapan; 9 Köprülü Mehmet Paşa 9 Köprülü Fazıl Ahmet Paşa 9 Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 9 Köprülü Fazıl Mustafa Paşa dönemlerine köprülüler dönemi denilmiştir. • Köprülü Mehmet Paşa, sadrazamlığı koşullu olarak kabul eden ilk devlet adamıdır. Koşulları: Saray işine karışmayacak, istediği kişilerle çalışacak ve hakkında şikayet olursa yargılanmadan karar verilmeyecekti. • Köprülüler baskı, şiddet ve askeri tedbirlerle asayişi sağlamayı başarmışlardır. Devletin otoritesini sağlayarak içerde ve dışarıda saygınlığını arttırmışlardır. Fetihlerde başarılar kazanmışlardır. • Elde edilen başarılar nedeni ile Köprülüler dönemine Duraklama Dönemi içerisinde Yükselme Dönemi denilmektedir. 18.yy Islahatlarının Genel Özellikleri: 9 Avrupa’nın askeri ve teknik üstünlüğü kabul edilerek batı örnek alınmıştır. 9 Islahatlar askeri alanda yoğunlaşmıştır. 9 Yenilik hareketlerine Ulema Sınıfı ve Yeniçeriler tepki gösterdikleri için sık sık isyanlarla kesintiye uğramıştır. 9 Kişilere bağlı kalmış ve devlet politikası haline getirilmemiştir. • I.Mahmut Dönemi’nde ilk kez Hendesehane (kara Mühendishanesi) adıyla batı tarzında eğitim veren askeri teknik okul açılmıştır. • I.Mahmut Dönemi’nde, Osmanlı ordusu Fransız ve Avusturya orduları tarzında örgütlenerek bölük, tabur ve alay gibi bölümlere ayrılmıştır. • I.Mahmut Dönemi’nde, Topçu ve Humbaracı ocakları düzenlenmiştir. • I.Mahmut Dönemi’nde, ilk kez Avrupa’dan askeri ve teknik uzmanlar getirilerek orduda görev yapmıştır. Asken Fransız olan Kont de Bonneval, Humbaracı Ahmet Paşa adını alarak humbara ocağını ıslah etmiş. • III.Mustafa Dönemi’nde, Topçu Ocağı ve Tersaneler ıslah edilmiş. • III.Mustafa Dönemi’nde, Sürat Topçuları Ocağı kurulmuş. • III.Mustafa Dönemi’nde, Mühendishane‐i Bahri Hümayun (Deniz Mühendishanesi) adında deniz subayı yetiştiren bir denizcilik okulu açılmış. • III.Mustafa Dönemi’nde, Esham‐ı Tahvil denilen Devlet Tahvilleri satışa sunulmuş, böylece Esham Sistemi ile ilk kez iç borçlanmaya gidilmiştir. • III.Mustafa Dönemi’ndeki ıslahatlar Osmanlı hizmetine girmiş bir Fransız olan Baron de Tott ve Sadrazam Koca Ragıp Paşa tarafından yürütülmüştür. • I.Abdülhamit Dönemi’nde, İstihkam Okulu açılmış. • I.Abdülhamit Dönemi’nde, Ulufe alımı ve satımı yasaklanmış. • I.Abdülhamit Dönemi’nde, Yeniçerilerin sayımı yapılmış. • I.Abdülhamit Dönemi’nde, Batıdan uzmanlar getirilerek topçu, lağımcı ve humbara ocakları düzenlenmiş. YENİ VE YAKIN ÇAĞLARDA AVRUPA’DA GÖRÜLEN BAZI ÖNEMLİ GELİŞMELER • K.Sultan Süleyman, Akdeniz ticaretini yeniden canlandırmak için Fransa’ya kapitülasyonlar vermiştir. • Ulusçuluk akımlarının artması Coğrafi Keşiflerden(15.ve 16.yy.lar) sonra değil, Fransız İhtilali’nden(1789) sonra görülen bir gelişmedir. • Fransız ihtilali’nin getirmiş olduğu milliyetçilik akımı Osmanlı Devleti’nde dağılmalara yol açmıştır. Osmanlı Devleti bunu önlemek için halka birtakım demokratik haklar vererek eşitliği sağlamak istemiştir. Bu amaçla Tanzimat ve Islahat Fermanlarını ilan etmiştir. Bütün vatandaşlarını Osmanlı kimliği altında bir arada tutmaya çalışmıştır. Halepa Fermanı ile Girit adasında yaşayan azınlıklara bir takım ayrıcalıklar vererek devlete olan bağlılıklarını sürdürmek istemiştir. • Coğrafi keşifler sonunda Ümit Burnu’nun bulunması İpek ve Baharat yollarının canlılığını yitirmesine ve Akdeniz ticaretinin sönmesine yol açmıştır. Buna bağlı olarak gümrük gelirleri azalmıştır. • 18.yy.ın yarısında Avrupa’da görülen sanayi devrimi Osmanlı ekonomisini dışa bağımlı hale getirerek yabancı malların ülke pazarına egemen olmasına yol açmıştır. Çünkü Osmanlı Devleti bu gelişmeye ayak uyduramamış, kapitülasyonlar nedeni ile de dışarıdan gelen mallara karşı önlem alamamıştır. III.SELİM’DEN İTİBAREN DEMOKRATİKLEŞME HAREKETLERİ VE ISLAHATLAR III.Selim Dönemi Islahatları • III.Selim ıslahatlara ilk kez planlı ve programlı olarak başlayan padişah olmuştur. Devletin sorunları ile ilgili devlet adamlarına raporlar Layiha‐Risale hazırlatmıştır. Bu raporlar doğrultusunda devlet yapısında ilk kez radikal değişiklikler içeren ıslahatlar yapmıştır. • III.Selim’den önce IV.Murat da devlet adamlarına raporlar hazırlatmış, ancak bu raporları ıslahatlarında dikkate almamıştır. • III.Selim’in reform niteliği taşıyan ıslahatlarına Nizamı Cedit (Yeni düzen) adı verilmiştir. Dönemin önemli ıslahatları şunlardır: • Nizamı Cedit adı ile ilk kez batılı tarza sahip bir ordu kurulmuştur. • III.Selim Yeniçeri Ocağını kaldırmaya cesaret edememiş Nizamı Cedit ordusu kurarak Yeniçerilere karşı bir güç oluşturmayı düşünmüştür. • Nizamı Cedit ordusunun eğitimi için Üsküdar ve Levent’te modern kışlalar kurulmuştur. • • www.soruyurdu.com • Nizamı Cedid ordusu ile yeniliklerin masraflarını karşılamak amacıyla İradı Cedid adıyla yeni bir hazine kurulmuştur. • Avrupa’nın önemli merkezlerinde sürekli elçilikler açılmıştır. • Avrupa’daki gelişmeleri takip etmek için Lale Devrinde geçici elçilikler açılırken bu dönemde sürekli elçilikler açılmıştır. • Kara Mühendishanesi, (Mühendishane‐i Berri Hümayün’a dönüştürülmüş, Mühendishane‐i Bahri Hümayun ise geliştirilmiştir. • Askeri okullarda ilk kez yabancı dil (Fransızca) eğitimi başlamış. • Subayların eğitimi için batıdan askeri uzmanlar getirilmiş. • III.Selim ıslahatlarına Nizamı Cedid ordusu nedeniyle Yeniçeriler, yenilik hareketleri nedeniyle İlmiye Sınıfı, vergilerin artması nedeniyle de halk tepki göstermiş neticede Kabakçı Mustafa İsyanı (1807) ile III.Selim tahttan indirilerek yerine IV.Mustafa getirilmiştir. Böylece yenilik hareketleri II.Mahmut’a kadar kesintiye uğramıştır. 19.YY ISLAHAT HAREKETLERİ Amaçları: 9 İmparatorluğun çöküşünü durdurmak ve birliğini sağlamak 9 Yabancı ülkelerin iç işlerine karışmalarını önleyerek egemenlik haklarını korumak 9 Fransız ihtilalinin getirmiş olduğu milliyetçilik hareketlerinin yayılmasını engellemek 9 Batının askeri ve teknik düzeyine ulaşmak 9 İmparatorluğun sosyal ve kültürel hayatının gelişmesini sağlamak • 19.yy.da Osmanlılarda askerlik, eğitim, kültür, sağlık, ekonomi ve sosyal alanlarda batılılaşma hareketleri hızlanmıştır. Ayrıca ilk kez Avrupa’da görülen demokratikleşme hareketleri de siyasal ve sosyal alanda görülmeye başlamıştır. Senedi İttifak: Devletin ayanlara söz geçiremeyecek kadar güçsüz olduğunu gösteren bu belge hükümdarın yetkilerini sınırlandırması yönüyle İngiltere’deki Magna Carta’ya benzemektedir. • Senedi ittikaf, Osmanlılarda demokratikleşme hareketlerinin ilk adımı sayılmaktadır. • Sekbanı Cedit Ocağı: Alemdar Mustafa Paşa’nın isteği ile kurulmuştur. Fakat bu ocak yeniçerilerin isyanı sonucu sadrazamın öldürülmesi nedeniyle kapatılmıştır. • Eşkinci Ocağı: Bu isimle başka bir ordu daha kurulmuş ancak bu ocak da yeniçerilerin isyanı sonucu kapatılmıştır. • Vakayi Hayriye (1826): Bu olayla Yeniçeri ocağı kaldırılmış ve yerine Asakir‐i Mansureyi Muhammediye adıyla yeni bir ordu kurulmuştur. • II.Mahmut zamanında, askeri ve ekonomik amaçlı ilk kez erkek nüfus sayımı yapılmıştır. • II.Mahmut zamanında, ilk kez Avrupa’ya öğrenci gönderilmiş. • II.Mahmut zamanında, İstanbul’da ilköğretim zorunlu hale getirilmiş. • II.Mahmut zamanında, Divan‐ı Hümayun kaldırılarak yerine bakanlıklar (nezaretler) kurulmuştur. • II.Mahmut zamanında, devlet memuru maaşa bağlanmıştır. • II.Mahmut zamanında, devlet memurlarına fes,ceket ve pantolon giyme zorunluluğu getirilmiş. • II.Mahmut zamanında, padişahın resminin devlet dairelerine asılması geleneği başlamış. • II.Mahmut zamanında, müsadere sistemi kaldırılmış. Müsadere sisteminin kaldırılması ile özel mülkiyete geçiş yolunda ilk adım atılmış. (ama geçilmedi henüz) • II.Mahmut zamanında, Tımar Sistemi kaldırıldı. • II.Mahmut zamanında, Köy ve Mahalle muhtarlıkları kuruldu. • II.Mahmut zamanında, devlet memurlarını yargılamak ve vatandaş ile hükümet arasındaki davalara bakmak için Meclis‐i Valay‐ı Ahkam‐ı Adliye kurulmuş. • II.Mahmut zamanında, yönetim işlerini planlamak için Dar‐ı Şuray‐ı Bab‐ı Ali kurulmuş. • II.Mahmut zamanında, Takvim‐i Vekayi adıyla ilk resmi gazete yayınlanmış. • II.Mahmut zamanında, Karantina uygulaması başlamış. • II.Mahmut zamanında, Yerli malı kullanımı özendirilmiş. • II.Mahmut zamanında, Kumaş (Çuha) fabrikası kurulmuş. • II.Mahmut zamanında, Ticaretin gelişmesi için gümrük düzenlemesi yapılmış. • II.Mahmut zamanında, Ülkeye giriş ve çıkışlarda ilk kez pasaport uygulaması gelmiş. Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt‐ı Hümayunu): 9 Herkesin mal, can, ırz ve namus hürriyetine saygı duyulacak 9 Herkes bağımsız mahkemelerde açık olarak ve eşit şartlarda yargılanacak. 9 Herkes belli yaşa geldiğinde belli süreler için askere alınacak. (Tanzimat fermanı ile askerlik ocak anlayışından çıkarak vatan görevi haline gelmiş. Bütün erkek olan Osmanlı vatandaşları zorunlu tutulmuş.) 9 Herkes gelirine göre vergi ödeyecek 9 Herkes kanun önünde eşit olacak 9 Hiç kimseye yargılanmadan ceza verilmeyecek 9 İşkence, dayak ve angarya kaldırılacak 9 Rüşvet ve iltimas kalkacak • Tanzimat Fermanı ile padişahın yetkileri ikinci kez kısıtlanmış, vergi ödeme ve askere gitme vatandaşlık görevi haline getirilmiş, hukuk, eğitim, askeri ve ekonomik alanda yenilikler getirilmiş, halkın eşitliği sağlanarak bir Osmanlı vatandaşı oluşturmaya çalışılmıştır. • Tanzimat Fermalı ile Osmanlılarda ilk kez kanun gücünün üstünlüğü kabul edilerek anayasal sürece geçiş için ilk adım atılmıştır. • Tanzimat Fermanı ile Osmanlılar bekledikleri sonuçları alamamışlardır. Azınlıkların bu haklardan yeterince faydalanamadığını öne süren yabancı devletlerin baskısı ile 1856 yılında Islahat Fermanı yayımlanmıştır. Islahat Fermanı ile azınlıklara birtakım Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 8 haklar daha vererek yabancı devletlerin içişlerine karışmalarını önlemek isteyen Osmanlılar ayrıca Paris Barış Konferansı’nda kendi yararına kararlar alınmasını da amaçlamıştır. Bu yüzden ferman Paris Barış Konferansı’nın bir maddesi olarak yayımlanmıştır. Islahat Fermanı: Batılı devletlerin baskısı nedeniyle ilan edilen Islahat Fermanı ile Gayri Müslimlere (azınlıklara) birtakım haklar verilmiştir. 9 Bedelli askerlik yapabilmek 9 Şirket ve banka kurabilmek 9 Devlet memuru olabilmek 9 Mahkemelerde eşit şartlarda şahitlik yapabilmek 9 İl Genel Meclisinde görev yapabilmek • Islahat Fermanı ile yabancı ülkelerin baskısı daha da artmıştır. Çünkü ferman Paris Barış Antlaşması’nın maddesi olarak ilan edilmiş ve uygulama zorunluluğu doğmuş. Ferman ile azınlıklara daha fazla haklar verildiği için Müslüman halk tepki göstermiş. • Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesi ile 1839’da başlayan ve I.Meşrutiyetin ilan edildiği 1876 yılına kadar süren döneme Tanzimat Dönemi denilmiştir. Bu dönemde Abdülmecid’in yanı sıra Abdülaziz, V.Murat ve II.Abdülhamit tahta çıkmışlardır. • Abdülaziz (1861‐1776), resmi ziyaret amacı ile yurt dışına seyahate çıkan ilk padişah olmuştur. Meşrutiyetin ilanına karşı olduğu için tahttan indirilmiş yerine V.Murat getirilmiş. TANZİMAT DÖNEMİNDE YAPILAN ISLAHATLAR • 1864 yılında hazırlanan vilayet nizamnamesi ile eyaletler kaldırılmış yönetim birimleri İl(Vilayet), Sancak (Liva), Kaza, Nahiye (Bucak), Köy olarak yeniden düzenlenmiştir. • İllerde valiye yardımcı olması için üyelerinin bir bölümü halk tarafından seçilen İl Genel Meclisleri oluşturulmuştur. • İl Genel Meclisi üyelerinin bir bölümünün halk tarafından seçilmesi ile halk ilk kez yerel yönetime katılmıştır. • Şeriat mahkemelerinin yanı sıra Avrupa hukuk sistemine göre işleyen Nizamiye Mahkemeleri kurulmuştur. • İlk kez Kaime adı verilen kağıt para bastırılmıştır. • İltizam Sistemi kaldırılarak vergi toplama görevi Muhassıllara verilmiştir. • Avrupa hukukundan örnek alınarak ticaret, arazi, ceza, borçlar ve deniz hukuku ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. • Şinasi ve Agah Efendi tarafından Tercüman‐ı Ahval adında ilk özel gazete yayınlanmıştır. • Bank‐ı Dersaadet adıyla ilk banka açılmıştır. Daha sonra Osmanlı Bankası adını almıştır. • Eğitim Bakanlığı (Maarif‐ı Umumiye Nezareti) kurulmuştur. • İlkokul düzeyinde eğitim veren İptidailer, lise düzeyinde eğitim veren idadiler ve Sultaniler açılmıştır. • Günümüzün Siyasal Bilgiler Fakültesi olan Mekteb‐i Mülkiye açılmıştır. • Erkek öğretmen okulu Dar’ül Muallimin ve kız öğretmen okulu Dar’ül Muallimat açılmıştır. • Yabancı ülkelere okul açma izni verilmiştir. • İzmir‐Aydın arasında ilk demiryolu açılmıştır. • İlk telgrafhane kurularak posta pulu bastırılmıştır. • İlk kez Avrupalı devletlerden dış borç alınmıştır. • Kız öğrenciler için Rüştiyeler açılmıştır. • 1863’te Memleket Sandıkları kurulmuştur. (1888 de Ziraat Bankasına dönüştürülmüştür.) • 1868’de Şuray‐ı Devlet (Danıştay) kurulmuştur. • Kırım Savaşı sırasında 1854 yılında Abdülmecid tarafından İngiltere’den ilk kez dış borç alınmıştır. I.MEŞRUTİYETİN İLANI VE II.ABDÜLHAMİT DÖNEMİ • Jön Türkler (Genç Türkler‐ Genç Osmanlılar), Osmanlı Halkını Osmanlıcılık ruhu ve vatandaşlık bilinci etrafında birleştirerek yönetime katarlarsa azınlıkların devlete bağlı kalacağına inanıyorlardı. Meşrutiyet ilan edilirse, eşitlik ve özgürlük ilkelerinin kabul edildiği bir meclis açılır, bu mecliste azınlıklara kendini temsil etme hakkı verilirse dağılmanın önüne geçilir diye düşünüyorlardı. Bu amaçla Padişah Abdülaziz’e baskı yapan Jön Türkler, Abdülaziz kabul etmeyince Şeyhülislamdan alınan bir fetva ile onu tahttan indirip yerine V.Murat’ı getirdiler. • V.Murat (1876) Osmanlı tahtında en kısa süre kalan padişahtır. Akli dengesi yerinde olmadığı gerekçesi ile tahttan indirilmiş ve yerine II.Abdülhamit geçmiştir. • II.Abdülhamit hükümdar olunca Belçika ve Prusya anayasalarını örnek alarak bir anayasa (Kanun‐i Esasiye) hazırlatmış ve meşrutiyeti ilan etmiştir. • Bu sırada İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, İtalya ve Avusturya Balkanlardaki durumunu görüşmek üzere İstanbul’da İstanbul Konferansı (Tersane Konferansı) denilen bir konferans düzenlemekteydiler. Meşrutiyet aynı gün (23 Aralık 1876) ilan edilmiş ve İstanbul Konferansı kararları etkilenmek istenmiştir. Konferans kararları ise içişlerine müdahale gerekçesi ile reddedilmiştir. Meşrutiyetin ilanı ile; • Türk tarihinde ilk kez parlamenter sisteme geçilmiş ve meclis açılmıştır. • Türk tarihinde ilk kez anayasa ilan edilmiş (Kanun‐i Esasiye) hazırlanmış ve anayasal bir yönetim başlamıştır. • Türk tarihinde ilk kez halk yönetime katılmıştır. • Tanzimat ve Islahat Fermanlarından farklı olarak hakla verilen hak ve hürriyetler daha da genişletilmiş hükümdarın yetkileri biraz daha kısıtlanmıştır. www.soruyurdu.com I.Meşrutiyetin özelliklerinden bazıları: 9 Yasama( Kanun yapma görevi meclise aitti. 9 Yürütme görevi padişahın seçtiği hükümete (Heyeti vükela‐Vekiller heyeti) aitti. • I.Meşrutiyet döneminde siyasi partiler yoktu. Demokratik anlayışa ters düşen bu sorun II.Meşrutiyet döneminde çözümlenmiştir. • II.Abdülhamit, meşrutiyeti Jön Türkler gibi bir çözüm olarak görmemiş, padişah olmak için kabul etmiştir. • Ulusal egemenlik yolunda ilk adım 1876 Meşrutiyet’in ilanı ile atılmıştır. İstibdat Döneminde Görülen Gelişmeler • Sanayi Nefise Mektebi, Baytar Mektebi ve Halkalı Ziraat Mektebi açılmıştır. • Duyun‐ı Umumiye İdaresi (Genel Borçlar İdaresi) kurulmuştur. • Tütün üretimini arttırmak için Alman ve Fransız idaresinde bulunan Reji İdaresi kurulmuştur. • 19.YY.DA GÖRÜLEN BAZI ÖNEMLİ SİYASİ GELİŞMELER • 19.yy.da Osmanlı İmparatorluğu toprak bütünlüğünü koruyabilmek için çaba göstermiştir. Bu dönemde devlet, Fransız İhtilali’nin getirdiği siyasi, Sanayi Devrimi’nin getirdiği ekonomik sorunlar ile karşı karşıya kalmıştır. • Sanayi Devrimi’nin yol açtığı hammadde ve pazar arayışı Osmanlıların Afrika ve Ortadoğu’daki topraklarının İngiltere ve Fransa tarafından işgal edilmesine de neden olmuştur. • Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçili akımı nedeni ile özellikle Balkanlarda yaşayan uluslar ayaklanmaya başlamıştır. İlk olarak Sırplar ayaklanmış, 1812 Bükreş Antlaşması ile bazı ayrıcalıklar elde eden Sırplar 1829 Edirne Antlaşması ile özerklik, 1878 Berlin Antlaşması ile de bağımsız olmuşlardır. • Daha sonra ayaklanan Yunanlılar ise Rusya, İngiltere ve Fransa’nın de desteğini alarak 1829 Edirne Antlaşması ile bağımsızlığını kazanan ilk ulus olmuştur. • Yunan isyanı sırasında İngiltere, Fransa ve Rusya 1827 Navarin Olayı ile Osmanlı donanmasını yakmışlardır. • Yunan isyanı sırasında Osmanlıya yardım eden Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa da istekleri kabul edilmeyince isyan etmiştir. İsyanı bastıramayan devlet Rusya’dan yardım istemek zorunda kalmış. Rus donanması padişahı korumak amacıyla İstanbul’a gelince İngiltere ve Fransa da müdahale etmiş sorun uluslararası bir boyut kazanmıştır. Avrupalı devletlerin baskısı ile barışa razı olan Mehmet Ali Paşa ile 1833 Kütahya Antlaşması imzalanmıştır. • Daha sonra yeniden ayaklanan Mehmet Ali Paşa Mısır’ın Osmanlıya bağlı kalması ancak yönetiminin oğullarına geçmesi koşulu ile 1840 Londra Antlaşması’nı imzalamıştır. • Kütahya Antlaşması’ndan sonra Osmanlı Devleti Rusya ile 1833 Hünkar İskelesi Antlaşmasını imzalayarak kendisini güvence altına almaya çalışmıştır. Antlaşma ile Rusya Osmanlıya bir saldırı olursa yardım edecek, Osmanlı ise Rusya’ya bir saldırı olursa boğazları kapatacaktı. 8 yıl süreli bu antlaşma ile Rusların Boğazlarda ayrıcalık elde etmesi İngiltere ve Fransa’nın tepkisine yol açmıştır. Böylece ilk kez Boğazlar Sorunu denilen yeni bir sorun ortaya çıkmıştır. 1841 Londra Boğazlar Konferansı’nda imzalanan sözleşme ile Boğazların egemenlik hakkı tamamen Osmanlılara bırakılarak sorun çözümlenmiştir. • Yine bu dönemde İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında Balta Limanı Antlaşması denilen bir ticaret antlaşması imzalanmıştır. Osmanlılar İngiltere’nin desteğini almak için bu antlaşma ile onlara geniş ekonomik ayrıcalıklar vermiştir. Balta Limanı Antlaşması ile gümrük vergileri iyice azalmış ve Osmanlı Devleti açık bir Pazar haline gelmiştir. • 1853‐1856 yılları arasında ise Rusya ile Osmanlı Devleti arasında Kırım Savaşı çıkmıştır. Ruslar Sinop Baskını denilen olayla Osmanlı donanmasını yakınca Rusların Boğazlara ve Balkanlara egemen olacağını düşünen İngiltere, Fransa ve Piyomente çıkarlarını korumak için Osmanlının yanında savaşa girmiştir. Bu durum karşısında Rusya barışa razı olmuş ve Paris Barış Konferansı toplanmıştır. Konferans sonunda imzalanan Paris Antlaşmas ile; Osmanlılar ilk kez Avrupa devleti sayılmıştır. Osmanlıların Avrupa devletler hukukundan yararlanması kabul edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunacağı belirtilmiştir. Karadeniz’in tarafsız olması iki tarafında donanma ve tersane bulundurması kararlaştırılmıştır. Paris Antlaşması ile Osmanlılar kendi toprak bütünlüğünü koruyamadığını kabul etmiştir. Ayrıca savaşı kazanmasına rağmen Karadeniz’in tarafsızlığı nedeniyle yenik devlet gibi sayılmıştır. • Paris Antlaşması ile Osmanlılar kendi toprak bütünlüğünü koruyamadığını kabul etmiştir. Ayrıca savaşı kazanmasına rağmen Karadeniz’in tarafsızlığı nedeniyle yenik devlet gibi sayılmıştır. • 1876 yılında Balkanların durumunu görüşmek için İstanbul’da Tersane Konferansı düzenlenmiş, Sırbistan ve Karadağ’dan Osmanlı kuvvetlerinin çekilmesini, Bosna‐ Hersek ve Bulgaristan’a özerklik verilmesini kararlaştırmıştır. 1877 yılında ise Londra Konferansı düzenlenmiş Bosna‐Hersek ve Bulgaristan’a yeni haklar verilmesi ve ıslahatların Avrupalı devletlerce denetlenmesi kararlaştırılmıştır. Osmanlılar bu konferanslarda alınan kararları iç işlerine ve egemenlik haklarına müdahale olarak değerlendirmiş ve kabul etmemiştir. Bunun üzerine Ruslar Osmanlılara savaş açmıştır. • 1877‐1878 Osmanlı‐Rus Savaşı (93 Harbi) denilen bu savaşta Ruslar büyük bir başarı elde edince Osmanlılar barış istemek zorunda kalmışlardır. • 1877‐1878 Osmanlı‐Rus Savaşı sırasında Osman Paşa Plevne’de büyük bir savunma savaşı örneği vermiştir. Ayrıca Rusların Erzurum’u alma girişimi Aziziye Tabyası’nın Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 9 direnişi ile sonuçsuz kalmıştır. Aziziye Tabyası Nene Hatun’un gayretleri ve teşviki ile halkın da yardımı sayesinde Erzurum’u korumayı başarmıştır. • Taraflar arasında Ayestefanos (Yeşilköy) antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Ruslar Balkanlarda büyük bir üstünlük sağlayınca, İngiltere, Avusturya, Almanya karşı çıkmışlar ve Rusya’ya yeni bir antlaşma yapmayı kabul ettirmişlerdir. • Osmanlılar İngiltere’nin kendisine yardım etmesi için Kıbrıs’a yerleşmesine izin vermiştir. • Ayestefanos Antlaşmasının yerine Berlin’de bir konferans düzenlenerek Berlin Antlaşması imzalanmıştır. • Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalandığı halde yürürlüğe girmeyen yani ölü doğan bir antlaşmadır. Bu yönü ile Sevr Antlaşması’na benzer. • Berlin Antlaşması ile Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olmuş, Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya verilmiş, Ermeni Sorunu ilk kez ortaya çıkmıştır. • Bunların yanı sıra Osmanlı Devleti dış borçlarını ödeyemeyince 1881 yılında Muharrem Kararnamesi ile İstanbul’da Duyun‐u Umumiye İdaresi (Genel Borçlar İdaresi) kurulmuştur. Bu idare devletin bazı gelir kaynaklarına el koyarak borçların doğrudan ödenmesini sağlamaya çalışmıştır. • Duyun‐u Umumiye İdaresi kurulunca Osmanlı ekonomisi tamamen yabancı devletlerin denetimi altına girmiştir. • 1879 yılında Avusturya‐Macaristan İmparatorluğu, Bosna‐Hersek’i, 1881 yılında Fransa, Tunus’u, 1882 yılında İngiltere Mısır’ı işgal etmiştir. • Ayrıca Girit Adası da ayaklanarak Yunanistan’a katılmaya çalışmıştır. Osmanlı Devleti 1868 yılında Halepa Fermanı ile Girit’e birtakım ayrıcalıklar verse de 1869 yılında yeni bir ayaklanma daha çıkmıştır. Yunanistan’ın adayı işgal etmeye başlaması üzerine de savaş çıkmıştır. 1897 yılında yapılan Dömeke Savaşı’nı kazanan Osmanlılar İstanbul Antlaşması ile Girit Adası’nı şimdilik elinde tutmayı başarmıştır. II.MEŞRUTİYET’İN İLANI • Jön Türkler gizli cemiyetler kurarak meşrutiyetin yeniden ilan edilmesini ve anayasal yönetime tekrar geçilmesini sağlamaya çalışmışlardır. • M.Kemal Paşa da Harp Akademisini bitirdikten sonra ilk görev yeri olan Şam’da arkadaşları ile birlikte Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurmuştur. • Bu cemiyetlerden İttihad‐ı Osmaniye ile Osmanlı Hürriyet cemiyetleri birleşerek 1907 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurmuşlardır. • 8‐9 Haziran 1908 yılında Rusya ile İngiltere arasında gerçekleşen Reval Görüşmeleri’nde İngiltere, Rusya’yı Balkanlar ve Boğazlar politikasında serbest bırakmıştır. • Cemiyetin ileri gelenlerinden Enver ve Niyazi Beylerin Makedonya’da çıkardıkları askeri ayaklanmaların yayılmasından çekinen II.Abdülhamit Anayasayı tekrar yürürlüğe koyarak Meşrutiyeti yeniden ilan etmiştir. (23 Temmuz 1908) II. Meşrutiyet’in ilanından sonra yaşanan karışıklıklar nedeni ile: • Avusturya‐Macaristan İmparatorluğu, Bosna‐Hersek’i topraklarına kattığını ilan etmiştir. (6 Ekim 1908) • Bulgaristan bağımsızlığını ilan etmiştir. (5 Ekim 1908) • Girit, Yunanistan’a katıldığını bildirmiştir. (6 Ekim 1908) 31 MART VAKASI (13 NİSAN 1909) 31 Mart Olayı İstanbul’da Meşrutiyete karşı olan gericilerin çıkardığı bir ayaklanmadır. II.Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’da yaşanan bazı karışıklıklar nedeni ile İttihat ve Terakki Partisi Makedonya’da bulunan Avcı Taburları’nı buraya getirmiştir. Güvenliğin sağlanması amacıyla İstanbul’a getirilen bu birlik disiplinsiz davranışları nedeniyle tepkilere neden olmuştur. Bu durumu fırsat bilen Ahrar Partisi’nin kışkırtmaları sonucu ayaklanma çıkmıştır. Gericilerin amacı meşrutiyeti yıkmak ve Mutlakiyet denilen eski düzeni geri getirmektir. Padişah II.Abdülhamit ayaklanmayı bastıracak tedbirler almayınca İttihat ve Terakki Partisi tarafından Selanik’te hazırlanan Hareket Ordusu İstanbul’a gelerek isyanı bastırmıştır. Hareket Ordusu’nun Komutanı Mahmut Şevket Paşa, Kurmay Başkanı ise Mustafa Kemal’dir. • Türk tarihinde rejimi yıkmaya yönelik ilk ayaklanmadır. Bu yönü ile 1925’te çıkan Şeyh Sait İsyanı’na ve 1930’da çıkan Menemen Olayı’na benzemektedir. • II.Abdülhamit ayaklanmada rolü olduğu gerekçesiyle tahttan indirilerek yerine V.Mehmet Reşat getirilmiştir. • Meclis kararı ile tahttan indirilen ilk padişah II.Abdülhamit’tir. Daha sonra TBMM’nin saltanatı kaldırması ile meclis kararı ile tahttan indirilen ikinci padişah VI.Mehmet Vahdettin olmuştur. Kanun‐u Esasi’nin ilk hali (I.Meşrutiyet) Kanun‐u Esasi’de 1909 yılında yapılan değişiklikler (II.Meşrutiyet) Kanun teklifi padişahın iznine bağlıdır. Kanun teklifi padişahın iznine bağlı değildir. Hükümet padişaha karşı sorumludur. Hükümet meclise karşı sorumludur. Padişahın mahkeme kararı olmadan Padişahın mahkeme kararı olmadan sürgün yetkisi vardır. sürgün yetkisi kaldırılmıştır. Padişah, olağanüstü hallerde meclisi Padişahın olağanüstü hallerde meclisi kapatabilir. kapatma yetkisi biraz daha kısıtlanmıştır. Görüldüğü gibi Kanun‐i Esasiye’de yapılan değişiklikler daha demokratiktir. Ayrıca 1908’de II.Meşrutiyet’in ilanı ile siyasi partilerin kurulmasına da izin verilmiştir. Adem‐i Merkeziyetçilik: Bu düşüncenin en önemli savunucusu Osmanlı hanedanına mensup olan Prens Sabahattin’dir. Adem‐i Merkeziyetçiler Osmanlı vatandaşlarına geniş özgürlükler verilmesini ve çeşitli etnik grupların federasyona benzeyen bir siyasal yapı içinde yaşamalarını savunmuşlardır. www.soruyurdu.com Osmanlı devletinde eski ve yeni kurumların işlevlerini bir arada yürütmesi Tanzimat Dönemi’nde görülmüştür. Bu dönemde geleneksek kurumların yanına batı tarzında modern kurumlar açılmıştır. • Tanzimat Fermanı’nın ilan edilme amaçları arasında halkın yönetime katılmasını sağlamak gösterilemez. Çünkü halkın yönetime katılması ilk kez 1876 yılında Meşrutiyet’in ilanı ile gerçekleşmiştir. TRABLUSGARP SAVAŞI (1911‐1912) Savaşın nedenleri 1. Siyasi birliğini geç tamamlayan İtalya’nın gelişen sanayisi için hammadde ve Pazar arayışı. (Savaşın ana nedeni budur. Ayrıca siyasi birliğini geç kuran Almanya’nın da İtalya ile birlikte saldırgan bir politika izlemesi I.Dünya Savaşı’nın en önemli nedeni olmuştur.) 2. Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’ı koruyacak gücünün olmaması 3. İngiltere ve Fransa’nın İtalya’yı kendi yanlarına çekmek için göz yumması 4. Trablusgarp’ın İtalya’ya yakın olması ve İtalyanların burayı Afrika’ya açılan bir kapı olarak görmeleri. • Osmanlı Devleti bölgeyi koruyacak gücü olmadığı için bölgeye ordu ve donanma gönderemedi. Bunun üzerine aralarında Mustafa Kemal, Enver Paşa ve Fethi Bey gibi vatanseverlerin bulunduğu gönüllü subaylar gizlice Trablusgarp’a giderek yerli halkı örgütlediler. M.Kemal Derne ve Tobruk’ta, Enver Paşa Bingazi’de İtalya’ya karşı başıarılı oldular. İtalyanlar Osmanlıyı barışa razı etmek için Rodos ve Oniki Ada’yı işgal ettiler ve Çanakkale Boğazı’nı abluka altına aldılar. Osmanlılar barışa razı olmadılar. Ancak I.Balkan Savaşı çıkınca barış istemek zorunda kaldılar. Bunun üzerine Uşi (Ouchy) Antlaşması imzalandı (1912). • Uşi Antlaşması’na göre; 1. Trablusgarp (Trablus ve Bingazi) İtalyanlara bırakılacak, sadece dini yönden halifeye bağlı kalacaktı. (Böylece Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki varlığı tamamen sona ermiştir.) 2. Rodos ve Oniki Ada Osmanlı Devleti’ne geri verilecekti. • Osmanlı Devleti Rodos ve Oniki Ada’yı Balkan Savaşları bitinceye kadar güvenlik açısından İtalya’nın koruyuculuğuna bırakmış, ancak bir daha da geri alamamıştır. Rodos ve Oniki Ada II.Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya’dan alınarak Yunanistan’a verilmiştir. • Görüldüğü gibi I.Balkan Savaşı’nın çıkması hem Trablusgarp’ın, hem de Rodos ve Oniki Ada’nın kaybedilmesine neden olmuş, ayrıca Adalar Sorunu’nun doğmasına yol açmıştır. I.BALKAN SAVAŞI (1912‐1913) Reval Görüşmesi’nden sonra Balkanlarda serbest kalan Rusya tarihsel amacı olarak sıcak denizlere inme politikasını gerçekleştirmek için faaliyetlerini arttırmıştır. Panslavizm politikası izleyerek Balkanlarda egemenlik kurmak isteyen Rusya’nın kışkırtmasıyla Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ Osmanlıya karşı bir ittifak kurmuşlardır. Balkan savaşlarının Makedonya’da ıslahat yapılması konusundaki istekleri reddedilince Karadağ Osmanlıya savaş ilan etmiş ve savaş başlamıştır. Sebepleri: 1. Fransız ihtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik akımının etkisi 2. Rusya’nın Balkanlar’da izlediği Panslavizm politikası 3. Osmanlı Devleti’nin güçsüzlüğü ve İtalya ile savaş halinde olması 4. Balkan Devletlerinin Osmanlıları Balkanlardan tamamen atmak istemeleri • Osmanlı Devleti bütün cephelerde bozguna uğramıştır. Bulgarların Çatalca’ya kadar ilerlemeleri üzerine Osmanlılar barış istemiştir. Büyük devletlerin arabuluculuğu ile Londra Konferansı toplanmış ve Londra Antlaşması (1913) imzalanmıştır. Bu Antlaşmaya göre; 1. Osmanlılar Midye‐Enez çizgisinin batısında kalan topraklarını (Doğu Trakya (Edirne, Kırklareli), Batı Trakya, Makedonya, Selanik) kaybetmiştir. 2. Ege Adalarının durumunun Batılı devletlerce belirlenmesi kararlaştırılmıştır. 3. Ege adaları İmroz ve Taşoz (Gökçeada ve Bozcaada) hariç Yunanistan’a bırakılmıştır. 4. Arnavutluk bağımsız olmuştur. • Arnavutluk I.Balkan Savaşı’ndan faydalanıp Osmanlı egemenliğinden ayrılarak bağımsız olmayı başaran son Balkan ülkesi olmuştur. Bab‐ı Ali Baskını: I.Balkan Savaşı sonlarına doğru İttihat ve Terakki Partisi savaşlardaki yenilgi kayıplarının sorumlusu olarak hükümeti görmüş ve Edirne’nin de kaybedileceği endişesi ile bir hükümet darbesi yapmıştır. Bab‐ı Ali baskını denilen bu olay ile İttihat ve Terakki Partisi devlet yönetimine tamamen egemen olmuştur. Devlet yönetimi Enver, Talat ve Cemal Paşaların eline geçmiştir. • II.Meşrutiyetin ilanında etkili olan İttihat ve Terakki Partisi 31 Mart Olayı’ndan sonra yönetimdeki etkisini arttırmış ve Bab‐ı Ali Baskını ile de yönetime tamamen egemen olmuştur. İttihat ve Terakki Partisi I.Dünya Savaşı sonuna kadar egemenliğini sürdürmüştür. • Atatürk bu savaştaki yenilgi nedeni ile cumhuriyetin ilanından sonra ordu ve siyaseti birbirinden ayırmıştır. II.BALKAN SAVAŞI (1913‐1914) • Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ yanlarına Romanya’yı da alarak Bulgaristan’a karşı savaş açtılar. • Osmanlı Devleti de bu durumdan yararlanarak Midye‐Enez çizgisini aşmış, Edirne ve Kırklareli’ni alarak Meriç Nehrine kadar ilerlemiştir. Bulgaristan’ın yenilmesi ve Batılı devletlerin araya girmesiyle savaş sona ermiştir. • Balkan Devletleri kendi aralarında Bükreş Antlaşması’nı imzalamışlardır. Osmanlı Devleti ise Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan ile ikili antlaşmalar imzalamıştır. 1913 İstanbul Antlaşması (Osmanlı Devleti – Bulgaristan): • Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 10 1. Edirne, Kırklareli ve Dimetoka Osmanlıya ait olacak. • Osmanlı Devleti Dimatoka’yı I.Dünya Savaşı sırasında Bulgaristan’a vererek kendi yanında savaşa girmesini sağlamıştır. 2. Yeni sınır Meriç Nehri olacak. 3. Bulgaristan’da kalan Türk ve Müslüman azınlığın hakları korunacak. • Bu antlaşma ile ilk kez sınırlarımız dışında kalan Türklere azınlık statüsü verilerek hakları güvence altına alınmıştır. Ayrıca günümüz Türkiye – Bulgaristan sınırı çizilmiştir. 1914 Atina Antlaşması (Osmanlı Devleti – Yunanistan) 1. Yanya, Selanik, Girit ve Ege Adaları (Gökçeada ve Bozcaada hariç) Yunanistan’a ait olacak. • Osmanlı Devleti 1908 yılında Yunanistan’a katıldığını ilan eden Girit Adası’nı resmen kaybetmiştir. 2. Yunanistan’da kalan Türk ve Müslüman azınlığın hakları korunacak. • Osmanlı Devleti’nin İstanbul ve Atina antlaşmaları ile Batı Trakya’yı kaybetmesi günümüze kadar süregelen Batı Trakya’daki Türk azınlığı Sorunu’na yol açmıştır. 1914 İstanbul Antlaşması (Osmanlı Devleti – Sırbistan) Bu antlaşma ile Sırbistan’da kalan Türk ve Müslüman azınlığın hakları güvence altına alınmıştır. I. DÜNYA SAVAŞI (1913‐1914) Almanya’nın I.Dünya Savaşı’na Osmanlı Devletini kendi yanında sokmak istemesinin nedenleri: • Yeni cepheler açarak yükünü hafifletmek • Osmanlının hammadde kaynaklarından yararlanmak • Osmanlı padişahının halifelik gücünü kullanmak • Türk askerlerinin savaşçı kabiliyetinden yararlanmak • Boğazları kontrol altında tutarak Rusların müttefikleri ile olan bağlantısını kesmek ve Osmanlı Devleti’nin stratejik öneminden faydalanmak Kafkas Cephesi: • Başkomutan: Enver Paşa. • Osmanlıların savaştığı ilk cephedir. • Berlin Antlaşması ile kaybedilen Kars, Ardahan, Batum (Elviye‐i Selase) geri almak istenmiştir. • Enver Paşa mevsimin kış olmasına rağmen Sarıkamış Harekatı denilen taarruza başlatmıştır. • Bir süre sonra saldırıya geçen Ruslar, Erzurum, Trabzon, Erzincan, Van, Bitlis ve Muş’u ele geçirmişlerdir. • Kafkas Cephesi’ne sonradan tayin edilen M.Kemal Paşa Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri almayı başarmıştır. • Bu savaşlar sırasında Ruslar ile işbirliği yapan Ermeniler Osmanlı ordusunu arkadan vurmuş ve savunmasız halka büyük zararlar vermiştir. Bunun üzerine Tehcir yasası (14 Mayıs 1915) ile Ermeniler zorunlu olarak Suriye ve Lübnan’a göç ettirilmiştir. • Rus çarlığı 19172de çıkan Bolşevik İhtilali (Ekim Devrimi) ile yıkılmıştır. Yerine kurulan Sovyet Rusya ise Bağlaşma Devletleri ile yaptığı Brest‐Litowsk Antlaşması (3 Mart 1918) ile I. Dünya Savaşı’ndan çekilmiştir. Ruslar 1878 Berlin Antlaşması ile kaybedilen Kars, Ardahan ve Batum (Elviye‐i Selase) dahil olmak üzere Doğu Anadolu’dan çekişmiştir. Böylece Kafkas Cephesi resmen kapanmıştır. • Rusların Kars, Ardahan ve Batum’dan çekilmelerinden sonra 14 Temmuz 1918’de yapılan halk oylaması sonucu bu üç il Osmanlı yönetimine katılmak istediklerini belirtmiştir. Böylece Brest‐Litowsk Antlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum’un geri alınması sağlanmıştır. Ancak Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşı’nı kaybedince bu iller yeniden sorun olmuşlardır. Çanakkale Cephesi: I.Dünya Savaşı çıktığı sırada Bulgaristan’da Sofya Ataşemiliteri (Askeri Ataşe) olan Yarbay M.Kemal cephede görev almıştır. 19.Tümen komutanı olarak savaşa katılan M.Kemal Arıburnu, Conkbayırı, Kireçtepe ve Anafartalar’da büyük başarılar kazanarak İstanbul’un işgalini önlemiştir. Bu başarılarından dolayı rütbesi albaylığa yükseltilen M.Kemal Anafartalar Grup Komutanlığı’na getirilmiştir. Anafartalar Kahramanı unvanı verilen M.Kemal Paşa Anadolu’da ve dünyada tanınmıştır. Ayrıca Çanakkale Cephesi Osmanlı Devleti’ni 1.Dünya Savaşı’nda kazandığı tek cephe olmuştur. Irak Cephesi: Modros Mütarakesi imzalandığı sırada Musul dışında bütün Irak elden çıkmış. Suriye – Filistin Cephesi: • Osmanlı Devleti Kanal Harekatında başarısız olunca saldırıya geçen İngilizler, Arapların da desteğini alarak Filistin’i işgal etmişlerdir. İlerleyişini sürdüren İngilizler Kudüs’ü, Beyrut’u ve Şam’ı almayı başarmışlardır. • İngiltere Balfour Deklarasyonu denilen bir mektupla Amerika’ya “Filistin”de bir Yahudi ulusal yurdu kurulmasını uygun bulduğunu ve bunun için her türlü çabayı göstereceğini bildirmiştir. • Daha sonra 6.Kolardu Komutanlığına getirilen M.Kemal Paşa İngilizleri Halep’te durdurmayı başarmıştır. M.Kemal Paşa Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na atandığı sırada Mondros Mütarekesi imzalanmış ve cephe kapanmıştır. Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşı’nda Irak (Musul hariç), Suriye, Filistin, Yemen, Hicaz, Lübnan ve Kudüs’ü kaybetmiştir. I.Dünya Savaşında M.Kemal Paşa’nın Bulunduğu Görevler: • Savaş başladığı sırada Bulgaristan’da Sofya Ataşemiliteri (Askeri Ateşe) olan Yarbay M.Kemal, önce Çanakkale cephesi’nde görev yapmıştır. www.soruyurdu.com • Çanakkale cephesinde 19.Tümen Komutanı olarak Arıburnu, Conkbayırı, Kireçtepe ve Anafartalar’da büyük başarılara imza atmış ve İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesini önlemiştir. • Ardından rütbesi Albaylığa yükseltilerek Edirne’de bulunan 6.Kolordu Komutanlığına getirilmiş. • Kısa bir süre sonra da Kafkas Cephesi’nde 6.Kolordu Komutanlığına tayin edilmiş. • Rütbesi Generalliğe yükseltilen M.Kemal Paşa bu cephede 2.Ordu Komutanlığı’na getirilmiş, Muş’u ve Bitlis’i Ruslardan geri almayı başarmıştır. • Daha sonra 7.Ordu Komutanı olarak Suriye‐Filistin Cephesi’nde görevlendirilmiştir. Bu cephede Alman generalleri ile görüş ayrılığına düşen M.Kemal Paşa görevinden ayrılarak İstanbul’a dönmüştür. • İstanbul’da iken henüz veliaht olan Vahdettin ile Almanya seyahatine katılmıştır. Bu seyahat sırasında Vahdettin’i yakından tanıma imkanı bulmuştur. • İstanbul’a döndükten bir süre sonra yeniden Suriye‐Filistin Cephesi’ne 7.Ordu Komutanı olarak tayin edilmiştir. Bu cephede İngilizleri ve Arapları Halep’te yenerek durdurmayı başarmıştır. • Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına atandığı sırada Mondros Mütarekesi imzalanmış ve cephe kapanmıştır. I.Dünya Savaşı’nın Sona Ermesi: İtilaf Devletleri savaşı kaybeden devletlerle aşağıdaki ateşkes antlaşmalarını imzalamıştır. Bulgaristan ile Selanik Ateşkes Antlaşması (29 Eylül 1918) Osmanlı Devleti ile Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) Avusturya – Macaristan ile Villa Quiste Ateşkes Antlaşması (3 Kasım 1918) Almanya ile Rethandes Ateşkes Antlaşması (11 Kasım 1918) I.Dünya Savaşının Sonuçları: • Avrupa’nın siyasi yapışı değişmiştir. • İmparatorluklar devri sona ermiştir. • Çekoslovakya, Polonya, Yugoslavya, Litvanya ve Estonya gibi yeni devletler kurulmuştur. • Bu devletlerden Letonya, Litvanya ve Estonya bir süre sonra Sovyet Rusya’nın egemenliği altına girmiştir. Ancak Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız olmuşlardır. • Yeni siyasal rejimler ortaya çıkmıştır. (Rusya’da Komünizm, İtalya’da Faşizm, Almanya’da Nasyonel Sosyalizm) • Dünya barışını korumak amacıyla Milletler Cemiyeti (Cemiyet‐i Akvam) kurulmuştur. • Sömürgecilik anlayışının yerini manda ve himayecilik almıştır. • Sivil savunma örgütleri kurulmaya başlamıştır. • İlk kez tank, uçak ve denizaltı kullanılmıştır. • Savaştan umduğunu bulamayan devletler 2.Dünya Savaşı’na neden olmuşlardır. • İtilaf Devletleri savaşı kaybeden devletlerle çok ağır koşullar içeren antlaşmalar imzalamıştır. Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918): Anadolu’da ilk direniş Hatay Dörtyol’da Fransızlara karşı yapılmıştır. Mondros Mütarekesinin bu kadar ağır koşullar içermesinin sebebi ise I.Dünya Savaşı sürerken İtilaf Devletleri’nin kendi aralarında Osmanlıyı paylaşmak için yaptıkları gizli antlaşmalar olmuştur. İtilaf Devletlerinin I.Dünya Savaşı Devam Ederken Yaptığı Gizli Anlaşmalar İstanbul Ant. • İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanmıştır. İtilaf (10 Nisan 1915) Devletleri savaşı kazanırlarsa Boğazları ve İstanbul’u Ruslara vereceklerdi. Londra Ant. • İtalya’nın kendi yanlarında savaşa girmesi için İngiltere, (26 Nisan 1915) Fransa, İtalya ve Rusya arasında imzalanmıştır. İtilaf Devletleri savaşı kazanırlarsa Osmanlı topraklarından İtalya’ya verilecek pay diğerlerinden az olmayacaktı. Ayrıca Rodos ve Oniki Ada İtalya’ya verilecek. Trablusgarp’taki hakları da korunacaktı. • İtalya Londra Antlaşması ile İttifak Devletleri yanından ayrılmış ve İtilaf Devletleri’nin yanına geçmiştir. Sykes‐Picot Ant. • İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanmıştır. (26 Nisan 1916) Antlaşma ile İngiltere, Bağdat, Basra ve Irak’ın güneyini alacaktı. Fransa Güneydoğu Anadolu, Kilikya ve Suriye’yi alacaktı. Rusya ise Boğazlar ve İstanbul’un yanı sıra Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’in bir bölümünü alacaktı. Saint Jean de • İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanmış. Sykes‐ Maurienne Ant. Picot Antlaşmasını öğrenen İtalya Anadolu’daki kendi (17 Nisan 1917) payının da netleştirilmesini istemiştir. Antlaşma ile İtalya’ya Antalya’dan Muğla’ya kadar uzanan Akdeniz Bölgesi ile Ege Bölgesi’nin bir kısmının verilmesi kararlaştırılmıştır. • İtilaf Devletleri’nin paylaşma tasarıları Rusya’nın savaştan çekilmesi, ABD ile Yunanistan’ın savaşa girmesi ve Wilson İlkeleri’nin yayınlanması nedeni ile birtakım değişikliklere uğramıştır. Paylaşma konusu Paris Barış Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 11 Konferansı’nda yeniden ele alınmıştır. Mac‐Mahon Ant. (1915) İngilizler ve Araplar arasında 1915 yılında imzalanmıştır. Antlaşmaya göre Araplar Osmanlıya karşı İngilizlerle birlikte savaşacaklar ve savaş sonunda bağımsız olacaklardı. • İtilaf Devletleri gizli antlaşmalar ile belirledikleri paylaşma tasarılarını hayata geçirirken herhangi bir sorun yaşamamak için Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti’nin bütün imkanlarını elinden almaya çalışmıştır. • Mondros Mütarekesini İzleyen İşgaller: İtilaf devletleri Boğazları ortak olarak işgal ederek 13 Kasım 19918’de İstanbul’a asker çıkarmışlardır. Pariş Barış Konferansı (18 Ocak 1919) • İtilaf Devletleri yenilen devletlerle yapacakları barış antlaşmalarının şartlarını belirlemek üzere Paris’te bir konferans düzenlemişlerdir. Wilson İlkeleri’nde gizli antlaşmaların geçersiz sayılacağının belirtilmesine rağmen konferansta gizli antlaşmalar dikkate alınmıştır. • Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı Devleti’nin topraklarının nasıl paylaşılacağı da ele alınmış ve bu konuda büyük tartışmalar yaşanmıştır. Daha önce gizli antlaşmalar ile İtalya’ya verilmesi kararlaştırılan İzmir ve Batı Anadolu Yunanistan’a bırakılmıştır. • İtilaf devletleri arasındaki ilk anlaşmazlık Paris Barış Konferansı’nda çıkmıştır. Bu durum Osmanlı ile yapılacak antlaşma taslağının hazırlanmasını engellemiştir. Anlaşma taslağı San Remo’da hazırlanmıştır. • Konferansta ayrıca Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti’nin kurulması, manda yönetiminin uygulanması ve Milletler Cemiyeti’nin kurulması da karara bağlanmıştır. İzmir’in İşgali (15 Mayıs 1919) Hukuk’u Beşer Gazetesi Başyazarı Hasan Tahsin adı ile tanınan Osman Nevres işgal sırasında Yunanlılara ilk kurşunu sıkmıştır. İzmir’in haksız yere işgali, yapılan katliamlar ve Osmanlı Devleti’nin kayıtsızlığı ulusal bilincin uyanmasına ve Milli Mücadele ruhunun doğmasına etki etmiştir. Amiral Bristol Raporu Anadolu’daki gerçekleri ve Milli Mücadele’nin haklılığını ortaya koyan ilk uluslar arası belgedir. MEMLEKETİN İÇ DURUMU VE CEMİYETLER • Bu sırada sadrazam olan Ahmet İzzet Paşa’da İtilaf Devletleri’nin aşırı istekleri ve padişah ile düştüğü görüş ayrılıkları nedeni ile istifa etmek zorunda kalmıştır. Padişah 6.Mehmet Vahdettin, Ahmet İzzettin Paşa’nın yerine Tevfik Paşa’yı görevlendirmiş ve bir süre sonra da Mebuslar Meclisi’ni dağıtmıştır (21 Aralık 1918). • Anayasaya göre seçimlerin 4 ayda yenilenmesi gerekirken meclis ancak Sivas Kongresi’nden sonra açılabilmiştir. • Meclisin kapatılması, İtilaf Devletleri’nin baskısı ve Padişahın tutumundan rahatsız olan Tevfik Paşa da istifa edince yerine Damat Ferit Paşa getirilmiştir. • İlk kurulan milli cemiyet Trakya‐Paşaeli Müdafaa‐i Hukuk Cemiyetidir. • İzmir Müdafaa‐i Hukuk Cemiyeti, Yunanlıların İzmir’i işgal etmesini engellemek amacıyla kurulmuştur. İzmir’in işgalinden bir gün önce Redd‐i İlhak adını almıştır. Balıkesir ve Alaşehir kongrelerinin düzenlenmesini sağlamıştır. • Kilikyalılar Cemiyeti Kilikya denilen Adana, İçel, Maraş ve çevresini Fransız işgaline ve Ermeni çetelerine karşı savunmak amacıyla kurulmuştur. • Karakol Cemiyeti, İstanbul’da faaliyet göstermiş. Anadolu’ya silah ve cephane göndererek ulusal mücadeleye destek olmuştur. Ancak Cemiyet 11 Ocak 1920’de Sovyetler ile hiçbir kuruluştan yetki almadan Bakü Antlaşması adı verilen bir antlaşma imzalamıştır. Sovyetlere birçok ayrıcalık tanıyan antlaşma M.Kemal Paşa tarafından reddedilmiştir. • Milli Cemiyetler, Milli Kongre cemiyeti dışında bölgesel kuruluş fikrini gerçekleştirmeye çalışmışlardır. • Milli Cemiyetler, Wilson İlkelerini hukuki dayanak olarak almışlardır. • Milli Cemiyetler Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa‐i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmişlerdir. • Ulusal Cemiyetler Mondros Mütarekesinden sonra Osmanlı Devleti’nin işgaller karşısında kayıtsız kalması nedeniyle kurulmuşlardır. Cemiyetler bölgesel kurtuluş fikriyle hareket ederek kuruldukları bölgeleri savunmaya çalışmışlardır. KURTULUŞ SAVAŞI HAZIRLIK DÖNEMİ • M.Kemal Paşa, Fethi Okyar ile birlikte Minber isimli bir gazete çıkararak başta İngilizler olmak üzere işgal güçlerinin tepkisini çekmiştir. Bu konuda padişaha ve hükümete baskı yapmalarına neden olmuştur. • M.Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışı ile birlikte Milli Mücadele fiilen başlamıştır. Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919): Genelge Halktan: 1. İzmir’in işgaline karşı mitingler düzenlemesini ve protesto edilmesini 2. İşgal kuvvetlerinin temsilcilerine ve İstanbul Hükümeti’ne işgalleri kınayan telgraflar çekilmesini 3. Düzenlenecek mitinglerde Hıristiyan halka karşı saldırı ve düşmanlık girişimlerinde bulunulmamasını istemiştir. Önemi: www.soruyurdu.com 1. M.Kemal Paşa’nın ulusal direniş bilincini oluşturmak için halka yönelik ilk girişimidir. 2. M.Kemal Paşa resmi görevinin ilk kez dışına çıkmıştır. 3. M.Kemal Paşa İstanbul Hükümeti tarafından geri çağrılmıştır. Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919): Havza genelgesinden sonra İstanbul Hükümeti’nin çağrısına uymayan M.Kemal Paşa Amasya’ya geçmiş Rauf Bey, Ali Fuat Paşa ve Refet Bey ile buluşarak yeni bir genelge hazırlamıştır. Genelge telgraf vasıtasıyla Erzurum’da bulunan 15.Kolordu Komutanı Kazım Karabekir ve Konya’da bulunan Ordu Müfettişi Cemal Paşa tarafından onaylandıktan sonra yayımlanmıştır. Böylece Ulusal Mücadeleye ordu desteği sağlanmış ve kişisellikten kurtarılmıştır. Genelgenin Maddeleri: 1. Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı tehlikededir. 2. İstanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusu yok olmuş gibi göstermektedir. 3. Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azmi ve kararı kurtaracaktır. 4. Ulusun durumunu ve davranışlarını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden uzak ulusal bir kurulun varlığı gereklidir. 5. Anadolu’nun her yönden güvenli yeri olan Sivas’ta ulusal bir kongre toplanmalıdır. 6. Sivas’ta düzenlenecek ulusak kongre için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış 3 delegenin en kısa zamanda yola çıkması gerekmektedir. 7. Delegeler Müdafaa‐i Hukuk‐u Milliyet Dernekleri ve belediyelerce seçilecektir. 8. Herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmamak için bu iş ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmelidirler. 9. Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. O güne kadar diğer illerin delegeleri Sivas’a ulaşabilirlerse Erzurum Kongresi delegeleri de Sivas’ta yapılacak genel kongreye katılmak için yola çıkacaktır. 10. Askeri ve ulusal örgütler hiçbir biçimde dağıtılmayacak, komutanlıklar başkalarına bırakılmayacak, silah ve cephane elden çıkarılmayacak, vatanın herhangi bir bölgesine saldırı olursa vatan hep birlikte savunulacaktır. Önemi 1. Kurtuluş Savaşı’nın amacı, gerekçesi, yöntemi, plan ve programı ilk kez belirtilmiştir. 2. Halkı savaşa çağıran bir ihtilal bildirisidir. 3. Kurtuluş Savaşı resmen başlamıştır. 4. İlke kez İstanbul Hükümeti’nin görevini yapmadığı belirtilmiştir. 5. İlk kez ulusal egemenlik kavramından bahsedilmiştir. 6. İlk kez ulusal bir kongrenin (Sivas Kongresi) yapılması istenmiştir. 7. İlk kez hem işgal güçlerine hem de İstanbul Hükümeti’ne açıkça karşı çıkılmıştır. • Genelge’den rahatsız olan İstanbul Hükümeti M.Kemal Paşa’yı görevinden (9.Ordu Müfettişliği) almış ve tutuklanmasını istemiştir. 2 Temmuz’da Erzurum’a gelen M.Kemal Paşa 8 Temmuz’da askerlik mesleğinden ordu müfettişliğinden istifa etmiştir. Çalışmalarını sivil olarak sürdürmüştür. • M.Kemal Paşa 9.Ordu Müfettişi olarak Havza Genelgesi ile Amasya Genelgesi’ni yayımlamıştır. Erzurum Kongresi’nden önce ayrıldığı askerlik mesleğine 5 Ağustos 1921’de Başkomutanlık yetkisi ile dönmüştür. KURTULUŞ SAVAŞI SIRASINDA DÜZENLENEN BÖLGESEL KONGRELER Mondros Mütarekesi’nden sonra Anadolu’da başlayan işgaller karşısında özellikle Batı Anadolu’da birtakım bölgesel kongreler düzenlenmiştir. Balıkesir Kongresi (26‐30 Temmuz 1919): Redd‐i İlhak Cemiyeti tarafından düzenlenen yalnızca Batı Anadolu delegelerinin katıldığı bölgesel bir kongredir. Yunan işgallerine karşı bölgelerini savunmak için toplanmıştır. Amasya Genelgesi kararları büyük ölçüde benimsenmiştir. Padişaha bağlı kalınacağı belirtilmiştir. Alaşehir Kongresi (15‐25 Ağustos 1919): Balıkesir Kongresi kararları yeniden değerlendirilmiş ve kabul edilmiştir. Ancak Erzurum Kongresi kararlarına karşı çıkılmıştır. Yunan işgallerine karşı mücadeleye devam edilmesi istenmiştir. Batı Anadolu’da ki Kuvay‐ı Milliye birliklerinin her bakımdan desteklenmesi kararlaştırılmıştır. Fakat manda fikri son çare olarak benimsenmiştir. • Yunanlılara karşı Ayvalık kıyılarında başlayıp Soma‐Akhisar‐Salihli‐Nazilli kasabalarının batısına uzanan bir hat üzerinde oluşturulan Batı Cephesi’nin kurulması kararı bu kongrelerde alınmıştır. • Bu kongrelerin yanı sıra Nazilli Kongresi (7 Ağustos 1919), 2.Balıkesir Kongresi (22 Eylül 1919), Lüleburgaz Kongresi (Nisan 1919), Edirne Kongresi (9 Mayıs 1919) ve Afyon Kongresi (2 Ağustos 1920)’de düzenlenmiştir. Bu kongrelerin tamamı bölgesel niteliklidir. Müdafaa‐i Hukuk Cemiyetleri tarafından düzenlenmiştir. • 5 Ağustos 1920’de Pozantı’da düzenlenen M.Kemal Paşa’nın da katıldığı bir toplantı Pozantı Kongresi Olarak anılmıştır. Oysaki söz konusu toplantıda Adana işgal altında olduğu için Pozantı’nın il merkezi yapılması kararlaştırılarak sivil ve askeri örgütlenme üzerinde durulmuştur. ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz – 7 Ağustos 1919) Doğu İlleri Müdafaa‐i Hukuk Cemiyeti tarafından düzenlenmiş bölgesel bir kongredir. Kongrenin düzenlenmesine Trabzon Mühafaza‐i Hukuk‐ı Milliye Cemiyeti de yardım etmiştir. Kongre, Doğu Anadolu’daki Ermenilerin ve Doğu Karadeniz’deki Rumların faaliyetlerine karşı önlemler almak, bu bölgedeki Türk Halkının haklarını koruma, Doğu illerinin bütünlüğünü sağlamak ve savunmak amacı ile toplanmıştır. Bu nedenle kongreye Doğu illerinden gelen 54 delege katılmıştır. Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 12 Kongreye Erzurum, Trabzon, Sivas, Bitlis ve Van illerinin delegeleri katılmıştır. Diyarbakır, Elazığ, Samsun delegeleri valilerin engellemeleri nedeniyle kongreye katılamamışlardır. Kongre M.Kemal Paşa katılmadan önce birtakım bölgesel kararlar almıştır. Bu kararlar: 1. Vatandan ayrılmamak için her türlü ihtimal göz önüne alınacak, hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacak ve kesinlikle göç edilmeyecek. 2. Memleket bir Ermeni saldırısına uğrarsa bu şiddetle karşılanacak ve milli varlığımız korunacak. 3. İç düzeni koruyabilmek için bir Bekçi Örgütü kurulacak ve halk silahlandırılacak. • Kazım Karabekir Paşa'nın daveti ile Erzurum'a gelen M.Kemal Paşa, kongreye katılmış ve başkan seçilmiştir. Böylece bölgesel amaçla toplanan kongre bütün yurdu ilgilendiren ulusal kararlar almıştır. 1. Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. 2. Her türlü yabancı işgaline karşı ve Osmanlı Hükümeti'nin dağılması halinde ulus hep birlikte savunma yapacak ve direnecektir. 3. Vatanın korunmasına ve bağımsızlığına İstanbul Hükümeti'nin gücü yetmezse bu amaçları gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacak ve bu hükümetin üyeleri Sivas'ta toplanacak, Ulusal Kongre seçecektir. Ulusal Kongre toplanmamış ise bu seçimi Heyet'i Temsiliye (Temsil Heyeti) yapacaktır. 4. Kuvay‐ı Milliyeyi amil, İrade‐i Milliyeyi hakim kılmak esastır. (Ulusal güçleri etkin ulusal iradeyi egemen kılmak esastır.) 5. Hıristiyan halka siyasi egemenliğimizi ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. 6. Manda ve himaye kabul olunamaz. 7. Mebuslar Meclisi'nin derhal toplanmasına ve hükümet işlerinin meclis denetimi altında yapılmasına çalışılacaktır. 8. Ulusal bağımsızlığımıza ve bütünlüğümüze saygılı olması koşulu ile herhangi bir devletin teknik ve ekonomik yardımı alınabilir. 9. Ulusal iradenin onun çevresinde toplanan ulusal güçlerin varlığı padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır. • Ulusal Egemenlik anlayışına ters düşen bu karar, padişahlık ve halifelik makamına geleneksel bir bağlılık içinde olan halkın tepkisini çekmemek için alınmıştır. Kongrenin Önemi: 1. Kongrenin temel fikri kayıtsız şartsız tam bağımsızlık ve milli egemenliktir. 2. İlk kez vatanın birliği, bütünlüğü ifade edilerek sınırarından söz edilmiştir. 3. İlk kez Misak‐ı Milli kararlarının esasları tespit edilmiştir. 4. İlk kez milli egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurma düşüncesi belirtilmiştir. 5. İlk kez manda ve himaye reddedilmiştir. 6. İlk kez azınlıklara ayrıcalıklar verilmeyeceği belirtilmiştir. 7. Milli Mücadele'nin esas programı belirlenmiştir. 8. İlk kez Mebuslar Meclisi'nin toplanması istenmiştir. • Kongrede ilk kez doğu illeri adına karar verme yetkisine sahip M.Kemal Paşa'nın başkanı olduğu 9 kişilik bir Heyet‐i Temsiliye oluşturulmuş ve Doğu'daki Ulusal Cemiyetler birleştirilmiştir. Bu kararların bölgesel nitelikli olmasının nedeni yürütme ile ilgili olması ve kongreye sadece doğu illeri delegelerinin katılmasıdır. • Erzurum Kongresinde “vatanın bütünlüğünü İstanbul Hükümeti sağlayamazsa geçici bir hükümet kurulacaktır” kararı, Temsil Heyeti’nin kurulmasının uygulamaya konulduğunun kanıtıdır. • Mustafa Kemal Paşa hakın oyu ile ilk kez Erzurum kongresinde ulusal mücadelenin lideri seçilmiştir. SİVAS KONGRESİ (4‐11 Eylül 1919) 1. Ankara Valisi Muhittin Paşa’nın engelleme girişimi 2. Elazığ Valisi Ali Galip’in kongreyi basacağı iddiaları 3. Damat Ferit Paşa’nın düşmanca girişimleri 4. Fransızların Sivas’ı işgal edeceği söylentilerine rağmen kongre 38 delege ile açılmıştır. • Kongrede M.Kemal Paşa en çok Amerikan Mandası sorunu ile uğraşmıştır. Manda yanlısı olan bazı arkadaşları onun kongreye başkan olmamasını istemişlerdir. • Milli Mücadele’de M.Kemal Paşa’ya karşı ilk kez iç muhalefet burada ortaya çıkmıştır. • Bütün bu olumsuzlukların üstesinden gelen M.Kemal Paşa aşağıdaki kararların alınmasını sağlamıştır. 1. Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar aynen kabul edilmiştir. 2. Bütün Milli Cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa‐i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirilmiştir. • M.Kemal Paşa ulusal güçleri birleştirmek ve savaşı tek elden yönetmek amacı ile cemiyetleri birleştirmiştir. 3. Manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir. • Böylece tam bağımsızlık düşüncesi kesinleşmiştir. 4. Erzurum Kongresi’nden seçilen 9 kişilik temsil heyetine 6 ilave yapılarak 15 kişiye çıkarılmış ve yurdun bütününü temsil edecek yetkiye sahip kılınmıştır. • TBMM’nin açılmasına kadar Kurtuluş Savaşı’nı M.Kemal Paşa başkanlığındaki bu Temsil Heyeti yürütmüştür. 5. Meclis‐i Mebusan’ın derhal toplanması istenmiştir. 6. Milletin bağımsızlığını ve vatanın bütünlüğünü zedelememek kaydı ile dış ülkelerden yardım alınabilir. 7. Vatanın herhangi bölgesinin işgali İstanbul Hükümeti’nce ihmal edilirse geçici bir hükümet kurulacak ve millet adına idareyi ele alacaktır. www.soruyurdu.com 8. Misak‐ı Milli sınırları belirlenmiş ve kabul edilmiştir. Mondros Mütarekesi imzalandığı andan itibaren elimizde kalan topraklar vatan olarak belirlenmiştir. 9. Sivas Kongresi’nde seçilen Temsil heyeti, Batı Anadolu Kuvay‐ı Milliye Komutanlığı’na Ali Fuat Paşa’yı tayin etmiştir. • Böylece Temsil Heyeti ilk kez yürütme gücünü kullanarak hükümet gibi hareket etmiştir. • Temsil heyetinin çalışmalarını halka duyurmak ve Ulusal mücadele aleyhine yapılan propagandaları etkisiz hale getirmek amacıyla 14 Eylül 1919’da İrade‐i Milliye adında bir gazete çıkarılmıştır. • General Harbord Raporu Doğu Anadolu’da Türk nüfusunun yoğun olduğunu belirtmişti. Bu rapor Kurtuluş Savaşı’nın haklılığını gösteren diğer bir uluslar arası siyasi belge olmuştur. AMASYA GÖRÜŞMESİ (20‐22 Ekim 1919) Padişah Damat Ferit Paşa’nın yerine Ali Rıza Paşa’yı sadrazamlığa getirerek Milli Mücadele’ye yakınlaşma politikası izlemiştir. Bu hükümet değişikliği Temsil Heyeti ve ulusal hareketin İstanbul Hükümeti’ne karşı elde ettiği ilk siyasi başarıdır. M.Kemal Paşa meclisin İstanbul yerine güvenlik açısından uygun olan Bursa’da toplanmasını istemiştir. Fakat Salih Paşa bu öneriyi bakanların ve başbakanın milletvekilleri ile ilişkilerinin aksayacağını, İstanbul’dan vazgeçildiği yargısını doğurarak İtilaf Devletleri’ne ve özellikle Yunanistan’a İstanbul’u almak için fırsat vereceğini, bazı milletvekillerinin protesto ederek meclise gitmeyeceğini ve halkın İstanbul’dan vazgeçildiğini zannedeceğini ileri sürerek kabul etmemiştir. Protokole göre: 1. Seçimler serbestçe yapılarak Mebuslar Meclisi’nin derhal toplanması sağlanacaktır. 2. İstanbul hükümeti, Sivas Kongresi kararlarını kabul edecektir. 3. Azınlıklara siyasi ve ekonomik ayrıcalıklar verilmeyecektir. 4. İtilaf Devletleri ile yapılacak barış görüşmelerine Temsil Heyeti’nin de uygun gördüğü kimseler katılacaktır. 5. İstanbul Hükümeti ARMHC’ni tanıyacaktır. 6. Türk yaşadığı iller düşmana terk edilmeyecek, manda ve himaye kabul edilmeyecek ve vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı korunacaktır. • İstanbul Hükümeti sadece Mebuslar Meclisi’nin toplanmasını kabul etmiş, diğer kararlara merkezi otoritesini korumak için uymamıştır. • Amasya Görüşmesi ile İstanbul Hükümeti ilk kez Temsil Heyeti’nin hukuksal olarak varlığını ve gücünü resmen kabul etmiştir. Komutanlar Toplantı (16‐28 Kasım 1919): Temsilciler Kurulu ile Anadolu direnişini destekleyen kolordu ve tümen komutanları arasında Sivas’ta toplanmışlardır. Toplantıda meclisin İstanbul’da toplanma zorunluluğu kabul edilerek, bütün milletvekilleri ile görüşülmesine, meclis İstanbul’da açıldıktan sonra da Temsilciler Kurulu’nun çalışmasını sürdürmesine ve barış konferansı bizim için olumsuz bir karar verirse mücadeleye devam edilmesine karar verilmiştir. H.Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya Gelişi (27 Aralık 1919) Amasya Görüşmesi’nden sonra İstanbul Hükümeti, Mebuslar Meclisi’nin açılması için seçimler yapmıştır. Erzurum’dan milletvekili seçilen M.Kemal Paşa güvenliği açısından İstanbul’a gitmeyi uygun görmemiştir. Ancak meclisin çalışmalarını daha yakından izlemek için Temsil Heyeti ile birlikte Ankara’ya gelmiştir. Böylece Ankara Milli Mücadele’nin merkezi olmuştur. Milli Mücadelede Basın TBMM daha sonra çıkarttığı kanunları yayınlamak amacıyla 7 Ekim 1920 tarihinde Ceride‐i Resmiye adıyla ilk resmi gazetesini çıkarmıştır. Aralıklarla 1927 yılına kadar yayın yapan Ceride‐i Resmiye 17 Aralık 1927 tarihinde Resmi Gazete adını almıştır. Ulusal Hareketi Destekleyen Basın Kuruluşları: Sözbirliği Gazetesi, Ankara Gazetesi, Vatan Gazetesi, Anadolu Gazetesi Ulusal Harekete Karşı Olan Basın Kuruluşları: İstanbul Gazetesi, Yeni Hayat Dergisi MEBUSLAR MECLİSİNİN TOPLANMASI VE MİSAK‐I MİLLİ KARARLARI 1. Misak‐ı Milli sınırları içinde olan Türk ve Müslümanların yaşadığı yerler bir bütündür bölünemez. 2. Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada işgal altında olan Arapların oturduğu bölgelerin geleceği halk oylaması ile belirlenecektir. 3. Halkı özgür kalır kalmaz kendi istekleri ile anavatana katılmış olan Elviye‐i Selase (Kars, Ardahan ve Batum) için gerekirse yeniden halk oylamasına başvurulmalıdır. 4. Batı Trakya’nın hukuksal durumu da, bu bölgede özgürce yapılacak halk oylaması ile belirlenmelidir. 5. İstanbul ve Marmara’nın her türlü tehlikeden uzak tutulup güvenliği sağlanırsa boğazlar ticarete ve ulaşıma açılacaktır. 6. Azınlıklara, komşu ülkelerdeki Müslümanlara verilen haklar kadar haklar verilecektir. 7. Her devlet gibi bağımsızlığa ihtiyacımız olduğundan siyasal, hukuksal ve ekonomik gelişmemizi engelleyecek sınırlamalara karşıyız. Borçlarımızın ödenme biçimi de bu esaslara aykırı olamaz. (borçlar kafa karıştırmasın burada, kararla alakası yok) • Bu madde ile açıkça Kapitülasyonlara karşı çıkılarak siyasi bağımsızlığın yanı sıra ekonomik bağımsızlık da vurgulanmıştır. • Misak‐ı Milli ile Milli Mücadele’nin kesin programı belirlenmiştir. • Milli Mücadele’nin hukuksal dayanağı açığa çıkmış ve meşruluk kazanmıştır. • Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 13 • Meclisin çoğunluğu saltanata bağlı olduğu için Misak‐ı Milli Kararları’nda sade ulusal ve ekonomik bağımsızlığa yönelik ilkeler yer almış, ulusal egemenliğe ilişkin ilkeler yer almamıştır. İstanbul’un Resmen İşgal Edilmesi ve Mebuslar Meclisi’nin Dağıtılmasının Nedenleri: 1. Mebuslar Meclisi’nce Misak‐ı Milli ve Cezalandırma Andı’nın kabul edilmesi • Mebuslar Meclisi’nde 11 Mart 1920’de kabul edilen Cezalandırma Andı (Tecziye Ahitnamesi) I.Dünya Savaşı’nı doğuran bunalımlardan başlayarak meclisin açılmasına kadar iç ve dış siyasette devlet ve millete zarar veren bakanlar kurulu üyeleri ile onlarla işbirliği yapanlar hakkında soruşturma açılmasını öngören bir kanun idi. 2. Kuva‐i Milliye’nin Maraş’ta Fransızlara karşı başarılı olması. 3. Anadolu hareketinin M.Kemal Paşa önderliğinde gelişerek güçlenmesi nedenleri ile İstanbul’u 16 Mart 1920’de resmen işgal ederek Osmanlı Mebuslar Meclisi’ni dağıtmışlardır. TBMM’NİN AÇILMASI, AYAKLANMALAR, DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI VE MUHAREBELER (23 Nisan 1920) Meclis açılınca adının ne olacağı konusunda tartışma yaşanmıştır. 19 Mart tarihli genelgede “Olağanüstü Yetkiler Taşıyan Bir Meclis” demekle yetinildiği için bu konuda yapılan tartışmalar sonunda “Büyük Millet Meclisi” adında karar kılınmıştır. Meclisin adının başına “Türkiye” kelimesi ilk kez 8 Şubat 1921’de getirilmiştir. Hükümet işlerini meclis içinden seçilen ve meclise karşı sorumlu olan bir heyet yürütecektir. Meclis başkanı bu heyetin de başkanı olacaktır. İcra Vekilleri Heyeti denilen bu kurulun (Hükümetin) meclis tarafından seçilmesi Meclis Hükümeti Sistemi’nin benimsendiğini göstermektedir. Özellikleri • Kurucu bir meclistir. Çünkü 1921 Anayasası’nı kabul ederek yeni bir Türk Devleti kurmuştur. • Olağanüstü yetkilere sahip bir meclistir. Çünkü yasama ve yürütme yetkisini kendinde toplayarak Güçler Birliği ilkesini benimsemiştir. • TBMM’nin ilk çıkardığı yasa Ağnam Kanunu (24 Nisan 1920)’dur. Bu kanunla hayvancılıkla uğraşanlardan alınan Ağnam vergisi 4 katına çıkarılmıştır. • İhtilalci bir meclistir. Çünkü işgal kuvvetlerine karşı ulusal bağımsızlık, saltanata karşı ulusal egemenlik mücadelesi vermiştir. • Meclis Hükümeti Sistemi’ni benimsemiştir. Çünkü hükümet üyelerini kendisi seçmiştir. • Meclis Hükümeti Sistemi, Cumhuriyet’in ilanına kadar devam etmiş yerine kabine sistemi getirilmiştir. • Milli bir meclistir. Çünkü azınlık milletvekilleri yoktur. • Çok sesli ve demokratik bir yapıya sahip bir meclistir. Çünkü henüz siyasi partiler yoktur ve her türlü siyasi görüşe sahip milletvekilleri tamamen halk tarafından seçilmiştir. • TBMM’nin açılmasından sonra Damat Ferit Paşa düşmanca tavrını sürdürmüş ancak ulusal direnişi önleyememiştir. Bu nedenle İngilizler kendisini eskisi kadar desteklemeyince 18 Ekim 1920’de istifa etmiştir. Yerine Tevfik Paşa getirilmiştir. Saltanatın kaldırılmasına kadar görev yapan son sadrazam olan Tevfik Paşa ulusal mücadeleye ılımlı yaklaşmaya çalışmıştır. Bu dönemde Tevfik Paşa Hükümeti ile M.Kemal Paşa arasında Bilecik Görüşmesi yapılmıştır. 5 Aralık 1920’de yapılan görüşmeye İstanbul Hükümeti’ni temsilen eski sadrazamlar Salih Paşa ve Ahmet İzzet Paşa katılmışlardır. M.Kemal Paşa görüşmeyi TBMM Hükümeti dışında İstanbul’da başka bir hükümetin var olduğunu kabul etmediğini belirterek resmi olmaktan çıkarmıştır. Görüşmede olumlu bir sonuç alınamamıştır. Görüşme bitince Salih Paşa ve Ahmet İzzet Paşa İstanbul’a gönderilmeyerek zorunlu olarak Ankara’ya götürülmüşlerdir. • M.Kemal Paşa bu zorunlu misafirlikle yurt içi ve yurt dışına İstanbul temsilcilerinin Ulusal Mücadele’ye katıldıkları izlenimini vermek istemişlerdir. • Ankara’da bir 3,5 ay kalan heyet serbest bırakılarak 19 Mart 1921’de tekrar İstanbul’a dönmüştür. TEŞKİLAT‐I ESASİYE – 1921 ANAYASASI (20 OCAK 1921) • Temel hakları içeren geniş kapsamlı bir metin değildir. 23 madde ve 1 ek maddeden oluşmaktadır. • 1921 Anayasası üzerindeki ilk büyük değişiklik Cumhuriyetin ilanı ile yapılmıştır. • Osmanlı Devleti fiilen yok sayılmıştır. • Halk egemenliği önemsenmiş. • Siyasal yapının ilkeleri belirlenmiş. • Padişahın yetki ve otoritesinin geçerliği kaybolmuş. • Güçler birliği ilkesi uygulanmış. Anayasada TBMM’nin görev ve yetkilerinden bazıları şöyle belirtilmiştir: 1. Dine ilişkin hükümleri (Ahkam‐ı Şeriye) yerine getirme 2. Savaşa ve barışa karar verme 3. Bütün yasaları yapma, değiştirme ve kaldırma 4. Hükümette görev alacak bakanları seçme 5. TBMM başkanını İcra Vekilleri Heyeti’nin tabii başkanı sayma 6. Süresi dolmadan TBMM seçiminin yenilenmesine karar verme • Teşkilat‐ı Esasiye, Türk Ulusunu devlet yönetiminde tek söz ve karar sahibi yapmıştır. Padişah ve halifenin siyasi ve hukuki yetkilerini elinden almıştır. Bunun yanı sıra tek meclisli bir parlamentoyu öngörmüş ve seçim süresini 2 yıl ile sınırlamıştır. www.soruyurdu.com Ulusal bağımsızlık mücadelesine zarar verebileceği düşünülen konulara yer vermemiştir. TBMM’YE KARŞI ÇIKARILAN AYAKLANMALAR Doğrudan Doğruya İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkan Ayaklanmalar Ahmet Kim Yapmış Anzavur Ahmet Anzavur ve Kuva‐i Muhammediye adını verdiği yandaşları Amacı Milli kuvvetleri yok etmeyi ve Çanakkale Boğazı’nın güvenliğini sağlamak. Nerelerde Balıkesir ve Çanakkale Kim Bastırmış Ali Fuat Paşaya bağlı Kuva‐i Milliye Çerkez Ethem’e bağlı Kuva‐i Seyyare Ne Yapmış Halkın dini duygularını kullanmış. Kuva‐i İnzibatiye Kim Yapmış İstanbul hükümeti tarafından oluşturulan Kuva‐i İnzibatiye(Halifelik Ordusu) Amacı Milli kuvvetleri yok etmek ve boğazların güvenliğini sağlamak Nerelerde Adapazarı ve çevresi Kim Bastırmış Kuva‐i Milliye Kuva‐i Seyyare Boş yere kardeş kan dökülmesini istemeyen Suphi Paşa’nın tutumu da etkili olmuş. İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletleri Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar Bolu, Amacı Düzce, İstanbul Boğazı’nın güvenliğini sağlamak Hendek, Nerelerde Adapazarı Adapazarı ve çevresi Kim Bastırmış Kuva‐i Milliye Kuva‐i Seyyare Boş yere kardeş kan dökülmesini istemeyen Suphi Paşa’nın tutumu da etkili olmuş. Ne Yapmış Halkın dini duygularını kullanmış. Yozgat Kim Yapmış Çapanoğlu ailesi Amacı Çapanoğlu ailesi TBMM'nin otoritesine karşı çıkmış saltanak yanlısı bir politika izlemiş. Ankara'yı tehdit ederek kıskaç içina almaya çalışmış. Nerelerde Yozgat Kim Bastırmış Kuva‐i Seyyare Bölgede Zile, Erbaa, Alaca ve Yenihan (Yıldızeli) ayaklanmaları da çıkmış ve Kuva‐i Milliye tarafından bastırılmış. Ne Yapmış Halkın dini duygularını kullanmış. Afyon Kim Yapmış Çopur Musa Nerelerde Afyon Kim Bastırmış Kuva‐i Milliye Ne Yapmış Halkın dini duygularını kullanmış. Yunanlılarla işbirliği yapmış. Kim Yapmış Delibaş Mehmet Nerelerde Konya ve çevresi Kim Bastırmış 1. ayaklanmayı Refet Bele komutasındaki birlikler 2. ayaklanmayı Demirci Mehmet Efe Ne Yapmış Halkın dini duygularını kullanmış. TBMM'nin açılmasından önce İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesi olan Zeynelabidin tarafından çıkarılan Bozkır Ayaklanması bastırılmıştı. Ancak TBMM açıldıktan sonra Delibaş Mehmet Tarafından yeni bir ayaklanma daha çıkarılmış. Konya Milli Aşireti Kim Yapmış Milli Aşireti Amacı Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 14 Cemil Çeto, Ali Batı, Koçgiri Aşireti Şeyh Eşref Ermeniler, Rumlar Çerkez Ethem Demirci Mehmet Efe Bağımsız bir Kürt devleti kurmak Nerelerde Urfa Kim Bastırmış V.Tümen Birlikleri Ne Yapmış Fransızlarla işbirliği yapan aşiret Viranşehir'i ele geçirmişse de etkisiz hale getirilmiş. Kim Yapmış Cemil Çeto, Ali Batı, Koçgiri Aşireti Amacı Kürt Teali Cemiyeti’nin çabaları sonucu Bağımsız bir Kürt devleti kurmak Kim Bastırmış Milli kuvvetler Ayrıca Şeyh Eşref adında biri de peygamberlik iddiası ile ayaklanmışsa da bastırılmıştır. Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar Kim Yapmış Ermeniler (Fransız destekli), Rumlar (İngiliz destekli) (Ermeni intikam alayları ile Doğu Karadeniz Rumları) Amacı Bağımsız devlet kurmak Kim Bastırmış Önce Kuva‐i Milliye birlikleri Sonra düzenli ordular Sonuç Ermeni faaliyetleri Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması’ndan sonra, Rum faaliyetleri ise Mudanya Ateşkes Antlaşması’ndan sonra sona ermiştir. Kuva‐i Milliye Yanlısı Olup Sonradan Ayaklananlar Amacı Düzenli orduya katılmamak Ne Yapmış Yunanlılarla anlaşarak I.İnönü Savaşı öncesinde ayaklanmış. • Çerkez Ethem Yeşilordu adı verilen gizli bir örgütün de çalışmalarına katılmıştır. Yeşilordu tüzüğünde kapitalizme, emperyalizme ve askeri yönetimlere karşı olduğunu, İslamiyet’e ve Türk aile yapısına saygı duyduğunu belirtmiş, ekonomik ve toplumsal hayatta devletin etkin olmasını savunmuştur. Çerkez Ethem Türk‐Sovyet Rusya ilişkilerini düzenli olarak yürütmek ve Bolşevikliği Türkiye'de yaymak amacı güden örgütün siyasal gücünü de almaya çalışmıştır. Amacı Düzenli orduya katılmamak Kim Bastırmış Refet Bele komutasındaki birlikler • Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe isyanlarında kırgınlıklar, anlaşmazlıklar, üstünlük ve önderlik yarışı gibi kişisel etkenler de önemli rol oynamıştır. TBMM’nin ayaklanmaları önlemek ve iç güvenliği sağlamak için aldığı tedbirler: 1. Hıyanet‐i Vataniye Kanunu çıkarılmış (29 Nisan 1920) 2. Asker kaçaklarını önlemek için Firariler Hakkında Kanun çıkarılmış 3. İstiklal Mahkemeleri kurulmuş (18 Eylül 1920). Fransiz İhtilali sırasında kurulan İhtilal Mahkemelerini örnek alan İstiklal Mahkemeleri önce Firariler Hakkında Kanun’a dayanarak kurulmuş daha sonra İstiklal Mehakimi Kanunu çıkarılmıştır. 1927’de çalışmalarına son verilmiş İstiklal Mehakimi Kanunu da 1949’da kaldırılmıştır. 4. İstanbul ile tüm resmi haberleşmeler kesilmiş. 5. Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi tarafından karşı fetva yayınlanmış. 6. Damat Ferit Paşa vatan haini ilan edilmiş. 7. Öğüt Kurulları (Nasihat heyetleri) kurulmuş. SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920) Paris Barış Konferansında uzlaşamayan İtilaf Devletleri Osmanlıyla yapılacak barış antlaşmasının şartlarını belirlemek üzere İtalya’da San Remo’da 18‐26 Nisan 1920’de bir konferans daha düzenlemişlerdi. Yunan Ordusunun taarruza geçerek Doğu Trakya’yı işgal etmesi ve Batı Anadolu’da Bursa‐Uşak çizgisine kadar gelmesinin ardından Padişah Saltanat şurasını toplayarak antlaşmanın kabul edilmesi kararını aldırmıştı. Damat Ferit Hükümeti adına Maarif Vekili Hadi Paşa başkanlığında bir heyet Fransa’ya giderek Paris yakınlarında Sevr Kasabasında, Sevr Barış Antlaşmasını imzalamıştır. Sonuçları: Kanun‐i Esasiye göre uluslar arası bir antlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için Meclisi Mebusan tarafından onaylanması şartı vardı. Ancak Mebusan Meclisi daha önce kapatıldığı için Sevr’i onaylaması mümkün olmamıştır. Bu nedenle antlaşma hukuken geçersizdir. Padişah antlaşmaya geçerlilik kazandırmak için Anayasaya aykırı bir www.soruyurdu.com biçimde Saltanat Şurası denilen bir kurula onaylatmıştır. TBMM Sevr’i kabul etmediği gibi imzalayan ve onaylayanları da vatan haini ilan etmiştir. Sevr’in şartları Türk halkının mücadele azmini arttırmış ve tepki ile karşılanmıştır. Düzenli Ordunun Kurulması: • Mondros Mütarekesi’nden sonra Anadolu’ta başlayan işgallere karşı halkın her kesiminden vatanseverlerin bir araya gelerek oluşturduğu silahlı direniş örgütlerine (Milis Güçlere) Kuva‐i Milliye denilmiştir. • Ali Fuat Paşa görevinden alınarak Moskova Elçiliği’ne atanmıştır. Batı Cephesi Batı ve Güney olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Batı Cephesi denen kuzeydeki birliklerin Komutanlığına Albay İsmet Bey, güneydeki birliklerin Komutanlığına Albay Refet Bey atanmıştır. • TBMM asker kaçaklarını önlemek için Firariler hakkında kanun çıkarmış, İstiklal mahkemeleri kurmuş, ordunun subay ihtiyacı için Ankara’da Subay Mektebi açmış ve düzenli orduya katılmak istemeyen bazı Kuvayi Milliye birlikleri üzerine askeri birlikler sevk ederek düzenli orduya geçmiştir. CEPHELER VE MUHAREBELER • Fransızlar ile aramızda düzenli ordu kapsamında bir savaş olmamış mücadele halk direnişi şeklinde gerçekleşmiştir. • Mondros Mütarekesi'nden sonra Anadolu'yu İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan işgal etmiştir. İşgalci devletlerden İngiltere ve İtalya ile aramızda sıcak savaş yaşanmamıştır. Doğu cephesi: • Çarlık Rusya'nın Bolşevik İhtilalinden sonra yıkılması ile Kafkaslarda Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan devletleri kurulmuştur. • Sevr antlaşmasıyla birlikte Ermeni saldırıları iyice artınca Doğu Cephesi Komutanı K.Karabekir Paşa Ermenilere savaş ilan etmiştir. Sarıkamış ve Kars savaşlarında yenilen Ermeniler Gümrü'ye çekilerek barış istemek zorunda kalmışlardır. Ermeniler ile Gümrü Barış Antlaşması (3 Aralık 1920) imzalanmıştır. Buna göre; • Kars, Sarıkamış, Kağızman, Kulp ve Iğdır TBMM’ye bırakılacaktır. Önemi 1. TBMM’nin uluslar arası alanda ilk askeri ve siyasi başarısıdır. 2. Doğu cephesindeki çarpışmalar durmuş buradaki birliklerin bir kısmı Batı cephesine kaydırılmıştır. 3. Ermeni sorunu çözümlenmiştir. 4. Doğu sınırımızın çizilmesinde büyük bir adım olmuştur. 5. TBMM’ni ilk tanıyan bizim dışımızda Sevr’i kabul etmeyen ilk ulus Ermeniler olmuşlardır. Ayrıca antlaşma metninde ilk kez Türkiye adı kullanılmıştır. • Gümrü Antlaşması’ndan sonra Gürcistan ile başlayan görüşmelerden sonra Türk‐ Gürcü Antlaşması (21 Şubat 1921) imzalanmıştır. Antlaşma ile Ardahan ve Batum TBMM’ye verilmiştir. Böylece Elviye‐i Selase sınırlarımıza katılmıştır. Ancak Moskova Antlaşması ile Batum Sovyet Rusya idaresindeki Gürcistan’a bırakılmıştır. Güney Cephesi: • Mondros Mütarekesi’nden sonra İngilizler Musul, İskenderun, Antep, Urfa ve Maraş’ı Fransızlar ise Adana ve Çukurova’yı işgal etmişlerdi. İngiltere daha sonra paylaşma tasarıları uyarınca Maraş, Urfa ve Antep’i Fransızlara bırakmıştır. Ermeni çeteleri ile işbirliği yapan Fransa Maraş, Urfa ve Antep’i işgal etmiştir. Bölge halkı Fransız ve Ermeni işgallerine karşı direnişe geçmiştir. • Güney Cephesi’nde düzenli ordu birlikleri savaşmamış Ankara’da gönderilen subayların önderliğinde bölge halkı mücadele etmiştir. • Bölge halkının direnişi sonunda 11 Şubat 1920’de Maraş ve 10 Nisan 1920’de Urfa işgalden kurtulmuştur. Adana ve Antep ise direnmelerine rağmen başarılı olamamışlardır. Sakarya Savaşı’ndan sonra imzalanan 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması ile topraklarımıza katılmışlardır. • TBMM direnişlerinden dolayı 1921’de Antep’e Gazi, 1973’te Maraş’a Kahraman ve 1984’te Urfa’ya Şanlı unvanlarını vermiştir. • Antalya ve Konya dolaylarını işgal eden İtalya ile aramızda hiçbir sorun olmamıştır. II.İnönü Savaşı’ndan sonra Anadolu’yu boşaltmaya başlayan İtalyanlar Sakarya Savaşı’ndan sonra işgal ettikleri yerleri terk etmişlerdir. Batı Cephesi: • Kurtuluş Savaşı’nın en uzun ve en zorlu savaşları Batı cephesinde yapılmıştır. Bu cephede önce Kuva‐i Milliye birlikleri daha sonra TBMM’nin kurduğu düzenli ordular Yunanlılara karşı savaşmıştır. Yunanlılar İzmir’den sonra Manisa, Aydın, Ayvalık, Ödemiş, Nazilli, Akhisar, Bergama ve Dikili’yi işgal etmişlerdir. • Yunanlıların Anadolu’nun içlerine sarkması tepkileri arttırmış ve ayrıca İtalyan işgal sahasına girmeleri nedeni ile de sorunlar çıkmıştır. Bunun üzerine İngiliz Generali Milne, Türk‐Yunan kuvvetleri arasında kalması ve taraflarca işgal edilmemesi öngörülen bir kesim saptamakla görevlendirilmiştir. Milne Çizgisi (Hattı) Ayvalık’ın 7 mil kuzeydoğusundan başlayarak Yaylacık, Akmaz, Bakırçay, Kesteli, Bucak’tan geçip Selçuk’tan Ege Denizi’ne ulaşıyordu. • 1920 Haziranına kadar Türk ve Yunan kuvvetleri genellikle Milne Hattında tutunmuşlardır. Ancak Osmanlı Devleti San Remo kararlarını kabul etmeyince İngilizlerin desteklediği Yunan kuvvetleri hattı aşarak Bursa ve Uşak’ı işgal etmişlerdir. Ayrıca Doğu Trakya’yı da işgal ederek Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’ni de ele geçirmişlerdir. Bu gelişmeler üzerine Osmanlılar barışa razı olmuşlar ve Sevr Barış Antlaşmasını imzalamışlardır. Ancak TBMM Sevr’i tanımadığını ve uygulanmasına izin vermeyeceğini bildirmiştir. I.İNÖNÜ SAVAŞI Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı TBMM tarafından 12 Mart 1921’de kabul edilmiştir (Türk ordusu için yazılmış). 1930 yılından beri Ekrem Zeki Tarih Özet (İlamiyet Öncesi Türk Devletler –Saltanatın Kaldırılması) 15 Üngör’ün bestesi ile çalınan İstiklal Marşı 1982 Anayasası’nda ilk kez Milli Marş olarak yer almıştır. Londra Konferansı (23 Şubat – 12 Mart 1921): Önemi: 1. TBMM’nin hukuksal olarak varlığı itilaf devletleri tarafından ilk kez tanınmıştır. (İtilaf Devletleri TBMM’yi bu konferansta resmen tanımıştır.) 2. Haklı davamız ve Misak‐ı Milli tüm dünyaya duyurulmuştur. 3. Barış yanlısı olduğumuz kanıtlanmıştır. • Konferans sırasında Bekir Sami Bey, İngiltere, Fransa ve İtalya ile esir değişimi ve ekonomik ilişkiler kapsayan ikili antlaşmalar imzalamıştır. TBMM eşitlik ve bağımsızlık ilkelerine bağlı kalınmadığı için bu antlaşmaları geçersiz saymıştır. Ancak İngilizler Malta’ya sürdükleri bazı esirleri servest bırakmışlardır. Malta sürgünlerinin tamamının serbest bırakılması Sakarya Savaşı’ndan sonra 23 Ekim 1921’de İngilizler yapılan bir sözleşmeden sonra gerçekleşmiştir. Son kafile ise ancak 12 Kasım 1921’de Ankara’ya ulaşmıştır. Moskova Antlaşması (16 Mart 1921): • Kuva‐i Milliye döneminden beri sıcak bakarak desteklemeye çalışmıştır. Bunun nedeni İngiltere ve Fransa’nın çarlık rejimini yeniden iş başına getirme çabaları, Anadolu hareketini emperyalizme başkaldırma olarak görmeleri ve ayrıca rejimlerini TBMM’ye benimseterek yaymaya çalışmalarıdır. • Sovyet Rusya Sevr’i tanımadığını belirtmiştir. Ayrıca iki devlet dış politikada birlikte hareket edeceklerini ifade etmişlerdir. • Her iki devlet de yeni birer devlet olduklarını vurgulamışlardır. • Kapitülasyonların Lozan’dan önce kaldırıldığını ilk kez Ruslar kabul etmişlerdir. • Misak‐ı Milli sınırlarından ilk taviz Batum olarak verilmiştir. (Doğu sınırımız büyük ölçüde çizilmiştir. Kesin olarak Kars ant. İle çizildi) • Batum Limanı’ndan Türkiye’ye gönderilen ya da Türkiye’den gelen mallardan gümrük vergisi alınmayacaktır. • Tarafların elinde bulunan savaş esirleri serbest bırakılacaktır. • Boğazların geleceği Karadeniz’e kıyısı olan devletleri katılacağı bir konferansta belirlenecek, ancak Türkiye’nin egemenlik hakları korunacaktır. II.İNÖNÜ SAVAŞI Afyon ve Eskişehir üzerinden taarruza geçen Yunan kuvvetlerini İsmet Bey komutasındaki Türk ordusu İnönü’de ikinci kez yenmeyi başarmıştır. Geri çekilen Yunanlıların peşinden giden ordularımız Aslıhanlar ve Dumlupınar’daki Yunan kuvvetlerine saldırmış ancak yorgun ve henüz taarruz gücünden yoksun olduğu için sonuç alamamıştır. Önemi ve Sonuçları: 1. TBMM Başkanı M.Kemal Paşa İsmet Bey’e “Siz orada yalnız düşmanı değil milletin makus talihini de yendiniz” telgrafını çekerek kutlamıştır. • İtalyanlar Anadolu’da işgal ettikleri yerleri boşaltmaya başlamışlardır. 2. İtalyanlar Anadolu’yu boşaltma işlemini ordularımız Kütahya‐Eskişehir Savaşı’nı kaybedince durdurmuştur. Ancak Sakarya Savaşı’nı kazanınca Anadolu’yu tamamen terk etmişlerdir. 3. TBMM’ye duyulan güven ve düzenli orduya katılım daha da artmıştır. 4. İtilaf devletleri TBMM’ye gayri resmi bir barış teklifinde bulunmuş ancak reddedilmiştir. 5. Fransızlar Zonguldak’ı boşaltmışlardır. • Bu yenilgiden sonra İngilizlerin Yunanlılara güveni sarsılmış ve TBMM ile temas kurmaya çalışmıştır. Malta’da sürgün bulunan kırk kişiyi serbest bırakan İngiltere diplomatik yollardan uzlaşma arayışına girmiştir. 6. İtilaf Devletleri arasındaki görüş ayrılıkları daha da artmıştır. • I. ve II. İnönü savaşları düşmanı oyalayarak TBMM’ye zaman kazandırmıştır. Kütahya – Eskişehir Savaşı (10‐24 Temmuz 1921): Yunanlılar Türk Ordusu taarruz gücüne erişmeden hem kaybettiği savaşların öcünü almak hem de Megola İdea’yı gerçekleştirmek için büyük bir hazırlığa girişmişlerdir. Hazırlıklarını tamamladıktan Kütahya ve Eskişehir üzerinden iki lok halinde taarruza geçen Yunanlılar karşısında İsmet Paşa komutasındaki Türk ordusu yenilgiye uğramıştır. Kütahya‐Eskişehir Savaşı düzenli ordularımızın Batı Cephesi’ndeki tek yenilgisi olmuştur. Afyon, Eskişehir ve Kütahya Yunanlıların eline geçmiştir. Erzurum kongresi öncesi istifa eden M.Kemal Paşa askerlik Mesleğine (bu kez Başkomutan olarak) geri dönmüştür. Sakarya Savaşı (23 Ağustos – 13 Eylül 1921): • Kütahya‐Eskişehir Savaşı’nı kazanan Yunanlılar İngilizlerin de yardımı ile Ankara’yı alarak TBMM’ye son darbeyi indirip Sevr’i kabul ettirmek amacıyla 23 Ağustos’ta saldırıya geçmişlerdir. Türk ordusu M.Kemal Paşa’nın belirlediği “Hatt‐ı müdafaa yoktur. Sath‐ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” taktiği ile savunma savaşı yapmıştır. • Sakarya Savaşı’nda 7’si tümen komutanı olmak üzere 350 subay şehit düşmüş ve 800 subay da yaralanmıştır. Bu nedenle Subay Savaşı olarak nitelendirilmiştir. • 1683 II.Viyana Bozgunundan beri devam eden Türk ordularının geri çekilişi sona ermiştir. • TBMM, M.Kemal Paşa’ya Gazilik unvanı ile Mareşallik rütbesi vermiştir. • İtilaf Devletleri TBMM’ye ateşkes ve yeni bir barış önerisinde bulunmuş fakat reddedilmiştir. • İngilizler Malta sürgünlerinin tamamını serbest bırakmıştır. Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) www.soruyurdu.com TBMM ile Fransa arasında imzalanmıştır. Antlaşmaya göre; 1. Fransa ile aramızdaki savaş sona erecektir. 2. Misak‐ı Milli Sınırları içinde bulunan Hatay Suriye’ye bağlı özerk bir eyalet olacak ve Hatay’da yaşayan Türklerin hakları güvence altına alınacaktır. • Hatay Misak‐ı Milli’den verilen ikinci taviz olmuştur. 3. Fransa Anadolu2da işgal ettiği Adana, Antep ve Çukurova’yı boşaltacaktır. 4. Suriye’de kalan Caber Kalesi A.Selçuklu Devleti’nin kurucusu olan Süleyman Şah’ın mezarı bulunduğu için Türk toprağı sayılacaktır. Önemi: 1. TBMM’yi tanıyan ilk itilaf Devleti Fransa olmuştur. 2. Güney Cephesi resmen kapanmıştır. Buradaki birliklerimiz Batı Cephesi’ne sevk edilmiştir. 3. Güney Sınırımız Hatay dışında çizilmiştir. 4. İtilaf Devletleri bloğu parçalanmıştır. • Bu anlaşma Sovyet Rusya ve İngiltere’nin tepkisine yol açmıştır. Büyük Taarruz (26 Ağustos ‐18 Eylül 1922): • TBMM, 20 Temmuz 1922’de M.Kemal’in Başkomutanlığını süresiz olarak uzatmıştır. • M.Kemal Paşa 20 Ağustos 1922’de Akşehir’de komutanlarla bir toplantı yaparak taarruz hazırlıklarını gözden geçirmiş ve taarruz için hazır olunmasını istemiştir. • 26 Ağustos sabahı ordumuz saldırıya geçerek taarruza başlamıştır. Yunan direnişi kırılarak 30 Ağustos’ta Dumlupınar Meydan Savaşı (Başkomutanlık Meydan Muharebesi) ile Yunan kuvvetlerinin büyük bir kısmı imha edilmiştir. • M.Kemal Paşa bu zaferi Rum Sındığı Savaşı olarak nitelendirmiştir. • Başkomutanlık Meydan Savaşı’nı kaybeden Yunanlılar Batıya doğru kaçmaya başlamışlardır. M.Kemal Paşa’nın “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir; İleri” emriyle düşmanı takip eden ordularımız 1 Eylül’de Uşak ve Kütahya’yı, 2 Eylül’de Eskişehir’i, 7 Eylül’de Aydın’ı, 9 Eylül’de İzmir’i, 10 Eylül’de Bursa’yı ve 18 Eylül’de Bandırma’yı alarak Batı Anadolu’yu düşmandan temizlemiş ve büyük bir zafer kazanmıştır. • Ancak Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazlar hala işgal altında idi. Doğu Trakya’da Yunanlılar, Çanakkale ve İzmit’te İngilizler, İstanbul’da ise İtilaf Devletleri’nin kuvvetleri vardı. Türk ordusu Çanakkale önlerine gelince İngiltere müttefiklerinden ve sömürgelerinden yardım istedi. Fakat ne İtalya ne de Fransa yardıma yanaşmadı. Bunun üzerine savaşı göze alamayan İngiltere ateşkes istemek zorunda kaldı. Yapılan görüşmelerden sonra M.Kemal Paşa Meriç Irmağı’na kadar Trakya’nın TBMM’ye bırakılması koşulu ile Mudanya’da ateşkes görüşmelerinin başlamasını kabul etti. Mudanya Mütarekesi (3‐11 Ekim 1922): Ateşkes görüşmelerine İngiltere, Fransa ve İtalya katılmıştır. Yunanistan ise temsilci göndermiş olmasına rağmen görüşmelere katılmamış, İngiltere tarafından temsil edilmiştir. TBMM adına ise İsmet Paşa başkanlığında bir heyet yer almıştır. Mudanya Ateşkes Antlaşması ile; 1. Türk ve Yunan kuvvetleri arasında çarpışmalar 1‐15 Ekim’den itibaren sona erecek. 2. Yunanistan Doğu Trakya’yı (Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ) 15 gün içinde boşaltacak. • İstanbul’un yönetiminin TBMM’ye bırakılmasıyla Osmanlı Devleti hukuken sona ermiştir. Önemi: 1. Kurtuluş Savaşı fiilen sona ermiş. 2. Doğu Trakya (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ) ve İstanbul savaş yapılmadan kurtarılmıştır. • Mudanya’daki başarısından dolayı Lozan Barış Konferansı’na da İsmet Paşa gitmiştir.
© Copyright 2024 Paperzz