haziran 2014 Yıl: 3 sayı:30 KARADA GİDİYOR HAVADA UÇUYOR! Altın kemer Akdeniz’den Karadeniz’e geçti sahamızda Avrupa’ya meydan okuyacağız MARMARAY’DA BİR DALGIÇ ŞAHİKA ERCÜMEN İlklerin Kupası Brezilya 2014 ve Spor Yazarlarının Görüşü Hünerli Ellerde Hayat Bulan Sanat; Camın Ateşle Dansı Pistlerin Harika Çocuğu Asrın Rodi İçindekiler GENÇLİK SPOR DERGİSİ 32 ankara gençlik hizmetleri spor kulübü adına sahibi Prof. Dr. H. Güçlü Yavuzcan Genel Yayın Yönetmeni Bilal Yakınbaş Marmaray’da bir dalgıç: Şahika Ercümen Yayın EditörÜ Akif Bülbül YAYIN KURULU Bekir Alper Büyükarslan, Bilal Yakınbaş, Faruk Özçelik, Mehmet Baykan, Mehmet Kasapoğlu, Prof. Dr. Recep Kaymakcan, Sinan Aksu, Ömer Faruk Gölen, Sami Dadağlıoğlu, Bora Selek, Oğuzhan Kıran SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Sertaç Aksan Yazı İşleri 12 Hanife Usta Demir, Nilüfer Gevenoğlu, Sertaç Aksan, Aykut Çebi, Doğukan Gezer, Gökay Baz Podyumların küçük devi Fotoğraf Ahmet Dişbudak, Aytaç Ünal, Ali Balıkçı Tasarım Deniz Çakmak, Yunus Aslan Yayın Türü: Ulusal Süreli Yayın Yayın Süresi: Aylık Yayının İdare Adresi: Belpa Buz Pateni Sarayı, Akdeniz Cad. No:57 Bahçelievler/Ankara Tel: 0(312) 215 68 71 10 BASKI-CİLT Parkurda kendimle yarışıyorum Bilnet Matbaacılık Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş. Tel: 0(216) 444 44 03 www.bilnet.net.tr BASKI TARİHİ: HAZİRAN 2014 Gençlik Spor dergisi ile ilgili öneriler için genclikspor@gsb.gov.tr adresine mail gönderebilirsiniz. 07 “Azmim ve inancım bana yeter” 2 HAZİRAN 2014 M A R M A R AY ’ D A BİR D A LGIÇ : Ş A HİK A E R C Ü M E N 3 2 Haziran 2014 Sayı: 30 Milli serbest dalış sporcusu Şahika, Avrupa ve Asya kıtalarını birleştiren Marmaray ile İstanbul Boğazı’nın metrelerce altına daldı. Hem de bu kez nefesini tutmadan. Gençlik Spor Dergisi / gsbgenclikspor / gsbgenclikspor dergi.gsb.gov.tr 90 - ÇENGEL bulmaca 24 Sahamızda Avrupa’ya meydan okuyacağız 42 08 Roger Federer mi, Rafael Nadal mı? Pistlerin harika çocuğu 6 Ayın Fotoğrafı 8 Pistlerin Harika Çocuğu 15 Altın kemer Akdeniz’den Karadeniz’e geçti 16 Kısa Kısa 20Etkinlik 56 Katıldığı uluslararası spor organizasyonlarında elde ettiği derecelerle ülkemizi başarıyla temsil eden milli atlet Ömer Oti, Erzurum’daki tesisleşme hamlesinin yansımalarını ve spor geleceğine yönelik umutlarını dergimize anlattı. 58 Cömertlikle cimrilik arasındaki hassas nokta Yardımseverlik 60 Hünerli ellerde hayat bulan sanat: Cam Sanatı 72 Karada gidiyor havada uçuyor 24 Sahamızda Avrupa’ya Meydan Okuyacağız 28 Madalya Üzerine Madalya… 30 Uzayı Yakın Eden Kamp 38İlklerin Kupası Brezilya 2014 40 Spor Yazarlarının Favorisi Brezilya 42 Kim Daha İyi? 48 Bir Başarı Hikayesi... 50 Rakamlarla Türkiye 52 Dünyayı Kıskandıran Proje! 54 Amatörün Sesi 58 Yardımseverlik 64 Foto Hikaye 76 Giderek Yok Olan Kültür; Halk Oyunları 80 Dağarcık 82 Sağlık 84 Öğrenci Yemekleri 86 Sinema 88Kitaplık HAZİRAN 2014 3 Takdim Akif Çağatay Kılıç Gençlik ve Spor Bakanı twitter.com/ackilic76 Sporda ‘marka’ ülke olma yolunda ilerliyoruz Türkiye’nin spor tarihine isimlerini altın harflerle yazdırmış efsane şampiyonlarla bir araya geldik. Onların engin bilgi ve tecrübelerinin, bu toprakların marka bir spor ülkesi olması yolculuğunda bizlere önemli bir kılavuz olacağına inancım tam. Sevgili Gençler, Yaz aylarının sıcak günlerini iyiden iyiye hissetmeye başladığımız bu güzel Haziran ayında hepinizi en derin duygularımla selamlıyorum. Öncelikle, 7’den 70’e tüm vatandaşlarımızın Ramazan-ı Şerif’ini tebrik ediyorum. Bu bereketli topraklarda ruhlarımıza bereket getiren, maneviyatımızı en üst noktaya taşıyan, yardımlaşmamızı, bir olmamızı, birlik olmamızı arttıran bu güzel ayın milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Değerli Kardeşlerim, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ile bir takım resmi ziyaretlerde bulunmak ve Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızla bir araya gelmek adına Almanya, Avusturya ve Fransa’yı ziyaret et- 4 HAZİRAN 2014 tik. Ülkelerinden, evlerinden, ailelerinden uzakta 50 yıl boyunca ter döken vatandaşlarımızla bir araya gelmenin getirdiği heyecan ve mutluluk gönül telimizi titretti. İnşallah sizler, sadece Almanya, Avusturya ve Fransa’da yaşayan genç kardeşlerinizle değil, dünyanın dört bir yanına yayılmış vatandaşlarımızla çok daha koordineli bir şekilde ortak bir Türkiye geleceği için ter dökeceksiniz. Sevgili Okuyucularımız, Geride bıraktığımız ay bizler için o kadar heyecanlı, dolu dolu ve gurur vericiydi ki sizlere bunu kelimelerle ifade etmem zor. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul’da yapılacak 3. Havalimanı’nın temelini attık. Bu tören sadece bir temel atmanın ötesinde, Türkiye’nin her alanda daha da ileriyi hedefleyen, sadece bugünü değil 2023’ü, 2053’ü, 2071’i hedefleyen vizyon sahibi bir yönetim anlayışının vücut bulmuş hali olması açısından da son derece önemlidir. Proje tamamlandığında 150 milyon yolcu taşıma kapasitesi ile dünyanın en büyük havalimanı unvanını alacak. Sadece bizlere, sizlere değil, gelecek nesillerimizi de uzun yıllar hizmet verecek çok büyük bir havalimanına sahip olması, ülkemizin geleceği yolunda döşenen önemli bir mihenk taşıdır. Maalesef bu güzellikler bazı dönemlerde içimizi burkan üzüntülerle perdelenebiliyor. Bazı şer odaklarının bizi bize bırakmamak için oynadığı oyun, kendilerine kanan genç kardeşlerimizin, çocuklarımızın o yolda maşa olması sonucunu da beraberinde getiriyor. Bu kapsamda, bayrak şuuruna sahip olmayanların nasıl hainlikler içerisine düşebileceğine üzülerek şahitlik ettiğimiz günleri beraber yaşadık. İnanın o günlerde içimde hissettiğim acı ve üzüntüyü tarif etmem imkansız. Ama geçtiğimiz günlerde ‘Kariyer Zirvesi’ kapsamında bir araya geldiğimiz cıvıl cıvıl kardeşlerimiz, 81 ilin her karış toprağına, bayrağımıza, dilimize, dinimize sonuna kadar sahip çıkacaklarının mesajını gözlerindeki azim ve inançla, sözlerindeki kararlılık ve vizyonla, beden dillerindeki güvenle bizlere vermeleri geleceğe güvenimizi tazeledi. Gençler, Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak yine başarı ve gurur dolu bir ayı geride bıraktık. Genç Erkek Güreş Milli Takımımız, Polonya’da tarih yazdı. Toplamda 6 madalya kazanan sporcularımız Avrupa şampiyonu oldu. 1998 yılından bu yana ilk kez Gençler Avrupa Şampiyonası’nda zirvenin rengi kırmızı-beyaz yapan sporcu kardeşlerimin hepsini alınlarından öpüyorum. Aynı tarihlerde Genç Kadınlar Güreş Milli Takımımız da Avrupa üçüncü olma başarısını göstererek bizleri gururlandırdı. Bu ay ayrıca kültürümüzün en önemli miraslarından biri olan yağlı güreşleri de Edirne’de başarıyla icraa ettik. Bu vesileyle Kırkpınar’da başpehlivanı olan hemşehrim Fatih Atlı’yı da bir kez daha sizlerin huzurunda tebrik ediyorum. Ayrıca, organizasyonda ter döken tüm sporcularımıza da teşekkürlerimi sunuyorum. Sporseverlerin mücadele dolu müsabakaları izlerken duydukları büyük heyecana, er meydanında bizzat şahit olmak çok güzeldi. Kardeşlerim, Geçtiğimiz ay, tarihi günlerden birini yaşadık. Bakanlığımızın başlattığı ‘Efsaneler Onur Konuğumuz’ programımız kapsamında, halen faal spor hayatı devam eden sporcularımızla, 2004-2012 yıllarında Avrupa ve Dünya şampiyonlarından madalyayla dönen kardeşlerimizle ve bu nesillere örnek olan, Türkiye’nin spor tarihine isimlerini altın harflerle yazdırmış efsane şampiyonlarla bir araya geldik. Onların engin bilgi ve tecrübelerinin, bu toprakların marka bir spor ülkesi olması yolculuğunda bizlere önemli bir kılavuz olacağına inancım tam. Sporcularımızın da bir bütün olarak bizlere bu yolda destek olacağını görmek, beni ziyadesiyle memnun etti. Yeni sayımızda yeniden sizlerle bir araya gelebilmek ümidiyle, esen kalın... HAZİRAN 2014 5 Ayın Fotoğrafı Kocaeli’nde Boşnak Böreği, Dzeko Forması ve Bosna Hersek Rüzgarı 6 HAZİRAN 2014 FOTOĞRAF: AA, Melih Palas Boşnak vatandaşlar, ülkelerinin Dünya Kupası’na ilk kez katılmasının heyecanını yürekten yaşadı. Bu heyecanın yansımalarından biri de Kocaeli’nde hayat buldu. İşte kentte yaşayan Boşnakların, Bosna Hersek forması, Boşnak böreği ve Hurmasice tatlısıyla birlikte objektiflere yansıyan maç keyfi. Haber Gerek pistlerde gerekse zorlu maraton parkurlarında mücadele eden bedensel engelli sporcumuz Hamide Kurt, Avrupa şampiyonluğunu ikinci kez kazanmak için azMİNE ve inancına güveniyor. Hanife Usta Demir “AZMİM VE İNANCIM BANA YETER” Milli Takım forması ile Türkiye’yi temsil eden Bağcılar Belediyesi Engelliler Spor Kulübü Sporcusu Hamide Kurt, İngiltere’de 18-23 Ağustos tarihinde yapılacak olan Avrupa şampiyonasına hazırlanıyor. Daha önce 2012 yılında katıldığı Avrupa şampiyonasında, kendi branşında ilk madalyasını ülkemize kazandıran genç sporcumuz, başarısını tekrar etmek için azim ve inançla hazırlıklarını sürdürüyor. “Avrupa’da ikinci kez şampiyon olmak istiyor” 2008 yılından beri pistlerde 200, 400 ve 800 metrelerde mücadele eden ve önemli maraton başarıları bulunan Hamide Kurt, 2014 Avrupa Şampiyonası için günde 4 saat antrenman yaparak hazırlıklarını sürdürüyor. Antrenmanlar için Atatürk Olimpiyat Stadını mesken edinen Hamide Kurt , Avrupa’da ikinci kez şampiyon olmak için piste çıkacak. En büyük hayali antrenörlük Tüm sporcular gibi Dünya, Avrupa ve paralimpik oyunlarında kürsüde olma hayali kuran Hamide Kurt’un düşlerini süsleyen en önemli şey antrenörlük. Aldığı eğitimlerle bu yolda ilerlemek isteyen genç sporcu, spora tutkun başarılı sporcular yetiştirip onların madalyalarıyla gurur duymak istediğini belirtiyor. 20 altın, 12 gümüş, 8 bronz madalya kazandı. 6 Türkiye Şampiyonluğu (200-400800 m) Dünya Şampiyonası: 1 gümüş, 2 bronz 2012 Avrupa Şam. 200 m. altın madalya 2010 - 2013 Avrasya Maratonu birincisi HAZİRAN 2014 7 Dosya Hanife Usta Demir Pistlerin Harika Çocuğu Yaşından büyük şampiyonluklar ve başarılar elde eden Asrın Rodi Pak, son olarak Romanya’da düzenlenen Avrupa Süpermoto Şampiyonası’nda şampiyonluk kürsüsüne çıktı. Gözünü dünya şampiyonluğuna diken ve henüz 14 yaşında olan genç sporcu, anne ve babasıyla şampiyonadan şampiyonaya koşuyor. 99 numarayla pistlerde boy gösteren ve şimdiye kadar katıldığı şampiyonalarda 200’e yakın kupa kazanan Asrın Rodi Pak, Motokros ve supermoto kategorilerinde mücadele eden yetenekli sporcu Kenan Sofuoğlu’nu örnek alıyor. Katıldığı tüm kategorilerde şampiyonluğu var Çok genç bir yaşta pistelerde mücadele etmeye başlayan Asrın Rodi Pak, yaşına göre hep üst gruplarda mücadele etti. Şimdilerde ortaokul son sınıfta okuyan genç sporcu, katıldığı tüm kategorilerde de şampiyon olmayı başarmış. 7 yaşında 65cc, 9 yaşında 85cc ve 12 yaşından beri 250cc de yarışan Asrın Rodi Pak, 2011 yılında da Türkiye’ye ilk kez junior kategorisinde Avrupa 3.lüğü getirmiş. 5 Kilometre koşu 25 kilometre bisiklet Önümüzdeki üç yıl içinde motokros kategorisinde Avrupa Şampiyonu olmak isteyen genç sporcu, uzun vadede de 8 HAZİRAN 2014 Piste çıktığında henüz beş yaşında bile değildi. Rakiplerinin ve motor sporları camiasının “Pistlerin harika çocuğu” olarak çağırdığı Asrın Rodi Pak, başarıları ile adını bundan sonra da çok sık duyuracağa benziyor. Genç sporcu, antrenman, konsantrasyon ve inançla başarıyı yakaladığını belirtiyor. dünya şampiyonluğunu hedefliyor. Sezon hazırlıkları çok yoğun geçen yetenekli sporcu günde 5 kilometre koşuyor, ardından 25 kilometre bisiklet biniyor. Beynini ise yarışlara imgeleme denilen yöntemle hazırladığını belirten genç sporcu, antrenman, konsantrasyon ve inançla başarıyı yakaladığını belirtiyor. Başarılı ve örnek bir öğrenci Spor hayatıyla öğrencilik hayatını birlikte yürüten ve okulda da oldukça başarılı olan Asrın Rodi Pak, sporun hayatına kazandırdığı disiplini gerçek hayatına yansıtıyor. Önemli sınavlarda heyecanını yenmek için yarış deneyimlerinden faydalanan genç sporcu, normal hayatında da karşılaştığı her olaya ve etkinliğe rahatlıkla adapte olduğunu belirtiyor. Motor sporlarının konsantrasyon ve hızlı düşünüp bilincini geliştirdiğini belirten Asrın Rodi Pak, sporun hayatını olumlu yönde etkilediğini söylüyor. En büyük destekçisi ailesi Kısa zamanda önemli başarılara imza atan 14 yaşındaki sporcu, yarışlara, tasarımını kendisinin yaptığı karavanıyla, anne ve babasının eşliğinde gidiyor. “Çekirdek aile”den oluşan takımın antrenörlüğünü, mekanikerliğini ve şoförlüğünü baba Mümtaz Pak, fotoğrafçılığını, psikolojik danışmanlığını ve aşçılığını ise anne Gülten Pak yapıyor. HAZİRAN 2014 9 Haber Parkurda kendimle yarışıyorum 10 Slovenya’da düzenlenen 2014 Avrupa Gençler ve Yıldızlar Açık Hava Okçuluk Şampiyonası’nda altın madalya kazanan Yeşim Bostan, bu başarılı sonucA üç yıllık bir süreDE ULAŞMIŞ. Sporla hayatının değiştiğini belirten başarılı sporcunun çok da ilginç bir hikAyesi var... HAZİRAN 2014 Hanife Usta Demir solak olan Yeşim Bostan, solak okçular için üretilen malzemeleri PAHALI OLDUĞU İÇİN temin edemediğiNDEN, uzun bir süre sağ koluyla atış yapmaya çalışmış ve bir süre sonra bu durum ONUN EN BÜYÜK AVANTAJI OLMUŞ. Lise arkadaşlarının aldığı eğitimler sayesinde okçulukla tanışan ve çok kısa bir sürede milli takıma seçilerek uluslararası müsabakalarda mücadele etmeye başlayan Yeşim Bostan, üç yıllık spor geçmişiyle Avrupa’da deneyimli rakiplerini geride bırakmayı başardı. Solak olmasına rağmen sağ eliyle yaptığı atışlarla bu başarıyı yakalayan genç sporcu, aldığı sonuçlarla önceleri destek görmediği ailesini de yanına çekmeyi başardı. Avrupa Şampiyonası’nda kazandığı başarılı sonuçla dikkatleri üzerine çeken Yeşim Bostan’la spor hayatı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Spor nasıl hayatınıza girdi? Ben bundan üç sene öncesine kadar okçulukla alakası olmayan, spora karşı ilgisiz biriydim. Okul arkadaşlarım okçuluk yapmak amaçlı eğitimler almaya karar verdiler ve beni de davet ettiler. Önceleri sıcak bakmadım fakat eğitim veren hocamızın da desteğiyle atışlar yapmaya başladım ve bir daha bırakamadım. O günden sonra sosyal yönüm arttı, yeni insanlar tanıdım, kendimi ifade etme yöntemimi buldum, kısacası spor hayatımı değiştirdi. Okçuluk yaş tabusunu yıkan bir spor Üç yıl Avrupa’da iyi bir derece almak için çok az bir zaman dilimi değil mi? Okçuluk yaş tabularını yıkan bir spor. Tabi ki herhangi bir spor branşına başlamak için en ideal dönem çocuk yaşlar fakat okçulukta bu durum çok daha farklı işliyor. 7’den 77’ye herkesin aldığı eğitimler doğrultusunda yapabileceği ve yetenekleri doğrultu- sunda başarı elde edebileceği bir spor branşı. Normalde solaksınız fakat sağ elinizle atışlar yapıyorsunuz diye biliyoruz bu zor olmuyor mu? İlk eğitimlerimi almaya başladığım zaman hocam solak sporcular için tüm atış malzemelerinin diğer sporculardan farklı özelliklerde üretildiğini söylemişti. O dönem bu malzemeleri temin etmek maliyet açısından pek mümkün olmadı ben de sağ elimle atışlar yapmaya başladım. İlk başlarda oldukça zorlandım fakat bu işi sevdiğim ve bırakmak istemediğim için kısa zamanda uyum gösterdim. Avrupa’da takım ve bireysel dallarda katıldığınız müsabakalardan 3 madalya ile döndünüz. Aldığınız sonuçlar nelerdir? Üç ayrı dalda mücadele ettik bireysel, bayan takım ve bayan erkek karışık takım. Ben bireysel makaralı yayda 1. olup altın madalya kazandım. Bayan erkek karışık dalında mücadele ettiğimiz müsabakalarda Avrupa 2.si, bayan takımda ise Avrupa 3’ncüsü olduk. Avrupa Şampiyonası’nı sizin için unutulmaz yapacak şeyler neler? Aldığımız başarılar çok güzeldi fakat bunun dışında bazı hoş ilginçlikler yaşadım. Bireyselde finale çıkmak için mücadele ettiğim elemelerde rakiplerimin üçü de Danimarkalı sporculardı. Bu çok ilginç bir tesadüf oldu. Ben üçünü de eleyerek finale çıktım. Diğer yandan her hedef atışım istisnasız 144 oldu. Tüm atışlarımda bu sayıyı yaptım ve şampiyon oldum. Hiç şüphesiz bu detaylar Avrupa Gençler ve Yıldızlar Açık Hava Okçuluk Şampiyonası’nı benim için unutulmaz kıldı. Çalışmak başarıda önemli bir faktör Bu başarıya ulaşmak için nasıl bir süreçten geçtiniz? Açıkçası çok kolay olmadı. Çalışmak başarıda çok önemli bir faktör, fakat mücadelenizi kendinizle sürdürdüğünüz zaman bu süreç çok daha hızlı ilerliyor. Ben bu durumun farkına çok erken vardım. Mücadele etmek için parkura çıktığım zaman rakibimi geçmektense yapabileceğim en iyi atışı yapmak için uğraşıyorum. Bu durumda motive oluyorum ve daha iyi iş çıkarıyorum. HAZİRAN 2014 11 Gökay Baz Röportaj Ayşegül Çoban, bundan 9 yıl önce, 2005 yılında küçücük bir kızken tanıştı halter sporuyla. Ardından da büyük başarılar, madalyalar gelince halterde genç neslin en önemli sporcularından biri olarak tanınmaya başladı. Neden halter? Seni teşvik eden birileri var mıydı? 2005 yılında yatılı ilköğretim bölge okulunda kalıyordum. Beden eğitimi öğretmenimim teşvikiyle başladım. 2005’ten bu yana aktif olarak spor hayatımı devam ettiriyorum. Ailen destek oldu mu spora başladığın dönemde? Bu konuda ben şanslıydım. İlk başladığımızda birçok arkadaşımız halter bayan sporu olarak görülmediği için çok sıkıntı yaşadılar. Sporu bırakmak zorunda kaldılar. Ya da bırakmasalar da sıkıntılı dönemler geçirdiler. Bu dönemde benim ailem her zaman benim destekçimdi. Çünkü diğer söylentilere karşı kulak tıkayıp bunu bana hiç belli ettirmeden spora devam etmemi sağladılar. Tabi bende tüm söylenenlere kulak tıkadım. Aileme çok baskı yapmışlardı o dönem. Daha çok hani zor bir spor, gerçekten ağırlık kaldırmak çok zor bir şey. Ancak aileler şunu bilmiyor, bütün branşlar halter kaldırarak performanslarını sağlıyorlar. Yani belirli bir ağırlık kaldırma süreci bütün branşlarda var. Biz onu sadece tek olarak ağırlık kaldırma branşı olarak devam ettiriyoruz. Başarılar nasıl geldi? 2007 yılında ilk yıldızlar Avrupa 2.’si oldum. 2008–2009 yıllarında yıldızlarda Avrupa şampiyonu oldum. 20092010’da gençlerde Avrupa şampiyonu, 2011’de Avrupa ikincisi oldum. İlk kez büyüklerde madalyamı Avrupa ikincisi olarak 2011 yılında aldım. 2012 yılında yine gençlerde ikinci oldum. 2013 yılı en parlak dönemimdi. Büyüklerde Avrupa ikincisi oldum. Akdeniz Oyunları’nda altın madalya aldım. Üniversite oyunlarında hatta üçüncülük elde ettim. Başarılan saymakla bitiremeyeceğiz sanırım. Şimdilerde neler yapıyorsun? Yeni hedefin ne? 2014 yılında büyükler Avrupa şampiyona- 12 HAZİRAN 2014 PODYUMLARIN KÜÇÜK DEVİ halterle ilk tanıştığı günlerde ailesi destek olmasa VE komşularından gelen “kızlardan halterci olur mu?” sözlerine kulak tıkamasa, bugün Türkiye Ayşegül Çoban’ın başarılarıyla gururlanamayacaktı. bu SATIRLARDA küçük ama halter podyumlarında devleşen bir genç kızın hikâyesini bulacaksınız... Konyalı Ayşegül, kısıtlı imkanlarla da bir şeyler başarılabileceğinin en güzel bir kanıtı aslında. Çevreden gelen baskılar vardı. “Halter boy kısaltır diyorlardı...” Tüm bu söylentileri aşarak şampiyon olan Ayşegül, üzerine basa basa söylüyor; insanlar yanlış biliyor halter boy kısaltmaz. sında ilk büyükler Avrupa şampiyonluğumu elde ettim. Şu anda kasım ayında düzenlenecek olan büyükler dünya şampiyonasına hazırlanıyorum. Daha sonraki hedefim 2016 Olimpiyatları’nda ülkemi temsil etmek. Peki nasıl hazırlanıyorsun, antrenmanlar yoğun mu? Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü’nü bu yıl bitirdim. Öğretmenliğe başlayacağım inşallah önümüzdeki dönemde. Şu an olimpiyat hazırlıklarını Konya’da devam ettiriyorum. Sıkı bir program ile çalışıyoruz. Milli takım kampı dışında da sürekli milli takımla yarışmaya hazırlanıyor gibi bir program izliyoruz. Günde üç antrenman yapıyoruz. Fitness, kondisyon ve ağırlıklı çalışıyoruz. Daha sonra milli takım hazırlık kamplarımız açılıyor. Ülkemizin halterdeki başarıları diğer branşlara göre daha parlak. Geçmiş başarılar seni nasıl etkiliyor? Geçmişimizin çok parlak olması benim için büyük bir avantaj. Şu anda da kendimi daha çok örnek bir sporcu olarak görmek, gençlerin Ayşegül ablası olmak istiyorum. Spor yönünden, ahlaki yönden örnek sporcu olmak istiyorum. Nasıl örnek bir sporcu olunur sence? Sadece sportif başarı yetmiyor. Yani olimpiyat şampiyonu olsam kimse beni sevmedikten sonra ya da ahlaki yönden düzgün olmadıktan sonra bir işe yaramıyor. O yüzden hem ahlaki yönden hem de başarı yönünden örnek bir sporcu olmaya çalışıyorum. Spor hayatınızdaki dönüm noktaları nelerdi? İlk sınavımı Büyükler Avrupa Şampiyonası’nda verdiğimi düşünüyorum. Çok başarılı bir performans sergilediğime inanıyorum. İkinci büyük sınavım ise; Olimpiyatlar için Kasım ayında düzenlenecek Dünya Şampiyonası olacak. Orada elde edilecek başarı, alacağım madalya ile olimpiyatlarda kendime kürsüde yer bulmaya çalışacağım. 2016 olimpiyatları için aday sporcuyum ve inşallah başaracağım… Gelecek için planların neler? Öğretmen olduktan sonra da belli bir süre spora devam etmek istiyorum. Bıraktıktan sonra ise hala sporun içinde yer alıp ekmek yediğim bu alana çok büyük hizmetler yapıp, daha nice nice büyük başarılı sporcular yetiştirmek istiyorum. Gerek Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda gerekse antrenör olarak bilimsel çalışmalarda, kısacası sporun her alanında bulunmak isterim. Türkiye’de halter sporu yapmak için uygun ortam var mı? Biz madalya almaya başladığımız 2007-2008 yıllarında daha yalnızdık. Adeta başarılarımızı kendi halimizde sürdürüyorduk. Şimdi ise bakanlığımız ve federasyonumuz sayesinde, daha temiz ve ferah ortamlarda, profesyonelce çalışma imkânı buluyoruz. Türkiye Olimpiyat Merkezi’nin açılmasıyla bize daha çok destek veriliyor. Daha çok imkânlara kavuştuk, beslenme düzenimiz daha sağlıklı. İnsanlar neden spor yapmalı? Her şeyden önce sporu sağlık için çocuklarına teşvik etmeli aileler. Küçük yaşta başlatmalılar spora. Sıradan bir vatandaşken, spora başladıktan sonra, sizlerle röportaj yapabilecek, Sayın Bakanımızla ve mevki olarak yüksek insanlarla görüşebilecek konuma geldim. Devletimiz, madalya aldığımız takdirde bizlere çeşitli ödüller veriyor. Madalya aldığımız takdirde, üniversiteye girişte ve atamalarda bir çok kolaylık sağlanıyor, yani bir anlamda geleceğimiz garanti altına alınıyor. Spor yapmanın çok büyük avantajları var. Sorumluluk sahibi oluyorsunuz, bilinçleniyorsunuz. HAZİRAN 2014 13 Sosyal Medya SPOR DÜNYASINDAN AYIN TWEETLERİ Hazırlayan: Doğukan Gezer 14 HAZİRAN 2014 Altın kemer Akdeniz’den Karadeniz’e geçti Şenay Güner Haber Geçen yılın Antalyalı başpehlivanı İsmail Balaban, final müsabakasında Samsunlu Fatih Atlı’ya boyun eğdi. Böylece Antalya, 5 yıl aradan sonra altın kemeri Samsun’a kaptırdı. 3 gün süresince er meydanında mücadele eden Pehlivanlar, 15 kategoride 15 altın, 15 gümüş ve 29 bronz madalya almaya hak kazandı. “653. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri”nde başpehlivanlığı kazanan Samsunlu Fatih Atlı, Antalyalı güreşçilerin üstünlüğüne son verdi. Geçen yılın başpehlivanı İsmail Balaban’ı finalde mağlup eden Atlı, “653. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri”nin başpehlivanı olarak altın kemerin sahibi oldu. Müsabaka kapsamında toplam 59 madalya da sahiplerini buldu. 3 gün boyunca 15 kategoride kıyasıya mücadele eden pehlivanlar, 15 altın, 15 gümüş ve 29 bronz madalya almaya hak kazandı. “500 Cumhuriyet altını” Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Er Meydanı’nda yaptığı açıklamada, yağlı güreşlerin Türk kültürünün en önemli parçalarından biri olduğunu söyledi. Ata sporu olan güreşlere büyük önem verdiklerini belirten Bakan Çağatay Kılıç, ‘’Kültürel mirasımız olan bu geleneğin nesilden nesile devam etmesini diliyorum. Yağlı güreşler, içerisinde birçok anlamda taşıyor. Attığınız düğüm bile bir anlam ifade ediyor. Ata sporumuz olan bu geleneğe büyük önem veriyoruz’’ diye konuştu. Bakan Çağatay Kılıç, öte yandan, yarı final güreşlerinin büyük çekişmeye sahne olduğunu ifade ederek, “Sporseverlerin mücadele dolu müsabakaları izlerken duydukları bu büyük heyecana şahit olmak çok güzel. Kültürel açıdan kökü en eski dönemlere kadar uzanıp, günümüze gelen bu sporun icrası bizler için de çok önemli. Bakanlık olarak bu yıl dereceye giren güreşçilere toplamda 500 Cumhuriyet altını hediye edeceğiz” dedi. HAZİRAN 2014 15 Kısa Kısa Röportaj Hazırlayan: Nilüfer Gevenoğlu ‘FETİH’ MOBİL OYUN OLDU İstanbul’un fethi, oyun olarak mobil ortama taşındı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından üretici bir firmaya yaptırılan ‘Fetih İstanbul’ oyunu kullanıcılarının beğenisine sunuldu. 53 gün süren İstanbul’un fethi, kronolojik olarak oyunda yer alıyor. 78 bölümden oluşan oyun kullanıcılar tarafından ücretsiz indirilebiliyor. Mehter Marşı’nın kullanıldığı oyunda, mobil cihaz kullanıcıları başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere, Ulubatlı Hasan’dan, Baltaoğlu Süleyman Bey’e, Serdengeçti’den Tokatçı Osman’a kadar birçok tarihi karaktere bürünebiliyor. KULAKLIKLA MÜZİK DİNLEYENLER DİKKAT! Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Muhammet Özlü, cihazın sesini fazla açarak kulaklıkla müzik dinleyenlerin ileride işitme cihazı kullanmak zorunda kalabileceklerine dikkati çekti. Özlü, kulaklıkla yüksek seste müzik dinlendiğinde, kulağın sesin şiddetinin haricinde basınca da maruz kaldığına işaret ederek, “Bu da kulağa zarar veriyor. Kısa müddet yüksek sese maruz kalınan geçici işitme kayıpları tedaviyle giderilebilir ama işitme kaybı kalıcı hale gelmişse bunu düzeltmek için bir tedavi yöntemi maalesef yok. İşitme kaybının günlük hayatımızı engellememesi için bazı tedbirler alınabilir. Özellikle gençler kulaklık kullanırken sesin şiddetine iyi ayarlamalı ve uzun süre kulağında tutmamalıdır” diye konuştu. 16 HAZİRAN 2014 İŞE BİSİKLETLE GİDENE PARA Danimarka, Hollanda, Belçika, Almanya ve İngiltere gibi Avrupa’nın birçok ülkesinde işe bisikletle gitmeyi teşvik edici adımlar atılıyor. Bisiklet kullanana bu kolaylıklar, vergi kolaylığı, kilometre başına ödeme, finansal destek gibi şekillerde sağlanıyor. Son olarak Fransa, bisiklet kullanımını artırarak hava kirliliği ve fosil yakıt tüketimini azaltmayı amaçlayan 6 aylık bir projeyi uygulamaya koydu. Fransız hükümeti, çalışanlara işe giderken bisiklet sürmeleri karşılığında para vererek, ülkedeki bisiklet kullanımını artırmaya çalışacak. 12 BİN KİŞİ GOOGLE’DA ‘UNUTULMAK’ İSTEDİ Google’ın ‘unutulma hakkı’ dolayısıyla hazırladığı web formuna ilgi büyük. Avrupa Birliği Adalet Divanı kısa bir süre önce, bazı internet kullanıcılarının kendi adlarını içeren sorgulara ait sonuçları, bu sonuçların yetersiz, alakasız veya artık alakalı olmayan ya da aramaların işlenme amacını aştığı durumlarda arama motorlarından kaldırmalarını isteyebileceklerine ilişkin bir karar vermişti. Reuters’un haberine göre bu form üzerinden Google’a ‘unutulma’ talebi gönderenlerin sayısı ilk günden 12 bini aşmış durumda. AZMİN ZAFERİ: 60’INDA ÜNİVERSİTEYİ BİTİRDİ Kütahyalı Osman Zengin, gençliğinde yapamadığı üniversite tahsilini 60 yaşında yapmanın mutluluğunu yaşadı. Dumlupınar Üniversitesi Gediz Meslek Yüksekokulu Pazarlama Bölümü’nden mezun olan Zengin, okumanın yaşı olmadığının altını çizdi. Zengin, “Ben 1970’li yıllarda Uşak Ticaret Lisesi’nde okudum. O zaman memlekette anarşi vardı. Maalesef bu konulardan dolayı biz okuyamadık. Ama bugüne nasipmiş. Bugün üniversitemizden mezun oldum. Çok gururluyum. Ve gençlerin de her zaman çalışmasını, okuyabildiklerinin en iyisini okumalarını istiyorum” diye konuştu. ABD’DE İLK TÜRK ÜNİVERSİTESİ ABD’nin başkenti Washington D.C. artık bir Türk üniversitesine de evsahipliği yapıyor. Beyaz Saray’a sadece 200 metre uzaklıktaki BAU International University, Eylül ayında eğitime başlayacak. Üniversitede lisans seviyesinde Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi ile Ekonomi-Finans bölümleri bulunuyor. Toplam 3 bin öğrenci kapasiteli üniversiteye ilk etapta 150 öğrenci alınacak. ENGELLİLERE ENGELSİZ TELEFON Görme engelliler için üretilen ve dünyanın ilk Braille alfabesinin (kabartılmış noktalardan oluşan harfler sistemi) kullanıldığı telefonu satışa çıktı. OwnFone firması, satışa çıkardığı Braille alfabesi tasarımlı telefonları için daha önce de çalışma yaptıklarını ancak satışa ilk kez sunduklarını açıkladı. Söz konusu telefonu satın alabilmek için firmanın sitesine girerek alfabe seçeneğinde, Braille’yi tıklamak yeterli. Engellilere engelsiz bir teknolojik hizmet sunan bu ürün çok rağbet göreceğe benziyor. BEYİN GÜCÜYLE UÇAK İNDİRİLDİ Alman bilim insanları, geleceğin uçakları için dev bir adım attı ve sadece zihinlerinden verdikleri komutlarla bir uçağı indirmeyi başardı. Almanya’nın Münih Teknik Üniversitesi Uçuş Sistemi Dinamikleri Enstitüsü’nce yürütülen çalışmalarda, beyin dalgalarının kontrol komutu olarak çevrilmesine yarayan bir program geliştirildi. Aralarında daha önce hiçbir kokpit deneyimi bulunmayan bir kişinin de bulunduğu yedi katılımcının yer aldığı denemelerde, uçakların başarıyla inmesi sağlandı. Gönüllü pilotlar, el ve ayaklarını kullanmayıp sadece zihin güçleriyle uçağın inişini yönetti. Birkaç pilot, görüş mesafesinin düşük olmasına rağmen inişi tamamlarken, bir pilot da park çizgisine sadece birkaç metre farkla iniş yapmayı başardı. HAZİRAN 2014 17 Kısa Kısa GRAMOFON VE TAŞ PLAK MÜZESİ Kütahya’da, emekli bir astsubayın açtığı ‘Gramofon ve Taş Plak Müzesi’ büyük ilgi görüyor. Emekli Astsubay Fikret Pak’ın, Paşam Sultan Mahallesi Ulu Camii Caddesi üzerindeki işyerinde tamamen kendi imkanlarıyla oluşturduğu müzede, 16 gramofon ve yaklaşık 600 taş plak sergileniyor. Müzede, ziyaretçilerine Türk Sanat Müziği eserlerini dinleterek, adeta onları zaman tünelinde yolculuğa çıkaran Pak, sergilediği gramofon ve taş plaklara, bu kültürü hiç yaşamayan gençlerin daha fazla ilgi gösterdiğini dile getirdi. BEYNİ GENÇ TUTMANIN EN KESTİRME YOLU ŞARJ SORUNUNA SON Genç bilim insanından cep telefonlarının şarj sorununu kökten çözecek, teknolojide yeni bir sayfa açacak devrim niteliğinde buluş geldi. Gediz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Merih Palandöken, havadaki elektromanyetik dalgalardan elektrik üretilip depolanmasını sağlayan bir proje geliştirdi. TÜBİTAK’ın da desteklediği çalışmayla, cep telefonu gibi birçok cihaz bataryasız kullanılabilecek, kalp pillerinin enerji sorunu ortadan kalkacak. Edinburgh Üniversitesi’nin araştırması, yabancı dil öğrenmenin, beyin yaşlanmasını yavaşlattığını ortaya koydu. Araştırma çerçevesinde, kentte doğan 262 kişiye 11 yaşında yapılan zeka testleri, bu kişiler 70’li yaşlarındayken tekrarlandı. 20082010 yıllarında yapılan araştırmada, hepsi İngilizce’nin yanı sıra en az bir dilde daha iletişim kurabilen bu kişilerin 70’li yaşlarında bilişsel yetilerinin ne ölçüde değiştiği incelendi. Araştırmanın bulguları, iki ya da daha fazla dil konuşanların, kendilerinden beklenenden çok daha iyi bilişsel yetilere sahip olduğunu ortaya koydu. GÖZLERİ RENKLİ OLANLARA UYARI Uzmanlar, açık gri ve mavi gözlerin güneşin zararlı ışınlarından en çok etkilenen gözler olduğunu belirtti. Op. Dr. Birgi Sönmezer, yaz mevsiminde güneş ışınlarının şapka ve güneş gözlüğü takmayan kişilerde kalıcı görme hasarı oluşturabileceği uyarısında bulundu. Op. Dr. Sönmezer, “Açık renkli gözlerde melanin pigmenti azdır. Melanin pigmenti vücudumuzu ultraviyoleye karşı koruyan bir yapı taşıdır. Bu nedenle açık tenli, açık renk gözlere sahip kişilerde koruma mekanizması zayıftır. Güneş ve güneş ışınlarına karşı çok daha fazla hassastırlar. Açık gri ve mavi gözler güneşin zararlı ışınlarından en çok etkilenen gözlerdir.” dedi. İLK YERLİ UYDUNUN MİMARLARI BELLİ OLDU Türkiye’nin ilk yerli mühendislik ve tasarımla yapılacak uydusu TÜRKSAT-6A, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü önderliğinde TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI), Aselsan ve diğer yerli sanayi kuruluşlarının desteğiyle yapılacak. Yaklaşık 250 milyon dolarlık uydunun maliyetinin, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile TÜBİTAK tarafından karşılanması planlanıyor. Tamamen yerli mühendislik ve tasarımla yapılacak uydunun 2020’de uzaya fırlatılması hedefleniyor. 18 HAZİRAN 2014 YAKITSIZ ÇALIŞAN MOTOSİKLET Amasya Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Elektronik Otomasyon Bölümü öğrencisi Hasan Mahmut Aydın, güneş enerjisiyle çalışan motosiklet yaptı. Elektrikle çalışan motosikletinin şarj sorununu motosikletin üzerine monte ettiği güneş paneliyle gidermeyi başaran Aydın, “Projemde 4 tane 40 vatlık panel kullandım. Bu paneli aküye depolayarak enerjiyi 220 volt şebeke elektriğine çevirerek motorumu çalıştırıyorum” dedi. Motosikletin üzerindeki güneş panellerini görenlerin kendisini pizzacılara benzettiğini anlatan 25 yaşındaki Aydın, tam şarj olduğunda saatte 50 kilometre hızla 70 kilometre kadar gidebileceğini, ayrıca okuluna bağışladığı güneş enerjili motosikletinin geliştirilip engelli araçlarında da kullanılabileceğini belirtti. GENÇLER, GELECEĞİN TÜRKİYESİ İÇİN BULUŞTU Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen Genç Türkiye Zirvesi, ‘İnovatif Düşün, Geleceği Yönet’ ana teması ile İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlendi. On binlerce başvuru içerisinden seçilen 3 bin stratejik vizyon sahibi genç; sivil toplum kuruluşları, iş dünyası temsilcileri, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler ve bakanlar ile bir araya geldi. Gençliğin yeni vizyonunun belirlendiği zirvede ‘Türkiye’nin Çıkış Yolu İnovasyon’, ‘Stratejik Sektörler, Savunma, Uydu ve Uzay Teknolojileri’, ‘Kentsel Dönüşüm ve Yaşanabilir Türkiye’, ‘Ulaşım Teknolojileri ve Denizcilik’, ‘İnovasyon Ekonomisi’ konuları ele alındı. TÜRK ÖĞRENCİNİN RESMİ AY’DA Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) desteğiyle düzenlenen ‘Uluslararası Gençlik Sanat Yarışması’nda ‘En Yaratıcı Resim’ dalında birinci olan 13 yaşındaki Bozkurt Selvi’nin resmi, radyo dalgaları aracılığıyla Ay’a yollandı. 52 ülkeden 2 bin eserin katıldığı yarışmada, Ay’a gönderilecek 10 eserden biri seçilen Selvi’nin ‘Mission Europa’ isimli eseri, radyoteleskopla dünyanın uydusuna gönderildi. Jüri değerlendirmesi sonucu eserinin ilk 20 resim arasına girdiğini dile getiren Selvi, daha sonra bu resimlerin sosyal paylaşım sitesi üzerinden oylamaya sunulduğunu ve resminin en çok oyu alarak birinci seçildiğini ifade etti. BAVUL TAŞIMAK TARİH OLUYOR Çinli mucit He Liangcai, saatte 20 kilometre hız yapabilen ve elektrikle çalışan ‘bavul motosiklet’ icat etti. 6 kiloluk eşya taşıyabilen bavul motosikletle 59 km yol gidilebiliyor. Özel bir eğitim almayan ve çiftçi olan He’nin ürettiği bavul motosiklet şarj edilebilen küçük bir batarya ile çalışıyor. Bavulda yolculara yardım etmesi için navigasyon ve hırsızlığa karşı alarm özelliği de bulunuyor. He, icadını ise 1999 yılında kazandığı ödülü almak için gittiği ABD’de bavulunu unutması sonucu planladığını ve gerçekleştirdiğini dile getirdi. SELFİE’LERDEN YENİ BİR DÜNYA HAYAT KURTARAN BATTANİYE Kayseri’de bir tekstil mühendisi, araçlarda çıkabilecek olası yangına daha kolay ve çabuk müdahale imkanı sağlayacak bir ürün geliştirdi. Bilgehan Ülger tarafından Erciyes Teknoloji Transferi Ofisi’nde (ETTO) geliştirilen battaniye, yanmama, ve ısı yalıtımı özelliğine sahip. Aynı zamanda antibakteriyel özelliği de bulunan battaniye, yaralıların üzerinin örtülmesinde de kullanılabiliyor. Söz konusu battaniye sahip olduğu ısı yalıtımı özelliğiyle kış mevsiminde dağcılar veya araçlarıyla yolda kalanların donma tehlikesine karşı da kullanılabilecek. NASA 22 Nisan Dünya Günü’nde yaptığı çağrı ile milyonlarca insanı tek bir fotoğraf karesi içerisinde toplamayı başardı. Dünya Günü’nde, “Yeryüzünün şu an neresindesiniz?” sorusunu yönelten NASA, katılımcılardan bulundukları yer bilgisi ile bir adet ‘selfie’ çekmelerini istedi. NASA, söz konusu fotoğrafların oluşturulacak dev dünya görselinde kullanılacağını açıklayınca, kısa sürede bolca fotoğraf elde etmeyi başardı. Ve toplanan fotoğraflarla tıpkı dünyaya bezeyen bir resmi oluşturmayı başardı. HAZİRAN 2014 19 Etkinlik Gençlere kısa film desteği Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca (AFAD), afetlerle mücadele ve farkındalığın artırılması çalışmaları kapsamında ‘Afete Hazır Türkiye, Afete Hazır Gençler Kısa Film Destek Programı’ başlatıldı. Programa, üniversite yönetimince tanınan öğrenci kulüpleriyle iletişim ve görsel sanatlar fakültelerinde eğitim gören öğrenciler en az 2 kişiden oluşan proje gruplarıyla başvuru yapabilecek. TRT ve Film Yapımcıları Meslek Birliği’nin desteklediği AFAD Kısa Film Destek Programı ile ilgili ayrıntılı bilgiye ‘www.kısafilmdestek.com’ adresinden ulaşılabilirsiniz. SON BAŞVURU TARİHİ: 10 Haziran Türk Dünyası Sultanahmet’te yarışacak ‘Türk Dünyası ve Türkiye Misafiri Üniversite Gençliği 14. Bilgi Yarışması’ bu sene; İstanbul/Sultanahmet Meydanı’nda ve Başbakanlığın himayelerinde, 7-8 Haziran 2014 günü yapılacak. Bu yılki etkinlik Balkanlar, Afrika ve Latin Amerika ülkelerini de kapsayacak şekilde daha büyük bir organizasyon olarak gerçekleştirilecek. Programda 25 ülke ülkelerini tanıtıcı stantlar açacak, 10 ülkenin folklor ekipleri folklor gösterileri gerçekleştirecek, 20 ülke mensubu gruplar ise; ses-müzik gösterilerinde bulunacak. 40’a yakın ülke grubu ise ödüllü bilgi yarışmasına katılacak. 20 HAZİRAN 2014 Etkinlik Venezüella Gençlik Orkestrası İstanbul’da Müziğin gücüne duyulan inancı tazelemek için bir araya gelen ve 240 kişiden oluşan ‘Venezüella Teresa Carreno Gençlik Orkestrası’, 10 Haziran’da Zorlu Center’da. Venezüella Teresa Correno Gençlik Orkestrası, Simon Bolivar Müzik Vakfı’nın orkestra eğitim programının en öne çıkan bileşenlerinden biri. Bugüne kadar dünyanın birçok yerinde konser vererek dinleyicilerini kendilerine hayran bıraktı. El Sistema’nın içinden yetişmiş yeteneklerden biri olan müzik direktörü Christian Vasquez’in yönetiminde 240 kişilik devasa orkestra, müziğin gücüne duyulan inancı tazelemek için, renkli ve güçlü enerjisine sizin de dahil olmak isteyeceğiniz bir programla İstanbul’da. Gençler, Sanat Bienali’de buluştu Türkiye’nin en büyük çocuk ve gençlik sanat organizasyonu olan ‘3. İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali’ başladı. 3. kez düzenlenen bienal, çocukların ufkunun genişlemesine ve yeteneklerini keşfetmelerine katkı sağlamayı hedefliyor. 5 bin genç ve çocuğun performanslarına ev sahipliği yapan bienalin bu seneki konukları arasında KKTC, Nepal, Hollanda ve İsveç’ten çocuklar bulunuyor. Tüm etkinlik ve girişlerin ücretsiz olduğu bienal, şehir hatları vapurları, Kadıköy’deki Karaköy iskelesi, Şirketi Hayriye Sanat Galerisi, Galata SALT, Kadıköy meydanı ve Doğuş Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. HAZİRAN 2014 21 Etkinlik Yarış Değil Festival Amerika’da başlayıp tüm dünyaya yayılan 5 km renkli koşusu şimdi Türkiye’de... Sports International sponsorluğunda yapılacak Color Sky 5K ile stresinizi bir kenara atacak, hayatınıza renk katacak, daha önce hiç yaşamadığınız bir deneyim yaşayacaksınız. 15 Haziran 2014’de Ankara Atatürk Sahil Parkı’nda başlayacak olan etkinliğe her yaştan, her bedenden insan katılabilecek. Katılanların eğlenerek tamamlayacağı renkli koşu yarış değil, bir koşu festivali. 2. Bilişim Teknolojileri Konferansı İstanbul Üniversitesi, 25 Haziran 2014 tarihinde ‘2. Bilişim Teknolojileri Konferansı’na ev sahipliği yapıyor. İstanbul Üniversitesi IEEE öğrenci kulübü Computer Society departmanı tarafından düzenlenen ‘Bilişim Teknolojileri Günleri (BİLTEG)’ etkinliğinde bu sene ‘Siber Güvenlik’ teması işleniyor. Alanında uzman profesyonellerin katılımıyla gerçekleşecek oturumlarda ‘Siber Güvenliğe Giriş’ ve ‘Siber Güvenlik Uzmanı Nasıl Olunur?’ gibi temel konulara ağırlık verilecek. Konferansa, bilişim alanındaki akademisyenlerin, eğitim uzmanlarının, lisans ve lisansüstü öğrencilerin çalışmalarıyla ya da dinleyici olarak yoğun katılımı beklenmektedir. 22 HAZİRAN 2014 Dosya 24 HAZİRAN 2014 Sahamızda Avrupa’ya meydan okuyacağız Genç Erkekler Avrupa Basketbol Şampiyonası 24 Temmuz - 3 Ağustos tarihİNDE Konya’da yapılacak. A milli basketbol takımımızın da mücadele edeceği şampiyonada, sporcularımız kendi sahalarında RAKİPLERİNİ yenmek için mücadele edecek. —Hanife Usta Demir HAZİRAN 2014 25 Dosya 24 Temmuz - 3 Ağustos tarihinde Konya’da yapılacak olan 2014 Gençler Avrupa Basketbol Şampiyonası için yoğun bir kamp dönemi içine giren genç erkekler, şampiyona için antrenman hazırlıklarını sürdürüyor. Şampiyonanın Türkiye’de olmasından dolayı çok istekli ve motive bir şekilde çalışmalarını sürdüren milliler, ilk olarak 12 gün sürecek Bolu kondisyon kampında ter dökecek. Bolu kampının ardından önemli rakiplerle 4 uluslararası turnuva oynayacak olan 12 Dev genç Adam, toplam 14 hazırlık müsabakası ile şampiyona hazırlığını tamamlayacak. Sahaya madalya için çıkacaklar Bu yıl ülkemizde düzenlenecek olan şampiyona Konya’da yapılacak. Kendi evinde mücadele edecek genç milliler, sahaya madalya almak için çıkacak. Madalya dışında genç sporcuların hedefi ilk 5’e girerek 2015 yılında yapılacak olan Dünya Gençler Basketbol Şampiyonası’na katılmayı garantilemek olacak. Grupta güçlü rakipler var Avrupa’dan en iyi 16 ülke takımının katılacağı organizasyonda, genel olarak grupların mücadelesinin dengeli olması bekleniyor. A millilerin İlk gruptaki rakiplerini Çek Cumhuriye- 26 ti, Bosna Hersek ve Yunanistan oluşturuyor. Genç basketbolcular açısından jenerasyonun dikkat çeken isimlerini kadrolarında bulunduran ve gurubumuzda yer alan rakipler, güçlü takımlardan oluşuyor. Fakat bu durum geçen yıl Hırvatistan’ı yenerek Avrupa’nın en iyi takımı olduğunu kanıtlayan genç millilerin gözünü korkutmuyor. Avrupa’nın en iyisi Konya’da belli olacak Avrupa’dan katılım gösterecek 16 milli takımın mücadele edeceği Genç Erkekler Avrupa Basketbol Şampiyonası, Konya Büyükşehir Belediyesi Spor ve Kongre Merkezi içerisinde yer alan iki farklı spor salonunda eş zamanlı olarak oynanacak. 500 civarında yabancı spor adamı gelecek Genç Erkekler Avrupa Basketbol Şampiyonası esnasında 500’e yakın yabancı heyetin Konya’da olması bekleniyor. Şampiyonadan birkaç gün öncesinde müsabakada mücadele edecek sporcular, antrenörler ve teknik heyetler kente giriş yaparak antrenmanlarını tamamlayacak. Tüm bunların dışında müsabakaları an ve an medyaya iletecek olan yerli ve yabancı basın görevlileri ve oyuncu yakınları da şampiyona boyunca Konya’da konaklayacak. C GRUBU Türkiye Yunanistan Bosna Hersek Çek Cumhuriyeti A GRUBU İtalya Polonya Belçika Letonya B GRUBU Fransa Hırvatistan İngiltere Litvanya D GRUBU Sırbistan İspanya Karadağ Rusya Sporcuları şampiyonaya hazırlayan teknik ekip ve idari kadro; Orhan Demirel; Takım Menajeri Ömer Uğurata; Teknik direktör Gökmen Güner; Yardımcı Antrenör Ozan Havuzlu; Yardımcı Antrenör Hasan Serbest; Yardımcı Antrenör HAZİRAN 2014 Geleceğin yıldızları kendini ispatlayacak Ulaşım ağı ve elverişli konaklama imkanlarının bulunduğu kentte 11 gün boyunca geleceğin yıldızları mücadele edecek. Finale çıkan ilk beş takımın dünya şampiyonasını garantilediği organizasyonu spor camiası da yakından takip edecek. Şampiyonayı yakından takip etmek isteyen izleyiciler müsabakaların yapılacağı spor salonlarına ücretsiz olarak giriş yapabilecek. HAZİRAN 2014 27 Haber Bir Paket Krakere Madalya Üzerine Madalya… 28 HAZİRAN 2014 Gökay Baz İşte yalnızca birkaç paket çubuk kraker ile motive olan, şampiyon Münevvere’nin hikâyesi… Down Sendromlu, Münevvere Yılmaz 1994 doğumlu. Spora olan yatkınlığı 2005 yılında okul turnuvasında keşfedildi. Münevvere’nin annesi o gün engelleri sporla aşabileceğine inandı ve o günden sonra kızının spor yaşamında en büyük destekçisi oldu. Spora başlanan ilk günler zordu. Kızını bir süre kendi çalıştıran Anne Yılmaz “aylarca sırtımda kilolarca gülleyle stadyuma gittik geldik’’ sözleriyle dile getiriyor, o zor günleri. Çubuk krakerle gelen motive hikayesi de o günlerde başlamış. Önceleri aile derslerine çalışsın diye çubuk kraker veriyor Münevvere’ye. Bu alışkanlık spora başladığında da devam etti. Anne Yılmaz, Münevvere’nin spor yaşamında da krakeri motivasyon kaynağı olarak kullanmaya başladı. Anne, Münevvere’nin kraker sevgisini şu sözlerle anlatıyor; “Bizler normal geliri olan bir aileyiz. Büyük hediyeler alacak gücümüz yok. O yüzden yerine getirebileceğimiz sözler verdik. Mesela çubuk kraker sözü verdik çocuğumuza… Münevvere çok severdi krakeri. Bizim bakkal dükkânımız var. Münevvere küçükken de krakeri kaptığı gibi kaçardı. Münevvere’ye bir şey yaptıracağımız vakit sana sunu söyle yaparsan çubuk kraker vereceğiz derdik…” Münevvere ilk büyük başarıyı 2008 yılında Türkiye şampiyonu olarak yaşadı. 2009 yılında ise anne Hanife Yılmaz’ın, ‘O günden sonra Münevvere’nin hayatı değişti’ dediği olay yaşandı. Artık Münevvere halen birlikte çalıştığı antrenörü Oğuz Özovar ile çalışmaya başlamıştı. Münevvere o günden beri antrenmanlarda her gün en az 3 kilometre koştu. Her antrenman sonunda ise ödül olarak bir paket çubuk krakerin sahibi oldu. Hocası da Münevvere’nin krakere olan düşkünlüğünü kullandı. Bu sayede antrenmanlarda Münevvere çok sevdiği krakerlere kavuşma umuduyla daha çok çalıştı.Adım adım şampiyonluğa yaklaştı... Ve yoğun çalışma sonunda meyvesini verdi. Münevvere 2012 yılında Portekiz’de düzenlenen Dünya Şampiyonasında Dünya üçüncülüğü elde ederek dikkatleri üzerine çekti. Son olarak ise bu yıl Avrupa Şampiyonasında Münevvere, gülle atmada birinci liği kazanırken, 800 metre ve En son Portekiz’de kürsüye çıkARAK, gülle atmada şampiyon olAN Down sendromlu, Münevvere Yılmaz Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli engelli sporculardan biri. Ailesi de antrenörleri de Münevvere’nin en büyük destekçisi. ancak Münevvere’nin bir motivasyon kaynağı daha var çok sevdiği çubuk kraker. Gözü ne altında, ne parada… 4x100 metre bayrak yarışında bronz madalya aldı. Madalya kazandığı için onlarca paket krakerin de sahibi oldu. Münevvere şimdilerde gözünü olimpiyatlara dikti. Anne Yılmaz, verilen desteğin devam etmesi halinde kızının olimpiyat şampiyonu olacağına inanıyor. Münevvere bu kez de şampiyon olduğu taktirde bol bol kraker yemenin mutluluğunu yaşayacak. HAZİRAN 2014 29 Dosya ‘Uzay’ı Yakın EDEN KAMP Sözlükte uzay, ‘Bütün gök cisimlerinin içinde bulunduğu boşluk’ olarak tarif ediliyor. İnsanoğlu tarih boyunca belki de enerjisinin büyük çoğunluğunu bu zihnine sığıştıramadığı boşluğa adadı. Bir zamanlar kahinlerin ilham kaynağı olan uzay, gelişen teknolojiyle her gün yeni bir yanını keşfettiğimiz halde halen büyük bir muamma. Bu büyük muammanın çözülmesi konusunda Türkiye’de de çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmayı yapan kurumlardan biri de İzmir Ege Serbest Bölgesi’nde bulunan ‘Uzay Kampı Türkiye.’ İşadamı Kaya Tuncer tarafından 2000 yılında kurulan Kampı Türkiye’, ağırlık olarak kampın açılışını NASA’da çalışan ilk Türk mühendisi 7-15 yaş grubuna eğitim verse de İsmail Akbay ve uzaya ilk giden yedi astronottan yetişkinler için programları da mevcut. biri olan Scott Carpenter gerçekleştirdi. Kamp, eğitimlerinde katılımcılarınUzay, uzay bilimleri ve teknolojileri da dolaylı olarak liderlik, takım çalışması, alanında eğitim vermek için kurulan, problem çözme, doğru iletişim kurma gibi dünyada ABD ve Kanada’dan sonra meziyetlerin geliştirilmesini hedefliyor. Yılın değişik üçüncü uzay kampı olan ‘Uzay zamanlarında farklı programlar sunan kampın yaz döneminde İngilizce ve Türkçe sunulan 6 günlük program çocuklar için ideal. Kamp eğitimlerinde yaparak ve yaşayarak öğrenme metodu esas alınıyor. Katılımcılara, NASA tasarımlı simülatörlerle; Ay’da yürüme, ağırlıksız ortamda hareket etme gibi eğitimler veriliyor. Eğitimlerde gerçeğinin birebir kopyası uzay mekiğinde sanal uzay uçuşu yaptırılıyor. Bu yıl müfredata eklenen sanal Mars keşif aracı “Mars Gezgini”yle Mars’ın yüzeyinde sanal gezintiye çıkma imkanı buluyor. Kurulduğu günden bugüne 55 ülkeden 150 bini aşkın kişiye eğitim veren ‘Uzay Kampı Türkiye’ bu yıl NASA ASTRONOTU RICHARD LINNEHAN’I AĞIRLAYACAK. 30 HAZİRAN 2014 ‘Uzay Kampı Türkiye’ NASA ile ortak çalışmalara da imza atıyor. Uluslararası Uzay İstasyonu ile 2003 ve 2004’te gerçekleştirilen canlı telefon bağlantısı ile NASA üzerinden uzaydaki istasyonda bulunan astronotlarla canlı görüşme gerçekleştirildi. Kampta video konferans yöntemiyle NASA’daki uzmanlardan da bilgi alınıyor. Bu yılın Mayıs ayında NASA’yla gerçekleştirilen 100’üncü video konferansta, Marshall Uzay Merkezi’nde görevli uzman Scott Anderson Mars’a yapılacak insanlı uzay uçuşları hakkında bilgi verdi. Kurulduğu günden bugüne 55 ülkeden 150 bini aşkın kişiye eğitim veren ‘Uzay Kampı Türkiye’nin bu yıl da çok özel misafirleri var. NASA Astronotu Richard Linnehan, ‘Uzay Kampı Türkiye’ye gelerek uzay meraklısı öğrencilerle buluşacak. HAZİRAN 2014 31 Röportaj Marmaray’da bir dalgıç ŞAHİKA ERCÜMEN Milli serbest dalış sporcusu Şahika, Avrupa ve Asya kıtalarını birleştiren Marmaray ile İstaNbul Boğazı’nın metrelerce altına daldı. Hem de bu kez nefesini tutmadan. Fotoğraf: Ali Balıkçı 32 HAZİRAN 2014 HAZİRAN 2014 33 Röportaj Asrın projesi Marmaray ile her gün binlerce kişi, İstanbul Boğazı’nın derin sularında seyahat etme fırsatı buluyor. Şahika Ercümen de Gençlik Spor Dergisi’yle bu fırsatı ilk kez değerlendiriyor ve dalışını heyecanla gerçekleştiriyor, üstelik rahatlıkla nefes alabilirken. 34 HAZİRAN 2014 29 Ekim 2013 tarihinde hizmete giren asrın projesi Marmaray, sadece Asya ve Avrupa kıtalarını birleştirmiyor. Aynı zamanda medeniyetler arasında da köprü kuruyor. Biz de Gençlik Spor Dergisi olarak İstanbul Boğazı’nın metrelerce altına ‘dalmak’ için dünya rekortmeni serbest dalışçı Şahika Ercümen ile Marmaray’ın Sirkeci İstasyonu’nda buluşuyoruz. İstasyonun merdivenlerinden inerken Şahika Ercümen dalış öncesi hazırlık sürecini anlatıyor: “Rekor denemelerinden 2-3 hafta öncesinde her gün dalış antrenmanlarımız oluyor. Ama sadece dalış yapmak bu spor için yetmiyor. Suya dalmadan önce yoğun bir çalışma programımız var. Nefes egzersizlerimizi yapıyor ve konsantre oluyoruz. Akciğerlerimizin yanında karın bölgesi ve üst ciğerlerimizi de havayla dolduruyoruz. Çünkü sadece tek nefes hakkımız var.” Dalış öncesi mental çalışmalarına da dikkat çeken Ercümen, “Psikolojik açıdan da önemli çalışmalarımız oluyor. Konsantre olmaya çalışıyoruz. Çünkü düşünsel anlamda kafanız karışık olursa 10 metre bile dalmakta zorlanabilirsiniz. İyi günlerimizde ise limitleri zorlayabiliyoruz” diyor. Rekor denemeleri öncesindeki son gün büyük bir baskı olduğunu dile getiren Şahika Ercümen, “Tüm senemizi sadece 2-3 dakika sürecek dalış anına adıyoruz. Çünkü her ne olursa olsun o an dalışımızı gerçekleştirmemiz gerekiyor” şeklinde konuşuyor. “Marmaray’la İlk Kez Deniz Altında Nefes Alıyorum” Guinness Rekorlar Kitabında Şahika Ercümen, 11 Şubat 2011 tarihinde Avusturya’da buz altından tek nefeste 110 metrelik bir mesafeyi katederek hem erkekler hem de kadınlarda Buzaltı Yatay Dalış dünya rekorunu kırdı ve Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. Sirkeci’den Üsküdar’a doğru seyahatimiz başladığında Ercümen heyecanını paylaşıyor: “Her zaman nefesimi tutarak suyun altına iniyordum. Şimdi ise asrın projesi Marmaray ile su altındayız, üstelik rahatlıkla nefes alabiliyoruz. İnsanların şehir içi ulaşımında bu derece kolay bir şekilde seyahat etmesi çok güzel. Ben de ilk kez bindim ve çok keyif aldım.” Suyun altının çok büyülü bir dünya olduğunu ve insanı bambaşka bir ortama taşıdığına işaret eden Şahika Ercümen, “En önemlisi oradaki fizyolojik ortama uyum sağlamanız. Örneğin; nabzınızı yavaşlatmanız gerekiyor. Böylelikle oradaki canlılarla uyum sağlıyoruz” diyor. “Gençlik ve Spor Bakanlığı’na teşekkürler” Marmaray ile ‘dalışı’ tamamlayan Ercümen, 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, 14 yaş üstü çocukların doğru eğitimler ile risksiz bir şekilde bu sporu yapabileceğinin altını çiziyor. 23-25 Temmuz tarihlerinde Kaş’ta Dünya rekoru denemesi yapacak olan Ercümen, Türkiye’yi uluslararası arenada temsil HAZİRAN 2014 35 Röportaj etmenin gururunu yaşıyor ve şöyle devam ediyor: “Türkiye son yıllarda bu branşta önemli derecelere imza atıyor. Bu nedenle dünyanın gözü ülkemizde. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na da olimpik olmayan bu branşa ilgisinden dolayı teşekkür ediyorum. Ben de rekor denememde Türk bayrağını dalgalandırmak adına elimden geleni yapacağım.” Serbest Dalış Nedir ? İnsanın inanılması güç derinliklere nefesini tutarak daldığı serbest dalış sporunun tarihi çok eskilere dayanır. Sualtı avcılığı ile insanların geçimini sürdürmeleri amacıyla başlayan bu spor sualtı avcılığının çok ötesine geçip günümüzde limitlerini keşfetmek isteyen bir grup serbest dalıcı tarafından ayrı bir boyut kazanmıştır. Bu sporun ilginç yanı adrenalin peşinde maceracı gençlerle, bilimadamlarını aynı anda dehşete düşürmek gibi diğer sporların sahip olmadığı bir ayrıcalığa sahiptir. Sualtında sınırlarını zorlayan ve bu olağanüstü derinliklere inmeyi başaran dalgıçlar, balina ve yunuslarda da gerçekleşen, basınç altında vücudun çökmesini engelleyen eşsiz bazı adaptasyonları yaşıyorlar. Bu nedenle rekortmen serbest dalıcılar yalnızca çok yetenekli sporcular degil, kendi içlerinde ayrı bir tür gibidirler. Dünya rekorları resmi olarak 1949 yılında başladı. O zamandan bu yana ancak parmakla sayılabilecek sayıda erkek ve bayan sporcu rekorların seçkin kitabına isimlerini yazdırmayı başardılar. Tarihin gördüğü ilk rekor 30 metre iken, bundan 52 yıl sonra şu an rekorlar 150 metre gibi bir derinliğe ulaşmış durumda… 36 HAZİRAN 2014 “Rekor denemelerinden 2-3 hafta öncesinde her gün dalış antrenmanlarımız oluyor. Ama sadece dalış yapmak bu spor için yetmiyor. Suya dalmadan önce yoğun bir çalışma programımız var. Nefes egzersizlerimizi yapıyor ve konsantre oluyoruz. Akciğerlerimizin yanında karın bölgesi ve üst ciğerlerimizi de havayla dolduruyoruz. Çünkü sadece ‘tek nefes’ hakkımız var.” Başarı öyküsü Türkiye Şampiyonu, Serbest Dalış Takımı ile 2004 Fethiye-Türkiye Türkiye Rekoru ve Türkiye Şampiyonluğu, Serbest Dalış, 2007 AnkaraTürkiye Avrupa Üçüncüsü, Sualtı Hokeyi Türk Milli Takımı ile 2008 İstanbul-Türkiye Türkiye Şampiyonu, Serbest Dalış Takımı ile 2008 Kemer-Türkiye Türkiye Şampiyonu, Serbest Dalış, 2009 Ankara-Türkiye Türkiye Rekoru, Serbest Dalış, Serbest Ağırlık 65 Metre, 2010 KaşAntalya Dünya Rekoru, Guiness Dünya Rekorları, Buz Altı Yatay Dalış, 110 Metre, 2011 Weissensee-Avusturya Dünya Rekoru, Serbest Dalış, Sabit Ağırlık, 70 Metre, 2011 Şarm ElŞeyh, Mısır Dünya Rekoru, Paletsiz, Değişken Ağırlık, 60 Metre 2011 Şarm El-Şeyh, Mısır Yeni Dünya Rekoru, Paletsiz, Değişken Ağırlık 61 Metre, 2013 Van Gölü Fair Play Sportif Tanıtım Büyük Ödülü- TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) 2014 HAZİRAN 2014 37 Dünya Kupası İlklerin Kupası: Brezilya 2014 38 HAZİRAN 2014 Doğukan Gezer Dünya Kupası, 13-30 Mayıs 1930 tarihlerinde Uruguay’da gerçekleşti ve o günden bu yana 4 yılda bir düzenlenen bir futbol şöleni halini aldı. Bu şölen, her turnuva döneminde yeniliklere tanıklık ederek, dünya kupası futbol kültürünün oluşmasını sağladı. Diego Maradona’nın 1986 FIFA Dünya Kupası’nda Tanrı’nın Eli olarak anılan golünden Güney Afrika kültürüne ait olan ve 2010 Dünya Kupası’nın bir parçası haline gelen Vuvuzela’ya, Brezilya’nın efsane kaptanı Cafu’dan Roberto Carlos’a attığı çalımla yürekleri ağıza getiren İlhan Mansız’a… Dünya Kupası düzenlendiği her dönem futbol dünyasında yeni bir rüzgar estiriyor, futbol tarihine yeni notlar düşüyor. 2014 Brezilya Dünya Kupası da çok farklı yenilikleriyle başladı ve tüm dünyayı etkisi altına aldı. İşte futbolun kalbi Brezilya’dan ilkler… Kaybolan Köpük Çocukluk dönemlerimizde o meşhur mahalle maçlarında atış, baraj ve kale çizgilerini belirlerken tebeşiri alır ve itinayla çizgileri çizerdik. Çizgiler ezberlendiğinde unutulur, koşturdukça kaybolurdu. 2014 Dünya Kupası’nda kullanılmaya başlanan kaybolan köpük uygulaması da biraz o dönemlere götürüyor futbol severleri. Kupa tarihinde ilk kez kullanılan bu uygulama ile hakemler serbest vuruşta baraj mesafesini ayarlamak için kaybolan köpük boya ile yer belirliyor. Sprey ile saha çizgilerine benzer bir iz oluşturarak, baraj mesafesinin korunmasında yarar sağlıyor. Kirlilik bırakmayan köpük 45 saniye ila 2 dakika içerisinde yok oluyor. Gol çizgisi teknolojisi “Gol müydü? Değil miydi?” Bu soru üzerine yürütülen yüzlerce belirsiz soru, her dünya kupasında yuvarlanan bir kartopu misali büyüyerek önemli bir boyut aldı. 30 Haziran 1966’da Londra’da oynanan İngiltere Almanya finalinde uzatmalar oynanırken 101.dakikada İngiliz futbolcu Hurst’un vurduğu top üst direğe vurup yere çarptı. Maçın hakeminin, yardımcısının kararına uyarak verdiği gol, maçın üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala tartışılmakta. Özellikle, 2010 Dünya Kupası’nda İngiltere’nin Almanya’ya 4-1 mağlup olduğu karşılaşmada, İngiliz Frank Lampard’ın golünün sayılmaması üzerine yeni bir teknoloji geliştirildi: Gol çizgisi. İlk kez bu yıl Brezilya’da kullanılan bu teknoloji ile her iki takımın da golünü kaydedebilecek özelliğe sahip yüksek hızlı 14 kameranın yer aldığı bir sistem geliştirildi. Bu kameralar gol çizgisine yaklaşan topun pozisyonunu, sürekli ve otomatik bir şekilde X, Y ve Z koordinatlarını kullanarak üç boyutlu yakalıyor. Top, çizgiyi tamamen geçtiğinde, hakemin saatine 1 saniyeden kısa bir sürede “Gol” yazılı sinyal gönderiyor. 40 Yıl Sonra Türk Hakem Doğan Babacan, Almanya’da 1974 yılında düzenlenen Dünya Kupası’nda önemli maçları yöneterek Türk hakemlik tarihine altın harflerle geçmişti. Türkiye’de sporseverlerin gururla takip ettiği Babacan, Dünya Kupaları tarihinde ilk kırmızı kart gösteren hakem olarak da adından söz ettirmişti. O günlerden tam 40 yıl sonra bir Türk hakem daha Brezilya’da görev aldı. Cüneyt Çakır. Ev sahibi Brezilya ile Meksika arasında oynanan karşılaşmada kusursuz bir maç yöneten Cüneyt Çakır’ın yardımcılıklarını ise Bahattin Duran ve Tarık Ongun yaptı. İlk Kez Bosna Hersek Bosna Hersek futbol tarihine baktığımızda çok da gerilere gitmeye gerek kalmıyor. Uzun yıllar Yugoslavya Milli Takımı forması giyen Bosna Hersekli futbolcular, ilk kez 1995 yılına gelindiğinde Bosna Hersek adıyla, formasıyla ve taraftarlarıyla top koşturan bir takım halini aldı. Bugüne dek uluslararası alanında büyük başarılar yakalayamayan Bosna Hersek, 2014 Dünya Kupası’na katılma hakkı kazanarak seyircilerine haklı bir gurur yaşattı. Turnuvaya ilk kez katılmanın heyecanını yaşayan sporcular ve antrenörler hazırladıkları kısa filmle Türkiye’deki futbolseverlerden de destek istedi. 86’dan Sonra İlk Kez Güney Amerika’da Brezilya, Arjantin gibi Güney Amerika ülkeleri, futbol tarihi boyunca önde gelen sporcular yetiştirmiş ve milli takımlar düzeyinde de büyük başarılara imza attı. Başarılı futbolcu fabrikası gibi sürekli olarak dünya liglerine sporcu gönderen bu ülkeler, futbol alanındaki organizasyonlara ev sahipliği konusunda ise en son 1986 Meksika’da düzenlenen Dünya Kupası’na kapılarını açmıştı. Brezilya’nın 2014 Dünya Kupası’nda ev sahibi ülke olması ise 1986’da noktalanan ev sahipliği konusunun devamlılığını sağladı. Bu kapsamda Brezilya hem 28 yılın ardından Güney Amerika’da düzenlenen ilk turnuvaya hem de 1950 yılının ardından ikinci defa bir Dünya Kupası organizasyonuna ev sahipliği yaptı. HAZİRAN 2014 39 Dünya Kupası Spor yazarlarının favorisi UĞUR MELEKE İspanya Brezilya FUAT AKDAĞ İtalya Brezilya OKAY KARACAN Brezilya Almanya 40 Arjantin Almanya HAZİRAN 2014 Arjantin Arjantin AHMET ÇAKAR Brezilya Almanya CAN ÇOBANOĞLU Brezilya Almanya METİN TEKİN Arjantin Hırvatistan İspanya Almanya MEHMET DEMİRKOL İspanya SERDAR ALİ ÇELİKLER Arjantin Brezilya Brezilya Arjantin Brezilya ERCAN TANER Arjantin Brezilya Almanya 20. Dünya Kupası heyecanı başlıyor. Açılış maçı, 12 Haziran’da ev sahibi Brezilya ile Hırvatistan arasında oynanacak. Yanıtı en çok merak edilen soru ise dünya kupasında zafere hangi ülkenin milLi takımının ulaşacağı. Biz de ‘Gençlik Spor Dergisi’ olarak spor dünyasının önemli isimlerine kupa tahminlerini sorduk. Kimi spor adamı ilk üçü hemen sıraladı. Kimi de yarı final ve final tahminlerini söyledi. Çoğunluğunun favorisi ev sahibi Brezilya. Son şampiyon İspanya’ya şans tanıyanlar da azımsanmayacak sayıda. İşte Türkiye’nin tanınmış spor yazarlarının kupa tahminleri. —Doğukan Gezer HAZİRAN 2014 41 Kim Daha İyi? TENİSTE EFSANE REKABETİN GALİBİ KİM? 42 HAZİRAN 2014 Rafael Nadal ve Roger Federer, 2004 yılında ilk defa karşılaştıklarında aralarında hiç bitmeyecek ezeli bir rekabeti başlattıklarını bilemezlerdi. Yıllar boyunca tenisseverler tarafından ilgiyle takip edilen Nadal-Federer maçları oldu. İkili arasında 2008 yılında oynanan Wimbledon finali kimi tenis otoriterlerince tarihin en heyecanlı maçı olarak gösterilir. Peki hangisi daha iyi ? Bu konuda yorumu her zaman olduğu gibi size bırakıyoruz. —Gökay Baz HAZİRAN 2014 43 Kim Daha İyi? “Eğer bir gün yerimi birisi alacaksa bu Rafa'dır.” -Roger Federer ‘EKSELANS’ federer mi ? 44 HAZİRAN 2014 “Roger, sen tarihin gördüğü en büyük şampiyonlardan birisin ve seninle oynamak benim için büyük bir onur.” -Rafael Nadal ‘TOPRAK KORTUN KRALI’ nadal HAZİRAN 2014 mı ? 45 Kim Daha İyi? 4 1 7 5 17 302 24 2012 14 2006 Avustralya açık’ı kazandığı sayı Fransa açık’ı kazandığı sayı Wımbledon’ı kazandığı sayı Amerıka açık’ı kazandığı sayı Grand slam şampiyonluk sayısı. Erkekler tenis tarihinde bu seviyeye ATP Dünya Sıralamasında Birinci sırada art arda kalarak rekor kırdığı sayı Federer’in Grand Slam finali oynadığı sayıdır. Bu tarihte Amerika Açık’ta 23. kez 1 numaralı seri başı olarak Pete Ulusal şampiyon olduğu yaştır. Yılında sezonu zirvede tamamlayan Federer, teklerde katıldığı 17 turnuvanın 12′sini kazanmayı başardı. FEDERER Roger Federer bir çok kişi tarafından tarihin gelmiş geçmiş en iyi tenis oyuncuları arasında görülmektedir. ‘Ekselans’ lakaplı sporcu dünyanın en zengin sporcularından biridir. Enfes bir oyun zekası, el becerileri ve yetenekleri, zarif tek elli backhand ve soğuk kanlılığı onu diğer tüm oyunculardan ayıran ve efsaneler arasına yerleştiren en önemli özelliklerinden biridir. 1. Federer en çok sert kortlarda başarılı. 2. Atakları çok etkili bu alanda dünyanın sayılı tenisçilerinden 3. Federer tek el backhand ile oynuyor. 4. Enfes bir oyun zekasına sahip 5. Roger Federer abartı derecedeki soğukkanlılığıyla tanınıyor. Soğukkanlılığı kendisine bir çok maç kazandırdı. KARŞIT GÖRÜŞLER K a r iy e r i n d e ki 3 ö n e m l i o l a y 1. Futbol tenis kararsızlığı Spor yaşamına futbol ve tenis oynayarak başladı. Çok zorlansa da on üç yaşında tenisçi olarak spor yaşamına devam etmek istediğine karar verdi. Bu karar onun tenis efsaneler arsına girmesini sağladı. 46 2. Yardım vakfı kurdu Roger Federer, tenis kariyerinin yanı sıra, 2003 yılında, amacı özellikle Güney Afrika’daki çocuklar yararına üretilen projelere destek sağlamak olan Roger Federer Foundation’ı kurdu. 2005 yılında Tsunami bölgesindekilere yardım için tenis oyuncularını maç yapmak için harekete geçirdi. UNICEF yararına imzalı raketlerini satışa çıkarttı. Federer, 2011 yılında Güney Afrika’da Nelson Mandela’ dan sonra ikinci en çok güvenilen ve saygı duyulan kişi seçilmiştir. HAZİRAN 2014 3. Çocukları onun her şeyi Roger federer ve mirka çiftinin 4 çocukları var. Çiftin ikiz 2 kızı ve ikiz 2 erkek çocukları var. Çiftin kız çocukları Charlene ve Myla 23 Temmuz 2009’da, ikiz erkek çocukları Leo ve Lenny ise 6 Mayıs 2014 dünyaya geldi. Çocukları efsane sporcunun her şeyi. Hayranları ise teknik açıdan Federer’in daha iyi olduğunu düşünüyor. onlara göre Nadal sadece hırsıyla var. Nadal’ın toprak kortun kralı unvanı da Federer hayranları için negatif bir gösterge. Onlar Nadal’ın sadece toprak kortta iyi olduğu görüşünde. 1 9 2 2 14 Avustralya açık’ı kazandığı sayı Fransa açık’ı kazandığı sayı Wımbledon’ı kazandığı sayı Amerika açık’ı kazandığı sayı Grand slam şampiyonluk sayısı 8 63 Çiftlerde Tekler de şampiyon şampiyon olduğu olduğu sayı sayı 1 2008 2005 2004 Olimpiyat teklerdeki altın madalya sayısı Wimbledon tenis turnuvasını kazandı. İlk Grand Slam’i kazandığı tarih Yılında toplam 11 turnuvada şampiyonluk elde etti. NADAL 1. Nadal toprak kortlarda dünyanın en iyi sporcularından biri. 2. Savunması çok iyi. Bu alanda iyiler arasında. 3. Nadal, klasik çift el backhand ile oynuyor. 4. Efsane tenisci muhteşem bir fiziksel kuvvete sahip. Bu alanda ATP’nin bir numaralı ismi. 5. Rafael nadal sınır tanımaz hırsı ile tanınıyor. Hiç vazgeçmiyor çetin bir mücadeleci. KARŞIT GÖRÜŞLER Hayranları Nadal’ın tenisin altın çağında kortlara çıktığını düşünüyor. Yani rakipleri çok güçlüydü çünkü Nadal, Federer’in yanında Novak Djokovic ve Andy Murray gibi önemli isimlerle aynı dönemde kortlardaydı. Federerin ise Andy Roddick ve Lleyton Hewitt gibi nispeten daha zayıf rakiplerle çıktığı düşünüyorlar. Dolayısıyla onlara göre Nadal’ın başarıları daha anlamlı. Tenisin Efsanelerinden Rafael Nadal “Toprağın kralı” olarak biliniyor. Rafael Nadal, tenis dünyasının en başarılı tenisçilerinden biri. Kendisiyle özdeşleşmiş “backhand” vuruşları ve uzandığı 13 “Grand Slam” şampiyonluğuyla adını şimdiden tenis efsaneleri arasına yazdırdı. Rafael Nadal, yalnızca dünyanın en başarılı tenisçilerinden birisi değil. Milyonların kendisine idol olarak benimsediği, reklamlarda, tanıtım filmlerinde yüzü sık sık görünen, adeta bir fenomen haline gelmiş bir spor adamı. K a r iy e r i n d e ki 3 ö n e m l i o l a y 1. Amcalarının Sayesinde Spora Başladı Amcalarından birisi eski bir profesyonel tenis oyuncusuyken, bir diğer amcası hem Barcelona hem de İspanya Milli Takımı’nda forma giymiş bir isim Miguel Angel Nadal. Nadal’ın sporcu genlerini aldığı amcaları Nadal’ı küçük yaşlarda sporla tanıştırarak efsane ismi tenis dünyasına kazandırdı. 2. Kariyerinin En Zor Seçimi 12 yaşında babası genç Nadal’ı bir seçim yapmaya zorlayana kadar hem futbol hem de tenisle ilgilendi. Nadal’ın seçimi ise tenis yönündeydi. Bu seçim ona elliden fazla şampiyonluk ve dünya çapında bir kariyerin yolunu açtı. 3. En Uzun süren tenis maçı Rafael Nadal, 2009’da yılın ilk Grand Slami Avustralya Açık yarı finalinde 5 saat 14 dakika ile turnuvanın en uzun maçını oynadı. Bu maç ayrıca Nadal’ın oynadığı en uzun maç oldu. 5 saat 14 dakikanın sonunda Fernando Verdasco’yu yenerek kariyerinde ilk kez turnuvanın finaline çıkmayı başardı. Finalde Roger Federer’i yenerek ilk Avustralya Açık şampiyonluğunu kazandı. HAZİRAN 2014 47 Dosya Veleyboldan Voleybola... 2003 yılında Ankara’da oynanan Avrupa Şampiyonu finalinde ‘Filenin Sultanları’nın aldığı başarı Türk Voleybolunun kırılma noktası oldu. Altyapıya olan ilgi ve buralarda yetişen yetenekler sayesinde Türk voleybolu, dünya spor camiasında uzun yıllar adından söz ettirecek gibi. 48 HAZİRAN 2014 Doğukan Gezer Bir başarı hikayesi... Tesisleşme hamlesi kapsamında inşa edilen dev tesisler ve amatör sporcuların gelişimine ilişkin olarak hayata geçirilen projeler Türk voleybolunun dünya markası olması yolunda önemli katkılar sağlıyor. 1970’lerden bu yana Türk voleybolunun katettiği aşamayı, sporculardan ve antrenörlerden dinledik. Çok değil, 2000’li yıllardan önce ismi dahi doğru telaffuz edilemeyen bir spor branşıydı voleybol. Türk kulüp takımlarının ve Milli Takım’ın Avrupa kupalarında üst sıraları göremediği o dönemin ardından bu ibre tersine döndü ve Türk voleybol tarihinde başarı dolu yeni bir sayfa açıldı. Türk bayrağını uluslararası organizasyonlarda dalgalandıran kulüpler, voleybolda Türkiye’nin dünya markası olması yolunda önemli adımlar atıyor. Türk Milli Takımı da “Filenin Sultanları” ile bu adımlara sıçrayışlarıyla katkıda bulunuyor. Amatör Sporcular, Başarıları Örnek Alıyor Amatör voleybolcu Murat Sarpkaya henüz 16 yaşında ve 17. Akdeniz Oyunları için inşa edilen Mersin Voleybol Salonu’nda ge- leceği için hazırlanıyor. Mersin’de bulunan tesisten yararlanmak için Kayseri’den gelen sporcu, gözlemlerini şöyle anlatıyor; “Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın tüm Türkiye’de olduğu gibi Mersin’de de önemli bir spor yatırımı var. Sporcuların yararlanabileceği önemli bir tesis. Ben de bu fırsattan yararlanmak için elimden geleni yapıyorum.” Sporcuların Fiziksel Yapısı Gelişiyor 1970’li yıllarda o dönemde revaçta olduğu için futbol ile spora adım atan İbrahim Çelik, 20 yaşında profesyonel olarak bu branşta mücadele etmeye başladığını söylüyor. Bugün gelinen noktayla geçmiş yıllar arasında çok büyük farklar olduğuna işaret eden İbrahim Çelik, “Bizim dönemimizde ben 1.95’lik boyumla en uzun sporculardan biriydim. Şimdilerde ise en kısa voleybolcu 2 metre. Bunun temel nedeni ise bizim fizik olarak değil de teknik olarak çalışmamızdı” diyor. Milli voleybolcu Çelik, geçmiş dönemler çeşitli sıkıntıların yaşandığını ifade ediyor ve ekliyor; “Bir antrenörümüz vardı ve antrenörlüğün yanı sıra koçluk ve kondisyonerlik de yapardı. Ayrıca malzemecimiz bile yoktu. Şimdilerde ise sporcular herhangi sağlık sıkıntılarında aynı anda fizyoterapistine dahi danışabiliyor.” Türk Voleybolunda 2003 Öncesi - 2003 Sonrası Dönem Milli voleybolcu Özlem Özçelik, 90’lı yıllarda spora başlayan bir sporcu olmasının ötesinde Türk voleybolundaki yükselişin en yakın tanıklarından biri. Çünkü 2003 yılında Ankara’da oynanan Avrupa Şampiyonası finalinde Filenin Sultanları’nın aldığı başarıda rolü büyük. Özçelik, bu başarının kırılma noktası olduğuna işaret ediyor ve o tarihten sonra voleybolda önemli bir ivme kazanıldığını belirtiyor. Milli voleybolcu, gelinen noktayı şöyle yorumluyor; “Ligimizde kalitenin artmasıyla birlikte Türkiye bu alanda önde gelen ülkelerden biri oldu. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da desteğinin artmasıyla birlikte Türk voleybolunda profesyonellik adına önemli adımlar atılmaya başlandı.” “Başarı, Voleybol Camiasının” Son yıllarda uluslararası arenada çok önemli başarılara imza atan Vakıfbank Spor Kulübü’nün Yardımcı Antrenörü Ferhat Akbaş ise Türkiye’de voleybol branşında büyük bir yükseliş yaşandığını dile getiriyor. Söz konusu başarıyı, verilen emeklerin sonucu olarak yorumlayan Akbaş, “Belli bir takımın değil tüm voleybol camiasının katkısıyla bu noktaya gelindi. Altyapıya olan ilgi ve orada yetişen yetenekler sayesinde uzun yıllar Türk voleybolunun iyi yerlerde olacağı fikrindeyim” diyor. Plaj Voleybolu da Yükselişte Geçtiğimiz yıl Mersin’de düzenlenen 17. Akdeniz Oyunları’nda Türk Milli Takımı’nın plaj voleybolunda altın madalya kazanmasında büyük emeği olan milli voleybolcu Murat Giginoğlu, kazandıkları bu başarıyla plaj voleybolunda da Türk voleybolunun markalaşması yönünde önemli bir başarıya imza attıklarını söylüyor. Son yıllarda bu alanda önemli yatırımlar yapıldığını ifade eden Giginoğlu, “Amatör sporcularla plaj voleybolunu tanıştırmak adına girişimlerde bulunuyoruz. Bu bağlamda yakın gelecekte daha büyük başarılara imza atılabileceğini söyleyebiliriz” diyor. “Fabrika Voleybol Projesi” Türkiye, transfer bütçelerinde İtalya’nın ardında ikinci sırada yer alıyor. Ayrıca Gençlik ve Spor Bakanlığı koordinesinde spor sevgisini ve voleybolu küçük yaşlardan itibaren tüm ülke geneline yaymak amacıyla hayata geçirilen “Fabrika Voleybol Projesi” de Türk voleybolu geleceği adına dikkati çeken projeler arasında. HAZİRAN 2014 49 Rakamlarla Türkiye Hazırlayan: Aykut Çebi %18,3 Obeziteye dikkat! Şişmanlığın yüksek olduğu bölgeler sıralamasında Doğu Karadeniz yüzde 18,3 ile başı çekiyor. Ege Bölgesi'ndeki şişmanlık oranı ise yüzde 10,8. Şişmanlığın düşük olduğu bölgeler ise Kuzeydoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da yüzde 3,6, Doğu Anadolu'da ise yüzde 4,2 olarak tespit edildi. İl bazında şişmanlık oranı ise yüzde 12,4. Türkiye'de toplanan inek sütü miktarı 3 milyon tona yaklaştı. 2 milyon 977 bin 361 18 Ocak-Nisan dönemlerinde 2013 yılında 2 milyon 704 bin 429 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, 2014 yılında yüzde 10,09 artışla 2 milyon 977 bin 361 tona ulaştı. MİLYON 52 BiN Trafikteki araç sayısı 18 milyonu geçti Trafiğe kayıtlı araç sayısı, bu yılın ocak ayı itibarıyla 18 milyon 52 bin 195'e ulaştı. Ocak ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam 18 milyon 52 bin 195 adet taşıtın yüzde 51,9’unu otomobil, yüzde 16,4’ünü kamyonet, yüzde 15,1’ini motosiklet, yüzde 8,7’sini traktör, yüzde 4,2’sini kamyon, yüzde 2,3’ünü minibüs, yüzde1,2’sini otobüs ve yüzde 0,2’sini ise özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Doğalgaz ithalatı artıyor Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, ekonomideki büyüme ve artan nüfusa paralel olarak Türkiye'nin doğal gaz ithalatı her geçen yıl artıyor. 2009 ve 2014 yılı verileri karşılaştırıldığında ithal edilen doğaz gaz miktarının son 6 yıl içinde 11 milyon metreküpten 17 milyon metreküpe ulaştığı görülüyor. 50 HAZİRAN 2014 39.000.000 Türkiye, turizmde rekor peşinde Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) “2014 Turizm Sezonu Raporu”na göre, geçen yıl toplam 39 milyon turist Türkiye’yi ziyaret etti. Turizm sektörü, yurt dışında yaşayan vatandaşlarla birlikte bu yıl toplam 43 milyon kişiyi misafir etmeyi hedefliyor. Turizm geliri 2013 yılında 32 milyar 310 milyon 424 bin dolar oldu. Turizm gelirinin yüzde 78,9’u yabancı ziyaretçilerden, yüzde 21,1’i ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi. % 4,3 Türkiye ilk çeyrekte yüzde 4,3 büyüdü Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 4.3 büyüdü. Büyüme rakamı yüzde 4'lük beklentinin üzerinde gerçekleşti. Büyüme rakamları 2013'ün son çeyreğinde yüzde 4.4, 2013 yılının tamamında ise yüzde 4 olarak gerçekleşmişti. 142 bin 345 milyon 103 bin 668 Köprü ve otoyollar para bastı Türkiye’de bu yılın 5 ayında köprü ve otoyollardan geçen 158 milyon 484 bin 333 araçtan 345 milyon 103 bin 668 lira gelir sağlandı. Karayolları Genel Müdürlüğü verilerine göre, mayıs ayı itibarıyla köprü ve otoyolları 158 milyon 484 bin 333 araç kullandı. İstanbul’da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinden bu yılın beş ayında geçen 62 milyon 972 bin 520 taşıttan 98 milyon 589 bin 366 lira ücret alındı. Aynı dönemde otoyolları kullanan 95 milyon 511 bin 813 araçtan ise 246 milyon 514 bin 302 lira gelir elde edildi. Atatürk Havalimanı’nda yeni rekor İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yeni bir rekora imza atıldı. 13 Haziran Cuma günü, 1294 uçak iniş ve kalkış yaptı. 142 bin yolcuya hizmet verildi. Atatürk Havalimanı’nda son olarak 9 Haziran Pazartesi günü, 138 bin yolcu sayısına ve bin 272 uçak trafiğine ulaşılmıştı. 882.000.000 Türkiye’den ihracat atağı Türkiye'nin yılın ilk 4 ayındaki tüketim malları ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5'lik artışla 21,3 milyar dolar oldu. Sadece Bursa, tekstil ürünlerinden 5 ayda 882 milyon dolar dış satım gerçekleştirdi. HAZİRAN 2014 51 Haber Dünyayı kıskandıran proje! İstanbul’a yapılacak 3. Havalimanının temeli Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle atıldı. 2018’de tamamlanacak 3. havalimanının İlk etabı 29 Ekim 2017’de DEVREYE GİRECEK. İŞTE dünyanın gıptayla baktığı O projeNİN DETAYLARI... 52 HAZİRAN 2014 İKİ KITA ARASINDA KÖPRÜ GÖREVİ görecek OLAN DEV PROJE, Türkiye’yi dünyanın hava trafiği merkezi yapacak. Tüm etaplar tamamlandığında, 165 yolcu köprüsü, terminaller arasındaki ulaşımın raylı sistemle yapıldığı 4 ayrı terminal binası, 3 teknik blok ve hava trafik kontrol kulesi, 8 kontrol kulesi, her türlü uçak tipinin operasyonuna uygun müstakil 6 pist, 16 taksi yolu, 500 uçak park kapasiteli toplam 6,5 milyon metrekare büyüklüğünde apron, şeref salonu, kargo ve genel havacılık terminali, devlet konuk evi, yaklaşık 70 bin araç kapasiteli açık ve kapalı otopark, havacılık tıp merkezi, oteller, itfaiye ve garaj merkezi, ibadethaneler, kongre merkezi, güç santralleri, arıtma ve çöp bertaraf tesisleri gibi yardımcı tesislerden oluşacak. İhtiyaçtan doğdu Avrupa yakasında yer alan ve Türkiye’nin en büyük havalimanı konumundaki Atatürk Havalimanı; 1953 yılından beri Türkiye ve dünya havacılığına hizmet veriyor. Ancak 61 yıl boyunca yeni eklemelere ve tadilatlara rağmen artık genişleme imkanı kalmadı. Hal böyle olunca da İstanbul’un gerçek havacılık potansiyelini ortaya çıkarmak ve uzun vadeli bir çözüm ortaya koyabilmek için, İstanbul’un yeni bir havalimanına ihtiyaç olduğu sonucu ortaya çıktı. Ve üçüncü havalimanı için Avrupa yakasında Yeniköy ve Akpınar yerleşimleri arasında Karadeniz sahil şeridinde yer alan yaklaşık 76,5 milyon m2 büyüklüğündeki alan bu proje için seçildi. İhale bedeli rekor kırdı Detaylar netleşti. Ardından yap-işletdevret modeliyle gerçekleştirilecek proje için ihale süreci başladı. İhale 25 yıllık kira bedeli için 22 milyar 152 milyon avro’luk rekor bir bedelle sonuçlandı. Yatırım maliyeti ise 10 milyar 247 milyon avro oldu. Neler kazandıracak? Proje Türk havacılığının gelişiminde önemli bir dönüm noktası olacak. Havalimanı açıldığında Türkiye, Batı Avrupa ile Uzak Doğu arasında önemli bir transfer merkezi olacak. Bugün Almanya’nın sahip olduğu hava trafiğindeki en yoğun ülke unvanına artık Türkiye sahip olabilir. 3. Havalimanı, sadece havacılık sektörünün gelişmesine değil; aynı zamanda hem aktive ettiği yatırımlarla, Türkiye ekonomisinin gelişmesine de önemli katkı sağlayacak. İlk etap yatırımların başlaması ile inşaat dönemi süresince yılda ortalama 80 bin kişiye ek istihdam imkânı sağlanacak. Havalimanının hizmete girmesi ile birlikte de yıllık ortalama 120 bin kişiye iş imkânı doğacak. Nasıl bir havalimanı olacak? Yeni havalimanının en göze çarpan özelliklerinden biri yüksek düzeydeki uçak ve yolcu trafiğini kaldıracak, uzun yıllar hizmet verecek bir planla yapılacak olması. Havalimanı, kendi enerjisini üreten, çevre ve doğa dostu, engelsiz, yeşil bir havalimanı olacak. Proje tamamlandığında 150 milyon yolcu taşıma kapasitesi ile dünyanın en büyük havalimanı ünvanını alacak. İnşaatında kullanılacak demir çelik miktarının 350 bin tona, alüminyum malzemenin 10 bin tona, camın ise 415 bin metrekareye ulaşması beklenen proje, 4 etapta tamamlanacak. “İstanbul dünyanın merkezi olacak” Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, 3. havalimanının İstanbul’u dünyanın en önemli havacılık merkezlerinden biri haline getireceğini belirten Elvan, projeyle İstanbul’un doğu ile batı, kuzey ile güney ülkeleri arasında aktarma ve kesişme merkezi olacağını vurguladı. Elvan, kentin transfer yolcuda pazar payı yüzde 66’yı bulan Avrupa-Asya-Afrika-Ortadoğu koridorunun merkezine yerleşeceğini ve bu pazardan en büyük payı alacağını söyledi. HAZİRAN 2014 53 Amatörün Sesi Amatörün sesi Amatör branşlarda bu ay neler yaşandı? Hangi sporcularımız ve takımlarımız kendi dalında uluslararası arenada yüzümüzü güldürdü? Türkiye ve yurt dışındaki organizasyonlardan haberler, duyurular, sporcu profilleri ve dahası... Amatör branşlara dair haberleri Gençlik Spor farkıyla takip edebilirsiniz. Gençler Balkan Judo Şampiyonası’nın ilk gününde 13 madalya Türkiye Judo Genç Milli Takımı, Edirne’de düzenlenen Gençler Judo Balkan Şampiyonası’nın 23 madalyayla tamamlayarak birinci oldu. 7-8 Haziran tarihlerinde, 9 ülkeden 160 judocunun katıldığı organizasyonda Türkiye, şampiyonluğa ulaştı. Dünya Okçuluk Şampiyonası Antalya’da başlıyor Dünya Okçuluk Şampiyonası, Tesisleri’nde 15-20 Haziran tarihlerinde Antalya’da düzenlenecek. 100. Yıl Okçuluk Tesisleri’nde Olimpik ve makaralı yay kategorilerinde yapılacak şampiyonaya, 50 ülkeden yaklaşık 600 sporcu katılacak. Dünyanın en önemli sporcularının yer aldığı şampiyona birçok kanaldan naklen yayınlanacak. 54 HAZİRAN 2014 Türk takımları 119 kulübün katıldığı Avrupa Bölgeler Karate Şampiyonası’nda 4 altın, 1 gümüş ve 7 bronz madalya kazanarak, şampiyon oldu .Türkiye, elde ettiği 12 madalya ile şampiyonanın en başarılı ülkesi olurken, 2 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya kazanan Rusya ikinci, 1 altın ve 1 gümüş kazanan Hırvatistan ise üçüncü sırada yer aldı. Bilardo’da Avrupa Şampiyonluğu —Gökay Baz Gelecek ay Karatede Türkiye damgası Avrupa Kupası’nda milli atletlerimiz şampiyon oldu Makedonya’nın Üsküp kentinde 7 Haziran tarihinde düzenlenen 10.000 metre Avrupa Kupası Şampiyonası’nda erkek milli takımımız önemli bir başarıya imza attı. Takım halinde şampiyonluğa ulaşan sporcularımız, Türk Bayrağı’nı dalgalandırmanın gururunu yaşadı. Rakiplerine karşı üstün bir başarı gösteren Kemboi Arıkan 28:17.10’luk derecesiyle birinci, Ali Kaya 28:17.70’lik derecesiyle ikinci, Mehmet Akkoyun ise 28:55.35’lik derecesiyle yedinci oldu. Kadınlarda yarışan milli atlet Ümmü Kiraz serisinde birinci olurken, Burcu Büyükbezgin ise 34:19.07’lik dereceyle üçüncü oldu. 3 Bant Bilardo Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda mücadele eden Bahçelievler Belediyespor şampiyonluğa ulaştı. İstanbul Bahçelievler’deki Siyavuşpaşa Spor Salonu’nda 6-8 Haziran tarihlerinde düzenlenen 3 Bant Bilardo Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda, iki grupta 6 takım mücadele etti. Turnuvaya Türkiye’den Bahçelievler Belediyespor, Belçika’dan Deurne, Fransa’dan Agipi, Portekiz’den Porto ve İspanya’dan Coral Colon ile Alcantarilla ekipleri katıldı. Milli Takımımız Avrupa Ligi’ne galibiyetle başladı Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı, Avrupa Voleybol Federasyonu (CEV) tarafından milli takımlar klasmanında düzenlenen Avrupa Bayanlar Ligi’ne önemli bir galibiyetle başladı. Mersin’deki Toroslar Voleybol Salonu’nda . 7 Haziran’DA yapılan karşılaşmada Türkiye, Slovenya’yı 25-19, 25-13 ve 25-20’lik setlerle 3-0 galip tamamladı. Binicilikte büyük başarı Türkiye Binicilik Milli Takımı, Engel Atlama dalında dünyanın en prestijli takım yarışması olan FEI Milletler Kupası’nda birincilik elde ederek önemli bir başarıya imza attı. Polonya’nın Sopot kentinde 6 Haziran tarihinde düzenlenen Furusiyya FEI Milletler Kupası, dünyanın en başarılı binicilerini ağırladı. Yarışmadan birincilikle ayrılan milli takımımız, 2014’ün Ekim ayında Barcelona’da düzenlenecek büyük finale katılma hakkını da elde etti. Sporcu profili Ayşegül Çoban (Halterci) ENKA Avrupa üçüncüsü ENKA Spor Kulübü Bayan Atletizm Takımı, Portekiz’de 24-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında düzenlenen Avrupa Şampiyon Kulüpler Şampiyonası’nda Avrupa üçüncüsü oldu. Şampiyonada 5 birincilik, 3 ikincilik ve 2 de üçüncülük kazanan Enka Spor Bayan Takımı, toplam 90 puanla Avrupa üçüncüsü olurken, İspanya’dan Valencia Terra i Mar Takımı 111 puanla birinci, Portekiz’den Sporting Clube Portugal ise 98.50 puanla ikinci oldu. Oryantiring Milli Takımımız Azerbaycan’dan birincilikle döndü Türkiye, Azerbaycan’da düzenlenen Uluslararası Haydar Aliyev Oryantiring Kupası’nda takım halinde birinci oldu. Milli sporcumuz Yaşar İsmet Demiröz’ün elit erkekler orta mesafede altın, uzun mesafede ise bronz madalya kazandığı organizasyona 12 ülkeden yaklaşık 200 sporcu katıldı. Sporcumuz Fatih İncebacak da orta mesafede dördüncü sırayı aldı. 15.12.1998 Çorum’da 5 çocuklu bir ailenin 3. Çocuğu olarak dünyaya geldi. Halter sporuna ilkokul’da okurken başladı. Katıldığı İlk müsabaka olan okullar arası müsabakada 1. Oldu. Daha sonra Şanlıurfa’da Türkiya Şampiyonuluğu yaşadı. En son katıldığı Yıldızlar Avrupa Şampiyonasında 3 gümüş madalya kazanarak Avrupa 2. si oldu.Halter kariyerine devam ediyor. Kulüp kimliği Taekwondo’da 5 Madalya Dünya Üniversiteler Taekwondo Şampiyonası’nda mücadele eden sporcularımız, şampiyonanın ilk 4 gününde 1’i altın olmak üzere toplamda 5 madalya kazandı. Çin’in Hohhot kentinde 10 Haziran’da başlayan ve 14 Haziran tarihinde son bulacak olan Dünya Üniversiteler Taekwondo Şampiyonası’nda ülkemizi temsil eden milli sporcularımız önemli başarılara imza attı. 1’i altın, 2’si gümüş ve 2’si bronz olmak üzere toplamda 5 madalyaya ulaşan milliler, Türk bayrağını göndere çektirmenin haklı gururunu yaşadı. İşitme Engelli Millilerimiz Avrupa Vizesini Aldı İşitme Engelliler Milli Futbol Takımı, Avrupa Şampiyonası ön eleme grubu son maçında İstanbul’da konuk ettiği Macaristan’ı 5-0 yenerek Almanya’da düzenlenecek Avrupa Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı. Grubundaki ilk maçta Hollanda’yı 4-2 mağlup eden millilerimiz, Macaristan ile yaptığı karşılaşmadan da 5-0’lık galibiyetle ayrıldı. İstanbul’da gerçekleştirilen müsabakayı çok sayıda futbol sever izledi. ASKİ Spor Kulübü Kaç yılında kuruldu? 1990 Başkanı kimdir Ahmet ERBAĞ Ne kadar lisanslı ve milli sporcusu var? Lisanslı 100 sporcu, 40 milli sporcusu bulunmaktadır. Hangi branşlarda mücadele ediyor? Yüzme, Masa Tenisi, Atletizm, Voleybol, Futbol, Hentbol, Jimnastik, branşlarında faaliyet göstermiş olup şu an Halter, Güreş ve Boks olmak üzere 3 branşta faaliyetine devam etmektedir. HAZİRAN 2014 55 Röportaj Ömer Oti’nin Uluslararası Başarıları Hollanda’da 2013 yılında gerçekleştirilen Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları’nda 3000 metrede Avrupa ikinciliği. İsrail’de 2014 yılında düzenlenen Dünya Liselerarası Kros Şampiyonası’nda Dünya birinciliği Azerbaycan’da 2014 yılında yapılan Yıldızlar Olimpiyatı Avrupa Seçmeleri’nde 1500 metrede birincilik. 56 HAZİRAN 2014 Katıldığı uluslararası spor organizasyonlarında elde ettiği derecelerle ülkemizi başarıyla temsil eden milli atlet Ömer Oti, Erzurum’daki tesisleşme hamlesinin yansımalarını ve spor geleceğine yönelik umutlarını dergimize anlattı. Dğukan Gezer KarlI Dağlardan Modern Pistlere Spora başladığı ilk dönemlerde çalışmalarını Erzurum’un zorlu doğa koşullarında sürdüren Ömer Oti, şimdilerde kente inşa edilen modern atletizm tesisinden faydalanarak 20-26 Ağustos 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek 2. Yıldızlar Olimpiyatları’na hazırlanıyor. Atletizmle tanışma hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız? İlköğretim okulumdayken amatör yarışlara katılarak, koşuculukla aramdaki bağı hissettim. Daha sonraları Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ‘Bu branşta profesyonel olmak istiyorum’ talebiyle gittim. Büyük bir ilgi ve destekle karşılandım ve antrenör anlamında da yardım ettiler. Kısa süre sonra Erzurum dışındaki ulusal yarışlara katılma fırsatı yakaladım ve desteklerin karşılığını vermek için elimden geleni yaptım. Sonraları önemli başarılara imza atarak milli takıma seçildim ve ülkemi uluslararası arenada başarıyla temsil ettiğim atletizm serüvenim başladı. Yakın bir zamana kadar dağlardan bayırlara kadar hemen her yerde antrenman yapıyordunuz Şimdilerde ise modern tesislerde çalışıyorsunuz.Bu noktadan hareketle tesisleşme hamlesinin sizin için değerini açıklar mısınız? Ülkemizde Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın inşa ettiği tesisler biz sporcular için bir rüya gibi. Doğudan Batıya, kuzeyden güneye yurdumuzun her bölgesinde ayrım gözetmek- sizin yapılan tesisler bir bir hizmete giriyor.Spora başladığım ilk yıllarda modern pistlerin yanı sıra ayakkabı bulmakta dahi zorlanıyorduk. Zorlu doğa koşullarında sınır tanımadan antrenmanlarımızı sürdürüyorduk. Fakat tesisleşme hamlesiyle beraber bu sorunları da dağlarda bırakarak, pistlerde çalışmalarımı sürdürmeye başladım. Bazıları bu kadar tesisin gereksiz olduğunu ifade ediyor. Onları kış aylarında antrenman yapmak üzere Erzurum’un dağlarına davet ediyorum. İşte o zaman anlayabilirler. Ülkemizi uluslararası spor organizasyonlarında başarıyla temsil ettiğinizi görüyoruz. Peki, yarışlara hazırlanırken nasıl bir yol izliyorsunuz? Hayatımın büyük bölümünü spora ayırdığımı ve her sporcunun da böyle yapması gerektiğini belirtmek isterim. Günümüze baktığımızda böyle bir çalışma programının uygulamayonmasında da hiçbir engel çıkmıyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın her kente en az bir adet kurduğu eğitim, spor kamp ve tesislerinden dilediğimiz zaman faydalanabiliyoruz. Bu destekler de tesis kadar bizler için çok önemli. Çünkü biz sporcular için sadece tesis yapılması yetmiyor. Hazırlık sürecine dair de altyapının oluşturulması gerekiyor. İçerisinde bulunduğumuz dönemde de bu desteği fazlasıyla görüyoruz. Bu neden Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Akif Çağatay Kılıç’a da teşekkürlerimi iletmek isterim. HAZİRAN 2014 57 Dosya Cömertlikle cimrilik arasındaki hassas nokta Yardımseverlik Her yardım, cennete doğru bir basamaktır. H.Ward Beecher Küçüklerin yardımı olmaksızın hiçbir büyüğün başarıya ulaştığı görülmez. Bu, ne küçüğü büyütür, ne de büyüğü küçültür. Cemil Sena Sevmek fiilinden sonra gelen dünyanın en güzel fiili yardım etmektir. V. Suttner 58 HAZİRAN 2014 Başkasına yararı dokunan insan en kusursuz insandır. Sophokles Akif Bülbül Karşılık beklemeden başkalarına yardım etmek huzurlu ve keyifli bir hayat sürdürmenin anahtarıdır. Ama bu anahtarı kullanırken, yardım ettiğimiz kişinin adını deşifre edİP onurunu kırmamamız gerektiğini de hiçbir zaman unutmayalım. akrabalarından ilgi bekler, yardım ve Soyut yazılarda bu kez yardımselarımız boşuna dememişler; El el ile iyilik umar. Ancak bu beklentisi boşa değirmen yel ile diye... verliği anlatalım dedik sizlere. Yarçıkabilir, akrabaları yüzüne bakmaİnsan gün geldiğinde başkadımseverlik öyle bir kavramdır ki, literatürde belli bir yere koymakta larının kendisine yardım etmesi yabilir. Buna karşılık dost ve komzorlanırsınız. İnsanı boyutu var, dini için mutlaka başkalarına yardım şuları onu yalnız bırakmayıp, ilgi ve boyutu var, sosyal/toplumsal ve evetmelidir. Atalarımız boşuna deyardımlarını esirgemezler. Atalarımız boşuna dememişler; hayırlı dost, harensel boyutu var… memişler; iyilik yap iyilik bul diye… Bazıları hayırseverlik olarak niYardımsever insanlar herkese karşı yırsız akrabadan yeğdir diye… daha cömert daha eli açıktır. Böyle İnsanlar bir arada yaşamak zotelendiriyor yardımseverliği, bazıları insanlar toplum tarafından sevilir ve da iyilikseverlik. Ama nasıl telaffuz rundadırlar. Bu zorunluluk bir dayadaha fazla değer görürler. Atalarımız edilirse edilsin, tek bir ortak paydası nışmayı, yardımlaşmayı gerekli kılar. boşuna dememişler; veren el alan var o da; cömertlik ve insana verdiği İnsanlar tek başlarına tüm işlerinin elden üstündür diye, veren eli hermanevi haz... üstesinden gelemezler. Diğer insanİhtiyaç sahibi fakir ve yoksul kes öper diye, iyilik eden iyilik bulur larla ilişki kurmak, işbölümü yapkimseleri tespit etmek, onları gözetdiye… mak, iş birliğine geçmek zorundadırmek sıkıntılarına yardımcı olmak, geHayat şartları insanları bir arada yalar. Atalarımız boşuna dememişler; yalnız taş duvar olmaz diye… leceğe umutla bakmalar için katkıda şamaya zorunlu kılmıştır. Bir arada Toplu yaşama biçimi herkese bulunmak dini ve insani bir görevdir. yaşama sosyal hayatı, sosyal hayat bir görev yükler. Bu görevlerin yaBir toplumda huzur, barış, sevgi ve da karşılıklı olarak yardımlaşmayı güven ortamı ancak yardımlaşma ve beraberinde getirir. Önemsiz gibi pılması bir yandan düzeni sağlar, dayanışma ile mümkün olabilir. görünen bir şeyin yokluğu, büyük bir bir yandan da sıkıntıların ortadan Yardımseverliğin temelinde sevişin aksamasına yol açabilir. Atalarıkalkmasını. Dolayısıyla karşılıklı yardımlaşma esasına dayalı bu görev gi, saygı ve dostluk bağlarının kuvmız boşuna dememişler; komşu komiyilikleri çoğaltır, toplumu güçlü kılar. vetlenmesi yatar. Eğer, sivil toplum şunun külüne muhtaçtır diye… Atalarımız boşuna dememişler; el eli kuruluşları üzerinden yapılıyorsa bu Bir yardımda bulunacaksanız, bu bir yıkar, iki el de yüzü diye… yardımlaşma, toplumsal yardımlaşişe yaramalı; doyurucu ve karşı taHakikî dost, dostunun en sıkışık madır. Eğer bu yardımlaşma başka rafın ihtiyacını giderici olmalıdır. Gezamanında yardımına koşmaya hazır ülke insanlarını da kapsar hale gellişigüzel, baştan savma, yarı buçuk durumda bekler. Atalarımız boşuna yapılan yardımlar pek işe yaramaz. mişse artık evrensel boyuttan söz dememişler; dost dostun eyerlenmiş Atalarımız dememişler boşuna; veedebiliriz. atıdır diye… Yardımseverlik üzerine kısa bir rirsen doyur, vurursan duyur diye… Kimi yoksul kimseler birilerine ufuk turu yapalım isterseniz, AtasözSıkıntıya düşen kişi, öncelikle yardım ya da armağan leri üzerinden; olarak küçük de olsa bir Birine yapılan şey verirlerse bu onlar yardım gizli olarak için bir fedakârlıktır, yüyapılmalı, insanlara duyurulmamalıdır. Yardım rekten, içten ve candanİnananların iyilik yapması ve yardımsever olması dinlerin edildiği herkese göstedır. Zenginin yapacağı temel prensibidir. Diğer dinlere göre bu konuda çok daha yardım, fakirin yaptığı rilirse yardım edilen kişi hassas olan İslamiyet ise yardımseverliği Allah rızası için yardımdan daha fazla mahcup olabilir. Atalarıyapılan bir ibadet olarak görüyor. Yardım etmek, iyilik yapolabilir. Ancak bu onun mız boşuna dememişler; mak inananlara yüklenen bir sorumluluk. Bu sorumluluk için fedakârlık sayılmaz. Bir elin verdiğini öbür zekât ve sadaka gibi ibadetlerle taçlandırılmış. Çünkü ihtiyacından elin görmesin diye… İslamiyet’in dikkat ettiği başka bir husus da gizliliğe fazla olan malından Yel değirmesi nasıl özen gösterilmesi, yardımın güler yüzle yapılması, yapılan vermiştir. Atalarımız yele ihtiyaç duyuyorsa, yardımın başa kakılmaması... boşuna dememişler; az insanlar da bazı işlerini Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyuveren candan, çok vehalledebilmek için diğer ruyor: Herkese iyilik etmek, sadaka vermek çok sevaptır. Akrabaya yapılan iyilik daha sevaptır. insanların yardımına ren maldan diye… ihtiyaç duyarlar. Ata- Güleryüzle ve gizli... HAZİRAN 2014 59 Dosya 60 HAZİRAN 2014 Hünerli ellerde hayat bulan sanat: CAMIN ATEŞLE DANSI Binlerce figürün ateşle hayat bulduğu sıcak cam sanatı, geçmişten günümüze insanın sabırla imtihanının en güzel temsilcisi olmaya devam ediyor. Eriyik halde usta ellerde göze hitap eden bu sanat sayesinde, evlerin en kıymetli köşeleri canlanırken, kadınlar kendilerine vazgeçilmez takılar bulabiliyor. HAZİRAN 2014 61 Hanife Usta Demir Dosya Kimi zaman çok kırılgan, kimi zamansa soğuk ve katıdır cam. Madde olarak geçmişi 3000 – 3500 yıl önceye dayanan, yalnızca ehil ellerde biçim bulan bu narin madde, dikkat, özen, ustalık ve hünerle şekil alabiliyor. Sanatçının yorumlamasına göre gök kuşağının tüm renkleriyle harmanlanabilen cam, hayranlık uyandıracak ürünlerde, yeniden hayat buluyor. Büyük uğraşlar gerektiren atölyelerde hazırlanan ürünler, özel sergilerde satışa sunuluyor. Televizyonda tanıştığı sıcak cam sanatına gönülden bağlanan ve bu yolda ilerlemeye karar verip yıllar içinde ustalaşan Mustafa 62 HAZİRAN 2014 Kural’a, sıcak cam sanatını ve detaylarını sorduk. den. Ufak atölye ortamlarında boş boru üflemeciliği yapabiliyoruz. Sıcak cam sanatı nedir? Eriyik haldeki camın özel araçlar yardımı ile şekillendirilmesine dayalı olarak sanatsal, süs ve dekorasyon amaçlı birçok çeşitte ürün yapımıdır. Sanatın tarihinden kısaca bahseder misiniz? Türklerde geleneksel cam ürün yapımı Selçuklu döneminden beri var. Asıl gelişimi İstanbul’un fethinden sonraya dayanıyor. I. Mahmut döneminde Fransa’dan cam ustaları getirtildiği, Mehmet Dede ismindeki bir Mevlevi Dervişi’nin III. Selim döneminde cam yapım tekniklerini öğrenmek üzere İtalya’ya gönderildiği bilinmekte. Söylenildiği üzere, söz konusu Mevlevi usta İstanbul Beykoz’da bir atölye açmıştır ve çalışmaları Nasıl icra edilir? İki şekilde yapıyoruz. Biricisi, içi dolu baget adı verilen camları alevde yumuşatarak şekiller vermeye çalışıyoruz. İkinci olarak kullandığımız teknikse, üfleme tekniği. Ürün üretmede üfleme tekniği en çok başvurduğum yöntemler- dum. 2000’li yılların ortasında Cam Ocağı Vakfı’nın televizyondaki tanıtımını izledim ve etkilendim. O günden sonra cama olan ilgim artı. Cam atölyelerine yaptığım ziyaretlerde camın alevle şekillendirilmesine ilgi duydum. Sonrasında evde oluşturduğum küçük bir atölyede çalışmalarıma başladım. Çalışmalarımı bu yönde sürdürmek için Ankara, İstanbul, Denizli’de cam ustalarından dersler aldım. Şu anda Ankara Sanat Sokağı’nda bulunan Atölye Camdan bünyesinde cam sanatının gelişmesine katkıda bulunmaya çalışmaktayım. Cam sanatı ile ilgili anlatılması ve bilinmesi gereken bir şey var mı? Cam sabır isteyen bir sanat, yapanı rehabilite eder, huzur verir. Her çıkan obje diğerinden daha farklı ve daha büyüleyicidir. arasında en popüleri Çeşm-i Bülbül olmuştur. Sanat için gerekli olan malzemeler nelerdir? Cam ocağı (Atölyelerde Şalomatüp-oksijen tüpü veya konsantratör) makas, cımbız, soğutma kumu, şekillendirme çubukları, grafit aparatlar-tavlama fırınları ve camlar bu sanatı icra ederken kullandığımız başlıca malzemelerdir. Bize biraz hayatınızdan ve camla tanışmanızdan bahsedebilir misiniz? 1963 yılında Balıkesir’de doğdum. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümünden mezunu ol- Günümüz cam sanatı ile altın çağını yaşadığı dönemi kıyaslar mısınız? Günümüz Türkiye sinde bu sanata nasıl bakılıyor? Bana göre cam, şu an altın çağını yaşıyor. Özellikle Cam Ocağı Vakfı’nın yapmış olduğu çalışmalar ve ülkemizde güzel sanatlar üzerine eğim veren fakülteler, Türkiye’de stüdyo camcılığının gelişmesini sağlamış, böylece bu sanat geniş kitlelerce tanınmış. Tüm bu çalışmalar bu sanatın tanınırlığını arttırmanın dışında uygulayan sayısını da artmıştır. Yapmaktan en çok hoşlandığınız obje nedir? Nedenini öğrenebilir miyiz? Kuğu figürünü yapmaktan keyif alıyorum. Camdaki ve kuğudaki zarafetin birbirine uyumlu olduğunu düşünüyorum. Cam sanatına ilgi duyanlara ve merak edenlere mesajınız nedir? Cam ile ilgilenenlere merak edenlere söyleyeceğim tek şey, vakit geçirmeden cam eğitimi veren ustalarla tanışıp öğrenmeye başlamaları. HAZİRAN 2014 63 Foto Röportaj 64 HAZİRAN 2014 653. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri Buyurun Er Meydanına Ülkemizde düzenlenen en köklü sosyal ve sportif etkinliklerinden biri olan Kırkpınar Yağlı Güreşleri, ilk günkü heyecanıyla sürerken yaşattığı otantik kültürel mirasıyla dünyanın ilgisini çekmeye devam ediyor. Rakip sporcuların “birbirini yüceltme gösterisi”nin başka spor dallarında rastlamayan şekilde ifade bulduğu yağlı güreşte, bu kültürel miras özenle yaşatılıyor. Rakibine duyulan saygı figürleri, müzikle yapılan teknik uygulamalar; sözlerle ifade etmenin güç olduğu, ancak gören ve yaşayanların anlayabileceği muhteşem keyifli ritüellerdir. İşte Dergimizin objektifinden Kırkpınar... —Ali Balıkçı HAZİRAN 2014 65 Foto Röportaj Bir spor branşı olarak günümüzde halen sürdürülen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri tarihsel kayıtlar incelenerek değerlendirildiğinde, sıradışı görüntü ve uygulamalarla karşılaşılan, çok köklü bir alan olarak karşımıza çıkar. Yağlı güreş ve Kırkpınar’ın temeli olan güreş sporu, insanlık tarihinde varolagelmiş ve öncelikle insan gücünün en üst seviyeye erişmesine hizmet etmiştir. Bu güç, askeri amaçla Asur ve Pers ordularında da kullanılmıştır. Anadolu’da Güreş Anadolu Türk beylikleri döneminde güreşle uğraşan topluluklar olduğu bilinmektedir. Güreşçi Alp Erenler, Sarı Saltuk ve askerlerinin, Anadolu’dan Avrupa’ya 1264 ‘te geçtiği ve yeni yerleşimler tesis etmişlerdir. Bütün tarihi kaynaklarda, bu geçişlerde yer alan akıncıların kendi aralarında güreştikleri belirtilmektedir. 66 HAZİRAN 2014 Kırkpınar Kıspet Kırkpınar Güreşleri’nin en karakteristik figürlerinden. Kıspetlerini giyinen pehlivanlar, abdestlerini alıp yağlandıktan sonra peşreve çıkmaya hazır hale geliyor. Kırkpınar Güreşleri’ne dair metinlere temel oluşturan yazılı metin ve öyküler bunları destekler niteliktedir. Asıl ilginçlik, bu güreşin günümüzde de yaşayan uygulamalarında korunmuş görünen detaylarında yer almaktadır. Bunlardan ilki güreşe “yenişene” kadar devam edilmesidir. Bu bazı kimselere normal gibi görünse de antreman bilimiyle ilgilenen spor bilimcilerin çok iyi bileceği gibi, bu branşın diğer spor branşlarından çok daha tüketici ve dayanıklılık sınırlarını zorlayan bir durum olduğudur. Yağlı güreşi özel kılan “yağlanarak” rakibin tutma, atma ve yıkma gibi temel eylem fonksiyonlarını daha da güçleştiren bir spordur. Kırkpınar Güreşleri’ni özel kılan bir diğer faktör de vücudun insanın özellikle beden sağlığına katkı sağladığı kesinleşen zeytinyağıyla yağlanmasıdır. Bu konuda çok sayıda var olan unsurlardan bir diğeri ise müsabakalarda müziğin yarışmanın doğal bir parçası niteliğinde oluşudur. Ayrıca motivasyon sağlayıcı rolü ile yarışma öncesi müsabakaya davet eden “cazgır”ların söylediği şiirsel motifler de Kırkpınar’a hastır. Kırkpınar Efsanesi Rumeli’nin fethi sırasında Orhan Gazi’nin kardeşi Süleyman Paşa 40 askeriyle Domuzhisarı Kalesi ile birlikte birkaç kaleyi ele geçirir. Bu birlik geri dönerken, bugün Yunanistan sınırları içerisinde kalan Samona’da mola verirler ve güreş tutuşurlar.İki güreşçi yenişemezler ve haha sonra bir Hıdırellez günü yani 6 Mayıs’ta yeniden güreşe tutuşurlar. Güreş sabah erkenden başlayıp gece yarısı iki güreşçinin ölümüne kadar sürer. Arkadaşları tarafından orada bulunan bir incir ağacının altına defnedilirler. Yıllar sonra arkadaşları aynı yere tekrar geldiklerinde iki pehlivanın gömülü oldukları yerde pınarların aktığını görürler ve o bölge “Kırkpınar” olarak adlandırılır. Böylece Kırkpınar Yağlı Güreş geleneği başlar. HAZİRAN 2014 67 Foto Röportaj Hüznün ve sevincin birarada yaşandığı er meydanındaki tüm mücadele, başpehlivanlık kemerini takabilmek için... 68 HAZİRAN 2014 HAZİRAN 2014 69 Foto Röportaj Rakibini yenmek için bütün oyunları deneyen ve güç sarf eden pehlivanların motivasyonunu yüksek tutmalarını sağlayan iki vazgeçilmez unsur; müzisyenler ve cazgırlar… 70 HAZİRAN 2014 HAZİRAN 2014 71 Genç Başarı 72 HAZİRAN 2014 KARADA GİDİYOR HAVADA UÇUYOR! Aynı anda üç üniversiteden başarıyla mezun olan azimli genç Gökhan Göl, ‘Uçan Araba’ adını verdiği projesiyle yerden ve havadan gidebilen bir prototip yaptı. Gökhan Göl ile Türkiye’de ilk olan bu projesi ve hayatına dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Fotoğraf: Ali Balıkçı HAZİRAN 2014 73 Genç Başarı Eskişehir’de bir araya geldiğimiz Gökhan Göl, okuma azmi ile birçok gence örnek olacak bir hayata sahip. Göl, liseden mezun olduktan sonra 2010 yılında Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünü kazanır. Aynı yıl aynı üniversitede Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Havacılık Elektrik ve Elektronik bölümünde çift ana dala (ÇAP) başlar. Siyasete ve yakın tarihe olan ilgisinden dolayı yine aynı yıl Açıköğretim Fakültesi’nde Uluslararası İlişkiler bölümüne de başlayan Göl, 2014 yılında eğitim gördüğü bu üç bölümden de başarıyla mezun olur. Eğitim hayatı dışında bilimsel çalışmalara da ilgi duyan 23 yaşındaki Gökhan, başarılarını azmine ve sabrına borçlu olduğunu söylüyor. Lise yıllarından itibaren birçok projeye imza atan Göl, son olarak ‘Uçan Araba’ adını verdiği projesiyle yerden ve havadan gidebilen, otonom hareket eden ve farklı ara yüzlerle kontrol edilebilen bir prototip yaptı. 74 HAZİRAN 2014 Yerden ve havadan gidebilen İHA tasarımı Başaramama, yapamama ve imkansız gibi kelimelerin hayatında yer edinmediğini belirten Göl, proje serüvenini; “Projemin tam adı ‘Yerden ve Havadan Gidebilen Otonom Hareket Edebilen Farklı Arayüzler ile Kontrol Edilebilen İHA Tasarımı’. Bu projenin ilk çıkış noktası 4 rotorlu quadrotorlar ile yapmış olduğum çalışmalardır. Quadrotorları kullanarak gün içerisinde belli saatlerde otonom olarak istenen konumlardan basınç, güneş şiddeti, sıcaklık, nem ve rüzgar hızı gibi verileri elde ediyoruz. Bu veriler hava tahmini için ve o bölgenin karakteristik analizlerinin çıkartılmasında kullanılmaktadır. Sonrasında bu uçan alete kara aracı özelliği kazandırarak otonom bir şekilde hangara girmesini sağladım. Bu yöntem sayesinde araç kalkış yapacağı konuma yerden gitmekte ve o noktadan otonom bir şekilde kalkış yapabilmektedir. Yani sadece bir kişinin bilgisayar ya da telefon üzerinden araca uçuş yolunu göndermesi yeterlidir. Aynı zamanda yerden ve havadan gidebilmesi sayesinde bu araç girilmesi tehlikeli mağara ve depo gibi alanlara duruma göre yerden ve havadan giderek o alanın anlık görüntüsünü bilgisayar ya da telefona iletebilmekte. Bu özellik ise insan hayatının riske atılmasını önlemektedir” sözleriyle ifade ediyor. Araç piste ihtiyaç duymadan iniş ve kalkış yapabiliyor Avrupa’da üretilen araçların iniş ve kalkışlarda piste ihtiyaç duyduğunu belirten Göl, şöyle konuşuyor: “Benim yaptığım sistemde araçlar herhangi bir piste ihtiyaç duymadan oldukları yerden kalkıp inebilirler. İleride uçan arabalar hayatımıza girecek, dolayısıyla yeni bir pazar oluşacak. En azından ülke olarak bu pazara geç kalmadan girmek Nilüfer Gevenoğlu anlamlı olacaktır diye düşünüyorum. Yaptığım sistem bu amaç için şu aşamada çok basit olabilir, ancak geliştirilmesi ve destek sağlanması durumunda hayata geçirilebilecek bir proje. Slovakyalı mühendisin tasarladığı uçan araba sabit kanatlı olması dolayısıyla pist benzeri düz bir yola ihtiyaç duymaktadır. Ancak benim prototipin geliştirilmesi bunu ortadan kaldıracak ve araç piste ihtiyaç duymadan dikine iniş kalkış yapabilecek.” ‘Uçan Araba’ projesi birçok alanda kolaylık sağlayacak Üzerinde çalıştığı birçok sistemde öncelikle insanların ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen Göl, ‘Yerden ve Havadan Gidebilen Otonom Hareket Edebilen Farklı Arayüzler ile Kontrol Edilebilen İHA Tasarımı’ ile de insanların hayatlarını kolaylaştırmayı hedeflemiş. Bu durumu ise şu sözlerle anlatıyor: “Proje kapsamında iki farklı prototip geliştirdim. Biri iç ortamlarda daha etkili oluyor, diğeri ise dış ortamlarda fotoğraf ve görüntü çekebiliyor. Aracı haritalama sistemlerinde, sıcaklık değerlerinin ölçülmesinde, ülkelerin savunma stratejilerinde ve hava tahmini için veri elde edilmesinde kullanılabilir. Ülkemizde hava tahminleri için meteorolojinin çok yüksek paralar harcadığını okumuştum. Projeye başladığımda sistemin hava fotoğrafçılığı için kullanılmasını ve insanların ek donanıma ihtiyaç duymadan kontrol edebilmesini istedim. Ayrıca kişinin çevresinin havadan görüntüsünü izleyebilmesine olanak sağlamak istedim.” Göl, çalışmasındaki ana amacı ise; “Yerden ve havadan gidebilen ve basit kontrol arayüzleri ve cihazları ile kontrol edilebilen bu araç sayesinde savunma güçlerinin tehlikeli bölgeleri izlemesi kolaylaşacak, herkesin sahip olduğu akıllı telefonlar ile kullanılabilmesi ile de insanların hava fotoğrafçılığı gibi bir spor aktivitesine entegre olmasını sağlayacaktır. Bunun dışında tabi nihai amaç uçan araba projesinin hayata geçirilmesidir” şeklinde anlatıyor. Azmiyle sayısız projeye imza attı Eğitim hayatında ve bilimsel çalışmalardaki başarısını azme ve işine Sunum yaptığı uluslararası konferanslar Computer Science and Artificial Intelligence of the Internatinal Scientific Conferance of Students and Young Scientists Theoretical and Applied Aspects of Sybernetics (TAAC’13) 1st WSEAS International Conferance on Intelligent Control and Applications (ICADE’13) UACEE Future Trends In Electronics and Electrical Engineering (FTEE’13) olan sevgisine bağlayan Göl, daha önce geliştirdiği projeleri, “Mühendislik bölümünde eğitime başladıktan sonra yazılımla ilgilenmem projelerimin başlangıcı oldu. Birçok robot ve akıllı sistem geliştirdim ve bunları satmaya başladım. Engelden kaçan, ışık izleyen, sumo, uzaktan kontrol edilebilen araç kontrolü, android kontrollü araba, internet üzerinden android kontrollü kombi projeleri gibi şuan aklıma gelmeyen birçok proje gerçekleştirdim. Ayrıca Anadolu Üniversitesi’nde Bilimsel Araştırma Projeleri’nde yer almaktayım. Son iki senedir çok motorlu döner kanatlı hava araçları üzerine çalışıyorum. Bu sistemlerin kontrolcülerinin tasarımı ve farklı şekillerde, farklı cihazlarla kontrol edilmesi üzerine yazılım ve arayüzler geliştirmekteyim. Bunların dışında şu anda takım kaptanlığını yaptığım 18-24 Haziran’ da üniversite desteğiyle uluslararası bir platformda, Amerika’da düzenlenecek Öğrenci İnsansız Hava Sistemleri SUAS yarışmasına Elektrik Elektronik Mühendisliği’nde açılan hexacopter projesi ile katılacağız. Yarışmanın içeriği ise belli bir bölgedeki hedeflerin otomatik tespiti ve otomatik uçuş üzerine” sözleriyle ifade ediyor. Yaşıtlarına başarılı olabilmeleri için azimle çalışmalarını ve her gün kendilerini geliştirmeleri için araştırma yapmalarını öneren 2014 Proje Fuarı Birincisi Göl’ün hedefi, ‘Uçan Araba’ prototipini geliştirip kullanılabilir hale getirmek ve bu alanda çalışmalara devam ederek ülkemizin ismini uluslararası arenada duyurmak. HAZİRAN 2014 75 Dosya Giderek yok olan bir kültür; HALK OYUNLARI 14 ülkede 113 gösteri. Bir Dünya Birinciliği, 3 Avrupa Kültür Ödülü, 2 Asya kıtası “The Best Of Brilliant Show” ve “The Most Amazing Performance” ödülleri, 8 Festival Özel Ödülü. Bu başarı, Konya’daki Selçuk Üniversitesi Halk Oyunları Topluluğu’na (SÜHOT) ait. Anadolu’nun binlerce yıllık tarihi ve kültürel değerlerini sahneye taşıyan SÜHOT, Gençlik Spor Dergisi’nin bu ayki konuğu. —Oğuzhan Kıran 76 HAZİRAN 2014 Selçuk Üniversitesi Halkoyunları Topluluğu ne zaman kuruldu? Böyle bir ekibin kurulmasındaki en büyük etken ya da ihtiyaç ne oldu? 2001 yılında Selçuk Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığına bağlı olarak ulusal ve uluslararası alanda, marka bir topluluk olma parolasıyla topluluğumuz kurulmuştur. Üniversitemizde farklı fakülte ve bölümlerde öğrenim gören ve ülkemizin farklı şehirlerinden gelen öğrencilerimizin talepleri, üniversite yönetimimizin ulusal ve uluslararası platformlarda iz bırakacak anlayışla temsil gücü yüksek bir ekip istemeleri, kültürel değerlerimizle öğrencilerimizin sosyal kültürel ve akademik hayatlarına ışık tutma isteğimiz, topluluğumuzun kurulmasındaki en önemli etkenlerden bir kaçı olmuştur. Ekibinizin Ulusal ve Uluslararası başarıları nelerdir? Topluluğumuz bugüne kadar ; 13 yılda 7420 dansçıyla çalışarak, 14 ülkede 113 gösteri ve ülkemiz de 430 Performans ser- gileyerek, birçok derecenin sahibi olmuştur. Uluslararası arenada; 1 Dünya Birinciliği, 3 Avrupa Kültür Ödülü, 2 Asya kıtası “The Best Of Brilliant Show” ve “The Most Amazing Performance” ödülleri, 8 Festival Özel Ödülü alarak büyük bir başarıya imza atmıştır. Ekibinize katılım şartları nelerdir? Halk oyunları kültüründen faydalanmak isteyen bütün öğrenciler bu gruba dahil olabilir mi? Her yıl ekim ayında eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla birlikte, dansçılarımızı; üniversitemizde eğitim gören 80 bine yakın öğrencimizden aldığımız talepler doğrultusunda, sühot dansçı seçimi yetenek sınavı yaparak belirliyoruz. 3 aşamada gerçekleştirdiğimiz yetenek sınavında; Müzik yeterlilik (ezgi ve ritim algılama) Oyun yeterlilik (oyun dans birikimibedensel ritim ve figür algılama-fiziksel uygunluk) Genel değerlendirme, gibi aşamalara HAZİRAN 2014 77 Dosya tabi tutuyoruz. Ve bu sınavlarda başarılı olan 50 bayan 50 erkek dansçıyla 100 kişilik kadromuzu oluşturuyoruz. Sınavlarda başarı sağlayamayan öğrencilerimize de, farklı yörelerde hobi grupları oluşturarak, zengin kültürümüz olan halk oyunlarımızı öğrenme imkânı sağlamış oluyoruz. Dansçı adaylarımıza, öncelikle ülkemizi ulusal ve uluslararası platformlarda festival ve yarışmalarda halk oyunlarımızı tanıtma ve temsil etmenin önemini vurguluyoruz. Aynı zamanda topluluğumuz sühot prensipleri dâhilinde belirlediğimiz yol haritasına yönelik, sabırlı ve istikrarlı bir şekilde çalışmalarımızın gerçekleşeceğini ve katılmak isteyen üniversite de eğitim gören bütün halk oyunları sevdalısı öğrencilerimize kapımızın her zaman açık olduğunu mutlak suretle ifade ediyoruz. Halkoyunlarının günümüzdeki yerini nasıl görüyorsunuz? Gençler bu alana yeterince ilgi gösteriyor mu? Ülkemiz, tarihi ve kültürel zenginliklerle dolu köklü medeniyetleri ve devletleri topraklarında barındırmış, bugünse değişen dünya düzeni içerisinde geçmişin izlerini hala muhafaza edebilen ve taşıyan bir ülke konumundadır. Binlerce yıllık geçmişe sahip tarihi ve kültürel değerlerin bir araya getirdiği ve atalarımızın bizlere miras bıraktığı Anadolu’nun tüm renklerini, kostümlerle ezgilerle oyunlarla tanıtılması ve daha geniş kitlelere yayılması noktasında halk oyunlarımız önemli bir role sahiptir Günümüzde halk oyunlarımıza olan talep, her ne kadar yapılan başarılı çalışmalarla ivme kazansa da maalesef ki yeterli olmamaktadır. Böylesine zengin bir kültüre sahip ve 70 milyonun yaşadığı bu topraklarda 3 milyona yakın halk oyunları sevdalısı olması tabi ki bizleri derinden üzmektedir. Dünyadaki teknolojik gelişmeler, geleceğimizin teminatı gençlerimiz üzerinde bu tür faaliyetlere zaman ayırma noktasında olumsuz 78 HAZİRAN 2014 etkiler bırakmaktadır. Günümüz gençliğinin büyük bir zamanını sanal dünyada geçirmesi bu tür aktivitelere olan ilgiyi azaltmaktadır. Bu ve bunun gibi bir çok sebepten dolayı halk oyunlarımız maalesef ki beklenilen ilgiyi görememektedir. SÜHOT’u diğer gruplardan ayıran en temel özellikler nelerdir? “Başkalarının izinden yürüyenler iz bırakamazlar’’ sözünü kendisine amaç edinerek bu yolda emin adımlarla ilerleyen, takipçi olmayı değil, farklı bir bakış açısıyla yenilikçiliği benimseyen ve sistemini sağlam temeller üzerine kuran bir topluluk olması. Aynı zamanda kuruluşundan bu tarafa genişleyen kadromuz ve artan deneyimlerimizle dansçı sayımızı her gecen yıl artırarak hedeflediğimiz 1500’lü rakamlara ulaşmamız ve bu tecrübeler ışığında yetenek sınavıyla daha Türk folklorunu dünyaya tanıtan SÜHOT’un kurucu başkanı Kadir Ersan Bilgin, başarılarının sırrını Gençlik Spor Dergisi’ne anlattı. profesyonel bir kadroyla büyük bir aile ortamını sağlamamız. Her yıl başarılarımıza bir yenisini eklememiz, uluslararası arenada kazanmış olduğumuz ödüllerimiz, istikrarlı eğitmen ve antrenör kadrosuna sahip olmamız ve ülkemizin halk oyunları müziklerini icra eden ve bu alandaki en büyük orkestrasını yöneten şef Öğr. Gör. Muhammet Koç ile çalışmamızdır. Halkoyunları kültürünün tanıtımı, yaygınlaşması, korunması ve desteklenmesi açısından baktığımızda, ilgili kurum ve kuruluşlardan yeterli ilgi ve destek görebiliyor musunuz? Bu konuda beklentileriniz nelerdir? Maalesef ki ülkemizde halk oyunları faaliyetlerini yürüten ve kültürel hizmetler veren kurumlarımızda yeterli kalifiye personelin olmayışı kurumlar arasında koordinasyonun sağlanamaması, gerekli işbirliği çalışmalarının yapılamayışı ve kurumsallaşmanın tam olarak gerçekleşmemesi beraberinde bir çok sorunu ortaya çıkarmaktadır. Bu alanda faaliyet gösteren kurumlarımızdaki yaşanan sıkıntılar haliyle aynı amaçlara hizmet edecek topluluklara verilmesi gereken ilgi ve desteği de olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Kazandığımız başarılar sonrasında ilgili kurumlarımızın bakış açısını biraz olsun değiştirebilmekle birlikte gereken desteği henüz bulabilmiş değiliz. Bağlı bulunduğumuz resmi kurumun haricinde, diğer kurumlardan da destek alınması, gereken ilginin gösterilmesi beraberinde ulusal ve uluslararası bir çok alanda ülke kültürünün tanıtılmasında ve gelecek nesillere aktarılmasında önemli bir role sahip olacaktır. Bu konudaki en büyük beklentilerimizden bir tanesi de, özellikle halk oyunları federasyonu bünyesinde oluşturulan kurulların sadece yarışmaya yönelik bir amaç doğrultusunda hizmet vermesinin önüne geçilmesi, gençlerimizin sadece yarışmaya odaklı organizasyonlarla halk oyunlarından soğumalarının önlenmesi, federasyon tarafından kültürel zenginliklerimizin araştırılması geliştirilmesi ve genç nesillere aktarılması, geniş kitlelere hitap edecek sistemsel değişimler ve projelerin hayata geçirilmesi noktasında gereken adımların atılması gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda kültür bakanlığımız bünyesinde bulunan arşivlerden tüm halk oyunlarına gönül vermiş herkesin faydalanmasının önündeki engellerin kaldırılması, bakanlık tarafından bu alanda faaliyet gösteren toplulukların gerekli ilgiyi görmesi, önemsenmesi ve yurtdışı organizasyonlarında bakanlıklar arası koordinenin sağlanarak güçlü bir tanıtım ve temsilin yapılması noktasındaki yolların açılması olarak özetleyebiliriz. HAZİRAN 2014 79 Dağarcık Bir besin ve bilinmeyenleri Vitamin ve Mineral Deposu Vişne İçinde bulunan antosiyanin sayesinde kolesterol ve kan şekerini düşürür. Hafıza gelişimi için faydalıdır. Sahip olduğu vitamin ve minerallerle vücudu birçok hastalığa karşı korur. Ateşi düşürür ve idrar söktürür. Mide ve karaciğerin düzenli şekilde çalışmasına yardım eder. Uyku düzensizliğinde faydalıdır. 80 HAZİRAN 2014 Eklem kireçlenmeleri ve gut hastalığında rahatlatıcıdır. Sindirim sistemi sağlığı için yararlıdır. İçeriğinde bulunan antosiyanin kolon kanseri olasılığını azaltır. Kan basıncını düzenler. Kalp ve damar sorunlarına karşı koruyucudur. Kas ağrılarının hafiflemesine yardımcı olur. Hücrelerin yaşlanmasını ve damar sertleşmesini önler. Karaciğerin yağlanmasını önler. Neden uyuyoruz? Bilim insanları, uykunun temel nedeninin gün boyu beyinde biriken toksinlerin (canlı organizmalarda görülen zehir) temizlenmesi olduğunu ortaya koydu. New York’taki Rochester Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, beyindeki hücreler uyku sırasında büzülüyor, böylece sinir hücrelerinin arası açılarak sıvının beyni temizlemesine izin veriyor. Bugüne kadar uykunun temel nedenleri arasında, ‘hafızayı koruma ve öğrenmeyi kolaylaştırma’ gibi nedenler gösteriliyordu. Ancak son araştırmaya göre, uykunun en temel amacı bu ‘atık temizleme sistemi’. Buna göre, düzensiz uyku sonucu bu temizliğin düzgün yapılamadığı durumlarda beyinde hastalık riski artıyor. Giysilerinizde oluşan çay ve kahve lekelerinden kurtulmak istiyorsanız, lekeli bölgeyi karbonatla silerek çıkartabilirsiniz. Cilt lekeleri ve sivilcelerden kurtulmak istiyorsanız, her gece yatmadan temiz cilde limon sürüp yıkamadan yatabilir ve sabah kalktığınızda yıkayabilirsiniz. Doğru bilinen yanlışlar Asansörler sanıldığından daha da güvenilir Asansörün asılı olduğu kablo ve halatların kopması sonucu asansör boşluğunda serbest düşüş yapmak ve zemine çakılarak ölmek aslında sandığınızdan çok daha zor bir şey! Öncelikle, asansörler genelde en az 4 sağlam kabloyla çalışır ve acil durumlar için 2 frene sahiptir. Bu güvenilir kablolar kolay kolay kopmaz. Bir aksilik sonucu kablolar koparsa ilk fren serbest düşüşü algılayıp otomatik olarak devreye girer. O da işe yaramazsa ikinci fren devreye girer. Yani asansör durup dururken düşüp ölmenize neden olmaz. Hazırlayan: Nilüfer Gevenoğlu HAZİRAN 2014 81 Sağlık Yaz mevsiminin gelişiyle birlikte sıcaklara alışmaya çalışıyoruz. Çocuklar, yaşlılar, kalp, böbrek, akciğer ve şeker hastalığı olanların sağlıkları ise bu aylarda ciddi tehdit altında. Ancak alınacak basit önlemlerle yaz hastalıklarından korunmak mümkün. Sıcak ve neme dikkat! 82 HAZİRAN 2014 Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Göğüs Hastalıkları Uzmanı Vücudumuzun dış ortam ısısının yükselmesine karşı en önemli savunma araçları, derideki damarların genişlemesi ve terleme ile sıvı kaybıdır. Terleme devam ettiği sürece ve yeterince su ve tuz almak şartıyla çok yüksek ısılara tahammül etmek mümkündür. Hava sıcaklığı ile beraber havadaki nem de artarsa ‘sıcak endeksi’ yani ‘hissedilen sıcaklık’ da artar. Sağlığımız bakımından asıl önemli olan da budur. Hava sıcaklığı 30 derece iken havadaki nemin miktarına göre hissedilen sıcaklık 35 dereceye hatta daha büyük değerlere ulaşabilir. Dış ortam ısısı yükseldiğinde derideki damarlar genişler ve kan vücut yüzeyine yönelir. Beyin, kalp ve diğer iç organlara giden kan miktarı azalır. Sıcaklıkla beraber nem de yüksek ise terleme ile sıvı kaybı etkisini kaybeder; çünkü hava su buharına doymuş olduğu için terin vücut yüzeyinden buharlaşması mümkün olmaz. Hatta insanlar bunu “vücudum yapış yapış oldu” sözleriyle ifade ederler. Deride, damarların genişlemesi ve terleme ile yeterli ısı kaybı sağlanamıyorsa vücut iç ısısı yükselmeye başlar. Bu da metabolizmanın hızlanması ve daha çok oksijen ihtiyacını doğurur. Böyle dönemlerde kalp krizi, yüksek veya düşük tansiyon, böbrek ve solunum yetmezlikleri, sıcak çarpması gibi sebeplere bağlı ölümlerde artış olur. Vücutları su kaybına daha hassas olan bebek, ileri yaşlılar ile idrar söktürücü ilaç kullananlar, ciddi kalp, akciğer, böbrek ve şeker hastalarının zarar görme ihtimalleri daha yüksektir. Almamız gereken önlemler neler? Önce kendinize serin bir yer bulun: Sıcak havalarda yapılacak en iyi şey, zorunlu olmadıkça sokağa, güneşe çıkmamak. Evde ve iş yerinde serin bir köşe, bağlık bahçelik yerde bir ağaç gölgesi bulun kendinize. Kendi rüzgârınızı kendiniz yaratın: Meselâ, evde hem ön tarafın hem arka tarafın camlarını açıp cereyan yaptırabilirsiniz. Yelpazeden veya vantilatörden yararlanın. Şemsiyesiz dolaşmayın: Güneş altında uzun süre kalmanız hele de çalışmanız gerekiyorsa, başınızı sık sık ıslatın veya mendilinizi ıslatıp başınıza bağlayın, kurudukça tekrar ıslatın. Bulabilirseniz, Meksikalı çobanların, kovboyların giydiği türden geniş çeperli hasır şapkalar kullanın. Siesta yapın: Havanın sıcak ve nemin fazla olduğu günlerde fazla efordan kaçınmak gerekir. Yaşlılar ve kalp hastaları buna daha çok dikkat etmelidir. Kendinize serin bir ortam bulun. Fırsat bulabilirseniz ‘siesta’ yapın, yani öğle uykusuna yatın. Az yiyin, suyu bol için: Bu sıcak havalarda etli ve hamurlu ağır yemeklerden kaçının. Ne çay kahve, ne de gazoz ve kola gibi içecekleri tercih edin. Bol bol su için. Denize girin: Vakit buldukça denize ya da havuza girin. Sık sık duş almak da faydalıdır. İnce kıyafetler giyin: İnce, pamuklu, açık renk ve bol kıyafetleri tercih edin. Güneşe çıkması gerekenler için güneş gözlüğü ve şemsiye de çok gereklidir. HAZİRAN 2014 83 Öğrenci Yemekleri 84 HAZİRAN 2014 Kolay tarhana çorbası HER DERDE DEVA BİR LEZZET Bazen yeşil mercimekli, bazen domatesli, bazen nohutlu... iç malzemesi yapanına ve yöresine göre değişiklik gösterse de, tarhana günün her saati derde dEva bir lezzet olmaya aday. Malzemeler 1 kase yoğurt 5 çorba kaşığı un 1 çorba kaşığı domates salçası 6 su bardağı et suyu veya su (Et suyu tablet olabilir) Tereyağı Nane 2 diş sarımsak Hazırlanışı Nane sarımsak ve tereyağı dışındaki malzemelerin hepsini çırpıp bir tencereye alıyoruz. Çorbamız kaynadıktan bir süre sonra nane sarımsak ve tereyağını bir tavada yakıp çorbamızın üzerine döküyoruz. —Mefharet Serap Bayçelebi Fotoğraf: Ali Balıkçı HAZİRAN 2014 85 Sinema “Senaryo Filmin Alın Yazısıdır” Doğukan Gezer spordan sanata KADAR çeşitli alanlarda KAZANDIĞI Uluslararası başarılarla ADI sık sık anılan ülkemiz, Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu filmiyle de 7. sanattaki derecesini yükseltti. —Doğukan Gezer Cannes Film Festivali’nin en prestijli ödülü olan ve en iyi film derecesini temsil eden Altın Palmiye, Nuri Bilge Ceylan ve Ebru Ceylan’ın kaleme aldığı Kış Uykusu’nun oldu. 1982 yılındaki Yol filminden sonra ikinci kez elde edilen bu ödül, Türk Sineması’nın 100. yılında imza atılan önemli bir başarı oldu. Filmin senaristi Ebru Ceylan, senaryo yazım sürecinden Nuri Bilge Ceylan’ın sessizlikle yakınlığına, fotoğraftan sinemaya geçen yaşamından gençlere vermek istediği mesajlara dair soruları Gençlik Spor Dergisi okurları için yanıtladı. İlk olarak fotoğrafçılıkla başlayan serüveniniz doğrultusunda yönetmenlik, oyunculuk ve senaristliğin de yaşamınızda önemli bir yer tuttuğu bir süreç yaşadınız. Bu hikâyedeki kilometre taşlarını dinlemek isteriz? Öncelikle şöyle başlamak gerek sanırım. Ben hayalleri, idealleri olan bir gençtim ve bunları gerçekleştirebilmek adına çalışmam gerektiğinin farkındaydım. Çünkü hayallerimle bulunduğum yer arasındaki mesafe çok uzundu. Sevdiğim işleri yaparak yaşamak istiyorsam, bunun çalışmaktan başka hiç bir yolu yoktu. Ben de çalıştım, hem de çok severek. Ortaokul yıllarında başlayan fotoğraf merakım gittikçe sinemaya da kaydı. Bunun üzerine üniversite sınavında Sinema-TV sınavlarına girdim ve kazandım. Ve Ankara’dan İstanbul’a taşındım. Benim gibi Ankara aşığı biri için hiç de kolay olma- 86 HAZİRAN 2014 Senarist ne yazarsa film onu yaşar. dı bu ayrılık. Ama çok sevdiğim bir bölümde okuyordum ve bunun için her şeye değerdi. Önce kısa filmler çektim. Çeşitli festivallere katıldım ve ödüller aldım. Okul bittiğinde evlendim. Ve eşim Bilge ile çalışmaya başladık. İklimler’de birlikte oynadık. Çok zevkli bir deneyimdi. Daha sonra diğer filmlerde bu iş ortaklığımız devam etti. Halen de ediyor. Fotoğrafçılığa ve sergiler açmaya devam ediyorum. Fotoğrafın yalnız üretilebilen bir sanat oluşunu kendi doğama daha yakın buluyorum. Nuri Bilge Ceylan ile önemli bir senaryoya ile imza atarak Türk Sineması adına büyük bir ödül kazandınız. Peki, senaryonun yazım sürecine dair yaşananları bizimle paylaşır mısınız? Senaryo yazım süreci sinemanın diğer bütün süreçleri gibi çok sancılı bir süreçtir. Yaratıcı çalışmanın ilk adımıdır. Pek çok yolu seçebileceğin bir noktadasındır ve bir tercih yapıp o yoldan devam etmen gerekir. İşte asıl macera da burada başlar. Senaryo filmin alın yazısıdır bir bakıma. “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” diye çok bilinen bir söz vardır. Siz ise hem bu sözü destekler nitelikte hareket ediyor, hem de bir sanatçı olarak bireysel başarılar gösteriyorsunuz. Bu iki süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben kendimi başarılı erkeğin arkasındaki kadın olarak konumlandırmaktan çok, yanındaki bir dost, meslektaş, ortak ya da hayat arkadaşı gibi konumlandırmayı daha uygun buluyorum. Kol kola yürünen yollar daha kolay ve zevkli geçer çünkü. Sayın Ceylan’ın gerek basında görüldüğü kadarıyla gerekse filmlerine yansıttıklarıyla sessizliği seven bir kişi olduğunu biliyoruz. Peki, kendileri gündelik yaşantılarında da sessizlikle olan bu ilişkisini devam ettirebiliyor mu? Bilge; sakin mizaçlı, anlayışlı ve mantıklı bir insandır. Filmlerinde hissedilen o sükûnet özel hayatında da vardır. Ama bir insanın iç dünyasında olup bitenler, sadece tanrıyla kendi arasında bir sırdır. Yorum yapabilmek çok da basit değil. Dergimiz adına bugünün gençlerine olan mesajlarınızı bizimle paylaşır mısınız? Benim, kendi adıma gençlere yönelik en önemli mesajım şöyle: “En güzel hayat, sevdiğin işi yaparak geçirdiğin hayattır. Sevdiğin işi bul ve çok çalış.” Filmin Hikâyesi Aydın, emekli bir oyuncudur; aktörlüğü bıraktıktan sonra Orta Anadolu’da kendi halinde küçük bir otelde çalışarak günlerini geçirir. Hayatında ise iki kadın vardır: Kendisine her anlamda uzak ve soğuk olan genç karısı Nihal ve boşanmış olan kız kardeşi Necla. Kışın bastırması ve kar yağışının artması bu küçük taşrada en çok Aydın’ın sinirlerine dokunur ve onu uzaklara gitmeye teşvik eder. Süresi: 3 saat 16 dakika Türü: Dram Imdb Puanı: 9.9/10 Haluk Bilginer’den Demet Akbağ’a, Melisa Sözen’den Nejat İşler’e KADAR çok sayıda usta ismi kadrosunda barındıran FİLM, Türkiye’de 13 Haziran tarihinde beyazperdeye yansıyarak sanatseverlerle buluştu. HAZİRAN 2014 87 Kitaplık Eve Dönen ‘Büyük Göçmen Kuş’ Yazar, akademisyen Alim Kahraman, 30 yıllık bir birikimin ürünü olan ‘Büyük Göçmen Kuş Yahya Kemal Beyatlı’ isimli kitabıyla şiirimizin büyük adalarından Yahya Kemal Beyatlı’nın hayatını kronolojik bir yöntemle anlatıyor. Kahraman, büyük emek verdiği çalışmasında Beyatlı’nın hayatının yanında kültür tarihimize de önemli bir bakış sunuyor. Büyük Göçmen Kuş YAHYA KEMAL BEYATLI Alim Kahraman Büyüyenay Yayınları Yahya Kemal Beyatlı, Türk şiirinin 20. yüzyıldaki zirve isimlerinden biri. Öyle ki, Tevfik Fikret, onun şiirini, “Çok yeni olan bu şiir bir îtibarla yeni değildir, çünkü bu şiir bizim söylemek istediğimiz, lâkin bir türlü vücûda getiremediğimiz şiirdir” diye tebcil etmiştir. Türk edebiyatı üzerine önemli çalışmalara imza atan Alim Kahraman, Türkçenin bu büyük şairini, ‘Büyük Göçmen Kuş Yahya Kemal Beyatlı’ adlı eserinde anlatıyor. Kahraman, 30 yıllık bir çalışmanın ürünü olan eserinde Beyatlı’nın edebiyat, medeniyet ve siyaset adamı kimliğini yıl sırasına göre ele alıyor. Büyük bir emeğin ürünü olan eser, henüz 19 yaşında gittiği Fransa’dan yeni bir dil, tarih ve kültür anlayışıyla ‘evine dönen’ Beyatlı özelinde kültür tarihimizdeki kimi noktalara da ışık tutacak bir muhtevaya sahip. ‘Büyük Göçmen Kuş’, aydınımızın ve ülkemizin geçtiği eşikleri görme ve anlama açısından önemli imkanlar sunuyor. R aftakiler Tarihin Akışını Değiştiren Son Peygamber Prof. Dr. Adnan Demircan Beyan Yayınları 88 HAZİRAN 2014 Sürgünde Bir Hakan II. Abdülhamid’in Selanik ve Beylerbeyi Günleri Aydın Çakmak Ötüken Neşriyat Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 50 Yıllık Öyküsü Feyzi Açıkalın Ege Yayınları Tartışmalar Jorge Luis Borges İletişim Yayınları Yüzler Hali Söyler Mustafa bin Mustafa Büyüyenay Yayınları Mesnevî’nin Ruhu İsmail Hakkı Bursevî Büyüyenay Yayınları Bir gün Bursevî’nin mâna kardeşlerinden biri, kendisinden Mesnevî hakkında bir ders vermesini ister. Bursevî, Mesnevî’nin birinci cildinden rastgele ve açtığı sayfada şu söze denk gelir: “Şeyh kâmil idi ve talepte bulunan iştahlı...” Daha sonra rüyasında, kendisine adı geçen cildin şerhini ihtiva eden büyük bir cilt verildiğini görür. Bu istek ve ilâhî işaret neticesinde, Mevlâna’nın ruhaniyetine sığınarak “Ruhu’l Mesnevî” kitabını yazmaya yönelir. İşte elinizdeki eser böylesine iki büyük ve kutlu buluşmanın ürünü: Mevlâna ve İsmail Hakkı. Çok satanlar Yaşamak Cahit Zarifoğlu Beyan Yayınları Operasyon Selman Kayabaşı Yakın Plan Yayınları Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali Yapı Kredi Yayınları Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti Selman Kayabaşı/ Orhun Ertuğrul Bozok Yakın Plan Yayınları Hayvan Çiftliği George Orwell Can Yayınları Müziğin Kadim Yolculuğu Evren Bayramlı Maya Kitap Yayınları Ömrümden Uzun İdeallerim Var SUNA KIRAÇ Mart Menekşeleri Sarah Jio Arkadya Yayınları Cumhuriyet Efsaneleri Mustafa Armağan Timaş Yayınları Kendi Everest’inize Tırmanın Nasuh Mahruki Semerkant Uğurluel/ Amin Maalouf Yapı Kredi Yayınları Kur’an İle Var Olmak Cemalnur Sargut Nefes Yayınları Bana Allah Yeter Uğur Koşar Destek Yayınları Film Çözümlemesine Giriş Michael Ryan/ Melissa Lenos De Ki Basım Yayım LTD. ŞTİ. Kumral Ada Mavi Tuna Buket Uzuner GİZEM GİRİŞMEN’İN İLK 3’Ü Kısa 20. Yüzyıl Tarihi Sina Akşin Türkiye İş Bankası Yayınları Hırsız ve Köpekler Necib Mahfuz Kırmızı Kedi Yayınları HAZİRAN 2014 Taşlıcalı Yahya Beğ’in Şehzade Mustafa Mersiyesi Ahmet Atilla Şentürk Büyüyenay Yayınları 89 Bulmaca ÇENGEL bulmaca Büyük Sahra'da bölge Aynı batında doğan Nehir 5 Toprak bölgeyi kuraklıktan kurtarma Abide niteliğinde olan Akla ve gerçeğe aykırı Mavera Mızmız, sevimsiz kimse 1 Avrupa'da ülke Budala, saf Safra Tabi olanlar, uyanlar Cennet ile cehennem arasındaki bir yer Karakteristik Avrupa'da bir ülke Uzun, hafif tekne Öğütme dişi Kanmış, inanmış Er Ölüm haberi veren En kalın erkek sesi 10 Hısım Sıtma mikrobu taşıyan sivrisinek Eğilimi olan İkiz ünlü (dilbilgisi) 8 Bir tahıl ölçeği Çok kesici, iyi kesen Mühlet Paylama Üzüm vb. bitkiler 3 Küp biçiminde oyun aracı Sözün kısası Canlıları oluşturan element Değerli bir taş Parmak ile yapılan hafif vuruş Kuru soğuk Ufki Puluçluk Ruhsal gerilim Avuç içi Klasik Türk müziğinde bir makam Gayrı Dürülmüş kağıt Uluslararası spor yarışmaları Şarkıda tekrarlanan bölüm 16 12 11 İri, güçlü bir yılan Tümör, yumru Suçlama Güzel kokulu bir taş 6 Müzikte notaları bağlayarak çalmak Akşam eğlencesi Tartışma Henüz bitmemiş Bir ay adı Güzel koku Yönelmek Sihir Makine Kimya Endüstrisi Geçinme Eski dilde ay Destansı Kazak başbuğu unvanı Eğme Ferişte Brezilya'da sıradağ Bahreyn başkenti Gösteriş, çalım 13 9 Kırsal kesimde işbirliği 19 Babanın kardeşi 18 Bağımlı Kötü, fena Cömert İnce dantel Uğraşılan şey Cet Şöhret 4 Akılsız Kötülük, fenalık Küçük oda Tanrı tanımaz Biyolojide soluk borusu Bildik, tanıdık 2 1 Buluş 14 Halk dilinde çiftçi Oyma tezgahı 17 Bir ilimiz Tavana asılı süslü lamba Beklenmedik iyi davranış 15 Bir asal gaz Sadist Küçük davul Kurtarma kayığı Tabii, natürel Askerler 2 3 4 7 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 SUDOKU 1’den 9’a kadar olan sayıları her satır, her sütun ve kalın çizgilerle sınırlandırılmış 3x3’lük kutulara birer kere yazarak boş kutuları doldurun. Kolay 6 5 3 2 3 7 6 2 5 6 7 4 5 8 8 3 2 6 3 7 9 4 3 9 5 8 1 1 8 1 7 5 9 7 7 6 8 4 3 1 5 7 6 8 2 7 5 8 3 8 2 7 3 5 6 8 4 6 4 9 8 8 3 8 1 2 4 2 1 7 4 9 7 8 5 6 9 9 4 5 2 2 3 6 Orta 1 6 5 7 2 2 4 5 4 1 1 5 3 4 9 8 4 1 3 4 9 8 4 1 6 4 3 5 9 9 7 2 4 8 3 8 2 6 4 3 7 8 5 3 4 8 5 5 7 5 1 4 8 9 7 2 3 8 6 5 4 9 5 9 5 3 7 9 6 1 8 2 1 9 4 6 6 4 6 1 7 Zor 6 2 7 4 5 4 5 6 8 7 6 9 3 6 6 2 1 3 2 4 9 4 1 5 3 9 1 3 6 4 1 5 8 1 2 7 7 9 5 8 5 3 4 7 1 7 6 2 8 4 6 5 2 7 5 8 6 3 7 8 3 6 7 2 9 4 1 2 9 6 4 4 8 7 3 9 6 2 4 8 6 3 6 8 KELİME AVI Bulmaca KELİME BULMACA AŞAĞIdaki 30 kelime diyagramda yatay, düşey ve çapraz şekilde gizlenmiştir. Ç P M I S K A R T A Ç D I T Z ABİYE KRİTİK Ç A Y İ T H İ T P N O B K C C AÇMAZ METABOLİZMA AKÇAY NATÜRMORT ARENA NİYAZ DAYAK OLASI DEMİR POLİKLİNİK ERİKLİ POTANSİYEL ETNİK RİYAD GEÇİM SESSİZ HAVYAR ŞİRKET İHTİYAÇ TANIK İPİNCE TELAMON ISKARTA TENAKUZ KAHRAMANMARAŞ YAYIK G T T M Ç Y V N İ Y A Z S Z T V B G V A E T N İ K İ R Y V D E N M D K Ş G R K L L C R E Z T Ş K Ş I S A L O Ğ K N M İ Ü E S I J N H K A Ş M İ İ S C V K F Y C A İ Z U R P R S L K A R A A V T U C A I E E Ü R O İ İ L Y İ K L E Y İ S N A T O P Ş A R A M N A M A R H A K A İ R K N K D H O B N U B V Ç K N J E M E T A B O L İ Z M A Ç C T E L A M O N P Y L A E N A E S L P Ü Ş U P E Y Z Ğ I F Y C 3 HARFLİLER AHU AKS AKÜ CAM EBU EGO ISI İFA LAF NOT NUH OVA PİM RAY ŞEF TER TEZ ULU ÜTÜ VİS H U S U S 4 HARFLİLER AĞIL ALAY ATIK AVAL AYIP ÇARK FARK JUDO KONT KURU NÜVE OĞUL OPAK ÖMÜR ÖYKÜ ROKA SIVA SOPA TUNÇ VİZE 5 HARFLİLER CÜSSE ENDER HUSUS MEZUN SARAÇ ŞOFÖR TARİF TULUM ÜRGÜP YAĞMA 6 HARFLİLER ACIKLI JARGON MİLFÖY ÜTOPYA Ö Y K Ü MOZAİK Aşağıda parçalara ayrılmış bir bulmaca vardır. 3x3’lük parçaları uygun şekilde yerleştirerek bulmacayı tamamlayın Artan parçadaki harfleri kullanarak şifre kelimeyi bulun. O Y U L A S Ş T A M K M A L L İ A A S L A M İ T S A K A E N T Y E L U K E S E E M E T İ M E T N N C A A H İ A L İ A L T T A K T A S A I O T N İ K L L İ C A R Ç L U K A R A G E N İ N B E T P E R İ A N E K T I M M L İ P U L N K H Ç S E H N M U A İ U N B A A Ş İ D E T A İ L A A R E Z E K M İ R S E K E M A N A M A S A B D K A T B A C Y E DİKDÖRTGENLER Bu bulmacadaki amacımız noktaları 2 bölgeler 2 9 birleştirerek dikdörtgen oluşturmak. 2 Bunun için ipuçlarını kullanacaksınız. Verilen sayılar, kendisinin4de içinde bulunduğu bölgenin kaç 4 kutu3 dan oluştuğunu gösteriyor. Örnek 2 32 2 4 2 3 4 3 4 3 2 2 12 3 3 2 5 15 4 2 3 2 3 2 2 10 5 5 2 3 3 2 6 7 3 4 2 14 5 8 8 5 5 52 4 6 8 8 15 3 23 3 4 7 3 Bulmaca SUDOKU DİKDÖRTGENLER 3 14 5 3 2 6 10 5 5 3 8 8 5 2 6 15 3 3 4 MOZAİK Fazla parça İ K N Ç L G E Şifre kelime: 7 GENÇLİK 3 KELİME AVI 6 8 7 3 1 9 2 4 5 4 2 1 5 6 7 3 9 8 5 3 9 2 8 4 6 1 7 8 5 6 9 7 2 1 3 4 1 4 3 8 5 6 7 2 9 7 9 2 1 4 3 8 5 6 9 7 4 6 2 1 5 8 3 2 6 5 4 3 8 9 7 1 3 1 8 7 9 5 4 6 2 2 5 8 7 6 1 3 9 4 7 3 1 9 5 4 8 6 2 4 9 6 8 3 2 1 5 7 3 6 9 5 8 7 4 2 1 8 1 7 4 2 6 5 3 9 5 4 2 3 1 9 6 7 8 1 7 5 2 4 3 9 8 6 9 8 4 6 7 5 2 1 3 6 2 3 1 9 8 7 4 5 6 9 4 7 8 3 2 1 5 3 2 5 9 6 1 7 4 8 1 8 7 4 5 2 3 6 9 5 3 2 8 1 7 6 9 4 9 4 1 3 2 6 5 8 7 8 7 6 5 9 4 1 2 3 2 5 9 6 7 8 4 3 1 4 6 8 1 3 5 9 7 2 7 1 3 2 4 9 8 5 6 9 6 5 4 7 2 3 1 8 1 7 3 5 9 8 6 4 2 2 4 8 6 1 3 9 5 7 3 5 9 7 8 4 2 6 1 6 2 4 3 5 1 8 7 9 8 1 7 9 2 6 4 3 5 5 3 1 8 4 9 7 2 6 7 9 6 2 3 5 1 8 4 4 8 2 1 6 7 5 9 3 5 1 3 4 6 7 9 2 8 9 4 2 3 8 1 7 5 6 7 8 6 2 5 9 1 4 3 2 5 4 9 7 3 8 6 1 8 3 9 6 1 2 4 7 5 1 6 7 8 4 5 3 9 2 4 9 1 5 2 8 6 3 7 6 2 8 7 3 4 5 1 9 3 7 5 1 9 6 2 8 4 5 3 8 7 6 4 2 1 9 6 1 2 9 3 8 5 7 4 7 4 9 1 5 2 8 3 6 2 6 1 8 9 3 7 4 5 9 7 4 2 1 5 3 6 8 8 5 3 6 4 7 9 2 1 1 2 7 4 8 9 6 5 3 3 9 6 5 7 1 4 8 2 4 8 5 3 2 6 1 9 7 3 2 8 4 1 5 6 7 9 5 1 7 8 9 6 2 4 3 6 9 4 2 3 7 5 1 8 9 6 1 3 8 2 4 5 7 4 3 2 7 5 1 8 9 6 8 7 5 6 4 9 1 3 2 7 4 3 5 6 8 9 2 1 1 5 6 9 2 3 7 8 4 2 8 9 1 7 4 3 6 5 3 4 6 8 1 2 9 5 7 8 1 7 3 5 9 4 2 6 5 2 9 6 4 7 1 8 3 1 8 5 7 9 6 3 4 2 4 6 2 1 8 3 7 9 5 9 7 3 4 2 5 6 1 8 6 9 8 5 3 4 2 7 1 7 5 4 2 6 1 8 3 9 2 3 1 9 7 8 5 6 4 3 5 2 8 6 7 1 4 9 9 1 6 5 4 2 7 3 8 8 7 4 3 1 9 2 5 6 1 6 5 7 2 4 9 8 3 4 3 8 9 5 1 6 7 2 2 9 7 6 3 8 4 1 5 7 4 3 2 8 6 5 9 1 5 2 1 4 9 3 8 6 7 6 8 9 1 7 5 3 2 4 ÇENGEL Büyük Sahra'da bölge Toprak bölgeyi kuraklıktan kurtarma İ E A K A R S İ N G İ A Z I N T R A B A S M V A D E F İ L İ K Z F İ J E S T T O M T O R N A L E G A M İ S D M M A E P İ K İ M E C O Y A A A L I K A T E A Aynı batında doğan Nehir 5 Abide niteliğinde olan Mızmız, sevimsiz kimse Avrupa'da bir ülke Öğütme dişi Ölüm haberi veren En kalın erkek sesi Küçük davul Tavana asılı süslü lamba Eğilimi olan İkiz ünlü (dilbilgisi) Mühlet Kurtarma kayığı KELİME YERLEŞTİRME T U N Ç U U L H U S U L M E Z U N B J U D O A V İ R O K A G O O N Ü V N O T P C Y A Ğ M A K M A C H U S O P T A E Z E G Ş O E F A V A İ L I K L I U S R I Ğ U L A Ğ R İ F F A T I E F Ö R Y C R K Ü R G A F Ö Y A I A K S Ü T Ü Ö Ç R A Ç R A K Ü L T A O Y I P Y I V A İ S S E N P D İ E M Ü R 3 Parmak ile yapılan hafif vuruş Beklenmedik iyi davranış Ruhsal gerilim Halk dilinde çiftçi Gayrı Dürülmüş kağıt Oyma tezgahı Uluslararası spor yarışmaları 16 S U L A M A Karakteristik Er Sadist Bir ilimiz Hısım Sıtma mikrobu taşıyan sivrisinek 8 Çok kesici, iyi kesen Üzüm vb. bitkiler Canlıları oluşturan element Kuru soğuk Puluçluk Şarkıda tekrarlanan bölüm İri, güçlü bir yılan 12 Suçlama T Ö H M E T Yönelmek Makine Kimya Endüstrisi Destansı Eski dilde ay Eğme Brezilya'da sıradağ Gösteriş, çalım 13 Kırsal kesimde işbirliği İnce dantel Cet Bildik, tanıdık 2 Güzel kokulu bir taş 6 Henüz bitmemiş Kazak başbuğu unvanı Bahreyn başkenti 9 Küçük oda Ş Tümör, yumru Bir ay adı Akılsız Tanrı tanımaz Bir tahıl ölçeği Küp biçiminde oyun aracı A S M A Avrupa'da ülke Askerler Tabi olanlar, uyanlar Müzikte notaları bağlayarak çalmak Güzel koku Akla ve gerçeğe aykırı Ö A T E B T E R E İ A S P E T İ L A K E S K Z A R K E A A R A B R N A B O A O N A N M E K A T A A R M T A B A M E H Ü C R İ N A Mavera 1 19 Babanın kardeşi Bağımlı Cömert Çengel Bulmacanın şifresi: SEVGİ BİLMEKTEN DOĞAR Uğraşılan şey Şöhret Biyolojide soluk borusu 7 E Uzun, hafif tekne Kanmış, inanmış K A N İ Sözün kısası Değerli bir taş M A K E D O N Y A Cennet ile cehennem arasındaki bir yer 15 Bir asal gaz 17 Paylama 14 Buluş Ufki Avuç içi Klasik Türk müziğinde bir makam 11 Akşam eğlencesi Tartışma Sihir Geçinme Ferişte 18 Kötü, fena Kötülük, fenalık Tabii, natürel Safra 10 Y A K A U R T A B M A A N İ Ş G E T R B Ö D A N O R Ğ A N A F E L O A N İ Z C A Y A R A T T M A M Ü Y Ü N S A M A K E M A L E Ş E R A K E Budala, saf 4
© Copyright 2024 Paperzz