Yasama Organı - İstanbul Üniversitesi | Hukuk Fakültesi

Avrasya Hospital Sa€l›k Dergisi Kanser Özel Sayısı - Y›l: 15 - Say›: 53 -
www.avrasyahospital.com
BÖLÜMLERİMİZ
TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİMİZ
HASTANEMİZİ FARKLI KILAN ÖZELLİKLER
Temelden itibaren hastane olarak projelendirilip, inşa edilen ülkemizin ender
özel hastanelerinden biridir. Avrasya Hospital; 51 yoğun bakım olmak üzere
135 nitelikli hasta yataklarına sahiptir.
6 adet üstün teknolojik donanımlı ameli-
yathane, 3 doğumhane, 3 küçük cerrahi
müdahale odası mevcuttur. Yenidoğan
Yoğun Bakım Ünitesi, Koroner Yoğun
Bakım Ünitesi, KVC Yoğun Bakım Ünitesi,
Cerrahi ve Dahili Yoğun Bakım Üniteleri,
Onkoloji Merkezi (Radyasyon Onkolojisi,
Medikal Onkoloji Ünitesi) bulunmaktadır.
50 adet modern poliklinik odası, yüksek
teknolojisi ve deneyimli kadrosu, 4200
m2’lik kapalı, 1000 m2’lik açık otoparkı
ile 7 gün 24 saat hizmet veren bir sağlık
kuruluşudur.
BÖLÜMLERİMİZ
• 24 Saat Acil Hizmet
• Genel Cerrahi
• Onkoloji
• Kad›n Hastal›klar› ve Do€um
• Çocuk Sa€l›€› ve Hastal›klar›
• ‹ç Hastal›klar› • Kulak Burun ve Bo€az
• Nöroloji
• Beyin, Omurilik ve Sinir
Cerrahisi (Nöroflirurji)
• Gö€üs Hastal›klar›
• Gö€üs Cerrahisi
• Kardiyoloji
• Kalp ve Damar Cerrahisi
• Göz Hastal›klar›
• Difl Sa€l›€›
• Ortopedi ve Travmatoloji
• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
• Üroloji • Estetik-Plastik Cerrahisi
• El ve Mikro Cerrahi
• Psikiyatri
• Cilt Hastal›klar› • Beslenme ve Diyet
• Eriflkin Yo€un Bak›m
• Koroner Yo€un Bak›m
• Yeni Do€an Yo€un Bak›m
TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİ
Onkoloji Merkezi
Kanser Teflhis ve Tedavisi
Radyasyon Onkolojisi
Kemoterapi
Ifl›n Tedavisi
Lineer Akseleratör (Linak)
Kobalt Ayg›t›
Simülatör
Üç Boyutlu (3D) Tedavi Planlama
Onkoloji Yo€un Bak›m›
Genel Cerrahi
Acil Cerrahi
Kanser Cerrahisi
Endoskopik Cerrahi
Sünnet
Endoskopi Ünitesi
Gastroskopi
Duodenoskopi
E.R.C.P.
Kolonoskopi
Rektoskopi
Gö€üs Hastal›klar›
Bronkoskopi
Transtorasik ‹€ne Aspirasyonu
Plevral Biyopsi
Torasentez
Plörodesiz
Solunum Fonksiyon Testleri
Allerji Testleri
Kardiyoloji
Koroner Anjiyografi
128 Kesit BT Anjiyo
MR Anjiyo
Damarlar›n Doppler Tetkiki
Periferik Anjiyografi
Kalp Anjiyografisi
Balon Anjiyoplasti
Stent Tak›lmas›
ASD
VSD
PDA Kapat›lmas›
Valvüloplasti
DSA ile Damarlar›n Tetkiki
Kal›c› Kalp Pili Tedavisi
Periferik Anjiyografi (Alt-ÜstEkstremite-Karotis-Renal-Beyin
Anjiyografisi)
Ekokardiyografi
Eforlu EKG
EKG
Stres Eko
Holter
Tansiyon Holter
Kardiovasküler Cerrahi
Eriflkin Koroner Arter BYPASS
Kalp Kapak Cerrahisi
Do€ufltan (Konjentinal) Kalp
Hastalıkları Cerrahisi
Büyük Aort Damarı Cerrahisi
Bacak Atardamarları ve Varis
Karotis (fiahdamarı) Ameliyatları
Nöroloji
EEG
A€r› Tedavisi
Göz Ünitesi
FFA (Göz Anjiyosu)
Görme Alan› Belirleme Ünitesi
Argon Laser
Yag Laser
Kontakt Lens
Üroloji
Böbrek Tafl› K›rma Ünitesi
(ESWL)
Pnömatik Tafl K›rma
Sistoskopi
Üreteroskopi
Renoskopi
Sünnet
Dermatoloji (Cildiye)
Laser Uygulama Ünitesi
Kal›c› Epilasyon
Cilt Gençlefltirme
Varis Tedavisi
Elektrokoterizasyon
Krioterapi
Radyoloji
Emar-MR (Manyetik Rezonans)
Multislice Tomografi
128 Kesit Tomografi (Dijital
Anjiyo)
Ultrason
Renkli Doppler
Mamografi
Fluoroskopi
Konvansiyonel Röntgen
Laboratuvar
Biyokimya
CHEK-UP
Mikrobiyoloji
Patoloji Laboratuvar›
Histopatoloji
Sitoloji
Frozen ‹nceleme
Hasta Bafl› Giriflimler
MİSYONUMUZ
VİZYONUMUZ
DEĞERLERİMİZ
Nitelikli uzman kadrolar›m›z ile
bireylerin teflhis, tedavi , bak›m ve
koruyucu sa€l›k hizmetlerini kapsayan
uygulamalar›m›z›, etik de€erlere ba€l›,
hasta haklar›na sayg›l›, dil, din, ›rk ve
cinsiyet ayr›m› gözetmeksizin kaliteli ve
ekonomik olarak sunmakt›r.
Ça€dafl bir yönetim sistemi, t›bbi uygulamalar› ve teknolojisi ile örnek gösterilen,
toplumun beklentileri ile hastalar›m›z›n
tüm sa€l›k gereksinimlerini karfl›layan ve
bu özellikleri ile öncelikle tercih edilen,
güvenilir, standart, kurumsal, sayg›n bir
sa€l›k kuruluflu olmakt›r.
De€iflim ve geliflime aç›kl›k
fiefkat ve güleryüzlülük
Çevreye ve insana sayg›
Tak›m çal›flmas›na olan inanç
Güvenilirlik
HASTANEMİZ SGK, BANKALAR VE ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI İLE ANLAŞMALIDIR.
2
Yön. Kur. Başkanı
Op. Dr. Hüseyin URLU
Kanser
Tedavisinde
Cazibe Merkezi;
TÜRKİYE
Yön. Kur. Baflk. Op. Dr. Hüseyin Urlu
Kanser haftası nedeniyle yayınlanacak olan bu yayınımızda amacımız
okurlarımızı, hastalarımızı, yakınlarını
kanser konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek. Meslektaşlarımızla bilgilerimizi paylaşmaktır. Kansere karşı
mücadelede bir başvuru dokümanı olarak, sık rastlanan bazı kanser çeşitleri
hakkında bilgi içeren bu dergimiz hastanemizin sizler için özel bir çalışmasıdır.
Birçok hastalıkta olduğu gibi kanserde de “Erken teşhis hayat kurtarır.” sloganı çok önemli bir rehber
sözcüktür. Erken teşhis ve tedavi gerçekten hayat kurtarır.
Kanser sinsi ilerleyen bir hastalık
olması nedeniyle, tesadüfen ve nadiren erken yakalanabilir. Hastalarında,
doktorlarında bu konuda son derece
dikkatli ve uyanık olmaları gereklidir.
20-30 yıl önce ülkemizde birçok
hastalığın teşhis ve tedavisi için yurt
dışına gidilirdi. Öncelikle teşhisi karmaşık, zor, tedavisi ileri teknoloji ve
bilgi gerektiren ölümcül, korkutucu
hastalıklar için çare batı ülkelerinde
Avrupa ve Amerika’da aranırdı. Oradaki hastanelerin imkanlarından ve
konforlarından söz edilirdi. Kısacası o
ülkelere hasta göçü vardı.
Yıllar geçtikçe ülkemizde sağlık
alanında ciddi ilerlemeler oldu. Özel
hastane sayısı, nitelikli yatak ve hasta
odalarının konforu arttı. Hastaneler
mükemmel tıbbi cihazlarla donatıldı.
Verilen hizmetlerin hızı arttı, kalitesi
arttı. Bütün bu gelişmeler sadece özel
hastanelerde olmadı. Kamu ve üniversite hastanelerinde de gelişmeler
yaşandı. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı
ve bilginin paylaşımı arttı. Doktorlar
yardımcı sağlık personelleri, hemşireler, laborantlar, teknisyenler daha
iyi yetişme şansı yakaladı.
Ülkemiz sağlıkta cazibe merkezi
oldu. Bir çok ülkeden Balkanlardan
OrtaDoğu’dan, Kafkaslar’dan, Kuzey Afrika’dan, Türk Devletleri’nden,
Avrupa ülkelerinden ülkemize hasta
göçü başladı. Ülkemiz insanı da sağlık kurumlarımıza güvenerek teşhis
ve tedavi için çareyi yurtiçinde aramaya başladı. En önemli hastalıklarda
da tedaviyi ülkesinde yaptırmaya ve
Türk Tıbbına kendisini ve yakınlarını
emanet etmeye başladı.
Avrasya Hospital kanser konusunda ilk ciddi yatırımları yapmış bir özel
hastanedir. Radyasyon onkoloji merkezini hastane içinde kurmuş ilk özel
hastanedir. Kanser teşhis ve tedavisi
konusunda Türkiye’nin referans kurumlarından biridir.
Onkoloji Merkezimizde Lineer Akselatör (Linak), Kobalt, Similatör, üç
boyutlu tedavi planlama ünitesi, 128
kesitli onkolojik yazılımı olan, 3 boyutlu tümör takibi yapılabilen özellikli
cihazlarımız mevcuttur. Konformal
radyoterapi IMRT (Intensity Modulated Radiation Therapy) yapılabilmektedir. Medikal Onkoloji ünitesinde de
Kemoterapi tedavileri yapılmakta,
düzenli hasta takibi yapılabilmektedir.
Kanser teşhisi içinde hastanemiz
Görüntüleme Ünitemizde özellikli
Ultrason Cihazları, Renkli Doppler,
MR, Bilgisayarlı Tomografi, Mamografi, Anjio Cihazı, Endoskopi Ünitemizde
Bronkoskopi, Gastroskopi, Duedeonoskopi, ERCP, Sistoskopi, Üreterorenoskopi gibi ileri teşhis cihaz ve ekipmanları bulunmaktadır. Bu alanda
becerikli bilgili hekim ve teknisyen
kadromuz mevcuttur. Tam gün çalışan Patoloji, Biyokimya, Mikrobiyoloji
laboratuarlarımızda etkin teşhis imkanları vardır. Hastanemiz girişimsel
radyolojide, endoskopik tetkiklerde,
ameliyatlarda frozen section yaparak
kanser tanısını erken koyma şansına
sahip bir hastanedir.
Her Çarşamba kanser alanında
uzmanlaşmış 12-15 hekimle tümör
konseyleri yapılmaktadır. Tümör-Kanser konseylerinde Medikal Onkolog,
Radyasyon Onkoloğu, Radyologlar,
klinisyenler, cerrahlar bulunmakta
her hafta birçok hastanın tedavisine
karar verilmektedir. Doktorlar bilgi,
deneyim ve tecrübelerini paylaşmakta, konseyden çıkan sonuçlar hastalarımıza şifa olarak dönmektedir.
Kanserin hem teşhisinde hem tedavisinde erken sonuç almaya, hayat kurtarmaya hedeflenmiş bir hastaneyiz.
‘Hiçbir şey insan ve sağlık kadar
önemli değildir.’ sloganıyla 15. yıldır
kanserle savaşıyor ve binlerce insana
şifa verdik vermeye de devam ediyoruz.
Sağlıkla kalın, hoşça ve mutlu kalın.
Kurumlar Vergisi
Dalında 3 Kez
Bronz Madalya
Nisan - Mayıs - Haziran, 2014
Sahibi :
Op. Dr. Hüseyin Urlu
Genel Yay›n Yönetmeni:
Op. Dr. Tamer Sözen
Yaz› ‹flleri Müdürü:
Ömer Urlu
Yay›n Koordinatörü:
‹brahim Urlu
Bilgi ‹fllem ve ‹letiflim:
Güner Mollao€lu - Gülay Tunçel
YAYIN KURULU
Uz. Dr. Ahmet Altun
Op. Dr. Ali Güven Ak›nc›
Doç. Dr. Ali Rıza Cenal
Uz. Dr. Ali Vardar
Op. Dr. Arman Çitçi
Uz. Dr. Ayflegül Navdar
Uz. Dr. Banu Altoparlak
Op. Dr. Bülent Öztürk
Uz. Dr. Celal Gölgeci
Doç. Dr. Cenk Tataroğlu
Op. Dr. Coşkun Görmüş
Doç. Dr. Çetin A. Evliyaoğlu
Uz. Dr. Deniz Yardımcı
Op. Dr. Ebru Topuz
Uz. Dr. Ersin Sar›
Prof. Dr. Esat Akıncı
Dt. Eylem Uslu
Op. Dr. Ferhat O€uz
Op. Dr. Fuat Kurflun
Op. Dr. Gamze Baykan
Uz. Dr. Handan Yaflar
Op. Dr. Hasan Lice
Op. Dr. Hüseyin Urlu
Uz. Dr. Ifl›l Soysal
Op. Dr. ‹stepan Suna
Op. Dr. Kemal Y›ld›r›m
Doç. Dr. Mahmut İlhan
Prof. Dr. Mehmet Meriç
Op. Dr. Mehmet Koç
Uz. Dr. M. Ali Talay
Uz. Dr. Nilgün Demirba€
Dr. Nur Arslan
Op. Dr. Nurcan Dalan
Op. Dr. Özgür Çetiner
Op. Dr. Özgür Odabafl
Op. Dr. Özgür Ortak
Uz. Dr. Suzan Uzan
Uz. Dr. fienay S›ld›r
Op. Dr. Tamer Sözen
Dr. Türkan Kasabal›
Uz. Dr. Türkan Zeybel Uslu
Uz. Dr. Züleyha Ö. Kadehçi
Baflhemflire: Gülay Aziret
YAYIN DANIfiMA KURULU
Prof. Dr. Ayan Gülgönen - Prof. Dr. Bülent Ergun
Prof. Dr.Lemi ‹brahimo€lu - Prof. Dr. Rafet Yi€itbafl›
Prof. Dr. Türker Özkan - Prof. Dr. Hasan Serdaro€lu
Prof.Dr. Kürflat Bozkurt - Op. Dr. Halil Önsoy
Op. Dr. Halil Toplamao€lu
‹LET‹fi‹M:
Befltelsiz Mahallesi Seyit Nizam Caddesi 101. Sk. No:107
Zeytinburnu - ‹stanbul
Tel:(0212) 665 50 50 (pbx) Fax: (0212) 665 50 60
www.avrasyahospital.com.tr - info@avrasyahospital.com.tr
Grafik, Tasarım ve Baskı:
Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No: 129-130
Topkap›-‹stanbul Tel: (0212) 565 21 12 - 544 16 83
E-mail: martiiletisim@yahoo.com
3
AVRASYA HOSPITAL
KANSER ÖZEL SAYISI
Her Hafta toplanan
Onkoloji Konseyi
kanserli hastalara umut oluyor.
Hastanemiz 15 yıldan
bu yana etkin şekilde
kanserle mücadele ediyor.
Kurulduğundan bu yana
10.000’den fazla hastanın
tedavisini gerçekleştiren
Onkoloji bölümümüz 2012
yılında faaliyete geçen
Kemoterapi ünitesi ile ilaçlı kanser tedavisinde de
önemli bir noktaya geldi.
Her Çarşamba toplanan
Onkoloji Konseyi ile ABD.
ve sağlık sistemi gelişmiş
bir çok ülkede uygulanan
değişik branştaki hekimlerin bilgi birikimlerini bir
araya getirerek hastaya en doğru teşhis
ve tedaviyi uygulamak adına özellik arz
eden hastaları için aynı masa etrafında
toplanarak fikir alışverişi yapmalarını
biz de Türkiye ‘de ilk uygulayan sağlık
kuruluşlarından olmanın mutluluğunu
yaşıyoruz.
Avrasya Hospital olarak sürekli kendimizi geliştirmek ve ilerlemek istiyoruz.
Bu başarılı çalışmalarımızdan dolayı da
eskiden hastalarımız tedavi için yurt
dışına giderken bugün tam tersi olarak
dünyanın bir çok ülkesinden hastanemize gelen hastaları görünce ülkemiz adına seviniyoruz.
Özel sağlık kuruluşları içinde ilk ruhsatlı onkoloji bölümü kuran Avrasya
Hospital bu konuda teşhis ve tedavi
4
ilgili bilgileri meslektaşlarına aktardı.
Kendi konularında uzman doktorların dev ekranda yansıtılan kanser
hastasının durumu ile alakalı görüşlerini ifade ettikleri toplantılarda birinci
amaç hastalara şifa vermek . Hekimler hastaları
için en doğru teşhisi ve
tedavi yöntemini bulmak
için fikir alış verişi yaptıkları toplantıda bilimsel bilgilerini ortaya koyuyorlar.
yöntemleri ile alakalı her gün kendini
geliştirerek alanında aranılan bir sağlık
kuruluşu olmuş durumda...
Onkoloji Konseyi toplantılarında Doç.
Dr. Mahmut İlhan, Başhekim Uzm.Dr.
Türkan Uslu, Başhekim Yardımcısı Göğüs Cerrahisi Op. Dr. Ali Güven Akıncı,
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Uzm. Dr.
Züleyha Ö. Kadehçi, Göğüs hastalıkları
Uzm. Dr. Banu Altoparlak, Patoloji uzmanı Uzm. Dr. Nilgün Demirbağ, Genel Cerrahi Op. Dr. Bülent Öztürk, Op. Dr. Özgür
Odabaş, Op.Dr. Coşkun Görmüş ve Op.
Dr. Hasan Lice, Radyoloji Uzm. Dr. Ahmet
Altun, Uzm. Dr. Hasan Murat Dikmen,
Başhemşire Gülay Aziret‘in katıldığı toplantılarda her hekim kendi konusu ile
Başhekim Dr. Türkan Uslu “Avrasya
Hospital olarak sürekli teknoloji ve konusunda uzman hekim arkadaşlarımız ile
kendimizi yeniliyoruz.’
Hastanemizin B Bloğu hizmete girdikten sonra aramıza çok değerli hekimler katıldı. Hastanemizin yönetimi ciddi
manada çok yüksek bedeller ödeyerek
hastanedeki medikal makina parkurunu
yenilediler. Kanserin tüm evrelerinde
teşhis, tanı ve tedavi aşamalarında tüm
cihazlarımız yenilendi. MR, 128 Kesit Tomografi, Mamografi gibi özellikli cihazlar
yenilendi.
Avrasya Hospital olarak amacımız
hastalarımıza en doğru teşhis ve tedavi ile yardım etmek ve şifa bulmalarını
sağlamak...
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
Kanser Tedavisinde
Yeni Gelişmeler...
K
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum Tıp Fakültesini bitirdi.1995
yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç
Hastalıkları ve 2000 yılında aynı fakülteden Medikal Onkoloji dalında
uzmanlığını aldı. 2006 yılında Doçentlik ünvanı aldı.
Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00
Dahili Tel: 1118 - 1125
6
anser hastalığı önemli bir problemdir, önemi öldürücülüğü ve korkutucu olmasından
kaynaklanır. Yeterli kalitede mortalite verileri dünyanın %30 için vardır, ancak tüm dünyada yaygın görülmektedir. Bu rakamların hepsi
kanser kayıtları sayesinde bilinirler, kayıtlar ABD
de NCI-SEER programı ile alınır, az gelişmiş ülkelerde IARC bölgesel kayıtlarına dayanarak hazırlar. Kayıtları olmayan ülkelerde insidens oranları
komşu ülkenin mortalite veya mortalite oranlarına bakılarak tahmin edilir. Kanser tipi, kanserin
yeri ve histolojisine dayalı ICD kodlamasına göre
kaydedilir.
Dünyada 2008 kayıtlarına göre yeni tanı konulan kanser sayısı 12.7 milyon, ki bunun 5.6
milyonu gelişmiş dünya coğrafyasında geri kalan
7.1 milyon ise az gelişmiş ülkelerden gelir.
74 yaşına kadar herhangi bir kansere yakalanma olasılığı gelişmiş ülkelerde yaklaşık olarak
gelişmemiş ülkelere göre 2 kat fazladır.(Gelişmiş
ülkelerde:%31 erkek ve %22 kadın, gelişmemiş
ülkelerde %9.1 ve %9). Bu gelişmiş ülkelerde
potansiyel öldürücü olmayan sessiz kanserlerin sık yakalanması ve az gelişmiş ülkelerde ise
kanser hastalarının geç evrede yakalanması ve
yaşam süresinin kısalığı ile ilglidir.
Kanser hastaların yaşam süresi hesaplanırken
5 yıllık sağkalım genelikle ölçülür, kanser hastasındaki bu rakam ile kanser olmayanlardaki aynı
yaş grubundaki insanların karşılaştırılması ile sonuç alınır. Misal 2001 yılındaki kadın meme kanserinde 5 yıllık sağkalım %89.8 iken aynı rakam
sağlıklı olanlarda %99.8 idi.
Kanser korkulu bir hastalık olmasına rağmen
son yıllarda tedrici olarak yaşam süresinde uzama görülmüştür, bu uzama tarama testleri sayesinde erken yakalanan kanserin öldürücü olmaması ve böylece ortalama ömrün uzaması ve
ayrıca tedavilerdeki ilerleme ile ilgilidir. Örneğin,
1970 lerde ABD de kansere yakalanan insanların
%50 5 yıl yaşarken şimdilerde bu oran %65 cıvarındadır.
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
2012 yılında onkoloji uzmanı pratiğini
değiştiren gelişme ne anlama gelir?.
Bu yeni çıkan ilaç ve tedavi yönteminin
eskisinden üstün olduğunu, böylece eskiden sıralamada standart tedavi diye
kullanılan bu tedavinin yerini bu yeni
tedaviye bıraktığı veya yakın zamanda
bırakacağı anlamına gelir. Bu yeni çıkan
ilaç veya tedavi yöntemi eskisi ile faz
III kontrollü araştırma denilen hastalar
üzerinde yapılan en önemli çalışmalar
ile test edilir ve sonuç pozitif ise dünyadaki önemli sağlık ve ilaç daireleri
bunları onaylar(ABD de FDA ve Avrupada EMEA en önemli 2 tanedir) ve sonra ülkemizde sağlık bakanlığı ruhsatlar,
böylece bizde hastalara günlük tedavimizde uygularız. Ülkemizde ve dünyada hastaların bazı hekim veya hekim
olmayan kişilerin kullandığı bitkisel/
alternatif tedaviler genellikle standart
laboratuar testlerini kullanarak denenmemiş veya az denenmiş, insan çalışması ya yok yada çok çok nadiren faz
I-II negatif(Zakkum-NO extresi) sonuçlanmıştır. Bu nedenle bitkisel standart
olmayan tedavileri biz yeterince denenmediği için ilaç olarak tıbbı tedavi ile
beraber önermiyoruz, yan etki artışı ve
etki azalmasına yol açabilmektedir.
Yukardaki yeni gelişmelerin 11/18
(%61) hedefe yönelik ilaçlardır, yani kemoterapi değildir, bunlar ya kemoterapi
yerine tek başına, ya ondan sonra yada
onunla beraber kullanıma girmektedir.
Yan etkileri genellikle daha az veya kolay
Bu yazıda ASCO(American Society of Clinical Oncology)’ nun tespit ettiği-tanımladığı 2012 yılında onkolog pratiğini değiştiren yeni gelişmeler not edildi.
Önemli gelişmelerin yeri ve sayısı aşağıdaki gibidir.
Araştırma yeri ve sayısı
Meme kanseri:3
Prostat kanseri: 1
Özefagus:1
Kolon kanseri:2
Over kanseri: 1
Akciğer kanseri:1
Multiple Myeloma:2
Sarkoma:1
Meduller Troid Kanseri:1
Basal Cell Carcinoma:1
Destek tedavisi:2
Yaşlı Hastalar:2
İlaç
Pertzumab, TDM-1, Evorilimus
Enzalutamide
KRT +C vs C
Regorafenib+Sigmoidoskopi
Bevacizumab
Carboplatin-Pemetrexed
Lenalidomide idame
Pazopanib
Kabozantinib
Vismodegib
Olanzapine, Deluxetine
yönetilebilir durumdadır. Kanser kütlesi içindeki genetik değişiklik hedeflenerek ilaç endüstrisi tarafından üretilir. Bazı ilaçlar
bir hastalığın kaderini değiştirmiş yada bir hastalıkda küçük
bir alt grupda başarıyal kullanılmaktadır. Gelecekte kanser ile
mücadelede eskiye göre doktor ve hastalar daha şanslıdırlar.
7
Prof. Dr. Gökhan TÖRE
Anısına...
Onkoloji Departmanı
Nasıl Olmalı?
İ
nsanoğlunun korkulu rüyası kanser, yeni yüzyılda da insanlarımızın
yaşamlarını tehdit eden hastalıkların en başında gelmektedir.
Kanserle mücadele büyük yatırımlar, modern donanımlar ve bu
konuda yetiştirilmiş deneyimli tıbbi ekip gerektirmektedir. Ülkemizde
bu amansız hastalıkla mücadele günümüze kadar ağırlıklı olarak kamu
sağlık kuruluşlarına bırakılmıştı. Artık son yıllarda devletimizin üstündeki
bu ağır yük artık özel sağlık kuruluşları tarafından da karşılanmaya
başlanmıştır. Avrasya Hospital Kanser Merkezi bu alanda özel sektör
tarafından yapılan ilk ciddi yatırımlardandır. Günümüzde Avrasya Hospital
“Eksiksiz Onkoloji Departmanı” olan sayılı birkaç özel hastaneden biridir.
Hastanemizde ayaktan ve yatarak tedavi imkanları mevcuttur. Hastaların
tedavisi dışında tanı, takip ve sağlıklı kişilerde de tarama çalışmaları
yapılmaktadır.
“Eksiksiz Onkoloji Departmanı“ alanında en ileri teknolojiler kullanılarak
ülkemize kazandırılan Avrasya Hospital Onkoloji Merkezinde erken
teşhis ve tedavi üniteleri nasıl çalışıyor, bu konuda neler yapılıyor? Doğru
teşhis ve yeterli tedavi için nelere gereksinimimiz var ve biz bunların ne
kadarına sahibiz? Aşağıda bu soruların cevabını bulacaksınız.
Onkoloji alanında uğraş vermesi gereken sağlık merkezlerinde
öncelikle hastaların tanısını kolaylaştıracak tüm klinik ve gelişmiş
laboratuar yöntemlerinin yapılandırılmış olması gerekmektedir.
Deneyimli tıbbi ekibin yanı sıra son sistem görüntüleme departmanları
olmalıdır. Hastanemizde bu işlemler için multislice bilgisayarlı tomografi
(BT 128 slice), magnetik rezonans (MR 1,5 Tesla), tam donanımlı 4-D
ultrason, genel radyoloji ve mamografi üniteleri vardır. Tüm analizleri
Prof. Dr. Gökhan Töre Anısına!
Hastanemiz Onkoloji Merkezi kurucusu rahmetli
Prof. Dr. Gökhan Töre’nin anısına geçen yıl kanser üzerine
yayınlanan makalesini tekrardan yayınlamayı üzerimize
bir borç biliyoruz.
Prof. Dr. Gökhan Töre’nin ülkemizde kanserle savaş konusunda yaptığı üst düzey çalışmalardan dolayı kendisini
sevgi ve saygıyla anyoruz...
Prof. Dr. Gökhan TÖRE
1943 - 2014
1943 ‹zmit do€umlu. 1967 ‹stanbul T›p Fakültesi mezunu. 1967-72 Ayn› Fakültede Kad›n
Do€um Klini€inde Uzmanl›k e€itimi. 1973-77
‹st.T›p Fakültesi Raryoterapi Klini€inde Uzm.
e€itimi. 1977-80 ayn› Fakültede Radyoterapi
Klini€inde Bafl Asistanl›k. 1980-81 ‹nstitut
Gustave-Roussy (Paris) tez çal›flmalar› 1982
Radyoterapi Doçenti 1988 y›l›nda Radyoterapi Profesörü oldu.
Avrasya Hospital Kurucusu ve Onkoloji Merkezi Koordinatörlü€ünü 2014 yılı vefatına kadar yürütmüştür.
8
Prof. Dr. Gökhan TÖRE
Anısına...
yapabilecek, bu arada tümörlere
özgü marker ve tetkikleri inceleyecek
laboratuarlarımız, her türlü olanağa
sahip
patoloji
laboratuarımız
ve
onkoloji deneyimi olan uzmanlarımız,
ayrıca
endoskopik
araştırmaları
yapacak olanak ve uzmanlarımız
(Endoskopi, Gastroskopi, Kolonoskopi,
Bronkoskopi
vs.)
bulunmaktadır.
Hastalarımızın sahip olduğu tüm
bu
olanaklar
yardımıyla
tanısını
koyduğumuz
malign
hastalığın
tedavisinde günümüzdeki üç büyük tedavi
yönteminden yararlanmaktayız;
a-) CERRAHİ: Tümörün ve etrafındaki
riskli dokuların çıkarılması genellikle büyük
bir cerrahi girişim gerektirmektedir. Bunun
için hastanemizde modern cihazlarla
donatılmış ameliyathaneler, anestezi
aygıtları ve deneyimli ekipler, yoğun
bakım üniteleri kurulmuş ve büyük bir
başarı ile hastalarımıza şifa dağıtmaktadır.
b-) RADYOTERAPİ:
Işın tedavisi
için ise tamamen en son sistem aygıtlarla
organize edilmiş eksiksiz bir Radyasyon
Onkolojisi
departmanımız
vardır.
Radyoterapide amaç, tespit edilen tümör
volümüne etkin doz verilirken çevre
sağlıklı dokuyu maksimum korumaktır. Biz
de tedavimizi planlarken bu amaca uygun
davranmakta, hastamıza ve hastalığına
ait bulgulara göre küratif veya palyatif
ölçekte uygulamalar yapmaktayız. Bu çok
duyarlılık isteyen konuda, sahip olduğumuz
uzman kadromuz ve elimizde bulunan
modern araç gerecin yardımlarından
faydalanmaktayız. Radyasyon Onkolojisi
Departmanımızda hastalarımız uzman
hekimlerimiz tarafından muayene edilir ve
uygulanacak tedavi saptanır. Bu aşamadan
sonra hastaların tedavi edilecek anatomik
bölgeleri similatör denilen, basit anlamda
özel olarak tasarlanmış bir röntgen
ünitesinde (aslında çok hassas şartlarda)
belirlenir. Daha sonra bu bulgulara
dayanarak ışın verilme seanslarına geçilir.
Işınlama hastanemizde Kobalt60 ve
son sistem Lineer Akseleratör (LİNAK)
aygıtları
ile
gerçekleştirilmektedir.
Işınlama planlamalarında da özel olarak
geliştirilmiş modern tedavi planlama
sistemleri kullanmaktayız. Tümörün lokal
ışınlamaları için ise (BRAKİTERAPİ), özel
ameliyathane koşulları cihazlar ve bu
yöntem için özel olarak hazırlanmış ışın
kaynakları kullanmaktayız. Tekrarlamak
gerekirse; tüm bu işlemlerin ideal şartlarda
değerlendirilmesi ve hastaya sağlıklı bir
şekilde ışın tedavisinin uygulanabilmesi
için gerekli olan deneyimli radyasyon
onkologlarına, deneyimli rdayasyon
fizikçilerine, bilgisayarlı similatör ile tedavi
planlama sistemlerine ve son sistem
ışınlama aygıtlarına sahibiz.
c-) KEMOTERAPİ:
Hastaların ilaçla
tedavisi Medikal Onkoloji kapsamında
ele alınmalı ve bu iş için özel bir ekip
yetiştirilmelidir. Ekibin başında ise,
deneyimli bir Medikal Onkoloji Uzmanı
doktor bulunmalıdır. Avrasya Hospital
Kanser Merkezi bünyesinde, kanser
tedavisindeki gelişmeleri, yeni çıkan ilaç
ve tedavi yöntemlerini sürekli araştıran
ve hastalarımıza en son yenilikleri sunan
bir ekip çalışmaktadır. Medikal Onkoloji
servisimizde ayaktan ve yatarak tedavi
edilecek hastalarımız için özel servis
ve odalara sahibiz. Kemoterapinin
emniyetli bir şekilde yapılmasının yanı
sıra, hastanın tedaviye verdiği cevabın
değerlendirilmesi, genel gidişin ve
laboratuar bulgularının izlenmesi de
yaşamsal önem taşımaktadır. Ayrıca,
hastalığın ileri aşamalarında gerek
duyulacak yoğun, ağrı ile savaşım ve
beslenme sorunlarının giderilmesi gibi
faktörlerinde bu işleri bilenler tarafından
gerçekleştirilmesi çok önemlidir.
Avrasya Hospıtal Kanser Merkezi
deneyimli ekibi ve araç gereç donanımları
ile bu inanç ve sorumluluk hareket ederek
tüm insanlarımızın ihtiyaç duyduğu kaliteli
ve düzeyli bir sağlık hizmeti sunmanın
gururunu yaşamaktadır.
9
Uz. Dr. Züleyha Ö. KADEHÇİ
Radyasyon Onkoloji
Radyasyon Onkolojisi
Denince Aklımıza Ne Gelir?
A
Uz. Dr. Züleyha Ö. KADEHÇİ
Radyasyon Onkoloji
1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya
Üniversitesi T›p Fakültesi mezunu
‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim
Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya
Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor.
Evli ve iki çocuk sahibi.
Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 3078 - 3079
vrasya Hastanesi ruhsatlandırılmış Onkoloji
Merkezi (Radyoterapi) olan ilk özel hastanedir. 14 yıldır ortalama 10.000 hastaya
tedavi olanağı sunulmuştur. Bu birim teknolojiye ayak uyduran, dinamik, kaliteli sağlık hizmeti sunmaktadır. Bütün onkoloji birimi çalışanları
güleryüzlü, sıcak, aile ortamını aratmayan, problemleri çözümcü kadroları bilimin ışığında hizmetlerini yürütmektedir.
Radyoterapi (Işın Tedavisi) Nedir?
Hastanemizde IMRT tekniğini uzun zamandır
kullanmaktayız.
Işın Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Işın tedavisi seanslar halinde uygulanır. Haftaiçi hergün hasta tedaviye gelir. Haftasonu (cumartesi, Pazar) ışın tedavisi uygulanmaz. Uygulanan
seans sayısı hastadan hastaya farklılık gösterir.
Hasta Işın Tedavisi Sırasında Ağrı
Radyoterapi ,tümör hücrelerini iyonize radveya Acı Hisseder Mi?
yasyonla ortadan kaldırır veya etkisiz hale getirir.
Vücuttaki hastalıklı organları bölgesel (lokal) ola- Radyoterapi sırasında kesinlikle ağrı veya acı
rak tedavi eder.
hissedilmez.
Radyoterapide Kullanılan IMRT Tekniği Nedir? Avantajları Nelerdir?
IMRT (Intensity Modulated Radiation Therapy),
tedavi sırasında uygulanan ışının yoğunluğunu
ayarlayan tekniktir. Böylece hastalıklı (tümörlü)
dokulara daha yüksek doz ışın verirken, sağlıklı
doku ve organları koruyarak minimum seviyede ışık
dozu vererek tedavi sağlamış olur.
10
IMRT Tekniği Avrasya Hastanesi’nde
Uygulanıyor Mu?
Hasta Işın Tedavisi Görürken Yakınlarından Uzak Durması Gerekir Mi?
Teşhis ve tedavi amaçlı kullanılan , damar
yolundan verilen RADYOAKTİF MADDE içeren sıvılar kullanıldığında hasta yakınlarından uzakta
durması gerekir.Ancak radyoterapi (ışın tedavisi)
sırasında hastada radyoaktif madde kullanılmadığından HASTALARIN YAKINLARINDAN UZAKTA
DURMASINA GEREK YOKTUR.
Uz. Dr. Nilgün DEMİRBAĞ
Patoloji
Kanser Tanısında
Patolojinin Yeri
P
atoloji tıbbın uzmanlık alanlarından biridir. Kelime anlamı
hastalık bilimidir. Vücuttan alınan sıvı, doku örneği ve organların, özel tekniklerle, mikroskopta incelenmesi sonucunda, hastalığın kesin tanısını koyan tıp bölümdür. Patolojinin
en önemli çalışma alanı kanser ve kanser öncüsü lezyonların
belirlenmesidir. Hastanın klinik bulguları, radyolojik incelemeleri ve laboratuar tetkikleri, her ne kadar kanseri düşündürse de,
patolojik inceleme yapılmadan; yani kanser hücreleri mikroskopta görülmeden, kesin tanı konulamaz ve hastanın tedavisi
başlatılamaz. Kanser öncüsü lezyonların önceden belirlenmesi
ve kanser gelişmeden önce tedavi edilebilmesinin sağlanması
ise, patolojinin en faydalı olduğu alanlardan birini oluşturur. Örneğin, eskiden sık görülen bir kanser olan rahim ağzı kanseri,
bugün, vaginal smear dediğimiz çok basit olarak hazırlanıp incelenen bir yöntem ile kanser öncüsü hücrelerin belirlenmesi
sayesinde, nadir görülen tümörlerden biri haline gelmiştir.
Günümüzde sık görülen kanserlerden biri meme kanseridir.
Memede belirlenmiş bir kitlenin varlığında, hastanemizde ilk
uygulanan patolojik inceleme, ince iğne aspirasyon biyopsisi
dediğimiz yöntemdir. Memedeki kitleye, ultrason eşliğinde
ince bir iğne ile girilip sıvı çekilir. Bu uygulaması çok kolay ve
kısa süreli bir işlemdir. Alınan sıvı özel teknikler ile hazırlanarak mikroskopta incelenir ve kanserin tanısı konulur. Bundan
sonra genel cerrahi uzmanları tarafından hastanın operasyonu
planlanır. Operasyon sırasında, cerrahi olarak çıkarılan bölgenin
sınırlarının temiz olup olmadığı ve
tümörün koltuk altı lenf nodlarına
yayılıp yayılmadığı, patoloji uzmanı tarafından incelenir. Bu yönteme intraoperatif değerlendirme
(frozen) denir. Ameliyat sırasında,
yaklaşık 15 dakika kadar süren bu
patolojik inceleme ile ameliyatın
Uz. Dr. Nilgün DEMİRBAĞ
şekli belirlenir. Ameliyat sonrasınPatoloji
da çıkarılan doku örnekleri patoloji 1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986
laboratuarına gönderilir. Burada y›l›nda Ege Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun oldu. Uzmanl›k
yapılan incelemeler ile tümörün e€itimini Haseki E€itim ve Araflt›rma
tamamlad›. Avrasya
boyutu, derecesi, yayılım düzeyi Hastanesi’nde
Hospital’da Patoloji Uzman› olarak
görev
yapmaktad›r.
Evli ve iki çocuk
gibi özellikleri yanı sıra, özel boya- annesi.
ma yöntemleri ile, tümör hücreleGörev Saatleri : 08:00 - 18:00
rinin bazı genetik özellikleri araş- Dahili Tel: 2047
tırılarak rapor edilir. Hasta daha
sonra, patoloji raporu ile birlikte,
onkoloji bölümüne yönlendirilir. Onkoloji uzmanı, patoloji raporu ve hastanın klinik durumunu inceleyerek ek tedavi gerekip
gerekmediğini; gerekiyorsa hangi ilaçların hangi dozda kullanılacağını belirler ve uygular.
Sonuç olarak, patoloji kanserin tanısının konmasında, özelliklerinin belirlenmesinde ve tedavisinin planlanmasında çok
önemli bir rol oynar.
11
Uz. Dr. Ahmet ALTUN
Radyoloji
Onkolojik Radyoloji
K
Uz. Dr. Ahmet ALTUN
Radyoloji
1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova
Üniversitesi Mezunu. ‹htisas›n› Bülent Ecevit Üniversitesi Radyoloji Ana
Bilim Dal›nda, Radyasyon Onkoloji
Rotasyonunu ‹.Ü. Cerrahpafla T›p
Fakültesi’nde tamamlad›. Halen Avrasya Hospital’da Radyoloji Uzman›
olarak görev yapmaktad›r.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2049
anser dünya üzerinde ölüm sebebleri arasında öncelikli sırada yer almaktadır. Kanserin
tanısı ve tedavisi radyolojinin gelişimi ile birlikte önemli mesafe almıştır. Günümüzde kanser
konusunda sahip olduğumuz bir çok bilgi, radyolojide gelişmeler sayesinde elde edilmiştir. Bu
bilgiler, kanserin yeri, kanserin büyüklüğü, kanserin yayılımı vb. şeklinde sıralanabilir.
ye yorumlarken kulanılan dil önemlidir. Ayrıca
bunların yanında kanser radyolojisindeki yeni
teknikleri ve bilgilerin takibi ve uygulanmasıda
önemli bir boyutttur.
Onkolojik görüntüleme hem hastalar için,
hemde radyologlar için önemlidir. Hastalar için,
erken tanı sağladığı için önemlidir. Radyolog için
ise, risk gruplarını saptamak ve uygun tekniği seçmektir.
Bununla birlikte radyoloji günümüzde kanser tedavisinde tedavi yaklaşımları da geliştirmiştir. Bunlar, ışın yöntemi, ses dalgaları ve bir takım madeler
kulanarak tümörün küçültmesi yada tümüyle ortadan kaldırmasına kadar varan yöntemlerdir.
Günümüzde hem radyolojideki teknik gelişmeler, hemde kanser tedavisindeki yeni gelişmeler
ile birlikte görüntüleme önemli bir rol oynamıştır.
Çünkü uygulanan yeni tedavi yöntemlerinin et Kanser alanında asıl gelişme , vucudumuz- kinliği ve seyrininin değerlendirilmesinde radyodaki kapalı yapıların, yeni radyolojik teknikler sa- lojik görüntüleme önemli rol oynamıştır.
yesinde görüntüleme olanağna sahip olmamızdır.
Daha önceleri olguları sadece rontgen ile değer- Bunun dışında radyolojinin kanser alanına katlendirken, bu olanağına sahip değildik.Günümüz- kısı, girişimsel radyoloji sayesinde, ulaşılması zor
de ULTRASON, TOMOGRAFİ ve MR teknikleri ile organlarda ve dokularda görüntü altında biyopsi
her organı deaylı olarak değerlendirilebiliyoruz. almamızı kolaylaştırmıştır. Buda, patolojik tanıya
Bu olanaklar kanserin tanısı , takibi ve tedavisine daha kolay ulaşmamızı ve tedaviyi daha doğru
planlamamıza olanak sağlar.
katkı sağlamaktadır.
Özelikle radyolog açısında kanser konusunda
bilgi birikimi, deneyim, kanserli olguya radyolo- Kısaca, radyolojik gelişmeler kanserin tanısı
jik yaklaşım, uygun tekniğin seçimi ve görüntü- tedavisi ve takibinde önemli katkılar sağlamıştır.
12
Op. Dr. Hüseyin URLU - Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Genel Cerrahi
Meme Kanseri
D
ergimizin bu sayısında ; son yıllarda birçok
ünlü isminde bu hastalığa yakalanması
ile adını sıkça duyar olduğumuz,bazı hastalarımın ifadesi ile ‘’grip gibi oldu doktor bey’’
cümlesinden de anlaşılacağı gibi sıklığı artan
MEME KANSERİ’ne yönelik bir yazı planladık.
Kadınlar arasında yaygın olan 3 (üç) kanser:
MEME
AKCİĞER
KOLOREKTAL (kalın barsak) kanserleridir.
Meme kanseri tek başına kadınlarda %32
oranda kanserden sorumludur.
Kanser 40-79 yaşlarındaki kadınlarda en yaygın ölüm nedeni olarak görülmektedir.meme
kanserleri tek başlarına 40-49 yaşlarında en
yaygın ölüm nedenidir.
Meme kanseri 20 yaş altında çok nadirdir
ve 30 yaşın altında kadınlarda meme kanser
toplam hastaların %2’sinden azını oluşturur.
Hastalığın sıklığı:
• 40 yaşta 93’de 1’e
• 50 yaşta 50’de 1’e
• 60 yaşta 24’de 1’e
• 70 yaşta 14’de 1’e
• 80 yaşta 10’da 1’e yükselir.
Meme kontrol ve meme muayenesine gelen birçok hastada USG’de FİBROKİSTİK DEĞİŞİKLİKLER saptanır. Hastaların sıklıkla sorduğu soru:
Meme kanseri ile ilişkisi var mı? Bu soruya
açıklık getirelim.
Fibrokistik değişiklikler proliferatif ve nonproliferatif durumları içeren histolojik değişiklikler grubundan oluşmaktadır. Meme kanseri
görülme riski fazla olan kadınlar spesimenleri
proliferatif değişiklikler gösterenlerden oluşur.
Non proliferatif değişiklikler önemli ölçüde
meme kanseri riskini arttırmaktadır.
Meme Kanseri için Risk Faktörleri
• Birinci derece akrabasında (anneler, kız kardeşler ve kızlar) meme kanseri olanlarda 2-3
kat artmış riski vardır. Uzak akrabalarda meme
kanseri olanlarda risk düşer. Çok sayıda etkilenmiş üyesi olan ailelerde özellikler her iki memede birden kanser ve menepoz öncesi erken
yaşta başlangıçlı kanserlerde birinci derece akrabalarda mutlak risk %50 ‘ye varmaktadır.
• Kadınların hayatları süresince östrojene maruz
kaldıkları süre onların meme kanseri olma riskini arttırır ki bunlar :
• 12 yaşından önce ilk adet olması
• İlk doğumu 30 yaşından sonra yapmak
• Doğurmamış olmak
• Menepozun 55 yaşın sonrasına kalmasıdır.
• Hastalarımızca sık sorulan bir konu da :
Doğum kontrol hapları yada menepoz sonrası
hormon replasman tedavisinin meme kanseri riskini arttırıp arttırmadığıdır.
Yapılan bilimsel çalışmalarda 35-60 yaş arası
oral kontraseptif (doğum kontrol hapı) kullananlarda meme kanseri görülme riski artmadığı saptanmıştır.
Op. Dr. Hüseyin URLU
Genel Cerrahi - Yön. Kur. Bşk.
1950 Dörtyol/Hatay’da do€du. 1973 ‹st.
T›p Fak.’nden mezun oldu. 1980 y›l›nda
Vak›f Gureba Hast. Genel Cer. Uzm.
E€itimi ald›. B.Evler Erdem Yügen
Klini€i’nde çal›flt›. 1992-1998 y›llar›
aras›nda Özel Çaml›k Hastanesi’nin
Baflhekimli€ini yapt›. 1998’den itibaren
Avrasya Hospital’da Yön. Kur. Baflk. ve
Genel Cerrahi Uzmanl›€› görevini yürütmektedir.
Dahili Tel: 1020 - 1028
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Genel Cerrahi
1974 Razgart’da do€du. 1997 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. Aral›k
2002’de Haseki Araflt›rma ve E€itim
Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›n›
tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel
Cerrahi Uzman› olarak çal›flmakta.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4013
13
Op. Dr. Hüseyin URLU
Genel Cerrahi - Yön. Kur. Bşk.
Menepoz sonrası semptomları düzeltmek amacıyla 5 yıldan az süre ile östrojen ve progesteron şeklinde hormon
replasman tedavisi önerilmektedir.
Geçtiğimiz ay içerisinde iki meme kanserli hastamda da aynı üzücü durumu
saptadım. Her ikisi de annelerinin de
meme kanseri olduğunu ifade ettiler.
Oysa yakın takip ve öncelikli davranarak
Meme Kanserini çok daha erken yakalayabilirlerdi.
Önerilenler :
Meme – Over kanseri sendromlu aileye
üye bir kişi
• 18 yaşından itibaren aylık kendi
kendini muayene yapmalı
• 25 yaşından itibaren yarı yılda bir
klinik muayeneden geçmeli
• 25 yaşında veya hastalığın görüldüğü aile bireyinin hastalığının başladığı yaştan 10 yıl önce mamografiye
başlamalıdır.
Meme Kistleri ve Tümör İlişkisi
Her 14 bayandan birinde memede
kist gelişmektedir ve bu kistlerin %50’si
birden çok sayıdadır veya tekrarlayandır.
Birçok bayanda ilk kist formasyonu 35
yaşından sonra ortaya çıkmaktadır ve
nadiren 25 yaşından önce ortaya çıkar.
Yapılan bir araştırmada 3000 kist aspire edilmiş(iğne ile içindeki sıvı boşaltılıp patolojik incelenmiş) sadece 3’ünün
(%0.1) kanser olduğu raporlanmıştır.
Kistik hastalığı olan bayanlar için kanser
gelişme riski ile ilişkili olarak küçük veya
mikroskobik kisti olan bayanlarda artmış
kanser riskini gösteren hiçbir çalışma
mevcut değildir.
Memede Fibroadenom – Kanser ilişkisi
Fibroadenom kanserden sonra memede görülen ikinci en sık sert kitledir.
30 yaşından küçük olan bayanlarda görülen en sık tümördür. Bening (iyi huylu) bir tümördür.her ne kadar fibroadenomlar malign (kötü huylu) potansiyeli
olmayan tümörler olarak düşünülselerde
epitelyumyal elemanlar memenin herhangi bir yerinde olduğu gibi buradada
neoplazi riski taşıyorlar.
Daha önce fibroadenom tedavisi görmüş
bayanlarda ılımlı derecede meme kanseri riski bulunduğu bildirilmiş ve büyüklük olarak bu risk normal popülasyondan
iki kat daha fazladır.
KADINLARIN KENDİ KENDİNİ
MUAYENESİ VE ERKEN TEŞHİS
Kadınların kendilerini her ay düzenli
olarak muayene etmesi çok çok önemli
bir husustur. Genellikle meme kanserlerinin %75’i kitle nedeni ile saptanır ve
bunların % 75’i hastanın kendini düzenli
muayenesinde yada rastlantısal olarak
saptanmasıyla bulunur. Bir ayna karşısında kendisini muayene edip, her iki
meme arasında fark, anormallik daha
önce olmayıp yeni oluşan bir sertlik var
mı? koltukaltlarında sertlik, hassasiyet
var mı? kolların başın üzerine kaldırılarak
meme derisinde çekilme, çekme var mı
kontrol edilmelidir.
En ufak şüphede mutlaka, hiçbir şey olmasa da arada klinik muayeneye gidilmeli, Meme kanserleri genellikle ağrısız
ve sert bir kitle olarak da gelir.
Meme kanseri özellikle erken yakalanan
Meme Kanseri ÖLÜMCÜL DEĞİLDİR.
Tüm dünyada kurulan vakıflar yapılan
bağışlar ile en çok araştırılan tedavisinde sürekli yenilikler bulunan kanser türlerindendir.
MEMEDE KİTLEYE YAKLAŞIM
Meme kanserinden başka meme sıklıkla
görülen iyi huylu dediğimiz kitle ve lezyonlarda sık görülür.
• Basit Kist
• Fibrokistik hastalık (çok sayıda kistler)
• Fibroadenom
• Duktal ektazi
• Yağ nekrozu
• Meme apsesi
• Galaktosel
gibi lezyonlar sık görülenlerdir.
TEŞHİS
Klinik muayene
Gözle muayene (inspection) :
Memelerde asimetrik büyüklük farkı,
deride renk değişikliği, portakal kabuğu
görünümü, kabarıklık, çöküntü, açık yara,
meme başında çekilme, akıntı gibi görüntüler önemlidir.
Elle Muayene (palpasyon) :
Meme dokusu saat 12 istikametinden
başlanarak saat yönünde, elin 3-4 parmağıyla meme dokusu göğüs kafesi
14
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Genel Cerrahi
üzerinde sıkıştırılarak yapılır. Her iki memenin tüm alanları, meme başı ve koltuk altları iyice muayene edilir. Şüpheli
lezyon bulunmuş ve yeni fark ediliyorsa
muayene daha titizlikle yapılır.
Sert düzensiz kitleler kanseri düşündürür.
Benign kitleler daha hareketli, çevreye
fiske değil, ağrılı değil (inflamatuar kanser hariç)
Ancak tanı; radyolojik, ultrasonik görüntüler sonrası yapılan biopsiler ve patolojik incelemelerle konur.
RADYOLOJİK İNCELEME
Mamografi:
Önemli bir tanı aracıdır. Düzensiz
kenarlı spiküler uzantıları olan, opasite
artışı olan veya küme oluşturmuş, küme
şeklindeki mikrokalsifikasyon içeren lezyonlar kanser düşündürür.
Ultrasonografi:
Kolay uygulanması hastanın daha kolay kabullenmesi pek çok merkezde yapılabilmesi yönünden sık başvurulan bir
tetkik şeklidir.
Tespit edilen kitlenin iç yapısı konturları, boyutları, kistik veya solid oluşu
hakkında daha net bilgi verir. 5-10mm’lik
lezyonlar tespit edilebilir. Mikrokalsifikasyonlar gözden kaçabilir.
Doppler ultrasonografi yapılarak lezyon detaylı incelenebilir. USG ile iğne
aspirasyon biopsisi, kist boşaltılması yapılabilir.
Meme MR:
İnsizyonal Biopsi
ruyucu ameliyatlar tercih edilir. Koltukaltı
Özellikle dinamik meme MR incelemeleri, kritik lezyonların daha iyi tanımlanmasını sağlıyabilmekte, lezyonun
benign veya malign olma olasılığı hakkında yazılım ve grafiklerle daha ileri fikir
verebilmektedir.
Büyük tümör veya inoperabl tümörlerden bistürü ile kısmı patolojik tetkik için
bir parça alınmasıdır. Kesin patolojik teşhis sağlanır.
Eksizyonel Biopsi:
diseksiyonu yapılabilir.
Evre 2-3 ve evre 3A.B olan koltuk altı
lenf bezlerine sıçramış meme Ca’larda
mastektomi ve aksiler küraj yapılması
uygundur.
HİSTOPATOLOJİK İNCELEME
Meme kanserinin kesin teşhis yöntemidir.
İ.İ.A.S.
(İnce İğne Aspirasyon Siotolojisi)
Palpe denilen kitle veya USG eşliğinde
tespit edilen kitleden iğne ve injektörle
hücreler aspire edilir Patolog tarafından
sitolojik inceleme yapılır.
Tru-cut Biopsi
Daha fazla doku parçası alınarak patolojik tetkik yapılır. Doğru tanı oranı İ.İ.A.S.’e
göre fazladır.
Kitlenin damarının çıkarılması ve patolojik kesin teşhis için yapılır.
Frozen Section:
Ameliyat esnasında, kitlenin tamamının
alınıp bir parça alınarak yapılan kesin patolojik tanı için yapılan bir işlemdir.
TEDAVİ
Cerrahi Tedavi:
Özellikle Evre 1-2 döneminde yani
tümör henüz doku dışına taşmamışsa
kesin tedavi cerrahidir. Erken teşhis ve
tedavi hayat kurtarır. Burada meme ko-
Uzak metastaz yapmış başka organlara sıçramış vakalarda palyatif dediğimiz geçici rahatlık sağlayacak ameliyatlar yapılır.
Radyoterapi (Işın Tedavisi):
Genellikle ameliyat sonrası uygulanır.
Bölgesel lüks veya yayılıma karşı koruyucu olarak kullanılır. İlerlemiş vakalarda
tümörü küçültmek veya metastatik lezyonu durdurmak amacıyla yapılmaktadır.
Kemoterapi (İlaçla Tedavi):
Kanser tedavisinde kullanılan, kanserin ilerlemesini durduran bunun için
kullanılan ilaçlarla yapılan tedavidir.
15
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
Kolorektal Kanserler
(Kalın Bağırsak ve Çıkış Bağırsağı Kanserleri)
K
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
1967 yılında İstanbul’da doğdu.
1993’de Çapa Tıp Fak. mezun oldu.
1994-1998 yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinde asistanlık yaptı. 1998-2012 yılları arasında
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde Genel Cerrahi, Kanser Cerrahisi, Laparoskopi
Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında
teşhis ve terapatik çözümler konusunda hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
16
olon ve rektum sindirim sisteminin kalın
barsak olarak adlandırılan kısmını oluşturur.Kalın barsakların yaklaşık 150-180 cm
lik üst kısmına kolon 15-17 cm lik alt kısmına
ise rektum adı verilir.Yiyecekler mide ve ince
barsaklarda sindirildikten sonra kalın barsaklara
gelirler.Burada barsak içeriğinin içinde sindirim
sisteminin daha üst kısımlarında emilmemiş
olan su da vücutça emilerek geriye gaita olarak
adlandırılan katı kısım kalır.Gaita kolon ve rektum boyunca ilerleyerek daha sonra anüs yoluyla vücuttan atılır.Kalın Bağırsak Kanseri diğer adı
ile Kolorektal kanser (kolon ve rektum kanseri)
bu bölgelerin kanseridir ve ülkemizde önemli bir
sağlık sorunudur.
Kanser türleri arasında en yaygın olanlardan
biri olan kolon kanserine dünyada her yıl 1 milyon Türkiye ‘ de ise 6 bin kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Kolon kanseri ülkemizde erkeklerde
akciğer, prostat ve mesane kanserinden sonra
4. sırada, kadınlarda ise meme kanserinden
sonra 2. sırada görülmektedirBelirti vermeyen
ve yavaş ilerleyen hastalık özellikle 50 yaş ve
üzerindekileri tehdit eder. Erken teşhis edilen
kolon kanserinde başarı oranı yüzde 95 ‘tir.Kalın
bağırsak kanseri olarak bilinen kolon kanseri 50
yaşından sonra görülen kanserler içinde sıklık
derecesi açısından önemli bir yer tutuyor. Düzenli sağlık taramalarının yapıldığı toplumlarda
ise kolon kanserlerinde ciddi bir oranda bir azalma söz konusudur. Bu da erken tanının önemini
bir kez daha göstermektedir.
Önemli olanın erken teşhistir. ABD ‘ de her yıl
yaklaşık olarak 30 bin kişinin hayatı kurtarılabiliyor. Erken tanı konulduğunda başarı oranı yüzde
95 ‘ lere ulaşır. Ancak ülkemizdeki hastaların sadece 5’ te 1 ‘inde erken evrede tanı konulabiliyor.
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
Hasta Öyküleri
İ. Ö. 38 yaşında Erkek REKTUM (KOLON CA)
KANSERİ : Son bir yıldır kabızlık, şişkinlik şikayeti
çekiyordum. Son 2 aydır kabızlık şikayetiyle birlikte kanamam olunca Avrasya Hospital’in genel
cerrahi bölümünde muayene oldum. Burada yapılan muayene sonucunda kolonoskopi önerildi.
Yapılan tahlil ve tetkik ( kolonoskopi ) sonucunda
bağırsağımda kitle ( tümör) tespit edildi. Ameliyat önerildi. Ameliyat sonrasında patolojiye gönderilen kitle incelenerek kanser (malign) teşhisi
konuldu. Cerrahi tedavim tamamlandıktan sonra, tedavimim akabinde Medikal onkoloji birimine sevk edilerek kemoterapi tedavisi gördüm.
Erken teşhisin faydalarını bu hastalığımda bizzat
kendim şahit oldum. Sağlığım 2 yıldır çok iyi her
şey yolunda. Şikayetlerim eskide kaldı. Sağlıklı
bir yaşam sürüyorum. 3 ayda bir kontrol amaçlı
Avrasya Hospital’e geliyorum.
Belirti ve Bulgular Nedir?
Belirti ve bulgular kanserin kalın bağırsak içinde yerleştiği yere göre değişiklik
gösterir.
Kalın bağırsağın sağ tarafında (ince bağırsakla birleştiği bölgeye yakın bölgelerinde) en sık görülen belirtisi dışkı ile birlikte gizli (fark edilmeyen) kan kaybıdır.
Hastalar gözle fark edilemeyen bu kanamaya bağlı kansızlık ve halsizlik şikayeti ile doktora gelirler. Aşırı yorgunluk,
eskisi gibi iş yapamama ve nefes darlığı
şikayetleri de ek olarak görülebilir. Diğer
önemli bir bulgu da bağırsak alışkanlıklarında değişikliktir. Zaman zaman kabızlık ve / veya ishal atakları olabilir. Bu
dönemde karın ağrısı, şişkinlik, aşırı gaz
bu bulgulara ek olarak ortaya çıkabilir.
Kalın bağırsağın sol tarafında (makata
yakın kısımlarında) yerleşen kanserlerde
sıklıkla kanla ile karışık dışkılama şikayeti
gözlenir. Hastalar dışkılama alışkanlıklarında değişiklikten, sıklıkla kabızlıktan
şikayet ederler. Dışkılama sonrası rahatlayamama, karın ağrısı (özellikle sol alt
taraflarda görülür) ile aşırı gaz ve şişkinlik diğer belirtilerdir.
Bu belirti ve bulgular aynı zamanda
başka hastalıklarda da gözlenebilir. Bu
nedenle kesin tanı için detaylı bir inceleme yapılması gereklidir. Karın ağrısı
ve kilo kaybı genellikle yaygın hastalığı
gösteren geç semptomlardır. Pek çok
polip ve kanser, belirti ve bulgu vermez.
Bu nedenle hastalar, genelde doktora,
hastalığın ileri evresinde başvurur. Karın
ağrısı ve kilo kaybı genellikle ilerlemiş
hastalığa işaret eden geç belirtilerdir.
Kalın bağırsak kanserinde görülen özetle belirti ve bulgular:
Makattan kan gelmesi
Dışkıya kan bulaşması
Dışkılama alışkanlıklarında değişim
Dışkının incelmesi
İshal ve kabızlık atakları
Anemi(kansızlık), halsizlik, devamlı yorgunluk
Şişkinlik, aşırı gaz
İzah edilemeyen kilo kaybı
Tanı Yöntemleri
Yapılan araştırmalar, bugün kolon
kanserinin taranabilir ve önlenebilir bir
kanser olduğunu ortaya koyuyor. Erken tanı hastalığa bağlı ölüm oranlarını
önemli ölçüde azaltıyor. Kolon kanserinde kullanılan tanı metotları :
Dışkıda Kan Testi: Dışkı laboratuvardan alınan özel bir kağıda konarak ve
laboratuvarda inceleniyor. Bu testle dış-
kıda görülmeyecek kadar az miktardaki
kanamanın özel bazı testlerle saptanması amaçlanıyor.
Sigmoidoskopi: Bu incelemede video görüntüleme cihazına bağlanmış
olan bir sistem ile kalın bağırsağın alt
kısmını incelenir
Kolonoskopi: Kalın bağırsağın tümünün incelenmesini içeren bir yöntemdir. Kolonoskopinin de mammografi
gibi tarama amaçlı olarak yaptırılması
önerilmektedir .50 yaşın üstündeki kişilerin risk durumuna göre kolonoskopi
yaptırması görüşünde birleşiyorlar. Polip
saptandığında işlem sırasında çıkarılır ve
incelenmek üzere patolojiye gönderilir.
Bir kez polip alınan kişinin daha sonra
yıllık olarak kolonoskopi ile izlenmesi
gerekiyor.
Sanal Kolonoskopi: Tomografi cihazından elde edilen bilgilerin, özel bilgisayarlarla endoskopik görüntülere dönüştürülmesi şeklinde tanımlanan sanal
kolonoskopide barsağın tümü görüntülenebiliyor. Sanal kolonoskopi bir cm den
daha büyük poliplerin tanısını kolonoskopi ile benzer doğrulukla yapabiliyor.
Ancak kalın barsak iç yüzeyinin hastalıklarının tanısı , poliplerin çıkarılması ve
parça alınması için standart kolonoskopi
yine de gerekebiliyor .
17
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
yaşında yaptırmaları gerekiyor.ve daha
sonra her yıl dışkıda kan testi yaptırması
gerekiyor,
Kolorektal Kanserlerden Korunmak ve Riski Azaltmak İçi
Ne Yapılmalıdır?
Fiziksel Egzersiz Yapmak: Araştır-
malar, düzenli egzersiz yapan bireylerde,
Kalın Bağırsak Kanseri dahil bir çok kanserin gelişme riskinin azaldığını göstermiştir. Haftada 5 gün, 30-60 dk arasında orta şiddette veya günlük 150 kalori
harcanmasına neden olan egzersizler
yapılmalıdır.
Aşırı Kilolardan Kurtulmak: Fazla
kilolar kanser riskini artırmaktadır.
Sigara Kullanmamak: Diğer kanserler gibi sigara kullanımı, kolorektal
kanser riskini de anlamlı oranda arttırmaktadır.
Aşırı Alkolden Sakınmak: Yapılan
çalışmalar alkolün kolon kanser riskini
artırdığını göstermiştir. Erkeklerin günde
iki bardak kadınların ise günde bir bardaktan fazla alkol tüketmemesi gerekir.
Biyopsi: Bağırsaktan bir parça alınarak
mikroskop altında inceleniyor.
Tedavi
Ameliyat, kolon kanserinin başlıca tedavisini oluşturuyor ve en çok kullanılan
metotların başında geliyor. Ameliyatla
tüm kanserli dokunun temizlenmesi hedeflenmektedir. Operasyonda, görünen
tümör dokusunun çıkarıldığı durumlarda bile tümörün barsak katmanlarına
ve lenf bezlerine yayılımına göre bazı
hastaların kemoterapi ve radyoterapiye
ihtiyacı olabileceğini belirtilmiştir. Kemoterapi ve radyoterapi ile gözden kaçabilecek kanser hücrelerinin de yok edilmesi hedeflenmektedir.
Erken Teşhis Önemli
Kolon kanserinin erken teşhisle önlenebilmektedir. Kalın barsak kanserlerinin
18
% 80 den fazlası bağırsaktaki polip denilen yapılardan kaynaklanırlar. Polipler
bağırsağın iç yüzünde oluşan, bağırsak içine doğru uzanan yapılardır. Kalın
bağırsakta polip bulunma olasılığı yaş
ilerledikçe artmakta, 50 yaş üzerindeki
insanların % 25-30’unda, 70 yaşındaki
insanların da yaklaşık yansında polip bulunmaktadır.
50 yaşından itibaren yapılan tarama testleriyle bağırsak kanser öncüsü
poliplerin saptanarak çıkarılması hayat
kurtarıcıdır. Düzenli sağlık taramaları yapıldığında toplumlarda kolon kanserinde
ciddi bir azalma olduğu ortaya çıkmıştır.
Hiçbir şikayeti olmayan kişilerin bile 50
yaşına geldiklerinde ilk kolonoskopilerini
yaptırmalarını,, normal çıkması halinde
on yılda bir tekrar ettirmelerini öneriyorum. Eğer kolonoskopide polip çıkarsa iki
veya üç yıl sonra bir kontrol daha yapmak gerekebilir. Ailesinde kolon kanseri olan kişilerin ilk kolonoskopilerini 40
Sağlıklı Gıda Tüketimi: Kesin olarak
kanıtlanmamış olsa da kolorektal kanserden korunmada, diyetin belirgin bir
rol oynadığına dair bazı kanıtlar vardır.
Bilindiği kadarıyla posadan, liften (fiberden) zengin, yağdan fakir diyet, kolorektal kanserden korunmaya yardımcı tek
diyet şeklidir.
Sonuç olarak: Beslenme şeklinizi değiştirerek ve düzenli
kontroller ile kolon kanserinden korunun!
Kolon kanseri ile beslenme alışkanlıkları arasında bir ilişki vardır. Lifli gıdalardan zengin bir diyet kolon kanserine
yakalanma riskinizi azaltabilir. Ayrıca yağ
oranı düşük besinlerin tercih ederek;
hayvansal yağ ve özellikle kırmızı et tüketiminizi sınırlandırarak da kolon kanseri riskini azaltabilirsiniz. Düzenli kontroller de kolon kanseri riskinizi azaltır.
Kolon kanserlerinin bir kısmı önce polip
veya polipler şeklinde başlar ve zaman
içinde kansere dönüşür. Kolonoskopi sırasında bu neoplastik poliplerin görülmesi ve çıkartılması kişiyi kolon kanserinden korur.
Uz. Dyt. Meryem AKBEN
Beslenme ve Diyet
Kanserden Korunmak
için Beslenmenin önemi
Uz. Dyt. Meryem AKBEN
Beslenme ve Diyet
besleyici değeri düşük
yani sağlıksız yiyeceklerden uzak durunuz. Gün
içinde kalorili besinlere
yönelmemek için 3 ana
ve en az 2-3 ara öğün
şeklinde besleniniz.
K
anser oluşumu birçok nedene bağlıdır. Risk faktörlerinin başında sigara
kullanmak, alkol içmek ve genetik ile
çevresel faktörler belirtilmektedir. Bunlara
ek olarak son yıllarda yapılan araştırmalarda dengeli beslenmenin, fiziksel aktivitenin ve ideal kilonun sürdürülmesinin
kanseri önlemede etkili olduğunu vurgulanmaktadır. Kötü beslenme tarzı özellikle
bazı kanser türlerine yakalanma riskini artırırken, sağlıklı beslenerek ve düzenli aktivite yaparak % 30-40 oranında kanseri
yakalanma riskinizi azaltabilirsiniz. Kanserden korunmak için izlenmesi gereken beslenme önerileri ile günümüzde artış gösteren diyabet, kalp hastalıkları gibi diğer
sağlık sorunlarından korunmak için takip
edilmesi gereken öneriler birbirine benzemektedir. Sağlıklı bir vücut, güçlü bir bağışıklık sistemi ile kanser riskini azaltmak
için dikkat etmeniz gerekenler maddeler
aşağıdaki gibidir;
Kilonuzu gözden geçirin! Kilo probleminiz varsa kilo verip ideal kilonuza ulaşmanız kanserden korunmada önemli bir
adım olacaktır. Yapılan araştırmalar obez
veya kilolu olmanın bireylerin özefagus
(yemek borusu), tiroid, kolon, pankreas,
böbrek gibi kanser türlerine yakalanma riskini artırdığını belirtmiştir. Aldığımız enerji
harcadığınız enerjiden fazla ise kilo almak
kaçınılmazdır. Porsiyonlarınızı küçültün,
unlu gıdalar, yüksek yağ ve şeker içeren
Fiziksel aktiviteye
vakit ayırınız! Düzenli
fiziksel aktiviteyi alışkanlık haline getiriniz. Haftada en az 150 dakika
yürüyüş sağlığınızı korumada veya kilo yönetiminizde yardımcı olacaktır. Televizyon, bilgisayar
karşısında
geçirdiğiniz
süreyi kısaltınız. Fiziksel
aktivite meme, kolon,
prostat ve rahim gibi
kanserlerin riskini azaltmaktadır. Ayrıca fiziksel
aktivite sadece enerji
harcamanızı artırmakla
kalmaz aynı zamanda sağlıklı bir sindirim
sistemi ve güçlü bir bağışıklık sistemi için
de faydalıdır.
Meyve ve Sebze tüketiminizi artırınız! Meyve ve sebzeler bilindiği gibi vitamin ve mineraller yönünden çok zengindir.
Ayrıca bu yiyeceklerin içerisinde bulununan
antioksidan diye adlandırılan bazı mineral
ve vitaminler ile fitokimyasal denilen birleşiklerin, vücuttaki normal metabolizma
sonucu oluşan ve hücre hasarına yol açabilen maddelerin etkisini azaltan koruyucu özellikleri vardır. Bu yüzden de kansere
karşı koruyucu olan A, C, E vitaminlerini,
selenyum minerali ve fitokimyasallar dediğimiz likopen, lutein, antosiyanin , beta
karoten gibi birleşikleri içeren bu besin grubunu tüketmeyi ihmal etmeyiniz. Araştırmalarda sebze ve meyvelerin tüketiminin
ağız, mide, yemek borusu gibi kanserleri
ayrıca prostat ve pankreas kanserlerini önlemede yakından ilişki olduğu bulunmuştur. O nedenle meyve ve sebzeleri mutlaka
çeşitlendirerek ve hergün en az 5 porsiyona denk gelecek şekilde beslenmenizde
eksik etmeyiniz.
Daha fazla posa tüketin! Posa tüketiminin özellikle kolon kanserinden koruyucu özelliği olduğu birçok araştırmada
belirtilmiştir. Posa, bağırsaktan atıkların
daha hızlı geçişini ve bağırsak düzeninin
sağlamaktadır. Tam tahıllı ekmek, sebze,
1988 yılında ‹ngiltere’de do€du.
Baflkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu. Yüksek lisans
e€itimini ‹ngiltere’de Chester Üniversitesinde tamamladı. fiubat 2012 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de
Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak
çalıflmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1126
meyve ve kurubaklagiller iyi bir posa kaynağıdır. Günlük
beslenmenizde mutlak öğle ve akşam yemeklerinde salata, ana öğünlerinizde 1-2
dilim tam tahıl ekmek ve haftada birkaç
kez kurubaklagil gibi posalı besinleri tüketiniz. Gün içerisindeki ara öğünlerinizde
ise günde toplamda en az 2-3 porsiyon
meyve tüketmenizi tavsiye ederim. Ayrıca
kabuklu tüketilebilen meyveleri soymadan
tüketmeniz daha faydalıdır.
Yağ tüketiminizi sınırlandırın!
Meme, prostat, kolon kanserleri yüksek
yağ içeren beslenme ile ilişkili olabileceği
belirtilmiştir. Özellikle trans yağ ve doymuş
yağ içeren besinleri diyete sınırlandırılması olası riski azaltmaktadır. Margarin, fast
food tarzı yiyecekler ve sağlıksız atıştırmalıklar bu yağlar yönünden zengindir. Öte
yandan bu gruptaki besinlerin içerdikleri
yüksek enerji değeri (kalori) nedeni ile
fazla tüketildiğinde fazla kilo artışı ile obeziteye yol açabilmektedir. Obezitenin bazı
kanser türleri için bir risk faktörü olarak
belirtilmesinden dolayı beslenmenizde
yağların özellikle doymuş olanlarının tüketimini sınırlandırınız .Ayrıca toplam yağ
tüketiminizi azaltmak için yemeklerinizde
kullandığınız yağın miktarına dikkat ediniz.
Doymuş yağlardan zengin olan kırmızı etin
tüketimini haftada 2 kez ile sınırlayınız ve
işlenmiş etlerden uzak durunuz.
Pişirme yöntemlerine dikkat ediniz! Besinleri pişirme yöntemleri de en az
besinlerin çeşidi kadar önem taşımaktadır.
Besinleri pişiriken yanlış pişirme yöntemleri sonucu kanserojen denilen kansere
sebebiyet veren maddelerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Direkt ateşte, kızartma
ve tütsülendirme yöntemleri yerine ızgara,
buğulama, fırın ve haşlama yöntemlerini
tercih ediniz .
Tuz ve tuzlu besinlerin tüketimini
sınırlandırınız! Fazla tuz tüketimi sadece
yüsek tansiyon ile ilişkili değil mide kanseriyle de ilişkili olduğu bulunmuştur. Tuz
tüketinizi azaltın ve yiyeceklerinizi ekstradan tuz eklemeyiniz.
19
Op. Dr. Coşkun GÖRMÜŞ
Genel Cerrahi
Her Yönüyle
Mide Kanseri
K
arnın sol üst bölgesinde mide bulunur ve
çeşitli sebeplerden dolayı midenin mukoza
zarından tümörler gelişebilir. Bu tümörlerden kötü huylu olanları, kansere neden olur.
Mide kanseri sıklıkla midenin küçük kenarında
ortaya çıkar.
Op. Dr. Coşkun GÖRMÜŞ
Genel Cerrahi
1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden
mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 2009-2010 yılları
arasında Van Özalp Devlet Hastanesi, 2010-2012 yılları arasında Bilecik
Bozüyük Devlet Hastanesinde çalıştı.
2012 Mart Ayından itibaren Avrasya
Hospital’de görev yapmaktadır. Evli ve
1 çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
20
Mide kanseri, en çok görülen 4. kanser türüdür. Ülkemizde, yaklaşık yılda yirmi bin kişi mide
kanserine yakalanmaktadır. Mide kanseri bilhassa
da, A kan grubuna sahip olan kişilerde, kadınlara
nazaran erkeklerde ve elli yaş üstü yetişkinlerde
daha sık bir şekilde ortaya çıkmaktadır
Dünyada bu hastalığın en çok görlüdüğü
yerler, Japonya ve Çin gibi uzakdoğu ülkeleri ile
kuzey avrupa ülkeleri ve güney amerikadaki
Kolombiya, Kosta Rika gibi ülkelerdir. Bu coğrafi
farklılıklar, mide kanserinde genetik faktörlerin
rol oynadığını göstermektedir. Ülkemizde, Karadeniz bölgesinde mide kanseri diğer bölgere
göre biraz daha fazladır.
Mide Kanserinin Nedenleri
Mide kanserinin görülmesinde, beslenme
alışkanlığı önemli bir yer tutmaktadır. Tuzlu besinleri aşırı tüketmek, sebze ve meyve beslenmesinde yetersizlik, beslenme ile ilgili en sık
görülen kanser nedenlerindendir. Nitrat ve nitrit
tuzları da midede kanserojen maddeye dönüşebilmektedir. Ülkemizde mangal eti önemli bir yer
tuttuğundan etin tuzlanması ve pişerken yanması
kansere yol açabilir. Çünkü, yanmış et kanserojen
madde içerir. Çiğ etle beslenmek de aynı şekilde
kanser riskini artırır.
Midede gastrit ya da ülsere neden olan,
H.pylori bakterisi kansere neden olabilmektedir. Bu
bakteriyi ortadan kaldırmak, kanser riskini azaltır.
Sigara kullanmak, mide kanserine yakalanma ihtimalini 6 kat artırmaktadır. Sigara, midede
iltihap oluşmasında rol oynar. Aynı şekilde alkol
tüketimi de mide kanserinin nedenlerindendir.
Op. Dr. Coşkun Görmüş
Genel Cerrahi
Birinci dereceden akrabalarında mide
kanseri görülenlerde, kanser riski artmaktadır. Kalıtsal faktörler, mide kanserinin
gelişmesinde etkendir.
Beslenme önemli bir faktör olduğundan, sosyoekonomik düzey de kanserin
oluşmasında etkilidir. Ayrıca evre şartları,
geçirilmiş bazı hastalıklar da mide kanserin sebepleri arasında yer alır.
Mide Kanserinin Belirtileri
Erken mide kanserinde belirti olmaz.
Risk taşıyan kişilere yapılan endoskopik
incelemeyle hastalık teşhis edilebilir.
Mide tümörü olan kişilerde gıda akışının
engellenmesi sonucu ya da tümörün yayılması sonucu belirtiler ortaya çıkar.
•
•
•
•
•
•
•
•
Hastaların yarısında elle muayenede bir kitle hissedilir.
Mide bölgesinde ağrı ve midenin ağırlaştığı hissi
İştahsızlık ve bunun sonucunda kilo kaybı görülmesi (şiddetli ve kısa
sürede ortaya çıkar)
Yemekten sonra rahatsızlık hissi ve mide şişliği,
Bulantı, kusma,
Mide kanseri olan kişilerin büyük bir kısmında kansızlık da görülür.
Yorgunluk,
Mide ya da bağırsakta kanama
olması (gizli şekilde seyredebilir),
tor tarafından hastanın durumu da göz
önüne alınarak yapılır.
Tedaviden sonra hastalar tümörden
kurtulur. Fakat kanser nüksedebilir. Bundan sonraki amaç hastalığın tekrar ortaya çıkmasını önlemeye çalışmaktır.Bunun içinde düzenli kontrollerin mutlaka
yapılması gerekir.
Kanser Hastalarının Yapması
Gerekenler
Düzenli beslenme, kanser hastalığından korunmak için gereklidir. Bazı besinler kanserin oluşma ihtimalini azaltmaktadır. Özellikle nar, kayısı, havuç gibi
meyve suları, sarımsak, üzüm, peynir,
yoğurt, şalgam, muz, karnıbahar kanseri
önlemede faydalıdır. Hastalara domates
yemeleri tavsiye edilir. Omega 3, kanserden koruyucu özelliğe sahiptir. Özellikle balık, omega 3 yönünden zengindir.
Şişmanlık, kanser riskini arttırır. İdeal
kiloya yakın olmak gerekir. Fazla kırmızı
et tüketiminden kaçınmak lazım. C vitamini, birçok meyve ve sebzede bulunur ve vücudun direncini arttırır. Böylece
kansere karşı etkili olur. Kansere tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır. Havuçun içinde bulunan betakaroten, vücut
direncini arttırır ve genlerimizin bulunduğu DNA da hasar oluşumunu engelleyici etkiye sahiptir.
Düzenli bir hayat sürme, bir çok hastalıkta olduğu gibi kanser hastalığında
da etkendir.
Kanserden Korunma Yolları
• Kanserde erken teşhis çok önemlidir.
Bunun için düzenli kontrole
gitmenizde fayda var.
• Sigara ve alkol kullanıyorsanız
mutlaka bırakmalısınız.
• Sıcak ve soğuk içecekler, yapay
yiyecekler mide kanserine yol açabilir.
• Hayvansal yağ kullanımı azaltılmalıdır.
• Düzenli egzersiz yapılmalıdır.
• Şehir hayatının sebep olduğu
yorgunluk, kansere neden olabilir. İstirahat şarttır. Sessiz yerler tercih edilmelidir.
Mide Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Mide kanserinde en etkili teşhis yöntemi endoskopidir. Ucunda kamera olan
bir sistem ile mideye girilir ve midenin
her yeri rahatlıkla görebilir. Tümör oluşumu varsa gözlenebilir. Kesin teşhis konması için midenin şüphelenilen yerlerinden parça alınır ve mikroskobik olarak
incelenir. Kanser hücreleri mikroskopta
rahatlıkla gözlenir.
Baryumlu mide grafisiyle de tümörler
görülebilir ama kesin teşhis koymak için
mikroskobik inceleme gerekir.
Mide Kanseri Tedavisi
Mide kanserinin tedavisi ameliyattır.
Yapılan ameliyatla midenin ya bir bölümü ya da tamamı çıkarılır.
Kanserin şekline göre, bundan sonra
ışın tedavisi ve ilaç tedavisi uygulanır.
Hastalığın seyrine ve şiddetine göre dok21
MEDİKAL
KADRO
M E D İ K A L
Op. Dr. Hüseyin URLU
Yön. Kur. Baflkan›
1950 Dörtyol/Hatay’da do€du. 1973
‹st. T›p Fak.’nden mezun oldu. 1980
y›l›nda Vak›f Gureba Hast. Genel
Cer. Uzm. E€itimi ald›. B.Evler Erdem Yügen Klini€i’nde çal›flt›. 19921998 y›llar› aras›nda Özel Çaml›k
Hastanesi’nin Baflhekimli€ini yapt›.
1998’den itibaren Avrasya Hospital’da
Yön. Kur. Baflk. ve Genel Cerrahi Uzmanl›€› görevini yürütmektedir.
Dahili Tel: 1020
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Baflhekim - Nöroloji
‹stanbul do€umlu. Uluda€ Üniversitesi T›p Fakültesi’nden 1990 Y›l›nda
mezun oldu. Bak›rköy Ruh ve Sinir
Hastal›klar› Hastanesi’nde Nöroloji
ihtisas›n› tamamlad›. 1999 y›l›ndan
itibaren Nöroloji Uzman› olarak görev
yapmaktad›r. 2008 y›l›ndan beri Avrasyo Hospital’da Baflhekim olarak görev
yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1112
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu.
1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n
Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle Alman
Hastanesi’ne ba€l› olarak çal›flt›.
2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de
görev yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk
babas›.
1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta
e€itimini Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün. T›p
Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k
e€itimini Osmangazi Üniversitesi’nde
tamamlad›. Lüleburgaz SSK ve
K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt›
Halen Avrasya Hospital’da Kad›n
Hast. ve Do€um Uzman› olarak görev
yapmakta ...
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1128 - 1136
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1123
Op.Dr. Mehmet KOÇ
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji
05.07.1972 yılında Kırşehirde doğdu.1996 yılında
Atatürk Üniv. Tıp Fak. bitirdi. Kadın Hast. ve Doğum
uzmanlığı eğitimini Şişli Etfal E.A. hastanesinde
yaptıktan sonra 2003-2007 özel bir sağlık kuruluşunda çalıştı. 2007 yılında İ.Ü. Çapa Tıp Fak.
Perinatoloji (2. Düzey USG eğitimi aldı. 2008 yılında
yurtdışında Laparaskopi(kapalı ameliyat) eğitimi
aldı.2008 Kasım ayından itibaren hastanemizde çalışmaktadır. 2009-2010 yılları arasında İ.Ü. Çapa Tıp
Fak. Yard. Üreme Teknikleri Merkezinden Tüp Bebek eğitimi almıştır.Tüp bebek uzmanlığını İ.Ü. Çapa
Tıp Fak. 2010 yılında aldı.Yurt içi ve yurt dışında bir
çok kongreye katıldı. Evli ve 1 çocuk babası.
Muayene saatleri:08:00-18:00
Dahili Tel: 1114
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1122
Genel Cerrahi
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989
y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi ‹ngilizce program›n› kazand›.
1995 y›l›nda Haseki Hastanesi’nde
Genel Cerrahi ‹htisas›na bafllad›.
Mart 2000’de Cerrahi Uzman› oldu.
fiu an Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP ve Genel Cerrahi ünitesinde görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4013
K.B.B.
1974 ‹stanbul do€umlu. ‹lk, Orta, Lise
ö€renimini ‹stanbul’da tamamlad›ktan
sonra, Uluda€ Üniv. T›p Fakültesi’ne
girdi. 1997 y›l›nda mezun olduktan sonra fiiflli Etfal E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde 4 y›l K.B.B. ihtisas›n› yapt›. 2
y›l ayn› hastanede uzman olarak çal›flt›.
Evli ve iki çocuk annesi.
Muayene Saatleri 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 4008
Uz. Dr. Ersin SARI
Genel Cerrahi
Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK
Gö€üs Hastal›klar›
Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve
Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nde
tamamlad›.
2005
y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1015 - 1012
Op. Dr. Ferhat O⁄UZ
Uz. Dr. Celal GÖLGEC‹
Kardiyoloji
1970 y›l›nda Gaziosmanpafla – ‹stanbul’da do€du.
1996 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesinden mezun oldu. 2009 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde Kardiyoloji
uzmanl›€›n› tamamlad›. Ocak 2010 tarihinden
itibaren Avrasya Hospital’da Kardiyoloji uzman›
olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1126
Op. Dr. Özgür ORTAK
Ortopedi ve Travmatoloji
1976 Bornova do€umlu. Ege Üniv. T›p Fakültesinden 2000 Y›l›nda mezun oldu. 2005 y›l›nda
Vak›f Gureba Araflt›rma ve E€itim Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve 1 çocuk babası. Halen Avrasya
Hospital’da çal›fl›yor.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1011 - 1012
Op. Dr. Fuat KURfiUN
Plastik-Rekonstruktif ve El Cer.
1966 ‹stanbul do€umlu. 1990 ‹stanbul Üniv. T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. 2000 y›l›nda uzmanl›k
e€itimini tamamlad›. 2006 y›l›nda Avrasya
Hospital’da çal›flmaya bafllayan Op. Dr. Fuat Kurflun
El Cerrahisi alan›nda Amerika Birleflik Devletleri
Columbia University Newyork Hand Department of
Orthopedic Surgery de bir y›l çal›flt›ktan sonra 2008
Eylül’ünde tekrar aram›za kat›ld›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1108
K.B.B.
Op. Dr. Galip Arda PELEN
Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise ö€renimini
Mersin’de tamamlad›. 1988 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesine girdi. 1996-1999 yılları
arasında aynı fakültede uzmanlık eğitimini tamamladı. 1999 yılında Avrasya Hospital’de göreve başladı.
1979 Balıkesir doğumlu.2004 yılında İst.
Üni. Tıp Fak. mezun oldu. Göztepe Eğit.
Araş. Hast. K.B.B. İhtisası yaptı. 2013 Mayıs
ayı itibari ile Avrasya Hospital’da görev
yapmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4011
Muayene Saatleri: 08:00 - 14:30
Cumartesi : 11.30 - 15.00
Dahili Tel: 1133
Uz. Dr. M. Ali TALAY
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi ‹ngilizce T›p
Fakültesi’nden mezun oldu.
Eskiflehir
Osmangazi
T›p
Fakültesi’nde uzmanl›€›n› tamamlad›.
Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994
y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde
t›p e€itimini ald›. Ayn› fakültede
1999 y›l›nda Çocuk Hastal›klar›
ve Sa€l›€› Uzman› oldu.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4006
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1134
Dahili Tel: 1017
1974 Razgart’da do€du. 1997 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. Aral›k
2002’de Haseki Araflt›rma ve E€itim
Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›n›
tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel
Cerrahi Uzman› olarak çal›flmakta.
Op. Dr. Ebru TOPUZ
Muayene Saatleri: 08:30 - 17:00
Dahili Tel: 1109 - 1122
Op. Dr. Özgür ÇET‹NER
Op.Dr. Özgür ODABAfi
‹stanbul’da do€du. 1992 y›l›nda ‹st.
T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1999 y›l›nda ‹.Ü.
Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Üroloji ihtisas›n› tamamlad›. 1999-2000
y›llar›nda Erciyes Üniversitesi T›p
Fakültesi Üroloji A.B.D.’da ö€retim
görevlisi olarak çal›flt›. 2000’den beri
Avrasya Hospital’da üroloji uzman›
olarak görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4010
1956
Yozgat do€umlu. 1981 ‹stanbul
Çapa T›p Fakültesi mezunu, fiiflli Etfal
Hastanesi’nde Kad›n Hastal›klar› ve Do€um
ihtisas›n› 1996 y›l›nda tamamlad›. Evli ve iki
çocuk babas›d›r.
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Üroloji
Op.Dr. ‹stepan SUNA
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
1977 ‹skenderun’da do€du. 2000 yılında
Cerrahpafla Tıp Fakültesi’den mezun oldu.
Kadın Hastalıkları ve Do€um Uzmanlı€ı
e€itimini fiiflli Etfal E€itim ve Arafltırma Hastanesinde yaptı. 2011 Kasım ayından itibaren
Avrasya Hospital’da Kadın Hastalıkları ve
Do€um Uzmanı olarak çalıflmaktadır. Evli ve
2 çocuk Annesi.
1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de
Çapa Tıp Fak. mezun oldu. 1994-1998 yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde asistanlık yaptı. 1998-2012
yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde
Genel Cerrahi, Kanser Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında teşhis ve terapatik çözümler konusunda hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası.
Op. Dr. Arman Ç‹TÇ‹
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1113
1973 Tokat do€umlu. ‹lk, orta, lise ve
üniversite e€itimini ‹stanbul’da tamamlad›. ‹stanbul T›p Fakültesinden
mezun olduktan sonra Taksim E€itim
ve Araflt›rma Hastanesinde ihtisas›n›
tamamlad›. Bir süre serbest doktorluk yapt›. Halen Avrasya Hospital’da
Kad›n Hastal›klar› ve Do€um Uzman›
olarak çal›flmaktad›r.
1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden
mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 2009-2010 yılları
arasında Van Özalp Devlet Hastanesi, 2010-2012 yılları arasında Bilecik
Bozüyük Devlet Hastanesinde çalıştı.
2012 Mart Ayından itibaren Avrasya
Hospital’de görev yapmaktadır. Evli ve
1 çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4013
Gaziantep 1970 do€umlu. Gaziantep Anadolu
Lisesinden mezun oldu. ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesini 1994 y›l›nda bitirdi. Yedikule Gö€üs Cerrahisi Merkezinde uzmanl›k e€itimi ald›ktan sonra, Kastamonu Devlet Hast. mecburi hizmetini
tamamlayarak, Özel Ordu Umut Hast. çal›flt›ktan
sonra, 2007 y›l›nda Avrasya Hospital bünyesine kat›ld›.
Evli ve iki çocuk babası.
Op. Dr. Gamze BAYKAN
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
Op. Dr. Ali Güven Akıncı
Başhekim Yard. - Göğüs Cerrahisi
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Op.Dr. Coşkun GÖRMÜŞ
Genel Cerrahi
22
Uz. Dr. Türkan USLU
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1008 - 1012
K.B.B.
Uz. Dr. Handan YAfiAR
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Malatya’da do€du. Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesinden mezun oldu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Sa€lı€ı ve
Hastalıkları ihtisasını yaptı. Evli ve 2 kız çocuk annesi. 1 Aralık 2011 tarihinden itibaren
Avrasya Hospital’de çalıflmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4012
K A D R O
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Kardiyoloji Bölüm Baflkan›
Prof. Dr. Esat AKINCI
Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk.
1949’da Antalya’da do€du. 1973’de ‹stanbul Tıp Fakültesi’ni
bitirdi. Aynı sene, ‹stanbul Tıp Fakültesi ‹ç Hast. Anabilim
Dalında ihtisasa baflladı. 1995-1998 yılları arasında Alman Hastanesi’nde, 1998-1999 yılları arasında Academic
Hospital’da çalıfltı, 2000-2006 y›llar› aras›nda fiafak Hastanesinde Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak kalp kateterizasyon laboratuvarında çalıfltı. 2006 yılından itibaren JFK
hastanesi’nde çalıfltı. A€ustos 2010’dan 2011 yılı sonuna
kadar Özel Avrupa fiafak Hastanesinde çalıfltı. 1 fiubat 2012
tarihinden itibaren Özel Avrasya Hospital’de Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak çalıflmaya baflladı. ‹ngilizce ve Almanca
bilmekte olup, iki çocuk babasıdır.
1961 yılında Denizli-Acıpayam’da doğdu. A.Ü. Tıp Fak. 1985
yılında mezun oldu. Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hast. Kalp
ve Damar Cerrahisi ihtisasını 1993 yılında tamamladı.
Koşuyolu Kalp Hast. baş asistanlık görevine atandıktan
sonra 1998 yılında Doçent 1999 yılında klinik şefi olarak
aynı hastanede görevine devam etti. 2005 yılında başladığı
Avrupa Şafak Hastanesinde K.V.C. bölüm başkanlığı görevine 2011 yılına kadar devam etti. 2011-2012 yıllarında
Universal grup Çamlıca hastanesinde bölüm başkanlığı
görevini yürüttü, aynı yıl profesör unvanını aldı. Ağustos
2012’den beri Avrasya Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi
bölüm başkanlığı görevini yürütmektedir.
Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Kalp Damar Cerrahisi
Kalp Damar Cerrahisi
1968 İstanbul doğumlu. Kadıköy Anadolu Lisesi
ve Hacettepe Tıp Fakültesi (İngilizce Tıp) mezunu
(1992). Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesinde Uzmanlık eğitimini aldı. Düzce Üniversitesi
Tıp Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006 yılından beri özel sektörde çalışıyor.
11.10.2012 tarihinde Doçentlik Ünvanını aldı.
1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du. 1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve Arafltırma
Hastanesinde ihtisasını yaptı. 1 yıl bu hastanede
uzman doktor olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları
arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve 2011
y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı.
2012 y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve bafllam›flt›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili:4007
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4007
Doç. Dr. Çetin A. EVLİYAOĞLU
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
1964 Ankara doğumlu.1988 Ankara Üni. Tıp Fak. mezun
oldu.1995 yılında Ankara Numune Eğit. Araşt. Hast. Nöroşirurji ihtisasını tamamladı. 1997-1998 yılları arası Boston
Harvard Üni. Brigham Women’s Hospitalda Nöroonkoloji
research followluğu yaptı.1996-2001 yılları arası Kocaeli
Üni. ve 2001-2009 yılları arasında Kırıkkale Üni. akademik
çalışmalarını devam ettirdi. 2005 Doçentlik ünvanı aldı.
2006-2009 yılları arası anabilim dalı başkanlığı yaptı. İngilizce ve Almanca bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri : 08:30 - 14:00
Dahili Tel: 1131 - 1136
Op. Dr. Kemal YILDIRIM
Göz Hastal›kları
Malatya do€umlu. ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi
1988-1994 mezunu. 1994-1998 ‹st. Üniv. ‹st. T›p
Fakültesi Göz Hastal›klar› Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. 2001 itibaren Avrasya Hospital’da
Göz Hastal›klar› Uzman› olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1132 - 1136
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
Cildiye (Dermatoloji)
1987 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan Deniz
YARDIMCI, Haseki Eğitim Araştırma Bölümünde
Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında
Uzman Dermatolog ünvanını aldı, 3 yıllık mecburi
hizmet görevini Niğde Devlet Hastanesinde
sürdürdü. Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde
2011 yılına kadar çalıştı. 2011 yılından sonra
istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine devam
etti, 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de görevini
sürdürmektedir. Evli 2 çocuk annesidir.
Görev Saati: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 1105
Uz. Dr. Meral ÖZER
Reanimasyon ve Anestezi
Mardin do€umlu. 1985’de ‹stanbul Üniversitesi
Cerrahpafla Tıp Fakültesini bitirdi. Kofluyolu
Kalp ve Arafltırma Hastanesinde Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisasını tamamladı. 2012
Ocak ayından bu yana Avrasya Hospital’da görev yapıyor.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4105
Uz. Dr. fienay SILDIR
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
1947 K›br›s’ta do€du. 1972’de ‹stanbul Çapa
T›p Fakültesinden mezun oldu.1978 y›l›nda
Okmeydan› Hastanesinde Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon ihtisas›n› tamamlad›. Evli
ve üç çocuk annesi. Ekim 2007 tarihinden
itibaren Avrasya Hospital’da FTR uzman›
olarak çal›fl›yor.
Muayene Saatleri : 08.00 - 17.00
Dahili Tel: 4304
Uz. Dr. Ahmet ALTUN
Radyoloji
1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova Üniversitesi Mezunu. ‹htisas›n› Zonguldak Bülent Ecevit
Üniversitesi Radyoloji Ana Bilim Dal›nda, Radyasyon Onkoloji Rotasyonunu ‹.Ü. Cerrahpafla
T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Halen Avrasya
Hospital’da Radyoloji Uzman› olarak görev
yapmaktad›r.
Uz.Dr. Ayflegül NAVDAR
‹ç Hastal›klar›
Rize do€umlu. 1996 y›l›nda ‹st. Ünv.
Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun
oldu. 1996- 2001 aras›nda Haseki E€itim
ve Araflt›rma Hastanesinde ‹ç Hastal›klar›
Uzmanl›k E€itimi ald›. Evli ve 2 çocuk
annesi. 2001 yılından itibaren Avrasya
Hospital’da görev yapmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1151 - 1122
Uz.Dr. Züleyha Ö. KADEHÇ‹
Radyasyon Onkoloji
1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi mezunu ‹stanbul Üniversitesi
Çapa T›p Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Ana
Bilim Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya
Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor. Evli ve iki
çocuk sahibi.
Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 3078 - 3079
Uz.Dr. Ifl›l SOYSAL
Reanimasyon ve Anestezi
‹stanbul Do€umlu. 1992 Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi’den mezun oldu.
Avrasya Hospital’da çal›fl›yor. Evli ve bir
çocuk babas›.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2065
Uz.Dr.Hasan Murat DİKMEN
Radyoloji
1964 yılında İstanbul’da doğdu. İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fak. bitirdikten sonra TUS sınavını kazanarak Önce Prof.Dr. Siyami
Ersek ve Haydarpaşa Numune Hast.’de Radyoloji asistanı olarak çalıştı. Daha sonra tekrar TUS sınavına girdi ve Marmara
Üniv. Radyodiagnostik Ana Bilim Dalın’nda ihtisas yaptı. İhtisas
sonrası sırasıyla StarMar Görüntüleme Merkezi, Acıbadem İnternatinal Hospital, Memorial Hastanesi Şişli, Medikal Park
Bahçelievler ve en son Özel Gaziosmanpaşa hastanelerinde 5
yıl Radyoloji uzmanı olarak görev yaptı. Ağustos 2012 tarihinde
Avrasya Hospital da göreve başladı.
MEDİKAL
KADRO
Prof. Dr. Ali BAYRAM
Kardiyoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı
1957 yılında Trabzon’da doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Trabzon’da tamamladı. 1979’da Erzurum Atatürk
Üniv.Tıp Fak. mezun oldu. İç Hastalıkları Uzmanlığını
aynı fak., Kardiyoloji İhtisasını Konya Selçuk Üniv. Tıp
Fak.’de tamamladı. 1987’de Doçent, 1993’de Profesör
oldu. Trabzon Karadeniz Teknik Üniv. Konya Selçuk
Üniv. Öğretim Üyeliği Manisa Celal Bayar Üniv. Tıp Fak.
Kurucu Dekanlığı yapmıştır. Trabzon Numune Eğit. ve
Arş. Hast. Kardiyoloji Kliniği kurucu şefliği, Ahi Evren
Göğüs, Kalp Damar Cerrahisi Eğit. ve Arş. Hast. Kardiyoloji Kliniği Şefliğini yürütmüştür. İyi derecede ingilizce bilmektedir. 2013 yılı itibariyle Prof. Dr. Ali Bayram
Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır.
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum
Tıp Fakültesini bitirdi.1995 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve 2000
yılında aynı fakülteden Medikal Onkoloji
dalında uzmanlığını aldı. 2006 yılında Doçentlik ünvanı aldı.
Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00
Dahili Tel: 1118 - 1125
Uz. Dr. Mecdi Hikmet ERGÜNEY
İç Hastalıkları
1949 Trabzon doğumlu. İlk, orta ve liseyi Trabzonda bitirdi. 1973’de İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp
Fak.’den mezun oldu. 1979’da İst. Eğit. ve Arşt.
Hast.’da Uzmanlığını aldı. Çeşitli devlet hast.
klinik şefliği ve eğitim sorumluluğu görevlerini
üstlendi. Evli ve ingilizce bilmektedir. 2014 yılından beri Avrasya Hospital’da çalışmaktadır.
Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00
Uz. Dr. Ali VARDAR
‹ç Hastal›klar›
1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p
Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994 aras›
Gata Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde ‹ç
hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007 y›llar›
aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde
klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar› uzman› olarak
çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1016
Uz. Dr. Tülay UYANIK
Reanimasyon ve Anestezi
1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1991 yılında Uludağ Üni.mezun oldu. Uzmanlığını İst.
Eğit. Araş. Hastanesinde tamamladı. 2.5 yıl
Moskova’da El Cerrahisi eğitimi aldı. 2013 yılı
itibariyle Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır.
Görev Saati: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4503
Dt. Eylem USLU
Diş Hekimi
Ardahan do€umlu. 1998 y›l›nda Hacettepe
Difl Hekimli€i Fakültesi mezunu. Halen
Avrasya Hospital’da difl hekimi olarak görev
yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 10:00 - 18:00
Dahili Tel: 1010 - 1012
Dahili Tel: 2071
Uz. Dr. Murat ULUSOY
Radyoloji
Uz. Dr. Nilgün DEM‹RBA⁄
Patoloji
1957-İstanbul’da doğdu. 1980 İstanbul Tıp Fak. mezun
oldu. 1982-1985 İstanbul Bezmi Alem Vakıf Gureba
hastanesinde Radyoloji Uzmanlığı eğitimini tamamladı. 1986-2006 Sinop Atatürk Hastanesi, Taksim Hast.
ve Haseki Hast. çalıştı. 2006 yılında Haseki Hast. radyoloji Klinik Şefliğinden kendi isteği ile emekli olup serbest çalışmaya başlamıştır. Haziran 2013’den itibaren
Avrasya Hospital’de görev almaktadır.
Görev Saati: 08:00 - 14:00
Dahili Tel: 2071
1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986 y›l›nda
Ege Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun
oldu. Uzmanl›k e€itimini Haseki E€itim ve
Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. Avrasya Hospital’da Patoloji Uzman› olarak görev
yapmaktad›r. Evli ve iki çocuk annesi.
Görev Saatleri : 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2047
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2049
Uz. Dr. Suzan UZAN
Uz. Dr. Sezer TOPRAK
Beslenme ve Diyet
Biyokimya ve Klinik Biyokimya
Mikrobiyolog
1988 yılında ‹ngiltere’de do€du. Baflkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu. Yüksek
lisans e€itimini ‹ngiltere’de Chester Üniversitesinde
tamamladı. fiubat 2012 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak
çalıflmaktadır.
1968 y›l›nda Kocaeli’de do€du. 1991 y›l›nda
‹st. Üniv. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden T›p
Doktoru olarak mezun oldu. 1998 y›l›nda ‹.Ü.
Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Biyokimya ve Klinik Biyokimya ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve bir
çocuk annesi.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1126
Görev Saatleri: 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 2044
1974’de Ankara’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladı. 2000 yılında
Ankara Üniversitesinde Lisansüstü Eğitimi
tamamladı. 2012 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde ihtisasını yaptı. Karabük’te özel
bir hastanede çalıştı. 2014 yılından bu yana
Avrasya Hospital’da çalışıyor.
Uz. Dyt. Meryem AKBEN
23
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Yumurtalık (Over)Kanseri
Sessiz ve Derinden
K
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu.
1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n
Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda
ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle Alman
Hastanesi’ne ba€l› olarak çal›flt›.
2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de
görev yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk
babas›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1123 - 1138
adınlarla erkekleri ayıran ve fiziksel görünümlerindeki farkları yapan temel unsur
kromozomlardır. Kadınlar 46xx, erkekler ise
46xy kromozom yapısındadırlar. Görünümdeki
fark ise hormonlarla oluşur. Kadınların hormonu
östrojen, erkeklerinki ise testesterondur. Östrojen
hormonunun çok büyük bir bölümü yumurtalıkta
üretilir. Kadın genital organları arasında uterus
(rahim ) daha büyük olmasına rağmen üreme
dahil mensturasyon (adet) ve seksüel aktivitenin
sorumlusu overler (yumurtalık) dir. Bu küçük ama
fonksiyonları büyük organ vücudumuzdaki pek
çok organ gibi 2 adettir ve rahmin (uterus) iki
tarafında yer alır. Tuba (tüp)larla uterus (rahim)
ile bağlantı kurar. Yumurtalıklar üreme çağındaki
(15-45 yaş) kadınlarda her adet periyodunun hemen hemen ortasında (genellikle 14.gün) çoğu
kez 1 nadiren 2 adet yumurta üretirler. Bu yumurta tüp tarafından tutulup döllenir ve oluşan
embriyo (cenin) bölünerek büyür ve 3-4 gün
süren bir yolculukla rahime ulaşır. Sonra da 282
günlük bir dönemi rahimde geçirerek doğuma
hazır hale gelir.
Yumurtalığın hem selim (iyi huylu) hem de
malign (kötü huylu) tümörleri vardır. Selim tümörler daha genç yaşta görülür. Kist adını da alırlar.
Çoğu kez belirti vermezler. Genel jinekolojik kontrollerdeki muayene ya da ultrason ile saptanırlar.
Bir bölümü (kister) oral kontraseptiplerle (doğum
kontrol hapları) yok olurlar. Diğerleri şikayete neden oluyor ya da çok büyüklerse ameliyatla alınırlar. Ameliyatlar yumurtalık alınmadan ve zarar
görmeden kapalı ya da açık operasyonlar şeklinde
yapılır.
24
Bir süre sonra ascites (asit) adı verilen şeffaf
sarımsı sıvı üretirler. Bu sıvı miktarı yavaş ya da
hızlı bir şekilde artar. Oluşan kitleler büyümeye
başlar. Bu noktada artık tümör iyice yayılmış durumdadır. Karaciğere kadar bile ulaşıp orada da
yerleşebilirler. Bu boyuta gelmiş hastalık da artık
belirti vermeye başlar.
Hastalar karın ağrısı, şişkinlik, idrar ve büyük
abdest yapmada sorunlarla doktora başvururlar.
Bu noktada cerrahi tedavi ya da kemoterapi ve
radyoterapi hastalığı iyileştirmede yetersiz kalabilir.
Son yıllardaki onkolojik (kanser bilimi) gelişmeler
hastalığın tedavisinde kemoterapi ve radyoterapiyi vazgeçilmez unsurlar haline getirmiştir. Başarılı bir cerrahi operasyon sonrası tamamlayıcı
ilaç ve radyasyon tedavisi yüz güldürücü sonuçlar
vermektedir. Tedavilerin sonrasında da hasta sürekli gözetim altında tutulmalıdır. Takiplerde belli
aralarla yapılan batın MR’leri ve tümör markerleri
adı verilen özellikle over kanseri için belirleyici
CA 125 in kandaki seviyesinin izlemi önemlidir.
Özetleyecek olursak yumurtalık kanserleri sessiz
ve derinden ilerler, geç belirti verir. Erken teşhis
güçtür. Bazı kanser türleri genetik olabilir. Bu tiplerde aile öyküsü varsa belli aralarla USG takibi
ve tümör markerleri ile takip gerekir.
Belirti verenler ise adet gecikmesi, kasık ve
karın ağrısı, şişkinlik ya da adet düzensizlikleri şikayetlerine neden olurlar.
40 yaşından büyük tüm kadınların özellikle ailesinde meme ya da yumurtalık kanseri olanların
6 ay ile 1 yıl arasında düzenli jinekolojik kontrollerini yaptırması gerekir. Adet rötarı, karın ağrısı,
şişkinlik, tuvalet şikayetleri ve karında ele gelen
kitle gibi sorunları olan hastalar hemen bir kadın
doğum uzmanına başvurmalıdır.
Malign (kötü huylu) over tümörleri ise çoğu
olguda SESSİZ VE DERİNDEN gelişir büyür ve geç
bulgu verirler. Tümör over dokusundan (merkezi ya da kapsülü) gelişir. Over (yumurtalık) karın
boşluğunda bir organ olduğu için tümör hücreleri
kapsülü aşarlarsa karın zarına ve barsak yüzeyleri
ile mesane üstüne dökülür ve orada yerleşirler.
Çünkü yumurtalık kanseri belirgin şekilde ortaya
çıktığında geç kalmış olabilirsiniz. 70’li yılların
sloganının en çok uyduğu kanser türü de yumurtalık kanseridir. Bu da son sözümüz olsun o
halde! KANSERDEN KORKMA GEÇ KALKMAKTAN
KORK!
Söylenmeyin, söyleyin! Sağlıklı günler dilerim..
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
25
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Akciğer Kanserine
Neden Olan Faktörler
•
•
•
•
Tekrarlayan bronşit, zatüre atakları
İştah veya kilo kaybı.
Ses kısıklığı.
Göğüs, sırt veya omuzda ısrarlı ağrı.
AKCİĞER KANSERİNİN TANISI
Hastanın doktoru tarafından belirtileri
değerlendirilerek fizik muayenesi
yapılır ve bir dizi inceleme yapılır. Bu
incelemeler; tümörün varlığı, yerleşim
yeri, komşu organlarla ilişkisi, yaygınlığı,
tipi, operasyona uygunluğunu değerlendirmek için yapılır. Tanı için yapılacak bu
incelemeler:
Akciğer grafisi
Akciğer kanseri tanısında en çok kullanılan aşamadır. X ışını kullanılır. Akciğerlerde tümör veya tümörün oluşturduğu
anormal görünümleri ortaya çıkarır.
Bilgisayarlı akciğer tomografisi
H
astalığın belirtileri; genellikle erken dönemde ortaya çıkmaz. Bu nedenle, bir çok
durumda kontrol amacıyla veya başka bir
nedenle çekilen akciğer filmleri ile tanı konulur.
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Erzurum’da do€du. 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve
Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nde
tamamlad›.
2005
y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1015 - 1012
26
Akciğer Kanserinin Belirtileri
Nelerdir?
Akciğer kanserinin belirtileri; akciğer kanserinin kendisine, uzak organlara yayılımına veya
kanser hücreleri tarafından salgılanan hormon
benzeri bazı maddelere bağlı olabilir.
Sık görülen belirtiler:
•
•
•
•
•
Düzelmeyen öksürük.
Balgamla karışık kanama.
Açıklanamayan halsizlik.
Nefes darlığı.
Boyunda veya yüzde şişme.
Akciğerde kansere bağlı olabilecek
belirtilerin ortaya çıkarılmasında akciğer
grafisinden daha duyarlı bir görüntüleme yöntemidir. Üç boyutlu değerlendirilerek, tümörün damarsal ve diğer yapılar ile
ilişkisi gösterilir. Bilgisayarlı beyin tomografisi
ise tümörün beyine yayılımının olup olmadığının değerlendirilmesini sağlar.
Manyetik Rezonans Görüntüleme
Bilgisayarlı tomografiye benzer ancak görüntülemede X ışını yerine manyetik alan kullanılır.
Tümörün yerleşimi ile ilgili bazı özel bilgileri
elde etmek için istenir.
Pozitron Emisyon Tomografisi (PET, PET-BT)
Vücut hücrelerinin şekeri kullanması esasına
dayanır. Tüm vücutta radyoaktif şekeri tutan
tümör hücrelerinin görüntülenmesini sağlar.
Sintigrafik yöntemler
En sık uygulanan tüm vücut kemik sintigrafisidir. Kanserin kemiklere yayılımı değerlendirilir.
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
Balgam sitolojisi
Bronş salgılarının mikroskop altında
değerlendirilerek, tümör hücrelerinin
incelenmesidir.
Biyopsi
Mikroskop altında değerlendirmek üzere
hastalıklı bölgeden örnek doku alınmasıdır. Biyopsi örneği, göğüs duvarından
akciğerlere ulaşılarak, bronkoskop ile
veya küçük cerrahi bir kesi ile elde
edilebilir.
Bronkoskopi
Bronkoskop olarak adlandırılan bir
cihaz aracılığıyla akciğerlerdeki hava
yollarının gözlenmesi esasına dayanır.
Bu işlem sırasında anormal görünüm
veya tümör saptanırsa biyopsi alınır.
Mediastinoskopi
İki akciğer arasındaki mediasten olarak
adlandırılan bölgenin gözlemlenerek,
buradaki lenf bezlerinin alınmasıdır. Bu
işlemde amaç kanser hücrelerinin mediasten lenf bezlerine yayılıp yayılmadığını
değerlendirmektir.
AKCİĞER KANSERİNİN TİPLERİ
Akciğer kanserinin; küçük hücreli ve
küçük hücreli dışı olmak üzere başlıca iki
tipi vardır.
Küçük hücre dışı akciğer kanseri
ise Evre I-IV arasında dört evrede
değerlendirilir. Evre I, II ve III’ün A ve
B olmak üzere ikişer alt grubu vardır.
Evre IV hastalığın en ileri dönemini
tanımlamaktadır. Tümörün göğüs
kafesi dışındaki organlara yayılımı söz
konusudur.
TEDAVİ
Evrelere göre tedavi yaklaşımları
• Küçük hücreli akciğer kanseri
Sınırlı hastalık: Kemoterapi ile birlikte
radyoterapi (ışın tedavisi) uygun tedavi
yaklaşımıdır.
• Yaygın hastalık. Başlıca tedavi yöntemi; kemoterapidir.
• Küçük hücreli dışı akciğer kanseri
Evre I : Bu evrede tümör ve lenf bezlerinin cerrahi olarak çıkarılması uygun
tedavi yaklaşımıdır.
Evre II: Tümör ve lenf bezlerinin ameliyat ile çıkarılmasının ardından gerekirse
kemoterapi veya radyoterapidir .
Evre IIIA: Bu evrede ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi farklı sıralamalarla
uygulanabilir.
Evre IIIB : Radyoterapi ve kemoterapi
uygun yaklaşımdır.
Evre IV: Bu evrede kemoterapi veya
destek tedavi uygulanabilir.
Akciğer kanseri tedavisinde önerilen
tüm tedavilerde amaç; hastalığın kontrol altında tutulması, yaşam süresinin
uzatılması, yakınmaların ortadan
kaldırılması ve daha kaliteli bir yaşam
sağlanmasıdır.
Cerrahi tedavi
Genellikle sınırlı evredeki hastalığın
(Evre I, II, kimi zaman evre III) tedavisinde uygulanır. Hastalığı bir akciğerin
dışına yayılmamış, uygun hastada
seçkin tedavi yöntemidir.
Akciğer kanserli hastaların %10-35’inde
cerrahi tedavi uygulanabilmektedir,
ancak uygulanan cerrahi tedavi her
zaman kesin tedavi anlamına gelmemektedir. Ameliyat öncesi hücre düzeyinde yayılmış tümör, ameliyat sonrası
dönemde ortaya çıkabilmektedir.Küçük
hücreli akciğer kanserinde cerrahi çok
nadiren baş vurulan bir yöntemdir.
Tümörün yerleşimine, hastanın solunum
fonksiyonlarına göre farklı cerrahi yöntemler belirlenir. Bu yöntemler:
Lobektomi: Akciğerin loblarından
birinin çıkarılması
Bu iki ana grup tüm akciğer kanserlerinin % 90’ını oluşturur.Küçük hücreli akciğer kanseri; Akciğer kanserlerinin %1525’ini oluşturur. Oldukca hızlı büyür ve
erken dönemde uzak metastaz (yayılım)
yapabilir.Küçük hücreli dışı akciğer kanseri; Akciğer kanserinin %70-75’i bu gruba
girmektedir. Başlıca üç alt grubu vardır:
Epidermoid kanser
Adenokanser
Büyük hücreli kanser
EVRELEME
Hastalığın yaygınlığının, tedavi için
uygun yöntemin belirlenmesi için
yapılan değerlendirmedir. Bu değerlendirme sonucuna göre; cerrahi,
radyoterapi, kemoterapi gibi tedavi
yöntemlerinin seçimi hakkında karar
verilir.Küçük hücreli akciğer kanserinde evreleme; sınırlı ve yaygın hastalık
olarak yapılır.
27
Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları
etkilere bağlı olarak kemoterapinin yan etkileri ortaya çıkar.
Normal hücreler kendilerini
yenilediklerinden yan etkiler
genellikle geçici olmaktadır.
Kemoterapiye bağlı sık
görülen yan etkiler :
Bilobektomi: Sağ akciğerin iki lobunun
çıkarılması
Sınırlı rezeksiyon: Akciğerin bir lobunun bir parçasının çıkarılmasıdır
Pnömonektomi: Bir akciğerin tama-
tedavisi verilmesini engeller.
Tedavisi için tüp torakostomi işlemi uygulanır. Göğüs yan duvarından 1 cm.lik
delikten sıvı boşaltılır ve tekrar toplanmaması için ilaç verilir. Lokal anestezi ile
yapılır. Hasta 1-2 gün hastanede yatar.
mının çıkarılmasıdır
Kemoterapi (İlaç tedavisi)
Akciğer cerrahisi genel anestezi gerektiren büyük bir cerrahi işlemdir.
Kemoterapi vücuttaki tüm kanser hücrelerini yok etmek amacıyla özel ilaçlar
kullanılarak yapılan bir tedavi şeklidir.
Kemoterapi, yukarıda da belirtildiği gibi
kanser tedavisinde tek başına, cerrahi tedavi veya radyoterapi ile birlikte
uygulanabilir.
Göğüs kafesinin yanından bir kesi
yapılır. Kaslar ve kaburgalar ayrılarak
hastalıklı bölge değerlendirilir.
Hastalığın durumuna göre yukarıdaki
yöntemlerden biri seçilerek uygulanır. Ameliyat sonrası göğüs boşluğu
içerisine bir tüp yerleştirilerek dikişlerle
kapatılır. Bu tüp ile cerrahi sonrası kanama ve hava kaçağı takibi yapılır. Tüp
genellikle bir gün sonra çıkarılır.
Ameliyat sonrası oluşabilecek komplikasyonlar; Kanama, yara yerinde
enfeksiyon, zatüre, solunum sıkıntısı,
kansızlık, kalp atım düzensizliğidir. Bu
komplikasyonlar yönünden hastanın
daha yakından izlenebilmesi için hasta
birkaç gün yoğun bakım ünitesinde,
daha sonra da yaklaşık bir hafta normal
hastane odasında takip edilir.
Cerrahi sonrası hastalığın seyri, hastanın
yaşı, genel durumu, hastalığın evresi,
hastalığın seyri gibi pek çok faktöre
bağlıdır. Cerrahi sonrası iyileşme; 4-12
hafta süre alır.
Hastalığın bazı evrelerinde göğüs boşluğuna sıvı toplanabilir. Bu durum hem
nefes almayı zorlaştırır hem de ışın
28
Kemoterapi ilaçları hızla çoğalan kanser
hücrelerine kan yoluyla ulaşarak etki
eder. Kanser hücresinin bölünmesini ve
yenilenmesini engelleyerek ölümüne
neden olur.
Kemoterapi, ağızdan hap olarak veya
damardan infüzyon yoluyla uygulanır.
Tedavi düzenli aralıklarla, genellikle 3-4
haftada bir verilir. Bu yaklaşımda amaç;
hastanın tekrar güçlenmesine ve sağlıklı
dokuların kendisini yenilemesine olanak
sağlanmasıdır.
Genellikle kemoterapide birkaç ilaç
birlikte uygulanır. Bu yaklaşım tedavi
etkinliğini arttırır. İlaç uygulanımı için
genellikle hastaneye yatış gerekmez.
Kemoterapi kanser hücrelerini etkilerken, kıl kökü, kemik iliği, mide barsak
mukozası gibi vucutta hızlı çoğalan
sağlıklı hücrelere de etki eder ve bu
Yorgunluk, Bulantı, Kusma, Saç
dökülmesi, Ağız yaraları, İshal
İlacın kemik iliği üzerine
etkileri ile; kansızlık, lökopeni
(vücudun savunma hücreleri
olan lökositlerin sayısında
azalma), trombositopeni (kanamayı durduran hücreler olan
trombositlerin sayısında azalma)
Ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma
Kemoterapinin uygulandığı yerde deride kızarma
Radyoterapi (Işın tedavisi)
Hızlı bölünen kanser hücrelerinin
yüksek enerjili X ışınları ile öldürülmesi
esasına dayanır. Ağrısız bir yöntemdir.
Bu tedavi uygulandığı bölgedeki tümör
hücrelerini öldürmektedir. Tümör hücreleri bu tedaviye normal hücrelerden
daha fazla duyarlıdır, bu nedenle daha
fazla ölürler.
Etkilenen bölgedeki normal hücreler
hızla kendilerini yenilerler. Radyoterapi
öncesinde tedavinin yapılacağı klinikte
tedavi planlanır. Bu süre içerisinde
tedavi masasında hareketsiz yatan hastanın tedavi alanı, deri üzerine çizilerek
belirlenir.
Tedavi odasında kalış süresi 10-30
dakikadır, tedavi 1-5 dakika sürer.
Genellikle tedavi 2-6 hafta devam eder.
Tedavi hastayı radyoaktif hale getirmez,
çevredeki insanlara zarar vermez.
Radyoterapi sonrası sık görülen
yan etkiler:
Halsizlik
Tedavi bölgesindeki deride kaşınma,
soyulma, kızarıklık, kıllarda dökülme
İştahsızlık Öksürük, balgam çıkarma,
boğaz ağrısı, yutmada güçlük (genellikle tedavinin 2-3. haftasından sonra)
OP. Dr. Ferhat OĞUZ
K.B.B.
Gırtlak
(Larenks)
Kanserleri
İ
nsanları
hayvanlardan ayıran en önemli
özellikler konuşma ve düşünme yetenekleridir.
Konuşma, larenks (gırtlak) tarafından oluşturulan
bir dizi sü­reçle meydana getirilen ses sayesinde
başarılmaktadır. Kişi de değişik nedenlerle
oluşabilecek ses kısıklığı başta sesini profesyonel
olarak kullananlarda olmak üzere herkesi derinden
etkilemektedir.
Sesin oluşumunda; akciğer, larenks (gırtlak ve
üst solunum yolları ve sinüsler değişik görevler
üstlenmektedir. Bunlar­
dan akciğer, larenkste
yerleşen ses telleri­nin titreşmesini sağlayan basınçlı
havayı temin eder. Larenks ses tellerini barındıra­rak
sesin oluşumunda önemli bir görev üstlenmektedir.
Üst solunum yolları ve si­nüsler ise oluşan sesin
şekillenmesini (re­zonans) sağlar. Yukarıdaki bahsi
geçen or­ganların değişik rahatsızlıkları sesin karak­
terinin bozulmasına neden olur.
Ses kısıklığı, özellikle sesini uzun süre kullanan
meslek gruplarında (öğretmen, ses sanatçıları vs.),
sigara, çay ve kahve gibi keyif vericileri bol miktarda
kullananlarda daha sık olarak görülmektedir.
Ses kısıklığına neden olan patolojilerin büyük
çoğunluğu ses telleri üzerinde veya çevresinde
yerleşir. Bu patolojiler içinde diğerle­rine göre daha
az görülmesine karşın en ciddi olanı ses telinden
kaynaklanan kötü huylu tümörlerdir. Bunun
yanında ses tellerinin iyi huylu tümörleri (Nodul,
Polip) Reinke ödemi kistler vs. yine ses kısıklılğı
yapabilmektedir. Ses kısıklığı yapan diğer patalojiler
ise enfeksiyonlar­dır. Bunlardan özellikle kış aylarında
toplum için büyük bir sağlık problemine ne­den olan
üst solunum yollan enfeksiyonla­rı önemli yer tutar.
Bir diğer ses kısıklığı nedeni ses tellerinin tek veya
çift taraflı felçleridir. Bu duruma özellikle guatr
operasyonları sırasında ses tellerini hareket ettiren
sinirin kesilmesi sebep olmaktadır.
Vücudun başka bölgelerinde yerleşen­
lere
nazaran ses tellerinin kötü huylu tü­
mörleri çok
erken dönemlerde ses kısıklığı yaparak erken
teşhise olanak sağlamakta ve bu da hastalığın
ilerlemeden tedavisine olanak sağlamaktadır.
Bu nedenledir ki 10 günü aşan ses kısıklığı
durumlarında mut­laka kişinin kulak burun boğaz
muayenesi olması gerekmektedir.
Ses kısıklığı şikayetiyle başvuran has­
talarda özellikle yapılması gereken dikkatli bir
şekilde hastanın sorgulanmasıdır. Bu esnada
hekimde ses kısıklığının nedenine yönelik bir
fikir doğacaktır. Takiben yapı­
lan muayenede en
önemli aşama, kötü huylu tümörlerinde mümkün
olan en erken dönemde tümöral kitlenin cerrahi
olarak temizlenmesidir. Ses tellerinin iyi huylu
tümörlerinden nodüllerde özellikle ses tel­
lerinin
endoskopik (kamera ve ekran yardımıyla) olarak
görülmesidir. Bu sayede ses tellerinin görünüm ve
hareketleri ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir.
Ses kısıklığına neden olan patalojiler’in sık olarak
görülen üst solunum yollarının enfeksiyonlarının
tedavisinde antibiyoterapi, sistemik dekonjestan,
anti-flamatuar ilaçlarla sıkça başvurulmaktadır.
Özellikle bu dönemde kişinin sıvı tüketimi­
ni
artırması tedaviye yardımcı olması bakımından çok
önemlidir. Ses kısıklığının ilerlememiş vakaİarda
konuşma terapisiyle fayda görmektedir. Ancak
poliplerde, kistlerde, reinke ödeminde cerrahi
olarak kitlelerin çıkarılması gerekmektedir.
Op. Dr. Ferhat OĞUZ
K.B.B.
Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise ö€renimini
Mersin’de tamamlad›. 1988 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesine girdi. 1996-1999 yılları arasında aynı
fakültede uzmanlık eğitimini tamamladı.
1999 yılında Avrasya Hospital’de göreve
başladı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4011
Sonuç olarak, pek
çok değişik nedenle
meydana gelen ses
kısıklığının tedavisinde
en önemli nok­ta
erken teşhistir. Erken
dönem’de tespit
edildiğinde, sınırlı cer­rahi
rezeksiyonla kolaylıkla
tedavisi mümkün
olan ses tel­lerinin
kötü huylu tümörleri
teşhiste gecikildiğinde
hayati teh­like yaratan
sağlık problemi haline
gelmektedir.
Sağlıklı günlerde
buluşmak dileğiyle.
29
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Rahim Ağzı Kanseri
R
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta
e€itimini Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün. T›p
Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k
e€itimini Osmangazi Üniversitesi’nde
tamamlad›. Lüleburgaz SSK ve
K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt›
Halen Avrasya Hospital’da Kad›n Hast.
ve Do€um Uzman› olarak görev yapmakta ...
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1128 - 1136
ahim ağzı kanserinin en güzel yanı erken
tanısı olabilen, yeni çıkan aşılarla da gelecekte tamamen ortadan kalkabilecek bir
kanser olmasıdır. En kötü yanı ise genç kadınlarda görülmesi ve rutin kontroller yapılmadığında
erken tanı konulamadığında çok hızlı ilerlemesi
ve genç ölümlere neden olmasıdır. Dünyada kadınlarda rahim ağzı kanserinden ölüm nedenleri arasında 2. sırada Türkiye de ise 9. sırada
yer almaktadır. Dünyanın birçok bölgesinde en
yaygın görülen jinekolojik kanserdir. Türkiye’de
1 yılda 1364 yeni rahim ağzı kanseri olgusu
beklenmektedir ve bunlarında yaklaşık 720 si
ölümle sonlanacaktır, Türkiye de görülme sıklığı
4.5/100000 dir.
Rahim Ağzı Kanserinin
Risk Faktörleri ,
• Human papilloma virus (HPV) enfeksiyonu
• Erken yaşta cinsel ilişki
• Sigara
• Multiple seks partneri
• İmmunsupresyon
• Çok fazla doğum
• Beslenme bozukluğu
• Uzun süreli doğum kontrol hapı
kullanımı
• Genetik yatkınlık
Rahim ağzı kanserinden korunma %100 e
yakın mümkündür, yaşam tarzı, monogam (tek
eşli) yaşam, en önemlisi rahim ağzı kanseri aşısı
(HPV aşısı) yaptırmak. HPV aşısı tercihen cinsel
aktivite başlamadan 9 – 26 yaş arası bayanlara
rutin yapılmalıdır.
Rahim ağzı kanserini tanısını koymak ancak
düzenli kontrollerini yaptıran kadınlarda mümkündür. Muayene sırasında rahim ağzını gözle
30
görmek ve akıntı (pap smear ) testi işimizi çok
kolaylaştırıyor. Aşı yaptırmak kesinlikle pap smear testi yaptırmayı bırakmak anlamına gelmiyor.
Rutin kontroller kesinlikle devam etmelidir.
Rahim ağzı kanseri gelişimi; HPV virusu alındıktan sonra 2-3 yıl içinde %60 ı geriler, kalan
%40 LSIL ( düşük dereceli lezyon)’a neden olur.
Bu kadınların %15 i 3-4 yıl içinde HSIL (yüksek
riskli lezyon)’a ilerler. Özellikle tip 16 ve 18 ile enfekte olan hastalarda risk fazladır, ancak bu hastaların da hepsi kanser olmaz, 10 yıl içinde %12 si
invaziv kansere ilerler.
Günümüz koşullarında yaşam tarzının değişmesine bağlı olarak bir kadının yaşam boyu rahim ağzı kanserine yakalanma riski 1/100 iken,
tedavisiz HPV enfeksiyonu olanların 5-10/100 ü
, LSIL olsa dahi takipte olan hastalarda kanser
olma riski 1/500, tüm lezyonu olan hastalarda
(yüksek dereceli lezyon olanlarda dahil) tedavi
sonrası kanser riski 1/250, yüksek dereceli lezyonu olup 20 yıl boyunca tedavi almamış hastalarınsa 1/3 ü kansere yakalanır.
Cinsel aktif kadınların her yıl jinekolojik muayenelerinin yapılması şarttır, pap smear 2 kez
üst üste iyi çıkarsa 2-5 yıla örneklemeler açılabilir, 65 yaşına kadar da kontrollerde sorun çıkmaz
ise pap smear kontrolleri kesilir. Pap smearda
bir sorun çıkarsa smear tekrarı veya kolposkopi
denen rahim ağzına mikroskop a benzer aletlerle bakılır, bazı kimyasal maddelerde uygulanıp
gerekli yerlerden biopsi yapılır. Sonuca göre ya
takibe alınır veya rahim ağzı koni gibi çıkarılır,
erken evre rahim ağzı kanserlerinde bu tedavi
yeterlidir. Özellikle hastanın çocuk isteği var ise
bu yöntem tercih edilir, çocuk istemiyorsa basit histerektomi (rahimi almak) yeterlidir. Ancak
lenfovasküler invazyonda varsa lenf nodlarını da
çıkartmak gerekir. Daha ileri evrelerde ise cerrahinin radyoterapiye üstünlüğü olmadığından
hastaya radyoterapi önerilir. Ancak seksüel aktif
hastalara cerrahi tedavi uygulanır. Hastanın sağ
kalım şansı yaşına, ırkına, sosyoekonomik durumuna, birlikte başka bir hastalığı olup olmamasına, tümörün büyüklüğüne ve yayılımına bağlıdır. Tedavi sonrası tümör tekrarlarının %74 ü ilk
2 yıl içinde olur. Bu yüzden hastaları 2-4 ayda
bir kontrol etmek gerekir. Bu hastaların %50-60
ı üreterlere olan baskı ve tıkanıklığa bağlı üremiden, %40 ı enfeksiyondan kalanı da durdurulamayan kanamadan kaybedilirler.
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Hasta Hikayeleri
G. Bayan 43 Yaşında İstanbul’da yaşıyor. Ev hanımı. RAHİM AĞZI
KANSERİ: Cinsel ilişki sonrasında şiddetli ağrı ve vajinal kanama şikayeti
ile Avrasya Hospital Kadın Doğum ve Hastalıkları Bölümüne başvurdum.
Yapılan smear testi sonucunda (SCC) Yassı hücreli karsinom kanser
hücresine rastlandı. Tümör rahim dışına yayılmış ve ikinci evre olması
nedeniyle ameliyat olamayacağımı öğrenmiştim. Hocalarımın onkoloji
konseyi kararıyla radyoterapi yöntemlerinden olan pelvik radyoterapi
ile tam cevap alarak tümör gerilemiş olup sağlığıma kavuştum. 5 Yıldır
düzenli olarak kontrollerime giderek tedavi oluyorum. Cinsel hayatımda
da hiçbir sıkıntı yaşamamaktayım. Bütün hocalarıma teşekkür ederim.
31
Op. Dr. Özgür ODABAŞ
Genel Cerrahi
Pankreas Kanseri
P
Op. Dr. Özgür ODABAŞ
Genel Cerrahi
1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989
y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi
‹ngilizce program›n› kazand›. 1995
y›l›nda Haseki Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›na bafllad›. Mart
2000’de Cerrahi Uzman› oldu. fiu an
Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP
ve Genel Cerrahi ünitesinde görev
yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4013
ankreas bezi yaklaşık 15 cm uzunluğunda,
mide, oniki parmak barsağı ve kalın barsak,
karaciğer ve dalakla çevrelenmiş bir organdır.
Pankreas bezi üç kısımdan oluşmuştur. Geniş
olan ucu “baş”, orta kısmı “gövde” ve dar ucu ise
“kuyruk” olarak adlandırılır. Baş kısmı oniki parmak
barsağı, kuyruk kısmı ise dalak ile komşudur.
Pankreas bezinin iki ana görevi bulunmaktadır.
Birincisi, yağ ve proteinlerin sindirilmesine
yardımcı olan enzimlerin üretilmesidir. İkinci
görevi ise, insülin ve diğer birçok hormonu
salgılamaktır. İnsülin vücudun kan şekerini
(glükoz) kontrol eder.
Pankreas kanserleri organın her bölgesinden
gelişmekle birlikte en sıklıkla baş bölgesinden
kaynaklanmaktadır. Amerikada görülme sıklığı
yılda 9/100,000 olup tüm kanserler arasında
11. sıradadır.
Risk faktörleri nelerdir?
Erkeklerde ve 65 yaş ve üzeri kişilerde daha
sık görülen pankreas kanserinde alkol, sigara
kullanımı, şeker hastalığı bazı çevresel ve
mesleki durumlar, yağlı ve şekerli gıdalardan
zengin beslenme, kronik pankreas hastalıkları
32
gibi faktörler suçlanmış olmakla birlikte
pankreas kanserine yol açan nedenler kesin
olarak açıklanamamıştır.
Belirtileri nelerdir? Pankreas kanseri sinsi ilerleyen bir hastalıktır,
erken dönemde bariz belirtiler vermez. Pankreas’ın baş bölümü kanserlerinde oniki
parmak barsağı ve ana safra kanalı komşuluğundan
ve safra akışını engellemesinden dolayı sarılık en
sık ve en erken ortaya çıkan belirtidir. Başlangıçta
gözlerde ortaya çıkar, daha sonra deride sararma
olur, idrar rengi koyulaşır (çay rengi), bunu açık
renkli dışkılama takip eder ve nihayet ‘camcı
macunu’ olarak tanımlan dışkının açık renk
alması ile sonuçlanır. Ağrı, önceleri müphem
karın ağrısı olarak tanımlanan, hafif bir rahatsızlık
hissi şeklindeyken, ileri dönemde sırta vuran
karın ağrısı şeklini alır. Ağrı bazen kuşak tarzında
beli sarabilir. Şişkinlik ve hazımsızlık belirtileri ile
sıklıkla birliktedir. İştahsızlık ve kilo kaybı, şişkinlik,
hazımsızlık, ağrı ve iştah kaybı ile birlikte yetersiz
gıda alımı sonucunda hasta kilo verir. Aniden ortaya
çıkan diyabet ya da diyabetik hastalarda kan şeker
kontrolünde gözlenen ani değişiklik, genellikle aile
Op. Dr. Özgür ODABAŞ
Genel Cerrahi
öyküsü olmadan gelişen şeker hastalığı
pankreas kanserinin erken belirtisi olabilir.
Tanı nasıl koyulmaktadır? Hastalık sinsi belirtilerle ortaya çıktığı
için tanı zor olabilir. Erken dönemde
yakalanan hastalarda, en sıklıkla
hekime başvuru anında, bu hastalıktan
hekimin şüphe etmesi ve buna yönelik
araştırmalar yapması önemlidir.
Laboratuar tetkikleri: Tek başına
hiçbir kan testi pankreas kanseri
tanısı koymaya yeterli değildir. Serum
bilurubinleri, alkalen fosfataz, karaciğer
transaminazları ile CEA, Ca 19-9 ve Ca
125 gibi tümör belirteçleri yükselmiştir.
Ultrasonografi (US): Pankreasta solid
yada kistik kitle varlığını, kitlenin boyutu,
kitlenin diğer çevre yapılarla olan ilişkisi
ve damarsal yapılara olan yakınlığı
hakkında bilgi verir. Bilgisayarlı tomografi (BT): Yaklaşık
%95 ve üzerinde tanı koydurucu özelliği
vardır. Bu tarama kanserin ne derece
yayıldığını
gösterebilmektedir.
BT
taraması tümörün cerrahi müdahaleyle
çıkarılıp çıkarılamayacağını belirlemede
kullanılan en önemli tetkiktir. MR: MR görüntüleme aynı şekilde
tümörün ayırıcı tanısında önemlidir.
Tomografi ve MR gerektiğinde birlikte
kullanılarak hastaya verilecek ameliyat
kararı için doğru sonuçlara ulaşılmasını
sağlarlar. Tümörün evrelendirilmesinin
doğru yapılmasını sağlarlar.
ERCP (Endoskopik
Kolanjiopankreatografi):
Retrograd
Bu
test
sırasında özel bir endoskop (Duodenoskop)
boğazdan geçirilerek mideye ve ince
bağırsağa gönderilir. Hekim endoskop
aracılığıyla bölgeyi görür, safra kanalına
ve pankreas kanalına boya enjekte
edebilir. Bu test, söz konusu kanallarda
tümörden kaynaklanan bir basıyla oluşan
daralmaları gösterebilir. Tanı için doku ve
sıvı örnekleri alınabilir. Eğer tümör safra
akışını engelleyecek şekilde bir tıkanıklık
yapmışsa (sarılık olmuşsa) stent adı
verilen küçük bir tüp sarılığın giderilmesi
için safra kanalınıza yerleştirilebilir.
PET (pozitron emisyon tomografisi)
taraması: Normal hücreleri hızlı
bölünen
kanser
hücrelerinden
ayırabilen bir teknolojidir. Vücutta tümör
yayılımının (metastaz) araştırılmasında
kullanılmaktadır.
Hasta Öyküleri
C.M. Erkek 44 Yaşında Evli 2 Çocuk Babası PANKREAS KANSERİ:
6 Aydır devam eden karın ağrısı, son 1 aydırdırda devam eden sarılık şikayetim ile Avrasysa Hospital Genel Cerrahi bölümüne başvurdum. Doktorumun muayenesi ve tetiklerin sonrasında, ERCP önerildi.
ERCP’nin sonrasında alınan biyopsi sonucu, erken evre pankreas tümörü tanısı kondu. Ameliyatımı oldum. Bu bölgedeki tümörüm tamamen
temizlendiğini doktorum anlattı. Şuan hiçbir şikayetim yok. Koruyucu
amaçlı sadece düzenli kontrollerimi yaptırıyorum. Sağlığımın düzelmesinde gayret göstren ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Yapılan fizik muayene, laboratuar
ve radyolojik incelemelerin sonunda,
pankreas tümörünün hangi evrede olduğu,
komşu organlarla ilişkisinin ne durumda
olduğu ve özellikle komşu damarlara
yayılımının olup olmadığı ortaya konur.
İleri evredeki tümörlerde cerrahi
uygulanmaz. Bunlara hastanın ömrünü
bir süre daha uzatabilmek için bazı
tedaviler verilir. Bu hastalara uygulanacak
kemoterapi ile birlikte, mevcut sarılığının
düzeltilmesi,
beslenme
desteğinin
sağlanması, ağrının azaltılması ve diğer
yaşam konforunun düzeltilmesi amaçlarıyla
bazı girişimler uygulanmaktadır. (ERCP
ile stent takılması, PTK ile safranın dışa
akıtılması, ağrı kateterleri)
Kemoterapi: Bu tedavide kanser
hücrelerinin öldürülmesi için çeşitli
ilaçlar kullanılır. İlaçlar genellikle damar
yplundan uygulanır. Tümör hücrelerini
radyasyon tedavisine karşı daha duyarlı
hale getirmek için radyasyon terapisi
kemoterapiyle birlikte verilebilir.
Radyasyon tedavisi (ışın tedavisi):
Bu yaklaşımda kanser hücrelerini
öldürmek ve tümörlerin büyümesini
engellemek için X ışınları ya da diğer
yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Cerrahi tedavi
Pankreas
tümörlerinde
cerrahi
tedavi uygulanarak pankreasın bir
bölümü çıkarılabilir. Tümörün cerrahi
olarak çıkartılması bu hastalar için tek
kür şansını oluşturmaktadır. Tümör
pankreasın kuyruk bölümünde ise
cerrahi girişim nispeten daha kolaydır.
Pankreas başı tümörlerinde hastalık
sarılık ile erken bulgu verdiğinden
genellikle ameliyat şansı olmaktadır. Bu
hastalarda pankreas başının yanı sıra
safra kesesi, oniki parmak barsağının
tamamı ve midenin bir bölümü ve
çevre lenf bezlerinin bir bütün halinde
çıkarılması gerektiğinden tedavi daha
karmaşıktır. Daha sonra, sindirim
kanalının bütünlüğünü korumak için
sağlam kalan safra yolları ile pankreas
yollarının sindirim kanalına boşalmasını
sağlamak gerekir. (Whipple ameliyatı).
Pankreasın gövdesini tutan kanserler çok
geç dönemde geldiklerinden, hastalık
çevre dokulara ve hayati organlara
sıçramakta ve hasta-ların çoğu cerrahi
tedavi şansını kaybetmektedir.
Sinsi ilerleme gösteren pankreas
kanserinden korunmak için alkolden uzak
durulması, az yağlı diyetle beslenilmesi
ve düzenli egzersiz yapılması önemlidir.
33
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
Kanserin Tanımı,
Belirtileri ve Çeşitleri
tümör dokusunu oluşturur. Hücrelerdeki bu olayların gelişmesine neden alan bir çok kanser yapıcı (kanserojen) madde vardır.
Kanserin belirtileri nelerdir?
Kanser belirtileri ortaya çıktıktan sonra artık
hastalığın ilerlediği anlaşılır. Amaç, bu belirtiler
ortaya çıkmadan hastalığın çok erken dönemde
yakalanmasıdır. Kanserin oluştuğu yere göre belirtileri vardır. Vücudun herhangi bir yerinde ele
bir kitlenin gelmesi, ses kısıklığı, inatçı öksürük,
dışkılama düzeninde değişiklik, derideki benlerin şekil, büyüklük ve renk değişiklikleri, kapanmayan yaralar, herhangi bir yerde kanama, kanser belirtisi olabilir.
En sık görülen kanserler hangileridir ?
En sık görülen kanserler erkeklerde akciğer,
prostat ve kalın barsak kanseri. Kadınlarda meme,
rahim ağzı, akciğer ve kalın barsak kanseridir.
Kansere Yol Açan Etkenler
1.Yaş – Kanserler orta ve ileri yaşlarda daha sık
görülür.
2.Beslenme Bozuklukları – Hayvansal yağlardan zengin, et içeriği fazla, kolesterol ve kaloriden zengin diyetlerle beslenme.
Kansere yol açan başlıca etkendir.
Şöyle sıralayabiliriz :
Kanser nedir?
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA
T›p Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 –
1994 aras› Gata Haydarpafla E€itim
Hastanesi’nde ‹ç hastal›klar› ihtisas›n›
yapt›. 1994–2007 y›llar› aras› Deniz
Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde
klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar›
uzman› olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1016
34
Latince’ de yengeç anlamına gelen kanser
çağımızın en korkulan hastalıklarından biridir.
Toplumda her beş kişiden biri yaşantısının bir
döneminde kanser ile karşılaşmaktadır. Tüm
yeni tedavi yaklaşımlarına karşın halen kanserden ölümler gelişmiş toplumlarda ikinci sırada
yer almaktadır. Kanser vücudun belli bir bölgesindeki hücrelerin kontrölsüz olarak çoğalıp,
o bölgenin de dışına yayılmasından ileri gelen
hastalıkların genel adıdır. Kanser kelimesi belli bir hastalığı değil, aşırı hücre çoğalmaları ve
doku büyümeleri şeklinde kendini belli eden
çeşitli bozuklukları anlatır. Hücreler doğar, gelişir
ve ölürler. Bu olay genetik bir kontrol altındadır.
Bu kontrolün, kalkması ile dengenin bozulması
sonucu, ya çok sayıda oluşmaları ya da oluşan
hücrelerin ölmemeleri sonucu çoğalan hücreler
• Katkı maddeleri: Bazı katkı maddeleri kansere zemin hazırlar. Bu nedenle, güvenilmeyen katı yağlar,
limonatalar ve çikolatalar pek yenmemelidir.
Tatlandırıcılar(sakkarin) : Tatlandırıcı olarak kullanılan sakkarin, bir gıda maddesi değildir ve böbreklere zarar verdiği gibi, mesane kanserine de
neden olmaktadır.
• Küfler : Kuruyemişler üzerinde üreyen küfler,
“aflatoksin” denilen kanser yapıcı maddeyi meydana getirirler.
• Kahve : Kahve içenlerde, içmeyenlere göre 2-3
misli fazla mesane ve pankreas kanseri ortaya
çıkmaktadır.
• Alkol
• Yiyecekler ve hazırlanış şekli :
- Fazla et yiyenlerde kalın bağırsak kanseri sık görülür.
- Proteinli gıdalar, 100 C üzerinde pişirildiklerinde kanser yapan maddeler oluşur.
- Aşırı ısıtılan yağlarda kızartılan yiyecekler kanser yapıcı olurlar.
- Kullanılmış yağları tekrar kullanmak ta sakıncalıdır.
- Hormonlu maddelerin kansere yol açtığı gözlenmiştir.
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
• Dengesiz beslenme : Önemli bir yer tutmaktadır.
• Aşırı ilaç kullanma
• Gıdalardaki selüloz
Ruhsal bozukluklar : Sinir bozuklukları,
üzüntüler, depresyon, sıkıntı vücudu zayıf düşürür ve kişinin kansere yakalanmasını kolaylaştırır.
Dengesiz beslenme
% 35
Sigara
% 30
Enfeksiyon hastalıkları
% 10
Mesleki nedenler
%4
Alkol
%3
Çalışma yerinin tozlu ve pis olması % 2
Gıdalara konan katkı maddeleri
%1
3. Şişmanlık ve bedensel hareketsizlik
– Açık bir ilişki kurulmuş olmamasına
karşılık araştırmalar şişmanlığın bazı tip
kanserlere zemin hazırladığını göstermektedir.
rinin riskleri açısından genetik konsültasyon ve testler uygulanmalıdır. Ailevi
yüksek kişilere düzenli kanser taramaları
önerilmekte ve erken tanı ve tedavi şansı arttırılmaktadır.
4. Sigara – Sigara akciğer kanseri riskini
belirgin ölçüde arttırmaktadır. Sigara ve
diğer tütün ürünleri bundan başka ağız,
gırtlak, yemek borusu, mide, mesane
kanserlerinde önemli rol oynar.
5. Kimyasal maddeler – İş yerlerinde
metal tozları ve kimyasal maddelerle
karşılaşma kanser riskini arttırır. Asbest,
rodon, vinil, benzen iyi bilinen kanserojenlerdir. Defalarca röntgeni çekilmiş organlarda kanser sık görülür. Bu nedenle
gereksiz ve sık röntgen çekilmesi doğru
değildir.
6. Yüksek dozda radyasyona maruz kalmak - Bilgisayar monitörü ve televizyondan en az 70 cm. Uzaklıkta durmalıyız.
Cep telefonları ile çok uzun konuşmalar
yapmamalı, mümkünse kulaklık kullanmalıyız.
7. Aşırı güneş ışığı – Güneşteki ultraviole
ışınları direkt olarak melanoma ve diğer
deri kanserleri oluşumu ile ilişkilidir. Güneşten gelen kozmik ışınlar, toprağa karışır ve yok olurlar. Ancak, beton ve taş
yığınları bu ışınları geçirmezler. Dolayısıyla şehirlerde kanser riski fazladır.
8. Bazı virüsler – Hepatit B ve C virüsü
gibi virüsler artmış kanser riski oluşturmaktadırlar.
9. Vücudun bağışıklık sistemini bozan
hastalıklar – AIDS gibi vücut bağışıklığı
bozulan hastalarda kanser daha kolay
oluşmaktadır. Çoğu AIDS virüsü taşıyan
hasta bu tür komplikasyonlar nedeniyle
ölmektedir.
Yapılan incelemelerde kanserin, kalıtsal olduğu saptanmıştır. Kanserlerin
yaklaşık yüzde 20’si kalıtsaldır. Yani kanserden sorumlu olan anormal bir gen
ana-babadan çocuklarına geçmektedir.
Ancak, kalıtsal olarak geçen, kanserin
kendisi olmayıp, bazı organların zayıf ve
kansere dayanıksız doğması ve gelişmesidir. Bu durum kansere neden olan
geni taşıyan her bireyde otomatik olarak
kanser oluşacağı anlamına gelmez. Eğer
ailevi kanser riskinden korkuluyor ise bu
konuda doktora başvurarak aile bireyle-
Kanserden Korunma Yolları
1- Doğru beslenin: Yanlış beslenme bütün kanserlerin yüzde 35’inden sorumludur. İdeal diyet; sebze, meyve, tahıl ve
düşük yağlı yiyeceklerle gerçekleştirilir.
Bebek emzirmek, genç yaşlardan itibaren egzersiz yapmak ve bazı vitaminler
meme kanserinden korunmada faydalıdır. Yüksek yağlı diyetler meme, rahim
ve prostat kanseri ile bağlantılı olabilir.
Sürekli kırmızı et yiyen kişilerin kanser
olma riski, ayda bir kez kırmızı et yiyenlere göre 2.5 kat fazladır. Bu nedenle kırmızı et yerine balık, tavuk, hindi etinin
tercih edin.
2- Tuzdan kaçının: Tuz kendisi kanser
yapmasa da, mide yüzeyinin yapısını
bozarak kanserojen maddelere ortam
hazırlar. Tuzun bolca kullanıldığı turşulardaki nitrozamin denilen maddeler kanser oluşumunda etkilidir. Yapılan araştırmalar, dondurarak saklama yönteminin
tercih edildiği ülkelerde mide kanseri
görülme sıklığının yüzde 64 azaldığını
gösteriyor.
3- Fast food’a son: Aşırı karbonhidratlı ve
yüksek ısıda pişirilen bisküviler bile kanser açısından çok tehlikeli. Patates kızartmaları, tuzlu krakerler, katkılı konserveler, yağlı ve pişmiş et içerikli fast food’lar
da tehlike sinyali veren yiyecekler.
4- Sebzeleri iyi yıkayın: Dünyada kanserin artma nedenlerinin başında tarım
ilaçlarının bilinçsiz kullanımı geliyor. Bu
ilaçlar sebze ve meyveleri yıkamakla da
çıkmaz. Kabuklarını ayıklasanız da yiyeceklerin çekirdeklerine kadar girer. Bu da
kansere karşı hem kendiniz, hem de çocuklarınız için büyük bir tehlike oluşturur.
5- Kızartmaları unutun: Kızartma yağlarını kesinlikle tekrar kullanmayın. Yağlardan aldığınız kalori günlük kalori alımının
yüzde 30’unu geçmesin. Sofranızda lifli
gıdalara ağırlık verin, rafine gıdalardan
olabildiğince kaçının.
6- Alkole bağlanmayın: Kronik alkol bağımlılığı, başta karaciğer kanseri olmak
üzere, özellikle alkol sigarayla birlikte tü-
ketildiğinde ağız, boğaz, yemek borusu,
gırtlak ve mide kanserine neden olabilir.
Bu yüzden alkolden uzak durun. Minimum tüketmeye çalışın.
7- Güneşten korunun: Güneş ve solaryum deride erken yaşlanma ve hasar
oluşturarak cilt kanserine neden olabilir.
Cilt kanserinden korunmak için güneşten koruyucu krem kullanmak ve güneş ışınlarının tehlikeli olduğu saatlerde
güneşe çıkmamak gerekir. Cildinizdeki
benlere de dikkat edin. Benlerinizde
herhangi bir büyüme, kabarıklık veya
renklerinde koyulaşma fark ettiğinizde
doktora başvurun.
8- Pillere dikkat: Kanserin ortaya çıkmasının önemli bir nedeni de çevre kirliliğidir. İnsanoğlu toprağı kazıp pek çok
madeni yeryüzüne çıkarmakta, ne var ki
aslında yeryüzünde bulunmaması gereken bu madenlerin atıklarını zararsızlaştırmada aynı duyarlılığı göstermemektedir. Her gün kullanılıp çöpe atılan piller
bunun en basit örneğidir. Stratosferik
ozonun azalması ultraviyole ışınlarının
zararlı etkilerini artırmıştır ve bu cilt kanserine neden olur.
9- Sigarasız bir yaşam: Sigara içmeyin.
Kapalı, sigara içilen ortamlardan uzak
durun.
10-Şişmanlamayın: Fiziksel aktivitenin
azalması ve şişmanlık, kanser türlerinde artışa neden olur. Bilimsel çalışmalar
meme, rahim, bağırsak, yemek borusu
ve böbrek kanserlerinde şişmanlığın bir
risk faktörü olduğunu kanıtladı. Şişmanlığın engellenmesi ve fiziksel aktivitenin
arttırılması kanserin engellenmesinde
son derece önemli bir araçtır. Haftada
en az 3-4 kez spor yapın. İdeal kilonuzda
kalmaya çalışın.
11- Düzenli kontrol ve tedavi : Kanserden korunabilmek için, şüpheli durumlarda hiç çekinmeden doktora muayene
olmak ve sağlıklı bir hayat sürdürmek
gereklidir. Kanser ne kadar erken teşhis
edilirse, kurtulma şansı da o kadar artar.
35
Op. Dr. Arman ÇİTÇİ
Üroloji
Prostat Kanseri
P
Op. Dr. Arman ÇİTÇİ
Üroloji
‹stanbul’da do€du. 1992 y›l›nda ‹st.
T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1999 y›l›nda ‹.Ü.
Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Üroloji ihtisas›n› tamamlad›. 1999-2000
y›llar›nda Erciyes Üniversitesi T›p
Fakültesi Üroloji A.B.D.’da ö€retim
görevlisi olarak çal›flt›. 2000’den beri
Avrasya Hospital’da üroloji uzman›
olarak görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4010
rostat (erbezi), erkeklerde mesanenin
(sidik kesesi) altında yer alan ve bu bölümdeki idrar kanalını çepeçevre saran
bir dokudur. Genç yaştaki erkeklerde salgıladığı
maddelerle üremede rol alır. 25-50 yaş erkeklerde prostatın değişik yollarla edinilmiş iltihapları
(prostatit). idrar sıklığında artış, yanma, bazen
de akıntılarla karşımıza çıkmaktadır. Bu olguların
tedavileri çeşitli ilaçlarla mümkün olmaktadır.
Prostat 50 yaşından sonra ise, kesin nedeni
bilinmemekle beraber kendi iç yapısında bazı
değişimler gösterir. Bu değişimler iyi huylu
büyümeler (prostat hiperplazisi) ve kötü huylu
değişimler (prostat tümörü) olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Prostatın iyi huylu büyümeleri; ince ve zorlu işeme, geceleri idrara kalkma yakınmalarıyla karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalarımız geç
dönemlerde idrarlarını hiç yapamadıklarından,
sonda taşımak zorunda kalırlar. Tedavi seçiminde şikayetlerin düzeyine göre; ilaç tedavileri,
açık ve kapalı prostat ameliyatları önerilebilir. Bu
yolla da hastalarımızın rahat idrar yapabilmeleri
sağlanır. Özellikle vurgulanması gereken şudur
ki; günümüzde açık olsun, kapalı olsun prostat
ameliyatları bir bademcik ameliyatı veya bir sezaryenden daha riskli değildir. Bu ameliyatların
cinsel hayata olumsuz etkileriyle de artık karşılaşmamaktayız.
Prostatın kötü huylu değişimleri ise: erken
dönemde ancak prostat muayenesi ve ve kan
tahliliyle yakalanmaktadır. Yani bu hastalık başlangıçta hiçbir belirti vermeden sinsice ilerleyen
bir davranış gösterir. İşte bu yüzden; elli yaşını
geçen her erkeğin prostat yönünden ürolojik
36
muayenesini önermekteyiz. Aksi halde teşhiste
geç kalınmış prostat tümörlerinde yaygın kemik
ağrıları olan, yürümede zorluk çeken, kemiklere, karaciğer ve akciğere sıçramalar gösteren bir
hasta ile karşılaşa bilmekteyiz. Bu aşamadaki
geç kalmış hastaların tedavi sonuçları ise yüz
güldürücü olmaktadır.
“Eğer 50 yaşını aşmış bir erkekseniz veya bu
özellikteki bir yakınınız varsa, prostat kontrolünün erken teşhis açısından şart olduğunu hatırlatırız.”
Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle...
Op. Dr. Arman ÇİTÇİ
Üroloji
Bilginiz Varsa
“PROSTAT” ve
Tedavisi Sizi
Korkutmamalı...
Hasta Öyküleri
A. Erkek 23 Yaşında Tekstilci TESTİS KANSERİ: 2009 yılında sağ testisimde ağrısız büyüme olması üzerine bir süre önemsemedim. Ancak ailemin zorlaması ile Avrasya Hospital Üroloji bölümüne başvurdum. Doktor beyin yaptığı tahliller sonucu sağ
testisimde erken evre kanser olduğunu öğrendim. Evlendiğim zaman çocuk sahibi olmakta sorun yaşar mıyım yaşamaz mıyım
kaygısı taşımakla beraber ameliyatımı oldum. 2 yıl sonra evlenerek kız evlat sahibi oldum. 5 yılı doldurduğum halde hiçbir nüks
ve rahatsızlık yaşamadığımı her şeyin yolunda olduğunu mutlulukla paylaşıyorum. Kurumunuza ve doktoruma müteşekkirim.
37
Uz. Dr. Ersin SARI
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Çocukluk Çağı
Kanserleri Nelerdir?
Çocuklarımızı Nasıl Koruruz?
İ
nsan yaşamı boyunca görülen kanserlerin
1-2 % si çocukluk çağında görülmektedir.
Ülkemizde 15 yaş altında 2500-3000 çocuk
yeni kanser tanısı almaktadır. Yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlar, daha iyi bakım hizmetleri ve
yaşam koşullarında düzelme sonucunda son
10-20 yılda kanser hastalarının yaşam oranlarında dramatik düzelme olmuştur.
Kanser insan organizmasındaki herhangi bir
organ ya da dokudan köken alabilir. Hastalığı
oluşturan hücreler temelde vücut hücreleri
olmakla beraber bu hücreleri etkileyen çeşitli
nedenler sonucunda hücreler ölümsüzleşip aşırı üreyerek diğer organ ve dokuları iş göremez
hale getirmeleri ile sonuçlanır.
Çocukluk çağı kanserleri biyolojisi, yayılımı
ve tedaviye cevapları açısından erişkin kanserlerinden farklılık gösterir.
38
Çocuklarda Sık Görülen Kanserler
Çocuklarda en sık görülen kanser sırası ile şöyledir:
• Lösemiler (yaklaşık 25% oluşturur,
en sık akut lösemi görülür)
• Lenfomalar
• Beyin tümörleri
• Nöroblastom
• Wilms tümörü
• Rabdomyosarkom
• Retinoblastom
• Hepatoblastom
• Osteosarkom
Kanser Belirti ve Bulguları
Kanser belirti ve bulguları erişkinlerde ve çocuklarda farklı olabilmektedir. Bu yüzden semptom ve bulguları yaşla ve diğer klinik bulgular
ile değerlendirilmelidir. Buna örnek vermek
gerekirse öksürük ve ses kısıtlılığı uzun sürerse
Uz. Dr. Ersin SARI
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi ‹ngilizce T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. Eskiflehir Osmangazi
T›p Fakültesi’nde uzmanl›€›n› tamamlad›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4006
Uz. Dr. M. Ali TALAY
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994
y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde t›p
e€itimini ald›. Ayn› fakültede 1999
y›l›nda Çocuk Hastal›klar› ve Sa€l›€›
Uzman› oldu.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1008 - 1012
Uz. Dr. M. Ali TALAY
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
erişkinlerde kanser belirtisi olarak değerlendirilip ona göre değerlendirilirken
aynı bulgular çocuklarda solunum yolu
infeksiyonu düşündürür ve öncelikle bu
açıdan değerlendirilir.
Çocuklarda uzun süre devam eden
sert, mobil olmayan lenf bezi büyümesi,
karında ele gelen kitle, daha önce olmayan nörolojik bulgular, tek taraflı eklem
ağrısı, gözde patolojik reflekler gibi bulgular kanser belirtisi olabilmektedir.
Çocuklarda Kanser Nedenleri
Kanser nedenlerinde çevresel faktörler
ve genetik özellikler birlikte rol oynamaktadır.
Çevresel faktörler
• İyonize radyasyon;
• Ultraviyole
• İlaçlar; DES, hidatoin gibi ilaçların kansere neden olabileceği bilinmektedir
• İnfeksiyonlar; çocukluk çağında geçirilen bazı infeksiyonlar kansere zemin
hazırlanmaktadır. Bazı virüs infeksiyonlarının ise kansere yol açtığı bilinmektedir.
Epstein-Barr virüs Burkit lenfoma ve
Hodgkin hastalığı ile ilişkilidir. HIV Kaposi sarkom ve lenfoma, Hepatit B virüs
ise karaciğer kanseri ile ilişkilidir. Diğer
nedenler ise; elektromanyetik alanlar
lösemi gelişme riskini potansiyel olarak
arttırmaktadır. Cep telefonu ve baz istasyonları için ciddi uyarılar bulunmaktadır. Gebelik sırasında alkol alınması,
sigara içilmesi, saç boyası kullanılması,
babanın mesleği gereği kimyasallarla temastarım ilaçları kanserojenik etki yapabilmektedir. Pestisitler beyin tümörleri,
solventler beyin tümörü, lösemi, nöroblastom, hepatoblastom yapabilmektedir.
Ağır metaller hepatoblastom ve petrol
ürünleri Wilms tümör, lösemi, hepatoblastom gelşimesinde rol oynamaktadır.
Genetik faktörler
Genlerde oluşabilecek yapısal farklılıklar;
kanser oluşumunu baskılayıcı genlerin
etkisiz duruma gelmesine ya da büyümeyi, çoğalmayı kolaylaştırıcı genlerin
aktifleşmesine, veya tamir mekanizmasındaki sorunlara yol açarak kanser
oluşumuna yol açabilmektedir. Çocukluk
kanserlerindeki genetik değişiklikler ve
mutasyonların birçoğu farklı kanser tiplerinin etiyolojisinde yer alabildiği gibi
kanserlerin tedavisini ve aynı zamanda prognozunu da etkileyebilmektedir.
Mesela nörofibromatosiz tip 1 de optik
gliomve beyin tümörü riski artar. DOWN
sendromunda ALL riski ve Turner sendromunda gonadoblastom riski yaşam boyu
yüksektir. Aile öyküsü kanserde önemlidir. Bazı kanserleri ailevi yatkınlığı olduğu bilinmektedir.
Çocukluk Çağı Kanserlerinde Tedavi
Kanser türüne ve yayılımına göre cerrahi ve/veya radyoterapi ve kemoterapinin birlikte kullanıldığı kombine tedaviler kullanılır. Sitokinler, biyolojik cevap
düzenleyiciler ve monoklonal antıkorlar
farklı kanser türlerinde tedavide kullanılmaktadır. Bazı kanser türlerinde kemik
iliği nakli tedavi yöntemi olabilmektedir.
Çocuklarımızı Kanserden Nasıl Koruruz?
Kanserden korunma primer korunma
(kişisel ve toplumsal önlemler ile kanserden korunma) ve sekonder korunma
(tarama ve erken tanı) diye ikiye ayrılabilir.
Primer
Korunma
Erişken kanserlerine yol açan risk faktörlerinin birçoğu çocukluk ve ergenlik
döneminde başlamaktır. Çocukluk döneminde doğru alışkanlıkların kazanılması
kanser riskini azaltacaktır.
Sigara alışkanlığı; tüm kanser ölümlerinin 30% u sigaraya bağlıdır. Sigara
kullanımı akciğer, mesane ve ösafagus
kanserlerinde başlıca etkendir. Alkol kullanımı bu kanserlerde sigaraya sinerjistik
etki yapar. Ergenlerde sigara kullanımı
çok sıktır. Ergenlik döneminde sigarayla
tanışma sıklıkla bağımlılığa yol açmaktadır. Çocuklarda sosyal çevrelerinden
etkilenme fazladır, bu dönemde arkadaş
çevresi önemlidir.
Beslenme ve obesite; kanser vakalarının 1/3 nün kötü beslenme, fiziksel
inaktivite, obesite ve diğer yaşam stili
faktörleri ilişkisi olduğu bilinmektedir.
Obesite kanser, kalp hastalığı ve şeker
hastalığı riskini artırmaktadır. Çocuklarda
obesitenin önlenmesi için fiziksel aktivite artırılırken, fazla kalori tüketimi azaltılmalıdır. Çocukların ortalama 30% gün
içinde fast food tüketir ve günlük ihtiyacın
60% alır. Okul kantinlerinde daha sağlıklı
yiyeceklerin sunulması sağlanmalıdır. Televizyon seyretme (Günde 4 saatten fazla
televizyon seyretmek vücut kitle indeksini artırmaktadır) kısıtlanmalı, spor ve
oyunlar teşvik edilmeli, sağlıklı beslenme
alışkanlığı kazandırılmalıdır.
Güneşten korunma
Sonuç olarak kanserin önlenmesinde
anahtar rol sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazanılmasıdır. Yaşa uygun olarak
düzenli sağlık kontrollerinden geçmek
çocuklarımızı kanserden korumada en
önemli başlıkları oluşturmaktadır.
39
Doç. Dr. Çetin A. EVLİYAOĞLU
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
Beyin
Tümörleri
B
Doç. Dr. Çetin A. EVLİYAOĞLU
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
1964 Ankara doğumlu.1988 Ankara
Üni. Tıp Fak. mezun oldu.1995 yılında Ankara Numune Eğit. Araşt.
Hast. Nöroşirurji ihtisasını tamamladı. 1997-1998 yılları arası Boston
Harvard Üni. Brigham Women’s
Hospitalda Nöroonkoloji research
followluğu yaptı.1996-2001 yılları
arası Kocaeli Üni. ve 2001-2009 yılları arasında Kırıkkale Üni. akademik
çalışmalarını devam ettirdi. 2005 Doçentlik ünvanı aldı. 2006-2009 yılları
arası anabilim dalı başkanlığı yaptı.
İngilizce ve Almanca bilmektedir. Evli
ve iki çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri : 08:30 - 14:00
Dahili Tel: 1131 - 1136
eyin tümörleri tüm tümöral hastalıkların
yaklaşık %5’ini oluşturur. Çeşitli tipte beyin
tümörleri vardır. Bazı beyin tümörleri iyi
huylu-yavaş gelişen-düşük gradlı (benign), bazı
beyin tümörleri ise kötü huylu-üreyebilen-yayılabilen-yüksek gradlı (malign) karakterdedir. Beyin
tümörleri kafatası içi (beyin-beyincik-beyinzarısinirler vs) yapılardan gelişen tümörler (primer
beyin tümörleri) veya vücudun diğer organlarından kan veya komşuluk yoluyla kafatası içine yayılan tümörler (sekonder veya metastatik
tümörler) olabilir.
Çocuklarda görülen beyin tümörleri daha çok beyin alt kısmı ve beyincik bölgesi (infratentoryal)
yerleşimlidir.
Yetişkinlerde ise beyin üst kısım bölgesi (supratentoryal) yerleşimlidir.
*Çocuklarda en sık görülen tümörler beyin sapı,
beyincik ve göz siniri gliomları, doğumsal kökenli kraniofaringioma ve teratomalardır.
*Yetişkin ve orta yaşlarda beyin dokusundan gelişen glial tümörle, beyin zarı kökenli meningioma, sinir kılıfı kökenli akustik nörinom ve hipofiz
bezi tümörleri sık görülür.
*İleri yaşlarda diğer organlardan beyine yayılan
metastatik tümörler çoğunluktadır.
Belirtiler:
Beyin tümörleri, beyindeki yerleşim yerlerine,
cinslerine ve büyüklüklerine göre değişik bulgular verirler. Başağrısı, bulantı, kusma, kafa içi
basınç artışı bulguları en sık görülen belirtilerdir.
• Sabahları kötüleşen ve gün içinde devam eden başağrısı,
• Nöbetler,
• Bulantı-kusma,
• Kol ve bacaklarda his kaybı ya da kuvvetsizlik,
• Yürüme güçlüğü, denge bozukluğu
• Görmede değişiklik ve/veya anormal göz
hareketleri,
• Uykusuzluk,
• Kişilik ve hafıza değişiklikleri
• Konuşma değişiklikleri
Bu değişiklikler beyin tümörlerinde olduğu gibi
başka bir probleme bağlı olarak da oluşabilir
Tanı:
Öncelikle şikayetlerin ayrıntılı olarak sorgulanması, aile öyküsü ve tam bir fizik muayene ge-
Hasta Öyküleri
B. C. 55 yaşında kadın BEYİN TÜMÖRÜ: Bir buçuk yıl önce meme kanseri teşhisiyle ameliyat
oldum. Yine aynı dönemlerde, baş ağrılarım sıklaşınca doktora gittim. Uzmanların vermiş olduğu
tetkikleri yaptırdım. Sonuçlarına bakan hocamız alın kemiği ve beyin metastazı (tümör) saptadı.
Tavsiye üzerine daha sonra Avrasya Hospitale başvurdum. Şikayetlerim doğrultusunda beni, Beyin
Sinir ve Omurilik Cerrahisi birimine yönlendirdiler. Hocama, başımda bir şişlik geliştiğini, ağrılarım olduğunu anlattım. Hikayemi dinledikten sonra, muayene edip, MR istedi. Çekilen kranial
MR sonucuna göre başımın ön kısmında, kemiğide tutmuş, beyin zarına uzanan bir kitle (tümör)
tespit edince ameliyat kararı verildi. Ameliyatta alın kemiğimle birlikte, bu kitleyi, beyin zarıyla
birlikte çıkardıklarını aynı zamanda beynime bası yapan kısmı (tümörü) tamamen temizlendiğini, sonrasında yine hocamın anlattığı operasyonda beyin zarı onarımı gerçekleştirildikten sonraki
aşamasında da, ameliyat için alnımdan alınan, kemik bölgesine de, kemik çimentosundan yeniden şekil verilerek eski halime dönüştürüldüğü bilgisi öğrendim. Yapılan işlem sonrasında görsel
görüntümde hiçbir bozukluk olmadı.. Sanki her aynaya bakışımda ameliyat olmamış gibi kendimi
hissediyorum. Mutluyum. Şuan düzenli olarak belirli periyodlarla radyoterapi ve kemoterapi alıyorum. Ameliyatım 1 yıldır önce gerçekleşti. Sağlığım yerinde çok şükür. Hiçbir sıkıntım yok.
40
Doç. Dr. Çetin A. EVLİYAOĞLU
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
reklidir. Genel muayeneden sonra ayrıntılı
bir “nörolojik muayene” de yapılmalıdır.
Uykusuzluk olup olmadığı, kas gücü, kasların koordine hareketleri, refleksler ve
ağrıya yanıt incelenmelidir. Göz hareketleri de ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir.
Fizik ve nörolojik muayenenin sonucuna
bağlı olarak aşağıdaki “radyolojik muayene” lerden biri veya birkaçı istenebilir:
Tetkikler;
•Bilgisayarlı beyin tomografisi,
•Manyetik rezonans görüntüleme (MR)tetkiki,
•MR-anjiyografi,
•MR-Spektroskopi,
•Diffüzyon MR,
•Fonksiyonel MR,
•MR-Traktografi
•Serebral anjiografi,
•Pozitron emisyon tomografi ( PET)
•Elektroensefalografi (EEG)
Tedavi:
Beyin tümörünün tedavisi birçok faktöre bağlıdır. Beyin tümörünün tipi, yerleşim
yeri, tümörün çapı, hastanın yaşı ve genel
sağlığı; tedavi yöntemini seçmede önemlidir. Tedavi yöntemi ve uygulama şekli
çocuk ve erişkin hastalar için farklıdır.
Beyin tümörlerinin tedavisinde; “Cerrahi”, “Radyoterapi”, ve “Kemoterapi” kullanılabilir. Cerrahinin tipine, tümörün çap
ve yerleşim yerine göre karar verilir. Radyoterapi yüksek enerjili ışınlar kullanılarak kanser hücrelerini öldürür. Antikanser
ilaçlarının kullanılmasına ise Kemoterapi
denir. Bu tedavi yöntemleri bazı hastalarda ayrı ayrı, bazı hastalarda ise birlikte
kullanılır.
Beyin tümörlerinin tedavi ekibinde; Beyin
Cerrahı, “Radyasyon Onkoloğu”, “Medikal
Onkolog”, Fizik Tedavi Uzmanı, Konuşma
Terapisti ve Diyetisyen bulunmalıdır.
Tedaviye başlamadan önce, hastalara
beyin ödemini önlemek amacıyla “Steroid”, nöbetleri önlemek ve kontrol etmek
için “Antikonvülzan” ilaçlar verilir. Beyin
su yollarında tıkanma emilim bozukluğu
veya artışa bağlı beyin su yollarında genişleme demek olan Hidrosefali varsa,
şant takılabilir.
Cerrahi:
Beyin tümörlerinin tedavisinde öncelikle kullanılan yöntemdir. Amaç normal
beyin dokusuna hasar vermeden tümörün
tamamının çıkarılmasıdır. Tümör mümkün
olduğunca çıkarmalıdır. Bu amaçla mikrocerrahi teknik, endoskopi, haritalama,
uyanık cerrahi, navigasyon gibi cerrahiye
destek teknolojik yöntemler tümörün yeri
ve konumuna göre ek olarak kullanılabilmektedir.
41
Doç. Dr. Çetin A. EVLİYAOĞLU
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
Ancak, tümör, beyin dokusunu hasara
uğratmadan çıkarılamıyorsa, bir miktarı
bırakılabilir. Patolojik tanı için, tümörün kitle etkisi nedeniyle artmış kafa
içi basıncını azaltıp buna bağlı bulguları düzeltmek için ve tümörün boyutunu
mümkün olduğu kadar azaltarak diğer
tedavi yöntemlerinin etkisini arttırmak
amacıyla kısmi tümör çıkarılması yapılabilir. Tümörün bir parçanın çıkarılması
bile beyindeki basınç belirtilerini geriletir
ve kalan kısım radyoterapi ve/veya kemoterapi ile tedavi edilebilir.
Biyopsi: Biyopsi ile tümörün çok küçük
bir parçası alınarak patolojik tanı konulabilir ve tedavi şeklinin seçilmesine yardımcı olur.
Radyoterapi: Radyoterapi, güçlü radyoaktif ışınlar yardımıyla kanser hücrelerinin hasara uğratılması ve büyümesinin
durdurulmasıdır. Bu tedavi, beyin tümörlerinde cerrahinin yerine kullanılmaz.
Genellikle cerrahi sonrasında kalan tümör dokusunun tedavisi için veya cerrahi
yapılamıyorsa kullanılır.
“Eksternal radyoterapi”: Büyük cihazlar yardımıyla dışardan verilen ışın
tedavisidir. Haftada 5 gün olmak üzere
5-6 hafta verilir. Tedavi şeması, tümörün
tipi ve çapına ve hastalığın yerleşim yerine bağlıdır.
“Brakiterapi”: Tümörün içine direkt
olarak, radyoaktif madde konularak yapılan tedavidir. İmplant kısa süre için ya
da kalıcı olarak beyinde bırakılır. İmplant,
hergün bir miktar ışın vermek yoluyla
tedavi eder.
“Stereotaksik radyoşirürji” özellikle
küçük ve derinde yerleşmiş tümörlerde
uygulanan bir yöntemdir. Tümörün yeri,
CT veya MR ile tespit edildikten sonra
farklı açılarla ve çok sayıda ışın hedef
noktada odaklanacak şekilde verilerek
yapılan tedavi şeklidir.
Kemoterapi:
Kemoterapi, kanser hücrelerinin ilaçla
öldürülmesidir. Bir veya birden fazla ilaç
birlikte uygulanabilir. Genellikle, ağız
yolu, kas içine veya damar yolu ile verilir.
Kemoterapinin, beyin omurilik sıvısı içine
direkt olarak verilmesine ise “Intratekal
kemoterapi” denir.
Kemoterapi, genellikle kürler halinde ve
21-28 günde bir tekrarlanarak uygulanır.
Hastanın kemoterapi alıp alamayacağına, alacaksa kaç kür alacağına, tümörün
tipine, hastanın yaşına ve genel durumuna bakılarak karar verilir.
Kanser tedavisinde, sadece tümör hücre42
leri değil, bazen sağlıklı hücreler de tahrip olabilir. Bu nedenle hastaların çoğu
tedavi sırasında hoşa gitmeyen yan etkilerle karşılaşırlar. Yan etkiler; tedavinin
tipine ve tedavi edilen bölgeye göre değişir ve kişiye göre farklı olabilir. Hastanın
doktoru yan etkileri en aza indirecek tedavi planını seçer. Bu yan etkiler, genellikle tedavinin bitmesi ile sona erer.
Cerrahi tedavi sırasında; normal beyin
dokusunun da hasarlanmasına bağlı olarak, güçsüzlük, koordinasyon bozukluğu,
kişilik değişmeleri, konuşma ve düşünme güçlükleri olabilir. Hastalar nöbet
geçirebilir. Çocuk hastalarda radyoterapi;
öğrenme güçlüğü, görme bozukluğu, büyüme-gelişme geriliği yapabilir.
Belli başlı beyin tümörleri
Glial Tümörler: Beyin tümörlerinin
%45-50 sini oluşturur. Beynin destek
hücreleri olan glial hücrelerden oluşurlar.
Beyin içine infiltredirler. Sınırları belirgin
değildir. Astrositom, Glioblastom, Oligodenrdrogliom, Ependimom gibi farklı
patolojik türleri bulunabilir. Patolojik evreleme tedavide önem taşır. Bunlardan
Glioblastom lar (GBM) vücudun en malign (kötü huylu) tümörlerindendir. Tüm
glial tümörlerin %40-50 sini oluşturur.
50-60 yaşlarda sıktır. Hızlı büyüme gösterirler.
Meningiomlar: Tüm intrakranial tümörlerin %15-20 sini oluştururlar. En sık
40-60 yaşlarda görülürler. Kadınlarda 2
kat daha sıktır. Meningiomalar araknoid
yapı tabir edilen örümcek ağsı yapılardan
köken alır. Benign (iyi huylu) tümörlerdir.
Bası etkisiyle bulgu gösterirler. Yerleşim
yeri önemlidir. Kaidede ve beynin hassas kısımlarında yerleşik olanlar tehlike
içerir.
Hipofiz Tümörleri: Tüm intrakranial tümörlerinin %5’ini oluşturur. Hipofiz bezi
ön lobdan kaynaklanırlar (nörohipofiz
tümörleri nadirdir) ve genellikle benign
karakterdedir. Başağrısı, göz sinirine bası
oluşturarak görme alanı kayıpları, aşırı
hormon salgılama etkileri veya hipofiz
bezini baskılamasıyla büyüme -gelişme
bozuklukları, adet düzensizlikleri gibi çeşitli endokrin bozukluklar oluşturabilir.
Sinir Kılıfı Tümörleri: Tüm intrakranial
tümörlerin %6 sını oluşturur.Beyinden çıkan sinir kılıflarından köken alırlar. Vestibüler schwannom Vestibuler (Duyma-içkulak denge) sinirin kılıfından köken alır.
Benign dir. Kadınlarda sıktır. Başağrısı,
duyma kaybı, dengesizlik, yüzde uyuşma ağrı,yüz felci, karşı vücut yarımında
felç yutma güçlüğü bulguları gösterebilir.
Metastatik Tümörler: Tüm beyin tümörlerinin %25-30 unu oluşturur. Herhangi malign tümör beyine metastaz
yapabilir. En sık malign melanom, AC ,
meme, kolon ve böbrek kanserleri beyine metastaz yapar. %50 metastazlar
multipldir.
Risk Faktörleri:
Yaş: Beyin tümörleri her yaşta görülebilirse de genel olarak yetişkin ve ileri
yaşlarda daha sık görülür. Bazı tümör
cinsleri ise daha çok çocukluk çağında
görülür.
Kimyasal maddeler: Solventler, böcek
öldürücüleri, petrol yan ürünleri , toksik
maddelerin beyin tümörü gelişim riskini
arttırdığı bilinmektedir.
Radyasyon: Yüksek dozda radyasyona
maruz kalmak beyin tümör riskini arttırmaktadır.
Elektromanyetik alanlar: Yüksek gerilim hatları, baz istasyonları, cep telefonları, mikrodalga fırınlar, vs gibi yüksek elektromanyetik etkilere uzun süre
maruz kalmanın beyin tümörü oluşum
riskini arttırdığı düşünülmekle beraber
henüz tam olarak kanıtlanmamıştır.
Genetik faktörler: Bazı beyin tümörü
cinslerinin bazı genetik geçişli hastalıklarla ( Örneğin, nörofibramatozis, tüberoskleroz, Von Hippell Lindau hastalığı,
Turcot sendromu vs gibi) ilişkili olduğu
saptanmıştır.
N-Nitroso ürünler: İşlenmiş bazı gıdalarda bulunan nitrit ve nitrat içeren
ürünler, sigara, bazı kozmetikler vs nin
risk oluşturduğu düşünülmektedir.
Enfeksiyon, virüs ve allerjenler :
Epstein-Barr virüsü, Sitomegalovirüs gibi
virütik ajanların bazı beyin tümör oluşumunda rolleri saptanmıştır.
Avukat
İlkşan URLU
Hekimin Sır Saklama
Yükümlülüğü ve
Tanıklıktan Çekinme
Yükümlülüğü
İlkşan Urlu
Avukat
1980 yılında Hatay’da doğdu. İstanbul Adnan Menderes Anadolu
Lisesi’nden mezun oldu. Marmara
Üniv. Hukuk Fak.’den 2004 yılında
mezun oldu. İst. Bakırköy’de 8 yıldır Serbest Avukatlık yapmaktadır.
Evli ve 1 çocuk babasıdır. İyi derecede ingilizce bilmektedir.
Çalıştığı Branşlar:Ticaret Hukuku,
Sağlık Hukuku, Gayrimenkul vs.
Tel: 0212 570 72 45
Fax: 0212 543 60 94
H
ekimlerin, hastaları ile yapmış oldukları görüşmeler, tetkik ve tedavi işlemleri esnasında sır olarak
kabul edilecek bir takım bilgilere sahip
olmaları mümkündür.
Hekimlerin, hastalarının mahrem bilgi ve sır olarak kabul edilecek bilgileri 3.
Şahıslarla paylaşmaması gerekmektedir. Hekimin bu yükümlülüğü en temel
hasta haklarından biri olup Hasta Hakları
yönetmeliği ve Uluslararası Biyotıp sözleşmesi ile hukukumuzda uzun süredir
kabul edilen bir yükümlüktür.
Bu yükümlülük hemen hemen dünyadaki tüm hukuk sistemlerinde ufak
tefek değişiklikler olsa dahi kabul edilen
bir yükümlülüktür.
Hukuk sistemizde hekime sır saklama
yükümlülüğünün yanı sıra ayrıca tanıklıktan çekinme hakkıda getirilmiştir.
Bir hekim, mesleği nedeniyle öğrendiği
ve hastasına ait olan bir sırrı, hastasının
sanık veya müşteki sıfatıyla taraf olduğu
bir ceza mahkemesi dosyasında tanık
olarak ismi geçen bir hekim yargılama
konusu ile ilgili söyleyeceği şeylerin
hastasına ait mahrem bilgiler içerdiğini
ve sır olduğunu beyan ederek tanıklıktan çekinmelidir. Hekimin tanıklıktan
çekilme hakkının olduğu hakim tarafından hekime bildirilmelidir. Ancak hakim
tarafından böyle bir bildirim yapılması
unutulmuş ise de hekim böyle bir hakkı olduğunu hatırlatmalıdır. Ancak hasta
sırrın açıklanmasına müsaade ediyor ise
hekim artık tanıklıktan çekinemez. Ancak hekim hastasıyla arasındaki sırrı açık
etmeden yargılama konusu hakkında
tanıklık edebilecek ise tanıklıktan çekinmemelidir. Örneğin hekim mahkemeye
hitaben x kişisi hastam olarak şu tarihte ve şu saate bana muayene olmuştur.
Ama muayene sebebinin ne olduğunu
sır olması nedeniyle açıklayamam. Şeklinde beyanda bulunabilir.
Ancak sır saklama yükümlülüğünün
bir takım istisnaları bulunmaktadır. Sırrın açıklanmaması durumunda bir başkasının yada hastanın hayatı tehlikeye
girecekse bu sır açıklanmalıdır. Kanunun
açıkça emrettiği bazı durumlarda da hekim bu sırrı açıklamak zorundadır. Toplum sağlığının korunması için kişisel tıbbi
kayıtların mahremiyetinin sınırlanması
gereken durumlarda; mesela bulaşıcı
hastalıkları yetkili makamlara bildirme
yükümlülüğü örneğinde olduğu gibi.
Cinsel saldırı, çocuk istismarı veya öldürücü araçla yaralanma vb. durumlarda
adli işlemler ve sağlık istatistik kayıtları
bildirim yapılması gereken haller gibi durumlarda hekimin sır saklama yükümlü-
lüğünden bahsedilmez.
Konusu ceza yargılamasını ilgilendirmeyen hukuki davalarda, boşanma
davası, alacak davası, tazminat davaları
gibi davalarda da hekimin tanıklıktan çekinme hakkı vardır. Ancak davayı açan
kişi hastanın kendisi veya yakınları ise
hekimin sırrı açıklamasına muvafakat ettikleri varsayılır.
Mahkemelerin doktorların hastalarına
ait tüm tıbbi bilgi ve belgeleri istemeleri
durumunda hekimlerin mahkemelerin
taleplerini yerine getirmeleri gerekmektedir. Ancak hekimler mahkemelere hitaben eğer var ise dosya içinde hastaya ait sır niteliğinde mahrem bilgilerin
olduğunu, istenen belgelerin mahkeme
hakimi ve davanın tarafları harcindeki
kişilerin erişimine uzak bir şekilde muhafaza edilmesini talep etmesi ve mahkemece istenen belgelerin kapalı bir zarf
içinde teslim edilmesi uygun olacaktır.
43