Dergimiz - Hizmet

2014/II
SAYI: 144
YIL: 24
T Ü M B E L E D İ Y E V E G E N E L H İ Z M E T İ Ş Ç İ L E R İ S E N D İ K A S I YAY I N O R G A N I
www.hizmet-is.org.tr
Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuz toplandı
Torba yasa yürürlüğe girdi
HAK-İŞ’ten taşeron işçiliği ile ilgili kapsamlı araştırma
Bölge eğitim seminerlerimiz sürüyor
HİZMET-İŞ ülkemizin ikinci büyük sendikası!
3 HA
9
K . K
U YA -İ
T
L ŞI Ş
A N
D I
I
EMEĞE
DEĞER!
HİZMET-İŞ
TÜM BELEDİYE VE GENEL HİZMET
İŞÇİLERİ SENDİKASI
ÜÇ AYLIK YAYIN ORGANI
YIL: 24 SAYI: 144 2014/II
SAHİBİ
Hizmet-İş Sendikası Adına
Mahmut ARSLAN
Genel Başkan
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Ali Osman KART
Genel Eğitim Sekreteri
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Av. Hüseyin ÖZ
1. Hukuk Müşaviri
YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Yahya DÜZENLİ
Genel Başkan Danışmanı
YAYINA HAZIRLIK
Sami SANDAL
HİZMET-İŞ Basın Müşavirliği
YÖNETİM VE YAZIŞMA ADRESİ
GMK Bulvarı No: 86
Maltepe ANKARA
T. (0312) 231 8710 (4 hat)
F. (0312) 231 9889
www.hizmet-is.org.tr
hizmet-is@hizmet-is.org.tr
GRAFİK TASARIM VE BASKI
ALEF Tanıtım Hizmetleri
İbrahim ALTUNCU
aleftanitim.com
Baskı Hizmetleri: Ayrıntı (S. Nu: 13987)
Stok Foto: dollarphotoclub.com
ISSN: 1306-3650
Yaygın süreli yayın
Ücretsizdir
Yayınlanan yazıların her türlü sorumluluğu
yazarına aittir. Yazılar kaynak gösterilerek
alıntılanabilir
HİZMET-İŞ SENDİKASI
ULUSLARARASI KAMU HİZMETLERİ SENDİKALARI FEDERASYONU (PSI)
VE AVRUPA KAMU HİZMETLERİ SENDİKALARI FEDERASYONU (EPSU)
ÜYESİDİR
HİZMET-İŞ SENDİKASI
HAK-İŞ KONFEDERASYONU ÜYESİDİR
1
2
4
6
12
17
18
19
25
26
26
28
32
34
37
38
39
39
42
48
49
50
52
58
62
64
65
68
70
72
EDİTÖR’DEN
BAŞKANDAN
GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULUMUZ TOPLANDI
HAK-İŞ 39. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI
HAK-İŞ’TEN TAŞERON İŞÇİLİK ARAŞTIRMASI
KÖŞE/FAHRETTIN KÜTÜKÇÜ
ERMENEK’TE MADEN FACİASI
TORBA YASA YÜRÜRLÜKTE
EPSU KONGRESİNE KATILDIK
EPSU HEYETİNDEN ZİYARET
AZERBAYCAN HEYETİ ZİYARET
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA GÜNDEM
KİK HEYETİNDEN BAŞBAKAN’A ZİYARET
EĞİTİM SEMİNERLERİ SÜRÜYOR
HİZMET-İŞ TÜRKİYE’NİN İKİNCİ BÜYÜK SENDİKASI
3. ULUSLARARASI SU FORUMU’NA KATILDIK
KOCAELİ ŞUBEMİZDEN PİKNİK
KAYSERİ DEVLET HASTANESİ ÇALIŞANLARI HİZMET-İŞ’TE
ŞUBE GENEL KURULLARI
YÖNETİM
EKONOMİK SOSYAL GÖSTERGELER
REİS SEATTLE’IN MEKTUBU
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ
SÖYLEŞİ/DENİZLİ BELEDİYE BAŞKANI
HUKUK
ÜYELERİMİZDEN OKURLARIMIZDAN
TARİHİMİZDEN KARELER
OKUMALAR
BİR FİLM, BİR BELGESEL
KÖŞE/ALİ OSMAN KART
EDİTÖR’DEN
İnisiyatif alma, teklif üretme...
Ü
Temsil ettiği kitlenin
sorunlarını çözüm
mekanizmalarına
taşıyabilme ve
etkileme gücüyle
mesafe katetmesi,
STÖ’lerin önemini
daha bir artırıyor.
Bu anlamda
sendikaların,
siyasetin gölgesinde
kalma, siyasetin
gölgesine sığınma
değil, bizatihi
inisiyatif alma ve
kullanma yönünde
bir irade ortaya
koymaları gerekiyor.
lkemiz siyasi, sosyal ve ekonomik olarak sürekli teyakkuz
halinde olmayı gerektiren bir
konjonktüre sahip. Özellikli siyasî
konjonktürün belirleyici olduğu ve
gündemin birinci maddesi haline
geldiği bir ortamda diğer çözüm
bekleyen sorunlar gündemin arka
sıralarında yer alıyor. Sivil toplum
örgütlerinin de gücü, teklif üretme
kapasitesi ve problem çözme yeteneği de burada ortaya çıkıyor. Temsil
ettiği kitlenin sorunlarını çözüm
mekanizmalarına taşıyabilme ve
etkileme gücüyle mesafe katetmesi,
STÖ’lerin önemini daha bir artırıyor.
Bu anlamda sendikaların, siyasetin
gölgesinde kalma, siyasetin gölgesine sığınma değil, bizatihi inisiyatif
alma ve kullanma yönünde bir irade
ortaya koymaları gerekiyor.
Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve
Sendikamız HİZMET-İŞ’in bu anlamda kurumsal olarak temsil ettiğimiz
tabanı da aşan tüm emekçilerin yaşadığı kronik sorunlara karşı duyarlılık gösteren tavrı ve tarzı, gerekeni
gerektiğinde ve zamanında ortaya
koyan muhtevalı çıkışları sorunları kökünden çözemese de sonuca
doğru önemli mesafe almayı beraberinde getiriyor.
Bu anlamda, ülkemizin son yıllarda
giderek şiddetlenen taşeronlaşma
ve çağdaş köleliğe dönüşen taşeron
işçiliği konusunda yıllardır yürüttüğümüz çalışmalar, bir nebze de
olsa taşeron işçilerin bazı kronik
sorunlarına iyileştirmeler getirdi. Bu
konuda söz konusu 6552 Sayılı Torba
Kanun’la ilgili sendikamız Hukuk
Müşavirliğinin değerlendirmesini iç
sayfalarımızda okuyacaksınız.
Erdemli bir sendikal inşa için emek
ve değer’in ne ifade ettiğine dair
Genel Başkanımızın Emeğe Değer
başlıklı başyazısı yazısını sunuyoruz.
Konfederasyonumuz HAK-İŞ 39.
kuruluş yıldönümünü görkemli bir
etkinlikle kutladı. Başbakan Sayın
Davutoğlu’nun ve bakanlarımızın
da katıldıkları etkinlikte 3. Kısa Film
Yarışması’nın ödülleri de verildi.
HAK-İŞ sanata ve emeğe verdiği değeri böyle nitelikli etkinliklerle vurgularken, genç sinemacıların yarışmaya
yoğun katılımları dikkat çekti.
Her zaman ve zeminde emeğin,
düşüncenin, sanatın destekçisi olan
HAK-İŞ Konfederasyonu bugüne ve
geleceğe taşıyacağı sendikal kültürü
sanat diliyle de ifade ediyor.
Genel Eğitim Sekreterimiz ve Genel
Mali Sekreterimizin bu sayıdaki köşe
yazıları da Eğitim, Örgütlenme ve
sosyal projelere ilişkin düşüncelerini
okuyabilirsiniz.
Her sayımızda ayrı bir muhtevada size sunduğumuz Ekonomik ve
Sosyal Göstergeler, Klasik, Yönetim,
Tebessüm, Kitap, Bir film Bir belgesel
sayfalarımızla da önünüzdeyiz.
Her sayımızda bir Belediye Başkanımızla yaptığımız söyleşide sayfalarımızı Denizli Büyükşehir Belediye
Başkanımız Osman Zolan’a ayırdık.
Ayrıca Konfederasyonumuz HAKİŞ’ten haberler, Şube Genel Kurullarımız, Toplu İş Sözleşmelerimiz,
Uluslararası Etkinliklerimiz, Türkiye
ve Dünya Gündemi, Üyelerimizden/
Okuyucularımızdan sayfalarımızla
da ülkemizi ve dünyayı takip etmeye
sürdürüyoruz.
Bir sonraki sayıya kadar esen kalın…
hizmet-iş sendikası
1
başkan’dan
MAHMUT ARSLAN
mahmutarslan@hakis.org.tr
gb@hizmet-is.org.tr
twitter: @hakismahmut
HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı
HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı
Emeğe Değer...
Bugünün ve
geleceğin
dünyasında
öncelikle sendikalar,
değişen ve
kompleks hale gelen
endüstri ilişkilerinde
yeni arayışları tüm
kesimlerden önce
başlatmalı, ele
almalı, tartışmalı
ve emek-değer
kaynaklı bir
sistemin uluslararası
ölçekte egemen
kılınması için çaba
sarfetmelidir.
2 hizmet-iş sendikası
Emek ve değer…
İki ayrı kelime olmasına rağmen,
birlikte oluşturduğu kavramsal bütünlük
ve derinlik, bizim HAK-İŞ/HİZMETİŞ olarak “erdemli bir sendikal inşa”
vurgusuyla ifade ettiğimiz yeni sendikal
anlayışın oturduğu eksene işaret ediyor.
Bu kavramı “emeğe değer” şeklinde
formüle ettiğimizde, emeğin değerle
buluşması, değere bürünmesiyle birlikte
hem “emeğe değer” veren bir anlayışa,
hem de “emeğe değer katan” ve “emeğin
bizatihi bir değer” olduğunu ifade eden
bir çizgiye vurgu yapmak istiyoruz.
İnsanlık tarihi boyunca emeğin değerle olan ilişkisinde emek ya değersiz
hale getirilmiş, karşılığı olmayan meta
düzeyine indirgenmiş; ya da emeğin
kutsallığından hareketle takdir edilmiş ve hakkı verilmiş bir değer olarak
süregelmiştir. Yeryüzünde ilk insanla
başlayan toplumsal hareketin öznesi
emek olmuştur, son insana kadar olmaya
da devam edecektir.
Modern anlamda sendikal hareketin
doğuşuna zemin hazırlayan sebeplere
göz attığımızda, emeğin değersizleştirilmesine, aşağılanmasına, işkenceye dönüşen üretim süreçlerine karşı haklı bir
tepkiden kaynaklanan muhalif bir bilincin oluştuğunu görürüz. Ancak, oldukça
uzun bir süre doğal zemininden uzaklaşan, emek ve alınteri mücadelesi giderek
ideolojik mücadeleye dönüşmüş, emek
başat bir değer olmak yerine, bu ideolojik mücadelenin aracı haline getirilmiştir. HAK-İŞ’in kurulduğu 1970’li yıllarda
işçi hareketine yeni bir yüz, yeni bir ses
ve yeni bir muhteva getirmek amacıyla,
medeniyet temellerimizden kaynaklanan kurumsal bir sendikal harekete kapı
açılmıştır. Değerlerle sendikacılık yapmayı öncelemiş bir kadronun başlattığı,
aynı çizgi üzerinde 39. yıldönümünde,
yarım yüzyıla yaklaşan bir birikim ve
deneyimle olgun bir kimlikle varoluşunu
sürdürmektedir.
Tarih, coğrafya ve kültür dünyamızın
toplumsal dokusuna bakıldığında, ilk
manifesto metinlerden olan Yusuf Has
Hacip’in emeğe kutsal bir değer atfeden
tanımının bugün hâlâ geçerliliğini koruduğunu görülür. “Ömür aziz değil, emek
azizdir” diyen Yusuf Has Hacip,“emeksiz
ömre yazık!” sözüyle de emekle bezenmemiş hayatın boşa harcandığına vurgu
yapar. Hayatın azizliği, yaşamaya değer
olması emekle kaimdir.
Bu bağlamda, kendi kültürümüzde
emeğin değer haline geldiği bir yapıyı
Ahilik sisteminde görüyoruz. Ahilik,
tarihsel çizgide; örgütlenme modeliyle,
ilkeleriyle, çalışma ahlâkıyla emek ve
değerin en üst düzeyde temsil edildiği
bir sisteme sahipti. Sadece emek verenleri değil, bu emeğin karşılığını alın teri
kurumadan verenleri de adil bir çizgide
uzlaştıran, çalışma barışını esas alan bir
bütünlüğe sahipti.
“Emeğe değer” katan bizim eylemlerimizdir, emeğe ilişkin takındığımız
tutumdur.
Sendikal hareketin “emek ve değer”
ekseninden sapmadan yürüyüşü, onun
varlık nedenlerinin ortadan kalkmaması
için mutlak gereklidir. Varlık nedeninizi
sürekli kılacak bir varoluş biçimi ancak
“değer”le kaimdir. Konjonktüre veya
lokal eylemlere endeksli bir varoluş
biçimi sonuç itibariyle şartlar ortadan
kalktığında veya değiştiğinde varlık
nedenin ortadan kalkmasına ve sendikal hareketin gereksiz ve anlamsızlığını ortaya çıkarır. Oysa ki, sendikal
hareket, emeğin değerler etrafında
örgütlenmesini zeminine taşıyan bir
dinamizme sahiptir.
Değişen dünya, değişen Türkiye
şartları ve değişen endüstri ilişkileri
içerisinde, her şart altında emeğin
temsilini sürekli kılacak yeni değerler
üretebilecek yapı, sendikal hareketin sürekliliği ve sürdürülebilirliğinin teminatı ve gerekçesi olacaktır.
HAK-İŞ/HİZMET-İŞ’in bu dinamik
süreçlere intibaktaki hareket kabiliyeti değerlerle sendikacılık yapabilme
özelliğidir.
Aynı şekilde sosyal ortak olarak
diğer paydaşlarımızın (Hükümet,
İşveren) da emeği önceleyen söylem
ve uygulamaları, emeğin her şeyin
üzerinde bir değer haline gelmesinde
önemlidir. Son derece dinamik bir
karakteri olan çalışma hayatının sürdürülebilir olabilmesi için yapılacak
düzenlemelerde emeğe değerin göstergesi olacak hususların varlığı çalışma
hayatının ve onu yöneten-yönlendiren zihniyetin emek eksenli bir zihniyet olduğunu ortaya çıkaracaktır.
Yeni keşifler değil, yeni kapılar arama ve aralamanın çabasındayız.
Emeğin değerinin olmadığı bir dünyada emekçinin de değeri yoktur.
Emekçinin, işsizlik gerekçe gösterilerek düşük ücretle terbiye edilmesi
ve bilhassa ekmeğin sadakat karşılığında verilmesi emeği değersizleştirir. Emekçinin değerinin olmadığı
yerde insanlığın da değeri yoktur.
Çünkü hayat emekten ibarettir. Böyle
anlaşılmadığı takdirde insan türünün
devamını sağlayan üretimin de bir
değerinin olmadığı sonucu ile karşılaşırız. Unutulmamalı ki; üretime değer
katan emektir.
Günümüzde çalışma ilişkilerinin
sürdürülebilir bir yapıya kavuşması
için emek-değer ekseninde bir zihniyetin egemen olması gerekir.
Tarihsel süreçte, vahşi kapitalist
üretim süreçlerinin sonucu değer kabul edilmiştir. Bunun anlamı; makine
emekçi, onun ürünü de değerdir. İnsana/emekçiye de geçtiğimiz yüzyılda
bu gözle bakıldığı ve sadece mekanik
bir aygıt kabul edildiği, onun için de
gayr-i insani şartlarda çalıştırıldığı
için hak arayışından kaynaklanan
emek hareketi örgütlenmiş ve sendikal
hareketin doğmasına neden olmuştur.
İnsanın olduğu yerde değer, emeğin
değerli olduğu yerde insan vardır;
emeğin değersizleştiği yerde ise
iradesi elinden alınmış, kaslarından
ibaret bir köle vardır. Bir halk şairinin
söylediği gibi; “Şu insan dedikleri, El
ayakla baş değil. İnsan manaya derler,
Suret ile kaş değil.”
Çalışma Hayatımızın son aylarda
trajik sonuçlarıyla ortaya çıkan iki
kronik sorunu olan taşeron işçiliği ile
iş sağlığı ve güvenliği konularında yapılan yasal düzenlemeler de gösteriyor
ki; vahim sonuçlar ortaya çıkmadan
emeğe verilmesi gereken değerin
verilmemesi sonucunda hep birlikte
ülke olarak gözyaşı döküyoruz, insan
varlığımızı madenlerde, şantiyelerde,
tersanelerde ve daha birçok üretim
alanlarında heba ediyoruz.
Biz, bu anlamda geleneğimizde
önemli bir özdeyiş olan “bir musibetin
bin nasihattan evlâ” olduğuna değil,
bunca yaşadığımız acı deneyimlerden sonra “bir nasihatin bin musibete
tercih” edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun içindir ki emeğin değerini
sürekli vurgulamaya devam ediyoruz,
edeceğiz. Sadece vurgulamak değil,
işyerlerinde, madenlerde, şantiyelerde, tersanelerde, fabrikalarda vs. tüm
üretim alanlarında bir sosyal ortak
olarak yükseltmemiz gereken sesimiz
EMEĞE DEĞER olmalıdır!
Bugünün ve geleceğin dünyasında öncelikle sendikalar, değişen ve
kompleks hale gelen endüstri ilişkilerinde yeni arayışları tüm kesimlerden
önce başlatmalı, ele almalı, tartışmalı
ve emek-değer kaynaklı bir sistemin
uluslararası ölçekte egemen kılınması
için çaba sarfetmelidir.
Küreselleşmenin aynı zamanda yerel
değerlerin önemini de ortaya çıkardığı gerçeğinden hareketle, tarihsel
deneyim ve birikimlerde emek-değer
kaynaklı bir arayışa denk düşen bir
sendikal modeli inşa edebiliriz.
Emeğin değere, değerin de emeğe
dönüştüğü bir endüstriyel ilişkiler
düzenini hem ülkemizin hem de modern dünyanın öncelemesi gerektiğini
düşünüyoruz.
hizmet-iş sendikası 3
haberler
Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuz toplandı
Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantımız,
21 Ekim 2014’te Ankara’da gerçekleştirildi.
Genel Başkanımız Mahmut Arslan başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya Genel
Yönetim Kurulu üyelerimiz, Genel Denetleme
Kurulu, Genel Disiplin Kurulu, Profesyonel
Şube Başkan ve Yöneticileri, İl ve Bölge
Başkanları, Genel Merkez Danışman ve
Uzmanları katıldı.
Başkanlar Kurulu toplantısında bir konuşma
yapan Genel Başkanımız Mahmut Arslan,
4 hizmet-iş sendikası
sendikamızın 35 yıllık mücadelesinde
Türkiye’nin 2. büyük, işkolumuzun da en
büyük sendikası olarak büyümesini sürdürdüğünü dile getirerek, “Büyük olmak kadar
zirvede kalabilmek de önemlidir” dedi.
Bu minvalde, mevcut yapıyı geleceğe
nasıl taşıyabiliriz çabasıyla daha torba yasa
çıkmadan Sendikamız Hizmet-İş’in 35.
Kuruluş Yıldönümü etkinliklerinde 81 ilden
5 bini aşkın taşeron işçisiyle “Sendika Seni
Korur, Hakkın Bize Emanet” temalı örgütlenme kampanyasını başlattıklarını, aradan
geçen süre zarfında 40 bini aşkın yeni üye
kazandıklarını; ama hedefin 600 bin taşeron
işçisinin tamamının Sendikamıza üye yapılması olduğunu belirten Arslan, “Esas mesele
sendikayı büyütmek değildir. Amacımız
Türkiye’ye, mazlumlara, mağdurlara hizmet
etmek, bunun için de ülkemizin en büyük
sendikası olmaktır.
“Yapabileceğimiz halde yapamadıklarımız-
dan da sorumluyuz” diye konuşan Arslan,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Nasıl ki yöremizin,
bölgemizin, küremizin ve tüm dünya mağdurlarının Hak-İş’ten, Hizmet-İş’ten alacağı
varsa ülkemizde 1 milyonu aşkın taşeron işçi-
sinin de bizden alacağı olduğuna inanıyoruz.
Bu sebeple teşkilatımızın daha da güçlenmesi için daha çok mücadele etmeliyiz. Hak-İş/
Hizmet-İş çatısı altında olmanın kıymetini
bilmeliyiz.”
İstanbul’da yaşanan üzücü asansör faciasından sonra mevcut İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu’ndaki eksiklikleri giderebilmek amacıyla Sayın Başbakan ile Sayın Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı ile bir araya gelerek
uzun soluklu toplantılar yaptıklarını kaydeden Arslan, yakın zaman içerisinde gerekli
değişikliklerin TBMM gündemine geleceğini
ve bu konudaki hükümleri Tis taslaklarına da
koyacaklarını söyledi.
Arslan, geçtiğimiz günlerde Kobani bahanesiyle sivil halkı hedef alarak, sokakların
karıştırılmasını, binaların, araç-gereçlerin
yakılıp yıkılmasına karşı çıktıklarını; fakat bu
gizli oyunların milletimizin sağduyusuyla
başarısız olması karşısında da sevinç duyduğunu dile getirdi. Çözüm sürecinin sabote
edilmeye ve barış ortamının bozulmasına
çalışılmasının hem içeriden hem de dışarıdan
istenmediğini vurgulayan Arslan, bu tip kaygıların Türkiye’nin güçlenmesinin önüne set
çekilmek istenmesinden kaynaklı olduğunu
söyledi. Arslan, Hak-İş ailesi olarak bu ülkenin
barışını, huzurunu istiyor; sorumlu davranmaya özen gösteriyoruz diyerek bu yüzden,
ülkenin barışını birlikte inşa etmek zorunda
olduklarını belirtti.
Toplantının devamında Genel Yönetim
Kurulu Üyelerimiz de kendi alanlarıyla ilgili
Başkanlar Kurulu üyelerini bilgilendirdikten
sonra Genel Başkan Yardımcımız Av. Hüseyin
Öz, Torba Yasa ve Taşeronlaşma Uygulamalarına yönelik 6360 sayılı kanun ve 6552 sayılı kanunla ilgili bilgilendirme yaptı, soruları
cevaplandırdı.
haberler
HAK-İŞ 39. KURULUŞ
YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI
Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in
39. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri,
22-23 Ekim 2014 tarihlerinde Ankara Rixos Otel’de yoğun bir katılımla
gerçekleştirildi.
Törene, Başbakan Prof. Dr. Ahmet
Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik, Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu, Ulaştırma
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi
Elvan, HAK-İŞ Konfederasyonu Kurucularından Eski Genel Başkan Yasin
Hatipoğlu, TBMM İdari Amiri, AK Parti
Çorum Milletvekili ve HAK-İŞ Onursal
Başkanı Salim Uslu, AK Parti MKYK
Üyesi, Manisa Milletvekili ve Onursal
Başkanımız Hüseyin Tanrıverdi, ESAM
Genel Başkanı Recai Kutan, çok sayıda
Milletvekili, siyasi parti ve sivil toplum
6 hizmet-iş sendikası
örgütü temsilcisi, bürokrat ve basın
mensubu yoğun katılım gösterdi.
Sendikamız Hizmet-İş Genel Yönetim
Kurulu üyeleri, şube ve il başkanlarının yoğun katılım gösterdiği
39. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri
kapsamında ilk olarak 22 Ekim 2014
akşamı Kültür ve Turizm Bakanlığı
katkılarıyla gerçekleştirilen “III. Hak-İş
Kısa Film Emek Yarışması” ödül töreni
gerçekleştirildi.
Arslan: “HAK-İŞ Mensupları, Büyük
Medeniyet İnşasının Emekçileridir”
Genel Başkanımız Mahmut Arslan,
toplantının açılışında yaptığı konuşmada “22 Ekim 1976, kendilerini hak
ve emeğe adamış misyon adamlarının,
‘bütün uzun yolculuklara bir ilk adımla
başlanır’ gerçeğiyle başlattıkları büyük
ve kutsal bir yürüyüşün, ilk adımlarının
atıldığı tarihtir. 39 yıl önce ülkemizin
çetin şartlarında, hakkın, emeğin, alın
terinin; ideolojilerin arka bahçelerinde
ve çıkmaz sokaklarında harcandığı,
çatışmanın, kargaşanın, ölümlerin kol
gezdiği bir dönemde, kendilerini emek
ve alın teri mücadelesine adamış misyon adamlarının başlattıkları yürüyüş,
giderek dalgalar halinde bugünlere
ulaşmıştır” dedi.
Ülkemizin 62 yıllık sendikal tarihinin
son 39 yılında izleri bulunan HAK-İŞ’in,
emek mücadelesini sürekli tahkim
ettiğini belirten Arslan, şöyle konuştu: “Bu mücadelede; kendi iklimimize yabancı ideolojilerin hoparlörü
olmadık, tarihimizden unutmadık,
tarihî sorumluluklarımızı önümüze
aldık, insanımızı küçümseyip hor
haberler
bakmadık, toplumsal terzilik yapmadık,
coğrafyamızı, toprağımızı “emlâk”
olarak görmedik, insanı ve emeği
her türlü istismardan uzak kutsal bir
değer olarak gördük. Değerlerimize ve kimliğimize yabancılaşmadık.
Dününü değerlendirirken bu günün
hakkını verebilme ve önünü görebilme
basiretini kaybetmedik, kaybetmiyoruz. HAK-İŞ bu basiretiyle, 39 yıllık
bilgi, birikim ve deneyimle geleceğe
kararlılıkla yürüyen bir dinamizme
sahiptir. HAK-İŞ; 39 yıl önce doğru
başladı, doğru çizgide yürüdü, doğru
yerde durdu ve doğru hedefe kilitlendi.
Bu hedef insanların farklılıklarıyla bir
arada yaşadıkları büyük medeniyet
inşasıydı. HAK-İŞ mensupları, bu büyük
medeniyet inşasının emekçileridir.
Bizler medeniyet işçileriyiz. Üzerimizde
tarihi bir medeniyet emaneti taşıyoruz.
Bu medeniyetin idrakindeyiz. Çünkü
tarih ve gelecek bize böyle bir misyon
yüklemektedir. Bugün de, kuruluş
misyonuyla uygun olarak küreselleşen
dünyanın akıntısına kapılmadan, bu
dünyayı zamanında ve doğru okuyarak,
“Medeniyetler buluşmasından Küresel
Sendikal İnşa”ya diyerek, “Bağımsız
Sendikacılık, Özgür sivil Toplum”
diyerek uluslararası emek hareketine katkı vermeye devam ediyoruz.
Bu küresel inşa Erdemli Bir Sendikal
İnşa’dır. HAK-İŞ’i anlamlı kılan, HAK-İŞ’i
duruşuyla örnek hale getiren de bu
misyonudur.”
“Örgütlü Bir Türkiye ve Örgütleyen Bir
Hak-İş Hedefliyoruz”
HAK-İŞ’in mensuplarının haklarını
hukuklarını korumanı yanı sıra,
ülkemizde bölgemizde ve küremizde
HAK-İŞ’e ihtiyaç duyan herkesin HAKİŞ’ten alacaklı olduğuna inandıklarını
ifade eden Arslan, “HAK-İŞ’te üyelerimizin olduğu kadar, emeklilerin,
işsizlerin, yoksunların, yoksulların
bütün dezavantajlı grupların hakkı
olduğunu düşünüyoruz ve bu bilinçle
hareket ediyoruz. Örgütlü bir Türkiye
ve örgütleyen bir HAK-İŞ hedefliyoruz.
Alınteri akıtan bütün emekçi kardeşler-
hizmet-iş sendikası 7
haberler
imizi, bütün çalışanları sendikalı olmaya, HAK-İŞ’li olmaya davet ediyoruz.
HAK-İŞ olarak, terörden, göçe, anayasadan sendikal mevzuata kadar bütün
sorunları biliyor, tartışıyor ve çözüm
önerilerimizi sunuyoruz” diye konuştu.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen “III. HAKİŞ KISA FİLM EMEK YARIŞMASI”na T.C.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da katkılarının büyük olduğuna dikkat çeken
Arslan, “ Sendikal yolculuğumuzda
sanatı ve sanatçıyı da öne çıkarmak
istiyoruz. HAK-İŞ’in sanatçı ve sanat
insanlarını da buluşturacağı bir yapıyı
inşa etmeye çalışıyoruz” dedi.
Başbakan Davutoğlu: “HAK-İŞ
Emek Yolunda Büyük Gayretler Sarf
Etmiştir”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, HAKİŞ Konfederasyonu’nun 39. Kuruluş
Yıldönümü etkinliği kapsamında
düzenlenen “III. HAK-İŞ KISA FİLM
EMEK YARIŞMASI” Ödül Töreninde
yaptığı konuşmada, emeği insanoğlunun onur sembollerinden biri
olarak nitelendirdi.
Emeği insan bedeninin, sanatı ise
insan ruhunun onuru olarak ifade eden
Davutoğlu, “Birisi var oluşun bedensel
onurunu temsil eder, diğeri ruhun estetik yansımasını oluşturur. İkisinin bir
araya gelmesi de bir anlamda HAK-İŞ
gibi bu yolda gayret sarf eden ince ve
derin bir felsefi anlamı emek dünyasına
katmaya çalışanların bir araya getirdiği
bilinci de yansıtmaktadır” ifadesini
kullandı.
Hak-İş’i modern toplumun en
önemli sendikal kuruluşlarından biri
olarak nitelendiren Davutoğlu, “Herhangi bir modern toplumda ki bizim
toplumumuzda olduğu gibi, herhangi
bir sendikal kuruluş, kendi üyelerinin
emeklerinin karşılığını alabilmeleri için
ne yapmaları gerekiyorsa onları en
iyi şekilde yapmıştır, yapmaya devam
etmektedir, her yerde emekçilerimizin,
işçilerimizin haklarının takipçisi olmuştur” dedi.
“HAK-İŞ’in Varlığı Bütün Tuzakları
Bozmaya Yetecektir”
Çözüm Süreci’nin gelişimine dikkat
çeken ve Dolmabahçe Başbakanlık
ofisinde Akil İnsanlar heyeti ile yapılan
toplantıya değinen Davutoğlu, çözüm
sürecinin aslında emeğe saygı süreci olduğunu ifade etti. Davutoğlu,
8 hizmet-iş sendikası
“Onlarca neslin sadece alın teriyle
değil, tertemiz kanlarıyla oluşturdukları bir kardeşlik emeğine saygı için
bir araya geldik pazar günü. Kim ne
yaparsa yapsın, kim bu topraklara kin
ekmek isterse istesin, HAK-İŞ’in varlığı,
HAK-İŞ gibi kuruluşların varlığı, emeğe
saygı duyanların varlığı, en önemlisi de doğusuyla batısıyla kuzeyiyle
güneyiyle kendilerini birbirine kardeş
addeden aziz vatandaşlarımızın varlığı,
bütün bu tuzakları bozmaya yetecektir” dedi
“HAK-İŞ Ailesine Teşekkürlerimi
Sunuyorum”
HAK-İŞ’in 39 yıldır sürdürdüğü
çabanın takdir edilmesi gereken bir
değer olduğunu vurgulanan Davutoğlu,
“Bütün bunlar 21. yüzyılda hem insanlık
onurunu temsil etme hem bu toprakların kültürel değerlerini temsil etme,
emeği bu değerler içinde yorumlama
hem de modern şartlarda sendikal
hakların öncüsü, takipçisi olma yolunda
39 yıldır yürütülen çaba, bugün artık
olgunlaşmış, kurumsallaşmış, gelenekselleşmiş bir nitelik kazanmıştır. Ben
39 yıldır emeğin, alın terinin ve helal
rızık anlayışının temsilciliğini yapmış,
sözcülüğünü yapmış HAK-İŞ’e, HAKİŞ’in bütün genel başkanlarına, bütün
temsilcilerine bu yönde gösterdikleri
gayretler için bir kez daha teşekkür
ediyorum. Nice yıllara inşallah ulaşması
dileğiyle yıldönümünü tekrar tebrik
ediyorum” dedi.
Konuşmasının ardından Başbakan
Ahmet Davutoğlu’na Genel Başkanımız
Mahmut Arslan hediye takdim etti.
Arınç: “HAK-İŞ Emek İle Kültürü ve
Ahlakı Bir Araya Getiriyor”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç
Başbakan Davutoğlu’nun sözlerine atıfta bulunarak, “ Emeğe nasıl değer verilmesi gerektiğini Sayın Başbakanımız
inancımızı da ortaya koyarak ifade
etti. Emekle kültürü, ahlakı bir araya
getirmek gerektiğini çok güzel biçimde
ifade etti” dedi.
Konuşmasının ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a Genel
Başkanımız Mahmut Arslan hediye
takdim etti.
Uslu: “HAK-İŞ İlkelerin, İlklerin
Konfederasyonudur”
AK Parti Çorum Milletvekili, TBMM
İdare Amiri ve HAK-İŞ Konfederasyonu
Onursal Başkanı Salim Uslu yaptığı
konuşmada, HAK-İŞ’in ilkelerin ve
ilklerin konfederasyonu olduğunu ifade
etti. Uslu, “ HAK-İŞ bir emek örgütü olmanın yanı sıra değişime ve dönüşüme,
insani ilişkilere ve sivilleşmeye,
demokratikleşmeye katkı sağlayan slo-
gancılıktan, istemezcilikten uzak aklı,
vicdani ve bilgi ve sevgiyi öne çıkartan
toplumun vicdanı olarak yola çıkmış bir
harekettir. 39 yıllık bu hareketin buraya
gelmesinde birçok emek, özveri, katkı
vardır. Bundan böyle de artarak devam
edecektir” dedi.
Konuşmasının ardından Salim Uslu’ya
Genel Başkanımız Mahmut Arslan
hediye takdim etti.
Toplantıda, HAK-İŞ eski yöneticisi
Agâh Kafkas da bir konuşma yaptı.
Kısa Film Yarışmasını Kazananlar
Ödüllendirildi
Konfederasyonumuz HAK-İŞ
tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen
“EMEK” temalı III. Kısa Film Yarışmasını
kazananlara ödülleri verildi. Yarışmada
“Fıtrat” isimli filmiyle birinci olan Suat
haberler
En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde
ödülün sahibi “Roya” isimli filmi ile
Cansel Elçin oldu. Ödülü Cansel Elçin
adına menajeri Yelda Gürkan HAKİŞ Genel Başkan Yardımcısı Settar
Aslan’dan aldı.
En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde
ödülün sahibi Pizza filmi ile Suna Selen
oldu. Ödülü Suna Selen ve filmin yö-
Eroğlu ve ekibine ödülünü Başbakan
Ahmet Davutoğlu verdi. Davutoğlu,
Fıtrat filmini sahnede başından sonuna
kadar, yönetmenle birlikte izledi. Film
hakkında Eroğlu’ndan bilgi aldı. Filmin
ardından ödülünü Eroğlu’na verdi.
Davutoğlu, Fıtrat filminin oyuncuları
ve ekibi başta olmak üzere yarışmada
ödül alan diğer sanatçılar ile birlikte
toplu fotoğraf çektirdi.
netmeni Selçuk Ataman, HAK-İŞ Genel
Başkan Yardımcısı Mehmet Şahin’den
aldı.
En İyi Senaryo kategorisinde ödülün
sahibi Fıtrat filmi ile Suat Eroğlu oldu.
En İyi Kurgu kategorisinde ödülün
Necati Çelik adına verilen özel ödülün
sahibi “Herşeye Rağmen” filmi ile Alican Düdükçü oldu. Ödülünü merhum
Necati Çelik’in eşi Sermin Çelik ve
Agah Kafkas’tan aldı.
En İyi Görüntü Yönetmeni kategorisinde ödülün sahibi “Son Eller”
sahibi Son Urartulu filmi ile Fuat
Demirhan oldu.
En İyi Müzik kategorisinde ödülün
sahibi Ev filmi ile Yücel Arzen oldu.
Arzen adına ödülün Orhan Dede HAKİŞ Genel Başkan Yardımcısı Cengiz
Gül’den aldı.
En İyi Yönetmen kategorisinde
ödülün sahibi Fıtrat filmi ile Suat Eroğlu oldu.
Yarışmada “Süpermen” adlı filmiyle
ikinci olan Manas Khaldrov’a ödülünü,
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç
verdi.
Yarışmada “Madun” adlı filmiyle
üçüncü olan Rohat Türk’e ödülünü,
isimli filmi ile Ahmet Bikiç oldu. Bikiç
ödülünü Çalışma Bakanlığı Müsteşarı
Ahmet Erdem’den aldı.
Sendikacı Gözünden Kategorisinde
Mevsim filmi ile Songül Uncu ödülün
sahibi oldu. Uncu ödülünü HAK-İŞ
HAK-İŞ Onursal Başkanı Salim Uslu
verdi.
HAK-İŞ Konfederasyonu eski Genel
Başkanlarından ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik eski Bakanlarından merhum
hizmet-iş sendikası 9
haberler
Genel Başkan Yardımcısı Mustafa
Toruntay’dan aldı.
Yeniden Başlat filmi ile Recep Dere Melda Gündüz, Bir İETT’li Hikayesi filmi
ile Muammer Çeker, Görünmez Kahramanlar filmi ile Mehmet Çulha-Fatih
Sami Üzmez ödülün sahibi oldu. Ödül
sahipleri ödüllerini Konfederasyonumuz Genel Başkanı Mahmut Arslan’dan
aldı.
Ödül töreninin sonunda kısa film
yarışması katılımcıları ile birlikte toplu
fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.
39. Kuruluş Yıldönümü Etkinliklerinin
ilk günü, kısa film ödül töreni ve 39.
Kuruluş Yıldönümü Yemeği, Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in 39. Kuruluş
Yıldönümü pastasının kesilmesiyle son
buldu. 39.Yıl pastası, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM İdare Amiri
Salim Uslu, Genel Başkanımız Mahmut
Arslan, HAK-İŞ Yönetimi tarafından
birlikte kesildi.
HAK-İŞ Yuvarlak Masa Toplantısı
Etkinliklerin ikinci gününde HAKİŞ Konfederasyonu Genel Başkan
Yardımcısı Mustafa Toruntay moderatörlüğünde, “Örgütlenme Çalışmalarına İlişkin Temsilcilerin Görüş ve Önerileri” alındı. HAK-İŞ Hukuk Müşaviri Av.
Hüseyin Öz tarafından “Torba Yasa ve
Taşeron” konuları hakkında toplantı
katılımcılarına bilgiler verildi.
10 hizmet-iş sendikası
HAK-İŞ’ten
taşeron işçiliğiyle ilgili
ilk ve en kapsamlı
araştırma
HAK-İŞ’in yaptırdığı “Taşeron İşçi
Gerçeği” araştırmasının sonuçları,
HAK-İŞ ve Sendikamız HİZMET-İŞ
Genel Başkanı Mahmut Arslan tarafından basın toplantısı ile açıklandı.
Basın toplantısına HAK-İŞ Genel
Başkan Yardımcıları Settar Aslan ve
Mustafa Toruntay ile araştırmayı gerçekleştiren akademik ekibin başında
bulunan Doç. Dr. Erdinç Yazıcı ve
basın mensupları katıldı.
Taşeron işçilikle ilgili Türkiye’de
yaptırılan en kapsamlı çalışma olan
araştırmanın 27 ilde, 9 işkolunda,
85 işyerinde toplam 5 bin 250 kamu
taşeron işçisi ile yüz yüze görüşme/
anket uygulaması ile gerçekleştirildiğine belirten Arslan, kendi bağlamında
Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan,
demografik bilgilerden sendika algısına, iş ve ücret güvencesinden iş
yerinde çatışmaya, sosyal güvenlik
sorunlarından taşeron uygulamasına
kadar birçok konuda önemli bilgiler
ortaya koyan bu araştırmanın tamamlanmasının, taşeron işçi düzenlemesini içeren tasarının TBMM gündemine
geldiği günlere denk gelmesini önemli
bir tesadüf olarak değerlendirdi.
Arslan, “Taşeron İşçi Gerçeği araştırmamız, haklarında yazılıp çizilen taşeron işçileri meseleye nasıl bakıyor?
Taşeron işçilerin yaşadığı sorunları,
beklentilerini, itirazlarını, feryatlarını,
hüzünlerini hasılı taşeron işçilerinin
nasıl bir haleti ruhiye içinde olduklarını, beklentilerini, itirazlarını ve bu
12 hizmet-iş sendikası
konudaki kendi bakış açılarından meseleleri değerlendirmelerini öğrenmek
açısından önemli bir araştırmadır”
dedi.
Modern Köleler…
Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında çok ciddi bir sorunla karşı
karşıya bulunulduğunu ifade eden
Arslan, çalışma şartları ve karşılaştıkları sorunlara bakıldığı zaman
taşeron işçilerin adeta “modern köle”
olarak tanımlanabileceğini söyledi.
Arslan, HAK-İŞ’in önemli bir görev ve
sorumluluğu yerine getirdiğini ve bu
modern kölelik anlayışının ortadan
kaldırılması için uzun süreden beri
yaptığı mücadeleyi bir araştırmayla
destekleyerek kamuoyuna sunduğunu
söyledi.
Çok Derin Bir Sorunla Karşı
Karşıyayız…
Taşeron işçiler konusundaki hiçbir verinin gerçeği yansıtmadığını,
sorunun çok ciddi ve büyük olduğunu belirten Arslan, “Eğer biz taşeron
işçilik sorununu çözemezsek, ülke
olarak toplumsal ciddi bir krizle karşı
karşıya olduğunu görmemiz gerekiyor.
O nedenle sorun sadece ekonomik
sorun değil, sorun sosyal-siyasi-kültürel topyekûn bir Türkiye sorunu
olarak karşımıza çıkıyor. Çok derin
izler bırakan, çok derin yaralar açan,
çok derin sorunlar üreten bir sorunla
karşı karşıyayız. Sorunun çözümü
konusunda Türkiye’nin acele etmesi
gerekiyor. Türkiye bu sorunu bir an
evvel gerçekten çağdaş demokratik
ülkelerde hangi kriterler hangi esaslar
çerçevesinde sürdürülüyorsa bu çerçeveye onu oturmamız gerekir” dedi.
Taşeron İşçilerin Sendikalardan
Beklentileri Yüksek…
Arslan, gazetecilerin soruları üzerine,
kamuda çalışan taşeron işçi sayısının
1 milyon 200 bin civarında olduğunu
söyledi. Arslan, “Elimizde çok sağlıklı
rakamlar yok. Ama biz en iyimser
rakamlarla 1 milyon 200 bin taşeron
işçisinin kamuda çalıştırıldığını tahmin ediyoruz. Bunun daha fazla olması
ihtimali yüksek” dedi.
Arslan, taşeron işçilerin sendikalardan beklentilerinin yüksek olduğunu,
araştırma sonuçlarının da bunu ortaya
koyduğunu ifade etti. Arslan, sendikasız iş yerlerinde sendikalaşma beklentisinin yüksek olduğunu, sendikalaşmanın olduğu yerlerde de sendikaların
veya toplu sözleşme düzeninin çağdaş
bir düzeyde olmadığı için de sıkıntılar, itirazlar olduğunu, bunun ortadan
kalkması için toplu sözleşme düzenini
taşeron firmalarda da sağlayacak altyapının sağlanması gerektiğini söyledi. Arslan, mevzuattan kaynaklı olarak
sendikalı olan taşeron işçilerin ücret
haklarında bir düzenleme yapılamasa
da iş güvenceleri başta olmak üzere
yasal haklarını kullanma yetkilerini
elde ettiklerini söyledi.
haberler
Kamuya Daha Fazla Yük Getiriyor…
Arslan, taşeron işçilerin kamuya
maliyetinin kadrolu işçilerin maliyetinden hiç de az olmadığını belirterek,
taşeron çalışma nedeniyle taşeron
firmaya para kazandırılırken, kamuya
daha fazla yük getirildiğini kaydetti. Arslan, “Kamunun kendi işçisiyle
yapmış olsaydı hizmetleri daha düşük
maliyetle yapacağına inanıyoruz.
Çünkü taşeron kıdem tazminatını
ödemiyor, asıl işveren ödüyor. Mevcut
mevzuata göre alt işverenin ödemesi
gerekiyor, ama ödemiyor, kaçıyor. Bu
sefer işçiler dava açıyor, asıl işveren
kıdem tazminatını ödüyor. Taşeron
firmadan bunu alma şansı yok. İzin
paraları ve fazla mesailerde yine
taşeron firma vermediyse işçilerin
açtığı davalarda asıl işveren bunları da
ödüyor. Bir de taşeron firmaya ihale
bedeli, KDV ödüyor. Bütün bunları
üst üste topladığınız zaman aslında
Türkiye’deki taşeron uygulamalarının
hem verimliliği, hem kaliteyi arttırdığı, hem maliyeti düşürdüğü iddialarının hiç birisinin doğru olmadığını
göstermektedir” dedi.
ARAŞTIRMA SONUÇLARI…
Taşeron İşçi Gerçeği Araştırması
sonuçlarına göre, araştırmaya katılan
taşeron işçilerin yüzde 34,9’unun 3238 yaş, yüzde 24,7’sinin 25-31, yüzde
23.6’sının ise 39-45 yaşlarında olduğu
görülmektedir.
Araştırma kapsamındaki taşeron
işçilerin yüzde 80’ini erkek, yüzde
20’sini ise kadınlar oluşturuyor.
Taşeron İşçileri Daha Çok Lise Mezunu
Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 52,6’sını ilk ve orta öğretim
mezunları oluştururken, lise mezunu
işçilerin yüzde 33,8’lik bir paya sahip
olduğu görülmektedir. Üniversite mezunu taşeron işçilerin oranı ise yüzde
11,2 ile üçüncü sırada yer almaktadır.
Sektörlere Göre Eğitim Düzeyi
Farklılaşıyor
Araştırmaya göre, belediye ve bağlı
şirketlerde çalışan taşeron işçilerin
yüzde 64.6’sının lise ve altı, yüzde
45.7’sinin lise ve üniversite mezunu,
sağlık sektöründe çalışanların ise
yüzde 37.8’inin lise ve üniversite,
yüzde 22.5’inin de lise ve altı mezunu
olduğu belirlendi.
Kadın İşçiler Erkeklere Göre Daha
Eğitimli
Araştırma sonuçlarına göre, taşeron
işçiler arasında kadın işçilerin erkek
işçilere göre daha eğitimli olduğu
belirlendi.
Taşeron İşçiler Çoğunlukla
2 Çocuk Sahibi
Taşeron işçilerin çoğunluğunun evli
ve bunların yüzde 32,4’ünün iki çocuk
sahibi olduğu görülmektedir. Taşeron
işçiler arasında eğitim düzeyi arttıkça
çocuk sayısının azaldığı belirlendi.
Taşeron İşçilerin Yarısı Bin TL Altında
Ücret Alıyor
Türkiye’de genel işçi ücretleri göz
önüne alındığında, taşeron işçilerin
ücret seviyelerinin genel tablonun
altında seyrettiği dikkat çekmektedir.
Bugün Türkiye’de taşeron uygulaması kapsamında çalışan bir milyonun
üzerindeki işçinin yarısı 1.000 TL’nin
altındaki ücret ile geçinmek zorunda
bırakılmaktadır. 2.000 TL ve üstü
ücret alan işçilerin oranı ise yüzde 1’i
bile bulmuyor.
Araştırma verileri, bazı işçilerin
asgari ücretten daha düşük aylık aldıklarını ortaya koymaktadır. Taşeron
işçileri, işverenler tarafından resmi
olarak asgari ücretle çalıştırılıyor
olarak gösterilseler de, birçok taşeron işçisi, ücretlerini aldıktan sonra
bir kısmını işverene iade ettiklerini
belirtmişlerdir.
Belediyeler ve Sağlık Sektörü Önde
Türkiye’de taşeron işletmeciliğinin
öncelikli olarak belediyelerde ve sağlık
sektöründe yaygın olarak kullanıldığı
tespit edilmiştir.
Sebep: Ucuz İşçilik
Araştırmanın sonuçlarından, işçilerin taşeron uygulamasının asıl sebebinin ucuz işçilik yaratmak ve sendikal
haklardan mahrum bir işçilik yaratmak olarak gördükleri anlaşılmaktadır.
Taşeron İşçisi Sendika İstiyor
Bu bağlamda taşeron işçilerin
yüzde77,8’lik düzeyde sendikalı olmak
istedikleri de bir başka önemli veri
olarak dikkati çekmektedir.
İşten Atılma Korkusu Sendikalaşmayı
Engelliyor
Araştırma sonuçlarına göre, taşeron
işçilerin yüzde 81’i sendikal haklarını
kullanmaları durumunda işten atılma
korkusu yaşıyor.
Sendikalaşmanın Önemine
İnanıyorlar
Bununla birlikte taşeron işçilerin
sendikal haklarını kullanmalarının
çalışma koşullarının iyileşmesine katkıda bulunacağını düşünenlerin oranı
yüzde 85.7 gibi yüksek bir düzeyde
bulunuyor.
hizmet-iş sendikası 13
haberler
sosyal güvenlik haklarından
yeterince yararlanamadıklarını ifade etmiştir. İşçilerin yarıya yakını bu soruya
olumsuz yanıt verirken olumlu
yanıt verenlerin oranı ise
yüzde45’ler düzeyindedir. Birbirine böylesine yakın oranlarla karşılaşılmasının temel
nedeni, işçilere sürekli olarak
işe giriş-çıkış işlemi yapılmasıdır. Bu durum işçilerin sosyal
güvenlik haklarından yararlanmaları konusunda nispeten
aksaklıklara yol açmıştır.
Sendikalardan Beklenti
Yüksek
Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 89.6’sı
sorunlarının çözümü için
sendikaların daha aktif
katkı yapması gerektiğine
inanıyor.
En Önemli Sorun Kadro
Yine eldeki sonuçlara
göre, taşeron işçiler için
en önemli sorun kadrolu
statüye geçiş olduğu büyük
bir fark ile öne çıkmaktadır.
Kadro sorununu takip eden
ikinci en önemli sorun ise
iş ve ücret güvencesi olarak
tespit edilmiştir. Taşeron
işçilerin ilk iki sıradaki
tercihleri dikkate alındığında bir gelecek kaygısı
taşıdıkları görülmektedir.
Taşeron İşçiliği: Güvencesiz
Çalışma
Sorunlu Taşeron Mevzuatı Bile
Uygulanmıyor
Araştırmanın en dikkat
çekici verilerinden biri de, hâli
hazırdaki yasal mevzuatın
taşeron işçilerin örgütlenmesini büyük ölçüde engellediği
gerçeğidir.
Verilere göre her beş taşeron işçisinden dördü, iş güvencelerinin bulunmadığını düşünmektedirler.
Türkiye’deki taşeron işçileri içinde
bulundukları işçiliğin güvencesiz bir
model olduğunu düşünmektedirler.
Araştırmaya katılanların yüzde 81.4’ü
iş güvencesinden yoksun olduğunu
düşünüyor.
runa uygun bir hayatı yaşamalarını
imkânsız kıldığı görülmüştür. Bu
durum, aynı zamanda bir çaresizlik
ve daha önemlisi dışlanmışlık göstergesidir. Daha geniş kapsamlı olarak
değerlendirildiğinde bu sonuç, sosyal
adaletin ve toplumsal huzurun sağlanmasının önünde de bir engel olduğunu
ortaya koymaktadır.
Ücretler Kadrolunun Çok Gerisinde
Yeni ve Köklü Bir Düzenleme
Kaçınılmaz
Taşeron ve kadrolu işçi arasındaki
farklılıklar dikkate alındığında, taşeron işçilerin kadrolulara göre çok daha
düşük düzeyde ücret ile geçinmek
zorunda kaldıkları tespit edilmiştir.
Bu bağlamda kadrolu işçilerin sahip
oldukları ek gelir (fazla mesai, prim,
vs.) gruplarından taşeron işçilerin
yararlanamadıkları ortaya çıkmıştır.
Araştırma sonuçları, taşeronluk
sisteminde yeni ve köklü bir düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır.
Söz konusu araştırma bulgularına
göre; taşeronluk sistemi genel işçi
ücretlerini aşağı çekmekte, güvencesiz
ve esnek bir modele dayanmakta ve
kamuoyu yapıcılarının söylediğinin
aksine çalışma hayatında verimliliği
ve kaliteyi yükseltmemektedir.
Kıdem Tazminatları Yok
İş Sağlığı Ve Güvenliği Hak Getire
Taşeron İşçiler Çıplak Ücrete Talim
Araştırma kapsamındaki taşeron
işçilerin, kıdem tazminatına hak
kazan(a)madıklarını şiddetle belirttikleri verilerden anlaşılmaktadır. İş
güvencesinin olmaması nedeniyle
sürekli bir biçimde aksaklığa uğrayan
iş sözleşmeleri neticesinde, taşeron
işçiler kamuoyunun da bildiği gibi
kıdem tazminatından mahrum bırakılmaktadır.
Taşeron işçileri için en önemli sorun;
başta iş güvenliği ve çalışma şartlarını
da kapsayan iş sağlığı ve güvenliği
sorunlarıdır. İşçiler, taşeron işletmesinin, iş sağlığı ve güvenliği harcamalarını maliyet artırıcı bir unsur olarak
gördüklerini ve kendilerini sağlıksız
bir iş ortamında çalıştırarak açıkça
risk altına soktuklarını net bir şekilde
belirtmişlerdir.
Ücretleri Çok Düşük
Sosyal Güvenlik Hakkının
Kullanımında Sorunlar Var
Taşeron işçilerin aldıkları ücretler
göz önüne alındığında, insan onu-
14 hizmet-iş sendikası
Araştırmaya katılan taşeron işçiler,
Mevcut Mevzuat ve Fiili Durum
Sendikalaşma Önünde Engel
Araştırmaya katılanlar, yasal düzenlemelerin sendikal haklarını kullanmalarına engel olduğunu düşünüyor.
Sendikaların Taşeron İşçilere İlgisi
Çok Yeni
Araştırma kapsamındaki taşeron
işçiler, sendikaların taşeron işçilerin
sorunlarına yeterince ilgi göstermediklerini düşünüyor.
Mevzuat Yetersiz Uygulama Kötü
Niyetli
Araştırmaya katılan taşeron işçilerin
çok büyük bir bölümü sendikal hakları
kullanamamalarının asıl sebebini
yasal düzenlemelerdeki eksikliklerden
kaynaklandığını belirtti.
Sendikalaşma İş Güvencesinin
Garantisi
Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 80.8’i sendikalı olunması
durumunda iş güvencesinin artacağını
ifade etti.
Bulgular, taşeron işçilerin sendikalardan beklentilerinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Taşeron
işçileri, sendikalı oldukları takdirde
sorunlarını çok daha kolay aşacaklarına inanmaktadırlar.
Kadro Verileceğine İnanç Zayıf
Kamuoyunda çok sık gündeme
gelmesine rağmen taşeron işçiler 2014
yılı içerisinde kadro verileceğine
inanmamaktadırlar. Bu inançsızlık, bu
haberler
sürecin böyle bir sonla sonuçlanmayacağına dair inançla ilgilidir.
Her İşi Yapıyoruz Abi
Taşeron işçileri, yasalarla çizilen
sınırların aksine, belirlenmiş işlerde
çalıştırılmadıkları araştırma sonucunda elde edilen bir diğer önemli veridir.
Uzmanlaşmayı Engelliyor
Bu durumun, taşeron işçilerin
herhangi bir işte uzmanlaşmalarını
engellediği ise diğer bir gerçektir.
Çalışma Şartları Kadrolulara Göre
Daha Ağır
Kadrolu işçilere kıyasla çok sayıda
sorunla yüzleşmek zorunda bırakılan
taşeron işçilerin çalışma şartları da
kadrolu işçilerden oldukça ağır olduğu
araştırma bulgularında açıkça görülmektedir.
Ayrımcılık Yaşadıklarını Düşünüyorlar
Araştırma, taşeron işçilerin işyerinde ayrımcılığa uğradıkları gerçeğini
ortaya koymaktadır.
Sebep Düşük Ücret
Bu ayrımcılığın asıl sebebinin düşük
ücretlerden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Belediyede Erkek, Sağlıkta Kadın
Kadın taşeron işçilerin oranının daha
yüksek olduğu sağlık sektöründe, ücretler, belediyelerin hayli gerisindedir.
Bu sonuç, konuyla ilgili diğer bulgularla birlikte değerlendirildiğinde,
kadın taşeron işçilerinin erkeklere göre
daha güvencesiz koşullara sahip olduğu
gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Ayrıca sağlık sektöründe zamanında
ödenmeyen ücretler, kadın taşeron
işçilerinin güvencesizliğinin derinleşmesine neden olmaktadır.
Ücret Düştükçe Kadro Sorunu Daha
Derin Hissediliyor
Araştırmaya göre, ücretler düştükçe
kadro sorunu daha derinden hissediliyor. İş ve ücret garantisi ve sendikal
haklar da diğer sorun alanı olarak
çıkıyor.
Ücret Düzeyi Yükseldikçe İş Sağlığı ve
Güvenliği Algısı Da Değişiyor
Taşeron işçilerinin ücret düzeyi
yükseldikçe iş sağlığı ve güvenliğine
sahip olduklarına dair algıları da gelişmektedir. Burada ücretler-iş sağlığı ve
güvenliği ilişkisinde oransal bakımından ciddi farklar söz konusudur.
Gerçekten 1.000 TL ve altı net ücret
elde eden işçilerin yaklaşık yüzde80’i
iş sağlığı ve güvenliğine sahip olmadıklarını belirtirken, 1.001-1.600
TL aralığında bu oranı yüzde70’lere
yaklaşmakta ve 1.601 TL üzerinde ise
yüzde50’lerin altına düşmektedir.
Ücrette Sağlık Sektörü Dipte
Türkiye’de sağlık sektöründe çalışan işçilerin önemli bir kısmının
1.000 TL’nin altında ücret düzeyine
sahip olması araştırmanın en çarpıcı
sonuçlarından birini oluşturmaktadır.
1.000 TL üzeri ücret seviyesine sahip
olan işçilerin yüzde7’yi bile bulmaması
sektördeki emeğin ne derecede sömürüldüğünü de bizlere göstermektedir.
Taşeron işçilerin ellerine geçen aylık
net ücretler sektörler düzeyinde incelendiğinde sağlık sektöründe büyük bir
farklılığın varlığı göze çarpmaktadır.
Gerçekten bu sektörde çalışan işçilerin
neredeyse yüzde80’i asgari ücret elde
etmektedirler. Bu oran belediyelerde yüzde20’ler ve diğer sektörlerde
yüzde35’ler düzeyindedir. Bu bağlamda
sağlık sektöründe çalışanların yaşam
koşullarının, diğer sektörlerde çalışanlara oranla insan onuruna yakışır
koşullardan hayli uzak olduğunu söylemek mümkündür.
Sağlık Sektöründe Ücretler de
Zamanında Ödenmiyor
Türkiye’de sağlık sektöründe taşeron işçi olarak çalışanların hem ücret
düzeylerinin düşük olması hem de
ücretlerini zamanında alamamaları
bu sektördeki taşeron varlığını ciddi
anlamda sorgulanmasını gerektirmektedir.
Sonuç olarak, Taşeron İşçi Gerçeği
Araştırması, Türkiye’de bu konunun
çalışma hayatının yapısal bir sorunu
hâline geldiğini çeşitli bulgularla açıkça
ortaya koymaktadır. Her geçen gün derinleşen sorunun, mevcut düzenlemeler
ve politikalarla çözülmesinin imkânsız
olduğu da görülen diğer bir gerçektir.
Raporun genel değerlendirme ve
sonuç bölümünde şu bilgilere yer
veriliyor: Araştırma, taşeron işçilerinin orta düzey eğitime sahip, oldukça
genç ve evli bir profile sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Taşeron İşçi
Gerçeği Araştırması sonuçlarına göre,
araştırmaya katılan taşeron işçilerin
%52,6’sını ilk ve orta öğretim mezunları oluştururken, lise mezunu işçilerin %33,8’lik bir paya sahip olduğu
görülmektedir. Üniversite mezunu
taşeron işçilerin oranı ise %11,2 ile
üçüncü sırada yer almaktadır. Taşeron
işçilerin çoğunluğunun evli ve bunların
%32,4’ünün iki çocuk sahibi olduğu
görülmektedir.
İşçilerin ücret seviyeleri büyük
ölçüde asgari ücrete yakın seyretmektedir. Türkiye’de genel işçi ücretleri göz
önüne alındığında, taşeron işçilerin
ücret seviyelerinin genel tablonun
altında seyir ettiği dikkat çekmektedir.
Bugün Türkiye’de taşeron uygulaması kapsamında çalışan bir milyonun
üzerindeki işçinin yarısı 1.000 TL’nin
altındaki ücret ile geçinmek zorunda
bırakılmaktadır. 2.000 TL ve üstü ücret
alan işçilerin oranı ise %1’in altında
olduğu görülmektedir.
Sağlık sektöründeki taşeron işçiliğini, düşük ücret ve güvencesizlik
olarak özetlemek gerekirse, alt işveren
uygulamasına uygun olmayan yerlerde
çalıştırıldıkları araştırma sonuçlarına
yansımaktadır.
Verilerden anlaşıldığı kadarı ile
taşeron işçilerine göre bu uygulamanın
ana sebebi ucuz işçilik yaratmaktır.
Türkiye’de taşeron işletmeciliğinin öncelikli olarak belediyeler, bağlı işletmeler ve sağlık sektöründe yaygın olarak
kullanıldığı görülmektedir. Araştırmanın sonuçlarından, işçilerin taşeron
uygulamasının asıl sebebinin ucuz
işçilik yaratmak, yandaşlara kaynak/
para aktarmak ve sendikal haklardan
mahrum bir işçilik yaratmak olarak
gördükleri anlaşılmaktadır. Bu bağlamda taşeron işçilerin %88,5’lik düzeyde
sendikalı olmak istedikleri de bir başka
önemli veri olarak dikkati çekmektedir.
İşçiler için kadroya geçiş, iş ve ücret
güvencesi en önemli sorunlar olarak
öne çıkmaktadır. Yine eldeki sonuçlara göre, taşeron işçiler için en önemli
sorun kadrolu statüye geçiştir. Kadro
sorununu takip eden ikinci en önemli
sorun ise iş ve ücret güvencesi olarak
tespit edilmiştir.
Türkiye’deki taşeron işçileri içinde
bulundukları işçiliğin güvencesiz bir
model olduğunu düşünmektedirler.
Taşeron ve kadrolu işçi arasındaki
farklılıklar dikkate alındığında, taşeron
işçilerin kadrolulara göre çok daha
düşük düzeyde ücret ile geçinmek
zorunda kaldıkları tespit edilmiştir.
Bu bağlamda kadrolu işçilerin sahip
oldukları ek gelir (fazla mesai, prim, vs.)
gruplarından taşeron işçilerin yararlanamadıkları ortaya çıkmıştır.
Araştırma kapsamındaki taşeron işçileri, kıdem tazminatına hak kazan(a)
madıklarını şiddetle belirtmişlerdir.
Taşeron işçilerin aldıkları ücretler göz
önüne alındığında, insan onuruna uygun bir hayatı yaşamalarını imkânsız
kıldığı görülmüştür. Özellikle sağlık
hizmet-iş sendikası 15
haberler
sektöründe çalışan taşeron işçilerinin ücretleri göz önüne alındığında,
bu işçiler için insanca yaşamak adeta
imkânsızken bir de kıdem tazminatı
sorunu yaşanmaktadır.
Araştırma sonuçları, taşeronluk sisteminde yeni ve köklü bir düzenlemeyi
kaçınılmaz kılmaktadır. Söz konusu
araştırma bulgularına göre; taşeronluk
sistemi genel işçi ücretlerini aşağı çekmekte, güvencesiz ve esnek bir modele
dayanmakta ve kamuoyu yapıcılarının
söylediğinin aksine çalışma hayatında
verimliliği ve kaliteyi yükseltmemektedir.
Taşeron işçileri için en önemli sorun;
başta iş güvenliği ve çalışma şartlarını
da kapsayan iş sağlığı ve güvenliği
ğunu ortaya koymaktadır. Taşeron
işçileri, sendikalı oldukları takdirde
sorunlarını çok daha kolay aşacaklarına inanmaktadırlar.
Kamuoyunda çok sık gündeme
gelmesine rağmen taşeron işçiler 2014
yılı içerisinde kadro verileceğine
inanmamaktadırlar. Bu inançsızlık, bu
sürecin böyle bir sonla sonuçlanmayacağına dair inançla ilgilidir.
Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından
birisi de taşeron işçilerinin, yasalarla
çizilen sınırların aksine, yaygın bir
biçimde belirlenmiş işlerde çalıştırılmadıklarını ifade etmeleridir. Bu
durumun, taşeron işçilerin herhangi
bir işte uzmanlaşmalarını engellediği
ise diğer bir gerçektir.
taşeron işçilerinin erkeklere göre daha
güvencesiz koşullara sahip olduğu
gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Ayrıca sağlık sektöründe zamanında
ödenmeyen ücretler, taşeron işçilerinin kaygılarının derinleşmesine neden
olmaktadır. Sağlık sektöründe çalışan
taşeron işçilerinin ücret ve sendikal haklarda yaşadıkları sorunların
yoğunluğu bu araştırmanın önemli sonuçları içerisinde değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak, Taşeron İşçi Gerçeği
Araştırması, Türkiye’de bu konunun
çalışma hayatının yapısal bir sorunu
hâline geldiğini çeşitli bulgularla açıkça ortaya koymaktadır. Her geçen gün
derinleşen sorunun, mevcut düzenlemeler ve politikalarla çözülmesinin
sorunlarıdır. İşçiler, taşeron işletmesinin, iş sağlığı ve güvenliği harcamalarını maliyet artırıcı bir unsur olarak
gördüklerini ve kendilerini sağlıksız
bir iş ortamında çalıştırarak açıkça
risk altına soktuklarını net bir şekilde
belirtmişlerdir.
Araştırmanın en dikkat çekici verilerinden biri de, hâli hazırdaki yasal
mevzuatın taşeron işçilerin örgütlenmesini büyük ölçüde engellediği
gerçeğidir. Bir başka önemli sonuç ise,
işverenin sendikalaşmasını engelleyici
tavrıdır. Öyle ki işveren, sendika üyeliğini işçileri işten çıkartma gerekçesi
olarak kullanmaktadır.
Bulgular, taşeron işçilerin sendikalardan beklentilerinin yüksek oldu-
Kadrolu işçilere kıyasla çok sayıda
sorunla yüzleşmek zorunda bırakılan
taşeron işçilerinin çalışma şartlarının da kadrolu işçilerden oldukça ağır
olduğu görülmektedir. İşçilerin çalışma
şartları bakımından bir ayrımcılığa
tabi tutulması elinizdeki araştırmanın
yine çarpıcı bulgularından birisidir.
Araştırma, taşeron işçilerin işyerinde
ayrımcılığa uğradıkları gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu ayrımcılığın asıl
sebebinin düşük ücretlerden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Kadın taşeron işçilerin oranının daha
yüksek olduğu sağlık sektöründe, ücretler, belediyelerin hayli gerisindedir.
Bu sonuç, konuyla ilgili diğer bulgularla birlikte değerlendirildiğinde, kadın
imkânsız olduğu da görülen diğer bir
gerçektir.
Taşeron işçilerinin yukarıda atıf
yapılan güvencesizliği ve geleceğe dair
ümitsizliği kırılabilir mi? Bu soruların
gerçek cevabını hiç kuşkusuz zaman
verecektir.
Bulunulan bu noktada, taşeron uygulaması konusunda Türkiye’nin bir
yol ayrımına geldiği, oluşan kamuoyu
duyarlılığı kadar, elinizdeki araştırmada elde edilen verilerden de açıkça anlaşılmaktadır. Bugün taşeron sorununu
ne pahasına olursa olsun çözmekten
çok, insan onuruna yakışır bir iş anlamı temelinde çözmek temel bir ihtiyaç
olarak ortada durmaktadır.
16 hizmet-iş sendikası
süzgeç
gms@hizmet-is.org.tr
FAHRETTİN KÜTÜKÇÜ
Genel Mali Sekreter
Üyelerimize yönelik
sosyal projeler
S
endikamız kurulduğu günden bu yana ilkeli,
kararlı, onurlu ve sorumlu bir sendikal anlayış
için mücadelesini sürdürmektedir. 24 Ocak
1979 tarihinden bugüne çeyrek yüzyılı aşan bir
sendikal birikimin yanı sıra kendimizi yüzyıllardır
verilen bir mücadelenin de içerisinde görüyoruz.
Sendikacılığımızı bu toprakların tarihinden kopmadan, geçmişin birikim ve tecrübelerine yaslanarak
yerli bir anlayış ile örüyoruz.
Bu minvalde bugün ülkemizin ikinci büyük,
işkolumuzun ise en büyük sendikası olmamız şans
eseri gerçekleşmiş bir şey değil, yola çıktığımızda
aldığımız kararların bir getirisidir. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının en son açıkladığı Temmuz
2014 resmi istatistiklerine göre 86 bin üyemiz var
bunların 30 bini son aylarda sendikamız saflarına
dâhil ettiğimiz taşeron işçileridir. “Zirve yapabiliriz”
demiştik. Bu hedefe yönelik olarak kısa zamanda hızlandırdığımız örgütlenme çalışmalarımızla
işkolumuzun en büyük, ülkemizin de ikinci sendikası haline geldik. Hiç şüphe yok ki, sivil toplum
örgütleri, özellikle de sendikalar sürekli hedeflerini
yenilemek, geliştirmek ve bu hedefleri gerçekleştirmek sorundadırlar. Bundan sonraki hedefimiz;
ülkemizin en büyük sendikası olmaktır.
Sendikacılığı sadece toplu iş sözleşmesi yapan
bir anlayışın dışına taşıdık ve üyelerimizi önceleyen
birçok sosyal projeye imza attık.
Bunlardan bir tanesi yıllardır sürdürdüğümüz tüm
üyelerimizin Üniversitede okuyan çocuklarına yaptığımız Eğitim Yardımlarıdır. Sendikamız Hizmetİş’in 2006-2007 Eğitim-Öğretim Yılından itibaren
sendikal faaliyetlerde farkındalık oluşturmak için
başlattığı Eğitim Yardımları kapsamında 31.495
öğrenciye eğitim yardımı yaptık. İnşallah bütçe
imkânlarımız müsait olduğu sürece bu uygulamamızı sürdüreceğiz.
Bir başka sosyal sorumluluk projemizi ise tüm
üyelerimizi kapsayan Ferdi Kaza sigortası uygulamamızdır. Allah göstermesin; ama insanın başına
ne geleceği belli olmuyor. Ülkemizdeki çalışma
ortamlarını göz önüne alırsanız bu tür sigortaların
ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavrarsınız. İş
sağlığı ve güvenliği konusunda ne kadar mevzuat
çıkarılırsa çıkarılsın, iş kazaları gene de bütünüyle
önlenemiyor. En son yaşadığımız Soma kömür
ocağı ve İstanbul’daki üzücü asansör faciası, kaybettiğimiz emekçilerin geride bıraktıkları ailelerinin de sahipsiz bırakılmamasına dair yapılması
gerekenleri bize hatırlatmaktadır. Bu yüzden Genel
Merkezimiz tüm üyelerimize ferdi kaza sigortası
yaptırmıştır. Böylece bütün üyelerimiz kazalara karşı sigorta kapsamına alınmıştır.
Kuruluş felsefemizdeki “Önce insan önce emek”
anlayışının hayata geçirilmesi için tüm üyelerimize
yönelik bu ve benzeri uygulamalar, üye-sendika
birlikteliğinin en önemli araçlarındandır.
Üyeleriyle kopmaz bir bütün oluşturan Sendikamız savunduğu değerler, bağlı olduğu ilkelerle
bir aile bütünlüğü içerisinde bu günlere gelmiştir.
Yukarıda bahsettiğimiz eğitim yardımları ve ferdi
kaza sigortası, üyelerimize borçlarımızın “geri
dönüşü”ne örnek uygulamalardır.
Üyelerimiz varsa sendikamız var, sendikamız varsa üyelerimiz vardır. Üyelerine karşı duyarlığını sürekli koruyan sendikamız, üyelerimizin hayatlarını
kolaylaştıracak, onların geleceklerini şekillendiren
maddi ve manevi her türlü desteği imkânlarımız
ölçüsünde veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.
Sendikal hareket tabanından kopmadıkça yâni,
üyeleriyle olan iletişimini doğru olarak sürdürdükçe
varlığını da devam ettirecektir.
Sendikamız HİZMET-İŞ’in bu anlamda üyelerinin
hak ve çıkarlarını korumak yanında onların sosyal
yaşamlarını da rahatlatıcı destek ve katkıları, sendikamızın sosyal sorumluluk bilincinden kaynaklanmaktadır.
Bir aile bütünlüğü içerisinde sürdürdüğümüz
örgütlenme ve diğer faaliyetlerimizde olmazsa
olmazlarımızdan birisi işte bu sosyal sorumluluklarımızdır. Sendikacılığı sadece Toplu İş Sözleşmelerinden ibaret gören ve bunun dışına çıkamayan,
üyelerinin sosyal-kültürel, vs. ilgi alanlarıyla irtibat
sağlayamayan sendikal anlayışlar artık terkedilmektedir.
HİZMET-İŞ’i bu günlere taşıyan özelliklerden birisi
işte bu sosyal sorumluluk bilincidir.
hizmet-iş sendikası 17
Yine maden faciası
Genel Başkanımız Ermenek’teydi
HAK-İŞ Konfederasyonu Genel
Başkanı Mahmut Arslan, Karaman’ın
Ermenek İlçesi’nde kömür ocağında,
su kaynağının patlaması sonucu 18
işçinin mahsur kaldığı maden ocağında incelemelerde bulundu. Kaza nedeniyle duyduğu üzüntüyü ve geçmiş
olsun dileğini ifade eden Arslan, “Bu
insanların burada çalışmaya mecbur
edilmesini istismar etmeden onların
güvenlikli çalışmasını sağlayacak bir
mekanizma kurmak gerekiyor. Kanun
bu konuda önemli bir adım attı ama bu
yeni düzenlemeye rağmen demek ki
eksikliklerimiz var” dedi.
Arslan, Ermenek’te çeşitli haber
ajansları, gazete ve televizyonlara
maden kazasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Arslan, milleti hüzne
boğan bir kaza ile karşı karşıya olunduğunu belirterek, “Kazanın nedenleri,
ihmal olup olmadığı zamanla konuşulacak. Ancak şu an en büyük sorun
içerideki işçilere ulaşamamaktır” dedi.
İşçilere hala ulaşılamamasının en
büyük üzüntü olduğunu dile getiren
Arslan, bölgenin lojistik malzemelerin
temini için zor bir yerde olduğunu,
teknik ekipmanların Konya, Mersin ve
Karaman’dan getirilmeye çalışıldığını
belirtti.
Ailelerin de bir an önce yakınlarına
ulaşılması beklentisinde olduğunu
dile getiren Arslan, “Dalgıçlar belki su
boşaltılırken kardeşlerimize ulaşma
18 hizmet-iş sendikası
imkanını zorlayacaklar. Gerçekten çok
üzüntü verici bir şey” dedi.
Bölgenin tarıma elverişli olmaması
nedeniyle işçilerin çok fazla seçeneğinin olmadığına dikkat çeken Arslan,
“Bu insanların burada çalışmaya
mecbur edilmesini istismar etmeden onların güvenlikli çalışmasını
sağlayacak bir mekanizma kurmak
gerekiyordu. Kanun bu konuda önemli
bir adım attı ama bu yeni düzenlemeye
rağmen demek ki eksikliklerimiz var.
Bu eksiklikler nedeniyle arkadaşlarımız toprağın 150 metre aşağısında ve
suyun içindeler. Bu gerçekten üzüntü
verici. Türkiye’ye bunlar yakışmıyor.
Sayın Başbakan başta olmak üzere
bütün kamu görevlilerinin iradesi,
kararlılığı yetmedi. Demek ki bizim bir
zihniyet değişimine ihtiyacımız var.
Bu ocakları işleten işverenlerimiz öncelikle bu insanların yaşamını esas almalı. Oradan çıkaracağımız 3 kilogram
kömür için bu çocukları kaybetmemeliyiz diye düşünüyorum. Umarım
bir an evvel bu kardeşlerimize ulaşırız
çünkü şu an bütün odaklanmamız
gereken onların oradan çıkartılması.
Herkes elinden gelen çabayı ortaya
koyuyor. Sayın bakanlar burada, vali
burada, bütün kamu görevlileri burada
ama elimiz kolumuz bağlı, suyun boşaltılmasını bekliyoruz” dedi.
haberler
Torba Yasa
Yürürlüğe girdi
Ülkemizde uygulanmakta olan ve
adeta modern köleliğe dönüşen Taşeron işçiliği ile ilgili düzenlemeleri
ihtiva eden 6552 sayılı Torba Kanun
tasarısı 11 Eylül 2014’de yasalaştı.
Kanun, Taşeron işçiliğinin yanında İş
Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin düzenlemeleri de içeriyor.
Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve
Sendikamız HİZMET-İŞ’in de söz
konusu kanunun hazırlık çalışmaları
ve TBMM’de görüşülmesi esnasında
itirazlarını dile getirdiği, sorunların
çözümü için katkı verdiği, teklifler
ürettiği Torba Yasa, kangrene dönüşen
taşeron işçilerinin içerisinde bulundukları duruma bütünüyle çözüm
getirmese de önemli düzenlemeler
içeriyor. 6552 Sayılı Torba Kanunla
taşeron işçileri ve taşeron işçi çalıştırma konularında yapılan düzenlemeler konusunda Sendikamız Hukuk
Müşavirliğinin değerlendirmelerini
sunuyoruz:
6552 Sayılı “İş Kanunu ile bazı kanun
ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılması ile bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına dair
kanun” hakkında Değerlendirme..
6552 sayılı “İş Kanunu İle Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair
Kanun” 11.09.2014 gün ve 29116 sayılı
mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kanun ile birlikte, 4857 sayılı İş Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu,
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 6331 sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 6356
sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 4817 sayılı Yabancıların
Çalışma İzinleri Hakkında Kanun,
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu
Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 5521
sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu gibi bir çok kanunda ve kanun
hükmünde kararnamede değişiklik
yapılmıştır.
6552 sayılı Kanun ile 4857 sayılı İş
hizmet-iş sendikası 19
haberler
Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda
ve 5393 sayılı Belediye Kanununda
yapılan değişiklikler ile ilgili açıklamalar yer almaktadır. Öncelikle,
Kanun metnine yer verilmiş, bundan
sonra açıklama yapılmıştır.
Asıl İşveren-Alt İşveren ilişkisi
naklanan geçerli bir sebebe dayanmak
zorundadır.
Değişiklikle, yeraltı işlerinde (maden
ocakları, kanalizasyon ve tünel yapımı
gibi) çalışan işçiler yönünden 6 aylık
kıdem şartının aranmayacağı hükme
bağlanmıştır.
İşçi ücretleri
MADDE 3 – 4857 sayılı Kanunun 36
ncı maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İşverenler, alt işverene iş vermeleri
hâlinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin
başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle ve varsa
ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden
keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür.”
Değişiklikle, asıl işverenlere, alt işveren (taşeron) işçilerinin ücretlerinin
ödenip ödenmediğini kontrol etmek
ve varsa ödenmeyen ücretleri, alt
halde aynı işyerinde çalışmaya devam
edenlerin yıllık ücretli izin süresi, aynı
işyerinde çalıştıkları süreler dikkate
alınarak hesaplanacaktır. Asıl işverene, alt işveren tarafından çalıştırılan
işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli
izinlerin kullandırılıp kullandırılmadığını kontrol etmek ve ilgili yıl
içerisinde kullanılmasını sağlamak, alt
işverene ise tutmak zorunda olduğu
izin kayıt belgelerinin bir örneğini asıl
işverene verme yükümlülüğü getirilmiştir.
MADDE 1 – 22/5/2003 tarihli ve
4857 sayılı İş Kanununun 3 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
Kıdem Tazminatları
“altı iş günü” ibareleri “otuz iş günü”
MADDE 8 – 4857 sayılı Kanunun
şeklinde, aynı fıkranın beşinci cümlesi
112 nci maddesine aşağıdaki fıkralar
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
eklenmiştir.
“İtiraz üzerine görülecek olan dava
“4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
basit yargılama usulüne göre dört ay
Kamu İhale Kanununun 62 nci madiçinde sonuçlandırılır. Mahkemece
desinin birinci fıkrasının (e) bendi
verilen kararın temyizi hâlinde Yarkapsamında alt işverenler tarafından
gıtay altı ay içinde kesin olarak karar
çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatverir. Kamu idarelerince bu raporlara
ları;
karşı yetkili iş mahkemelerine itiraz
a) Alt işverenedilmesi ve mahlerinin değişip
keme kararlarına
TORBA KANUN NE GETİRDİ?
değişmediğine
karşı diğer kanun
• Taşeron işçilerin ücretleri garanti altına alındı.
bakılmaksızın
yollarına başvuaralıksız olarak
rulması zorunlu• Taşeron işçisine yıllık izin güvencesi sağlandı.
aynı kamu kurum
dur.”
• Taşeron işçisine kıdem tazminatı güvenceye alındı.
veya kuruluşuna
Değişiklik• Taşeron işçilerin sözleşmesi 3 yıl olacak
ait işyerlerinde
le, 4857 sayılı
• Uzmanlık gerektiren işlerde hizmet alımı için uygun görüş alınmadan
çalışmış olanların
İş Kanunu’nun
ihaleye çıkılamayacak.
bu şekilde çalışmış
3.maddesinin
• Taşeron işçisi ihale ve sözleşme konusu iş dışında çalıştırılamayacak
oldukları sürele2.fıkrasında,
• Maden emekçilerine erken emeklilik hakkı sağlandı.
re ilişkin kıdem
asıl işveren-alt
• Ev hizmetlerinde çalışanlara sigortalı olma hakkı getirildi.
tazminatına esas
işveren ilişki• ESK üyesi konfederasyonlara bağlı sendikalar için işkolu barajı yüzde
hizmet süreleri,
sinin muvazaalı
1'e sabitlendi
aynı kamu kurum
olup olmadığına
veya kuruluşuna
ilişkin müfettiş
ait işyerlerinde
raporlarına karşı
işverenlerin hak edişlerinden keserek
geçen toplam çalışma süreleri esas
itiraz süresi, 6 iş gününden 30 iş
işçilerin banka hesaplarına ödeme
alınarak tespit olunur. Bunlardan son
gününe çıkartılmıştır. Yargılamanın,
yükümlülüğü getirilmiştir.
alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözbasit yargılama usulü esasları ile 4 ay
leşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14
içerisinde sonuçlandırılacağı, temYıllık ücretli izinler
üncü maddesine göre kıdem tazminatı
yiz incelemesinin zorunlu olduğu ve
MADDE 6 – 4857 sayılı Kanunun 56.
ödenmesini gerektirecek şekilde sona
incelemenin 6 ay içerisinde tamamlamaddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
ermiş olanların kıdem tazminatları
nacağı hükme bağlanmıştır.
“Alt işveren işçilerinden, alt işvereni
ilgili kamu kurum veya kuruluşları
Yer altında çalışan işçiler
değiştiği hâlde aynı işyerinde çalıştarafından,
MADDE 2 – 4857 sayılı Kanunun
maya devam edenlerin yıllık ücretli
b) Aynı alt işveren tarafından ve
18 inci maddesinin birinci fıkrasına
izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları
aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
süreler dikkate alınarak hesaplanır.
kamu kurum veya kuruluşlarında
“Yer altı işlerinde çalışan işçilerde
Asıl işveren, alt işveren tarafından
çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşkıdem şartı aranmaz.”
çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları
meleri 1475 sayılı İş Kanununun 14
İş Kanunu’nun 18.maddesinin 1.fıkyıllık ücretli izin sürelerinin kullanıüncü maddesine göre kıdem tazminatı
rasında yer alan düzenleme gereğinlıp kullanılmadığını kontrol etmek ve
ödenmesini gerektirecek şekilde sona
ce, 30 veya daha fazla işçi çalıştıran
ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlaermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun
işyerlerinde en az 6 aylık kıdemi olan
makla, alt işveren ise altıncı fıkraya
62 nci maddesinin birinci fıkrasının
işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin
göre tutmak zorunda olduğu izin kayıt
(e) bendi kapsamında farklı kamu
işveren tarafından feshi sırasında,
belgesinin bir örneğini asıl işverene
kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde
işveren, işçinin yeterliliğinden ve
vermekle yükümlüdür.”
geçen hizmet sürelerinin toplamı esas
davranışlarından ya da işletmenin, işDeğişiklikle, alt işveren (taşeron)
alınarak çalıştırıldığı son kamu kurum
yerinin veya işin gereklerinden kayişçilerinden, alt işvereni değiştiği
veya kuruluşu tarafından işçinin
20 hizmet-iş sendikası
haberler
banka hesabına yatırılmak suretiyle
ödenir.
Alt işveren ile yapmış olduğu iş sözleşmesi sona ermediği gibi, alt işveren
tarafından 4734 sayılı Kanun kapsamında bulunan idarelere ait işyerleri
dışında bir işyerinde çalıştırılmaya
devam olunan ve bu şekilde çalıştırıldığı sırada iş sözleşmesi kıdem
tazminatı ödenmesini gerektirecek
şekilde sona eren işçinin kıdem tazminatı, işçinin yazılı talebi hâlinde,
kıdem tazminatının söz konusu kamu
kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu
kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı son işyerindeki ücretinin yılları
itibarıyla asgari ücret artış oranları
dikkate alınarak güncellenmiş miktarı
üzerinden hesaplanmak suretiyle son kamu kurum veya kuruluşu
tarafından işçinin banka hesabına
yatırılmak suretiyle ödenir. Bu şekilde
hesaplanarak ödenen kıdem tazminatı
tutarının, iş sözleşmesinin sona erdiği
tarihteki ücreti üzerinden aynı süreler
dikkate alınarak hesaplanacak kıdem
tazminatı tutarından daha düşük olması hâlinde, işçinin aradaki farkı alt
işverenden talep hakkı saklıdır.
İkinci fıkranın (b) bendi veya üçüncü
fıkra uyarınca farklı kamu kurum
veya kuruluşlarına ait işyerlerinde
geçen hizmet sürelerinin toplamı
üzerinden kıdem tazminatı ödenmesi
hâlinde, kıdem tazminatı ödemesini
gerçekleştiren son kamu kurum veya
kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı
tutarının diğer kamu kurum veya
kuruluşlarında geçen hizmet süresine ilişkin kısmını ilgili kamu kurum
veya kuruluşundan tahsil eder. Ancak,
merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idareleri arasında bu fıkra hükümlerine göre bir tahsil işlemi yapılmaz.
Kıdem tazminatı tutarı, 4734 sayılı
Kanunun ek 8 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında belirtilen işyerlerinde kıdem tazminatı
ile ilgili açılacak bütçe tertibinden, (b)
bendi kapsamında belirtilen işyerlerinde ise hizmet alımı gider kaleminden, ödeneğin yetip yetmediğine
bakılmaksızın ödenir.
Bu madde kapsamında alt işverenler
yanında çalışan işçilerin bu işyerlerinde geçen hizmet süresinin hesabı,
alt işverenden ve alt işveren işçisinden istenecek belgeler ve ödeme süreci
ile ilgili diğer usul ve esaslar Maliye
Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun
görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”
Düzenleme ile, kamu kurum ve
kuruluşlarına bağlı işyerlerinde alt
işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatlarının ödenmesi
bakımından, birbirinden farklılık arz
edecek üç ayrı durum düzenlenmiştir.
Buna göre;
a. İşçi, alt işverenler değişse bile,
aralıksız şekilde aynı kamu kurum ve
kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış
ise, kıdem tazminatına esas hizmet
süreleri, aynı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam
çalışma süreleri üzerinden hesaplanacak ve iş sözleşmesinin 1475 sayılı İş
Kanunu’nun 14.maddesine göre kıdem
tazminatı ödenmesini gerektirecek
şekilde sona ermiş olması halinde,
ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından kıdem tazminatı ödenecektir.
b. İşçi, aynı alt işveren tarafından,
aynı iş sözleşmesi gereğince, farklı kamu kurum ve kuruluşlarında
çalıştırılmış ise, iş sözleşmesinin 1475
sayılı Kanunun 14.maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olması halinde,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun
m.62/e bendi gereğince, farklı kamu
kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı
üzerinden, en son kamu kurum ve
kuruluşu tarafından ödenecektir.
c. İşçinin, alt işveren ile yapmış
olduğu iş sözleşmesi sona ermemesine
rağmen, alt işveren tarafından, 4734
sayılı Kamu İhale kapsamında bulunan
idarelere ait işyerleri dışında bir işyerinde çalıştırılmaya devam olunması
ve bu şekilde çalışırken, iş sözleşmesinin kıdem tazminatını ödenmesini
gerektirecek şekilde sona ermesi
halinde, yazılı talepte bulunması
halinde, kıdem tazminatının kamu
kurum veya kuruluşlarına ait işyerlerinde geçen süreye ilişkin kısmı, kamu
kurum veya kuruluşuna ait çalıştığı
son işyerindeki ücretinin yıllar itibariyle asgari ücret artış oranları esas
alınarak güncellenerek hesaplanmak
suretiyle, kıdem tazminatı son kamu
kuruluşu tarafından banka hesabına
ödenecektir. Ödenmesi gereken kıdem
tazminatı ile kamu kurumu tarafından ödenen kıdem tazminatı arasında
fark bulunması halinde, bu farktan alt
işveren sorumlu olacaktır.
Maddenin (b) bendi ve 3.fıkrası
uyarınca, işçiye kıdem tazminatını
ödeyen son kamu kurum veya kuruluşu, ödenen kıdem tazminatı tutarının,
diğer kamu kurum ve kuruluşlarında
geçen hizmet süresine ilişkin kısmını,
ilgili kamu kurum ve kuruluşların-
dan tahsil edecektir. Ancak, merkezi
yönetim kapsamındaki kamu idareleri
arasında böyle bir tahsil işlemi yapılmayacaktır.
Kamu İhale Kanunu’nda
değişiklik-İhaleler…
MADDE 10 – 4/1/2002 tarihli ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun
62 nci maddesinin birinci fıkrasının
(e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
e) İdarelerin bu Kanunda tanımlanan
hizmetlerden personel çalıştırılmasına
dayalı hizmet alımlarında aşağıda belirtilen hususlara uyması zorunludur:
1) İdarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen
personelin yeterli nitelik veya sayıda
olmaması hâlinde personel çalıştırılmasına dayalı yardımcı işlere ilişkin
hizmetler için ihaleye çıkılabilir. Bu
kapsamda ihaleye çıkılabilecek yardımcı işlere ilişkin hizmet türlerini;
idarelerin teşkilat, görev ve yetkilerine
ilişkin mevzuatı, yerleşik yargı içtihatları ile 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası dikkate alınmak
suretiyle idareler itibarıyla ayrı ayrı
veya birlikte belirlemeye işçi, işveren
ve kamu görevlileri konfederasyonları,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve Maliye
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar
Kurulu yetkilidir. 3/7/2005 tarihli ve
5393 sayılı Belediye Kanununun 67nci
maddesi ile diğer kanunların hizmet
alımına ilişkin özel hükümleri saklıdır.
2) İdarelerin teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı ile 4857 sayılı
Kanunun 2 nci maddesinin yedinci
fıkrası esas alınmak suretiyle, idareye
ait bir işyerinde yürütülen asıl işin bir
bölümünde idarenin ve işin gereği ile
teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde hizmet alımı ihalesine
çıkılabilir.
3) Danışmanlık hizmet alım ihalelerinde istihdam edilen personelin
yeterli nitelik veya sayıda olmaması
şartı aranmaz.”
Değişiklikle, 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunun 62. maddesi birinci fıkrası
değiştirilmiş ve personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinin
yapılmasına ilişkin belli kriterler
getirilmiştir;
İdarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin
yeterli nitelik veya sayıda olmaması
halinde, personel çalıştırılmasına
dayalı yardımcı işlere ilişkin hizmet
hizmet-iş sendikası 21
haberler
alım ihalesine çıkılabilecektir. İhaleye
çıkılabilecek yardımcı işlere ilişkin hizmet türlerini; idarelerin ilgili
mevzuatı, yerleşik Yargıtay içtihatları
4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesinin
7. fıkrası dikkate alınmak suretiyle,
idareler için ayrı ayrı veya birlikte
belirleme yetkisi, işçi, işveren ve kamu
görevlileri konfederasyonları, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
belirleyecektir.
Ancak, 5393 sayılı Belediye Kanunun 67. maddesi ile diğer kanunların
hizmet alımına ilişkin özel hükümleri
saklı tutulmuştur.
Buna göre; 5393 sayılı Belediye
Kanunun 67. maddesi uyarınca belediyeler ve bağlı kuruluşları; Belediyede
belediye meclisinin, belediyeye bağlı
kuruluşlarda yetkili organın kararı
ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve
havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve
yemek hizmetleri; makine-teçhizat
bakım ve onarım işleri; bilgisayar
sistem ve santralleri ile elektronik
bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili
destek hizmetleri; fuar, panayır ve
sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı
atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal
bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt
yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon
ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile
ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma
hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi
ile ilgili işler, süresi ilk mahalli idareler
genel seçimlerini izleyen altıncı ayın
sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla
üçüncü şahıslara gördürebileceklerdir.
İdarelerin teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin mevzuatı ile 4857
sayılı Kanunun 2. maddesinin yedinci
fıkrası esas alınmak suretiyle, idareye
ait bir işyerinde yürütülen asıl işin
bir bölümünde idarenin ve işin gereği
ile teknolojik nedenlerle uzmanlık
gerektiren işlerde hizmet alımına
çıkılabilecektir.
Değişiklikle, kamu kurumları yönünden, yardımcı işler nelerden ibaret
olduğunu belirleme yetkisi, Bakanlar
Kurulunun yetkisine bırakılmıştır. Bu
husus, yardımcı işlerin belirlenmesi
sırasında, objektif kriterlere uyulmaması halinde, çıkacak Bakanlar Kurulu
kararının tartışılmasına yol açacaktır.
Diğer taraftan, değişiklikle birlikte,
Belediye ile diğer kamu kurumları
arasında farklılıklar meydana getirilmesinin yolu açılmıştır. Ancak, 4857
22 hizmet-iş sendikası
sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin
7. fıkrası henüz değiştirilmediğinden,
belediyeler tarafından yürütülen asıl
işlerde “işletmenin ve işin gereği ile
teknolojik nedenlerle, uzmanlık gerektiren” bir sebebin bulunmamasına
rağmen, alt işveren işçilerinin çalıştırılması halinde, muvazaa iddiaları
yargıya taşınabilecektir.
MADDE 11 – 4734 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Uygun görüş alınması ve görevlilerin
sorumlulukları
EK MADDE 8 – 62 nci maddenin
birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında personel çalıştırılmasına dayalı
hizmetler (danışmanlık hizmet alımları
hariç) için ihaleye çıkılmadan önce;
a) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan idareler ile bunlara bağlı
döner sermayeli kuruluşların, Maliye
Bakanlığından,
b) 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
uyarınca yayımlanan Genel Yatırım ve
Finansman Programı Kararı çerçevesinde, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi
teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının
Hazine Müsteşarlığından, 24/11/1994
tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanun çerçevesinde özelleştirme programında
bulunanlardan sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait işletmeci
kuruluşların ise Özelleştirme İdaresi
Başkanlığından uygun görüş alması
zorunludur.
Uygun görüş alınmadan bu hizmetler
için ihaleye çıkılamaz. 62 nci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin (1)
numaralı alt bendinde yer alan hizmet
alımlarında niteliği gereği sözleşme
süresi altı ayı aşmayan işlerde uygun
görüş şartı aranmaz.
62. maddenin birinci fıkrasının
(e) bendi uyarınca yapılan personel
çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı
ihaleleri çerçevesinde çalıştırılan
personel, ihale ve sözleşme konusu iş
dışında başka bir işte çalıştırılamaz
ve görevlendirilemez. Bu kapsamda,
personel çalıştırılmasına dayalı hizmet
alımı ihalesine çıkılmaması gerektiği
hâlde ihaleye çıkılması, uygun görüş
alınması gereken hâllerde alınmadan
ihaleye çıkılması, ihale kapsamında çalıştırılan personelin sözleşme
konusu işler dışında çalıştırılması,
4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin
yedinci fıkrası hükmüne aykırılık
teşkil edecek şekilde işlem ve eylemler
yapılması nedeniyle idare aleyhine
zarar ortaya çıkması hâlinde, oluşan
bu zararlar, bu zarara neden olduğu
tespit edilenlere rücu edilmek suretiyle tahsil edilir. Ayrıca, bu kişiler
hakkında uygulanacak ceza ve disiplin
hükümleri saklı kalmak üzere, bu
kişilere her türlü aylık, ödenek, zam,
tazminat dâhil yapılan bir aylık net
ödemelerin beş katı tutarında idari
para cezası uygulanır. 4857 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen itiraz veya
diğer kanun yollarına başvurmayan
kişilere ise her türlü aylık, ödenek,
zam, tazminat dâhil yapılan bir aylık
net ödemelerin iki katı tutarında idari
para cezası uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin
usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir.”
4734 sayılı kanuna eklenen EK 8.
MADDE ile, 5018 sayılı kanuna ekli (I),
(II) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan
idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar yönünden hizmet alımı
ihalesine çıkılmadan önce, uygun
görüş alınması zorunluluğu getirilmiş,
uygun görüş alınması usulü ve uygun
görüş alınmaksızın ihaleye çıkılması halinde görevlilerin sorumluluğu
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre;
Her bir idare yönünden hizmet alımına çıkılmadan önce;
a. 5108 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı
cetvelde yer alan ( TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Yargıtay,
Danıştay, Sayıştay, Bakanlıklar, Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye
Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu vs.)
b. (II) sayılı cetvelde yer alan (YÖK,
Üniversiteler)
c. (IV) sayılı cetvelde yer alan (Sosyal
Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü) kamu idareleri
ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarının Maliye Bakanlığından,
d. 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye tabi Kamu İktisadi
Teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının
(TCDD Genel Müdürlüğü, PTT Genel
Müdürlüğü, Türk Telekomünikasyon
A.Ş, Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürlüğü) Hazine Müsteşarlığından, Özelleştirme Programında
bulunan kurum ve kuruluşlardan ser-
haberler
mayesinin %50’sinden fazlası kamuya
ait işletmeci kuruluşların ise Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan uygun
görüş alması zorunluluğu getirilmiştir.
Personel sözleşme konusu iş dışında
çalıştırılamayacak
Hizmet alım sözleşmesine dayalı
olarak çalıştırılan personel, ihale ve
sözleşme konusu iş dışında çalıştırılamayacaktır.
Hizmet alım sözleşmesine dayalı
olarak çalıştırılan personelin ihale ve
sözleşme konusu iş dışında çalıştırılması, uygun görüş alınması gereken
durumlarda uygun görüş alınmadan
ihaleye çıkılması, 4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesine aykırı işlemler tesis
edilmesi nedeniyle, idare aleyhine
zarar ortaya çıkması halinde bu zarar,
zarara neden olan kişilerden tahsil
edilecektir. Bunun yanı sıra mevzuata aykırı hizmet alım uygulamaları
nedeniyle üçüncü kişilere ödenen
tazminatların beş katı tutarında idari
para cezası verilecektir.
Düzenleme ile, mevzuata aykırı hizmet alımı yapan kurum yetkililerine,
mevzuata aykırı işlemlerden doğacak
zararlar nedeniyle şahsi sorumluluk
getirilmiştir.
Düzenleme, halen kamu kurum
ve kuruluşlarına bağlı işyerlerinde,
hizmet alımı yöntemiyle çalıştırılan
ve çalışma ilişkisi bu düzenlemeye
aykırı şekilde kurulmuş olan işçilerin
akıbetlerinin ne olacağı hususunda bir
hüküm içermemektedir. Dolayısıyla,
süreç içerisinde, bu şekilde çalıştırılan
işçiler yönünden tartışmalı bir durum
ortaya çıkacaktır.
Yerel Yönetim’lerle işyeri değişikliği
MADDE 12 – 4734 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 16 – (1) Türkiye’nin
2015 yılında üstleneceği Yirmiler Grubu (G-20) Dönem Başkanlığı
kapsamında, 2014 ve 2015 yıllarında yapılacak mal ve hizmet alımları
ile yapım işleri, ceza ve yasaklama
hükümleri hariç bu Kanuna ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununa tabi değildir. Bu fıkra kapsamında yapılacak alımlara ve yapım
işlerine ilişkin esas ve usuller ile diğer
hususlar, Maliye Bakanlığının görüşü
alınarak Dışişleri Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı tarafından müştereken
hazırlanır ve Bakanlar Kurulu kararı
ile yürürlüğe konulur.
(2) İşyerlerinin aynı yerde olup
olmadığına bakılmaksızın; bir mahallî
idarenin ya da bağlı kuruluşunun ken-
di birimleri arasında veya bir mahallî
idare ile bağlı kuruluşu arasında veya
aynı mahallî idarenin farklı bağlı
kuruluşları arasında olmak kaydıyla, mahallî idarelerde veya bağlı
kuruluşlarında çalışan işçiler, ilgili
mahallî idarenin en üst amirinin onayı
alınarak bu maddenin yayımlandığı
tarihi izleyen yüz yirmi gün içinde
kadroları veya geçici iş pozisyonlarıyla birlikte aynı veya benzeri iş ya
da işyeri değişikliğine tabi tutulabilir.
Bu fıkra uyarınca aynı veya benzeri iş
ya da işyeri değişikliğine tabi tutulan
işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal
hakları ile kıdem tazminatları ve kıdeme bağlı diğer hususlarda, 12/11/2012
tarihli ve 6360 sayılı Kanunun geçici
1 inci maddesinin durumlarına uygun
hükümleri aynı şekilde uygulanır.”
Geçici 16. maddenin 1. fıkrası ile,
Türkiye’nin 2015 yılında üstleneceği
G-20 Dönem Başkanlığı kapsamında,
2014 ve 2015 yıllarında yapılacak mal
ve hizmet alımları ile yapım işleri, ceza
ve yasaklama hükümleri hariç olmak
üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi
ve Kontrol Kanunu kapsamı dışında
bırakılmıştır.
Geçici 16. madde 2. fıkrası ile yapılan
düzenlemeyle, işyerlerinin aynı yerde
olup olmadığına bakılmaksızın bir
mahallî idarenin ya da bağlı kuruluşunun kendi birimleri arasında veya
bir mahallî idare ile bağlı kuruluşu
arasında veya aynı mahallî idarenin bağlı kuruluşları arasında olmak
kaydıyla, mahallî idarelerde veya bağlı
kuruluşlarında çalışan işçilerin, ilgili
mahallî idarenin en üst amirinin onayı
alınarak bu maddenin yayımlandığı
tarihi izleyen yüz yirmi gün içinde,
11.09.2014-10.01.2015 tarihleri arasında, kadroları veya geçici iş pozisyonlarıyla birlikte aynı veya benzeri iş
ya da işyeri değişikliğine tabi tutulabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Bu madde kapsamında iş veya işyeri
değişikliğine tabi tutulan işçilerin
ücret ve diğer haklarının belirlenmesinde 6360 sayılı kanunun geçici 1.
maddesine yapılan atıf uyarınca, devredilen veya nakledilen işçilerin ücret
ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş
sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar
devir veya nakil işleminden önce tabi
oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenecektir. Devir sonrası
yeni toplu iş sözleşmesi imzalanması
halinde, buna göre ödenecektir.
Belediyeler ve bağlı kuruluşlarında
çalışan işçilerin bu madde kapsamında
başka kamu kurum ve kuruluşlarına
gönderilmesi söz konusu değildir.
Kamu İşveren Sendikaları ve TİS…
MADDE 13 -5/1/2002 tarihli ve 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 8 inci maddesine aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
“4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci
maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendi uyarınca ihale edilen işlerde,
22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş
Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi
çerçevesinde alt işveren tarafından
münhasıran bu Kanun kapsamına
giren kamu kurum ve kuruluşlarına
ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri
kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri;
alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla
merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin üyesi bulunduğu kamu
işveren sendikalarından birisi tarafından 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu hükümlerine göre yürütülür
ve sonuçlandırılır.
Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren
sendikası tarafından bu fıkraya göre
sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen
ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat
farkı ödenir. Kamu işveren sendikası
tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri
için fiyat farkı ödenemez, 4857 sayılı
Kanunun 2 nci maddesinin yedinci
fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla
sorumluluk yüklenemez. Bu fıkranın
uygulanmasına ilişkin esas ve usuller,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye
Bakanlığınca belirlenir.
22/9/2012 tarihinden önce 4734
sayılı Kanuna göre ihalesi yapılan ve
ihale dokümanında fiyat farkı hesaplanabilmesine ilişkin hüküm bulunan
yapım işleri ihalelerinde, yaklaşık maliyetin yarısından fazlasını akaryakıt
giderinin oluşturduğu ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla fesih
veya tasfiye edilmeksizin geçici kabulü yapılmış işler ile devam eden işlerin,
22/9/2012 tarihinden sonra gerçekleştirilen kısımlarında kullanılan
akaryakıta ilişkin olarak özel tüketim
vergisinde gerçekleşen artış nedeniyle
fiyat farkı hesaplanmasında 3l/8/20l3
tarihli ve 28751 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan 2013/5217 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı hükümleri uygulanır.”
hizmet-iş sendikası 23
haberler
Değişiklik ve yeni düzenlemeye göre,
4735 sayılı kanunun 8. maddesine
eklenen fıkra ile alt işveren işyerlerinde çalışan işçilere yönelik toplu iş
sözleşmesinin;
a. Alt işveren tarafından yetki verilmesi halinde, toplu iş sözleşmesinin
merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin üyesi bulunduğu kamu
işveren sendikalarından birisi tarafından, 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütüleceği ve sonuçlandırılacağı,
b. Toplu iş sözleşmesinin, kamu işverenleri sendikası tarafından sonuçlandırılması halinde, belirlenen ücret
ve sosyal haklardan kaynaklanan
bedel artışı kadar, idarece fiyat farkı
ödeneceği,
c. Kamu işveren sendikası tarafından
yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan
toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı
ödenmeyeceği, bu halde, 4857 sayılı
İş Kanunu’nun 2.maddesinin 7.fıkrası
esas alınarak, asıl işverenler aleyhine
ücret farkına hükmedilemeyeceği ve
sorumluluk yüklenemeyeceği düzenlenmiştir.
Düzenleme gereğince, bugün
itibariyle, alt işverenler tarafından,
merkezi kamu kuruluşlarının üyesi
bulunduğu KAMU İŞ veya TÜHİS’ in
yetkilendirilmesi ve toplu iş sözleşmesi prosedürünün bu sendikalarla
işçi sendikaları arasında, 6356 sayılı
Kanun hükümlerine göre yürütülmesi
ve sonuçlandırılması zorunludur.
Kamuoyu tarafından, madde metnine, toplu iş sözleşmesi görüşmeleri
neticesinde, fiyat farkını ödemekle
yükümlü tutulan asıl işveren dışında,
kamu işveren kuruluşlarının muhatap
alınması nedeniyle eleştiriler yöneltilmektedir.
Finansal kiralama yoluyla iş temini
MADDE 14 -10/12/2003 tarihli ve
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanununun 28 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan
“finansal kiralama suretiyle temini;”
ibaresinden sonra gelmek üzere “afet
ve acil durumlar için kurulan lojistik
depoların işletilmesiyle ilgili hizmetleri,” ibaresi eklenmiş; “temizlik, yemek,
koruma ve güvenlik ile” ibaresi “yemek
(beşinci fıkra kapsamındaki yemek
hizmetleri hariç) ve” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“Genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin, 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi
24 hizmet-iş sendikası
kapsamında olan işlerden sürekli nitelikte olanlara ilişkin hizmet
alımlarında, yüklenme süresi üç yıl
olup, işin niteliğinden veya süresinden kaynaklanan zorunlu hâllerde bu
süre gerekçesi gösterilmek şartıyla üst
yöneticinin onayıyla kısaltılabilir.”
Düzenleme ile 5018 sayılı Kanunun
28 nci maddesine yeni fıkra eklenmiştir. Bu fıkra ile; genel yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin
hizmet alımına konu sürekli nitelikte
olan işlerinin gördürülmesi amacıyla
yapılacak hizmet alımı süresinin 3
yıldan az olamayacağı düzenlenmiştir.
Ancak, işin niteliğinden veya süresinden kaynaklanan zorunlu hallerde
gerekçesi gösterilmek şartıyla bu süre
ilgili kurumun üst yöneticisinin onayıyla kısaltılabilecektir.
Bu düzenleme ile birlikte, alt işverenler tarafından, kamu kurum
ve kuruluşlarına bağlı işyerlerinde
çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatı
ve yıllık ücretli izin sürelerine yönelik
tartışmalar bir anlamda sona erecektir.
Sağlığı ve güvenliği-İşyeri Hekimi
MADDE 16 – 6331 sayılı Kanunun
6 ncı maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde geçen “işyeri hekimi ve”
ibaresinden sonra gelmek üzere “on ve
daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli
sınıfta yer alan işyerlerinde” ibaresi;
bendin sonuna “Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan
ancak 10’dan az çalışanı bulunan ve
az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri
tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç
iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini
yürütebilirler.” cümlesi ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(4) Birinci fıkranın (a) bendine göre
yapılacak görevlendirme süresinin
belirlenmesinde 5/6/1986 tarihli ve
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu
ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki öğrenci statüsünde olan çırak ve
stajyerler, çalışan sayısının toplamına
dâhil edilmez.”
Düzenleme ile 6331 sayılı Kanunun 6
ncı maddesine eklenen ibarelerle;
On veya daha fazla çalışanı olup çok
tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde
diğer sağlık personeli görevlendirmek
zorunlu olacak, 10’dan az çalışanı olan
bütün işyerleri ile 10 veya daha fazla
çalışanı olmakla beraber az tehlikeli
veya tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri
için ise bu zorunluluk kaldırılmıştır.
Ondan az çalışanı bulunan ve az
tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili, iş güvenliği
uzmanlığı ve işyeri hekimliği için belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye
sahip olmasa bile, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş
ve periyodik muayeneler ve tetkikler
hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebileceklerdir. 10’dan az
çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta
yer alan işyeri işverenleri, iş güvenliği
uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme/çalıştırma yükümlülüğünden bu
şekilde kurtulabileceklerdir.
Bunun yanı sıra, mevcut düzenlemelerde değişiklik olmadığı takdirde,
az tehlikeli sınıfta yer alıp 50’den az
çalışanı olan işyerlerinde iş güvenliği
uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme/çalıştırma yükümlülüğü 1 Temmuz
2016 tarihinde başlayacaktır.
Sendikaların TİS yetkisi ve
işkolu barajı…
MADDE 20 - 6356 sayılı Kanunun
41. maddesinin birinci ve beşinci
fıkralarında yer alan “yüzde üçünün”
ibareleri “yüzde birinin”; 43 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“yüzde üçünden” ibaresi “yüzde birinden”, dördüncü fıkrasında yer alan
“yüzde üçünü” ibaresi “yüzde birini”
olarak değiştirilmiştir.
Düzenleme ile 6356 sayılı Sendikalar
ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 41
nci ve 43 ncü maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Buna göre, sendikaların toplu iş sözleşmesi yetkisi
alabilmesi için kurulu bulundukları
işkolunda çalışan işçi sayısına yönelik
işkolu barajı %1’e düşürülmüştür.
MADDE 21 – 6356 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 1 – 41 inci maddenin birinci ve beşinci fıkraları ile 43
üncü maddenin ikinci ve dördüncü
fıkralarında yer alan kurulu bulunduğu işkolunda en az yüzde bir üye
şartı, Ekonomik ve Sosyal Konseye
üye konfederasyonlara üye olmayan
işçi sendikaları için yüzde üç olarak
uygulanır.”
Düzenleme ile Ekonomik ve Sosyal
Konsey üyesi Konfederasyonlara üye
sendikaların toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilmek için gerekli işkolu barajı
%3’den %1’e düşürülmüştür. Ekonomik
ve Sosyal Konsey üyesi Konfederasyonlara üye olmayan işçi sendikaları
için işkolu barajının %3 olarak uygulanması benimsenmiştir.
uluslararası ilişkiler
EPSU
toplantısı
19-20 Haziran 2014 tarihlerinde
Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da yapılan Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU) Güneydoğu
Avrupa Bölge Toplantısı’na Sendikamız HİZMET-İŞ adına Dış İlişkiler Uzmanlarımızdan Recep Atar ve Hukuk
Müşavirlerimizden Av. Tuba Yıldız’ın
yanı sıra, adı geçen bölgede yer alan
Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan,
Moldova, Romanya, Türkiye’de kamu
EPSU Kongresine katıldık
Fransa’nın Toulouse kentinde 19
Mayıs 2014 tarihinde gerçekleştirilen
EPSU 9. Kongresi’ne Genel Başkanımız Mahmut Arslan başkanlığında bir
heyet ile katıldık.
Sendikamız HİZMET-İŞ heyetinde
Sendikamız HİZMET-İŞ ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı
Mahmut Arslan, EPSU 9. Kongresi’nde
yaptığı konuşmada Sendikamız
HİZMET-İŞ, faaliyetlerimiz ve sendikal
meselelere bakış açımız hakkında
Genel Başkanımız Arslan’ın yanı sıra
Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Gençlik
Komitesi Başkanımız Hafize Kayıtmazbatır ve Dış İlişkiler Uzmanımız
Recep Atar katıldı.
Avrupa kıtasının dört bir yanından,
Rusya’dan ve Avrasya’dan gelen kamu
sektörü sendikaları yöneticileri ve
uzmanlarını bilgilendirdi.
hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren işçi ve memur sendikalarından
yönetici ve uzmanlar katıldı.
Toplantıda söz alan Dış İlişkiler Uzmanlarımızdan Recep Atar, “HİZMETİŞ Sendikası olarak; su, toplu ulaşım
ve temizlik gibi temel kamu hizmetlerinin yerel yönetimlerin kendi
çalışanlarıyla yerine getirilmesinin
gerektiğine inanıyoruz ve bunun
mücadelesini veriyoruz” dedi. Atar,
Sendikamız HİZMET-İŞ’in EPSU’nun
daha da büyüyüp güçlenmesi ve küresel emek dayanışmasına katkı verilmesi amacıyla, EPSU ve PSI’ya yapılan
üyelik başvurularının EPSU ve PSI
Yönetim Kurul toplantılarında birlikte
değerlendirilmesinden, herhangi bir
gerekçeyle geri çevrilmek yerine üyelik taleplerine olumlu yanıt verilmesinden yana olduğunu hatırlattı. Atar,
konuşmasını Konfederasyonumuz
HAK-İŞ tarafından 4 aylık bir zaman
diliminde 27 ilde, 9 işkolunda, 85
işyerinde toplam 5.250 kamu taşeron
işçisi ile yüz yüze görüşülerek ve anket uygulanarak gerçekleştirilen “Taşeron İşçisi Gerçeği Araştırması”nın
amacı, hedefleri, içeriği ve sonuçları
hakkında katılımcıları bilgilendirerek
tamamladı.
hizmet-iş sendikası 25
uluslararası ilişkiler
EPSU heyetinden sendikamıza ziyaret
EPSU eski Genel Sekreteri Carola
Fischbach-Pyttel ve EPSU Güneydoğu
Avrupa Bölge Sekreteri Marina Irimie,
2 Temmuz 2014 tarihinde Sendikamız
HİZMET-İŞ’i ziyaret ederek Genel
Sekreterimiz Devlet Sert ile görüştü.
Genel Sekreterimiz Devlet Sert, EPSU
heyetini Sendikamız HİZMET-İŞ’in
35.Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri
kapsamında başlattığı “Hakkın Bize
Emanet” ve “Seni Sendika Korur” te-
malı örgütlenme kampanyamız, Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in kamuoyu
ile paylaştığı “Taşeron İşçisi Gerçeği
Araştırması”, toplu iş sözleşmelerimiz
ve dış ilişkilerimiz gibi konularda
bilgilendirdi.
Genel Sekreterimiz Sert, “EPSU/
PSI’ya Türkiye’den üye sendikalar olarak EPSU Yönetim Kurulu ve
Daimi Komitelerde temsil konusunda
rotasyon yönteminin konfederasyon temelli uygulanması hususunda
uzlaşma sağlanmıştı. Bu protokolün
imza sürecini hızlandırmalıyız. Aynı
şekilde, EPSU Daimi Komitelerinde de
temsiliyet ve katılım konusunda da,
rotasyon yönetiminin uygulanabileceğini düşünmekteyiz. Bu çerçevede,
EPSU Yerel ve Bölge Yönetimleri Daimi
Komitesi ile EPSU Kadın ve Cinsiyet
Eşitliği Komitelerine aday olduğumuzu
ve ilgili formları Eşgüdüm Sekreteryası ile paylaştığımızı hatırlatmak
isterim.”
Sendikamız HİZMET-İŞ’in 35 bini
bini aşkın yeni üye kazanmış olmasından dolayı memnuniyetini ifade
eden EPSU eski Genel Sekreteri Carola
Fischbach-Pyttel, “EPSU’nun yeni
Genel Sekreteri Jan Willem Goudriaan,
şahsımı Türkiye’de ve Arnavutluk’ta
kamu hizmetleri sektöründe faaliyet
gösteren sendikalar arasında işbirliği
ve dayanışmayı güçlendirmek yönünde çalışmakla görevlendirdi. EPSU/
PSI’nın Türkiye’de yürütmekte olduğu
projeler de, EPSU/PSI üyesi sendikalar
arasında işbirliğini geliştirmeyi hedeflemektedir” dedi.
Görüşmede EPSU yetkilileri,
Türkçe’nin simültane çeviri dilleri
arasına dahil edilmesi, üyelik taleplerinin değerlendirilmesi, EPSU Yönetim Kurulu ve Daimi Komitelerdeki
temsiliyete ilişkin taleplerimizi EPSU
Yönetim Kurulu’na taşıyacaklarını
ifade etti.
Azerbaycan heyeti sendikal temaslarda bulundu
Sendikamızın davetlisi olarak
13-18 Ekim 2014 tarihleri arasında
Türkiye’de bulunan Azerbaycan Komünal ve Hizmet-İş Sendikası heyeti,
bir dizi temaslarda bulundu.
Genel Başkan Telman Hacıyev
26 hizmet-iş sendikası
başkanlığındaki Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve Hizmet-İş Sendikası heyetinde, Genel Başkan Telman
Hacıyev’in yanısıra, Genel Sekreter
Gülşen Kadimova, Mingecevir Sendikası Şube Başkanı Abdül Aliyev,
Yeşillendirme Tasarufat Birligi Sendikası Başkanı Zenfira Huseynova, Bakı
Şehir Işığı Elektrik Şebeke İşletmesi
Temsilcisi Samir Hasanov, Uluslararası ve Organizasyon İşleri Uzmanı
Nigar Yusifova ile Dış İlişkiler Uzmanı
Nergiz İsmailova yer aldı.
HAK-İŞ ve Sendikamız Hizmetİş Genel Başkanı Mahmut Arslan,
Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve
Hizmet-İş Sendikası heyeti onuruna
akşam verdi. Yemeğe Genel Başkanımız Arslan ve konuk heyetin yanı sıra,
Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Genel
Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz
Zekeriya Koca, Dış İlişkiler Uzmanlarımız Yüsra Erilli Kurumlu, Recep Atar,
Genel Merkez Gençlik Komitesi Başkanımız Hafize Düden hazır bulundu.
Genel Başkanımız Arslan, yemekte yaptığı konuşmada Sendikamız
HİZMET-İŞ ile Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal ve Hizmet-İş Sendikası
arasındaki ilişkilerin 25’inci yılına
girdiğini hatırlatarak, ikili ilişkilerin
gelişim seyri hakkında değerlendir-
melerde bulundu.
Arslan, Türkiye ile Azerbaycan’ın
merhum Haydar Aliyev’in ifadesiyle,
iki devlet bir millet olduğunu hatırlatarak, Sendikamız HİZMET-İŞ’in
üye sayısı, daimi komiteleri, toplu iş
sözleşmeleri, uluslararası ilişkileri,
raporları, eğitim yardımları, emek
dayanışmasına verdiği önem gibi ko-
nularda konuk heyeti bilgilendirdi.
Konuk heyet, çalışma ziyareti çerçevesinde Genel Merkezimizi ziyaret
ederek Genel Sekreterimiz Devlet Sert,
Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü ve Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca ile görüştü.
uluslararası ilişkiler
Arnavutluk’ta kongreye katıldık
Arnavutluk Kamu İdareleri ve Sivil
Savunma Çalışanları Sendikası’nın
2. Kongresi, 1 Kasım 2014 tarihinde
yapıldı.
Sendikamız HİZMET-İŞ’in küresel
emek dayanışmasının güçlenmesine katkı vermek ve kamu hizmetleri
sendikaları arasında bilgi ve deneyim
paylaşımını artırmak vb. amaçlar
doğrultusunda ikili anlaşma imzaladığı Arnavutluk Kamu İdareleri ve Sivil
Savunma Çalışanları Sendikası’nın
2.Kongresi, 1 Kasım 2014 tarihinde
Arnavutluk’un başkenti Tiran’da yapıldı. Kongrede Sendikamız HİZMETİŞ adına İstanbul 6 No’lu Şube Kadın
Komitesi Başkanı Nilay Kulakçeken,
İstanbul 7 No’lu Şube Kadın Komite Başkanı Filiz Öcal ve Dış İlişkiler
Uzmanlarımızdan Recep Atar hazır
bulundu.
Üç bini aşkın üyeye sahip ve üyelerinin 2/3’ünün kadınlardan oluştuğu
Arnavutluk Kamu İdareleri ve Sivil
Savunma Çalışanları Sendikası Genel
Başkanı Entela Hysenllari’nin açılış
konuşmasıyla başlayan kongrede, Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU)’nun EPSU Güneydoğu Bölge Sekreteri Marina Irimie
ve Sendikamız HİZMET-İŞ
adına İstanbul 6 No’lu Şube
Kadın Komitesi Başkanı
Nilay Kulakçeken’in yanı
sıra, Arnavutluk hükümeti
temsilcisi de bir konuşma
yaptı.
Kongrede bir konuşma
yapan İstanbul 6 No’lu Şube
Kadın Komitesi Başkanımız Nilay Kulakçeken, adı
geçen sendika yöneticileri
ve delegelerine Sendikamız
HİZMET-İŞ ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel
Başkanı Mahmut Arslan’ın
selamlarını ve başarı dileklerini iletti.
Sendikamızın üye sayısı,
üye profili, faaliyetleri ve
daimi komiteleri hakkında
katılımcıları bilgilendiren
Kulakçeken, “Biz, bir taraftan sendikal faaliyetlerimizi
yürütürken ve işçilerimizin
haklarını savunurken, diğer taraftan
sosyal diyalogun sosyal ortaklığa dönüşmeye başladığı günümüzde, sosyal
ortaklığın gereği olan ‘sosyal sorumluluklarımızı’ ertelemeden yerine
getirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda
2007 yılından bu yana, Genel merkez
ve şubelerimizde Kadın, Kültür-Sanat,
Gençlik ve Engelliler komiteleriyle
çalışmalarımızı tabana yayarak sürdürüyoruz” dedi.
EPSU itfaiyeciler toplantısına katıldık
EPSU İtfaiyeciler Ağı Toplantısı, 2728 Ekim 2014 tarihlerinde Glasgow’da
yapıldı.
27-28 Ekim 2014 tarihlerinde
Birleşik Krallık-İskoçya’nın Glasgow
kentinde yapılan EPSU İtfaiyeciler Ağı
Toplantısı’na Sendikamız HİZMET-İŞ
adına İstanbul 7 No’lu Şube Başkanımız Hüseyin Topçu ile Dış İlişkiler
Uzmanlarımızdan Recep Atar katıldı.
Sendikamız HİZMET-İŞ’in aktif
üyeleri arasında yer aldığı Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları
Federasyonu’nun (EPSU) Birleşik
Krallık İtfaiyeciler Sendikası (Fire
Brigade Union-FBU) ile birlikte
gerçekleştirdiği toplantının ilk günü,
İskoçya İtfaiye Eğitim Merkezi gezdirildi; programın ikinci ve son günü ise
katılımcılar, aynı merkezde gün boyu
dünya genelinde itfaiyecilerin karşılaştıkları sorunları değerlendirdi.
Toplantının açılışında konuşan EPSU
Yerel ve Bölge Yönetimleri Uzmanı
Christine Jacob, toplantı gündemi hakkında bilgi verdi. Ev sahibi sıfatıyla
toplantıya FBU Genel Başkanı Alan
McLean başkanlık yaptı.
Türkiye’den sadece Sendikamız
HİZMET-İŞ’in katıldığı toplantıda,
e-call (elektronik çağrı) sistemi
hakkında bilgi verildi. Almanya Ver.Di Sendikası’ndan Arno
Dick’in verdiği bilgiye göre,
bundan böyle üretilecek yeni
motorlu araçlarda (otomobillerde
ve tehlikeli madde taşıyan araçlarda) zorunlu olarak e-call çağrı
sistemi bulunacak” dedi.
ITS Deutschland GmbH’dan
Harry Evers ise konuşmasında,
e-call sisteminin ana parçasının
araçlara yerleştirilecek chip olduğunu
hatırlatarak bunun AB üyesi ülkelerinin tamamında yakın bir tarihte hizmete girmesinin beklendiğini söyledi.
AB-ABD Serbest Ticaret Antlaşması
(Transatlantic Trade and Investment Partnership -TTIP)’nın kamu
hizmetleri sunumunun tamamının
serbest piyasa koşullarına açılmasını
öngördüğüne ve bunun kamu hizmetleri sendikaları açısından büyük bir
tehlike oluşturduğuna dikkat çekilen
toplantıda, sosyal boyutları göz önüne
bulundurulduğunda, kaliteli kamu
hizmetleri yaklaşımı çerçevesinde,
itfaiye ve kurtarma hizmetlerinin
özelleştirilmesi kabul edilemeyeceği,
bu tehlikeye karşı, sendikalar teyakkuz durumunda olmak zorunda olduğu
ortaya kondu.
Türkiye’de itfaiyecilerin durumuna
ilişkin olarak Sendikamız HİZMETİŞ tarafından gönderilen rapor, EPSU
web sayfasında (http://www.epsu.
org/a/10866) 28 Ekim 2014 tarihinde
“Turkey Firefighters services” başlığı
altında yayınlandı.
hizmet-iş sendikası 27
türkiye’de ve dünyada gündem
GEÇİCİ İŞÇİLİK BİREYE VE
EKONOMİYE ZARAR VERİYOR
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü
(OECD), geçici işçi çalıştırma yöntemlerinin kriz döneminde arttığını ancak
bu yöntemin her türlü avantajına
rağmen, bireyleri ve ekonomiyi olumsuz
etkilediği belirtildi. OECD, 2014 İstihdam Görünümü Raporu’nda küresel
kriz sonrası geçici- belirli süreli işlerin
yaygınlaştığına dikkat çekildi. Ana tespit
olarak, belirli süreli ve geçici istihdamın,
şirketlere esnek sağlasa da bireylere ve
genel ekonomiye zarar verdiği belirlendi. Yöntemin işçiler için seçenek olarak
sunulmasının genel istihdam piyasasında kabul görebileceği belirtilen raporda,
buna karşılık yaygın olarak şirketlerin
bu tür çalışmayı tercih etmesinin hem
insan kaynakları- insan sermayesi, hem
de verimliliğe olumsuz yansıdığı vurgulandı. Raporda, “Bu türden sözleşmeler,
düzenli çalışanlara göre işçilerin daha
güvensiz hissetmesine yol açması yanında, firmaların da insan kaynaklarına
(eğitim gibi) daha az yatırım yapmasına
yol açıyor” tespiti yapıldı.
Kriz döneminde aşırı hızla artan işsizlikle mücadele için hükümetlerin geçici
istihdam türlerini destekleme eğilimine
girdiği belirtilen raporda, göreli iyileşme
döneminde belirsiz süreli (kalıcı) iş sözleşmelerini destekleyici adımlar atılması
önerildi. OECD raporunda, belirli süreli
(düzensiz, geçici) istihdamın zararlarının, bireylerin düşük kazanç elde etmesi,
iş güvencesi kayıpları, çalışan açısından
iş kalitesinin düşmesi, verimlilik kaybı
ve yüksek işsizlik riski olarak sıralandı.
Raporda, geçici işçilerin, çalışma ortamı
kalitesinin de düşük olduğu, daha
bağımlı, iş öğrenme imkanı daha az ve
düzenli çalışanlar tarafından fazlaca dikkate alınmayan kişiler olarak çalışmak
zorunda kaldıkları kaydedildi.
Raporda, part-time çalışmalar için
28 hizmet-iş sendikası
de ücret düşüklüğü yanında bazı diğer
sorunların da ortaya çıktığı vurgulandı.
Part-time çalışmanın, diğer düzensiz,
geçici işlerde olduğu gibi düşük ücret
ve güvensizlik yanında, sosyal güvenlik
açısından da daha kötü şartlar doğurduğu belirtildi.
Bağımsız Eğitim-Sen’in araştırmasına
göre, Türkiye’deki mevcut 2 milyon 551
bin işsizin 484 bini yükseköğretim mezunlarından oluşuyor. Aralarında yüksek
lisans, master ve doktora gibi üst öğrenimi de bulunan diplomalı işsizlerin 272
bini kadın, 212 bini de erkek. Diplomalı
işsizler ordusunda mesleki sıralamada
ise başı, sayıları 300 bine ulaşan atanamayan öğretmenler çekti. Araştırmada,
okur-yazar olmayan nüfusta yer alan
işsiz sayısının sadece 68 bin kişi olduğu
belirtildi. Bağımsız Eğitim-Sen Genel
Başkanı Abdullah Soy, devletin istihdamı artırmak için üniversite mezunu
istihdam eden şirketlere belli oranlarda
teşvik verebileceğini ve işveren SSK
primlerinde düzeltmeye giderek konuya
çözüm bulabileceğini ifade etti.
Kayıtdışı ekonomideki azalma ile birlikte kayıtdışı istihdamda da ciddi bir toparlanma görülüyor. 2002’de kayıtdışı istihdamın toplam istihdam içindeki payı
yüzde 52,1’iken, bu rakam 2013 yılında
yüzde 36,7’ye kadar geriledi. Söz konusu
rakam bu yılın ocak ayında yüzde 33,6
olarak gerçekleşti. Kayıtdışı ekonomi ve
istihdamın, 2014-2016 yılların kapsayacak, Yeni Eylem Planı döneminde daha
da aşağılara çekilmesi hedefleniyor.
Türkiye, 2013’teki yüzde 26,5 ‘lik
kayıtdışı ekonomi payı ile yüzde 18,4
olan AB ortalamasının 6,1 puan üzerinde yer alıyor. Avrupa ülkeleri arasında
kayıtdışı ekonominin GSYH içindeki payı
en yüksek ülke yüzde 31,2 ile Bulgaristan olurken, bu ülkeyi sırasıyla yüzde
28,4’lük payla Romanya ve Hırvatistan,
yüzde 28’le de Litvanya izledi. Avrupa’da
kayıtdışı ekonominin GSYH içindeki
payının en düşük olduğu ülke ise yüzde
7,5 ile Avusturya oldu. Bu ülkeyi yüzde 8
ile Lüksemburg, yüzde 9,1 ile Hollanda,
yüzde 9,7 ile İngiltere ve yüzde 9,9’la
Fransa takip etti.
EKONOMİ VE İSTİHDAMDA
KAYITDIŞI AZALIYOR
ZENGİN-YOKSUL UÇURUMU 7,7 KAT
Türkiye’de 2002’de yüzde 32,2 olan
kayıtdışı ekonominin GSYH içindeki payı,
2013’te yüzde 26,5’e geriledi.
Türkiye’nin 2008-2010 ve 2011-2013
dönemlerini kapsayan Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem planları
etkisini gösteriyor.
Bu kapsamda kayıtdışı ekonominin
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki
payı yıldan yıla düşüş gösteriyor. Bu
doğrultuda 2002’de yüzde 32,2 olan
sözkonusu pay, 2013’te yüzde 26,5’e
geriledi.
Böylece kayıtdışı ekonominin GSYH
içindeki yapı 2003-2013 döneminde
yaklaşık 6 puan azalmış oldu.
Türkiye’de en yoksul yüzde 20 ile en
zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı,
2013’te 7,7 kat oldu. Bu fark, bir önceki
yıl 8 kat olmuştu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Gelir
ve Yaşam Koşulları Araştırması 2013”
verilerini yayımladı. Buna göre, geçen yıl
en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde
20 arasındaki gelir farkı 7,7 kat olarak
hesaplandı. Bu fark, bir önceki yıl 8 kat
olmuştu.
Geçen yıl, en yüksek gelire sahip yüzde
20’lik son gruptakiler, toplam gelirden
yüzde 46,6 pay alırken, en düşük gelire
sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden
aldığı pay yüzde 6,1 oldu.
türkiye’de ve dünyada gündem
10 GENÇ KADINDAN 4’Ü
OKUYUP ÇALIŞMIYOR
Merkezi Paris’te mevcut bulunan
OECD tarafından, üye ülkelerin eğitim
standartlarını, gelişmelerini inceleyen
“Bir Bakışta Eğitim 2014” senelik raporu
yayımlandı. Türkiye ’de yükseköğretim
mezunu kadın personelin yükseköğretim
mezunu erkeklerden daha az kazandığı
vurgulandı. Bu durumun OECD ülkelerinde tam tersi olduğu kaydedildi.
Raporda, Türkiye’de 12 senelik zorunlu
eğitim sayesinde beş -14 yaş arası
çocukların % 95’nin okula gittiğini
işaret edilirken, OECD ortalamasında bu
oranın % 98 olduğu bilgisi verildi. 15-19
yaş aralığındaki öğrencilerin de okula
kaydolma oranının 2005’teki % 44’lük
seviyeden 2012’de % 59’a yükseldiği ve
bu artışın 2011’de % 64 ile rekor düzeye
çıktığı açıkladı.
Raporda, çalışmayan veya eğitimine
devam etmeyen 15- İkinci yaş aralığındaki gençlerin oranının 2005’te % 44
olduğu hatırlatıldı ve Türkiye’nin bu
mevzuda hala OECD ülkeleri içinde en
üstte kaldığı vurgulandı. Rapora göre,
Türkiye’de 15- İkinci arasındaki kadınların % 40’ı, aynı yaş aralığındaki erkeklerin ise % 19’u çalışmıyor veya eğitimine
devam etmiyor.
2010’da İkinci -34 yaş arası gençlerin
% 17’si yükseköğretime devam ederken,
2012’de bu oran % İkinci ’e yükseldi
ancak Türkiye hala % 33 olan OECD
ortalamasını yakalayamadı.
OECD raporunda, öğretmenlerin Türkiye standartlarına göre iyi, uluslararası
standartlara göre ise az kazandığı ifade
edildi.
YOKSULLUĞUN FOTOĞRAFI
Kalkınma Bakanlığı Türkiye’nin
yoksulluk haritasını çıkardı. Buna göre
Türkiye’nin yüzde 16.3’ü, 4 bin 515 TL
olarak belirlenen yoksulluk sınırı altında
yaşıyor.
Yoksullukla mücadele eden insanların
bölgelere göre ortak özellikleri ne, nasıl
yaşıyorlar... Kalkınma Bakanlığı tarafından yapılan araştırmada Türkiye’deki
yoksullukla ilgili dikkat çekici detaylar
yer aldı. Bölgelere göre yoksulluğun
fazla olduğu alanların araştırıldığı çalışmaya göre İstanbul’da ücretli ve maaşlı
çalışanlarda, kiracılarda ve cep telefonu
olmayanlarda yoksulluk yaygın. İstanbul’daki yoksulların yüzde 70’i internet
sahibi değil. Yoksul tanımına giren
yurttaşlar arasında balık ya da tavuk
içeren yemek yiyebileceklerini belirtenlerin oranı Batı Karadeniz’de sadece yüzde
3.24. Güneydoğu Anadolu’da bu oran
yüzde 6’ya çıkıyor.
Kalkınma Bakanlığı uzmanı Eda Doğan
tarafından hazırlanan ve “Türkiye’de
yoksulluğun ölçülmesi” adını taşıyan tez
çalışmasında bölgelere göre yoksulluğun
fazla olduğu kişiler şöyle sıralandı:
Batı Marmara’da ücretsiz aile işçisi
olanlar ve okur yazar olmayanlarda;
Ege’de bilgisayar sahibi olmayanlar,
sobalı evde oturanlar ve 15-16 yaş arası
nüfusta; Doğu Marmara’da kiracı durumunda olanlar, okur yazar olmayanlar
ve cep telefonu olmayanlarda; Batı
Anadolu’da kırsal nüfus, sobalı evde
oturanlar, ücretli ve maaşlı çalışanlarla,
0-15 yaş arası nüfusta; Akdeniz’de kırsal
nüfus ve otomobil sahibi olmayanlarda;
Orta Anadolu’da kırsal nüfus, mesleki
ve teknik lise mezunu olanlar ve yevmi-
yeli çalışanlarda;
Batı Karadeniz’de 0-15 yaş nüfus,
yevmiyeli çalışanlar, ücretsiz aile işçisi
olanlar, ev sahibi olanlarda;
Doğu Karadeniz’de mesleki ve teknik
lisesi mezunu olanlar, yevmiyeli çalışanlar ve ücretsiz aile işçisi olanlarda;
Kuzeydoğu Anadolu’da 15-64 yaş arası
nüfus, 0-15 yaş arası nüfus, mesleki ve
teknik lise mezunu olanlarda;
Ortadoğu Anadolu’da ev sahibi olanlar,
sobalı evde oturanlar, 15-64 yaş arası
nüfus.
Yoksul kesim içinde ‘1 haftalık tatile gidebilirim’ diyenlerin oranları İstanbul’da
yüzde 1.07, Batı Marmara, Ege, Batı-
Doğu Karadeniz, Anadolu ve Ortadoğu
Anadolu’da ise sıfır.
Yoksul kesim içinde et, tavuk ya da
balık içeren yemek yiyebildiğini belirtenlerin oranı İstanbul’da yüzde 20.1 iken bu
oran Batı Anadolu’da yüzde 3.58’e Batı
Karadeniz’de ise yüzde 3.24’e iniyor.
İstanbul’da yoksullar içinde bilgisayar
sahibi olanların oranı yüzde 41.8 olurken,
Güneydoğu Anadolu’da ise yüzde 3.94’le
sınırlı kaldı. İnternet sahipliğinde ise
İstanbul’da yoksulların yüzde 70.98’i
internet sahibi olmadığını belirtirken,
aynı oran Güneydoğu Anadolu’da yüzde
99.36 oldu. Yoksulların çoğunun tüm
bölgelerde cep telefonuna sahip olduğu
da dikkat çekti.
AVRUPA’NIN EN GENÇ NÜFUSLU
ÜLKESİ TÜRKİYE OLDU
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
tarafından yapılan açıklamada, Birleşmiş
Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından, her yıl 11 Temmuz Dünya Nüfus
Günü’nde, nüfusun önemli konularını ele
hizmet-iş sendikası 29
türkiye’de ve dünyada gündem
alan bir tema seçildiği bu yılı temasının
’Gençlere yapılacak yatırımlar yarınlara
yapılacak yatırımlardır’ olarak belirlendiği belirtilerek Türkiye’nin genç nüfusu
ile ilgili bir rapor yayınladı. Raporda,
“Türkiye nüfusu giderek yaşlanmakta
olan bir nüfus yapısına sahip olmakla
birlikte, Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında genç bir nüfusa sahiptir. Türkiye
nüfusunun yüzde 41,1’ini çocuklar ve
gençler oluşturmaktadır. Avrupa Birliği
üyesi ülkeler ile kıyaslandığında, Türkiye
yüzde 16,6 ile en fazla genç nüfusa sahip
iken, İspanya ve İtalya yüzde 9,9 ile en
az genç nüfusa sahiptir. Yıllar içinde
ülkemizin yaş yapısındaki değişimi
görebilmek için 2000 ve 2013 yılı yaş
piramitleri incelendiğinde, 15-24 yaş grubunun toplam nüfus içindeki oranında
2,8 puanlık bir azalma olduğu görülmektedir” ifadelerine yer verildi.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
(ADNKS) 2013 verilerine göre; çocuk
nüfus olarak tanımlanan ’0-14’ yaş
grubunun toplam nüfus içindeki payının
yüzde 24,6, genç nüfus olarak tanımlanan ’15-24’ yaş grubunun ise yüzde 16,6
oldu. Genç nüfusun en çok olduğu ilk
üç il sırasıyla İstanbul, Ankara ve İzmir
olup en az olduğu ilk üç il ise Bayburt,
Ardahan ve Tunceli olarak belirlendi.
TÜİK tarafından ADNKS 2012 yılı
sonuçları temel alınarak üretilen nüfus
projeksiyonlarına göre 2023 yılında
çocuk nüfusun toplam nüfus içindeki
payının yüzde 21,2, genç nüfusun ise
yüzde 15,1 olacağı öngörüldü. Projeksiyon sonuçlarına göre 2023 yılında genç
nüfusun en fazla ve en az olduğu il
sıralamasının değişmeyecek.
Yükseköğretimde net okullaşma oranı
2012/’13 öğretim yılında yüzde 38,5’e
yükseldi. Ortaöğretimde net okullaşma
oranı 2012/’13 öğretim yılında yüzde 70,1
iken, 2013/’14 öğretim yılında 6,6 puan
artarak yüzde 76,7’e ulaştı. Türkiye’de
2012/’13 öğretim yılında yükseköğretim
kurumlarından herhangi birine kayıt
yaptıran öğrencilerin yüzde 51,1’i genç
erkek nüfus iken yüzde 48,9’u genç
kadın nüfus oldu. Üniversiteye yeni kayıt
yaptıran öğrencilerin yüzde 2’si sanatla
ilgili bölümleri seçti. Türkiye’de 2012/’13
öğretim yılında, üniversitelerin sanatla
ilgili bölümlerini tercih eden öğrencilerin
yüzde 16,2’si uygulamalı sanatlar, yüzde
16,1’i müzik, yüzde 14,7’si iç mimarlık,
yüzde 11,8’i sahne ve görüntü sanatları
bölümlerini seçti. Aynı öğretim döneminde üniversiteye yeni kayıt yaptıran
öğrencilerin yüzde 2,6’sı ise beden
30 hizmet-iş sendikası
istihdam edilenlerin oranı ise yüzde
23,6 oldu. Sektöre göre istihdam edilen
gençlerin oranı incelendiğinde ise, gençlerin yüzde 47,8’inin hizmet sektöründe,
yüzde 31,5’inin sanayi sektöründe, yüzde
20,7’sinin ise tarım sektöründe istihdam
edildiği görüldü.
eğitimi ve spor bölümlerini tercih etti.
Ülkemizde gençlerin üniversite tercihleri genel olarak mühendislik, tıp, fen
bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında yoğunlaşmaktadır. Sanat ve spor
bölümleri ise yaratıcılık ve özel yetenek
gerektirdiğinden bu bölümlere kayıt
yaptıran öğrenci sayısı görece daha az
oldu. Raporda, “Sanat ve spor alanlarında yetenekli gençlerin desteklenmesi
ülkemizin geleceği açısından önemli bir
yatırım olacaktır” denildi.
Türkiye genelinde işsizlik oranı 2013
yılında yüzde 9,7 oldu. 15-24 yaş grubunu
içeren genç işsizlik oranı ise 2012 yılında
Türkiye’de günde 200’den fazla iş
kazası oluyor.Bu kazaların sonucunda
ise her 6 saatte 1 kişi yaşamını yitiriyor.
Ancak bunlar resmi rakamlar, bir de
yüzde 17,5 iken 2013 yılında yüzde 18,7
olarak gerçekleşti. Genç işsizlik oranının
erkeklerde yüzde 17, kadınlarda ise yüzde
21,9 olduğu görüldü. Tarım dışı işsizlik
oranı Türkiye genelinde 2013 yılında
yüzde 12 oldu. Tarım dışı genç işsizlik
oranı, 2012 yılında yüzde 20,9 iken, 1,1
puanlık bir artışla 2013 yılında yüzde
22’ye yükseldi. Tarım dışı genç işsizlik
oranı erkeklerde yüzde 19, kadınlarda ise
yüzde 28,4 oldu. Yükseköğretim mezunu gençlerin işsizlik oranı 2013 yılında
yüzde 29,3 olup bu oran lise ve dengi
meslek okul mezunu gençlerde yüzde
20,2 oldu. Yükseköğretim mezunu genç
erkeklerin işsizlik oranı yüzde 23,4 iken,
genç kadınlarda ise bu oranın yüzde 34,4
olduğu görüldü. Sektöre göre istihdam
edilenlerin oranı incelendiğinde, Türkiye
genelinde 2013 yılında hizmet sektöründe istihdam edilenlerin oranı yüzde 50,
sanayi sektöründe istihdam edilenlerin
oranı yüzde 26,4, tarım sektöründe
istatistiklere yansımayanlar var. Sosyal
Güvenlik Kurumu’na bildirilmediği için
resmi iş kazası sayısı düşük görünüyor.
Türkiye’de son 10 yıla bakacak olursak,
yıl bazında ortalama ölüm sayısı 1500
civarında. İş kazalarına bakıldığında;
Türkiye bu ölüm oranlarıyla, Avrupa’da
birinci sırada, dünyada ise 3. Sırada
Ülkemizde en çok iş kazası inşaat sektöründe yaşanıyor. Bu kazaların büyük bir
çoğunluğu 06.09.2014 tarhinde İstanbul
– Mecidiyeköy’deki Torunlar İnşaat’ın
şantiyesinde 10 kişinin hayatını kaybettiği kazadaki gibi yüksekten düşme
şeklinde gerçekleşiyor. TÜİK’in 2013’te
yaptığı ankete göre, toplam iş kazası
geçirenlerin %81,6’sını erkekler oluşturuyor.
ILO verilerine göre ise, dünyada bir
günde 6300 kişi, iş kazalarında hayatını
kaybediyor. Meslek hastalıklarını da gözönüne aldığımızda dünyada bir yılda 2.3
milyon kişi iş kazalarında ölüyor. Yani her
İŞ KAZASINDAN HER 6 SAATTE 1
KİŞİ ÖLÜYOR
türkiye’de ve dünyada gündem
15 saniyede 1 kişi, çalışırken yaşamını yitiriyor. Bu kısa süre içinde 160
kişi de iş kazalarında yaralanıyor.
ABD’DE YÜZLERCE FASTFOOD
ÇALIŞANI TUTUKLANDI
ABD fastfood yiyecek sektörü
çalışanları maaşlarının artırılması ve
sendikalaşma hakkı için mücadele
ediyorlar.
Eylemciler verdikleri mücadeleye
ilgi çekmek için tutuklanmayı göze
alıyorlar. 5 Eylül tarihinde binlerce
eylemci tüm ülkede büyük şehirlerin
sokaklarına çıkarak saat başı en
düşük ücretin 15 dolara yükseltilmesini talep ettiler. Eylemciler polisin
sert tepkisiyle karşılaştılar. Ülkede
400’den fazla kişi sivil itaatsizlik ve
trafiği engelleme suçlamalarıyla tutuklandılar. Fastfood çalışanlarının
eylemleri son iki yılda düzenlenen
en kitlesel eylemler oldu. ABD’de
kadrolu fastfood restoranları
çalışanları halen haftada 40 saat
çalışıyorlar ve federal asgari ücret
olan 7,25 dolar saatte kazanıyorlar.
Ancak bu para aylık temel harcamalara dahi yetmiyor.
KAYITDIŞI İSTİHDAMDA TABLO
ÇOK OLUMLU
İstihdamda 2008 yılında yüzde
43.5 olan kayıtdışılık oranının, yasal
düzenlemeler ve artan denetimler
sayesinde 6 yılda yüzde 33.5’e gerilediği bildirildi. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Yadigar Gökalp
İlhan, Türkiye’nin 2008’deki sosyal
güvenlik reformu ile ciddi ilerleme
kaydettiğini söyledi. İlhan, SGK’nın
önceliklerinden birinin de kayıtdışı istihdamla mücadele olduğunu ifade ederek,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu konuda
etkin çalışmalar yapıyoruz. Öncelikle
diğer denetim yapan kurumlarla ortak
puanlar oluşturduk. Dolayısıyla ortak
fon üzerinden hareket ediyoruz. Bunun
dışında 81 ilde kayıt dışı istihdamla
mücadele merkezi kurduk.” Kayıtdışı
istihdamla mücadelenin, SGK’nın tek
başına çözebileceği bir sorun olmadığını
anlatan İlhan, “Devletin istihdamda
kayıt dışılıkla mücadele kapsamında
tüm kurumlarıyla ortak hareket etmesi
gerekiyor. Bu konuda önemli çalışmalar
gerçekleştirdik. Bu kapsamda çalışmalarımıza kamu kurumları ve diğer denetim
organları da destek veriyor” dedi.
18 MİLYON AÇLIKTAN ÖLDÜ 657
MİLYON TELEFON SATILDI
İnsanların ne giyeceğine, nasıl davranacağına, ne şekilde konuşacağına hatta
neler kullanıp kullanmayacağına artık
popüler kültür karar veriyor. Kültürün
ve normların yok olduğu günümüzde
insanlar materyal kültürle yaşam tarzlarını oluşturarak, kendi öz kültürlerini
unutuyor. Dünya üzerinde birçok insan
açlıktan ve susuzluktan kıvranırken
insanlar kendi öz kimliklerini kaybederek isim yapmış markalara milyarlar
vermeye başladı. Son günlerde yaşanan
teknoloji çılgınlığı da bu çarpıklığı gözler
önüne seriyor. Bir telefon markasının
son çıkan serisini almak için insanlar
haftalar önceden sıraya giriyor ve o
telefona milyarlar ödüyor. Algı yönlendirme tekniği ile insanların zihinlerine
işlenen etkenlerle insanlar toplumda
statüsünü arttırdığını sanarak değerinin çok üstünde satılan ünlü marklara
yöneliyor. Bir telefon markasının en
son çıkan serisini almak için Türkiye’de
de haftalar öncesinden sıraya girildi.
Telefonun fiyatının 2 bin 500 TL
olması ise, insanları bu çılgınlıktan
geri döndüremiyor. Buna karşılık bir
yılda dünya üzerinde 18 milyon insan
açlıktan ölürken, satılan akıllı telefon
sayısı ise 657 milyonu aştı.
6 buçuk milyar insanın yaşadığı
dünyada teknoloji çılgınlığı ile beraber
kasım ayı sonu itibari ile cep telefonu
abone sayısı 3.3 milyar ile dünya nüfusunun yarısına ulaştı. 75 milyonluk
Türkiye’de ise, 60 milyon cep telefonu
abonesi bulunuyor. Türkiye’de ayda
1 milyonun üzerinde cep telefonu
satılıyor ve bu telefonlardan elde
edilen satış ortalaması da 10 milyonun
üzerinde. IDC’in raporuna göre; Dünya
üzerinde toplam olarak 1 milyardan
fazla insan akıllı telefon kullanıyor. Bir
yılda 18 milyon insan açlıktan ölürken,
satılan akıllı telefon sayısı ise 657
milyonu aştı. Son günlerde insanlar kendilerini kaybederek, çığlınca
bir telefon markasının son serisini
alabilmek için haftalar öncesinden sıralara giriyor. Dünya üzerinde açlıktan
ölenlere aldırış etmeden kapitalist
düzenin etkisiyle hipnoz olan insanlar,
son parlarını dahi o telefona vermeye
hazır durumda. Türkiye’de 2 bin 500
TL fiyattan satılacak olan telefon için
şimdiden 4 milyon sipariş verilmiş
durumda. Günümüz dünyasında bir
taraf açlıktan ölürken, diğer taraf
marka çılgınlığından geri durmuyor.
Dünya üzerinde her yıl yaklaşık 6 milyon
çocuk kötü beslenme yüzünden ölüyor.
BM raporuna göre de, bir dakika içinde
dünya üzerinde 12 çocuk açlık ya da
kötü beslenme yüzünden ölüyor. Dünya
üzerinde bir yılda ölen insan sayısı ise 18
milyon. Bir tarafta ölen insanlar varken
batı dünyasında obezite ve kalp damar
hastalıkları artıyor. Afrika’da 13 milyon
insan her yıl açlıktan hayatını kaybederken, Amerika’da ise, obezite tedavisine
harcanan para 40 milyar civarında. Bu
karşılık insanların kendileri kaybederek
çılgınlık içinde para harcamaları ve bir
markanın son çıkan serisini eskisi bozulmadan almaları materyalist düşüncenin oluşmasına ve bencil bir dünyanın
temellerinin atılmasına neden oluyor.
hizmet-iş sendikası 31
hak-iş’ten
KİK Heyetinden Başbakan’a ziyaret
Genel Başkanımız Mahmut Arslan’ın
da aralarında bulunduğu, Türkiye-AB
Karma İstişare Komitesi (KİK) heyeti
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret
etti.
Başbakanlık Merkez Bina’da gerçekleştirilen görüşmede, Genel Başkanımız Mahmut Arslan’ın yanı sıra
Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı
ve Türkiye Esnaf
ve Sanatkarları
Konfederasyonu
Genel Başkanı
Bendevi Palandöken, TOBB
Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu,
Türk-İş Genel
Başkanı Ergün
Atalay, Memur-Sen Genel Başkanı
Ahmet Gündoğdu, TİSK Başkanı Yağız
Eyüboğlu ve Kamu-Sen Genel Başkanı
İsmail Koncuk yer aldı.
Kabulden sonra heyet adına KİK
Eşbaşkanı Bendevi Palandöken basın
mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Palandöken, Davutoğlu’na “nezaket”
ziyareti yaptıklarını ve yeni görevinin
“hayırlı olması” dileğinde bulunduklarını söyledi.
Ziyarette Türkiye’nin AB üyeliği
sürecinin görüşüldüğünü aktaran
Palandöken, şunları kaydetti:
“Başbakan Davutoğlu’nun AB süreci
ile ilgili kararlı olduğunu, bunun ülkemiz için kazanım olduğunu konuştuk.
Yine AB ile ilgili önümüzdeki dönem
çalışmalarıyla ilgili bilgi sunduk.
Türkiye’nin önemli meseleleriyle ilgili
problemlerimizi anlattık, karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Çok olumlu
ve uzunca süren bir görüşme oldu.”
Palandöken, Türkiye-AB Karma
İstişare Komitesi olarak Başbakan Davutoğlu ile bundan sonra da sık sık bir
araya geleceklerini ve başta AB süreci
olmak üzere diğer meseleleri görüşeceklerini bildirdi.
HAK-İŞ’e Moritanya’dan ziyaret
Moritanya Ulusal İşçi Konfederasyonu Genel Sekreteri Muhammed
Ahmed Ould Salek ve Kadın Komitesi
Başkanı Elghaıda Nbeya 29 Eylül 2014
tarihinde HAK-İŞ Konfederasyonunu ziyaret ederek Genel Başkanımız
Mahmut Arslan ile görüştü.
Görüşmede karşılıklı kadın eğitimi programları, kayıtdışı istihdamla
mücadele ve Moritanya’da sendikal
kültürün yaygınlaşmasını sağlama
amacı ile oluşturulacak çözüm öneri-
leri üzerinde karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu.
Ziyaret sonunda Genel Başkanımız
Mahmut Arslan, Moritanya Ulusal
İşçi Konfederasyonu Genel Sekreteri Muhammed Ahmed Ould Salek’e
üzerinde HAK-İŞ arması bulunan vazo
hediye etti. HAK-İŞ Kadın Komitesi
Başkanı Jülide Sarıeroğlu ise ziyaret
anısına Elghaıda Nbeya’ya Şal hadiye
etti. Ziyaret, toplu fotoğraf çekimi ile
sona erdi.
Arslan Fas UGTM kongresine katıldı
Sendikamız Hizmet-İŞ ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 11 Ekim 2014
tarihinde Fas’ın Bouznika Şehrinde
düzenlenen Fas İşçi Sendikaları
Konfederasyonu’nun (UGTM) 10. Ola-
32 hizmet-iş sendikası
ğan Kongresine katıldı.
Arslan, UGTM Kongresinde
bir konuşma da yaptı. Arslan,
UGTM’nin 10. Olağan Kongresinin
hayırlı olması dileğinde bulunan
Arslan, HAK-İŞ hakkında kongre
katılımcılarına kısa bir bilgi verdi.
Arslan, Türkiye ve Fas’ın tarihsel, dini ve kültürel bağlamda birbirine benzerliğine dikkat çekti.
Müslüman dünyasında yaşanan
katliamlara sessiz kalınmaması
gerektiğini belirten Arslan, Suriye
ve Irak’ta yaşanan katliamları
kınadı.
HAK-İŞ ve UGTM arasındaki ikili
ilişkilerin sıcak tutulması gerektiğine
değinen Arslan, her iki konfederasyonun da Uluslararası Sendikalar
Konfederasyonu’nun (ITUC) üyesi
olduğuna dikkat çekti.
Kadın ve gençlik programlarına
HAK-İŞ Konfederasyonu’nun büyük
önem verdiğini belirten Arslan, karşılıklı sendikal eğitim programlarıyla
ilişkilerin kuvvetlendirilmesi temennisinde bulundu.
Kongre seçimleri sonucunda eski Fas
İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel
Sekreteri, İstiklal Partisi Genel Başkanı ve Fas Belediye Başkanı Mohamed
Hamid Chabat yerine Mohamed Kafi
Sherat yeni Genel Sekreter olarak
göreve getirildi.
Genel Başkanımız Arslan, yabancı heyetler onuruna verilen akşam
yemeğine de katıldı. Yemekte ITUC
Arap ve Afrika temsilcileri ile görüş
alışverişinde bulunuldu.
hak-iş’ten
Arslan, ITUC ve TUAC temsilcileriyle görüştü
Genel Başkanımız Mahmut Arslan,
ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) Genel Sekreteri Sharan
Burrow ve TUAC (OECD Sendikalar
Danışma Komitesi) Genel Sekreteri
John Evans ile 30 Eylül 2014 tarihinde
Türk-İş Genel Merkezinde bir araya
geldi. Görüşmede HAK-İŞ Genel Sekreteri Dr. Osman Yıldız, Türk-İş Genel
G-20 gündem maddelerine sosyal politika konusu olarak giren tek gündem
maddesi istihdamdır. Bu tarz bir yaklaşımda eksik yorumlamalara neden
olmaktadır. Onun için G-20’ye sosyal
boyut olarak, asgari gelir yardımı,
gelir dağılımı ve fakirlik gibi gündem
maddelerinin de eklenmesi yararlı
olacaktır” dedi.
Başkanı Ergün Atalay ve DİSK Genel
Başkanı Kani Beko da yer aldı.
Toplantıda Ortadoğu’da yaşananlar,
Türkiye’ye gelen Suriyeli ve Iraklı sığınmacıların durumu, sınırdaki
çatışmalar, iş kazaları, taşeronlaşma,
kayıt dışı istihdam, işsizlik, işçi sağlığı
ve iş güvenliği ile sendikal hayatı ilgilendiren diğer konular hakkında fikir
alışverişinde bulunuldu.
Genel Başkanımız Mahmut Arslan,
burada yaptığı konuşmada, G-20
oluşumunun, kriz üzerine bina edilmiş
bir oluşum olduğuna dikkat çekerek,
“G-20, kriz karşısında istikrar nasıl
sağlanır sorusuna cevap olarak ortaya
çıkmıştır. G-20 gündem maddeleri
bu özelliğe göre düzenlenmektedir.
Örneğin, Avustralya dönem başkanlığında gündem maddelerini daha
güçlü ekonomik büyümenin teşviki
ve istihdam ile küresel ekonominin
şoklara daha dayanıklı hale gelmesi
oluşturmaktadır. G-20’nin kuruluş
felsefesine karşın, bu oluşum bugün
bir çeşit ‘kalkınma modeli’ gibi anlaşılmaktadır” dedi.
G-20’nin imajının ‘kalkınma modeli’
olarak görüldüğünde, G-20’ye sosyal
boyutun daha çok kazandırılması
gerektiğini ifade eden Arslan, “Oysa
ITUC ve TUAC’ın G-20 süreçlerindeki rolüne de değinen Arslan, “ITUC,
TUAC ile birlikte G-20 süreçlerinde inanılmaz bir gayret sarf ediyor.
ITUC, G-20 zirveleri için hükümetlere
sunulacak bildiriler konusunda bizlere
zaman zaman görev vermektedir. Geçmişteki zirvelerde bu görevleri yerine
getirdik ve Guy Ryder, bu çalışmalar
sonucunda Türk hükümetine iletmek
üzere bir teşekkür mektubu gönderdi.
Biz her zaman ITUC’un bize vereceği
görevleri yerine getirme hususunda
üzerimize düşeni yapmaya hazırız”
dedi.
HAK-İŞ’in Türkiye’deki sorunlara;
öneri, model, teklif getirme ve sosyal
diyalog yaklaşımı ile çözüm getirme
gayreti içerisinde olduğunu belirten
Arslan, “HAK-İŞ olarak bütün sosyal
sorunları içine alan ‘Türkiye Sosyal
Modeli’ şeklinde kapsamlı raporlar
sunmaktayız. HAK-İŞ raporlarını
bundan sonra da sunmaya ve mücadele etmeye devam edecektir” dedi.
Birlikten kuvvet doğduğunu belirten
Arslan, “3 konfederasyon olarak bir
araya gelmeyi ve taşeron örneğinde
olduğu gibi birlikte hareket etmeyi
başarıyoruz. Farklılıklarımız var ancak
önemli bir işbirliği motivasyonumuz
ve enerjimiz var” dedi.
Türkiye’nin genel durumuna bakıldığında yerinde saymaktan ziyade dikey
bir tablo ile karşılaşıldığını ifade eden
Arslan, “İSG acil gündem maddesi,
MYK önem kazanıyor. Bu durum G-20
için de önemli çünkü yeterlilik hususu
dünyada ilgi gören bir durum. Kayıtdışı istihdam ile mücadelede başarı
sağlanmakta ama hala
oran dünya standartlarına
göre yüksek. Taşeron sisteminde olumlu gelişmeler
var. Ancak hala gidilecek
önemli bir yol var. HAK-İŞ
olarak yeni bir süreç başlattık ve 40.000 taşeronu
sendikal hayata kattık”
dedi.
Ülkemizde 1,5 Milyon
Suriyeli sığınmacı olduğuna dikkat çeken Arslan,
Türkiye’nin göçmenlere
ev sahipliği konusunda
“model ülke” olduğunu
belirterek, zorunlu kitlesel
göçün nedenlerinin ortadan kalkması gerektiğini
ifade etti. Arslan, kadınların sendikal yaşama daha
aktif şekilde katılımlarının sağlanması
içinde HAK-İŞ’in model geliştirme
gayreti içerisinde olduğunu sözlerine
ekledi.
Arslan, sendikal barajların yüzde 1’de
sabitlenmesi konusunda üç konfederasyonun bir başarı gösterdiğini belirterek, “Bunu üç Konfederasyon birlikte
başardık. ETUC ve ITUC’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz” dedi.
Arslan, G-20 sürecinde Türkiye’de
bir hazırlık komitesi oluşturulması
gerektiğinin altını çizdi.
Toplantıda TUAC Genel Sekreteri
John Evans, G-20 süreciyle ilgili teknik bilgiler sundu.
ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow,
Konfederasyonların birlikte hareket
etmesinden memnuniyet duyduğunu belirtirken, bölgedeki çatışmalar
nedeniyle “demokratik alan” daralmasından endişe duyduğunu söyledi.
Burrow, ayrıca G-20 sürecinde dönem
başkanlıklarındaki felsefe değişimlerine dikkat çekerek, BrisbaneAvusturalya’da Türkiye Başbakanı ile
birlikte görüşmekten ve Türkiye’nin
G-20 dönem başkanlığında 3 Konfederasyon ile birlikte çalışmaktan
memnuniyet duyduğunu belirtti.
hizmet-iş sendikası 33
teşkilatımızdan
İç Anadolu Bölgesi
Eğitim Seminerleri sürüyor
İç Anadolu Bölgesinde Kayseri
şubemize yönelik Eğitim Seminerimiz
Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman
Kart’ın koordinatörlüğünde 13-16
Ekim 2013 tarihlerinde Kırşehir’de
gerçekleştirildi.
Eğitim Seminerine HAK-İŞ ve
Sendikamız Genel Başkanı Mahmut
Arslan, Genel Sekreterimiz Devlet
Sert, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma
Sekreterimiz Zekeriya Koca, Kayseri
Şube Başkanımız Halil Özdemir, Genel
Merkez Disiplin Kurulu üyemiz Kenan
Benli, Kayseri şubemize bağlı sendika işyeri temsilcilerimiz ile Gençlik,
Kadın, Kültür-Sanat ve Engeliler şube
komite başkanları katıldı.
Eğitim Seminerine, Sendikamız
davetlisi olarak Türkiye’de
bulunan Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal
ve Hizmet-İş
Sendikası Genel
Başkanı Telman
Hacıyev ve Genel
Sekreter Gülşen Kadimova
ile Yeşillendirme Tasarufat
Birliği Sendikası
Başkanı Zenfira
Hüseynova ve
sendika yetkilileri de katıldılar.
Ali Osman Kart: “Eğitim, örgütsel
mücadelemizin ‘olmazsa olmaz’ıdır”
Eğitim Seminerinin açılışında konuşan Genel Eğitim Sekreterimiz Ali
Osman Kart, Hizmet-İş’in Türkiye’nin
en büyük ikinci sendikası olduğu
bilgisini paylaşarak, bu büyüklüğe
ulaşmada kurum içi eğitim çalışmalarının büyük rolü olduğunu söyledi.
Yararlı, verimli, moral dolu ve birikimli bir program dahilinde gerçekleştirilen eğitim seminerlerinin
örgütlenmeden toplu iş sözleşmelerine,
kurum içi iletişimden yasal mevzuatlara kadar bir dizi konuyu kapsadığını
belirten Kart, “Eğitim seminerlerimizle
aynı zamanda tüm mensuplarımızla
olan bağlarımızı, sendikal kimlik ve
aidiyetimizi de tahkim ediyoruz. Bunun içindir ki seminerlerimizi orijinal
bir metot olarak kendi kadrolarımızla
gerçekleştiriyoruz” dedi.
Eğitim seminerlerinin ‘eğitilmeyen
öğütülür’ prensibiyle gerçekleştirildiğini ifade eden Kart, “Biz Hizmet-İş
Sendikası olarak eğitimi, örgütsel
mücadelemizin ‘olmazsa olmaz’ı kabul
ediyoruz” diye konuştu.
Kart, katılımcıların verilen eğitimleri
iyi değerlendirmelerini, bilgi ve deneyimlerini birbirleriyle paylaşmalarını
istedi.
Genel Başkan Arslan: “Türkiye’deki
tüm sorunların çözümünde etkin
olmaya çalışıyoruz”
Eğitim programında katılımcılara
hitaben bir konuşma yapan HAK-İŞ
34 hizmet-iş sendikası
teşkilatımızdan
ve Sendikamız Genel Başkanı Mahmut
Arslan, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’de çok uzun yıllardır çözüm
olan olumsuz etkilerinin oluşturduğunu söyleyen Arslan, “Kobani
bahane edilerek Türkiye bir kez daha
karıştırılmak istendi, ama yine sonuç
yolları kapatılmış, ertelenmiş ve birikmiş problemlerden dolayı gündemin
yoğun olduğunu ve bu gündemlerden
birini de çalışma hayatına dair sorunların oluşturduğunu söyledi.
Yakın zamanda sendikalar yasasında,
iş sağlığı ve güvenliği ile taşeronlaşma
ve taşeron işçilerinin durumlarının
iyileştirilmesi noktasında önemli yasal düzenlemelerin yapıldığını kaydeden Arslan, taşeronlaşma ve taşeron
işçileriyle ilgili önümüzdeki günlerde
yeni bir düzenleme daha yapılacağını
belirtti.
HAK-İŞ ve Hizmet-İş’in taşeron
işçileriyle ilgili mücadele başlattığı
dönemde bu mücadelenin ütopya
olarak görüldüğünü ancak, yapılan
yasal düzenlemeyle önemli bir eşiğin
aşıldığını ve taşeron işçilerinin bir
kısım güvencelere kavuştuğunu ifade
eden Arslan, “Biz, kangrene dönüşen
bu sorunun çözümü için çok ter döktük; çözümler, teklifler ürettik. Gelinen
noktada, bu konuda da son derece
başarılı olduk. Önümüzdeki günlerde
yapılacak olan yeni yasal düzenlemeyle birlikte, daha güzel gelişmelerin
olacağını umut ediyorum” dedi.
Arslan, Sendikamız tarafından
üyelerimizin üniversitede okuyan
çocuklarına verilen ‘Eğitim Yardımı’
ve yine tüm üyelerimizi kapsayan
ferdi kaza sigortasından, üye olmakla
birlikte henüz aidat alınmayan taşeron
işçilerinin de yararlandırılacağını
söyledi.
Yoğun gündemlerden bir diğerini
de bölgemizde, özellikle Suriye’de
yaşanan sıcak gelişmelerin Türkiye’ye
alamadılar, alamayacaklar” dedi.
Arslan, “Gerek çalışma hayatıyla ilgili
sorunlar, gerek çevremizde yaşanan
ve ülkemizi etkileyen bölgesel ve
uluslararası sorunlar, gerekse diğer
toplumsal sorunlar bizi bire bir ilgilendirmektedir. Biz HAK-İŞ ve Hizmet-İş
olarak, tüm sorunların çözümünde
etkin olmaya çalışıyoruz. Kendi gündemimizin yoğunluğu biraz da bu ilgi
ve kaygılarımızdan ibarettir. Çünkü
emeğin karşılığı ancak huzurun ve
demokrasinin olduğu yerde alınabilir.
Bizim gayretimiz de bunun içindir”
diye konuştu.
Daha sonra Genel Sekreterimiz
Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz
Fahrettin Kütükçü ve Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca
birer konuşma yaparak, görev alanlarıyla ilgili bilgi verdiler.
Devlet sert: “Bizim metodumuz
tebliğ metodur”
Dünyanın bilgi çağını yaşadığını ve sendikalar arası rekabetin en
güçlü olanın kazandığı bir dönemin
yaşanmakta olduğunu vurgulayan
Genel Sekreterimiz Devlet Sert, “Biz
bilgimizle öne çıkıyoruz. Biliyoruz ki
bilgi güçtür, silahtır, güven verir. Onun
içindir ki teşkilatımız sürekli büyümektedir. Bugün Türkiye’nin ikinci
en büyük, HAK-İŞ’in ve işkolumuzun
en büyük sendikasıyız. 90 bini aşkın
üyemiz var. 2011 yılında yaptığımız
genel kurulumuzun sloganı “Zirve…
Yapabiliriz!” idi. Şimdi zirveye çıkıyoruz. Ama önemli olan zirvede kalabilmektir. Bu da bilgiyle olacak bir iştir”
diye konuştu.
Taşeronlaşmanın sadece Türkiye’nin
değil, dünyanın sorunu olduğunu
vurgulayan Sert, “Liberal ekonomiler
karşısında devlet devamlı özelleştirmelere başvuruyor. İşçiliği ve işçi
maliyetlerini ucuzlatmaya çalışıyor.
Türkiye’de kamuda çalışan taşeron
işçisi sayısı bir milyonun üzerindedir.
Bizim metodumuz tebliğ metodur. Bu
insanlara bilgimizle ulaşacağız” diye
konuştu.
Fahrettin Kütükçü: “Bilgi
çağındayız. Bilgiyi kullanmamız
gerekiyor”
Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin
Kütükçü, işyeri sendika temsilcilerinin seçilmiş insanlar olduğunu
söyledi.
20 yıllık sendikacılık hayatının ilk
dönemlerinde Belediye-İş Sendika-
sında temsilcilik yaptığını hatırlatan
Kütükçü, o günlere dair bir anısını
paylaşarak şöyle konuştu: “Belediyeİş bizi seminere götürdü. Orada bize
Darwin’in Teorisini anlattılar. İşte
Hizmet-İŞ ile Belediye-İş arasındaki
farkı görün. Bizim amacımız, insan
tabiatına aykırı fikirler empoze etmek
değil, insan hizmetin yollarını öğretmektir. Bilgi çağındayız. Bilgiyi kullanmamız gerekiyor. Aldığınız bilgileri
arkadaşlarınızla paylaşın. Sizler seçilmiş insanlarsınız, donanımlı olursanız
dik durursunuz, daha iyi mücadele
verirsiniz, mahcup olmazsınız.”
Zekeriya Koca: “Yılbaşı itibariyle
100 bin üyeyi geçmeyi
hedefliyoruz”
Sendikacılığın temelini örgütlenmenin oluşturduğunu belirten Genel
hizmet-iş sendikası 35
teşkilatımızdan
sizden esinlenerek oluşturduk. Biz
dost sendikalarız, dost insanlarız.
Dostluğumuz iyidir, devam edecektir.
Eskiden Hizmet-İş’te bayan sendikacı arkadaşlar yoktu, şimdi var. Bu
memnuniyet vericidir. Sendikacılık
insanların sevdiği bir işle meşgul olmaktır. Sendikacılar insanlara lazımdır, insanlar da sendikacılara lazımdır”
diye konuştu.
Kayseri Şube Başkanımız Halil Öz-
Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya
Koca, kamu kurumlarında fırsat bulundukça kadrolu işçilerin azaltılmaya
çalışıldığını ve hizmetlerin taşeron
firma işçileriyle yürütüldüğünü belirterek, “Özellikle belediyelerde kadrolu
işçi her geçen gün azalmaktadır. Ama
Allah bir kapıyı kapatıyorsa bir kapıyı
da açıyor. Belediye şirketleri, belediyelerdeki taşeron şirketler, hastaneler,
DSİ’deki sulama birlikleri ile Kredi ve
Yurtlar Kurumunda on binlerce taşeron emekçisi var. Bunları örgütlememiz gerekiyor. Ne kadar çok çalışırsak
o kadar işçi kardeşimizi sendikamız
saflarına katmış oluruz. Bu anlamda Kayseri şubemizi kutluyorum.
E-devlet sistemine geçildiği andan
itibaren büyük bir gayret göstererek
örgütlenme başlattılar ve başardılar.
Diğer şubelerimizin de gayretiyle, yılbaşı itibariyle 100 bin üyeyi geçmeyi
hedefliyoruz. Bunu başaracağımıza
olan inancım tamdır” diye konuştu.
Telman Hacıyev: “Her zaman bir
olalım, kardeş olalım”
Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal
ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı
Telman Hacıyev, “Hizmet-İş Sendikasının davetlisi ve dolayısıyla misafiri
olarak aranızdan bulunmaktan ve
36 hizmet-iş sendikası
bilhassa eğitim seminerinize iştirak etmekten
büyük onur duyuyorum.
Sizlere konfederasyonu-
muzun genel başkanı ve Azerbaycanlı
emekçilerin selamlarını getirdim.
Sizlerle her zaman temas halindeyiz.
Biz sizlerin deneyimleriniz ve bilgilerinizden faydalanıyoruz. Aramızda
problem yok, dostluk var. Her zaman
bir olalım, kardeş olalım” diye konuştu.
Gülşen Kadimova: “Sendikacılar
insanlara lazımdır”
Azerbaycan Cumhuriyeti Komünal
ve Hizmet-İş Sendikası Genel Sekreteri Gülşen Kadimova, Sendikamız
Hizmet-İş ile kendilerinin sendikal ilişkilerinin geçmişe uzandığını
belirterek, “Biz Hizmet-İş’ten çok
şey öğrendik. Biliyorsunuz bizim
sendikamızın ismi de Hizmet-İş’tir.
Bu ismi sizden aldık, tüzüğümüzü de
demir de şube yönetimi ve temsilci arkadaşlarla birlikte seminerin kendileri
için faydalı ve verimli olduğunu ifade
etti.
Eğitim Seminerinde Genel Başkan
Danışmanımız Yahya Düzenli “Kimlik
ve Temsil Kültürü” konulu sunumunda,
sendikal kimlik ile değerlerin fiiliyata
taşınmasındaki önemi anlattı.
Genel Başkan Yardımcımız ve
Sendikamız Baş Hukuk Müşaviri Av.
Hüseyin Öz ise çalışma hayatıyla ilgili
yeni kanuni düzenlemeleri anlattı.
Eğitim Seminerinin sonunda seminere katılan şube yöneticileri, temsilciler ve komite başkanlarına katılım
belgeleri takdim edildi.
teşkilatımızdan
HİZMET-İŞ Genel İşler İşkolunun en büyük,
ülkemizin ikinci büyük sendikası
HİZMET-İŞ’in işçileri temsil oranı
Tebliğ’e göre, Sendikamız
HİZMET-DEĞİŞİM
Sendikamızın üye sayısı,
6 aylık GÖRE SENDİKAMIZ
YILLARA
ÜYE SAYISINDAKİ
%9,61 olarak gerçekleşti.
İŞ üye sayısı itibariyle ülkemizin en
zaman diliminde 25 bin 176 artarak 83
Aynı zaman
2’inci
işçi sendika
konumuna
bin
76’ya yükseldi.
2007/I 2007/II 2008/I büyük
2008/II
2009/I
2009/II
2013/I 2013/2
2014/1diliminde
2014/2üye sayısını
DÖNEMİ
56 bin 884
artıran83.076
Konfederasyonuyükseldi.
2014 Yılı Ocak
ayı sendikaların
üye
116.003
116.774
119.481
123.665
126.107
130.942
51.079
53.145
57.900
HİZMET-İŞ
muz HAK-İŞ’in üye sayısı ise 191 bin
İşçi sendikalarının üye sayılarına
sayılarına ilişkin istatistiklerde üye
77.404 78.274 78.097 79.931 81.394 83.976 41.466 43.652
44.617
45.810
GENEL-İŞ
541’den 288 bin 425’e çıktı. Kıbrıs
ilişkin 2014 Yılı Ocak ayı istatistiksayısı
57 bin 900 olan Sendikamız
194.106 195.841 198.961 202.626 205.244 205.666 41.314 42.434
43.039üye 45.775
BELEDİYE-İŞ
Kamu-Sen’in
sayısı da buraya
GENEL İŞLER İŞKOLU'NDAKİ İLK ÜÇ SENDİKANIN ÜYE SENDİKALARI
eklendiğinde HAK-İŞ’in üye sayısı
GENEL İŞLER İŞKOLUNDA FAALİYET GÖSTEREN 250 bin 925 olarak gerçekleşti. HAKÜÇ BÜYÜK SENDİKANIN ÜYE SAYILARINDAKİ DEĞİŞİM
BELEDİYE-İŞ
İŞ Konfederasyonu’na bağlı sendikalar,
DÖNEMİ : 2007/I - 2014/2
45.775
üye sayısı itibariyle şöyle sıralandı:
Hizmet-İş, Çelik-İş, Öz Orman-İş, Öz
HİZMET-İŞ
250.000
83.076
Gıda-İş, Öz İplik-İş, Öz Ağaç-İş, Oleyis, Liman-İş, Öz Büro-İş, Öz FinansHİZMET-İŞ200.000
İş, Öz-İş, Medya-İş, Öz Petrol-İş,
Futbol-Sen, Öz Maden-İş, Öz TaşımaGENEL-İŞ
İş, Öz Toprak-İş ve Enerji-İş.
150.000
GENEL-İŞ
BELEDİYE-İŞ
45.810
Sendikalaşma oranı
yüzde 10’un altında
İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2014
50.000
Temmuz Ayı İstatistikleri Hakkında
Tebliğ’e göre, ülkemizdeki toplam kalerinde üye sayısı 57 bin 900 olan
HİZMET-İŞ, aradan geçen 6 aylık zayıtlı işçi sayısı 12 milyon 287 bin 238.
Sendikamız
HİZMET-İŞ,
aradan
geçen
man diliminde üye
sayısını
25
bin
176
0
2007/II
2008/I
2009/I
2009/II
2013/I
2013/2 onların
2014/1sadece
2014/2
Ancak,
yüzde 9,68’si
6 aylık2008/II
zaman diliminde
üye
sayısıartırarak 83 bin 76’ya2007/I
yükseltti.
HİZMET-İŞ
116.003
116.774
119.481
123.665
126.107 83
130.942
53.1451 milyon
57.900189 bin
83.076
481 işçi her
nı 25 bin
176 artırarak
bin 76’ya51.079 yani
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı
GENEL-İŞ
77.404
78.274
79.931
81.394
83.976
41.466
43.652
44.617
45.810
hangi
sendikaya
üye
olmuş durumda.
yükseltti.
tarafından
6356 Sayılı
Sendikalar
ve 78.097
BELEDİYE-İŞ 194.106
195.841
198.961
202.626
205.244
205.666
41.314
42.434
43.039
45.775
Dolayısıyla, ülkemizdeki sendikalaşSöz konusu istatistiklere göre; 864
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince;
ma oranı, son istatistiklerde de yüzde
bin 770 işçininGENEL-İŞ
çalıştığı 20 no’lu Genel
İşkollarındaki İşçi Sayıları ve SendiHİZMET-İŞ
BELEDİYE-İŞ
10’nun altında kaldı.
İşler İşkolu’nda 83 bin 76 üyesiyle
kaların Üye Sayılarına İlişkin 2014
lider konumunda olan Sendikamız
Temmuz Ayı İstatistikleri Hakkında
100.000
YILLARA GÖRE SENDİKAMIZ ÜYE SAYISINDAKİ DEĞİŞİM
2007/I
116.003
2007/II 2008/I 2008/2 2009/1 2009/2 2013/1 2013/2 2014/1
116.774 119.481 123.665 126.107 130.942 51.079 53.145 57.900
2014/2
83.076
SENDİKAMIZ HİZMET-İŞ'İN ÜYE SAYISINDAKİ DEĞİŞİM
DÖNEMİ : 2007 /I - 2014 /2
140.000
120.000
100.000
80.000
60.000
40.000
20.000
0
HİZMET-İŞ
2007/I
116.003
2007/II
116.774
2008/I
119.481
2008/2
123.665
2009/1
126.107
2009/2
130.942
2013/1
51.079
2013/2
53.145
2014/1
57.900
2014/2
83.076
hizmet-iş sendikası 37
teşkilatımızdan
İsrail’i protesto ettik
Konfederasyonumuz HAK-İŞ
tarafından 16 Temmuz 2014 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen Gazze
Şeridi’ne bomba yağdıran İsrail’i protesto eylemine destek verdik.
HAK-İŞ üyesi yüzlerce kişi İsrail’in
Gazze’ye yönelik saldırısını İsrail Büyükelçiliği Rezidansı önünde protesto
etti. Genel Başkanımız Mahmut Arslan
başkanlığındaki HAK-İŞ üyeleri, İsrail
Büyükelçiliği Rezidansı önüne yürüyerek siyah çelenk bıraktı.
Genel Başkanımız Mahmut Arslan
başkanlığındaki HAK-İŞ Yönetim Kurulu üyeleri, Sendikalarımız Başkan ve
Yöneticileri ile HAK-İŞ üyesi yüzlerce
işçi HAK-İŞ Genel Merkezi Önünde
toplanarak İsrail Büyükelçiliği Rezidansı önüne yürüdü.
“Katliamcı, Soykırımcı İsrail’i Kınıyoruz”, “Yine İsrail, Yine Katliam, İsrail’i
Kınıyoruz” pankartlarıyla yürüyen
HAK-İŞ üyeleri, “Katil İsrail”, “Siyonist
İsrail Hesap Verecek”, “Gazze İsrail’e
Mezar Olacak”, “Her Yer Gazze Her Yer
Direniş” sloganlarını attılar.
Genel Başkanımız Mahmut Arslan,
“Bugün, insanlığın vicdanının kanadığı, Filistinli kardeşlerimizin 24
saat üzerlerine bombaların yağdığı bir
gün. Bugün insanlık için yüz karası
günü ilan edilecek bir gün” dedi.
Arslan, HAK-İŞ üyelerinin ülkemizin, bölgemizin ve küremizin
bütün mazlumlarıyla olduğu gibi
bugün de Filistinli mazlumlarla
beraber olmak, terörizm uygulayan İsrail devletini kınamak için
İsrail Büyükelçiliği Rezidansı
önünde toplandığını söyledi.
Arslan, “Bugün dünyanın hakim
güçleri, uluslararası örgütler,
dünyaya yön verenler utanmalıdır. Bugün susanları lanetliyoruz,
kınıyoruz” diye konuştu.
Yüz binlerce HAK-İŞ üyesinin
sesi, isyanı ve tavrı olarak toplandıklarını dile getiren Arslan,
“Haram aylar ilan edilen Ramazan ayında kan döken, gerçekten
siyonist, gerçekten terörizmin
temel kurallarını uygulayan
sözde İsrail devletini, bütün
kurumlarıyla, parlamentosuyla,
hükümetiyle, başbakanıyla lanetliyoruz, kınıyoruz. Ellerimizde Filistinlilerin kanı olmalı diyen parlamenteri
lanetliyoruz. Yuh olsun onlara, yazıklar
olsun onlara” dedi.
Genel Başkanımız Mahmut Arslan’ın
konuşmasının ardından HAK-İŞ
Gençlik Komitesi’nden Rıdvan Günay,
HAK-İŞ adına hazırlanan bildiriyi
okudu. Daha sonra Genel Başkan Arslan ve beraberindekiler, İsrail Büyükelçiliği rezidansı önüne siyah çelenk
bıraktı.
3. Uluslararası Su Forumu’na katıldık
Orman ve Su İşleri Bakanlığı
tarafından 27-29 Mayıs 2014
tarihlerinde İstanbul Haliç
Kongre Mekezi’nde düzenlenen 3. İstanbul Uluslararası Su
Forumu’na Sendikamız Genel
Sekreteri Devlet Sert, Dış İlişkiler Uzmanı Ahmed Halfaya,
Teşkilatlanma Uzmanı Yusuf
Tezcan katıldı.
Forum’da su güvenliği konusunda “Su Yönetişiminin Farklı
Seviyelerde ve Bölgelerde Uygulanabilirliği”, “Su-Gıda-Enerji-Ekoloji
Bağıntısı: Etkileşim nasıl sağlanır”,
“Kaynak Yönetiminden Kentsel Su
Yönetimine Doğru: Yeni Paradigmalar”,
“İklim: Ne Değişti?” başlıkları altında; suyun hukuki yönleri konusunda
ise “Uluslararası Su Hukukunda Su
38 hizmet-iş sendikası
Kaynaklarının Korunması”, “”Sınıraşan
Sular ve İşbirliği”, “Ulusal Su Hukuku:
Mukayeseli Bakış”, “Su ve Hıfsızsıhha Hakkı” başlıklarında oturumlar
düzenlendi.
Genel Sekreterimiz Devlet Sert, su
güvenliğinin konu edildiği oturumda söz alarak, suyun özelleştirilmesi
ile ilgili değerlendirmelerde
bulundu.
Su politikalarının piyasa
mantığı ile yürütülmesinin
toplum açısından olumsuz
sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Sert, “Dünya su pazarının yıllık cirosu 800 milyar
dolardır ve hesaplar da bunun
üzerine kurulmaktadır. Su konusunda ipler küresel güçlerin
eline verilmek istenmektedir.
Suyun özelleştirilmesi hem ekonomik
olarak pahalılığa yol açmakta, hem
suya ulaşımı kısıtlamakta ve suyun
kalitesini olumsuz etkilemektedir.
Biz Hizmet-İş Sendikası olarak bu
gerekçelerden dolayı suyun özelleştirilmesine karşıyız. Çünkü su temel bir
haktır” diye konuştu.
teşkilatımızdan
Kocaeli Şubemizden şölen havasında piknik
Kocaeli Şubemizin kazazede üyelerimiz için organize ettiği piknik
programı, Kadırga Yaylası’nda yoğun
katılımla gerçekleştirildi.
1 Mayıs (2014) kutlamalarına giderken trafik kazasında yaralanan ve
tedavileri devam eden üyelerimiz için
tertiplenen piknik programına Kocaeli
Şubemizin yetkili olduğu belediyelerde
çalışan üyelerimiz de aileleriyle birlikte katıldı. 6 Eylül 2014’te gerçekleştirilen pikniğe Sendikamız Hizmetİş Genel Sekreteri Devlet Sert, Genel
Eğitim Sekreteri Ali Osman Kart, Genel
Teşkilatlanma Sekreteri Zekeriya
Koca, Genel Mali Sekreteri Fahrettin
kütükçü, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Mustafa Şişman, İstanbul 7 No’lu
Şube Başkanı Hüseyin Topçu, Sakarya
Şube Başkanı Mesut Gökdemir, Bursa
Şube Başkanı Mehmet Keskin, Kocaeli
Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Erol, Kocaeli Büyükşehir
Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Salih
Kumbar, üyelerimiz ve basın mensupları katıldı. 3 bini aşkın katılımla
gerçekleştirilen piknik şöleninde
konuşan Kocaeli Şube Başkanımız
İdris Ersoy, yoğun katılımdan dola-
yı teşekkür etti.
Ersoy, “Hizmet-İş
büyük bir ailedir.
Bu aileyi büyük
kılan temel unsur
üyelerimizdir. Piknik programımızı
hem üyelerimizin
birbirleri ile, hem
de sendikamız ile
olan birlikteliğini daha da güçlendirmek için organize ettik” dedi. Daha
sonra bir konuşma yapan Sendikamız
Genel Sekreteri Devlet Sert, yoğun
programından dolayı katılamayan
HAK-İŞ ve Sendikamız Hizmet-İş
Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın
selam ve temennilerini paylaştı. Üyelerimizin yanı sıra onların ailelerinin
de Sendikamızın çalışma ajandasının
içinde olduğunu ve bu nedenden dolayı “Büyük Aile” tanımının yapıldığını
ifade eden Sert, Sendikamızın Eğitim
Yardımı ve Ferdi Kaza Sigortası vd.
sosyal sorumluluk projelerinin bu
anlayışla hayata geçirildiğini söyledi. Piknik’te 1 Mayıs kutlamalarına
giderken yaşanan trafik kazasında
yaralanan üyelerimizin sağlıklarına
kavuşmaları dolayısı ile daha önceden
kesilen adak eti ikram edildi.
Kayseri Devlet Hastanesi çalışanları Hizmet-İş’te
Kayseri Şubemizin teşkilatlanma
çalışmaları neticesinde Kayseri Devlet
Hastanesinde çalışan Taşeron şirket
personelleri Sendikamıza katıldı.
Kayseri Devlet Hastanesi konferans salonunda son olarak çalışanlar
ile bilgilendirme ve istişare toplantısı
yaptıklarını belirten Kayseri Şube
Başkanımız Halil Özdemir, “Yaptığımız
teşkilatlanma çalışmalarının ardından çalışan arkadaşlarımız kendi hür
iradeleri ile sendikamıza kayıt olmuşlardır. Bizler de Hizmet-İş Sendikası
olarak elimizden ne geliyorsa yapmaya
hazırız. Arkadaşlarımıza Sendikamız Hizmet-İş’i tercihlerinden dolayı
teşekkür ediyorum” dedi.
Develi Belediyesi taşeron şirket çalışanları
sendikamıza katıldı
Kayseri Şubemizin teşkilatlanma
çalışmaları neticesinde Develi Belediyesinde çalışan taşeron şirket işçileri
Sendikamız Hizmet-İş’e katıldı.
Develi Belediyesi konferans salonunda çalışanlar ile bilgilendirme ve
istişare toplantısı yapan Kayseri Şube
Başkanımız Halil Özdemir, “Yaptığımız
teşkilatlanma çalışmalarının ardından
Develi Belediyesinde taşeron şirketlerde çalışan arkadaşlarımız kendi
istekleri doğrultusunda sendikamıza
kayıt olmuşlardır. Bizler zaten kadrolu
arkadaşlarımızla senelerdir birlik,
beraberlik, huzur içerisinde çalışmaktayız. İnşallah bundan sonra da
taşeronda çalışan arkadaşlarımızla bu
uyumu devam ettiririz” dedi.
Özdemir, konuşmasında en kısa zaman da Bakanlığı yetki müracaatında
bulunularak gerekli işlemlere başlanılacağını söyledi.
hizmet-iş sendikası 39
teşkilatımızdan
Gevaş Belediyesi’nde işten çıkarılan işçilerimize
sendikamızdan destek
Sendikamız Genel Teşkilatlanma
Sekreteri Zekeriya Koca, Genel Başkan
Yardımcısı Av. Hüseyin Öz ve Van
Şube Başkanı Abdullah Efeoğlu, Gevaş
Belediyesi’nde çalışırken işten çıkarılan 96 üyemizi ziyaret etti.
Üyelerimizin sorunlarının dinlendiği
ziyarette Sendikamız Genel Teşkilatlanma Sekreteri Zekeriya Koca, işten
çıkarılan üyelerimizin sorunlarınızı
çözme konusunda Sendikamızın aktif
davranacağını
söyledi.
Sendikamız
Genel Başkan
Yardımcısı Av.
Hüseyin Öz de
üyelerimizin
sorunları dinledi,
işten çıkarmalarla ilgili hukuki
bilgiler aktardı.
Beşiri’de işten çıkarılan 25 üyemize destek
30 Mart 2014 tarihindeki yerel
seçimlerde Beşiri Belediye Başkanlığını kazanan BDP’li Belediye Başkanı
Mustafa Öztürk’ün, belediyede üç
yıldan fazla çalışan ve Sendikamız
HİZMET-İŞ üyesi olan 25 işçinin işine
son vermesi üzerine, iş akitleri son-
landırılan işçiler ve yakınları, belediye
önünde çadır kurarak oturma eylemi
başlattı.
Seslerini duyurmaya çalışan işçilerin
kurdukları çadırı ziyaret eden Sendikamız HİZMET-İŞ teşkilatlandırma
uzmanlarından Mehmet Zeki Özen
ve Mardin İl Başkanı Sabri Öztap, her
zaman işçilerin yanında olacaklarını
ifade ettiler. Ziyaret programı ve gelişmeler hakkında bir açıklama yapan
Özen, şu açıklamada bulundu: “Sendikamız HİZMET-İŞ üyesi olan ve Beşiri
Belediyesi’nde çalışan 25 arkadaşımızın iş akitleri yaklaşık bir ay kadar
önce hiç bir gerekçe gösterilmeksizin
feshedilmiştir. Belediye yöneticileriyle
yaptığımız yoğun görüşmelere rağmen
arkadaşlarımızın işlerine dönmelerine
yönelik hiç bir olumlu sonuç alamadık.
Bunun üzerine Sendikamız Hukuk
Müşavirliği, bu arkadaşlarımızın işe
dönüşleri için hukuki süreci başlatmıştır. Sendika olarak arkadaşlarımız
işe başlatana kadar süreci takip edeceğiz. Belediye yönetimini bu konuda
duyarlılığa davet ediyoruz. Bölgenin
en fazla barışa ihtiyacının olduğu bir
dönemde, belediye işçilerinin mağdur edilmelerine anlam veremiyoruz.
Üyelerimiz tekrar işe dönmedikleri
takdirde Ramazan ayının son günlerinde bayram öncesinde daha büyük
sıkıntıların yaşanması arkadaşlarımızın bayramada sevinç içinde değil huzursuz bir şekilde girmelerine neden
olacaktır. Belediye yönetiminden kararını tekrar gözden geçirmesini talep
ediyor ve Beşiri Belediyesi’nde işten
atılan üyelerimizin biran önce tekrar
iş başı yaptırılmasını bekliyoruz.”
Çorum’da hastanede çalışan taşeron işçilerinden
sendikamıza yoğun ilgi
Çorum’da hastanelerde çalışan
taşeron temizlik işçileri Sendikamız
Hizmet-İş’e üye olmaya başladılar.
Çorum İl Başkanımız ve il yönetim
kurulu Çorum Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Turgay Happani
40 hizmet-iş sendikası
ile Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Yöneticisi Uzm.
Dr. A. Fahri Şahin’i makamlarında
ziyaret etti. Ziyaretlerde konuşan
Mustafa Köroğlu, hastanelerde görev
yapan taşeron temizlik işçilerinin
Hizmet-İş Sendikası’na üye olmaya
başladığını açıkladı. Taşeron işçilerin
e-devlet şifreleriyle birlikte müracaatlarını aldıklarını anlatan Köroğlu,
temsilci seçimlerinin ardından işyerleri ile sözleşme aşamasına geçileceğini kaydetti.
Çorum Kamu Hastaneleri Birliği
Genel Sekreteri Dr. Turgay Happani,
Hizmet-İş Sendikası İl Başkanı Mustafa Köroğlu ve yeni yönetim kurulu
üyelerini tebrik ederek başarılar
diledi.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti
dile getiren Dr. Turgay Happani ve
Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Yöneticisi Uzm.
Dr. A. Fahri Şahin de “Çalışanların
kendini ifade edebilmeleri ve problemlerine çare bulmaları açısından
sendika üyeliği önemli” değerlendirmesinde bulundular.
teşkilatımızdan
Kazazede
Özçelik’in
ailesine ferdi
kaza sigortası
Kazazede
Tomaç için
ferdi kaza
sigortası
Demircan’ın
ailesine ferdi kaza
sigortasından
ödeme
İstanbul 3 No’lu İETT Şube Başkanımız Mehmet Keskin, elim bir kaza
sonucu vefat eden Yunus Garajı şoförü,
merhum Arif Özçelik’in ailesini memleketi Çorum’da ziyaret etti.
Merhum Özçelik’in ailesine başsağlığı dileyen Keskin, ziyaret sonunda
Özçelik’in ailesine “Ferdi Kaza Sigortasından” tahakkuk eden 20 bin TL
tutarındaki tazminatı takdim etti.
Keskin, şube yönetim kuruluyla
birlikte gerçekleştirdiği taziye ziyaretinde, “Merhuma ve ahirete intikal
eden mesai arkadaşlarımıza Allah’tan
rahmet, ailelerine sabırlar ve çalışan arkadaşlarımıza kazasız, belasız
hayırlı işler” diliyorum dedi.
Geçirdiği trafik kazası sonrası vefat
eden üyemiz M. Fatih Tomaç’ın ailesine Ferdi Kaza Sigortası’ndan ödeme
yapıldı.
Sendikamızın sosyal sorumluluk
projesi kapsamında hayata geçirilen
“Ferdi Kaza Sigortasından” tahakkuk
eden 20 bin TL tutarındaki tazminat çeki, İstanbul 3 No’lu İETT Şube
Başkanımız Mehmet Keskin tarafından merhum Tomaç’ın abisine takdim
edildi.
Merhum Tomaç’ın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren İstanbul 3
No’lu İETT Şube Başkanımız Keskin,
Tomaç’ın ailesine başsağlığı diledi.
İş kazası sonucu hayatını kaybeden
üyemiz Ertuğrul Demircan’ın ailesine Sendikamız Hizmet-İş ile Vakıf
Emeklilik A.Ş. arasında yapılan sözleşme gereğince, 20 bin TL ödeme yapıldı. Genel Sekreterimiz Devlet Sert,
Kazım Karabekir Belediye Başkanı Ali
İhsan Alanlı ve Karaman Şube Başkanımız Mehmet Bayrakçı ile birlikte, İş
kazasında hayatını kaybeden üyemiz
Ertuğrul Demircan’ın ailesine taziye
ziyaretinde bulundu. Demircan’ın ailesine 20 bin TL tutarındaki çeki Genel
Sekreterimiz Devlet Sert takdim etti.
Ertuğrul Demircan, Kazım Karabekir
Belediyesinde makam şoförü olarak
çalışıyordu.
Denizli’de somalı yetim çocuklara kucak açtık
Denizli Şubemiz, Soma maden
kazasında şehit olan işçilerin aile ve
çocuklarını sevindirdi. Denizli Şube
Kadın Komitemizce organize edilen
kampanyayla yetim çocuklara hediyeler takdim edildi.
Denizli Şube Başkanımız Sezai Söylemez ve şube yönetim kurulu üyeleri,
İzmir İl Başkanımız Erhan Güvenilir,
Denizli Şubemiz Kadın Komite Başkanı Havva Sarıca, Manisa Şubemiz
Kadın Komite Başkanı Reşide Çoban,
Konfederasyonumuz HAK-İŞ’e bağlı
Öz Maden-İŞ Sendikasının organize
ettiği programa katıldı. Burada Soma
maden kazasında şehit olan işçilerin
eş ve çocuklarıyla bir araya gelindi,
yetim çocuklara bayramlık kıyafetler
ve oyuncaklar hediye edildi.
Yetim çocuklara yardım kampanyasını organize eden Denizli Şubemiz
Kadın Komite Başkanı Havva Sarıca,
Soma’da meydana gelen meydan kazasından dolayı yetim kalan çocuklara
yönelik kampanyayla ilgili bilgi verdi.
Sarıca, “Denizli Şube Kadın Komitemizce organize edilen kampanya Sendikamızın diğer şubelerindeki kadın
komitelerinin katılımıyla gerçekleştirdik. Yetim çocuklarını sevindiren
bu çalışmamıza destek veren tüm şube
kadın komite başkanlarımız ve katkı
sağlayan tüm yardımseverlere çok
teşekkür ediyoruz” dedi.
hizmet-iş sendikası 41
şube genel kurulları
Bursa Şubemizde 8. Olağan Genel Kurul
bizden alacağı olduğuna inanıyoruz.
Soma’daki maden ocaklarında örgütlenemediğimiz için biz de suçluyuz.
Genel Başkanımız Arslan, tekrar
aday olmayan Bursa Şube Başkanımız
Yaşar Yel’e Sendikamıza vermiş olduğu
emek ve katkılarından dolayı bir
plaket verdi.
Bursa Ak Parti Milletvekili İsmet
Su, HAK-İŞ ile aynı değerlere sahip
olduklarını belirterek, değerlerimizi
hep beraber yükselteceğiz” dedi.
Ak Parti Bursa Milletvekili Hakan
Çavuşoğlu da HAK-İŞ’in ülkenin
Sendikamız Bursa şubesi 8. olağan genel kurulunu gerçekleştirdi.
24 Mayıs 2014 gerçekleştirilen şube
genel kuruluna HAK-İŞ Genel Başkanı ve Sendikamız Hizmet-İş Genel
Başkanı Mahmut Arslan, Bursa Ak
Parti Milletvekilleri İsmet Su ve Hakan
Çavuşoğlu, Genel Sekreterimiz Devlet
Set, Genel Mali Sekreterimiz Fahrettin
Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, Genel Eğitim
Sekreterimiz Ali Osman Kart, Genel
Merkez Denetleme Kurulu üyelerimiz
Recep Özkan ve Mehmet Sert, Marma-
42 hizmet-iş sendikası
ra Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin,
Bursa Şube Başkanımız Yaşar Yel,
İstanbul 1 No’lu Şube Başkanımız İbrahim Güleş, Konya Şube Başkanımız
Vacit Sır, Bursa Şube eski Başkanımız
Mustafa Turan, Konya Şube eski Başkanımız Mustafa Baran, Genel Merkez
Kadın Komite Başkan Yardımcımız
Melike Özmen, Bursa Şube Kadın Komite Başkanı Fatma Gezer, HAK-İŞ’e
bağlı sendikaların Bursa temsilcileri,
delegeler ve basın mensupları katıldı.
Genel Kurulun Divan Başkanlığını
Genel Sekreterimiz Devlet Sert yaptı.
Genel Kurulda konuşan HAK-İŞ
Genel Başkanı ve Sendikamız Hizmetİş Genel Başkanı Mahmut Arslan,
Soma’da meydana gelen maden
kazasında hayatını kaybeden emekçilere başsağlığı
dileyerek, HAK-İŞ
olarak, bu emekçilerin ailelerine
yardım kampanyası başlatarak
destek olacaklarını
söyledi.
Soma’daki maden
kazasının taşeronlaşmanın nelere
sebep olduğunun
bir göstergesi olduğunu ifade eden
Arslan, Soma’daki
vahim durumdan HAK-İŞ’in de
sorumlu olduğunu ifade ederek
özeleştiri yaptı.
Arslan, “Bizim
sorumluluğumuz
sadece üyelerimizle
sınırlı değildir. Biz,
bütün emekçilerin
gelişimi ve dönüşümüne katkı verdiği
ve bunun takdirle karşılandığını ifade
ederek, 1 Mayıs gibi üzerinde kötü
algı olan zamanların normalleştirilmesindeki katkısından dolayı Genel
Başkanımız Arslan’a teşekkür etti.
Genel Merkez Kadın Komite Başkan
Yardımcımız Melike Özmen, Sendikamız kadın komitesinin çalışmaları
hakkında bilgi verdi.
Yapılan seçim sonucunda şube
başkanlığına Mehmet Keskin; şube
yönetim kurulu üyeliklerine ise Selim
Bal, Ali Doğantepe, Kadir Akbulut ve
Cemil Yaşar Aydın Çelik seçildiler.
şube genel kurulları
Van Şubemizin 7. Olağan Genel Kurulu yapıldı
lir ve bütün yapacaklarımızı
yaptıktan sonra işi takdire
bırakıyoruz. Soma faciasını biz kaza olarak değil,
cinayet olarak görüyoruz.
Hayatlarının baharında bir
avuç kömür için ömürlerini
feda eden şehitlerimiz adına
sesleniyorum. Ey işverenler
bu acıları dindirelim. Biz 1
Mayıs’ta kazalar olmasın,
gençlerimiz ölmesin diye
haykırdık, ama birileri Taksim’e çıkalım
mı çıkmayalım
mı diye tartıştılar.
Bizim gündemimiz meydan değil,
emekçinin, insanın
kendisidir. Hükümetin ve işverenlerin önce insan
demesi gerekir,
yani zihniyet değişikliklerine ihtiyacımız var. Yasal düzenlemeler keşke
bu kazalar olmadan yapılsaydı” diye
konuştu.
Ak Parti Van Milletvekili Mustafa Bilici, Ak Parti Van Milletvekili
Van Şubemizin 7. Olağan
Genel Kurulu 31 Mayıs 2014
tarihinde gerçekleştirildi.
Genel Kurula HAK-İŞ
Genel Başkanı ve Sendikamız Hizmet-İş Genel
Başkanı Mahmut Arslan,
Ak Parti Van Milletvekilleri
Burhan Kayatürk, Mustafa
Bilici, Fatih Çiftçi ve Gülşen
Orhan, Genel Teşkilatlanma
Sekreterimiz Zekeriya Koca,
Genel Başkan Yardımcımız
Av. Hüseyin Öz, Muş Şube Başkanımız
Yaşar Kalır, Ak Parti Van İl Başkanı
Abdullah Aras ve İl Başkan Yardımcısı Zafer Efeoğlu, Öz Gıda İş Van İl
Temsilcisi Abdulkerim Elmas, Öz
Büro-İş Van İl Temsilcisi Murat Otacı,
Memur-Sen Van il Temsilcisi Süleyman Şakar, Ak Parti Tuşba İlçe Başkanı
Naif Şabu, Ak Parti Van/İpekyolu İlçe
Başkanı Yavuz Kuşan, Genel Merkez
Kadın Komite Başkan Yardımcımız
Arzu Kahveci, Van Şube Kadın Komite
Başkanımız Birsen İpekten, Ak Parti
Tuşba ilçe kadın kolları Başkanı Havva
Duran, çok sayıda sivil toplum örgütünün temsilcisi, delegeler ve basın
mensupları katıldı.
Genel kurulda konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı ve Sendikamız Hizmet-İş
Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Biz bu
barış sürecini önemli bir proje olarak
görüyoruz ve başarılı olması için de
gayretlerimizi sürdüreceğiz” dedi.
HAK-İŞ’in sırf isminden dolayı sayısız yargısız infaza tabi tutulduğunu
ifade eden Arslan, “Biz burada da
bu yargısız infaza tabi tutulduk.
Ama buradaki emekçiler bizimle
olmaya devam ettikçe biz burada
olmaya devam edeceğiz. Biz her
zaman mazlumların ve mağdurların yanında olduk, olmaya
da devam edeceğiz” ifadelerini
kullandı.
Arslan, “Bizim kültürümüzde
takdir ya da tevekkül diye bir
kavram vardır. Ama tedbirsizliğin
faturasına takdir demek doğru
değildir. Biz iş sağlığı ve güvenliğine
son derece dikkat ediyoruz. Önlenebi-
Burhan Kayatürk, Tuşba Belediye
Başkanı Fevzi Özgökçe, Genel Merkez
Kadın Komite Başkan Yardımcımız
Arzu Kahveci, Memur-Sen il Başkanı Süleyman Şakar ile Öz Gıda İş İl
Temsilcisi Abdulkerim Elmas da birer
selamlama konuşması yaptılar.
Konuşmalardan sonra yapılan seçimde Abdullah Efeoğlu şube başkanlığına yeniden seçildi. Yönetim kurulu
üyeliklerine ise Mehmet Salih Tanrıtanır ve Nihat Yıldızbaş seçildiler.
hizmet-iş sendikası 43
şube genel kurulları
Rize Şubemizde 3. Olağan Genel Kurul
Rize Şubemizin 3. Olağan Genel
Kurulunu yoğun katılımla gerçekleştirdik.
25 Ekim 2014 tarihinde yapılan genel kurula Genel Eğitim Sekreterimiz
Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz
Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca,
Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman
Kart, Erzurum Şube Başkanımız Erol
Aksakal, Trabzon Şube Başkanımız
İhsan Bülbül, Marmara Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin, Rize Belediye
Başkan Yardımcısı Mehmet Yoldaş,
Muradiye Belediye Başkanı Musa
Süreyya Balcı, Büyükköy Belediye
Başkanı Mustafa Külünoğlu, Çaykent
Belediye Başkanı Hasan Kara, Madenli
Belediye Başkanı Necip Yazıcı, Öz
Orman-İş Sendikası Artvin Bölge Başkanı Süleyman Şeyhoğlu, Öz Gıda-İş
Sendikası Rize Şube Başkanı Süleyman Şeyhoğlu, Öz Gıda-İş Sendikası
Rize Şube Yönetim Kurulu üyeleri, Çalışma ve İşkur İl Müdürü Hasan Kiraz,
44 hizmet-iş sendikası
Genel Merkez Kadın Komite Başkan
Yardımcımız Esma Hatun Taşpınar,
Mazlum-Der Trabzon Şube Sekreteri
ve İHH Trabzon Sekreteri Mehmet
Çınar, delegeler, basın mensupları ve
çok sayıda misafir katıldı.
Genel kurulda Divan Başkanlığını
Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz
Zekeriya Koca yaptı.
Sendikamızın, üyeliklerin e-devlet
üzerinden yapılmaya başlanması ve
24 Ocak’ta başlatılan ‘Hakkın Bize
Emanet - Seni
Sendika Korur’
kampanyasıyla
birlikte hızlı bir
örgütlenme süreci içine girdiğini kaydeden Koca, “Son
bir yılda en çok
üye kaydeden
sendika olduk.
İşkolumuzda
birinci sendika
konumuna
yükseldik.
Çalışmalarını
katlayarak
sürdürüyoruz” dedi.
Genel kurulda konuşan Genel Sekreterimiz Devlet Sert, Sendikamızın
Rize’de örgütlenme çalışmalarına
2005 yılında başladığını hatırlatarak,
“Rize’deki örgütlenme sürecini, tüm
çalışanları üyemiz yapıncaya kadar
devam ettireceğiz” dedi.
Hak-İş’in işçilerin dertlerini kendine dert edinen bir konfederasyon
olduğunu ifade eden Sert, “Hak-İş’ten
başka hiçbir konfederasyonun böyle
bir derdi yok. Emekçilerle ilgili yapılan
bütün yasal düzenlemelerin taslak
aşamasında hep Hak-İş var. Son torba
yasayla ilgili getirilen olumlu düzenlemelerin arkasında da yine Hak-İş var.
Torba yasa ile, kıdem tazminatı ve izin
hakları başta olmak üzere işçilerimize sosyal güvenlik alanında ve tüm
alanlarda yeni haklar getirilmiştir”
diye konuştu.
Sendikamızın sosyal sorumluluk
projelerine de değinen Sert, şunları
kaydetti: “Üyelerimizin üniversitede
okuyan çocuklarına 2006 yılından
beri burs veriyoruz. Yine tüm üyelerimizi kaza sigortası
kapsamına aldık.
Bize üye olan herkes
kaza sigortası kapsamına alınmıştır.
Üyelerimizin sorunlarıyla yakından
ilgilenmek için sendikamız bünyesinde
kadın, engelliler,
gençlik ve kültür-sanat komiteleri
oluşturulmuştur.”
Daha sonra Genel Merkez Kadın
Komite Başkan Yardımcımız Esma
Hatun Taşpınar, sendikamızın kadın
konusunda üzerine düşeni yaptığını,
ülkemizdeki kadın sorunlarının dile
getirilmesi ve çözüm üretilmesinde
çalışmalar yaptığını söyledi.
Konuşmalardan sonra yapılan seçim
sonucunda Mehmet Alaca şube başkanlığına tekrar seçilirken, yönetim
kurulu üyeliklerine ise Burhan Avcı ve
Mehmet Temizkan seçildiler.
şube genel kurulları
Konya Şubemiz 8. Olağan Genel
Kurulunu gerçekleştirdi
Konya Şubemizin 8. Olağan Genel
Kurulu 7 Haziran 2014 tarihinde gerçekleştirildi.
Genel Kurulu Konfederasyonumuz
HAK-İŞ ve Sendikamız Hizmet-İş
Genel Başkanı Mahmut Arslan, Konya
Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir
Akyürek, Ak Parti Konya İl Başkanı
Ahmet Sorgun, Genel Sekreterimiz
Devlet Sert, Genel Mali Sekreterimiz
Fahrettin Kütükçü, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Zekeriya Koca, Genel
Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart,
Karatay Belediye Başkanı Mehmet
rimizin yerleri değişse de 39 yıl önce
yola çıktığımız arkadaşlarımızla bugün de beraber olmamız bizim bir aile
olduğumuzu gösterir ve bu bizim için
gurur kaynağıdır” dedi.
Türkiye’de insanların sendikalardan
korkmaması gerektiğini vurgulayan
Arslan, “Herkes sorumluluğunun
bilincinde hareket ederse istenmeyen durumlarla karşılaşılmayacaktır.
Bunun örneğini Konya’da yıllardır
sürdürdüğümüz sendikal faaliyetlerde gördük. Konya’da 1995 yılında
bir grev yaptık, fakat Büyükşehir
Başkanı Ahmet Sorgun, Memur-Sen
İl Başkanı Latif Selvi, Konya Şubemizin eski başkanları Vahap Çetin
ve Mustafa Baran ile Genel Merkez
Kadın Komite Başkan Yardımcımız
Esra Hatun Taşpınar birer selamlama
konuşmaları yaptılar.
Yapılan seçim sonucunda Vacit Sır
şube başkanlığına tekrar seçilirken,
Hançerli, Karaman Şube Başkanımız Mehmet Bayrakçı, Aksaray Şube
Başkanımız Ramazan Köksal, Genel
Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcımız Esma Hatun Taşpınar, Konya
Şube Eski Başkanlarımız Vahap Çetin,
Mehmet Küpçü, Mustafa Baran, Hakİş Konfederasyonu İl Temsilcisi ve Öz
Orman İş Sendikası Bölge Temsilcisi
Ali Serin, Memur Sen İl Başkanı Latif
Selvi, Bem Bir Sen İl Başkanı Sait
Közoğlu delegeler
ve basın mensupları
katıldı.
Genel Kurulumuzun Divan Başkanlığını Genel Sekreterimiz Devlet Sert
yaptı.
Genel Kurulda konuşan Konfederasyonumuz Hak-İş ve
Sendikamız Hizmet-İş Genel Başkanı
Mahmut Arslan, “Unvan ve görevle-
Belediye Başkanımız Tahir
Akyürek’in üçüncü dönemi
olmasına karşın taraflar
olarak sorumluluklarımızın
bilincinde ve birer sosyal
ortak olarak hareket etmemizden dolayı hiçbir sorun
yaşamıyoruz” dedi.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek,
Hak-İş ile aynı değerlere
sahip olduklarını belirterek,
“Bugüne kadar devam ettirdiğimiz
işbirliği içerisinde değerlerimizi yükseltmeye devam edeceğiz” dedi.
Genel kurulda Ak Parti Konya İl
Yönetim Kurulu üyeliklerine ise Hasan
Çelik, Hüseyin Keçekçi, Mustafa Yer
ve Esat Eken seçildiler.
hizmet-iş sendikası 45
şube genel kurulları
Aksaray Şubemizde 6. Olağan Genel Kurul
Aksaray Şubemizin 6. Olağan Genel
Kurulu 2 Aralık 2014 tarihinde gerçekleştirildi.
Genel Kurula Sendikamız Hizmet-İş
Genel Teşkilatlanma Sekreteri Zekeriya Koca, Genel Eğitim Sekreterimiz
Ali Osman Kart, Konya Şube Başkanımız Vacit Sır ve Şube Sekreteri Hasan
Çelik, Genel Merkez Kadın Komite
Başkan Vekili Melike Özmen, Aksaray
Şube Eski Başkanı Ramazan Köksal,
Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Şube
Başkanı Mahmut Arslan, Aksaray SGK
İl Müdürü Saffet Çalışkan, Türk Metal
İş Sendikası Aksaray Şube Sekreteri
Bayram Kılıç, delegeler, basın mensupları ve çok sayıda davetli katıldı.
Genel Kurulun Divan Başkanlığını
Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman
Kart yaptı.
Genel Kurulda konuşan Genel Eğitim
Sekreterimiz Ali Osman Kart, Hizmetİş Sendikasının sadece Toplu Sözleşmelerden ibaret olmadığını belirterek,
“Üyelerimizin Üniversitede okuyan
çocuklarına Eğitim Yardımını bütçe
imkânlarının müsait olduğu sürece
devam ettireceğiz. Yine tüm üyelerimizi kapsayan bir Ferdi Kaza sigorta-
46 hizmet-iş sendikası
nucunda Nedim Deniz Şube Başkanlığına, Yasin Emekli ve Şener Belgemen
ise Şube Yönetim Kurulu üyeliklerine
seçildiler.
sını da devam ettireceğiz” dedi.
Kart, sendikamız bünyesinde oluşturulan Kadın, Gençlik, Engelliler ve
Kültür-Sanat Komiteleri ile de sendikal mücadeleyi yaygınlaştırmaya
çalıştıklarını ifade etti.
Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz
Zekeriya Koca da “Hizmet-İş Sendikası olarak işkolumuzun içerisinde
bulunduğu temel sorunların ısrarla
takipçisiyiz.“Yerel kamu hizmetleri olan toplu ulaşım, temizlik, su ve
diğer hizmetlerin özelleştirilmesi yani
taşerona devredilmesi, bu hizmetlerin
kalitesinin bozulmasına, mafyalaşmaya ve vergi kaybına neden olmaktadır.
Biz yerel kamu hizmetlerinin mutlaka belediyelerin kendi kadrolarıyla
yerine getirmelerinde ısrarla savunuyoruz” dedi.
Aksaray Şubemizin eski Başkanı Ramazan Köksal, Aksaray SGK İl Müdürü
Saffet Çalışkan, Memur Sen Aksaray
İl Başkanı ve Eğitim Bir-Sen Aksaray
Şube Başkanı Mahmut Arslan,Türk
Metal-İş Sendikası Aksaray Şube
Sekreteri Bayram
Kılıç, Genel Merkez
Kadın Komite
Başkan Vekili
Melike Özmen birer
selamlama konuşmaları yaptılar.
Yapılan seçim so-
şube genel kurulları
Amasya Şubemizin Olağanüstü Genel Kurulu Yapıldı
13 Eylül 2013 tarihinde gerçekleştirilen Amasya Şube Başkanlığımızın
Olağanüstü Genel Kurulu’na Genel
Sekreterimiz Devlet Sert, Genel Mali
Sekreterimiz Fahrettin Kütükçü, Genel
Teşkilat Sekreterimiz Zekeriya Koca,
Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman
Kart, Sivas Şube Başkanımız Nihat
Şimşek, Yozgat Şube Başkanımız Ferman Zararsız, Kadın Komite Başkan
Yardımcımız Sevilay Özgür, delegeler
ve basın mensupları katıldı.
Olağanüstü genel kurulun divan başkanlığını Genel Teşkilat Sekreterimiz
Zekeriya Koca yaparken, divan üyeliklerinde ise Sivas Şube Başkanımız
Nihat Şimşek ve Yozgat Şube Başkanımız Ferman Zararsız görev yaptı.
Genel Teşkilat Sekreterimiz Zekeriya
Koca da divan başkanı olarak yaptığı
konuşmada örgütlülüğün önemini
vurguladı. Örgütlü mücadelenin, sorunların çözümünde mihenk noktayı oluşturduğunu ifade eden Koca,
“Geçmişte olduğu gibi bugün de, emek
eksenli çözümlerde Hak-İş inisiyatif
almaktadır. Ülkemizde işçiler, Hak-
İş’te bütünleşmelidir. Birlikte Hakİş’i daha da büyütmeliyiz” şeklinde
konuştu.
Genel kurulda konuşan Genel Sekreterimiz Devlet Sert, TBMM’de kabul
edilen Torba Yasa ile birlikte, taşeron
işçilerin tazminat haklarının güvenceye alındığını, düzenli izin kullanma
hakkının doğduğunu, toplu iş sözleşmesi yapma hakkının daha da arttığını ve taşeron işçilerin iş sözleşmelerinin 3 yıl süreli olarak
yapılacağını söyledi.
Sert, “Bu yasanın çıkması noktasında en çok
Hak-İş emek sarf etmiştir. Taşeron işçiler lehine
sağlanan bu kazanımlardan dolayı sevinçliyiz”
dedi. “Biz sadece toplu
iş sözleşmesi imzalayan
bir sendikal anlayıştan
yana değiliz. Toplumdaki sosyal olaylara da
duyarlıyız diyen Sert,
“Ülkemizin değerleriyle
barışık olmayan bir sendikal anlayışı hiçbir zaman kabul etmedik. Biz
değerlerimize sahip çıkan, değerlerimizi koruyan bir anlayışı yaşatmak ve
yeşertmek istiyoruz” diye konuştu.
Sert, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz
sendikal mücadeleyi kutsal addediyoruz. İşçinin alın teri kurumadan eme-
ğinin hakkının
verilmesinin
mücadelesini
yapıyoruz. Bunun için de işçi
ve işverenlerle
diyalog içinde
hareket etmeye
özen gösteriyoruz. İşverenleri
hasmımız değil
dostumuz ve
iş ortağımız
olarak değerlendiriyoruz.”
Genel Merkez Kadın Komite Başkan Yardımcısı
Sevilay Özgür de Sendikamız Kadın
Komitemizin çalışmaları ve kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları
sorunlarla ilgili bilgi aktardı.
Daha sonra yapılan seçimler sonucunda Amasya
Şubemizin Olağanüstü Genel
Kurulu’nda Şube
Başkanlığına İsmail
Pazar, Şube Yönetim Kurulu üyeliklerine ise Hasan
Yaylacık ve Ahmet
Ateş seçildi.
hizmet-iş sendikası 47
YÖNETİM
ZİHNİYET
DEĞİŞİKLİĞİNİ
ZORLAYAN
NEDENLER
• Statükonun ördüğü zihin duvarlarının farkına varma
ve bir tür tutsak olduğunu kavrama,
•Sorun çözmenin sorun biriktirme ve erteleme
saplantısına dönüşmesi,
• Vizyon kaybı ve hedefsizlik endişesi,
•Belli bir duruşu benimsemeye olan yatkınlık,
•Yeni, güçlü ve zengin bir perspektif geliştirme ihtiyacı,
•Zihniyet değişikliğine ilişkin ikna edici sarsıcı deneyim
ve birikimlerin oluşması,
Nerede duvar örme, nerede yelken açmanız gerektiğine
yalnızca siz karar verebilirsiniz!
48 hizmet-iş sendikası
1. Milli Gelir (GSYH) (Sabit Fiyatlarla‐Milyon TL) 2. GSYH Gelişme Hz (Sabit Fiyatlarla) 3. Kişi Başna Milli Gelir (KBMG‐Cari Fiyatlarla‐USD) 4. Toplam İç Borç Stoku (Milyar TL & Milyar USD=TL) 5. Brüt Dş Borç Stoku (Milyar USD) 6. Top. Borç Stoku (Milyar USD) 7. Kişi Başna Borç Stoku (USD) 8. Kamu Net Borç Stoku/GSYH 9. Cari İşlemler Dengesi (Milyar USD) 10. İşsizlik Oran 11, Bütçe Dengesi 12. Bütçe Faiz Harcamalar 13. Yoksulluk Snr (4 Kiş. Aile) 14. Açlk Snr (4 Kişilik Aile) 15. Enflasyon (2014 Ekim) 16. Bld. Hazine’ye Borçlar (2014 Eylül) 17. Asgari Ücret 18. Kdem Tazminat Tavan 2009: 97.144
2010: 105.886 2011: 114.874 2012: 117,625 2013: 122,476 2014/6 aylk: 60.135 2008: %0,9
2009 : %‐4,7 2010: % 9,2 2011: % 8,8 2012: % 2,2 2013: % 4,1 2014/6 aylk: % 3,3 2008: 10,436
2009: 8.578 2010: 10.067 2011: 10.444 2012:10.459 2013: 10.807 2009: 330,0 = 219,2
2010: 352,8 = 228,2 2011: 368,8=195,2 2012: 386,5=216,8 2013: 403,0=188,8 2014/Eylül:434,1= 194,9 2002: 130,2
2003: 145,4 2004: 161,8 2005: 170,6 2006: 207,4 2007: 247,2 2008: 278,1
2014/Eylül: 596,6
2009: 268,3
2010: 289,4 2011:306,6 2012: 339,0 2013: 388,2 2014/II: 401,7 2014/Eylül: 7.778
2002: %61,5
2003: %55,2 2004: %49,1 2005: %41,7 2006: %34,2 2007 : %29,5 2008: %28,2 2009: %32,5
2010: %28,9 2011: % 22,4 2012: % 17,0 2013: % 12,7 2014:II: % 11,3 2002 : ‐ 1,5
2003 : ‐ 6,8 2004 : ‐ 15,6 2005 : ‐ 23,1 2006: ‐31,7 2007 : ‐38,0 2008 : ‐ 41,4
2001 : % 8,4
2002 : % 10,3 2003 : % 10,5 2004 : %10,3 2005 : % 10,3 2006 : % 9,9 2007: % 10,3 2008: % 11,0 2009: % 14,0 2010: % 11,9
2004 : ‐30,3 katrilyon
2005: ‐ 9,7 katrilyon 2006: ‐3,9 milyar YTL 2007 : ‐13,8 milyar YTL 2008: ‐17,1 milyar YTL 2009: ‐52,2 milyar TL 2004: 56,5 katrilyon,
2005: 45,7 katrilyon 2006: 45,9 milyar YTL 2007: 48,7 milyar YTL 2008: 50,661 milyon TL 2009: ‐52,2 milyar TL
2014/Ekim: 3,926 TL
2009: ‐13,8
2010 : ‐47,1 2011: ‐77,1 2012: ‐48,9 2013: ‐65,4 2014/Ağustos: ‐29,6 2014
2002: 68.309
2003: 76.338 2004: 83.486 2005: 90.500 2006: 96.738 2007: 101.208 2008: 102.164
2001: %‐5,7
2002: %6,2 2003 : %5,3 2004 : %9,4 2005 : %8,4 2006: %6,9 2007: %4,7
2002: 2,598
2003: 3,383 2004: 4,172 2005: 5,008 2006: 5,477 2007: 9,344 2002: 149,8 = 91,4
2003: 194,3 =139,3 2004: 224,5 =167,3 2005: 244,8 =182,4 2006: 251,5 =178,9 2007: 255,3 = 219,2 2008: 274,8 = 181,7 EKONOMİK-SOSYAL GÖSTERGELER
2011: % 9,8
2012: % 9.2 2013 : % 10,0 2014/Ocak: 10.1 2014/Şubat: 10,2 2014/Mart: 9.7 2014/Nisan: 9.0 2014/Mays: 8.8 2014/Haziran: 9.1 2014/Temmuz: 9.8
2010 : ‐40,2 milyon TL 2011: ‐17,4 milyon TL 2012: ‐28,8 milyon TL 2013: ‐ 18,4 2014/Eylül: ‐9,2 2010: ‐48,3 milyar TL 2011: ‐42,2 milyar TL 2012: ‐ 48,4 milyar TL. 2013: ‐ 49,9 milyar TL. 2014/ Eylül : ‐38,2 milyar TL. 2014/ Ekim: 1.205 TL
Tüfe Aylk
Yllk 1,90
8,96 11,9 milyar TL
(1.1.2014‐30.06.2014)
Brüt: 1.071,‐ TL
Net: 846,‐ TL
3.438,22 TL (1.1.2014‐31.12.2014) (1.7.201‐31.12.2014)
Br:1.134,‐ TL.
Net: 891,‐ TL. hizmet-iş sendikası 49
ve çoğu zaman insafsız ve amansız hale
geldiklerini gösterir. İhtiyarlarımızın
onların önüne geçecek ve zapt edecek
gücü yok. Bu öteden beri böyle. Bu
beyaz adam atalarımızı mütemadiyen
batıya doğru itelemeye başladığında böyleydi. Umalım ki aramızdaki
husumet bir daha geri dönmesin.
Aşağıda okuyacağınız mektup, 1854 yılında Duwarmish Kızılderililerinin Reisi Seattle tarafından ABD Başkanı Franklin Pierce’ye yazılmıştır. ABD Başkanı, topraklarının
büyük bir kısmı ellerinden alınmış olan Kızılderili Kabile Reislerinden Seattle’dan
Amerika’ya gelecek beyaz göçmenleri yerleştirmek için toprak istemektedir. Küresel dünya imparatorluğu hedefini hiçbir sınır ve ölçü tanımadan oluşturmaya çalışan
ABD’nin tavrı ve tarzının değişmediğini gösteren ibret verici bu mektubu yayımlıyoruz.
Y
üzyıllardır halkımın üzerine merhamet gözyaşları
döken, bize değişmez ve
ezeli görünen şu gökyüzü bir
gün değişebilir. Bugün açık.
Yarın bulutlarla kaplanabilir. Sözlerim
yıldızlara benzer, asla değişmez. Reis
Seattleher ne söylerse, Washington’daki
büyük Reis ona, güneşin ya da mevsimlerin geri geleceğine inandığı kesinlikle
inanabilir.
Elçisi Washington’daki büyük Reis’in
bize dostluk ve iyilik dileklerini gönderdiğini söylüyor. Lütfetmiş, zira biz
biliyoruz ki onun bizim dostluğumuza
ihtiyacı yok. Onun halkı kalabalık, engin
çayırları kaplayan çimenler gibi. Benim
insanlarım azlık, bir fırtınanın kırıp
dümdüz ettiği koruluğun ayakta kalan
dağınık ağaçları gibi. Büyük ve ihtimal
iyi, Beyaz Reis bize topraklarımızı satın
almak istediğini ama bizim de rahatça
50 hizmet-iş sendikası
yaşamamıza izin vereceğini bildiriyor.
Doğrusu bu adilane hatta cömertçe
görünüyor, çünkü artık Kızılderili’nin
onun saygı duyması gereken hakları
yok ve teklif de akıllıca olabilir, zira artık
bizim geniş bir ülkeye ihtiyacımız yok.
Bir zamanlar insanlarımız bu toprakları
rüzgârlı günde denizin yüzünü kaplayan
dalgalar gibi kaplıyordu, fakat o günler
artık sadece acıklı bir hatıra olan büyük
kabilelerle birlikte çok gerilerde kaldı.
Bu vakitsiz zevalimizin ne üzerinde duracağım, ne onun için kederleneceğim,
ne de onu hızlandırdıkları için soluk
yüzlü kardeşlerimize serzenişte bulunacağım, çünkü bunda biraz bizim de
payımız olmuş olabilir.
Gençler ataktır, düşüncesizce hareket
ederler. Gençlerimiz hakiki veya
mevhum bir haksızlığa öfkelendiklerinde
ve yüzlerini siyah boyayla boyadıklarında, bu onların kalplerinin de karardığını
Kaybedeceğimiz her şeyi kaybettik,
kazanacağımız hiçbir şey yok. Gençlerin
intikamı hayatlarına mâl olsa bile kazanç
görülür, fakat savaş zamanı evlerinde
kalan ihtiyarlar ve kaybedecek oğulları
olan analar daha iyi bilir.
Washington’daki cömert babamız—
şimdi onun sizin olduğu kadar bizim de
babamız olduğunu varsayıyorum, çünkü
Kral George sınırlarını daha kuzeye
taşıdı—diyeceğim büyük ve cömert
babamız istediğini yaparsak bizi koruyacağını söylüyor. Cesur savaşçıları bizim
için muhkem bir dikenli duvar olacak,
hayret verici savaş gemileri limanlarımızı
dolduracak, böylece kuzeydeki eski
düşmanlarımız kadınlarımızı, çocuklarımızı ve yaşlılarımızı korkutamayacak.
O zaman gerçekten bizim babamız olacak ve biz de onun çocukları olacağız.
Fakat böyle bir şey hiç olabilir mi?
Sizin tanrınız bizim tanrımız değil! Sizin
tanrınız sizin halkınızı sever ve benimkinden nefret eder! Güçlü koruyucu
silahlarını soluk yüzlülerin üzerine gerer
ve bir baba nasıl oğlunun elini tutarsa o
da onların elinden tutar. Ama o Kızılderili çocuklarını, eğer gerçekten onunsalar
terk etti. Bizim tanrımız, Büyük Ruh da
bizi terk etmiş görünüyor. Sizin tanrınız
halkınızı her gün daha güçlü hale getiriyor. Yakında bütün karayı dolduracaklar.
Bizim insanlarımız bir daha asla dönmeyecek süratle çekilen bir dalga gibi
çekiliyor. Beyaz adamın tanrısı insanlarımızı sevemez veya onları korumaz.
Onlar yardım ya da imdat için gözlerini
çevirecek bir yeri olmayan yetimlere
benziyor. Öyleyse biz nasıl kardeş olabiliriz? Tanrınız nasıl tanrımız olabilir, iyi
günlerimizi nasıl geri getirebilir ve bizi
eski kuvvetimizin ve büyüklüğümüzün
geri geldiği rüyalara uyandırabilir? Eğer
ortak bir semavi babamız varsa tarafgir
olmalıdır, çünkü o soluk yüzlü çocuklarına geldi. Biz onu hiç görmedik. O size
yasalar verdi, ama bir zamanlar kalabalıkları yıldızların gök kubbeyi doldurduğu gibi dolduran bu uçsuz bucaksız
ana karayı dolduran Kızılderili çocukları
için tekbir söz söylemedi. Hayır; biz ayrı
kökleri ve ayrı kaderleri olan iki farklı
soyuz. Aramızda çok az müşterek var.
Bizim için atalarımızın külleri kutsaldır
ve onların istirahatgâhları mukaddes
yerlerdir. Siz atalarınızın mezarlarını
arkanızda bırakıp kedersiz tasasız uzaklara gidersiniz. Sizin dininiz tanrınızın
demir parmağıyla taş levhalar üzerine
yazılmıştır, unutamazsınız. Kızılderili
bunu asla anlayamaz, hatırlayamaz da.
Bizim dinimiz atalarımızın gelenekleridir—Büyük Ruh’un gecenin kutsal
saatlerinde ihtiyarlarımızın kalplerine
ilham ettiği rüyalar; kabile reislerimizin
ruyetleridir ve insanlarımızın yüreklerine
yazılmıştır.
Sizin ölüleriniz kabir kapılarından geçip
yıldızlara doğru yola çıkar çıkmaz sizleri
ve doğdukları toprakları sevmeyi bırakır.
Çok geçmeden unuturlar ve bir daha
asla geri dönmezler. Bizim ölülerimiz hayat buldukları bu güzel dünyayı
asla unutmazlar. Onlar yeşil vadileri,
çağlayan nehirleri, muhteşem dağları,
münzevi dereleri, yeşil halkalı gölleri ve
körfezleri hâlâ severler ve bu kasvetli
hayata müşfik, kıyımsız bir sevgiyle
ve hasretle bağlıdırlar ve sık sık onları
ziyaret etmek, rehberlik, teselli ve teskin
etmek için mesut av diyarını bırakıp geri
dönerler.
[Biz toprağın parçasıyız, toprak da
bizim. Mis kokulu çiçekler bizim kız
kardeşlerimiz; geyik, at, koca kartal bunlar erkek kardeşlerimiz. Yalçın kayalıklar,
otlardaki usare, tayın vücut ısısı—bunların hepsi aynı aileye ait.
Beyaz adamın bizi anlamadığını,
tavrımıza tarzımıza yabancı kaldığını
biliyoruz. Onun için toprağın bir parçası
diğeriyle aynı, çünkü o geceleyin gelen
ve topraktan ihtiyaç duyduğu her neyse
alıp giden yabancıdır. Toprak onun
kardeşi değil, düşmanıdır ve ona boyun
eğdirdiğinde dönüp ardına bakmaz yoluna gider. Babasının mezarını ardında
bırakır aldırmaz. Toprağı çocuklarından
kaçırır, aldırmaz. Babasının mezarı ve
çocuklarının doğum hakkı unutulur.
Anasına, arza ve kardeşine, semaya
koyun ya da incik boncuk gibi alınıp
satılacak, yağmalanıp talan edilecek
şeyler nazarıyla bakar. İştihası arzı bitirecek ve geride sadece bir çöl bırakacak.
Bilmiyorum. Tavrımız tarzımız sizinkinden farklı. Şehirlerinizin görünümü
Kızılderili’nin gözlerini acıtır. Beyaz
adamın şehirlerinde sessiz sakin bir yer
aramak boşuna. Baharda yaprakların
açılışını ya da böceklerin kanatlarının
vızıltısını duyacak bir yer yok. Her yerde
kulakları tırmalayan sadece gürültü.
Geceleyin çoban aldatan kuşunun yapayalnız çığlığını ya da göl kenarındaki
kurbağaların atışmalarını duyamadıktan
sonra ne anlamı var yaşamanın? Ben bir
Kızılderili’yim ve anlamıyorum. Kızılderili
gölün durgun yüzeyinde kırışıklar oluşturan rüzgârın yumuşak sesini ve bizzat
rüzgârın gün
ortasında yağmurla temizlenmiş
veya çam rayihalı
kokusunu tercih
eder.
Hava Kızılderili
için çok değerlidir, çünkü her şey aynı
nefesi paylaşır, hayvan, ağaç, insan
hepsi aynı nefesi teneffüs eder. Beyaz
adam teneffüs ettiği havaya aldırmaz
görünüyor. Ölüm döşeğinde günlerce
can çekişen birisi gibi o pis kokuyu
hissetmez olmuş. Eğer topraklarımızı
size satarsak havanın bizim için çok
değerli olduğunu ve havanın ayakta
tuttuğu her şeyle ruhunu paylaştığını
unutmamalısınız.]
Gün ve gece bir arada olamazlar. Sabah sisi sabah güneşinin önünden nasıl
kaçarsa Kızılderili de Beyaz Adam’ın
yaklaşmasından hep kaçtı. Hal böyle olmakla beraber, teklifiniz adil görünüyor
ve ben halkımın onu kabul edeceğini ve
sizin ayırdığınız yere çekileceğini zannediyorum. O zaman birbirimizden ayrı
barış içinde yaşayacağız, çünkü Büyük
Beyaz Reis’in sözleri koyu karanlığın
içinden halkıma konuşan tabiatın sözleri
gibi görünüyor.
Kalan günlerimizi nerede geçireceğimizin pek bir önemi yok. Zaten çok
olmayacak. Kızılderili’nin gecesi karanlıktan başka bir şey vaat etmiyor. Ufkunda tekbir umut yıldızı bile asılı değil.
Uzakta rüzgârlar ıslık ıslık gamı kederi
figan ediyor. Anlaşılan amansız kader
Kızılderili’nin peşini bırakmayacak ve nereye giderse gitsin tıpkı avcının yaklaşan
ayak seslerini işiten yaralı ceylan gibi her
yerde insafsız kıyıcısının yaklaşan ayak
seslerini duyacak ve aldırmazlıkla alın
yazısını karşılamaya hazırlanacak.
Birkaç ay, birkaç mevsim daha… Vaktiyle sizden daha güçlü ve daha umutlu
bir halkın geride bıraktığı mezarlar
üzerinde gözyaşı dökecek bir zamanlar
Büyük Ruh’un korumasında bu uçsuz
bucaksız topraklar üzerinde at koşturan
veya mutlu evlerde yaşayan kudretli
kalabalıkların zürriyetinden biri bile
kalmayacak. Fakat halkımın bu zamansız
zevaline neden kederleneyim? Kabile
kabileyi, milletin biri diğerini takip eder,
tıpkı denizin dalgaları gibi. Tabiatın
nizamı böyle, esef itizar faydasız. Sizin
zevaliniz uzak olabilir, ama kesinlikle gelecek, dostun dostla yürüyüp konuştuğu
gibi tanrısı kendisiyle yürüyüp
konuşmuş olan Beyaz Adam bile olsa
ortak kaderden muaf olamaz. Her şeye
rağmen kardeş olabiliriz. Göreceğiz.
Teklifinizi düşüneceğiz ve karar verdiğimizde size bildireceğiz. Ama eğer
kabul edersek burada şimdiden şunu
şart olarak bildireyim ki atalarımızın,
dostlarımızın, çocuklarımızın kabirlerini
istediğimiz zaman tacizde bulunulmaksızın ziyaret etme imkânından
mahrum edilmeyeceğiz. Bu toprağın her
parçası halkımın nazarında kutsaldır.
Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri,
her kıyı kumsal, karanlık ormanları
kaplayan her sis bulutu, temizleyen ve
vızıldayan böcekler halkımın hatırasında ve tecrübesinde kutsaldır. Ağaçlara
yürüyen özsu Kızılderili’nin hatıralarıdır.
Her yamaç, her vadi, her ova ve koruluk,
çok51Vedatan kayıplara karışmış günlerde hazin ya da mesut bir hadiseyle
bizim için kutsanmıştır. Sessiz sahilde
güneşin altında sıcaktan kavrulurken
dilsiz ve ölü gibi görünen kayalar bile insanlarımın hayatlarıyla irtibatlı heyecan
verici hadiselerin hatıralarıyla müteessir
olur ve şimdi üzerinde durduğunuz şu
toprak onların ayak seslerine sizinkinden
daha büyük bir sevgiyle karşılık verir,
çünkü o atalarımızın kanıyla zengindir
ve çıplak ayaklarımız bu halden anlayan dokunuşun farkındadır. Göçmüş
savaşçılarımız, şefkatli analarımız, neşe
dolu kızlarımız, hatta kısa bir süre
burada yaşamış ve sevinci tatmış küçük
çocuklarımız bile bu loş tenhalıkları hâlâ
sever ve akşam vakti derin sığınakları
karartılar içinde geri dönen ruhların
huzuruyla gölgelenir. Ve son Kızılderili
can verdiğinde ve kabilemin hatırası
Beyaz Adamlar arasında bir efsaneye
dönüştüğünde bu kıyılar kabilemin
görünmez ölüleriyle dolup taşacak ve
sizin çocuklarınızın çocukları tarlada,
mağazada, dükkânda, ana yolda veya
yolu olmayan ormanların sessizliğinde
kendilerini yalnız zannettiklerinde yalnız
olmayacaklar. Tüm yeryüzünde ıssızlığa
terk edilmiş bir yer yoktur. Şehirlerinizin
ve köylerinizin sokakları sükûna erip
de siz oraların sessizliğe terk edildiğini
düşündüğünüzde, bir zamanlar buraları
doldurmuş ve hâlâ bu güzel toprakları
seven geri dönen sahiplerle dolacaktır.
Beyaz Adam asla yalnız olmayacaktır.
Halkıma karşı adil ve merhametli olsun,
çünkü ölüler güçsüz değildir. Ölüler mi
dedim? Ölüm yoktur, değişen dünyalardır sadece.
Reis Seattle
(Amerikalı bir gazeteciye verdiği
mülakattan)
Bu metin, çevirmeni Ahmet Aydoğan’ın
izniyle yayımlanmıştır.
hizmet-iş sendikası 51
toplu sözleşmeler
İETT ve KİPTAŞ’da toplu sözleşme imzalandı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki
İETT ve KİPTAŞ’ta çalışan üyelerimizi
kapsayan toplu iş sözleşmesi HAK-İŞ Genel Başkanı ve Hizmet-İş Genel Başkanı
Mahmut Arslan’ın katılımlarıyla imzalandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
toplantı salonunda gerçekleştirilen törene HAK-İŞ Genel Başkanı ve Hizmet-İş
Genel Başkanı Mahmut Arslan, İBB Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı, İBB Genel Sekreter Yardımcı Eyyüp Karahan,
İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci,
Öz Orman-İş Genel Başkanı Settar Aslan,
Öz Gıda-İş Genel Başkanı Mehmet Şahin, Hizmet-İş Genel Eğitim Sekreteri Ali
Osman Kart, HAK-İŞ İl Başkanı İstanbul
İETT 2 No’lu Şube Başkanımız Orhan İlhan, İstanbul İETT 3 No’lu Şube Başkanımız Mehmet Keskin, Marmara Bölge
Başkanımız Mustafa Taştekin, MİKSER
Genel Sekreteri Rahmi Cıbıroğlu, Hamidiye A.Ş. Genel Müdürü Hayri Kılıç, Halk
Ekmek A.Ş. Genel Müdürü Salih Bekaroğlu, Ağaç A.Ş. Genel Müdürü Murat
Ermeydan, HAK-İŞ’e bağlı sendikalar ile
Sendikamızın İstanbul şube başkanları,
üyelerimiz ve basın mensupları katıldı.
Törende konuşan Genel Başkanımız
Arslan, İETT’de 6., Kiptaş’ta ise 8. dönem
52 hizmet-iş sendikası
toplu iş sözleşmesinin imzalandığını ifade ederek, İstanbul Büyükşehir iştiraklerinde altışar aylık ücret zammı modelini
ilk defa uyguladıklarını söyledi. Arslan,
“Bu model ve ücretlerin yüksek olması
bizim için önemliydi. Bütün işletmelerde
aynı oranlar uygulanmış oldu. Bu sözleşmenin İBB’de sözleşme bekleyen ve avans
uygulaması yapılan işyerlerinde de uygulanarak, bu durumdaki işçi
arkadaşlarımızın da faydalanması için karar alındı. İyi bir
toplu iş sözleşmesi imzaladık.
İBB Başkanı Kadir Topbaş
ve İBB Eski Genel Sekreteri
Adem Baştürk’e sözleşmeye
katkılarından dolayı teşekkür
ediyorum.
Sözleşmemizin
hayırlı ve mübarek olmasını
temenni ediyorum” dedi.
Arslan, yeni dönemde
İBB’nin bütün birimlerinde
HAK-İŞ’e bağlı sendikaların
yer alması için çaba sarfedeceklerini söyledi.
Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin, bölgemizin, küremizin ve bütün
mağdurların, hakları elinden alınmış,
haksızlığa uğramış, zulme uğramış mazlumların kurtuluşuna vesile olmasını
diliyorum. Başta Filistin olmak üzere
dünyanın değişik coğrafyalarında yaşanan savaşların mağduru olan gençlerin,
çocukların, kadınların ve yaşlıların mağdur olduğu ve dünyanın sessiz kaldığı
katliamlara artık dur denilmesini arzu
ediyoruz. Bir Çin atasözü ‘Karanlığa küfretmektense bir mum yak’ der. Biz de
elbette toplantılarımızla, mitinglerimizle
tepki göstereceğiz. HAK-İŞ olarak İsrail
Ankara Büyükelçiliğinin rezidansında
tepki gösterdik.”
Arslan, İETT eski Genel Müdürü Dr.
Hayri Baraçlı’yı İBB Genel Sekreterliğine atanmasından dolayı, İETT eski
Genel Müdür Yardımcılığından Mümin
Kahveci’yi de İETT Genel Müdürlüğüne
atanmasından dolayı tebrik ederek başarılar diledi. MİKSER Genel Sekreteri
Cıbıroğlu’nu da çalışmalarından dolayı
tebrik etti.
İBB Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı ise
‘Veren el alan elden üstündür’ deyip keser
olup kendimize yontmadık, rende olup
sırf karşıya vermedik, testere modeli uyguladık. Hedefimiz, tüm çalışanlarımızla
birlikte mutlu bir aileyi oluşturmaktır.
Böyle bir anlayışın hem aileye hem de
topluma faydası olur” diye konuştu.
Öz Orman-İş Genel Başkanı Settar Aslan ile Öz Gıda-İş Genel Başkanı Mehmet
Şahin de yaptıkları konuşmalarda imzalanan toplu iş sözleşmesinin hayırlı olmasını temenni ettiler.
2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği, İETT ve Kiptaş’ta çalışan işçilerin ücretlerinde ilk yıl için altı
aylık dilimler halinde yüzde 7’şer oranında artış sağlandı. Sözleşmenin ikinci yılı
için ise gerçekleşecek enflasyon oranında
artış yapılacak.
toplu sözleşmeler
Başakşehir Belediyesi’nde sözleşme
Sendikamız ile İstanbul Başakşehir Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi sonuçlandırılarak imzalandı.
İmza törenine Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Başakşehir Belediye
Başkanı Mevlüt Uysal, Marmara Bölge
Başkanımız Mustafa Taştekin, İstanbul
4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Mustafa
Şişman, İstanbul 8 No’lu Şube Başkanımız Taner Duran, belediye başkan yardımcıları, üyelerimiz ve basın mensupları
katıldı.
2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği,
üyelerimizin ücretlerinde yüzde 12,
sosyal haklarında
ise yüzde 50’ye varan oranlarda artış
sağlandı.
Törende
konuşan Genel Eğitim
Sekreterimiz
Ali
Osman Kart, Sendikamız Hizmet-İş’in,
sahip olduğu ilkeler
ve bu ilkelerin kararlılıkla sürdürülmesinden dolayı üyelerini mağdur etmediğini, aksine imzalanan
toplu iş sözleşmelerinde
olduğu gibi üyelerin rızasıyla çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
İmzalanan toplu iş sözleşmesini de değerlendiren Kart, “Üyelerimiz
bundan daha fazlasını
hak etmektedir, ancak
günümüz
şartlarında
yüzde 12’lik maaş artışı
ve sosyal haklarda sağlanan yarı yarıya
artış da azımsanacak bir rakam değildir.
İnşallah önümüzdeki dönemde bu iyi
olanın daha iyisini imzalamaya gayret
göstereceğiz. Sözleşme belediyemize ve
üye arkadaşlarımıza hayırlı olsun” diye
konuştu.
Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal, belediye olarak başarılı çalışmalar
gerçekleştirdiklerini kaydederek, çalışanların, ücret artışını hak ettiklerini söyledi.
İstanbul 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat
Kaya, sözleşmenin üyelerimizin onayı ile
imzalandığını belirterek, hayırlı olmasın
temennisinde bulundu.
Ümraniye Belediyesi’nde sözleşme
Sendikamız ile Ümraniye Belediyesi
arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi
sonuçlanarak, imza altına alındı.
İmza törenine Genel Sekreterimiz Devlet Sert, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız
Mustafa Şişman, İstanbul 1 No’lu Şube
Başkanımız İbrahim Güleş, Ümraniye
Belediye Başkanı Hasan Can, başkan yardımcısı Mesut Özdemir, insan kaynakları
müdürü Erol Adlığ, İşyeri sendika temsilcilerimiz, yelerimiz ve basın mensupları
katıldı.
Törende Konuşan Genel Sekreterimiz
Devlet Sert, Sendikamız Hizmet-İş’in iş
kolunda birinci, ülke genelinde ise ikinci büyük sendika olduğunu hatırlatarak,
‘İmzamız işçinin kararıdır’ ilkesinin sendikamız tarafından istikrarlı bir şekilde
uygulandığını söyledi.
Taşeronlaşmanın biran evvel son bulmasını isteyen Sert, hizmet alımında
çalışanların sendikalı olması ve toplu
sözleşmelerden yararlanması gerektiğini
söyledi.
İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Mustafa Şişman
da sözleşmenin zamanında
bitirilmesinin önemine değinerek, “Şubemize bağlı 8
belediye var ve bunlardan 6
tanesinin toplu sözleşmesini
bu yıl gerçekleştirdik. Şükürler olsun her belediyede
olduğu gibi bu belediyemizde de müzakerelerimizi zamanında, çalışanlar lehinde
anlaşma sağlanarak imzalanmış bulunuyoruz. Tüm Çalışanlarımıza Hayırlı olsun” dedi
Belediye Başkanı Hasan Can ise “Göreve geldiğimiz günden bugüne hiçbir
işçimizi mağdur etmedik. Kimseye ideolojik davranmadık, siyasi ayrım yapmadık, sadece işine, performansına baktık.
Çalışanın hakkı olan her türlü ödemeyi
zamanında yaptık” dedi.
2 yıl süreli olarak imzalanan sözleşme
ile, üyelerimizin ücretlerine altı aylık dilimler halinde 7+7 olmak üzere yüzde
14 oranında artış yapıldı. 2. yıl için ise
enflasyon oranında artış yapılması bağıtlandı.
hizmet-iş sendikası 53
toplu sözleşmeler
RİZE/İKİZDERE
Sendikamız ile Rize/İkizdere Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak imza altına
alındı.
1 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi ile üyelerimizin ücretlerinde
yüzde 17, sosyal haklarında ise yüzde 20
ile yüzde 120 arasında iyileştirme yapıldı.
Rize Şube Başkanımız Mehmet Alaca,
“Güzel bir sözleşmeye imza attık. İşçilerimizin günlük yevmiyeleri 105 TL’ye yükseltildi. Sosyal haklarda da güzel artışlar
sağladık. Sözleşmemize eğitime destek
ilkesiyle üniversiteyi kazanan üye çocuklarımıza kayıt yardımı maddesini ekledik.
Üniversite ve yüksekokul eğitim yardımını 750 TL’ye çıkardık. Taşeron işçileri rahatlatacak düzenlemeleri bekliyoruz. Sorumluluğumuz gereği üzerimize düşeni
yapmaya devam edeceğiz” dedi.
İkizdere Belediye Başkanı Hasan Kösoğlu da “Eşit işe eşit ücret ilkesiyle işçilerimizin ücretlerini memurlarımızla
aynı seviyeye getirmek için imkanlarımızı zorlayarak işçilerimizin ücretlerine
%17 oranında artış sağladık. İşçilerimizi
memnun ettiğimizi düşünüyorum. Sözleşmenin hayırlı olmasını diliyorum”
dedi.
lerinde yüzde 12, sosyal haklarında yüzde
15 oranında artış sağlandı. 2 yıl için ise
enflasyon + 2 puan artış yapılması bağıtlandı.
İSTANBUL/TUZLA
Sendikamız ile Tuzla Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, İstanbul 5 No’lu
Şube Başkanımız Mustafa Şişman ile
Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı tarafından imza altına alındı.
İmzalanan sözleşme gereği, üyelerimizin maaş ve sosyal haklarında yıllık ortalama yüzde 11 oranında artış sağlandı.
İSTANBUL/ÜSKÜDAR
Sendikamız ile Üsküdar Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, İstanbul 5 No’lu
Şube Başkanımız Mustafa Şişman, Marmara Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin
İSTANBUL/ÇEKMEKÖY
Sendikamız ile İstanbul Çekmeköy Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlandırılarak,
İstanbul 5 No’lu Şube Başkanımız Musta-
ve Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen tarafından imza altına alındı.
2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücretlerinde yüzde 12,5 oranında artış sağlandı.
ELAZIĞ/KARAKOÇAN
fa Şişman ile Çekmeköy Belediye Başkanı
Ahmet Poyraz tarafından imzalandı.
2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği, üyelerimizin yevmiye-
54 hizmet-iş sendikası
Sendikamız ile Elazığ’a bağlı Karakoçan Belediyesi arasında yürütülen toplu
iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak,
Elazığ Şube Başkanımız Kazım Cavlı ile
Karakoçan Belediyesi Eş Başkanı Burhan
Kocaman tarafından imza altına alındı.
2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücretlerinde yüzde 11 artış sağlandı, ikinci yıl
için ise yüzde 9 oranında artış yapılacak.
Elazığ Şube Başkanımız Kazım Cavlı,
üyelerimizin memnuniyeti sağlayan iyi
bir toplu iş sözleşmesi imzaladıklarını
belirterek, sözleşmenin hayırlı olmasını
temenni etti.
Karakoçan Belediyesi Eş Başkanı Burhan Kocaman da temennilerinin belediye
işçilerinin ailelerini iyi şartlarda geçindirmesi olduğunu ifade ederek, “Umarım
sözleşme her iki taraf için de hayırlı olmuştur” dedi.
YOZGAT ŞEFAATLİ VE
AKDAĞMADENİ
Sendikamız ile Yozgat’a bağlı Şefaatli ve
Akdağmadeni belediyeleri arasında yeni
dönem toplu iş sözleşmeleri imzalandı.
Şefaatli Belediyesi ile anlaşmaya varılan
toplu iş sözleşmesi metni, Yozgat Şube
Başkanımız Ferman Zararsız ile Şefaatli
Belediye Başkanı Zeki Bozkurt tarafından; Akdağmadeni Belediyesi ile anlaşmaya varılan toplu iş sözleşmesi metni
de Şube Başkanımız Ferman Zararsız ile
Akdağmadeni Belediye Başkanı Suphi
Daştan tarafından imzalandı.
toplu sözleşmeler
Şefaatli Belediyesi ile 2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş sözleşmesi gereği,
ücret zammı sosyal haklar hariç, devlet
memur maaşlarına gelen ücret zammı
uygulanacak.
Akdağmadeni Belediyesi ile imzalanan
3 yıl süreli sözleşmeye göre ise sosyal
haklar hariç, üyelerimizin maaşlarına birinci yıl %35, ikinci yıl %4, üçüncü yıl ise
%4 zam uygulanacak.
ÜRGÜP
Sendikamız ile Ürgüp Belediyesi arasında devam eden eden toplu iş sözleşme
görüşmeleri sonuçlanarak imza altına
alındı. Ürgüp Belediyesinde gerçekleşen
törene Kayseri Şube Başkanımız Halil
Özdemir, Belediye Başkanı Fahri Yıldız,
belediye ve sendikamız yetkilileri katıldı.
Sözleşmenin 3 yılı kapsadığını belirten
olarak imzalandığını belirterek, ücretler
ve sosyal ödemelerde yüzde 12 oranında
artış sağlandığını, sözleşmenin ikinci yılı
ise yüzde 10 oranında artış yapılacağını
söyledi.
KARS/SUSUZ
de her üç yıl için de yüzde 15’er oranında
artış yapılması bağıtlandı. Sosyal haklarda da yüzde 15 oranında artışlar sağlandı.
Toplu İş Sözleşmesi metnini Muş Şube
Başkanımız Yaşar Kalır ile Hasköy Belediye Başkanı Mürsel Özen imzaladılar.
Sendikamız ile Kars’a bağlı Susuz Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, Teşkilatlanma Uzmanımız Zeki Özen ile Susuz
MUŞ/YEŞİLOVA
Sendikamız ile Muş/Yeşilova Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak imza altına
Belediye Başkanı Murat Oray tarafından
imza altına alındı.
Toplu iş sözleşmesi 1 yıl süreli olarak
imzalandı. Daha önce 1650-1700 TL arasında ücret alan üyelerimizin ücretleri
sözleşmeyle birlikte 2300 TL’ye yükselmiş
oldu.
Şube Başkanı Özdemir, “Yaptığımız bu
sözleşme ile üyelerimizin maaş ve sosyal
haklarına birinci yıl yüzde 10, İkinci yıl
yüzde 12, üçüncü yıl da yüzde 14 oranın
da zam yapılacaktır. Ürgüp belediyesinde
arkadaşlarımızın maaş ve ikramiye alacakları bulunmadığından burada birlik,
beraberlik, huzur içerisinde çalışıyorlar.
İmzaladığımız toplu iş sözleşmesinde
emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Belediye Başkanı Fahri Yıldız da tarafların birbirine makul şart ve istekler
doğrultusunda yaklaştıklarında mutlu
sona ulaşılabileceğini belirterek, “Göreve
geldiğimiz 2009 yılından bugüne kadar
temel hedefimiz önce insan mantığı ile
yola çıktığımızdan ve insana hizmet eden
işçilerimizin de bir alın teri olduğunu biliyoruz. Altığımız terbiye, ekibimizin ve
belediyemizin temsil ettiği görüş “ işçinin
alın teri kurumadan ücretinin verilmesi”
anlayışıdır” dedi.
alındı. 3 yıl süreli olarak imzalanan toplu
iş sözleşmesi ile üyelerimizin ücretlerinde her üç yıl için de yüzde 15 oranlarında
artış yapılması bağıtlandı. Sosyal haklarda da yüzde 15 oranında artışlar sağlandı.
Toplu İş Sözleşmesi metnini Muş Şube
Başkanımız Yaşar Kalır ile Yeşilova Belediye Başkanı İlhan Çiftçi imzaladılar.
Sendikamız ile Kars’a bağlı Selim Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, Teşkilatlanma Uzmanımız Zeki Özen ile Selim
İSTANBUL/BAĞCILAR
Sendikamız İle Bağcılar Belediyesi
arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi
görüşmeleri sonuçlandırılarak İstanbul
4 No’lu Şube Başkanımız Reşat Kaya ile
Belediye Başkanı Coşkun Altun tarafından imza altına alındı.
1 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesiyle üyelerimizin ücretlerinde
yüzde 15 oranında artış sağlandı.
İSTANBUL/BEYOĞLU
MUŞ/HASKÖY
Sendikamız ile Muş/Hasköy Belediyesi
arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi
görüşmeleri sonuçlanarak imza altına
alındı. 3 yıl süreli olarak imzalanan toplu
iş sözleşmesi ile üyelerimizin ücretlerin-
KARS/SELİM
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı tarafından imza altına alındı.
Toplu iş sözleşmesiyle ilgili bilgi veren
İstanbul 4 No’lu Şube Başkanımız Reşat
Kaya, toplu iş sözleşmesinin 2 yıl süreli
Sendikamız ile Beyoğlu Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, İstanbul 4 No’lu
Şube Başkanımız Reşat Kaya ile Beyoğlu
Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan tarafından imza altına alındı.
2 yıl süreli olarak imzalanan sözleşme
hizmet-iş sendikası 55
toplu sözleşmeler
ile üyelerimizin ücretlerinde yüzde 20,
sosyal haklarında ise yüzde 12 oranında
artış sağlandı.
İSTANBUL/BAHÇELİEVLER
Sendikamız ile Bahçelievler Belediyesi
arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi
görüşmeleri sonuçlandı
Toplu iş sözleşmesi Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman kart, İstanbul 4 No’lu
Şube Başkanımız Reşat Kaya ve Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu tarafından imzalandı.
2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücret ve
sosyal haklarında ilk yıl için altı aylık dilimler halinde %7’şer oranda; ikinci yıl
için de enflasyon oranında artış yapılması bağıtlandı.
İSTANBUL/BAYRAMPAŞA
Sendikamız ile Bayrampaşa Belediyesi
arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi
görüşmeleri sonuçlanarak, 4 No’lu Şube
Başkanımız Reşat Kaya ile Bayrampaşa
Belediye Başkanı Atila Aydıner tarafından imza altına alındı.
2 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği, üyelerimizin ücret ve
sosyal haklarında ilk yıl için altı aylık dilimler halinde %7’şer oranda; ikinci yıl
için de enflasyon oranında artış yapılması bağıtlandı.
BİNGÖL/KARLIOVA
Sendikamız ile Bingöl’e bağlı Karlıova
Belediyesi arasında yürütülen toplu iş
sözleşmesi görüşmeleri sonuçlandırılarak, Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır ile
56 hizmet-iş sendikası
Karlıova Belediye Başkanı Veysi Bingöl
tarafından imza altına alındı.
3 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği, üyelerimizin birinci
yıl ücret ve sosyal haklarında %15 artış
sağlanırken, 2. yıl için taban ücretlerde
ve sosyal haklarına %15, üçüncü yıl da
ise %15 oranında artış yapılması karara
bağlandı.
Muş Şube Başkanımız Kalır ve Belediye Başkanı Bingöl, toplu iş sözleşmesinin
üyelerimiz ve belediyeye hayırlı olması
temennisinde bulundular.
MUŞ/KIRKÖY
dımlarında ise %10 oranında artış yapıldı.
Sözleşmeyi değerlendiren Şube Başkanımız Yaşar Kalır, toplu iş sözleşmesinin
belediyede çalışan tüm üyelerimize hayırlı olması temennisinde bulundu.
NEVŞEHİR/TATLARİN
Sendikamız ile Nevşehir İli Tatlarin İlçe
Belediyesi arasında bir süredir devam
eden toplu iş sözleşme görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanarak imza altına alındı.
Tatlarin Belediyesinde gerçekleşen törene Kayseri Şube SekreteriMİZ Serhat Çelik, Belediye Başkanı Ferhat Adıyaman,
Sendikamız İle Muş’a bağlı Kırköy Belediyesi arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlandırılarak, Muş
Şube Başkanımız Yaşar Kalır ile Kırköy
Belediye Başkanı M. Şerif Mendeş tarafından imza altına alındı.
Toplu iş sözleşmesiyle ilgili bilgi veren
Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır, “Toplu
iş sözleşmesinin 3 yıl süreli olarak imzalandığını belirterek, ücretler ve sos-
yal ödemelerde yüzde 11 oranında artış
sağlanırken, sözleşmenin ikinci yılında
yüzde 10, üçüncü yılında ise yüzde 12
oranında artış yapılması bağıtlandı” dedi.
BİNGÖL/GENÇ
Sendikamız ile Bingöl/Genç Belediyesi
arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçlanarak, Muş Şube
Başkanımız Yaşar Kalır ile Genç Belediye
Başkanı M. Hadi Topraktan tarafından
imza altına alındı.
1 yıl süreli olarak imzalanan toplu iş
sözleşmesi gereği, üyelerimizin taban ücretleri 135 TL’ye yükseltildi, sosyal yar-
Belediye ve sendika yetkilileri katıldı.
Sözleşmenin 3 yılı kapsadığını belirten
Şube Sekreterimiz Çelik; “Yaptığımız bu
sözleşme ile üyelerimizin maaş ve sosyal
haklarına birinci, ikinci ve üçüncü yıllar
ayrı ayrı yüzde 10, oranın da zam yapılacaktır. Toplu iş sözleşmemiz üyelerimize ve belediyemize hayırlı uğurlu olsun”
dedi.
Belediye Başkanı Ferhat Adıyaman da
işçilerinden memnun olduklarını ve ellerinden gelen zammın en iyisini verdiklerini belirterek, 2 tarafa da sözleşmenin
bereket, huzur ve hayır getirmesi temennisinde bulundu.
Vefat/Başsağlığı/Tebrik
VEFAT
Kayseri Büyükşehir Bld. çalışan Mehmet Doğrusöz’ün annesi,
Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski üyemiz Yücel Kul’un kayınbabası,
Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart'ın dayısı,
Kayseri Büyükşehir Bld. çalışan üyemiz Galip Göç,
Genel Merkez Denetleme Kurulu üyemiz Mehmet Sert'in annesi,
Kayseri Büyükşehir Bld. üyemiz Yavuz Yılmaz’ın kayınbabası,
Muş Şube Başkanımız Yaşar Kalır'ın kayınbabası,
Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski üyemiz Doğan Cabir’in babası,
Ankara 5 No'lu Şb. Başkanımız Ömer Yılmaz'ın yengesi
Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski üyemiz Yücel Kül’ün kayınbabası,
Ankara 7 No'lu Şube Başkanımız Mehmet Can'ın ablası,
Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski üyemiz Ergün Genç’in babası,
Mardin İl Başkanımız Sabri Öztap'ın amcası,
Kayseri Büyükşehir Bld. çalışan üyemiz Adil Kalkan’ın babası,
Trabzon Şube Sekreterimiz Engin Erbaşaran'ın babası,
Kayseri Melikgazi Bld. çalışan üyemiz Mustafa Bal’ın babası,
Şanlıurfa Şube Sekreterimiz Mehmet Sıdık Altıngöz'ün yeğeni,
Kayseri Melikgazi Bld. çalışan üyemiz Şenel Yürek’in babası,
Şanlıurfa Şube Mali Sekreterimiz Kasım Kurt'un halası,
Kayseri Melikgazi Bld. üyemiz Hilmi Soyöz’ün Kayınvalidesi,
Şanlıurfa Şube Denetleme Kurulu üyesi Hazım Yavuz’un annesi,
Kayseri Bünyan Belediye Tems. Battal Keskin’in Hanımı,
Malatya Şube Denetim Kurulu üyemiz Hasan Yıldırım'ın abisi,
Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski’de üyemiz Ünal Çay’ın babası,
Karaman Şube Mali Sekreteri Ahmet Ses’in dedesi,
Malatya Büyükşehir Bld. üyemiz Vahit Başer’in babası,
Genel Merkez Kültür Sanat Komitesi üyesi Yusuf Alşahin’in babası,
Melikgazi Belediyesinde çalışan üyemiz Nafiz Öner’in annesi,
Şanlıurfa Bld. Sendika Temsilcimiz Hakim Demirel'in kayınpederi,
Sendikamız Özel Kalem Personeli Kamil Erdoğan'ın dedesi,
Vefat etmişlerdir, merhum ve merhumelere Cenab-ı Allah’tan
Bitlis Belediyesi çalışanlarından üyemiz Felemez Gücüm,
rahmet, yakınlarına, sevenlerine ve camiamıza sabır ve
Akçaabat Bld. işyeri disiplin kurulu üyemiz Şakir Tayar'ın babası,
başsağlığı diliyoruz.
Şanlıurfa Bld. işyeri sendika temsilcimiz Ziya Deli'nin kayınvalidesi,
Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Ercan Yürük'ün annesi,
GEÇMİŞ OLSUN
Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Turan Yıkılgan'ın annesi,
Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Durmuş Deniz'in annesi,
Talas Bld. üyemiz Osman Karakız’a,
Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Turan Yeğiner'in oğlu,
Kayseri Şube Kültür-Sanat Komite üyemiz Osman Kocak’a,
Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Hekimhan Genç'in annesi,
Kayseri Büyükşehir Bld. üyemiz Adil Kalkan’a
Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Selami Çelik'in annesi,
Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Kadim Ekimci'nin babası,
Geçirdikleri ameliyat nedeniyle geçmiş olsun der,
Sivas Belediyesinde çalışan üyemiz Yusuf Pınarlı'nın annesi,
Allah’tan şifalar dileriz.
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Muttalip Demiray'ın oğlu,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Hasan Kaleli'nin abisi,
TEBRİK
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Fikret Yalman'ın ablası,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Yusuf Aydemir'in annesi,
Kayseri Şube Başkanımız Halil Özdemir'in oğlu,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Adem Zorlu,
Konya Şube Başkanımız Vacit Sır'ın oğlu,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Engin Sanıkıran,
Genel Merkez Yazı İşleri Personel Şefi İhsan Kara'nın kızı,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Çetin Öç'ün annesi,
Nevşehir Bld. Baştemsilcimiz Ramazan Başbuğ’un kızı,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Turan Keser'in babası,
Kayseri Büyükşehir Bld. üyemiz Mehmet Ünaldı’nın kızı,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Cüneyit Ergörün'ün annesi,
Melikgazi üyemiz Haydar Tek’in oğlu,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Muhsin Sırıgül'ün eşi,
Kayseri Büyükşehir Bld. üyemiz Hacı Bal’ın kızı,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Feti Akar'ın eşi,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Turan Uzun'un babası,
Evlenmişlerdir, tebrik eder, ömür boyu mutluluklar dileriz.
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Rıza Ekinci'nin babası,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Rüstem Mert'in babası,
Kocaeli Şube Başkanımız İdris Ersoy’un oğlu,
Sivas Özbelsan A.Ş'de çalışan üyemiz Yüksel Hazman'ın annesi,
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kaski üyemiz Engin Kutluay’ın oğlu,
Akçaabat Bld. işyeri disiplin kurulu üyemiz Şakir Tayar'ın babası,
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kaski üyemiz Bekir Süllü’nün oğlu,
Malatya Şube Sekreterimiz Vahap Haskul'un babası,
Malatya Şb. Denetim Kurulu üyemiz Şazi Doğdu'nun kayınvalidesi,
Sünnet olmuşlardır, tebrik ederiz.
Malatya Büyükşehir Bld. çalışan üyemiz Gülhan Yılmaz'ın annesi,
Kayseri Büyükşehir Bld. Kaski Tems. Ahmet Tuğluk’un annesi,
Kayseri Büyükşehir Bld. çalışan üyemiz Hacı Bal’ın babası,
hizmet-iş sendikası 57
SÖYLEŞİ
Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman ZOLAN:
“Çalışanların iradesi ve
örgütlülük bilincine saygılıyız!”
Denizli, halen antik kalıntılarının
da bulunduğu birçok uygarlıkları
bünyesinde barındırmış ve tarihin
birçok döneminde de önemini
korumuş bir kentimizdir. Bu önemli
kentimize 30 Mart 2014 yerel
seçimleriyle yeniden Belediye
Başkanı olarak hizmet veriyorsunuz.
Denizli’yi bu yönüyle nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Geçmişimizden, köklerimizden
kopmamız mümkün değil. Biz bulunduğumuz coğrafyanın geçmişine ait
tarihi zenginliklerine sahip çıkmak,
ortaya çıkarmak ve katkıda bulunmakla görevliyiz. Geçmişimize sahip
çıkarken aynı zamanda geleceği de
yapılandırmak zorundayız. Belediye başkanlığına bu açıdan bakıyoruz. Denizli Büyükşehir Belediyesi
olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla
2008 yılında yaptığımız protokolle
Türkiye’de bir ilke imza attık. Bir antik
kentin kazısı ilk defa belediyeye devir
edildi. Kazı çalışmaları ile şehrimizin
köklerini ve geçmişini burada daha
da iyi görür hale geldik. Şehrimizin
“Denizli Horozu” simgesinin rastgele
bir amblem olmadığı yapılan kazılar
sonucunda belgelenmiş oldu. 2 000
58 hizmet-iş sendikası
yıl öncesine ait Denizli horozunun
kabartması bulundu. 4 bin yıl önce
Laodikya’da tekstilin yapıldığına dair
yazıtlara ulaştık. Yaklaşık 5 bin yıl
önce de şu an ovalarımızda yetiştirdiğimiz aynı pamuğun üretildiğini,
Avrupa’ya ve Anadolu’nun her şehrine
tekstil ihracatı yapıldığını ve ticaretin yoğun olduğuna dair bilgilere
ulaştık. Bugün Denizli ev tekstilinde
Türkiye’de birinci sıradadır ve
172 ülkeye ihracat yapma hacmi
ile Türkiye’de en çok ihracat
yapan 8. ildir. Demek ki coğrafyamızdan gelen ve genlerimize
işlemiş olan çalışma ve güzellikler meydana getirme noktasındaki yürüyüşümüz, bu güne
kadar gelmiş. Turizm alanında
büyük bir potansiyele sahip
kentimiz bünyesinde barındırdığı 19 antik kenti ve doğal güzellikleri ile çok sayıda yerli ve
yabancı turistin ilgisini çekiyor.
Denizli Türkiye’de en çok turist
gelen il sıralamasında 5. sırada.
Yılda kentimizi 2 milyon turist
ziyaret ediyor. Termal turizm
anlamında da önemli çalışmalar
yürütüyoruz. Şehrimizde 30
dereceden 250 dereceye kadar
çıkan çeşitli termal kaynaklar
var. Bu kaynaklar sağlık turizmi
için önemlidir. Hayalimiz Denizli’yi
Türkiye’nin Termal Sağlık Merkezi
haline getirmek. Burada 5 bin yıl önce
başlamış bir şehirleşme var. Biz geçmişimize ve geleceğimize sahip çıkan,
yatırımlar ve projeler gerçekleştiren
Belediyecilik anlayışımız ile yaşadığımız coğrafyaya hizmet sunmaya
devam edeceğiz.
Denizli Büyükşehir statüsüne
kavuştu. Hizmet alanınız daha da
genişledi. Büyükşehir, Denizli için ne
gibi avantajları beraberinde getirdi?
Denizli’nin büyükşehir statüsüne kavuşması, kentimizin en uzak
noktasına kadar gerçekleştirdiği
hizmetlerle tanışması için önemlidir.
Büyükşehirin getirdiği imkanlarla
şehir merkezinde ne varsa, ilçelerimize ve mahallelerimize de o hizmetler
gidecek. Büyükşehir Belediyesi ile
ilçe belediyelerinin mahalle statüsü
kazanan belde ve köylere bütçelerinin
en az yüzde 10’u kadar her yıl yatırım yapması söz konusu. Büyükşehir
Yasası ile birlikte mahallelerimizdeki tüm yapılar ruhsatlı hale geliyor.
Büyükşehir belediyesi hayvancılığı ve
tarımı destekleme yönünde de yetkilere sahip. Şehrin çehresini değiştiren
alt ve üst yapı çalışmaları her yerde
olacak. Bizler için kentin tamamına
hizmet etmek önemli bir sorumluluktur. Biz Büyükşehirin imkanları ile
büyük işler, büyük projeler yapmak
ve Denizli’nin her noktasının hizmetle
tanışması için çok mücadele verdik.
Çok şükür ki bu amacımıza ulaştık.
Milletimize hizmet için gecemizi
gündüzümüze kattık. Hizmetlerimiz
ile Denizli’ye makyaj yapmadık, her
zaman kalıcı işler yaptık. 50 yıllık, 100
yıllık işler yaptık. Büyükşehir olmanın
getirdiği avantaj ile 19 ilçe belediyemiz
ile beraber kentimize hizmet için gece
gündüz çalışmaya devam edeceğiz.
Bildiğiniz üzere uzun süredir
ülkemizde özelleştirme ve
taşeronlaşma uygulamaları
devam ediyor. Özellikle bazı
belediyelerimizde yerel kamu
hizmetlerinin özelleştirilmesi ve
taşeronlaştırılması uygulamaları
yaygınlık kazanmaya başladı. Oysa
ki bazı Avrupa ülkeleri ve ABD’de
yerel yönetimler kısmi de olsa
bu uygulamaları terk ediyorlar.
Asıl olanın belediyelerin kendi
kadrolarıyla yerel hizmetleri yerine
getirmeleri değil midir? Siz, önemli
bir tarihi kentimizinBüyükşehir
Belediye Başkanı olarak yerel
hizmetlerin özelleştirilmesi/
taşeronlaştırılması uygulamalarını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye özellikle son 10 yıldır çok
hızlı bir şekilde yükselişe geçti. Bu
hızlı ve çağdaş yönetim anlayışı hizmet kalitesiyle birlikte rekabet edebilir
olmayı da beraberinde getirdi. Bunun
doğal sonucu da özelleştirme uygulamaları bir çok kesimde yaygınlık
kazandı. Yerel yönetimler sahip olduğu
kısıtlı imkanlarla her geçen gün daha
fazla hizmet sunmak zorundadır. Çünkü gelişim arttıkça toplumdaki istek
hizmet alımlarına gidebilmektedirler.
Önemli olan vatandaşlarımıza hizmet
götürmek için varolan kaynakların
verimli kullanılmasıdır. Ancak hükü-
ve ihtiyaçları da sürekli artırmaktadır.
Belediyeler mevcut yapıları ile bu
ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kaldığında daha etkin, maliyeti düşük ve
kaliteli hizmetler için özelleştirme ve
metimiz döneminde taşeron işçiliği ile
ilgili düzenlemeleri ihtiva eden 6552
sayılı Torba Kanunu geçen Eylül ayında yasalaştı. Ücretleri garanti altına
alınan hizmet alım işçisine yıllık izin
hizmet-iş sendikası 59
güvencesi sağlanarak, kıdem tazminatı güvenceye alındı. Hizmet alımıyla
istihdam edilen işçilere benzer birçok
iyileştirme yapıldı fakat aslolan kendi
kadrolarımızla daha iyi çalışma koşullarında hizmetlerimizi gerçekleştirmek. Zamanla bunları da aşacağımıza
inanıyorum.
Denizli, Ege Bölgemizin önemli
istihdam kentlerinden birisi. Bugün
Denizli Büyükşehir Belediyesindeki
tüm çalışanların sendikalı olduğunu
görüyoruz. Belediyede HAK-İŞ/
HİZMET-İŞ sendikamız örgütlü ve
yetkili. Sizin çalışanların iradesine,
örgütlülük bilincine saygılı bir
Belediye Başkanı olarak bu tavrınızı
önemsiyoruz. bu konuda yani örgütlü
toplum ve sendikal örgütlenme
konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Gerek Denizli Belediye Başkan
Yardımcılığı, gerek Denizli Belediye
Başkanlığı ve gerekse Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemlerimde, personelin çalışma koşullarının
iyileştirilmesine büyük önem verdik.
Her geçen gün çalışma şartları daha
da iyi noktalara geldi. İnanıyorum ki
bugün tüm arkadaşlarımız Denizli
Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyor
olmaktan gurur duyuyorlar. Çünkü
bizim yönetim anlayışımız çalışma arkadaşları olarak gördüğümüz
personelimizin yaşam şartları artıkça
performanslarının da yükseleceğini biliyoruz. Bu nedenle çalışanların
iradesine, örgütlülük
bilincine saygılı bir
belediye olmayı ilke
edindik. Bu demokrasinin de bir gereğidir.
Denizli Büyükşehir
Belediyesi daha önce
olduğu gibi bundan
sonra da çalışanlarının haklarına saygılı
bir tutum sergilemeye
devam edecektir.
Denizli Büyükşehir
Belediye Başkanı
olarak ilinizin
ekonomik ve
kültürel dokusunda
olduğu kadar
sosyal dokusunun
yaygınlaşması ve
gelişmesinde de
önemli katkınız var.
Bu yönüyle hizmet
verdiğiniz kentinizde
bugüne kadar neler
değişti? Yarına nasıl
60 hizmet-iş sendikası
bir Denizli bırakmak istiyorsunuz?
Yapmak istediğiniz daha neler var?
Denizli’yi son 10 yıl içinde, gece
gündüz çalışarak vatandaşlarımızın da
desteği ile Türkiye’de parmakla gösterilir bir kent haline getirdik. Alt ve üst
yapı olarak kentin çehresi tamamen
yenilendi. Şehrimize birçok büyük ve
modern spor tesisleri, parklar, kapalı
pazar yerleri v.b. kaliteli sosyal yaşam
merkezleri inşa ettik. Denizliler 25
farklı spor dalını ücretsiz olarak kurs
merkezlerimizde ve spor tesislerimizde yapabiliyor. Kişi başına düşen 12
metrekare yeşil alan ile çoğu Avrupa
ülkesini geride bırakmış durumdayız.
Katı atık depolama ve atık su arıtma
tesislerimizdeki çöplerden elde edilen
gazları elektrik enerjisine dönüştürerek hem çevrenin korunmasına
hem de kalkınmaya hizmet etmekteyiz. Büyük projelerimizden biri olan
Bozdağ Kayak Merkezi tamamlandığında yerli ve yabancı turistlerin
uğrak mekanı haline gelecek. Bir diğer
büyük Teleferik Projesi bölgede ilk
olma özelliğine sahip. Teleferik Projesi
ile Denizli yayla turizminde marka olacak. Pamukkale, Karahayıt ve
Sarayköy gibi termal sular açısından
zengin bölgelerimizde sağlık turizmi ile ilgili büyük projelerimiz var.
Denizli’nin Türkiye’de Termal Sağlık
Merkezi olmasını istiyoruz. Denizli’ye
gelen ziyaretçilerin gecelik konaklamadan çıkarak, uzun süreli konaklama
yapan turist portföyüne ulaşması
için çalışmalarımız var. Denizli için
hayallerimiz ve çalışmalarımız bitmez.
Gelecek nesillere yeşil, modern ve kaliteli bir yaşam sürebilecekleri bir kent
bırakmak için gece gündüz çalışmaya
devam edeceğiz.
BAŞSAĞLIĞI
Ekmekleri için canları pahasına çalışırken
hayatlarını kaybeden
Ermenekli
madencilerimize
Allah’tan rahmet, kederli ailelerine,
milletimize ve tüm emekçilere
başsağlığı ve sabırlar dileriz.
HİZMET-İŞ SENDİKASI
Genel Yönetim Kurulu
hizmet-iş sendikası 61
hukuk
Av. Oğuz AKSOY
Hizmet-İş Sendikası Hukuk Müşaviri
İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) Durumunda
İşçinin İş Akdini Haklı Nedenle Feshi
ve Maddi Manevi Tazminat Hakkı
P
sikolojik taciz (mobbing) kelime olarak, işyerlerinde bir
veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere
yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine,
mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar
veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Mobbing (psikolojik taciz) kavramı, Türk iş hukukuna yeni
girmiş bir kavramdır. Henüz İş Yasası’nda yerini almamakla
birlikte, 1 Temmuz 2012 günü yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk
Borçlar Yasası’nın 417. maddesinde yer alan “İşveren, hizmet
ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve
işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla,
özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve
bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri
için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.” şeklindeki hüküm
ile İş Hukukuna girmiştir.
Gerek kamu sektöründe gerekse özel sektörde, uygulanan
psikolojik taciz (mobbing) çalışanların itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine
neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir.
Psikolojik tacizin (mobbing) çalışma hayatına ve çalışanlara
olumuz etkileri nedeniyle, bir takım düzenlemelere gidilmiştir. Bu doğrultuda 19 Mart 2011 tarih ve 27879 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin Önlenmesi (Mobbing)” hakkındaki, 2011/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak
üzere ilgili kurum ve kuruluşlara işyerlerinde psikolojik tacizin
önlenmesine yönelik olarak gerekli tedbirleri almak üzere
görevler yüklenmiştir.
İşveren veya bir işçisi tarafından sistematik olarak psikolojik tacize uğrayan ve bundan zarar gören işçi, işverenin Türk
Borçlar Kanunun 417. ve İş Kanunun 77. maddelerinden (213
itibariyle İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan) doğan işçiyi
gözetim borcuna aykırılığı iddiasıyla Türk Borçlar Kanunu’nun
112. maddesi kapsamında uğradığı zararların tazminini talep
edebilecektir.
İşyerinde sistematik olarak psikolojik tacize uğrayan işçinin,
bundan doğan maddi zararlarını talep edebileceği gibi manevi
tazminat talebinde de bulunabileceği, bunun yanında iş sözleşmesini haklı nedenle tek taraflı feshederek kıdem tazminatını
talep edebileceği yönünde yargı kararları bulunmaktadır.
Örneğin mobbing konusunda ülkemizde ilk ve en önemli
kararlardan bir tanesi Ankara 8. İş Mahkemesinin kararıdır.
Ankara 8. İş Mahkemesi’nin 20.12.2006 T., E.2006/19,
62 hizmet-iş sendikası
K.2006/625 sayılı kararına konu olan olayda; 7 yıldır başarı
ile çalışan işçinin son 1,5 yıl içerisinde işyerindeki yönetim
değişikliği sonucu sürekli psikolojik baskı altına alınarak 5
defa yazılı savunmasının alındığı, iki defa haksız olarak kınama cezası verildiği, TİS’de bir yıl içinde 3 defa kınama cezası
alınmasının işten çıkarma nedeni olarak kabul edildiği, bu
durumda işten çıkarılma ihtimalinin bulunduğu, bu psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle 5 gün rapor alıp ilaç tedavisine
başlanıldığı iddia edilerek, disiplin cezalarının iptali ile manevi
tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece; “MK. 2. maddesine ilişkin iyi niyet kuralları,
4857 sayılı yasanın işverenin çalışanlara eşit davranmasına
ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde işverenin işçisini
koruma – gözetme sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Oysa
dava konusu disiplin cezalarının verilmesine neden olan ve
davacının kusuru bulunduğunu iddia edilen olayların bir
kısmında davacının sorumluluğunun olmadığı, bir kısmında
ise izinli olduğu dönemlerde yapılması gereken işlerin yerine
getirilmemesinden – aksamasından sorumlu tutulduğu görülmüştür. Davacı, kendisi ile ilgili problem çıkmasını önlemek
adına bir alt görevde çalışmayı kabul ederek görevini yerine
getirirken, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere işyerinde
amirlerinin uzaktan, yüksek sesle bağırarak, iş yapmalarını
söylemelerine, telefonla konuşurken, konuşmasına aldırmadan emir ve görev vermelerine, yüksek sesle bağırarak “sen bu
işi beceremiyorsun” gibi sözlü saldırılara, hakaretlere maruz kalmıştır. Kişilik hakları çiğnenmiş, çalışma arkadaşları
arasında küçük düşürülmüştür. Bu davranışlar mahkememizce
işçiyi yıldırmaya, psikolojik baskı uygulayıp genellikle de işten
ayrılmasını sağlamaya yönelik davranışlar olarak değerlendirilmiştir. Yine tanık beyanıyla doğrulanan, davacının mesai
sonrasında ağlama krizine girmesi, psikolojik tedavi görmesi,
rapor alması da bu kanaati kuvvetlendirmektedir. Mobbing
kavramı, işyerinde bireylere üstleri, eşit düzeyde çalışanlar ya
da astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her türlü
kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama vb., davranışlar içermektedir” gerekçeleriyle, disiplin cezalarının iptaline ve işçiye
manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Yerel mahkemenin bu kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30.05.2007 T.,
ve 2007/9154 E., 2008/13307 sayılı kararı ile onanmıştır.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun aşağıda yer verilen kararında, işyerinde sistematik olarak psikolojik tacize
uğrayan işçinin, bundan dolayı maddi ve manevi tazminat
talebinde bulunabileceği vurgulanmıştır.
“Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemenin, davanın reddine dair verdiği karar, davacı ve-
kilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü davacı vekili, temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı
yararına somut olayda psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle
manevi tazminata hükmedilmesi gerekip gerekmediği; ayrıca
davacının maddi tazminat talebi bakımından yer değiştirmeye
bağlı olarak yaptığı giderlere ilişkin dosyaya sunulan belgelerin yerel mahkemece değerlendirilmesi gerekip gerekmediği,
noktalarına toplanmaktadır.
Bu noktada, psikolojik taciz (mobbing ) hakkında genel bir
açıklama yapılmasında yarar vardır:
Türk Hukukunda psikolojik taciz (mobbing); işyerinde çalışanlara, diğer çalışanlar veya işverenler tarafından sistematik
biçimde uygulanan, tekrarlanan her türlü kötü muamele, tehdit,
şiddet, aşağılama gibi davranışlar olarak ifade edilmiştir. Psikolojik tacizin en bariz örnekleri, kendini göstermeyi engellemek, sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, sürekli eleştiri,
çalışan iş ortamında yokmuş gibi davranmak, iletişimin
kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoş
olmayan imalar, nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip
sürekli yer değiştirilmesi, ağır işler verilmesi ve fiziksel şiddet
tehdidi sayılabilir ( Tınaz, Pınar/Bayram, Fuat/Ergin, Hediye:
Çalışma Psikolojisi ve Hukuki Boyutlarıyla İşyerinde Psikolojik Taciz (mobbing), Beta Yayınları, İstanbul 2008, s.7, s.53-58,
aktaran K. Ahmet Sevimli, agm., s.116 ).
Görüldüğü üzere, bir eylemin psikolojik taciz olarak kabul
edilebilmesi için, bir işçinin hedef alınarak gerçekleştirilmesi,
belli bir süreye yayılması ve bu durumun sistematik bir hal
alması gerekir. Belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin, her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Psikolojik tacizin nedenleri farklılık göstermesine karşın amaç,
çoğu kez işçinin işyerinden ayrılmasını sağlamaktır.
Önceleri özel bir düzenleme olmamasına rağmen, çalışanların maruz kaldıkları psikolojik taciz, hizmet sözleşmesinin
taraflara yükledikleri borçlar ve ödevler kapsamında değerlendirilmiştir. Buna göre, psikolojik taciz eylemi, işverenin
işçiyi koruma ( gözetme ) ve eşit davranma borçlarına aykırılık
oluşturmaktadır. Bunun yanında, psikolojik taciz aynı zamanda, işçinin kişilik haklarına da müdahale niteliği taşıması dolayısıyla, buna ilişkin hukuki yolların da kullanılması gündeme
gelebilir.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 332.maddesi kapsamında işçinin, iş görme yükümlülüğü çerçevesinde maruz
kalacakları tehlikelere karşı işverenin gerekli tedbiri alması
gerektiği düzenlenmişti. Bu düzenleme ise, işverenin işçiyi
koruma ( gözetme ) borcunun temelini oluşturuyordu. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ise, bunun yerine “İşçinin Kişiliğinin
Korunması” başlıklı 417 ve devamı maddelerini getirmiştir. Bu
maddenin getirdiği yenilik, psikolojik taciz terimine açıkça yer
vermiş olması ve işçinin kişiliğinin korunmasını yoruma yer
vermeyecek biçimde özel olarak düzenlemesidir. Buna göre;
“İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve
saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir
düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize
uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla
zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için
gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan
her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye
aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün
zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların
tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir”
Somut olaya gelince; 56 yaşında evli bir kadın olan davacının,
14 yıl aralıksız olarak davalı bankanın İstanbul işyerinde avukat olarak çalışmasının ardından Adana iline atamasının yapılarak, akabinde Kahramanmaraş, Gaziantep ve Mardin illerinde
kısa sürelerle 9 ay boyunca ve 30 kez yer değiştirmek suretiyle
görevlendirildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davalı işveren, yapılan görevlendirmenin olağan bir uygulama olduğu ve diğer benzer durumda çalışanlara da uygulandığı
yönünde bir savunma getirmediği gibi, davacının risk tasfiye
ekibi içinde tek avukat olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Bankanın diğer avukatlarının aynı dönemde benzer şekilde
görevlendirildikleri ileri sürülmüş ise de bu husus kanıtlanmış
değildir. Davacının iş sözleşmesinin feshi öncesinde 9 aylık
sürede gerçekleşen görevlendirmelerin hangi ihtiyaçtan kaynaklandığı da somut biçimde ortaya konulmamıştır.
Ayrıca davalı işverenin kurum içi yazışmalarından, davacı avukatın emekli olmayı düşünmediği kanısıyla, en uygun
çözüm yolunun sözleşmesinin feshedilmesi; bunun mümkün
olmaması halinde ise, daha önce gündeme geldiği belirtilen
Bursa iline atama yapılmasının uygun olacağına dair değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, davalı avukatın maruz kaldığı bu durum,
psikolojik taciz mahiyetinde olup, bu yolla davacı avukatın
istifa ya da emekliliği tercih etmesi sağlanarak, işyerinden
ayrılması amaçlanmaktadır.
Davacı işçi, davalı işverenden maruz kaldığı psikolojik taciz
nedeniyle, hizmet sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceği
gibi, işe devam etmek suretiyle diğer yasal haklarını kullanma
konusunda seçimlik hakka sahiptir ( Örneğin; eldeki maddi ve
manevi tazminat davası açması gibi ).
Şu durumda, psikolojik taciz olgusunun somut olayda gerçekleştiğinin kabulü ile davacı yararına uygun bir miktar manevi
tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, davacının yer değiştirmelere bağlı olarak ulaşım,
iletişim, konaklama ve yemek giderleri adı altında talep ettiği
maddi tazminat yönünden dosya ekindeki klasör içindeki
belgeler değerlendirilmeli, psikolojik taciz uygulamalarının
doğrudan bir sonucu olan ve varsayıma dayanmayan gerçek
bir zarar olup olmadığı belirlenmeli, davacının görevlendirmelerle ilgili olarak harcırah alıp almadığı da tespit olunarak, bu
doğrultuda maddi tazminat yönünden de bir karar verilmelidir.
O itibarla mahkemece, psikolojik tacizin bulunmadığı ve delillerin toplamasına gerek görülmediğinden söz edilerek, yazılı
şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca
da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. (YHGK. 25.09.2013
Tarih, 2012/9-1925 E., 2013/1407 K.)
Kaynakça:
S.Alp LİMONCUOĞLU (TBB Dergisi 2013-105)
İstanbul Barosu Dergisi 2011/4 sayısı.
Adana Barosu Dergisi (2013 Mart)
hizmet-iş sendikası 63
üyelerimizden...okurlarımızdan...
üyelerimizden...okurlarımızdan
alı
karın tokluğuna talim ettirirdi. Her
değişmeli. İşin merkezi İNSAN olm
günün
ı.
mal
alın
türlü olumsuzluğa tabi tutulan o
ve gereken tedbirler ona göre
yoksun,
eden
enc
güv
al
sosy
leri
köle
li.
Çözüm üretilme
maya
özgürlükten bihaber, insanca yaşa
Kaza “GELİYORUM” der. Çünkü her
kullanan,
gibi
eri
dikl
iriste
rı
tedb
Onla
ük
büy
etti.
da
hasr
ciddi kazanın altın
rlara
k için
çalıştıran ve günü geldiğinde paza
sizlikler yatar. İnsan da korunma
elde
rant
nda
ılığı
ın
karş
i
ların
eler
kaza
İş
cüss
.
rüp
ktır
götü
her türlü tedbire layı
e
sözd
ur
otur
n
ıysa
-be
eden akbaba tayfalar
önüne geçmek için şahıs,kurum,sen
ninsa
ıl
Nas
rdu!
ak
vuru
bulm
dem
ler
tan
çare
p
insanlık
demeden bir araya geli
gerekir.
lıksa…
gerekir. Yaptığımız işe inanmak
dek
Cahiliye döneminden günümüze
Kazaları önlemek, ödemekten hem
a rağmen, hala
asın
olm
IR.
iş
ILD
geçm
ANC
asır
İNS
beş
a
on
dah
daha ucuz, hem
ektedir.
ile
İNSANA ÖNEM İNSANA TEDBİR
bugün kölelik düzeni devam etm
Devletin iş sağlığı ve iş güvenliği
n bahseside
okra
STK
dem
kir.
ileri
gere
zde
ası
ümü
alm
Gün
rlar
ilgili önemli kara
ne
luyor,
yapıp
İnsan; Allah’ın bir lütfu. Yeryüzü
diliyor, hak ve hukuktan dem vuru
lar ile, SENDİKALAR ile iş birliği
ile
lışı
ratı
el,ya
den
emm
lerin
rlük
özgü
ve
irler
hak
tedb
n
gönderilmiş en mük
kü
insa
Çün
nsel
kir.
evre
insanı korumak gere
ası
nılm
,ina
yor…
üren
atılı
ı
düş
klar
rete
nutu
hay
i
aşlık
imiz
şürhep
söz ediliyor, çağd
alınmazsa insan kaybedilir. Bölü
bir
nlar
insa
hala
en
uz
rağm
olur
güç,zor ama bir o kadar da önemli
lara
yok
bun
n
sek
nür
Bütü
sek tok oluruz, Bölü
gün
varlık.
sömürülüyor; gün doğumundan
us Emre. Yok olmamak için
Yun
r
diyo
n
aya
başl
ile
va
ştırıçalı
na
uğu
a
tokl
dah
n
en
Hz. Adem ve Hz. Hav
karı
şeyd
dek
a
her
batımın
BİZ olalım. İnsan hayatı
edeam
dev
ar
kad
ne
bite
ya
dün
geçmişi
lıyorlar…
önemlidir.
Allah’ın
eden
cek.Önemli ve gerekli olmasaydı
l-Avcılardaki
nbu
Kimi işletmelerde sosyal güvenc
İsta
ı,
asın
faci
a
Som
n;ilk
ığı
ar…
sağl
İş
.
yaratma ihtiyacı duymayacağı İnsa
durl
alım
sun
yok
may
bile
yaşa
a
kazayı bir dah
kon’ıve
günden bu yana hayat mücadelesi,
Bunun en son örneğini Adıyama
iş güvenliği için hepimiz gönüllü
ı
şlar
sava
güç
iş,
ur,
huz
ık,
şuşturma, sağl
ük:
görd
da
mız
bilinçli olalım.
a yarivermekte. Var olduğu süre boyunc
Geçtiğimiz günlerde yerel gazetele
İŞ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ=İNSAN
eri
kad
nın
insa
alan
rı
yer
akla
e
tind
anşe
n.
sürm
n
Olsu
şadığı ve yaşayac
sini
İĞİ
biri
ENL
in
miz
SAĞLIĞI İNSAN GÜV
başlıklı
ve imtihanı.
“Yine TPAO, Yine İşten Çıkarma”
r Görünmez bütün kazalardan
ünü
Gör
ne
her
ak
olm
dramı
lerin
işçi
n
rtıla
asın
çıka
Günümüzde İNSAN
n
Olm
işte
,
alar
erde
Kaz
hab
korunmak dileğiyle
m
öne
na
insa
le şu
olan
özet
asıl
a
da;
yınd
olsa
deta
zor
kadar
yer almıştı. Haberin
İNSANLAR ÖLMESİN...
yerşan
çalı
O’da
“TPA
ti:
lmiş
vermek ve onu korumaktır.İnsan
veri
yer
bilgilere
ıksa
varl
rli
kdeğe
oldu
en
iş
üye
a
rilm
ikay
yüzüne indi
yaklaşık 200 işçi send
Havva Sarıca
kir.
ı.”
atıld
n
ona değerine layık davranmak gere
işte
tan sonra
Hizmet-İş
N
Yaratılanı hoş tutmalı YARATANDA
Günümüzde hala kölelik düzeni öyDenizli Şube Sekreteri
al
ötürü.
lesine hâkim ki; “Ben birtakım sosy
ve Şube Kadın Komite Bşk.
tmaİnsanı insan yapan değerleri unu
e kavuşmak istiyorum” diyen
eler
enc
güv
ek ve
olan işmak ona saygı göstermek,önemsem
ve bu düşünceyle sendikaya üye
olvar
lu
noğ
İnsa
iniyor!
dı
mli.
toka
n
reni
işve
korumak çok öne
sine
tepe
in
çiler
KÖLELİK DÜZENİ
en,
üret
n,
aya
durm
diye”
boş
olan
ı
beri
ikal
den
gün
send
duğu
“Vay siz misiniz
HER ZAMAN VAR OLDU
tılışınor
ediy
rı
dışa
ı
kap
leri
gelişen ve çalışan bir varlık. Yara
işçi
bim
gari
rek,
atta
hay
nda
ezoru
k
mel
şma
işlet
çalı
özel
ren
ve
lik
köle
dan itiba
kimi kurum, kuruluş
Dünyanın kurulmasıyla birlikte
n’da
ama
Adıy
ce
sade
müm
Bu
kalmak için yaşamak için.
ek
ri.
lem
ilile
rin yetk
düzeninin başladığını söy
adele
z
Kadın erkek demeden çalışan müc
yaşanan en son örnekti. Günümü
…
kün
laalan
a
lışm
ar çok
kad
o
kler
örne
tür
ı
eden bir toplumuz artık.Ça
bu
klar
dünyasında
İlk insan Hz. Âdem’in çocu
izde,
ez.
öldü
bitm
an
rımız hepimizin farklı farklı. Evim
kla
fınd
tma
tara
il
anla
ki
Kab
eşi
Habil’in kard
ında
e
si;
tarlada, işyerimizde, maden ocağ
Şimdi soruyorum; on beş asır önc
rülmesinin birkaç nedeninden biri
ve
şik
deği
rı
mla
en ağır
orta
arak
alın
n
satı
ında
hepimizin çalışma
rlar
paza
köle
kölelik düzenidir.
mli,
enrbu çalışma ortamları bizler için öne
işlerde, en olumsuz koşullarda güv
Köleliğin revaçta olduğu, köle paza
m
Öne
er.
yerl
zde
ımız
ümü
gün
la
nlar
ın
insa
lan
nlar
ekmeğimizi kazandığ
ştırı
insa
çalı
sul
z
yok
cesi
larının kurulduğu,
enli
güv
ve
ıklı
ve
lan
sağl
ştırı
izde
çalı
erim
da
yerl
altın
hur
şu ki;iş
asgari ücretin bile
para karşılığında satıldığı en meş
ığı ve
ı
alar
olm
üye
a
eki
ikay
önc
n
send
çalışmak zaruri. Bu yüzden iş sağl
nde
en
emi
rağm
buna
dönem; Asr-ı Saadet dön
kavram
fark
iş güvenliği bence çok önemli bir
engellenen işçilerin arasında ne
emiydi. Cahiliye döneminde
dön
iliye
cah
kü.
çün
odağırın
ukla
suzl
bah
olum
ü
tan
insandan bahsediyoruz
türl
nlık
gün
var? O
paranın olduğu yerde insa
ile
ği
enli
güv
iş
iliığı
den
sağl
köle
iş
a
rda
rlaSon yılla
na yerleştirilenlerin adın
sedilemezdi. Parası olan, köle paza
olsa
n
karı
ve
ız
ikas
n
send
satı
zde
en
ilgili çalışmalar, yasalar,uzmanlar
ümü
yordu, gün
rına gider istediği insanı resm
mlerin
deniliyor.
işçi
ara
a
lanl
llard
ştırı
da yaşadığımız üzücü olaylar önle
koşu
çalı
suz
na
uğu
olum
tokl
ve
alır, her ortamda
mhakir
a orada
az olduğunu insanı koruyacak önle
Hâsılı; ezilen, sömürülen, hor ve
çalıştırırdı. Bir yerde madde vars
or
eriy
göst
ni
diği
r olsa bile
lme
şiyo
deği
leri
Elit
isim
lere ÖNEM veri
zdi.
erin
eme
lenl
edil
söz
görü
insan onurundan
İş
aballer,
ve sonuçta hep birlikte üzülüyoruz.
köle düzeni hep devam ediyor! Akb
tabakayı oluşturan varlıklı marjina
ir
tedb
mli
öne
en
için
yor!
sürü
z
ıksı
inaral
leri
eti
sağlığı iş güvenliği
kitle
imiy
sul
hâk
yok
ların
ezici çoğunlukta olan
etlenİNSAN için alınmalı. İş yerleri den
n saymaz, adam yerine koymaz,
ıkda
sanl
i,
mel
edil
trol
kon
lar
mesai
meli, makinalar araç
Bilal Karadağ
istediği zaman onları satın alır ve
ığı iş
de
işler
iş sağlığı uzmanları olmalı.İş sağl
ağır
en
in
ksiz
Hizmet-İş Adıyaman Şube
tme
göze
mefhumu
iyet
güvenliği ile ilgili anlayış ve zihn
Kültür-Sanat Komitesi Bşk.
64 hizmet-iş sendikası
üyelerimizden...okurlarımızdan...
üyelerimizden...okurlarımızdan
elliye
Ama maalesef toplumumuzda eng
bu
si
eme
şem
deği
üz
hen
ı
açıs
bakış
BİR MEKTUP
konuda sınıfta kaldığımızın en acı
en
hem
en
hem
k
nma
kaza
i
Üniversitey
göstermesidir.
ünibütün öğrencilerin hayalidir; ama
YANSAYDIM
Söz gelimi engellileri betimlemek
ı da
versiteyi kazanmak kadar okumas
canfei (yararsız ve özürlü),
iler
Çinl
için
f
Sını
2.
e
vardır. Ben Hukuk Fakültesind
Komşunun küçük kızı
Danimarkalılar krobling (sakat),
imi
üğü
sözc
lul)
(ma
öğrencisiyim. Üniversite öğrenim
o
lalid
üs
Bebeklerle oynardı
İspanyollar men
lerimize
devam ettirmek için sadece ders
ükler genelde
sözc
Gel derdi bazı bazı
Bu
lar.
anır
kull
bir
çalışmanın yeterli olmadığını; işin
ir görmeyi gösteriyor.
hak
Beni baba yapardı
yi,
eme
üms
küç
ınuda
de maddi külfetinin olduğunun fark
kon
bu
izin
letim
dev
t,
Eve
ıyor
olsa
dayım. Ailemin yanında okuyam
Utanırdım gitmezdim
üstün gayret ve duyarlılığı az da
mli
öne
en
ıran
artt
tı
diya
mad
bu
de
er
Bizl
oluşum bu
.
oldu
t
umu
Evciliği sevmezdim
bir
ere
engellil
Babam
faktörlerden de birisi kuşkusuz.
engellilere
sak,
olur
Bir omzumda silahla
arlı
duy
uda
kon
ve iki
da
mız
çapı
di
belediye işçisi, annem ev hanımı
ken
eği
dest
n
Düşmanları yenerdim
gele
n
elimizde
n bize
kardeşim de lisede okuyor. Babamı
mutlu etmiş
rı
onla
ek,
ilirs
ereb
göst
den bir
para yetiştirmesi çok zor, bu yüz
Komşunun küçük kızı
oluruz. Bir nebze de olsa hayata
ımcı olyard
de
me
aile
rken
oku
ftan
iz.
tara
bilir
aya
sağl
ı
Elinde ip atlardı
ların
nma
tutu
şmak
bir
an
anıl
mak amacıyla diğer taraftan da çalı
kull
çok
i
Gel derdi bazı bazı
Şu sözcük belk
nca
sakı
hiç
zorunda kalıyorum.
akta
anm
Bu alemden kopardı
kull
ama
ük,
sözc
elli
eng
bir
İçinde bulunduğum bu zor durumu
rkes
“He
t,
görmüyorum: Eve
migörü
daha kısa nasıl anlatabilirdim bile
Utanırdım gitmezdim
adayıdır.” O yüzden engellilere hoş
ek
setm
bah
a
dah
ıyı
sayg
yorum; ama bir şeyden
ak,
Oynamak istemezdim
çerçevesinde yaklaşm
idi
k
eksi
hiç
ama
isterim ki benim için adeta can sim
hiç
ü
ssüm
Bir ayağımda topla
tebe
ve
sevgiyi
olduğu
işlevi görmektedir. Babamın üye
r.
kiyo
Dünya ile dönerdim
gere
k
eme
etm
al proje
mut
Mah
ımız
Hizmet-İş Sendikasının bir sosy
kan
Baş
el
Gen
ın
Not: Say
asını
emizde
olarak yürüttüğü ve benim de fayd
Komşunun küçük kızı
Arslan beye yeni yapılan sözleşm
lesi
Böy
rı.
ımla
Yard
im
ında
aras
ler
gördüğüm Eğit
işçi
p
geli
ıza
Yıllar geçti büyüdü
Adıyaman’ım
; ama
ümüzde bizi
bir şeyi açıkçası beklemiyordum
gün
lu
mut
Yürüdü nazlı nazlı
bu
sı,
nma
bulu
i isteesi,
gezm
izi
babam beni arayıp gerekli belgeler
ilim
ı,
mas
Gelinliğe büründü
yalnız bırakma
etmebizimle
sı,
nma
diğinde çok şaşırdığımı da ifade
bulu
e
rind
retle
ziya
ye
tazi
siyle
oldukça
liyim. Kişi yaşanmışlıkların da etki
Vakti geri sarsaydım
beraber yemekte buluşması bizi
ıikac
send
iğim
bild
ar
kad
e
gün
ın
Say
benim o
rler
kkü
Teşe
Onunla ip atlardım
dı.
ndır
gula
duy
dikaları
lığın dışında bir tutumdu bu. Sen
kkürler Hizmetteşe
ım,
İçten içe yansaydım
kan
Baş
el
Gen
ya da
l
güze
ki
sadece toplu iş sözleşmesi yapan
iada
cam
bu
Ben babalık yapardım
rler
kkü
İş, teşe
. Ama
eylem ve yürüyüşlerde görürdüm
…
nlar
insa
t verbu çok farklı bir duyguya sebebiye
Bahaddin Yeşiloğlu
genç bir
mişti bende ve sanki sendikanın
büz
Gür
at
Mur
İtiraf
Şubesi
üyesi gibi hissetmiştim kendimi.
Hizmet-İş Sendikası Adıyaman
a da
çokç
e
emd
dön
o
e
kirs
gere
em
etm
er Komitesi Başkanı
ellil
Eng
paraya ihtiyacım vardı.
ÖLÜRÜZ DE GENE DOĞARIZ
an
Bu yıl da başvurdum ve bu yardımd
e
mahrum kalmamak için de derslerim
Havada uçuşur sapan taşları
YAŞAMAK...!
bu
ın
mız
dika
Sen
.
ştım
çalı
a
daha fazl
Ebabil misali çocuk yaşları
kkür
düşünceli tavrı için ne kadar teşe
Zalim füzeler vurur başları
Yüzünde hep gülücük
a karşı
etsem azdır. Hem beni sendikay
lük
kötü
Ölürüz gene doğarız
hiç
yok
İçinde
olsa
ilgili kılmış hem de bana küçük de
ücük
küç
i
sank
miş
üme
Büy
mlu bir
katkısıyla çok şey katmıştır. Soru
Filistin’im yurdum burası
Hep böyle mutlu ol.
şekilbir
rlı
kara
nı
yışı
anla
ılık
ikac
send
uzak
n
Her tarafım kurşun yarası
erde
lükl
Kötü
lerini
de yıllarca sürdürdüğü için ve üye
ırak
n
Sabah ile akşam arası
Mutsuzlukta
üğü
k
de bu sorumlu davranışla düşünd
bıra
ü
ntüy
Ölürüz gene doğarız
üzü
ve
si
Stre
msız
için geleceğimi bu anlayıştan bağı
ol.
lu
Hep böyle mut
düşünmüyorum artık.
Bizde Şehitlerin izin sürürüz
Huzuru nerde bulursan
olan
mli
öne
l;
İsmim çok önemli deği
rsan
Bugün olmazsa yarın görürüz
Kalbini açık tuta
lerce
bu uygulamadan benim gibi yüz
san
olur
li
Burada doğar burada ölürüz
neşe
çok
e
Bird
ve bu
gencin de yararlanıyor olmasıdır
Ölürüz de gene doğarız
Hep böyle mutlu ol.
ılmış
mektubumu onların adına da yaz
bir teşekkür olarak kabul edin.
Vahit Mengilli
Yüreğin sıkılmasın
ri
asın
kalm
Hizmet-İş K.Maraş Şube Sekrete
ey
İçinde birş
.
Bşk
i
ites
Kom
t
CANFEİ
ve Kültür-Sana
Dilediğin gibi yaşamalısın
an
zam
o
İşte
nlar
Engelli insanların yaşadıkları soru
Hep böyle mutlu ol.
ıdır.
aslında hepimizin ortak sorunlar
Bu sorunların bertaraf edilmesi için
Yusuf Alşahin
de
birlik beraberlik çerçevesi içerisin
Hizmet-İş Ankara 2 Nolu Şb.
ir.
mlid
hepimizin ortak hareketi çok öne
Kültür ve Sanat Komite Bşk.
hizmet-iş sendikası 65
5 Eylül 1988
Şişli-İstanbul
Hizmet-İş Sendikası üyesi kapıcı ve
kalorifercilerle dayanışma gecesi
66 hizmet-iş sendikası
KARİKATÜR
OKUMALAR
Ahilik ve Fütüvvetnamelerin yeri
T
arihte varolmuş kurumlarımızın
bugün sadece bir tarihi malzeme
olarak veya nostalji olarak gerçekliğinden koparılarak gündeme getirilmesi, o
kurumların oturtuğu temelleri, hitap ettiği kesimleri ve temsil ettiği değerlerin
gözden kaçırılmasına sebep olmaktadır.
Bu kurumların en
önemlilerinden
birisi Ahilik’tir.
Ahilik, bugün
anlaşıldığının
aksine sadece
bir esnaf örgütlenmesi değil,
aynı zamanda
bizim sendikal
örgütlenme
modelimize
de zemin
teşkil
edecek kimi
özelliklere
sahip bir
kurumdur.
Bu yüzden Ahilik,
günümüzde sivil toplum örgütlerinin
de fonksiyonel olarak öne çıkmasının
getirdiği bir imkan olarak mutlaka üzerinde durulması gereken bir kurumdur.
Ahiliğin ilk örneklerinin belirmeye
başladığı XII. Yüzyıldan yâni Selçuklunun son dönemleri ile Osmanlı’nın ilk
68 hizmet-iş sendikası
dönemlerinde oluşan “ilkesel örgütlenme” modeli bugün yeni ve yerli bir
sendikal müdel arayışlarında önemli
bir kaynaktır diye düşünüyoruz. Ayrıca
ahiliğin “kalbini, kapını, alnını, sofranı
açık tut” şeklinde formüle edilebilecek
dört temel özelliği, müthiş bir toplumsal
uzlaşma, dayanışma, yardımlaşma,
sığınma ve resmî otoriteden bağımsızlığın göstergesidir.
Biz; ülkemizin en önemli ve önce sivil
toplum örgütü olan Sendikalar katmanında bu dört ilkeye baktığımızda,
yüzyılımızın emek bağlamında sosyal
ve ekonomik sorunlarına çözümler
içerdiğini görüyoruz. HAK-İŞ Konfederasyonu ve HİZMET-İŞ sendikası olarak
“Önce insan Önce Emek” olarak formüle
ettiğimiz insana ve emeğe bakışımızın
“kök ifadesi”nde Âhiliğin önemli izlerini
buluyoruz.
Her şeyden önce Ahiliğin bir emeğe
dayalı bir “örgütlenme biçimi” olması ve
ahlâki değerlerle çevrilmesi, bugünün
endüstriyel ilişkiler zincirinde “emek” ve
“değer” kavramlarının nasıl bütünleşmeleri gerektiğine de işaret eder.
Gerek kurumsal gerekse de bireysel
olarak ahilik ve ahi’lerin erdemliler topluluğu olduğu, ilkelerinden anlaşılmaktadır. Bugün için de her zamankinden
daha fazla ihtiyaç hissedilen bu ilkeleri
çağdaş dil ve muhtevaya taşımak ve
benimsemek gerekiyor. Bizim HAK-İŞ ve
HİZMET-İŞ olarak sendikal hareketimizin
temel mücadelesini erdemli bir sendikal
inşa olarak belirlememizin temelinde
bir uygarlık birikiminin emekçiler eliyle
sürdürülmesi yatmaktadır.
Ahilikle ilgili temel kaynakların en önemlisi fütüvvetnamelerdir. Fütüvvetnameler, tarihî kültürümüzün derinliklerinden
süzülüp gelen metinler olup, hayatın her
alanını kapsayan ilkeleri ihtiva eden bir
erdemler bütünüdür.
Bu konuda yayınlanmış eserlerden
Prof. Dr. Mehmet ŞEKER’in “AHİLİK VE
FÜTÜVVET-NAMELERİN YERİ” başlıklı
kitabı tarihi bir kurum olarak Ahilik
ve fütüvvetnamelere ilişkin önemli bir
kitaptır. Eker, fütüvvet-ahilik ilişkisine
dair kitabında “kökeni itibariyle ‘feta’
kelimesinden türetilen ‘fütüvvet’, eli
açıklık, yiğitlik, gözü peklik, yardım
severlik, faziletli bir şahsiyete sahip
olma anlamlarını taşıyan ve kültürel
derinliği olan bir kavramdır. Fütüvvet
ehli için civanmard, feta ve ayyar gibi
sıfatlar kullanılırken, fütüvvet uluları da
ahi, ahî-Türk, ahibba adlarıyla anılırlar…”
diyor. “Ahilik; ahlaki, kültürel ve ticari
hayata dair prensipleriyle, toplumu
ayakta tutan ve Anadolu’nun her yanına
yayılan bir organizasyondur.” Şeklinde
Ahiliğin çerçevesini çizen yazar, “Ahiliğin
yönetmelikleri hükmünde olan sözkonusu eserlerin (fütüvvetnameler) günümüz
insanının anlayacağı ve yararlanabileceği dile çevrilerek, güncelleştirilmesi
yoluna gidilmesi kaçınılmazdır. Böylece
genç kuşaklar, fütüvvetnameleri sadece
kütüphanelerin tozlu raflarında duran
birer kültür malzemesi olarak değil,
aynı zamanda kendi geleceklerinin
oluşmasında önemli katkısı olacak kaynaklar olarak değerlendirir ve geçmişle
gelecek arasında sağlam bir köprü
kurabilirler.” Demektedir.
Ötüken yayınevince yayınlanan bu
önemli eseri ilgilerinize sunuyoruz.
TEBESSÜM
BANA GÜVENMEYİN
Temel gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince
görüşmeye girmiş. İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici
arandığı yazıyormuş.
“Hoş geldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?”
“Üniversite mezunu değilim.”
“Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.”
“Yabancı dil bilmem.”
“Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek
geldiniz.”
“Pazarlama konusundan anlamam.”
“O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?”
“Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.”
PİZZA SİPARİŞİ
KAYSERİLİ
Kayserilinin biri, Amerika’da bir hemşerisiyle karşılaşır.
Biraz sohbetten sonra hemşerisi sorar:
- Ne iş yapıyorsun burada?
- Geldiğimden beri ayni fabrikada çalışıyorum?
Arkadaşı hiddetle:
- Ne biçim Kayserilisin sen? Onca zamandır çalış da,
çalıştığın fabrikanın sahibi olma!
- Olamam ya!
- Neden?
- Fabrikanın sahibi de Kayserili de ondan!
Büyük bir fabrikanın müdürü süpriz bir ziyaret yaparak
personeli kontrol etmeye karar verir. Fabrika içinde dolaşırken tembel tembel oturan genç bir eleman görür ve çok
sinirlenir.
- “Haftalık ücretin ne kadar?” diye sorar.
- “300 dolar”
Müdür cüzdanını çıkarır ve gence 300 doları uzatır:
- “İşte haftalığın, şimdi git ve bir daha da gelme”. Yöneticisine dönerek:
- “Bu tembel adam ne kadar zamandır burada çalışıyordu?” diye sorar.
- “O burda çalışmıyor ki” der yönetici, “Yalnızca pizza
siparişimizi getirmişti..”
hizmet-iş sendikası 69
BİR FİLM, BİR BELGESEL
ÖMER
Yönetmenliğini ve senaristliğini Hany
Abu-Assad’ın üstlendiği, başrollerini
Adam Bakri ve Leem Lubany’in paylaştığı Filistin yapımı Ömer, Oscar ödülüne
aday gösterilen dram, gerilim türünde
başarılı bir filmdir.
Utangaç ve duyarlı bir genç fırıncı olan
Ömer, sevgilisi Nadya ile buluşmak için
Batı Şeria duvarını aşar ve bir direnişçiye
dönüşür. Böylece film, İsrail işgali altındaki Filistin’in iç karışıklığını ve uğradığı
zulmü bir direnişçinin gözünden anlatmaya başlar. Ömer, artık İsrail güvenlik
güçleri ile duvarların ardındaki biricik
aşkı Nadya’yı görebilmek için büyük bir
kovalamacanın içerisine girer. İsrail tarafından tehdit unsuru olarak görülen her
Filistinli gibi Ömer de duvarı aşıp kedi
fare oyunu oynadığı güvenlik güçleri tarafından yakalanır. Yakalanan arkadaşları
gibi işkence görürken, inandığı ve bildiği
her şeyin yerle bir olduğu, yaşam ile sadakat arasında kalır.
İsrail ile Filistin duvarının arasına sıkışmış bir aşk hikayesinin yanı sıra Ömer,
aynı zamanda da İsrail işgali altında güven ve ihaneti sorgulayan, Filistinli işbirlikçiler konusuna da yakından eğilen bir
filmdir.
70 hizmet-iş sendikası
SON LİMAN
ÖZGÜRLÜK
MAVİ MARMARA
Yapımcılığını İHH İnsani Yardım Vakfı’nın üstlendiği,
yönetmenliğini Ümit Sönmez ve Recep Köse’nin yaptığı
“Son Liman Özgürlük” belgeseli, Gazze’ye insani yardım
götüren filonun 31 Mayıs 2010 tarihinde uluslararası sularda İsrail ordusu tarafından uğradığı saldırıyı konu almakta.
Gazze’ye uygulanan insanlık dışı ablukaya dikkat çekmek ve bu ablukayı kırmak için dünyanın dört bir tarafından her din ve inançtan vicdan sahibinin bulunduğu
filoya saldırının ardından 9 aktivist şehit edilmiş ve 54 kişi
de yaralanmıştı. Filonun amiral gemisi Mavi Marmara’yla
özdeşleşen bu saldırıda yaşananlar, filoda çekilen görüntülerle, aktivistlerle yapılan röportajlarla ve yer yer gemide
yaşananları daha iyi aktarabilmek için canlandırmalarla
“Son Liman Özgürlük” belgeseline dışarıdan bir anlatıcı
olmadan taşındı.
Sadece 31 Mayıs günü yaşananlar değil, 1948’de İsrail
Devleti’nin kurulmasıyla birlikte başlayan sıkıntılar dahilinde gelişen direniş ve intifadanın da kodlarına ulaşılmaya çalışılan belgesel, aynı zamanda yaşanan zulme ve
sıkıntılara tarihi bir tanıklıktır da.
9 Şehidimizin içerisinde Sendikamız Hizmet-İş’in Adıyaman Şube Denetleme Kurulu Başkanı Fahri Yaldız da
bulunuyordu.
KLASİK
Kervansaraylar
Kervansaraylar
T
arihi kültürümüzde, insana hizmeti esas alan önemli
mekânlardan birisi Kervansaraylardır. Selçuklu ve Osmanlı
dönemlerinde bütün coğrafyaya yayılan Kervansaraylar,
yolcuların konaklamaları ve rahat etmeleri için seferber olmuş
sosyal kurumlardı. Anadolu bozkırlarında, ıssız dağ başlarında,
vadilerde vs. yol güzergahlarında inşa edilen kervansaraylarda kalan
yolcular üç gün boyunca ücretsiz olarak Padişahın misafirleriydi.
Kervanlarda bulunan hayvanlar (develer, atlar, vs.) kervansarayın ana
kapısından içeri alınır, yükleri indirilir, bakımları yapılır ve ilgili
ölmelere yerleştirilirdi. Yaz mevsiminde avluda, kış mevsiminde ise
kapalı mekânlarda yatılırdı. Kervansarayın avlusunun ortasındaki havuz
etrafında, veya soğuk günlerde yakılan büyük şomine ateşi etrafında,
dünyanın dört bir yanından gelen seyyahlar, oturup sohbet ederler ve
ülkelerinin kültürlerini birbirleriyle paylaşırlardı.
Evliya Çelebi böyle bir gecenin sabahını şöyle anlatır:
"Cihân yıkılsa içeriden taşra bir âdem bırakmazlar, şart-ı
vâkıf (vakfedenin şartı) böyledir. Tâ cümle (bütün) müsâfirîn
(misafirler) kalktıkda yine mehterhâne döğülüp herkes malından
haberdâr olur. Hancılar, dellâllar gibi; "Ey ümmet-i Muhammed!
Malınız, canınız, atınız, eşyanız tamam mıdır?" diye recâ edüp
nida ederler. Müsâfirîn cümlesi; "Tamamdır! Hak teâlâ, sâhib-i
hayrata (hayır sahibine) rahmet eyleye" didiklerinde, bevvâblar
(kapıcılar) vakt-i şâfii (uygun vakitte) iki dervâzeleri (kapıları)
güşâde edüp (açıp) yine kapu dibinde; "Gafil gitmen, bisât
(yaygı, örtü) gaip etmen, herkesi refik (yol arkadaşı) etmen,
yürün, Allah âsân (kolay) getire" diyü duâ ve nasihat ederler.
Herkes bir canibe (tarafa) revân olur."
hizmet-iş sendikası 71
sütun
ALİ OSMAN KART
Genel Eğitim Sekreteri
ges@hizmet-is.org.tr
Eğitimin Örgütlenmeye Etkisi
E
ğitimin örgütlenmeye, örgütlenmenin de eğitime etkisi inkâr götürmez bir gerçektir. Birbirinin
olmazsa olmazı halinde eğitim ve örgütlenme
Sendikal hareketin iki temel istinat noktasıdır. Bu
iki istinattan birisinin varlığı zorunlu olarak diğerinin
varlığını gerekli kılar.
Bu anlamda sendikal hareket, eğitilmiş kadrolarla
örgütlenmenin hakim olduğu bir toplumsal mücadele biçimidir. Sendikaların örgütlenme ile birlikte
at başı sürdürmek zorunda oldukları görevlerinin
başında eğitim geliyor. Onun içindir ki, ülkemizdeki
kurumlar içerisinde eğitim konusunda birikim, deneyim ve ileri teknikleri kullanan sivil toplum örgütü sendikalardır. Eğitilmiş kadroların hakim olduğu
örgütlenme hedefine kilitlenmiş, sonuç odaklı bir
örgütlenmedir. Bu tür bir örgütlenme, mesafe alan,
emekçi kitlelerde talep oluşturan bir örgütlenme biçimidir.
Sendikamız HİZMET-İŞ’in eğitim programları da
bir faaliyet yılı boyunca genel-bölgesel ve işyeri eğitimleri olarak iki aşamalı biçimde sürmektedir. 20112015 dönemine ait Şube Yöneticileri, Temsilciler ve
Komitelerimize yönelik eğitim programlarımızın genel-bölgesel kategorisini bu yılın sonunda tamamlamayı plânlıyoruz.
Bir faaliyet dönemi boyunca 2 bini aşan yönetici,
temsilci ve komitelerimiz ülkemizin farklı bölgelerinde farklı işyerlerinden programlarımıza katılmalarına
rağmen, bir aile bütünlüğü içerisinde aynı fayda ve
zararı gözeten, aynı kurumsal ilkeleri benimseyen ve
aynı hedefe yürüyen bir topluluk olarak birlik ve bütünlük yapısını sürdürmektedir. Sendikamızın böylesine pekişmiş bir yapıya kavuşmasında eğitimin payı
ve önemi büyüktür.
Sendikamızın temel ilkelerinden birisi haline gelen
“eğitilmeyen öğütülür” düsturumuzdan kaynaklanan sorumluluğumuz, “ömür boyu eğitim” genel ilkesiyle birleştirilerek yaş, zaman ve mekân ne olursa
olsun yerine getirilmeye çalışmaktadır.
Çeşitli vesilelerle ifade ettiğimiz gibi sendikamızın
adeta bir okul gibi üyelerinin eğitim ihtiyaçlarına yönelik yapılanması devam etmektedir. Şube Yöneticileri, Temsilciler ve Komitelerimize yönelik Eğitim
Programlarımızın kesintiye uğratılmadan sürdürülmesi işte bu okul anlayışımızın bir gereğidir.
İnanıyor ve biliyoruz ki eğitime ayrılan bütçenin,
verimli, kaliteli, sendikal bilinçle donanmış, emek
hareketiyle bütünleşmiş sendikal kadrolarla geri
dönecektir. Onun için eğitime ayrılan kaynaklar seferber edildiği oranda sendikal kadrolarımızın da o
72 hizmet-iş sendikası
nispette donanımlarının yükseleceğine inanıyoruz.
Bunu da alan çalışmalarımızda, örgütlenmelerimizde birebir görüyoruz, müşahade ediyoruz.
Şüphesiz eğitimin tek başına önemi var. Ancak,
Sendikal eğitimleri düşündüğümüzde, “örgütlenme
için eğitim” hedefine kilitlenmiş bir anlayışın örgütlenmede mesafe alacağına kuşku yoktur. Sendikamızın giderek büyüyen, tüm yerel yönetim çalışanlarının umudu ve beklentilerini seslendiren Türkiye’nin
ikinci büyük sendikası konumuyla bugün geldiği seviye bunu göstermektedir.
Bugün tüm dünyada ve tüm kurumsal faaliyetlerde “Hayat boyu eğitim” olarak adı konulan gerçek;
insanın nerede ve hangi şartlar altında bulunursa
bulunsun daimi bir eğitim faaliyetine konu olduğudur. Biz de, hayat boyu eğitim gerçeğini sendikal
faaliyetlerimizin merkezine alarak varolduğumuz
sürece eğitim diyor ve varoluş mücadelemizi sürdürüyoruz. Sendikacılığın emeği savunma ve hak ettiği
değeri verme mücadelesi olduğunu düşündüğümüzde eğitimin önemi bir o kadar daha anlaşılmış olur.
“Eğitimden örgütlenmeye, örgütlenmeden eğitime” doğru birbirinin vazgeçilmesi olan iki temel ayağımızı, tıpkı bir vücuttaki kan dolaşımının sürekliliği
gibi, sendikal varlığımızın bir gereği ve vazgeçilmezi
biliyoruz. Onun için de imkânlarımız ve ihtiyaçlarımız
ölçüsünde Eğitimlerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Eğitimlerimizi, görüntüyü kurtarmak veya eğitime zaman ayırmış olmaktan ibaret bir yapay etkinlik
değil; hayati bir ihtiyaç olarak gerçekleştirdiğimizin
de altını çizmek istiyoruz. Onun için de eğitim gruplarımızı yeni mevzuatlarla, kurumsal yapılanma ve
örgütlenmelerle, ülke ve dünya gerçekleri ve yeni
mücadele metodlarıyla donatmaya çabalıyoruz.
Eğitime verdiğimiz önem ve öncelik sendikamız
HİZMET-İŞ’in sadece ulusal ölçekte değil, uluslararası ölçekte de farkını ortaya koymaktadır. Katılmış
olduğumuz uluslararası toplantı ve etkinliklerde
sendikamızın çabaları, ülkemizin ve tüm dünya çalışanların içerisinde bulunduğu sorunlarla ilgili ürettiği çözüm önerileri, eğitilmiş kadrolarla temsil edilen
bir sendikanın nasıl olduğuna önemli bir örnektir
diye düşünüyoruz.
Sendikal kadroların ne kadar ve nasıl eğitilmiş olduklarının göstergesi, sendikal faaliyetlerin muhtevası ve olaylar karşısında verilen tepkilerdir. Bu anlamda, tepkilerimiz aynı zamanda tekliflerimizi de
ortaya koyacaktır.
Eğitimli bir hayat dileğiyle…
HİZMET-İŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU
MAHMUT ARSLAN
Genel Başkan
DEVLET SERT
Genel Sekreter
FAHRETTİN KÜTÜKÇÜ
Genel Mali Sekreter
ZEKERİYA KOCA
Genel Teşkilatlanma Sekreteri
ALİ OSMAN KART
Genel Eğitim Sekreteri
ŞUBE, İL VE BÖLGE BAŞKANLIKLARIMIZ
ANKARA 5 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Ömer YILMAZ
Eti Mah. Ali Süavi Sk. EMA İş Merkezi
No: 1/5 Maltepe-Çankaya/ANKARA
Tel: 0 312 230 11 79 Faks: 0 312 230 11 59
KAYSERİ ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Halil ÖZDEMİR
İnönü Bul. Yılmaz İş Mer.
No:46/1 KAYSERİ
Tel-Faks: 0 352 336 10 19/336 10 01
KOCAELİ ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: İdris ERSOY
Çukurbağ Mah. İnönü Cad. No:133
Kat:3-4-5 KOCAELİ Tel: 0 262 331 95 83 Faks: 0
262 331 95 84
İSTANBUL 8 NO’ LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Taner DURAN
Zeyrek Mah. Haydar Bey Cad.
No: 3/1 Fatih/İSTANBUL
Tel: 0 212 534 86 54 Faks: 0 212 534 86 17
İSTANBUL 2 NO’LU İETT
ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Orhan İLHAN
Kaptanpaşa Mah. Darülaceze Cad. Famas İş Mrk.
B Bl. No: 47 Kat 3 Okmeydanı/İSTANBUL
Tel: 0 212 220 54 17
Faks: 0 212 220 38 59
ŞANLIURFA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mehmet Reşat ÖZMEN
Kanberiye M. Zafer İşh. Kat: 2
No:15 Ş.URFA Tel: 0 414 314 27 55
Faks: 0 414 314 27 55
K.MARAŞ ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Ömer ÇINAR
İsmetpaşa Mh. Milli Egemenlik Cad.
Bilaloğlu Apt. No: 9 Kat: 3 Da: 4 K.MARAŞ
Tel-Faks: 0 344 214 82 89
TRABZON ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: İhsan BÜLBÜL
K.Maraş Cad. Maraş Apt. No: 51/9 Kat:3 TRABZON
Tel-Faks: 0 462 326 07 15
BURSA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mehmet KESKİN
Gazcılar Caddesi No:11 Kat:4-5 BURSA
Tel: 0 224 223 60 46 Faks: 0 224 223 36 95
ANKARA 4 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Celal YILDIZ
Fazilet Mah. İrfan Baştuğ Cad. Refah İş H.
No: 4/23 Dışkap/ANKARA
Tel-Faks: 0 312 311 10 73
KONYA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Vacit SIR
Babalık Mh. Kemerli İş Merkezi
B/Blok No:707-7 KONYA
Tel: 0 332 233 61 60
Faks: 0 332 233 13 05
GAZİANTEP ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mehmet GEÇER
İncilli Pınar Mah. Zeugma İş Mer.
Kat:2 No:204 Şehitkâmil G.ANTEP
Tel-Faks: 0 342 231 99 44
İSTANBUL 7 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Hüseyin TOPÇU
Zeyrek Mah. Haydar Bey Cad.
No: 3/1 Fatih/İSTANBUL
Tel: 0 212 534 86 54 Faks: 0 212 534 86 17
SAKARYA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mesut GÖKDEMİR
Adnan Menderes Cad. Pilavlar Apt.
No: 10 Kat: 1 D. No: 1 Adapazarı/SAKARYA
Tel: 0 264 273 24 59
Faks: 0 264 274 48 54
SİVAS ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Nihat ŞİMŞEK
Hikmet Işık Cad. İmam Hatip Sok. No:1 Kat:3
SİVAS Tel-Faks: 0 346 221 29 15
ANTALYA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Murat PİLEVNE
Elmalı Mah. Milli Egemenlik Cad.
Muratpaşa İş H. 42/38 Muratpaşa ANTALYA
Tel-Faks: 0 242 244 61 62
İSTANBUL 6 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Serdar Cafer ÖZKUL
Zeyrek Mah. Haydar Bey Cad.
No: 3/1 Fatih/İSTANBUL
Tel: 0 212 534 86 54 Faks: 0 212 534 86 17
İSTANBUL 3 NO’LU İETT ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mehmet KESKİN
Atayol Plaza, Kayışdağı Cad. No: 45 Kat: 1
KüçükbakkalköyAtaşehir/İSTANBUL
Tel: 0 216 577 32 55
Faks: 0 216 577 32 56
ANKARA 6 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: İbrahim TUNCER
Eti Mah. Ali Süavi Sk. EMA İş Merkezi
No: 1/5 Maltepe-Çankaya/ANKARA
Tel: 0 312 230 11 69 Faks: 0 312 230 11 59
MUŞ ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Yaşar KALIR
Merkez Kültür Mah. İstasyon Cad.
Polisevi karşısı Toprak Seramik Üstü No:2 MUŞ
Tel-Faks: 0 436 212 45 00
ANKARA 2 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Kazım ÇAKIR
Fazilet Mahallesi İrfan Baştuğ Cad.
Refah İşhanı No.4/23 Dışkapı/ANKARA
Tel-Faks: 0 312 311 10 73
ELAZIĞ ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Kazım CAVLI
General Abdullah Alpdoğan Cad.
Aydınlar İş Mrk. No: 1 Kat: 2 ELAZIĞ
Tel-Faks: 0 424 238 22 19
ERZURUM ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Erol AKSAKAL
Orhan Şerifso Cad. Özlem İş Merkezi
A Bl. 5/21 Yakutiye ERZURUM
Tel-Faks: 0 442 234 07 95
ERZİNCAN ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Harun MUTLU
Kızılay Mah. Nusret Çetinkaya Cad.
Berk Plaza Kat:1 No:11 ERZİNCAN
Tel: 0 446 214 10 05
DENİZLİ ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Sezai SÖYLEMEZ
Çaybaşı Mah. 1583. Sokak No: 68 / B
Tavaslı Apt. Kat:4 No: 8 DENİZLİ
Tel-Faks: 0 258 263 97 28
İSKENDERUN ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mehmet YETİM
Savaş Mah. Şehit Pamir Cad.
No: 40 4 Nolu Belediye İşh. Kat:4 D:18
İSKENDERUN/HATAY Tel-Faks: 0 326 617 51 41
YOZGAT ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Ferman ZARARSIZ
Aşağı Nohutlu Mah. Unpazarı
Vakıflar İşhanı Kat:2 No:1 YOZGAT
Tel-Faks: 0 354 217 23 20
ANKARA 1 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Raşit ŞAHİN
Ziya Uğur Cad. No: 9/2 Sincan/ANKARA
Tel: 0 312 271 11 61 Faks: 0 312 276 73 02
ADANA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Abdurrahman YÜCEL
Reşatbey Mah. 5 Ocak Cad. 5 Ocak Apt.
Kat: 2 No:10 Seyhan ADANA
Tel: 0 322 457 31 01 Faks:0 322 457 65 80
RİZE ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mehmet ALACA
K. Karabekir Cad. Yardımcı İşh. Kat: 5 No: 7 RİZE
Tel-Faks: 0 464 217 02 97
VAN ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Abdullah EFEOĞLU
Hastane 2 Sk. Özok İş Merkezi
Kat: 5 VAN Tel-Faks: 0 432 216 64 72
UŞAK ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Recep SORKUN
Köme Mah. Belediye İş Hanı
Kat 2 No: 231-232 UŞAK
Tel-Faks: 0 276 227 34 30
İSTANBUL 5 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mustafa ŞİŞMAN
Rasimpaşa Mh. Rıhtım Cad. İzzettin Sok. 24/4
Kadıköy/İSTANBUL
Tel:0 216 346 12 16 Faks: 0 216 346 17 67
KARAMAN ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mehmet BAYRAKÇI
M. Fenari Cad. Belediye İşh. Kat:3 No:134
KARAMAN Tel-Faks: 0 338 214 54 53
İSTANBUL 4 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Reşat KAYA
Muratpaşa Mah. Millet Cad. Sadi Çeşmesi Sk.
26/2 Kat: 4 Da: 8 Aksaray Fatih/İSTANBUL
Tel: 0 212 534 68 84 Faks: 0 212 534 68 76
TARSUS ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Hüseyin GÜN
Şehit Mustafa Mah. 3502 Sok. No:5
TARSUS/MERSİN Tel-Faks: 0 324 614 33 38
MALATYA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Bünyamin GELERİ
Halfettin Mah. Kahtalı Sk. Adliye Yanı Miraç İş
Merkezi No: 53-54 Kat: 4 MALATYA
Tel-Faks: 0 422 322 61 07
ADIYAMAN ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mahmut DOĞAN
Hacı Ömer Mah. Selçuklu İşh. K: 3 No:2
ADIYAMAN Tel-Faks: 0 416 216 41 44
İSTANBUL 1 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: İbrahim GÜLEŞ
Kaptanpaşa Mah. Darulaceze Cad.
Famas İş Mrk.B Blok No: 47 Kat 3
Okmeydanı Şişli/İSTANBUL
Tel: 0212 220 45 73 Faks: 0 212 20 38 59
AMASYA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: İsmail PAZAR
Derekocacık Mah. Ferhat Sinan
Sağıroğlu Sk. Temizişler Apt. No: 7A/1 AMASYA
Tel-Faks: 0 358 212 79 22
AKSARAY ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Nedim DENİZ
Minarecik Mah. Turizm Caddesi Eras İş Hanı
No: 327 Kat: 3 AKSARAY
Tel: 0 382 213 69 09 Faks: 0 382 213 38 98
ANKARA 7 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Mehmet CAN
Gazi Mustafa Kemal Blv. No: 108/14
Maltepe-Çankaya/ANKARA
Tel: 0 312 230 01 46 Faks: 0 312 230 01 48
OSMANİYE ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Kadir ÇENET
Alibeyli Mh. Zafer Camii Sokak
No:19 Kat: 1 Daire:1 OSMANİYE
Tel-Faks: 0 328 812 75 07
MANİSA ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Nadir ÜRKMEZ
1. Anafartalar Cad. Vakıf İşh. Kat: 4 No: 406
MANİSA Tel-Faks: 0 236 231 72 16
KIRIKKALE ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Celal YÜNLÜ
Yeni Doğan Mah. 606. Sok. No: 1/3
Tel-Faks: 0 318 224 21 75
ELBİSTAN ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Ahmet SERT
Güneşli Mah. Malatya yolu Mevlana Cad.
No.3 Kat.2 ELBİSTAN/K.MARAŞ
Tel-Faks: 0 344 413 98 05
ANKARA 3 NO’LU ŞUBE BAŞKANLIĞI
Şube Başkanı: Ahmet BEĞENDİ
Fazilet Mahallesi İrfan Baştuğ Cad.
Refah İşhanı No.4/23 Dışkapı/ANKARA
Tel-Faks: 0 312 311 10 73
SAMSUN İL BAŞKANLIĞI
İl Başkanı: Ziya UZUN
Ulugazi Mah. İstiklal Cad.
No:28 Kat: 3 Da: 5 SAMSUN
Tel-Faks: 0 362 435 01 38
AYDIN İL BAŞKANLIĞI
İl Başkanı: Koray GÜNEŞ
Kurtuluş Mah. Adnan Menderes Blv.
Ay Apt. No: 56 Kat: 4 AYDIN
Tel: 0 256 214 36 54
MARDİN İL BAŞKANLIĞI
İl Başkanı: Sabri ÖZTAP
13 Mart Mah. Dalgıçlar Petrol Arkası
Kalender Ap. No: 3 Yenişehir/MARDİN
Tel-Faks: 0 482 213 27 97
ÇORUM İL BAŞKANLIĞI
İl Başkanı: Mustafa KÖROĞLU
Gazi Cad. 4. Sok., T. Özal İş Mer. Kat: 2
No: 72 ÇORUM Tel-Faks: 0 364 225 58 08
İZMİR İL BAŞKANLIĞI
İl Başkanı: Erhan GÜVENİLİR
Fevzipaşa Blv. Doğruel İşhanı
No:136 K:6 D.No:603 ÇANKAYA/İZMİR
Tel-Faks: 0 232 441 69 71
EGE BÖLGE BAŞKANLIĞI
Bölge Başkanı: Ahmet ÖZEN
Vecidiye Sok. Erdem Ap. No: 4/1 KÜTAHYA
Tel-Faks: 0 274 223 83 23
MARMARA BÖLGE BAŞKANLIĞI
Bölge Başkanı: Mustafa TAŞTEKİN
Zeyrek Mah. Haydar Bey Cad. No: 3/1
Fatih/İSTANBUL
Tel: 0 212 534 86 24-0 212 534 86 54
Faks: 0 212 534 86 17
KONUT İŞÇİLERİ İSTANBUL
İL TEMSİLCİLİĞİ
İl Temsilcisi: Mehmet GÖZGÜ
Molla Gürani Mah. Millet Cad . Şadi
Çeşmesi Sok. Büyüksaray Ap. No: 26/2
K:4 D:8 Aksaray-Fatih/İSTANBUL
Tel: 0 212 534 68 84
Faks: 0 212 534 68 76
onlar sanıyorlar ki!
...
Onlar sanıyorlar ki,
biz sussak mesele kalmayacak.
halbuki, biz sussak, tarih susmayacak..
tarih sussa, hakikat susmayacak.
onlar sanıyorlar ki,
bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
halbuki,
bizden kurtulsalar,
vicdan azabından kurtulamayacaklar,
vicdan azabından kurtulsalar,
tarihin azabından kurtulamayacaklar.
tarihin azabından kurtulsalar,
Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.
Sezai Karakoç