Tarafımızı belli edelim

Tarafımızı belli edelim
Nein
YENI VATAN GAZETESI - AUSGABE
165 - MART / MÄRZ 2015 - KOSTENLOS
P.B.B. - PLUS.ZEITUNG 10Z038438P
UNABHÄNGIG - NEUE WELT VERLAG
1010 WIEN - „NICHT RETOURNIEREN“
zum
Terror!
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
2
Avusturya’da işsizlik artıyor
2015
yılında geçen seneye
kıyasla toplam iş gücüne katılımda 23.000 kişilik bir artış görülmesine rağmen,
toplam işsizlik oranının artışını
Sosyal İşler Bakanlığı Pazartesi
günü şu sözlerle açıkladı: “İş gücü piyasasına toplam katılım talebi arttı, iş piyasasının kapasitesi
yetmiyor.” Kayıtlara giren işsizlerin sayısı Ocak ayına kıyasla 11,4
oranlı artışla toplam 397.589 kişi. Eğitim kursu alanların sayısı
ise yüzde 18,4 azalarak 68.637’ye
düştü. Bu sebepten dolayı eğitim
almaya yönelik eğilimin azaldığı tespit edildi. Bunun nedenlerinden biri, AMS’in daha az eğitim ve öğrenim kursları sunması.
Avusturya’da
yurttaşlığa
kabulde artış
A
vusturya vatandaşlığına geçenlerin %37,1’i Avusturya
doğumlu ve %39,1’i daha
18 yaşını bitirmemiş. Vatandaşlığa
alınanlar arasındaki en büyük
grup olan Bosna-Hersek asıllı 1.120
kişiyi, 885 Türk, 671 Sırp, 433 Rus
ve 381 izliyor. Yasal hak yoluyla vatandaşlık alanlar %55,5’lik oranla 4.270 kişi. Bunların içerisinden
2.219 insana, en az altı yıldan beri Avusturya’da yaşadığından veya
dikkate alınması gereken önemli sebeplerden dolayı vatandaş-
Avusturya’da işsizlik oranı gittikçe artıyor. Ocak
ayına kıyasla Şubat’ta işsizlik oranında yüzde
5,8’lik bir artış tespit edildi. İşsiz olarak kayıtlara
giren ve eğitim görenlerin toplam sayısı 466.226
iken, yurttaki toplam işsizlik oranı 10,3 olarak
kaydedildi. İşsizlikte en büyük artış ise yüzde
20,4 oranla başkent Viyana’da tespit edildi.
AMS’in yeni stratejisi, daha az eğitim ve öğrenim kursu sunmak, fakat sunulan kursların kalitesini
lık verildi. Sadece 378 kişiye en az
15 yıldır Avusturya’da yaşadıkları
için ve entegre olduklarından dolayı vatandaşlık verildi. Vatandaşlık
için başvuranların arasında toplam 1.153 insan en az on yıldır bu
ülkede yaşıyor. Buna ilaveten 248
kişi Avusturya vatandaşlığına sahip olan eşlerinden dolayı vatandaşlığa alınırken, 1.945 çocuk
Avusturya vatandaşlığını elde etti.
Viyana’da 2.632, Oberösterreich’da
1.283 kişi ve Niederösterreich’da
1.152 kişi başvurularına olumlu yanıt alırken, Burgenland’da vatandaşlık alanların sayısı sadece 150.
Başvurusu onaylananlardan toplam 123 kişinin ikametgâhı yurtdışında. 2013 yılındaki rakamlarla karşılaştırılınca Avusturya’nın
Niederösterreich, Salzburg,
Kärnten, Vorarlberg ve Tirol olmak üzere, beş eyaletinde vatandaşlığa alınanların sayısının düştüğü açıklandı; Steiermark (+20),
Viyana (+8.6), Burgenland (+7.9) ve
Oberösterreich (+0.4) eyaletlerinde
ise rakamlarda artış görüldü. 2003
yılında rekor seviyesinde toplam
45.112 insan Avusturya vatandaş-
arttırmak. İşsizlik konusunda en
büyük zorlukları yine yüzde 20,5
oranla göçmen ve yabancılar çekiyor. Bunun yanında işsiz engelli insanların oranının 15,4 ve elli
yaş üstü işsiz insanların oranının
14,6 olduğu tespit edildi. Genç insanların iş gücüne katılma oranında ise %6,8’lik artış saptandı.
Toplam işsiz kadın ve erkeklerin
oranı, aynı derecede arttı. Açık
işyerlerinin sayısı sırf 3,3 oranla, 25.362’ye çıktı. En fazla açık işyeri Oberösterreich’da (5.848) ve
Viyana’da (4.496) bulunmakta.
Göçmen
binasını
ırkçılar mı
yaktı?
Viyana - 28 Şubat gecesinin ilerleyen saatlerinde Viyana’nın
10. ilçesindeki
Koppalgasse’de
bulunan bir
apartmanın her
iki girişindeki konuşma sistemleri bilinmeyen şahıslar tarafından
ateşe verildi. Olay
mahallinden geçen polis yetki-
lığına alınmıştı. Bu rakam 2014
yılında elde edilen rakamın neredeyse altı katı. 2003 ve 2010
yılları arasında vatandaşlığa
alınanların sayısı giderek azalarak en düşük seviyeye ulaştı.
Buna karşın bu yıl rakamlarda
artış tespit edildi.
Bir yıldan fazla süredir işsiz olan
kişilerin sayısının, %150 artış göstererek, toplam 21.870 kişi olduğu
saptandı.
Avusturya’nın tüm eyaletlerinde işsizlik oranı artış gösterdi. Bu
artışın en yüksek Viyana’da (20,4)
olduğu kaydedildi. Viyana’da tespit edilen rakam, işsizlikte toplam
7,9 oranlı bir artıştan kaynaklanıyor. Aynı zamanda Viyana’da eğitim ve öğrenim görenlerin sayısının 29,3 oranla düştüğü saptandı.
Bu düşüşten en az etkilenen eyalet ise, 2,1 oranla Tirol. Toplam işsizliğin artış oranında Viyana’yı,
12,4 oranlı artışla Salzburg izliyor.
İşsizlikte artışın en düşük olduğu
eyaletler ise 1,3 oranla Kärnten ve
3,5 oranla Burgenland.
lileri, yangını görüp bina sorumlusuna bildirdiler. Yangını
çıkaran şahısların kimlikleri
tespit edilemedi. Bina sorumlusu Osman Kılıç, apartmanda
bir çok sayıda göçmen asıllı insanın yaşadığını belirtti. Olay
gerçekleştikten bir hafta sonra,
oluşan yangın lekesinin üzerine, yine kimlikleri bilinmeyen
şahıslar tarafından büyük harflerle ‘FPÖ’ yazıldığını söyledi.
Kılıç olayla ilgili şunları söyledi: “Bina açık olsa, binayı ateşe
verebilirlerdi.”
Kılıç ayrıca, şoke olduğunu ve
bu gibi olayların
demokratik birlikteliği olumsuz etkilediğini
ifade etti. Özellikle bu yangın
lekesine FPÖ yazılmasından
dolayı, Kılıç, saldırının ırkçı güdülü şiddet vakası olduğunu
ifade etti. Kundaklamanın kim
ya da kimler tarafından yapıldığı, bu güne kadar öğrenilemedi.
3
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Önyargılar
büyüyor
Tehdit, şantaj,
karalama ve
iftiraya hayır 2
Avusturya halkının yüzde 58’i
müslümanların giderek
radikalleştiklerini düşünüyor!
V
iyana- ORF kanalının
“Bürger-forum” programı tarafından hazırlatılan, OGM’nin Şubat 2015’te
yayınladığı bir ankete göre, Avusturya halkının %58’i,
müslümanların giderek radikalleştikleri kanısına katılıyor.
Bunun abartılı bir kanı olduğunu savunanlar ankete katılanların sadece %30’u. Ankete katılanların %62’si müslüman ve
gayrimüslimlerin birlikte yaşamalarının “pek iyi olmadığı”
fikrinde, buna karşılık sadece
%27’si bu birlikteliği “iyi” olarak değerlendiriyor. OGM’nin
yayınladığı telefon anketine katılanların toplam sayısı
500 kişi. Katılımcıların %75’i,
Avusturya hükümetini eleştirerek, hükümetin “Müslüman
göçmen sorunu” konusuna çok geç yöneldiğini belirtmiş. Paris ve Kopenhagen’da
yaşanan terör saldırılarından
sonra Avusturya’da da saldırıya uğrayabileceklerini düşünenlerin sayısı %41 iken,
ankete katılanların %47’si
Avusturya’da böyle saldırılara uğrayabileceklerine olasılık vermiyor. Ankete katılanlar
arasında %86’lık bir çoğunluk, güvenlik önlemlerinin yoğunlaştırılmasını ve kamuda
çalışan polis yetkililerinin sayısının artması gerektiğini düşünüyor. Bunların arasından
%72’lik bir kısım, kameralı gözetlemelerin artmasından ve
cami ve müslüman derneklerinin daha sıkı bir kontrol altına alınmasından yana.
A
vusturya’nım bazı bürokrat, siyasi ve iş
çevresi Türkiye göçmeni bazı “işgüzarların”
Türkiye Cumhuriyeti’nin başta Dışişleri Bakanlığı, Emmiyet,
Milli İstihbarat, Elçiliğin ve
Hükümetin adını kullanarak kendilerine rakip gördükleri ya da siyasi olarak
farklı düşünenlere, farklı mezhepte olanlara şantaj, tehdit
ve karalamalarını konuşuyor.
Avusturya Emniyeti alarmda.
NAMUSA DIL
UZATIYORLAR
Bu işgüzarlar akıl almaz taktiklere başvurabiliyorlar. “Bu
kişi kriminal, terörist, şu partiden, bu mezhepten” iftirası
tutmaz ise o zaman namusa dil
uzatılarak kişilere çamur atılıyor. Hedef siyasi güç, para ve
otorite sağlamak.
‘SIYASI GÜCÜZ’
Kendilerini Türkiye’deki siyasi güç odaklarına yakın kişiler olarak tanıtan bu işgüzarlar
kendilerine rakip gördükleri vatandaşları iş kapmak istedikleri Avusturya’nın çeşitli kuruluşlarına “Onlar Türkiye’de
tutuklanacak. Onlara iş vermeyin. Türkiye’de Dışişleri
Bakanlığı veya Emmiyeti ile
görüşüyoruz” diye karaladıkları bizzat bunu yaşıyan
Avusturya’lılar tarafından
Yeni Vatan Gazetesi’ne iletildi.
Ellerinde hiçbir belge, olmadan
“Biz Türk Dışişleri Bakanlığı ile
görüşüyoruz. Elçilikle irtibatımız süper. Bunlar kriminal kişiler. Sakın onlara iş vermeyin ve ilişkiden kaçının ” diye
iftira atan bu siyasetçiler hakkında Avusturya savcılığına,
İçişleri Bakanlığına, Avrupa
Birliği’nin ilgili masalarına suç
duyurusunda bulunulanacağı
öğrenildi.
AVUSTURYALI’
LARI BILE TEHDIT
EDIYORLAR
Olay karşısında tepki veren
Avusturyalı müdür seviyesindeki kişileri “Avusturyalı parti temsilcileri ile ilişkilerimiz iyi, haddini bil” diyerek tehdit edenlerin
TürkiyeCumhuriyeti’ninkuruluşlarının adını kullandıklarını ifade eden bir Avusturyalı uzman
“Olay tam bir rezalettir ve kanunen suçtur. Olaya Avusturya
Dışişleri Bakanlığı’nın el koyması gerekmektedir. Avusturya
Türkiye’nin arka bahçesi değildir. Bunlar Türkiye’deki siyasi ve ticari ilişkileri Avusturya’da
büyük partilerin üzerinde baskı aracı olarak kullanıyorlar. Bu
kuvvetler ayrılığına ters bir olay.
Kamuoyunun tüm demokratik
güçlerini hassas olmasu gerekiyor” dedi.
SORUYORUZ
Bu işgüzarlara soruyoruz:
1) Avusturya makamlarında kendi işinizi takip ederken ne hakla başka insanlar
hakkında “Bu kişiler ve kuruluşlar kriminaldir” diyebiliyorsunuz? Türk Dışişleri
Bakanlığı’nın veya Türkiye
Cumhuriyeti’nin çeşitli kurumlarının ismini ne hakla
kullanıyorsunuz? 2) Bugün
yakın olduğunuzu iddia ettiğiniz çevreler bu ahlaksızlıklarınızı biliyorlar mı? Nereden
talimat alıyorsunuz? Ne hakla başka düşüncede, başka
mezhepte olan insanları Türk
devletinin çeşitli kuruluşlarının adını kullanarak karalıyorsunuz? 3) Bu yaptıklarınızı ne hakla Türkiye lobisi veya
“Müslümanların hakkını koruyoruz”. “Entegrasyona destek amaçlı Etnik Pazatalama
yapıyoruz”, “Türklere Almanca öğretiyoruz” diyerek meşrulaştırıyorsunuz?
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
4
Mart 2015 – SAYI 165
5
İslam Yasası
Müslümanların
lehine Prof. Ednan Aslan
Yasanın faydaları ne?
B
u yasa Müslüman mezarlığını, okullarda helal yemeği, din derslerini, dini tatilleri, manevi danışmanlığı bir hak
kılıyor.
Ama yasa çıkmadan
önce de bu haklar
mümkündü. Değişen
ne?
Müslümanların Viyana’da bir
mezarlık almaları 20 yıl sürdü.
Çünkü hukuksal alt yapısı yoktu. Şimdi yasa bunu bir hak olarak tanıyor. Belediyeler artık
bekleyin bakalım diyemeyecek.
Bayramlarda çocukların okullara gitmemesi öğretmenlerin elindeydi. Şimdi değil. Müslüman çocuklar Kurban, Ramazan Bayramı
gibi dini bayramlarda okula gitmeyebilecek. Buna Alevilerin
bayramları da dahil. Bu yasanın
bir olumlu yanı da Müslüman
Alevilerle Sünnilerin yasada bir
din olarak aynı gözetilmeleri. Bu
Türkiye’de olmayan bir şey. İlk
defa Alevileri de İslam dininin
bir parçası olarak görüyor. Aşure
günlerini örneğin, Alevi çocuklar da kutlayabilecek. Bunun yanında dini danışmanlık, hapishanelerde, hastanelerde, orduda,
okullarda, Hıristiyanların manevi danışmanlık yaptığı her yerde, her kurumda Müslümanlara
da dini danışmanlık hakları tanıyor. Müslüman ve Alevi dini danışman görev yapacak ve bunun
maaşını Avusturya devleti karşılayacak. Yasa okullarda, anaokullarında Müslüman çocuklara
helal yemek hakkı getiriyor. Özel
bir teşebbüse gerek kalmadan. Bu
kanunla helal kesim hakkı yasalaşıyor.
Ama yasa imamların
yurtdışından maaş al-
masını yasaklıyor.
Bu büyük bir
sorun değil mi?
Kanun imamın gelmesini yasaklamıyor. İmamların herhangi bir
devletin memuru olarak camilerde çalışmasını yasaklıyor. Fakat
Türkiye Avusturya’da kuracağı
bir vakıf aracılığıyla gelecekte de
imam gönderir ve maaşlarını vakıf üzerinden ödeyebilir. Bu yasak değil.
O zaman yasak
koymanın anlamı ne?
Önemli. Çünkü Türkiye’den bir
imam Avusturya’ya geldiği zaman
hastalık, işsizlik sigortası hakları
yok. Örnek Milli Görüş’ün bir imamını cemaatin başkanı istediği zaman görevden alabilir. İşinden
atabilir. İmamların hiçbir hukuksal hakları yok. Şimdi imamlar
sosyal haklara kavuşuyor.
14 yaşında Merkan nereye?
Westbahnhof’u havaya
uçurnaya planlayan 14
yaşındakı Türk genci tekrar
tutuklanmıştı. Hala tutuklu
olan genç Suriye tarafına
kaçma tehlikesi nedeni ile
hala gözaltında tutuluyor.
S
ekiz yıldan beri Avusturya’da
yaşayan 14 yaşındaki Türk
genci Mertkan G.’nin, en
az 4 Mayıs 2015’e kadar tutuklu kalacağı bildirildi. Mertkan,
Kasım 2014’te Viyana tren istasyonu Westbahnhof’a el yapımı bom-
balı saldırı yapmayı planladığını açıklamıştı. İki hafta tutuklu
kaldıktan sonra serbest bırakılan
Mertkan, Ocak 2015’te üç günlü-
ğüne ortadan kaybolmuştu. 12 yaşındaki Afgan arkadaşıyla beraber Viyana’da yakalanan Mertkan,
bunun üzerine tekrar tutuklan-
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Viyana İslam Federasyonu
Başkanı Muhammed Turhan,
tartışmalı “İslam Yasası”
ile ilgili olarak, “Avusturya’nın
11 Eylül’ü oluşturulmak
i steniyor” dedi.
Bu cemaate pahalıya
mal olur. Cemaat
bu yükün altından
kalkabilir mi?
Sorunlardan biri bu. Diyanet’in
tepkisi de burda. ‘Bu bize pahalıya mal olacak’ diyorlar. Avusturya’da 300 civarında imam var ve bunun
sadece 65’i Diyanet’in gönderdikleri. Eğer öteki cemaatler
imamlarının maaşlarını ödeyebiliyorsa, Diyanet’in bunu ödeme imkanı vardır. Burada şöyle önemli bir sorun var. Türkiye
Diyanet’e bağlı derneklerin başına Türkiye’den yönetici gönderiyor. Türk İslam cemaatinin
Ankara’dan yönetildiği görüntüsü iyi değil. Türkiye bir ilahiyat fakültesinin açılmasında
destek verebilir. Ama yönetmeyi
bırakmalı. Bu, eski bir Osmanlı
geleneği. Bundan vazgeçmek
Türkiye’nin lehine.
mıştı Westbahnhof’a DEAŞ adına
bomba saldırısı yapmayı planlayan Mertkan, el yapımı bombanın
nasıl yapılacağını internette öğrendiğini söyledi. İnternette kendini “Allah’ın kulu” olarak betimleyen terörist Mertkan, gerekli
malzemeleri alamadan polis tarafından tutuklandı. Avusturya’da
“Sonderschule” denen, zihinsel
engelliler için özel okul niteliğindeki bir okula giden Mertkan’ın,
sosyal medyalar üzerinden DEAŞ
ile ilgili bilgi edindiği ve DEAŞ’la
bağlantılı Çeçen bir çeteyle irtibata geçmeye çalıştığı Anayasa
Koruma Dairesi tarafından açıklandı. Avusturya Anayasa Koruma
Dairesi, Avusturya’da DEAŞ ile bağlantılı 140 kişinin çoğunun, Çeçen
ve Türk asıllı olduklarını belirtti.
‘Avusturya’nın 11 Eylül’ü
oluşturulmak isteniyor’
V
İYANA - Turhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “İslam Yasası”nın
“yasa” olmaktan ziyade “devlet kararı” olduğunu söyledi.
Yasanın, Müslümanların hazırladığı ve devlet erkanının görüşleriyle şekillenen bir düzenleme
olmadığını kaydeden Turhan,
“Devletin, her aşamasında baskı
yaparak, müdahale ederek hatta mücadele ederek ortaya koymuş olduğu bir yasa ile karşı
karşıyayız. Bunu yasadan ziyade devlet kararı olarak algılıyoruz” diye konuştu. Turhan, yasal düzenlemenin temellerinin
3 yıl önce atıldığını, bu kapsam-
A
da İslam Diyalog Forumu kurulduğunu ve o zaman da böyle bir
oluşuma karşı çıktıklarını söyledi. Yasa yapım sürecine ancak
Ekim 2014’te dahil olabildiklerini
belirten Turhan, içerisinde olumlu maddeler bulunsa da genel
olarak Müslümanların aleyhine
olduğu için yasaya karşı çıktıklarını anlattı. İslam Yasası ile “süte su karıştırıldığını” ifade eden
Turhan, “İlk defa Avusturya devlet olarak Müslümanların üzerine
gelmiş oldu. Sanki Avusturya’nın
11 Eylül’ü oluşturulmak isteniyor. Oysa Müslümanların
Avusturya’ya kattığı güzellikler tartışmasızdır” ifadesini kul-
landı. Turhan, Türkiye’den gelen
imamların hedef alındığı, derneklerin kapatılmasının önünün açıldığı ve eşitlik ilkesinin çiğnendiği bir yasayı asla
kabul etmeyeceklerini vurguladı. Müslümanların endişeli olduğuna işaret eden Turhan,
“Kazanımlarımızın elimizden
alındığını, hukukumuzun gasbedildiğini düşünüyoruz” dedi.
Avusturya İslam Cemaati olarak hiçbir zaman yasayı kabul
etmediklerini belirten Turhan,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz
hiçbir zaman şartlarımız yerine gelmeden, taleplerimiz dikkate alınmadan bu yasaya ‘evet’
demeyeceğimizi ifade ettik.
Ancak Avusturya basını söylediklerimizi çarpıtarak vermiş
oldu. ‘Sivil kuruluşlar bu yasaya evet dedi’ dediler. Bizim evet
deyiş şartımız, taleplerimiz yerine geldikten sonraydı. Bunu biz
özellikle temsilcilerimiz vasıtasıyla Yüksek Konsey toplantısında ortaya koyduk. Biz bu yasaya şartlarımız yerine geldiğinde
evet diyebiliriz dedik. Gördük
ki Müslümanların talepleri fazlaca dikkate alınmadı.” Senato
onayı ve Cumhurbaşkanının
imzalamasından sonra yeni bir
dönemin başlayacağına işaret
eden Turhan, itirazlarının gereği olarak hak ve hukuk talebi
çerçevesinde gidilebilecek bütün mercilere başvuracaklarını kaydetti. Turhan, Anayasa
Mahkemesi ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’ne başvuracaklarını sözlerine ekledi. AA
60 yaşında ikiz doğurdu
vusturya’da 60 yaşındaki bir kadın, ikiz doğum
yaptı. Stern Online’in
“kurier.at” gazetesine dayanarak verdiği habere göre, Linz yakınlarında bir klinikte sağlıklı
iki bebek dünyaya getiren kadının sağlık durumu da oldukça
iyi. Avusturya’da 45 yaş üzerindeki kadınların yapay döllenme
yoluyla hamile kalmaları yasak
olduğu için, kadının ülke dışında yapay döllenme yaptırdığı belirtiliyor.
Aynı kadının 3 yıl önce de yapay döllenme ile bir kız çocuğu
dünyaya getirdiği kaydedildi. 63
yaşındaki baba durumdan memnun olsa da, oldukça geç sayılabilecek bir yaşta anne olan kadın, Avusturya’da yeni bir etik
tartışma başlattı. Geç yaşta çocuk sahibi olmanın bencillik
ve sorumsuzluk olduğu yönün-
de eleştirilere maruz kalan yaşlı
çift, çocukların küçük yaşta anne ve babalarına bakma sorumluluğu hatırlatılarak eleştiriliyor.
Kadının doğum yaptığı hastanenin doktorları ise, ileri yaşta hamileliği riskleri nedeniyle tavsiye
etmediklerini belirtiyor.
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
6
■ Avusturya Millet Meclisi, uzun süredir tartışılan İslam Yasası hakkında
kararını verdi. Buna göre İslam cemaatleri Avusturya’da resmi
dini cemaat olarak tüzel kişi statüsünde faaliyette bulunacaklar.
Yeni İslam
yasası 2015
İSLAM YASASI 2015
Avusturya millet meclisinin kararı İslam cemaatlerini birer dini cemaat olarak Avusturya‘da tüzel kişiliklerini belirleyecek olan federal
yasadır Millet meclisi karar verdi: İslam cemaatlerinin yasal tüzel kişiliklerini belirleyecek olan
federal yasadır- İslam yasası 2015
IGGÖ’nün tercümesiyle medyaya
dağıtıldı.
1.Kısım
Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu § 1.Avusturya
İslam dini cemaatleri,anayasanın
(Staatsgrundsgesetz) -vatandaşla-
rın genel haklarıyla ilgili- 15.maddesine göre kabul edilen resmi dini
cemaatlerdir.Bu cemaatler, kamu
kurumlarıdır. Bağımsızlık §2.(1):
İslam dini cemaatleri dahili işlerini
kendileri düzenler ve idare ederler.
Onlar kendi inançlarını ve öğretilerini yaşayabilme hususlarında özgür olup kamu alanında da dinlerini yaşama hakkına sahiptirler. (2)
İslam din cemaatleri ve dini çalışanları, dinlerini yaşayabilme (uygulayabilme) bakımından tıpkı diğer cemaatler gibi yasal koruma
altındadırlar. Kanuni düzenlemelere aykırı olmadığı sürece, öğretim
konuları, tesisleri ve gelenekleri de
bu yasal korumadan faydalanabilirler. Dini cemaatler, dernekler ya
da bunların alt bölümleri ve üyeleri
devletin umumi standartlarına (değerleri)uyum sağlama mecburiyetine karşı kendilerine dini bir dayanak gösteremezler. Eğer devlet ilgili
durumla alakalı başka bir kanundan dolayı bunu mümkün kılıyorsa bu müstesnadır. Tüzel kişiliğin
kazanılması §3. (1) İslam dini cemaatleriişbu federal yasa gereği sunulan başvurunun bir yönerge ile
Başbakan tarafından yazılı kararla
onaylanması sonucu tüzel kişiliği
elde ederler. İlgili yönerge dini cemaatin yasanın 3. ve 4. kısımlarına
mutabık olup olmadığı hususunda
bilgiler de içermelidir. Başvurunun
belirli bir süre içerisinde devlet tarafından onaylanmama durumun-
da karşı tarafa dava açma hakkı tanıyan §8 VwGVG(Verwaltun
gsgerichtsverfahrengesetz) adlı yasa,Başvuruda yapılabilecek
muhtemel ilaveler ve değişikliklerden ve düzeltilmiş başvuruda ya da
tarafların görüşme talepleriyle alakalı yazılan davetiyelerin gönderiliş zamanından ilgili dilekçenin ya
7
Mart 2015 – SAYI 165
da itirazın ilgili bakanlığa ulaşma
süresine kadar ya da bunun için tanınan sürenin bitimine kadar tarafların aralarında yaptıklarımutabakat görüşmeleri sonuna kadar
uzayan süreçten dolayı askıya alınmıştır. (2) Başbakan kendisine gelen başvuruları yukarıda paragraf
1’de ifade edilen maddeye uygun
olarak internet üzerinden „Dernek
başkanlığı (Kultusgemeinde)“ alanıyla alakalı açacağı bir web sayfasından kamoyunun ulaşımına
sunması gerekir. (3) Tüzel kişiliğin elde edilme hususu hakkında
İslam dini cemaatinin isminin ve
harici hizmetleri temsil eden yetkililerin isimlerinin de içerisinde belirtildiği bir değerlendirme bildirisi çıkartılır. (4) Paragraf 3’e uygun
olarak edinilen tüzel kişilik sonrası gayeleri dini öğretileri yaymak
olan ilgili cemaatin dernekleri çözülür. (5) Kendisine bağlı bulunduğu ve gayesinin ilgili dine hizmet
etmek olarak gördüğü bir derneğin
çözülüşü sonrasında islam dini cemaati yeniden teşekkül ederse, yasal formun değişimi ve aynı vergi
mükelleflerin (tüzel kişiliğin) de
devamlılığı varsayılır. Tüzel kişiliği
elde etme şartları §4. (1) İşbu yasaya göre tüzel kişiliği elde etmek isteyen bir İslam cemaati güvenli ve
kalıcı bir varlığı (ekonomik olarak
da kendi kendini idare edebileceğini) olduğunu göstermesi gerekir.
Güvenli ve kalıcı bir mevcudiyet,
başvuru sahibinin devlet tarafından kayıtlı bir mezhep olması ve
en son nüfus sayımında ortaya çıkan toplam Avusturya halkı sayısının en az binde 2’lik bir oranda üye
sayısına sahip olması halinde verilir. Kanıt ve belgeleri başvuru sahibi temin eder. (2) Elde edilen gelirler ve bütçe ancak, dini hedefler
kısmında da belirtilen,kamu yararının ve hayır amacının da gözetildiği dini hizmetlerde kullanılabilir. (3) Cemaatin, topluma ve
devlete karşı müspet ve pozitif bir
temel algı yapısına sahip olması zorunludur. (4) Yasal olarak tanınmış mevcut kiliselere, dini cemaatlere ve diğer dini cemaatlere
yönelik ilişkilerde kanun dışı bir
rahatsızlık durumu olmaması gerekir. Tüzel kişiliğin başarısızlığa uğraması ve yürürlükten kaldırılması §5. (1) Başbakan tüzel kişilik elde
etme hakkını/ başvurusunu başarısızlığa uğratır, eğer 1. İslam dini
cemaatin öğretisinden ve bu öğretinin uygulanışından dolayı kamu güvenliği, kamu düzeni, sağlığı ve ahlakı ya da başkasının hak
ve özgürlüklerinin korunması gibi
demokratik bir toplumda var olan
çıkarların korunması kaçınılmaz
ise; bu husus özellikle beraberinde ceza-i müeyyide getiren davranışlara kişilerin yönlendirilmesi
durumunda, gençlerin psikolojik
gelişiminin engellemesi hususunda, psikolojik kimliğe zarar verilmesi durumunda ve özellikle dini yayma amacıyla psikoterapik
metotların kullanılması durumlarında geçerlidir, 2. §4 madde‘de
belirtilen şartlardan biri yerine
gelmiyorsa, 3. Cemaat yönetmeliği§6 sayılı maddeye uymuyorsa. (2)
Hükümet, dini cemaatin resmi tanınmışlığını yazılı bir kararla yürürlükten kaldırır, başbakan ise bir
Kultusgemeindenin (cemaate bağlı olan alt dernekler) tüzel kişiliğini yazılı bir kararla kaldırabilir,
eğer 1. §4 sayılı maddeye göre yasal bir kişilik elde etmek için gerekli olan şartların belli bir zaman sonra bulunmaması durumunda (üye
sayılarındaki değişiklikler hariç),
ve §8 maddedeki şartlar bulunma-
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
ması durumda 2. tüzel kişiliğin verilmesini engelleyen sorunun giderilmesi için yapılan taleplere
rağmen paragraf 1’e göre hala bir
başarısızlık sebebi mevcutsa, 3.
giderilmesi için yapılan isteklere
rağmen,hala tüzüğe ve yönetmeliğe aykırı davranışlar devam ediyorsa, yada 4. resmi tanınmış olma
durumuyla bağlı olan görevler, yapılan ikaz ve isteklere rağmen yerine getirilmiyorsa. (3) Dini cemaatin tüzel kişiliğinin kaldırıldığına
dair ilan edilen yönergeden sonra
3 gün içerisinde tüzel kişiliğin kaldırılma sebebinin içerisinde bilgisi verildiği ve ilgili dini cemaatin ve
son yönetim kurulunun isimlerinin de yer aldığı bir rapor sunulur.
Bu rapor ilgili dini cemaate gönderilir. (4) Tüzel kişiliğin başarısızlığa
uğrama yada yürürlükten kaldırılma durumları,internet üzerinden
„ Kultusgemeinde“ alanıyla alakalı açılacak bir web sayfasından kamoyunun erişimine sunulmalı.
2.Kısım
Yapısı ve Görevleri İslam Din Cemaatlerinin Yönetmelikleri §6.(1)
Dahilimeseleler çerçevesinde bir
İslam cemaati hakkında tasarlanan yönetmelik, etkisini ulusal
alanda sağlayabilmesi için resmi dilde şu bilgileri içermelidir:
1. İsim ve kısa ad belirleme; ancak dini cemaatin açık birşekilde
bu isimdenbilinebilmesi gerekir
ve başka kilise veya dini cemaatler, dernekler ve kuruluşlar veya
yasa form­larıyla karıştırılabilir bir
isme sahip olmamalıdır. 2. merkezinin nerede bulunması kurulma-
sı hususunda,3Üyeler edinme veya
kaybetme konusunda, 4. Üyelerin
hakları ve vazifelerini belirleme
konusunda, 5. Müfredat bakımından sair mevcut resmi olarak tanınmış dini cemaatler, mezhepler
veya diğer dini cemaatlerden farklı olması gereken ana inanç kaynaklarını (Kuran) ve esas aldığı
öğretimi yetkili bir biçimde almanca dilinde tanımlamak, 6. Dahili
Organizasyon, ki en azından dernekler (Kultusgemeinden) istihdam edilmelidir; 7. Dini cemaat içerisinde yer alan bütün gelenekleri
uygun bir şekilde göz önünde bulundurmak, 8. Personel atamalarını , atanan kişilerin fonksiyonunu
ve süresini belirleme, organları görevden alma, 9. Din dersinin tedarik şeklini ve bu derslerin denetim
şeklini belirleme; 10. Araç gereçlerin (fonlar) temini, bunların yönetimi ve muhasebesi, 1. Dini Cemaat
içerisindeki kavgaları ve tartışmaları uzlaştırmak, 12. İslam cemaati yönetmeliğinin değişimi veyeniden yapılandırılması, (2) Araç
gereçler gibi kendi üyelerinin tabi
dini ihtiyaçlarını karşılamak için
gerekli olan kaynakların (finansal) temini, dini cemaat, dernekler
(Kultusgemeindeler) ve üyeleri tarafından, dolayısıyla da yurt içerisinden gerçekleşir.
Dini Cemaatin Görevleri §7. Bir
dini cemaatin görevleri arasında
bilhassa şunlar vardır 1. bir derneğin (Kultusgemeinde’nin) etki alanını aşan meselelerde kendi üyelerinin ilgi alanlarını olabileceği
kadar temsil etme; (çünkü) o (dini cemaat), din işleri üst makamıdır. 2. kendi yönetmeliğini ve ilgili
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
derneklerin (Kultusgemeindelerin)
tüzüklerini, bunlarda yapılan değişiklikleri ve dernek yönetim kurulundaki değişimleri başbakana sunmak (bildirmek); 3. devlet
nezdinde de tüzel kişilik elde etmek için, kendi dini cemaati içeresinde buna hak kazanmış donanımlı kuruluşların (derneklerin)
temsil yapısını, yönetim kurulunu ve bunlardaki değişiklikleri başbakana sunmak. İslam dernekleri (Kultusgemeinden) §8.(1)
Kultusgemeinde dernekleri, İslam
dini cemaatine ait alt kuruluşlardır. Aynı zamanda kamu hukukunun da bağımsız birer kurumlarıdır. Üyelerinin dini ihtiyaçlarını ve
bu ihitiyaçların karşılanması için
gerekli olan tesisleri sağlarlar. (2)
Kultusgemeindeler, yukarıdaki
paragraf 1’de ifade edilen görevleri yerine getirmek için tesisler inşa
edebilir, yönetebilir ya da mevcut
tesisleri dernek tesisi haline çevirebilirler. Birden fazla derneğin ortak tesisler kurmaları ancak karşılıklı ve çok yönlü anlaşma ve
bağlı bulundukları dini cemaatin onay vermesiyle mümkündür.
(3) Kultusgemeindeler, varlığını
ve kendisini ekonomik olarak idare edebileceğinden emin olunabiliniyorsa ve ilgili dini cemaatin onay
vermesi halinde kurulabilir. (4)
Her bir Kultusgemeinde, resmiyetini devlet nezdinde sağlayabilmek
için içerisinde şu bilgilerin bulunduğu bir tüzük sunması gerekir: 1.
İsmini ve kısa adını belirleme; ancak dini cemaatin açık bir şekilde
bu isimden bilinebilmesi ve başka
kilise veya dini cemaatler, dernekler ve kuruluşlar veya yasa formlarıyla karıştırılabilir bir isme sahip
olmaması gerekir, 2. Merkezinin
nerede bulunması/ kurulması hususunda düzenlemeler, 3. Üye
edinme veya kaybetme konusunda, 4. Üyelerin hakları ve vazifelerini belirleme konusunda, 5. Dahili
Organizasyonla ilgili düzenlemeler, özellikle bir üye listesi sunması. 6. Personel atamalarına , atanan
kişilerin fonksiyonuna ve süresini
belirlemeye, organları görevinden
almaya dair düzenlemeler, 7. Araç
gereçler gibi (maddi) kaynakların teminine, bunların yönetimine
ve muhasebesine dair düzenlemeler, 8. Dernekler içerisindeki kavgaları ve tartışmaları uzlaştırmaya dair düzenlemeler, ve 9. Tüzük
değişimine ve yeniden yapılandırılmasına dair düzenlemeler. (5)
Bir Kultusgemeindenin çözülmesi durumundaen son görevde bulunan dernek yönetimi, bağlı bulunduğu dini cemaatle karşılıklı
anlaşma içerisinde derneğin mal
varlığının keyfiyetini ve üzerinde
yapılması gerekeni belirler. 3. Kısım
Avusturya İslam cemaati (İGGiÖ) »
nin Hak Ve Sorumlulukları Kendini
Adlandırma ve dini kavramlarını
(isimlerini) koruma hakkı §9. (1)
Dini bir cemaat, kendine §6.kanunun 1. maddesinin 1.kısmında belirtilen çerçeve içerisindebir isim
belirleme hakkına sahiptir. (2) Dini
bir cemaatin ve kendisine bağlı
derneklerin (Kultusgemeindeler)
isimleri ve bu isimlerden türetilen
bütün kavramlar ancak ilgili dini cemaatin veya derneğin onayıyla kullanılabilir. (3) Avusturya haricindeki dini cemaatler, kurumlar
ve dernekler gibi benzer kurumlarla kurulacak resmi temaslarda ve
ilişkilerde kullanılması uygun olan
isim ve kavramlar ancak dini cemaatin onayıyla mümkündür. (Not
: tercümede anlamı verilmeye çalışıldı) (4) İşbu belirtilen kararların
ihlal edilmesi halinde ve ceza hukukuna müteallik herhangi bir durum söz konusu değilse, dini cemaat ve bu durumdan etkilenen her
bir dernek, yasa dışı bu duruma
son verdirmek için başbakana bir
öneri sunabilir. Sunulan bu önerinin 4 hafta içerisinde karara bağlanılması gerekir. Bilgi, değerlendirme ve rapor verme hakkı §10. (1)
İslam cemaati, yasal olarak devlet
tarafından kabul edilen Kilise kurumlarını, dini cemaatleri ve özellikle de İslam cemaatlerini ilgilendiren bütün meseleler hakkında
devletin bütün yasama ve yönetme makamlarına rapor, bilgi, görüş, itiraz, bildiri ve öneri verme
hakkına sahiptir. (2) İslam dini cemaatinin dışa dönük harici hukuki ilişkilerini ilgilendiren meseleler
hakkında öngörülen yasal düzenlemeler (kararlar), yönergeler, ilgili cemaate belirli bir süre içerisinde itiraz edebilme hakkı tanınması
için sunulmadan ve tasarlanmadan önce iletilir.
Özel kuruluşlarda manevi danışmanlık hakkı ve gençlik eğitim
§11. (1) Din cemaati, kendi üyelerine, ki bunlar : 1. Orduda olan üyeler/askerler veya 2. Hapishanede
bulunan üyeler/mahkumlar veya
3. Kamuya açık hastahanelere, bakım merkezleri veya buna benzer
kurumlara yerleştirilmiş olan men-
Mart 2015 – SAYI 165
suplarına dini açıdan ilgilenme ve
onlara dinirehberlik sunma hakkına sahiptir. (2) Madde 1 de sözü
geçen kişilere dini rehberlik sadece Avusturya’da bu hizmetlere kişisel ve mesleki olarak elyak olan kişiler sunabilir. Bu kişiler dini içerik
ve yeterlilik açısından ilgili dini cemaate, diğer bütün genel meseleler
ve konularda ise ilgili devlet teşkilatının (Ordu, hastahane, hapishane) başkanlığına tabidirler. Mesleki
yeterlilik ancak, bu hizmeti sunacak kişinin -§24. Paragrafta ifadesi geçen- İslam İlahiyat mezunu olması halinde ya da buna eş değer
bir yeterliliğe sahip olması durumunda söz konusudur. Kişisel yeterlilik ise, manevi bakım alanında
en az 3 yıllık bir meslek tecrübesi ve
de Matura düzeyinde Almanca bilgisi gerektiriyor. Bunun yanı sıra-
8
bu kişilerin bu alanlarda görev yapabilmesi için ilgili İslami cemaat
tarafından yetkilendirilmiş olması gerekir. (3) Madde 1 Satır 1’de ifade edilen grubun ihtiyaçlarının temin edilebilmesi için ortaya çıkan
genel yönetim ve personel giderleri devlet tarafından karşılanır. (4)
İslam cemaati ve üyeleri, çocukları ve gençleri kendi dini geleneklere, örflere ve dini hükümlere göre
eğitme ve yetiştirme hakkına sahiptirlerler. Yemek/gıda düzenlemesi (Helal) §12. (1) İslam cemaati, Avusturya’da et ürünleri ve diğer
başka ürünler de olmak üzere bunları kendi dini hükümlerine göre
üretilmesini organize etme hakkına sahiptir. (2) Kışlalarda, hapishanelerde, umuma açık hastanelerde, huzur-, bakım- veya benzeri
evlerde ve kamuya açık okullarda
9
Mart 2015 – SAYI 165
bulunan dini cemaat üyelerinin
bakım ve iaşelerinde cemaatin gıda kuralları göz önünde bulundurulmalıdır.
Dini Bayramlar §13. (1) İslam dini
bayramları ve Cuma namazı vakitleri devletin yasal koruması altında bulunacaklardır. Bayram günlerinin tarihleri İslam Takvimine
göre gerçekleşir. Bu bayramlar (bir
önceki günün) Güneş batımıyla
birlikte başlar ve bir sonraki günün
güneş batımına kadar devam eder.
Cuma namazı vakti Cuma günü saat 12.00 ile 14.00 arasındadır. (2)
bayramları şunlardır : a) Ramazan
bayramı (3 gün) b) Hacc-Kurban
bayramı (4 gün) c) Aşure (1 gün) (3)
Yukarıda paragraf 2’de sözü geçen
günlerde ibadethanelerin ya da diğer Kultusgemeindelerin ibadet
mekanlarının yakınında, (başkala-
rı tarafından) ibadeti ya da bayram
kutlamasını engelleyici her türlü
gürültü verici davranışlar, toplu eylemler/gösteriler, geçiş ve taşınma
faaliyetleri yasaktır. Görevlilerin
görevlerinin fesh edilme konusu
§14.Dini cemaat ve buna bağlı dernekler (Kultusgemeinden), işlediği
herhangi bir veya daha fazla suçtan dolayı herhangi bir yerel mahkeme tarafından yargılanma sonucu en az bir yıl hapis cezasına
çarptırılan ya da davranışıyla kamu güvenliğini, düzenini, sağlığını
ve halet-i ruhiyesini ya da ötekinin
haklarını ve özgürlüklerini zedeleyen/engelleyen kişileri, dini yetkili kişilerde dahil, görevlerinden almakla yükümlüdür.
Mezarlıklar §15. (1) İslami mezarlıklar veya mezarlık bölümleri kalıcı ve süresiz bir konumdadır.
Bu mezarlıkların kapatılması, çözülmesi veya makberlerin boşaltılması yasaktır. İstisnai durumlar, dini cemaatin onayına bağlıdır.
(2) İslami mezarlıklara veya mezarlık bölümlerine nakledilecek cenazeler ancak ilgili İslam cemaatinin
onayıyla gerçekleşebilir. 4. Kısım
Avusturya İslam Alevi Cemaati’nin
Hak Ve Sorumlulukları Kendini
Adlandırma ve dini kavramlarını
(isimlerini) koruma hakkı §16. (1)
Dini bir cemaat, kendine §6.kanunun 1. maddesinin 1.kısmında belirtilen çerçeve içerisinde bir isim
belirleme hakkına sahiptir. (2) Dini
bir cemaatin ve kendisine bağlı
derneklerin (Kultusgemeindeler)
isimleri ve bu isimlerden türetilen
bütün kavramlar ancak ilgili dini cemaatin veya derneğin onayıyla kullanılabilir. (3)Avusturya haricindeki dini cemaatler, kurumlar
ve dernekler gibi benzer kurumlarla kurulacak resmi temaslarda ve
ilişkilerde kullanılması uygun olan
isim ve kavramlar ancak dini cemaatin onayıyla mümkündür. (Not
: tercümede anlamı verilmeye çalışıldı) (4) İşbu belirtilen kararların
ihlal edilmesi halinde ve ceza hukukuna müteallik herhangi bir durum söz konusu değilse, dini cemaat ve bu durumdan etkilenen her
bir dernek, yasa dışı bu duruma
son verdirmek için başbakana bir
öneri sunabilir. Sunulan bu öneri
4 hafta içerisinde karara bağlanılması gerekir. Bilgi, değerlendirme
ve rapor verme hakkı §17. (1) İslam
alevi cemaati, yasal olarak devlet
tarafından kabul edilen Kilise kurumlarını, dini cemaatleri ve özel-
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
likle de İslam cemaatlerini ilgilendiren bütün meseleler hakkında
devletin bütün yasama ve yönetme
makamlarına rapor, bilgi, görüş,
itiraz, bildiri ve öneri verme hakkına sahiptir. (2) İslam Alevi dini cemaatinin dışa dönük harici hukuki ilişkilerini ilgilendiren meseleler
hakkında öngörülen yasal düzenlemeler (kararlar), yönergeler, ilgili cemaate belirli bir süre içerisinde itiraz edebilme hakkı tanınması
için sunulmadan ve tasarlanmadan önce iletilir.
Özel kuruluşlarda manevi danışmanlık hakkı ve gençlik eğitimi
§18. (1) Din cemaati, kendi üyelerine, ki bunlar: 1. Orduda olan üyeler/askerler veya 2. Hapishanede
bulunan üyeler/mahkumlar veya
3. Kamuya açık hastanelere, bakım merkezleri veya buna benzer
kurumlara yerleştirilmiş olan mensuplarına dini açıdan ilgilenme ve
onlara dini rehberlik sunma hakkına sahiptir. (2) Madde 1’de sözü
geçen kişilere dini rehberlik sadece Avusturya’da bu hizmetlere kişisel ve mesleki olarak elyak olan kişiler sunabilir. Bu kişiler dini içerik
ve yeterlilik açısından ilgili dini cemaate, diğer bütün genel meseleler
ve konularda ise ilgili devlet teşkilatının (Ordu, hastane, hapishane)
başkanlığına tabidirler. Mesleki yeterlilik ancak, bu hizmeti sunacak
kişinin -§24. Paragrafta ifadesi geçen- İslam İlahiyat mezunu olması halinde ya da buna eş değer bir
yeterliliğe sahip olması durumunda söz konusudur. Kişisel yeterlilik
ise, manevi bakım alanında en az
3 yıllık bir meslek tecrübesi ve de
Matura düzeyinde Almanca bilgisi
gerektiriyor. Bunun yanı sıra bu kişilerin bu alanlarda görev yapabilmesi için ilgili İslam Alevi Cemaati
tarafından yetkilendirilmiş olması
gerekir. (3) Madde 1 Satır 1 de ifade
edilen grubun ihtiyaçlarının temin
edilebilmesi için ortaya çıkan genel
yönetim ve personel giderleri devlet tarafından karşılanır. (4) İslam
Alevi Cemaati ve üyeleri, çocukları ve gençleri kendi dini geleneklerine, örflerine ve dini hükümlerine
göre eğitme ve yetiştirme hakkına
sahiptirler.
Yemek/gıda düzenlemesi §19. (1)
İslam Alevi Cemaati, Avusturya’da
et ürünleri ve diğer başka ürünler
de olmak üzere bunları kendi dini hükümlerine göre üretilmesini organize etme hakkına sahiptirler. (2) Kışlalarda, hapishanelerde,
umuma açık hastanelerde, huzur-,
bakım- veya benzeri evlerde ve kamuya açık okullarda bulunan dini
cemaat üyelerinin bakım ve iaşelerinde cemaatin gıda kuralları göz
önünde bulundurulmalıdır.
Dini Bayramlar §20. (1) İslam
Alevi dini bayramları ve ibadetleri (Perşembe günleri yapılan cem
ayinleri, lokma günleri) devletin
yasal koruması altında bulunacaklardır. Bayram günlerinin tarihleri
İslam takvimine göre gerçekleşir.
Bu bayramlar (bir önceki günün)
Güneş batımıyla birlikte başlar ve
bir sonraki günün güneş batımına
kadar devam eder. (2) bayramları şunlardır: a) Hz. Hızırı düşünme
anısına Oruç ve Bayram günleri (3
gün) b) Hz Ali’nin doğumu (1 gün)
c) Muhammed’den sonra Ali’nin
tayin edilme bayramı (1 gün) d)
Kurban Bayramı (4 gün) e) Aşure (1
gün) (3) Yukarıda paragraf 2 de sözü geçen günlerde ibadethanelerin
ya da diğer Kultusgemeindelerin
ibadet mekanlarının yakınında,
ibadeti ya da bayram kutlamasını engelleyici her türlü gürültü verici davranışlar, toplu eylemler/
gösteriler, geçiş ve taşınma faaliyetleri yasaktır. Görevlilerin görevlerinin fesh edilme konusu §21.
Dini cemaat ve buna bağlı dernekler (Kultusgemeinden), işlediği her
hangi bir veya daha fazla suçtan
dolayı herhangi bir yerel mahkeme tarafından yargılanma sonucu
en az bir yıl hapis cezasına çarptırılan yada davranışıyla kamu güvenliğini, düzenini, sağlığını ve halet-i
ruhiyesini yada ötekinin haklarını
ve özgürlüklerini zedeleyen/engelleyen kişileri, dini yetkili kişilerde
dahil, görevlerinden almakla yükümlüdür.
Mezarlıklar §22. (1) Mezarlıklar
veya mezarlık bölümleri kalıcı ve
süresiz bir konumdadır. Bu mezarlıkların kapatılması, çözülmesi veya makberlerin boşaltılması yasaktır. İstisnai durumlar, dini cemaatin
onayına bağlıdır. (2) Mezarlıklara
veya mezarlık bölümlerine nakledilecek cenazeler ancak ilgili İslam
Alevi Cemaatinin onayıyla gerçekleşebilir. 5.Kısım Dini cemaatlerdevlet ilişkisi ve etkileşimi Dini cemaat kararlarının yasal geçerliliği
§23. (1) Dini cemaatin yönetmenliği, Kultusgemeinde derneklerinin
tüzükleri ve ilgili düzenlemeleri,
tüzüksel değişiklikler ve seçim düzeni gibi düzenlemeler ve bunların
değişimi gibi hususların geçerlilik
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
kazanması ancak Başbakanın onayına bağlıdır. (2) Dini cemaatler yönetmenliği ve tüzük gereği yapılan
görevlendirme değişiklikleri, göreve getirilen organlar ve kişiler, yapılan genel kurul seçiminden ya
da tayin edilişlerinin (§ 7 Satır 2)
hemen ardından başbakana bildirilmesi gerekiyor. (3) Başlık 1’e uygun olarak yapılan değişiklikler ve
yeni görevlendirmelerin resmiyet
kazanması ancak başbakanın verdiği onay gününden itibaren başlar. Başbakanlık bununla alakalı
kamuoyunun bilgilenebileceği ve
bu tür kararlarını takip edebileceği
ilgili web sayfasında “Kultusamt”
adında bir bölümde sunar. (4)
İlgili dini cemaatin yasal yönetmenliği gereği tüzel kişiliğe sahip
Üniversite yasasının §108. maddesinin 3.kısmına göre toplu iş sözleşmesi olan kişiler istihdam edilebilir. (4) Paragraf 1’e göre öğretim
görevlisi olarak atanılacak olan kişilerin dini cemaatlerle karşılıklı müzakere (in Fühlungnahme)
edilmesi gerekir, ki teolojik konular içerikli derslerde dersi verecek
öğretim görevlisinin devletin yasal
tanıdığı ilgili dini cemaatin temsil ettiği akaidin (Mezhepler, dini akımlar) mensubu olması gerekir. İhbar etme ve raporlandırma
(Bilgilendirme) yükümlülükleri
§25. Gerek dini cemaati, gereksedevlet, birbirlerine karşı devlet yasasını zedeleyen veya temas eden
meseleleri aktarmakla yükümlüdürler. Bu bilgi alışverişi, özellik-
Seçimler §28. (1) Seçim sonucunda
seçilen organlar veya şahıslarla ilgili olarak, seçim prosedürü ya yönetmenlik de, ya tüzüklerde, ya da
seçim kurallarının yazıldığı bir metinde, seçim sürecinin denetlenebilir bir biçimde yeteri düzeyde tanımlanmış olması gerekir.
(2) Yapılan bir seçim sonucunda seçilen organlar veya şahıslarla
ilgili olarak cemaatin her aktif seçmenine, ya da seçim yönetmeliğine
göre aktif üye kabul edilen herkese,
şayet cemaat içerisinde sonucu değiştirme ve itiraz imkanlarının tamamı tükenmiş ise, başbakana seçim sonucu hakkında itiraz etme
hakkı doğar. (3) Başbakana ulaşmış olan seçim sonuç bildirisi tarihinden sonra 14 gün içerisinde
dernekler, devlet nezdinde de ilgili
dini cemaatin konuyla ilgili başvuru dilekçesinin başbakana ulaşması gününden itibaren resmi tüzel kişiliğe sahip olurlar, ki başvurunun
kendilerine ulaştığına dair başbakan yazılı bir tasdikle doğrulaması gerekir.
İslam-İlahiyat eğitimleri §24.
(1) 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren devlet, İslam cemaatlerine
kendi istikbalinin din adamlarını bilimsel anlamda yetiştirmek,
dini araştırmalar yapmak ve din
öğretiminde bulunmak amacıyla Viyana Üniversitesine bağlı
bir İslam- İlahiyat eğitim fakültesi açar. Bu fakülte de öğretim görevlileri için altı kontenjan ön görülür. (2) Bu yasa gereği açılacak
ilahiyat fakültesinde her bir dini
cemaat için bir bilim bölümü/dalı açılır. (3) Öğretim görevlileri olarak 1. Paragrafa uygun olarak, bay
ve bayan Üniversite profesörleri,
bay ve bayan üniversite doçentleri, özel bay ve bayan doçentler ve
le bir soruşturmanın başlangıcının ve sonucunun aktarılması gibi
meseleler olmak üzere, §14 ve 21’de
sözü edilen grupların cezalandırılması ve dini cemaat veya dernek
seçimlerinin aleyhine cemaat içerisinden yapılan yasal yol başvuru
için de geçerlidir. Sorgu dokunulmazlığı § 26. (1) Din görevlileri herhangi bir meselede sorgulanamaz,
sorguya çekilemez. (Bilgi dokunulmazlıkları vardır.) (2) Paragaraf
1’de ifade edilen bu durum mahkeme davalarında şahitlik için de
geçerlidir. (Şahitlik yapma zorunluluğu da yoktur. ) Organizasyon
ve etkinliklerin yasaklanması §27.
Devlet, doğrudan doğruya kamuoyu güvenliğine, düzenine, sağlığına, ulusal asayişe zarar verebilecek veya başkalarının hakkını ve
özgürlüğünü kısıtlayacak her türlü
kültürel toplantıları ve etkinlikleri
durdurabilir. Etkinlik gereği üçüncü bir şahıs/ grup tarafından ortaya çıkan tehlikeler, ilgili etkinliğin
iptali için bir sebep teşkil etmez.
paragraf 2’den dolayı seçimle alakalı bir bildiri ya da usulsüzlüğü
yönünde bir itiraz yapılmazsa, o
halde başbakan seçim sonucunu
kabul eder ve seçim sonucunu yazılı bir kararla sunar.
Yetkili talebi §29. (1) Dini cemaat
veya Kultusgemeinde içerisinden
görev bitiş süresi en az 6 ayı geçen
ya da herhangi bir nedenden dolayı görevine devam edemeyen resmi
bir yetkili kişi bulunuyorsa, o halde resmi makamlar dini cemaati ya
da ilgili derneği en az 1 ay ve en fazla 6 aylık bir süre içerisinde gerekli seçim kurulunu yapmayı ya da
görevine devam edemeyen kişinin
yetkilerini tüzüğe ve yönetmenliğe
uygun bir tarzla başkalarına devredilmesini talep eder. (2) Şayet dini
cemaat ya da ilgili Kultusgemeinde
derneği bu süre içerisinde ilgili
mahkemeye yeni bir yetkili şahıs
tayin etmek için başvuruda bulunmaz ise, bu başvuru ilgili makama başbakan tarafından yapılır.
Resmi hükümlerin uygulanma-
10
sı §30. Bahsi geçen bu resmi federal yasadaki hükümlerin uygulanması için resmi makamlar bir karar
yazısıyla, yasaya, yönetmenliğe ya
da tüzüğe aykırı gördükleri kararları feshedebilirler, gerekirse ceza-i
müeyyide uygulayarak para cezasına çarptırabilirler. 6. Kısım Nihai
hükümler: Mevcut dini cemaatlerin ve Kultusgemeinde derneklerin, yönetmenlik ve tüzük durumu
§31. (1) Avusturya İslam Cemaati,
BGBl. 466/1988 ve Avusturya İslam
Alevi cemaati, BGBl. II 133/2013 ve
bunların resmi kuruluşları mahfuz kalıp etkilenmeden beridirler.
Bunlar § 9 ve § 16 maddeye göre
resmi dini cemaatlerdir. Bu kanunnamenin yürürlüğe girme tarihi itibariyle bu kanunnameyi tasdik ettiklerine ve bilgilendiklerine dair
iki hafta içerisinde § 3 paragraf 1
maddesine uygun olarak bildirimlerde bulunulması gerekiyor. (2)
İşbu dini yasaya uygun olan yönetmenlikler, tüzükler ve atanan yetkililer de geçerli bir konumdadırlar. Ancak yasaya aykırı görünen
noktalar 31 Aralık 2015 tarihine kadar (yeni) yasaya uyumlu hale getirilmesi için yeniden düzenlenmelidir. Bu yönetmenlikler ve tüzükler
hakkında yapılan değişikliklerle ilgili başbakan 1.3.2016 tarihine kadar karar verir. (3) İşbu yasa gereği bir dini cemaatin din eğitimini
yayma amaçlı olan ve bu yasanın
yürürlüğe girme zamanında varlığını devam ettirenancak verilen
süre içerisinde bu yasaya uyumlu
hale gelmeyen dernekler, İçişleri
Bakanlığı tarafından 1 Mart 2016
tarihinde yazılı bir kararla feshedilir. (4) Bu yasa yürürlüğe girdikten sonra §6 Kısım 2 düzenlemesine uyumlu olmayan din görevlileri
görevlerine bir yıl daha devam edebilirler. İlgili madde kapsamına girmeyen görevliler kaldıkları yerden
görevlerine devam edebilirler.
Yürürlüğe Giriş ve Yürürlükten
Çıkışlar §32. İşbu yasa, federal yasa metninde (Bundesgesetzblatt)
ilan edileceği gün içerisinde yürürlüğe girer. İşbu federal yasa yürürlüğe girdikten
sonra Müslümanları tanıma yasası olan, RGBI 159/1912 ıdF
BGBl. 144/1988, yürürlükten çıkar. Yürürlülük maddesi §33. İşbu
yasanın yürütme ve yasama vazifesi başbakana aittir. Yeter ki bazı düzenlemeler başka bir bakanlığın veya bakanın yetki alanıyla
alakalı olmasın.
11
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
12
13
Mart 2015 – SAYI 165
İslam İnanç Toplumunun bu konudaki mücadelesi ile önemli gelişmeler oldu. Dernek üyelerinin
ve özellikle onların çocuklarının
yardımlaşma çerçevesi içerisinde eğitim ve eğitim bilinçlerini
geliştirmelerine katkıda bulunmak,
YVG: En büyük
hedefiniz nedir ?
HY: En büyük hedefimiz kültür, din, mezhep, dil ve ırkla-
“Evrensel İnsan Haklarını
korumak en büyük hedefimiz”
Y
HY: Avusturya’da yaşayan Arap
eni Vatan Gazetesi: Türkiye´de daha çok Antkaya
ve Hatay çevresinden Avusturya´ya yarım yüzyıl önce göç etmiş Arap asıllı Aleviler olarak AAKD
derneği ile amaçlarınız nedir ?
Halil Yuvarlak: Derneği-mizin
amacı Avusturya’da genellikle üyeler
arasında ve toplumun tüm kesimleriyle kaynaşma ve dayanışmayı sağlamak, var olan kültürü farklı etkinliklerle yaşatmaktır. İşte bu nedenle
bizler Avusturya Arap Alevileri Kültür
Derneği olarak, Avusturya’da Arap
Alevileri’nin var olduğunu ve duyarsız insan olmadığımızı, biz de buradayız demek ve sesimizi duyurmak
icin bu kurumu oluşturduk
YVG: Böyle bir ihtiyaç
ne zaman doğdu?
İlk adım ne oldu ?
Kısa adı AAKD olan Avusturya Arap Alevi Kültür
Genel Sekreteri Halil Yuvarlak derneklerinin amaçları konusunda soruları Yeni Vatan Gazetesi’ne
cevapladı. Halil Yuvarlak, “En büyük hedefimiz
insanlara arasında evrensel insan haklarını öğretmek, öğrenmek ve karşılıklı farklılarımızı kabul ederek saygı, sevgi ve dostluğun gelişmesine katkıda
bulunmaktır.“ dedi.
Alevi halkının ihtiyaçlarından
doğan, onların büyük bir umutla desteklediği derneğin kurulmasıyla bizlerin birlik olma, öz
kültürümüzü yaşatma ve sadece
bize özel dini ritüallerimizi gerçekleştirmek amacı ile başlattığımız çalışmalar attığımız ilk adım
oldu. Tüzüğümüzü de hazırlazıp
yönetim kurulu üyelerimizin imzalarıyla bölge dernek polisine
başvuru yaparak onay aldıktan
sonra Avusturya genelinde aktif
bir dernek halini aldık. Yeri geldi tek tek Arap Alevisi kardeşlerimizin kapılarını çaldık, onlara misafir olduk, birlik olmanın
dernekleşmenin önemini anlattık. Toplantılar düzenleyerek günümüzde Avusturya Alevilerinin
tanınmasını ve elde edilen kazanımları anlattık. Avusturya Alevi
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
rından bağımsız olarak tüm
insanlar arasında dostluğu,
eşitliği ve barışı esas almak ve
Avusturya anayasasına saygılı olmayı teşvik etmektir.
Evrensel insan hakları konusunda
üyelerinin ve toplumun bilinçlenmesi için çalışmalarda bulunmak,
kadınları, gençleri ve çocukları eğitim ve toplumsal hakları konusunda bilinçlendirmek ve desteklemek,
özellikle derneğimizin tüzüğünde
de yer alan en öncelikli amaç ve görevlerindendir.
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
14
Avusturya’da
Alevilik resmen
tanındı, Türkiye
tepkili
Avusturya’da Alevi bayram ve
anma günleri resmi tatil oldu
A
vusturya’da “İslam Yasası”
olarak adlandırılan yasa, Federal Meclis’te kabul
edildi. Yeni yasa uyarınca, ülkede maaşlarını yabancı bir devletten alan imamlar, bir yıl içinde geri gönderilecek. Yeni düzenleme ile
Alevi bayram ve anma günleri, resmi gün olarak kabul edildi. Böylece
Alevilik de ilk kez bir ülkede yasalara girmiş oldu. Türkiye ise Kamu
Diplomasisi Koordinatörlüğü aracılığıyla yasaya tepki gösterek ‘ Yasa
diğer dini cemaatlere verilen hakları Müslümanlara tanımamakta’
açıklaması yaptı. Avusturya’da yaşayan yaklaşık 500 bin Müslümanı
doğrudan ilgilendiren yeni yasa şu
unsurları taşıyor; * Din görevlilerinin Avusturya sosyal yaşamına va-
kıf kişiler olması düşüncesiyle yurt
dışından memur olarak gelen ve kısa süre sonra ülkelerine dönen ve
maaşlarını kendi devletlerinden
alan imamların 1 yıl içerisinde ülkelerine gönderilmeleri kararlaş-
tırıldı. Buna göre Diyanet İşlerine
bağlı olarak Avusturya’da görevlendirilen memur statüsündeki
imamlar Türkiye’ye gönderilecek.
Maaşlarını Avusturya devletinden
alan imamlar ise görevlerine devam edebilecek. * Cami dernekleri de dahil olmak üzere tüm İslami
dernekler, anayasal kurum olan
Avusturya İslam Cemaati’ne
(IGGiÖ) bağlandı. * Dini tatiller belirlenerek çalışan Müslümanlar
için yeni haklar tanındı. * Viyana
Üniversitesi bünyesinde bir ilahiyat fakültesi açılması karar bağlandı. * Askeri kışlalarda hastanelerde
ve cezaevlerinde din görevlilerinin
bulundurulması ve düzenli olarak görev yapmaları yasaya girdi.
* Müslüman mezarlıkları açılma-
15
Mart 2015 – SAYI 165
sı ve helal kesim yapmak gibi birçok alanda düzenlemeler yeniden
yapılandırıldı.
RESMEN TANINDI
Avusturya’nın yaptığı yeni düzenleme ile, Alevilik de yasalara girdi, Alevi bayram ve anma günleri
resmi tatil oldu. Yeni yasa ile beş
önemli Alevi inanç günü yasada
adlarıyla yer aldı. Kurban Bayramı,
Aşure günü, Nevruz, Hızır ve Gadir
Hum (Velayet) bayramı Alevi cemaatinin kutsal günleri olarak resmen
tanındı. Ayrıca Viyana Üniversitesi
bünyesinde kurulacak Teoloji
Fakültesinde Aleviliğin ayrı, bağımsız bölüm olarak yer alması da
karara bağlandı
TÜRKİYE YASAYA
TEPKİLİ
Türkiye, Avusturya’da kabul edilen yeni yasaya tepkili. Türkiye’nin
çekinceleri, Kamu Diplomasisi
Koordinatörlüğü tarafından şöyle sıralandı; * Yasadaki dış finans
yasağı ile Avusturya’daki camilerin ihtiyaçlarının ve çalışanların
ücretlerinin yurt içi kaynaklardan
karşılanması talep edilerek, özellikle Türkiye’den gelecek olan din
görevlilerine engel olunmaktadır. *
Yasayla din görevlilerinin yanında
bir başka ülkenin devlet görevlisinin memur ve yönetici olarak çalışması engellenerek, böylelikle ATİB
(Avusturya Türk İslam Birliği)’nin
başkanı olarak Din Hizmetleri
Müşavirlerimizin ve mevcut din
görevlilerinin çalışmalarına engel
olunmaktadır. * Yeni İslam Yasası
ile ülkedeki Müslüman varlığının
en üst temsilcisi İGGİÖ (Avusturya
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
İslam Cemaati) için özel bir kanun
düzenlenmesi beklenirken yeni
tanınan veya tanınacak olan dini
cemaatlerle İGGİÖ sanki yeni kurulmuşçasına aynı koşullara tabi
tutulmakta bu da Müslüman cemaatin birlik ve beraberliğini parçalamaya, mevcut imkanlarını kısıtlamaya yönelik dayatmacı bir
tutum ortaya çıkarmaktadır. * Yasa
diğer dini cemaatlere verilen hakları Müslümanlara tanımamakta
Anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı,
ayrımcı bir tutum sergilemektedir.
DİYANET İŞLERİ
BAŞKANI:
AVUSTURYA 100 YIL GERİYE
GİTTİ Avusturya’nın kabul ettiği
yeni yasadan en çok etkilenecek
ülke olan Türkiye tepkili. Diyanet
İşleri Başkanı Mehmet Görmez,
Avusturya’nın yeni yasa ile “100 yıl
geriye gittiğini” savundu. Görmez,
daha yasa görüşmeleri sürerken
yaptığı açıklamada son dönemde Avrupa’da her ülkenin, kendine özgü bir İslam oluşturma çabasının bulunduğunu öne sürerek
şunları söylemişti: ‘’Din konusu bir
mühendislik konusu değildir. Ülke
yöneticilerinin kendi ülkelerine özgü bir İslam oluşturma çabalarının
beyhude bir çaba olduğunu belirtmek istiyorum. Bu yasa tasarısıyla
aslında Avusturya dini özgürlükler
konusunda 100 sene geriye gitmiş
olur diye endişe ediyorum. Çünkü
dini özgürlükler açısından pek çok
kısıtlamayı beraberinde getiriyor.
Oysa bugün çağdaş dünyada bir
yasa tasarısı hazırlanırken o ülkede yaşayan bütün inanç mensuplarını dikkate alarak, bu düzenlemenin yapılması gerekiyor.”
Yeniden
doğuşa
hazır
mısınız ?
Hakan Mengüç
K
artal, kuş türleri içinde
en uzun yaşayanıdır.
70 yıla kadar yaşayan
kartallar vardır. Ancak bu yaşa
ulaşmak için, 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar
vermek zorundadır. Kartalın
yaşı 40’a vardığında pençeleri
sertleşir, esnekliğini yitirir ve
bu nedenle de beslenmesini
sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası
uzar ve göğsüne doğru kıvrılır.
Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır.
Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır.
Artık kartalın uçması iyice
zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartal
burada iki seçimden birini yapmak zorundadır:
• Ya ölümü seçecektir,
• Ya da yeniden doğuşun acılı
ve zorlu sürecini göğüsleyecektir.
Bu yeniden doğuş süreci 150
gün kadar sürecektir. Bu yönde
karar verirse kartal bir dağın
tepesine uçar ve orada bir kaya
duvarda, artık uçmasına gerek
olmayan bir yerde, yuvasında
kalır. Bu uygun yeri bulduktan
sonra kartal gagasını sert bir
şekilde kayaya vurmaya başlar.
En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal
bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan
sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır.
Yeni pençeleri çıkınca kartal
bu kez eski kartlaşmış tüylerini
yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha
uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş
uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir. Kendi yaşamımızda
sık sık bir yeniden doğuş süreci
yaşamak zorunda kalırız. Zafer
uçuşunu sürdürmek için, bize
acı veren eski alışkanlıklarımızdan ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Unutma,
seni öldürmeyen her acı daha
da güçlendirecektir.
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Hz. Zeyneb’in
(A.S) Öfkesi
Eğer meclis burada son bulsaydı, Yezit kazanırdı
veya emriyle yapılanlar pek de çirkin gözükmezdi.
Ama Zeyneb işin bu şekilde son bulmasına izin vermedi. Yezit’in sevinç nedeni sandığı şeyi zehirden
daha da acı kıldı ve hazırda bulunanlara gösterdi
ki: Önlerinde şu ayakta duranlar, şimdi Yezit’in,
adına halkı yönettiği yüce Peygamberin kızlarıdırlar.
Zeyneb (a.s) tam bir cesaret ve yiğitlikle Yezit’e hitaben konuşmaya şöyle başladı:
“A
llah ve Resulü doğru buyurmuşlardır:
Kötülük yapanlar sonunda; Allah’ın ayetlerini yalan
okuyor ve onları alaya alıyorlardı.
Yezit! Yeri göğü bize daraltarak,
esirler gibi şehir şehir dolaştırarak, bizi rezil, kendini aziz kıldığını mı sanıyorsun? Böyle yapmakla
kıymetinin arttığını mı sanıyorsun ki bu şekilde gururla kıvranıyor, kibir satıyorsun? Gücünün
yerinde ve saltanatının muazzam
olduğunu görüp derine sığmıyorsun. Bilmiyorsun ki sana verilen
bu fırsat, içini olduğu gibi açığa
vurman içindir. Allah’ın şu buyru-
ğunu unutmuş musun: “Kâfirler
kendilerine verdiğimiz bu mühletin kendileri için yararlı olduğunu
sanıyorlar. Biz onlara mühlet veriyoruz ki günah yüklerini daha da
ağırlaştırsınlar. İşte o zaman alçaklık ve rüsvalık kaynağı olan
azaba ulaşırlar.” Ey serbest bırakılmışların oğlu!( [1] ) Bu adalet
midir ki senin kadınların, kızların,
cariyelerin izzet perdesi arkasında
otururken Peygamberin kızlarını
esir edesin, onların saygınlık perdesini yırtasın, seslerini boğazlarına tıkayasın ve yabancı erkekler
onları develerin sırtında şehirden
şehre dolaştırsınlar?! Ne kimse on-
Mart 2015 – SAYI 165
lara sığınma veriyor, ne kimse onları koruyor ne de erkeklerinden
bir koruyucu onlara eşlik ediyor!
Halk şuradan-buradan onları seyretmek için toplanıyor!
Ancak göğsü bize karşı kinle,
öfkeyle dolan birisinden bundan
başka ne beklenebilir ki? Keşke
Bedir’de öldürülen atalarım burada olsaydı, diyorsun ve bunu
söylerken de çubukla Peygamber
oğlunun dişlerine vuruyorsun!
Büyük bir günah işlediğin, kötü
bir davranışta bulunduğun hiç mi
hiç aklına gelmiyor! Neden yapmayasın! Sen Peygamber evlatlarının ve Abdülmuttalib ailesinin -ki
yeryüzünün yıldızlarıydılar- kanını dökmekle iki ailenin düşmanlığını yeniledin. Sevinme, çünkü
pek yakında Allah’ın huzuruna çı-
16
kacaksın, o zaman arzu edeceksin, keşke kör olsaydım, dilsiz olsaydım da bu günü görmeseydim;
keşke dedelerim bu mecliste hazır
olsaydı sevinçten derilerine sığmazlardı demeseydim! Allah’ım
bizim hakkımızı, bize zulmedenlerden öcümüzü sen al! Allah’a
andolsun ki derini yırttın, kulağını kopardın. Allah’ın Resulü ve
evlatları ve ailesi Hakk’ın lütuf ve
rahmeti sayesinde yerlerini alacakları gün, sen daha çok rüsva
olarak onların önünde duracaksın. O gün bir gündür ki Allah vaadini uygulayacaktır. Ve her birisi
bir köşede kan içinde uyuyan bu
zulme uğramışları bir araya getirecektir. O’nun kendisi buyuruyor
ki: “Allah yolunda öldürülenlerin ölü olduğunu sanmayın, hayır, onlar canlıdırlar ve Rablerinin
nimetlerinden yararlanıyorlar.”
Ama seni, bu şekilde; haksızca
Müslümanların boynuna bindiren
adam (Muâviye), o gün ki davacının Muhammed ve hâkimin Allah
ve işlediğin cinayetlerin tanığının,
ellerin-ayakların olduğu mahkemede kimin daha bedbaht ve daha
korunmasız olduğunu göreceksin.
Yezit! Ey Allah’ın düşmanı! Allah’a
andolsun ki sen, benim gözümde
kınamama değmeyecek kadar değersiz, tahkir edemeyeceğim kadar küçüksün. Ama ne yapayım ki
yaş, gözlerde tomurcuklanmış, ah
göğüste alevleniyor. Hüseyin öldürüldükten sonra, şeytan partisi
Müslümanların beytül-malından
mükafat almak için Peygamber ailesinin saygınlığını çiğneyerek bizi
Kufe’den akılsızlar partisinin sarayına getirdikten sonra, bu cellatların elleri kanımıza bulaşıp ağızları
etimizin parçalarıyla doldurdular.
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
18
Kaçak katil
zanlısı gazeteyi
dava ediyor!
Oberösterreich – 2014 yılının
Ekim ayında, Oberösterreich’ın
başkenti Linz’te, Arnavut asıllı 45 yaşındaki bir adamı kafasından vurarak öldüren Çeçen asıllı Achmed D. her yerde aranıyor.
Uluslararası yetkililer tarafından
aranan katil zanlısının, memleketine döndüğü düşünülüyor. Tüm
bunlara rağmen Avusturya
günlük gazetesi Heute’yi
7.500 Avro için
dava eden
Achmed, Heute
G a z e t e s i ’n i n
suçsuzluk ilkesini ihlal ettiğini öne sürüyor.
Linz savcılığının, zanlıyı
‘kaçak nişancı’ olarak nite-
lendirdiğini ve suçsuzluk ilkesinin zanlı için geçerli olmadığını
savunan Heute Gazetesi bu olayı
‘inanılmaz’ buluyor. Ayrıca sadece Heute Gazetesi ile değil, polisle
de dalga geçildiğini bildiren gazete ekibi, zanlının avukatının polise nişancının bulunduğu yer ile
ilgili açıklama yapmamasını eleştiriyor. Katil zanlısı
olduğu halde, avukatın sır mükellefiyeti dolayısıyla
katilin bulunduğu yeri açıklamamasına ilişkin,
Oberösterreich
Emniyet Müdürlüğü Cinayet Amiri
Mitterlehner şu
açıklamayı yaptı:
“Bunu ne yazık ki
kabullenmek zorundayız.”
Mart 2015 – SAYI 165
19
OKUYUCU
MEKTUBU
ANALİZ
Özgecan
ve toplu
tövbe!
Benim sapık canim
iyidir demeden sorgulama nasıl olacak?
Benim adamım olsun
taştan olsun diyen biz
değil miyiz? Özgecan
Aslan için Türkiye´de
gözyaşları dinmedi. Avusturya´da ve
Avrupa´da da olayı duyan çok sayıda insan,
onun için ağladı.
İ
çimizdeki sapıklara ve kadına karşı şiddet uygulayanlara karşı ne yapabiliriz? Hani
Peygamberin bir Hadisi şunu demez mi: “Cennet annelerin ayakları altındadır“. Peki bu hadisin
tam tersini yapıp, annelerimizi
ayaklar altına alan bu zihniyete
niye dur demiyoruz? Gözyaşı döktüğümüz Özgecan Aslan‘ın, aslında ciğerimizin bir canparcası
olduğunu ve ona yapılan tüm aşağılık çirkinliklerin aslında çok yakınımızdaki sevdiklerimize yapılmış gibi olduğunu bildiğimiz için
mi acaba? Burada her yaşta kadına karşı her gün gördüğümüz çirkin tutumlara hiç ses çıkardık mı?
Gerekli medeni ve insani tepkiyi gösterdik mi? Unutmayalım ki,
Özgecan Aslan gibi aynı zihniyete kurban giden daha yüzbinlerce kardeşimiz var Türkiye’de. Bu
olanlar, atakerkil, kadınları hor
gören bir toplumun neticesi de-
Kufi Seydali
ğil midir? “T.C. Başbakanlık Aile
Araştırma Kurumu’nun yaptığı
araştırma sonuçlarına göre aile
içi şiddet ülkemizde de yaygındır.
Fiziksel şiddete ailelerin % 34’ünde, sözlü şiddete ise % 53’ünde
rastlanmaktadır. Çocuklara yönelik fiziksel şiddete rastlanma oranı da% 46’dır.“ T.C. Başbakanlık
Aile Araştırma Kurumu’nun
1995’te yaptığı bu araştırma, kadınlara ve çocuklara karşı şiddetin Türkiye’deki yaygınlığını gösteriyor. Buna göre her üç kadından
biri aile içi şiddete maruz kalıyor.
Bu araştırmanın üzerinden tam
20 yıl geçmesine rağmen rakamlarda pek bir değişiklik olmadı.
Peki aile içinde yaşanan bu şiddetin topluma etkisi yok mudur?
Binlerce cani hayvan içimizde pimi çekilmiş sapık bomba gibi dolaşıyor. İnsanların had bilmez ahlaki çöküşleri her gün görülmüyor
mu? Türkiye´nin ne derecede hukuk devleti olduğu ve normal bir
vatandaşın bu hukuk devletine ne
kadar güvenebildiğinin sorgulanması gerekmiyor mu? Bu canilerin
kafaları hukuk yolu ile istisnasız
nasıl ezilecek? Benim sapık canim
iyidir demeden, eleştirme vakti geldi geçmiyor mu? Bu erkeklik
sıfatını taşıyan mahluklar analarımıza, hanımlarımıza, kızkardeşlerimize, ablalarımıza ve kızlarımıza
göz dikmiş bir şekilde içimizde yaşıyor. Bunu bilmiyor musunuz? Bu
canilere karşı bundan sonra toplumunun ahlaklı, namuslu, şerefli tüm bireylerinin sarkıntılık
dahil, kadınları aşağılayan maddi ve manevi tüm çirkinliklere ve
şiddete, kesinlikle hafife almadan
en sert tepkiyi vermek gerekmiyor
mu? Bu aşağılık insanların yeşerdiği toplumun kendisinin, her türlü ayrımcılığa son vererek, kendini
her açıdan sorgulaması ve akabetinde toplu bir tövbe etmesi daha
ne kadar sürecek?
Çok ilginçtir, ama, Facebook arkadaşlarımın, kendilerini Sünni
Müslüman sayan büyük bir kısmı,
ne halse, din ile ilgili olmayan hiç
bir konu hakkında yorum yapmıyorlar ve şüphem var ki, okumuyorlar bile. Türkiye‘yi ve Kıbrıs‘ı
ilgilendiren bu kadar yazı, makale
ve yorumlar yayınlıyorum, kimse
ilgilenmiyor, yorum yapmıyor (3-5
kisi haric), acaba neden?
Acaba, Türkiye’nin ve insanlarının tüm sorunlarını sadece din-
2
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
“Din konusundan başka
konuşacak bir şey yok mu?”
dar olmakla çözeceklerini mi sanıyorlar? Yani, tipik, alaturka bir
iş; “Bütün işlerimizi Allah‘a havale ettik” biz de yan gelip yattık, öyle mi? Ben, Avusturya’da
ya ş aya n , Tü r k kö ke n l i b i r
Müslümanım. Tabiati ile Türkleri
ve Müslümanları ilgilendiren her
konu ile ilgilenirim. Basın aktivitelerini elimden geldikçe, yakından takip ediyorum. Avusturya’da
300.000‘e yakın Türk kökenli insan olmasına rağmen, bunların
sesini hiç bir forumda duyamaz,
göremezsiniz. Bana gelen davet-
lerin %90‘ı, din içerikli organizasyonlar. Ortamlar da; ya Cami, ya
Mescitler. Etrafta, yepyeni siyah
mersedeslerle cirit atan din müsavirleri boy gösteriryorlar.
Buralara çok büyükelçiler geldi geçti ama, sadece tek bir tanesi Türk toplumunun her kesimini kucakladı (Aleviler dahil),
organizasyonlarına katıldı ve konuşmaktan korkmadı. Ne mi oldu? Avusturya onu adeta persona non grata (istenmeyen adam)
ilan etmiş ve Avusturya basınının hısımına uğramıştı. AKP hü-
kümeti ne mi yaptı? Hemen onu
geri çekti. Pes yani, pes doğrusu.
Şimdi burada insan, AKP hükümeti ve Avusturya hükümetinin,
Türk toplumunu bölmek için ortak çalıştıkları hissiyatına kapılmaz mı?
Kapılır, kapılır, hem de bal gibi kapılır. Eyy Türk toplumları;
uyanın be kardeşim, uyanın, sizi
koyun gibi güdüyorlar ya! Zaten
Cumhurbaşkanı Erdoğan dememiş miydi; Bunlar (Muhalefet
Partileri) „Koyun güdemezler“ –
Peki, biz koyun muyuz?
AVUSTURYA’DA KAYBOLAN
824 KİŞİDEN HİÇBİR İZ YOK
015 Mart ayına kadar kayıp
başvurusunda bulunulan
insaların 452’si yetişkin,
225’i genç ve 147’sinin de çocuk
olduğu belirtildi. Uluslararası
Polis İşbirliği Bölüm Şefi Regine
Wieselthaler-Buchmann bir basın toplantısı düzenleyerek ülkede kayıplar listesine giren insanların istatistiklerini açıkladı.
Geride bıraktığımız 2014 yılı içerisinde 7 Bin 705 kişi hakkında kayıp ihbarı geldiğini anlatan Wieselthaler-Buchmann “
Kayıplardan 249’u halen bulunamadı ve hiçbir ize de rastlanamadı. Kaybolan bir insan ilk 48
saat içerisinde bulunamazsa büyük ihtimalle ölmüş veya öldürülmüş olarak bulunuyor. Butür
kayıp vakalarını engeşşemek
için Bad Ischl ve Linz şehirlerinde kayıpları önleme merkezini
kurduk. Bu merkezin çalışmaları olumlu sonuçlar verdi ve kayıp
vakaları Yüzde 33 düştü.” Dedi.
Avusturya Kayıp Merkezi (KAP)
Başmğfettişi Stefan Mayer ise “
Kaybolan çocukların büyük ço-
Avusturya Kayıp Merkezi (KAP) tarafından
yapılan açıklamada kaybolan 824 kişiden hiçbir
iz bulunamadığı duyuruldu.
ğunluğunun kaçırıldığını düşünüyoruz. Dağlık kesimlerde kaybolan dağcıları arama kurtarma
ekipleriyle işbirliği yaparak ölü
ya da diri bulmaya çalışıyoruz.
Nehir ve göllerde boğulma ne-
deniyle de kayıplar listesine girenler var. Sadece Vorarlberg
eyaletindeki bodensee gölünde
100 kişinin boğularak öldüğünü
ve halen cesetlerine ulaşılamadığını söyleyebilirim.”Şeklinde
konuştu. Kayıpların cinsiyeti ise
572 erkek 252 kadın olarak açıklandı.Ortadan kaybolan 7 Bin
705 kişiden 5 Bin 99’unun defalarca bulunup tekrar kaybolduğu rapor edildi.
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
FPÖ Murtal Bölge
Müdürü ve milletvekili Wolfgang
Zanger, FPÖ gazetesinde göçmenlerin Avusturya
toplumuna uyum
ve entegrasyonun
nasıl olması gerektiği konusunda
“ders veren toplum
polisi edasındaki” ilanlarında, bir
değil iki hatayla
Almanca bilmediğini
adeta kanıtlaması,
Avusturyalıları bile
güldürdü.
Mart 2015 – SAYI 165
20
FPÖ’nün Almanca öğren ilanlarında
bariz imla hataları güldürdü:
“LERNErN” değil
“LERNEN” kardeşim!
V
iyana - Avusturya basınına konu olan olay Aichfeld
bölgesinde 20.000 kadar eve dağıtılan gazetede, parti tüzüğümüz anlamına gelen
“Unsere Hausordnung” yerine,
“Unsere Hausordnug” yazması tepe noktası yaptı! Oysa ki, isterseniz Duden’a da bakıldığında
Almanca’da “ordnung” FPÖ yazdığı “Hasuornug” diye yazılmıyor.
Doğrusu “Hausordnung” olacak.
FPÖ ne kelimesini yazmayı bilememiş. On kafa ile kontrol etmelerine rağmen bu kadar gülünç
bulundu. Özellikle bu ilan yabancılara ve özellikle Türkiye göçmenlerine Almanca öğrenin diye aşağılarcasına ifade edilirken.
Avusturya’da göçmenlere ve
mültecilere karşı yaptığı propagandayla tanınan FPÖ partisinin
partiye ait gazetesinde utandırıcı hatalar dikkat çekti. Avusturya
göçmenlerinin ‘entegre olmadığından’ ve ‘uyum sağlayamadığından’ durmadan yakınan FPÖ partisinin üyeleri, göçmenleri özellikle
Almanca diline egemen olmadıklarından dolayı eleştirmekte. Parti
gazete ve afişleri araştırıldığında,
göçmenlerin Almanca bilmemelerinden yakınan parti üyelerinin,
kendi dillerini bilmedikleri göze
batıyor. FPÖ Murtal Bölge Müdürü
ve milletvekili Wolfgang Zanger,
FPÖ gazetesinde göçmenlere en-
tegrasyonun nasıl olması gerektiği konusunda ders verirken, bir
değil iki hatayla Almanca bilmediğini kanıtlıyor. Aichfeld bölgesinde 20.000 kadar eve dağıtılan gazetede, parti tüzüğümüz anlamına
gelen “Unsere Hausordnung” yerine, “Unsere Hausordnug” yazıyor!
Oysa ki, isterseniz Duden’a da bakıldığında Almanca’da “ordnung”
FPÖ yazdığı “Hasuornug” diye yazılmıyor. Doğrusu “Hausordnung”
olacak. FPÖ ne kelimesini yazmayı bilememiş. On kafa ile kontrol
etmelerine rağmen bu kadar gülünç bulundu. Özellikle bu ilan yabancılara ve özellikle Türkiye göçmenlerine Almanca öğrenin diye
aşağılarcasına ifade edilirken.
Entegrasyonun ilk kuralı Bölge
Müdürü Zanger’e göre Almanca dilini öğrenmek, yani “Sprache ler-
nern”. Burada ilanda „ lernen“
kelimesi yanlış yazılmış. Burada
da FPÖ “lernen” fiilinin nasıl çekimlendiğini bilmedikleri bariz.
“Lernen” fiilinin 1. çoğul şahıs ekinin “-en” olduğunu ve bunun kelime köküne (lern-) eklenmesi gerektiğini FPÖ bilmiyor. Ich lerne, du
lernst, er lernt, wir lernen vesaire.
Sosyal medyalarda dalga konusu olan FPÖ gazetesindeki afişin, Bayern’deki CSU partisinin
2014 seçim kampanyalarında kullandığı afişin kopyası olduğu ortaya ayrıca çıkması rezaletin ikinci boyutu. Tek fark: CSU Partisinin
Bayern’in afişinde hiç hata yok.
FPÖ Partisinde bu hataların altında
resmi ve adı olan kısaca sorumlusu FPÖ Wolfgang Zanger`in Kleine
Zeitung adlı gazetenin bu kadar bariz ve saçma hata üc satır Alamca
metinde nasıl yapılıyor diye sorması verdiği cevab ise özrü kabahatından daha büyük atasözümüzü hatırlattı : “ Bu kadar kontrol ettim.
Partiden arkadaşlar defalarca kontrol etti. Düzeltmenler kontrol etti.
En sonra matbaacılar bile kontrol
etti. Gözümüzden kaçmış. Yeni bir
şey daha öğrendik“
Kitap: Kırmızı Şövalyeler- Medici, Habsburg ve Osmanlılar
23
Mart 2015 – SAYI 165
HabsburgLothringer’den
Kılıç’a şükran
ve onur plaketi
Neue Welt Verlag adlı yayınevinin, kültürler
arası anlayış ve toleransa katkı amacıyla hazırladığı “Kırmızı Şövalyeler - Medici,
Habsburg ve Osmanlılar” adlı kitabının bir
süre önce vuku bulan tanıtımında konu,
Osmanlı ve Barboros Hayrettin Paşa donanması ve Habsburg - Lothringer ailesi idi.
A
vusturya yayınevleri arasında bilim, tarih, kültür alanlarında son on beş yıldır verdiği eserler ile dikkat çeken “Neue
Welt Verlag GesmbH” adlı yayınevinin en büyük özelliği Alman dili , tarihi ve edebiyatına gözle görülür yüksek katkılarda bulunması ve
bu anlamda takdir görmesi. „Yeni
Vatan Gazetesi“, “Einspruch”,
“Südosteuropa Investment “ gibi
gazete ve dergilerin kurucusu Birol
Kılıç tarafından kurulan “Neue Welt
Verlag GesmbH” adlı yayınevininin Türkçe tercümesi „ Yeni Dünya
Yayınevi“. Yayınevinin bu güne kadar yayınlanan eserleri takdirnama ve şeref ödülüne laik görülmüş durumda. Kısa adı ÖAW olan
Avusturya Bilim Akademisi en son
Burgenland tarihi kitabına birçok
akademisyen ve bilim adamının kitaba ruhunu verip yayınlaması nedeniyle, takdir ve onur ödülünü ya-
yın evi İmtiyaz Sahibi Birol Kılıç’a
vermişti. Yayınevinin yayınladığı “Kırmızı Şövalyeler – Medici,
Habsburg ve Osmanlılar” adlı kitap
ünlü Palais Eschenbach sarayında
bilim, sanat, kültür ve siyaset alanları ile ilgili misafirlerin katılımı ile
tanıtıldı.
Kitabın donanma tarihi açısından önemli bir kitap olması nedeniyle Almanya, Avusturya, İtalya
ve İşvicre’den konu ile ilgili askeri
ve emniyet alanından ve ilgili tarih
bilim alanından kişilerin katılması
dikkat çekti. Tanıtım akşamında sadece kitap tanıtılmadı. Habsburg ve
Osmanlı arasında özellikle Kanuni
Sultan Süleyman döneminden sonra denizcilik alanında gerçekleşen
rekabet ve savaşların göbeğinde
Barboros Hayrettin Paşa´dan bahsedilmesi ve resminin en baş köşeye koyulması gözlerden kaçmadı. Ayrıca Mozart’ın Türk marşının
bir Alman bayan keman üstadı tarafından birçok eser arasında çalınması gecenin dikkat çeken gü-
zel anlarından biri idi. Habsburg
ailesinin İtalya Toskana bacağının ileri gelen ailesinin başı olan
Sigismund v. Habsburg-Lothringen
kitabı yayınlayan Birol Kılıç’a aile-
nin şeref ve takdirname ödülünü
takdim etti. Sigismund v. HabsburgLothringen yaptığı konuşmada,
“Sayın Kılıç’ın bir Avusturyalı Türk
olarak böyle bir kitabı iki önemli bilim adamı ile yayınlanmasında gösterdiği yüksek kalite anlayışının yanında yüksek ahlaksal değerlere
sahip çıkarak ilk defa Almanca dilinde böyle bir eksik alana bilimsel
katkıda bulunması takdire laiktir.
Elimizdeki kitap ilk defa Almanca
dilinde Avusturya tarihinin özellikle İtalya Toskana kısmının eksik
alanlarından biridir. Kültürler arası anlayış ve toleransa katkı amacıyla hazırlanan “Kırmızı Şövalyeler
– Medici, Habsburg ve Osmanlılar”
adlı kitap, Toskana’daki tarikat sistemleriyle ilgili tarihi bilgiler ilk defa bu kitapta yayınlanmıştır. Bu bilim dünyasında ciddi bir eksikti.
Böylece tarihi literatürdeki bir eksiği kapatan kitap, aynı zamanda
Avusturya – Habsburg monarşisinin İtalya’daki sürecini anlatıyor.
Özellikle Üniversiteler ve ilgili her
kişi, kurum ve kuruluş kaynakları
ile verilmiş bu kitaptan yararlanırken, bu kaliteli kitabın arkasında
yüksek tolerans ve ahlak anlayışına sahip bir Avusturyalı Türkün olduğunu görmeleri bu kitabın değerini artırmaktadır. Ailem ve şahsım
adına Sayın Birol Kılıç’a herkese örnek olabilecek yayıncılığından dolayı şükranlarımı sunarım ve bu ödülü kendisine takdim etmek isterim.“
Gregor Gatscher-Riedl ve Mario
Strigl tarafından yazılan ve Birol
Kılıç tarafından yayımlanan kitapta neler anlatılıyor. Son olarak Cebelitarık’ta, Faslı korsanlara
karşı kurulan donanmada etkinlik gösteren,‘Stefans’ tarikatına ait
‘Kırmızı Şövalyeler’, 1561 yılından
1773 yılına kadar Akdeniz sularında özellikle Osmanlılara karşı faaliyet göstermişlerdir. Osmanlı o dönemde denizler fatihi ünvanı ile
tanınan bir Yunan adasında doğmus
ama Fas üzerinden kendini tanıtmış
Barbaros Hayrettin Paşa öncülüğünde Akdeniz sularında kimseye nefes
aldırmıyordu.
Bunlara da değinen kitap, bu
sebepten dolayı Osmanlı
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Devleti’nin de tarihini anlatıyor.
Ancak Os-manlı’nın tarihinin bir bölümünü Osmanlı’ların açısından değil, Avrupalıların açısından açıklıyor. Kitap bu Osmanlı gücüne karşı
Medici ailesi tarafından kurulmuş ve
daha sonra Lothringer Habsburg ailesi nüfusuna geçmiş deniz donanmasının tarihini anlatıyor. “Tarikat
44”’ün arşivinde bulunan belgelere göre, Osmanlı ve Osmanlı‘ların
Kuzey Afrika’daki müttefiklerinin 44
tane gemisini sulara gömen tarikat,
270 gemiyi de zapt etmiştir. Bu arada Osmanlı da düşmanlarının onlarca gemisini sular gömmüş ve yüzlerce gemisini zapt etmiştir. Tarikatın
birlikleri, bu zaman süresince 14.870 insanı
esir alıp, 4.840 hıristiyanı kölelikten kurtarmış ve sembolik değeri olan 350 düşman
bayrağı ve sancağı ele geçirmişlerdir.
Sekiz köşeli kırmı-
zı haç işareti himayesi altındaki tarikatın kökleri, Toskana’da Toskana
Dukalığı sırasında modern bir devlet kavramının geliştiği döneme dayanır. İlk grandük olan Cosimo I. de’
Medici, başlarda cumhuriyetçi kimliğiyle savaşlarını veren bu oluşumun,
zamanla şekillendiği rasyonel karakterle, hanedanla ilgili merşulaştırılan muhafazakar monarşik bir çizgide yol almasını sağlamıştır. Stefans
tarikatının stratejik olarak önem
verdiği unsurlardan bir tanesi de,
‘Maltese’ tarikatından esinlenerek
Akdeniz’de kurduğu deniz güvenlik
birimiydi. Avusturya Habsburg monarşisinden çeşitli tarikatlarla beraber çalışan bu yapılanma, zamanla,
bir hanedan tarikatı haline gelmiş,
Habsburg grandükleri tarafından,
1807’de Kutsal Joseph liyakat nişanı ve 1855’te sivil ve askeri kazanç nişanları verilmiştir.
Bu eserde ilk defa Toskana bölgesindeki tarikatların tarihi gelişimiyle ilgili bilgiler işlenmiştir.
Tarihin önemli bir eksiğini kapatmakla kalmayan bu kitap aynı zamanda Avusturya – Habsburg
monarşisinin İtalya’daki tarihini
anlatıyor. Kitapta ayrıca Osmanlı
Donanması ve Barbaros Hayrettin
Paşa anlatılarak resimlerine yer
veriliyor.
Die roten Ritter
Zwischen Medici, Habsburgern
und Osmanen. Die Orden und
Auszeichnungen des Großherzogtums Toskana
Herausgegeben von Birol Kılıç
v. Habsburg-Lothringen
Hardcover, 276 Seiten
64 zumeist farbige Abb.
ISBN 978-3-9503061-5-6
Preis: EUR 29,90
Neue Welt Verlag Bestellung: office@neueweltverlag.at
Yeni Vatan'dan resimli
büyük sözlük hizmeti:
4. Baskı
Yeni Vatan Gazetesi
A
Neue Welt Verlagadlı yayınevi ile birlikte Avusturya'da yine bir ilki gerçekleştirerek hazırladığı büyük resimli Avusturya Almancası-Türkçe sözlüğün
yeni ve geliştirilmiş ikinci baskısını 30 bin baskı ile ay başında piyasaya
sürdü. Avusturya Eğitim Bakanlığı'nın onay verip tavsiye ettiği kitaplar listesine giren sözlük için siparişler gelmeye başladı. Kitap, hem okullardan
hem de kitapçılardan sipariş edilebilir.
vusturya Eğitim, Sanat
ve Kültür Bakanlığı tarafından ilkokulların 2, 3 ve
4. sınıflarında okutulması tavsiye edilen resimli büyük sözlük,
şimdiden 2014/15 eğitim dönemi
için ikinci dili Almanca ve anadili Türkçe olan çocukların iki dilde de yetkinliklerinin arttırılması
amacıyla okullardan 4.Baskısı sipariş edildi. Yeni Vatan Gazetesi
İmtiyaz Sahibi Birol Kılıç resimli büyük sözlük hakkında şunları söyledi: “Bu resimli kitap ile çocuklarımız ikinci okul yılından
itibaren günlük hayatlarına ege-
men olan bu iki dili sadece okullarda değil, evde de aileleriyle
birlikte oyun atmosferi içinde öğrenme, geliştirme fırsatı bulacaklar. Sözlüğümüzün ilk 3 bin baskısının ardından geliştirimiş ve
iyileştirilmiş haliyle ikinci baskısını sizlere sunmaktan ve Eğitim
Bakanlığı'nın tavsiye ettiği bir
sözlük ile uyum sürecine katkıda
bulunabilmekten mutluluk duyuyoruz. Türkiye göçmenleri için
Avusturya Almancası hava, su,
ekmek gibi gereklidir. Ancak bu
şekilde duygularımızı ifade edebilir ve gerektiği yerde demokratik
itiraz hakkımızı ancak bu şekilde
dile getirebiliriz. Dili bilmek aynı
zamanda vatandaşlık görevlerini
anlayabilmek ve bu ülkede yaşayan diğer insanları anlamak için
gereklidir.”
Uyuma teşvik eden bir kitap
projesi olarak bu sözlük, Türkiye
göçmeni çocuklarımıza Almanca
dilini eğlenceli bir atmosferde yakınlaştıracaktır. Eğlenceli ve rengarenk çizimlerle vücudumuz, ailemiz, renkler, giyim, yiyecekler
vs. gibi alt başlıklarla günlük hayatta ihtiyacımız olan kelimeleri sunan sözlükten hem çocuklar
faydalanabilir, hem de Almancayı
yeni öğrenmekte olan yetişkinler.
Bu motive edici sözlüğün yeni baskısında Avusturya Almancasına
özgü daha fazla kelime de bulmak mümkün. 46 sayfalık bu resimli büyük sözlük okullardan,
öğretmenlerden ve kitapçılardan
sipariş edilebilir:
"Das große Bildwörterbuch
Österreichisches DeutschTürkisch",
46 Sayfa, 16 Euro
ISBN 3-783707-405170,
Neue Welt Verlag
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
26
Viyana – Tam 77 sene evvel, Avusturya
halkının çoğunluğu tarafından desteklenen faşist diktatör Hitler ve Hitler’in
öncülüğündeki ırkçı, milliyetçi ve
antisemitik NSDAP partisi Avusturya’da
tüm güçleri devralmıştı.
K
ban hazırladı. Günümüzde ise,
Nasyonalsosyalizm’in tarih dersinden silinmesi söz konusu.
Almanya ve Avusturya’da ders
veren bazı tarih öğretmenleri, bu
dönemin geçmişte kaldığından
ve öğrencilerin bu konuyla ilgilenmek istemediklerinden bahsetmekte. Tarihin şimdiye kadar
gördüğü en insanlık dışı, en zalim vahşeti olan, kapsamında 6
Milyon yahudinin sistemli bir şekilde katledildiği Holokost, üzerinden 80 yıl geçmeden unutulmak isteniyor. Ruth Beckermann
Dünya Kadınlar Günü:
Avusturya’da yaşayan
her beş kadından
biri göçmen asıllı!
Viyana – Avusturya Entegrasyonfondu’nun
hazırladığı “Göç ve Entegrasyon – Kadınlar”
konulu istatistik broşüründe ağırlık verilen
konular, göçmen kadınlara Avusturya’da
tanınan olanaklar ve yüzleştikleri dezavantajlar ile ilgili idi. Bu istatik çerçevesinde
göçmenler, dil bilgisi ve eğitim, iş olanakları
ve meslekler, aile ve sağlık konuları ile alakalı yeni rakamlar açıklandı. Statistik Austria
ve Avrupa Entegrasyon Federal Bakanlığı
ile işbirliği yapılarak hazırlanan broşür, bu
sene dördüncü kez yayınlandı.
A
vusturya’da yaşayan toplam 845.800 kadın, yani her beş kadından
biri, göçmen asıllı. Göçmen asıllı kadınların çoğu Almanya
(113.200), Bosna Hersek (77.500)
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Fischer Barzani’yi Hofburg’ta Ağırladı
Avusturya, geçmişi
unutmak mı istiyor?
asım 1938’de vuku bulan,
gönüllü Avusturya vatandaşlarının köpek sürüleri gibi çeteler halinde başkent
Viyana’da musevi vatandaşların evlerini yağmalamaları ve
sinagogları yakmaları, sadece Avrupa’da yüzyıllardır beslenen antisemitik kinin sonucu değildi. NSDAP siyaseti,
üstün ırka ait vatandaşların rahat bir şekilde ülkenin yahudi
asıllı vatandaşlarını yağmalamalarına ve musevilere saldırmalarına aylar, yıllar evvel ta-
27
13 Şubat 2015
Cuma günü
Kuzey Irak’ta bulnan Kürdistan
Bölgesel Yönetimi
Cumhurbaşkanı
Mesut Barzani,
Avusturya
Cumhurbaşkanı
Heinz Fischer tarafından Hofburg’ta
ağırlandı.
■ Dr. Margaretha
Kopeinig, KURIER
adlı sanatçı, geçmişte yaşanan bu vahşetin unutulmamasından yana. 1938 yılının Mart
ayında, Avusturya’yı devralan
NSDAP’nin pogromu çerçevesinde Naziler, Viyana’da yaşayan
yahudileri Viyana sokaklarındaki eski hükümete yönelik sembol
ve parolaları diş fırçalarıyla ve
elleriyle temizlemeye zorlamıştı.
Bu olayı simgeleyen 1988’de
Alfred Hrdlicka’nın yaptığı ve
Albertina Platz’ta inşa edilen
bronz bir heykel, yere çömen bir
museviyi sokağı temizlerken gösve Türkiye’den (75.500) geliyor.
2008 ve 2013 seneleri arasında yaklaşık 102.400 yabancı ülke vatandaşı kadın Avusturya’ya
göç etti. Bunların arasından üçte
ikilik bir çoğunluk diğer Avrupa
Birliği ülkeleri ve İsviçre’den geliyor. Bunların büyük bir kısmı Almanya’dan (21.300),
Rom anya’dan (16.000) ve
Macaristan’dan
geliyor. Macaristan’dan Avusturya’ya göç eden
kadınların sayısı,
son beş yılda dört
kat arttı: 2008’de
Macaristan’dan
Avusturya’ya göç
eden kadınların
sayısı 1.000 iken,
2013 yılında bu
rakam 4.200’e
çıktı. Avusturyalı
kadınlar arasında
liseyi bitirenlerin (Matura belgesine sahip olanlar) oranı sadece
%15 iken, göçmen asıllı kadınlar
arasında bu oran %18. İstatiğe
göre göçmen kadınlar, düşük ya
da yüksek olmak üzere her öğre-
teriyor. Ruth Beckermann yaşanan
vahşeti unutturmama amacıyla,
bu heykelin arkasına, olayı gülerek ve eğlenerek izleyen insanların
görüntülerini ekledi. Tarih bilimcileri tarafından defalarca kanıtlanan ve Avusturya vatandaşlarının
red ettiği gerçek şudur ki, katliamı
ve katliam çerçevesinde yahudilere yapılan muameleyi ülkede bilmeyen, duymayan yoktu. Heykel
ve Ruth Beckermann’ın sanatsal
eklentileri 12 Mart Perşembe gününden itibaren Albertina Platz’ta
ziyaretçilere sunuluyor.
tim seviyesinde yoğun bir ağırlıkta varlık gösteriyor. Avusturyalı
kadınların %17’si üniversite eğitimi almışken, bu oran göçmen
kadınlarda %19.
Eğitim seviyesi konusunda ikinci nesil göçmen kadınların,
Avusturyalı kadınların seviyesine gittikçe yaklaştıkları da belirtildi. İlköğretimden sonra okulu bırakan
kadınların sayısı azalmakt a , z o r u n lu
okuldan sonra eğitim gören kadınların sayısı ise
artmakta.
Göçmen asıllı kadınların
yaklaşık üçte biri (%35)
gastronomide, yaklaşık
%42’si hizmet ve servis alanlarında çalışıyor. Özellikle eğitim
ve öğretim (%15) ve yönetim ve
savunma (%9) alanlarında, göçmen kadınların fazla temsil edilmedikleri göze çarptı.
C
umhurbaşkanlarının bu görüşmesinde, özellikle Irak
ve çevresindeki oluşumlar, peşmergenin IŞİD’e karşı verdiği savaş ve Avusturya Dışişleri
Bakanı Kurz’un Erbil’e ziyareti gibi
güncel konular üzerinde duruldu.
Cu m h u r b a ş ka n ı Fi s c h e r,
Avusturya’nın Kürtlere radikal
sözde islamcılara karşı verdikleri savaşta ve 1.6 milyon mülteci
ve sürgüne barınak ve bakım yar-
dımı konusunda destek olacağını belirtti. Barzani ise Avusturya
Cumhurbaşkanı‘na çatışmalardan kaçabilen mültecilere verilen hızlı destek faaliyetlerinden
dolayı teşekkür etti. Barzani buna ilaveten, Avusturya ile olan
ilişkilerin Kürt Bölgesel Yönetimi
için olan önemini vurguladı.
Cumhurbaşkanlarının son görüşmesi yine Viyana’da 2014 yılında
gerçekleşmişti.
Sahne
dergisi yayında
Hayırlı olsun!
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
28
29
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Aşağılık karara tepki
Av. Murat Ergün yazdı: Bir Binbaşının, Alevi bir
uzman çavuşa ‘Siz Ramazan’da içersiniz, sizin
mezhebiniz kaldırır’ sözleri hakkında kovuşturmaya
yer olmadığı kararı verildi...
V
DEAŞ’a karşı “Anne okulları”!
iyana- Avusturyalı sosyolog Edit Schlaffer’in projesi, bu tür sorulara cevap
vererek, tehlikede olan gençlerin velilerini, özellikle annelerini
desteklemek amacıyla başlatıldı.
İsmi „Anne-okulları“ olan proje,
2012 senesinden beri bir çok ülkede gerçekleştiriliyor. Örneğin;
Hindistan’da Archana Kapoor,
Pakistan’da Tasneem Ahmar,
Keşmir’de Munawer Sultan bu proje çerçevesinde yüzlerce annenin
sorularını cevaplayarak, bu konuda bilgi edinmelerine destek oldu.
„Anne-okulları“ projesi 1 Mart
itibariyle Avusturya’da da başlatıldı. Proje çerçevesinde yapılan ilk
oturumda uzmanlar yaptıkları tecrübeleri katılımcılarla paylaştılar.
Annelerin bu konuda duydukları
korku ve endişeleri paylaşabilmelerinin önemini açıklayan uzmanlar, gençlerle bu gibi durumlarda
nasıl konuşulması gerektiğini öğreterek, annelerin özgüvenlerini
artırdıklarını anlattılar.
Projenin Avusturya şube sini 20.000 Avro ile Avusturya
Sosyal Bakanlığı ve 3000 Avro ile
“Bildungsressort” eğitim masası finanse etmekte. Projenin masrafları
bu şekilde karşılandığı için, kurslara katılım bedava. Proje kurucusu
bayan Schlaffer, şu sıralar benzer
sorunlar yaşayan aileler ile irtibata geçmeye çalıştığını ve Avusturya
şubesinde projeye gençlerin babalarını da dahil etmeyi düşündüklerini açıkladı. Proje çerçevesinde
M
ahkeme kararlarına karşı
saygı sınırlarını aşmayan
eleştirilerde bulunulması
hem karar verenleri hem de toplum
vicdanını rahatlatır. Yargı kararına
uymak zorunluluğu, kararı eleştirme hakkımızı elimizden almaz.
Bu girişi neden yaptım?
Çocuklarımız ve gençlerimiz DEAŞ terörünü destekliyorsa,
gittikçe radikalleşiyorsa ve bunun sonucunda kendi hayatlarını
bile tehlikeye atacak duruma gelmişse ne yapabiliriz?
sunulan kurs, Viyana’da on hafta boyunca haftada bir verilecek.
Avusturya’nın Sosyal Politikalar
Bakanı Rudolf Hundstorfer bu konuda, insanlara tedbir almayı öğretmeye ve bilgilendirmeye odaklanılması gerektiğini söyledi.
Anne-okulları projesine ilaveten,
gençlerin kendilerine uygun iş ve
eğitim görmelerini sağlamak gerektiğini de vurguladı. Eğitim Bakanı
Heinisch-Hosek öğretmenlerin, öğretmenlik okuyanların ve öğrencilerin de bilgilendirilmesi gerektiğini ekledi. Anne-okulları projesinin,
Avusturya’nın Viyana dışındaki
eyalet ve şehirlerine de taşınması söz konusu. Schaffer son olarak
şunları vurguladı: “Tehlikede olanlar sadece müslüman gençlerimiz
değil. Toplumumuzda yaşayan ve
dışlanan, iş bulamayan veya uyum
sağlayamayan herkes radikal ideolojilerin kurbanı olabilir.”
Çünkü birkaç gün önce, gerçekten
eleştirilmeye ve tartışılmaya muhtaç bir mahkeme kararı ulaştı elime. Meseleyi kısaca anlatayım; bir
vatandaş, Alevi bir vatandaştan
özel bir istekte bulunur, istek reddedilince de “Siz Ramazan’da da
içersiniz”, “Sizin mezhebiniz kaldırır” şeklinde hitap eder. Bu sözü duyan müşteki, kendisine hakaret edildiği, kişilik haklarının
zedelendiği ve dini değerlerinin
saldırıya uğradıgı gerekçeleriyle ilgili mercilere suç duyurusunda bulunur. Konu biraz tatsız, farkındayım… Ama ben yazmaya siz
de okumaya mecburuz, çünkü bu
memleketi sokakta bulmadık.
Bürokratik işlemlerin ardından Savcılık dosyası açılır, soruşturma yapılır ve karar verilir.
Savcılık tarafından verilen karar
şöyledir; Hakaret suçunun unsurları oluşmadığından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına. Bu karar üzerine bir kez daha
yıkılan müşteki hakkını aramakta kararlıdır.Şikayet edilen şah-
sın isteğini reddettiği için aşağılandığı, Alevi olduğu için bu yönü
öne çıkartılarak hakaret edildiği
çok açık ortadadır. Savcılığın kararına itiraz eder ve dosya itirazı
incelemekle görevli mahkemeye
ulaşır. Olayı bilen hukukçuların
“Savcılık kararı kaldırılır” gözüyle baktığı dosyada, mahkeme de
kararını açıklar; “Söylenen ifadeler müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte
değildir.”.Bu karar 2015 yılında
İzmir’de verildi. Şikayet eden ve
edilenler TSK mensubu. Müşteki,
Uzman Çavuş, şikayet edilen ise
Binbaşı. Bir Binbaşının, emrindeki Alevi olduğunu bildiği bir
Uzman Çavuşa “Siz Ramazan’da
da içersiniz”, “Sizin mezhebiniz
kaldırır” demesini hukuka uygun bulanlar ise Askeri savcı ve
Askeri Mahkeme üyesi hakimler.
kararlarına saygılıyız, ama yanlışa yanlış demezsek dilimiz kurusun. Ben bu karar yanlış diyorum. Bu sözler hakarettir, hem
de en ağırından, en acımasızındandır diyorum. Ayrıca sadece
Uzman Çavuşa değil tüm yurttaşlara karşı işlenmiş bir suçtur
diyorum. Siyasi görüş, etnik aidiyet, mezhep farklılığı gibi ay-
rımcı söylem ve eylemlerden çok
çekmiş bir milletin ferdi olarak,
söylenen sözler kadar ve hatta
bundan daha fazla, yargı tarafından verilen kararlara içerliyorum. Olayın bir diğer boyutu ise
mahkeme tarafından verilen ve
hukuka aykırı olduğunu düşündüğüm kararın bundan sonrası
için “emsal” teşkil etmesi ihtimali. İşte bunun olmaması için
Askeri Mahkemeler hakkındaki usul ve yargılamayı düzenleyen 353 sayılı yasanın 243’üncü maddesine dayanarak sayın
Milli Savunma Bakanı’na dilekçe yazacağım. Yasaya göre sayın Bakan’ın bu kararı Askeri
Yargıtay önüne taşıma ve kanun yararına bozulmasını talep etme hakkı var. Tabi bunun
için sayın Bakan’ın da benim
gibi, bir komutanın, emrindeki Alevi olduğunu bildiği bir
Uzman Çavuşa “Siz Ramazan’da
da içersiniz”, “Sizin mezhebiniz
kaldırır” demesini hukuka aykırı bulması, hak ve vicdana sığdıramaması, onur, şeref ve saygınlığı rencide edecek nitelikte
bulması gerekir. Neler olacağını birlikte göreceğiz. Aklımızda
şu soru yankılanırken; sen bana
onur, şeref ve saygınlığın resmini
çizebilir misin, Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama!
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
30
31
Mart 2015 – SAYI 165
Viy.a20n1a5
03
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
V
İYANA -Türk edebiyatının ve Türk dilinin en önde yazarlarından Yaşar
Kemal’in vefatı yurtdışında ve
özellikle Avusturya’da onu seven Türkiye göçmenleri tarafından büyük bir üzüntü ile karşılandı. Çeşitli Sivil Toplum
Örgütleri Yaşar Kemal hakkında
taziye açıklamalarında bulunurken kullandıkları ortak mesajlar
adeta aynı olması dikkat çekti.
Kısa adı TKG olan Avusturya
Türk KÜLTÜR Cemiyeti Genel
Sekreteri Dr.Melissa Günes imzası ile yayınlanan mesajda
şu ifadeler kullanıldı:“Hakk’a
yürüyen büyük üstad Yaşar
Kemal’a Allah’dan rahmet dilerken geride kalan tüm sevenlerinin başı sağolsun. Aydınlatan,
nefes aldıran büyük çınar Yaşar
Kemal seni yurtdışında çok uzağında bile olsak hep sevdik,
saydık ve çok gurur duyduk.
Seni hiç bir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Kalbimizdesin. Çınarımız Yaşar
Kemal mekanın cennet toprağın
bol olsun.”
Türk edebiyatının ve Türk
dilinin en önde yazarlarından
Yaşar Kemal’in vefatı yurtdışında ve özellikle Avusturya’da
onu seven Türkiye göçmenleri
tarafından büyük bir üzüntü ile
Mart 2015 – SAYI 165
32
“Çınarımız Yaşar Kemal
mekanın cennet olsun”
karşılandı. Çeşitli Sivil Toplum
Örgütleri Yaşar Kemal hakkında
taziye açıklamalarında bulunurken kullandıkları ortak mesajlar
adeta aynı olması dikkat çekti.
Kısa adı TKG olan Avusturya
Türk KÜLTÜR Cemiyeti Genel
Sekreter Melissa Günes imzası
ile yayınlanan mesajda şu ifadeler kullanıldı: “ Hakk’a yürüyen büyük üstad Yaşar Kemal’a
Allah’dan rahmet dilerken geride kalan tüm sevenlerinin başı sağolsun. Büyük çınar Yaşar
Kemal seni yurtdışında çok
uzağında bile olsak hep sevdik, saydık,gurur duyduk ve andık. Seni hiç bir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Kalbimizdesin. Mekanın cennet
toprağın bol olsun.’
İslamcı Vahdet gazetesi, AKP döneminde özellikle Müslüman kadınların
marka ve pahalı giysilere yöneldiğini
ifade ederek “Süslüman yetiştirdik”
manşetini attı.
H
ükümete yakınlığı bilinen
İslamcı Vahdet gazetesi,
AKP döneminde özellikle
Müslüman kadınların marka ve
pahalı giysilere yöneldiğini ifa-
de ederek “Süslüman yetiştirdik”
manşetini attı. 28 Şubat döneminin “mağduru” olduğunu öne
süren isimlerle görüşen Vahdet
gazetesi, haberinde Öğretmen
Habibe Öcal’ın görüşlerini aktardı. Öcal, “Kendini gösterebilen
kadın vücudu, muhafazakar kesimi de etkiledi. Marka elbiseler,
başörtülülerle kendilerini ispatlamaya çalışıyorlar. Bu maneviyattan kopuk bir neslin tezahürüdür” dedi. Haberde, 28 Şubat’ın
yıldönümünde o dönem yaşanılanlar aktarıldı. “Başörtülü öğretmen” olarak haberde yer verilen
Öcal, maneviyatın yok olduğunu eleştirisinde bulundu. AKP
hükümeti dönemine, İslamcılar
tarafından sıkça dile getirilen
“markalı Müslümanlar” eleştirisi haberde işlendi.
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
Strache´den geri adım mı?:
“İslam dinine karşı değiliz” F
Viyana – FPÖ Genel Başkanı H.C. Strache, partisinin seçim kampanyalarında kullandığı ‚Daham statt Islam‘ (İslam yerine yuvamız)
sloganını artık bu şekilde kullanmayacaklarını belirtti. Partilerinde
müslüman üye ve adaylara da yer vereceklerini bildiren Strache,
o sloganı en son on yıl evvel kullandıklarını vurguladı. Strache,
“İslam’a karşı değiliz ama gericilik ve irtica manasından kullandığımız
İslamcılık/ İslamismus’a karşıyız” dedi.
PÖ’nün islamcılığa yani gericiliğe karşı olduğunu ve İslam’ın buna rağmen Avrupa’nın kültürel ve tarihi
bir parçası olmadığını açıklayan
Strache, sözlerine şunu ekledi.:
„Bu dine mensup inançlı insanlar tabii ki toplumumuzda var ve
hangi dine mensup olursa olsun,
her insan saygı, onur ve benimseme hak eder.“
FPÖ Genel Başkanı, partisinin
müslüman üye ve adaylara açık
olduğunu belirtti. Vorarlberg eyaletinde bulunan Lustenau belediyesinde Hasan Sükün adlı bir
Türk göçmeninin FPÖ tarafından
aday gösterilmesini takdir ettiğini söyleyen Strache, „Bu yabancı düşmanı olmadığımızın bir kanıdı. Bu aynı zamanda, bize uyum
sağlayan insanlara olumlu baktığımızı ve entegrasyondan yana olduğumuzu gösteriyor.“ dedi.
Türkiye’den gelen bir çok aday ve
üyeleri olduğunu belirten Strache
şunu vurguladı: „O bölgeden gelen bir çok liberal insan var. Alevi
olsun, diğer mezheplere üye liberal müslümanlar olsun, bize gelip
teşekkür eden ve varlığımızdan
memnun olan bir çok insan var.“
CAMCI TAYFUN
GLASEREI
Ayna Vitrin, Masa Camları, Kapı ve
Pencere Camları, Hediyelik Eşya,
Banyo Rafları, Mutfak Camları
CAM BİZİM İŞİMİZ
VİYANA VE NİEDERÖSTERREİCH
ÇEVRESİ VE KÖYLERİ
01 943 69 15
SİGORTALI EVLERİN CAM DEĞİŞTİRME
ÜCRETİ SİGORTA ŞİRKETİNDEN ALINIR.
24 saat acil arama hattı:
0699 110 49 021
Viyana ve Niederösterreich
çevresi ve köyleri
34
www.glasereitayfun.at
Gudrunstr. 136 A-1100 Wien
glaserei-tayfun@chello.at - Fax: 01 / 943 69 16
35
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Tavuk etine hormon basıyorlar!
Rekor: Yeni Vatan videosu
4300 kereden fazla paylaşıldı
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
“Para ve Allah deyince
ne hissediyorsunuz?”
Mart 2015 – SAYI 165
Ihsan Eliaçık , iman vurgusu yaparak, “İman, emniyet, güven kökünden gelir. Bir şeye inanmak ona güvenmek, itimad etmek demektir.
Düşünün… Hayatta Allah’a mı yoksa paraya mı daha çok güveniyorsunuz? Hangisi size güven veriyor? Hangisinin adını duyunca yüzünüz
gülüyor, içinize güven doluyor? “Peşin parayı duyunca nasıl da gülüyor” veya “Parayı sevmem ama stresimi alıyor” sözünden de anlaşılacağı gibi aslında biz Allah’a inanmıyoruz, imansız yaşıyoruz.Çünkü
imanın yarısı risktir; dış dünyada “nesne” olmayan bir şeye inandığımızı söylemekteyiz” dedi.
S
orulması gereken sorular olduğunu kaydeden Eliaçık
hoca, şunları dile getirdi: “
Soru şu: “Yarın ne yiyeceğim”. Ya
da “Şu parayı al, sana bir ay yeter, korkma” diyen birisi mi, yoksa “Allah var, korkma” diyen birisi mi size daha çok güven veriyor?
Aslında neye iman ettiğimizin belli olması için, zorlayıcı bir içkinlikle iki şıktan sadece birini işaretleyin… Ne oldu? Zorlanıyorsunuz
değil mi? Evet, iman öyle bir şey
36
venmemekte, olmayınca fakir kalmaktan, olunca fakir düşmekten
ödü kopmaktadır. Her daim korkarak yaşamaktadır. Korkularının
esiri olmuş, kaygıları onu teslim
almıştır. Üç kadim korkunun (ekonomik, politik, ontolojik) pençesinde kıvranan insanoğlu… Bu
korkular sebebiyle sömürücü sistemlere, despotik idarelere teslim
olan ve hiçliğin çukurunda debelenen insanoğlu… Şimdi, böyle bir
insan özgür müdür? Neydi özgürlük? Korkularını fethetmek, kaygılarından kurtulmak… Korkunun
üremediği, kaygının türemediği
bir dünya kurmak… Korku imparatorluklarına, kaygı saltanatlarına son vermek… Ya sonra? Sonra
mı? Asıl iş ondan sonra başlıyor.”
37
Mart 2015 – SAYI 165
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Bir ilginç iddia daha!
İşte Kadıköy’ün sırrı!
Meydân-ı Murtazâ’ya / Girenlere
aşkolsun” dörtlüğü ile başlayan
ve Nezih Uzel’in bestelediği meşhur “nefes”i, yani Bektaşi ilâhisi,
bugün dinî musiki repertuvarımızın en tanınmış eserlerindendir.
Şimdi de Yusuf Fahir
Baba’nın Fenerbahçe
ile bağlantısından
sözedeyim:
Bağlarbaşı’ndaki Fransız okuluna devam ettiği senelerde
Fenerbahçe’deki çayırda oynanan futbola merak sarmıştı. İsmi
önceleri “Black Stockings” yani “Siyah Çoraplar”, daha sonra
da “Fenerbahçe” olan ve o yıllarda henüz klüp kimliği taşımayan
toplulukta futbol oynamaya başlamış, Birinci Dünya Savaşı’nda
askere alınıp Çanakkale cephesindeki bir mitralyöz bölüğüne gönderilince futbola mecburen veda
etmiş ama tanıyanların anlattıklarına göre hep Fenerli kalmıştı.
işte. “Allah var, korkma” demek,
aslında ‘hayat var, toplum var, tabiat var, toprak, su, hava, ateş, rızık ve rızık kaynakları var, kardeşlerim var, bunlar daha büyük,
kalıcı, sıcak, güvenmeye ve dayanmaya daha layık…’ demektir.
İşte böyle bir toplumda (cemaat/
comun) yaşayan için korku (havf)
yoktur, kaygı (huzn) da olmayacaktır. Korku ve kaygı dolu zihin, bunlara inanmayan zihindir.
Çünkü paradan başka kimseye gü-
KAZANANA AŞKOLSUN!
Habertürk Gazetesi Fenerbahçe Şükrü
Saracoğlu Stadı’nın ‘büyü’süne değindi.
İşte Murat Bardakçı’nın
o yazısı;
G
alatasaray’ın Şükrü Saracoğlu’nda Fener’i bir türlü
yenememesinin sebebi cin,
büyü, muska, okuyup üfleme falan değil... Önceki gün oynanan ve
Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye karşı 16 senelik gelenek uyarınca yine
mağlûp olduğu karşılaşma var ya...
Yok top tam gol olacağı sırada havada kendiliğinden dönüp başka yere
gitmiş de, yok Fenerliler’e ait olan
Şükrü Saracoğlu Stadı büyülü imiş
de, yok Fenerbahçe böyle derbiler
öncesinde stadı okutup üfletirmiş
de, vesaire, vesaire...
Hepsi lâf u güzaftır,
sakın haaa inanmayın!
Galatasaray’ın Şükrü Saracoğlu’nda Fener’i bir türlü yeneme-
mesinin sebebi cin, büyü, muska,
okuyup üfleme falan değil; stadın “himaye”, yani “manevî koruma altında” olmasıdır. Koruyan
kişi de öyle sıradan biri değildir,
Fenerbahçe’nin ilk senelerinde takımda oynamış olan ve hattâ evi
de stadın şimdiki arazisinin ucunda bulunan önemli bir şeyh, Yusuf
Fahir Baba’dır...
FRANSIZ
EĞİTİMLİ ŞEYH
Önce, Yusuf Fahir Baba’nın
kim olduğunu kısaca anlatayım: 1891’de İstanbul’da doğdu. Üsküdar’da asırlar önce kurulmuş olan Bandırmalızâde
Tekkesi’nin şeyh ailesine mensuptu. Bağlarbaşı’nda şimdi mevcut olmayan bir Fransız okulunu
bitirdi, İttihad ve Terakki’ye meyletti ve kendisini yakından tanı-
yanların anlattıklarına göre işgal
yıllarının İstanbul’unda Kuvâ-yı
Milliye için çalışan gizli “Karakol
Teşkilâtı” nda görev aldı.... Yusuf
Fahir Baba, İstan-bul’un önde gelen Bektaşî babalarından idi ve
Kuşdili Çayırı’nda, şimdi Şükrü
Saracoğlu Stadı’nın çok yakınında bulunan, Celvetîliğin Hâşim
Baba kolundan gelen Abdülbaki
Efendi Tekkesi’nde uzun seneler
şeyhlik yaptı. Cumhuriyet devrinde “Ataer” soyadını aldı ve 1967’de
yine İstanbul’da vefat etti.
Tasavvuf, özellikle de “erkân”
ve dinî musiki alanında çok sayıda kişiyi yetiştiren Yusuf Fahir
Baba’nın en tanınmış öğrencilerinden biri, geçtiğimiz senelerde
kaybettiğimiz bir Galatasaraylı,
Nezih Uzel idi. İstanbul’un tasavvuf tarihinde önemli yeri olan
Yusuf Fahir Baba’nın “Şâhım
Ali Abâ’ya / Erenlere aşkolsun /
Zaten, eskiden tekke olan evi de
Fenerbahçe stadının hemen yanıbaşında idi... Geniş bir bahçesi ve
bahçesinde “hâmûşân”ı, yani mezarlığı olan tekke-ev 1950’lerin ortalarında artık oturulamaz hâle
gelince yıktırılıp yerine dört katlı bir apartman yaptırıldı. Yusuf
Fahir Baba, apartmanın üst katında yaşıyordu. Şükrü Saracoğlu
Stadı sonraki senelerde genişletildiği sırada tekkenin geniş bahçesinin bir bölümü de alınıp stadyuma dahil edildi! Meselenin önemli
tarafı işte burada, yani stadın çok
küçük de olsa bir bölümünün kendisi de eski bir futbolcu olan bu
renkli şeyhin mekânı olmasında...
Dolayısı ile Şükrü Saracoğlu’nda
bir türlü galibiyet elde edemeyen
Galatasaray’ın “Stadda cin var,
büyü var, muska konmuş, okuyup
üflüyorlar” gibisinden bahanelerinin aslı astarı yoktur! Fener’in
stadyumu bizzat Yusuf Fahir Baba
tarafından korunmaktadır ve
Fenerliler bu manevî büyüklerine
bir saygısızlıkta bulunmadıkları
müddetçe Galatasaray’ın koruma
kalkanını delmesinin imkânı mevcut değildir! Yusuf Fahir Baba da
zaten yukarıda ilk dörtlüğünü verdiğim “nefes”inde “Meydan”dan
bahsedip “Girenlere aşkolsun” demiyor mu? Anlayın işte!..
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Mart 2015 – SAYI 165
38
39
Türk kahvesinin prostat
kanserine yakalanma
oranını azalttığını belirtti
Zayıflamak için kombiyi kısın!
U
Kilomuz ile evimizin sıcaklığı
arasında nasıl bir ilişki var?
Öncelikle yapılan araştırmalara göre soğuk havaya maruz kalmak daha kolay yakılan kahve-
16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi
Prof. Önder Yaman,
Daily Mail'in haberine göre, University College London tarafından yapılan
bir araştırma ev içindeki sıcaklığın kilo almayı tetiklediğini ortaya çıkardı.
zmanlardan Fiona Johnson ,” Ne kadar kilo
aldığımızı yediklerimiz ve fiziksel aktivitelerimiz belirler. Ancak sıcaklık gibi bazı yan faktörler de kilomuz üzerinde etkiye sahiptir,” dedi.
Mart 2015 – SAYI 165
rengi yağ oluşumunu arttırıyor. Ayrıca soğuk havada vücut ısımızın düşmesini
önlemeye çalışan metabolizmamız
hızlanıyor. Japon araştırmacılar 6
hafta boyunca günde 2 saat 17 derecede zaman harcayan kişilerin yağ oranının %5.2 oranında
düştüğünü ve kahverengi yağ
aktivitesinin % 58 arttığını belirtiyor.
IMPRESSUM/ KÜNYE
UNABHÄNGIGHE
ÖSTERREICHISCHE ZEITUNG
IN TÜRKISCHER SPRACHE /
BAĞIMSIZ TÜRKÇE GAZETE
......................................................
RICHTUNG DER ZEITUNG:
Liberal-demokratisch
.......................................................
REDAKTION:
Tel.: 01 / 513 76 15-0
Fax.: 01 / 513 76 15-30
.......................................................
INTERNET UND E MAIL
www.yenivatan.at,
office@yenivatan.at
.......................................................
HERAUSGEBER:
Dipl.-Ing. Birol Kilic
.......................................................
CHEFREDAKTEUR:
Dr. Perihan Mansur
REDAKTION:
Hülya Gökçek, Ahmet Tunuslu
.......................................................
Avusturyalı’ların en
büyük sorunu aşırı
alkol kullanımı! Aşırı
alkol tüketimi konusunda Avusturya, Avrupa
Birliği çapında ilk üçün
arasında. Steiermark
eyaletinin Grundlsee
Belediyesi’nde yapılan ‘5. Disiplinler arası
Bağımlılık Sempozyumu’
kapsamında sunulan
temsili bir ankete göre,
Avusturya’da 200.000
kadar insan aşırı alkol
kullanıyor.
Resmen alkolikler
V
iyana/Grundlse –Anketör bu
konuyla ilgili şu açıklamayı
yaptı: “Halk içinde 200.000’e
yakın insan düzenli bir şekilde alkol tüketiyor. Britanya’da bu tutum
her iki cinsiyet için de geçerli olan
‘Binge Drinking’ terimiyle, yani aşırı alkol kullanımı olarak betimleniyor.” Aşırı alkol kullanımı özellikle işsiz insanlarda (%7) ve öğretim
görmemiş çalışanlar arasında (%6)
yaygın durumda. Avusturya’da düzenli olarak manşetlere konu olan
“Koma-Saufen”, yani komaya girene kadar içmek, gençlere itham
ediliyor ve sadece gençlerin bir tu-
tumu gibi gösterilerek, genç alkol
tüketicilerinin toplu azarlanmasına sebep oluyor. Oysa ki bu anket, aşırı alkol kullanımının genç
yaş gruplarında olduğu kadar, yetişkinlerde de yaygın olduğunu gösteriyor. Anketi sunan
Prof. Bretschneider,
Avusturya’da aşırı alkol kullanımının her
yaş grubunda ortalama
yüzde 3 oranında yaygın
olduğunu, ama yetişkinlerin daha
çok özel ortamlarda alkol tükettiğini belirtti.
“Bu etkinin kahvenin içerdiği bazı antioksidan...”
A
nkara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Üroloji Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof.
Önder Yaman, Türk kahvesinin
prostat kanserine yakalanma oranını azalttığını belirterek, “Bu etkinin kahvenin içerdiği bazı antioksidan maddelere bağlı olduğu
düşünülüyor” dedi. Yaman, yaptığı açıklamada, kansere bağlı
ölümlerde akciğer kanserinden
sonra prostat kanserinin geldiğini anımsattı. Yağ içeriği fazla
ve protein ağırlığı yüksek besinlerle beslenme alışkanlığı olan,
antioksidan vitamin ve minareleri yeterli düzeyde almayan kişilerde hastalığın gelişme riskinin
yüksek olduğuna dikkat çeken
Yaman şunları ifade etti:
“Buna karşın bazı antioksidan
desteklerin faydalı olabileceğine ait çalışmalar bulunmaktadır.
Bunlar; beta karotenler (havuç,
yeşil yapraklı sebzeler, brokoli,
lahana), likopen (domates, kırmızı sebze meyveler), D ve E vitamini, greyfrut, selenyum, soya,
yeşil çay. Genellikle sağlıksız beslenmeye bağlı olarak aşırı kilolu,
göbekli erkeklerin, kilosu normal
erkeklere nazaran prostat kanserine yatkınlığının arttığına dair de çalışmalar bulunmaktadır.”
20 -69 yaş ar alığındaki
Norveçli erkekler üzerinde yapı-
lan ve sonuçları birkaç hafta önce
“British Journal of Cancer” dergisinde yayımlanan araştırmaya ilişkin de bilgi veren Yaman,
“Bu araştırmada özellikle kaynatılmış kahve tüketiminin prostat kanserine yakalanma oranını
azaltabildiği belirtilmiştir. Bu etkinin kahvenin içerdiği bazı antioksidan maddelere bağlı olduğu
düşünülmektedir. Kaynatılmış
kahveye iyi bir örnek Türk kahvesi olabilir. Yaşınız, yandaş hastalıklarınız, kullandığınız ilaçlar ve
genel sağlık durumunuzu doktorunuzla birlikte göz önüne alarak
makul ölçülerde kahve tüketmek
faydalı olabilir” dedi.
HERSTELLER:
Medieninhaber
Neue Welt Verlag
www.neueweltverlag.at
.......................................................
HERSTELLUNGSORT:
Wien, Neue Welt Verlag
......................................................
WWW.FACEBOOK.COM/
YENIVATANGAZETESI
.......................................................
ANZEIGENVERKAUF:
Herr Mag. Deniz Sel
E-mail: d.sel@yenivatan.at
Tel.:01 / 513 76 15 - 24 Fax: /30
Mo-Fr: 9-17h
YENİ VATAN
GAZETESİ’NE
İLAN
TEL: 01/513 76 15-0