Tarafımızı belli edelim Nein YENI VATAN GAZETESI - AUSGABE 165 - MART / MÄRZ 2015 - KOSTENLOS P.B.B. - PLUS.ZEITUNG 10Z038438P UNABHÄNGIG - NEUE WELT VERLAG 1010 WIEN - „NICHT RETOURNIEREN“ zum Terror! Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi 2 Avusturya’da işsizlik artıyor 2015 yılında geçen seneye kıyasla toplam iş gücüne katılımda 23.000 kişilik bir artış görülmesine rağmen, toplam işsizlik oranının artışını Sosyal İşler Bakanlığı Pazartesi günü şu sözlerle açıkladı: “İş gücü piyasasına toplam katılım talebi arttı, iş piyasasının kapasitesi yetmiyor.” Kayıtlara giren işsizlerin sayısı Ocak ayına kıyasla 11,4 oranlı artışla toplam 397.589 kişi. Eğitim kursu alanların sayısı ise yüzde 18,4 azalarak 68.637’ye düştü. Bu sebepten dolayı eğitim almaya yönelik eğilimin azaldığı tespit edildi. Bunun nedenlerinden biri, AMS’in daha az eğitim ve öğrenim kursları sunması. Avusturya’da yurttaşlığa kabulde artış A vusturya vatandaşlığına geçenlerin %37,1’i Avusturya doğumlu ve %39,1’i daha 18 yaşını bitirmemiş. Vatandaşlığa alınanlar arasındaki en büyük grup olan Bosna-Hersek asıllı 1.120 kişiyi, 885 Türk, 671 Sırp, 433 Rus ve 381 izliyor. Yasal hak yoluyla vatandaşlık alanlar %55,5’lik oranla 4.270 kişi. Bunların içerisinden 2.219 insana, en az altı yıldan beri Avusturya’da yaşadığından veya dikkate alınması gereken önemli sebeplerden dolayı vatandaş- Avusturya’da işsizlik oranı gittikçe artıyor. Ocak ayına kıyasla Şubat’ta işsizlik oranında yüzde 5,8’lik bir artış tespit edildi. İşsiz olarak kayıtlara giren ve eğitim görenlerin toplam sayısı 466.226 iken, yurttaki toplam işsizlik oranı 10,3 olarak kaydedildi. İşsizlikte en büyük artış ise yüzde 20,4 oranla başkent Viyana’da tespit edildi. AMS’in yeni stratejisi, daha az eğitim ve öğrenim kursu sunmak, fakat sunulan kursların kalitesini lık verildi. Sadece 378 kişiye en az 15 yıldır Avusturya’da yaşadıkları için ve entegre olduklarından dolayı vatandaşlık verildi. Vatandaşlık için başvuranların arasında toplam 1.153 insan en az on yıldır bu ülkede yaşıyor. Buna ilaveten 248 kişi Avusturya vatandaşlığına sahip olan eşlerinden dolayı vatandaşlığa alınırken, 1.945 çocuk Avusturya vatandaşlığını elde etti. Viyana’da 2.632, Oberösterreich’da 1.283 kişi ve Niederösterreich’da 1.152 kişi başvurularına olumlu yanıt alırken, Burgenland’da vatandaşlık alanların sayısı sadece 150. Başvurusu onaylananlardan toplam 123 kişinin ikametgâhı yurtdışında. 2013 yılındaki rakamlarla karşılaştırılınca Avusturya’nın Niederösterreich, Salzburg, Kärnten, Vorarlberg ve Tirol olmak üzere, beş eyaletinde vatandaşlığa alınanların sayısının düştüğü açıklandı; Steiermark (+20), Viyana (+8.6), Burgenland (+7.9) ve Oberösterreich (+0.4) eyaletlerinde ise rakamlarda artış görüldü. 2003 yılında rekor seviyesinde toplam 45.112 insan Avusturya vatandaş- arttırmak. İşsizlik konusunda en büyük zorlukları yine yüzde 20,5 oranla göçmen ve yabancılar çekiyor. Bunun yanında işsiz engelli insanların oranının 15,4 ve elli yaş üstü işsiz insanların oranının 14,6 olduğu tespit edildi. Genç insanların iş gücüne katılma oranında ise %6,8’lik artış saptandı. Toplam işsiz kadın ve erkeklerin oranı, aynı derecede arttı. Açık işyerlerinin sayısı sırf 3,3 oranla, 25.362’ye çıktı. En fazla açık işyeri Oberösterreich’da (5.848) ve Viyana’da (4.496) bulunmakta. Göçmen binasını ırkçılar mı yaktı? Viyana - 28 Şubat gecesinin ilerleyen saatlerinde Viyana’nın 10. ilçesindeki Koppalgasse’de bulunan bir apartmanın her iki girişindeki konuşma sistemleri bilinmeyen şahıslar tarafından ateşe verildi. Olay mahallinden geçen polis yetki- lığına alınmıştı. Bu rakam 2014 yılında elde edilen rakamın neredeyse altı katı. 2003 ve 2010 yılları arasında vatandaşlığa alınanların sayısı giderek azalarak en düşük seviyeye ulaştı. Buna karşın bu yıl rakamlarda artış tespit edildi. Bir yıldan fazla süredir işsiz olan kişilerin sayısının, %150 artış göstererek, toplam 21.870 kişi olduğu saptandı. Avusturya’nın tüm eyaletlerinde işsizlik oranı artış gösterdi. Bu artışın en yüksek Viyana’da (20,4) olduğu kaydedildi. Viyana’da tespit edilen rakam, işsizlikte toplam 7,9 oranlı bir artıştan kaynaklanıyor. Aynı zamanda Viyana’da eğitim ve öğrenim görenlerin sayısının 29,3 oranla düştüğü saptandı. Bu düşüşten en az etkilenen eyalet ise, 2,1 oranla Tirol. Toplam işsizliğin artış oranında Viyana’yı, 12,4 oranlı artışla Salzburg izliyor. İşsizlikte artışın en düşük olduğu eyaletler ise 1,3 oranla Kärnten ve 3,5 oranla Burgenland. lileri, yangını görüp bina sorumlusuna bildirdiler. Yangını çıkaran şahısların kimlikleri tespit edilemedi. Bina sorumlusu Osman Kılıç, apartmanda bir çok sayıda göçmen asıllı insanın yaşadığını belirtti. Olay gerçekleştikten bir hafta sonra, oluşan yangın lekesinin üzerine, yine kimlikleri bilinmeyen şahıslar tarafından büyük harflerle ‘FPÖ’ yazıldığını söyledi. Kılıç olayla ilgili şunları söyledi: “Bina açık olsa, binayı ateşe verebilirlerdi.” Kılıç ayrıca, şoke olduğunu ve bu gibi olayların demokratik birlikteliği olumsuz etkilediğini ifade etti. Özellikle bu yangın lekesine FPÖ yazılmasından dolayı, Kılıç, saldırının ırkçı güdülü şiddet vakası olduğunu ifade etti. Kundaklamanın kim ya da kimler tarafından yapıldığı, bu güne kadar öğrenilemedi. 3 Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Önyargılar büyüyor Tehdit, şantaj, karalama ve iftiraya hayır 2 Avusturya halkının yüzde 58’i müslümanların giderek radikalleştiklerini düşünüyor! V iyana- ORF kanalının “Bürger-forum” programı tarafından hazırlatılan, OGM’nin Şubat 2015’te yayınladığı bir ankete göre, Avusturya halkının %58’i, müslümanların giderek radikalleştikleri kanısına katılıyor. Bunun abartılı bir kanı olduğunu savunanlar ankete katılanların sadece %30’u. Ankete katılanların %62’si müslüman ve gayrimüslimlerin birlikte yaşamalarının “pek iyi olmadığı” fikrinde, buna karşılık sadece %27’si bu birlikteliği “iyi” olarak değerlendiriyor. OGM’nin yayınladığı telefon anketine katılanların toplam sayısı 500 kişi. Katılımcıların %75’i, Avusturya hükümetini eleştirerek, hükümetin “Müslüman göçmen sorunu” konusuna çok geç yöneldiğini belirtmiş. Paris ve Kopenhagen’da yaşanan terör saldırılarından sonra Avusturya’da da saldırıya uğrayabileceklerini düşünenlerin sayısı %41 iken, ankete katılanların %47’si Avusturya’da böyle saldırılara uğrayabileceklerine olasılık vermiyor. Ankete katılanlar arasında %86’lık bir çoğunluk, güvenlik önlemlerinin yoğunlaştırılmasını ve kamuda çalışan polis yetkililerinin sayısının artması gerektiğini düşünüyor. Bunların arasından %72’lik bir kısım, kameralı gözetlemelerin artmasından ve cami ve müslüman derneklerinin daha sıkı bir kontrol altına alınmasından yana. A vusturya’nım bazı bürokrat, siyasi ve iş çevresi Türkiye göçmeni bazı “işgüzarların” Türkiye Cumhuriyeti’nin başta Dışişleri Bakanlığı, Emmiyet, Milli İstihbarat, Elçiliğin ve Hükümetin adını kullanarak kendilerine rakip gördükleri ya da siyasi olarak farklı düşünenlere, farklı mezhepte olanlara şantaj, tehdit ve karalamalarını konuşuyor. Avusturya Emniyeti alarmda. NAMUSA DIL UZATIYORLAR Bu işgüzarlar akıl almaz taktiklere başvurabiliyorlar. “Bu kişi kriminal, terörist, şu partiden, bu mezhepten” iftirası tutmaz ise o zaman namusa dil uzatılarak kişilere çamur atılıyor. Hedef siyasi güç, para ve otorite sağlamak. ‘SIYASI GÜCÜZ’ Kendilerini Türkiye’deki siyasi güç odaklarına yakın kişiler olarak tanıtan bu işgüzarlar kendilerine rakip gördükleri vatandaşları iş kapmak istedikleri Avusturya’nın çeşitli kuruluşlarına “Onlar Türkiye’de tutuklanacak. Onlara iş vermeyin. Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı veya Emmiyeti ile görüşüyoruz” diye karaladıkları bizzat bunu yaşıyan Avusturya’lılar tarafından Yeni Vatan Gazetesi’ne iletildi. Ellerinde hiçbir belge, olmadan “Biz Türk Dışişleri Bakanlığı ile görüşüyoruz. Elçilikle irtibatımız süper. Bunlar kriminal kişiler. Sakın onlara iş vermeyin ve ilişkiden kaçının ” diye iftira atan bu siyasetçiler hakkında Avusturya savcılığına, İçişleri Bakanlığına, Avrupa Birliği’nin ilgili masalarına suç duyurusunda bulunulanacağı öğrenildi. AVUSTURYALI’ LARI BILE TEHDIT EDIYORLAR Olay karşısında tepki veren Avusturyalı müdür seviyesindeki kişileri “Avusturyalı parti temsilcileri ile ilişkilerimiz iyi, haddini bil” diyerek tehdit edenlerin TürkiyeCumhuriyeti’ninkuruluşlarının adını kullandıklarını ifade eden bir Avusturyalı uzman “Olay tam bir rezalettir ve kanunen suçtur. Olaya Avusturya Dışişleri Bakanlığı’nın el koyması gerekmektedir. Avusturya Türkiye’nin arka bahçesi değildir. Bunlar Türkiye’deki siyasi ve ticari ilişkileri Avusturya’da büyük partilerin üzerinde baskı aracı olarak kullanıyorlar. Bu kuvvetler ayrılığına ters bir olay. Kamuoyunun tüm demokratik güçlerini hassas olmasu gerekiyor” dedi. SORUYORUZ Bu işgüzarlara soruyoruz: 1) Avusturya makamlarında kendi işinizi takip ederken ne hakla başka insanlar hakkında “Bu kişiler ve kuruluşlar kriminaldir” diyebiliyorsunuz? Türk Dışişleri Bakanlığı’nın veya Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli kurumlarının ismini ne hakla kullanıyorsunuz? 2) Bugün yakın olduğunuzu iddia ettiğiniz çevreler bu ahlaksızlıklarınızı biliyorlar mı? Nereden talimat alıyorsunuz? Ne hakla başka düşüncede, başka mezhepte olan insanları Türk devletinin çeşitli kuruluşlarının adını kullanarak karalıyorsunuz? 3) Bu yaptıklarınızı ne hakla Türkiye lobisi veya “Müslümanların hakkını koruyoruz”. “Entegrasyona destek amaçlı Etnik Pazatalama yapıyoruz”, “Türklere Almanca öğretiyoruz” diyerek meşrulaştırıyorsunuz? Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi 4 Mart 2015 – SAYI 165 5 İslam Yasası Müslümanların lehine Prof. Ednan Aslan Yasanın faydaları ne? B u yasa Müslüman mezarlığını, okullarda helal yemeği, din derslerini, dini tatilleri, manevi danışmanlığı bir hak kılıyor. Ama yasa çıkmadan önce de bu haklar mümkündü. Değişen ne? Müslümanların Viyana’da bir mezarlık almaları 20 yıl sürdü. Çünkü hukuksal alt yapısı yoktu. Şimdi yasa bunu bir hak olarak tanıyor. Belediyeler artık bekleyin bakalım diyemeyecek. Bayramlarda çocukların okullara gitmemesi öğretmenlerin elindeydi. Şimdi değil. Müslüman çocuklar Kurban, Ramazan Bayramı gibi dini bayramlarda okula gitmeyebilecek. Buna Alevilerin bayramları da dahil. Bu yasanın bir olumlu yanı da Müslüman Alevilerle Sünnilerin yasada bir din olarak aynı gözetilmeleri. Bu Türkiye’de olmayan bir şey. İlk defa Alevileri de İslam dininin bir parçası olarak görüyor. Aşure günlerini örneğin, Alevi çocuklar da kutlayabilecek. Bunun yanında dini danışmanlık, hapishanelerde, hastanelerde, orduda, okullarda, Hıristiyanların manevi danışmanlık yaptığı her yerde, her kurumda Müslümanlara da dini danışmanlık hakları tanıyor. Müslüman ve Alevi dini danışman görev yapacak ve bunun maaşını Avusturya devleti karşılayacak. Yasa okullarda, anaokullarında Müslüman çocuklara helal yemek hakkı getiriyor. Özel bir teşebbüse gerek kalmadan. Bu kanunla helal kesim hakkı yasalaşıyor. Ama yasa imamların yurtdışından maaş al- masını yasaklıyor. Bu büyük bir sorun değil mi? Kanun imamın gelmesini yasaklamıyor. İmamların herhangi bir devletin memuru olarak camilerde çalışmasını yasaklıyor. Fakat Türkiye Avusturya’da kuracağı bir vakıf aracılığıyla gelecekte de imam gönderir ve maaşlarını vakıf üzerinden ödeyebilir. Bu yasak değil. O zaman yasak koymanın anlamı ne? Önemli. Çünkü Türkiye’den bir imam Avusturya’ya geldiği zaman hastalık, işsizlik sigortası hakları yok. Örnek Milli Görüş’ün bir imamını cemaatin başkanı istediği zaman görevden alabilir. İşinden atabilir. İmamların hiçbir hukuksal hakları yok. Şimdi imamlar sosyal haklara kavuşuyor. 14 yaşında Merkan nereye? Westbahnhof’u havaya uçurnaya planlayan 14 yaşındakı Türk genci tekrar tutuklanmıştı. Hala tutuklu olan genç Suriye tarafına kaçma tehlikesi nedeni ile hala gözaltında tutuluyor. S ekiz yıldan beri Avusturya’da yaşayan 14 yaşındaki Türk genci Mertkan G.’nin, en az 4 Mayıs 2015’e kadar tutuklu kalacağı bildirildi. Mertkan, Kasım 2014’te Viyana tren istasyonu Westbahnhof’a el yapımı bom- balı saldırı yapmayı planladığını açıklamıştı. İki hafta tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Mertkan, Ocak 2015’te üç günlü- ğüne ortadan kaybolmuştu. 12 yaşındaki Afgan arkadaşıyla beraber Viyana’da yakalanan Mertkan, bunun üzerine tekrar tutuklan- 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Viyana İslam Federasyonu Başkanı Muhammed Turhan, tartışmalı “İslam Yasası” ile ilgili olarak, “Avusturya’nın 11 Eylül’ü oluşturulmak i steniyor” dedi. Bu cemaate pahalıya mal olur. Cemaat bu yükün altından kalkabilir mi? Sorunlardan biri bu. Diyanet’in tepkisi de burda. ‘Bu bize pahalıya mal olacak’ diyorlar. Avusturya’da 300 civarında imam var ve bunun sadece 65’i Diyanet’in gönderdikleri. Eğer öteki cemaatler imamlarının maaşlarını ödeyebiliyorsa, Diyanet’in bunu ödeme imkanı vardır. Burada şöyle önemli bir sorun var. Türkiye Diyanet’e bağlı derneklerin başına Türkiye’den yönetici gönderiyor. Türk İslam cemaatinin Ankara’dan yönetildiği görüntüsü iyi değil. Türkiye bir ilahiyat fakültesinin açılmasında destek verebilir. Ama yönetmeyi bırakmalı. Bu, eski bir Osmanlı geleneği. Bundan vazgeçmek Türkiye’nin lehine. mıştı Westbahnhof’a DEAŞ adına bomba saldırısı yapmayı planlayan Mertkan, el yapımı bombanın nasıl yapılacağını internette öğrendiğini söyledi. İnternette kendini “Allah’ın kulu” olarak betimleyen terörist Mertkan, gerekli malzemeleri alamadan polis tarafından tutuklandı. Avusturya’da “Sonderschule” denen, zihinsel engelliler için özel okul niteliğindeki bir okula giden Mertkan’ın, sosyal medyalar üzerinden DEAŞ ile ilgili bilgi edindiği ve DEAŞ’la bağlantılı Çeçen bir çeteyle irtibata geçmeye çalıştığı Anayasa Koruma Dairesi tarafından açıklandı. Avusturya Anayasa Koruma Dairesi, Avusturya’da DEAŞ ile bağlantılı 140 kişinin çoğunun, Çeçen ve Türk asıllı olduklarını belirtti. ‘Avusturya’nın 11 Eylül’ü oluşturulmak isteniyor’ V İYANA - Turhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “İslam Yasası”nın “yasa” olmaktan ziyade “devlet kararı” olduğunu söyledi. Yasanın, Müslümanların hazırladığı ve devlet erkanının görüşleriyle şekillenen bir düzenleme olmadığını kaydeden Turhan, “Devletin, her aşamasında baskı yaparak, müdahale ederek hatta mücadele ederek ortaya koymuş olduğu bir yasa ile karşı karşıyayız. Bunu yasadan ziyade devlet kararı olarak algılıyoruz” diye konuştu. Turhan, yasal düzenlemenin temellerinin 3 yıl önce atıldığını, bu kapsam- A da İslam Diyalog Forumu kurulduğunu ve o zaman da böyle bir oluşuma karşı çıktıklarını söyledi. Yasa yapım sürecine ancak Ekim 2014’te dahil olabildiklerini belirten Turhan, içerisinde olumlu maddeler bulunsa da genel olarak Müslümanların aleyhine olduğu için yasaya karşı çıktıklarını anlattı. İslam Yasası ile “süte su karıştırıldığını” ifade eden Turhan, “İlk defa Avusturya devlet olarak Müslümanların üzerine gelmiş oldu. Sanki Avusturya’nın 11 Eylül’ü oluşturulmak isteniyor. Oysa Müslümanların Avusturya’ya kattığı güzellikler tartışmasızdır” ifadesini kul- landı. Turhan, Türkiye’den gelen imamların hedef alındığı, derneklerin kapatılmasının önünün açıldığı ve eşitlik ilkesinin çiğnendiği bir yasayı asla kabul etmeyeceklerini vurguladı. Müslümanların endişeli olduğuna işaret eden Turhan, “Kazanımlarımızın elimizden alındığını, hukukumuzun gasbedildiğini düşünüyoruz” dedi. Avusturya İslam Cemaati olarak hiçbir zaman yasayı kabul etmediklerini belirten Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz hiçbir zaman şartlarımız yerine gelmeden, taleplerimiz dikkate alınmadan bu yasaya ‘evet’ demeyeceğimizi ifade ettik. Ancak Avusturya basını söylediklerimizi çarpıtarak vermiş oldu. ‘Sivil kuruluşlar bu yasaya evet dedi’ dediler. Bizim evet deyiş şartımız, taleplerimiz yerine geldikten sonraydı. Bunu biz özellikle temsilcilerimiz vasıtasıyla Yüksek Konsey toplantısında ortaya koyduk. Biz bu yasaya şartlarımız yerine geldiğinde evet diyebiliriz dedik. Gördük ki Müslümanların talepleri fazlaca dikkate alınmadı.” Senato onayı ve Cumhurbaşkanının imzalamasından sonra yeni bir dönemin başlayacağına işaret eden Turhan, itirazlarının gereği olarak hak ve hukuk talebi çerçevesinde gidilebilecek bütün mercilere başvuracaklarını kaydetti. Turhan, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracaklarını sözlerine ekledi. AA 60 yaşında ikiz doğurdu vusturya’da 60 yaşındaki bir kadın, ikiz doğum yaptı. Stern Online’in “kurier.at” gazetesine dayanarak verdiği habere göre, Linz yakınlarında bir klinikte sağlıklı iki bebek dünyaya getiren kadının sağlık durumu da oldukça iyi. Avusturya’da 45 yaş üzerindeki kadınların yapay döllenme yoluyla hamile kalmaları yasak olduğu için, kadının ülke dışında yapay döllenme yaptırdığı belirtiliyor. Aynı kadının 3 yıl önce de yapay döllenme ile bir kız çocuğu dünyaya getirdiği kaydedildi. 63 yaşındaki baba durumdan memnun olsa da, oldukça geç sayılabilecek bir yaşta anne olan kadın, Avusturya’da yeni bir etik tartışma başlattı. Geç yaşta çocuk sahibi olmanın bencillik ve sorumsuzluk olduğu yönün- de eleştirilere maruz kalan yaşlı çift, çocukların küçük yaşta anne ve babalarına bakma sorumluluğu hatırlatılarak eleştiriliyor. Kadının doğum yaptığı hastanenin doktorları ise, ileri yaşta hamileliği riskleri nedeniyle tavsiye etmediklerini belirtiyor. 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 6 ■ Avusturya Millet Meclisi, uzun süredir tartışılan İslam Yasası hakkında kararını verdi. Buna göre İslam cemaatleri Avusturya’da resmi dini cemaat olarak tüzel kişi statüsünde faaliyette bulunacaklar. Yeni İslam yasası 2015 İSLAM YASASI 2015 Avusturya millet meclisinin kararı İslam cemaatlerini birer dini cemaat olarak Avusturya‘da tüzel kişiliklerini belirleyecek olan federal yasadır Millet meclisi karar verdi: İslam cemaatlerinin yasal tüzel kişiliklerini belirleyecek olan federal yasadır- İslam yasası 2015 IGGÖ’nün tercümesiyle medyaya dağıtıldı. 1.Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu § 1.Avusturya İslam dini cemaatleri,anayasanın (Staatsgrundsgesetz) -vatandaşla- rın genel haklarıyla ilgili- 15.maddesine göre kabul edilen resmi dini cemaatlerdir.Bu cemaatler, kamu kurumlarıdır. Bağımsızlık §2.(1): İslam dini cemaatleri dahili işlerini kendileri düzenler ve idare ederler. Onlar kendi inançlarını ve öğretilerini yaşayabilme hususlarında özgür olup kamu alanında da dinlerini yaşama hakkına sahiptirler. (2) İslam din cemaatleri ve dini çalışanları, dinlerini yaşayabilme (uygulayabilme) bakımından tıpkı diğer cemaatler gibi yasal koruma altındadırlar. Kanuni düzenlemelere aykırı olmadığı sürece, öğretim konuları, tesisleri ve gelenekleri de bu yasal korumadan faydalanabilirler. Dini cemaatler, dernekler ya da bunların alt bölümleri ve üyeleri devletin umumi standartlarına (değerleri)uyum sağlama mecburiyetine karşı kendilerine dini bir dayanak gösteremezler. Eğer devlet ilgili durumla alakalı başka bir kanundan dolayı bunu mümkün kılıyorsa bu müstesnadır. Tüzel kişiliğin kazanılması §3. (1) İslam dini cemaatleriişbu federal yasa gereği sunulan başvurunun bir yönerge ile Başbakan tarafından yazılı kararla onaylanması sonucu tüzel kişiliği elde ederler. İlgili yönerge dini cemaatin yasanın 3. ve 4. kısımlarına mutabık olup olmadığı hususunda bilgiler de içermelidir. Başvurunun belirli bir süre içerisinde devlet tarafından onaylanmama durumun- da karşı tarafa dava açma hakkı tanıyan §8 VwGVG(Verwaltun gsgerichtsverfahrengesetz) adlı yasa,Başvuruda yapılabilecek muhtemel ilaveler ve değişikliklerden ve düzeltilmiş başvuruda ya da tarafların görüşme talepleriyle alakalı yazılan davetiyelerin gönderiliş zamanından ilgili dilekçenin ya 7 Mart 2015 – SAYI 165 da itirazın ilgili bakanlığa ulaşma süresine kadar ya da bunun için tanınan sürenin bitimine kadar tarafların aralarında yaptıklarımutabakat görüşmeleri sonuna kadar uzayan süreçten dolayı askıya alınmıştır. (2) Başbakan kendisine gelen başvuruları yukarıda paragraf 1’de ifade edilen maddeye uygun olarak internet üzerinden „Dernek başkanlığı (Kultusgemeinde)“ alanıyla alakalı açacağı bir web sayfasından kamoyunun ulaşımına sunması gerekir. (3) Tüzel kişiliğin elde edilme hususu hakkında İslam dini cemaatinin isminin ve harici hizmetleri temsil eden yetkililerin isimlerinin de içerisinde belirtildiği bir değerlendirme bildirisi çıkartılır. (4) Paragraf 3’e uygun olarak edinilen tüzel kişilik sonrası gayeleri dini öğretileri yaymak olan ilgili cemaatin dernekleri çözülür. (5) Kendisine bağlı bulunduğu ve gayesinin ilgili dine hizmet etmek olarak gördüğü bir derneğin çözülüşü sonrasında islam dini cemaati yeniden teşekkül ederse, yasal formun değişimi ve aynı vergi mükelleflerin (tüzel kişiliğin) de devamlılığı varsayılır. Tüzel kişiliği elde etme şartları §4. (1) İşbu yasaya göre tüzel kişiliği elde etmek isteyen bir İslam cemaati güvenli ve kalıcı bir varlığı (ekonomik olarak da kendi kendini idare edebileceğini) olduğunu göstermesi gerekir. Güvenli ve kalıcı bir mevcudiyet, başvuru sahibinin devlet tarafından kayıtlı bir mezhep olması ve en son nüfus sayımında ortaya çıkan toplam Avusturya halkı sayısının en az binde 2’lik bir oranda üye sayısına sahip olması halinde verilir. Kanıt ve belgeleri başvuru sahibi temin eder. (2) Elde edilen gelirler ve bütçe ancak, dini hedefler kısmında da belirtilen,kamu yararının ve hayır amacının da gözetildiği dini hizmetlerde kullanılabilir. (3) Cemaatin, topluma ve devlete karşı müspet ve pozitif bir temel algı yapısına sahip olması zorunludur. (4) Yasal olarak tanınmış mevcut kiliselere, dini cemaatlere ve diğer dini cemaatlere yönelik ilişkilerde kanun dışı bir rahatsızlık durumu olmaması gerekir. Tüzel kişiliğin başarısızlığa uğraması ve yürürlükten kaldırılması §5. (1) Başbakan tüzel kişilik elde etme hakkını/ başvurusunu başarısızlığa uğratır, eğer 1. İslam dini cemaatin öğretisinden ve bu öğretinin uygulanışından dolayı kamu güvenliği, kamu düzeni, sağlığı ve ahlakı ya da başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması gibi demokratik bir toplumda var olan çıkarların korunması kaçınılmaz ise; bu husus özellikle beraberinde ceza-i müeyyide getiren davranışlara kişilerin yönlendirilmesi durumunda, gençlerin psikolojik gelişiminin engellemesi hususunda, psikolojik kimliğe zarar verilmesi durumunda ve özellikle dini yayma amacıyla psikoterapik metotların kullanılması durumlarında geçerlidir, 2. §4 madde‘de belirtilen şartlardan biri yerine gelmiyorsa, 3. Cemaat yönetmeliği§6 sayılı maddeye uymuyorsa. (2) Hükümet, dini cemaatin resmi tanınmışlığını yazılı bir kararla yürürlükten kaldırır, başbakan ise bir Kultusgemeindenin (cemaate bağlı olan alt dernekler) tüzel kişiliğini yazılı bir kararla kaldırabilir, eğer 1. §4 sayılı maddeye göre yasal bir kişilik elde etmek için gerekli olan şartların belli bir zaman sonra bulunmaması durumunda (üye sayılarındaki değişiklikler hariç), ve §8 maddedeki şartlar bulunma- 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi ması durumda 2. tüzel kişiliğin verilmesini engelleyen sorunun giderilmesi için yapılan taleplere rağmen paragraf 1’e göre hala bir başarısızlık sebebi mevcutsa, 3. giderilmesi için yapılan isteklere rağmen,hala tüzüğe ve yönetmeliğe aykırı davranışlar devam ediyorsa, yada 4. resmi tanınmış olma durumuyla bağlı olan görevler, yapılan ikaz ve isteklere rağmen yerine getirilmiyorsa. (3) Dini cemaatin tüzel kişiliğinin kaldırıldığına dair ilan edilen yönergeden sonra 3 gün içerisinde tüzel kişiliğin kaldırılma sebebinin içerisinde bilgisi verildiği ve ilgili dini cemaatin ve son yönetim kurulunun isimlerinin de yer aldığı bir rapor sunulur. Bu rapor ilgili dini cemaate gönderilir. (4) Tüzel kişiliğin başarısızlığa uğrama yada yürürlükten kaldırılma durumları,internet üzerinden „ Kultusgemeinde“ alanıyla alakalı açılacak bir web sayfasından kamoyunun erişimine sunulmalı. 2.Kısım Yapısı ve Görevleri İslam Din Cemaatlerinin Yönetmelikleri §6.(1) Dahilimeseleler çerçevesinde bir İslam cemaati hakkında tasarlanan yönetmelik, etkisini ulusal alanda sağlayabilmesi için resmi dilde şu bilgileri içermelidir: 1. İsim ve kısa ad belirleme; ancak dini cemaatin açık birşekilde bu isimdenbilinebilmesi gerekir ve başka kilise veya dini cemaatler, dernekler ve kuruluşlar veya yasa formlarıyla karıştırılabilir bir isme sahip olmamalıdır. 2. merkezinin nerede bulunması kurulma- sı hususunda,3Üyeler edinme veya kaybetme konusunda, 4. Üyelerin hakları ve vazifelerini belirleme konusunda, 5. Müfredat bakımından sair mevcut resmi olarak tanınmış dini cemaatler, mezhepler veya diğer dini cemaatlerden farklı olması gereken ana inanç kaynaklarını (Kuran) ve esas aldığı öğretimi yetkili bir biçimde almanca dilinde tanımlamak, 6. Dahili Organizasyon, ki en azından dernekler (Kultusgemeinden) istihdam edilmelidir; 7. Dini cemaat içerisinde yer alan bütün gelenekleri uygun bir şekilde göz önünde bulundurmak, 8. Personel atamalarını , atanan kişilerin fonksiyonunu ve süresini belirleme, organları görevden alma, 9. Din dersinin tedarik şeklini ve bu derslerin denetim şeklini belirleme; 10. Araç gereçlerin (fonlar) temini, bunların yönetimi ve muhasebesi, 1. Dini Cemaat içerisindeki kavgaları ve tartışmaları uzlaştırmak, 12. İslam cemaati yönetmeliğinin değişimi veyeniden yapılandırılması, (2) Araç gereçler gibi kendi üyelerinin tabi dini ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan kaynakların (finansal) temini, dini cemaat, dernekler (Kultusgemeindeler) ve üyeleri tarafından, dolayısıyla da yurt içerisinden gerçekleşir. Dini Cemaatin Görevleri §7. Bir dini cemaatin görevleri arasında bilhassa şunlar vardır 1. bir derneğin (Kultusgemeinde’nin) etki alanını aşan meselelerde kendi üyelerinin ilgi alanlarını olabileceği kadar temsil etme; (çünkü) o (dini cemaat), din işleri üst makamıdır. 2. kendi yönetmeliğini ve ilgili 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi derneklerin (Kultusgemeindelerin) tüzüklerini, bunlarda yapılan değişiklikleri ve dernek yönetim kurulundaki değişimleri başbakana sunmak (bildirmek); 3. devlet nezdinde de tüzel kişilik elde etmek için, kendi dini cemaati içeresinde buna hak kazanmış donanımlı kuruluşların (derneklerin) temsil yapısını, yönetim kurulunu ve bunlardaki değişiklikleri başbakana sunmak. İslam dernekleri (Kultusgemeinden) §8.(1) Kultusgemeinde dernekleri, İslam dini cemaatine ait alt kuruluşlardır. Aynı zamanda kamu hukukunun da bağımsız birer kurumlarıdır. Üyelerinin dini ihtiyaçlarını ve bu ihitiyaçların karşılanması için gerekli olan tesisleri sağlarlar. (2) Kultusgemeindeler, yukarıdaki paragraf 1’de ifade edilen görevleri yerine getirmek için tesisler inşa edebilir, yönetebilir ya da mevcut tesisleri dernek tesisi haline çevirebilirler. Birden fazla derneğin ortak tesisler kurmaları ancak karşılıklı ve çok yönlü anlaşma ve bağlı bulundukları dini cemaatin onay vermesiyle mümkündür. (3) Kultusgemeindeler, varlığını ve kendisini ekonomik olarak idare edebileceğinden emin olunabiliniyorsa ve ilgili dini cemaatin onay vermesi halinde kurulabilir. (4) Her bir Kultusgemeinde, resmiyetini devlet nezdinde sağlayabilmek için içerisinde şu bilgilerin bulunduğu bir tüzük sunması gerekir: 1. İsmini ve kısa adını belirleme; ancak dini cemaatin açık bir şekilde bu isimden bilinebilmesi ve başka kilise veya dini cemaatler, dernekler ve kuruluşlar veya yasa formlarıyla karıştırılabilir bir isme sahip olmaması gerekir, 2. Merkezinin nerede bulunması/ kurulması hususunda düzenlemeler, 3. Üye edinme veya kaybetme konusunda, 4. Üyelerin hakları ve vazifelerini belirleme konusunda, 5. Dahili Organizasyonla ilgili düzenlemeler, özellikle bir üye listesi sunması. 6. Personel atamalarına , atanan kişilerin fonksiyonuna ve süresini belirlemeye, organları görevinden almaya dair düzenlemeler, 7. Araç gereçler gibi (maddi) kaynakların teminine, bunların yönetimine ve muhasebesine dair düzenlemeler, 8. Dernekler içerisindeki kavgaları ve tartışmaları uzlaştırmaya dair düzenlemeler, ve 9. Tüzük değişimine ve yeniden yapılandırılmasına dair düzenlemeler. (5) Bir Kultusgemeindenin çözülmesi durumundaen son görevde bulunan dernek yönetimi, bağlı bulunduğu dini cemaatle karşılıklı anlaşma içerisinde derneğin mal varlığının keyfiyetini ve üzerinde yapılması gerekeni belirler. 3. Kısım Avusturya İslam cemaati (İGGiÖ) » nin Hak Ve Sorumlulukları Kendini Adlandırma ve dini kavramlarını (isimlerini) koruma hakkı §9. (1) Dini bir cemaat, kendine §6.kanunun 1. maddesinin 1.kısmında belirtilen çerçeve içerisindebir isim belirleme hakkına sahiptir. (2) Dini bir cemaatin ve kendisine bağlı derneklerin (Kultusgemeindeler) isimleri ve bu isimlerden türetilen bütün kavramlar ancak ilgili dini cemaatin veya derneğin onayıyla kullanılabilir. (3) Avusturya haricindeki dini cemaatler, kurumlar ve dernekler gibi benzer kurumlarla kurulacak resmi temaslarda ve ilişkilerde kullanılması uygun olan isim ve kavramlar ancak dini cemaatin onayıyla mümkündür. (Not : tercümede anlamı verilmeye çalışıldı) (4) İşbu belirtilen kararların ihlal edilmesi halinde ve ceza hukukuna müteallik herhangi bir durum söz konusu değilse, dini cemaat ve bu durumdan etkilenen her bir dernek, yasa dışı bu duruma son verdirmek için başbakana bir öneri sunabilir. Sunulan bu önerinin 4 hafta içerisinde karara bağlanılması gerekir. Bilgi, değerlendirme ve rapor verme hakkı §10. (1) İslam cemaati, yasal olarak devlet tarafından kabul edilen Kilise kurumlarını, dini cemaatleri ve özellikle de İslam cemaatlerini ilgilendiren bütün meseleler hakkında devletin bütün yasama ve yönetme makamlarına rapor, bilgi, görüş, itiraz, bildiri ve öneri verme hakkına sahiptir. (2) İslam dini cemaatinin dışa dönük harici hukuki ilişkilerini ilgilendiren meseleler hakkında öngörülen yasal düzenlemeler (kararlar), yönergeler, ilgili cemaate belirli bir süre içerisinde itiraz edebilme hakkı tanınması için sunulmadan ve tasarlanmadan önce iletilir. Özel kuruluşlarda manevi danışmanlık hakkı ve gençlik eğitim §11. (1) Din cemaati, kendi üyelerine, ki bunlar : 1. Orduda olan üyeler/askerler veya 2. Hapishanede bulunan üyeler/mahkumlar veya 3. Kamuya açık hastahanelere, bakım merkezleri veya buna benzer kurumlara yerleştirilmiş olan men- Mart 2015 – SAYI 165 suplarına dini açıdan ilgilenme ve onlara dinirehberlik sunma hakkına sahiptir. (2) Madde 1 de sözü geçen kişilere dini rehberlik sadece Avusturya’da bu hizmetlere kişisel ve mesleki olarak elyak olan kişiler sunabilir. Bu kişiler dini içerik ve yeterlilik açısından ilgili dini cemaate, diğer bütün genel meseleler ve konularda ise ilgili devlet teşkilatının (Ordu, hastahane, hapishane) başkanlığına tabidirler. Mesleki yeterlilik ancak, bu hizmeti sunacak kişinin -§24. Paragrafta ifadesi geçen- İslam İlahiyat mezunu olması halinde ya da buna eş değer bir yeterliliğe sahip olması durumunda söz konusudur. Kişisel yeterlilik ise, manevi bakım alanında en az 3 yıllık bir meslek tecrübesi ve de Matura düzeyinde Almanca bilgisi gerektiriyor. Bunun yanı sıra- 8 bu kişilerin bu alanlarda görev yapabilmesi için ilgili İslami cemaat tarafından yetkilendirilmiş olması gerekir. (3) Madde 1 Satır 1’de ifade edilen grubun ihtiyaçlarının temin edilebilmesi için ortaya çıkan genel yönetim ve personel giderleri devlet tarafından karşılanır. (4) İslam cemaati ve üyeleri, çocukları ve gençleri kendi dini geleneklere, örflere ve dini hükümlere göre eğitme ve yetiştirme hakkına sahiptirlerler. Yemek/gıda düzenlemesi (Helal) §12. (1) İslam cemaati, Avusturya’da et ürünleri ve diğer başka ürünler de olmak üzere bunları kendi dini hükümlerine göre üretilmesini organize etme hakkına sahiptir. (2) Kışlalarda, hapishanelerde, umuma açık hastanelerde, huzur-, bakım- veya benzeri evlerde ve kamuya açık okullarda 9 Mart 2015 – SAYI 165 bulunan dini cemaat üyelerinin bakım ve iaşelerinde cemaatin gıda kuralları göz önünde bulundurulmalıdır. Dini Bayramlar §13. (1) İslam dini bayramları ve Cuma namazı vakitleri devletin yasal koruması altında bulunacaklardır. Bayram günlerinin tarihleri İslam Takvimine göre gerçekleşir. Bu bayramlar (bir önceki günün) Güneş batımıyla birlikte başlar ve bir sonraki günün güneş batımına kadar devam eder. Cuma namazı vakti Cuma günü saat 12.00 ile 14.00 arasındadır. (2) bayramları şunlardır : a) Ramazan bayramı (3 gün) b) Hacc-Kurban bayramı (4 gün) c) Aşure (1 gün) (3) Yukarıda paragraf 2’de sözü geçen günlerde ibadethanelerin ya da diğer Kultusgemeindelerin ibadet mekanlarının yakınında, (başkala- rı tarafından) ibadeti ya da bayram kutlamasını engelleyici her türlü gürültü verici davranışlar, toplu eylemler/gösteriler, geçiş ve taşınma faaliyetleri yasaktır. Görevlilerin görevlerinin fesh edilme konusu §14.Dini cemaat ve buna bağlı dernekler (Kultusgemeinden), işlediği herhangi bir veya daha fazla suçtan dolayı herhangi bir yerel mahkeme tarafından yargılanma sonucu en az bir yıl hapis cezasına çarptırılan ya da davranışıyla kamu güvenliğini, düzenini, sağlığını ve halet-i ruhiyesini ya da ötekinin haklarını ve özgürlüklerini zedeleyen/engelleyen kişileri, dini yetkili kişilerde dahil, görevlerinden almakla yükümlüdür. Mezarlıklar §15. (1) İslami mezarlıklar veya mezarlık bölümleri kalıcı ve süresiz bir konumdadır. Bu mezarlıkların kapatılması, çözülmesi veya makberlerin boşaltılması yasaktır. İstisnai durumlar, dini cemaatin onayına bağlıdır. (2) İslami mezarlıklara veya mezarlık bölümlerine nakledilecek cenazeler ancak ilgili İslam cemaatinin onayıyla gerçekleşebilir. 4. Kısım Avusturya İslam Alevi Cemaati’nin Hak Ve Sorumlulukları Kendini Adlandırma ve dini kavramlarını (isimlerini) koruma hakkı §16. (1) Dini bir cemaat, kendine §6.kanunun 1. maddesinin 1.kısmında belirtilen çerçeve içerisinde bir isim belirleme hakkına sahiptir. (2) Dini bir cemaatin ve kendisine bağlı derneklerin (Kultusgemeindeler) isimleri ve bu isimlerden türetilen bütün kavramlar ancak ilgili dini cemaatin veya derneğin onayıyla kullanılabilir. (3)Avusturya haricindeki dini cemaatler, kurumlar ve dernekler gibi benzer kurumlarla kurulacak resmi temaslarda ve ilişkilerde kullanılması uygun olan isim ve kavramlar ancak dini cemaatin onayıyla mümkündür. (Not : tercümede anlamı verilmeye çalışıldı) (4) İşbu belirtilen kararların ihlal edilmesi halinde ve ceza hukukuna müteallik herhangi bir durum söz konusu değilse, dini cemaat ve bu durumdan etkilenen her bir dernek, yasa dışı bu duruma son verdirmek için başbakana bir öneri sunabilir. Sunulan bu öneri 4 hafta içerisinde karara bağlanılması gerekir. Bilgi, değerlendirme ve rapor verme hakkı §17. (1) İslam alevi cemaati, yasal olarak devlet tarafından kabul edilen Kilise kurumlarını, dini cemaatleri ve özel- 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi likle de İslam cemaatlerini ilgilendiren bütün meseleler hakkında devletin bütün yasama ve yönetme makamlarına rapor, bilgi, görüş, itiraz, bildiri ve öneri verme hakkına sahiptir. (2) İslam Alevi dini cemaatinin dışa dönük harici hukuki ilişkilerini ilgilendiren meseleler hakkında öngörülen yasal düzenlemeler (kararlar), yönergeler, ilgili cemaate belirli bir süre içerisinde itiraz edebilme hakkı tanınması için sunulmadan ve tasarlanmadan önce iletilir. Özel kuruluşlarda manevi danışmanlık hakkı ve gençlik eğitimi §18. (1) Din cemaati, kendi üyelerine, ki bunlar: 1. Orduda olan üyeler/askerler veya 2. Hapishanede bulunan üyeler/mahkumlar veya 3. Kamuya açık hastanelere, bakım merkezleri veya buna benzer kurumlara yerleştirilmiş olan mensuplarına dini açıdan ilgilenme ve onlara dini rehberlik sunma hakkına sahiptir. (2) Madde 1’de sözü geçen kişilere dini rehberlik sadece Avusturya’da bu hizmetlere kişisel ve mesleki olarak elyak olan kişiler sunabilir. Bu kişiler dini içerik ve yeterlilik açısından ilgili dini cemaate, diğer bütün genel meseleler ve konularda ise ilgili devlet teşkilatının (Ordu, hastane, hapishane) başkanlığına tabidirler. Mesleki yeterlilik ancak, bu hizmeti sunacak kişinin -§24. Paragrafta ifadesi geçen- İslam İlahiyat mezunu olması halinde ya da buna eş değer bir yeterliliğe sahip olması durumunda söz konusudur. Kişisel yeterlilik ise, manevi bakım alanında en az 3 yıllık bir meslek tecrübesi ve de Matura düzeyinde Almanca bilgisi gerektiriyor. Bunun yanı sıra bu kişilerin bu alanlarda görev yapabilmesi için ilgili İslam Alevi Cemaati tarafından yetkilendirilmiş olması gerekir. (3) Madde 1 Satır 1 de ifade edilen grubun ihtiyaçlarının temin edilebilmesi için ortaya çıkan genel yönetim ve personel giderleri devlet tarafından karşılanır. (4) İslam Alevi Cemaati ve üyeleri, çocukları ve gençleri kendi dini geleneklerine, örflerine ve dini hükümlerine göre eğitme ve yetiştirme hakkına sahiptirler. Yemek/gıda düzenlemesi §19. (1) İslam Alevi Cemaati, Avusturya’da et ürünleri ve diğer başka ürünler de olmak üzere bunları kendi dini hükümlerine göre üretilmesini organize etme hakkına sahiptirler. (2) Kışlalarda, hapishanelerde, umuma açık hastanelerde, huzur-, bakım- veya benzeri evlerde ve kamuya açık okullarda bulunan dini cemaat üyelerinin bakım ve iaşelerinde cemaatin gıda kuralları göz önünde bulundurulmalıdır. Dini Bayramlar §20. (1) İslam Alevi dini bayramları ve ibadetleri (Perşembe günleri yapılan cem ayinleri, lokma günleri) devletin yasal koruması altında bulunacaklardır. Bayram günlerinin tarihleri İslam takvimine göre gerçekleşir. Bu bayramlar (bir önceki günün) Güneş batımıyla birlikte başlar ve bir sonraki günün güneş batımına kadar devam eder. (2) bayramları şunlardır: a) Hz. Hızırı düşünme anısına Oruç ve Bayram günleri (3 gün) b) Hz Ali’nin doğumu (1 gün) c) Muhammed’den sonra Ali’nin tayin edilme bayramı (1 gün) d) Kurban Bayramı (4 gün) e) Aşure (1 gün) (3) Yukarıda paragraf 2 de sözü geçen günlerde ibadethanelerin ya da diğer Kultusgemeindelerin ibadet mekanlarının yakınında, ibadeti ya da bayram kutlamasını engelleyici her türlü gürültü verici davranışlar, toplu eylemler/ gösteriler, geçiş ve taşınma faaliyetleri yasaktır. Görevlilerin görevlerinin fesh edilme konusu §21. Dini cemaat ve buna bağlı dernekler (Kultusgemeinden), işlediği her hangi bir veya daha fazla suçtan dolayı herhangi bir yerel mahkeme tarafından yargılanma sonucu en az bir yıl hapis cezasına çarptırılan yada davranışıyla kamu güvenliğini, düzenini, sağlığını ve halet-i ruhiyesini yada ötekinin haklarını ve özgürlüklerini zedeleyen/engelleyen kişileri, dini yetkili kişilerde dahil, görevlerinden almakla yükümlüdür. Mezarlıklar §22. (1) Mezarlıklar veya mezarlık bölümleri kalıcı ve süresiz bir konumdadır. Bu mezarlıkların kapatılması, çözülmesi veya makberlerin boşaltılması yasaktır. İstisnai durumlar, dini cemaatin onayına bağlıdır. (2) Mezarlıklara veya mezarlık bölümlerine nakledilecek cenazeler ancak ilgili İslam Alevi Cemaatinin onayıyla gerçekleşebilir. 5.Kısım Dini cemaatlerdevlet ilişkisi ve etkileşimi Dini cemaat kararlarının yasal geçerliliği §23. (1) Dini cemaatin yönetmenliği, Kultusgemeinde derneklerinin tüzükleri ve ilgili düzenlemeleri, tüzüksel değişiklikler ve seçim düzeni gibi düzenlemeler ve bunların değişimi gibi hususların geçerlilik 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 kazanması ancak Başbakanın onayına bağlıdır. (2) Dini cemaatler yönetmenliği ve tüzük gereği yapılan görevlendirme değişiklikleri, göreve getirilen organlar ve kişiler, yapılan genel kurul seçiminden ya da tayin edilişlerinin (§ 7 Satır 2) hemen ardından başbakana bildirilmesi gerekiyor. (3) Başlık 1’e uygun olarak yapılan değişiklikler ve yeni görevlendirmelerin resmiyet kazanması ancak başbakanın verdiği onay gününden itibaren başlar. Başbakanlık bununla alakalı kamuoyunun bilgilenebileceği ve bu tür kararlarını takip edebileceği ilgili web sayfasında “Kultusamt” adında bir bölümde sunar. (4) İlgili dini cemaatin yasal yönetmenliği gereği tüzel kişiliğe sahip Üniversite yasasının §108. maddesinin 3.kısmına göre toplu iş sözleşmesi olan kişiler istihdam edilebilir. (4) Paragraf 1’e göre öğretim görevlisi olarak atanılacak olan kişilerin dini cemaatlerle karşılıklı müzakere (in Fühlungnahme) edilmesi gerekir, ki teolojik konular içerikli derslerde dersi verecek öğretim görevlisinin devletin yasal tanıdığı ilgili dini cemaatin temsil ettiği akaidin (Mezhepler, dini akımlar) mensubu olması gerekir. İhbar etme ve raporlandırma (Bilgilendirme) yükümlülükleri §25. Gerek dini cemaati, gereksedevlet, birbirlerine karşı devlet yasasını zedeleyen veya temas eden meseleleri aktarmakla yükümlüdürler. Bu bilgi alışverişi, özellik- Seçimler §28. (1) Seçim sonucunda seçilen organlar veya şahıslarla ilgili olarak, seçim prosedürü ya yönetmenlik de, ya tüzüklerde, ya da seçim kurallarının yazıldığı bir metinde, seçim sürecinin denetlenebilir bir biçimde yeteri düzeyde tanımlanmış olması gerekir. (2) Yapılan bir seçim sonucunda seçilen organlar veya şahıslarla ilgili olarak cemaatin her aktif seçmenine, ya da seçim yönetmeliğine göre aktif üye kabul edilen herkese, şayet cemaat içerisinde sonucu değiştirme ve itiraz imkanlarının tamamı tükenmiş ise, başbakana seçim sonucu hakkında itiraz etme hakkı doğar. (3) Başbakana ulaşmış olan seçim sonuç bildirisi tarihinden sonra 14 gün içerisinde dernekler, devlet nezdinde de ilgili dini cemaatin konuyla ilgili başvuru dilekçesinin başbakana ulaşması gününden itibaren resmi tüzel kişiliğe sahip olurlar, ki başvurunun kendilerine ulaştığına dair başbakan yazılı bir tasdikle doğrulaması gerekir. İslam-İlahiyat eğitimleri §24. (1) 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren devlet, İslam cemaatlerine kendi istikbalinin din adamlarını bilimsel anlamda yetiştirmek, dini araştırmalar yapmak ve din öğretiminde bulunmak amacıyla Viyana Üniversitesine bağlı bir İslam- İlahiyat eğitim fakültesi açar. Bu fakülte de öğretim görevlileri için altı kontenjan ön görülür. (2) Bu yasa gereği açılacak ilahiyat fakültesinde her bir dini cemaat için bir bilim bölümü/dalı açılır. (3) Öğretim görevlileri olarak 1. Paragrafa uygun olarak, bay ve bayan Üniversite profesörleri, bay ve bayan üniversite doçentleri, özel bay ve bayan doçentler ve le bir soruşturmanın başlangıcının ve sonucunun aktarılması gibi meseleler olmak üzere, §14 ve 21’de sözü edilen grupların cezalandırılması ve dini cemaat veya dernek seçimlerinin aleyhine cemaat içerisinden yapılan yasal yol başvuru için de geçerlidir. Sorgu dokunulmazlığı § 26. (1) Din görevlileri herhangi bir meselede sorgulanamaz, sorguya çekilemez. (Bilgi dokunulmazlıkları vardır.) (2) Paragaraf 1’de ifade edilen bu durum mahkeme davalarında şahitlik için de geçerlidir. (Şahitlik yapma zorunluluğu da yoktur. ) Organizasyon ve etkinliklerin yasaklanması §27. Devlet, doğrudan doğruya kamuoyu güvenliğine, düzenine, sağlığına, ulusal asayişe zarar verebilecek veya başkalarının hakkını ve özgürlüğünü kısıtlayacak her türlü kültürel toplantıları ve etkinlikleri durdurabilir. Etkinlik gereği üçüncü bir şahıs/ grup tarafından ortaya çıkan tehlikeler, ilgili etkinliğin iptali için bir sebep teşkil etmez. paragraf 2’den dolayı seçimle alakalı bir bildiri ya da usulsüzlüğü yönünde bir itiraz yapılmazsa, o halde başbakan seçim sonucunu kabul eder ve seçim sonucunu yazılı bir kararla sunar. Yetkili talebi §29. (1) Dini cemaat veya Kultusgemeinde içerisinden görev bitiş süresi en az 6 ayı geçen ya da herhangi bir nedenden dolayı görevine devam edemeyen resmi bir yetkili kişi bulunuyorsa, o halde resmi makamlar dini cemaati ya da ilgili derneği en az 1 ay ve en fazla 6 aylık bir süre içerisinde gerekli seçim kurulunu yapmayı ya da görevine devam edemeyen kişinin yetkilerini tüzüğe ve yönetmenliğe uygun bir tarzla başkalarına devredilmesini talep eder. (2) Şayet dini cemaat ya da ilgili Kultusgemeinde derneği bu süre içerisinde ilgili mahkemeye yeni bir yetkili şahıs tayin etmek için başvuruda bulunmaz ise, bu başvuru ilgili makama başbakan tarafından yapılır. Resmi hükümlerin uygulanma- 10 sı §30. Bahsi geçen bu resmi federal yasadaki hükümlerin uygulanması için resmi makamlar bir karar yazısıyla, yasaya, yönetmenliğe ya da tüzüğe aykırı gördükleri kararları feshedebilirler, gerekirse ceza-i müeyyide uygulayarak para cezasına çarptırabilirler. 6. Kısım Nihai hükümler: Mevcut dini cemaatlerin ve Kultusgemeinde derneklerin, yönetmenlik ve tüzük durumu §31. (1) Avusturya İslam Cemaati, BGBl. 466/1988 ve Avusturya İslam Alevi cemaati, BGBl. II 133/2013 ve bunların resmi kuruluşları mahfuz kalıp etkilenmeden beridirler. Bunlar § 9 ve § 16 maddeye göre resmi dini cemaatlerdir. Bu kanunnamenin yürürlüğe girme tarihi itibariyle bu kanunnameyi tasdik ettiklerine ve bilgilendiklerine dair iki hafta içerisinde § 3 paragraf 1 maddesine uygun olarak bildirimlerde bulunulması gerekiyor. (2) İşbu dini yasaya uygun olan yönetmenlikler, tüzükler ve atanan yetkililer de geçerli bir konumdadırlar. Ancak yasaya aykırı görünen noktalar 31 Aralık 2015 tarihine kadar (yeni) yasaya uyumlu hale getirilmesi için yeniden düzenlenmelidir. Bu yönetmenlikler ve tüzükler hakkında yapılan değişikliklerle ilgili başbakan 1.3.2016 tarihine kadar karar verir. (3) İşbu yasa gereği bir dini cemaatin din eğitimini yayma amaçlı olan ve bu yasanın yürürlüğe girme zamanında varlığını devam ettirenancak verilen süre içerisinde bu yasaya uyumlu hale gelmeyen dernekler, İçişleri Bakanlığı tarafından 1 Mart 2016 tarihinde yazılı bir kararla feshedilir. (4) Bu yasa yürürlüğe girdikten sonra §6 Kısım 2 düzenlemesine uyumlu olmayan din görevlileri görevlerine bir yıl daha devam edebilirler. İlgili madde kapsamına girmeyen görevliler kaldıkları yerden görevlerine devam edebilirler. Yürürlüğe Giriş ve Yürürlükten Çıkışlar §32. İşbu yasa, federal yasa metninde (Bundesgesetzblatt) ilan edileceği gün içerisinde yürürlüğe girer. İşbu federal yasa yürürlüğe girdikten sonra Müslümanları tanıma yasası olan, RGBI 159/1912 ıdF BGBl. 144/1988, yürürlükten çıkar. Yürürlülük maddesi §33. İşbu yasanın yürütme ve yasama vazifesi başbakana aittir. Yeter ki bazı düzenlemeler başka bir bakanlığın veya bakanın yetki alanıyla alakalı olmasın. 11 Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 12 13 Mart 2015 – SAYI 165 İslam İnanç Toplumunun bu konudaki mücadelesi ile önemli gelişmeler oldu. Dernek üyelerinin ve özellikle onların çocuklarının yardımlaşma çerçevesi içerisinde eğitim ve eğitim bilinçlerini geliştirmelerine katkıda bulunmak, YVG: En büyük hedefiniz nedir ? HY: En büyük hedefimiz kültür, din, mezhep, dil ve ırkla- “Evrensel İnsan Haklarını korumak en büyük hedefimiz” Y HY: Avusturya’da yaşayan Arap eni Vatan Gazetesi: Türkiye´de daha çok Antkaya ve Hatay çevresinden Avusturya´ya yarım yüzyıl önce göç etmiş Arap asıllı Aleviler olarak AAKD derneği ile amaçlarınız nedir ? Halil Yuvarlak: Derneği-mizin amacı Avusturya’da genellikle üyeler arasında ve toplumun tüm kesimleriyle kaynaşma ve dayanışmayı sağlamak, var olan kültürü farklı etkinliklerle yaşatmaktır. İşte bu nedenle bizler Avusturya Arap Alevileri Kültür Derneği olarak, Avusturya’da Arap Alevileri’nin var olduğunu ve duyarsız insan olmadığımızı, biz de buradayız demek ve sesimizi duyurmak icin bu kurumu oluşturduk YVG: Böyle bir ihtiyaç ne zaman doğdu? İlk adım ne oldu ? Kısa adı AAKD olan Avusturya Arap Alevi Kültür Genel Sekreteri Halil Yuvarlak derneklerinin amaçları konusunda soruları Yeni Vatan Gazetesi’ne cevapladı. Halil Yuvarlak, “En büyük hedefimiz insanlara arasında evrensel insan haklarını öğretmek, öğrenmek ve karşılıklı farklılarımızı kabul ederek saygı, sevgi ve dostluğun gelişmesine katkıda bulunmaktır.“ dedi. Alevi halkının ihtiyaçlarından doğan, onların büyük bir umutla desteklediği derneğin kurulmasıyla bizlerin birlik olma, öz kültürümüzü yaşatma ve sadece bize özel dini ritüallerimizi gerçekleştirmek amacı ile başlattığımız çalışmalar attığımız ilk adım oldu. Tüzüğümüzü de hazırlazıp yönetim kurulu üyelerimizin imzalarıyla bölge dernek polisine başvuru yaparak onay aldıktan sonra Avusturya genelinde aktif bir dernek halini aldık. Yeri geldi tek tek Arap Alevisi kardeşlerimizin kapılarını çaldık, onlara misafir olduk, birlik olmanın dernekleşmenin önemini anlattık. Toplantılar düzenleyerek günümüzde Avusturya Alevilerinin tanınmasını ve elde edilen kazanımları anlattık. Avusturya Alevi 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi rından bağımsız olarak tüm insanlar arasında dostluğu, eşitliği ve barışı esas almak ve Avusturya anayasasına saygılı olmayı teşvik etmektir. Evrensel insan hakları konusunda üyelerinin ve toplumun bilinçlenmesi için çalışmalarda bulunmak, kadınları, gençleri ve çocukları eğitim ve toplumsal hakları konusunda bilinçlendirmek ve desteklemek, özellikle derneğimizin tüzüğünde de yer alan en öncelikli amaç ve görevlerindendir. 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 14 Avusturya’da Alevilik resmen tanındı, Türkiye tepkili Avusturya’da Alevi bayram ve anma günleri resmi tatil oldu A vusturya’da “İslam Yasası” olarak adlandırılan yasa, Federal Meclis’te kabul edildi. Yeni yasa uyarınca, ülkede maaşlarını yabancı bir devletten alan imamlar, bir yıl içinde geri gönderilecek. Yeni düzenleme ile Alevi bayram ve anma günleri, resmi gün olarak kabul edildi. Böylece Alevilik de ilk kez bir ülkede yasalara girmiş oldu. Türkiye ise Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü aracılığıyla yasaya tepki gösterek ‘ Yasa diğer dini cemaatlere verilen hakları Müslümanlara tanımamakta’ açıklaması yaptı. Avusturya’da yaşayan yaklaşık 500 bin Müslümanı doğrudan ilgilendiren yeni yasa şu unsurları taşıyor; * Din görevlilerinin Avusturya sosyal yaşamına va- kıf kişiler olması düşüncesiyle yurt dışından memur olarak gelen ve kısa süre sonra ülkelerine dönen ve maaşlarını kendi devletlerinden alan imamların 1 yıl içerisinde ülkelerine gönderilmeleri kararlaş- tırıldı. Buna göre Diyanet İşlerine bağlı olarak Avusturya’da görevlendirilen memur statüsündeki imamlar Türkiye’ye gönderilecek. Maaşlarını Avusturya devletinden alan imamlar ise görevlerine devam edebilecek. * Cami dernekleri de dahil olmak üzere tüm İslami dernekler, anayasal kurum olan Avusturya İslam Cemaati’ne (IGGiÖ) bağlandı. * Dini tatiller belirlenerek çalışan Müslümanlar için yeni haklar tanındı. * Viyana Üniversitesi bünyesinde bir ilahiyat fakültesi açılması karar bağlandı. * Askeri kışlalarda hastanelerde ve cezaevlerinde din görevlilerinin bulundurulması ve düzenli olarak görev yapmaları yasaya girdi. * Müslüman mezarlıkları açılma- 15 Mart 2015 – SAYI 165 sı ve helal kesim yapmak gibi birçok alanda düzenlemeler yeniden yapılandırıldı. RESMEN TANINDI Avusturya’nın yaptığı yeni düzenleme ile, Alevilik de yasalara girdi, Alevi bayram ve anma günleri resmi tatil oldu. Yeni yasa ile beş önemli Alevi inanç günü yasada adlarıyla yer aldı. Kurban Bayramı, Aşure günü, Nevruz, Hızır ve Gadir Hum (Velayet) bayramı Alevi cemaatinin kutsal günleri olarak resmen tanındı. Ayrıca Viyana Üniversitesi bünyesinde kurulacak Teoloji Fakültesinde Aleviliğin ayrı, bağımsız bölüm olarak yer alması da karara bağlandı TÜRKİYE YASAYA TEPKİLİ Türkiye, Avusturya’da kabul edilen yeni yasaya tepkili. Türkiye’nin çekinceleri, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü tarafından şöyle sıralandı; * Yasadaki dış finans yasağı ile Avusturya’daki camilerin ihtiyaçlarının ve çalışanların ücretlerinin yurt içi kaynaklardan karşılanması talep edilerek, özellikle Türkiye’den gelecek olan din görevlilerine engel olunmaktadır. * Yasayla din görevlilerinin yanında bir başka ülkenin devlet görevlisinin memur ve yönetici olarak çalışması engellenerek, böylelikle ATİB (Avusturya Türk İslam Birliği)’nin başkanı olarak Din Hizmetleri Müşavirlerimizin ve mevcut din görevlilerinin çalışmalarına engel olunmaktadır. * Yeni İslam Yasası ile ülkedeki Müslüman varlığının en üst temsilcisi İGGİÖ (Avusturya 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi İslam Cemaati) için özel bir kanun düzenlenmesi beklenirken yeni tanınan veya tanınacak olan dini cemaatlerle İGGİÖ sanki yeni kurulmuşçasına aynı koşullara tabi tutulmakta bu da Müslüman cemaatin birlik ve beraberliğini parçalamaya, mevcut imkanlarını kısıtlamaya yönelik dayatmacı bir tutum ortaya çıkarmaktadır. * Yasa diğer dini cemaatlere verilen hakları Müslümanlara tanımamakta Anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı, ayrımcı bir tutum sergilemektedir. DİYANET İŞLERİ BAŞKANI: AVUSTURYA 100 YIL GERİYE GİTTİ Avusturya’nın kabul ettiği yeni yasadan en çok etkilenecek ülke olan Türkiye tepkili. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Avusturya’nın yeni yasa ile “100 yıl geriye gittiğini” savundu. Görmez, daha yasa görüşmeleri sürerken yaptığı açıklamada son dönemde Avrupa’da her ülkenin, kendine özgü bir İslam oluşturma çabasının bulunduğunu öne sürerek şunları söylemişti: ‘’Din konusu bir mühendislik konusu değildir. Ülke yöneticilerinin kendi ülkelerine özgü bir İslam oluşturma çabalarının beyhude bir çaba olduğunu belirtmek istiyorum. Bu yasa tasarısıyla aslında Avusturya dini özgürlükler konusunda 100 sene geriye gitmiş olur diye endişe ediyorum. Çünkü dini özgürlükler açısından pek çok kısıtlamayı beraberinde getiriyor. Oysa bugün çağdaş dünyada bir yasa tasarısı hazırlanırken o ülkede yaşayan bütün inanç mensuplarını dikkate alarak, bu düzenlemenin yapılması gerekiyor.” Yeniden doğuşa hazır mısınız ? Hakan Mengüç K artal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadır. Kartalın yaşı 40’a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartal burada iki seçimden birini yapmak zorundadır: • Ya ölümü seçecektir, • Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir. Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız. Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Unutma, seni öldürmeyen her acı daha da güçlendirecektir. 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Hz. Zeyneb’in (A.S) Öfkesi Eğer meclis burada son bulsaydı, Yezit kazanırdı veya emriyle yapılanlar pek de çirkin gözükmezdi. Ama Zeyneb işin bu şekilde son bulmasına izin vermedi. Yezit’in sevinç nedeni sandığı şeyi zehirden daha da acı kıldı ve hazırda bulunanlara gösterdi ki: Önlerinde şu ayakta duranlar, şimdi Yezit’in, adına halkı yönettiği yüce Peygamberin kızlarıdırlar. Zeyneb (a.s) tam bir cesaret ve yiğitlikle Yezit’e hitaben konuşmaya şöyle başladı: “A llah ve Resulü doğru buyurmuşlardır: Kötülük yapanlar sonunda; Allah’ın ayetlerini yalan okuyor ve onları alaya alıyorlardı. Yezit! Yeri göğü bize daraltarak, esirler gibi şehir şehir dolaştırarak, bizi rezil, kendini aziz kıldığını mı sanıyorsun? Böyle yapmakla kıymetinin arttığını mı sanıyorsun ki bu şekilde gururla kıvranıyor, kibir satıyorsun? Gücünün yerinde ve saltanatının muazzam olduğunu görüp derine sığmıyorsun. Bilmiyorsun ki sana verilen bu fırsat, içini olduğu gibi açığa vurman içindir. Allah’ın şu buyru- ğunu unutmuş musun: “Kâfirler kendilerine verdiğimiz bu mühletin kendileri için yararlı olduğunu sanıyorlar. Biz onlara mühlet veriyoruz ki günah yüklerini daha da ağırlaştırsınlar. İşte o zaman alçaklık ve rüsvalık kaynağı olan azaba ulaşırlar.” Ey serbest bırakılmışların oğlu!( [1] ) Bu adalet midir ki senin kadınların, kızların, cariyelerin izzet perdesi arkasında otururken Peygamberin kızlarını esir edesin, onların saygınlık perdesini yırtasın, seslerini boğazlarına tıkayasın ve yabancı erkekler onları develerin sırtında şehirden şehre dolaştırsınlar?! Ne kimse on- Mart 2015 – SAYI 165 lara sığınma veriyor, ne kimse onları koruyor ne de erkeklerinden bir koruyucu onlara eşlik ediyor! Halk şuradan-buradan onları seyretmek için toplanıyor! Ancak göğsü bize karşı kinle, öfkeyle dolan birisinden bundan başka ne beklenebilir ki? Keşke Bedir’de öldürülen atalarım burada olsaydı, diyorsun ve bunu söylerken de çubukla Peygamber oğlunun dişlerine vuruyorsun! Büyük bir günah işlediğin, kötü bir davranışta bulunduğun hiç mi hiç aklına gelmiyor! Neden yapmayasın! Sen Peygamber evlatlarının ve Abdülmuttalib ailesinin -ki yeryüzünün yıldızlarıydılar- kanını dökmekle iki ailenin düşmanlığını yeniledin. Sevinme, çünkü pek yakında Allah’ın huzuruna çı- 16 kacaksın, o zaman arzu edeceksin, keşke kör olsaydım, dilsiz olsaydım da bu günü görmeseydim; keşke dedelerim bu mecliste hazır olsaydı sevinçten derilerine sığmazlardı demeseydim! Allah’ım bizim hakkımızı, bize zulmedenlerden öcümüzü sen al! Allah’a andolsun ki derini yırttın, kulağını kopardın. Allah’ın Resulü ve evlatları ve ailesi Hakk’ın lütuf ve rahmeti sayesinde yerlerini alacakları gün, sen daha çok rüsva olarak onların önünde duracaksın. O gün bir gündür ki Allah vaadini uygulayacaktır. Ve her birisi bir köşede kan içinde uyuyan bu zulme uğramışları bir araya getirecektir. O’nun kendisi buyuruyor ki: “Allah yolunda öldürülenlerin ölü olduğunu sanmayın, hayır, onlar canlıdırlar ve Rablerinin nimetlerinden yararlanıyorlar.” Ama seni, bu şekilde; haksızca Müslümanların boynuna bindiren adam (Muâviye), o gün ki davacının Muhammed ve hâkimin Allah ve işlediğin cinayetlerin tanığının, ellerin-ayakların olduğu mahkemede kimin daha bedbaht ve daha korunmasız olduğunu göreceksin. Yezit! Ey Allah’ın düşmanı! Allah’a andolsun ki sen, benim gözümde kınamama değmeyecek kadar değersiz, tahkir edemeyeceğim kadar küçüksün. Ama ne yapayım ki yaş, gözlerde tomurcuklanmış, ah göğüste alevleniyor. Hüseyin öldürüldükten sonra, şeytan partisi Müslümanların beytül-malından mükafat almak için Peygamber ailesinin saygınlığını çiğneyerek bizi Kufe’den akılsızlar partisinin sarayına getirdikten sonra, bu cellatların elleri kanımıza bulaşıp ağızları etimizin parçalarıyla doldurdular. Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi 18 Kaçak katil zanlısı gazeteyi dava ediyor! Oberösterreich – 2014 yılının Ekim ayında, Oberösterreich’ın başkenti Linz’te, Arnavut asıllı 45 yaşındaki bir adamı kafasından vurarak öldüren Çeçen asıllı Achmed D. her yerde aranıyor. Uluslararası yetkililer tarafından aranan katil zanlısının, memleketine döndüğü düşünülüyor. Tüm bunlara rağmen Avusturya günlük gazetesi Heute’yi 7.500 Avro için dava eden Achmed, Heute G a z e t e s i ’n i n suçsuzluk ilkesini ihlal ettiğini öne sürüyor. Linz savcılığının, zanlıyı ‘kaçak nişancı’ olarak nite- lendirdiğini ve suçsuzluk ilkesinin zanlı için geçerli olmadığını savunan Heute Gazetesi bu olayı ‘inanılmaz’ buluyor. Ayrıca sadece Heute Gazetesi ile değil, polisle de dalga geçildiğini bildiren gazete ekibi, zanlının avukatının polise nişancının bulunduğu yer ile ilgili açıklama yapmamasını eleştiriyor. Katil zanlısı olduğu halde, avukatın sır mükellefiyeti dolayısıyla katilin bulunduğu yeri açıklamamasına ilişkin, Oberösterreich Emniyet Müdürlüğü Cinayet Amiri Mitterlehner şu açıklamayı yaptı: “Bunu ne yazık ki kabullenmek zorundayız.” Mart 2015 – SAYI 165 19 OKUYUCU MEKTUBU ANALİZ Özgecan ve toplu tövbe! Benim sapık canim iyidir demeden sorgulama nasıl olacak? Benim adamım olsun taştan olsun diyen biz değil miyiz? Özgecan Aslan için Türkiye´de gözyaşları dinmedi. Avusturya´da ve Avrupa´da da olayı duyan çok sayıda insan, onun için ağladı. İ çimizdeki sapıklara ve kadına karşı şiddet uygulayanlara karşı ne yapabiliriz? Hani Peygamberin bir Hadisi şunu demez mi: “Cennet annelerin ayakları altındadır“. Peki bu hadisin tam tersini yapıp, annelerimizi ayaklar altına alan bu zihniyete niye dur demiyoruz? Gözyaşı döktüğümüz Özgecan Aslan‘ın, aslında ciğerimizin bir canparcası olduğunu ve ona yapılan tüm aşağılık çirkinliklerin aslında çok yakınımızdaki sevdiklerimize yapılmış gibi olduğunu bildiğimiz için mi acaba? Burada her yaşta kadına karşı her gün gördüğümüz çirkin tutumlara hiç ses çıkardık mı? Gerekli medeni ve insani tepkiyi gösterdik mi? Unutmayalım ki, Özgecan Aslan gibi aynı zihniyete kurban giden daha yüzbinlerce kardeşimiz var Türkiye’de. Bu olanlar, atakerkil, kadınları hor gören bir toplumun neticesi de- Kufi Seydali ğil midir? “T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu’nun yaptığı araştırma sonuçlarına göre aile içi şiddet ülkemizde de yaygındır. Fiziksel şiddete ailelerin % 34’ünde, sözlü şiddete ise % 53’ünde rastlanmaktadır. Çocuklara yönelik fiziksel şiddete rastlanma oranı da% 46’dır.“ T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu’nun 1995’te yaptığı bu araştırma, kadınlara ve çocuklara karşı şiddetin Türkiye’deki yaygınlığını gösteriyor. Buna göre her üç kadından biri aile içi şiddete maruz kalıyor. Bu araştırmanın üzerinden tam 20 yıl geçmesine rağmen rakamlarda pek bir değişiklik olmadı. Peki aile içinde yaşanan bu şiddetin topluma etkisi yok mudur? Binlerce cani hayvan içimizde pimi çekilmiş sapık bomba gibi dolaşıyor. İnsanların had bilmez ahlaki çöküşleri her gün görülmüyor mu? Türkiye´nin ne derecede hukuk devleti olduğu ve normal bir vatandaşın bu hukuk devletine ne kadar güvenebildiğinin sorgulanması gerekmiyor mu? Bu canilerin kafaları hukuk yolu ile istisnasız nasıl ezilecek? Benim sapık canim iyidir demeden, eleştirme vakti geldi geçmiyor mu? Bu erkeklik sıfatını taşıyan mahluklar analarımıza, hanımlarımıza, kızkardeşlerimize, ablalarımıza ve kızlarımıza göz dikmiş bir şekilde içimizde yaşıyor. Bunu bilmiyor musunuz? Bu canilere karşı bundan sonra toplumunun ahlaklı, namuslu, şerefli tüm bireylerinin sarkıntılık dahil, kadınları aşağılayan maddi ve manevi tüm çirkinliklere ve şiddete, kesinlikle hafife almadan en sert tepkiyi vermek gerekmiyor mu? Bu aşağılık insanların yeşerdiği toplumun kendisinin, her türlü ayrımcılığa son vererek, kendini her açıdan sorgulaması ve akabetinde toplu bir tövbe etmesi daha ne kadar sürecek? Çok ilginçtir, ama, Facebook arkadaşlarımın, kendilerini Sünni Müslüman sayan büyük bir kısmı, ne halse, din ile ilgili olmayan hiç bir konu hakkında yorum yapmıyorlar ve şüphem var ki, okumuyorlar bile. Türkiye‘yi ve Kıbrıs‘ı ilgilendiren bu kadar yazı, makale ve yorumlar yayınlıyorum, kimse ilgilenmiyor, yorum yapmıyor (3-5 kisi haric), acaba neden? Acaba, Türkiye’nin ve insanlarının tüm sorunlarını sadece din- 2 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi “Din konusundan başka konuşacak bir şey yok mu?” dar olmakla çözeceklerini mi sanıyorlar? Yani, tipik, alaturka bir iş; “Bütün işlerimizi Allah‘a havale ettik” biz de yan gelip yattık, öyle mi? Ben, Avusturya’da ya ş aya n , Tü r k kö ke n l i b i r Müslümanım. Tabiati ile Türkleri ve Müslümanları ilgilendiren her konu ile ilgilenirim. Basın aktivitelerini elimden geldikçe, yakından takip ediyorum. Avusturya’da 300.000‘e yakın Türk kökenli insan olmasına rağmen, bunların sesini hiç bir forumda duyamaz, göremezsiniz. Bana gelen davet- lerin %90‘ı, din içerikli organizasyonlar. Ortamlar da; ya Cami, ya Mescitler. Etrafta, yepyeni siyah mersedeslerle cirit atan din müsavirleri boy gösteriryorlar. Buralara çok büyükelçiler geldi geçti ama, sadece tek bir tanesi Türk toplumunun her kesimini kucakladı (Aleviler dahil), organizasyonlarına katıldı ve konuşmaktan korkmadı. Ne mi oldu? Avusturya onu adeta persona non grata (istenmeyen adam) ilan etmiş ve Avusturya basınının hısımına uğramıştı. AKP hü- kümeti ne mi yaptı? Hemen onu geri çekti. Pes yani, pes doğrusu. Şimdi burada insan, AKP hükümeti ve Avusturya hükümetinin, Türk toplumunu bölmek için ortak çalıştıkları hissiyatına kapılmaz mı? Kapılır, kapılır, hem de bal gibi kapılır. Eyy Türk toplumları; uyanın be kardeşim, uyanın, sizi koyun gibi güdüyorlar ya! Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan dememiş miydi; Bunlar (Muhalefet Partileri) „Koyun güdemezler“ – Peki, biz koyun muyuz? AVUSTURYA’DA KAYBOLAN 824 KİŞİDEN HİÇBİR İZ YOK 015 Mart ayına kadar kayıp başvurusunda bulunulan insaların 452’si yetişkin, 225’i genç ve 147’sinin de çocuk olduğu belirtildi. Uluslararası Polis İşbirliği Bölüm Şefi Regine Wieselthaler-Buchmann bir basın toplantısı düzenleyerek ülkede kayıplar listesine giren insanların istatistiklerini açıkladı. Geride bıraktığımız 2014 yılı içerisinde 7 Bin 705 kişi hakkında kayıp ihbarı geldiğini anlatan Wieselthaler-Buchmann “ Kayıplardan 249’u halen bulunamadı ve hiçbir ize de rastlanamadı. Kaybolan bir insan ilk 48 saat içerisinde bulunamazsa büyük ihtimalle ölmüş veya öldürülmüş olarak bulunuyor. Butür kayıp vakalarını engeşşemek için Bad Ischl ve Linz şehirlerinde kayıpları önleme merkezini kurduk. Bu merkezin çalışmaları olumlu sonuçlar verdi ve kayıp vakaları Yüzde 33 düştü.” Dedi. Avusturya Kayıp Merkezi (KAP) Başmğfettişi Stefan Mayer ise “ Kaybolan çocukların büyük ço- Avusturya Kayıp Merkezi (KAP) tarafından yapılan açıklamada kaybolan 824 kişiden hiçbir iz bulunamadığı duyuruldu. ğunluğunun kaçırıldığını düşünüyoruz. Dağlık kesimlerde kaybolan dağcıları arama kurtarma ekipleriyle işbirliği yaparak ölü ya da diri bulmaya çalışıyoruz. Nehir ve göllerde boğulma ne- deniyle de kayıplar listesine girenler var. Sadece Vorarlberg eyaletindeki bodensee gölünde 100 kişinin boğularak öldüğünü ve halen cesetlerine ulaşılamadığını söyleyebilirim.”Şeklinde konuştu. Kayıpların cinsiyeti ise 572 erkek 252 kadın olarak açıklandı.Ortadan kaybolan 7 Bin 705 kişiden 5 Bin 99’unun defalarca bulunup tekrar kaybolduğu rapor edildi. 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi FPÖ Murtal Bölge Müdürü ve milletvekili Wolfgang Zanger, FPÖ gazetesinde göçmenlerin Avusturya toplumuna uyum ve entegrasyonun nasıl olması gerektiği konusunda “ders veren toplum polisi edasındaki” ilanlarında, bir değil iki hatayla Almanca bilmediğini adeta kanıtlaması, Avusturyalıları bile güldürdü. Mart 2015 – SAYI 165 20 FPÖ’nün Almanca öğren ilanlarında bariz imla hataları güldürdü: “LERNErN” değil “LERNEN” kardeşim! V iyana - Avusturya basınına konu olan olay Aichfeld bölgesinde 20.000 kadar eve dağıtılan gazetede, parti tüzüğümüz anlamına gelen “Unsere Hausordnung” yerine, “Unsere Hausordnug” yazması tepe noktası yaptı! Oysa ki, isterseniz Duden’a da bakıldığında Almanca’da “ordnung” FPÖ yazdığı “Hasuornug” diye yazılmıyor. Doğrusu “Hausordnung” olacak. FPÖ ne kelimesini yazmayı bilememiş. On kafa ile kontrol etmelerine rağmen bu kadar gülünç bulundu. Özellikle bu ilan yabancılara ve özellikle Türkiye göçmenlerine Almanca öğrenin diye aşağılarcasına ifade edilirken. Avusturya’da göçmenlere ve mültecilere karşı yaptığı propagandayla tanınan FPÖ partisinin partiye ait gazetesinde utandırıcı hatalar dikkat çekti. Avusturya göçmenlerinin ‘entegre olmadığından’ ve ‘uyum sağlayamadığından’ durmadan yakınan FPÖ partisinin üyeleri, göçmenleri özellikle Almanca diline egemen olmadıklarından dolayı eleştirmekte. Parti gazete ve afişleri araştırıldığında, göçmenlerin Almanca bilmemelerinden yakınan parti üyelerinin, kendi dillerini bilmedikleri göze batıyor. FPÖ Murtal Bölge Müdürü ve milletvekili Wolfgang Zanger, FPÖ gazetesinde göçmenlere en- tegrasyonun nasıl olması gerektiği konusunda ders verirken, bir değil iki hatayla Almanca bilmediğini kanıtlıyor. Aichfeld bölgesinde 20.000 kadar eve dağıtılan gazetede, parti tüzüğümüz anlamına gelen “Unsere Hausordnung” yerine, “Unsere Hausordnug” yazıyor! Oysa ki, isterseniz Duden’a da bakıldığında Almanca’da “ordnung” FPÖ yazdığı “Hasuornug” diye yazılmıyor. Doğrusu “Hausordnung” olacak. FPÖ ne kelimesini yazmayı bilememiş. On kafa ile kontrol etmelerine rağmen bu kadar gülünç bulundu. Özellikle bu ilan yabancılara ve özellikle Türkiye göçmenlerine Almanca öğrenin diye aşağılarcasına ifade edilirken. Entegrasyonun ilk kuralı Bölge Müdürü Zanger’e göre Almanca dilini öğrenmek, yani “Sprache ler- nern”. Burada ilanda „ lernen“ kelimesi yanlış yazılmış. Burada da FPÖ “lernen” fiilinin nasıl çekimlendiğini bilmedikleri bariz. “Lernen” fiilinin 1. çoğul şahıs ekinin “-en” olduğunu ve bunun kelime köküne (lern-) eklenmesi gerektiğini FPÖ bilmiyor. Ich lerne, du lernst, er lernt, wir lernen vesaire. Sosyal medyalarda dalga konusu olan FPÖ gazetesindeki afişin, Bayern’deki CSU partisinin 2014 seçim kampanyalarında kullandığı afişin kopyası olduğu ortaya ayrıca çıkması rezaletin ikinci boyutu. Tek fark: CSU Partisinin Bayern’in afişinde hiç hata yok. FPÖ Partisinde bu hataların altında resmi ve adı olan kısaca sorumlusu FPÖ Wolfgang Zanger`in Kleine Zeitung adlı gazetenin bu kadar bariz ve saçma hata üc satır Alamca metinde nasıl yapılıyor diye sorması verdiği cevab ise özrü kabahatından daha büyük atasözümüzü hatırlattı : “ Bu kadar kontrol ettim. Partiden arkadaşlar defalarca kontrol etti. Düzeltmenler kontrol etti. En sonra matbaacılar bile kontrol etti. Gözümüzden kaçmış. Yeni bir şey daha öğrendik“ Kitap: Kırmızı Şövalyeler- Medici, Habsburg ve Osmanlılar 23 Mart 2015 – SAYI 165 HabsburgLothringer’den Kılıç’a şükran ve onur plaketi Neue Welt Verlag adlı yayınevinin, kültürler arası anlayış ve toleransa katkı amacıyla hazırladığı “Kırmızı Şövalyeler - Medici, Habsburg ve Osmanlılar” adlı kitabının bir süre önce vuku bulan tanıtımında konu, Osmanlı ve Barboros Hayrettin Paşa donanması ve Habsburg - Lothringer ailesi idi. A vusturya yayınevleri arasında bilim, tarih, kültür alanlarında son on beş yıldır verdiği eserler ile dikkat çeken “Neue Welt Verlag GesmbH” adlı yayınevinin en büyük özelliği Alman dili , tarihi ve edebiyatına gözle görülür yüksek katkılarda bulunması ve bu anlamda takdir görmesi. „Yeni Vatan Gazetesi“, “Einspruch”, “Südosteuropa Investment “ gibi gazete ve dergilerin kurucusu Birol Kılıç tarafından kurulan “Neue Welt Verlag GesmbH” adlı yayınevininin Türkçe tercümesi „ Yeni Dünya Yayınevi“. Yayınevinin bu güne kadar yayınlanan eserleri takdirnama ve şeref ödülüne laik görülmüş durumda. Kısa adı ÖAW olan Avusturya Bilim Akademisi en son Burgenland tarihi kitabına birçok akademisyen ve bilim adamının kitaba ruhunu verip yayınlaması nedeniyle, takdir ve onur ödülünü ya- yın evi İmtiyaz Sahibi Birol Kılıç’a vermişti. Yayınevinin yayınladığı “Kırmızı Şövalyeler – Medici, Habsburg ve Osmanlılar” adlı kitap ünlü Palais Eschenbach sarayında bilim, sanat, kültür ve siyaset alanları ile ilgili misafirlerin katılımı ile tanıtıldı. Kitabın donanma tarihi açısından önemli bir kitap olması nedeniyle Almanya, Avusturya, İtalya ve İşvicre’den konu ile ilgili askeri ve emniyet alanından ve ilgili tarih bilim alanından kişilerin katılması dikkat çekti. Tanıtım akşamında sadece kitap tanıtılmadı. Habsburg ve Osmanlı arasında özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminden sonra denizcilik alanında gerçekleşen rekabet ve savaşların göbeğinde Barboros Hayrettin Paşa´dan bahsedilmesi ve resminin en baş köşeye koyulması gözlerden kaçmadı. Ayrıca Mozart’ın Türk marşının bir Alman bayan keman üstadı tarafından birçok eser arasında çalınması gecenin dikkat çeken gü- zel anlarından biri idi. Habsburg ailesinin İtalya Toskana bacağının ileri gelen ailesinin başı olan Sigismund v. Habsburg-Lothringen kitabı yayınlayan Birol Kılıç’a aile- nin şeref ve takdirname ödülünü takdim etti. Sigismund v. HabsburgLothringen yaptığı konuşmada, “Sayın Kılıç’ın bir Avusturyalı Türk olarak böyle bir kitabı iki önemli bilim adamı ile yayınlanmasında gösterdiği yüksek kalite anlayışının yanında yüksek ahlaksal değerlere sahip çıkarak ilk defa Almanca dilinde böyle bir eksik alana bilimsel katkıda bulunması takdire laiktir. Elimizdeki kitap ilk defa Almanca dilinde Avusturya tarihinin özellikle İtalya Toskana kısmının eksik alanlarından biridir. Kültürler arası anlayış ve toleransa katkı amacıyla hazırlanan “Kırmızı Şövalyeler – Medici, Habsburg ve Osmanlılar” adlı kitap, Toskana’daki tarikat sistemleriyle ilgili tarihi bilgiler ilk defa bu kitapta yayınlanmıştır. Bu bilim dünyasında ciddi bir eksikti. Böylece tarihi literatürdeki bir eksiği kapatan kitap, aynı zamanda Avusturya – Habsburg monarşisinin İtalya’daki sürecini anlatıyor. Özellikle Üniversiteler ve ilgili her kişi, kurum ve kuruluş kaynakları ile verilmiş bu kitaptan yararlanırken, bu kaliteli kitabın arkasında yüksek tolerans ve ahlak anlayışına sahip bir Avusturyalı Türkün olduğunu görmeleri bu kitabın değerini artırmaktadır. Ailem ve şahsım adına Sayın Birol Kılıç’a herkese örnek olabilecek yayıncılığından dolayı şükranlarımı sunarım ve bu ödülü kendisine takdim etmek isterim.“ Gregor Gatscher-Riedl ve Mario Strigl tarafından yazılan ve Birol Kılıç tarafından yayımlanan kitapta neler anlatılıyor. Son olarak Cebelitarık’ta, Faslı korsanlara karşı kurulan donanmada etkinlik gösteren,‘Stefans’ tarikatına ait ‘Kırmızı Şövalyeler’, 1561 yılından 1773 yılına kadar Akdeniz sularında özellikle Osmanlılara karşı faaliyet göstermişlerdir. Osmanlı o dönemde denizler fatihi ünvanı ile tanınan bir Yunan adasında doğmus ama Fas üzerinden kendini tanıtmış Barbaros Hayrettin Paşa öncülüğünde Akdeniz sularında kimseye nefes aldırmıyordu. Bunlara da değinen kitap, bu sebepten dolayı Osmanlı 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Devleti’nin de tarihini anlatıyor. Ancak Os-manlı’nın tarihinin bir bölümünü Osmanlı’ların açısından değil, Avrupalıların açısından açıklıyor. Kitap bu Osmanlı gücüne karşı Medici ailesi tarafından kurulmuş ve daha sonra Lothringer Habsburg ailesi nüfusuna geçmiş deniz donanmasının tarihini anlatıyor. “Tarikat 44”’ün arşivinde bulunan belgelere göre, Osmanlı ve Osmanlı‘ların Kuzey Afrika’daki müttefiklerinin 44 tane gemisini sulara gömen tarikat, 270 gemiyi de zapt etmiştir. Bu arada Osmanlı da düşmanlarının onlarca gemisini sular gömmüş ve yüzlerce gemisini zapt etmiştir. Tarikatın birlikleri, bu zaman süresince 14.870 insanı esir alıp, 4.840 hıristiyanı kölelikten kurtarmış ve sembolik değeri olan 350 düşman bayrağı ve sancağı ele geçirmişlerdir. Sekiz köşeli kırmı- zı haç işareti himayesi altındaki tarikatın kökleri, Toskana’da Toskana Dukalığı sırasında modern bir devlet kavramının geliştiği döneme dayanır. İlk grandük olan Cosimo I. de’ Medici, başlarda cumhuriyetçi kimliğiyle savaşlarını veren bu oluşumun, zamanla şekillendiği rasyonel karakterle, hanedanla ilgili merşulaştırılan muhafazakar monarşik bir çizgide yol almasını sağlamıştır. Stefans tarikatının stratejik olarak önem verdiği unsurlardan bir tanesi de, ‘Maltese’ tarikatından esinlenerek Akdeniz’de kurduğu deniz güvenlik birimiydi. Avusturya Habsburg monarşisinden çeşitli tarikatlarla beraber çalışan bu yapılanma, zamanla, bir hanedan tarikatı haline gelmiş, Habsburg grandükleri tarafından, 1807’de Kutsal Joseph liyakat nişanı ve 1855’te sivil ve askeri kazanç nişanları verilmiştir. Bu eserde ilk defa Toskana bölgesindeki tarikatların tarihi gelişimiyle ilgili bilgiler işlenmiştir. Tarihin önemli bir eksiğini kapatmakla kalmayan bu kitap aynı zamanda Avusturya – Habsburg monarşisinin İtalya’daki tarihini anlatıyor. Kitapta ayrıca Osmanlı Donanması ve Barbaros Hayrettin Paşa anlatılarak resimlerine yer veriliyor. Die roten Ritter Zwischen Medici, Habsburgern und Osmanen. Die Orden und Auszeichnungen des Großherzogtums Toskana Herausgegeben von Birol Kılıç v. Habsburg-Lothringen Hardcover, 276 Seiten 64 zumeist farbige Abb. ISBN 978-3-9503061-5-6 Preis: EUR 29,90 Neue Welt Verlag Bestellung: office@neueweltverlag.at Yeni Vatan'dan resimli büyük sözlük hizmeti: 4. Baskı Yeni Vatan Gazetesi A Neue Welt Verlagadlı yayınevi ile birlikte Avusturya'da yine bir ilki gerçekleştirerek hazırladığı büyük resimli Avusturya Almancası-Türkçe sözlüğün yeni ve geliştirilmiş ikinci baskısını 30 bin baskı ile ay başında piyasaya sürdü. Avusturya Eğitim Bakanlığı'nın onay verip tavsiye ettiği kitaplar listesine giren sözlük için siparişler gelmeye başladı. Kitap, hem okullardan hem de kitapçılardan sipariş edilebilir. vusturya Eğitim, Sanat ve Kültür Bakanlığı tarafından ilkokulların 2, 3 ve 4. sınıflarında okutulması tavsiye edilen resimli büyük sözlük, şimdiden 2014/15 eğitim dönemi için ikinci dili Almanca ve anadili Türkçe olan çocukların iki dilde de yetkinliklerinin arttırılması amacıyla okullardan 4.Baskısı sipariş edildi. Yeni Vatan Gazetesi İmtiyaz Sahibi Birol Kılıç resimli büyük sözlük hakkında şunları söyledi: “Bu resimli kitap ile çocuklarımız ikinci okul yılından itibaren günlük hayatlarına ege- men olan bu iki dili sadece okullarda değil, evde de aileleriyle birlikte oyun atmosferi içinde öğrenme, geliştirme fırsatı bulacaklar. Sözlüğümüzün ilk 3 bin baskısının ardından geliştirimiş ve iyileştirilmiş haliyle ikinci baskısını sizlere sunmaktan ve Eğitim Bakanlığı'nın tavsiye ettiği bir sözlük ile uyum sürecine katkıda bulunabilmekten mutluluk duyuyoruz. Türkiye göçmenleri için Avusturya Almancası hava, su, ekmek gibi gereklidir. Ancak bu şekilde duygularımızı ifade edebilir ve gerektiği yerde demokratik itiraz hakkımızı ancak bu şekilde dile getirebiliriz. Dili bilmek aynı zamanda vatandaşlık görevlerini anlayabilmek ve bu ülkede yaşayan diğer insanları anlamak için gereklidir.” Uyuma teşvik eden bir kitap projesi olarak bu sözlük, Türkiye göçmeni çocuklarımıza Almanca dilini eğlenceli bir atmosferde yakınlaştıracaktır. Eğlenceli ve rengarenk çizimlerle vücudumuz, ailemiz, renkler, giyim, yiyecekler vs. gibi alt başlıklarla günlük hayatta ihtiyacımız olan kelimeleri sunan sözlükten hem çocuklar faydalanabilir, hem de Almancayı yeni öğrenmekte olan yetişkinler. Bu motive edici sözlüğün yeni baskısında Avusturya Almancasına özgü daha fazla kelime de bulmak mümkün. 46 sayfalık bu resimli büyük sözlük okullardan, öğretmenlerden ve kitapçılardan sipariş edilebilir: "Das große Bildwörterbuch Österreichisches DeutschTürkisch", 46 Sayfa, 16 Euro ISBN 3-783707-405170, Neue Welt Verlag 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 26 Viyana – Tam 77 sene evvel, Avusturya halkının çoğunluğu tarafından desteklenen faşist diktatör Hitler ve Hitler’in öncülüğündeki ırkçı, milliyetçi ve antisemitik NSDAP partisi Avusturya’da tüm güçleri devralmıştı. K ban hazırladı. Günümüzde ise, Nasyonalsosyalizm’in tarih dersinden silinmesi söz konusu. Almanya ve Avusturya’da ders veren bazı tarih öğretmenleri, bu dönemin geçmişte kaldığından ve öğrencilerin bu konuyla ilgilenmek istemediklerinden bahsetmekte. Tarihin şimdiye kadar gördüğü en insanlık dışı, en zalim vahşeti olan, kapsamında 6 Milyon yahudinin sistemli bir şekilde katledildiği Holokost, üzerinden 80 yıl geçmeden unutulmak isteniyor. Ruth Beckermann Dünya Kadınlar Günü: Avusturya’da yaşayan her beş kadından biri göçmen asıllı! Viyana – Avusturya Entegrasyonfondu’nun hazırladığı “Göç ve Entegrasyon – Kadınlar” konulu istatistik broşüründe ağırlık verilen konular, göçmen kadınlara Avusturya’da tanınan olanaklar ve yüzleştikleri dezavantajlar ile ilgili idi. Bu istatik çerçevesinde göçmenler, dil bilgisi ve eğitim, iş olanakları ve meslekler, aile ve sağlık konuları ile alakalı yeni rakamlar açıklandı. Statistik Austria ve Avrupa Entegrasyon Federal Bakanlığı ile işbirliği yapılarak hazırlanan broşür, bu sene dördüncü kez yayınlandı. A vusturya’da yaşayan toplam 845.800 kadın, yani her beş kadından biri, göçmen asıllı. Göçmen asıllı kadınların çoğu Almanya (113.200), Bosna Hersek (77.500) Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Fischer Barzani’yi Hofburg’ta Ağırladı Avusturya, geçmişi unutmak mı istiyor? asım 1938’de vuku bulan, gönüllü Avusturya vatandaşlarının köpek sürüleri gibi çeteler halinde başkent Viyana’da musevi vatandaşların evlerini yağmalamaları ve sinagogları yakmaları, sadece Avrupa’da yüzyıllardır beslenen antisemitik kinin sonucu değildi. NSDAP siyaseti, üstün ırka ait vatandaşların rahat bir şekilde ülkenin yahudi asıllı vatandaşlarını yağmalamalarına ve musevilere saldırmalarına aylar, yıllar evvel ta- 27 13 Şubat 2015 Cuma günü Kuzey Irak’ta bulnan Kürdistan Bölgesel Yönetimi Cumhurbaşkanı Mesut Barzani, Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer tarafından Hofburg’ta ağırlandı. ■ Dr. Margaretha Kopeinig, KURIER adlı sanatçı, geçmişte yaşanan bu vahşetin unutulmamasından yana. 1938 yılının Mart ayında, Avusturya’yı devralan NSDAP’nin pogromu çerçevesinde Naziler, Viyana’da yaşayan yahudileri Viyana sokaklarındaki eski hükümete yönelik sembol ve parolaları diş fırçalarıyla ve elleriyle temizlemeye zorlamıştı. Bu olayı simgeleyen 1988’de Alfred Hrdlicka’nın yaptığı ve Albertina Platz’ta inşa edilen bronz bir heykel, yere çömen bir museviyi sokağı temizlerken gösve Türkiye’den (75.500) geliyor. 2008 ve 2013 seneleri arasında yaklaşık 102.400 yabancı ülke vatandaşı kadın Avusturya’ya göç etti. Bunların arasından üçte ikilik bir çoğunluk diğer Avrupa Birliği ülkeleri ve İsviçre’den geliyor. Bunların büyük bir kısmı Almanya’dan (21.300), Rom anya’dan (16.000) ve Macaristan’dan geliyor. Macaristan’dan Avusturya’ya göç eden kadınların sayısı, son beş yılda dört kat arttı: 2008’de Macaristan’dan Avusturya’ya göç eden kadınların sayısı 1.000 iken, 2013 yılında bu rakam 4.200’e çıktı. Avusturyalı kadınlar arasında liseyi bitirenlerin (Matura belgesine sahip olanlar) oranı sadece %15 iken, göçmen asıllı kadınlar arasında bu oran %18. İstatiğe göre göçmen kadınlar, düşük ya da yüksek olmak üzere her öğre- teriyor. Ruth Beckermann yaşanan vahşeti unutturmama amacıyla, bu heykelin arkasına, olayı gülerek ve eğlenerek izleyen insanların görüntülerini ekledi. Tarih bilimcileri tarafından defalarca kanıtlanan ve Avusturya vatandaşlarının red ettiği gerçek şudur ki, katliamı ve katliam çerçevesinde yahudilere yapılan muameleyi ülkede bilmeyen, duymayan yoktu. Heykel ve Ruth Beckermann’ın sanatsal eklentileri 12 Mart Perşembe gününden itibaren Albertina Platz’ta ziyaretçilere sunuluyor. tim seviyesinde yoğun bir ağırlıkta varlık gösteriyor. Avusturyalı kadınların %17’si üniversite eğitimi almışken, bu oran göçmen kadınlarda %19. Eğitim seviyesi konusunda ikinci nesil göçmen kadınların, Avusturyalı kadınların seviyesine gittikçe yaklaştıkları da belirtildi. İlköğretimden sonra okulu bırakan kadınların sayısı azalmakt a , z o r u n lu okuldan sonra eğitim gören kadınların sayısı ise artmakta. Göçmen asıllı kadınların yaklaşık üçte biri (%35) gastronomide, yaklaşık %42’si hizmet ve servis alanlarında çalışıyor. Özellikle eğitim ve öğretim (%15) ve yönetim ve savunma (%9) alanlarında, göçmen kadınların fazla temsil edilmedikleri göze çarptı. C umhurbaşkanlarının bu görüşmesinde, özellikle Irak ve çevresindeki oluşumlar, peşmergenin IŞİD’e karşı verdiği savaş ve Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz’un Erbil’e ziyareti gibi güncel konular üzerinde duruldu. Cu m h u r b a ş ka n ı Fi s c h e r, Avusturya’nın Kürtlere radikal sözde islamcılara karşı verdikleri savaşta ve 1.6 milyon mülteci ve sürgüne barınak ve bakım yar- dımı konusunda destek olacağını belirtti. Barzani ise Avusturya Cumhurbaşkanı‘na çatışmalardan kaçabilen mültecilere verilen hızlı destek faaliyetlerinden dolayı teşekkür etti. Barzani buna ilaveten, Avusturya ile olan ilişkilerin Kürt Bölgesel Yönetimi için olan önemini vurguladı. Cumhurbaşkanlarının son görüşmesi yine Viyana’da 2014 yılında gerçekleşmişti. Sahne dergisi yayında Hayırlı olsun! 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 28 29 Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Aşağılık karara tepki Av. Murat Ergün yazdı: Bir Binbaşının, Alevi bir uzman çavuşa ‘Siz Ramazan’da içersiniz, sizin mezhebiniz kaldırır’ sözleri hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi... V DEAŞ’a karşı “Anne okulları”! iyana- Avusturyalı sosyolog Edit Schlaffer’in projesi, bu tür sorulara cevap vererek, tehlikede olan gençlerin velilerini, özellikle annelerini desteklemek amacıyla başlatıldı. İsmi „Anne-okulları“ olan proje, 2012 senesinden beri bir çok ülkede gerçekleştiriliyor. Örneğin; Hindistan’da Archana Kapoor, Pakistan’da Tasneem Ahmar, Keşmir’de Munawer Sultan bu proje çerçevesinde yüzlerce annenin sorularını cevaplayarak, bu konuda bilgi edinmelerine destek oldu. „Anne-okulları“ projesi 1 Mart itibariyle Avusturya’da da başlatıldı. Proje çerçevesinde yapılan ilk oturumda uzmanlar yaptıkları tecrübeleri katılımcılarla paylaştılar. Annelerin bu konuda duydukları korku ve endişeleri paylaşabilmelerinin önemini açıklayan uzmanlar, gençlerle bu gibi durumlarda nasıl konuşulması gerektiğini öğreterek, annelerin özgüvenlerini artırdıklarını anlattılar. Projenin Avusturya şube sini 20.000 Avro ile Avusturya Sosyal Bakanlığı ve 3000 Avro ile “Bildungsressort” eğitim masası finanse etmekte. Projenin masrafları bu şekilde karşılandığı için, kurslara katılım bedava. Proje kurucusu bayan Schlaffer, şu sıralar benzer sorunlar yaşayan aileler ile irtibata geçmeye çalıştığını ve Avusturya şubesinde projeye gençlerin babalarını da dahil etmeyi düşündüklerini açıkladı. Proje çerçevesinde M ahkeme kararlarına karşı saygı sınırlarını aşmayan eleştirilerde bulunulması hem karar verenleri hem de toplum vicdanını rahatlatır. Yargı kararına uymak zorunluluğu, kararı eleştirme hakkımızı elimizden almaz. Bu girişi neden yaptım? Çocuklarımız ve gençlerimiz DEAŞ terörünü destekliyorsa, gittikçe radikalleşiyorsa ve bunun sonucunda kendi hayatlarını bile tehlikeye atacak duruma gelmişse ne yapabiliriz? sunulan kurs, Viyana’da on hafta boyunca haftada bir verilecek. Avusturya’nın Sosyal Politikalar Bakanı Rudolf Hundstorfer bu konuda, insanlara tedbir almayı öğretmeye ve bilgilendirmeye odaklanılması gerektiğini söyledi. Anne-okulları projesine ilaveten, gençlerin kendilerine uygun iş ve eğitim görmelerini sağlamak gerektiğini de vurguladı. Eğitim Bakanı Heinisch-Hosek öğretmenlerin, öğretmenlik okuyanların ve öğrencilerin de bilgilendirilmesi gerektiğini ekledi. Anne-okulları projesinin, Avusturya’nın Viyana dışındaki eyalet ve şehirlerine de taşınması söz konusu. Schaffer son olarak şunları vurguladı: “Tehlikede olanlar sadece müslüman gençlerimiz değil. Toplumumuzda yaşayan ve dışlanan, iş bulamayan veya uyum sağlayamayan herkes radikal ideolojilerin kurbanı olabilir.” Çünkü birkaç gün önce, gerçekten eleştirilmeye ve tartışılmaya muhtaç bir mahkeme kararı ulaştı elime. Meseleyi kısaca anlatayım; bir vatandaş, Alevi bir vatandaştan özel bir istekte bulunur, istek reddedilince de “Siz Ramazan’da da içersiniz”, “Sizin mezhebiniz kaldırır” şeklinde hitap eder. Bu sözü duyan müşteki, kendisine hakaret edildiği, kişilik haklarının zedelendiği ve dini değerlerinin saldırıya uğradıgı gerekçeleriyle ilgili mercilere suç duyurusunda bulunur. Konu biraz tatsız, farkındayım… Ama ben yazmaya siz de okumaya mecburuz, çünkü bu memleketi sokakta bulmadık. Bürokratik işlemlerin ardından Savcılık dosyası açılır, soruşturma yapılır ve karar verilir. Savcılık tarafından verilen karar şöyledir; Hakaret suçunun unsurları oluşmadığından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına. Bu karar üzerine bir kez daha yıkılan müşteki hakkını aramakta kararlıdır.Şikayet edilen şah- sın isteğini reddettiği için aşağılandığı, Alevi olduğu için bu yönü öne çıkartılarak hakaret edildiği çok açık ortadadır. Savcılığın kararına itiraz eder ve dosya itirazı incelemekle görevli mahkemeye ulaşır. Olayı bilen hukukçuların “Savcılık kararı kaldırılır” gözüyle baktığı dosyada, mahkeme de kararını açıklar; “Söylenen ifadeler müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte değildir.”.Bu karar 2015 yılında İzmir’de verildi. Şikayet eden ve edilenler TSK mensubu. Müşteki, Uzman Çavuş, şikayet edilen ise Binbaşı. Bir Binbaşının, emrindeki Alevi olduğunu bildiği bir Uzman Çavuşa “Siz Ramazan’da da içersiniz”, “Sizin mezhebiniz kaldırır” demesini hukuka uygun bulanlar ise Askeri savcı ve Askeri Mahkeme üyesi hakimler. kararlarına saygılıyız, ama yanlışa yanlış demezsek dilimiz kurusun. Ben bu karar yanlış diyorum. Bu sözler hakarettir, hem de en ağırından, en acımasızındandır diyorum. Ayrıca sadece Uzman Çavuşa değil tüm yurttaşlara karşı işlenmiş bir suçtur diyorum. Siyasi görüş, etnik aidiyet, mezhep farklılığı gibi ay- rımcı söylem ve eylemlerden çok çekmiş bir milletin ferdi olarak, söylenen sözler kadar ve hatta bundan daha fazla, yargı tarafından verilen kararlara içerliyorum. Olayın bir diğer boyutu ise mahkeme tarafından verilen ve hukuka aykırı olduğunu düşündüğüm kararın bundan sonrası için “emsal” teşkil etmesi ihtimali. İşte bunun olmaması için Askeri Mahkemeler hakkındaki usul ve yargılamayı düzenleyen 353 sayılı yasanın 243’üncü maddesine dayanarak sayın Milli Savunma Bakanı’na dilekçe yazacağım. Yasaya göre sayın Bakan’ın bu kararı Askeri Yargıtay önüne taşıma ve kanun yararına bozulmasını talep etme hakkı var. Tabi bunun için sayın Bakan’ın da benim gibi, bir komutanın, emrindeki Alevi olduğunu bildiği bir Uzman Çavuşa “Siz Ramazan’da da içersiniz”, “Sizin mezhebiniz kaldırır” demesini hukuka aykırı bulması, hak ve vicdana sığdıramaması, onur, şeref ve saygınlığı rencide edecek nitelikte bulması gerekir. Neler olacağını birlikte göreceğiz. Aklımızda şu soru yankılanırken; sen bana onur, şeref ve saygınlığın resmini çizebilir misin, Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama! 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 30 31 Mart 2015 – SAYI 165 Viy.a20n1a5 03 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi V İYANA -Türk edebiyatının ve Türk dilinin en önde yazarlarından Yaşar Kemal’in vefatı yurtdışında ve özellikle Avusturya’da onu seven Türkiye göçmenleri tarafından büyük bir üzüntü ile karşılandı. Çeşitli Sivil Toplum Örgütleri Yaşar Kemal hakkında taziye açıklamalarında bulunurken kullandıkları ortak mesajlar adeta aynı olması dikkat çekti. Kısa adı TKG olan Avusturya Türk KÜLTÜR Cemiyeti Genel Sekreteri Dr.Melissa Günes imzası ile yayınlanan mesajda şu ifadeler kullanıldı:“Hakk’a yürüyen büyük üstad Yaşar Kemal’a Allah’dan rahmet dilerken geride kalan tüm sevenlerinin başı sağolsun. Aydınlatan, nefes aldıran büyük çınar Yaşar Kemal seni yurtdışında çok uzağında bile olsak hep sevdik, saydık ve çok gurur duyduk. Seni hiç bir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız. Kalbimizdesin. Çınarımız Yaşar Kemal mekanın cennet toprağın bol olsun.” Türk edebiyatının ve Türk dilinin en önde yazarlarından Yaşar Kemal’in vefatı yurtdışında ve özellikle Avusturya’da onu seven Türkiye göçmenleri tarafından büyük bir üzüntü ile Mart 2015 – SAYI 165 32 “Çınarımız Yaşar Kemal mekanın cennet olsun” karşılandı. Çeşitli Sivil Toplum Örgütleri Yaşar Kemal hakkında taziye açıklamalarında bulunurken kullandıkları ortak mesajlar adeta aynı olması dikkat çekti. Kısa adı TKG olan Avusturya Türk KÜLTÜR Cemiyeti Genel Sekreter Melissa Günes imzası ile yayınlanan mesajda şu ifadeler kullanıldı: “ Hakk’a yürüyen büyük üstad Yaşar Kemal’a Allah’dan rahmet dilerken geride kalan tüm sevenlerinin başı sağolsun. Büyük çınar Yaşar Kemal seni yurtdışında çok uzağında bile olsak hep sevdik, saydık,gurur duyduk ve andık. Seni hiç bir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız. Kalbimizdesin. Mekanın cennet toprağın bol olsun.’ İslamcı Vahdet gazetesi, AKP döneminde özellikle Müslüman kadınların marka ve pahalı giysilere yöneldiğini ifade ederek “Süslüman yetiştirdik” manşetini attı. H ükümete yakınlığı bilinen İslamcı Vahdet gazetesi, AKP döneminde özellikle Müslüman kadınların marka ve pahalı giysilere yöneldiğini ifa- de ederek “Süslüman yetiştirdik” manşetini attı. 28 Şubat döneminin “mağduru” olduğunu öne süren isimlerle görüşen Vahdet gazetesi, haberinde Öğretmen Habibe Öcal’ın görüşlerini aktardı. Öcal, “Kendini gösterebilen kadın vücudu, muhafazakar kesimi de etkiledi. Marka elbiseler, başörtülülerle kendilerini ispatlamaya çalışıyorlar. Bu maneviyattan kopuk bir neslin tezahürüdür” dedi. Haberde, 28 Şubat’ın yıldönümünde o dönem yaşanılanlar aktarıldı. “Başörtülü öğretmen” olarak haberde yer verilen Öcal, maneviyatın yok olduğunu eleştirisinde bulundu. AKP hükümeti dönemine, İslamcılar tarafından sıkça dile getirilen “markalı Müslümanlar” eleştirisi haberde işlendi. 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 Strache´den geri adım mı?: “İslam dinine karşı değiliz” F Viyana – FPÖ Genel Başkanı H.C. Strache, partisinin seçim kampanyalarında kullandığı ‚Daham statt Islam‘ (İslam yerine yuvamız) sloganını artık bu şekilde kullanmayacaklarını belirtti. Partilerinde müslüman üye ve adaylara da yer vereceklerini bildiren Strache, o sloganı en son on yıl evvel kullandıklarını vurguladı. Strache, “İslam’a karşı değiliz ama gericilik ve irtica manasından kullandığımız İslamcılık/ İslamismus’a karşıyız” dedi. PÖ’nün islamcılığa yani gericiliğe karşı olduğunu ve İslam’ın buna rağmen Avrupa’nın kültürel ve tarihi bir parçası olmadığını açıklayan Strache, sözlerine şunu ekledi.: „Bu dine mensup inançlı insanlar tabii ki toplumumuzda var ve hangi dine mensup olursa olsun, her insan saygı, onur ve benimseme hak eder.“ FPÖ Genel Başkanı, partisinin müslüman üye ve adaylara açık olduğunu belirtti. Vorarlberg eyaletinde bulunan Lustenau belediyesinde Hasan Sükün adlı bir Türk göçmeninin FPÖ tarafından aday gösterilmesini takdir ettiğini söyleyen Strache, „Bu yabancı düşmanı olmadığımızın bir kanıdı. Bu aynı zamanda, bize uyum sağlayan insanlara olumlu baktığımızı ve entegrasyondan yana olduğumuzu gösteriyor.“ dedi. Türkiye’den gelen bir çok aday ve üyeleri olduğunu belirten Strache şunu vurguladı: „O bölgeden gelen bir çok liberal insan var. Alevi olsun, diğer mezheplere üye liberal müslümanlar olsun, bize gelip teşekkür eden ve varlığımızdan memnun olan bir çok insan var.“ CAMCI TAYFUN GLASEREI Ayna Vitrin, Masa Camları, Kapı ve Pencere Camları, Hediyelik Eşya, Banyo Rafları, Mutfak Camları CAM BİZİM İŞİMİZ VİYANA VE NİEDERÖSTERREİCH ÇEVRESİ VE KÖYLERİ 01 943 69 15 SİGORTALI EVLERİN CAM DEĞİŞTİRME ÜCRETİ SİGORTA ŞİRKETİNDEN ALINIR. 24 saat acil arama hattı: 0699 110 49 021 Viyana ve Niederösterreich çevresi ve köyleri 34 www.glasereitayfun.at Gudrunstr. 136 A-1100 Wien glaserei-tayfun@chello.at - Fax: 01 / 943 69 16 35 Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Tavuk etine hormon basıyorlar! Rekor: Yeni Vatan videosu 4300 kereden fazla paylaşıldı 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi “Para ve Allah deyince ne hissediyorsunuz?” Mart 2015 – SAYI 165 Ihsan Eliaçık , iman vurgusu yaparak, “İman, emniyet, güven kökünden gelir. Bir şeye inanmak ona güvenmek, itimad etmek demektir. Düşünün… Hayatta Allah’a mı yoksa paraya mı daha çok güveniyorsunuz? Hangisi size güven veriyor? Hangisinin adını duyunca yüzünüz gülüyor, içinize güven doluyor? “Peşin parayı duyunca nasıl da gülüyor” veya “Parayı sevmem ama stresimi alıyor” sözünden de anlaşılacağı gibi aslında biz Allah’a inanmıyoruz, imansız yaşıyoruz.Çünkü imanın yarısı risktir; dış dünyada “nesne” olmayan bir şeye inandığımızı söylemekteyiz” dedi. S orulması gereken sorular olduğunu kaydeden Eliaçık hoca, şunları dile getirdi: “ Soru şu: “Yarın ne yiyeceğim”. Ya da “Şu parayı al, sana bir ay yeter, korkma” diyen birisi mi, yoksa “Allah var, korkma” diyen birisi mi size daha çok güven veriyor? Aslında neye iman ettiğimizin belli olması için, zorlayıcı bir içkinlikle iki şıktan sadece birini işaretleyin… Ne oldu? Zorlanıyorsunuz değil mi? Evet, iman öyle bir şey 36 venmemekte, olmayınca fakir kalmaktan, olunca fakir düşmekten ödü kopmaktadır. Her daim korkarak yaşamaktadır. Korkularının esiri olmuş, kaygıları onu teslim almıştır. Üç kadim korkunun (ekonomik, politik, ontolojik) pençesinde kıvranan insanoğlu… Bu korkular sebebiyle sömürücü sistemlere, despotik idarelere teslim olan ve hiçliğin çukurunda debelenen insanoğlu… Şimdi, böyle bir insan özgür müdür? Neydi özgürlük? Korkularını fethetmek, kaygılarından kurtulmak… Korkunun üremediği, kaygının türemediği bir dünya kurmak… Korku imparatorluklarına, kaygı saltanatlarına son vermek… Ya sonra? Sonra mı? Asıl iş ondan sonra başlıyor.” 37 Mart 2015 – SAYI 165 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Bir ilginç iddia daha! İşte Kadıköy’ün sırrı! Meydân-ı Murtazâ’ya / Girenlere aşkolsun” dörtlüğü ile başlayan ve Nezih Uzel’in bestelediği meşhur “nefes”i, yani Bektaşi ilâhisi, bugün dinî musiki repertuvarımızın en tanınmış eserlerindendir. Şimdi de Yusuf Fahir Baba’nın Fenerbahçe ile bağlantısından sözedeyim: Bağlarbaşı’ndaki Fransız okuluna devam ettiği senelerde Fenerbahçe’deki çayırda oynanan futbola merak sarmıştı. İsmi önceleri “Black Stockings” yani “Siyah Çoraplar”, daha sonra da “Fenerbahçe” olan ve o yıllarda henüz klüp kimliği taşımayan toplulukta futbol oynamaya başlamış, Birinci Dünya Savaşı’nda askere alınıp Çanakkale cephesindeki bir mitralyöz bölüğüne gönderilince futbola mecburen veda etmiş ama tanıyanların anlattıklarına göre hep Fenerli kalmıştı. işte. “Allah var, korkma” demek, aslında ‘hayat var, toplum var, tabiat var, toprak, su, hava, ateş, rızık ve rızık kaynakları var, kardeşlerim var, bunlar daha büyük, kalıcı, sıcak, güvenmeye ve dayanmaya daha layık…’ demektir. İşte böyle bir toplumda (cemaat/ comun) yaşayan için korku (havf) yoktur, kaygı (huzn) da olmayacaktır. Korku ve kaygı dolu zihin, bunlara inanmayan zihindir. Çünkü paradan başka kimseye gü- KAZANANA AŞKOLSUN! Habertürk Gazetesi Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın ‘büyü’süne değindi. İşte Murat Bardakçı’nın o yazısı; G alatasaray’ın Şükrü Saracoğlu’nda Fener’i bir türlü yenememesinin sebebi cin, büyü, muska, okuyup üfleme falan değil... Önceki gün oynanan ve Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye karşı 16 senelik gelenek uyarınca yine mağlûp olduğu karşılaşma var ya... Yok top tam gol olacağı sırada havada kendiliğinden dönüp başka yere gitmiş de, yok Fenerliler’e ait olan Şükrü Saracoğlu Stadı büyülü imiş de, yok Fenerbahçe böyle derbiler öncesinde stadı okutup üfletirmiş de, vesaire, vesaire... Hepsi lâf u güzaftır, sakın haaa inanmayın! Galatasaray’ın Şükrü Saracoğlu’nda Fener’i bir türlü yeneme- mesinin sebebi cin, büyü, muska, okuyup üfleme falan değil; stadın “himaye”, yani “manevî koruma altında” olmasıdır. Koruyan kişi de öyle sıradan biri değildir, Fenerbahçe’nin ilk senelerinde takımda oynamış olan ve hattâ evi de stadın şimdiki arazisinin ucunda bulunan önemli bir şeyh, Yusuf Fahir Baba’dır... FRANSIZ EĞİTİMLİ ŞEYH Önce, Yusuf Fahir Baba’nın kim olduğunu kısaca anlatayım: 1891’de İstanbul’da doğdu. Üsküdar’da asırlar önce kurulmuş olan Bandırmalızâde Tekkesi’nin şeyh ailesine mensuptu. Bağlarbaşı’nda şimdi mevcut olmayan bir Fransız okulunu bitirdi, İttihad ve Terakki’ye meyletti ve kendisini yakından tanı- yanların anlattıklarına göre işgal yıllarının İstanbul’unda Kuvâ-yı Milliye için çalışan gizli “Karakol Teşkilâtı” nda görev aldı.... Yusuf Fahir Baba, İstan-bul’un önde gelen Bektaşî babalarından idi ve Kuşdili Çayırı’nda, şimdi Şükrü Saracoğlu Stadı’nın çok yakınında bulunan, Celvetîliğin Hâşim Baba kolundan gelen Abdülbaki Efendi Tekkesi’nde uzun seneler şeyhlik yaptı. Cumhuriyet devrinde “Ataer” soyadını aldı ve 1967’de yine İstanbul’da vefat etti. Tasavvuf, özellikle de “erkân” ve dinî musiki alanında çok sayıda kişiyi yetiştiren Yusuf Fahir Baba’nın en tanınmış öğrencilerinden biri, geçtiğimiz senelerde kaybettiğimiz bir Galatasaraylı, Nezih Uzel idi. İstanbul’un tasavvuf tarihinde önemli yeri olan Yusuf Fahir Baba’nın “Şâhım Ali Abâ’ya / Erenlere aşkolsun / Zaten, eskiden tekke olan evi de Fenerbahçe stadının hemen yanıbaşında idi... Geniş bir bahçesi ve bahçesinde “hâmûşân”ı, yani mezarlığı olan tekke-ev 1950’lerin ortalarında artık oturulamaz hâle gelince yıktırılıp yerine dört katlı bir apartman yaptırıldı. Yusuf Fahir Baba, apartmanın üst katında yaşıyordu. Şükrü Saracoğlu Stadı sonraki senelerde genişletildiği sırada tekkenin geniş bahçesinin bir bölümü de alınıp stadyuma dahil edildi! Meselenin önemli tarafı işte burada, yani stadın çok küçük de olsa bir bölümünün kendisi de eski bir futbolcu olan bu renkli şeyhin mekânı olmasında... Dolayısı ile Şükrü Saracoğlu’nda bir türlü galibiyet elde edemeyen Galatasaray’ın “Stadda cin var, büyü var, muska konmuş, okuyup üflüyorlar” gibisinden bahanelerinin aslı astarı yoktur! Fener’in stadyumu bizzat Yusuf Fahir Baba tarafından korunmaktadır ve Fenerliler bu manevî büyüklerine bir saygısızlıkta bulunmadıkları müddetçe Galatasaray’ın koruma kalkanını delmesinin imkânı mevcut değildir! Yusuf Fahir Baba da zaten yukarıda ilk dörtlüğünü verdiğim “nefes”inde “Meydan”dan bahsedip “Girenlere aşkolsun” demiyor mu? Anlayın işte!.. 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Mart 2015 – SAYI 165 38 39 Türk kahvesinin prostat kanserine yakalanma oranını azalttığını belirtti Zayıflamak için kombiyi kısın! U Kilomuz ile evimizin sıcaklığı arasında nasıl bir ilişki var? Öncelikle yapılan araştırmalara göre soğuk havaya maruz kalmak daha kolay yakılan kahve- 16 Jahre Yeni Vatan Gazetesi Prof. Önder Yaman, Daily Mail'in haberine göre, University College London tarafından yapılan bir araştırma ev içindeki sıcaklığın kilo almayı tetiklediğini ortaya çıkardı. zmanlardan Fiona Johnson ,” Ne kadar kilo aldığımızı yediklerimiz ve fiziksel aktivitelerimiz belirler. Ancak sıcaklık gibi bazı yan faktörler de kilomuz üzerinde etkiye sahiptir,” dedi. Mart 2015 – SAYI 165 rengi yağ oluşumunu arttırıyor. Ayrıca soğuk havada vücut ısımızın düşmesini önlemeye çalışan metabolizmamız hızlanıyor. Japon araştırmacılar 6 hafta boyunca günde 2 saat 17 derecede zaman harcayan kişilerin yağ oranının %5.2 oranında düştüğünü ve kahverengi yağ aktivitesinin % 58 arttığını belirtiyor. IMPRESSUM/ KÜNYE UNABHÄNGIGHE ÖSTERREICHISCHE ZEITUNG IN TÜRKISCHER SPRACHE / BAĞIMSIZ TÜRKÇE GAZETE ...................................................... RICHTUNG DER ZEITUNG: Liberal-demokratisch ....................................................... REDAKTION: Tel.: 01 / 513 76 15-0 Fax.: 01 / 513 76 15-30 ....................................................... INTERNET UND E MAIL www.yenivatan.at, office@yenivatan.at ....................................................... HERAUSGEBER: Dipl.-Ing. Birol Kilic ....................................................... CHEFREDAKTEUR: Dr. Perihan Mansur REDAKTION: Hülya Gökçek, Ahmet Tunuslu ....................................................... Avusturyalı’ların en büyük sorunu aşırı alkol kullanımı! Aşırı alkol tüketimi konusunda Avusturya, Avrupa Birliği çapında ilk üçün arasında. Steiermark eyaletinin Grundlsee Belediyesi’nde yapılan ‘5. Disiplinler arası Bağımlılık Sempozyumu’ kapsamında sunulan temsili bir ankete göre, Avusturya’da 200.000 kadar insan aşırı alkol kullanıyor. Resmen alkolikler V iyana/Grundlse –Anketör bu konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Halk içinde 200.000’e yakın insan düzenli bir şekilde alkol tüketiyor. Britanya’da bu tutum her iki cinsiyet için de geçerli olan ‘Binge Drinking’ terimiyle, yani aşırı alkol kullanımı olarak betimleniyor.” Aşırı alkol kullanımı özellikle işsiz insanlarda (%7) ve öğretim görmemiş çalışanlar arasında (%6) yaygın durumda. Avusturya’da düzenli olarak manşetlere konu olan “Koma-Saufen”, yani komaya girene kadar içmek, gençlere itham ediliyor ve sadece gençlerin bir tu- tumu gibi gösterilerek, genç alkol tüketicilerinin toplu azarlanmasına sebep oluyor. Oysa ki bu anket, aşırı alkol kullanımının genç yaş gruplarında olduğu kadar, yetişkinlerde de yaygın olduğunu gösteriyor. Anketi sunan Prof. Bretschneider, Avusturya’da aşırı alkol kullanımının her yaş grubunda ortalama yüzde 3 oranında yaygın olduğunu, ama yetişkinlerin daha çok özel ortamlarda alkol tükettiğini belirtti. “Bu etkinin kahvenin içerdiği bazı antioksidan...” A nkara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Önder Yaman, Türk kahvesinin prostat kanserine yakalanma oranını azalttığını belirterek, “Bu etkinin kahvenin içerdiği bazı antioksidan maddelere bağlı olduğu düşünülüyor” dedi. Yaman, yaptığı açıklamada, kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinden sonra prostat kanserinin geldiğini anımsattı. Yağ içeriği fazla ve protein ağırlığı yüksek besinlerle beslenme alışkanlığı olan, antioksidan vitamin ve minareleri yeterli düzeyde almayan kişilerde hastalığın gelişme riskinin yüksek olduğuna dikkat çeken Yaman şunları ifade etti: “Buna karşın bazı antioksidan desteklerin faydalı olabileceğine ait çalışmalar bulunmaktadır. Bunlar; beta karotenler (havuç, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, lahana), likopen (domates, kırmızı sebze meyveler), D ve E vitamini, greyfrut, selenyum, soya, yeşil çay. Genellikle sağlıksız beslenmeye bağlı olarak aşırı kilolu, göbekli erkeklerin, kilosu normal erkeklere nazaran prostat kanserine yatkınlığının arttığına dair de çalışmalar bulunmaktadır.” 20 -69 yaş ar alığındaki Norveçli erkekler üzerinde yapı- lan ve sonuçları birkaç hafta önce “British Journal of Cancer” dergisinde yayımlanan araştırmaya ilişkin de bilgi veren Yaman, “Bu araştırmada özellikle kaynatılmış kahve tüketiminin prostat kanserine yakalanma oranını azaltabildiği belirtilmiştir. Bu etkinin kahvenin içerdiği bazı antioksidan maddelere bağlı olduğu düşünülmektedir. Kaynatılmış kahveye iyi bir örnek Türk kahvesi olabilir. Yaşınız, yandaş hastalıklarınız, kullandığınız ilaçlar ve genel sağlık durumunuzu doktorunuzla birlikte göz önüne alarak makul ölçülerde kahve tüketmek faydalı olabilir” dedi. HERSTELLER: Medieninhaber Neue Welt Verlag www.neueweltverlag.at ....................................................... HERSTELLUNGSORT: Wien, Neue Welt Verlag ...................................................... WWW.FACEBOOK.COM/ YENIVATANGAZETESI ....................................................... ANZEIGENVERKAUF: Herr Mag. Deniz Sel E-mail: d.sel@yenivatan.at Tel.:01 / 513 76 15 - 24 Fax: /30 Mo-Fr: 9-17h YENİ VATAN GAZETESİ’NE İLAN TEL: 01/513 76 15-0
© Copyright 2024 Paperzz