Beslenme Yetersizliklerinde Derimizin Mesajları Yard

http://www.dermatoz.org/makaleler/dox/Beslenme_Yetersizliklerinde_Derimizin_Mesajlari.pdf
DERLEME
Beslenme Yetersizliklerinde Derimizin Mesajları
Yard. Doç. Dr. Pınar Sökülmez Kaya
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun Sağlık Yüksek Okulu, Beslenme ve Diyetetik Bölümü
Yazışma Adresi: Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun Sağlık Yüksek Okulu, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Samsun E-mail: sokulmezpinar@gmail.com
Özet
Abstract
Beslenme Yetersizliklerinde Derimizin Mesajları
Skin Findings in case of Deficiency of Nutrition
Besinler aracılığıyla aldığımız vitaminler ve
minerallerin çeşitli metabolik olaylarda önemli
rolü vardır. Vücut organlarının yapımı ve
korunması için gerekli enerji ve besin ögeleri
yeterli miktarlarda alınmalıdır. Besin ögelerinin eksikliğinde veya fazlalığında bazı
sistemik bulgulara ek olarak deri, mukoza,
saç ve tırnak bulguları da görülebilir. Bu
bulgulardan bazıları hastalıklara erken tanı
konulmasında önemlidir. Antioksidanların
foto-koruyucu potansiyeli, deri bağışıklık
sistemi üzerinde mikro besin takviyesi ve deri
bozuklukları üzerine yağ asit modülasyonunun
etkileri belgelenmiştir. Bu derlemede beslenme
yetersizliklerine bağlı deri sorunları, besin
ögelerinin deri sağlığındaki rolü incelenmiştir.
Some of the vitamins and minerals, which we get
through the nutrients, have an important role in
various metabolic processess. Many nutrients are
essential for life, and an adequate amount of nutrients
in the diet is necessary for providing energy, building
and maintaining body organs, and for various
metabolic processes. Skin, mucous membranes, hair
and nail findings, in addition to systemic symptoms
can be seen in the deficiency or excess of these
compounds. Some of these findings play important
roles in early diagnoses of diseases. The photoprotective potential of antioxidants, the effects of
micronutrient supplementation on the skin immune
system, and the modulating effects of fatty acids on
skin disorders are well documented. Skin diseases
due to nutritional deficiencies, the dietary role in skin
health have been reviewed.
Anahtar kelimeler: Besin eksikliği, diyet antioksidanları, vitaminler, mineraller, deri, saç, tırnak
Key words: Nutrients deficiency, dietary antioxidants, vitamins, minerals, skin, hair, nail
Dermatoz 2014; 5(2): 1452d2
Birçok besin ögesi yaşam için gereklidir ve diyette besin
ögelerinin yeterli miktarda bulunması, çeşitli metabolik
süreçler, vücut organlarının yapımı ve enerji sağlamak için
gereklidir. Yeterli beslenme sağlandığında deri normal
çalışır. Örneğin, esansiyel yağ asitleri eksikliğinde epidermal geçirgenliğinin ve transepidermal su kaybının arttığı
gösterilmiştir. Beslenme yetersizliği, diyette dengesizlik,
spesifik besin ögelerinin yetersizliği veya aşırılığı ve toksik
maddeler cildin dengesini bozabilir (1-4).
Özellikle vitamin, mineral ve yağ asitlerinin eksikliklerinde çeşitli deri bulguları oluşabilir. Deri hastalıkları da
metabolik dengesizliklere ve beslenme bozukluklarına
neden olabilir. Cildin besin ögeleri ihtiyacı stres
koşullarına göre değişir. Derinin aşırı enflamasyonu ile
folik asit ve protein gereksinimlerinin arttırdığı bilinmektedir (2). Hipodermisin kalınlığı beslenme şartlarına göre
değişirken, epidermis ve dermisin kalınlıkları yaşa göre
değişir (5). Deri D vitaminini depo ve sentez edebilir.
Deride bulunan melanin adlı boya maddesi, deriyi ve
vücudu güneşin zararlı ışınlarına karşı korur (6).
Daha önceleri beslenme yetersizliği hastalıklarının az
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu düşünülürken
son yıllarda gelişmiş ülkelerde de olduğu bildirilmiştir
(7,8). Yetersiz beslenme, yanlış diyet uygulamaları, moda
diyetler, tek yönlü beslenme pek çok sistemik hastalık
oluşmadan önce deri ve onun uzantıları olan saç ve
Sayfa 1/6
http://www.dermatoz.org/makaleler/dox/Beslenme_Yetersizliklerinde_Derimizin_Mesajlari.pdf
tırnakta çeşitli bulguları ile bize ipuçları vermektedir. Bu
derlemenin amacı enerji ve besin ögelerinden yetersiz
beslenmeye bağlı deri bulgularına dikkat çekmektir.
Çeşitli Dermatolojik Durumların Diyet ve
Besin Ögeleri ile İlişkisi
Beslenme yetersizliği klinik bulguları beslenme
yetersizliğinin süresi ve şiddetine, diyetin enerji ve besin
öğesi kalitesine ve kişisel faktörlere göre değişir. Beslenme
eksiklikleri yetersiz alım, emilim bozuklukları veya uygunsuz kullanım nedeniyle olabilir. Antioksidanların
foto-koruyucu potansiyeli (9), deri hastalıklarında yağ
asitlerinin etkileri (3), çok araştırılmıştır. Deri hastalıkları
ve beslenme ilişkisi (Şekil 1, Tablo 1) uzun süre önce
ilişkilendirilmiştir (10,11).
Tablo 1. Beslenme yetersizlikleri ve toksinlerine bağlı
tırnak değişiklikleri
Tırnak Değişiklikleri
İlişkili
Beau çizgileri
Çinko eksikliği
Yaygın beyaz tırnak
Çinko eksikliği, anemi
Koilonişya
Demir eksikliği
Yaygın kahverengi, siyah veya beyaz şeritler Yetersiz beslenme
Yaygın kahverengi tırnak
Fotoğrafçı tırnakları
Değişken beyaz
Hyopcalcemia, talyum zehirlenmesi
Muehrcke çizgileri
Hipoalbüminemi
Mee çizgileri
Arsenik
Boyuna pigmenteasyon
B 12 veya folat eksikliği
Sökülmez Kaya P. Derimizin Mesajları
1.Proteinler: Tüketilen protein miktarının azalması
deride ödem ve pigmentasyona yol açmaktadır. Plazma
proteinleri, özellikle albumin ozmotik denge için önemli
olup, vasküler sistemden su kaybını önler. Herhangi bir
sebeple 2,5 g/dl altına düşerse ödem riski artar. Yetersiz
protein alındığında deri kurur, çatlar, elastikiyetini
kaybeder. Özellikle 1-4 yaş arasında beslenme bozukluğu
olan çocuklarda büyüme gelişme geriliği yanında deri
sağlığı da bozulur, kuru ve hipopigmentasyonlu deri
ortaya çıkar. Kwashiorkor ise anne sütüyle beslenmenin
sona ermesinden sonra gelişen, protein eksikliğinin ön
planda olduğu ve buna bağlı olarak yaygın ödemin
görüldüğü bir klinik tablodur. Hipoproteinemiye bağlı
olarak saç ve deri renginde değişme, anemi, hepatomegali, letarji, immün yetersizlik eşlik edebilir ve erken
yaşta ölüm görülebilir (8). Marasmuslu çocukların
saçları ince veya kırılgan olabilir. Telogen effluvium
gelişmesiyle yaygın saç seyrekliği görülebilir. Anoreksia
nervosalı hastalardakine benzer lanugo kıllarında artış
görülebilir (12).
2.Yağlar: Deri, yağ alımı ile doğrudan ilişkilidir. Hücre
zarı lipidlerden oluşmaktadır. Lipidik yapıda besinlerle
alınan temel yağ asitleri, özellikle linoleik ve araşidonik
asitler önem taşır. Yağ asitlerinden yoksun bir beslenme
su kaybı ve kepeklenmeye neden olur. Uzun süreli az yağ
alımları egzema ve fazla yağ kaybı durumu ise idiopatik
steatore ile ilişkilidir. Bebek egzemalarında doymamış
yağ asitleri, özellikle araşidonik ve linoleik asit düzeyleri
düşüktür. Folliküllerin hiperkeratozunda esansiyel yağ
asitleri yetersizliği görülür.
Şekil 1. Bazı Besin Öğesi Eksikliklerinde Görülen Deri Hastalıkları
Sayfa 2/6
http://www.dermatoz.org/makaleler/dox/Beslenme_Yetersizliklerinde_Derimizin_Mesajlari.pdf
Esansiyel yağ asitleri ω-3, ω-6 ve ω-9 doğrudan hücre
yapısına, dolayısıyla da deri yapısına girerler. Esansiyel
yağ asidi eksikliği linoleik asit, linolenik asit ve uzun
zincirli yağ asitlerinin eksikliğinde oluşur (12,13). Bu yağ
asitleri stratum korneumun önemli bileşenleridir.
Esansiyel yağ asidi eksikliği protein-enerji malnütrisyonu
olan çocuklarda, düşük doğum ağırlıklı bebeklerde,
emilim bozukluğu olanlarda ve uzun süre parenteral yolla
beslenenlerde görülür. Saç ve kaşlarda yaygın seyrelme ve
beyazlaşma görülür (10). Derileri kuru ve inflamasyona
eğilimli kişilerde siyah ve beyaz noktalar görülebilir. Yetersiz tüketimin yetersiz sebum (yağ bezlerinin meydana
getirdiği salgı) üretimine yol açtığı bilinmektedir. Oleik
asit yetersizliğinde dermal bütünlük için gerekli linoleik
asit yeterli alınamaz. ω-3 serisinden olan linolenik asit
(LA), eikosapentaenoik asit (EPA), ve dokozahekzanoik
asit (DHA) gibi yağ asitleri immun sistemde yer alırlar ve
çeşitli deri inflamasyonlarına karşı kullanılırlar. Diğer
yandan yağlı yiyeceklerin aşırı tüketimi hiperlipidemiye
bunun da deride ksantelazma oluşturabildiği bildirilmiştir
(12,13).
3. Vitaminler
A Vitamini: Epitel devamlılığı için gereklidir. A vitamini
eksikliğinde ter bezlerinin bloke olması ve yağ bezlerinin
sayısının azalmasına bağlı olarak epitel hiperkeratinizasyonu oluşur (2). Yetersizliğinde görülen esas bulgular
gözlerle ilgili olup deride görülen esas klinik tablo
phrynodermadır (12). Hipovitaminozu, deri kuruluğu,
yaygın hiperpigmentasyon, seyrek ve kırılgan saçlara
neden olarak deriyi etkiler. Phrynodermada olduğu gibi
dikenli boynuzlu foliküler açıklıkları, A vitamini
eksikliğinin belirtilerindendir. Ayrıca vitamin B, C ve E,
kalori ve esansiyel yağ asitleri gibi diğer besin ögeleri
eksikliği de phrynoderma oluşmasında sorumludur
(7,14). A vitamini eksikliği sonucu phrynoderma tanısı
almış bir hastada saçların kaba, kuru ve dağınık olduğu
belirtilmiş ancak herhangi bir tırnak bozukluğu
saptanmamıştır (7). Ayrıca A vitamini fazlalığında kırılgan
tırnaklar ve diffüz alopesi görülebilir. A vitamini fazlalığı
sonrasında saçlı deri, aksiller ve pubik kıllarda dökülme ile
tırnak distrofisi gelişen bir olgu rapor edilmiştir (12).
Retinoik asit, dermiste bulunan ve kollojenin
yıkılmasından sorumlu olan matriks metalloproteinlerine
ultraviyole ışınlarının ulaşımını engeller. Fibroblast
çoğalmasını ve keratinosit oluşumunu uyarır. Çoğalan
fibroblastlar kollajen üretimini arttırarak dermisin
yapısını düzenler ve travmalara karşı direnç artar. Düzensiz yağ toplanması, lenfatik ve bağ dokusu bozuklukları
sonucu portakal kabuğu görünümünde ‘selülit’ denilen
yapıyı ortaya çıkarır. Retinolün bu yapıyı düzenlediğine
dair çok sayıda çalışma vardır.
Beta Karoten ve Bioflavonoidler: Tırnak üzerindeki etkileri
bilinmemekle beraber kronik idyopatik onikoliz tanısı almış
iki hastanın karotenden zengin yiyeceklerle beslenme
sonrasında iyileştikleri gösterilmiştir (15). Havuç, portakal,
domates gibi besinlerde bulunan beta karoten özellikle UV ile
tetiklenen porfiria gibi dermatozların tedavisinde kullanılmaktadır
(16). Karotenden zengin gıdaların aşırı alımı deride karoten-
Sökülmez Kaya P. Derimizin Mesajları
emiye, domatesin aşırı tüketimi likopenemiye neden
olmaktadır. β-karoten ve diğer karotenoidler takviyesi,
domates salçası gibi likopen içeren diyetler, insanları UV
ışık kaynaklı eriteme karşı korur (17). Bioflavonoidler
turunçgiller, elma, çilek, böğürtlen gibi meyveler, karnıbahar,
patates gibi sebzelerde bulunurlar. Lipid peroksidasyonunu
engelleyerek hücreleri oksitadif strese karşı korurlar. Beta
karoten ve flovanoidlerin diyetle yeterli düzeylerde alımının UV
ile indüklenen eritemi azalttığı, UV hasarından koruduğu
gösterilmiştir. Ancak, yüksek UV basınçta oksijen ve oksidatif
stres altında, pro-oksidanlar gibi davranarak, kötü beslenme
koşullarında karsinogenezi alevlendirdiği bildirilmiştir (9).
D Vitamini: Güneş ışığına maruz kalma engellenmedikçe,
vücudun tüm D vitaminini ihtiyacı deride sentez edilir.
Psoriasisli hastalarda 1,25 (OH) 2D vitamini keratinositlerin
ve fibroblastların proliferasyonunu inhibe eder. D vitamininin bu
özelliği, deri hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ile karakterize
olan psoriasiste kalsitriol analoğu olan “kalsipotriol” tedavide
kullanılmak üzere FDA tarafından onay almıştır (18).
K Vitamini: Mekanik dış etkenlerle ortaya çıkan deri
yaralanmalarında kanamanın durmasını sağlayarak yaranın
iyileşmesini hızlandırır. Dışarıdan kullanıldığında özellikle gözaltı
leke ve siyah halkalarını azalttığı, lazer ameliyatlarından sonra ortaya
çıkan eziklikleri düzelttiği rapor edilmiştir. Kutanöz purpuralarda da
yardımcı olmaktadır. Eksikliğinde kanın pıhtılaşması engellendiği
için kanama durmayabilir. Fazlalık belirtisi olarak suda çözünen
türevleri yenidoğan sarılığı yapar.
Vitamin E: Prostaglandin E2 aktivitesini azaltarak T-hücresi
çoğalması ve işlevini artırır. Vitaminlerin doğal öldürücü hücrelerin
üretimini ve aktivitelerini artırdığı, interlökin-2 üretimini artırdığı,
ayrıca humoral bağışıklık yanıtını uyardığı bilinmektedir (19).
C Vitamini: Askorbik asit kollajen, karnitin ve dopamin sentezi için
gerekli olup insan vücudunda sentez edilemez (12). Skorbüt,
kollajen kırılganlığının artması ve üretiminin azalması sonucu
oluşan askorbik asit eksikliği hastalığıdır. Hastalığın erken
döneminde ortaya çıkan dermatolojik belirtiler peteşi, ekimozlar,
tirbuşon veya kuğu boynu tüyler, foliküler hiperkeratoz ve
perifoliküler kanama sayılabilir (20). Skorbüt tanısı almış 1
yaşındaki kız hastaya 8 hafta askorbik asit tedavisi sonrası sikatrizan
olmayan, diffüz alopesi tablosunun tamamen iyileştiği bildirilmiştir
(20). Tırnak yatağı damarlarındaki kanın damar dışına çıkması ile
oluşan longitudinal ince çizgiler (splinter hemoraji) skorbüt ve
hemokromatoziste görülebilir (21). Vitamin C yetersizliğinde deride
soluk ve sağlıksız görüntü, diş etlerinde kanama, dişlerde anormallikler, yorgunluk, isteksizlik ve eklem ağrıları görülebilir. Aşırı
alımlarda böbreklerde taş oluşumu, ishal, alerjik deri belirtilerine
neden olabilir.
C ve E Vitamini: C vitamini UVA’ya, E vitamini ise UVB’ye bağlı
hasarın önlenmesinde daha etkilidir (22). Tek başına E vitamini
takviyesinin güneş yanığına karşı koruma etkisi göstermediği
saptanmış olup, bunun nedeni UV ışınına maruz kalmanın daha
önceden oksidasyonun bir sonucu olarak deride vitamin E nin
tükenmesine bağlanmıştır (19). Antioksidanların kollajen ve elastin
gibi derinin yapısını destekleyerek serbest radikal hasarını azalttığı,
böylece kırışıklık ve erken yaşlanma belirtilerini önlediği
bildirilmiştir (23).
Sayfa 3/6
http://www.dermatoz.org/makaleler/dox/Beslenme_Yetersizliklerinde_Derimizin_Mesajlari.pdf
B Grubu Vitaminler: Bu gruba giren vitaminlerin ortak özellikleri
suda çözünür olmalarının yanısıra etkinlikleridir.
Tiamin: Yetersizliğinde Beriberi adı verilen, sinir sistemi bozukluğu,
eklemlerde şişlik ve ağrı, denge bozuklukları, ciltte kuruluk ve cansızlıkla
tanımlanan hastalık görülür.
Riboflavin: Yetersizliğinde deride, dudaklarda ve göz çevresinde kesik
şeklinde yaralar, dilde renk değişikliği ile ‘magenta glositis’, deride
‘seboreik dermatit’; nazolabiyal sebore, sinir sisteminde bozukluk,
anemi, gözde yanma ve kızarıklık, ishal de oluşabilir.
Niasin: Prekürsörü olan triptofanın veya niasinin eksikliğinde
meydana gelen, demans, diyare, dermatit ile karakterize olan pellegra
genellikle kronik alkolizm, emilim bozukluğu, diyetle yetersiz alım
sonucu gelişir (24). Pellegra tanısı almış bir hastada yarı yarıya tırnak
distrofisi (tırnak yatağının proksimal bölümünün beyaz, distal
bölümünün ise kırmızı-kahverengi olması) bildirilmiştir. Kronik böbrek
hastalığı, Behçet hastalığı, sarı tırnak sendromu, sitrüllinemi, pellegra
(25), anoreksiya veya HIV hastalığında da görülebilir (26).
Pellegra hastalığı daha çok tek yönlü beslenen, özellikle de sadece
mısır tüketen toplumlarda görülür. Hastada iştahsızlık, halsizlik
belirtileri yaygın olup, kol ve bacakların güneş gören yerlerinde
yaralar oluşur, deri renk değiştirir. Bu hastalıkta ve vitaminin
yetersizliğinde deride ödem, ülserasyon, çatlaklık, egzema ve
pigmentasyon görülür. Mukus memran etkilenir, dil şişer, ağız içi ve
dudaklarda renk değişir. Riboflavinle birlikte tiamin desteği önerilir.
Ayrıca triptofandan zengin iyi kaliteli protein verilmesi önerilir.
Klasik pellagra esansiyel amino asit triptofan ve niasin vitamini
kombine eksikliği ile karakterize bir beslenme hastalığıdır. Mikotoksinler, aşırı diyet lösin alımı, östrojen ve progesteron, kronik alkolizm
ve çeşitli ilaçlar pellagra gelişmesine yol açabilmektedirler (24).
Pridoksin: Aktif yapısından dolayı derinin yenilenmesinde
yararlanılmaktadır. Yetersizliğinde deride özellikle kulak arkası
yaraları, göz ve kaşlarda lezyonlar, saçlarda dökülme ve cansızlık
oluşur. Dudak kenarları ve dilde yaralar, huzursuzluk ve hipokromik
anemi denilen kansızlık, çocukluk çağında sık görülen B6 vitamini
yetersizlikleridir.
B12 vitamini: Eksikliğinde deri bulguları hiperpigmentasyon,
vitiligo, angular stomatit ve saç değişiklikleri gözlenir. Kol ve
bacaklarda uyuşma, duyu azalması, ruhsal bunalım ve kasılmalar
yine eksiklik belirtisidir. B12 vitamini eksikliğinde saçlarda
beyazlama, el ve ayak tırnaklarında koyu renkli yatay çizgilenmeler
ve tırnak yatağında solukluk olabilir (27). Tırnak plağında melanin
üretiminin artışına bağlı longitudinal melanonişi gelişir ki malnütrisyon, D, B12 vitamini eksikliğinde ve hemokromatoziste görülebilir
(21).
Folik asit: Özellikle gebe kadınlarda, çocuklarda ve alkoliklerde
yetersizlik belirtileri yaygındır. Yetersiz beslenme, emilim bozukluğu
ve vücuttan aşırı kayıp yetersizliğe neden olur. Derite renk
dengesizliği, solgun görüntü belirtilerindendir.
Pantotenik asit: Yetersizliğinde saç renginde değişme ve dökülme,
deride yaralar gibi bulgular vardır.
Biotin: Çiğ yumurta akında avidin adlı bir protein biotinin vücutta
Sökülmez Kaya P. Derimizin Mesajları
kullanılmasını engeller. Çiğ yumurta yiyenlerde saç dökülmesi, deri
yaraları görülür. Yetersiz tüketiminde deri yaraları, iştahsızlık, kas
ağrıları, solukluk gibi belirtiler ortaya çıkar. Suda çözünen bir
vitamin olan biotin hücrelerin normal fonksiyonunda, büyümesinde
ve gelişmesinde rol oynar (28). Biotin eksikliğinin otozomal resesif
kalıtımla geçen genetik tipinde hastalarda saçlı deride terminal ve
vellüs tipi kıl folikülleri olmayabileceği gibi kaş, kirpik ve lanugo
tüyleride bulunmayabilir (12). Uzun süreli parenteral beslenme,
uzun süre antikonvülzan ilaç kullanımı, aşırı alkol kullanımı, gebelik,
inflamatuar barsak hastalığı nadiren biotin eksikliğine yol açabilir
(12,28). Epilepsi tedavisinde kullanılan valproik asitin serum
biotidinaz aktivitesini azaltarak alopesiye yol açtığı, biotin replasmanı
ile gerilediği bildirilmiştir (29).
4. Mineraller:
Bakır: Bakır, çinko ve C vitamini ile birlikte deriyi alttan
destekleyen liflerin ve elastin gelişimine yardımcıdır. Bakır deriyi
sıkılaştırmada ve esnekliğin sağlanmasında, deri yaralarında
kullanılmaktadır. Bakırın karaciğerde, sinir sisteminde ve diğer
dokularda birikmesi sonucu meydana gelen, Wilson hastalarının
tırnaklarında %18,9 oranında beyaz çizgilenmeler
saptanmışken mavi lunula gözlenmemiştir. Ayrıca 2 hastanın
saçlarında seyreklik olduğu belirtilmiştir (30).
Kalsiyum: Nörotransmitterlerin, hormonların, amino asid ve
vit B12’nin salgılanma ve depolanmasında düzenleyici rol oynar.
Mezolifting amacıyla, yüz, boyun, dekolte ve el rejuvenasyonunda kullanılır. Tırnak plağındaki yatay, opak, beyaz çizgilerle
karakterize transvers lökonişi; pellegra, kalsiyum yetersizliği,
akrodermatitis enteropatika ve hemokromatozisde görülebilir.
Tırnak plağındaki yatay oluklanma ile karakterize Beau çizgileri
protein eksikliği, pellegra, kalsiyum yetersizliği, kronik alkolizm
ve arsenik toksisitesinde görülebilir (21).
Demir: Eksikliğinde yaygın telogen saç dökülmesi görülür.
Ayrıca tırnaklarda kırılma ve çizgilenme, dilde kırmızı çiğ et
görünümlü papillanın atrofiye olmasına bağlı kayıplar ile glossit,
angular keilit ve kaşıntı da görülebilir (4). Demir eksikliği ile saç
dökülmesi arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda demir
eksikliğinin özellikle kadınlarda sikatrisyel olmayan alopesiye
neden olduğu bildirilmiştir. Yine bu çalışmaların bir kısmında
demir eksikliği ile alopesi areata, androgenetik alopesi, telogen
effluvium ve yaygın saç dökülmesi arasında ilişki kurulmuşken
(31); bir kısmı bu görüşü desteklememektedir (32).
Onikoreksis genellikle yaşlılarda görülen longitudinal çizgilenmedir (33). Demir eksikliği anemisi, arsenik zehirlenmesi ve
çinko eksikliğinde görülebilir (21). Onikoliz tırnak plağının
distal ve/veya distal lateral kenarının tırnak yatağından ayrışması
sonucunda oluşan bir klinik durumdur. Psoriasis, onikomikoz,
hipertiroidi gibi altta yatan bir hastalığa bağlı olarak gelişebileceği
gibi herhangi bir etyolojinin saptanamadığı durumlarda da
bulunabilir (15). Demir eksikliğinde tırnak plağı merkezden
çökerek konkav (kaşık tırnak-koilonişi) bir şekil almaya başlar
(34). Koilonişi esas olarak demir eksikliği anemisinde görüldüğü
gibi (31,35), riboflavin eksikliğinde, pellegrada ve C vitamini
eksikliğinde (21), hemokromatozis tanılı bir hastada da
görüldüğünü bildiren yayınlar mevcuttur (36). Sistin eksikliğinde ve
hipertiroidi hastalarında da koilonişi bildirilmiştir (36). Demir, folat
veya B12 yetersizliğine bağlı mikrositik veya makrositik anemi,
Sayfa 4/6
http://www.dermatoz.org/makaleler/dox/Beslenme_Yetersizliklerinde_Derimizin_Mesajlari.pdf
çürüme, saç dökülmesi, çinko yetersizliğinde aynı zamanda diş
problemi görülebilir (37).
Çinko: Eksikliğinde dermatit, enfeksiyonlara yatkınlık, yara
iyileşmesinde gecikme, aşırı kırılgan saçlar, seyrek veya saçsız
deri ve pubik kıllanma gibi deri bulguları görülebilir. Dermatit,
alopesi, tırnak kusurları da çinko eksikliği ile ilişkilidir (4).
Hasarlı dokuda fibroblastların çoğalmasını sağlar, kollajen
sentezini destekler ve yara iyileşme sürecine katkıda bulunur.
Yapılan çalışmalarda çinkonun UV ile indüklenen sitotoksisiteyi,
DNA hasarı ve lipid peroksidasyonunu engellediği gösterilmiştir
(38). Çinko eksikliği, yara iyileşmesinde gecikme ile ilişkilidir. Lim
ve arkadaşları, diyet çinkosunun nükleer faktör-kappa B, proinflamatuar sitokinlerin ekspresyonu ve kutanöz yara iyileşmesinin erken
dönemindeki nötrofil infiltrasyonu ile ilişkisini göstermişlerdir (39).
Akrodermatitis enteropatika insanda çinko metabolizmasında
primer bir defekt sonucu ortaya çıkan tek kalıtsal hastalıktır. Ağır
çinko eksikliğinin en erken belirtisi iştahsızlık, koku ve tat
duyusu bozukluğu, kişilik değişiklikleri ve kognitif fonksiyonlarda azalma izler. Simetrik akral ve sirkumorifisyal dermatit,
ishal, jeneralize alopesi, gelişme geriliği, hipogonadizm, emosyonel değişiklikler, irritabilite, tremor, depresyon, blefarit, konjuktivit, fotofobi ve/veya korneal opasiteler gibi göz bulguları,
immün fonksiyonlarda azalma, enfeksiyonlara duyarlılık artışı ve
ölüm önemli klinik bulgularıdır (40). Akrodermatitis enteropatika, çinko ile esansiyel yağ asitleri, albümin ve amino asitler ile
kombine beslenme yetersizliği olan hastalarda gelişir (41, 42).
Çinko eksikliğinde deride özellikle mukokutanöz bölgeleri
etkileyen büllöz/püstüler dermatit, erozif dermatit, hiperkeratoz,
deri atrofisi ve dekübitus ülseri görülebilmekle birlikte saç
dökülmesi de görülebilmektedir (43).
Çinkonun saç folikülüne nasıl etki ettiği bilinmemekle birlikte saç
dökülmesi çinko eksikliğinde sık görülür. Çinko ile tırnak hastalıkları
arasında literatürde az sayıda yayın vardır. Çinko eksikliğinin
onikoreksise neden olduğu belirtilmiş (21) ancak çinko alımı ile ayak
tırnağındaki çinko düzeyi arasında ilişki olmadığını bildiren
çalışmalar da vardır (44). Selenyum: Yetersizliğinde deri ve saçta
hipopigmentasyon ve tırnaklarda beyazlama (4), saç dökülmesi
ve psödoalbinizm (12) görülür. Farelerde oral ve topikal
selenyum kullanımının eritem, pigmentasyon ve deri kanserini
azalttığı gösterilmiştir (45). Tırnaklarda tırnak yatağı
bozuklukları ve tırnak yatağında beyazlama gösterilmiştir (46).
Serum ve idrar selenyum düzeyi normal olan bir hastada saç
dökülmesi ile tırnaklarda grimsi-beyaz renkli transvers çizgilenmeler bildirilmiş ve bu hastanın saç selenyum düzeyi yüksek
(selenyum toksisitesi) bulunmuştur (47). Başka bir olguda
selenyum fazlalığında yaygın saç dökülmesi ve transvers lökonişi
gelişimi de bildirilmiştir (48).
Sonuç
Beslenme yetersizlikleri ve deri hastalıkları arasındaki ilişki son
yıllarda önem kazanmıştır. Beslenme yetersizlikleri, metabolik
bozukluklar yanında dermatolojik sorunlara da neden olabilir.
Besin ögelerinin yetersizliği kadar aşırı tüketimi de çeşitli deri
sorunlarına neden olabilmektedir. Pek çok metabolik hastalığın
tedavisinde olduğu gibi deri hastalıklarında da yeterli ve dengeli
beslenme önem kazanmaktadır. Diyette yapılan uygun
değişiklikler ile pek çok deri hastalığı atakları önlenebilir.
Sökülmez Kaya P. Derimizin Mesajları
Kaynaklar
1.Roujeau JC, Revuz J. Intensive care in dermatology. Recent
advances indermatology. Ed. Champion RH, Pye RJ. New York,
Churchill Livingstone; 1990; 85-99.
2.Garrow JS, James WP, Ralph A. Skin, hair and nails: Human
nutrition and dietetics; 10. Baskı. Churchill Livingstone 2000; 731–46.
3.Ziboh VA, Miller CC, Cho Y. Metabolism of polyunsaturated fatty
acids by skin epidermal enzymes: Generation of anti-inflammatory
and antiproliferative metabolites. Am J Clin Nutr 2000; 71:
361–366.
4.Tobin DJ, Biochemistry of human skin-our brain on the outside.
Chem Soc Rev 2006; 35: 52–67.
5.Atakan N. Derinin bariyer fonksiyonu. Turkiye Klinikleri J
Cosmetol 2004; 5: 97-100.
6.Su J. Common rashes in neonates. Aust Fam Physician 2012;41: 280-6.
7.Chia MW, Tay YK, Liu TT. Phrynoderma: A forgotten entity in a
developed country. Singapore Med J 2008; 49: 160–162.
8.Müller O, Krawinkel M. Malnutrition and health in developing
countries. CMAJ 2005;173: 279-286.
9.Black HS. Mechanisms of pro- and antioxidation. J Nutr 2004;
134: 3169–170.
10.K H Basavaraj, C Seemanthini, Rashmi R. Diet in dermatology
present perspectives. Indian J Dermatol 2010; 55: 205–210.
11.Habif TP. Clinical Dermatology: A color guide to diagnosis and
therapy. 5. Baskı. Edinburgh: Mosby; 2010:947–973.
12.Goldberg LJ, Lenzy Y. Nutrition and hair. Clin Dermatol 2010;
28: 412-419.
13.Rushton DH. Nutritional factors and hair loss. Clin Exp Dermatol 2002; 27: 396-404.
14.Maronn M, Allen DM, Esterly NB. Phrynoderma: a manifestation of vitamin A deficiency? The rest of the story. Pediatr Dermatol 2005; 22: 60-63.
15.Hsu MM, Huang YR. Chronic onycholysis dramatically
responds toenhanced intake of carotene-rich food. Br J Dermatol
2002; 147: 389-391.
16.Sies H, Stahl W. Nutritional protection against skin damage
from sunlight. Annu Rev Nutr 2004; 24: 173-200.
17.Heinrich U, Gartner C, Wiebusch M, Eichler O, Sies H,
Tronnier H, et al. Supplementation with beta-carotene or a similar
amount of mixed carotenoids protects humans from UV-induced
erythema. J Nutr 2003; 133: 98–101.
18.Yuen AW, Jablonski NG. Vitamin D: in the evolution of human
skin colour. Med Hypotheses 2010; 74: 39-44.
Sayfa 5/6
http://www.dermatoz.org/makaleler/dox/Beslenme_Yetersizliklerinde_Derimizin_Mesajlari.pdf
Sökülmez Kaya P. Derimizin Mesajları
19.Boelsma E, Hendriks FJ, Roza L. Nutritional skin care: Health
effects of micronutrients and fatty acids. Am J Clin Nutr 2001; 73:
853–64.
34.Tyler I, Wiseman MC, Crawford RI, Birmingham CL. Cutaneous manifestationsof eating disorders. J Cutan Med Surg 2002; 6:
345-353.
20.Ragunatha S, Inamadar AC, Palit A, Sampagavi VV, Deshmukh
NS. Diffuse nonscarring alopecia of scalp: an indicator of early
infantile scurvy? Pediatr Dermatol 2008; 25: 644-646.
35.ArialClark SF. Iron deficiency anemia. Nutr Clin Pract 2008; 23:
128-141.
21.Cashman MW, Sloan SB. Nutrition and nail disease. Clin
Dermatol 2010; 28: 420-425.
22.Mireles-Rocha H, Galindo I, Huerta M, Trujilloü-Hernandez B,
Elizalde A, Cortes-Franco R. UVB photoprotection with antioxidants:
effects of oral therapy with d-alfa-tocopherol and ascorbic acid on the
minimal erythema dose. Acta Derm Venereol 2002; 82: 21-24.
23.Pvizina-Ivic N. Skin aging. Acta Dermatoven APA. 2008; 17: 47–54.
24.Nogueira A, Duarte AF, Magina S, Azevedo F. Pellagra
associated with esophageal carcinoma and alcoholism. Dermatol
Online J 2009; 15: 8.
25.Cakmak SK, Gönül M, Aslan E et al. Half-and-half nail in a case
ofpellegra. Eur J Dermatol 2006; 16: 695-696.
26.Jagielska G, Tomaszewicz-Libudzic CE, Brzozowska A. Pellagra:
a rare complication of anorexia nervosa. Eur Child Adolesc Psychiatry 2007; 16: 417-20.
27.Niiyama S, Mukai H. Reversible cutaneous hyperpigmentation
and nails with white hair due to vitamin B12 deficiency. Eur J
Dermatol 2007; 17: 551-552.
28.Said HM. Cell and molecular aspects of human intestinal biotin
absorption. J Nutr 2009; 139: 158-162.
29.Schulpis KH, Karikas GA, Tjamouranis J, Regoutas S, Tsakiris
S.Low serum biotidinase activity in children with valproic acid
monotherapy. Epilepsia 2001; 42: 1359-1362.
30.Seyhan M, Erdem T, Selimoğlu MA, Ertekin V. Dermatological
signs in Wilson’s disease. Pediatr Int 2009; 51: 395-398.
31.Trost LB, Bergfeld WF, Calogeras E. The diagnosis and
treatment ofiron deficiency and its potential relationship to hair loss.
J Am Acad Dermatol 2006; 54: 824-844.
32.Bregy A, Trueb RM. No association between serum ferritin
levels>10microg/l and hair loss activity in woman. Dermatology
2008; 217: 1-6.
33.Salem A, Gamil H, Hamed M, Galal S. Nail changes in patients
withliver disease. J Eur Acad Dermatol Venereol 2010; 24: 649-654.
36.Al-Dabbagh TQ, Al-Abachi KG. Nutritional koilonychia in 32
Iraqi subjects. Ann Saudi Med 2005; 25: 154-157.
37.Kárpáti S. Dermatitis herpetiformis. Clin Dermatol 2012; 30:
56-9.
38.Ünlü E, Erdem C. Deri yaşlanmasında korunma ve tedavi
yöntemleri. Dermatoz 2010; 1: 23–31.
39.Lim Y, Levy M, Bray TM. Dietary zinc alters early inflammatory
responses during cutaneous wound healing in weanling CD-1 mice.
J Nutr 2004; 134: 811–6.
40.Aktaş E, Çölgeçen E, Utaş S, Akrodermatitis enteropatika.
Erciyes Tıp Dergisi 2009; Supp 1: 24-28
41.Yu HH, Shan YS, Lin PW. Zinc deficiency with acrodermatitis
enteropathica-like eruption after pancreaticoduodenectomy. J
Formos Med Assoc 2007; 106: 864–8
42.Changela A, Javaiya H, Changela K, Davanos E, Rickenbach K.
Acrodermatitis enteropathica during adequate enteral nutrition.
JPEN 2012; 36: 235-7.
43.Yanagisawa H. Zinc deficiency and clinical practice-validity of
zincpreparations. Yakugaku Zasshi 2008; 128: 333-339.
44.Gonzalez A, Peters U, Lampe JW, Satia JA, White E. Correlates
of toenail zinc in a free-living U.S. population. Ann Epidemiol
2008; 18: 74-77.
45.Aldosary BM, Sutter ME, Schwartz M, Morgan BW. Case series
of selenium toxicity from a nutritional supplement. Clin Toxicol
(Phila) 2012; 50: 57-64.
46.Ishida T, Himeno K, Torigoe Y et al. Selenium deficiency in a
patient with Crohn’s disease receiving long-term total parenteral
nutrition. Intern Med 2003; 42: 154-157.
47.Lopez RE, Knable AL Jr, Burruss JB. Ingestion of a dietary
supplement resulting in selenium toxicity. J Am Acad Dermatol
2010; 63: 168-169.
48.Sutter ME, Thomas JD, Brown J, Morgan B. Selenium toxicity:
a caseof selenosis caused by a nutritional supplement. Ann Intern
Med 2008; 148: 970-971.
Sayfa 6/6