Geleceğe Yön Verecek Meslekler

Makine Yüksek Mühendisi, Sanayici, Şair , Yazar
Gazanfer SANLITOP
g.sanlitop@gazanfersanlitop.com
Geleceğe Yön Verecek Meslekler
Geçtiğimiz Kasım ayında birer hafta arayla iki ayrı okulda söyleşilerim vardı. Birincisi liseydi, 24 Kasım dolayısıyla
gündem belliydi. Öğretmen ağırlıklı konuda konuşacaktım.
İkincisi ise bir ortaokuldu. Eksik olmasınlar, konuşmacı
olarak beni davet ettiler. AB Comenius Projesi kapsamında 8 Avrupa ülkesinden gelen ortaokul öğrencileri ile onlara eşlik eden öğretmenlere ve doğal olarak okulun öğretmen ve öğrencilerine hitap edecektim.
Comenius Program’ının temel amacı, “Okul Eğitimi” alanında Avrupa ülkeleriyle işbirliği yapmak suretiyle eğitimde kaliteyi artırmak ve kültürel diyalogu sağlayarak dil
öğrenimini teşvik etmekti. Bu program, Okul Öncesi Eğitim, İlköğretim ve Ortaöğretimi kapsamaktaydı.
Konumuz, “Geleceğe yön verecek meslekler” şeklinde belirlenmişti. Neler söyleyeceğimi düşünürken, yakın çevreme de konuyu açmıştım. Hemen hepsinin birleştiği ortak
nokta, yeni gelişen teknolojilerin getirdiği meslekler şeklindeydi. Kürsüye geçip, o konuda bir şeyler söyleyecektim.
Ama düşündüğüm gibi olmadı… Bir gün öncesinden,
benden yazılı bir metin istediler. Çünkü konuşmalarım,
aynı zamanda İngilizceye çevrilecekti. İş yazıya dökülünce, bir anda düşüncelerim değişti. Bir yanlıştan son anda
dönebildim! Çünkü bize, “geleceğin meslekleri” değil,
“mesleklerin geleceğe etkileri” soruluyordu.
Oysa esas olan, geleceğe yön verecek meslekler değil, o
mesleklerde çalışan ya da çalışacak insanlardır. Ayrıca,
bilmeliyiz ki, her meslek kutsaldır ve çöpçü, mühendis,
doktor, profesör, hepsine toplumun ihtiyacı vardır.
Geleceğe yön verecek mesleklere gelince: İlk olarak; gıda
mühendisliği, nano teknoloji, genetik mühendisliği gibi
meslekler akla gelebiliyor. Ama bu konuda çok daha geniş düşünmek gerekiyor. Çünkü asırlardır var olan meslekleri bir kenara itip, illâ yeni yeni ortaya çıkan meslekleri öne sürmek, modaya uymaktan ibarettir. Bir yerden
başlamak gerekirse: Devlette olsun, özel sektörde olsun,
yetenekli ve işlerini seven yöneticiler ile askerler ve onların
vatansever komutanları ilk örnekler olarak gösterilebilir.
Çünkü onların uygulamaları, iyi ya da kötü, ülkenin sadece gününü değil, geleceğini de doğrudan etkileyebiliyor.
8
Bu konuda bilim adamlarını, sosyologları, hatta yazarları
ve diğer sanatçıları, ressamları, müzisyenleri saymayıp,
sadece yeni gelişen teknolojileri öne çıkarırsak, bırakınız
yanlış yapmayı, tarih önünde suç işlemiş oluruz. Çünkü
tarihin hangi dönemine bakarsak bakalım, geleceğe yön
verenler arasında bu meslek sahiplerini de görürüz.
Peki, bütün bu ve buna benzer meslekler nasıl kazanılacak? Gençlerimizi bu mesleklere kimler hazırlayacak? O
hizmeti kimler ve nasıl verecekler? Demek ki, işin daha en
başında öğretmenler, dolayısıyla da “geleceğe yön verecek meslekler” denildiğinde ilk akla gelen “öğretmenlik”
oluyor. Çünkü bir öğreten yoksa, meslek de olmuyor.
Bu konuda, hâlen hazırlamakta olduğum ve büyük bir
bölümü rahmetli hocamızın ifadelerinden oluşan “Aşk
Yolunda Nazik Erik” isimli kitabımdan bir alıntı yapmak
istiyorum. Çünkü değerli hocamız, bu konuya çok daha
farklı bir açıdan bakıyor:
“Toplumda herkes zengin, herkes ünlü olamaz, olmayabilir. Ama herkesin ister doktor, ister mimar, ister ne bileyim
ben, mutlaka bir âmir, bir memur olması şart değildir. Kasabın da, bakkalın da, hatta çöpçünün de bu ülkede görmekte olduğu birtakım hizmetler vardır. Onlar da toplumun muhtaç olduğu bir işin sahibi olabilirler. Gerekli olan;
o hizmet sahibinin ister zengin olsun, ister fakir; ister âlim
olsun ister cahil; önce ‘insan’ olması gerekir ki, bu da ancak iyiye, doğruya, güzele erişmekle kabildir. Yetişme işte
budur! Bunu sağlayacak olan da öğretmendir. Çünkü öğretmen, mimarı, mühendisi değil, ‘insan’ı yetiştiren kişidir.
Bunu görmek ve öğrenmek, yazık ki, ancak uzun yılların
hayat tecrübesiyle oluyormuş. Öğretmen olmak kolay
değilmiş. Mesleği sevse de, sorumluluğunu bilse de, karşılaşacağı malzeme çocuktur. Hem öğretecek hem eğitecektir… Üstelik onun sadece çocuk değil, insan olduğunu
bilmek, ona insan olduğunu bildirmek gerekirmiş.”
Bu vesileyle; bizleri eğiten, yön veren ve her şeyden önce
insan olmayı öğreten öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum!
Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle.
www.sektorumdergisi.com