Çocuk Dergisi - Diyanet İşleri Başkanlığı

Kavuştuk ayların sultanına. Sahurunda davuluyla,
iftarında huzuruyla yine bereketiyle geldi Ramazan.
Bu yıl aranızda Ramazan ayının bütün oruçlarını
tutacak kadar büyüyenleriniz var ve tabii ilk defa oruç
ile tanışanlarınız da var. Ne güzeldir Ramazan ayında
çocuk olmak. Sahura kalkmak, oruç için başlayan yolculuğun ilk adımı. Davul
sesini duyar duymaz pencereye koşar adımlar, davulcuyu arar gözler. Yemekler yenip de,
bol bol su içildi mi, gecenin bitiminde okunan ezan ile başlar yolculuk. “Acıkır mıyım acaba?”
diye düşünce akla sorular, “Allah yardım eder.”diyen büyüklerin sözüyle kendini daha güçlü
hisseder çocuklar.
İftar vaktiyle orucun en sevinçli anı yaşanır. “Tuttuk bugünkü orucu da
Elhamdülillah.” deyip yenisi beklenir heyecanla. Yoksa oruca dayanamayacak kadar küçük
olanlarınız mı var? Olsun! Siz de “Tekne orucu” tutarsınız. Öğle ezanı ile orucunuzu
açarsınız.
Sadece bu aya özel Teravih namazını da unutmayalım. Uzunca bir namazdır ama
camide kılınınca tadı damağınızda kalacaktır.
Bütün bu güzellikler yaşanırken, Ramazan sevincini kalbimize koyan Rabbimize
şükretmemek olmaz.
“Bizi Ramazan ayına kavuşturduğun için, oruç tutacak sağlık ve sıhhati verdiğin için,
sayamayacağımız kadar çok nimet ile soframızı donattığın için ve bu sofraları başkalarıyla
paylaşabildiğimiz için Sana şükürler olsun Allah’ım.”
Bereketli bir Ramazan geçirmeniz dileğiyle.
Dr. Faruk Görgülü
Diyanet İşleri Başkanlığı Adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni: Dr. Yüksel Salman
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Dr. Faruk Görgülü
Mali İşler ve Dağıtım Sorumlusu: Mustafa Bayraktar (Döner Sermaye İşletme Müdürü)
Yayın Koordinatörleri: Esma GÜNER - Pınar Melike DEMİRALAY
Dizgi: Bayram Uçakoğlu Tashih: Said Şan
İllüstrasyonlar: Orhan AKCAN Tasarım: Bedirhan AKCAN
İdare Yeri: Diyanet İşleri Başkanlığı Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:147/A 06800 Çankaya / Ankara
Tel: (0312) 295 86 24/61 86 Faks: (0312) 284 72 88 e-posta: cocukdergisi@diyanet.gov.tr Milli Eğitim Temel Kanunu (16.6.1983 gün ve 28442
sayılı Kanunu'nun 15'inci Madde ile Değişik 55'inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince) Başkanlığımız yayınlarının öğrencilere tavsiyesinde bir
sakınca yoktur. Abone İşleri Tel: (0312) 295 71 96-97 Faks: (0312) 285 18 54 e-posta: dosim@diyanet.gov.tr
Abone Şartları Yurt içi yıllık: 42 TL. Yurt dışı yıllık: ABD için 25 ABD Doları, Avrupa Birliği ülkeleri için 24 Euro, Avustralya için 40 Avustralya
Doları, İsveç ve Danimarka için 200 Kron, İsviçre için 40 İsviçre Frangı. Abone kaydı için, ücretin Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün
T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesindeki
IBAN: TR 08 000 1 00 25 330 599 4308-5019 No'lu hesabına yatırılması ve makbuzun
fotokopisi ile aboneliğin hangi sayıdan başlayacağını bildirir bir mektubun, "Diyanet İşleri Başkanlığı - Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü
Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:147/A 06800 Çankaya / Ankara" adresine gönderilmesi gerekir.
Yayın Türü: Aylık, Yerel, Süreli Yayın Diyanet Çocuk Dergisi (Türkçe) Basım Tarihi: 25.06.2014 Basım Yeri: Ankara
Baskı: EVOS BASIM YAYIN LTD. ŞTİ. İstanbul Yolu 7.Km Necdet Evliyagil Cad. No.24 Batıkent / ANKARA
Tel: (0312) 278 08 24 Fax: (0312) 278 49 62 e-mail: evos@evos.com.tr
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
1
ak
n tar
K
ni
ur
i
K e’ a n h a z i n e sz
sfe
Clklyoru
yr
Ba ha
a
m
Fat Kara
M
Süte
Şükretmek
ehmet, ahırdan çıkan annesinin
elindeki süt dolu kovaya baktı.
Bembeyaz süt ne kadar da güzel
gözüküyordu. Sabahın erken saatlerinde
annesi ve babası ahırdaki hayvanların
bakımını yapardı. Sonrasında süt sağılır,
ev halkı kahvaltıda henüz sağılmış
ve kaynatılmış bu sütü içerdi. Bu
sabah Mehmet erken kalkmış bahçede
biraz dolaşmıştı. Önceki akşam rahat
uyuyamamıştı. Kardeşleri yüzünden
Kur’ân dersini de yapamamıştı. İnsanın
kendisinden küçük kardeşi olması ne
zor şey diye düşünüyordu. Hem bazen
sanki anne babası onlarla daha mı
fazla ilgileniyordu ne? Gerçi dedesinin
gözünde Kur’ân’ı ezberleyen Mehmet’in
yeri bambaşkaydı, biliyordu Mehmet.
Ama işte bu ufaklıklar yüzünden dersini
çalışamamış, uyuyamamıştı da. Tam bu
düşünceler içindeyken annesini görmüş,
gözü süt dolu kovaya takılmış, annesinin
arkasından ahıra girivermişti. Hep en
çok sütü veren Sarı ineğin yanına doğru
yürüdü.
Sarı inek Mehmet’le konuşmuştu
bir defasında. Belki yine konuşurdu.
Bakara sûresinde anlatılan inekten ilk
kez Sarı inek bahsetmişti hem ona. Belki
yine anlatır, Mehmet’e moral olurdu.
Mehmet, Sarı ineği sevdi, sırtını okşadı,
ne güzel bakıyor diye düşündü. Ama
inek konuşmadı, hiçbir şey anlatmadı.
2
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Mehmet, çok aydınlık olmayan ve pek
de güzel kokmayan bu ahırda hayatın
ne kadar sıkıcı olduğunu düşünmeye
başlamıştı ki ince bir ses; “Şükret!”
dedi. Kafasını çevirdi ama konuşan Sarı
inek değildi. Çok geçmeden konuşanın
sinek olduğunu fark etti. Çünkü sinek
tekrarlamıştı ve bu kez daha tiz, azarlar
gibi: “Şükret!” dedi Mehmet’e.
Mehmet:
- Ben zaten hep şükrederim, dedi.
- Şükretseydin mutluluğun artardı,
böyle somurtup gezmezdin, hem İbrahim
sûresinin 7. âyetini ezberlememiş miydin?
diye sordu sinek ve kayboldu gözden.
Mehmet, âyeti hatırlayamadı, ne
diyordu yüce Allah âyette acaba. Hem
Mehmet, şükretmiyor muydu? Allah’a
verdikleri için teşekkür etmiyor muydu
yeterince?
Tok bir ses duydu çok yakınından:
“Andolsun, eğer şükrederseniz elbette
size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük
ederseniz hiç şüphesiz azabım çok
şiddetlidir.” diyor âyette dedi Sarı inek.
Kardeşlerinin yaramazlığına üzülene
kadar, kardeşlerin olduğuna sevin; ahırın
çirkinliğini değil, sütün güzelliğini gör
ve şükret. Şükredersen, Allah sana daha
fazlasını verecek, mutluluğunu bile
artıracaktır.
Sarı inek sözlerini bitirdiğinde, annesi ahıra elinde boş bir kovayla tekrar
girmişti.
- Ne yapıyorsun Mehmet burada, diye sordu. Mehmet, biraz şaşkın biraz
utanmış bir halde;
- Şükrediyorum anne. Allah’ın sayamayacağım kadar çok verdiği nimetler ve
güzellikler için, diyebildi.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
3
İ
kc pek
an
e
P
ey
v
k ug a m b e r l m l z t l
cuk
umme
e
tic
Ha an A
rh
n:O
n:
Yaza
Çize
ORUÇ BİZİ
KORUR
TÜM
KÖTÜLÜKLERİ
SAVURUR
Anne,
yine mi
misafir..?
Ne kadar çok
misafir geliyor
bu aralar
bize!
Bırak
saçımı! Sana
karşılık verirdim
ama oruçluyum
ben.
Peygamberimiz; “Oruç, kötülüklere karşı
kalkandır. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin,
kimseyle çekişmesin ve kötü iş yapmasın.
Kendisiyle dövüşmeye kalkışan kişiye uymasın.
Ben oruçluyum, desin.” buyurmuştur.
Reyyân
kapısı ne
babaanne?
Ne
güzel işte yavrum!
Bu mübarek Ramazan
ayında ne kadar çok
misafir gelirse, o kadar
çok sevap kazanırız!
Allah’ım
orucumuzu kabul et!
Bize Reyyân kapısından
cennete girmeyi nasip
et!
Peygamberimiz; “Kim bir oruçluya
iftar ettirirse, kendisine onun sevabı
kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple
oruçlunun sevabından hiçbir eksilme
olmaz.” buyurmuştur.
Cennette,
sadece
oruçluların
girebileceği bir
kapı yavrum.
Peygamberimiz; “Cennette sekiz kapı
vardır. Bunlardan birisi de Reyyân kapısıdır.
Buradan cennete yalnız oruç tutanlar girer.”
buyurmuştur.
Doğru
söyle
bak oğlum,
kızmayacağım,
oruçlusun, yalan
söyleyerek sevabını
azaltma!
4
Peygamberimiz; “Her kim yalan
söylemeyi ve yalanla iş görmeyi
bırakmazsa, Allah onun yemesini,
içmesini bırakmasına değer vermez.”
buyurmuştur.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Annee,
oruçlu olduğumu
unutup erik yedim!
Orucum bozuldu
mu şimdi? Ne
yapacağım ben?
Yok
oğlum,
unutarak
yediğin için
bozulmaz. Orucunu
tutmaya devam
edebilirsin.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim oruçlu iken unutarak yerse,
orucunu tamamlasın. Çünkü ona Allah
yedirmiş ve içirmiştir.”
En
sevdiğim
anlardan biri
şu iftar vakti,
ezanın okunduğu
an….
Peygam
berimiz
; “Oruç
sevinci
lu
vardır:
vakit, d
Biri ift nun iki
iğeri de
ar ettiğ
i
Allah
zamand
ır.” buy ’a kavuştuğu
urmuşt
ur.
Oh
be! Ben
de kalkabildim
sahura!
Peygamberimiz; “Sahur yemeği
yiyiniz, çünkü sahurda bereket
vardır.” buyurmuştur.
Oruçlu
kişi mükâfatını
almak üzere Allah’ın
huzuruna varınca,
asıl sevinci o zaman
yaşayacaktır oğlum!
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
5
Ku l up
Yll dlzl
6
rt
e
aM
s
u
M
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
A
M
Ş
A
L
ŞAKA
H
angi büyük insan, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) kadar büyük bir
insan olabilir?! Buna rağmen “Kimin çocuğu varsa onunla çocuklaşsın”
buyuran büyüklerimizin de büyüğü yine Peygamber Efendimizdir.
Çocukları onun kadar seven, onun kadar anlayan ve çocuklara onun kadar değer veren kimse yoktu. Ziyaret ettiği evlerdeki çocukları mutlaka
fark eder, onlarla ilgilenirdi. Aralarına karışıp tıpkı bir çocuk gibi onlarla
oynardı.
Bir gün, beş yaşında tatlı mı tatlı bir çocuk olan Muhammed bin
Rebi’nin ailesini ziyarete gitmişti. Diğer aile bireyleriyle ilgilendiği gibi
Muhammed bin Rebi ile de ilgilendi. Onunla sohbet edip ona takıldı.
Bir ara Peygamberimizin gözü içi su dolu bir kovaya ilişti. Hemen gitti
ve kovadan ağzına su alıp döndü. Ağzı su dolu olduğu için Peygamber
Efendimizin avurtları şişmiş, kocaman olmuştu. Muhammed bin Rebi’nin
üzüm karası gözleri meraktan sonuna kadar açıldı. Acaba güzeller güzeli
Peygamberimiz ne yapmaya çalışıyordu? Derken, Muhammed bin Rebi’nin
karşısına geçti. Ağzını bir fıskiye gibi yaparak “Püffffffffffffff” diye
suyu Muhammed bin Rebi’nin yüzüne püskürttü.
Minik çocuk gözlerini yummuştu. Su bittiğinde gözlerini açtı. Su damlayan ıslak kirpiklerinin arasından doğruca Peygamber Efendimizin ay gibi
ışıl ışıl parlayan yüzüne baktı. Peygamberimiz (s.a.s) büyük bir neşeyle
ona gülümsüyordu.
Aman Allah’ım, bu ne güzel bir şaka idi. Sevinçten ne yapacağını bilemedi. Çok mutlu olmuştu. Peygamber Efendimizin kendisine yaptığı bu
özel şakayı hayatı boyunca unutmadı, tatlı bir anı olarak hep hatırladı.
İnsanlar da onu “Peygamberimizin, yüzüne su püskürterek şakalaştığı
çocuk” diye tanıdılar ve onu hep böyle hatırladılar.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 7
8
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 9
ye
Ruki
LA
N
Bir a y e t
Bir Hikaye
OK
Güzel davranışlarda
bulunanlara bu düny
ada güzellik
vardır; ama ahiret yu
rdu ondan da hayırlı
olacaktır.
Takva sahiplerinin yu
rdu ne güzeldir.
(Nahl Sûresi, 30. Ây
et)
B
İYİLİĞE
İYİLİK
u evin akşam yemekleri görülmeye değer güzellikte olurdu. Doyumsuz bir
muhabbet, neşe yayılırdı sofradan etrafa. Yüzlerden gülücük eksik olmazdı.
Oysa bugün yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Aslı, babasını ilk defa bu
kadar üzgün görüyordu. Sofraya oturduğundan beri ağzını bıçak açmamıştı.
Annesi de hiç farklı değildi. Babaannesine baktı endişeyle ama o da gözlerini
kaçırdı. Ablası da yoktu bugün evde. Teyzesinde kalacaktı bir hafta. Derin bir
boşluğa düşmüş gibi hissetti kendini. Titrek bir sesle:
- Anne kötü bir şey mi oldu, diye sordu.
- Yok bir şey kızım, haydi sen karnını doyur.
Bu cevap tatmin etmemişti onu ama üsteleyemedi. Çaresiz ablasının
gelmesini bekleyecekti. Ama nasıl?
Yedinci günün akşamını zor etmişti. Nihayet ablası geliyordu. Günlerdir
evlerine çöken sis bulutunun sebebini öğrenebilecekti. Hiç alışkın değildi
konuşulmayan sofralara, asık suratlara. Ama o da ne? Babasının sesini
duydu, üstelik oldukça neşeliydi, sonra ablasının sesini… Bir ok gibi
fırladı yerinden. Kapıda ayakkabısını çıkaran ablasına sarıldı
gözyaşlarıyla.
- Biliyor musun ablacığım, sen yoksun diye hepsi yas tuttu.
- Canım kardeşim benim. Ben yokum diye değil, ciddi bir
sorunumuz vardı o yüzden üzgündüler.
- Herkesin neşesi yerine geldiğine göre sorun çözülmüş
olmalı.
Babasının yanında tanımadığı bir adam fark etti.
- Çok şükür kızım çözüldü. İş dolayısıyla yüksek miktarda
borçlanmıştık. Son aylarda pek satış yapamadığımızdan borcu
ödeyemiyorduk. Bu yüzden çok zor durumda kalmıştık.
- Peki nasıl çözüldü baba, bu amca kim?
- Bu amca benim çocukluk arkadaşım Mesut. Nasıl
çözdüğümüzü sofrada anlatacağım.
İşte yine neşeli, muhabbetli bir akşam yemeğindeydiler.
Babası anlatıyordu:
- Biz Mesut’la aynı köydeniz. İlkokulu köyde bitirip
10 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
şehirde ortaokula başlayacaktık. Mesut’un babası oğlunu şehre
okumaya göndermek istemiyordu, çünkü çok yoksullardı. Rahmetli
babam, arkadaşımın bütün masraflarını karşılayacağını söyleyerek
babasını ikna etti. Mesut çok zeki, çalışkan bir çocuktu. Okudu
doktor oldu. Şimdi mesleğinin en iyilerinden. Benim zor durumda
olduğumu duyunca, babama duyduğu minnetle bana yardım
etmek istemiş. Bütün borcumu ödedi
sağ olsun. Ben de ona azar azar
ödeyeceğim inşallah.
Sofradaki herkes çok
duygulanmıştı. Aslı dayanamadı:
- Dedem yaşasaydı “Sağ olasın
güzel insan!” derdi.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 11
12 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 13
O
YÜ ĞAN
CE
l
l
l
l
l
l
l
Coc ca
Du u k k
sunme
uD
utl lem
M
:
z
n
Yaza en :Ö
Çiz
Güneş Olmak
İsteyen Yıldız
G
ökyüzünde bir şenlik havası vardı.
Güneş ve ay kardeşlik duygusuyla
hareket ediyor, yıldızlar ise
karanlık gecelerde çocukların rüyalarını
süslüyordu. Ama hayatından memnun olmayan
asık suratlı bir yıldız hemen dikkat çekiyordu.
Milyonlarca yıldız içerisinde yeterince fark
edilmediğini düşünen bu yıldız, güneş gibi, aydede gibi
bir tanecik olmak istiyordu. Güneş olma fikrini iyiden iyiye aklına
koyan yıldız vakit kaybetmeden bu düşüncesini aydedeye açmaya karar verdi.
Yıldız:
- Aydedeciğim, yıllardır bir yıldız olarak görev yapıyorum ve çok sıkıldım.
Kâinatta bütün gezegenlerin güneşe gösterdiği saygıyı bana da göstermelerini istiyorum. Ben de güneş olmak istiyorum artık.
Aydede:
- Benim güzel yıldızım, Allah tabiatta hiçbir varlığı başıboş yaratmamıştır. Her
varlık kâinattaki düzenin işleyebilmesi için karınca kararınca bir görev üstlenmiştir.
Ama sen güneş olabilecek liyakate, yani güneş görevini yapabilecek niteliklere sahip
değilsin. Sen güneş olduğun zaman yeteri kadar ısı ve ışık alamayan çocuklar büyüyemeyecek ve ağaçlar meyve veremeyecek, kâinatta bütün düzen altüst olacaktır.
Allah sana yıldız olma görevi vermiştir. Sen de bu makamı sana
verilmiş bir emanet olarak
kabul etmelisin. Bu görevin hakkını verebilmek
için çok çalışmalısın.
Daha parlak bir yıldız olmak istiyorsan, emanet bilinciyle hareket
etmelisin.
14 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Aydede uzun uzun büyük İslam filozofu
Farabi’den bahsetti. Erdemli bir yıldız olabilmesi için
emanet ve liyakat değerleri üzerine çokça düşünmesi
gerektiğini anlattı. Aydedenin öğütlerini dikkatle
dinleyen yıldız yine de güneş olma ısrarından vaz geçmiyordu.
Güneşin doğmasıyla bütün yıldızlar derin bir uykuya çekilirken
yıldız arkadaşlarına, ‘Ben de artık bir güneş oldum’ diyerek bir türlü
batmaya yanaşmıyordu. Kalbindeki makam düşkünlüğü gün geçtikçe
ışığının daha da azalmasına yol açıyordu. Bütün ışığını kaybetmişti
bencil yıldız, üstelik çok da üşüyordu.
Güneş olmak uğruna oldukça bencil davranmış, kendisini diğer
yıldızlardan üstün görmüştü. Sözleri ve hareketleriyle bütün
arkadaşlarının kalbini kırmış ve yalnız kalmıştı. Çok geçmeden yaptığı
hatayı anladı. Arkadaşlarının gönlünü alabilmek için çaresiz bir
oraya bir buraya koşuşturmaya başladı. Yeryüzündeki çocuklar ise
‘Aaa, bakın yıldız kayıyor’ diyerek birbirlerine onu gösteriyordu.
Bir müddet uzay boşluğunda tek başına gezindi ve
nerede hata yaptığını düşünmeye başladı. Bütün
bu yaşadıkları ona, bir makama gelebilmek
için önce o makamı hak etmek gerektiğini
öğretmişti. Güneşten, aydededen ve
bütün yıldız arkadaşlarından birer
birer özür diledi. Hayatının geri kalan
kısmında bir takımyıldızının içinde,
parlak bir yıldız olarak çocukların
rüyalarını süslemeye devam etti.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 15
az
g
ik an
e
Hac
ivat ile
Karagoz
iY l
am e
est ar MAY
B
:
r
n
Yaza er: Pı RAL
Çiz EMİ
D
BAYRAM HARÇLIĞI
Bayram sabahı Karagöz, hanımı ve
çocuklarıyla Hacivat’ın evine gider. Karagöz
yolda giderken çocuklarını sık sık uyarır:
- Dediklerimi sakın unutmayın. Kızım,
önce sen Hacivat amcanın elini öpüp
bayramını kutlayacaksın.
Karagöz’ün kızı,
- Tamam babacığım!
Karagöz biraz kızgın,
- Tamamı yok, tamamı yok… Sonra karşısında
durup gözünün içine bakacaksın. Hacivat amcan
bayram harçlığını verince bu sefer hanımının
elini öpecek…
Karagöz’ün kızı,
- Onun da bayramını tebrik edip gözüne bakacağım.
Karagöz elini ovuşturur:
- Aferin güzel kızım. Aynen öyle. Oğlum, sen de kardeşinin
arkasında sıraya girecek ve aynı şeyleri yapacaksın.
Anlaştık değil mi?
- Anlaştık babacığım.
Karagöz, Hacivat’ın kapısını çalarken,
- Haydi göreyim sizi… Mübarek bayram günü elimiz boş dönmeyelim.
Hacivat’ın hanımı kapıyı açar ve misafirleri içeri buyur eder. Karagöz’ün kızı
ve oğlu, babalarının dediğini aynen uygular ve bayram harçlıklarını alırlar. Bu
arada Karagöz de çocuk taklidi yaparak sıraya girer.
- Bayramınız mübarek olsun, gönlünüz neşe
dolsun Hacivat amca!
Karagöz bunları söyler ve Hacivat’ın
elini öpmeye çalışır. Hacivat elini
öptürmek istemez.
16 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
- Ne yapıyorsun köftehor? Koskoca adamsın,
niçin elimi öpmeye çalışıyorsun?
Karagöz,
- Boyuma bakma Hacivat amca, ben
küçüğüm, hani benim harçlığım?
- Boşuna uğraşma Karagöz, sana harçlık
filan yok!
Karagöz mızmızlanarak,
- Niçin yok Hacivat amca?
Hacivat, Karagöz’e hafifçe vurur:
- Evet, sana yok, var mı bir
diyeceğin?
Bu söz üzerine Karagöz taklit
yapmayı bırakır.
Hacivat’ın hanımı:
- Büyük küçük fark etmez,
bayramda insanları sevindirmek
sevaptır Hacivat Çelebi.
Karagöz’ün harçlığını ver de rahatça
bayramlaşalım, der.
Karagöz neşeyle,
- Hay maşallah, ağzından bal damlıyor. Allah senden razı olsun yenge hanım, der.
Hacivat, Karagöz’e de harçlık verir. Bu sefer Hacivat çocuk taklidi yapar.
- Karagöz amca, Karagöz amca! Bayramın kutlu olsun. Ver yüz lira, üstü kalsın,
diyerek Karagöz’ün elini öpmeye çalışır.
Karagöz ondan uzaklaşarak,
- Boşuna uğraşma Hacı Cavcav. Olsa dükkân senin...
Ceplerini göstererek, bak benim cepler tamtakır
kuru bakır.
Onlar birbirleriyle uğraşırken, odada
bulunanlar neşeyle gülerler. Hacivat,
- Olsun Karagöz amca, yine de harçlık
isterim, bana ne bana ne…
Karagöz gülerek,
- Bre köftehor! Sen para
verdin bizi neşelendirdin.
Ben de deminden beri
şaklabanlık yaparak sizi
neşelendiriyorum. Daha
ne istiyorsun? Herkes
olandan verir. Sende olan
para, bende olan neşe…
Çok istiyorsan şimdi seni
ederim dört köşe. Al sana,
al sana…
Karagöz’le Hacivat
birbirine sarılır ve
bayramlaşırlar.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 17
l
KA
YA
l
l
KUSAGL
l
GOK
RI
SA
a
l
j
Ne
RAMAZAN
GELDİ
HOŞGELDİ
18 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
“Çok bereketli bir ay bu ay.” Öyle
diyor ninem. O bir şey söylüyorsa
doğrudur. Onu uzun zamandır
tanıyanlar boşa konuşmadığını bilirdi.
Fazla söze ne hacet? Bizim için o
ak yanaklı, tatlı dilli bir tontondu.
Sorduğumuz her şeyi bilirdi ya da
bildikleri bizim sorduklarımız olurdu.
Neyse, fazla
uzatmayayım.
Ramazan ayını
sadece oruç
zanneden
biz minikler
için ninemden
daha zengin
bir bilgi
deposu
olamazdı.
Zaten
konuşmayı da o
kadar seviyordu
ki. Sabah ilk
işim kahvaltıda
bu konuyu açmak
olacaktı ve
nihayet sofradan
kalkmak
üzereyken
soruverdim:
- Nine!
- Efendim
paşam.(Her
seferinde böyle
cevap verirdi bana.
Sırf bu seslenme
için sabahlara
kadar nine! nine!
diye seslenebilirdim.)
- Nine, Ramazan ayında sadece oruç
mu tutulur?
- Ah paşam, Ramazan ayında sadece
oruç mu tutulur? Bereketli ve sevabı
kat kat olan ibadetlerin yaşandığı bir
zamandır o.
- Nasıl yani?
- Bak anlatayım, diyerek çayından
son yudumunu da aldı ve sofradan
kalktı. Her sabah kahvesini keyifle
içtiği koltuğuna geçti. Beni de kucağına
oturtarak başladı anlatmaya:
- Bak paşam, kitabımız Kur’ân-ı
Kerim bu ayda indirilmiştir. Bu ayda
bir gece var ki, insan ömrünün seksen
yılına bedeldir. Bu gece Kadir gecesidir.
Teravih namazı bu aya özeldir. Fitre
dediğimiz bir ibadet var ki, o da bu
aydadır.
Hem Ramazan’da komşularımız ve
akrabalarımızla birlikte iftarımızı
yapıyoruz, yani oruçlarımızı açıyoruz.
Yiyeceklerimizi paylaşıyoruz, ihtiyaç
sahiplerine yardım ediyoruz.
Camilerde ve evlerde Kur’ân
okuyoruz. Birbirimize dualar ediyoruz.
Bir anlamda birlik ve beraberliğimizi
tazeliyoruz.
Bu ay bir anlamda günahlarımızdan
kurtulma ayıdır. Nasıl ki bir yıl okula
gidiyorsun ve öğretmeninin verdiği
ödevleri eksiksiz yaparak güzel notlar
alıyorsun, tıpkı onun gibi bu ay da sevap
defterimize daha fazla güzel notlar
yazdırma zamanı evladım. Sonunda da
sevinçle bayramı kutluyoruz.
- Tıpkı benim karnemdeki
“pekiyi”lerin beni sevindirmesi gibi mi?
dedim.
- Evet, paşam aynen öyle. Bayram
bizim Ramazan karnemizin “pekiyi”lerle
dolması gibidir.
- “Pek iyi”ymiş dedim, ninemin
yanağına kocaman bir öpücük
kondurarak. O da gülerek karşılık verdi
bana:
- Pek iyi olsun hep paşam karnen…
Hep “Pek iyi”.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 19
20 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 21
IR
IM
aylN
Siiri
LD
YI
n
a
s
Ha
KUŞLAR DA ORUÇ
TUTAR MI?
Ramazanın son oruç günü yani Arefe
“Kuşlar bile oruç tutar” diye
Büyüklerimiz böyle söyler de...
İnanmanın en saf, en berrak döneminde
Çocuk aklıyla inanırız böyle sözlere
Gerçek değilse bile
Bir sebebi vardır belki de
Hele de büyüklerimiz demişse...
Oruca alıştırma hediyeleri araya girmişse
İnanılmaz mı, inanılır elbette.
Tekne orucuna, sahilik katınca çocuk kalbiyle
Büyümüşlere benzemeye acele ettiğimizde
Ramazanlar yardımcı olur büyümemize
İçimize, dışımıza, yüzümüze, gönlümüze
Güzellikler getirir evimize, kendimize
Gülücükler getirir köyümüze kentimize.
Oruç insanlar içindir aslında
Sahi kuşlar da oruç tutar mı?
Tutarlar belki de kendilerince
Bizimkine benzese de benzemese de
Adı ne ise ne… tekne ise tekne bizimkisi de!
Onlar da büyüme ve yükselme peşinde
Kuşlar yaşadıkları sürece
Çocuklar inandıkları derece
Tutunca orucu tutabildiğince
Ramazanla bayram gelince
Kuşlar da çocuklar gibi
Kavuşur mutluluğa, sevince
İşte önemli gerçek bu bence.
22 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 23
24 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 25
26 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 27
ba
n
konusan
esyalar
Ço
ye
i
k
Ze
)
n
a
z
a
m
Ra
e
z
i
n
i
c
Sevin
m
ı
g
a
t
r
O
A
kşamı iple çekiyorum. Hava nasıl da sıcak. Gözlerimi güneşten ayırmıyorum. Ha
gitti, ha gidecek! Bu hâlimize alınmasa bari. Yok, yok! Sadece ben değilim akşamı
bekleyen. Sokaklarda, caddelerde, evlerinde, iş yerlerinde iftarı bekleyen
binlerce insan var. Yüzlerinde Ramazan ışıltısı, içlerine sığmayan heyecan, her yeri
saran bu hoş telaş. Ne güzel görünüyor her şey.
On bir ayın sultanı, iyi ki geldi. Yine şehirleri, beldeleri, rahmetle bereketle
süsledi. Ta günler öncesinden yürekleri şenlendirdi.
Yaz sıcağından yorgun yorgun evlerine dönenleri gıptayla izliyorum. Kolay değil! Bu
sıcakta daha çok sabır istiyor oruç! Ama birazdan sofralarda hazır bekleyen serin
sular, bütün hararetlerini alacak. Bütün yorgunluklar unutulacak. Orucun eşsiz tadı,
damaklarda kalacak.
Çocuklarına iftarlık
alan babaları görünce,
oruçlu çocukların
sevincini düşünüyorum.
Susuz çiçeklerin suya
kanıp canlanmaları gibi,
onlar da iftar sonrası
yerlerinde duramazlar
artık. Ne mutlu, bugün ilk
orucu tutuyorlar! Allah
için yemekten, içmekten,
kötü hareketten uzak
duruyorlar.
Kimileri nerdeyse
bütün çarşıyı eve
götürmek istiyor.
Ellerindeki poşetleri zar zor
taşıyor. Daha da ne alsam,
28 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
diye sağa sola göz gezdiriyor. Aç olan doymam sanmış. Gülümsemeden
edemiyorum. Kimi gençler, yol boyunca “suuu, suuu” diye iç geçiriyor.
“ Yalnızca su istiyorum.”
“Yemekte gözüm yok!”
“Buz gibi serin suuu!”
Bu saatte anneler, sofraları hazırlama telaşındalar. Mis gibi
yemeklerden komşulara da ikram ederler. Sevgiler kalplere sığmaz,
yayılır dört bir yana. İnsanlar, meleklerle yarışır.
Bir, üç, beş derken sonunda saat sekiz oldu. Güneş ışıklarını toplayıp
giderken bana bakıp gülümsedi. Haydi, gözünüz aydın, der gibi. Güle güle
güneş. Hoş geldin akşam! Hoş geldin iftar!
Akşam ezanının ardından koca şehir, sessizlik elbisesini giydi.
Oruçluların duası gökleri kaplıyor. Yollarda, geç kalmış tek tük insanların
ritimli ayak sesleri.
İftar! Açıldı sofralar! İnşallah, kabul oldu oruçlar. Çoğaldıkça çoğaldı
dualar.
Teravih saati ne çabuk geldi. Yollar, camiler, çoluk çocuk-genç yaşlı
herkese kucak açmış. Teravih coşkusu, her yanı kaplamış.
İşte küçük bir çocuk ve babası.
Sevinçle yürüyorlar.
Çocuk durup; baksana baba, diyor.
- Camide ne güzel ışıklı bir yazı!
- Ona “mahya” denir oğlum!
- Çok güzeeel! “Şefaat ya Rasûlallah” yazıyor.
İki minarenin arasından hayran hayran onlara bakıyorum. Çocuk,
camiye girene kadar gözlerini benden ayırmıyor. Ramazan sevincinize
ortağım, diyorum. Sesimi duymuyorlar. Neşeyle ışıl ışıl yanıyorum.
Ramazan, bütün güzelliğiyle sürüyor.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 29
Zeynep Ulviye Özkan
1
2
Ramazan ayı deyince aklına ilk
ne gelmez?
Bakalım Ramazan’ı
Ne Kadar Tanıyorsu
n?
ip
ul sesini duyunca düğün var zanned
a) İlk geceler güm güm diye dav
ki” diye kızmak ama iki dakikaya
“Niye gece gece düğün yaparlar
usu buuu” diyerek neşelenmek.
kalmadan “Hımm, Ramazan davulc
yemekler yemek.
b) İftarlarda birbirinden güzel
in listesini yapmak.
c) Bayram harçlığı alınacak kişiler
şöyle iyi besili bir hayvan almak.
d) Babanla hayvan pazarına gidip,
Gecenin bir vakti, mutfakta
tıkırtılar var. Sence neden
olabilir?
a) Deden kahvaltı saatini karıştırmış olabilir.
b) Annen sahur için yemek hazırlıyor olabilir.
c) Sakar bir hırsız iş başında olabilir.
d) Bahçeden giren kedinin çıkardığı gürültülerdir.
3
Akşam vakti eve gittin. Herkes
kurulmuş olan sofranın başında
bekliyor ama kimse yemeklere
dokunmuyor. Neden olabilir?
nu
n çok tuzlu olduğu
a) Birisi yemekleri
söylemiş olabilir.
anı ile açılır. Henüz
b) Oruç akşam ez
amış olabilir.
akşam ezanı okunm
lmeni beklemiştir.
c) Herkes senin ge
r.
sofraya gelmemişti
z
nü
he
ek
m
ye
na
A
d)
30 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
4
Söyle bakalım, hangisi
orucu bozar?
a) Ders çalışmak.
b) Tuvalete gitmek.
c) Bisiklete binmek.
d) İftar vakti olmadan bir
şeyler yiyip içmek.
5
Minarelerin arasında
“Elveda Ramazan”
yazısını gördün. Sence
bu cümleyi kim, neden
yazmış olabilir?
bu
ak isteyen patronu,
rm
ka
çı
n
te
iş
i
ey
olmalı.
a) Ramazan ağab
ne bu yolu seçmiş
ri
ye
ek
em
yl
sö
ne
haberi yüzü
çünkü geçen
nişanlısı yazmıştır,
in
in
ey
ab
ağ
an
az
b) Ram
hre taşınmışlardı.
ının
hafta başka bir şe
derler. Ramazan ay
sı
ya
ah
m
an
az
m
c) Ona Ra
in büyük
nu haber vermek iç
ğu
du
ol
n
kı
ya
e
ey
bitm
.
inin arasına yazılır
ırmak için
camilerin minareler
dece sokağı ışıkland
sa
k,
yo
ı
ac
am
r
bi
d) Hiç
yazmış olmalılar.
3. b)
2. b)
1. d)
Cevaplar
9-16 puan:
6. c)
Anlaşılan Ramazan’ı
tanımıyorsun. Ama gel
z
ben sana Ramazan’ı bira i
es
rk
he
tanıtayım. Bu ayda
Çünkü
r.
neşe ve heyecan kapla r’ân-ı
Ku
oruç bu ayda tutulur,
lmiştir.
Kerim de bu ayda indiri
ler
Mahyaların ışığıyla cami
ne
iri
rb
bi
es
rk
şenlenir. He
iftara gider. Ramazan
yeri
pidelerinin de özel bir
benden
r
nla
Bu
vardır bu ayda.
.
sana birkaç tüyo
a) Büyüklerinin yanakların
dan makas
almak, küçüklerinin elini öp
mek.
b) Misafirlere parfüm ve
kesme şeker
ikram etmek.
c) “İki dirhem bir çekirde
k olmak” yani
çok şık ve temiz olmak.
d) Harçlık vermeyen büyü
klerini kara kaplı
deftere kaydetmek.
5. c)
(Her soru 4 puandır.)
0-8 puan:
Ramazan bayramında
hangisini yapman
gerekir?
4. d)
Değerlendirme
6
i bilgilerin fena değil,
Ramazan ayı hakkındak
bazı şeyler hala var.
ama öğrenmen gereken biraz yorgundun, ondan
k
Belki de testi çözerken olabilirsin. Fakat itiraf et, testi çözerken ço
ış
soruları net anlayamam tersen testi tekrar çözebilirsin.
İs
?
mi
ğil
de
le
eğlendin öy
17-24 puan:
sana
iyi tanıyorsun. Asıl biz
k
ço
n’ı
za
ma
Ra
n
Se
…
ın.
Aferin sana
Ramazan’ı anlatsaymışs
soru sormadan sen bize zanlaaar!
Hepinize hayırlı Rama
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 31
ne
r
KuB
BEDEN
AVL UYA
ü
aG
m
s
E
BU AY
MAHFİLDEYİZ
Bir caminin içine girdiğinizde zeminden yüksekçe yerler görüyorsanız, gözleriniz mahfile bakıyor demektir. Mahfil, caminin namaz kılınan ana mekânından
ayrı özel bir bölmedir. Kafesli ya da kafessiz, üst katta ya da zemin katta
olanına rastlayabilirsiniz.
olmadığınıza göre
Caminin üst katındaysanız, hünkâr
Hünkâr mahfili adı
kadınlar mahfilindesiniz demektir.
bir bölmedir. Hünkâr
üstünde, padişaha ayrılmış özel
rastlayabilirsiniz.
mahfiline sadece tarihî camilerde
imli küçük
Kadınlar mahfilinin ise genelde sev
esle örtüldüğünü
baklava dilimleri şeklindeki bir kaf
öyledir. Bazı
görürsünüz. Hünkâr mahfilleri de
Üst kata çıkıp o
mahfillerin pencereleri de vardır.
ıl can attığınızı
küçük pencereden bakmak için nas
tahmin edebiliyorum!
Kadınlar mahfili bazen sad
ece kuzey
yönünde bulunurken; baze
n de batı,
kuzey ve doğu olmak üzere
üst katı üç
yönden sarar.
Bazı camilerde caminin ortasına
z.
yakın yüksekçe bir yer görürsünü
.
İşte burası da müezzin mahfilidir
Müezzine ayrılmış özel bir yerdir.
Burada müezzin dışında namaz
r.
kılmaya gelmiş kimseler de bulunu
Soru İçinde SOru
Caminin güneydoğu köşesind
eki hünkâr
mahfilinin içinde olan biri,
yön olarak
mihrabın ne tarafındadır?
Bu soruda
mihrap kelimesi ilginizi çe
kmiş olmalı.
Bilmeyenler, gelecek ayı be
klemeksizin
bilenlere sorup öğrenebilir
ler. Ayrıntılı
bilgi için ise gelecek ayı be
kleyin derim.
de namaz kılayım
Üst kattaki mahfil
az
nüz aşağıda nam
zü
gö
n
kı
sa
,
en
derk
cde
ın. Siz siz olun, se
kılanlara takılmas
zü ayırmayın.
yerinden gözünü
32 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
im
Siz çocuklar emin
bu özel yerlerde
namaz
namaz kılmaya,
vakitleri dışında
kmaya
buralardan inip çı
.
bayılıyorsunuzdur
ltü
İnip çıkarken gürü
a namaz
yapmamaya, orad
anların
kılan, Kur’ân okuy
amaya
huzurunu kaçırm
aman dikkat!
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 33
34 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 35
LC
U
Siir
lY
iha
Güln
O
NE GÜZEL
RAMAZAN
Gecenin ortasında
Öptü kaldırdı babam
Tuttu minik ellerimi
“Haydi sahur vakti.” dedi.
Rafadan yumurtamı yedirdi
Bardak bardak su içirdi.
“Akşama kadar yemek yok.”
Dedi ve gülümsedi.
Sabah;
Unutup yemek yedim
Annem; ”Melekler yedirdi” dedi
Orucum bozulmamış
Nasıl oldu bilemedim.
Akşam;
Su akan kapının kolundan
Abdest aldırdı babam
Teravih namazını kıldım
Secdede uyuyup kaldım.
Sahurla, iftarla, teravihle
Ne güzel geçti Ramazan
Böyle neşeli bir ay görmedim
“Keşke bitmeseydi” dedim.
36 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
ed
maca
mm
ha
Mu ERİN
Ç
Bul
ORTAK HARFLER
Merhaba Arkadaşlar! Bulmacayı çözmek için öncelikle tanımları
verilmiş olan beş harfli kelimeleri bulun. Aynı sıradaki kelimelerin
ortak harflerini bularak ortadaki şifre kutusundaki yerlerine yazın.
Bakalım ne mesaj çıkacak?
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 37
a
Vur
YA
G
B i lU L U M S E Y I Nm
iml i-yoru
A
lK
ÖMRÜ
UYKUSUZ
GEÇEN
KARINCA
KARDEŞ
Hayvanların
bazı özellikleri vardır
ve biz hep tuhaf karşılarız
onların bu özelliklerini. Belki de kendi
özelliklerimize benzememelerinden dolayı
çok garipsiyoruz. Dünyadaki bütün hayvanlar
da insanlara benzeseydi denge bozulurdu. Hem
bu çok daha tuhaf olurdu. İnsanlara benzeyen
hayvanlar... Düşünebiliyor musunuz? Hayır hayır,
bu çok tuhaf ve de kötü olurdu. Herkes kendisine
benzesin kardeşim, ne demek insanın hayvana,
hayvanın da insana benzemesi?! Ha, bakın bir de
hayvanlar da hayvanlara benzemeyebilir. Aynı tür
hayvan bile bir diğerine benzemeyebilir. Mesela
balıklar ne kadar masumdur ve insan gıdası olarak
düşünüldüğünde faydalıdır değil mi? Fakat
zehirli balıklar da vardır. Ne yapacağız
şimdi? Zehirlisini de mi tüketmeliyiz.
Ah, saçmalamayalım lütfen,
değil mi ama...
38 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Bazı hayvancıkların bazı tuhaf olmayan
ilginçliklerinden bahsedelim mi şimdi de? Elbette.
Bakın gülücük dostları, mesela kedilerin
beyninde 32 adet kas varmış. İnanması güç
ama öyleymiş. Beyin kası yapmışlar resmen; çok
düşünmekten mi acaba? Filozof mu olmuşlar
düşüne düşüne. Düşleyin, bir kediniz olsun ve
filozof olsun. Bilgisi de kabiliyetleri de farklı,
bakış açıları da yüksek olsun mesela bu filozof
kedinizin. Olur mu olur...
Başka
bir tuhaf olmayıp
ilginç olan şeyden
bahsedelim şimdi de size. Biz
susuzluğa en çok dayanabilen
hayvan olarak neyi biliriz?
Deveyi. Fakat öyle değilmiş.
Fareler, develere göre daha
uzun süre susuzluğa
dayanabiliyormuş.
Peki, dünyada en çok insan ölümüne sebep
olan hayvan hangisidir sizce? Aslan, kaplan,
kurt, deve, timsah, sansar, fil, zürafa, köpek
balığı, köpek? Hangisi? Maalesef hiçbiri değil
canlarım. Dünyada insan ölümüne en çok sebep
olan hayvan sivrisinekmiş. Yaa... Siz daha köpek
balıklarını, timsahları, aslanları, kaplanları
suçlayadurun bakalım.
Peki, yılanların duyamadığını, kirpilerin suda
batmadığını, kutup ayılarının solak olduğunu
biliyor muydunuz? Kutup ayıları eğer insan
olsalardı, anne babası her zaman uyarmak
zorunda kalacaktı. “Evladım yemeğini bari sağ
elinle ye”, diye...
Ha, bakın bir de şu var: Karıncalar
uyuyamıyormuş, biliyor musunuz? Yazık ama
ya karıncalara, neden uyuyamıyorlar. Ömür
boyu çalış sen, kendi ağırlığının 50 katı yük
taşı, sonra da uyuyama... Olacak iş mi canım?
Aşkolsun karınca kardeş; insan olsa dayanamaz
buna...
Hadi bakalım gülücük çiçekleri, şimdilik
bu kadar. Başka ilginç hayvanları anlatma
serüvenimizde yine birlikte olacağız.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 39
Co
zmece
40 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
10 Fark
LABİRENT
Selim Teravih namazı kılmak için camiye gitmek
istiyor. Onu camiye ulaştırır mısın?
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 41
42 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 43
Serap ÇAKMAK
44 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
1. Allah’ın emir ve yasaklarına uymada
titizlik göstermek, Allah korkusuyla
günahtan kaçınmak.
2. “ ......... yemeği yiyiniz, çünkü onda
bereket vardır.” HADİS-İ ŞERİF
3. Peygamber Efendimizin isimlerinden
biri (‘Çok övülen, methedilen’ anlamına
gelen bir isimdir.)
4. Gemilerin yük veya yolcu alıp
boşalttığı ve beklediği sığınma yeri.
7. Peygamberimiz, cennette sekiz
kapı olduğunu ve bunlardan birisinden
sadece oruçluların gireceğini söylüyor.
Bu kapının adı nedir?
8. On bir ayın sultanı, oruç ayı.
9. Türkiye’nin en yüksek dağının adı
nedir? (5137 metre yüksekliğindeki
bu dağ, ülkemizin doğu ucundadır ve
zirvesi dört mevsim karla kaplıdır.)
10. Oruç açma zamanı.
5. Bol C vitamini içeren, hoş kokulu ve
çok faydalı, iri bir yaz meyvesi.
11. Annemizin erkek kardeşi neyimiz
olur?
6. Suda haşlanarak pişirilen; yumurtalı,
peynirli ve salçalı çeşitleri olan bir
hamur işi.
12. Özellikle bayramlarda ikram edilen;
cevizli, fıstıklı türleri olan, bol şerbetli
ve lezzetli tatlı.
1. Karda yürürken batmamak için
4. Ray üzerinde hareket eden, şehir içi
ayakkabıya takılan ayaklığın adı
ulaşım aracı.
nedir?
2. Küskün ve kırgın bir yüz ifadesiyle
duran, gülümsemeyip sürekli surat
asan.
3. Camilerde, padişahlar için ayrılmış
olan özel bölüme ne ad verilir?
5. Yılın belli zamanlarında ateş, kül ve
yanar gazlar püskürten dağ, volkan.
6. Yolculukta yenmek üzere
hazırlanan yemek.
7. Kur’an’ın 110. suresinin adı nedir?
8. Kader, talih, şans.
9. Güzel, hoş koku.
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 45
FAK
Muhammed ŞA
Mustafa E
RKOÇ
Hazan Nahide
YEŞİL
İrem BİLGİLİ
AŞKÖY
Furkan B
46 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014
Haydar TO
PAÇ
RT
Fatma ÖZEN
Eda KUTLU
Erva TAN
AN
Zeynep AZH
Raziye Nur KAYA
U
l ANAY
a
il
H
f
li
E
Esmanur TÜRKEN
Zeynep Su
de YILMA
Z
EKÇİ
Rümeysa KÜL
Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014 47
Sevgili Arkadaşlar, bizlerle
paylaşacağınız mektuplarınızı
bekliyoruz. Hoşça kalın.
AYIN
MEKTUPLARI
48 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı: 408 Temmuz 2014