| Anadolu Abdalları |

[ telif makale ]
Anadolu Abdalları
Saim AYATA
dr., nur mehmet baldöktü anadolu lisesi
{ saimayata@hotmail.com}
ERUIFD
[ 2012 / 1, SAYI: 14, SAYFA: 51-62 ]
| Anadolu Abdalları |
ÖZ
Hem şiir hem de düzyazıda derviş anlamına gelen, halk ozanlarının adının
başına ya da sonuna gelerek onların mahlası olarak da kullanılan Abdal
sözcüğü (Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal gibi) Anadolu’nun değişik
yörelerinde kullanılmaktadır. Moğol baskısıyla Anadolu’ya gelen bir Türkmen
taifesi olan Abdallar, Anadolu’nun ve Rumeli’nin Türkleşmesi ve
İslamlaşmasında büyük rol oynamışlardır. Anadolu’ya gelmelerinden
günümüze kadar yaşam biçimleri ve inançlarıyla ilgili sınırlı araştırmalar
yapılan Abdalların bölgeden bölgeye kısmen değişen inanç yapısında
oldukları görülse de genellikle Alevi- Bektaşi inancı dairesinde bir yaşayış
sergiledikleri bilinmektedir.
Anahtar Kelimeler: Abdallar, Alevilik-Bektaşilik, Anadolu’da Abdalların
Yerleşimleri, Rum Abdalları, Hacı Bektaş-ı Veli.
51
ABSTRACT
Abdals of Anatolia
The word “Abdal”, meaning dervish in both prose and verse, and also added
either at the beginning, or in front of the names of Folk Poets stating their pen
names (i.e. Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal), is used in the different parts of
Anatolia. Abdals, who originally belong to a Turcoman tribe that had to move
to Anatolia to avoid the Mongol pressure, played a great role in spreading the
Turkic and Islamic ideas throughout Anatolia. Since their arrival in Anatolia,
some limited researches have been made on their life-styles and their beliefs.
Although it is found out that Abdals have had various forms of beliefs in
different areas, they generally have led a life-style which shows similarities
with the Alavi-Bektashi beliefs.
Key Words: The Abdals, the Alavi-Bektashi beliefs, the settlement of the
Abdals in Anatolia, the Rum Abdals, HadjiBektashiVeli.
ERUIFD
2012/1
| Saim Ayata |
Giriş
13 ve 14. yüzyılda Anadolu’da Bektaşilik, Türk Sultanlarının aralarında taht
kavgası ettikleri; İlhanlılar ve Haçlıların baskı kurdukları bir dönemde ortaya
çıkmıştır. Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra hoca, hacı, sofi, şeyh, derviş
adları altında Anadolu’ya akın eden Hoca Ahmet Yesevi anlayışındaki İslam’ı, eski
Türk ozanlarına benzer şekilde sazlarıyla davet ederek, kendilerini mürşit
seviyesine çıkararak başarılı olmuşlardır 1 . Moğol tehlikesinden sonra doğudan
gelerek Anadolu’nun uç bölgelerinde görev yapan ve zaviyelere yerleşen
kolonizatör Türk dervişleri, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında büyük
rol oynamışlardır. 2 İslam’ın Anadolu’da yayılmasında, Osmanlı Devletinin
kurulmasında, İslam’ın Balkanlara ulaşmasında bu gezici derviş, alperen ve
abdalların büyük etkinliklerinden söz edilmektedir3.
1. Abdalların Anadolu’ya Gelişi
52
Doğudan gelen şeyh, derviş, nakip, mürşit, şair, âşık, abdal ve seyyahlar hep
Türk dilinde söyleyip, şehir ve kasabalardan uzaklarda sürekli İslam’a davette
bulunmuşlardır. Bununla beraber, Anadolu’ya Mısır ve Bizans’tan gelen,
kendilerine hoca, hacı, sofi, şeyh ve derviş süsü veren gayrı müslim
propagandacılar Türklerin inanç birliğini parçalayıp, manevi huzurlarını sarsmaya
çalışmışlardır. Hacı Bektaşi Veli bu dönemde ortaya çıkarak, insanların birlik ve
beraberlik içinde olmaları için manevi destek vererek bu olumsuzlukları bertaraf
etmiştir 4.
Milletin ve memleketin tehlikelerle, felaketlerle yüz yüze olduğu bir
dönemde Anadolu’ya gelen Hacı Bektaşi Veli Sivas, Kayseri, Ankara ve Karaman’ı
ziyaret etmiş, Konya’da bir müddet kaldıktan sonra şimdiki adı Hacıbektaş olarak
değişmiş olan Sulucakarahöyük’e gelip yerleşmiştir. Burada Horasanlı Baba
İlyas’ın oğlu Muhlis Paşa, Ahi teşkilatının kurucusu Ahi Evran ve Şeyh Süleyman’ın
yardımı ile Bektaşiliğin temelleri atılmıştır5.
15. Yüzyılda Abdallık, Bektaşilik’ten ayrı olmakla beraber, inanç ve erkân
bakımından aralarında büyük benzerlikler olduğu görülür. Hacı Bektaş, Abdallar
arasında önemli bir mevkiye sahipti ve henüz bu zamana kadar Bektaşileşmemiş
olan Abdallar kendilerine “Seyyit Gazi Yetimleri” adını vermekteydiler. Onların
Anadolu’da en önemli merkezleri Eskişehir’de bulunan “Seyyit Gazi Tekkesi” idi.
Seyyit Gazi Dergâhı Abdalları 15. Asırda Rumeli’dehalk arasında dolaşıp taraftar
bularak çoğalmış olup büyüklerine “dede” unvanı vermişlerdir. Bunlar, sakal ve
Kemal Samancıgil; Bektaşilik Tarihi, Tecelli Matbaası, İstanbul, 1945, s.11.
Ömer Lütfi Barkan; Vakıflar Dergisi, sayı 2. Ankara, 1942, s. 279-304.
3 Ünver Günay, Harun Güngör; Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini Tarihi, Ocak Yayınları,
Ankara, 1997, s.288.
4 Samancıgil, s. 12-19.
5 Samancıgil,s.20-22.
1
2
ERUIFD
2012/1
| Anadolu Abdalları |
kaşları tıraş edilmiş, o günün genel İslam anlayışına uymayan, özel bayrak açan,
kudüm, boynuz, davul, nekkar ve kopuz çalarak toplu halde dolaşan, kimselerdi6.
2. Diğer Tarikatlarla İlişkisi
Genel kabule göre 15. Yüzyıldan itibaren Kızılbaş, Bektaşi, Tahtacı,
Kalenderi, Hurufi, Işık, Haydari, Babai diye anılan Anadolu’da ki yarı göçebe
Türkmen gruplarına 19. yüzyıldan itibaren verilen ad “Alevilik” olup Abdallar da
bu gruplara dâhil edilmiştir.7 Köprülü’nün de belirttiği üzere, 14. ve 15. yüzyıllarda
Abdal, Işık, Torlak, Cavlaki, Mevlevi, Halveti, Haydari, Kalenderi kelimeleri
birbirlerinin yerine ad olarak kullanılmıştır. Işık, Torlak, Cavlaki, Mevlevi, Halveti,
Haydari ve Kalenderi adlarıyla da anılan heteredoks derviş zümreleri Anadolu’da
çoğunlukla Abdal adıyla bilinmekte olup, tarihsellik içinde şu dört ana zümre adı
altında gruplaşmıştır;
a)
Gaziyan-ı Rum
b)
Ahiyan-ı Rum
c)
Abdalan-ı Rum
d)
Baciyan-ı Rum
Köprülü’nün aktardığı bu tarihsel bilgi, Şah İsmail (Hatayi)’nin şu
mısrasında da kültürel anlamda tezahür etmektedir:
“Ezelden dost olanlar evliyaya
Ahiler, Gaziler, Abdallar oldu” 8.
Konumuzla alakalı olarak Rum Abdalları, Horasan Erenleri adıyla da
anılmakta olup an hem dinsel, hem de savaşçı ruhları ile Osmanlı devletinin
kuruluşunda büyük yararlar sağlamışlardır. Geyikli Baba, Abdal Musa ve Abdal
Kumral gibi isimler yukarıda bahsi geçen Türkmen babalarının en ünlülerinden
olup, günümüzdeki ifade ile Alevi inanç dairesinde hayat sürdürdükleri
değerlendirmesi yapılabilir.9
3. Bektaşilik ve Abdallar
Bektaşi gelenekleri içinde (Şah, Pir, Matem Ayı gibi) Abdal inançlarını
yansıtan bir takım motif ve figürleri görmek mümkündür. Bunu Kaygusuz Abdal’ın
Rum Abdalları hakkında söylediği şu şiirde açıkça görebiliriz.10
Beğlerimiz elvan gülün üstüne
Köprülü; “Abdal”, Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, İstanbul, 1935, s.31-32.
Hasan Onat;. "Kızılbaşlık Farklılaşması Üzerine" İslamiyat Dergisi, İstanbul, 2006, s.3, s.126;
İlyas, Üzüm; "Kızılbaş" İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 2002, c. 25,
s. 547-551; Yasin, İpek, Ender Atalay, Murat Serdar, Harun Işık; Şia'dan Kızılbaşlığa Türklerde
Alevilik, Bizim Kitaplar, İstanbul, 2010, s.169-170.
8 Köprülü,, s.30.
9 Orhan Hançerlioğlu; İslam İnançları Sözlüğü, “Abdal”, İstanbul, 1971, s.7.
10 Köprülü, s.29; Ahmet Yaşar Ocak; Babailer İsyanı, İstanbul, 1996, s.213.
6
7
ERUIFD
2012/1
53
| Saim Ayata |
Ağlar gelür Şahım Abdal Musa’ya
Urum Abdalları postum eğnine
Bağlar gelür Şahım Abdal Musa’ya
Urum Abdalları gelür dost deyü
Bize yeter abâ hırka postdeyü
Hastalar gelür derman isteyü
Sağlar gelir Pirim Abdal Musa’ya
Her matem ayında kanlar saçarlar
Demine hû deyügülbenk çekerler
Uyandırup hak çırağın yakarlar
Nurlar gelür Pirim Abdal Musa’ya
1557 ve 1572 yılları arasında zamanla bir güç odağı haline gelen ve bu nedenle
devlet için tehdit olarak algılandığı için Anadolu ve Rumeli’de kapatılan Seyyit Gazi
Tekkesine 1572 yılında bazı şartların yerine getirilmesiyle tekrar açılma izni
verilmiştir.
54
16. yüzyılda Bektaşilik ve Hacı Bektaş tesiri Abdallar arasında kuvvetlenmiş
ve Seyyit Gazi Tekkesinden bahsedilirken Bektaşi Abdalları diye de söz edilmeye
başlanmıştır. Ankara’da Kayaş yakınlarındaki Hüseyin Gazi Tekkesi ile Yakup
Tekkesi Abdallara ait olduğu halde, Evliya Çelebi tarafından Bektaşi Tekkesi olarak
adlandırılmıştır. Bu, bize 17. Yüzyılda Bektaşiliğin diğer heterodoks tarikatları da
içine alarak güçlendiğini göstermektedir. 18. yüzyıla gelindiğinde artık “Bektaşi
Abdalları” tabiri yaygınlaşmış ve Abdal kelimesi Bektaşilik yerine de
kullanılmıştır11.
Günümüzde Bektaşilik, Hacı Bektaş Veli soyundan gelen Çelebi Bektaşiler
( Çelebiler= Bel oğulları) ve Hacı Bektaş Veli’nin mücerred (hiç evlenmemiş)
olduğundan dolayı kendilerini onun yol evladı sayan Babağan Bektaşiler (Babalar=
Yol oğulları) olarak iki kısma ayrılmıştır.12 Rum Abdallarını, Hacı Bektaş Veli’yi
kendi tarikatlarının ulularından saymaları ve evlenmeyerek tek başlarına
yaşamalarından dolayı Babağan Bektaşilerine benzetenler olsa da bu benzerlik tam
ayniyet ifade etmemektedir.13
15. ve 16. Asırlarda bilhassa yeniçeri ocağında resmi bir kült özelliği aldıktan
sonra, büyük bir nüfuz kazanarak devletin desteğini alan “Bektaşilik”, batı
Anadolu’da Rum Gazileri denilen mücahit topluluklar arasına girerek, Osmanlı
fetihleriyle Balkanlar’a geçmiş, Tuna kıyılarından Arnavutluk’a kadar çok geniş
sahalarda kurduğu tekkelerle Balkanlar’ın İslamlaşmasında büyük rol
oynamıştır14.
Köprülü, s. 33-34.
İpek, s.192-193; Orhan Türkdoğan; Alevi Bektaşi Kimliği,Timaş Yayınları, İstanbul 1995, s. 239.
13 Köprülü, s. 36.
14 Samancıgil, s. 24.
11
12
ERUIFD
2012/1
| Anadolu Abdalları |
Böylece İslamiyet’in Anadolu’da yayılması ve Balkanlara uzanmasında 17. ve
18. Yüzyıllarda İran, Afganistan, Orta Asya ve Doğu Türkistan’da dilenci, gezici
dervişler olarak adlandırılan, kolonizatör Türk dervişlerinin büyük rolleri
olmuştur. Anadolu ve Rumeli’de Rum Abdalları ismiyle faaliyet gösteren bu divane
dervişler asırlara damgalarını vurmuşlardır15.
Medrese ile ilişkileri bulunmayan göçebe Türklere, Türkmen babalarının
öğretisi olarak giren Bektaşilik, erkekli-kadınlı bir arada oturmaya karşı
olmadığından dolayı Şamaniinancı benimseyen Türkler arasında daha fazla rağbet
görmüştür16. Bu geleneksel yapı içinde dinsel bir tören olan “Cem” tinsel bir yapıya
dönüşerek toplumu canlı tutmayı başaran güç olmuştur. Alevilik bir din için doğal
olan “sonradan benimseyip katılma” geleneğinin dışında kalmış ve merkezi
otoriteye karşı tavır koyma geleneğini benimsemiştir. Bu karşı koyma “Babalı”
geleneği şeklinde Aleviliğin günümüze kadar uzanan etkileri üzerinde belirleyici
rol oynamıştır17.
4. Bektaşiliğin Kolları
Anadolu Abdallığının etnik ve tasavvufi yapısını birbirinden ayırmak
mümkün değildir. İç içe girmiş halde olan bu yapıda tasavvufun açık ve etkin
görünen yönüne de kısaca değinmek istiyoruz. Öncelikle Bektaşiliğin Anadolu’daki
kollarından bahsedeceğiz. Bir Alevi dede babası olan Bedri Noyan’a göre Bektaşilik
iki grupta incelenebilir.
Aleviler, Dedeganlar (Sofiyan kolu): Tahtacı, Kızılbaş, Çepni, Sürek ve
Abdal denilen Türklerdir. Soy güden dedeler tarafından yönetilirler.
Bektaşiler ( Babağan Kolu): Ruhani reis olarak Dedebaba unvanı ile Hacı
Bektaşi Veli postuna oturan, O’na vekâlet ettiğine inanılan, onun teşkilatına bağlı
kimselerin oluşturduğu koldur18.
Bektaşilik esasta iki kola ayrılmıştır. Bunlar, Hazreti Pir’in mücerred
geçtiğini, hiç dünya evine girmediğini savunan Babağanlar (mücerred) ve Hazreti
Pir’in evlenip çocuk sahibi olduğunu savunan müteehhiller (Çelebiler) dir.
Babağan kolu Rumeli ve Arnavutluk’ta yayılmış olup, sonradan “Tarikat-ı
Nazenin” adını da almıştır. Anadolu ve İstanbul’da varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Babağan kolunun dal budak salamamasına rağmen, çelebiler Anadolu’da beş, altı
kola ayrılmış ve bu suretle Bektaşilikteki diğer kollar ortaya çıkmıştır. Halk,
Anadolu’da vücut bulan bu kollara, topyekûn “Kızılbaş” adını vermiştir. Hepsi de
Hacıbektaş Veli’ye ve Çelebilere saygı göstermekte olan bu kolların, genellikle
köylerinde veya yakınlarındaki bir veli veya yatırı mürşit olarak tanıdıkları
görülmektedir
Köprülü, s. 23.
Ocak, s. 67-20; Fuat Bozkurt; Aleviliğin Toplumsal Boyutları, Tekin Yayınları, İstanbul, 1993, s.17.
17 Bozkurt, s. 25-26.
18 Bedri Noyan; 1977 Yılında “Günaydın” Gazetesinde Yayınlanan “Bektaşilik ve Alevilik Nedir?” adlı
yazı dizisinin üçüncü sayısı M. Tevfik Oytam; Bektaşiliğin İçyüzü, İstanbul, 1970, s.349-350
15
16
ERUIFD
2012/1
55
| Saim Ayata |
Bektaşilik Anadolu’da belli başlı şu kollara ayrılmıştır;
1.
Tahtacılar
2.
Çepniler
3.
Köy Bektaşileri
4.
Abdallar
5.
Hudadalı ve Mürseliler
6.
Mücerredlik
7.
Müteşşerriler
Anadolu’da Bektaşilikle iç içe yaşayan zamanla Bektaşilik içine giren ve
onunla etkileşen bazı tarikatlar vardır. Bektaşiliğin etkilendiği dini düşünce
akımları başlıca;
56
1.
Hurufilik
2.
Ademperestlik (Merdumperestlik)
3.
Alevilik
4.
Batınilik
5.
İmamiye
6.
Şiilik biçiminde kendini gösterir.19
Tasavvufta veya Bektaşilikte Abdal, güzel ve yüksek bir mana ifade
etmektedir. Tebdil olmak, değişmek, bir merhaleden diğer bir merhaleye atlamak,
kabuğunu bırakıp ruha sinmek, ruhu için nefsini bedel olarak vermek yani
ölmeden önce ölmek, abit, zahit veli, sofu, derviş demektir20. Etnik ayrımın dışında
kalan bu Abdallığı Kemteri’nin aşağıdaki dörtlüklerinde görebiliriz21;
Abdallığın binasını sorarsan
Evvela Muhammed Ali Abdaldır
Hakikat ilminin aslın ararsan
Cümle Ululardan Ulu Abdaldır
Muhammed kırklarda bir hayal gördü
Bu ne hayal deyüp künhüne erdi
Firdevsîâlâdan içeri girdi
Öter bülbüller gülü Abdaldır
Muhammed kırklara beli bes dedi
Ali’yi görünce Allah dost dedi
Muhammed de Abdal olmak istedi
Üçler, beşler, kırklar yolu Abdaldır
Samancıgil, s. 80-158.
Erol Parlak; Garip Bülbül Neşet Ertaş, Demos Yayınları, İstanbul, 2013, s. 40-41; Oytam, s. 106107.
21 Oytam, s. 107.
19
20
ERUIFD
2012/1
| Anadolu Abdalları |
Ben bu Abdallıktan geriye kalman
Tuttum Abdallığı elimden salman
Hem Hatice, hem Fatıma, hem Selman
Kemer bestelerin beli Abdaldır…
Yedi kıtalık bu şiirde Muhammed, Ehlibeyt, Oniki İmam, Seyyid Battalgazi,
Abdulvehhab ve Hacı Bektaşı Veli Abdal olarak anlatılmıştır.
Sersem Abdal da bir şiirinde Abdallığı şöyle tanımlamaktadır;
İmamlara temennamı yitirdim
Tavafın kabuldür Abdal dediler
Kırklar ile bir meydanda oturdum
Tavafın kabuldür Abdal dediler
Hızır elim aldı arş’a götürdü
Bir saatte Kerbela’ya yetirdi
Ol demde melekler şerbet getirdi
Tavafın kabuldür Abdal dediler22.
Dertli Baba da şiirinde Abdallığı şu şekilde ifade etmiştir;
Girme Zahidbezmine, görme mürai yüzlerin
Dergah-ı Abdal’a gir de bezm-i hasullahı gör
Dön ziyaret eyleme İbrahim’in Bünyâdını
Dertlinin gönlün ziyaret eyle Beytullahı gör23.
Gevheri’nin şiirinde ise Abdallık şöyle tanımlanır;
Varıp yaslanayım Hacı Bektaş’a
Abdalın olayım çullar içinde24.
Urum Abdalları hakkındaki bir başka şiir de şöyledir;
Biz Urum Abdallarıyız
Maksudumuz yardır bizim
Geçtik ziynet Kâbe’sinden
Gencinemiz erdir bizim
Daim kılarız biz zârı
Çarheyleriz elde varı
Dost yoluna verdik seri
Münkirimiz hürdür bizim
Aşk bülbülüyüz öteriz
Rah-ı Hakka yüz tutarız
Oytam, s.108.
Oytam, s.271.
24“Abdal”, Türkçe Sözlük; Türk Dil Kurumu, Ankara, 1988, c. 1, s. 2.
22
23
ERUIFD
2012/1
57
| Saim Ayata |
Ma’na gevheri satarız
Müşterimiz vardır bizim.
Üstuvayı gözler gözüm
Seb-ulmesanidir yüzüm
Enelhakk’kı söyler sözüm
Mi’racımız vardır bizim.
Haber aldık Muhammed’den
Geçmeyiz zat-u sıfattan
Balım nihan sözler zattan
İrşadımız sırdır bizim25.
Yukarıda zikredilen şiirlerde görüldüğü üzere, Abdallık tabirinin kılık
kıyafet, otorite ve vakarla hiçbir ilgisi yoktur. Abdallık; zenginlik, fakirlik, giyim,
kuşam gibi izafi kaygılardan arınmış bir gönül işidir. Abdallık, Arif-i Nefs olmak
veya ölmeden evvel ölüp, dirilmek veya Abdal olup hakka vuslat etmek gibi
tabirlerin delili, özge bir âlem, ilahi bir aşk ve şevke dayanan manevi bir halet-i
ruhiyedir26.
58
5. Günümüzde Anadolu Abdalları
Burada Abdallara atfedilen bazı yanlış ithamlara da değinmekte yarar
görmekteyiz. Bazı kaynaklarda Abdallar hakkında yarı çıplak gezen, serseri derviş
zümreleri olmalarından bahsedilmektedir. Ayrıca, Kemal Samancıgil de
“Abdallarda kadınlar ehli tarikata karşı örtünmezlerdi. Her yere gidebilirler, her
ayine girerlerdi, serbesttiler. Bunlarda iffet ve ismetin manası yok gibidir.
Abdalların kadınları herkese karşı açıktır, onların bu konuda anlayışları ve
mezhepleri geniştir. Onlarda fuhuş aranmazdı. Kızları kapılarda çalışır, hizmetçilik
eder, metres, kapatma, odalık gibi işler görürlerdi” demektedir. 27 Bu gibi yanlış
yorumlar Abdalların yaşantılarını tanımadan, aile yapısını bilmeden
değerlendirme yapmaktan kaynaklanmaktadır. Abdallar göçebe olmalarından
dolayı aileleri ile beraber dolaşmışlardır. Meslekleri icabı sünnetçilik28, demircilik,
kalaycılık, nalbantlık, kazancılık, elekçilik, köçeklik, çalgıcılık, oyunculuk,
hikâyecilik, sepetçilik, devecilik, davulculuk gibi işlerle uğraşan Abdalların aileleri
de kendilerine iştirak etmişlerdir. Hatta kadınlar iş hayatında erkeklerden daha
aktif durumlarda olmuşlar, bu da toplumda yanlış yorumlanmıştır, diyebiliriz.
Bunun diğer bir nedeni olarak da yaptığı işlerden dolayı Abdal olmayan diğer
meslektaşlarıyla karıştırılmış olmaları gösterilebilir.
Samancıgil, s. 180.
Parlak, s. 67.
27 Samancıgil, s. 74, 95.
28 Dictionnaire Universel, Historique et Comparatif de Toutesdes Religions duMonde, Paris, 1848,
c. 1, s. 26.
25
26
ERUIFD
2012/1
| Anadolu Abdalları |
İkinci Mahmut tarafından Yeniçeri Ocağı ile birlikte ortadan kaldırıldıktan
sonra Abdülaziz zamanında tekrar serbest bırakılan Bektaşilik, Cumhuriyetin
kuruluşundan sonra Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasıyla, kendisi de gençliğinde
Bektaşiliğe ilgisi olan ve bütün tarikatları gizli bir cemiyet olarak kabul eden
Mustafa Kemal tarafından yasaklanmıştır.29
Abdal denilen divane derviş zümrelerinin Türkler arasında yayılmasının
sonucu olarak, Anadolu’nun değişik yerlerinde bugün bile bu ismi taşıyan gruplara
rastlamaktayız. Yaşayışları Türk, dilleri Türkçe olan saz şairliği ile ün kazanmış
davul-zurna ve diğer müzik aletleri çalmakla geçinen bu insanlara halk arasında
göçebe çingene denilmekle beraber, onlar buna itiraz edip kendilerinin Abdal,
Müslüman, tarikat itibarıyla ise Alevi-Bektaşi olduklarını söylemektedirler.
Abdallar genellikle, Denizli, Dinar, Sivas, Amasya, Çorum, Sinancık, İskilip,
Merzifon, Mecitözü, Havza, Kırşehir, Konya, Karaman, Mut ve Elmalı yörelerinde
yaşamaktadırlar. Daha doğrusu hemen hemen Anadolu’nun bütün coğrafyasına
Teber, Çepni, Abdal, Gegel, Guyende gibi isimlerle dağılmışlardır30.
Bugün Anadolu’nun hemen her köşesinde yer yer Abdal isimli köyler vardır.
Bu yerleşim yerlerini Köprülü 30 olarak tespit etmiştir.31
Buna ilaveten günümüz araştırmacılarından Ali Aksüt ise 138 yerleşim
yerinde Abdalların yaşadığını belirtmektedir32.
Ayrıca Mehmet Eröz’ün tespitlerine göre ise Anadolu’da şu Eftalit (Akhun)
oymakları yer almaktadır:
Şedit Abdallı (Göktaş)- Ankara; Çokça Abdal (Akgüller)- Tokat; Abdaldamı
(Güzelyayla)-Tokat; Budalauşağı (Işıklı)- Malatya; Abdalan (Kaygısız)- Diyarbakır;
Abdalan (Sırmalıoya)- Bingöl; Abdalbodu (Yenihayat) – Çorum; Budalauşağı
(Söğütlü)- Malatya;33
Ali Rıza Yalman ise Abdalların soyu hakkında yaptığı araştırmaların
neticesinde Abdalları beş gruba ayırmıştır;34
1- Fakçılar: Aşirete av avlayan Abdallardır.
2- Tencili Abdalı: Cambazlık, kuyumculuk, üfürükçülük yapan ve böyle
geçinen Abdallardır.
3- Beydili Abdalı: Türkmenlere yamak ve yardımcı olan Abdallardır.
4- Gurbet veya Cesis Abdalı: Sepetçi Abdallardır.
5- Karaduman Abdalları: Bunlar Mısırlı İbrahim Paşa’nın iskân beyine,
Mısır’dan gönderdiği büyük bir musiki ve raks heyetinin kalıntılarıdır.
Orhan Türkdoğan; “Alevi Kimliği”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Şubat, 1995, sayı 98, s. 12.
Bayram Bilge Tokel; Neşet Ertaş Kitabı, Akçağ Yayınları, Ankara, 2000, s. 50-51.
31 Köprülü, s. 46.
32 Ali Aksüt; Abdallar, www.turmensitesi.com, 11.02.2014.
33 Mehmet Eröz; Sosyolojik Yönden Türk Yer Adları Sempozyumu Bildirileri, (11-13 Eylül 1984),
Ankara
34Ali RızaYalman; Aktaran; Sabahat Emir, Cenupta Türkmen Oymakları, Kültür Bakanlığı Yayınları,
No:256, Kültür Eserleri 14, Ankara, 1977, s.18-19.
29
30
ERUIFD
2012/1
59
| Saim Ayata |
Sonuç
Yörükan, Abdallara “Çiftçilik başlıca sanatları olmakla beraber göçebelerinin
subaşlarında söğüt gölgelerinde, söğüt dallarından yaptıkları sele, sepet gibi şeyler
dolayısıyla” çingene denildiğini oysa A. Vanbery’nin Türk Etnoğrafya ve Etnolojisi
adlı kitabında, Abdal Musa Velayetnamesi’ne nazaran bunların Horasan
mülkündeki boydan olduklarını Naci Kum Atabeyli belirtmektedir, demektedir35.
M. Şakir Ülkütaşır ise, ”Anadolu’da eskiden beri yerleşmiş Abdal oymakları
vardır. Bugün bu Abdallar kendilerinin Türk ve Müslüman olduklarını ifade
ederler. Beydilli boyu ile beraber Karayağmur’un önderliğinde Horasan Erenleri
olarak Anadolu’ya geldiklerini söylerler. Bugünkü Anadolu Abdalları, Tahtacılar,
Çepniler ve bütün Anadolu Kızılbaşları gibi Babai Türklerinin günümüzdeki
bakiyeleridir. Bundan dolayı Abdalları dili ve soyu tamamen farklı olan
çingenelerle akraba saymak veya yerleşik çingeneler gibi algılamak kesinlikle
doğru değildir” demektedir36.
60
Mehmet Eröz Alevilik ve Bektaşiliğin dayandığı kaynakların İslam Tasavvufu
ve Türk töresi olduğunu ifade etmektedir. Yanlış yorumlara, şüphe ve dedikodulara
sebep olan bazı alevi inanç ve ibadetlerini de yabancı kaynaklar yerine geleneksel
Türk dinindeki Şamani unsurlara bağlamak gerektiği üzerinde durmaktadır,37 biz
de bu görüşe katılmaktayız. Abdallarla ilgili gerek etnolojik, gerekse tasavvufi
anlamda yapılan çalışmalar çoğalmakla birlikte, bu konunun daha iyi
anlaşılabilmesi için derinlemesine yapılan çalışmaların artması gerekmektedir.
Yusuf Ziya Yörükan; Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara,
1998, s.107.
36 M. Şakir Ülkütaşır; “Abdallar” Türk Kültürü Dergisi, Sayı 64, Ankara, 1968, s. 251.
37 Mehmet Eröz; Eski Türk Dini ve Alevilik-Bektaşilik, İstanbul, 1992, s.141.
35
ERUIFD
2012/1
| Anadolu Abdalları |
KAYNAKÇA
"Abdal" Dictionnaire Universel, Historique et Comparatif de Toutes des
Religions du Monde. Paris, 1848.
AKSÜT, Ali. abdallar. tarih yok. http://www.turkmensitesi.com/abdallar.html
(erişildi: 02 11, 2014).
BARKAN, Ömer Lütfi. «İstila Devrinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler.»
Vakıflar, no.2, 1942
BAUDIER, Michel. Histoire Generale de la Religions des Turcs. Paris, 1625.
BOZKURT, Fuat. Aleviliğin Toplumsal Boyutları. Tekin Yayınları, İstanbul, 1993.
«Dictionnaire Universel, Historique et Companatif de Tbutes des Religions du
Monde,.» Abdal. Paris,1848.
ERÖZ, Mehmet. Eski Türk Dini ve Alevilik-Bektaşilik. Türk Dünyası Araştırma
Vakfı, İstanbul, 1992.
—. Sosyolojik Yönden Türk Yer Adları. Ankara, 1984.
GÜNAY, Ünver ve Harun GÜNGÖR. Türklerin Dini Tarihi. Ocak
Yayınları,Ankara, 1997.
HANÇERLİOĞLU, Orhan. «"Abdal" İslam İnançları Sözlüğü.» İstanbul, 1971.
İPEK, Yasin ve Ender Atalay, Murat Serdar, Harun Işık; Şia'dan Kızılbaşlığa
Türklerde Alevilik, Bizim Kitaplar, İstanbul, 2010.
KAYA, Doğan. “Abdal” Ansiklopedik Türk Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü,
Akçağ Yayınları, Ankara,2007
KÖPRÜLÜ, Mehmet Fuad. Türk Halk Edebiyatı Araştırmaları Ansiklopedisi.
İstanbul, 1935.
KURNAZ, Cemal. Türk Halk Şiirlerinin Şekli ve Nev'i. Akçağ Yayınları,Ankara,
1996.
NOYAN, Bedri. «Bektaşilik-Alevilik.» 29 Mart 1977.
OCAK, A. Yaşar. Babailer İsyanı. Dergah Yayınları, Ankara,1996.
ONAT,Hasan."Kızılbaşlık Farklılaşması Üzerine" İslamiyat Dergisi, İstanbul,
2006.
OYTAM, M. Tevfik. Bektaşiliğin İç Yüzü. İstanbul Maarif
Kitaphanesi,İstanbul,1970.
PARLAK, Erol. Garip Bülbül Neşet Ertaş. Cilt 1. Demos Yayınları, İstanbul,2013.
SAMANCIGİL, Kemal. Bektaşilik Tarihi.Ankara Tecelli Matbaası, İstanbul,1945.
TOKEL, Bayram Bilge. Neşet Ertaş Kitabı. Akçağ Yayınları, Ankara,2000.
Türkçe Sözlük. Cilt 1.Türk Dil Kurumu, Ankara,1988.
TÜRKDOĞAN, Orhan. «Alevi Kimliği.» Türk Dünyası Tarih Dergisi, no. 12
(Şubat 1995).
ÜLKÜTAŞIR, M. Şakir. «Abdallar.» Türk Kültürü Dergisi, no. 64 (1968).
ERUIFD
2012/1
61
| Saim Ayata |
ÜZÜM, İlyas. "Kızılbaş" İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
İstanbul, 2002.
YALMAN, Ali Rıza. Cenupta Türkmen Oymakları. T. C. Kültür Bakanlığıı
Yayınları, Ankara,1977.
YÖRÜKAN, Yusuf Ziya. Anadoluda Aleviler ve Tahtacılar.T. C. Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 1998.
62
ERUIFD
2012/1