Ankara Strateji Enstitüsü Analiz No: 2014-5 Aralık 2014 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı Analiz Abdullah TUNÇ Nezih Onur KURU Şafak BAYRAM Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı Abdullah TUNÇ Nezih Onur KURU Şafak BAYRAM Ankara Strateji Enstitüsü Emek Mah. 26. Sokak (Eski 62. Sok.) No:8/2 Çankaya 06500 ANKARA/TÜRKİYE Tel: (0312) 213 84 44 • Faks: (0312) 213 84 34 ankarastrateji.org • info@ankarastrateji.org Analiz No: 2014-5 Aralık 2014 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı Abdullah Tunç Nezih Onur Kuru Şafak Bayram Ankara Aralık 2014 Copyright © 2014 Ankara Strateji Enstitüsü Tüm Hakları Saklıdır. Birinci Baskı Kütüphane Katalog Bilgileri Abdullah TUNÇ, Nezih Onur KURU, Şafak BAYRAM, “Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı” Ankara Strateji Enstitüsü Yayınları Tasarım&Baskı: Karınca Ajans Yayıncılık Matbaacılık Dr. Mediha Eldem Sokak No: 56/1 Kızılay/ANKARA Tel: (0312) 431 54 83 Faks: (0312) 431 54 84 www.karincayayinlari.net - karinca@karincayayinlari.net Ankara Strateji Enstitüsü Emek Mah. 26. Sokak (Eski 62. Sok.) No: 8/2 Çankaya 06500 ANKARA/TÜRKİYE Tel: (0312) 213 84 44 Faks: (0312) 213 84 34 info@ankarastrateji.org içindekiler Giriş ...............................................................................................................................................V 7 I. anayasa mahkemesinin olası seçim barajı kararı 1. Başvuru kimler tarafından ve nasıl yapılmıştır?..............................................7 2. Partilerin bireysel başvuru hakkı var mıdır?...................................................7 3. Bireysel başvuru için gereken süreye uyuldu mu?..........................................7 4. Bireysel başvurunun Genel Kurul’da görüşülmesi ne anlama geliyor?............8 5. Bireysel başvuruyla seçim barajına ilişkin karar verilebilir mi?.......................9 6. Dolaylı yolla iptal mümkün mü?...................................................................9 7. AYM kendisini mahkeme olarak görürse ne olacak?......................................11 8. Esas incelemeye dayanak teşkil edecek AYM ve AİHM kararları nelerdir?....12 9. Olası kararın hukuken sonuçları ne olur?......................................................15 10. Kararın siyaseten sonuçları ne olur?.............................................................17 Sonuç.........................................................................................................................................23 III giriş GİRİŞ Genel seçimlere yaklaşılırken Türkiye’nin önemli demokrasi sorunlarından olan seçim barajı tekrar tartışılmaya başlandı. Yıllardır eleştirilen ancak bir türlü değiştirilmeyen %10’luk barajın Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) gündemine geldiği, AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın Habertürk Gazetesi’nden Muharrem Sarıkaya’ya verdiği röportajla ortaya çıktı. Kılıç, “Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı, raporda önemli tartışmalar var. Konu hassas olduğu için ‘bireysel’de değil de ‘Genel Kurul’da görüşüp 2-3 hafta içinde karara bağlayacağız” dedi. AYM’nin Anayasa’nın ‘Seçim Kanunu’nda yapılacak değişiklikler bir yıl içinde yapılacak seçimde uygulanmaz’ hükmüne tabi olup olmadığı sorusuna ise Kılıç: “Hayır tabi değil, anında uygulanır. Hak ihlali kararı hemen ortadan kaldırılması içindir.” cevabını verdi. Kılıç ayrıca şu aşamada esasa dair bir şey söylenemeyeceğini öncesinde halledilmesi gereken önemli usul sorunları olduğunu ifade etti. Konunun gündeme gelmesiyle birlikte tartışmalar da alevlendi; pek çok hukuki sorun ve sonuçları üzerine konuşuluyor ve yazılıyor. Bu doğrultuda AYM’nin vermesi beklenen seçim barajı kararına ilişkin soruların cevaplanmasına ihtiyaç vardır. V I. anayasa mahkemesinin olası seçim barajı kararı 1. Başvuru kimler tarafından ve nasıl yapılmıştır? Demokratik Sol Parti, Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi, %10’luk seçim barajının ve siyasi partilerin hazineden yardım almaları için gerekli olan %3’lük barajın hak ihlali doğurduğu gerekçesiyle bireysel başvuruda bulundular. Başvurular, Anayasa Mahkemesi’nde bireysel başvurulara bakan iki bölümün önüne gitti. AYM ise başvuruların Bölümler Genel Kurulu tarafından ele alınıp değerlendirmesine karar vererek başvuruları birleştirdi.2 AYM; DSP, BBP ve SP’nin %10’luk seçim barajının hak ihlali doğurduğu gerekçesiyle yaptıkları başvuruları birleştirdi. 2. Partilerin bireysel başvuru hakkı var mıdır? 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un3 46. maddesinin 2. fıkrası, “kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacağını, özel hukuk tüzel kişilerinin ise sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabileceğini düzenlemiştir”. Buna göre özel hukuk tüzel kişisi olan söz konusu partilerin haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunmalarının önünde bir engel yoktur. 3. Bireysel başvuru için gereken süreye uyuldu mu? Seçim barajına ilişkin başvurudaki usulî sorun olarak belirtilen bir diğer durum ise başvuruda süre şartına uyulup uyulmadığıdır. 6216 sayılı Kanun 47/5’te “bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerektiği” düzenlenmiştir. Kanuna göre başvuru için otuz günlük süre öngörülmüştür. Söz konusu başvuruda kanundan doğan hak 7 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 Bireysel Başvurular hakkındaki kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlarca yapılır. Kabul edilebilir bulunan başvuruların esası hakkındaki incelemeyi ise Bölümler yapar. ihlali gerekçe gösterilmiştir. Burada otuz günlük sürenin hangi tarihten itibaren başlatılacağı sorunu ortaya çıkmıştır. Kimilerine göre ihlalin öğrenildiği tarihin esas alınması gerekirken genel kabule göre süreklilik arz eden bir hak ihlali olduğu için her zaman başvuruda bulunulabilecektir. Aynı zamanda başvurunun yapıldığı tarihten önce %10 barajının uygulandığı son genel seçim tarihinin 2011 olduğu göz önüne alınırsa bu tarih itibariyle bireysel başvurunun mümkün olmaması nedeniyle süre şartı bakımından bu başvuruyla ilgili bir sınırından bahsedilemeyecektir. 4. Bireysel başvurunun Genel Kurul’da görüşülmesi ne anlama geliyor? Bireysel başvurular hakkındaki kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlarca yapılır. Kabul edilebilir bulunan başvuruların esası hakkındaki incelemeyi ise Bölümler yapar. Seçim barajı başvurusunun kabul edilebilirlik incelemesinin komisyondan alınarak Genel Kurul’da yapılması kararı ne anlama geliyor? AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın, Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol4 tarafından aktarılan açıklamaları ve Muharrem Sarıkaya’nın köşesine taşıdığı AYM tarafından iletildiği beyan edilen bilgi notu5 doğrultusunda; önemli usuli sorunları bulunan başvurunun komisyonlarca değil bireysel başvuru Genel Kurul’u tarafından değerlendirilmesinin daha doğru olduğu düşüncesidir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 10. maddesi Anayasa Mahkemesi Başkanına bireysel başvurunun işleyiş ve organizasyonuna ilişkin düzenleme yapma yetkisi vermiştir. Bunun yanı sıra yine Anayasa Mahkemesi İç Tüzüğü uyarınca,” Hem Anayasal açıdan hem de uğranılan zarar açısından önemli olması, bir ilke kararını gerektirmesi ya da alınabilecek kararın önceki bir karar ile çelişebilecek nitelikte olması hallerinde başvurunun kabul edilebilirliği konusunda komisyonlarca karar verilmeyip bölüme sevki mümkündür”.6 Bu durumda bireysel başvuru incelemelerinin Bölümler Genel Kurulu’na taşınma ihtimali vardır. Ancak Genel Kurul’un buradaki yaptığı inceleme yasa iptaline ilişkin değil, bireysel başvurunun kabul edilir olup olmadığına ve esasına ilişkin olacaktır. Bu nedenle Bölümler Genel Kurulu’nun esas inceleme sonunda vereceği ihlal olup olmadığı kararı sadece başvurucular açısından sonuç doğuracaktır. Mahkeme sıfatıyla görev yapan bireysel başvuru komisyonlarının, bölümlerinin veya Genel Kurulu’nun önüne gelen başvuruya ilişkin hükmün 8 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı anayasaya uygunluk denetimi ihtiyacı görmesi halinde konuyu Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’na götürebilmesine ilişkin bir AYM içtihadı bulunmamasına rağmen konu, aşağıda açıklanacağı üzere tartışmaya açıktır. 5. Bireysel başvuruyla seçim barajına ilişkin karar verilebilir mi? 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinde bireysel başvuru için gereken şartlar belirtilmektedir. Buna göre ilk olarak idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekiyor. İkinci olarak ise bireysel başvurunun doğrudan yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine yapılmamış olması aranıyor. AYM’nin başvuruyu kabul etmemesi gerektiğini savunanlar bu maddeyi esas alıyorlar. Çünkü partilerin başvuruları, yasamanın düzenlediği bir kanun aleyhine yani yasamanın işlemine karşı yapılmıştır. Kanun açık bir biçimde bireysel başvuru ile bir yasa yahut yasa hükmünün iptal edilemeyeceğini ön görüyor. Ancak buradaki kritik husus ‘doğrudan’ bireysel başvuru yapılamayacağıdır. Yani bireysel başvurularda ‘doğrudan yol’ kapalı olsa da ‘dolaylı yol’ açıktır. Başka bir deyişle burada bireysel başvuru doğrudan kanun aleyhine değil onun uygulanması sonucu doğmuş olan hak ihlaline karşı yapılmaktadır. Bireysel Başvuru doğrudan yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine yapılamaz. Ancak Bireysel Başvurularda ‘doğrudan yol’ kapalı olsa da ‘dolaylı yol’ açıktır. 6. Dolaylı yolla iptal mümkün mü? AYM’nin bir yasayı iptal edebilmesi için ya kanunda iptal davası açmaya yetkili olarak sayılanlardan birinin iptal davası açması (soyut norm denetimi) ya da itiraz yolu ile anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi (somut norm denetim) gerekiyor. Başvuruya konu Milletvekili Seçim Kanunu’nun 33. maddesinde yer alan %10 seçim barajına karşı süre nedeniyle doğrudan doğruya iptal davası açma imkânı mevcut değil. Ancak mahkemeler her zaman Anayasaya aykırılık itirazında bulunabiliyorlar. Ancak seçim barajı ile ilgili olarak somut norm denetimi yoluna gidilmesi mümkün değildir. Çünkü seçim barajına ilişkin somut norm denetimi yapılabilmesi için davanın açılabileceği bir mahkeme bulunmamaktadır. Dolayısıyla itiraz yolu işletilemeyecektir. Bununla birlikte dolaylı yoldan iptalin mümkün olabileceğini savunanlar ise bireysel başvuruya konu kanun hükmü hakkında Anayasa Mahkeme’sinin kendisini davaya bakan mahkeme olarak görebileceğini ve yapılan bireysel başvuru sonrası itiraz yolunu işletebileceğini iddia ediyorlar. Anayasa’nın 152. maddesine göre, “bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümle- 9 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 Anayasa Mahkemesi, kendisini davaya bakan mahkeme olarak görüp yapılan bireysel başvuru sonrası itiraz yolunu işletebilir. rini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.” 152. madde, itiraz yoluyla başvurabilecek merciin mahkeme olmasını arıyor. Ancak mahkeme kavramının ne anlama geldiği konusunda herhangi bir bilgiye yer vermiyor. Bu kavramın içerisine hangi yargı mercilerinin dâhil olması gerektiği ise büyük ölçüde AYM’nin içtihatları ile şekilleniyor. Seçim barajına ilişkin başvuru AYM’ye yapılmıştır. Dolayısıyla 152. maddenin işleyebilmesi için AYM’nin itiraz yoluna başvurabilecek bir mahkeme olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor. AYM kendisinin yaptığı bütün işleri yargısal nitelikte görmemiştir. Anayasa Mahkemesi kendisini bugüne kadar sadece Yüce Divan sıfatıyla yargılama yaparken ve siyasi partilerin kapatılması davalarında davaya bakan mahkeme olarak kabul etmiştir.7 Ayrıca AYM, 1971/67 sayılı kararında, Yüce Divan ve siyasi parti kapatma davalarında karşısına çıkan Anayasa’ya aykırı bir hükmü açıkça iptal edebileceğini söylemiştir. Bireysel başvuru yolu, 2010 referandumu ile getirildiğinden beri AYM, kendisini mahkeme olarak görüp görmediğine ilişkin bir içtihat oluşturmamıştır. Bununla birlikte; benzer nitelikte olan bir AYM kararı mevcuttur: Vakıflar Bankası aleyhine açılan bir dava devam ederken yapılan bir kanun değişikliği nedeniyle yargılama başvurucular aleyhine sonuçlanmıştır. Başvuru konusu davaya ilişkin değerlendirmeler neticesinde AYM şu sonucuna ulaşmıştır; “Görüldüğü üzere, her ne kadar kanun koyucunun, mevcut davaya etkili kanun çıkararak görülmekte olan davaya müdahale etmesinde zorlayıcı bir kamu yararı olduğu kanaatine ulaşılmışsa da yasamanın müdahalesinin taraflar arasında yargılama başladıktan sonra gerçekleştiği ve davanın esasına ilişkin sonucu belirlediği, müdahale sonucunda başvurucunun davayı kazanmasının imkânsız hale geldiği, oysa dava açıldığı zaman yerleşik içtihat çerçevesinde başvurucunun davayı kazanmasının kuvvetle muhtemel olduğu, bu çerçevede öngörülebilir olmayan müdahalenin meşru kabul edilemeyeceği, müdahale sonucunda davalı Vakfın, başvurucuya nazaran önemli ölçüde avantajlı hale geldiği, bu şekilde yararlar dengesinin kendisine katlanılması zor külfetler yüklenen başvurucu aleyhine bozulduğu ve bu durumun silahların eşitliği hakkına yönelik orantısız bir müdahale oluşturduğu açıktır.”8 AYM bu başvuruda anayasaya uygunluk denetimi yapmamıştır. AYM yasama faaliyeti sonucu ortaya çıkan bir hak ihlalinin giderilmesi için kanuna dayalı somut uygulamanın Anayasa’ya uygunluğunu denetlemiştir. Zira 10 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı dava devam etmekte iken çıkarılan yasa sadece başvurucular bakımından hak ihlaline sebep olduğundan AYM’nin kararı söz konusu bireysel başvuruya özgü olmuştur. Konu ile ilgili bu noktada bir başka görüş olarak; hak ihlali iddiasına yönelik bireysel başvurunun bölümlerde incelenmesi esnasında ihlalin kanunun yanlış uygulanmasından değil de bizzat kanunun kendisinden kaynaklandığının görüldüğü hallerde Anayasa Mahkemesi somut norm denetimi vasıtasıyla ilgili incelemeyi ön mesele olarak kabul edip öncelikle Genel Kurul tarafından kanun maddesinin iptali hususunu ele alamayacağı da ileri sürülebilir. Zira somut norm denetiminin şartlarından biri de anayasaya aykırılığı iddia edilen normun somut davada “uygulanacak norm” olması gerekliliğidir. Bu noktadan bakıldığında somut olayda Anayasa Mahkemesi’nin ilgili bölümü, Seçim Kanunu’nun seçim barajına ilişkin hükmünü elindeki somut bir davaya uygulayacak mahkeme niteliğinde değildir. O sadece bu normun başka bir mahkeme ya da kamu organı tarafından uygulanmasının hak ihlaline yol açıp açmadığını denetlemektedir. Anayasa Mahkemesi’nin herhangi bir olayda somut norm denetimine gidebilmesi için örneğin Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’u uygularken bu kanunun ilgili hükmünün ilk derece mahkemesi olarak anayasaya aykırı olduğunu tespit etmesi gibi bir durumun ortaya çıkması gerekirdi. AYM’nin bireysel başvuruda ihlale neden olanın kanun ya da düzenleyici idari işlem olduğunu saptaması durumunda ne olacağı konusu boşlukta bırakılmıştır. AYM’nin bireysel başvurularda ise kendisini mahkeme olarak kabul etmesine ilişkin herhangi bir içtihadı yoktur. Görünen o ki seçim barajının iptal edilip edilmeyeceği, AYM’nin kendisini davaya bakan mahkeme olarak kabul edip etmeyeceği içtihadına bağlı olacaktır. 7. AYM kendisini mahkeme olarak görürse ne olacak? Buraya kadar eğer AYM, bireysel başvuruda kendisini mahkeme olarak görmezse 6216 sayılı Kanunun 45. maddesi gereğince başvuruyu reddetmesi gerekir. Ancak kendisini davayı gören mahkeme olarak görürse Anayasa’nın 152. maddesi aracılığıyla, seçim barajı hükmünü iptali için dolaylı yol açılmış olacak. Bireysel başvuruyu inceleyen bölüm ‘mahkeme’ sıfatıyla, %10’luk ülke genel seçim barajını öngören 2839 sayılı Kanunun 33. maddesinin 1. fıkrasının, “hukuk devleti” ilkesine (Anayasa m.2), “eşitlik” ilkesine (Anayasa m.10) ve m.67/6’da yer alan “Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.” hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nden itiraz yo- 11 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 Anayasa’nın 148. maddesi herkesin, temel hak ve özgürlüklerinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ye başvurabileceğini düzenlemektedir. luyla iptalini talep edebilecektir. Yani AYM, incelemesi sırasında ilgili yasa hükmünün Anayasaya aykırı olduğuna dair şüphe duyması halinde ilgili yasa maddesini kendi önüne getirecek ve Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, konuyu değerlendirip karar verebilecek. Anayasa Mahkemesi, ihlale neden olanın kanun ya da düzenleyici idari işlem olduğunu saptaması durumunda ne olacağı konusu ise boşlukta bırakılmıştır. 6216 sayılı kanun tasarısında “Bölümler, bireysel başvuru incelemesi sırasında temel hak ihlalinin kanun veya kanun hükmünde kararnameden kaynaklandığı kanaatine varırlarsa iptali istemiyle Genel Kurula başvurabilir” hükmü, alt komisyonda oy birliği ile metinden çıkartılmıştır. Komisyon görüşmelerinde bu hükmün çıkarılma nedeni “yeni bir iptal davası açma imkânı yaratılacağı” olarak gösterilmiştir.9 Kanun koyucunun, Anayasa Mahkemesi’nin, incelemesi sırasında temel hak ihlâlinin kanun hükmünden kaynaklandığını tespit ettiği durumlarda ne şekilde hareket edileceğini, hangi karara varacağını boşlukta bırakması AYM’nin içtihadı ile çözüme kavuşturulabileceği anlamına gelecektir.10 AYM’nin içtihadı, “temel hakkın ihlal edildiğini tespit edilmesi halinde bunun Büyük Genel Kurul’a götürülebileceği” yönünde olursa her ne kadar bu durum kanun koyucunun amacına ters düşse de somut norm denetiminin özüne ve ruhuna uygun bir içtihat olacaktır. Ayrıca Anayasa’nın 148. maddesine göre “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.” Maddede kamu gücünün temel hakları ihlal etmesi halinde bireysel başvuru yapılabileceği belirtilmiştir. Kamu gücünün yasama ve yürütmeyi de kapsayan bir tabir olması nedeniyle AYM içtihadını geliştirirken m. 148’i esas alması ‘Anayasanın üstünlüğü’ ilkesi çerçevesinde olacaktır. Hatta m. 148’te ifade edilen tüm kamu gücünün kanunla kapsamının daraltılması ‘hak arama özgürlüğünün’(Anayasa m. 36) sınırlanması anlamına geleceğinden AYM tarafından öncelikle bir kamu gücü olan yasamanın ve idarenin düzenleyici işlemlerini bireysel başvuru kapsamı dışında tutan 6216 sayılı Kanunun 45. maddesinin 3. fıkrasının iptal edilmesi daha doğru bir çözüm yolu olarak görünmektedir. 8. Esas incelemeye dayanak teşkil edecek AYM ve AİHM kararları nelerdir? Görüldüğü üzere önemli usulî sorunlar görüşüldükten sonra Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 33. maddesinin 1. fıkrasında yer alan seçim barajının 12 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı anayasaya uygunluğu denetlenebilecek ve ihlal olup olmadığına ilişkin karar verilebilecek. Peki, burada kanundan doğan bir hak ihlali var mıdır? yani AYM ihlal kararı verebilir mi? Burada kadim seçim barajı sorununun nasıl ele alınacağı önemlidir. Bilindiği üzere Avrupa’daki en yüksek seçim barajına sahip ülke Türkiye’dir. Anayasa’nın 67. maddesinde yer alan “yönetimde istikrar” prensibine dayanarak darbe sonrası getirilen % 10 seçim barajı sonraki iktidarlar tarafından devam ettirildi. En temelde seçme ve seçilme hakkına aykırı olduğu iddia edilen düzenleme bundan önce AYM ve AİHM’in önüne getirilmişti. AYM, 1995 yılındaki kararında %10’luk ülke barajının anayasaya aykırı olmadığına hükmetmiştir. Anayasa Mahkemesi, seçim barajı ile ilgili ilk iptal kararını 1968 yılında getirilen seçim çevresi barajlı d‟Hondt sistemi ile ilgili açılan dava sonucunda vermiş ve bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy pusulaları toplamının o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasal partilere ve bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis edilemeyeceğini öngören düzenlemeyi Anayasaya aykırı bulup iptal etmiştir.11 1984 yılındaki kararında ise Anayasa Mahkemesi, 1968 tarihli karardaki argümanların tamamen karşıtı değerlendirmelere yer vererek öngörülen baraj nedeniyle barajı aşan siyasal partilere daha fazla avantaj sağlayan seçim sisteminin benimsenmesinin Anayasa ile çelişmediğine, Anayasada bu konuda açık bir kural yer almadığına göre kanun koyucunun ülkenin siyasi ve sosyal koşullarına, gereklerine ve yararlarına uygun göreceği bir seçim sistemini tayin etmek hakkını haiz olduğuna vurgu yapmıştır.12 1982 Anayasası’nın ‘Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakları’ başlıklı 67. maddesine, 1995 Anayasa değişikliği ile ‘temsilde adalet’ ve ‘yönetimde istikrar’ ifadeleri dâhil edilmiş, böylece seçim kanunlarının bu iki ilkeyi bağdaştıracak biçimde düzenleneceği esası getirilmiştir. Değişiklikten sonra 1995 yılında, Anayasa Mahkemesi, %10’luk ülke geneli barajın yanında ayrıca öngörülen ve seçim çevrelerinde %25’e kadar yükselebilen ikinci seçim barajını iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi seçim çevresi barajını temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal ederken, öte yandan, aynı kararında, %10’luk ülke barajının Anayasa’nın söz konusu ilkelerine aykırı olmadığına karar vermiştir.13 AYM gerekçesinde temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerinin karşılığını şu şekilde ifade etmiştir: “Anayasanın gözetilmesini istediği ‘temsilde adalet ilkesi’ serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm ögeleriyle özetlenmekte ve oyla orantılı temsilci sayısıyla yaşama geçirilmektedir. ‘Yönetimde istikrar ilkesi’ ise, yürütmenin güçlü olmasını sağlayacak biçimde oyları yasama organına 13 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 Sürekli eleştirilen yüzde 10 seçim barajının AİHM kararında da ifade edildiği üzere makul bir orana çekilmediği ve bu sorunun sürekli ötelendiği bir gerçektir. yansıtacak yöntemler olarak algılanmaktadır. ‘Baraj’ olarak adlandırılan yeterlilik oranıyla sağlanmak istenen yönetimde istikrar, temsilde adalet gibi 4121 sayılı Yasa ile gerçekleştirilen değişiklikle Anayasa’da yer almıştır.” AYM’nin gerekçesi zayıf olsa da %10’luk barajı Anayasaya aykırı bulmaması önemlidir. Eğer AYM bireysel başvuru üzerine seçim barajını Anayasaya aykırı bulursa içtihadını değiştirmiş olacaktır. Bununla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 30 Ocak 2007 tarihinde seçim barajına ilişkin bir karar almıştır. % 10’luk ülke barajı yüzünden milletvekili seçilememiş olan DEHAP milletvekilli adayları Mehmet Yumak ve Resul Sadak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 numaralı Protokolü’nün 3. maddesinin ihlâl edilmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Protokolün 3. maddesine göre: “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler.” Başvuru üzerine AİHM, %10’luk ülke seçim barajının, AİHS’in Ek 1. Protokolünün “serbest seçim hakkı” başlıklı maddesi ile çelişmediğine ve bu maddeye ilişkin bir ihlal bulunmadığına karar vermiştir.14 AİHM kararın gerekçesinde, Avrupa Konseyine üye devletler içerisinde çok değişik seçim sistemlerinin benimsendiğini, nispi temsil sisteminin değişik biçimde uygulandığını ve değişik ülkelerde parlamento seçimlerinde baraj uygulamalarının da benimsenebildiğini ifade ederek üye devletlere seçim sistemleri konusunda takdir hakkı tanındığını belirtmiştir. Mahkemeye göre sözleşmenin ilgili hükmünün ihlâl edilmiş sayılabilmesi için bütün vatandaşların seçme ve seçilme haklarını eşit şekilde kullanabilmeleri ilkesinin ihlâl edilmiş olması gerekir. AİHM’in baraj uygulamasının Sözleşmeyi ihlal etmediğine ilişkin kararındaki önemli bir husus ise Türk Anayasa Mahkemesi’nin %10’luk ülke barajının Anayasanın temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerine aykırı olmadığına ilişkin 1995 tarihli kararına atıfta bulunmasıdır.15 Dolayısıyla AİHM, AYM’nin 1995’teki içtihadını kendi kararını desteklemek için kullanmıştır. Bununla birlikte Mahkeme, Türkiye’deki %10’luk barajın Avrupa’daki en yüksek baraj olduğuna işaret ederek Türk yetkililerine ülkede uygulanmakta olan seçim sisteminin yetersizliklerini düzeltme noktasında ideal bir çözüm modeli sunma konumunda olmadığını; uygun bir seçim sistemi tayin etmede en iyi çözümü Türk otoritelerinin sunabileceğini ifade etmiştir.16 Aynı zamanda başvuru tarihinden geriye dönük olarak baktığımızda gerek iktidar gerekse muhalefet partileri tarafından sürekli eleştirilen %10 seçim barajının yukarıda değinilen AİHM kararında da ifade edildiği üzere 14 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı makul bir orana çekilmediği ve bu sorunun sürekli ötelendiği de bir gerçektir. 9. Olası kararın hukuken sonuçları ne olur? Buraya kadar olan süreci özetlersek, AYM, seçim barajına ilişkin başvuruda öncelikle kabul edilebilirlik şartları yönünden inceleme yaparak kabul edilebilirlik kararı verebilecek. Sonrasında esas incelemesine geçerek hakkın ihlal edilip edilmediğine bakacak. Bu aşamalarda, yukarıda belirtildiği üzere, AYM kanundaki boşluklardan dolayı içtihat geliştirmesi gerekecek. AYM, karar verirken baraj hükmünün anayasaya uygunluğu konusunu gündemine alıp önce bu sorunu çözmesi ardından hak ihlali olup olmadığını incelemesi daha doğru olacaktır. Karar aşamasında ise 6216 sayılı Kanunun 50. maddesi gereğince Mahkeme, “başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verecek. İhlal kararı vermesi hâlinde ise ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedecek.” Bireysel başvuruda amaç, temel hak ve özgürlüğün ihlalini tespitten ibarettir. Bu tespitten sonra ihlali ortadan kaldırmaya yönelik çözümler, ihlalin niteliğine göre farklılık arz etmektedir. 50. maddenin 2. fıkrasında ihlalin sonuçlarının ortadan kalkması için yapılması gerekenler ifade edilmiştir. Buna göre, “tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı ilgili mahkemeye gönderilecektir.” Ancak söz konusu başvuruda ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmadığı için yeniden yargılama söz konusu olamayacaktır. Maddeye göre, yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir. Dolayısıyla, AYM ihlal kararı verirse baraj nedeniyle milletvekili seçilemeyenler lehine tazminata hükmetmesi gerekecektir. Ancak buradaki sorun, %10 barajı 1982 Anayasası ile getirilmiş olduğundan, tazminatın ne zamandan itibaren başlayacağı ve kimleri kapsayacağıdır. Bu durum, tazminatın tespitini ciddi bir biçimde zorlaştırmaktadır. Bu nedenle seçim barajı başvurusunda AYM pilot karar verebilir. Pilot karar usulü Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü m.75’te17 düzenlenmektedir. Buna göre, Mahkeme, yapılan başvurunun yapısal nedenlerden kaynaklandığı ve başka benzer başvurulara da yol açtığını düşünürse bu durumda pilot karar verebilir. Buradaki amaç başka başvuruların ortaya çıkmasını engellemektir. Pilot karar usulünün uygulanması sonucunda olaya özgü olarak değil, başvuru konusuna özgü nitelikte daha kapsamlı bir karar verilir.18 Dolayısıyla pilot karar verilerek tazminat kararı sadece başvuranların kapsamında tutulması sağlanabilir. Ayrıca bireysel başvuru 15 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 Bireysel Başvuruda ihlal bir kanun hükmünden kaynaklanmışsa, hükmün TBMM tarafından değiştirilmesi veya itiraz yoluyla AYM’nin önüne getirilmesi gerekecektir. imkânının doğduğu tarihten itibaren tazminatın başlatılması süre sorununu çözebilir. Söz konusu başvuruda olduğu üzere ihlal bir kanun hükmünden kaynaklanmışsa, hükmün TBMM tarafından değiştirilmesi veya itiraz yoluyla AYM’nin önüne getirilmesi gerekecektir. Seçim barajı başvurusunda AYM kendisini davayı gören mahkeme olarak kabul ederse somut norm denetimi yoluyla Milletvekili Seçim Kanunu m. 33’ün Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürerek hükmü iptal edebilecektir. Veyahut kanunun temel hakkı ihlal ettiğini tespit edip TBMM’den hükmün değiştirilmesini talep edebilecektir. Eğer AYM, somut norm denetimi yoluyla %10’luk seçim barajının anayasaya aykırı olduğuna hükmeder ve iptal edilmesine karar verirse ortaya çeşitli sonuçlar çıkabilir. Öncelikle hükmün iptal edilmesiyle %10 barajı kalkacak ve seçimlere bir yıldan az süre kalması nedeniyle seçim kanununda değişiklik yapılamayacağı için 2015 Genel Seçimlerine barajsız girilecektir. Bununla birlikte AYM iptal kararını verip kararın yürürlüğe gireceği tarihi erteleyebilir. Bu durumda 2015 seçimlerine %10 baraj ile girilecektir. Ancak o takdirde seçim barajı temel hakkı ihlal ettiği için barajın altında kalan partilerin tazminat istemleri söz konusu olacaktır. Bu nedenle iptalin yürürlüğe girmesinin ertelenme ihtimali düşüktür. Bir diğer ihtimal ise “seçim yasalarında yapılacak değişikliklerin, bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağını öngören” Anayasanın 67. maddesinde değişiklik yapılması veya ek madde getirilmesidir. Yapılacak değişiklikle seçim barajına ilişkin de düzenleme yapılma imkânı doğacaktır. Görüldüğü üzere AYM’yi zorlu bir karar alma süreci bekliyor. Başvurunun usuli açıdan incelenmesinden sonra alınacak karar, seçim sürecine giren Türkiye’yi ciddi biçimde etkileyebilir. AYM’nin karar verirken davayı görmekte olan mahkeme sıfatıyla seçim barajı hükmünün anayasaya uygunluğu konusunu gündemine alıp önce bu sorunu çözmesi ardından hak ihlali olup olmadığını incelemesi daha doğru bir adım olacaktır. AYM, anayasaya uygunluk denetimi yapmadan ihlal kararı vermemelidir. Çünkü 6216 sayılı Kanunun m. 45/3 hükmü açık bir biçimde doğrudan yasama işlemlerine karşı bireysel başvuru yapılamayacağını belirtiyor. Bununla birlikte olağan şartlarda anayasaya uygunluk denetimi itiraz yolu ile sağlanmakta iken bu başvuruda başka bir mahkemeye gidilemeyeceğinden AYM kendisini davayı görmekte olan mahkeme kabul edip anayasaya uygunluk denetimi yaptıktan sonra temel hak ihlali olup olmadığına karar vermelidir. 16 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı 10. Kararın siyaseten sonuçları ne olur? Seçim barajına ilişkin olarak AYM’ye yapılan bireysel başvuruya başta Cumhurbaşkanı olmak üzere her kesimden siyasetçi olumlu/olumsuz tepki vermiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Egemenlik Anayasa Mahkemesi’nin değil milletindir. Hiçbir kurum kendisini milletin üzerinde milletin meclisinin üzerinde görmesin. Hiç kimse şahsi istikbali için millete istikamet çizemez” ifadelerinde bulunurken19 Başbakan Ahmet Davutoğlu ise, “Şimdi tam seçimlere 6 ay kalmışken bu tartışma niye başlatılır, amaç nedir? ve “Biz baraj falan tanımayız, sadece milleti tanırız.” demeçlerini vermiştir.20 HDP’nin 2015 seçimlerinde parti olarak seçime girmesi ve barajı geçememesi halinde; HDP, Rojava’daki gibi ‘kendi yoluna gitme’ kararı alabilir. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, PKK’nın uzantısı olarak nitelendirdiği HDP’nin TBMM’de grup olarak yer alma ihtimali üzerine, “Genel seçimlerin yapılmasına 1 yıl kala seçim mevzuatı ve üzerine herhangi bir değişiklik yapılması, bugüne kadar Türk siyasetinde görülmemiştir” ifadelerini kullandı.21 MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ise, Anayasa Mahkemesi’nin %10 barajıyla ilgili hak ihlali kararı vermesi durumunda, bunun 2015 seçimlerinde uygulanmasının çok zor olduğunu dile getirdi22. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, seçim barajıyla ilgili olarak, “AYM kendisine yapılan başvuru sonrasında nasıl bir karar verir bilmiyorum, AYM hak ihlali kararı verirse kimse bu kararı görmezden gelemez. Bu karanın verilmesinden sonra TBMM’ye düşen görev, %10’luk seçim barajını makul seviyeye indirmektir. CHP olarak teklifimiz %3’lük barajdır” dedi.23 HDP Muş Milletvekili Demir Çelik, “Baraj her şeyden önce hukuk devletinde kabul edilemez. Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karara göre bir günlük çalışmayla açar bunun yolunu. Hak gaspı söz konusudur. Anayasa Mahkemesi rahatlatıcı karar verecektir” dedi.24 Mahkemenin barajı iptal etmemesi ve HDP’nin 2015 Genel Seçimleri’ne bağımsız adaylarla değil de tek başına bir parti olarak girmesi halinde %7 ve üstü bir oyla baraj altında kalması muhtemeldir. Bu hususu farklı bir pencereden yorumlayan Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş’a göre böyle bir durum kaostan başka bir şeye işaret etmemektedir. Aydıntaşbaş’ın ifadeleri şu şekildedir: “HDP’nin baraj altı kaldığı bir senaryo, AK Parti’ye mi yarar sanıyorsunuz? O vekillikler seçim sistemindeki garabet yüzünden iktidar partisine geçse de, 2015 Türkiye’si bu haksızlığı kaldıramaz. AK Partili vekiller bile bu “milli irade hırsızlığına” isyan eder. İktidar partisi kaç oy alırsa alsın, Türkiye ansızın istikrarsız ve 17 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 Seçim barajının kaldırılması halinde küçük partiler lehine beklenen değişimin gerçekleşmemesi, dar kontenjanlı ve çok bölgeli seçim sisteminde üç büyük partinin avantajlı olmasıyla açıklanmaktadır. kaotik bir yere sürüklenir. Parlamento dışı kalan Kürtler, Rojava’da yaptıkları gibi “kendi yoluna gitme” kararı alır. Türkiye kendi eliyle Kürtleri itmiş olur. Kantonlardan, yerel parlamentolardan söz etmeye başlarız. Bir itiş kakıştır başlar. Özetle, iktidarı son derece ürküten 6-7 Ekim olayları, seçim sonrası 6-7 aya yayılır. Daha da önemlisi, dünya basını her gün “Kürtler dışarıda kaldı” diye bas bas bağırırken, seçimlerin meşruiyetine gölge düşer.”25 Mevcut düzenleme ve olası %10’luk seçim barajına ilişkin kararın niceliksel olarak milletvekili dağılımına nasıl yansıyacağını görmek için en son yapılan 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri verilerine göz atılabilir. Belediye Meclis Üyeliği ve İl Genel Meclisi seçimlerinde, partilerin oy oranları sırasıyla şu şekildedir: AK Parti %43,3, CHP %25,6, MHP %17,6, HDP %6,6, Saadet %2,8, BBP %1,6.26 Bu sayılar ışığında, bölgeli ve %10 baraj uygulamalı d’Hondt sistemine göre milletvekili dağılımı ise aşağıdaki tablolardadır. (HDP’nin bağımsız adaylarla seçime gireceği düşünülmüştür.) Parti Vekil Sayısı AKP 281 CHP 132 MHP 97 HDP 40 Görüldüğü üzere, iç bölgelerde AK Parti oylarının bir kısmının MHP’ye yönelmesiyle birlikte, d’Hondt sisteminin de etkisiyle MHP ağırlığını artırmış bir görüntü çizmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin baraj uygulamasını kaldırdığı durumda ise tablo ise aşağıda görülen şekildeki gibi oluşmaktadır (HDP’nin bağımsızlarla değil grup halinde seçime katılacakları düşünülmüştür.): 18 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı Parti AKP CHP MHP HDP SP BBP Vekil Sayısı 276 130 96 43 3 2 Söz konusu şartlarda, AK Parti, 281’den 276’ya, CHP 132’den 130’a, MHP 97’den 96’ya düşerken, HDP 43, Saadet Partisi 3 ve BBP 2 sayılarına ulaşıyor. Barajsız sistemin muhtemel sonucu, AKP, CHP ve MHP gibi kitle partilerine emanet olarak giden küçük parti oylarının tekrar adreslerine geri dönmesi olacaktır. Burada küçük partiler lehine beklenen değişimin gerçekleşmemesi, ülkemizin 85 seçim bölgesine bölünmesiyle her bölge başına azalan milletvekili sayısı ve d’Hondt sistemiyle beraber bölgede fazla oy alan partilerin avantajlı konuma geçmesiyle açıklanabilir. Örneğin; Saadet Partisi Rize, Adıyaman, Konya gibi bölgelerde %6’dan fazla oy alsa da milletvekili elde edememiştir. Milletvekili dağılımının yaşandığı iller aşağıdaki tabloda gösterilmiştir: DURUM ŞEHİR AKP CHP MHP HDP SP BBP BARAJLI AĞRI 3 0 0 1 0 0 2 0 0 2 0 0 15 11 6 0 0 0 14 11 6 0 0 1 2 0 0 2 0 0 1 0 0 3 0 0 44 34 6 4 0 0 43 34 5 4 2 0 6 3 1 0 0 0 6 4 1 0 1 0 3 0 0 3 0 0 2 0 0 4 0 0 4 0 1 0 0 0 BARAJSIZ 4 0 0 0 0 1 TOPLAM -5 -2 -2 3 3 2 BARAJSIZ BARAJLI ANKARA BARAJSIZ BARAJLI BATMAN BARAJSIZ BARAJLI İSTANBUL BARAJSIZ BARAJLI KOCAELİ BARAJSIZ BARAJLI MARDİN BARAJSIZ BARAJLI SİVAS 19 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 Tabloda, milletvekili kontenjan sayısının fazla olduğu Ankara, İstanbul ve Kocaeli’nde Saadet Partisi ve BBP’nin aradan sıyrıldığını görmekteyiz. Ağrı ve Mardin’de ise HDP, parti olarak seçime girmenin yararını d’Hondt sisteminin bağımsız adaylar için yarattığı dezavantajı aşarak görmüş ve birer milletvekilliği daha elde etmiştir. Sivas ise, BBP’nin kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu’nun memleketi olması yönüyle seçmenin duygusal seçim davranışı için bir örnek teşkil etmiştir. Barajsız sistemin ana etkisi ise, doğrudan veri bulunamadığı için gösterilmese de, AKP, CHP ve MHP gibi kitle partilerine emanet olarak giden küçük parti oylarının tekrar adreslerine geri dönmesi olacaktır. Bu çerçevede, AKP oylarının bir kısmının, özellikle SP, BBP ve doğu illerinde HDP’ye gitmesi ön görülürken, CHP oyları ise ANAPAR, İP ve diğer sol partilerle paylaşılabilir. Aynı zamanda sosyal demokrat parti kimliğiyle HDP de, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın performansına paralel olarak CHP oylarının adresi olabilir. MHP oylarının bir kısmı ise BBP’ye gidebilir. Bu yönde, analist Ümit Kumcuoğlu’na göre, muhtemel oy ve milletvekili dağılımları hakkında birtakım simülasyonlar yapılabilir. Buna göre, HDP’nin AK Parti ve CHP’den %1’er oy alarak %8,5 oranına ulaşması, Saadet Partisi’nin AK Parti’den %1,5 oy alması, BBP’nin de AK Parti ve MHP’den %0,5’er oy olması halinde oy ve milletvekili dağılımı şöyle değişiyor: AK Parti %40,3 – CHP %24,6 – MHP %17,1 – HDP %8,6 – Saadet %4,3 – BBP %2,6 AK Parti 263 – CHP 130 – MHP 99 – HDP 50 – Saadet 7 – BBP 1. Parti Vekil AKP 263 CHP 130 MHP 99 HDP 40 SP 7 BBP 1 ANAPAR’ın daha önce seçime gitmeyen küskün ulusalcı seçmenlerinin oylarını ve ağırlıklı olarak CHP ve bir kısım MHP seçmeninin desteğini alarak %4’e ulaşması durumunda sonuç şöyle değişiyor: AK Parti %40,3 20 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı – CHP %21,6 – MHP %16,1 – HDP %8,6 – ANAPAR - %4,0 – Saadet %4,3 – BBP %2,6; AK Parti 272 – CHP 118 – MHP 97 – HDP 50 – ANAPAR 5 – Saadet 7 – BBP 1. Parti AKP CHP MHP HDP SP ANAPAR BBP Vekil Sayısı 272 118 97 50 7 5 1 İdris Bal ve İdris Naim Şahin tarafından kurulan merkez sağ partilerinden herhangi birisinin başarılı olması ve üç büyük partiden büyüklükleriyle orantılı oy çekerek %5’e ulaşmasını senaryosunu inceleyelim: AK Parti %37,7 – CHP %20,2 – MHP %15,1 – HDP %8,6 – Yeni Merkez Sağ %5,0 – ANAPAR - %4,0 – Saadet %4,3 – BBP %2,6; AK Parti 262 – CHP 114 – MHP 95 – HDP 56 – Yeni Merkez Sağ 8 – ANAPAR 6 – Saadet 8 – BBP 1. Parti Vekil Sayısı AKP 262 CHP 114 MHP 95 HDP 56 SP 8 MERKEZ 5 ANAPAR 5 BBP 1 Bu senaryoda illerdeki oy dağılımının ana hatlarıyla 2014 yerel seçim sonuçlarını takip ettiğini varsayıyoruz. Küçük partilerin oy oranı toplam %18 civarındadır. Bölgelerde doğru bir aday belirleme stratejisi ile küçük partiler bu oy oranı ile çıkartabilecekleri milletvekili sayısını 21’den 30-35’e çıkarabilirler.27 Görüldüğü üzere, mevcut baraj uygulamasının devam etmesi ve HDP’nin seçime bağımsız girmesi halinde AK Parti’nin tek başına iktidara gelmek için mevcut olan %43 civarındaki oyu 276 milletvekili elde etme- 21 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 sine yeterli olurken, yine mevcut tabloda, barajın kalkması ve HDP’nin seçime parti olarak girmesi halinde bu rakam %45 civarına yükselmektedir. Ancak, oy dağılımının değişmesi ve bu şekilde yeni muhalefet partilerinin meclise girmesi halinde bu rakamın tekrar değişeceğinin altını çizmek gerekir. 22 sonuç SONUÇ M evcut durumda seçim barajına ilişkin bireysel başvurunun Genel Kurul’da görüşülmesi, önemli usuli sorunların Genel Kurul tarafından karara bağlanması ihtiyacı veya bireysel başvuru önüne gelen komisyon veya bölümlerin mahkeme sıfatıyla, anayasaya uygunluk denetimi yapılmak üzere konuyu Genel Kurula ilettiği ihtimallerini akıllara getirmektedir. Yapılan açıklamalar doğrultusunda ilk ihtimalin daha baskın olduğu ve AYM’nin somut norm denetimi yapmayacağı düşünülebilir. Ancak konuya ilişkin bir AYM içtihadı bulunmamasına rağmen AYM’nin kendisini mahkeme olarak görmesini engelleyecek bir hüküm veya içtihadın da bulunmadığı unutulmamalıdır. Temel haklara yönelik ihlallerin hangi kamu merciinden geldiği bu ihlalin giderilip giderilmemesi bakımından önem arz etmemelidir. Burada önemli olan seçim barajının kanun mevcut haliyle kaldığı sürece seçme ve seçilme hakkını sadece başvurucular açısından değil tüm vatandaşlar açısından ihlal ettiğinin değerlendirilmesidir. Seçim barajı; partilerin oy oranlarını, milletvekili dağılımını, tek başına iktidar– koalisyon durumunu belirlemede başat faktörlerdendir. AYM’nin seçim barajı kararı Türkiye’nin siyasetini önemli ölçüde etkileyebilecek niteliktedir. Bu niteliğinden ötürü AYM’nin seçim barajı hakkında karar verecek olması özellikle iktidar partisinden siyasilerce tepkiyle karşılanmıştır. Buna karşılık %10 seçim barajının seçme ve seçilme hakkına yönelik ciddi bir ihlal olduğu ve bireyler açısından bu ihlalin giderilmesi için AYM’den başka merci olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla yukarıda da açıklandığı üzere AYM’nin karar verirken davayı görmekte olan mahkeme sıfatıyla seçim barajı hükmünün anayasaya uygunluğu konusunu gündemine alıp önce bu sorunu çözmesi ardından hak ihlali olup olmadığını incelemesi daha doğru bir adım olacaktır. 23 Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05 SONNOTLAR 1 Muharrem Sarıkaya, AYM’den Baraj Hamlesi, http://www.haberturk.com/ gundem/haber/1014373-aymde-baraj-hamlesi (erişim tarihi: 30.11.2014) 2 BBP’den AYM’ye Baraj Başvurusu, http://www.aa.com.tr/tr/haberler/344 394--bbpden-aymye-quot-baraj-quot-basvurusu, AYM seçim barajı başvurularını birleştirdi, http://www.trthaber.com/haber/gundem/aym-secimbaraji-basvurularini-birlestirdi-153512.html (erişim tarihi: 02.12.2014) 3 Kanun için bkz. http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6216.pdf 4 Hürriyet Gazetesi, Taha Akyol “Baraj iner mi?”: http://www.gazeteoku. com/yazar/taha-akyol/92/baraj-iner-mi (erişim tarihi: 02.12.2014) 5 HaberTürk Gazetesi, Muharrem Sarıkaya“İhlali biz belirleriz”: http://www. haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/1016012-biz-ihlali-belirleriz (erişim tarihi: 05.12.2014) 6 AYM İçtüzüğü için bkz: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/07 /20120712-18.htm 7 Kemal Başlar, Türk Anayasa Yargısında Mahkeme Olarak Kabul Edilmeyen Yargı Mercileri, http://www.anayasa.gen.tr/baslar-015-044.pdf 8 İlgili AYM kararı: B. No: 2012/931, 26/6/2014 9 Öykü Didem Aydın, Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XV, Y. 2011, Sa. 4, http://webftp.gazi. edu.tr/hukuk/dergi/15_4_5.pdf s. 144 10 Aydın, a.g.m, s. 145 11 Yusuf Şevki Hakyemez, Temsilde Adalet ve Yönetimde İstikrar İlkeleri Açısından Seçim Barajı ve AİHM Kararı, EÜHFD, C. XI, S. 1–2, 2007, http:// www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2007-1-2.pdf s. 25 12 Hakyemez, a.g.m, s. 28 13 Hakyemez, a.g.m, s. 30 14 Ergun Özbudun, Seçim Barajı ve AİHM, http://www.zaman.com.tr/yorum_yorum-prof-dr-ergun-ozbudun-secim-baraji-ve-aihm_499043.html (erişim tarihi:01.12.2014 ) 15 Hakyemez, a.g.m, s. 31 16 Özbudun, a.g.m 17 İç tüzük için bkz. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/07/2012071 2-18.htm 18 Cihan Yüzbaşıoğlu, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru, http://www. insanihukuk.com/files/articles/cihan-yuzbasioglu-aymye-bireysel-basvuru. pdf_1357819038.pdf, s. 14 Recep KAPLAN, Kanuna Karşı Bireysel Başvuru, Bireysel Başvuru İncelemeleri, Cilt 1, s. 1158-159, Anayasa Mahkemesi Yayını, 2013 24 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı 19 CNNTürk İnternet “Erdoğan’dan Haşim Kılıç’a sert yanıt”: http://www. cnnturk.com/haber/turkiye/erdogan-dershaneler-ugruna-ulkeyi-atese-attilar (erişim tarihi: 02.12.2014) 20 Yeni Asya Gazetesi “Davutoğlu’ndan seçim barajı açıklaması”: http://www. yeniasya.com.tr/politika/davutoglu-ndan-secim-baraji-aciklamasi_307561 (erişim tarihi: 02.12.2014) 21 Yeni Şafak Gazetesi “Bahçeli’den seçim barajı açıklaması”: http://www.yenisafak.com.tr/gundem/bahceliden-secim-baraji-aciklamasi-2034973 (erişim tarihi: 02.12.2014) 22 Kanal A Haber “MHP’li Yeniçeri’den seçim barajı açıklaması”: http:// www.kanalahaber.com/haber/siyaset/mhpli-yeniceriden-secim-barajiaciklamasi-205884/ (erişim tarihi: 03.12.2014) 23 Haber61 İnternet Gazetesi “İşte CHP’nin seçim barajı açıklaması”: http:// www.haber61.net/iste-chpnin-secim-baraji-aciklamasi-199402h.htm (erişim tarihi: 03.12.2014) 24 Beyaz Gazete “Hdp’li Çelik Açıklaması”: http://www.beyazgazete.com/ haber/2014/12/1/hdp-li-celik-aciklamasi-2455276.html (erişim tarihi: 01.12.2014) 25 Milliyet Gazetesi, Aslı Aydıntaşbaş “Seçim sonrası ortalık karışabilir”: http://www.milliyet.com.tr/secim-sonrasi-ortalik-karisabilir/siyaset/ydetay/1975623/default.htm (erişim tarihi:01.12.2014) 26 h t t p : / / w w w. y s k . g o v. t r / y s k / f a c e s / H a b e r D e t a y ? t r a i n i n g _ id=YSKPWCN1_4444004534&_afrLoop=31098852374550629&_ afrWindowMode=0&_afrWindowId=null#%40%3F_ afrWindowId%3Dnull%26_afrLoop%3D31098852374550629%26traini ng_id%3DYSKPWCN1_4444004534%26_afrWindowMode%3D0%26_ adf.ctrl-state%3D6ajdzbjdh_4 27 http://secimharitasi.com/secim-baraji-duserse-meclis-sandalye-dagilimine-olur 25 Ankara Strateji Enstitüsü Analiz No: 2014-5 Aralık 2014 Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı Analiz Abdullah TUNÇ Nezih Onur KURU Şafak BAYRAM Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı Abdullah TUNÇ Nezih Onur KURU Şafak BAYRAM Ankara Strateji Enstitüsü Emek Mah. 26. Sokak (Eski 62. Sok.) No:8/2 Çankaya 06500 ANKARA/TÜRKİYE Tel: (0312) 213 84 44 • Faks: (0312) 213 84 34 ankarastrateji.org • info@ankarastrateji.org Analiz No: 2014-5 Aralık 2014
© Copyright 2024 Paperzz