bilgi toplumu süreçlerinin geleneksel maliyet

Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL
BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET
YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER
Dr. Orhan SAVAŞ
Erciyes Üniversitesi, Yozgat İkt. İdr. Bil. Fak.
osavas_tr@yahoo.com
Yrd. Doç. Dr. Himmet KARADAL
Niğde Üniversitesi, Aksaray İkt.İdr. Bil. Fak.
hkaradal@hotmail.com
1. GİRİŞ
Batı uygarlığının halen yaşanmakta olan bu safhası, öncelikle ticari bir gelişme şeklinde
belirmiş (16.yy), sonra, güçlü bir sanayileşme şeklinde başta Avrupa ülkeleri olmak üzere
A.B.D, Avustralya ve Japonya’yı da kapsamıştır. Söz konusu ülkelerde gerçekleştirilen
muazzam gönenç artışları şüphesiz diğer ülkelerin de ilgisini çekiyor, sanayileşme milli bir
hedef şeklini alıyordu.
Elbette gelişme bununla sınırlı kalamazdı. Nitekim, sayıları giderek artan bir düşünür
grubu ileri derecede sanayileşmiş ülkelerin bir başka toplum safhasına, ekonomideki tüm
ağırlığın hizmet sektörüne kaydığı bilgi toplumuna (Information Society) dönüşüm içinde
olduklarını, hatta bu sürecin A.B.D.’de tamamlandığını bildiriyorlar.
Bilgi toplumu, tarım ve sanayi sektörlerinin ihmal edildiği bir toplum safhası değildir.
Ancak söz konusu sektörlerdeki faaliyetlerin - eskisi ile kıyaslanmayacak bir şekildedönüşüm geçirdiği de muhakkaktır. Stevart’ın ifadesiyle, değişimin insanı sarstığı yer iştir,
işletmedir.1 Örneğin, yüksek oranlı otomasyon, ileri teknoloji, karmaşık ve yüksek katma
değerli ürünler, sürekli yenilik, daha yoğun rekabet, kısa sürede taklit edilme, ürün
çeşitliliğinde artış, ürün ömrünün kısalması, bilinçli bir tüketici kitlesi, yüksek düzeyde
eğitilmiş çalışanlar, entelektüel varlıkların önemliliği vb. gibi nitelikler, bilgi toplumlarına
özgü bir sanayi işletmesinin faaliyet çerçevesinden bazı kesitler yansıtmaktadır. Söz
konusu nitelikler, esas olarak sanayi toplumunun bir sonucu olan geleneksel maliyet
muhasebesi anlayışında köklü değişiklikler gerektirmektedir.
Bu çalışmanın amacı; bilgi toplumu süreçlerinin geleneksel mamul maliyetleme
anlayışında oluşturduğu dönüşümleri belirlemeye çalışmaktır. Bu maksatla, öncelikle
konumuzla ilgili bilgi toplumu özellikleri belirlenmeye çalışılmış, sonra bu özelliklerin
geleneksel maliyet muhasebesi anlayışında oluşturduğu dönüşümler sergilenmiştir.
Çalışmamızda, bilgi toplumu kavramı ile, sanayi toplumundan sonra gelinen bir toplumsal
evrim safhası; maliyet yönetimi kavramı ile de, geleneksel maliyet muhasebesi
kastedilmektedir. Dönüşümler, köklü değişiklikler anlamında kullanılmıştır.
Teorik temeller, bilgi toplumunun tanımı ve temel özellikleri, bilgi toplumu süreçlerinin
geleneksel maliyet yönetimi anlayışına etkileri, çalışmamızın işlendiği ana başlıklardır.
1
Stewart, A. T. (1997). Entellektüel Sermaye, Çev: Nurettin Elhüseyni, BZD Yayıncılık, İst., s.29.
685
BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA
OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER
2. TEORİK TEMELLER
Çalışmamızın bu kısmında, sosyal evrimci bakış açısından, toplumsal gelişim sürecini
etüde eden görüşlere yer verilecektir. Doğal olarak, bu görüşler kapitalist toplumun
geleceğine yönelik değerlendirmelerden oluşmak durumundadır.
K. Marx, kapitalist bir toplumda yaşamsal nitelikte üç değişim yaşanacağını öngörür.
Bunlardan ilki, sermaye birikiminin müteşebbislerin kontrolünden çıkarak toplumsal bir
nitelik kazanmasıdır. Bu gelişmeyi yeni bankacılık sisteminin oluşumu belirler.İkinci
faktör, işletmelerin büyümesine paralel olarak sahip-yönetici görünümünün ortadan
kalkacağıdır. Bu durum, Marx’ın yönetim emekçileri adını verdiği bir beyaz yakalı çalışan
grubunun oluşumunu doğurur. Üçündü faktör, beyaz yakalı çalışanların sayısal olarak
artmasıdır. Marx, söz konusu yapısal değişimler sonucu oluşan yeni güçlerin eski
örgütlenme ile çatışacağını ve bir ihtilalle kapitalist toplumun sosyalist bir topluma
dönüşeceğine inanıyordu.2
J. Schumpeter, kapitalist sistemin sosyalist bir sisteme dönüşeceğini öngören bir diğer
düşünürdür. Ancak bu oluşumun bir ihtilalle değil, sistemin kendi kendini tahribi yoluyla
gerçekleşeceğine inanır. Kapitalist sistemin rasyonellik özelliği, müteşebbisin öncü
gücünün giderek yok olması ve özel mülkiyet ve sözleşme serbestisi ilkelerinin giderek
azalacak önemi, sistemin kendi kendini tahribini sağlayacak dinamiklerdir.3
W. Sombart, zaman boyutunda, kapitalizmin değişik biçimlerini tespite çalışmıştır.
Sombart; erken, tam ve geç kapitalizm olarak üç kapitalizm türünü belirler. Dura’ya göre,
geç kapitalizm safhası yalnızca ruh bakımından değil, biçim ve teknoloji bakımından da
bilgi toplumu safhasının başlangıcına işaret etmektedir.4
Kapitalizm olgusunun mekan boyutunda değişik biçimlerini analiz eden yazar, E.
Wageman’dır. Kapitalist olmayan ülkeler, yeni kapitalist ülkeler, yarı kapitalist ülkeler ve
ileri derecede kapitalist ülkeler ayrımı Wageman’a aittir.5 Günümüz bilgi toplumlarının
1930’lu yılların ileri derecede kapitalist ülkelerinden oluşması, söz konusu sınıflandırmayı
daha da anlamlı kılmaktadır.
Sosyal olguların evriminde çok faktörlü bir teori geliştiren M. Weber; kapitalizmin
rasyonalist ruhu nedeniyle zamanla bürokratik bir topluma dönüşeceğini ileri sürer.6
Weber’e göre, özel sektörde yöneticinin, kamu sektöründe bürokratik ön plana çıkması
yeni bir otorite ve hakimiyet şekli anlamına gelmektedir.
E. Lederer, sanayi toplumunun sınıfsal evrimini istatistik olarak göstermiştir. Tümüyle
memurlar, teknik adamlar ve beyaz yakalı çalışanlardan oluşan bu kesim, bu günkü bilgi
toplumlarının hakim insan unsurunu oluşturmaktadır.7
C. Clark’a göre, sanayi toplumlarının gelişme kanunu “topraktan fabrikaya; fabrikadan
büroya“ şeklinde belirtilebilir.8
Hiç, M. (1970). Büyüme Teorileri ve Azgelişmiş Ekonomiler, İst., s.22.
Bell, D. (1972). The Coming of Post-Industrial Society: A Venture In Social Forecasting, New York,
s.65’den aktaran Dura, C. (1990). Bilgi Toplumu, Kültür Bakanlığı Yayınları, No: 1244, s.13.
4
Dura, C. (1990). İbid, s.11.
5
Marchal, A. (1969). Systemes et Structures Economiques, Paris, s. 274’den aktaran Dura, C. (1990). Op.
Cit., s.11.
6
Günay, U. (1986). "Modern Sanayi Toplumunda Din », Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.3,
ss.41-48.
7
Bell, D. (1972). Op. cit., s.69’dan aktaran Dura, C. (1990). Op. Cit., s.24.
8
Piettre, A. (1970). Histoire de la Pensee Economique et Analyse des Theories Contemporaines, s.442’den
aktaran Dura, C. (1990). Op. Cit., s.31.
686
2
3
Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL
J. Fourastie, insanlığın bu güne değin üç uygarlık safhası geçirmiş olduğunu belirtir.
Nüfusun çoğunlukla tarım sektöründe çalıştığı safha, tarımda ve sanayide çalışanlar
arasında nisai bir dengenin oluştuğu safha ve nüfusun çoğunlukla hizmet sektöründe
çalıştığı safha. Yazarın üçüncü uygarlık safhası bu günkü bilgi toplumuna karşılık
gelmektedir.9
İleri derecede sanayileşmiş ülkelerin bilgi toplumuna geçişleri bazı yeni çalışmalara da
konu olmuştur. Örneğin D. Bell, günümüz bilgi toplumunu A.B.D. örneğinde ilk inceleyen
yazarlardan biridir. Bell, bu toplumda bilimsel ve teknik bilginin toplumsal tabakalaşmayı
belirleyen en önemli faktör olacağını ve yükseköğretimlilerden oluşan bir sınıfın topluma
egemen olacağını savunur. Bell’e göre, bilgi toplumunun temelini bilgi üretimi ve bu
faaliyetin teşkilatlandırılması oluşturmaktadır.10
A. Gouldner; gelişmiş toplumlarda, sahip oldukları “kültür sermayesi“ ile kilit mevkilere
yükselen bir “kültür burjuvazisi“ oluştuğunu belirtir. Yükseköğretimli olma, gelirlerini
zihni çalışma ile sağlama ve ortak kimlik ve çıkarlara sahip olma, kültür burjuvalarının
ortak özellikleridir. Düşünüre göre yeni sınıf geleneksel burjuvaziye karşı mücadele
vermektedir.11
M. U. Porat; bilgi toplumunun ekonomik dönüşümünü rakamsal olarak ortaya
koymuştur.12 Porat’ın bulguları, toplam enformasyon faaliyetleri GSMH’sının % 46’sını
oluşturan A.B.D. ekonomisinin bir bilgi toplumu ekonomisine dönüştüğünü göstermiştir.
Aynı sektörün istihdamdaki payı 1860-1980 döneminde %5’ten %46’ya yükselmişti. Söz
konusu dönemde enformasyon faaliyetleri toplam şirket kazançlarının % 43’ünü
oluşturmaktaydı.13 Her geçen gün daha çok bilgiye dayalı hale gelen işler nedeniyle,
enformasyon ekonomisinin günümüzde daha da kapsamlı hale geldiği kuşkusuzdur.
3. BİLGİ TOPLUMUNUN TANIMI VE ÇERÇEVESİ
Bilgi toplumunun tanımı ve özet çerçevesi şu şekilde belirtilebilir: Örneğin C. Dura, bilgi
toplumunu; sosyal evrim çizgisinde sanayi toplumundan sonra gelinen, ekonomideki tüm
ağırlığın hizmet sektörüne kaydığı, mesleki ve teknik araştırmacı sınıfın ön plana geçtiği,
her türlü politika ve yeniliklerin ilmi bilgiden kaynaklandığı, entelektüel teknolojiye
dayanan bir toplum safhası olarak tanımlamaktadır.14
Y. Masuda; bilgi toplumuna geçiş için sosyal teknoloji boyutunda bir teknolojik değişimi
zorunlu görür. Sosyal teknoloji, toplumun tüm katmanlarına nüfuz ederek onu başka bir
sisteme dönüştürecek teknoloji türüdür. Yazara göre bilgi toplumlarının sosyal teknolojisi
bilgisayar teknolojisidir.15 Masuda’ya göre bilgi toplumu aşağıdaki özellikleri taşır:
a) Bilgi toplumunun simgesi, bilgisayara dayalı enformasyon şebekeleriyle veri
bankalarından oluşan kamusal altyapıdır. Bu toplumun gelişme dinamiğini bilgisayar
teknolojisi yönlendirir.
b) Bilgi toplumunda hakim sektörler entelektüel sektörlerdir.
9
Dura, C. (1990). Op.cit.,s.31.
Bell, D. (1972). Op.cit.’den aktaran Dura, C. (1990). Op.cit., s.40.
11
Dura, C.(1990). Ibid., s.41.
12
Porat, Marc, U. (1977). The Information Economy : Definition and Measurement, U.S. Department of
Commerce, Washington, D. C.
13
Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.47.
14
Dura, C. (1990). Op. Cit., s.2.
15
Masuda, Y. (1981). The Information Society as Post-Industrial Society, Betnesda, ML: World Future
Society’den aktaran Dura, C. (1990). Op. cit., s.44.
687
10
BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA
OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER
c) Bilgi toplumunda sosyo-ekonomik sistem, altyapısının üstünlüğü ile kendini gösteren
gönüllü bir sivil toplumdan oluşur.
d) Bilgi toplumunun siyasal sistemi “katılımcı demokrasi“ dir.
e) Bilgi toplumu, büyük miktarda tüketim malı üretip tüketen sanayi toplumunun aksine,
yüksek düzeyde kitlesel bilgi üreten toplumdur.
4. BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ
ANLAYIŞINA ETKİLERİ
Çalışmamızın bu kısmında sanayi toplumundan bilgi toplumuna yönelen sosyal evrim
süreçlerinin, esas olarak sanayi toplumunun bir sonucu olan geleneksel maliyet
yönetiminde oluşturduğu dönüşümler incelenmektedir.
4.1. Fiziksel Varlıklardan Entelektüel Varlıklara
Bir bilgi toplumu; zenginlik ve rekabet avantajlarının dayanağı fiziki varlıklar değil,
entelektüel varlıklar olan toplumdur.16 Şimdi bu dönüşümü, Amerikan imalat işletmeleri
örneğinde rakamlarla görelim: Söz konusu işletmelerin 1982’den bu güne (2000)
gerçekleştirdikleri fiziki sermaye harcamaları yıllık ll0 milyon dolarla sabit kalırken,
entelektüel varlıklara yaptıkları harcamalar her yıl artmaktadır. 1982’de 49 milyon dolar
olan bu harcamalar, 1987’de 86.3, 1991’de 107 milyon dolara yükselmiştir. Stewart’a göre
işletmeler bilgi işletmelerine dönüştükçe, entelektüel varlık harcamaları artarken, fiziksel
varlık harcamaları azalmaktadır.17 Enformasyonu toplayan, işleyen, analiz eden ve dağıtan
varlıklara yapılan harcamalardaki artışın bir diğer göstergesi, M. Blair’in çalışmasından
elde edilebilir. Blair, A.B.D’ndeki tüm imalat ve madencilik işletmeleri için varlık
değerleri ile piyasa değerleri arasındaki ilişkiyi Combustat veri tabanını kullanarak
belirlemiş ve 1981’de fiziksel varlıkların söz konusu işletmelerin piyasa değerlerinin
%62.3’ünü, 1991’de de %37.9’unu oluşturduğunu göstermiştir.18 İmalat işletmeleri için
geçerli olan bu oranlar, hizmet işletmelerinde daha düşük olacağı gibi muhtemelen
günümüz için daha da düşük oranlar tespit edilecektir. Nitekim, yılda 330 milyon dolarlık
cirosu bulunan Visa International’in fiziksel varlıkları neredeyse yok gibidir.19 Bir
zamanlar büyük binalar gerektiren bankacılık hizmetlerinin şimdi bir bankamatik
kulübesinde yapılabilir hale gelmesi dönüşümün en somut göstergelerinden biri olabilir.
Olgunun bir boyutu da, bazı işletmelerde Ar-Ge’ye tüm varlık harcamalarından daha fazla
harcama yapılmasıdır. F. Kodama’ya göre, Ar-Ge harcamaları tüm varlık harcamalarını
geçmeye başlarsa, işletmelerin bir üretim yeri olmaktan çıkıp bir düşünme yeri olmaya
başladığı söylenebilir.20
Luca Pacioli’nin (1492) Summa de Aritmetica, Geometrica, Proportioni et Proportionalita
adlı eserinde tanıttığı çift taraflı kayıt yöntemi şüphesiz muhasebeciler açısından çok
önemli bir icattı. Kuşkusuz, Pacioli’den sonra da muhasebede önemli gelişmeler
kaydedilmiştir. Fakat bunların hiçbiri fiziksel varlıkların yani sanayi toplumu varlıklarının
Rivette, G. Kevin; Kline, David. (2000).“Discovering New Value In Intellectual Property”, Harvard
Business Review, Jan-Feb., ss.54-66.
17
Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.88.
18
Blair, M. (1995). Ownership and Control: Rethinking Corporate Governance for the Twenty-First
Century, Washington, D. C., Brookings Institution, 6. Bölüm.
19
Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.88.
20
Kodama, F. (1991). Analyzing High Technologies: The Techno-Paradigm Shift, New York: Pinter
Publishers, s.2.
688
16
Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL
izlenmesine odaklanan geleneksel muhasebenin ölçme çerçevesini değiştirmemiştir.
İşletme varlıkları büyük ölçüde entellektüel varlıklardan oluşup, rekabet avantajı ve
kârların kaynağı bu varlıklardan oluştuğunda durum ne olacaktır ? Robert, K. Elliot’a göre,
çift taraflı kayıt yöntemi entelektüel varlıkların ölçümünü gerçekleştiremez. Bilgi
işletmelerinde ölçmenin odağını fiziksel varlıklar değil, entelektüel varlıklar oluşturan yeni
bir muhasebe sistemi gerekmektedir.21
4.2. Maliyet Ölçümünden Değer Ölçümüne
Fiziksel varlıklardan entelektüel varlıklara yönelişin de gösterdiği gibi, bir bilgi toplumu
yüksek düzeyde kitlesel bilgi üreten ve bunu kullanan bir toplumdur.22 Entelektüel
varlıklar ya da kısaca bilgi üretimin en önemli girdisi olduğunda, geleneksel maliyetleme
anlayışında da bir farklılık yaşanmaktadır. Geleneksel maliyetleme anlayışı cari değer ve
tarihi maliyet kavramlarını hemen hemen eşanlamlı görür. Yani, bir mala ilişkin tarihi
maliyetlerin o malın iktisap değerini (Cari Değer) yansıttığını varsayar. Bu varsayım,
üretilen ürünler fiziksel, yani madde-yoğun ürün olduğunda büyük ölçüde doğrudur.23 Bu
yüzden, madde-yoğun ürünlerde bir mamulün maliyeti, üretim için harcanan fiziksel girdi
ve emek miktarının toplamından oluşur. Bilgi, üretimin en önemli girdisi haline gelip,
mamuller madde-yoğun olmaktan çıkıp bilgi-yoğun hale geldiğinde, tarihi maliyet ve cari
değer eşitliği ortadan kalkar ve artık maliyetler mamulün değeri konusunda hiçbir şey
söylemez.24 Esas olan, yapılan işe katılan bilginin değerini ölçmektir. Bilgi işletmelerine
uygun muhasebe sistemi bilgi-yoğun ürünlerin değerini ölçmelidir.
4.3. Tek Mamulden Mamul Grubuna
Bir bilgi toplumu, D. Bell’in hızlanım kanunu adını verdiği sosyal bir kanun nedeniyle,
değişimin eskisiyle kıyaslanmayacak ölçüde hızlandığı bir toplum aşamasıdır.25 Hızlı
değişimin bilgi işletmelerine yönelik yansımalarından biri, ürün ömrünün (Product LifeCycle) kısalmasıdır. Örneğin Toyota’da her yeni model değişimi 4 yıla inmişken, bu süre
çoğu elektronik ürünler için 1 yıla kadar inmiştir.26 Ürün çeşitliliği anlamına gelen ve aynı
üretim hattında bir mamul grubu üretimini zorunlu kılan bu gelişme; her bir müşteri
grubunun farklı özelliklerde ürüt talep etmesi, pazarda boşluk bırakılması, kaybedilen
müşterinin tekrar kazanım maliyetinin çok yüksek olması gibi stratejik gerekçelere
dayandırılmaktadır. Bu gelişmeler, geleneksel maliyet yönetiminin tek ürüne odaklanan
bakış açısının stratejik olarak geçerliliğini yitirdiğinin göstergesidir. Bilgi işletmelerine
uygun maliyet yönetiminde, ürün grubunu dikkate alan perspektiflere yöneliş
gerektirmektedir.27
4.4. Üretim Safhasından Tasarım Safhasına
Daha önce, bilgi toplumunun bilgiyi en önemli girdi olarak kullanarak bilgi-yoğun ürünler
üreten bir toplum olduğunu belirtmiştik. Bir ürün madde-yoğun halden çıkıp bilgi-yoğun
hale geldikçe, bu ürünle ilişkili maliyetlerin dağıldığı safhalarda da değişim
gerçekleşmektedir. Geleneksel maliyet yönetimi anlayışında, maliyetleri üretim
aşamasında yönetmek esastır. Çünkü, ürünle ilişkili maliyetlerin yoğun olarak toplandığı
Elliot, R. K. (1992). « The Third Wave Breaks on The Shores of Accounting”, Accounting Horizons, C.6.
No:2, s.68.
22
Dura, C. (1990). Op. Cit., s.45.
23
Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.99.
24
Stewart, A. T. (1997). Ibid., s.99-105.
25
Türkcan, E. (1985). “Teknolojinin Jeopolitiği”, İktisat Dergisi, S.246. s.37.
26
Fisher, J. (1995). “Implementing Target Costing”, Journal of Cost Management, Vol.9, Issue 2, ss.50-59.
27
Cooper, R. (1994). When Lean Enterprises Collide:Competing Through Confrontation, Harvard
BusinessSchool Press, Boston, Massachusetts, s.209-213.
689
21
BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA
OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER
aşama bu aşamadır. Ürünler bilgi-yoğun hale geldikçe, ürünün marjinal maliyeti ile
yatırılan maliyeti arasındaki fark açılmakta ve ürünle ilişkili maliyetlerin çok önemli bir
kısmı bu kez tasarım aşamasına toplanmaktadır.28 Bu sonuçta, ürünle ilişkili fiziksel girdi
harcamalarının önemsiz hale gelmesi ve ürün ömrünün kısalması etkin olmalıdır.29 Bu
dönüşüm, maliyetleri esas olarak üretim aşamasında yönetmeye odaklanan geleneksel
anlayışı geçersiz kılmaktadır. Artık ürünün yaşam boyu maliyetleri (Life-Cycle Cost) bir
bütün olarak değerlendirilmeli ve bilgi-yoğun ürünlerin maliyet yönetimi için tasarım
aşamasına odaklanılmalıdır. Maliyetlerin tasarım aşamasında yönetimi, muhasebe
anlayışının maliyetleri yalnızca tarihi olarak belirleyen bir konumdan çıkıp, maliyetleri
önceden bilen bir konuma geçişini zorunlu kılmaktadır.
4.5. Firmadan Değer Zincirine
D. Bell’e göre, “yapısal farklılaşma“ uzay geometrisindeki “kare-küp“ kanununun sosyal
kurumlardaki karşılığıdır. Yapısal farklılaşma, kurumların boyut ve fonksiyonlar
bakımından büyümesi sonucu, söz konusu fonksiyonları yerine getirmek üzere yeni
uzmanlaşmış alt sistemlerin oluşmasıdır.30 Bu çerçevede oluşan benzer birimler arasında
rekabet doğmuş ve önceleri rekabet, benzer birimlerin birbirlerini yok etmeleri şeklinde
gerçekleşmiştir. Ancak çağdaş toplumlarda rekabet, verimlilik artışının getirdiği ekonomik
gelişme imkanları nedeniyle, sosyal üniteler arasında işbölümü ve karşılıklı ilişkiler
kurulmasına yol açmıştır.31 Sosyal birimler, rekabete karşı koymak maksadıyla,
uzmanlaşmaya ve birbirlerinin tamamlayıcısı olmaya yönelmişlerdir. Şüphesiz bu sonuçta
üretilen mamullerin giderek daha kompleks (Bilgi-yoğun) hale gelmeleri etkin olmuştur.
Örneğin Toyota’da otomobil üretim maliyetinin % 80’idışardan alınan parçalardan
oluşmaktadır.32 Aynı oran Chreys’lerde % 70’tir. 1995 yılı itibarıyla A.B.D.’de ortalama
bir işletmenin diğer firmalardan temin ettiği girdilerin bedeli 4 yıl öncesine göre 5 kat
artmıştır.33 Bu gelişmeler; bilgi toplumunun karşılıklı bağımlılık (Inter-Dependency)
bakınından en üst düzeye ulaşılan toplum aşaması olduğunu göstermektedir. Bu
dönüşümün işletmelere yönelik yansıması, onları tek başlarına rekabet eden bir sosyal
birim olmaktan çıkarıp, bir değer zincirinin (Value Chain) etkin bir üyesi olmaya
yöneltmektedir.
Geleneksel maliyet yönetiminin bakış açısı firma ile sınırlıdır. Maliyet yönetimi adına
yapılacak her şey firma içinde başlar ve biter. Rakamlarında gösterdiği gibi artık maliyet
yönetimi firmanın kendi sınırlarında kalarak gerekleştireceği bir iş değildir. Bu durum,
aynı değer zinciri üyelerinin maliyetler bakımından da birbirleriyle yakın işbirliği içinde
olmalarını gerektirmektedir.34 Bilgi işletmelerine uygun maliyet yönetimi, maliyetleri
değer zinciri anlayışı içinde yönetecek anlayış ve yöntemler geliştirmek durumundadır.
4.6. Geleneksel Yöntemlerden Çağdaş Yöntemlere
28
Brinker, J. B. (1997). Handbook of Cost Management, Warren, Gorham Lamont, s. D2.10.
Savaş, O. (2002). Hedef Maliyet Yönetim Sisteminin Türk Hazır Giyim Sektöründe Uygulanabilirlik
Düzeyinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma, Basılmamış Doktora Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Rektörlüğü Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.3.
30
Bell, D. (1972). Op.cit. sayfa 173’den aktaran: Dura, C. (1990). Op.cit., s.96.
31
Dura, C. (1990). Op. Cit., s.96.
32
Cooper, R., Chew, B.W. (1996). “Control Tomorrow’s Cost Today’s Design”, Harvard Business Review,
Jan-Feb., Vol.74, N.1, ss.88-97.
33
Stewart, A. T. (1997). Op.cit., s.50.
34
Cooper, R., Yoshikawa, T. (1994). “Inter-Organizational Cost Management Systems: The Case of TokyoYokohama-Kamakuru Supplier Chain”, International Journal of Production Economics, C.37, ss.51-62.
690
29
Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL
C. Clark’ın “topraktan fabrikaya; fabrikadan büroya” şeklinde nitelendirdiği toplumsal
gelişme seyri, hem üretim maliyetinin yapısını hemde çalışanların niteliğini değiştirmiştir.
P. F. Drucker’e göre, 1900’den bu yana her ek birimlik imalat çıktısı için gerekli emek
miktarı her yıl % 1 oranında azalmaktadır. Aynı miktar azalmaları 2.Dünya savaşından
sonra hammadde ve enerji içinde geçerlidir. Hammaddenin, kas gücünün ve elektrik
enerjisinin yerini sürekli beyin gücü alıyor.35
Bilginin en önemli üretim girdisi olması üretim maliyetinin yapısını değiştirmiştir. Üretim
maliyeti, söz konusu üretim için harcanan direkt ve endirekt giderlerden oluşur. Mamul
için harcanan hammadde ve emek miktarı direkt giderleri oluştururken, mamulle ancak
dolaylı ilişki kurulabilen genel üretim giderleri endirekt giderleri oluşturur. Madde-yoğun
mamuller üretilen dönemlerde, hammadde veya işçilik en önemli maliyet unsuru olduğu ve
genel üretim giderleri nispeten önemsiz olduğu için, geleneksel mamul maliyetleme
anlayışında genel üretim giderleri direkt giderler esaslı dağıtım anahtarları kullanılmak
suretiyle mamullere yüklenmektedir. Mamul üretimi için gerekli direkt işçilik saati ve
makine çalışma saati, bu maksatla kullanılan en yaygın ölçütlerdir.
Madde-yoğun mamul üretiminden bilgi-yoğun mamul üretimine geçildikçe, direkt işçilik
maliyetleri önemsiz hale gelmekte (Yüksek teknoloji kullanan bazı sektörlerde %2’ye
kadar düşmüştür.), buna karşın genel üretim maliyetleri üretim maliyetinin en önemli
unsuru haline dönüşmektedir.36 Üretim maliyetlerinin dönüşün yapısında, geleneksel
mamul maliyetleme uygulamalarını sürdürmek yanlış maliyetlere yol açmakta ve yanlış
stratejik kararlara neden olmaktadır.
Sanayi işçisini bilgi işçisine, üretim maliyetini endirekt giderler ağırlıklı hale getiren bilgi
toplumu süreçleri, geleneksel maliyet yönetimi anlayışının örneğin, işçi, ücret, ücret
sistemleri, gider dağıtımı, dağıtım anahtarları, işçilik ve genel üretim giderleri standartları,
standart maliyetleme, sapma analizleri vb. gibi bir çok uygulamasını temelden
sarsmaktadır. Bilgi işletmelerine uygun maliyet yönetimi, endirekt maliyetlerin mamulle
direkt ilişkisini kurabilecek ve doğru maliyet bilgisine ulaştıracak çağdaş yöntemler
bulmak durumundadır.
4.7. Maliyetten Fiyata Değil Fiyattan Maliyete
Bir bilgi toplumu, aynı zamanda, Masuda’nın “sosyal teknoloji“ adını verdiği bilgi
teknolojileri yoluyla bilgi birikimini toplumun tüm katmanlarına görülmemiş bir hızla
yayan toplumdur. Bu olgunun bilgi işletmelerine yönelik etkilerinden bir de onları
teknolojik olarak birbirlerine benzetmektir.37 Teknolojik benzerlik ürürlerin taklit edilme
sürelerini önemli ölçüde kısaltarak pazara ilk giriş avantajını (First Mover Advantage)
ortadan kaldırmaktadır.38
Taklitçi firmalar, ürün için gerekli olan Ar-Ge harcamalarına katlanmamaktan doğan
maliyet avantajlarıyla çok daha düşük fiyattan ürün sunarak fiyatları düşürmekte ve
böylece taklit edilen firmaları başta yatırımların geri dönüşü ve beklenilen kâr konusunda
ciddi sorunlarla baş başa bırakmaktadırlar.39
Geleneksel maliyet yönetimi anlayışının kâr ve yatırımların geri dönüşü endişesi yoktur.
Bu yüzden hesaplanan üretim maliyeti üzerine kâr tutarı ilave edilmek suretiyle ürünün
Drucker, P. F. (1992). “Planning for Uncertainity, The Wallstreet Journal, 22 Haziran, 5.A.12.
Mcmahon, C; Browne, J. (1998). CADCAM: Principles, Practise and Manufacturing Management, 2nd
Edition, Addison Wesley, s.5.
37
Cooper, R. (1994). When Lean Enterprises Collide, Op.cit., s.25.
38
Cooper, R., Chew, B.W. (1996), Op.cit., s.90.
39
Savaş, O. (2002). Op. Cit., s.2.
691
35
36
BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA
OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER
satış fiyatı belirlenir (Cost-Plus Pricing). Üretilen mamullerin satılmaması gibi bir beklenti
olmadığı için, mamulün ömrü boyunca gerçekleşecek satışların uygun miktarda kâr
bırakacağı ve yatırımların geri dönüşünü temin edeceği varsayılır. Yukarıda açıklanan
gelişme göstermektedir ki artık bu varsayım doğru değildir. Bilgi işletmelerinin koşullarına
uygun maliyet yönetimi anlayışı, yalnızca maliyetleri değil kârları da yönetmek
durumundadır. Şüphesiz bu, maliyetten fiyata yönelen geleneksel yaklaşımın aksine,
fiyatlardan maliyete yönelen bir yaklaşım gerektirecektir.
5. SONUÇ
Bilgi toplumuna yönelen sosyal evrim süreçlerinin geleneksel maliyet yönetimine etkilerini
belirlemeyi amaçlayan bu çalışmada ulaşılan sonuçlar aşağıdaki gibi özetlenebilir.
1-Bilgi toplumu; sosyal evrim çizgisinde sanayi toplumundan sonra gelinen, ekonomideki
tüm ağırlığın hizmet sektörüne kaydığı, mesleki ve teknik araştırmacı sınıfın ön plana
geçtiği, her türlü politika ve yeniliklerin ilmi bilgiden kaynaklandığı, entelektüel
teknolojiye dayanan bir toplum safhasıdır. Devrim niteliğindeki bu dönüşüm sanayi
toplumundan kalma iş ve işletme anlayışını kökünden sarsmaktadır.
2-Esas olarak sanayi toplumunun sonucu olan geleneksel maliyet yönetimi anlayışı bilgi
toplumunun işletmelerine uygun değildir.
3-Bilgi toplumu süreçleri, geleneksel maliyet yönetiminde;
Entelektüel firma varlıklarını izleyen ve işe katılan bilginin değerini belirleyen, mamullerin
maliyetinden ziyade değerini ölçen, tek ürünü değil bir ürün gurubunu maliyetleyen,
maliyetleri ürün tasarım safhasında yöneten, değer zinciri anlayışı çerçevesinde fiyatlardan
maliyetlere yönelen çağdaş yöntemlere yönelişi gerektirmektedir.
692
Orhan SAVAŞ-Himmet KARADAL
KAYNAKÇA
Blair, M. (1995). Ownership and Control: Rethinking Corporate Governance for the
Twenty-First Century, Washington, D. C., Brookings Institution.
Brinker, J. B. (1997). Handbook of Cost Management, Warren, Gorham Lamont.
Cooper, R. (1994). When Lean Enterprises Collide:Competing Through Confrontation,
Harvard BusinessSchool Press, Boston, Massachusetts.
Cooper, R., Chew, B.W. (1996). “Control Tomorrow’s Cost Today’s Design”, Harvard
Business Review, Jan-Feb., Vol.74, N.1, ss.88-97.
Cooper, R., Yoshikawa, T. (1994). “Inter-Organizational Cost Management Systems: The
Case of Tokyo-Yokohama-Kamakuru Supplier Chain”, International Journal of
Production Economics, C.37, ss.51-62.
Drucker, P. F. (1992). “Planning for Uncertainity”, The Wallstreet Journal, 22 Haziran,
5.A.12.
Dura, C. (1990). Bilgi Toplumu, Kültür Bakanlığı Yayınları, No: 1244.
Elliot, R. K. (1992). « The Third Wave Breaks on The Shores of Accounting”, Accounting
Horizons, C.6. No:2, s.68.
Fisher, J. (1995). “Implementing Target Costing”, Journal of Cost Management, Vol.9,
Issue 2, ss.50-59.
Günay, U. (1986). "Modern Sanayi Toplumunda Din“, Erciyes Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, S.3, ss.41-48.
Hiç, M. (1970). Büyüme Teorileri ve Azgelişmiş Ekonomiler, İst.
Kodama, F. (1991). Analyzing High Technologies: The Techno-Paradigm Shift, New York:
Pinter Publishers.
Mcmahon, C; Browne, J. (1998). CADCAM: Principles, Practise and Manufacturing
Management, 2nd Edition, Addison Wesley, s.5.
Porat, Marc, U. (1977). The Information Economy : Definition and Measurement, U.S.
Department of Commerce, Washington, D. C
Rivette, G. Kevin; Kline, David. (2000).“Discovering New Value In Intellectual
Property”, Harvard Business Review, Jan-Feb., ss.54-66.
693
BİLGİ TOPLUMU SÜREÇLERİNİN GELENEKSEL MALİYET YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA
OLUŞTURDUĞU DÖNÜŞÜMLER
Savaş, O. (2002). Hedef Maliyet Yönetim Sisteminin Türk Hazır Giyim Sektöründe
Uygulanabilirlik Düzeyinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma, Basılmamış Doktora
Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörlüğü Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Stewart, A. T. (1997). Entellektüel Sermaye, Çev: Nurettin Elhüseyni, BZD Yayıncılık,
İst.
Türkcan, E. (1985). “Teknolojinin Jeopolitiği”, İktisat Dergisi, S.246. s.37.
694