1131 TÜRKİYE’NİN ENERJİ POLİTİKASINDA KÜÇÜK VE ÇOK KÜÇÜK HİDROELEKTRİK SANTRALLERİN YERİ VE ÖNEMİ ÖZDEMİR, Mahmut Temel*-DAĞHAN, İsmail Hakan** ORHAN, Ahmet***-CEBECİ, Mehmet**** TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET Enerji, kalkınmanın temel unsurlarından biridir. Enerjinin; yeterli, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetle temini ise, kalkınmayı sürdürebilmenin ön şartıdır. Bu şartların sağlanması, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke politikalarına büyük oranda yön verir. Türkiye’de enerji talebinin sürekli arttığı göz önüne alındığında, bu talebe karşılık üretimin de arttırılması gerektiği ortaya çıkar. Türkiye, enerji kaynakları potansiyeli açısından zengin bir ülkedir. Ancak ülkenin enerji potansiyelinin tam olarak değerlendirilmesine yönelik bir politika izlenilememesi nedeni ile Türkiye, bugün toplam enerji tüketiminin % 72’sini dış alımla karşılamaktadır. Bu noktada, özellikle değerlendirilememiş hidroelektrik potansiyelin etkisinin büyük olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Büyük ve küçük ölçekli firmalara yönelik teşviklerin yapılması; öncelikle ülkenin kullanılmayan hidrolik potansiyelinin değerlendirilmesini sağlayacak, sonrasında ise elektromekanik teçhizat ve teknoloji konularındaki birikimlerin dış ülkelere transferi için yeni atılımlara yol açacaktır. Anahtar Kelimeler: Hidrolik potansiyel, küçük ve çok küçük hidroelektrik santraller, enerji politikaları. ABSTRACT Energy is one of the basic components of the development. The prerequisite of sustainable of the development is to supply energy sufficiently, quality, * Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü 23119 ELAZIĞ/TÜRKİYE. e-posta: mto@firat.edu.tr ** Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) Keban-ELAZIĞ/TÜRKİYE. e-posta:hakandaghan @hotmail.com *** Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü 23119 ELAZIĞ/TÜRKİYE. e-posta: aorhan@firat.edu.tr **** Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü 23119 ELAZIĞ/TÜRKİYE. e-posta: mcebeci@firat.edu.tr 1132 continuously and cheaply. Providing these conditions mostly gives a direction to the politics of developed and developing countries. Considering the energy requirement of Turkey the demand of energy is continuously increasing so the need of increasing energy production of Turkey arises. Turkey is a rich country for the energy potential sources. Because of the unapplied true politics about the using of energy potential optimally, today Turkey imports the 72 % of its energy consumption. At this point it must be paid attention that hydroelectric potential has great effect on increasing energy production. Promoting big and small size companies firstly will be helpful to utilizing unused hydroelectric potential and than cause new enterprises to transfer their know-how in the areas of equipment and technology to other countries. Key Words: Hydraulic potential, mini and micro hydropower plants, energy policies. GİRİŞ Günümüz dünyasında güçlü bir devlet olmanın yolu, dayanıklı bir ekonomiye sahip olmak ve yer altı-yer üstü kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmaktan geçer. Bu bağlamda, Türkiye’nin kullanılamamış ya da kullanılmayan birincil enerji kaynaklarının kullanıma hazır hâle getirilmesi, büyük önem taşımaktadır. Yüzyılımızın temel sorunlarından biri enerji gereksiniminin karşılanması olup bu durum ülkemizin enerji alanlarına olan yakınlığı nedeni ile stratejik önemini daha da arttırmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle ülkemizin en önemli yenilenebilir enerji kaynaklarından olan küçük su kaynaklarına ilişkin potansiyel ve enerji politikası incelenmektedir. Daha sonra köklü bağlarımızın olduğu Kuzey Afrika ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ülkelerinin hidrolik potansiyeli irdelenmekte, bunların değerlendirilmesine ve geliştirilmesine yönelik olarak Türkiye’nin sağlayabileceği katkılara dair öneriler sunulmaktadır. 1. Türkiye’nin Hidroelektrik Potansiyeli Bir ülkede, ülke sınırlarına veya denizlere kadar bütün doğal akışların % 100 verimle değerlendirilebilmesi varsayımına dayanılarak hesaplanan hidroelektrik potansiyel, o ülkenin teorik hidroelektrik potansiyelidir. Mevcut teknoloji ile değerlendirilebilen maksimum potansiyele ise, teknik hidroelektrik potansiyel denir. Öte yandan teknik olarak gerçekleştirilebilen her tesis ekonomik olmayabilir. O nedenle teknik potansiyelin, mevcut ve beklenen yerel ekonomik şartlar içinde geliştirilebilecek bölümü ekonomik hidroelektrik potansiyel olarak adlandırılır. Farklı kaynaklarda, ülkemizin teorik hidroelektrik potansiyelinin 433-442 TWh/yıl (1 TWh=1 milyar kWh) olduğu belirtilmektedir. Uzun süre Türkiye’nin teknik hidroelektrik potansiyelinin 215 TWh/yıl olduğu kabul 1133 edilmişse de, son olarak 250 TWh/yıl civarında alınabileceği ifade edilmiştir (Eroğlu, 2006). Böylece ekonomik hidroelektrik potansiyelin de 141 TWh/yıl olacağı hesaplanmıştır (Basmacı, 2004). Küçük Hidroelektrik Santrallerin (HES) değerlendirmeye alınması hâlinde, bu potansiyel 180–200 TWh/yıl’a çıkabilecektir (Eroğlu, 2006). Hidroelektrik potansiyelimize ait değerler Şekil 1’de verilmiştir. Şekil 1: Türkiye’nin Hidroelektrik Potansiyeli 2007 verilerine göre bu potansiyelin % 35,5’i işletmede, % 11,1’i inşa hâlinde, % 5,3’ünün Kesin Projesi hazır, % 20,4’ünün Fizibilitesi hazır ve % 14,1’inin ise Master Planı hazır durumdadır (Elektrik İşleri Etüt İdaresi, 2007). Geriye kalan kısmın oranı ise % 13,6’dır. Bu değerin önemli bir kısmını küçük ve çok küçük HES sınıfına girecek uygulamalar alacaktır. Elektrik İşleri Etüt İdaresi, değerlendirilmemiş 26 havzanın hidrolik enerji potansiyelini belirlemek için çalışmalara başlamıştır. Bu bağlamda, önce Batı Karadeniz, Meriç, Marmara, Burdur Gölü, Küçük Menderes, Orta Anadolu, Susurluk Irmağı, Gediz Irmağı, Ege Bölgesi ırmakları, Doğu Karadeniz, Büyük Menderes Irmağı, Sakarya Nehri, Batı Akdeniz, Orta Akdeniz, Yeşilırmak, Ceyhan Nehri ve Afyonkarahisar çalışmaları tamamlanmıştır. Elektrik İşleri Etüt İdaresi geriye kalan 9 havzanın çalışmalarına devam etmektedir. Bu kapsamda, 446 MW kurulu güce sahip ve 2,13 TWh/yıl enerji üretebilecek 165 santralin yapımı için özel sektör girişimlere başlamıştır. Henüz kesin sonuçlar belli olmamasına rağmen küçük, çok küçük ve en küçük HES’lerin, Türkiye’nin ekonomik olarak değerlendirilebilir hidrolik 1134 potansiyelinin % 15’ine yakın bir değer olacağı öngörülmüş ve dolayısı ile bu potansiyelin; 141 TWh/yıl yaklaşımına göre 22 TWh/yıl civarında, 193 TWh/yıl yaklaşımına göre de 29 TWh/yıl civarında bir kapasiteye sahip olacağı ortaya çıkmıştır (Gürbüz-Yılmaz, 2007) Türkiye, dünya hidroelektrik potansiyeli içinde % 1 payı ile sekizinci sırada gelmektedir. Teknik potansiyel olan 250 TWh/yıl ile, Avrupa potansiyelinin yaklaşık % 20’si mertebesinde hidroelektrik potansiyele sahip bulunmaktadır (Ünsal, 2003). Bir başka açıdan bakıldığında Türkiye, Avrupa hidrolik potansiyelinde Rusya ve Norveç’ten sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki etkileri de gözünde bulundurulduğunda, ülkemizin teknik ve ekonomik hidroelektrik potansiyelinin yeniden belirlenmesine ve sadece ortalama potansiyelin değil, değişken potansiyelin de dikkate alınmasına ihtiyaç vardır. Yapılan 25 ve 50 yıllık perspektifli senaryolara göre ülkemizin yağış rejimlerinde değişiklikler olacağı belirtilmiştir (Şen, 2006). Özellikle Karadeniz bölgesinin alacağı yağış miktarında artma olması beklenmektedir. Zaten hidrolik enerji potansiyeli yüksek olan bölge daha fazla yağış alarak artık enerji üretiminde şu an en düşük debili yerlerin bile küçük HES olarak değerlendirilebilir bir hâle gelebileceği görülmektedir. Bu öngörüler dikkate alındığında küçük ve çok küçük HES’lerin özellikle Karadeniz bölgesindeki uygulamaları teşvik edilmelidir. 2. Türkiye’nin Küçük ve Çok Küçük Hidroelektrik Enerji Politikası Genel olarak enerjinin ve özel olarak elektrik enerjisinin kalkınma ve sanayileşmede temel rol aldığı günümüzde, mevcut ihtiyacın karşılanmasında çeşitlendirme önemlidir. Çeşitlendirme ile iki şey kastedilir. Bunlardan ilki, elektrik enerjisi üretim kaynaklarının çeşitlendirilmesi, diğeri ise belirli bir enerji üretim kaynağının sağlandığı yerlerin çeşitlendirilmesi olarak düşünülebilir. Ülkemizde daha ziyade ikinci konu gündemde tutulmakta, birinci konuya daha az değinilmektedir. Örnek olarak son zamanlarda doğalgaza olan aşırı bağımlılığımız nedeni ile değişik ülkelerden doğal gaz teminine gidilmesi gösterilebilir. Ama asıl tercih edilmesi gereken, elektrik enerjisi üretim kaynaklarının çeşitlendirilmesi olmalıdır. Türkiye, fosil yakıtlar bakımından fakir, buna karşılık yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları bakımından oldukça zengin sayılabilir. Enerji planlamasında, bu kaynaklar ve ülke koşullarına bağlı olarak; Yapılabilirlik, İşletme özellikleri, Ekonomiklik, Dışa bağımlılık başlıklarına dikkat edilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin, toplam enerji tüketiminin % 72’sini dış alımla sağlaması, bu konuların önemini ortaya koymaktadır. Son yıllarda, ülkemizdeki hidrolik potansiyelin değerlendirilmesine yönelik çalışmalar artmıştır. Bu çalışmalar, özellikle kanunlarda ve kurumsal yapılarda da yeni değişiklikler getirmiştir: 1135 1. 20 Şubat 2001’de, Enerji Piyasası Kanunu yürürlüğe girmiştir. 2. 27 Ekim 2001’de, Avrupa Birliği’nin “Dâhili Elektrik Pazarındaki Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Üretilen Elektriğin Teşvik Edilmesi’ yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. 3. 26 Haziran 2003’te, “Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. 4. 25 Mayıs 2004’te, su kullanım hakkı anlaşması yönetmeliğinde değişiklik yapılmıştır. 5. 18 Mayıs 2005’te, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerji Üretimi Maksatlı Kullanımına İlişkin Kanun yürürlüğe girmiştir. 6. 24 Mayıs 2005’te, Elektrik Piyasası Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, yürürlüğe girmiştir. 7. 04 Ekim 2005’te, Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi verilmesine ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik yürürlüğe girmiştir. 8. 12 Ağustos 2006’da, Elektrik Piyasası’nda üretim faaliyetinde bulunmak üzere su kullanım hakkı anlaşması imzalanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmıştır. 9. 08 Şubat 2007’de, Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte değişiklik yapılmıştır. Yukarıda Kronolojik Sıralama ile Verilen Çalışmaların Başlıca Hedefleri: 27 Ekim 2001 tarihli yönetmelik gereği olarak Avrupa Birliği ülkelerinde 2010 yılından itibaren tüketilecek olan elektriğin % 22,1’nin yenilenebilir yeşil enerji kaynaklı olması yükümlülüğü getirilmiştir. Yine aynı yönetmelikte de hidrolik kaynaklardan üretilen enerjinin tamamı yeşil enerji olarak ifade edilmektedir. 26 Haziran 2003 tarihli yönetmelik ile yerli kaynakların etkin kullanılması konusunda özel sektöre imkân verilmiştir. Bu kanunla devlet, özel sektörün yetersiz kaldığı baraj ve HES projelerinde devreye girecek, boşa akan su kaynaklarının ekonomiye kazandırılması sağlanacaktır. Doğalgaz ve petrol fiyatlarındaki artışlar da dikkate alındığında, dışa bağımlılık azalacaktır. Özel Sektör’ün özellikle küçük ve çok küçük HES Projelerine ilgi duyarak devreye girmesi ile gelecekte muhtemel enerji açığının yerli kaynaklar ile karşılanması sağlanacaktır. Rekabet ortamı tesis edilerek, ucuz enerji temini sağlanacaktır. Sanayicinin kendi işletmesinde daha ekonomik enerji kullanma imkânı olacaktır. Özel sektör yatırımlarıyla projeler daha kısa sürede tamamlanacak ve 1136 sanayi canlanarak istihdam artacaktır. Yerinde üretim ile hat kayıpları en aza indirilebilecektir. Ayrıca elektrik enerjisi kırsal kesimlere daha kolay ve kesintisiz ulaşacaktır. 25 Mayıs 2004 tarihli değişiklik ile inşa hâlindeki projelere ait HES’lerin özel sektöre açılması sağlanmıştır. Böylelikle yarım kalan ya da yavaş yapılan santraller hızlı bir şekilde bitirilerek ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır. Boşa akan sular değerlendirilmiş olacaktır. 18 Mayıs 2005 tarihli kanun ile yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması, ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, emisyonların azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması, konuyla ilgili imalat sektörünün geliştirilmesi hedeflenmiştir. 3. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika Ülkeleri Hidrolik Potansiyelleri Genel olarak dünyada hidrolik potansiyelin kullanım oranlarına bakıldığında, Asya ve Afrika ülkelerinde bu oranların en düşük seviyede olduğu görülmektedir (Şekil 2). Genel olarak bu durumun ülkelerin gelişmişliği ile yakından ilişkili olduğu grafikten anlaşılmaktadır. Şekil 2: Ekonomik hidrolik potansiyel miktarının kullanım oranları Tablo 1’de Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve kuzey Afrika ülkelerinden bazılarının hidrolik potansiyelleri ile kurulu güç kapasiteleri ve ürettikleri enerji miktarları verilmiştir (2002 yılı sonu itibari ile). Şekil 3’te ise, hidrolik potansiyel değerleri grafikler hâlinde verilmiştir. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve kuzey Afrika ülkelerinden bazılarında hidroelektrik enerji konusunda bir politika üretmesine bile gerek olmayacak derecede su sıkıntısı olduğu bilinmektedir. Bazıları ise ekonomik potansiyelinin tamamını değerlendirmiş gözükmektedir. Her ne kadar böyle gözükse de, bu ülkelerin teknik potansiyelleri uzun zamandır güncellenmemiştir. Bu nedenle 1137 teknik potansiyelleri değerlendirilmiş gibi görünen bu ülkelerin gerçek hidrolik potansiyellerinin farklı olduğunu düşünmek daha doğrudur. Tablo 1: Hidrolik Potansiyeller ve Üretim Miktarları (Clarke, Trinnaman, 2004) Azerbaycan Teorik Potansiyel (TWh/yıl) Teknik Potansiyel (TWh/yıl) Ekonomik Potansiyel (TWh/yıl) Üretim kapasitesi (MW) Üretilen (TWh) 44 16 7 992 1,301 Cezayir 12 5 4 275 0,058 Fas 12 5 4 1300 2,5 Irak 225 90 67 910 0,586 İran 176 >50 50 2006 5,077 Kazakistan 163 62 37 2200 7 Kırgızistan Mısır 163 124 99 >50 55 50 2910 2745 10,644 15,13 Özbekistan 88 27 15 1710 6,835 Suriye Tacikistan Türkmenistan 5 4 4 1520 7 527 >264 264 4054 15 24 5 2 - 0,6 Şekil 3: Ekonomik Hidrolik Potansiyel Miktarının Kullanım Oranları Bu ülkelerde hidrolik enerjinin üzerinde fazla durulmadığı, son yıllara ilişkin değerlerin belirsizliğinden ve Şekil 3’ten ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu ülkelerin birçoğunun fosil yakıt türündeki ürünler açısından zenginlikleri nedeniyle hidrolik enerji üzerinde fazla durmadığı açıktır. Doğal gaz zengini olan Norveç bile elektrik enerji ihtiyacının büyük bir kısmını hidroelektrik santrallerle karşılamakta ve doğalgazını ise ihraç etmektedir. Yani potansiyelini maksimum oranda kullanmaya çalışmaktadır. Afrika ve Orta Asya Türk 1138 Cumhuriyetleri, fosil yakıt zengini olarak nitelendirilebilir. Bu zenginlik hidrolik potansiyelin değerlendirilmesine engel olmamalıdır. Tüm dünyada enerji ve su krizlerinin kapıda olduğu bir dönemde bu ülkelerdeki hidrolik potansiyellerin güncellenmesine ve onların maksimum seviyede değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Türkiye’nin, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve kuzey Afrika ülkeleri ile yüzyılları aşan kuvvetli bağları olduğu göz önüne alınırsa, bu alanda kuvvetli bir iş birliği yapılabileceği açıkça ortaya çıkar. Bu konudaki iş birliği ülkelerin bilimsel ve teknik altyapılarının gelişmesini, birbirlerine teknoloji aktarımını ve geleceğin en önemli kaynaklarından olan suyun maksimum verimle değerlendirilmesini sağlayacaktır. SONUÇ VE ÖNERİLER Enerji, ekonomik kalkınmanın ve toplumsal gelişmenin kaynağıdır. Ancak enerji talebinin; her dönemde yeterli, kaliteli, kesintisiz, ekonomik ve çevreye dost koşullarda sağlanması, temel hedefler arasında yer almalıdır. Enerji sektöründe teknolojik yenilik, çok boyutludur. Bu nedenle ilke olarak; eski, hantal ve verimsiz enerji teknolojileri kullanmamalı, maliyet düşürücü teknolojilere öncelik verilmelidir. Yani AR-GE çalışmalarına ağırlık verilerek, eski teknolojiye dayalı enerji sistemlerinden kurtulmalı; yeni, yenilenebilir ve temiz enerji teknolojilerine yatırım yaparak, bu alandaki az gelişmişlik, büyük bir ekonomik ve toplumsal gelişme atılımına dönüştürmelidir. Ülkelerin kalkınmasında, enerji potansiyeli açısından olabildiğince bağımsız kalabilmenin ve enerji üretim kaynaklarında çeşitlendirmeye gidebilmenin tek yolu, öz kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesinden geçer. Kendi doğal potansiyelini bilmeyen ve geliştiremeyen ülkeler, enerjide ve ekonomide giderek artan bir oranda dışa bağımlı kalmaya mahkûmdurlar. Bu bağlamda Türkiye’de yapılması gereken en önemli şeyler – Küresel ısınmanın neden olduğu iklimsel değişiklikler göz önünde tutularak hidrolik potansiyel yeniden gözden geçirilmelidir. Burada sadece yıllık ortalama yağış değil, maksimum yağış değerlerinin de göz önüne alındığı senaryolara uygun politikalar geliştirilmeli ve bu çerçevede planlama yapılmalıdır. – Ekonomik durgunluklar dikkate alınmazsa, Türkiye’de ortalama elektrik tüketimi her yıl % 8-10 oranında artmaktadır. Bu talebi karşılamak için ülkemiz yeni enerji projeleri için her yıl 3-4 milyar Dolar ayırmak zorundadır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerji yaşamsal bir konu olduğundan, temel yaklaşım; yeterli, kaliteli, kesintisiz ve ekonomik özelliklere sahip elektrik enerjisinin sağlanmasıdır. Buna katkı amacıyla, dışa bağımlı olmayan ve yerli bir enerji kaynağı olan hidroelektrik enerjinin maksimum seviyede değerlendirilmesi, öncelikli hedefler arasında yer almalıdır. 1139 – Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından, 2020’de dünya enerji tüketimi içerisinde hidroelektrik ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının payının bugüne göre % 53 oranında artacağı öngörülmüştür (Priddle, 2002). Bu öngörü, her güçteki hidrolik potansiyelin değerlendirilmesi olarak yorumlanmalıdır. Avrupa Komisyonu, Birlik stratejileri kapsamında Avrupa Birliği (AB) içerisinde 2010 yılına kadar iç brüt enerji tüketimindeki yenilenebilir enerji payını iki katına (% 6’dan % 12’ye), elektrik üretimi kapsamında ise % 22,1’e çıkartmak için bir eylem planını yürürlüğe koymuştur. Avrupa Birliği’ne aday ülke olan Türkiye, Birliğin mevzuatına uygun olarak, yeşil enerji için uygulanan vergi indirimleri ve destekleme politikaları ile ekonomik olarak değerlendirilebilir potansiyelin artmasını sağlamalıdır. Küçük ve Çok Küçük Santrallerin projelendirilmesi ve imalatlarının standardize edilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Bunun için, sektör içerisinde büyük ve küçük ölçekli firmaların arttırılmasına yönelik teşviklerin yapılması gerekmektedir. Ayrıca bu konuda gelişen ve tecrübe kazanan firmaların dış ülkelere elektromekanik teçhizat ve teknoloji ihracı için ciddi teşviklere ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye’nin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika ülkelerindeki hidrolik enerjinin değerlendirilmesi ve geliştirilmesi noktasında yapabilecekleri ise: – Mevzuat konusunda yaptığı düzenlemelerle tam olarak olmasa da hatırı sayılır derecede bir yol alan Türkiye, bu noktada Kuzey Afrika ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine örnek teşkil edebilir. – Türkiye devlet ve özel sektörle iş birliği hâlinde, acil olarak bu ülkelerin hidrolik enerji potansiyellerinin değerlendirilmesinde bu sektörde aktif bir rol almalıdır. – Küresel ısınmanın Kuzey Afrika ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini de etkileyeceği açıktır. Bu etkiler de göz önünde tutularak hidrolik potansiyelin yeniden hesaplanmasında destek olmalıdır. KAYNAKÇA Basmacı, E., (2004), Enerji Darboğazı ve Hidroelektrik Santrallarımız, DSİ Vakfı Yayını. Clarke, A. W.-Trinnaman, J. A. (Editors), (2004), 2004 Survey of Energy Resources, Oxford, Published by Elsevier ltd., p. 464. Elektrik İşleri Etüt İdaresi, (2007), “Türkiye Hidroelektrik Enerji Potansiyelinin Proje Seviyelerine Göre Dağılımı”, http://www.eie.gov.tr/ turkce/hesproje/prj_dur_dag_tab.xls. Eroğlu, V., (2006), “Tek sorun para”, Global Enerji, Mart, Sayı: 19, s. 2629. 1140 Gürbüz A.-Yılmaz Ö., (2007), International Congress On River Basin Management, 333-345, Sustainable Energy Supply Studies In Turkey and The Role of Eie, 22 to 24 march, 2007 in Antalya. Priddle, R., (2002), “World Energy Outlook 2001”, The International Energy Agency (IEA) France, p. 422. Şen, Z., (2006), “Su’ya Sahip Çıkmalıyız”, http://www.suvakfi.org. tr/zsen_tgrt.asp. Ünsal, İ., (2003), Turkey’s Hydroelectric Potential And Energy Policies, Stradigma E-Journal Of Strategy And Analysis, Issue 6 july 2003, www. stradigma.com.
© Copyright 2024 Paperzz