Riyâz-ı Belde-i Edirne 1-1 Cilt

RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
Ahmet Bâdî Efendi
Riyâz-ı Belde-i Edirne
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si
1/1. Cilt
Edirne’nin Fethi • Camiler • Mescitler • Tekkeler •
Medreseler • İmaretler • Mektepler • Çarşılar • Hanlar
• Hamamlar • Çeşmeler • Kilise ve Havralar • Köprüler
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
1
2
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Yrd. Doç. Dr. Niyazi ADIGÜZEL, 1975 yılında Rize’nin Kalkandere
İlçesinde dünyaya geldi. İlk Orta ve Lise eğitimini Rize ve Giresun’da
tamamladı. 1997 yılında Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1998 yılından
itibaren Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmenlik ve yöneticilik
yaptı.Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 2000 yılında
Yüksek Lisans ve 2008 yılında “Edirneli Ahmet Bâdî’nin Riyâz-ı
Belde-i Edirne Adlı Eserinin Tezkire Kısmı” adlı teziyle Doktorasını
tamamlayarak Edebiyat Doktoru unvanını aldı. 2009 yılında Kırklareli
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde
Öğretim Üyesi olarak göreve başladı. Halen aynı üniversitede görev
yapmaktadır. Daha önce basılmış bir kitabı ve çeşitli dergilerde
yayımlanmış makaleleri bulunan yazar evli ve 2 çocuk babasıdır.
Yrd. Doç. Dr. Raşit GÜNDOĞDU, 1963 yılında Kırıkkale’de doğdu.
1986 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. 1987
yılında Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde uzman yardımcılığı görevine
başladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü’nde Yüksek Lisans programını, 2000 yılında İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Doktora programını bitirdi.
2009 yılında Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’ndaki
görevinden ayrılarak Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Tarih Bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandı. Halen bu göreve
devam etmektedir. Millet Yazma Eserler Kütüphanesi Kataloglarının
yeniden düzenlenmesi projesinde görev alan Gündoğdu’nun, çeşitli
yayın evlerinde yayınlanan kitaplarının yanı sıra Yedikıta Tarih ve
Kültür Dergisinde de makaleleri yayınlanmaktadır. Yazar evli ve üç
çocuk babasıdır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
Ahmet Bâdî Efendi
Riyâz-ı Belde-i Edirne
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si
1/1. Cilt
Edirne’nin Fethi • Camiler • Mescitler • Tekkeler •
Medreseler • İmaretler • Mektepler • Çarşılar • Hanlar
• Hamamlar • Çeşmeler • Kilise ve Havralar • Köprüler
Hazırlayanlar
Yrd. Doç. Dr. Niyazi Adıgüzel
Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
3
4
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Trakya Üniversitesi Yayını: 148
Ahmed Bâdî Efendi
Riyâz-ı Belde-i Edirne
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si
TRAKYA
ÜNİVERSİTESİ
Hazırlayanlar
Yrd. Doç. Dr. Niyazi Adıgüzel
Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu
Yayın Yönetmeni
Mustafa Kirenci
Kapak Tasarımı
Davut Köse
Mizanpaj
Minyatür Ajans
Baskı-Cilt
Alioğlu Matbaacılık
Orta Mh. Fatin Rüştü S. 1-3A
Bayrampaşa/İSTANBUL
Tel: 0212 612 95 59
Matbaa Sertifika No: 11946
1. Baskı
Trakya Üniversitesi Yayını, No: 148, Mayıs 2014.
ISBN: 978-975-374-163-7 (Takım)
ISBN: 978-975-374-164-4 (1/1. cilt)
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 27408
© Bütün yayın hakları “Trakya Üniversitesi’ne aittir. Kay-
nak gösterilerek tanıtım amacıyla ve araştırma için yapılacak
kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir
şekilde kopya edilemez, elektronik ve mekanik yolla çoğaltılamaz ve dağıtılamaz.
KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI
Library Cataloging-in-Publication Data (CIP)
Ahmed Bâdî Efendi
Riyâz-ı Belde-i Edirne
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si
Trakya Üniversitesi Rektörlüğü
Balkan Yerleşkesi / EDİRNE
Telefon : +90 (284) 236 49 81
Faks : +90 (284) 223 42 03
E-Posta: basin@trakya.edu.tr
ISBN: 978-975-374-163-7 (Takım)
ISBN: 978-975-374-164-4 (1/1. cilt)
Cilt: 1/1 Sayfa: 1-348
1- Ahmed Bâdî Efendi 2- Edirne’nin Fethi 3- Camiler
4- Mescitler 5- Tekkeler 6- Medreseler 7- İmaretler
8 - Mektepler 9- Çarşılar 10- Hanlar 11- Hamamlar
12- Çeşmeler 13- Kilise ve Havralar 14- Köprüler
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
5
İçindekiler
Takdim.....................................................................................................................................19
Önsöz.......................................................................................................................................21
Ahmed Bâdî Efendi Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri
Ahmet Bâdî Efendi................................................................................................................25
1. Hayatı ..................................................................................................................................25
2. Memuriyeti..........................................................................................................................26
3. Ölümü ve Mezarı...............................................................................................................26
4. Tarihçiliği ve Üslûbu.........................................................................................................27
5. Şairliği ve Edebî Kişiliği...................................................................................................28
6. Eserleri.................................................................................................................................29
1. Riyâz-ı Belde-i Edirne..................................................................................................31
2. Armağan.........................................................................................................................32
3. Divan...............................................................................................................................33
4. Tavzîhü’l-Ebvâb Alâ Teshîli’l-Hisâb..........................................................................33
7. Eserin Dil Ve Üslûp Özellikleri..................................................................................34
8. Eserin Nüshalarının Tanıtılması................................................................................35
Ahmet Bâdî ve Riyâz-i Belde-i Edirne Bibliyografyası...................................................37
Riyâz-i Belde-i Edirne
Bu Kitâba Me’haz Olan ve Esnâ-yi Cem ü Te’lîfde Mürâcaat Olunan Kütüb ve
Resâilin Esâmîsi......................................................................................................................41
Mukaddime.............................................................................................................................45
Ravzatü’l-Fütûhât
Edirne Şehri’nin Keyfiyet-i Te’sîsiyle Hüdâvendigâr Cânibinden Feth Edilinceye
Değin Ahvâl-i Kadîmesi.......................................................................................................60
Ravzatü’l-Mebânî’s-Sultâniyye
Sarây-ı Mezkûrun (1171) Tarihinde İcrâ Buyrulan Tamirine Dâir Vâsıf Tarihinde
Muharrer Makâlât Aynen Ahz Edilmiştir.........................................................................79
Hitâm-ı tamire Edirneli Mustafa Kesbî’nin söylediği tarihtir......................................80
Sarây-ı mezkûrun 1182 tarihinde tamiri ..........................................................................82
Sarây-ı mezkûrun 1201 tarihinde tamiri ..........................................................................83
Sarây-ı mezkûrun 1223 tarihinde tamiri ..........................................................................83
Sarây-ı mezkûrun 1243 senesinde tamiri..........................................................................83
6
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Sarây-ı mezkûrun 1290 tarihinde tamiri ..........................................................................83
Ravzatü’l-Cevâmi‘i’ş-Şerîfe
Eski Câmi ...............................................................................................................................97
Üç Şerefeli Câmii ................................................................................................................101
Murâdiye Câmii ..................................................................................................................103
Dârü’l-hadîs Câmii .............................................................................................................104
Sultân Bâyezîd Câmii .........................................................................................................105
Yıldırım Bâyezîd Câmii .....................................................................................................106
Halebî Câmii........................................................................................................................107
Kilise Câmii..........................................................................................................................108
Şeyh Şücâuddîn Câmii .......................................................................................................108
Ayşe Kadın Câmii................................................................................................................109
Sultân Câmii.........................................................................................................................110
Fatma Sultân Câmii.............................................................................................................110
İsmihân Sultân Câmii ........................................................................................................111
Fenerci Hacı Câmii .............................................................................................................112
Evliyâ Kasım Paşa Câmii ...................................................................................................113
İbrâhîm Paşa Câmii ............................................................................................................114
Atîk Ali Paşa Câmii ............................................................................................................114
Fîrûz Paşa Câmii .................................................................................................................114
Sarıca Paşa Câmii ................................................................................................................115
Balaban Paşa Câmii ............................................................................................................115
Yâkût Paşa Câmii ................................................................................................................115
Şâh Melek Paşa Câmii ........................................................................................................115
İhmâl Paşa Câmii ................................................................................................................116
Ali Paşa Câmii .....................................................................................................................116
Gâzî Mihal Bey Câmii .......................................................................................................116
Mezîd Bey Câmii ................................................................................................................117
Çavuş Bey Câmii .................................................................................................................118
Süle Çelebi Câmii ...............................................................................................................118
Şeyhî Çelebi Câmii .............................................................................................................118
Sül[ey]mâniye Câmii ..........................................................................................................119
Mesûdiye Câmii ..................................................................................................................120
Ferruh Ağa Câmii ...............................................................................................................121
Hızır Ağa Câmii ..................................................................................................................121
Cafer Ağa Câmii .................................................................................................................121
Mehmed Ağa Câmii ...........................................................................................................121
Fîrûz Ağa Câmii ..................................................................................................................122
Selçuk Hatun Câmii ...........................................................................................................122
Dâye Hatun Câmii .............................................................................................................122
Hâce İlyas Câmii .................................................................................................................123
Hacı Burnaz Câmii .............................................................................................................123
Çokalca Câmii .....................................................................................................................123
Defterdâr Câmii ..................................................................................................................123
Taşlık Câmii .........................................................................................................................124
İÇİNDEKİLER
7
Lâleli Câmii ..........................................................................................................................124
Sarrâclar Câmii ....................................................................................................................125
Yeşilce Câmii ........................................................................................................................125
Bürüncekci Câmii ...............................................................................................................126
Beylerbeyi Câmii .................................................................................................................127
Noktacı Câmii .....................................................................................................................128
Koğacılar Câmii ..................................................................................................................128
Sarı Câmii .............................................................................................................................128
Kâdı Câmii ...........................................................................................................................130
Kasâb Abdülazîz Câmii .....................................................................................................130
Sarrâf Câmii .........................................................................................................................130
Temelsiz Câmi .....................................................................................................................130
Kuşçu Doğan Câmii ...........................................................................................................131
Hâce İvaz Câmii ..................................................................................................................131
Tanburacılar Câmii .............................................................................................................131
Alemdar Câmii ....................................................................................................................131
Piyâde Kışla-i Hümâyûnu Câmii .....................................................................................132
Ravzatü’l-Mesâcidi’ş-Şerîfe der-Edirne
1-Cedîd Kasım Paşa Mescidi .........................................................................................135
2-Şehâbeddin Paşa Mescidi ............................................................................................135
3-Fazlullâh Paşa Mescidi .................................................................................................135
4-Şâh Melek Paşa Mescidi ..............................................................................................136
5-Zen-i Sarıca Paşa Mescidi ............................................................................................136
6-Hasan Paşa Mescidi ......................................................................................................136
7-Nişâncı Paşa Mescidi ....................................................................................................136
8-Ramazân Paşa Mescidi .................................................................................................136
9-Zen-i İbrâhîm Paşa Mescidi ........................................................................................136
10-Şehâbeddîn Paşa Mescidi ............................................................................................136
11-Ali Paşa Mescidi ............................................................................................................137
12-Esad Paşa Mescidi .........................................................................................................137
13-Rüstem Paşa Mescidi ....................................................................................................137
14-Hazînedâr Sinân Bey Mescidi ....................................................................................137
15-Yahya Bey Mescidi ........................................................................................................137
16-Kopuzcu Ali Bey Mescidi ............................................................................................138
17-Ali Bey Mescidi .............................................................................................................138
18-Şerbetdâr Hamza Bey Mescidi ...................................................................................138
19-Rakkâs Ali Bey Mescidi ...............................................................................................138
20-Mîrâhûr Ayas Bey Mescidi ..........................................................................................139
21-Umur Bey Mescidi ........................................................................................................139
22-Ak Mescid-i Sinân Bey..................................................................................................139
23-Ömer Bey Mescidi ........................................................................................................139
24-Bedevîzâde Ahmed Bey Mescidi ...............................................................................139
25-İbrâhîm Bey Mescidi ....................................................................................................139
26-Vize Çelebi Mescidi ......................................................................................................140
27-Kaya Çelebi Mescidi .....................................................................................................140
8
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
28-Çene Efendi Mescidi ....................................................................................................140
29-Hâce Ömer Efendi Mescidi ........................................................................................140
30-Yahşî Fakîh Mescidi ......................................................................................................140
31-Veled-i Veliyyüddîn Mescidi .......................................................................................141
32-Monla Fahreddîn Mescidi ...........................................................................................141
33-Hayreddîn Mescidi .......................................................................................................141
34-Hâcı Bedreddîn Mescidi .............................................................................................142
35-Habbaz Muhyiddîn Mescidi .......................................................................................142
36-Mevlânâ Veliyyüddîn Mescidi ....................................................................................142
37-Mahmûd Ağa Mescidi ..................................................................................................142
38-İsmâîl Ağa Mescidi .......................................................................................................143
39-Çakır Ağa Mescidi ........................................................................................................143
40-Teftîn Ağa Mescidi ........................................................................................................143
41-Ârif Ağa Mescidi ...........................................................................................................143
42-Tarpûşî Mehmed Ağa [Mescidi].................................................................................143
43-Berkuk Ağa [Mescidi]...................................................................................................143
44-Hacı Hasan Ağa Mescidi .............................................................................................144
45-Hacı Emin Ağa Mescidi ..............................................................................................144
46-Kürd Hâce Mescidi .......................................................................................................144
47-Gâzî Hâce Mescidi .......................................................................................................144
48-Maruf Hâce Mescidi......................................................................................................144
49-Mü’min Hâce Mescidi...................................................................................................145
50-Hâce Hayreddîn Mescidi ............................................................................................145
51-Hâcegî Mescidi...............................................................................................................145
52-Hâce Bâlî Mescidi .........................................................................................................145
53-Hâce İshak Mescidi ......................................................................................................145
54-Hâce Siyâh Mescidi ......................................................................................................145
55-Hace Bâyezîd Mescidi ..................................................................................................146
56-Hacı İslâm Mescidi .......................................................................................................146
57-Hâcı Safâ Mescidi .........................................................................................................146
58-Hâcı Hasan Mescidi .....................................................................................................146
59-Hâcı Mercimek Mescidi ..............................................................................................146
60-Hâcı Doğan Mescidi ....................................................................................................147
61-Hâcı Yakûb Mescidi .....................................................................................................147
62-Hâcce Hoşkadem Mescidi ..........................................................................................147
63-Hâfız Ahmed Mescidi ..................................................................................................147
64-Hadım Balaban Mescidi ..............................................................................................147
65-Hadım Fîrûz Mescidi ...................................................................................................148
66-Hadım Timurtaş Mescidi ............................................................................................148
67-Yaya Timurtaş Mescidi..................................................................................................148
68-Baba Timurtaş Mescidi ................................................................................................148
69-Emîr Şâh Mescidi ..........................................................................................................148
70-Sefer Şâh Mescidi ..........................................................................................................148
71-Devletşâh Mescidi ........................................................................................................149
72-Gülbahar Hâtun Mescidi ............................................................................................149
İÇİNDEKİLER
9
73-Selçuk Hâtun Mescidi ...............................................................................................149
74-Âşûbe Hâtun Mescidi ................................................................................................149
75-Bezirci Hâtun Mescidi ...............................................................................................149
76-Bülbül Hâtun Mescidi ...............................................................................................150
77-Sittî Hâtun Mescidi ...................................................................................................150
78-Ömer Baba Mescidi ...................................................................................................150
79-Kıyak Baba Mescidi ...................................................................................................150
80-Helvacı Baba Mescidi ................................................................................................150
81-Kösec Balaban Mescidi ..............................................................................................150
82-Turgut Bâzergân Mescidi ..........................................................................................150
83-Nişdoğan Mescidi .......................................................................................................151
84-Kunduk Osmân Mescidi ...........................................................................................151
84-Abdurrahmân Mescidi ..............................................................................................151
86-Fanfan Mescidi ............................................................................................................151
87-Dağdeviren Mescidi....................................................................................................152
88-Zehrimâr Mescidi .......................................................................................................152
89-Üsküfçü Hızır Mescidi ..............................................................................................152
90-Yakûb Kilârî Mescidi ..................................................................................................152
91-Kebe Yapıcı Mescidi ...................................................................................................152
92-Papasoğlu Mescidi ......................................................................................................152
93-Şâh Mehmed Mescidi ................................................................................................153
94-Yancıkcı Şâhîn Mescidi ..............................................................................................153
95-Karaca Bevvâb Mescidi ..............................................................................................153
96-Sâbûnî Mescidi ............................................................................................................153
97-Vâvlı Mescid ................................................................................................................154
98-Sûfî İlyas Mescidi ........................................................................................................154
99-Kiremitçi Hacı Halîl Mescidi ..................................................................................154
100-Sıkça Murâd Mescidi .................................................................................................154
101-Kızıl Minare Mescidi .................................................................................................154
102-Kâtib-i Cev Mescidi ...................................................................................................154
103-Altûnî Mescidi ............................................................................................................154
104-Arpacı Hamza Mescidi .............................................................................................155
105-Zincirlikuyu Mescidi .................................................................................................155
106-Ali Kuş Mescidi ...........................................................................................................155
107-Kazzâz Sâlih Mescidi .................................................................................................155
108-Zen-i Fîrûz Mescidi ....................................................................................................155
109-Külâhdûz Mescidi ......................................................................................................156
110-Dârü’s-siyâde Mescidi ................................................................................................156
111-Kavaklı Mescidi ...........................................................................................................156
112-Eskici Hamza Mescidi ...............................................................................................156
113-Unnâblı Mescidi .........................................................................................................156
114-Seyfullâh Mescidi .......................................................................................................157
115-İbni Arab Mescidi .......................................................................................................157
116-Attâr Hâcı Halîl Mescidi ..........................................................................................157
117-Debbâğ Hacı Halîl Mescidi ......................................................................................157
10
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
118-Hatîb Mescidi ..............................................................................................................158
119-Karaca Ahmed Mescidi .............................................................................................158
121-Karabulut Mescidi ......................................................................................................159
122-Dervîş Âbî Mescidi ....................................................................................................159
123-Mihalkoç Mescidi .......................................................................................................159
124-Parmaklı Câmi ............................................................................................................159
125-Emîr Mescidi ...............................................................................................................159
126-Taşçı Kasım Mescidi ...................................................................................................159
127-Begce Mescidi ..............................................................................................................159
128-Mûytâblar Mescidi .....................................................................................................160
129-Hamîd Bey Mescidi ...................................................................................................160
130-Tarakçılar Mescidi ......................................................................................................160
131-Akpınarlıoğlu Mescidi ...............................................................................................160
132-Arabacılar Mescidi ......................................................................................................160
133-Saçlı Ali Mescidi .........................................................................................................161
134-Karaca Hacı Halil Mescidi.........................................................................................161
135-Kâhtalu Mescidi ..........................................................................................................161
136-Köhne Kadı Mescidi ..................................................................................................161
137-Küçük Eski Câmi ........................................................................................................161
140-Vîran Câmi ...................................................................................................................162
146-Gendüm Küp Mescidi ...............................................................................................162
152-Topçu Kışlası Câmii ...................................................................................................163
153-Alagöz Mehmed Efendi Câmii ................................................................................163
154-Bâzergan Bâlî Câmii ..................................................................................................164
155-Takkeci Kara Bâlî Câmii ...........................................................................................164
156-Hacı Pervâne Câmii ...................................................................................................164
157-Ebü’l-fazl Mehmed Efendi Câmii ...........................................................................164
158-Dîvâne Sinân Câmii ...................................................................................................164
159-Denizlizâde Câmii ......................................................................................................164
160-İsâ Fakîh Câmii ...........................................................................................................164
161-Kâdı Abdülvehhâb Câmii .........................................................................................164
163-Mehmed Tâhir Efendi Câmii ..................................................................................165
164-Mustafa Âtıf Efendi Câmi‘i ......................................................................................165
Ravzatü’t-Tekâyâ ve Zevâyâ der-Edirne
1-Mevlevî Tekkesi .............................................................................................................169
2-Sezâyî Tekkesi ................................................................................................................169
3-Kâdirîhâne Tekkesi .......................................................................................................171
4-Kabûlî Tekkesi ...............................................................................................................174
5- Saçlı İbrâhîm Efendi Tekkesi .....................................................................................175
6-Çoban Ali Efendi Tekkesi ...........................................................................................176
7-Veli Dede Tekkesi ..........................................................................................................177
8-Sivâsî Tekkesi .................................................................................................................182
9-Hacı Memi Tekkesi .......................................................................................................182
10-Şeyh Davud Efendi Tekkesi ........................................................................................183
11-Ali Paşa Tekkesi .............................................................................................................183
İÇİNDEKİLER
11
12-Salı Tekkesi .....................................................................................................................184
13-Sa‘dî Tekkesi ...................................................................................................................184
14-Beylerbeyi Tekkesi ........................................................................................................184
15-Mestçizâde Tekkesi .......................................................................................................184
16-Arabzâde Tekkesi ..........................................................................................................184
17-Topçu Baba Tekkesi ......................................................................................................185
18-Şeyh Semâhaddîn Tekkesi ...........................................................................................185
19-Debbâğhâne Tekkesi ....................................................................................................185
20-Yeni Tekke .......................................................................................................................187
21-Küştî-gîrân Tekkesi........................................................................................................187
22-Hacı Alemüddîn Tekkesi .............................................................................................187
23-Nakşî Tekkesi .................................................................................................................187
24-Şâh Kadın Tekkesi ........................................................................................................188
25-Germekaş Tekkesi .........................................................................................................188
26-Uşşâkî Çizmeci Şeyh Tekkesi ......................................................................................188
27-Şeyh Muslihuddîn Tekkesi ..........................................................................................188
28-Ramazân Halîfe Tekkesi...............................................................................................189
29-Koyun Baba Tekkesi .....................................................................................................189
30-Himmet Dede Tekkesi .................................................................................................190
31-Rufâî Tekkesi ..................................................................................................................190
32-Güzelce Baba Tekkesi ...................................................................................................190
33-Kaplan Baba Tekkesi ....................................................................................................190
34-Hindîler Tekkesi ............................................................................................................191
35-Yediler Tekkesi ...............................................................................................................191
36-Kanber Ayağı Tekkesi ...................................................................................................191
37-Senâyî Efendi Tekkesi ...................................................................................................191
38-Abdülbâkî Efendi Tekkesi ...........................................................................................192
39-Rufâî Tekkesi ..................................................................................................................192
40-Tekke ................................................................................................................................192
41-Halazâde Tekkesi ...........................................................................................................192
42-Aygır Baba Tekkesi ........................................................................................................192
43-Şerbetdâr Zâviyesi Tekkesi ..........................................................................................192
44-Hıdırlık Tekkesi .............................................................................................................193
Mahv ü Münderis Olup el-Yevm Mahalleri Malum Olamayan
Tekâyâ ve Zevâyâ
45-Şeyh Fazlullah Tekkesi .................................................................................................193
46-Vâiz Mahmûd Efendi Tekkesi.....................................................................................194
47-Şeyh Rıdvân nâm-ı diğer Hacı Ömer Tekkesi..........................................................194
48-Şeyh Bâyezîd Tekkesi ...................................................................................................194
49-Zindanî Mehmed Efendi Tekkesi ..............................................................................194
50-Şeyh Sinân Tekkesi .......................................................................................................194
51-Çelebi Şeyh Tekkesi.......................................................................................................195
52-İbrâhîm Paşa Tekkesi ....................................................................................................195
53-Osmân Dede Tekkesi ...................................................................................................195
12
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
54-Karabaş Süleymân Ağa Tekkesi ..................................................................................195
55-Kassâbbaşı Süleymân Ağa Tekkesi .............................................................................195
56-Seyyâhîn Musa Baba Tekkesi.......................................................................................195
Ravzatü’l-Medâris der Şehr-i Edirne
1-Kurrâ Medresesi ............................................................................................................199
2-Müderris Medresesi.......................................................................................................199
3-Sultân Bâyezîd Medresesi.............................................................................................200
4-Dârü’l-Hadîs Medresesi ...............................................................................................200
5-Üçşerefeli Saatli Medresesi ..........................................................................................200
6-Üçşerefeli Peykler Medresesi ......................................................................................200
7-Câmi-i Atîk Medresesi .................................................................................................201
8-Halebî Medresesi ..........................................................................................................201
9-Taşlık Medresesi ............................................................................................................202
10-Sarıca Paşa Medresesi ...................................................................................................202
11-Meydân Medresesi ........................................................................................................202
12-İbrâhîm Paşa Medresesi ...............................................................................................203
13-Küçük Lâleli Medresesi ...............................................................................................203
14-Beylerbeyi Medresesi ....................................................................................................203
15-Topkapısı Medresesi .....................................................................................................203
16-Şeyhî Çelebi Medresesi.................................................................................................204
17-Hacı Alemüddîn Medresesi ........................................................................................204
18-Şeyh Şücâuddîn Medresesi .........................................................................................204
19-Şah Melik Medresesi ....................................................................................................204
20-Kadı Fahreddîn Medresesi ..........................................................................................204
21-Ekmekçi Köylü Medresesi ...........................................................................................205
22-Bevvâb Sinân Medresesi ..............................................................................................205
23-Dersiâm Medresesi .......................................................................................................205
24-Yediyol Ağzı Medresesi ................................................................................................206
25-Seyfullâh Medresesi ......................................................................................................206
26-Lâleli Medresesi .............................................................................................................206
27-Koğacılar Medresesi .....................................................................................................207
28-Defterdâr Medresesi .....................................................................................................207
29-Necâtiye Medresesi .......................................................................................................207
30-Hayriyye Medresesi ......................................................................................................207
31-Hacı Doğan Medresesi ................................................................................................208
32-Emîr Kadı Medresesi ....................................................................................................208
33-Oruç Paşa Medresesi ....................................................................................................208
34-Kadı Abdi ma‘a Sinân Bey Medresesi .......................................................................208
35-Anbar Kadı Medresesi .................................................................................................209
36-Tütünsüz Medresesi ......................................................................................................209
37-Ali Kuşî Medresesi ........................................................................................................209
38-Mesûdiye Medresesi .....................................................................................................209
39-Arpa Emini Medresesi .................................................................................................209
40-Abdülvâsi‘ Medresesi ...................................................................................................209
41-İlyâs Bey...........................................................................................................................209
İÇİNDEKİLER
13
42-İlyas Kethudâ..................................................................................................................209
43-Emîr Ali...........................................................................................................................210
44-Bedreddîn........................................................................................................................210
45-Şeyh Mahmûd el-Kâdî..................................................................................................210
46-Kemâl Dede....................................................................................................................210
47-Ahî Çelebi Medresesi....................................................................................................210
48-Miskîn Sefer Şâh Medresesi.........................................................................................210
49-Kâsım Paşa Medresesi...................................................................................................210
Ravzatü Merâkıdi’l-Evliyâ
1-Bâyezîd Halîfe Merkadi ...............................................................................................216
2-Üçler Türbesi .................................................................................................................216
3-Kıyak Baba Türbesi .......................................................................................................216
4-Karaca Ahmed Türbesi ................................................................................................216
5-Helvacı Baba Türbesi ...................................................................................................216
6-Güzelce Baba Türbesi ...................................................................................................216
7-Baba Şücâ‘ Türbesi ........................................................................................................216
8-Balcı Baba Türbesi [ve] İsmâîl Baba Türbesi............................................................216
9-Eğlence Baba Türbesi ...................................................................................................217
10-Yatağan Baba Türbesi ...................................................................................................217
11-Mumya Baba Türbesi ....................................................................................................217
12-Topçu Baba Türbesi ......................................................................................................217
13-Balaban Baba Türbesi ...................................................................................................217
14-Bahri Baba Türbesi .......................................................................................................217
15-Mumcu Baba Türbesi....................................................................................................218
16-Saka Baba Türbesi..........................................................................................................218
17-Boyacı Baba Türbesi .....................................................................................................218
18-Zindânî Mehmed Efendi Türbesi ..............................................................................218
19-Cafer Baba Türbesi .......................................................................................................218
20-Kanber Baba Türbesi ....................................................................................................218
21-Yunus Baba Türbesi .......................................................................................................218
22-Kaplan Baba Türbesi ....................................................................................................218
23-Cafer Baba Türbesi .......................................................................................................218
24-Tütünsüz Ahmed Bey Türbesi ....................................................................................219
25-İshak Baba Türbesi ........................................................................................................219
26-Bayram Baba Türbesi ....................................................................................................219
27-Çıkrıkçı Baba Türbesi ..................................................................................................219
28-Timur Baba Türbesi ......................................................................................................219
29-Mûsâ Baba Türbesi ........................................................................................................219
30-Toplu Baba Türbesi .......................................................................................................220
31-Telli Baba Türbesi ..........................................................................................................220
32-Haydar Baba Türbesi ....................................................................................................220
33-Orman Baba Türbesi ....................................................................................................220
34-Turgut Baba Türbesi .....................................................................................................220
35-Nazar Baba Türbesi ......................................................................................................220
36-Osmân Baba Türbesi.....................................................................................................220
14
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
38-Hilâlî Baba Türbesi .......................................................................................................220
39-Yahşî Kalender Türbesi ................................................................................................220
40-Seyyid Celâlî Türbesi ...................................................................................................221
41-Karga Baba Türbesi .......................................................................................................222
Manzûme Hâricindeki Türbeler.......................................................................................222
42-Üsküfçü Hızır Türbesi .................................................................................................222
43-Sûfî İlyas Türbesi ...........................................................................................................222
44-Islâhî Mehmed Efendi Türbesi ...................................................................................222
45-Tuğlalı Baba Türbesi .....................................................................................................222
46-Alemdâr Hasan Baba Türbesi .....................................................................................222
47-Kesikbaş Türbesi ...........................................................................................................222
48-Sıkça Murâd Mahallesinde Sıkça Murâd Camii Sokağında .................................222
49-Abdi Baba Türbesi ........................................................................................................222
50-Huysuz Baba Türbesi ....................................................................................................222
51-Seyyid Ali Efendi ..........................................................................................................223
55-Tavla Baba Türbesi ........................................................................................................223
56-Tirid Baba Türbesi ........................................................................................................223
57-Dervîş Âbî Türbesi .......................................................................................................223
60-Cafer Baba Türbesi .......................................................................................................223
61-Yediler Türbesi ...............................................................................................................223
62-Taraklı Baba Türbesi .....................................................................................................224
Ravzatü’l-İmârât
1-Murâdiye İmâreti..............................................................................................................227
2-Yeni İmâret ........................................................................................................................227
3-Orta İmâret .......................................................................................................................227
4-Yıldırım İmâreti ...............................................................................................................227
5-Seyyidler İmâreti ..............................................................................................................227
6-İbrâhîm Paşa İmâreti .......................................................................................................228
7-Balaban Paşa İmâreti .......................................................................................................228
8-Evliya Kasım Paşa İmâreti ..............................................................................................228
9-Mezîd Bey İmareti ...........................................................................................................228
Ravzatü’l-Mekâtibi’l-İslâmiye
1-Hamîdî Sanâyi Mektebi .................................................................................................231
2-Mekteb-i İdâdî-i Askerî ..................................................................................................233
3-Muhtelit Mekteb-i İdâdî-i Mülkî .................................................................................233
4-Askerî Mekteb-i Rüşdîsi .................................................................................................233
5-İkinci Mekteb-i Rüşdî-i Mülkî .....................................................................................234
6-Makaralı Mekteb .............................................................................................................234
7-Defterdâr Mahmûd Efendi Mektebi ...........................................................................235
8-Üç Şerefeli Mektebi ........................................................................................................236
9-Taş Mekteb ........................................................................................................................236
10-Üç Şerefeli Mektebi ......................................................................................................237
11-Yıldırım Mektebi ...........................................................................................................237
12-Sultân Selîm Mektebi ...................................................................................................237
İÇİNDEKİLER
15
13-Çiçekli Mekteb ..............................................................................................................237
14-Eski Tophâne Mektebi .................................................................................................238
15-Çardaklı Mekteb ...........................................................................................................238
16-Taşlık Mektebi ...............................................................................................................238
17-Kadriye Mektebi ............................................................................................................238
18-Kassâbzâde Çavuş Mektebi .........................................................................................238
19-Has Fırın Mektebi .........................................................................................................238
20-Tahmîs Mektebi .............................................................................................................238
21-Yeşil Mekteb ...................................................................................................................238
22-Sinân Paşa Mektebi ......................................................................................................239
23-Kara Hafız Mektebi ......................................................................................................239
26-Kadı Rükneddîn Mektebi ...........................................................................................239
27-Yeşilce Mektebi ..............................................................................................................239
28-Kanlıpınar Mektebi ......................................................................................................239
29-Köprübaşı Mektebi .......................................................................................................239
30-Konyalı Mektebi ...........................................................................................................240
31-Debbâğhâne Mektebi ...................................................................................................240
32-Buhûrî Mehmed Efendi ...............................................................................................240
33-Hacı Burnaz Mektebi ...................................................................................................240
34-Cafer Ağa Mektebi .......................................................................................................240
35-İnâs Mektebi ..................................................................................................................240
36-Hundî Hatun Mektebi .................................................................................................240
38-Hüsâm Bey Mektebi .....................................................................................................241
40-Hâce İlyas Mektebi .......................................................................................................241
41- Mihalkoç Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde ...........................................241
42- Hadım Fîrûz Mahallesinde Zerdesakal Sokağında ...............................................241
43- Emîrşâh Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde ..............................................241
44- Emîrşâh Mahallesinde Alaca Câmi Sokağında ......................................................241
45-Nazar Baba Mektebi .....................................................................................................241
46-Hacı Ömer Mektebi .....................................................................................................242
47-İhmâl Paşa Mektebi ......................................................................................................242
48-Saraçlar Mektebi ...........................................................................................................242
49-Eski Câmi Mektebi .......................................................................................................242
50-Mevlânâ Abdülkerîm Mektebi ...................................................................................242
51-Ayşe Kadın Mektebi .....................................................................................................243
52-Gürecinin Mektebi .......................................................................................................243
53-Çelebioğlu Dershânesi .................................................................................................243
Rum Milletine Mahsûs Mekâtib ......................................................................................243
Bulgar Milletine Mahsûs Mektepler ...............................................................................244
Ermeni Milletine Mahsûs Mektepler...............................................................................244
Yahûdî milletine Mahsûs Mektepler................................................................................244
Ravzatü Esvâki’t-Ticâret
1-Ali Paşa Çarşısı .................................................................................................................247
2-Büyük Arasta ....................................................................................................................248
3-Bezistân .............................................................................................................................248
16
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
4-Bezistân .............................................................................................................................248
Ravzatü’r-Ribâtât
1-Rüstem Paşa Hanı ........................................................................................................251
2-Kârgîr Han .....................................................................................................................251
3-İki Kapılı Han ...............................................................................................................251
4-Yemiş Kapanı .................................................................................................................252
5-Nahl Hanı ......................................................................................................................252
6-Havlucular Hanı ...........................................................................................................253
8-Taş Han ...........................................................................................................................254
9-Kiracı Hanı ....................................................................................................................254
10-Katır Hanı ......................................................................................................................254
11-Araplar Hanı ..................................................................................................................254
12-Halîl Paşa Hanı ..............................................................................................................255
13-Gümrük Hanı ................................................................................................................255
14-Tarakçılar Hanı ..............................................................................................................255
15-Basmacılar Hanı ............................................................................................................255
16-Kara Panayot Hanı .......................................................................................................256
17-Lüleciler Hanı ................................................................................................................256
18-Paşanın Hanı ..................................................................................................................256
19-Sarrâf Hanı .....................................................................................................................256
20-Karslı Ahmed Bey Hanı ..............................................................................................257
22-Lüleciler Hanı ................................................................................................................257
23-Postahâne Hanı .............................................................................................................257
24-Akpınarlıoğlu Hanı ......................................................................................................257
Harap Olup Eser-i Binâsı Kalmamış Hanlar ................................................ 257
1-Mehmed Paşa Hanı ......................................................................................................257
2-Kürkçüler Hanı .............................................................................................................257
3-İki Kapılı Han ...............................................................................................................258
4-Esîr Hanı ........................................................................................................................258
5-Eski Kapan .....................................................................................................................258
6-Kızılbaş Hasan Ağa Hanı ...........................................................................................258
Ravzatü’l-Hamamât
1-Sarây Hamamı................................................................................................................261
2-Tahtakale Hamamı........................................................................................................261
3-Topkapı Hamamı...........................................................................................................261
4-Üç Şerefeli Hamamı......................................................................................................262
5-Şifâ Hamamı...................................................................................................................262
6-Tahtalı Hamam..............................................................................................................262
7-Beylerbeyi Hamamı.......................................................................................................262
8-Küçük Hamam...............................................................................................................263
9-Abdullah Hamamı.........................................................................................................263
10-Yeniçeri Hamamı............................................................................................................263
11-İbrâhim Paşa Hamamı..................................................................................................263
12-Tahmis Hamamı.............................................................................................................263
İÇİNDEKİLER
17
13-Mezîd Hamamı..............................................................................................................263
14-Oğlanlı Hamamı............................................................................................................264
15-Çukacılar Hamamı........................................................................................................264
El-Yevm Harap ve Muattal Olan Hamam..................................................... 264
16-Gâzî Mihal Bey Hamamı.............................................................................................264
Harap Olup Eser-i Binâ Kalmayan Hamamlar............................................. 264
17-Kasım Paşa Hamamı.....................................................................................................264
18-Sultân Bâyezîd Hamamı...............................................................................................265
19-Ağa Hamamı...................................................................................................................265
20-Yıldırım Hamamı...........................................................................................................266
21-Fil Hamamı.....................................................................................................................266
22-Yeni Hamam....................................................................................................................266
23-Hızır Ağa Hamamı........................................................................................................266
24-Mahmud Paşa Hamamı................................................................................................266
25-Yıldırım’da Büyük Hamam..........................................................................................267
26-Çangallı Hamam............................................................................................................267
27-Sarıca Paşa Hamamı......................................................................................................267
28-Ağaç Pazarı Hamamı.....................................................................................................267
29-Taşlık Hamamı...............................................................................................................268
30-Kazasker Hamamı..........................................................................................................268
31-Çukur Hamam...............................................................................................................268
32-Yerekan Hamamı............................................................................................................268
33-Delikli Kaya Hamamı...................................................................................................268
34-Dere Hamamı.................................................................................................................268
35-Kilimli Hamam..............................................................................................................268
Ravzatü’s-Sebîl Li’l-Mâ
1-Batpazarı Sebîli .............................................................................................................271
2-Yalnızgöz Sebîli .............................................................................................................272
3-Pazarcılar İçi Sebîli .......................................................................................................272
4-Yıldırım Sebîli ...............................................................................................................273
5-Saraçlar Sebîli ................................................................................................................274
Ravzatü’l-Hıyâz
Ravzatü’l-Hıyâz....................................................................................................................277
Ravzatü’l-Uyûn
Ravzatü’l-Uyûn.....................................................................................................................283
Ravzatü Dâri’l-Cemed
Ravzatü Dâri’l-Cemed .......................................................................................................309
Ravzatü’l-Kenâyisi’n-Nasrâniyye ve’l-Yehûdiyye
Ermeni Kiliseleri .................................................................................................................316
Bulgar Kiliseleri ...................................................................................................................316
Katolik Kiliseleri .................................................................................................................316
Frenk Kiliseleri.....................................................................................................................316
Yahudi Milletine Mahsus Sinago Yani Havralar............................................................316
18
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Ravzatü’l-Enhâr
Meriç Nehri ..........................................................................................................................321
Tunca Nehri .........................................................................................................................322
Arda Nehri ............................................................................................................................322
Ravzatü’l-Mukantarât
Bönce Köprüsü.....................................................................................................................327
Saray Köprüsü ......................................................................................................................327
Saraçhâne Köprüsü .............................................................................................................327
Yeni İmâret Köprüsü ..........................................................................................................329
Yalnızgöz Köprüsü ..............................................................................................................329
Mihal Köprüsü ....................................................................................................................329
Eski Köprü ............................................................................................................................331
Ravzatü’r-Rumât
Merkûm Hâce Ali’nin Taş Sürdüğü Beyân Olunur .....................................................338
Tozkoparan’ın Dede Kemal Menzilini Ne Sûretle Attığı ...........................................339
Beyân Olunur.......................................................................................................................339
Edirne’de Ovaya Giden Yol Menzili ................................................................................341
Mütevellî Menzili ................................................................................................................341
Bağlaryolu Menzili .............................................................................................................341
Sarây Ovasında Olan Ağaç Menzili ................................................................................341
Namâzgâh Ovası Menzili ..................................................................................................342
Tîr-ger Hasan Çelebi Menzili ..........................................................................................342
Lodos Menzili ......................................................................................................................343
Musallâ Menzili ...................................................................................................................343
Musallâ Meydânında Kıble Menzili ................................................................................343
Musallâ’da Poyraz Menzili .................................................................................................343
Gündoğrusu Menzili ..........................................................................................................343
Timurtaş Menzili ................................................................................................................344
Mehmed Beşe .......................................................................................................................344
Kayyımzâde Ahmed Efendi ..............................................................................................345
Teberdârân Ocağından Turlacı Hüseyin Ağa.................................................................345
Edirneli Ömer Efendi ........................................................................................................345
Samsuncubaşı Süleymân Ağa............................................................................................345
Mahmûd Efendi ..................................................................................................................345
Seyyid İbrâhîm Efendi ibni Seyyid Feyzullâh Efendi ..................................................346
Çerkes Mehmed Ağa ..........................................................................................................346
Rıdvân Mustafa ...................................................................................................................346
Yakûb-ı Hindî ......................................................................................................................347
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
19
Takdim
Şehir medeniyettir, medeniyet de şehir. Edirne medeniyetimizin en
önemli şehirlerinden biridir. İstanbul’un fethinden önce 92 yıl Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmış olan Edirne, fetihden sonra da değerini
kaybetmeden, çağlar boyunca bilimin, manevi hayatımızın, edebiyatımızın, güzel sanatların, askeri yapılanmanın, spor müzik ve eğlencenin etkin merkezlerinden biri olma özelliğini korumuştur. Osmanlı sanatının
mimarlık başta olmak üzere süsleme, ahşap, hat, taş ustalığı gibi bütün
alanlarını, ve bu alanların tarihsel akışını ve evrimini kendisinde barındıran benzersiz bir şehirdir Edirne. Peygamberimizin işaretleriyle yapıldığı
rivayet edilen Darül Hadis ve Selimiye gibi iki selatin camiyi de barındırır
Edirne. Yeryüzünün tacı nerede dersek herhalde Selimiye Camii bu ünvana en layık eserdir.
Ahmed Bâdî Efendi’nin Rıyâz-ı Belde-i Edirne kitabı Edirne’yi ve
çevresini anlatan en önemli referans kitapların başında gelmekte. Edirne
hakkında yazılan hiçbir yerli veya yabancı kitap veya yayın yoktur ki Bâdî
Ahmed Efendi’nin bu kitabından bahsetmesin. Bu eser kültür ve medeniyet tarihimizin temel kaynaklarından biri, önemli bir envanteri, olma
özelliğini hakketmektedir. Çünkü bir zamanlar nelere sahip olduklarımızı ve şimdilerde de neleri kaybetmiş olduğumuzu bu envanter bize göstermektedir. Bu kitap yazıldığında büyük travmalardan 1829 ve 1877-78
Rus işgallerini yaşamıştı Edirne. Ahmed Bâdî Efendi Edirne’deki mimari
ve tarihi eserlerin çoğunu görmüş, bir kısmının yıkılmasına, yakılmasına
şahit olmuş, geri kalanları da tarihi kaynakların ışığında tespit etmiştir.
Kitabın yazılmasından sonra şehrin kaderi de tarihimiz gibi çok daha derin yaralar alacak... Balkan savaşında Bulgar kuşatması ve işgalini, I. Dünya savaşı sonrası da Yunan işgalini yaşayacaktır Edirne. Sonrasına ise bu
işgallere rağmen ayakta duran ve daha uzun müddet ayakta durabilecek
20
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
olan tarihi ve mimari eserlerimiz; cami, medrese, hamam, han, kervansaray, türbe, tekke, çeşme, imaret gibi eserler kazma ile, yetmediğinde dinamitle yıkılmıştır. İçlerinde çok değerli bilim adamları, evliyâ, şair sanatçı
asker ve idarecilerimizin olduğu atalarımızın mezarlıkları tahrip edilmiştir. Birçok tarihi bina da satılmıştır. Bu yıkımın en büyük sorumlusu o
dönem yöneticileridir.
Medeniyetimizin canlanmasında hayati bir öneme sahip bilimin,
edebiyatın ve sanatın temel dinamiklerini işaret etmesi bakımından ayrıcalıklı bir yere ve değere sahip olan bu eseri Trakya Üniversitesi olarak
kültür dünyamıza kazandırmanın gecikmiş görevini yerine getirmeye çalışıyoruz. Biliyor ve umut ediyoruz ki medeniyetimizin bu eşsiz envanteri
yeni yeni çalışmaların enerjisini ve ilhamını doğuracaktır.
Ahmed Bâdî Efendi’nin Rıyâz-ı Belde-i Edirne kitabını günümüz
harfleri ile yayına hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu ve Yrd. Doç.
Dr. Niyazi Adıgüzel hocalarımıza titiz çalışmalarından dolayı takdirlerimi sunarım. Bu eserin üniversitemizce basımını gündeme getiren Prof.
Dr. Recep Duymaz, son okumalarını yapan Prof. Dr. Ali İhsan Öbek ve
Prof. Dr. İbrahim Sezgin hocalarımıza, Edirne-İstanbul arasında mekik
dokuyan Recep Zogo’ya ve kitabın basımının bütün aşamalarındaki değerli emekleri için Mustafa Kirenci’ye teşekkür ederim.
Prof. Dr. Yener Yörük
Trakya Üniversitesi Rektörü
Edirne, Nisan 2014
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
21
Önsöz
Günümüzde şehir tarihçiliği üzerinde yapılan araştırmalarda bir yoğunluk göze çarpmaktadır. Şehirler canlı bir organizma gibidir. Bu nedenle milletlerin tarihi olduğu gibi şehirlerin de bir tarihi vardır.
Edirne şehri kuruluşundan beri gerek Bizans döneminde gerekse
doksan iki yıl başkentliğini yaptığı Osmanlı’da önemini hiç kaybetmemiş
şehirlerden birisidir. İstanbul’un fethiyle payitahtın İstanbul’a taşınmasından sonra da ikinci başkent olarak bu önemini devam ettirmiş, özellikle Sultan IV. Mehmet’ten sonra Sultan III. Ahmet’e kadar padişahlarca
İstanbul’dan sonra en çok tercih edilen şehir olmuştur. Edirne Vakası olarak bilinen iki olayın da burada gerçekleşmesi, azledilen Kırım hanlarının
bu şehir sınırları dâhilinde Saray kazasında iskân ettirilmeleri, İstanbul’da
görev yapacak üst düzey bürokrat ve ulemanın Edirne’de görev yaptıktan
sonra İstanbul’a atanmaları gibi nedenlerle şehir Osmanlı Tarihinin akışında büyük rol oynamıştır.
Ahmet Bâdî Efendi’nin kendi el yazısıyla kaleme almış olduğu
“Riyâz-ı Belde-i Edirne” tüm Trakya Bölgesini içine alan ve bugün ülkemiz sınırları dışında kalan birçok Balkan ülkeleri şehirlerinin de anlatıldığı geniş bir şehir tarihi; bunun yanında bu bölgede yetişmiş ya da görev yapmış olan ulema, meşâyih, şuara ve üst düzey devlet görevlilerinin
hal tercümelerinin bulunduğu biyografik bir eser niteliğindedir. Ayrıca
bölgede yetişen şairlerin şiirlerinden örnekler verilmiş, tarihi eserlerde ve
mezar taşlarındaki kitabeler belirtilmiş, cami, köprü, hamam, çeşme vb.
yapılar ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Yazar eserini, kendinden önce yazılmış tarih ve biyografi ile ilgili hemen bütün eserleri görüp ve başta Hibrî’nin Enîsü’l-Musâmirîn’i olmak
üzere Tâcü’t-Tevârîh, Künhü’l-Ahbâr, Nâimâ, Râşid, Lutfî târihleri; Sehî,
22
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Âşık Çelebi, Latîfî, Hasan Çelebi, Güftî ve Riyâzî Tezkireleri gibi tarih ve
edebiyat tarihi ile ilgili olarak kitabının başında liste halinde verdiği toplam 98 eseri inceleyip kaleme almıştır.
Memuriyet hayatı gereği memleketin değişik bölgelerinde görev
yapması ilmî çalışmalarını zaman zaman kesintiye uğratmış, bu nedenle
eserin yazımı 16 yıllık bir sürede tamamlanmıştır. Üç cilt olarak hazırlanan eserin müsveddesi Edirne İl Halk Kütüphanesi’nde; yazarın kendisi
tarafından temize çekilmiş orijinal nüshası ise, İstanbul Beyazıt Devlet
Kütüphanesi’nde T.Y. 10391 numarada kayıtlıdır.
Çalışmamız iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Ahmet Badi Efendi’nin hayatı, eserleri, tarihi ve edebî kişiliği ele alınmış;
ikinci bölümde ise orijinal metnin transliterasyonu verilmiştir. Bu arada
arşiv kayıtlarında bulabildiğimiz belgeler de transkripsiyonlu olarak eserin sonunda ek olarak verilmiştir. Okuyucuyu sıkmamak açısından işaret
kalabalığından kaçınılmış günümüz Türkçesine yakın bir imla kullanılmıştır.
Orijinal metinde bazı özel isimler, yer isimleri ve tarihler parantez
içinde yazılmıştır. Metne sadık kalınarak bu kısımlar yine parantez içinde
verilmiştir.
Tarih ve kültürümüzün bir parçası olan Riyâz-ı Belde-i Edirne’nin
gün yüzüne çıkması dört yıllık yorucu bir çalışmanın sonucu olmuştur.
Böyle hacimli bir eserin yayımının eksiksiz ve kusursuz yapıldığı iddiasında değiliz. Bütün dikkatlerimize rağmen gözden kaçan eksik ve kusurlarımızdan dolayı okuyucunun affına sığınırız.
Dr. Niyazi ADIGÜZEL - Dr. Raşit GÜNDOĞDU
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
Ahmed Bâdî Efendi
Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri
23
24
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
25
Ahmet Bâdî Efendi
1. Hayatı 1
Ahmet Bâdî 1255 (21 Eylül 1839) yılında, kendi ifadesiyle2 Recep
ayının 12. gecesinde Edirne’nin Kirişhâne semtindeki Kunduk Osman,
bugünkü adıyla Talat Paşa Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir. Babası, bugün Romanya hudutları içinde bulunan İbrâil’den Kaltakkıran Mehmet
Ağa, dedesi 1215 (1801) yılında vefat eden Müstecâbî Osman Çelebi’dir.
İbrâil, Ruslar tarafından işgal edilince Mehmet Ağa önce Rusçuk’a oradan da Edirne’ye göç ederek Edirneli Yeğen Hacı Ahmet Paşa’nın hizmetine girmiştir. Babasının Kaltakkıran lakabıyla anılması Romanya’dayken
bozguncu faaliyetlerde bulunan Etniki Eterya komitacılarıyla verdiği mücadeleden ve bunun yanında bir cirit oyununda gösterdiği başarısından
dolayıdır.
Bâdî ilk tahsilini bugün Kadri Paşa İlköğretim Okulu olan
Kirişhâne’deki Taş Mektep’te tamamlayıp aynı zamanda da hat icâzeti almıştır.3 Sıbyan mektebinden sonra öğrenim hayatına devam edemeyip Selimiye Camii hocalarından Molla Fenârî’ye kadar Arapça, Dîvân-ı Hâfız’a
1
2
3
Ahmet Bâdî Efendi hakkında kaynaklarda kısa ve özellikle doğum ve ölüm tarihleriyle ilgili tutarsız
bilgiler yer almaktadır. Hayatından bahseden kaynaklar şunlardır: İsmail Özen (Haz.) (1975): Osmanlı Müellifleri. Bursalı Mehmet Tâhir. Meral Yayınevi, Cilt III. İstanbul: s.35; Rıfat Osman (1337):
Edirne Rehnümâsı. Edirne, s.98; Osman Nuri Peremeci (1939): Edirne Tarihi. İstanbul: s.169; Râtıp
Kazancıgil (1986): Ahmet Bâdî Efendi ve Riyâz-ı Belde-i Edirne Fihristi, Ahmet Bâdî Efendi Biyografisi.
Edirne İl Halk Kütüphanesi Bülteni, Edirne: s.71-119; Coşkun Üçok (Çev.) (1992): Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. Franz Babinger. Kültür Bakanlığı Yay. Ankara: s.422; İslam Ansiklopedisi, Diyanet
Vakfı Yayınları, cilt II, s.47-48; Rıdvan Canım (1995): Edirne Şâirleri. Akçağ Yayınları, Ankara: s.456;
Süreyya Beyzadeoğlu (1998): Ahmed Badî, Edirne Serhattaki Pâyitaht, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul:
s.601-609, Süreyya A. Beyzadeoğlu-Müberra Gürgendereli-Fatih Günay (Haz.) (2004): Edirneli Ahmet Bâdî Efendi Armağan. Harvard Üniversitesi Yayını: s.XVII-XIX.
Bâdî, kendi hayat hikâyesini eserinin II. cildinin Vergi Müdürleri kısmında ayrıntılı olarak vermiştir.
Bunun yanı sıra yeri geldikçe eserin bazı bölümlerinde kendinden bahsetmiştir. Biz bu bilgileri eserin
içinden ve arşiv belgelerinden toplayarak hayatını yazmış olduk.
Ahmet Bâdî. Riyâz-ı Belde-i Edirne, 2.cilt, s.596-597; BOA. DH. SAİD, 25/56
Hattatlık icâzeti alışıyla ilgili bknz. 2.cilt: Hattatlar Kısmı, s.400
26
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
kadar Farsça ve Mültekâ’ya kadar Fıkıh okuyup bunun yanında matematikten de özel dersler alarak meslek hayatına atılmıştır.4
2. Memuriyeti
Yirmi dört yaşında ilk olarak 1279 (1862-63) yılında 200 kuruş
maaşla seyyar arazi kâtibi olarak devlet hizmetine giren Bâdî, 28 Zilhicce 1282 (14 Mayıs 1866) yılına kadar Filibe, Edirne, Tekirdağ, Vize ve
Lüleburgaz’da bu görevini sürdürür. Bu tarihte 400 kuruş maaşla 3. sınıf
emlak kâtibi olarak Edirne’ye atanır5. Daha sonra terfi ederek başkâtip
olur. 7 Safer 1284 (10 Haziran 1867) yılında Edirne vilayeti emlâk mümeyyizi görevine getirilir. 1289-1290 (1872-1873) yılları arasında aynı
görevi Yanya’da sürdürür. 1290 (1873) yılında rahatsızlığı nedeniyle
Edirne’ye döner ve iki yıl görev almaz. İyileştikten sonra tekrar vazife alarak emlak mümeyyizi sıfatıyla 1292-1297 (1875-1880) yılları arasında
Bosna ve Kastamonu’da bulunur. 2 Rebîulahir 1297 (14 Mart 1880) yılında Trabzon vergi müdürlüğüne getirilen Bâdî aynı zamanda 2. dereceden Osmanlı nişanıyla ödüllendirilir.6 Bir yıl sonra Trabzon’dan Diyarbakır vergi müdürlüğü görevine nakledilir. Bu görevi de yerine getirdikten
sonra 9 Muharrem 1306 (15 Eylül 1888) yılında çok sevdiği Edirne’ye
vergi müdürü olarak döner. 6 Rebîulevvel 1314 (15 Ağustos 1896) yılına
kadar bu görevi yerine getiren Bâdî, oğlunun meşrûtiyetçilerle birlikte olduğu şüphesiyle Konya’ya sürülmesi üzerine becâyiş yaparak Konya vergi
müdürlüğüne oradan da 1321 (1904) yılında gündelik becâyiş yoluyla
Bursa vergi müdürlüğüne atanır. Başarılı hizmetlerinden dolayı birçok
Osmanlı nişanı alan7 Bâdî 5 Şubat 1323 (18 Şubat 1908) yılında 1230
kuruş maaşla emekliye ayrılır.8
3. Ölümü ve Mezarı
Kendi isteğiyle emekliye ayrılan Ahmet Bâdî, bir müddet sonra hastalanır ve tedavi amacıyla İstanbul’a götürülür.9 1325 (1908) yılında ora4
5
6
7
8
9
BOA. DH. SAİD, 25/56
BOA. DH. SAİD, 25/56; BOA. ŞD. 1072/60_2
BOA. DH. SAİD, 25/56
Bâdî’nin aldığı ödüller, arşiv belgelerinde kayıtlı olmakla beraber kendisi de eserinin 2. cildinde Vergi
müdürleri kısmına koyduğu biyografisinde şu şekilde belirtmiştir: 1292’de sâlise rütbesi, 1295’te
beşinci Mecîdî, 1300’de rütbe-i sâniye sınıf-ı sânîsi, daha sonra mütemâyiz rütbesi, 1319 da üçüncü
rütbeden nişân-ı ‘âlî-i ‘Osmânî ve 1321’de ûlâ sınıf-ı sânîsi rütbesi. Bâdî, a.g.e., 2. cilt: Vergi Müdürleri, s.596-597; BOA, BEO 1354/101521; BOA, İ.TAL. 146_1_3_4_6;
BOA. ŞD. 1072/60_3; BOA. ŞD. 1075/4
BOA, BEO 3099/232417_1-2; BOA. BEO. 3141 / 235564
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
27
da vefat eder.10 Mezarı Eyüp’te Merdivenli Mezarlık’ta, Bestekâr Zekâî
Dede Efendi, Hattat Ahmet Kâmil Efendi, Nakşibendî Şeyhi Küçük
Emin Efendi ve Mareşal Fevzi Çakmak’ın da bulunduğu Kaşgârî Tekkesi
civarındadır.11
Ahmet Bâdî’nin nüfus kaydına göre bir çocuğu vardır.12 O da 1948
yılında ölen ve Edirne milletvekili olarak görev yapmış olan Mehmet
Fâik Kaltakkıran’dır. Tek vârisi olan oğlu, Bâdî’nin 1000 cildi aşkın eser
barındıran değerli kütüphânesini 1918 yılında Edirne İttihat ve Terakki
Kulübü’ne vakfetmiştir. Bu eserler şu an Edirne İl Halk Kütüphanesi’nde
bulunmaktadır.
4. Tarihçiliği ve Üslûbu
Ahmed Bâdî Efendi, eserinin hiç bir yerinde kendi tarih anlayışından
ve metodundan bahsetmemektedir. Eserinde kendisinden “câmi‘u’l-hurûf ”
olarak bahseden müellif, kitabını Edirne Valisi Ahmed İzzet Paşa’nın tavsiyesi ile yazmış olup, eserinde kimseyi zemmetmemiş ve kimseden maddi
bir menfaat de beklememiştir. Eserin müsvedde nüshasıyla birlikte temize
çekilmiş nüshası da elimizde mevcuttur. Bir devlet büyüğüne takdîm edildiğine dair elimizde bir işâret de yoktur. Ancak pek çok kişinin dikkatini
çekmiş ve ilmi araştırmalarda kaynak olarak kullanılmıştır. Müellif, eserini
tam bir kırkambar şeklinde yazmıştır. Anlattığı olayları bizzat kaynağından
yazmış ve aldığı kaynağı da belirterek tam bir liste halinde bu kaynakları
eserinin başında vermiştir. Ancak bu kaynakların yanında kaynak olarak
arşiv belgelerini ve mezar taşlarını da kullanmıştır. Kaynak bulamadığı
konuları da nasıl duymuşsa öyle yazmış ve bu duyumlarını da “el-uhdetü
ale’r-râvî 13” şeklinde belirtmiştir. Anlattığı olayların hemen sonunda kaynağını zikretmesi ilmî metotlara gerçekten uyduğunun bir göstergesidir.
Ayrıca müellif terceme-i hâlini anlattığı kişi hakkında bilgi toplamak için
10 18 Şubat 1908 yılında emekliye ayrılan Ahmet Bâdî Efendi’nin ölümünden dolayı zevcesi Edîbe Saîde
Hanım’a 18 Mart 1908 yılında emekli maaşı bağlandığına göre Ahmad Bâdî Efendi 18 Mart 1908
yılından önce vefat etmiştir. Bkz. BOA. ŞD. 1075/4
11 Bâdî’nin mezarının bulunduğu yer konusunda ihtilaflar bulunmaktadır. Birçok kaynakta ve internet
ortamında (http://www.cur-cuna.com/tr/mekan/meka0005.html) mezarının Eyüp’te Merdivenli
Kabristanı’nda olduğu geçmektedir. Ancak, yapılan araştırmalar ve mezarlık görevlilerinden alınan
bilgilerde, bu mezarlığın parsel şeklinde olmadığı, dağınık ve serbest olduğu ve zamanla eski mezarların kaybolup yerlerine yeni mezarların konulduğu anlaşılmıştır. Zaten bu mezarlığa gittiğimizde
bu günkü içler acısı haline şahit olduk. Eski mezar taşlarının, kimisi sökülmüş halde yerde yatmakta,
kimisi toprağa gömülü vaziyette ve kimisi de kırık bir şekilde ötede beride durmaktadır. Bu nedenle
tüm aramalarımıza rağmen mezarını bulmamız mümkün olamamıştır.
12 Bkz: Edirne Nüfus Müdürlüğü, Cilt No: 008/10, Sayfa No:51, Kütük Sıra No:978
13 Bu söz kelam-ı kibar olup “bu konuda bir yanlışlık varsa o nakledenin yanlışlığıdır, ben duyduğumu
yazıyorum” demektir.
28
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
gerektiğinde gidip o kişinin yakınlarına müracaat etmiş, hatta bizzat gidip
mezar taşını görmüş ve oradaki bilgileri eserine aktarmıştır. Kimi zaman
özellikle bölge ile ilgili garip olaylar anlatan gazete haberlerini, kimi zaman
da halk arasında dedikodu şeklinde yayılan haberleri de kitabına almıştır.
Edirne’de meydana gelen yangın, zelzele, sel gibi doğal afetlerin kronolojik
olarak anlatıldığı kitapta burada meydana gelmiş ihtilal ve halk hareketlerine de yer verilmiştir.
Edirne’de yapılan sultan düğünlerinin en ince ayrıntılarına kadar
anlatılması, komşu ülkelerin idarecilerine gönderilen ve onlardan gelen
yazışmaların aynen kitaba konulması, Bektaşi tekkelerinin kapatılması
ile ilgili emirnamelerin yayınlanması, belge neşirleri, sultanın katıldığı av
partileri vb. hususlar sanki kitabın biraz şişirildiği hissini uyandırmakla
beraber eserin geneline bakıldığında konuların bir bütün olarak ele alınması açısından dikkate değer bir görünüm arzetmektedir.
Eserini yazarken olayların anlatılması sırasında yeri geldikçe âyet,
hadîs, şiir ve kelâm-ı kibârları da dercetmiştir. Türkçe, Arapça ve Farsça’ya
vâkıf olan müellif eserinde bazen çok sâde, bazen de oldukça a‘dalı, sanatlı
bir dil kullanmıştır. Bu nedenle ifâdesi, üslûbu bakımından devrinin diğer
tarihçilerinden pek farklı değildir.
20. yüzyılın Osmanlı Edirne’sini anlatan bu kitap, günümüzde tüm
Trakya’nın ve hatta ülkemiz sınırları dışında bulunan Balkanların da bir
tarihi niteliğindedir.
5. Şairliği ve Edebî Kişiliği
Ahmet Bâdî Efendi, divan sâhibi bir şâir olduğu halde daha çok tarihçi yönüyle tanınmıştır. Edirne Tarihi denince akla ilk olarak Ahmet
Bâdî ve onun eseri olan Riyâz-ı Belde-i Edirne gelir. Bu yönüyle tarihçiliği
şâirliğinin önüne geçmiştir. Bütün bu özellikleri yanında onun hat sanatındaki ustalığını da göz ardı etmemek gerekir.
Bâdî, Riyâz-ı Belde-i Edirne’nin şâirler kısmında, alçakgönüllülük
göstererek, yazdığı şiirlerinin bu esere konulmaya pek lâyık olmadığını
söyler. Şiirlerini, sadece duaya vesile olması dileğiyle bu kısma aldığını,
herkesin bir iyiliği bulunduğunu ve kendisinin de şâir olduğu için şiirden
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
29
başka bir eser bırakamayacağını söyleyerek şâir Nâbî’nin şu beytine yer
verir: 14
Kiminin câmii var kimi yapar pül Nâbî
Şuarânın nolur âsârı sühandan gayri
Çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Ahmet Bâdî, Râcih ve Bâdî mahlaslarını kullandığı şiirlerinde, şâirin şöhretini divanının ortaya koyacağını
söyler.
Râcihâ durma hemân vasf-ı ruh-ı cânân it
Şâirin nâmını cemiyyet-i dîvân buyurur 15
Ancak, uzun memuriyet hayatı ve bu çok yönlü kişiliği ona
divanını tamamlama fırsatı vermez. Bu nedenle daha sonradan temize çekerim düşüncesiyle yazdığı divanı müsvedde olarak kalmıştır.
Şiirlerini rindâne bir edâ ile söyleyen şâir, tasavvufî unsurlara
fazla yer vermeden dîvân şiirinin unsurlarından olan sevgili ve onun
özelliklerini anlatmaya çalışmıştır. Özellikle gazellerinde bu durum
daha çok göze çarpmaktadır.
Geldi bahâr oldı müzeyyen çü bâğ u râğ
Sâkî piyâle al eline gel ayag ayag16
Bâdî, divanında kullandığı çokça atasözü ve deyimlerle sosyal
hayatın içinde yer almış, bunun yanında bir çok tarih manzumesi
yazarak tarihe ışık tutmuştur. Edirne’nin bazı tarihî ve mîmârî eserlerinin yapılışıyla ilgili bunun yanında önemli şahsiyetlerin ölümü
üzerine söylemiş olduğu bu tarih kıtaları oldukça önemlidir.
6. Eserleri
1. Riyâz-ı Belde-i Edirne
Ahmet Bâdî’nin en önemli eseri olan Riyâz-ı Belde-i Edirne, Türkçe
bir Edirne Tarihi’dir. Bâdî, bu eserini, 17. yüzyıl tarihçilerinden Edirneli Abdurrahman Hıbrî’nin Edirne’nin 1359-1633 yılları arasını anlattığı
Enîsü’l-Müsâmirîn adlı tarihini, yer yer düzelterek ve 1633’ten itibaren
1900 yılına kadar olan 267 yıllık dönemi de ekleyerek meydana getirmiş14 Bkz. Metin kısmı, s.442
15 Özgür Okmak (Haz.) (2008): Ahmet Bâdî Dîvânı, İnceleme-Metin, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniver-
sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Dan.: Prof. Dr. Süreyya Ali Beyzadeoğlu, s.7
16 Okmak (2008): s.8
30
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
tir. 541 yıllık bir tarihi kapsayan bu eser, Edirne Sancağı ve tüm Trakya
bölgesi üzerine yazılmış en kapsamlı ve önemli kaynak eser niteliğindedir.
Müsveddesi 3 cilt halinde Edirne İl Halk Kütüphanesi, T.Y. 2315
numarada bulunan eserin orijinali, İstanbul Bayezit Devlet Kütüphanesi
T.Y. 10391 numarada kayıtlıdır. Ölçüleri: 340x222, 228x150 mm olup
31 satırdır. Yazı çeşidi rikadır. Büyük bir kısmını kendisi kaleme alan Bâdî
eserinin, 1. cildinin 477-526 ve 2. cildinin 341-408. sayfalarını Çırpanlı
Necip Efendi’ye yazdırmıştır. 3 cilt olarak yazılan bu büyük eserin 1. cildi:
600, 2. cildi: 600, 3. cildi: 278 ve toplam 1478 sayfadan ibarettir.
Henüz mukaddime kısmına geçmeden liste halinde yararlandığı
kaynakları sıralayan Ahmet Bâdî, burada toplam olarak 98 kaynak eser
gösterir. Bunun yanında şâirler için divanlarına, hattatlar için icâzetnâmelerine, câmi, mescit, tekke vb. yerler için bizzat yerlerine, bazı olaylar
için gazetelere ve Edirne’de gömülü olan âlim, kadı, şâir, şeyh gibi zatların
da bulabildiği kadarıyla mezar taşlarına baktığını ifade eden Bâdî, eserini
elinden geldiği kadarıyla kaynaklar göstererek kaleme aldığını belirtir.
Bâdî, eserinin mukaddimesinde insanoğlunun onurunu koruması için
kendisini bilim ve beceriyle donatması gerektiğini söyler. Bu düşünceden
hareketle insanlık ve Osmanlılık şanına layık olmak üzere hiç olmazsa küçük bir hizmet olması düşüncesiyle doğup büyüdüğü şehir olan Edirne’nin
bir tarihinin olmadığını, bunun büyük bir eksiklik olduğunu, kendisinin
yetersiz olduğunu kabul etmekle beraber bu eksikliği başkalarının tamamlamasını beklemenin doğru olmayacağını ve bu görevi kendisinin üstlenmek hevesinde olduğunu belirtir.17 Ancak görevi gereği 20 sene müddetle
Edirne’den uzak kalması bu isteğini yerine getirmesine mâni olur. Uzun
yıllar sonra tekrar Edirne’ye döndüğünde Hacı Ahmet İzzet Paşa’yı vali
olarak bulur ve ona bu düşüncesini açmak isterken teklif validen gelir.
Edirne’nin düzenli bir tarihinin olmadığını bu kentten birçok âlim, şair
ve yazar yetiştiği halde kimsenin bu tarihi yazmaya yanaşmadığını belirten vali, bu tarihi yazması konusunda Ahmet Bâdî’ye her türlü maddî ve
manevî desteği vereceği sözünü verir. Böylece Bâdî, büyük bir hevesle eserini yazmaya koyulur.
Eserin 1. cildi Edirne’nin camileri, mescitleri, medreseleri, tekkeleri,
zaviyeleri, hamamları, köprüleri ve bu tür yapılarını içerir. 1309 (189117 Bâdî, A.g.e. c.1, s.1. mukaddime
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
31
92) yılında müsveddesi yazılan bu ilk cilde Bâdî, Armağan-ı Bâdî adını
verir. Ancak daha sonra diğer eseri olan Armağan’la karıştırılır düşüncesiyle bu ismi değiştirerek 2. cildiyle beraber Riyâz-ı Belde-i Edirne diye
isimlendirmiştir.
2. cilt bu eserin en önemli bölümünü oluşturur. Valiler, kadılar, vezirler, emirler, şairler, âlimler, şeyhler ve hattatların hayat hikayeleri bu ciltte
geniş bir şekilde yer alır. Bu cilt henüz tamamlanmadan eserin yazılmasında büyük katkıları olan devrin Edirne valisi Hacı Ahmet İzzet Paşa ölür.
Bu durum Ahmet Bâdî için zor ve sıkıntılı bir dönemin başlangıcı olur.
Karamsarlığa kapılır, eseri tamamlayamama korkusu içine yerleşir. Ancak,
daha sonra bu önemli işi yarım bırakmanın vebalini düşünerek tekrar kaleme sarılır. Böylece 1312 (1894-95) yılında müsveddesini tamamlayarak
1. ciltle beraber bu cilde de Riyâz-ı Belde-i Edirne ismini verir.
Bâdî’nin memuriyet hayatı zorluklar içinde geçmiş ve diyardan diyara
dolaşmak zorunda kalmıştır. İlk iki cildi tamamladıktan sonra Konya’ya
gitmeye mecbur kalan Bâdî, topladığı malzemelerini de yanına alarak eserin 3. cildinin müsveddesini orada 1315 (1897-98) yılında tamamlamıştır.
Bu ciltte idarî sınırları Selanik ve Çatalca arasında bulunan ve Edirne’ye
bağlı olan Tekirdağ, Kırklareli, Dedeağaç ve Gümülcine gibi idârî birimler
hakkında bilgi verilmekte ve buralardan yetişen şâirler, âlimler ve şeyhler
anlatılmaktadır ve ismi Devâyih-i Mülhakât-ı Vilâyet-i Edirne’dir. Bu cildin
sonuna Edirne’nin bu bağlantıları ile birlikte 74 merkezi ve bunlara bağlı
4474 köyünün adları da eklenmiştir. Memuriyetinin ilk yıllarında arazi yazım memurluğu yapmış olması ona bu yerleşim birimlerini sağlıklı olarak
ve ayrıntılarıyla tespit etme olanağı sunmuştur.
Bâdî, eserinin 4. cildini Muâvene ismiyle düzenlediğini, yeni ilaveler
yaptığını ve bu ilaveleri de sayfa kenarlarına verdiği numaralarla gösterdiğini belirtmiştir. Ancak ayrıca 4. cilt diye ayrı bir cilt oluşturmamıştır. 16
yıllık bir çalışma sonucu müsveddelerini yazdığı bu üç ciltlik eserini 1322
(1904-05) senesinde temize çekerek 1. ve 2. ciltlerine Riyâz-ı Belde-i Edirne, 3. cildine ise Devâyih-ı Mülhakât-ı Vilâyet-i Edirne ismini vermiştir.
Mukaddimenin sonunda eserin yazımında kendisine yardımları dokunan, başta Edirne valisi Hacı Ahmet İzzet Paşa’ya, Mezit Bey
Mahallesi’nde bulunan Taş Mekteb’in birinci muallimi Hacı Hâfız Ali
Remzi ile Edirne Valiliği mektupçusu kaleminde görevli olan Kirişhaneli Tatar Mehmet Rüşdi Efendilere ve Sultan II. Abdülhamit’e minnet
32
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
ve şükranlarını sunan Bâdî, eksik ve kusurlarının bağışlanmasını isteyip
bu eseri okuyanların kendisini hayırla yâd etmelerini talep eder ve 1322
(1904-05) tarihine denk düşen şu tarih beytiyle mukaddimesini bitirir.
Vâsıl-ı hadd-i hitâm olduğu dem ey Bâdî
Okuyanlar dedi târîhini a‘lâ târîh18
2. Armağan
Ahmet Bâdî Efendi’nin şu ana kadar yayınlanan tek eseri olan Armağan 19 mensur 5675 atasözü ve deyimi ihtiva eden ve bunları 5106 beyitle
örneklendiren büyük ve önemli bir Atasözleri kitabıdır.
Edirne İl Halk Kütüphanesi T.Y. 2304 numarada kayıtlı olan eser,
280x175, 220x125 mm. ölçülerinde, 297 sayfa ve 27 satır olarak tertip
edilmiştir. Yazı çeşidi rika olan eserin sırtı meşin, üzeri bez kaplı, âdi ciltli
ve müellifin hattıyla müsvedde halindedir.
Bâdî, topladığı atasözü ve deyimleri alfabetik sırayla yazıp bunların
divan şiirindeki örneklerini de beyitlerle göstermiştir. Esere 1291 (187475) yılında başlayıp 1292’de (1875-76) tamamlamıştır. Harf başlıkları,
atasözü ve deyimlerin numaraları ve şâirin dikkatini çeken bazı beyitler
kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Bâdî, eseri bizzat kendisinin yazdığını 17.
sayfanın ortasına kırmızı mürekkeple “müellif hattıyla” ibaresi ile belirtmiştir.20
Eserin bir de Cem Dilçin Nüshası bulunmaktadır. 2 cilt halinde ve
621 sayfa olarak tertip edilmiş olan bu nüshanın üzerinde kim tarafından
yazıldığına dair bir kayıt olmadığından yazanı ya da müstensihi bilinmemektedir.
3. Divan
Ahmet Bâdî’nin şâirlik yönünü yansıtan divanı Edirne İl Halk Kütüphanesi T.Y. 2302 numarada kayıtlıdır. Yazı çeşidi rika olan divanın ölçüleri 260x180-170x110 mm. olup 65 yk. ve 21 satırdır. Divan müsvedde
halindedir.
Eserin başında ve sonunda toplam 15 sayfası boştur. İlk sayfada bir
tarih yer almaktadır. Divanda gazeller dışında belli bir sıra gözetilmeden
18 Bkz. metin kısmı. c.1, s.1. mukaddime
19 Süreyya Beyzadeoğlu-Müberra Gürgendereli-Fatih Günay (2004): Edirneli Ahmet Bâdî Efendi Arma-
ğan. Harvard Üniversitesi Yayını
20 Beyzadeoğlu, v.d., (2004): XXII
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
33
85 tarih, 13 kaside, 6 tahmis, 1 müseddes, 6 şarkı, 1 tesdis, 206 gazel, 1
lugaz, 9 beyit, 35 müfred ve 24 kıta bulunmaktadır. Divan tertibinde bir
sıra gözetilmemiş olmasına rağmen divanda, her harften gazeller bulunmaktadır ve müretteb bir divanın ihtiva ettiği bütün özelliklere sahiptir.
Klasik divan şiiri niteliğinde olan gazellerinin dili, kaside ve tarihlerine
nazaran daha sadedir.
Bâdî, divanındaki gazellerinde gençlik yıllarından beri kullandığı
“Râcih” mahlasını tercih etmiştir. Ancak Armağan’da geçen 86 beyitte21
ve Riyâz-ı Belde-i Edirne’de şâirler ravzasında22 örnek olarak verdiği 6 gazel ve 1 müfrette Bâdî mahlasını kullanmıştır. Bâdî mahlasıyla bir ikinci
divanının daha olduğu söylense de bu divana her hangi bir yerde rastlanmamıştır.
Ahmet Bâdî’nin divanı “Ahmet Bâdî Dîvânı (Metin-İnceleme) ismiyle 2008 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Yüksek
Lisans tezi olarak hazırlanmıştır.23
4. Tavzîhü’l-Ebvâb Alâ Teshîli’l-Hisâb
Bir matematik eseri olan bu kitap, Edirne İl Halk Kütüphanesi, T.Y.
2309 numarada kayıtlıdır. Ölçüleri 260x170-200x145 mm olup 186 yaprak ve 22 satırdır. Bu eserinin de yazı çeşidi, diğer tüm eserlerinde olduğu
gibi rikadır. Bâdî bu eserinde rakamlarla başlayarak dört işlemi anlatmış
ve örnek problemler yazarak çözümlerini yapmıştır.
Bâdî’nin mevcut kaynaklarda,24 Farsçadan Türkçeye ve Türkçeden
Farsçaya mastarları anlatan Masâdir-i Lisân-ı Fârisî isminde bir eserinden
bahsedilmesine rağmen bu eseri henüz bulunamamıştır.
Ahmet Bâdî’nin kendi eserleri ve 1000 cildi aşkın değerli kitapları
Edirne mebusu olan oğlu Faik Kaltakkıran tarafından 1918 yılında Edirne İttihat ve Terakki Kulübü’ne vakfedilmiştir. Bu değerli eserler şimdi
Edirne İl Halk Kütüphanesi’ndedir.
21 Beyzadeoğlu, v.d., (2004): XXIII
22 Bkz. Metin kısmı, s.442-443
23 Özgür Okmak (Haz.) (2008): Ahmet Bâdî Dîvânı, İnceleme-Metin, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniver-
sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Dan.: Prof. Dr. Süreyya Ali Beyzadeoğlu, Edirne
24 Mesela bkz. Özen, (1975): Cilt III. s.35
34
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
7. Eseri̇n Di̇l Ve Üslûp Özelli̇kleri
Ahmet Bâdî’nin hazırlamış olduğumuz Riyâz-ı Belde-i Edirne adlı
eseri, Tanzimat döneminin Osmanlıcasıyla yazılmıştır. Çok sade olmadığı gibi zor anlaşılacak kadar da süslü ve ağdalı değildir. Edebî alanda
Orta Nesir diye nitelendirebileceğimiz, halkın konuşma diliyle süslü yazı
dili arasında olan yazı biçimi, Bâdi tarafından benimsenildiği gibi bir çok
tarih eserinde de özellikle tercih edilmiştir. Bu nesir türünde yazar, esas
olarak anlatmak istediği şeyin peşindedir.25
Bâdî’nin sanat yapma kaygısı yoktur. Her şeyden önce o bir tarihçidir. Onun amacı yıllarca uğraşarak toplamış olduğu tarihi ve edebî malzemeyi insanlığın hizmetine sunmaktır. Ancak bu sunuş şairler kısmına
gelindiğinde az da olsa kendini süslü ve tamlamalı cümlelere bırakır.
Üç dilin de (Arapça, Farsça Türkçe) imkanlarından yararlanan Bâdî,
sadece biyografik bilgi vermekle yetinmiş kendisi herhangi bir eleştiri
ya da beğenme sözü kullanmamıştır. Gelip, gidip, kılıp, olup, kılındıkda,
olundukda, etmekle, anlar, dek, şol vb genellikle fiil ve bağlaç durumundaki kelimeler Türkçedir. Bunun yanında badehû, âhiru’l-emr, âhiren,
ahîren, vukû‘, sâniyen, vâsıl gibi Arapça kelimeleri de sıkça kullanmıştır.
Çoğul eklerinde genelde –ler / -lar kullanırken; ol, anı, anlar ve bunlar
gibi zamirlere de yer vermiştir. Aynı zamanda Farsça ve Arapça kökenli
müşârunileyh, mezbûr, mezkûr, mûmâileyh gibi kelimeleri de çok sık kullanmıştır.
Eserin metninde özellikle de şairler kısmında bugün “e” vokali taşıyan birçok kelimenin “i”şeklinde yazıldığı görülmektedir: İtdi, irişdi,
iden, gice, irdi, virdi vb. Türkçede sonu “p” ile biten zarf-fiiller genelde “b”
ile yazılmıştır: olub, gidüb, idüb, koyub, varub, yazub vb. gibi.
Bâdî, tezkire geleneğinde olduğu gibi bazı ayet, hadis ve kelâm-ı kibarlardan sonra muktezâsınca, fehvâsınca, hükmünce, medlûlınca, mısdakınca,
binâen, gereğince,gibi cümle bağlayıcı bağlaçları da kullanmıştır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki Bâdî’nin kaleme aldığı Riyâz-ı Belde-i
Edirne, faydalandığı bir çok eserden hem dil hem üslûb hem de içerik
olarak izler taşımakta bir nev’i onların özeti niteliğindedir.
25 Fahir İz (1996): Eski Türk Edebiyatında Nesir, Akçağ Yayınları, 2. baskı, Ankara: s. XIII
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
35
8. Eserin Nüshalarının Tanıtılması
1. Tebyiz Edilmiş Nüsha:
İstanbul Bayezid Devlet Kütüphanesi (T.Y.) No: 10391
Yazılış Târihi : 1322 h. / 1905
Yazarı: Ahmet Bâdî Efendi ( Bâdî, 1. cildin 477-526
ve 2. cildin 341-408 sayfalarını Çırpanlı Necip Efendi’ye yazdırmıştır.)
Dış ebat
: 34x22,2 cm.
İç ebat
: 22,8x15 cm.
Cilt
: Kahverengi meşin
Sayfa
: 1. cilt: 600, 2. cilt: 600, 3. cilt: 278 (Toplam:1478)
Satır
: 31
Yazı
: El yazısı, rika
Kağıt
: Orta kalınlıkta, aharlı sarı
Başlıklar
: Kırmızı
Eserin baş tarafında fihrist ve kaynakça yer almaktadır. Ayrıca bazı
sayfalar arasında çeşitli notlar ve şiirler bulunmaktadır.
2. Müsvedde Nüsha:
Edirne İl Halk Kütüphanesi (T.Y.) No: 2315
Yazılış Tarihi : 1309-1312 h. / 1893-1896
Yazarı: Ahmet Bâdî Efendi
Dış ebat
: 20.5x34 cm.
İç ebat
: 10x31 cm.
Cilt
: Bez, beyaz
Sayfa
: 1: cilt: 562, 2. cilt: 600, 3. cilt: 708
Satır
: 31
Yazı
: El yazısı, rika
Kağıt
: Orta kalınlıkta, aharlı beyaz ve sarı renklerde
Başlıklar
: Kırmızı ve mavi
3. cildin sonuna Edirne’nin bağlantılarıyla birlikte 74 merkezi ve
bunlara bağlı 4474 köyün adları eklenmiştir.
36
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
37
Ahmet Bâdî ve Riyâz-i Belde-i Edirne
Bibliyografyası
Adıgüzel Niyazi. Ahmet Badi Efendi’de: “Tarihine Köprüleriyle Bağlanan
Şehir Edirne”, Yöre Aylık Kültür Dergisi. - Edirne, 2008, sayı: 94, s.:
23-27
Adıgüzel, Niyazi. Edirneli Ahmet Badi’nin “Riyaz-ı Belde-i Edirne” adlı
eserinin tezkire kısmı Yayınlanmamış Doktora Tezi; Danışman Prof.
Dr. Süreyya Ali Beyzadeoğlu. - Edirne: Trakya Üniversitesi / Sosyal
Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, 2008.
Adıgüzel, Niyazi. En Geniş Edirne Tarihi “RİYAZ-I BELDE-İ EDİRNE”,
Yedikıta (Aylık Tarih İlim ve Kültür Dergisi), cilt: 1, s.: 72-73
Adıgüzel, Niyazi. Riyaz-ı Belde-i Edirne, Ozan Ağacı Kültür-Sanat-Edebiyat
Dergisi. - Edirne, 2008, cilt: 10, sayı: 65, s.: 23-25
Ahmed Badi Efendi Armağan : Divan şiirinde atasözleri ve deyimler / Ahmed
Badi Efendi ; haz.: Süreyya Beyzadeoğlu, Müberra Gürgendereli, Fatih
Günay ; yayınlayan: Şinasi Tekin, Gönül Alpay Tekin. - Cambridge : The
Department of Near Eastern Languages and Literatures XLVIII, 264,
260 s. ; 29 cm. - (Sources of Oriental Languages and Literatures; 63)
Ahmed Badi Efendi Riyaz-ı belde-i Edirne = Edirne şehri bahçeleri: (Edirne
şehri tarihi) osmanlıcadan çeviren: Ratip Kazancıgil. - Edirne : Edirne
Valiliği XXIV, 357 s. ; 28 cm. - (Edirne Valiliği yayınları; 13. Edirne
Kültür Müdürlüğü yayınları; 9
Beyzadeoğlu, Süreyya. Ahmed Badi, Edirne : Serhattaki Payitaht. - İstanbul,
1998, s.: 601-608
Çelikkol, Ender. Tekirdağ’ın tarihi eserleri ve bu günkü durumları; Badi
Ahmet Efendi’nin Tekirdağ notları, Riyaz-ı Belde-i Edirne (c. III, s. 46-55)
38
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
/ Çelikkol, Ender. - İstanbul : İstanbul Üniversitesi [Edebiyat Fakültesi]
/ Tarih Bölümü, 1976 77 y.; 28 cm.
Görgün, Ender. Edirne şehir tarihinden yapraklar : Ahmet Badi Efendi’nin
biyografisi, Oluşum. Edirne, 2006, cilt: 14, sayı: 53, s.: 35-40
Günay, Fatih. Ahmet Badi’nin “Armağan” adlı eserinden 158-206 sayfaların
transkripsiyonu. Günay, Fatih; Yrd. Doç. Dr. Süreyya Beyzadeoğlu.
- Edirne: Trakya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi 1994
Güzel, Müberra. Ahmet Badi’nin “Armağan” adlı eserinden 60 varak metin
tesbiti / Güzel, Müberra; Yrd. Doç. Dr. Süreyya Beyzadeoğlu. - Edirne
: Trakya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi
1994
Kazancıgil, Ratip. Ahmed Badi Efendi ve Riyaz-ı Belde-i Edirne Fihristi,
Edirne İl Halk Kütüphanesi Bülteni. - Edirne, 1986, cilt: 8, sayı: 8,
s.: 71Küçük, Serap. Ahmed Badi Efendi ve Edirne Yapıları / Küçük, Serap ; Yrd.
Doç. Dr. Özkan Ertuğrul. Edirne : Trakya Üniversitesi / Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi1995 255 y.; 28 cm.
Peremeci, Osman Nuri. Badi Ahmed Efendi, Altıok Halkevi Dergisi. - Edirne,
1935, cilt: 2, sayı: 23, s.: 42-44
Somar, Ziya. Ahmet Badi Efendi ve Edirne Tarihi, Edirne Halkevi Mecmuası.
- Edirne, 1940, sayı: 1, s.: 18-19
Tarih Bizi Çağırıyor. Editörler: Osman DOĞAN-Selman KILINÇ,
Çamlıca Basım Yayın, İstanbul, Kasım 2010, Yrd.Doç.Dr. Niyazi
ADIGÜZEL, Edirne Şehrinin Bahçeleri “Riyaz-ı Belde-i Edirne” s.56.
Yöre Dergisi. Ahmet Badi Efendi’nin soy geçmişi ve hayat hikâyesi, Yöre Aylık
Kültür Dergisi. Edirne, 2000, sayı: 2, s.: 4-9
Yöre Dergisi. Ahmet Badi’den Edirne’nin fethi öyküsü : (Ravzatu’l-Fütûhat)
Fetihler Bahçesi, Yöre Aylık Kültür Dergisi. - Edirne, 2000, sayı: 2, s.:
34-47
Yöre Dergisi. Edirne tarihçisi Ahmed Badi Efendi Hasan Sezai Dergâhını
Anlatıyor, Yöre Aylık Kültür Dergisi. - Edirne, 2003, sayı: 45, s.: 19-26
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
Riyâz-i Belde-i Edirne
39
40
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
41
Bu Ki̇tâba Me’haz Olan ve Esnâ-yi Cem ü Te’lîfde
Mürâcaat Olunan Kütüb ve Resâi̇li̇n Esâmîsi
1- Mevlânâ Abdurrahmân Hibrî-i Edirnevî, Salbaşzâde, Enîsü’l
Müsâmirîn, (Edirne Tarihi)
2- Örfî Mahmud Ağa, Edirnevî, Sûhte Hacı Alizâde, Edirne Tarihçesi
3- İbrahim Nazîrâ Efendi, Edirnevî; Edirne Tarihçesi
4- Beşîr Çelebi, Karamanî; Edirne Tarihçesi
5- Kâtib-i Emin-i Dârü’ssaâde, Abdî Efendi, Sûr-ı Hitân ve Velîme Tarihçesi
6- Mevlânâ Mehmed Mecdî-i Edirnevî, Hadâyiku’ş-Şakâyık
7- Mevlânâ Atâyî, Hadâyiku’l-Hakâyık fî-Tekmileti’ş-Şakâyık
8- Mevlânâ Mehmed Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fudalâ, Zeyl-i Şakâyık
9- Rif ‘at Efendi, Devhatü’l-Meşâyih ma‘a Zeyl
10- Rif ‘at Efendi, Devhatü’n-Nukabâ
11- Osmanzâne Tâib Efendi vesâire, Hadîkatü’l-Vüzerâ ve zeyilleri
12- Ahmed Resmî Efendi, Halîkatü’r-rüesâ ve zeyli
13- Râmiz Paşazâde İzzet Bey, Harîta-i Kapudânân-ı Deryâ
14- Halîm Giray, Gülbün-i Hânân
15- Süleymân Sa‘deddîn Efendi, Terâcim-i Müstakîmzâde
16- Hoca Sa‘deddîn Mehmed Efendi, Tâcü’t-tevârîh, Hâce Tarihi
17- Mustafa Efendi, Selânikli Tarihi
18- Halebli Naîmâ Efendi, Naîmâ Tarihi
19- Râşid Mehmed Efendi, Râşid Tarihi
20- Çelebizâde İsmâîl Âsım Efendi, Âsım Tarihi (Zeyl-i Râşid )
21- Sâmî Mustafa Bey, Şâkir Hüseyin Bey, Subhî Mehmed Efendi; Sâmî,
Şâkir, Subhî Tarihi
42
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
22- İzzî Süleymân Efendi, İzzî Tarihi
23- Bağdadî Vâsıf Efendi, Vâsıf Tarihi
24- Lofçalı Ahmed Cevdet Paşa, Cevdet Tarihi
25- Mehmed Atâullâh Efendi, Şânîzâde Tarihi
26- Ahmed Lütfî Efendi, Lütfî Tarihi
27- Hasan Beyzâde, Hasan Beyzâde Tarihi
28- Müneccimbaşı Ahmed Dede Efendi, Sahâyifü’l-Ahbâr
29- Edirneli Mehmed Efendi, Nuhbetü’t-Tevârîh ve’l-Ahbâr
30- Hemdemî Mehmed Efendi, Solakzâde Tarihi
31- Bursevî Ferâizîzâde Mehmed Saîd Efendi, Gülşen-i Maârif
32- Ayntâbî Ahmed Âsım Efendi, Âsım Tarihi
33- Karaçelebizâde Abdülazîz Efendi, Ravzatü’l-Ebrâr
34- Abdülhakzâde Hayrullah Efendi, Hayrullah Efendi Tarihi
35- Fevzi Efendi, Haber-i Sahîh
36- Gelibolulu Âlî Mustafa Çelebi, Künhü’l-Ahbâr
37- Peçevî İbrahim Efendi, Peçevî Tarihi
38- Tayyârzâde Ahmed Atâ Bey, Enderûn Tarihi
39- Hâfız Hızır İlyas, Enderûn Tarihi
40- Vakanüvîs Mehmed Esad Efendi, Sahhâflar Şeyhizâde, Üss-i Zafer
41- Süleymân Paşa, Tarih-i Âlem
42- Celâlzâde Mustafa Çelebi, (Sâhib-i Tabakâtü’l-Memâlik); Meâsir-i
Selîmhânî
43- Mustafa Necîb Efendi, Suyolcuzâde; Selîm Hân-ı Sâlis Asrı Vekâyi‘i
44- Ahmed Rif ‘at Efendi, Lügât-i Tarihiye ve Coğrâfiye
45- Şemseddin Sâmî Bey, Kâmûsü’l-A‘lâm
46- Mehmed Süreyyâ Bey, Sicill-i Osmânî veyahut Tezkire-i Meşâhîr-i
Osmâniye
47- Murâdî-i Dımaşkî, Silkü’d-Dürer fî-A‘yâni’l-Karni’s-Sânî Aşer
48- Ahmed Midhat Efendi, Mufassal
49- Abdüllatîf Subhî Paşa, Tekmiletü’l-İber
50- Mahmûd Celâleddîn Paşa, Şefîknâme Şerhi Ravzatü’l-Kâmilîn
51- Kemal Nâmık Bey, Evrâk-ı Perîşân
52- Koca Nişancı Mehmed Paşa, Nişancı Tarihi
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
43
53- Ahmed Vefîk Paşa, Fezleke-i Tarih-i Osmânî
54- Hâfız Hüseyin bin el-Hâc İsmail el-Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-Cevâmi‘
55- İsmail Belîğ Efendi, Güldeste-i Riyâz-ı İrfân, Bursa Tarihi
56- Birgivî Mehmed bin Pîr Ali, İşrâku’t-Tevârîh
57- Vergi Emini Mustafa Paşa, Netâyicü’l-Vukûât
58- Ferîdûn Ahmed Bey, Ferîdûn Bey Mecmûası
59- Nişâncızâde Kadı Mehmed Efendi, Mir’âtü’l-Kâinât
60- Ahmed Cevad Paşa, Yâdigârın Vukûa Getirdiği Tarih-i Osmânî
61- Mehmed Süreyyâ Bey, Nuhbetü’l-Vekâyi‘
62- Mehmed Şem‘î Molla, Esmârü’t-Tevârîh
63- Vakanüvîs Mehmed Esad Efendi, Sefernâme-i Hayr (Risâle)
64- Vakanüvîs Mehmed Esad Efendi, Âyâtü’l-Hayr (Risâle)
65- Ahmed Enverî Efendi, Sultân Abdülmecîd Hân Hazretlerinin Rumeli
Seyâhatnâmesi
66- Süheylî, Vülât-ı Mısriyenin Terâcim-i Ahvâlini Nâtık Risâle
67- Mütercimî Kemâleddîn Efendi, Taşköprülüzâde, Mevzûâtü’l-Ulûm
68- Kâtib Çelebi el-Hâc Mustafa Halîfe, Keşfü’z-Zünûn
69- Edirneli Sehî Bey, Heşt-Bihişt (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
70- Abdüllatîf Çelebi Kastamonî, Latîfî Tezkiresi, (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
71- Kınalızâde Hasan Çelebi, Hasan Çelebi Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
72- Ahdî Çelebi Bağdâdî, Gülşen-i Şuarâ (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
73- Seyyid Pîr Âşık Nitâ‘î Çelebi Bursevî, Meşâ‘irü’ş-Şuarâ (Tezkiretü’şŞuarâ)
74- Rusçuklu Şeyh Mustafa Beyânî, Beyânî Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
75- Riyâzî Çelebi, Riyâzü’ş-Şuarâ, Riyâzî Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
76-Zehrimârzâde Seyyid Rızâ Edirnevî, Seyyid Rızâ Tezkiresi (Tezkiretü’ş
Şuarâ)
77- Güftî Ali Efendi Edirnevî, Güftî Tezkiresi, Manzûm (Tezkiretü’şŞuarâ)
78- Üskübî Niyâzî Çelebi, Niyâzî Tezkiresi, Birkaç varakı (Tezkiretü’şŞuarâ)
79- Kâfzâde Fâizî Çelebi, Zübdetü’l-Eş‘âr (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
80- Mustafa Safâyî Efendi, Safâyî Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
81- Mirzâzâde Mehmed Sâlim Efendi, Sâlim Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
44
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
82- Şefkat-i Bağdâdî, Şefkat Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
83- Mehmed Esrâr Dede, Esrâr Dede Tezkiresi (Mevlevî efrâdına mahsûs
Tezkiretü’ş-Şuarâ)
84- Ali Enver, Semâ‘hâne-i Edeb, (Mevlevî efrâdına mahsûs Tezkiretü’ş
Şuarâ)
85- Azîzzâde Râmiz Efendi, Râmiz Tezkiresi (Sâlim’e zeyl Tezkiretü’şŞuarâ)
86- Davud Fatîn Efendi, Tezkiretü’l-Eş‘âr (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
87- Reşâd Fâik Bey, Eslâf (Tezkiretü’ş-Şuarâ)
88- Âlî Mustafa Efendi, Sâhib-i Künhü’l-Ahbâr; Menâkıb-ı Hünerverân
(Tezkire-i Hattâtîn)
89- Suyolcuzâde Mustafa Necîb Efendi, Devhatü’l-Küttâb (Tezkire-i Hattâtîn)
90-Müstakîmzâde Süleymân Sa‘deddîn Efendi, Tuhfetü’l-Hattâtîn
(Tezkire-i Hattâtîn)
91- Nefeszâde Seyyid İbrahim, Gülzâr-ı Savâb, Risâle-i Hatt (Tezkire-i
Hattâtîn)
92- Habîb Efendi, Hatt ve Hattâtân (Tezkire-i Hattâtîn)
93- Abdullah Efendi, Kâtib-i Câmi-i Vâlide Sultân; Tezkiretü’r-Rumât
94- Koca Mimar Sinân, Tezkiretü’l-Ebniye
95- Derûn-ı Hisâr’da Tahtasakal Hafîdi Sezâyî Efendi’dedir, Muhâsebât-ı
Evkâf Defâtiri
96- Mustafa Şevket Bey, 1310 Senesi Edirne Salnâmesi
97- Vakanüvîs Mehmed Esad Efendi, Teşrîfât-ı Kadîme (Risâle)
98- Şeyhülislâm Esad Mehmed Efendi, Atrabü’l-Âsâr fî-Tezkireti Urefâ’i’lEdvâr (Mûsikîye dâir)
Bâlâda murakkamü’l-esâmî kütüb ve tezâkir ve resâ’ilden mâadâ şuarâ
için dîvânlarına ve hattâtlar için icâzetnâmelere ve cevâmi‘ ve mesâcid ve
tekâyâ ve emsâli ebniye için mahallerine ve bazı vekâyi için gazetelere ve
Edirne’de medfûn bulunan vüzerâ ve ümerâ ve kudât ve ulemâ ve meşâyih
yani eizze-i kirâmdan bulunabilenlerin seng-i mezarlarına mürâcaatle
mümkün mertebe isbât-ı hakîkat-i hâle bezl-i makderet olunmuştur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
45
Mukaddime
Bismillahirrahmânirrahîm
[s.I]26 Hamd ü senâ-yı firâvân ol Sâni‘-i hakîkî tenezzehet zâtühu
ani’ş-şebîhi ve’n-noksân hazretlerine ki memerr-i vukûât ve menba-ı
envâ‘-ı şü’ûnât-ı rûzgâr olan kâinâtı halk u ibdâ‘ ile beşeri eczâ-yı kâinât
içinde mümtâz ve kâffe-i mevcûdâta hâkimiyetle ser-efrâz buyurmuştur.
Salât ü selâm ol nüsha-i kübrâ-yı hikmet, zübde-i ilm ü marifet,
bâis-i îcâd-ı âlem, sebeb-i zuhûr-ı erkâm-ı kalem salla’llahü aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerine ki minhâc-ı münîr-i hidâyeti zalâm-ı kesîf-i
cehâleti imhâ ile şeh-râh-ı terakkîde insâniyyete delîl ve fikr-i beşere
idrâk-i maâlîde rehber-i bî-adîl olmuştur.
Tarziye ol ashâb-ı güzîn rıdvânu’llahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtına
ki eser-i Peyâmber-i zîşâna tebaiyyetle ahlâfına nâm-ı insâniyyeti ihyâ edecek insanları insâniyyet nâm-ı celîline müstahıkk kılacak evâmir-i kudsiyeyi îsâle bezl-i makderet buyurmuşlardır.
Ebnâ-yı beşer ki, şân-ı insâniyyeti muhâfaza için ilm ü marifetle
tezyîn-i zât etmeye mecburdur. Hamiyyet ve gayret-i milliye vü vataniye
ile de memurdur. İşte fakîr-i câmiu’l-hurûf Ahmed Bâdî ibni Kaltak İbrailli Mehmed Ağa ibni Osmân Çelebi eş-şehîr bi-Müstecâb-zâde dahi bu
emr-i kudsî ile memuriyyetimi nazar-ı itibâra alarak ittisâfıyla müftehir ve
mübâhî bulunduğum insanlık ve buna izâfetle Osmanlılık nâm-ı celâletittisâmına bi-hakkın müstahıkk olmak için vatan ve ebnâ-yı vatana hiç olmazsa ufak bir hizmet edebilmek fırsatına çâr-çeşmle nigehbân ve maskat-ı
re’sim olan Edirne şehri Osmanlılığın mehd-i sânîsi olduğu hâlde kâbil-i
26 Orijinal sayfa numaraları köşeli parantez içinde verilmiştir.
46
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
istifâde bir târîh-i husûsî bulunmamasından dolayı kalben giryân ve eslâf-ı
muâsırînin şu himmetsizliklerine cidden teessüf-hân idim.
Vâkıâ tarih sûretde hikâye kabîlinden bir şey gibi görünürse de bir
edîb-i şehîrimizin dediği gibi hakîkatte fenn-i şâhâne nâmıyla tebcîle
çesbân bir ilm-i celîlü’l-unvan olduğuna kanâat-i kâmilem bulunduğundan Edirne’nin şu mahrûmiyetini büyük bir nakîsa addetmekte ve aczimi
ve bıdâasızlığımı mukırr u muterif olmakla beraber bu nakîsa-i vatanın
ikmâlini himmet-i dîgerden intizâr eylemekten ise kendi nakdîne-i himmet ü makderetimi bezl ile bir tarih-i husûsî vücûda getirmek hevesine
düşmekten ve meşâgil-i rûz-merreden fürce-yâb-ı huzûr oldukça bu cihât-ı
muhtelife-i kâinâta neşr ettiği erzâk-ı mukaddereyi toplamak üzere hasbe’lme’muriyye Edirne’den infikâk mecburiyeti yüz göstermekle yirmi sene
kadar devam eden gurbet çilekeşliği şu emel-i kıymetdârın husûlüne bi’ttab‘ mâni olmuş idi. Vaktâ ki nevbet-i istirzâk yine hâk-i pâk-ı vatana gelerek sarîme-i kadr ol semt-i kudsîye teveccüh etti, matla‘-ı ikbâlde çehrenümâ-yı tulû‘ olan neyyir-i ümmîd zalâm-ı nevmîdî içinde hâ’ib ü hâsir
kalan uyûn-ı emel önünde vâsi‘ bir keştî-gâh-ı husûl tenvîr ü ibrâz eyledi,
Edirne’ye vürûdumda zimâm-ı vilâyeti şeyhü’l-vüzerâ ve fahru’l-üdebâ
Erzincanî el-Hâc Ahmed İzzet Paşa hazretleri gibi kadr-dân, kıymet-şinâs
bir vezîr-i Felâtûn-tedbîrin yed-i idâresinde buldum. Bir vakt-i münâsipte
öteden beri cây-gîr-i [s.II] zamîrim olan tarih meselesini müşârun-ileyhe
arz etmek tasavvurunda iken birgün esnâ-yı mükâlemede kendileri kelâma
âgâz ile içinde bulunduğumuz şu Edirne şehr-i şehîrinin bir muntazam tarihi olmadığını ve bu şehirden birçok erbâb-ı ilm ü kalem zuhûr eylediği halde hiç birisi tarafından bu cânibe atf-ı lihâza-i himmet olunmadığı ve taraf-ı
nâçizânemden öyle bir eserin cem u tertîbine teşebbüs olunduğu takdîrde
nakden ve kalemen her türlü muâvenâta hâzır u müheyyâ bulunduklarını
ifâde ve hemen mübâşeret olunmasını teşvîk u irâde buyurmalarıyla telakkî
ettiğim cevâb-ı muâvenet u muzâheret bir dereceye kadar müterâhî bulunan eşheb-i arzu vü hevese tâziyâne-i şevk u gayret urmakla bi-tevfîkihî
teâlâ 1307 sene-i hicriyesinde dâmen-dermiyân olunarak kırk ravza [bâğçe]
ve kırk devhadan [ağaç] ibâret olmak üzere on altı senelik gayret-i müşkilber-endâzâneye mukâbil leyâl-i tenhâyîde vücûda gelen işbu üç cilt eserin
cevâmi‘ ve mesâcid ve tekâyâ ve zevâyâ ve medâris ve ribâtât ve hammâmât
ve cüsûr ve emsâli mebânî-i hayriyye ve vekâyi‘-i mütenevvi‘ayı ihtivâ eden
birinci cildin tesvîdi 1309 sene-i hicriyesinde Edirne’de hitâma resîde ol-
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
47
duğundan (Armağan-ı Bâdî) unvanı verildi. Ve badehû vülât ve kudât ve
vüzerâ ve ümerâ ve ulemâ ve meşâyih ve şüyûhu’l-kurrâ ve hattâtîn ve şuarâ
gibi zevâtın terâcim-i ahvâlini şâmil bulunan ikinci cildinin tesvîdi ile iştigal olunduğu esnâda müşârun-ileyh Hacı İzzet Paşa râhil-i riyâz-ı cinân
olmakla tarihin yazıldığı mikdarla iktifâsı tasmîm edilmiş idiyse de vesîle-i
rahmet olur ümniyyesiyle devam olunarak 1312 sene-i hicriyesi evâhirinde
bi-lutfihî teâlâ hitâm bulduğundan (Riyâz-ı Belde-i Edirne) nâmıyla benâm
oldu. Ve 1313 senesinde memuriyetim Konya’ya tahvîl edildiğinden elviye
ile mülhak kasabâtın muhtasar vekâyiiyle ulemâ ve meşâyih ve şuarâsının
terâcim-i ahvâlini müştemil olan üçüncü cildinin tesvîdi dahi 1315 senesinde Konya’da pezîrâ-yı hitâm olmakla (Devâyih-ı Mülhakât-ı Edirne) ismiyle tesmiye olundu. Bunların tebyîzleri de 1322 sene-i hicriyesinde Bursa şehrinde müyesser oldu. İşbu cülûd-ı selâseye tesmiye edilen isimler her
birinin hitâmlarına tarih-i tâm düşmüş ise de ahîren birinci ve ikincisinin
(Riyâz-ı Belde-i Edirne) ve üçüncüsünün (Devâyih-i Mülhakât-ı Vilâyet-i
Edirne) nâmlarıyla yâd olunmaları münâsip görüldü.
Şu eser-i nâçîz-i âcizânemin tertip ve tesvîdiyle meydana gelmesi mücerred merhûm u mağfûr Erzincanî Hacı İzzet Paşa hazretlerinin teşvîkât ve
tergîbât-ı maârif-perverâneleri âsâr-ı âliyesinden münba‘is olmakla kendim
ve evlâd ve ahfâdım ile’l-ebed müşârun-ileyhe müteşekkir olduğumuz gibi
eserin bazı nukâtınca cem ve tertîbine Ravzatü’l-Hattatîn’de terceme-i hâli
mezkûr Hasan Vasfi Efendi nevvera’llâhu merkadehû hazretlerinin ferzend-i
ercmendi Edirne’de İmâret-i Mezîd Bey mahallesinde vâki Taş Mektep
muallim-i üli’l-himemi efâzıl-ı ulemâ-yı kirâmdan el-Hâcc Hâfız Ali Remzi
Efendi ile yine tarîk-ı ilmî müntesiblerinden ve Edirne vilâyeti Mektûbî Kalemi mütehayyizânından Kirişhâneli Tatar Mehmed Rüşdü Efendi’nin dahi
muâvenet ve muzâheretlerini gördüğüm cihetle mûmâ-ileyhimânın nâm-ı
hasâfet-ittisâmlarının ser-nâme-i kitâb-ı hamiyyete zerrîn kalemle nakş olunmağa çesbân idüğini itirâf eder ve kendilerine medyûn olduğum teşekkürât-ı
hâlisânemi arza müsâraat eylerim.
[s.III] Fakîr-i câmiu’l-hurûf el-yevm câlis-i evreng-i hilâfet olan emîrü’lmü’minîn, halîfe-i rûy-ı zemîn pâdişâh-ı pâdişâh-ecdâd-ı şehinşâh-ı âlî-nijâd
sultân-ı bî-müdânî şevketlü kudretlü mehâbetlü Gâzî Abdülhamîd-i Sânî
Efendimiz hazretlerinin devr-i dilârâ-yı hüsrevânelerinde velev ki kıymetsiz
olsun böyle bir eseri cem u te’lîfe muvaffak olduğundan dolayı müftehir ve bu
vasıta ile ibkâ-yı nîk ü nâm edebilmiş olmak ümidiyle mübâhî bulunarak her
48
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
an ve zaman duâ-yı deymûmet-i ömr ü ikbâl-i şehinşâh-ı a‘zamîleriyle demgüzâr olmaktadır.
Bu eser-i nâçîzi mütâlaa buyuran zevât-ı kirâmdan müşâhede buyuracakları sehv ü hatâ ve nevâkısı muterif olduğum aczime ve bidâ‘asızlığıma haml
ile lütfen ve merhameten bi’t-tashîh bu abd-i pür-kusûru duâ-yı hayr ile yâd
buyurmaları hâssaten istirhâm olunur.
Tarih Vâsıl-ı hadd-i hitâm olduğu dem ey Bâdî
Okuyanlar dedi tarihini a‘lâ târîh 1322 (1905)
İhtâr
Bu mecelle üç cilt üzerine tertip ü tebyîz edildikten sonra tedkîkât-ı
ahîre îcâbınca bazı husûsâta ilâve ve bazısınca tashîh lazım gelip bu
muâmelâtın îfâsı ciltleri müsvedde hâline ircâ‘ edeceği mütâlaasıyla bunun
için “Muâvene” nâmıyla bir dördüncü cild ittihâz edilerek ilâvât tashîhâtın
işbu Muâvene cildine bi’t-tahrîr kenarlarına rakam ile yekdiğerinin mahallerini irâ’e eder birer işâret vaz‘ıyla iktifâsı tensîb edilmiştir. Şöyle ki
mesela birinci cildin dört yüz doksan ikinci sahifesine Muâvene beşinci
sahifesine ahîren ilave sûretiyle tahrîr edilen “Ruhsatnâme-i Hümâyûn”un
kenarına 1/492 ve birinci cilde ilave olunacak mahalle de 4/5 vechile işaret
edilmiş ve ikinci ve üçüncü cildlerde dahi bu vechile yapılmış olduğundan
hîn-i mütâlaa ve istinsâhda bunlara dikkat edilmesi için işbu mahalle şerh
verildi.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
Ravzatü’l-Fütûhât
49
50
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
51
Bismillahirrahmânirrahîm
[s.2] Selâtîn-i Âl-i Osmânın fütûhât-ı celîleleri hakkında yerâ‘a-keş-i
sutûr-ı sahâyif-i tevârîh olan müverrihîn-i hamîde-âsâr Rumeli’nin feth u
teshîri beyânında şu vechile gevher-nisâr olmuşlardır ki, Rum-ı şarkî imparatoru olup Osmanlılarla muâhid bulunan (Andrenikos)un vefâtından
sonra taallukât-ı imparatoriyye iki fırka olup bir taraftan mesned-i
imparatorîye suûd eden ( Jan Paleolog) ve diğer taraftan Jan Paleolog’un
sagîrü’s-sinn bulunmak mülâbesesiyle umûr-ı hükûmeti rü’yet etmek üzere
müşîr-i müsteşâr-ı devlet nasb olunan ekâbir-i ümerâdan ( Jan Kantakuzen)
ilân-ı hükûmet eyledikleri zaman Osmanlılar muâhede-i sulhiyyenin İstanbul İmparatoru nâmına akd edilmiş olması haysiyyetiyle nakzına lüzûm
görmemişler ise de bu iki imparator yekdiğerine galebe çalabilmek için
Kantakuzen (İzmir hâkimi Aydınoğlu Umur Bey)i ve Jan Paleolog dahi
kendüye vesâyet ve umûr-ı devlete nezâreti cihetiyle serîr-i hükûmete rakip ve şerîk ittihâz eylediği Kantakuzen’in keyd ü mazarratından dâmen-i
saltanatı muhâfaza için (Saruhan Bey)i ittifâka davet ve bunlar berren ve
bahren memâlik-i imparatoriyeye hücûma mübâderet eylemiş ise de bu imparatorlar bir takım Türkiye emârâtının ittifâklarını istihsâle çalışmaktan
ise sıhriyyet sûretiyle Gâzî Orhan hazretlerinin istihsâl-i ittifâklarını daha
ziyâde tasvîb ederek Jan Paleolog henüz genç bulunan vâlidesi (Anna)yı
veyahut hemşîresini Sultân Orhan’a tezvîc ile nâ’il-i ittifâk olmak tasavvurunda iken Kantakuzen füsûn ü hîlede mahâret-i tâmme ashâbından bulunmakla derhal kızı (Teodora)yı tezvîc ederek Gâzi Orhan’ı tarafına meyl
ü celb eylemiş ve bir sene sonra diğer kızı (Eleni)yi Jan Paleolog’a tezvîc ile
onu dahi ol sûretle ele almak istemiş ise de Jan Paleolog Bulgarlar ile ittifâk
ederek Kantakuzen’i tazyîka başlayıp Kantakuzen ise Gâzî Orhan’dan bir
kuvve-i cesîme-i askeriye ile imdad edilmesini iltimâs etmekle (Osmanlı)
kuvve-i askeriyesini bir ecnebî devlet için bîhûde işgal etmekten ise kendi
52
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
menâfii uğrunda yormak ciheti tensîb edilerek Rumeli’nin feth u istîlâsı
zamîr-i Orhânîye yerleşmiş ve Rumeli fethine bed’ ü mübâşeret esbâbı
bundan ibâret bulunmuştur.
Sultân Orhan hazretleri şu vesîle ile zamîr-i münîrlerinde muzmerr
olan şu emr-i mühimmi Karesi’den kendilerine ziyârete gelmiş olan veliyy-i
ahdleri ve vezir ve seraskerleri şehzâde-i âlî-nijâd (Süleymân Paşa)’ya
mahremâne açarak müşârun-ileyh hazretleri hemen zemîn-bûs edip âdâb-ı
ubûdiyyeti ba‘de’l-itmâm şu hidmet kendisinin kadr ü menziletini i‘lâ edeceğini beyân ve bu bâbda fedâ-yı cân edercesine sa‘y ü gayrette bulunacağını dermiyânla pederlerini temin etmekle müşârun-ileyhi Rumeli kıtasının fethine memur buyurdular. Binaenaleyh şehzâde hazretleri ibtidâ-yı
emrde bu sırrı kimseye açmayarak Karesi’den hareketle evvelen sevâhili
gözden geçirip ona göre işi tasarlamak için Kapudağı [s.3] nâm mahalden
Aydıncık’a nüzûl buyurmuşlar idi. [Aydıncık Karesi Sancağı dâhilinde
Erdek kasabasına üç saat mesâfede kâin bir küçük kasabadır] Şehzâde
hazretleri Aydıncık kasabasında ahd-i kadîmde pek ma‘mûr olup el-yevm
(temâşâlık) denilen ve hayret-efzâ-yı ukûl-i beşer olan harâbeleri temâşâ
ettiği esnâda Rumeli sâhilini dahi gözden geçirerek deryâ-yı teemmül ve
tefekküre dalmakla beraberinde bulunan (Yakub Ece Bey) ve (Gâzî Fâzıl
Bey) ve (Evrenos Bey) esbâb-ı tefekkürü sual ettiklerinde netîce-i âmâl ve
efkâr Rumeli’nin fethi olduğunu ızhâr etmesiyle Fâzıl Bey ile Yakub Ece
Bey derhal o akşam karşıya geçerek istikşâf-ı ahvâl için karşıdan bir dil yani
adam tutup getirmeyi taahhüd ettiler. Fi’l-vâki‘ bu iki nâmdâr hemen etraftaki ormanlardan ağaçlar kesip öküz derisinden tulumlar şişirip sal yaparak
Gelibolu boğazının en dar mahalli olan Gurucak nâm mahalden râkiben
salıvererek Rumeli yakasında kâ’in Gelibolu’ya bir buçuk saat mesâfede
şark tarafında vâki‘ (Çimni) nâm karyeye geçip bağlar arasında buldukları
bir hristiyanı hemen ahz ü girift ile yine sallarına binip Gurucak’da huzûr-ı
şehzâdeye getirdiler. Bî-çâre hristiyan kendisinin idâma getirildiğini zannederek derece-i gâyede dûçâr-ı havf ü hirâs olmuş ise de şehzâde-i âdil
cânibinden bezl-i ihsân-ı bî-pâyân ile taltîf ve husûl-i maksada delâlet etmesi teklîf olunup hristiyan dahi Çimni kalesine sühûletle dühûl edilecek
mahallini bildiğinden bahisle delâlet edeceğini taahhüd etmesiyle hazret-i
Şahzâde derhal etraftan bir takım sığırlar tedârik ettirerek derilerini tulum
çıkartıp bunları şişirmekle ve alâ-rivâyetin bu sığır derilerinden çıkarılan
kayışlarla diğer taraftan tedârik ettiği ahşabı yekdiğerine bağlatmakla iki
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
53
büyük sal vücûda getirdi. Bu salların beherine kırkar adam bindiler ki
şehzâdenin bindiği sal emekdârândan Aksungur ve Kızıloğlanoğlu ve Kara
Timurtaş ve Kara Hasanoğlu ve Akçakocaoğlu ve Balabancıkoğlu gibi kırk
nefer dilâver binip Hacı İlbeyi ve Yakub Ece Bey ve Gâzî Fâzıl ve Gâzî
Evrenos Bey ile emsâli beyler dahi kırk nefer şüce‘ân-ı nâmdâr oldukları
hâlde diğer sala bindiler. Bu hâl ile gece vakti sallar deryâya salıverilmekle
havanın müsaadesi ve akıntıların iânesi ile sallar bunları mevki‘-i matlûba
îsâl eyledi. Delîl olan hristiyan Çimni kalesinin duvarı kenarındaki gübre
yığıntısından gâzîlerin derûn-ı kaleye dühûllerine delâlet etmekle cümlesi
oradan kaleye girdiler.
Ahâlî-i kale hâtır ve hayâllerine gelmeyen velvele-i şebihûndan fevka’lhadd korktular ise de şehzâde-i âlî-nijâd kâffesini taltîf ve te’mîn ve bazılarını arkadaşlardan bir takımına terfîk ederek iskelede bulunan kayıklar ile
asker geçirmek için Anadolu yakasına gönderdi. Ve o gece içinde Rumeli
yakasına sefâyin ile üç yüz nefer dilâver geçirildiği gibi üç gün içinde geçirilen askerin miktarı üç bine resîde oldu. Bolayır ve Akçaliman’da Rumların
bir hayli sefâyini olduğu tahkîk kılındığından Şehzâde-i müşârun-ileyh
işaretiyle Ece Bey refâkatine terfîk kılınan işe yarar iki yüz kadar guzât-ı
nâmdâr kalede bulunan hayvanlara süvâr olarak azîmetle buldukları gemiler ihrâk bi’n-nâr edildi. Bu sırada civarda vâki (Ayaslonya) kalesi dahi
bir takım mahâret-i askeriye icrâsıyla feth olunarak ahalîsi ehl ü ıyâlleriyle
beraber Anadolu tarafına geçirilip Karesi vilâyetinde iskân [s.4] edildi.
İşbu feth-i mübînin yedi yüz elli sekiz sene-i hicriyesinde vukûa geldiği
mazbût-ı sahâyif-i tevârîhtir. Şehzâde hazretleri gâzîleri Rumeli kıtasının içerilerine doğru sevke başlayınca İstanbul imparatoru Osmanlıların
gûyâ nakz-ı ahd etmiş olmalarından şikâyet ederek Çimni kalesinin reddi
müzâkerâtına girişmiş idi. İstanbul sandâlî-i imparatorîsinde müştereken
icrâ-yı hükûmet eylemekte bulundukları halde yekdiğerine rekâbetten
hâlî kalmayarak memleketleri hakkında her türlü mesâ’ibi celb ü davet
eylemekte bulunan ve Sultân Orhan hazretlerine kızını tezvîc etmiş olan
Kantakuzen ile Jan Paleolog nâm imparatorlardan Kantakuzen bu kadar
muhtell bir devleti ihyâ kâbil olamayacağını anlamakla gayretine fütûr getirip bin üç yüz elli beş sene-i mîlâdîsinde istifa etmiş ve sandâlî-i hükûmette
yalnız Jan Paleolog kalmış idi. Jan Paleolog Gâzî Orhan ile dost olmadığı
cihetle serzenişlerine havâle-i sem‘-i kabul edilmemiş olduğundan on bin
altın bedel mukâbilinde Çimni kalesini istirdâd etmek isteyince Süleymân
54
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Paşa bu pazarlığa razı oldu. Süleymân Paşa Rum İmparatorluğunun on bin
altınını kabul etmesi üzerine imparator Şehzâde tarafından bir komiser
gelerek Çimni kalesinin anahtarlarını kendisine teslîm edeceğine muntazır iken azîm bir hareket-i arz zuhûruyla Rumeli tarafındaki kılâ‘ u bilâdı
fena halde rahnedâr eylemiş idi. Halbuki Süleymân Paşa Fâzıl Bey ile Ece
Bey’i Gelibolu muhâsarasına gönderip kendileri Bolayır’da ârâm eyledi.
Kalesinin metânet-i vâkıasına mebnî Gelibolu kat‘iyyen mukâvemet eylediği cihetle Osmanlılar hücûm ile fetihten hemen me’yûs kaldığı gibi
civârda vâki (Konurhisar)ının Kumandanı bulunan (Kalakonya) nâm
şahıs Osmanlıların Rumeline mürûrundan beri asâkir-i Osmaniye üzerine muhâcemâttan hâlî kalmadığı ve husûsuyla Gelibolu muhâsara edilir
iken oranın kumandanı ile karâbetinden nâşî ekseriyâ ale’l-gafle hâriçten
hücûmlar ile emr-i muhâsarayı daima dûçâr-ı müşkilât eylemekte olduğu
cihetle hazret-i Şehzâde dahi Konurhisarı’na bağteten hücûm ile def ‘-i sâ’il
etmeyi tasmîm ve tasvîb ve ol vechile en mahâretli kahramanlardan bir
takımını tertib ederek verilen talimat üzerine bir gece varıp kaleye karîb
bir ormanlıkta gizlendiler. Kalakonya müslümanları gâret niyetiyle kalesinden çıkar çıkmaz mücâhidîn tarafından kendisi esîr ve kalesi pîşgâhında
salb edilerek içerideki ahâlî kaleyi teslîme mecbur olup kale şu sûretle feth
ü teshîr edildi. Konurhisarı’nın fethinden sonra Gelibolu üzerine teveccüh buyrulup bir rivâyette hareket-i arzın vukûuyla kalenin bir duvarının münhedim olan mahallinden asâkir-i İslâmiyye hücûm ederek zabt
edildi. Diğer rivâyete göre Gelibolu kalesinin mahsur bulunan kumandanı Konurhisarı kumandanının ahvâline kesb-i ıttılâ‘ edince taleb-i afv
ü emânla kaleyi teslîm ederek istid‘â-yı vâkı‘ı üzerine şehzâde-i nâmdâr
cânibinden erzân buyrulan müsâadeye mebnî kendisi ve mâl ü menâli ve
akârib ve evlâd ü ıyâli gemilere irkâb ile İstanbul’a revân oldu. Bu muvaffakiyet hicretin yedi yüz elli dokuz senesinde idi. Marmara denizinin kilidi
merkezinde olan işbu Gelibolu kalesi o civarda bulunan kılâ‘ın en metîni
olduğu hâlde şu sûretle feth u zabtı müyesser olunca diğerlerinin fethi
daha âsân olacağı nezd-i şehzâde-i nâmdârda tahakkuk etmekle ne Çimni
kalesini ve ne de başka bir yeri imparatora vermeyip bilakis Rumeli tarafına geçirdiği kuvve-i cedîde ile kişver-guşâlığa vüs‘at vermiştir. Şehzâde-i
müşârun-ileyh Gelibolu’yu kendisine karârgâh ittihâz ederek oraya bir âlî
saray bina ettirmiş ve Hacı İlbeyi dahi Konur’u merkez ittihâz [s.5] eylemiş idi. Gelibolu’nun teshîrinden sonra mücâhidîn-i Osmaniye için sâhil-i
bahrda kuvvetli bir nokta-i istinâd husûlü Rumeli’nin içerilerine doğru
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
55
ilerlemek lüzûmunu gösterdiğinden Süleymân Paşa Dimetoka’ya kadar
tevsî‘-i hudûd ederek İstanbul imparatoru ile Edirne hâkiminin emniyet ve
rahatını selb eylemiş olduğundan mücâhidîn-i O[s]mâniye Bergos taraflarında iken Dimetoka ile Edirne Beyleri birleşerek yedi yüz elli dokuz senesi
şevvâlinin on yedisinde ale’s-seher fırka-i Osmaniyeye baskın vermişler ise
de beş yüz telef ve iki yüz esir vermekten başka bir şey kazanamamış ve
Hacı İlbeyi Malkara’yı ba‘de’l-feth Hayrabolu’dan Çorlu’ya kadar gitmiş
ve Ece Bey dahi nâmına mensûb olan Ece Ovası’nı feth ü teshîr etmiş
olduklarına dâir Süle[y]man Paşa’nın pederleri Sultân Orhan hazretlerine
yazmış olduğu arîza ile Sultan Orhan’ın cevâbnâmesinden hakîkat-i hâl anlaşılacağından arîza sûreti âtîde (461.) sahîfede (1) rakamıyla ve Orhan’ın
cevâbnâmesi (2) rakamı ile murakkamdır. Şehzâde-i müşârun-ileyh tevsî‘-i
memâlik uğrunda tedâbîr-i lâzime icrâsından bir an geri kalmayıp taraf
taraf asker sevkine ihtimâm-ı tâmm eylemekte olduğu halde o zamanlar
sayd ü şikâr gâzîler için bir nevi talim-i askerî demek olduğundan o arzu
ile bir gün Bolayır hâricine çıkarak sayd ü şikâr eyler iken önlerinden kalkan bir yaban kazına şahbâz salmış ve alâ-rivâyetin önünde alçaktan uçan
yaban kazını ya kılıç ile urmak veyahut eli ile tutmak gibi bir azm ile kazın
arkasından at saldırmış ise de tesâdüf olunan sazlık ve bataklıkta şiddetle
seyr etmekte olan atın ayağı bir deliğe batıp yıkıldığından kendisini derhal
attan aşağı atmış ise de başını bir kaza taşına çarpmasıyla şahbâz-ı rûhu
lâne-i ukbâya pervâz eyledi. Na‘ş-ı şerîfleri Bolayır’da nâmlarına inşâ buyrulmuş olan câmi‘-i şerîf yanında defn olunmuştur. Rahmetu’llahi aleyh.
Bu kazâ-yı nâgeh-zuhûr kendilerini serdâr-ı vefâ-şiârlarından dûr ve
mehcûr ettiğinden dolayı mücâhidîn-i Osmaniyeyi dûçâr-ı ekdâr ü âlâm
etmekle maiyyetinde bulunan erkân işbu fâciayı huzûr-ı Orhanî’ye ne
sûretle arz ü ihbâr edecekleri husûsunda mütehayyir iken İstanbul İmparatoru Jan Paleolog Osmanlıları Rumeli kıtasından sürüp çıkarmak üzre
Macar, Sırp, Bulgar, Eflak, Boğdan ve emsâli hristiyan hükûmetleriyle ittifak ederek deniz cihetinden altmış sefîneye râkiben otuz bin düşman
askeri zuhûr edip bunların otuz sefînedeki on beş bini Tuzla üzerinden
Seydi Kavağına çıkıp diğer on beş bini hâmil otuz sefîne dahi Gelibolu
ma‘berini tutmak için ol tarafa yanaştıkta oralarda bulunan mücâhidîn-i
Osmaniye bu kesîrü’l-mikdar düşmana mukâbele edecek derecede olmadıkları gibi vefât-ı şehzâdeyi dahi duymamış olduklarından istimdâd için
Bolayır’da huzûr-ı şehzâdeye adamlar göndermişler ise de gelen adamlar
56
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Tuzla’daki asâkir-i Osmaniyenin dahi on beş bin düşmana mukâbele edecek derecede olmadığını görerek mütehayyir olmuşlar idi. Orada bulunan
mücâhidîn-i Osmâniye kendi azlıklarıyla düşmanın çokluğuna galebe
kâbil olamıyacağını görerek şehzâde hazretlerinin mezarı etrâfında cümlesi bire kadar kırılmak kararıyla li-ecli’l-istimdâd merkad-i münevverlerine doğru nâle-künân-i ric‘at göstermişler idi. O sırada kendilerini takip
eylemekte bulunan düşman alayları saflarına bi-hikmeti’llâhi teâlâ halel
târî olduğunu ve bu hal kendilerini firâra mecbûr ettiğini müşâhede eyleyen guzât-ı müslimîn akablerince sell-i seyf ederek yetiştiklerine havâle-i
şemşîr-i âb-dâr ile adeta [s.6] gemiler derûnundaki âdemlerden başka karaya ayak basanlardan dil kurtulmamacasına pençe-i helâke dûçâr ve bir
takımını da zincîr-i esârete giriftâr eylediler. Elde edilen üserâya kendilerinin çokluğuyla beraber firâra mecburiyetleri esbâbı sual olundukta “hani
o bizi takip eden beyaz atlılar şimdi onlardan birisini burada göremiyoruz,
ya kumandanları olan yiğit dahi yoktur” diyerek şehzâde merhûmun şekil
ve kıyâfetlerini tarif etmeleriyle rûhâniyetlerinin imdada yetiştiği anlaşılmıştır. Gelibolu’dan imdad talebiyle gelenlere üserâdan bir takımını terfîk
ile Gelibolu’ya gönderilerek oraya gemilerle gelip muhâsaraya meşgul
olan a‘dâ miyânına salıverildikte Tuzla mağlûbiyetinden haberdâr olmalarıyla kâffesi münhezimen ric‘ate mecbur olmuşlardır. İşbu sürûr ve mâtem
ile memzûc olan yani vefât-ı şehzâde ile muhârebede muvaffakiyet-i
fevkalâdeyi şâmil bulunan ahbâr Bursa’da hazret-i Pâdişâha tahrîren arz
ve ihbâr olundukta mücâhidîn-i Osmaniyenin şu sûretle mazhar oldukları tevfîkâttan egerçi mesrûr olmuş iseler de zamân-ı pîrîde dûçâr oldukları
böyle bir vak‘a-i dil-sûz cânlarına kâr ve evlâd acısıyla iki ay sonra yedi yüz
altmış bir senesinde terk-i hayât-ı müste‘âr ile âzim-i dârü’l-karâr oldular.
“Ravveha’llâhü rûhahû bi-kerem” irtihâllerine tarih vâki olmuştur.
Sultân Orhan’ın vukû‘-ı vefâtıyla daha cülûs-ı hümâyûnlarından evvel
“Gâzî Hüdâvendigâr” şöhretini kazanmış olan oğlu Sultân Murâd-ı Evvel
hazretleri yedi yüz altmış bir senesinde taht-ı Osmânîye cülûs buyurdular.
Beraber İstanbul imparatorluğunun Sırp, Bulgar, Arnavud ve emsâli
hükûmetlerden istimdâd eylediği malum olmakla pâdişâh-ı nev-câh hazretleri evvel-be-evvel Rumeli yakasındaki Ordu-yı Hümâyûnu nazar-ı
ehemmiyete alarak düşmanı hiç olmazsa Edirne tarafında karşılamak için
derhal Rumeli’ye geçmişler idi. O sırada Konya’da hükûmet eden Karamanoğulları etraftaki ümerâ ve kayâsıra ile bi’l-ittihâd memâlik-i Osmâniyeye
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
57
tecâvüzle nehb ü gâret ve îsâl-i hasârâta cesâret eylemekte oldukları sem‘-i
hümâyûnlarına vâsıl olunca hemen ulemâ ve erkân cem ile akd-i meclis-i
meşveret ederek muhâlifîn üzerine olan gazâ ittifâk-ı ulemâ ve savâb-dîd-i
ukalâ ile te’hîr ve Rumeli havâlîsi Hacı İlbeyi ile Evrenos Bey’e sipâriş olunarak münâfıkînin şürûr ve mazarratlarının def ‘ ü ref ‘i zımnında yirmi
beş bin asker ile Ahîler mecma‘ı bulunan ve Kal‘atü’s-Selâsil denmekle
meşhûr ve metîn ve müstahkem olan Ankara kalesinin teshîri niyet-i
hâlisasıyla Anadolu’ya avdet buyrularak yedi yüz altmış iki tarihinde kaleyi muhâsara ettiler. Ahâlî-i hisâr kuvve-i kâhire-i pâdişâhîye karşı durabilecek iktidârı hâiz olmadıkların bildiklerinden çend gün zarfında kaleyi
teslim ve girân-bahâ hedâyâ-yı külliye arz ve takdîmiyle tâlib-i afv ü emân
olmalarına mebnî mesûliyetleri nezd-i şâhânede is‘âf buyrularak Ankara’dan
mâ‘adâ civarda bulunan bir takım kılâ‘ u bikâ‘ı dahi memâlik-i şâhâneye
rabt ve Ankara’da mikdâr-ı kâfî asâkir-i mustahfıza ikâmesiyle Bursa’ya
avdet ederek o kışı orada çıkardılar. O zamana değin orduda müstakil kadı
olmayıp sefer-i hümâyûn vukûunda payitaht kadısı yerine nâib bırakıp
rikâb-ı saâdet-intisâb mülâzemeti ile memur olur idi. Ancak sipâhın kesreti mülâbesesiyle e‘âzım-ı kudâttan Bursa Kadısı Mevlânâ Çandarlı Kara
Halîl orduya kazasker ve Lala Şâhîn Paşa’ya dahi beylerbeyilik ihsânıyla
Rumeli’ne asker imrârı için sâhil-i bahrda inşâ-yı sefâyine tayin buyruldular. Binaenaleyh hazret-i Hüdâvendigâr yedi yüz altmış üç senesi baharı
hulûlünde daha âlî bir niyet ve kuvvetle Rumeli’ye geçerek evvelâ birâderleri
Süleyman Paşa merhûmun [s.7] merkad-i şerîflerini ziyaret ve üzerine bir
kubbe ve civârına câmi ve imâret inşâsı hakkındaki evâmir-i lâzimeyi i‘tâ
buyurduktan sonra Gelibolu’dan Çorlu’ya giden yol üzerinde vâki Bentuz
nâm hisârı muhâsara ettiklerinde ahâlîsi istîmân ile teslim oldular. Hazret-i
Hüdâvendigâr bundan sonra Hacı İlbeyi, Malkara ve Dimetoka ve civarını ve Evrenos Beyi dahi Keşan ve İpsala cihetinde olan memâliki feth u
teshîre memur buyurup kendileri de bakıyye-i ümerâ ve asâkir ile Çorlu
üzerine yürüdüler. Hazret-i Hüdâvendigâr Çorlu kalesini muhâsara ederek
kumandanına sulh ve teslim teklifini etmiş iseler de kumandan kalenin
metânetine mağrûren harbi göze aldırarak teklîf-i vâkı‘ı kabul etmemiş idi.
Bir gün harb esnâsında gözüne bir ok isâbet ederek kör olmakla yakayı ele
verip gözünden kan akarak huzûr-ı pâdişâhîye getirildikte inâdına mebnî
bir takım kanlar dökülmesine ve sıbyân ve nisvânın esâretine sebep olduğundan dolayı kendisi katl ve kalesi hedm edilmiştir. Çorlu’da vukûa gelen
hâlet-i hezîmet etrafta vâki Misinli ve Bergos ahâlîsine numûne-i ibret ol-
58
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
duğundan Misinli arz-ı teslîmiyet eylemekle ahâlîsi himâye kılındı. Ve Bergos ahâlîsi memleketi tahliye ederek firâr etmiş olduklarından kalesi yıktırıldı. Hazret-i Hüdâvendigâr Çorlu fethine gider iken iki koldan memur
ettiği gâzîlerden Hacı İlbeyi nehr-i Meriç kenarında vâki Burgaz kalesin feth
ederek27 oradan etrafa akınlar eder idi. Bir gece Dimetoka Tekfuru asâkir-i
İslâmiyeyi basmak için kaleden çıkmış Hacı İlbeyi de âdet-i me’lûfesi üzre
o gece akın tertîb etmiş olduğundan gece yarısı tekfura mülâkî olmakla
vukû bulan musâdemede tekfuru ele geçirmiş ve ertesi günü sâir esirler ile
der-zincîr ederek Dimetoka kalesi önüne getirip oğlu, babasını düşman
elinde der-zincîr görünce taleb-i emânla kaleyi teslim ederek pederini kurtarmıştır. İşbu Dimetoka kalesi İstanbul İmparatorluğu için bunca zamanlar Jan Paleolog ile uğraştığı halde nihayet me’yûsen ihtiyâr-ı uzlet eden
Kantakuzen’in evlâd ü iyâliyle çekilmiş olduğu bir yerdir ki sivri bir tepe
üzerinde metânet ve rasânetle meşhûr olan kalesi Osmanlılarca fütûhât-ı
azîmeden addolunmaktadır. Müşârun-ileyh bu muzafferiyeti ganâyim-i
kesîre takdîmiyle huzûr-ı pâdişâhîye arz eylediği bir zamanda hazret-i
pâdişâh dahi Çorlu ve Misinli kaleleri üzerine yürümekte idi. O esnada
Evrenos Bey memur olduğu Keşan ve civarında vâki kılâ‘ı feth edip kılâ‘-ı
Osmaniye idâdına idhal ve Hacı İlbeyi dahi Dimetoka kalesinin muhâfazası
levâzımını ikmâl ederek bu iki mücâhid hedâyâ-yı mevfûre ile Çorlu kalesinin fethi esnâsında yekdiğerini müteâkib orduya iltihâk etmekle müşârunileyh Hacı İlbeyi ile Evrenos Bey’in işbu yararlıkları mûcib-i mahzûziyyet-i
pâdişâhî olarak mazhar-ı iltifât oldular. Şu ictimâda Tunca, Meric, Arda
nehirlerinin birleştikleri nokta-i mühimmede vâki olan Edirne şehr-i
şehîrinin fethi istişâre buyurulup netîce-i müzâkerâtta ehemmiyet-i askeriyesi hasebiyle behemehâl fethi kararlaştırılarak bu hareket-i askeriye ordu-yı
hümâyûnun kısm-ı azamına kumanda eden Lala Şahin Paşa’ya havale buyrulmuş ve Hacı İlbeyi evvelce Edirne kalesine takarrüb ederek ahz-ı malumat etmiş olduğundan Paşa-yı müşârun-ileyh maiyyetine verilerek Edirne
üzerine sevk edilmiş ve hazret-i Hüdâvendigâr dahi bir fırka-i cesîme ile
Babaeski fethine müteveccih [s.8] olmuşlar idi. Lala Şâhin Paşa maiyyet-i
mevcûdesiyle Edirne’ye iki saat mesâfede kâ’in Sazlıdere nâm mahalle gelmiş ve Edirne kalesinde muhâfız bulunan Anderya dahi maiyyetindeki
asâkir-i külliye ile Osmanlıları istikbâle çıkmış olduğundan Osmanlılar
27 Buna sonradan “İlbeyi Boğazı” denilmiş ise de el-yevm “Kuleli Boğaz” derler. (Bu dipnotlar müellif
tarafından verilmiştir. Bizim ekleyeceğimiz dipnotlarla karışmaması amacıyla müellif tarafından verilen dipnotların sonuna parantez içinde ( A.B.) rumuzu konmuştur.)
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
59
fütûhât şevkiyle ve Edirneli vatan ve familya muhâfazası gayretiyle
Sazlıdere’den seyl gibi kan akıncaya değin muhârebe etmişler ise de nesîm-i
zafer taraf-ı mücâhidîne vezzân olmakla Rumlar münhezimen vâdî-i gürîze
pûyân olarak kaleye kapandı. Amma Osmanlılar dahi arkasını bırakmayıp
kale duvarına değin takip ederek kaleyi muhâsara eyledi. Lala Şahin Paşa
vakanın tafsîlâtını Babaeski’de atebe-i pâdişâhîye arz ile Edirne’yi yed-i
mü’eyyed-i hümâyûnlarıyla feth için teşrîfleri ricâ olunmuş, pâdişâh hazretleri dahi maiyetindeki ordu ile gelip Edirne ahâlîsine azîm bir satvet-i
Osmâniye gösterilince ahâlî şayet bu ordu hücûm ile girecek olursa kendilerinden dil kurtulmaz mütâlaasına düşerek teslim isti‘dâdını peydâ etmişler kale kumandanı halkta bu isti‘dâdı görünce artık mukâvemet mümkün
olamıyacağını anlamış ve nehirlerin coşkunluğundan bi’l-istifâde bir gece
evlâd ü iyâliyle beraber bir kayığa binerek sâhil-i bahrda vâki İnöz kasabasına gitmiş ve kumandanın işbu firârı sabahleyin kale ahâlîsinin malumu
olunca ordu-yı hümâyûna mebûslar irsâliyle emân dileyip arz-ı teslîmiyet
ettiler. İşbu feth-i celîl hicretin yedi yüz altmış üç senesinde vukû bulup
“dârü’n-nusre ve’l-meymene” cümlesi tarih-i feth vâki olmuştur. Hazret-i
Hüdâvendigâ[r] şehrin muhâfızlığını Lala Şahin Paşa’ya tevdî‘ buyurup
kendileri mevkiini ve âb ü havâsını sevmiş oldukları Dimetoka’ya avdet ve
bir müddet ikâmetten sonra Bursa’ya azîmet buyurdular. Edirne’nin fethi
ifâdesiyle eben an-ceddin Bağdad ve Irak-ı Arab ve Tebrîz hâkimi olan
Acem Şâhı Üveys Şâh tarafına Bursa’dan gönderilmiş olan nâme-i
hümâyûnun sûreti âtîde 462. sahîfede (3) numara ile ve cevâben gelen nâme
(4) ile ve Karamanoğlu’ndan gelen nâme (5) numara ile ve cevâben taraf-ı
pâdişâhîden yazılan cevap (6) numara ile ve yedi yüz yetmiş tarihinde Edirne pây-i taht ittihâz buyrulduğundan îfâ-yı resm-i tebrîke dâir Cânbeg
Han’dan gelen nâme (7) numara ile ve yazılan cevâb-nâme-i hümâyûn (8)
ile mastûr ve mukayyeddir.
Edirne Müftî-i esbakı Kureyşî-zâde Mevlânâ Mehmed Fevzi Efendi
(Seyfü’l-Cihâd fî-Nasri’l-ibâd) nâm matbû manzûmesinde:
Oldu bil besmele târîh-i Edirne şehri
Beldetün tayyibetün feth-i Stanbul fahrı
Beytinde (besmele-i şerîfe) hurûfâtını tarih-i feth demek istemiş
ise de Edirne fethi ifâdesiyle Acem Şâhı Üveys Şâh tarafına gönderilmiş olan nâme-i hümâyûnun tarihi (763) besmele-i şerîfenin mecmû‘-ı
hurûfâtı (786) olduğuna göre (23) adet fazladır. Bazı resâ’ilde tarih-i feth
60
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
(miftâhu’l-kılâ‘) olmak üzere muharrer ise de bu da iki adet noksandır.
Edirne’nin (1310) Sâlnâmesi’nde (Dârü’l-Meymene) lafzı tarih-i fethdir
denilmiş ise de bu da (13) adet fazladır. İstanbul ve Edirne sâlnâmelerinin
bazılarında dahi (773) gösterilmiş olması dikkatsizlik eseri ise de bu hâl
mürûr-ı zamân ile sahîhi de yanlış göstermeye sebep olur. Tarihin doğrusu
yukarıda gösterilen (Dârü’n-nusre ve’l-meymene) cümlesidir.
Edirne Şehri’nin Keyfiyet-i Te’sîsiyle Hüdâvendigâr Cânibinden
Feth Edilinceye Değin Ahvâl-i Kadîmesi
Edirne şehrinin keyfiyet-i te’sîsiyle ahvâl-i kadîmesi ve husûsiyle Rumeli hakkında müverrihînin rivâyâtı muhteliftir. [s.9] Lûgât-ı Tarihiyye
ve Coğrafiye beyânınca (Trasya) yahut (Traki) denilen kıta Rumelinin
şimâl-i şarkîsinden ibaret olup Tuna ve Karadeniz ve Boğaziçi ve Yunan ve
Marmara Denizi ve Rodop Dağlarıyla mahdûd bulunan arâzî-i vesî‘adır.
Tekmiletü’l-iber zabtınca (Trakya) Rumelinin şimâl-i şarkîsinde vâki
diyâr olup taraf-ı şimâlîsi Balkan, taraf-ı cenûbîsi Marmara Denizinden
Selanik Körfezi, taraf-ı garbîsi Makedonya, taraf-ı şarkîsi Karadeniz ile
mahdûd olan iklimdir. (Tras) Yafes bin Nûh aleyhi’s-selâmın sekizinci
oğludur. Sâir karındaşları birer cihette iskân eyledikleri gibi bu zat dahi
Rumeli cihetinde meskûn bulunmakla bu kıtanın nâmına nisbet edildiği
ve bu Trasya ve Makedonya ahâlî-i kadîmesinin cedd-i a‘lâsı bu zât idüği
zannolunmaktadır. Müverrih (Hammer) beyânınca Edirne şehri ibtidâ
bu kıtanın (Uskodama)28 nâm mahallinde bina edilmiş bir küçük kasaba olduğu ve bazı Rum tarihleri zabtınca cemâhîr-i Yunaniyeden ve (Argos) ve (Mesinia) vilâyâtı hükümdârlarından olup cemâhîr-i mezkûre
(
)29 tarihinde yani (m. 1280) mukaddeminde zuhûr eden (Truva)
Sahâyifü’l-Ahbâr ifâdesince (Eski İstanbul) muhârebesine müttefikan
giderken kendilerine kumandan intihâb etmiş oldukları (Agamemnon)
un oğlu olup pederinin intikamını almak için vâlidesi (Klytaimnestra)
yı katl etmesinden dolayı esâtîr-i Yunaniye itikâdınca cânîleri takibe memur olan cehennem zebânîlerinin tazyîkine dûçâr olarak tecennün etmiş
olan (Orest) nâm şahıs ki kâhinlerin kendisine (Traki) kıtasında vâki
üç büyük nehrin (Tunca, Arda ve Meriç) nokta-i iltisâk ve iltikâsı olan
28 (Uskodama) denilen mahal re’s-i nâhiye olan (Üsküdar) karyesi idüği erbâb-ı vukûftan bi’t-tahkîk
anlaşılmıştır. (A.B.)
29 Bu tarih, Yaratılış (Halîka) Takvimi olarak kabul edilir. Ortaçağ Yahudi âlimleri ilk yaratılışın M.Ö 3761
yılında olduğu konusunda neredeyse ittifak halindedir. Aynı zamanda Yaratılış Takvimi ay takvimi
usulüne göre düzenlenmiştir. Piskopos Usser’e göre ise yaratılış M.Ö. 4004 yılına rastlar ki bu görüş
diğer Yahudilere göre pek kabul görmemiştir.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
61
mahalde nehir suyu ile yıkandığı halde şifâyâb olacağını haber vermeleriyle mahall-i mezkûra gelerek yıkanıp şifâ bulmakla kurbünde nâmına
nisbetle (Orestya) yahut (Orestyad) isminde bir kasabacık30 teşkil eylemiş idüği ve’l-hâsıl (Edirne) şehri bidâyeten (Uskodama) yâhut (Orestya)
nâmıyla teşkil edilmiş küçük bir kasaba olduğu ve bu kasaba (m. 46) tarihinde umûm Trasya kıtasıyla Romalılara intikâl edip (117-138) tarih-i
mîlâdîsine değin Roma imparatorlarından (Alyos Adriyanos)un ikdâm ve
gayretiyle tedrîcen tevsî‘ ve tezyîn olunarak nâmının ona nisbetle (Andriyanopol) tesmiye kılındığı Sahâyifü’l-Ahbâr beyânınca (Edirne)nin bir
müddet de (Valender) nâmıyla yâd olunduğu anlaşılmaktadır ki bunun
da İmparator (Valens) zamanında olmuş zannolunur. Ahîren (Edirne)
nâmının (Andriya)ya rağmen hazret-i Hüdâvendigâr cânibinden verildiği akîb-i fethde Acem Şâhı Üveys Şâh tarafına yazılmış olan ve sûreti
âtîde (3) numarada mukayyed bulunan fetihnâmede musarrahtır. Lûgât-i
Târihiyye’de beyân olunduğuna göre (Trasya) kıtası en eski zamanda bir
takım vahşî göçer ile meskûn olup içlerinde şecâatli cengçiler ve devamlı
sarhoşlar çıkar ve ziraat ve ticâret kâmilen mefkûd olduğu cihetle ahâlîsi
nehb ü gâret ve hayvânât ile taayyüş ederdi. Sonra şimâl tarafından gelip
Tuna nehrin tecâvüz ve ahalî-i kadîme-i merkûmeye iltihâk eden akvâmın
oldukça gayret ve himmetiyle (Trasya) erkenden mamur olmaya başladı.
Ve milattan beş asır evvel Trasya’nın bir kısmı Acemlere ve sonra tavâ’if-i
mülûke mal olup Makedonya kralı (Filip) ve oğlu (İskender) zamanlarında Makedonya himâyesi altında kaldı. Ve İskender’in vefâtında [s.10]
memâliki taksîm olunduğu zaman Trasya dahi (Lizimak)’a müteâkıben
rakîbi (Selefkus)’a ve milattan (381) sene mukaddem (Bataloma)’ya geçti ve nihayet (m. 46) tarihinde Roma devletine intikâl edip anda takarrür eyledi. Ve daha sonra Yunanîler ve bazı müstakil prensler idâre edip
(m.1356 ve h.758) tarihinde Devlet-i Aliyye idaresine geçmeğe başladı.
(İntehâ Makâle-i Lûgat-i Tarihiyye)
Fi’l-vâki Keyâniyândan İran hükümdârı (Lehrâsb)’ın yerine hîle ile
cülûs ederek yedi ay kadar hükümdârlık etmiş olan (Smerdis) (H. 5072)
tarihinde yanî mîlâdın (522) sene mukaddeminde küberâ-yı fürsün
ittifâkıyla hal‘ ve idâm olunduktan sonra küberâ-yı mûmâ-ileyhim tarafından kur‘a ve ittifâk-ı ârâ ile taht-ı keyâniyâna intihâb ve iclâs edilen
vezîr-zâdelerden (Dârâ)-yı Evvel memâlik-i İrâniyeyi ikide birde hasâra
30 Bazı âsârda bu (Orestya) ismi tahrîf olunarak (Arasta) yazıldığı dahi görülmüştür. (A.B.)
62
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
uğratan ve ahkâm-ı mâ-yeşâlarını (Edirne) ve (Tuna) taraflarında icrâya
muktedir ve münhemik olan (Sikit) yahut (İskisya) tâifesini yani
Tatarlar’ı31 yetmiş bin kişiye kumandan olarak (Trasya) yani Rumeli
tarîkıyla Tuna nehrini ubûr ederek (İskisya)’ya yani Bahr-ı Siyah
sevâhilinde vâki (Kırım) havâlîsine sevk-i asker etmiş ve (Dârâ) Sikitleri
münhezim edemediyse de tarih-i mezkûrdan iki sene sonra (Trasya) ile
(Makedonya)’yı feth ü teshîr ederek muvakkaten yed-i tasarrufuna geçirdiği Ahmed Hilmi’nin Tarih-i Umûmî’sinde mezkûrdur. Ba‘dehû Makedonya Kralı (Filib) ve oğlu (İskender) zamanlarında (H. 5235-5271)32
tarihine yani (m.359-m.323) mukaddemine değin Trasya kıtası Makedonya himâyesi altında kaldı. Tarih-i mezkûrda yani hicretin (945) sene
mukaddeminde Sahâyifü’l-Ahbâr zabtınca İskender’in bir rivâyette İskenderiye şehrine giderken Sevâd nâhiyesinde ve diğer rivâyette Şehr-i
Zor’da mahnûkan ve alâ-rivâyetin mesmûmen otuz altı yaşında helâkine
ve Tarih-i Umûmî beyânınca İskender’in otuz dört yaşında olduğu halde
(Babil)’de ansızın vefâtına mebnî memâlikini zabt ve tasarruf etmek için
ümerâsı beyninde birçok ihtilâfât ve münâzaât vukû bulup birçok sefk-i
dimâdan sonra kable’l-mîlâd (301) ve kable’l-hicret (923) senesinde
bilâd-ı meftûhası yirmi iki sene kadar tavâ’if-i mülûk idâresinde yani otuz
dört ceneralinin yed-i istibdâdında müteşettit ve perîşân kaldıktan sonra
ümerâ-yı merkûme Karahisâr-ı Sâhib’in cihet-i şarkîsinde İpsus (Bolvadin) kasabası havâlîsinde ettikleri mukâtele-i azîme neticesi olarak
İskender’den mevrûs kalan bilâd-ı vesîayı (m 301) mukaddeminde taksim
ettikleri zaman Bahr-ı Sefîd ile Bahr-ı Siyahtan Hindistan’a kadar mümtedd olan memâlik (Selefkus)a ve Asya-yı Suğrâ’nın bazı mahalleriyle
(Trasya) dahi (Lizimak) yahut (Lisimahos)a geçti. Bu zat Anadolu kıtasında asker sevkiyle Adana ile Kayseriye beyninde kâin (Firigya) sancağ-ı
kadîminde vâki (Korvidyon) yahut (Gordiyon) nâm şehir civârında milattan (281) yahut (286) sene mukaddem (Selefkus) ile harb ve kıtâl eylediklerinde Lisimahos’un ordusu mağlub ve kendisiyle oğulları maktûl olmakla Rumeli’nin Trasya ve Makedonya gibi iki kıt‘a-i cesîmesi rakîbi
olan Selefkus’un33 hükûmetine munzamm olmuş ise de aradan yedi mâh
mürûrunda Batlamyus’un oğlu ve Sahâyifü’l-Ahbâr zabtınca birâderi (Si31 Sikitler Yafes bin Nûh’un üçüncü oğlu olan (Mago) sülâlesinden oldukları Tevrat’a atfen Lûgat-ı
Târîhiyye’de mezkûrdur. (A.B.)
32 Halika (yaradılış takvimi)
33 (Selefkus Nikator) yâhut (Seloks) Sûriye’de Selosit hükümdarlarının en büyüğüdür. (A.B.)
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
63
ravnos) yahut [s.11] Yıldırım manasına olan (Keravnos)’tur. Pederi
Batlamyus’un üzerine asker sevk olunması hakkında vukû bulan ilhâhât-ı
mütevâliyesi ısgâ olunmadığına infiâl ederek Selanik’de Lizimak manastırında icrâ-yı âyîn esnâsında Selefkus arkasından hançer ile katl ve idam ve
akça kuvvetiyle tarafdâr dahi peyda ederek Makedonya kraliyetini ihrâz
etmekle mîlâdın (281) sene mukaddeminde Trasya ile Makedonya
(Btolema)’ya geçti34 Ancak esnâ-yı idâresinde Fransa ahâlî-i kadîmesinden
ve akvâm-ı vahşiyeden ma‘dûd olan (Gal) yahut (Galatya) kavmi Trasya
üzerine hücûm ederek (Btolimnus Siravnos) dahi mukâbele dâ‘iyesinde
bulundu ise de esnâ-yı ma‘rekede maktûl olduğu cihetle Makedonya tahtı
Birinci (Ansiyohos Sotihâlî kalmakla Selefkus’un oğlu
ris) bu vâkıayı Makedonyayı istirdâd ve istîlâya fırsat ittihâz edip külliyetlü donanma ile Rumeli cihetine geçti ise de Trasya ve Makedonya’nın bir
kısmına hükümrân olan Dimitriyos’un oğlu (Antigon) mukâbelesine çıkarak donanmasını münhezimen ric‘ate icbâr etmekle Makedonya
hükûmeti (Antigon) idâresine intikâl eyledi35 Galler bunun zamanında
muhâceme ettiler ise de mağlûben avdet eylediler. Lizimak’ın Makedonya
hükümdârlığı zamânında İtalya’ya gitmiş olan (Epir) kralı (Pirus) avdetinde Antigon’u tard ve Makedonya hükûmetini zabt eyledi ise de kable’lhicret (896) Argos’da maktûl olmakla Antigon’un yine zimâm-ı hükûmeti
yed-i tasarrufuna aldığı tarih-i âlemde mezkûrdur. Birinci Antiyohos’un
maktûlen vefâtından sonra ikinci Antiyohos taht-ı Selefkiyâna tasaddur
etti. (884) ve merkûm davâ-yı ulûhiyet ile ahâlîyi kendisine perestişe icbâr
eyledi ve İstanbul’u feth u zabta kıyâm ederek bir hayli uğraştı ise de muvaffak olamayıp Trasya’nın Makedonya hudûduna kadar ekser mahallerini taht-ı tâbiiyyetine aldığı hâlde nihâyet Lizimak ile civârında bulunan
şehirlerden askerin tahliyesini Antiyohos emr etmekle Trasya tarafı
muhâsaradan hâlî kalarak Romalıların icrâ-yı merâmına bir cevelângâh-ı
müsâid bırakıldığından Antiyohos’un Trasya’da terk ettiği esliha ve zehâyir
yed-i iğtinâmlarına geçti. Roma imparatorlarından Büyük (Kostantin) ki
(Kayos) ve (Filavyüs) ve (Valeryüs) ve (Oralyüs) ve (Klodyüs) (Kostantinos) nâmlarıyla dahi be-nâm olmuşlardır. (m 323) Temmuzunun üçüncü
günü hemşîresinin zevci yani eniştesi Şark İmparatoru (Lisinyüs) yahut
34 Btolema İskender-i Rumînin birinci cenerallerinden iken vefâtından sonra Mısır’da (Lajid) devletini
teşkîl eden Sotiri Lakos’un lakabıdır. İşbu lakab mu’ahharan ta‘rîb olunarak Batlamyus denildiği gibi
devlet-i müşârun-ileyhâ dahi Btalsa nâmıyla şöhret buldu. (A.B.)
35 (Antigon) yâhut (Antiyohon) İskender-i Rumî’nin meşhur cenerallerindendir. (A.B.)
64
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
(Likinyüs) ile (Edirne) civârında muhârebe edip iki defa galebe çaldıktan
sonra Nikomidi yani (İzmid)’de ahz ü girift ile Selanik’e i‘zâm ve orada
maslûben idam olunarak hasmı Lisinyüs’ün memâliki dahi Kostantin’in
memâlikine iltihâk eyledi. Bu Kostantin zamanında (Bulgar) tâifesinin reisleri olan Simon (Şemûn) Rumun bilâd-ı kadîmesinden olan (Velender)
şehri üzerine geldiler ki el-yevm ona (Edirne) derler muhâsara ettikleri haberi Kostantin’e vâsıl oldukta onların üzerine bir azîm asker gönderdi ki
içlerinde on iki bin nasrânî var idi. Şiddetli ceng olup tâife-i Rumun münhezim ve Bulgarların şehre müstevlî oldukları ve Rumların birçoğu maktûl
ve haylisi esîr olup şehri tahrîb ettikleri Sahâyifü’l-Ahbâr’da [s.12]
mezkûrdur. Badehü (Vizigot)lar ki36 vaktiyle (Dinyeper)nehri boyunda37
tavattun etmiş iseler de muahharan (Ostrogot)ları38 havza-i itâate alan
(Hun)ların39 muhâcemâtından Vizigotlar havfa düşerek Tuna’nın cânib-i
yemîni üzerinde tavattuna Roma Şark İmparatoru (Valens) yâhut (Avals)
dan müsâade aldılar. Bu sûretle yerleştikten sonra ihtilâl ve isyana
mübâşeretle İmparator Valens’in kendilerine ettiği iyiliğe mukâbil olmak
üzere evvelâ Tras’ı zabt edip (m.378) Ağustosunun dokuzunda da
(Edirne)’de Roma askerine galebe ettikleri sırada ordusunun sülüsü telef ve
İmparator (Valens) kendisi mecrûh olduğu halde bir kulübeye ihtifâ etmiş
ise de derdest edilerek katl ve alâ-rivâyetin ihrâk bi’n-nâr edildi40. Bunun
üzerine Vizigotlar İstanbul şehrini yağmaya kadar kalkışmış ise de Valens’in
halefi bulunan Birinci (Teodos) bunları ribka-i tâbiiyete çekerek İstanbul’a
doğru tekaddümlerini tevkîf ve kısm-ı a‘zamı Tras havâlîsine iskân ederek
Hunların taarruzâtına mukâbele hidmetinde onları istihdâm eyledi. Lâkin
Teodos’un vefâtı üzerine Vizigotlar kralları olan Birinci (Alarik) yahut
(Alaris)in taht-ı kumandasında olarak en evvel kuvvet ve iktidarlarını Şark
İmparatorluğu üzerinde tecrübe ettiler. Ve bi’l-cümle Trasya ve
Makedonya’yı yağma ederek (Termopil)i41 mürûr ve (Atiki)yi42 tahrîb ile
36 Vizigotlar, Garb Gotları demektir. Bunlar cenûbî Sermatya’da mutavattın Got kavminin bir büyük
kısmıdır. Asıl (Got)lar Cerman kavmindendir. (Cerman) Çin’in cihet-i şarkîsinde meskûn (Got) yahut
(Yot) tâifesine mensûb bir büyük kabîleye ahîren verilen nâm-ı umûmîdir. (A.B.)
37 Dinyeper (Ten İper) Besarabya’da vâki‘ (Özü) ırmağının nâm-ı diğeridir. (Denî) Türkçe akarsu demek
38
39
40 41 42 olduğundan (Denî İper) yazmak daha münâsib olur. Kezâ fî-Lûgâti Târîhiyye ve Coğrafiye. (A.B.)
Ostrogot, Şark Gotları demektir. (A.B.)
Hun, Avrupaca barbarlıkla meşhûr bir kavimdir. (A.B.)
Sahâyifü’l-Ahbâr zabtınca muhterik olan Valens olmayıp birâderi Valentinyanüs’tür. (A.B.)
Termopil Trhala’da (Lekostomos) denilen ılıca derbendinin nâm-ı kadîmidir. (A.B.)
Atiki, Yunanistan’ın pâyîtahtı olan Atina’nın nâm-ı kadîmidir. (A.B.)
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
65
badehû (Peloponisos)’a43 dühûl eylediler. (m 442) tarihinde (Hun)
tâifesinin reisi ve hükümdârı olan (Belâ-yı İlâhî) lakabıyla iftihâr etmekte
bulunan (Atilla) cermanlarla ittifak ederek Roma Şark imparatoru
memâlikine hücûm ve Trasya kıtasın Bahr-ı Siyah’a kadar istîlâ eylediği bir
zamanda (Edirne) ahâlîsi Atilla’ya mukâvemet etmekle Edirne’ye îsâl-i
hasâr edemediler ise de şu hâl İmparator Teodos’u sur-ı İstanbulu tahkîme
mecbur ettiğinden Teodos bunların nezdine sefîr irsâliyle firârîleri iâde etmek ve beher esîr için sekiz altın fidye vermek ve Hunlara adüvv bulunan
kabâil-i vahşiye ile akd-i ittifâk edememek ve her sene vergi tarzında yedi
yüz ve alâ-rivâyetin iki bin yüz altın vermek şartıyla akd-i musâlaha eylediler.[s.13](m.551) târihinde Islavlar44 (Edirne) civârında (Bizantin)lerle45
yani Roma Şark İmparatoruyla muhârebe ederek büyük bir muzafferiyet
kazandı ve (Avar)46 kavmi Tuna’nın beri yakasına geçip harben yerleştikleri
sırada reisleri olan (Bayan Han)ın familyasından bir kızı alıp firâr ile Türkistan cihetine azîmet ve İmparator (Moris)’e yahut (Mavrikyos)’a dehâlet
eyleyen bir Türk lamasının47 kabûl-i dehâletinden dolayı memâlik-i imparatoriyeye hücûm ve birçok yeri tahrip ile (m. 586) tarihinde (Filibe) ve
(Edirne)yi muhâsara ile irâ’e-i dehşet ettiler ise de fethe muvaffak olamadılar. (m. 678 ve h. 59) tarihinde (Bulgar)lar48 Tuna havâlîsine bir hücûm
gösterdiler. Bunların hücûmunu (Kostantin Bogonat)49 def etmek istediyse
de muktedir olamayıp Tuna nehrini tecâvüz ve havâlîsinde tavattun eylediler. Onun üzerine İmparator Bulgarlar ile bir muâhede-i sulhiye akdine
mecbur oldu. Bundan sonra da Bulgarların Şark İmparatoru memâlikine
akınları eksik olmayıp bir hayli zaman imtidâd eyledi. İkinci ( Jüstinyen)
kâid-i sandalî-i imparatorî oldukta Kostantin’in akd ettiği muâhedeyi nakz
eyleyerek Bulgarların vergisini kat‘ etti. Lâkin muahharan bu millet
43 Peloponisos, Mora şibh-i cezîresinde Arkadi memleketinin vâki olduğu kasabanın nâmıdır.
(A.B.)
44 {[Islavlar Yot Tatarları cinsinden bir büyük kabîledir] bunlar Frank devleti krallarından meşhûr (Şarl-
man) ile Birinci (Oton)un boyunduruğu altına girdiklerinden dolayı ol vakit bunlara esir manasına
olarak verilmiş olan (Islav) nâmı üzerlerinde kalmışır.} (A.B.)
45 (Bizans) İstanbul’un nâm-ı atîkidir. (A.B.)
46 (Avar) yahut (Abar) Türkistan’ın (Tupa) nâmıyla müteâref ahâlî-i kadîmesinden ve (Hun) familyasın-
dan bir büyük kabîlenin ismidir. (A.B.)
47 (Lama) Türkçe imâm ve hoca demektir. (A.B.)
48 (Bulgar): Bulgarların aslı Sikit tâifesinden ve Asya sarmatyasında yani (Volga) nehrinin sevâhil-i gar-
biyesinde Kıpçak’da meskûn (Kanıklı) kabîlesi mensûbâtından ve Türk milleti şuubâtından ise de
sonraları (Finva)lardan ki (Asyanın şimâlinde münteşir bir kavimdir) içlerine birçok cins karışıp melez
olmuşlardır. Ekser müverrihînin rivâyetine göre bunlar (Bulgar) ismini Kıpçak’da ahz etmişler. Bunlara Kotracı ve Unubond ve Bulgar ve Unuğundur dahi denir. Bulgar krallığının müessisi (Küvart)ın
üçüncü oğlu (Asparos) nâm şahıstır. (A.B.)
49 (Boğonat) mültecî yani sığınıcı ve arkalanıcı manasınadır. Kezâ fî-Sahâyifü’l-Ahbâr. (A.B.)
66
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
merkûm Jüstinyen’in mahlû‘iyyetinden sonra bi-tekrâr istihsâl-i hükûmete
muâvenet eylediler. Jüstinyen asâkir-i muâvene-i Bulgarya ile sur-ı İstanbul
hâricine kadar gelip on sene sonra bi-tekrâr taht-ı hükûmete iclâs kılındı.
Ve maktûliyetinden sonra halefi bulunan (Filipikos Vartan) zamanında
Bulgarlar bi’l-cümle Trasya’yı tahrîb ve sur-ı İstanbul’a kadar vürûd ettiler.
(m. 741 ve h. 124) tarihinde şark İmparatoru bulunan (Kostantin
Kopronim)50 gâh gâlib gâh mağlûb olarak Bulgarları taht-ı itaate rabt etmeksizin vefât eyledi. Ve halefleri dahi hiçbir muvaffakiyete nâil olamadılar. [s.14] Jül Trose’nin (Diksiyoner Ansiklopedik) nâm eserinde bu Kostantin Kopronim’in (Serasen) ve (Islav) ve (Bulgar)ları te’dîb eylediği
mezkûrdur. (m. 811 ve h. 196) tarihinde şark imparatoru bulunan (Nisefor) yahut (Nikeforos) Bulgarlar aleyhine yürüdü ise de (Edirne) civârında
vukû bulan muhârebede esîr düşmekle Bulgar kralı (Koromos) tarafından
der-akab katl edilerek Bulgar beyleri kafa kemiğinden şarap kadehi yaptılar
ve meclis-i îş ü nûşda onunla tecerru‘-ı sahbâ-yı sürûr u safâ eylediler. Bu zât
(m. 801) tarihinde taht-ı imparatorîye suûd edip (m. 860) tarihinde vefât
ettiği ve müddet-i hükûmeti (59) seneye bâliğ olduğu Sahâyifü’l-Ahbâr’da
mezkûrdur.
(m. 869) tarihinde İstanbul imparatorluğuna nasb olunan (Mihail Balyos)51 bir kilise derûnunda katl ettirmiş olduğu selefi (Liyon)un
havâss-ı etbâından olup birkaç defa serasker edinmiş olduğu (Tomas)
nâm şahsı Liyon’un ahz-ı intikâmı için asker cem edip Mihail’in üzerine
hücûm ve bütün Anadolu memâlikine istîlâ ve birkaç defa ehl-i islam
ile de cenkler edip âkıbet kayserliğe nâil olduktan sonra serhatleri vermek üzere ehl-i islâm ile kavl ü karâr ederek Antakya patriki (Cubos)
un elinden tâc giydi. Ve Mihail’in berren ordusunu ve bahren donanmasını bozduktan ve (Trasya) yani Rumeline geçip Mihail’i orada dahi
birkaç defa perîşân ettikten sonra İstanbul’u muhâsara eyledi. Mihail
Bulgarlardan bi’l-istimdâd Tomas’a galebe ederek dûçâr-ı inhizâm etmesiyle Tomas’ın ekser askeri kendisinden rû-gerdân olmakla bekiyyesi
kaçıp (Edirne)ye düştü. Mihail ardınca yetişip tutmasıyla elini, ayağını
kesip ba‘de’t-teşhîr katl etti. Ve badehû oğlu Anastaş’ı dahi (Vize)de
tutup katl ederek onlardan iğtinâm eylediği ganâyime hazînesinden
50 (Kopronim) Ma‘mûdiye suyuna yestehleyici manâsınadır. Doğduğu vakit Papasın ta‘mîd ettiği suya
yestehlemekle bu lakab verilmiş imiş. (A.B.)
51 (Balyos) râ harfini gayn tekellüm edene derler. (A.B.)
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
67
dahi vâfir mâl ilâvesiyle Bulgar askerine ve krallarına verdi. Kezâ fiSahâyifü’l-Ahbâr.
Badehü (m 915) ve (m 922) tarihlerinde (Bulgar) kralı (Simon)
yahut (Simeon) tarafından (Edirne) iki defa zabt olundu. Birinci defası bir panayır gününde baskın sûretinde ansızın hücûmla ve ikinci defası muhâsara ile vukû buldu. Kezâ fî-Sahâyifü’l-Ahbâr. İstanbul İmparatoru ( Jan Simiz) yahut (Cimsikiz) zamanında Rus kralı (Siyobyato
İslav)52 (m. 970 ve h. 360) tarihinde Bulgarları zîr-i tahakküme alarak
ve İstanbul’un istîlâsını kurarak üç yüz bin asker ile Tuna’nın beri tarafına geçip Edirne’ye kadar geldi ise de İmparator Jan Simiz’in Ruslar
üzerine gönderdiği fırka-i askeriyenin Silistre’de vukû bulan galebesine mebnî efkâr-ı mezkûreden vaz geçip Bulgaristan’ı terke mecbur
oldu. Bulgarlar dokuz sene sonra Rumeli’de bir yeni hükûmet teşkîl ve
Sırbiyeyi de bu hükûmete ilhâk ettiler. Ve (m. 1002) tarihinde Bulgarların (Samuyel) nâmında bir serdârı Edirne’ye harben duhûl ederek
nehb ü gâret eyledi. Ve on iki sene mürûrunda yani (m. 1014 ve h.
405) tarihinde İstanbul İmparatoru (Vasil) bunları ve hükûmetlerini
târumâr edip esîr-i harb ettiği beş bin bulgarın [s.15] gözlerine mil
çekerek ve her yüz neferini bir gözlüye yeddirerek Tuna’nın öte yakasına gönderdi. (Samuyel) onları bu hey’ât ile görünce bayıldı. Aklı
başına geldikte yüreği tutulup helâk oldu. Ve yerine (Deoril Romans)
geçti. Badehü amcası (Yani) onun üzerine istîlâ ve katl edip yerine
oturdu. İmparator Vasil memâlik-i Bulgar üzerine gelip taht-gâhları
olan (Ohri) şehrini dahi teshîr eyledi. Avdetinde (Yani) iki sene beş ay
hükûmet ederek helâk olduğunu işitince Bulgar üzerine hareket edip
Edirne’ye vusûlünde bi’l-cümle Bulgar beyleri gelip (Pratko) şehrini ve
daha otuz beş pâre kalenin miftâhlarını teslîm ettiler. Vasil bi’l-cümle
Rum ve Bulgar memâlikine mâlik oldu. Ve Yani’nin zevcesi Mariya
dahi üç nefer oğlu ile gelerek Vasil onlara ikrâm ve her bir oğluna ağır
mansıblar in‘âm eyledi. Kezâ fî-Sahâyifü’l-Ahbâr.
(m. 1042 ve h. 432) tarihinde Şark İmparatoru (Kostantin Monofak) yahut (Monomahos)’un hengâm-ı hükûmetinde (m. 1042
52 (Siyobyato İslav) Rusya hükûmetine vaz‘-ı esâs eden (Uygur)un oğludur. (A.B.)
68
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
ve h. 432) tarihine doğru Tuna’nın öte tarafında mukîm (Paçinak)53
Türkleri reisi olan (Tırak) Tuna’nın buzları üzerinden geçerek sekiz
yüz bin kişi ile54 bi’l-cümle eyâlât-ı mütecâvireyi tahrip ve Kostantin
Monofak’ın delâletiyle hristiyanlığı kabul etmiş olan (Sejans)ın maiyyetinde bulunan Paçinaklar dahi onlara iltihâk ederek Edirne’ye kadar yaklaştılar. (Kostantin Arpanit) bunlardan bir fırkayı bozdu ise de
muahharan kendisi de mağlûb oldu ve (Nisefor) bu fırkanın imdâdına
şitâb eylediyse de münhezim olarak Paçinak her bir tarafı müstevlî ve
Edirne’de Rumlar ile bir harb daha ederek galebe çaldılar ise de içlerinden kumandanlarının helâki geri çekilmelerini mûcib oldu. İmparator
ise Sejans’ı demir-bend etmiş idi, çıkararak Paçinakları bulup onları
terk-i silah ettirmeyi emr eyledi. Mezkûr Paçinaklar o tarihte Trasya’yı
ve Makedonya’yı tahrîb ederek envâ‘-ı mezâlim icrâ ettiler. Ve Sejans
onların yanına varmaksızın esnâ-yı râhda yaralandı ve (Viryen) ile
(Mihal Akolotos) Edirne’ye vararak Paçinakları Âmûz (Meriç) nehri sevâhilini terke mecbûr ettikleri gibi akîbinde Makedonya’da dahi
münhezim oldular. Ve Rumlar Paçinaklardan ahz ettikleri on beş bin
kadar üserâyı (İperya) yahut (Hiberya)55 tarafına musallat olan (Selçuk) Türkleri aleyhine sevk etmeye kalkıştılar ise de üserâ-yı merkûme
esnâ-yı râhda isyân ederek bi-tekrâr Tuna’yı geçip birçok hasâret ettiler. Ve İperya muhârebesinden sonra Paçinaklar üzerine Mihal Akolotos gönderildi ise de Prestlav’da (Şumnu kasabasında) mahsûr kalıp
nihâyet Tırak münhezimen avdete ve Edirne’ye çekilmeye mecbûr
etti. [s.16] ve Paçinaklar ile ol vakit otuz sene için bir mütâreke akd
olundu. İmparator (İsak Kominen) zamanında ve (m. 1057 ve h.
449) tarihlerinde Macarlar ve Paçinaklar arâzî-i imparatorîye bir akın
icrâ ettiler ve İmparator mukâbelelerine çıkması üzerine iki millet de
taleb-i sulh eyledi ve (m. 1081 ve h. 474) tarihinde kâ‘id-i sandalî-i
imparatorî olan (Aleksi Komnen) zamanında Paçinaklar Trasya ile
Makedonya’yı yağmaya gelerek asâkir-i imparatorîyi vehleten münhezim ettiler ise de defa-i sâniyede mağlûben ricat eylediler ve nihâyet
(m. 1122 ve h. 516) tarihinde ikinci ( Jan Komnin) tarafından mağlûb
53 {[Paçinak Türkistan’ın cihet-i garbîsinden çıkıp (Yapık) [Asya’yı Avrupa’dan tefrîk eden nehirdir (Ural)
nehri dahi derler] ve (Volga) ki (Avrupa-yı Rusya’da bütün Avrupa’nın en büyük nehridir) o nehirler
civârına hicret ve oralarda ve Hazar Vilâyetinde ikâmet eden Türk kabîle-i cesîmesinin ismidir] (Paçinakların Boşniyak milleti olmak ihtimâli de vardır)}. (A.B.)
54 Bu miktar mübâlağalı görünmektedir. (A.B.)
55 İperya, İspanya şibih-cezîresinin Romalılar yedine geçmezden evvelki nâmıdır. (A.B.)
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
69
ve perîşân edilmeleri üzerine cemiyyetleri munkarız ve perâkende
oldu. Rumelide (Nisoforos Barbanyos) nâmında bir şahıs zuhûr edip
Makedonya’dan (Edirne) şehrine geldi ve Edirne’de tahta oturup
kayserlik iddiâ eyledi. Ve karındaşını asker ile (Bizansiyum) (Bursa)
vilâyetine gönderip (Blakerina) kalesini muhâsara ettiler. Bundan
Kayser Mihail muztarib olup mahbûs bulunan Vasilyos’u hapisten
çıkarıp vâfir hazîne i‘tâsıyla Rumelide zuhûr eden Nisoforos üzerine
gönderdi. Esnâ-yı râhda Nisoforos askerini
(Sinekom) kalesini muhâsara üzre bulup ceng etti ve bozdu. Lâkin Anadolu tarafında
olan (Hâricî) bir azîm asker cem etti. Ve ehl-i islâmdan dahi imdad
alıp yürüdü. Ve ibtidâ Nika yani (İznik) şehrini alıp sonra Bizansiyum
(Bursa) halkı kendisine itaat ettiler. Badehü Kayser Mihail râhib olup
(m. 1128) tarihinde (Nisoforos Potanyanis) onun yerine geçti. Ve Rumeli’deki (Nisoforos Barbanyos) hâricî üzerine asker gönderip tuttu
ve gözlerine mil çekti. Kezâ fî-Sahâyifü’l-Ahbâr.
(m.1187) yahut (m. 1189) senesi Teşrîn-i Sânîsi ibtidâlarında
(Almanya) ehl-i salîb fırkaları Edirne’ye dühûl etmiş ise de (m. 1190)
Şubatının yirmi yedisinde Almanya İmparatoru (Friderik Barbaros)
ile Yunan Kralı Üçüncü (Aleksi Lanjel) yahut (Aleksiyos Angelyos)
beyninde (Edirne)de bir ahidnâme tanzîm ve imzâ edilmekle şehir
tahliye edildi56.
(m. 1204) tarihinde Frank kralı Birinci (Vardonios) yahut (Valdonios) tarafından dahi (Edirne) zabt edildi ise de bir sene sonra
yani (m. 1205) Nisanının on beşinci günü edilen muhârebede askeri
münhezim ve kendisi Bulgarlara esîr oldu. Bulgarlar (m. 1207) tarihinde dahi (Edirne)’yi muhâsara etmiş iseler de feth müyesser olmadı
ve (m. 1230) tarihinde Bulgar kralı (Asan) yahut (Asayas) tarafından (Edirne) feth ve teshîr edilmiş ise de müteâkiben istirdâd olundu ve (m. 1341) tarihinde [s.17] İmparator (Yovani Paleologos)un
zamanında (Edirne) yine Bulgar Hâkimi (İstefanos) tarafından dahi
bi’l-muhâceme zabt edilmiş ise de tekrar istirdâd edildiği Sahâyifü’lAhbâr’da mezkûrdur.
56 Lûgat-i Târîhiye ve Coğrafiye’de (Friderik Barbaros)un terceme-i hâli zikrinde (m. 1189) târîhinde
Salipyos muhârebesinde bulunarak Anadolu içinde bir dereceye kadar gâlib olduysa da mu’ahharan
yüz binden ziyâde ordusu hastalıkla ve Selçukîlerden (Kılıç Arslan)ın hücûmuyla mahv olup kendisi
dahi (Konya) ve evrâk-ı perîşân rivâyetince (Silifke civârında bir nehre (Silif nehrine) düşerek boğulduğu beyân edilmiş olduğuna göre (Edirne)de imzâ eyledikleri yukarıda da zikr olunan ahidnâme
târîhiyle Friderik’in vefâtı târîhinin birisinde sehv olması iktizâ eder. (A.B.)
70
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Yirmi sene sonra yani (m. 1361 ve h. 763) tarihinde cennetmekân Sultân Murâd Hân-ı Evvel hazretleri tarafından feth u teshîr
olunarak (m. 1366 ve h. 768) ve alâ-rivâyetin (m. 1367 ve h. 769) tarihinde bir saray-ı hümâyûn inşâsıyla (m. 1368 ve h. 770) tarihinde
Dârü’l-Mülk ittihaz buyrulmuştur. Hîn-i fethde hisâr hâricinde çokluk imârât yok ise de ashâb-ı hayrât u müberrât taraflarından yevmenfe-yevmen cevâmi‘ ve mesâcid ve medâris ve tekâyâ ve imârât ve emsâli
ebniye-i hayriyye inşâ olunarak bilâd-ı İslâmiye idâdına dahil olmuştur. Bu saray-ı hümâyûnun yerine el-yevm mevcut olan Sultân Selîm
Câmi-i Şerîfi inşâ buyrulmuş ve kurbunda vâki hamamın da saray-ı
hümâyûna mahsûs hamam olduğu cihetle Sultân Selîm nâm-ı diğerle
Saray Hamamı denilmesi bundan nâşîdir.
Edirne’nin Hisârı
Edirne Kalesi Tunca Nehri kurbunda dört köşe olarak binâ olunmuş
ve her köşesine birer müdevver büyük kule ve beher kule miyânına da çâr
köşe on ikişer kuleler yani burçlar inşâ edilmiş bir kale-i vesîadır.
İşbu kale Roma imparatorlarından bade’l-mîlâd (68) tarihinde tevellüd edip (117-138) hükûmet etmiş olan (Adriyanos)un (Edirne)yi tevsî ve
tezyîn ettiği sırada binâ edilmiş olduğu mervîdir. İşbu dört müdevver kuleden (birincisi) Üç Şerefeli Câmi-i şerîfi pîşgâhındaki kuledir ki ittisâlinde
vâki‘ mahal zamân-ı kadîmde (Tekur) sarayı olup bu kule dahi saray-ı
mezkûr dâhilinde bir kasr-ı âlî imiş. Mürûr-ı zamân ile saray-ı mezkûr harap
olmakla Devlet-i Aliyye idâresinde bir zaman cebehâne ve bir zaman dahi
mekteb-i i‘dâdî-i askerî ittihâz edilmiş olduğu halde bin üç yüz bir tarihinde
cemaat-i islâmiyeye terk edilerek el-yevm (Fevâ’id” nâmıyla yâd olunmaktadır. Kule-i mezkûre hâlî durmakta olduğu cihetle Vâlî-i Vilâyet Hacı İzzet
Paşa zamanında bin üç yüz sene-i hicriyesinde üzerine beledî vâridâtından
bir memleket çalar saati inşâ ettirilmiştir. Tafsîli mahallinde zikr olunur.
Bu kulenin hâricen vasatında dâiren-mâ-dâr tuğla ile yazılmış elenika hatt
ile bir makâle vardır ki lisânımıza tercemesi [Ya Rabb nusret ile hâmî-i dîn
muhibb-i İsa olan impara[to]rumuz Yovanni’ye] ibâresi muharrerdir. Ve
beher kule miyânındaki çâr köşe on ikişer burçtan saat kullesinden bed’ ile
Topkapı’ya giderken Mumcular Caddesinde vâki dördüncü burca vaktiyle
vaz edilmiş ve 1245 sene-i hicriyesinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı esnâda
Rusyalı tarafından ahz ve gasb olunur vâhimesiyle Edirne Rumları tarafından bi’l-ihrâc hıfz edilerek Edirne’nin tahliyesinden sonra Metropolid
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
71
Kilisesinin Metropolidhâneye açılan dış kapısı duvarına yerleştirilmiş olan
mermer levhadaki hutûtun dahi lisânımıza tercemesi [İmparator Mihal ki
Romalıların bâis-i iftihâr-i hakîkîsi olup Kostantin şehrini halâs eyledi, barbarların57 hücûmu önüne kahramânâne mukâvemet etmek üzere bu kuleyi
binâ ve inşâ eylemiştir] ibâresidir. Hutût-ı mebhûse müfâdından istidlâl
olunduğuna göre [s.18] saat kulesi üzerindeki hutût (Yovanni Düka)nın
hükûmeti zamanında ve burcun üzerindeki mermer levhadaki hutût dahi
İznik’te Yani Laskaris’in yerine taht-ı imparatorîye suûd edip Fransızlarla
Latinlerden İstanbul şehrini halâs etmiş olan (Mihal Paleolog) zamanında
yazıldığı anlaşılmaktadır. (İkincisi) Yelli Burgaz58 nâm mahalde vâki köşedeki kuledir ki zamân-ı sâbıkda mahbes ittihâz edilmiş olup vüzerâ ve sâir
ashâb-ı rütbe ve haysiyetten habsi lâzım gelenler bu kulede tevkîf olunur
imiş. (Üçüncüsü) Germekapı kulesidir ki bu kule hisârın köşesine muttasıl
diğer müdevver bir kuleye muhâzî olarak Tunca Nehri kurbunda su kulesi
olmak üzere inşâ edilmiş ve işbu kulleteyn beynine cadde üzerine germe
yani kestirme bir duvar çekilip caddeyi açıp kapamak için bir de büyük kapı
vaz edilerek (Germe Kapı) nâmı verilmiştir. Bu kapı kale hâricinde olduğu
için kale kapıları idâdında dâhil değildir. (Dördüncüsü) Zindan kulesidir
ki vâki olduğu mahal el-yevm Zindanaltı demekle meşhûrdur. Bu kalenin
Germe Kapı’dan mâadâ dokuz kapısı daha vardır.
(Birincisi) (Kule Kapısı)dır ki Ali Paşa çarşısının üst kapısında vâki
Ketenciler çarşısına açılır. Sebeb-i tesmiyesi Üç Şerefeli Câmii pîşgâhında
üzerine saat kulesi inşâ olunan müdevver büyük kulenin kurbunda vâki
olmasıdır.
(İkincisi) (Topkapı)dır ki Ağaçpazarına açılır. Bu kapı Ebü’l-hayrât
Sultân Murâd Hân zamanında küşâd olunmuş ve kurbunda hisâr içindeki
Çifte Hamam dahi ol vakit inşâ kılınmıştır. Sebeb-i tesmiyesi Tophânenin ol
vakit derûn-ı hisârda ve hamamın zahrında el-yevm tophâne arsası denmekle
ma‘rûf olan mahalde vâki olmasıdır. Bu bâbda zurefâdan biri demiştir:
Beyt
Edirne’de sorasın topkapısın
Ağaçpazarına var da dönüver
57 Barbar, şimdiki Almanya’da mutavattın bulunmuş olan eski Cerman akvâm-ı muhtelifesine ıtlâk olun-
duğu ve bunlar Avrupa’yı binlerce hasâra uğrattığı “Târîh-i Mücmel-i Kurûn-ı Vustâ”da mezkûrdur.
(A.B.)
58 (Yelli Burgaz) hîn-i fetihde Hacı İlbeyi fırkası li-ecli’l-muhâfaza bu mahalde ikâmet etmiş olmasından nâşî bu mahallin İlbeyi Burgazından galat olarak Yelli Burgaz nâmını almış olması muhtemeldir.
(A.B.)
72
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
(Üçüncüsü) (Kafeskapı)dır ki Mihal köprüsü cihetine açılır. Sebeb-i
tesmiyesi zamân-ı sâbıkta kafes tabir olunan nisvân mahbesinin bu kapının kurbunda olmasıdır. Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel zamanında icrâ
buyrulan tamirine Edirne şuarâsından Örfî Ağa’nın söylemiş olduğu tarih bir mermere hâkk olunarak kale duvarının Yellibergos’da Hâce İlyas
Câmii karşısında bir mahalline vaz edilmiş olmakla oradan istinsâh edilmiştir:
Tarih
Şeh-i şâhân-ı cihân etti binâ
Çün Kafeskapısı olmuştu harâb
Dedi menkûtla Örfî târîh
Hân Mahmûd eseridir bu bâb
(Dördüncüsü) (Keçeciler Kapısı)dır ki Debbâğhâne semtine açılır.
Evâilde (Kazgancılar Kapısı) derler imiş. Sebeb-i tesmiyesi hâricinde keçeciler dâhilinde kazgancılar çarşısı olmuş ise de mürûr-ı zaman ile kazgancılar Lâleli Câmii kurbuna kalkarak orası kazgancılarbaşı nâmını almış ise de el-yevm oradan da kalkmıştır.
(Beşincisi) (Uğrunkapı)dır ki Germe Kapının kale duvarına muttasıl
olan müdevver kulesi ittisâlinde ve Manyas kapısı cihetinde vâki Germekapı pîşgâhına açılır bir küçük kapıdır. Sebeb-i tesmiyesi gâyetle teng olması
ve gizli yerde bulunmasıdır.
[s.19] (Altıncısı) (Manyas Kapısı)dır. Sebeb-i tesmiyesi hîn-i fetihde
gûyâ asâkir-i İslâmiyye derûn-ı hisâra bu kapıdan dâhil olup harbe manya
verilmiş olmasından kinâyeten bu kapıya Manyas denildiği istihbâr edilmiş
ise de sıhhati anlaşılamamıştır. Zelzele-i azîmeden bu kapı dahi harap olmakla Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel zamanında tamir edilmiş ve ol bâbda Örfî
Ağa’nın söylemiş olduğu tarih bir mermere hâkk ile üzerine vaz olunmakla
istinsâh edilmiştir.
Tarih: Bin yüz altmış beşte vâki‘ zelzele bâ-hükm-i Hakk
Nice âbâdânı vîrân eylemişdi nâgehân
Yine ilhâm-ı Hudâ ile şeh-i âlîcenâb
Her yerin ma‘mûr u âbâd etti himmetle hemân
Burc u bârû vü der ü ba‘zan cidâr-ı kal’ede
Şöyle tecdîd oldu kim mümkün değil arz u beyân
Örfî-i dâ‘î dedi menkûtla târîhini
Bâb-ı Manyası cedîd etti Velî Mahmûd Hân
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
73
(Yedincisi) (Tavuk Kapısı)dır ki Tahtakale’ye açılır. Sebeb-i tesmiyesi
bu mahallin evâilde tavuk pazarı olmasıdır. Enîsü’l-Müsâmirîn’de “ekser
bilâd-ı meşhûrenin Tahtakale nâmıyla marûf bir çarşısı vardır. Bu şehrin
dahi tahtakalesi bu kapının taraf-ı hâricîsindedir. Amma hâlâ ekserî harap olup hemen birkaç meyve-furûş dükkanları kalmıştır” diye muharrer
olduğuna ve kuyûd-ı resmiyede dahi mahal-i mezkûr el-yevm Tahtakale
Mahallesi nâmıyla tanınmakta idüğine nazaran Tahtakale denilen mahal
fi’l-asl Tavuk Kapısının hârici olup dâhil-i hisârda el-yevm Tahtakale denilen mahallin nâmı hâriçteki çarşının tedrîcen dâhil-i hisâra naklinden
sonra verilmiş idüği anlaşılmıştır.
(Sekizincisi) (Balık Kapısı)dır ki Bat pazarında vâki Direk çarşısı cihetine açılır. Sebeb-i tesmiyesi kapının dâhilî balık pazarı olmasıdır. Bu
kapıya bin elli tarihlerinde (İğneciler kapısı) ve daha evvelleri (İstanbul
kapısı) denildiği Enîsü’l-Müsâmirînde mezkûrdur.
(Dokuzuncusu) (Orta kapı)dır ki Ali Paşa çarşısının vasatına açılır.
Sebeb-i tesmiyesi de budur. Âsâr-ı mevcûdesinden istidlâl olunduğuna göre
tûlen ve arzan biner zirâ‘a karîb ve sahten dört kadden sekiz zirâ taş duvar
ve burûc-ı müteaddide ile muhât bulunan işbu (Edirne) kalesi top güllesi
gibi edevât-ı muharribe-i nâriye îcâdından mukaddem Tunca Nehri kenarında basit bir mahalde inşâ olunmuş bulunduğundan ve mürûr-ı dühûr
ile efkâr ve muâmelât tagayyür eylediğinden zikr olunan duvar ve burûcun
iç ve dış taraflarına muttasıl hâneler ve dükkânlar yapılıp şehir ortasında
ve ebniyeler arasında bırakılmış ve eyâdî-i Osmâniyeye geçtiğinde hâliyle
bi’l-ibkâ üzerinden beş yüz küsûr sene mürûr eylemiş olduğu halde ekser
mahalleri inhidâma yüz tutarak ebniyeler üzerine taşlar düşmeye başladığından ve fî-zamâninâ istihkâmâtın top güllesine mukâvemet edebilecek
tarzda ve îcap eden yüksek yerlerde inşâsı lâzım geldiğinden inhidâma yüz
tutup tehlikeli bulunan duvar ve burçların taşlarının tâliblerine ve yerlerinin ebniye-i muttasıla ashâbına furûhtuyla esmân-ı hâsılasından bir gurabâ
hastahânesi ve bir ıslâhhâne-i etfâl-i fukarâ inşâsı keyfiyeti bin iki yüz seksen üç tarihinde (Edirne) vâlîsi bulunan (Hurşîd Paşa) tarafından istîzân
olunup ol vechile icrâ-yı muâmele olunmasına irâde-i seniyye şeref-sudûr
etmekle belediyede müteşekkil komisyon-ı mahsûs marifetiyle nısfından
ziyâde mahalli satılmış ve üç yüz senesinde Meclis-i Hâss-ı [s.20] Vükelâ
kararıyla gelen emirnâme-i sadâret-penâhîde bazı mahallerde atîk kaleler
ve topaltı tabir olunan açıklıkları satılmakta ve bundan mazarrat mütâlaa
74
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
kılınmakta idüğinden bade-mâ o misillü mahallerin muhâfazası husûsu
umûm vilâyât-ı şâhâneye iş‘âr buyrulduğundan bahisle (Edirne)ce dahi
karâr-ı mezkûr dâiresinde muâmele olunması izbâr buyrulduğuna binâen
fürûhtundan sarf-ı nazar olunup âsâr-ı mütebâkiyesi ibkâ kılınmış ise de
yine bir uçtan hedm edilerek yalnız Üç Şerefeli pîşgâhındaki müdevver
saat kulesiyle Topkapı hâricindeki burç kalmış idi. Ahîren Edirne vâlîsiyle
İkinci Ordu-yı Hümâyûn müşîr vekâletinden sebk eden muhâbere neticesinde mezkûr burc hedm ettirilmiş ve ol bâbda teşkîl edilen komisyonda
fakîr-i câmi‘u’l-hurûf dahi a‘zâ bulunduğumdan ordu-yı mezkûr müşîr
vekîlinin vilâyete yazdığı tezkiresinin muâmeleli sûreti âtîde (9) numara
ile murakkamdır. Mahall-i mezkûr gönderilen heyetle muâyene olundukta
ne kilise ve ne de kulplu mermer kapaklı bir şey zuhûr etmemiştir.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
Ravzatü’l-Mebânî’s-Sultâniyye
75
76
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
77
Nehr-i Tunca kenârında el-yevm asâr-ı ebniyesi mevcut ve müşâhede
olunmakta bulunan Saray-ı hümâyûnun binâ ve inşâsı Enîsü’l-Müsâmirîn
zabtınca ber-vech-i âtîdir.
Saray-ı Hümâyûn mahallinin letâfet-i havâsı hakkında cennet-mekân
Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân hazretleriyle Beşîr Çelebi nâm hakîmin
esnâ-yı musâhabetlerinde nezd-i şâhânede hakîmin ifâdesi takdîr buyrulmakla (sekiz yüz elli altı) tarihinde saray-ı mezkûrun binâ ve inşâsına irâde-i
mülûkâneleri şeref-sudûr buyrularak îcâbı icrâ kılınmıştır. Hakîm-i mûmâileyh ol bâbda yazmış olduğu risâlede pâdişâh ile esnâ-yı musâhabetlerinde
saray-ı mezkûrun arsası dâhilinde Aynü’l-hayât nâm pınarı bulduğunu
hikâye etmiş ve (Edirne) şuarâsından (Kesbî Mehmed Çelebi) dahi vukû-ı
hâli nazmen beyân eylemiş olmakla bazı ebyâtı buraya nakl edilmiştir.
Nazm
Eyledi dâvet şeh-i sâhib-serîr
Geldi zemîn-bûs oturdu Beşîr
Şiddetle germ idi eyyâm-ı harr
Vakt-i Temmûz idi o günler meğer
Tene soğuk geçmeye deyu hemîn
Giydi hakîm eğnine bir pôstîn
Pâdişâh oldukta taaccüb-künân
Gördü ki üç post giyer ol zamân
Hikmetini edicek andan suâl
Dedi cevâbında o nîkû-hisâl
Eğnime üç post giyersem nola
Eyledi te’sîr bürûdet bana
78
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Cây-ı makarrımda mukarrer înân
Mermer ile âb dahi var yılan
Lağm-zenân ettiler ihzâr o dem
Nice kulaç kazdılar ol yeri hem
Tîşe lağm olmayıcak kâr-ger
Taşa erişdiğin ucu bildiler
Aldılar ol havra-i hafrı hemân
Oldu ıyân âb ile seng ü yılan
Nice yılan ejder-i merdüm-rubâ
Anı gören hayrete varsa nola
Kaçmayalar deyü hakîm itti pend
Kimseye hiç ermedi andan gezend
Bağçe suyu gibi aktı o mâr
Oldu taş altında pınar âşikâr
[s.21]
Eyledi ol mermeri şâh-ı kerem
Kasr-ı felek-sâyede ferş-i kadem
İçti sudan vezn edüp ol kâm-kâr
Gördü ki zemzem gibi kâmil-ayâr
Etti Ebü’l-feth ana çok iltifât
Nâmın o suyun kodu Aynü’l-hayât
Atâ Tarihinde dahi Sarây-ı Hümâyûn-ı mezkûrun sûret-i binâsı bervech-i âtî muharrerdir. Gâzî Hüdâvendigâr Murâd Hân-ı evvel hazretleri
(yedi yüz seksen yedi) tarihinde Nehr-i Tunca kenarında şimdiki bulunduğu mevkide başlayıp (yedi yüz doksan)da hitâm bulan ve ikinci tahtgâh-ı âl-i Osmânî olan (Edirne) Saray-ı hümâyûnunda ârâm buyurdukları
halde Bâyezîd Hân-ı Evvel hazretleri Edirne şehri zirvesinde bir sarây-ı âlî
binâsına kıyâm ve hitâmında orada ârâm buyurdukları cihetle Tunca kenarında olan mezkûr sarây-ı hümâyûn terk buyrulmuş idi. Fâtih Sultân Mehmed Hân hazretleri işbu zirvede bulunan Sultân Bâyezîd sarâyının tebdîlin
murâd buyurup (sekiz yüz elli altı)da bakiyye-i âsâr-ı umrânîsi mevcut olan
devâir ve hamamları ilâve ve hâricine zâbitân-ı askeriye devâiriyle asker
kışlaların ve nevbet kulelerin inşâ buyurarak Tunca kenarındaki saray-ı
hümâyûn tekrar mazhar-ı rağbet buyrulmuştur. Selîm Hân-ı Sânî Gâzî
hazretleri (Kıbrıs) cezîresinin fethinden üç sene evvel yani (dokuz yüz
yetmiş beş)te zikr olunan zirvedeki sarayın yerine meşhur Mimar Sinân
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
79
mübâşeretiyle gâyet mükemmel ve muntazam bir câmi-i şerîf binâ buyurmuşlardır. (İntehâ)
Sarây-ı mezkûrun binâsına (sekiz yüz elli beş) tarihinde mübâşeret
olunduğu ve (
)59 âyet-i şerîfesi tarih vâki olduğu ibtidâ-yı zuhûr-ı
devlet-i Osmâniyeden Fâtih Sultân Mehmed Hân’ın zamân-ı saltanatları
hitâmına değin vekâyi‘i şâmil ismi malum olmayan bir tarihte görülmüştür.
Sarây-ı Mezkûrun (1171) Tarihinde İcrâ Buyrulan Tamirine
Dâir Vâsıf Tarihinde Muharrer Makâlât Aynen Ahz Edilmiştir.
Mahrûse-i Edirne’de vâki olan dâire-i hümâyûn ve sarây-ı âsafî ve
defterî ve tevâ’if-i askerî kışlakları ve ıstabl-ı âmirenin ekser mahalleri
altmış dört ve altmış beş senelerinde vâki zelzeleden münhedim ve ale’l60
husûs
beyânınca müddet-i vâfireden beri
râyât-ı zafer-âyât-ı pâdişâhî o câniblere teveccüh etmediğinden kâlıb-ı bîrûh gibi o sarây-ı bihişt-âsânın letâfeti mün‘adim olup muhtâc-ı termîm
olduğu ma‘rûz-ı atebe-i sâhib-i tâc ü dîhîm kılındıkta tamirine irâde-i
hümâyûn taalluk edüp sâbıkâ sadrazam kethudâsı Yusuf Efendi ve bazı
ebniye memuriyetiyle tahsîl-i meleke ve kâbiliyet eden Cânibî dâmâdı
Ahmed Efendi bi’l-mürâfaka memur ve iktizâ eden evâmiri şeref-sudûr
olduğundan başka ale’l-hisâb elli bin guruş teslîm olunup iki bin kadar
bennâyân ve ameleden başka li-ecli’l-keşf ve’t-tahmîn Mimâr Ağa tayin
kılınıp eştât-ı memuriyetleri bu vechile cem ve tehvîn olundu. (İntehâ)
Hitâm-ı tamire Edirneli (Örfî)nin söylediği tarihtir.
Tarih Şeh-i Sultân-ı âlem-i dâd-güster Mustafa Hân kim
Cihânı eyledi mimâr eltâfıyla âbâdân
Bu lem‘a âftâb-ı şevketinden zâhir olmuştur
Ki dünyâ oldu envâr-ı zıyâ-bahşı ile tâbân
Yegâne pâdişâh-ı bahr ü berr hâkân-ı her kişver
Şehenşâh-ı zamâne feyz-i Mevlâ sâye-i Yezdân
Bu ferhunde sarâyın çünki tamirin murâd itti
Esâsından nice nev-tarh-ı zîbâ yaptı üstâdân
Nigâristân-ı Çîni nakş eden nakkâş seyr etse
Pesend ile olurdu bu mücessem resmine hayrân
[s.22] Müşâbih mermer-i şâdırvânı sâf billûra
59 “Rabbinin Rahmeti”, Hicr Sûresi, 15/56; Zümer Sûresi 39/9
60 es-Sırru fi’s-sükkân lâ-fi’l-mekân” (Sır mekanda değil onun içinde oturanlardadır” manasına bir arap
atasözü.
80
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Gümüş gibi sular her cânibinden oldu fevvârân
Nişîmenler müferrah suffeler zîbâ kasrlar kim
Cinâna benzetir elbette âdemce gören insan
Aceb germâbeler yapıldı bu âlî sarây içre
Ki rûşenlikte hem pâkîzelikte bî-misil el-ân
Ya kasr-ı mürtefi‘ ki âsumâna sakfı peyveste
Olur ol kâh-ı vâlâ-yı muallâdan cihân seyrân
Beher revzen küşâde çeşm-i âşık gibi hasretle
Kudûm-ı hazret-i şâhenşeh içün şevkle her ân
Velî bâbü’s-saâde ağası açmış âgûş-ı cenâhaynı
Efendim pâdişâhım gel deyü eyler ricâ el-ân
Dil ummân-ı sitâyişte muhît olmak ne mümkündür
O deryâda şinâverlikte ettim yüklerim pâyân
Duâ-yı hayrı vâcib pâdişâhın ehl-i İslâma
Hudâyâ farkımızda ola mümtedd sâye-i sultân
Serîr-i saltanatta izz ü devletle müebbed kıl
Hemîşe lutf-ı tevfîkin safâsıyla ola handân
Gelirmiş binde bir tekmîli içün Örfiyâ târih
Sarây-ı pâdişâhî oldu tecdîd ile âbâdân
Hitâm-ı tamire Edirneli Mustafa Kesbî’nin söylediği tarihtir
Şeh-i şevket-nümâ zîşan-ı âlî-menkabet peymâ
Vekîl-i şer‘-i Peygamber hıdiv-i revnak-ı dünyâ
İmâmü’l-müslimîn ü mecma‘-ı ahlâk-ı müstahsen
Nizâm-ı mülk-i âlem pâdişâh-ı ma’delet-pîrâ
Vücûd-ı ekremi zîbende-i taht-ı hilâfettir
Hudâ kıldı o zât-ı re’y-i pâki saltanat-ârâ
Ne şâh-ı Cem-hademdir ol muazzam dîn-perver kim
Olamaz bende-i devlet-me’âb-ı dergehi Dârâ
Cenâb-ı Mustafa Hân-ı ser-efrâz-ı cihân-bânî
Odur fermânda Rum u Acem hân-ı kerem-fermâ
Murâd edince köhne âlemin ma‘mûresin her sû
Anın oldu imâret-yâb-ı lutfı ser-te-ser dünyâ
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
[s.23]
Zamân-ı devletinde her nefes ol mekremet-pîşe
Eder her kûşe bin beyt-i harâbı hâne-i ra‘nâ
Nigâh etse nüh cânib dîde-i şefkatle bir kerre
Kılur ol mevki‘i fermûd-ı reşk-i cennetü’l-a‘lâ
Vücûd-ı pâk-i pür-cûdu sebeb tamîr-i dünyâda
Anınçün her taraf-ı dehri eder ma‘mûr u rûh-efzâ
Muhassıl cümleden akdem o şâh-ı fıtnat-ı âlî
Buyurdu tahtgâh-ı dârı nasrı edeler ihyâ
Cenâb-ı hazret-i Yusuf Efendi fıtrat-ı pâke
Müfevvaz eyledi cümle umûrun ol şeh-i vâlâ
Ne mimâr-ı binâ-sân Koca Sinân-ı devrân kim
Aristo-yı tabîattir o zât-ı muhterem hakkâ
Şürû etti çü termîm-i sarây-ı nüzhet-efzâya
Bedîu’t-tarz tarh-ı dil-güşâlar eyledi peydâ
Musanna‘bî-misil nâzik-edâ kasr-ı dil-ârâlar
Binâ oldu esâsından ki her cânib bihişt-âsâ
Temâşâya giren âdem sarây-ı bî-adîl içre
Sanur dünyâda olmuş kendisini dâhil-i me’vâ
O ezhâr-ı münakkaşlar ki var dîvâr u sakfında
Hezârı bülbül-i nâlende mânendi eder şeydâ
Yapılmış reng-i gûnâ-gûn ile nâzik hadâyıklar
Rüsûm-ı ravza-i rıdvândır kim ettiler inşâ
O nakş-ı sürhlar ruhsâr-ı dildârı mübeyyindir
Sevâd-ı rengi eyler resm-i zülf-i dilberi îmâ
Mücessem levn-i reng-âmîz ile nakş-ı ham-ender-ham
Temâşâda muzâhir nice üslûb-ı ferah-peymâ
O tavan-ı zer-endûz üzre ki âvîze-i dil-keş
Miyân-ı çarh-ı mînâya asılmış şemsedir gûyâ
Nişîmen-gâh-ı vâlâlar muayyen cilve-geh câlar
Mahall-i şevk-efzâlar temâşâ-gâh-ı bî-hemtâ
Aceb toz mu konar zînet-fezâ bâm-ı sarây üzre
Ederken cebhesin bâd-ı seher ferrâş olup fersâ
O şâdırvân ki her bir pâre-i billûr-ı ahcârı
Akıp her sûya ırmağ-ı cinân hükmün eder icrâ
81
82
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Dahi her katre-i âb-ı revân-ı selsebîlinden
Olur bin teşne-dil sûzende-leb atşânlar irvâ
Binâ-yı dil-güşâsın bu sarây-ı nâzik-endâmın
Muvâfık etti tab‘-ı şâha mi‘mârı olan dânâ
O câm-ı rûşenâlar fark-ı hammâm-ı ferah-zâda
Sezâdır bezm-i İskenderde olsa sâgar-ı sahbâ
Musanna‘ çifte çifte lûlesi her çeşme-i pâkin
Murassa‘ taslara lebrîz-i âb-ı feyz eder ihdâ
Sezâ seyr-i şehinşâha sarây-ı bî-adîl oldu
Müşerref ede hemvâre cenâb-ı Hazret-i Mevlâ
Kudûm-ı şâha nâzır her der u revzen küşâd olmuş
Lisân-ı hâlle eyler mülâkâta duâ hâlâ
Ederse sünnet-i Peygamberi icrâ edüp hicret
Eder pâyine endâz Edrineli top u top zîbâ
Ki zîrâ ol şeh-i âlî-neseb hâkân-ı Cem-câhın
Şeref-bahş-ı gubâr-ı makdemidir mâye-i kîmyâ
O şâh-ı zıll-i Hakkın sâye-i lutfu mezîd olsun
Bu şehr-i dil-keşe nûr-ı nigâhın eyledi ifşâ
İlâhî rûzigâr-ı ihtişâmın sen müsâid kıl
Münevver ola şem‘-i devletiyle ser-te-ser dünyâ
Cihânda pâydâr oldukça kasr-ı bânî-i kudret
Anın da üstüvâr olsun binâ-yı devleti ber-pâ
Dem-i itmâmını gûş edicek vaktin sühandânı
Kemâl ızhâr edüp dedi birer târîh-i nev-zîbâ
Husûsan bende-i ehl-i maârif Kesbî-i kemter
Düşüp kayd-ı hisâba eyler iken târihin imlâ
Derûna oldu ilhâm-ı Hudâ bir vakt-i dilkeşte
Ki bir beyt-i dil-ârâda iki târîh-i müstesnâ
Olunca emr-i vâlâ ol şeh-i devrân-ı âlemde
Yapıldı dil-güşây oldu sarây-ı bî-kusûr ihyâ
Sarây-ı mezkûrun 1182 tarihinde tamiri
Sarây-ı mezkûrun Reîsü’l-küttâb Tavukçu Mustafa Efendi kölelerinden Hacı Selîm Ağa marifetiyle 1182 tarihinde tamir edildiği Sicill-i
Osmânî’de mezkûrdur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
83
Sarây-ı mezkûrun 1201 tarihinde tamiri
Sarây-ı mezkûrun 1201 tarihinde Ebû Bekir Râsim Paşa mahdûmu
Reîsü’l-küttâb Mehmed Atâullâh Efendi marifetiyle tamir ettirildiği
Sefînetü’r-Rüesâ’da müşârun-ileyhin tercemesinde mezkûrdur.
Sarây-ı mezkûrun 1223 tarihinde tamiri
Cülûs-ı Sultân Mustafa Hânî’de defterdâr olmakla emvâl-i deryâmisâl-i maktûlîn-i ricâli temhîr ve tahrîr esnâlarında nihânî ve âşikâr
gâyetü’l-gâye tîz-destî-i celb ü tahsîldârîde mahâret ızhâr ve ol vakt yağmâyı Tatar-vârîde iddihâr-ı emvâl-i beytü’l-mâl-i müslimîn çapulu ılgarında
yed-i tûlâsı ve şehsüvârlığı sıgâr ü kibâra âşikâr olan (Sadullah) Efendi
yâdigârı umûr-ı ebniyenin mevkûf olduğu mevâdd ü sitâdda sânî-i Şeddâd
ve mimar ve iktidâr-ı iddihârına göre (Edirne) Sarâyını tamir ahkar-ı
mevâddan olduğu cümleye bedîdâr olmakla sarây-ı mezkûr tamirine memur ve bu takrîb ile teb‘îd-i sâir-i umûr kılındı. (Kezâ fî-Tarih-i Şânîzâde)
Sarây-ı mezkûrun 1243 senesinde tamiri
[s.24] Devlet-i Aliyye ile düvel-i ecnebiye beyninde cereyân eden
muâmelât-ı hâliyeden nâşî bi’z-zât Rumeli cânibine azîmet-i pâdişâhî
musammem olduğundan (Edirne) sarayının inşâ ve tamiri emrine İzmirî
Kâtib-zâde Mustafa Efendi emîn-i binâ ve maiyyetine mühendis ve mimarlar terfîk olundu. (Kezâ fî-Tarih-i Lütfî)
Sarây-ı mezkûrun 1290 tarihinde tamiri
Bin iki yüz doksan tarihinde Vâlî Erzincanî Hacı İzzet Paşa himmetiyle sarây-ı mezkûr altı yüz bin guruş sarfıyla sûret-i mükemmelede ve ol
bâbda paşa-yı müşârun-ileyh tarafından inşâd edilip cihânnümâ kasrı kapısı bâlâsına hâkk ettirilen tarihin elde edilebilen ebyâtı bu mahalle derc
edilmiştir.
Tarih
Pâdişâhım oldu tamir emr ü fermânın ile
Bu sarây-ı dil-güşâ vü bu ferah-bahşâ binâ
Gerçi zâtında müzeyyen idi amma gel de bak
Şimdi başka tarz ü revnak eyledi peydâ binâ
Görmemiş mânendini çeşm-i cihân dersem becâ
Tâ olaldan nüh tıbâk-ı kubbe-i hadrâ binâ
Âl-i Osmânın kıyâm-ı haşre dek te’yîd ile
Eyleye mamûre-i şevketlerin Mevlâ binâ
84
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
İzzetâ cevherle nakş et tâkına tarihini
Kasr-ı ceddin etti şâhenşâh bâlâca binâ
Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca (1021) sene-i hicriyesinde Sultân Ahmed Hân hazretleri cânibinden sarây-ı mezkûra bir mescid-i şerîf ilâve
buyrulmuş ve (Hân Ahmedindir secde-gâh) mısrâı tarih vâki olmuştur.
Ve bu sarayın kurbunda Tunca Nehri kenarında (Mamak Sarayı) demekle meşhur bir saray daha vardır ki Sultân Selîm Hân-ı Sânî irâdesiyle
binâ olunmuştur. Bu iki saray miyânına (1021) tarihinde Sultân Ahmed
Hân hazretleri irâdesiyle bir taş duvar çekilmiş ve o duvar üzerine saray
ovasına nezâret etmek üzere üç gün zarfında bir (kasr-ı âlî) binâ olunmuş ve sene-i merkûme îd-i edhâsında zât-ı şâhâneleri (Edirne)de bulunmak mülâbesesiyle şehir içindeki îdgâhı kasr-ı mezkûr pîşgâhına nakl
ile temâşâ buyurmuşlardır. Şuarâ-yı asriyyeden (Beyâzî Mehmed Bey’in)
kasr-ı mezkûr inşâsına söylemiş olduğu tarihtir.
Tarih
Dâver-i Cem-azamet Hazret-i Sultân Ahmed
Eyledi devletle Edirne’yi menzilgâh
Emr edüp sa‘y ile üç günde binâ ettirdi
Bu makâm-ı ferah-efzâ-yı güzîni nâ-gâh
Dedi bu mısra-yı zîbâyı Beyâzî tarih
Kâh-ı îdiyye-i Sultân-ı zamân-ı Cem-câh
Pâdişâh-ı müşârun-ileyh (1014) tarihinde sebükbâr olarak (Edirne)
yi teşrîflerinde saray içinde olan kâh-ı bâlânın (cihânnümânın) verâsından
atmış olduğu bir gürz kasrın üzerinden aşıp saray ovasının tâ vasatına düşmekle nişâne olmak üzere o mahalle bülend bir sütûn dikilmiş ve ol vakitte Hâfız Ahmed Paşa bir kasîde söylemiş olduğundan bu ebyât ondan
ifrâz olunmuştur.
Nazm Dâver-i devr-i zamân Şâh-ı cihân Ahmed Hân
Ki O’dur server-ı şâhân-ı Ferîdûn-efser
Gürz-i zerrîn ile ol şâhı temâşâ eyle
Necm-i dîdâr ile hurşîd-kırân etti meğer
Düşmen-i serkeş alır altı pey ol demde hemân
Dest-i kahrından eğer ana dokunsa şeşper
[s.25]
Aşırıp gürzünü bu tâk-ı felek-fersâdan
Aşurı sanat edüp kıldı aceb arz-ı hüner
Bu tarih dahi Hâfız Ahmed Paşa’nındır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
Târih:
85
Dedim tarihini lafzen bin on dördünde bil Hâfız
Aşırdı şeşperin atup bu kasrı Şâh Ahmed Hân
Sahrâ-yı mezkûra bu sebepten (Sırık Meydanı) tesmiye olunduğu
ve ol vakit dikilmiş olan nişan taşının (1152) tarihine gelince tamir ve
tecdîdine ihtimâm olunarak o tarihe kadar pâ-bercâ idüği Örfî tarihçesinde mezkûrdur. (1284) tarihinde Sultân Abdülazîz Hân hazretleri
Avrupa’yı seyâhat ve avdet-i şâhânelerine alâmet-i mahsûsa olmak üzere
hadîka-i hâssa-i sultânîye cânib-i hükûmetten rekz edilip hâlen mevcut
bulunan (nişân taşına) ol vakit Edirne Defterdârı olan (Sadullâh Bey)
tarafından inşâ ve bir mermer levhaya hâkk ile üzerine vaz edilmiş olan
ebyât bi’l-istinsâh bu mahalle tenmîk edildi.
Nazm
Seyâhat kıldı Hân Abdülazîz Avrupa iklîmin
Zihî Osmâniyâna bâis i‘lâ-yı şân oldu
Ahâlî avdet-i şâhânesinde etti şehr-âyîn
Bu cây-ı dil-güşâda işte bu seng nişân oldu
Sarây-ı mezkûrun hâvî olduğu devâirin mamur zamanında yirmi iki
adet yalnız hamam olduğu mervîdir. 1286 senesinde sarây-ı mezkûrun
ziyâreti müyesser olmakla oda kapıları ile dolap vesâire kapakları üzerinde
zerrîn kalemle murakkam ebyât istinsâh edilmiş olmakla buraya teberrüken ve teyemmünen derc ve terkîm kılındı.
Taht odasının dış kapısı üzerinde
Zihî kasr-ı dil-efrûz-ı hümâyûn
Makâm-ı pâdîşâh-ı rub‘-ı meskûn
Mezkûr kapının cenâhları üzerinde
(Sağında) Çekme gam bî-kilîd ü bî-miftâh
(Solunda) Feth eder bâb-ı müşkili Allah
Taht odasının iç kapısı üzerinde
Eden bu bâba âdâb ile hidmet
Bulur âlemde ikbâl ü saâdet
Taht odasının dolabı üzerinde
Fehm edüp bu âyeti dâim oku
61
61 Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça “iyi”ye eremezsiniz. Âl-i İmrân /92
86
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Mezkûr dolabın kapakları üzerinde
(Sağında) Sa‘y edip hayrâta kıl dâim sehâ
(Solunda) 62
Taht odasının kademhânesi kapısında
Küşâde olsa bâb-ı râhat-ı cân
Olur âsâyiş-i hâtır nümâyân
Taht odası kapısının ittisâlindeki kapıda
Eğer olursa miftâh-ı inâyet
Hemîşe açılır bâb-ı hidâyet
Teneffüs odasının dış kapısı üzerinde
Eyle bâb-ı tevekkülü me’vâ
Hasbiya’llâhu vahdehû ve kefâ
Mezkûr kapının cenâhlarında [s.26]
(Sağında) Kerem et yâ Kerîm ü Hayy ü Gafûr
(Solunda) Bizi bâb-ı atâdan eyleme dûr
Teneffüs odasının iç kapısı üzerinde
Bu bâb-ı devlete dâhil olanları her bâr
İlâhî lutf-ı şerîfinle eyle berhurdâr
Dîvânhânenin çeşmesi bâlâsındaki tarih
Çünkü fermân-ı şeh-i zî-şân
İmtisâl eyledi bu âb-ı revân
Dedi tarihini ol dem Abdî
Nûş edin âb-ı hayât-ı reyyân 1074
1294 tarihinde Edirne’nin Rusyalı tarafından istîlâ olunacağı tahakkuk
etmekle Edirne vâlîsi bulunan (Cemil Paşa) Edirne’yi terkle Dersaâdet’e avdet edeceği bir zamanda sarây-ı mezkûrun havlusunda ve derûnunda mevcut
bulunan cebehâneye düşman yedine geçmemek fikriyle âteş ilkâ ettirmiş ve
eğerçi cebehâne birkaç gün zarfında kâmilen ber-hevâ olmuş ise de âsâr-ı atîka-i
Osmâniyeden ve tezyînât-ı beldeden ma‘dûd bulunan işbu sarây-ı hümâyûnu
külliyen mahv ü nâ-bûd ederek arsa hâlinde bırakmıştır.
Kanunî Sultan Süleyman hazretleri irâdesiyle Haseki Sultan nâmına
inşâ edilmiş olan mâ-i lezîz mecrâsından sarây-ı mezkûra su isâle olunmak
62 Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka hiçbir şey yoktur. Necm /39
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
87
üzere ittisâlinde Tavuk Ormanı nâmıyla müştehir olan hadîka-i sultâniye
derûnunda takrîben on zirâ‘-ı mimarî arzında ve yirmi zirâ‘ irtifâında
kesme taştan çâr-köşe olarak kemâl-i metânet ve rasânetle binâ ve zirvelerine fıskiyelerle müzeyyen birer de mükemmel köşk inşa ettirilerek
(terâzû kasrları) nâmıyla yâd olunmakta olan âsâr-ı mübârekenin sarây-ı
hümâyûnun harapiyetine mebnî şehir cihetindeki kasr derûn-ı şehirde
binâsına mübâşeret edilmiş olan Mekteb-i Hamîdî’nin inşaat komisyonu
reisi bulunan Müfîd Bey tarafından 1311 tarihinde hedm ettirilerek enkâzı
mektebe sarf edilmiş ve sarây-ı hümâyûn cihetindeki kasrın dahi hedmine
mübâşeret eylemiş ise de terk ettirilmiştir. Bu kasrın kurb ve civârında bir
bostancı baş sarayıyla bir de hünkâra mahsûs iftâr köşkü var ise de istîlâda
mahv olmuştur.
Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca bunlardan mâadâ etrâf-ı şehirde (Çömlekköy, Bosnaköy, İsmâilçe karyelerinde mîrî bahçeleri ve cennet-mekân
Sultân Osmân Hân-ı Sânî hazretleri Leh seferine müteveccihen Edirne’yi
teşrîflerinde sarây-ı hümâyûn çıraklarından (Hoş Elhân) nâm bir hâtûn
Sultân-ı müşârun-ileyh hazretlerine Sultân Bâyezîd Câmii kurbunda ve
Tunca Nehri kenarında vâki bir bahçe ihdâ eylemiş ve saray ovasına karîb
bir tepe üzerinde nümâyân olan köşk dahi63 bin kırk üç tarihinde Sultân
Murâd Hân hazretleri irâdesiyle binâ olunmuş idügi muharrerdir.
Örfî Ağa tarihçesi zabtınca şehir kenarındaki Hıdırlık kasrıyla
Edirne’ye iki saat mesafede (Akpınar Sarayı) Avcı Sultân Mehmed Hân
hazretleri irâdesiyle binâ ve etrâf-ı şehirdeki (Buçuktepe Sarayı) bin yüz
on tarihinde Sadrazam Amucazâde Hüseyin Paşa marifetiyle inşâ kılındığı
anlaşılmıştır. (intehâ) Bunların cümlesi el-yevm mahv u nâ-bûddur.
Şehrin üst başında Dörtkaya kurbunda (Maltepe) nâm mahall-i
ferah-fezâdaki (Yıldız Köşkü) cennet-mekân Gâzî Sultân Mahmûd Hân-ı
Sânî hazretlerinin bin iki yüz kırk yedi muharreminde Edirne’yi teşrîf-i
hümâyûnları hengâmında bir hafta zarfında [s.27] binâ olunmuş ve kasr-ı
mezkûr pâdîşâh-ı cem-câh hazretlerinin şeref-kudûmlarıyla bi’d-defaât
müşerref olduğu gibi cennet-mekân Gâzî Sultân Abdülmecîd Hân hazretlerinin dahi bin iki yüz altmış iki Cumâdi’l-ûlâsında Edirne’ye teşrîf-i
hümâyûnları vukûunda kasr-ı mezkûru ziyaret buyurmuşlar idi. Doksan
dört istîlâsında bu dahi münhedim olmuştur.
63 Mahall-i mezkûr ya şimdiki Zirâat Mektebi’nin olduğu tepe veyâhut Acıçeşmenin üstündeki sırt ola-
caktır. (A.B)
88
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Hatice Sultan Sarayı, Arpa Kervansarayı, Saraçhâne Kasrı dahi
mebânî-i sultâniyeden olmakla mahallerinde zikr olunmuştur. Yukarıda yirmi birinci sahifede Atâ Tarihi’nden muktebes makâlede Gâzî
Hüdâvendigâr hazretleri işbu sarây-ı hümâyûnu (787) tarihinde Tunca
nehri kenarında şimdiki bulunduğu mevkide başlayıp 790’da hitâm bulan
ikinci tahtgâh-ı Osmânî olan Edirne’de ârâm buyurdukları halde Bâyezîd
Hân-ı Evvel hazretleri Edirne zirvesinde bir sarây-ı âlî binâsına kıyâm ve
hitâmında orada ârâm buyurdukları cihetle Tunca kenarında olan saray
terk buyrulmuş ve Fâtih Sultân Mehmed Hân hazretleri işbu zirvede olan
sarayın tebdîlini murâd edip 756 tarihinde bakiyye-i umrânîsi mevcut
olan devâir ve hammam ve sâireyi ilâve ile Tunca kenarındaki sarayın tekrar mazhar-ı rağbet buyrulduğunu beyan etmiş ise de Sultân Murâd Hân-ı
Evvel hazretlerinin Edirne’nin zirvesindeki sarây-ı hümâyûnun inşâsına
767 tarihinde mübâşeret ettirdiği Gülşen-i Maârif ve Nuhbetü’t-Tevârîh
ve’l-Ahbâr ve Enîsü’l-Müsâmirîn’de sarâhaten beyân olunduğuna ve
hitâm-ı inşâsıyla beraber 770 tarihinde Hüdâvendigâr tarafından pâyitaht
ittihâz buyrulduğu da Canbek Han’a cevâben şeref-tastîr u tesyîr buyrulup sûreti âtîde (8) numara ile murakkam nâme-i hümâyûndan müstebân
olduğuna ve o esnâda Tunca Nehrinden mürûr ve ubûr için Mihal köprüsünden başka köprü dahi olmadığına nazaran Atâ Tarihi mündericâtının
sıhhat ve savâba adem-i mukâreneti tahakkuk etmiş olduğundan kat-ı nazar. 756’da Edirne meftûh değil idi.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
Ravzatü’l-Cevâmi‘i’ş-Şerîfe
89
90
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
91
Edirne’de altmış bir adet cevâmi-i şerîfe vardır ki bunlardan on altı
adedi selâtîn-i ızâm hazerâtının binâ ve ihyâ-gerdeleridir. Bu cümleden
(birincisi) ve a‘lâ ve a‘zamı ve metânet ve rasânet ve cesâmet ve nezâket cihetince ahseni Taşodalar mahallesinde Sultân Selîm caddesinde (100) numarada vâki Sultân Selîm Hân-ı Sânî hazretlerinin nâm-ı hümâyûnlarına
mensûb olan câmi-i şerîftir ki yüz seneden ziyâde muammer olan medâr-ı
iftihâr-ı erbâb-ı sanâyi-i Osmâniyân Koca Mimar Sinân marifetiyle sarây-ı
atîkten müfrez arsa üzerine binâ olunmuş ve Tarih-i Atâ zabtınca kurbunda vâki Sultân Selîm hamamına nâm-ı diğerle Saray Hamamı denilmesi
bundan nâşî olup bu câmi-i şerîfin rûy-ı zemînde ile’l-ân misl ü nazîri görülmemiştir.
Mimar-ı müşârun-ileyh hadd ü kıyâstan efzûn ebniye-i cesîmeye mimar olduktan ve Dersaâdet’te (Şehzâde Sultân Mehmed) ve (Süleymâniye)
câmi-i şerîflerini binâ eyledikten sonra onlarda tahsîl ettiği sanâyi ve
bedâyii bu câmi-i şerîfin binâsına sarfla ibdâ ve ihtirâ etmiş olduğu tarz-ı
nevîn fi’l-hakîka muhayyir-i ukûl-i mühendisîndir.
Beyt İşbu câmi-i şerîfin binâsı vasfında Mimar Sinân merhûmun
Tezkiretü’l-Ebniyesinden me’hûz makâledir.
Cennet-mekân Sultân Selîm-i Sânî hazretlerinin şehr-i Edirne’ye
kemâl-i mertebe nazar-ı şefkatleri olmağın bir câmi binâsına [s.28] emr-i
hümâyûnları oldu ki rûzgârda misâli olmaya. Bu hakîr dahi bir resm-i
âlî eyledim ki Edirne içinde manzûr-ı halk ola. Dört minaresi kubbenin
dört cânibinde vâki olmuştur. Hep üçer şerefelidir. Üçer yollar ve ikisinin
yolları başka başka vâki olmuştur. Mukaddemâ binâ olunan Üç Şerefeli
bir kule gibidir. Gâyet kalındır. Ama bunun minareleri hem nâzik hem
üçer yollu olmak gâyet müşkil olduğu ukalâya malumdur. Halk-ı cihân
92
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
dâire-i imkândan hariç dediklerinin bir sebebi Ayasofya kubbesi gibi kubbe devlet-i İslâmiyede binâ olunmamıştır deyü tâife-i nasârânın mimar
geçinenleri müslümanlara galebemiz vardır derler imiş. Ol kadar kubbe
durgurmak gâyet müşkildir dedikleri bu hakîrin kalbinde azîm ukde olup
kalmış idi. Mezbûr câmi binâsında himmet idüp bi-avni’llâhi teâlâ sâye-i
Sultân Selîm Hân’da ızhâr-ı kudret idüp bu kubbenin Ayasofya kubbesinden altı zirâ kaddin ve dört zirâ derinliğin ziyâde eyledim.
Mesnevî Zihî sultân-ı âdil şâh-ı devrân
Şeh-i âlem Selîm Hân bin Süleymân
Edirne şehrine kıldı nazar ol
Kodu âlemde hayr ile eser ol
Bu âlî câmii ol kıldı bünyâd
Cihân durdukça ola hayr ile yâd
Nezâket dikkat ve hem resm ü hey’et
Muhassıl-ı hatm olubdur anda sanat
Direksiz kubbenin altında el-hak
O kubbe oldu bir top-ı muallak
Ayasofya gibi bir kubbe aslâ
Yapılmaz bahs eder hep cümle dünya
Bu âlî kubbe andan oldu a‘zam
Kalanın bilmezem Allahu a‘lem (İntehâ)
Nevîzâde Atâyî merhûm Hadâyiku’l-Hakâyık fî Tekmileti’ş-Şakâyık
nâm eserinde Sultân Selîm-i Sânî hazretlerinin hayrât ü hasenâtı zikrinde
ber-vech-i âtî bast-ı makâl ile beyân-ı hakîkat-i hâl etmiştir. Şöyle ki Sultân
Selîm-i Sânî hazretlerinin muazzamât-ı eser-i celîleleri Mahrûse-i Edirne’de
vâki olmuştur. Evvelâ bir tell-i refî üzre dört minareli bir câmi-i şerîf binâ
etmişlerdir ki gûyâ kâlıb-ı kubbe-i gerdûn yahut âşir-i kıbâb-ı bî-sütûn olup
derûn-ı safâ-nümûn-ı kanâdîl-i rûşenâ ve i‘lâk-ı muallakât-ı girân-bahâ ile
64
mazmûn-ı kerîminden numûne-nümâ-dır.
Üç Şerefeli dört adet minare-i sengîn-bünyâd ile 65
olup her
biri irtifâ-ı bî-endâze ve kıyâsla sütûn-ı kubbe-i çarh-ı berrîn ve esâs-ı ka‘r-ı
mümâsla evtâd-ı elvâh-ı zemîndir. Kemâl-i nezâkette mânend-i dilber-i
nâzik-miyân ve gâyet hüsn-i letâfette nûrdan serv-i revân iken her şere64 And olsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Mülk Sûresi / 5
65 Yüksek direkleri olan İrem... Fecr Sûresi / 6
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
93
feye müstakil râh-ı ejderhâ gibi birbirine pîçîde üç güzergâh olup hakkâ
ki efkâr-ı üstâd-ı kâmile şâhid-i âdil ve serhadd-ı a‘câza meyl-i menzildir.
Beyt
Gerdûn-res olsa himmet-i şâhî aceb midir
Gökler yüzüne akçe ile nerdübân olur
Ve cenbinde birer medrese-i sipihr-irtifâ ki kıbâb-ı kâ‘ı eşref-i
bukâ‘dır.
Şiir:
‫نۀ‬
Ve bir dârü’l-hadîs-i ferhunde-binâ ki kubbe-i tâb-nâki mânend-i
derûn-ı ehl-i safâdır. Mısra: “Buhârîden gelir dinler hadîsin tâlib-i mana”
ve bir dâru’l-kurrâ ki talîm-i ilm-i tecvîd ve kırâ’et-i Kur’ân-ı mecîd için
müheyyâdır. Ve bir şifâhâne-i dârü’l-etıbbâ ki şeyh-i [s.29] reîs-i hempâye-i
hem-dem-i mesîhâ ve kıbâb-ı hucerâtı serpûş-ı hokka-i macûn-ı ber’ü’s-sâ‘a
ve meyl-i zerrîni mübelliğ-ı devâdır. Ve bir tâbhâne-i âlî-revâk ve mastaba-i
zerrîn-tâk ki der ü dîvârında mısra: “Dâr-ı dünyâ bir misâfir-hânedir” beytini seyr idüp gören dünya bundan ibâret yahut ekâlîm-i seb‘adan hâriç bir
vilâyet kıyâs eder. Ve evkâf içün etrâfında tertip olunan devr ü dekâkîn ve
menâzil-i dil-nişîn66 hod müstakil şehir olmaya kifâyet eder.
Mısrâ
dokuz yüz seksen iki senesinde itmâm olunup cihât ve menâsıbı
müstahikkîne in‘âm olundu. (intehâ)
Cânib-i dâhilîsini sekiz adet pâye üzerine mebnî bir kubbe-i azîme
ihâta etmiş ise de pâyelerin duvarlara kurbiyyeti cihetiyle dühûl edenler
dikkatle nazar etmeyince kubbenin pâye üzerinde mebnî olduğunu vehleten derk edemez. Mihrâb ciheti duvarları kâşî ile tezyin olunmuş ve
mihrâbın cânib-i yemîninde mükemmel kütübhâne ve yesârında hünkâr
mahfili vâki olmuştur. Vasatındaki müezzin mahfili ve tahtında cârî
şâdırvânı derûn-ı câmii fevka’l-hadd tezyîn etmiş ve sanat ve nezâkette
hayret-bahş-ı ukûl ü fuhûl olan minber dahi vasatta vâki olduğu cihetle başkaca zînet-bahş olmuştur. Müezzin mahfilinin tahtında hünkâr
mahfili cihetinde vâki köşesindeki mermer amûdun vasatında şâdırvâna
nâzır ser-nigûn tırâşîde bir lâle çiçeği resmi vardır ki (ters lâle) demekle
meşhûrdur. Züvvâr bu çiçek resmini dahi bi’l-iltizâm ziyaret etmekte iseler
de sütun-ı mezkûr üzerine vaktiyle sebeb-i hâkk ve tesmiyesi husûsunda
66 Dekâkîn, ârâsta çarşısı; menâzil, câmi‘in hademesi için binâ edilmiş olan taş odalardır.
94
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
malûmât-ı sahîhaya destres olunamamıştır. Ve hîn-i hitâmında yazılmış
olan bi’l-cümle hutût Şemseddin lakabıyla mülakkab olan ve 963 tarihinde vefat eden Mevlânâ Ahmed-i Karahisârî’nin bende-i direm-harîdesi ve
ba‘de’l-ıtk veled-i manevîsi Çerkes Hasan Çelebi ibni Ahmed’in mahsûl-i
desti idüği Hatt ve Hattâtân nâm eserde mezkûr ise de mürûr-ı zaman ile
ekserîsi bozulup Edirne hattâtlarından Nakşî Molla Mustafa ve badehü
Hacı Hayri efendiler tarafından tecdîd ve tamirlerine himmet ettirilmiştir.
Beyt
Bir görecek câmi-i şâhânedir
Şehr-i sadef ol dürr-i yek-dânedir
Bu câmi-i şerîfin dâhilî ve hâricî dokuz yüz doksan penceresi olduğu
mervîdir.
Nazm
Minârât-ı erbaası yüz yirmişer zirâ‘ tûlünde olduğu halde yine fevka’lhadd latîf ve mevzûn olduğundan Mesîhi Bey Şehr-engîz’inde demiştir
Beyt
Temâşâ eylesen her bir minare
Dönüptür serv-kadd bir şivekâre
Beher minarenin üçer şerefesi vardır. Mihrâb cihetindeki minareler birer, harem cihetindeki minareler üçer yolludur. Şöyle ki birinci yol
şerefe-i süflâya uğrayıp ondan ulyâya, ikinci yol vustâya, ondan ulyâya;
üçüncü yol hiçbir şerefeye uğramaksızın doğruca şerefe-i ulyâya çıkar
ve dâhilî [s.30] murabba‘u’ş-şekl harem havlusuyla hâricî harem havluları dahi ol kadar dil-güşâ ve nüzhet-fezâdır ki vüs‘at-i safâda mânend-i
cennetü’l-me’vâdır.
Beyt
Revânı şâd eder şâd-ı revânı
Gören Kevser sanur cennette anı
Dâire-i dâhiliyesiyle harem havlusunda üçer ve hâricî harem havlusunda dokuz ki on beş kapısı vardır. Binâsına dokuz yüz yetmiş altı tarihinde ibtidâ olunup dokuz yüz seksen ikide tamam olmuş ise de cennetmekân Sultân Selîm-i Sânî hazretleri sene-i mezkûrede âzim-i mescid-i
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
95
aksâ-yı ukbâ olmağın câmi-i şerîfte kendilerine edâ-yı salât müyesser olmamış idüği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. İtmâmına şuarâ-yı asriye
birçok tarih söylemiş ve ez-cümle tercemesi şuarâ miyânında mastûr olan
Sofu-zâde Dâ‘î Çelebi’nin söylediği arabiyyü’l-ibâre tarih harem kapısı
bâlâsına hâkk edilmiş olmakla istinsâh edilen sûreti buraya tenmîk edilmiştir.
Tarih
(976)
(982)
Ve güzîde-i şuarâ-yı asriyeden Emrî Çelebi dahi o esnâda ber-hayât
bulunmakla ta’miye tarîkıyla bu tarihi demiştir.
Tarih Câmi-i Sultân Selîm Hân bin Süleymân Hân mıdır
Yokla bu mısrâı tarih anladım çoğ olmasun
Hatmine bu câmiin tarih mısrâdan çıkar
Hem çıkar tarihten gerü esâs kalmasun
Dikkat ister bu muammâ kısmıdır gâfil mebâş
Kim hesâb etse bunu yanlış sanup yanılmasun
Tarihin tarîk-ı istihrâcı evvelen mısrâ-ı mevcûdesinden Câmi-i Sultân
Selîm Hân bin Sultân Süleymân Hân mıdır mısrâı bi-hisâb-ı ebced (2203)
adettir. İkinci mısrâ ifâdesince işbu birinci mısrâ yoklanur ise tarihin çoğ
olduğu tebeyyün eder. Sonra üçüncü mısrâda tarih lafzının şâmil olduğu (1211) adedi birinci mısrâın mecmûu olan (2203) adedinden tenzîl
olundukta bâkî (992) kalır ki sâl-i tarihi demek olur. Bu takdîrce birinci
mısrâdaki “hân mıdır” lafzında bir istifhâm vardır ki “ya değil midir” demektir. O hâlde “yâ” harfinin şâmil olduğu (10) adedi de sâl-i tarihten
tenzîl kılındıkta (982) kalır ki câmi-i şerîfin tarih-i hitâmı olmuş olur.
Esâsı tarihi olan (975) rakamının dahi tarihin dördüncü mısrâından
tarîk-ı istihrâcı şu vechiledir. Tarih lafzının şâmil olduğu (1211) rakamından “girü” lafzının şâmil olduğu (236) rakamı tenzîl olunca bâkî (975)
kalır ki esâs-ı tarihi demek olur. Gülşen-i Maârif ’te Sultân Selîm’in Edirne’deki imâret-i âmirelerinin esâsını vaz için yetmiş beş senesi haziranında
Edirne’ye azîmetle ol kışı Edirne’de geçirdikleri hikâye edilmiş olduğuna
96
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
ve Selanikli Mustafa Efendi Tarih’inde pâdîşâhın Edirne’ye azîmeti yetmiş
beş senesi vukûâtı sırasında mazbût bulunduğuna nazaran câmi-i şerîfin
esâs-ı tarihi Emrî Çelebi’nin tahrîri vechile yetmiş beş senesi olmuş zannolunur. [s.31] ve hitâm-ı câmi-i şerîfe Edirne şuarâsından Tîğî Bey dahi
bu tarihi demiştir.
Tarih
Sâhibü’l-hayrât şâhen-şâh-ı mahmûdü’s-sıfât
Hüsrev-i rûy-ı zemîn ü zıll-i Rabbü’l-âlemîn
Hazret-i Sultân Selîm ibni Süleymân-ı Velî
Dâver-i kâimmakâm-ı şer‘-i fahrü’l-mürselîn
Kalb-i mü’min-veş bu beytu’llâhı mamûr eyleyüp
Kıldı her tâk-ı bülendin ibret-i arş-ı berîn
Na‘t-ı gülzâr-ı harîmi hâzihî cennâtü adn
Vasf-ı tîb-enfâsı 67
Yazdı Tîgî levh-i bâb-ı cennete tarihini
Câmi-i Şâh-ı Selîmü’l-kalb imâm-ı cem‘-i dîn
Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca kıble cânibindeki birer yollu minarelerden mihrâbın cânib-i şarkîsinde olan minareye dokuz yüz doksan iki
senesinde sâika isâbetiyle münhedim olup müceddeden binâ olunduktan
sonra bin yirmi üç senesinde o minareye bir gece tekrar sâika isâbetiyle
münhedim olup yine müceddeden binâ olunmakla şu sûretle iki defa hedmine şuarâ-yı asriyeden birinin söylediği târihtir.
Tarih
Sultân Selîm minaresinin hedm-i evveli
Tarihi (berk-i hâtif 992) idi bildi hâss u âmm
Ol lafz-ı berk-i hâtife şimdi bu hedm içün
Tuttum (el 31) urdum elde hesâb eyledim tamâm 1023
Mihrâbın cânib-i garbîsindeki minare dahi bin yirmi beş tarihinde
sâikadan egerçi münhedim olmamış ise de binâsına ziyâde vehn gelmekle
hedm olunup tekrar binâ olunduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve bin yüz dört
senesi ramazanının on birinci günü vakt-i gurûbda iki minaresine nüzûl
eden sâika iş‘âl-i kanâdîle iştigâl üzre bulunan kayyımlardan beş nefer-i
dan behredâr
bî-çâreyi hâkister ve vücûdların 68
eylediği Vekâyi‘u’l-Fudalâ’da mezkûrdur.
67 Tertemiz geldiniz artık ebedî kalmak üzere girin buraya. Zümer Sûresi / 73
68 Anılan bir şey olmadığı... İnsan Sûresi / 1
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
97
Bin iki yüz yetmiş yedi senesinde mahyâ minaresinin külâhına isâbet
eden sâika külâhı külliyen ihrâk etmekle müceddeden inşâ olundu. Bin
yüz yetmiş dokuz senesinde nüzûl eden sâika mihrâbın garp cihetindeki
minareye penceresinden dühûl ile derûnunda nerdübân ayaklarının tamiriyle meşgul bulunan iki nefer hristiyan taşcı ustasından birine isâbetle
müteessiren o anda vefât etmiş ve diğeri çend gün nâ-mizâc olarak kesb-i
âfiyet eylemiştir.
Sultân Ahmed-i Hân-ı Sâlis hazretlerinin (Selîm) nâmında bir
şehzâdeleri bu câmi-i şerîfin mihrâbı önünde türbe-i mahsûsalarında
medfûndur. Kabri taşındaki tarih bi’l-istinsâh buraya tenmîk edildi.
Tarih
Sulb-i pâkinden vücûda geldi Sultân Ahmedin
Bir güzel şehzâde amma kıldı âheng-i na‘îm
Dürriyâ dedi cinândan hûrlar tarihini
Ber-kenâr-ı dâye-i adn oldu şehzâde Selîm 1130
Bu câmi-i şerîfin el-yevm hatîbi bulunan zât Sultân Selîm-i Sânî hazretleri cânibinden bidâyeten hatîb tayin buyrulmuş olan zâtın sülâlesinden
olup o sülâlenin bu ana değin henüz tebeddül etmemiş olduğu elsine-i
nâsda deverân etmekte ise de Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Sultân-ı
müşârun-ileyh hazretleri Dersaâdet’te Sultân Bâyezîd Câmi-i şerîfinde
Edirneli Hacı Ahmed-zâde nâm zâtın hutbesini istimâ‘ idüp makbûl-i
tab‘-ı hümâyûnları olmakla kendüleri bi’z-zât mûmâ-ileyhi hatîb tayin buyurmuş ve badehü anın vukû-ı vefâtına mebnî [s.32] yerine hûb-sadâ ile
şöhret-gîr ve tecvîd ü tertîlde asrında bî-nazîr olan Kuşakçızâde demekle
meşhur bir zât tayin buyrulmuş anın dahi vefâtıyla yerine tarz-ı hutbede
mümtâz ve meşhur Emîr hatîb nasb olunmuş o dahi bin otuz iki senesinde vefât etmekle yerine Abdülbâkî Efendi nâmında bir zât nasb olunup
o dahi bin altmış bir senesi ramazânında vefât edip cihet-i hitâbet oğluna tevcîh buyrulmuş olduğu hikâye edilmesine nazaran efvâh-ı nâsdaki
tekevvünâtın adem-i sıhhati tahakkuk etmiştir.
Eski Câmi
(İkincisi) vasat-ı şehrde ve çarşı derûnunda muvakkithâne sokağının (12) numarasında vâki Câmi-i Atîk’dir ki Yıldırım Bâyezîd Hân
hâdisesinden sonra oğlu Emîr Süleymân Edirne taht-gâhına cülûs ettikte esâsını vaz ve binâsına mübâşeret ettirmiş ise de kable’l-itmâm binâ-yı
ömrü münhedim olmakla câ-nişîni olan birâderi Mûsâ Çelebi itmâmına
98
20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
bezl-i ihtimâm etmiş ancak muvaffak olmaksızın onun dahi âzim-i
mescid-i aksâ-yı ukbâ olması hasebiyle birâderleri Çelebi Sultân Mehmed
Hân hazretleri (sekiz yüz on altı) senesinde serîr-i saltanatta bi’l-istiklâl
pâdîşâh oldukta sene-i mezkûrede câmi-i şerîfin dahi hitâmına muvaffak
olmuştur. Dergâh kapısı bâlâsındaki mermer levhada şu ibâre mahkûkdur.
)İntehâ(
Ve minberi kapısı bâlâsında birkaç kelime hutût-ı kûfiyeden
mâadâ sağdan sola doğru
ve soldan sağa doğru
ibârâtı mahkûkdur. Dâhilen dört pâye üzerinde dokuz ve hâricen beş kubbesi ve üç kapısı ve yemîn ü yesârında biri
iki ve diğeri bir şerefeli iki minaresi vardır. İki şerefeli minarenin yolu dahi
ikidir. Câmi-i şerîfin mimârı El-Hâc Alâüddîn ve âmili yani kalfası Ömer
bin İbrâhîm idügi nerdübânlı kapı bâlâsında muharrerdir. Derûnundaki
fevkânî büyük mahfili (1020) senesinde Filibeli Ramazan Ağa)nâm zât
binâ etmiştir. Eyyâm-ı şitâda abdest almak için ateşle ısınır muslukları vardır. Her belde ahâlîsinin memleketlerince mukaddes itikâd eyledikleri bir
mabed-i kadîm olduğu gibi Edirnece dahi bundan kadîm birçok ma‘âbid ü
mesâcid olduğu hâlde ahâlî-i belde cümlesine tercîhan bu câmi-i şerîfi takdîs
eylemişlerdir. El-hakk mahall-i icâbet-i duâ bir makâm-ı cennet-âsâdır.
Mahallerinde beyân olunduğu üzre (1159) tarihindeki harîk-ı
kebîrde derûnuna sirâyet eden âteşten ve (1165) ramazanındaki zelzele-i
azîmeden bu câmi-i şerîf dahi harap olmuş ise de Sultân Mahmûd Hân-ı
Evvel hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında (1166) tarihinde mükemmel
sûrette tamir ettirilmiş olmakla şuarâ-yı asriyeden Örfî Ağa’nın söylemiş
olduğu tarih Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti cânibinden arz olunmakla bâirâde-i seniyye kapısı bâlâsına tahrîr ve ta‘lîk olunduğunu mûmâ-ileyh
Edirne Tarihçe’sinde hikâye etmiştir.
Tarih
Şehriyâr-ı bahr u berr şâhenşeh-i âlî-zafer
Pâdîşâh-ı heft-kişver hüsrev-i kurbü’l-abid
[s.33]
Bû’l-hayr Sultân Gâzî a‘zam-ı cümle mülûk
Feyz-i Hakk zıll-i İlâhî mazhar-ı lutf-i Mecîd
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE
99
Ser-be-hâk-i secde olmuşken menârât ü kıbâb
Her birin ihyâya hasr-ı himmeti oldu resîd
Bânî-i sânî selef âsârının mecmûuna
Eyledi bunca ibâdethâneye sa‘y-i mezîd
Minber-i arş-ı muazzamda hatîb-i kudsiyân
Hutbe-hân olup dediler câmi‘u’l-hayr-i sa‘î
Câmi-i akdes-i atîk mabed-i âlî-makâm
Şöyle bir muhkem binâ oldu ki misli nâ-şinîd
Abd-i ahkar Örfî-i dâî dedi tarihin
Yaptı Eski Câmii Mahmûd Hân kıldı cedîd 1166
Bu tarihi de Elîfî-zâde Feyzî demiştir
Tarih
Cenâb-ı kutb-ı âlem hazret-i Sultân Mahmûd Hân
Penâh-ı dîn ü devlettir ki heft-iklîme şâhenşâh
Bu tâat-gâhı kıldı himmet-i şâhânesi ihyâ
Makâm-ı ka‘betü’l-uşşâkı mamur etti bir dil-hâh
Edüp mimâr-tab‘ Feyzi tarihini istihsân
Yapıldı kalb-i mümin gibi ahsendir bu beytu’llah 1166
Bu câmi-i şerîfin nevâkısını (Sultân Murâd Hân-ı Sânî) hazretleri
ikmâl edip evkâfını tayin ettiği ve iki şerefeli minareyi ilâve eylediği ve
câmiin dâhilî dokuz kubbesi dokuz feleğe ve dört sütûnu dört mezhebe ve
hâricî beş kubbesi beş vakit namaza işâret olmak üzere binâ edildiği (Beşîr
Çelebi) risâlesinde mezkûr ise de diğer me’hazlarımızda bu bâbda bir gûne
kayd ü işaret görülememiştir.
Câmi-i şerîfin derûnundaki hutûttan hünkâr kafesi mukâbilinde yani
minberin sağındaki köşede kebîrü’l-kıta “lafzatu’llah” ile pîşgâhındaki
“vâhid” kelimesi Abdullâh-ı Vefâ’î hattıdır. Ve mahfil sütûnundaki tuğra
Kâtib-zâde Hasan bin Mustafa hattı ise de 1316 senesi tamirinde hattât
Hacı Hayri Efendi imzasını mahv etmiştir. Ve kebîr lafzatu’llâha karîb
sütûndaki tuğra ile sâir siyah hutût Cezâyirî Hasan Hâce’nin hatt-ı desti olup
1183 tarihinde yazmış ve hünkâr mahfiline nâzır sütûndaki “yâ Hayyân”
ism-i şerîfine
ketebesini vaz etmiştir. Münakkaş yazıların kâffesi Nakşî Molla Mustafa hattı olup müezzin mahfili karşısındaki 69
ile câmi
69 Alimler peygamberlerin vârisleridir
100 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
derûnuna duhûlde sağ taraftaki sütûn bâlâsında 70
levhasına vaz-ı ketebe etmiş ve 1209 tarihinde yazmıştır. Mihrabın
yemînindeki kebîr “afzatu’llah” ile yesârındaki “ism-i saâdet”in nakşlarını
1316 tamirinde Hacı Hayri bozmuştur. Cenâze penceresi bâlâsında
71
kitâbesi Hacı Hattât Mustafa Tevfîk Efendi’nin ve çömlekçiler
kapısı cihetindeki maksûre ittisâlinde vâki sütûndaki 72
ibâresini şâmil tuğra Edirne Mevlevîhânesi Şeyh-i sâbıkı Osmân Efendi
hattıdır. Mâadâsı tamir sûretiyle Hacı Hayri Efendi’nindir.
Hayrullah Efendi tarihinde Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin hayrât ve müberrâtı zikrinde bu câmi-i şerîf için birâderleri Emîr
Sultân Musa’nın başlatıp tekmîline muvaffak olamadıkları Edirne şehrinde kâin [s.34] Meriç Nehri kenarında olan Büyük Câmi-i Şerîf ki her
tarafı mükellef olarak yapılıp adlâ‘-ı erbaasının her bir dıl‘ı yüz seksen
kadem olup derûnu dokuz kubbe ve hâriç tarafı beş kubbeden ibârettir.
Minareleri ikişer şerefe olarak iki minaredir deyü zikr olunmuş ise de yanlıştır. Bu câmi-i şerîfin vâzı‘-ı esâsı Emîr Süleymân idügi Sahâyifü’l-Ahbâr,
Ravzatü’l-Ebrâr, Mir’ât-ı Kâinât, Enîsü’l-Müsâmirîn müttefikan beyân
eyledikleri gibi vasat-ı şehrde vâki olup Meriç Nehrine bu‘d ü mesâfesi
olmasına ve minaresinin biri iki diğeri bir şerefeli bulunmasına nazaran
Hayrullah Efendi’nin tahkîkinde isâbet edemediği tahakkuk etmiştir.
Kâmusü’l-A‘lâm’da dahi Ulu Câmi biri Bursa’da diğeri Edirne’dedir.
Edirne’de Ulu Câmi’in ise temelleri Şehzâde Süleymân tarafından tarh
olunup Musa Çelebi tarafından pencerelerine kadar terfî‘ ve Çelebi Sultân
Mehmed Hân hazretleri tarafından ikmâl olunmuştur. Meriç Nehri kurbunda ve Filibe Caddesi üzerinde bina olunarak iki minaresi vardır. Eski
Câmi ismiyle dahi ma‘rûf olup cesâmetce Edirne cevâmiinin ikincisidir”
denilmiştir. Edirne’nin Eski Câmi nâmıyla hiçbir vakitte yâd olunmadığı gibi nehr-i Meriç kurbunda ve Filibe Caddesinde dahi değildir. Şehrin
vasatında vâki olup dâhilen cesâmette Edirne cevâmiinin birincilerindendir. Kâmûsü’l-A‘lâm’da ve Hayrullâh Efendi Tarihinde tarif olunan câmi-i
şerîf Yıldırım Bâyezîd Câmii olması lazım gelir ise de o da cesâmetce
Edirne cevâmiinin üçüncüsüdür. Aslı kiliseden tahvîl olunmuştur ve bir
minaresi vardır. Kâmûsü’l-A‘lâm’ın dahi ifâdesi yanlış olduğundan sahîhi
70 Ümmetimin en şereflileri Kur’ân hâfızlarıdır.
71 Yardım O’ndandır.
72 Allah’ın sözleriyle korunurum.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 101
yukarıda zikr olunduğu vechiledir. Büyük minarenin şerefeleri haraba
müşrif olduğundan bin iki yüz altmış sekiz senesinde yalnız şerefelerin
hedmiyle tecdîd edilmiştir. 1282 senesinde hâricî ve dâhilî mükemmel
sûrette tamir edilmiş olmakla Nüzhet Efendi tarafından söylenilmiş olan
işbu tarih bir mermere hâkk ile dergâh kapısı bâlâsına vaz edilmiştir.
Tarih
Câmi-i irfân ü iffet fahr-i tâc-ı saltanat
Zînet-i eyvân-ı devlet şehriyâr-ı mülk-i dîn
Sa‘yini dergâh-ı eltâfında meşkûr eylesün
Nice âsâra muvaffak kıldı Rabbü’l-âlemîn
Eyledi hoşnûd rûh-ı vâkıfı bu hayr ile
Tâ cihân durdukça dursun yâ Rab ol şâh-ı güzîn
Hazret-i Abdülazîz Hân ki cihânda zâtıdır
İ‘tikâdı pâk u îmânı kavî ahdi metîn
İşte ez-cümle biri Sultân Mehemmed Câmii
Pek harâb olmuşdu yaptırdı be-gâyet dil-nişîn
Eyledim tarih ile i’zân Nüzhet âleme
Kıldılar ma‘bedi tecdîd imâmü’l-müslimîn
Üç Şerefeli Câmii
(Üçüncüsü) Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin
vasat-ı şehrde çarşı derûnunda Üçşerefeli caddesinin ikinci numarasında vâki dâhilen iki pâye üzerine sağîr ü kebîr dokuz kubbeli ve mevkii
iktizâsınca arîz olarak binâ eylemiş oldukları Üçşerefeli demekle ma‘rûf
ve meşhûr73 olan câmi-i şerîfdir ki vasat-ı dâhilîsinde bir büyük kubbe ve
onun yemîn ü yesârında ikişerden dört adet cesîmce kubbe vasattaki büyük kubbenin dört tarafında vâki münharif kemerler arasında nümâyân
olan dört adet küçük kubbe üzerine mebnî olduğundan garâbet-i binâda
bu dahi u‘cûbe-i rûzgârdır. Pîşgâhında üç kapılı murabba‘u’ş-şekl bir haremi [s.35] ve vasatında şâdırvânı ve üçü harem dâiresine ve biri dış havluya
açılır dört kapısı ve harem dâiresinin dört köşe biri üç şerefeli ve üç yollu
diğeri iki şerefeli iki yollu ve iki adedi birer şerefeli birer yollu dört adet
minaresi ve eyyâm-ı şitâda abdest almak için ateşle ısıtılır mahsus muslukları vardır. Birer şerefeli minarelerin biri çubuk diğeri burma minare
demekle meşhûrdur. Dâhilî ve hâricî ve cidârındaki nukûş-ı nev-îcâd-ı
73 Bu câmiye Sultân Selîm Câmi‘i binâ olunmazdan mukaddem (Câmi‘-i Cedîd) denildiği Tâcü’t-
Tevârîh’de Mevlânâ Fahreddîn-i Acemî’nin tercemesinde mezkûrdur. (A.B.)
102 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
hayret-dih-i ukûl-i Mânî vü Bihzâd’dır. Enîsü’l-Müsâmirîn ile Nuhbetü’tTevârîh’in beyânına göre binâsına sekiz yüz kırk bir senesinde bed’ olunup
sekiz yüz elli bir senesinde hitâm bulmakla harem dâiresinin sağ kapısına
bu tarih yazılmıştır.
Tarih 841
851
Bu tarihe nazaran câmi-i şerîfin tarih-i hitâmı (851) olduğu anlaşılmakta ise de dergâh kapısı bâlâsında:
muharrer olduğuna ve saat kulesine nâzır harem havlusu kapısı bâlâsında
dahi:
847
851
)
mastûr bulunduğuna nazaran bu levhaların inşaat sırasında yani kable’lhitâm vaz edildiği anlaşılmıştır.
Yesârdaki kapı bâlâsında bu tarih muharrerdir.
Tarih
Sultân Murâd Hân hazretleri Kosova vilâyeti dâhilinde bulunan Kratova memleketini bu câmi-i şerîfe vakf etmekle Edirne evkâfının akvâsı
olmuş ve asr-ı Süleymân Hânîde vezirazam bulunan Rüstem Paşa vakfını
alıp mürtezikasının vezâifini Sultân Bâyezîd Hân evkâfına tahmîl eylemiş
idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur.
Bu câmiin evsâfı Tâcü’t-Tevârîh’de ber-vech-i âtîdir. Belde-i mamûre-i
Edirne’nin çâk-i vasatında Üç Şerefeli demekle meşhûr Câmi-i Cedîd
bünyânını temhîd edip erkânı bülend ve nümâyişi matbû ve dil-pesend
oldu. Cevânib-i erbaasında bir iki üç şerefeli dört menâr-ı lâmi‘u’l-envâr
ref ‘ine fermân buyruldu ki
Mısrâ
Rif ‘ati eyvân-ı keyvândan füzûn
Şerefât-ı selâse tarîk-ı vâhidden suûd olunduğundan mâadâ cidden
ke’ennehû meslek-i mahsûsları dahi vardır ki her birinin sâliki âhardan
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 103
bî-haberdir. Ve her biri bir hoş-hân-ı zîbâ-nevâdır ki nevâdir-i nagamâtı
pencgâhda nevâ-yı dil-guşâ-yı Allahü ekberdir. Ya dört mirâc-ı bülend-pâyedir
ki a‘mâl-i sâlihanın bârgâh-ı kabûle vusûlüne rehberdir. Ya ibtilâ‘-ı mekâyid-i
nefs-i emmâre için asâ-yı Mûsâ-âsâ küşâde-dehen dört ejderdir. Ol câmi-i
latîf bir vechile hoş-nümâ ve nazîfdir ki vazî‘ ve şerîf sâha-i fesîhu’l-mesâha
mülâzemetine elyakdır. Ve fezâ-yı sürûr-iktizâsı şöyle zîbâdır ki
Mısrâ
Tavâf-ı i‘tikâfına halâyık-ı nâ-şekîbâdır (intehâ)
Mir’âtü’l-Kâinât’ta kısm-ı sâdisten bâb-ı sâdisde (51) sahifede Sultân
Murâd-ı Sânî hazretlerinin hayrâtı zikrinde [Edirne’de sâbıkâ Şehzâde
Mûsâ Çelebi başlatıp vefâtında nâ-tamâm kalıp badehü birâderi Çelebi
Sultân Mehmed Hân yaptırıp yine nâ-tamâm kalan câmii tekmîl ettirip
dört kûşesinden yolları başka üçer şerefeli birer minare yapıp mezkûr
câmi‘ Üç Şerefeli demekle meşhûr oldu] diye mezkûr ise de yanlıştır.
Sahîhi yukarıdaki gibidir.
Murâdiye Câmii
[s.36] (Dördüncüsü) yine Sultân Murâd-ı Sânî hazretlerinin nâmlarına
mensûb olan Murâdiye Mahallesinde iki kubbe ve bir minareli Murâdiyye
Câmi-i Şerîfidir ki üç numarada vâkidir. Derûnu ve minaresi kâşî ile müzeyyen
olup bir tell-i refî‘ üzerinde sekiz yüz otuz dokuz tarih-i hicrîsinde binâ olunmuştur. Enisü’l-Müsâmirîn’de hazret-i pâdişâh Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
kuddise sırruhu’s-sâmî hazretlerini ol mahalde müşâhede buyurmakla bu
câmi-i şerîfi mevlevîhâne olmak üzere binâ etmiş ve semâ ve safâ demlerinde
cemaati şerbetle iskâ için lüleler vaz eylemiş ve badehû câmiye tahvîline mebnî
pîşgâhında el-yevm mevcut olup icrâ-yı âyîn edilmekte bulunan mevlevîhâne
muahharan binâ olunmuş idügi ve Sahâyifü’l-Ahbâr’da mevlevîhânenin
binâsına sekiz yüz kırk üç tarihinde irâde taalluk ettiği mezkûrdur. Kapısı
bâlâsındaki mermer levhadaki ibâre bi’l-istinsâh aynen tenmîk edildi.
Câmi-i mezkûr bin yüz altmış beş senesi ramazânında vukû bulan
zelzele-i azîmede harap olup müteâkiben tamir olunmakla şuarâdan Örfî
bu tarihi demiştir.
Tarih
Hüsrev-i dîn ü imâmü’l-islâm
Nice câmiler edüp âbâdân
104 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
İşidüp zelzeleden tahrîbin
Kıldı tecdîdine emr ü fermân
Bir melek oldu muarrif dedi kim
Bânî-i sânî menâkıb-ı ihsân
Dedi menkûtla Örfî tarih
Bî-bedel pâk-eser Mahmûd Hân 1166
Şuarâdan Mevlevî el-Hâc Mehmed Tâib Efendi dahi bu tarihi demiştir.
Tarih:
Bâreka’llâh zihî pâdişeh-i heft-kişver
Yed-i tûlâsına ahkâm-ı şerîat tevdî‘
Şâh-ı vâla-haşmet hazret-i Sultân Mahmûd
Ced-be-ced pâdişeh-i taht-nişîn-i tevkî‘
Ra‘şedâr olduğu dem zelzeleden her câmi
Ne menâr itti ikâmet vü ne tâk-ı tesbî‘
Eylemiş bu eseri hazret-i Sultân Murâd
Mevlevîhâne ile hem bir imâret terbî‘
Hedmine vâkıf olunca şeh-i zü’l-kadr-i himem
Kıldı her câmii evvelkiden a‘lâ terfî‘
Şevket ü şânın hâcet ne beyân eylemeğe
Hâmenin haddi değil kendin eyler tasdî‘
Sad-hezâr olmaz ise çok da değildir nâkıs
Cumalarda hutabâ nâsı ederler tercî‘
Dedi bir cevher-i tarih ferahından Tâib
Şâh-ı cem-câh Murâdiyeyi etti tevsî‘ 1166
Havlusunda şâdırvânı ve imâret-i âmiresi vardır. İmâretinin nimeti
vefret üzre olup mevlevî fukarâsına ve suhtegâna ve hud-dâmından mâadâ
etrâfında olan hânelerin tayin ve it‘âmları vardır.
Dârü’l-hadîs Câmii
(Beşincisi) yine Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin Manyas nâm
mahalde Germekapı caddesinde (39) numarada nehr-i Tunca kenarında
sekiz yüz otuz sekiz tarihinde binâ eylemiş olduğu Dârü’l-hadîs câmi-i
şerîfidir ki bir kubbe ve bir minaredir. Bu câmi-i şerif bidâyeten hadîs-i
şerif nakliyçün medrese olmak üzre binâ olunup muahharan câmiye
tahvîl edilmiş ve Sultân-ı enbiyâ aleyhi efdalü’t-tehâyâ hazretleri âlem-i
menâmda Ebulhayrât [yani Sultan İkinci Murat] hazretlerine bu câmi-i
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 105
şerifin yerini [s.37] irâ’e ve hudûdunu tayin ve Dârü’l-hadîs olmak üzre
binâ ve inşâsını irâde buyurmuş olmağın mühimmâtına şürû eylemiş olduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya mahkûk ibâre bi’l-istinsâh aynen tenmik edildi.
Bu makâm-ı âlî dahi mahall-i icâbet-i duâ olan emkine-i mübârekeden
biridir. Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin sekiz yüz elli üç senesi Zilhiccesi evâilinde vefât etmiş olan şehzâdeleri Çelebi Hüseyin ve sekiz yüz
elli beşte vefât eylemiş olan diğer şehzâdeleri Orhan bin Murâd Hân ve
Sultân Mustafa Hân-ı Sânî hazretlerinin bin yüz on tarihinde vefât etmiş
olan biri Rukiye diğeri Hatice Sultân nâmında iki kerîme-i muhteremeleriyle bin yüz on beş tarihinde vefât etmiş olan Sultân Ahmed nâmında bir
şehzâdeleri ve Gâzî Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis hazretlerinin bin yüz yirmi
beş tarihinde vefât etmiş olan Sultân Mehmed ve bin yüz yirmi yedi tarihinde irtihâl eylemiş olan Sultân Selîm nâm iki şehzâdesiyle tarih-i mezkûrda
müteveffiye olan Zeyneb Sultân nâmında bir kerîme-i muhteremeleri
mihrâb cihetinde vâki duvarlı kubbe derûnunda ve Sultân Murâd Hân-ı
Sânî hazretlerinin Hafsa Sultân nâmındaki bir kerîme-i muhteremeleriyle
Sultân Mustafa Hân-ı Sânî hazretlerinin bin yüz on iki senesi Zilkadesinin
yirmi üçünde vefât etmiş olan Ümmügülsüm Sultân nâmında bir kerîme-i
muhteremeleri oradaki duvarsız kubbe altında medfûndurlar. Ve meşâhîr-i
fudalâ-yı benâmdan mahallinde mezkûrü’t-terceme mevlânâ Fahreddîn-i
Acemî hazretleri ki seng-i mezârında ism-i şerîfleri İbrâhîm Râzî olup sekiz
yüz yetmiş üç senesi Cumâdilûlâsının yirmi sekizinde intikâl-i dâr-ı âhiret
buyurmuşlardır, bu câmi-i şerîfin mihrâbı önünde ve Karaman Bey bin
Mehmed Bey bin Karaman Bey nâm zât dahi sekiz yüz yetmiş altı tarihinde
vefât etmekle câmiin bahçesi derûnunda medfûnlardır.
Sultân Bâyezîd Câmii
(Altıncısı) Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî hazretlerinin Tunca Nehri
kenârında Sarây-ı Sultânî kurbunda Sultân Bâyezîd Mahalle ve caddesinde kırk üç numarada çâr duvar üzerine sekiz yüz seksen dokuz sene-
106 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
si Rebiulâhirinin yirmi altıncı gününde kendi elleriyle vaz-ı esâs edip o
sırada feth olunan Akkerman Kalesi hazînesinde mevcut olan emvâl ve
nukûdu mühimmâtına sarf olunmak üzere tayin buyurdukları işbu câmi-i
şerîf ile teferruâtı sekiz yüz doksan üç senesinde bir kubbe-i kebîre ile
mertebe-i vustâda binâ olunmuş gâyet latîf bir câmi-i şerîfdir ki pîşgâhında
mânend-i gülistân irem-i dil-güşâ üç kubbeli murabba‘u’ş-şekl bir haremi
ve vasatında şâdırvânı ve iki tarafında birer şerefeli mevzûn iki minaresi ve
yemîn ü yesârında tâbhâneleri ve imâret-i âmire ve dârü’ş-şifâ ve medresesi
ve çifte hamamı ve Tunca Nehri üzerine mebnî altı tâk ve bir cisr-i metîni
ve ittisâlinde âsiyâbı vardır. Câmi-i şerifin kapısı bâlâsındaki arabiyyü’libâre tarih buraya aynen tenmîk edildi.
Tarih: [s.38] 893
Veliyyüddin-zâde Ahmed Paşa merhûm dahi bu tarihi demiştir.
Tarih
Şöyle âlî yaptı dârü’l-hayrı Sultân Bâyezîd
Kim feleklerde melekler eyledi medh ü senâ
Bu merâtib ne cihettendir sana dedim dedi
Ben kara toprağı ihyâ etti ol zıll-i Hudâ
Menba‘-ı bahr-ı atâ oldum ki benden feyz alan
Hem hikemdir hem niamdır hem sehâ vü hem şifâ
Böyle olur kime düşse pertev-i hurşîd-baht
Böyle olur kime salsa sâye-i perri hümâ
Hüsnle bâğ-ı cihânı hürrem etti gül gibi
Anın içün dediler tarihini hürrem binâ 893
Sicill-i Osmânî Sultân-ı müşârun-ileyh Edirne’de Porişkale Mescidin
binâ buyurdu diyor ise de burada o nâm ile kale ve mescid bulunamadı.
Yıldırım Bâyezîd Câmii
(Yedincisi) Yıldırım Bâyezîd Hân hazretlerinin Tunca Nehri kurbunda nâmlarına mensûb olan Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Câmi
Meydanı sokağının yirmi bir numarasında vâki dört kemer üzerinde bir
kubbe ve bir minareli câmi-i şerîfdir ki her ne kadar Sahâyifü’l-Ahbâr
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 107
beyânınca yedi yüz doksan dokuz ve Enîsü’l-Müsâmirîn ifâdesince sekiz yüz iki tarihinde kendilerinin binâ-gerdeleri olmak üzere meşhur ve
mütevâtir ise de şekl ü tarzı ve hâl ü heyeti kilise ve mihrâbı münharif
idüğine nazaran ya kilise imiş de irâdeleriyle tarih-i mezkûrda câmi-i şerîfe
tahvîl edilmiş veyahut bir kilise esâsı üzerine binâ olunmuş olmalıdır. Bazı
alâmâtıyla minaresinin vaziyetine nazaran bunun kiliseden muhavvel olması ağleb-i ihtimâldir. Millet-i nasârânın tarih bilenlerinden bu câmi-i
şerîfin ahvâl-i sâbıkasından istiknâha çalışılmış ise de malumât-ı sahîha
alınamamıştır. Taştan tırâşîde yekdiğerine geçme küpe şeklinde iki aded
musanna‘ halka vaktiyle câmi-i şerîfin hâricinde kûşe bâmına ta‘lîk kılınmış olmasına binâen beyne’l-avâm Küpeli Cami dahi denilmektedir.
Pîşgâhında şâdırvânı ve imâreti var ise de bin iki yüz doksan dört senesinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı esnâda imâret külliyen muhterik olmakla
el-yevm muattal kalmış ve küpe şeklindeki muallak taşlar dahi o sırada
mahv ü telef edilmiştir. Ahmed Cevad Paşa (Yâdigâr’ın vücûda getirdiği
âsârdan Tarih-i Osmânî cüz’ünde) [Yıldırım Bâyezîd Hân hazretlerinin
Edirne’deki hayrâtını zikr ettiği sırada Edirne’de bugün Yıldırım Hân
diye müte‘âref olan mahallede bir imâret ile câmi esâsını te’sîs ettiler.
Câmi-i mezkûrun kubbesi dört sütun üzerine müesses olup tamâm on iki
sene inşâsına çalışılmıştır] demiş ise de bu câmi-i şerîf kiliseden muhavvel
olduğundan bir sütûnu bile yoktur. On iki sene çalışılarak vücûda gelecek
cami Eski Cami olacaktır, onun da tafsîlâtı mahallinde zikr olunmuştur.
Halebî Câmii
(Sekizincisi) derûn-ı hisârda Keçeciler Kapısı dâhilinde kemer havlu
mahallesinde Keçeciler Kapısı caddesinin (38) numarasında vâki Halebî
nâm-ı diğerle Halebiye Cami-i şerîfidir ki bazı tarihlerde Çelebi Camii
nâmıyla mazbûttur. Dört [s.39] kemer üzerinde mebnî bir kubbesi vardır. Minaresi olmayıp bir köşesinde ahşaptan bir me’zene74 binâ edilerek
ezân-ı Muhammedî kıraat edilmekte olduğu ve kable’l-feth kilise olup
hîn-i fethde Sultân Murâd Hân-ı Evvel irâdesiyle câmiye tahvîl edilerek
guzât-ı müslimîn salât-ı cumayı en evvel bu câmi-i şerîfte edâ etmekle
Edirne’de en kadîm mabed bu câmi-i şerîf idüği Enîsü’l-Müsâmirîn ile
Örfî Ağa ve İbrâhîm Nazîr tarihçelerinde ve Halebî nâmıyla sebeb-i tesmiyesi dahi asr-ı Mehmed Hân-ı Sânî ulemâsı sırasında tercemesi mastûr
olan Mevlânâ Sirâcüddîn Mehmed bin Ömer Halebî’nin ki müşârun74 Bu kelime
şeklinde yazılmış,
şeklinde yazılmalı idi.
108 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
ileyh Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân Gâzî hazretlerinin hâceleridir.
Pederleri Sultân Murâd Hân-ı sânî hazretleri bu câmi-i şerîfin sâhasında
binâ eyledikleri medreseye en evvel o zâtı müderris nasb eylemiş olmasından ileri geldiği Şakâyık’ta mastûr ve kable’l-feth nâmının Ayasofya
Kilisesi olduğu da tarih-âşînâ bazı Rumlardan mesmû‘dur. Bu câmi-i şerîf
dahi bin yüz altmış dört senesi ramazanındaki zelzeleden harap olup
vakfı olmadığı cihetle muattal kaldığı Örfî Ağa tarihçesinde mezkûrdur.
Harapesi bakiyesi olan kubbenin eteğinde görünen tuğladan ma‘mûl bir
çelîpa dahi kiliseden muhavvel idüğini göstermektedir. Bakiye-i harapesi
Mîrlivâ Hakkı Paşa tarafından kaldırılarak Hıdırlık istihkâmâtına nakl
edildiği mervîdir.
Kilise Câmii
(Dokuzuncusu) derûn-ı hisârda Kilise Câmii Sokağında on dokuz
numarada vâki Kilise Câmii’dir ki hîn-i fethde bu dahi câmiye tahvîl edilmiş ve muahharan Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân hazretleri irâdesiyle
hedm olunarak yerine dâhilen iki pâye üzerine altı ve hâricen beş kubbeyi
hâvî bir minareli cesîmce bir câmi-i şerîf binâ edilmiş idi. Örfî Ağa Tarihçesinde beyân olunduğuna göre bin yüz altmış beş senesi zelzelesinde bu dahi münhedim olmuş ve vakfı olmadığı cihetle mürûr-ı zamân
ile eser-i binâ dahi kalmamış olmakla el-yevm etrâfı duvar ile muhât arsa
hâlinde durmaktadır. Hazret-i Fâtih binâsı olan bu câmi-i şerîf ile Halebiye Câmi-i şerîfinin arsa hâlinde kalmaları vakfları olmamasından nâşî
olmayıp ahâlî-i islâmiye’nin ahîren derûn-ı hisârı terkle hâricine nakl-i
hâne eylemelerinden nâşî idügi tahkîkât-ı mevsûkadandır. Derûnunda
kable’l-feth hafr edilip suyu beyne’l-avâm hummâ ve emrâz-ı sâireye nâfi‘
itikâd olunan pınar el-yevm mevcuttur. Nâm-ı atîki Panaiye Kilisesi’dir.
Şeyh Şücâuddîn Câmii
(Onuncusu) Tunca Nehri kenârında Şeyh Şücâuddin Mahalle ve
sokağında iki numarada vâki bir minareli ahşap Şeyh Şücâuddîn Câmi-i
şerîfidir ki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretleri irâdesiyle
bidâyeten bir mescid ve zâviye olarak binâ olunup muahharan Sultân
Süleymân Hân-ı Evvel hazretleri irâdesiyle dokuz yüz kırk iki senesinde
mezkûr mescid câmiye tahvîl edilerek kapısı bâlâsına vaz edilen mermer
pâredeki tarih buraya aynen alınmıştır.
Tarih RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 109
Şeyh Şucâ Hazretleri bu câmiin kabri cânibindeki mihrâb duvarını
kerpiç ile binâ edip her bir kerpici üçer ihlâs ile yerine vaz eylediği Terceme-i
Şakâyık’ta doksan dördüncü sahîfede münderic şeyh-i müşârun-ileyhin
tercemesinde mezkûr olup bu mecelleye de Sultân Murâd Hân-ı Sânî asrı
meşâyihi sırasında zikr olunan terceme derc edilmiştir. Mürâcaat buyrula.
Şeyh hazretleri bu câmi-i şerîfin mimarını rüyasında İslâma davet etmegin müslümân olup ismi Hidâyet konulmuştur. [s.40] Câmi-i şerîf bin
yüz altmış beş senesi ramazanındaki zelzele-i azîmede münhedim olmakla kurşunuyla bazı enkâzı fürûht olunarak tekrar binâ edildiği Örfî Ağa
tarihçesinde mezkûrdur.
Sicill-i Osmânî Şucâuddîn kelimesinde bu câmi-i şerîfi Eskişehir’den
on iki saat kadar ilerde ufak bir karyede olup Abdurrahmân Gâzî’ye
karîbdir, arâzîsi oraya vakıfdır demiştir. (Heyhât) Şakâyık’a bakılsın.
Ayşe Kadın Câmii
(On birincisi) Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin kerîme-i
muhteremeleri merhûme Ayşe Hatun’un Yancıkçı Şahin Mahallesinde
İstanbulyolu Caddesinde otuz sekiz numarada vâki sekiz yüz yetmiş üç
tarihinde binâ olunup el-yevm nâmlarına nisbetle yâd olunmakta bulunan
Ayşa Kadın Câmi-i şerîfidir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi ve eyyâm-ı
şitâda abdest almak için ateşle ısınır muslukları vardır. Kapısı bâlâsında
mermer levhaya mahkûk arabiyyü’l-ibâre manzûm tarih bi’l-istinsâh buraya derc ve terkîm edildi.
Tarih:
873
“
Bin yüz altmış beş senesi zelzele-i azîmesinde bu câmi-i şerîfin de minaresi ve hareminin orta kubbesi münhedim olup Murâdiye vakfından
tamir edilmekte iken bir müddet hâl-i harapîde kaldığı Örfî Ağa Tarihçesinde beyân olunmuştur. Bin üç yüz dokuz senesi Cumâdilâhiresinin
altıncı gününe musâdif bin üç yüz yedi Kânûn-ı Evvelinin yirmi altıncı
ve rûz-ı kasımın altmış ikinci Perşembe günü ale’s-sabâh saat üç buçuk
110 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
râddelerinde nüzûl eden sâika minaresine isâbetle nısfından yukarısını
hedm etmiş ve bi-mennihî teâlâ düşen taşlardan kimseye mazarrat erişmemekle beraber kurbundaki cadde üzerinde vâki çeşme ile Eğlence Baba
Türbesi miyânında vâki bir kahvehânenin derûnunda dokuz kişi oturmakta oldukları halde düşen taşlar kahvehânenin sakfını yıkıp oturanların kucaklarına düşmüş ise de kimseye bir mazarrat erişmemiştir. Taalluk
eden irâde-i seniyye mûcibince mezkûr minare 1313 senesinde müceddeden inşâ olunarak sene-i mezkûre Zilhiccesi selhinde iskelesi bozulmuştur. Muslukları Hacı Musli nâm zât ısıtmak için kazgan yapmıştır. Tarihi
budur.
Tarih
Sâhibü’l-hayrât Hâcı Musli ol-âlî-himem
Germ edip bu âb-ı pâki buldu ecr-i uhrevî
Böyle bir pâkîze-hayr olmaz zihî zîbâ-eser
Vere sâhib-i hayrına Bârî safâ-yı ma‘nevî
Seyr eden erbâb-ı dil sad-şevkle edip duâ
Dediler tarihini hakkâ zihî hayr-ı kavî 1057
Sultân Câmii
(On ikincisi) Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân Gâzî hazretlerinin
halîle-i celîleleri ve mülûk-i Zü’lkadriyeden Emîr Süleymân’ın duhter-i
nîk-ahteri Sittî Sultân’ın Karaca Bevvâb Mahallesinde Mahkeme Bayırı
sokağında (15) numarada vâki sekiz yüz seksen yedi senesinde binâ eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki sakfı cesîmce bir kubbedir, bir minaresi ve
havlusunda bir şâdırvanı vardır. El-yevm Sultân Câmii denmekle marûf u
meşhurdur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada şu:
ibâresi mahkûkdur. Hazret-i pâdişâh sultân-ı müşârun-ileyhâyı sekiz
yüz elli üçte tezevvüc eylediği Hasan Beyzâde Tarihi’nde mezkûrdur.
Fatma Sultân Câmii
[s.41] (On üçüncüsü) Tahtakale Mahallesi’nde Fatma Sultân Câmii
Sokağının on birinci numarasında vâki Fatma Hatun Câmi-i şerîfidir
ki mukaddemleri Tahtakale Câmii denmekle müştehir olup el-yevm
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 111
bâniyesinin nâmına nisbetle Fatma Sultân Câmii nâmıyla maruf olan işbu
câmi-i şerîf bidâyeten Tahtakale Mescidi olmak üzere sakfı bir kubbe ve
muntazam bir minaresiyle sekiz yüz yetmiş iki tarihinde binâ olunmuş
ve iki sokak üzerine tasâdüf eden bir köşesine bir de sebîl inşâsıyla ihyâ
edilmiş olduğu gibi muahharan Topal (...75) Paşa tarafından minber vazıyla câmiye tahvîl edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Ancak bin
yüz elli dokuz senesi harîk-i kebîrinde bazı tarafları ve bin yüz altmış beş
tarihindeki zelzele-i azîmede sakfı kâmilen ve minaresi vasatından münhedim olup tamir kabul etmeyecek râddeye gelmekle birçok seneler arsa
hâlinde kaldıkdan sonda belediye re’îsi Râsim Bey delâletiyle minaresinin
ve sebîlinin hedmiyle enkâz-ı mevcûdesi fürûht olunarak ve arsasının sokak büzleri dahi tâliblerine satılarak yerine bir küçük câmi‘ binâ olunmuştur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya mahkûk ibâre budur.
İsmihân Sultân Câmii
(On dördüncüsü) Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaç Pazarı Caddesinin (156) numarasında vâki Tavîl Mehmed Paşa zevcesi İsmihan Sultân
Câmiidir. Sultân-ı müşârun-ileyhâ hazretleri Sultân Selîm-i Sânî hazretlerinin büyük kerîmeleri olup ceddi Sultân Süleymân Hân hazretleri ahd-i
hümâyûnunda evvelen Sokullu Tavîl Mehmed Paşa’ya tezvîc olunup bade
vefâtihî Nişancı Feridûn Paşa’ya tezvîc olunmuştur. Dokuz yüz doksan üç
senesi Şabanının sekizinde vaz‘-ı haml sırasında hastalanıp irtihâl etmekle pederleri yanında defn edilmiştir. Câmi-i mezkûr mürûr-ı zamân ile
veyâhut kısm-ı küllîsi münhedim olmuş olan minaresinden istidlâl olunduğuna göre bin yüz altmış beş senesi zelzele-i azîmesinde harap olup birçok
zaman arsa hâlinde kaldıkdan sonra ittisâlindeki İnşaat-ı Askeriye Dâiresi
Komisyonu reisi Mirlivâ Hakkı Paşa sakfı ahşap minaresi kârgîr olarak binâ
edip 1309 Rebîulâhirinin on üçüncü cuma günü resm-i küşâdı icrâ kılınmış
ve vâlî-i vilâyet Hacı İzzet Paşa’nın söylemiş olduğu tarih bir mermere hâkk
ve kapısı bâlâsına vaz‘ edilmiştir. Sûreti budur.
Tarih Asr-ı Sultân Hamîd Hânîde
Oldu bu câmi-i zîbâ inşâ
Ahd-i adlinde o şâhenşâhın
75 Bir kelimelik boşluk.
112 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Nice böyle eser oldu ihyâ
Bezl-i himmet eden ehl-i hasenât
Olalar nâil-i eltâf-ı Hudâ
Harf-i menkûtla beyt-i âtî
Etti tarihini İzzet inbâ
Kıldı Hakk dâll ale’l-hayri cezîl
Yaptı bu mabedi Hakkı Paşa 1309
Bu tarihi dahi Edirne Müftî-i esbakı el-Hâc Mehmed Fevzi Efendi
o sırada Edirne’de nâ’ibü’ş-şer‘ bulunmakla demiştir.
Tarih
Avn-i Hakla yaptı işbu câmii Hakkı Paşa
Sa‘yini meşkûr buyursun ol cenâb-ı zü’l-celâl
Çünki sâ‘î bi’l-hayrdır dâim ol sâhib-salâh
Hayrını mevfûr buyursun zât-ı pâk-i zü’n-nevâl
Gerçi varmış sâbıkâ bir mescid işbu câyda
Badehü olmuş harâb kalmış muattal nice sâl
Şimdi bu zât ez-ser-i nev kıldı ihyâ Hakk içün
Ede ihsân Hakk ana da dü cihânda câh-ı âl
[s.42]
Ben dahi vakt-i küşâdında girüp kıldım namaz
Eyledim arz-ı niyâz bâ-ittihâz-ı hayr-ı fâl
İhtisâr etdim duâ ile senâda zîrâ kim
İhtimâldir bir kusûr ger eylesem bast-ı makâl
Çıktı bir zât yazdı Fevzî cevherî tarihini
Bâreka’llâh pek de rûşen câmi-i cennet-misâl
Fenerci Hacı Câmii
(On beşincisi) Batbâzârı kurbunda Tahtakale Hamamı Caddesinde (24) numarada vâki câmi-i şerîfin bânî-i sânîsi ittisâlindeki Tahtakale Hamamı nâmıyla müştehir hamamın mutasarrıfı sâhibü’l-hayrât ve’lhasenât Fenerci el-Hâc Ahmed Efendi nâm zâttır ki edâ-yı farîza-i hacc-ı
şerîf etmek üzere Mekke-i Mükerreme’ye gidip orada vefât etmiştir. Bu
câmi-i şerîfin binâsı husûsunda bânî-i mûmâ-ileyhin lisânında şu vechile mesmû‘-ı fakîr-i câmi‘u’l-hurûf olmuştur şöyle ki: [Bir gece âlem-i
menâmda Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin binâ ve
ihyâ-gerdeleri olan Dârü’l-hadîs Câmi-i şerîfinden yine onların binâgerdeleri olup bâ-sened uhde-i tasarrufumda bulunan Tahtakale Hama-
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 113
mına değin (saman) dökülmüş tarîk heyetinde bir alâmet müşâhede ettim. Ferdâsı günü o vâkıayı hâce efendilerden bir zâta tabir ettirdiğimde
Ebü’l-hayrât hazretlerinin bir vakfı sizin tarafınızdan ihyâ olunacak demesiyle derhal hamamın berâtlarını tedkîk ve tetebbu ettirdim. Fi’l-vâki
ittisâlinde bir mescid-i şerîf olduğu ve bu mescid mürûr-ı zamânla harap
olup arsasının bir miktarı ki mahall-i dâhilîsidir Camcı Veli Ağa tarafından bahçe ittihâz edilerek derûnuna eşcâr gars edilmiş ve arsasının bir
miktarına yani şimdiki yazlık olan mahalline bir bâb berber dükkânı binâ
olunmuş idügi anlaşıldı. Câmi-i şerîfi binâ ve ihyâ edeceğimden bahisle
Camcı Veli Ağa’dan bahçe ittihâz eylemiş olduğu mahalli bedel-i münâsib
takdîriyle iştirâya tâlib olmuş isem de adem-i muvâfakatine mebnî hakkında ikâme-i davâ ile mahall-i mezkûrun mescid-i şerîf arsası olduğu
şer‘an sâbit olmakla bâ-marifet-i şer-i şerîf eşcârını kal‘ ü kam‘ ettirdim.
Ve berber dükkânı da bir Ermeninin uhde-i tasarrufunda bulunduğundan bi’r-rızâ bin guruşa satın aldım. Bin iki yüz altmış iki tarihinde câmi-i
şerîfi müceddeden binâ ettim bade’l-itmâm resm-i küşâdı icrâ olunacağı
günün gecesinde zuhûr eden harîkde derûnunda edâ-yı salât müyesser
olmaksızın muhterik oldu. Akîbinde tekrar binâ ettim ve bir de minare
ilâve eyledim. Derûnunda altı sene kadar edâ-yı salât müyesser olmasıyla
beraber yine muhterik oldu. Üçüncü defa olmak üzre bin iki yüz yetmiş
beş tarihinde inşâsına yine muvaffak oldum. Câmi-i şerîf esâsen Sultân
Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinindir] buyurmuşlardır. (İntehâ)
Bin iki yüz doksan beş senesinde şiddetlice hübûb eden bir fırtınadan minaresinin kurşun kaplı külâhı sakfı üstüne düşüp hedm ettiğinden
mûmâ-ileyhin dâmâdı Hacı Sâlim Efendi tarafından kemâ-fi’s-sâbık ahşap olarak müceddeden binâ edilmiş ve minaresinin külâhı hâl-i hâzırı
vechile taştan imal ettirilmiştir.
Ve Edirne’de Altmış Bir aded cevâmi-i şerîfeden kırk altı adedi sâir
ashâb-ı hayrât taraflarından binâ olunmakla ber-vech-i âtî zikr olunur.
Evliyâ Kasım Paşa Câmii
(On altıncısı) Evliyâ Kasım Paşa mahallesinde Kirişhâne Caddesinin
yüz on üçüncü numarasında vâki Evliyâ Kasım Paşa’nın sekiz yüz seksen
üç tarihinde binâ eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir. Bir
minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya mahkûk ibâre budur:
114 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Câmi-i mezkûr Tunca Nehri kenarında vâki olup kurbunda cemaate
abdest almak için Tunca Nehrine on dört kademe taş ner[dü]bân dahi
binâ olunmuştur. Ebü’l-Feth Sultân Mehmed Hân ve Sultân Bâyezîd-i Sanî
asırlarında Rumeli Beylerbeyisi pâyesini hâiz bulunan bânî-i müşârunileyh sekiz yüz doksan tarihinde irtihâl etmekle câmi-i şerîfi hazîresinde
medfûndur. Müşârun-ileyhin İshak Paşa’nın yerine vezirazam olup âlim ü
fâzıl ve muhibb-i ulemâ ve sulehâ ve sâhib-i hayrât ve hasenât vezîr-i bînazîr idüği Sahâyifü’l-Ahbâr’da mezkûr ise de Hadîkatü’l-Vüzerâ’da ismi
zikr olunmamıştır.
İbrâhîm Paşa Câmii
(On yedincisi) Câmi-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalca Câmii
Sokağının otuz yedinci numarasında vâki Ebü’l-feth Sultân Mehmed
Hân vüzerâsından İbrâhîm Paşa ibni Halîl Paşa’nın 867 tarihinde binâ
eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki sakfı ahşâb pûşîdesi kurşundur, bir minaresi vardır. Dokuz yüz beş tarihinde vefât etmiş olan bânîsi İnebahtı
kasabasında medfûndur. Bin iki yüz doksan dört senesinde Edirne’yi Rusyalı istîlâ ettiği sırada harap olmuş ise de bin üç yüz yedi senesinde Ebü’lhayrât Gâzî Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretlerinin eser-i himmet-i
hilâfet-penâhîleriyle mükemmelen tamir ve tecdîd edilmiştir.
Atîk Ali Paşa Câmii
(On sekizincisi) Tekke-i Ali Paşa Mahallesinde Ali Paşa Sokağında üç
numarada vâki Atîk Ali Paşa Câmii’dir ki Dersaâdet’te Çenberlitaş’ta Sedefciler’deki câmi-i şerîf ile medrese, mekteb, dershâne, imâret, tekke çeşmesi ve Karagümrük’de Zincirlikuyu’da câmi-i şerîfi ve daha bazı hayrâtı
olan ve dokuz yüz on iki tarihinde Şeytankulu Muhârebesinde şehîden
vefât eden Hadım nâm-ı diğerle Sadrazam Atik Ali Paşa binâsıdır. Sakfı
ahşâbdır, bir minaresi vardır. Bu câmi-i şerîf ittisâlindeki tekke ile beraber
yirmi sekiz bin yedi yüz elli guruş sarfla cânib-i evkâf-ı hümâyûndan bin
üç yüz on beş sene-i hicriyesinde tamir edilmiştir.
Fîrûz Paşa Câmii
(On dokuzuncusu) Hadım Fîrûz Mahallesinde Sarâçhâne Köprüsü
Caddesinin altmış beşinci numarasında vâki ve Saray Ovası kurbunda
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 115
Sırık Meydanı nâm mahalde kâin Fîrûz Paşa Mescidi’dir ki Bostâncıbaşı
Gâzî Mustafa Ağa nâm zât bin yirmi senesi hudûdunda minber vaz‘ıyla
câmiye tahvîl eylemiş ve sakfı kubbe olup bir minaresi var ise de bin yüz
altmış beş senesi zelzele-i azîmesinde harap olmuş ve bin iki yüz doksan
sekiz senesi hilâlinde cemaat-i islâmiyece hedm ettirilerek el-yevm arsa
hâlinde bulunmuştur.
Sarıca Paşa Câmii
(Yirmincisi) Sarıca Paşa Mahallesinde Sarıca Paşa Câmii Sokağında
yedinci numarada vâki Sarıca Paşa Camii’dir ki sakfı bir küçük kubbedir, bir minaresi vardır. Binâsı tarihine destres olunamamış ise de bânî-i
müşârun-ileyh sekiz yüz otuz sekiz tarihinde Edirne’de muhâfız bulunduğundan câmi-i mezkûru ol vakit binâ etmiş olması muhtemeldir.
Balaban Paşa Câmii
(Yirmi birincisi) Balaban Paşa Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde otuzuncu numarada vâki Balaban Paşa Câmii’dir ki sakfı ahşâbdır
bir minaresi vardır. Bânîsi hazîresinde medfûndur. Bânî-i müşârun-ileyh
enderûn-ı hümâyûndan yetişip Menteşe ve sonra Tokat beylerbeyisi olup
sekiz yüz elli tarihinde irtihâl eylemiştir. Şecî‘ ve gayûr idi. Gelibolu’da bir
medrese, Şam’da bir mescid binâ etmiştir.
Yâkût Paşa Câmii
[s.44] (Yirmi ikincisi) derûn-ı hisârda Topkapı’da Medrese Sokağında sekizinci numarada vâki Yakut Paşa bin Abdullâh Câmi-i şerîfidir
ki dokuz yüz doksan dört tarihinde binâ olunmuştur. Sakfı ahşâbdır, bir
minaresi vardır, hazîresindeki medrese medâris sırasındadır. mahallesinin
nâm-ı kadîmi Yâkût Paşa şimdiki nâmı Metropolid’dir.
Şâh Melek Paşa Câmii
(Yirmi üçüncüsü) Şah Melek Paşa mahallesinde Mihal Köprüsü Caddesinde on üçüncü numarada vâki Şah Melek Paşa ibni Şâzî Câmi’idir ki
sekiz yüz otuz iki tarihinde binâ olunmuştur. Sakfı kubbedir, bir minaresi
vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada bu ibâre mahkûkdur.
116 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Bânîsi hazîresinde medfûn medresesi mahallinde mezkûrdur. Beş
bin yedi yüz otuz altı guruşla tamirine irâde-i pâdîşâhî taalluk etmekle
1313 senesinde tamir edilmiştir.
İhmâl Paşa Câmii
(Yirmi dördüncüsü) derûn-ı hisârda Kuruçeşme Mahallesinde
İhmâl Paşa Câmii Sokağında birinci numarada vâki İhmâl Paşa Câmii
demekle meşhûr ve marûf olan câmi-i şerîfin bânîsi Çelebi oğlu Hasan Paşa merhûmdur. Tahtasakal-zâde Sezâyî Efendi nezdinde bulunan
muhâsebât-ı evkâf defâtirinde bu câmi-i şerîf Çelebi oğlu Mescidi nâmıyla
mukayyeddir. Bânî-i müşârun-ileyh sekiz yüz otuz senesi şevvâlinde irtihâl
etmekle Zindanaltı’nda Tatarhan Kabristanında Keresteciler civarındaki
kebîr kavak ağacı kurbunda medfûn ve seng-i mezârında:
ibârâtı menkûşdur. Câmi-i mezkûr İhmâl Paşa Câmii nâmıyla kesb-i şöhret etmiş olması sebebi anlaşılamamış ise de Kuruçeşme nâmıyla müştehir olan suyu mebzûl bir çeşme bu câmi-i şerîfin yetmiş seksen hatve
bu‘dunda ve bir cadde üzerinde bulunduğundan bî-namazlar hakkında
elsine-i nâsda deverân eden “Kuruçeşme’de abdest İhmâl Paşa’da namaz”
meseli bu câmi-i şerîfe izâfetle istimâl olunmaktadır. Sakfı ahşâbdır, bir
minaresi vardır. Çoktan beri harap ve mesdûddur. Bu Kuruçeşme Mahallesinin nâm-ı cedîdi Metropolid Mahallesidir.
Ali Paşa Câmii
(Yirmi beşincisi) Deyrek Çarşısında Ali Paşa Çıkmazında birinci
numarada vâki Ali Paşa Câmii’dir ki Vezîrazam Hersekli Semiz Ali Paşa
el-yevm nâmına nisbetle maruf olan çarşı-yı kebîri binâ ettiği sırada bu
câmi-i şerîfi dahi binâ etmiştir. Sakfı ahşaptır, bir minaresi vardır. Ancak
etrâfındaki dekâkîn mürûr-ı zamân ile millet-i âhara geçtiği cihetle cemaati kalmadığından haraba yüz tutmuştur. Mütevellîsi Hacı Şâkir Efendi
nâm şahıs havlusundan bir hayli mahallini yahûdîlere fürûht edip mağaza
yapıldığı yek nazarda görülür.
Gâzî Mihal Bey Câmii
(Yirmi altıncısı) Gâzî Mihal Bey Mahallesinin Mihal Köprüsü Caddesinde otuz yedinci numarada ve Tunca Nehri kenarında vâki sekiz
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 117
yüz yirmi beş tarihinde binâ olunmuş Gâzî Mihal Bey Câmii’dir ki sakfı
dâhilen bir kubbe ile bir kemerdir. Hâricen beş kubbesi bir de ahşâbdan
kurşun pûşîdeli saçağı yani sarkıtması ve bir minaresi ve tarafeyninde
tabhâneleri ve pîşgâhında imâret-i âmiresi vardır. Aslında zâviye olup
sonradan câmiye tahvîl edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Kapısı
bâlâsındaki mermer levhada şu [s.45] ibâre menkûşdur:
Bânîsi el-Emîrü’l-kebîr Mihal bin Azîz bin Frenk bin [
]Çünd
sekiz yüz otuz dokuz tarihinde vefât edip bu câmi-i şerîf sâhasında
medfûndur. Sekiz yüz seksen bir tarihinde vefât eden Bâlî Bey bin Hızır
Bey bin Mihal Bey nâm zât dahi burada medfûndur. Dersiâmdan Karasarıklı Hacı Süleymân Efendi ve dâmâdı Hattât Hâfız Mehmed Saîd-i Tab‘î
Efendi ve meşâyih-i izâmdan Şeyh Hacı Kasım Efendi dahi bu câmi-i şerîf
hazîresinde medfûnlardır.
Mezîd Bey Câmii
(Yirmi yedincisi) Mezîd Bey Mahallesinde Hatîce Sultân Sarayı Sokağında on yedinci numarada vâki Mezîd Bey Mescidi’dir ki sekiz yüz kırk
dört tarihinde mescid olmak üzre binâ olunup Üsküdârî Azîz Mahmûd
Hüdâyî Efendi’nin Dizdar-zâde Ahmed Efendi’den mukaddem Edirne’ye
göndermiş olduğu Hasan Efendi nâm halîfesi Mezîd Bey Mahallesinde
tavattun etmiş ve bu mescidi zâviye ittihâz edip minber vaz‘ıyla câmiye
tahvîl eylemiştir. Evvelâ sakfı kubbe ise de mürûr-ı zamân ile binâsına
vehn gelmekle Edirne kadısı Konevî Kara Musa Efendi re’yiyle bin otuz
yedi senesinde kubbesi hedm olunup sakfı ahşâbdan binâ edilmiştir. Bir
minaresi var ise de bin yüz altmış beş senesindeki zelzele-i azîmede nısfı
münhedim olup nısfı kalmıştır. Bânî-i müşârun-ileyh Mezîd Bey sekiz yüz
kırk beş tarihinde Eflak diyârında Eflak Voyvodası Drakula tarafından
şehîd edilmiştir. Yeşilce nâmında bir câmii daha mahallinde mezkûrdur.
Mârru’l-beyân Şeyh Hasan Efendi bin on dört Cumâdilâhiresinin yirmi
sekizinde irtihâl etmekle bu câmiin hazîresinde medfûn ve seng-i mezârı
[Merhûm Hasan ibnü’ş-şeyh Mehmed Çelebi ibni eş-Şeyh Üsküdârî
Mahmûd Efendi] ibâresiyle menkûşdur. 1221 tarihinde cânib-i evkâfdan
minaresiyle beraber tamir ettirilmiştir.
118 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Çavuş Bey Câmii
(Yirmi sekizincisi) Çavuş Bey Mahallesinde Horoslu Caddesinde
yetmiş beşinci numarada vâki Çavuş Bey Cami-i şerîfidir ki sekiz yüz kırk
yedi senesi şevvâlinde binâsı tamam olmuştur. Sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer pârede
ibâresi menkûşdur.
Süle Çelebi Câmii
(Yirmi dokuzuncusu) Süle Çelebi Mahallesinde Süle Çelebi Câmii
Sokağının dördüncü numarasında vâki Süle Çelebi Câmii’dir ki İstanbulyolu kurbunda Tarlakapı nâm mahalde dokuz yüz altmış yedi Muharreminde binâ olunmuştur. Sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kapısı
bâlâsında şu
ibâre menkûşdur. Dokuz yüz yetmiş altı tarihinde vefât eden bânî-i câmi
Hacı Süle sâhasında medfûndur. Bin yüz yirmi dokuz tarihinde vefât eden
pîr-i tarîk-ı halvetî eş-Şeyh el-Hâc Mustafa el-Bekrî el-Bolevî hazretleri
dahi burada medfûndur. Bin yüz altmış beş senesindeki zelzele-i azîmede
dâhilî ve hâricî kubbeleri münhedim olmakla enkâzının fürûhtuyla sakfı
ahşâb olarak binâ edilmiş ve kapısı bâlâsına şu
]
Şeyhî Çelebi Câmii
(Otuzuncusu) Şeyhî Çelebi Mahallesinde Şeyhî Çelebi Sokağında
üçüncü numarada vâki Şeyhî Çelebi Câmi‘idir ki Buçuktepe kurbunda
Köprüce Bayırı nâm mahalde dokuz yüz seksen iki senesi Rebiulevvelinde binâ olunmuştur. Sakfı kubbe [s.46] ve bir minareli dil-güşâ ve hoşnümâ bir câmi-i şerîftir. Pîşgâhında şâdırvânı vardır. Medresesi medâris
sırasında mezkûrdur. Bânî-i müşârun-ileyh Edirne Kadıları sırasında (24)
numarada tercemesi mezkûr Bedreddin Mahmûd Efendi’nin mahdûmu
ve Şeyhülislâm Kadı-zâde Ahmed Şemseddin Efendi’nin birâderidir. Tercemesi Sultân Murâd Hân-ı Sâlis ulemâsı sırasında mezkûrdur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 119
Sül[ey]mâniye Câmii
(Otuz birincisi) Zen-i Firuz mahallesinde Kirişhâne caddesinin yüz
kırk bir numarasında ve Köprübaşı civârında Tunca Nehri kenarında vâki
Enîsü’l-Müsâmirîn zabtınca Sultân Bâyezîd Hân vüzerâsında ve Örfî Ağa
Tarihçesi ifâdesince Sultân Süleymân Hân vüzerâsından Süleymân Paşa
tarafından binâ edilip nâmına nisbetle Süleymâniye denmekle müştehir
olan câmi-i şerîfdir ki dâhilen bir kubbe-i kebîre ve hâricen üç kubbe-i
sağîredir. Bir minaresi vardır. Bânîsinin sıhhatine vukûf hâsıl edilememiş
ise de Örfî Ağa’nın tahkîki vechile dokuz yüz doksan beş tarihinde Malkara kasabasında ma‘zûlen vefât eylemiş olan ashâb-ı servet ü yesârdan
vezirazam Hadım Süleymân Paşa olması zannolunur. Bin yüz altmış beş
senesi Ramazanındaki zelzele-i azîmede harap olup vakfı cânibinden tamir edilmekle Örfî Ağa bu tarihi demiştir.
Tarih Vak‘a-i zelzelede işbu makâm
Kendüyi saldı zemîne ammâ
Sanma kim hedm ile olmuşdu harâb
Def ‘aten secdeye eylerdi duâ
Kaldı bu hâlet ile sakf u cidâr
Oldu bu demde vakfdan ihyâ
İki mısra‘la dedim bir târih
Sâl-i tecdîdi muayyen ola tâ
Örfiyâ oldu yine âbâdân
Câmi-i pâk Süleymân Paşa 1168
Minaresinin şerefesinden yukarısı münhani olmakla bin iki yüz yetmiş
dokuz tarihinde hedm edilerek müceddeden inşâ olunmuştur. Bin iki yüz
doksan dört tarihinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı ve badehû enhârın sıkça
sıkça feyezânı bu câmi-i şerîfin kurbundaki hânlarla dekâkîn ve hâneleri
kâmilen mahv ettiği cihetle yalnız kalarak müşrif-i harap olmuş ve eğerçi
vakfı vâridâtı pek müsait ise de şarkda kaldığı cihetle elde edilebilen miktarını mütevellîsi çürütüp imârından kat-ı ümmîd olunmuş olduğu halde
kurbunda bir dakîk fabrikası bir gazhâne ve bir selhhâne inşâ edilmekle bir
derece şenlenmiş ve sâye-i mamûriyet-vâye-i hazret-i Abdülhamîd Hân-ı
Sânîde defterdâr-ı vilâyet Mehmed Efendi’nin taht-ı riyâsetinde müteşekkil komisyon marifetiyle yüz bin guruş râddesinde cem edilen bir iâne ile
120 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
sûret-i mükemmelede tamir ettirilerek bin üç yüz on beş senesi Şevvâlinin
beşinci Cuma günü resm-i küşâdı icrâ edilmiştir.
Mesûdiye Câmii
(Otuz ikincisi) Mihalkoç Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde
on beşinci numarada Sultân Bâyezîd Câmi-i şerîfi civârında Tunca Nehri
kurbunda vâki Mesûdiye câmi-i şerîfidir ki sakfı ahşabdandır, bir minaresi
vardır. Zamân-ı sâbıkda Edhemiyye dergâhı olduğu Sultân Bâyezîd Hân-ı
Sânî evkâfının Sultân Selîm Hân-ı Sânî kütübhânesinde mahfûz bulunan vakfiyesi müfâdından ve bir müddet de Sofyalı Tekkesi nâmını aldığı
Nişâncı Mehmed Paşa tarihinden ve ahîren zâviye olmak üzere meşâyih sırasında tercemesi mezkûr Şeyh Mesûd Efendi’ye verilip bade vefâtihî Şeyh
İsmâîl Efendi nâmında bir zâta ve onun dahi bin kırk altı tarihinde vefâtına
mebnî Çelebi Şeyh Tekkesi şeyhi Câbî-zâde Mehmed Efendi’ye verildiği
Enîsü’l-Müsâmirîn ifâdesinden müstebân olmuştur. Ahîren müşrif-i harap olmakla Dârüssaâde ağası Musli [s.47] Ağa tarafından câmi-i şerîf
olmak üzere bin yetmiş altı tarihinde müceddeden binâ olunmakla kapısı
bâlâsındaki mermer levhaya hâkk edilmiş olan işbu tarih bi’l-istinsâh bu
mahalle terkîm edilmiştir.
Tarih
Hasbeten li’llâh bünyâd eyledi bu câmii
Hazret-i Musli Ağa ol hâmî-i dîn-i mübîn
Pâdişâh-ı bahr ü berr Gâzî Mehemmed serverin
Nice dem âgâ-yı dârü’l-izzi oldu ol emîn
Böyle rûzî olmadı bir kimseye hayr-ı cemîl
Gerçi geldi dehre hayli kâmkâr u kâmbîn
Sa‘yi meşkûr oluben ukbâda ecrin vere Hakk
Mustafâ olup şefî‘i yâri olsun mürselîn
Deh düşüp dedi o câmi‘ tarhına mimâr-ı çarh
Oldu hakkâ câmi-i mes’ûd beytü’s-sâlihîn 1076
Bin iki yüz seksen tarihinde münhedim olmakla minaresi esâsından
mâadâ mahallinde eser-i binâ kalmamış ve kurbunda bir de medrese binâ
edilmiş ise de o dahi medâris sırasında zikr olunmuştur. Bânî Musalli
Ağa’nın bin yüz yetmiş sekiz tarihinde ecel-i mevûduyla vefât eylediği
Râşîd Tarihi’nde mezkûrdur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 121
Ferruh Ağa Câmii
(Otuz üçüncüsü) Dâye Hatun Mahallesinde Eski Telgrafhâne Sokağında on beşinci numarada Ferruh Ağa tarafından mescid-i şerîf olmak
üzere binâ edilip muahharan Tavlabaşı Mehmed Ağa tarafından minber
vaz‘ıyla câmiye tahvîl kılınmış olduğu tahkîk edilmiş ise de tarihlerine
destres olunamamıştır. Sakfı ahşabdandır. Edirne’de meşhû[r] Ali Paşa
Çarşısı’nda bânîsi Semîn Ali Paşa’nın kethudâsı olan ve Balat Câmi ve
tekkesinin bânîsi bulunan Ferruh Ağa’nın bu zât olması zannolunur. Kendisi Balat’taki câmiinde medfûndur.
Hızır Ağa Câmii
(Otuz dördüncüsü) Hızır Ağa Mahallesinde Hızır Ağa Câmii Sokağında sekizinci numarada vâki Hızır Ağa Câmi-i şerîfidir ki sakfı kubbedir,
bir minaresi vardır. Binâsı tarihine destres olunamamıştır.
Cafer Ağa Câmii
(Otuz beşincisi) Hazînedâr Sinân Bey Mahallesinde Karabulut Caddesinde yetmiş sekizinci numarada vâki Şehremîni Cafer Çelebi’nin ihyâgerdesi olan câmi-i şerîfdir ki Cafer Ağa Câmii unvanıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bânî-i mûmâ-ileyh dokuz yüz
kırk dokuz tarihinde vefât etmiştir. Sarıca Paşa Medresesiyle Umûr Bey
Mahallesi dâhilindeki Şekerci Mektebi mûmâ-ileyhin vakfı idügi mahallerinde mezkûrdur.
Mehmed Ağa Câmii
(Otuz altıncısı) Mehmed Ağa Mahallesinde Mehmed Ağa Camii
Sokağında ikinci numarada vâki Mehmed Ağa Camii nâmıyla müştehir
olan işbu câmi-i şerîf sekiz yüz otuz yedi senesi recebü’l-ferdinde ve Ebü’lhayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin eyyâm-ı saltanatlarında
Mehmed Paşa ibnü’l-imâm Fakîh Hızır tarafından mescid olmak üzere
binâ edilip bin yüz elli dokuz senesinde vukû bulan harîk-ı kebîrde muhterik ve münhedim olmakla mütevellî-i vakf Mehmed Ağa marifetiyle bin
yüz altmış senesinde vakfı malıyla tamir ve tecdîd edilmiş olduğu kapısı
bâlâsındaki tarihden müstebân olduğundan bi’l-istinsâh buraya aynen
tenmik edildi.
Tarih Muhterik olmuş iken bu câmi-i a‘lâ yine
Vakfının malı ile tamir olundu hâliyâ
122 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Bezl-i himmet eyleyüp nâzır olan zât-ı şerîf
Bin yüz altmış senesi tecdîd ile kıldı binâ 1160
[s.48] Bu câmi-i şerîf ber-vech-i bâlâ mescid olmak üzere binâ edilmiş olduğu halde bin yüz on üç tarihinde Bâbüssaâde ağası İbrâhîm Ağa
tarafından minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl edilmiştir. Sakfı bir kubbedir, bir
minaresi vardır. Câmi-i mezkûrun bade’l-ihrâk tamir ve tecdîdine bezl-i
himmet etmiş olan mütevellî-i vakfın ismi Mehmed Ağa olmak hasebiyle
câmiin nâmı dahi muahharan onun nâmına nisbetle şöhret bulmuştur.
Yoksa câmi esâsen Mehmed Paşa’nındır.
Fîrûz Ağa Câmii
(Otuz yedincisi) derûn-ı hisârda Atîk Firûz Ağa Cedîd Aya Nikola Mahallesinde Fîrûz Ağa Çeşmesi Sokağında on ikinci numarada vâki
Firuz Ağa Câmiidir ki sakfı ahşâb olup münhedimdir, bir minaresi vardır. Binası tarihine destres olunamadı ise de bânî Fîrûz Ağa sekiz yüz elli
tarihinde vefât etmekle Zindanaltında Tatarhan Kabristanında Dârü’lhadîs’e giden Germekapı Caddesi boyunda Sadıkbaba’nın kabri kurbunda medfûndur.
Selçuk Hatun Câmii
(Otuz sekizincisi) Sevindik Fakîh Mahallesinde Kâdirîhane Caddesinde on beşinci numarada vâki Selçuk Hâtûn binti Mürsel tarafından
sekiz yüz altmış tarihinde mescid olmak üzere binâ edilmiş olduğu kapısı bâlâsındaki mermer levha müfâdından anlaşılmakta ise de imâmı olan
İbrâhîm Halîfe hâl-i hayâtında mâlik olduğu nukûdu câmiye tahvîl için
kable’l-vefât vakf eylemiş olmakla bin kırk beş senesinde minber vaz‘ıyla
câmiye tahvîl edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve bâniyesi Selçuk Hatun’un
Bursalı olduğu Sicill-i Osmânî’de mezkûrdur. Sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. Anadolu kazaskerlerinden Şaban-zâde Mevlânâ Mehmed
Efendi ile şuarâdan Kıyâmî Şeyh Seyyid Mustafa Efendi bu câmi-i şer[îf ]
in sâhasında medfûnlardır.
Dâye Hatun Câmii
(Otuz dokuzuncusu) Daye Hatun Mahallesinde Daye Hatun Camii Sokağında on üçüncü numarada ve mukaddemâ Deliklikaya ve
daha sonra Tekkekapı ve el-yevm Eski Telgrafhane demekle maruf olan
mahalde Ahmed Bey’in kerîmesi ve Fâtih Sultân Mehmed Hân hazretlerinin süt vâlideleri Hand Hatun yani Dâye Hatun tarafından mescid-i
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 123
şerîf olmak üzere binâ edilmiştir. Sakfı ahşabdandır, bir minaresi vardır.
Müşârun-ileyhânın (m.1486 ve h.891) saferinin dokuzunda vefât ederek Dersaâdet’te Demirkapı’da ihyâ-gerdesi olan mescidin havlusunda
mahsûs türbesinde idüği Hadîkatü’l-Cevâmi’de ve Mahmûdpaşa başında Tarakçılar içinde daha bir câmi-i şerîfi olduğu Lûgat-i Tarihiyye ve
Coğrafiyye’de müşârun-ileyhânın tercemesinde mezkûrdur.
Hâce İlyas Câmii
(Kırkıncısı) Demirbiga Mahallesinde Yellibergos Caddesinde yirminci numarada vâki Hâce İlyas Câmiidir ki dokuz yüz seksen iki Zilhiccesinde binâ olunmuştur. Sakfı ahşâbdandır. Pûşîdesi kurşundur, bir
minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada:
ibâresi menkûşdur.
Hacı Burnaz Câmii
(Kırk birincisi) Debbâğ Hacı Halîl Mahallesinde Hacı Burnaz
Câmii Sokağında on ikinci numarada vâki Hacı Burnaz Câmii’dir ki
Keçeciler Kapısı kurbundadır. Bin kırk iki senesinda zâviye olmak üzere
binâ olunmuş ise de bin kırk altıda câmiye tahvîl edilmiştir. Hacmi sağîr,
sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bu zâviyede şeyh olan zât Sadık
Dede’dir, tercemesi ulemâ ve meşâyih sırasındadır.
Çokalca Câmii
(Kırk ikincisi) Çokalca Mahallesinde Çokalca Câmii Sokağında on
beşinci numarada Karayazıcı el-Hâc Ahmed Efendi [s.49] tarafından
binâ olunmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Binâsı tarihi malum değil ise de dokuz yüz seksen üç tarihinde vefât eden bânîsi Karayazıcı el-Hâc Ahmed Efendi sâhasında medfûndur.
Defterdâr Câmii
(Kırk üçüncüsü) Kösec Balaban Mahallesinde Kanatlıköprü Sokağında beşinci numarada vâki Defterdâr Mustafa Paşa tarafından asr-ı
Selîm Hân-ı Sânîde Koca Mimar Sinân mübâşeretiyle binâ olunmuş
câmi-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, musanna mürtefi bir minaresi vardır.
Bin yüz altmış beş senesi zelzelesinde veya sûret-i âharla kubbesi zedelenmekle birçok zamân hâl-i harapîde mesdûd kaldıktan sonra Hacı Rûşen
124 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Efendi nâm bir merd-i gayûr ihyâsı için Edirne’ce ve Dersaâdet’ce sa‘y-i
mevfûr ederek aldığı mezûniyet üzerine harap olan kubbesini hedm ve
enkâzını fürûht ile ve ba‘zan ashâb-ı hayrât iânesiyle bin iki yüz seksen
iki senesinde sakfını ahşâb olarak binâ ve ihyâ etmiş ve havlusuna bir de
medrese ihdâs ve inşâ eylemiştir. Bu zâtın inşâ eylemiş olduğu medrese
dokuz odadan ibâret olup muahharan sâir ashâb-ı hayr tarafından dahi
odalar inşâsıyla o[n] yedi odaya bâliğ olmuş idi. Mûmâ-ileyhin inşâ ettirdiği dokuz oda doksan beş senesi istîlâsında hemen kâmilen denilecek
râddede münhedim olmakla fakîr-i câmiu’l-hurûf delâletiyle cem edilen
üç bin küsûr guruş iâne ile 1313 tarihinde odalar müceddeden inşâ edilmiş ve ahîren câmi-i şerîfin sakf-ı dâhilisi dahi münhedim olduğundan
on iki bin küsûr guruşla tamiri husûsuna vilâyetten sebk eden iş‘âr üzerine
irâde istihsâl edilmiştir.
Taşlık Câmii
(Kırk dördüncüsü) Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Taşlık Câmii
Caddesinde yedinci numarada vâki olan ve elsine-i nâsda Taşlık Câmii
nâmıyla yâd olunan câmi-i şerîfdir ki devr-i Ebü’l-feth’de on altı sene kadar vezirazam olup sekiz yüz yetmiş dokuz Rebiulevvelinde irtihâl-i dâr-ı
bekâ eden Adnî Mahmûd Paşa-yı Velî’nin rûhiyçün Koca Mimar Sinân
mübâşeretiyle zâviyeden yapıldığı mimâr-ı mûmâ-ileyhin Tezkiretü’lEbniye’sinde mezkûrdur. Sakfı bir âlî kubbedir, bir minaresi vardır.
Mahmûd Paşa’nın tercemesi Hasköy Devhasında mastûrdur. Havlusundaki hamam ile Amuca-zâde Hüseyin Paşa’nın 1113 tarihinde pîşgâhına
inşâ eylemiş olduğu şâdırvân harap olup eser-i binâ kalmadığından
keyfiyyâtı mahallerinde mezkûrdur.
Lâleli Câmii
(Kırk beşincisi) Batbâzârı kurbunda Hâsfırın Caddesinde altmışıncı
numarada Ebü’l-Feth Sultân Mehmed ve Bâyezîd Hân-ı Sânî asırlarında
tabîb-i sultânî olan Hekim Lârî-i Acemî Abdülhamîd Çelebi’nin binâ eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki dâhilen bir kubbe ve hâricen üç tarafını on
bir adet kubbeler ihâta etmiştir, bir minaresi vardır. Elsine-i nâsda Lârî
Câmii’nden galat olarak Lâleli Câmii denmekle müştehirdir. Bu câmi-i
şerîf dokuz yüz yirmi tarihinde binâ olunup hitâmına Yakînî nâm şâir
(beytü’l-ibâde-920) cümlesini tarih demiştir. Kapısı bâlâsındaki mermer
levhada menkûş bulunan arabî manzûm tarih budur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 125
Tarih
920
Mevlânâ Mecdî Hadâyiku’ş-Şakâyık’da Hekîm Lârî-i Acemî’nin tercemesinde mûmâ-ileyhin mahrûse-i Edirne’de [s.50] sekiz yüz doksan
senesi Saferinin altıncı isneyn gününde vefât eyleyip binâ eylediği câmide
defn olundu deyü tasrîh eylemiş ve câmiin kapısı bâlâsındaki hitâm-ı tarihinden bânîsinin vefât tarihinin tamâm otuz sene mukaddem gösterilmiş
olması esbâbı anlaşılamamıştır.
Câmi-i mezkûr bin yüz altmış beş senesi Ramazanındaki zelzele-i
azîmede harap ve dâhilî kubbesiyle etrâfındaki hurde kubbelerin ekserîsi
mâil-i türâb olmakla ashâb-ı hayrâttan İplikçi Ahmed Ağa nâm zât şimdiki ahşâb sakfı binâ ve cihet-i sâiresini tamir ve ihya etmiş olduğu Örfî Ağa
Tarihçesi’nde mezkûrdur ve havlusunda bir şâdırvânı vardır, medresesinin tafsîlâtı medâris sırasındadır.
Sarrâclar Câmii
(Kırk altıncısı) Ali Paşa Çarşısının orta kapısı kurbunda Saraçlar
Câmii Sokağının üçüncü numarasında Saraçlar Câmii demekle meşhûr
olan sekiz yüz altmış dört tarihinde vefât eden el-Hâc Alemüddîn nâm
sâhibü’l-hayrın binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. Hacı Alemüddîn evkâfının mütevellîsi olan şahıs kurbundaki medresesi vazîfesini ibtâl içün bin kırk beş tarihinde minber vaz‘ıyla
câmiye tahvîl eylediği Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve zelzele-i azîmede bu câmi
dahi münhedim olup kurşunlarının fürûhtuyla sakfının ahşâb olarak müceddeden binâ olunduğu Örfî Ağa Tarihçesi’nde mastûr ve bânîsi Hacı
Alemüddin dahi derûn-ı hisârda Kule Kapısı Caddesinde binâ eylemiş
olduğu nakşî dergâhında medfûndur.
Yeşilce Câmii
(Kırk yedincisi) İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde İmâret-i Mezîd Bey
Câmii Sokağında on üçüncü numarada vâki sekiz yüz kırk beş tarihinde Eflak
voyvodası Drakula tarafından şehîd edilmiş olan Gâzî Mezîd Bey tarafından
126 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
imâreti kurbuna mescid-i şerîf olmak üzere binâ olunmuş ve elsine-i nâsda
Yeşilce ve İmâret-i Mezîd Bey Câmii nâmlarıyla şöhret bulmuştur. Enîsü’lMüsâmirîn bânî-i müşârun-ileyhin imâreti vasfında bu mahalde yeşil minareli
ve iki kubbeli bir mescidi dahi vardır ki tarafeyninde birer küçük kubbelerle
tabhâneleri vardır demiştir. Şu hâle göre yeşilce nâmı minaresinin vaktiyle yeşil boyalı olmasından nâşî idügi anlaşılmaktadır. Kapısı bâlâsındaki mermer
levhada menkûş manzûm tarih müfâdından istidlâl olunduğu üzere bin yüz
altmış beş tarihindeki azîm zelzelede harap olmakla altmış yedi tarihinde tamir
olunduğu sırada minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl edilmiş olması muhtemeldir.
Tarihin istinsâh olunan sûreti budur.
Tarih Tezelzülden olup tahrîb bu câmi
Ezel tamîri bes tahmîn olundu
Şehenşâh-ı hazret-i Sultân Mahmûd
Yüzünden bir kulu tayin olundu
Veliyyü’l-vakf olan Osmân Ağa’nın
Bu bâbda sa‘yi bes tazmîn olundu
İdüp tamirin tekmîl kusûrsuz
Metânetle binâ tebyîn olundu
Görenler tarz-ı tamirin safâyî
Dedi hakkâ ne hoş tahsîn olundu
Çıkup üçler mücevher dedi tarih
Yeşilce yemyeşil tezyîn olundu 1167
Bin iki yüz doksan dört senesinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı
hengâmında harap olup bir müddet mesdûd kalmış ise de ümerâ-yı askeriyenin himmetleriyle mükemmelen tamir edilerek 1307 Rebiulevvelinin yirmi sekizinde resm-i küşâdı icrâ edilmiştir. [s.51] bânî-i müşârunileyhin Tepe Mezarlığı kurbunda nâmına mensûb olan mahalde bir câmii
ve Pazarcılar içinde bir de hamamı vardır.
Bürüncekci Câmii
(Kırk sekizincisi) Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde yüz yirmi
birinci numarada Bürüncekci esnâfından sâhibü’l-hayrât İsmail Ağa nâm
zât tarafından binâ edilmiş olan câmi-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir
minaresi vardır. Binâsı tarihi bulunamamış ise de kapısı bâlâsındaki mermer levhadaki tamir tarihi budur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 127
Tarih Bi-hamdi’llâh yine bu secdegâhı hüsn-i himmetle
Yapıp erbâb-ı himmet eylemiştir menba‘-ı tekbîr
Bu dil-cû mabedin mamûr u âbâd olmasın evvel
Hayr-hâh-ı cihân İsmâîl Ağa eyleyüp takrîr
Hayâtında rızâ-yı hakk içün tayin edüp mebla‘
Bu semtin bâis-i ihyâsı oldu merd-i şöhret-gîr
Duâ-gûyu olup sa‘y-i belîğ ihtimâm üzre
Bu zîbâ câmiin ârâyişin hoş eyledi tedbîr
Kerîmî cevher-âsâ yazdı tâk-ı bâbına tarih
Kıyak’da nev güzel revnakla câmi ettiler tamir 1250
Buhûrî tarîkı pîri eş-Şeyh Mehmed Efendi bu câmi-i şerîfin mihrâbı
önünde ve hattât-ı şehîr İmâm-zâde Seyyid Mehmed Efendi ibni Ali dahi
sâhasında sokağa nâzır pencere kurbunda medfûndur.
Beylerbeyi Câmii
(Kırk dokuzuncusu) Mîrimîrân Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde on ikinci numarada vâki Beylerbeyi Câmii nâmıyla müştehir câmi-i
şerîfdir ki sakfı bir kubbe ve başkaca nîm kubbedir, bir minaresi vardır.
Enîsü’l-Müsâmirîn’de kangı beylerbeyinin idügi malûm olmayıp şu kadar
ki vakfiyesi sekiz yüz otuz iki tarihiyle müverrah ve nâmı Yûsuf Paşa olmak üzere mastûr ve Halîkatü’r-Rüesâ’da reisü’l-küttâb Abdülkerîm Bey’in
tercemesinde mîr-i müşârun-ileyhin ceddi Bolu’dan zuhûr ve Edirne’de
Saraçhâne Köprüsü kurbunda Beylerbeyi Câmii sâhibi Şarâbdâr Abdullah Bey deyü mezkûr ve elsine-i nâsda Mîrimîrândan Sinân Paşa demekle
meşhûrdur. Vallâhü a‘lemü bi-hakîkati’l-hâl. Çirmen Sancağı mutasarrıfı
unvânıyla Edirne’ye gelmiş olan Ali Celal Paşa himmetiyle bin iki yüz otuz
beş tarihinde tamir edildiğini mübeyyin kapısı bâlâsına mevzû‘ mermer
levhadaki tarih bi’l-istinsâh buraya terkîm edildi. Tarih:
İşbu câmiyle bu medrese mürûr-ı dehr ile
Kalb-i âşık gibi olmuştu harâba rû-nümâ
Eyledi himmet Celâleddin Paşa tamirine
Tâlibâna oldu bir câ-yı ferah-zâ hoş-nümâ
Ede Hakk sâ‘îlerin sa‘yini dâreynde kabul
Sâhib-i hayrın dahi şâdân ede rûhun Hudâ
128 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Geldi bir âhû-çeşm dedi Vedâdî tarihin
Muhkem oldu Mîrimîrân Câmii şimdi dilâ
Âhû ta‘miyesinden tarihe on iki adet zamm olunacaktır.
Noktacı Câmii
(Ellincisi) Sıkça Murâd Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde yetmiş
üçüncü numarada vâki dokuz yüz kırk bir tarihinde vefât edip mihrâbı
önünde medfûn bulunan Noktacı Kasım Efendi nâm sâhibü’l-hayrın
nâmına mensûb olan Noktacı Câmiidir ki dâhilen bir ve hâricen üç kubbeli ve bir minareli olmak üzere binâ edilmiş ise de bin kırk tarihinde bir
cuma günü salâ ile ezân-ı cuma beyninde hâriçteki kubbelerin üçü birden
münhedim olup kimseye zarar îrâs etmemiş ve yerine badehû ahşâbdan
bir sakf binâ olunmuş idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve dâhilî kubbesi de
bin yüz altmış beş [s.52] senesi zelzelesinde münhedim olmakla badehû
ahşâbdan bir kubbe binâ edildiği Örfî Ağa Tarihçesinde mezkûrdur. Bin
iki yüz doksan yedi tarihinde Sa‘dî Dergâhına tahvîl olunarak meşîhati
Şeyh Ali Bey nâmında tercemesi mûsîkîler miyânında mezkûr bir zâta
tevcîh buyrulmuş ise de mûmâ-ileyhin bin üç yüz yedi senesi evâhirinde
vukû-ı vefâtına mebnî meşîhat-i mezkûre mahdûmu Necîb Efendi’ye
tevcîh olunmak üzere bulunmuş ve câmi‘-i mezkûrun minberi müteveffâ
Şeyh Ali Bey tarafından kaldırılmıştır.
Koğacılar Câmii
(Elli birincisi) Fındık Fakîh Mahallesinde Koğacılar Câmii Sokağında onuncu numarada Koğacılar Çarşısında Fındık Fakîh nâm zât tarafından sakfı ahşâbdan bir minareli bir mescid olmak üzre binâ olunup
badehû tüccârdan Hacı Nasûh nâm zât tarafından minber vaz‘ıyla câmiye
tahvîl edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Mahall-i mezkûr vaktiyle Koğacı esnâfına mahsus çarşı olmak mülâbesesiyle bu câmi-i şerîf Koğacılar Câmii nâmıyla şöhret bulmuştur. Bin iki yüz yetmiş dört tarihinde
muhterik olmakla eşrâf-ı beldeden Hacı Sâlih Bey nâm zât tarafından bin
iki yüz yetmiş sekiz tarihinde ahşâb olarak müceddeden binâ edilmiş ve
mihrâb cihetine beş odalı bir de medrese ilâve kılınmıştır.
Sarı Câmii
(Elli ikincisi) Sûfî Bâyezîd Mahallesinde Murâdiye Küçükpazarı Caddesinde otuz altıncı numarada vâki Sarı Câmi nâmıyla müştehir
câmi-i şerîfdir ki derûn-ı hisârda Tahtasakal ahfâdından Sezâî Efendi
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 129
nezdinde bulunan Muhâsebât-ı Evkâf defterinde bu câmi-i şerîfin bânî-i
evveli Sûfî Bâyezîd olduğu ve Sahâyifü’l-Ahbâr beyânınca Sûfî Bâyezîd
dahi Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin hocası idügi mezkûrdur.
Ancak mürûr-ı zamân ile ya muhterik veyahut harap olmuş olmalıdır ki
kapısı bâlâsındaki birinci tarihden istidlâl olunduğuna göre dokuz yüz elli
tarihinde Doğan neslinden nevcivân Şehîd İskender nâmına mescid olmak üzere binâ edilmiştir. Tarihin istinsâh edilen sûreti budur.
Tarih
Mescid-i âlî-makâm-ı dil-güşâ
Eyleyüp hakkın rizâsıyçün binâ
Bir mübârek saati vakt-i seher
Dedi tarihi “hüve hayrun latîf ” 950
Mülk-i fânîden geçüp sâhib-i makâm
Ola cennet meskeni dârü’s-selâm
Bende-i nâ-tüvânı rabb-i cihân
Zerre-i âftâb-ı fi’d-deverân
İskender şehîd-i ibn-i zamân
Ferzend-i nev-civân nesl-i Doğan
El-vâki fî-gurre-i Muharremi’l-hicreti’n-Nebeviyye sene hamsîn ve
tis‘u-mi’e
Habbâz el-Hâc Yûsuf Ağa nâm zât bin kırk altı tarihinde minber
vaz‘ıyla câmiye tahvîl [etmiş] ise de Örfî Ağa Tarihçesinde beyân olunduğuna göre bin yüz altmış üç tarihinde muhterik olduğundan Edirne
Bostancıbaşısı İsmâîl Ağa sene-i mezkûrede müceddeden binâ eylemiştir.
Kapısı bâlâsındaki diğer mermer levhada muharrer tarih budur.
Tarih Ser-i bostâniyân İsmâîl Ağa
Görüp bu câmi-i rahmet-güzârı
Dil-i âbid gibi yanmış ser-â-pâ
Lisân-ı hâl ile etmekde zârî
Kadîminden ziyâde yapdı muhkem
Bu ma‘bed-gâh-ı âlem-i‘tibârı
[s.53] Derûnunda ilâ-yevmi’l-kıyâme
Namâz-ı pencgâhı ola cârî
Nice hayr-ı cezîle ede nâil
Cenâb-ı hazret-i Perverdigârî
130 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Fazîlet-yâb olup ilm-i Hudâdan
Dedi tarihini “lî-fazl-ı Bârî” 1163
Bin iki yüz elli beş senesinde Seyyidî-zâde Hacı İbrâhîm Ağa tarafından tamir edilmekle Fıtrî Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Seyyidî-zâde Hacı İbrâhîm Ağa hasbeten
Beyt-i ma‘mûr gibi yapdı bak bu zîbâ câmii
Bâ-nukat dedim görünce Fıtriyâ tarihini
Gör ne rûşen ettiler tamir ile bu câmii
Kâdı Câmii
(Elli Üçüncüsü) Kadı Bedreddîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde on birinci numarada vâki Edirne Kadıları sırasında (24) numarada
tercemesi mastûr Mevlânâ Bedreddîn Mahmûd Efendi tarafından dokuz
yüz otuz altı tarihinde binâ olunup Kadı Câmii nâmıyla müştehir olan
câmi-i şerîfdir ki sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. İtmâmına “el-hayru
fîh” cümlesi tarih vâki olmuştur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada [elmerhûm el-mağfûr es-saîd Bedreddîn el-Kâdî 936] cümlesi mastûrdur.
Bin yüz altmış beş [sene]sindeki zelzele-i azîmede kubbesi münhedim olmakla muahharan ahşâbdan binâ olunmuştur. Mûmâ-ileyh sâhib-i câmi
Şeyhî Çelebi ile Şeyhülislâm mevlânâ Ahmed Şemseddîn Efendi’nin pederleridir.
Kasâb Abdülazîz Câmii
(Elli Dördüncüsü) Kasâb Abdülazîz Mahallesinde Hâs Fırın Caddesinde ikinci numarada vâki nâmına nisbetle Kasâb Abdülazîz Câmii’dir ki sakfı
ahşâbdandır. Bir minaresi vardır. Bin üç yüz on altı sene-i hicriyesinde cânib-i
evkâfdan bin üç yüz guruş sarf ile tamir edilmiştir.
Sarrâf Câmii
(Elli beşincisi) Kürd Hâce Mahallesinde Kürd Hâce Câmii Sokağında on yedinci numarada vâki Sezâî Dergâh-ı şerîfi pîşgâhında kâin Sarrâf
Câmii’dir ki ahşâbdan olan sakfı bin iki yüz seksen bir tarihinde münhedim olduğundan bir minaresi kalmıştır. Bânîsi Sarrâf Hâcı Mustafa Efendi Uzun Mezârlıkta Neboysa Sokağı boyunda medfûndur.
Temelsiz Câmi
(Elli Altıncısı) Ahi Hasan Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde
yedinci numarada ve Tunca Nehri kenarında vâki Ahi Hasan nâm zât tara-
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 131
fından binâ edilmiş olan câmi-i şerîfdir ki nehre kurbiyyeti mülâbesesiyle
suların taşkınlığında binâsına vehn gelmemek üzere dikili taşlar üzerine
inşâ edilerek altı boş bırakılmış ve bu sebepten Temelsiz Câmi ünvânıyla
şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
Kuşçu Doğan Câmii
(Elli yedincisi) Kuşçu Doğan Mahallesinde Kuşçu Doğan Camii
Sokağında dokuzuncu numarada vâki elsine-i nâsda Kuşçu Doğan ve
muhâsebât-ı evkâf defterinde Kurtcu Doğan nâm zât tarafından binâ
olunmuş, sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kurtçu Doğan Fâtih Sultân
Mehmed Hân asrında yeniçeri ağası olup yeniçerilerin sû-i hareketlerine
mebnî azl edildiği Sahâyifü’l-Ahbâr’da mezkûrdur.
Hâce İvaz Câmii
(Elli sekizincisi) Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde elli
altıncı numarada vâki Hacı İbrâhîm bin Halîl ve el-Hâc İvaz bin Hüseyin taraflarından sekiz yüz otuz beş tarihinde binâ edilmiş olan Hâce İvaz
Câmii’dir ki [s.54] sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki
mermer levhada menkûş ibâre sûreti budur. [fî-eyyâmi Sultân Murâd bin
Mehmed Hân Hâcı İbrâhîm bin Halîl ve el-Hâc İvaz ibni Hüseyin835]
Tanburacılar Câmii
(Elli dokuzuncusu) Çarşıda Batpazarı kurbunda Balıkpazarı Yemeniciler Caddesinde on üçüncü numarada vâki sâhibü’l-hayrât el-Hâc Hüseyin
bin Kemâl tarafından binâ edilip mevkii vaktiyle Tanburacılar Çarşısı olduğundan dolayı Tanburacılar Câmii nâmını almış ve muahharan oraya Tüfenkçiler esnafı yerleşmiş olduğundan Tüfenkçiler Câmii unvanı ile şöhret
bulmuş olan câmi-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Binâsı
tarihine destres olunamadı. Havlusunda eyyam-ı şitâda abdest için ateşle ısınır muslukları vardır.
Alemdar Câmii
(Altmışıncısı) Alemdâr Mahallesinde Alemdâr Câmii Sokağında birinci numarada vâki Alemdâr Hasan Baba tarafından binâ edilmiş olan
Alemdâr Câmii’dir ki evvela mescid olmak üzere binâ edilip zimmet vekîli
Mustafa Efendi cânibinden minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl edilmiştir. Sakfı
ahşâb ve harapdır, bir minaresi vardır.
132 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Piyâde Kışla-i Hümâyûnu Câmii
(Altmış birincisi) Sarây-ı Hümâyûn kurbunda Piyâde Kışla-i
Hümâyûnu dâhilinde vâki câmi-i şerîfdir ki cennet-mekân Sultân Mahmûd
Hân-ı Sânî hazretleri irâdeleriyle binâ olunmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir
minaresi vardır. Bin iki yüz kırk üç tarihinde kışla-i hümâyûn ile birlikte
binâ edilmiştir.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 133
Ravzatü’l-Mesâcidi’ş-Şerîfe der-Edirne
134 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 135
Edirne’de mamur ve harap 164 mescid-i şerîf vardır ki müfredâtı bervech-i âtî zikr ve ta‘dâd olunur.
1-Cedîd Kasım Paşa Mescidi
Cedîd Kasım Paşa Mahallesinde Kapılı Sokağında yirmi birinci numarada vâki Cedîd Kasım Paşa Mescididir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi
vardır. Bânîsi 939 tarihinde vefât edip Gelibolu’da medfûndur.
2-Şehâbeddin Paşa Mescidi
Şehâbeddin Paşa kurb-ı Arasta Mahallesinde Şehâbeddin Paşa Sokağında beşinci numarada vâki Hadım Şehâbeddin Paşa tarafından sekiz yüz
kırk tarihinde binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. Beyne’l-avâm Kirâslı Câmi demekle şöhret bulmuştur. Kapısı
bâlâsındaki mermer levhaya menkûş ibâre budur. [Essese hâze’l-mescidi’lmübârek fî-eyyâmi’s-sultân Murâd Hân Hâcı Şihâbüddîn bin Abdullâh
tarihu sene erba‘în ve semânü-mi’e]
Bânîsi Enderûn-ı Hümâyûndan bi’t-tefeyyüz 834’de sevâhil muhâfızı
ve badehû Rumeli Beylerbiyisi ve 847’de vezîr olup 857’de infisâl ile
mütekâiden âzim-i dârü’l-bekâ olan Ak Ağalardan Hadım Şehâbeddin
Paşa’dır. Saraçhâne köprüsüyle Fil Hamamı bu zâtın binâsı idügi mahallerinde mezkûrdur. Ulemâ ve meşâyih sırasında tercemesi mezkûr dârü’lhadîs müderrisi Solakzâde Ramazân Efendi bu mescid-i şerîfin mihrâbı
cihetinde medfûndur.
3-Fazlullâh Paşa Mescidi
Fazlullâh nâm-ı diğer Feyzullah Paşa Mahallesinde Feyzullâh Paşa
Câmii sokağında on beşinci numarada Fazlullah Paşa’nın ihyâ-gerdesi
olan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bânî-i
müşârun-ileyhin tercemesi Edirne’de medfûn bulunan vüzerâ sırasında
mezkûrdur.
136 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
4-Şâh Melek Paşa Mescidi
Hucerât-ı Şâh Melek Paşa Mahallesinde Şâh Melek çıkmazında
onuncu numarada vâki Şâh Melek Paşa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir
ki sakfı ahşâb ve harapdır. Bânîsi Mihal Köprüsü başındaki câmi-i şerîfi
sâhasında medfûndur.
5-Zen-i Sarıca Paşa Mescidi
[s.55] Zen-i Sarıca Paşa Mahallesinde Dâmâd Çeşmesi Sokağında
sekizinci numarada vâki Sarıca Paşa’nın haremi hâtûnun binâ eylediği
mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
6-Hasan Paşa Mescidi
Hasan Paşa Mahallesinde Has Fırın Caddesinde yirmi yedinci
numarada vâki Hasan Paşa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı
ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Sakfı münhedim olmakla Mûytâb Hacı
Arif Ağa nâm zât bin iki yüz (76) senesinde müceddeden binâ etmiştir.
Bânî-i evveli 830 tarihinde vefât eden ve İhmâl Paşa câmi-i şerîfinin bânîsi
olan zât olması muhtemeldir.
7-Nişâncı Paşa Mescidi
Nişâncı Paşa Mahallesinde Gülbahçesi Sokağında Nişâncı Mehmed
Paşa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Bir minaresi
vardır. 1295 senesi istîlâsında münhedim olmakla 1305 tarihinde ahşâb
olarak müceddeden binâ edilmiştir.
8-Ramazân Paşa Mescidi
Murâdiye Mahallesinde Ali Ağa Caddesinde ikinci numarada vâki
mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan olarak Ramazân Paşa tarafından binâ
olunmuştur.
9-Zen-i İbrâhîm Paşa Mescidi
Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Zincirli Kapı Sokağında kırk altıncı
numarada câmi sâhibi İbrâhîm Paşa’nın zevcesi Hundi Hâtun’un binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
10-Şehâbeddîn Paşa Mescidi
Şehâbeddîn Paşa Kurb-ı Hamam-ı Fil Mahallesinde Saraçhâne Köprüsü Caddesinde altmış beşinci numarada vâki Şehâbeddîn Paşa Mescid-i
76 İki kelimelik boşluk.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 137
şerîfidir ki sakfı ahşâbdan idi. Bin iki yüz doksan dört senesi istîlâsında
münhedim olup arsa kalmıştır. Bânî-i müşârun-ileyhin Kirâslı Câmi
nâmıyla müştehir bir mescidi daha vardır.
11-Ali Paşa Mescidi
Ali Paşa Çarşısı kurbunda ve zahrında elli ikinci numarada sadr-ı
esbak Semiz Ali Paşa’nın binâ-gerdesi olan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Eyyâm-ı şitâda abdest için ateşle ısınır muslukları dahi
vardır. Ali Paşa Çarşısında islam kalmadığı için haraba yüz tutmuştur,
mesdûddur.
12-Esad Paşa Mescidi
Tahmîs kurbunda Tahmîs Sokağında ikinci numarada Ayaş
Müftîsizâde Esad Muhlis Paşa’nın bin iki yüz kırk üç tarihinde binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan olduğu için bin iki yüz yetmiş
iki senesinde muhterik olup arsa kalmıştır. Bânîsinin tercemesi Edirne
valileri sırasındadır.
13-Rüstem Paşa Mescidi
Mûytâblarda iki kapılı han mukâbilinde Rüstem Paşa Hanı derûnunda
havlu vasatında vâki şâdırvânın fevkine binâ olunmuş Rüstem Paşa
Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdan ve kurşun pûşîdeli idi. Han-ı mezkûr
odalarının kısm-ı küllîsi millet-i âhar yedine geçmiş ve İslâm elinde bulunanlarının da müste’cirleri gayr-ı müslimeden bulunmuş olmasına mebnî
mescid-i mezkûr muattal kaldığından bin iki yüz doksan beş senesinde
Edirne’nin Rusyalı tarafından istîlâ olunduğu bir zamanda hân-ı mezkûr
sekenesi tarafından hedm edilmiştir. Edirne’de altı şadırvan üstü câmi denilen bu mescid-i şerîf idi.
14-Hazînedâr Sinân Bey Mescidi
Hazînedâr Sinân Bey Mahallesinde Hazînedâr Sinân Bey Câmii Sokağında on birinci numarada vâki Sinân Bey Mescid-i şerîfidir ki sakfı
ahşâbdandır, binâsı tarihi bulunamamıştır.
15-Yahya Bey Mescidi
Yahya Bey Mahallesinde Yahya Bey Camii Sokağında üçüncü numarada şâir-i meşhûr Yahya Bey’in dokuz yüz [s.56] seksen beş tarihinde binâ
eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. İtmâmına
mütercim-i Şakâyık Mecdî merhûm bu tarihi demiştir. Tarih:
138 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Sâhibü’l-hayr yani Yahya Bey
Kıldı bu mescid-i şerîfi binâ
Yaptı anınla dâr-ı âhiretin
Kıldı cennette kendüye me’vâ
Dedi tarihini anın Mecdî
“Mescid-i hûb u mecma‘-ı a‘lâ” 985
Bânîsinin tercemesi Kızanlık şuarâsı sırasındadır. Mihrâbı önünde
Kandiye valisi Mehmed Paşa medfûndur.
16-Kopuzcu Ali Bey Mescidi
Kopuzcu Ali Bey Mahallesinde Asmalı Sokakta on dördüncü numarada vâki Kopuzcu Ali Bey Mescid-i şerîfidir ki, sakfı ahşâbdan olduğu cihetle
bin iki yüz doksan dört senesi istîlâsında münhedim olup arsa kalmıştır.
17-Ali Bey Mescidi
Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Ali Bey Câmii Sokağında yedinci
numarada vâki İbrâhîm bin Mustafa nâm sâhibü’l-hayr tarafından dokuz yüz dört tarihinde binâ olunup Ali Bey Câmii nâmıyla müştehir
olan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Kapısı
bâlâsındaki mermer levhada menkûş ibâre budur.
Bu levha kapısı bâlâsında iken halk Ali Bey Câmii demekten geri
durmazlar. Fe-sübhâna’llâh.
18-Şerbetdâr Hamza Bey Mescidi
Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Kâsımpaşa Hamamı Sokağında on birinci numarada vâki sakfı ahşâbdan ve musanna‘ bir minareli
Şerbetdâr Hamza Bey Mescidinin birçok vakfı olduğu halde bakılmayıp münhedim olmakla sakfından, minaresinden eser-i binâ kalmamıştır. Bânîsi Sicil-i Osmânî beyânınca 864 tarihinde Rumiyye-i Suğrâ yani
Amasya ve Tokat valisi iken orada vefât etmiştir.
19-Rakkâs Ali Bey Mescidi
Rakkâs Ali Bey Mahallesinde Altûnîzâde Sokağında kırk dokuzuncu
numarada Rakkâs Ali Bey tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki Tabutlu Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandandır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 139
20-Mîrâhûr Ayas Bey Mescidi
Mîrâhûr Ayas Bey Mahallesinde Berkuk Ağa Mescidi Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki ve bin on altı tarihinde vefât eden Mîrâhûr
Ayas Bey tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki Parmaklı Mescid
nâmıyla şöhret bulmuştur. 1295 istîlâsında münhedim olmuştur.
21-Umur Bey Mescidi
Umur Bey Mahallesinde Menzil Ahûru Caddesinde otuz dördüncü
numarada vâki Timurtaş Paşazâde Umur Bey’in binâ eylediği mescid-i
şerîfdir ki ittisâlindeki türbeye izâfetle Tirid Baba Câmii nâmıyla şöhret
bulmuştur, sakfı ahşâbdandır.
22-Ak Mescid-i Sinân Bey
Ak Mescid-i Sinân Bey Mahallesinde Ak Mescid Caddesinde sekseninci numarada vâki Sinân Bey nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i
şerîfdir ki Ak Mescid nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdan ise de
etrâfını hristiyânlık istîlâ eylediği cihetle harap olup arsa hükmündedir,
bir minaresi vardır.
23-Ömer Bey Mescidi
Emir Şâh Mahallesinde Bağcı Sokağında yirmi birinci numarada vâki
Ömer Bey nâm sâhibü’l-hayr tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki,
harapdır.
24-Bedevîzâde Ahmed Bey Mescidi
[s.57] Hâs Murâd Mahallesinde Alaca Câmi Sokağında Bedevîzâde
Ahmed Bey’in binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki Alaca Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
25-İbrâhîm Bey Mescidi
Abacılar başında Üçşerefeli Câmii Caddesinde on ikinci numarada
vâki Gâzî İbrâhîm Bey nâm zât tarafından sekiz yüz on dört tarihinde
binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir ki Edirne’de islâm tarafından binâ olunan ma‘âbid-i şerîfenin en kadîmidir. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya
menkûş ebyât ve ibârenin sûretidir.
Nazm
İlâhî menzilini cennet eyle
Ona lutf u keremden rahmet eyle
140 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Cemâline müşerref eyle anı
Ona hûrîler ile sohbet eyle
[(el-merhûm İbrâhim Bey el-vâki) tarih: 814)] bin üç yüz on dört
senesi ramazân-ı şerîfi ibtidâsında tamir edilmiştir. Sakfı bir kubbedir.
26-Vize Çelebi Mescidi
Vize Çelebi Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde seksen ikinci numarada vâki Vize Çelebi nâm zât tarafından binâ edilen mescid-i
şerîfdir ki ittisâlindeki kebîr çeşmeye izâfetle İki Lüleli Câmi dahi derler. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Şâir-i meşhûr Hayâli Bey
bu mescid-i şerîfin sâhasındaki çeşmesi ittisâlinde medfûndur. Edirne
Defter-i Hâkânî kaleminde manzûr-ı fakîrânem olan Haremeyni’şŞerîfeyn Musakkafât Defteri’nde bu mahallenin nâm-ı atîki Hayâlî Vize
Çelebi Mahallesi olduğu görülmüştür.
27-Kaya Çelebi Mescidi
Süpürgeciler Mahallesinde Süpürgeciler Caddesinde yirmi sekizinci numarada vâki Kaya Çelebi nâm zât tarafından binâ edilmiş mescid-i
şerîfdir ki sakfı kubbedir. Minare münhedimdir. El-yevm muattal ve harapdır.
28-Çene Efendi Mescidi
Orta Karaağaç Mahallesinde Mescid Sokağında ikinci numarada
vâki Sultân Murâd Hân-ı Sâlis asrı ulemâsı sırasında mesbûku’t-tercüme
Mehmed Çene Efendi ibni İpsalalı Mahmûd binâsıdır ki el-yevm arsa-i
hâliye olan işbu mescid-i şerîfin sakfı ahşâbdan imiş.
29-Hâce Ömer Efendi Mescidi
Hacı Ömer Mahallesinde Mekteb Sokağında Hâce Ömer Efendi
nâm zât tarafından ahşâb olarak binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir ki yedinci numarada vâki ve derûn-ı hisârda Kafeskapı kurbunda kâin olup elyevm hâlî arsadır. Nâm-ı sahîhi Hâce Ömer Mescidi’dir. Tahrîf olunarak
Hacı Ömer denilmiştir.
30-Yahşî Fakîh Mescidi
Derûn-ı hisârda kadîmen Yahşî Fakîh el-yevm Hristos Mahallesinde
Balıkpazarı Caddesinde altmış altıncı numarada ve Çukacılar Hamamı
ittisâlinde vâki Yahşî Fakîh nâm zât tarafından bade’l-feth binâ edilmiş
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 141
olan mescid-i şerîfdir ki mürûr-ı zamân ile müşrif-i harap olup arsasının
el-yevm bilardohâne olan mahal idügi tahkîk kılınmıştır.
31-Veled-i Veliyyüddîn Mescidi
Veled-i Veliyyüddin Mahallesinde Veled-i Veliyyüddîn Mescidi Sokağında üçüncü numarada kâin Veled-i Veliyyüddin Mescid-i şerîfidir
ki sakfı ahşâb ve harapdır. Bânîsi Mevlânâ Veliyyüddînzâde Şâir Ahmed
Paşa olmuş zannolunur.
32-Molla Fahreddîn Mescidi
Monla Fahreddîn Mahallesinde Hacı Şâkir Bey Sokağında sekizinci
numarada vâki Monla Fahreddîn Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır.
Banîsi sekiz yüz yetmiş üç tarihinde vefât edip Dârü’l-hadîs Câmi-i şerîfinin
mihrâbı önünde medfûn ve tercemesi şeyhülislâmlar sırasında mezkûr bulunan Fahreddîn-i Acemî hazretleridir.
33-Hayreddîn Mescidi
[s.58] Çizmeciler Çarşısında Postahâne Sokağında elli dördüncü
numarada Hayreddînzâde Ahmed Efendi tarafından binâ olunup pederi
nâmına nisbetle Hayreddîn Mescidi demekle müştehir olan işbu mescid-i
şerîf bin iki yüz kırk üç senesi harîk-ı kebîrinde muhterik olduğundan
sene-i mezkûrede kethudâ-yı ser-bevvâbîn Osmân Nûri Ağa tarafından
müceddeden binâ edilmiş ve kapısı bâlâsındaki mermer levhaya menkûş
tarih buraya terkîm kılınmıştır.
Tarih
Hazret-ipâdişeh-i hâmî-i dîn ü dünya
Yani sultân-ı selâtîn-i cihân Mahmûd Hân
Bâis-i hayr-duâ olmak içün bendeleri
Niçe vîrâneleri eylediler âbâdân
Yani vâlî-i merâhim-şiyem Esad Paşa
Kıldı inşâ nice hayrât bi-avn-i Yezdân
Kethudâsı dahi ol Âsaf-ı vâlâ-şânın
Kıldı ızhâr-ı ubûdiyyet-i ihlâsı ayân
Sâ‘î-i hayr ser-efrâz-ı ser-i bevvâbîn
Yani Osmân Ağa mümtâz-ı cemî‘-i akrân
Sarf-ı hayrâta edüp cümle nukûd-ı fikri
Eser-i mahbûb-ı Hudâya olup ez-cân revân
142 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
İşte şehr içre şehîr Mescid-i Hayreddîn kim
Mesken-i ehl-i salât olmuş idi niçe zamân
Yandı mescid dahi ihrâk olıcak sûk-ı şehr
Dil-i firkat-zede âşık gibi oldu vîrân
Yaptı a‘lâ dahi ra‘nâ hele evvelkinden
Oldu bâ-lutf-ı Hudâ bânî-i sânî ey-cân
Dedim itmâmına bu mısraı târîh Zekî
Yapdı a‘lâ bu güzel ma‘bed-i Nûrî Osmân [tekrar bina eden zat]
Sakfı ahşâbdan olup bin iki yüz doksan dört senesi istîlâsında münhedim olmuştur.
34-Hâcı Bedreddîn Mescidi
Hisârda mukaddemâ Hâcı Bedreddîn el-yevm Ermeniyân-ı Panaiye
Mahallesinde Çukacılar Fırını Sokağında yirmi sekizinci numarada vâki
Hacı Bedreddîn Mescid-i şerîfi arsa hâlindedir.
35-Habbaz Muhyiddîn Mescidi
Hisârda Panaiye Mahallesinde Tavukkapısı Sokağında ikinci numarada vâki Habbâz Muhyiddîn Mescid-i şerîfidir ki Balıkpazarında Tavukkapısı Sokağının cihet-i yemînindeki köşede kâin bakkâl dükkânının
ittisâlinde ve dükkânın kârgîr mağazası fevkinde sekiz on kademe taş
nerdübân ile çıkılır bir mescid-i şerîfdir, sakfı ahşâbdandır, harapçadır. 20
Ağustos [1]321 tarihindeki harîk-ı hâ’ilde yanmıştır.
36-Mevlânâ Veliyyüddîn Mescidi
Mukaddemâ Mevlânâ Veliyyüddin el-yevm Metrepolid Mahallesinde Metrepolid Kilisesi Caddesinde üçüncü numarada vâki Mevlânâ
Veliyyüddîn’in Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. Bu mescid-i şerîfe
fahrü’l-mevle’l-izâm İslâmzâde Abdülbâkî Efendi bin iki yüz yirmi sekiz
senesi muharreminde minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl eylediği Muhâsebât-ı
Evkâf defâtirinde mezkûrdur. Müşârun-ileyh Veliyyüddin Efendi Bursa’da
medfûn şâir Ahmed Paşa’nın pederidir. El-yevm arsa hükmünde harapdır.
37-Mahmûd Ağa Mescidi
Mahmûd Ağa Mahallesinde Soğukçeşme Caddesinde on dördüncü
numarada vâki Mahmûd Ağa nâm zâtın sekiz yüz altmış üç tarihinde binâ
eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Kapısı
bâlâsındaki mermer levhaya menkûş ibâre budur:
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 143
Bânî-i mûmâ-ileyhin asr-ı Bâyezîd Hân-ı Sânî’de irtihâl eden Mîr-i
alem Gâzî Mahmûd Ağa olması zannolunur.
38-İsmâîl Ağa Mescidi
İsmâîl Ağa Mahallesinde Selçuk Hâtûn Câmii Sokağında on üçüncü numarada vâki İsmâîl Ağa nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i
şerîfdir ki sakfı kubbedir, bir minaresi vardır.
39-Çakır Ağa Mescidi
Çakır Ağa Mahallesinde Saraçhâne Köprüsü Caddesinde dördüncü
numarada vâki Çakır Ağa Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bânî-i mûmâ-ileyh Fâtih Sultân Mehmed Hân’ın asrı ricâlinden
olup Üsküplüde ve sâir mahalde altı mescidi olduğu Sicil-i Osmânî’de
mezkûrdur.
40-Teftîn Ağa Mescidi
Teftîn Ağa Mahallesinde Teftîn Ağa Câmii Sokağında birinci numarada vâki Teftîn Ağa Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır.
41-Ârif Ağa Mescidi
Ârif Ağa Mahallesinde Salı Tekkesi Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki Ârif Ağa Mescid-i şerîfidir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi
vardır.
42-Tarpûşî Mehmed Ağa [Mescidi]
Balaban Paşa Mahallesinde Yemiş İskelesi Caddesinde yirmi yedinci
numarada Tarpûşî Mehmed Ağa Mescid-i şerîfidir ki kapısı Yemiş İskelesi
Caddesinde ve arsası köprü ittisâlindedir, hâlîdir.
43-Berkuk Ağa [Mescidi]
Berkuk Ağa Mahallesinde Berkuk Ağa Mescidi Sokağında onuncu
numarada vâki Berkuk Ağa Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. Dârü’lhadîs müderrisi Emîr Hüseyin Çelebi mihrâbı önünde medfûndur.
144 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
44-Hacı Hasan Ağa Mescidi
Nâib Çelebi Mahallesinde Cami-i Şerîf Sokağında birinci numarada
vâki Hâcı Hasan Ağa nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki Kızıl
Mescid nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdan ve bir minaresi var idiyse
de bin iki yüz doksan dört senesi Rusyalı istîlâsında kâmilen münhedim
olmuştur. El-yevm buraları hristiyan eline geçtiğinden ahîren Nâib Çelebi
Mahallesi nâmı islama ve Kızılmescid Mahallesi nâmı hristiyan milletine
verilmiştir.
45-Hacı Emin Ağa Mescidi
Unkapanı civarında Abacılarbaşı Caddesinde sekseninci numarada
ve Ali Paşa Çarşısının İğneciler Kapısı pîşgâhında vâki nalbur esnâfından
Hacı Emin Ağa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır.
46-Kürd Hâce Mescidi
Kürd Hâce Mahallesinde Kürd Hâce Câmii Sokağında altıncı numarada Kürd Hâce demekle marûf olan zâtın binâ eylediği mescid-i
şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Zindânaltında Tatarhan
kabristânında “El-Makâm” nâm ravza-i mübârekede vâki bir kabir taşında
ibâresi menkûşdur. Bu taş
sâhibinin 827 tarihinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eden Fetâvâ-yı Bezzâziye sâhibi
câmi‘u’l-ulûmi’l-avâlim Mevlânâ Hâfızü’d-dîn Mehmed bin Mehmed elKürdî’nin pederi olup mezkûr kabre kurbiyyet-i mevkiyesi mülâbesesiyle
fakîr-i câmi‘u’l-hurûf bu mescid-i şerîfin onlar tarafından binâ edilmiş olması zannındayım.
47-Gâzî Hâce Mescidi
Gâzî Hâce Mahallesinde Tütünsüz Tekkesi Sokağında yirmi birinci numarada Gâzî Hâce Rüstem nâm zâtın [s.60] binâ eylediği mescid-i
şerîfdir.
48-Maruf Hâce Mescidi
Maruf Hâce Mahallesinde İmâret Caddesinde elli üçüncü numarada vâki Maruf Hâce nâmıyla şöhret bulup Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde
Muarrif Hâce ve ismi Kadı Ahmed Efendi olmak üzere mukayyed bulunan zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan ise de el-yevm
arsadır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 145
49-Mü’min Hâce Mescidi
Mü’min Hâce Mahallesi’nde Tahtalı Câmi Sokağı’nda yirmi yedinci numarada vâki Mü’min Hâce tarafından ahşap olarak binâ olunmuş
mescid-i şerîftir ki Tahtalı Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. 1294 senesi
istîlâsında münhedim olmakla arsadır.
50-Hâce Hayreddîn Mescidi
Mahmûd Ağa Mahallesinde Kayış Ahmed Sokağında altıncı numarada vâki Mevlânâ Hâce Hayreddîn mescid-i şerîfidir ki ahşap olarak binâ
edilmiş olan sakfı münhedim olduğundan sinîn-i vefîreden beri arsadır.
Bânîsi Fâtih Sultân Mehmed Hân’a muallim olup 883’de vefât etmiştir.
İstanbul’da Unkapanında üç mihrâblı denilen mescidi ile bir medresesi
vardır. Hüsn-i hatta mâlik olduğu Künhü’l-Ahbâr’da mezkûrdur.
51-Hâcegî Mescidi
Hâcegî Mahallesinde Hâcegî Câmii Sokağında yirmi beşinci numarada vâki Bezistân hâcegîlerinden bir zâtın binâ ettiği mescid-i şerîfdir ki
sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır.
52-Hâce Bâlî Mescidi
Hâce Bâlî Mahallesinde Hanımoğlu Sokağında birinci numarada
tüccârdan Hâce Bâlî nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Ulemâ sırasında tercemesi mezkûr
Şârih-i Mültekâ Mevlânâ Osmân Vahdetî ibtidâ Edirne’yi teşrîflerinde
bu mescid-i şerîfin odasında beytûtet etmiş ve mihrâbı önündeki çeşmeyi
binâ eylemiş idügi mervîdir.
53-Hâce İshak Mescidi
Noktacı-zâde Mahallesinde Ağa Hamamı Caddesinde otuz beşinci
numarada vâki Hâce İshak Efendi’nin binâ eylediği mescid-i şerîfdir.
54-Hâce Siyâh Mescidi
Derûn-ı hisârda kadîmen Hâce Siyâh ve el-yevm Aya Nikola Mahallesinde Direkli Câmi Sokağında ikinci numarada vâki Hâce Siyâh Mescid-i
şerîfidir ki kiliseden muhavveldir. Bânîsinin Fâtih Sultân Mehmed Hân
asrında sekiz sene makâm-ı celîl-i fetvâda bulunup dokuz yüz bir senesinde
irtihâl eden Mevlânâ Alâüddîn Ali Arabî olmuş zannolunur. Bu nâmda
Trabzon’da dahi bir Mahalle ile Kilise’den muhavvel bir mescid-i şerîf var] kilisesidir.
dır. Nâm-ı atîki Aya Segozori [
146 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
55-Hace Bâyezîd Mescidi
Derûn-ı hisârda Tahtakale Caddesinde yirminci numarada vâki Hâce
Bâyezîd Mescid-i şerîfidir ki mürûr-ı zamân ile İslâmın oradan çekilmesiyle
münhedim olarak arsası Demirdirek Bakkalı ile bağhânesi arsalarıyla mezc
edilip yahudi milleti tarafından duvar içine alınarak isti‘mâl edilmekte olduğu cânib-i hükûmetten bi’l-istihbâr men edilmiş ve el-yevm arsa hâlinde
durmakta bulunmuştur.
56-Hacı İslâm Mescidi
Hâcı İslâm Mahallesinde Hâcı İslâm mescidi Sokağında dokuzuncu
numarada vâki Hâcı İslâm Bey tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki
sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
57-Hâcı Safâ Mescidi
Hâcı Safâ Mahallesinde Tahmîs Sokağında yirminci numarada
vâki Hâcı Safâ nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı
ahşâbdandır, 1312 tarihinde cânib-i evkâf-ı hümâyûndan tamir edilmiştir.
58-Hâcı Hasan Mescidi
[s.61] Şehâbeddin Paşa Kurb-ı Ârâsta Mahallesinde Hâcı Hasan
Mescidi Sokağında on beşinci numarada Hacı Hasan nâm zât tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Muhâsebât-ı evkâf defâtirinde bânî-i mûmâileyh Aya Hasan nâmıyla
mezkûrdur.
59-Hâcı Mercimek Mescidi
Hacı Mercimek Mahallesinde Hâcı Mercimek Camii Sokağında yirminci numarada vâki Hâcı Mercimek Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdan
ve bir minaresi var idi. Yazlık Mahallinde meczûbînden Deli Mehmed
nâmında bir fakîr ikâmet eylediği cihetle bir aralık Deli Mehmed’in
Câmii nâmıyla da şöhret almış idi. Bin iki yüz yetmiş beş tarihinde
sakfı bir gece ezân ile işâ arasında münhedim olup minaresi dahi 1298
hilâlinde cemaat-i islâmiye tarafından hedm edilerek şerefesi enkâzı Kunduk Osmân Mesci’dine hibe edilmiş ve mâadâsı tâlibine fürûht ile yeri
arsa kalmıştır. Kudâttan Mevlânâ Ramazân Efendi bu mescidin sâhasında
medfûndur. Mûmâ-ileyhin nâmı Kuşakcı-zâdedir.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 147
60-Hâcı Doğan Mescidi
Derûn-ı hisârda kadîmen Hacı Doğan ve el-yevm Ermeniyân-ı Aya
İsterati Mahallesinde Aya İsterati Kilisesi Sokağında kırk beşinci numarada
ve Tunçkaldırım denmekle meşhur olan mahalde vâki Hâcı Doğan Mescidi ve Muhâsebât-ı Evkâf Defâtiri kaydınca zâviyesidir ki sakfı kubbedir
ve bir minaresi vardır. Mürûr-ı zamân ile sakfı münhedim olup duvarları mevcuttur. Bu mahalle dâhilinde bânî-i mûmâ-ileyhin arsa kalmış bir
de medresesi vardır ki medâris sırasındadır. Bu mescid-i şerîf evkâfından
sarây-ı hümâyûn kurbunda kâin cesîmce bir arâzînin vâridâtı Horozlu’da
müceddeden binâ ve inşâ edilen Hamîdî Mekteb-i Sanâyiine rabt edilmiştir. Bânî-i mûmâ-ileyhin bu mahallede medrese arsası vardır.
61-Hâcı Yakûb Mescidi
Tahtakale’de Manyas Kapısı civârında Hacı Yakûb Mahallesinde Simonacı Sokağında yirminci numarada vâki Hâcı Yakûb veled-i islâm nâm
sâhibü’l-hayr tarafından binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir ki sakfı kubbedir ve bir minaresi vardır. Bin iki yüz altmış iki senesindeki Tahtakale
harîk-ı kebirinde bu câmi-i şerîfin dahi derûnuna âteş sirâyetiyle ahşap
mahalleri muhterik olduğundan hâl-i harapîde kalmış ve civârında islâm
dahi kalmamış olmak münâsebetiyle bin iki yüz seksen dört senesinde vali
bulunan Hurşîd Paşa tarafından gösterilen müsâade üzerine hedm olunarak arsasına tüccârdan Simonacı yahudi tarafından dâiren-mâ-dâr duvar
çekilerek karşı bulunan hânesine bahçe ittihâz edilmiştir.
62-Hâcce Hoşkadem Mescidi
Hâcce Hoşkadem Mahallesinde Nâzır Mustafa Sokağında yedinci
numarada vâki Hâcce Hoşkadem nâm sâhibetü’l-hayr tarafından binâ
edilmiş olan mescid-i şerîfdir.
63-Hâfız Ahmed Mescidi
Hâfız Ahmed Mahallesinde Güzelce Baba Sokağında yirmi birinci numarada vâki Hâfız Ahmed Efendi nâm zât tarafından binâ olunan
mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
64-Hadım Balaban Mescidi
Hadım Balaban Mahallesinde Hatîce Sultân Sarayı Sokağında ikinci
numarada vâki Hadım Balaban Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir
minaresi vardır.
148 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
65-Hadım Fîrûz Mescidi
Hadım Fîrûz Mahallesinde Oruç Bakkalı Sokağında otuzuncu numarada vâki Hadım Fîrûz tarafından binâ olunmuş olan mescid ahîren
münhedim olduğundan el-yevm arsadır.
66-Hadım Timurtaş Mescidi
[s.62] Hadım Timurtaş Mahallesinde Orta Sokağında ikinci numarada
vâki Hadım Timurtaş nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir.
67-Yaya Timurtaş Mescidi
Yaya Timurtaş Mahallesinde Arpakârbân Sokağında beşinci numarada vâki Yaya Timurtaş nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir.
68-Baba Timurtaş Mescidi
Baba Timurtaş Mahallesinde Timurtaş Mescidi Sokağında birinci numarada Baba Timurtaş nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir
ki sakfı ahşâbdandır. Sekiz yüz kırk beş tarihinde vefât eden bânîsi mûmâileyh ile meşâhîr-i hattâtînden Yanığın Kayını demekle şehîr Hâfız Mehmed Ferîd Efendi bu mescid-i şerîfin mihrâbı önünde medfûnlardır.
69-Emîr Şâh Mescidi
Emîr Şâh Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde otuz beşinci numarada Emir Şâh nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki Sarı
Câmi denmekle şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
Bin iki yüz doksan dört istîlâsında harap olduğundan ahîren icrâ edilen
tamirine Hulkî bu tarihi demiştir.
Hakk Teâlâ hazreti eyler münâcâtın kabul
Tarih
Kıl bu câmide namazı hasbeten li’llah çün
Tarh edip bir noktayı Hulkî ahâlî sa‘y ile
Bu ibâdetgâhı tamir ettiler Allah içün 1306
Şuarâdan Hâfız Rahşî bu mescid-i şerîfin sâhasında medfûndur.
70-Sefer Şâh Mescidi
Hacı Sarrâf Mahallesinde Zincirlikuyu Caddesinde elli ikinci numarada vâki Yıldırım Bâyezîd Hân asrı ulemâsından olup sekiz yüz kırk üç
tarihinde vefât eden Mevlânâ Sefer Şâh hazretlerinin binâ eylemiş oldukları mescid-i şerîfdir ki sakfı kubbe ve bir minaresi var idiyse de mürûr-ı
zamân ile sakfı münhedim olup minaresi de iki yüz doksan sekiz hilâlinde
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 149
cemaat-i islâmiye tarafından hedm edilmiştir. Minaresine kaval tabir olunur idi ki şerefesi kapısı dâhilinden aşağıya bakıldıkda aşağı kapıdaki şahıs
görülür idi.
71-Devletşâh Mescidi
Beyce Mahallesinde Beylerbeyi Fırını Sokağında otuz üçüncü numarada Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin vâlidesi ve Germiyanoğlu
Yakub Bey’in hemşîresi Devletşah Hatun tarafından binâ edilmiş olduğu
Edirne nüfûs nâzırı Hüsnü Bey tarafından ifâde olunan mescid-i şerîfdir
ki el-yevm arsadır.
72-Gülbahar Hâtun Mescidi
Gülbahar Hatun Mahallesinde Gülbahar Câmii Sokağında sekizinci
numarada vâki Gülbahar Hatun Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır,
bir minaresi vardır. Bâniyesi Sultân Selîm-i kadîmin vâlidesi olduğu
mervîdir. Binâsı (855)...77
73-Selçuk Hâtun Mescidi
Selçuk Hâtun Mahallesinde Selçuk Hatun Câmii Sokağında on dördüncü numarada vâki Selçuk Hâtun Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdan
olup bin iki yüz doksan beş senesi istîlâsında münhedim olmuştur.
Bâniyesi Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin kerîme-i muhteremeleri ve Karaca Paşa’nın zevceleri olup 890 tarihinde vefât etmiş olan
Selçuk Hatun idügi mervîdir.
74-Âşûbe Hâtun Mescidi
Karaca Ahmed Mahallesinde Ağa Hamamı Bakkâlı Sokağında dokuzuncu numarada Âşûbe Hâtun Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır,
bir minaresi vardır.
75-Bezirci Hâtun Mescidi
Bezirci Hâtun Mahallesinde Cami-i Şerîf Sokağında yirminci numarada Şâh Melek Paşa zevcesi Bezirci [s.63] Hâtun Mescid-i şerîfidir ki
Gâzî Mihal Bey Cami-i şerîfi civârında kâin olup sakfı ahşâbdandır. Bin
iki yüz doksan altı senesinde Tüfenkçi Şeyh Bekir Hâce tarafından Nakşî
Dergâhı ittihâz edilmiştir.
77 Metinde boş bırakılmıştır.
150 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
76-Bülbül Hâtun Mescidi
Bülbül Hâtun Mahallesinde Tarla Sokağında on ikinci numarada vâki
Bülbül Hatun nâm sâhibetü’l-hayr tarafından ahşaptan olarak binâ edilmiş
ise de mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla el-yevm arsadır.
77-Sittî Hâtun Mescidi
Sittî Hâtun Mahallesinde Abacıbaşı Sokağında on ikinci numarada
vâki Sitti Hâtun Mescid-i şerîfidir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır.
Bâniyesinin 932 tarihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ eden Şeyhülislâm Mevlânâ
Alâüddîn Ali Cemâlî-i Zenbîlî hazretlerinin kerîme-i muhteremeleri idügi
mervîdir. Haraba yüz tutmuştur.
78-Ömer Baba Mescidi
Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçbâzârı Caddesinde yüz üçüncü numarada Atâullâh Efendi tarafından câmi-i şerîf olmak üzere binâ olunup elyevm mescid olarak Ömer Baba Mescidi nâmını alan mahall-i mübârekdir
ki sakfı ahşâbdandır.
79-Kıyak Baba Mescidi
Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde elli birinci numarada vâki
Kıyak Baba Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. Zâviye olmak üzere binâ
olunduğu Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde mezkûrdur.
80-Helvacı Baba Mescidi
Dervîş Âbî Mahallesinde Helvacı Câmii Sokağında on altıncı numarada Helvacı Baba Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır.
81-Kösec Balaban Mescidi
Kösec Balaban Mahallesinde Şifâ Hamamı Sokağında Kösec Balaban
nâm zât tarafından kırk birinci numarada binâ eylediği mescid-i şerîfdir
ki sakfı ahşâbdandır. Minaresi mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla eski
temeli üzerine bin üç yüz on altı tarihinde müceddeden bir minaresi inşâ
edilmiştir. Kurşunlu Fırın Camii de derler.
82-Turgut Bâzergân Mescidi
Turgut Bâzergân Mahallesinde Ayşe Kadın Sokağında beşinci numarada vâki Turgut Bâzergân Mescid-i [şer]îfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir
minaresi vardır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 151
83-Nişdoğan Mescidi
Nişdoğan Mahallesinde Arasta Sokağında dördüncü numarada Nişdoğan Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır.
84-Kunduk Osmân Mescidi
Kunduk Osmân Mahallesinde Karaağaç Çeşmesi Caddesinde on
dokuzuncu numarada vâki Kunduk Osmân nâm zâtın binâ-gerdesi olan
mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, minaresi bin yüz altmış beş zelzele-i
azîmesinde münhedim olmakla bir asr mürûrurunda kurbunda vâki Hacı
Mercimek Mescidi minaresinin cemaat-i islâmiye tarafından hedmine
mebnî şerefesi bu câmi-i şerîfe ihdâ olunduğundan bunun minaresi bin
iki yüz doksan sekiz senesinde müceddeden inşâ edilmişdir.
84-Abdurrahmân Mescidi
Abdurrahmân Mahallesinde Abdurrahmân Câmii Sokağında onuncu
numarada tercemesi kudât sırasında mezkûr Mevlânâ Abdurrahmân ibni
Seyyid Ali’nin dokuz yüz elli yedi hilâlinde binâ etmiş olduğu mescid-i
şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bin yüz altmış beş
zelzele-i azîmesinde harap olmakla nâzır-ı vakf Şeyhülislâm Mevlânâ Seyyid Murtazâ Efendi tarafından tamir ettirilip kapısı bâlâsındaki mermer
levhaya nakş ettirilen tarih bu mahalle terkîm edildi. Tarih:
[s.64] Sadr-ı Rûm merhûm-ı fâzıl Abdurrahmân be-nâm
Kılmış idi bu mübârek mescidi muhkem binâ
Zelzele müştedd olunca bu ibâdetgâh dahi
Ser-be-hâk-i secde olup ref ‘ini etti recâ
Nâzır-ı vakf-ı şerîf şeyhülislâm-ı enâm
Mazhar-ı tevfîk-i Hakk yani ki Seyyid Murtazâ
Emri ile bir sadâkatkârı mâl-i vakf ile
Bir binâ yapdı ki hakkâ etti tahsîl-i rızâ
Şeş cihâtı hûb olup tarihe imdâd eyledi
Oldu tamir ile nev bu mescid-i ahsen-binâ 1166
86-Fanfan Mescidi
Murâdiye Mahallesinde Ağa Hamamı Sokağında yirmi beşinci numarada vâki Fanfan Hasan Efendi’nin binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki
sakfı ahşâbdandır ve haraba yüz tutmuştur. Bânîsi burnundan söyler bir
adam olduğu için “Fanfan” nâmıyla şöhret bulmuştur.
152 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
87-Dağdeviren Mescidi
Hadım Fîrûz Mahallesinde Kışla Meydanı Caddesinde Dağde-virenzâde Mehmed Ağa’[nın] binâ eylediği birinci numaralı mescid-i şerîfdir
ki mürûr-ı zamân ile münhedim olduğundan arsadır. Bânîsinin tercümesi
bostancıbaşılar sırasındadır.
88-Zehrimâr Mescidi
Taşodalar Mahallesinde Zehrimar Camii Sokağında on sekizinci numarada Zehrimar Mehmed Bey bin Ahmed nâm zât tarafından dokuz yüz elli
tarihinde binâ edilmiş olan câmi-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Bir minaresi vardır. Müşârun-ileyhin donanma serdârı olup 950 tarihinde vefât eylediği
Sicill-i Osmânî’de mezkûrdur. Sâhib-i Fetâvâ şeyhülislâm Mevlânâ Ali Efendi ve
şeyhülislâm Menteşzâde Abdürrahîm Efendi ve kudâttan Kefevî Hüseyin Efendi
bu mescid-i şerîfin sâhasında medfûn ve tercemeleri mahallerinde mezkûrdur.
89-Üsküfçü Hızır Mescidi
Üsküfçü Hızır Mahallesinde Eski Tophâne Caddesinde birinci numarada vâki Üsküfçü esnâfından Hızır nâm zâtın binâ eylediği mescid-i
şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Dinlence Camii dahi derler. Cemaat-i islâmiye tarafından hedm edilen Zen-i Fîrûz Mescid-i şerîfi
kapısının süğe taşları bu mescide ihdâ edilmiştir.
90-Yakûb Kilârî Mescidi
Yakûb Kilârî Mahallesinde Sarıca Paşa Caddesinde beşinci numarada vâki Kilârî Yakûb tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı
ahşâbdandır. Bin üç yüz beş senesinde tamir edilmiştir.
91-Kebe Yapıcı Mescidi
Kebe Yapıcı Mahallesinde Kâdirî Hâne caddesinde Kebe Yapıcı78
tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki el-yevm arsadır. Sâhasında vâki
mektebi dahi münhedim olmakla Vâlî Kadri Paşa delâletiyle cemaat-i
İslâmiyece inşâ edilmekle nâmının Kadriye Mektebine tahvîl edildiği mahallinde mezkûrdur. Kebe Yapıcı seccâdecibaşı imiş.
92-Papasoğlu Mescidi
Turgut Bâzergân Mahallesinde Duhânî Hurşîd Efendi Sokağında
on beşinci numarada vâki Papasoğlu Ali Efendi Mescid-i şerîfidir ki sakfı
78 İki kelimelik boşluk.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 153
ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Hadd-i zâtında zâviye olmak üzere binâ
olunmuştur. Mürûr-ı zamân ile sakfı münhedim olup dört duvarı ile minaresine fakîr-i câmi‘u’l-hurûf yetiştim. Muahharan onlar da yıkılıp arsa
kalmış idi. Bin üç yüz dokuz senesinde ikinci ordu-yı hümâyûn nakliye
taburu binbaşısı Hurşîd Bey tarafından yalnız sakfı ahşâb olarak binâ
edilmiş ve havâyicine sarf için ittisâline bir de kahvehâne yaptırılmıştır.
93-Şâh Mehmed Mescidi
Yancıkcı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde elli sekizinci
numarada vâki Şâh Mehmed nâm zât tarafından binâ edilmiş mescid-i
şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Ayşe Kadın Hanı pîşgâhında kâindir. Dokuz yüz [s.65] doksan dört tarihinde vefât eden bânîsi Bağdâdî Hamdî
Efendi kabristanında medfûn ve nakş-ı seng-i mezârı fârisiyyü’l-ibâre bu
tarih-i mevzûndur.
Tarih
94-Yancıkcı Şâhîn Mescidi
Yancıkcı Şâhîn Mahallesinde Tüfenkçi Mehmed Ağa Sokağında on
dokuzuncu numarada Yancıkcı Şâhîn Ali Ağa’nın binâ eylediği mescid-i
şerîfdir ki sakfı çok zamandan beri münhedim olup yalnız bir minaresi mevcuttur. Yancıkçı heybeci esnâfından demek olduğu Hançerî nâm
Fransızca lûgatte görüldü.
95-Karaca Bevvâb Mescidi
Karaca Bevvâb Mahallesinde Kanlı Pınar Sokağında sekizinci numarada Karaca Bevvâb nâm zât tarafından binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir
ki sakfı ahşâbdan ise de münhedimdir.
96-Sâbûnî Mescidi
Sâbûnî Mahallesinde Sâbûnî Câmii Sokağında altıncı numarada Sabuncu esnâfından Hacı Ali nâm zât tarafından binâ edilmiş olan mescid-i
şerîfdir ki sakfı kubbedir. Bir minaresi vardır. Bin yüz altmış beş zelzele-i
azîmesinde minaresinin nısfı münhedim olmakla şerefesinden aşağısı kalmıştır. Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde câmi-i şerîf olmak üzere mukayyed
ise de el-yevm minberi mahv olmuştur.
154 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
97-Vâvlı Mescid
Kıncı Fîrûz Mahallesinde Vâvlı Cami Sokağında dördüncü numarada Kazasker Davud Efendi nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir
ki Vâvlı Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sebebi de yazlık yani son cemaat mahalli duvarına büyük kıtada bir vâv harfi yazılmış olmasıdır.
Esmârü’t-Tevârîh’de Davud Efendi nâmında kazasker görülememiştir. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
98-Sûfî İlyas Mescidi
Sûfî İlyas Mahallesinde Menzilahırı Caddesinde üçüncü numarada
Sûfî İlyas nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır.
99-Kiremitçi Hacı Halîl Mescidi
Kiremitçi Hacı Halîl Mahallesinde Kiremitçi Hacı Halîl Camii Sokağında onuncu numarada Kiremitçi esnâfından Hacı Halîl’in binâ ettiği
mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır.
100-Sıkça Murâd Mescidi
Sıkça Murâd Mahallesinde Paşakapısı Caddesinde Sıkça Murâd nâm
zâtın altmış dokuzuncu numarada vâki mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır.
101-Kızıl Minare Mescidi
Kızıl Minare Mahallesinde Kızıl Minare Mescidi Sokağında Zağanos
subaşının binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Mürûr-ı zamân ile harap olduğundan bin üç yüz altı senesinde
jandarma zâbitânı tarafından iâne cemiyle müceddeden ahşâb olarak binâ
ettirilmişdir. Bânî-i evveli Zağanos Subaşı sâhasında medfûndur. Nâmına
Kızıl Minare Mescidi dahi derler.
102-Kâtib-i Cev Mescidi
Kâtib-i Cev Mahallesinde Kâtib-i Cev Camii Sokağında Kâtib-i
Cev tarafından birinci numarada binâ olunmuş mescid-i şerîfdir ki sakfı
ahşâbdandır.
103-Altûnî Mescidi
Altûnî Mahallesinde Altûnî Sokağında ikinci numarada vâki Altûnî
Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 155
104-Arpacı Hamza Mescidi
[s.66] Arpacı Hacı Hamza Mahallesinde Süpürgeciler Caddesinde el-li yedinci numarada Arpacı Hacı Hamza Mescid-i şerîfidir ki sakfı
ahşâbdandır. Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde Arpacı Hamza mukayyeddir.
105-Zincirlikuyu Mescidi
Zincirlikuyu Mahallesinde Alacaçeşme Sokağında otuz yedinci
numarada Muhâsebât-ı Evkâf defâtiri mûcibince Sivrihisarî Mescid-i
şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır.
106-Ali Kuş Mescidi
Ali Kuş Mahallesinde Ali Kuşî Camii Sokağında elli altıncı numarada
Ali Kuşî Mescid-i şerîfidir. Hristiyanlık içinde kaldığı cihetle sinîn-i vefîreden
beri arsadır. Bu mescid-i şerîf Fâtih Sultân Mehmed Hân asrı ulemâsından
olup 879 Şabanının sekizinci gününde vefât etmiş olan Mevlânâ Alâüddîn Ali
Kuşçu tarafından binâ edilmiş olmuş veyahut onun nâmına biri cânibinden
binâ edilmiş bulunmuş zannolunur.
107-Kazzâz Sâlih Mescidi
Kazzâz Sâlih Mahallesinde Gülâbcılar Caddesinde üçüncü numarada Gazzâz esnâfından Sâlih nâm zât tarafından binâ edilen mescid-i
şerîfdir ki sakfı ahnşâbdandır. Bir minaresi vardır.
108-Zen-i Fîrûz Mescidi
Zen-i Fîrûz Mahallesinde Zen-i Fîrûz Camii Sokağında sekizinci numarada vâki Zen-i Fîrûz Mescid-i şerîfidir ki derûn-ı hisârda Fîrûz Ağa
Cami-i şerîfinin bânîsi olan Fîrûz Ağa’nın zevcesi Mihrinigâr Hâtûn tarafından sakfı ahşâbdan olarak binâ olunmuş ve muntazam bir minaresi var
idi. Sekiz yüz altmış dokuz senesinde vefât eden bâniyesi Zindanaltı’nda
Tatarhan Kabristanında zevci Fîrûz Ağa’nın kabri kurbunda medfûn ve
seng-i mezarı ma‘a-âyetü’l-kürsî bu ibâre ile menkûştur.
Bin iki yüz doksan dört istîlâsında sakfı münhedim olmakla badehû
minaresi cemaat-i islâmiye tarafından hedm ettirilerek enkâzı fürûht ve
kapısınının süğe taşlarıyla bâlâsındaki tarih taşı Kıyak’ta Üsküfçü Hızır
Mescidine nakl edilmiştir. Tarih taşındaki ibâre aynen budur:
156 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
intehâ.
109-Külâhdûz Mescidi
Külâhdûz Mahallesinde Uzun Kaldırım Caddesinde elli dokuzuncu
numarada külâh-dûz Ali Bey’in binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki mürûr-ı
zamân ile münhedim olmakla arsası Ayşe Kadın Hânı zahrındaki askerî
teferruâtına mezc edilmiştir.
110-Dârü’s-siyâde Mescidi
Dârü’s-siyâde Mahallesinde Dârü’s-siyâde Câmii Sokağında beşinci numarada vâki tabîb-i sultânî Fazlullah Paşa tarafından binâ edilen
mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan ve bir minaresi ve sâhasında imâreti
vardır, bânîsi Fazlullâh Paşa sâhasında medfûn ve tercemesi mahallinde mezkûrdur. Esrâru’n-nokta nâm kitâbın müellifi ve Şeyhü’l-ekber
Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin Fusûs nâm eser-i celîllerinin şârihi
ârif-i billâh Mevlânâ eş-şeyh Emîr Ali hazretleriyle Tevkîî Mustafa Paşa
bu mescid-i şerîfin mihrâbı önünde medfûn ve tercemeleri mahallerinde
mezkûrdur. Burada daha pek çok zevât medfûn ise de 1295 istîlâsında
imâretin hedm edildiği sırada bu taşlar dahi şikest edilmiş olduğundan
pek çoklarının mevcut olan kabirlerinden hüviyetleri anlaşılamamıştır.
Bunun için Dârü’s-siyâde denilmiştir.
111-Kavaklı Mescidi
Kavaklı Mahallesinde Tabutlu Câmi Sokağında beşinci numarada vâki
Şehâbeddin Paşa tarafından binâ edilen [s.67] mescid-i şerîfdir ki sakfı
ahşâbdandır. Bânîsi Saraçhâne Köprüsünün bânî-i evveli Hadım Şehâbeddîn
Paşa ise de mescid-i şerîf Kavaklı Mescidi nâmıyla şöhret bulmuştur.
112-Eskici Hamza Mescidi
Eskici Hamza Mahallesinde Abdullah Hamamı Sokağında altıncı
numarada vâki Eskici Hamza demekle şöhret bulmuş olan zâtın binâ ettiği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır.
113-Unnâblı Mescidi
Hacı Mercimek Mahallesinde Unnâblı Câmi Sokağında onuncu
numarada Sâdık Baba nâm zât tarafından zâviye olmak üzere binâ olunup Unnâblı Câmi nâmıyla şöhret bulmuş olan mescid-i şerîfdir ki sakfı
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 157
ahşâbdan idi. Bin iki yüz altmış bir senesi muharreminde enhârın emsâli
görülmedik sûrette feyezânı esnâda münhedim olduğu fakîr-i câmi‘u’lhurûfca malumdur. Bânîsi Sâdık Baba hazîresinde medfûndur. İttisâlinde
yani kapısına muttasıl kebîr çeşme hazînesini Mirlivâ Hakkı Paşa hedm
edip Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz elli altıncı numaradaki İsmihân Sultân Cami-i şerîfinin minaresine enkâzını sarf etmiştir.
114-Seyfullâh Mescidi
Hâcı Hallâc Mahallesinde Süleymâniye Küçükpazarı Caddesinde on
beşinci numarada vâki Seyfullâh nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i
şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi ve sâhasında bir medresesi vardır.
115-İbni Arab Mescidi
İbni Arap Mahallesinde İbni Arap Camii Sokağında on altıncı numarada İbni Arap tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan
ve bir minaresi var ise de istîlâda harap olmakla Ebü’l-hayrât Sultân
Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri irâdesiyle sakfı müceddeden binâ olunmakla bin üç yüz dokuz senesi Rebiulevvelinde hitâm bulmuştur.
116-Attâr Hâcı Halîl Mescidi
Attâr Hacı Halîl Mahallesinde Germekapı Caddesinde altmış üçüncü numarada attâr esnâfından Hacı Halîl bin Abdullâh nâm zât tarafından 860 tarihinde binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptan, pûşîdesi
kurşundur, bir minaresi vardır. Muahharan kurşun pûşîde üzerine kiremit
ferş olunup altı kurşun, üstü kiremit nâmıyla meşhûr olmuş idi. Bin iki
yüz doksan üç senesinde beledî cânibinden kurşunlarının ahz olunduğu
mervîdir. El-yevm haraba müşrif olmakla mesdûddur. Kapısı bâlâsında
mastûrdur.
117-Debbâğ Hacı Halîl Mescidi
Debbâğ Hacı Halîl Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde debbâğ
esnâfından Hacı Halîl nâm zâtın inşâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı
ahşaptandır, bir minaresi vardır. Sakfı mürûr-ı zamân ile harap olduğundan
Edirne bostancıbaşısı esbak Dağdevirenoğlu Mehmed Ağazâde Abdülkadir Bey tarafından bin iki yüz otuz altı tarihinde sakfı müceddeden binâ
edildiğini müş‘ir kapısı bâlâsına mevzû‘ mermer levhadaki gayr-ı muntazam tarih buraya aynen nakl edilmiştir.
158 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Tarih
Sâhibü’l-hayrât Debbâğ Hacı Halil merhûmun
Câmii vîrân harâb olmuş iken bir nice âm
Edrine bostancıbaşızâde-i pâkîzesi
Mîr Abdülkâdir ol sâ‘î-i hayrâttır müdâm
Yek nazarla etti ihyâsına sarf-ı himmeti
Kıldı tecdîden binâ bu câmii ol nîk nâm
Maşaallâh bir ibâdetgâh-ı ra‘nâ oldu kim
İnşa’allâh ola hayrâtı kabul rûz-ı kıyâm
Nâşir-i lutf u inâyet sâ‘î-i ihyâ-i dîn
Böyle zâtlar mesnedinde feyz-yâb ola müdâm
Çıktı bir tarih Âsım yazdı dâ‘î-i kadîm
Bâreka’llâh oldu tamâm mabed-i âlî-makâm
118-Hatîb Mescidi
[s.68] Ortaçukur Mahallesinde Hatîb Camii Sokağında yirmi dokuzuncu numarada Murâdiye Cami-i şerîfi hatîbi Şikemî Mehmed Efendi cânibinden binâ olunmuş mescid-i şerîfdir ki ahşâbdan olan sakfı
mürûr-ı zamân ile harap olduğundan arsadır. Bânîsi sâhasındaki türbe-i
mahsûsunda medfûn ve seng-i mezarı olan kutb yani nokta taşında menkûş
olan bu ebyât mevzûndur:
Tarih
Bakmayan çeşm-i basîretle mezarım taşına
Anlamaz hâlim benim tâ gelmeyince başına
Böyledir lâ-büdd esince sarsar-ı tünd-i ecel
Doldurur hâki cihânın dîde-i hûn-pâşına
Gitti hayfâ kim hatîb-i câmi‘-i Sultân Murâd
Hüsn-i hulk u tab‘la erdikde yetmiş yaşına 1081
119-Karaca Ahmed Mescidi
Kadîmen Arabacı Ahmed el-yevm Karaca Ahmed Mahallesinde Karaca Ahmed Mescidi Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki Muhâsebât-ı
Evkâf defâtiri beyânınca Zeyrekzâde Ahmed Efendi Mescidi şerîfidir ki Karaca Ahmed Mescidi nâmıyla şöhret bulmuştur.
120-Noktacızâde Mescidi
Mumhâne Mahallesinde Noktacızâde Camii Sokağında on dördüncü
numarada Noktacızâde79 Mescid-i şerîfidir ki haraptır. Bir minaresi vardır.
79 İki kelimelik boşluk
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 159
121-Karabulut Mescidi
Karabulut Mahallesinde Karabulut Camii Sokağında onuncu numarada vâki Karabulut İbrâhîm Bey mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşaptandır,
bir minaresi vardır.
122-Dervîş Âbî Mescidi
Dervîş Âbi Mahallesinde Musallâ Bakkalı Sokağında Dervîş Âbî
Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşaptandır. On üçüncü numarada vâkidir.
123-Mihalkoç Mescidi
Mihalkoç Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde beşinci numarada Mihalkoç Bey tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki el-yevm
arsadır. Bânîsi Sultân Bâyezîd Hân ümerâsından Malkoç Bey’dir. Sivas
vâlîsi olmuş ve sekiz yüz dörtte Timur muhârebesinde esîr olup bade’lıtlâk vefât eylemiştir.
124-Parmaklı Câmi
Hacı Klavuz Mahallesinde Parmaklı Câmi Sokağında otuz üçüncü numarada Hacı Kılavuz tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki
beyne’l-avâm Parmaklı Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. Sakfı harapçadır.
125-Emîr Mescidi
Emîr Mescidi Mahallesinde Yıldırım Caddesinde on altıncı numarada Emîr Hüseyin nâm zatın binâ eylediği mescid-i şerîftir ki sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır.
126-Taşçı Kasım Mescidi
Arpacı Hamza Mahallesinde Süpürgeciler Caddesinde taşçı
esnâfından Kasım nâmında bir zâtın yüz altıncı numarada binâ eylediği
mescid-i şerîfdir. Mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla arsadır.
127-Begce Mescidi
Begce Mahallesinde Beylerbeyi Fırını Sokağında birinci numarada
vâki Begce Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşap ve bir minaresi vardır. Bin yüz
üç tarihinde Defterdâr Hacı Yusuf Efendi tarafından tamir olundukta
sâhib-i Ferheng Şuûrî merhûm bu tarihi demiştir.
Tarih
Sâhib-i lutf u kerem Yûsuf Efendi kim anın
Tâ ezel tab‘ın Hudâ lutf üzre takdîr eyledi
160 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
[s.69]
Münhedim olmuş iken bu mabedin her cânibi
Niyet-i hâlis ile bir hüsn-i tedbîr eyledi
Yani himmet eyleyüp kıldı imâret hâliyâ
Kesb-i tahsîl-i sevâba sa‘y-i tevfîr eyledi
Sâhibü’l-hayrı suâl etti Şuûrî hâtife
Bir nidâ erişdi ol dem hüsn-i tabir eyledi
Dedi tarihi olur Yusuf Efendi sa‘y edüp
Bu mahalde mescidi malıyla tamir eyledi
128-Mûytâblar Mescidi
Çarşıda Mûytâblar başında İki Kapılı Han Caddesinde elli altıncı
numarada vâki Hacı Mehmed Ağa mescididir ki mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla arsadır.
129-Hamîd Bey Mescidi
Çarşıda Tavukçular Hanı kurbunda İkikapılı Han Caddesinde yüz
altıncı numarada vâki İğne Fakîh ve Hamîd Bey mescid-i şerîfidir ki sakfı
ahşaptandır.
130-Tarakçılar Mescidi
Kadîmen Tarakçılar Mahallesinde ve el-yevm çarşıda Yediyol ağzında Yediyolağzı Caddesinde doksanıncı numarada vâki tarakçı esnâfından
Abdullâh Efendi tarafından binâ olunmuş olan mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir. Bu mescid-i şerîf Tarakçılar Mahallesi Mescidi ise de
hânelerin çarşıya inkılâbına mebnî yalnız mescidi kalmıştır. 1314 senesinde tamir olunmuştur.
131-Akpınarlıoğlu Mescidi
Küçük Arasta’da Sultân Selîm Caddesinde yetmiş yedinci numarada
Akpınarlıoğlu Mescid-i şerîfidir ki Akpınarlıoğlu Hanında cadde üzerinde vâki dükkânların havâsında idi. Hân-ı mezkûrun ahîren inşâsında
mahv edilmiştir.
132-Arabacılar Mescidi
Zindanaltı’nda Germekapı Caddesinde on üçüncü numarada arabacı
esnâfı tarafından Tatarhan Kabristanına muttasıl kahvehânenin havâsına
binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptandır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 161
133-Saçlı Ali Mescidi
Kadîmen Saçlı Ali Mahallesinde ve el-yevm Mihal Köprüsü nezdinde vâki cânib-i hükûmetten bi’l-mübâyaa hedm edilen su değirmenleri
kurbunda Ortaparça denilen arazinin vasatında yirmi iki numarada kâin
Saçlı Ali Mescid-i şerîfidir ki mahallesi mahv ü nâ-bûd olmuş ve sakfı yıkılmış ise de esâsından eser mevcuttur.
134-Karaca Hacı Halil Mescidi
Kadîmen Karaca Hacı Halîl, el-yevm Aya İsterati Mahallesinde Keçeciler Kapısı Caddesinde kırk dokuzuncu numarada vâki Karaca Hacı
Halil Mescid-i şerîfidir ki sakfı kubbe ise de münhedim olup iki duvarı
kalmıştır. Derûn-ı hisârda Keçeciler Kapısı dâhilindedir. Sâhası kabristandır.
135-Kâhtalu Mescidi
Kadîmen Kâhtalu el-yevm Aya İsterati Mahallesinde Sıvacıoğlu Sokağında on ikinci numarada vâki Kâhtalu Mescid-i şerîfidir ki Manyas Kapısı
dâhilindedir. Sakfı kubbe ve bir minaresi var ise de mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla el-yevm duvar ile muhât arsadır.
136-Köhne Kadı Mescidi
Kadîmen Köhne Kadı, el-yevm Aya Nikola Mahallesinde derûn-ı
hisârda Dibek Sokağında on altıncı numarada Köhne Kadı nâmıyla
meşhûr Mehmed Efendi mescididir ki el-yevm arsadır.
137-Küçük Eski Câmi
Tahtakale’de Küçük Eski Câmi-i Şerîf Sokağında …80 numarada vâki
Küçük Ayasofya Kilisesi olduğu halde bade’l-feth Sultân Murâd Hân-ı
Evvel irâdesiyle mescid ittihâz olunmuş ise de bin yüz altmış beş senesi
zelzelesinde münhedim olmuştur.
138- Mehmed Ağa Mahallesinde Mehmed Ağa Camii Sokağında on
dördüncü numarada vâki [s.70] mescid-i şerîf arsa ...81
139- Çakır Ağa Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde yirmi dördüncü numarada vâki82 mescid-i şerîfdir ki Ekmekçi Fırını ile memzûcdur,
sakfı ahşaptandır.
80 Burada rakam yazılmayıp yanyana iki nokta konulmuştur.
81 Metinde boş bırakılmıştır.
82 Metinde boş bırakılmıştır.
162 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
140-Vîran Câmi
Kazzâz Sâlih Mahallesinde Vîrân Câmi Sokağında on üçüncü numarada83 mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. Bin
yüz altmış beş zelzelesinde minaresinin şerefesinden yukarısı zedelenip
yerinden oynamış olduğu görülmektedir. Bidâyeten zâviye olmak üzere
binâ olunmuştur. Sakfı bin iki yüz altmış üç senesi hilâlinde münhedim
olmuştur. Minaresi mevcuttur. Çok seneler hâl-i harapîde kaldığından
Vîrân Câmi nâmını almıştır.
141- Meydân Mahallesinde Arnabud Bayırı Sokağında on altıncı
numarada vâki84 mescid-i şerîfdir.
142- Bezirci Hâtûn Mahallesinde Medrese Sokağında otuz yedinci numarada vâki85 mescid-i şerîfdir ki sakfı harap olup arsasını mahalle
ahalîsinden Keçe Mustafa nâm bed-fercâm bahçesine kalb etmiştir.
143- Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde İmâret Caddesinde on beşinci
numarada vâki 86 mescid-i şerîfdir.
144- Kum Mahallesinde Cami-i Şerîf Sokağında yirminci numarada
vâki 87 mescid-i şerîfdir.
145- Bat Pazarında Çilingirler Caddesinde yirmi ikinci numarada
vâki 88 mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptandır.
146-Gendüm Küp Mescidi
Tahmîsde Saraçlar Câmii Sokağında beşinci numarada vâki Gendüm
Küp89 mescid-i şerîfidir ki harîk-ı kebîrde münhedim olmakla hâlî arsadır.
147- Derûn-ı hisârda Keçeciler Kapısı Caddesinde otuz dokuzuncu
numarada vâki90 mescid-i şerîfdir ki ittisâlinde fırın vardır, arsadır.
148- Hisârda kadîmen Kemerhavlu el-yevm Aya Nikola Mahallesinde Kemerhavlu Odaları Sokağında sekizinci numarada vâki91 mescid-i
şerîfdir ki arsadır.
83 84 85 86 87 88 89 90 91 Metinde boş bırakılmıştır.
Metinde boş bırakılmıştır.
Metinde boş bırakılmıştır.
Metinde boş bırakılmıştır.
Metinde boş bırakılmıştır.
Metinde boş bırakılmıştır.
Metinde boş bırakılmıştır.
Metinde boş bırakılmıştır.
Metinde boş bırakılmıştır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 163
149- Hisârda Panâiye Mahallesinde Balık Pazarı Caddesinde elli yedinci numarada vâki92 mescid-i şerîfdir ki arsadır.
150- Hisârda Panâiye Mahallesinde Keçeciler Kapısı Caddesinde on
birinci numarada vâki93 mescid-i şerîfdir ki duvarlı arsadır.
151- Hisârda Kule Kapısı Fırını Sokağında on birinci numarada vâki
yani Bayırbaşı denilen sokak üzerinde kâin94 ma‘a-çeşme mescid-i şerîfdir
ki tahrîr-i vergi kalemi defâtirinde ma‘a-tekke çeşme nâmıyla mukayyeddir.
Ermeni milletinden Pantik oğlu Ohannes’in dokuz numaralı hânesiyle
ittisâlinde on bir numaralı çeşme miyânında kâindir. [s.71] Mürûr-ı zamân
ile münhedim olup arsa kaldığından Pantik oğlu hânesinin mutasarrıfları tarafından çeşme ile beraber hânelerine kalb edilmeye çalışılmaktadır. Hânenin
1251 Cumâdilûlâ tarihli ve Yusuf Ağazâde Mevlânâ Mehmed Münîr
Efendi mührüyle mahtûm tasarruf hucceti veya Mahkeme-i Şer‘iyyedeki
kaydı mûcibince etrâf-ı erbaası ve mâ-i lezîzi tahkîk ve tedkîk olunur ise
hakîkat-i madde tahakkuk eder.
152-Topçu Kışlası Câmii
Saray ovasında Topçu Kışla-i Hümâyûnu derûnunda Ebü’l-hayrât elGâzî Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri irâdesiyle binâ edilmiş olan
câmi-i şerîfdir ki bin üç yüz yedi tarihinde binâ olunup hitâmına Hâlid
Efendi’nin söylediği tarihtir.
Tarih
İmâm-ı câmi-i izz ü şeref Abdülhamîd Hân’ın
Sufûf-ı leşker-i adliyle âlem ser-te-ser doldu
Hatîb-i minber-i ihsânıdır âsâr-ı hayrâtı
Fürûğ-ı şevketiyle mahfil-i millet ziyâ buldu
Bu tarihçe verir bedr-i felek dil câ’ize Hâlid
Cünûdu’llaha bu mabed ne mihter bir metâf oldu
Derûn-ı Hisârda Mürûr-ı Zamân ile Mahv ü Nâ-bûd ve Münderis
Olup Mahalleri Bulunamayan Cevâmi ve Mesâcid-i Şerîfedir ki Evkâf
Kalemi Kuyûdundan Me’hûzdur
153-Alagöz Mehmed Efendi Câmii
Derûn-ı hisârda Alagöz Mehmed Efendi ma‘a-mekteb câmi-i şerîfidir
ki bânîsi defter emîni olup Bosna Defterdârlığı i‘tâsıyla Dersaâdet’ten bi’l92 Metinde boş bırakılmıştır.
93 Metinde boş bırakılmıştır.
94 Metinde boş bırakılmıştır.
164 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
ihrâc Edirne’ye vürûdunda Bostancıbaşı Koca Sinân Paşa mübâşeretiyle
1067 tarihinde te’dîben fevt olmuştur.
154-Bâzergan Bâlî Câmii
Derûn-ı hisârda Bâzergân Bâlî Mahallesinde ma‘a-mekteb Bâzergân
Bâlî Cami-i şerîfidir ki münderistir.
155-Takkeci Kara Bâlî Câmii
Derûn-ı hisârda Takkeci Kara Bâlî Mahallesinde ma‘a-mekteb Takkeci Kara Bâlî Cami-i şerîfidir ki münderisdir.
156-Hacı Pervâne Câmii
Derûn-ı hisârda95 Hacı Pervâne Cami-i şerîfidir ki münderisdir.
157-Ebü’l-fazl Mehmed Efendi Câmii
Derûn-ı hisârda96 Ebü’l-fazl Mehmed Efendi’nin ma‘a-mekteb câmi-i
şerîfidir ki münderistir. Bânîsi kazasker İdrîs-i Bitlîsî mahdûmu Baş
Defterdâr Ebü’l-Fazl Mehmed Efendi’dir. İstanbul’da Tophâne Yokuşundaki câmiinde medfûndur.
158-Dîvâne Sinân Câmii
Derûn-ı hisârda97 ma‘a-mekteb Dîvâne Sinân Cami-i şerîfidir ki
münderisdir.
159-Denizlizâde Câmii
(159) Derûn-ı hisârda98 Denizlizâde Ahmed Efendi mescid-i şerîfidir
ki münderisdir.
160-İsâ Fakîh Câmii
Derûn-ı hisârda kadîmen İsâ Fakîh ve el-yevm Papa Kaçanos Mahallesinde İsâ Fakîh Cami-i şerîfidir ki münderistir. Bânîsi Edirne kadısı olup
kudât sırasında mezkûrdur. Defterdâr dahi olmuştur.
161-Kâdı Abdülvehhâb Câmii
[s.72] Derûn-ı hisârda99 Kadı Abdülvehhâb Câmi-i şerîfidir ki münderistir. Bânîsi İzmir kadısı iken 930 tarihinde vefât edip Edirne’de Sultân
95 Metinde boş bırakılmıştır.
96 Metinde boş bırakılmıştır.
97 Metinde boş bırakılmıştır.
98 Metinde boş bırakılmıştır.
99 Metinde boş bırakılmıştır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 165
Camii kurbunda pederi Mevlânâ Şeyhülislâm Abdülkerîm Efendi’nin
mektebhânesinde medfûn ve tercümesi Sultân Bâyezîd-i Sânî ulemâsı sırasında mesbûk olan Mevlânâ Abdülvehhâb Hayalî’dir.
162-Pür-nazar Seyyid Mehmed Efendi Câmii
Derûn-ı hisârda100 nâzır Seyyid Mehmed Efendi ma‘a-mekteb câmi-i
şerîfidir ki münderisdir.
163-Mehmed Tâhir Efendi Câmii
Derûn-ı hisârda101 Mehmed Tâhir Efendi Cami-i şerîfidir ki münderistir.
164-Mustafa Âtıf Efendi Câmi‘i
Derûn-ı hisârda102 Mustafa Âtıf Efendi ma‘a-mekteb câmi-i şerîfidir
ki münderistir.
100 Metinde boş bırakılmıştır.
101 Metinde boş bırakılmıştır.
102 Metinde boş bırakılmıştır.
166 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 167
Ravzatü’t-Tekâyâ ve Zevâyâ der-Edirne
168 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 169
1-Mevlevî Tekkesi
Murâdiye Mahallesinde Murâdiye Câmii havlusunda dördüncü
numarada vâki binâsına sekiz yüz kırk üç tarihinde irâde taalluk ettiği
Sahâyifü’l-Ahbâr’da mezkûr olan Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretleri
müberrâtından Mevlevî Dergâh-ı şerîfidir ki tafsîlâtı Murâdiye Cami-i
şerîfi zikrindedir.
2-Sezâyî Tekkesi
Hâcı Hallâc Mahallesinde Süleymâniye Küçükpazarı Caddesinde
otuz beşinci numarada vâki Sezâyî Dergâh-ı şerîfidir ki sakfı ahşaptandır,
bir minaresi vardır. Gülşenî tekkesidir. Hadâyiku’l-Hakâyık fî-Tekmileti’şŞakâyık’da Şeyh Âşık Efendi tercemesinde işbu zâviyeyi bidâyeten Şâh
Melek binâ edip nâmına nisbetle Şâh Melek Zâviyesi denmekle maruf
olduğu hâlde Şeyh Âşık Efendi hazretlerinin Mısır’dan avdet ve zâviye-i
mezkûrede icrâ-yı âyîn-i Gülşenîye mübâderet eyledikleri beyân olunduğuna göre bu tekkenin nâmı o zaman Gülşenî Tekkesine tahvîl edildiği
anlaşılmaktadır ve badehû Ekmekçizâde Ahmed Paşa mükemmel tamir ve
mühimmât ve vâridâtını temhîd eylemiş ise de yine haraba müşrif olmagın
bin kırk bir tarihinde İsa Dede nâm zât binâsını tecdîd eylemiş ve mürûr-ı
zamân ile yine haraba yüz tutmuş olduğundan Şeyh Sezâyî Hazretlerinin
necl-i necîbleri Sâdık Efendi bin yüz elli üç tarihinde esâsından hedmle
müceddeden binâ etmekle şuarâ-yı asriyeden Örfî Ağa bu tarihi demiştir.
Tarih
Görünce Örfî dedi pâk tarih
Yapıldı ehl-i zikru’llah içün câ 1153
Kapısı bâlâsındaki târihin 1165 olduğuna nazaran on iki sene sonra yine
tamir edildiği anlaşılmaktadır. Sezâyî Hazretlerinin merkad-i şerîfleri üzerindeki kubbeyi Belgradî Kâmil Ahmed Paşa binâ eylediği ve müşârun-ileyh
Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel asrında Şıkk-ı Evvel defterdârı olup muahharan
Midilli Cezîresine nefy ü iclâ ve badehû Edirne’ye tahvîl-i menfâ eylemiş ve
170 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
bade’l-ıtlâk Dersaâdet’e azîmetle Sultân Osmân Hân-ı Sâlis asrında reisü’lküttâb ve badehû rütbe-i sâmiye-i vezâretle kâmyâb olup Selânik ve Bosna
vâlîliklerinde bulunduktan sonra uhdesine Hanya Sancağı tevcîh buyrulmakla
müteveccih-i veche-i azîmet iken muhâlefet-i hava mülâbesesiyle Resmo’da
tekmîl-i hayât-ı müsteâr eylediği ve Edirne’de menfî bulunduğu sırada inşâ
eylediği merkad-i Sezâyî kubbesine iki pencere yaptırıp ol pencerelerin [s.73]
zahrlarında kitâbelere birer mısra yazılmasını tasvîb ve pencerelerin biri
hankâh kapısının dâhiline tasâdüfü cihetle Sezâyî Efendi merhûmun inşâd
buyurdukları na‘t-ı Nebeviyenin makta‘ı ki
beyt
Eya Şâh-ı rusül rahm et Sezâyî derdmendindir
Kapın bekler kadîmî hidmetinde pîr-i perverdir
mısralarının yazılmasını tensîb etmiş ve mısra-ı evvel sokak tarafında olan
pencere bâlâsına yazılıp “kapın bekler” lafzının hankâh kapısı üzerine getirilmesini iltizâm eylemiş ve ile’l-ân ol vechile ebniyesi bâkî idügi meşhûd olduğu
Halîkatü’r-Rü’esâ’da müşârun-ileyhin tercemesinde mezkûrdur. Ve türbenin
ebniyesi el-yevm heyet-i asliyesiyle mevcuttur. Bin iki yüz seksen altı senesinde
kafes şeklinde mükemmelen tamir olunduğu gibi bin üç yüz beş tarihinde yine
tamir edilmekle vali-i vilâyet Hâcı Ahmed İzzet Paşa bu tarihi demiştir.
Tarih
Zahîri ola Han Abdülhamîd’in evliya’ullâh
Kim oldur hâmî-i dîn-i mübîn ü millet-i beyzâ
Adâlet merhamet hasîsa-i zât-ı hümâyûnu
Hilâfe-i saltanat onun ile buldu şeref hakkâ
Ne haslet kim şehenşâhâne lâzım cümlesin câmi
Ne kim şâyeste-i şân-ı hükûmettir eder icrâ
İbâdu’llahı sevk etti tarîk-ı hakk ü irfâna
Cevâmi‘le tekâyâ vü mekâtib eyleyüp inşâ
Sezâyî-i velînin hankâhın da edüp tamir
Bu hayrı dahi ihyâya muvaffak eyledi mevlâ
Sezâdır levha nakş etse kalem tarihini İzzet
Sezâyî Dergehin Sultân Hamîd Hân eyledi ihyâ 1305
Havlusundaki şâdırvanı Horpeştevî Mustafa Efendi inşâ etmekle
üzerinde Nazîrâ Efendi’nin bu tarihi menkûşdur.
Tarih
Rumeli’nin âb-rûyu Mustafa el-Horpeştevî
Yapdı bu havzı giderken hacca izz ü şân ile
Geldi bâ-tevfîk-i bârî yazdı tarihin Nazîr
Oldu ihyâ tekye-i vâlâ bu şâdırvân ile 1164
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 171
3-Kâdirîhâne Tekkesi
Sevindik Fakîh Mahallesinde Kâdirîhâne Caddesinde yirminci numarada
vâki Kâdirîhâne Dergâh-ı şerîfidir ki Bâzergân el-Hâc Mehmed Efendi nâm
sâhibü’l-hayrın tarîk-ı Kâdirî meşâyihinden 1053 tarihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ
eden İsmâîl Rûmî Hazretleri için binâ ve inşâ etmiş oldukları işbu hânkâh bin
yüz elli dokuz senesi receb-i şerîfinde vukû bulan harîk-ı kebîrde muhterik olmakla vezîriazam Muhsinzâde Mehmed Paşa tarafından bin yüz seksen yedi senesinde müceddeden binâ ve inşâ edilmiş olduğundan itmâmına şuarâ sırasında
tercemesi mezkûr Ali Senâyî Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Kıl ziyâret bu makâmı bir ulu dergâhdır
Âşıkânın kıblegâhı mesken-i evvâhdır
Hazret-i Sultân Abdülkâdirî dergâhıdır
K’öyle bir âlî-neseb ceddi habîbu’llâhdır
Bunca pîrân ü azîzânın makamı var bular
Her biri bir merd-i kâmil ârif-i bi’llâhdır
Sâlikâna râh-ı hakkın mekteb-i irfânıdır
Okunan bunda hakîkat dersi ilmu’llâhdır
Çok zaman olmuşdu ihrâk olalı kaldı harâb
Şimdi mamur olduğu tahkîk-i murâdu’llâhdır
[s.74]
Bânî-i sânî olubdur Şeyh Ahmed Kâdirî
Bezl-i mâl ettiği için fî-sebîli’llâhdır
Gûş edince sadr-ı a‘zam idi Muhsinzâdedir
Ki bu hayrâta verilen mâl rızâu’llâhdır
Keşf olunsun deyü fermân eyleyüp de masrafın
An-nakd kıldığı ihsân hasbeten li’llâhdır
Hâsılı tevfîk-i bârîdir muvaffak oldular
Sâhib-i hayra duâ akîb-i zikru’llâhdır
Geldiler üçler Senâyî bu makâmı göricek
Dediler târîh hakkâ bir ziyâretgâhdır 1187
Bin iki yüz yetmiş üç senesinde icrâ edilen tamirine Edirne Evkâf
muhâsebecisi Aynî Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Makâm-ı post-nişîn-i Fahr-ı âlem şâh-ı dil-âgâh
Mücerred hazret-i Abdülmecîd Hândır bu devrâna
172 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Zamân-ı şevketinde çün bu rütbe mevki-i ezkâr
Yapılmak pek büyük bir iftihârdır âl-i Osmâna
Vezîr-i bî-nazîri yani İsmail Paşa kim
Keremkâr-ı Âsaf-ı zîşândır bu asr-ı hâkâna
Edirne müddet-i sâmîlerinde olmada ihyâ
Kesâna hüsn-i hidmet lutf u i‘zâz sûy-i pîrâna
Muhibb ol dergeh-i Sultân Abdülkâdir’e zîrâ
O’dur ser-levha-i sırr-ı velâyet ehl-i irfâna
Tarîk-ı nâzenîn-i hazret-i pîre kemer-beste
Olanlar vâkıf-ı esrâr olur tâ şâh-ı merdâna
Dediler birleşüp âl-i abâ tarihine Aynî
Vücûd buldu bugün yâ hû himemle Kâdirî-hâne
Bin üç yüz beş tarihinde Ebü’l-hayrât Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî
hazretleri irâdeleriyle hedm olunarak müceddeden metîn ü rasîn olmak
üzere binâ olunmakla vâlî-i vilâyet Hacı İzzet Paşa bu tarihi demiş ve kapısı
bâlâsındaki mermer levhaya hâkk ettirilmiştir.
Tarih
Kıldı inşâ hânkâh-ı Seyyid Abdülkâdiri
Hazret-i Abdülhamîd Hân ibni Abdülmecîd
Rûh-ı pâkin eyledi hoşnûd o gavs-ı a‘zamın
Ol vekîl-i fahr-i âlem sâye-i Rabb-i vahîd
Tâ ki feyz-efşân ola gülbânk-i tevhîd-i Hudâ
Zîb-i evreng-i hilâfet olsun ol şâh-ı ferîd
Pîr ü bernâ ezber etsin bu duâyı İzzetâ
Hakk Teâlâ eyleye ömr-i hümâyûnun mezîd
Sâlikâna müjde bu tarih-i cevherdâr ile
Yapdı dergâhı cedîden hazret-i Sultân Hamîd 1305
Kale-i Sultâniye Karantina memuru Edirneli Halîl Feyzi Efendi dahi
bu tarihi demiştir.
Tarih
Budur şâh-ı cihân Abdülhamîd’in maksad-ı pâki
Ki asrında ola mülk-i cihân mamur ser-tâ-pâ
Olup i‘mâr-ı mülke rağbet ü meyl-i hümâyûnu
Anınçün yapılıp her bir mahal olmakdadır ihyâ
Biri ez-cümle işbu Kâdirîhâne esâsından
Yapıldı emr ü fermânı ile evvelkiden a‘lâ
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 173
Bunun i‘mârına ikdâm kıldı zikri hayr olsun
O şâhın ordu-yı sânî müşîri Veysel-i dânâ
Bu resm-i dil-güşâda bir teveccühgâh oldu kim
Nazîr ü mislini görmüş değildir dîde-i dünyâ
[s.75] Sinîn-i vâfire taht-ı hümâyûnunda oldukça
Muvaffak ola böyle kâr-ı hayra ol şeh-i vâlâ
Hulûs-ı kalble oldukda dâim bunda zikru’llah
Şehen-şâh-ı cihânın ömrün efzûn ede mevlâ
Yazılsa bâbına Feyzî sezâdır cevherîn tarih
Ne a‘lâ bu makâmı kıldı Hân Abdülhamîd inşâ 1305
Sakfı ahşaptandır. Salât-ı Cuma edâ olunmak üzere minberi dahi
vardır.
Edirne vilâyeti matbaasında tab olunan bin üç yüz on senesi
sâlnâmesinin yüz doksan ikinci sahîfesinde işbu Kâdirîhâne Dergâh-ı
şerîfini vasf ettiği sırada şu vechile [Rumeli’de tarîkat-i aliyye-i Kâdirîyeyi
neşre memur olan İsmâîl-i Rûmî kuddise sırruhu’s-sâmî hazretleri
Edirne’yi teşrîf ve a‘lem-i ulemâ ve fukahâdan Edirne nakîbü’l-eşrâfı Musa
Efendi’nin mahdûmu Bâzergân el-Hâc Mehmed Rûmî Efendi’yi irşâd ve
konağının vakf ve dergâh-ı şerîf edilmesine manevî memur bulunduğunu
ifâde ederek ol dahi dokuz yüz yirmi tarihinde bi’t-tebdîl mâ-sivâyı terk
ve müşârun-ileyh hazretlerine intisâb ile tekmîl-i sülûk edinceye değin iki
sene kadar müşârun-ileyh İsmâîl-i Rûmî hazretleri Edirne’de îfâ-yı emr-i
meşîhatle dokuz yüz yirmi iki tarihinde Rumeli’nin diğer cihetini teşrîf ve
dergâh-ı mezkûrun meşîhati bânî-i müşârun-ileyhe tefvîz olunarak onlar
dahi otuz sene müddet post-nişîn olup dokuz yüz elli iki tarihinde irtihâl
ile hânkâh derûnunda türbe-i mahsûsalarında defn edildiğini ve bin yüz
on beş tarihinde yanî inşâ-yı dergâhdan yüz doksan beş sene mürûrunda
ve harîk-ı kebîrde hânkâh-ı mezkûr dahi muhterik olarak Sultân Ahmed
Hân-ı Sâlisin zamân-ı saltanat-ı seniyyelerinde müceddeden inşâ olunduğu beyân edilmiş ise de hakîkat-i hâle külliyyen mugâyirdir] şöyle ki
Hadîkatü’l-Cevâmi’in ikinci cildinin altmış yedinci sahîfesinde İsmâîl-i
Rûmî hazretleri fi’l-asl Tosyalıdır, vatan-ı aslîsinden İstanbul’a geldikten
sonra Tophâne kurbunda Kâdirîhâne mescidin binâ ve ihyâ eylemiştir.
Dâr-ı bekâya irtihâlinde bu tarihi söylemiştir.
Tarih:
Kıldı İsmâîl Efendi nakl-i gülzâr-ı cinân 1053 (İntehâ)
174 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Ve Sicill-i Osmânî’de birinci cildin 353. sahîfesinde müşârun-ileyhin
tercemesinde İsmâîl Efendi Rûmî Şeyh Burhâneddîn hulefâsından olup
Mısır’da sâkin olan Şeyh Ahmed bin Mustafa halîfesidir. Meşâyih-i
Kâdiriyeden olup 1053’de vefât eyledi. Tophânede Kâdirîhâne’yi 1041’de
inşâ etmiştir, orada medfûndur demiştir. (intehâ)
Bunlar sâlnâme mündericâtıyla tatbîk olundukta İsmâîl-i Rûmî hazretleri İstanbul’daki Kâdirî Dergâhını binâ etmezden yüz yirmi bir sene
mukaddem Edirne’ye gelerek Bâzergân Mehmed Efendi’yi irşâd eylemiş
ve Edirne dergâhını binâ ettirmiş olduğu anlaşılıyor ki bunun vehle-i
ûlâda mugâyir-i hakîkat olduğu tahakkuk ediyor. Bununla beraber harîk-ı
kebîrde dahi bin yüz on beş senesinde olmayıp bin yüz elli dokuz tarihinde
olduğu ve dergâh-ı şerîfin binâsı Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis zamân-ı saltanatlarına musâdif olmayıp mahallinde zelzele-i azîme fıkrasında hikâye
olunduğu vechile Üçüncü Sultân Mustafa Hân’ın zamân-ı saltanatlarında
idügi ve İsmâîl-i Rûmî hazretlerinin Edirne’de ihdâs eylemiş olduğu Kâdirî
Dergâh-ı şerîfi de bu dergâh-ı şerîf olmayıp Hadım Fîrûz Mahallesinde
Kışla Meydanında üçüncü numarada vâki Yediler Tekkesi olduğu inde’ttahkîk anlaşıldığına göre sâlnâme mündericâtının zanniyâttan ibâret bulunduğu tezâhür etmiştir. Kâmûsü’l-A‘lâm [s.76] şeyh-i müşârun-ileyhin
tarih-i vefâtını bin kırk bir senesi olmak üzere zabt etmiş ise de bu tarih
bâlâda zikr olunduğu üzere Tophâne’deki tekkenin binâsı tarihi olup vefâtı
tarihi bin yüz elli üçtür. Enîsü’l-Müsâmirîn bu tekkeyi yazmamıştır.
4-Kabûlî Tekkesi
Hazînedâr Sinân Bey Mahallesinde Kabûlî Baba Sokağında altıncı
numarada vâki Kabûlî Dergâh-ı şerîfidir ki şuarâ miyânında tercemesi
mastûr olan Şeyh Mustafa Kabûlî Efendi tarafından bin iki yüz otuz bir
senesinde Rufâî Tekkesi olmak üzere binâ edilmiş olduğunu mübeyyin
kapısı bâlâsındaki tarih buraya aynen yazılmıştır.
Tarih
Şeyh Kabûlî Mustafa ki bende-i âl-i resûl
Bâ-işâret mürşid-i râh-ı sedâd dil-i sevâd
Seyyid Ahmed-i Rufâî aşkına bu tekyeyi
Eyledi bennâ ki nâmı tâ kıyâmet ola yâd
Söyledi tarih-i tâmmın savb-ı Hakk’dan mülhimân
Bâb-ı vaslın eyledi Hakk âşıkân içün küşâd 1231
Tarih mısrâındaki
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 175
(
) (vaslın) kelimesi vaslın (
) sûretinde ( ) nûn ile yazılmak
muktazî ise de mahallinde ( ) kâf ile muharrer olup ve ol sûretle de hesap
edildiği anlaşılmıştır. Bânîsi sâhasında medfûndur.
Dergâh-ı şerîf-i mezkûr haraba yüz tutmakla İkinci Ordu-yı
Hümâyûn müşîri vekîli Mahmûd Hamdi Paşa tarafından vukû bulan arz
ü inhâ üzerine Ebü’l-hayrât Sultân Gâzî Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri cânibinden müberrât-ı seniyye adâdına kabul buyrularak esâsından
hedm ile bin üç yüz on senesi Zilkadesi evâhirinde esâs vaz edilip bade’litmâm bin üç yüz on bir senesi Rebiulevvelinin on sekizinci Perşembe
günü resm-i küşâdı icrâ kılınmış ve o sırada fakîr-i câmi‘u’l-hurûf tarfından âcizâne bu tarih nazm edilmiştir.
Tarih
Ebü’l-hayrât muhyî-i bilâd Abdülhamîd Hân kim
Cihânı eyledi mimâr-ı lutfu ser-te-ser ihyâ
Ez-ân-cümle bu dergâh-ı şerîf olmuş idi vîrân
Esâsından o şâhenşâh-ı dîndâr eyledi inşâ
Rufâî Seyyid Ahmed rûh-ı pâkin kıldı çün hoşnûd
O şâhın da muîni evliyaullah ola her câh
Binâ-yı dil-keşi hadd-i hitâma vâsıl oldukda
İki mısrayla Bâdî düştü bir tarih-i şevk-efzâ
Gece gündüz deme cehd eyle dergâh-ı Kabûlîde
Niyâzın der isen Bâdâ kabul ey tâlib-i Mevlâ 1311
Tarih-i diğerKüşâdında düşürdü bendesi Bâdî de bir tarih
Güzel dergâh-ı vâlâ yaptı şâhenşâh-ı mülk-ârâ
‫ڭ‬
5- Saçlı İbrâhîm Efendi Tekkesi
Hızır Ağa Mahallesinde Atîk Tophâne Caddesinde yirmi birinci numarada vâki kadîmen Dizdarzâde ve muahharan Şâdırvanlı Tekke ve elyevm Saçlı İbrâhîm Efendi Tekkesi demekle şöhret bulan dergâh-ı şerîfdir
ki esâsen Tebrîzî Saçlı Çelebi nâm zât Üsküdarî Mahmûd-ı Hüdâyî Efendi hulefâsından Dizdârzâde Ahmed Efendi için binâ eylemiş idi. Sakfı ahşaptan ve bir minaresi var idi. Ahmed Efendi 1032 Cemâziyelâhiresinde
vefâtına mebnî zâviye-i mezkûre pîşgâhında defn olunup üzerine ahşaptan
türbe binâ olunmuş ve yerine yine Mahmûd-ı Hüdâyî Efendi hulefâsından
Kastamonulu Şeyh Halîl Efendi tayin kılınmış ise de onun dahi bin otuz
sekiz tarihinde zâviye-i mezkûrenin kapısı pîşgâhında defn olunup üzerine diğer bir türbe binâ olunmuş ve yerine Üçşerefeli [s.77] Camiinde kırk
176 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
elli seneden beri hatîb olan Ahmed Efendi tayin kılınıp o dahi bin kırk
sekiz senesi îd-i fıtrının birinci günü vefât ederek İstanbulyolu Kabristanında defn olunmakla yerine yine Mahmûd-ı Hüdâyî Efendi tarafından
Silistre’da halîfe olan Saçlı İbrâhîm Efendi gelmiştir. Tercemeleri meşâyih
sırasındadır. Daha sonraları meşîhat cihetinin kimlere tevcîh olunduğuna
dâir malumâta destres olunamadı. 1275 senesinden 1295 senesine kadar
zâviye-i mezkûrenin meşîhati Şeyh Râşid Efendi nâmında bir ümmînin
uhdesinde olup sene-i mezkûrede Rusyalının Edirne’yi istîlâ ettiği sırada
tekke münhedim olmuş ve Şeyh dahi vefât edip meşîhatin ber-kâide oğluna tevcîhi lâzım gelmiş ise de nâ-ehil olduğu cihetle Dersaâdetçe merkez
şeyhizâde Âdil Efendi’ye tevcîh buyrulmuştur. Ebü’l-hayrât Gâzî Sultân
Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri bu dergâh-ı şerîfin dahi hâl-i harapîde
kalmasını tecvîz etmeyip tecdîdini irâde ve fermân buyurmakla bin üç yüz
sekiz senesi Rebiulâhirinin ikinci cuma günü resm-i küşâdı icrâ kılınmış
ve vâlî-i vilâyet Hacı Ahmed İzzet Paşa tarafından bu tarih söylenmiştir.
Tarih
Hazret-i Abdülhamîd Hân-ı hamîdü’l-hasletin
Ömr ü ikbâlin firâvân eyleye Rabbü’l-enâm
Kıldı tecdîden binâ bu tekyeyi ol pâdişâh
Olmuşiken nice yıllardır rehîn-i inhidâm
Feyz-i enfâs-i ricâl-i Celvetiye andadır
Cilveger-i nûr-ı Hüdâyîdir hidâyet subh u şâm
Gel devam et zikr ü tevhîde hulûs-ı kalble
Olasın tâ vâsıl-ı ser-menzil-i dârü’s-selâm
Bir mübeşşir geldi İzzet verdi tarihin haber
Saçlı İbrâhîm Efendi dergehi oldu tamâm 1308
Tarih mısraı fakir-i câmi‘u’l-hurûfun mâadâsı Hacı İzzet Paşa’nındır.
Havlusunda şâdırvânı olduğundan Şâdırvanlı Tekke denilmesi sebebi
budur. Minaresinin nısfı bin yüz altmış beş zelzelesinde münhedim olmuş ve nısf-ı diğeri de bu kereki inşaatında hedm edilmiştir.
6-Çoban Ali Efendi Tekkesi
Karabulut Mahallesinde Karabulut Caddesinde kırk dokuzuncu numarada vâki Çoban Ali Efendi nâm-ı diğerle Pazar Tekkesidir ki
tarîk-ı Uşşâkî meşâyihinden Karamânî Şeyh demekle maruf olan Mustafa
Efendi’nin halîfesi Şeyh İbrâhîm Efendi için zâviye olmak üzere Debbâğ
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 177
Hacı Ramazân nâm zâtın bin yirmi senesinde binâ eylediği câmi-i şerîfdir.
Şeyh İbrâhîm bin yirmi dört senesinde vefât etmekle bu câmi-i şerîfin
kurbunda defn olunup üzerine ahşaptan türbe binâ olunmuştur. Sokak
üzerindeki pencere yanında[ki] kabr bu zâtın kabridir. Bu câmi-i şerîf bin
kırk tarihinde külliyen muhterik olmakla Saray Ağası Mustafa Ağa sene-i
mezkûrede ahşaptan binâ eylemiştir. Buraya kadar olan makâle Enîsü’lMüsâmirîn’den me’hûzdür. Berâtlarında bu tekke Havvâ Hatun bin[ti]
Hasan zâviyesi idügini bin üç yüz on tarihinde şeyhi bulunan Mehmed
Efendi ifâde eylemiştir. Bazı zevâtça bu tekke bin yüz on beş senesinde zuhûra gelen Edirne vaka-i müellimesinin hudûsuna sebeb-i müstakil olduğu mazbût-ı sahâyif-i tevârîh olan Vânî dâmâdı şehîd ve sa‘îd
şeyhülislâm Erzurumî Seyyid Feyzullah Efendi’nin hânesi üzerine binâ
edilerek o asırda Beylerbeyi Tekkesinde icrâ-yı âyîn-i Uşşâkî eylemekte
bulunan Çoban Ali Efendi için zâviye olmak üzere binâ edildiğine dâir
olan makâlât efvâhî olup sahîhî Enîsü’l-Müsâmirîn’in beyânıdır. [s.78]
bin iki yüz doksan beş istîlâsında esâsından münhedim olmakla Ebü’lhayrât Gâzî Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretlerinin eser-i âtıfet-i
mülûkâneleriyle minber vaz‘ıyla yine câmi-i şerîf tarzında müceddeden
binâ ve ihyâ buyrulup üç yüz yirmi sekiz senesi Rebiulevvelinin yirminci
günü resm-i küşâdı icrâ kılınmakla itmâmına vâlî-i vilâyet Hâcı İzzet Paşa
bu tarihi demiştir.
Tarih
Hazret-i Abdülhamîd Hânın Hudâ-yı lâ-yezâl
Eyleye eyyâm-ı ömr ü şevket ü şânın mezîd
Tâ esâsından harâb olmuş idi bu hânkâh
Etti ol kutb-ı hilâfet vaz‘-ı bünyân-ı cedîd
Rûh-ı pür-nûr-ı Aliyyü’r-Râ‘î’yi şâd eyledi
Kalbini mesrûr ede anın da Hallâk-ı Vahîd
Kalmadı mülkünde bir vîrâne vü vîrâne-dil
Cümlesin tâ‘mir ü tesrîr etti ol şâh-ı ferîd
İzzetâ imdâd-ı çâr-aktâbla târîhdir
Kıldı tecdîden binâ bu tekyeyi Sultân Hamîd 1308
7-Veli Dede Tekkesi
Sabûnî Mahallesinde Postahâne Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki kadîmen Birinci Zâviyesi ve el-yevm Veli Dede veyahut
Şerefüddîn Tekkesi denmekle maruf ise de bânîsinin ismiyle binâsının
178 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
tarihine dâir malumât-ı sahîhaya destres olunamayıp şu kadar ki Sultân
Murâd Hân-ı Sânî hazretleri cânibinden vukû bulan davete icâbeten
Ankaravî ârif-i bi’llâh Hacı Bayrâm-ı Velî kuddise sırruhu’l-celî hazretleri
Edirne’yi teşrîf buyurdukları esnâda bu tekkenin mihmanı olup burada
bir de erbaîn çıkardığı mütevâtir olduğuna nazaran bu makâm-ı âlînin
kadîm bir dergâh-ı şerîf olduğu anlaşılmaktadır. Enîsü’l-Müsâmirîn’de
binâsına vehn gelmekle bin otuz beş hudûdunda tüccârdan el-Hac Kenan
nâm zâtın müceddeden binâ eylediğini ve bin kırk altı tarihinde şeyhi de
sinîn-i vefîreden beri bu zâviyede şeyh olan Veli Dede’nin oğlu Mehmed
Efendi idüğini beyân etmiştir. Bin yüz elli dokuz senesi Receb-i şerîfinde
vukû bulan harîk-ı kebîrde külliyen muhterik olup o tarihte şeyhi bulunan Ahmed Müsellem Efendi delâletiyle bin yüz altmış bir senesinde müceddeden binâ ve inşâ eylediği mûmâ-ileyh Müsellem Efendi tarafından
nazm edilip bir mermer levhaya hâkk ile kapısı bâlâsına vaz edilen tarihten müstebân olmakla bi’l-istinsâh buraya tenmîk edildi.
Tarih: Bir gece elli dokuz sâli içinde bu makâm
Yandı çok şem‘-i hidâyet âleme verdi ziyâ
Bâb ü mihrâbı kalıp hamyâze-nâk u sîne-çâk
Her kemer tecdîdin eylerdi rükû üzre ricâ
Âhir istimdâd edip Hakk’dan hakîr-i bî-murâd
Câ-nişîni Gülşenî Ahmed Müsellem Bü’l-vefâ
Refte refte âb ü gilden eyledi perdâhte
Lâne-i bülbül gibi bu menzili subh u mesâ
Lâne yâhut zerger-i tahkîk elinde pûtedir
Sâlikin messi vücûdun zer eder yâ kîmyâ
Her sütûnu ref ‘-i engüşt-i şehâdet eyleyüp
Beyt-i tevhîd olduğu îmâ ederdi gûyiyâ
Erre-i zikr-i kıyâmı etmeğe perr-i hitâm
Kufl edüp yazdı Müsellem iki nev-târîh ana
Dil-güşâ pâk ü musaffâ Ahmed-âbâd Reşâd
Devrle huld-i cinâna döndü bu vâlâ binâ 1161
[s.79] Havlusundaki şadırvan bin yüz seksen beş tarihinde inşâ edilmiş
olmakla şeyhi Müsellem Efendizâde Vefâ Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Hazret-i sıbtayn içün âb-ı hayât-ı sâyiha
Oldu cârî bu eser Hak’dan olunca lâyiha
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 179
Teşnegâna çıktı üçler dediler târîh Vefâ
Bu sebîlden âb-ı sâf iç oku bir kez fâtiha1185
Bin yüz seksen altı tarihinde vezîrazam Muhsinzâde Mehmed Paşa
tarafından tamir ve bir de minare inşâ edilmekle mevlevî el-Hâc Mehmed
Tâib Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Sâhib-istifsâr-ı hayrât-ı celîlü’l-i‘tibâr
Âlem-i endîşenin allâme-i dânişveri
Niçe hayrâta muvaffak oldu bâ-tevfîk-ı Hakk
Dâimâ hayr-ı cezîle sarf edip sîm ü zeri
Zât-ı pâkin lutf-ı Hakk ma‘mûr u âbâdân ede
Âftâb-ı âlemin döndükçe mihr-i enveri
Sadme-i eyyâmdan pür-ra‘şe oldu her taraf
Kıldı fermân köhne resminden ola nâzik-teri
Tab‘-ı pâkinden zuhûr etti bu âsâr-ı celîl
Bir minâre inzimâmıyla verip zîb ü feri
Çok müezzin-i bülbülân-veş hamse-i mefrûzada
Nağme-rîz-i pencgâh-ı şevk olup rûz ü şebi
Bu makâm-ı mu’teberde nice pîrân-ı selef
Eylemiş her birisi dârü’l-karâr-ı ma’nevî
Hâcı Bayrâm-ı Velî bir erbaîn tekmîl edip
Niçe eyyâm olmuş işbu câygehde münzevî
Niçe eltâf-ı hafîye mazhar oldu lâ-yuad
Tînet-i pâkinde mevsûm âyet-i cûd-âveri
Şöyle te’sîr etti mihr-i âftâb-ı tal‘atin
Oldular her birisi ez-cân ü dil fermân-beri
İki târîhe muvaffak oldu şükr-i lâ-yezâl
İftihâr etse sezâdır hâme-i sa‘d-ahteri
Bu pesendîde-eser buldu hayât-ı ma’nevî
Elde hâmem zabt olunmaz etmede hâhişgerî
Kıldı bin yüz seksen altı sâli tevsî‘-i refî‘
Mustafâ Hân’ın vezîri‘azam ü ser‘askeri
Cevherî harf ile Tâib nâsa tebşîr eyledi
Oldu rûşen her zaman bu tekyegâh-ı gülşenî 1186
Şu‘arâdan Şâhî dahi bu tarihi demiştir.
180 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Tarih
Mültecâ-yı âşıkân ü sâdıkânın meskeni
Hazret-i kutb-ı zamân Şeyh Müsellem medfeni
Çok vefâ meydânın envâr etti şem‘-i şehriyâr
Bu minareyle bu mabed buldu yâ hû rûşeni
Mazhar-ı ilhâm-ı Rabbânî olam dersen dilâ
Mûsî-i kalbe makâm eyle bu dârü’l-eymeni
Keştzâr-ı dünyada verdim pîle gendüm deme
Tâlib-i tohm-ı ibâdet ol ki budur harmanı
Fakru fahrîdir kemâle erişen sultân olur
Terk-i tecrîd ol gınâ-yı kalbdir anın mahzeni
Geldi tebrîke erenler Şâhiyâ tarihle
Evliyâ meydânı hakkâ buldu cennet gülşeni 1186
Şuarâ-yı asriyeden Örfî Mehmed Ağa dahi bu tarihi demiştir.
Tarih [s.80] Vezir-i azam ibni sadrazam
Vekil-i pâdişâh-ı heft-kişver
Murahhas her umûra saltanatta
Mutâbık ola re’yine mukadder
Ola i‘dâlde hemvâre gâlib
Ola her demde mansûr u muzaffer
Ola ikbâlle ömrü ziyâde
Ola devlet ile yâ Rab muammer
Muvaffak oldu çün birr ü hassâneh
Salup pertev-i cihana günden azhar
Bu zîbâ tekye olmuşken harâbe
Edüp tamirin sakfa beraber
Dil-i âşık gibi olmuşdu vîrâne
Yapıldı oldu mamûre ser-â-ser
İçinde sâlikân ü sâkinânın
Safâ-yı hâtırı oldu müyesser
Vefâ meydânını etti küşâde
Hakîkatte duâya oldu mazhar
Mücedded bu minare oldu bünyâd
Katı bâlâ sehî mânend-i ar‘ar
Şerefe kâse-i fağfûr gûyâ
Münîr-âsâ müşa‘şa‘ nûra benzer
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 181
Gümüşten bir amûd mu bu minare
Ya yek-pâre sütûn mu sâf mermer
Sadâ-yı pencgâhî-i beşerden
Safâ eyler feleklerde melekler
Ezânı gûş edenler dedi tarih
Teâlâ şânuhû Allâhü ekber 1168
Otuz adet noksândır.
Tekke’de şeyh olan Vefâ Efendi dahi bu tarihi demiştir.
Tarih Ol vezîr ibni vezir-i zü’l-vefâ
Cevdet-i ihsânla olmuş nâmdâr
Gülşen-i âlemde âsârın anın
Andelîbân-vasf va‘d etti hezâr
Kalb-i pür nûru edip hayrâta meyl
Sarf-ı himmet eyledi leyl ü nehâr
Mazhar-ı tevfîk-i Rabbânî ola
Sadr-ı devlette ede her dem karâr
Şerr-i a‘dâ vü hased-kârândan
Zâtını mahfûz ede Perverdigâr
Etti bâ-tevfîk-i Hakk tamir-i küll
Lutf edüp bu câya kıldı itibâr
Sûretâ tamir idi tecdîd olup
Bir minare etti ihdâs âşikâr
Avn-i te’bîd-i İlah ede zuhûr
Ola mansûr u muzaffer-i nâmdâr
Satvet-i kahrın görüp a‘dâ-yı dîn
Havf edüp ola perîşân târumâr
Tekye-i kutb-ı cihân Veli Dede
Etti tamiriyle anın iftihâr
Âşiyân olmuş idi aktâba kim
Hacı Beyrâm-ı Velî kıldı karâr
Cilvegâh-ı kümmel olduğu içün
Muteber inde’s-sıgâr inde’l-kibâr
Ol pâye ez-kadîm oldu makarr
Gülşen-i nâsûtta olmuş murgzâr
182 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Manevî bir nimet-i Hakkdır k’ana
Bed’ edüp hams-i mübârekle kibâr
Bes mümâsil min-vech bir mushaf
Kim veziri kıt‘a ey âlî-tebâr
[s.81] Bende-i pîrân-ı vefâ tarihini
Fikr ederken eyleyüp dilden şümâr
Geldi lâ-ilâhe illa’llâh deyüp
Dâr-ı tevhîd oldu gülzâr-ı hezâr 1186
Bu tarihin ta‘miyesi şu vechiledir. Nihâyet mısraı 1155 adedini
câmi‘dir. Geldi ( ) lâ tabirinden 31 adedinin zammı lâzım gelip ilâve edilince 1186 olur.
Bin iki yüz doksan beş istîlasında esâsından münhedim olmakla
vilâyetin düyûn-ı umûmiye Nâzırı Trabzonî Rahmi Efendi’nin delâletiyle
bin üç yüz bir tarihinde müceddeden binâ ve inşâ olunmuştur. Sakfı ahşaptandır, minberi ve bir minaresi vardır. Şeyhi Şerefüddîn Şuayb Efendi’dir.
Şuarâ miyânında tercemeleri mezkûr, Müsellem ve Vefâ efendiler sâhasında
vâki türbede ve Veli Dede ile mahdûmları Şeyh Mehmed Efendi ve Taşlık
Müderrisi Seyfeddîn Efendi kurbundaki türbede medfûnlardır.
8-Sivâsî Tekkesi
Sarıca Paşa Mahallesinde Çukurçeşme Sokağında on beşinci numarada vâki Sivasî Dergâh-ı şerîfidir ki Sivasî Abdülaziz Efendi tarafından
binâ olunduğu mervîdir. Bânîsi Abdülazîz Efendi ile mahdûmu Mehmed Efendi bu tekkenin sâhasında medfûnlardır. Tercemeleri ulemâ ve
meşâyih sırasındadır.
9-Hacı Memi Tekkesi
Kebe Yapıcı Mahallesinde Tekke Sokağında birinci numarada Hacı
Memi nâm zât tarafından binâ edilmiş olan Kâdirî Dergâh-ı şerîfidir.
Enîsü’l-Müsâmirîn’de bu tekke bin tarihinden sonra Üç Şerefeli vâiz-i
sâbıkı dersiâm Dimetokalızâde’ye ve anın vefâtından sonra oğluna verildiği beyân olunmuş ise de isimleri tasrîh edilmemiştir. Bin iki yüz altmış
tarihinden sonra bu tekkeye Şeyh Nûrî nâmında bir ümmî şeyh olup bade
vefâtihî küçük oğlu terlikçi esnâfından Sâlih’e tevcîh olunmuş ise de bin
iki yüz doksan beş istîlâsında tekke harap olduğu gibi şeyhi olan Sâlih
dahi seyâhatle Ankara’da Hacı Bektaş-ı Velî dergâhına azîmetle intisâb ederek Bektâşî babası olup Edirne’ye gelmiş ve bu Kâdirî Dergâhını Bektâşî
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 183
Tekkesi heyetinde müceddeden binâ ettirmeye muvaffak olarak hitâmına
tarîkdâşlarından Hasan Hulkî bu tarihi deyip mermer levhaya hâkk ile
kapısı bâlâsına konulmuştur.
Tarih
Hacı Memi Baba Sultândan âlî himmet istersen
Tekâsül eyleme hizmette gel ey tâlib-i dîdâr
Cemî‘-i mürsellere hâtem habîb-i kibriyâ oldu
Mehmed Nûrî şevkiyle edegör kalbini envâr
Olupdur her tarîkın şâhı şîr-i girdgâr elhakk
Erer çağırdığın yerde cenâb-ı Haydar-ı Kerrâr
Saâdetlü benâm Mustafa Nâilî Beydir bu
Binânın mebde’-i inşâsına bâis olan derkâr
İki erler çıkup yardımcı Hulkî sarf edip gevher
Bu zîbâ hankâhı sa‘y ile yaptırdı defterdâr 1301
Bu tekke defterdâr-ı vilâyet Mustafa Nâilî Efendi delâletiyle cem edilen iâne ile binâ edilmiş ve hitâmını müteâkib mükâfât-ı maneviye olmak
üzere kendisi ma‘zûl kaldığı gibi Sâlih Baba dahi cânib-i hükûmet-i seniyyeden Bursa’ya gönderilip orada vefât etmiştir. Bin üç yüz dokuz Rebiulevvelinde dergâh-ı şerîf kemâ-fi’s-sâbık Kâdirî âyîn-i şerîfi icrâ olunmak üzere Dersaâdet ahâlîsinden ve salâh-ı hâl ashâbından Rufâî şeyhi
Üsükdarî Ahmed Efendi’ye verilmiştir.
10-Şeyh Davud Efendi Tekkesi
[s.82] Sevindik Fakîh Mahallesinde Şeyh Dâvûd Efendi Sokağında üçüncü numarada vâki Şeyh Dâvûd Efendi Tekkesidir ki derûnunda
Nakşî âyîn-i şerîfi icrâ olunmaktadır. Vaka-i Hayriyyeden sonra mûmâileyh Şeyh Dâvûd Efendi’ye Çöke Nâhiyesinde efrâdı dağıtılan Bektâşî
Tekkelerinden Hacı Baba tekkesi verilip Edirne’de hânesi olan işbu mahalli
Nakşibendî Dergâhına tahvîl ile icrâ-yı âyîn-i şerîfe mübâşeret etmiştir.
Mahdûmu Abdülbâkî Efendi el-yevm Şeyh ise de nâ-ehil olduğundan
icâzet-gerdelerinden Tüfenkçi Şeyh Bekir Hâce vekâlet eylemektedir.
11-Ali Paşa Tekkesi
Tekke-i Ali Paşa Mahallesinde Ali Paşa Tekkesi Sokağında üç numarada vâki Atîk Ali Paşa Tekkesidir ki câmi-i şerîf sâhasındadır. Bin üç
yüz beş senesinde tamir edilmiştir. Nakşibendî dergâh-ı şerîfidir. Şeyhi
Bahâüddîn Efendi’dir.
184 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
12-Salı Tekkesi
Ârif Ağa Mahallesinde Salı Tekkesi Sokağında sekizinci numarada
vâki Fahri Fatma Hatun Zâviyesidir ki sakfı ahşabtandır. Bu zâviye Tarîk-ı
Uşşâkî meşâyihinden şuarâ miyânında tercemesi mezkûr Şeyh Mehmed
Cemâleddîn Efendi hulefâsından Yazıcızâde Şeyh Mehmed Efendi için
binâ olunup bade vefâtihî Saka Hüseyin Efendi nâm zâta verilmiş ki o
dahi Yazıcızâde’nin halîfesidir, bu tekke hazîresinde medfûndur. Karamânî
Şeyh Mustafa Efendi nâm Uşşâkî şeyhinin bu tekkenin türbesinde medfûn
idügi mervîdir.
13-Sa‘dî Tekkesi
Hadım Timurtaş Mahallesinde Tahtalı Hamam Sokağında on ikinci
numarada bostancıbaşı Hacı İsmâîl Ağa tarafından inşâ edilmiş olan Sa‘dî
Dergâh-ı şerîfidir.
14-Beylerbeyi Tekkesi
Mîrimîrân Mahallesinde Beylerbeyi Câmii Sokağında on altıncı numarada vâki Halvetî Dergâh-ı şerîfidir ki Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca
bânîsi Yûsuf Paşa Halîkatü’r-Rü’esâ ifâdesince Şarâpdâr Abdullâh Bey
elsine-i nâsda Sinân Paşa’dır.
15-Mestçizâde Tekkesi
Yaba Timurtaş Mahallesinde Arpagân Sokağında yirmi sekizinci numarada vâki ve tarîk-ı Halvetîye mensûb Mestçizâde Tekkesidir ki bânîsi
Ramazân Efendi nâm zâttır. Sakfı ahşaptandır. Şuarâ miyânında tercemesi
mezkûr Sâlih Efendi bu tekkenin sâhasındaki türbede medfûndur.
16-Arabzâde Tekkesi
Teftîn Ağa Mahallesinde Çiçekli Mekteb Sokağında yirmi ikinci numarada vâki tarîk-ı Nakşibendîye mensûb Arabzâde Tekkesidir ki sakfı ahşaptandır. Bin iki yüz elli üç tarihinde şâir-i meşhûr Pertev Paşa tarafından
tamir ettirildikte paşa-yı müşârun-ileyh bu kıtayı demiştir.
Nazm
Ey kadem-peymâ-yı azm-i şâhrâh-ı Nakşbend
İşte gel meftûh bâb-ı hânkâh-ı Nakşbend
Sâye-i Sultân Mahmûd Hân-ı dil-âgâhda
Behçet-âbâd oldu bu dergâh-ı şâh-ı Nakşbend
Şuarâ sıra[sında] mesbûku’z-zikr Sâğarî ile Şeyh İlmî Efendi bu tekkenin sâhasında medfûndur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 185
17-Topçu Baba Tekkesi
Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde elli ikinci numarada
vâki tarîk-ı Kâdirîye mensûb Topçu Baba Tekkesidir ki sakfı ahşaptandır. Topçu Baba bu tekke sâhasında medfûndur. Türbeler sırasında da
mezkûrdur.
18-Şeyh Semâhaddîn Tekkesi
Molla Fahreddîn Mahallesinde Tütünsüz Tekkesi Sokağında dördüncü numarada vâki tarîk-ı Kâdirîye mensûb Şeyh Ömer Semâhaddîn
Dede Efendi tekkesidir ki sakfı ahşaptandır. Bânîsi Yenişehr-i Fenâr
Mevlevîhânesi şeyhi Hasan Dede’nin mahdûmlarıdır. Konya’da Âsitâne-i
Mevlânâda bir müddet kemer-beste-i hidmet ve hâme-zîb-i sikke vü destâr-ı
meşîhat olup [s.83] pederleri vefâtında yerine oturmuştur. Badehû Edirne
Murâdiyesine ve daha sonra Kasımpaşa Mevlevîhânesine ve oradan tekrar
Edirne’ye nakl olunmuşlardır. Ve Edirne’de yine çok durmayıp İstanbul’a
ricatle Ebû Eyyûb-ı Ensârî civârında ihtiyâr-ı uzlet edip orada bin iki
yüz dört tarihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ etmekle Kasımpaşa Mevlevîhânesi
hazîresinde defn olunmuşlardır. Semâhat mahlasıyla mutasavvıfâne eş‘ârı
dahi vardır. Bu ebyât anındır.
Nâ-tamâm Gazel
Bâreka’llâh ârifâna eyler semâ‘-ı devr-i tâmm
Nefh-i neyle mukaddem tennûr-ı aşk eyler kıyâm
Çarh eder devvâr-ı âlem encümân-ı şems ü mâh
Çün ezelden aşkile pervânedir her subh ü şâm
Nokta-i pergâr-ı sırra hâle hâl-i muhtefî
Oldu her neş’en Semâhat dürr-i yektâ ve’s-selâm
Velehu kıta Hâk-i pâyin tûtiyâ eden ülü’l-ebsâr olur
Cenneti mu‘tâd eden cân bende-i ebsâr olur
Bir gedâ kemter gulâmındır Semâhaddîn Velî
Melleftü bi’l-izz olur ihsân-ı cûd-ı ihzâr olur
Bu tekkeyi bu zâtın binâ eylediği şeyhi olan Enîs Efendi’den işitmiş
isem de ne sûretle binâ ettiği anlaşılamamıştır.
19-Debbâğhâne Tekkesi
Attâr Hacı Halîl Mahallesinde Germekapı Caddesinde on ikinci
numarada vâki tarîk-ı Uşşâkî’ye mensûb Şeyh Hâmid Efendi Tekkesidir
186 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
ki sakfı ahşaptandır. Bin yüz yirmi beş tarihinde binâ edilmiş olmakla
itmâmına şuarâ-yı asriyeden Fâiz Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih Hâmid Efendi kim olup pîr-i tarîk-ı âşıkân
Hâlâ odur ser-halka-i cemiyyet-i Uşşâkıyân
Osmân Efendi’den hilâfet rütbesin ihrâz edip
Sırrın ol zât-ı kerîmin anda buldular ayân
Şimdi onun cem’ine cem‘ olmaktadır erbâb-ı dil
Rûşendir anda gördüler nûr-ı velâyet-i ârifân
Himmet edip bu tekyeyi yapdı kenâr-ı cûyda
Etrâfı güllerle müzeyyen nâle eyler bülbülân
Sad bâreka’llâh pâk-cây-ı mehbit-i envâr-ı kuds
Kim dergehidir levhaşa’llâhu tekyegâh-ı sâdıkân
Bunda olur olursa ger câm-ı merâma dest-res
Buna şitâb eyler hemîşe zümre-i sâhib-dilân
Bunda gelürler reh-neverdân-ı tarîk-ı sıdk u heves
Bunda alurlar vâyesin mahrûm kalmaz tâlibân
Bu câyı pîrân tarîk etmiş nazarına gâlibâ
Rûmâle zîrâ cân atar hâk-i derine zâkirân
Fâiz dedi kerrûbiyânın birisi târihini
Bu mabed-i Uşşâkiyândır câygâh-ı kudsiyân 1125
İki yüz doksan beş senesi istîlâsında harap olup bin üç yüz altı senesinde müceddeden inşâ olunmakla fakîr-i câmi‘u’l-hurûf tarafından bu
tarih nazm edilmiştir.
Tarih
Sâhibü’l-hayrât nâm-ı pâkini bu dergehin
Şeyh Hâmid Dergehi nâmıyla tezkîr eyledi
Rûzgârın tanesi ez-her cihet edip harâb
Bir zamân âyîn-i Uşşâkîyi te’hîr eyledi
Fi’l-hakîka işbu ahvâl-i felâket-iştimâl
Nîze gibi tâ dil-i ihvâna te’sîr eyledi
Himmet-i pâkîze-i Pîr Hüsâmeddîn gör
Dergehin i‘mârını remz ile tebşîr eyledi
Hazret-i Abdülhamîd Hân-ı cihân-bânın dahi
Şem‘-i lutfu dergehi ihyâ vü tenvîr eyledi
[s.84] Bâ-husûs yevm-i küşâdında olan zikr-i cemîl
Şemme-i erbâb-ı dîni cümle ta‘tîr eyledi
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 187
Deh düşüp Bâdî dedi pîr aşkına tarihini
Ehl-i Hakkın lutfu bu dergâhı tamir eyledi 1306
Şeyhi Hüseyin Efendidir.
20-Yeni Tekke
Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde doksan altıncı numarada vâki Drenova Şeyhi demekle şehîr Üsküdârî Mustafa Efendi için
binâ olunmuş ve Nûreddîn-i Cerrâhî tarîkına mensûb bulunmuş olan
Cerrâhiye Tekkesidir ki Yeni Tekke ve Horoslu Tekkesi demekle şöhret
bulmuştur. Şeyh Mustafa Efendi bu tekkenin türbesinde medfûn ve tercemesi Sultân Mehmed Hân-ı Râbi ulemâ ve meşâyihi sırasında mezkûrdur.
Şeyhi Ümmî Nûri Efendidir.
21-Küştî-gîrân Tekkesi
Kadîmen Mevlânâ Veliyyüddîn ve el-yevm Metropolid Mahallesinde
Kulekapısı Caddesinde otuz üçüncü numarada vâki tarîk-ı Nakşibendîye
mensûb Küştî-gîrân yani Pehlivân Cemâleddîn tarafından binâ olunan tekkedir ki sakfı ahşaptandır. Bu tekke Evkâf-ı Hümâyûn Hazîne-i
Celîlesince güreşçiler duâcısı zâviyesi nâmıyla mukayyeddir. Haraba yüz
tutmakla 1308 senesi hilâlinde müceddeden binâ edilmiştir. Şeyhi Tâhir
Efendi’dir.
22-Hacı Alemüddîn Tekkesi
Derun-ı Hisârda kadîmen Mevlânâ Veliyyüddîn ve el-yevm Metropolid Mahallesinde Kulekapısı Caddesinde elli dördüncü numarada
vâki tarîk-ı Nakşibendîye mensûb Hacı Alemüddîn nâm sâhibü’l-hayr
tarafından binâ edilen tekkedir. Sakfı ahşaptandır. Sekiz yüz altmış dört
tarihinde vefât eden bânîsi semâhâne altında medfûndur. Mürûr-ı zamân
ile müşrif-i harap olduğundan iki yüz seksen tarihinde şeyhi bulunan
Sadık Efendi delâletiyle tamir ve tecdîd olunmuş ve semâhânesindeki
kitâbelerde vâki celî hatlar fakîr-i câmi‘u’l-hurûf tarafından tenmîk edilmiştir. İtmâmına Îrânî hakkâk İzzet Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Yazdı İzzet der-i vâlâsına tâm tarihin
Yaptı Sâdık Baba bir türbe aliyyü’l-a‘lâ 1280
23-Nakşî Tekkesi
Kuşçu Doğan Mahallesinde Sebil Sokağında on sekizinci numarada vâki Nakşibendî tarîkine mensûb dergâh-ı şerîfdir ki bânîsi sekiz yüz
188 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
seksen sekiz tarihinde Selanik’te vefât eden esbak Sadrazam İshak Paşa’dır
kurbundaki Tahtalı Hamamın dahi müşârun-ileyhin binâsı idiği mahallinde mezkûrdur.
24-Şâh Kadın Tekkesi
Süle Çelebi Mahallesinde Süle Çelebi Câmii Sokağında yedinci numarada vâki Halvetî tarîkına mensûb dergâh-ı şerîfdir ki Şâh Kadın nâm
sâhibetü’l-hayrın binâsıdır. Sakfı ahşaptandır. Pîr-i tarîk-ı Halvetî Şeyh
Hacı Mustafa Efendi ki bu tekkenin şeyhi idi. Kurbunda vâki Süle Çelebi
Cami-i şerîfi sâhasında medfûndur. Ve tercemesi ulemâ ve meşâyih sırasında mezkûrdur. Şâh Kadın mahdûmu ulemâ sırasında mesbûku’z-zikr
el-Hâc Şeyh Ahmed’in ahîren bu tekkeye Şeyh olduğuna göre bu tekke
evvelâ Şeyh Hacı Mustafa Efendi için binâ olunup muahharan ondan
icâzet alan oğlu Şeyh Ahmed’in nâ’il-i meşîhat olduğu anlaşılmıştır.
25-Germekaş Tekkesi
Üsküfçü Hızır Mahallesinde Kıyak Caddesinde yüz altmış yedinci
numarada vâki Nakşibendî tarîkına mensûb [s.85] Germekaş Zâviyesidir
ki Germekaş Hüseyin Efendi nâm zât tarafından binâ olunmuştur. Sakfı
ahşaptandır. Ulemâ sırasında tercemesi mezkûr Koca Dersiâm demekle
şehîr Mustafa Efendi bu tekkenin şeyhi olduğundan nâşî beyne’l-avâm
Dersiâm Tekkesi dahi derler. Kendisi ve mûmâ-ileyhin mahdûmu şuarâ
sırasında tercemesi mezkûr Gâlib Efendi bu tekkenin sâhasındaki türbede medfûnlardır.
26-Uşşâkî Çizmeci Şeyh Tekkesi
Üsküfçü Hızır Mahallesinde Soğuk Çeşme Caddesinde otuz ikinci
numarada vâki tarîk-ı Uşşâkî’ye mensûb Halvetî Tekkesidir ki bu mahal şâir-i meşhûr Tîgî Bey’in hânesi olduğu halde Şey İbrâhîm Efendi
hulefâsından Çizmeci Şeyh demekle maruf olan Şeyh Muslihuddîn Efendi tarafından bi’l-mübâyaa kendileri için zâviye ittihâz edilmiş ve badevefâtihî kendisi orada defn olunmuştur. Tercemesi ulemâ ve meşâyih
miyânındadır. Tekkesi arsa olup türbesi mevcuttur.
27-Şeyh Muslihuddîn Tekkesi
Şeyh Şucâüddîn Mahallesinde Şeyh Muslihuddîn Efendi Sokağında dördüncü numarada vâki ve Zeynuddin Havâfî tarîkına mensûb ve
Debbâğlar İmâmı demekle meşhûr olan ve tercemesi mahallinde mezkûr
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 189
bulunan ârif-i bi’llâh eş-Şeyh Muslihuddîn Efendi Hazretlerinin otuz
sene kadar hücresinde ikâmet ve hizmet-i imâmet ettiği mescid-i şerîfdir
ki el-yevm ümmî ve âdâb-ı tarîkden bî-haber bir nakşî şeyhi elinde muattal ve mesdûd bir haldedir. Sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. Şeyh-i
müşârun-ileyh 847 tarihinde vefât edip mihrâbı önünde medfûndur ve
Kur’ân-ı Kerîmi Kâdî ve Mevâkib tefsîrleriyle iki buçuk senede hıfz edip
1284 tarihinde vefât eden Süleymâniyeli Mevlânâ Abdurrahmân Efendi
dahi kurbunda defn olunmuştur.
28-Ramazân Halîfe Tekkesi
Zincirlikuyu Mahallesinde Alacaçeşme Sokağında on üçüncü numarada vâki asr-ı Bâyezîd Hân-ı Sânî meşâyih-i izâmından ârif-i bi’llâh
eş-Şeyh Ramazân Halîfe nâmına mensûb Nakşî tekkesidir ki sakfı ahşaptan ve bir minaresi var ise de 1295 istîlâsında cümlesi münhedim olmakla
ahîren yerine iki ahşap oda binâ edilmiş ve şeyh-i müşârun-ileyh ile diğer şeyhi olup 1311 tarihinde vefât eden Ali Seyfi Efendi bu tekkenin
sâhasında medfûnlardır. Bu iki zâtın tercemeleri mahallerinde mezkûrdur.
29-Koyun Baba Tekkesi
Kassâb Abdülazîz Mahallesinde Altûnîzâde Sokağında ikinci numarada vâki bin on iki tarihinde vefât eden Mehmed Koyun Baba nâm
zât için el-Hâc Ahmed bin Hasîb tarafından binâ edilmiş olan Nakşî
Dergâh-ı şerîfidir ki mürûr-ı zamân ile harap olduğundan cennetmekân
Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazretleri müşârun-ileyh Koyun Baba’yı
âlem-i menâmda müşâhede buyurmakla türbesi nezdine bin yüz altmış
beş tarihinde bir câmi-i şerîf inşâ buyurmuş ve itmâmına Örfî Ağa bu tarihi demiştir.
Tarih
Koyun Baba Mehemmed kutb-ı dehr-i Nakşbendînin
Semerkandî vü gavs-ı vakt es-Seyyid Ali Pîrî
Mürûr-ı vaktile bu hânkâhı oldu vîrâne
Temâşâ eyle rûhâniyyetinden yani te’sîri
Cenâb-ı hazret-i Sultân Mahmûd Hân’a rü’yâda
Zuhûr etti o şeb üç defa kim bâ-hükm-i takdîrî
Sipâriş eyledi tecdîdini pend ü nasîhatle
Netîce hayra sevk etti o sultân-ı cihângîri
Hemân-dem vâkıa bu hânkâhı ol şeh-i âgâh
Esâsından binâya eyledi himmetle tedbîri
190 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
[s.86]
Aceb âlî nefesdir Örfiyâ ol Şeyh-i kâmil kim
Değil mi yâ kerâmet ana tarih tekye tamîri 1165
Koyun Baba’nın tercemesi ulemâ ve meşâyih sırasında mezkûr ve
na‘ş-ı mübârekleri bu tekke sâhasında türbe-i mahsûsada medfûndur. Bu
tekkenin bânî-i evveli olup 1032 tarihinde vefât eden el-Hâc Ahmed bin
Hasîb ve Üsküdârî eş-Şeyh Mahmûd Hüdâyî Efendi’nin hafîde-i muhteremeleri olup 1131 tarihinde vefât eden Şerîfe Kıymetî Rukiyye Hâtun ve
Koyun Baba ahfâdından eş-Şeyh Mustafa Nakşibendî nâm zâtlar Koyun
Baba Türbesinde medfûnlardır.
30-Himmet Dede Tekkesi
Fındık Fakîh Mahallesinde Gülşenî Dergâhı Sokağında altıncı numarada vâki Gülşenî Tarîkına mensûb Himmet Dede Tekkesidir ki nâehil elinde haraptır. Himmet Dede Gülşenî şeyhi Âşık Efendi hazretlerinin tarîkatçisidir.
31-Rufâî Tekkesi
Murâdiye Mahallesinde Tekke Sokağında üçüncü numarada vâki
Rufâî Dergâh-ı şerîfidir ki Ali Yazıcızâde Hattât Şeyh İbrâhîm Efendi tarafından bin yüz eli dört tarihinde binâ olunmuştur. Mûmâ-ileyh tarîk-ı
Gülşenî müntesiblerinden hattât-ı şehîr Haffâzâde Hüseyin Efendi’nin
kayınbirâderidir. Edirne’nin 1310 sâlnâmesinde banî-i mûmâ-ileyh
İbrâhîm Ecel tabirini yazmış ise de me’hazlarımızda ve türbesi kapısındaki tarihde öyle bir kayda tesadüf olunamadı. Banî-i mûmâ-ileyh tekkesi
pîşgâhındaki türbesinde medfûn ve tercemesi ulemâ ve hattatîn sıralarında mezkûrdur. Nâm-ı sahîhi Hacı Ahmed Zâviyesidir.
32-Güzelce Baba Tekkesi
Hâfız Ahmed Mahallesinde Köprücebayırı Caddesinde altıncı numarada vâki ve Kâdirî tarîkına mensûb Güzelce Baba ve nâm-ı diğerle Gümüş Gerdan Tekkesidir ki sakfı ahşaptandır. Güzelce Ali Baba sâhasındaki
türbede medfûndur. Şeyhi Âgâh Efendi’dir.
33-Kaplan Baba Tekkesi
Sittî Hâtun Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz altmış üçüncü
numarada vâki tarîk-ı Kâdirî’ye mensûb Kaplan Baba Tekkesidir ki Yelli
Bergos nâm mevkide kâindir. Bânîsi ile binâsı tarihi tahkîk olunamadı.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 191
34-Hindîler Tekkesi
Mihalkoç Mahallesinde Saraçhâne Köprüsü Caddesinde kırk üçüncü numarada vâki Hindîler Tekkesidir ki Sarayovası kurbunda Saraçhâne
değirmenleri civârında kâin olup el-yevm arsadır. Enîsü’l-Müsâmirîn’in
beyânına göre bu zâviyeyi Kanije Fâtihi İbrâhîm Paşa ki [1010 tarihinde
vefât edip Şehzâde Câmi-i şerîfi hazîresinde defn olunan sadrâzam Bosnalı İbrâhim Paşa’dır.] evlâd-ı Araptan Şeyh Ali nâmında bir zât için binâ
eylemiş badehû bin on tarihinde Mısır’dan Edirne’ye gelmiş olan Şeyh
Seyyid Abdüsselâm bin Şehâbeddîn el-Ensârî’ye verilip bade-vefâtihî
tarîk-ı Kâdirîden Veli Dede nâm zâta tevcîh olunmuş ise de bin elli altı senesi evâhirinde onun dahi vukû-ı vefâtına mebnî şeyh-i sâbık Abdüsselâm
Efendi’nin oğluna verilmiştir. Hâlen bâ-berât şeyhi Mestçi Şeyh Hasan
Efendi nâmında bir fakîrdir.
35-Yediler Tekkesi
Hadım Fîrûz Mahallesinde Kışla Meydanında üçüncü numarada
vâki Kâdirî tarîkına mensûb Yediler Tekkesidir ki 1053 tarihinde irtihâl-i
dâr-ı bekâ eden İsmâîl-i Rûmî hazretleri Edirne’yi teşrîflerinde bu tekkeye
nâzil olmuşlar idi. 295 tarihindeki istîlâda harap olmakla 1308 senesinde
muhtasarca binâ olunmuş ve cihet-i meşîhati Kadı Sâlim Efendizade Rifat
Efendi nâm bir nâ-ehil elinde bulunmuştur.
36-Kanber Ayağı Tekkesi
Derûn-ı hisârda Kanber Baba Sokağında yüz yirminci numarada
vâki Halvetî tarîkına mensûb ve Kilise Camiinin mihrâbı pîşgâhında kâin
kadîmen Çukur Tekke el-yevm Kanber Ayağı demekle marûf zâviyedir ki
[s.87] Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca bin kırk altı senesinde Şeyhi Kutb
Mehmed Efendi’dir. Derûnunda el-yevm bir zâviyedâr ikâmet eylemekte
ise de âyîn-i tarîk icrâ olunmamaktadır.
37-Senâyî Efendi Tekkesi
Hadım Balaban Mahallesinde Hatîce Sultan Sarayı Sokağında yedinci numarada vâki tarîk-ı Celvetîye mensûb Ali Senâyî Efendi Tekkesidir ki sakfı ahşaptan olup 1280 senesi hilâlinde dikici esnâfından ve
Kâdirî meşâyihinden Şeyh Göbek nâm Mehmed Efendi’ye verilmiş idi.
Şeyh Ali Senâyî Efendi bu tekkenin sâhasında medfûndur. Tekke el-yevm
arsa hâlindedir. Ali Senâyî Efendi’nin tercemesi şuarâ sırasındadır.
192 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
38-Abdülbâkî Efendi Tekkesi
Zen-i Fîrûz Mahallesinde Ayvalı Göl Caddesinde on dördüncü numarada vâki tarîk-ı Celvetîye mensûb Şeyh Abdülbâkî Efendi zâviyesidir
ki sakfı ahşaptan ise de elli seneden beri münhedimdir. Rûhu’l-beyân
sâhibi Aydoslu ârif-i bi’llâh eş-Şeyh İsmâîl Hakkı zamân-ı unfuvânîde
Edirne’ye gelerek evvelen bu zâviyenin şeyhi ârif-i bi’llâh Abdülbâkî Efendi hazretlerinin zîr-i terbiyesinde bulunup badehû Dersaâdet’e azîmet etmiştir. Abdülbâkî Efendi’nin tercemesi Edirne ulemâ ve meşâyihi sırasında İsmâîl Hakkı Efendi’nin tercemesi Aydos kasabası zikrindedir.
39-Rufâî Tekkesi
Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Kasım Paşa Hamamı sokağında onuncu numarada yani Kanatlıköprü kurbunda vâki tarîk-ı Rufâîye
mensûb tekkedir ki sinîn-i vefîreden beri arsadır.
40-Tekke
Hisârda Metropolid Mahallesinde Kulekapısı Fırını Sokağında elli
dördüncü numarada vâki dergâh-ı şerîfdir ki el-yevm arsadır.
41-Halazâde Tekkesi
Hisârda Ayanikola Mahallesinde Tekke Sokağında üçüncü numarada vâki Halazâde Tekkesidir ki münhedim olmuş ve arsasını doğramacı
esnafından ve Rum milletinden Afendol nâm şahıs hânesi derûnuna alarak havlu ittihâz eylemiştir.
42-Aygır Baba Tekkesi
Kıncı Fîrûz Mahallesinde Çıkmaz Tâhir Ağa Sokağında Parmaksız
Hacı Dervîş nâm zât tarafından binâ olunmuş Aygır Baba tekkesidir ki
mürûr-ı zamân ile münhedim olmuş ve beş yüz murabba zirâ‘-ı mimarî arsasını şeyhi ayyâşiyûndan Serrâc Ahmed nâm şahıs hânesine kalb etmiştir.
43-Şerbetdâr Zâviyesi Tekkesi
Kıyak Kabristanında Dörtkaya Caddesinde ve Dörtkaya semtine
müteveccihen yesârda vâki Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî ulemâsı sırasında
tercemesi mezkûr ârif-i bi’llâh eş-Şeyh Bâyezîd Halîfe için Fâtih Sultân
Mehmed Hân ümerâsından olup 864 tarihinde Rûmiyye-i suğrâ vâlîsi
bulunan Şerbetdâr Hamza Bey tarafından binâ olunan bâcderhâneye
muttasıl dergâh-ı şerîfdir ki 295 istîlâsında münhedim olup arsa olmuş ve
ahîren Bâyezîd Halîfe kabri üzerine bir muhtasar ahşap türbe yapılmıştır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 193
Rûmiyye-i suğrâ denilen mahal (Sivas, Amasya, Çorum, Bozok, Divriği,
Canik, Arapgir) livâların hâvîdir. Kezâ fî-Netâyicü’l-Vukû‘ât.
44-Hıdırlık Tekkesi
Yıldırım’da Hıdırlık mevkiinde yani hâric-i şehirde bir tell-i âlî
üzerinde vâki olan Hıdırlık makâmıdır ki meşhûr ve marûf mesîre ve
ziyâretgâhdır. Beşîr Çelebi Risâlesi’nde beyân olunduğu üzere mahall-i
icâbet-i duâ olan emkine-i mübârekenin biridir. Enîsü’l-Müsâmirîn
beyânınca bu mevzide ümerâ-yı sâlifeden Şâh Melik Bey bir muhtasarca
zâviye binâ etmiş imiş badehû evâil-i asr-ı Süleymân Hânî’de vezirazam
olan Maktûl İbrâhîm Paşa dokuz [s.88] yüz kırk iki tarihinde müceddeden binâ eylemiş ise de evkâf tayin etmeksizin vefât etmekle Sultân
Süleymân Hân tarafından vazîfe tayin edilmiş idi. Bu zâviyenin şeyhi vaktiyle Işık tâifesinden yani tarîk-ı Bektâşî meşâyihinden olduğu halde vezirazam Gümülcineli Nasûh Paşa bin yirmi bir tarihinde Işıklar’dan alıp
sâir meşâyihe verdi. Hâlen yani bin kırk altı tarihinde şeyhi Vâiz Mahmûd
Efendi’dir. Vâiz Mahmûd Efendi’nin tercemesi mahallinde mezkûrdur.
Örfî Ağa Tarihçesinde bin yüz yetmiş bir tarihinde bu tekkenin harap
ve bî-nâm ü nişan idügi mezkûrdur. Hıdırlık tepesinde el-yevm öyle bir
tekkenin vücûdu yoktur.
Mahv ü Münderis Olup el-Yevm Mahalleri Malum Olamayan
Tekâyâ ve Zevâyâ
45-Şeyh Fazlullah Tekkesi
Şeyh Fazlullah için Bostancıbaşı Süleymân Ağa’nın binâ eylediği
zâviyedir ki Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca bin on dört ve Örfî Ağa tarihçesi zabtınca bin yirmi dört tarihinde binâ olunup müteâkiben Süleymân
Ağa vefât etmekle hatunu câmiye tahvîl etmiştir. Fazlullah Efendi dahi
bin kırk altı muharreminde Suriye vilâyetinde Hama Sancağında Alâ
Nâhiyesinde vefât ettiğinden yerine nakîbüleşrâf Nimetullâh Efendi tayin kılınıp o dahi bin altmış yedi tarihinde fevt olduğundan yerine Halîl
Efendi Şeyh olmuştur. (İntehâ)
Bu zâviye el-yevm münderistir. Nimetullâh Efendi’nin tercemesi mahallinde mezkûrdur.
194 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
46-Vâiz Mahmûd Efendi Tekkesi
Vâ‘iz Mahmûd Efendi için İplikçi Hacı Ahmed nâm zâtın şuarâ sırasında mesbûku’t-terceme mesnevî-hânzâde Kâmî Efendi’nin hânesi yerine bin otuz yedi tarihinde zâviye binâ eylediği Enîsü’l-Müsâmirîn’de muharrer ise de bî-nâm ü nişândır. Vâiz Mahmûd Efendi Yahya Bey mescidi
sâhasında medfûn ve tercemesi mahallinde mezkûrdur.
47-Şeyh Rıdvân nâm-ı diğer Hacı Ömer Tekkesi
Şeyh Rıdvân Efendi için tüccârdan el-Hâc Ömer nâm zâtın bin yirmi senesi hudûdunda zâviye binâ eylediği ve bin kırk altı tarihinde şeyhi Mahmûd Efendi idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr ise de bî-nâm ü
nişândır.
48-Şeyh Bâyezîd Tekkesi
Şeyh Bâyezîd Zaviyesi olup bin kırk altı tarihinde şeyhi Emrullah
Dede idügini Enîsü’l-Müsâmirîn beyân etmiş ise de bî-nâm ü nişândır.
49-Zindanî Mehmed Efendi Tekkesi
Zindanî Mehmed Efendi Zâviyesi ki zindan kurbunda vâkidir.
Mûmâ-ileyh Mehmed Efendi bir ümmî azîz idi. Kendisi dâimâ halvet
ve uzlet üzre bulunup Cuma namazından gayri bir yere çıkmamakla bir
dereceye varmış idi ki vüzerâ-yı ızâm ve şeyhülislâm ve kudât-ı asâkir
Edirne’ye geldikçe ziyâretine varırlar idi. Bin kırk tarihinde vefât etmekle
zâviye-i mezkûre hazîresinde defn olunduğu ve bin kırk altı tarihinde şeyhi kendi mürebbâlarından Ahmed Dede idügi ve bu mahal zâviye olmazdan mukaddem mîrî Arslanhâne olduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr
ise de el-yevm münderisdir.
50-Şeyh Sinân Tekkesi
Şeyh Sinân Zâviyesi ki bu dahi köprü yanında vâki ve Zindanî Mehmed Efendi’nin tasarrufunda olup kurbunda bî-nazîr bir bahçe ihdâs etmekle Zindanî Bahçesi nâmıyla şöhret bulmuş ve bin kırk altı tarihinde
Ahmed Dede’nin tasarrufunda idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr ise de
el-yevm münderistir. Bu bahçenin arsası Kirişhâne’de Sarı Şeyh Mehmed
Efendi nâm zâtın binâ ettiği Taş Mekteb evkâfından olan keresteci mağazaları idügi cümle-i tahkîkattandır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 195
51-Çelebi Şeyh Tekkesi
[s.89] Çelebi Şeyh Zâviyesidir ki şeyhi Ümmî Sinân hulefâsından
yüz yirmi seneden ziyâde muammer olmuş Topçu Hasan Efendi nâmında
mazanne-i kerâmet ve pîr-i mübârek ümmî bir azîz olup bin otuz tarihinde irtihâline mebnî zâviye Câbîzade Mehmed Efendi’ye verilmiş o dahi
bin kırk altı tarihinde Mesûdiye Zâviyesine nakl olunmakla yerine oğlu
Mehmed Efendi şeyh olduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr ise de el-yevm
bu da münderistir.
52-İbrâhîm Paşa Tekkesi
Câmi-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalca Camii Sokağında otuz
yedinci numarada vâki câmi-i şerîfin sâhibi İbrâhîm Paşa Zâviyesidir ki bin
kırk altı tarihinde şeyhi Arnavud Yusuf Dede idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de
mezkûr ise de bu da münderistir. Halvetî tarîkında Buhûrî şubesi pîri
Buhûrî Hacı Mehmed Efendi bu zâviye sâhasında medfûn idügi mervî ise
de burada olmayıp Bürüncükçü Câmiinin mihrâbı önünde medfûndur.
53-Osmân Dede Tekkesi
Kâdirî şeyhi Osmân Dede için Halebî el-Hâc Mehmed nâm zât tarafından Selçuk Hatun Mahallesinde bin otuz yedi tarihinde binâ olunduğu
ve Osmân Dede bin kırk dokuz tarihinde Hicâz’dan avdette İstanbul’da
vefât etmekle yerine karındaşı şeyh olduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr
olan zâviye ise de bu dahi münderistir.
54-Karabaş Süleymân Ağa Tekkesi
Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Arpa Kervansarayı nâm harape hânın ve
el-yevm Yeni Tophâne veya hastahâne veyahut askerî marangozhânesinin
kurbunda vâki zâviyedir ki bin kırk altı tarihinde şeyhinin şeyh-i sâbıkı
Ali Dede’nin oğlu Osmân Dede idügi ve bânîsi Karabaş Süleymân olduğu anlaşılmakta ise de münderistir.
55-Kassâbbaşı Süleymân Ağa Tekkesi
Kassâbbaşı Süleymân Ağa Zâviyesi dahi yeni tophâne kurbunda idügi anlaşılmakta ise de münderistir.
56-Seyyâhîn Musa Baba Tekkesi
Derûn-ı Hisârda Hacı Ömer Mahallesinde Haçî Pavli Sokağında yirminci numarada vâki Seyyâhîn Mûsâ Baba Zâviyesidir ki mürûr-ı zamân
ile münhedim olup arsasının ve bu zâviye için Yakut Paşa merhûm tarafın-
196 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
dan binâ ve ihyâ edilmiş olan çeşmenin ittisâlindeki hânenin mutasarrıfı
olan Tütüncü Angelaki nâm şahıs 1296 senesinde Edirne’nin Rusyalı tarafından henüz tahliye olunduğu ve hiceretten avdet eden islâm ahâlînin
yerleşmek telaşında bulunduğu bir sırayı fırsat ittihâz ederek hânesiyle
kebîr hazîneli çeşmeyi hedm ve arsalarını zâviyenin arsasıyla yekdiğerine kalb ile müceddeden bir bâb hâne inşâ etmiş olduğu esnâda çeşmenin
hazînesini yerinden kaldırıp ve Yakut Paşa tarafından çeşmeye vaz edilmiş olan tarih taşını dahi mahv edip Topkapı cihetine nakl ile Musa Baba
merhûmun türbesi üzerine binâ eylemiş ve el-yevm mevcut olan çeşme
merkûm Angelaki tarafından binâ edilmiş idügi mervîdir.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 197
Ravzatü’l-Medâris der Şehr-i Edirne
198 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 199
1-Kurrâ Medresesi
Taşodalar Mahallesinde Sultân Selîm Cami-i şerîfi sâhasında
cennetmekân Sultân Selîm Hân-ı Sânî hazretleri cânibinden Koca Mimâr
Sinân mübâşeretiyle inşâ edilmiş olan Kurrâ Medresesidir ki Arasta Çarşısı cihetinde vâkidir. Evvel-i fethinde meşîhati kırk sene kadar Ayasofya hatîbi olan Mevlânâ Hamdî’ye verilmiş idi ki fuhûl-i ulemâdan olup
ilm-i kıraatta müellefât-ı müteaddide sâhibi ez-ân cümle Füyûz nâm
kitâb-ı nâfi‘ ki seb‘a ve selâseyi câmidir, onların telifidir. Onun yerine
Azîz Efendi nâmında bir pîr şeyhü’l-kurrâ olmuş idi. O dahi vefât ettikte Mevlânâ Hamdî’nin şâgirdlerinden Muslihuddîn Efendi şeyh oldu. O
dahi bin on üç tarihinde [s.90] vefât etmekle yerine Salbaş Hasan Efendi
şeyh olmuş bir sene sonra Çukacı Hacı Medresesine nakline mebnî yerine Demircizâde demekle meşhûr Ahmed Efendi şeyh olmuş, onun dahi
vefâtında yerine Bosnevî Mustafa Halîfe şeyh olup hakkında bu beyt îrâd
edilmiştir.
Beyt
Diğer nüshada beyt Kezâ fî-Enîsü’l-Müsâmirîn. Badehû Âsitâneli Hâfız Mehmed Efendi
ve Hacı Mehmed Efendi ve Mevlânâ Hâfız Ahmed Zihni Efendi ve Hâfız
Rifat Efendi şeyh olup tercemeleri mahallerinde mezkûrdur. Sakfı kârgîr
kubbelerdir.
2-Müderris Medresesi
Taşodalar Mahallesinde Sultân Selim Cami-i şerîfi sâhasında Taşodalar cihetinde vâki Müderris Medresesidir ki pâyesi altmışlı ve Edirne’ce
müderrisi reisü’l-müderrisîn itibâr edilir idi. Hasan Beyzâde Tarihinde
200 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
sultân-ı müşârun-ileyhin hasenâtı zikrinde bu medresenin müderrisine
yetmiş akçe vazîfe tayin eyleyip erfa‘-ı medâris eylemişler idi. Her haftada
dört gün ders fevt etmeyip her ders gününde tefsîr-i şerîften Miftâhu’lUlûm dersine gelince ki beş ders olduğu malûmdur, talebeye ifâde etmek
üzere meşrûttur diye mezkûrdur. Talebe beyninde Yöğrük Medresesi dahi
derler. İşbu medrese-i mübâreke 1296 senesinden sonra askerî hapishâne
ittihâz edilmiş olduğundan talebe devam edememektedir. Sakfı kârgîr
kubbelerdir.
3-Sultân Bâyezîd Medresesi
Sultân Bâyezîd Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde kırk dokuzuncu numarada Sultân Bâyezîd-i Velî hazretlerinin sekiz yüz doksan üç
tarihinde binâ eylemiş olduğu medresedir ki sakfı kârgîr kubbe ve pâyesi
altmışlıdır. İttisâlinde bir de dârü’ş-şifâ vardır. Bâyezîdiye nâmıyla dahi
yâd olunmaktadır.
4-Dârü’l-Hadîs Medresesi
İbni Arap Mahallesinde Germekapı Caddesinde otuz dokuzuncu
numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Han-ı Sânî hazretlerinin sekiz
yüz otuz sekiz tarihinde binâ eylemiş olduğu Dârü’l-hadîs Medresesidir ki
sakfı kârgîrdir, pâyesi altmışlıdır.
5-Üçşerefeli Saatli Medresesi
Baba Timurtaş Mahallesinde Üçşerefeli Camii havlusunda birinci
numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin binâ
eylemiş oldukları Üçşerefeli Medresesi nâm-ı diğerle Saatli Medresesidir
ki pâyesi dâhil itibârıyladır. Altmışlı itibârıyla dahi verilmiştir. Hasan
Beyzâde Tarihinde câmi-i cedîd yanında bir medrese yapıp müderrisine
yüz akçe tayin buyurmuşlardır. Sonra bir dahi yapıp vazîfe-i merkûme
tansîf olunup iki medreseye ellişer akçe muayyen olmuştur demiş ise de
sonraki medrese Fâtih Sultân Mehmed’indir, sakfları kârgîr kubbelerdir.
6-Üçşerefeli Peykler Medresesi
Baba Timurtaş Mahallesinde Üçşerefeli Camii havlusunda üçüncü
numarada vâki Fâtih Sultân Mehmed Han hazretlerinin binâ eylediği
Peykler Medresesidir ki pâyesi dâhil itibârıyladır. Buna Peykî nâm-ı diğerle Çifte Medrese dahi derler, sakfı kârgîr kubbelerdir. Peyk rikâb-ı
hümâyûnda müstahdem solak ve peyk tabîr olunur askerler ki selamlık
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 201
alaylarında ve resm günlerinde hünkârın önünde iki taraflı sıra ile ve
acîb kıyâfetlerle giderler. [s.91] Bunların bir takımına “solak” diğerlerine
“peyk” ıtlâk olunur. (Kezâ fî-Tarih-i Lutfî)
7-Câmi-i Atîk Medresesi
Çarşıda Hurdacılar Sokağında dördüncü numarada vâki Musa Çelebi ibni Yıldırım Bâyezîd Hân’ın binâ eylediği medresedir ki kadîmen
Câmi Ardı el-yevm Câmi-i Atîk veya Eski Câmi Medresesi nâmıyla maruftur. Pâyesi dâhil itibârıyladır. Kütüb-i tevârîhte Yıldırım Hânoğlu
Medresesi nâmıyla da mezkûrdur.
8-Halebî Medresesi
Derûn-ı Hisârda Kadîmen Kemer Havlu Mahallesinde ve el-yevm
Ermeniyân-ı Ayanikola Mahallesinde Keçeciler Kapısı Caddesinde otuz
sekizinci numarada vâki Halebî Medresesidir ki sebeb-i tesmiyesi Halebî
Câmii vasfında beyân olunmuştur. El-yevm hâlî arsadır. Buna Halebiye
Medresesi dedikleri gibi Halebî’den galat olarak Çelebi Medresesi dahi
derler. Vaktiyle kurbunda vâki Keçeciler Kapısı dâhilinde Kazgancı Çarşısı olmak münâsebetiyle bir zaman Kazancılar Medresesi denildiği dahi
Hadâyiku’l-Hakâyık’da Bursalı Mevlânâ Ebûbekir ve Amasyalı Mevlânâ
Tâceddîn Efendilerin tercemesinde mastûrdur. Pâyesi dâhil itibârıyla
idügi Örfî Ağa Tarihçesinde mezkûrdur. Halebî Cami-i şerîfi hazîresinde
kâin idi.
Garîbe: Yahûdî milletinden bir şahıs derûn-ı hisârda kadîmen Hâcı
Bedreddîn el-yevm Ermeniyân-ı Ayanikola Mahallesinde Ermeni Kilisesi Sokağında altıncı numarada vâki Surp Toros nâm Ermeni Kilisesi
ittisâlinde kâin hânesini müceddeden inşâ etmek üzere hedm eder. Ermeni
milleti bu hânenin arsasını murahhasahâne binâ etmek üzere yahûdîden
iştirâya tâlip olur, yahûdî arsayı vermez. Ermeni milleti hîleye sülûk ile vaktiyle medrese olan bir arsa üzerine yahûdînin hâne binâ etmekte olduğunu
cühelâ-yı efrâd-ı islâmiyeden bazılarına ihbâr eyler ve mahkeme masrafını da taahhüd eder. Nîk ü bedi fark ve temyîzden âciz olan bu adamlar
islâma ait olan bu medrese arsasını ermeni milleti muhâfazaya kalkıştığı
halde kendilerinin sükûnu diyâneten muzırr olacağı mütâlaasıyla yahûdî
aleyhine ikâme-i davâ ile yedinde seksen senelik tasarruf senedi olduğu
halde yahûdînin hânesi arsasının Halebî Medresesinin arsası olduğu Edirne hâkimü’ş-şer‘i Mevlânâ Abdülkâdir Efendi huzûrunda tevâtüren isbât
202 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
edip sâdır olan 21 Rebiulâhir 1299 tarihli ilâm-ı şer‘î mûcibince yahûdîye
seksen senelik tasarruf senedli arsası Halebî Medresesi arsası olmak üzere
terk ettirilmiştir. Halbuki Halebî Medresesi Kemerhavlu Mahallesinde
Keçeciler Kapısı Caddesinin 38 numarasında vâki câmi-i şerîfin havlusunda ve yahûdînin hânesi Hacı Bedreddîn Mahallesinde altı numarada
vâki ermeni kilisesi ittisâlinde olduğuna göre keyfiyyet muhtâc-ı tedkîktir.
9-Taşlık Medresesi
Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Taşlıkbayırı Sokağında on üçüncü
numarada vâki Mahmûd Paşa merhûmun mahdûmu Ali Bey’in binâ eylediği medresedir ki sakfı ahşaptandır. Pâyesi dâhil itibârıyladır, kırklıdır.
Bin yirmi dokuz tarihine değin hâric hükmüyle verilir idi.
10-Sarıca Paşa Medresesi
Sarıca Paşa Mahallesinde Sarıca Paşa Camii Sokağında sekizinci numarada vâki dokuz yüz kırk dokuz tarihinde vefât eden Edirne şehremîni
Cafer Çelebi’nin binâ eylediği medresedir ki bu sebepten Eminiye
Medresesi nâmıyla yâd olunmakta idi. Sakfı ahşaptandır, pâyesi dâhil
itibârıyladır. Sarıca Paşa Mahallesinde olduğu cihetle mürûr-ı zamân ile
Sarıca Paşa Medresesi nâmını almıştır. Bir aralık haraba yüz tuttuğundan
evlâd-ı vâkıftan [s.92] Mehmed Tahir Ağa’nın 1229 tarihinde müceddeden binâ ettiği dershânesi duvarına vaz edilmiş olan mermer levhadaki
ibâreden müstebân olmuştur. Sakfı ahşaptandır, pâyesi evvelce hâric hükmüyle idi.
11-Meydân Medresesi
Karabulut Mahallesinde Karabulut Caddesinde kırk yedinci numarada vâki ve Yeniçeri Meydanı demekle meşhur olan mahalde olduğu için
ahîren Meydan Medresesi nâmıyla müştehir olan ve İsmâîl Bey nâm zât
tarafından binâ edilen Serrâciye ve İsmâîl Ağa ve İsmâîl Bey Medresesidir
ki sakfı ahşaptandır. 869 tarihli vakfiyesi Edirne kadılarından İbrâhîm
Paşa’nın mührüyle mahtûm idügi Paşa-yı müşârun-ileyhin tercemesinde
mezkûrdur. Pâyesi hâric itibârıyla yirmi beşlidir. 1285 tarihinde yüzbaşı
Hacı Ahmed Ağa tarafından ve 310 tarihinde diğer bir sâhib-i hayr tarafından tamir edilmiştir. Dârü’l-hadîs müderrisi Abdurrahman Efendi
sâhasında medfûndur. Bu medrese Debbâğzâde Hüseyin Efendi’ye dâhil
pâyesine terfî olunmuş ve mukaddemâ dahi dâhil ile verilmiş imiş.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 203
12-İbrâhîm Paşa Medresesi
İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalcı Sokağında otuz yedinci numarada vâki Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân vüzerâsından câmi sâhibi İbrâhîm
Paşa’nın binâ eylediği medresedir ki pâyesi hâric itibârıyla yirmi beşlidir.
İki yüz doksan dört istîlâsında münhedim olup arsa kalmıştır.
13-Küçük Lâleli Medresesi
Çarşıda Lâleli Medresesi Sokağında ikinci numarada vâki Çukacı
Hacı İlyas nâm zâtın dokuz yüz kırk sekiz tarihinde binâ eylediği medresedir ki Çukacı Hacı ve Astarcı Hacı Medresesi nâmlarıyla şöhret bulmuş
idi. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada murakkam tarih budur.
Tarih
Sâhib-i hâcâtına bula vusûl
Bu makâmın tarihi hayrun kabûl 948
Pâyesi hâric itibârıyla otuzludur. Mürûr-ı zamân ile harap olup arsa
kalmakla Edirne müftî-i esbakı Kureyşzâde el-Hâc Mehmed Fevzi Efendi
delâletiyle menzilci Ali Ağa nâm zât bin iki yüz yetmiş beş tarihinde müceddeden binâ ettirip hitâmına efendi-i müşârun-ileyh bu tarihi demiştir.
Yeni ismi Küçük Lâleli’dir.
Tarih MısrâıBu dershâne senindir çün kabûl kıl yâ Resûallâh
1295 senesi istîlâsında münhedim olduğundan müberrât-ı seniyye-i
hazret-i hilâfet-penâhîye ilâveten müceddeden inşâsına irâde-i seniyye
şeref-taalluk etmekle 1317 Zilkadesinin sekizine musâdif 1316 Martının
yirminci Çarşamba günü kurbân zebhiyle inşâsına mübâşeret edilmiş ve
1318 saferinin on yedisine musâdif 1316 Haziranının birinci günü resm-i
küşâdı icrâ kılınmıştır, sakfı ahşaptandır.
14-Beylerbeyi Medresesi
Mîrimîrân Mahallesinde Arpakârbân Sokağında otuz birinci numarada vâki Mîrimîrân Sinân Paşa ve alâ-rivâyetin Yusuf Paşa yahut Şarâbdâr
Abdullâh Bey nâm sâhibü’l-hayrın binâ eylediği medresedir ki Beylerbeyi yâhut Mîrimîrân Medresesi nâmıyla şöhret bulmuştur. Pâyesi hâric
itibârıyla yirmi beşlidir. Muslukları Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nındır.
Sakfı ahşaptandır.
15-Topkapısı Medresesi
Kadîmen Yakut Paşa el-yevm Metropolid Mahallesinde Medrese Sokağında sekizinci numarada Yakut Paşa ibni Abdullâh’ın dokuz yüz dok-
204 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
san dört Receb-i şerîfinde binâ eylediği medresedir ki Topkapı kurbunda
olduğu için Topkapı Medresesi nâmıyla şöhret bulmuştur. Pâyesi hâric
itibârıyla yirmi beşlidir. Kapısındaki mermer levhada bu ibâre menkûşdur.
16-Şeyhî Çelebi Medresesi
[s.93] Şeyhî Çelebi Mahallesinde Karadutlu Sokağında ikinci numarada vâki Kadı Bedreddînzâde Şeyhî Çelebi’nin dokuz yüz seksen iki Rebiulevvelinde binâsının hitâmına muvaffak olduğu nâmına mensûb medresedir ki pâyesi hâric itibârıyladır. Sinîn-i vefîreden beri münhedim olup
arsa kalmıştır. Bânîsi dokuz yüz seksen yedi Cumâdilûlâsında İstanbul’da
intikâl etmiştir.
17-Hacı Alemüddîn Medresesi
Saraçlar Çarşısında Saraçlar Câmii Sokağında onuncu numarada
vâki Hacı Alemüddîn nâm zâtın binâ eylediği medresedir ki 1296 senesine kadar arsa-i hâliye durduğu halde sene-i mezkûrede cemaat-i İslâmiye
tarafından bir yahudi teferruğ ederek üzerine hâne inşâ veyahut bahçe
ittihâz eylemiştir. Pâyesi otuzludur.
18-Şeyh Şücâuddîn Medresesi
Şeyh Şücâuddîn Mahallesinde Şeyh Şücâuddîn Câmii Sokağında ikinci numarada vâki nâm-ı atîki Mütereddidîn ve nâm-ı ahîri Şeyh Şücâuddîn
Medresesidir ki sakfı ahşaptan, pâyesi otuzludur, hâric hükmüyledir.
19-Şah Melik Medresesi
Şâh Melik Paşa Mahallesinde Şâh Melik Paşa Camii Sokağında birinci numarada vâki Şâh Melik ibni Şâzî Medresesidir ki sakfı ahşâb ve
harapdır, pâyesi yirmi beşlidir.
20-Kadı Fahreddîn Medresesi
Molla Fahreddîn Mahallesinde Horoslu caddesinde elli sekizinci
numarada vâki Monla Fahreddîn ve Kadı Fahreddîn ve Şeceriye ve Horoslu nâmlarıyla yâd olunan medrese dir ki bânîsi sekiz yüz yetmiş üç senesi Cumâdilûlâsının yirmi sekizinci gününde irtihâl-i dâr-ı bekâ edip
Dârü’l-hadîs Cami-i şerîfinin mihrâbı önünde medfûn bulunan Mevlânâ
Fahreddîn-i Acemî Hazretleri’dir. Pâyesi yirmi beşlidir. İşbu medrese
mürûr-ı zamân ile haraba yüz tuttuğundan İkinci Ordu-yı hümâyûnu
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 205
mütekâid miralaylarından olup 1285 tarihinde vefât eden Hacı Şâkir Bey
tarafından 269 tarihinde tamirine mübâşeret edildiği esnâda Edirne’de
bir Rüşdiye mektebinin tesîsi cümle-i irâde-i seniyyeden bulunduğundan
mezkûr medrese mektebe bi’t-tahvîl emr-i tedrîse başlanılmış ve muahharan bu mektebin etfâl-i mevcûdeyi adem-i istîâbına mebnî 275 tarihinde
Ârâstabaşındaki Ahî Çelebi mektebi dahi rüşdiyeye tahvîl olunarak bu
mektebe birinci ve Ahî Çelebi mektebine ikinci rüşdiye nâmı verilmişti. Bu
mektebin yerine mesele-i zâilede Edirne ahâlîsinden olup vâlideyni vefât
etmiş veya diyâr-ı âhardan gelen muhâcirînin Edirne’de bî-kes ve bî-vâye
kalmış olan evlâdının terbiyeleri için nâm-ı nâmî-i hazret-i pâdîşâhîye
nisbetle bâ-irâde-i seniyye bir sanâyi mektebi tesis edilmiş olmakla tafsîlâtı
mahallindedir.
21-Ekmekçi Köylü Medresesi
Altûnî Mahallesinde Ekmekçi Köylü Medresesi Sokağında ikinci numarada vâki Hüsâmiye Medresesidir ki bidâyeten Hüsâmeddîn nâm zât
tarafından binâ olunmuştur. Pâyesi dâhil itibârıyladır. Mevlânâ Alâüddîn
Ali Hümâyûnnâme nâm eserini bu medresede telif etmiştir. 1159 senesi
harîk-ı kebîrinde muhterik olup bin iki yüz otuz dört tarihinde Ekmekçi
Köylü Ali Ağa nâm zât tarafından ahşap olarak müceddeden binâ etmiş
olduğundan o zâtın nâmına nisbetle el-yevm Ekmekçi Köylü Medresesi
nâmını almıştır.
22-Bevvâb Sinân Medresesi
Hızır Ağa Mahallesinde Kerestecilerbayırı Sokağında dördüncü numarada vâki Bevvâb Sinân nâm zât tarafından binâ olunan medresedir ki
sakfı ahşaptandır. Beyne’t-tullâb Küçük Medrese dahi derler.
23-Dersiâm Medresesi
Üsküfçü Hızır Mahallesinde Kıyak Caddesinde yüz altmış dokuzuncu numarada vâki Kadı Seyyid Mustafa Efendi tarafından binâ olunmuş
medresedir ki Dersiâm Medresesi nâmıyla meşhûr olmuştur. Sebebi de
Koca Dersiâm [s.94] demekle meşhûr ve tercemesi ulemâ sırasında mezkûr
Malatyalı Mevlânâ Mustafa Efendi bu medresede müddet-i medîde müderris olmasıdır. Pâyesi yirmi beşlidir.
206 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
24-Yediyol Ağzı Medresesi
Yakub Kilârî Mahallesinde Sarıca Paşa Caddesinde ikinci numarada vâki Yediyolağzı nâm mahalde kâin Azîz Efendi nâm zât tarafından
binâ edilmiş olan medresedir ki bin yüz elli dokuz senesi harîk-i kebîrinde
muhterik olup bir zamân arsa kaldıktan sonra Hacı Hasan nâm zât bin
yüz altmış yedi tarihinde binâ eylediği kapısı bâlâsındaki mermer pâreye
menkûş tarihten müstebân olmakla buraya yazıldı.
Tarih
Habbezâ medrese-i Hacı Hasan hayr-ı cemîl
Hakk Teâlâ vere bî-hadd ana da ecr-i cezîl
Nefesin her biri bir cevher-i nâ-yâba misil
Tâlibâ eyleme evkâtını birdem ta’tîl
Kişinin himmeti bir rütbe-i a‘lâda gerek
Şeb ü rûz ilme çalış kim olasın tâ tekmîl
Hâce-i derse duâ eyle heme ahyânda
Tâlib-i ilm olan ser-be-ser üstâdı delîl
Dedi tullâba nidâ ederek üstâd târih
Nev-binâ medresede eyle ulûmu tahsîl 1167
Bu medreseye 1234 tarihlerinde dahi Azîz Efendi medresesi denildiği ulemâ sırasında tercemesi mesbûk Mevlânâ Seyyid Mehmed Efendi’nin
Fenârî üzerine îzâh nâmıyla yazdığı şerhin hâtimesinde
ibâresinden müstedelldir. Sakfı ahşahtandır.
25-Seyfullâh Medresesi
Hacı Hallâc Mahallesinde Süleymâniye Küçükpazarı Caddesinde
on beşinci numarada vâki Seyfullah nâm zât tarafından binâ edilmiş olan
medresedir ki sakfı ahşaptandır. Bânîsi nâmıyla yâd olunmaktadır.
26-Lâleli Medresesi
Hasan Paşa Mahallesinde Has Fırın Caddesinde altmışıncı numarada vâki ve Batpazarı kurbunda Kazgancılarbaşı nâm mahalde kâin Lârî
Abdülhamîd Çelebi’nin Camii sâhasına Edirne müftî-i esbakı Kureyşîzâde
el-Hâc Mehmed Fevzi Efendi vesâtatıyla bazı ashâb-ı hayrât tarafından
binâ edilmiş olan medresedir ki sakfı ahşaptandır. Ahîren müşrif-i harâb
olduğundan müberrât-ı seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhîye ilâveten cânib-i
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 207
hazîne-i hâssa-i şâhâneden tamiri icrâ olunarak 1318 senesi saferinin on
yedinci gününe musâdif 1316 Haziranının birinci Perşembe günü resm-i
küşâdı icrâ edilmiştir.
27-Koğacılar Medresesi
Fındık Fakîh Mahallesinde Koğacılar Câmii Sokağında on ikinci numarada vâki eşrâftan Hacı Sâlih Bey tarafından bin iki yüz yetmiş sekiz
tarihinde Fındık Fakîh Camiinin havlusuna binâ olunan medresedir ki
sakfı ahşaptandır. Koğacılar Çarşısı kurbunda bulunduğundan Koğacılar
Medresesi denilir.
28-Defterdâr Medresesi
Kösec Balaban Mahallesinde Kanatlıköprü Sokağında beşinci numarada vâki Defterdâr Câmii sâhasına Kalıpcı esnâfından Hacı Rûşen Efendi
nâm zât delâletiyle bin iki yüz seksen iki tarihinde bi’l-iâne binâ edilmiş
olan medresedir ki sakfı ahşaptandır. 1311 senesinde fakîr-i câmi‘u’l-hurûf
ve Tatar Mehmed Efendi delâletiyle tamir edilmiştir.
29-Necâtiye Medresesi
Gazi Mihal Bey Mahallesinde Medrese Sokağında altıncı numarada
vâki Karakaş el-Hâc Hasan mektebi yerine [s.95] Mevlânâ el-Hâc Mehmed Fevzi Efendi vesâtatıyla müceddeden binâ olunan medresedir ki 1273
tarihinde hitâm bulmuş ve nâmı Necâtiye tesmiye kılınmıştır, sakfı ahşaptandır. Ahîren müşrif-i harâb olduğundan müberrât-ı seniyyeye ilâveten
hazîne-i hâssadan tamir edilerek 1318 senesi saferinin on yedinci gününe
musâdif 1316 Hazîranının birinci Perşembe günü resm-i küşâdı icrâ edilmiştir.
30-Hayriyye Medresesi
Sûfî Bâyezîd Mahallesinde Murâdiye Küçükpazarı Caddesinde (103)
numarada vâki Hayriyye nâm medresedir ki Hacı Ahmed Bey ibni Hacı
İbrâhîm Ağa tarafından bir değirmen ile ahır arsası üzerine bin iki yüz
seksen dört senesinde müceddeden binâ ve ihdâs olunmuştur. Sakfı ahşaptandır.
103 Bir kelimelik boşluk.
208 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
31-Hacı Doğan Medresesi
Hisârda kadîmen Hacı Doğan el-yevm Aya İsterati Mahallesinde Medrese Sokağında on dokuzuncu numarada vâki Hacı Doğan nâm zât tarafından
binâ edilmiş olan medresedir ki el-yevm arsadır. Bu medresenin bin seksen bir
Cumâdilâhiresinde Edirneli Abdülbâkî Efendi’ye verildiği Vakâyiu’l-Fudalâda
mûmâ-ileyhin tercemesinde mezkûrdur. Bânî-i mûmâ-ileyhin bu mahalle
dâhilinde Aya İsterati Kilisesi Sokağında bir de câmii vardır.
32-Emîr Kadı Medresesi
Hisâr’da Aya Yani Mahallesinde Kosti Sokağında üçüncü numarada vâki Emîr Kadı demekle maruf bir zât tarafından binâ edilmiş olan
medresedir ki el-yevm arsa olup etrâfı duvar ile muhâttır. Bu medrese
kırk pâyesinde Enîsü’l-Müsâmirîn müellifi Abdurrahmân Hibrî’ye 1098
şevvâlinde Bergos Ahmed Efendi’ye ve badehû sırasıyla el-Hâc Mehmed
bin Hüseyin ve Lutfîzâde İbrâhîm ve Abdurrahman el-Müsellim ve Müsellim İbrâhimî ve 1128 tarihinde Hatîbzâde Mustafa Efendi’ye verilmiştir.
Esamîsi Kütüb-i Tevârîh ve Terâcimde Musarrah Olup el-Yevm
Mahalleri Malum Olmayan Medâris-i Münderise
33-Oruç Paşa Medresesi
Oruç Paşa Medresesi Hadâyiku’l-Hakâyık’da ve Vekâyiu’l-Fudalâda
beyân olunduğu üzere bu medrese 1068 tarihinde Lutfîzâde Ahmed Efendi’ye
ve badehû sırasıyla Mehmed bin Mustafa ve Ahaveyn Hüseyin ve Ebûbekir
ve Lutfîzâde Hacı Mehmed ve Lutfîzâde İbrâhîm ve Berberzâde İbrâhim ve
Cerâhzâde Abdülfettah ve Gülşenîzâde Hacı Mustafa ve Sipahî Hasan ve Ahmed bin Mustafa bin Yahya ve 1129 tarihinde Hatîbzâde Mustafa Efendi’ye
verildiği tercemelerinde mezkûrdur. Bu medrese Dimetoka’da Oruç Paşası mıdır, Edirne’ninki başka mıdır anlaşılamamıştır. Kütüb-i tevârîhte Edirne’de
Oruç Paşa Medresesi nâmıyla mazbuttûr.
34-Kadı Abdi ma‘a Sinân Bey Medresesi
Bu medrese 1050 tarihinde Ahmed bin el-Hâc Yahya Efendi’ye hâric
itibârıyla ve badehû sırasıyla 62’de Nâci İbrâhîm Efendi’ye ve 81’de Sabûnî
Hasan ve 95’te Rahmetullah ibni Bekir Çelebi ve badehû Kebapçızâde Ahmed
ve Mehmed bin Abdullah Bâlî ve Saatî Ahmed ve Kavukçuzâde Abdullah ve
Abdurrahman el-Müsellim ve İmâmzâde Mehmed ve Şemszâde Mustafa ve
1107 tarihinde Mustafa Fâiz Efendi’ye verildiği tercemelerinde mezkûrdur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 209
35-Anbar Kadı Medresesi
Bu medrese asr-ı Süleymân Hân-ı Kânûnîde Karesili Kösec Hasan
Efendi’ye ve 954’te Ahmed Fevzi bin Abdullah’a ve badehû Salbaş Hasan
ve 1091’de Vizeli İbrâhîm Efendilere verildiği tercemelerinde mezkûrdur.
36-Tütünsüz Medresesi
Tütünsüz Ahmed Bey medresesi. Bu medrese 1060 Recebinde
Postalîzâde Ahmed ve badehû Şeyhzâde İbrâhîm ve Ahaveyn Hüseyin ve
1065’te İbrâhîm ve Mehmed bin Abdullah Bâlî ve Kavukçuzâde Abdullah ve 1105’te Mustafa Fâiz Efendi’ye verilmiş idügi Vakâyiu’l-Fudalâda
mezkûrdur. Nâm-ı diğerle Bî-duhân dahi derler.
37-Ali Kuşî Medresesi
[s.96] Ali Kuşcu Medresesi. Bu medrese 1059 Şevvâlinde Postalîzâde
Ahmed Efendi’ye ve badehû el-Hâc Mehmed bin Hüseyin ve Nalbûrzâde
Abdurrahman ve Cerrâhzâde Abdülfettâh ve 1108’de Ebezâde
Muslihuddîn efendilere verilmiştir.
38-Mesûdiye Medresesi
Bu medrese Vakâyiu’l-Fudalâ beyânınca ibtidâ ihdâs olunduğu 1118
senesinde Şevvâl-i şerîfte Hatîbzâde Mustafa Efendi’ye verilmiştir.
39-Arpa Emini Medresesi
Arpa Emini Mehmed Efendi Medresesi. Vakâyi‘u’l-Fudalâ beyânınca
bu medrese 1118 Saferinde Müsellim İbrâhîm’ine hâric itibârıyla verilmiştir.
40-Abdülvâsi‘ Medresesi
Bu medrese Vakâyiu’l-Fudalâ beyânınca 1110 senesi Receb-i şerîfinde
binâ olunup evvelen Börekçizâde Mustafa Fâiz Efendi’ye hâric pâyesiyle verilip 1113’te Canbâzzâde Ahmed Efendi’ye badehû Müsellim İbrâhîm’ine
1124’de Hatîbzâde Mustafa Efendi’ye verilmiştir. Bu medresenin derûn-ı
hisârda idügi Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde mezkûrdur. Dimetoka’daki
Abdülvâsi‘ medresesi başkadır.
41-İlyâs Bey
İlyâs Bey Medresesi.
42-İlyas Kethudâ
İlyâs Kethudâ Medresesi.
210 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
43-Emîr Ali
Emîr Ali Medresesi.
44-Bedreddîn
Bedreddîn Medresesi.
45-Şeyh Mahmûd el-Kâdî
Şeyh Mahmûd el-Kâdî Medresesi.
46-Kemâl Dede
Kemâl Dede Medresesi.
Bu altı medreseye dâir malûmâta destres olunamadı.
47-Ahî Çelebi Medresesi
Rüşdiye Mektebi ittisâlinde arsa.
48-Miskîn Sefer Şâh Medresesi
Tahmîs Mektebi ittisâlinde arsa.
49-Kâsım Paşa Medresesi
Süle Çelebi Câmii vakfiyesinde mezkûrdur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 211
Ravzatü Merâkıdi’l-Evliyâ
212 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 213
Şuarâ miyânında tercemesi mastûr olan Arabzâde Edirneli İlmî
Efendi’nin Edirne’de defîn-i hâk-i ıtır-nâk olan meşâhîr-i evliyâu’llahtan
bazı zevâtın isim ve şöhretleriyle türbelerinin semt ü civârını nâtık tertîb
etmiş olduğu manzûme aynen ve teberrüken buraya derc ü tenmîk edildi.
Nazm
Edrine şehrini bunca evliyâ
Cây edüptür mâ-tekaddem İlmiyâ
Kutb-ı âlemdir buların her biri
Üstümüzden gitmesün himmetleri
Bunların ser-defteri ü serveri
Hacı Bektâş-ı Veliyy-i Haydarî
Cân ü dilden sevdiler Peygamberi
Vâsıl-ı dergâh-ı Hakdır her biri
Bunların zikrini kıl vird-i zebân
Bâis-i rahmet ede ol Müsteân
Biri Dörtkayada Şerbetdârdır
Anların kurbunda Üçler vardır
Evliyâya server olmuştur Kıyak
Rahmetine Hakkın olmuştur ehakk
Karaca Ahmed cihâna şâhdır
Maksadı ancak anın Allahdır
Etti Helvacı Baba Taşlığı câ
Halka kârı dâimâ lutf u sehâ
Oldu Güzelce Baba ahseni
Kurb-ı Taşlıkta olurmuş medfeni
[s.97] Hem-civârıdır anın Baba Şücâ‘
Şer‘-i tıbâgından olur intifâ‘
Râh-ı İslambol’a eylersen güzer
İste Eğlence Babamızdan zafer
214 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Hem-civârında yatur Balcı Baba
Lezzetinden oldu âlem pür-safâ
Yatağan Baba’dan alan himmeti
Dâim ayağında bulur kısmeti
Bunlara hem-sâye olmuşdur dilâ
Yâreye merhem olan Mumya Baba
Haydarî Topçu Baba oldu bülend
Âlem içre halka eyler idi pend
Balaban Baba’dan alan himmeti
Dünyâ vü ukbâda bulur izzeti
Koğacılar içredir Bahrî Baba
Âleme Mumcu Baba vermiş ziyâ
Bunların kurbundadır Saka Baba
Bâis-i rahmettir ol merd-i Hudâ
Boyacı Baba ki ol meşhûrdur
Sıbgatu’llah ile ol memurdur
Oldu Zindânî erenler kümmeli
Himmet etmiş Hacı Bektâş-ı Velî
Türbesin zindân edüp Cafer Baba
Himmetinden buldu mahbûsan rehâ
Medfen-i Kanber Babadır der-hisâr
Himmet etmiş ana dilden Şehsuvâr
Kale içinde olur Yunus Baba
Himmetini eyleriz dâim recâ
Evliyâ arslanıdır Kaplan Baba
Yelli Burgazı revâdır etse câ
Gel Ağaçbâzârına eyle güzer
Âleme Cafer Baba olmuş peder
Bî-duhân Baba aceb sultândır
Evliyâ içre azîmü’ş-şândır
Cümleden biri Ebû İshakdır
Himmetine cân ü dil müştâkdır
Nâmı Neyzen Baba’nın Bayrâmdır
Halka kârı lutfile in‘âmdır
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 215
[s.98] Biri babanın dahi Timurdur
Medfen-i pâki anın meşhûrdur
Çarhı gerdân itti Çıkrıkçı Baba
Edrine içindedir Mûsâ Baba
Toplu Baba Balkapanında olur
Himmet isteyen anı anda bulur
Tel takar züvvârına Telli Baba
Meskeni der-kurb-ı Sarıca Paşa
Kabrini tamir eder ise sezâ
Mahkeme içindededir Haydar Baba
Mahkeme hem-sâyesi ormandır
Kabri anın ravza-i Rahmândır
Tekye kapısındadır Turgut Baba
Anda bî-pervâ yatur ol pür-safâ
Ser-firâz-ı evliyâ Nazar Baba
Cisr-i Mihâli makarr etmiş Hudâ
Yıldırım’da mesken-i Osmân Baba
Eyle züvvârına yâ Rabbi atâ
Kara Babadır aceb âlî-cenâb
Himmet alsa revâdır şeyh ü şâbb
Semt-i Şeyhî Çelebi’den yâdigâr
Başımız üzre Hilâlî Baba var
Hazret-i Yahşî Kalender ey püser
Câygâh etti Hıdırlığı meğer
Bir dahi Seyyid Celâleddîn var
Kıldı İstanbul yolunda ol karâr
Karga Baba aşk evinde açtı perr
Eyledi Sultân Selîm yanın makarr
Bunları yâd etmek oldu sâniha
Rûhları şâd ola oku fâtiha
Yâ ilâhî bunların hürmetine
Âlemi gark eylegil rahmetine
Sad-salât ü sad-selâm eyle Hudâ
Ol Resûl ü âline subh u mesâ
216 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
İşbu manzûmede mezkûrü’l-esâmî zevâtın türbeleriyle manzûme
hâricinde bulunan bazı zevâtın türbeleri suhûletle bulunabilmek için vâki
olduğu mahallât ile sokaklarının esâmîsi ve kapı numaraları gösterilerek
yazılmıştır.
1-Bâyezîd Halîfe Merkadi
Orta Karaağaç Mahallesinde Dörtkaya Caddesinde kâin Bâyezîd
Halîfe Türbesidir ki tercemesi ulemâ ve meşâyih sırasındadır. Manzûmede
Bâyezîd Halîfe yerine banî-i türbe Şerbetdâr gösterilmiştir, haraptır.
2-Üçler Türbesi
Orta Karaağaç Mahallesinde Kıyak Caddesinde altıncı numarada
vâki Üçler Türbesidir ki harabçadır. Aslında zâviye idügi Muhâsebât-ı
Evkâf defâtirinde mezkûrdur.
3-Kıyak Baba Türbesi
Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde elli birinci numarada Kıyak Baba türbesidir ki mescid-i şerîfi ittisâlinde vâkidir.
4-Karaca Ahmed Türbesi
Karaca Ahmed Mahallesinde Karaca Ahmed Türbesi Sokağında on
beşinci numarada Karaca Ahmed Türbesidir ki arsadır.
5-Helvacı Baba Türbesi
Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Helvacı Baba Türbesi Sokağında yedinci numarada vâki Helvacı Baba türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
6-Güzelce Baba Türbesi
Hâfız Ahmed Mahallesindeki Köprüce Bayırı Caddesinde altıncı
numarada vâki Güzelce Baba Türbesidir ki tekkenin sâhasındadır, sakfı
ahşaptandır.
7-Baba Şücâ‘ Türbesi
Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çukurçeşme Sokağında yedinci
numarada vâki Baba Şücâ‘ Türbesidir.
8-Balcı Baba Türbesi [ve] İsmâîl Baba Türbesi
Dârü’s-siyâde Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde yüz yirmi
altıncı numarada vâki Balcı Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptan idiyse de
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 217
münhedimdir. Tercemesi mahallinde mezkûr mazanneden Seyyid İsmâîl
Baba dahi bu türbede medfûndur.
9-Eğlence Baba Türbesi
Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde otuzuncu numarada vâki Eğlence Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
10-Yatağan Baba Türbesi
Yeşilce Mahallesinde Uzun Kaldırım Caddesinde otuz ikinci numarada vâki Yatağan Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptan idiyse de münhedim
olmuştur.
11-Mumya Baba Türbesi
Vize Çelebi Mahallesinde Uzun Kaldırım Caddesinde yüz iki numara vâki Mumya Baba Türbesidir ki sakfı kubbedir, haraba yüz tutmuştur.
Nâm-ı ahîri Kesikbaş Türbesidir.
12-Topçu Baba Türbesi
Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde elli ikinci numarada
Topçu Babadır ki zâviyesi sâhasında medfûndur. Seng-i mezârında bu nâmuntazam tarih mastûrdur.
Tarih
Top urup meydân-ı aşka kaydılar çevgân ile
Şöyle bir merd-i Hudâ kim mahlası Topçu Baba
[s.99] Hind elinden geçti Rum’a kırklara hem-râh olup
Bu makâmı kıldı ihyâ himmet-i Topçu Baba
Cedd-i pâkidir Halîmîzâdenin bu ehl-i dil
Besmele’ymiş sana tarih fâtiha Topçu Baba
13-Balaban Baba Türbesi
Balaban Paşa Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde otuzuncu numarada vâki Balaban Baba türbesidir ki câmii sâhasında medfûndur. Bu zâtın
Tokat Beylerbeyisi olup 850 tarihinde vefât eden Balaban Paşa olması
zann olunur veyahut Hadım Balaban Mescid-i şerîfinin sâhibi olacaktır,
sıhhatine destres olunmadı.
14-Bahri Baba Türbesi
Manzûmede Bahri Baba nâm zâtın Edirne’de idügi gösterilmiş ise de
Hadâyiku’l-Hakâyık fî-Tekmileti’ş-Şakâyık’ta Şeyh Bahri Dede’nin tercemesinde müşârun-ileyh Edirne’deki Koğacı Dede zâviyesinden Bursa’ya
218 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
nakl ile 974 senesi evâsıtında orada irtihâl ederek zâviyesi sâhasında defn
edildiği musarrah olup sâhib-i manzûme bu cihete vâkıf olmamıştır. Pederinin ismi Handan Ağa idügi Bursa’daki tekkesinde mütâlaa olunan
vakfiyesinden müstebân olmuştur.
15-Mumcu Baba Türbesi
Mumcu Baba’nın türbesi bulunamadı.
16-Saka Baba Türbesi
Fındık Fakîh Mahallesinde Buzhâne Caddesinde kırk yedinci numarada vâki kırk beş numaralı çeşmeye muttasıl hâne derûnunda kâin Saka
Baba Türbesidir ki mezkûr hâne sâhibi tarafından bel‘ edilmek üzeredir.
17-Boyacı Baba Türbesi
Kunduk Osmân Mahallesinde Karaağaç Çeşmesi Caddesinde on yedinci numarada vâki Boyacı Baba türbesidir ki Kunduk Osmân Mescidinin ittisâlindedir, sakfı ahşaptandır.
18-Zindânî Mehmed Efendi Türbesi
Tahtakalede Zindan Sokağında Zindanî Mehmed Efendi Türbesidir
ki münhedim zindan kulesi kurbunda ise de mahv ü nabûd olmuştur.
19-Cafer Baba Türbesi
Tahtakale’de Zindan Sokağında Zindan derûnunda medfûn Cafer
Babadır ki mahv ü nâbûd olmuştur.
20-Kanber Baba Türbesi
Derûn-ı hisârda Kilise Camii kurbunda Kanber Baba Sokağında yüz
yirminci numarada Kanber Baba Türbesidir ki zâviyesi sâhasında kâindir.
21-Yunus Baba Türbesi
Derûn-ı hisârda Keçeciler Kapısı Caddesinde otuz dokuzuncu numarada Yunus Baba Türbesi.
22-Kaplan Baba Türbesi
Sitti Hâtûn Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz altmış üç numaralı zâviye sâhasında vâki Kaplan Baba Türbesi.
23-Cafer Baba Türbesi
Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz beşinci numarada vâki Cafer Baba Türbesi.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 219
24-Tütünsüz Ahmed Bey Türbesi
Molla Fahreddîn Mahallesinde Tütünsüz Tekkesi Sokağında beşinci
numarada vâki Tütünsüz Ahmed Bey Türbesidir ki sakfı kubbedir. Kapısı
bâlâsındaki mermer levhada bu gayr-ı muntazam ibâre menkûştur.
intehâ
Kabri ziyâretgâhdır. Rıdvânî mahlasıyla eşârı şuarâ miyânındadır. Bîduhân dahi derler, sebeb-i tesmiyesi anlaşılamadı.
25-İshak Baba Türbesi
Üç Şerefeli kurbunda Ekmekçiköylü Medresesi Sokağında dokuzuncu numarada vâki İshak Baba Türbesidir ki duvar ile muhât idiyse de
ittisâlindeki Halîl Paşa Hanının arsasına binâ edilen dâire-i askeriyeye
merkûz reffât ile beraber kalb olunup dâire-i askeriye havlusu dâhilinde
Üçşerefeli Kabristanı kurbunda kalmıştır.
26-Bayram Baba Türbesi
Süle Çelebi Mahallesinde Kuyulu Sokakta kırk yedinci numarada
vâki Bayram Baba türbesidir ki duvar ile [s.100] muhâttır. Tarih-i vefâtı
bin yüz otuz dörttür. Seng-i mezârı bu tarih ile menkûştur.
Tarih
Bin yüz otuz dört Rebiulevvelinde eyledi
Cânını kurbân îd-i mağfiret Bayrâm Dede
Âkıl-ı mecnûn-nümâ bir lâubâlî zât idi
Nutkun istidlâl ederlerdi anın nîk ü bede
Kudsiyân tebşîr edüp tarih-i fevtin dediler
Râhil oldun îdgâh-ı cennete Bayram Dede
27-Çıkrıkçı Baba Türbesi
Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Külhan Sokağında on ikinci numarada vâki Çıkrıkçı Baba Türbesidir ki 295 senesi istîlâsında etrâfındaki
hâneler münhedim olduğu sırada bu zâtın türbesi de harap olmuştur.
28-Timur Baba Türbesi
Timur Baba medfeni bulunamadı.
29-Mûsâ Baba Türbesi
Üsküfçü Hızır Mahallesinde Kıyak Caddesinde iki yüz on sekiz numarada vâki Mûsâ Baba Türbesidir ki Amcazâde Hüseyin Paşa’nın çeşmesi zahrında kâindir. Çizmeci Şeyh Muslihuddîn’in mahdûmudur.
220 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
30-Toplu Baba Türbesi
Pazarcılar içinde Balkapanı ittisâlinde Yediyolağzı Caddesinde otuz
beşinci numarada vâki Toplu Baba Türbesidir ki sakfı kubbedir.
31-Telli Baba Türbesi
Sarıca Paşa semtinde Telli Baba bulunamadı.
32-Haydar Baba Türbesi
Derûn-ı Hisârda Mahkeme Sokağında on birinci numarada vâki ve
Eski mahkemenin kapısı ittisâlindeki çeşme kurbunda Haydar Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
33-Orman Baba Türbesi
Derûn-ı Hisârda Mahkeme Sokağında mahkeme ittisâlinde ve Kuruçeşmeye giden sokak üzerinde vâki Orman Baba türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
34-Turgut Baba Türbesi
Dâye Hatun Mahallesinde Tekkekapı Caddesinde Eski Telgraf-hâne
ittisâlinde vâki Turgut Baba Türbesidir ki sakfı münhedimdir.
35-Nazar Baba Türbesi
Sultân Bâyezîd Mahallesinde Nazar Baba Sokağında dördüncü numarada vâki Nazar Baba Türbesidir ki harapdır.
36-Osmân Baba Türbesi
Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Osmân Baba’nın kabri bulunamadı.
37-Kara Baba Türbesi
Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Mustafa Paşa Caddesinde Köprü başındaki Karakolhâne zahrında vâki Kara Baba Türbesidir ki haraptır.
38-Hilâlî Baba Türbesi
Şeyhî Çelebi Mahallesinde Şeyhî Çelebi Sokağında İstanbulyolu Kabristanına karîb bir hâne derûnunda vâki Hilâlî Baba Türbesidir ki sakfı
münhedimdir.
39-Yahşî Kalender Türbesi
Yıldırım’da Hıdırlık Tepesinde Yahşî Kalender Türbesidir ki münderisdir.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 221
40-Seyyid Celâlî Türbesi
Yancıkçı Şahin mahallesinde İstanbulyolu caddesinde ikinci numarada vâki Seyyid Celaleddin türbesidir ki sakfı ahşaptandır. Seyyid
Celâleddîn hazretleri Bursa’da 833 tarihinde gunûde-i hâk-i gufrân olan
ârif-i bi’llâh Emîr Şemseddîn Mehmed bin Ali el-Hüseynî el-Buhârî kuddise sırruhu’l-Bârî hazretlerinin hemşîrezâdeleri idügi türbesinin sokak yüzünde tahte’s-sakf muharrer olan ebyât-ı tarihiyye müfâdından anlaşılmakta ise de terceme-i hâli bulunamadı. Türbe-i mezkûre derûnuna ahîren defn
edilmiş olan Tavşan Ağa 1077 tarihinde vefât [s.101] edip Sicil-i Osmânî
beyânınca Sultân Mehmed Hân-ı Râbi asrında zî-nüfûz olup mütekâiden
fevt olan Musâhib Kıllı Dilsiz Tavşan Ağa idügi ve türbenin sakfı Mehmed
Şâkir nâmında bir zât tarafından inşâ ettirildiği ebyât-ı mezkûrede münderic bulunmakla buraya aynen derc edildi.
Tarih
Hazret-i Seyyid Celâl ol pâk-zâd
Eylemişdi bu makâmda hoş-rukûd
Yani hâher-zâde-i Sultân Emîr
Her birinin rûhuna bî-hadd dürûd
Defn olundu bunda hem Tavşan Ağa
Ol sebeple bu binâ buldu suûd
Hem musâhib hem veliyyü’l-hayr idi
Gelmemişdi misli der-çarh-ı kebûd
Hakk Teâlâ rahmet eylesin ana
Ömrü içre olmamış idi hasûd
Cennet-i Firdevs olsun menzili
Rûhuna ersin Hudâ’dan fazl-ı vücûd
Kim ki hayr ile anı yâd eyleye
Görmesin havf ü elem yevmü’l-hulûd
Fevti ile hem binâ tarihidir
Rahmet ede Tavşana hayy-i Vedûd 1077
Türbenin Bânîsi
Yüz sürüp dergehini yapdı Mehemmed Şâkir
Oldu tevfîka mukârin ola âlî-şânı
İlticâyî der-i vâlâna eder bî-çâre
Avn ü lutfunla bekâm eyle kerâmet-kânı
222 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
41-Karga Baba Türbesi
Hızır Ağa Mahallesinde Karga Baba Türbesi Sokağında ikinci numarada vâki Karga Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
Manzûme Hâricindeki Türbeler
42-Üsküfçü Hızır Türbesi
Üsküfçü Hızır Mahallesinde Atik Tophâne Caddesinde otuz dördüncü numarada Üsküfçü Hızır Türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
43-Sûfî İlyas Türbesi
Sûfî İlyas Mahallesinde Menzilahırı Caddesinde birinci numarada
Sûfî İlyas Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
44-Islâhî Mehmed Efendi Türbesi
Selçuk Hatun Mahallesinde Selçuk Hatun Câmii Sokağında yirmi
altıncı numarada Islâhî Mehmed Efendi Türbesidir.
45-Tuğlalı Baba Türbesi
Yeşilce Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde yirmi sekizinci numarada Tuğlalı Baba türbesidir ki duvar ile muhâttır.
46-Alemdâr Hasan Baba Türbesi
Alemdâr Mahallesinde Alemdâr Baba Türbesi Sokağında on beşinci
numarada Alemdâr Hasan Baba Türbesidir.
47-Kesikbaş Türbesi
Altunî Mahallesinde Çamaşırcı Sokağında otuz yedinci numarada
Kesikbaş Mehmed Efendi Türbesidir ki duvar ile muhattır.
48-Sıkça Murâd Mahallesinde Sıkça Murâd Camii Sokağında on
yedinci numarada ( 104) türbesidir.
49-Abdi Baba Türbesi
Kazzâz Salih Mahallesinde Kazzâz Salih Câmii Sokağında beşinci
numaralı hâne derûnunda vâki Şehîd Abdi Baba merkadidir.
50-Huysuz Baba Türbesi
[s.102] Vize Çelebi Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde doksan altıncı numarada Huysuz Baba Türbesidir ki duvar ile muhattır.
104 İki kelimelik boşluk.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 223
51-Seyyid Ali Efendi
Külâhdûz Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde elli beşinci numarada Seyyid Ali Efendi Türbesidir ki sakfı münhedimdir.
52-İbn-i Arap Mahallesinde İbn-i Arab Sokağında sekizinci numarada vâki (105) türbesidir.
53-Noktacızâde Mahallesinde Noktacızâde Câmii Sokağında otuzuncu numarada106 türbesbidir.
54-Çokalca Mahallesinde Ağa Hamamı Sokağında kırk beşinci numarad vâki (107) türbesidir.
55-Tavla Baba Türbesi
Mîrâhur Ayas Bey mahallesinde Menzil Ahırı caddesinde elli birinci
numarada Tavla Baba türbesidir.
56-Tirid Baba Türbesi
Mîrâhur Ayas Bey Mahallesinde Tirid Baba Sokağında onuncu numarada Tirid Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
57-Dervîş Âbî Türbesi
Dervîş Âbî Mahallesinde Helvacı Baba Sokağında on ikinci numarada Dervîş Âbî Türbesidir ki sakfı ahşaptandır.
58- Kum Mahallesinde Mustafa Paşa Caddesinde elli birinci numarada (108) türbesidir.
59- Bülbül Hatun Mahallesinde Ak Mescid Caddesinde altmış beşinci numarada (109) türbesidir.
60-Cafer Baba Türbesi
Mihalkoç Mahallesinde Saraçhâne Köprüsü Caddesinde kırk yedinci numarada Cafer Baba Türbesidir.
61-Yediler Türbesi
Hadım Fîrûz Mahallesinde Kışla Meydanı Caddesinde üçüncü numarada Yediler türbesidir.
105 İki kelimelik boşluk.
106 İki kelimelik boşluk.
107 İki kelimelik boşluk.
108 İki kelimelik boşluk.
109 İki kelimelik boşluk.
224 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
62-Taraklı Baba Türbesi
Çarşıda Eski Cami-i şerîfin Çömlekçiler kapısı pîşgâhında Hurdacılar Sokağında beşinci numarada vâki Taraklı Baba Türbesidir ki sakfı
ahşaptandır.
63- Metropolit Mahallesinde Pavli Sokağında yirmi iki numarada
vâki Kuyumcu haçî Aleksandri’nin hânesine maklûb türbedir ki hâne-i
mezkûr derûnundadır.
64- Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz on dört
numaralı hâneye maklûb türbedir ki mezkûr hâne derûnundadır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 225
Ravzatü’l-İmârât
226 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 227
1-Murâdiye İmâreti
Murâdiye Mahallesinde Murâdiye Câmii havlusunda beşinci numarada Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin ihyâ-gerdesi olan imâret-i
âmiredir ki Murâdiye İmâreti demekle şöhret bulmuştur. El-yevm mamurdur. Sekiz yüz otuz dokuz tarihinde binâ olunmuştur, sakfı ahşaptandır.
2-Yeni İmâret
Sultân Bâyezîd Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde kırk birinci numarada Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî hazretlerinin ihyâ-gerdesi olan
imâret-i âmiredir ki Yeni İmâret demekle meşhûr ve el-yevm mamurdur.
Sekiz yüz doksan üç tarihinde binâ olunmuştur, sakfı kubbedir.
3-Orta İmâret
Gâzî Mihal Bey Mahallesinde Mihal Köprüsü Caddesinde otuz yedinci numarada Gâzî Mihal Bey’in ihyâ-gerdesi olan imârettir ki Orta
İmâret demekle meşhûr ve el-yevm mamurdur. Sekiz yüz yirmi beş tarihinde binâ [s.103] olunmuştur. Sakfı ahşaptandır.
4-Yıldırım İmâreti
Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde câmi havlusunda on dokuzuncu numarada Yıldırım Bâyezîd Hân hazretlerinin ihyâ-gerdesi olan imârettir ki
sakfı ahşaptan idi. Yıldırım imâreti demekle meşhûr idi. Binâsı sekiz yüz
iki tarihindedir, 1294 tarihinde muhterik olmakla el-yevm haraptır.
5-Seyyidler İmâreti
Dârü’s-Siyâde Mahallesinde Dârü’s-siyâde Câmii Sokağında beşinci numarada Fazlullah Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan imârettir ki Seyyidler
İmâreti demekle şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptan ise de bin iki yüz doksan dört istîlâsında münhedim olmakla arsa kalmıştır. 883 tarihinde vefât
eden bânîsi kurbunda mescid-i şerîfi sâhasında medfûndur. Tercemesi
vüzerâ ravzasındadır.
228 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
6-İbrâhîm Paşa İmâreti
Câmi-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalca Câmii Sokağında otuz
üçüncü numarada vâki sâhib-i câmi İbrâhîm Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan
imârettir ki sekiz yüz altmış yedi tarihinde binâ olunmuştur. Sinîn-i
vefîreden beri harap olup eser-i binâ kalmamıştır.
7-Balaban Paşa İmâreti
Balaban Paşa Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde otuzuncu numarada vâki Balaban Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan imârettir ki sinîn-i vefîreden
beri harap olup eser-i binâ kalmamıştır. Bânîsi sekiz yüz elli tarihinde
vefât etmiştir.
8-Evliya Kasım Paşa İmâreti
Evliyâ Kasım Paşa Mahallesinde Kirişhâne Caddesinde yüz on üçüncü numarada vâki Kasım Paşa İmâretidir ki bânîsi Sultân Bâyezîd Hân-ı
Sânî ümerâsından Evliyâ Kasım Paşadır, tarih-i binâsı 883 senesidir. Bin
iki yüz altmış beş senesinden beri harap olup eser-i binâ kalmamıştır.
9-Mezîd Bey İmareti
İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde İmâret-i Mezîd Bey Camii Sokağında on üçüncü numarada sekiz yüz kırk beş tarihinde Eflâk’ta şehîden
vefât eden Mezîd Bey’in imâretidir ki sinîn-i vefîreden beri harap olup
eser-i binâ kalmamıştır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 229
Ravzatü’l-Mekâtibi’l-İslâmiye
230 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 231
1-Hamîdî Sanâyi Mektebi
Bin iki yüz doksan beş senesi istîlâ meselesini müteâkib Edirne
ahâlîsinden ve mahâll-i sâireden gelen muhâcirînin bîkes ve bîvâye kalan
etfâlinden sene-i mezkûre ibtidâsında toplattırılarak zükûrunun nâm-ı
nâmî-i hazret-i pâdişâhîye mensûben küşâ[d] edilen mektepte ve inâsı
dahi Melce-i Eytâm nâmı verilerek istîcâr olunan mahalde iâşeye başlattırılmış ve bunların me’kûlât vesâir levâzımâtı masârıfı için doksan altı
senesinde muhâcirînin ikmâl-i levâzım-ı iskâniyelerine tahsîs olunan otuz
beş bin Osmanlı altınının nısfı olan on yedi bin beş yüz liraya hasr edilerek üç yüzü mütecâviz zükûr ile on beş kadar inâs mevcut bulunmuş ise de
tahsîlce geri kaldıklarına ve bu mektep zâten sanâyi mektebi tarzında binâ
edilmiş olduğuna mebnî umûr-ı dâhiliyesinin memleketçe semere-bahş
olabilecek sûrette tanzîm ve ıslâhıyla beraber idâre-i âtiyesinin temîni
maksadıyla vâlî-i vilâyet Kadri Paşa tarafından biri sanâyi diğeri zirâat
tahsîline mahsus olmak üzere mektebin iki şubeye taksîmiyle masârıf-ı
dâimesinin meblağ-ı mezbûrdan bade’t-tasarruf bâkî kalan on yedi bin
liranın Bank şubesine yatırılarak fâiz-i senevîsinden ve bir de vilâyet
devâir-i [s.104] belediyesine taksîmen şehrî tahsîs olunacak yüz liradan
ve vukû bulacak iânâttan tesviyesi ve Edirne saray-ı hümâyûnu arâzîsinin
Hacı Doğan nâmıyla maruf olan ve sene-be-sene istek edenlere îcâr edilen
mera hâsılâtıyla matbaa-i vilâyet vâridât-ı sâfiyelerinin terk ve tahsîsiyle
umûr-ı husûsatına dâimî sûretle nezâret etmek üzere bir komisyon teşkîli
kararlaştırılarak keyfiyet lede’l-arz ol sûretle icrâ-yı îcâbına 1 Mart [1]298
tarihinde irâde-i seniyye-i tâcdârî şeref-sâdır olmuştur.
Mukarrerât-ı mezkûre mûcibince Nümûne Çiftliği olarak inşâsına
başlanılan ebniyenin sene-i merkûme Eylülünün on dördüncü Salı günü
resm-i küşâdı icrâ kılınmıştır.
232 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Maârif Nâzır-ı esbakı Münîf Paşa’nın ol vakit söylemiş olduğu tarih bir mermer levhaya hâkk ettirilerek kapısı bâlâsına hâkk ettirilmiş ve
sûret-i muhrecesi buraya derc ü tenmîk kılınmıştır.
Tarih
Lutf ile te’sîs etti Hân Abdülhamîd bu mektebi
Çün kim maârif neşridir dâim ehass-ı matlabı
Emr-i hümâyûnu ile bezl-i mesâî eyleyip
Bu hayra oldu vâsıta vâlî-i vâlâ-kevkebi
Paşa-yı Kadrî nâm kim hergiz Edirne görmedi
Bir vâli-i âlî-himem hem kârdân anın gibi
Tahsîl-i umrân-ı refâh çok şeylere muhtâcdır
Ammâ ki bizce lâ-cerem budur ehemm ü ensebi
Kendi eliyle çift sürer teşvîk içün hâkân-ı Çîn
Bazı tavâif de görür bunda vücûb-ı mezhebi
Ol şâh-ı Cem-câhı Hudâ çok hayra mazhar eylesin
Şevket ile iclâl ile îd ola her rûz ü şebi
Tahsîn edüp yazdı Münîf tarih-i cevher-dârını
İnşâ olundu yümn ile a‘lâ ziraat mektebi 1299
Sanâyi Mektebinin Kadı Fahreddîn Medresesi yerine inşâ edilmiş olduğu gibi Ziraat Mektebinin dahi kurbunda vâki Vâlide Çeşmesi
bâlâsında mermer levhada murakkam tarihin şu:
Kasr-ı şâhî ki mukâbildir ana cennet-veş
mısraından istidlâl olunduğuna göre Kasr-ı Hümâyûn arsası üzerine binâ
edildiği anlaşılmakdadır. Mamak Kasrı olacaktır. Abdurrahmân Nûreddîn
Paşa’nın Edirne vâlîliği hengâmında müşârun-ileyh tarafından bu cihet
nazar-ı dikkat ve ehemmiyete alınarak mekteb-i mezkûrun ahd-i mes‘ûd-ı
hazret-i hilâfet-penâhî me’âsir-i mübeccelesiyle mütenâsib bir hâle ifrâgını
temin edecek olan mütâlaâtını makâm-ı âidine iş‘âr ile beraber evvelce
tanzîm edilmiş olan resm ve keşfi mûcibince 1312 senesi Şevvâlinin on
üçüncü gününe musâdif 1311 Martının yirmi yedinci Pazartesi günü
kurbânlar zebh edilerek mekteb-i mezkûrun hedm edilen arsası üzerine
Vâlî Paşa’nın yediyle mekteb-i cedîdin esâsı saat beş buçuk râddelerinde
vaz olunmuş ve 1314 senesi Rebiulevvelinin yirmi ikinci gününe musâdif
1312 Ağustosunun on dokuzuncu Pazartesi günü ki cülûs-ı hümâyûn-ı
hazret-i pâdişâhîye musâdif olan yevm-i mes‘ûdda resm-i küşâdı icrâ kı-
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 233
lınmıştır. Eski dâirelerin enkâzı dahi isti‘mâl olunmak şartıyla her türlü
masârıf-ı inşâiyesi sekiz bin dört yüz liraya bâliğ olmuştur.
2-Mekteb-i İdâdî-i Askerî
Hadım Balaban Mahallesinde Hatîce Sultân Sarayı Sokağında vâki
İdâdî-i Askerîdir ki cennet-mekân Sultân Abdülazîz Hân hazretleri
irâdesiyle Edirne’de Süleymâniye Cami-i şerîfe mütevelliyesi Sıddîka Hanım tarafından ihdâ olunan Hatice Sultân Sarayı arsası üzerine vâlî-i vilâyet
Hurşîd Paşa yediyle temeli vaz olunmuştur. [s.105] Hitâmına Defterdâr-ı
vilâyet Sadullah Bey bu tarihi deyip kapısı bâlâsına nakş edilmiştir.
Tarih
Şâh-ı zamân Abdülazîz Hân’ın hemîşe himmeti
Cehli cihândan ref için mektebleri umrânedir
Oldu memâlik pür-şeref mağbût-ı âsâr-ı selef
Tahsîl-i ilme her taraf asrında bir dershânedir
Sa‘dî bu gûne sebt eder tarihini kilk-i hüner
A‘lâ yapıldı mekteb-i i‘dâdî-i şâhânedir 1286
Bu mekteb evvelce Üçşerefeli pîşgâhındaki saat kulesi ittisâlinde vâki
Tekür Sarayı mahalli ki muahharan saltanat-ı seniyye cânibinden Cebehâne
ittihaz kılınmış ve şimdiki hâlde Fevâid Bahçesi nâmıyla yâd olunmakta
bulunan mahallin arsası üzerine 1262 tarihinde mekteb-i idâdî-i askerî
olmak üzere binâ olunmuş ve bu mahalle ahîren kaldırılmıştır.
3-Muhtelit Mekteb-i İdâdî-i Mülkî
Karaca Bevvâb Mahallesinde Mahkemebayırı Sokağında on yedinci
numarada vâki Muhtelit Mülkî-i İdâdî Mektebidir ki sadr-ı esbak Kara
Mustafa Paşa sarâyı arsasına ve alâ-rivâyetin Eski Mahkeme arsası üzerine
1298 tarihinde rüşdiye mektebi olmak üzere binâ olunmuş ve muahharan
Muhtelit idâdî-i mülkî mektebine tahvîl ve badehû üç yüz yetmiş bir bin
yedi yüz yetmiş altı guruş masrafla ba-irâde-i seniyye yatak dâiresiyle çamaşırlık inşâ edilip binâsı 1313 senesi Temmuzunda hitâm bularak mâh-ı
mezkûrun on dokuzunda resm-i küşâdı icrâ edilmiştir.
4-Askerî Mekteb-i Rüşdîsi
Sevindik Fakîh Mahallesinde İki Kapılı Han Caddesinde yüzüncü
numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd-ı Sânî hazretlerinin binâ eylemiş oldukları Araplar Hanı nâmıyla şöhret bulmuş olan harap hânın
234 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
arsası üzerine binâ edilmiş olan askerî rüşdiye mektebidir ki Ebü’l-hayrât
Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri irâdeleriyle inşâ olunmuştur.
5-İkinci Mekteb-i Rüşdî-i Mülkî
Çarşıda Küçük Arasta’da Sultân Selîm Caddesinde elli altıncı numarada İkinci Mülkî Rüşdiye Mektebidir ki Ahî Çelebi demekle meşhûr
olup 930 tarihinde Mısır’da vefât ederek İmâm Şâfi hazretlerinin kabri
kurbunda defn edilmiş olan Mevlânâ Mehmed bin Kemâl’in ibtidâî olmak üzere binâ eylemiş olduğu mekteptir. 1275 tarihinde rüşdiye mektebi
ittihâz edilmiştir. Terceme-i Şakâyık’da bânî-i müşârun-ileyhin tercemesinde mahrûse-i Edirne’de Muhtasarât okumak için bir buk‘a medrese ve bir
mektephâne binâ eyledi ve Edirne’de Ahî Çelebi Hamamı demekle meşhûr
olan hamam-ı İrem-ihtirâmı [el-yevm Oğlanlar Hamamı derler] bünyâd
eyleyip sâir hamamların âb-ı rûyun yerlere döktü ve Çorlu Kazâsına tâbi
üç adet karyeyi ve Hayrabolu kazâsına tâbi üç adet karyeyi ve Ahî Çelebi
mezrası demekle maruf olan [el-yevm Ahî Çelebi Kazâsıdır] yirmi üç adet
karyeyi ve Anadolu’da Şili kazâsında on bir adet karyeyi vakf eyledi diye
mezkûrdur. Ahîren tevsî‘ine lüzûm-ı kavî göründüğünden hedmiyle 1312
Haziranının yirminci Perşembe günü esâsı vaz olunup 1314 Ağustosunun
yirmi ikisinde resm-i küşâdı icrâ ve tedrîse mübâşeret edilmiştir. Nâm-ı
atîki Arasta Mektebi’dir.
6-Makaralı Mekteb
Çarşı derûnunda Üç Şerefesi kurbunda Yazıcılar Sokağında beşinci
numarada vâki Makaralı nâm-ı diğerle Taş Mekteptir ki bin yüz elli dokuz
senesi harîk-ı kebîrinde muhterik olduğundan bu mektepte tahsîl ile nâil-i
feyz olmuş olan defterdâr-ı Şıkk-ı Evvel Yusuf Efendi nâm zât binâsına
teşebbüs etmiş ise de hitâmı müyesser olmaksızın vukû-ı vefâtına mebnî
itmâmını Sadr-ı âlî Abdullah Paşa’ya vasiyet etmiş olduğundan sadr-ı
müşârun-ileyh cânibinden [s.106] 1162 tarihinde kârgîr olarak binâ edilmiş ve hitâmına Nevres ile Elîfîzâde Feyzî tarafından bi’t-tanzîm bir mermer levhaya hâkk ile kapısı bâlâsına vaz edilmiş olan tarihin sûreti buraya
aynen tenmîk edilmiştir.
Tarih Defterî Yusuf Efendi tıfl iken bu mektebi
Etmiş idi bir zaman tahsîl-i ilm içün makâm
Muhterik oldukda etmişdi gerü ihyâsını
Lîk ecel girdi miyâna eyledi adne hirâm
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 235
Kıldı bünyâdın vasiyyet sadr-ı âlî hazrete
Ol vezîr ibni vezîre etti tefvîz-i merâm
Dâver-i a‘zam vekîl-i mutlak-ı Mahmûd Hân
Sadr-ı gerdûn-pâye Abdullâh Paşa-yı be-nâm
Eyleyüp icrâ hukûk-ı hidmet-i dîrinesin
Kıldı ser-tâ-ser vesâyâsın pezîrâ-yı hitâm
Yaptı ez-cümle bu alî mekteb-i zî-bendeyi
Kim sezâdır revzeninde olsa mihr ü meh huddâm
Mehbit-ı envâr-ı ilmu’llahdır olsa sezâ
Tahta-i ta‘lîm-i sıbyân levha-i mâh-ı tamam
Vâkıfın mevlâ Azîz-i Mısr-ı Firdevs eyleye
Olıcak bu mekteb-i zîbende-i âlî tamâm
Nevresâ Feyzî dedi tarihini elf âferîn
Lâne-i kumru-i Yûsufdur ki sıbyâna makâm 1162
Bânî-i müşârun-ileyh defterdâr Yûsuf Efendi merhûm esnâ-i
tufûliyyetinde mukaddime-i ulûmu bu mektebde tahsîl etmiş olduğuna
göre maskat-ı re’sinin Edirne olması zann olunmakta ise de me’hazlarımızda
ol bâbda bir kayda tesâdüf olunamayıp şu kadar ki İzzî Tarihi beyânınca
müşârun-ileyh fi’l-asl Maden Kalemi küttâbından olduğu halde kuvvet-i
fetk u retk-ı kiyâset ve ihtisâsı ile fâyik-i emsâl ü akrân olan mehere-i
küttâbdan olmak hasebiyle ricâl-i Devlet-i Aliyye silkine dâhil ve üç defa
Şıkk-ı Evvel defterdârlığına nâil olmuş selîmü’t-tab‘ cemîlü’ş-şiyem bir
zât-ı âlî-himem ise de ber-muktezâ-yı şîve-i kadr 1159 tarihinde infisâl ile
bir müddet Tersâne-i Âmire hidmetinde istihdâm ve 1160 Zilhiccesinde
bi’l-isti‘dâd Sadâret-i Uzmâ kethudâlığı makâmına ıs‘âd olunmuş idi. O
hâl üzere güzârende-i eyyâm iken 1162 Saferinin on beşinci isneyn gecesi irtihâl-i dâr-ı bekâ etmiştir. Merhûm dervîş-nihad pak-itikâd ve evrâd
ü ezkâra müdâvim ve işrâk-ı teheccüde kâim bir zât-ı salâh-itiyâd olup
tarîkat-i aliyye-i sûfiyeye dahi intisâbı olmakla Dersaâdet’te Kasımpaşa’da
vâki âsitâne-i Uşşâkî olan tekkeyi müceddeden tamir ve ihyâ ve derûnuna
mâ-i lezîz icrâ ile irvâ ederek orada dahi bir eser-i cemîl ibkâ etmiştir.
7-Defterdâr Mahmûd Efendi Mektebi
Dâye Hatun Mahallesinde Dâye Hatun Camii Sokağında on beşinci
numarada vâki Defterdâr Mahmûd Efendi’nin binâ eylediği mektebdir ki
1165 senesi zelzele-i azîmesinde harap olduğundan mütevellî-i vakf Hasan
236 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Ağa tarafından müceddeden 1168 tarihinde binâ edilmekle şuarâ-yı asriyeden Örfî Ağa’nın söylediği işbu tarih kapısı bâlâsına hâkk edilmiştir.
Tarih
Defterî Mahmûd Efendi bânî-i vakf-ı şerîf
Zelzele hedm ü harâb etmişdi bâ-hükm-i kazâ
Bülbül ü tûtî vü kumru gibi etfâl-i sıgâr
Oldular her biri gûyâ âşiyânından cüdâ
Çekdiler gülbânk-i âmîni ki âbâd olmağa
Edicek cân ü gönülden hâce-i mekteb duâ
Bu tazarru oldu çün dergâh-ı izzette kabûl
Geldi yaptırdı veliyy-i vakf olan Hasan Ağa
Bir iki tarh ile Örfî söyledi tarihini
Mekteb-i zîbâ-yı sıbyân oldu tecdîden binâ
8-Üç Şerefeli Mektebi
[s.107] Baba Timurtaş Mahallesinde Üç Şerefeli Camii havlusunda
ikinci numarada kâin Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin
ihyâ-gerdeleri olan mektebdir ki sakfı ahşaptandır. Edirne Vâlîsi Erzincanî
Hacı İzzet Paşa bu mektebin hazîresindeki türbe-i mahsûsada medfûndur.
Üç Şerefeli Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur.
9-Taş Mekteb
İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde Taş Mektep Sokağında yirmi yedinci numarada vâki Sarı Şeyh demekle meşhûr Mehmed Efendi nâm zât
tarafından binâ edilmiş olan mektebdir ki Taş Mektep demekle şöhret bulmuştur. Bânîsi sâhasında medfûndur. Eski Köprü ile Dârü’l-hadîs Câmii
miyânındaki keresteci mağazaları bu mektebin evkâfındandır. Fakîr-i
câmi‘u’l-hurûf mukaddime-i ulûmu bu mektebde tahsîl eyledim. Mekteb-i
mezkûr mevcut şâkirdânı istî‘âb etmediğinden ashâb-ı hayrâttan Beykozlu
nâm-ı diğerle Ahırköylü Mehmed Bey cânibinden hedm ettirilerek iki tabaka üzerine müceddeden binâ ve inşâ ettirilmekle 1316 senesi Nisanının
yedinci Cuma günü resm-i küşâdı icrâ kılınmış ve fakîr-i câmi‘u’l-hurûf o
sırada Konya Vilâyeti dâhilinde Aksaray kasabasında bulunduğumdan bu
tarih orada bi’t-tanzîm muallimi Hacı Hâfız Ali Efendi’ye gönderilmiştir.
Tarih:
Sâhibü’l-hayrât Beykozlu Mehemmed Bey ki hep
Fikr-i hayr ile eder imrâr her rûz ü şebi
Eyledi bu dâr-ı talimi binâ sıbyân içün
Sevgili metbûuna celb-i duâdır matlabı
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 237
Öyle feyz ihsân kıl Yâ Rab bu dârü’l-ilme kim
Gıbta-bahşâ-yı fuhûl olsun okuyan her sabî
Sâhib-i hayrın da Hakk dünyâsını mamur edüp
Eylesün rûz-ı cezâda mazhar-ı lutf-ı Nebî
Düştü bir tarih-i ter sıbyâna Bâdî müjde-ber
Yıktırıp yapdı Mehemmed Bey güzel Taş Mektebi 1317
Bu dahi çeşmesine tarihtir.
Tarih
Akıttı mektebe bu suyu Beykozlu Mehemmed Bey
İlahî haşrda mâhî-i çirk-i seyyi’ât olsun
Tamâm oldukda tarih dedi Bâdî eyyühe’l-etfâl
Aç al bu çeşmeden su besmele’yle iç hayât olsun 1310
10-Üç Şerefeli Mektebi
Murâdiyye Mahallesinde Murâdiyye Camii havlusunda birinci numarada vâki Sultân Murâd Han-ı Sânî hazretlerinin tesis buyurdukları
mektebdir ki sakfı ahşaptandır. Nâmlarına nisbetle Murâdiyye Mektebi
nâmıyla şöhret bulmuştur.
11-Yıldırım Mektebi
Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Çukurbakkal Sokağında ikinci numarada vâki Kânûnî Sultân Süleymân Han asrı ulemâsından 948 tarihinde irtihâl eden İznikî Mevlânâ Işık Kasım’ın sene-i merkûmede binâ eylediği mektebdir ki sakfı ahşaptandır. Tahte’s-sakf duvarı üzerine mevzû‘
mermer levhada bu ibâre menkûştur.
Bânîsi sâhasında medfûndur.
12-Sultân Selîm Mektebi
Arasta kurbunda Yahnipâzârı Sokağında Sultân Selîm Han-ı Sanî
nâmına Sultân Murâd Han-ı Sâlis hazretlerinin binâ eylediği mektebdir
ki kârgîrdir.
13-Çiçekli Mekteb
Nişdoğan Mahallesinde Çiçekli Mektep Sokağında sekizinci numarada vâki mektebdir ki elsine-i nâsda Çiçekli Mektep demekle meşhûr
olmuştur.
238 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
14-Eski Tophâne Mektebi
[s.108] Yahya Bey Mahallesinde Eski Tophâne Caddesinde Kırkıncı numarada vâki Eski Tophâne Mektebi demekle maruf ise de 1294
istîlâsında münhedim olduğundan arsadır.
15-Çardaklı Mekteb
Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Mektep Sokağında beşinci numarada vâki Çardaklı demekle maruf mektebdir ki Yahya Efendi Mektebi dahi
derler, sakfı ahşaptandır.
16-Taşlık Mektebi
Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Taşlık Câmii havlusunda yedinci
numarada vâki Taşlık Mektebidir ki sakfı ahşaptandır.
17-Kadriye Mektebi
Kebeyapıcı Mahallesinde Kâdirîhâne Caddesinde bânî-i evveli el-Hac
Ömer Ağa sânîsi vâlî-i Vilâyet Kadri Paşa olan Kadriye Mektebidir ki sakfı
iki tabaka üzerine mebni ahşaptandır.
18-Kassâbzâde Çavuş Mektebi
Sevindik Fakîh Mahallesinde Kadirîhâne Caddesinde on birinci numarada vâki mektebdir ki Muhâsebât-ı Evkâf defterleri medlûlünce bânîsi
Kassâbzâde Çavuş nâmında bir zattır. El-yevm arsadır.
19-Has Fırın Mektebi
Mehmed Ağa Mahallesinde Mehmed Ağa Camii Sokağında birinci numarada vâki câmi-i şerîfin sayfiyesinde bânî-i câmi Mehmed Paşa
nâmına binâ olunmuş mektebdir ki Has Fırın Mektebi demekle şöhret
bulmuştur. Sakfı ahşaptandır.
20-Tahmîs Mektebi
Hacı Safâ Mahallesinde Tahmîs Sokağında on altıncı numarada Miskin Sefer Şah Mektebidir ki Tahmîs Mektebi ve Hâfız Sükûtî Mektebi dahi
derler, sakfı ahşap ve haraptır. İttisâlindeki arsa medrese arsasıdır.
21-Yeşil Mekteb
Sıkça Murâd Mahallesinde Paşakapısı Caddesinde altmış beşinci numarada vâki mektebdir ki banîsi malum değil ise de Yeşil Mekteb demekle
şöhret bulmuştur. 1307 senesi hilâlinde hedm olunup yerine Kızıl Minare
Mescidi imâmına süknâhâne yapılmıştır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 239
22-Sinân Paşa Mektebi
Sıkça Murâd Mahallesinde Paşakapısı Caddesinde yetmiş beşinci
numarada mîrimîrândan Sinân Paşa’nın binâ eylediği mektebdir ki sakfı
ahşaptan ise de 1311 senesi hilâlinde münhedim olmuştur.
23-Kara Hafız Mektebi
Yaya Timurtaş Mahallesinde Hacı Hasan Mescidi Sokağında otuzuncu numarada vâki Kara Hâfız Mektebidir ki sakfı ahşaptandır.
24- Hadım Timurtaş Mahallesinde Tahtalı Hamam Sokağında onuncu numarada vâki mekteptir ki arsadır.
25- Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde kırk dokuzuncu
numarada vâki (110) mektebdir.
26-Kadı Rükneddîn Mektebi
Çavuş Bey Mahallesinde Hamam Sokağında yirmi üçüncü numarada
vâki Sultân Bâyezîd Hân-ı Sanî asrı ulemâsı sırasında tercemesi mezkûr
Mevlânâ Kadı Rükneddîn’in bina eylediği mektebdir ki el-yevm arsadır.
Bânîsi Edirne kadılarından Zeyrekzâde Mevlânâ Rükneddîn Mehmed 939
tarihinde vefât edip bu mektep sâhasında medfûn idügi Şakâyık’da musarrah ise de mürûr-ı zamân ile arsa kalmış ve kabrinden dahi eser olmayıp
kurbundaki fırının müste’ciri tarafından odunluk yapılmıştır.
27-Yeşilce Mektebi
İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde Yeşilce Mektebi Sokağında birinci
numarada Buzcu Hacı Ali Efendi’nin binâ eylediği mektebdir ki Yeşilce
Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sâhasında Hüseyin Paşa medfûndur.
Banîsi Kasım Paşa kabristanındadır.
28-Kanlıpınar Mektebi
[s.109] Kassâb Abdülazîz Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde yüz
üçüncü numarada vâki ve Kanlı Pınar nâm mevkide kâin el-Hâc Davud tarafından binâ olunmuş mekteptir ki Kanlı Pınar Mektebi demekle marufdur.
29-Köprübaşı Mektebi
Alemdâr Mahallesinde Alemdâr Mektebi Caddesinde beşinci numarada vâki Hacı Memi ve Fahrü’n-nisâ nam hayır sâhiplerinin ihyâ-gerdesi
olan mektebdir ki Köprübaşı ve nâm-ı diğerle Alemdâr Mektebi nâmlarıyla
110 Bir kelimelik boşluk.
240 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
şöhret bulmuştur. 1294 istîlâsında harap olduğundan arsa kalmıştır.
Muallimlerinden Hattat-ı şehîr Mahmûdü’l-Hamîd Efendi sâhasında
medfûndur.
30-Konyalı Mektebi
Hasan Paşa Mahallesinde Konyalı Mektebi Sokağında ikinci numarada
Meryem Hatun nâm sâhibetü’l-hayrın ihyâ-gerdesi olan mektebdir ki muallimlerinden Konevî-zâde Hacı Hâfız Abdullâh Efendi’nin pederleri nâmına
nisbetle Konyalı Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandır.
31-Debbâğhâne Mektebi
Attâr Hacı Halîl Mahallesinde Germekapı Caddesinde doksan dördüncü numarada vâki (111) mektebdir.
32-Buhûrî Mehmed Efendi
Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde yüz on üçüncü numarada
vâki Buhûrî Mehmed Efendi mektebidir.
33-Hacı Burnaz Mektebi
Debbâğ Hacı Halîl Mahallesinde Hacı Burnaz Camii Sokağında on
ikinci numarada vâki mektebdir ki Hacı Burnaz Camii ittisâlinde kâindir.
Sakfı ahşaptandır.
34-Cafer Ağa Mektebi
Mîrâhur Ayas Bey Mahallesinde Menzilahırı Caddesinde yirmi dördüncü numarada vâki Şehremîni Cafer Çelebi’nin binâ-gerdesi olan mektebdir ki Cafer Ağa Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur, sakfı ahşaptandır.
Sarıca Paşa medresesiyle Hazînedâr Sinân Bey Mahallesinde vâki Cafer
Ağa câmii bu zâtın hayrâtıdır.
35-İnâs Mektebi
Murâdiye Mahallesinde Tekke Sokağında sekizinci numarada vâki
Fatma Hatun nâm sâhibetü’l-hayrın inâs mektebidir.
36-Hundî Hatun Mektebi
Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalca Camii Sokağında otuz
beşinci numarada vâki İbrâhîm Paşa zevcesi Hundî Hatun’un tesis-gerdesi olan mektebdir ki sakfı ahşaptandır.
111 İki kelimelik boşluk.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 241
37- Marûf Hâce Mahallesinde Câmi-i Şerîf Meydanında birinci numarada vâki (112) mektebdir.
38-Hüsâm Bey Mektebi
Timur Biga Mahallesinde Hamamardı Sokağında dördüncü numarada vâki Hüsâm Bey nâm zâtın inşâ eylediği mektebdir ki sakfı ahşaptandır. Bânîsi sâhasında medfûndur.
39-Karabulut Mektebi
Karabulut Mahallesinde Karabulut Camii Caddesinde onuncu numarada vâki Karabulut İbrâhîm Bey mektebidir ki mescidi sâhasında kâindir,
sakfı ahşaptandır.
40-Hâce İlyas Mektebi
Timurbiga Mahallesinde Yelli Bergos Caddesinde yirminci numarada vâki Hace İlyas mektebidir ki câmi-i şerîfi sâhasında vâkidir. Yelli Burgaz Mektebi dahi derler, sakfı ahşaptandır.
41- Mihalkoç Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde birinci numarada vâki Malkoç Bey Mektebidir.
42- Hadım Fîrûz Mahallesinde Zerdesakal Sokağında dördüncü
numarada vâki Sinân Bey Mektebidir ki el-yevm arsadır.
43- Emîrşâh Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde kırk birinci
numarada Dağdevirenzâde Mehmed Ağa Mektebidir.
44- Emîrşâh Mahallesinde Alaca Câmi Sokağında on ikinci numarada vâki Dağdevirenzâde Mehmed Ağa Mektebidir.
45-Nazar Baba Mektebi
Sultân Bâyezîd Mahallesinde Nazar Baba Sokağında ikinci numarada
Keyvan Bey nâm sâhibü’l-hayrın binâ eylediği mektebdir ki Nazar Baba
Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. Bânîsi Keyvan Bey’in Sultân Bâyezîd
kullarından olup [s.110] badehû Kefe beyi olduğu Tezkiretü’r-Rumât’ta
mezkûrdur. Keyvan Bey’in vefâtına Hasan Ziyâî bu tarihi demiştir.
Tarih
Emin-i memleket merhûm Keyvân
Cinân içinde gitti tutmağa cây
Dedi çün gördü ömrü âhir olmuş
Dürüldü defter-i ömrüm meded hây
112 İki kelimelik boşluk.
242 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Dedi hâtif anın mevtine tarih
Ecel çaldı elinden defterin hây 977
46-Hacı Ömer Mektebi
Hacı Ömer Mahallesinde Mektep Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki Hâce Ömer Efendi nâm sâhibü’l-hayrın binâsı olduğu
Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde mezkûr mektebdir ki mürûr-ı zamân ile
münhedim olmakla arsadır.
47-İhmâl Paşa Mektebi
Kuruçeşme Mahallesinda İhmâl Paşa Câmii Sokağında üçüncü
numarada vâki Hâce Mercân nâm sâhibü’l-hayrın binâ-gerdesi olduğu
Muhâsebât defâtirinde mezkûr olan mektebdir ki İhmâl Paşa Mektebi
dahi derler. Sakfı ahşap ve haraptır.
48-Saraçlar Mektebi
Çarşıda Saraçlarbaşında Alemüddîn Mahallesinde Saraçlar Caddesinde yetmiş üçüncü numarada vâki el-Hâc İbrâhîm bin Bâlî nâm
sâhibü’l-hayrın binâsı idügi Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinden müstebân
olan mektebdir ki 1285 senesinde tesviye-i turuk sırasında belediyece
hedm edilerek yerine el-yevm mevcut olan havuz inşa edilmiştir. Kavaklı imâmı Hattât Seyyid Ahmed Hilmî Efendi merhûmun bu mektebde
muallimliği esnâda burası Edirne hattâtlarının hemen menşe’i râddesine
vâsıl olmuştur.
49-Eski Câmi Mektebi
Eski Câmi-i Şerîf kurbunda Hurdacılar Sokağında üçüncü numarada
vâki Câmi-i Atîk Mektebi demekle maruf olup sakfı ahşaptandır. Muallimi Hacı Hâfız Şerîf Hıfzı Efendi’nin vefâtından sonra şâgirdânı dağılıp
cemaat-i İslâmiye heyetine mahall-i mahsûs ittihâz edilmiştir.
50-Mevlânâ Abdülkerîm Mektebi
Sevindik Fakîh Mahallesinde Tavukçularhanı Sokağında ikinci numarada vâki Şeyhülislâm Mevlânâ Abdülkerîm Efendi hazretlerinin ihyâgerdeleri olan mektebdir ki mürûr-ı zamân ile harap olup eser-i binâ kalmadığından arsa hâlindedir. Bânî-i müşârun-ileyhin tercemesi Edirne’de
medfûn bulunan meşâyih-i islâmiyye sırasında mezkûr. Ve Terceme-i
Şakâyık beyânınca kendileriyle mahdûmları Sultân Bâyezîd Hân-ı Sanî
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 243
ulemâsı sırasında tercemesi mezkûr Mevlânâ Abdülvehhâb Hayâlî bu
mekteb sâhasında medfûndur.
51-Ayşe Kadın Mektebi
Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde elli sekizinci numarada vâki Şâh Mehmed Mescid-i şerîfi ittisâlinde kâin Şah
Mehmed’in mektebidir ki Ayşe Kadın Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandır. Ayşe Kadın Mektebi denilmesi sebebi mevkiinin
Ayşe Kadın mevkii olmasıdır.
52-Gürecinin Mektebi
Kazzâz Salih Mahallesinde Gülâbçılar Caddesinde yedinci numarada vâki câmi-i şerîf ittisâlinde Kazzâz Salih Mektebidir ki nâm-ı ahîri
Gürecinin Mektebidir. Sakfı ahşaptandır, mesdûddur.
53-Çelebioğlu Dershânesi
Tahtakale derûnunda Tahtakale Caddesinde (113) vâki Çelebioğlu
Hasan Paşa dershânesidir ki mürûr-ı zamân ile harap olduğundan AvusMordo Hayim Benbsan nâm yahudi
turya tebasından
ittisâlindeki hânesine kalb ederek bahçe ittihâz etmiştir. Bânîsi İhmâl
Paşa Camiinin bânîsidir.
Rum Milletine Mahsûs Mekâtib
[s.111] 1-Ali Kuş Mahallesinde Ali Kuş Camii Sokağında üçüncü
numarada vâki Rum mektebi.
2-Karabulut Mahallesinde Karabulut Caddesinde yirminci numarada vâki Rum mektebi.
3-Kekeş Vakıf Mahallesinde Kekeş Vakıf Caddesinde yirmi birinci
numarada vâki Rum mektebi.
4-Ak Mescid Mahallesinde Tahtalıkuyu Sokağında kırk dördüncü
numarada vâki Rum mektebi
5-Aya Yani Mahallesinde Aya Yani Kilisesi Sokağında yedinci numarada vâki Rum mektebi.
6-Hristos Mahallesinde Kızlar Mektebi Sokağında üçüncü numarada vâki Rum mektebi.
113 Bir kelimelik boşluk.
244 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
7-Metropolit Mahallesinde Metrepolid Kilisesi Caddesinde on dokuzuncu numarada vâki Rum mektebi.
Bulgar Milletine Mahsûs Mektepler
1-Hristos Mahallesinde Bulgar Mektebi Sokağında birinci numarada vâki Bulgar mektebi.
Ermeni Milletine Mahsûs Mektepler
1-Aya Nikola Mahallesinde Ermeni Kilisesi Sokağında altıncı numarada vâki Surp Toros Kilisesi derûnunda Ermeni mektebi.
2-Süpürgeciler Mahallesinde Kilise Sokağında on yedinci numarada
vâki Ermeni mektebi.
Yahûdî milletine Mahsûs Mektepler
1-Tahtakale’de Havra Sokağında üçüncü numarada vâki Yahudi
mektebi.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 245
Ravzatü Esvâki’t-Ticâret
246 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 247
1-Ali Paşa Çarşısı
[s.112] Mahâsin-i şehirden olan Ali Paşa Çarşısı ki evâhir-i saltanat-ı
Süleymân Hanîde dört sene kadar sadârette bulunan Bosnevî Semîn Ali
Paşa’nın bina ve ihyâ-gerdesidir. Sakfı tûlanî kârgîr kemerdir. Tûlen kule
kapısından bed’ ile Balıkkapısına müntehî olur. Kule kapısı cihetindeki üst
kapı İğneciler kapısı biri çarşıya diğeri derûn-ı hisara açılır iki adet orta kapı
saraçlar kapısı alt kapı nâmıyla altı kapısı vardır. Tûlen dört yüz hatvedir.
Bânî-i müşârun-ileyh bu çarşıyı Babaeski kasabasında binâ eylediği câmi-i
şerîfe vakf etmiştir. Binâsı dokuz yüz yetmiş altı tarihinde tamam olmakla
Tîğî Bey bu tarihi demiştir.
Tarih
Âsaf-ı a‘zam Ali Paşa-yı hâssı
Yaptı çün bir çarsû-yı bî-bedel
Tîğiyâ tarihin eylersen suâl
Sûk-ı ra‘nâ-yı Ali Paşa’ya gel 976
Mimarının Koca Mimar Sinân idügi Tezkiretü’l-Ebniye’de mezkûrdur.
Tezkire-i mezkûrede Ali Paşa nâmına bir de kervansaray olduğu muharrer
ise de Edirne’de öyle bir kervansaray bulunamamıştır. Müşârun-ileyh Eyyûb
e’l-Ensârî türbe-i şerîfinin büyük kapısı ittisâlindeki cüzhânesi derûnunda
medfûndur. Cedid Ali Paşa dahi derler. Atâ Tarihinde Paşa-yı müşârun-ileyhin
Hersek diyârında Çelebipazarı kazâsında Braça nâm kasabada hırâmende-i
ser-hadd-i vücûd olduğunu yazmış ise de Çelebipazarı Hersek kıtasında olmayıp Bosna kıtasında Saray sancağı dâhilinde Saray-ı Bosna kasabasıyla Vişgrad
kasabası miyânında kâindir. Braça Kasabası ise (
Bırça) demekle marûf
olup İzvornik sancağı dâhilinde ve İzvornik kasabasına altı saat mesâfededir.
Müşârun-ileyhin oradan devşirme tarîkıyla sarây-ı hümâyûna kabul olunduğu
tercemesinde mezkûrdur.
248 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
2-Büyük Arasta
Mehâsin-i şehirden olan çarşının biri de Büyük Arasta demekle şehîr
Haffâflar Çarşısıdır ki Sultân Selîm-i Sanî Cami-i şerîfine vakf için meyve
kapanı ile beraber Sultân Murâd Hân-ı Sâlis binâ etmiştir. Sakfı tûlanî
kârgîrdir. Yetmiş üç kemerde yüz yirmi dört dükkânı ve dört kapısı vardır.
Tûlü iki yüz elli beş metredir. Pûşîdesi kurşun olduğu halde iki yüz doksan
bir tarihinde kurşunlar satılarak üzeri kiremitle örtülmüş ve üst tarafıyla
tamir edilmiştir.
3-Bezistân
Vasat-ı şehirde Câmi-i Atîk kurbunda vâki altı adet ve on dört kârgîr
kubbe üzerine mebnî bezistândır ki dört kapıyı ve dâiren-mâ-dâr otuz iki
bâb mahzeni şâmil olarak Çelebi Sultân Mehmed Han hazretleri irâdesiyle
binâ olunup Câmi-i Atîke vakf edilmiştir. Bin üç yüz on dört sene-i hicriyesinde sûret-i mükemmelede tamir edilmiştir.
4-Bezistân
Batpazarında Eski Bezistân Sokağının müntehâsında kâin Yeni
Bezistândır ki derûnunda vaktiyle eşyâ-yı beytiye ve müsta‘mel esvâb
gibi şeyler bey‘ ü şirâ olunduğu için Eski Bezistân nâmını almıştır. Yoksa bânîsi Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretleri olup Dârü’lHadîs Câmi-i Şerîfine vakf etmiştir. Mürûr-ı zamân ile harap olup eser-i
bina kalmadığından nâmı gâib olmamak üzere bin iki yüz seksen iki senesinde icrâ kılınan tahrîr-i emlâkda vâki olduğu sokağa Eski Bezistân nâmı
verilmiştir. Fi’l-vâki arsasına bir takım ebniye inşâ olunarak binâsınden
eser kalmamıştır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 249
Ravzatü’r-Ribâtât
250 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 251
1-Rüstem Paşa Hanı
[s.113] Eski Câmi-i Şerîf kurbunda İki Kapılı Han Caddesinde
otuz sekizinci numarada vâki ahd-i Süleymân Hanîde iki defada on beş
sene makâm-ı sadârette bulunup dokuz yüz altmış sekiz tarihinde vefât
eden Rüstem Paşa’nın binâ eylediği handır ki tahtânîsi ve fevkanîsi
kârgirdir. Havlusu vasatında bir cesîm şâdırvânı ve onun fevkânîsinde
de bir mescid-i şerîfi var ise de 1295 istîlâsında mescid hedm edilmiştir. Banîsinin İstanbul’da Şehzâde Câmi-i Şerîfi sâhasında medfûn idügi
Sicill-i Osmânîde ve mimârının Koca Mimar Sinân idügi de Tezkiretü’lBünyân’da mezkûrdur.
2-Kârgîr Han
Ve yine Eski Cami-i şerîf kurbunda İki Kapılı Han Caddesinde onuncu numarada ve Rüstem Paşa hanının ittisâlinde vâki tahtânî ve fevkânîsi
kârgîr handır ki bânîsi tahkîk olunamamış ise de hal ve heyetine nazaran
bunun dahi Rüstem Paşa binâsı olması ve yekdiğerine mürûr u ubûr için
dâhilde kapısı olduğu cihetle teferruâtından bulunması muhtemeldir.
3-İki Kapılı Han
Ve yine Eski Cami-i şerîf kurbunda İkikapılı Han Caddesinde otuz
beşinci numarada vâki Mustafa Paşa’nın dokuz yüz otuz bir tarihinde bina
eylediği İkikapılı demekle maruf handır ki tahtânî ve fevkânîsi kârgîrdir.
Havlusu vasatında şadırvânı vardır. Kuyumcular yani bezistan cihetindeki kapısı bâlâsına mevzû mermer levhada bu ibâre menkûşdur:
İnteha
252 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Hesâbı: Guruş
1.000.000 elfü elf yani bin kerre bin
300.000 selâsümi’ete elf yani üç yüz bin
1.000 ve elf yani bin
900 ve tis‘umi’etin yani dokuz yüz
20 ve işrîn yani yirmi
1.301.920 Bir milyon üç yüz bir bin dokuz yüz yirmi dirhem olur.
Örfî Ağa tarihçesinde bu İki Kapılı Han Gekbûze’de hâsılı olan
Paşa’nın olduğu mezkûr ve Sicill-i Osmânî’de dahi Paşa-yı müşârun-ileyh
Bosnalı ve Pîr Paşa mensûbâtından olup kat‘-ı merâtib ederek Dîvân-ı
Hümâyûnda vezîr-i sânî olduğu halde dokuz yüz otuz beş şabânında
İstanbul’da vefât edip naşı Gekbûze’ye nakl ile defn olundu ki orada câmi,
medrese, zaviye, imâret yapıp kütüb-i kesire vakf eyledi. Eskişehir’de dahi
câmi imâreti olduğu mastûr idügine ve kapısı bâlâsındaki tarihe nazaran bu
han ile Mustafa Paşa kasabasındaki cesîm ve metîn köprü bu zâtın olduğu
anlaşılmıştır.
4-Yemiş Kapanı
Yediyol ağzında Yemiş Kapanı Sokağında kırk ikinci numarada vâki
Sultân Murâd Han-ı Sâlis hazretlerinin pederleri Sultân Selîm Han-ı Sânî
hazretlerinin câmi-i şerîfi evkâf ı için binâ eyledikleri han-ı kebîrde tahtânî
ve fevkanî kârgîr binâdır. Vasatında şadırvânı vardır. Yirmi beş seneden
beri tamirine himmet olunmadığından kubbelerinin kurşunları sıyrılıp
haraba yüz tutmuş ve iki kubbesi yıkılacak imiş denilerek cânib-i belediyeden hedm ettirilmiştir. Böyle cesîm ve metîn bir eser-i hayrın tamir
ve termîmi nazar-ı ehemmiyetten ıskât edilmesi şâyan-ı teessüftür. Meyve
Kapanı dahi derler.
5-Nahl Hanı
[s.114] Arasta kurbunda Yahni Pazarı Sokağında altıncı numarada
vâki Sultân Murâd Han-ı Sâlis hazretlerinin pederleri Sultân Selim-i Sânî
hazretleri câmi-i şerîfi evkâfı için binâ eylediği kârgîr handır ki Nahl Hanı
demekle meşhûr olmuştur. 1165 senesindeki zelzele-i azîmeden kâmilen
münhedim olduğundan yalnız sokak yüzlerindeki cesim kemerler kalmıştır. Nahlden galat olarak elsine-i nâsda Nakil Hanı demekle maruftur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 253
6-Havlucular Hanı
Yediyol Ağzında Yediyol Ağzı Caddesinde altmış ikinci numarada
vâki Ekmekçizâde Ahmed Paşa’nın bin on tarihinde binâ eylediği handır
ki tahtânî ve fevkanî kargîr olmak üzere inşâ edilip vasatında şadırvana
şebîh çeşmesi ve iki kapısı vardır. Derûnunda mukaddemâ solaklar ikâme
olunmakla Solaklar Hanı ve daha sonraları dikici esnâfı sâkin olup Dikici
Hanı ve daha sonra Astarcılar ve Havlucular hanı namlarını almış, el-yevm
bezzâz esnâfı ikâmet eylemekte bulunmuştur. 1165 senesindeki zelzele-i
azîmede fevkânîsi kâmilen münhedim olmakla yalnız tahtânîsi mevcuttur.
7-Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde otuz dokuzuncu numarada ve Ayşe Kadın mevkiinde kâin Ekmekçizâde Ahmed
Paşa tarafından bin on sekiz tarihinde binâ olunup Enîsü’l-Müsâmirîn
beyânınca Sultân Ahmed Han hazretlerine hibe eylediği handır ki dört
cesîm ahır ve müteaddid odalar ve iki şâdırvân ve cadde üzerinde kârgîr
dükkânlar ve iki ahır miyanında bir havz-ı kebîr ve üzerinde mükemmel
bir kemer mevcut olarak hitâm-ı inşâsına Edirneli Mehmed Kesbî Çelebi
tarafından bi’t-tanzîm kapısı bâlâsına vaz edilmiş olan mermer levhada
muharrer târih budur.
Tarih
Ferîdûn-menzilet şems-i felek-kudret melek-haslet
Ki yâni hazret-i Hân Ahmed ol şâh-ı kerem-mu‘tâd
Süvâr olup saâdet rahşına seyr-i şikâr içün
Rikâbına düşüp pûyende sayd içün niçe sayyad
O zıllu’llah Edirne tahtgâhına salup sâye
Hümâyûn-bahtı ile halk-ı şehri eyledi dil-şâd
Olup mâil bu şehr-i dilgüşâya şâh-ı dânâ-dil
Murâd edindi bir hân-ı cedîdi eyleye îcâd
Yapılsın deyü fermân edicek ol şâh-ı âlîşân
Vezirân içre defterdârı oldu emrine münkâd
Binâ kıldı o dem bir hân-ı dil-keş âb-ı kevser-veş
Anın tarhında makdûrunu sarf etti nice üstâd
Olup râhat-resân-ı reh-revân ol şâh-ı âlîşan
Mekîn olan safâlar kesb edüp gamdan olur âzâd
Metânette bu resme olmadı mihmânsarây el-hakk
Ribât-ı âlemi Bennâ-yı kudret edeli bünyâd
Temâşa eyleyüp Kesbî dedi itmâmına târih
Yapıldı Hân-ı Sultân Ahmed oldu bî-bedel âbâd
254 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Birçok zamanlar hâl-i atâlette kalıp el-yevm süvârî kışlası ittihaz edilmiştir. Cennetmekân Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin kerîme-i
muhteremeleri merhûme Ayşe Hatun’un câmii kurbunda bulunduğu cihetle Ayşe Kadın Hanı derler.
8-Taş Han
Üç Şerefeli pîşgâhında Ağaçpazarı Caddesinde onuncu numarada
vâki Sultân Süleymân Hân ve Sultân Selîm-i Sanî ve Murâd Han-ı Sâlis
asırlarında bilâ-fâsıla on beş sene makâm-ı sadârette bulunup dokuz yüz
seksen yedi Ramazanında sarayında ikindi dîvânında icrâ-yı merâsim-i
hükûmet eder iken bir meczûb-ı cerrâr tarafından şehîd edilmiş olan
Sokullu Tavîl Mehmed Paşa’nın binâ eylediği kargîr hândır ki Taş Han
nâmıyla meşhûrdur. Mimarı Koca Mimar Sinândır. Paşa-yı müşârunileyh Saray-ı Bosna sancağına tâbi Vişgrad kazâsına muzâf Sokolonya
karyesi sekene-i gayr-ı müslimesi etfâlinden [s.115] olduğu halde memuren ol cânibe azîmet etmiş olan Kapıcıbaşı Murâd Bey tarafından görülen
isti‘dâdı cihetiyle pederinden taleb ve hizmetine ahz ederek Dersaâdet’e
getirilmiş ve Enderûn-ı Hümâyûna çerâğ edilmiş olduğu ve Dersaâdet’e
esnâ-yı teveccühde nûr-ı îman ile müşerref olmuş idügi Atâ Tarihinde
mezkûrdur.
9-Kiracı Hanı
Çarşıda Çilingirler Caddesinde altmış sekizinci numarada Kiracı
Hanı denilen mahaldir ki nâm-ı atîki Postalcılarda Kürkçüler Hanıdır.
Hedm olunarak yerine Bank-ı Osmânî şubesi dâiresi binâ olunmuştur.
10-Katır Hanı
Çarşıda Çilingirler Caddesinde yetmiş sekizinci numarada vâki Katır Hanıdır ki el-yevm haçî Ganço’nun Hanı demekle maruftur.
11-Araplar Hanı
Fil Yokuşunda İki Kapılı Han Caddesinde yüzüncü numarada vâki
Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî tarafından tahtânî ve fevkânî kârgîr
olmak üzere binâ olunup Cisr-i Ergene kasabasındaki câmi-i şerîfe vakf
eylediği handır ki üzeri kurşun pûşîdeli olduğu için Kurşunlu Han demekle
şöhret bulmuş ve sonraları Halebî Câmiine muttasıl olup el-yevm eseri
olmayan Esîr Hanından esîrci tâifesi bu hana nakl ettirilip köle ve halayıklar bu handa fürûht olunduğundan dolayı Araplar Hanı nâmını almış
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 255
ve hedmine kadar o nâm ile yâd olunmakta bulunmuş idi. Bin yüz altmış
beş senesi zelzele-i azîmesinde münhedim olup müddet-i medîde hâl-i
harâbîde bulunduktan sonra bin üç yüz iki sene-i hicriyesinde esâsından
hedm edilerek yerine askerî mekteb-i rüşdîsi binâ olunmuştur.
12-Halîl Paşa Hanı
Mücellidler Çarşısı pîşgâhında Eski Câmi Caddesinde elli dokuzuncu
numarada vâki Sultân Murâd Han-ı Sânî ve Fâtih Sultân Mehmed Hân
asırlarında yirmi dört sene sadrazam olup sekiz yüz elli yedi senesinde
maktûlen vefât eden Halîl Paşa ibni İbrâhîm Paşa’nın binâ eylediği hândır
ki tahtânî ve fevkânî kârgîr ve üzeri kurşun pûşîdeli ise de bin yüz altmış beş
senesi zelzele-i azîmesinde münhedim ve harap olup yalnız birkaç mağaza
kalmış idi. Onlar da hedm olunarak yerine Dâire-i Askeriye inşâ edilmiştir.
13-Gümrük Hanı
Kazzâzlar başında Eski Câmi Caddesinde doksan birinci numarada
vâki handır ki nâm-ı atîki Çöplüce Han olup sonraları menzilhâne ittihâz
edilmekle Eski Menzilhâne nâmını almış ve takrîben kırk seneden beri
bir cihetinde rüsûmat nezâreti heyeti ikâmet eylediğinden Gümrük Hanı
denilmiş ise de bâlâdaki Halîl Paşa Hanıyla yek-diğerine kalb edilerek yerlerine Dâire-i Askeriye inşâ edilmiştir.
14-Tarakçılar Hanı
Saraçlarbaşında Ali Paşa Çarşısının Ortakapısı pîşgâhında Basmacılar Hanı Sokağında ikinci numarada vâki sekiz yüz altmış dört tarihinde
vefât eden Hacı Alemüddîn tarafından binâ olunup pîşgâhındaki câmi
ile kurbunda kâin medresesine vakf eylediği handır ki nâm-ı atîki Hacı
Alemüddîn Hanı sonraları derûnunda tarakçı esnâfı ikâmet eylediği cihetle Tarakçılar Hanı ve bin iki yüz seksen iki tarihinde Tekkekapıdaki
telgrafhâneden telgraf bu hana kaldırıldığından nâmına Telgraf Hanı denilmiş ve muahharan telgrafhânenin hükûmet konağına nakline mebnî
ismi Yaldız Hanına tahvîl edilip el-yevm Amerika Oteli nâmını almıştır.
Binâsı birkaç kerre muhterik olmakla tecdîd edilmiştir.
15-Basmacılar Hanı
[s.116] Saraçlar kurbunda Basmacılar Hanı Sokağında on altıncı
numarada vâki sekiz yüz kırk beş tarihinde Eflak’ta şehîden vefât eden
Mezîd Bey tarafından binâ edilip hayrâtına vakf edilmiş olan handır ki
256 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
nâmına nisbetle Mezîd Bey Hanı denilmiş idi. Sonraları derûnunda basmacı esnâfı ikâmet eylediği cihetle nâmına Basmacılar Hanı denilmiş ve
birkaç defa harîkzede olup binâsı tecdîd edilmiş ve 1294 istîlâsından sonra nâmı Rumeli Hoteline tahvîl kılınmıştır.
16-Kara Panayot Hanı
Batpazarında Batpazarı Caddesinde otuz altıncı numarada vâki Yıldırım Bâyezîd Hânzâde Mûsâ Çelebi bendelerinden olup Düğüncülü
karyesinde Emîr Süleymân’ı şehîd eden Koyun Musâ’nın binâ eylediği
handır ki tahtânî ve fevkânîsi kârgîr olup nâmına nisbetle Koyun Mûsâ
Hanı denilir idi. 1165 senesi zelzele-i azîmesinde münhedim olmakla harapesi mürûr-ı zamân ile Kör Memiş nâmında bir zabtiye çavuşunun yed-i
tasarrufuna geçip Kör Memiş’in Hanı demekle şöhret bulmuş ve zamân-ı
karîbde Kara Panayot nâm bir şahıs tarafından ahşap olarak müceddeden
binâ edildiğinden el-yevm Kara Panayotun Hanı demekle marufdur.
17-Lüleciler Hanı
Fil Yokuşunda Mûytâblar başında İki Kapılı Han Caddesinde yetmiş altıncı numarada vâki bânîsi ismine muttali‘ olamadığım tahtânî
ve fevkânîsi kârgîr olarak bina edilmiş olan handır ki 1165 zelzele-i
azîmesinde harap olup yalnız birkaç kemer dükkânı kalmıştır. Harapesinde lüleci esnâfı ikâmet eylediği cihetle nâm-ı ahîri Lüleciler Hanı demekle
şöhret bulmuştur.
18-Paşanın Hanı
Saraçlar içinde Saraçlar Caddesinde kırkıncı numarada vâki Edirne
vâlîlerinden Ebûbekir Rüstem Paşa’nın Hacı Alemüddîn Mahallesinden
bazı hânelerin hedm ü ilâvesiyle bin iki yüz yetmiş bir tarihinde binâ eylemiş olduğu handır ki Paşanın Hanı nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı
ahşaptandır. İki kapısı vardır, tamir-i ahîrinde bazı ilavât ile binâsı tarz-ı
âhara ifrâğ edilmiştir.
19-Sarrâf Hanı
Üç Şerefeli ile Abacılarbaşı miyânında Üç Şerefeli Caddesinde yirmi
dokuzuncu numarada vâki Sarrâf Hanı demekle maruf olan handır ki sakfı ahşaptandır, iki kapısı vardır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 257
20-Karslı Ahmed Bey Hanı
Paşakapısı kurbunda Paşakapısı Caddesinde kırk dokuzuncu numarada vâki Karslı Ahmed Bey Hanı denmekle maruf olan handır ki el-yevm
Moskovlunun Hanı demekle şöhret almıştır.
21-Çubukçular Hanı
Eski Câmi-i Şerîf kurbunda Çamaşırcı Sokağında kırk üçüncü numarada vâki Çubukçular Hanı demekle meşhûr handır ki 1318 tarihinde
Belediye’den teferruğ edilerek hedmle belediye bahçesine kalb edilmiştir.
Nâmı Çubukçular çarşısında olduğudur.
22-Lüleciler Hanı
Lâleli Câmi-i şerîfi kurbunda Posta Sokağında on birinci numarada
vâki Lüleciler Hanı demekle meşhûr handır ki sakfı ahşaptandır. Bu handa dahi vaktiyle lüleci esnâfı icrâ-yı sanat eylemekte idi.
23-Postahâne Hanı
Lâleli Câmi-i şerîfi kurbunda Postahâne Sokağında elli ikinci numarada vâki Postahâne Hanıdır ki postanın telgrafa kalb ve hükûmete nakl edildikten sonra bu han hedm olunarak yerine hâne ve mağaza inşâ edilmiştir.
24-Akpınarlıoğlu Hanı
Küçük Arastada Sultân Selîm Caddesinde yetmiş yedinci numarada vâki ve Rüşdiye Mektebi pîşgâhında kâin Akpınarlıoğlu Hanıdır ki
havâsında bir mescid-i şerîf var idiyse de binâsının tecdîdi sırada mescid-i
şerîf mahv edilmiştir.
Harap Olup Eser-i Binâsı Kalmamış Hanlar
1-Mehmed Paşa Hanı
[s.117] Sokullu Tavîl Mehmed Paşa’nın sarayına muttasıl binâ eylediği han ki mahalli nâ-malum olup ismi tevarîhde görülmektedir.
2-Kürkçüler Hanı
Batpazarında Lâleli Câmii kurbunda Kürkçüler Hanı ki kapısı Batpazarı sebîli pîşgâhındaki kargîr şekerci dükkânının yeri bu hanın kapısı
olup Laleli Medresesi sokağındaki bahçeli kahvenin havlusu bu hanın
teferruâtından idi.
258 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
3-İki Kapılı Han
Batpazarında İki Kapılı Handır ki kapısının biri Batpazarı sebîlinin
cenâhında vâki kârgîr dükkânın yeri diğer kapısı da Selamsız Sokağı
pîşgâhında olup Hacı Sâlih Bey’in yeni konağı bu hanın arsasına bina
olunmuş idi.
4-Esîr Hanı
Derûn-ı Hisârda Halebî Câmiine muttasıl Esîr Hanı ki mürûr-ı
zamân ile arsasına hâneler binâ olunmuştur.
5-Eski Kapan
Tahtakale’de Kilise Câmii civârında Eski Kapan demekle maruf han
ki Sultân Selîm Câmii evkâfından olan Yemiş Kapanı binâ olunduktan
sonra burası yehûd hâne olup eski kapanın yalnız nâmı kalmıştır. Pazarcılar içindeki Balkapanı başkadır.
6-Kızılbaş Hasan Ağa Hanı
Etmekcizâde Ahmed Paşa’nın kethudâsı Kızılbaş Hasan Ağa’nın Zindan kurbunda 1020 hudûdunda binâ eylediği handır ki mürûr-ı zamân ile
harap olup zindân altındaki ahırlara kalb olunmuştur.
Bunlardan mâadâ daha kırk kadar hanlar var ise de şâyân-ı tezkâr olmadığından sarf-ı nazar edilmiştir.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 259
Ravzatü’l-Hamamât
260 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 261
1-Sarây Hamamı
Taş Odalar Mahallesinde Murâdiye Küçük Pazarı Caddesinde ikinci numarada vâki Sultân Selîm Hamamı nâm-ı diğerle Sarây Hamamıdır
ki Edirne’nin fâtihi Hudâvendigâr Sultân Murâd Hân-ı Evvel Hazretleri
irâdesiyle 767 tarihinde bed’ olunup 770 tarihinde hitâm bulan Sarây-ı
Atîkin hamamı olup sarây-ı mezkûrun arsasına Sultân Selîm Câmi-i
Şerîfi binâ olunduktan sonra bu hamamın çarşı hamamı ittihâz edildiği
mervîdir. Hamam çiftedir ve câmekânları kubbedir. Sarây Hamamı denilmesi bundan nâşîdir. Atâ Tarihinde arsası üzerine Sultân Selim-i Sânî
tarafından câmi-i şerîf binâ olunan Sarây-ı Hümâyûn Bayezîd Hân-ı Evvel binâsı olduğu ifâdesi mukârin-i hakîkat ise bu hamamın da Yıldırım
Bâyezîd Hân binâsı olması iktizâ eder.
2-Tahtakale Hamamı
Bat Pazarı kurbunda Tahtakale Hamamı Caddesinde yetmiş üçüncü numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî tarafından binâ
edilmiş olan hamamdır ki çiftedir ve câmekânı kubbedir. Dârü’l-hadîs
Câmi-i Şerîfi vakfıdır. Tahtakale Mahallesi kurbunda olduğundan Tahtakale Hamamı demekle şöhret bulmuştur.
3-Topkapı Hamamı
Derûn-ı Hisârda Topkapı dâhilinde elli birinci numarada Ebü’lHayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî irâdesiyle sekiz yüz kırk dört tarihinde
binâ edilmiş olan hamamdır ki nâm-ı kadîmi Alaca Hamam, nâm-ı cedîdi
Topkapı Hamamı’dır. Çiftedir. Câmekânı ahşaptandır. Kapısı bâlâsındaki
mermer levhada bu ibâre menkûştur.
]s.118[
262 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
4-Üç Şerefeli Hamamı
Üç Şerefeli pîşgâhında Paşakapısı Caddesinde on üçüncü numarada vâki 987 Ramazanında bir meczûb tarafından şehîd edilmiş olan vezirazam Sokullu Tavîl Mehmed Paşa’nın binâ eylediği çifte hamamdır
ki câmekânları kubbedir. Bu hamamdan sonra Edirne’de hamam binâ
olunmadığı Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve mimârı Koca Mimar Sinân idügi
Tezkiretü’l-Bünyân’da mezkûrdur. Bânîsinin tercemesi Havsa Devhası’ndadır.
5-Şifâ Hamamı
Kösec Balaban Mahallesi’nde Kurşunlu Fırında Şifâ Hamamı Sokağında üçüncü numarada vâki Karanfiloğlu Ali Efendi’nin binâ eylediği
cesîm hamamdır ki ferd olup câmekânı ahşaptandır. Nâm-ı atîki Yektâ
Hamamı cedîdi Şifâ Hamamı’dır. Bânîsi Ali Efendi mevkûfatçı iken tevkîî
yani nişancı olduğu Râşid Tarihinde bin yüz altı senesi vakâyii sırasında
muharrer idügine nazaran Edirne’de en sonra binâ edilmiş olan bu hamam
olduğu tezâhür etmiştir. Derûnunda hastegân için bir halvet olduğundan nâşi nâmına Şifâ Hamamı tesmiye edilmiştir. Bânî-i müşârün-ileyh
nâmına Edirne’de Üç Şerefeli kurbunda Karanfiloğlu Çarşısı nâmıyla bir
de çarşı vardır.
6-Tahtalı Hamam
Kuşcu Doğan Mahallesinde Karanfiloğlu Caddesinde kırk ikinci numarada vâki Sultân Murâd-ı Sânî ve Fâtih ve Sultân Bâyezîd-i Sânî asırlarında dört defa sadrazam olup 888 tarihinde Selânik’te vefât eden İshak
Paşa binâ-kerdesi olan hamamdır ki ferddir câmekânı ahşaptandır. Kurnaları etrâfına tahtadan kerevetler vaz edilmiş olduğundan nâşî Tahtalı
Hamam nâmıyla şöhret bulmuştur.
7-Beylerbeyi Hamamı
Mîr-i Mîrân Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde beşinci numarada vâki Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca asr-ı Murâd Hân-ı Sânî’de gelen
ümerâdan mîr-i mîrân Yusuf Paşa’nın sekiz yüz otuz iki senesinde binâ eylediği vakfiyesinde müstebân olan çifte hamamdır ki câmekânı kubbedir
ve havuzu vardır. Bî-nazîr ve dil-küşâ bir hamam ise de bir çok zaman hâl-i
harâbîde kalarak badehû Ekmekçizâde Ahmed Paşa birini tamir etmiş diğeri harap kalarak hedm edilmiştir. El-yevm ferddir.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 263
8-Küçük Hamam
İmâret-i Mezid Bey Mahallesi’nde Uzunkaldırım Caddesinde otuz
beşinci numarada vâki Gâzî Mustafa Paşa Hamamı’dır ki ferddir câmekânı
kubbedir. Evâilde memleket selhhânesi bu hamam civârında Tunca Nehri
kenârında Çaylak nâm mahalde olduğu için Selhhâne Hamamı nâmını
almış ve Mezid Bey imâretine kurbiyyetinden dolayı bir müddet de Yeşilce Hamamı denilmiş ise de elyevm Küçük Hamam demekle marufdur.
9-Abdullah Hamamı
Eskici Hamza Mahallesi’nde Abdullah Hamamı Sokağında ikinci
numarada vâki Abdullah Hamamı’dır ki câmekânı ahşaptandır. Ferddir.
Sinân vakfından olup vaktiyle Yeşil Direk Hamamı dahî derler imiş.
10-Yeniçeri Hamamı
Murâdiye Mahallesinde Murâdiye Yokuşu’nda on dokuzuncu numarada vâki Yeniçeri Hamamıdır ki ferddir, câmekânı ahşaptandır. Bu hamamın Yeniçeri nâmını almasına sebep odalarının yani kışlalarının kurbiyeti münâsebetiyle yeniçeri efrâdının münhasıran bu hamama devam
ettirilmesinden nâşî idügi mervîdir.
11-İbrâhim Paşa Hamamı
Kıyak civârında Zen-i İbrâhim Paşa Mahallesinde Hamam Sokağında yirmi üçüncü numarada vâki Ebü’l-feth Sultân Mehmet Hân
vüzerâsından câmi ve medrese sâhibi İbrâhim Paşa zevcesi Hundî
Hatun’un binâ eylediği hamamdır ki [s.119] ferddir. Câmekânı ahşaptandır. İbrâhim Paşa Hamamı nâmıyla şöhret bulmuştur.
12-Tahmis Hamamı
Tahmisde Tahmis Sokağında elli birinci numarada vâki iki kapılı
hânın bânîsi Mustafa Paşa’nın binâ-kerdesi olan hamamdır ki sakfı kubbedir, ferddir. Nâm-ı atîki Boyacılar Hamamı olup el-yevm Tahmîs Hamamı demekle marufdur. Bin yüz altmış beş zelzele-i azîmesinde kubbe
olan câmekânı münhedim olmakla ahşaptan binâ edilmiştir.
13-Mezîd Hamamı
Pazarcılar içinde Yediyol Ağzı Caddesinde kırk sekizinci numarada
vâki Mezid Bey Hamamı’dır ki ferddir. Câmekânı ahşaptandır. Bânîsi Yeşilce Câmiiyle imâretini binâ eden zâttır. Nâmı Mezid Hamamı’dır.
264 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
14-Oğlanlı Hamamı
Eski Cami-i Şerîf kurbunda Çamaşırcı Sokağında otuz dördüncü
numarada vâki Ahi Çelebi demekle şehîr tabîb-i Sultân Bâyezîd-i Sânî
ve Selîm Hânî Mevlânâ Mehmed bin Kemâl’in binâ eylediği hamamdır ki nâm-ı atîki Âhi Çelebi Hamamı ve el-yevm Oğlanlı Hamamı demekle marufdur. Edirne’de Küçük Arasta’da binâ eylediği mekteb-hâne
ile buk‘asına vakf etmiştir. Kubûrîzâde Rahmî Çelebi Hevâyî mahlasıyla
tertip etmiş olduğu dîvânda mezkûr hamam hakkında bu beyti demiştir.
Gazelden Müfrez Beyt
Kitâbet etmeden taş Sofasında kış günü hânın
Varıp Oğlanlı Hammâmı’nda nâtûr olmamız yeğdir
Sünbülzâde Vehbî gazelden müfrez beyt:
Oğlanlı’da bir kız gibi dellâka süründüm
Çokdur belî germâbe-i ra‘nâ-yı Edirne
Ferddir. Câmekânı kubbedir.
15-Çukacılar Hamamı
Hisâr’da Hristos Mahallesinde Balık Pazarı Caddesinde altmış dördüncü numarada vâki Yahşi Fakîh nâm zâtın binâ eylediği hamamdır ki
hîn-i fetihde binâ olunmuştur. Ferddir, câmekânı ahşaptandır. Bir çok
sene mürûrundan sonra harap olup Edirne a‘yânından Kızılbaş Hasan
Ağa bin on sekiz tarihinde iştirâ ile tamir eylediği Enîsü’l-Müsâmirîn’de
mezkûrdur. El-yevm nâmı Çukacılar Hamamı’dır.
El-Yevm Harap ve Muattal Olan Hamam
16-Gâzî Mihal Bey Hamamı
Timur Biga Mahallesinde Hamamardı Sokağında otuz sekizinci
numarada vâki Gâzî Mihal Bey’in binâ eylediği çifte hamamdır ki sekiz
yüz on beş senesi hilâlinde inşâ olunmuştur. Enîsü’l-Müsâmirîn’de beyân
olunduğuna göre bin kırk altı tarihlerinde mamur idügi anlaşılıyor ise de
el-yevm harap ve muattaldır.
Harap Olup Eser-i Binâ Kalmayan Hamamlar
17-Kasım Paşa Hamamı
Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Kanadlı Köprü kurbunda Kasım
Paşa Hamamı Sokağında beşinci numarada vâki Evliya Kâsım Paşa tarafın-
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 265
dan binâ edilmiş olan çifte hamamdır ki câmekânı kubbe olarak binâ edilmiştir. Mürûr-ı zamân ile harap olup müddet-i medîde muattal kaldıktan
sonra Ekmekçizâde Ahmed Paşa tarafından birisi hedm edilerek diğeri tamir
edilmiş idi. Bin iki yüz altmış sekiz senesi hilâlinde câmekânının kubbe-i
cesîmesi mâil-i inhidâm olduğu zehâbıyla mutasarrıfı Fenârî Hacı Ahmed
Efendi tarafından bir çok müşkilât ile hedm ettirilerek ahşaptan binâ edilmiş ve bin iki yüz seksen tarihinden sonra Hacı Ahmed Efendinin irtihâline
mebnî tamir ve termîmine itinâ olunmayarak [s.120] muattal kalmış idi.
Bin üç yüz on dört tarihinde mezkûr Hacı Ahmed Efendi’nin dâmadı ve
Hattatlar sırasında mesbûku’z-zikr Konyalı Mektebi muallimi Hacı Hâfız
Mahmûd Nûrî Efendi’nin mahdûm-ı meş’ûmu Hacı Hâfız Sâlim Efendi
tarafından kâmilen hedm ettirilerek enkâzı fürüht olunmuştur.
18-Sultân Bâyezîd Hamamı
Sultân Bâyezîd Mahallesinde Nazar Baba Sokağında yirmi sekizinci
numarada vâki Sultân Bâyezîd-i Sânî irâdesiyle binâ edilmiş olan bî-nazîr
ve müferrah çifte hamamdır ki Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca suyu dolap
vâsıtasıyla Tunca Nehri’nden çekilir ve nisâ tâifesi tarafından eyyâm-ı sayfta çark suyu diyerek pek çok itinâ edilir, câmekânı kubbedir. 1172 tarihinde mamur idügi Örfî Ağa Târihçesinde mezkûrdur. Bu hâl ile harâbiyeti
şâyân-ı teessüftür. Bin üç yüz on bir sene-i hicriyesinde cânib-i evkâfdan
esâsından hedm ettirilerek enkâzı Yeni Köprü’nün kargalık cihetinde Meriç Nehri üzerine yapılan sed ile Yıldırım cihetinde Kum Mahallesinde
yapılan sedde sarf olunmuş ve yeri arsa kalmıştır.
19-Ağa Hamamı
Kıyak’da Çukalca Mahallesinde Ağa Hamamı Sokağında altıncı numarada vâki asr-ı Süleymân Hânî’de dokuz yüz kırk iki senesi Ramazânında
vefât eden Maktûl İbrâhim Paşa binâsıdır ki ferd idi. İstanbul ahâlisinden
Berberbaşı İsmâil Efendi nâm bir şahs-ı le’îm bu hamamı 1283 tarihinde iştirâ ederek imar etmek bahânesiyle ahşap olan câmekânını hedm ile
terk etmiş ve o sebeple hamam muattal kalmış idi. 1294 istilâsı zamânında
münhedim olmakla Cizvit Papasları tarafından bi’l-iştirâ câmekânı yerine bin üç yüz üç senesinde bir hastahâne binâ edilmiş ve dâhili cihetinin
dahi kubbeleri bakiyyesi hedm olunarak arsa hâlinde bırakılmıştır. Buna
Ağa Hamamı denilmesinin sebebi vaktiyle yeniçeri odaları ve Servi Sarâyı
denilen Yeniçeri ağası konağı bu hamamın kurbunda idüginden Yeniçeri
ağalarının icâbı hâlinde bu hamama devamlarından dolayı buna Ağa Ha-
266 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
mamı ve neferâtının Murâdiye Câmii kurbundaki hamama devamlarından
nâşî Yeniçeri Hamamı denilmiştir.
20-Yıldırım Hamamı
Yıldırım’da Küpeli Câmi-i Şerîfi kurbunda Mustafa Paşa Caddesinde elli dördüncü numarada vâki hamamdır ki ferd ve sagîr ve câmekânı
ahşap olmakla beraber suyu bir çark vâsıtasıyla kuyudan çıkarılır acı su
idi. Bin iki yüz doksan dört senesi istilâsında münhedim olup eser-i binâ
kalmamıştır.
21-Fil Hamamı
Mihalkoç Mahallesi’nde Saray ovası kurbunda Saraçhâne Köprüsü
Caddesinde yirmi dördüncü numarada vâki Hâdim Şehâbettin Paşa’nın
sekiz yüz elli beş senesi hilâlinde binâ eylediği çifte hamam ki câmekânı
kubbe idi. Bin iki yüz otuz üç tarihinde Edirne’ye filler gelmiş ve bir müddet bu hamamın câmekânında ikâmet ettirildiğinden dolayı Fil Hamamı
nâmını almış idi. Nâm-ı atîki Şehâbettin Paşa Hamamı ve daha sonraları kurbunda vâki Saraçhâneye izâfetle Saraçhâne Hamamı denilmiş idi.
Bin yirmi tarihinden beri muattal kaldığı mervîdir. Bin iki yüz seksen beş
tarihinde esâsından hedm olunmuş ve bin üç yüz dört tarihinde yerine
şimdiki askerî karakolhânesi binâ edilmiştir.
22-Yeni Hamam
Emir Şah Mahallesinde Yeni Hamam Sokağında on dördüncü numarada vâki ve Yeni Hamam demekle maruf hamamdır ki muattal kalıp
1297 tarihinde hedm ile yerine iki bâb hâne inşâ edilmiştir. Ferd idi.
23-Hızır Ağa Hamamı
[s.121] Hızır Ağa Mahallesinde Eski Tophâne Caddesinde vâki su
terâzisi pîşgâhında vâki Refîk Bey Bahçesi’nin yerine Hızır Ağa nâm zât tarafından binâ olunmuş hamamdır ki sinîn-i vefîreden beri mahv ü münderistir.
24-Mahmud Paşa Hamamı
Debbâğ Hacı Halil Mahallesinde Debbağhâne Caddesinde vâki
zamân-ı Ebü’l-Feth’de vezîrazam olan Mahmud Paşa’nın sekiz yüz altmış
beş tarihinde binâ eylediği çifte hamam-ı kebîrdir ki
mısraı hitâmına tarihtir. Bu hamamın vasfı Enîsü’l-Müsâmirîn’de ber
vech-i âtîdir. Câmekânı bir âlî kubbe ile ol kadar bî-nazîr ü dil-güşâ ve
derûnunda bir kubbe-i zîbâ bir hamamdır ki hâlen mamur olanlarda buna
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 267
şibih hamam yoktur. Hatta içinde on pâyeden ziyâde nerdübân ile çıkılır
çardak şeklinde bir kurnalı mürtefi halvethânesi vardır ve erbâb-ı hırefden keçecilere ve debbağlara başka başka mevzileri vardır. Hayf ki kırk
seneden yani bin tarihinden sonra muattal kalmıştır.
Sâhib-i Enîsü’l-Müsâmirîn Abdurrahman Hibrî
Beyt
Bir ehl-i hayra olmadı manzûr-ı iltifât
Kaldı harâbe hâtır-ı erbâb-ı dil gibi
Bu hamamda altmış dellâk işlediğini pederinden naklen Monla Hibrî
Enîsü’l-Müsâmirîn’de beyân etmiştir. Bin yetmiş sekiz senesi evâilinde tamir olunduğu yine Enîsü’l-Müsâmirîn’in bazı nüshalarında beyân olunmuş ise de el-yevm arsadır ve bu arsa Debbağ Hacı Halil Câmi-i Şerîfi’nin
bâbına müteveccihen cânib-i yemînde kalan mahaldir.
25-Yıldırım’da Büyük Hamam
Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Çukur Bakkal Sokağında ve bakkal
dükkanı kurbunda bu hamamın su terâzisi olduğu mervî ve hâlen mevcut
olan künbed mahallindeki büyük hamamdır ki mezkûr künbedden başka
eser-i bînâsı kalmamıştır.
26-Çangallı Hamam
Molla Fahreddin Mahallesinde Hacı Şâkir Bey Sokağında ve Molla
Fahreddin Câmii ittisâlinde harapesi rûnümâ olan Çangallı Hamam demekle maruf hamamdır ki harap olmuştur.
27-Sarıca Paşa Hamamı
Sarıca Paşa Mahallesinde Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Sarıca Paşa’nın
binâ eylediği hamamdır ki Sarıca Paşa Medresesi köşesindeki çeşmeden
Sultân Selîm Câmiine teveccüh olundukta arsasının cânib-i yemîndeki
mahal idügi mervîdir. Sinîn-i vefîreden beri münderistir.
28-Ağaç Pazarı Hamamı
Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaç Pazarı Caddesinde Ağaç Pazarı çeşmesi kurbunda vâki hamamdır ki mirliva Hakkı Paşa’nın ihyâ-kerdesi olan
İsmihân Sultân Câmii ittisâlindeki inşa’ât-ı askeriye komisyonu ittihaz
edilen mahal bu hamamın arsası olduğu ve bâniyesi İsmihân Sultân idügi
mervîdir.
268 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
29-Taşlık Hamamı
Medrese-i Ali Bey Mahallesi’nde Taşlık Câmii Caddesinde ve Câmi-i
Şerîf sâhasında vâki hamamdır ki el-yevm câmi-i şerîf havlusuna maklûb
arsadır.
30-Kazasker Hamamı
Kazasker Hamamı ferd olduğu ve hangi kazaskerin binâsı idüği malum olmadığı Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Mahalli dahi malum değildir. Alâ rivâyetin Vavlı Câmii karşısındaki çeşmenin yerinde imiş.
31-Çukur Hamam
Derûn-ı hisârda Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Çukur Hamam demekle maruf olan işbu ferd hamam ki kable’l-feth binâ olunmuştur.
” mısdâkınca tâife-i
Derûnunda bir kurna vardır ki “
nisâ bu suya mu’tekid olduklarından yıkanmak için emkine-i baîdeden
gelirler imiş. Bulgar Katolik Mektebindeki Kilise’nin yerinde imiş.
32-Yerekan Hamamı
Derûn-ı hisar’da Yerekan Hamamıdır ki içinde Yerekan taşından (sarılık illetidir) bir kurna olduğundan [s.122] o nâm ile şöhret bulmuş ise
de bin kırk altı senesinde münhedim olup eser-i binâ kalmadığı Enîsü’lMüsâmirîn’de mezkûrdur. El-yevm mahalli de nâ-ma‘lûmdur.
33-Delikli Kaya Hamamı
Dâye Hâtun Mahallesinde Delikli Kaya [Dâye Hâtun Mahallesinin
nâm-ı atîkidir] Hamamıdır.
34-Dere Hamamı
Dere Hamamı’dır. Kezâ fî Enîsü’l-Müsâmirîn.
35-Kilimli Hamam
Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca câmi ve medrese sâhibi İbrâhim
Paşa’nın binâ eylediği Kilimli Hamam’dır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 269
Ravzatü’s-Sebîl Li’l-Mâ
270 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 271
1-Batpazarı Sebîli
Batpazarında Tahtakale Hamamı Caddesinde otuz sekizinci numarada vâki Ayaş Müftüsüzâde Esad Muhlis Paşa’nın binâ eylediği sebîldir ki
kârgirdir. Bâlâsında Râzî Efendi’nin bu tarihi mahkûkdur.
Tarih
Hazret-i Hân Mecîd’in yümm-i cûd u adli
Sû-be-sû etmededir bâğ-ı cihânı irvâ
Çeşme-sâr-ı keremi âleme ayn-ı ihsân
Selsebîl-i himemi kılmada dehri ıskâ
Niam-ı mecd ü atâsı ile dünyâ dil-sîr
Âb-ı lutfuyla nemâ bulmada dâim eşyâ
O şehenşâh-ı hayr-hâh-ı felek-dergâhın
Hiç mümkün mü inâyetini etmek ihsâ
Zerredir vefret-i eltâfına nisbet hûrşîd
Katredir kesret-i inâmı yanında deryâ
Biri işte bu sebîli ki harâb olmuş iken
Bende-i muhlisi üç defadır eyler inşâ
Niçe muhlisi şeref ü fazl ile meşhûr-ı zamân
Niçe fâzıl kadem-i zât ile fahrü’l-vüzerâ
Kilk-i rüşdî ile tarihi yazıldı Râzî
Nev-sebîl etti yine lutfunu Esad Paşa 1266
Pek eski olan bu sebîlin binâsı haraba yüz tuttuğundan paşa-yı
müşârun-ileyh bin iki yüz kırk üç tarihinde binâsını tecdîd etmiş ise
de sene-i mezkûrede vukû bulan harîk-ı kebîrde muhterik olmakla
müteâkiben yine binâ etmiş ve altmış altı harîkında dahi mahv ü nâbûd
olmakla üçüncü defa olarak tekrar inşâ eylemiştir.
272 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
2-Yalnızgöz Sebîli
Süpürgeciler Mahallesinde Yalnızgöz Köprüsü Caddesinde yetmiş
üçüncü numarada vâki Dervîş Emin’in bina eylediği sebîldir ki köprübaşında kâindir. Bâlâsında Kesbî Efendi’nin söylediği bu tarih mahkûkdur.
Tarih
Semiyy-i mefhar-i âl-i abâdır Dervîş Emin yâ Rabb
Hemîşe mazhar-ı tevfîk mahv-ı seyyiât olsun
Erenler himmetiyle bu sebîli eyledi bünyâd
İla-yevmi’l-kıyâme yâdigâr-ı kâinât olsun
Hediyye etti ervâh-ı imâmeyne li-vechi’llâh
Attâş-ı Kerbelâya ecri imdâd-ı necât olsun
Yerinde bir eserdir haşre dek âb-ı revân-bahşı
Dimâğ-ı teşnegâna lezzet-îrâs nebât olsun
İlâhî sâhibü’l-hayrı azîz-i asdıkâ ile
Tarîkında şeref-pîrâye-i sikke-sıfât olsun
Düşerse böyle hayra binde Kesbî bir düşer tarih
Bu zîb-efzâ sebîl-i dilgüşâdan iç hayât olsun 1212
3-Pazarcılar İçi Sebîli
Pazarcılar içinde Yedyolağzı Caddesinde ellinci numarada vâki
Ekmekçizâde Ahmed Paşa’nın binâ eylediği sebîldir ki Mezîd Hamamı
pîşgâhında kâindir. Bâlâsındaki tarih budur.
Tarih [s.123] Meh-i burc-ı şeref-i ayn-ı saâdet
Semiyy-i şems-i defterdâr-ı ekber
Cenâb-ı hazret-i Ahmed Efendi
Verüp bu menzile hurşîd-veş fer
Bihişt-âsâ yapup bir kahve-hâne
Nazîrin görmedi dünyada gözler
Esâsı erdi burc-ı âb-ı delve
Binâsın kıldılar havraya hem-ser
Kılup tahtında ayn-ı kevseri derc
Sebîl etti bu yolda dürc-i gevher
Okumaz mı kılur su gibi dâim
Sekâhum Rabbühüm mazmûnun ezber
Duâsı budur ihvân-ı safânın
Olup devletle dünyada muammer
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 273
Seher yârânla haşr olduğunda
Eline câm-ı Kevser suna Haydar
Dedi nûş eyleyen dil-teşne tarih
Sebîl-i bî-bedel bâ-ayn-ı Kevser 1009
Bu tarih dahi diğer cihetinde menkûşdur.
Tarih-i Diğer Âlî-cenâb Ahmed Efendi kim oldurur
Ashâb-ı devlet içre bugün kadrile celîl
Vâlâ-mekân-ı defteriyân a‘del-i zamân
Bâlâ-nişîn-i mesned-i dîvân-ı bî-adîl
Cûyâ-yı hayr olaldan o ser-çeşme-i kibâr
Akıttı kendisine kulûbü misâl-i Nîl
Yaptı bu hoş sikâye-i gevher-nisârı kim
Aynıyla âb-ı pâki letâfetde selsebîl
Tarihdir revân olıcak bî-nihâye âb
Rûh-ı Hüseyn şâd ola Hakk yoluna sebîl 1009
Bu tarihte ta‘miye vardır. İnde’l-hesâb tarih mısrâı 1010 adet zuhûr
eder. Bî-nihâye âb tabirinden maksad âb lafzının nihâyeti olan bâ harfi
dâhil-i hesâb edilmeyerek ibtidâsı olan elif harfi ki bir adettir, revân olunca yani 1010 adedinden tarh edilince 1009 kalır ki tam tarih olur.
Bu dahi tamirini müş‘ir tarihtir ki bir mermer levhaya hâkk ile Mezîd
Hamamı cihetine mevzû‘dur.
Tarih
Köhne-sâl olmuş iken bu selsebîl-i bî-misîl
Kıldı ihyâ Edirne mollası zî-kadr-i celîl
Deh düşüp Hamdî derûndan işbu tarih hayrına
İç gel aşk-ı Hüseyin’e ayn-ı cârî selsebîl 1193
Selanikli Cennât Mustafa Paşa’nın mahdûmu Edirne monlası
Mevlânâ Saîd Mehmed Bey tamir etmiştir.
4-Yıldırım Sebîli
Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Mustafa Paşa Caddesinde yedinci numarada vâki Hasan Çelebi nâm sâhibü’l-hayrın dokuz yüz altmış altı tarihinde binâ eylediği sebîldir ki üzerindeki tarihi budur.
Tarih
Sâhibü’l-hayrât Hasan bin Mustafa
Hayr içün etti sebîli çün binâ
Teşne-diller gelüben su içeler
Edeler ana duâ-i hayr-ı mâ’
274 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Dedi tarihin edüp hâtif duâ
966
5-Saraçlar Sebîli
Saraçlarda Ali Paşa Çarşısının orta kapısı kurbunda Saraçlar Caddesinde otuz ikinci numarada vâki Ayaş Müftüsüzâde Edirne Vâlîsi Esad
Muhlis Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan sebîldir ki tarihi budur.
Tarih [s.124] Şehenşâh-ı cihân Mahmûd Han’ın cû-yı ihsânı
Zülâl-i feyz-âsâ kâinâtı eyledi mâlî
Fakat zî-rûh sanma ol şehin hayır duâsında
Gece gündüz revândır bu sebîlin lehce-i hâli
Çerâğ-ı muhlisi Esad vezîri vâlî-i Çirmen
Duâ-yı pâdişehe icrâsıdır aksâ-yı âmâli
Bunu evvel dahi yapmış idi bu defa bi’t-tekrâr
Sebîl etti yine ihyâsı için su gibi mâlî
Sular akıp denizler dalgalandıkça o dâdârın
Azîz et âb-veş zâtın İlâhî kadrini âlî
Çıkup bir hâtif işrâb eyledi Rifat bu tarihi
Saraçhâne sebîl-i pâkini yapdı yine Vâlî 1243
Mezkûr sebîl vasat-ı tarîka musâdif olmasından nâşî 1285 senesinde
belediye tarafından hedm edilerek mukâbilinde ittisâlinde kâin el-Hâc
İbrâhîm bin Bâlî mektebi arsasına hâlen mevcut olan havuz inşâ edilmiş
ve sebîlin üzerindeki tarih taşları da etrâfındaki duvarlara vaz edilmiştir.
6-Yancıkcı Şâhin Mahallesinde Ayşe Kadın mevkiinde İstanbulyolu Caddesinde otuz altıncı numarada vâki sebîl.
7-Kuşçu Doğan Mahallesinde Karanfiloğlu Caddesinde otuz altıncı numarada vâki İshak Paşa tarafından binâ olunan sebîl.
8-İbn-i Arab Mahallesinde Dârü’l-hadîs Câmii civârında Germe
Kapı Caddesinde yirmi yedinci numarada vâki sebil.
9-Timur Biga Mahallesinde Yelli Bergos Caddesinde yirmi ikinci
numarada vâki Hâce İlyas Câmiine muttasıl sebîl.
10- Filyokuşunda İki Kapılı Han Caddesinde doksan dördüncü
numarada vâki Uzun Mehmed Ağa’nın ihyâ-gerdesi olan sebîl.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 275
11-Eski Câmi-i şerîf ittisâlinde Muvakkıthâne Sokağında on dördüncü numarada vâki bin yüz doksan beş tarihinde bir sâhib-i hayr tarafından câmi-i şerîfin sayfiyesine ilâve sûretiyle inşâ edilmiş olan sebîl.
12-Arastabaşında Sultân Selîm Caddesinde seksen ikinci numarada vâki Sultân Murâd-ı Sâlis irâdesiyle binâ edilmiş olan sebîl.
13-Üç Şerefeli Câmi-i Şerîfi havlusu kapısında Paşakapısı Caddesinde ikinci numarada vâki sebîldir ki bin iki yüz seksen beş tarihinde
tesviye ve tevsî‘-i tarîk sırasında belediyece hedm olunup yerine Abacılarbaşında köşedeki bakkâl dükkânı pîşgâhında kâin Fenârî Hacı Ahmed
Efendi havuzu nakl edilmiştir.
276 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 277
Ravzatü’l-Hıyâz
278 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 279
1-Mücellidler çarşısında Eski Câmi Caddesinde elli dördüncü numarada vâki çeşmenin yerine Edirne Sarây-ı hümâyûnu müdürü İsmaîl Ağa
tarafından inşâ edilmiş olan havuzdur ki üzerinde menkûş tarih o sırada
memuren Edirne’de bulunan Gâlib Bey tarafından nazm edilmiştir. Sûreti
budur.
Tarih
Edirne hânedânından cenâb-ı İsmâîl Ağa
Ki etmiş zâtın ıstabl-ı âlî pâyesi tebcîl
Dirîgâ gitti ferzend-i hünermendi Rızâ Bey kim
Edibdi gençliğinde rütbe-i sâliseyi tahsîl
Anın rûh-ı revânıyçün bu havzı eyledi inşâ
Yed-i sâkî-i kevserden ede Hakk rûhunu tesbîl
Bulunmaz sa‘yile Gâlib be-câh-ı Merve bu târih
Safâ-yı hâl içün gel zemzem icrâ etti İsmâîl 1276
2-Üç Şerefeli Câmi-i şerîfi havlusu kapısında Paşakapısı Caddesinde
ikinci numarada vâki havuz ki Fenârî Hacı Ahmed Efendi nâm sâhibü’lhayr tarafından bin iki yüz yetmiş altı senesinde Abacılarbaşındaki kebîr
bakkal dükkânının pîşgâhında [s.125] Eski Câmi Caddesine musâdif köşesi cihetinde inşâ olunmuş idi. Bin iki yüz seksen beş tarihinde tesviye ve
tevsî-i tarîk olunduğu sırada buradan belediyece kaldırılarak Üç Şerefeli
Câmi-i şerîfinin havlusu kapısında hedm edilen sebîlin yerine nakl edilmiştir. Üzerindeki tarih meclis-i kebîr-i eyâlet başkâtibi Ruscuklu Hacı
Mustafa Resâ Efendi’nindir. Sûreti budur.
Tarih
Cenâb-ı sâhibü’l-hayr ulüvvü’l-himmete mevlâ
Mükâfât ede i‘tâ bu câyı eyledi ihyâ
Bu vâlâ havzı ol zât eyledi inşâ li-vechi’llâh
Akıttı selsebîl-âsâ zihî âb-ı hayât-bahşâ
Mücerred rûh-ı sıbtayn-ı Resûlullah içün yaptı
Vere anlara dahi Kevser anadır cennet-i a‘lâ
280 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Değildir sâde bu ancak nice hayra muvaffakdır
Bu nîgû hasletin tûbâ denilse şânına ahrâ
Resa kıldım salâ bu tâm tarih ile atşâna
İmâmân aşkına nûş eyle hem mâ-i zülal-âsâ 1276
3-Eski Câmi kurbunda muvakkıthâne sokağında onuncu numarada
vâki Serbestzâde Hasan Ağa’nın inşâ eylediği havuzdur ki minarenin yanında hedm edilen dükkânların yerine yaptırılmıştır. Üzerinde menkûş
olan tarih taraf-ı fakîrânemden tanzîm edilmiştir.
Tarih
Teâla’llâh zihî havz-ı müdevver menba‘-ı kevser
Hayât-ı kalbdir bu mâ-i cârî-i safâ-bahşâ
Hasan Ağa ki Serbestzâde nâm ol sâhib-i hayrın
Demâdem teşnegâna lutfu cârîdir zülâl-âsâ
Bu havzı rûh-ı sıbtayn-ı Resûlullâh içün yaptı
Vuzû kıl nûş-ı âb et âfiyetler bahş ede mevlâ
Gürûh-ı mü’minîne işbu câmi ayn-ı cennettir
Bu kevser havzıdır zıll-i minare sâye-i tûbâ
Vuzû içün gelüp bir sûfî tarihin dedi Râcih
Yeni havz ile kıldı bâb-ı Eski Câmii ihyâ 1285
4-Saraçlarda Ali Paşa’nın Ortakapısında Saraçlar Caddesinde yetmiş
beşinci numarada vâki Edirne vâlîsi Esad Muhlis Paşa’nın hedm edilen
sebîli mukâbilinde el-Hâc İbrâhîm bin Bâlî Mektebi yerine bin iki yüz
seksen beş tarihinde cânib-i belediyeden inşâ edilen havuzdur. Muahharan Zindanaltı’nda mezarlık başına nakl edilip yerine dükkân binâ edilmiştir.
5-Batpazarı’nda Çilingirler Caddesinde birinci numarada vâki Hacı
Emin Bey havuzudur ki 1319 tarihindeki tesviye-i tarîk sırasında buradan kaldırılarak Kuyumcular Sokağında Musâhib Mustafa Paşa’nın birinci numarada vâki olup belediyeden hedm edilen çeşmesinin yerine inşâ
edilmiştir.
6-Zindanaltında Zindanaltı Caddesinde dokuzuncu numarada vâki
Fenârî Hacı Ahmed Efendi tarafından binâ olunan havuzdur ki bin üç
yüz sekiz senesi nihâyetinde belediye müsaadesiyle havuz kaldırılıp yerine
Beykozlu nâm-ı diğerle Ahırköylü Mehmed Bey tarafından bir kuyu kazdırılmış ise de o mahallin havuza şiddetle ihtiyacı derkâr bulunduğu halde
ref ‘inin hikmeti anlaşılamamıştır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 281
7-Kassâb Abdülazîz Mahallesinde Kanlıpınar’da İstanbulyolu Caddesinde Duhânî Hacı Râşid Efendi’nin ihyâ-gerdesi olan havuzdur.
[s.126] 8-Fındık Fakîh Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde seksen
dördüncü numarada vâki ve Arpacılar mevkiinde kâin çeşmenin hedmiyle yerine Nalbur Mehmed Efendi tarafından inşâ olunan havuzdur.
Ahîren yolun karşısına kaldırıldı.
9-Tavuk Kapısında Tahtakale Mahallesinde Zindanaltı Caddesinde vâki cânib-i belediyeden inşâ olunan havuzdur ki 1319 senesindeki
tesviye-i tarîk sırasında belediyece yerinden kaldırılarak beri yola kalb
edilmiştir.
10-Fındık Fakîh Mahallesinde Koğacılar Caddesinde onuncu numarada vâki Hacı Sâlih Bey havuzudur.
282 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 283
Ravzatü’l-Uyûn
284 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 285
Edirne’de husûsî bin üç yüz küsûr ve umûmî yüz sekseni mütecâviz
çeşmeler var ise de bunlardan üzerinde tarihleri olanları ve ashâbının
esâmîsi malum bulunanları ve bânîsi malum olmayıp da cesâmetlileri buraya alınmıştır.
1-Üsküfçü Hızır Mahallesinde Kıyak Caddesinde iki yüz on sekizinci numarada vâki Sultân Mustafa Hân-ı Sânî ahdinde sadrazam olan
Amcazâde Hüseyin Paşa’nın binâ eylediği çeşmedir ki müşârun-ileyh
bunun suyunu Buçuktepe zirvesinde inşâsına muvaffak olduğu kasr-ı
dil-ârâya mahsûs olarak getirip o sudan bi’l-ifrâz Kıyak’da Arabacılar
Meydanında binâ eylediği çeşmeye, oradan da bu çeşmeye, buradan dahi
Taşlık Câmi-i şerîfi havlusunda binâ eylediği şâdırvâna icrâ eylemiş ise de
mürûr-ı zamân ile kâffesi mahv olup numûne olarak yalnız bu çeşme kalmıştır. Hitâmına Ruhalı Fâyik Efendi tarafından bi’t-tanzîm bâlâsındaki
mermer pâreye menkûş tarih sûreti buraya derc edilmiştir.
Tarih
Etti icrâ bu çeşmenin âbın
Hükm-i şâhenşeh-i mübârek pey
Emr edince Hüseyin Paşa’ya
Etti leb-i teşnegânı âbla rey
Nice paşa ki lutf u ihsânı
Gıbta-fermâ-yı rûh-ı Hâtem-i Tay
Bağlardan geçirdi bu âbı
Oldu atşâna neşve-bahş-ı hamy
Öyle bir ayn-ı rûh-perver kim
Âb-ı hayvân yanında leyse-bi-şey
Oldu yek-pâre Fâ’ikâ tarih
Bu iki mısrâ-ı pey-ender-pey
İçene rûhdur bu âb-ı zülâl
286 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
1113
2-Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde seksen birinci numarada
vâki bâlâda zikri mesbûk Amcazâde Hüseyin Paşa’nın Arabacılar Meydanında bin yüz on üç senesinde inşâ eylediği diğer çeşmedir ki bunun
suyu dahi Buçuktepe kasrından ifrâz edilmiş ve hitâmına Edirneli Kâmî
Mehmed Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Zuhûra geldi yine böyle bir sütûde eser
Vezîr-i a‘zam u ekrem Hüseyin Paşadan
Bütün Buçuktepe etrâfının ahalîsi
Ederdi hûn-i ciğer nûş cevr-i sakkâdan
Bulunmaz idi bir içim su anda hasta içün
Susuzluğuyla çoğu el yumuşdu dünyadan
Nazarda gerçi yüzük kaşına müşâbih idi
Susuz idi güher-i itibârı mînâdan
Ederdi her biri bir katre su için kavga
Dökerdi yüz suyu leb-teşneler temennâdan
Hezâr şevket ile pâdîşâh-ı heft-iklîm
Güzâr edince bu vâdî-i cennet-âsâdan
İnâyet etti temevvüc görüp bu hâlâtı
Bihâr-ı lutf-ı şehenşâh-ı âlem-ârâdan
[s.127] Vekîl-i mutlakına emri olıcak sâdır
Tecessüs eyledi fi’l-hâl zîr ü bâlâdan
Bulup bu mâ-i nümû-dâr-ı âb-ı hayvânı
Geçirdi himmet-i vâlâsı kûh u sahrâdan
Zülâlin ağzı sulandı letâfetini görüp
Göreydi Cem de eğer el çekerdi sahbâdan
Taraf taraf akıtıp etti çeşmeler bünyâd
Numûne oldu Edirne bihişt-i a‘lâdan
Getirdi sûret-i zâhirde bâğına ammâ
Su verdi gülşen-i hayrâta semt-i manâdan
Gümüşsuyu deseler nâmına sezâdır kim
Rakam yoluna giden malı âciz imlâdan
Letâfet ile suyun buldu şimdi ol vâdî
Bihişt kıtasıdır bu basît gabrâdan
114
114 ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi... Enbiyâ Sûresi; 21/30
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 287
O lücce-i güher-endâz-ı menba‘ü’l-hayrın
Eserlerine göre katredir bu deryâdan
Gınâ gelir mi meğer âb-ı hoşgüvâr gibi
Bu çeşme-sâr-ı safâ-meşrebi temâşâdan
Ederdi fikret tarihini içüp Kâmî
Bu reşk-i âb-ı hayât elezz eşyâdan
Zebân-ı lüle-i pâkinden eyledi cereyân
Hüseyini yâd eyle gel iç bu kevser-âsâdan 1113
Paşa-yı müşârun-ileyh bu çeşmeyi inşâ etmiş ve mürûr-ı zamân ile
Kıyak semtine Hristiyan ahâlî müstevlî olup bunların hayr için akçe sarf
etmek mu‘tâdı olmadığından su yolları bozulup çeşme muattal kalmakla
Karabulut Mahallesi ahâlîsinden ve tüccârdan Cerîd oğlu Haçi Panayot
bu kebîr hazîneyi cemaat-i islâmiyeden bi’l-iştirâ 1297 tarihinde hedm
ettiğini fakîre müftehiren söylemiştir.
3-Yahya Bey Mahallesinde Atîk Tophâne Caddesinde kırk ikinci numarada vâki şâir-i meşhûr ve sâhib-i dîvân Şıbkalı Yahya Bey’in ihyâ-gerdesi olan
çeşmedir ki bâlâsındaki mermer pârede muharrer tarih budur.
Tarih
Çünkü bu mâ-i tahûru kıldı Seyyid Yahya Bey
Bî-nihâye rahmet etsün ana hayy-i müsteân
Vasf edüp dedi bir eksikli anın tarihini
Çeşme-i âb-ı hayât-ı cân-fezâ-yı câvidân 988
4-Kuburcu Ali Bey Mahallesinde Asmalı Sokağında on ikinci numarada vâki Fatma Hatun’un inşâ eylediği çeşmedir ki bâlâsındaki mermer
levhada murakkam tarih budur.
Tarih
Bânû-yı ismet-sarây-ı menkabet
Fatma Hatun fahru’s-sâlihât
Eyledi ihyâ bu ayn-ı kevseri
Hasbeten li’llâh ol nîgû-simât
Seyr edüp tarhın dedim tarihin
Bârek’allâh çeşme-i mâ’ü’l-hayât 1113
5-Yakûb Kilârî Mahallesinde Keresteciler Bayırı Sokağında dokuzuncu numarada vâki Binbaşı Ahmed Ağa’nın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki
hitâmına Kale-i Sultâniye Karantina müdürü Feyzi Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Habbezâ Binbaşı Ahmed Ağa ol sâhib-i hayr
Bir eser etti kim Allah eyleye ömrün ziyâd
288 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Vâlidi Molla Hüseyinin rûhiyçün bu çeşmeyi
Hasbeten li’llâh bünyâd etti olsun rûhu şâd
Feyziyâ leb-i teşnegâna söyledim tarihi
[s.128] İşte mâ-i zülâlden iç Hüseyini eyle şâd 1240
6-Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Musallâ Sokağında beşinci numarada İbrâhîm nâm sâhibü’l-hayrın inşâ eylediği çeşmedir ki hitâmına
Nimetî nâm şâir bu tarihi deyüp bâlâsına nakş edilmiştir.
Tarih
Bâreka’llâh zihî çeşme-i pâk
Menba‘-ı âb-ı hayât u tesnîm
Nimetî dedi görüp tarihin
Mâ-i zemzem eser-i İbrâhîm 1095
7-Kösec Balaban Mahallesinde İzzet Bey Sokağında on beşinci numarada vâki çeşmedir ki tarihi budur. Tarih:
951
8-Karaca Bevvâb Mahallesinde Tavukçularhanı Sokağında ikinci numarada vâki Şeyhzâde reisülküttâb Abdi Efendi’nin müteveffâ mahdûmu
Hasan Efendi için şeyhülislâm Mevlânâ Abdülkerim Efendi’nin
mektephânesi arsasına binâ eylediği çeşmedir ki bâlâsındaki Bursalı Tâlib
Efendi’nin tanzîm eylediği tarihin sûreti budur.
Tarih
Bahr-ı irfân Re’îs Efendi k’odur
Menba‘-ı cûybâr-ı hüsn-i sıfât
Etmeye teşne-dilleri sîrâb
Yaptı bu çeşmeyi o nîgû zât
Gösterir âbı öyle sâfî kim
Selsebîl-i bihişti çün mir’ât
Lezzeti gıbta-âver-i Kevser
Vefreti dâğ-ı reşk-i Nîl ü Fırat
Ta‘mın gûş ederse bî-şekk olur
Âb-ı hasretle ber-dehân nebât
Ömr-i Hızr ile kâmyâb olsun
Sadr-ı izzette sâhibü’l-hayrât
İki mısra-ı güvâhdır Tâlib
Sâl-i sârîhin etmeye isbât
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 289
Hasan’ın rûh-ı pâki yâdı ile
İçen ahbâba olsun âb-ı hayât 1114
Bu dahi bâlâsına menkûş diğer tarihdir.
Tarih-i diğerMahdûm-ı necîb-i sâhibü’l-hayrâtı
Müstağrak-ı rahmet ede Rabbü’l-müte‘âl
Dil-teşnelere denildi Fâ’ik tarih
Bu hayr-ı hasenden alıp iç âb-ı zülâl 1114
9-Dâye Hatun Mahallesinde Tekkekapı Caddesinde Kırkıncı numarada Emine Hatun nâm sâhibetü’l-hayrın inşâ eylediği çeşmedir ki
bâlâsında menkûş Îdî nâm şâirin söylediği tarihin sûretidir.
Tarih
Ma’den-i İsmet Emine Hâtun ümm-i nesl-i pâk
Zevce-i Masraf Efendi Ahmed-i üstûde-sıfât
Kim cihânda gül gibi bir nefha-i hayrât idi
Bâğ-ı cennette sezâ bulsa makâm-ı sâlihât
Rûh-ı pâkiyçün bu çeşme bunda îcâd olıcak
Kâse-i afv ile ashâb-ı yemîn buldu necât
Dedi Îdî çeşmeye hem fevtine tarih için
Gel Emine çeşme-i yümnâdan iç âb-ı hayât 1095
10-Dâye Hatun Mahallesinde Tekkekapı Caddesinde yirmi birinci
numarada Edirne valisi Bekir Rüstem Paşa’nın inşâ eylediği çeşmedir ki
bâlâsında Hafız Râzî Efendi tarafından söylenilmiş tarihin sûretidir.
Tarih
Hazret-i şâh Mecîd Hân-ı cihânın her ân
Âb-ı lutf u keremi etmede halkı irvâ
[s.129] Vükelâsı dahi hayrâta muvâzıb olarak
O şeh-i âlem için eylemede celb-i duâ
İşte vâlî-i kerîm-âsaf-ı Rüstem-şiyemi
Hayr içün kıldı bu nev çeşmeyi imâr ü binâ
Mevkiinde yapılup buldu kemâl-i revnak
Telgraf merkezine verdi nadâret hakkâ
Oldu tarihi mücevherle müzeyyen Râzî
Ayn-ı zîbâ-yı safâ heft Rüstem Paşa 1271
11-Altûnî Mahallesinde Çamaşırcı Sokağında otuz dokuzuncu numarada vâki çeşmedir ki muhterik ve harap olduğundan Edirne müftüsü Ömer Efendizâde Ahmed Efendi müceddeden inşâ ettiğini müş‘ir
bâlâsındaki mermer levhaya hâkk ve nakş ettirmiş olduğu tarihin sûretidir.
290 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Tarih
Müftî-i dârü’n-nasr yani Ömer Efendinin
Necl-i pâki Ahmed Efendi o zât-ı bî-adîl
Bu sebîl ü çeşmeyi hakkâ ki tecdîd eyledi
Himmetiyle râh-ı hakda yaptı bir hayr-ı cemîl
İhtirâkıyla harâb-ender-harâb olmuş iken
Pâk mamûr eyledi mevlâ vere ecr-i cezîl
Zemzem ü Kevser-misâl âb-ı hayât oldu revân
Âfiyet bulsun gelüp nûş eyleyen cism-i alîl
Lülesi gûş eyledim nâsa okur tarihini
Oldu pakîze-eser akdı zülâl-i selsebîl 1141
12-Hâce İvaz Mahallesinde Horozlu Caddesinde yetmiş birinci numarada vâki asr-ı Mustafa Hân-ı Sânîde beş sene üç ay sadârette bulunan
Amcazâde Hüseyin Paşa’nın inşâ eylediği çeşmedir ki şâir-i meşhur Dürrî
Efendi tarafından tanzîm ve Edirne Kadıları sırasında tercemesi mezkûr
Durmuşzâde Mevlânâ Ahmed Efendi tarafından bir mermer levhaya yazılıp bâlâsına mevzû‘ tarihin istinsâh edilen sûretidir.
Tarih
Düstûr-ı Hüseyn-ism ü Hasan-hulk u Ali-zât
Kim mislini seyr etmedi hiç dîde-i dünya
Ol sadr-ı muazzam ki olup sâ‘î-i hayrât
Hakk yoluna bir çeşme-i sâf eyledi ihyâ
Ser-çeşme değil ayn-ı hayât-ı ebedîdir
Atşânlar olmaz bu kadar âb-ı güvârâ
Rûh-ı pederi şâd ola hem kendi muammer
Her cânibe şâmil ede hayrâtını mevlâ
Dil-teşnelere söyledi tarihini Dürrî
Gel rûh-ı Hasan aşk-ı Hüseyne içelim mâ’ 1110
Bânî-i müşârun-ileyh İstanbul’da Dârü’l-hadîs hazîresinde medfûndur.
13-Gâzî Hâce Mahallesinde Tütünsüz Tekkesi Sokağında on yedinci
numarada vâki Hasan nâm zât tarafından inşâ edilmiş olan çeşmedir ki
bâlâsında menkûş tarih budur.
Tarih
Ervâh-ı teşnegâna şehîd-i Kerbelâ
Bu selsebîl-i ayn-ı hayâta açar dehen
Zîrâ misâl-i Kevser ü tesnîm iki taraf
Rûh-ı Hüseyine âb-ı revân çeşme-i Hasan 1173
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 291
14-Ali Kuş Mahallesinde Ali Kuş Câmii Sokağında elli sekizinci numarada vâki Dârü’s-saâde ağası Nezîr Ağa’nın ihyâ eylediği çeşmedir ki
1113 senesinde binâ olunmuştur, bâlâsındaki tarih budur.
Tarih [s.130] İftihâr-ı havâss-ı maden-i cûd
Yanî Dârü’s-saâde içre münîr
Sâhibü’l-hayr Ağa-yı âlî-câh
Zâ’ir-i ravza-i Beşir ü Nezîr
Su verüp şûre-zârına itdi
Ali Kuşcu Mahallesin ta’mîr
Hakk bu ki bu mahalde ser-tâ-pâ
Âba muhtâc idi ganî vü fakîr
Yaptı bu çeşme-i ferahzâyı
Vere ecrin ona o Hayy ü Kadîr
Habbezâ çeşme-i hayât-efzâ
Oldu cennette selsebîle nazîr
Teşne-lebler edüp ana meyli
Dedi tarihin ayn-ı pâk-i Nezir 1113
Bânî-i müşârun-ileyh Nezir Ağa Sultân Mehmed Hân-ı Râbi‘in
hazinedârı ve Sultân Mustafa Hân-ı Sânînin lalası olup 1103 senesi Recebinin yedinci gününde azl olunan İsmâîl Ağa’nın yerine Dârü’s-saâde
Ağası nasb olunarak kadri a‘lâ ve 1105 Şabânının on birinci günü azl ile
Mısır’a nefy ü iclâ ve 1106 senesinde Sultân Mustafa Hân-ı Sânînin cülûs-ı
hümâyûnlarını müteâkib emvâli müsâdere olundukdan sonra 1112 senesinde tekrar Dârü’s-saâde Ağalığı mesned-i celîliyle mesrûr ve 1115 senesi
Edirne vaka-i müteellimesinde Edirne’de habs olunup küşte-i seyf-i hayf
olan müftî-i şehîd Feyzullah Efendi’nin evlâd ü etbâıyla beraber Bostancı
hasekileri mübâşeretiyle der-zincîr oldukları halde İstanbul’a gönderilip
Yedikule zindânında tescîn edildi. Emvâli hazîneye kabz ve kendisi sene-i
merkûmede Limni Cezîresine nefy olunmak üzere fermân-ı âlî ısdâr buyruldu. (Kezâ fî-Tarih-i Râşid) Çeşmenin hazînesi mevcut ise de muattaldır.
15-Balaban Paşa Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde on yedinci
numarada Hacı Hüseyin nâm zâtın ihyâ-gerdesi olan kebir çeşmedir ki
Orta Mezarlığın ucunda Dörtyol ağzında kâindir. Bâlâsında Râzî’nin
söylemiş olduğu bu tarih mastûrdur.
292 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Tarih
Edüp rûh-ı Resûlullah içün bu çeşmeyi bünyâd
Zihî âlî-eser Hacı Hüseyinin nâmı yâd olsun
Eder dil-mürde nice teşneyi her demde ol ihyâ
Ana Kevser nasîb olup der-i cennet küşâd olsun
Yerinde vaz edüp muhtâc idi hakkâ bu râh üzre
Güzel hayr eyledi makbûl-i Hallâk u ubbâd olsun
Dedi itmâmının tarihini seyr eyleyüp Râzî
Bu mâdan iç Hüseyn ü hem Hasan ervâhı şâd olsun 1098
223 sene sonra icrâ kılınan tesviye-i tarîk sırasında hedm edilip yerine havuz inşâ edilmiştir.
16-Zen-i Sarıca Paşa Mahallesinde Damâd Çeşmesi Sokağında on beşinci numarada vâki Damad Ali Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki Damad Çeşmesi demekle meşhur olmuştur. Bâlâsındaki mermer levhada Şâir-i
meşhûr Itrî’nin söylediği tarihin sûretidir.
Tarih
Ali Paşa-yı âdil ol melek-hû
Akıttı âb-ı kevserden zihî su
Kabûl etsin Hudâ hayrâtın anın
Gele mahşerde sulu kâse karşu
Pesend edüp dedi tarih Itrî
Sebîlu’llah Resûl aşkına ey su 1106
17-Külâhdûz Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde elli dokuzuncu numarada vâki müteveffiye Âkile Molla nâm bâkire [s.131] için
vâlidesi tarafından binâ edilmiş olan çeşmedir ki Kız Çeşmesi demekle
meşhur olmuş idi. İtmâmına Örfî Ağa tarafından tanzîm edilen tarih
mermer bir levhaya hâkk ile bâlâsına vaz edilmiş idi, sûreti budur:
Tarih
Bekâya etmişidi çün azîmet Âkile Molla
Bu suda mâderi etti kızının rûhunu ihyâ
Ahâlî-i mahalle teşne iken bir içim suya
Akıttı bu mahalle böyle bir âb-ı hayât-efzâ
Zebân-ı lüle-i çeşme zebân-ı hâlle söyler
Bu hayrı mâderi evlâdı için eyledi icrâ
Görünce Örfî dedi harf-i şebnemdâr ile tarih
Bu hürrem çeşme cârîdir gel eyle nûş Kevser-i mâ 1178
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 293
İşbu Kız Çeşmesinin hazinesi 1314 senesi evâilinde yerinden kaldırılarak Tekkekapı’da Eski Telgrafhâne ile Saraçhâne Köprüsü miyânında
vâki İsmâîl Ağa Mahallesine nakl edilmiştir.
18-Eskici Hamza Mahallesinde Abdullah Hamamı Sokağında üçüncü numarada vâki Serkilârî-i Hazret-i Şehriyârî Osmân Ağa tarafından
991 tarihinde inşâ edilmiş olan çeşmedir ki el-yevm muattal olup bâlâsına
mevzû‘ mermer levhada Ahmed nâm şâirin söylediği tarih menkûş olmakla sûret-i müstensehası budur:
Tarih
Ser-kilârî yani kim Osmân Ağa
Lutf edüp bu çeşmeyi yaptı revân
Hakk Teâlâ hayrını ede kabûl
Rahmetin ede ziyâde müsteân
Ahmed-i dâ‘î dedi tarihini
Şemme-i aynü’l-hayât-ı câvidân
19-Fındık Fakîh Mahallesinde Gülşenî Dergâhı Sokağında on üçüncü numarada vâki Sultân Mustafa Hân-ı Sânî zamân-ı saltanatlarında iki
sene üç ay makâm-ı sadârette bulunan Şehîd Elmas Mehmed Paşa’nın
hemşîreleri hanımın 1108 tarihinde inşâ eylediği çeşmedir ki bâlâsındaki
mermer levhada bu tarih menkûşdur.
Tarih
Yaptı bu çeşmeyi hemşîre-i Sadrazam
Âb-ı sâfı harem-i Kabe’de gûyâ zemzem
Hızr ü İlyas gelüp böyle dediler tarih
Gel gel iç âb-ı hayâtı ele girmez her dem 1108
20-Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Mustafa Paşa Caddesinde yirmi
sekizinci numarada vâki İbrâhîm nâm zâtın inşâ eylediği çeşmedir ki muattaldır. Bâlâsındaki mermer levhada bu Arabî tarih muharrerdir.
Tarih
1080
294 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
21-Kadîmen Karaca Hacı Halîl ve el-yevm Aya İsterati Mahallesinde Küçük Çeşme Sokağında birinci numarada vâki Tekneci Hacı İbrâhîm Ağa’nın
inşâ eylediği çeşmenin hitâmına Kesbî Çelebi’nin dediği tarihin sûretidir.
Tarih
Hacı İbrâhîm tâcir kim odur
Hayr ile meşhûr-ı halk-ı kâinât
Akçesini su yerine harc edüp
Rûz-ı mahşerde bulam deyü necât
[s.132] Nûş edüp Kesbî anın tarihini
Dedi cârî çeşme-i âb-ı hayât 984
22-Çarşı’da Paşakapısı Caddesinde otuz altıncı numarada Hacı
Osmân Ağa’nın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki Baba Timurtaş Mescidinin
kabristanı duvarındaki pencerede idi. Ceride Nâzırı Hacı Ahmed Rüşdî
Efendi’nin söylediği tarihi budur.
Tarih
Edirne hânedânından cenâb-ı Osmân Ağa kim
Anın evsâfını icrâdan âciz oldular efvâh
Peder hakkında ez-cümle döküp sular gibi mâlın
Bu pâkîze-sebîli kıldı âbâdân o âlî-câh
Gelüp bir sâkî-i Kevser dedi tarih-i itmâmın
Yeniden ayn-ı reyyânı akıttı fî-sebîli’llâh 1269
Tesviye-i tarîkde hedm ü mahv edildi. 1314 senesi hilâlinde kabristan duvarı hedm edilip tevsî‘-i tarîk edildiği sırada mahv edilmiştir.
23-Arastabaşında Sultân Selîm Caddesinde yüz on üçüncü numarada vâki Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan kebîr çeşmedir
ki bâlâsındaki mermer levhada Şânî’nin söylediği bu tarih menkûşdur.
Tarih
Cenâb-ı Mustafa Paşa-yı ekrem
Vezîr-i pâdişâh-ı mesned-ârâ
Odur pîrâyebend-i şâhid-i mülk
Odur kâimmakâm-ı adl-pîrâ
Akıttı Edirne şehrinde bir su
Kim etti cür‘asın Kevser temennâ
Göründü feyz-i ism-i Mustafadan
Medîne-i Edirne mâ-i ayn-ı zerkâ
Edâma'llâhu ikbâlehû ve ibkâ’
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 295
Bi-mâ’i'l-feyzi min-tarih-i Şânî
Cera'l-aynü tüsemmâ selsebîlâ 1077
24-Tahmîs’de Kuyumcular Caddesinde birinci numarada vâki
müşârun-ileyh Mustafa Paşa’nın diğer çeşmesidir ki hitâm-ı inşâsında
Edirne Mevlevî şeyhi Ahmed Neşâtî Efendi’nin söylediği tarih bir mermer levhaya hâkk ile bâlâsına vaz olunmuş idüği bir mecmuada görülmüş
olmakla sûreti bi’l-ahz buraya terkîm edildi.
Tarih
Kıldı bu çeşme-i hoş-tarh-ı dilârâyı binâ
Niyyet-i hayr ile bir Âsaf-ı pâkîze-güher
Mustafa ism-i kerem-pîşe vezîr-i zî-şân
Olsa derbânı sezâdır vüzerâ-yı Sencer
Câ-be-câ çeşme ile Edirne’ye verdi şeref
Oldu bu zîver ile cümleden amma berter
Tarh-ı zîbasına dilbeste revân-ı Mânî
Safvet-i âb-ı letâfet-fikeni nûr-ı basar
Olsa bir böyle eğer çeşmeye mâlik hergiz
Âlemi gezmez idi hayret ile İskender
Seyr iden Edirneyi şimdi bihişt oldu sanır
Olsa tarihi nola çeşme-i âb-ı Kevser 1077
Müşârun-ileyhin Edirne’de on dört adet çeşmesi vardır. Ancak bu
çeşme Tahmîs Hamamına hâil olduğu cihetle belediyece 1319 tarihinde
hedm edilerek yerine Batpazarından Çilingirler Caddesinin birinci numarasında vâki Hacı Emin Bey havuzu getirilmiştir. Tarih taşı ise 1159
harîk-ı kebîrinde mahv olmuş imiş.
25-Evliya Kasım Paşa Mahallesinde Kirişhâne Caddesinde yüz on
beşinci numarada kâin kebîr çeşme.
26-Alemdâr Mahallesinde Alemdâr Mektebi Caddesinde on üçüncü
numarada vâki çeşme.
[s.133] 27-Zindanaltında Germekapı Caddesinde Zindan Sokağı
kurbunda vâki Kara Mustafa Paşa’nın çeşme-i kebîridir.
28-Manyas Kapısında Dârü’l-hadîs Camii pîşgâhında Germekapı
Caddesinde yetmiş ikinci numarada müşârun-ileyhin diğer kebîr çeşmesi.
29-İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde
kırk ikinci numarada vâki müşârun-ileyhin diğer çeşmesi.
296 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
30-Dârü’s-siyâde Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde yüz on
dördüncü numarada vâki müşârun-ileyhin diğer çeşmesi.
31-Dârü’s-siyâde Mahallesinde Dârü’s-siyâde Câmii Sokağında sekizinci numarada müşârun-ileyhin diğer çeşmesi.
32-Kebe Yapıcı Mahallesinde Kanatlıköprü Sokağında otuz ikinci
numarada müşârun-ileyhin diğer çeşmesi.
33-Sabunî Mahallesinde Sabûnî Câmii Sokağında sekizinci numarada müşârun-ileyhin diğer çeşmesi.
34-Mîrimîrân Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde on sekizinci numarada yani Saraçhâne başında müşârun-ileyhin diğer çeşmesi.
35-Zincirlikuyu Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz altmış birinci numarada Kaplan Baba Tekkesi karşısında müşârun-ileyhin diğer çeşmesi.
36-Kunduk Osmân Mahallesinde Ayvalıgöl Caddesinde kırk birinci
numarada vâki müşârun-ileyhin diğer çeşmesi ise de vaktiyle pîşgâhında
mağrûs bir karaağaç olduğu için el-yevm Karaağaç Çeşmesi demekle maruftur.
37-Hadım Balaban Mahallesinde Hatîce Sultân Sarayı Sokağında
Askerî Mekteb-i İdâdîsi ittisâlinde vâki Musâhib Mustafa Paşa Çeşmesidir
ki hitâmına şâir-i meşhûr Nâbî Yusuf Efendi merhûm bu tarihi demiştir.
Tarih
Menba‘u’l-hayr Mustafa Paşa
Ki şerefdir vücûdu insana
Hem musâhib hem Âsaf-ı sânî
Hazret-i pâdişâh-ı devrâna
Bunda bu çeşmeyi edüp ihyâ
Verdi su bâğzâr-ı rıdvâna
Devr eder sanma teşnedir gerdûn
İçmek ister bir iki peymâne
Fikr-i tarih ederken ey Nâbî
Bu nümûdâr-ı âb-ı hayvâna
Lüle gördüm zebân-ı hâlle der
Âfiyetler içen müselmâna
38-Kavakkapı mevkiinde türbeler kurbunda İstanbulyolu Caddesinde üçüncü numarada vâki Nâzır Mehmed Bey tarafından binâ olunan çeşmedir ki Nâzır Çeşmesi demekle maruftur. Bânîsi Aydın dâhilinde kâin
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 297
Güzelhisârlı Mehmed Bey asr-ı Sultân Bayezîd Hân-ı Sânîde Edirne’de
İhtisâb nâzırı olup Koca Nâzır demekle meşhûr olmuş idi. Bu çeşmeyi
993 tarihinde Edirne’de kadı iken vefât edip çeşme kurbunda Murâd
Baba Kabristânında medfûn ve tercemesi kudât sırasında mezkûr bulunan mahdûmları Mevlânâ Hasan Râî Efendi için binâ etmiş olmuş zannolunur. Badehû mürûr-ı zamân ile yolları harap olup muattal kaldığından
1279 tarihinde Edirne’de Kadı bulunan Kengırî Abdullah Efendizâde
Mevlânâ Sâlih Mehmed Efendi’nin o sırada vefât eden kerîmesi Züleyhâ
Kâmile Hanım Seyyid Celâleddîn Türbesi kurbunda Pertev Paşa
merhûmun kabri ittisâlinde defn edilmiş olduğundan mûmâ-ileyhânın
rûhu için kâdı-i mûmâ-ileyh tarafından tamir edilerek suyu isâle edilmiş
ve ol bâbda sâhib-i tezkire Fatîn Efendi tarafından tanzîm edilen tarih bir
mermer levhaya hâkk ile bâlâsına vaz edilmiştir. Sûreti budur.
Tarih
Bu şehrin kâdı-i zîşânı iken bir kerem-güster
Bu köhne çeşmeyi yaptı yeniden eyledi ihyâ
Züleyhâ Kâmile bir duhter-i dûşîzesi bunda
Zevâle ermişidi on sekiz yaşında mihr-âsâ
[s.134] Su içdikçe bu dil-cû çeşme-i pâkîzeden âlem
Ede merhûmeyi kevserle ıskâ hazret-i Mevlâ
Olup bânî-i evvel de bu hayr-ı pâkden me’cûr
Ola dâr-ı bekâda mazhar-ı eltâf-ı lâ-yuhsâ
Fatîn-i acz-peymâ söyledi tarih-i dil-cûsun
Bihîn bu çeşmeyi Sâlih Efendi kıldı nev-inşâ 1279
Kâdı-i mûmâ-ileyh âtîsi için de birkaç bin guruş vakf edip kerîmesinin
kabri kurbunda kâin Kahveci Nazîf Ağa nâmında bir şahsa vermiş ise de
şahs-ı merkûm paraları yedikten sonra vefât etmekle çeşme yine muattal
kalmış idiyse de 1308 tarihinde Edirne eşrâfından Kürt Mehmed Ağazâde
Hasan Bey tarafından tekrâr imar ve ihyâ edilmiştir. Hasan Bey Sarıca Paşa
Câmii sâhasında medfûndur. Bânî-i evvel-i mûmâ-ileyh Nâzır Mehmed
Bey’in bir çeşmesi de derûn-ı hisârda Kulekapısı Caddesinde Mevlânâ
Veliyyüddîn’in Mescidi pîşgâhındadır. O dahi Nâzır Çeşmesi nâmıyla yâd
olunmaktadır. Nâzır Mehmed Bey şâir Ahmed Paşa’nın ammizâdesidir.
39-Debbâğ Hacı Halîl Mahallesinde Hacı Burnâz Câmii Sokağında
on ikinci numarada vâki Hacı Ahmed tarafından binâ ve ihyâ olunan çeşmedir ki bâlâsında bu tarih menkûşdur.
298 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Tarih
Hacı Ahmed sâhibü’l-hayrât kim bu çeşmeyi
Fî-sebîli’llah akıttı râzı ola zü’l-minen
Geldiler iki birâder dediler tarihini
Dem-be-dem şâd olsun ol rûh-ı Hüseyn ile Hasan 1091
40-Yancıkçı Şahin Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde dördüncü
numarada vâki Seyyid Celâleddîn’in Türbesi kurbunda Zehrâ Hanım’ın
ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki bâlâsında Örfî Ağa’nın bu tarihi menkûşdur
Tarih
Yaptı Zehrâ Hanım işbu çeşmeyi nâzik-binâ
Lutf-ı Bârî ile oldu mazhar-ı hayr-duâ
Kurb-ı es-Seyyid Celâleddînden ey Örfî bu su
Emr-i Hakkla nûş eden dil-hasteye verir şifâ
41-Arif Ağa Mahallesinde Salı Tekkesi Sokağında yirmi altıncı numarada vâki Hacı Yusuf nâm sâhibü’l-hayrın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki
bâlâsındaki mermer levhada Râzî’nin bu nâ-muntazam tarihi menkûşdur.
Tarih
Hakk içün el-Hâcc Yusuf şüphesiz
Kıldı bu aynü’l-hayâtı râyegân
Şâd ola rûh-ı Hüseyn ile Hasan
Râzî tarih der müdâmâ teşnegân 1126
Tarih mısrâı (der müdâmâ teşnegân) sûretiyle hesap edilmiştir. Kâili
Râzî de şuarâ sırasında tercemesi mezkûr Paydârzâde Râzî olmayıp diğer
bir zâttır.
42-Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Taşlık Câmii Caddesinde Sivasî
Abdülaziz Dergâhı kurbunda kâin Havvâ Hatun’un ihyâ-gerdesi olan
Çukurçeşme nâmıyla meşhur çeşmedir ki üzerindeki mermerde bu ebyât
mahkûkdur.
Nazm: Sâhibü’l-hayrât Havvâ Hanım ol merhûme kim
Yaptırıp bu çeşmeyi akıttı bir mâ-i hasen
Hakk kabûl edüp sevâbın dem-be-dem etsün ziyâd
Hem dahi şâd ola ervâh-ı Hüseyn ile Hasan 1102
[s.135] 43-Sıkça Murâd Mahallesinde Paşakapısı Caddesinde yetmiş üçüncü numarada Sadr-ı Esbak Amcazâde Hüseyin Paşa’nın 1111 tarihinde binâ ve ihyâ eylediği çeşmedir ki muattaldır. Bâlâsında Dürrî’nin
bu tarihi menkûşdur:
Tarih
Düstûr-ı sâhibü’l-hayr yani Vezîr-i a‘zam
Bu iki çeşme-sârı hayr içün etti ihyâ
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 299
Dürrî-i bende dedi ol hayr-i pâke tarih
Kıldı dü-ayni cârî Âsaf Hüseyin Paşa
44-Çarşıda Saraçlarbaşında Saraçlar Câmii Sokağının üçüncü numarasında Hacı Alemüddîn Câmii ittisâlinde Hüseyin nâm zâtın ihyâ eylediği çeşmedir ki muattaldır. Bâlâsında bu beyit mastûrdur.
Tarih
Çıktı bir er dâ-i atşâna dedi
Ayn-ı mîzâb-ı devâ hayr-ı Hüseyn
Ahîren çeşme tecdîd edilip bu beyt kaldırılmıştır.
45-Sultân Selîm Cami-i şerîfi hazîresinde mihrâb önünde vâki Hasan Paşa tarafından mahdûmları Mehmed Bey için binâ ve ihyâ ettikleri çeşmedir ki bâlâsında Fâiz Efendi’nin silk-i nazma çektikleri bu tarih
menkûşdur.
Tarih
Duhter-i Sultân Mehemmeddir o zât-ı ekreme
Mâder-i vâlid-i Hasan Paşa-yı pür-eltâf ile
Nûş eden dil-teşneler Fâiz dedi tarihini
Şâd olur rûh-ı Mehemmed Bey bu âb-ı sâf ile
46-Hızır Ağa Mahallesinde Atîk Tophâne Caddesinde Ayşe Hanım’ın binâ ve ihyâ eylediği çeşmedir ik bâlâsında bu nâ-muntazam tarih
menkûşdur.
Tarih
Ayşe Hanım bu âbı icrâ
Etti lutf-ı Hakka mazhar olsun
Düştü bâ-nokta hesâb-ı tarih
Nûş et bu sudan şifâlar olsun 1242
47-Hızır Ağa Mahallesinde Kerestecilerbayırında Arif Ağa’nın ihyâ
eylediği çeşmedir ki bâlâsında Mevlânâ el-Hâc Şerîf Fıtrî Efendi’nin söylediği bu tarih menkûşdur.
Tarih
Habbezâ bu çeşme-sârı vâlidi rûhu içün
Etti icrâ Arif Ağa kim o memdûhu’s-sıfât
Teşnegâna dâim akıtmakda âb-ı hoş-güvâr
Kim içen yek katresin etmez zülâle iltifât
Eyledim işrâb tarihin attâşa Fıtriyâ
Gel gel iç bu çeşmeden âbı budur mâ’ü’l-hayât 1240
300 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
48-Şah Melek Paşa Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde Hacı
Mehmed’in binâ ve ihyâ eylediği çeşmedir ki bâlâsında Rindî nâm şâirin
söylediği işbu tarih menkûşdur.
Tarih
Dilâ Hacı Mehmed ibnü’l-hâcc Süleymân kim
Eder bin cânla hayrâta sa‘y ü himmeti hakkâ
Aceb mi Kabe-i kalbin Hudâ ger eylese mamûr
Cihâna zemzem-i âb-ı musaffâ eyledi icrâ
Görüp bu çeşmenin tekmîline ey Rindiyâ tarih
Dedim atşân-ı dehr için bu mâ-i pâk-i bî-pervâ 1062
Bu tarihin kâili (Rindî) şuarâ sırasında mesbûku’t-terceme Rindî değildir. Tarih mısrâındaki “dedim” kelimesi hâric-i hesâbdır.
[s.136] 49-Çarşıda Mûytâblarbaşında İkikapılı Han Caddesinde
vâki eski ihtisâb konağı duvarında kâin gümrük nâzırı Mehmed Emin
Ağa tarafından ihyâ edilmiş çeşmedir ki bâlâsında bu ebyât menkûşdur.
Nazm
Bâreka’llâh nâzır-ı gümrük vücûd-ı muhterem
A‘nî Mehmed Emin Ağa sütûde-kadr ü zât
Eyledi ıslâh ile bu çeşmeyi li’llah binâ
Âb-ı nâbı nûş eden dil-teşneye verir hayât 1220
Ahîren hedm ü mahv edilmiştir. Bu çeşme oradan kaldırılarak mahv
edilmiştir. Vâki olduğu ihtisab konağı Câmi-i Atîk helâlarına muttasıldır.
50-Sarıcapaşa Mahallesinde Şerif Bey Sokağında on ikinci numarada vâki çeşmedir ki hitâmına Mevlânâ Mehmed Kâmî Bey bu gûne tarih
nazm etmiştir.
Tarih
Gel ey bir içim suyun eden hakkını icrâ
Sâhib-i eseri etme ferâmûş duâdan
Tarihin okur lülesi atşâna demâdem
Mâ âb-ı hayât iç güzel ayn-ı şifâdan 1113
51-Sarıcapaşa Mahallesinde Çukurçeşme Sokağında kâin odalar
derûnunda on dördüncü numarada vâki Hacı Mustafa Ağa’nın ihyâ eylediği çeşmedir ki bâlâsında menkûş olan tarih budur.
Tarih
Mustafa Hacı Ağa âb-ı hayâta menba‘
Kıldı bu hayrını me’cûr ola ol yevmü’d-dîn
Bir fütâde dedi tarihin anın nûş edicek
Haseneyn rûhu içün âb-ı hayât aktı hemîn 1113
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 301
52-Şeyhî Çelebi Mahallesinde Çeşme Sokağında ikinci numarada
vâki Afîfe Hatun’un ihyâ eylediği çeşmedir ki bâlâsına mevzû‘ mermer
levhaya Hattât el-Hâcc Mehmed Tâib Efendi’nin söylediği bu tarih
mahkûkdur.
Tarih
Afîfe nâm hatun kıldı ihyâ fî-sebîli’llâh
Ferâmûş etmesin nûş eyleyen atşân rahmetten
Mücevher harf ile Tâib dedi bir hoş-edâ tarih
Revân oldu bu âb-ı Kevser el-hakk ayn-ı izzetten 1181
Bu tarih mısrâındaki noktalı harflerin mecmûu 1181 olup tarih taşında
1187 murakkamdır.
53-Karabulut Mahallesinde Karabulut Caddesinde elli üçüncü numarada vâki şeyhülislâm-ı şehîd Seyyid Feyzullâh Efendi’nin ihyâ eylediği
çeşmedir ki hitâmında Mevlânâ Mehmed Kâmî Efendi bu tarihi demiştir.
Tarih
Hâce-i hâkân-ı a‘zam hazret-i mütfti’l-enâm
Seyyidü’l-âfâk Feyzullâh-ı kudsiyyü’l-hısâl
Bu nümûdâr-ı tahûru sû-be-sû icrâ edüp
Eyledi âsâr-ı pür-envârını cennet-misâl
Cûşiş-i mâ’ü’l-hayâtıdır ferah-bahşâ-yı cân
Hod-be-hod olmuş sadâ-yı kulkulu zîb-makâl
Lüle gördüm Kâmiyâ tarih içün atşâna der
Gel gel iç bu çeşme-sâr-ı nûrdan âb-ı zülâl 1112
54-Sultân Bâyezîd Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde elli
beşinci numarada vâki Sinân Ağa nâm zât tarafından ihyâ edilen çeşmedir ki Sultân Bâyezîd Câmiinin harem havlusu kapısı ittisâlinde kâindir.
Bâlâsındaki [s.137] mermer levhada munakkaş tarih bi’l-istinsâh buraya
tenmîk edildi.
Tarih
Sâhib-i himmet Sinân Ağa k’odur
Mazhar-ı eltâf-ı hayy-i lem-yezel
Eyledi bu çeşme-i pâki binâ
Fî-sebîli’llah zihî hayr-ı ecell
Bir mahallinde eserdir bî-riyâ
Ola makbûl-i Hudâvend-i ezel
Nûş edüp dedim o dem tarihini
Âb-ı sâfî hayr-ı vâlâ bî-bedel
302 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
İşbu Sinân Ağa çeşmesi müddet-i medîde muattal kaldığı hâlde şehre
yarım saat mesafede bulunan Buğdaycı Çeşmesi menbaından demir borularla su celb edilerek 1312 Saferinin yirmi dokuzuncu gününe musâdif
1310 Ağustosunun on dokuzuncu Cuma günü cülûs-ı hümâyûn-ı hazret-i
pâdişâhî yevm-i mes‘ûdunda suyunun isâlesine bed’ edilmiştir.
55-Üsküfçü Hızır Mahallesinde Atîk Tophâne Caddesinde otuz
ikinci numarada vâki Sultân Murâd Hân-ı Sâlîs hazretlerinin ihyâ buyurdukları çeşme.
56-Yakub Kilârî Mahallesinde Sarıcapaşa Caddesinde dördüncü numarada vâki Necîbe Hatun Çeşmesi.
57-Sarıcapaşa Mahallesinde Soğukçeşme Caddesinde sekizinci numarada vâki Sultân Selîm Hân-ı Sânî hazretlerinin ihyâ-gerde[leri] olan
çeşmedir ki Soğukçeşme nâmıyla meşhûr olmuştur.
58-Sarıcapaşa Mahallesinde Sarıcapaşa Câmii Sokağında altıncı numarada vâki sâhib-i medrese şehremîni Cafer Çelebi çeşmesi.
59-Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Tavanlıçeşme Sokağında sekizinci numarada vâki çeşmedir ki üzerinde sakfı olduğundan dolayı Tavanlı Çeşme demekle meşhur olmuştur.
60-Şeyhî Çelebi Mahallesinde Karadutlu Sokağında yirmi yedinci
numarada vâki Hacı Halîl Çeşmesi.
61-Şeyhî Çelebi Mahallesinde Şeyhi Çelebi Sokağında beşinci numarada vâki sâhib-i câmi ve medrese Şeyhî Çelebi Çeşmesi.
62-Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde Kolluk Sokağında birinci numarada Çolağın Hasan Ağa Çeşmesi.
63-Yancıkçı Şahin Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde otuz dördüncü numarada vâki Hacı Musalli Çeşmesi.
64-Mehmed Ağa Mahallesinde Mahkemebayırı Sokağında yirmi ikinci
numarada vâki Lutfîzâde Mehmed Ağa ve İbrâhîm Ağa Çeşmesi.
65-Hacı Safâ Mahallesinde Tahmîs Sokağında on sekizinci numarada vâki Miskîn Sefer Şâh Çeşmesi.
66-Kıncı Fîrûz Mahallesinde Vavlı Câmi Sokağında altıncı numarada Kazasker Davud Efendi Çeşmesi denilmekte ise de Kazaskerler
miyânında Davud Efendi nâmında bir zâta tesâdüf olunamamıştır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 303
67-Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Ali Bey Cami-i şerîfi Sokağında
sekizinci numarada Cemile Hatun Çeşmesi.
68-Gülbahar Hatun Mahallesinde Gülbahar Câmii Sokağında
onuncu numarada Gürcü Ali Baba Çeşmesi.
69-Sûfî Bâyezîd Mahallesinde Murâdiye Küçükpazarı Caddesinde
otuz dördüncü numarada ( 115 ) Çeşmesi.
70-Mezid Bey Mahallesinde Kırlangıç Sokağında kırk birinci numarada Sakabaşı ( 116 ) Çeşmesi.
71-Mîrimîrân Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde ikinci numarada vâki Edirne Kadısı İsmâîl Rahmi Efendi Çeşmesi. [s.138] Mûmâ-ileyh
bu çeşmenin bânî-i aslîsi olmayıp 1243 tarihinde Edirne’de kadı iken
vefât eden vâlidesi rûhu için tamir ettirmiştir.
72-Kızılminare Mahallesinde Kızılminare Mescidi Sokağında beşinci numarada vâki Zağanos Subaşı Çeşmesi.
73-Feyzullah Paşa Mahallesinde Çıbıkçılarhanı Sokağında üçüncü
numarada vâki Hacı Halîl Çeşmesi.
74-Baba Timurtaş Mahallesinde Karanfiloğlu Çarşısı Caddesinde
dördüncü numarada117 Çeşmesi. Bu çeşme Üç Şerefeli Cami-i şerîfine
muttasıl bulunduğu cihetle banîsinin Sultân Murâd Hân-ı Sânî olmak
üzere şüyû‘ bulmuş ise de Edirne’nin su mecrâsı asr-ı Süleymân Hânîde
inşâ buyrulmuş olduğuna nazaran bu çeşmenin ahîren Sultân Süleymân
irâdesiyle ihyâ edilmiş olması muhtemeldir.
75-Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz otuzuncu
numarada (118) Çeşmesi.
76-Süle Çelebi Mahallesinde İkilüleli Sokağında on sekizinci numarada vâki Câbî Hacı Sâdık Efendi Çeşmesi.
77-Kazzâz Sâlih Mahallesinde Gülâbîciler Caddesinde yedinci numarada vâki gülâbîci esnâfından Mehmed Efendi Çeşmesi.
78-Vize Çelebi Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde altmışıncı
numarada Solak Hacı Ali Ağa Çeşmesi. Lutfî Tarihi beyânınca rikâb-ı
hümâyûnda müstahdem solak ve peyk tabir olunur askerler ki selamlık
115 Bir kelimelik boşluk.
116 Bir kelimelik boşluk.
117 Bir kelimelik boşluk.
118 Bir kelimelik boşluk.
304 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
alaylarında ve resm günlerinde hünkârın önünde iki taraflı sıra ile ve acîb
kıyâfetlerle giderler, bunların bir takımına solak diğerlerine peyk ıtlâk
olunur. İntehâ. Bânî-i çeşme Hacı Ali Ağa’nın dahi bu solaklardan olması
muhtemeldir.
79-Vize Çelebi Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde seksen
ikinci numarada vâki şâir-i meşhûr Hayâlî Bey çeşme-i kebiridir ki iki lüleden cârî olduğu cihetle (İki Lüleli Çeşmesi) nâmıyla meşhur olmuştur.
Bânîsi müşârun-ileyh Hayâlî Bey bu çeşmenin ittisâlinde ve Vize Çelebi
Camiinin hazîresinde medfûndur. Tercemesi şuarâ miyânındadır.
80-Kunduk Osmân Mahallesinde Saksağan Sokağında dokuzuncu
numarada vâki Edirne valisi Ağa Hüseyin Paşa’nın binâ ve ihyâ-gerdesi
olan çeşmedir ki banîsinin tercemesi Edirne vâlîleri sırasındadır.
81-Abdurrahmân Mahallesinde Abdurrahmân Câmii Sokağında
onuncu numarada Edirne kadılarından Abdrurrahmân bin Seyyid Ali
nâm zâtın binâ ettiği çeşmedir ki bânîsinin tercemesi kadılar sırasındadır.
82-Abdurrahmân Mahallesinde Tavanlıçeşme Sokağında birinci numarada vâki çeşmedir ki üzerinde sakfı olduğundan Tavanlı Çeşme demekle meşhur olmuştur.
83-Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Neboysa Sokağında üçüncü
numarada vâki Şâhîn oğlu Çeşmesi mahv...
84-Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Külhan Sokağında on üçüncü numarada vâki ( 119 ) Çeşmesi.
85-Hacı Mercümek Mahallesinde Hacı Mercümek Câmii Sokağında sekizinci numarada vâki Nuri Efendi Çeşmesi. Sakfının taşlarını Kantarcı Ali nâmında bir menhûs sirkat etmiştir.
86-Kürt Hâce Mahallesinde Kürt Hâce Câmii Sokağında altıncı numarada vâki (120) Çeşmesi.
87-Hasanpaşa Mahallesinde Hasfırın Caddesinde on yedinci numarada vâki Kadı Sâlim Efendi Çeşmesi mahv.
[s.139] 88-Fındık Fakih Mahallesinde Buzhane Caddesinde yedinci
numarada vâki Sultân Ahmed Hân Hazretleri Çeşmesi.
119 Bir kelimelik boşluk.
120 Bir kelimelik boşluk.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 305
89-Fındık Fakih Mahallesinde Buzhâne Caddesinde kırk beş numaralı hânede Sultân Ahmed Hân Hazretleri Çeşmesi. Bu çeşmenin
ittisâlindeki kırk yedinci numarada vâki hânede Saka Baba nâm zât
medfûndur.
90-Şeyh Şucâuddin Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde otuz
beşinci numarada vâki Sultân Süleymân Hân Hazretleri irâdeleriyle ihyâ
buyrulan çeşmedir ki Şeyh Şucâuddîn mescidinin câmiye tahvîl buyrulduğu esnâda inşâ edilmiştir.
91-Karaca Ahmed Mahallesinde Karaca Ahmed Câmii Sokağında
otuz üçüncü numarada vâki ( 121 ) Çeşmesi.
92-Noktacızâde Mahallesinde Noktacızâde Sokağında beşinci numarada vâki (122) Çeşmesi ki Kızçeşmesi nâmıyla şöhret bulmuştur.
93-Çokalca Mahallesinde Çokalcı Câmii Sokağında ikinci numarada Karayazıcı demekle meşhûr el-Hâc Ahmed Efendi çeşmesidir ki Çukurçeşme demekle maruftur. Bânîsi Çokalca Câmii sâhasında medfûndur.
94-Mumhâne Mahallesinde Noktacızâde Sokağında on ikinci numarada Hüseyin nâm zâtın çeşmesi.
95-Meydân Mahallesinde Arnabudbayırı Sokağında kırk beşinci numarada Fatma Sultân Çeşmesi.
96-Berkuk Ağa Mahallesinde Ali Ağa Caddesinde on yedinci numarada vâki Celâlîzâde Ali Ağa Çeşmesi ki üstünde sakfı olduğundan Tavanlı Çeşme demekle meşhûrdur.
97-Murâdiye Mahallesinde Ağa Hamamı Sokağında on dördüncü
numarada vâki Fanfan Hasan Efendi Çeşmesi.
98-Murâdiye Mahallesinde Şekerciyokuşu Sokağında ikinci numarada Sultân Süleymân Hân Hazretleri Çeşmesi.
99-Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Hacı Mahmûd Ağa Bayırı Sokağında ikinci numarada Züleyhâ Hanım Çeşmesi.
100-Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Hacı Mahmûd Ağa Bayırı Sokağında sekizinci numarada Sultân Süleymân Hân Çeşmesi.
121 Bir kelimelik boşluk.
122 Bir kelimelik boşluk.
306 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
101-Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Zincirlikuyu Sokağında on
yedinci numarada vâki ( 123 ) Çeşmesi ki Acı Çeşme demekle maruftur.
102-Nâib Çelebi Mahallesinde Çeşme Sokağında on ikinci numarada vâki es-Seyyid Hüseyin Çeşmesi.
103-Sittî Hatun Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde yetmiş beşinci numarada Hacı Mehmed Ağa Çeşmesi.
104-Şah Melek Paşa Mahallesinde Mihal Köprüsü Caddesinde yirmi ikinci numarada vâki Dağdeviren Süleymân Ağa Çeşmesidir ki Mihal
Köprüsü’nün başında kâin olup sinîn-i vefîreden beri muattaldır.
105-Emir Şâh Mahallesinde Alaca Câmi Sokağında yirmi beşinci
numarada Yedekçi Hacı Mehmed Çeşmesi.
106-Sultân Bâyezîd Mahallesinde Aliş Paşa Sokağında otuz dördüncü numarada vâki Ahmed Paşa Çeşmesi.
107-Sultân Bâyezîd Mahallesinde Aliş Paşa Sokağında elli sekizinci
numarada Sinân Ağa Çeşmesi.
108-Emîr Mescidi Mahallesinde Yıldırım Caddesinde onuncu numarada vâki Süleymân Paşa Çeşmesi.
109-Yeni İmâret Mahallesinde Top Caddesinde dördüncü numarada Sinân Ağa Çeşmesi.
110-Mumcular Mahallesinde Mumcular Caddesinde elli üçüncü
numarada İsmâîl Ağa Çeşmesi.
111-Süpürgeciler’de Süpürgeciler Caddesinde yirmi altıncı numarada Ümmühân Hâtun Çeşmesi.
[s.140] 112-Hacı Ömer Mahallesinde Haçi Pavli Sokağında yirminci
numarada vâki Yakut Paşa bin Abdullâh Çeşmesi, bu çeşmenin tafsîlâtı için
Seyyahîn Musa Baba Tekkesine mürâcaat buyrula.
113-Derûn-ı hisarda Kilise Câmii Sokağında kırk ikinci numarada
vâki Meşalecibaşı Çeşmesi.
114-Aya Nikola Mahallesinde Dule Sokağında ikinci numarada vâki
Kuzuoğlu Çeşmesi.
115-Fîrûz Ağa Mahallesinde Fîrûz Ağa Çeşmesi Sokağında yirmi
birinci numarada Fîrûz Ağa Çeşmesi.
123 Bir kelimelik boşluk.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 307
116-Kadîmen Mevlânâ Veliyyüddîn ve el-yevm Metropolit Mahallesinde Kulekapısı Caddesinde otuz beşinci numarada vâki Nâzır Çeşmesidir ki bânîsi Koca Nâzır demekle meşhûr Mehmed Beydir. İstanbulyolundaki kebîr çeşme de bu zâtındır.
117-Kadîmen Kuruçeşme ve el-yevm Metropolit Mahallesinde Kulekapısı Caddesinde altmış birinci numarada vâki Hacı Arif Ağa nâm
zâtın ihyâ-gerdesi olan çeşme-i kebîrdir ki Kuruçeşme nâmıyla müştehirdir. İhmâl Paşa Cami-i şerîfi kurbunda vâki olduğu için “Kuruçeşme’de
abdest alıp İhmal Paşa’da namaz kılar” darb-ı meseli bu çeşme için söylenmektedir.
118-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında beşinci numarada vâki
Sarrâf Hayim Çeşmesi
119-Tahtakale’de Havra Sokağında yedinci numarada vâki Edirne
valilerinden Boşnak Mehmed Paşa Çeşmesi ki 1268 senesi hilâlinde ihyâ
edilmiştir.
120-Unkapanında Kapan-ı Dakîk Sokağında otuzuncu numarada
vâki Sultân Süleymân Hân Çeşmesi.
121-Lâleli Cami-i şerîfi kurbunda Lâleli Medresesi Sokağında birinci numarada vâki Tarik-ı Gülşeni meşâyih-i izâmından Ebü’l-Vefâ Ahmed
Müsellem Efendi çeşmesidir ki 1157 tarihinde bina ve ihya eylediğini çeşme üzerindeki mermer levhaya hatt-ı destiyle işâret buyurmuşlardır. Tercemesi şuarâ ve hattatîn sırasında mezkûrdur.
122-Bezistân kurbunda Kolancılar Sokağında yirmi yedinci numarada vâki Hacı Mehmed Ağa Çeşmesi.
123-Filyokuşunda İkikapılıhan Caddesinde doksan sekizinci numarada vâki bin iki yüz otuz iki tarihinde Çirmen Sancağı mutasarrıfı unvanıyla Edirne’de mukîm bulunan Karslı Ali Paşa Çeşmesi.
124-Yediyolağzında Yediyolağzı Caddesinde seksen sekizinci numarada vâki ve Tarakçı Abdullâh Efendi mescid-i şerîfi ittisâlinde kâin
Tarakçı Abdullâh Efendi’nin ihyâ-gerde[leri] olan çeşmedir ki Horhor
Çeşme dahi derler.
Bunlardan mâadâ altmış yedi kadar çeşme daha var ise de bânîleri
tahkîk olunamadığı cihetle sarf-ı nazar edildi.
308 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 309
Ravzatü Dâri’l-Cemed
310 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 311
1-Koğacılarla Batpazarı miyânında Hasan Paşa Mahallesinde
Buzhâne Caddesinde yetmiş birinci numarada vâki Büyük Buzhâne denmekle marûftur ki cesâmette birincidir.
2-Koğacılarla Batpazarı miyânında Hasan Paşa Mahallesinde Buzhane Caddesinde yetmiş üçüncü numarada vâki buzhânedir ki bu iki
buzhane Fatma Sultan Câmii Sokağının biri yemininde diğeri yesârında
kâindir.
3-Tavuk Kapısı kurbunda Tahtakale Mahallesinde Fatma Sultân
Câmii Sokağında dokuzuncu numarada vâki buzhâne.
4-Tavukkapı kurbunda Tahtakale Mahallesinde Semerci Sokağında
dokuzuncu numarada vâki buzhâne.
[s.141] 5-Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde
altmışıncı numarada vâki ve Ayşe Kadın mevkiinde kâin buzhâne.
6-Lâleli Câmi-i şerîfi civârında Postahâne Sokağında on üçüncü numarada vâki buzhâne. 1285 tarihinde Ermeni milletinden Çingene Bogos
tarafından tevsi‘ edildiğinden cesâmette ikincidir.
7-Topkapı dâhilinde hamam pîşgâhında Metropolit Caddesi’nde
kırk dördüncü numarada vâki buzhâne.
8-Mumcular Mahallesinde Mumcular Caddesinde altmış sekizinci
numarada vâki buzhânedir ki 1283 tarihinde hedm olunan kale burcunun temelinde zuhûr eden bir cesîm kuyu olup buzhâne ittihâz edilmiştir.
312 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 313
Ravzatü’l-Kenâyisi’n-Nasrâniyye
ve’l-Yehûdiyye
314 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 315
1-Ali Kuş Mahallesinde Ali Kuş Câmii Sokağında beşinci numarada
vâki Züzipka Apostol Rum Kilisesi.
2-Aya Yorgi Mahallesinde Aya Yorgi Kilisesi Sokağında on dördüncü numarada vâki Kafeskapı hâricinde Aya Yorgi Kilisesi.
3-Mumhâne Mahallesinde Kilise Sokağında birinci numarada vâki
Kıyak semtinde kâin Aya Tiryada Kilisesi.
4-Haçi Sarraf Mahallesinde İspatalya Sokağında ikinci numarada
vâki Yıldırım’da kâin Zolohopi Kilisesi.
5-Aya Dimitri Mahallesinde Aya Dimitri Çıkmazında onuncu numarada vâki Aya Dimitri Kilisesi.
6-Aya Yani Mahallesinde Aya Yani Kilisesi sokağında dokuzuncu
numarada vâki Aya Yani Kilisesi.
7-Aya İsterati Mahallesinde Aya İsterati Sokağında on altıncı numarada vâki Aya İsterati Kilisesi.
8-Aya İsterati Mahallesinde Kuzuoğlu Sokağında otuzuncu numarada vâki Aya Praşkova Kilisesi.
9-Aya Nikola Mahallesinde Aya Nikola Kilisesi sokağında dokuzuncu numarada vâki Aya Nikola Kilisesi.
10-Panaiye Mahallesinde Tavukkapı Sokağında yirmi birinci numarada vâki Aya Apostol Kilisesi arsası.
11-Panaiye Mahallesinde Hekîm Faso Sokağında on beşinci numarada vâki Panaiye Kilisesi Sokağı.
12-Hristos Mahallesinde Hristos Kilisesi Sokağında ikinci numarada vâki Hristos Kilisesi.
13-Aya İstefanos Mahallesinde Aya İstefanos Kilisesi sokağında altıncı numarada vâki Aya İstefanos Kilisesi.
316 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
14-Metropolit Mahallesinde Metropolit Kilisesi caddesinde vâki
Metrepolit Kilisesi.
15-Kum Mahallesinde Câmi Sokağında 124 vâki Profiti İlya Kilisesi.
16-Metropolit Mahallesinde Tûr-ı Sînâ Kilisesi Sokağında dördüncü numarada vâki Tûr-ı Sînâ Manastırı.
Ermeni Kiliseleri
17-Aya Nikola Mahallesinde Ermeni Kilisesi Sokağında altıncı numarada vâki Surp Toros Kilisesi.
18-Süpürgeciler Mahallesinde Yalnızgöz Köprüsü Caddesinde otuz
birinci numarada 1270 tarihinde binâ olunan Surp Karabit Kilisesi.
Bulgar Kiliseleri
19-Yeşilce Mahallesinde Hasan Fırını Sokağında 125İsveti Kostantino Kilisesi.
20-Orta Çukur Mahallesinde 126 vâki İsveti Yorgi Kilisesi.
Katolik Kiliseleri
[s.142] 21-Ali Kuş Mahallesinde Tekfurdağı Caddesinde yetmiş altıncı numarada vâki Bulgar Katolik Kilisesi.
Frenk Kiliseleri
22-Hisârda Mahkeme Sokağında onuncu numarada vâki Fransız Katolik Kilisesi.
Yahudi Milletine Mahsus Sinago Yani Havralar
1-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında yirmi üçüncü numarada vâki
Polya cemâati havrası.
2-Tahtakale’de Havra Sokağında onuncu numarada vâki Tolya cemaati havrası.
3-Tahtakale’de Havra Sokağında ikinci numarada vâki Sisilya cemaati havrası.
4-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında onuncu numarada vâki Katalonya cemaati havrası.
124 Bir kelimelik boşluk.
125 Bir kelimelik boşluk.
126 İki üç kelimelik boşluk.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 317
5-Tahtakale’de Uzun Haçador Sokağında dokuzuncu numarada vâki
Hahambaşı havrası.
6-Tahtakale’de Simonaçi Sokağında on sekizinci numarada vâki İtalya cemaati havrası.
7-Tahtakale’de Havra Sokağında sekizinci numarada vâki İstanbul
cemaati havrası.
8-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında otuz dokuzuncu numarada
vâki Küçük Portkal cemaati havrası.
9-Tahtakale’de Havra Sokağında beşinci numarada vâki Büyük Portkal cemaati havrası.
10-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında yirminci numarada vâki
Aragon cemaati havrası.
11-Tahtakale’de Havra Sokağında birinci numarada vâki Gıroz cemaatinin havra arsası.
12-Tahtakale’de Zindan Sokağında birinci numarada Alaman cemaati havrası.
13-Tahtakale’de Tahtakale Caddesinde yirmi ikinci numarada Budin cemaati havrası.
14-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında yirmi dokuzuncu numarada
vâki Mayor cemaati havrası.
318 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 319
Ravzatü’l-Enhâr
320 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 321
Meriç Nehri
Edirne’de (Meriç), (Tunca) ve (Arda) nâmlarıyla üç büyük nehir vardır.
Beyt
Edirne şehrine cennet dense vechi vardır
Mazhar-ı evsâf-ı tecrî tahtihe’l-enhârdır
Medlûlünce bunlardan ekberi ve nef ‘ cihetinden enfa‘ı Edirne şehrinin cânib-i cenûbîsinde şarkdan garba doğru cereyân eden Meriç nehridir.
Lügât-i Tarihiyye ve Coğrâfiyye beyânınca bu Meriç nehrinin nâm-ı atîki
Âmûz ve Hiber ve bazı Rum târihleri ifâdesince Avroz ve Fransa meşâhîr-i
coğrafiyyûnundan Jül Türose’nin 1893 tarih-i mîlâdisinde neşr ettiği Ansiklopedi nâm eserinde Meriç nehri atîk Hebros yahut Avros’dur. Despot
nâm-ı diğer Rodop dağının şimâl yılmasından zuhûr ettiği gösterilmiş
ve Edirne’nin 1317 sâlnâmesinde Hiber denilen Meriç nehri Samako
Kasabası’nın cenûbunda kâin Rilo dağı şu‘abâtından Çadrine nâm mevkiden nebe‘ân ettiği ve Kâmûsü’l-A‘lâmda Rodop [s.143] dağının şimâlî
eteğinden 2800 metrelik irtifâ‘ında ve Tuna’ya tâbi olan (İsker) menâbi‘i
kurbunda nebe‘ân eylediği ve Enîsü’l-Müsâmirîn’de Edirne havâlîsinde
bulunan kasabâtın bir tarafı Bahr-ı Siyâh diğer tarafını da Bahr-ı Sefîd
ihâta ettiği gibi tarafeynini dahi Balkan tabir olunan cibâl-i şâhika kaplamıştır ki bu enhâr-ı selâsenin onlardan nebe‘ân ettiği mezkûrdur.
Ve’l-hâsıl Edirne sâlnâmesinde beyan olunduğu vechile Meriç nehri
Sofya sancağı dâhilinde Samako kasabasının cenûbunda kâin Rilo dağı
şu‘abâtından Çadırtepe’den zuhûr edip Samakov’a gelerek demir madenlerindeki mıtrâkları tahrik ettirdikten ve Pazarcık ve Filibe kasabalarının
vasatından geçerek çeltik tabir olunan pirinç mezralarını iskâ ve irvâ ile
beraber birçok pirinç denklerini ve aba dolaplarını ve harârlarını döndürdükten sonra Filibe’nin cenûb tarafında vâki Ropcoz Balkanından inen
Kırçma ve Değirmendere ve İstanimka çayları ve şimal tarafında Karlova
Balkanlarından cereyân eden Köpsüderesiyle Yellidere ve Karlıdere ve Te-
322 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
pelidere ve Topulka ve Poştiçe ve Sazlıdere çayları karışıp Filibe’den aşağı
daha ziyâde kesb-i cesâmetle Edirne’ye gelince lâ-yu‘ad ve lâ-yuhsâ dolap
ve âsiyâb deverân ettirerek Edirne’nin bir saat üst tarafında vâki Maraş
karyesinde Arda ve Edirne’nin alt başında dahi Tunca ve Dimetoka kasabası muhâzîsinde Dimetoka dağlarından Rodop şu‘abâtından Kocayayla
dağından nebe‘ân eden Kızıl Deli ve daha aşağıda Ergene nehrine iltihâk
ile bir nehr-i kebîr heyetine münkalib olarak Frecik Kasabası pîşgâhından
güzâr ile İnöz kasabası kenarında Akdeniz’e munsabb olur.
Tunca Nehri
İkincisi Tunca nehridir ki Filibe sancağında Kalofer’den nebe‘ân edip
Kızanlık Balkanlarından zuhûr eden Şıbka, Manastır, Karadere çayları ve
İslimye Balkanlarından nebe‘ân edip Yanbolu kasabasının üst tarafında
iltisâk eden Asmakderesi ve Karinâbâd Kasabası kurbunda iltisâk eden
İncesu ve diğer daha dört adet çay ile birleşerek gereği gibi kesb-i cesâmet
ettikten sonra Edirne şehri kurbunda vâki hadîka-i hâssa-i sultânîye geldikde iki kola ayrılıp bahçeyi dâiren-mâ-dâr kuşatarak alt başında yani
Saraçhâne Köprüsü kurbunda yine yekdiğerine mülâkî olup şehrin bazı
mahallâtı miyânında bulunan âti’z-zikr Saraçhâne ve Sultân Bâyezîd ve
Yalnızgöz ve Mihal ve Ekmekçizâde Ahmed Paşa’nın binâ-gerdesi olan
köprülerden güzâr ederek şehrin alt başında Kasımpaşa burnu nâm mahalde Merîç nehrine munsabb olur.
Arda Nehri
Üçüncüsü Arda nehridir ki Ahî Çelebi kazâsı dâhilinde ve Drama
kazâsı hudûdu ittisâlinde vâki Radop dağlarından Kuşlar yaylağı eteğinde
kâin nâmına nisbetle Ardabaşı karyesinden takrîben dört masura olduğu
halde nebe‘ân edip Tozburun ve İsmilan ve Palas ve Tapuklu ve Söğütçük
ve Köprübaşı karyeleri ve Eğridere kazâsının Ilıca karyesi ve Kırcaali kasabası kurbundan cereyân ederek Edirne’ye sekiz saat bu‘d u mesâfede kâin
Şeytan Köprüsü nâm mahalden insikâb ile şehre bir saat mesâfedeki Maraş karyesi altında Meriç nehrine ve Edirne pîşgâhında Kasımpaşa burnu nâm mahalde dahi Tunca nehrine iltihâk eyler ve buna Ahî Çelebi’de
Karlık dağından gelen Karadere ve Uluyayla’dan [s.144] gelen Yunusdere
ve Hopçadere ve Maden balkanlarından nebe‘ân eden Madenderesi ve Tapuklu karyesinden gelen Paşmaklıderesi ve Darıdere kazâsında Akpınar
deresi ve Eğridere çayı ve İlhantepesinden nebe‘ân eden Küçük Arda demekle meşhur olan çay ve Çamdere nehri ve Mişkolu Deresi ve Kuğucak-
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 323
dere ve Ahariyan Dere ve Abdurrahman ve Kırcaali deresi ve Söğütlüdere
ve Darıdere çayı ve Eğricili çayı ve Selmanlar deresi ve Perperek deresi ve
diğer Akpınar deresi ve Koşukavak kazâsının Burgaz ve Sultanyeri kazasının Yağbüken dereleri iltisak eylemektedir. Ve bu bir masura suya izâfetle
bu nehre Arda nehri tesmiyesi menâbi‘in ibtidâsı olmasından nâşîdir.
Beşir Çelebi Tarîhçesinde Tunca’nın suyunu yaz faslında içmek gâyet
nâfi‘dir ammâ kış günlerinde içmekten ihtirâz lâzımdır, içilir ise süzüp
de içilmelidir. Arda’nın suyu demevîdir ve kemâl-i mertebe latîfdir ve
hâzımdır. Hastaya içirseler şifâ bulur, amma yaz faslında içilmesi yaramaz
demiştir.
Enîsü’l-Müsâmirîn’de Arda bir nehr-i sagîrdir, mecrâsı kûhistân ve
sengistân olmakla şedîdü’l-cereyân ve azîmü’t-tuğyân olup üzerinde dâir
olan eşyâyı ekseriyâ tahrip eder amma suyu gâyetle sâf ve rakîk ve hâzım
olmağın selâtîn-i izâm-ı zevi’l-ihtirâm ve sâir eşrâf ü kibâr Edirne’de bulundukları müddetçe suyu Arda nehrinden içerler ve bu Arda nehri Meriç
nehrine Edirne’ye karib Eski Maraş nâm mahalde mülhak olup tahmînen
bir mil mikdârı mesâfe kat ettikten sonra şehrin bahçeleri miyânına geldikden yine infikâk ederek nısf merhaleyi mütecâviz mesâfede vâki Ada
nâmıyla maruf olan mîrî çayırının cânib-i garbîsine güzâr edip İlbeyi Bergosu Yel Burgazı nâm kale-i sagîre pîşgâhına vardıkda yine iltihâk eder.
Hukemâ-yı sâlifenin kavlince Arda nehrinin mecrâsı seng-zâr olmağın tabiatı demevî olmak üzere taayyün edip Meriç nehrinin mecrâsı rîg-zâr olmakla safravî ve Tunca nehrinin mecrâsı sâfî türâb olmakla balgamî olmaları tebeyyün etmiştir. Ve Edirne’nin bahçeleri sebze bahçeleri işbu enhâr-ı
selâse civârındadır ki kâffesi dört yüz elli adet olmak üzere Bahçıvânlar
Kethudâsı defterinde mastûrdur. (Hâlen yüz kırk sekiz adettir) Eğerçi bu
sular ol bahçelerin etrâfında olan bülend ve bâlâ drahtlar sâyesinde hoş
geçerler ammâ bahçeler bunlardan bir içim su müntefi‘ olmayıp ancak
kendi dolablarının gözü yaşıyla geçinirler. Ve enhâr-ı mebhûsenin evâhir-i
fasl-ı zemistânda ol mertebe ifrâtla tuğyânı olur ki kenârlarında vâki olan
mahallâtın her dârı sâhibinin başına dar olup belki bir çoğu harap ve
âlûde-i türâb olmakla rûz-ı rûşen gözlerine târ olur. İntehâ.
Tuğyân ve feyezânlarından tarihleri mazbût olanları Vekâyi‘-i Mütenevvia Ravzasında. Âtîde erkâmı muharrer sahâyifde münderic olduğundan mürâcaat buyrula. (195) (348) (381) (386) (387) (393) (396) (401)
(404) (409) (410)
324 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 325
Ravzatü’l-Mukantarât
326 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 327
Edirne’de cereyân eden enhâr-ı selâseden Tunca üzerinde yedi ve
Arda ve Meriç üzerinde bir ki sekiz adet köprü vardır.
Bönce Köprüsü
Birincisi şehirden Hadîka-i Hâssa-i Sultâniyeye yani Sarayiçi denmekle marûf olan mahalle dühûle vâsıta olan köprüdür ki hâlen Bönce
Köprüsü demekle meşhûr olup Saray-ı Hümâyûna su isâle etmek için
Sultân Süleymân [s.145] Hân irâdesiyle inşâ olunmuştur.
Saray Köprüsü
İkincisi Hadîka-i Hâssa-i Sultâniyeden yani Saray-ı Hümâyûn bahçesinden Saray-ı Hümâyûn derûnuna dühûle vâsıta olan köprüdür ki bu
dahi Sultân-ı müşârun-ileyh hazretleri cânibinden Saray-ı hümâyûna su
isâlesiyçün inşâ edilmiştir. Bu köprülerin başlarında derûn-ı hadîkada takriben yirmi beş zirâ‘ irtifâında kesme taştan çâr kûşe olarak bina olunmuş
birer musanna‘ kârgîr köşk vardır ki bunlar Terâzû Kasrı demekle marûf
olup bunlara dâir malûmât-ı tarihiyeye destres olunamamış ise de asr-ı
Süleymân Hânî’de Edirne’nin çeşme suları mecrâsı inşâ edildiği esnâda
Saray-ı Hümâyûna su isâle olunmak üzre hem su terâzûsü vazîfesini îfâ
etmek hem de tenezzüh kasrı olmak sûretiyle bina edilmiş oldukları
mervîdir.
Saraçhâne Köprüsü
Üçüncüsü Saray-ı Cedîd-i Sultânî kurbunda vâki Sultân Murâd
Han-ı Sânî ve Fâtih vüzerâsından Hadım Şehâbeddîn Paşa’nın sekiz yüz
elli beş tarihinde on kemer üzerine binâ eylediği köprüdür ki hitâm-ı
inşâsında kasr-ı mahsûsuna mevzû‘ mermer levhada bu mensûr tarih nakş
olunmuş idi. Tarih:
328 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
‫ﮥ‬
Muahharan Sultân Mustafa Hân-ı Sânî ibni Sultân Mehmed Han-ı
Râbi hazretleri kâffe-i kurenâ ve vüzerâ ve erkân-ı devlet hâzır olduğu halde bin yüz on üç tarihinde bir gün Cuma namazına müteveccihen alay
ile bu köprüden güzâr edip köprünün üstünde kimse kalmadıktan sonra
orta kemeri münhedim olmakla sene-i merkûme zarfında müceddeden
binâ olunup hazret-i pâdişâh bânî ve vâkıf-ı sânî olduğu cihetle nâm-ı
hümâyûnlarına tarih vaz edildiği Örfî Ağa tarihçesinde mezkûrdur. Ve
Fâik Efendi tarafından bi’t-tanzîm Canbazzâde Edirneli Hattât Osmân
Efendi tarafından mermer levhaya tahrîr ve kasr-ı mahsûsuna mevzû‘
târihin sûreti budur.
Tarih
Pâdişâh-ı heft-kişver şehriyâr-ı bahr ü berr
Hazret-i Hân Mustafa şâhenşeh-i nusret-livâ
Edrine şehrini teşrîf edicek emr eyledi
Çün bu cisri yapmağa ol dâver-i fermân-revâ
Hamdü li’llah bir metânet üzre bünyâd oldu kim
Çeşm-i dünya görmemişdir böyle bir muhkem binâ
Şevketiyle gün-be-gün ömrünü efzûn eyleyüp
Böyle çok hayra muvaffak eyleye Bârî Hudâ
Fâikâ tekmîl olunca dediler tarihini
Eyledi fermân bu cisri yaptı Sultân Mustafa
Bu manzûm tarihde Örfî Ağa Tarihçesinde beyân olunan vukûâtı
işrab eder bir ifâde yoktur. Evâilde Edirne’nin Saraçhâne Çarşısı bu köprünün sarây-ı hümâyûn cihetindeki başında olduğundan bu köprüye
Saraçhhâne Köprüsü nâmı verilmiştir. Bu köprü kışlalar cihetindeki başından muahharan temdîd olunup mahallinde zikr olunduğu üzre kurbundaki münhedim Fil Hamamının yerine bir de askerî karakolhânesi
inşâ olunduğundan hitamına vâlî-i vilâyet Hacı İzzet Paşa bu tarihi demiştir.
Târih
Ber-karâr eyleye tahtında şeh-i devrânı
Ömr ü ikbâl-i müebbedle Hudâvend-i mecîd
[s.146] Mülkünün her ciheti kesb-i imâret etti
Köhne bünyân-ı cihân oldu zamânında cedîd
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 329
Kat’ ederdi rehi Tunca feyezân ettikçe
Kıldı ol bahr-ı kerem işte bu cisri temdîd
Yaptırıp yanına bir de karakol dâiresi
Etti âsâyiş-i ebnâ-i sebîli te’yîd
Yakışır tâkına tarih-i mücevher İzzet
Yaptı bu dâireyi hazret-i Sultân Hamîd 1304
Yeni İmâret Köprüsü
Dördüncüsü Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî hazretlerinin Câmi-i
şerîfi kurbunda on altı kemer üzerine binâ eylediği köprüdür ki nâm-ı
hümâyûnlarına nisbetle Sultân Bayezîd Köprüsü ve nâm-ı diğerle Yeni
İmâret Köprüsü denmekle şöhret bulmuş ve binâsı sekiz yüz doksan senesi hilâlinde idüği mervî bulunmuştur.
Yalnızgöz Köprüsü
Beşincisi Sultân Bâyezîd Cisri hizâsında ve Süpürgeciler Mahallesi
cihetinde Sultân Selîm-i Sânî asrında cesîmce bir kemer üzerine mebnî
köprüdür ki Yalnızgöz demekle meşhûrdur. Bu kemerin Sultân Bâyezîd
köprüsüyle beraber binâ olunmayıp da sonra inşâ edilmiş olduğuna nazaran mecrâsının ahîren küşâd edilmiş olduğu zann olunur.
Mihal Köprüsü
Altıncısı Mihal köprüsüdür ki tûlen üç kısımdır. Birinci kısmı
Edirne’nin hisarı cihetinde on beş kemer, ikinci kısmı Yıldırım Bâyezîd
Hân Câmii cihetinde sekiz kemer üzerine mebnîdir ki bu kısımlar
kable’l-feth şark imparatorlarından Mihal Paleologos’un binâsı olmak
üzere mervîdir. Üçüncü kısmı cisreyn beyninde vâki Sefer Şâh Türbesi
kurbundadır ki iki kemer üzerine bin on tarihinde binâ edildiği Enîsü’lMüsâmirîn’de mezkûrdur. Binâsı Eğri Fâtihi Sultân Mehmed Hân-ı Sâlis
asrındadır.(?)127 Bu üçüncü kısmın muahharan binâ edilmesinin sebebi
Bâyezîd-i Sânî köprüsünden sonra işbu Mihal Köprüsünde iki mecrâya
inkısâm eder Tunca Nehrinin bu üçüncü kısım köprü mahallini göğüsleyerek mürûr-ı zamân ile yıkıp Yıldırım cihetindeki kısımdan cereyân eden
suya Sefer Şâh türbesi kurbundan bir mecrâ-yı cedîd açmış olmasıdır.
Daha sonraları Sefer Şâh türbesini dahi mahv ettikten başka pîşgâhında
üç dört kişinin ancak der-âgûş edebileceği cesîm bir kavak ağacını kökün127 Bu soru işareti müellif tarafından konmuştur.
330 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
den kal‘ u kam‘ eylemiştir. Hisâr cihetindeki kısmın başında Gâzî Mihal
Bey’in bir çifte hamamı ve vasatında câmi-i şerîfiyle imâreti olmak hasebiyle bu köprüye Mihal Köprüsü nâmı verilmiştir. Enîsü’l-Müsâmirîn’in
beyânına göre bu hisâr cihetindeki Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretleri tarafından sekiz yüz yirmi üç tarihinde tamir olunduğunu müş‘ir tarih
mahalline bir seng-pâre vaz edildiği anlaşılmakta ise de mürûr-ı zamân ile
zâyi edilmiş ve ikinci kısmı Yıldırım Bâyezîd Hân Câmi-i şerîfi cihetinde
bulunduğu cihetle Yıldırım Köprüsü nâmını almış ve bu kısım dokuz yüz
elli bir tarihinde Sultân Süleymân hazretleri irâdesiyle tamir edildiğinden
Bursalı Sun‘î’nin inşad eylediği tarih bir mermer levhaya hâkk ile mahalline vaz olunmuştur. Sûreti budur:
Tarih
Yıllar ile olup bu cisr-i medîd
Reh-güzâr-ı fenâda cây-ı ubûr
Emr-i şâh-ı cihâniyân ile
Yaptılar ana sarf edüp makdûr
Ehl-i dilden birisi anı görüp
Dedi tarihini olup mesrûr
Genc-i vâfir verüp yine o şeh
Cisr-i vîrânı eyledi mamûr 951
Badehû bin elli tarihinde vezirazam Kemânkeş Kara Mustafa Paşa
bu köprülerin ikisini de Vekâyiu’l-Fudalâ [s.147] ve Naimâ beyânınca
yirmi bin guruş sarfıyla tamir ve ve teşyîd ve beynehümâsında mümtedd
olan sedd-i sedid mürûr-ı zamân ve şiddet-i cereyân-ı âb-ı revân ile harap
olmağın tecdîd eylediği sırada cesâmetli bir de tarih kasrı ilâveten binâ etmekle üzerine Şeyhülislam Yahya Efendi tarafından tanzîm edilmiş olan
bu tarih yazılmıştır. Tarih:
Mustafa Paşa vezir-i a‘zam ol âlî-nijâd
Kim vücûdun âleme Allah in‘âm eyledi
Mülk-i Osmânîyi tamir etmeye sa‘y eyleyüp
Her diyârın nazmına li’llah ikdâm eyledi
İşidüp cisr-i Mihale kesr-i noksân erdiğin
Kesrini cebr eyleyüp noksânın itmâm eyledi
Oldu bu cisr-i sevâb-encâmına tarih-i tâmm
Mustafa Paşa bu âlî cisri ihkâm eyledi 1050
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 331
Bin yüz altmış beş senesindeki zelzele-i azîmede harap olmakla bin
yüz yetmiş bir tarihinde Sultân Mustafa Han-ı Sâlis irâdesiyle icrâ kılınan
tamirine şuarâ-yı asriyeden Örfî Ağa bu tarihi demiştir.
Tarih
Şehenşâh-ı muazzam câh-ı zıll-i hazret-i mevlâ
Mülûk içre bulunmaz şevket ü kudrette sânîsi
Harâb iken bu cisri eyledi âbâd esâsından
Ebü’l-hayrât şâh-ı âlem-i vakt oldu bânîsi
Bilâdın her birine şah-râh-ı birr ü ihsândır
Mürûra bir tarîkdir bulamazlardı ahalîsi
Yoluyla lutfa mâil pâdişâh-ı dîn-perverdir
Ki mahfûz oldu dünya gördü bu lutfu havâlîsi
Hemân bir bende geldi Örfî gibi dedi tarihin
Bu cisri yaptı Sultân Mustafa’nın emr-i âlîsi 1171
Eski Köprü
Yedincisi Ekmekçizâde Ahmed Paşa’nın sekiz tâk üzerine binâ ettiği
cisr-i metîndir ki hâlen Eski Köprü demekle marûfdur. Esâsı bin on altı
tarîhinde vaz edilmekle Edirneli Mehmed Kâmî Efendi tarafından nazm
edilmiş olan işbu tarih bir mermer levhaya tahrîr edilerek tarih kasrına
vaz edilmiştir.
Tarih
Etmekçizâde Ahmed Paşa-yı kâmkârı
Hayrâtın görenler etmez mi hayr ile yâd
Bu devlet içre defterdâr oldu on sekiz yıl
Bâ-haşmet-i vezâret bâ-devlet-i Hudâ-dâd
Doldurdu Tunca nehrin bî-şübhe sîm ü zerle
Bu cisr-i bî-adîli li’llah etti bünyâd
Maksûdu bir duâdır ancak gelüp geçenden
Lâyık budur ki sen de rûhunu edesin şâd
Kâmî dedi esas-ı müstahkemine tarih
Zîbende râh-ı Gülşen bu cisr-i Ahmed-âbâd
Binâ:1016 Resm: 1113
Binâsı bin yirmi dört târihinde tamam olmakla Edirne Kâdısı Şerîf
Efendi tarafından bu Arabî tarih denilmiştir. Tarih:
332 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Enîsü’l-Müsâmirîn’de diyor ki garîb ittifâkdandır ki mukaddema bu
cisrin yerinde olan ağaç köprü Yeni Köprü nâmıyla meşhur olmuş idi. Giderek o nâm tesir edip taş ile binâ olundu. Bu babda Kesbî Efendi’nin
söylemiş olduğu tarih bu manayı müş‘irdir.
Mısrâ
Taşla yaptı Yeni Köprüyü Ahmed Paşa
[s.148] Enîsü’l-Müsâmirîn’in makâlesi burada tamam oldu. Âti’zzikr Yeni Köprü bina olunduktan sonra bu köprünün nâmı Eski Köprü
demekle şöhret bulmuştur. Ahmed Paşa merhum bu köprüyü küllü yevm
silip süpürmek için tayin ettiği hademenin hir birine İbni Arab Mahallesinde birçok hâne vakf etmiş ve o hânelerden hâlen dokuz bâbı mevcut
bulunmuştur. Yukarıdan beri beyân olunan köprüler Tunca nehri üzerine
mebnîdir.
Yeni Köprü
Sekizincisi cennetmekân Gâzî Sultân Mahmûd Hân-ı Sânî irâdesiyle
bin iki yüz kırk dokuz tarihinde esâsı vaz edilip bir müddet kaldıktan
sonra fâizü’l-hayrât Cennet-mekân Gâzî Abdülmecîd Hân hazretlerinin
irâdesiyle bin iki yüz elli sekiz tarihinde bed’ ile bin iki yüz altmış üç tarihinde on üç tâk üzerine binâ ve ihyâsına muvaffak oldukları köprüdür
ki nezâket-i fevkalâdesiyle beraber metîn ve rasîn bir cisr-i âhenîn ü dilnişîndir. Esâsı vaz olundukda Pertev Paşa merhûm bu tarihi demiştir.
Tarih Cenâb-ı hazret-i Mahmûd Hân şâhen-şeh-i devrân
Penâh-ı dîn ü devlet kehf-i ümmet sâye-i Yezdân
Edirne şehrini teşrîfi çok hayr oldu ez-cümle
Yıkılmışdı bu köprü eyledi tecdîdini fermân
O şâha sıdk-ı hizmettir sırât-ı müstakîm ancak
Bu yolda inhirâfın müntehâsı vâdî-i hüsrân
Esâs-ı dîn ü devlet zâtıdır Yâ Rabb olup dâim
Serâpâ-yı memâlik sâyesinde olsun âbâdân
Biri mu‘cem biri tam iki tarih eyledim inşâd
Bu hidmet bende-i nâçîze Pertev başka bir ihsân
Mu‘cem Esâsından bu cisri pek metîn yaptırdı Mahmûd Hân 1249
Tam
Becâ bu cisri âbâd eyledi Sultân Mahmûd Hân 1249
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 333
İtmâmına Zîver Efendi tarafından inşâd ile kasr-ı mahsûsu bâlâsına
yazılmış olan tarihdir.
Tarih
Esâs-endâz-ı bünyân-ı kerem Abdülmecîd Hânın
İmâr-ı mülkünün üstâd-ı adli oldu mimarı
Olaldan menhel-i azbü’l-mekârim ol şehin ahdi
Sezâ mânend-i deryâ dehre kılsa lutfunu cârî
O şâhenşehdir elhakk fâizü’l-hayrât âlemde
Sezâdır kılsa âbâdân mülkü böyle âsârı
Edirne beldesi enhârı üzre cisr-i şâhâne
Garîk-i cûy-ı ihsân eyledi etrâf ü aktârı
Gelüp geçdikçe halk-ı memleket bu cisr-i sânîden
Duâ-sâz-ı dü-bâlâ kıldılar evrâd ü ezkârı
Meriç ü Arda nehri ta revân oldukça bu sudan
O şâhın mülkünün feyz-i İlâhî ola enhârı
Bu tâk-ı cisri tarsî‘ etti Zîver işbu târîhim
Bu âlî cisr oldu hayr-ı sânî-i cihândârı
Bed’: 1258 Hitâm: 1263
Tarih mısrâının noktalı harfleri bed’ ve mısra evvellerindeki hurûf
hitâm tarihidir. Bu köprüye Yeni Köprü denildiği gibi İkinci Köprü ve
şehrin kenarında olduğu cihetle Dış Köprü dahi derler.
334 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 335
Ravzatü’r-Rumât
336 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 337
Ok menzileriyle tîr-endâzân hakkında Vâlide Sultân tâbe serâhâ
Câmi-i şerîfi kâtibi Abdullâh Efendi’nin ahd-i Sultân Mehmed Hân-ı
Râbi‘de sekiz bâb üzerine tertîb ve Tezkire-i Rumât ismiyle tevsîm eylemiş olduğu risâlenin beşinci bâbı Edirne menâziliyle tîr-endâzlarına dâir
olduğundan oradan aynen nekl ü tenmîk edildi. (Der-beyân-ı menâzil-i
Edirne)
[s.149] Musallâ Menzili Edirne’de Musallâ’da olan menzil hevâsıyla
atılıp ibtidâ ol menzili bünyâd eden zâtın ismi Kör Kemâl’dir. Bursa’da
dahi yerleri vardır. Ondan Üsküfçü nâm zât aşırı atmıştır ve bunlardan
sonra Usta Karaca nâm pehlivân-ı âlem hem yaycı ve hem okçu olmakla kamış oklar yapmakta lâ-nazîr olup Usta Sinân’ın şâkirdlerinden bu
âlemde yaycılıkda bunlar nâmdâr kimesneler idi. Ondan aşırı Sinân Yeniçeridir, sonra sipâhî olmuştur. Ondan aşırı Yanmaz Ağaçoğlu Hâce Ali
atmıştır. Pehlivân-ı cihândır. Rivâyet olunur ki, berk yaydan ince ok atar,
ancılayın cihâna âdem gelmemiştir. Üsküp menzili dahi onundur. Evsâfı
çoktur. Cümleden birisi budur ki at üzerinde ok atardı ve ol berk yayı at
üzerinde kurardı. Oklarını kubur ile eğer kaşına asardı. Ol âlî-menzilleri
pûteye atar gibi atardı. İstanbul’a gelip menzilleri az kaldı ki deryâya indire
ve pehlivanların iki yayı kuvveti kadar çekerdi ve kendisi bâzergân olup
Uçbeyler ile muâmele ederdi. Ömrünü mücerred geçirmiştir. İttifâk bir
zamanda İskender Paşa Bosna sancağı Beyi iken küffâr tarafına akın eyleyip Yanmaz Ağaçoğlu bile gitmiştir. Pek çok kimesnenin gidemediği yere
giderdi. Rivâyet olunur ki avdetlerinde yol üzerindeki bir derbendi küffâr
zabt edip askeri geçirmediği gibi avdet dahi mümkün değil idi. Hâce Ali
tirkeşindeki okları çıkarıp derbenddeki küffâra doğru bir ok atmasıyla düşman fırkasında üç kâfiri birden tepelemiş, küffâr top tanesi erişmeyecek
bir yere ok geldiğini müşâhede etmesiyle bu kazâ-yı âsumânîdir beşer kârı
değildir, ol kadar uzak mahalden ok yetişmez der iken bir ok daha atıp o
dahi birkaç tanesini helâk edince küffâr firâr eyledi. Ve ehl-i İslâm oradan
338 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
mürûr ile selâmet buldu. Ol okların tûlü birer buçuk karış idi ve üçer köşeli
demrenleri var idi. Yelekleri üçer parmak idi. Demren oka geçmiş olmayıp
ok demrene geçmiş idi. Edirne’de merhûm oldu.
Merkûm Hâce Ali’nin Taş Sürdüğü Beyân Olunur
Dede Kemâl her zaman Hâce Ali okunu isbât ile ve illa taşını atarım
der imiş. Hâce Ali’nin bu söz gücüne geldi. Yaycı Usta Ali’den menkûldür
ki, pehlivanlar birgün gelip hazır oldular. Dede Kemâl ben de atarım
amma yayım yoktur dedi. Usta Ali bir yay var amma bol yaydır, hamı alınmıştır, bak eğer kolunuza münâsib olursa atınız dedi. Dede Kemal bir iki
kerre atıp ne yapayım bu yay bolcadır diye şikâyet eyledi. O asırda dar yay
ile atış olur idi. Hele kendisi söz kabul edip koluna göre saz ve atış eyledi.
Ekseri hava anda kaldı. Bir sınanmış oku var idi. Pehlivanlardan himmet
ricâ edip ve salât ü selâm ile takarak kürsîye getirip küşâd verdi. Havacılar üzerine seğirdip dülbend bozdular. O gün hem taşını sürdü hem
menzil bozdu. Okun üzerine varılıp cümlesi gördü. Dede Kemal şurût
ile ve tekbîr ile çıkarıp Ali Hâce’ye teslîm eyledi. Ve yayı gördüler ki bol
yaydır, badehû cümlesi bol yaya rağbet edip dar yaydan fâriğ oldular. Ondan sonra Dede Kemal Hâce Ali’den aşırı atıp taş sürdü. Badehû Sultân
Bâyezîd Hân hazretleriyle Amasya’dan gelmiş olan sipâhî oğlanı ağası ve
pâdîşâhın dâyesi kulu ve alâ-rivâyetin dâyesi oğlu olup ismine Dâyekulu
Bâlî Bey derler idi. Bir müddet sonra işbu Bâlî Bey Dede Kemal’den aşırı
attı. Amma yekdiğerinden fark olunmaz râddede olup ehline malum idi.
Bunun üzerine bir çok münâzaalar vukû bulup Dede Kemâl’in rûy-ı rızâ
göstermemesinden dolayı halk iki fırka oldu. Kimisi taş [s.150] dikilmesine karar verip kimisi de dikilmemesine ısrâr eylemelerine binâen keyfiyet Sultân Bâyezîd hazretlerine arz olundukta dâyesi kulu olduğundan
taş dikilmesine meyl göstermiş iseler de evvel emirde vezirazam ve Kazasker efendiler ve sair erkân-ı devlet ile tarîkin ehl ü erbâbını celb ü cemle
muhâkeme fermân buyurup bi’l-cümle ehl-i kabza ile ok yerinin üzerine
varılarak ol okun o mahalle düştüğünü isbât için şâhid istimâıyla ziyâde
ve noksan nizâ‘ın faslını yine ehline havâle buyurdular. Ma‘a hâzâ mahall-i
nizâ‘a varıldı ise de davaya faysal verilemedi. Badehû pehlivanların kâffesi
Dede Kemal’e hitâben hazret-i pâdişâhın meyli dâyekulu tarafına olduğu cihetle sizin de ol sûretle rûy-ı rızâ göstermeniz makuldür. İş ehline
malûmdur. İlerde sen yine müsâbakat edersin demeleriyle Dede Kemal
dahi rızâ gösterip azîm ziyâfetler tertîb olunarak bi’l-cümle kibâr gelip ve
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 339
bölük ağalarıyla ocak halkı hilatler giyip taş diktiler. Bu münâzaa üç sene
mümtedd oldu. Bir zaman sonra Dede Kemal gelip on beş gez aşırı attı
ve taş dikti. Dede Kemal bir husûs için İpsala’da salb olunmuştur. Badehû
Tozkoparan zuhûr ederek İstanbul’daki o iki âlî menzilleri ve Bursa’da
Şucâı bozdu. Tozkoparan ilm-i remyde hattât-ı meşhûr Şeyh Hamdullâh
şâkirdânındandır. Keyfiyyet huzûr-ı pâdişâhîye arz olundukda hüneri var
ise Edirne’de Dede Kemal menzilini atsın buyurdular.
Tozkoparan’ın Dede Kemal Menzilini Ne Sûretle Attığı
Beyân Olunur
Sultân Bâyezîd Han hazretlerinin atıcı tâifesine fevka’l-hadd rağbetleri olduğu cihetle sâlyâne tayin buyurduğundan kışın idman edip yazın gâh
Edirne’de ve gâh İstanbul’da atışlar ederler idi. Gerek Tozkoparan’ın ve gerek Bursalı Şucâ ile emsâlinin Edirne’de Dede Kemal menzili bellerini bükmüş idi. Hatta kışın İstanbul’da meşk edip yazın Edirne’ye varınca idmanımız bozulur diyerek bir kış Edirne’de kışlayıp yaza idman için ziyâdesiyle
çalışmış oldukları halde yine hâ’iben avdet ettiler. Bu hâl birçok zamanlar
imtidâd eyledi. Nihâyet dokuz yüz on dört tarihinde İstanbul’da vukû bulan şiddetli hareket-i arzdan pek çok mahaller harap olmakla Sultân Bâyezîd
hazretleri Edirne’ye teşrîf buyurdular. Ve atıcıların kâffesine atılmak emr
edip yaycılarına okçularına birçok ihsânlar emr ettiler. Dede Kemâl menziline atılmasını hazret-i pâdişâh be-gâyet arzu etmiş ve hattâ atıcılara birçok ihsânlar va‘d buyurmuş oldukları halde oraya atmak kimseye müyesser
olmamıştır. Vaktâ ki
mazmûnu üzre vakt-i merhûnu
hulûl edince nice atıldığı beyân olunur. O asırda ok menzillerinde her
bölükten adam bulunup her atıcıya tarafdâr olurlar idi. Pâdişâhın iki etmekçibaşısı var idi ki ikisi de kabza âşıklarından idiler. Tozkoparan’ın etmekçibaşılara karâbeti olduğundan kendisi ol zümreden geçinir idi. Ve iç
ağaları dahi her biri bir pehlivana tarafdâr olup türlü türlü yedekler ve oklar verirler idi. Haydar Bey’e Enderûn’dan çıkmış Hazînedârbaşı Ali Ağa
ve Bozdoğancı Mustafa Çelebi’ye Kapıağası ve Tozkoparan’a Kilârcıbaşı
Mustafa Ağa muâvenet ederler idi. Ve her birine birer okçu ile birer yaycı
hizmet eyler idi. Ekmekçi tâifesi Tozkoparan’ın havadârlarıdır, ok işlerler
diyerek taraf-ı devletten men olundu. Müezzinzâde Usta Sinân, Bozdoğancı Mustafa Çelebi’ye hizmet eder idi. Amma maksadı Tozkoparan’ın
iş görmesi idi. Kendisinin okuyla ümmid eder idi. İstanbul’da Yıldız menzilini ve haftasında Bursa Şucâ menzilini, Müezzinzâde’nin bir okuyla
340 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
bozmuş idi. Müezzinzâde kangı taraf gâlib ise ok verir idi. Sâhib-i Risâle-i
Rumât Hasan Çelebi altı ok tutmuş idi. Yekdiğerine yakın olarak gâh
Mustafa Çelebi gâh Haydar Bey attı ise de kimseye müyesser olmadı. Bir
gün Yanmazağaç dükkânında bu menzil müzâkere olunup Yanmazağaç
[s.151] oğlu bu sene dahi olmadı. Ancak bir ümîd vardır, o dahi olmaz ise
artık olmaz dedi. Sebebi suâl olundukda Hasan Çelebi altı ok yaptı, ümîd
onlardandır, o dahi olmaz ise olmaz dedi. Bu haber Tozkoparan ile Hasan Çelebi’ye vâsıl olmakla Hasan Çelebi gayret etmiş idi. Sehm yüklerini
bir acemden biriktirip yükleyip hava beklerdi. Ve İçkoz Ahmed nâmında
bir yaycı var idi ki o Haydar Bey’e ve Usta Ali Tozkoparan’a ve Mustafa
Çelebi’ye hizmet eylerler idi. İçkoz Ahmed Tozkoparan’ın yanına gelmeye ve yay vermeye Hazinedârbaşı Ali Ağa’dan korkar idi. Tozkoparan bana
Usta Ahmed’den bir yay alıver diye Nişâncı Cafer Çelebi’den ricâ eyledi.
O dahi Usta Ahmed’i çağırıp akçesini vereyim bana bir yay ver dedikde
canıma minnet velâkin hazînedârbaşıdan korkarım velâkin ben bir yay
öndül koyayım atsınlar kimde hava kalırsa yay onun olsun, bolay ki hava
kendisinde kalıp da ala idi dedi. Ve öylece yaptılar hava Tozkoparan’da
kaldı, yayı aldı. Bu sebebten okçu ve yaycı mâ-beynine güft-gû düştü, söz
çoğaldı. Öyle yay ile okları tecrübe eyledi. Menzil atmak ümîdinde idi.
Birgün pehlivanlar ile meydana varılıp ulemâ efendilerden birçok zevât
gelmişidi. Ulemâdan Aşık Kâsım denmekle marûf bir zât gelip pehlivan
bir duâ edelim sen âmîn de. Ola ki cenâb-ı Rabbü’l-âlemîn seni maksûdun
menziline nâil eyleye deyip öylece ettiler. Çünkü pehlivân-ı âlem pehlivanlar ile ayak yerine basıp salât ü selâm getirerek ve Fâtiha-i şerîfe okuyarak ve tekbîr alarak okunu takıp üçer ok attılar. Dördüncü ok ki nevbeti
Tozkoparana geldi, hulûs-ı kalb ile ve teveccüh-i tâmm ile gezleyerek ve
kâidesi vechile kâffe-i malûmâtını icrâ eyleyerek iç kabzaya andan gezine çekip saf kalble şast küşâd ve yerinden sıçrayıp yâ Allah sadâsıyla bir
çağırdı ki âleme velvele düştü. Tozkoparan’ın bu kadar çağırdığını kimse
bilmiyordu. Havacılar kulak verip dinlediler. Ok şahîn gibi gıjırdıyla gelip konup ejder ağzından çıkmış gibi titremeye başladı. Havacılar seğirdip
ok üzerine vardılar. Menzil bozduğunu bilip destâr bozdular. Cümle pehlivanlar ok üzerine geldiler. Ok Hasan Çelebi’nin olmakla beraber pehlivanlıkta dahi ehil olduğundan ona teklîf olundukda âyîn ve erkân ile
çekip Tozkoparan’a teslîm eyledi. Cümle ile merhabâlaştılar, mübârek ola
denilip taraf-ı pâdişâhîye ve vükelâ ve vüzerâya müjdeler gönderilmekle
ihsânlar olundu. Hazret-i pâdişâh Mamak Pınarında ziyâfet eyleyip bi’l-
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 341
cümle vükelâya ve bölük ağaları ve yeniçeri ağası ile sâir îcâb edenlere ve
Tozkoparan’a hil‘at giydirildi. Ve’l-hâsıl Tozkoparan’a dil-hâhı vechile
ikrâm olunduktan sonra âyîn ve erkân üzre taş diktiler.
Edirne’de Ovaya Giden Yol Menzili
Bu menzilin iki tarafını su aldığı cihetle Tozkoparan ve İshak Bey
ve Haydar Bey ve sâhib-i Risâle-i Rumât Hasan Çelebi ittifâk-ı ârâ ile
bu menzili Musallâ Meydânına kaldırdılar. Menzil-i mezkûr kadîm olup
yedi taştır, ikisi malûm beşi meçhûldür. Gâliba bu menzil Sultân Murâd-ı
Sânî zamanında atılmış olmak gerek. Merhûm Tozkoparan durup bedel
atmışlardır. Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci meçhûldür. Altıncı
Mütevellî Kulu, yedinci Zihgîrcidir.
Mütevellî Menzili
Cennet-mekân Ebü’l-Feth Sultân Mehmed Hân asrında yıldız havasıyla atılmıştır. Bu menzile Dede Kemâl çok durup düz yerde olmakla havasına rast gelmediğinden sonra aksine durup atmıştır. Âlî menzildir. Bu
hesâbca düz yerde aksine durulup atılsa olur. Evvelkisi Sinân Mütevellî,
ikincisi Dede Kemâl.
Bağlaryolu Menzili
Bu menzil Bağlaryolunda olan pınarda ayak taşı olup Bursalı Kuyusu
yeri derler poyraz havasıyla atılmıştır. Evvelkisine Papasoğlukulu ikincisine Kocaili Beyi Küçük Dede derler. Üçüncüsü Sultân Bâyezîd kullarından Keyvan Bey’dir. Sonra Kefe beyi olmuştur. Mîr-i alem Ahmed Ağa bu
menzilden aşırı kısarak ağaç okuyla atıp nişân eyledi. Başkaca taş dikildiğini [s.152] sâhib-i risâle Hasan Çelebi nakl etmiştir.
Sarây Ovasında Olan Ağaç Menzili
Bu menzil Mamakpınarı’na karşı lodos havasıyla atılır. Evvel atan
zâta Na‘leynî Körögöz, ikincisine Kassâb Bâlî üçüncüsüne Bozdoğancı
Sûfî derler üstâd yaycı imiş. Dördüncüsüne Molla Osman, beşincisine
Gulâm Ali altıncısına Çubukçu Gulâm Nasûh, yedincisine Mîr-i Alem
Ahmed Ağa derler.
(Fakîr-i Câmi‘u’l-hurûf tarafından ilâve) İşbu Mamakpınarı’na karşı
menzile Cennet-mekân Sultân Osmân Hân-ı Sânî hazretleri Hotin seferi
azmiyle bin otuz tarihinde Edirne’yi teşrîf buyurdukları sırada ok atmış ve
342 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
nişâne olmak üzre ol vakit rekz edilmiş olan iki arşın irtifâındaki mermer
taşta murakkam tarih buraya terkîm edilmiştir.
Nazm
Şâh-ı dilîr Sultân Osmân-ı şîr-savlet
Sâhib-kırân-ı Cem-câh-ı Cemşîd çarh-ı temkîn
A‘dâ-yı bed-nihâda azm-i cihâd edince
Bu sahn-ı dil-güşâda kurdu hıyâm-ı zîbîn
Alıp ele kemânın tîr attı bu nişâna
Her kim görürse eyler ol pâdîşâha tahsîn
Tenzîl-i san‘atında fikr-i dakîk kıldı
Hilmî-i dâ‘î dedi târih-i hûb ü rengîn
Yayı oku koyunca bâkîsi oldu tarih
Âmâc-ı sehm-i Sultân Osmân-ı dâd-âyîn 1030
Bu tarihin tarîk-ı istihrâcı şu vech iledir. Tarih mısrâı hesâb olundukda
bin kırk bir adettir. Üst mısrâda vâki “yayı oku koyunca” ibâresindeki yay
lafzından maksad “yâ” harfidir ki on adedi câmidir. Okdan maksad dahi
bir adedi hâvî elif harfi olup ikisinin mecmûu on bir adeddir. Bu adetleri koyunca tarih mısrâının mecmû-ı a‘dâdından on bir adedi tarh edilince
teşrîf-i şâhânenin 1030 senesi idüği tezâhür eder. Taşda dahi 1030 senesi murakkamdır. Mezkûr taş kurbunda vâki Tunca nehrinin 1310 senesi
feyezânında incimâdına mebnî buzların sadmesiyle devrilmiş olduğundan
cihet-i askeriyece yerinden kaldırılıp kurbunda vâki kışla derûnunda hıfz
edilmiştir. (İntehâ)
Namâzgâh Ovası Menzili
Bu menzil ağaç okuyla poyraz havasıyla atılmıştır. Atıcıların birincisi
sâhib-i risâle Hasan Çelebi, ikincisi Kadı Ömer Halîfedir.
Tîr-ger Hasan Çelebi Menzili
Bu menzil Musallâ Meydânında lodos havasıyla atılmıştır. Hasan
Çelebi’nin karındaşı Hüseyin Çelebi ricâ ederek evvelen atıp taş dikmiştir. Hasan Çelebi anataşı birâderi Hüseyin Çelebidir. İkincisi Filibeli Saka
Hüseyin’dir. Edirne’de bu zikr olunan menzillerin yerleri bilinmekten
kalmıştır. Sual olundukta bunlar meydanın sınır taşlarıdır diye cevap verdiler. Tozkoparan İskender’in yeri ile Musallânın sağ tarafında zikri sebk
eden eski menzilin taşları mermer olmakla malûmdur. Bu zikr olunan
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 343
menziller Hasan Çelebi Risâlesi’nden nakl edilmiş olup Abdullah Efendi
Tezkiresi’nde muharrer olan menâzil ber-vech-i âtîdir.
Lodos Menzili
Yeksüvâr-ı zergerdân altı taş olup dördü malûm değildir, ikisi
malûmdur. Beşinci Ömer Efendi, altıncı Kayyimzâde Ahmed Efendidir.
İstanbul’da dahi menzili vardır. Ayakyeri çeşmenin solunda olan Kefke taşıdır. Dokuz yüz elli gezdir.
Musallâ Menzili
Bu menzil Musallâ’da dahi Bursalı kuyusu dibinde ayaktaşı olan Yıldız menzili ki Yaycı Hüseyin menzilidir. Birincisi Hüseyin Kemânger
ikincisi Samsunîbaşı Süleymân Ağa üçüncüsü Haffâf Hacı Mustafa’dır.
Dördüncüsü Murâdiye kâtibi İbrâhîm Çelebi, beşincisi teberdâr-ı sâbık
Topçu Hüseyin, altıncısı Vâlide Sultân Ağası Lala Ebûbekir Ağa, yedincisi Teberdâr Ahmed Bey’dir. O asır geziyle cem‘an bin on altı gezdir.
Bu menzilin baştaşı [s.153] Musallâ’nın solundaki çeşme deresiyledir.
Teberdâr Sâlih Efendi altıncı taş olmak üzre yetmiş gez kabzaya doğrultmak şartıyla ve olmaz ise çıkarmak üzre bir taş dikmiş idi, itibâr olunmadı. Hattâ Ahmed Bey menzili attığı gün ona destâr olmayıp sâhibine ya
atarsın veyahut taşı çıkarırız denildikde bir seneye mehil taleb eyledi, öyle
kaldı. Çıkarıp atmak gerekdir hilâf-ı şart ve kânûndur.
Musallâ Meydânında Kıble Menzili
Bu menzilin ayak yeri Musallâ üzerinde olan çeşmenin sağ tarafına
bedeldir. Bağ yolunda olan yeksüvârdır. Subaşı Ali Efendi ve Ali Ağa ve
Kıbleli çukadârı Mehmed ve Torlacı Hacı Hüseyin, teberdâr cem‘an dokuzyüz altmış gezdir.
Musallâ’da Poyraz Menzili
Bu menzilin Ayakyeri Bursalı Kuyusu’nun sağ tarafında bir küçük
mermer taştır. Anataşı Samsuncubaşı olan Süleymân Ağa’nındır. İkinci
Lala Ebûbekir Ağa üçüncü Şatırbaşı Salih Ağa’dır. Dördüncü Musâhib-i
Şehriyârî Abdülkerîm Ağa cem‘an dokuz yüz otuz iki gez ve pîşrevdir.
Gündoğrusu Menzili
Bu menzilin ayakyeri Dağdibinde tepede olan küçük mermerdir.
Kahveci yeri denmekle marûfdur. Ana taşı ancak yedi yüz gez olabilen bir
yer olup yetmiş dirhem yay ile atmağın ihrâc olunmadı. İkinci Süleymân
344 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Ağa’dır. Beyne’l-hayât ve’l-memât bir adam olmakla müsâmaha olundu.
Bunlara menzil denilemez. Nasıl taş diktiler bilinemedi.
Timurtaş Menzili
Bu menzilin yeksuvâr ayaktaşı köyde Durmuş Ağa bahçesinin hendeğinde imiş. Evveli ve sânîsi nâ-mulûmdur. Üçüncü Hacı Mustafa batman seksen gez aşırıdır. Dördüncü olmak üzere merhûm Hacı Bâkî bir
arabacının yolda bulduğu ok ile dikmiştir. Merhûmun sahîh oku yoktur.
Âkıbet haydûdlar katl eyledi. Şurûta muhâlif olarak taş dikenin muammer olduğu görülmedi. Bu fende yalan söyleyenin ve doğru yürümeyenin va hakkına razı olmayanın elbette bir kazâya uğrayacağı bedîhîdir,
be-gâyet ihtirâz lâzımdır. [Sâhib-i Tezkire mûmâ-ileyh Abdullah Efendi
der ki; Edirne’de Velî Çelebi nâm bir solak ok meydanına gelip bizimle görüşmekle solaklar günü cümle solaklar a‘lâ pûte attı. Fakîr solaklara
mümeyyiz olmamla kusûruna bakılmayıp meydana geldi. Solaklar içinde bunun iktidârı huzûr-ı pâdîşâhîye arz olunmakla rikâb solağı oldu.
Bu hâl ile kendisine gurûr müstevlî olduğundan Edirne’de birçok masraf
ihtiyârıyla bir cemiyet akd ederek hâki menzilini açıp güç hâl ile yedi yüz
elli geze taş dikmiştir. Bundan evvel kâffe-i rumât ile beynehümâmızda
dokuz yüz gez pîşrev ve sekiz yüz elli yeksuvâr ve sekiz yüz otuz hâki olmayınca menzil dikilmesin diye kavl ü karâr etmiş iken Velî Çelebi hilâf-ı
karâr taş dikmiş ve Hacı Osmân nâm bir yaycı pûte oku ile aşırı atmış
olduğundan ırz-ı rumâtı tekmîl için Veli Çelebi’nin ayak ve ana taşlarını
çıkarıp atmış idim. Edirne atıcılarıyla rikâba davet olunduğumuzda Velî
Çelebi huzûr-ı hümâyûnda fakîri meydâna okudu. Fakîr dahi çıktım iki
ok ile boyundan ziyâde çul giyip iskât olundu. Hatta huzûr-ı hümâyûnda
bize meydân okudukda pâdîşâh hazretleri seni Velî meydâna okudu, çıkar
mısın? buyurdular. Fakîr dahi kimseye maydân okumam, amma okur var
ise evvelâ pertâb oku ile sonra ip altından pûte okuyla badehû at üstünde
yirmi dört bend ok atmak şartıyla çıkarım dedikde fermân buyrulmakla
huzûr-ı hümâyûnda ata süvâr olarak ibtidâ çıkışda tablaya yelesine dek bir
ok urunca Solak Velî karârı firâra tebdîl eyledi.]
Mehmed Beşe
Yeniçeri ocağından Kıbleli Çukadâr Mehmed Beşe üstâd tîrendâzlardan olup Edirne’de Yeksuvâr menzilinde mümtâz menzili olduktan mâadâ fenn-i tîrde dahi müsellem ve mümtâzdır.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 345
Edirneli Dervîş İbrâhîm Ömer Efendi [s.154] ve Kayyımzâde Ahmed Efendi ayakdaşlarından olup Edirne’de Timurtaş karyesinde batman
menziline birçok günler sa‘y ve gûşiş etmiş ve mahall-i mezkûrda bir dürüst
menzil atmıştır. Samsuncubaşı Süleymân Ağa’nın üstâdı olup doksan yaşını tecâvüz edince muammer olmuştur.
Kayyımzâde Ahmed Efendi
Sarây Meydanında Yeksuvâr menzilinin baştaşı bunlarındır.
İstanbul’da Hacı İsmâîl nâm-ı diğer Uşşâkî menzilinde Mevkûfâtî Mehmed Efendi’den sonra otuz gez aşırı atıp taş dikmiştir. Tezkire-i Rumât’ta
Kayyımzâde kadar yay çeker istimâ olunmadı. Sefer kadar çeker imiş
diye mezkûrdur. (Mûmâ-ileyh Ahmed Efendi hattât olduğundan tarih-i
vefâtıyla medfeni hattâtlar sırasındadır.)
Teberdârân Ocağından Turlacı Hüseyin Ağa
Destâr-ı tîr-endâz olup Edirne musallâsında yeksuvâr menzilinden
atmıştır. Ser-efrâz-ı menzildir.
Edirneli Ömer Efendi
Sultân Murâd tîr-endâzlarındandır. İlm-i remyde kabzına Şinâsî Pehlivan olup Edirne’de Sırık Meydanında Yeksuvâr menzilinde ser-efrâz-ı
menzil olan Kayyımzâde Ahmed Efendi’ye karîb mümtâz menzili vardır.
Samsuncubaşı Süleymân Ağa
Mümtâz ve müsellem tîr-endâzlardandır. Edirne’de bir iki menzili
olduğu meşhûr-ı âlemdir. Merkûm Süleymân Ağa ömrü oldukça ok atmış pehlivân olup Peç senesi Ostorgon muhâfazasında bulunmakla kaleyi
küffâr aldıkda Maktûl Mustafa Paşa tarfından katl edilmiştir.
Mahmûd Efendi
Matbah Emini demekle meşhûrdur. Mûmâ-ileyh atîk tîr-endâzlardan
olup niçe günler meydân aşmıştır. Edirne’de Burnuyamuklu’da sâhib-i
menzil adam idi. [Burnuyamuklu Hacılar ezânından Helvacı Çeşmesi’ne
kadar olan arâzî dâhilinde bir mevki ismidir.] Burnu penbeli dahi derler.
Pûte Suffelerinden Edirne’de Olan Suffeyi Vaz Eden Üstâd-ı Küll
Piyâle Paşa Hatîbi
Hatîb-i mûmâ-ileyh pûte-endâzîde yegâne olup mezkûr suffede olan
iki draht-ı müntehâya bir kemend boyu bülend ip çekip ve bir buçuk ke-
346 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
mend boyu geriye oturup ipin altında üç yüz gez bu‘du olan mahalde sepete ok attıkları meşhûr-ı âlemiyândır. Mûmâ-ileyh mezkûr suffeyi zikr
olunduğu vech üzre pûte atmaya iktidârı olan pehlivânlar oturmak şartıyla vaz etmiştir. Tezkire-i Rumât’ın makâlâtı burada tamâm oldu.
Seyyid İbrâhîm Efendi ibni Seyyid Feyzullâh Efendi
Bin yüz on beş tarihinde Rumeli kazaskerliği pâyesiyle tatyîb olunduğu Vekâyi sırasında beyân olunan şeyhülislâm Seyyid Feyzullah
Efendizâde Hâce-i Sultân Mahmûd-ı Evvel Seyyid İbrâhîm Efendi’nin
Tezkire-i Rumât’ta eğerçi zikri mesbûk değil ise de müşârun-ileyh dahi
atıcılardan olup vaktiyle dikmiş olduğu nişantaşı el-yevm Edirne’de Topçu Kışlası havlusunda mahfûz bulunmakla şuarâ-yı asriyeden Azîz tarafından tanzîm edilip üzerine hâkk ve nakş edilmiş olan ebyât-ı tarihiyyenin sûreti budur.
Tarih
Pâdîşâh-ı heft-kişver hazret-i Hân Mustafa
Edicek ehl-i kemâle rağbet-i pür-inti‘âş
Hâce-i Sultân Mahmûd-ı cüvân-baht-ı saîd
Ya‘ni necl-i şeyhülislâm ol meh-i envâr-pâş
Hazret-i Sultân-ı dehrin yümn-i ikbâli ile
Menzil aldı etti hakkâ kuvvet-i bâzûyu fâş
Bu fezâda hân-ı ev‘vel yani sultân-ı be-nâm
Ettiler Rüstemliğin teslîm koyup yere baş
Hil‘at-i semmûr ile hâkân-ı a‘zam eyledi
Atlas-ı çarh ile nesc-i itibârın hem-kumaş
Geldi tebrîk eyleyüp târîhini dedi Azîz
[s.155] Bâreka’llah Seyyid İbrâhîm Efendi dikti taş
Çerkes Mehmed Ağa
Kemânkeş. 1128 tarihinde vefât edip Saray-ı Hümâyûn civârında
piyâde kışlasının câmi-i şerîfi pîşgâhındaki kabristanda medfûn ve nakş-ı
seng-i mezârı bu tarih-i mevzûndur. Mısrâ:
Kemânkeş Pehlivân Çerkes Mehmed sâhib-i menzil
Rıdvân Mustafa
Kemânkeş. Bin yüz yirmi sekiz tarihinde fevt olup mezkûr kabristânda
defn olunmuştur.
RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 347
Yakûb-ı Hindî
Bu lakab ona hey’âtı sebebiyle Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis tarafından
verilmiştir. Sülüs ve neshde Hâfız Osmân mezunlarındandır. Hatt-şinâsân,
Yakûb Efendi ehl-i hattın sâhib-i zuhûrudur demişlerdir. Mûmâileyh
meşâhîr-i kemânkeşândandır. Edirne’de vâki Kuleyi [Sarây-ı Hümâyûn’un
cihânnümâsı olacaktır] cirîd ile aşırıp pesendîde-i pehlivânân olmuştur.
Sâir maârifde dahi eli vardır. Taklîd-i âsâr-ı eslâfda mahz-ı isti‘dâd idüği
muhakkaktır. Ebû Eyyûb-ı Ensârî’de yazılı medrese kapısı dâhilinde bir ( ) resm eylemiştir ki Vefâyî’nin ( )’ına râcih olduğu hurde-bînân-ı hatta
ayândır. Sâl-i vefâtı 1196’dır. Üsküdar’da Harmanlıkta medfûndur. Kezâ fîHatt ve Hattâtân. Zuhru’l-Ârifîn nâm kitâbda bâbü’t-tâ’da remy hakkında
ber-vech-i âtî muharrerdir.
Bu hadîs-i şerîf ve bu haber-i latîf nüzülü’s-sâirîndendir. Manâsı “siz ok
atmayı öğreniniz, zîrâ tahkîk iki kerre ok atıp vurulan iki nişânların arası
bir çiçek bahçesidir, cennet bahçelerinden” demektir. Bunun hikmeti ok
atmak gazâ mebâdîsinden olduğudur. Bunun râvîsi Ebû Hüreyre’dir. Ve
yine Zuhru’l-Ârifîn’de Bâbü’s-sâ’da, el-hadîsü’s-sâminde Ebû İshak Sa‘d bin
Ebî Vakkâs radiya’llâhü anhu zikrinde ehl-i İslâm arasında gazâ niyyetine
ok atanların yeğreğidir. Ve hazret-i Fahr-i Risâlet onun hakkında “Yâ Rab
sen onun duâsını kabûl eyle ve ok atmasına ve koluna berklik ver” diye
duâ eylemişlerdir. Ve yine Uhud gazâsında ona hitâb edip “Yâ Sa‘d ok at
ki babam sana fedâ olsun” deyip ve bir dahi “bu benim dayımdır, her kişi
dayılarını getirsinler” diye onunla iftihâr ve mübâhât eylemişlerdir diye
mezkûrdur. (İntehâ)
El-Makâm: Tatarhân kabristanında Odun iskelesi cihetinde vâki
keresteci mağazalarının havluları kurbunda kâin bir kabrin sandukasında merkûz bulunan amâmeli ve müdevver kabir taşı üzerinde yalnız “elmakâm” kelimesinin mahkûk ve menkûş olmasından nâşî orası “el-makâm”
nâmıyla marûftur. Sebeb-i tesmiyesi bu sanduka ile kurb ve civârında pek
çok zevât-ı izâmın medfûn bulunmasından ileri geldiği mervîdir. Edirne’de
en eski kabristan işbu El-Makâm nâm kabrin vâki olduğu ve vasatında
vâki bir türbe harâbesine izâfetle Tatarhân Kabristanı denilen mahal olup
Edirne’nin ibtidâ-yı fethinden İstanbul’un fethine değin güzerân eden doksan dört sene zarfında Edirne’de irtihâl-i dâr-ı bekâ eden ulemâ ve fudalâ ve
ümerânın buraya defn edildiği anlaşılmakta ise de vâ-esefâ ki mütercim-i
348 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si
Şakâyık Edirneli Mevlânâ Mecdî ve sâhib-i Enîsü’l-Müsâmirîn Mevlânâ
Hibrî ve Örfî ve Nazîrâ efendilerden hiç birisi bunların kabirleri taşlarınca tetebbuât icrâsında bulunmamış ve Mevlânâ Şerefüddîn el-Kemâlî ve
Fahreddîn-i Acemî ve emsâli meşâhîrin göz önünde olan kabir taşlarını bile
okumaya tenezzül etmeyip yazdıkları eserlere bunlar hakkında me’hazları
olan kitâblarda gördükleri veyahut efvâhdan işittikleri makâlâtı yazmışlardır. Tetebbuât-ı fakîrânem ise 1294 senesinde Rusyalının Edirne’yi
istîlâsında mezâristân taşlarının ekseriyyet üzre mahv edilmiş olduğu
zamâna musâdif bulunmakla bi’z-zarûre işin ilerisine varılamamıştır.
1/1. Cildin Sonu