RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE Ahmet Bâdî Efendi Riyâz-ı Belde-i Edirne 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si 1/1. Cilt Edirne’nin Fethi • Camiler • Mescitler • Tekkeler • Medreseler • İmaretler • Mektepler • Çarşılar • Hanlar • Hamamlar • Çeşmeler • Kilise ve Havralar • Köprüler TRAKYA ÜNİVERSİTESİ 1 2 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Yrd. Doç. Dr. Niyazi ADIGÜZEL, 1975 yılında Rize’nin Kalkandere İlçesinde dünyaya geldi. İlk Orta ve Lise eğitimini Rize ve Giresun’da tamamladı. 1997 yılında Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1998 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmenlik ve yöneticilik yaptı.Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 2000 yılında Yüksek Lisans ve 2008 yılında “Edirneli Ahmet Bâdî’nin Riyâz-ı Belde-i Edirne Adlı Eserinin Tezkire Kısmı” adlı teziyle Doktorasını tamamlayarak Edebiyat Doktoru unvanını aldı. 2009 yılında Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde Öğretim Üyesi olarak göreve başladı. Halen aynı üniversitede görev yapmaktadır. Daha önce basılmış bir kitabı ve çeşitli dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunan yazar evli ve 2 çocuk babasıdır. Yrd. Doç. Dr. Raşit GÜNDOĞDU, 1963 yılında Kırıkkale’de doğdu. 1986 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. 1987 yılında Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde uzman yardımcılığı görevine başladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde Yüksek Lisans programını, 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Doktora programını bitirdi. 2009 yılında Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’ndaki görevinden ayrılarak Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandı. Halen bu göreve devam etmektedir. Millet Yazma Eserler Kütüphanesi Kataloglarının yeniden düzenlenmesi projesinde görev alan Gündoğdu’nun, çeşitli yayın evlerinde yayınlanan kitaplarının yanı sıra Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisinde de makaleleri yayınlanmaktadır. Yazar evli ve üç çocuk babasıdır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE Ahmet Bâdî Efendi Riyâz-ı Belde-i Edirne 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si 1/1. Cilt Edirne’nin Fethi • Camiler • Mescitler • Tekkeler • Medreseler • İmaretler • Mektepler • Çarşılar • Hanlar • Hamamlar • Çeşmeler • Kilise ve Havralar • Köprüler Hazırlayanlar Yrd. Doç. Dr. Niyazi Adıgüzel Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu TRAKYA ÜNİVERSİTESİ 3 4 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Trakya Üniversitesi Yayını: 148 Ahmed Bâdî Efendi Riyâz-ı Belde-i Edirne 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si TRAKYA ÜNİVERSİTESİ Hazırlayanlar Yrd. Doç. Dr. Niyazi Adıgüzel Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu Yayın Yönetmeni Mustafa Kirenci Kapak Tasarımı Davut Köse Mizanpaj Minyatür Ajans Baskı-Cilt Alioğlu Matbaacılık Orta Mh. Fatin Rüştü S. 1-3A Bayrampaşa/İSTANBUL Tel: 0212 612 95 59 Matbaa Sertifika No: 11946 1. Baskı Trakya Üniversitesi Yayını, No: 148, Mayıs 2014. ISBN: 978-975-374-163-7 (Takım) ISBN: 978-975-374-164-4 (1/1. cilt) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 27408 © Bütün yayın hakları “Trakya Üniversitesi’ne aittir. Kay- nak gösterilerek tanıtım amacıyla ve araştırma için yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir şekilde kopya edilemez, elektronik ve mekanik yolla çoğaltılamaz ve dağıtılamaz. KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI Library Cataloging-in-Publication Data (CIP) Ahmed Bâdî Efendi Riyâz-ı Belde-i Edirne 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si Trakya Üniversitesi Rektörlüğü Balkan Yerleşkesi / EDİRNE Telefon : +90 (284) 236 49 81 Faks : +90 (284) 223 42 03 E-Posta: basin@trakya.edu.tr ISBN: 978-975-374-163-7 (Takım) ISBN: 978-975-374-164-4 (1/1. cilt) Cilt: 1/1 Sayfa: 1-348 1- Ahmed Bâdî Efendi 2- Edirne’nin Fethi 3- Camiler 4- Mescitler 5- Tekkeler 6- Medreseler 7- İmaretler 8 - Mektepler 9- Çarşılar 10- Hanlar 11- Hamamlar 12- Çeşmeler 13- Kilise ve Havralar 14- Köprüler RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 5 İçindekiler Takdim.....................................................................................................................................19 Önsöz.......................................................................................................................................21 Ahmed Bâdî Efendi Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri Ahmet Bâdî Efendi................................................................................................................25 1. Hayatı ..................................................................................................................................25 2. Memuriyeti..........................................................................................................................26 3. Ölümü ve Mezarı...............................................................................................................26 4. Tarihçiliği ve Üslûbu.........................................................................................................27 5. Şairliği ve Edebî Kişiliği...................................................................................................28 6. Eserleri.................................................................................................................................29 1. Riyâz-ı Belde-i Edirne..................................................................................................31 2. Armağan.........................................................................................................................32 3. Divan...............................................................................................................................33 4. Tavzîhü’l-Ebvâb Alâ Teshîli’l-Hisâb..........................................................................33 7. Eserin Dil Ve Üslûp Özellikleri..................................................................................34 8. Eserin Nüshalarının Tanıtılması................................................................................35 Ahmet Bâdî ve Riyâz-i Belde-i Edirne Bibliyografyası...................................................37 Riyâz-i Belde-i Edirne Bu Kitâba Me’haz Olan ve Esnâ-yi Cem ü Te’lîfde Mürâcaat Olunan Kütüb ve Resâilin Esâmîsi......................................................................................................................41 Mukaddime.............................................................................................................................45 Ravzatü’l-Fütûhât Edirne Şehri’nin Keyfiyet-i Te’sîsiyle Hüdâvendigâr Cânibinden Feth Edilinceye Değin Ahvâl-i Kadîmesi.......................................................................................................60 Ravzatü’l-Mebânî’s-Sultâniyye Sarây-ı Mezkûrun (1171) Tarihinde İcrâ Buyrulan Tamirine Dâir Vâsıf Tarihinde Muharrer Makâlât Aynen Ahz Edilmiştir.........................................................................79 Hitâm-ı tamire Edirneli Mustafa Kesbî’nin söylediği tarihtir......................................80 Sarây-ı mezkûrun 1182 tarihinde tamiri ..........................................................................82 Sarây-ı mezkûrun 1201 tarihinde tamiri ..........................................................................83 Sarây-ı mezkûrun 1223 tarihinde tamiri ..........................................................................83 Sarây-ı mezkûrun 1243 senesinde tamiri..........................................................................83 6 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Sarây-ı mezkûrun 1290 tarihinde tamiri ..........................................................................83 Ravzatü’l-Cevâmi‘i’ş-Şerîfe Eski Câmi ...............................................................................................................................97 Üç Şerefeli Câmii ................................................................................................................101 Murâdiye Câmii ..................................................................................................................103 Dârü’l-hadîs Câmii .............................................................................................................104 Sultân Bâyezîd Câmii .........................................................................................................105 Yıldırım Bâyezîd Câmii .....................................................................................................106 Halebî Câmii........................................................................................................................107 Kilise Câmii..........................................................................................................................108 Şeyh Şücâuddîn Câmii .......................................................................................................108 Ayşe Kadın Câmii................................................................................................................109 Sultân Câmii.........................................................................................................................110 Fatma Sultân Câmii.............................................................................................................110 İsmihân Sultân Câmii ........................................................................................................111 Fenerci Hacı Câmii .............................................................................................................112 Evliyâ Kasım Paşa Câmii ...................................................................................................113 İbrâhîm Paşa Câmii ............................................................................................................114 Atîk Ali Paşa Câmii ............................................................................................................114 Fîrûz Paşa Câmii .................................................................................................................114 Sarıca Paşa Câmii ................................................................................................................115 Balaban Paşa Câmii ............................................................................................................115 Yâkût Paşa Câmii ................................................................................................................115 Şâh Melek Paşa Câmii ........................................................................................................115 İhmâl Paşa Câmii ................................................................................................................116 Ali Paşa Câmii .....................................................................................................................116 Gâzî Mihal Bey Câmii .......................................................................................................116 Mezîd Bey Câmii ................................................................................................................117 Çavuş Bey Câmii .................................................................................................................118 Süle Çelebi Câmii ...............................................................................................................118 Şeyhî Çelebi Câmii .............................................................................................................118 Sül[ey]mâniye Câmii ..........................................................................................................119 Mesûdiye Câmii ..................................................................................................................120 Ferruh Ağa Câmii ...............................................................................................................121 Hızır Ağa Câmii ..................................................................................................................121 Cafer Ağa Câmii .................................................................................................................121 Mehmed Ağa Câmii ...........................................................................................................121 Fîrûz Ağa Câmii ..................................................................................................................122 Selçuk Hatun Câmii ...........................................................................................................122 Dâye Hatun Câmii .............................................................................................................122 Hâce İlyas Câmii .................................................................................................................123 Hacı Burnaz Câmii .............................................................................................................123 Çokalca Câmii .....................................................................................................................123 Defterdâr Câmii ..................................................................................................................123 Taşlık Câmii .........................................................................................................................124 İÇİNDEKİLER 7 Lâleli Câmii ..........................................................................................................................124 Sarrâclar Câmii ....................................................................................................................125 Yeşilce Câmii ........................................................................................................................125 Bürüncekci Câmii ...............................................................................................................126 Beylerbeyi Câmii .................................................................................................................127 Noktacı Câmii .....................................................................................................................128 Koğacılar Câmii ..................................................................................................................128 Sarı Câmii .............................................................................................................................128 Kâdı Câmii ...........................................................................................................................130 Kasâb Abdülazîz Câmii .....................................................................................................130 Sarrâf Câmii .........................................................................................................................130 Temelsiz Câmi .....................................................................................................................130 Kuşçu Doğan Câmii ...........................................................................................................131 Hâce İvaz Câmii ..................................................................................................................131 Tanburacılar Câmii .............................................................................................................131 Alemdar Câmii ....................................................................................................................131 Piyâde Kışla-i Hümâyûnu Câmii .....................................................................................132 Ravzatü’l-Mesâcidi’ş-Şerîfe der-Edirne 1-Cedîd Kasım Paşa Mescidi .........................................................................................135 2-Şehâbeddin Paşa Mescidi ............................................................................................135 3-Fazlullâh Paşa Mescidi .................................................................................................135 4-Şâh Melek Paşa Mescidi ..............................................................................................136 5-Zen-i Sarıca Paşa Mescidi ............................................................................................136 6-Hasan Paşa Mescidi ......................................................................................................136 7-Nişâncı Paşa Mescidi ....................................................................................................136 8-Ramazân Paşa Mescidi .................................................................................................136 9-Zen-i İbrâhîm Paşa Mescidi ........................................................................................136 10-Şehâbeddîn Paşa Mescidi ............................................................................................136 11-Ali Paşa Mescidi ............................................................................................................137 12-Esad Paşa Mescidi .........................................................................................................137 13-Rüstem Paşa Mescidi ....................................................................................................137 14-Hazînedâr Sinân Bey Mescidi ....................................................................................137 15-Yahya Bey Mescidi ........................................................................................................137 16-Kopuzcu Ali Bey Mescidi ............................................................................................138 17-Ali Bey Mescidi .............................................................................................................138 18-Şerbetdâr Hamza Bey Mescidi ...................................................................................138 19-Rakkâs Ali Bey Mescidi ...............................................................................................138 20-Mîrâhûr Ayas Bey Mescidi ..........................................................................................139 21-Umur Bey Mescidi ........................................................................................................139 22-Ak Mescid-i Sinân Bey..................................................................................................139 23-Ömer Bey Mescidi ........................................................................................................139 24-Bedevîzâde Ahmed Bey Mescidi ...............................................................................139 25-İbrâhîm Bey Mescidi ....................................................................................................139 26-Vize Çelebi Mescidi ......................................................................................................140 27-Kaya Çelebi Mescidi .....................................................................................................140 8 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 28-Çene Efendi Mescidi ....................................................................................................140 29-Hâce Ömer Efendi Mescidi ........................................................................................140 30-Yahşî Fakîh Mescidi ......................................................................................................140 31-Veled-i Veliyyüddîn Mescidi .......................................................................................141 32-Monla Fahreddîn Mescidi ...........................................................................................141 33-Hayreddîn Mescidi .......................................................................................................141 34-Hâcı Bedreddîn Mescidi .............................................................................................142 35-Habbaz Muhyiddîn Mescidi .......................................................................................142 36-Mevlânâ Veliyyüddîn Mescidi ....................................................................................142 37-Mahmûd Ağa Mescidi ..................................................................................................142 38-İsmâîl Ağa Mescidi .......................................................................................................143 39-Çakır Ağa Mescidi ........................................................................................................143 40-Teftîn Ağa Mescidi ........................................................................................................143 41-Ârif Ağa Mescidi ...........................................................................................................143 42-Tarpûşî Mehmed Ağa [Mescidi].................................................................................143 43-Berkuk Ağa [Mescidi]...................................................................................................143 44-Hacı Hasan Ağa Mescidi .............................................................................................144 45-Hacı Emin Ağa Mescidi ..............................................................................................144 46-Kürd Hâce Mescidi .......................................................................................................144 47-Gâzî Hâce Mescidi .......................................................................................................144 48-Maruf Hâce Mescidi......................................................................................................144 49-Mü’min Hâce Mescidi...................................................................................................145 50-Hâce Hayreddîn Mescidi ............................................................................................145 51-Hâcegî Mescidi...............................................................................................................145 52-Hâce Bâlî Mescidi .........................................................................................................145 53-Hâce İshak Mescidi ......................................................................................................145 54-Hâce Siyâh Mescidi ......................................................................................................145 55-Hace Bâyezîd Mescidi ..................................................................................................146 56-Hacı İslâm Mescidi .......................................................................................................146 57-Hâcı Safâ Mescidi .........................................................................................................146 58-Hâcı Hasan Mescidi .....................................................................................................146 59-Hâcı Mercimek Mescidi ..............................................................................................146 60-Hâcı Doğan Mescidi ....................................................................................................147 61-Hâcı Yakûb Mescidi .....................................................................................................147 62-Hâcce Hoşkadem Mescidi ..........................................................................................147 63-Hâfız Ahmed Mescidi ..................................................................................................147 64-Hadım Balaban Mescidi ..............................................................................................147 65-Hadım Fîrûz Mescidi ...................................................................................................148 66-Hadım Timurtaş Mescidi ............................................................................................148 67-Yaya Timurtaş Mescidi..................................................................................................148 68-Baba Timurtaş Mescidi ................................................................................................148 69-Emîr Şâh Mescidi ..........................................................................................................148 70-Sefer Şâh Mescidi ..........................................................................................................148 71-Devletşâh Mescidi ........................................................................................................149 72-Gülbahar Hâtun Mescidi ............................................................................................149 İÇİNDEKİLER 9 73-Selçuk Hâtun Mescidi ...............................................................................................149 74-Âşûbe Hâtun Mescidi ................................................................................................149 75-Bezirci Hâtun Mescidi ...............................................................................................149 76-Bülbül Hâtun Mescidi ...............................................................................................150 77-Sittî Hâtun Mescidi ...................................................................................................150 78-Ömer Baba Mescidi ...................................................................................................150 79-Kıyak Baba Mescidi ...................................................................................................150 80-Helvacı Baba Mescidi ................................................................................................150 81-Kösec Balaban Mescidi ..............................................................................................150 82-Turgut Bâzergân Mescidi ..........................................................................................150 83-Nişdoğan Mescidi .......................................................................................................151 84-Kunduk Osmân Mescidi ...........................................................................................151 84-Abdurrahmân Mescidi ..............................................................................................151 86-Fanfan Mescidi ............................................................................................................151 87-Dağdeviren Mescidi....................................................................................................152 88-Zehrimâr Mescidi .......................................................................................................152 89-Üsküfçü Hızır Mescidi ..............................................................................................152 90-Yakûb Kilârî Mescidi ..................................................................................................152 91-Kebe Yapıcı Mescidi ...................................................................................................152 92-Papasoğlu Mescidi ......................................................................................................152 93-Şâh Mehmed Mescidi ................................................................................................153 94-Yancıkcı Şâhîn Mescidi ..............................................................................................153 95-Karaca Bevvâb Mescidi ..............................................................................................153 96-Sâbûnî Mescidi ............................................................................................................153 97-Vâvlı Mescid ................................................................................................................154 98-Sûfî İlyas Mescidi ........................................................................................................154 99-Kiremitçi Hacı Halîl Mescidi ..................................................................................154 100-Sıkça Murâd Mescidi .................................................................................................154 101-Kızıl Minare Mescidi .................................................................................................154 102-Kâtib-i Cev Mescidi ...................................................................................................154 103-Altûnî Mescidi ............................................................................................................154 104-Arpacı Hamza Mescidi .............................................................................................155 105-Zincirlikuyu Mescidi .................................................................................................155 106-Ali Kuş Mescidi ...........................................................................................................155 107-Kazzâz Sâlih Mescidi .................................................................................................155 108-Zen-i Fîrûz Mescidi ....................................................................................................155 109-Külâhdûz Mescidi ......................................................................................................156 110-Dârü’s-siyâde Mescidi ................................................................................................156 111-Kavaklı Mescidi ...........................................................................................................156 112-Eskici Hamza Mescidi ...............................................................................................156 113-Unnâblı Mescidi .........................................................................................................156 114-Seyfullâh Mescidi .......................................................................................................157 115-İbni Arab Mescidi .......................................................................................................157 116-Attâr Hâcı Halîl Mescidi ..........................................................................................157 117-Debbâğ Hacı Halîl Mescidi ......................................................................................157 10 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 118-Hatîb Mescidi ..............................................................................................................158 119-Karaca Ahmed Mescidi .............................................................................................158 121-Karabulut Mescidi ......................................................................................................159 122-Dervîş Âbî Mescidi ....................................................................................................159 123-Mihalkoç Mescidi .......................................................................................................159 124-Parmaklı Câmi ............................................................................................................159 125-Emîr Mescidi ...............................................................................................................159 126-Taşçı Kasım Mescidi ...................................................................................................159 127-Begce Mescidi ..............................................................................................................159 128-Mûytâblar Mescidi .....................................................................................................160 129-Hamîd Bey Mescidi ...................................................................................................160 130-Tarakçılar Mescidi ......................................................................................................160 131-Akpınarlıoğlu Mescidi ...............................................................................................160 132-Arabacılar Mescidi ......................................................................................................160 133-Saçlı Ali Mescidi .........................................................................................................161 134-Karaca Hacı Halil Mescidi.........................................................................................161 135-Kâhtalu Mescidi ..........................................................................................................161 136-Köhne Kadı Mescidi ..................................................................................................161 137-Küçük Eski Câmi ........................................................................................................161 140-Vîran Câmi ...................................................................................................................162 146-Gendüm Küp Mescidi ...............................................................................................162 152-Topçu Kışlası Câmii ...................................................................................................163 153-Alagöz Mehmed Efendi Câmii ................................................................................163 154-Bâzergan Bâlî Câmii ..................................................................................................164 155-Takkeci Kara Bâlî Câmii ...........................................................................................164 156-Hacı Pervâne Câmii ...................................................................................................164 157-Ebü’l-fazl Mehmed Efendi Câmii ...........................................................................164 158-Dîvâne Sinân Câmii ...................................................................................................164 159-Denizlizâde Câmii ......................................................................................................164 160-İsâ Fakîh Câmii ...........................................................................................................164 161-Kâdı Abdülvehhâb Câmii .........................................................................................164 163-Mehmed Tâhir Efendi Câmii ..................................................................................165 164-Mustafa Âtıf Efendi Câmi‘i ......................................................................................165 Ravzatü’t-Tekâyâ ve Zevâyâ der-Edirne 1-Mevlevî Tekkesi .............................................................................................................169 2-Sezâyî Tekkesi ................................................................................................................169 3-Kâdirîhâne Tekkesi .......................................................................................................171 4-Kabûlî Tekkesi ...............................................................................................................174 5- Saçlı İbrâhîm Efendi Tekkesi .....................................................................................175 6-Çoban Ali Efendi Tekkesi ...........................................................................................176 7-Veli Dede Tekkesi ..........................................................................................................177 8-Sivâsî Tekkesi .................................................................................................................182 9-Hacı Memi Tekkesi .......................................................................................................182 10-Şeyh Davud Efendi Tekkesi ........................................................................................183 11-Ali Paşa Tekkesi .............................................................................................................183 İÇİNDEKİLER 11 12-Salı Tekkesi .....................................................................................................................184 13-Sa‘dî Tekkesi ...................................................................................................................184 14-Beylerbeyi Tekkesi ........................................................................................................184 15-Mestçizâde Tekkesi .......................................................................................................184 16-Arabzâde Tekkesi ..........................................................................................................184 17-Topçu Baba Tekkesi ......................................................................................................185 18-Şeyh Semâhaddîn Tekkesi ...........................................................................................185 19-Debbâğhâne Tekkesi ....................................................................................................185 20-Yeni Tekke .......................................................................................................................187 21-Küştî-gîrân Tekkesi........................................................................................................187 22-Hacı Alemüddîn Tekkesi .............................................................................................187 23-Nakşî Tekkesi .................................................................................................................187 24-Şâh Kadın Tekkesi ........................................................................................................188 25-Germekaş Tekkesi .........................................................................................................188 26-Uşşâkî Çizmeci Şeyh Tekkesi ......................................................................................188 27-Şeyh Muslihuddîn Tekkesi ..........................................................................................188 28-Ramazân Halîfe Tekkesi...............................................................................................189 29-Koyun Baba Tekkesi .....................................................................................................189 30-Himmet Dede Tekkesi .................................................................................................190 31-Rufâî Tekkesi ..................................................................................................................190 32-Güzelce Baba Tekkesi ...................................................................................................190 33-Kaplan Baba Tekkesi ....................................................................................................190 34-Hindîler Tekkesi ............................................................................................................191 35-Yediler Tekkesi ...............................................................................................................191 36-Kanber Ayağı Tekkesi ...................................................................................................191 37-Senâyî Efendi Tekkesi ...................................................................................................191 38-Abdülbâkî Efendi Tekkesi ...........................................................................................192 39-Rufâî Tekkesi ..................................................................................................................192 40-Tekke ................................................................................................................................192 41-Halazâde Tekkesi ...........................................................................................................192 42-Aygır Baba Tekkesi ........................................................................................................192 43-Şerbetdâr Zâviyesi Tekkesi ..........................................................................................192 44-Hıdırlık Tekkesi .............................................................................................................193 Mahv ü Münderis Olup el-Yevm Mahalleri Malum Olamayan Tekâyâ ve Zevâyâ 45-Şeyh Fazlullah Tekkesi .................................................................................................193 46-Vâiz Mahmûd Efendi Tekkesi.....................................................................................194 47-Şeyh Rıdvân nâm-ı diğer Hacı Ömer Tekkesi..........................................................194 48-Şeyh Bâyezîd Tekkesi ...................................................................................................194 49-Zindanî Mehmed Efendi Tekkesi ..............................................................................194 50-Şeyh Sinân Tekkesi .......................................................................................................194 51-Çelebi Şeyh Tekkesi.......................................................................................................195 52-İbrâhîm Paşa Tekkesi ....................................................................................................195 53-Osmân Dede Tekkesi ...................................................................................................195 12 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 54-Karabaş Süleymân Ağa Tekkesi ..................................................................................195 55-Kassâbbaşı Süleymân Ağa Tekkesi .............................................................................195 56-Seyyâhîn Musa Baba Tekkesi.......................................................................................195 Ravzatü’l-Medâris der Şehr-i Edirne 1-Kurrâ Medresesi ............................................................................................................199 2-Müderris Medresesi.......................................................................................................199 3-Sultân Bâyezîd Medresesi.............................................................................................200 4-Dârü’l-Hadîs Medresesi ...............................................................................................200 5-Üçşerefeli Saatli Medresesi ..........................................................................................200 6-Üçşerefeli Peykler Medresesi ......................................................................................200 7-Câmi-i Atîk Medresesi .................................................................................................201 8-Halebî Medresesi ..........................................................................................................201 9-Taşlık Medresesi ............................................................................................................202 10-Sarıca Paşa Medresesi ...................................................................................................202 11-Meydân Medresesi ........................................................................................................202 12-İbrâhîm Paşa Medresesi ...............................................................................................203 13-Küçük Lâleli Medresesi ...............................................................................................203 14-Beylerbeyi Medresesi ....................................................................................................203 15-Topkapısı Medresesi .....................................................................................................203 16-Şeyhî Çelebi Medresesi.................................................................................................204 17-Hacı Alemüddîn Medresesi ........................................................................................204 18-Şeyh Şücâuddîn Medresesi .........................................................................................204 19-Şah Melik Medresesi ....................................................................................................204 20-Kadı Fahreddîn Medresesi ..........................................................................................204 21-Ekmekçi Köylü Medresesi ...........................................................................................205 22-Bevvâb Sinân Medresesi ..............................................................................................205 23-Dersiâm Medresesi .......................................................................................................205 24-Yediyol Ağzı Medresesi ................................................................................................206 25-Seyfullâh Medresesi ......................................................................................................206 26-Lâleli Medresesi .............................................................................................................206 27-Koğacılar Medresesi .....................................................................................................207 28-Defterdâr Medresesi .....................................................................................................207 29-Necâtiye Medresesi .......................................................................................................207 30-Hayriyye Medresesi ......................................................................................................207 31-Hacı Doğan Medresesi ................................................................................................208 32-Emîr Kadı Medresesi ....................................................................................................208 33-Oruç Paşa Medresesi ....................................................................................................208 34-Kadı Abdi ma‘a Sinân Bey Medresesi .......................................................................208 35-Anbar Kadı Medresesi .................................................................................................209 36-Tütünsüz Medresesi ......................................................................................................209 37-Ali Kuşî Medresesi ........................................................................................................209 38-Mesûdiye Medresesi .....................................................................................................209 39-Arpa Emini Medresesi .................................................................................................209 40-Abdülvâsi‘ Medresesi ...................................................................................................209 41-İlyâs Bey...........................................................................................................................209 İÇİNDEKİLER 13 42-İlyas Kethudâ..................................................................................................................209 43-Emîr Ali...........................................................................................................................210 44-Bedreddîn........................................................................................................................210 45-Şeyh Mahmûd el-Kâdî..................................................................................................210 46-Kemâl Dede....................................................................................................................210 47-Ahî Çelebi Medresesi....................................................................................................210 48-Miskîn Sefer Şâh Medresesi.........................................................................................210 49-Kâsım Paşa Medresesi...................................................................................................210 Ravzatü Merâkıdi’l-Evliyâ 1-Bâyezîd Halîfe Merkadi ...............................................................................................216 2-Üçler Türbesi .................................................................................................................216 3-Kıyak Baba Türbesi .......................................................................................................216 4-Karaca Ahmed Türbesi ................................................................................................216 5-Helvacı Baba Türbesi ...................................................................................................216 6-Güzelce Baba Türbesi ...................................................................................................216 7-Baba Şücâ‘ Türbesi ........................................................................................................216 8-Balcı Baba Türbesi [ve] İsmâîl Baba Türbesi............................................................216 9-Eğlence Baba Türbesi ...................................................................................................217 10-Yatağan Baba Türbesi ...................................................................................................217 11-Mumya Baba Türbesi ....................................................................................................217 12-Topçu Baba Türbesi ......................................................................................................217 13-Balaban Baba Türbesi ...................................................................................................217 14-Bahri Baba Türbesi .......................................................................................................217 15-Mumcu Baba Türbesi....................................................................................................218 16-Saka Baba Türbesi..........................................................................................................218 17-Boyacı Baba Türbesi .....................................................................................................218 18-Zindânî Mehmed Efendi Türbesi ..............................................................................218 19-Cafer Baba Türbesi .......................................................................................................218 20-Kanber Baba Türbesi ....................................................................................................218 21-Yunus Baba Türbesi .......................................................................................................218 22-Kaplan Baba Türbesi ....................................................................................................218 23-Cafer Baba Türbesi .......................................................................................................218 24-Tütünsüz Ahmed Bey Türbesi ....................................................................................219 25-İshak Baba Türbesi ........................................................................................................219 26-Bayram Baba Türbesi ....................................................................................................219 27-Çıkrıkçı Baba Türbesi ..................................................................................................219 28-Timur Baba Türbesi ......................................................................................................219 29-Mûsâ Baba Türbesi ........................................................................................................219 30-Toplu Baba Türbesi .......................................................................................................220 31-Telli Baba Türbesi ..........................................................................................................220 32-Haydar Baba Türbesi ....................................................................................................220 33-Orman Baba Türbesi ....................................................................................................220 34-Turgut Baba Türbesi .....................................................................................................220 35-Nazar Baba Türbesi ......................................................................................................220 36-Osmân Baba Türbesi.....................................................................................................220 14 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 38-Hilâlî Baba Türbesi .......................................................................................................220 39-Yahşî Kalender Türbesi ................................................................................................220 40-Seyyid Celâlî Türbesi ...................................................................................................221 41-Karga Baba Türbesi .......................................................................................................222 Manzûme Hâricindeki Türbeler.......................................................................................222 42-Üsküfçü Hızır Türbesi .................................................................................................222 43-Sûfî İlyas Türbesi ...........................................................................................................222 44-Islâhî Mehmed Efendi Türbesi ...................................................................................222 45-Tuğlalı Baba Türbesi .....................................................................................................222 46-Alemdâr Hasan Baba Türbesi .....................................................................................222 47-Kesikbaş Türbesi ...........................................................................................................222 48-Sıkça Murâd Mahallesinde Sıkça Murâd Camii Sokağında .................................222 49-Abdi Baba Türbesi ........................................................................................................222 50-Huysuz Baba Türbesi ....................................................................................................222 51-Seyyid Ali Efendi ..........................................................................................................223 55-Tavla Baba Türbesi ........................................................................................................223 56-Tirid Baba Türbesi ........................................................................................................223 57-Dervîş Âbî Türbesi .......................................................................................................223 60-Cafer Baba Türbesi .......................................................................................................223 61-Yediler Türbesi ...............................................................................................................223 62-Taraklı Baba Türbesi .....................................................................................................224 Ravzatü’l-İmârât 1-Murâdiye İmâreti..............................................................................................................227 2-Yeni İmâret ........................................................................................................................227 3-Orta İmâret .......................................................................................................................227 4-Yıldırım İmâreti ...............................................................................................................227 5-Seyyidler İmâreti ..............................................................................................................227 6-İbrâhîm Paşa İmâreti .......................................................................................................228 7-Balaban Paşa İmâreti .......................................................................................................228 8-Evliya Kasım Paşa İmâreti ..............................................................................................228 9-Mezîd Bey İmareti ...........................................................................................................228 Ravzatü’l-Mekâtibi’l-İslâmiye 1-Hamîdî Sanâyi Mektebi .................................................................................................231 2-Mekteb-i İdâdî-i Askerî ..................................................................................................233 3-Muhtelit Mekteb-i İdâdî-i Mülkî .................................................................................233 4-Askerî Mekteb-i Rüşdîsi .................................................................................................233 5-İkinci Mekteb-i Rüşdî-i Mülkî .....................................................................................234 6-Makaralı Mekteb .............................................................................................................234 7-Defterdâr Mahmûd Efendi Mektebi ...........................................................................235 8-Üç Şerefeli Mektebi ........................................................................................................236 9-Taş Mekteb ........................................................................................................................236 10-Üç Şerefeli Mektebi ......................................................................................................237 11-Yıldırım Mektebi ...........................................................................................................237 12-Sultân Selîm Mektebi ...................................................................................................237 İÇİNDEKİLER 15 13-Çiçekli Mekteb ..............................................................................................................237 14-Eski Tophâne Mektebi .................................................................................................238 15-Çardaklı Mekteb ...........................................................................................................238 16-Taşlık Mektebi ...............................................................................................................238 17-Kadriye Mektebi ............................................................................................................238 18-Kassâbzâde Çavuş Mektebi .........................................................................................238 19-Has Fırın Mektebi .........................................................................................................238 20-Tahmîs Mektebi .............................................................................................................238 21-Yeşil Mekteb ...................................................................................................................238 22-Sinân Paşa Mektebi ......................................................................................................239 23-Kara Hafız Mektebi ......................................................................................................239 26-Kadı Rükneddîn Mektebi ...........................................................................................239 27-Yeşilce Mektebi ..............................................................................................................239 28-Kanlıpınar Mektebi ......................................................................................................239 29-Köprübaşı Mektebi .......................................................................................................239 30-Konyalı Mektebi ...........................................................................................................240 31-Debbâğhâne Mektebi ...................................................................................................240 32-Buhûrî Mehmed Efendi ...............................................................................................240 33-Hacı Burnaz Mektebi ...................................................................................................240 34-Cafer Ağa Mektebi .......................................................................................................240 35-İnâs Mektebi ..................................................................................................................240 36-Hundî Hatun Mektebi .................................................................................................240 38-Hüsâm Bey Mektebi .....................................................................................................241 40-Hâce İlyas Mektebi .......................................................................................................241 41- Mihalkoç Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde ...........................................241 42- Hadım Fîrûz Mahallesinde Zerdesakal Sokağında ...............................................241 43- Emîrşâh Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde ..............................................241 44- Emîrşâh Mahallesinde Alaca Câmi Sokağında ......................................................241 45-Nazar Baba Mektebi .....................................................................................................241 46-Hacı Ömer Mektebi .....................................................................................................242 47-İhmâl Paşa Mektebi ......................................................................................................242 48-Saraçlar Mektebi ...........................................................................................................242 49-Eski Câmi Mektebi .......................................................................................................242 50-Mevlânâ Abdülkerîm Mektebi ...................................................................................242 51-Ayşe Kadın Mektebi .....................................................................................................243 52-Gürecinin Mektebi .......................................................................................................243 53-Çelebioğlu Dershânesi .................................................................................................243 Rum Milletine Mahsûs Mekâtib ......................................................................................243 Bulgar Milletine Mahsûs Mektepler ...............................................................................244 Ermeni Milletine Mahsûs Mektepler...............................................................................244 Yahûdî milletine Mahsûs Mektepler................................................................................244 Ravzatü Esvâki’t-Ticâret 1-Ali Paşa Çarşısı .................................................................................................................247 2-Büyük Arasta ....................................................................................................................248 3-Bezistân .............................................................................................................................248 16 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 4-Bezistân .............................................................................................................................248 Ravzatü’r-Ribâtât 1-Rüstem Paşa Hanı ........................................................................................................251 2-Kârgîr Han .....................................................................................................................251 3-İki Kapılı Han ...............................................................................................................251 4-Yemiş Kapanı .................................................................................................................252 5-Nahl Hanı ......................................................................................................................252 6-Havlucular Hanı ...........................................................................................................253 8-Taş Han ...........................................................................................................................254 9-Kiracı Hanı ....................................................................................................................254 10-Katır Hanı ......................................................................................................................254 11-Araplar Hanı ..................................................................................................................254 12-Halîl Paşa Hanı ..............................................................................................................255 13-Gümrük Hanı ................................................................................................................255 14-Tarakçılar Hanı ..............................................................................................................255 15-Basmacılar Hanı ............................................................................................................255 16-Kara Panayot Hanı .......................................................................................................256 17-Lüleciler Hanı ................................................................................................................256 18-Paşanın Hanı ..................................................................................................................256 19-Sarrâf Hanı .....................................................................................................................256 20-Karslı Ahmed Bey Hanı ..............................................................................................257 22-Lüleciler Hanı ................................................................................................................257 23-Postahâne Hanı .............................................................................................................257 24-Akpınarlıoğlu Hanı ......................................................................................................257 Harap Olup Eser-i Binâsı Kalmamış Hanlar ................................................ 257 1-Mehmed Paşa Hanı ......................................................................................................257 2-Kürkçüler Hanı .............................................................................................................257 3-İki Kapılı Han ...............................................................................................................258 4-Esîr Hanı ........................................................................................................................258 5-Eski Kapan .....................................................................................................................258 6-Kızılbaş Hasan Ağa Hanı ...........................................................................................258 Ravzatü’l-Hamamât 1-Sarây Hamamı................................................................................................................261 2-Tahtakale Hamamı........................................................................................................261 3-Topkapı Hamamı...........................................................................................................261 4-Üç Şerefeli Hamamı......................................................................................................262 5-Şifâ Hamamı...................................................................................................................262 6-Tahtalı Hamam..............................................................................................................262 7-Beylerbeyi Hamamı.......................................................................................................262 8-Küçük Hamam...............................................................................................................263 9-Abdullah Hamamı.........................................................................................................263 10-Yeniçeri Hamamı............................................................................................................263 11-İbrâhim Paşa Hamamı..................................................................................................263 12-Tahmis Hamamı.............................................................................................................263 İÇİNDEKİLER 17 13-Mezîd Hamamı..............................................................................................................263 14-Oğlanlı Hamamı............................................................................................................264 15-Çukacılar Hamamı........................................................................................................264 El-Yevm Harap ve Muattal Olan Hamam..................................................... 264 16-Gâzî Mihal Bey Hamamı.............................................................................................264 Harap Olup Eser-i Binâ Kalmayan Hamamlar............................................. 264 17-Kasım Paşa Hamamı.....................................................................................................264 18-Sultân Bâyezîd Hamamı...............................................................................................265 19-Ağa Hamamı...................................................................................................................265 20-Yıldırım Hamamı...........................................................................................................266 21-Fil Hamamı.....................................................................................................................266 22-Yeni Hamam....................................................................................................................266 23-Hızır Ağa Hamamı........................................................................................................266 24-Mahmud Paşa Hamamı................................................................................................266 25-Yıldırım’da Büyük Hamam..........................................................................................267 26-Çangallı Hamam............................................................................................................267 27-Sarıca Paşa Hamamı......................................................................................................267 28-Ağaç Pazarı Hamamı.....................................................................................................267 29-Taşlık Hamamı...............................................................................................................268 30-Kazasker Hamamı..........................................................................................................268 31-Çukur Hamam...............................................................................................................268 32-Yerekan Hamamı............................................................................................................268 33-Delikli Kaya Hamamı...................................................................................................268 34-Dere Hamamı.................................................................................................................268 35-Kilimli Hamam..............................................................................................................268 Ravzatü’s-Sebîl Li’l-Mâ 1-Batpazarı Sebîli .............................................................................................................271 2-Yalnızgöz Sebîli .............................................................................................................272 3-Pazarcılar İçi Sebîli .......................................................................................................272 4-Yıldırım Sebîli ...............................................................................................................273 5-Saraçlar Sebîli ................................................................................................................274 Ravzatü’l-Hıyâz Ravzatü’l-Hıyâz....................................................................................................................277 Ravzatü’l-Uyûn Ravzatü’l-Uyûn.....................................................................................................................283 Ravzatü Dâri’l-Cemed Ravzatü Dâri’l-Cemed .......................................................................................................309 Ravzatü’l-Kenâyisi’n-Nasrâniyye ve’l-Yehûdiyye Ermeni Kiliseleri .................................................................................................................316 Bulgar Kiliseleri ...................................................................................................................316 Katolik Kiliseleri .................................................................................................................316 Frenk Kiliseleri.....................................................................................................................316 Yahudi Milletine Mahsus Sinago Yani Havralar............................................................316 18 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE / 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Ravzatü’l-Enhâr Meriç Nehri ..........................................................................................................................321 Tunca Nehri .........................................................................................................................322 Arda Nehri ............................................................................................................................322 Ravzatü’l-Mukantarât Bönce Köprüsü.....................................................................................................................327 Saray Köprüsü ......................................................................................................................327 Saraçhâne Köprüsü .............................................................................................................327 Yeni İmâret Köprüsü ..........................................................................................................329 Yalnızgöz Köprüsü ..............................................................................................................329 Mihal Köprüsü ....................................................................................................................329 Eski Köprü ............................................................................................................................331 Ravzatü’r-Rumât Merkûm Hâce Ali’nin Taş Sürdüğü Beyân Olunur .....................................................338 Tozkoparan’ın Dede Kemal Menzilini Ne Sûretle Attığı ...........................................339 Beyân Olunur.......................................................................................................................339 Edirne’de Ovaya Giden Yol Menzili ................................................................................341 Mütevellî Menzili ................................................................................................................341 Bağlaryolu Menzili .............................................................................................................341 Sarây Ovasında Olan Ağaç Menzili ................................................................................341 Namâzgâh Ovası Menzili ..................................................................................................342 Tîr-ger Hasan Çelebi Menzili ..........................................................................................342 Lodos Menzili ......................................................................................................................343 Musallâ Menzili ...................................................................................................................343 Musallâ Meydânında Kıble Menzili ................................................................................343 Musallâ’da Poyraz Menzili .................................................................................................343 Gündoğrusu Menzili ..........................................................................................................343 Timurtaş Menzili ................................................................................................................344 Mehmed Beşe .......................................................................................................................344 Kayyımzâde Ahmed Efendi ..............................................................................................345 Teberdârân Ocağından Turlacı Hüseyin Ağa.................................................................345 Edirneli Ömer Efendi ........................................................................................................345 Samsuncubaşı Süleymân Ağa............................................................................................345 Mahmûd Efendi ..................................................................................................................345 Seyyid İbrâhîm Efendi ibni Seyyid Feyzullâh Efendi ..................................................346 Çerkes Mehmed Ağa ..........................................................................................................346 Rıdvân Mustafa ...................................................................................................................346 Yakûb-ı Hindî ......................................................................................................................347 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 19 Takdim Şehir medeniyettir, medeniyet de şehir. Edirne medeniyetimizin en önemli şehirlerinden biridir. İstanbul’un fethinden önce 92 yıl Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmış olan Edirne, fetihden sonra da değerini kaybetmeden, çağlar boyunca bilimin, manevi hayatımızın, edebiyatımızın, güzel sanatların, askeri yapılanmanın, spor müzik ve eğlencenin etkin merkezlerinden biri olma özelliğini korumuştur. Osmanlı sanatının mimarlık başta olmak üzere süsleme, ahşap, hat, taş ustalığı gibi bütün alanlarını, ve bu alanların tarihsel akışını ve evrimini kendisinde barındıran benzersiz bir şehirdir Edirne. Peygamberimizin işaretleriyle yapıldığı rivayet edilen Darül Hadis ve Selimiye gibi iki selatin camiyi de barındırır Edirne. Yeryüzünün tacı nerede dersek herhalde Selimiye Camii bu ünvana en layık eserdir. Ahmed Bâdî Efendi’nin Rıyâz-ı Belde-i Edirne kitabı Edirne’yi ve çevresini anlatan en önemli referans kitapların başında gelmekte. Edirne hakkında yazılan hiçbir yerli veya yabancı kitap veya yayın yoktur ki Bâdî Ahmed Efendi’nin bu kitabından bahsetmesin. Bu eser kültür ve medeniyet tarihimizin temel kaynaklarından biri, önemli bir envanteri, olma özelliğini hakketmektedir. Çünkü bir zamanlar nelere sahip olduklarımızı ve şimdilerde de neleri kaybetmiş olduğumuzu bu envanter bize göstermektedir. Bu kitap yazıldığında büyük travmalardan 1829 ve 1877-78 Rus işgallerini yaşamıştı Edirne. Ahmed Bâdî Efendi Edirne’deki mimari ve tarihi eserlerin çoğunu görmüş, bir kısmının yıkılmasına, yakılmasına şahit olmuş, geri kalanları da tarihi kaynakların ışığında tespit etmiştir. Kitabın yazılmasından sonra şehrin kaderi de tarihimiz gibi çok daha derin yaralar alacak... Balkan savaşında Bulgar kuşatması ve işgalini, I. Dünya savaşı sonrası da Yunan işgalini yaşayacaktır Edirne. Sonrasına ise bu işgallere rağmen ayakta duran ve daha uzun müddet ayakta durabilecek 20 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si olan tarihi ve mimari eserlerimiz; cami, medrese, hamam, han, kervansaray, türbe, tekke, çeşme, imaret gibi eserler kazma ile, yetmediğinde dinamitle yıkılmıştır. İçlerinde çok değerli bilim adamları, evliyâ, şair sanatçı asker ve idarecilerimizin olduğu atalarımızın mezarlıkları tahrip edilmiştir. Birçok tarihi bina da satılmıştır. Bu yıkımın en büyük sorumlusu o dönem yöneticileridir. Medeniyetimizin canlanmasında hayati bir öneme sahip bilimin, edebiyatın ve sanatın temel dinamiklerini işaret etmesi bakımından ayrıcalıklı bir yere ve değere sahip olan bu eseri Trakya Üniversitesi olarak kültür dünyamıza kazandırmanın gecikmiş görevini yerine getirmeye çalışıyoruz. Biliyor ve umut ediyoruz ki medeniyetimizin bu eşsiz envanteri yeni yeni çalışmaların enerjisini ve ilhamını doğuracaktır. Ahmed Bâdî Efendi’nin Rıyâz-ı Belde-i Edirne kitabını günümüz harfleri ile yayına hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu ve Yrd. Doç. Dr. Niyazi Adıgüzel hocalarımıza titiz çalışmalarından dolayı takdirlerimi sunarım. Bu eserin üniversitemizce basımını gündeme getiren Prof. Dr. Recep Duymaz, son okumalarını yapan Prof. Dr. Ali İhsan Öbek ve Prof. Dr. İbrahim Sezgin hocalarımıza, Edirne-İstanbul arasında mekik dokuyan Recep Zogo’ya ve kitabın basımının bütün aşamalarındaki değerli emekleri için Mustafa Kirenci’ye teşekkür ederim. Prof. Dr. Yener Yörük Trakya Üniversitesi Rektörü Edirne, Nisan 2014 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 21 Önsöz Günümüzde şehir tarihçiliği üzerinde yapılan araştırmalarda bir yoğunluk göze çarpmaktadır. Şehirler canlı bir organizma gibidir. Bu nedenle milletlerin tarihi olduğu gibi şehirlerin de bir tarihi vardır. Edirne şehri kuruluşundan beri gerek Bizans döneminde gerekse doksan iki yıl başkentliğini yaptığı Osmanlı’da önemini hiç kaybetmemiş şehirlerden birisidir. İstanbul’un fethiyle payitahtın İstanbul’a taşınmasından sonra da ikinci başkent olarak bu önemini devam ettirmiş, özellikle Sultan IV. Mehmet’ten sonra Sultan III. Ahmet’e kadar padişahlarca İstanbul’dan sonra en çok tercih edilen şehir olmuştur. Edirne Vakası olarak bilinen iki olayın da burada gerçekleşmesi, azledilen Kırım hanlarının bu şehir sınırları dâhilinde Saray kazasında iskân ettirilmeleri, İstanbul’da görev yapacak üst düzey bürokrat ve ulemanın Edirne’de görev yaptıktan sonra İstanbul’a atanmaları gibi nedenlerle şehir Osmanlı Tarihinin akışında büyük rol oynamıştır. Ahmet Bâdî Efendi’nin kendi el yazısıyla kaleme almış olduğu “Riyâz-ı Belde-i Edirne” tüm Trakya Bölgesini içine alan ve bugün ülkemiz sınırları dışında kalan birçok Balkan ülkeleri şehirlerinin de anlatıldığı geniş bir şehir tarihi; bunun yanında bu bölgede yetişmiş ya da görev yapmış olan ulema, meşâyih, şuara ve üst düzey devlet görevlilerinin hal tercümelerinin bulunduğu biyografik bir eser niteliğindedir. Ayrıca bölgede yetişen şairlerin şiirlerinden örnekler verilmiş, tarihi eserlerde ve mezar taşlarındaki kitabeler belirtilmiş, cami, köprü, hamam, çeşme vb. yapılar ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Yazar eserini, kendinden önce yazılmış tarih ve biyografi ile ilgili hemen bütün eserleri görüp ve başta Hibrî’nin Enîsü’l-Musâmirîn’i olmak üzere Tâcü’t-Tevârîh, Künhü’l-Ahbâr, Nâimâ, Râşid, Lutfî târihleri; Sehî, 22 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Âşık Çelebi, Latîfî, Hasan Çelebi, Güftî ve Riyâzî Tezkireleri gibi tarih ve edebiyat tarihi ile ilgili olarak kitabının başında liste halinde verdiği toplam 98 eseri inceleyip kaleme almıştır. Memuriyet hayatı gereği memleketin değişik bölgelerinde görev yapması ilmî çalışmalarını zaman zaman kesintiye uğratmış, bu nedenle eserin yazımı 16 yıllık bir sürede tamamlanmıştır. Üç cilt olarak hazırlanan eserin müsveddesi Edirne İl Halk Kütüphanesi’nde; yazarın kendisi tarafından temize çekilmiş orijinal nüshası ise, İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde T.Y. 10391 numarada kayıtlıdır. Çalışmamız iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Ahmet Badi Efendi’nin hayatı, eserleri, tarihi ve edebî kişiliği ele alınmış; ikinci bölümde ise orijinal metnin transliterasyonu verilmiştir. Bu arada arşiv kayıtlarında bulabildiğimiz belgeler de transkripsiyonlu olarak eserin sonunda ek olarak verilmiştir. Okuyucuyu sıkmamak açısından işaret kalabalığından kaçınılmış günümüz Türkçesine yakın bir imla kullanılmıştır. Orijinal metinde bazı özel isimler, yer isimleri ve tarihler parantez içinde yazılmıştır. Metne sadık kalınarak bu kısımlar yine parantez içinde verilmiştir. Tarih ve kültürümüzün bir parçası olan Riyâz-ı Belde-i Edirne’nin gün yüzüne çıkması dört yıllık yorucu bir çalışmanın sonucu olmuştur. Böyle hacimli bir eserin yayımının eksiksiz ve kusursuz yapıldığı iddiasında değiliz. Bütün dikkatlerimize rağmen gözden kaçan eksik ve kusurlarımızdan dolayı okuyucunun affına sığınırız. Dr. Niyazi ADIGÜZEL - Dr. Raşit GÜNDOĞDU RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE Ahmed Bâdî Efendi Hayatı, Edebî Kişiliği ve Eserleri 23 24 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 25 Ahmet Bâdî Efendi 1. Hayatı 1 Ahmet Bâdî 1255 (21 Eylül 1839) yılında, kendi ifadesiyle2 Recep ayının 12. gecesinde Edirne’nin Kirişhâne semtindeki Kunduk Osman, bugünkü adıyla Talat Paşa Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir. Babası, bugün Romanya hudutları içinde bulunan İbrâil’den Kaltakkıran Mehmet Ağa, dedesi 1215 (1801) yılında vefat eden Müstecâbî Osman Çelebi’dir. İbrâil, Ruslar tarafından işgal edilince Mehmet Ağa önce Rusçuk’a oradan da Edirne’ye göç ederek Edirneli Yeğen Hacı Ahmet Paşa’nın hizmetine girmiştir. Babasının Kaltakkıran lakabıyla anılması Romanya’dayken bozguncu faaliyetlerde bulunan Etniki Eterya komitacılarıyla verdiği mücadeleden ve bunun yanında bir cirit oyununda gösterdiği başarısından dolayıdır. Bâdî ilk tahsilini bugün Kadri Paşa İlköğretim Okulu olan Kirişhâne’deki Taş Mektep’te tamamlayıp aynı zamanda da hat icâzeti almıştır.3 Sıbyan mektebinden sonra öğrenim hayatına devam edemeyip Selimiye Camii hocalarından Molla Fenârî’ye kadar Arapça, Dîvân-ı Hâfız’a 1 2 3 Ahmet Bâdî Efendi hakkında kaynaklarda kısa ve özellikle doğum ve ölüm tarihleriyle ilgili tutarsız bilgiler yer almaktadır. Hayatından bahseden kaynaklar şunlardır: İsmail Özen (Haz.) (1975): Osmanlı Müellifleri. Bursalı Mehmet Tâhir. Meral Yayınevi, Cilt III. İstanbul: s.35; Rıfat Osman (1337): Edirne Rehnümâsı. Edirne, s.98; Osman Nuri Peremeci (1939): Edirne Tarihi. İstanbul: s.169; Râtıp Kazancıgil (1986): Ahmet Bâdî Efendi ve Riyâz-ı Belde-i Edirne Fihristi, Ahmet Bâdî Efendi Biyografisi. Edirne İl Halk Kütüphanesi Bülteni, Edirne: s.71-119; Coşkun Üçok (Çev.) (1992): Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. Franz Babinger. Kültür Bakanlığı Yay. Ankara: s.422; İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı Yayınları, cilt II, s.47-48; Rıdvan Canım (1995): Edirne Şâirleri. Akçağ Yayınları, Ankara: s.456; Süreyya Beyzadeoğlu (1998): Ahmed Badî, Edirne Serhattaki Pâyitaht, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul: s.601-609, Süreyya A. Beyzadeoğlu-Müberra Gürgendereli-Fatih Günay (Haz.) (2004): Edirneli Ahmet Bâdî Efendi Armağan. Harvard Üniversitesi Yayını: s.XVII-XIX. Bâdî, kendi hayat hikâyesini eserinin II. cildinin Vergi Müdürleri kısmında ayrıntılı olarak vermiştir. Bunun yanı sıra yeri geldikçe eserin bazı bölümlerinde kendinden bahsetmiştir. Biz bu bilgileri eserin içinden ve arşiv belgelerinden toplayarak hayatını yazmış olduk. Ahmet Bâdî. Riyâz-ı Belde-i Edirne, 2.cilt, s.596-597; BOA. DH. SAİD, 25/56 Hattatlık icâzeti alışıyla ilgili bknz. 2.cilt: Hattatlar Kısmı, s.400 26 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si kadar Farsça ve Mültekâ’ya kadar Fıkıh okuyup bunun yanında matematikten de özel dersler alarak meslek hayatına atılmıştır.4 2. Memuriyeti Yirmi dört yaşında ilk olarak 1279 (1862-63) yılında 200 kuruş maaşla seyyar arazi kâtibi olarak devlet hizmetine giren Bâdî, 28 Zilhicce 1282 (14 Mayıs 1866) yılına kadar Filibe, Edirne, Tekirdağ, Vize ve Lüleburgaz’da bu görevini sürdürür. Bu tarihte 400 kuruş maaşla 3. sınıf emlak kâtibi olarak Edirne’ye atanır5. Daha sonra terfi ederek başkâtip olur. 7 Safer 1284 (10 Haziran 1867) yılında Edirne vilayeti emlâk mümeyyizi görevine getirilir. 1289-1290 (1872-1873) yılları arasında aynı görevi Yanya’da sürdürür. 1290 (1873) yılında rahatsızlığı nedeniyle Edirne’ye döner ve iki yıl görev almaz. İyileştikten sonra tekrar vazife alarak emlak mümeyyizi sıfatıyla 1292-1297 (1875-1880) yılları arasında Bosna ve Kastamonu’da bulunur. 2 Rebîulahir 1297 (14 Mart 1880) yılında Trabzon vergi müdürlüğüne getirilen Bâdî aynı zamanda 2. dereceden Osmanlı nişanıyla ödüllendirilir.6 Bir yıl sonra Trabzon’dan Diyarbakır vergi müdürlüğü görevine nakledilir. Bu görevi de yerine getirdikten sonra 9 Muharrem 1306 (15 Eylül 1888) yılında çok sevdiği Edirne’ye vergi müdürü olarak döner. 6 Rebîulevvel 1314 (15 Ağustos 1896) yılına kadar bu görevi yerine getiren Bâdî, oğlunun meşrûtiyetçilerle birlikte olduğu şüphesiyle Konya’ya sürülmesi üzerine becâyiş yaparak Konya vergi müdürlüğüne oradan da 1321 (1904) yılında gündelik becâyiş yoluyla Bursa vergi müdürlüğüne atanır. Başarılı hizmetlerinden dolayı birçok Osmanlı nişanı alan7 Bâdî 5 Şubat 1323 (18 Şubat 1908) yılında 1230 kuruş maaşla emekliye ayrılır.8 3. Ölümü ve Mezarı Kendi isteğiyle emekliye ayrılan Ahmet Bâdî, bir müddet sonra hastalanır ve tedavi amacıyla İstanbul’a götürülür.9 1325 (1908) yılında ora4 5 6 7 8 9 BOA. DH. SAİD, 25/56 BOA. DH. SAİD, 25/56; BOA. ŞD. 1072/60_2 BOA. DH. SAİD, 25/56 Bâdî’nin aldığı ödüller, arşiv belgelerinde kayıtlı olmakla beraber kendisi de eserinin 2. cildinde Vergi müdürleri kısmına koyduğu biyografisinde şu şekilde belirtmiştir: 1292’de sâlise rütbesi, 1295’te beşinci Mecîdî, 1300’de rütbe-i sâniye sınıf-ı sânîsi, daha sonra mütemâyiz rütbesi, 1319 da üçüncü rütbeden nişân-ı ‘âlî-i ‘Osmânî ve 1321’de ûlâ sınıf-ı sânîsi rütbesi. Bâdî, a.g.e., 2. cilt: Vergi Müdürleri, s.596-597; BOA, BEO 1354/101521; BOA, İ.TAL. 146_1_3_4_6; BOA. ŞD. 1072/60_3; BOA. ŞD. 1075/4 BOA, BEO 3099/232417_1-2; BOA. BEO. 3141 / 235564 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 27 da vefat eder.10 Mezarı Eyüp’te Merdivenli Mezarlık’ta, Bestekâr Zekâî Dede Efendi, Hattat Ahmet Kâmil Efendi, Nakşibendî Şeyhi Küçük Emin Efendi ve Mareşal Fevzi Çakmak’ın da bulunduğu Kaşgârî Tekkesi civarındadır.11 Ahmet Bâdî’nin nüfus kaydına göre bir çocuğu vardır.12 O da 1948 yılında ölen ve Edirne milletvekili olarak görev yapmış olan Mehmet Fâik Kaltakkıran’dır. Tek vârisi olan oğlu, Bâdî’nin 1000 cildi aşkın eser barındıran değerli kütüphânesini 1918 yılında Edirne İttihat ve Terakki Kulübü’ne vakfetmiştir. Bu eserler şu an Edirne İl Halk Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. 4. Tarihçiliği ve Üslûbu Ahmed Bâdî Efendi, eserinin hiç bir yerinde kendi tarih anlayışından ve metodundan bahsetmemektedir. Eserinde kendisinden “câmi‘u’l-hurûf ” olarak bahseden müellif, kitabını Edirne Valisi Ahmed İzzet Paşa’nın tavsiyesi ile yazmış olup, eserinde kimseyi zemmetmemiş ve kimseden maddi bir menfaat de beklememiştir. Eserin müsvedde nüshasıyla birlikte temize çekilmiş nüshası da elimizde mevcuttur. Bir devlet büyüğüne takdîm edildiğine dair elimizde bir işâret de yoktur. Ancak pek çok kişinin dikkatini çekmiş ve ilmi araştırmalarda kaynak olarak kullanılmıştır. Müellif, eserini tam bir kırkambar şeklinde yazmıştır. Anlattığı olayları bizzat kaynağından yazmış ve aldığı kaynağı da belirterek tam bir liste halinde bu kaynakları eserinin başında vermiştir. Ancak bu kaynakların yanında kaynak olarak arşiv belgelerini ve mezar taşlarını da kullanmıştır. Kaynak bulamadığı konuları da nasıl duymuşsa öyle yazmış ve bu duyumlarını da “el-uhdetü ale’r-râvî 13” şeklinde belirtmiştir. Anlattığı olayların hemen sonunda kaynağını zikretmesi ilmî metotlara gerçekten uyduğunun bir göstergesidir. Ayrıca müellif terceme-i hâlini anlattığı kişi hakkında bilgi toplamak için 10 18 Şubat 1908 yılında emekliye ayrılan Ahmet Bâdî Efendi’nin ölümünden dolayı zevcesi Edîbe Saîde Hanım’a 18 Mart 1908 yılında emekli maaşı bağlandığına göre Ahmad Bâdî Efendi 18 Mart 1908 yılından önce vefat etmiştir. Bkz. BOA. ŞD. 1075/4 11 Bâdî’nin mezarının bulunduğu yer konusunda ihtilaflar bulunmaktadır. Birçok kaynakta ve internet ortamında (http://www.cur-cuna.com/tr/mekan/meka0005.html) mezarının Eyüp’te Merdivenli Kabristanı’nda olduğu geçmektedir. Ancak, yapılan araştırmalar ve mezarlık görevlilerinden alınan bilgilerde, bu mezarlığın parsel şeklinde olmadığı, dağınık ve serbest olduğu ve zamanla eski mezarların kaybolup yerlerine yeni mezarların konulduğu anlaşılmıştır. Zaten bu mezarlığa gittiğimizde bu günkü içler acısı haline şahit olduk. Eski mezar taşlarının, kimisi sökülmüş halde yerde yatmakta, kimisi toprağa gömülü vaziyette ve kimisi de kırık bir şekilde ötede beride durmaktadır. Bu nedenle tüm aramalarımıza rağmen mezarını bulmamız mümkün olamamıştır. 12 Bkz: Edirne Nüfus Müdürlüğü, Cilt No: 008/10, Sayfa No:51, Kütük Sıra No:978 13 Bu söz kelam-ı kibar olup “bu konuda bir yanlışlık varsa o nakledenin yanlışlığıdır, ben duyduğumu yazıyorum” demektir. 28 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si gerektiğinde gidip o kişinin yakınlarına müracaat etmiş, hatta bizzat gidip mezar taşını görmüş ve oradaki bilgileri eserine aktarmıştır. Kimi zaman özellikle bölge ile ilgili garip olaylar anlatan gazete haberlerini, kimi zaman da halk arasında dedikodu şeklinde yayılan haberleri de kitabına almıştır. Edirne’de meydana gelen yangın, zelzele, sel gibi doğal afetlerin kronolojik olarak anlatıldığı kitapta burada meydana gelmiş ihtilal ve halk hareketlerine de yer verilmiştir. Edirne’de yapılan sultan düğünlerinin en ince ayrıntılarına kadar anlatılması, komşu ülkelerin idarecilerine gönderilen ve onlardan gelen yazışmaların aynen kitaba konulması, Bektaşi tekkelerinin kapatılması ile ilgili emirnamelerin yayınlanması, belge neşirleri, sultanın katıldığı av partileri vb. hususlar sanki kitabın biraz şişirildiği hissini uyandırmakla beraber eserin geneline bakıldığında konuların bir bütün olarak ele alınması açısından dikkate değer bir görünüm arzetmektedir. Eserini yazarken olayların anlatılması sırasında yeri geldikçe âyet, hadîs, şiir ve kelâm-ı kibârları da dercetmiştir. Türkçe, Arapça ve Farsça’ya vâkıf olan müellif eserinde bazen çok sâde, bazen de oldukça a‘dalı, sanatlı bir dil kullanmıştır. Bu nedenle ifâdesi, üslûbu bakımından devrinin diğer tarihçilerinden pek farklı değildir. 20. yüzyılın Osmanlı Edirne’sini anlatan bu kitap, günümüzde tüm Trakya’nın ve hatta ülkemiz sınırları dışında bulunan Balkanların da bir tarihi niteliğindedir. 5. Şairliği ve Edebî Kişiliği Ahmet Bâdî Efendi, divan sâhibi bir şâir olduğu halde daha çok tarihçi yönüyle tanınmıştır. Edirne Tarihi denince akla ilk olarak Ahmet Bâdî ve onun eseri olan Riyâz-ı Belde-i Edirne gelir. Bu yönüyle tarihçiliği şâirliğinin önüne geçmiştir. Bütün bu özellikleri yanında onun hat sanatındaki ustalığını da göz ardı etmemek gerekir. Bâdî, Riyâz-ı Belde-i Edirne’nin şâirler kısmında, alçakgönüllülük göstererek, yazdığı şiirlerinin bu esere konulmaya pek lâyık olmadığını söyler. Şiirlerini, sadece duaya vesile olması dileğiyle bu kısma aldığını, herkesin bir iyiliği bulunduğunu ve kendisinin de şâir olduğu için şiirden RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 29 başka bir eser bırakamayacağını söyleyerek şâir Nâbî’nin şu beytine yer verir: 14 Kiminin câmii var kimi yapar pül Nâbî Şuarânın nolur âsârı sühandan gayri Çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Ahmet Bâdî, Râcih ve Bâdî mahlaslarını kullandığı şiirlerinde, şâirin şöhretini divanının ortaya koyacağını söyler. Râcihâ durma hemân vasf-ı ruh-ı cânân it Şâirin nâmını cemiyyet-i dîvân buyurur 15 Ancak, uzun memuriyet hayatı ve bu çok yönlü kişiliği ona divanını tamamlama fırsatı vermez. Bu nedenle daha sonradan temize çekerim düşüncesiyle yazdığı divanı müsvedde olarak kalmıştır. Şiirlerini rindâne bir edâ ile söyleyen şâir, tasavvufî unsurlara fazla yer vermeden dîvân şiirinin unsurlarından olan sevgili ve onun özelliklerini anlatmaya çalışmıştır. Özellikle gazellerinde bu durum daha çok göze çarpmaktadır. Geldi bahâr oldı müzeyyen çü bâğ u râğ Sâkî piyâle al eline gel ayag ayag16 Bâdî, divanında kullandığı çokça atasözü ve deyimlerle sosyal hayatın içinde yer almış, bunun yanında bir çok tarih manzumesi yazarak tarihe ışık tutmuştur. Edirne’nin bazı tarihî ve mîmârî eserlerinin yapılışıyla ilgili bunun yanında önemli şahsiyetlerin ölümü üzerine söylemiş olduğu bu tarih kıtaları oldukça önemlidir. 6. Eserleri 1. Riyâz-ı Belde-i Edirne Ahmet Bâdî’nin en önemli eseri olan Riyâz-ı Belde-i Edirne, Türkçe bir Edirne Tarihi’dir. Bâdî, bu eserini, 17. yüzyıl tarihçilerinden Edirneli Abdurrahman Hıbrî’nin Edirne’nin 1359-1633 yılları arasını anlattığı Enîsü’l-Müsâmirîn adlı tarihini, yer yer düzelterek ve 1633’ten itibaren 1900 yılına kadar olan 267 yıllık dönemi de ekleyerek meydana getirmiş14 Bkz. Metin kısmı, s.442 15 Özgür Okmak (Haz.) (2008): Ahmet Bâdî Dîvânı, İnceleme-Metin, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniver- sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Dan.: Prof. Dr. Süreyya Ali Beyzadeoğlu, s.7 16 Okmak (2008): s.8 30 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si tir. 541 yıllık bir tarihi kapsayan bu eser, Edirne Sancağı ve tüm Trakya bölgesi üzerine yazılmış en kapsamlı ve önemli kaynak eser niteliğindedir. Müsveddesi 3 cilt halinde Edirne İl Halk Kütüphanesi, T.Y. 2315 numarada bulunan eserin orijinali, İstanbul Bayezit Devlet Kütüphanesi T.Y. 10391 numarada kayıtlıdır. Ölçüleri: 340x222, 228x150 mm olup 31 satırdır. Yazı çeşidi rikadır. Büyük bir kısmını kendisi kaleme alan Bâdî eserinin, 1. cildinin 477-526 ve 2. cildinin 341-408. sayfalarını Çırpanlı Necip Efendi’ye yazdırmıştır. 3 cilt olarak yazılan bu büyük eserin 1. cildi: 600, 2. cildi: 600, 3. cildi: 278 ve toplam 1478 sayfadan ibarettir. Henüz mukaddime kısmına geçmeden liste halinde yararlandığı kaynakları sıralayan Ahmet Bâdî, burada toplam olarak 98 kaynak eser gösterir. Bunun yanında şâirler için divanlarına, hattatlar için icâzetnâmelerine, câmi, mescit, tekke vb. yerler için bizzat yerlerine, bazı olaylar için gazetelere ve Edirne’de gömülü olan âlim, kadı, şâir, şeyh gibi zatların da bulabildiği kadarıyla mezar taşlarına baktığını ifade eden Bâdî, eserini elinden geldiği kadarıyla kaynaklar göstererek kaleme aldığını belirtir. Bâdî, eserinin mukaddimesinde insanoğlunun onurunu koruması için kendisini bilim ve beceriyle donatması gerektiğini söyler. Bu düşünceden hareketle insanlık ve Osmanlılık şanına layık olmak üzere hiç olmazsa küçük bir hizmet olması düşüncesiyle doğup büyüdüğü şehir olan Edirne’nin bir tarihinin olmadığını, bunun büyük bir eksiklik olduğunu, kendisinin yetersiz olduğunu kabul etmekle beraber bu eksikliği başkalarının tamamlamasını beklemenin doğru olmayacağını ve bu görevi kendisinin üstlenmek hevesinde olduğunu belirtir.17 Ancak görevi gereği 20 sene müddetle Edirne’den uzak kalması bu isteğini yerine getirmesine mâni olur. Uzun yıllar sonra tekrar Edirne’ye döndüğünde Hacı Ahmet İzzet Paşa’yı vali olarak bulur ve ona bu düşüncesini açmak isterken teklif validen gelir. Edirne’nin düzenli bir tarihinin olmadığını bu kentten birçok âlim, şair ve yazar yetiştiği halde kimsenin bu tarihi yazmaya yanaşmadığını belirten vali, bu tarihi yazması konusunda Ahmet Bâdî’ye her türlü maddî ve manevî desteği vereceği sözünü verir. Böylece Bâdî, büyük bir hevesle eserini yazmaya koyulur. Eserin 1. cildi Edirne’nin camileri, mescitleri, medreseleri, tekkeleri, zaviyeleri, hamamları, köprüleri ve bu tür yapılarını içerir. 1309 (189117 Bâdî, A.g.e. c.1, s.1. mukaddime RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 31 92) yılında müsveddesi yazılan bu ilk cilde Bâdî, Armağan-ı Bâdî adını verir. Ancak daha sonra diğer eseri olan Armağan’la karıştırılır düşüncesiyle bu ismi değiştirerek 2. cildiyle beraber Riyâz-ı Belde-i Edirne diye isimlendirmiştir. 2. cilt bu eserin en önemli bölümünü oluşturur. Valiler, kadılar, vezirler, emirler, şairler, âlimler, şeyhler ve hattatların hayat hikayeleri bu ciltte geniş bir şekilde yer alır. Bu cilt henüz tamamlanmadan eserin yazılmasında büyük katkıları olan devrin Edirne valisi Hacı Ahmet İzzet Paşa ölür. Bu durum Ahmet Bâdî için zor ve sıkıntılı bir dönemin başlangıcı olur. Karamsarlığa kapılır, eseri tamamlayamama korkusu içine yerleşir. Ancak, daha sonra bu önemli işi yarım bırakmanın vebalini düşünerek tekrar kaleme sarılır. Böylece 1312 (1894-95) yılında müsveddesini tamamlayarak 1. ciltle beraber bu cilde de Riyâz-ı Belde-i Edirne ismini verir. Bâdî’nin memuriyet hayatı zorluklar içinde geçmiş ve diyardan diyara dolaşmak zorunda kalmıştır. İlk iki cildi tamamladıktan sonra Konya’ya gitmeye mecbur kalan Bâdî, topladığı malzemelerini de yanına alarak eserin 3. cildinin müsveddesini orada 1315 (1897-98) yılında tamamlamıştır. Bu ciltte idarî sınırları Selanik ve Çatalca arasında bulunan ve Edirne’ye bağlı olan Tekirdağ, Kırklareli, Dedeağaç ve Gümülcine gibi idârî birimler hakkında bilgi verilmekte ve buralardan yetişen şâirler, âlimler ve şeyhler anlatılmaktadır ve ismi Devâyih-i Mülhakât-ı Vilâyet-i Edirne’dir. Bu cildin sonuna Edirne’nin bu bağlantıları ile birlikte 74 merkezi ve bunlara bağlı 4474 köyünün adları da eklenmiştir. Memuriyetinin ilk yıllarında arazi yazım memurluğu yapmış olması ona bu yerleşim birimlerini sağlıklı olarak ve ayrıntılarıyla tespit etme olanağı sunmuştur. Bâdî, eserinin 4. cildini Muâvene ismiyle düzenlediğini, yeni ilaveler yaptığını ve bu ilaveleri de sayfa kenarlarına verdiği numaralarla gösterdiğini belirtmiştir. Ancak ayrıca 4. cilt diye ayrı bir cilt oluşturmamıştır. 16 yıllık bir çalışma sonucu müsveddelerini yazdığı bu üç ciltlik eserini 1322 (1904-05) senesinde temize çekerek 1. ve 2. ciltlerine Riyâz-ı Belde-i Edirne, 3. cildine ise Devâyih-ı Mülhakât-ı Vilâyet-i Edirne ismini vermiştir. Mukaddimenin sonunda eserin yazımında kendisine yardımları dokunan, başta Edirne valisi Hacı Ahmet İzzet Paşa’ya, Mezit Bey Mahallesi’nde bulunan Taş Mekteb’in birinci muallimi Hacı Hâfız Ali Remzi ile Edirne Valiliği mektupçusu kaleminde görevli olan Kirişhaneli Tatar Mehmet Rüşdi Efendilere ve Sultan II. Abdülhamit’e minnet 32 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si ve şükranlarını sunan Bâdî, eksik ve kusurlarının bağışlanmasını isteyip bu eseri okuyanların kendisini hayırla yâd etmelerini talep eder ve 1322 (1904-05) tarihine denk düşen şu tarih beytiyle mukaddimesini bitirir. Vâsıl-ı hadd-i hitâm olduğu dem ey Bâdî Okuyanlar dedi târîhini a‘lâ târîh18 2. Armağan Ahmet Bâdî Efendi’nin şu ana kadar yayınlanan tek eseri olan Armağan 19 mensur 5675 atasözü ve deyimi ihtiva eden ve bunları 5106 beyitle örneklendiren büyük ve önemli bir Atasözleri kitabıdır. Edirne İl Halk Kütüphanesi T.Y. 2304 numarada kayıtlı olan eser, 280x175, 220x125 mm. ölçülerinde, 297 sayfa ve 27 satır olarak tertip edilmiştir. Yazı çeşidi rika olan eserin sırtı meşin, üzeri bez kaplı, âdi ciltli ve müellifin hattıyla müsvedde halindedir. Bâdî, topladığı atasözü ve deyimleri alfabetik sırayla yazıp bunların divan şiirindeki örneklerini de beyitlerle göstermiştir. Esere 1291 (187475) yılında başlayıp 1292’de (1875-76) tamamlamıştır. Harf başlıkları, atasözü ve deyimlerin numaraları ve şâirin dikkatini çeken bazı beyitler kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Bâdî, eseri bizzat kendisinin yazdığını 17. sayfanın ortasına kırmızı mürekkeple “müellif hattıyla” ibaresi ile belirtmiştir.20 Eserin bir de Cem Dilçin Nüshası bulunmaktadır. 2 cilt halinde ve 621 sayfa olarak tertip edilmiş olan bu nüshanın üzerinde kim tarafından yazıldığına dair bir kayıt olmadığından yazanı ya da müstensihi bilinmemektedir. 3. Divan Ahmet Bâdî’nin şâirlik yönünü yansıtan divanı Edirne İl Halk Kütüphanesi T.Y. 2302 numarada kayıtlıdır. Yazı çeşidi rika olan divanın ölçüleri 260x180-170x110 mm. olup 65 yk. ve 21 satırdır. Divan müsvedde halindedir. Eserin başında ve sonunda toplam 15 sayfası boştur. İlk sayfada bir tarih yer almaktadır. Divanda gazeller dışında belli bir sıra gözetilmeden 18 Bkz. metin kısmı. c.1, s.1. mukaddime 19 Süreyya Beyzadeoğlu-Müberra Gürgendereli-Fatih Günay (2004): Edirneli Ahmet Bâdî Efendi Arma- ğan. Harvard Üniversitesi Yayını 20 Beyzadeoğlu, v.d., (2004): XXII RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 33 85 tarih, 13 kaside, 6 tahmis, 1 müseddes, 6 şarkı, 1 tesdis, 206 gazel, 1 lugaz, 9 beyit, 35 müfred ve 24 kıta bulunmaktadır. Divan tertibinde bir sıra gözetilmemiş olmasına rağmen divanda, her harften gazeller bulunmaktadır ve müretteb bir divanın ihtiva ettiği bütün özelliklere sahiptir. Klasik divan şiiri niteliğinde olan gazellerinin dili, kaside ve tarihlerine nazaran daha sadedir. Bâdî, divanındaki gazellerinde gençlik yıllarından beri kullandığı “Râcih” mahlasını tercih etmiştir. Ancak Armağan’da geçen 86 beyitte21 ve Riyâz-ı Belde-i Edirne’de şâirler ravzasında22 örnek olarak verdiği 6 gazel ve 1 müfrette Bâdî mahlasını kullanmıştır. Bâdî mahlasıyla bir ikinci divanının daha olduğu söylense de bu divana her hangi bir yerde rastlanmamıştır. Ahmet Bâdî’nin divanı “Ahmet Bâdî Dîvânı (Metin-İnceleme) ismiyle 2008 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanmıştır.23 4. Tavzîhü’l-Ebvâb Alâ Teshîli’l-Hisâb Bir matematik eseri olan bu kitap, Edirne İl Halk Kütüphanesi, T.Y. 2309 numarada kayıtlıdır. Ölçüleri 260x170-200x145 mm olup 186 yaprak ve 22 satırdır. Bu eserinin de yazı çeşidi, diğer tüm eserlerinde olduğu gibi rikadır. Bâdî bu eserinde rakamlarla başlayarak dört işlemi anlatmış ve örnek problemler yazarak çözümlerini yapmıştır. Bâdî’nin mevcut kaynaklarda,24 Farsçadan Türkçeye ve Türkçeden Farsçaya mastarları anlatan Masâdir-i Lisân-ı Fârisî isminde bir eserinden bahsedilmesine rağmen bu eseri henüz bulunamamıştır. Ahmet Bâdî’nin kendi eserleri ve 1000 cildi aşkın değerli kitapları Edirne mebusu olan oğlu Faik Kaltakkıran tarafından 1918 yılında Edirne İttihat ve Terakki Kulübü’ne vakfedilmiştir. Bu değerli eserler şimdi Edirne İl Halk Kütüphanesi’ndedir. 21 Beyzadeoğlu, v.d., (2004): XXIII 22 Bkz. Metin kısmı, s.442-443 23 Özgür Okmak (Haz.) (2008): Ahmet Bâdî Dîvânı, İnceleme-Metin, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniver- sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Dan.: Prof. Dr. Süreyya Ali Beyzadeoğlu, Edirne 24 Mesela bkz. Özen, (1975): Cilt III. s.35 34 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 7. Eseri̇n Di̇l Ve Üslûp Özelli̇kleri Ahmet Bâdî’nin hazırlamış olduğumuz Riyâz-ı Belde-i Edirne adlı eseri, Tanzimat döneminin Osmanlıcasıyla yazılmıştır. Çok sade olmadığı gibi zor anlaşılacak kadar da süslü ve ağdalı değildir. Edebî alanda Orta Nesir diye nitelendirebileceğimiz, halkın konuşma diliyle süslü yazı dili arasında olan yazı biçimi, Bâdi tarafından benimsenildiği gibi bir çok tarih eserinde de özellikle tercih edilmiştir. Bu nesir türünde yazar, esas olarak anlatmak istediği şeyin peşindedir.25 Bâdî’nin sanat yapma kaygısı yoktur. Her şeyden önce o bir tarihçidir. Onun amacı yıllarca uğraşarak toplamış olduğu tarihi ve edebî malzemeyi insanlığın hizmetine sunmaktır. Ancak bu sunuş şairler kısmına gelindiğinde az da olsa kendini süslü ve tamlamalı cümlelere bırakır. Üç dilin de (Arapça, Farsça Türkçe) imkanlarından yararlanan Bâdî, sadece biyografik bilgi vermekle yetinmiş kendisi herhangi bir eleştiri ya da beğenme sözü kullanmamıştır. Gelip, gidip, kılıp, olup, kılındıkda, olundukda, etmekle, anlar, dek, şol vb genellikle fiil ve bağlaç durumundaki kelimeler Türkçedir. Bunun yanında badehû, âhiru’l-emr, âhiren, ahîren, vukû‘, sâniyen, vâsıl gibi Arapça kelimeleri de sıkça kullanmıştır. Çoğul eklerinde genelde –ler / -lar kullanırken; ol, anı, anlar ve bunlar gibi zamirlere de yer vermiştir. Aynı zamanda Farsça ve Arapça kökenli müşârunileyh, mezbûr, mezkûr, mûmâileyh gibi kelimeleri de çok sık kullanmıştır. Eserin metninde özellikle de şairler kısmında bugün “e” vokali taşıyan birçok kelimenin “i”şeklinde yazıldığı görülmektedir: İtdi, irişdi, iden, gice, irdi, virdi vb. Türkçede sonu “p” ile biten zarf-fiiller genelde “b” ile yazılmıştır: olub, gidüb, idüb, koyub, varub, yazub vb. gibi. Bâdî, tezkire geleneğinde olduğu gibi bazı ayet, hadis ve kelâm-ı kibarlardan sonra muktezâsınca, fehvâsınca, hükmünce, medlûlınca, mısdakınca, binâen, gereğince,gibi cümle bağlayıcı bağlaçları da kullanmıştır. Sonuç olarak diyebiliriz ki Bâdî’nin kaleme aldığı Riyâz-ı Belde-i Edirne, faydalandığı bir çok eserden hem dil hem üslûb hem de içerik olarak izler taşımakta bir nev’i onların özeti niteliğindedir. 25 Fahir İz (1996): Eski Türk Edebiyatında Nesir, Akçağ Yayınları, 2. baskı, Ankara: s. XIII RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 35 8. Eserin Nüshalarının Tanıtılması 1. Tebyiz Edilmiş Nüsha: İstanbul Bayezid Devlet Kütüphanesi (T.Y.) No: 10391 Yazılış Târihi : 1322 h. / 1905 Yazarı: Ahmet Bâdî Efendi ( Bâdî, 1. cildin 477-526 ve 2. cildin 341-408 sayfalarını Çırpanlı Necip Efendi’ye yazdırmıştır.) Dış ebat : 34x22,2 cm. İç ebat : 22,8x15 cm. Cilt : Kahverengi meşin Sayfa : 1. cilt: 600, 2. cilt: 600, 3. cilt: 278 (Toplam:1478) Satır : 31 Yazı : El yazısı, rika Kağıt : Orta kalınlıkta, aharlı sarı Başlıklar : Kırmızı Eserin baş tarafında fihrist ve kaynakça yer almaktadır. Ayrıca bazı sayfalar arasında çeşitli notlar ve şiirler bulunmaktadır. 2. Müsvedde Nüsha: Edirne İl Halk Kütüphanesi (T.Y.) No: 2315 Yazılış Tarihi : 1309-1312 h. / 1893-1896 Yazarı: Ahmet Bâdî Efendi Dış ebat : 20.5x34 cm. İç ebat : 10x31 cm. Cilt : Bez, beyaz Sayfa : 1: cilt: 562, 2. cilt: 600, 3. cilt: 708 Satır : 31 Yazı : El yazısı, rika Kağıt : Orta kalınlıkta, aharlı beyaz ve sarı renklerde Başlıklar : Kırmızı ve mavi 3. cildin sonuna Edirne’nin bağlantılarıyla birlikte 74 merkezi ve bunlara bağlı 4474 köyün adları eklenmiştir. 36 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 37 Ahmet Bâdî ve Riyâz-i Belde-i Edirne Bibliyografyası Adıgüzel Niyazi. Ahmet Badi Efendi’de: “Tarihine Köprüleriyle Bağlanan Şehir Edirne”, Yöre Aylık Kültür Dergisi. - Edirne, 2008, sayı: 94, s.: 23-27 Adıgüzel, Niyazi. Edirneli Ahmet Badi’nin “Riyaz-ı Belde-i Edirne” adlı eserinin tezkire kısmı Yayınlanmamış Doktora Tezi; Danışman Prof. Dr. Süreyya Ali Beyzadeoğlu. - Edirne: Trakya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, 2008. Adıgüzel, Niyazi. En Geniş Edirne Tarihi “RİYAZ-I BELDE-İ EDİRNE”, Yedikıta (Aylık Tarih İlim ve Kültür Dergisi), cilt: 1, s.: 72-73 Adıgüzel, Niyazi. Riyaz-ı Belde-i Edirne, Ozan Ağacı Kültür-Sanat-Edebiyat Dergisi. - Edirne, 2008, cilt: 10, sayı: 65, s.: 23-25 Ahmed Badi Efendi Armağan : Divan şiirinde atasözleri ve deyimler / Ahmed Badi Efendi ; haz.: Süreyya Beyzadeoğlu, Müberra Gürgendereli, Fatih Günay ; yayınlayan: Şinasi Tekin, Gönül Alpay Tekin. - Cambridge : The Department of Near Eastern Languages and Literatures XLVIII, 264, 260 s. ; 29 cm. - (Sources of Oriental Languages and Literatures; 63) Ahmed Badi Efendi Riyaz-ı belde-i Edirne = Edirne şehri bahçeleri: (Edirne şehri tarihi) osmanlıcadan çeviren: Ratip Kazancıgil. - Edirne : Edirne Valiliği XXIV, 357 s. ; 28 cm. - (Edirne Valiliği yayınları; 13. Edirne Kültür Müdürlüğü yayınları; 9 Beyzadeoğlu, Süreyya. Ahmed Badi, Edirne : Serhattaki Payitaht. - İstanbul, 1998, s.: 601-608 Çelikkol, Ender. Tekirdağ’ın tarihi eserleri ve bu günkü durumları; Badi Ahmet Efendi’nin Tekirdağ notları, Riyaz-ı Belde-i Edirne (c. III, s. 46-55) 38 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si / Çelikkol, Ender. - İstanbul : İstanbul Üniversitesi [Edebiyat Fakültesi] / Tarih Bölümü, 1976 77 y.; 28 cm. Görgün, Ender. Edirne şehir tarihinden yapraklar : Ahmet Badi Efendi’nin biyografisi, Oluşum. Edirne, 2006, cilt: 14, sayı: 53, s.: 35-40 Günay, Fatih. Ahmet Badi’nin “Armağan” adlı eserinden 158-206 sayfaların transkripsiyonu. Günay, Fatih; Yrd. Doç. Dr. Süreyya Beyzadeoğlu. - Edirne: Trakya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi 1994 Güzel, Müberra. Ahmet Badi’nin “Armağan” adlı eserinden 60 varak metin tesbiti / Güzel, Müberra; Yrd. Doç. Dr. Süreyya Beyzadeoğlu. - Edirne : Trakya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi 1994 Kazancıgil, Ratip. Ahmed Badi Efendi ve Riyaz-ı Belde-i Edirne Fihristi, Edirne İl Halk Kütüphanesi Bülteni. - Edirne, 1986, cilt: 8, sayı: 8, s.: 71Küçük, Serap. Ahmed Badi Efendi ve Edirne Yapıları / Küçük, Serap ; Yrd. Doç. Dr. Özkan Ertuğrul. Edirne : Trakya Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi1995 255 y.; 28 cm. Peremeci, Osman Nuri. Badi Ahmed Efendi, Altıok Halkevi Dergisi. - Edirne, 1935, cilt: 2, sayı: 23, s.: 42-44 Somar, Ziya. Ahmet Badi Efendi ve Edirne Tarihi, Edirne Halkevi Mecmuası. - Edirne, 1940, sayı: 1, s.: 18-19 Tarih Bizi Çağırıyor. Editörler: Osman DOĞAN-Selman KILINÇ, Çamlıca Basım Yayın, İstanbul, Kasım 2010, Yrd.Doç.Dr. Niyazi ADIGÜZEL, Edirne Şehrinin Bahçeleri “Riyaz-ı Belde-i Edirne” s.56. Yöre Dergisi. Ahmet Badi Efendi’nin soy geçmişi ve hayat hikâyesi, Yöre Aylık Kültür Dergisi. Edirne, 2000, sayı: 2, s.: 4-9 Yöre Dergisi. Ahmet Badi’den Edirne’nin fethi öyküsü : (Ravzatu’l-Fütûhat) Fetihler Bahçesi, Yöre Aylık Kültür Dergisi. - Edirne, 2000, sayı: 2, s.: 34-47 Yöre Dergisi. Edirne tarihçisi Ahmed Badi Efendi Hasan Sezai Dergâhını Anlatıyor, Yöre Aylık Kültür Dergisi. - Edirne, 2003, sayı: 45, s.: 19-26 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE Riyâz-i Belde-i Edirne 39 40 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 41 Bu Ki̇tâba Me’haz Olan ve Esnâ-yi Cem ü Te’lîfde Mürâcaat Olunan Kütüb ve Resâi̇li̇n Esâmîsi 1- Mevlânâ Abdurrahmân Hibrî-i Edirnevî, Salbaşzâde, Enîsü’l Müsâmirîn, (Edirne Tarihi) 2- Örfî Mahmud Ağa, Edirnevî, Sûhte Hacı Alizâde, Edirne Tarihçesi 3- İbrahim Nazîrâ Efendi, Edirnevî; Edirne Tarihçesi 4- Beşîr Çelebi, Karamanî; Edirne Tarihçesi 5- Kâtib-i Emin-i Dârü’ssaâde, Abdî Efendi, Sûr-ı Hitân ve Velîme Tarihçesi 6- Mevlânâ Mehmed Mecdî-i Edirnevî, Hadâyiku’ş-Şakâyık 7- Mevlânâ Atâyî, Hadâyiku’l-Hakâyık fî-Tekmileti’ş-Şakâyık 8- Mevlânâ Mehmed Şeyhî, Vekâyi‘u’l-Fudalâ, Zeyl-i Şakâyık 9- Rif ‘at Efendi, Devhatü’l-Meşâyih ma‘a Zeyl 10- Rif ‘at Efendi, Devhatü’n-Nukabâ 11- Osmanzâne Tâib Efendi vesâire, Hadîkatü’l-Vüzerâ ve zeyilleri 12- Ahmed Resmî Efendi, Halîkatü’r-rüesâ ve zeyli 13- Râmiz Paşazâde İzzet Bey, Harîta-i Kapudânân-ı Deryâ 14- Halîm Giray, Gülbün-i Hânân 15- Süleymân Sa‘deddîn Efendi, Terâcim-i Müstakîmzâde 16- Hoca Sa‘deddîn Mehmed Efendi, Tâcü’t-tevârîh, Hâce Tarihi 17- Mustafa Efendi, Selânikli Tarihi 18- Halebli Naîmâ Efendi, Naîmâ Tarihi 19- Râşid Mehmed Efendi, Râşid Tarihi 20- Çelebizâde İsmâîl Âsım Efendi, Âsım Tarihi (Zeyl-i Râşid ) 21- Sâmî Mustafa Bey, Şâkir Hüseyin Bey, Subhî Mehmed Efendi; Sâmî, Şâkir, Subhî Tarihi 42 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 22- İzzî Süleymân Efendi, İzzî Tarihi 23- Bağdadî Vâsıf Efendi, Vâsıf Tarihi 24- Lofçalı Ahmed Cevdet Paşa, Cevdet Tarihi 25- Mehmed Atâullâh Efendi, Şânîzâde Tarihi 26- Ahmed Lütfî Efendi, Lütfî Tarihi 27- Hasan Beyzâde, Hasan Beyzâde Tarihi 28- Müneccimbaşı Ahmed Dede Efendi, Sahâyifü’l-Ahbâr 29- Edirneli Mehmed Efendi, Nuhbetü’t-Tevârîh ve’l-Ahbâr 30- Hemdemî Mehmed Efendi, Solakzâde Tarihi 31- Bursevî Ferâizîzâde Mehmed Saîd Efendi, Gülşen-i Maârif 32- Ayntâbî Ahmed Âsım Efendi, Âsım Tarihi 33- Karaçelebizâde Abdülazîz Efendi, Ravzatü’l-Ebrâr 34- Abdülhakzâde Hayrullah Efendi, Hayrullah Efendi Tarihi 35- Fevzi Efendi, Haber-i Sahîh 36- Gelibolulu Âlî Mustafa Çelebi, Künhü’l-Ahbâr 37- Peçevî İbrahim Efendi, Peçevî Tarihi 38- Tayyârzâde Ahmed Atâ Bey, Enderûn Tarihi 39- Hâfız Hızır İlyas, Enderûn Tarihi 40- Vakanüvîs Mehmed Esad Efendi, Sahhâflar Şeyhizâde, Üss-i Zafer 41- Süleymân Paşa, Tarih-i Âlem 42- Celâlzâde Mustafa Çelebi, (Sâhib-i Tabakâtü’l-Memâlik); Meâsir-i Selîmhânî 43- Mustafa Necîb Efendi, Suyolcuzâde; Selîm Hân-ı Sâlis Asrı Vekâyi‘i 44- Ahmed Rif ‘at Efendi, Lügât-i Tarihiye ve Coğrâfiye 45- Şemseddin Sâmî Bey, Kâmûsü’l-A‘lâm 46- Mehmed Süreyyâ Bey, Sicill-i Osmânî veyahut Tezkire-i Meşâhîr-i Osmâniye 47- Murâdî-i Dımaşkî, Silkü’d-Dürer fî-A‘yâni’l-Karni’s-Sânî Aşer 48- Ahmed Midhat Efendi, Mufassal 49- Abdüllatîf Subhî Paşa, Tekmiletü’l-İber 50- Mahmûd Celâleddîn Paşa, Şefîknâme Şerhi Ravzatü’l-Kâmilîn 51- Kemal Nâmık Bey, Evrâk-ı Perîşân 52- Koca Nişancı Mehmed Paşa, Nişancı Tarihi RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 43 53- Ahmed Vefîk Paşa, Fezleke-i Tarih-i Osmânî 54- Hâfız Hüseyin bin el-Hâc İsmail el-Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-Cevâmi‘ 55- İsmail Belîğ Efendi, Güldeste-i Riyâz-ı İrfân, Bursa Tarihi 56- Birgivî Mehmed bin Pîr Ali, İşrâku’t-Tevârîh 57- Vergi Emini Mustafa Paşa, Netâyicü’l-Vukûât 58- Ferîdûn Ahmed Bey, Ferîdûn Bey Mecmûası 59- Nişâncızâde Kadı Mehmed Efendi, Mir’âtü’l-Kâinât 60- Ahmed Cevad Paşa, Yâdigârın Vukûa Getirdiği Tarih-i Osmânî 61- Mehmed Süreyyâ Bey, Nuhbetü’l-Vekâyi‘ 62- Mehmed Şem‘î Molla, Esmârü’t-Tevârîh 63- Vakanüvîs Mehmed Esad Efendi, Sefernâme-i Hayr (Risâle) 64- Vakanüvîs Mehmed Esad Efendi, Âyâtü’l-Hayr (Risâle) 65- Ahmed Enverî Efendi, Sultân Abdülmecîd Hân Hazretlerinin Rumeli Seyâhatnâmesi 66- Süheylî, Vülât-ı Mısriyenin Terâcim-i Ahvâlini Nâtık Risâle 67- Mütercimî Kemâleddîn Efendi, Taşköprülüzâde, Mevzûâtü’l-Ulûm 68- Kâtib Çelebi el-Hâc Mustafa Halîfe, Keşfü’z-Zünûn 69- Edirneli Sehî Bey, Heşt-Bihişt (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 70- Abdüllatîf Çelebi Kastamonî, Latîfî Tezkiresi, (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 71- Kınalızâde Hasan Çelebi, Hasan Çelebi Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 72- Ahdî Çelebi Bağdâdî, Gülşen-i Şuarâ (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 73- Seyyid Pîr Âşık Nitâ‘î Çelebi Bursevî, Meşâ‘irü’ş-Şuarâ (Tezkiretü’şŞuarâ) 74- Rusçuklu Şeyh Mustafa Beyânî, Beyânî Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 75- Riyâzî Çelebi, Riyâzü’ş-Şuarâ, Riyâzî Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 76-Zehrimârzâde Seyyid Rızâ Edirnevî, Seyyid Rızâ Tezkiresi (Tezkiretü’ş Şuarâ) 77- Güftî Ali Efendi Edirnevî, Güftî Tezkiresi, Manzûm (Tezkiretü’şŞuarâ) 78- Üskübî Niyâzî Çelebi, Niyâzî Tezkiresi, Birkaç varakı (Tezkiretü’şŞuarâ) 79- Kâfzâde Fâizî Çelebi, Zübdetü’l-Eş‘âr (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 80- Mustafa Safâyî Efendi, Safâyî Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 81- Mirzâzâde Mehmed Sâlim Efendi, Sâlim Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 44 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 82- Şefkat-i Bağdâdî, Şefkat Tezkiresi (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 83- Mehmed Esrâr Dede, Esrâr Dede Tezkiresi (Mevlevî efrâdına mahsûs Tezkiretü’ş-Şuarâ) 84- Ali Enver, Semâ‘hâne-i Edeb, (Mevlevî efrâdına mahsûs Tezkiretü’ş Şuarâ) 85- Azîzzâde Râmiz Efendi, Râmiz Tezkiresi (Sâlim’e zeyl Tezkiretü’şŞuarâ) 86- Davud Fatîn Efendi, Tezkiretü’l-Eş‘âr (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 87- Reşâd Fâik Bey, Eslâf (Tezkiretü’ş-Şuarâ) 88- Âlî Mustafa Efendi, Sâhib-i Künhü’l-Ahbâr; Menâkıb-ı Hünerverân (Tezkire-i Hattâtîn) 89- Suyolcuzâde Mustafa Necîb Efendi, Devhatü’l-Küttâb (Tezkire-i Hattâtîn) 90-Müstakîmzâde Süleymân Sa‘deddîn Efendi, Tuhfetü’l-Hattâtîn (Tezkire-i Hattâtîn) 91- Nefeszâde Seyyid İbrahim, Gülzâr-ı Savâb, Risâle-i Hatt (Tezkire-i Hattâtîn) 92- Habîb Efendi, Hatt ve Hattâtân (Tezkire-i Hattâtîn) 93- Abdullah Efendi, Kâtib-i Câmi-i Vâlide Sultân; Tezkiretü’r-Rumât 94- Koca Mimar Sinân, Tezkiretü’l-Ebniye 95- Derûn-ı Hisâr’da Tahtasakal Hafîdi Sezâyî Efendi’dedir, Muhâsebât-ı Evkâf Defâtiri 96- Mustafa Şevket Bey, 1310 Senesi Edirne Salnâmesi 97- Vakanüvîs Mehmed Esad Efendi, Teşrîfât-ı Kadîme (Risâle) 98- Şeyhülislâm Esad Mehmed Efendi, Atrabü’l-Âsâr fî-Tezkireti Urefâ’i’lEdvâr (Mûsikîye dâir) Bâlâda murakkamü’l-esâmî kütüb ve tezâkir ve resâ’ilden mâadâ şuarâ için dîvânlarına ve hattâtlar için icâzetnâmelere ve cevâmi‘ ve mesâcid ve tekâyâ ve emsâli ebniye için mahallerine ve bazı vekâyi için gazetelere ve Edirne’de medfûn bulunan vüzerâ ve ümerâ ve kudât ve ulemâ ve meşâyih yani eizze-i kirâmdan bulunabilenlerin seng-i mezarlarına mürâcaatle mümkün mertebe isbât-ı hakîkat-i hâle bezl-i makderet olunmuştur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 45 Mukaddime Bismillahirrahmânirrahîm [s.I]26 Hamd ü senâ-yı firâvân ol Sâni‘-i hakîkî tenezzehet zâtühu ani’ş-şebîhi ve’n-noksân hazretlerine ki memerr-i vukûât ve menba-ı envâ‘-ı şü’ûnât-ı rûzgâr olan kâinâtı halk u ibdâ‘ ile beşeri eczâ-yı kâinât içinde mümtâz ve kâffe-i mevcûdâta hâkimiyetle ser-efrâz buyurmuştur. Salât ü selâm ol nüsha-i kübrâ-yı hikmet, zübde-i ilm ü marifet, bâis-i îcâd-ı âlem, sebeb-i zuhûr-ı erkâm-ı kalem salla’llahü aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerine ki minhâc-ı münîr-i hidâyeti zalâm-ı kesîf-i cehâleti imhâ ile şeh-râh-ı terakkîde insâniyyete delîl ve fikr-i beşere idrâk-i maâlîde rehber-i bî-adîl olmuştur. Tarziye ol ashâb-ı güzîn rıdvânu’llahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtına ki eser-i Peyâmber-i zîşâna tebaiyyetle ahlâfına nâm-ı insâniyyeti ihyâ edecek insanları insâniyyet nâm-ı celîline müstahıkk kılacak evâmir-i kudsiyeyi îsâle bezl-i makderet buyurmuşlardır. Ebnâ-yı beşer ki, şân-ı insâniyyeti muhâfaza için ilm ü marifetle tezyîn-i zât etmeye mecburdur. Hamiyyet ve gayret-i milliye vü vataniye ile de memurdur. İşte fakîr-i câmiu’l-hurûf Ahmed Bâdî ibni Kaltak İbrailli Mehmed Ağa ibni Osmân Çelebi eş-şehîr bi-Müstecâb-zâde dahi bu emr-i kudsî ile memuriyyetimi nazar-ı itibâra alarak ittisâfıyla müftehir ve mübâhî bulunduğum insanlık ve buna izâfetle Osmanlılık nâm-ı celâletittisâmına bi-hakkın müstahıkk olmak için vatan ve ebnâ-yı vatana hiç olmazsa ufak bir hizmet edebilmek fırsatına çâr-çeşmle nigehbân ve maskat-ı re’sim olan Edirne şehri Osmanlılığın mehd-i sânîsi olduğu hâlde kâbil-i 26 Orijinal sayfa numaraları köşeli parantez içinde verilmiştir. 46 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si istifâde bir târîh-i husûsî bulunmamasından dolayı kalben giryân ve eslâf-ı muâsırînin şu himmetsizliklerine cidden teessüf-hân idim. Vâkıâ tarih sûretde hikâye kabîlinden bir şey gibi görünürse de bir edîb-i şehîrimizin dediği gibi hakîkatte fenn-i şâhâne nâmıyla tebcîle çesbân bir ilm-i celîlü’l-unvan olduğuna kanâat-i kâmilem bulunduğundan Edirne’nin şu mahrûmiyetini büyük bir nakîsa addetmekte ve aczimi ve bıdâasızlığımı mukırr u muterif olmakla beraber bu nakîsa-i vatanın ikmâlini himmet-i dîgerden intizâr eylemekten ise kendi nakdîne-i himmet ü makderetimi bezl ile bir tarih-i husûsî vücûda getirmek hevesine düşmekten ve meşâgil-i rûz-merreden fürce-yâb-ı huzûr oldukça bu cihât-ı muhtelife-i kâinâta neşr ettiği erzâk-ı mukaddereyi toplamak üzere hasbe’lme’muriyye Edirne’den infikâk mecburiyeti yüz göstermekle yirmi sene kadar devam eden gurbet çilekeşliği şu emel-i kıymetdârın husûlüne bi’ttab‘ mâni olmuş idi. Vaktâ ki nevbet-i istirzâk yine hâk-i pâk-ı vatana gelerek sarîme-i kadr ol semt-i kudsîye teveccüh etti, matla‘-ı ikbâlde çehrenümâ-yı tulû‘ olan neyyir-i ümmîd zalâm-ı nevmîdî içinde hâ’ib ü hâsir kalan uyûn-ı emel önünde vâsi‘ bir keştî-gâh-ı husûl tenvîr ü ibrâz eyledi, Edirne’ye vürûdumda zimâm-ı vilâyeti şeyhü’l-vüzerâ ve fahru’l-üdebâ Erzincanî el-Hâc Ahmed İzzet Paşa hazretleri gibi kadr-dân, kıymet-şinâs bir vezîr-i Felâtûn-tedbîrin yed-i idâresinde buldum. Bir vakt-i münâsipte öteden beri cây-gîr-i [s.II] zamîrim olan tarih meselesini müşârun-ileyhe arz etmek tasavvurunda iken birgün esnâ-yı mükâlemede kendileri kelâma âgâz ile içinde bulunduğumuz şu Edirne şehr-i şehîrinin bir muntazam tarihi olmadığını ve bu şehirden birçok erbâb-ı ilm ü kalem zuhûr eylediği halde hiç birisi tarafından bu cânibe atf-ı lihâza-i himmet olunmadığı ve taraf-ı nâçizânemden öyle bir eserin cem u tertîbine teşebbüs olunduğu takdîrde nakden ve kalemen her türlü muâvenâta hâzır u müheyyâ bulunduklarını ifâde ve hemen mübâşeret olunmasını teşvîk u irâde buyurmalarıyla telakkî ettiğim cevâb-ı muâvenet u muzâheret bir dereceye kadar müterâhî bulunan eşheb-i arzu vü hevese tâziyâne-i şevk u gayret urmakla bi-tevfîkihî teâlâ 1307 sene-i hicriyesinde dâmen-dermiyân olunarak kırk ravza [bâğçe] ve kırk devhadan [ağaç] ibâret olmak üzere on altı senelik gayret-i müşkilber-endâzâneye mukâbil leyâl-i tenhâyîde vücûda gelen işbu üç cilt eserin cevâmi‘ ve mesâcid ve tekâyâ ve zevâyâ ve medâris ve ribâtât ve hammâmât ve cüsûr ve emsâli mebânî-i hayriyye ve vekâyi‘-i mütenevvi‘ayı ihtivâ eden birinci cildin tesvîdi 1309 sene-i hicriyesinde Edirne’de hitâma resîde ol- RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 47 duğundan (Armağan-ı Bâdî) unvanı verildi. Ve badehû vülât ve kudât ve vüzerâ ve ümerâ ve ulemâ ve meşâyih ve şüyûhu’l-kurrâ ve hattâtîn ve şuarâ gibi zevâtın terâcim-i ahvâlini şâmil bulunan ikinci cildinin tesvîdi ile iştigal olunduğu esnâda müşârun-ileyh Hacı İzzet Paşa râhil-i riyâz-ı cinân olmakla tarihin yazıldığı mikdarla iktifâsı tasmîm edilmiş idiyse de vesîle-i rahmet olur ümniyyesiyle devam olunarak 1312 sene-i hicriyesi evâhirinde bi-lutfihî teâlâ hitâm bulduğundan (Riyâz-ı Belde-i Edirne) nâmıyla benâm oldu. Ve 1313 senesinde memuriyetim Konya’ya tahvîl edildiğinden elviye ile mülhak kasabâtın muhtasar vekâyiiyle ulemâ ve meşâyih ve şuarâsının terâcim-i ahvâlini müştemil olan üçüncü cildinin tesvîdi dahi 1315 senesinde Konya’da pezîrâ-yı hitâm olmakla (Devâyih-ı Mülhakât-ı Edirne) ismiyle tesmiye olundu. Bunların tebyîzleri de 1322 sene-i hicriyesinde Bursa şehrinde müyesser oldu. İşbu cülûd-ı selâseye tesmiye edilen isimler her birinin hitâmlarına tarih-i tâm düşmüş ise de ahîren birinci ve ikincisinin (Riyâz-ı Belde-i Edirne) ve üçüncüsünün (Devâyih-i Mülhakât-ı Vilâyet-i Edirne) nâmlarıyla yâd olunmaları münâsip görüldü. Şu eser-i nâçîz-i âcizânemin tertip ve tesvîdiyle meydana gelmesi mücerred merhûm u mağfûr Erzincanî Hacı İzzet Paşa hazretlerinin teşvîkât ve tergîbât-ı maârif-perverâneleri âsâr-ı âliyesinden münba‘is olmakla kendim ve evlâd ve ahfâdım ile’l-ebed müşârun-ileyhe müteşekkir olduğumuz gibi eserin bazı nukâtınca cem ve tertîbine Ravzatü’l-Hattatîn’de terceme-i hâli mezkûr Hasan Vasfi Efendi nevvera’llâhu merkadehû hazretlerinin ferzend-i ercmendi Edirne’de İmâret-i Mezîd Bey mahallesinde vâki Taş Mektep muallim-i üli’l-himemi efâzıl-ı ulemâ-yı kirâmdan el-Hâcc Hâfız Ali Remzi Efendi ile yine tarîk-ı ilmî müntesiblerinden ve Edirne vilâyeti Mektûbî Kalemi mütehayyizânından Kirişhâneli Tatar Mehmed Rüşdü Efendi’nin dahi muâvenet ve muzâheretlerini gördüğüm cihetle mûmâ-ileyhimânın nâm-ı hasâfet-ittisâmlarının ser-nâme-i kitâb-ı hamiyyete zerrîn kalemle nakş olunmağa çesbân idüğini itirâf eder ve kendilerine medyûn olduğum teşekkürât-ı hâlisânemi arza müsâraat eylerim. [s.III] Fakîr-i câmiu’l-hurûf el-yevm câlis-i evreng-i hilâfet olan emîrü’lmü’minîn, halîfe-i rûy-ı zemîn pâdişâh-ı pâdişâh-ecdâd-ı şehinşâh-ı âlî-nijâd sultân-ı bî-müdânî şevketlü kudretlü mehâbetlü Gâzî Abdülhamîd-i Sânî Efendimiz hazretlerinin devr-i dilârâ-yı hüsrevânelerinde velev ki kıymetsiz olsun böyle bir eseri cem u te’lîfe muvaffak olduğundan dolayı müftehir ve bu vasıta ile ibkâ-yı nîk ü nâm edebilmiş olmak ümidiyle mübâhî bulunarak her 48 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si an ve zaman duâ-yı deymûmet-i ömr ü ikbâl-i şehinşâh-ı a‘zamîleriyle demgüzâr olmaktadır. Bu eser-i nâçîzi mütâlaa buyuran zevât-ı kirâmdan müşâhede buyuracakları sehv ü hatâ ve nevâkısı muterif olduğum aczime ve bidâ‘asızlığıma haml ile lütfen ve merhameten bi’t-tashîh bu abd-i pür-kusûru duâ-yı hayr ile yâd buyurmaları hâssaten istirhâm olunur. Tarih Vâsıl-ı hadd-i hitâm olduğu dem ey Bâdî Okuyanlar dedi tarihini a‘lâ târîh 1322 (1905) İhtâr Bu mecelle üç cilt üzerine tertip ü tebyîz edildikten sonra tedkîkât-ı ahîre îcâbınca bazı husûsâta ilâve ve bazısınca tashîh lazım gelip bu muâmelâtın îfâsı ciltleri müsvedde hâline ircâ‘ edeceği mütâlaasıyla bunun için “Muâvene” nâmıyla bir dördüncü cild ittihâz edilerek ilâvât tashîhâtın işbu Muâvene cildine bi’t-tahrîr kenarlarına rakam ile yekdiğerinin mahallerini irâ’e eder birer işâret vaz‘ıyla iktifâsı tensîb edilmiştir. Şöyle ki mesela birinci cildin dört yüz doksan ikinci sahifesine Muâvene beşinci sahifesine ahîren ilave sûretiyle tahrîr edilen “Ruhsatnâme-i Hümâyûn”un kenarına 1/492 ve birinci cilde ilave olunacak mahalle de 4/5 vechile işaret edilmiş ve ikinci ve üçüncü cildlerde dahi bu vechile yapılmış olduğundan hîn-i mütâlaa ve istinsâhda bunlara dikkat edilmesi için işbu mahalle şerh verildi. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE Ravzatü’l-Fütûhât 49 50 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 51 Bismillahirrahmânirrahîm [s.2] Selâtîn-i Âl-i Osmânın fütûhât-ı celîleleri hakkında yerâ‘a-keş-i sutûr-ı sahâyif-i tevârîh olan müverrihîn-i hamîde-âsâr Rumeli’nin feth u teshîri beyânında şu vechile gevher-nisâr olmuşlardır ki, Rum-ı şarkî imparatoru olup Osmanlılarla muâhid bulunan (Andrenikos)un vefâtından sonra taallukât-ı imparatoriyye iki fırka olup bir taraftan mesned-i imparatorîye suûd eden ( Jan Paleolog) ve diğer taraftan Jan Paleolog’un sagîrü’s-sinn bulunmak mülâbesesiyle umûr-ı hükûmeti rü’yet etmek üzere müşîr-i müsteşâr-ı devlet nasb olunan ekâbir-i ümerâdan ( Jan Kantakuzen) ilân-ı hükûmet eyledikleri zaman Osmanlılar muâhede-i sulhiyyenin İstanbul İmparatoru nâmına akd edilmiş olması haysiyyetiyle nakzına lüzûm görmemişler ise de bu iki imparator yekdiğerine galebe çalabilmek için Kantakuzen (İzmir hâkimi Aydınoğlu Umur Bey)i ve Jan Paleolog dahi kendüye vesâyet ve umûr-ı devlete nezâreti cihetiyle serîr-i hükûmete rakip ve şerîk ittihâz eylediği Kantakuzen’in keyd ü mazarratından dâmen-i saltanatı muhâfaza için (Saruhan Bey)i ittifâka davet ve bunlar berren ve bahren memâlik-i imparatoriyeye hücûma mübâderet eylemiş ise de bu imparatorlar bir takım Türkiye emârâtının ittifâklarını istihsâle çalışmaktan ise sıhriyyet sûretiyle Gâzî Orhan hazretlerinin istihsâl-i ittifâklarını daha ziyâde tasvîb ederek Jan Paleolog henüz genç bulunan vâlidesi (Anna)yı veyahut hemşîresini Sultân Orhan’a tezvîc ile nâ’il-i ittifâk olmak tasavvurunda iken Kantakuzen füsûn ü hîlede mahâret-i tâmme ashâbından bulunmakla derhal kızı (Teodora)yı tezvîc ederek Gâzi Orhan’ı tarafına meyl ü celb eylemiş ve bir sene sonra diğer kızı (Eleni)yi Jan Paleolog’a tezvîc ile onu dahi ol sûretle ele almak istemiş ise de Jan Paleolog Bulgarlar ile ittifâk ederek Kantakuzen’i tazyîka başlayıp Kantakuzen ise Gâzî Orhan’dan bir kuvve-i cesîme-i askeriye ile imdad edilmesini iltimâs etmekle (Osmanlı) kuvve-i askeriyesini bir ecnebî devlet için bîhûde işgal etmekten ise kendi 52 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si menâfii uğrunda yormak ciheti tensîb edilerek Rumeli’nin feth u istîlâsı zamîr-i Orhânîye yerleşmiş ve Rumeli fethine bed’ ü mübâşeret esbâbı bundan ibâret bulunmuştur. Sultân Orhan hazretleri şu vesîle ile zamîr-i münîrlerinde muzmerr olan şu emr-i mühimmi Karesi’den kendilerine ziyârete gelmiş olan veliyy-i ahdleri ve vezir ve seraskerleri şehzâde-i âlî-nijâd (Süleymân Paşa)’ya mahremâne açarak müşârun-ileyh hazretleri hemen zemîn-bûs edip âdâb-ı ubûdiyyeti ba‘de’l-itmâm şu hidmet kendisinin kadr ü menziletini i‘lâ edeceğini beyân ve bu bâbda fedâ-yı cân edercesine sa‘y ü gayrette bulunacağını dermiyânla pederlerini temin etmekle müşârun-ileyhi Rumeli kıtasının fethine memur buyurdular. Binaenaleyh şehzâde hazretleri ibtidâ-yı emrde bu sırrı kimseye açmayarak Karesi’den hareketle evvelen sevâhili gözden geçirip ona göre işi tasarlamak için Kapudağı [s.3] nâm mahalden Aydıncık’a nüzûl buyurmuşlar idi. [Aydıncık Karesi Sancağı dâhilinde Erdek kasabasına üç saat mesâfede kâin bir küçük kasabadır] Şehzâde hazretleri Aydıncık kasabasında ahd-i kadîmde pek ma‘mûr olup el-yevm (temâşâlık) denilen ve hayret-efzâ-yı ukûl-i beşer olan harâbeleri temâşâ ettiği esnâda Rumeli sâhilini dahi gözden geçirerek deryâ-yı teemmül ve tefekküre dalmakla beraberinde bulunan (Yakub Ece Bey) ve (Gâzî Fâzıl Bey) ve (Evrenos Bey) esbâb-ı tefekkürü sual ettiklerinde netîce-i âmâl ve efkâr Rumeli’nin fethi olduğunu ızhâr etmesiyle Fâzıl Bey ile Yakub Ece Bey derhal o akşam karşıya geçerek istikşâf-ı ahvâl için karşıdan bir dil yani adam tutup getirmeyi taahhüd ettiler. Fi’l-vâki‘ bu iki nâmdâr hemen etraftaki ormanlardan ağaçlar kesip öküz derisinden tulumlar şişirip sal yaparak Gelibolu boğazının en dar mahalli olan Gurucak nâm mahalden râkiben salıvererek Rumeli yakasında kâ’in Gelibolu’ya bir buçuk saat mesâfede şark tarafında vâki‘ (Çimni) nâm karyeye geçip bağlar arasında buldukları bir hristiyanı hemen ahz ü girift ile yine sallarına binip Gurucak’da huzûr-ı şehzâdeye getirdiler. Bî-çâre hristiyan kendisinin idâma getirildiğini zannederek derece-i gâyede dûçâr-ı havf ü hirâs olmuş ise de şehzâde-i âdil cânibinden bezl-i ihsân-ı bî-pâyân ile taltîf ve husûl-i maksada delâlet etmesi teklîf olunup hristiyan dahi Çimni kalesine sühûletle dühûl edilecek mahallini bildiğinden bahisle delâlet edeceğini taahhüd etmesiyle hazret-i Şahzâde derhal etraftan bir takım sığırlar tedârik ettirerek derilerini tulum çıkartıp bunları şişirmekle ve alâ-rivâyetin bu sığır derilerinden çıkarılan kayışlarla diğer taraftan tedârik ettiği ahşabı yekdiğerine bağlatmakla iki RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 53 büyük sal vücûda getirdi. Bu salların beherine kırkar adam bindiler ki şehzâdenin bindiği sal emekdârândan Aksungur ve Kızıloğlanoğlu ve Kara Timurtaş ve Kara Hasanoğlu ve Akçakocaoğlu ve Balabancıkoğlu gibi kırk nefer dilâver binip Hacı İlbeyi ve Yakub Ece Bey ve Gâzî Fâzıl ve Gâzî Evrenos Bey ile emsâli beyler dahi kırk nefer şüce‘ân-ı nâmdâr oldukları hâlde diğer sala bindiler. Bu hâl ile gece vakti sallar deryâya salıverilmekle havanın müsaadesi ve akıntıların iânesi ile sallar bunları mevki‘-i matlûba îsâl eyledi. Delîl olan hristiyan Çimni kalesinin duvarı kenarındaki gübre yığıntısından gâzîlerin derûn-ı kaleye dühûllerine delâlet etmekle cümlesi oradan kaleye girdiler. Ahâlî-i kale hâtır ve hayâllerine gelmeyen velvele-i şebihûndan fevka’lhadd korktular ise de şehzâde-i âlî-nijâd kâffesini taltîf ve te’mîn ve bazılarını arkadaşlardan bir takımına terfîk ederek iskelede bulunan kayıklar ile asker geçirmek için Anadolu yakasına gönderdi. Ve o gece içinde Rumeli yakasına sefâyin ile üç yüz nefer dilâver geçirildiği gibi üç gün içinde geçirilen askerin miktarı üç bine resîde oldu. Bolayır ve Akçaliman’da Rumların bir hayli sefâyini olduğu tahkîk kılındığından Şehzâde-i müşârun-ileyh işaretiyle Ece Bey refâkatine terfîk kılınan işe yarar iki yüz kadar guzât-ı nâmdâr kalede bulunan hayvanlara süvâr olarak azîmetle buldukları gemiler ihrâk bi’n-nâr edildi. Bu sırada civarda vâki (Ayaslonya) kalesi dahi bir takım mahâret-i askeriye icrâsıyla feth olunarak ahalîsi ehl ü ıyâlleriyle beraber Anadolu tarafına geçirilip Karesi vilâyetinde iskân [s.4] edildi. İşbu feth-i mübînin yedi yüz elli sekiz sene-i hicriyesinde vukûa geldiği mazbût-ı sahâyif-i tevârîhtir. Şehzâde hazretleri gâzîleri Rumeli kıtasının içerilerine doğru sevke başlayınca İstanbul imparatoru Osmanlıların gûyâ nakz-ı ahd etmiş olmalarından şikâyet ederek Çimni kalesinin reddi müzâkerâtına girişmiş idi. İstanbul sandâlî-i imparatorîsinde müştereken icrâ-yı hükûmet eylemekte bulundukları halde yekdiğerine rekâbetten hâlî kalmayarak memleketleri hakkında her türlü mesâ’ibi celb ü davet eylemekte bulunan ve Sultân Orhan hazretlerine kızını tezvîc etmiş olan Kantakuzen ile Jan Paleolog nâm imparatorlardan Kantakuzen bu kadar muhtell bir devleti ihyâ kâbil olamayacağını anlamakla gayretine fütûr getirip bin üç yüz elli beş sene-i mîlâdîsinde istifa etmiş ve sandâlî-i hükûmette yalnız Jan Paleolog kalmış idi. Jan Paleolog Gâzî Orhan ile dost olmadığı cihetle serzenişlerine havâle-i sem‘-i kabul edilmemiş olduğundan on bin altın bedel mukâbilinde Çimni kalesini istirdâd etmek isteyince Süleymân 54 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Paşa bu pazarlığa razı oldu. Süleymân Paşa Rum İmparatorluğunun on bin altınını kabul etmesi üzerine imparator Şehzâde tarafından bir komiser gelerek Çimni kalesinin anahtarlarını kendisine teslîm edeceğine muntazır iken azîm bir hareket-i arz zuhûruyla Rumeli tarafındaki kılâ‘ u bilâdı fena halde rahnedâr eylemiş idi. Halbuki Süleymân Paşa Fâzıl Bey ile Ece Bey’i Gelibolu muhâsarasına gönderip kendileri Bolayır’da ârâm eyledi. Kalesinin metânet-i vâkıasına mebnî Gelibolu kat‘iyyen mukâvemet eylediği cihetle Osmanlılar hücûm ile fetihten hemen me’yûs kaldığı gibi civârda vâki (Konurhisar)ının Kumandanı bulunan (Kalakonya) nâm şahıs Osmanlıların Rumeline mürûrundan beri asâkir-i Osmaniye üzerine muhâcemâttan hâlî kalmadığı ve husûsuyla Gelibolu muhâsara edilir iken oranın kumandanı ile karâbetinden nâşî ekseriyâ ale’l-gafle hâriçten hücûmlar ile emr-i muhâsarayı daima dûçâr-ı müşkilât eylemekte olduğu cihetle hazret-i Şehzâde dahi Konurhisarı’na bağteten hücûm ile def ‘-i sâ’il etmeyi tasmîm ve tasvîb ve ol vechile en mahâretli kahramanlardan bir takımını tertib ederek verilen talimat üzerine bir gece varıp kaleye karîb bir ormanlıkta gizlendiler. Kalakonya müslümanları gâret niyetiyle kalesinden çıkar çıkmaz mücâhidîn tarafından kendisi esîr ve kalesi pîşgâhında salb edilerek içerideki ahâlî kaleyi teslîme mecbur olup kale şu sûretle feth ü teshîr edildi. Konurhisarı’nın fethinden sonra Gelibolu üzerine teveccüh buyrulup bir rivâyette hareket-i arzın vukûuyla kalenin bir duvarının münhedim olan mahallinden asâkir-i İslâmiyye hücûm ederek zabt edildi. Diğer rivâyete göre Gelibolu kalesinin mahsur bulunan kumandanı Konurhisarı kumandanının ahvâline kesb-i ıttılâ‘ edince taleb-i afv ü emânla kaleyi teslîm ederek istid‘â-yı vâkı‘ı üzerine şehzâde-i nâmdâr cânibinden erzân buyrulan müsâadeye mebnî kendisi ve mâl ü menâli ve akârib ve evlâd ü ıyâli gemilere irkâb ile İstanbul’a revân oldu. Bu muvaffakiyet hicretin yedi yüz elli dokuz senesinde idi. Marmara denizinin kilidi merkezinde olan işbu Gelibolu kalesi o civarda bulunan kılâ‘ın en metîni olduğu hâlde şu sûretle feth u zabtı müyesser olunca diğerlerinin fethi daha âsân olacağı nezd-i şehzâde-i nâmdârda tahakkuk etmekle ne Çimni kalesini ve ne de başka bir yeri imparatora vermeyip bilakis Rumeli tarafına geçirdiği kuvve-i cedîde ile kişver-guşâlığa vüs‘at vermiştir. Şehzâde-i müşârun-ileyh Gelibolu’yu kendisine karârgâh ittihâz ederek oraya bir âlî saray bina ettirmiş ve Hacı İlbeyi dahi Konur’u merkez ittihâz [s.5] eylemiş idi. Gelibolu’nun teshîrinden sonra mücâhidîn-i Osmaniye için sâhil-i bahrda kuvvetli bir nokta-i istinâd husûlü Rumeli’nin içerilerine doğru RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 55 ilerlemek lüzûmunu gösterdiğinden Süleymân Paşa Dimetoka’ya kadar tevsî‘-i hudûd ederek İstanbul imparatoru ile Edirne hâkiminin emniyet ve rahatını selb eylemiş olduğundan mücâhidîn-i O[s]mâniye Bergos taraflarında iken Dimetoka ile Edirne Beyleri birleşerek yedi yüz elli dokuz senesi şevvâlinin on yedisinde ale’s-seher fırka-i Osmaniyeye baskın vermişler ise de beş yüz telef ve iki yüz esir vermekten başka bir şey kazanamamış ve Hacı İlbeyi Malkara’yı ba‘de’l-feth Hayrabolu’dan Çorlu’ya kadar gitmiş ve Ece Bey dahi nâmına mensûb olan Ece Ovası’nı feth ü teshîr etmiş olduklarına dâir Süle[y]man Paşa’nın pederleri Sultân Orhan hazretlerine yazmış olduğu arîza ile Sultan Orhan’ın cevâbnâmesinden hakîkat-i hâl anlaşılacağından arîza sûreti âtîde (461.) sahîfede (1) rakamıyla ve Orhan’ın cevâbnâmesi (2) rakamı ile murakkamdır. Şehzâde-i müşârun-ileyh tevsî‘-i memâlik uğrunda tedâbîr-i lâzime icrâsından bir an geri kalmayıp taraf taraf asker sevkine ihtimâm-ı tâmm eylemekte olduğu halde o zamanlar sayd ü şikâr gâzîler için bir nevi talim-i askerî demek olduğundan o arzu ile bir gün Bolayır hâricine çıkarak sayd ü şikâr eyler iken önlerinden kalkan bir yaban kazına şahbâz salmış ve alâ-rivâyetin önünde alçaktan uçan yaban kazını ya kılıç ile urmak veyahut eli ile tutmak gibi bir azm ile kazın arkasından at saldırmış ise de tesâdüf olunan sazlık ve bataklıkta şiddetle seyr etmekte olan atın ayağı bir deliğe batıp yıkıldığından kendisini derhal attan aşağı atmış ise de başını bir kaza taşına çarpmasıyla şahbâz-ı rûhu lâne-i ukbâya pervâz eyledi. Na‘ş-ı şerîfleri Bolayır’da nâmlarına inşâ buyrulmuş olan câmi‘-i şerîf yanında defn olunmuştur. Rahmetu’llahi aleyh. Bu kazâ-yı nâgeh-zuhûr kendilerini serdâr-ı vefâ-şiârlarından dûr ve mehcûr ettiğinden dolayı mücâhidîn-i Osmaniyeyi dûçâr-ı ekdâr ü âlâm etmekle maiyyetinde bulunan erkân işbu fâciayı huzûr-ı Orhanî’ye ne sûretle arz ü ihbâr edecekleri husûsunda mütehayyir iken İstanbul İmparatoru Jan Paleolog Osmanlıları Rumeli kıtasından sürüp çıkarmak üzre Macar, Sırp, Bulgar, Eflak, Boğdan ve emsâli hristiyan hükûmetleriyle ittifak ederek deniz cihetinden altmış sefîneye râkiben otuz bin düşman askeri zuhûr edip bunların otuz sefînedeki on beş bini Tuzla üzerinden Seydi Kavağına çıkıp diğer on beş bini hâmil otuz sefîne dahi Gelibolu ma‘berini tutmak için ol tarafa yanaştıkta oralarda bulunan mücâhidîn-i Osmaniye bu kesîrü’l-mikdar düşmana mukâbele edecek derecede olmadıkları gibi vefât-ı şehzâdeyi dahi duymamış olduklarından istimdâd için Bolayır’da huzûr-ı şehzâdeye adamlar göndermişler ise de gelen adamlar 56 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Tuzla’daki asâkir-i Osmaniyenin dahi on beş bin düşmana mukâbele edecek derecede olmadığını görerek mütehayyir olmuşlar idi. Orada bulunan mücâhidîn-i Osmâniye kendi azlıklarıyla düşmanın çokluğuna galebe kâbil olamıyacağını görerek şehzâde hazretlerinin mezarı etrâfında cümlesi bire kadar kırılmak kararıyla li-ecli’l-istimdâd merkad-i münevverlerine doğru nâle-künân-i ric‘at göstermişler idi. O sırada kendilerini takip eylemekte bulunan düşman alayları saflarına bi-hikmeti’llâhi teâlâ halel târî olduğunu ve bu hal kendilerini firâra mecbûr ettiğini müşâhede eyleyen guzât-ı müslimîn akablerince sell-i seyf ederek yetiştiklerine havâle-i şemşîr-i âb-dâr ile adeta [s.6] gemiler derûnundaki âdemlerden başka karaya ayak basanlardan dil kurtulmamacasına pençe-i helâke dûçâr ve bir takımını da zincîr-i esârete giriftâr eylediler. Elde edilen üserâya kendilerinin çokluğuyla beraber firâra mecburiyetleri esbâbı sual olundukta “hani o bizi takip eden beyaz atlılar şimdi onlardan birisini burada göremiyoruz, ya kumandanları olan yiğit dahi yoktur” diyerek şehzâde merhûmun şekil ve kıyâfetlerini tarif etmeleriyle rûhâniyetlerinin imdada yetiştiği anlaşılmıştır. Gelibolu’dan imdad talebiyle gelenlere üserâdan bir takımını terfîk ile Gelibolu’ya gönderilerek oraya gemilerle gelip muhâsaraya meşgul olan a‘dâ miyânına salıverildikte Tuzla mağlûbiyetinden haberdâr olmalarıyla kâffesi münhezimen ric‘ate mecbur olmuşlardır. İşbu sürûr ve mâtem ile memzûc olan yani vefât-ı şehzâde ile muhârebede muvaffakiyet-i fevkalâdeyi şâmil bulunan ahbâr Bursa’da hazret-i Pâdişâha tahrîren arz ve ihbâr olundukta mücâhidîn-i Osmaniyenin şu sûretle mazhar oldukları tevfîkâttan egerçi mesrûr olmuş iseler de zamân-ı pîrîde dûçâr oldukları böyle bir vak‘a-i dil-sûz cânlarına kâr ve evlâd acısıyla iki ay sonra yedi yüz altmış bir senesinde terk-i hayât-ı müste‘âr ile âzim-i dârü’l-karâr oldular. “Ravveha’llâhü rûhahû bi-kerem” irtihâllerine tarih vâki olmuştur. Sultân Orhan’ın vukû‘-ı vefâtıyla daha cülûs-ı hümâyûnlarından evvel “Gâzî Hüdâvendigâr” şöhretini kazanmış olan oğlu Sultân Murâd-ı Evvel hazretleri yedi yüz altmış bir senesinde taht-ı Osmânîye cülûs buyurdular. Beraber İstanbul imparatorluğunun Sırp, Bulgar, Arnavud ve emsâli hükûmetlerden istimdâd eylediği malum olmakla pâdişâh-ı nev-câh hazretleri evvel-be-evvel Rumeli yakasındaki Ordu-yı Hümâyûnu nazar-ı ehemmiyete alarak düşmanı hiç olmazsa Edirne tarafında karşılamak için derhal Rumeli’ye geçmişler idi. O sırada Konya’da hükûmet eden Karamanoğulları etraftaki ümerâ ve kayâsıra ile bi’l-ittihâd memâlik-i Osmâniyeye RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 57 tecâvüzle nehb ü gâret ve îsâl-i hasârâta cesâret eylemekte oldukları sem‘-i hümâyûnlarına vâsıl olunca hemen ulemâ ve erkân cem ile akd-i meclis-i meşveret ederek muhâlifîn üzerine olan gazâ ittifâk-ı ulemâ ve savâb-dîd-i ukalâ ile te’hîr ve Rumeli havâlîsi Hacı İlbeyi ile Evrenos Bey’e sipâriş olunarak münâfıkînin şürûr ve mazarratlarının def ‘ ü ref ‘i zımnında yirmi beş bin asker ile Ahîler mecma‘ı bulunan ve Kal‘atü’s-Selâsil denmekle meşhûr ve metîn ve müstahkem olan Ankara kalesinin teshîri niyet-i hâlisasıyla Anadolu’ya avdet buyrularak yedi yüz altmış iki tarihinde kaleyi muhâsara ettiler. Ahâlî-i hisâr kuvve-i kâhire-i pâdişâhîye karşı durabilecek iktidârı hâiz olmadıkların bildiklerinden çend gün zarfında kaleyi teslim ve girân-bahâ hedâyâ-yı külliye arz ve takdîmiyle tâlib-i afv ü emân olmalarına mebnî mesûliyetleri nezd-i şâhânede is‘âf buyrularak Ankara’dan mâ‘adâ civarda bulunan bir takım kılâ‘ u bikâ‘ı dahi memâlik-i şâhâneye rabt ve Ankara’da mikdâr-ı kâfî asâkir-i mustahfıza ikâmesiyle Bursa’ya avdet ederek o kışı orada çıkardılar. O zamana değin orduda müstakil kadı olmayıp sefer-i hümâyûn vukûunda payitaht kadısı yerine nâib bırakıp rikâb-ı saâdet-intisâb mülâzemeti ile memur olur idi. Ancak sipâhın kesreti mülâbesesiyle e‘âzım-ı kudâttan Bursa Kadısı Mevlânâ Çandarlı Kara Halîl orduya kazasker ve Lala Şâhîn Paşa’ya dahi beylerbeyilik ihsânıyla Rumeli’ne asker imrârı için sâhil-i bahrda inşâ-yı sefâyine tayin buyruldular. Binaenaleyh hazret-i Hüdâvendigâr yedi yüz altmış üç senesi baharı hulûlünde daha âlî bir niyet ve kuvvetle Rumeli’ye geçerek evvelâ birâderleri Süleyman Paşa merhûmun [s.7] merkad-i şerîflerini ziyaret ve üzerine bir kubbe ve civârına câmi ve imâret inşâsı hakkındaki evâmir-i lâzimeyi i‘tâ buyurduktan sonra Gelibolu’dan Çorlu’ya giden yol üzerinde vâki Bentuz nâm hisârı muhâsara ettiklerinde ahâlîsi istîmân ile teslim oldular. Hazret-i Hüdâvendigâr bundan sonra Hacı İlbeyi, Malkara ve Dimetoka ve civarını ve Evrenos Beyi dahi Keşan ve İpsala cihetinde olan memâliki feth u teshîre memur buyurup kendileri de bakıyye-i ümerâ ve asâkir ile Çorlu üzerine yürüdüler. Hazret-i Hüdâvendigâr Çorlu kalesini muhâsara ederek kumandanına sulh ve teslim teklifini etmiş iseler de kumandan kalenin metânetine mağrûren harbi göze aldırarak teklîf-i vâkı‘ı kabul etmemiş idi. Bir gün harb esnâsında gözüne bir ok isâbet ederek kör olmakla yakayı ele verip gözünden kan akarak huzûr-ı pâdişâhîye getirildikte inâdına mebnî bir takım kanlar dökülmesine ve sıbyân ve nisvânın esâretine sebep olduğundan dolayı kendisi katl ve kalesi hedm edilmiştir. Çorlu’da vukûa gelen hâlet-i hezîmet etrafta vâki Misinli ve Bergos ahâlîsine numûne-i ibret ol- 58 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si duğundan Misinli arz-ı teslîmiyet eylemekle ahâlîsi himâye kılındı. Ve Bergos ahâlîsi memleketi tahliye ederek firâr etmiş olduklarından kalesi yıktırıldı. Hazret-i Hüdâvendigâr Çorlu fethine gider iken iki koldan memur ettiği gâzîlerden Hacı İlbeyi nehr-i Meriç kenarında vâki Burgaz kalesin feth ederek27 oradan etrafa akınlar eder idi. Bir gece Dimetoka Tekfuru asâkir-i İslâmiyeyi basmak için kaleden çıkmış Hacı İlbeyi de âdet-i me’lûfesi üzre o gece akın tertîb etmiş olduğundan gece yarısı tekfura mülâkî olmakla vukû bulan musâdemede tekfuru ele geçirmiş ve ertesi günü sâir esirler ile der-zincîr ederek Dimetoka kalesi önüne getirip oğlu, babasını düşman elinde der-zincîr görünce taleb-i emânla kaleyi teslim ederek pederini kurtarmıştır. İşbu Dimetoka kalesi İstanbul İmparatorluğu için bunca zamanlar Jan Paleolog ile uğraştığı halde nihayet me’yûsen ihtiyâr-ı uzlet eden Kantakuzen’in evlâd ü iyâliyle çekilmiş olduğu bir yerdir ki sivri bir tepe üzerinde metânet ve rasânetle meşhûr olan kalesi Osmanlılarca fütûhât-ı azîmeden addolunmaktadır. Müşârun-ileyh bu muzafferiyeti ganâyim-i kesîre takdîmiyle huzûr-ı pâdişâhîye arz eylediği bir zamanda hazret-i pâdişâh dahi Çorlu ve Misinli kaleleri üzerine yürümekte idi. O esnada Evrenos Bey memur olduğu Keşan ve civarında vâki kılâ‘ı feth edip kılâ‘-ı Osmaniye idâdına idhal ve Hacı İlbeyi dahi Dimetoka kalesinin muhâfazası levâzımını ikmâl ederek bu iki mücâhid hedâyâ-yı mevfûre ile Çorlu kalesinin fethi esnâsında yekdiğerini müteâkib orduya iltihâk etmekle müşârunileyh Hacı İlbeyi ile Evrenos Bey’in işbu yararlıkları mûcib-i mahzûziyyet-i pâdişâhî olarak mazhar-ı iltifât oldular. Şu ictimâda Tunca, Meric, Arda nehirlerinin birleştikleri nokta-i mühimmede vâki olan Edirne şehr-i şehîrinin fethi istişâre buyurulup netîce-i müzâkerâtta ehemmiyet-i askeriyesi hasebiyle behemehâl fethi kararlaştırılarak bu hareket-i askeriye ordu-yı hümâyûnun kısm-ı azamına kumanda eden Lala Şahin Paşa’ya havale buyrulmuş ve Hacı İlbeyi evvelce Edirne kalesine takarrüb ederek ahz-ı malumat etmiş olduğundan Paşa-yı müşârun-ileyh maiyyetine verilerek Edirne üzerine sevk edilmiş ve hazret-i Hüdâvendigâr dahi bir fırka-i cesîme ile Babaeski fethine müteveccih [s.8] olmuşlar idi. Lala Şâhin Paşa maiyyet-i mevcûdesiyle Edirne’ye iki saat mesâfede kâ’in Sazlıdere nâm mahalle gelmiş ve Edirne kalesinde muhâfız bulunan Anderya dahi maiyyetindeki asâkir-i külliye ile Osmanlıları istikbâle çıkmış olduğundan Osmanlılar 27 Buna sonradan “İlbeyi Boğazı” denilmiş ise de el-yevm “Kuleli Boğaz” derler. (Bu dipnotlar müellif tarafından verilmiştir. Bizim ekleyeceğimiz dipnotlarla karışmaması amacıyla müellif tarafından verilen dipnotların sonuna parantez içinde ( A.B.) rumuzu konmuştur.) RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 59 fütûhât şevkiyle ve Edirneli vatan ve familya muhâfazası gayretiyle Sazlıdere’den seyl gibi kan akıncaya değin muhârebe etmişler ise de nesîm-i zafer taraf-ı mücâhidîne vezzân olmakla Rumlar münhezimen vâdî-i gürîze pûyân olarak kaleye kapandı. Amma Osmanlılar dahi arkasını bırakmayıp kale duvarına değin takip ederek kaleyi muhâsara eyledi. Lala Şahin Paşa vakanın tafsîlâtını Babaeski’de atebe-i pâdişâhîye arz ile Edirne’yi yed-i mü’eyyed-i hümâyûnlarıyla feth için teşrîfleri ricâ olunmuş, pâdişâh hazretleri dahi maiyetindeki ordu ile gelip Edirne ahâlîsine azîm bir satvet-i Osmâniye gösterilince ahâlî şayet bu ordu hücûm ile girecek olursa kendilerinden dil kurtulmaz mütâlaasına düşerek teslim isti‘dâdını peydâ etmişler kale kumandanı halkta bu isti‘dâdı görünce artık mukâvemet mümkün olamıyacağını anlamış ve nehirlerin coşkunluğundan bi’l-istifâde bir gece evlâd ü iyâliyle beraber bir kayığa binerek sâhil-i bahrda vâki İnöz kasabasına gitmiş ve kumandanın işbu firârı sabahleyin kale ahâlîsinin malumu olunca ordu-yı hümâyûna mebûslar irsâliyle emân dileyip arz-ı teslîmiyet ettiler. İşbu feth-i celîl hicretin yedi yüz altmış üç senesinde vukû bulup “dârü’n-nusre ve’l-meymene” cümlesi tarih-i feth vâki olmuştur. Hazret-i Hüdâvendigâ[r] şehrin muhâfızlığını Lala Şahin Paşa’ya tevdî‘ buyurup kendileri mevkiini ve âb ü havâsını sevmiş oldukları Dimetoka’ya avdet ve bir müddet ikâmetten sonra Bursa’ya azîmet buyurdular. Edirne’nin fethi ifâdesiyle eben an-ceddin Bağdad ve Irak-ı Arab ve Tebrîz hâkimi olan Acem Şâhı Üveys Şâh tarafına Bursa’dan gönderilmiş olan nâme-i hümâyûnun sûreti âtîde 462. sahîfede (3) numara ile ve cevâben gelen nâme (4) ile ve Karamanoğlu’ndan gelen nâme (5) numara ile ve cevâben taraf-ı pâdişâhîden yazılan cevap (6) numara ile ve yedi yüz yetmiş tarihinde Edirne pây-i taht ittihâz buyrulduğundan îfâ-yı resm-i tebrîke dâir Cânbeg Han’dan gelen nâme (7) numara ile ve yazılan cevâb-nâme-i hümâyûn (8) ile mastûr ve mukayyeddir. Edirne Müftî-i esbakı Kureyşî-zâde Mevlânâ Mehmed Fevzi Efendi (Seyfü’l-Cihâd fî-Nasri’l-ibâd) nâm matbû manzûmesinde: Oldu bil besmele târîh-i Edirne şehri Beldetün tayyibetün feth-i Stanbul fahrı Beytinde (besmele-i şerîfe) hurûfâtını tarih-i feth demek istemiş ise de Edirne fethi ifâdesiyle Acem Şâhı Üveys Şâh tarafına gönderilmiş olan nâme-i hümâyûnun tarihi (763) besmele-i şerîfenin mecmû‘-ı hurûfâtı (786) olduğuna göre (23) adet fazladır. Bazı resâ’ilde tarih-i feth 60 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si (miftâhu’l-kılâ‘) olmak üzere muharrer ise de bu da iki adet noksandır. Edirne’nin (1310) Sâlnâmesi’nde (Dârü’l-Meymene) lafzı tarih-i fethdir denilmiş ise de bu da (13) adet fazladır. İstanbul ve Edirne sâlnâmelerinin bazılarında dahi (773) gösterilmiş olması dikkatsizlik eseri ise de bu hâl mürûr-ı zamân ile sahîhi de yanlış göstermeye sebep olur. Tarihin doğrusu yukarıda gösterilen (Dârü’n-nusre ve’l-meymene) cümlesidir. Edirne Şehri’nin Keyfiyet-i Te’sîsiyle Hüdâvendigâr Cânibinden Feth Edilinceye Değin Ahvâl-i Kadîmesi Edirne şehrinin keyfiyet-i te’sîsiyle ahvâl-i kadîmesi ve husûsiyle Rumeli hakkında müverrihînin rivâyâtı muhteliftir. [s.9] Lûgât-ı Tarihiyye ve Coğrafiye beyânınca (Trasya) yahut (Traki) denilen kıta Rumelinin şimâl-i şarkîsinden ibaret olup Tuna ve Karadeniz ve Boğaziçi ve Yunan ve Marmara Denizi ve Rodop Dağlarıyla mahdûd bulunan arâzî-i vesî‘adır. Tekmiletü’l-iber zabtınca (Trakya) Rumelinin şimâl-i şarkîsinde vâki diyâr olup taraf-ı şimâlîsi Balkan, taraf-ı cenûbîsi Marmara Denizinden Selanik Körfezi, taraf-ı garbîsi Makedonya, taraf-ı şarkîsi Karadeniz ile mahdûd olan iklimdir. (Tras) Yafes bin Nûh aleyhi’s-selâmın sekizinci oğludur. Sâir karındaşları birer cihette iskân eyledikleri gibi bu zat dahi Rumeli cihetinde meskûn bulunmakla bu kıtanın nâmına nisbet edildiği ve bu Trasya ve Makedonya ahâlî-i kadîmesinin cedd-i a‘lâsı bu zât idüği zannolunmaktadır. Müverrih (Hammer) beyânınca Edirne şehri ibtidâ bu kıtanın (Uskodama)28 nâm mahallinde bina edilmiş bir küçük kasaba olduğu ve bazı Rum tarihleri zabtınca cemâhîr-i Yunaniyeden ve (Argos) ve (Mesinia) vilâyâtı hükümdârlarından olup cemâhîr-i mezkûre ( )29 tarihinde yani (m. 1280) mukaddeminde zuhûr eden (Truva) Sahâyifü’l-Ahbâr ifâdesince (Eski İstanbul) muhârebesine müttefikan giderken kendilerine kumandan intihâb etmiş oldukları (Agamemnon) un oğlu olup pederinin intikamını almak için vâlidesi (Klytaimnestra) yı katl etmesinden dolayı esâtîr-i Yunaniye itikâdınca cânîleri takibe memur olan cehennem zebânîlerinin tazyîkine dûçâr olarak tecennün etmiş olan (Orest) nâm şahıs ki kâhinlerin kendisine (Traki) kıtasında vâki üç büyük nehrin (Tunca, Arda ve Meriç) nokta-i iltisâk ve iltikâsı olan 28 (Uskodama) denilen mahal re’s-i nâhiye olan (Üsküdar) karyesi idüği erbâb-ı vukûftan bi’t-tahkîk anlaşılmıştır. (A.B.) 29 Bu tarih, Yaratılış (Halîka) Takvimi olarak kabul edilir. Ortaçağ Yahudi âlimleri ilk yaratılışın M.Ö 3761 yılında olduğu konusunda neredeyse ittifak halindedir. Aynı zamanda Yaratılış Takvimi ay takvimi usulüne göre düzenlenmiştir. Piskopos Usser’e göre ise yaratılış M.Ö. 4004 yılına rastlar ki bu görüş diğer Yahudilere göre pek kabul görmemiştir. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 61 mahalde nehir suyu ile yıkandığı halde şifâyâb olacağını haber vermeleriyle mahall-i mezkûra gelerek yıkanıp şifâ bulmakla kurbünde nâmına nisbetle (Orestya) yahut (Orestyad) isminde bir kasabacık30 teşkil eylemiş idüği ve’l-hâsıl (Edirne) şehri bidâyeten (Uskodama) yâhut (Orestya) nâmıyla teşkil edilmiş küçük bir kasaba olduğu ve bu kasaba (m. 46) tarihinde umûm Trasya kıtasıyla Romalılara intikâl edip (117-138) tarih-i mîlâdîsine değin Roma imparatorlarından (Alyos Adriyanos)un ikdâm ve gayretiyle tedrîcen tevsî‘ ve tezyîn olunarak nâmının ona nisbetle (Andriyanopol) tesmiye kılındığı Sahâyifü’l-Ahbâr beyânınca (Edirne)nin bir müddet de (Valender) nâmıyla yâd olunduğu anlaşılmaktadır ki bunun da İmparator (Valens) zamanında olmuş zannolunur. Ahîren (Edirne) nâmının (Andriya)ya rağmen hazret-i Hüdâvendigâr cânibinden verildiği akîb-i fethde Acem Şâhı Üveys Şâh tarafına yazılmış olan ve sûreti âtîde (3) numarada mukayyed bulunan fetihnâmede musarrahtır. Lûgât-i Târihiyye’de beyân olunduğuna göre (Trasya) kıtası en eski zamanda bir takım vahşî göçer ile meskûn olup içlerinde şecâatli cengçiler ve devamlı sarhoşlar çıkar ve ziraat ve ticâret kâmilen mefkûd olduğu cihetle ahâlîsi nehb ü gâret ve hayvânât ile taayyüş ederdi. Sonra şimâl tarafından gelip Tuna nehrin tecâvüz ve ahalî-i kadîme-i merkûmeye iltihâk eden akvâmın oldukça gayret ve himmetiyle (Trasya) erkenden mamur olmaya başladı. Ve milattan beş asır evvel Trasya’nın bir kısmı Acemlere ve sonra tavâ’if-i mülûke mal olup Makedonya kralı (Filip) ve oğlu (İskender) zamanlarında Makedonya himâyesi altında kaldı. Ve İskender’in vefâtında [s.10] memâliki taksîm olunduğu zaman Trasya dahi (Lizimak)’a müteâkıben rakîbi (Selefkus)’a ve milattan (381) sene mukaddem (Bataloma)’ya geçti ve nihayet (m. 46) tarihinde Roma devletine intikâl edip anda takarrür eyledi. Ve daha sonra Yunanîler ve bazı müstakil prensler idâre edip (m.1356 ve h.758) tarihinde Devlet-i Aliyye idaresine geçmeğe başladı. (İntehâ Makâle-i Lûgat-i Tarihiyye) Fi’l-vâki Keyâniyândan İran hükümdârı (Lehrâsb)’ın yerine hîle ile cülûs ederek yedi ay kadar hükümdârlık etmiş olan (Smerdis) (H. 5072) tarihinde yanî mîlâdın (522) sene mukaddeminde küberâ-yı fürsün ittifâkıyla hal‘ ve idâm olunduktan sonra küberâ-yı mûmâ-ileyhim tarafından kur‘a ve ittifâk-ı ârâ ile taht-ı keyâniyâna intihâb ve iclâs edilen vezîr-zâdelerden (Dârâ)-yı Evvel memâlik-i İrâniyeyi ikide birde hasâra 30 Bazı âsârda bu (Orestya) ismi tahrîf olunarak (Arasta) yazıldığı dahi görülmüştür. (A.B.) 62 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si uğratan ve ahkâm-ı mâ-yeşâlarını (Edirne) ve (Tuna) taraflarında icrâya muktedir ve münhemik olan (Sikit) yahut (İskisya) tâifesini yani Tatarlar’ı31 yetmiş bin kişiye kumandan olarak (Trasya) yani Rumeli tarîkıyla Tuna nehrini ubûr ederek (İskisya)’ya yani Bahr-ı Siyah sevâhilinde vâki (Kırım) havâlîsine sevk-i asker etmiş ve (Dârâ) Sikitleri münhezim edemediyse de tarih-i mezkûrdan iki sene sonra (Trasya) ile (Makedonya)’yı feth ü teshîr ederek muvakkaten yed-i tasarrufuna geçirdiği Ahmed Hilmi’nin Tarih-i Umûmî’sinde mezkûrdur. Ba‘dehû Makedonya Kralı (Filib) ve oğlu (İskender) zamanlarında (H. 5235-5271)32 tarihine yani (m.359-m.323) mukaddemine değin Trasya kıtası Makedonya himâyesi altında kaldı. Tarih-i mezkûrda yani hicretin (945) sene mukaddeminde Sahâyifü’l-Ahbâr zabtınca İskender’in bir rivâyette İskenderiye şehrine giderken Sevâd nâhiyesinde ve diğer rivâyette Şehr-i Zor’da mahnûkan ve alâ-rivâyetin mesmûmen otuz altı yaşında helâkine ve Tarih-i Umûmî beyânınca İskender’in otuz dört yaşında olduğu halde (Babil)’de ansızın vefâtına mebnî memâlikini zabt ve tasarruf etmek için ümerâsı beyninde birçok ihtilâfât ve münâzaât vukû bulup birçok sefk-i dimâdan sonra kable’l-mîlâd (301) ve kable’l-hicret (923) senesinde bilâd-ı meftûhası yirmi iki sene kadar tavâ’if-i mülûk idâresinde yani otuz dört ceneralinin yed-i istibdâdında müteşettit ve perîşân kaldıktan sonra ümerâ-yı merkûme Karahisâr-ı Sâhib’in cihet-i şarkîsinde İpsus (Bolvadin) kasabası havâlîsinde ettikleri mukâtele-i azîme neticesi olarak İskender’den mevrûs kalan bilâd-ı vesîayı (m 301) mukaddeminde taksim ettikleri zaman Bahr-ı Sefîd ile Bahr-ı Siyahtan Hindistan’a kadar mümtedd olan memâlik (Selefkus)a ve Asya-yı Suğrâ’nın bazı mahalleriyle (Trasya) dahi (Lizimak) yahut (Lisimahos)a geçti. Bu zat Anadolu kıtasında asker sevkiyle Adana ile Kayseriye beyninde kâin (Firigya) sancağ-ı kadîminde vâki (Korvidyon) yahut (Gordiyon) nâm şehir civârında milattan (281) yahut (286) sene mukaddem (Selefkus) ile harb ve kıtâl eylediklerinde Lisimahos’un ordusu mağlub ve kendisiyle oğulları maktûl olmakla Rumeli’nin Trasya ve Makedonya gibi iki kıt‘a-i cesîmesi rakîbi olan Selefkus’un33 hükûmetine munzamm olmuş ise de aradan yedi mâh mürûrunda Batlamyus’un oğlu ve Sahâyifü’l-Ahbâr zabtınca birâderi (Si31 Sikitler Yafes bin Nûh’un üçüncü oğlu olan (Mago) sülâlesinden oldukları Tevrat’a atfen Lûgat-ı Târîhiyye’de mezkûrdur. (A.B.) 32 Halika (yaradılış takvimi) 33 (Selefkus Nikator) yâhut (Seloks) Sûriye’de Selosit hükümdarlarının en büyüğüdür. (A.B.) RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 63 ravnos) yahut [s.11] Yıldırım manasına olan (Keravnos)’tur. Pederi Batlamyus’un üzerine asker sevk olunması hakkında vukû bulan ilhâhât-ı mütevâliyesi ısgâ olunmadığına infiâl ederek Selanik’de Lizimak manastırında icrâ-yı âyîn esnâsında Selefkus arkasından hançer ile katl ve idam ve akça kuvvetiyle tarafdâr dahi peyda ederek Makedonya kraliyetini ihrâz etmekle mîlâdın (281) sene mukaddeminde Trasya ile Makedonya (Btolema)’ya geçti34 Ancak esnâ-yı idâresinde Fransa ahâlî-i kadîmesinden ve akvâm-ı vahşiyeden ma‘dûd olan (Gal) yahut (Galatya) kavmi Trasya üzerine hücûm ederek (Btolimnus Siravnos) dahi mukâbele dâ‘iyesinde bulundu ise de esnâ-yı ma‘rekede maktûl olduğu cihetle Makedonya tahtı Birinci (Ansiyohos Sotihâlî kalmakla Selefkus’un oğlu ris) bu vâkıayı Makedonyayı istirdâd ve istîlâya fırsat ittihâz edip külliyetlü donanma ile Rumeli cihetine geçti ise de Trasya ve Makedonya’nın bir kısmına hükümrân olan Dimitriyos’un oğlu (Antigon) mukâbelesine çıkarak donanmasını münhezimen ric‘ate icbâr etmekle Makedonya hükûmeti (Antigon) idâresine intikâl eyledi35 Galler bunun zamanında muhâceme ettiler ise de mağlûben avdet eylediler. Lizimak’ın Makedonya hükümdârlığı zamânında İtalya’ya gitmiş olan (Epir) kralı (Pirus) avdetinde Antigon’u tard ve Makedonya hükûmetini zabt eyledi ise de kable’lhicret (896) Argos’da maktûl olmakla Antigon’un yine zimâm-ı hükûmeti yed-i tasarrufuna aldığı tarih-i âlemde mezkûrdur. Birinci Antiyohos’un maktûlen vefâtından sonra ikinci Antiyohos taht-ı Selefkiyâna tasaddur etti. (884) ve merkûm davâ-yı ulûhiyet ile ahâlîyi kendisine perestişe icbâr eyledi ve İstanbul’u feth u zabta kıyâm ederek bir hayli uğraştı ise de muvaffak olamayıp Trasya’nın Makedonya hudûduna kadar ekser mahallerini taht-ı tâbiiyyetine aldığı hâlde nihâyet Lizimak ile civârında bulunan şehirlerden askerin tahliyesini Antiyohos emr etmekle Trasya tarafı muhâsaradan hâlî kalarak Romalıların icrâ-yı merâmına bir cevelângâh-ı müsâid bırakıldığından Antiyohos’un Trasya’da terk ettiği esliha ve zehâyir yed-i iğtinâmlarına geçti. Roma imparatorlarından Büyük (Kostantin) ki (Kayos) ve (Filavyüs) ve (Valeryüs) ve (Oralyüs) ve (Klodyüs) (Kostantinos) nâmlarıyla dahi be-nâm olmuşlardır. (m 323) Temmuzunun üçüncü günü hemşîresinin zevci yani eniştesi Şark İmparatoru (Lisinyüs) yahut 34 Btolema İskender-i Rumînin birinci cenerallerinden iken vefâtından sonra Mısır’da (Lajid) devletini teşkîl eden Sotiri Lakos’un lakabıdır. İşbu lakab mu’ahharan ta‘rîb olunarak Batlamyus denildiği gibi devlet-i müşârun-ileyhâ dahi Btalsa nâmıyla şöhret buldu. (A.B.) 35 (Antigon) yâhut (Antiyohon) İskender-i Rumî’nin meşhur cenerallerindendir. (A.B.) 64 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si (Likinyüs) ile (Edirne) civârında muhârebe edip iki defa galebe çaldıktan sonra Nikomidi yani (İzmid)’de ahz ü girift ile Selanik’e i‘zâm ve orada maslûben idam olunarak hasmı Lisinyüs’ün memâliki dahi Kostantin’in memâlikine iltihâk eyledi. Bu Kostantin zamanında (Bulgar) tâifesinin reisleri olan Simon (Şemûn) Rumun bilâd-ı kadîmesinden olan (Velender) şehri üzerine geldiler ki el-yevm ona (Edirne) derler muhâsara ettikleri haberi Kostantin’e vâsıl oldukta onların üzerine bir azîm asker gönderdi ki içlerinde on iki bin nasrânî var idi. Şiddetli ceng olup tâife-i Rumun münhezim ve Bulgarların şehre müstevlî oldukları ve Rumların birçoğu maktûl ve haylisi esîr olup şehri tahrîb ettikleri Sahâyifü’l-Ahbâr’da [s.12] mezkûrdur. Badehü (Vizigot)lar ki36 vaktiyle (Dinyeper)nehri boyunda37 tavattun etmiş iseler de muahharan (Ostrogot)ları38 havza-i itâate alan (Hun)ların39 muhâcemâtından Vizigotlar havfa düşerek Tuna’nın cânib-i yemîni üzerinde tavattuna Roma Şark İmparatoru (Valens) yâhut (Avals) dan müsâade aldılar. Bu sûretle yerleştikten sonra ihtilâl ve isyana mübâşeretle İmparator Valens’in kendilerine ettiği iyiliğe mukâbil olmak üzere evvelâ Tras’ı zabt edip (m.378) Ağustosunun dokuzunda da (Edirne)’de Roma askerine galebe ettikleri sırada ordusunun sülüsü telef ve İmparator (Valens) kendisi mecrûh olduğu halde bir kulübeye ihtifâ etmiş ise de derdest edilerek katl ve alâ-rivâyetin ihrâk bi’n-nâr edildi40. Bunun üzerine Vizigotlar İstanbul şehrini yağmaya kadar kalkışmış ise de Valens’in halefi bulunan Birinci (Teodos) bunları ribka-i tâbiiyete çekerek İstanbul’a doğru tekaddümlerini tevkîf ve kısm-ı a‘zamı Tras havâlîsine iskân ederek Hunların taarruzâtına mukâbele hidmetinde onları istihdâm eyledi. Lâkin Teodos’un vefâtı üzerine Vizigotlar kralları olan Birinci (Alarik) yahut (Alaris)in taht-ı kumandasında olarak en evvel kuvvet ve iktidarlarını Şark İmparatorluğu üzerinde tecrübe ettiler. Ve bi’l-cümle Trasya ve Makedonya’yı yağma ederek (Termopil)i41 mürûr ve (Atiki)yi42 tahrîb ile 36 Vizigotlar, Garb Gotları demektir. Bunlar cenûbî Sermatya’da mutavattın Got kavminin bir büyük kısmıdır. Asıl (Got)lar Cerman kavmindendir. (Cerman) Çin’in cihet-i şarkîsinde meskûn (Got) yahut (Yot) tâifesine mensûb bir büyük kabîleye ahîren verilen nâm-ı umûmîdir. (A.B.) 37 Dinyeper (Ten İper) Besarabya’da vâki‘ (Özü) ırmağının nâm-ı diğeridir. (Denî) Türkçe akarsu demek 38 39 40 41 42 olduğundan (Denî İper) yazmak daha münâsib olur. Kezâ fî-Lûgâti Târîhiyye ve Coğrafiye. (A.B.) Ostrogot, Şark Gotları demektir. (A.B.) Hun, Avrupaca barbarlıkla meşhûr bir kavimdir. (A.B.) Sahâyifü’l-Ahbâr zabtınca muhterik olan Valens olmayıp birâderi Valentinyanüs’tür. (A.B.) Termopil Trhala’da (Lekostomos) denilen ılıca derbendinin nâm-ı kadîmidir. (A.B.) Atiki, Yunanistan’ın pâyîtahtı olan Atina’nın nâm-ı kadîmidir. (A.B.) RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 65 badehû (Peloponisos)’a43 dühûl eylediler. (m 442) tarihinde (Hun) tâifesinin reisi ve hükümdârı olan (Belâ-yı İlâhî) lakabıyla iftihâr etmekte bulunan (Atilla) cermanlarla ittifak ederek Roma Şark imparatoru memâlikine hücûm ve Trasya kıtasın Bahr-ı Siyah’a kadar istîlâ eylediği bir zamanda (Edirne) ahâlîsi Atilla’ya mukâvemet etmekle Edirne’ye îsâl-i hasâr edemediler ise de şu hâl İmparator Teodos’u sur-ı İstanbulu tahkîme mecbur ettiğinden Teodos bunların nezdine sefîr irsâliyle firârîleri iâde etmek ve beher esîr için sekiz altın fidye vermek ve Hunlara adüvv bulunan kabâil-i vahşiye ile akd-i ittifâk edememek ve her sene vergi tarzında yedi yüz ve alâ-rivâyetin iki bin yüz altın vermek şartıyla akd-i musâlaha eylediler.[s.13](m.551) târihinde Islavlar44 (Edirne) civârında (Bizantin)lerle45 yani Roma Şark İmparatoruyla muhârebe ederek büyük bir muzafferiyet kazandı ve (Avar)46 kavmi Tuna’nın beri yakasına geçip harben yerleştikleri sırada reisleri olan (Bayan Han)ın familyasından bir kızı alıp firâr ile Türkistan cihetine azîmet ve İmparator (Moris)’e yahut (Mavrikyos)’a dehâlet eyleyen bir Türk lamasının47 kabûl-i dehâletinden dolayı memâlik-i imparatoriyeye hücûm ve birçok yeri tahrip ile (m. 586) tarihinde (Filibe) ve (Edirne)yi muhâsara ile irâ’e-i dehşet ettiler ise de fethe muvaffak olamadılar. (m. 678 ve h. 59) tarihinde (Bulgar)lar48 Tuna havâlîsine bir hücûm gösterdiler. Bunların hücûmunu (Kostantin Bogonat)49 def etmek istediyse de muktedir olamayıp Tuna nehrini tecâvüz ve havâlîsinde tavattun eylediler. Onun üzerine İmparator Bulgarlar ile bir muâhede-i sulhiye akdine mecbur oldu. Bundan sonra da Bulgarların Şark İmparatoru memâlikine akınları eksik olmayıp bir hayli zaman imtidâd eyledi. İkinci ( Jüstinyen) kâid-i sandalî-i imparatorî oldukta Kostantin’in akd ettiği muâhedeyi nakz eyleyerek Bulgarların vergisini kat‘ etti. Lâkin muahharan bu millet 43 Peloponisos, Mora şibh-i cezîresinde Arkadi memleketinin vâki olduğu kasabanın nâmıdır. (A.B.) 44 {[Islavlar Yot Tatarları cinsinden bir büyük kabîledir] bunlar Frank devleti krallarından meşhûr (Şarl- man) ile Birinci (Oton)un boyunduruğu altına girdiklerinden dolayı ol vakit bunlara esir manasına olarak verilmiş olan (Islav) nâmı üzerlerinde kalmışır.} (A.B.) 45 (Bizans) İstanbul’un nâm-ı atîkidir. (A.B.) 46 (Avar) yahut (Abar) Türkistan’ın (Tupa) nâmıyla müteâref ahâlî-i kadîmesinden ve (Hun) familyasın- dan bir büyük kabîlenin ismidir. (A.B.) 47 (Lama) Türkçe imâm ve hoca demektir. (A.B.) 48 (Bulgar): Bulgarların aslı Sikit tâifesinden ve Asya sarmatyasında yani (Volga) nehrinin sevâhil-i gar- biyesinde Kıpçak’da meskûn (Kanıklı) kabîlesi mensûbâtından ve Türk milleti şuubâtından ise de sonraları (Finva)lardan ki (Asyanın şimâlinde münteşir bir kavimdir) içlerine birçok cins karışıp melez olmuşlardır. Ekser müverrihînin rivâyetine göre bunlar (Bulgar) ismini Kıpçak’da ahz etmişler. Bunlara Kotracı ve Unubond ve Bulgar ve Unuğundur dahi denir. Bulgar krallığının müessisi (Küvart)ın üçüncü oğlu (Asparos) nâm şahıstır. (A.B.) 49 (Boğonat) mültecî yani sığınıcı ve arkalanıcı manasınadır. Kezâ fî-Sahâyifü’l-Ahbâr. (A.B.) 66 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si merkûm Jüstinyen’in mahlû‘iyyetinden sonra bi-tekrâr istihsâl-i hükûmete muâvenet eylediler. Jüstinyen asâkir-i muâvene-i Bulgarya ile sur-ı İstanbul hâricine kadar gelip on sene sonra bi-tekrâr taht-ı hükûmete iclâs kılındı. Ve maktûliyetinden sonra halefi bulunan (Filipikos Vartan) zamanında Bulgarlar bi’l-cümle Trasya’yı tahrîb ve sur-ı İstanbul’a kadar vürûd ettiler. (m. 741 ve h. 124) tarihinde şark İmparatoru bulunan (Kostantin Kopronim)50 gâh gâlib gâh mağlûb olarak Bulgarları taht-ı itaate rabt etmeksizin vefât eyledi. Ve halefleri dahi hiçbir muvaffakiyete nâil olamadılar. [s.14] Jül Trose’nin (Diksiyoner Ansiklopedik) nâm eserinde bu Kostantin Kopronim’in (Serasen) ve (Islav) ve (Bulgar)ları te’dîb eylediği mezkûrdur. (m. 811 ve h. 196) tarihinde şark imparatoru bulunan (Nisefor) yahut (Nikeforos) Bulgarlar aleyhine yürüdü ise de (Edirne) civârında vukû bulan muhârebede esîr düşmekle Bulgar kralı (Koromos) tarafından der-akab katl edilerek Bulgar beyleri kafa kemiğinden şarap kadehi yaptılar ve meclis-i îş ü nûşda onunla tecerru‘-ı sahbâ-yı sürûr u safâ eylediler. Bu zât (m. 801) tarihinde taht-ı imparatorîye suûd edip (m. 860) tarihinde vefât ettiği ve müddet-i hükûmeti (59) seneye bâliğ olduğu Sahâyifü’l-Ahbâr’da mezkûrdur. (m. 869) tarihinde İstanbul imparatorluğuna nasb olunan (Mihail Balyos)51 bir kilise derûnunda katl ettirmiş olduğu selefi (Liyon)un havâss-ı etbâından olup birkaç defa serasker edinmiş olduğu (Tomas) nâm şahsı Liyon’un ahz-ı intikâmı için asker cem edip Mihail’in üzerine hücûm ve bütün Anadolu memâlikine istîlâ ve birkaç defa ehl-i islam ile de cenkler edip âkıbet kayserliğe nâil olduktan sonra serhatleri vermek üzere ehl-i islâm ile kavl ü karâr ederek Antakya patriki (Cubos) un elinden tâc giydi. Ve Mihail’in berren ordusunu ve bahren donanmasını bozduktan ve (Trasya) yani Rumeline geçip Mihail’i orada dahi birkaç defa perîşân ettikten sonra İstanbul’u muhâsara eyledi. Mihail Bulgarlardan bi’l-istimdâd Tomas’a galebe ederek dûçâr-ı inhizâm etmesiyle Tomas’ın ekser askeri kendisinden rû-gerdân olmakla bekiyyesi kaçıp (Edirne)ye düştü. Mihail ardınca yetişip tutmasıyla elini, ayağını kesip ba‘de’t-teşhîr katl etti. Ve badehû oğlu Anastaş’ı dahi (Vize)de tutup katl ederek onlardan iğtinâm eylediği ganâyime hazînesinden 50 (Kopronim) Ma‘mûdiye suyuna yestehleyici manâsınadır. Doğduğu vakit Papasın ta‘mîd ettiği suya yestehlemekle bu lakab verilmiş imiş. (A.B.) 51 (Balyos) râ harfini gayn tekellüm edene derler. (A.B.) RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 67 dahi vâfir mâl ilâvesiyle Bulgar askerine ve krallarına verdi. Kezâ fiSahâyifü’l-Ahbâr. Badehü (m 915) ve (m 922) tarihlerinde (Bulgar) kralı (Simon) yahut (Simeon) tarafından (Edirne) iki defa zabt olundu. Birinci defası bir panayır gününde baskın sûretinde ansızın hücûmla ve ikinci defası muhâsara ile vukû buldu. Kezâ fî-Sahâyifü’l-Ahbâr. İstanbul İmparatoru ( Jan Simiz) yahut (Cimsikiz) zamanında Rus kralı (Siyobyato İslav)52 (m. 970 ve h. 360) tarihinde Bulgarları zîr-i tahakküme alarak ve İstanbul’un istîlâsını kurarak üç yüz bin asker ile Tuna’nın beri tarafına geçip Edirne’ye kadar geldi ise de İmparator Jan Simiz’in Ruslar üzerine gönderdiği fırka-i askeriyenin Silistre’de vukû bulan galebesine mebnî efkâr-ı mezkûreden vaz geçip Bulgaristan’ı terke mecbur oldu. Bulgarlar dokuz sene sonra Rumeli’de bir yeni hükûmet teşkîl ve Sırbiyeyi de bu hükûmete ilhâk ettiler. Ve (m. 1002) tarihinde Bulgarların (Samuyel) nâmında bir serdârı Edirne’ye harben duhûl ederek nehb ü gâret eyledi. Ve on iki sene mürûrunda yani (m. 1014 ve h. 405) tarihinde İstanbul İmparatoru (Vasil) bunları ve hükûmetlerini târumâr edip esîr-i harb ettiği beş bin bulgarın [s.15] gözlerine mil çekerek ve her yüz neferini bir gözlüye yeddirerek Tuna’nın öte yakasına gönderdi. (Samuyel) onları bu hey’ât ile görünce bayıldı. Aklı başına geldikte yüreği tutulup helâk oldu. Ve yerine (Deoril Romans) geçti. Badehü amcası (Yani) onun üzerine istîlâ ve katl edip yerine oturdu. İmparator Vasil memâlik-i Bulgar üzerine gelip taht-gâhları olan (Ohri) şehrini dahi teshîr eyledi. Avdetinde (Yani) iki sene beş ay hükûmet ederek helâk olduğunu işitince Bulgar üzerine hareket edip Edirne’ye vusûlünde bi’l-cümle Bulgar beyleri gelip (Pratko) şehrini ve daha otuz beş pâre kalenin miftâhlarını teslîm ettiler. Vasil bi’l-cümle Rum ve Bulgar memâlikine mâlik oldu. Ve Yani’nin zevcesi Mariya dahi üç nefer oğlu ile gelerek Vasil onlara ikrâm ve her bir oğluna ağır mansıblar in‘âm eyledi. Kezâ fî-Sahâyifü’l-Ahbâr. (m. 1042 ve h. 432) tarihinde Şark İmparatoru (Kostantin Monofak) yahut (Monomahos)’un hengâm-ı hükûmetinde (m. 1042 52 (Siyobyato İslav) Rusya hükûmetine vaz‘-ı esâs eden (Uygur)un oğludur. (A.B.) 68 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si ve h. 432) tarihine doğru Tuna’nın öte tarafında mukîm (Paçinak)53 Türkleri reisi olan (Tırak) Tuna’nın buzları üzerinden geçerek sekiz yüz bin kişi ile54 bi’l-cümle eyâlât-ı mütecâvireyi tahrip ve Kostantin Monofak’ın delâletiyle hristiyanlığı kabul etmiş olan (Sejans)ın maiyyetinde bulunan Paçinaklar dahi onlara iltihâk ederek Edirne’ye kadar yaklaştılar. (Kostantin Arpanit) bunlardan bir fırkayı bozdu ise de muahharan kendisi de mağlûb oldu ve (Nisefor) bu fırkanın imdâdına şitâb eylediyse de münhezim olarak Paçinak her bir tarafı müstevlî ve Edirne’de Rumlar ile bir harb daha ederek galebe çaldılar ise de içlerinden kumandanlarının helâki geri çekilmelerini mûcib oldu. İmparator ise Sejans’ı demir-bend etmiş idi, çıkararak Paçinakları bulup onları terk-i silah ettirmeyi emr eyledi. Mezkûr Paçinaklar o tarihte Trasya’yı ve Makedonya’yı tahrîb ederek envâ‘-ı mezâlim icrâ ettiler. Ve Sejans onların yanına varmaksızın esnâ-yı râhda yaralandı ve (Viryen) ile (Mihal Akolotos) Edirne’ye vararak Paçinakları Âmûz (Meriç) nehri sevâhilini terke mecbûr ettikleri gibi akîbinde Makedonya’da dahi münhezim oldular. Ve Rumlar Paçinaklardan ahz ettikleri on beş bin kadar üserâyı (İperya) yahut (Hiberya)55 tarafına musallat olan (Selçuk) Türkleri aleyhine sevk etmeye kalkıştılar ise de üserâ-yı merkûme esnâ-yı râhda isyân ederek bi-tekrâr Tuna’yı geçip birçok hasâret ettiler. Ve İperya muhârebesinden sonra Paçinaklar üzerine Mihal Akolotos gönderildi ise de Prestlav’da (Şumnu kasabasında) mahsûr kalıp nihâyet Tırak münhezimen avdete ve Edirne’ye çekilmeye mecbûr etti. [s.16] ve Paçinaklar ile ol vakit otuz sene için bir mütâreke akd olundu. İmparator (İsak Kominen) zamanında ve (m. 1057 ve h. 449) tarihlerinde Macarlar ve Paçinaklar arâzî-i imparatorîye bir akın icrâ ettiler ve İmparator mukâbelelerine çıkması üzerine iki millet de taleb-i sulh eyledi ve (m. 1081 ve h. 474) tarihinde kâ‘id-i sandalî-i imparatorî olan (Aleksi Komnen) zamanında Paçinaklar Trasya ile Makedonya’yı yağmaya gelerek asâkir-i imparatorîyi vehleten münhezim ettiler ise de defa-i sâniyede mağlûben ricat eylediler ve nihâyet (m. 1122 ve h. 516) tarihinde ikinci ( Jan Komnin) tarafından mağlûb 53 {[Paçinak Türkistan’ın cihet-i garbîsinden çıkıp (Yapık) [Asya’yı Avrupa’dan tefrîk eden nehirdir (Ural) nehri dahi derler] ve (Volga) ki (Avrupa-yı Rusya’da bütün Avrupa’nın en büyük nehridir) o nehirler civârına hicret ve oralarda ve Hazar Vilâyetinde ikâmet eden Türk kabîle-i cesîmesinin ismidir] (Paçinakların Boşniyak milleti olmak ihtimâli de vardır)}. (A.B.) 54 Bu miktar mübâlağalı görünmektedir. (A.B.) 55 İperya, İspanya şibih-cezîresinin Romalılar yedine geçmezden evvelki nâmıdır. (A.B.) RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 69 ve perîşân edilmeleri üzerine cemiyyetleri munkarız ve perâkende oldu. Rumelide (Nisoforos Barbanyos) nâmında bir şahıs zuhûr edip Makedonya’dan (Edirne) şehrine geldi ve Edirne’de tahta oturup kayserlik iddiâ eyledi. Ve karındaşını asker ile (Bizansiyum) (Bursa) vilâyetine gönderip (Blakerina) kalesini muhâsara ettiler. Bundan Kayser Mihail muztarib olup mahbûs bulunan Vasilyos’u hapisten çıkarıp vâfir hazîne i‘tâsıyla Rumelide zuhûr eden Nisoforos üzerine gönderdi. Esnâ-yı râhda Nisoforos askerini (Sinekom) kalesini muhâsara üzre bulup ceng etti ve bozdu. Lâkin Anadolu tarafında olan (Hâricî) bir azîm asker cem etti. Ve ehl-i islâmdan dahi imdad alıp yürüdü. Ve ibtidâ Nika yani (İznik) şehrini alıp sonra Bizansiyum (Bursa) halkı kendisine itaat ettiler. Badehü Kayser Mihail râhib olup (m. 1128) tarihinde (Nisoforos Potanyanis) onun yerine geçti. Ve Rumeli’deki (Nisoforos Barbanyos) hâricî üzerine asker gönderip tuttu ve gözlerine mil çekti. Kezâ fî-Sahâyifü’l-Ahbâr. (m.1187) yahut (m. 1189) senesi Teşrîn-i Sânîsi ibtidâlarında (Almanya) ehl-i salîb fırkaları Edirne’ye dühûl etmiş ise de (m. 1190) Şubatının yirmi yedisinde Almanya İmparatoru (Friderik Barbaros) ile Yunan Kralı Üçüncü (Aleksi Lanjel) yahut (Aleksiyos Angelyos) beyninde (Edirne)de bir ahidnâme tanzîm ve imzâ edilmekle şehir tahliye edildi56. (m. 1204) tarihinde Frank kralı Birinci (Vardonios) yahut (Valdonios) tarafından dahi (Edirne) zabt edildi ise de bir sene sonra yani (m. 1205) Nisanının on beşinci günü edilen muhârebede askeri münhezim ve kendisi Bulgarlara esîr oldu. Bulgarlar (m. 1207) tarihinde dahi (Edirne)’yi muhâsara etmiş iseler de feth müyesser olmadı ve (m. 1230) tarihinde Bulgar kralı (Asan) yahut (Asayas) tarafından (Edirne) feth ve teshîr edilmiş ise de müteâkiben istirdâd olundu ve (m. 1341) tarihinde [s.17] İmparator (Yovani Paleologos)un zamanında (Edirne) yine Bulgar Hâkimi (İstefanos) tarafından dahi bi’l-muhâceme zabt edilmiş ise de tekrar istirdâd edildiği Sahâyifü’lAhbâr’da mezkûrdur. 56 Lûgat-i Târîhiye ve Coğrafiye’de (Friderik Barbaros)un terceme-i hâli zikrinde (m. 1189) târîhinde Salipyos muhârebesinde bulunarak Anadolu içinde bir dereceye kadar gâlib olduysa da mu’ahharan yüz binden ziyâde ordusu hastalıkla ve Selçukîlerden (Kılıç Arslan)ın hücûmuyla mahv olup kendisi dahi (Konya) ve evrâk-ı perîşân rivâyetince (Silifke civârında bir nehre (Silif nehrine) düşerek boğulduğu beyân edilmiş olduğuna göre (Edirne)de imzâ eyledikleri yukarıda da zikr olunan ahidnâme târîhiyle Friderik’in vefâtı târîhinin birisinde sehv olması iktizâ eder. (A.B.) 70 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Yirmi sene sonra yani (m. 1361 ve h. 763) tarihinde cennetmekân Sultân Murâd Hân-ı Evvel hazretleri tarafından feth u teshîr olunarak (m. 1366 ve h. 768) ve alâ-rivâyetin (m. 1367 ve h. 769) tarihinde bir saray-ı hümâyûn inşâsıyla (m. 1368 ve h. 770) tarihinde Dârü’l-Mülk ittihaz buyrulmuştur. Hîn-i fethde hisâr hâricinde çokluk imârât yok ise de ashâb-ı hayrât u müberrât taraflarından yevmenfe-yevmen cevâmi‘ ve mesâcid ve medâris ve tekâyâ ve imârât ve emsâli ebniye-i hayriyye inşâ olunarak bilâd-ı İslâmiye idâdına dahil olmuştur. Bu saray-ı hümâyûnun yerine el-yevm mevcut olan Sultân Selîm Câmi-i Şerîfi inşâ buyrulmuş ve kurbunda vâki hamamın da saray-ı hümâyûna mahsûs hamam olduğu cihetle Sultân Selîm nâm-ı diğerle Saray Hamamı denilmesi bundan nâşîdir. Edirne’nin Hisârı Edirne Kalesi Tunca Nehri kurbunda dört köşe olarak binâ olunmuş ve her köşesine birer müdevver büyük kule ve beher kule miyânına da çâr köşe on ikişer kuleler yani burçlar inşâ edilmiş bir kale-i vesîadır. İşbu kale Roma imparatorlarından bade’l-mîlâd (68) tarihinde tevellüd edip (117-138) hükûmet etmiş olan (Adriyanos)un (Edirne)yi tevsî ve tezyîn ettiği sırada binâ edilmiş olduğu mervîdir. İşbu dört müdevver kuleden (birincisi) Üç Şerefeli Câmi-i şerîfi pîşgâhındaki kuledir ki ittisâlinde vâki‘ mahal zamân-ı kadîmde (Tekur) sarayı olup bu kule dahi saray-ı mezkûr dâhilinde bir kasr-ı âlî imiş. Mürûr-ı zamân ile saray-ı mezkûr harap olmakla Devlet-i Aliyye idâresinde bir zaman cebehâne ve bir zaman dahi mekteb-i i‘dâdî-i askerî ittihâz edilmiş olduğu halde bin üç yüz bir tarihinde cemaat-i islâmiyeye terk edilerek el-yevm (Fevâ’id” nâmıyla yâd olunmaktadır. Kule-i mezkûre hâlî durmakta olduğu cihetle Vâlî-i Vilâyet Hacı İzzet Paşa zamanında bin üç yüz sene-i hicriyesinde üzerine beledî vâridâtından bir memleket çalar saati inşâ ettirilmiştir. Tafsîli mahallinde zikr olunur. Bu kulenin hâricen vasatında dâiren-mâ-dâr tuğla ile yazılmış elenika hatt ile bir makâle vardır ki lisânımıza tercemesi [Ya Rabb nusret ile hâmî-i dîn muhibb-i İsa olan impara[to]rumuz Yovanni’ye] ibâresi muharrerdir. Ve beher kule miyânındaki çâr köşe on ikişer burçtan saat kullesinden bed’ ile Topkapı’ya giderken Mumcular Caddesinde vâki dördüncü burca vaktiyle vaz edilmiş ve 1245 sene-i hicriyesinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı esnâda Rusyalı tarafından ahz ve gasb olunur vâhimesiyle Edirne Rumları tarafından bi’l-ihrâc hıfz edilerek Edirne’nin tahliyesinden sonra Metropolid RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 71 Kilisesinin Metropolidhâneye açılan dış kapısı duvarına yerleştirilmiş olan mermer levhadaki hutûtun dahi lisânımıza tercemesi [İmparator Mihal ki Romalıların bâis-i iftihâr-i hakîkîsi olup Kostantin şehrini halâs eyledi, barbarların57 hücûmu önüne kahramânâne mukâvemet etmek üzere bu kuleyi binâ ve inşâ eylemiştir] ibâresidir. Hutût-ı mebhûse müfâdından istidlâl olunduğuna göre [s.18] saat kulesi üzerindeki hutût (Yovanni Düka)nın hükûmeti zamanında ve burcun üzerindeki mermer levhadaki hutût dahi İznik’te Yani Laskaris’in yerine taht-ı imparatorîye suûd edip Fransızlarla Latinlerden İstanbul şehrini halâs etmiş olan (Mihal Paleolog) zamanında yazıldığı anlaşılmaktadır. (İkincisi) Yelli Burgaz58 nâm mahalde vâki köşedeki kuledir ki zamân-ı sâbıkda mahbes ittihâz edilmiş olup vüzerâ ve sâir ashâb-ı rütbe ve haysiyetten habsi lâzım gelenler bu kulede tevkîf olunur imiş. (Üçüncüsü) Germekapı kulesidir ki bu kule hisârın köşesine muttasıl diğer müdevver bir kuleye muhâzî olarak Tunca Nehri kurbunda su kulesi olmak üzere inşâ edilmiş ve işbu kulleteyn beynine cadde üzerine germe yani kestirme bir duvar çekilip caddeyi açıp kapamak için bir de büyük kapı vaz edilerek (Germe Kapı) nâmı verilmiştir. Bu kapı kale hâricinde olduğu için kale kapıları idâdında dâhil değildir. (Dördüncüsü) Zindan kulesidir ki vâki olduğu mahal el-yevm Zindanaltı demekle meşhûrdur. Bu kalenin Germe Kapı’dan mâadâ dokuz kapısı daha vardır. (Birincisi) (Kule Kapısı)dır ki Ali Paşa çarşısının üst kapısında vâki Ketenciler çarşısına açılır. Sebeb-i tesmiyesi Üç Şerefeli Câmii pîşgâhında üzerine saat kulesi inşâ olunan müdevver büyük kulenin kurbunda vâki olmasıdır. (İkincisi) (Topkapı)dır ki Ağaçpazarına açılır. Bu kapı Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân zamanında küşâd olunmuş ve kurbunda hisâr içindeki Çifte Hamam dahi ol vakit inşâ kılınmıştır. Sebeb-i tesmiyesi Tophânenin ol vakit derûn-ı hisârda ve hamamın zahrında el-yevm tophâne arsası denmekle ma‘rûf olan mahalde vâki olmasıdır. Bu bâbda zurefâdan biri demiştir: Beyt Edirne’de sorasın topkapısın Ağaçpazarına var da dönüver 57 Barbar, şimdiki Almanya’da mutavattın bulunmuş olan eski Cerman akvâm-ı muhtelifesine ıtlâk olun- duğu ve bunlar Avrupa’yı binlerce hasâra uğrattığı “Târîh-i Mücmel-i Kurûn-ı Vustâ”da mezkûrdur. (A.B.) 58 (Yelli Burgaz) hîn-i fetihde Hacı İlbeyi fırkası li-ecli’l-muhâfaza bu mahalde ikâmet etmiş olmasından nâşî bu mahallin İlbeyi Burgazından galat olarak Yelli Burgaz nâmını almış olması muhtemeldir. (A.B.) 72 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si (Üçüncüsü) (Kafeskapı)dır ki Mihal köprüsü cihetine açılır. Sebeb-i tesmiyesi zamân-ı sâbıkta kafes tabir olunan nisvân mahbesinin bu kapının kurbunda olmasıdır. Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel zamanında icrâ buyrulan tamirine Edirne şuarâsından Örfî Ağa’nın söylemiş olduğu tarih bir mermere hâkk olunarak kale duvarının Yellibergos’da Hâce İlyas Câmii karşısında bir mahalline vaz edilmiş olmakla oradan istinsâh edilmiştir: Tarih Şeh-i şâhân-ı cihân etti binâ Çün Kafeskapısı olmuştu harâb Dedi menkûtla Örfî târîh Hân Mahmûd eseridir bu bâb (Dördüncüsü) (Keçeciler Kapısı)dır ki Debbâğhâne semtine açılır. Evâilde (Kazgancılar Kapısı) derler imiş. Sebeb-i tesmiyesi hâricinde keçeciler dâhilinde kazgancılar çarşısı olmuş ise de mürûr-ı zaman ile kazgancılar Lâleli Câmii kurbuna kalkarak orası kazgancılarbaşı nâmını almış ise de el-yevm oradan da kalkmıştır. (Beşincisi) (Uğrunkapı)dır ki Germe Kapının kale duvarına muttasıl olan müdevver kulesi ittisâlinde ve Manyas kapısı cihetinde vâki Germekapı pîşgâhına açılır bir küçük kapıdır. Sebeb-i tesmiyesi gâyetle teng olması ve gizli yerde bulunmasıdır. [s.19] (Altıncısı) (Manyas Kapısı)dır. Sebeb-i tesmiyesi hîn-i fetihde gûyâ asâkir-i İslâmiyye derûn-ı hisâra bu kapıdan dâhil olup harbe manya verilmiş olmasından kinâyeten bu kapıya Manyas denildiği istihbâr edilmiş ise de sıhhati anlaşılamamıştır. Zelzele-i azîmeden bu kapı dahi harap olmakla Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel zamanında tamir edilmiş ve ol bâbda Örfî Ağa’nın söylemiş olduğu tarih bir mermere hâkk ile üzerine vaz olunmakla istinsâh edilmiştir. Tarih: Bin yüz altmış beşte vâki‘ zelzele bâ-hükm-i Hakk Nice âbâdânı vîrân eylemişdi nâgehân Yine ilhâm-ı Hudâ ile şeh-i âlîcenâb Her yerin ma‘mûr u âbâd etti himmetle hemân Burc u bârû vü der ü ba‘zan cidâr-ı kal’ede Şöyle tecdîd oldu kim mümkün değil arz u beyân Örfî-i dâ‘î dedi menkûtla târîhini Bâb-ı Manyası cedîd etti Velî Mahmûd Hân RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 73 (Yedincisi) (Tavuk Kapısı)dır ki Tahtakale’ye açılır. Sebeb-i tesmiyesi bu mahallin evâilde tavuk pazarı olmasıdır. Enîsü’l-Müsâmirîn’de “ekser bilâd-ı meşhûrenin Tahtakale nâmıyla marûf bir çarşısı vardır. Bu şehrin dahi tahtakalesi bu kapının taraf-ı hâricîsindedir. Amma hâlâ ekserî harap olup hemen birkaç meyve-furûş dükkanları kalmıştır” diye muharrer olduğuna ve kuyûd-ı resmiyede dahi mahal-i mezkûr el-yevm Tahtakale Mahallesi nâmıyla tanınmakta idüğine nazaran Tahtakale denilen mahal fi’l-asl Tavuk Kapısının hârici olup dâhil-i hisârda el-yevm Tahtakale denilen mahallin nâmı hâriçteki çarşının tedrîcen dâhil-i hisâra naklinden sonra verilmiş idüği anlaşılmıştır. (Sekizincisi) (Balık Kapısı)dır ki Bat pazarında vâki Direk çarşısı cihetine açılır. Sebeb-i tesmiyesi kapının dâhilî balık pazarı olmasıdır. Bu kapıya bin elli tarihlerinde (İğneciler kapısı) ve daha evvelleri (İstanbul kapısı) denildiği Enîsü’l-Müsâmirînde mezkûrdur. (Dokuzuncusu) (Orta kapı)dır ki Ali Paşa çarşısının vasatına açılır. Sebeb-i tesmiyesi de budur. Âsâr-ı mevcûdesinden istidlâl olunduğuna göre tûlen ve arzan biner zirâ‘a karîb ve sahten dört kadden sekiz zirâ taş duvar ve burûc-ı müteaddide ile muhât bulunan işbu (Edirne) kalesi top güllesi gibi edevât-ı muharribe-i nâriye îcâdından mukaddem Tunca Nehri kenarında basit bir mahalde inşâ olunmuş bulunduğundan ve mürûr-ı dühûr ile efkâr ve muâmelât tagayyür eylediğinden zikr olunan duvar ve burûcun iç ve dış taraflarına muttasıl hâneler ve dükkânlar yapılıp şehir ortasında ve ebniyeler arasında bırakılmış ve eyâdî-i Osmâniyeye geçtiğinde hâliyle bi’l-ibkâ üzerinden beş yüz küsûr sene mürûr eylemiş olduğu halde ekser mahalleri inhidâma yüz tutarak ebniyeler üzerine taşlar düşmeye başladığından ve fî-zamâninâ istihkâmâtın top güllesine mukâvemet edebilecek tarzda ve îcap eden yüksek yerlerde inşâsı lâzım geldiğinden inhidâma yüz tutup tehlikeli bulunan duvar ve burçların taşlarının tâliblerine ve yerlerinin ebniye-i muttasıla ashâbına furûhtuyla esmân-ı hâsılasından bir gurabâ hastahânesi ve bir ıslâhhâne-i etfâl-i fukarâ inşâsı keyfiyeti bin iki yüz seksen üç tarihinde (Edirne) vâlîsi bulunan (Hurşîd Paşa) tarafından istîzân olunup ol vechile icrâ-yı muâmele olunmasına irâde-i seniyye şeref-sudûr etmekle belediyede müteşekkil komisyon-ı mahsûs marifetiyle nısfından ziyâde mahalli satılmış ve üç yüz senesinde Meclis-i Hâss-ı [s.20] Vükelâ kararıyla gelen emirnâme-i sadâret-penâhîde bazı mahallerde atîk kaleler ve topaltı tabir olunan açıklıkları satılmakta ve bundan mazarrat mütâlaa 74 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si kılınmakta idüğinden bade-mâ o misillü mahallerin muhâfazası husûsu umûm vilâyât-ı şâhâneye iş‘âr buyrulduğundan bahisle (Edirne)ce dahi karâr-ı mezkûr dâiresinde muâmele olunması izbâr buyrulduğuna binâen fürûhtundan sarf-ı nazar olunup âsâr-ı mütebâkiyesi ibkâ kılınmış ise de yine bir uçtan hedm edilerek yalnız Üç Şerefeli pîşgâhındaki müdevver saat kulesiyle Topkapı hâricindeki burç kalmış idi. Ahîren Edirne vâlîsiyle İkinci Ordu-yı Hümâyûn müşîr vekâletinden sebk eden muhâbere neticesinde mezkûr burc hedm ettirilmiş ve ol bâbda teşkîl edilen komisyonda fakîr-i câmi‘u’l-hurûf dahi a‘zâ bulunduğumdan ordu-yı mezkûr müşîr vekîlinin vilâyete yazdığı tezkiresinin muâmeleli sûreti âtîde (9) numara ile murakkamdır. Mahall-i mezkûr gönderilen heyetle muâyene olundukta ne kilise ve ne de kulplu mermer kapaklı bir şey zuhûr etmemiştir. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE Ravzatü’l-Mebânî’s-Sultâniyye 75 76 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 77 Nehr-i Tunca kenârında el-yevm asâr-ı ebniyesi mevcut ve müşâhede olunmakta bulunan Saray-ı hümâyûnun binâ ve inşâsı Enîsü’l-Müsâmirîn zabtınca ber-vech-i âtîdir. Saray-ı Hümâyûn mahallinin letâfet-i havâsı hakkında cennet-mekân Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân hazretleriyle Beşîr Çelebi nâm hakîmin esnâ-yı musâhabetlerinde nezd-i şâhânede hakîmin ifâdesi takdîr buyrulmakla (sekiz yüz elli altı) tarihinde saray-ı mezkûrun binâ ve inşâsına irâde-i mülûkâneleri şeref-sudûr buyrularak îcâbı icrâ kılınmıştır. Hakîm-i mûmâileyh ol bâbda yazmış olduğu risâlede pâdişâh ile esnâ-yı musâhabetlerinde saray-ı mezkûrun arsası dâhilinde Aynü’l-hayât nâm pınarı bulduğunu hikâye etmiş ve (Edirne) şuarâsından (Kesbî Mehmed Çelebi) dahi vukû-ı hâli nazmen beyân eylemiş olmakla bazı ebyâtı buraya nakl edilmiştir. Nazm Eyledi dâvet şeh-i sâhib-serîr Geldi zemîn-bûs oturdu Beşîr Şiddetle germ idi eyyâm-ı harr Vakt-i Temmûz idi o günler meğer Tene soğuk geçmeye deyu hemîn Giydi hakîm eğnine bir pôstîn Pâdişâh oldukta taaccüb-künân Gördü ki üç post giyer ol zamân Hikmetini edicek andan suâl Dedi cevâbında o nîkû-hisâl Eğnime üç post giyersem nola Eyledi te’sîr bürûdet bana 78 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Cây-ı makarrımda mukarrer înân Mermer ile âb dahi var yılan Lağm-zenân ettiler ihzâr o dem Nice kulaç kazdılar ol yeri hem Tîşe lağm olmayıcak kâr-ger Taşa erişdiğin ucu bildiler Aldılar ol havra-i hafrı hemân Oldu ıyân âb ile seng ü yılan Nice yılan ejder-i merdüm-rubâ Anı gören hayrete varsa nola Kaçmayalar deyü hakîm itti pend Kimseye hiç ermedi andan gezend Bağçe suyu gibi aktı o mâr Oldu taş altında pınar âşikâr [s.21] Eyledi ol mermeri şâh-ı kerem Kasr-ı felek-sâyede ferş-i kadem İçti sudan vezn edüp ol kâm-kâr Gördü ki zemzem gibi kâmil-ayâr Etti Ebü’l-feth ana çok iltifât Nâmın o suyun kodu Aynü’l-hayât Atâ Tarihinde dahi Sarây-ı Hümâyûn-ı mezkûrun sûret-i binâsı bervech-i âtî muharrerdir. Gâzî Hüdâvendigâr Murâd Hân-ı evvel hazretleri (yedi yüz seksen yedi) tarihinde Nehr-i Tunca kenarında şimdiki bulunduğu mevkide başlayıp (yedi yüz doksan)da hitâm bulan ve ikinci tahtgâh-ı âl-i Osmânî olan (Edirne) Saray-ı hümâyûnunda ârâm buyurdukları halde Bâyezîd Hân-ı Evvel hazretleri Edirne şehri zirvesinde bir sarây-ı âlî binâsına kıyâm ve hitâmında orada ârâm buyurdukları cihetle Tunca kenarında olan mezkûr sarây-ı hümâyûn terk buyrulmuş idi. Fâtih Sultân Mehmed Hân hazretleri işbu zirvede bulunan Sultân Bâyezîd sarâyının tebdîlin murâd buyurup (sekiz yüz elli altı)da bakiyye-i âsâr-ı umrânîsi mevcut olan devâir ve hamamları ilâve ve hâricine zâbitân-ı askeriye devâiriyle asker kışlaların ve nevbet kulelerin inşâ buyurarak Tunca kenarındaki saray-ı hümâyûn tekrar mazhar-ı rağbet buyrulmuştur. Selîm Hân-ı Sânî Gâzî hazretleri (Kıbrıs) cezîresinin fethinden üç sene evvel yani (dokuz yüz yetmiş beş)te zikr olunan zirvedeki sarayın yerine meşhur Mimar Sinân RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 79 mübâşeretiyle gâyet mükemmel ve muntazam bir câmi-i şerîf binâ buyurmuşlardır. (İntehâ) Sarây-ı mezkûrun binâsına (sekiz yüz elli beş) tarihinde mübâşeret olunduğu ve ( )59 âyet-i şerîfesi tarih vâki olduğu ibtidâ-yı zuhûr-ı devlet-i Osmâniyeden Fâtih Sultân Mehmed Hân’ın zamân-ı saltanatları hitâmına değin vekâyi‘i şâmil ismi malum olmayan bir tarihte görülmüştür. Sarây-ı Mezkûrun (1171) Tarihinde İcrâ Buyrulan Tamirine Dâir Vâsıf Tarihinde Muharrer Makâlât Aynen Ahz Edilmiştir. Mahrûse-i Edirne’de vâki olan dâire-i hümâyûn ve sarây-ı âsafî ve defterî ve tevâ’if-i askerî kışlakları ve ıstabl-ı âmirenin ekser mahalleri altmış dört ve altmış beş senelerinde vâki zelzeleden münhedim ve ale’l60 husûs beyânınca müddet-i vâfireden beri râyât-ı zafer-âyât-ı pâdişâhî o câniblere teveccüh etmediğinden kâlıb-ı bîrûh gibi o sarây-ı bihişt-âsânın letâfeti mün‘adim olup muhtâc-ı termîm olduğu ma‘rûz-ı atebe-i sâhib-i tâc ü dîhîm kılındıkta tamirine irâde-i hümâyûn taalluk edüp sâbıkâ sadrazam kethudâsı Yusuf Efendi ve bazı ebniye memuriyetiyle tahsîl-i meleke ve kâbiliyet eden Cânibî dâmâdı Ahmed Efendi bi’l-mürâfaka memur ve iktizâ eden evâmiri şeref-sudûr olduğundan başka ale’l-hisâb elli bin guruş teslîm olunup iki bin kadar bennâyân ve ameleden başka li-ecli’l-keşf ve’t-tahmîn Mimâr Ağa tayin kılınıp eştât-ı memuriyetleri bu vechile cem ve tehvîn olundu. (İntehâ) Hitâm-ı tamire Edirneli (Örfî)nin söylediği tarihtir. Tarih Şeh-i Sultân-ı âlem-i dâd-güster Mustafa Hân kim Cihânı eyledi mimâr eltâfıyla âbâdân Bu lem‘a âftâb-ı şevketinden zâhir olmuştur Ki dünyâ oldu envâr-ı zıyâ-bahşı ile tâbân Yegâne pâdişâh-ı bahr ü berr hâkân-ı her kişver Şehenşâh-ı zamâne feyz-i Mevlâ sâye-i Yezdân Bu ferhunde sarâyın çünki tamirin murâd itti Esâsından nice nev-tarh-ı zîbâ yaptı üstâdân Nigâristân-ı Çîni nakş eden nakkâş seyr etse Pesend ile olurdu bu mücessem resmine hayrân [s.22] Müşâbih mermer-i şâdırvânı sâf billûra 59 “Rabbinin Rahmeti”, Hicr Sûresi, 15/56; Zümer Sûresi 39/9 60 es-Sırru fi’s-sükkân lâ-fi’l-mekân” (Sır mekanda değil onun içinde oturanlardadır” manasına bir arap atasözü. 80 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Gümüş gibi sular her cânibinden oldu fevvârân Nişîmenler müferrah suffeler zîbâ kasrlar kim Cinâna benzetir elbette âdemce gören insan Aceb germâbeler yapıldı bu âlî sarây içre Ki rûşenlikte hem pâkîzelikte bî-misil el-ân Ya kasr-ı mürtefi‘ ki âsumâna sakfı peyveste Olur ol kâh-ı vâlâ-yı muallâdan cihân seyrân Beher revzen küşâde çeşm-i âşık gibi hasretle Kudûm-ı hazret-i şâhenşeh içün şevkle her ân Velî bâbü’s-saâde ağası açmış âgûş-ı cenâhaynı Efendim pâdişâhım gel deyü eyler ricâ el-ân Dil ummân-ı sitâyişte muhît olmak ne mümkündür O deryâda şinâverlikte ettim yüklerim pâyân Duâ-yı hayrı vâcib pâdişâhın ehl-i İslâma Hudâyâ farkımızda ola mümtedd sâye-i sultân Serîr-i saltanatta izz ü devletle müebbed kıl Hemîşe lutf-ı tevfîkin safâsıyla ola handân Gelirmiş binde bir tekmîli içün Örfiyâ târih Sarây-ı pâdişâhî oldu tecdîd ile âbâdân Hitâm-ı tamire Edirneli Mustafa Kesbî’nin söylediği tarihtir Şeh-i şevket-nümâ zîşan-ı âlî-menkabet peymâ Vekîl-i şer‘-i Peygamber hıdiv-i revnak-ı dünyâ İmâmü’l-müslimîn ü mecma‘-ı ahlâk-ı müstahsen Nizâm-ı mülk-i âlem pâdişâh-ı ma’delet-pîrâ Vücûd-ı ekremi zîbende-i taht-ı hilâfettir Hudâ kıldı o zât-ı re’y-i pâki saltanat-ârâ Ne şâh-ı Cem-hademdir ol muazzam dîn-perver kim Olamaz bende-i devlet-me’âb-ı dergehi Dârâ Cenâb-ı Mustafa Hân-ı ser-efrâz-ı cihân-bânî Odur fermânda Rum u Acem hân-ı kerem-fermâ Murâd edince köhne âlemin ma‘mûresin her sû Anın oldu imâret-yâb-ı lutfı ser-te-ser dünyâ RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE [s.23] Zamân-ı devletinde her nefes ol mekremet-pîşe Eder her kûşe bin beyt-i harâbı hâne-i ra‘nâ Nigâh etse nüh cânib dîde-i şefkatle bir kerre Kılur ol mevki‘i fermûd-ı reşk-i cennetü’l-a‘lâ Vücûd-ı pâk-i pür-cûdu sebeb tamîr-i dünyâda Anınçün her taraf-ı dehri eder ma‘mûr u rûh-efzâ Muhassıl cümleden akdem o şâh-ı fıtnat-ı âlî Buyurdu tahtgâh-ı dârı nasrı edeler ihyâ Cenâb-ı hazret-i Yusuf Efendi fıtrat-ı pâke Müfevvaz eyledi cümle umûrun ol şeh-i vâlâ Ne mimâr-ı binâ-sân Koca Sinân-ı devrân kim Aristo-yı tabîattir o zât-ı muhterem hakkâ Şürû etti çü termîm-i sarây-ı nüzhet-efzâya Bedîu’t-tarz tarh-ı dil-güşâlar eyledi peydâ Musanna‘bî-misil nâzik-edâ kasr-ı dil-ârâlar Binâ oldu esâsından ki her cânib bihişt-âsâ Temâşâya giren âdem sarây-ı bî-adîl içre Sanur dünyâda olmuş kendisini dâhil-i me’vâ O ezhâr-ı münakkaşlar ki var dîvâr u sakfında Hezârı bülbül-i nâlende mânendi eder şeydâ Yapılmış reng-i gûnâ-gûn ile nâzik hadâyıklar Rüsûm-ı ravza-i rıdvândır kim ettiler inşâ O nakş-ı sürhlar ruhsâr-ı dildârı mübeyyindir Sevâd-ı rengi eyler resm-i zülf-i dilberi îmâ Mücessem levn-i reng-âmîz ile nakş-ı ham-ender-ham Temâşâda muzâhir nice üslûb-ı ferah-peymâ O tavan-ı zer-endûz üzre ki âvîze-i dil-keş Miyân-ı çarh-ı mînâya asılmış şemsedir gûyâ Nişîmen-gâh-ı vâlâlar muayyen cilve-geh câlar Mahall-i şevk-efzâlar temâşâ-gâh-ı bî-hemtâ Aceb toz mu konar zînet-fezâ bâm-ı sarây üzre Ederken cebhesin bâd-ı seher ferrâş olup fersâ O şâdırvân ki her bir pâre-i billûr-ı ahcârı Akıp her sûya ırmağ-ı cinân hükmün eder icrâ 81 82 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Dahi her katre-i âb-ı revân-ı selsebîlinden Olur bin teşne-dil sûzende-leb atşânlar irvâ Binâ-yı dil-güşâsın bu sarây-ı nâzik-endâmın Muvâfık etti tab‘-ı şâha mi‘mârı olan dânâ O câm-ı rûşenâlar fark-ı hammâm-ı ferah-zâda Sezâdır bezm-i İskenderde olsa sâgar-ı sahbâ Musanna‘ çifte çifte lûlesi her çeşme-i pâkin Murassa‘ taslara lebrîz-i âb-ı feyz eder ihdâ Sezâ seyr-i şehinşâha sarây-ı bî-adîl oldu Müşerref ede hemvâre cenâb-ı Hazret-i Mevlâ Kudûm-ı şâha nâzır her der u revzen küşâd olmuş Lisân-ı hâlle eyler mülâkâta duâ hâlâ Ederse sünnet-i Peygamberi icrâ edüp hicret Eder pâyine endâz Edrineli top u top zîbâ Ki zîrâ ol şeh-i âlî-neseb hâkân-ı Cem-câhın Şeref-bahş-ı gubâr-ı makdemidir mâye-i kîmyâ O şâh-ı zıll-i Hakkın sâye-i lutfu mezîd olsun Bu şehr-i dil-keşe nûr-ı nigâhın eyledi ifşâ İlâhî rûzigâr-ı ihtişâmın sen müsâid kıl Münevver ola şem‘-i devletiyle ser-te-ser dünyâ Cihânda pâydâr oldukça kasr-ı bânî-i kudret Anın da üstüvâr olsun binâ-yı devleti ber-pâ Dem-i itmâmını gûş edicek vaktin sühandânı Kemâl ızhâr edüp dedi birer târîh-i nev-zîbâ Husûsan bende-i ehl-i maârif Kesbî-i kemter Düşüp kayd-ı hisâba eyler iken târihin imlâ Derûna oldu ilhâm-ı Hudâ bir vakt-i dilkeşte Ki bir beyt-i dil-ârâda iki târîh-i müstesnâ Olunca emr-i vâlâ ol şeh-i devrân-ı âlemde Yapıldı dil-güşây oldu sarây-ı bî-kusûr ihyâ Sarây-ı mezkûrun 1182 tarihinde tamiri Sarây-ı mezkûrun Reîsü’l-küttâb Tavukçu Mustafa Efendi kölelerinden Hacı Selîm Ağa marifetiyle 1182 tarihinde tamir edildiği Sicill-i Osmânî’de mezkûrdur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 83 Sarây-ı mezkûrun 1201 tarihinde tamiri Sarây-ı mezkûrun 1201 tarihinde Ebû Bekir Râsim Paşa mahdûmu Reîsü’l-küttâb Mehmed Atâullâh Efendi marifetiyle tamir ettirildiği Sefînetü’r-Rüesâ’da müşârun-ileyhin tercemesinde mezkûrdur. Sarây-ı mezkûrun 1223 tarihinde tamiri Cülûs-ı Sultân Mustafa Hânî’de defterdâr olmakla emvâl-i deryâmisâl-i maktûlîn-i ricâli temhîr ve tahrîr esnâlarında nihânî ve âşikâr gâyetü’l-gâye tîz-destî-i celb ü tahsîldârîde mahâret ızhâr ve ol vakt yağmâyı Tatar-vârîde iddihâr-ı emvâl-i beytü’l-mâl-i müslimîn çapulu ılgarında yed-i tûlâsı ve şehsüvârlığı sıgâr ü kibâra âşikâr olan (Sadullah) Efendi yâdigârı umûr-ı ebniyenin mevkûf olduğu mevâdd ü sitâdda sânî-i Şeddâd ve mimar ve iktidâr-ı iddihârına göre (Edirne) Sarâyını tamir ahkar-ı mevâddan olduğu cümleye bedîdâr olmakla sarây-ı mezkûr tamirine memur ve bu takrîb ile teb‘îd-i sâir-i umûr kılındı. (Kezâ fî-Tarih-i Şânîzâde) Sarây-ı mezkûrun 1243 senesinde tamiri [s.24] Devlet-i Aliyye ile düvel-i ecnebiye beyninde cereyân eden muâmelât-ı hâliyeden nâşî bi’z-zât Rumeli cânibine azîmet-i pâdişâhî musammem olduğundan (Edirne) sarayının inşâ ve tamiri emrine İzmirî Kâtib-zâde Mustafa Efendi emîn-i binâ ve maiyyetine mühendis ve mimarlar terfîk olundu. (Kezâ fî-Tarih-i Lütfî) Sarây-ı mezkûrun 1290 tarihinde tamiri Bin iki yüz doksan tarihinde Vâlî Erzincanî Hacı İzzet Paşa himmetiyle sarây-ı mezkûr altı yüz bin guruş sarfıyla sûret-i mükemmelede ve ol bâbda paşa-yı müşârun-ileyh tarafından inşâd edilip cihânnümâ kasrı kapısı bâlâsına hâkk ettirilen tarihin elde edilebilen ebyâtı bu mahalle derc edilmiştir. Tarih Pâdişâhım oldu tamir emr ü fermânın ile Bu sarây-ı dil-güşâ vü bu ferah-bahşâ binâ Gerçi zâtında müzeyyen idi amma gel de bak Şimdi başka tarz ü revnak eyledi peydâ binâ Görmemiş mânendini çeşm-i cihân dersem becâ Tâ olaldan nüh tıbâk-ı kubbe-i hadrâ binâ Âl-i Osmânın kıyâm-ı haşre dek te’yîd ile Eyleye mamûre-i şevketlerin Mevlâ binâ 84 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si İzzetâ cevherle nakş et tâkına tarihini Kasr-ı ceddin etti şâhenşâh bâlâca binâ Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca (1021) sene-i hicriyesinde Sultân Ahmed Hân hazretleri cânibinden sarây-ı mezkûra bir mescid-i şerîf ilâve buyrulmuş ve (Hân Ahmedindir secde-gâh) mısrâı tarih vâki olmuştur. Ve bu sarayın kurbunda Tunca Nehri kenarında (Mamak Sarayı) demekle meşhur bir saray daha vardır ki Sultân Selîm Hân-ı Sânî irâdesiyle binâ olunmuştur. Bu iki saray miyânına (1021) tarihinde Sultân Ahmed Hân hazretleri irâdesiyle bir taş duvar çekilmiş ve o duvar üzerine saray ovasına nezâret etmek üzere üç gün zarfında bir (kasr-ı âlî) binâ olunmuş ve sene-i merkûme îd-i edhâsında zât-ı şâhâneleri (Edirne)de bulunmak mülâbesesiyle şehir içindeki îdgâhı kasr-ı mezkûr pîşgâhına nakl ile temâşâ buyurmuşlardır. Şuarâ-yı asriyyeden (Beyâzî Mehmed Bey’in) kasr-ı mezkûr inşâsına söylemiş olduğu tarihtir. Tarih Dâver-i Cem-azamet Hazret-i Sultân Ahmed Eyledi devletle Edirne’yi menzilgâh Emr edüp sa‘y ile üç günde binâ ettirdi Bu makâm-ı ferah-efzâ-yı güzîni nâ-gâh Dedi bu mısra-yı zîbâyı Beyâzî tarih Kâh-ı îdiyye-i Sultân-ı zamân-ı Cem-câh Pâdişâh-ı müşârun-ileyh (1014) tarihinde sebükbâr olarak (Edirne) yi teşrîflerinde saray içinde olan kâh-ı bâlânın (cihânnümânın) verâsından atmış olduğu bir gürz kasrın üzerinden aşıp saray ovasının tâ vasatına düşmekle nişâne olmak üzere o mahalle bülend bir sütûn dikilmiş ve ol vakitte Hâfız Ahmed Paşa bir kasîde söylemiş olduğundan bu ebyât ondan ifrâz olunmuştur. Nazm Dâver-i devr-i zamân Şâh-ı cihân Ahmed Hân Ki O’dur server-ı şâhân-ı Ferîdûn-efser Gürz-i zerrîn ile ol şâhı temâşâ eyle Necm-i dîdâr ile hurşîd-kırân etti meğer Düşmen-i serkeş alır altı pey ol demde hemân Dest-i kahrından eğer ana dokunsa şeşper [s.25] Aşırıp gürzünü bu tâk-ı felek-fersâdan Aşurı sanat edüp kıldı aceb arz-ı hüner Bu tarih dahi Hâfız Ahmed Paşa’nındır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE Târih: 85 Dedim tarihini lafzen bin on dördünde bil Hâfız Aşırdı şeşperin atup bu kasrı Şâh Ahmed Hân Sahrâ-yı mezkûra bu sebepten (Sırık Meydanı) tesmiye olunduğu ve ol vakit dikilmiş olan nişan taşının (1152) tarihine gelince tamir ve tecdîdine ihtimâm olunarak o tarihe kadar pâ-bercâ idüği Örfî tarihçesinde mezkûrdur. (1284) tarihinde Sultân Abdülazîz Hân hazretleri Avrupa’yı seyâhat ve avdet-i şâhânelerine alâmet-i mahsûsa olmak üzere hadîka-i hâssa-i sultânîye cânib-i hükûmetten rekz edilip hâlen mevcut bulunan (nişân taşına) ol vakit Edirne Defterdârı olan (Sadullâh Bey) tarafından inşâ ve bir mermer levhaya hâkk ile üzerine vaz edilmiş olan ebyât bi’l-istinsâh bu mahalle tenmîk edildi. Nazm Seyâhat kıldı Hân Abdülazîz Avrupa iklîmin Zihî Osmâniyâna bâis i‘lâ-yı şân oldu Ahâlî avdet-i şâhânesinde etti şehr-âyîn Bu cây-ı dil-güşâda işte bu seng nişân oldu Sarây-ı mezkûrun hâvî olduğu devâirin mamur zamanında yirmi iki adet yalnız hamam olduğu mervîdir. 1286 senesinde sarây-ı mezkûrun ziyâreti müyesser olmakla oda kapıları ile dolap vesâire kapakları üzerinde zerrîn kalemle murakkam ebyât istinsâh edilmiş olmakla buraya teberrüken ve teyemmünen derc ve terkîm kılındı. Taht odasının dış kapısı üzerinde Zihî kasr-ı dil-efrûz-ı hümâyûn Makâm-ı pâdîşâh-ı rub‘-ı meskûn Mezkûr kapının cenâhları üzerinde (Sağında) Çekme gam bî-kilîd ü bî-miftâh (Solunda) Feth eder bâb-ı müşkili Allah Taht odasının iç kapısı üzerinde Eden bu bâba âdâb ile hidmet Bulur âlemde ikbâl ü saâdet Taht odasının dolabı üzerinde Fehm edüp bu âyeti dâim oku 61 61 Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça “iyi”ye eremezsiniz. Âl-i İmrân /92 86 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Mezkûr dolabın kapakları üzerinde (Sağında) Sa‘y edip hayrâta kıl dâim sehâ (Solunda) 62 Taht odasının kademhânesi kapısında Küşâde olsa bâb-ı râhat-ı cân Olur âsâyiş-i hâtır nümâyân Taht odası kapısının ittisâlindeki kapıda Eğer olursa miftâh-ı inâyet Hemîşe açılır bâb-ı hidâyet Teneffüs odasının dış kapısı üzerinde Eyle bâb-ı tevekkülü me’vâ Hasbiya’llâhu vahdehû ve kefâ Mezkûr kapının cenâhlarında [s.26] (Sağında) Kerem et yâ Kerîm ü Hayy ü Gafûr (Solunda) Bizi bâb-ı atâdan eyleme dûr Teneffüs odasının iç kapısı üzerinde Bu bâb-ı devlete dâhil olanları her bâr İlâhî lutf-ı şerîfinle eyle berhurdâr Dîvânhânenin çeşmesi bâlâsındaki tarih Çünkü fermân-ı şeh-i zî-şân İmtisâl eyledi bu âb-ı revân Dedi tarihini ol dem Abdî Nûş edin âb-ı hayât-ı reyyân 1074 1294 tarihinde Edirne’nin Rusyalı tarafından istîlâ olunacağı tahakkuk etmekle Edirne vâlîsi bulunan (Cemil Paşa) Edirne’yi terkle Dersaâdet’e avdet edeceği bir zamanda sarây-ı mezkûrun havlusunda ve derûnunda mevcut bulunan cebehâneye düşman yedine geçmemek fikriyle âteş ilkâ ettirmiş ve eğerçi cebehâne birkaç gün zarfında kâmilen ber-hevâ olmuş ise de âsâr-ı atîka-i Osmâniyeden ve tezyînât-ı beldeden ma‘dûd bulunan işbu sarây-ı hümâyûnu külliyen mahv ü nâ-bûd ederek arsa hâlinde bırakmıştır. Kanunî Sultan Süleyman hazretleri irâdesiyle Haseki Sultan nâmına inşâ edilmiş olan mâ-i lezîz mecrâsından sarây-ı mezkûra su isâle olunmak 62 Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka hiçbir şey yoktur. Necm /39 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 87 üzere ittisâlinde Tavuk Ormanı nâmıyla müştehir olan hadîka-i sultâniye derûnunda takrîben on zirâ‘-ı mimarî arzında ve yirmi zirâ‘ irtifâında kesme taştan çâr-köşe olarak kemâl-i metânet ve rasânetle binâ ve zirvelerine fıskiyelerle müzeyyen birer de mükemmel köşk inşa ettirilerek (terâzû kasrları) nâmıyla yâd olunmakta olan âsâr-ı mübârekenin sarây-ı hümâyûnun harapiyetine mebnî şehir cihetindeki kasr derûn-ı şehirde binâsına mübâşeret edilmiş olan Mekteb-i Hamîdî’nin inşaat komisyonu reisi bulunan Müfîd Bey tarafından 1311 tarihinde hedm ettirilerek enkâzı mektebe sarf edilmiş ve sarây-ı hümâyûn cihetindeki kasrın dahi hedmine mübâşeret eylemiş ise de terk ettirilmiştir. Bu kasrın kurb ve civârında bir bostancı baş sarayıyla bir de hünkâra mahsûs iftâr köşkü var ise de istîlâda mahv olmuştur. Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca bunlardan mâadâ etrâf-ı şehirde (Çömlekköy, Bosnaköy, İsmâilçe karyelerinde mîrî bahçeleri ve cennet-mekân Sultân Osmân Hân-ı Sânî hazretleri Leh seferine müteveccihen Edirne’yi teşrîflerinde sarây-ı hümâyûn çıraklarından (Hoş Elhân) nâm bir hâtûn Sultân-ı müşârun-ileyh hazretlerine Sultân Bâyezîd Câmii kurbunda ve Tunca Nehri kenarında vâki bir bahçe ihdâ eylemiş ve saray ovasına karîb bir tepe üzerinde nümâyân olan köşk dahi63 bin kırk üç tarihinde Sultân Murâd Hân hazretleri irâdesiyle binâ olunmuş idügi muharrerdir. Örfî Ağa tarihçesi zabtınca şehir kenarındaki Hıdırlık kasrıyla Edirne’ye iki saat mesafede (Akpınar Sarayı) Avcı Sultân Mehmed Hân hazretleri irâdesiyle binâ ve etrâf-ı şehirdeki (Buçuktepe Sarayı) bin yüz on tarihinde Sadrazam Amucazâde Hüseyin Paşa marifetiyle inşâ kılındığı anlaşılmıştır. (intehâ) Bunların cümlesi el-yevm mahv u nâ-bûddur. Şehrin üst başında Dörtkaya kurbunda (Maltepe) nâm mahall-i ferah-fezâdaki (Yıldız Köşkü) cennet-mekân Gâzî Sultân Mahmûd Hân-ı Sânî hazretlerinin bin iki yüz kırk yedi muharreminde Edirne’yi teşrîf-i hümâyûnları hengâmında bir hafta zarfında [s.27] binâ olunmuş ve kasr-ı mezkûr pâdîşâh-ı cem-câh hazretlerinin şeref-kudûmlarıyla bi’d-defaât müşerref olduğu gibi cennet-mekân Gâzî Sultân Abdülmecîd Hân hazretlerinin dahi bin iki yüz altmış iki Cumâdi’l-ûlâsında Edirne’ye teşrîf-i hümâyûnları vukûunda kasr-ı mezkûru ziyaret buyurmuşlar idi. Doksan dört istîlâsında bu dahi münhedim olmuştur. 63 Mahall-i mezkûr ya şimdiki Zirâat Mektebi’nin olduğu tepe veyâhut Acıçeşmenin üstündeki sırt ola- caktır. (A.B) 88 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Hatice Sultan Sarayı, Arpa Kervansarayı, Saraçhâne Kasrı dahi mebânî-i sultâniyeden olmakla mahallerinde zikr olunmuştur. Yukarıda yirmi birinci sahifede Atâ Tarihi’nden muktebes makâlede Gâzî Hüdâvendigâr hazretleri işbu sarây-ı hümâyûnu (787) tarihinde Tunca nehri kenarında şimdiki bulunduğu mevkide başlayıp 790’da hitâm bulan ikinci tahtgâh-ı Osmânî olan Edirne’de ârâm buyurdukları halde Bâyezîd Hân-ı Evvel hazretleri Edirne zirvesinde bir sarây-ı âlî binâsına kıyâm ve hitâmında orada ârâm buyurdukları cihetle Tunca kenarında olan saray terk buyrulmuş ve Fâtih Sultân Mehmed Hân hazretleri işbu zirvede olan sarayın tebdîlini murâd edip 756 tarihinde bakiyye-i umrânîsi mevcut olan devâir ve hammam ve sâireyi ilâve ile Tunca kenarındaki sarayın tekrar mazhar-ı rağbet buyrulduğunu beyan etmiş ise de Sultân Murâd Hân-ı Evvel hazretlerinin Edirne’nin zirvesindeki sarây-ı hümâyûnun inşâsına 767 tarihinde mübâşeret ettirdiği Gülşen-i Maârif ve Nuhbetü’t-Tevârîh ve’l-Ahbâr ve Enîsü’l-Müsâmirîn’de sarâhaten beyân olunduğuna ve hitâm-ı inşâsıyla beraber 770 tarihinde Hüdâvendigâr tarafından pâyitaht ittihâz buyrulduğu da Canbek Han’a cevâben şeref-tastîr u tesyîr buyrulup sûreti âtîde (8) numara ile murakkam nâme-i hümâyûndan müstebân olduğuna ve o esnâda Tunca Nehrinden mürûr ve ubûr için Mihal köprüsünden başka köprü dahi olmadığına nazaran Atâ Tarihi mündericâtının sıhhat ve savâba adem-i mukâreneti tahakkuk etmiş olduğundan kat-ı nazar. 756’da Edirne meftûh değil idi. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE Ravzatü’l-Cevâmi‘i’ş-Şerîfe 89 90 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 91 Edirne’de altmış bir adet cevâmi-i şerîfe vardır ki bunlardan on altı adedi selâtîn-i ızâm hazerâtının binâ ve ihyâ-gerdeleridir. Bu cümleden (birincisi) ve a‘lâ ve a‘zamı ve metânet ve rasânet ve cesâmet ve nezâket cihetince ahseni Taşodalar mahallesinde Sultân Selîm caddesinde (100) numarada vâki Sultân Selîm Hân-ı Sânî hazretlerinin nâm-ı hümâyûnlarına mensûb olan câmi-i şerîftir ki yüz seneden ziyâde muammer olan medâr-ı iftihâr-ı erbâb-ı sanâyi-i Osmâniyân Koca Mimar Sinân marifetiyle sarây-ı atîkten müfrez arsa üzerine binâ olunmuş ve Tarih-i Atâ zabtınca kurbunda vâki Sultân Selîm hamamına nâm-ı diğerle Saray Hamamı denilmesi bundan nâşî olup bu câmi-i şerîfin rûy-ı zemînde ile’l-ân misl ü nazîri görülmemiştir. Mimar-ı müşârun-ileyh hadd ü kıyâstan efzûn ebniye-i cesîmeye mimar olduktan ve Dersaâdet’te (Şehzâde Sultân Mehmed) ve (Süleymâniye) câmi-i şerîflerini binâ eyledikten sonra onlarda tahsîl ettiği sanâyi ve bedâyii bu câmi-i şerîfin binâsına sarfla ibdâ ve ihtirâ etmiş olduğu tarz-ı nevîn fi’l-hakîka muhayyir-i ukûl-i mühendisîndir. Beyt İşbu câmi-i şerîfin binâsı vasfında Mimar Sinân merhûmun Tezkiretü’l-Ebniyesinden me’hûz makâledir. Cennet-mekân Sultân Selîm-i Sânî hazretlerinin şehr-i Edirne’ye kemâl-i mertebe nazar-ı şefkatleri olmağın bir câmi binâsına [s.28] emr-i hümâyûnları oldu ki rûzgârda misâli olmaya. Bu hakîr dahi bir resm-i âlî eyledim ki Edirne içinde manzûr-ı halk ola. Dört minaresi kubbenin dört cânibinde vâki olmuştur. Hep üçer şerefelidir. Üçer yollar ve ikisinin yolları başka başka vâki olmuştur. Mukaddemâ binâ olunan Üç Şerefeli bir kule gibidir. Gâyet kalındır. Ama bunun minareleri hem nâzik hem üçer yollu olmak gâyet müşkil olduğu ukalâya malumdur. Halk-ı cihân 92 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si dâire-i imkândan hariç dediklerinin bir sebebi Ayasofya kubbesi gibi kubbe devlet-i İslâmiyede binâ olunmamıştır deyü tâife-i nasârânın mimar geçinenleri müslümanlara galebemiz vardır derler imiş. Ol kadar kubbe durgurmak gâyet müşkildir dedikleri bu hakîrin kalbinde azîm ukde olup kalmış idi. Mezbûr câmi binâsında himmet idüp bi-avni’llâhi teâlâ sâye-i Sultân Selîm Hân’da ızhâr-ı kudret idüp bu kubbenin Ayasofya kubbesinden altı zirâ kaddin ve dört zirâ derinliğin ziyâde eyledim. Mesnevî Zihî sultân-ı âdil şâh-ı devrân Şeh-i âlem Selîm Hân bin Süleymân Edirne şehrine kıldı nazar ol Kodu âlemde hayr ile eser ol Bu âlî câmii ol kıldı bünyâd Cihân durdukça ola hayr ile yâd Nezâket dikkat ve hem resm ü hey’et Muhassıl-ı hatm olubdur anda sanat Direksiz kubbenin altında el-hak O kubbe oldu bir top-ı muallak Ayasofya gibi bir kubbe aslâ Yapılmaz bahs eder hep cümle dünya Bu âlî kubbe andan oldu a‘zam Kalanın bilmezem Allahu a‘lem (İntehâ) Nevîzâde Atâyî merhûm Hadâyiku’l-Hakâyık fî Tekmileti’ş-Şakâyık nâm eserinde Sultân Selîm-i Sânî hazretlerinin hayrât ü hasenâtı zikrinde ber-vech-i âtî bast-ı makâl ile beyân-ı hakîkat-i hâl etmiştir. Şöyle ki Sultân Selîm-i Sânî hazretlerinin muazzamât-ı eser-i celîleleri Mahrûse-i Edirne’de vâki olmuştur. Evvelâ bir tell-i refî üzre dört minareli bir câmi-i şerîf binâ etmişlerdir ki gûyâ kâlıb-ı kubbe-i gerdûn yahut âşir-i kıbâb-ı bî-sütûn olup derûn-ı safâ-nümûn-ı kanâdîl-i rûşenâ ve i‘lâk-ı muallakât-ı girân-bahâ ile 64 mazmûn-ı kerîminden numûne-nümâ-dır. Üç Şerefeli dört adet minare-i sengîn-bünyâd ile 65 olup her biri irtifâ-ı bî-endâze ve kıyâsla sütûn-ı kubbe-i çarh-ı berrîn ve esâs-ı ka‘r-ı mümâsla evtâd-ı elvâh-ı zemîndir. Kemâl-i nezâkette mânend-i dilber-i nâzik-miyân ve gâyet hüsn-i letâfette nûrdan serv-i revân iken her şere64 And olsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Mülk Sûresi / 5 65 Yüksek direkleri olan İrem... Fecr Sûresi / 6 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 93 feye müstakil râh-ı ejderhâ gibi birbirine pîçîde üç güzergâh olup hakkâ ki efkâr-ı üstâd-ı kâmile şâhid-i âdil ve serhadd-ı a‘câza meyl-i menzildir. Beyt Gerdûn-res olsa himmet-i şâhî aceb midir Gökler yüzüne akçe ile nerdübân olur Ve cenbinde birer medrese-i sipihr-irtifâ ki kıbâb-ı kâ‘ı eşref-i bukâ‘dır. Şiir: نۀ Ve bir dârü’l-hadîs-i ferhunde-binâ ki kubbe-i tâb-nâki mânend-i derûn-ı ehl-i safâdır. Mısra: “Buhârîden gelir dinler hadîsin tâlib-i mana” ve bir dâru’l-kurrâ ki talîm-i ilm-i tecvîd ve kırâ’et-i Kur’ân-ı mecîd için müheyyâdır. Ve bir şifâhâne-i dârü’l-etıbbâ ki şeyh-i [s.29] reîs-i hempâye-i hem-dem-i mesîhâ ve kıbâb-ı hucerâtı serpûş-ı hokka-i macûn-ı ber’ü’s-sâ‘a ve meyl-i zerrîni mübelliğ-ı devâdır. Ve bir tâbhâne-i âlî-revâk ve mastaba-i zerrîn-tâk ki der ü dîvârında mısra: “Dâr-ı dünyâ bir misâfir-hânedir” beytini seyr idüp gören dünya bundan ibâret yahut ekâlîm-i seb‘adan hâriç bir vilâyet kıyâs eder. Ve evkâf içün etrâfında tertip olunan devr ü dekâkîn ve menâzil-i dil-nişîn66 hod müstakil şehir olmaya kifâyet eder. Mısrâ dokuz yüz seksen iki senesinde itmâm olunup cihât ve menâsıbı müstahikkîne in‘âm olundu. (intehâ) Cânib-i dâhilîsini sekiz adet pâye üzerine mebnî bir kubbe-i azîme ihâta etmiş ise de pâyelerin duvarlara kurbiyyeti cihetiyle dühûl edenler dikkatle nazar etmeyince kubbenin pâye üzerinde mebnî olduğunu vehleten derk edemez. Mihrâb ciheti duvarları kâşî ile tezyin olunmuş ve mihrâbın cânib-i yemîninde mükemmel kütübhâne ve yesârında hünkâr mahfili vâki olmuştur. Vasatındaki müezzin mahfili ve tahtında cârî şâdırvânı derûn-ı câmii fevka’l-hadd tezyîn etmiş ve sanat ve nezâkette hayret-bahş-ı ukûl ü fuhûl olan minber dahi vasatta vâki olduğu cihetle başkaca zînet-bahş olmuştur. Müezzin mahfilinin tahtında hünkâr mahfili cihetinde vâki köşesindeki mermer amûdun vasatında şâdırvâna nâzır ser-nigûn tırâşîde bir lâle çiçeği resmi vardır ki (ters lâle) demekle meşhûrdur. Züvvâr bu çiçek resmini dahi bi’l-iltizâm ziyaret etmekte iseler de sütun-ı mezkûr üzerine vaktiyle sebeb-i hâkk ve tesmiyesi husûsunda 66 Dekâkîn, ârâsta çarşısı; menâzil, câmi‘in hademesi için binâ edilmiş olan taş odalardır. 94 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si malûmât-ı sahîhaya destres olunamamıştır. Ve hîn-i hitâmında yazılmış olan bi’l-cümle hutût Şemseddin lakabıyla mülakkab olan ve 963 tarihinde vefat eden Mevlânâ Ahmed-i Karahisârî’nin bende-i direm-harîdesi ve ba‘de’l-ıtk veled-i manevîsi Çerkes Hasan Çelebi ibni Ahmed’in mahsûl-i desti idüği Hatt ve Hattâtân nâm eserde mezkûr ise de mürûr-ı zaman ile ekserîsi bozulup Edirne hattâtlarından Nakşî Molla Mustafa ve badehü Hacı Hayri efendiler tarafından tecdîd ve tamirlerine himmet ettirilmiştir. Beyt Bir görecek câmi-i şâhânedir Şehr-i sadef ol dürr-i yek-dânedir Bu câmi-i şerîfin dâhilî ve hâricî dokuz yüz doksan penceresi olduğu mervîdir. Nazm Minârât-ı erbaası yüz yirmişer zirâ‘ tûlünde olduğu halde yine fevka’lhadd latîf ve mevzûn olduğundan Mesîhi Bey Şehr-engîz’inde demiştir Beyt Temâşâ eylesen her bir minare Dönüptür serv-kadd bir şivekâre Beher minarenin üçer şerefesi vardır. Mihrâb cihetindeki minareler birer, harem cihetindeki minareler üçer yolludur. Şöyle ki birinci yol şerefe-i süflâya uğrayıp ondan ulyâya, ikinci yol vustâya, ondan ulyâya; üçüncü yol hiçbir şerefeye uğramaksızın doğruca şerefe-i ulyâya çıkar ve dâhilî [s.30] murabba‘u’ş-şekl harem havlusuyla hâricî harem havluları dahi ol kadar dil-güşâ ve nüzhet-fezâdır ki vüs‘at-i safâda mânend-i cennetü’l-me’vâdır. Beyt Revânı şâd eder şâd-ı revânı Gören Kevser sanur cennette anı Dâire-i dâhiliyesiyle harem havlusunda üçer ve hâricî harem havlusunda dokuz ki on beş kapısı vardır. Binâsına dokuz yüz yetmiş altı tarihinde ibtidâ olunup dokuz yüz seksen ikide tamam olmuş ise de cennetmekân Sultân Selîm-i Sânî hazretleri sene-i mezkûrede âzim-i mescid-i RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 95 aksâ-yı ukbâ olmağın câmi-i şerîfte kendilerine edâ-yı salât müyesser olmamış idüği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. İtmâmına şuarâ-yı asriye birçok tarih söylemiş ve ez-cümle tercemesi şuarâ miyânında mastûr olan Sofu-zâde Dâ‘î Çelebi’nin söylediği arabiyyü’l-ibâre tarih harem kapısı bâlâsına hâkk edilmiş olmakla istinsâh edilen sûreti buraya tenmîk edilmiştir. Tarih (976) (982) Ve güzîde-i şuarâ-yı asriyeden Emrî Çelebi dahi o esnâda ber-hayât bulunmakla ta’miye tarîkıyla bu tarihi demiştir. Tarih Câmi-i Sultân Selîm Hân bin Süleymân Hân mıdır Yokla bu mısrâı tarih anladım çoğ olmasun Hatmine bu câmiin tarih mısrâdan çıkar Hem çıkar tarihten gerü esâs kalmasun Dikkat ister bu muammâ kısmıdır gâfil mebâş Kim hesâb etse bunu yanlış sanup yanılmasun Tarihin tarîk-ı istihrâcı evvelen mısrâ-ı mevcûdesinden Câmi-i Sultân Selîm Hân bin Sultân Süleymân Hân mıdır mısrâı bi-hisâb-ı ebced (2203) adettir. İkinci mısrâ ifâdesince işbu birinci mısrâ yoklanur ise tarihin çoğ olduğu tebeyyün eder. Sonra üçüncü mısrâda tarih lafzının şâmil olduğu (1211) adedi birinci mısrâın mecmûu olan (2203) adedinden tenzîl olundukta bâkî (992) kalır ki sâl-i tarihi demek olur. Bu takdîrce birinci mısrâdaki “hân mıdır” lafzında bir istifhâm vardır ki “ya değil midir” demektir. O hâlde “yâ” harfinin şâmil olduğu (10) adedi de sâl-i tarihten tenzîl kılındıkta (982) kalır ki câmi-i şerîfin tarih-i hitâmı olmuş olur. Esâsı tarihi olan (975) rakamının dahi tarihin dördüncü mısrâından tarîk-ı istihrâcı şu vechiledir. Tarih lafzının şâmil olduğu (1211) rakamından “girü” lafzının şâmil olduğu (236) rakamı tenzîl olunca bâkî (975) kalır ki esâs-ı tarihi demek olur. Gülşen-i Maârif ’te Sultân Selîm’in Edirne’deki imâret-i âmirelerinin esâsını vaz için yetmiş beş senesi haziranında Edirne’ye azîmetle ol kışı Edirne’de geçirdikleri hikâye edilmiş olduğuna 96 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si ve Selanikli Mustafa Efendi Tarih’inde pâdîşâhın Edirne’ye azîmeti yetmiş beş senesi vukûâtı sırasında mazbût bulunduğuna nazaran câmi-i şerîfin esâs-ı tarihi Emrî Çelebi’nin tahrîri vechile yetmiş beş senesi olmuş zannolunur. [s.31] ve hitâm-ı câmi-i şerîfe Edirne şuarâsından Tîğî Bey dahi bu tarihi demiştir. Tarih Sâhibü’l-hayrât şâhen-şâh-ı mahmûdü’s-sıfât Hüsrev-i rûy-ı zemîn ü zıll-i Rabbü’l-âlemîn Hazret-i Sultân Selîm ibni Süleymân-ı Velî Dâver-i kâimmakâm-ı şer‘-i fahrü’l-mürselîn Kalb-i mü’min-veş bu beytu’llâhı mamûr eyleyüp Kıldı her tâk-ı bülendin ibret-i arş-ı berîn Na‘t-ı gülzâr-ı harîmi hâzihî cennâtü adn Vasf-ı tîb-enfâsı 67 Yazdı Tîgî levh-i bâb-ı cennete tarihini Câmi-i Şâh-ı Selîmü’l-kalb imâm-ı cem‘-i dîn Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca kıble cânibindeki birer yollu minarelerden mihrâbın cânib-i şarkîsinde olan minareye dokuz yüz doksan iki senesinde sâika isâbetiyle münhedim olup müceddeden binâ olunduktan sonra bin yirmi üç senesinde o minareye bir gece tekrar sâika isâbetiyle münhedim olup yine müceddeden binâ olunmakla şu sûretle iki defa hedmine şuarâ-yı asriyeden birinin söylediği târihtir. Tarih Sultân Selîm minaresinin hedm-i evveli Tarihi (berk-i hâtif 992) idi bildi hâss u âmm Ol lafz-ı berk-i hâtife şimdi bu hedm içün Tuttum (el 31) urdum elde hesâb eyledim tamâm 1023 Mihrâbın cânib-i garbîsindeki minare dahi bin yirmi beş tarihinde sâikadan egerçi münhedim olmamış ise de binâsına ziyâde vehn gelmekle hedm olunup tekrar binâ olunduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve bin yüz dört senesi ramazanının on birinci günü vakt-i gurûbda iki minaresine nüzûl eden sâika iş‘âl-i kanâdîle iştigâl üzre bulunan kayyımlardan beş nefer-i dan behredâr bî-çâreyi hâkister ve vücûdların 68 eylediği Vekâyi‘u’l-Fudalâ’da mezkûrdur. 67 Tertemiz geldiniz artık ebedî kalmak üzere girin buraya. Zümer Sûresi / 73 68 Anılan bir şey olmadığı... İnsan Sûresi / 1 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 97 Bin iki yüz yetmiş yedi senesinde mahyâ minaresinin külâhına isâbet eden sâika külâhı külliyen ihrâk etmekle müceddeden inşâ olundu. Bin yüz yetmiş dokuz senesinde nüzûl eden sâika mihrâbın garp cihetindeki minareye penceresinden dühûl ile derûnunda nerdübân ayaklarının tamiriyle meşgul bulunan iki nefer hristiyan taşcı ustasından birine isâbetle müteessiren o anda vefât etmiş ve diğeri çend gün nâ-mizâc olarak kesb-i âfiyet eylemiştir. Sultân Ahmed-i Hân-ı Sâlis hazretlerinin (Selîm) nâmında bir şehzâdeleri bu câmi-i şerîfin mihrâbı önünde türbe-i mahsûsalarında medfûndur. Kabri taşındaki tarih bi’l-istinsâh buraya tenmîk edildi. Tarih Sulb-i pâkinden vücûda geldi Sultân Ahmedin Bir güzel şehzâde amma kıldı âheng-i na‘îm Dürriyâ dedi cinândan hûrlar tarihini Ber-kenâr-ı dâye-i adn oldu şehzâde Selîm 1130 Bu câmi-i şerîfin el-yevm hatîbi bulunan zât Sultân Selîm-i Sânî hazretleri cânibinden bidâyeten hatîb tayin buyrulmuş olan zâtın sülâlesinden olup o sülâlenin bu ana değin henüz tebeddül etmemiş olduğu elsine-i nâsda deverân etmekte ise de Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Sultân-ı müşârun-ileyh hazretleri Dersaâdet’te Sultân Bâyezîd Câmi-i şerîfinde Edirneli Hacı Ahmed-zâde nâm zâtın hutbesini istimâ‘ idüp makbûl-i tab‘-ı hümâyûnları olmakla kendüleri bi’z-zât mûmâ-ileyhi hatîb tayin buyurmuş ve badehü anın vukû-ı vefâtına mebnî [s.32] yerine hûb-sadâ ile şöhret-gîr ve tecvîd ü tertîlde asrında bî-nazîr olan Kuşakçızâde demekle meşhur bir zât tayin buyrulmuş anın dahi vefâtıyla yerine tarz-ı hutbede mümtâz ve meşhur Emîr hatîb nasb olunmuş o dahi bin otuz iki senesinde vefât etmekle yerine Abdülbâkî Efendi nâmında bir zât nasb olunup o dahi bin altmış bir senesi ramazânında vefât edip cihet-i hitâbet oğluna tevcîh buyrulmuş olduğu hikâye edilmesine nazaran efvâh-ı nâsdaki tekevvünâtın adem-i sıhhati tahakkuk etmiştir. Eski Câmi (İkincisi) vasat-ı şehrde ve çarşı derûnunda muvakkithâne sokağının (12) numarasında vâki Câmi-i Atîk’dir ki Yıldırım Bâyezîd Hân hâdisesinden sonra oğlu Emîr Süleymân Edirne taht-gâhına cülûs ettikte esâsını vaz ve binâsına mübâşeret ettirmiş ise de kable’l-itmâm binâ-yı ömrü münhedim olmakla câ-nişîni olan birâderi Mûsâ Çelebi itmâmına 98 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si bezl-i ihtimâm etmiş ancak muvaffak olmaksızın onun dahi âzim-i mescid-i aksâ-yı ukbâ olması hasebiyle birâderleri Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretleri (sekiz yüz on altı) senesinde serîr-i saltanatta bi’l-istiklâl pâdîşâh oldukta sene-i mezkûrede câmi-i şerîfin dahi hitâmına muvaffak olmuştur. Dergâh kapısı bâlâsındaki mermer levhada şu ibâre mahkûkdur. )İntehâ( Ve minberi kapısı bâlâsında birkaç kelime hutût-ı kûfiyeden mâadâ sağdan sola doğru ve soldan sağa doğru ibârâtı mahkûkdur. Dâhilen dört pâye üzerinde dokuz ve hâricen beş kubbesi ve üç kapısı ve yemîn ü yesârında biri iki ve diğeri bir şerefeli iki minaresi vardır. İki şerefeli minarenin yolu dahi ikidir. Câmi-i şerîfin mimârı El-Hâc Alâüddîn ve âmili yani kalfası Ömer bin İbrâhîm idügi nerdübânlı kapı bâlâsında muharrerdir. Derûnundaki fevkânî büyük mahfili (1020) senesinde Filibeli Ramazan Ağa)nâm zât binâ etmiştir. Eyyâm-ı şitâda abdest almak için ateşle ısınır muslukları vardır. Her belde ahâlîsinin memleketlerince mukaddes itikâd eyledikleri bir mabed-i kadîm olduğu gibi Edirnece dahi bundan kadîm birçok ma‘âbid ü mesâcid olduğu hâlde ahâlî-i belde cümlesine tercîhan bu câmi-i şerîfi takdîs eylemişlerdir. El-hakk mahall-i icâbet-i duâ bir makâm-ı cennet-âsâdır. Mahallerinde beyân olunduğu üzre (1159) tarihindeki harîk-ı kebîrde derûnuna sirâyet eden âteşten ve (1165) ramazanındaki zelzele-i azîmeden bu câmi-i şerîf dahi harap olmuş ise de Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında (1166) tarihinde mükemmel sûrette tamir ettirilmiş olmakla şuarâ-yı asriyeden Örfî Ağa’nın söylemiş olduğu tarih Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti cânibinden arz olunmakla bâirâde-i seniyye kapısı bâlâsına tahrîr ve ta‘lîk olunduğunu mûmâ-ileyh Edirne Tarihçe’sinde hikâye etmiştir. Tarih Şehriyâr-ı bahr u berr şâhenşeh-i âlî-zafer Pâdîşâh-ı heft-kişver hüsrev-i kurbü’l-abid [s.33] Bû’l-hayr Sultân Gâzî a‘zam-ı cümle mülûk Feyz-i Hakk zıll-i İlâhî mazhar-ı lutf-i Mecîd RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 99 Ser-be-hâk-i secde olmuşken menârât ü kıbâb Her birin ihyâya hasr-ı himmeti oldu resîd Bânî-i sânî selef âsârının mecmûuna Eyledi bunca ibâdethâneye sa‘y-i mezîd Minber-i arş-ı muazzamda hatîb-i kudsiyân Hutbe-hân olup dediler câmi‘u’l-hayr-i sa‘î Câmi-i akdes-i atîk mabed-i âlî-makâm Şöyle bir muhkem binâ oldu ki misli nâ-şinîd Abd-i ahkar Örfî-i dâî dedi tarihin Yaptı Eski Câmii Mahmûd Hân kıldı cedîd 1166 Bu tarihi de Elîfî-zâde Feyzî demiştir Tarih Cenâb-ı kutb-ı âlem hazret-i Sultân Mahmûd Hân Penâh-ı dîn ü devlettir ki heft-iklîme şâhenşâh Bu tâat-gâhı kıldı himmet-i şâhânesi ihyâ Makâm-ı ka‘betü’l-uşşâkı mamur etti bir dil-hâh Edüp mimâr-tab‘ Feyzi tarihini istihsân Yapıldı kalb-i mümin gibi ahsendir bu beytu’llah 1166 Bu câmi-i şerîfin nevâkısını (Sultân Murâd Hân-ı Sânî) hazretleri ikmâl edip evkâfını tayin ettiği ve iki şerefeli minareyi ilâve eylediği ve câmiin dâhilî dokuz kubbesi dokuz feleğe ve dört sütûnu dört mezhebe ve hâricî beş kubbesi beş vakit namaza işâret olmak üzere binâ edildiği (Beşîr Çelebi) risâlesinde mezkûr ise de diğer me’hazlarımızda bu bâbda bir gûne kayd ü işaret görülememiştir. Câmi-i şerîfin derûnundaki hutûttan hünkâr kafesi mukâbilinde yani minberin sağındaki köşede kebîrü’l-kıta “lafzatu’llah” ile pîşgâhındaki “vâhid” kelimesi Abdullâh-ı Vefâ’î hattıdır. Ve mahfil sütûnundaki tuğra Kâtib-zâde Hasan bin Mustafa hattı ise de 1316 senesi tamirinde hattât Hacı Hayri Efendi imzasını mahv etmiştir. Ve kebîr lafzatu’llâha karîb sütûndaki tuğra ile sâir siyah hutût Cezâyirî Hasan Hâce’nin hatt-ı desti olup 1183 tarihinde yazmış ve hünkâr mahfiline nâzır sütûndaki “yâ Hayyân” ism-i şerîfine ketebesini vaz etmiştir. Münakkaş yazıların kâffesi Nakşî Molla Mustafa hattı olup müezzin mahfili karşısındaki 69 ile câmi 69 Alimler peygamberlerin vârisleridir 100 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si derûnuna duhûlde sağ taraftaki sütûn bâlâsında 70 levhasına vaz-ı ketebe etmiş ve 1209 tarihinde yazmıştır. Mihrabın yemînindeki kebîr “afzatu’llah” ile yesârındaki “ism-i saâdet”in nakşlarını 1316 tamirinde Hacı Hayri bozmuştur. Cenâze penceresi bâlâsında 71 kitâbesi Hacı Hattât Mustafa Tevfîk Efendi’nin ve çömlekçiler kapısı cihetindeki maksûre ittisâlinde vâki sütûndaki 72 ibâresini şâmil tuğra Edirne Mevlevîhânesi Şeyh-i sâbıkı Osmân Efendi hattıdır. Mâadâsı tamir sûretiyle Hacı Hayri Efendi’nindir. Hayrullah Efendi tarihinde Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin hayrât ve müberrâtı zikrinde bu câmi-i şerîf için birâderleri Emîr Sultân Musa’nın başlatıp tekmîline muvaffak olamadıkları Edirne şehrinde kâin [s.34] Meriç Nehri kenarında olan Büyük Câmi-i Şerîf ki her tarafı mükellef olarak yapılıp adlâ‘-ı erbaasının her bir dıl‘ı yüz seksen kadem olup derûnu dokuz kubbe ve hâriç tarafı beş kubbeden ibârettir. Minareleri ikişer şerefe olarak iki minaredir deyü zikr olunmuş ise de yanlıştır. Bu câmi-i şerîfin vâzı‘-ı esâsı Emîr Süleymân idügi Sahâyifü’l-Ahbâr, Ravzatü’l-Ebrâr, Mir’ât-ı Kâinât, Enîsü’l-Müsâmirîn müttefikan beyân eyledikleri gibi vasat-ı şehrde vâki olup Meriç Nehrine bu‘d ü mesâfesi olmasına ve minaresinin biri iki diğeri bir şerefeli bulunmasına nazaran Hayrullah Efendi’nin tahkîkinde isâbet edemediği tahakkuk etmiştir. Kâmusü’l-A‘lâm’da dahi Ulu Câmi biri Bursa’da diğeri Edirne’dedir. Edirne’de Ulu Câmi’in ise temelleri Şehzâde Süleymân tarafından tarh olunup Musa Çelebi tarafından pencerelerine kadar terfî‘ ve Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretleri tarafından ikmâl olunmuştur. Meriç Nehri kurbunda ve Filibe Caddesi üzerinde bina olunarak iki minaresi vardır. Eski Câmi ismiyle dahi ma‘rûf olup cesâmetce Edirne cevâmiinin ikincisidir” denilmiştir. Edirne’nin Eski Câmi nâmıyla hiçbir vakitte yâd olunmadığı gibi nehr-i Meriç kurbunda ve Filibe Caddesinde dahi değildir. Şehrin vasatında vâki olup dâhilen cesâmette Edirne cevâmiinin birincilerindendir. Kâmûsü’l-A‘lâm’da ve Hayrullâh Efendi Tarihinde tarif olunan câmi-i şerîf Yıldırım Bâyezîd Câmii olması lazım gelir ise de o da cesâmetce Edirne cevâmiinin üçüncüsüdür. Aslı kiliseden tahvîl olunmuştur ve bir minaresi vardır. Kâmûsü’l-A‘lâm’ın dahi ifâdesi yanlış olduğundan sahîhi 70 Ümmetimin en şereflileri Kur’ân hâfızlarıdır. 71 Yardım O’ndandır. 72 Allah’ın sözleriyle korunurum. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 101 yukarıda zikr olunduğu vechiledir. Büyük minarenin şerefeleri haraba müşrif olduğundan bin iki yüz altmış sekiz senesinde yalnız şerefelerin hedmiyle tecdîd edilmiştir. 1282 senesinde hâricî ve dâhilî mükemmel sûrette tamir edilmiş olmakla Nüzhet Efendi tarafından söylenilmiş olan işbu tarih bir mermere hâkk ile dergâh kapısı bâlâsına vaz edilmiştir. Tarih Câmi-i irfân ü iffet fahr-i tâc-ı saltanat Zînet-i eyvân-ı devlet şehriyâr-ı mülk-i dîn Sa‘yini dergâh-ı eltâfında meşkûr eylesün Nice âsâra muvaffak kıldı Rabbü’l-âlemîn Eyledi hoşnûd rûh-ı vâkıfı bu hayr ile Tâ cihân durdukça dursun yâ Rab ol şâh-ı güzîn Hazret-i Abdülazîz Hân ki cihânda zâtıdır İ‘tikâdı pâk u îmânı kavî ahdi metîn İşte ez-cümle biri Sultân Mehemmed Câmii Pek harâb olmuşdu yaptırdı be-gâyet dil-nişîn Eyledim tarih ile i’zân Nüzhet âleme Kıldılar ma‘bedi tecdîd imâmü’l-müslimîn Üç Şerefeli Câmii (Üçüncüsü) Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin vasat-ı şehrde çarşı derûnunda Üçşerefeli caddesinin ikinci numarasında vâki dâhilen iki pâye üzerine sağîr ü kebîr dokuz kubbeli ve mevkii iktizâsınca arîz olarak binâ eylemiş oldukları Üçşerefeli demekle ma‘rûf ve meşhûr73 olan câmi-i şerîfdir ki vasat-ı dâhilîsinde bir büyük kubbe ve onun yemîn ü yesârında ikişerden dört adet cesîmce kubbe vasattaki büyük kubbenin dört tarafında vâki münharif kemerler arasında nümâyân olan dört adet küçük kubbe üzerine mebnî olduğundan garâbet-i binâda bu dahi u‘cûbe-i rûzgârdır. Pîşgâhında üç kapılı murabba‘u’ş-şekl bir haremi [s.35] ve vasatında şâdırvânı ve üçü harem dâiresine ve biri dış havluya açılır dört kapısı ve harem dâiresinin dört köşe biri üç şerefeli ve üç yollu diğeri iki şerefeli iki yollu ve iki adedi birer şerefeli birer yollu dört adet minaresi ve eyyâm-ı şitâda abdest almak için ateşle ısıtılır mahsus muslukları vardır. Birer şerefeli minarelerin biri çubuk diğeri burma minare demekle meşhûrdur. Dâhilî ve hâricî ve cidârındaki nukûş-ı nev-îcâd-ı 73 Bu câmiye Sultân Selîm Câmi‘i binâ olunmazdan mukaddem (Câmi‘-i Cedîd) denildiği Tâcü’t- Tevârîh’de Mevlânâ Fahreddîn-i Acemî’nin tercemesinde mezkûrdur. (A.B.) 102 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si hayret-dih-i ukûl-i Mânî vü Bihzâd’dır. Enîsü’l-Müsâmirîn ile Nuhbetü’tTevârîh’in beyânına göre binâsına sekiz yüz kırk bir senesinde bed’ olunup sekiz yüz elli bir senesinde hitâm bulmakla harem dâiresinin sağ kapısına bu tarih yazılmıştır. Tarih 841 851 Bu tarihe nazaran câmi-i şerîfin tarih-i hitâmı (851) olduğu anlaşılmakta ise de dergâh kapısı bâlâsında: muharrer olduğuna ve saat kulesine nâzır harem havlusu kapısı bâlâsında dahi: 847 851 ) mastûr bulunduğuna nazaran bu levhaların inşaat sırasında yani kable’lhitâm vaz edildiği anlaşılmıştır. Yesârdaki kapı bâlâsında bu tarih muharrerdir. Tarih Sultân Murâd Hân hazretleri Kosova vilâyeti dâhilinde bulunan Kratova memleketini bu câmi-i şerîfe vakf etmekle Edirne evkâfının akvâsı olmuş ve asr-ı Süleymân Hânîde vezirazam bulunan Rüstem Paşa vakfını alıp mürtezikasının vezâifini Sultân Bâyezîd Hân evkâfına tahmîl eylemiş idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Bu câmiin evsâfı Tâcü’t-Tevârîh’de ber-vech-i âtîdir. Belde-i mamûre-i Edirne’nin çâk-i vasatında Üç Şerefeli demekle meşhûr Câmi-i Cedîd bünyânını temhîd edip erkânı bülend ve nümâyişi matbû ve dil-pesend oldu. Cevânib-i erbaasında bir iki üç şerefeli dört menâr-ı lâmi‘u’l-envâr ref ‘ine fermân buyruldu ki Mısrâ Rif ‘ati eyvân-ı keyvândan füzûn Şerefât-ı selâse tarîk-ı vâhidden suûd olunduğundan mâadâ cidden ke’ennehû meslek-i mahsûsları dahi vardır ki her birinin sâliki âhardan RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 103 bî-haberdir. Ve her biri bir hoş-hân-ı zîbâ-nevâdır ki nevâdir-i nagamâtı pencgâhda nevâ-yı dil-guşâ-yı Allahü ekberdir. Ya dört mirâc-ı bülend-pâyedir ki a‘mâl-i sâlihanın bârgâh-ı kabûle vusûlüne rehberdir. Ya ibtilâ‘-ı mekâyid-i nefs-i emmâre için asâ-yı Mûsâ-âsâ küşâde-dehen dört ejderdir. Ol câmi-i latîf bir vechile hoş-nümâ ve nazîfdir ki vazî‘ ve şerîf sâha-i fesîhu’l-mesâha mülâzemetine elyakdır. Ve fezâ-yı sürûr-iktizâsı şöyle zîbâdır ki Mısrâ Tavâf-ı i‘tikâfına halâyık-ı nâ-şekîbâdır (intehâ) Mir’âtü’l-Kâinât’ta kısm-ı sâdisten bâb-ı sâdisde (51) sahifede Sultân Murâd-ı Sânî hazretlerinin hayrâtı zikrinde [Edirne’de sâbıkâ Şehzâde Mûsâ Çelebi başlatıp vefâtında nâ-tamâm kalıp badehü birâderi Çelebi Sultân Mehmed Hân yaptırıp yine nâ-tamâm kalan câmii tekmîl ettirip dört kûşesinden yolları başka üçer şerefeli birer minare yapıp mezkûr câmi‘ Üç Şerefeli demekle meşhûr oldu] diye mezkûr ise de yanlıştır. Sahîhi yukarıdaki gibidir. Murâdiye Câmii [s.36] (Dördüncüsü) yine Sultân Murâd-ı Sânî hazretlerinin nâmlarına mensûb olan Murâdiye Mahallesinde iki kubbe ve bir minareli Murâdiyye Câmi-i Şerîfidir ki üç numarada vâkidir. Derûnu ve minaresi kâşî ile müzeyyen olup bir tell-i refî‘ üzerinde sekiz yüz otuz dokuz tarih-i hicrîsinde binâ olunmuştur. Enisü’l-Müsâmirîn’de hazret-i pâdişâh Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî kuddise sırruhu’s-sâmî hazretlerini ol mahalde müşâhede buyurmakla bu câmi-i şerîfi mevlevîhâne olmak üzere binâ etmiş ve semâ ve safâ demlerinde cemaati şerbetle iskâ için lüleler vaz eylemiş ve badehû câmiye tahvîline mebnî pîşgâhında el-yevm mevcut olup icrâ-yı âyîn edilmekte bulunan mevlevîhâne muahharan binâ olunmuş idügi ve Sahâyifü’l-Ahbâr’da mevlevîhânenin binâsına sekiz yüz kırk üç tarihinde irâde taalluk ettiği mezkûrdur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhadaki ibâre bi’l-istinsâh aynen tenmîk edildi. Câmi-i mezkûr bin yüz altmış beş senesi ramazânında vukû bulan zelzele-i azîmede harap olup müteâkiben tamir olunmakla şuarâdan Örfî bu tarihi demiştir. Tarih Hüsrev-i dîn ü imâmü’l-islâm Nice câmiler edüp âbâdân 104 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si İşidüp zelzeleden tahrîbin Kıldı tecdîdine emr ü fermân Bir melek oldu muarrif dedi kim Bânî-i sânî menâkıb-ı ihsân Dedi menkûtla Örfî tarih Bî-bedel pâk-eser Mahmûd Hân 1166 Şuarâdan Mevlevî el-Hâc Mehmed Tâib Efendi dahi bu tarihi demiştir. Tarih: Bâreka’llâh zihî pâdişeh-i heft-kişver Yed-i tûlâsına ahkâm-ı şerîat tevdî‘ Şâh-ı vâla-haşmet hazret-i Sultân Mahmûd Ced-be-ced pâdişeh-i taht-nişîn-i tevkî‘ Ra‘şedâr olduğu dem zelzeleden her câmi Ne menâr itti ikâmet vü ne tâk-ı tesbî‘ Eylemiş bu eseri hazret-i Sultân Murâd Mevlevîhâne ile hem bir imâret terbî‘ Hedmine vâkıf olunca şeh-i zü’l-kadr-i himem Kıldı her câmii evvelkiden a‘lâ terfî‘ Şevket ü şânın hâcet ne beyân eylemeğe Hâmenin haddi değil kendin eyler tasdî‘ Sad-hezâr olmaz ise çok da değildir nâkıs Cumalarda hutabâ nâsı ederler tercî‘ Dedi bir cevher-i tarih ferahından Tâib Şâh-ı cem-câh Murâdiyeyi etti tevsî‘ 1166 Havlusunda şâdırvânı ve imâret-i âmiresi vardır. İmâretinin nimeti vefret üzre olup mevlevî fukarâsına ve suhtegâna ve hud-dâmından mâadâ etrâfında olan hânelerin tayin ve it‘âmları vardır. Dârü’l-hadîs Câmii (Beşincisi) yine Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin Manyas nâm mahalde Germekapı caddesinde (39) numarada nehr-i Tunca kenarında sekiz yüz otuz sekiz tarihinde binâ eylemiş olduğu Dârü’l-hadîs câmi-i şerîfidir ki bir kubbe ve bir minaredir. Bu câmi-i şerif bidâyeten hadîs-i şerif nakliyçün medrese olmak üzre binâ olunup muahharan câmiye tahvîl edilmiş ve Sultân-ı enbiyâ aleyhi efdalü’t-tehâyâ hazretleri âlem-i menâmda Ebulhayrât [yani Sultan İkinci Murat] hazretlerine bu câmi-i RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 105 şerifin yerini [s.37] irâ’e ve hudûdunu tayin ve Dârü’l-hadîs olmak üzre binâ ve inşâsını irâde buyurmuş olmağın mühimmâtına şürû eylemiş olduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya mahkûk ibâre bi’l-istinsâh aynen tenmik edildi. Bu makâm-ı âlî dahi mahall-i icâbet-i duâ olan emkine-i mübârekeden biridir. Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin sekiz yüz elli üç senesi Zilhiccesi evâilinde vefât etmiş olan şehzâdeleri Çelebi Hüseyin ve sekiz yüz elli beşte vefât eylemiş olan diğer şehzâdeleri Orhan bin Murâd Hân ve Sultân Mustafa Hân-ı Sânî hazretlerinin bin yüz on tarihinde vefât etmiş olan biri Rukiye diğeri Hatice Sultân nâmında iki kerîme-i muhteremeleriyle bin yüz on beş tarihinde vefât etmiş olan Sultân Ahmed nâmında bir şehzâdeleri ve Gâzî Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis hazretlerinin bin yüz yirmi beş tarihinde vefât etmiş olan Sultân Mehmed ve bin yüz yirmi yedi tarihinde irtihâl eylemiş olan Sultân Selîm nâm iki şehzâdesiyle tarih-i mezkûrda müteveffiye olan Zeyneb Sultân nâmında bir kerîme-i muhteremeleri mihrâb cihetinde vâki duvarlı kubbe derûnunda ve Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin Hafsa Sultân nâmındaki bir kerîme-i muhteremeleriyle Sultân Mustafa Hân-ı Sânî hazretlerinin bin yüz on iki senesi Zilkadesinin yirmi üçünde vefât etmiş olan Ümmügülsüm Sultân nâmında bir kerîme-i muhteremeleri oradaki duvarsız kubbe altında medfûndurlar. Ve meşâhîr-i fudalâ-yı benâmdan mahallinde mezkûrü’t-terceme mevlânâ Fahreddîn-i Acemî hazretleri ki seng-i mezârında ism-i şerîfleri İbrâhîm Râzî olup sekiz yüz yetmiş üç senesi Cumâdilûlâsının yirmi sekizinde intikâl-i dâr-ı âhiret buyurmuşlardır, bu câmi-i şerîfin mihrâbı önünde ve Karaman Bey bin Mehmed Bey bin Karaman Bey nâm zât dahi sekiz yüz yetmiş altı tarihinde vefât etmekle câmiin bahçesi derûnunda medfûnlardır. Sultân Bâyezîd Câmii (Altıncısı) Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî hazretlerinin Tunca Nehri kenârında Sarây-ı Sultânî kurbunda Sultân Bâyezîd Mahalle ve caddesinde kırk üç numarada çâr duvar üzerine sekiz yüz seksen dokuz sene- 106 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si si Rebiulâhirinin yirmi altıncı gününde kendi elleriyle vaz-ı esâs edip o sırada feth olunan Akkerman Kalesi hazînesinde mevcut olan emvâl ve nukûdu mühimmâtına sarf olunmak üzere tayin buyurdukları işbu câmi-i şerîf ile teferruâtı sekiz yüz doksan üç senesinde bir kubbe-i kebîre ile mertebe-i vustâda binâ olunmuş gâyet latîf bir câmi-i şerîfdir ki pîşgâhında mânend-i gülistân irem-i dil-güşâ üç kubbeli murabba‘u’ş-şekl bir haremi ve vasatında şâdırvânı ve iki tarafında birer şerefeli mevzûn iki minaresi ve yemîn ü yesârında tâbhâneleri ve imâret-i âmire ve dârü’ş-şifâ ve medresesi ve çifte hamamı ve Tunca Nehri üzerine mebnî altı tâk ve bir cisr-i metîni ve ittisâlinde âsiyâbı vardır. Câmi-i şerifin kapısı bâlâsındaki arabiyyü’libâre tarih buraya aynen tenmîk edildi. Tarih: [s.38] 893 Veliyyüddin-zâde Ahmed Paşa merhûm dahi bu tarihi demiştir. Tarih Şöyle âlî yaptı dârü’l-hayrı Sultân Bâyezîd Kim feleklerde melekler eyledi medh ü senâ Bu merâtib ne cihettendir sana dedim dedi Ben kara toprağı ihyâ etti ol zıll-i Hudâ Menba‘-ı bahr-ı atâ oldum ki benden feyz alan Hem hikemdir hem niamdır hem sehâ vü hem şifâ Böyle olur kime düşse pertev-i hurşîd-baht Böyle olur kime salsa sâye-i perri hümâ Hüsnle bâğ-ı cihânı hürrem etti gül gibi Anın içün dediler tarihini hürrem binâ 893 Sicill-i Osmânî Sultân-ı müşârun-ileyh Edirne’de Porişkale Mescidin binâ buyurdu diyor ise de burada o nâm ile kale ve mescid bulunamadı. Yıldırım Bâyezîd Câmii (Yedincisi) Yıldırım Bâyezîd Hân hazretlerinin Tunca Nehri kurbunda nâmlarına mensûb olan Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Câmi Meydanı sokağının yirmi bir numarasında vâki dört kemer üzerinde bir kubbe ve bir minareli câmi-i şerîfdir ki her ne kadar Sahâyifü’l-Ahbâr RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 107 beyânınca yedi yüz doksan dokuz ve Enîsü’l-Müsâmirîn ifâdesince sekiz yüz iki tarihinde kendilerinin binâ-gerdeleri olmak üzere meşhur ve mütevâtir ise de şekl ü tarzı ve hâl ü heyeti kilise ve mihrâbı münharif idüğine nazaran ya kilise imiş de irâdeleriyle tarih-i mezkûrda câmi-i şerîfe tahvîl edilmiş veyahut bir kilise esâsı üzerine binâ olunmuş olmalıdır. Bazı alâmâtıyla minaresinin vaziyetine nazaran bunun kiliseden muhavvel olması ağleb-i ihtimâldir. Millet-i nasârânın tarih bilenlerinden bu câmi-i şerîfin ahvâl-i sâbıkasından istiknâha çalışılmış ise de malumât-ı sahîha alınamamıştır. Taştan tırâşîde yekdiğerine geçme küpe şeklinde iki aded musanna‘ halka vaktiyle câmi-i şerîfin hâricinde kûşe bâmına ta‘lîk kılınmış olmasına binâen beyne’l-avâm Küpeli Cami dahi denilmektedir. Pîşgâhında şâdırvânı ve imâreti var ise de bin iki yüz doksan dört senesinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı esnâda imâret külliyen muhterik olmakla el-yevm muattal kalmış ve küpe şeklindeki muallak taşlar dahi o sırada mahv ü telef edilmiştir. Ahmed Cevad Paşa (Yâdigâr’ın vücûda getirdiği âsârdan Tarih-i Osmânî cüz’ünde) [Yıldırım Bâyezîd Hân hazretlerinin Edirne’deki hayrâtını zikr ettiği sırada Edirne’de bugün Yıldırım Hân diye müte‘âref olan mahallede bir imâret ile câmi esâsını te’sîs ettiler. Câmi-i mezkûrun kubbesi dört sütun üzerine müesses olup tamâm on iki sene inşâsına çalışılmıştır] demiş ise de bu câmi-i şerîf kiliseden muhavvel olduğundan bir sütûnu bile yoktur. On iki sene çalışılarak vücûda gelecek cami Eski Cami olacaktır, onun da tafsîlâtı mahallinde zikr olunmuştur. Halebî Câmii (Sekizincisi) derûn-ı hisârda Keçeciler Kapısı dâhilinde kemer havlu mahallesinde Keçeciler Kapısı caddesinin (38) numarasında vâki Halebî nâm-ı diğerle Halebiye Cami-i şerîfidir ki bazı tarihlerde Çelebi Camii nâmıyla mazbûttur. Dört [s.39] kemer üzerinde mebnî bir kubbesi vardır. Minaresi olmayıp bir köşesinde ahşaptan bir me’zene74 binâ edilerek ezân-ı Muhammedî kıraat edilmekte olduğu ve kable’l-feth kilise olup hîn-i fethde Sultân Murâd Hân-ı Evvel irâdesiyle câmiye tahvîl edilerek guzât-ı müslimîn salât-ı cumayı en evvel bu câmi-i şerîfte edâ etmekle Edirne’de en kadîm mabed bu câmi-i şerîf idüği Enîsü’l-Müsâmirîn ile Örfî Ağa ve İbrâhîm Nazîr tarihçelerinde ve Halebî nâmıyla sebeb-i tesmiyesi dahi asr-ı Mehmed Hân-ı Sânî ulemâsı sırasında tercemesi mastûr olan Mevlânâ Sirâcüddîn Mehmed bin Ömer Halebî’nin ki müşârun74 Bu kelime şeklinde yazılmış, şeklinde yazılmalı idi. 108 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si ileyh Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân Gâzî hazretlerinin hâceleridir. Pederleri Sultân Murâd Hân-ı sânî hazretleri bu câmi-i şerîfin sâhasında binâ eyledikleri medreseye en evvel o zâtı müderris nasb eylemiş olmasından ileri geldiği Şakâyık’ta mastûr ve kable’l-feth nâmının Ayasofya Kilisesi olduğu da tarih-âşînâ bazı Rumlardan mesmû‘dur. Bu câmi-i şerîf dahi bin yüz altmış dört senesi ramazanındaki zelzeleden harap olup vakfı olmadığı cihetle muattal kaldığı Örfî Ağa tarihçesinde mezkûrdur. Harapesi bakiyesi olan kubbenin eteğinde görünen tuğladan ma‘mûl bir çelîpa dahi kiliseden muhavvel idüğini göstermektedir. Bakiye-i harapesi Mîrlivâ Hakkı Paşa tarafından kaldırılarak Hıdırlık istihkâmâtına nakl edildiği mervîdir. Kilise Câmii (Dokuzuncusu) derûn-ı hisârda Kilise Câmii Sokağında on dokuz numarada vâki Kilise Câmii’dir ki hîn-i fethde bu dahi câmiye tahvîl edilmiş ve muahharan Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân hazretleri irâdesiyle hedm olunarak yerine dâhilen iki pâye üzerine altı ve hâricen beş kubbeyi hâvî bir minareli cesîmce bir câmi-i şerîf binâ edilmiş idi. Örfî Ağa Tarihçesinde beyân olunduğuna göre bin yüz altmış beş senesi zelzelesinde bu dahi münhedim olmuş ve vakfı olmadığı cihetle mürûr-ı zamân ile eser-i binâ dahi kalmamış olmakla el-yevm etrâfı duvar ile muhât arsa hâlinde durmaktadır. Hazret-i Fâtih binâsı olan bu câmi-i şerîf ile Halebiye Câmi-i şerîfinin arsa hâlinde kalmaları vakfları olmamasından nâşî olmayıp ahâlî-i islâmiye’nin ahîren derûn-ı hisârı terkle hâricine nakl-i hâne eylemelerinden nâşî idügi tahkîkât-ı mevsûkadandır. Derûnunda kable’l-feth hafr edilip suyu beyne’l-avâm hummâ ve emrâz-ı sâireye nâfi‘ itikâd olunan pınar el-yevm mevcuttur. Nâm-ı atîki Panaiye Kilisesi’dir. Şeyh Şücâuddîn Câmii (Onuncusu) Tunca Nehri kenârında Şeyh Şücâuddin Mahalle ve sokağında iki numarada vâki bir minareli ahşap Şeyh Şücâuddîn Câmi-i şerîfidir ki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretleri irâdesiyle bidâyeten bir mescid ve zâviye olarak binâ olunup muahharan Sultân Süleymân Hân-ı Evvel hazretleri irâdesiyle dokuz yüz kırk iki senesinde mezkûr mescid câmiye tahvîl edilerek kapısı bâlâsına vaz edilen mermer pâredeki tarih buraya aynen alınmıştır. Tarih RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 109 Şeyh Şucâ Hazretleri bu câmiin kabri cânibindeki mihrâb duvarını kerpiç ile binâ edip her bir kerpici üçer ihlâs ile yerine vaz eylediği Terceme-i Şakâyık’ta doksan dördüncü sahîfede münderic şeyh-i müşârun-ileyhin tercemesinde mezkûr olup bu mecelleye de Sultân Murâd Hân-ı Sânî asrı meşâyihi sırasında zikr olunan terceme derc edilmiştir. Mürâcaat buyrula. Şeyh hazretleri bu câmi-i şerîfin mimarını rüyasında İslâma davet etmegin müslümân olup ismi Hidâyet konulmuştur. [s.40] Câmi-i şerîf bin yüz altmış beş senesi ramazanındaki zelzele-i azîmede münhedim olmakla kurşunuyla bazı enkâzı fürûht olunarak tekrar binâ edildiği Örfî Ağa tarihçesinde mezkûrdur. Sicill-i Osmânî Şucâuddîn kelimesinde bu câmi-i şerîfi Eskişehir’den on iki saat kadar ilerde ufak bir karyede olup Abdurrahmân Gâzî’ye karîbdir, arâzîsi oraya vakıfdır demiştir. (Heyhât) Şakâyık’a bakılsın. Ayşe Kadın Câmii (On birincisi) Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin kerîme-i muhteremeleri merhûme Ayşe Hatun’un Yancıkçı Şahin Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde otuz sekiz numarada vâki sekiz yüz yetmiş üç tarihinde binâ olunup el-yevm nâmlarına nisbetle yâd olunmakta bulunan Ayşa Kadın Câmi-i şerîfidir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi ve eyyâm-ı şitâda abdest almak için ateşle ısınır muslukları vardır. Kapısı bâlâsında mermer levhaya mahkûk arabiyyü’l-ibâre manzûm tarih bi’l-istinsâh buraya derc ve terkîm edildi. Tarih: 873 “ Bin yüz altmış beş senesi zelzele-i azîmesinde bu câmi-i şerîfin de minaresi ve hareminin orta kubbesi münhedim olup Murâdiye vakfından tamir edilmekte iken bir müddet hâl-i harapîde kaldığı Örfî Ağa Tarihçesinde beyân olunmuştur. Bin üç yüz dokuz senesi Cumâdilâhiresinin altıncı gününe musâdif bin üç yüz yedi Kânûn-ı Evvelinin yirmi altıncı ve rûz-ı kasımın altmış ikinci Perşembe günü ale’s-sabâh saat üç buçuk 110 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si râddelerinde nüzûl eden sâika minaresine isâbetle nısfından yukarısını hedm etmiş ve bi-mennihî teâlâ düşen taşlardan kimseye mazarrat erişmemekle beraber kurbundaki cadde üzerinde vâki çeşme ile Eğlence Baba Türbesi miyânında vâki bir kahvehânenin derûnunda dokuz kişi oturmakta oldukları halde düşen taşlar kahvehânenin sakfını yıkıp oturanların kucaklarına düşmüş ise de kimseye bir mazarrat erişmemiştir. Taalluk eden irâde-i seniyye mûcibince mezkûr minare 1313 senesinde müceddeden inşâ olunarak sene-i mezkûre Zilhiccesi selhinde iskelesi bozulmuştur. Muslukları Hacı Musli nâm zât ısıtmak için kazgan yapmıştır. Tarihi budur. Tarih Sâhibü’l-hayrât Hâcı Musli ol-âlî-himem Germ edip bu âb-ı pâki buldu ecr-i uhrevî Böyle bir pâkîze-hayr olmaz zihî zîbâ-eser Vere sâhib-i hayrına Bârî safâ-yı ma‘nevî Seyr eden erbâb-ı dil sad-şevkle edip duâ Dediler tarihini hakkâ zihî hayr-ı kavî 1057 Sultân Câmii (On ikincisi) Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân Gâzî hazretlerinin halîle-i celîleleri ve mülûk-i Zü’lkadriyeden Emîr Süleymân’ın duhter-i nîk-ahteri Sittî Sultân’ın Karaca Bevvâb Mahallesinde Mahkeme Bayırı sokağında (15) numarada vâki sekiz yüz seksen yedi senesinde binâ eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki sakfı cesîmce bir kubbedir, bir minaresi ve havlusunda bir şâdırvanı vardır. El-yevm Sultân Câmii denmekle marûf u meşhurdur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada şu: ibâresi mahkûkdur. Hazret-i pâdişâh sultân-ı müşârun-ileyhâyı sekiz yüz elli üçte tezevvüc eylediği Hasan Beyzâde Tarihi’nde mezkûrdur. Fatma Sultân Câmii [s.41] (On üçüncüsü) Tahtakale Mahallesi’nde Fatma Sultân Câmii Sokağının on birinci numarasında vâki Fatma Hatun Câmi-i şerîfidir ki mukaddemleri Tahtakale Câmii denmekle müştehir olup el-yevm RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 111 bâniyesinin nâmına nisbetle Fatma Sultân Câmii nâmıyla maruf olan işbu câmi-i şerîf bidâyeten Tahtakale Mescidi olmak üzere sakfı bir kubbe ve muntazam bir minaresiyle sekiz yüz yetmiş iki tarihinde binâ olunmuş ve iki sokak üzerine tasâdüf eden bir köşesine bir de sebîl inşâsıyla ihyâ edilmiş olduğu gibi muahharan Topal (...75) Paşa tarafından minber vazıyla câmiye tahvîl edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Ancak bin yüz elli dokuz senesi harîk-i kebîrinde bazı tarafları ve bin yüz altmış beş tarihindeki zelzele-i azîmede sakfı kâmilen ve minaresi vasatından münhedim olup tamir kabul etmeyecek râddeye gelmekle birçok seneler arsa hâlinde kaldıkdan sonda belediye re’îsi Râsim Bey delâletiyle minaresinin ve sebîlinin hedmiyle enkâz-ı mevcûdesi fürûht olunarak ve arsasının sokak büzleri dahi tâliblerine satılarak yerine bir küçük câmi‘ binâ olunmuştur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya mahkûk ibâre budur. İsmihân Sultân Câmii (On dördüncüsü) Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaç Pazarı Caddesinin (156) numarasında vâki Tavîl Mehmed Paşa zevcesi İsmihan Sultân Câmiidir. Sultân-ı müşârun-ileyhâ hazretleri Sultân Selîm-i Sânî hazretlerinin büyük kerîmeleri olup ceddi Sultân Süleymân Hân hazretleri ahd-i hümâyûnunda evvelen Sokullu Tavîl Mehmed Paşa’ya tezvîc olunup bade vefâtihî Nişancı Feridûn Paşa’ya tezvîc olunmuştur. Dokuz yüz doksan üç senesi Şabanının sekizinde vaz‘-ı haml sırasında hastalanıp irtihâl etmekle pederleri yanında defn edilmiştir. Câmi-i mezkûr mürûr-ı zamân ile veyâhut kısm-ı küllîsi münhedim olmuş olan minaresinden istidlâl olunduğuna göre bin yüz altmış beş senesi zelzele-i azîmesinde harap olup birçok zaman arsa hâlinde kaldıkdan sonra ittisâlindeki İnşaat-ı Askeriye Dâiresi Komisyonu reisi Mirlivâ Hakkı Paşa sakfı ahşap minaresi kârgîr olarak binâ edip 1309 Rebîulâhirinin on üçüncü cuma günü resm-i küşâdı icrâ kılınmış ve vâlî-i vilâyet Hacı İzzet Paşa’nın söylemiş olduğu tarih bir mermere hâkk ve kapısı bâlâsına vaz‘ edilmiştir. Sûreti budur. Tarih Asr-ı Sultân Hamîd Hânîde Oldu bu câmi-i zîbâ inşâ Ahd-i adlinde o şâhenşâhın 75 Bir kelimelik boşluk. 112 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Nice böyle eser oldu ihyâ Bezl-i himmet eden ehl-i hasenât Olalar nâil-i eltâf-ı Hudâ Harf-i menkûtla beyt-i âtî Etti tarihini İzzet inbâ Kıldı Hakk dâll ale’l-hayri cezîl Yaptı bu mabedi Hakkı Paşa 1309 Bu tarihi dahi Edirne Müftî-i esbakı el-Hâc Mehmed Fevzi Efendi o sırada Edirne’de nâ’ibü’ş-şer‘ bulunmakla demiştir. Tarih Avn-i Hakla yaptı işbu câmii Hakkı Paşa Sa‘yini meşkûr buyursun ol cenâb-ı zü’l-celâl Çünki sâ‘î bi’l-hayrdır dâim ol sâhib-salâh Hayrını mevfûr buyursun zât-ı pâk-i zü’n-nevâl Gerçi varmış sâbıkâ bir mescid işbu câyda Badehü olmuş harâb kalmış muattal nice sâl Şimdi bu zât ez-ser-i nev kıldı ihyâ Hakk içün Ede ihsân Hakk ana da dü cihânda câh-ı âl [s.42] Ben dahi vakt-i küşâdında girüp kıldım namaz Eyledim arz-ı niyâz bâ-ittihâz-ı hayr-ı fâl İhtisâr etdim duâ ile senâda zîrâ kim İhtimâldir bir kusûr ger eylesem bast-ı makâl Çıktı bir zât yazdı Fevzî cevherî tarihini Bâreka’llâh pek de rûşen câmi-i cennet-misâl Fenerci Hacı Câmii (On beşincisi) Batbâzârı kurbunda Tahtakale Hamamı Caddesinde (24) numarada vâki câmi-i şerîfin bânî-i sânîsi ittisâlindeki Tahtakale Hamamı nâmıyla müştehir hamamın mutasarrıfı sâhibü’l-hayrât ve’lhasenât Fenerci el-Hâc Ahmed Efendi nâm zâttır ki edâ-yı farîza-i hacc-ı şerîf etmek üzere Mekke-i Mükerreme’ye gidip orada vefât etmiştir. Bu câmi-i şerîfin binâsı husûsunda bânî-i mûmâ-ileyhin lisânında şu vechile mesmû‘-ı fakîr-i câmi‘u’l-hurûf olmuştur şöyle ki: [Bir gece âlem-i menâmda Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin binâ ve ihyâ-gerdeleri olan Dârü’l-hadîs Câmi-i şerîfinden yine onların binâgerdeleri olup bâ-sened uhde-i tasarrufumda bulunan Tahtakale Hama- RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 113 mına değin (saman) dökülmüş tarîk heyetinde bir alâmet müşâhede ettim. Ferdâsı günü o vâkıayı hâce efendilerden bir zâta tabir ettirdiğimde Ebü’l-hayrât hazretlerinin bir vakfı sizin tarafınızdan ihyâ olunacak demesiyle derhal hamamın berâtlarını tedkîk ve tetebbu ettirdim. Fi’l-vâki ittisâlinde bir mescid-i şerîf olduğu ve bu mescid mürûr-ı zamânla harap olup arsasının bir miktarı ki mahall-i dâhilîsidir Camcı Veli Ağa tarafından bahçe ittihâz edilerek derûnuna eşcâr gars edilmiş ve arsasının bir miktarına yani şimdiki yazlık olan mahalline bir bâb berber dükkânı binâ olunmuş idügi anlaşıldı. Câmi-i şerîfi binâ ve ihyâ edeceğimden bahisle Camcı Veli Ağa’dan bahçe ittihâz eylemiş olduğu mahalli bedel-i münâsib takdîriyle iştirâya tâlib olmuş isem de adem-i muvâfakatine mebnî hakkında ikâme-i davâ ile mahall-i mezkûrun mescid-i şerîf arsası olduğu şer‘an sâbit olmakla bâ-marifet-i şer-i şerîf eşcârını kal‘ ü kam‘ ettirdim. Ve berber dükkânı da bir Ermeninin uhde-i tasarrufunda bulunduğundan bi’r-rızâ bin guruşa satın aldım. Bin iki yüz altmış iki tarihinde câmi-i şerîfi müceddeden binâ ettim bade’l-itmâm resm-i küşâdı icrâ olunacağı günün gecesinde zuhûr eden harîkde derûnunda edâ-yı salât müyesser olmaksızın muhterik oldu. Akîbinde tekrar binâ ettim ve bir de minare ilâve eyledim. Derûnunda altı sene kadar edâ-yı salât müyesser olmasıyla beraber yine muhterik oldu. Üçüncü defa olmak üzre bin iki yüz yetmiş beş tarihinde inşâsına yine muvaffak oldum. Câmi-i şerîf esâsen Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinindir] buyurmuşlardır. (İntehâ) Bin iki yüz doksan beş senesinde şiddetlice hübûb eden bir fırtınadan minaresinin kurşun kaplı külâhı sakfı üstüne düşüp hedm ettiğinden mûmâ-ileyhin dâmâdı Hacı Sâlim Efendi tarafından kemâ-fi’s-sâbık ahşap olarak müceddeden binâ edilmiş ve minaresinin külâhı hâl-i hâzırı vechile taştan imal ettirilmiştir. Ve Edirne’de Altmış Bir aded cevâmi-i şerîfeden kırk altı adedi sâir ashâb-ı hayrât taraflarından binâ olunmakla ber-vech-i âtî zikr olunur. Evliyâ Kasım Paşa Câmii (On altıncısı) Evliyâ Kasım Paşa mahallesinde Kirişhâne Caddesinin yüz on üçüncü numarasında vâki Evliyâ Kasım Paşa’nın sekiz yüz seksen üç tarihinde binâ eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir. Bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya mahkûk ibâre budur: 114 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Câmi-i mezkûr Tunca Nehri kenarında vâki olup kurbunda cemaate abdest almak için Tunca Nehrine on dört kademe taş ner[dü]bân dahi binâ olunmuştur. Ebü’l-Feth Sultân Mehmed Hân ve Sultân Bâyezîd-i Sanî asırlarında Rumeli Beylerbeyisi pâyesini hâiz bulunan bânî-i müşârunileyh sekiz yüz doksan tarihinde irtihâl etmekle câmi-i şerîfi hazîresinde medfûndur. Müşârun-ileyhin İshak Paşa’nın yerine vezirazam olup âlim ü fâzıl ve muhibb-i ulemâ ve sulehâ ve sâhib-i hayrât ve hasenât vezîr-i bînazîr idüği Sahâyifü’l-Ahbâr’da mezkûr ise de Hadîkatü’l-Vüzerâ’da ismi zikr olunmamıştır. İbrâhîm Paşa Câmii (On yedincisi) Câmi-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalca Câmii Sokağının otuz yedinci numarasında vâki Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân vüzerâsından İbrâhîm Paşa ibni Halîl Paşa’nın 867 tarihinde binâ eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki sakfı ahşâb pûşîdesi kurşundur, bir minaresi vardır. Dokuz yüz beş tarihinde vefât etmiş olan bânîsi İnebahtı kasabasında medfûndur. Bin iki yüz doksan dört senesinde Edirne’yi Rusyalı istîlâ ettiği sırada harap olmuş ise de bin üç yüz yedi senesinde Ebü’lhayrât Gâzî Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretlerinin eser-i himmet-i hilâfet-penâhîleriyle mükemmelen tamir ve tecdîd edilmiştir. Atîk Ali Paşa Câmii (On sekizincisi) Tekke-i Ali Paşa Mahallesinde Ali Paşa Sokağında üç numarada vâki Atîk Ali Paşa Câmii’dir ki Dersaâdet’te Çenberlitaş’ta Sedefciler’deki câmi-i şerîf ile medrese, mekteb, dershâne, imâret, tekke çeşmesi ve Karagümrük’de Zincirlikuyu’da câmi-i şerîfi ve daha bazı hayrâtı olan ve dokuz yüz on iki tarihinde Şeytankulu Muhârebesinde şehîden vefât eden Hadım nâm-ı diğerle Sadrazam Atik Ali Paşa binâsıdır. Sakfı ahşâbdır, bir minaresi vardır. Bu câmi-i şerîf ittisâlindeki tekke ile beraber yirmi sekiz bin yedi yüz elli guruş sarfla cânib-i evkâf-ı hümâyûndan bin üç yüz on beş sene-i hicriyesinde tamir edilmiştir. Fîrûz Paşa Câmii (On dokuzuncusu) Hadım Fîrûz Mahallesinde Sarâçhâne Köprüsü Caddesinin altmış beşinci numarasında vâki ve Saray Ovası kurbunda RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 115 Sırık Meydanı nâm mahalde kâin Fîrûz Paşa Mescidi’dir ki Bostâncıbaşı Gâzî Mustafa Ağa nâm zât bin yirmi senesi hudûdunda minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl eylemiş ve sakfı kubbe olup bir minaresi var ise de bin yüz altmış beş senesi zelzele-i azîmesinde harap olmuş ve bin iki yüz doksan sekiz senesi hilâlinde cemaat-i islâmiyece hedm ettirilerek el-yevm arsa hâlinde bulunmuştur. Sarıca Paşa Câmii (Yirmincisi) Sarıca Paşa Mahallesinde Sarıca Paşa Câmii Sokağında yedinci numarada vâki Sarıca Paşa Camii’dir ki sakfı bir küçük kubbedir, bir minaresi vardır. Binâsı tarihine destres olunamamış ise de bânî-i müşârun-ileyh sekiz yüz otuz sekiz tarihinde Edirne’de muhâfız bulunduğundan câmi-i mezkûru ol vakit binâ etmiş olması muhtemeldir. Balaban Paşa Câmii (Yirmi birincisi) Balaban Paşa Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde otuzuncu numarada vâki Balaban Paşa Câmii’dir ki sakfı ahşâbdır bir minaresi vardır. Bânîsi hazîresinde medfûndur. Bânî-i müşârun-ileyh enderûn-ı hümâyûndan yetişip Menteşe ve sonra Tokat beylerbeyisi olup sekiz yüz elli tarihinde irtihâl eylemiştir. Şecî‘ ve gayûr idi. Gelibolu’da bir medrese, Şam’da bir mescid binâ etmiştir. Yâkût Paşa Câmii [s.44] (Yirmi ikincisi) derûn-ı hisârda Topkapı’da Medrese Sokağında sekizinci numarada vâki Yakut Paşa bin Abdullâh Câmi-i şerîfidir ki dokuz yüz doksan dört tarihinde binâ olunmuştur. Sakfı ahşâbdır, bir minaresi vardır, hazîresindeki medrese medâris sırasındadır. mahallesinin nâm-ı kadîmi Yâkût Paşa şimdiki nâmı Metropolid’dir. Şâh Melek Paşa Câmii (Yirmi üçüncüsü) Şah Melek Paşa mahallesinde Mihal Köprüsü Caddesinde on üçüncü numarada vâki Şah Melek Paşa ibni Şâzî Câmi’idir ki sekiz yüz otuz iki tarihinde binâ olunmuştur. Sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada bu ibâre mahkûkdur. 116 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Bânîsi hazîresinde medfûn medresesi mahallinde mezkûrdur. Beş bin yedi yüz otuz altı guruşla tamirine irâde-i pâdîşâhî taalluk etmekle 1313 senesinde tamir edilmiştir. İhmâl Paşa Câmii (Yirmi dördüncüsü) derûn-ı hisârda Kuruçeşme Mahallesinde İhmâl Paşa Câmii Sokağında birinci numarada vâki İhmâl Paşa Câmii demekle meşhûr ve marûf olan câmi-i şerîfin bânîsi Çelebi oğlu Hasan Paşa merhûmdur. Tahtasakal-zâde Sezâyî Efendi nezdinde bulunan muhâsebât-ı evkâf defâtirinde bu câmi-i şerîf Çelebi oğlu Mescidi nâmıyla mukayyeddir. Bânî-i müşârun-ileyh sekiz yüz otuz senesi şevvâlinde irtihâl etmekle Zindanaltı’nda Tatarhan Kabristanında Keresteciler civarındaki kebîr kavak ağacı kurbunda medfûn ve seng-i mezârında: ibârâtı menkûşdur. Câmi-i mezkûr İhmâl Paşa Câmii nâmıyla kesb-i şöhret etmiş olması sebebi anlaşılamamış ise de Kuruçeşme nâmıyla müştehir olan suyu mebzûl bir çeşme bu câmi-i şerîfin yetmiş seksen hatve bu‘dunda ve bir cadde üzerinde bulunduğundan bî-namazlar hakkında elsine-i nâsda deverân eden “Kuruçeşme’de abdest İhmâl Paşa’da namaz” meseli bu câmi-i şerîfe izâfetle istimâl olunmaktadır. Sakfı ahşâbdır, bir minaresi vardır. Çoktan beri harap ve mesdûddur. Bu Kuruçeşme Mahallesinin nâm-ı cedîdi Metropolid Mahallesidir. Ali Paşa Câmii (Yirmi beşincisi) Deyrek Çarşısında Ali Paşa Çıkmazında birinci numarada vâki Ali Paşa Câmii’dir ki Vezîrazam Hersekli Semiz Ali Paşa el-yevm nâmına nisbetle maruf olan çarşı-yı kebîri binâ ettiği sırada bu câmi-i şerîfi dahi binâ etmiştir. Sakfı ahşaptır, bir minaresi vardır. Ancak etrâfındaki dekâkîn mürûr-ı zamân ile millet-i âhara geçtiği cihetle cemaati kalmadığından haraba yüz tutmuştur. Mütevellîsi Hacı Şâkir Efendi nâm şahıs havlusundan bir hayli mahallini yahûdîlere fürûht edip mağaza yapıldığı yek nazarda görülür. Gâzî Mihal Bey Câmii (Yirmi altıncısı) Gâzî Mihal Bey Mahallesinin Mihal Köprüsü Caddesinde otuz yedinci numarada ve Tunca Nehri kenarında vâki sekiz RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 117 yüz yirmi beş tarihinde binâ olunmuş Gâzî Mihal Bey Câmii’dir ki sakfı dâhilen bir kubbe ile bir kemerdir. Hâricen beş kubbesi bir de ahşâbdan kurşun pûşîdeli saçağı yani sarkıtması ve bir minaresi ve tarafeyninde tabhâneleri ve pîşgâhında imâret-i âmiresi vardır. Aslında zâviye olup sonradan câmiye tahvîl edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada şu [s.45] ibâre menkûşdur: Bânîsi el-Emîrü’l-kebîr Mihal bin Azîz bin Frenk bin [ ]Çünd sekiz yüz otuz dokuz tarihinde vefât edip bu câmi-i şerîf sâhasında medfûndur. Sekiz yüz seksen bir tarihinde vefât eden Bâlî Bey bin Hızır Bey bin Mihal Bey nâm zât dahi burada medfûndur. Dersiâmdan Karasarıklı Hacı Süleymân Efendi ve dâmâdı Hattât Hâfız Mehmed Saîd-i Tab‘î Efendi ve meşâyih-i izâmdan Şeyh Hacı Kasım Efendi dahi bu câmi-i şerîf hazîresinde medfûnlardır. Mezîd Bey Câmii (Yirmi yedincisi) Mezîd Bey Mahallesinde Hatîce Sultân Sarayı Sokağında on yedinci numarada vâki Mezîd Bey Mescidi’dir ki sekiz yüz kırk dört tarihinde mescid olmak üzre binâ olunup Üsküdârî Azîz Mahmûd Hüdâyî Efendi’nin Dizdar-zâde Ahmed Efendi’den mukaddem Edirne’ye göndermiş olduğu Hasan Efendi nâm halîfesi Mezîd Bey Mahallesinde tavattun etmiş ve bu mescidi zâviye ittihâz edip minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl eylemiştir. Evvelâ sakfı kubbe ise de mürûr-ı zamân ile binâsına vehn gelmekle Edirne kadısı Konevî Kara Musa Efendi re’yiyle bin otuz yedi senesinde kubbesi hedm olunup sakfı ahşâbdan binâ edilmiştir. Bir minaresi var ise de bin yüz altmış beş senesindeki zelzele-i azîmede nısfı münhedim olup nısfı kalmıştır. Bânî-i müşârun-ileyh Mezîd Bey sekiz yüz kırk beş tarihinde Eflak diyârında Eflak Voyvodası Drakula tarafından şehîd edilmiştir. Yeşilce nâmında bir câmii daha mahallinde mezkûrdur. Mârru’l-beyân Şeyh Hasan Efendi bin on dört Cumâdilâhiresinin yirmi sekizinde irtihâl etmekle bu câmiin hazîresinde medfûn ve seng-i mezârı [Merhûm Hasan ibnü’ş-şeyh Mehmed Çelebi ibni eş-Şeyh Üsküdârî Mahmûd Efendi] ibâresiyle menkûşdur. 1221 tarihinde cânib-i evkâfdan minaresiyle beraber tamir ettirilmiştir. 118 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Çavuş Bey Câmii (Yirmi sekizincisi) Çavuş Bey Mahallesinde Horoslu Caddesinde yetmiş beşinci numarada vâki Çavuş Bey Cami-i şerîfidir ki sekiz yüz kırk yedi senesi şevvâlinde binâsı tamam olmuştur. Sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer pârede ibâresi menkûşdur. Süle Çelebi Câmii (Yirmi dokuzuncusu) Süle Çelebi Mahallesinde Süle Çelebi Câmii Sokağının dördüncü numarasında vâki Süle Çelebi Câmii’dir ki İstanbulyolu kurbunda Tarlakapı nâm mahalde dokuz yüz altmış yedi Muharreminde binâ olunmuştur. Sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsında şu ibâre menkûşdur. Dokuz yüz yetmiş altı tarihinde vefât eden bânî-i câmi Hacı Süle sâhasında medfûndur. Bin yüz yirmi dokuz tarihinde vefât eden pîr-i tarîk-ı halvetî eş-Şeyh el-Hâc Mustafa el-Bekrî el-Bolevî hazretleri dahi burada medfûndur. Bin yüz altmış beş senesindeki zelzele-i azîmede dâhilî ve hâricî kubbeleri münhedim olmakla enkâzının fürûhtuyla sakfı ahşâb olarak binâ edilmiş ve kapısı bâlâsına şu ] Şeyhî Çelebi Câmii (Otuzuncusu) Şeyhî Çelebi Mahallesinde Şeyhî Çelebi Sokağında üçüncü numarada vâki Şeyhî Çelebi Câmi‘idir ki Buçuktepe kurbunda Köprüce Bayırı nâm mahalde dokuz yüz seksen iki senesi Rebiulevvelinde binâ olunmuştur. Sakfı kubbe [s.46] ve bir minareli dil-güşâ ve hoşnümâ bir câmi-i şerîftir. Pîşgâhında şâdırvânı vardır. Medresesi medâris sırasında mezkûrdur. Bânî-i müşârun-ileyh Edirne Kadıları sırasında (24) numarada tercemesi mezkûr Bedreddin Mahmûd Efendi’nin mahdûmu ve Şeyhülislâm Kadı-zâde Ahmed Şemseddin Efendi’nin birâderidir. Tercemesi Sultân Murâd Hân-ı Sâlis ulemâsı sırasında mezkûrdur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 119 Sül[ey]mâniye Câmii (Otuz birincisi) Zen-i Firuz mahallesinde Kirişhâne caddesinin yüz kırk bir numarasında ve Köprübaşı civârında Tunca Nehri kenarında vâki Enîsü’l-Müsâmirîn zabtınca Sultân Bâyezîd Hân vüzerâsında ve Örfî Ağa Tarihçesi ifâdesince Sultân Süleymân Hân vüzerâsından Süleymân Paşa tarafından binâ edilip nâmına nisbetle Süleymâniye denmekle müştehir olan câmi-i şerîfdir ki dâhilen bir kubbe-i kebîre ve hâricen üç kubbe-i sağîredir. Bir minaresi vardır. Bânîsinin sıhhatine vukûf hâsıl edilememiş ise de Örfî Ağa’nın tahkîki vechile dokuz yüz doksan beş tarihinde Malkara kasabasında ma‘zûlen vefât eylemiş olan ashâb-ı servet ü yesârdan vezirazam Hadım Süleymân Paşa olması zannolunur. Bin yüz altmış beş senesi Ramazanındaki zelzele-i azîmede harap olup vakfı cânibinden tamir edilmekle Örfî Ağa bu tarihi demiştir. Tarih Vak‘a-i zelzelede işbu makâm Kendüyi saldı zemîne ammâ Sanma kim hedm ile olmuşdu harâb Def ‘aten secdeye eylerdi duâ Kaldı bu hâlet ile sakf u cidâr Oldu bu demde vakfdan ihyâ İki mısra‘la dedim bir târih Sâl-i tecdîdi muayyen ola tâ Örfiyâ oldu yine âbâdân Câmi-i pâk Süleymân Paşa 1168 Minaresinin şerefesinden yukarısı münhani olmakla bin iki yüz yetmiş dokuz tarihinde hedm edilerek müceddeden inşâ olunmuştur. Bin iki yüz doksan dört tarihinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı ve badehû enhârın sıkça sıkça feyezânı bu câmi-i şerîfin kurbundaki hânlarla dekâkîn ve hâneleri kâmilen mahv ettiği cihetle yalnız kalarak müşrif-i harap olmuş ve eğerçi vakfı vâridâtı pek müsait ise de şarkda kaldığı cihetle elde edilebilen miktarını mütevellîsi çürütüp imârından kat-ı ümmîd olunmuş olduğu halde kurbunda bir dakîk fabrikası bir gazhâne ve bir selhhâne inşâ edilmekle bir derece şenlenmiş ve sâye-i mamûriyet-vâye-i hazret-i Abdülhamîd Hân-ı Sânîde defterdâr-ı vilâyet Mehmed Efendi’nin taht-ı riyâsetinde müteşekkil komisyon marifetiyle yüz bin guruş râddesinde cem edilen bir iâne ile 120 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si sûret-i mükemmelede tamir ettirilerek bin üç yüz on beş senesi Şevvâlinin beşinci Cuma günü resm-i küşâdı icrâ edilmiştir. Mesûdiye Câmii (Otuz ikincisi) Mihalkoç Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde on beşinci numarada Sultân Bâyezîd Câmi-i şerîfi civârında Tunca Nehri kurbunda vâki Mesûdiye câmi-i şerîfidir ki sakfı ahşabdandır, bir minaresi vardır. Zamân-ı sâbıkda Edhemiyye dergâhı olduğu Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî evkâfının Sultân Selîm Hân-ı Sânî kütübhânesinde mahfûz bulunan vakfiyesi müfâdından ve bir müddet de Sofyalı Tekkesi nâmını aldığı Nişâncı Mehmed Paşa tarihinden ve ahîren zâviye olmak üzere meşâyih sırasında tercemesi mezkûr Şeyh Mesûd Efendi’ye verilip bade vefâtihî Şeyh İsmâîl Efendi nâmında bir zâta ve onun dahi bin kırk altı tarihinde vefâtına mebnî Çelebi Şeyh Tekkesi şeyhi Câbî-zâde Mehmed Efendi’ye verildiği Enîsü’l-Müsâmirîn ifâdesinden müstebân olmuştur. Ahîren müşrif-i harap olmakla Dârüssaâde ağası Musli [s.47] Ağa tarafından câmi-i şerîf olmak üzere bin yetmiş altı tarihinde müceddeden binâ olunmakla kapısı bâlâsındaki mermer levhaya hâkk edilmiş olan işbu tarih bi’l-istinsâh bu mahalle terkîm edilmiştir. Tarih Hasbeten li’llâh bünyâd eyledi bu câmii Hazret-i Musli Ağa ol hâmî-i dîn-i mübîn Pâdişâh-ı bahr ü berr Gâzî Mehemmed serverin Nice dem âgâ-yı dârü’l-izzi oldu ol emîn Böyle rûzî olmadı bir kimseye hayr-ı cemîl Gerçi geldi dehre hayli kâmkâr u kâmbîn Sa‘yi meşkûr oluben ukbâda ecrin vere Hakk Mustafâ olup şefî‘i yâri olsun mürselîn Deh düşüp dedi o câmi‘ tarhına mimâr-ı çarh Oldu hakkâ câmi-i mes’ûd beytü’s-sâlihîn 1076 Bin iki yüz seksen tarihinde münhedim olmakla minaresi esâsından mâadâ mahallinde eser-i binâ kalmamış ve kurbunda bir de medrese binâ edilmiş ise de o dahi medâris sırasında zikr olunmuştur. Bânî Musalli Ağa’nın bin yüz yetmiş sekiz tarihinde ecel-i mevûduyla vefât eylediği Râşîd Tarihi’nde mezkûrdur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 121 Ferruh Ağa Câmii (Otuz üçüncüsü) Dâye Hatun Mahallesinde Eski Telgrafhâne Sokağında on beşinci numarada Ferruh Ağa tarafından mescid-i şerîf olmak üzere binâ edilip muahharan Tavlabaşı Mehmed Ağa tarafından minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl kılınmış olduğu tahkîk edilmiş ise de tarihlerine destres olunamamıştır. Sakfı ahşabdandır. Edirne’de meşhû[r] Ali Paşa Çarşısı’nda bânîsi Semîn Ali Paşa’nın kethudâsı olan ve Balat Câmi ve tekkesinin bânîsi bulunan Ferruh Ağa’nın bu zât olması zannolunur. Kendisi Balat’taki câmiinde medfûndur. Hızır Ağa Câmii (Otuz dördüncüsü) Hızır Ağa Mahallesinde Hızır Ağa Câmii Sokağında sekizinci numarada vâki Hızır Ağa Câmi-i şerîfidir ki sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Binâsı tarihine destres olunamamıştır. Cafer Ağa Câmii (Otuz beşincisi) Hazînedâr Sinân Bey Mahallesinde Karabulut Caddesinde yetmiş sekizinci numarada vâki Şehremîni Cafer Çelebi’nin ihyâgerdesi olan câmi-i şerîfdir ki Cafer Ağa Câmii unvanıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bânî-i mûmâ-ileyh dokuz yüz kırk dokuz tarihinde vefât etmiştir. Sarıca Paşa Medresesiyle Umûr Bey Mahallesi dâhilindeki Şekerci Mektebi mûmâ-ileyhin vakfı idügi mahallerinde mezkûrdur. Mehmed Ağa Câmii (Otuz altıncısı) Mehmed Ağa Mahallesinde Mehmed Ağa Camii Sokağında ikinci numarada vâki Mehmed Ağa Camii nâmıyla müştehir olan işbu câmi-i şerîf sekiz yüz otuz yedi senesi recebü’l-ferdinde ve Ebü’lhayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin eyyâm-ı saltanatlarında Mehmed Paşa ibnü’l-imâm Fakîh Hızır tarafından mescid olmak üzere binâ edilip bin yüz elli dokuz senesinde vukû bulan harîk-ı kebîrde muhterik ve münhedim olmakla mütevellî-i vakf Mehmed Ağa marifetiyle bin yüz altmış senesinde vakfı malıyla tamir ve tecdîd edilmiş olduğu kapısı bâlâsındaki tarihden müstebân olduğundan bi’l-istinsâh buraya aynen tenmik edildi. Tarih Muhterik olmuş iken bu câmi-i a‘lâ yine Vakfının malı ile tamir olundu hâliyâ 122 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Bezl-i himmet eyleyüp nâzır olan zât-ı şerîf Bin yüz altmış senesi tecdîd ile kıldı binâ 1160 [s.48] Bu câmi-i şerîf ber-vech-i bâlâ mescid olmak üzere binâ edilmiş olduğu halde bin yüz on üç tarihinde Bâbüssaâde ağası İbrâhîm Ağa tarafından minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl edilmiştir. Sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. Câmi-i mezkûrun bade’l-ihrâk tamir ve tecdîdine bezl-i himmet etmiş olan mütevellî-i vakfın ismi Mehmed Ağa olmak hasebiyle câmiin nâmı dahi muahharan onun nâmına nisbetle şöhret bulmuştur. Yoksa câmi esâsen Mehmed Paşa’nındır. Fîrûz Ağa Câmii (Otuz yedincisi) derûn-ı hisârda Atîk Firûz Ağa Cedîd Aya Nikola Mahallesinde Fîrûz Ağa Çeşmesi Sokağında on ikinci numarada vâki Firuz Ağa Câmiidir ki sakfı ahşâb olup münhedimdir, bir minaresi vardır. Binası tarihine destres olunamadı ise de bânî Fîrûz Ağa sekiz yüz elli tarihinde vefât etmekle Zindanaltında Tatarhan Kabristanında Dârü’lhadîs’e giden Germekapı Caddesi boyunda Sadıkbaba’nın kabri kurbunda medfûndur. Selçuk Hatun Câmii (Otuz sekizincisi) Sevindik Fakîh Mahallesinde Kâdirîhane Caddesinde on beşinci numarada vâki Selçuk Hâtûn binti Mürsel tarafından sekiz yüz altmış tarihinde mescid olmak üzere binâ edilmiş olduğu kapısı bâlâsındaki mermer levha müfâdından anlaşılmakta ise de imâmı olan İbrâhîm Halîfe hâl-i hayâtında mâlik olduğu nukûdu câmiye tahvîl için kable’l-vefât vakf eylemiş olmakla bin kırk beş senesinde minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve bâniyesi Selçuk Hatun’un Bursalı olduğu Sicill-i Osmânî’de mezkûrdur. Sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. Anadolu kazaskerlerinden Şaban-zâde Mevlânâ Mehmed Efendi ile şuarâdan Kıyâmî Şeyh Seyyid Mustafa Efendi bu câmi-i şer[îf ] in sâhasında medfûnlardır. Dâye Hatun Câmii (Otuz dokuzuncusu) Daye Hatun Mahallesinde Daye Hatun Camii Sokağında on üçüncü numarada ve mukaddemâ Deliklikaya ve daha sonra Tekkekapı ve el-yevm Eski Telgrafhane demekle maruf olan mahalde Ahmed Bey’in kerîmesi ve Fâtih Sultân Mehmed Hân hazretlerinin süt vâlideleri Hand Hatun yani Dâye Hatun tarafından mescid-i RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 123 şerîf olmak üzere binâ edilmiştir. Sakfı ahşabdandır, bir minaresi vardır. Müşârun-ileyhânın (m.1486 ve h.891) saferinin dokuzunda vefât ederek Dersaâdet’te Demirkapı’da ihyâ-gerdesi olan mescidin havlusunda mahsûs türbesinde idüği Hadîkatü’l-Cevâmi’de ve Mahmûdpaşa başında Tarakçılar içinde daha bir câmi-i şerîfi olduğu Lûgat-i Tarihiyye ve Coğrafiyye’de müşârun-ileyhânın tercemesinde mezkûrdur. Hâce İlyas Câmii (Kırkıncısı) Demirbiga Mahallesinde Yellibergos Caddesinde yirminci numarada vâki Hâce İlyas Câmiidir ki dokuz yüz seksen iki Zilhiccesinde binâ olunmuştur. Sakfı ahşâbdandır. Pûşîdesi kurşundur, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada: ibâresi menkûşdur. Hacı Burnaz Câmii (Kırk birincisi) Debbâğ Hacı Halîl Mahallesinde Hacı Burnaz Câmii Sokağında on ikinci numarada vâki Hacı Burnaz Câmii’dir ki Keçeciler Kapısı kurbundadır. Bin kırk iki senesinda zâviye olmak üzere binâ olunmuş ise de bin kırk altıda câmiye tahvîl edilmiştir. Hacmi sağîr, sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bu zâviyede şeyh olan zât Sadık Dede’dir, tercemesi ulemâ ve meşâyih sırasındadır. Çokalca Câmii (Kırk ikincisi) Çokalca Mahallesinde Çokalca Câmii Sokağında on beşinci numarada Karayazıcı el-Hâc Ahmed Efendi [s.49] tarafından binâ olunmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Binâsı tarihi malum değil ise de dokuz yüz seksen üç tarihinde vefât eden bânîsi Karayazıcı el-Hâc Ahmed Efendi sâhasında medfûndur. Defterdâr Câmii (Kırk üçüncüsü) Kösec Balaban Mahallesinde Kanatlıköprü Sokağında beşinci numarada vâki Defterdâr Mustafa Paşa tarafından asr-ı Selîm Hân-ı Sânîde Koca Mimar Sinân mübâşeretiyle binâ olunmuş câmi-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, musanna mürtefi bir minaresi vardır. Bin yüz altmış beş senesi zelzelesinde veya sûret-i âharla kubbesi zedelenmekle birçok zamân hâl-i harapîde mesdûd kaldıktan sonra Hacı Rûşen 124 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Efendi nâm bir merd-i gayûr ihyâsı için Edirne’ce ve Dersaâdet’ce sa‘y-i mevfûr ederek aldığı mezûniyet üzerine harap olan kubbesini hedm ve enkâzını fürûht ile ve ba‘zan ashâb-ı hayrât iânesiyle bin iki yüz seksen iki senesinde sakfını ahşâb olarak binâ ve ihyâ etmiş ve havlusuna bir de medrese ihdâs ve inşâ eylemiştir. Bu zâtın inşâ eylemiş olduğu medrese dokuz odadan ibâret olup muahharan sâir ashâb-ı hayr tarafından dahi odalar inşâsıyla o[n] yedi odaya bâliğ olmuş idi. Mûmâ-ileyhin inşâ ettirdiği dokuz oda doksan beş senesi istîlâsında hemen kâmilen denilecek râddede münhedim olmakla fakîr-i câmiu’l-hurûf delâletiyle cem edilen üç bin küsûr guruş iâne ile 1313 tarihinde odalar müceddeden inşâ edilmiş ve ahîren câmi-i şerîfin sakf-ı dâhilisi dahi münhedim olduğundan on iki bin küsûr guruşla tamiri husûsuna vilâyetten sebk eden iş‘âr üzerine irâde istihsâl edilmiştir. Taşlık Câmii (Kırk dördüncüsü) Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Taşlık Câmii Caddesinde yedinci numarada vâki olan ve elsine-i nâsda Taşlık Câmii nâmıyla yâd olunan câmi-i şerîfdir ki devr-i Ebü’l-feth’de on altı sene kadar vezirazam olup sekiz yüz yetmiş dokuz Rebiulevvelinde irtihâl-i dâr-ı bekâ eden Adnî Mahmûd Paşa-yı Velî’nin rûhiyçün Koca Mimar Sinân mübâşeretiyle zâviyeden yapıldığı mimâr-ı mûmâ-ileyhin Tezkiretü’lEbniye’sinde mezkûrdur. Sakfı bir âlî kubbedir, bir minaresi vardır. Mahmûd Paşa’nın tercemesi Hasköy Devhasında mastûrdur. Havlusundaki hamam ile Amuca-zâde Hüseyin Paşa’nın 1113 tarihinde pîşgâhına inşâ eylemiş olduğu şâdırvân harap olup eser-i binâ kalmadığından keyfiyyâtı mahallerinde mezkûrdur. Lâleli Câmii (Kırk beşincisi) Batbâzârı kurbunda Hâsfırın Caddesinde altmışıncı numarada Ebü’l-Feth Sultân Mehmed ve Bâyezîd Hân-ı Sânî asırlarında tabîb-i sultânî olan Hekim Lârî-i Acemî Abdülhamîd Çelebi’nin binâ eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki dâhilen bir kubbe ve hâricen üç tarafını on bir adet kubbeler ihâta etmiştir, bir minaresi vardır. Elsine-i nâsda Lârî Câmii’nden galat olarak Lâleli Câmii denmekle müştehirdir. Bu câmi-i şerîf dokuz yüz yirmi tarihinde binâ olunup hitâmına Yakînî nâm şâir (beytü’l-ibâde-920) cümlesini tarih demiştir. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada menkûş bulunan arabî manzûm tarih budur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 125 Tarih 920 Mevlânâ Mecdî Hadâyiku’ş-Şakâyık’da Hekîm Lârî-i Acemî’nin tercemesinde mûmâ-ileyhin mahrûse-i Edirne’de [s.50] sekiz yüz doksan senesi Saferinin altıncı isneyn gününde vefât eyleyip binâ eylediği câmide defn olundu deyü tasrîh eylemiş ve câmiin kapısı bâlâsındaki hitâm-ı tarihinden bânîsinin vefât tarihinin tamâm otuz sene mukaddem gösterilmiş olması esbâbı anlaşılamamıştır. Câmi-i mezkûr bin yüz altmış beş senesi Ramazanındaki zelzele-i azîmede harap ve dâhilî kubbesiyle etrâfındaki hurde kubbelerin ekserîsi mâil-i türâb olmakla ashâb-ı hayrâttan İplikçi Ahmed Ağa nâm zât şimdiki ahşâb sakfı binâ ve cihet-i sâiresini tamir ve ihya etmiş olduğu Örfî Ağa Tarihçesi’nde mezkûrdur ve havlusunda bir şâdırvânı vardır, medresesinin tafsîlâtı medâris sırasındadır. Sarrâclar Câmii (Kırk altıncısı) Ali Paşa Çarşısının orta kapısı kurbunda Saraçlar Câmii Sokağının üçüncü numarasında Saraçlar Câmii demekle meşhûr olan sekiz yüz altmış dört tarihinde vefât eden el-Hâc Alemüddîn nâm sâhibü’l-hayrın binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. Hacı Alemüddîn evkâfının mütevellîsi olan şahıs kurbundaki medresesi vazîfesini ibtâl içün bin kırk beş tarihinde minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl eylediği Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve zelzele-i azîmede bu câmi dahi münhedim olup kurşunlarının fürûhtuyla sakfının ahşâb olarak müceddeden binâ olunduğu Örfî Ağa Tarihçesi’nde mastûr ve bânîsi Hacı Alemüddin dahi derûn-ı hisârda Kule Kapısı Caddesinde binâ eylemiş olduğu nakşî dergâhında medfûndur. Yeşilce Câmii (Kırk yedincisi) İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde İmâret-i Mezîd Bey Câmii Sokağında on üçüncü numarada vâki sekiz yüz kırk beş tarihinde Eflak voyvodası Drakula tarafından şehîd edilmiş olan Gâzî Mezîd Bey tarafından 126 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si imâreti kurbuna mescid-i şerîf olmak üzere binâ olunmuş ve elsine-i nâsda Yeşilce ve İmâret-i Mezîd Bey Câmii nâmlarıyla şöhret bulmuştur. Enîsü’lMüsâmirîn bânî-i müşârun-ileyhin imâreti vasfında bu mahalde yeşil minareli ve iki kubbeli bir mescidi dahi vardır ki tarafeyninde birer küçük kubbelerle tabhâneleri vardır demiştir. Şu hâle göre yeşilce nâmı minaresinin vaktiyle yeşil boyalı olmasından nâşî idügi anlaşılmaktadır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada menkûş manzûm tarih müfâdından istidlâl olunduğu üzere bin yüz altmış beş tarihindeki azîm zelzelede harap olmakla altmış yedi tarihinde tamir olunduğu sırada minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl edilmiş olması muhtemeldir. Tarihin istinsâh olunan sûreti budur. Tarih Tezelzülden olup tahrîb bu câmi Ezel tamîri bes tahmîn olundu Şehenşâh-ı hazret-i Sultân Mahmûd Yüzünden bir kulu tayin olundu Veliyyü’l-vakf olan Osmân Ağa’nın Bu bâbda sa‘yi bes tazmîn olundu İdüp tamirin tekmîl kusûrsuz Metânetle binâ tebyîn olundu Görenler tarz-ı tamirin safâyî Dedi hakkâ ne hoş tahsîn olundu Çıkup üçler mücevher dedi tarih Yeşilce yemyeşil tezyîn olundu 1167 Bin iki yüz doksan dört senesinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı hengâmında harap olup bir müddet mesdûd kalmış ise de ümerâ-yı askeriyenin himmetleriyle mükemmelen tamir edilerek 1307 Rebiulevvelinin yirmi sekizinde resm-i küşâdı icrâ edilmiştir. [s.51] bânî-i müşârunileyhin Tepe Mezarlığı kurbunda nâmına mensûb olan mahalde bir câmii ve Pazarcılar içinde bir de hamamı vardır. Bürüncekci Câmii (Kırk sekizincisi) Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde yüz yirmi birinci numarada Bürüncekci esnâfından sâhibü’l-hayrât İsmail Ağa nâm zât tarafından binâ edilmiş olan câmi-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Binâsı tarihi bulunamamış ise de kapısı bâlâsındaki mermer levhadaki tamir tarihi budur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 127 Tarih Bi-hamdi’llâh yine bu secdegâhı hüsn-i himmetle Yapıp erbâb-ı himmet eylemiştir menba‘-ı tekbîr Bu dil-cû mabedin mamûr u âbâd olmasın evvel Hayr-hâh-ı cihân İsmâîl Ağa eyleyüp takrîr Hayâtında rızâ-yı hakk içün tayin edüp mebla‘ Bu semtin bâis-i ihyâsı oldu merd-i şöhret-gîr Duâ-gûyu olup sa‘y-i belîğ ihtimâm üzre Bu zîbâ câmiin ârâyişin hoş eyledi tedbîr Kerîmî cevher-âsâ yazdı tâk-ı bâbına tarih Kıyak’da nev güzel revnakla câmi ettiler tamir 1250 Buhûrî tarîkı pîri eş-Şeyh Mehmed Efendi bu câmi-i şerîfin mihrâbı önünde ve hattât-ı şehîr İmâm-zâde Seyyid Mehmed Efendi ibni Ali dahi sâhasında sokağa nâzır pencere kurbunda medfûndur. Beylerbeyi Câmii (Kırk dokuzuncusu) Mîrimîrân Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde on ikinci numarada vâki Beylerbeyi Câmii nâmıyla müştehir câmi-i şerîfdir ki sakfı bir kubbe ve başkaca nîm kubbedir, bir minaresi vardır. Enîsü’l-Müsâmirîn’de kangı beylerbeyinin idügi malûm olmayıp şu kadar ki vakfiyesi sekiz yüz otuz iki tarihiyle müverrah ve nâmı Yûsuf Paşa olmak üzere mastûr ve Halîkatü’r-Rüesâ’da reisü’l-küttâb Abdülkerîm Bey’in tercemesinde mîr-i müşârun-ileyhin ceddi Bolu’dan zuhûr ve Edirne’de Saraçhâne Köprüsü kurbunda Beylerbeyi Câmii sâhibi Şarâbdâr Abdullah Bey deyü mezkûr ve elsine-i nâsda Mîrimîrândan Sinân Paşa demekle meşhûrdur. Vallâhü a‘lemü bi-hakîkati’l-hâl. Çirmen Sancağı mutasarrıfı unvânıyla Edirne’ye gelmiş olan Ali Celal Paşa himmetiyle bin iki yüz otuz beş tarihinde tamir edildiğini mübeyyin kapısı bâlâsına mevzû‘ mermer levhadaki tarih bi’l-istinsâh buraya terkîm edildi. Tarih: İşbu câmiyle bu medrese mürûr-ı dehr ile Kalb-i âşık gibi olmuştu harâba rû-nümâ Eyledi himmet Celâleddin Paşa tamirine Tâlibâna oldu bir câ-yı ferah-zâ hoş-nümâ Ede Hakk sâ‘îlerin sa‘yini dâreynde kabul Sâhib-i hayrın dahi şâdân ede rûhun Hudâ 128 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Geldi bir âhû-çeşm dedi Vedâdî tarihin Muhkem oldu Mîrimîrân Câmii şimdi dilâ Âhû ta‘miyesinden tarihe on iki adet zamm olunacaktır. Noktacı Câmii (Ellincisi) Sıkça Murâd Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde yetmiş üçüncü numarada vâki dokuz yüz kırk bir tarihinde vefât edip mihrâbı önünde medfûn bulunan Noktacı Kasım Efendi nâm sâhibü’l-hayrın nâmına mensûb olan Noktacı Câmiidir ki dâhilen bir ve hâricen üç kubbeli ve bir minareli olmak üzere binâ edilmiş ise de bin kırk tarihinde bir cuma günü salâ ile ezân-ı cuma beyninde hâriçteki kubbelerin üçü birden münhedim olup kimseye zarar îrâs etmemiş ve yerine badehû ahşâbdan bir sakf binâ olunmuş idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve dâhilî kubbesi de bin yüz altmış beş [s.52] senesi zelzelesinde münhedim olmakla badehû ahşâbdan bir kubbe binâ edildiği Örfî Ağa Tarihçesinde mezkûrdur. Bin iki yüz doksan yedi tarihinde Sa‘dî Dergâhına tahvîl olunarak meşîhati Şeyh Ali Bey nâmında tercemesi mûsîkîler miyânında mezkûr bir zâta tevcîh buyrulmuş ise de mûmâ-ileyhin bin üç yüz yedi senesi evâhirinde vukû-ı vefâtına mebnî meşîhat-i mezkûre mahdûmu Necîb Efendi’ye tevcîh olunmak üzere bulunmuş ve câmi‘-i mezkûrun minberi müteveffâ Şeyh Ali Bey tarafından kaldırılmıştır. Koğacılar Câmii (Elli birincisi) Fındık Fakîh Mahallesinde Koğacılar Câmii Sokağında onuncu numarada Koğacılar Çarşısında Fındık Fakîh nâm zât tarafından sakfı ahşâbdan bir minareli bir mescid olmak üzre binâ olunup badehû tüccârdan Hacı Nasûh nâm zât tarafından minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Mahall-i mezkûr vaktiyle Koğacı esnâfına mahsus çarşı olmak mülâbesesiyle bu câmi-i şerîf Koğacılar Câmii nâmıyla şöhret bulmuştur. Bin iki yüz yetmiş dört tarihinde muhterik olmakla eşrâf-ı beldeden Hacı Sâlih Bey nâm zât tarafından bin iki yüz yetmiş sekiz tarihinde ahşâb olarak müceddeden binâ edilmiş ve mihrâb cihetine beş odalı bir de medrese ilâve kılınmıştır. Sarı Câmii (Elli ikincisi) Sûfî Bâyezîd Mahallesinde Murâdiye Küçükpazarı Caddesinde otuz altıncı numarada vâki Sarı Câmi nâmıyla müştehir câmi-i şerîfdir ki derûn-ı hisârda Tahtasakal ahfâdından Sezâî Efendi RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 129 nezdinde bulunan Muhâsebât-ı Evkâf defterinde bu câmi-i şerîfin bânî-i evveli Sûfî Bâyezîd olduğu ve Sahâyifü’l-Ahbâr beyânınca Sûfî Bâyezîd dahi Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin hocası idügi mezkûrdur. Ancak mürûr-ı zamân ile ya muhterik veyahut harap olmuş olmalıdır ki kapısı bâlâsındaki birinci tarihden istidlâl olunduğuna göre dokuz yüz elli tarihinde Doğan neslinden nevcivân Şehîd İskender nâmına mescid olmak üzere binâ edilmiştir. Tarihin istinsâh edilen sûreti budur. Tarih Mescid-i âlî-makâm-ı dil-güşâ Eyleyüp hakkın rizâsıyçün binâ Bir mübârek saati vakt-i seher Dedi tarihi “hüve hayrun latîf ” 950 Mülk-i fânîden geçüp sâhib-i makâm Ola cennet meskeni dârü’s-selâm Bende-i nâ-tüvânı rabb-i cihân Zerre-i âftâb-ı fi’d-deverân İskender şehîd-i ibn-i zamân Ferzend-i nev-civân nesl-i Doğan El-vâki fî-gurre-i Muharremi’l-hicreti’n-Nebeviyye sene hamsîn ve tis‘u-mi’e Habbâz el-Hâc Yûsuf Ağa nâm zât bin kırk altı tarihinde minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl [etmiş] ise de Örfî Ağa Tarihçesinde beyân olunduğuna göre bin yüz altmış üç tarihinde muhterik olduğundan Edirne Bostancıbaşısı İsmâîl Ağa sene-i mezkûrede müceddeden binâ eylemiştir. Kapısı bâlâsındaki diğer mermer levhada muharrer tarih budur. Tarih Ser-i bostâniyân İsmâîl Ağa Görüp bu câmi-i rahmet-güzârı Dil-i âbid gibi yanmış ser-â-pâ Lisân-ı hâl ile etmekde zârî Kadîminden ziyâde yapdı muhkem Bu ma‘bed-gâh-ı âlem-i‘tibârı [s.53] Derûnunda ilâ-yevmi’l-kıyâme Namâz-ı pencgâhı ola cârî Nice hayr-ı cezîle ede nâil Cenâb-ı hazret-i Perverdigârî 130 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Fazîlet-yâb olup ilm-i Hudâdan Dedi tarihini “lî-fazl-ı Bârî” 1163 Bin iki yüz elli beş senesinde Seyyidî-zâde Hacı İbrâhîm Ağa tarafından tamir edilmekle Fıtrî Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Seyyidî-zâde Hacı İbrâhîm Ağa hasbeten Beyt-i ma‘mûr gibi yapdı bak bu zîbâ câmii Bâ-nukat dedim görünce Fıtriyâ tarihini Gör ne rûşen ettiler tamir ile bu câmii Kâdı Câmii (Elli Üçüncüsü) Kadı Bedreddîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde on birinci numarada vâki Edirne Kadıları sırasında (24) numarada tercemesi mastûr Mevlânâ Bedreddîn Mahmûd Efendi tarafından dokuz yüz otuz altı tarihinde binâ olunup Kadı Câmii nâmıyla müştehir olan câmi-i şerîfdir ki sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. İtmâmına “el-hayru fîh” cümlesi tarih vâki olmuştur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada [elmerhûm el-mağfûr es-saîd Bedreddîn el-Kâdî 936] cümlesi mastûrdur. Bin yüz altmış beş [sene]sindeki zelzele-i azîmede kubbesi münhedim olmakla muahharan ahşâbdan binâ olunmuştur. Mûmâ-ileyh sâhib-i câmi Şeyhî Çelebi ile Şeyhülislâm mevlânâ Ahmed Şemseddîn Efendi’nin pederleridir. Kasâb Abdülazîz Câmii (Elli Dördüncüsü) Kasâb Abdülazîz Mahallesinde Hâs Fırın Caddesinde ikinci numarada vâki nâmına nisbetle Kasâb Abdülazîz Câmii’dir ki sakfı ahşâbdandır. Bir minaresi vardır. Bin üç yüz on altı sene-i hicriyesinde cânib-i evkâfdan bin üç yüz guruş sarf ile tamir edilmiştir. Sarrâf Câmii (Elli beşincisi) Kürd Hâce Mahallesinde Kürd Hâce Câmii Sokağında on yedinci numarada vâki Sezâî Dergâh-ı şerîfi pîşgâhında kâin Sarrâf Câmii’dir ki ahşâbdan olan sakfı bin iki yüz seksen bir tarihinde münhedim olduğundan bir minaresi kalmıştır. Bânîsi Sarrâf Hâcı Mustafa Efendi Uzun Mezârlıkta Neboysa Sokağı boyunda medfûndur. Temelsiz Câmi (Elli Altıncısı) Ahi Hasan Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde yedinci numarada ve Tunca Nehri kenarında vâki Ahi Hasan nâm zât tara- RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 131 fından binâ edilmiş olan câmi-i şerîfdir ki nehre kurbiyyeti mülâbesesiyle suların taşkınlığında binâsına vehn gelmemek üzere dikili taşlar üzerine inşâ edilerek altı boş bırakılmış ve bu sebepten Temelsiz Câmi ünvânıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Kuşçu Doğan Câmii (Elli yedincisi) Kuşçu Doğan Mahallesinde Kuşçu Doğan Camii Sokağında dokuzuncu numarada vâki elsine-i nâsda Kuşçu Doğan ve muhâsebât-ı evkâf defterinde Kurtcu Doğan nâm zât tarafından binâ olunmuş, sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kurtçu Doğan Fâtih Sultân Mehmed Hân asrında yeniçeri ağası olup yeniçerilerin sû-i hareketlerine mebnî azl edildiği Sahâyifü’l-Ahbâr’da mezkûrdur. Hâce İvaz Câmii (Elli sekizincisi) Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde elli altıncı numarada vâki Hacı İbrâhîm bin Halîl ve el-Hâc İvaz bin Hüseyin taraflarından sekiz yüz otuz beş tarihinde binâ edilmiş olan Hâce İvaz Câmii’dir ki [s.54] sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada menkûş ibâre sûreti budur. [fî-eyyâmi Sultân Murâd bin Mehmed Hân Hâcı İbrâhîm bin Halîl ve el-Hâc İvaz ibni Hüseyin835] Tanburacılar Câmii (Elli dokuzuncusu) Çarşıda Batpazarı kurbunda Balıkpazarı Yemeniciler Caddesinde on üçüncü numarada vâki sâhibü’l-hayrât el-Hâc Hüseyin bin Kemâl tarafından binâ edilip mevkii vaktiyle Tanburacılar Çarşısı olduğundan dolayı Tanburacılar Câmii nâmını almış ve muahharan oraya Tüfenkçiler esnafı yerleşmiş olduğundan Tüfenkçiler Câmii unvanı ile şöhret bulmuş olan câmi-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Binâsı tarihine destres olunamadı. Havlusunda eyyam-ı şitâda abdest için ateşle ısınır muslukları vardır. Alemdar Câmii (Altmışıncısı) Alemdâr Mahallesinde Alemdâr Câmii Sokağında birinci numarada vâki Alemdâr Hasan Baba tarafından binâ edilmiş olan Alemdâr Câmii’dir ki evvela mescid olmak üzere binâ edilip zimmet vekîli Mustafa Efendi cânibinden minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl edilmiştir. Sakfı ahşâb ve harapdır, bir minaresi vardır. 132 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Piyâde Kışla-i Hümâyûnu Câmii (Altmış birincisi) Sarây-ı Hümâyûn kurbunda Piyâde Kışla-i Hümâyûnu dâhilinde vâki câmi-i şerîfdir ki cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Sânî hazretleri irâdeleriyle binâ olunmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bin iki yüz kırk üç tarihinde kışla-i hümâyûn ile birlikte binâ edilmiştir. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 133 Ravzatü’l-Mesâcidi’ş-Şerîfe der-Edirne 134 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 135 Edirne’de mamur ve harap 164 mescid-i şerîf vardır ki müfredâtı bervech-i âtî zikr ve ta‘dâd olunur. 1-Cedîd Kasım Paşa Mescidi Cedîd Kasım Paşa Mahallesinde Kapılı Sokağında yirmi birinci numarada vâki Cedîd Kasım Paşa Mescididir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bânîsi 939 tarihinde vefât edip Gelibolu’da medfûndur. 2-Şehâbeddin Paşa Mescidi Şehâbeddin Paşa kurb-ı Arasta Mahallesinde Şehâbeddin Paşa Sokağında beşinci numarada vâki Hadım Şehâbeddin Paşa tarafından sekiz yüz kırk tarihinde binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. Beyne’l-avâm Kirâslı Câmi demekle şöhret bulmuştur. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya menkûş ibâre budur. [Essese hâze’l-mescidi’lmübârek fî-eyyâmi’s-sultân Murâd Hân Hâcı Şihâbüddîn bin Abdullâh tarihu sene erba‘în ve semânü-mi’e] Bânîsi Enderûn-ı Hümâyûndan bi’t-tefeyyüz 834’de sevâhil muhâfızı ve badehû Rumeli Beylerbiyisi ve 847’de vezîr olup 857’de infisâl ile mütekâiden âzim-i dârü’l-bekâ olan Ak Ağalardan Hadım Şehâbeddin Paşa’dır. Saraçhâne köprüsüyle Fil Hamamı bu zâtın binâsı idügi mahallerinde mezkûrdur. Ulemâ ve meşâyih sırasında tercemesi mezkûr dârü’lhadîs müderrisi Solakzâde Ramazân Efendi bu mescid-i şerîfin mihrâbı cihetinde medfûndur. 3-Fazlullâh Paşa Mescidi Fazlullâh nâm-ı diğer Feyzullah Paşa Mahallesinde Feyzullâh Paşa Câmii sokağında on beşinci numarada Fazlullah Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bânî-i müşârun-ileyhin tercemesi Edirne’de medfûn bulunan vüzerâ sırasında mezkûrdur. 136 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 4-Şâh Melek Paşa Mescidi Hucerât-ı Şâh Melek Paşa Mahallesinde Şâh Melek çıkmazında onuncu numarada vâki Şâh Melek Paşa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâb ve harapdır. Bânîsi Mihal Köprüsü başındaki câmi-i şerîfi sâhasında medfûndur. 5-Zen-i Sarıca Paşa Mescidi [s.55] Zen-i Sarıca Paşa Mahallesinde Dâmâd Çeşmesi Sokağında sekizinci numarada vâki Sarıca Paşa’nın haremi hâtûnun binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 6-Hasan Paşa Mescidi Hasan Paşa Mahallesinde Has Fırın Caddesinde yirmi yedinci numarada vâki Hasan Paşa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Sakfı münhedim olmakla Mûytâb Hacı Arif Ağa nâm zât bin iki yüz (76) senesinde müceddeden binâ etmiştir. Bânî-i evveli 830 tarihinde vefât eden ve İhmâl Paşa câmi-i şerîfinin bânîsi olan zât olması muhtemeldir. 7-Nişâncı Paşa Mescidi Nişâncı Paşa Mahallesinde Gülbahçesi Sokağında Nişâncı Mehmed Paşa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Bir minaresi vardır. 1295 senesi istîlâsında münhedim olmakla 1305 tarihinde ahşâb olarak müceddeden binâ edilmiştir. 8-Ramazân Paşa Mescidi Murâdiye Mahallesinde Ali Ağa Caddesinde ikinci numarada vâki mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan olarak Ramazân Paşa tarafından binâ olunmuştur. 9-Zen-i İbrâhîm Paşa Mescidi Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Zincirli Kapı Sokağında kırk altıncı numarada câmi sâhibi İbrâhîm Paşa’nın zevcesi Hundi Hâtun’un binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 10-Şehâbeddîn Paşa Mescidi Şehâbeddîn Paşa Kurb-ı Hamam-ı Fil Mahallesinde Saraçhâne Köprüsü Caddesinde altmış beşinci numarada vâki Şehâbeddîn Paşa Mescid-i 76 İki kelimelik boşluk. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 137 şerîfidir ki sakfı ahşâbdan idi. Bin iki yüz doksan dört senesi istîlâsında münhedim olup arsa kalmıştır. Bânî-i müşârun-ileyhin Kirâslı Câmi nâmıyla müştehir bir mescidi daha vardır. 11-Ali Paşa Mescidi Ali Paşa Çarşısı kurbunda ve zahrında elli ikinci numarada sadr-ı esbak Semiz Ali Paşa’nın binâ-gerdesi olan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Eyyâm-ı şitâda abdest için ateşle ısınır muslukları dahi vardır. Ali Paşa Çarşısında islam kalmadığı için haraba yüz tutmuştur, mesdûddur. 12-Esad Paşa Mescidi Tahmîs kurbunda Tahmîs Sokağında ikinci numarada Ayaş Müftîsizâde Esad Muhlis Paşa’nın bin iki yüz kırk üç tarihinde binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan olduğu için bin iki yüz yetmiş iki senesinde muhterik olup arsa kalmıştır. Bânîsinin tercemesi Edirne valileri sırasındadır. 13-Rüstem Paşa Mescidi Mûytâblarda iki kapılı han mukâbilinde Rüstem Paşa Hanı derûnunda havlu vasatında vâki şâdırvânın fevkine binâ olunmuş Rüstem Paşa Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdan ve kurşun pûşîdeli idi. Han-ı mezkûr odalarının kısm-ı küllîsi millet-i âhar yedine geçmiş ve İslâm elinde bulunanlarının da müste’cirleri gayr-ı müslimeden bulunmuş olmasına mebnî mescid-i mezkûr muattal kaldığından bin iki yüz doksan beş senesinde Edirne’nin Rusyalı tarafından istîlâ olunduğu bir zamanda hân-ı mezkûr sekenesi tarafından hedm edilmiştir. Edirne’de altı şadırvan üstü câmi denilen bu mescid-i şerîf idi. 14-Hazînedâr Sinân Bey Mescidi Hazînedâr Sinân Bey Mahallesinde Hazînedâr Sinân Bey Câmii Sokağında on birinci numarada vâki Sinân Bey Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, binâsı tarihi bulunamamıştır. 15-Yahya Bey Mescidi Yahya Bey Mahallesinde Yahya Bey Camii Sokağında üçüncü numarada şâir-i meşhûr Yahya Bey’in dokuz yüz [s.56] seksen beş tarihinde binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. İtmâmına mütercim-i Şakâyık Mecdî merhûm bu tarihi demiştir. Tarih: 138 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Sâhibü’l-hayr yani Yahya Bey Kıldı bu mescid-i şerîfi binâ Yaptı anınla dâr-ı âhiretin Kıldı cennette kendüye me’vâ Dedi tarihini anın Mecdî “Mescid-i hûb u mecma‘-ı a‘lâ” 985 Bânîsinin tercemesi Kızanlık şuarâsı sırasındadır. Mihrâbı önünde Kandiye valisi Mehmed Paşa medfûndur. 16-Kopuzcu Ali Bey Mescidi Kopuzcu Ali Bey Mahallesinde Asmalı Sokakta on dördüncü numarada vâki Kopuzcu Ali Bey Mescid-i şerîfidir ki, sakfı ahşâbdan olduğu cihetle bin iki yüz doksan dört senesi istîlâsında münhedim olup arsa kalmıştır. 17-Ali Bey Mescidi Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Ali Bey Câmii Sokağında yedinci numarada vâki İbrâhîm bin Mustafa nâm sâhibü’l-hayr tarafından dokuz yüz dört tarihinde binâ olunup Ali Bey Câmii nâmıyla müştehir olan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada menkûş ibâre budur. Bu levha kapısı bâlâsında iken halk Ali Bey Câmii demekten geri durmazlar. Fe-sübhâna’llâh. 18-Şerbetdâr Hamza Bey Mescidi Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Kâsımpaşa Hamamı Sokağında on birinci numarada vâki sakfı ahşâbdan ve musanna‘ bir minareli Şerbetdâr Hamza Bey Mescidinin birçok vakfı olduğu halde bakılmayıp münhedim olmakla sakfından, minaresinden eser-i binâ kalmamıştır. Bânîsi Sicil-i Osmânî beyânınca 864 tarihinde Rumiyye-i Suğrâ yani Amasya ve Tokat valisi iken orada vefât etmiştir. 19-Rakkâs Ali Bey Mescidi Rakkâs Ali Bey Mahallesinde Altûnîzâde Sokağında kırk dokuzuncu numarada Rakkâs Ali Bey tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki Tabutlu Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandandır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 139 20-Mîrâhûr Ayas Bey Mescidi Mîrâhûr Ayas Bey Mahallesinde Berkuk Ağa Mescidi Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki ve bin on altı tarihinde vefât eden Mîrâhûr Ayas Bey tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki Parmaklı Mescid nâmıyla şöhret bulmuştur. 1295 istîlâsında münhedim olmuştur. 21-Umur Bey Mescidi Umur Bey Mahallesinde Menzil Ahûru Caddesinde otuz dördüncü numarada vâki Timurtaş Paşazâde Umur Bey’in binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki ittisâlindeki türbeye izâfetle Tirid Baba Câmii nâmıyla şöhret bulmuştur, sakfı ahşâbdandır. 22-Ak Mescid-i Sinân Bey Ak Mescid-i Sinân Bey Mahallesinde Ak Mescid Caddesinde sekseninci numarada vâki Sinân Bey nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki Ak Mescid nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdan ise de etrâfını hristiyânlık istîlâ eylediği cihetle harap olup arsa hükmündedir, bir minaresi vardır. 23-Ömer Bey Mescidi Emir Şâh Mahallesinde Bağcı Sokağında yirmi birinci numarada vâki Ömer Bey nâm sâhibü’l-hayr tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki, harapdır. 24-Bedevîzâde Ahmed Bey Mescidi [s.57] Hâs Murâd Mahallesinde Alaca Câmi Sokağında Bedevîzâde Ahmed Bey’in binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki Alaca Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 25-İbrâhîm Bey Mescidi Abacılar başında Üçşerefeli Câmii Caddesinde on ikinci numarada vâki Gâzî İbrâhîm Bey nâm zât tarafından sekiz yüz on dört tarihinde binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir ki Edirne’de islâm tarafından binâ olunan ma‘âbid-i şerîfenin en kadîmidir. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya menkûş ebyât ve ibârenin sûretidir. Nazm İlâhî menzilini cennet eyle Ona lutf u keremden rahmet eyle 140 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Cemâline müşerref eyle anı Ona hûrîler ile sohbet eyle [(el-merhûm İbrâhim Bey el-vâki) tarih: 814)] bin üç yüz on dört senesi ramazân-ı şerîfi ibtidâsında tamir edilmiştir. Sakfı bir kubbedir. 26-Vize Çelebi Mescidi Vize Çelebi Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde seksen ikinci numarada vâki Vize Çelebi nâm zât tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki ittisâlindeki kebîr çeşmeye izâfetle İki Lüleli Câmi dahi derler. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Şâir-i meşhûr Hayâli Bey bu mescid-i şerîfin sâhasındaki çeşmesi ittisâlinde medfûndur. Edirne Defter-i Hâkânî kaleminde manzûr-ı fakîrânem olan Haremeyni’şŞerîfeyn Musakkafât Defteri’nde bu mahallenin nâm-ı atîki Hayâlî Vize Çelebi Mahallesi olduğu görülmüştür. 27-Kaya Çelebi Mescidi Süpürgeciler Mahallesinde Süpürgeciler Caddesinde yirmi sekizinci numarada vâki Kaya Çelebi nâm zât tarafından binâ edilmiş mescid-i şerîfdir ki sakfı kubbedir. Minare münhedimdir. El-yevm muattal ve harapdır. 28-Çene Efendi Mescidi Orta Karaağaç Mahallesinde Mescid Sokağında ikinci numarada vâki Sultân Murâd Hân-ı Sâlis asrı ulemâsı sırasında mesbûku’t-tercüme Mehmed Çene Efendi ibni İpsalalı Mahmûd binâsıdır ki el-yevm arsa-i hâliye olan işbu mescid-i şerîfin sakfı ahşâbdan imiş. 29-Hâce Ömer Efendi Mescidi Hacı Ömer Mahallesinde Mekteb Sokağında Hâce Ömer Efendi nâm zât tarafından ahşâb olarak binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir ki yedinci numarada vâki ve derûn-ı hisârda Kafeskapı kurbunda kâin olup elyevm hâlî arsadır. Nâm-ı sahîhi Hâce Ömer Mescidi’dir. Tahrîf olunarak Hacı Ömer denilmiştir. 30-Yahşî Fakîh Mescidi Derûn-ı hisârda kadîmen Yahşî Fakîh el-yevm Hristos Mahallesinde Balıkpazarı Caddesinde altmış altıncı numarada ve Çukacılar Hamamı ittisâlinde vâki Yahşî Fakîh nâm zât tarafından bade’l-feth binâ edilmiş RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 141 olan mescid-i şerîfdir ki mürûr-ı zamân ile müşrif-i harap olup arsasının el-yevm bilardohâne olan mahal idügi tahkîk kılınmıştır. 31-Veled-i Veliyyüddîn Mescidi Veled-i Veliyyüddin Mahallesinde Veled-i Veliyyüddîn Mescidi Sokağında üçüncü numarada kâin Veled-i Veliyyüddin Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâb ve harapdır. Bânîsi Mevlânâ Veliyyüddînzâde Şâir Ahmed Paşa olmuş zannolunur. 32-Molla Fahreddîn Mescidi Monla Fahreddîn Mahallesinde Hacı Şâkir Bey Sokağında sekizinci numarada vâki Monla Fahreddîn Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. Banîsi sekiz yüz yetmiş üç tarihinde vefât edip Dârü’l-hadîs Câmi-i şerîfinin mihrâbı önünde medfûn ve tercemesi şeyhülislâmlar sırasında mezkûr bulunan Fahreddîn-i Acemî hazretleridir. 33-Hayreddîn Mescidi [s.58] Çizmeciler Çarşısında Postahâne Sokağında elli dördüncü numarada Hayreddînzâde Ahmed Efendi tarafından binâ olunup pederi nâmına nisbetle Hayreddîn Mescidi demekle müştehir olan işbu mescid-i şerîf bin iki yüz kırk üç senesi harîk-ı kebîrinde muhterik olduğundan sene-i mezkûrede kethudâ-yı ser-bevvâbîn Osmân Nûri Ağa tarafından müceddeden binâ edilmiş ve kapısı bâlâsındaki mermer levhaya menkûş tarih buraya terkîm kılınmıştır. Tarih Hazret-ipâdişeh-i hâmî-i dîn ü dünya Yani sultân-ı selâtîn-i cihân Mahmûd Hân Bâis-i hayr-duâ olmak içün bendeleri Niçe vîrâneleri eylediler âbâdân Yani vâlî-i merâhim-şiyem Esad Paşa Kıldı inşâ nice hayrât bi-avn-i Yezdân Kethudâsı dahi ol Âsaf-ı vâlâ-şânın Kıldı ızhâr-ı ubûdiyyet-i ihlâsı ayân Sâ‘î-i hayr ser-efrâz-ı ser-i bevvâbîn Yani Osmân Ağa mümtâz-ı cemî‘-i akrân Sarf-ı hayrâta edüp cümle nukûd-ı fikri Eser-i mahbûb-ı Hudâya olup ez-cân revân 142 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si İşte şehr içre şehîr Mescid-i Hayreddîn kim Mesken-i ehl-i salât olmuş idi niçe zamân Yandı mescid dahi ihrâk olıcak sûk-ı şehr Dil-i firkat-zede âşık gibi oldu vîrân Yaptı a‘lâ dahi ra‘nâ hele evvelkinden Oldu bâ-lutf-ı Hudâ bânî-i sânî ey-cân Dedim itmâmına bu mısraı târîh Zekî Yapdı a‘lâ bu güzel ma‘bed-i Nûrî Osmân [tekrar bina eden zat] Sakfı ahşâbdan olup bin iki yüz doksan dört senesi istîlâsında münhedim olmuştur. 34-Hâcı Bedreddîn Mescidi Hisârda mukaddemâ Hâcı Bedreddîn el-yevm Ermeniyân-ı Panaiye Mahallesinde Çukacılar Fırını Sokağında yirmi sekizinci numarada vâki Hacı Bedreddîn Mescid-i şerîfi arsa hâlindedir. 35-Habbaz Muhyiddîn Mescidi Hisârda Panaiye Mahallesinde Tavukkapısı Sokağında ikinci numarada vâki Habbâz Muhyiddîn Mescid-i şerîfidir ki Balıkpazarında Tavukkapısı Sokağının cihet-i yemînindeki köşede kâin bakkâl dükkânının ittisâlinde ve dükkânın kârgîr mağazası fevkinde sekiz on kademe taş nerdübân ile çıkılır bir mescid-i şerîfdir, sakfı ahşâbdandır, harapçadır. 20 Ağustos [1]321 tarihindeki harîk-ı hâ’ilde yanmıştır. 36-Mevlânâ Veliyyüddîn Mescidi Mukaddemâ Mevlânâ Veliyyüddin el-yevm Metrepolid Mahallesinde Metrepolid Kilisesi Caddesinde üçüncü numarada vâki Mevlânâ Veliyyüddîn’in Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. Bu mescid-i şerîfe fahrü’l-mevle’l-izâm İslâmzâde Abdülbâkî Efendi bin iki yüz yirmi sekiz senesi muharreminde minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl eylediği Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde mezkûrdur. Müşârun-ileyh Veliyyüddin Efendi Bursa’da medfûn şâir Ahmed Paşa’nın pederidir. El-yevm arsa hükmünde harapdır. 37-Mahmûd Ağa Mescidi Mahmûd Ağa Mahallesinde Soğukçeşme Caddesinde on dördüncü numarada vâki Mahmûd Ağa nâm zâtın sekiz yüz altmış üç tarihinde binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhaya menkûş ibâre budur: RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 143 Bânî-i mûmâ-ileyhin asr-ı Bâyezîd Hân-ı Sânî’de irtihâl eden Mîr-i alem Gâzî Mahmûd Ağa olması zannolunur. 38-İsmâîl Ağa Mescidi İsmâîl Ağa Mahallesinde Selçuk Hâtûn Câmii Sokağında on üçüncü numarada vâki İsmâîl Ağa nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı kubbedir, bir minaresi vardır. 39-Çakır Ağa Mescidi Çakır Ağa Mahallesinde Saraçhâne Köprüsü Caddesinde dördüncü numarada vâki Çakır Ağa Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bânî-i mûmâ-ileyh Fâtih Sultân Mehmed Hân’ın asrı ricâlinden olup Üsküplüde ve sâir mahalde altı mescidi olduğu Sicil-i Osmânî’de mezkûrdur. 40-Teftîn Ağa Mescidi Teftîn Ağa Mahallesinde Teftîn Ağa Câmii Sokağında birinci numarada vâki Teftîn Ağa Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. 41-Ârif Ağa Mescidi Ârif Ağa Mahallesinde Salı Tekkesi Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki Ârif Ağa Mescid-i şerîfidir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. 42-Tarpûşî Mehmed Ağa [Mescidi] Balaban Paşa Mahallesinde Yemiş İskelesi Caddesinde yirmi yedinci numarada Tarpûşî Mehmed Ağa Mescid-i şerîfidir ki kapısı Yemiş İskelesi Caddesinde ve arsası köprü ittisâlindedir, hâlîdir. 43-Berkuk Ağa [Mescidi] Berkuk Ağa Mahallesinde Berkuk Ağa Mescidi Sokağında onuncu numarada vâki Berkuk Ağa Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. Dârü’lhadîs müderrisi Emîr Hüseyin Çelebi mihrâbı önünde medfûndur. 144 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 44-Hacı Hasan Ağa Mescidi Nâib Çelebi Mahallesinde Cami-i Şerîf Sokağında birinci numarada vâki Hâcı Hasan Ağa nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki Kızıl Mescid nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdan ve bir minaresi var idiyse de bin iki yüz doksan dört senesi Rusyalı istîlâsında kâmilen münhedim olmuştur. El-yevm buraları hristiyan eline geçtiğinden ahîren Nâib Çelebi Mahallesi nâmı islama ve Kızılmescid Mahallesi nâmı hristiyan milletine verilmiştir. 45-Hacı Emin Ağa Mescidi Unkapanı civarında Abacılarbaşı Caddesinde sekseninci numarada ve Ali Paşa Çarşısının İğneciler Kapısı pîşgâhında vâki nalbur esnâfından Hacı Emin Ağa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. 46-Kürd Hâce Mescidi Kürd Hâce Mahallesinde Kürd Hâce Câmii Sokağında altıncı numarada Kürd Hâce demekle marûf olan zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Zindânaltında Tatarhan kabristânında “El-Makâm” nâm ravza-i mübârekede vâki bir kabir taşında ibâresi menkûşdur. Bu taş sâhibinin 827 tarihinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eden Fetâvâ-yı Bezzâziye sâhibi câmi‘u’l-ulûmi’l-avâlim Mevlânâ Hâfızü’d-dîn Mehmed bin Mehmed elKürdî’nin pederi olup mezkûr kabre kurbiyyet-i mevkiyesi mülâbesesiyle fakîr-i câmi‘u’l-hurûf bu mescid-i şerîfin onlar tarafından binâ edilmiş olması zannındayım. 47-Gâzî Hâce Mescidi Gâzî Hâce Mahallesinde Tütünsüz Tekkesi Sokağında yirmi birinci numarada Gâzî Hâce Rüstem nâm zâtın [s.60] binâ eylediği mescid-i şerîfdir. 48-Maruf Hâce Mescidi Maruf Hâce Mahallesinde İmâret Caddesinde elli üçüncü numarada vâki Maruf Hâce nâmıyla şöhret bulup Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde Muarrif Hâce ve ismi Kadı Ahmed Efendi olmak üzere mukayyed bulunan zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan ise de el-yevm arsadır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 145 49-Mü’min Hâce Mescidi Mü’min Hâce Mahallesi’nde Tahtalı Câmi Sokağı’nda yirmi yedinci numarada vâki Mü’min Hâce tarafından ahşap olarak binâ olunmuş mescid-i şerîftir ki Tahtalı Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. 1294 senesi istîlâsında münhedim olmakla arsadır. 50-Hâce Hayreddîn Mescidi Mahmûd Ağa Mahallesinde Kayış Ahmed Sokağında altıncı numarada vâki Mevlânâ Hâce Hayreddîn mescid-i şerîfidir ki ahşap olarak binâ edilmiş olan sakfı münhedim olduğundan sinîn-i vefîreden beri arsadır. Bânîsi Fâtih Sultân Mehmed Hân’a muallim olup 883’de vefât etmiştir. İstanbul’da Unkapanında üç mihrâblı denilen mescidi ile bir medresesi vardır. Hüsn-i hatta mâlik olduğu Künhü’l-Ahbâr’da mezkûrdur. 51-Hâcegî Mescidi Hâcegî Mahallesinde Hâcegî Câmii Sokağında yirmi beşinci numarada vâki Bezistân hâcegîlerinden bir zâtın binâ ettiği mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. 52-Hâce Bâlî Mescidi Hâce Bâlî Mahallesinde Hanımoğlu Sokağında birinci numarada tüccârdan Hâce Bâlî nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Ulemâ sırasında tercemesi mezkûr Şârih-i Mültekâ Mevlânâ Osmân Vahdetî ibtidâ Edirne’yi teşrîflerinde bu mescid-i şerîfin odasında beytûtet etmiş ve mihrâbı önündeki çeşmeyi binâ eylemiş idügi mervîdir. 53-Hâce İshak Mescidi Noktacı-zâde Mahallesinde Ağa Hamamı Caddesinde otuz beşinci numarada vâki Hâce İshak Efendi’nin binâ eylediği mescid-i şerîfdir. 54-Hâce Siyâh Mescidi Derûn-ı hisârda kadîmen Hâce Siyâh ve el-yevm Aya Nikola Mahallesinde Direkli Câmi Sokağında ikinci numarada vâki Hâce Siyâh Mescid-i şerîfidir ki kiliseden muhavveldir. Bânîsinin Fâtih Sultân Mehmed Hân asrında sekiz sene makâm-ı celîl-i fetvâda bulunup dokuz yüz bir senesinde irtihâl eden Mevlânâ Alâüddîn Ali Arabî olmuş zannolunur. Bu nâmda Trabzon’da dahi bir Mahalle ile Kilise’den muhavvel bir mescid-i şerîf var] kilisesidir. dır. Nâm-ı atîki Aya Segozori [ 146 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 55-Hace Bâyezîd Mescidi Derûn-ı hisârda Tahtakale Caddesinde yirminci numarada vâki Hâce Bâyezîd Mescid-i şerîfidir ki mürûr-ı zamân ile İslâmın oradan çekilmesiyle münhedim olarak arsası Demirdirek Bakkalı ile bağhânesi arsalarıyla mezc edilip yahudi milleti tarafından duvar içine alınarak isti‘mâl edilmekte olduğu cânib-i hükûmetten bi’l-istihbâr men edilmiş ve el-yevm arsa hâlinde durmakta bulunmuştur. 56-Hacı İslâm Mescidi Hâcı İslâm Mahallesinde Hâcı İslâm mescidi Sokağında dokuzuncu numarada vâki Hâcı İslâm Bey tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 57-Hâcı Safâ Mescidi Hâcı Safâ Mahallesinde Tahmîs Sokağında yirminci numarada vâki Hâcı Safâ nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, 1312 tarihinde cânib-i evkâf-ı hümâyûndan tamir edilmiştir. 58-Hâcı Hasan Mescidi [s.61] Şehâbeddin Paşa Kurb-ı Ârâsta Mahallesinde Hâcı Hasan Mescidi Sokağında on beşinci numarada Hacı Hasan nâm zât tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Muhâsebât-ı evkâf defâtirinde bânî-i mûmâileyh Aya Hasan nâmıyla mezkûrdur. 59-Hâcı Mercimek Mescidi Hacı Mercimek Mahallesinde Hâcı Mercimek Camii Sokağında yirminci numarada vâki Hâcı Mercimek Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdan ve bir minaresi var idi. Yazlık Mahallinde meczûbînden Deli Mehmed nâmında bir fakîr ikâmet eylediği cihetle bir aralık Deli Mehmed’in Câmii nâmıyla da şöhret almış idi. Bin iki yüz yetmiş beş tarihinde sakfı bir gece ezân ile işâ arasında münhedim olup minaresi dahi 1298 hilâlinde cemaat-i islâmiye tarafından hedm edilerek şerefesi enkâzı Kunduk Osmân Mesci’dine hibe edilmiş ve mâadâsı tâlibine fürûht ile yeri arsa kalmıştır. Kudâttan Mevlânâ Ramazân Efendi bu mescidin sâhasında medfûndur. Mûmâ-ileyhin nâmı Kuşakcı-zâdedir. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 147 60-Hâcı Doğan Mescidi Derûn-ı hisârda kadîmen Hacı Doğan ve el-yevm Ermeniyân-ı Aya İsterati Mahallesinde Aya İsterati Kilisesi Sokağında kırk beşinci numarada ve Tunçkaldırım denmekle meşhur olan mahalde vâki Hâcı Doğan Mescidi ve Muhâsebât-ı Evkâf Defâtiri kaydınca zâviyesidir ki sakfı kubbedir ve bir minaresi vardır. Mürûr-ı zamân ile sakfı münhedim olup duvarları mevcuttur. Bu mahalle dâhilinde bânî-i mûmâ-ileyhin arsa kalmış bir de medresesi vardır ki medâris sırasındadır. Bu mescid-i şerîf evkâfından sarây-ı hümâyûn kurbunda kâin cesîmce bir arâzînin vâridâtı Horozlu’da müceddeden binâ ve inşâ edilen Hamîdî Mekteb-i Sanâyiine rabt edilmiştir. Bânî-i mûmâ-ileyhin bu mahallede medrese arsası vardır. 61-Hâcı Yakûb Mescidi Tahtakale’de Manyas Kapısı civârında Hacı Yakûb Mahallesinde Simonacı Sokağında yirminci numarada vâki Hâcı Yakûb veled-i islâm nâm sâhibü’l-hayr tarafından binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir ki sakfı kubbedir ve bir minaresi vardır. Bin iki yüz altmış iki senesindeki Tahtakale harîk-ı kebirinde bu câmi-i şerîfin dahi derûnuna âteş sirâyetiyle ahşap mahalleri muhterik olduğundan hâl-i harapîde kalmış ve civârında islâm dahi kalmamış olmak münâsebetiyle bin iki yüz seksen dört senesinde vali bulunan Hurşîd Paşa tarafından gösterilen müsâade üzerine hedm olunarak arsasına tüccârdan Simonacı yahudi tarafından dâiren-mâ-dâr duvar çekilerek karşı bulunan hânesine bahçe ittihâz edilmiştir. 62-Hâcce Hoşkadem Mescidi Hâcce Hoşkadem Mahallesinde Nâzır Mustafa Sokağında yedinci numarada vâki Hâcce Hoşkadem nâm sâhibetü’l-hayr tarafından binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir. 63-Hâfız Ahmed Mescidi Hâfız Ahmed Mahallesinde Güzelce Baba Sokağında yirmi birinci numarada vâki Hâfız Ahmed Efendi nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 64-Hadım Balaban Mescidi Hadım Balaban Mahallesinde Hatîce Sultân Sarayı Sokağında ikinci numarada vâki Hadım Balaban Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 148 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 65-Hadım Fîrûz Mescidi Hadım Fîrûz Mahallesinde Oruç Bakkalı Sokağında otuzuncu numarada vâki Hadım Fîrûz tarafından binâ olunmuş olan mescid ahîren münhedim olduğundan el-yevm arsadır. 66-Hadım Timurtaş Mescidi [s.62] Hadım Timurtaş Mahallesinde Orta Sokağında ikinci numarada vâki Hadım Timurtaş nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir. 67-Yaya Timurtaş Mescidi Yaya Timurtaş Mahallesinde Arpakârbân Sokağında beşinci numarada vâki Yaya Timurtaş nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir. 68-Baba Timurtaş Mescidi Baba Timurtaş Mahallesinde Timurtaş Mescidi Sokağında birinci numarada Baba Timurtaş nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Sekiz yüz kırk beş tarihinde vefât eden bânîsi mûmâileyh ile meşâhîr-i hattâtînden Yanığın Kayını demekle şehîr Hâfız Mehmed Ferîd Efendi bu mescid-i şerîfin mihrâbı önünde medfûnlardır. 69-Emîr Şâh Mescidi Emîr Şâh Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde otuz beşinci numarada Emir Şâh nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki Sarı Câmi denmekle şöhret bulmuştur. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bin iki yüz doksan dört istîlâsında harap olduğundan ahîren icrâ edilen tamirine Hulkî bu tarihi demiştir. Hakk Teâlâ hazreti eyler münâcâtın kabul Tarih Kıl bu câmide namazı hasbeten li’llah çün Tarh edip bir noktayı Hulkî ahâlî sa‘y ile Bu ibâdetgâhı tamir ettiler Allah içün 1306 Şuarâdan Hâfız Rahşî bu mescid-i şerîfin sâhasında medfûndur. 70-Sefer Şâh Mescidi Hacı Sarrâf Mahallesinde Zincirlikuyu Caddesinde elli ikinci numarada vâki Yıldırım Bâyezîd Hân asrı ulemâsından olup sekiz yüz kırk üç tarihinde vefât eden Mevlânâ Sefer Şâh hazretlerinin binâ eylemiş oldukları mescid-i şerîfdir ki sakfı kubbe ve bir minaresi var idiyse de mürûr-ı zamân ile sakfı münhedim olup minaresi de iki yüz doksan sekiz hilâlinde RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 149 cemaat-i islâmiye tarafından hedm edilmiştir. Minaresine kaval tabir olunur idi ki şerefesi kapısı dâhilinden aşağıya bakıldıkda aşağı kapıdaki şahıs görülür idi. 71-Devletşâh Mescidi Beyce Mahallesinde Beylerbeyi Fırını Sokağında otuz üçüncü numarada Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin vâlidesi ve Germiyanoğlu Yakub Bey’in hemşîresi Devletşah Hatun tarafından binâ edilmiş olduğu Edirne nüfûs nâzırı Hüsnü Bey tarafından ifâde olunan mescid-i şerîfdir ki el-yevm arsadır. 72-Gülbahar Hâtun Mescidi Gülbahar Hatun Mahallesinde Gülbahar Câmii Sokağında sekizinci numarada vâki Gülbahar Hatun Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bâniyesi Sultân Selîm-i kadîmin vâlidesi olduğu mervîdir. Binâsı (855)...77 73-Selçuk Hâtun Mescidi Selçuk Hâtun Mahallesinde Selçuk Hatun Câmii Sokağında on dördüncü numarada vâki Selçuk Hâtun Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdan olup bin iki yüz doksan beş senesi istîlâsında münhedim olmuştur. Bâniyesi Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin kerîme-i muhteremeleri ve Karaca Paşa’nın zevceleri olup 890 tarihinde vefât etmiş olan Selçuk Hatun idügi mervîdir. 74-Âşûbe Hâtun Mescidi Karaca Ahmed Mahallesinde Ağa Hamamı Bakkâlı Sokağında dokuzuncu numarada Âşûbe Hâtun Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 75-Bezirci Hâtun Mescidi Bezirci Hâtun Mahallesinde Cami-i Şerîf Sokağında yirminci numarada Şâh Melek Paşa zevcesi Bezirci [s.63] Hâtun Mescid-i şerîfidir ki Gâzî Mihal Bey Cami-i şerîfi civârında kâin olup sakfı ahşâbdandır. Bin iki yüz doksan altı senesinde Tüfenkçi Şeyh Bekir Hâce tarafından Nakşî Dergâhı ittihâz edilmiştir. 77 Metinde boş bırakılmıştır. 150 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 76-Bülbül Hâtun Mescidi Bülbül Hâtun Mahallesinde Tarla Sokağında on ikinci numarada vâki Bülbül Hatun nâm sâhibetü’l-hayr tarafından ahşaptan olarak binâ edilmiş ise de mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla el-yevm arsadır. 77-Sittî Hâtun Mescidi Sittî Hâtun Mahallesinde Abacıbaşı Sokağında on ikinci numarada vâki Sitti Hâtun Mescid-i şerîfidir ki sakfı bir kubbedir, bir minaresi vardır. Bâniyesinin 932 tarihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ eden Şeyhülislâm Mevlânâ Alâüddîn Ali Cemâlî-i Zenbîlî hazretlerinin kerîme-i muhteremeleri idügi mervîdir. Haraba yüz tutmuştur. 78-Ömer Baba Mescidi Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçbâzârı Caddesinde yüz üçüncü numarada Atâullâh Efendi tarafından câmi-i şerîf olmak üzere binâ olunup elyevm mescid olarak Ömer Baba Mescidi nâmını alan mahall-i mübârekdir ki sakfı ahşâbdandır. 79-Kıyak Baba Mescidi Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde elli birinci numarada vâki Kıyak Baba Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. Zâviye olmak üzere binâ olunduğu Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde mezkûrdur. 80-Helvacı Baba Mescidi Dervîş Âbî Mahallesinde Helvacı Câmii Sokağında on altıncı numarada Helvacı Baba Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. 81-Kösec Balaban Mescidi Kösec Balaban Mahallesinde Şifâ Hamamı Sokağında Kösec Balaban nâm zât tarafından kırk birinci numarada binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Minaresi mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla eski temeli üzerine bin üç yüz on altı tarihinde müceddeden bir minaresi inşâ edilmiştir. Kurşunlu Fırın Camii de derler. 82-Turgut Bâzergân Mescidi Turgut Bâzergân Mahallesinde Ayşe Kadın Sokağında beşinci numarada vâki Turgut Bâzergân Mescid-i [şer]îfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 151 83-Nişdoğan Mescidi Nişdoğan Mahallesinde Arasta Sokağında dördüncü numarada Nişdoğan Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. 84-Kunduk Osmân Mescidi Kunduk Osmân Mahallesinde Karaağaç Çeşmesi Caddesinde on dokuzuncu numarada vâki Kunduk Osmân nâm zâtın binâ-gerdesi olan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, minaresi bin yüz altmış beş zelzele-i azîmesinde münhedim olmakla bir asr mürûrurunda kurbunda vâki Hacı Mercimek Mescidi minaresinin cemaat-i islâmiye tarafından hedmine mebnî şerefesi bu câmi-i şerîfe ihdâ olunduğundan bunun minaresi bin iki yüz doksan sekiz senesinde müceddeden inşâ edilmişdir. 84-Abdurrahmân Mescidi Abdurrahmân Mahallesinde Abdurrahmân Câmii Sokağında onuncu numarada tercemesi kudât sırasında mezkûr Mevlânâ Abdurrahmân ibni Seyyid Ali’nin dokuz yüz elli yedi hilâlinde binâ etmiş olduğu mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Bin yüz altmış beş zelzele-i azîmesinde harap olmakla nâzır-ı vakf Şeyhülislâm Mevlânâ Seyyid Murtazâ Efendi tarafından tamir ettirilip kapısı bâlâsındaki mermer levhaya nakş ettirilen tarih bu mahalle terkîm edildi. Tarih: [s.64] Sadr-ı Rûm merhûm-ı fâzıl Abdurrahmân be-nâm Kılmış idi bu mübârek mescidi muhkem binâ Zelzele müştedd olunca bu ibâdetgâh dahi Ser-be-hâk-i secde olup ref ‘ini etti recâ Nâzır-ı vakf-ı şerîf şeyhülislâm-ı enâm Mazhar-ı tevfîk-i Hakk yani ki Seyyid Murtazâ Emri ile bir sadâkatkârı mâl-i vakf ile Bir binâ yapdı ki hakkâ etti tahsîl-i rızâ Şeş cihâtı hûb olup tarihe imdâd eyledi Oldu tamir ile nev bu mescid-i ahsen-binâ 1166 86-Fanfan Mescidi Murâdiye Mahallesinde Ağa Hamamı Sokağında yirmi beşinci numarada vâki Fanfan Hasan Efendi’nin binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır ve haraba yüz tutmuştur. Bânîsi burnundan söyler bir adam olduğu için “Fanfan” nâmıyla şöhret bulmuştur. 152 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 87-Dağdeviren Mescidi Hadım Fîrûz Mahallesinde Kışla Meydanı Caddesinde Dağde-virenzâde Mehmed Ağa’[nın] binâ eylediği birinci numaralı mescid-i şerîfdir ki mürûr-ı zamân ile münhedim olduğundan arsadır. Bânîsinin tercümesi bostancıbaşılar sırasındadır. 88-Zehrimâr Mescidi Taşodalar Mahallesinde Zehrimar Camii Sokağında on sekizinci numarada Zehrimar Mehmed Bey bin Ahmed nâm zât tarafından dokuz yüz elli tarihinde binâ edilmiş olan câmi-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Bir minaresi vardır. Müşârun-ileyhin donanma serdârı olup 950 tarihinde vefât eylediği Sicill-i Osmânî’de mezkûrdur. Sâhib-i Fetâvâ şeyhülislâm Mevlânâ Ali Efendi ve şeyhülislâm Menteşzâde Abdürrahîm Efendi ve kudâttan Kefevî Hüseyin Efendi bu mescid-i şerîfin sâhasında medfûn ve tercemeleri mahallerinde mezkûrdur. 89-Üsküfçü Hızır Mescidi Üsküfçü Hızır Mahallesinde Eski Tophâne Caddesinde birinci numarada vâki Üsküfçü esnâfından Hızır nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Dinlence Camii dahi derler. Cemaat-i islâmiye tarafından hedm edilen Zen-i Fîrûz Mescid-i şerîfi kapısının süğe taşları bu mescide ihdâ edilmiştir. 90-Yakûb Kilârî Mescidi Yakûb Kilârî Mahallesinde Sarıca Paşa Caddesinde beşinci numarada vâki Kilârî Yakûb tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Bin üç yüz beş senesinde tamir edilmiştir. 91-Kebe Yapıcı Mescidi Kebe Yapıcı Mahallesinde Kâdirî Hâne caddesinde Kebe Yapıcı78 tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki el-yevm arsadır. Sâhasında vâki mektebi dahi münhedim olmakla Vâlî Kadri Paşa delâletiyle cemaat-i İslâmiyece inşâ edilmekle nâmının Kadriye Mektebine tahvîl edildiği mahallinde mezkûrdur. Kebe Yapıcı seccâdecibaşı imiş. 92-Papasoğlu Mescidi Turgut Bâzergân Mahallesinde Duhânî Hurşîd Efendi Sokağında on beşinci numarada vâki Papasoğlu Ali Efendi Mescid-i şerîfidir ki sakfı 78 İki kelimelik boşluk. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 153 ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Hadd-i zâtında zâviye olmak üzere binâ olunmuştur. Mürûr-ı zamân ile sakfı münhedim olup dört duvarı ile minaresine fakîr-i câmi‘u’l-hurûf yetiştim. Muahharan onlar da yıkılıp arsa kalmış idi. Bin üç yüz dokuz senesinde ikinci ordu-yı hümâyûn nakliye taburu binbaşısı Hurşîd Bey tarafından yalnız sakfı ahşâb olarak binâ edilmiş ve havâyicine sarf için ittisâline bir de kahvehâne yaptırılmıştır. 93-Şâh Mehmed Mescidi Yancıkcı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde elli sekizinci numarada vâki Şâh Mehmed nâm zât tarafından binâ edilmiş mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Ayşe Kadın Hanı pîşgâhında kâindir. Dokuz yüz [s.65] doksan dört tarihinde vefât eden bânîsi Bağdâdî Hamdî Efendi kabristanında medfûn ve nakş-ı seng-i mezârı fârisiyyü’l-ibâre bu tarih-i mevzûndur. Tarih 94-Yancıkcı Şâhîn Mescidi Yancıkcı Şâhîn Mahallesinde Tüfenkçi Mehmed Ağa Sokağında on dokuzuncu numarada Yancıkcı Şâhîn Ali Ağa’nın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı çok zamandan beri münhedim olup yalnız bir minaresi mevcuttur. Yancıkçı heybeci esnâfından demek olduğu Hançerî nâm Fransızca lûgatte görüldü. 95-Karaca Bevvâb Mescidi Karaca Bevvâb Mahallesinde Kanlı Pınar Sokağında sekizinci numarada Karaca Bevvâb nâm zât tarafından binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan ise de münhedimdir. 96-Sâbûnî Mescidi Sâbûnî Mahallesinde Sâbûnî Câmii Sokağında altıncı numarada Sabuncu esnâfından Hacı Ali nâm zât tarafından binâ edilmiş olan mescid-i şerîfdir ki sakfı kubbedir. Bir minaresi vardır. Bin yüz altmış beş zelzele-i azîmesinde minaresinin nısfı münhedim olmakla şerefesinden aşağısı kalmıştır. Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde câmi-i şerîf olmak üzere mukayyed ise de el-yevm minberi mahv olmuştur. 154 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 97-Vâvlı Mescid Kıncı Fîrûz Mahallesinde Vâvlı Cami Sokağında dördüncü numarada Kazasker Davud Efendi nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki Vâvlı Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sebebi de yazlık yani son cemaat mahalli duvarına büyük kıtada bir vâv harfi yazılmış olmasıdır. Esmârü’t-Tevârîh’de Davud Efendi nâmında kazasker görülememiştir. Sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 98-Sûfî İlyas Mescidi Sûfî İlyas Mahallesinde Menzilahırı Caddesinde üçüncü numarada Sûfî İlyas nâm zâtın binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. 99-Kiremitçi Hacı Halîl Mescidi Kiremitçi Hacı Halîl Mahallesinde Kiremitçi Hacı Halîl Camii Sokağında onuncu numarada Kiremitçi esnâfından Hacı Halîl’in binâ ettiği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. 100-Sıkça Murâd Mescidi Sıkça Murâd Mahallesinde Paşakapısı Caddesinde Sıkça Murâd nâm zâtın altmış dokuzuncu numarada vâki mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. 101-Kızıl Minare Mescidi Kızıl Minare Mahallesinde Kızıl Minare Mescidi Sokağında Zağanos subaşının binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. Mürûr-ı zamân ile harap olduğundan bin üç yüz altı senesinde jandarma zâbitânı tarafından iâne cemiyle müceddeden ahşâb olarak binâ ettirilmişdir. Bânî-i evveli Zağanos Subaşı sâhasında medfûndur. Nâmına Kızıl Minare Mescidi dahi derler. 102-Kâtib-i Cev Mescidi Kâtib-i Cev Mahallesinde Kâtib-i Cev Camii Sokağında Kâtib-i Cev tarafından birinci numarada binâ olunmuş mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. 103-Altûnî Mescidi Altûnî Mahallesinde Altûnî Sokağında ikinci numarada vâki Altûnî Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 155 104-Arpacı Hamza Mescidi [s.66] Arpacı Hacı Hamza Mahallesinde Süpürgeciler Caddesinde el-li yedinci numarada Arpacı Hacı Hamza Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır. Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde Arpacı Hamza mukayyeddir. 105-Zincirlikuyu Mescidi Zincirlikuyu Mahallesinde Alacaçeşme Sokağında otuz yedinci numarada Muhâsebât-ı Evkâf defâtiri mûcibince Sivrihisarî Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi vardır. 106-Ali Kuş Mescidi Ali Kuş Mahallesinde Ali Kuşî Camii Sokağında elli altıncı numarada Ali Kuşî Mescid-i şerîfidir. Hristiyanlık içinde kaldığı cihetle sinîn-i vefîreden beri arsadır. Bu mescid-i şerîf Fâtih Sultân Mehmed Hân asrı ulemâsından olup 879 Şabanının sekizinci gününde vefât etmiş olan Mevlânâ Alâüddîn Ali Kuşçu tarafından binâ edilmiş olmuş veyahut onun nâmına biri cânibinden binâ edilmiş bulunmuş zannolunur. 107-Kazzâz Sâlih Mescidi Kazzâz Sâlih Mahallesinde Gülâbcılar Caddesinde üçüncü numarada Gazzâz esnâfından Sâlih nâm zât tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahnşâbdandır. Bir minaresi vardır. 108-Zen-i Fîrûz Mescidi Zen-i Fîrûz Mahallesinde Zen-i Fîrûz Camii Sokağında sekizinci numarada vâki Zen-i Fîrûz Mescid-i şerîfidir ki derûn-ı hisârda Fîrûz Ağa Cami-i şerîfinin bânîsi olan Fîrûz Ağa’nın zevcesi Mihrinigâr Hâtûn tarafından sakfı ahşâbdan olarak binâ olunmuş ve muntazam bir minaresi var idi. Sekiz yüz altmış dokuz senesinde vefât eden bâniyesi Zindanaltı’nda Tatarhan Kabristanında zevci Fîrûz Ağa’nın kabri kurbunda medfûn ve seng-i mezarı ma‘a-âyetü’l-kürsî bu ibâre ile menkûştur. Bin iki yüz doksan dört istîlâsında sakfı münhedim olmakla badehû minaresi cemaat-i islâmiye tarafından hedm ettirilerek enkâzı fürûht ve kapısınının süğe taşlarıyla bâlâsındaki tarih taşı Kıyak’ta Üsküfçü Hızır Mescidine nakl edilmiştir. Tarih taşındaki ibâre aynen budur: 156 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si intehâ. 109-Külâhdûz Mescidi Külâhdûz Mahallesinde Uzun Kaldırım Caddesinde elli dokuzuncu numarada külâh-dûz Ali Bey’in binâ eylediği mescid-i şerîfdir ki mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla arsası Ayşe Kadın Hânı zahrındaki askerî teferruâtına mezc edilmiştir. 110-Dârü’s-siyâde Mescidi Dârü’s-siyâde Mahallesinde Dârü’s-siyâde Câmii Sokağında beşinci numarada vâki tabîb-i sultânî Fazlullah Paşa tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan ve bir minaresi ve sâhasında imâreti vardır, bânîsi Fazlullâh Paşa sâhasında medfûn ve tercemesi mahallinde mezkûrdur. Esrâru’n-nokta nâm kitâbın müellifi ve Şeyhü’l-ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin Fusûs nâm eser-i celîllerinin şârihi ârif-i billâh Mevlânâ eş-şeyh Emîr Ali hazretleriyle Tevkîî Mustafa Paşa bu mescid-i şerîfin mihrâbı önünde medfûn ve tercemeleri mahallerinde mezkûrdur. Burada daha pek çok zevât medfûn ise de 1295 istîlâsında imâretin hedm edildiği sırada bu taşlar dahi şikest edilmiş olduğundan pek çoklarının mevcut olan kabirlerinden hüviyetleri anlaşılamamıştır. Bunun için Dârü’s-siyâde denilmiştir. 111-Kavaklı Mescidi Kavaklı Mahallesinde Tabutlu Câmi Sokağında beşinci numarada vâki Şehâbeddin Paşa tarafından binâ edilen [s.67] mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. Bânîsi Saraçhâne Köprüsünün bânî-i evveli Hadım Şehâbeddîn Paşa ise de mescid-i şerîf Kavaklı Mescidi nâmıyla şöhret bulmuştur. 112-Eskici Hamza Mescidi Eskici Hamza Mahallesinde Abdullah Hamamı Sokağında altıncı numarada vâki Eskici Hamza demekle şöhret bulmuş olan zâtın binâ ettiği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır. 113-Unnâblı Mescidi Hacı Mercimek Mahallesinde Unnâblı Câmi Sokağında onuncu numarada Sâdık Baba nâm zât tarafından zâviye olmak üzere binâ olunup Unnâblı Câmi nâmıyla şöhret bulmuş olan mescid-i şerîfdir ki sakfı RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 157 ahşâbdan idi. Bin iki yüz altmış bir senesi muharreminde enhârın emsâli görülmedik sûrette feyezânı esnâda münhedim olduğu fakîr-i câmi‘u’lhurûfca malumdur. Bânîsi Sâdık Baba hazîresinde medfûndur. İttisâlinde yani kapısına muttasıl kebîr çeşme hazînesini Mirlivâ Hakkı Paşa hedm edip Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz elli altıncı numaradaki İsmihân Sultân Cami-i şerîfinin minaresine enkâzını sarf etmiştir. 114-Seyfullâh Mescidi Hâcı Hallâc Mahallesinde Süleymâniye Küçükpazarı Caddesinde on beşinci numarada vâki Seyfullâh nâm zât tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdandır, bir minaresi ve sâhasında bir medresesi vardır. 115-İbni Arab Mescidi İbni Arap Mahallesinde İbni Arap Camii Sokağında on altıncı numarada İbni Arap tarafından binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşâbdan ve bir minaresi var ise de istîlâda harap olmakla Ebü’l-hayrât Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri irâdesiyle sakfı müceddeden binâ olunmakla bin üç yüz dokuz senesi Rebiulevvelinde hitâm bulmuştur. 116-Attâr Hâcı Halîl Mescidi Attâr Hacı Halîl Mahallesinde Germekapı Caddesinde altmış üçüncü numarada attâr esnâfından Hacı Halîl bin Abdullâh nâm zât tarafından 860 tarihinde binâ edilen mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptan, pûşîdesi kurşundur, bir minaresi vardır. Muahharan kurşun pûşîde üzerine kiremit ferş olunup altı kurşun, üstü kiremit nâmıyla meşhûr olmuş idi. Bin iki yüz doksan üç senesinde beledî cânibinden kurşunlarının ahz olunduğu mervîdir. El-yevm haraba müşrif olmakla mesdûddur. Kapısı bâlâsında mastûrdur. 117-Debbâğ Hacı Halîl Mescidi Debbâğ Hacı Halîl Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde debbâğ esnâfından Hacı Halîl nâm zâtın inşâ eylediği mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. Sakfı mürûr-ı zamân ile harap olduğundan Edirne bostancıbaşısı esbak Dağdevirenoğlu Mehmed Ağazâde Abdülkadir Bey tarafından bin iki yüz otuz altı tarihinde sakfı müceddeden binâ edildiğini müş‘ir kapısı bâlâsına mevzû‘ mermer levhadaki gayr-ı muntazam tarih buraya aynen nakl edilmiştir. 158 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Tarih Sâhibü’l-hayrât Debbâğ Hacı Halil merhûmun Câmii vîrân harâb olmuş iken bir nice âm Edrine bostancıbaşızâde-i pâkîzesi Mîr Abdülkâdir ol sâ‘î-i hayrâttır müdâm Yek nazarla etti ihyâsına sarf-ı himmeti Kıldı tecdîden binâ bu câmii ol nîk nâm Maşaallâh bir ibâdetgâh-ı ra‘nâ oldu kim İnşa’allâh ola hayrâtı kabul rûz-ı kıyâm Nâşir-i lutf u inâyet sâ‘î-i ihyâ-i dîn Böyle zâtlar mesnedinde feyz-yâb ola müdâm Çıktı bir tarih Âsım yazdı dâ‘î-i kadîm Bâreka’llâh oldu tamâm mabed-i âlî-makâm 118-Hatîb Mescidi [s.68] Ortaçukur Mahallesinde Hatîb Camii Sokağında yirmi dokuzuncu numarada Murâdiye Cami-i şerîfi hatîbi Şikemî Mehmed Efendi cânibinden binâ olunmuş mescid-i şerîfdir ki ahşâbdan olan sakfı mürûr-ı zamân ile harap olduğundan arsadır. Bânîsi sâhasındaki türbe-i mahsûsunda medfûn ve seng-i mezarı olan kutb yani nokta taşında menkûş olan bu ebyât mevzûndur: Tarih Bakmayan çeşm-i basîretle mezarım taşına Anlamaz hâlim benim tâ gelmeyince başına Böyledir lâ-büdd esince sarsar-ı tünd-i ecel Doldurur hâki cihânın dîde-i hûn-pâşına Gitti hayfâ kim hatîb-i câmi‘-i Sultân Murâd Hüsn-i hulk u tab‘la erdikde yetmiş yaşına 1081 119-Karaca Ahmed Mescidi Kadîmen Arabacı Ahmed el-yevm Karaca Ahmed Mahallesinde Karaca Ahmed Mescidi Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki Muhâsebât-ı Evkâf defâtiri beyânınca Zeyrekzâde Ahmed Efendi Mescidi şerîfidir ki Karaca Ahmed Mescidi nâmıyla şöhret bulmuştur. 120-Noktacızâde Mescidi Mumhâne Mahallesinde Noktacızâde Camii Sokağında on dördüncü numarada Noktacızâde79 Mescid-i şerîfidir ki haraptır. Bir minaresi vardır. 79 İki kelimelik boşluk RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 159 121-Karabulut Mescidi Karabulut Mahallesinde Karabulut Camii Sokağında onuncu numarada vâki Karabulut İbrâhîm Bey mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. 122-Dervîş Âbî Mescidi Dervîş Âbi Mahallesinde Musallâ Bakkalı Sokağında Dervîş Âbî Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşaptandır. On üçüncü numarada vâkidir. 123-Mihalkoç Mescidi Mihalkoç Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde beşinci numarada Mihalkoç Bey tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki el-yevm arsadır. Bânîsi Sultân Bâyezîd Hân ümerâsından Malkoç Bey’dir. Sivas vâlîsi olmuş ve sekiz yüz dörtte Timur muhârebesinde esîr olup bade’lıtlâk vefât eylemiştir. 124-Parmaklı Câmi Hacı Klavuz Mahallesinde Parmaklı Câmi Sokağında otuz üçüncü numarada Hacı Kılavuz tarafından binâ olunan mescid-i şerîfdir ki beyne’l-avâm Parmaklı Câmi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. Sakfı harapçadır. 125-Emîr Mescidi Emîr Mescidi Mahallesinde Yıldırım Caddesinde on altıncı numarada Emîr Hüseyin nâm zatın binâ eylediği mescid-i şerîftir ki sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. 126-Taşçı Kasım Mescidi Arpacı Hamza Mahallesinde Süpürgeciler Caddesinde taşçı esnâfından Kasım nâmında bir zâtın yüz altıncı numarada binâ eylediği mescid-i şerîfdir. Mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla arsadır. 127-Begce Mescidi Begce Mahallesinde Beylerbeyi Fırını Sokağında birinci numarada vâki Begce Mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşap ve bir minaresi vardır. Bin yüz üç tarihinde Defterdâr Hacı Yusuf Efendi tarafından tamir olundukta sâhib-i Ferheng Şuûrî merhûm bu tarihi demiştir. Tarih Sâhib-i lutf u kerem Yûsuf Efendi kim anın Tâ ezel tab‘ın Hudâ lutf üzre takdîr eyledi 160 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si [s.69] Münhedim olmuş iken bu mabedin her cânibi Niyet-i hâlis ile bir hüsn-i tedbîr eyledi Yani himmet eyleyüp kıldı imâret hâliyâ Kesb-i tahsîl-i sevâba sa‘y-i tevfîr eyledi Sâhibü’l-hayrı suâl etti Şuûrî hâtife Bir nidâ erişdi ol dem hüsn-i tabir eyledi Dedi tarihi olur Yusuf Efendi sa‘y edüp Bu mahalde mescidi malıyla tamir eyledi 128-Mûytâblar Mescidi Çarşıda Mûytâblar başında İki Kapılı Han Caddesinde elli altıncı numarada vâki Hacı Mehmed Ağa mescididir ki mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla arsadır. 129-Hamîd Bey Mescidi Çarşıda Tavukçular Hanı kurbunda İkikapılı Han Caddesinde yüz altıncı numarada vâki İğne Fakîh ve Hamîd Bey mescid-i şerîfidir ki sakfı ahşaptandır. 130-Tarakçılar Mescidi Kadîmen Tarakçılar Mahallesinde ve el-yevm çarşıda Yediyol ağzında Yediyolağzı Caddesinde doksanıncı numarada vâki tarakçı esnâfından Abdullâh Efendi tarafından binâ olunmuş olan mescid-i şerîfdir ki sakfı bir kubbedir. Bu mescid-i şerîf Tarakçılar Mahallesi Mescidi ise de hânelerin çarşıya inkılâbına mebnî yalnız mescidi kalmıştır. 1314 senesinde tamir olunmuştur. 131-Akpınarlıoğlu Mescidi Küçük Arasta’da Sultân Selîm Caddesinde yetmiş yedinci numarada Akpınarlıoğlu Mescid-i şerîfidir ki Akpınarlıoğlu Hanında cadde üzerinde vâki dükkânların havâsında idi. Hân-ı mezkûrun ahîren inşâsında mahv edilmiştir. 132-Arabacılar Mescidi Zindanaltı’nda Germekapı Caddesinde on üçüncü numarada arabacı esnâfı tarafından Tatarhan Kabristanına muttasıl kahvehânenin havâsına binâ olunan mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptandır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 161 133-Saçlı Ali Mescidi Kadîmen Saçlı Ali Mahallesinde ve el-yevm Mihal Köprüsü nezdinde vâki cânib-i hükûmetten bi’l-mübâyaa hedm edilen su değirmenleri kurbunda Ortaparça denilen arazinin vasatında yirmi iki numarada kâin Saçlı Ali Mescid-i şerîfidir ki mahallesi mahv ü nâ-bûd olmuş ve sakfı yıkılmış ise de esâsından eser mevcuttur. 134-Karaca Hacı Halil Mescidi Kadîmen Karaca Hacı Halîl, el-yevm Aya İsterati Mahallesinde Keçeciler Kapısı Caddesinde kırk dokuzuncu numarada vâki Karaca Hacı Halil Mescid-i şerîfidir ki sakfı kubbe ise de münhedim olup iki duvarı kalmıştır. Derûn-ı hisârda Keçeciler Kapısı dâhilindedir. Sâhası kabristandır. 135-Kâhtalu Mescidi Kadîmen Kâhtalu el-yevm Aya İsterati Mahallesinde Sıvacıoğlu Sokağında on ikinci numarada vâki Kâhtalu Mescid-i şerîfidir ki Manyas Kapısı dâhilindedir. Sakfı kubbe ve bir minaresi var ise de mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla el-yevm duvar ile muhât arsadır. 136-Köhne Kadı Mescidi Kadîmen Köhne Kadı, el-yevm Aya Nikola Mahallesinde derûn-ı hisârda Dibek Sokağında on altıncı numarada Köhne Kadı nâmıyla meşhûr Mehmed Efendi mescididir ki el-yevm arsadır. 137-Küçük Eski Câmi Tahtakale’de Küçük Eski Câmi-i Şerîf Sokağında …80 numarada vâki Küçük Ayasofya Kilisesi olduğu halde bade’l-feth Sultân Murâd Hân-ı Evvel irâdesiyle mescid ittihâz olunmuş ise de bin yüz altmış beş senesi zelzelesinde münhedim olmuştur. 138- Mehmed Ağa Mahallesinde Mehmed Ağa Camii Sokağında on dördüncü numarada vâki [s.70] mescid-i şerîf arsa ...81 139- Çakır Ağa Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde yirmi dördüncü numarada vâki82 mescid-i şerîfdir ki Ekmekçi Fırını ile memzûcdur, sakfı ahşaptandır. 80 Burada rakam yazılmayıp yanyana iki nokta konulmuştur. 81 Metinde boş bırakılmıştır. 82 Metinde boş bırakılmıştır. 162 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 140-Vîran Câmi Kazzâz Sâlih Mahallesinde Vîrân Câmi Sokağında on üçüncü numarada83 mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. Bin yüz altmış beş zelzelesinde minaresinin şerefesinden yukarısı zedelenip yerinden oynamış olduğu görülmektedir. Bidâyeten zâviye olmak üzere binâ olunmuştur. Sakfı bin iki yüz altmış üç senesi hilâlinde münhedim olmuştur. Minaresi mevcuttur. Çok seneler hâl-i harapîde kaldığından Vîrân Câmi nâmını almıştır. 141- Meydân Mahallesinde Arnabud Bayırı Sokağında on altıncı numarada vâki84 mescid-i şerîfdir. 142- Bezirci Hâtûn Mahallesinde Medrese Sokağında otuz yedinci numarada vâki85 mescid-i şerîfdir ki sakfı harap olup arsasını mahalle ahalîsinden Keçe Mustafa nâm bed-fercâm bahçesine kalb etmiştir. 143- Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde İmâret Caddesinde on beşinci numarada vâki 86 mescid-i şerîfdir. 144- Kum Mahallesinde Cami-i Şerîf Sokağında yirminci numarada vâki 87 mescid-i şerîfdir. 145- Bat Pazarında Çilingirler Caddesinde yirmi ikinci numarada vâki 88 mescid-i şerîfdir ki sakfı ahşaptandır. 146-Gendüm Küp Mescidi Tahmîsde Saraçlar Câmii Sokağında beşinci numarada vâki Gendüm Küp89 mescid-i şerîfidir ki harîk-ı kebîrde münhedim olmakla hâlî arsadır. 147- Derûn-ı hisârda Keçeciler Kapısı Caddesinde otuz dokuzuncu numarada vâki90 mescid-i şerîfdir ki ittisâlinde fırın vardır, arsadır. 148- Hisârda kadîmen Kemerhavlu el-yevm Aya Nikola Mahallesinde Kemerhavlu Odaları Sokağında sekizinci numarada vâki91 mescid-i şerîfdir ki arsadır. 83 84 85 86 87 88 89 90 91 Metinde boş bırakılmıştır. Metinde boş bırakılmıştır. Metinde boş bırakılmıştır. Metinde boş bırakılmıştır. Metinde boş bırakılmıştır. Metinde boş bırakılmıştır. Metinde boş bırakılmıştır. Metinde boş bırakılmıştır. Metinde boş bırakılmıştır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 163 149- Hisârda Panâiye Mahallesinde Balık Pazarı Caddesinde elli yedinci numarada vâki92 mescid-i şerîfdir ki arsadır. 150- Hisârda Panâiye Mahallesinde Keçeciler Kapısı Caddesinde on birinci numarada vâki93 mescid-i şerîfdir ki duvarlı arsadır. 151- Hisârda Kule Kapısı Fırını Sokağında on birinci numarada vâki yani Bayırbaşı denilen sokak üzerinde kâin94 ma‘a-çeşme mescid-i şerîfdir ki tahrîr-i vergi kalemi defâtirinde ma‘a-tekke çeşme nâmıyla mukayyeddir. Ermeni milletinden Pantik oğlu Ohannes’in dokuz numaralı hânesiyle ittisâlinde on bir numaralı çeşme miyânında kâindir. [s.71] Mürûr-ı zamân ile münhedim olup arsa kaldığından Pantik oğlu hânesinin mutasarrıfları tarafından çeşme ile beraber hânelerine kalb edilmeye çalışılmaktadır. Hânenin 1251 Cumâdilûlâ tarihli ve Yusuf Ağazâde Mevlânâ Mehmed Münîr Efendi mührüyle mahtûm tasarruf hucceti veya Mahkeme-i Şer‘iyyedeki kaydı mûcibince etrâf-ı erbaası ve mâ-i lezîzi tahkîk ve tedkîk olunur ise hakîkat-i madde tahakkuk eder. 152-Topçu Kışlası Câmii Saray ovasında Topçu Kışla-i Hümâyûnu derûnunda Ebü’l-hayrât elGâzî Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri irâdesiyle binâ edilmiş olan câmi-i şerîfdir ki bin üç yüz yedi tarihinde binâ olunup hitâmına Hâlid Efendi’nin söylediği tarihtir. Tarih İmâm-ı câmi-i izz ü şeref Abdülhamîd Hân’ın Sufûf-ı leşker-i adliyle âlem ser-te-ser doldu Hatîb-i minber-i ihsânıdır âsâr-ı hayrâtı Fürûğ-ı şevketiyle mahfil-i millet ziyâ buldu Bu tarihçe verir bedr-i felek dil câ’ize Hâlid Cünûdu’llaha bu mabed ne mihter bir metâf oldu Derûn-ı Hisârda Mürûr-ı Zamân ile Mahv ü Nâ-bûd ve Münderis Olup Mahalleri Bulunamayan Cevâmi ve Mesâcid-i Şerîfedir ki Evkâf Kalemi Kuyûdundan Me’hûzdur 153-Alagöz Mehmed Efendi Câmii Derûn-ı hisârda Alagöz Mehmed Efendi ma‘a-mekteb câmi-i şerîfidir ki bânîsi defter emîni olup Bosna Defterdârlığı i‘tâsıyla Dersaâdet’ten bi’l92 Metinde boş bırakılmıştır. 93 Metinde boş bırakılmıştır. 94 Metinde boş bırakılmıştır. 164 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si ihrâc Edirne’ye vürûdunda Bostancıbaşı Koca Sinân Paşa mübâşeretiyle 1067 tarihinde te’dîben fevt olmuştur. 154-Bâzergan Bâlî Câmii Derûn-ı hisârda Bâzergân Bâlî Mahallesinde ma‘a-mekteb Bâzergân Bâlî Cami-i şerîfidir ki münderistir. 155-Takkeci Kara Bâlî Câmii Derûn-ı hisârda Takkeci Kara Bâlî Mahallesinde ma‘a-mekteb Takkeci Kara Bâlî Cami-i şerîfidir ki münderisdir. 156-Hacı Pervâne Câmii Derûn-ı hisârda95 Hacı Pervâne Cami-i şerîfidir ki münderisdir. 157-Ebü’l-fazl Mehmed Efendi Câmii Derûn-ı hisârda96 Ebü’l-fazl Mehmed Efendi’nin ma‘a-mekteb câmi-i şerîfidir ki münderistir. Bânîsi kazasker İdrîs-i Bitlîsî mahdûmu Baş Defterdâr Ebü’l-Fazl Mehmed Efendi’dir. İstanbul’da Tophâne Yokuşundaki câmiinde medfûndur. 158-Dîvâne Sinân Câmii Derûn-ı hisârda97 ma‘a-mekteb Dîvâne Sinân Cami-i şerîfidir ki münderisdir. 159-Denizlizâde Câmii (159) Derûn-ı hisârda98 Denizlizâde Ahmed Efendi mescid-i şerîfidir ki münderisdir. 160-İsâ Fakîh Câmii Derûn-ı hisârda kadîmen İsâ Fakîh ve el-yevm Papa Kaçanos Mahallesinde İsâ Fakîh Cami-i şerîfidir ki münderistir. Bânîsi Edirne kadısı olup kudât sırasında mezkûrdur. Defterdâr dahi olmuştur. 161-Kâdı Abdülvehhâb Câmii [s.72] Derûn-ı hisârda99 Kadı Abdülvehhâb Câmi-i şerîfidir ki münderistir. Bânîsi İzmir kadısı iken 930 tarihinde vefât edip Edirne’de Sultân 95 Metinde boş bırakılmıştır. 96 Metinde boş bırakılmıştır. 97 Metinde boş bırakılmıştır. 98 Metinde boş bırakılmıştır. 99 Metinde boş bırakılmıştır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 165 Camii kurbunda pederi Mevlânâ Şeyhülislâm Abdülkerîm Efendi’nin mektebhânesinde medfûn ve tercümesi Sultân Bâyezîd-i Sânî ulemâsı sırasında mesbûk olan Mevlânâ Abdülvehhâb Hayalî’dir. 162-Pür-nazar Seyyid Mehmed Efendi Câmii Derûn-ı hisârda100 nâzır Seyyid Mehmed Efendi ma‘a-mekteb câmi-i şerîfidir ki münderisdir. 163-Mehmed Tâhir Efendi Câmii Derûn-ı hisârda101 Mehmed Tâhir Efendi Cami-i şerîfidir ki münderistir. 164-Mustafa Âtıf Efendi Câmi‘i Derûn-ı hisârda102 Mustafa Âtıf Efendi ma‘a-mekteb câmi-i şerîfidir ki münderistir. 100 Metinde boş bırakılmıştır. 101 Metinde boş bırakılmıştır. 102 Metinde boş bırakılmıştır. 166 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 167 Ravzatü’t-Tekâyâ ve Zevâyâ der-Edirne 168 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 169 1-Mevlevî Tekkesi Murâdiye Mahallesinde Murâdiye Câmii havlusunda dördüncü numarada vâki binâsına sekiz yüz kırk üç tarihinde irâde taalluk ettiği Sahâyifü’l-Ahbâr’da mezkûr olan Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretleri müberrâtından Mevlevî Dergâh-ı şerîfidir ki tafsîlâtı Murâdiye Cami-i şerîfi zikrindedir. 2-Sezâyî Tekkesi Hâcı Hallâc Mahallesinde Süleymâniye Küçükpazarı Caddesinde otuz beşinci numarada vâki Sezâyî Dergâh-ı şerîfidir ki sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. Gülşenî tekkesidir. Hadâyiku’l-Hakâyık fî-Tekmileti’şŞakâyık’da Şeyh Âşık Efendi tercemesinde işbu zâviyeyi bidâyeten Şâh Melek binâ edip nâmına nisbetle Şâh Melek Zâviyesi denmekle maruf olduğu hâlde Şeyh Âşık Efendi hazretlerinin Mısır’dan avdet ve zâviye-i mezkûrede icrâ-yı âyîn-i Gülşenîye mübâderet eyledikleri beyân olunduğuna göre bu tekkenin nâmı o zaman Gülşenî Tekkesine tahvîl edildiği anlaşılmaktadır ve badehû Ekmekçizâde Ahmed Paşa mükemmel tamir ve mühimmât ve vâridâtını temhîd eylemiş ise de yine haraba müşrif olmagın bin kırk bir tarihinde İsa Dede nâm zât binâsını tecdîd eylemiş ve mürûr-ı zamân ile yine haraba yüz tutmuş olduğundan Şeyh Sezâyî Hazretlerinin necl-i necîbleri Sâdık Efendi bin yüz elli üç tarihinde esâsından hedmle müceddeden binâ etmekle şuarâ-yı asriyeden Örfî Ağa bu tarihi demiştir. Tarih Görünce Örfî dedi pâk tarih Yapıldı ehl-i zikru’llah içün câ 1153 Kapısı bâlâsındaki târihin 1165 olduğuna nazaran on iki sene sonra yine tamir edildiği anlaşılmaktadır. Sezâyî Hazretlerinin merkad-i şerîfleri üzerindeki kubbeyi Belgradî Kâmil Ahmed Paşa binâ eylediği ve müşârun-ileyh Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel asrında Şıkk-ı Evvel defterdârı olup muahharan Midilli Cezîresine nefy ü iclâ ve badehû Edirne’ye tahvîl-i menfâ eylemiş ve 170 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si bade’l-ıtlâk Dersaâdet’e azîmetle Sultân Osmân Hân-ı Sâlis asrında reisü’lküttâb ve badehû rütbe-i sâmiye-i vezâretle kâmyâb olup Selânik ve Bosna vâlîliklerinde bulunduktan sonra uhdesine Hanya Sancağı tevcîh buyrulmakla müteveccih-i veche-i azîmet iken muhâlefet-i hava mülâbesesiyle Resmo’da tekmîl-i hayât-ı müsteâr eylediği ve Edirne’de menfî bulunduğu sırada inşâ eylediği merkad-i Sezâyî kubbesine iki pencere yaptırıp ol pencerelerin [s.73] zahrlarında kitâbelere birer mısra yazılmasını tasvîb ve pencerelerin biri hankâh kapısının dâhiline tasâdüfü cihetle Sezâyî Efendi merhûmun inşâd buyurdukları na‘t-ı Nebeviyenin makta‘ı ki beyt Eya Şâh-ı rusül rahm et Sezâyî derdmendindir Kapın bekler kadîmî hidmetinde pîr-i perverdir mısralarının yazılmasını tensîb etmiş ve mısra-ı evvel sokak tarafında olan pencere bâlâsına yazılıp “kapın bekler” lafzının hankâh kapısı üzerine getirilmesini iltizâm eylemiş ve ile’l-ân ol vechile ebniyesi bâkî idügi meşhûd olduğu Halîkatü’r-Rü’esâ’da müşârun-ileyhin tercemesinde mezkûrdur. Ve türbenin ebniyesi el-yevm heyet-i asliyesiyle mevcuttur. Bin iki yüz seksen altı senesinde kafes şeklinde mükemmelen tamir olunduğu gibi bin üç yüz beş tarihinde yine tamir edilmekle vali-i vilâyet Hâcı Ahmed İzzet Paşa bu tarihi demiştir. Tarih Zahîri ola Han Abdülhamîd’in evliya’ullâh Kim oldur hâmî-i dîn-i mübîn ü millet-i beyzâ Adâlet merhamet hasîsa-i zât-ı hümâyûnu Hilâfe-i saltanat onun ile buldu şeref hakkâ Ne haslet kim şehenşâhâne lâzım cümlesin câmi Ne kim şâyeste-i şân-ı hükûmettir eder icrâ İbâdu’llahı sevk etti tarîk-ı hakk ü irfâna Cevâmi‘le tekâyâ vü mekâtib eyleyüp inşâ Sezâyî-i velînin hankâhın da edüp tamir Bu hayrı dahi ihyâya muvaffak eyledi mevlâ Sezâdır levha nakş etse kalem tarihini İzzet Sezâyî Dergehin Sultân Hamîd Hân eyledi ihyâ 1305 Havlusundaki şâdırvanı Horpeştevî Mustafa Efendi inşâ etmekle üzerinde Nazîrâ Efendi’nin bu tarihi menkûşdur. Tarih Rumeli’nin âb-rûyu Mustafa el-Horpeştevî Yapdı bu havzı giderken hacca izz ü şân ile Geldi bâ-tevfîk-i bârî yazdı tarihin Nazîr Oldu ihyâ tekye-i vâlâ bu şâdırvân ile 1164 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 171 3-Kâdirîhâne Tekkesi Sevindik Fakîh Mahallesinde Kâdirîhâne Caddesinde yirminci numarada vâki Kâdirîhâne Dergâh-ı şerîfidir ki Bâzergân el-Hâc Mehmed Efendi nâm sâhibü’l-hayrın tarîk-ı Kâdirî meşâyihinden 1053 tarihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ eden İsmâîl Rûmî Hazretleri için binâ ve inşâ etmiş oldukları işbu hânkâh bin yüz elli dokuz senesi receb-i şerîfinde vukû bulan harîk-ı kebîrde muhterik olmakla vezîriazam Muhsinzâde Mehmed Paşa tarafından bin yüz seksen yedi senesinde müceddeden binâ ve inşâ edilmiş olduğundan itmâmına şuarâ sırasında tercemesi mezkûr Ali Senâyî Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Kıl ziyâret bu makâmı bir ulu dergâhdır Âşıkânın kıblegâhı mesken-i evvâhdır Hazret-i Sultân Abdülkâdirî dergâhıdır K’öyle bir âlî-neseb ceddi habîbu’llâhdır Bunca pîrân ü azîzânın makamı var bular Her biri bir merd-i kâmil ârif-i bi’llâhdır Sâlikâna râh-ı hakkın mekteb-i irfânıdır Okunan bunda hakîkat dersi ilmu’llâhdır Çok zaman olmuşdu ihrâk olalı kaldı harâb Şimdi mamur olduğu tahkîk-i murâdu’llâhdır [s.74] Bânî-i sânî olubdur Şeyh Ahmed Kâdirî Bezl-i mâl ettiği için fî-sebîli’llâhdır Gûş edince sadr-ı a‘zam idi Muhsinzâdedir Ki bu hayrâta verilen mâl rızâu’llâhdır Keşf olunsun deyü fermân eyleyüp de masrafın An-nakd kıldığı ihsân hasbeten li’llâhdır Hâsılı tevfîk-i bârîdir muvaffak oldular Sâhib-i hayra duâ akîb-i zikru’llâhdır Geldiler üçler Senâyî bu makâmı göricek Dediler târîh hakkâ bir ziyâretgâhdır 1187 Bin iki yüz yetmiş üç senesinde icrâ edilen tamirine Edirne Evkâf muhâsebecisi Aynî Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Makâm-ı post-nişîn-i Fahr-ı âlem şâh-ı dil-âgâh Mücerred hazret-i Abdülmecîd Hândır bu devrâna 172 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Zamân-ı şevketinde çün bu rütbe mevki-i ezkâr Yapılmak pek büyük bir iftihârdır âl-i Osmâna Vezîr-i bî-nazîri yani İsmail Paşa kim Keremkâr-ı Âsaf-ı zîşândır bu asr-ı hâkâna Edirne müddet-i sâmîlerinde olmada ihyâ Kesâna hüsn-i hidmet lutf u i‘zâz sûy-i pîrâna Muhibb ol dergeh-i Sultân Abdülkâdir’e zîrâ O’dur ser-levha-i sırr-ı velâyet ehl-i irfâna Tarîk-ı nâzenîn-i hazret-i pîre kemer-beste Olanlar vâkıf-ı esrâr olur tâ şâh-ı merdâna Dediler birleşüp âl-i abâ tarihine Aynî Vücûd buldu bugün yâ hû himemle Kâdirî-hâne Bin üç yüz beş tarihinde Ebü’l-hayrât Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri irâdeleriyle hedm olunarak müceddeden metîn ü rasîn olmak üzere binâ olunmakla vâlî-i vilâyet Hacı İzzet Paşa bu tarihi demiş ve kapısı bâlâsındaki mermer levhaya hâkk ettirilmiştir. Tarih Kıldı inşâ hânkâh-ı Seyyid Abdülkâdiri Hazret-i Abdülhamîd Hân ibni Abdülmecîd Rûh-ı pâkin eyledi hoşnûd o gavs-ı a‘zamın Ol vekîl-i fahr-i âlem sâye-i Rabb-i vahîd Tâ ki feyz-efşân ola gülbânk-i tevhîd-i Hudâ Zîb-i evreng-i hilâfet olsun ol şâh-ı ferîd Pîr ü bernâ ezber etsin bu duâyı İzzetâ Hakk Teâlâ eyleye ömr-i hümâyûnun mezîd Sâlikâna müjde bu tarih-i cevherdâr ile Yapdı dergâhı cedîden hazret-i Sultân Hamîd 1305 Kale-i Sultâniye Karantina memuru Edirneli Halîl Feyzi Efendi dahi bu tarihi demiştir. Tarih Budur şâh-ı cihân Abdülhamîd’in maksad-ı pâki Ki asrında ola mülk-i cihân mamur ser-tâ-pâ Olup i‘mâr-ı mülke rağbet ü meyl-i hümâyûnu Anınçün yapılıp her bir mahal olmakdadır ihyâ Biri ez-cümle işbu Kâdirîhâne esâsından Yapıldı emr ü fermânı ile evvelkiden a‘lâ RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 173 Bunun i‘mârına ikdâm kıldı zikri hayr olsun O şâhın ordu-yı sânî müşîri Veysel-i dânâ Bu resm-i dil-güşâda bir teveccühgâh oldu kim Nazîr ü mislini görmüş değildir dîde-i dünyâ [s.75] Sinîn-i vâfire taht-ı hümâyûnunda oldukça Muvaffak ola böyle kâr-ı hayra ol şeh-i vâlâ Hulûs-ı kalble oldukda dâim bunda zikru’llah Şehen-şâh-ı cihânın ömrün efzûn ede mevlâ Yazılsa bâbına Feyzî sezâdır cevherîn tarih Ne a‘lâ bu makâmı kıldı Hân Abdülhamîd inşâ 1305 Sakfı ahşaptandır. Salât-ı Cuma edâ olunmak üzere minberi dahi vardır. Edirne vilâyeti matbaasında tab olunan bin üç yüz on senesi sâlnâmesinin yüz doksan ikinci sahîfesinde işbu Kâdirîhâne Dergâh-ı şerîfini vasf ettiği sırada şu vechile [Rumeli’de tarîkat-i aliyye-i Kâdirîyeyi neşre memur olan İsmâîl-i Rûmî kuddise sırruhu’s-sâmî hazretleri Edirne’yi teşrîf ve a‘lem-i ulemâ ve fukahâdan Edirne nakîbü’l-eşrâfı Musa Efendi’nin mahdûmu Bâzergân el-Hâc Mehmed Rûmî Efendi’yi irşâd ve konağının vakf ve dergâh-ı şerîf edilmesine manevî memur bulunduğunu ifâde ederek ol dahi dokuz yüz yirmi tarihinde bi’t-tebdîl mâ-sivâyı terk ve müşârun-ileyh hazretlerine intisâb ile tekmîl-i sülûk edinceye değin iki sene kadar müşârun-ileyh İsmâîl-i Rûmî hazretleri Edirne’de îfâ-yı emr-i meşîhatle dokuz yüz yirmi iki tarihinde Rumeli’nin diğer cihetini teşrîf ve dergâh-ı mezkûrun meşîhati bânî-i müşârun-ileyhe tefvîz olunarak onlar dahi otuz sene müddet post-nişîn olup dokuz yüz elli iki tarihinde irtihâl ile hânkâh derûnunda türbe-i mahsûsalarında defn edildiğini ve bin yüz on beş tarihinde yanî inşâ-yı dergâhdan yüz doksan beş sene mürûrunda ve harîk-ı kebîrde hânkâh-ı mezkûr dahi muhterik olarak Sultân Ahmed Hân-ı Sâlisin zamân-ı saltanat-ı seniyyelerinde müceddeden inşâ olunduğu beyân edilmiş ise de hakîkat-i hâle külliyyen mugâyirdir] şöyle ki Hadîkatü’l-Cevâmi’in ikinci cildinin altmış yedinci sahîfesinde İsmâîl-i Rûmî hazretleri fi’l-asl Tosyalıdır, vatan-ı aslîsinden İstanbul’a geldikten sonra Tophâne kurbunda Kâdirîhâne mescidin binâ ve ihyâ eylemiştir. Dâr-ı bekâya irtihâlinde bu tarihi söylemiştir. Tarih: Kıldı İsmâîl Efendi nakl-i gülzâr-ı cinân 1053 (İntehâ) 174 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Ve Sicill-i Osmânî’de birinci cildin 353. sahîfesinde müşârun-ileyhin tercemesinde İsmâîl Efendi Rûmî Şeyh Burhâneddîn hulefâsından olup Mısır’da sâkin olan Şeyh Ahmed bin Mustafa halîfesidir. Meşâyih-i Kâdiriyeden olup 1053’de vefât eyledi. Tophânede Kâdirîhâne’yi 1041’de inşâ etmiştir, orada medfûndur demiştir. (intehâ) Bunlar sâlnâme mündericâtıyla tatbîk olundukta İsmâîl-i Rûmî hazretleri İstanbul’daki Kâdirî Dergâhını binâ etmezden yüz yirmi bir sene mukaddem Edirne’ye gelerek Bâzergân Mehmed Efendi’yi irşâd eylemiş ve Edirne dergâhını binâ ettirmiş olduğu anlaşılıyor ki bunun vehle-i ûlâda mugâyir-i hakîkat olduğu tahakkuk ediyor. Bununla beraber harîk-ı kebîrde dahi bin yüz on beş senesinde olmayıp bin yüz elli dokuz tarihinde olduğu ve dergâh-ı şerîfin binâsı Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis zamân-ı saltanatlarına musâdif olmayıp mahallinde zelzele-i azîme fıkrasında hikâye olunduğu vechile Üçüncü Sultân Mustafa Hân’ın zamân-ı saltanatlarında idügi ve İsmâîl-i Rûmî hazretlerinin Edirne’de ihdâs eylemiş olduğu Kâdirî Dergâh-ı şerîfi de bu dergâh-ı şerîf olmayıp Hadım Fîrûz Mahallesinde Kışla Meydanında üçüncü numarada vâki Yediler Tekkesi olduğu inde’ttahkîk anlaşıldığına göre sâlnâme mündericâtının zanniyâttan ibâret bulunduğu tezâhür etmiştir. Kâmûsü’l-A‘lâm [s.76] şeyh-i müşârun-ileyhin tarih-i vefâtını bin kırk bir senesi olmak üzere zabt etmiş ise de bu tarih bâlâda zikr olunduğu üzere Tophâne’deki tekkenin binâsı tarihi olup vefâtı tarihi bin yüz elli üçtür. Enîsü’l-Müsâmirîn bu tekkeyi yazmamıştır. 4-Kabûlî Tekkesi Hazînedâr Sinân Bey Mahallesinde Kabûlî Baba Sokağında altıncı numarada vâki Kabûlî Dergâh-ı şerîfidir ki şuarâ miyânında tercemesi mastûr olan Şeyh Mustafa Kabûlî Efendi tarafından bin iki yüz otuz bir senesinde Rufâî Tekkesi olmak üzere binâ edilmiş olduğunu mübeyyin kapısı bâlâsındaki tarih buraya aynen yazılmıştır. Tarih Şeyh Kabûlî Mustafa ki bende-i âl-i resûl Bâ-işâret mürşid-i râh-ı sedâd dil-i sevâd Seyyid Ahmed-i Rufâî aşkına bu tekyeyi Eyledi bennâ ki nâmı tâ kıyâmet ola yâd Söyledi tarih-i tâmmın savb-ı Hakk’dan mülhimân Bâb-ı vaslın eyledi Hakk âşıkân içün küşâd 1231 Tarih mısrâındaki RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 175 ( ) (vaslın) kelimesi vaslın ( ) sûretinde ( ) nûn ile yazılmak muktazî ise de mahallinde ( ) kâf ile muharrer olup ve ol sûretle de hesap edildiği anlaşılmıştır. Bânîsi sâhasında medfûndur. Dergâh-ı şerîf-i mezkûr haraba yüz tutmakla İkinci Ordu-yı Hümâyûn müşîri vekîli Mahmûd Hamdi Paşa tarafından vukû bulan arz ü inhâ üzerine Ebü’l-hayrât Sultân Gâzî Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri cânibinden müberrât-ı seniyye adâdına kabul buyrularak esâsından hedm ile bin üç yüz on senesi Zilkadesi evâhirinde esâs vaz edilip bade’litmâm bin üç yüz on bir senesi Rebiulevvelinin on sekizinci Perşembe günü resm-i küşâdı icrâ kılınmış ve o sırada fakîr-i câmi‘u’l-hurûf tarfından âcizâne bu tarih nazm edilmiştir. Tarih Ebü’l-hayrât muhyî-i bilâd Abdülhamîd Hân kim Cihânı eyledi mimâr-ı lutfu ser-te-ser ihyâ Ez-ân-cümle bu dergâh-ı şerîf olmuş idi vîrân Esâsından o şâhenşâh-ı dîndâr eyledi inşâ Rufâî Seyyid Ahmed rûh-ı pâkin kıldı çün hoşnûd O şâhın da muîni evliyaullah ola her câh Binâ-yı dil-keşi hadd-i hitâma vâsıl oldukda İki mısrayla Bâdî düştü bir tarih-i şevk-efzâ Gece gündüz deme cehd eyle dergâh-ı Kabûlîde Niyâzın der isen Bâdâ kabul ey tâlib-i Mevlâ 1311 Tarih-i diğerKüşâdında düşürdü bendesi Bâdî de bir tarih Güzel dergâh-ı vâlâ yaptı şâhenşâh-ı mülk-ârâ ڭ 5- Saçlı İbrâhîm Efendi Tekkesi Hızır Ağa Mahallesinde Atîk Tophâne Caddesinde yirmi birinci numarada vâki kadîmen Dizdarzâde ve muahharan Şâdırvanlı Tekke ve elyevm Saçlı İbrâhîm Efendi Tekkesi demekle şöhret bulan dergâh-ı şerîfdir ki esâsen Tebrîzî Saçlı Çelebi nâm zât Üsküdarî Mahmûd-ı Hüdâyî Efendi hulefâsından Dizdârzâde Ahmed Efendi için binâ eylemiş idi. Sakfı ahşaptan ve bir minaresi var idi. Ahmed Efendi 1032 Cemâziyelâhiresinde vefâtına mebnî zâviye-i mezkûre pîşgâhında defn olunup üzerine ahşaptan türbe binâ olunmuş ve yerine yine Mahmûd-ı Hüdâyî Efendi hulefâsından Kastamonulu Şeyh Halîl Efendi tayin kılınmış ise de onun dahi bin otuz sekiz tarihinde zâviye-i mezkûrenin kapısı pîşgâhında defn olunup üzerine diğer bir türbe binâ olunmuş ve yerine Üçşerefeli [s.77] Camiinde kırk 176 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si elli seneden beri hatîb olan Ahmed Efendi tayin kılınıp o dahi bin kırk sekiz senesi îd-i fıtrının birinci günü vefât ederek İstanbulyolu Kabristanında defn olunmakla yerine yine Mahmûd-ı Hüdâyî Efendi tarafından Silistre’da halîfe olan Saçlı İbrâhîm Efendi gelmiştir. Tercemeleri meşâyih sırasındadır. Daha sonraları meşîhat cihetinin kimlere tevcîh olunduğuna dâir malumâta destres olunamadı. 1275 senesinden 1295 senesine kadar zâviye-i mezkûrenin meşîhati Şeyh Râşid Efendi nâmında bir ümmînin uhdesinde olup sene-i mezkûrede Rusyalının Edirne’yi istîlâ ettiği sırada tekke münhedim olmuş ve Şeyh dahi vefât edip meşîhatin ber-kâide oğluna tevcîhi lâzım gelmiş ise de nâ-ehil olduğu cihetle Dersaâdetçe merkez şeyhizâde Âdil Efendi’ye tevcîh buyrulmuştur. Ebü’l-hayrât Gâzî Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri bu dergâh-ı şerîfin dahi hâl-i harapîde kalmasını tecvîz etmeyip tecdîdini irâde ve fermân buyurmakla bin üç yüz sekiz senesi Rebiulâhirinin ikinci cuma günü resm-i küşâdı icrâ kılınmış ve vâlî-i vilâyet Hacı Ahmed İzzet Paşa tarafından bu tarih söylenmiştir. Tarih Hazret-i Abdülhamîd Hân-ı hamîdü’l-hasletin Ömr ü ikbâlin firâvân eyleye Rabbü’l-enâm Kıldı tecdîden binâ bu tekyeyi ol pâdişâh Olmuşiken nice yıllardır rehîn-i inhidâm Feyz-i enfâs-i ricâl-i Celvetiye andadır Cilveger-i nûr-ı Hüdâyîdir hidâyet subh u şâm Gel devam et zikr ü tevhîde hulûs-ı kalble Olasın tâ vâsıl-ı ser-menzil-i dârü’s-selâm Bir mübeşşir geldi İzzet verdi tarihin haber Saçlı İbrâhîm Efendi dergehi oldu tamâm 1308 Tarih mısraı fakir-i câmi‘u’l-hurûfun mâadâsı Hacı İzzet Paşa’nındır. Havlusunda şâdırvânı olduğundan Şâdırvanlı Tekke denilmesi sebebi budur. Minaresinin nısfı bin yüz altmış beş zelzelesinde münhedim olmuş ve nısf-ı diğeri de bu kereki inşaatında hedm edilmiştir. 6-Çoban Ali Efendi Tekkesi Karabulut Mahallesinde Karabulut Caddesinde kırk dokuzuncu numarada vâki Çoban Ali Efendi nâm-ı diğerle Pazar Tekkesidir ki tarîk-ı Uşşâkî meşâyihinden Karamânî Şeyh demekle maruf olan Mustafa Efendi’nin halîfesi Şeyh İbrâhîm Efendi için zâviye olmak üzere Debbâğ RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 177 Hacı Ramazân nâm zâtın bin yirmi senesinde binâ eylediği câmi-i şerîfdir. Şeyh İbrâhîm bin yirmi dört senesinde vefât etmekle bu câmi-i şerîfin kurbunda defn olunup üzerine ahşaptan türbe binâ olunmuştur. Sokak üzerindeki pencere yanında[ki] kabr bu zâtın kabridir. Bu câmi-i şerîf bin kırk tarihinde külliyen muhterik olmakla Saray Ağası Mustafa Ağa sene-i mezkûrede ahşaptan binâ eylemiştir. Buraya kadar olan makâle Enîsü’lMüsâmirîn’den me’hûzdür. Berâtlarında bu tekke Havvâ Hatun bin[ti] Hasan zâviyesi idügini bin üç yüz on tarihinde şeyhi bulunan Mehmed Efendi ifâde eylemiştir. Bazı zevâtça bu tekke bin yüz on beş senesinde zuhûra gelen Edirne vaka-i müellimesinin hudûsuna sebeb-i müstakil olduğu mazbût-ı sahâyif-i tevârîh olan Vânî dâmâdı şehîd ve sa‘îd şeyhülislâm Erzurumî Seyyid Feyzullah Efendi’nin hânesi üzerine binâ edilerek o asırda Beylerbeyi Tekkesinde icrâ-yı âyîn-i Uşşâkî eylemekte bulunan Çoban Ali Efendi için zâviye olmak üzere binâ edildiğine dâir olan makâlât efvâhî olup sahîhî Enîsü’l-Müsâmirîn’in beyânıdır. [s.78] bin iki yüz doksan beş istîlâsında esâsından münhedim olmakla Ebü’lhayrât Gâzî Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretlerinin eser-i âtıfet-i mülûkâneleriyle minber vaz‘ıyla yine câmi-i şerîf tarzında müceddeden binâ ve ihyâ buyrulup üç yüz yirmi sekiz senesi Rebiulevvelinin yirminci günü resm-i küşâdı icrâ kılınmakla itmâmına vâlî-i vilâyet Hâcı İzzet Paşa bu tarihi demiştir. Tarih Hazret-i Abdülhamîd Hânın Hudâ-yı lâ-yezâl Eyleye eyyâm-ı ömr ü şevket ü şânın mezîd Tâ esâsından harâb olmuş idi bu hânkâh Etti ol kutb-ı hilâfet vaz‘-ı bünyân-ı cedîd Rûh-ı pür-nûr-ı Aliyyü’r-Râ‘î’yi şâd eyledi Kalbini mesrûr ede anın da Hallâk-ı Vahîd Kalmadı mülkünde bir vîrâne vü vîrâne-dil Cümlesin tâ‘mir ü tesrîr etti ol şâh-ı ferîd İzzetâ imdâd-ı çâr-aktâbla târîhdir Kıldı tecdîden binâ bu tekyeyi Sultân Hamîd 1308 7-Veli Dede Tekkesi Sabûnî Mahallesinde Postahâne Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki kadîmen Birinci Zâviyesi ve el-yevm Veli Dede veyahut Şerefüddîn Tekkesi denmekle maruf ise de bânîsinin ismiyle binâsının 178 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si tarihine dâir malumât-ı sahîhaya destres olunamayıp şu kadar ki Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretleri cânibinden vukû bulan davete icâbeten Ankaravî ârif-i bi’llâh Hacı Bayrâm-ı Velî kuddise sırruhu’l-celî hazretleri Edirne’yi teşrîf buyurdukları esnâda bu tekkenin mihmanı olup burada bir de erbaîn çıkardığı mütevâtir olduğuna nazaran bu makâm-ı âlînin kadîm bir dergâh-ı şerîf olduğu anlaşılmaktadır. Enîsü’l-Müsâmirîn’de binâsına vehn gelmekle bin otuz beş hudûdunda tüccârdan el-Hac Kenan nâm zâtın müceddeden binâ eylediğini ve bin kırk altı tarihinde şeyhi de sinîn-i vefîreden beri bu zâviyede şeyh olan Veli Dede’nin oğlu Mehmed Efendi idüğini beyân etmiştir. Bin yüz elli dokuz senesi Receb-i şerîfinde vukû bulan harîk-ı kebîrde külliyen muhterik olup o tarihte şeyhi bulunan Ahmed Müsellem Efendi delâletiyle bin yüz altmış bir senesinde müceddeden binâ ve inşâ eylediği mûmâ-ileyh Müsellem Efendi tarafından nazm edilip bir mermer levhaya hâkk ile kapısı bâlâsına vaz edilen tarihten müstebân olmakla bi’l-istinsâh buraya tenmîk edildi. Tarih: Bir gece elli dokuz sâli içinde bu makâm Yandı çok şem‘-i hidâyet âleme verdi ziyâ Bâb ü mihrâbı kalıp hamyâze-nâk u sîne-çâk Her kemer tecdîdin eylerdi rükû üzre ricâ Âhir istimdâd edip Hakk’dan hakîr-i bî-murâd Câ-nişîni Gülşenî Ahmed Müsellem Bü’l-vefâ Refte refte âb ü gilden eyledi perdâhte Lâne-i bülbül gibi bu menzili subh u mesâ Lâne yâhut zerger-i tahkîk elinde pûtedir Sâlikin messi vücûdun zer eder yâ kîmyâ Her sütûnu ref ‘-i engüşt-i şehâdet eyleyüp Beyt-i tevhîd olduğu îmâ ederdi gûyiyâ Erre-i zikr-i kıyâmı etmeğe perr-i hitâm Kufl edüp yazdı Müsellem iki nev-târîh ana Dil-güşâ pâk ü musaffâ Ahmed-âbâd Reşâd Devrle huld-i cinâna döndü bu vâlâ binâ 1161 [s.79] Havlusundaki şadırvan bin yüz seksen beş tarihinde inşâ edilmiş olmakla şeyhi Müsellem Efendizâde Vefâ Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Hazret-i sıbtayn içün âb-ı hayât-ı sâyiha Oldu cârî bu eser Hak’dan olunca lâyiha RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 179 Teşnegâna çıktı üçler dediler târîh Vefâ Bu sebîlden âb-ı sâf iç oku bir kez fâtiha1185 Bin yüz seksen altı tarihinde vezîrazam Muhsinzâde Mehmed Paşa tarafından tamir ve bir de minare inşâ edilmekle mevlevî el-Hâc Mehmed Tâib Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Sâhib-istifsâr-ı hayrât-ı celîlü’l-i‘tibâr Âlem-i endîşenin allâme-i dânişveri Niçe hayrâta muvaffak oldu bâ-tevfîk-ı Hakk Dâimâ hayr-ı cezîle sarf edip sîm ü zeri Zât-ı pâkin lutf-ı Hakk ma‘mûr u âbâdân ede Âftâb-ı âlemin döndükçe mihr-i enveri Sadme-i eyyâmdan pür-ra‘şe oldu her taraf Kıldı fermân köhne resminden ola nâzik-teri Tab‘-ı pâkinden zuhûr etti bu âsâr-ı celîl Bir minâre inzimâmıyla verip zîb ü feri Çok müezzin-i bülbülân-veş hamse-i mefrûzada Nağme-rîz-i pencgâh-ı şevk olup rûz ü şebi Bu makâm-ı mu’teberde nice pîrân-ı selef Eylemiş her birisi dârü’l-karâr-ı ma’nevî Hâcı Bayrâm-ı Velî bir erbaîn tekmîl edip Niçe eyyâm olmuş işbu câygehde münzevî Niçe eltâf-ı hafîye mazhar oldu lâ-yuad Tînet-i pâkinde mevsûm âyet-i cûd-âveri Şöyle te’sîr etti mihr-i âftâb-ı tal‘atin Oldular her birisi ez-cân ü dil fermân-beri İki târîhe muvaffak oldu şükr-i lâ-yezâl İftihâr etse sezâdır hâme-i sa‘d-ahteri Bu pesendîde-eser buldu hayât-ı ma’nevî Elde hâmem zabt olunmaz etmede hâhişgerî Kıldı bin yüz seksen altı sâli tevsî‘-i refî‘ Mustafâ Hân’ın vezîri‘azam ü ser‘askeri Cevherî harf ile Tâib nâsa tebşîr eyledi Oldu rûşen her zaman bu tekyegâh-ı gülşenî 1186 Şu‘arâdan Şâhî dahi bu tarihi demiştir. 180 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Tarih Mültecâ-yı âşıkân ü sâdıkânın meskeni Hazret-i kutb-ı zamân Şeyh Müsellem medfeni Çok vefâ meydânın envâr etti şem‘-i şehriyâr Bu minareyle bu mabed buldu yâ hû rûşeni Mazhar-ı ilhâm-ı Rabbânî olam dersen dilâ Mûsî-i kalbe makâm eyle bu dârü’l-eymeni Keştzâr-ı dünyada verdim pîle gendüm deme Tâlib-i tohm-ı ibâdet ol ki budur harmanı Fakru fahrîdir kemâle erişen sultân olur Terk-i tecrîd ol gınâ-yı kalbdir anın mahzeni Geldi tebrîke erenler Şâhiyâ tarihle Evliyâ meydânı hakkâ buldu cennet gülşeni 1186 Şuarâ-yı asriyeden Örfî Mehmed Ağa dahi bu tarihi demiştir. Tarih [s.80] Vezir-i azam ibni sadrazam Vekil-i pâdişâh-ı heft-kişver Murahhas her umûra saltanatta Mutâbık ola re’yine mukadder Ola i‘dâlde hemvâre gâlib Ola her demde mansûr u muzaffer Ola ikbâlle ömrü ziyâde Ola devlet ile yâ Rab muammer Muvaffak oldu çün birr ü hassâneh Salup pertev-i cihana günden azhar Bu zîbâ tekye olmuşken harâbe Edüp tamirin sakfa beraber Dil-i âşık gibi olmuşdu vîrâne Yapıldı oldu mamûre ser-â-ser İçinde sâlikân ü sâkinânın Safâ-yı hâtırı oldu müyesser Vefâ meydânını etti küşâde Hakîkatte duâya oldu mazhar Mücedded bu minare oldu bünyâd Katı bâlâ sehî mânend-i ar‘ar Şerefe kâse-i fağfûr gûyâ Münîr-âsâ müşa‘şa‘ nûra benzer RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 181 Gümüşten bir amûd mu bu minare Ya yek-pâre sütûn mu sâf mermer Sadâ-yı pencgâhî-i beşerden Safâ eyler feleklerde melekler Ezânı gûş edenler dedi tarih Teâlâ şânuhû Allâhü ekber 1168 Otuz adet noksândır. Tekke’de şeyh olan Vefâ Efendi dahi bu tarihi demiştir. Tarih Ol vezîr ibni vezir-i zü’l-vefâ Cevdet-i ihsânla olmuş nâmdâr Gülşen-i âlemde âsârın anın Andelîbân-vasf va‘d etti hezâr Kalb-i pür nûru edip hayrâta meyl Sarf-ı himmet eyledi leyl ü nehâr Mazhar-ı tevfîk-i Rabbânî ola Sadr-ı devlette ede her dem karâr Şerr-i a‘dâ vü hased-kârândan Zâtını mahfûz ede Perverdigâr Etti bâ-tevfîk-i Hakk tamir-i küll Lutf edüp bu câya kıldı itibâr Sûretâ tamir idi tecdîd olup Bir minare etti ihdâs âşikâr Avn-i te’bîd-i İlah ede zuhûr Ola mansûr u muzaffer-i nâmdâr Satvet-i kahrın görüp a‘dâ-yı dîn Havf edüp ola perîşân târumâr Tekye-i kutb-ı cihân Veli Dede Etti tamiriyle anın iftihâr Âşiyân olmuş idi aktâba kim Hacı Beyrâm-ı Velî kıldı karâr Cilvegâh-ı kümmel olduğu içün Muteber inde’s-sıgâr inde’l-kibâr Ol pâye ez-kadîm oldu makarr Gülşen-i nâsûtta olmuş murgzâr 182 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Manevî bir nimet-i Hakkdır k’ana Bed’ edüp hams-i mübârekle kibâr Bes mümâsil min-vech bir mushaf Kim veziri kıt‘a ey âlî-tebâr [s.81] Bende-i pîrân-ı vefâ tarihini Fikr ederken eyleyüp dilden şümâr Geldi lâ-ilâhe illa’llâh deyüp Dâr-ı tevhîd oldu gülzâr-ı hezâr 1186 Bu tarihin ta‘miyesi şu vechiledir. Nihâyet mısraı 1155 adedini câmi‘dir. Geldi ( ) lâ tabirinden 31 adedinin zammı lâzım gelip ilâve edilince 1186 olur. Bin iki yüz doksan beş istîlasında esâsından münhedim olmakla vilâyetin düyûn-ı umûmiye Nâzırı Trabzonî Rahmi Efendi’nin delâletiyle bin üç yüz bir tarihinde müceddeden binâ ve inşâ olunmuştur. Sakfı ahşaptandır, minberi ve bir minaresi vardır. Şeyhi Şerefüddîn Şuayb Efendi’dir. Şuarâ miyânında tercemeleri mezkûr, Müsellem ve Vefâ efendiler sâhasında vâki türbede ve Veli Dede ile mahdûmları Şeyh Mehmed Efendi ve Taşlık Müderrisi Seyfeddîn Efendi kurbundaki türbede medfûnlardır. 8-Sivâsî Tekkesi Sarıca Paşa Mahallesinde Çukurçeşme Sokağında on beşinci numarada vâki Sivasî Dergâh-ı şerîfidir ki Sivasî Abdülaziz Efendi tarafından binâ olunduğu mervîdir. Bânîsi Abdülazîz Efendi ile mahdûmu Mehmed Efendi bu tekkenin sâhasında medfûnlardır. Tercemeleri ulemâ ve meşâyih sırasındadır. 9-Hacı Memi Tekkesi Kebe Yapıcı Mahallesinde Tekke Sokağında birinci numarada Hacı Memi nâm zât tarafından binâ edilmiş olan Kâdirî Dergâh-ı şerîfidir. Enîsü’l-Müsâmirîn’de bu tekke bin tarihinden sonra Üç Şerefeli vâiz-i sâbıkı dersiâm Dimetokalızâde’ye ve anın vefâtından sonra oğluna verildiği beyân olunmuş ise de isimleri tasrîh edilmemiştir. Bin iki yüz altmış tarihinden sonra bu tekkeye Şeyh Nûrî nâmında bir ümmî şeyh olup bade vefâtihî küçük oğlu terlikçi esnâfından Sâlih’e tevcîh olunmuş ise de bin iki yüz doksan beş istîlâsında tekke harap olduğu gibi şeyhi olan Sâlih dahi seyâhatle Ankara’da Hacı Bektaş-ı Velî dergâhına azîmetle intisâb ederek Bektâşî babası olup Edirne’ye gelmiş ve bu Kâdirî Dergâhını Bektâşî RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 183 Tekkesi heyetinde müceddeden binâ ettirmeye muvaffak olarak hitâmına tarîkdâşlarından Hasan Hulkî bu tarihi deyip mermer levhaya hâkk ile kapısı bâlâsına konulmuştur. Tarih Hacı Memi Baba Sultândan âlî himmet istersen Tekâsül eyleme hizmette gel ey tâlib-i dîdâr Cemî‘-i mürsellere hâtem habîb-i kibriyâ oldu Mehmed Nûrî şevkiyle edegör kalbini envâr Olupdur her tarîkın şâhı şîr-i girdgâr elhakk Erer çağırdığın yerde cenâb-ı Haydar-ı Kerrâr Saâdetlü benâm Mustafa Nâilî Beydir bu Binânın mebde’-i inşâsına bâis olan derkâr İki erler çıkup yardımcı Hulkî sarf edip gevher Bu zîbâ hankâhı sa‘y ile yaptırdı defterdâr 1301 Bu tekke defterdâr-ı vilâyet Mustafa Nâilî Efendi delâletiyle cem edilen iâne ile binâ edilmiş ve hitâmını müteâkib mükâfât-ı maneviye olmak üzere kendisi ma‘zûl kaldığı gibi Sâlih Baba dahi cânib-i hükûmet-i seniyyeden Bursa’ya gönderilip orada vefât etmiştir. Bin üç yüz dokuz Rebiulevvelinde dergâh-ı şerîf kemâ-fi’s-sâbık Kâdirî âyîn-i şerîfi icrâ olunmak üzere Dersaâdet ahâlîsinden ve salâh-ı hâl ashâbından Rufâî şeyhi Üsükdarî Ahmed Efendi’ye verilmiştir. 10-Şeyh Davud Efendi Tekkesi [s.82] Sevindik Fakîh Mahallesinde Şeyh Dâvûd Efendi Sokağında üçüncü numarada vâki Şeyh Dâvûd Efendi Tekkesidir ki derûnunda Nakşî âyîn-i şerîfi icrâ olunmaktadır. Vaka-i Hayriyyeden sonra mûmâileyh Şeyh Dâvûd Efendi’ye Çöke Nâhiyesinde efrâdı dağıtılan Bektâşî Tekkelerinden Hacı Baba tekkesi verilip Edirne’de hânesi olan işbu mahalli Nakşibendî Dergâhına tahvîl ile icrâ-yı âyîn-i şerîfe mübâşeret etmiştir. Mahdûmu Abdülbâkî Efendi el-yevm Şeyh ise de nâ-ehil olduğundan icâzet-gerdelerinden Tüfenkçi Şeyh Bekir Hâce vekâlet eylemektedir. 11-Ali Paşa Tekkesi Tekke-i Ali Paşa Mahallesinde Ali Paşa Tekkesi Sokağında üç numarada vâki Atîk Ali Paşa Tekkesidir ki câmi-i şerîf sâhasındadır. Bin üç yüz beş senesinde tamir edilmiştir. Nakşibendî dergâh-ı şerîfidir. Şeyhi Bahâüddîn Efendi’dir. 184 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 12-Salı Tekkesi Ârif Ağa Mahallesinde Salı Tekkesi Sokağında sekizinci numarada vâki Fahri Fatma Hatun Zâviyesidir ki sakfı ahşabtandır. Bu zâviye Tarîk-ı Uşşâkî meşâyihinden şuarâ miyânında tercemesi mezkûr Şeyh Mehmed Cemâleddîn Efendi hulefâsından Yazıcızâde Şeyh Mehmed Efendi için binâ olunup bade vefâtihî Saka Hüseyin Efendi nâm zâta verilmiş ki o dahi Yazıcızâde’nin halîfesidir, bu tekke hazîresinde medfûndur. Karamânî Şeyh Mustafa Efendi nâm Uşşâkî şeyhinin bu tekkenin türbesinde medfûn idügi mervîdir. 13-Sa‘dî Tekkesi Hadım Timurtaş Mahallesinde Tahtalı Hamam Sokağında on ikinci numarada bostancıbaşı Hacı İsmâîl Ağa tarafından inşâ edilmiş olan Sa‘dî Dergâh-ı şerîfidir. 14-Beylerbeyi Tekkesi Mîrimîrân Mahallesinde Beylerbeyi Câmii Sokağında on altıncı numarada vâki Halvetî Dergâh-ı şerîfidir ki Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca bânîsi Yûsuf Paşa Halîkatü’r-Rü’esâ ifâdesince Şarâpdâr Abdullâh Bey elsine-i nâsda Sinân Paşa’dır. 15-Mestçizâde Tekkesi Yaba Timurtaş Mahallesinde Arpagân Sokağında yirmi sekizinci numarada vâki ve tarîk-ı Halvetîye mensûb Mestçizâde Tekkesidir ki bânîsi Ramazân Efendi nâm zâttır. Sakfı ahşaptandır. Şuarâ miyânında tercemesi mezkûr Sâlih Efendi bu tekkenin sâhasındaki türbede medfûndur. 16-Arabzâde Tekkesi Teftîn Ağa Mahallesinde Çiçekli Mekteb Sokağında yirmi ikinci numarada vâki tarîk-ı Nakşibendîye mensûb Arabzâde Tekkesidir ki sakfı ahşaptandır. Bin iki yüz elli üç tarihinde şâir-i meşhûr Pertev Paşa tarafından tamir ettirildikte paşa-yı müşârun-ileyh bu kıtayı demiştir. Nazm Ey kadem-peymâ-yı azm-i şâhrâh-ı Nakşbend İşte gel meftûh bâb-ı hânkâh-ı Nakşbend Sâye-i Sultân Mahmûd Hân-ı dil-âgâhda Behçet-âbâd oldu bu dergâh-ı şâh-ı Nakşbend Şuarâ sıra[sında] mesbûku’z-zikr Sâğarî ile Şeyh İlmî Efendi bu tekkenin sâhasında medfûndur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 185 17-Topçu Baba Tekkesi Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde elli ikinci numarada vâki tarîk-ı Kâdirîye mensûb Topçu Baba Tekkesidir ki sakfı ahşaptandır. Topçu Baba bu tekke sâhasında medfûndur. Türbeler sırasında da mezkûrdur. 18-Şeyh Semâhaddîn Tekkesi Molla Fahreddîn Mahallesinde Tütünsüz Tekkesi Sokağında dördüncü numarada vâki tarîk-ı Kâdirîye mensûb Şeyh Ömer Semâhaddîn Dede Efendi tekkesidir ki sakfı ahşaptandır. Bânîsi Yenişehr-i Fenâr Mevlevîhânesi şeyhi Hasan Dede’nin mahdûmlarıdır. Konya’da Âsitâne-i Mevlânâda bir müddet kemer-beste-i hidmet ve hâme-zîb-i sikke vü destâr-ı meşîhat olup [s.83] pederleri vefâtında yerine oturmuştur. Badehû Edirne Murâdiyesine ve daha sonra Kasımpaşa Mevlevîhânesine ve oradan tekrar Edirne’ye nakl olunmuşlardır. Ve Edirne’de yine çok durmayıp İstanbul’a ricatle Ebû Eyyûb-ı Ensârî civârında ihtiyâr-ı uzlet edip orada bin iki yüz dört tarihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ etmekle Kasımpaşa Mevlevîhânesi hazîresinde defn olunmuşlardır. Semâhat mahlasıyla mutasavvıfâne eş‘ârı dahi vardır. Bu ebyât anındır. Nâ-tamâm Gazel Bâreka’llâh ârifâna eyler semâ‘-ı devr-i tâmm Nefh-i neyle mukaddem tennûr-ı aşk eyler kıyâm Çarh eder devvâr-ı âlem encümân-ı şems ü mâh Çün ezelden aşkile pervânedir her subh ü şâm Nokta-i pergâr-ı sırra hâle hâl-i muhtefî Oldu her neş’en Semâhat dürr-i yektâ ve’s-selâm Velehu kıta Hâk-i pâyin tûtiyâ eden ülü’l-ebsâr olur Cenneti mu‘tâd eden cân bende-i ebsâr olur Bir gedâ kemter gulâmındır Semâhaddîn Velî Melleftü bi’l-izz olur ihsân-ı cûd-ı ihzâr olur Bu tekkeyi bu zâtın binâ eylediği şeyhi olan Enîs Efendi’den işitmiş isem de ne sûretle binâ ettiği anlaşılamamıştır. 19-Debbâğhâne Tekkesi Attâr Hacı Halîl Mahallesinde Germekapı Caddesinde on ikinci numarada vâki tarîk-ı Uşşâkî’ye mensûb Şeyh Hâmid Efendi Tekkesidir 186 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si ki sakfı ahşaptandır. Bin yüz yirmi beş tarihinde binâ edilmiş olmakla itmâmına şuarâ-yı asriyeden Fâiz Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Hâmid Efendi kim olup pîr-i tarîk-ı âşıkân Hâlâ odur ser-halka-i cemiyyet-i Uşşâkıyân Osmân Efendi’den hilâfet rütbesin ihrâz edip Sırrın ol zât-ı kerîmin anda buldular ayân Şimdi onun cem’ine cem‘ olmaktadır erbâb-ı dil Rûşendir anda gördüler nûr-ı velâyet-i ârifân Himmet edip bu tekyeyi yapdı kenâr-ı cûyda Etrâfı güllerle müzeyyen nâle eyler bülbülân Sad bâreka’llâh pâk-cây-ı mehbit-i envâr-ı kuds Kim dergehidir levhaşa’llâhu tekyegâh-ı sâdıkân Bunda olur olursa ger câm-ı merâma dest-res Buna şitâb eyler hemîşe zümre-i sâhib-dilân Bunda gelürler reh-neverdân-ı tarîk-ı sıdk u heves Bunda alurlar vâyesin mahrûm kalmaz tâlibân Bu câyı pîrân tarîk etmiş nazarına gâlibâ Rûmâle zîrâ cân atar hâk-i derine zâkirân Fâiz dedi kerrûbiyânın birisi târihini Bu mabed-i Uşşâkiyândır câygâh-ı kudsiyân 1125 İki yüz doksan beş senesi istîlâsında harap olup bin üç yüz altı senesinde müceddeden inşâ olunmakla fakîr-i câmi‘u’l-hurûf tarafından bu tarih nazm edilmiştir. Tarih Sâhibü’l-hayrât nâm-ı pâkini bu dergehin Şeyh Hâmid Dergehi nâmıyla tezkîr eyledi Rûzgârın tanesi ez-her cihet edip harâb Bir zamân âyîn-i Uşşâkîyi te’hîr eyledi Fi’l-hakîka işbu ahvâl-i felâket-iştimâl Nîze gibi tâ dil-i ihvâna te’sîr eyledi Himmet-i pâkîze-i Pîr Hüsâmeddîn gör Dergehin i‘mârını remz ile tebşîr eyledi Hazret-i Abdülhamîd Hân-ı cihân-bânın dahi Şem‘-i lutfu dergehi ihyâ vü tenvîr eyledi [s.84] Bâ-husûs yevm-i küşâdında olan zikr-i cemîl Şemme-i erbâb-ı dîni cümle ta‘tîr eyledi RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 187 Deh düşüp Bâdî dedi pîr aşkına tarihini Ehl-i Hakkın lutfu bu dergâhı tamir eyledi 1306 Şeyhi Hüseyin Efendidir. 20-Yeni Tekke Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde doksan altıncı numarada vâki Drenova Şeyhi demekle şehîr Üsküdârî Mustafa Efendi için binâ olunmuş ve Nûreddîn-i Cerrâhî tarîkına mensûb bulunmuş olan Cerrâhiye Tekkesidir ki Yeni Tekke ve Horoslu Tekkesi demekle şöhret bulmuştur. Şeyh Mustafa Efendi bu tekkenin türbesinde medfûn ve tercemesi Sultân Mehmed Hân-ı Râbi ulemâ ve meşâyihi sırasında mezkûrdur. Şeyhi Ümmî Nûri Efendidir. 21-Küştî-gîrân Tekkesi Kadîmen Mevlânâ Veliyyüddîn ve el-yevm Metropolid Mahallesinde Kulekapısı Caddesinde otuz üçüncü numarada vâki tarîk-ı Nakşibendîye mensûb Küştî-gîrân yani Pehlivân Cemâleddîn tarafından binâ olunan tekkedir ki sakfı ahşaptandır. Bu tekke Evkâf-ı Hümâyûn Hazîne-i Celîlesince güreşçiler duâcısı zâviyesi nâmıyla mukayyeddir. Haraba yüz tutmakla 1308 senesi hilâlinde müceddeden binâ edilmiştir. Şeyhi Tâhir Efendi’dir. 22-Hacı Alemüddîn Tekkesi Derun-ı Hisârda kadîmen Mevlânâ Veliyyüddîn ve el-yevm Metropolid Mahallesinde Kulekapısı Caddesinde elli dördüncü numarada vâki tarîk-ı Nakşibendîye mensûb Hacı Alemüddîn nâm sâhibü’l-hayr tarafından binâ edilen tekkedir. Sakfı ahşaptandır. Sekiz yüz altmış dört tarihinde vefât eden bânîsi semâhâne altında medfûndur. Mürûr-ı zamân ile müşrif-i harap olduğundan iki yüz seksen tarihinde şeyhi bulunan Sadık Efendi delâletiyle tamir ve tecdîd olunmuş ve semâhânesindeki kitâbelerde vâki celî hatlar fakîr-i câmi‘u’l-hurûf tarafından tenmîk edilmiştir. İtmâmına Îrânî hakkâk İzzet Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Yazdı İzzet der-i vâlâsına tâm tarihin Yaptı Sâdık Baba bir türbe aliyyü’l-a‘lâ 1280 23-Nakşî Tekkesi Kuşçu Doğan Mahallesinde Sebil Sokağında on sekizinci numarada vâki Nakşibendî tarîkine mensûb dergâh-ı şerîfdir ki bânîsi sekiz yüz 188 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si seksen sekiz tarihinde Selanik’te vefât eden esbak Sadrazam İshak Paşa’dır kurbundaki Tahtalı Hamamın dahi müşârun-ileyhin binâsı idiği mahallinde mezkûrdur. 24-Şâh Kadın Tekkesi Süle Çelebi Mahallesinde Süle Çelebi Câmii Sokağında yedinci numarada vâki Halvetî tarîkına mensûb dergâh-ı şerîfdir ki Şâh Kadın nâm sâhibetü’l-hayrın binâsıdır. Sakfı ahşaptandır. Pîr-i tarîk-ı Halvetî Şeyh Hacı Mustafa Efendi ki bu tekkenin şeyhi idi. Kurbunda vâki Süle Çelebi Cami-i şerîfi sâhasında medfûndur. Ve tercemesi ulemâ ve meşâyih sırasında mezkûrdur. Şâh Kadın mahdûmu ulemâ sırasında mesbûku’z-zikr el-Hâc Şeyh Ahmed’in ahîren bu tekkeye Şeyh olduğuna göre bu tekke evvelâ Şeyh Hacı Mustafa Efendi için binâ olunup muahharan ondan icâzet alan oğlu Şeyh Ahmed’in nâ’il-i meşîhat olduğu anlaşılmıştır. 25-Germekaş Tekkesi Üsküfçü Hızır Mahallesinde Kıyak Caddesinde yüz altmış yedinci numarada vâki Nakşibendî tarîkına mensûb [s.85] Germekaş Zâviyesidir ki Germekaş Hüseyin Efendi nâm zât tarafından binâ olunmuştur. Sakfı ahşaptandır. Ulemâ sırasında tercemesi mezkûr Koca Dersiâm demekle şehîr Mustafa Efendi bu tekkenin şeyhi olduğundan nâşî beyne’l-avâm Dersiâm Tekkesi dahi derler. Kendisi ve mûmâ-ileyhin mahdûmu şuarâ sırasında tercemesi mezkûr Gâlib Efendi bu tekkenin sâhasındaki türbede medfûnlardır. 26-Uşşâkî Çizmeci Şeyh Tekkesi Üsküfçü Hızır Mahallesinde Soğuk Çeşme Caddesinde otuz ikinci numarada vâki tarîk-ı Uşşâkî’ye mensûb Halvetî Tekkesidir ki bu mahal şâir-i meşhûr Tîgî Bey’in hânesi olduğu halde Şey İbrâhîm Efendi hulefâsından Çizmeci Şeyh demekle maruf olan Şeyh Muslihuddîn Efendi tarafından bi’l-mübâyaa kendileri için zâviye ittihâz edilmiş ve badevefâtihî kendisi orada defn olunmuştur. Tercemesi ulemâ ve meşâyih miyânındadır. Tekkesi arsa olup türbesi mevcuttur. 27-Şeyh Muslihuddîn Tekkesi Şeyh Şucâüddîn Mahallesinde Şeyh Muslihuddîn Efendi Sokağında dördüncü numarada vâki ve Zeynuddin Havâfî tarîkına mensûb ve Debbâğlar İmâmı demekle meşhûr olan ve tercemesi mahallinde mezkûr RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 189 bulunan ârif-i bi’llâh eş-Şeyh Muslihuddîn Efendi Hazretlerinin otuz sene kadar hücresinde ikâmet ve hizmet-i imâmet ettiği mescid-i şerîfdir ki el-yevm ümmî ve âdâb-ı tarîkden bî-haber bir nakşî şeyhi elinde muattal ve mesdûd bir haldedir. Sakfı ahşaptandır, bir minaresi vardır. Şeyh-i müşârun-ileyh 847 tarihinde vefât edip mihrâbı önünde medfûndur ve Kur’ân-ı Kerîmi Kâdî ve Mevâkib tefsîrleriyle iki buçuk senede hıfz edip 1284 tarihinde vefât eden Süleymâniyeli Mevlânâ Abdurrahmân Efendi dahi kurbunda defn olunmuştur. 28-Ramazân Halîfe Tekkesi Zincirlikuyu Mahallesinde Alacaçeşme Sokağında on üçüncü numarada vâki asr-ı Bâyezîd Hân-ı Sânî meşâyih-i izâmından ârif-i bi’llâh eş-Şeyh Ramazân Halîfe nâmına mensûb Nakşî tekkesidir ki sakfı ahşaptan ve bir minaresi var ise de 1295 istîlâsında cümlesi münhedim olmakla ahîren yerine iki ahşap oda binâ edilmiş ve şeyh-i müşârun-ileyh ile diğer şeyhi olup 1311 tarihinde vefât eden Ali Seyfi Efendi bu tekkenin sâhasında medfûnlardır. Bu iki zâtın tercemeleri mahallerinde mezkûrdur. 29-Koyun Baba Tekkesi Kassâb Abdülazîz Mahallesinde Altûnîzâde Sokağında ikinci numarada vâki bin on iki tarihinde vefât eden Mehmed Koyun Baba nâm zât için el-Hâc Ahmed bin Hasîb tarafından binâ edilmiş olan Nakşî Dergâh-ı şerîfidir ki mürûr-ı zamân ile harap olduğundan cennetmekân Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazretleri müşârun-ileyh Koyun Baba’yı âlem-i menâmda müşâhede buyurmakla türbesi nezdine bin yüz altmış beş tarihinde bir câmi-i şerîf inşâ buyurmuş ve itmâmına Örfî Ağa bu tarihi demiştir. Tarih Koyun Baba Mehemmed kutb-ı dehr-i Nakşbendînin Semerkandî vü gavs-ı vakt es-Seyyid Ali Pîrî Mürûr-ı vaktile bu hânkâhı oldu vîrâne Temâşâ eyle rûhâniyyetinden yani te’sîri Cenâb-ı hazret-i Sultân Mahmûd Hân’a rü’yâda Zuhûr etti o şeb üç defa kim bâ-hükm-i takdîrî Sipâriş eyledi tecdîdini pend ü nasîhatle Netîce hayra sevk etti o sultân-ı cihângîri Hemân-dem vâkıa bu hânkâhı ol şeh-i âgâh Esâsından binâya eyledi himmetle tedbîri 190 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si [s.86] Aceb âlî nefesdir Örfiyâ ol Şeyh-i kâmil kim Değil mi yâ kerâmet ana tarih tekye tamîri 1165 Koyun Baba’nın tercemesi ulemâ ve meşâyih sırasında mezkûr ve na‘ş-ı mübârekleri bu tekke sâhasında türbe-i mahsûsada medfûndur. Bu tekkenin bânî-i evveli olup 1032 tarihinde vefât eden el-Hâc Ahmed bin Hasîb ve Üsküdârî eş-Şeyh Mahmûd Hüdâyî Efendi’nin hafîde-i muhteremeleri olup 1131 tarihinde vefât eden Şerîfe Kıymetî Rukiyye Hâtun ve Koyun Baba ahfâdından eş-Şeyh Mustafa Nakşibendî nâm zâtlar Koyun Baba Türbesinde medfûnlardır. 30-Himmet Dede Tekkesi Fındık Fakîh Mahallesinde Gülşenî Dergâhı Sokağında altıncı numarada vâki Gülşenî Tarîkına mensûb Himmet Dede Tekkesidir ki nâehil elinde haraptır. Himmet Dede Gülşenî şeyhi Âşık Efendi hazretlerinin tarîkatçisidir. 31-Rufâî Tekkesi Murâdiye Mahallesinde Tekke Sokağında üçüncü numarada vâki Rufâî Dergâh-ı şerîfidir ki Ali Yazıcızâde Hattât Şeyh İbrâhîm Efendi tarafından bin yüz eli dört tarihinde binâ olunmuştur. Mûmâ-ileyh tarîk-ı Gülşenî müntesiblerinden hattât-ı şehîr Haffâzâde Hüseyin Efendi’nin kayınbirâderidir. Edirne’nin 1310 sâlnâmesinde banî-i mûmâ-ileyh İbrâhîm Ecel tabirini yazmış ise de me’hazlarımızda ve türbesi kapısındaki tarihde öyle bir kayda tesadüf olunamadı. Banî-i mûmâ-ileyh tekkesi pîşgâhındaki türbesinde medfûn ve tercemesi ulemâ ve hattatîn sıralarında mezkûrdur. Nâm-ı sahîhi Hacı Ahmed Zâviyesidir. 32-Güzelce Baba Tekkesi Hâfız Ahmed Mahallesinde Köprücebayırı Caddesinde altıncı numarada vâki ve Kâdirî tarîkına mensûb Güzelce Baba ve nâm-ı diğerle Gümüş Gerdan Tekkesidir ki sakfı ahşaptandır. Güzelce Ali Baba sâhasındaki türbede medfûndur. Şeyhi Âgâh Efendi’dir. 33-Kaplan Baba Tekkesi Sittî Hâtun Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz altmış üçüncü numarada vâki tarîk-ı Kâdirî’ye mensûb Kaplan Baba Tekkesidir ki Yelli Bergos nâm mevkide kâindir. Bânîsi ile binâsı tarihi tahkîk olunamadı. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 191 34-Hindîler Tekkesi Mihalkoç Mahallesinde Saraçhâne Köprüsü Caddesinde kırk üçüncü numarada vâki Hindîler Tekkesidir ki Sarayovası kurbunda Saraçhâne değirmenleri civârında kâin olup el-yevm arsadır. Enîsü’l-Müsâmirîn’in beyânına göre bu zâviyeyi Kanije Fâtihi İbrâhîm Paşa ki [1010 tarihinde vefât edip Şehzâde Câmi-i şerîfi hazîresinde defn olunan sadrâzam Bosnalı İbrâhim Paşa’dır.] evlâd-ı Araptan Şeyh Ali nâmında bir zât için binâ eylemiş badehû bin on tarihinde Mısır’dan Edirne’ye gelmiş olan Şeyh Seyyid Abdüsselâm bin Şehâbeddîn el-Ensârî’ye verilip bade-vefâtihî tarîk-ı Kâdirîden Veli Dede nâm zâta tevcîh olunmuş ise de bin elli altı senesi evâhirinde onun dahi vukû-ı vefâtına mebnî şeyh-i sâbık Abdüsselâm Efendi’nin oğluna verilmiştir. Hâlen bâ-berât şeyhi Mestçi Şeyh Hasan Efendi nâmında bir fakîrdir. 35-Yediler Tekkesi Hadım Fîrûz Mahallesinde Kışla Meydanında üçüncü numarada vâki Kâdirî tarîkına mensûb Yediler Tekkesidir ki 1053 tarihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ eden İsmâîl-i Rûmî hazretleri Edirne’yi teşrîflerinde bu tekkeye nâzil olmuşlar idi. 295 tarihindeki istîlâda harap olmakla 1308 senesinde muhtasarca binâ olunmuş ve cihet-i meşîhati Kadı Sâlim Efendizade Rifat Efendi nâm bir nâ-ehil elinde bulunmuştur. 36-Kanber Ayağı Tekkesi Derûn-ı hisârda Kanber Baba Sokağında yüz yirminci numarada vâki Halvetî tarîkına mensûb ve Kilise Camiinin mihrâbı pîşgâhında kâin kadîmen Çukur Tekke el-yevm Kanber Ayağı demekle marûf zâviyedir ki [s.87] Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca bin kırk altı senesinde Şeyhi Kutb Mehmed Efendi’dir. Derûnunda el-yevm bir zâviyedâr ikâmet eylemekte ise de âyîn-i tarîk icrâ olunmamaktadır. 37-Senâyî Efendi Tekkesi Hadım Balaban Mahallesinde Hatîce Sultan Sarayı Sokağında yedinci numarada vâki tarîk-ı Celvetîye mensûb Ali Senâyî Efendi Tekkesidir ki sakfı ahşaptan olup 1280 senesi hilâlinde dikici esnâfından ve Kâdirî meşâyihinden Şeyh Göbek nâm Mehmed Efendi’ye verilmiş idi. Şeyh Ali Senâyî Efendi bu tekkenin sâhasında medfûndur. Tekke el-yevm arsa hâlindedir. Ali Senâyî Efendi’nin tercemesi şuarâ sırasındadır. 192 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 38-Abdülbâkî Efendi Tekkesi Zen-i Fîrûz Mahallesinde Ayvalı Göl Caddesinde on dördüncü numarada vâki tarîk-ı Celvetîye mensûb Şeyh Abdülbâkî Efendi zâviyesidir ki sakfı ahşaptan ise de elli seneden beri münhedimdir. Rûhu’l-beyân sâhibi Aydoslu ârif-i bi’llâh eş-Şeyh İsmâîl Hakkı zamân-ı unfuvânîde Edirne’ye gelerek evvelen bu zâviyenin şeyhi ârif-i bi’llâh Abdülbâkî Efendi hazretlerinin zîr-i terbiyesinde bulunup badehû Dersaâdet’e azîmet etmiştir. Abdülbâkî Efendi’nin tercemesi Edirne ulemâ ve meşâyihi sırasında İsmâîl Hakkı Efendi’nin tercemesi Aydos kasabası zikrindedir. 39-Rufâî Tekkesi Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Kasım Paşa Hamamı sokağında onuncu numarada yani Kanatlıköprü kurbunda vâki tarîk-ı Rufâîye mensûb tekkedir ki sinîn-i vefîreden beri arsadır. 40-Tekke Hisârda Metropolid Mahallesinde Kulekapısı Fırını Sokağında elli dördüncü numarada vâki dergâh-ı şerîfdir ki el-yevm arsadır. 41-Halazâde Tekkesi Hisârda Ayanikola Mahallesinde Tekke Sokağında üçüncü numarada vâki Halazâde Tekkesidir ki münhedim olmuş ve arsasını doğramacı esnafından ve Rum milletinden Afendol nâm şahıs hânesi derûnuna alarak havlu ittihâz eylemiştir. 42-Aygır Baba Tekkesi Kıncı Fîrûz Mahallesinde Çıkmaz Tâhir Ağa Sokağında Parmaksız Hacı Dervîş nâm zât tarafından binâ olunmuş Aygır Baba tekkesidir ki mürûr-ı zamân ile münhedim olmuş ve beş yüz murabba zirâ‘-ı mimarî arsasını şeyhi ayyâşiyûndan Serrâc Ahmed nâm şahıs hânesine kalb etmiştir. 43-Şerbetdâr Zâviyesi Tekkesi Kıyak Kabristanında Dörtkaya Caddesinde ve Dörtkaya semtine müteveccihen yesârda vâki Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî ulemâsı sırasında tercemesi mezkûr ârif-i bi’llâh eş-Şeyh Bâyezîd Halîfe için Fâtih Sultân Mehmed Hân ümerâsından olup 864 tarihinde Rûmiyye-i suğrâ vâlîsi bulunan Şerbetdâr Hamza Bey tarafından binâ olunan bâcderhâneye muttasıl dergâh-ı şerîfdir ki 295 istîlâsında münhedim olup arsa olmuş ve ahîren Bâyezîd Halîfe kabri üzerine bir muhtasar ahşap türbe yapılmıştır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 193 Rûmiyye-i suğrâ denilen mahal (Sivas, Amasya, Çorum, Bozok, Divriği, Canik, Arapgir) livâların hâvîdir. Kezâ fî-Netâyicü’l-Vukû‘ât. 44-Hıdırlık Tekkesi Yıldırım’da Hıdırlık mevkiinde yani hâric-i şehirde bir tell-i âlî üzerinde vâki olan Hıdırlık makâmıdır ki meşhûr ve marûf mesîre ve ziyâretgâhdır. Beşîr Çelebi Risâlesi’nde beyân olunduğu üzere mahall-i icâbet-i duâ olan emkine-i mübârekenin biridir. Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca bu mevzide ümerâ-yı sâlifeden Şâh Melik Bey bir muhtasarca zâviye binâ etmiş imiş badehû evâil-i asr-ı Süleymân Hânî’de vezirazam olan Maktûl İbrâhîm Paşa dokuz [s.88] yüz kırk iki tarihinde müceddeden binâ eylemiş ise de evkâf tayin etmeksizin vefât etmekle Sultân Süleymân Hân tarafından vazîfe tayin edilmiş idi. Bu zâviyenin şeyhi vaktiyle Işık tâifesinden yani tarîk-ı Bektâşî meşâyihinden olduğu halde vezirazam Gümülcineli Nasûh Paşa bin yirmi bir tarihinde Işıklar’dan alıp sâir meşâyihe verdi. Hâlen yani bin kırk altı tarihinde şeyhi Vâiz Mahmûd Efendi’dir. Vâiz Mahmûd Efendi’nin tercemesi mahallinde mezkûrdur. Örfî Ağa Tarihçesinde bin yüz yetmiş bir tarihinde bu tekkenin harap ve bî-nâm ü nişan idügi mezkûrdur. Hıdırlık tepesinde el-yevm öyle bir tekkenin vücûdu yoktur. Mahv ü Münderis Olup el-Yevm Mahalleri Malum Olamayan Tekâyâ ve Zevâyâ 45-Şeyh Fazlullah Tekkesi Şeyh Fazlullah için Bostancıbaşı Süleymân Ağa’nın binâ eylediği zâviyedir ki Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca bin on dört ve Örfî Ağa tarihçesi zabtınca bin yirmi dört tarihinde binâ olunup müteâkiben Süleymân Ağa vefât etmekle hatunu câmiye tahvîl etmiştir. Fazlullah Efendi dahi bin kırk altı muharreminde Suriye vilâyetinde Hama Sancağında Alâ Nâhiyesinde vefât ettiğinden yerine nakîbüleşrâf Nimetullâh Efendi tayin kılınıp o dahi bin altmış yedi tarihinde fevt olduğundan yerine Halîl Efendi Şeyh olmuştur. (İntehâ) Bu zâviye el-yevm münderistir. Nimetullâh Efendi’nin tercemesi mahallinde mezkûrdur. 194 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 46-Vâiz Mahmûd Efendi Tekkesi Vâ‘iz Mahmûd Efendi için İplikçi Hacı Ahmed nâm zâtın şuarâ sırasında mesbûku’t-terceme mesnevî-hânzâde Kâmî Efendi’nin hânesi yerine bin otuz yedi tarihinde zâviye binâ eylediği Enîsü’l-Müsâmirîn’de muharrer ise de bî-nâm ü nişândır. Vâiz Mahmûd Efendi Yahya Bey mescidi sâhasında medfûn ve tercemesi mahallinde mezkûrdur. 47-Şeyh Rıdvân nâm-ı diğer Hacı Ömer Tekkesi Şeyh Rıdvân Efendi için tüccârdan el-Hâc Ömer nâm zâtın bin yirmi senesi hudûdunda zâviye binâ eylediği ve bin kırk altı tarihinde şeyhi Mahmûd Efendi idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr ise de bî-nâm ü nişândır. 48-Şeyh Bâyezîd Tekkesi Şeyh Bâyezîd Zaviyesi olup bin kırk altı tarihinde şeyhi Emrullah Dede idügini Enîsü’l-Müsâmirîn beyân etmiş ise de bî-nâm ü nişândır. 49-Zindanî Mehmed Efendi Tekkesi Zindanî Mehmed Efendi Zâviyesi ki zindan kurbunda vâkidir. Mûmâ-ileyh Mehmed Efendi bir ümmî azîz idi. Kendisi dâimâ halvet ve uzlet üzre bulunup Cuma namazından gayri bir yere çıkmamakla bir dereceye varmış idi ki vüzerâ-yı ızâm ve şeyhülislâm ve kudât-ı asâkir Edirne’ye geldikçe ziyâretine varırlar idi. Bin kırk tarihinde vefât etmekle zâviye-i mezkûre hazîresinde defn olunduğu ve bin kırk altı tarihinde şeyhi kendi mürebbâlarından Ahmed Dede idügi ve bu mahal zâviye olmazdan mukaddem mîrî Arslanhâne olduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr ise de el-yevm münderisdir. 50-Şeyh Sinân Tekkesi Şeyh Sinân Zâviyesi ki bu dahi köprü yanında vâki ve Zindanî Mehmed Efendi’nin tasarrufunda olup kurbunda bî-nazîr bir bahçe ihdâs etmekle Zindanî Bahçesi nâmıyla şöhret bulmuş ve bin kırk altı tarihinde Ahmed Dede’nin tasarrufunda idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr ise de el-yevm münderistir. Bu bahçenin arsası Kirişhâne’de Sarı Şeyh Mehmed Efendi nâm zâtın binâ ettiği Taş Mekteb evkâfından olan keresteci mağazaları idügi cümle-i tahkîkattandır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 195 51-Çelebi Şeyh Tekkesi [s.89] Çelebi Şeyh Zâviyesidir ki şeyhi Ümmî Sinân hulefâsından yüz yirmi seneden ziyâde muammer olmuş Topçu Hasan Efendi nâmında mazanne-i kerâmet ve pîr-i mübârek ümmî bir azîz olup bin otuz tarihinde irtihâline mebnî zâviye Câbîzade Mehmed Efendi’ye verilmiş o dahi bin kırk altı tarihinde Mesûdiye Zâviyesine nakl olunmakla yerine oğlu Mehmed Efendi şeyh olduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr ise de el-yevm bu da münderistir. 52-İbrâhîm Paşa Tekkesi Câmi-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalca Camii Sokağında otuz yedinci numarada vâki câmi-i şerîfin sâhibi İbrâhîm Paşa Zâviyesidir ki bin kırk altı tarihinde şeyhi Arnavud Yusuf Dede idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr ise de bu da münderistir. Halvetî tarîkında Buhûrî şubesi pîri Buhûrî Hacı Mehmed Efendi bu zâviye sâhasında medfûn idügi mervî ise de burada olmayıp Bürüncükçü Câmiinin mihrâbı önünde medfûndur. 53-Osmân Dede Tekkesi Kâdirî şeyhi Osmân Dede için Halebî el-Hâc Mehmed nâm zât tarafından Selçuk Hatun Mahallesinde bin otuz yedi tarihinde binâ olunduğu ve Osmân Dede bin kırk dokuz tarihinde Hicâz’dan avdette İstanbul’da vefât etmekle yerine karındaşı şeyh olduğu Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûr olan zâviye ise de bu dahi münderistir. 54-Karabaş Süleymân Ağa Tekkesi Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Arpa Kervansarayı nâm harape hânın ve el-yevm Yeni Tophâne veya hastahâne veyahut askerî marangozhânesinin kurbunda vâki zâviyedir ki bin kırk altı tarihinde şeyhinin şeyh-i sâbıkı Ali Dede’nin oğlu Osmân Dede idügi ve bânîsi Karabaş Süleymân olduğu anlaşılmakta ise de münderistir. 55-Kassâbbaşı Süleymân Ağa Tekkesi Kassâbbaşı Süleymân Ağa Zâviyesi dahi yeni tophâne kurbunda idügi anlaşılmakta ise de münderistir. 56-Seyyâhîn Musa Baba Tekkesi Derûn-ı Hisârda Hacı Ömer Mahallesinde Haçî Pavli Sokağında yirminci numarada vâki Seyyâhîn Mûsâ Baba Zâviyesidir ki mürûr-ı zamân ile münhedim olup arsasının ve bu zâviye için Yakut Paşa merhûm tarafın- 196 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si dan binâ ve ihyâ edilmiş olan çeşmenin ittisâlindeki hânenin mutasarrıfı olan Tütüncü Angelaki nâm şahıs 1296 senesinde Edirne’nin Rusyalı tarafından henüz tahliye olunduğu ve hiceretten avdet eden islâm ahâlînin yerleşmek telaşında bulunduğu bir sırayı fırsat ittihâz ederek hânesiyle kebîr hazîneli çeşmeyi hedm ve arsalarını zâviyenin arsasıyla yekdiğerine kalb ile müceddeden bir bâb hâne inşâ etmiş olduğu esnâda çeşmenin hazînesini yerinden kaldırıp ve Yakut Paşa tarafından çeşmeye vaz edilmiş olan tarih taşını dahi mahv edip Topkapı cihetine nakl ile Musa Baba merhûmun türbesi üzerine binâ eylemiş ve el-yevm mevcut olan çeşme merkûm Angelaki tarafından binâ edilmiş idügi mervîdir. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 197 Ravzatü’l-Medâris der Şehr-i Edirne 198 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 199 1-Kurrâ Medresesi Taşodalar Mahallesinde Sultân Selîm Cami-i şerîfi sâhasında cennetmekân Sultân Selîm Hân-ı Sânî hazretleri cânibinden Koca Mimâr Sinân mübâşeretiyle inşâ edilmiş olan Kurrâ Medresesidir ki Arasta Çarşısı cihetinde vâkidir. Evvel-i fethinde meşîhati kırk sene kadar Ayasofya hatîbi olan Mevlânâ Hamdî’ye verilmiş idi ki fuhûl-i ulemâdan olup ilm-i kıraatta müellefât-ı müteaddide sâhibi ez-ân cümle Füyûz nâm kitâb-ı nâfi‘ ki seb‘a ve selâseyi câmidir, onların telifidir. Onun yerine Azîz Efendi nâmında bir pîr şeyhü’l-kurrâ olmuş idi. O dahi vefât ettikte Mevlânâ Hamdî’nin şâgirdlerinden Muslihuddîn Efendi şeyh oldu. O dahi bin on üç tarihinde [s.90] vefât etmekle yerine Salbaş Hasan Efendi şeyh olmuş bir sene sonra Çukacı Hacı Medresesine nakline mebnî yerine Demircizâde demekle meşhûr Ahmed Efendi şeyh olmuş, onun dahi vefâtında yerine Bosnevî Mustafa Halîfe şeyh olup hakkında bu beyt îrâd edilmiştir. Beyt Diğer nüshada beyt Kezâ fî-Enîsü’l-Müsâmirîn. Badehû Âsitâneli Hâfız Mehmed Efendi ve Hacı Mehmed Efendi ve Mevlânâ Hâfız Ahmed Zihni Efendi ve Hâfız Rifat Efendi şeyh olup tercemeleri mahallerinde mezkûrdur. Sakfı kârgîr kubbelerdir. 2-Müderris Medresesi Taşodalar Mahallesinde Sultân Selim Cami-i şerîfi sâhasında Taşodalar cihetinde vâki Müderris Medresesidir ki pâyesi altmışlı ve Edirne’ce müderrisi reisü’l-müderrisîn itibâr edilir idi. Hasan Beyzâde Tarihinde 200 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si sultân-ı müşârun-ileyhin hasenâtı zikrinde bu medresenin müderrisine yetmiş akçe vazîfe tayin eyleyip erfa‘-ı medâris eylemişler idi. Her haftada dört gün ders fevt etmeyip her ders gününde tefsîr-i şerîften Miftâhu’lUlûm dersine gelince ki beş ders olduğu malûmdur, talebeye ifâde etmek üzere meşrûttur diye mezkûrdur. Talebe beyninde Yöğrük Medresesi dahi derler. İşbu medrese-i mübâreke 1296 senesinden sonra askerî hapishâne ittihâz edilmiş olduğundan talebe devam edememektedir. Sakfı kârgîr kubbelerdir. 3-Sultân Bâyezîd Medresesi Sultân Bâyezîd Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde kırk dokuzuncu numarada Sultân Bâyezîd-i Velî hazretlerinin sekiz yüz doksan üç tarihinde binâ eylemiş olduğu medresedir ki sakfı kârgîr kubbe ve pâyesi altmışlıdır. İttisâlinde bir de dârü’ş-şifâ vardır. Bâyezîdiye nâmıyla dahi yâd olunmaktadır. 4-Dârü’l-Hadîs Medresesi İbni Arap Mahallesinde Germekapı Caddesinde otuz dokuzuncu numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Han-ı Sânî hazretlerinin sekiz yüz otuz sekiz tarihinde binâ eylemiş olduğu Dârü’l-hadîs Medresesidir ki sakfı kârgîrdir, pâyesi altmışlıdır. 5-Üçşerefeli Saatli Medresesi Baba Timurtaş Mahallesinde Üçşerefeli Camii havlusunda birinci numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin binâ eylemiş oldukları Üçşerefeli Medresesi nâm-ı diğerle Saatli Medresesidir ki pâyesi dâhil itibârıyladır. Altmışlı itibârıyla dahi verilmiştir. Hasan Beyzâde Tarihinde câmi-i cedîd yanında bir medrese yapıp müderrisine yüz akçe tayin buyurmuşlardır. Sonra bir dahi yapıp vazîfe-i merkûme tansîf olunup iki medreseye ellişer akçe muayyen olmuştur demiş ise de sonraki medrese Fâtih Sultân Mehmed’indir, sakfları kârgîr kubbelerdir. 6-Üçşerefeli Peykler Medresesi Baba Timurtaş Mahallesinde Üçşerefeli Camii havlusunda üçüncü numarada vâki Fâtih Sultân Mehmed Han hazretlerinin binâ eylediği Peykler Medresesidir ki pâyesi dâhil itibârıyladır. Buna Peykî nâm-ı diğerle Çifte Medrese dahi derler, sakfı kârgîr kubbelerdir. Peyk rikâb-ı hümâyûnda müstahdem solak ve peyk tabîr olunur askerler ki selamlık RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 201 alaylarında ve resm günlerinde hünkârın önünde iki taraflı sıra ile ve acîb kıyâfetlerle giderler. [s.91] Bunların bir takımına “solak” diğerlerine “peyk” ıtlâk olunur. (Kezâ fî-Tarih-i Lutfî) 7-Câmi-i Atîk Medresesi Çarşıda Hurdacılar Sokağında dördüncü numarada vâki Musa Çelebi ibni Yıldırım Bâyezîd Hân’ın binâ eylediği medresedir ki kadîmen Câmi Ardı el-yevm Câmi-i Atîk veya Eski Câmi Medresesi nâmıyla maruftur. Pâyesi dâhil itibârıyladır. Kütüb-i tevârîhte Yıldırım Hânoğlu Medresesi nâmıyla da mezkûrdur. 8-Halebî Medresesi Derûn-ı Hisârda Kadîmen Kemer Havlu Mahallesinde ve el-yevm Ermeniyân-ı Ayanikola Mahallesinde Keçeciler Kapısı Caddesinde otuz sekizinci numarada vâki Halebî Medresesidir ki sebeb-i tesmiyesi Halebî Câmii vasfında beyân olunmuştur. El-yevm hâlî arsadır. Buna Halebiye Medresesi dedikleri gibi Halebî’den galat olarak Çelebi Medresesi dahi derler. Vaktiyle kurbunda vâki Keçeciler Kapısı dâhilinde Kazgancı Çarşısı olmak münâsebetiyle bir zaman Kazancılar Medresesi denildiği dahi Hadâyiku’l-Hakâyık’da Bursalı Mevlânâ Ebûbekir ve Amasyalı Mevlânâ Tâceddîn Efendilerin tercemesinde mastûrdur. Pâyesi dâhil itibârıyla idügi Örfî Ağa Tarihçesinde mezkûrdur. Halebî Cami-i şerîfi hazîresinde kâin idi. Garîbe: Yahûdî milletinden bir şahıs derûn-ı hisârda kadîmen Hâcı Bedreddîn el-yevm Ermeniyân-ı Ayanikola Mahallesinde Ermeni Kilisesi Sokağında altıncı numarada vâki Surp Toros nâm Ermeni Kilisesi ittisâlinde kâin hânesini müceddeden inşâ etmek üzere hedm eder. Ermeni milleti bu hânenin arsasını murahhasahâne binâ etmek üzere yahûdîden iştirâya tâlip olur, yahûdî arsayı vermez. Ermeni milleti hîleye sülûk ile vaktiyle medrese olan bir arsa üzerine yahûdînin hâne binâ etmekte olduğunu cühelâ-yı efrâd-ı islâmiyeden bazılarına ihbâr eyler ve mahkeme masrafını da taahhüd eder. Nîk ü bedi fark ve temyîzden âciz olan bu adamlar islâma ait olan bu medrese arsasını ermeni milleti muhâfazaya kalkıştığı halde kendilerinin sükûnu diyâneten muzırr olacağı mütâlaasıyla yahûdî aleyhine ikâme-i davâ ile yedinde seksen senelik tasarruf senedi olduğu halde yahûdînin hânesi arsasının Halebî Medresesinin arsası olduğu Edirne hâkimü’ş-şer‘i Mevlânâ Abdülkâdir Efendi huzûrunda tevâtüren isbât 202 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si edip sâdır olan 21 Rebiulâhir 1299 tarihli ilâm-ı şer‘î mûcibince yahûdîye seksen senelik tasarruf senedli arsası Halebî Medresesi arsası olmak üzere terk ettirilmiştir. Halbuki Halebî Medresesi Kemerhavlu Mahallesinde Keçeciler Kapısı Caddesinin 38 numarasında vâki câmi-i şerîfin havlusunda ve yahûdînin hânesi Hacı Bedreddîn Mahallesinde altı numarada vâki ermeni kilisesi ittisâlinde olduğuna göre keyfiyyet muhtâc-ı tedkîktir. 9-Taşlık Medresesi Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Taşlıkbayırı Sokağında on üçüncü numarada vâki Mahmûd Paşa merhûmun mahdûmu Ali Bey’in binâ eylediği medresedir ki sakfı ahşaptandır. Pâyesi dâhil itibârıyladır, kırklıdır. Bin yirmi dokuz tarihine değin hâric hükmüyle verilir idi. 10-Sarıca Paşa Medresesi Sarıca Paşa Mahallesinde Sarıca Paşa Camii Sokağında sekizinci numarada vâki dokuz yüz kırk dokuz tarihinde vefât eden Edirne şehremîni Cafer Çelebi’nin binâ eylediği medresedir ki bu sebepten Eminiye Medresesi nâmıyla yâd olunmakta idi. Sakfı ahşaptandır, pâyesi dâhil itibârıyladır. Sarıca Paşa Mahallesinde olduğu cihetle mürûr-ı zamân ile Sarıca Paşa Medresesi nâmını almıştır. Bir aralık haraba yüz tuttuğundan evlâd-ı vâkıftan [s.92] Mehmed Tahir Ağa’nın 1229 tarihinde müceddeden binâ ettiği dershânesi duvarına vaz edilmiş olan mermer levhadaki ibâreden müstebân olmuştur. Sakfı ahşaptandır, pâyesi evvelce hâric hükmüyle idi. 11-Meydân Medresesi Karabulut Mahallesinde Karabulut Caddesinde kırk yedinci numarada vâki ve Yeniçeri Meydanı demekle meşhur olan mahalde olduğu için ahîren Meydan Medresesi nâmıyla müştehir olan ve İsmâîl Bey nâm zât tarafından binâ edilen Serrâciye ve İsmâîl Ağa ve İsmâîl Bey Medresesidir ki sakfı ahşaptandır. 869 tarihli vakfiyesi Edirne kadılarından İbrâhîm Paşa’nın mührüyle mahtûm idügi Paşa-yı müşârun-ileyhin tercemesinde mezkûrdur. Pâyesi hâric itibârıyla yirmi beşlidir. 1285 tarihinde yüzbaşı Hacı Ahmed Ağa tarafından ve 310 tarihinde diğer bir sâhib-i hayr tarafından tamir edilmiştir. Dârü’l-hadîs müderrisi Abdurrahman Efendi sâhasında medfûndur. Bu medrese Debbâğzâde Hüseyin Efendi’ye dâhil pâyesine terfî olunmuş ve mukaddemâ dahi dâhil ile verilmiş imiş. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 203 12-İbrâhîm Paşa Medresesi İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalcı Sokağında otuz yedinci numarada vâki Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân vüzerâsından câmi sâhibi İbrâhîm Paşa’nın binâ eylediği medresedir ki pâyesi hâric itibârıyla yirmi beşlidir. İki yüz doksan dört istîlâsında münhedim olup arsa kalmıştır. 13-Küçük Lâleli Medresesi Çarşıda Lâleli Medresesi Sokağında ikinci numarada vâki Çukacı Hacı İlyas nâm zâtın dokuz yüz kırk sekiz tarihinde binâ eylediği medresedir ki Çukacı Hacı ve Astarcı Hacı Medresesi nâmlarıyla şöhret bulmuş idi. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada murakkam tarih budur. Tarih Sâhib-i hâcâtına bula vusûl Bu makâmın tarihi hayrun kabûl 948 Pâyesi hâric itibârıyla otuzludur. Mürûr-ı zamân ile harap olup arsa kalmakla Edirne müftî-i esbakı Kureyşzâde el-Hâc Mehmed Fevzi Efendi delâletiyle menzilci Ali Ağa nâm zât bin iki yüz yetmiş beş tarihinde müceddeden binâ ettirip hitâmına efendi-i müşârun-ileyh bu tarihi demiştir. Yeni ismi Küçük Lâleli’dir. Tarih MısrâıBu dershâne senindir çün kabûl kıl yâ Resûallâh 1295 senesi istîlâsında münhedim olduğundan müberrât-ı seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhîye ilâveten müceddeden inşâsına irâde-i seniyye şeref-taalluk etmekle 1317 Zilkadesinin sekizine musâdif 1316 Martının yirminci Çarşamba günü kurbân zebhiyle inşâsına mübâşeret edilmiş ve 1318 saferinin on yedisine musâdif 1316 Haziranının birinci günü resm-i küşâdı icrâ kılınmıştır, sakfı ahşaptandır. 14-Beylerbeyi Medresesi Mîrimîrân Mahallesinde Arpakârbân Sokağında otuz birinci numarada vâki Mîrimîrân Sinân Paşa ve alâ-rivâyetin Yusuf Paşa yahut Şarâbdâr Abdullâh Bey nâm sâhibü’l-hayrın binâ eylediği medresedir ki Beylerbeyi yâhut Mîrimîrân Medresesi nâmıyla şöhret bulmuştur. Pâyesi hâric itibârıyla yirmi beşlidir. Muslukları Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nındır. Sakfı ahşaptandır. 15-Topkapısı Medresesi Kadîmen Yakut Paşa el-yevm Metropolid Mahallesinde Medrese Sokağında sekizinci numarada Yakut Paşa ibni Abdullâh’ın dokuz yüz dok- 204 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si san dört Receb-i şerîfinde binâ eylediği medresedir ki Topkapı kurbunda olduğu için Topkapı Medresesi nâmıyla şöhret bulmuştur. Pâyesi hâric itibârıyla yirmi beşlidir. Kapısındaki mermer levhada bu ibâre menkûşdur. 16-Şeyhî Çelebi Medresesi [s.93] Şeyhî Çelebi Mahallesinde Karadutlu Sokağında ikinci numarada vâki Kadı Bedreddînzâde Şeyhî Çelebi’nin dokuz yüz seksen iki Rebiulevvelinde binâsının hitâmına muvaffak olduğu nâmına mensûb medresedir ki pâyesi hâric itibârıyladır. Sinîn-i vefîreden beri münhedim olup arsa kalmıştır. Bânîsi dokuz yüz seksen yedi Cumâdilûlâsında İstanbul’da intikâl etmiştir. 17-Hacı Alemüddîn Medresesi Saraçlar Çarşısında Saraçlar Câmii Sokağında onuncu numarada vâki Hacı Alemüddîn nâm zâtın binâ eylediği medresedir ki 1296 senesine kadar arsa-i hâliye durduğu halde sene-i mezkûrede cemaat-i İslâmiye tarafından bir yahudi teferruğ ederek üzerine hâne inşâ veyahut bahçe ittihâz eylemiştir. Pâyesi otuzludur. 18-Şeyh Şücâuddîn Medresesi Şeyh Şücâuddîn Mahallesinde Şeyh Şücâuddîn Câmii Sokağında ikinci numarada vâki nâm-ı atîki Mütereddidîn ve nâm-ı ahîri Şeyh Şücâuddîn Medresesidir ki sakfı ahşaptan, pâyesi otuzludur, hâric hükmüyledir. 19-Şah Melik Medresesi Şâh Melik Paşa Mahallesinde Şâh Melik Paşa Camii Sokağında birinci numarada vâki Şâh Melik ibni Şâzî Medresesidir ki sakfı ahşâb ve harapdır, pâyesi yirmi beşlidir. 20-Kadı Fahreddîn Medresesi Molla Fahreddîn Mahallesinde Horoslu caddesinde elli sekizinci numarada vâki Monla Fahreddîn ve Kadı Fahreddîn ve Şeceriye ve Horoslu nâmlarıyla yâd olunan medrese dir ki bânîsi sekiz yüz yetmiş üç senesi Cumâdilûlâsının yirmi sekizinci gününde irtihâl-i dâr-ı bekâ edip Dârü’l-hadîs Cami-i şerîfinin mihrâbı önünde medfûn bulunan Mevlânâ Fahreddîn-i Acemî Hazretleri’dir. Pâyesi yirmi beşlidir. İşbu medrese mürûr-ı zamân ile haraba yüz tuttuğundan İkinci Ordu-yı hümâyûnu RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 205 mütekâid miralaylarından olup 1285 tarihinde vefât eden Hacı Şâkir Bey tarafından 269 tarihinde tamirine mübâşeret edildiği esnâda Edirne’de bir Rüşdiye mektebinin tesîsi cümle-i irâde-i seniyyeden bulunduğundan mezkûr medrese mektebe bi’t-tahvîl emr-i tedrîse başlanılmış ve muahharan bu mektebin etfâl-i mevcûdeyi adem-i istîâbına mebnî 275 tarihinde Ârâstabaşındaki Ahî Çelebi mektebi dahi rüşdiyeye tahvîl olunarak bu mektebe birinci ve Ahî Çelebi mektebine ikinci rüşdiye nâmı verilmişti. Bu mektebin yerine mesele-i zâilede Edirne ahâlîsinden olup vâlideyni vefât etmiş veya diyâr-ı âhardan gelen muhâcirînin Edirne’de bî-kes ve bî-vâye kalmış olan evlâdının terbiyeleri için nâm-ı nâmî-i hazret-i pâdîşâhîye nisbetle bâ-irâde-i seniyye bir sanâyi mektebi tesis edilmiş olmakla tafsîlâtı mahallindedir. 21-Ekmekçi Köylü Medresesi Altûnî Mahallesinde Ekmekçi Köylü Medresesi Sokağında ikinci numarada vâki Hüsâmiye Medresesidir ki bidâyeten Hüsâmeddîn nâm zât tarafından binâ olunmuştur. Pâyesi dâhil itibârıyladır. Mevlânâ Alâüddîn Ali Hümâyûnnâme nâm eserini bu medresede telif etmiştir. 1159 senesi harîk-ı kebîrinde muhterik olup bin iki yüz otuz dört tarihinde Ekmekçi Köylü Ali Ağa nâm zât tarafından ahşap olarak müceddeden binâ etmiş olduğundan o zâtın nâmına nisbetle el-yevm Ekmekçi Köylü Medresesi nâmını almıştır. 22-Bevvâb Sinân Medresesi Hızır Ağa Mahallesinde Kerestecilerbayırı Sokağında dördüncü numarada vâki Bevvâb Sinân nâm zât tarafından binâ olunan medresedir ki sakfı ahşaptandır. Beyne’t-tullâb Küçük Medrese dahi derler. 23-Dersiâm Medresesi Üsküfçü Hızır Mahallesinde Kıyak Caddesinde yüz altmış dokuzuncu numarada vâki Kadı Seyyid Mustafa Efendi tarafından binâ olunmuş medresedir ki Dersiâm Medresesi nâmıyla meşhûr olmuştur. Sebebi de Koca Dersiâm [s.94] demekle meşhûr ve tercemesi ulemâ sırasında mezkûr Malatyalı Mevlânâ Mustafa Efendi bu medresede müddet-i medîde müderris olmasıdır. Pâyesi yirmi beşlidir. 206 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 24-Yediyol Ağzı Medresesi Yakub Kilârî Mahallesinde Sarıca Paşa Caddesinde ikinci numarada vâki Yediyolağzı nâm mahalde kâin Azîz Efendi nâm zât tarafından binâ edilmiş olan medresedir ki bin yüz elli dokuz senesi harîk-i kebîrinde muhterik olup bir zamân arsa kaldıktan sonra Hacı Hasan nâm zât bin yüz altmış yedi tarihinde binâ eylediği kapısı bâlâsındaki mermer pâreye menkûş tarihten müstebân olmakla buraya yazıldı. Tarih Habbezâ medrese-i Hacı Hasan hayr-ı cemîl Hakk Teâlâ vere bî-hadd ana da ecr-i cezîl Nefesin her biri bir cevher-i nâ-yâba misil Tâlibâ eyleme evkâtını birdem ta’tîl Kişinin himmeti bir rütbe-i a‘lâda gerek Şeb ü rûz ilme çalış kim olasın tâ tekmîl Hâce-i derse duâ eyle heme ahyânda Tâlib-i ilm olan ser-be-ser üstâdı delîl Dedi tullâba nidâ ederek üstâd târih Nev-binâ medresede eyle ulûmu tahsîl 1167 Bu medreseye 1234 tarihlerinde dahi Azîz Efendi medresesi denildiği ulemâ sırasında tercemesi mesbûk Mevlânâ Seyyid Mehmed Efendi’nin Fenârî üzerine îzâh nâmıyla yazdığı şerhin hâtimesinde ibâresinden müstedelldir. Sakfı ahşahtandır. 25-Seyfullâh Medresesi Hacı Hallâc Mahallesinde Süleymâniye Küçükpazarı Caddesinde on beşinci numarada vâki Seyfullah nâm zât tarafından binâ edilmiş olan medresedir ki sakfı ahşaptandır. Bânîsi nâmıyla yâd olunmaktadır. 26-Lâleli Medresesi Hasan Paşa Mahallesinde Has Fırın Caddesinde altmışıncı numarada vâki ve Batpazarı kurbunda Kazgancılarbaşı nâm mahalde kâin Lârî Abdülhamîd Çelebi’nin Camii sâhasına Edirne müftî-i esbakı Kureyşîzâde el-Hâc Mehmed Fevzi Efendi vesâtatıyla bazı ashâb-ı hayrât tarafından binâ edilmiş olan medresedir ki sakfı ahşaptandır. Ahîren müşrif-i harâb olduğundan müberrât-ı seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhîye ilâveten cânib-i RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 207 hazîne-i hâssa-i şâhâneden tamiri icrâ olunarak 1318 senesi saferinin on yedinci gününe musâdif 1316 Haziranının birinci Perşembe günü resm-i küşâdı icrâ edilmiştir. 27-Koğacılar Medresesi Fındık Fakîh Mahallesinde Koğacılar Câmii Sokağında on ikinci numarada vâki eşrâftan Hacı Sâlih Bey tarafından bin iki yüz yetmiş sekiz tarihinde Fındık Fakîh Camiinin havlusuna binâ olunan medresedir ki sakfı ahşaptandır. Koğacılar Çarşısı kurbunda bulunduğundan Koğacılar Medresesi denilir. 28-Defterdâr Medresesi Kösec Balaban Mahallesinde Kanatlıköprü Sokağında beşinci numarada vâki Defterdâr Câmii sâhasına Kalıpcı esnâfından Hacı Rûşen Efendi nâm zât delâletiyle bin iki yüz seksen iki tarihinde bi’l-iâne binâ edilmiş olan medresedir ki sakfı ahşaptandır. 1311 senesinde fakîr-i câmi‘u’l-hurûf ve Tatar Mehmed Efendi delâletiyle tamir edilmiştir. 29-Necâtiye Medresesi Gazi Mihal Bey Mahallesinde Medrese Sokağında altıncı numarada vâki Karakaş el-Hâc Hasan mektebi yerine [s.95] Mevlânâ el-Hâc Mehmed Fevzi Efendi vesâtatıyla müceddeden binâ olunan medresedir ki 1273 tarihinde hitâm bulmuş ve nâmı Necâtiye tesmiye kılınmıştır, sakfı ahşaptandır. Ahîren müşrif-i harâb olduğundan müberrât-ı seniyyeye ilâveten hazîne-i hâssadan tamir edilerek 1318 senesi saferinin on yedinci gününe musâdif 1316 Hazîranının birinci Perşembe günü resm-i küşâdı icrâ edilmiştir. 30-Hayriyye Medresesi Sûfî Bâyezîd Mahallesinde Murâdiye Küçükpazarı Caddesinde (103) numarada vâki Hayriyye nâm medresedir ki Hacı Ahmed Bey ibni Hacı İbrâhîm Ağa tarafından bir değirmen ile ahır arsası üzerine bin iki yüz seksen dört senesinde müceddeden binâ ve ihdâs olunmuştur. Sakfı ahşaptandır. 103 Bir kelimelik boşluk. 208 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 31-Hacı Doğan Medresesi Hisârda kadîmen Hacı Doğan el-yevm Aya İsterati Mahallesinde Medrese Sokağında on dokuzuncu numarada vâki Hacı Doğan nâm zât tarafından binâ edilmiş olan medresedir ki el-yevm arsadır. Bu medresenin bin seksen bir Cumâdilâhiresinde Edirneli Abdülbâkî Efendi’ye verildiği Vakâyiu’l-Fudalâda mûmâ-ileyhin tercemesinde mezkûrdur. Bânî-i mûmâ-ileyhin bu mahalle dâhilinde Aya İsterati Kilisesi Sokağında bir de câmii vardır. 32-Emîr Kadı Medresesi Hisâr’da Aya Yani Mahallesinde Kosti Sokağında üçüncü numarada vâki Emîr Kadı demekle maruf bir zât tarafından binâ edilmiş olan medresedir ki el-yevm arsa olup etrâfı duvar ile muhâttır. Bu medrese kırk pâyesinde Enîsü’l-Müsâmirîn müellifi Abdurrahmân Hibrî’ye 1098 şevvâlinde Bergos Ahmed Efendi’ye ve badehû sırasıyla el-Hâc Mehmed bin Hüseyin ve Lutfîzâde İbrâhîm ve Abdurrahman el-Müsellim ve Müsellim İbrâhimî ve 1128 tarihinde Hatîbzâde Mustafa Efendi’ye verilmiştir. Esamîsi Kütüb-i Tevârîh ve Terâcimde Musarrah Olup el-Yevm Mahalleri Malum Olmayan Medâris-i Münderise 33-Oruç Paşa Medresesi Oruç Paşa Medresesi Hadâyiku’l-Hakâyık’da ve Vekâyiu’l-Fudalâda beyân olunduğu üzere bu medrese 1068 tarihinde Lutfîzâde Ahmed Efendi’ye ve badehû sırasıyla Mehmed bin Mustafa ve Ahaveyn Hüseyin ve Ebûbekir ve Lutfîzâde Hacı Mehmed ve Lutfîzâde İbrâhîm ve Berberzâde İbrâhim ve Cerâhzâde Abdülfettah ve Gülşenîzâde Hacı Mustafa ve Sipahî Hasan ve Ahmed bin Mustafa bin Yahya ve 1129 tarihinde Hatîbzâde Mustafa Efendi’ye verildiği tercemelerinde mezkûrdur. Bu medrese Dimetoka’da Oruç Paşası mıdır, Edirne’ninki başka mıdır anlaşılamamıştır. Kütüb-i tevârîhte Edirne’de Oruç Paşa Medresesi nâmıyla mazbuttûr. 34-Kadı Abdi ma‘a Sinân Bey Medresesi Bu medrese 1050 tarihinde Ahmed bin el-Hâc Yahya Efendi’ye hâric itibârıyla ve badehû sırasıyla 62’de Nâci İbrâhîm Efendi’ye ve 81’de Sabûnî Hasan ve 95’te Rahmetullah ibni Bekir Çelebi ve badehû Kebapçızâde Ahmed ve Mehmed bin Abdullah Bâlî ve Saatî Ahmed ve Kavukçuzâde Abdullah ve Abdurrahman el-Müsellim ve İmâmzâde Mehmed ve Şemszâde Mustafa ve 1107 tarihinde Mustafa Fâiz Efendi’ye verildiği tercemelerinde mezkûrdur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 209 35-Anbar Kadı Medresesi Bu medrese asr-ı Süleymân Hân-ı Kânûnîde Karesili Kösec Hasan Efendi’ye ve 954’te Ahmed Fevzi bin Abdullah’a ve badehû Salbaş Hasan ve 1091’de Vizeli İbrâhîm Efendilere verildiği tercemelerinde mezkûrdur. 36-Tütünsüz Medresesi Tütünsüz Ahmed Bey medresesi. Bu medrese 1060 Recebinde Postalîzâde Ahmed ve badehû Şeyhzâde İbrâhîm ve Ahaveyn Hüseyin ve 1065’te İbrâhîm ve Mehmed bin Abdullah Bâlî ve Kavukçuzâde Abdullah ve 1105’te Mustafa Fâiz Efendi’ye verilmiş idügi Vakâyiu’l-Fudalâda mezkûrdur. Nâm-ı diğerle Bî-duhân dahi derler. 37-Ali Kuşî Medresesi [s.96] Ali Kuşcu Medresesi. Bu medrese 1059 Şevvâlinde Postalîzâde Ahmed Efendi’ye ve badehû el-Hâc Mehmed bin Hüseyin ve Nalbûrzâde Abdurrahman ve Cerrâhzâde Abdülfettâh ve 1108’de Ebezâde Muslihuddîn efendilere verilmiştir. 38-Mesûdiye Medresesi Bu medrese Vakâyiu’l-Fudalâ beyânınca ibtidâ ihdâs olunduğu 1118 senesinde Şevvâl-i şerîfte Hatîbzâde Mustafa Efendi’ye verilmiştir. 39-Arpa Emini Medresesi Arpa Emini Mehmed Efendi Medresesi. Vakâyi‘u’l-Fudalâ beyânınca bu medrese 1118 Saferinde Müsellim İbrâhîm’ine hâric itibârıyla verilmiştir. 40-Abdülvâsi‘ Medresesi Bu medrese Vakâyiu’l-Fudalâ beyânınca 1110 senesi Receb-i şerîfinde binâ olunup evvelen Börekçizâde Mustafa Fâiz Efendi’ye hâric pâyesiyle verilip 1113’te Canbâzzâde Ahmed Efendi’ye badehû Müsellim İbrâhîm’ine 1124’de Hatîbzâde Mustafa Efendi’ye verilmiştir. Bu medresenin derûn-ı hisârda idügi Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde mezkûrdur. Dimetoka’daki Abdülvâsi‘ medresesi başkadır. 41-İlyâs Bey İlyâs Bey Medresesi. 42-İlyas Kethudâ İlyâs Kethudâ Medresesi. 210 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 43-Emîr Ali Emîr Ali Medresesi. 44-Bedreddîn Bedreddîn Medresesi. 45-Şeyh Mahmûd el-Kâdî Şeyh Mahmûd el-Kâdî Medresesi. 46-Kemâl Dede Kemâl Dede Medresesi. Bu altı medreseye dâir malûmâta destres olunamadı. 47-Ahî Çelebi Medresesi Rüşdiye Mektebi ittisâlinde arsa. 48-Miskîn Sefer Şâh Medresesi Tahmîs Mektebi ittisâlinde arsa. 49-Kâsım Paşa Medresesi Süle Çelebi Câmii vakfiyesinde mezkûrdur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 211 Ravzatü Merâkıdi’l-Evliyâ 212 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 213 Şuarâ miyânında tercemesi mastûr olan Arabzâde Edirneli İlmî Efendi’nin Edirne’de defîn-i hâk-i ıtır-nâk olan meşâhîr-i evliyâu’llahtan bazı zevâtın isim ve şöhretleriyle türbelerinin semt ü civârını nâtık tertîb etmiş olduğu manzûme aynen ve teberrüken buraya derc ü tenmîk edildi. Nazm Edrine şehrini bunca evliyâ Cây edüptür mâ-tekaddem İlmiyâ Kutb-ı âlemdir buların her biri Üstümüzden gitmesün himmetleri Bunların ser-defteri ü serveri Hacı Bektâş-ı Veliyy-i Haydarî Cân ü dilden sevdiler Peygamberi Vâsıl-ı dergâh-ı Hakdır her biri Bunların zikrini kıl vird-i zebân Bâis-i rahmet ede ol Müsteân Biri Dörtkayada Şerbetdârdır Anların kurbunda Üçler vardır Evliyâya server olmuştur Kıyak Rahmetine Hakkın olmuştur ehakk Karaca Ahmed cihâna şâhdır Maksadı ancak anın Allahdır Etti Helvacı Baba Taşlığı câ Halka kârı dâimâ lutf u sehâ Oldu Güzelce Baba ahseni Kurb-ı Taşlıkta olurmuş medfeni [s.97] Hem-civârıdır anın Baba Şücâ‘ Şer‘-i tıbâgından olur intifâ‘ Râh-ı İslambol’a eylersen güzer İste Eğlence Babamızdan zafer 214 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Hem-civârında yatur Balcı Baba Lezzetinden oldu âlem pür-safâ Yatağan Baba’dan alan himmeti Dâim ayağında bulur kısmeti Bunlara hem-sâye olmuşdur dilâ Yâreye merhem olan Mumya Baba Haydarî Topçu Baba oldu bülend Âlem içre halka eyler idi pend Balaban Baba’dan alan himmeti Dünyâ vü ukbâda bulur izzeti Koğacılar içredir Bahrî Baba Âleme Mumcu Baba vermiş ziyâ Bunların kurbundadır Saka Baba Bâis-i rahmettir ol merd-i Hudâ Boyacı Baba ki ol meşhûrdur Sıbgatu’llah ile ol memurdur Oldu Zindânî erenler kümmeli Himmet etmiş Hacı Bektâş-ı Velî Türbesin zindân edüp Cafer Baba Himmetinden buldu mahbûsan rehâ Medfen-i Kanber Babadır der-hisâr Himmet etmiş ana dilden Şehsuvâr Kale içinde olur Yunus Baba Himmetini eyleriz dâim recâ Evliyâ arslanıdır Kaplan Baba Yelli Burgazı revâdır etse câ Gel Ağaçbâzârına eyle güzer Âleme Cafer Baba olmuş peder Bî-duhân Baba aceb sultândır Evliyâ içre azîmü’ş-şândır Cümleden biri Ebû İshakdır Himmetine cân ü dil müştâkdır Nâmı Neyzen Baba’nın Bayrâmdır Halka kârı lutfile in‘âmdır RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 215 [s.98] Biri babanın dahi Timurdur Medfen-i pâki anın meşhûrdur Çarhı gerdân itti Çıkrıkçı Baba Edrine içindedir Mûsâ Baba Toplu Baba Balkapanında olur Himmet isteyen anı anda bulur Tel takar züvvârına Telli Baba Meskeni der-kurb-ı Sarıca Paşa Kabrini tamir eder ise sezâ Mahkeme içindededir Haydar Baba Mahkeme hem-sâyesi ormandır Kabri anın ravza-i Rahmândır Tekye kapısındadır Turgut Baba Anda bî-pervâ yatur ol pür-safâ Ser-firâz-ı evliyâ Nazar Baba Cisr-i Mihâli makarr etmiş Hudâ Yıldırım’da mesken-i Osmân Baba Eyle züvvârına yâ Rabbi atâ Kara Babadır aceb âlî-cenâb Himmet alsa revâdır şeyh ü şâbb Semt-i Şeyhî Çelebi’den yâdigâr Başımız üzre Hilâlî Baba var Hazret-i Yahşî Kalender ey püser Câygâh etti Hıdırlığı meğer Bir dahi Seyyid Celâleddîn var Kıldı İstanbul yolunda ol karâr Karga Baba aşk evinde açtı perr Eyledi Sultân Selîm yanın makarr Bunları yâd etmek oldu sâniha Rûhları şâd ola oku fâtiha Yâ ilâhî bunların hürmetine Âlemi gark eylegil rahmetine Sad-salât ü sad-selâm eyle Hudâ Ol Resûl ü âline subh u mesâ 216 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si İşbu manzûmede mezkûrü’l-esâmî zevâtın türbeleriyle manzûme hâricinde bulunan bazı zevâtın türbeleri suhûletle bulunabilmek için vâki olduğu mahallât ile sokaklarının esâmîsi ve kapı numaraları gösterilerek yazılmıştır. 1-Bâyezîd Halîfe Merkadi Orta Karaağaç Mahallesinde Dörtkaya Caddesinde kâin Bâyezîd Halîfe Türbesidir ki tercemesi ulemâ ve meşâyih sırasındadır. Manzûmede Bâyezîd Halîfe yerine banî-i türbe Şerbetdâr gösterilmiştir, haraptır. 2-Üçler Türbesi Orta Karaağaç Mahallesinde Kıyak Caddesinde altıncı numarada vâki Üçler Türbesidir ki harabçadır. Aslında zâviye idügi Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde mezkûrdur. 3-Kıyak Baba Türbesi Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde elli birinci numarada Kıyak Baba türbesidir ki mescid-i şerîfi ittisâlinde vâkidir. 4-Karaca Ahmed Türbesi Karaca Ahmed Mahallesinde Karaca Ahmed Türbesi Sokağında on beşinci numarada Karaca Ahmed Türbesidir ki arsadır. 5-Helvacı Baba Türbesi Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Helvacı Baba Türbesi Sokağında yedinci numarada vâki Helvacı Baba türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 6-Güzelce Baba Türbesi Hâfız Ahmed Mahallesindeki Köprüce Bayırı Caddesinde altıncı numarada vâki Güzelce Baba Türbesidir ki tekkenin sâhasındadır, sakfı ahşaptandır. 7-Baba Şücâ‘ Türbesi Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çukurçeşme Sokağında yedinci numarada vâki Baba Şücâ‘ Türbesidir. 8-Balcı Baba Türbesi [ve] İsmâîl Baba Türbesi Dârü’s-siyâde Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde yüz yirmi altıncı numarada vâki Balcı Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptan idiyse de RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 217 münhedimdir. Tercemesi mahallinde mezkûr mazanneden Seyyid İsmâîl Baba dahi bu türbede medfûndur. 9-Eğlence Baba Türbesi Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde otuzuncu numarada vâki Eğlence Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 10-Yatağan Baba Türbesi Yeşilce Mahallesinde Uzun Kaldırım Caddesinde otuz ikinci numarada vâki Yatağan Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptan idiyse de münhedim olmuştur. 11-Mumya Baba Türbesi Vize Çelebi Mahallesinde Uzun Kaldırım Caddesinde yüz iki numara vâki Mumya Baba Türbesidir ki sakfı kubbedir, haraba yüz tutmuştur. Nâm-ı ahîri Kesikbaş Türbesidir. 12-Topçu Baba Türbesi Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde elli ikinci numarada Topçu Babadır ki zâviyesi sâhasında medfûndur. Seng-i mezârında bu nâmuntazam tarih mastûrdur. Tarih Top urup meydân-ı aşka kaydılar çevgân ile Şöyle bir merd-i Hudâ kim mahlası Topçu Baba [s.99] Hind elinden geçti Rum’a kırklara hem-râh olup Bu makâmı kıldı ihyâ himmet-i Topçu Baba Cedd-i pâkidir Halîmîzâdenin bu ehl-i dil Besmele’ymiş sana tarih fâtiha Topçu Baba 13-Balaban Baba Türbesi Balaban Paşa Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde otuzuncu numarada vâki Balaban Baba türbesidir ki câmii sâhasında medfûndur. Bu zâtın Tokat Beylerbeyisi olup 850 tarihinde vefât eden Balaban Paşa olması zann olunur veyahut Hadım Balaban Mescid-i şerîfinin sâhibi olacaktır, sıhhatine destres olunmadı. 14-Bahri Baba Türbesi Manzûmede Bahri Baba nâm zâtın Edirne’de idügi gösterilmiş ise de Hadâyiku’l-Hakâyık fî-Tekmileti’ş-Şakâyık’ta Şeyh Bahri Dede’nin tercemesinde müşârun-ileyh Edirne’deki Koğacı Dede zâviyesinden Bursa’ya 218 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si nakl ile 974 senesi evâsıtında orada irtihâl ederek zâviyesi sâhasında defn edildiği musarrah olup sâhib-i manzûme bu cihete vâkıf olmamıştır. Pederinin ismi Handan Ağa idügi Bursa’daki tekkesinde mütâlaa olunan vakfiyesinden müstebân olmuştur. 15-Mumcu Baba Türbesi Mumcu Baba’nın türbesi bulunamadı. 16-Saka Baba Türbesi Fındık Fakîh Mahallesinde Buzhâne Caddesinde kırk yedinci numarada vâki kırk beş numaralı çeşmeye muttasıl hâne derûnunda kâin Saka Baba Türbesidir ki mezkûr hâne sâhibi tarafından bel‘ edilmek üzeredir. 17-Boyacı Baba Türbesi Kunduk Osmân Mahallesinde Karaağaç Çeşmesi Caddesinde on yedinci numarada vâki Boyacı Baba türbesidir ki Kunduk Osmân Mescidinin ittisâlindedir, sakfı ahşaptandır. 18-Zindânî Mehmed Efendi Türbesi Tahtakalede Zindan Sokağında Zindanî Mehmed Efendi Türbesidir ki münhedim zindan kulesi kurbunda ise de mahv ü nabûd olmuştur. 19-Cafer Baba Türbesi Tahtakale’de Zindan Sokağında Zindan derûnunda medfûn Cafer Babadır ki mahv ü nâbûd olmuştur. 20-Kanber Baba Türbesi Derûn-ı hisârda Kilise Camii kurbunda Kanber Baba Sokağında yüz yirminci numarada Kanber Baba Türbesidir ki zâviyesi sâhasında kâindir. 21-Yunus Baba Türbesi Derûn-ı hisârda Keçeciler Kapısı Caddesinde otuz dokuzuncu numarada Yunus Baba Türbesi. 22-Kaplan Baba Türbesi Sitti Hâtûn Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz altmış üç numaralı zâviye sâhasında vâki Kaplan Baba Türbesi. 23-Cafer Baba Türbesi Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz beşinci numarada vâki Cafer Baba Türbesi. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 219 24-Tütünsüz Ahmed Bey Türbesi Molla Fahreddîn Mahallesinde Tütünsüz Tekkesi Sokağında beşinci numarada vâki Tütünsüz Ahmed Bey Türbesidir ki sakfı kubbedir. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada bu gayr-ı muntazam ibâre menkûştur. intehâ Kabri ziyâretgâhdır. Rıdvânî mahlasıyla eşârı şuarâ miyânındadır. Bîduhân dahi derler, sebeb-i tesmiyesi anlaşılamadı. 25-İshak Baba Türbesi Üç Şerefeli kurbunda Ekmekçiköylü Medresesi Sokağında dokuzuncu numarada vâki İshak Baba Türbesidir ki duvar ile muhât idiyse de ittisâlindeki Halîl Paşa Hanının arsasına binâ edilen dâire-i askeriyeye merkûz reffât ile beraber kalb olunup dâire-i askeriye havlusu dâhilinde Üçşerefeli Kabristanı kurbunda kalmıştır. 26-Bayram Baba Türbesi Süle Çelebi Mahallesinde Kuyulu Sokakta kırk yedinci numarada vâki Bayram Baba türbesidir ki duvar ile [s.100] muhâttır. Tarih-i vefâtı bin yüz otuz dörttür. Seng-i mezârı bu tarih ile menkûştur. Tarih Bin yüz otuz dört Rebiulevvelinde eyledi Cânını kurbân îd-i mağfiret Bayrâm Dede Âkıl-ı mecnûn-nümâ bir lâubâlî zât idi Nutkun istidlâl ederlerdi anın nîk ü bede Kudsiyân tebşîr edüp tarih-i fevtin dediler Râhil oldun îdgâh-ı cennete Bayram Dede 27-Çıkrıkçı Baba Türbesi Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Külhan Sokağında on ikinci numarada vâki Çıkrıkçı Baba Türbesidir ki 295 senesi istîlâsında etrâfındaki hâneler münhedim olduğu sırada bu zâtın türbesi de harap olmuştur. 28-Timur Baba Türbesi Timur Baba medfeni bulunamadı. 29-Mûsâ Baba Türbesi Üsküfçü Hızır Mahallesinde Kıyak Caddesinde iki yüz on sekiz numarada vâki Mûsâ Baba Türbesidir ki Amcazâde Hüseyin Paşa’nın çeşmesi zahrında kâindir. Çizmeci Şeyh Muslihuddîn’in mahdûmudur. 220 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 30-Toplu Baba Türbesi Pazarcılar içinde Balkapanı ittisâlinde Yediyolağzı Caddesinde otuz beşinci numarada vâki Toplu Baba Türbesidir ki sakfı kubbedir. 31-Telli Baba Türbesi Sarıca Paşa semtinde Telli Baba bulunamadı. 32-Haydar Baba Türbesi Derûn-ı Hisârda Mahkeme Sokağında on birinci numarada vâki ve Eski mahkemenin kapısı ittisâlindeki çeşme kurbunda Haydar Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 33-Orman Baba Türbesi Derûn-ı Hisârda Mahkeme Sokağında mahkeme ittisâlinde ve Kuruçeşmeye giden sokak üzerinde vâki Orman Baba türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 34-Turgut Baba Türbesi Dâye Hatun Mahallesinde Tekkekapı Caddesinde Eski Telgraf-hâne ittisâlinde vâki Turgut Baba Türbesidir ki sakfı münhedimdir. 35-Nazar Baba Türbesi Sultân Bâyezîd Mahallesinde Nazar Baba Sokağında dördüncü numarada vâki Nazar Baba Türbesidir ki harapdır. 36-Osmân Baba Türbesi Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Osmân Baba’nın kabri bulunamadı. 37-Kara Baba Türbesi Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Mustafa Paşa Caddesinde Köprü başındaki Karakolhâne zahrında vâki Kara Baba Türbesidir ki haraptır. 38-Hilâlî Baba Türbesi Şeyhî Çelebi Mahallesinde Şeyhî Çelebi Sokağında İstanbulyolu Kabristanına karîb bir hâne derûnunda vâki Hilâlî Baba Türbesidir ki sakfı münhedimdir. 39-Yahşî Kalender Türbesi Yıldırım’da Hıdırlık Tepesinde Yahşî Kalender Türbesidir ki münderisdir. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 221 40-Seyyid Celâlî Türbesi Yancıkçı Şahin mahallesinde İstanbulyolu caddesinde ikinci numarada vâki Seyyid Celaleddin türbesidir ki sakfı ahşaptandır. Seyyid Celâleddîn hazretleri Bursa’da 833 tarihinde gunûde-i hâk-i gufrân olan ârif-i bi’llâh Emîr Şemseddîn Mehmed bin Ali el-Hüseynî el-Buhârî kuddise sırruhu’l-Bârî hazretlerinin hemşîrezâdeleri idügi türbesinin sokak yüzünde tahte’s-sakf muharrer olan ebyât-ı tarihiyye müfâdından anlaşılmakta ise de terceme-i hâli bulunamadı. Türbe-i mezkûre derûnuna ahîren defn edilmiş olan Tavşan Ağa 1077 tarihinde vefât [s.101] edip Sicil-i Osmânî beyânınca Sultân Mehmed Hân-ı Râbi asrında zî-nüfûz olup mütekâiden fevt olan Musâhib Kıllı Dilsiz Tavşan Ağa idügi ve türbenin sakfı Mehmed Şâkir nâmında bir zât tarafından inşâ ettirildiği ebyât-ı mezkûrede münderic bulunmakla buraya aynen derc edildi. Tarih Hazret-i Seyyid Celâl ol pâk-zâd Eylemişdi bu makâmda hoş-rukûd Yani hâher-zâde-i Sultân Emîr Her birinin rûhuna bî-hadd dürûd Defn olundu bunda hem Tavşan Ağa Ol sebeple bu binâ buldu suûd Hem musâhib hem veliyyü’l-hayr idi Gelmemişdi misli der-çarh-ı kebûd Hakk Teâlâ rahmet eylesin ana Ömrü içre olmamış idi hasûd Cennet-i Firdevs olsun menzili Rûhuna ersin Hudâ’dan fazl-ı vücûd Kim ki hayr ile anı yâd eyleye Görmesin havf ü elem yevmü’l-hulûd Fevti ile hem binâ tarihidir Rahmet ede Tavşana hayy-i Vedûd 1077 Türbenin Bânîsi Yüz sürüp dergehini yapdı Mehemmed Şâkir Oldu tevfîka mukârin ola âlî-şânı İlticâyî der-i vâlâna eder bî-çâre Avn ü lutfunla bekâm eyle kerâmet-kânı 222 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 41-Karga Baba Türbesi Hızır Ağa Mahallesinde Karga Baba Türbesi Sokağında ikinci numarada vâki Karga Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır. Manzûme Hâricindeki Türbeler 42-Üsküfçü Hızır Türbesi Üsküfçü Hızır Mahallesinde Atik Tophâne Caddesinde otuz dördüncü numarada Üsküfçü Hızır Türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 43-Sûfî İlyas Türbesi Sûfî İlyas Mahallesinde Menzilahırı Caddesinde birinci numarada Sûfî İlyas Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 44-Islâhî Mehmed Efendi Türbesi Selçuk Hatun Mahallesinde Selçuk Hatun Câmii Sokağında yirmi altıncı numarada Islâhî Mehmed Efendi Türbesidir. 45-Tuğlalı Baba Türbesi Yeşilce Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde yirmi sekizinci numarada Tuğlalı Baba türbesidir ki duvar ile muhâttır. 46-Alemdâr Hasan Baba Türbesi Alemdâr Mahallesinde Alemdâr Baba Türbesi Sokağında on beşinci numarada Alemdâr Hasan Baba Türbesidir. 47-Kesikbaş Türbesi Altunî Mahallesinde Çamaşırcı Sokağında otuz yedinci numarada Kesikbaş Mehmed Efendi Türbesidir ki duvar ile muhattır. 48-Sıkça Murâd Mahallesinde Sıkça Murâd Camii Sokağında on yedinci numarada ( 104) türbesidir. 49-Abdi Baba Türbesi Kazzâz Salih Mahallesinde Kazzâz Salih Câmii Sokağında beşinci numaralı hâne derûnunda vâki Şehîd Abdi Baba merkadidir. 50-Huysuz Baba Türbesi [s.102] Vize Çelebi Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde doksan altıncı numarada Huysuz Baba Türbesidir ki duvar ile muhattır. 104 İki kelimelik boşluk. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 223 51-Seyyid Ali Efendi Külâhdûz Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde elli beşinci numarada Seyyid Ali Efendi Türbesidir ki sakfı münhedimdir. 52-İbn-i Arap Mahallesinde İbn-i Arab Sokağında sekizinci numarada vâki (105) türbesidir. 53-Noktacızâde Mahallesinde Noktacızâde Câmii Sokağında otuzuncu numarada106 türbesbidir. 54-Çokalca Mahallesinde Ağa Hamamı Sokağında kırk beşinci numarad vâki (107) türbesidir. 55-Tavla Baba Türbesi Mîrâhur Ayas Bey mahallesinde Menzil Ahırı caddesinde elli birinci numarada Tavla Baba türbesidir. 56-Tirid Baba Türbesi Mîrâhur Ayas Bey Mahallesinde Tirid Baba Sokağında onuncu numarada Tirid Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 57-Dervîş Âbî Türbesi Dervîş Âbî Mahallesinde Helvacı Baba Sokağında on ikinci numarada Dervîş Âbî Türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 58- Kum Mahallesinde Mustafa Paşa Caddesinde elli birinci numarada (108) türbesidir. 59- Bülbül Hatun Mahallesinde Ak Mescid Caddesinde altmış beşinci numarada (109) türbesidir. 60-Cafer Baba Türbesi Mihalkoç Mahallesinde Saraçhâne Köprüsü Caddesinde kırk yedinci numarada Cafer Baba Türbesidir. 61-Yediler Türbesi Hadım Fîrûz Mahallesinde Kışla Meydanı Caddesinde üçüncü numarada Yediler türbesidir. 105 İki kelimelik boşluk. 106 İki kelimelik boşluk. 107 İki kelimelik boşluk. 108 İki kelimelik boşluk. 109 İki kelimelik boşluk. 224 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 62-Taraklı Baba Türbesi Çarşıda Eski Cami-i şerîfin Çömlekçiler kapısı pîşgâhında Hurdacılar Sokağında beşinci numarada vâki Taraklı Baba Türbesidir ki sakfı ahşaptandır. 63- Metropolit Mahallesinde Pavli Sokağında yirmi iki numarada vâki Kuyumcu haçî Aleksandri’nin hânesine maklûb türbedir ki hâne-i mezkûr derûnundadır. 64- Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz on dört numaralı hâneye maklûb türbedir ki mezkûr hâne derûnundadır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 225 Ravzatü’l-İmârât 226 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 227 1-Murâdiye İmâreti Murâdiye Mahallesinde Murâdiye Câmii havlusunda beşinci numarada Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin ihyâ-gerdesi olan imâret-i âmiredir ki Murâdiye İmâreti demekle şöhret bulmuştur. El-yevm mamurdur. Sekiz yüz otuz dokuz tarihinde binâ olunmuştur, sakfı ahşaptandır. 2-Yeni İmâret Sultân Bâyezîd Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde kırk birinci numarada Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî hazretlerinin ihyâ-gerdesi olan imâret-i âmiredir ki Yeni İmâret demekle meşhûr ve el-yevm mamurdur. Sekiz yüz doksan üç tarihinde binâ olunmuştur, sakfı kubbedir. 3-Orta İmâret Gâzî Mihal Bey Mahallesinde Mihal Köprüsü Caddesinde otuz yedinci numarada Gâzî Mihal Bey’in ihyâ-gerdesi olan imârettir ki Orta İmâret demekle meşhûr ve el-yevm mamurdur. Sekiz yüz yirmi beş tarihinde binâ [s.103] olunmuştur. Sakfı ahşaptandır. 4-Yıldırım İmâreti Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde câmi havlusunda on dokuzuncu numarada Yıldırım Bâyezîd Hân hazretlerinin ihyâ-gerdesi olan imârettir ki sakfı ahşaptan idi. Yıldırım imâreti demekle meşhûr idi. Binâsı sekiz yüz iki tarihindedir, 1294 tarihinde muhterik olmakla el-yevm haraptır. 5-Seyyidler İmâreti Dârü’s-Siyâde Mahallesinde Dârü’s-siyâde Câmii Sokağında beşinci numarada Fazlullah Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan imârettir ki Seyyidler İmâreti demekle şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptan ise de bin iki yüz doksan dört istîlâsında münhedim olmakla arsa kalmıştır. 883 tarihinde vefât eden bânîsi kurbunda mescid-i şerîfi sâhasında medfûndur. Tercemesi vüzerâ ravzasındadır. 228 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 6-İbrâhîm Paşa İmâreti Câmi-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalca Câmii Sokağında otuz üçüncü numarada vâki sâhib-i câmi İbrâhîm Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan imârettir ki sekiz yüz altmış yedi tarihinde binâ olunmuştur. Sinîn-i vefîreden beri harap olup eser-i binâ kalmamıştır. 7-Balaban Paşa İmâreti Balaban Paşa Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde otuzuncu numarada vâki Balaban Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan imârettir ki sinîn-i vefîreden beri harap olup eser-i binâ kalmamıştır. Bânîsi sekiz yüz elli tarihinde vefât etmiştir. 8-Evliya Kasım Paşa İmâreti Evliyâ Kasım Paşa Mahallesinde Kirişhâne Caddesinde yüz on üçüncü numarada vâki Kasım Paşa İmâretidir ki bânîsi Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî ümerâsından Evliyâ Kasım Paşadır, tarih-i binâsı 883 senesidir. Bin iki yüz altmış beş senesinden beri harap olup eser-i binâ kalmamıştır. 9-Mezîd Bey İmareti İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde İmâret-i Mezîd Bey Camii Sokağında on üçüncü numarada sekiz yüz kırk beş tarihinde Eflâk’ta şehîden vefât eden Mezîd Bey’in imâretidir ki sinîn-i vefîreden beri harap olup eser-i binâ kalmamıştır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 229 Ravzatü’l-Mekâtibi’l-İslâmiye 230 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 231 1-Hamîdî Sanâyi Mektebi Bin iki yüz doksan beş senesi istîlâ meselesini müteâkib Edirne ahâlîsinden ve mahâll-i sâireden gelen muhâcirînin bîkes ve bîvâye kalan etfâlinden sene-i mezkûre ibtidâsında toplattırılarak zükûrunun nâm-ı nâmî-i hazret-i pâdişâhîye mensûben küşâ[d] edilen mektepte ve inâsı dahi Melce-i Eytâm nâmı verilerek istîcâr olunan mahalde iâşeye başlattırılmış ve bunların me’kûlât vesâir levâzımâtı masârıfı için doksan altı senesinde muhâcirînin ikmâl-i levâzım-ı iskâniyelerine tahsîs olunan otuz beş bin Osmanlı altınının nısfı olan on yedi bin beş yüz liraya hasr edilerek üç yüzü mütecâviz zükûr ile on beş kadar inâs mevcut bulunmuş ise de tahsîlce geri kaldıklarına ve bu mektep zâten sanâyi mektebi tarzında binâ edilmiş olduğuna mebnî umûr-ı dâhiliyesinin memleketçe semere-bahş olabilecek sûrette tanzîm ve ıslâhıyla beraber idâre-i âtiyesinin temîni maksadıyla vâlî-i vilâyet Kadri Paşa tarafından biri sanâyi diğeri zirâat tahsîline mahsus olmak üzere mektebin iki şubeye taksîmiyle masârıf-ı dâimesinin meblağ-ı mezbûrdan bade’t-tasarruf bâkî kalan on yedi bin liranın Bank şubesine yatırılarak fâiz-i senevîsinden ve bir de vilâyet devâir-i [s.104] belediyesine taksîmen şehrî tahsîs olunacak yüz liradan ve vukû bulacak iânâttan tesviyesi ve Edirne saray-ı hümâyûnu arâzîsinin Hacı Doğan nâmıyla maruf olan ve sene-be-sene istek edenlere îcâr edilen mera hâsılâtıyla matbaa-i vilâyet vâridât-ı sâfiyelerinin terk ve tahsîsiyle umûr-ı husûsatına dâimî sûretle nezâret etmek üzere bir komisyon teşkîli kararlaştırılarak keyfiyet lede’l-arz ol sûretle icrâ-yı îcâbına 1 Mart [1]298 tarihinde irâde-i seniyye-i tâcdârî şeref-sâdır olmuştur. Mukarrerât-ı mezkûre mûcibince Nümûne Çiftliği olarak inşâsına başlanılan ebniyenin sene-i merkûme Eylülünün on dördüncü Salı günü resm-i küşâdı icrâ kılınmıştır. 232 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Maârif Nâzır-ı esbakı Münîf Paşa’nın ol vakit söylemiş olduğu tarih bir mermer levhaya hâkk ettirilerek kapısı bâlâsına hâkk ettirilmiş ve sûret-i muhrecesi buraya derc ü tenmîk kılınmıştır. Tarih Lutf ile te’sîs etti Hân Abdülhamîd bu mektebi Çün kim maârif neşridir dâim ehass-ı matlabı Emr-i hümâyûnu ile bezl-i mesâî eyleyip Bu hayra oldu vâsıta vâlî-i vâlâ-kevkebi Paşa-yı Kadrî nâm kim hergiz Edirne görmedi Bir vâli-i âlî-himem hem kârdân anın gibi Tahsîl-i umrân-ı refâh çok şeylere muhtâcdır Ammâ ki bizce lâ-cerem budur ehemm ü ensebi Kendi eliyle çift sürer teşvîk içün hâkân-ı Çîn Bazı tavâif de görür bunda vücûb-ı mezhebi Ol şâh-ı Cem-câhı Hudâ çok hayra mazhar eylesin Şevket ile iclâl ile îd ola her rûz ü şebi Tahsîn edüp yazdı Münîf tarih-i cevher-dârını İnşâ olundu yümn ile a‘lâ ziraat mektebi 1299 Sanâyi Mektebinin Kadı Fahreddîn Medresesi yerine inşâ edilmiş olduğu gibi Ziraat Mektebinin dahi kurbunda vâki Vâlide Çeşmesi bâlâsında mermer levhada murakkam tarihin şu: Kasr-ı şâhî ki mukâbildir ana cennet-veş mısraından istidlâl olunduğuna göre Kasr-ı Hümâyûn arsası üzerine binâ edildiği anlaşılmakdadır. Mamak Kasrı olacaktır. Abdurrahmân Nûreddîn Paşa’nın Edirne vâlîliği hengâmında müşârun-ileyh tarafından bu cihet nazar-ı dikkat ve ehemmiyete alınarak mekteb-i mezkûrun ahd-i mes‘ûd-ı hazret-i hilâfet-penâhî me’âsir-i mübeccelesiyle mütenâsib bir hâle ifrâgını temin edecek olan mütâlaâtını makâm-ı âidine iş‘âr ile beraber evvelce tanzîm edilmiş olan resm ve keşfi mûcibince 1312 senesi Şevvâlinin on üçüncü gününe musâdif 1311 Martının yirmi yedinci Pazartesi günü kurbânlar zebh edilerek mekteb-i mezkûrun hedm edilen arsası üzerine Vâlî Paşa’nın yediyle mekteb-i cedîdin esâsı saat beş buçuk râddelerinde vaz olunmuş ve 1314 senesi Rebiulevvelinin yirmi ikinci gününe musâdif 1312 Ağustosunun on dokuzuncu Pazartesi günü ki cülûs-ı hümâyûn-ı hazret-i pâdişâhîye musâdif olan yevm-i mes‘ûdda resm-i küşâdı icrâ kı- RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 233 lınmıştır. Eski dâirelerin enkâzı dahi isti‘mâl olunmak şartıyla her türlü masârıf-ı inşâiyesi sekiz bin dört yüz liraya bâliğ olmuştur. 2-Mekteb-i İdâdî-i Askerî Hadım Balaban Mahallesinde Hatîce Sultân Sarayı Sokağında vâki İdâdî-i Askerîdir ki cennet-mekân Sultân Abdülazîz Hân hazretleri irâdesiyle Edirne’de Süleymâniye Cami-i şerîfe mütevelliyesi Sıddîka Hanım tarafından ihdâ olunan Hatice Sultân Sarayı arsası üzerine vâlî-i vilâyet Hurşîd Paşa yediyle temeli vaz olunmuştur. [s.105] Hitâmına Defterdâr-ı vilâyet Sadullah Bey bu tarihi deyip kapısı bâlâsına nakş edilmiştir. Tarih Şâh-ı zamân Abdülazîz Hân’ın hemîşe himmeti Cehli cihândan ref için mektebleri umrânedir Oldu memâlik pür-şeref mağbût-ı âsâr-ı selef Tahsîl-i ilme her taraf asrında bir dershânedir Sa‘dî bu gûne sebt eder tarihini kilk-i hüner A‘lâ yapıldı mekteb-i i‘dâdî-i şâhânedir 1286 Bu mekteb evvelce Üçşerefeli pîşgâhındaki saat kulesi ittisâlinde vâki Tekür Sarayı mahalli ki muahharan saltanat-ı seniyye cânibinden Cebehâne ittihaz kılınmış ve şimdiki hâlde Fevâid Bahçesi nâmıyla yâd olunmakta bulunan mahallin arsası üzerine 1262 tarihinde mekteb-i idâdî-i askerî olmak üzere binâ olunmuş ve bu mahalle ahîren kaldırılmıştır. 3-Muhtelit Mekteb-i İdâdî-i Mülkî Karaca Bevvâb Mahallesinde Mahkemebayırı Sokağında on yedinci numarada vâki Muhtelit Mülkî-i İdâdî Mektebidir ki sadr-ı esbak Kara Mustafa Paşa sarâyı arsasına ve alâ-rivâyetin Eski Mahkeme arsası üzerine 1298 tarihinde rüşdiye mektebi olmak üzere binâ olunmuş ve muahharan Muhtelit idâdî-i mülkî mektebine tahvîl ve badehû üç yüz yetmiş bir bin yedi yüz yetmiş altı guruş masrafla ba-irâde-i seniyye yatak dâiresiyle çamaşırlık inşâ edilip binâsı 1313 senesi Temmuzunda hitâm bularak mâh-ı mezkûrun on dokuzunda resm-i küşâdı icrâ edilmiştir. 4-Askerî Mekteb-i Rüşdîsi Sevindik Fakîh Mahallesinde İki Kapılı Han Caddesinde yüzüncü numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd-ı Sânî hazretlerinin binâ eylemiş oldukları Araplar Hanı nâmıyla şöhret bulmuş olan harap hânın 234 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si arsası üzerine binâ edilmiş olan askerî rüşdiye mektebidir ki Ebü’l-hayrât Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî hazretleri irâdeleriyle inşâ olunmuştur. 5-İkinci Mekteb-i Rüşdî-i Mülkî Çarşıda Küçük Arasta’da Sultân Selîm Caddesinde elli altıncı numarada İkinci Mülkî Rüşdiye Mektebidir ki Ahî Çelebi demekle meşhûr olup 930 tarihinde Mısır’da vefât ederek İmâm Şâfi hazretlerinin kabri kurbunda defn edilmiş olan Mevlânâ Mehmed bin Kemâl’in ibtidâî olmak üzere binâ eylemiş olduğu mekteptir. 1275 tarihinde rüşdiye mektebi ittihâz edilmiştir. Terceme-i Şakâyık’da bânî-i müşârun-ileyhin tercemesinde mahrûse-i Edirne’de Muhtasarât okumak için bir buk‘a medrese ve bir mektephâne binâ eyledi ve Edirne’de Ahî Çelebi Hamamı demekle meşhûr olan hamam-ı İrem-ihtirâmı [el-yevm Oğlanlar Hamamı derler] bünyâd eyleyip sâir hamamların âb-ı rûyun yerlere döktü ve Çorlu Kazâsına tâbi üç adet karyeyi ve Hayrabolu kazâsına tâbi üç adet karyeyi ve Ahî Çelebi mezrası demekle maruf olan [el-yevm Ahî Çelebi Kazâsıdır] yirmi üç adet karyeyi ve Anadolu’da Şili kazâsında on bir adet karyeyi vakf eyledi diye mezkûrdur. Ahîren tevsî‘ine lüzûm-ı kavî göründüğünden hedmiyle 1312 Haziranının yirminci Perşembe günü esâsı vaz olunup 1314 Ağustosunun yirmi ikisinde resm-i küşâdı icrâ ve tedrîse mübâşeret edilmiştir. Nâm-ı atîki Arasta Mektebi’dir. 6-Makaralı Mekteb Çarşı derûnunda Üç Şerefesi kurbunda Yazıcılar Sokağında beşinci numarada vâki Makaralı nâm-ı diğerle Taş Mekteptir ki bin yüz elli dokuz senesi harîk-ı kebîrinde muhterik olduğundan bu mektepte tahsîl ile nâil-i feyz olmuş olan defterdâr-ı Şıkk-ı Evvel Yusuf Efendi nâm zât binâsına teşebbüs etmiş ise de hitâmı müyesser olmaksızın vukû-ı vefâtına mebnî itmâmını Sadr-ı âlî Abdullah Paşa’ya vasiyet etmiş olduğundan sadr-ı müşârun-ileyh cânibinden [s.106] 1162 tarihinde kârgîr olarak binâ edilmiş ve hitâmına Nevres ile Elîfîzâde Feyzî tarafından bi’t-tanzîm bir mermer levhaya hâkk ile kapısı bâlâsına vaz edilmiş olan tarihin sûreti buraya aynen tenmîk edilmiştir. Tarih Defterî Yusuf Efendi tıfl iken bu mektebi Etmiş idi bir zaman tahsîl-i ilm içün makâm Muhterik oldukda etmişdi gerü ihyâsını Lîk ecel girdi miyâna eyledi adne hirâm RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 235 Kıldı bünyâdın vasiyyet sadr-ı âlî hazrete Ol vezîr ibni vezîre etti tefvîz-i merâm Dâver-i a‘zam vekîl-i mutlak-ı Mahmûd Hân Sadr-ı gerdûn-pâye Abdullâh Paşa-yı be-nâm Eyleyüp icrâ hukûk-ı hidmet-i dîrinesin Kıldı ser-tâ-ser vesâyâsın pezîrâ-yı hitâm Yaptı ez-cümle bu alî mekteb-i zî-bendeyi Kim sezâdır revzeninde olsa mihr ü meh huddâm Mehbit-ı envâr-ı ilmu’llahdır olsa sezâ Tahta-i ta‘lîm-i sıbyân levha-i mâh-ı tamam Vâkıfın mevlâ Azîz-i Mısr-ı Firdevs eyleye Olıcak bu mekteb-i zîbende-i âlî tamâm Nevresâ Feyzî dedi tarihini elf âferîn Lâne-i kumru-i Yûsufdur ki sıbyâna makâm 1162 Bânî-i müşârun-ileyh defterdâr Yûsuf Efendi merhûm esnâ-i tufûliyyetinde mukaddime-i ulûmu bu mektebde tahsîl etmiş olduğuna göre maskat-ı re’sinin Edirne olması zann olunmakta ise de me’hazlarımızda ol bâbda bir kayda tesâdüf olunamayıp şu kadar ki İzzî Tarihi beyânınca müşârun-ileyh fi’l-asl Maden Kalemi küttâbından olduğu halde kuvvet-i fetk u retk-ı kiyâset ve ihtisâsı ile fâyik-i emsâl ü akrân olan mehere-i küttâbdan olmak hasebiyle ricâl-i Devlet-i Aliyye silkine dâhil ve üç defa Şıkk-ı Evvel defterdârlığına nâil olmuş selîmü’t-tab‘ cemîlü’ş-şiyem bir zât-ı âlî-himem ise de ber-muktezâ-yı şîve-i kadr 1159 tarihinde infisâl ile bir müddet Tersâne-i Âmire hidmetinde istihdâm ve 1160 Zilhiccesinde bi’l-isti‘dâd Sadâret-i Uzmâ kethudâlığı makâmına ıs‘âd olunmuş idi. O hâl üzere güzârende-i eyyâm iken 1162 Saferinin on beşinci isneyn gecesi irtihâl-i dâr-ı bekâ etmiştir. Merhûm dervîş-nihad pak-itikâd ve evrâd ü ezkâra müdâvim ve işrâk-ı teheccüde kâim bir zât-ı salâh-itiyâd olup tarîkat-i aliyye-i sûfiyeye dahi intisâbı olmakla Dersaâdet’te Kasımpaşa’da vâki âsitâne-i Uşşâkî olan tekkeyi müceddeden tamir ve ihyâ ve derûnuna mâ-i lezîz icrâ ile irvâ ederek orada dahi bir eser-i cemîl ibkâ etmiştir. 7-Defterdâr Mahmûd Efendi Mektebi Dâye Hatun Mahallesinde Dâye Hatun Camii Sokağında on beşinci numarada vâki Defterdâr Mahmûd Efendi’nin binâ eylediği mektebdir ki 1165 senesi zelzele-i azîmesinde harap olduğundan mütevellî-i vakf Hasan 236 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Ağa tarafından müceddeden 1168 tarihinde binâ edilmekle şuarâ-yı asriyeden Örfî Ağa’nın söylediği işbu tarih kapısı bâlâsına hâkk edilmiştir. Tarih Defterî Mahmûd Efendi bânî-i vakf-ı şerîf Zelzele hedm ü harâb etmişdi bâ-hükm-i kazâ Bülbül ü tûtî vü kumru gibi etfâl-i sıgâr Oldular her biri gûyâ âşiyânından cüdâ Çekdiler gülbânk-i âmîni ki âbâd olmağa Edicek cân ü gönülden hâce-i mekteb duâ Bu tazarru oldu çün dergâh-ı izzette kabûl Geldi yaptırdı veliyy-i vakf olan Hasan Ağa Bir iki tarh ile Örfî söyledi tarihini Mekteb-i zîbâ-yı sıbyân oldu tecdîden binâ 8-Üç Şerefeli Mektebi [s.107] Baba Timurtaş Mahallesinde Üç Şerefeli Camii havlusunda ikinci numarada kâin Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin ihyâ-gerdeleri olan mektebdir ki sakfı ahşaptandır. Edirne Vâlîsi Erzincanî Hacı İzzet Paşa bu mektebin hazîresindeki türbe-i mahsûsada medfûndur. Üç Şerefeli Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. 9-Taş Mekteb İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde Taş Mektep Sokağında yirmi yedinci numarada vâki Sarı Şeyh demekle meşhûr Mehmed Efendi nâm zât tarafından binâ edilmiş olan mektebdir ki Taş Mektep demekle şöhret bulmuştur. Bânîsi sâhasında medfûndur. Eski Köprü ile Dârü’l-hadîs Câmii miyânındaki keresteci mağazaları bu mektebin evkâfındandır. Fakîr-i câmi‘u’l-hurûf mukaddime-i ulûmu bu mektebde tahsîl eyledim. Mekteb-i mezkûr mevcut şâkirdânı istî‘âb etmediğinden ashâb-ı hayrâttan Beykozlu nâm-ı diğerle Ahırköylü Mehmed Bey cânibinden hedm ettirilerek iki tabaka üzerine müceddeden binâ ve inşâ ettirilmekle 1316 senesi Nisanının yedinci Cuma günü resm-i küşâdı icrâ kılınmış ve fakîr-i câmi‘u’l-hurûf o sırada Konya Vilâyeti dâhilinde Aksaray kasabasında bulunduğumdan bu tarih orada bi’t-tanzîm muallimi Hacı Hâfız Ali Efendi’ye gönderilmiştir. Tarih: Sâhibü’l-hayrât Beykozlu Mehemmed Bey ki hep Fikr-i hayr ile eder imrâr her rûz ü şebi Eyledi bu dâr-ı talimi binâ sıbyân içün Sevgili metbûuna celb-i duâdır matlabı RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 237 Öyle feyz ihsân kıl Yâ Rab bu dârü’l-ilme kim Gıbta-bahşâ-yı fuhûl olsun okuyan her sabî Sâhib-i hayrın da Hakk dünyâsını mamur edüp Eylesün rûz-ı cezâda mazhar-ı lutf-ı Nebî Düştü bir tarih-i ter sıbyâna Bâdî müjde-ber Yıktırıp yapdı Mehemmed Bey güzel Taş Mektebi 1317 Bu dahi çeşmesine tarihtir. Tarih Akıttı mektebe bu suyu Beykozlu Mehemmed Bey İlahî haşrda mâhî-i çirk-i seyyi’ât olsun Tamâm oldukda tarih dedi Bâdî eyyühe’l-etfâl Aç al bu çeşmeden su besmele’yle iç hayât olsun 1310 10-Üç Şerefeli Mektebi Murâdiyye Mahallesinde Murâdiyye Camii havlusunda birinci numarada vâki Sultân Murâd Han-ı Sânî hazretlerinin tesis buyurdukları mektebdir ki sakfı ahşaptandır. Nâmlarına nisbetle Murâdiyye Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. 11-Yıldırım Mektebi Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Çukurbakkal Sokağında ikinci numarada vâki Kânûnî Sultân Süleymân Han asrı ulemâsından 948 tarihinde irtihâl eden İznikî Mevlânâ Işık Kasım’ın sene-i merkûmede binâ eylediği mektebdir ki sakfı ahşaptandır. Tahte’s-sakf duvarı üzerine mevzû‘ mermer levhada bu ibâre menkûştur. Bânîsi sâhasında medfûndur. 12-Sultân Selîm Mektebi Arasta kurbunda Yahnipâzârı Sokağında Sultân Selîm Han-ı Sanî nâmına Sultân Murâd Han-ı Sâlis hazretlerinin binâ eylediği mektebdir ki kârgîrdir. 13-Çiçekli Mekteb Nişdoğan Mahallesinde Çiçekli Mektep Sokağında sekizinci numarada vâki mektebdir ki elsine-i nâsda Çiçekli Mektep demekle meşhûr olmuştur. 238 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 14-Eski Tophâne Mektebi [s.108] Yahya Bey Mahallesinde Eski Tophâne Caddesinde Kırkıncı numarada vâki Eski Tophâne Mektebi demekle maruf ise de 1294 istîlâsında münhedim olduğundan arsadır. 15-Çardaklı Mekteb Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Mektep Sokağında beşinci numarada vâki Çardaklı demekle maruf mektebdir ki Yahya Efendi Mektebi dahi derler, sakfı ahşaptandır. 16-Taşlık Mektebi Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Taşlık Câmii havlusunda yedinci numarada vâki Taşlık Mektebidir ki sakfı ahşaptandır. 17-Kadriye Mektebi Kebeyapıcı Mahallesinde Kâdirîhâne Caddesinde bânî-i evveli el-Hac Ömer Ağa sânîsi vâlî-i Vilâyet Kadri Paşa olan Kadriye Mektebidir ki sakfı iki tabaka üzerine mebni ahşaptandır. 18-Kassâbzâde Çavuş Mektebi Sevindik Fakîh Mahallesinde Kadirîhâne Caddesinde on birinci numarada vâki mektebdir ki Muhâsebât-ı Evkâf defterleri medlûlünce bânîsi Kassâbzâde Çavuş nâmında bir zattır. El-yevm arsadır. 19-Has Fırın Mektebi Mehmed Ağa Mahallesinde Mehmed Ağa Camii Sokağında birinci numarada vâki câmi-i şerîfin sayfiyesinde bânî-i câmi Mehmed Paşa nâmına binâ olunmuş mektebdir ki Has Fırın Mektebi demekle şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandır. 20-Tahmîs Mektebi Hacı Safâ Mahallesinde Tahmîs Sokağında on altıncı numarada Miskin Sefer Şah Mektebidir ki Tahmîs Mektebi ve Hâfız Sükûtî Mektebi dahi derler, sakfı ahşap ve haraptır. İttisâlindeki arsa medrese arsasıdır. 21-Yeşil Mekteb Sıkça Murâd Mahallesinde Paşakapısı Caddesinde altmış beşinci numarada vâki mektebdir ki banîsi malum değil ise de Yeşil Mekteb demekle şöhret bulmuştur. 1307 senesi hilâlinde hedm olunup yerine Kızıl Minare Mescidi imâmına süknâhâne yapılmıştır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 239 22-Sinân Paşa Mektebi Sıkça Murâd Mahallesinde Paşakapısı Caddesinde yetmiş beşinci numarada mîrimîrândan Sinân Paşa’nın binâ eylediği mektebdir ki sakfı ahşaptan ise de 1311 senesi hilâlinde münhedim olmuştur. 23-Kara Hafız Mektebi Yaya Timurtaş Mahallesinde Hacı Hasan Mescidi Sokağında otuzuncu numarada vâki Kara Hâfız Mektebidir ki sakfı ahşaptandır. 24- Hadım Timurtaş Mahallesinde Tahtalı Hamam Sokağında onuncu numarada vâki mekteptir ki arsadır. 25- Hâce İvaz Mahallesinde Horoslu Caddesinde kırk dokuzuncu numarada vâki (110) mektebdir. 26-Kadı Rükneddîn Mektebi Çavuş Bey Mahallesinde Hamam Sokağında yirmi üçüncü numarada vâki Sultân Bâyezîd Hân-ı Sanî asrı ulemâsı sırasında tercemesi mezkûr Mevlânâ Kadı Rükneddîn’in bina eylediği mektebdir ki el-yevm arsadır. Bânîsi Edirne kadılarından Zeyrekzâde Mevlânâ Rükneddîn Mehmed 939 tarihinde vefât edip bu mektep sâhasında medfûn idügi Şakâyık’da musarrah ise de mürûr-ı zamân ile arsa kalmış ve kabrinden dahi eser olmayıp kurbundaki fırının müste’ciri tarafından odunluk yapılmıştır. 27-Yeşilce Mektebi İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde Yeşilce Mektebi Sokağında birinci numarada Buzcu Hacı Ali Efendi’nin binâ eylediği mektebdir ki Yeşilce Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sâhasında Hüseyin Paşa medfûndur. Banîsi Kasım Paşa kabristanındadır. 28-Kanlıpınar Mektebi [s.109] Kassâb Abdülazîz Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde yüz üçüncü numarada vâki ve Kanlı Pınar nâm mevkide kâin el-Hâc Davud tarafından binâ olunmuş mekteptir ki Kanlı Pınar Mektebi demekle marufdur. 29-Köprübaşı Mektebi Alemdâr Mahallesinde Alemdâr Mektebi Caddesinde beşinci numarada vâki Hacı Memi ve Fahrü’n-nisâ nam hayır sâhiplerinin ihyâ-gerdesi olan mektebdir ki Köprübaşı ve nâm-ı diğerle Alemdâr Mektebi nâmlarıyla 110 Bir kelimelik boşluk. 240 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si şöhret bulmuştur. 1294 istîlâsında harap olduğundan arsa kalmıştır. Muallimlerinden Hattat-ı şehîr Mahmûdü’l-Hamîd Efendi sâhasında medfûndur. 30-Konyalı Mektebi Hasan Paşa Mahallesinde Konyalı Mektebi Sokağında ikinci numarada Meryem Hatun nâm sâhibetü’l-hayrın ihyâ-gerdesi olan mektebdir ki muallimlerinden Konevî-zâde Hacı Hâfız Abdullâh Efendi’nin pederleri nâmına nisbetle Konyalı Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandır. 31-Debbâğhâne Mektebi Attâr Hacı Halîl Mahallesinde Germekapı Caddesinde doksan dördüncü numarada vâki (111) mektebdir. 32-Buhûrî Mehmed Efendi Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde yüz on üçüncü numarada vâki Buhûrî Mehmed Efendi mektebidir. 33-Hacı Burnaz Mektebi Debbâğ Hacı Halîl Mahallesinde Hacı Burnaz Camii Sokağında on ikinci numarada vâki mektebdir ki Hacı Burnaz Camii ittisâlinde kâindir. Sakfı ahşaptandır. 34-Cafer Ağa Mektebi Mîrâhur Ayas Bey Mahallesinde Menzilahırı Caddesinde yirmi dördüncü numarada vâki Şehremîni Cafer Çelebi’nin binâ-gerdesi olan mektebdir ki Cafer Ağa Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur, sakfı ahşaptandır. Sarıca Paşa medresesiyle Hazînedâr Sinân Bey Mahallesinde vâki Cafer Ağa câmii bu zâtın hayrâtıdır. 35-İnâs Mektebi Murâdiye Mahallesinde Tekke Sokağında sekizinci numarada vâki Fatma Hatun nâm sâhibetü’l-hayrın inâs mektebidir. 36-Hundî Hatun Mektebi Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Çokalca Camii Sokağında otuz beşinci numarada vâki İbrâhîm Paşa zevcesi Hundî Hatun’un tesis-gerdesi olan mektebdir ki sakfı ahşaptandır. 111 İki kelimelik boşluk. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 241 37- Marûf Hâce Mahallesinde Câmi-i Şerîf Meydanında birinci numarada vâki (112) mektebdir. 38-Hüsâm Bey Mektebi Timur Biga Mahallesinde Hamamardı Sokağında dördüncü numarada vâki Hüsâm Bey nâm zâtın inşâ eylediği mektebdir ki sakfı ahşaptandır. Bânîsi sâhasında medfûndur. 39-Karabulut Mektebi Karabulut Mahallesinde Karabulut Camii Caddesinde onuncu numarada vâki Karabulut İbrâhîm Bey mektebidir ki mescidi sâhasında kâindir, sakfı ahşaptandır. 40-Hâce İlyas Mektebi Timurbiga Mahallesinde Yelli Bergos Caddesinde yirminci numarada vâki Hace İlyas mektebidir ki câmi-i şerîfi sâhasında vâkidir. Yelli Burgaz Mektebi dahi derler, sakfı ahşaptandır. 41- Mihalkoç Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde birinci numarada vâki Malkoç Bey Mektebidir. 42- Hadım Fîrûz Mahallesinde Zerdesakal Sokağında dördüncü numarada vâki Sinân Bey Mektebidir ki el-yevm arsadır. 43- Emîrşâh Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde kırk birinci numarada Dağdevirenzâde Mehmed Ağa Mektebidir. 44- Emîrşâh Mahallesinde Alaca Câmi Sokağında on ikinci numarada vâki Dağdevirenzâde Mehmed Ağa Mektebidir. 45-Nazar Baba Mektebi Sultân Bâyezîd Mahallesinde Nazar Baba Sokağında ikinci numarada Keyvan Bey nâm sâhibü’l-hayrın binâ eylediği mektebdir ki Nazar Baba Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. Bânîsi Keyvan Bey’in Sultân Bâyezîd kullarından olup [s.110] badehû Kefe beyi olduğu Tezkiretü’r-Rumât’ta mezkûrdur. Keyvan Bey’in vefâtına Hasan Ziyâî bu tarihi demiştir. Tarih Emin-i memleket merhûm Keyvân Cinân içinde gitti tutmağa cây Dedi çün gördü ömrü âhir olmuş Dürüldü defter-i ömrüm meded hây 112 İki kelimelik boşluk. 242 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Dedi hâtif anın mevtine tarih Ecel çaldı elinden defterin hây 977 46-Hacı Ömer Mektebi Hacı Ömer Mahallesinde Mektep Sokağında yirmi dördüncü numarada vâki Hâce Ömer Efendi nâm sâhibü’l-hayrın binâsı olduğu Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinde mezkûr mektebdir ki mürûr-ı zamân ile münhedim olmakla arsadır. 47-İhmâl Paşa Mektebi Kuruçeşme Mahallesinda İhmâl Paşa Câmii Sokağında üçüncü numarada vâki Hâce Mercân nâm sâhibü’l-hayrın binâ-gerdesi olduğu Muhâsebât defâtirinde mezkûr olan mektebdir ki İhmâl Paşa Mektebi dahi derler. Sakfı ahşap ve haraptır. 48-Saraçlar Mektebi Çarşıda Saraçlarbaşında Alemüddîn Mahallesinde Saraçlar Caddesinde yetmiş üçüncü numarada vâki el-Hâc İbrâhîm bin Bâlî nâm sâhibü’l-hayrın binâsı idügi Muhâsebât-ı Evkâf defâtirinden müstebân olan mektebdir ki 1285 senesinde tesviye-i turuk sırasında belediyece hedm edilerek yerine el-yevm mevcut olan havuz inşa edilmiştir. Kavaklı imâmı Hattât Seyyid Ahmed Hilmî Efendi merhûmun bu mektebde muallimliği esnâda burası Edirne hattâtlarının hemen menşe’i râddesine vâsıl olmuştur. 49-Eski Câmi Mektebi Eski Câmi-i Şerîf kurbunda Hurdacılar Sokağında üçüncü numarada vâki Câmi-i Atîk Mektebi demekle maruf olup sakfı ahşaptandır. Muallimi Hacı Hâfız Şerîf Hıfzı Efendi’nin vefâtından sonra şâgirdânı dağılıp cemaat-i İslâmiye heyetine mahall-i mahsûs ittihâz edilmiştir. 50-Mevlânâ Abdülkerîm Mektebi Sevindik Fakîh Mahallesinde Tavukçularhanı Sokağında ikinci numarada vâki Şeyhülislâm Mevlânâ Abdülkerîm Efendi hazretlerinin ihyâgerdeleri olan mektebdir ki mürûr-ı zamân ile harap olup eser-i binâ kalmadığından arsa hâlindedir. Bânî-i müşârun-ileyhin tercemesi Edirne’de medfûn bulunan meşâyih-i islâmiyye sırasında mezkûr. Ve Terceme-i Şakâyık beyânınca kendileriyle mahdûmları Sultân Bâyezîd Hân-ı Sanî RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 243 ulemâsı sırasında tercemesi mezkûr Mevlânâ Abdülvehhâb Hayâlî bu mekteb sâhasında medfûndur. 51-Ayşe Kadın Mektebi Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde elli sekizinci numarada vâki Şâh Mehmed Mescid-i şerîfi ittisâlinde kâin Şah Mehmed’in mektebidir ki Ayşe Kadın Mektebi nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandır. Ayşe Kadın Mektebi denilmesi sebebi mevkiinin Ayşe Kadın mevkii olmasıdır. 52-Gürecinin Mektebi Kazzâz Salih Mahallesinde Gülâbçılar Caddesinde yedinci numarada vâki câmi-i şerîf ittisâlinde Kazzâz Salih Mektebidir ki nâm-ı ahîri Gürecinin Mektebidir. Sakfı ahşaptandır, mesdûddur. 53-Çelebioğlu Dershânesi Tahtakale derûnunda Tahtakale Caddesinde (113) vâki Çelebioğlu Hasan Paşa dershânesidir ki mürûr-ı zamân ile harap olduğundan AvusMordo Hayim Benbsan nâm yahudi turya tebasından ittisâlindeki hânesine kalb ederek bahçe ittihâz etmiştir. Bânîsi İhmâl Paşa Camiinin bânîsidir. Rum Milletine Mahsûs Mekâtib [s.111] 1-Ali Kuş Mahallesinde Ali Kuş Camii Sokağında üçüncü numarada vâki Rum mektebi. 2-Karabulut Mahallesinde Karabulut Caddesinde yirminci numarada vâki Rum mektebi. 3-Kekeş Vakıf Mahallesinde Kekeş Vakıf Caddesinde yirmi birinci numarada vâki Rum mektebi. 4-Ak Mescid Mahallesinde Tahtalıkuyu Sokağında kırk dördüncü numarada vâki Rum mektebi 5-Aya Yani Mahallesinde Aya Yani Kilisesi Sokağında yedinci numarada vâki Rum mektebi. 6-Hristos Mahallesinde Kızlar Mektebi Sokağında üçüncü numarada vâki Rum mektebi. 113 Bir kelimelik boşluk. 244 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 7-Metropolit Mahallesinde Metrepolid Kilisesi Caddesinde on dokuzuncu numarada vâki Rum mektebi. Bulgar Milletine Mahsûs Mektepler 1-Hristos Mahallesinde Bulgar Mektebi Sokağında birinci numarada vâki Bulgar mektebi. Ermeni Milletine Mahsûs Mektepler 1-Aya Nikola Mahallesinde Ermeni Kilisesi Sokağında altıncı numarada vâki Surp Toros Kilisesi derûnunda Ermeni mektebi. 2-Süpürgeciler Mahallesinde Kilise Sokağında on yedinci numarada vâki Ermeni mektebi. Yahûdî milletine Mahsûs Mektepler 1-Tahtakale’de Havra Sokağında üçüncü numarada vâki Yahudi mektebi. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 245 Ravzatü Esvâki’t-Ticâret 246 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 247 1-Ali Paşa Çarşısı [s.112] Mahâsin-i şehirden olan Ali Paşa Çarşısı ki evâhir-i saltanat-ı Süleymân Hanîde dört sene kadar sadârette bulunan Bosnevî Semîn Ali Paşa’nın bina ve ihyâ-gerdesidir. Sakfı tûlanî kârgîr kemerdir. Tûlen kule kapısından bed’ ile Balıkkapısına müntehî olur. Kule kapısı cihetindeki üst kapı İğneciler kapısı biri çarşıya diğeri derûn-ı hisara açılır iki adet orta kapı saraçlar kapısı alt kapı nâmıyla altı kapısı vardır. Tûlen dört yüz hatvedir. Bânî-i müşârun-ileyh bu çarşıyı Babaeski kasabasında binâ eylediği câmi-i şerîfe vakf etmiştir. Binâsı dokuz yüz yetmiş altı tarihinde tamam olmakla Tîğî Bey bu tarihi demiştir. Tarih Âsaf-ı a‘zam Ali Paşa-yı hâssı Yaptı çün bir çarsû-yı bî-bedel Tîğiyâ tarihin eylersen suâl Sûk-ı ra‘nâ-yı Ali Paşa’ya gel 976 Mimarının Koca Mimar Sinân idügi Tezkiretü’l-Ebniye’de mezkûrdur. Tezkire-i mezkûrede Ali Paşa nâmına bir de kervansaray olduğu muharrer ise de Edirne’de öyle bir kervansaray bulunamamıştır. Müşârun-ileyh Eyyûb e’l-Ensârî türbe-i şerîfinin büyük kapısı ittisâlindeki cüzhânesi derûnunda medfûndur. Cedid Ali Paşa dahi derler. Atâ Tarihinde Paşa-yı müşârun-ileyhin Hersek diyârında Çelebipazarı kazâsında Braça nâm kasabada hırâmende-i ser-hadd-i vücûd olduğunu yazmış ise de Çelebipazarı Hersek kıtasında olmayıp Bosna kıtasında Saray sancağı dâhilinde Saray-ı Bosna kasabasıyla Vişgrad kasabası miyânında kâindir. Braça Kasabası ise ( Bırça) demekle marûf olup İzvornik sancağı dâhilinde ve İzvornik kasabasına altı saat mesâfededir. Müşârun-ileyhin oradan devşirme tarîkıyla sarây-ı hümâyûna kabul olunduğu tercemesinde mezkûrdur. 248 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 2-Büyük Arasta Mehâsin-i şehirden olan çarşının biri de Büyük Arasta demekle şehîr Haffâflar Çarşısıdır ki Sultân Selîm-i Sanî Cami-i şerîfine vakf için meyve kapanı ile beraber Sultân Murâd Hân-ı Sâlis binâ etmiştir. Sakfı tûlanî kârgîrdir. Yetmiş üç kemerde yüz yirmi dört dükkânı ve dört kapısı vardır. Tûlü iki yüz elli beş metredir. Pûşîdesi kurşun olduğu halde iki yüz doksan bir tarihinde kurşunlar satılarak üzeri kiremitle örtülmüş ve üst tarafıyla tamir edilmiştir. 3-Bezistân Vasat-ı şehirde Câmi-i Atîk kurbunda vâki altı adet ve on dört kârgîr kubbe üzerine mebnî bezistândır ki dört kapıyı ve dâiren-mâ-dâr otuz iki bâb mahzeni şâmil olarak Çelebi Sultân Mehmed Han hazretleri irâdesiyle binâ olunup Câmi-i Atîke vakf edilmiştir. Bin üç yüz on dört sene-i hicriyesinde sûret-i mükemmelede tamir edilmiştir. 4-Bezistân Batpazarında Eski Bezistân Sokağının müntehâsında kâin Yeni Bezistândır ki derûnunda vaktiyle eşyâ-yı beytiye ve müsta‘mel esvâb gibi şeyler bey‘ ü şirâ olunduğu için Eski Bezistân nâmını almıştır. Yoksa bânîsi Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretleri olup Dârü’lHadîs Câmi-i Şerîfine vakf etmiştir. Mürûr-ı zamân ile harap olup eser-i bina kalmadığından nâmı gâib olmamak üzere bin iki yüz seksen iki senesinde icrâ kılınan tahrîr-i emlâkda vâki olduğu sokağa Eski Bezistân nâmı verilmiştir. Fi’l-vâki arsasına bir takım ebniye inşâ olunarak binâsınden eser kalmamıştır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 249 Ravzatü’r-Ribâtât 250 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 251 1-Rüstem Paşa Hanı [s.113] Eski Câmi-i Şerîf kurbunda İki Kapılı Han Caddesinde otuz sekizinci numarada vâki ahd-i Süleymân Hanîde iki defada on beş sene makâm-ı sadârette bulunup dokuz yüz altmış sekiz tarihinde vefât eden Rüstem Paşa’nın binâ eylediği handır ki tahtânîsi ve fevkanîsi kârgirdir. Havlusu vasatında bir cesîm şâdırvânı ve onun fevkânîsinde de bir mescid-i şerîfi var ise de 1295 istîlâsında mescid hedm edilmiştir. Banîsinin İstanbul’da Şehzâde Câmi-i Şerîfi sâhasında medfûn idügi Sicill-i Osmânîde ve mimârının Koca Mimar Sinân idügi de Tezkiretü’lBünyân’da mezkûrdur. 2-Kârgîr Han Ve yine Eski Cami-i şerîf kurbunda İki Kapılı Han Caddesinde onuncu numarada ve Rüstem Paşa hanının ittisâlinde vâki tahtânî ve fevkânîsi kârgîr handır ki bânîsi tahkîk olunamamış ise de hal ve heyetine nazaran bunun dahi Rüstem Paşa binâsı olması ve yekdiğerine mürûr u ubûr için dâhilde kapısı olduğu cihetle teferruâtından bulunması muhtemeldir. 3-İki Kapılı Han Ve yine Eski Cami-i şerîf kurbunda İkikapılı Han Caddesinde otuz beşinci numarada vâki Mustafa Paşa’nın dokuz yüz otuz bir tarihinde bina eylediği İkikapılı demekle maruf handır ki tahtânî ve fevkânîsi kârgîrdir. Havlusu vasatında şadırvânı vardır. Kuyumcular yani bezistan cihetindeki kapısı bâlâsına mevzû mermer levhada bu ibâre menkûşdur: İnteha 252 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Hesâbı: Guruş 1.000.000 elfü elf yani bin kerre bin 300.000 selâsümi’ete elf yani üç yüz bin 1.000 ve elf yani bin 900 ve tis‘umi’etin yani dokuz yüz 20 ve işrîn yani yirmi 1.301.920 Bir milyon üç yüz bir bin dokuz yüz yirmi dirhem olur. Örfî Ağa tarihçesinde bu İki Kapılı Han Gekbûze’de hâsılı olan Paşa’nın olduğu mezkûr ve Sicill-i Osmânî’de dahi Paşa-yı müşârun-ileyh Bosnalı ve Pîr Paşa mensûbâtından olup kat‘-ı merâtib ederek Dîvân-ı Hümâyûnda vezîr-i sânî olduğu halde dokuz yüz otuz beş şabânında İstanbul’da vefât edip naşı Gekbûze’ye nakl ile defn olundu ki orada câmi, medrese, zaviye, imâret yapıp kütüb-i kesire vakf eyledi. Eskişehir’de dahi câmi imâreti olduğu mastûr idügine ve kapısı bâlâsındaki tarihe nazaran bu han ile Mustafa Paşa kasabasındaki cesîm ve metîn köprü bu zâtın olduğu anlaşılmıştır. 4-Yemiş Kapanı Yediyol ağzında Yemiş Kapanı Sokağında kırk ikinci numarada vâki Sultân Murâd Han-ı Sâlis hazretlerinin pederleri Sultân Selîm Han-ı Sânî hazretlerinin câmi-i şerîfi evkâf ı için binâ eyledikleri han-ı kebîrde tahtânî ve fevkanî kârgîr binâdır. Vasatında şadırvânı vardır. Yirmi beş seneden beri tamirine himmet olunmadığından kubbelerinin kurşunları sıyrılıp haraba yüz tutmuş ve iki kubbesi yıkılacak imiş denilerek cânib-i belediyeden hedm ettirilmiştir. Böyle cesîm ve metîn bir eser-i hayrın tamir ve termîmi nazar-ı ehemmiyetten ıskât edilmesi şâyan-ı teessüftür. Meyve Kapanı dahi derler. 5-Nahl Hanı [s.114] Arasta kurbunda Yahni Pazarı Sokağında altıncı numarada vâki Sultân Murâd Han-ı Sâlis hazretlerinin pederleri Sultân Selim-i Sânî hazretleri câmi-i şerîfi evkâfı için binâ eylediği kârgîr handır ki Nahl Hanı demekle meşhûr olmuştur. 1165 senesindeki zelzele-i azîmeden kâmilen münhedim olduğundan yalnız sokak yüzlerindeki cesim kemerler kalmıştır. Nahlden galat olarak elsine-i nâsda Nakil Hanı demekle maruftur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 253 6-Havlucular Hanı Yediyol Ağzında Yediyol Ağzı Caddesinde altmış ikinci numarada vâki Ekmekçizâde Ahmed Paşa’nın bin on tarihinde binâ eylediği handır ki tahtânî ve fevkanî kargîr olmak üzere inşâ edilip vasatında şadırvana şebîh çeşmesi ve iki kapısı vardır. Derûnunda mukaddemâ solaklar ikâme olunmakla Solaklar Hanı ve daha sonraları dikici esnâfı sâkin olup Dikici Hanı ve daha sonra Astarcılar ve Havlucular hanı namlarını almış, el-yevm bezzâz esnâfı ikâmet eylemekte bulunmuştur. 1165 senesindeki zelzele-i azîmede fevkânîsi kâmilen münhedim olmakla yalnız tahtânîsi mevcuttur. 7-Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde otuz dokuzuncu numarada ve Ayşe Kadın mevkiinde kâin Ekmekçizâde Ahmed Paşa tarafından bin on sekiz tarihinde binâ olunup Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Sultân Ahmed Han hazretlerine hibe eylediği handır ki dört cesîm ahır ve müteaddid odalar ve iki şâdırvân ve cadde üzerinde kârgîr dükkânlar ve iki ahır miyanında bir havz-ı kebîr ve üzerinde mükemmel bir kemer mevcut olarak hitâm-ı inşâsına Edirneli Mehmed Kesbî Çelebi tarafından bi’t-tanzîm kapısı bâlâsına vaz edilmiş olan mermer levhada muharrer târih budur. Tarih Ferîdûn-menzilet şems-i felek-kudret melek-haslet Ki yâni hazret-i Hân Ahmed ol şâh-ı kerem-mu‘tâd Süvâr olup saâdet rahşına seyr-i şikâr içün Rikâbına düşüp pûyende sayd içün niçe sayyad O zıllu’llah Edirne tahtgâhına salup sâye Hümâyûn-bahtı ile halk-ı şehri eyledi dil-şâd Olup mâil bu şehr-i dilgüşâya şâh-ı dânâ-dil Murâd edindi bir hân-ı cedîdi eyleye îcâd Yapılsın deyü fermân edicek ol şâh-ı âlîşân Vezirân içre defterdârı oldu emrine münkâd Binâ kıldı o dem bir hân-ı dil-keş âb-ı kevser-veş Anın tarhında makdûrunu sarf etti nice üstâd Olup râhat-resân-ı reh-revân ol şâh-ı âlîşan Mekîn olan safâlar kesb edüp gamdan olur âzâd Metânette bu resme olmadı mihmânsarây el-hakk Ribât-ı âlemi Bennâ-yı kudret edeli bünyâd Temâşa eyleyüp Kesbî dedi itmâmına târih Yapıldı Hân-ı Sultân Ahmed oldu bî-bedel âbâd 254 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Birçok zamanlar hâl-i atâlette kalıp el-yevm süvârî kışlası ittihaz edilmiştir. Cennetmekân Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretlerinin kerîme-i muhteremeleri merhûme Ayşe Hatun’un câmii kurbunda bulunduğu cihetle Ayşe Kadın Hanı derler. 8-Taş Han Üç Şerefeli pîşgâhında Ağaçpazarı Caddesinde onuncu numarada vâki Sultân Süleymân Hân ve Sultân Selîm-i Sanî ve Murâd Han-ı Sâlis asırlarında bilâ-fâsıla on beş sene makâm-ı sadârette bulunup dokuz yüz seksen yedi Ramazanında sarayında ikindi dîvânında icrâ-yı merâsim-i hükûmet eder iken bir meczûb-ı cerrâr tarafından şehîd edilmiş olan Sokullu Tavîl Mehmed Paşa’nın binâ eylediği kargîr hândır ki Taş Han nâmıyla meşhûrdur. Mimarı Koca Mimar Sinândır. Paşa-yı müşârunileyh Saray-ı Bosna sancağına tâbi Vişgrad kazâsına muzâf Sokolonya karyesi sekene-i gayr-ı müslimesi etfâlinden [s.115] olduğu halde memuren ol cânibe azîmet etmiş olan Kapıcıbaşı Murâd Bey tarafından görülen isti‘dâdı cihetiyle pederinden taleb ve hizmetine ahz ederek Dersaâdet’e getirilmiş ve Enderûn-ı Hümâyûna çerâğ edilmiş olduğu ve Dersaâdet’e esnâ-yı teveccühde nûr-ı îman ile müşerref olmuş idügi Atâ Tarihinde mezkûrdur. 9-Kiracı Hanı Çarşıda Çilingirler Caddesinde altmış sekizinci numarada Kiracı Hanı denilen mahaldir ki nâm-ı atîki Postalcılarda Kürkçüler Hanıdır. Hedm olunarak yerine Bank-ı Osmânî şubesi dâiresi binâ olunmuştur. 10-Katır Hanı Çarşıda Çilingirler Caddesinde yetmiş sekizinci numarada vâki Katır Hanıdır ki el-yevm haçî Ganço’nun Hanı demekle maruftur. 11-Araplar Hanı Fil Yokuşunda İki Kapılı Han Caddesinde yüzüncü numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî tarafından tahtânî ve fevkânî kârgîr olmak üzere binâ olunup Cisr-i Ergene kasabasındaki câmi-i şerîfe vakf eylediği handır ki üzeri kurşun pûşîdeli olduğu için Kurşunlu Han demekle şöhret bulmuş ve sonraları Halebî Câmiine muttasıl olup el-yevm eseri olmayan Esîr Hanından esîrci tâifesi bu hana nakl ettirilip köle ve halayıklar bu handa fürûht olunduğundan dolayı Araplar Hanı nâmını almış RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 255 ve hedmine kadar o nâm ile yâd olunmakta bulunmuş idi. Bin yüz altmış beş senesi zelzele-i azîmesinde münhedim olup müddet-i medîde hâl-i harâbîde bulunduktan sonra bin üç yüz iki sene-i hicriyesinde esâsından hedm edilerek yerine askerî mekteb-i rüşdîsi binâ olunmuştur. 12-Halîl Paşa Hanı Mücellidler Çarşısı pîşgâhında Eski Câmi Caddesinde elli dokuzuncu numarada vâki Sultân Murâd Han-ı Sânî ve Fâtih Sultân Mehmed Hân asırlarında yirmi dört sene sadrazam olup sekiz yüz elli yedi senesinde maktûlen vefât eden Halîl Paşa ibni İbrâhîm Paşa’nın binâ eylediği hândır ki tahtânî ve fevkânî kârgîr ve üzeri kurşun pûşîdeli ise de bin yüz altmış beş senesi zelzele-i azîmesinde münhedim ve harap olup yalnız birkaç mağaza kalmış idi. Onlar da hedm olunarak yerine Dâire-i Askeriye inşâ edilmiştir. 13-Gümrük Hanı Kazzâzlar başında Eski Câmi Caddesinde doksan birinci numarada vâki handır ki nâm-ı atîki Çöplüce Han olup sonraları menzilhâne ittihâz edilmekle Eski Menzilhâne nâmını almış ve takrîben kırk seneden beri bir cihetinde rüsûmat nezâreti heyeti ikâmet eylediğinden Gümrük Hanı denilmiş ise de bâlâdaki Halîl Paşa Hanıyla yek-diğerine kalb edilerek yerlerine Dâire-i Askeriye inşâ edilmiştir. 14-Tarakçılar Hanı Saraçlarbaşında Ali Paşa Çarşısının Ortakapısı pîşgâhında Basmacılar Hanı Sokağında ikinci numarada vâki sekiz yüz altmış dört tarihinde vefât eden Hacı Alemüddîn tarafından binâ olunup pîşgâhındaki câmi ile kurbunda kâin medresesine vakf eylediği handır ki nâm-ı atîki Hacı Alemüddîn Hanı sonraları derûnunda tarakçı esnâfı ikâmet eylediği cihetle Tarakçılar Hanı ve bin iki yüz seksen iki tarihinde Tekkekapıdaki telgrafhâneden telgraf bu hana kaldırıldığından nâmına Telgraf Hanı denilmiş ve muahharan telgrafhânenin hükûmet konağına nakline mebnî ismi Yaldız Hanına tahvîl edilip el-yevm Amerika Oteli nâmını almıştır. Binâsı birkaç kerre muhterik olmakla tecdîd edilmiştir. 15-Basmacılar Hanı [s.116] Saraçlar kurbunda Basmacılar Hanı Sokağında on altıncı numarada vâki sekiz yüz kırk beş tarihinde Eflak’ta şehîden vefât eden Mezîd Bey tarafından binâ edilip hayrâtına vakf edilmiş olan handır ki 256 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si nâmına nisbetle Mezîd Bey Hanı denilmiş idi. Sonraları derûnunda basmacı esnâfı ikâmet eylediği cihetle nâmına Basmacılar Hanı denilmiş ve birkaç defa harîkzede olup binâsı tecdîd edilmiş ve 1294 istîlâsından sonra nâmı Rumeli Hoteline tahvîl kılınmıştır. 16-Kara Panayot Hanı Batpazarında Batpazarı Caddesinde otuz altıncı numarada vâki Yıldırım Bâyezîd Hânzâde Mûsâ Çelebi bendelerinden olup Düğüncülü karyesinde Emîr Süleymân’ı şehîd eden Koyun Musâ’nın binâ eylediği handır ki tahtânî ve fevkânîsi kârgîr olup nâmına nisbetle Koyun Mûsâ Hanı denilir idi. 1165 senesi zelzele-i azîmesinde münhedim olmakla harapesi mürûr-ı zamân ile Kör Memiş nâmında bir zabtiye çavuşunun yed-i tasarrufuna geçip Kör Memiş’in Hanı demekle şöhret bulmuş ve zamân-ı karîbde Kara Panayot nâm bir şahıs tarafından ahşap olarak müceddeden binâ edildiğinden el-yevm Kara Panayotun Hanı demekle marufdur. 17-Lüleciler Hanı Fil Yokuşunda Mûytâblar başında İki Kapılı Han Caddesinde yetmiş altıncı numarada vâki bânîsi ismine muttali‘ olamadığım tahtânî ve fevkânîsi kârgîr olarak bina edilmiş olan handır ki 1165 zelzele-i azîmesinde harap olup yalnız birkaç kemer dükkânı kalmıştır. Harapesinde lüleci esnâfı ikâmet eylediği cihetle nâm-ı ahîri Lüleciler Hanı demekle şöhret bulmuştur. 18-Paşanın Hanı Saraçlar içinde Saraçlar Caddesinde kırkıncı numarada vâki Edirne vâlîlerinden Ebûbekir Rüstem Paşa’nın Hacı Alemüddîn Mahallesinden bazı hânelerin hedm ü ilâvesiyle bin iki yüz yetmiş bir tarihinde binâ eylemiş olduğu handır ki Paşanın Hanı nâmıyla şöhret bulmuştur. Sakfı ahşaptandır. İki kapısı vardır, tamir-i ahîrinde bazı ilavât ile binâsı tarz-ı âhara ifrâğ edilmiştir. 19-Sarrâf Hanı Üç Şerefeli ile Abacılarbaşı miyânında Üç Şerefeli Caddesinde yirmi dokuzuncu numarada vâki Sarrâf Hanı demekle maruf olan handır ki sakfı ahşaptandır, iki kapısı vardır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 257 20-Karslı Ahmed Bey Hanı Paşakapısı kurbunda Paşakapısı Caddesinde kırk dokuzuncu numarada vâki Karslı Ahmed Bey Hanı denmekle maruf olan handır ki el-yevm Moskovlunun Hanı demekle şöhret almıştır. 21-Çubukçular Hanı Eski Câmi-i Şerîf kurbunda Çamaşırcı Sokağında kırk üçüncü numarada vâki Çubukçular Hanı demekle meşhûr handır ki 1318 tarihinde Belediye’den teferruğ edilerek hedmle belediye bahçesine kalb edilmiştir. Nâmı Çubukçular çarşısında olduğudur. 22-Lüleciler Hanı Lâleli Câmi-i şerîfi kurbunda Posta Sokağında on birinci numarada vâki Lüleciler Hanı demekle meşhûr handır ki sakfı ahşaptandır. Bu handa dahi vaktiyle lüleci esnâfı icrâ-yı sanat eylemekte idi. 23-Postahâne Hanı Lâleli Câmi-i şerîfi kurbunda Postahâne Sokağında elli ikinci numarada vâki Postahâne Hanıdır ki postanın telgrafa kalb ve hükûmete nakl edildikten sonra bu han hedm olunarak yerine hâne ve mağaza inşâ edilmiştir. 24-Akpınarlıoğlu Hanı Küçük Arastada Sultân Selîm Caddesinde yetmiş yedinci numarada vâki ve Rüşdiye Mektebi pîşgâhında kâin Akpınarlıoğlu Hanıdır ki havâsında bir mescid-i şerîf var idiyse de binâsının tecdîdi sırada mescid-i şerîf mahv edilmiştir. Harap Olup Eser-i Binâsı Kalmamış Hanlar 1-Mehmed Paşa Hanı [s.117] Sokullu Tavîl Mehmed Paşa’nın sarayına muttasıl binâ eylediği han ki mahalli nâ-malum olup ismi tevarîhde görülmektedir. 2-Kürkçüler Hanı Batpazarında Lâleli Câmii kurbunda Kürkçüler Hanı ki kapısı Batpazarı sebîli pîşgâhındaki kargîr şekerci dükkânının yeri bu hanın kapısı olup Laleli Medresesi sokağındaki bahçeli kahvenin havlusu bu hanın teferruâtından idi. 258 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 3-İki Kapılı Han Batpazarında İki Kapılı Handır ki kapısının biri Batpazarı sebîlinin cenâhında vâki kârgîr dükkânın yeri diğer kapısı da Selamsız Sokağı pîşgâhında olup Hacı Sâlih Bey’in yeni konağı bu hanın arsasına bina olunmuş idi. 4-Esîr Hanı Derûn-ı Hisârda Halebî Câmiine muttasıl Esîr Hanı ki mürûr-ı zamân ile arsasına hâneler binâ olunmuştur. 5-Eski Kapan Tahtakale’de Kilise Câmii civârında Eski Kapan demekle maruf han ki Sultân Selîm Câmii evkâfından olan Yemiş Kapanı binâ olunduktan sonra burası yehûd hâne olup eski kapanın yalnız nâmı kalmıştır. Pazarcılar içindeki Balkapanı başkadır. 6-Kızılbaş Hasan Ağa Hanı Etmekcizâde Ahmed Paşa’nın kethudâsı Kızılbaş Hasan Ağa’nın Zindan kurbunda 1020 hudûdunda binâ eylediği handır ki mürûr-ı zamân ile harap olup zindân altındaki ahırlara kalb olunmuştur. Bunlardan mâadâ daha kırk kadar hanlar var ise de şâyân-ı tezkâr olmadığından sarf-ı nazar edilmiştir. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 259 Ravzatü’l-Hamamât 260 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 261 1-Sarây Hamamı Taş Odalar Mahallesinde Murâdiye Küçük Pazarı Caddesinde ikinci numarada vâki Sultân Selîm Hamamı nâm-ı diğerle Sarây Hamamıdır ki Edirne’nin fâtihi Hudâvendigâr Sultân Murâd Hân-ı Evvel Hazretleri irâdesiyle 767 tarihinde bed’ olunup 770 tarihinde hitâm bulan Sarây-ı Atîkin hamamı olup sarây-ı mezkûrun arsasına Sultân Selîm Câmi-i Şerîfi binâ olunduktan sonra bu hamamın çarşı hamamı ittihâz edildiği mervîdir. Hamam çiftedir ve câmekânları kubbedir. Sarây Hamamı denilmesi bundan nâşîdir. Atâ Tarihinde arsası üzerine Sultân Selim-i Sânî tarafından câmi-i şerîf binâ olunan Sarây-ı Hümâyûn Bayezîd Hân-ı Evvel binâsı olduğu ifâdesi mukârin-i hakîkat ise bu hamamın da Yıldırım Bâyezîd Hân binâsı olması iktizâ eder. 2-Tahtakale Hamamı Bat Pazarı kurbunda Tahtakale Hamamı Caddesinde yetmiş üçüncü numarada vâki Ebü’l-hayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî tarafından binâ edilmiş olan hamamdır ki çiftedir ve câmekânı kubbedir. Dârü’l-hadîs Câmi-i Şerîfi vakfıdır. Tahtakale Mahallesi kurbunda olduğundan Tahtakale Hamamı demekle şöhret bulmuştur. 3-Topkapı Hamamı Derûn-ı Hisârda Topkapı dâhilinde elli birinci numarada Ebü’lHayrât Sultân Murâd Hân-ı Sânî irâdesiyle sekiz yüz kırk dört tarihinde binâ edilmiş olan hamamdır ki nâm-ı kadîmi Alaca Hamam, nâm-ı cedîdi Topkapı Hamamı’dır. Çiftedir. Câmekânı ahşaptandır. Kapısı bâlâsındaki mermer levhada bu ibâre menkûştur. ]s.118[ 262 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 4-Üç Şerefeli Hamamı Üç Şerefeli pîşgâhında Paşakapısı Caddesinde on üçüncü numarada vâki 987 Ramazanında bir meczûb tarafından şehîd edilmiş olan vezirazam Sokullu Tavîl Mehmed Paşa’nın binâ eylediği çifte hamamdır ki câmekânları kubbedir. Bu hamamdan sonra Edirne’de hamam binâ olunmadığı Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve mimârı Koca Mimar Sinân idügi Tezkiretü’l-Bünyân’da mezkûrdur. Bânîsinin tercemesi Havsa Devhası’ndadır. 5-Şifâ Hamamı Kösec Balaban Mahallesi’nde Kurşunlu Fırında Şifâ Hamamı Sokağında üçüncü numarada vâki Karanfiloğlu Ali Efendi’nin binâ eylediği cesîm hamamdır ki ferd olup câmekânı ahşaptandır. Nâm-ı atîki Yektâ Hamamı cedîdi Şifâ Hamamı’dır. Bânîsi Ali Efendi mevkûfatçı iken tevkîî yani nişancı olduğu Râşid Tarihinde bin yüz altı senesi vakâyii sırasında muharrer idügine nazaran Edirne’de en sonra binâ edilmiş olan bu hamam olduğu tezâhür etmiştir. Derûnunda hastegân için bir halvet olduğundan nâşi nâmına Şifâ Hamamı tesmiye edilmiştir. Bânî-i müşârün-ileyh nâmına Edirne’de Üç Şerefeli kurbunda Karanfiloğlu Çarşısı nâmıyla bir de çarşı vardır. 6-Tahtalı Hamam Kuşcu Doğan Mahallesinde Karanfiloğlu Caddesinde kırk ikinci numarada vâki Sultân Murâd-ı Sânî ve Fâtih ve Sultân Bâyezîd-i Sânî asırlarında dört defa sadrazam olup 888 tarihinde Selânik’te vefât eden İshak Paşa binâ-kerdesi olan hamamdır ki ferddir câmekânı ahşaptandır. Kurnaları etrâfına tahtadan kerevetler vaz edilmiş olduğundan nâşî Tahtalı Hamam nâmıyla şöhret bulmuştur. 7-Beylerbeyi Hamamı Mîr-i Mîrân Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde beşinci numarada vâki Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca asr-ı Murâd Hân-ı Sânî’de gelen ümerâdan mîr-i mîrân Yusuf Paşa’nın sekiz yüz otuz iki senesinde binâ eylediği vakfiyesinde müstebân olan çifte hamamdır ki câmekânı kubbedir ve havuzu vardır. Bî-nazîr ve dil-küşâ bir hamam ise de bir çok zaman hâl-i harâbîde kalarak badehû Ekmekçizâde Ahmed Paşa birini tamir etmiş diğeri harap kalarak hedm edilmiştir. El-yevm ferddir. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 263 8-Küçük Hamam İmâret-i Mezid Bey Mahallesi’nde Uzunkaldırım Caddesinde otuz beşinci numarada vâki Gâzî Mustafa Paşa Hamamı’dır ki ferddir câmekânı kubbedir. Evâilde memleket selhhânesi bu hamam civârında Tunca Nehri kenârında Çaylak nâm mahalde olduğu için Selhhâne Hamamı nâmını almış ve Mezid Bey imâretine kurbiyyetinden dolayı bir müddet de Yeşilce Hamamı denilmiş ise de elyevm Küçük Hamam demekle marufdur. 9-Abdullah Hamamı Eskici Hamza Mahallesi’nde Abdullah Hamamı Sokağında ikinci numarada vâki Abdullah Hamamı’dır ki câmekânı ahşaptandır. Ferddir. Sinân vakfından olup vaktiyle Yeşil Direk Hamamı dahî derler imiş. 10-Yeniçeri Hamamı Murâdiye Mahallesinde Murâdiye Yokuşu’nda on dokuzuncu numarada vâki Yeniçeri Hamamıdır ki ferddir, câmekânı ahşaptandır. Bu hamamın Yeniçeri nâmını almasına sebep odalarının yani kışlalarının kurbiyeti münâsebetiyle yeniçeri efrâdının münhasıran bu hamama devam ettirilmesinden nâşî idügi mervîdir. 11-İbrâhim Paşa Hamamı Kıyak civârında Zen-i İbrâhim Paşa Mahallesinde Hamam Sokağında yirmi üçüncü numarada vâki Ebü’l-feth Sultân Mehmet Hân vüzerâsından câmi ve medrese sâhibi İbrâhim Paşa zevcesi Hundî Hatun’un binâ eylediği hamamdır ki [s.119] ferddir. Câmekânı ahşaptandır. İbrâhim Paşa Hamamı nâmıyla şöhret bulmuştur. 12-Tahmis Hamamı Tahmisde Tahmis Sokağında elli birinci numarada vâki iki kapılı hânın bânîsi Mustafa Paşa’nın binâ-kerdesi olan hamamdır ki sakfı kubbedir, ferddir. Nâm-ı atîki Boyacılar Hamamı olup el-yevm Tahmîs Hamamı demekle marufdur. Bin yüz altmış beş zelzele-i azîmesinde kubbe olan câmekânı münhedim olmakla ahşaptan binâ edilmiştir. 13-Mezîd Hamamı Pazarcılar içinde Yediyol Ağzı Caddesinde kırk sekizinci numarada vâki Mezid Bey Hamamı’dır ki ferddir. Câmekânı ahşaptandır. Bânîsi Yeşilce Câmiiyle imâretini binâ eden zâttır. Nâmı Mezid Hamamı’dır. 264 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 14-Oğlanlı Hamamı Eski Cami-i Şerîf kurbunda Çamaşırcı Sokağında otuz dördüncü numarada vâki Ahi Çelebi demekle şehîr tabîb-i Sultân Bâyezîd-i Sânî ve Selîm Hânî Mevlânâ Mehmed bin Kemâl’in binâ eylediği hamamdır ki nâm-ı atîki Âhi Çelebi Hamamı ve el-yevm Oğlanlı Hamamı demekle marufdur. Edirne’de Küçük Arasta’da binâ eylediği mekteb-hâne ile buk‘asına vakf etmiştir. Kubûrîzâde Rahmî Çelebi Hevâyî mahlasıyla tertip etmiş olduğu dîvânda mezkûr hamam hakkında bu beyti demiştir. Gazelden Müfrez Beyt Kitâbet etmeden taş Sofasında kış günü hânın Varıp Oğlanlı Hammâmı’nda nâtûr olmamız yeğdir Sünbülzâde Vehbî gazelden müfrez beyt: Oğlanlı’da bir kız gibi dellâka süründüm Çokdur belî germâbe-i ra‘nâ-yı Edirne Ferddir. Câmekânı kubbedir. 15-Çukacılar Hamamı Hisâr’da Hristos Mahallesinde Balık Pazarı Caddesinde altmış dördüncü numarada vâki Yahşi Fakîh nâm zâtın binâ eylediği hamamdır ki hîn-i fetihde binâ olunmuştur. Ferddir, câmekânı ahşaptandır. Bir çok sene mürûrundan sonra harap olup Edirne a‘yânından Kızılbaş Hasan Ağa bin on sekiz tarihinde iştirâ ile tamir eylediği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. El-yevm nâmı Çukacılar Hamamı’dır. El-Yevm Harap ve Muattal Olan Hamam 16-Gâzî Mihal Bey Hamamı Timur Biga Mahallesinde Hamamardı Sokağında otuz sekizinci numarada vâki Gâzî Mihal Bey’in binâ eylediği çifte hamamdır ki sekiz yüz on beş senesi hilâlinde inşâ olunmuştur. Enîsü’l-Müsâmirîn’de beyân olunduğuna göre bin kırk altı tarihlerinde mamur idügi anlaşılıyor ise de el-yevm harap ve muattaldır. Harap Olup Eser-i Binâ Kalmayan Hamamlar 17-Kasım Paşa Hamamı Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Kanadlı Köprü kurbunda Kasım Paşa Hamamı Sokağında beşinci numarada vâki Evliya Kâsım Paşa tarafın- RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 265 dan binâ edilmiş olan çifte hamamdır ki câmekânı kubbe olarak binâ edilmiştir. Mürûr-ı zamân ile harap olup müddet-i medîde muattal kaldıktan sonra Ekmekçizâde Ahmed Paşa tarafından birisi hedm edilerek diğeri tamir edilmiş idi. Bin iki yüz altmış sekiz senesi hilâlinde câmekânının kubbe-i cesîmesi mâil-i inhidâm olduğu zehâbıyla mutasarrıfı Fenârî Hacı Ahmed Efendi tarafından bir çok müşkilât ile hedm ettirilerek ahşaptan binâ edilmiş ve bin iki yüz seksen tarihinden sonra Hacı Ahmed Efendinin irtihâline mebnî tamir ve termîmine itinâ olunmayarak [s.120] muattal kalmış idi. Bin üç yüz on dört tarihinde mezkûr Hacı Ahmed Efendi’nin dâmadı ve Hattatlar sırasında mesbûku’z-zikr Konyalı Mektebi muallimi Hacı Hâfız Mahmûd Nûrî Efendi’nin mahdûm-ı meş’ûmu Hacı Hâfız Sâlim Efendi tarafından kâmilen hedm ettirilerek enkâzı fürüht olunmuştur. 18-Sultân Bâyezîd Hamamı Sultân Bâyezîd Mahallesinde Nazar Baba Sokağında yirmi sekizinci numarada vâki Sultân Bâyezîd-i Sânî irâdesiyle binâ edilmiş olan bî-nazîr ve müferrah çifte hamamdır ki Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca suyu dolap vâsıtasıyla Tunca Nehri’nden çekilir ve nisâ tâifesi tarafından eyyâm-ı sayfta çark suyu diyerek pek çok itinâ edilir, câmekânı kubbedir. 1172 tarihinde mamur idügi Örfî Ağa Târihçesinde mezkûrdur. Bu hâl ile harâbiyeti şâyân-ı teessüftür. Bin üç yüz on bir sene-i hicriyesinde cânib-i evkâfdan esâsından hedm ettirilerek enkâzı Yeni Köprü’nün kargalık cihetinde Meriç Nehri üzerine yapılan sed ile Yıldırım cihetinde Kum Mahallesinde yapılan sedde sarf olunmuş ve yeri arsa kalmıştır. 19-Ağa Hamamı Kıyak’da Çukalca Mahallesinde Ağa Hamamı Sokağında altıncı numarada vâki asr-ı Süleymân Hânî’de dokuz yüz kırk iki senesi Ramazânında vefât eden Maktûl İbrâhim Paşa binâsıdır ki ferd idi. İstanbul ahâlisinden Berberbaşı İsmâil Efendi nâm bir şahs-ı le’îm bu hamamı 1283 tarihinde iştirâ ederek imar etmek bahânesiyle ahşap olan câmekânını hedm ile terk etmiş ve o sebeple hamam muattal kalmış idi. 1294 istilâsı zamânında münhedim olmakla Cizvit Papasları tarafından bi’l-iştirâ câmekânı yerine bin üç yüz üç senesinde bir hastahâne binâ edilmiş ve dâhili cihetinin dahi kubbeleri bakiyyesi hedm olunarak arsa hâlinde bırakılmıştır. Buna Ağa Hamamı denilmesinin sebebi vaktiyle yeniçeri odaları ve Servi Sarâyı denilen Yeniçeri ağası konağı bu hamamın kurbunda idüginden Yeniçeri ağalarının icâbı hâlinde bu hamama devamlarından dolayı buna Ağa Ha- 266 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si mamı ve neferâtının Murâdiye Câmii kurbundaki hamama devamlarından nâşî Yeniçeri Hamamı denilmiştir. 20-Yıldırım Hamamı Yıldırım’da Küpeli Câmi-i Şerîfi kurbunda Mustafa Paşa Caddesinde elli dördüncü numarada vâki hamamdır ki ferd ve sagîr ve câmekânı ahşap olmakla beraber suyu bir çark vâsıtasıyla kuyudan çıkarılır acı su idi. Bin iki yüz doksan dört senesi istilâsında münhedim olup eser-i binâ kalmamıştır. 21-Fil Hamamı Mihalkoç Mahallesi’nde Saray ovası kurbunda Saraçhâne Köprüsü Caddesinde yirmi dördüncü numarada vâki Hâdim Şehâbettin Paşa’nın sekiz yüz elli beş senesi hilâlinde binâ eylediği çifte hamam ki câmekânı kubbe idi. Bin iki yüz otuz üç tarihinde Edirne’ye filler gelmiş ve bir müddet bu hamamın câmekânında ikâmet ettirildiğinden dolayı Fil Hamamı nâmını almış idi. Nâm-ı atîki Şehâbettin Paşa Hamamı ve daha sonraları kurbunda vâki Saraçhâneye izâfetle Saraçhâne Hamamı denilmiş idi. Bin yirmi tarihinden beri muattal kaldığı mervîdir. Bin iki yüz seksen beş tarihinde esâsından hedm olunmuş ve bin üç yüz dört tarihinde yerine şimdiki askerî karakolhânesi binâ edilmiştir. 22-Yeni Hamam Emir Şah Mahallesinde Yeni Hamam Sokağında on dördüncü numarada vâki ve Yeni Hamam demekle maruf hamamdır ki muattal kalıp 1297 tarihinde hedm ile yerine iki bâb hâne inşâ edilmiştir. Ferd idi. 23-Hızır Ağa Hamamı [s.121] Hızır Ağa Mahallesinde Eski Tophâne Caddesinde vâki su terâzisi pîşgâhında vâki Refîk Bey Bahçesi’nin yerine Hızır Ağa nâm zât tarafından binâ olunmuş hamamdır ki sinîn-i vefîreden beri mahv ü münderistir. 24-Mahmud Paşa Hamamı Debbâğ Hacı Halil Mahallesinde Debbağhâne Caddesinde vâki zamân-ı Ebü’l-Feth’de vezîrazam olan Mahmud Paşa’nın sekiz yüz altmış beş tarihinde binâ eylediği çifte hamam-ı kebîrdir ki mısraı hitâmına tarihtir. Bu hamamın vasfı Enîsü’l-Müsâmirîn’de ber vech-i âtîdir. Câmekânı bir âlî kubbe ile ol kadar bî-nazîr ü dil-güşâ ve derûnunda bir kubbe-i zîbâ bir hamamdır ki hâlen mamur olanlarda buna RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 267 şibih hamam yoktur. Hatta içinde on pâyeden ziyâde nerdübân ile çıkılır çardak şeklinde bir kurnalı mürtefi halvethânesi vardır ve erbâb-ı hırefden keçecilere ve debbağlara başka başka mevzileri vardır. Hayf ki kırk seneden yani bin tarihinden sonra muattal kalmıştır. Sâhib-i Enîsü’l-Müsâmirîn Abdurrahman Hibrî Beyt Bir ehl-i hayra olmadı manzûr-ı iltifât Kaldı harâbe hâtır-ı erbâb-ı dil gibi Bu hamamda altmış dellâk işlediğini pederinden naklen Monla Hibrî Enîsü’l-Müsâmirîn’de beyân etmiştir. Bin yetmiş sekiz senesi evâilinde tamir olunduğu yine Enîsü’l-Müsâmirîn’in bazı nüshalarında beyân olunmuş ise de el-yevm arsadır ve bu arsa Debbağ Hacı Halil Câmi-i Şerîfi’nin bâbına müteveccihen cânib-i yemînde kalan mahaldir. 25-Yıldırım’da Büyük Hamam Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Çukur Bakkal Sokağında ve bakkal dükkanı kurbunda bu hamamın su terâzisi olduğu mervî ve hâlen mevcut olan künbed mahallindeki büyük hamamdır ki mezkûr künbedden başka eser-i bînâsı kalmamıştır. 26-Çangallı Hamam Molla Fahreddin Mahallesinde Hacı Şâkir Bey Sokağında ve Molla Fahreddin Câmii ittisâlinde harapesi rûnümâ olan Çangallı Hamam demekle maruf hamamdır ki harap olmuştur. 27-Sarıca Paşa Hamamı Sarıca Paşa Mahallesinde Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Sarıca Paşa’nın binâ eylediği hamamdır ki Sarıca Paşa Medresesi köşesindeki çeşmeden Sultân Selîm Câmiine teveccüh olundukta arsasının cânib-i yemîndeki mahal idügi mervîdir. Sinîn-i vefîreden beri münderistir. 28-Ağaç Pazarı Hamamı Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaç Pazarı Caddesinde Ağaç Pazarı çeşmesi kurbunda vâki hamamdır ki mirliva Hakkı Paşa’nın ihyâ-kerdesi olan İsmihân Sultân Câmii ittisâlindeki inşa’ât-ı askeriye komisyonu ittihaz edilen mahal bu hamamın arsası olduğu ve bâniyesi İsmihân Sultân idügi mervîdir. 268 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 29-Taşlık Hamamı Medrese-i Ali Bey Mahallesi’nde Taşlık Câmii Caddesinde ve Câmi-i Şerîf sâhasında vâki hamamdır ki el-yevm câmi-i şerîf havlusuna maklûb arsadır. 30-Kazasker Hamamı Kazasker Hamamı ferd olduğu ve hangi kazaskerin binâsı idüği malum olmadığı Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Mahalli dahi malum değildir. Alâ rivâyetin Vavlı Câmii karşısındaki çeşmenin yerinde imiş. 31-Çukur Hamam Derûn-ı hisârda Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Çukur Hamam demekle maruf olan işbu ferd hamam ki kable’l-feth binâ olunmuştur. ” mısdâkınca tâife-i Derûnunda bir kurna vardır ki “ nisâ bu suya mu’tekid olduklarından yıkanmak için emkine-i baîdeden gelirler imiş. Bulgar Katolik Mektebindeki Kilise’nin yerinde imiş. 32-Yerekan Hamamı Derûn-ı hisar’da Yerekan Hamamıdır ki içinde Yerekan taşından (sarılık illetidir) bir kurna olduğundan [s.122] o nâm ile şöhret bulmuş ise de bin kırk altı senesinde münhedim olup eser-i binâ kalmadığı Enîsü’lMüsâmirîn’de mezkûrdur. El-yevm mahalli de nâ-ma‘lûmdur. 33-Delikli Kaya Hamamı Dâye Hâtun Mahallesinde Delikli Kaya [Dâye Hâtun Mahallesinin nâm-ı atîkidir] Hamamıdır. 34-Dere Hamamı Dere Hamamı’dır. Kezâ fî Enîsü’l-Müsâmirîn. 35-Kilimli Hamam Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca câmi ve medrese sâhibi İbrâhim Paşa’nın binâ eylediği Kilimli Hamam’dır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 269 Ravzatü’s-Sebîl Li’l-Mâ 270 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 271 1-Batpazarı Sebîli Batpazarında Tahtakale Hamamı Caddesinde otuz sekizinci numarada vâki Ayaş Müftüsüzâde Esad Muhlis Paşa’nın binâ eylediği sebîldir ki kârgirdir. Bâlâsında Râzî Efendi’nin bu tarihi mahkûkdur. Tarih Hazret-i Hân Mecîd’in yümm-i cûd u adli Sû-be-sû etmededir bâğ-ı cihânı irvâ Çeşme-sâr-ı keremi âleme ayn-ı ihsân Selsebîl-i himemi kılmada dehri ıskâ Niam-ı mecd ü atâsı ile dünyâ dil-sîr Âb-ı lutfuyla nemâ bulmada dâim eşyâ O şehenşâh-ı hayr-hâh-ı felek-dergâhın Hiç mümkün mü inâyetini etmek ihsâ Zerredir vefret-i eltâfına nisbet hûrşîd Katredir kesret-i inâmı yanında deryâ Biri işte bu sebîli ki harâb olmuş iken Bende-i muhlisi üç defadır eyler inşâ Niçe muhlisi şeref ü fazl ile meşhûr-ı zamân Niçe fâzıl kadem-i zât ile fahrü’l-vüzerâ Kilk-i rüşdî ile tarihi yazıldı Râzî Nev-sebîl etti yine lutfunu Esad Paşa 1266 Pek eski olan bu sebîlin binâsı haraba yüz tuttuğundan paşa-yı müşârun-ileyh bin iki yüz kırk üç tarihinde binâsını tecdîd etmiş ise de sene-i mezkûrede vukû bulan harîk-ı kebîrde muhterik olmakla müteâkiben yine binâ etmiş ve altmış altı harîkında dahi mahv ü nâbûd olmakla üçüncü defa olarak tekrar inşâ eylemiştir. 272 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 2-Yalnızgöz Sebîli Süpürgeciler Mahallesinde Yalnızgöz Köprüsü Caddesinde yetmiş üçüncü numarada vâki Dervîş Emin’in bina eylediği sebîldir ki köprübaşında kâindir. Bâlâsında Kesbî Efendi’nin söylediği bu tarih mahkûkdur. Tarih Semiyy-i mefhar-i âl-i abâdır Dervîş Emin yâ Rabb Hemîşe mazhar-ı tevfîk mahv-ı seyyiât olsun Erenler himmetiyle bu sebîli eyledi bünyâd İla-yevmi’l-kıyâme yâdigâr-ı kâinât olsun Hediyye etti ervâh-ı imâmeyne li-vechi’llâh Attâş-ı Kerbelâya ecri imdâd-ı necât olsun Yerinde bir eserdir haşre dek âb-ı revân-bahşı Dimâğ-ı teşnegâna lezzet-îrâs nebât olsun İlâhî sâhibü’l-hayrı azîz-i asdıkâ ile Tarîkında şeref-pîrâye-i sikke-sıfât olsun Düşerse böyle hayra binde Kesbî bir düşer tarih Bu zîb-efzâ sebîl-i dilgüşâdan iç hayât olsun 1212 3-Pazarcılar İçi Sebîli Pazarcılar içinde Yedyolağzı Caddesinde ellinci numarada vâki Ekmekçizâde Ahmed Paşa’nın binâ eylediği sebîldir ki Mezîd Hamamı pîşgâhında kâindir. Bâlâsındaki tarih budur. Tarih [s.123] Meh-i burc-ı şeref-i ayn-ı saâdet Semiyy-i şems-i defterdâr-ı ekber Cenâb-ı hazret-i Ahmed Efendi Verüp bu menzile hurşîd-veş fer Bihişt-âsâ yapup bir kahve-hâne Nazîrin görmedi dünyada gözler Esâsı erdi burc-ı âb-ı delve Binâsın kıldılar havraya hem-ser Kılup tahtında ayn-ı kevseri derc Sebîl etti bu yolda dürc-i gevher Okumaz mı kılur su gibi dâim Sekâhum Rabbühüm mazmûnun ezber Duâsı budur ihvân-ı safânın Olup devletle dünyada muammer RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 273 Seher yârânla haşr olduğunda Eline câm-ı Kevser suna Haydar Dedi nûş eyleyen dil-teşne tarih Sebîl-i bî-bedel bâ-ayn-ı Kevser 1009 Bu tarih dahi diğer cihetinde menkûşdur. Tarih-i Diğer Âlî-cenâb Ahmed Efendi kim oldurur Ashâb-ı devlet içre bugün kadrile celîl Vâlâ-mekân-ı defteriyân a‘del-i zamân Bâlâ-nişîn-i mesned-i dîvân-ı bî-adîl Cûyâ-yı hayr olaldan o ser-çeşme-i kibâr Akıttı kendisine kulûbü misâl-i Nîl Yaptı bu hoş sikâye-i gevher-nisârı kim Aynıyla âb-ı pâki letâfetde selsebîl Tarihdir revân olıcak bî-nihâye âb Rûh-ı Hüseyn şâd ola Hakk yoluna sebîl 1009 Bu tarihte ta‘miye vardır. İnde’l-hesâb tarih mısrâı 1010 adet zuhûr eder. Bî-nihâye âb tabirinden maksad âb lafzının nihâyeti olan bâ harfi dâhil-i hesâb edilmeyerek ibtidâsı olan elif harfi ki bir adettir, revân olunca yani 1010 adedinden tarh edilince 1009 kalır ki tam tarih olur. Bu dahi tamirini müş‘ir tarihtir ki bir mermer levhaya hâkk ile Mezîd Hamamı cihetine mevzû‘dur. Tarih Köhne-sâl olmuş iken bu selsebîl-i bî-misîl Kıldı ihyâ Edirne mollası zî-kadr-i celîl Deh düşüp Hamdî derûndan işbu tarih hayrına İç gel aşk-ı Hüseyin’e ayn-ı cârî selsebîl 1193 Selanikli Cennât Mustafa Paşa’nın mahdûmu Edirne monlası Mevlânâ Saîd Mehmed Bey tamir etmiştir. 4-Yıldırım Sebîli Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Mustafa Paşa Caddesinde yedinci numarada vâki Hasan Çelebi nâm sâhibü’l-hayrın dokuz yüz altmış altı tarihinde binâ eylediği sebîldir ki üzerindeki tarihi budur. Tarih Sâhibü’l-hayrât Hasan bin Mustafa Hayr içün etti sebîli çün binâ Teşne-diller gelüben su içeler Edeler ana duâ-i hayr-ı mâ’ 274 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Dedi tarihin edüp hâtif duâ 966 5-Saraçlar Sebîli Saraçlarda Ali Paşa Çarşısının orta kapısı kurbunda Saraçlar Caddesinde otuz ikinci numarada vâki Ayaş Müftüsüzâde Edirne Vâlîsi Esad Muhlis Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan sebîldir ki tarihi budur. Tarih [s.124] Şehenşâh-ı cihân Mahmûd Han’ın cû-yı ihsânı Zülâl-i feyz-âsâ kâinâtı eyledi mâlî Fakat zî-rûh sanma ol şehin hayır duâsında Gece gündüz revândır bu sebîlin lehce-i hâli Çerâğ-ı muhlisi Esad vezîri vâlî-i Çirmen Duâ-yı pâdişehe icrâsıdır aksâ-yı âmâli Bunu evvel dahi yapmış idi bu defa bi’t-tekrâr Sebîl etti yine ihyâsı için su gibi mâlî Sular akıp denizler dalgalandıkça o dâdârın Azîz et âb-veş zâtın İlâhî kadrini âlî Çıkup bir hâtif işrâb eyledi Rifat bu tarihi Saraçhâne sebîl-i pâkini yapdı yine Vâlî 1243 Mezkûr sebîl vasat-ı tarîka musâdif olmasından nâşî 1285 senesinde belediye tarafından hedm edilerek mukâbilinde ittisâlinde kâin el-Hâc İbrâhîm bin Bâlî mektebi arsasına hâlen mevcut olan havuz inşâ edilmiş ve sebîlin üzerindeki tarih taşları da etrâfındaki duvarlara vaz edilmiştir. 6-Yancıkcı Şâhin Mahallesinde Ayşe Kadın mevkiinde İstanbulyolu Caddesinde otuz altıncı numarada vâki sebîl. 7-Kuşçu Doğan Mahallesinde Karanfiloğlu Caddesinde otuz altıncı numarada vâki İshak Paşa tarafından binâ olunan sebîl. 8-İbn-i Arab Mahallesinde Dârü’l-hadîs Câmii civârında Germe Kapı Caddesinde yirmi yedinci numarada vâki sebil. 9-Timur Biga Mahallesinde Yelli Bergos Caddesinde yirmi ikinci numarada vâki Hâce İlyas Câmiine muttasıl sebîl. 10- Filyokuşunda İki Kapılı Han Caddesinde doksan dördüncü numarada vâki Uzun Mehmed Ağa’nın ihyâ-gerdesi olan sebîl. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 275 11-Eski Câmi-i şerîf ittisâlinde Muvakkıthâne Sokağında on dördüncü numarada vâki bin yüz doksan beş tarihinde bir sâhib-i hayr tarafından câmi-i şerîfin sayfiyesine ilâve sûretiyle inşâ edilmiş olan sebîl. 12-Arastabaşında Sultân Selîm Caddesinde seksen ikinci numarada vâki Sultân Murâd-ı Sâlis irâdesiyle binâ edilmiş olan sebîl. 13-Üç Şerefeli Câmi-i Şerîfi havlusu kapısında Paşakapısı Caddesinde ikinci numarada vâki sebîldir ki bin iki yüz seksen beş tarihinde tesviye ve tevsî‘-i tarîk sırasında belediyece hedm olunup yerine Abacılarbaşında köşedeki bakkâl dükkânı pîşgâhında kâin Fenârî Hacı Ahmed Efendi havuzu nakl edilmiştir. 276 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 277 Ravzatü’l-Hıyâz 278 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 279 1-Mücellidler çarşısında Eski Câmi Caddesinde elli dördüncü numarada vâki çeşmenin yerine Edirne Sarây-ı hümâyûnu müdürü İsmaîl Ağa tarafından inşâ edilmiş olan havuzdur ki üzerinde menkûş tarih o sırada memuren Edirne’de bulunan Gâlib Bey tarafından nazm edilmiştir. Sûreti budur. Tarih Edirne hânedânından cenâb-ı İsmâîl Ağa Ki etmiş zâtın ıstabl-ı âlî pâyesi tebcîl Dirîgâ gitti ferzend-i hünermendi Rızâ Bey kim Edibdi gençliğinde rütbe-i sâliseyi tahsîl Anın rûh-ı revânıyçün bu havzı eyledi inşâ Yed-i sâkî-i kevserden ede Hakk rûhunu tesbîl Bulunmaz sa‘yile Gâlib be-câh-ı Merve bu târih Safâ-yı hâl içün gel zemzem icrâ etti İsmâîl 1276 2-Üç Şerefeli Câmi-i şerîfi havlusu kapısında Paşakapısı Caddesinde ikinci numarada vâki havuz ki Fenârî Hacı Ahmed Efendi nâm sâhibü’lhayr tarafından bin iki yüz yetmiş altı senesinde Abacılarbaşındaki kebîr bakkal dükkânının pîşgâhında [s.125] Eski Câmi Caddesine musâdif köşesi cihetinde inşâ olunmuş idi. Bin iki yüz seksen beş tarihinde tesviye ve tevsî-i tarîk olunduğu sırada buradan belediyece kaldırılarak Üç Şerefeli Câmi-i şerîfinin havlusu kapısında hedm edilen sebîlin yerine nakl edilmiştir. Üzerindeki tarih meclis-i kebîr-i eyâlet başkâtibi Ruscuklu Hacı Mustafa Resâ Efendi’nindir. Sûreti budur. Tarih Cenâb-ı sâhibü’l-hayr ulüvvü’l-himmete mevlâ Mükâfât ede i‘tâ bu câyı eyledi ihyâ Bu vâlâ havzı ol zât eyledi inşâ li-vechi’llâh Akıttı selsebîl-âsâ zihî âb-ı hayât-bahşâ Mücerred rûh-ı sıbtayn-ı Resûlullah içün yaptı Vere anlara dahi Kevser anadır cennet-i a‘lâ 280 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Değildir sâde bu ancak nice hayra muvaffakdır Bu nîgû hasletin tûbâ denilse şânına ahrâ Resa kıldım salâ bu tâm tarih ile atşâna İmâmân aşkına nûş eyle hem mâ-i zülal-âsâ 1276 3-Eski Câmi kurbunda muvakkıthâne sokağında onuncu numarada vâki Serbestzâde Hasan Ağa’nın inşâ eylediği havuzdur ki minarenin yanında hedm edilen dükkânların yerine yaptırılmıştır. Üzerinde menkûş olan tarih taraf-ı fakîrânemden tanzîm edilmiştir. Tarih Teâla’llâh zihî havz-ı müdevver menba‘-ı kevser Hayât-ı kalbdir bu mâ-i cârî-i safâ-bahşâ Hasan Ağa ki Serbestzâde nâm ol sâhib-i hayrın Demâdem teşnegâna lutfu cârîdir zülâl-âsâ Bu havzı rûh-ı sıbtayn-ı Resûlullâh içün yaptı Vuzû kıl nûş-ı âb et âfiyetler bahş ede mevlâ Gürûh-ı mü’minîne işbu câmi ayn-ı cennettir Bu kevser havzıdır zıll-i minare sâye-i tûbâ Vuzû içün gelüp bir sûfî tarihin dedi Râcih Yeni havz ile kıldı bâb-ı Eski Câmii ihyâ 1285 4-Saraçlarda Ali Paşa’nın Ortakapısında Saraçlar Caddesinde yetmiş beşinci numarada vâki Edirne vâlîsi Esad Muhlis Paşa’nın hedm edilen sebîli mukâbilinde el-Hâc İbrâhîm bin Bâlî Mektebi yerine bin iki yüz seksen beş tarihinde cânib-i belediyeden inşâ edilen havuzdur. Muahharan Zindanaltı’nda mezarlık başına nakl edilip yerine dükkân binâ edilmiştir. 5-Batpazarı’nda Çilingirler Caddesinde birinci numarada vâki Hacı Emin Bey havuzudur ki 1319 tarihindeki tesviye-i tarîk sırasında buradan kaldırılarak Kuyumcular Sokağında Musâhib Mustafa Paşa’nın birinci numarada vâki olup belediyeden hedm edilen çeşmesinin yerine inşâ edilmiştir. 6-Zindanaltında Zindanaltı Caddesinde dokuzuncu numarada vâki Fenârî Hacı Ahmed Efendi tarafından binâ olunan havuzdur ki bin üç yüz sekiz senesi nihâyetinde belediye müsaadesiyle havuz kaldırılıp yerine Beykozlu nâm-ı diğerle Ahırköylü Mehmed Bey tarafından bir kuyu kazdırılmış ise de o mahallin havuza şiddetle ihtiyacı derkâr bulunduğu halde ref ‘inin hikmeti anlaşılamamıştır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 281 7-Kassâb Abdülazîz Mahallesinde Kanlıpınar’da İstanbulyolu Caddesinde Duhânî Hacı Râşid Efendi’nin ihyâ-gerdesi olan havuzdur. [s.126] 8-Fındık Fakîh Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde seksen dördüncü numarada vâki ve Arpacılar mevkiinde kâin çeşmenin hedmiyle yerine Nalbur Mehmed Efendi tarafından inşâ olunan havuzdur. Ahîren yolun karşısına kaldırıldı. 9-Tavuk Kapısında Tahtakale Mahallesinde Zindanaltı Caddesinde vâki cânib-i belediyeden inşâ olunan havuzdur ki 1319 senesindeki tesviye-i tarîk sırasında belediyece yerinden kaldırılarak beri yola kalb edilmiştir. 10-Fındık Fakîh Mahallesinde Koğacılar Caddesinde onuncu numarada vâki Hacı Sâlih Bey havuzudur. 282 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 283 Ravzatü’l-Uyûn 284 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 285 Edirne’de husûsî bin üç yüz küsûr ve umûmî yüz sekseni mütecâviz çeşmeler var ise de bunlardan üzerinde tarihleri olanları ve ashâbının esâmîsi malum bulunanları ve bânîsi malum olmayıp da cesâmetlileri buraya alınmıştır. 1-Üsküfçü Hızır Mahallesinde Kıyak Caddesinde iki yüz on sekizinci numarada vâki Sultân Mustafa Hân-ı Sânî ahdinde sadrazam olan Amcazâde Hüseyin Paşa’nın binâ eylediği çeşmedir ki müşârun-ileyh bunun suyunu Buçuktepe zirvesinde inşâsına muvaffak olduğu kasr-ı dil-ârâya mahsûs olarak getirip o sudan bi’l-ifrâz Kıyak’da Arabacılar Meydanında binâ eylediği çeşmeye, oradan da bu çeşmeye, buradan dahi Taşlık Câmi-i şerîfi havlusunda binâ eylediği şâdırvâna icrâ eylemiş ise de mürûr-ı zamân ile kâffesi mahv olup numûne olarak yalnız bu çeşme kalmıştır. Hitâmına Ruhalı Fâyik Efendi tarafından bi’t-tanzîm bâlâsındaki mermer pâreye menkûş tarih sûreti buraya derc edilmiştir. Tarih Etti icrâ bu çeşmenin âbın Hükm-i şâhenşeh-i mübârek pey Emr edince Hüseyin Paşa’ya Etti leb-i teşnegânı âbla rey Nice paşa ki lutf u ihsânı Gıbta-fermâ-yı rûh-ı Hâtem-i Tay Bağlardan geçirdi bu âbı Oldu atşâna neşve-bahş-ı hamy Öyle bir ayn-ı rûh-perver kim Âb-ı hayvân yanında leyse-bi-şey Oldu yek-pâre Fâ’ikâ tarih Bu iki mısrâ-ı pey-ender-pey İçene rûhdur bu âb-ı zülâl 286 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 1113 2-Çokalca Mahallesinde Kıyak Caddesinde seksen birinci numarada vâki bâlâda zikri mesbûk Amcazâde Hüseyin Paşa’nın Arabacılar Meydanında bin yüz on üç senesinde inşâ eylediği diğer çeşmedir ki bunun suyu dahi Buçuktepe kasrından ifrâz edilmiş ve hitâmına Edirneli Kâmî Mehmed Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Zuhûra geldi yine böyle bir sütûde eser Vezîr-i a‘zam u ekrem Hüseyin Paşadan Bütün Buçuktepe etrâfının ahalîsi Ederdi hûn-i ciğer nûş cevr-i sakkâdan Bulunmaz idi bir içim su anda hasta içün Susuzluğuyla çoğu el yumuşdu dünyadan Nazarda gerçi yüzük kaşına müşâbih idi Susuz idi güher-i itibârı mînâdan Ederdi her biri bir katre su için kavga Dökerdi yüz suyu leb-teşneler temennâdan Hezâr şevket ile pâdîşâh-ı heft-iklîm Güzâr edince bu vâdî-i cennet-âsâdan İnâyet etti temevvüc görüp bu hâlâtı Bihâr-ı lutf-ı şehenşâh-ı âlem-ârâdan [s.127] Vekîl-i mutlakına emri olıcak sâdır Tecessüs eyledi fi’l-hâl zîr ü bâlâdan Bulup bu mâ-i nümû-dâr-ı âb-ı hayvânı Geçirdi himmet-i vâlâsı kûh u sahrâdan Zülâlin ağzı sulandı letâfetini görüp Göreydi Cem de eğer el çekerdi sahbâdan Taraf taraf akıtıp etti çeşmeler bünyâd Numûne oldu Edirne bihişt-i a‘lâdan Getirdi sûret-i zâhirde bâğına ammâ Su verdi gülşen-i hayrâta semt-i manâdan Gümüşsuyu deseler nâmına sezâdır kim Rakam yoluna giden malı âciz imlâdan Letâfet ile suyun buldu şimdi ol vâdî Bihişt kıtasıdır bu basît gabrâdan 114 114 ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi... Enbiyâ Sûresi; 21/30 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 287 O lücce-i güher-endâz-ı menba‘ü’l-hayrın Eserlerine göre katredir bu deryâdan Gınâ gelir mi meğer âb-ı hoşgüvâr gibi Bu çeşme-sâr-ı safâ-meşrebi temâşâdan Ederdi fikret tarihini içüp Kâmî Bu reşk-i âb-ı hayât elezz eşyâdan Zebân-ı lüle-i pâkinden eyledi cereyân Hüseyini yâd eyle gel iç bu kevser-âsâdan 1113 Paşa-yı müşârun-ileyh bu çeşmeyi inşâ etmiş ve mürûr-ı zamân ile Kıyak semtine Hristiyan ahâlî müstevlî olup bunların hayr için akçe sarf etmek mu‘tâdı olmadığından su yolları bozulup çeşme muattal kalmakla Karabulut Mahallesi ahâlîsinden ve tüccârdan Cerîd oğlu Haçi Panayot bu kebîr hazîneyi cemaat-i islâmiyeden bi’l-iştirâ 1297 tarihinde hedm ettiğini fakîre müftehiren söylemiştir. 3-Yahya Bey Mahallesinde Atîk Tophâne Caddesinde kırk ikinci numarada vâki şâir-i meşhûr ve sâhib-i dîvân Şıbkalı Yahya Bey’in ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki bâlâsındaki mermer pârede muharrer tarih budur. Tarih Çünkü bu mâ-i tahûru kıldı Seyyid Yahya Bey Bî-nihâye rahmet etsün ana hayy-i müsteân Vasf edüp dedi bir eksikli anın tarihini Çeşme-i âb-ı hayât-ı cân-fezâ-yı câvidân 988 4-Kuburcu Ali Bey Mahallesinde Asmalı Sokağında on ikinci numarada vâki Fatma Hatun’un inşâ eylediği çeşmedir ki bâlâsındaki mermer levhada murakkam tarih budur. Tarih Bânû-yı ismet-sarây-ı menkabet Fatma Hatun fahru’s-sâlihât Eyledi ihyâ bu ayn-ı kevseri Hasbeten li’llâh ol nîgû-simât Seyr edüp tarhın dedim tarihin Bârek’allâh çeşme-i mâ’ü’l-hayât 1113 5-Yakûb Kilârî Mahallesinde Keresteciler Bayırı Sokağında dokuzuncu numarada vâki Binbaşı Ahmed Ağa’nın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki hitâmına Kale-i Sultâniye Karantina müdürü Feyzi Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Habbezâ Binbaşı Ahmed Ağa ol sâhib-i hayr Bir eser etti kim Allah eyleye ömrün ziyâd 288 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Vâlidi Molla Hüseyinin rûhiyçün bu çeşmeyi Hasbeten li’llâh bünyâd etti olsun rûhu şâd Feyziyâ leb-i teşnegâna söyledim tarihi [s.128] İşte mâ-i zülâlden iç Hüseyini eyle şâd 1240 6-Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Musallâ Sokağında beşinci numarada İbrâhîm nâm sâhibü’l-hayrın inşâ eylediği çeşmedir ki hitâmına Nimetî nâm şâir bu tarihi deyüp bâlâsına nakş edilmiştir. Tarih Bâreka’llâh zihî çeşme-i pâk Menba‘-ı âb-ı hayât u tesnîm Nimetî dedi görüp tarihin Mâ-i zemzem eser-i İbrâhîm 1095 7-Kösec Balaban Mahallesinde İzzet Bey Sokağında on beşinci numarada vâki çeşmedir ki tarihi budur. Tarih: 951 8-Karaca Bevvâb Mahallesinde Tavukçularhanı Sokağında ikinci numarada vâki Şeyhzâde reisülküttâb Abdi Efendi’nin müteveffâ mahdûmu Hasan Efendi için şeyhülislâm Mevlânâ Abdülkerim Efendi’nin mektephânesi arsasına binâ eylediği çeşmedir ki bâlâsındaki Bursalı Tâlib Efendi’nin tanzîm eylediği tarihin sûreti budur. Tarih Bahr-ı irfân Re’îs Efendi k’odur Menba‘-ı cûybâr-ı hüsn-i sıfât Etmeye teşne-dilleri sîrâb Yaptı bu çeşmeyi o nîgû zât Gösterir âbı öyle sâfî kim Selsebîl-i bihişti çün mir’ât Lezzeti gıbta-âver-i Kevser Vefreti dâğ-ı reşk-i Nîl ü Fırat Ta‘mın gûş ederse bî-şekk olur Âb-ı hasretle ber-dehân nebât Ömr-i Hızr ile kâmyâb olsun Sadr-ı izzette sâhibü’l-hayrât İki mısra-ı güvâhdır Tâlib Sâl-i sârîhin etmeye isbât RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 289 Hasan’ın rûh-ı pâki yâdı ile İçen ahbâba olsun âb-ı hayât 1114 Bu dahi bâlâsına menkûş diğer tarihdir. Tarih-i diğerMahdûm-ı necîb-i sâhibü’l-hayrâtı Müstağrak-ı rahmet ede Rabbü’l-müte‘âl Dil-teşnelere denildi Fâ’ik tarih Bu hayr-ı hasenden alıp iç âb-ı zülâl 1114 9-Dâye Hatun Mahallesinde Tekkekapı Caddesinde Kırkıncı numarada Emine Hatun nâm sâhibetü’l-hayrın inşâ eylediği çeşmedir ki bâlâsında menkûş Îdî nâm şâirin söylediği tarihin sûretidir. Tarih Ma’den-i İsmet Emine Hâtun ümm-i nesl-i pâk Zevce-i Masraf Efendi Ahmed-i üstûde-sıfât Kim cihânda gül gibi bir nefha-i hayrât idi Bâğ-ı cennette sezâ bulsa makâm-ı sâlihât Rûh-ı pâkiyçün bu çeşme bunda îcâd olıcak Kâse-i afv ile ashâb-ı yemîn buldu necât Dedi Îdî çeşmeye hem fevtine tarih için Gel Emine çeşme-i yümnâdan iç âb-ı hayât 1095 10-Dâye Hatun Mahallesinde Tekkekapı Caddesinde yirmi birinci numarada Edirne valisi Bekir Rüstem Paşa’nın inşâ eylediği çeşmedir ki bâlâsında Hafız Râzî Efendi tarafından söylenilmiş tarihin sûretidir. Tarih Hazret-i şâh Mecîd Hân-ı cihânın her ân Âb-ı lutf u keremi etmede halkı irvâ [s.129] Vükelâsı dahi hayrâta muvâzıb olarak O şeh-i âlem için eylemede celb-i duâ İşte vâlî-i kerîm-âsaf-ı Rüstem-şiyemi Hayr içün kıldı bu nev çeşmeyi imâr ü binâ Mevkiinde yapılup buldu kemâl-i revnak Telgraf merkezine verdi nadâret hakkâ Oldu tarihi mücevherle müzeyyen Râzî Ayn-ı zîbâ-yı safâ heft Rüstem Paşa 1271 11-Altûnî Mahallesinde Çamaşırcı Sokağında otuz dokuzuncu numarada vâki çeşmedir ki muhterik ve harap olduğundan Edirne müftüsü Ömer Efendizâde Ahmed Efendi müceddeden inşâ ettiğini müş‘ir bâlâsındaki mermer levhaya hâkk ve nakş ettirmiş olduğu tarihin sûretidir. 290 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Tarih Müftî-i dârü’n-nasr yani Ömer Efendinin Necl-i pâki Ahmed Efendi o zât-ı bî-adîl Bu sebîl ü çeşmeyi hakkâ ki tecdîd eyledi Himmetiyle râh-ı hakda yaptı bir hayr-ı cemîl İhtirâkıyla harâb-ender-harâb olmuş iken Pâk mamûr eyledi mevlâ vere ecr-i cezîl Zemzem ü Kevser-misâl âb-ı hayât oldu revân Âfiyet bulsun gelüp nûş eyleyen cism-i alîl Lülesi gûş eyledim nâsa okur tarihini Oldu pakîze-eser akdı zülâl-i selsebîl 1141 12-Hâce İvaz Mahallesinde Horozlu Caddesinde yetmiş birinci numarada vâki asr-ı Mustafa Hân-ı Sânîde beş sene üç ay sadârette bulunan Amcazâde Hüseyin Paşa’nın inşâ eylediği çeşmedir ki şâir-i meşhur Dürrî Efendi tarafından tanzîm ve Edirne Kadıları sırasında tercemesi mezkûr Durmuşzâde Mevlânâ Ahmed Efendi tarafından bir mermer levhaya yazılıp bâlâsına mevzû‘ tarihin istinsâh edilen sûretidir. Tarih Düstûr-ı Hüseyn-ism ü Hasan-hulk u Ali-zât Kim mislini seyr etmedi hiç dîde-i dünya Ol sadr-ı muazzam ki olup sâ‘î-i hayrât Hakk yoluna bir çeşme-i sâf eyledi ihyâ Ser-çeşme değil ayn-ı hayât-ı ebedîdir Atşânlar olmaz bu kadar âb-ı güvârâ Rûh-ı pederi şâd ola hem kendi muammer Her cânibe şâmil ede hayrâtını mevlâ Dil-teşnelere söyledi tarihini Dürrî Gel rûh-ı Hasan aşk-ı Hüseyne içelim mâ’ 1110 Bânî-i müşârun-ileyh İstanbul’da Dârü’l-hadîs hazîresinde medfûndur. 13-Gâzî Hâce Mahallesinde Tütünsüz Tekkesi Sokağında on yedinci numarada vâki Hasan nâm zât tarafından inşâ edilmiş olan çeşmedir ki bâlâsında menkûş tarih budur. Tarih Ervâh-ı teşnegâna şehîd-i Kerbelâ Bu selsebîl-i ayn-ı hayâta açar dehen Zîrâ misâl-i Kevser ü tesnîm iki taraf Rûh-ı Hüseyine âb-ı revân çeşme-i Hasan 1173 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 291 14-Ali Kuş Mahallesinde Ali Kuş Câmii Sokağında elli sekizinci numarada vâki Dârü’s-saâde ağası Nezîr Ağa’nın ihyâ eylediği çeşmedir ki 1113 senesinde binâ olunmuştur, bâlâsındaki tarih budur. Tarih [s.130] İftihâr-ı havâss-ı maden-i cûd Yanî Dârü’s-saâde içre münîr Sâhibü’l-hayr Ağa-yı âlî-câh Zâ’ir-i ravza-i Beşir ü Nezîr Su verüp şûre-zârına itdi Ali Kuşcu Mahallesin ta’mîr Hakk bu ki bu mahalde ser-tâ-pâ Âba muhtâc idi ganî vü fakîr Yaptı bu çeşme-i ferahzâyı Vere ecrin ona o Hayy ü Kadîr Habbezâ çeşme-i hayât-efzâ Oldu cennette selsebîle nazîr Teşne-lebler edüp ana meyli Dedi tarihin ayn-ı pâk-i Nezir 1113 Bânî-i müşârun-ileyh Nezir Ağa Sultân Mehmed Hân-ı Râbi‘in hazinedârı ve Sultân Mustafa Hân-ı Sânînin lalası olup 1103 senesi Recebinin yedinci gününde azl olunan İsmâîl Ağa’nın yerine Dârü’s-saâde Ağası nasb olunarak kadri a‘lâ ve 1105 Şabânının on birinci günü azl ile Mısır’a nefy ü iclâ ve 1106 senesinde Sultân Mustafa Hân-ı Sânînin cülûs-ı hümâyûnlarını müteâkib emvâli müsâdere olundukdan sonra 1112 senesinde tekrar Dârü’s-saâde Ağalığı mesned-i celîliyle mesrûr ve 1115 senesi Edirne vaka-i müteellimesinde Edirne’de habs olunup küşte-i seyf-i hayf olan müftî-i şehîd Feyzullah Efendi’nin evlâd ü etbâıyla beraber Bostancı hasekileri mübâşeretiyle der-zincîr oldukları halde İstanbul’a gönderilip Yedikule zindânında tescîn edildi. Emvâli hazîneye kabz ve kendisi sene-i merkûmede Limni Cezîresine nefy olunmak üzere fermân-ı âlî ısdâr buyruldu. (Kezâ fî-Tarih-i Râşid) Çeşmenin hazînesi mevcut ise de muattaldır. 15-Balaban Paşa Mahallesinde Köprübaşı Caddesinde on yedinci numarada Hacı Hüseyin nâm zâtın ihyâ-gerdesi olan kebir çeşmedir ki Orta Mezarlığın ucunda Dörtyol ağzında kâindir. Bâlâsında Râzî’nin söylemiş olduğu bu tarih mastûrdur. 292 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Tarih Edüp rûh-ı Resûlullah içün bu çeşmeyi bünyâd Zihî âlî-eser Hacı Hüseyinin nâmı yâd olsun Eder dil-mürde nice teşneyi her demde ol ihyâ Ana Kevser nasîb olup der-i cennet küşâd olsun Yerinde vaz edüp muhtâc idi hakkâ bu râh üzre Güzel hayr eyledi makbûl-i Hallâk u ubbâd olsun Dedi itmâmının tarihini seyr eyleyüp Râzî Bu mâdan iç Hüseyn ü hem Hasan ervâhı şâd olsun 1098 223 sene sonra icrâ kılınan tesviye-i tarîk sırasında hedm edilip yerine havuz inşâ edilmiştir. 16-Zen-i Sarıca Paşa Mahallesinde Damâd Çeşmesi Sokağında on beşinci numarada vâki Damad Ali Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki Damad Çeşmesi demekle meşhur olmuştur. Bâlâsındaki mermer levhada Şâir-i meşhûr Itrî’nin söylediği tarihin sûretidir. Tarih Ali Paşa-yı âdil ol melek-hû Akıttı âb-ı kevserden zihî su Kabûl etsin Hudâ hayrâtın anın Gele mahşerde sulu kâse karşu Pesend edüp dedi tarih Itrî Sebîlu’llah Resûl aşkına ey su 1106 17-Külâhdûz Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde elli dokuzuncu numarada vâki müteveffiye Âkile Molla nâm bâkire [s.131] için vâlidesi tarafından binâ edilmiş olan çeşmedir ki Kız Çeşmesi demekle meşhur olmuş idi. İtmâmına Örfî Ağa tarafından tanzîm edilen tarih mermer bir levhaya hâkk ile bâlâsına vaz edilmiş idi, sûreti budur: Tarih Bekâya etmişidi çün azîmet Âkile Molla Bu suda mâderi etti kızının rûhunu ihyâ Ahâlî-i mahalle teşne iken bir içim suya Akıttı bu mahalle böyle bir âb-ı hayât-efzâ Zebân-ı lüle-i çeşme zebân-ı hâlle söyler Bu hayrı mâderi evlâdı için eyledi icrâ Görünce Örfî dedi harf-i şebnemdâr ile tarih Bu hürrem çeşme cârîdir gel eyle nûş Kevser-i mâ 1178 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 293 İşbu Kız Çeşmesinin hazinesi 1314 senesi evâilinde yerinden kaldırılarak Tekkekapı’da Eski Telgrafhâne ile Saraçhâne Köprüsü miyânında vâki İsmâîl Ağa Mahallesine nakl edilmiştir. 18-Eskici Hamza Mahallesinde Abdullah Hamamı Sokağında üçüncü numarada vâki Serkilârî-i Hazret-i Şehriyârî Osmân Ağa tarafından 991 tarihinde inşâ edilmiş olan çeşmedir ki el-yevm muattal olup bâlâsına mevzû‘ mermer levhada Ahmed nâm şâirin söylediği tarih menkûş olmakla sûret-i müstensehası budur: Tarih Ser-kilârî yani kim Osmân Ağa Lutf edüp bu çeşmeyi yaptı revân Hakk Teâlâ hayrını ede kabûl Rahmetin ede ziyâde müsteân Ahmed-i dâ‘î dedi tarihini Şemme-i aynü’l-hayât-ı câvidân 19-Fındık Fakîh Mahallesinde Gülşenî Dergâhı Sokağında on üçüncü numarada vâki Sultân Mustafa Hân-ı Sânî zamân-ı saltanatlarında iki sene üç ay makâm-ı sadârette bulunan Şehîd Elmas Mehmed Paşa’nın hemşîreleri hanımın 1108 tarihinde inşâ eylediği çeşmedir ki bâlâsındaki mermer levhada bu tarih menkûşdur. Tarih Yaptı bu çeşmeyi hemşîre-i Sadrazam Âb-ı sâfı harem-i Kabe’de gûyâ zemzem Hızr ü İlyas gelüp böyle dediler tarih Gel gel iç âb-ı hayâtı ele girmez her dem 1108 20-Yıldırım Bâyezîd Mahallesinde Mustafa Paşa Caddesinde yirmi sekizinci numarada vâki İbrâhîm nâm zâtın inşâ eylediği çeşmedir ki muattaldır. Bâlâsındaki mermer levhada bu Arabî tarih muharrerdir. Tarih 1080 294 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 21-Kadîmen Karaca Hacı Halîl ve el-yevm Aya İsterati Mahallesinde Küçük Çeşme Sokağında birinci numarada vâki Tekneci Hacı İbrâhîm Ağa’nın inşâ eylediği çeşmenin hitâmına Kesbî Çelebi’nin dediği tarihin sûretidir. Tarih Hacı İbrâhîm tâcir kim odur Hayr ile meşhûr-ı halk-ı kâinât Akçesini su yerine harc edüp Rûz-ı mahşerde bulam deyü necât [s.132] Nûş edüp Kesbî anın tarihini Dedi cârî çeşme-i âb-ı hayât 984 22-Çarşı’da Paşakapısı Caddesinde otuz altıncı numarada Hacı Osmân Ağa’nın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki Baba Timurtaş Mescidinin kabristanı duvarındaki pencerede idi. Ceride Nâzırı Hacı Ahmed Rüşdî Efendi’nin söylediği tarihi budur. Tarih Edirne hânedânından cenâb-ı Osmân Ağa kim Anın evsâfını icrâdan âciz oldular efvâh Peder hakkında ez-cümle döküp sular gibi mâlın Bu pâkîze-sebîli kıldı âbâdân o âlî-câh Gelüp bir sâkî-i Kevser dedi tarih-i itmâmın Yeniden ayn-ı reyyânı akıttı fî-sebîli’llâh 1269 Tesviye-i tarîkde hedm ü mahv edildi. 1314 senesi hilâlinde kabristan duvarı hedm edilip tevsî‘-i tarîk edildiği sırada mahv edilmiştir. 23-Arastabaşında Sultân Selîm Caddesinde yüz on üçüncü numarada vâki Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nın ihyâ-gerdesi olan kebîr çeşmedir ki bâlâsındaki mermer levhada Şânî’nin söylediği bu tarih menkûşdur. Tarih Cenâb-ı Mustafa Paşa-yı ekrem Vezîr-i pâdişâh-ı mesned-ârâ Odur pîrâyebend-i şâhid-i mülk Odur kâimmakâm-ı adl-pîrâ Akıttı Edirne şehrinde bir su Kim etti cür‘asın Kevser temennâ Göründü feyz-i ism-i Mustafadan Medîne-i Edirne mâ-i ayn-ı zerkâ Edâma'llâhu ikbâlehû ve ibkâ’ RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 295 Bi-mâ’i'l-feyzi min-tarih-i Şânî Cera'l-aynü tüsemmâ selsebîlâ 1077 24-Tahmîs’de Kuyumcular Caddesinde birinci numarada vâki müşârun-ileyh Mustafa Paşa’nın diğer çeşmesidir ki hitâm-ı inşâsında Edirne Mevlevî şeyhi Ahmed Neşâtî Efendi’nin söylediği tarih bir mermer levhaya hâkk ile bâlâsına vaz olunmuş idüği bir mecmuada görülmüş olmakla sûreti bi’l-ahz buraya terkîm edildi. Tarih Kıldı bu çeşme-i hoş-tarh-ı dilârâyı binâ Niyyet-i hayr ile bir Âsaf-ı pâkîze-güher Mustafa ism-i kerem-pîşe vezîr-i zî-şân Olsa derbânı sezâdır vüzerâ-yı Sencer Câ-be-câ çeşme ile Edirne’ye verdi şeref Oldu bu zîver ile cümleden amma berter Tarh-ı zîbasına dilbeste revân-ı Mânî Safvet-i âb-ı letâfet-fikeni nûr-ı basar Olsa bir böyle eğer çeşmeye mâlik hergiz Âlemi gezmez idi hayret ile İskender Seyr iden Edirneyi şimdi bihişt oldu sanır Olsa tarihi nola çeşme-i âb-ı Kevser 1077 Müşârun-ileyhin Edirne’de on dört adet çeşmesi vardır. Ancak bu çeşme Tahmîs Hamamına hâil olduğu cihetle belediyece 1319 tarihinde hedm edilerek yerine Batpazarından Çilingirler Caddesinin birinci numarasında vâki Hacı Emin Bey havuzu getirilmiştir. Tarih taşı ise 1159 harîk-ı kebîrinde mahv olmuş imiş. 25-Evliya Kasım Paşa Mahallesinde Kirişhâne Caddesinde yüz on beşinci numarada kâin kebîr çeşme. 26-Alemdâr Mahallesinde Alemdâr Mektebi Caddesinde on üçüncü numarada vâki çeşme. [s.133] 27-Zindanaltında Germekapı Caddesinde Zindan Sokağı kurbunda vâki Kara Mustafa Paşa’nın çeşme-i kebîridir. 28-Manyas Kapısında Dârü’l-hadîs Camii pîşgâhında Germekapı Caddesinde yetmiş ikinci numarada müşârun-ileyhin diğer kebîr çeşmesi. 29-İmâret-i Mezîd Bey Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde kırk ikinci numarada vâki müşârun-ileyhin diğer çeşmesi. 296 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 30-Dârü’s-siyâde Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde yüz on dördüncü numarada vâki müşârun-ileyhin diğer çeşmesi. 31-Dârü’s-siyâde Mahallesinde Dârü’s-siyâde Câmii Sokağında sekizinci numarada müşârun-ileyhin diğer çeşmesi. 32-Kebe Yapıcı Mahallesinde Kanatlıköprü Sokağında otuz ikinci numarada müşârun-ileyhin diğer çeşmesi. 33-Sabunî Mahallesinde Sabûnî Câmii Sokağında sekizinci numarada müşârun-ileyhin diğer çeşmesi. 34-Mîrimîrân Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde on sekizinci numarada yani Saraçhâne başında müşârun-ileyhin diğer çeşmesi. 35-Zincirlikuyu Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz altmış birinci numarada Kaplan Baba Tekkesi karşısında müşârun-ileyhin diğer çeşmesi. 36-Kunduk Osmân Mahallesinde Ayvalıgöl Caddesinde kırk birinci numarada vâki müşârun-ileyhin diğer çeşmesi ise de vaktiyle pîşgâhında mağrûs bir karaağaç olduğu için el-yevm Karaağaç Çeşmesi demekle maruftur. 37-Hadım Balaban Mahallesinde Hatîce Sultân Sarayı Sokağında Askerî Mekteb-i İdâdîsi ittisâlinde vâki Musâhib Mustafa Paşa Çeşmesidir ki hitâmına şâir-i meşhûr Nâbî Yusuf Efendi merhûm bu tarihi demiştir. Tarih Menba‘u’l-hayr Mustafa Paşa Ki şerefdir vücûdu insana Hem musâhib hem Âsaf-ı sânî Hazret-i pâdişâh-ı devrâna Bunda bu çeşmeyi edüp ihyâ Verdi su bâğzâr-ı rıdvâna Devr eder sanma teşnedir gerdûn İçmek ister bir iki peymâne Fikr-i tarih ederken ey Nâbî Bu nümûdâr-ı âb-ı hayvâna Lüle gördüm zebân-ı hâlle der Âfiyetler içen müselmâna 38-Kavakkapı mevkiinde türbeler kurbunda İstanbulyolu Caddesinde üçüncü numarada vâki Nâzır Mehmed Bey tarafından binâ olunan çeşmedir ki Nâzır Çeşmesi demekle maruftur. Bânîsi Aydın dâhilinde kâin RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 297 Güzelhisârlı Mehmed Bey asr-ı Sultân Bayezîd Hân-ı Sânîde Edirne’de İhtisâb nâzırı olup Koca Nâzır demekle meşhûr olmuş idi. Bu çeşmeyi 993 tarihinde Edirne’de kadı iken vefât edip çeşme kurbunda Murâd Baba Kabristânında medfûn ve tercemesi kudât sırasında mezkûr bulunan mahdûmları Mevlânâ Hasan Râî Efendi için binâ etmiş olmuş zannolunur. Badehû mürûr-ı zamân ile yolları harap olup muattal kaldığından 1279 tarihinde Edirne’de Kadı bulunan Kengırî Abdullah Efendizâde Mevlânâ Sâlih Mehmed Efendi’nin o sırada vefât eden kerîmesi Züleyhâ Kâmile Hanım Seyyid Celâleddîn Türbesi kurbunda Pertev Paşa merhûmun kabri ittisâlinde defn edilmiş olduğundan mûmâ-ileyhânın rûhu için kâdı-i mûmâ-ileyh tarafından tamir edilerek suyu isâle edilmiş ve ol bâbda sâhib-i tezkire Fatîn Efendi tarafından tanzîm edilen tarih bir mermer levhaya hâkk ile bâlâsına vaz edilmiştir. Sûreti budur. Tarih Bu şehrin kâdı-i zîşânı iken bir kerem-güster Bu köhne çeşmeyi yaptı yeniden eyledi ihyâ Züleyhâ Kâmile bir duhter-i dûşîzesi bunda Zevâle ermişidi on sekiz yaşında mihr-âsâ [s.134] Su içdikçe bu dil-cû çeşme-i pâkîzeden âlem Ede merhûmeyi kevserle ıskâ hazret-i Mevlâ Olup bânî-i evvel de bu hayr-ı pâkden me’cûr Ola dâr-ı bekâda mazhar-ı eltâf-ı lâ-yuhsâ Fatîn-i acz-peymâ söyledi tarih-i dil-cûsun Bihîn bu çeşmeyi Sâlih Efendi kıldı nev-inşâ 1279 Kâdı-i mûmâ-ileyh âtîsi için de birkaç bin guruş vakf edip kerîmesinin kabri kurbunda kâin Kahveci Nazîf Ağa nâmında bir şahsa vermiş ise de şahs-ı merkûm paraları yedikten sonra vefât etmekle çeşme yine muattal kalmış idiyse de 1308 tarihinde Edirne eşrâfından Kürt Mehmed Ağazâde Hasan Bey tarafından tekrâr imar ve ihyâ edilmiştir. Hasan Bey Sarıca Paşa Câmii sâhasında medfûndur. Bânî-i evvel-i mûmâ-ileyh Nâzır Mehmed Bey’in bir çeşmesi de derûn-ı hisârda Kulekapısı Caddesinde Mevlânâ Veliyyüddîn’in Mescidi pîşgâhındadır. O dahi Nâzır Çeşmesi nâmıyla yâd olunmaktadır. Nâzır Mehmed Bey şâir Ahmed Paşa’nın ammizâdesidir. 39-Debbâğ Hacı Halîl Mahallesinde Hacı Burnâz Câmii Sokağında on ikinci numarada vâki Hacı Ahmed tarafından binâ ve ihyâ olunan çeşmedir ki bâlâsında bu tarih menkûşdur. 298 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Tarih Hacı Ahmed sâhibü’l-hayrât kim bu çeşmeyi Fî-sebîli’llah akıttı râzı ola zü’l-minen Geldiler iki birâder dediler tarihini Dem-be-dem şâd olsun ol rûh-ı Hüseyn ile Hasan 1091 40-Yancıkçı Şahin Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde dördüncü numarada vâki Seyyid Celâleddîn’in Türbesi kurbunda Zehrâ Hanım’ın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki bâlâsında Örfî Ağa’nın bu tarihi menkûşdur Tarih Yaptı Zehrâ Hanım işbu çeşmeyi nâzik-binâ Lutf-ı Bârî ile oldu mazhar-ı hayr-duâ Kurb-ı es-Seyyid Celâleddînden ey Örfî bu su Emr-i Hakkla nûş eden dil-hasteye verir şifâ 41-Arif Ağa Mahallesinde Salı Tekkesi Sokağında yirmi altıncı numarada vâki Hacı Yusuf nâm sâhibü’l-hayrın ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki bâlâsındaki mermer levhada Râzî’nin bu nâ-muntazam tarihi menkûşdur. Tarih Hakk içün el-Hâcc Yusuf şüphesiz Kıldı bu aynü’l-hayâtı râyegân Şâd ola rûh-ı Hüseyn ile Hasan Râzî tarih der müdâmâ teşnegân 1126 Tarih mısrâı (der müdâmâ teşnegân) sûretiyle hesap edilmiştir. Kâili Râzî de şuarâ sırasında tercemesi mezkûr Paydârzâde Râzî olmayıp diğer bir zâttır. 42-Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Taşlık Câmii Caddesinde Sivasî Abdülaziz Dergâhı kurbunda kâin Havvâ Hatun’un ihyâ-gerdesi olan Çukurçeşme nâmıyla meşhur çeşmedir ki üzerindeki mermerde bu ebyât mahkûkdur. Nazm: Sâhibü’l-hayrât Havvâ Hanım ol merhûme kim Yaptırıp bu çeşmeyi akıttı bir mâ-i hasen Hakk kabûl edüp sevâbın dem-be-dem etsün ziyâd Hem dahi şâd ola ervâh-ı Hüseyn ile Hasan 1102 [s.135] 43-Sıkça Murâd Mahallesinde Paşakapısı Caddesinde yetmiş üçüncü numarada Sadr-ı Esbak Amcazâde Hüseyin Paşa’nın 1111 tarihinde binâ ve ihyâ eylediği çeşmedir ki muattaldır. Bâlâsında Dürrî’nin bu tarihi menkûşdur: Tarih Düstûr-ı sâhibü’l-hayr yani Vezîr-i a‘zam Bu iki çeşme-sârı hayr içün etti ihyâ RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 299 Dürrî-i bende dedi ol hayr-i pâke tarih Kıldı dü-ayni cârî Âsaf Hüseyin Paşa 44-Çarşıda Saraçlarbaşında Saraçlar Câmii Sokağının üçüncü numarasında Hacı Alemüddîn Câmii ittisâlinde Hüseyin nâm zâtın ihyâ eylediği çeşmedir ki muattaldır. Bâlâsında bu beyit mastûrdur. Tarih Çıktı bir er dâ-i atşâna dedi Ayn-ı mîzâb-ı devâ hayr-ı Hüseyn Ahîren çeşme tecdîd edilip bu beyt kaldırılmıştır. 45-Sultân Selîm Cami-i şerîfi hazîresinde mihrâb önünde vâki Hasan Paşa tarafından mahdûmları Mehmed Bey için binâ ve ihyâ ettikleri çeşmedir ki bâlâsında Fâiz Efendi’nin silk-i nazma çektikleri bu tarih menkûşdur. Tarih Duhter-i Sultân Mehemmeddir o zât-ı ekreme Mâder-i vâlid-i Hasan Paşa-yı pür-eltâf ile Nûş eden dil-teşneler Fâiz dedi tarihini Şâd olur rûh-ı Mehemmed Bey bu âb-ı sâf ile 46-Hızır Ağa Mahallesinde Atîk Tophâne Caddesinde Ayşe Hanım’ın binâ ve ihyâ eylediği çeşmedir ik bâlâsında bu nâ-muntazam tarih menkûşdur. Tarih Ayşe Hanım bu âbı icrâ Etti lutf-ı Hakka mazhar olsun Düştü bâ-nokta hesâb-ı tarih Nûş et bu sudan şifâlar olsun 1242 47-Hızır Ağa Mahallesinde Kerestecilerbayırında Arif Ağa’nın ihyâ eylediği çeşmedir ki bâlâsında Mevlânâ el-Hâc Şerîf Fıtrî Efendi’nin söylediği bu tarih menkûşdur. Tarih Habbezâ bu çeşme-sârı vâlidi rûhu içün Etti icrâ Arif Ağa kim o memdûhu’s-sıfât Teşnegâna dâim akıtmakda âb-ı hoş-güvâr Kim içen yek katresin etmez zülâle iltifât Eyledim işrâb tarihin attâşa Fıtriyâ Gel gel iç bu çeşmeden âbı budur mâ’ü’l-hayât 1240 300 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 48-Şah Melek Paşa Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde Hacı Mehmed’in binâ ve ihyâ eylediği çeşmedir ki bâlâsında Rindî nâm şâirin söylediği işbu tarih menkûşdur. Tarih Dilâ Hacı Mehmed ibnü’l-hâcc Süleymân kim Eder bin cânla hayrâta sa‘y ü himmeti hakkâ Aceb mi Kabe-i kalbin Hudâ ger eylese mamûr Cihâna zemzem-i âb-ı musaffâ eyledi icrâ Görüp bu çeşmenin tekmîline ey Rindiyâ tarih Dedim atşân-ı dehr için bu mâ-i pâk-i bî-pervâ 1062 Bu tarihin kâili (Rindî) şuarâ sırasında mesbûku’t-terceme Rindî değildir. Tarih mısrâındaki “dedim” kelimesi hâric-i hesâbdır. [s.136] 49-Çarşıda Mûytâblarbaşında İkikapılı Han Caddesinde vâki eski ihtisâb konağı duvarında kâin gümrük nâzırı Mehmed Emin Ağa tarafından ihyâ edilmiş çeşmedir ki bâlâsında bu ebyât menkûşdur. Nazm Bâreka’llâh nâzır-ı gümrük vücûd-ı muhterem A‘nî Mehmed Emin Ağa sütûde-kadr ü zât Eyledi ıslâh ile bu çeşmeyi li’llah binâ Âb-ı nâbı nûş eden dil-teşneye verir hayât 1220 Ahîren hedm ü mahv edilmiştir. Bu çeşme oradan kaldırılarak mahv edilmiştir. Vâki olduğu ihtisab konağı Câmi-i Atîk helâlarına muttasıldır. 50-Sarıcapaşa Mahallesinde Şerif Bey Sokağında on ikinci numarada vâki çeşmedir ki hitâmına Mevlânâ Mehmed Kâmî Bey bu gûne tarih nazm etmiştir. Tarih Gel ey bir içim suyun eden hakkını icrâ Sâhib-i eseri etme ferâmûş duâdan Tarihin okur lülesi atşâna demâdem Mâ âb-ı hayât iç güzel ayn-ı şifâdan 1113 51-Sarıcapaşa Mahallesinde Çukurçeşme Sokağında kâin odalar derûnunda on dördüncü numarada vâki Hacı Mustafa Ağa’nın ihyâ eylediği çeşmedir ki bâlâsında menkûş olan tarih budur. Tarih Mustafa Hacı Ağa âb-ı hayâta menba‘ Kıldı bu hayrını me’cûr ola ol yevmü’d-dîn Bir fütâde dedi tarihin anın nûş edicek Haseneyn rûhu içün âb-ı hayât aktı hemîn 1113 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 301 52-Şeyhî Çelebi Mahallesinde Çeşme Sokağında ikinci numarada vâki Afîfe Hatun’un ihyâ eylediği çeşmedir ki bâlâsına mevzû‘ mermer levhaya Hattât el-Hâcc Mehmed Tâib Efendi’nin söylediği bu tarih mahkûkdur. Tarih Afîfe nâm hatun kıldı ihyâ fî-sebîli’llâh Ferâmûş etmesin nûş eyleyen atşân rahmetten Mücevher harf ile Tâib dedi bir hoş-edâ tarih Revân oldu bu âb-ı Kevser el-hakk ayn-ı izzetten 1181 Bu tarih mısrâındaki noktalı harflerin mecmûu 1181 olup tarih taşında 1187 murakkamdır. 53-Karabulut Mahallesinde Karabulut Caddesinde elli üçüncü numarada vâki şeyhülislâm-ı şehîd Seyyid Feyzullâh Efendi’nin ihyâ eylediği çeşmedir ki hitâmında Mevlânâ Mehmed Kâmî Efendi bu tarihi demiştir. Tarih Hâce-i hâkân-ı a‘zam hazret-i mütfti’l-enâm Seyyidü’l-âfâk Feyzullâh-ı kudsiyyü’l-hısâl Bu nümûdâr-ı tahûru sû-be-sû icrâ edüp Eyledi âsâr-ı pür-envârını cennet-misâl Cûşiş-i mâ’ü’l-hayâtıdır ferah-bahşâ-yı cân Hod-be-hod olmuş sadâ-yı kulkulu zîb-makâl Lüle gördüm Kâmiyâ tarih içün atşâna der Gel gel iç bu çeşme-sâr-ı nûrdan âb-ı zülâl 1112 54-Sultân Bâyezîd Mahallesinde Sultân Bâyezîd Caddesinde elli beşinci numarada vâki Sinân Ağa nâm zât tarafından ihyâ edilen çeşmedir ki Sultân Bâyezîd Câmiinin harem havlusu kapısı ittisâlinde kâindir. Bâlâsındaki [s.137] mermer levhada munakkaş tarih bi’l-istinsâh buraya tenmîk edildi. Tarih Sâhib-i himmet Sinân Ağa k’odur Mazhar-ı eltâf-ı hayy-i lem-yezel Eyledi bu çeşme-i pâki binâ Fî-sebîli’llah zihî hayr-ı ecell Bir mahallinde eserdir bî-riyâ Ola makbûl-i Hudâvend-i ezel Nûş edüp dedim o dem tarihini Âb-ı sâfî hayr-ı vâlâ bî-bedel 302 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si İşbu Sinân Ağa çeşmesi müddet-i medîde muattal kaldığı hâlde şehre yarım saat mesafede bulunan Buğdaycı Çeşmesi menbaından demir borularla su celb edilerek 1312 Saferinin yirmi dokuzuncu gününe musâdif 1310 Ağustosunun on dokuzuncu Cuma günü cülûs-ı hümâyûn-ı hazret-i pâdişâhî yevm-i mes‘ûdunda suyunun isâlesine bed’ edilmiştir. 55-Üsküfçü Hızır Mahallesinde Atîk Tophâne Caddesinde otuz ikinci numarada vâki Sultân Murâd Hân-ı Sâlîs hazretlerinin ihyâ buyurdukları çeşme. 56-Yakub Kilârî Mahallesinde Sarıcapaşa Caddesinde dördüncü numarada vâki Necîbe Hatun Çeşmesi. 57-Sarıcapaşa Mahallesinde Soğukçeşme Caddesinde sekizinci numarada vâki Sultân Selîm Hân-ı Sânî hazretlerinin ihyâ-gerde[leri] olan çeşmedir ki Soğukçeşme nâmıyla meşhûr olmuştur. 58-Sarıcapaşa Mahallesinde Sarıcapaşa Câmii Sokağında altıncı numarada vâki sâhib-i medrese şehremîni Cafer Çelebi çeşmesi. 59-Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Tavanlıçeşme Sokağında sekizinci numarada vâki çeşmedir ki üzerinde sakfı olduğundan dolayı Tavanlı Çeşme demekle meşhur olmuştur. 60-Şeyhî Çelebi Mahallesinde Karadutlu Sokağında yirmi yedinci numarada vâki Hacı Halîl Çeşmesi. 61-Şeyhî Çelebi Mahallesinde Şeyhi Çelebi Sokağında beşinci numarada vâki sâhib-i câmi ve medrese Şeyhî Çelebi Çeşmesi. 62-Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde Kolluk Sokağında birinci numarada Çolağın Hasan Ağa Çeşmesi. 63-Yancıkçı Şahin Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde otuz dördüncü numarada vâki Hacı Musalli Çeşmesi. 64-Mehmed Ağa Mahallesinde Mahkemebayırı Sokağında yirmi ikinci numarada vâki Lutfîzâde Mehmed Ağa ve İbrâhîm Ağa Çeşmesi. 65-Hacı Safâ Mahallesinde Tahmîs Sokağında on sekizinci numarada vâki Miskîn Sefer Şâh Çeşmesi. 66-Kıncı Fîrûz Mahallesinde Vavlı Câmi Sokağında altıncı numarada Kazasker Davud Efendi Çeşmesi denilmekte ise de Kazaskerler miyânında Davud Efendi nâmında bir zâta tesâdüf olunamamıştır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 303 67-Medrese-i Ali Bey Mahallesinde Ali Bey Cami-i şerîfi Sokağında sekizinci numarada Cemile Hatun Çeşmesi. 68-Gülbahar Hatun Mahallesinde Gülbahar Câmii Sokağında onuncu numarada Gürcü Ali Baba Çeşmesi. 69-Sûfî Bâyezîd Mahallesinde Murâdiye Küçükpazarı Caddesinde otuz dördüncü numarada ( 115 ) Çeşmesi. 70-Mezid Bey Mahallesinde Kırlangıç Sokağında kırk birinci numarada Sakabaşı ( 116 ) Çeşmesi. 71-Mîrimîrân Mahallesinde Beylerbeyi Caddesinde ikinci numarada vâki Edirne Kadısı İsmâîl Rahmi Efendi Çeşmesi. [s.138] Mûmâ-ileyh bu çeşmenin bânî-i aslîsi olmayıp 1243 tarihinde Edirne’de kadı iken vefât eden vâlidesi rûhu için tamir ettirmiştir. 72-Kızılminare Mahallesinde Kızılminare Mescidi Sokağında beşinci numarada vâki Zağanos Subaşı Çeşmesi. 73-Feyzullah Paşa Mahallesinde Çıbıkçılarhanı Sokağında üçüncü numarada vâki Hacı Halîl Çeşmesi. 74-Baba Timurtaş Mahallesinde Karanfiloğlu Çarşısı Caddesinde dördüncü numarada117 Çeşmesi. Bu çeşme Üç Şerefeli Cami-i şerîfine muttasıl bulunduğu cihetle banîsinin Sultân Murâd Hân-ı Sânî olmak üzere şüyû‘ bulmuş ise de Edirne’nin su mecrâsı asr-ı Süleymân Hânîde inşâ buyrulmuş olduğuna nazaran bu çeşmenin ahîren Sultân Süleymân irâdesiyle ihyâ edilmiş olması muhtemeldir. 75-Gâzî Hâce Mahallesinde Ağaçpazarı Caddesinde yüz otuzuncu numarada (118) Çeşmesi. 76-Süle Çelebi Mahallesinde İkilüleli Sokağında on sekizinci numarada vâki Câbî Hacı Sâdık Efendi Çeşmesi. 77-Kazzâz Sâlih Mahallesinde Gülâbîciler Caddesinde yedinci numarada vâki gülâbîci esnâfından Mehmed Efendi Çeşmesi. 78-Vize Çelebi Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde altmışıncı numarada Solak Hacı Ali Ağa Çeşmesi. Lutfî Tarihi beyânınca rikâb-ı hümâyûnda müstahdem solak ve peyk tabir olunur askerler ki selamlık 115 Bir kelimelik boşluk. 116 Bir kelimelik boşluk. 117 Bir kelimelik boşluk. 118 Bir kelimelik boşluk. 304 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si alaylarında ve resm günlerinde hünkârın önünde iki taraflı sıra ile ve acîb kıyâfetlerle giderler, bunların bir takımına solak diğerlerine peyk ıtlâk olunur. İntehâ. Bânî-i çeşme Hacı Ali Ağa’nın dahi bu solaklardan olması muhtemeldir. 79-Vize Çelebi Mahallesinde Uzunkaldırım Caddesinde seksen ikinci numarada vâki şâir-i meşhûr Hayâlî Bey çeşme-i kebiridir ki iki lüleden cârî olduğu cihetle (İki Lüleli Çeşmesi) nâmıyla meşhur olmuştur. Bânîsi müşârun-ileyh Hayâlî Bey bu çeşmenin ittisâlinde ve Vize Çelebi Camiinin hazîresinde medfûndur. Tercemesi şuarâ miyânındadır. 80-Kunduk Osmân Mahallesinde Saksağan Sokağında dokuzuncu numarada vâki Edirne valisi Ağa Hüseyin Paşa’nın binâ ve ihyâ-gerdesi olan çeşmedir ki banîsinin tercemesi Edirne vâlîleri sırasındadır. 81-Abdurrahmân Mahallesinde Abdurrahmân Câmii Sokağında onuncu numarada Edirne kadılarından Abdrurrahmân bin Seyyid Ali nâm zâtın binâ ettiği çeşmedir ki bânîsinin tercemesi kadılar sırasındadır. 82-Abdurrahmân Mahallesinde Tavanlıçeşme Sokağında birinci numarada vâki çeşmedir ki üzerinde sakfı olduğundan Tavanlı Çeşme demekle meşhur olmuştur. 83-Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Neboysa Sokağında üçüncü numarada vâki Şâhîn oğlu Çeşmesi mahv... 84-Şerbetdâr Hamza Bey Mahallesinde Külhan Sokağında on üçüncü numarada vâki ( 119 ) Çeşmesi. 85-Hacı Mercümek Mahallesinde Hacı Mercümek Câmii Sokağında sekizinci numarada vâki Nuri Efendi Çeşmesi. Sakfının taşlarını Kantarcı Ali nâmında bir menhûs sirkat etmiştir. 86-Kürt Hâce Mahallesinde Kürt Hâce Câmii Sokağında altıncı numarada vâki (120) Çeşmesi. 87-Hasanpaşa Mahallesinde Hasfırın Caddesinde on yedinci numarada vâki Kadı Sâlim Efendi Çeşmesi mahv. [s.139] 88-Fındık Fakih Mahallesinde Buzhane Caddesinde yedinci numarada vâki Sultân Ahmed Hân Hazretleri Çeşmesi. 119 Bir kelimelik boşluk. 120 Bir kelimelik boşluk. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 305 89-Fındık Fakih Mahallesinde Buzhâne Caddesinde kırk beş numaralı hânede Sultân Ahmed Hân Hazretleri Çeşmesi. Bu çeşmenin ittisâlindeki kırk yedinci numarada vâki hânede Saka Baba nâm zât medfûndur. 90-Şeyh Şucâuddin Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde otuz beşinci numarada vâki Sultân Süleymân Hân Hazretleri irâdeleriyle ihyâ buyrulan çeşmedir ki Şeyh Şucâuddîn mescidinin câmiye tahvîl buyrulduğu esnâda inşâ edilmiştir. 91-Karaca Ahmed Mahallesinde Karaca Ahmed Câmii Sokağında otuz üçüncü numarada vâki ( 121 ) Çeşmesi. 92-Noktacızâde Mahallesinde Noktacızâde Sokağında beşinci numarada vâki (122) Çeşmesi ki Kızçeşmesi nâmıyla şöhret bulmuştur. 93-Çokalca Mahallesinde Çokalcı Câmii Sokağında ikinci numarada Karayazıcı demekle meşhûr el-Hâc Ahmed Efendi çeşmesidir ki Çukurçeşme demekle maruftur. Bânîsi Çokalca Câmii sâhasında medfûndur. 94-Mumhâne Mahallesinde Noktacızâde Sokağında on ikinci numarada Hüseyin nâm zâtın çeşmesi. 95-Meydân Mahallesinde Arnabudbayırı Sokağında kırk beşinci numarada Fatma Sultân Çeşmesi. 96-Berkuk Ağa Mahallesinde Ali Ağa Caddesinde on yedinci numarada vâki Celâlîzâde Ali Ağa Çeşmesi ki üstünde sakfı olduğundan Tavanlı Çeşme demekle meşhûrdur. 97-Murâdiye Mahallesinde Ağa Hamamı Sokağında on dördüncü numarada vâki Fanfan Hasan Efendi Çeşmesi. 98-Murâdiye Mahallesinde Şekerciyokuşu Sokağında ikinci numarada Sultân Süleymân Hân Hazretleri Çeşmesi. 99-Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Hacı Mahmûd Ağa Bayırı Sokağında ikinci numarada Züleyhâ Hanım Çeşmesi. 100-Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Hacı Mahmûd Ağa Bayırı Sokağında sekizinci numarada Sultân Süleymân Hân Çeşmesi. 121 Bir kelimelik boşluk. 122 Bir kelimelik boşluk. 306 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 101-Zen-i İbrâhîm Paşa Mahallesinde Zincirlikuyu Sokağında on yedinci numarada vâki ( 123 ) Çeşmesi ki Acı Çeşme demekle maruftur. 102-Nâib Çelebi Mahallesinde Çeşme Sokağında on ikinci numarada vâki es-Seyyid Hüseyin Çeşmesi. 103-Sittî Hatun Mahallesinde Debbâğhâne Caddesinde yetmiş beşinci numarada Hacı Mehmed Ağa Çeşmesi. 104-Şah Melek Paşa Mahallesinde Mihal Köprüsü Caddesinde yirmi ikinci numarada vâki Dağdeviren Süleymân Ağa Çeşmesidir ki Mihal Köprüsü’nün başında kâin olup sinîn-i vefîreden beri muattaldır. 105-Emir Şâh Mahallesinde Alaca Câmi Sokağında yirmi beşinci numarada Yedekçi Hacı Mehmed Çeşmesi. 106-Sultân Bâyezîd Mahallesinde Aliş Paşa Sokağında otuz dördüncü numarada vâki Ahmed Paşa Çeşmesi. 107-Sultân Bâyezîd Mahallesinde Aliş Paşa Sokağında elli sekizinci numarada Sinân Ağa Çeşmesi. 108-Emîr Mescidi Mahallesinde Yıldırım Caddesinde onuncu numarada vâki Süleymân Paşa Çeşmesi. 109-Yeni İmâret Mahallesinde Top Caddesinde dördüncü numarada Sinân Ağa Çeşmesi. 110-Mumcular Mahallesinde Mumcular Caddesinde elli üçüncü numarada İsmâîl Ağa Çeşmesi. 111-Süpürgeciler’de Süpürgeciler Caddesinde yirmi altıncı numarada Ümmühân Hâtun Çeşmesi. [s.140] 112-Hacı Ömer Mahallesinde Haçi Pavli Sokağında yirminci numarada vâki Yakut Paşa bin Abdullâh Çeşmesi, bu çeşmenin tafsîlâtı için Seyyahîn Musa Baba Tekkesine mürâcaat buyrula. 113-Derûn-ı hisarda Kilise Câmii Sokağında kırk ikinci numarada vâki Meşalecibaşı Çeşmesi. 114-Aya Nikola Mahallesinde Dule Sokağında ikinci numarada vâki Kuzuoğlu Çeşmesi. 115-Fîrûz Ağa Mahallesinde Fîrûz Ağa Çeşmesi Sokağında yirmi birinci numarada Fîrûz Ağa Çeşmesi. 123 Bir kelimelik boşluk. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 307 116-Kadîmen Mevlânâ Veliyyüddîn ve el-yevm Metropolit Mahallesinde Kulekapısı Caddesinde otuz beşinci numarada vâki Nâzır Çeşmesidir ki bânîsi Koca Nâzır demekle meşhûr Mehmed Beydir. İstanbulyolundaki kebîr çeşme de bu zâtındır. 117-Kadîmen Kuruçeşme ve el-yevm Metropolit Mahallesinde Kulekapısı Caddesinde altmış birinci numarada vâki Hacı Arif Ağa nâm zâtın ihyâ-gerdesi olan çeşme-i kebîrdir ki Kuruçeşme nâmıyla müştehirdir. İhmâl Paşa Cami-i şerîfi kurbunda vâki olduğu için “Kuruçeşme’de abdest alıp İhmal Paşa’da namaz kılar” darb-ı meseli bu çeşme için söylenmektedir. 118-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında beşinci numarada vâki Sarrâf Hayim Çeşmesi 119-Tahtakale’de Havra Sokağında yedinci numarada vâki Edirne valilerinden Boşnak Mehmed Paşa Çeşmesi ki 1268 senesi hilâlinde ihyâ edilmiştir. 120-Unkapanında Kapan-ı Dakîk Sokağında otuzuncu numarada vâki Sultân Süleymân Hân Çeşmesi. 121-Lâleli Cami-i şerîfi kurbunda Lâleli Medresesi Sokağında birinci numarada vâki Tarik-ı Gülşeni meşâyih-i izâmından Ebü’l-Vefâ Ahmed Müsellem Efendi çeşmesidir ki 1157 tarihinde bina ve ihya eylediğini çeşme üzerindeki mermer levhaya hatt-ı destiyle işâret buyurmuşlardır. Tercemesi şuarâ ve hattatîn sırasında mezkûrdur. 122-Bezistân kurbunda Kolancılar Sokağında yirmi yedinci numarada vâki Hacı Mehmed Ağa Çeşmesi. 123-Filyokuşunda İkikapılıhan Caddesinde doksan sekizinci numarada vâki bin iki yüz otuz iki tarihinde Çirmen Sancağı mutasarrıfı unvanıyla Edirne’de mukîm bulunan Karslı Ali Paşa Çeşmesi. 124-Yediyolağzında Yediyolağzı Caddesinde seksen sekizinci numarada vâki ve Tarakçı Abdullâh Efendi mescid-i şerîfi ittisâlinde kâin Tarakçı Abdullâh Efendi’nin ihyâ-gerde[leri] olan çeşmedir ki Horhor Çeşme dahi derler. Bunlardan mâadâ altmış yedi kadar çeşme daha var ise de bânîleri tahkîk olunamadığı cihetle sarf-ı nazar edildi. 308 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 309 Ravzatü Dâri’l-Cemed 310 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 311 1-Koğacılarla Batpazarı miyânında Hasan Paşa Mahallesinde Buzhâne Caddesinde yetmiş birinci numarada vâki Büyük Buzhâne denmekle marûftur ki cesâmette birincidir. 2-Koğacılarla Batpazarı miyânında Hasan Paşa Mahallesinde Buzhane Caddesinde yetmiş üçüncü numarada vâki buzhânedir ki bu iki buzhane Fatma Sultan Câmii Sokağının biri yemininde diğeri yesârında kâindir. 3-Tavuk Kapısı kurbunda Tahtakale Mahallesinde Fatma Sultân Câmii Sokağında dokuzuncu numarada vâki buzhâne. 4-Tavukkapı kurbunda Tahtakale Mahallesinde Semerci Sokağında dokuzuncu numarada vâki buzhâne. [s.141] 5-Yancıkçı Şâhîn Mahallesinde İstanbulyolu Caddesinde altmışıncı numarada vâki ve Ayşe Kadın mevkiinde kâin buzhâne. 6-Lâleli Câmi-i şerîfi civârında Postahâne Sokağında on üçüncü numarada vâki buzhâne. 1285 tarihinde Ermeni milletinden Çingene Bogos tarafından tevsi‘ edildiğinden cesâmette ikincidir. 7-Topkapı dâhilinde hamam pîşgâhında Metropolit Caddesi’nde kırk dördüncü numarada vâki buzhâne. 8-Mumcular Mahallesinde Mumcular Caddesinde altmış sekizinci numarada vâki buzhânedir ki 1283 tarihinde hedm olunan kale burcunun temelinde zuhûr eden bir cesîm kuyu olup buzhâne ittihâz edilmiştir. 312 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 313 Ravzatü’l-Kenâyisi’n-Nasrâniyye ve’l-Yehûdiyye 314 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 315 1-Ali Kuş Mahallesinde Ali Kuş Câmii Sokağında beşinci numarada vâki Züzipka Apostol Rum Kilisesi. 2-Aya Yorgi Mahallesinde Aya Yorgi Kilisesi Sokağında on dördüncü numarada vâki Kafeskapı hâricinde Aya Yorgi Kilisesi. 3-Mumhâne Mahallesinde Kilise Sokağında birinci numarada vâki Kıyak semtinde kâin Aya Tiryada Kilisesi. 4-Haçi Sarraf Mahallesinde İspatalya Sokağında ikinci numarada vâki Yıldırım’da kâin Zolohopi Kilisesi. 5-Aya Dimitri Mahallesinde Aya Dimitri Çıkmazında onuncu numarada vâki Aya Dimitri Kilisesi. 6-Aya Yani Mahallesinde Aya Yani Kilisesi sokağında dokuzuncu numarada vâki Aya Yani Kilisesi. 7-Aya İsterati Mahallesinde Aya İsterati Sokağında on altıncı numarada vâki Aya İsterati Kilisesi. 8-Aya İsterati Mahallesinde Kuzuoğlu Sokağında otuzuncu numarada vâki Aya Praşkova Kilisesi. 9-Aya Nikola Mahallesinde Aya Nikola Kilisesi sokağında dokuzuncu numarada vâki Aya Nikola Kilisesi. 10-Panaiye Mahallesinde Tavukkapı Sokağında yirmi birinci numarada vâki Aya Apostol Kilisesi arsası. 11-Panaiye Mahallesinde Hekîm Faso Sokağında on beşinci numarada vâki Panaiye Kilisesi Sokağı. 12-Hristos Mahallesinde Hristos Kilisesi Sokağında ikinci numarada vâki Hristos Kilisesi. 13-Aya İstefanos Mahallesinde Aya İstefanos Kilisesi sokağında altıncı numarada vâki Aya İstefanos Kilisesi. 316 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si 14-Metropolit Mahallesinde Metropolit Kilisesi caddesinde vâki Metrepolit Kilisesi. 15-Kum Mahallesinde Câmi Sokağında 124 vâki Profiti İlya Kilisesi. 16-Metropolit Mahallesinde Tûr-ı Sînâ Kilisesi Sokağında dördüncü numarada vâki Tûr-ı Sînâ Manastırı. Ermeni Kiliseleri 17-Aya Nikola Mahallesinde Ermeni Kilisesi Sokağında altıncı numarada vâki Surp Toros Kilisesi. 18-Süpürgeciler Mahallesinde Yalnızgöz Köprüsü Caddesinde otuz birinci numarada 1270 tarihinde binâ olunan Surp Karabit Kilisesi. Bulgar Kiliseleri 19-Yeşilce Mahallesinde Hasan Fırını Sokağında 125İsveti Kostantino Kilisesi. 20-Orta Çukur Mahallesinde 126 vâki İsveti Yorgi Kilisesi. Katolik Kiliseleri [s.142] 21-Ali Kuş Mahallesinde Tekfurdağı Caddesinde yetmiş altıncı numarada vâki Bulgar Katolik Kilisesi. Frenk Kiliseleri 22-Hisârda Mahkeme Sokağında onuncu numarada vâki Fransız Katolik Kilisesi. Yahudi Milletine Mahsus Sinago Yani Havralar 1-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında yirmi üçüncü numarada vâki Polya cemâati havrası. 2-Tahtakale’de Havra Sokağında onuncu numarada vâki Tolya cemaati havrası. 3-Tahtakale’de Havra Sokağında ikinci numarada vâki Sisilya cemaati havrası. 4-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında onuncu numarada vâki Katalonya cemaati havrası. 124 Bir kelimelik boşluk. 125 Bir kelimelik boşluk. 126 İki üç kelimelik boşluk. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 317 5-Tahtakale’de Uzun Haçador Sokağında dokuzuncu numarada vâki Hahambaşı havrası. 6-Tahtakale’de Simonaçi Sokağında on sekizinci numarada vâki İtalya cemaati havrası. 7-Tahtakale’de Havra Sokağında sekizinci numarada vâki İstanbul cemaati havrası. 8-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında otuz dokuzuncu numarada vâki Küçük Portkal cemaati havrası. 9-Tahtakale’de Havra Sokağında beşinci numarada vâki Büyük Portkal cemaati havrası. 10-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında yirminci numarada vâki Aragon cemaati havrası. 11-Tahtakale’de Havra Sokağında birinci numarada vâki Gıroz cemaatinin havra arsası. 12-Tahtakale’de Zindan Sokağında birinci numarada Alaman cemaati havrası. 13-Tahtakale’de Tahtakale Caddesinde yirmi ikinci numarada Budin cemaati havrası. 14-Tahtakale’de Hahambaşı Sokağında yirmi dokuzuncu numarada vâki Mayor cemaati havrası. 318 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 319 Ravzatü’l-Enhâr 320 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 321 Meriç Nehri Edirne’de (Meriç), (Tunca) ve (Arda) nâmlarıyla üç büyük nehir vardır. Beyt Edirne şehrine cennet dense vechi vardır Mazhar-ı evsâf-ı tecrî tahtihe’l-enhârdır Medlûlünce bunlardan ekberi ve nef ‘ cihetinden enfa‘ı Edirne şehrinin cânib-i cenûbîsinde şarkdan garba doğru cereyân eden Meriç nehridir. Lügât-i Tarihiyye ve Coğrâfiyye beyânınca bu Meriç nehrinin nâm-ı atîki Âmûz ve Hiber ve bazı Rum târihleri ifâdesince Avroz ve Fransa meşâhîr-i coğrafiyyûnundan Jül Türose’nin 1893 tarih-i mîlâdisinde neşr ettiği Ansiklopedi nâm eserinde Meriç nehri atîk Hebros yahut Avros’dur. Despot nâm-ı diğer Rodop dağının şimâl yılmasından zuhûr ettiği gösterilmiş ve Edirne’nin 1317 sâlnâmesinde Hiber denilen Meriç nehri Samako Kasabası’nın cenûbunda kâin Rilo dağı şu‘abâtından Çadrine nâm mevkiden nebe‘ân ettiği ve Kâmûsü’l-A‘lâmda Rodop [s.143] dağının şimâlî eteğinden 2800 metrelik irtifâ‘ında ve Tuna’ya tâbi olan (İsker) menâbi‘i kurbunda nebe‘ân eylediği ve Enîsü’l-Müsâmirîn’de Edirne havâlîsinde bulunan kasabâtın bir tarafı Bahr-ı Siyâh diğer tarafını da Bahr-ı Sefîd ihâta ettiği gibi tarafeynini dahi Balkan tabir olunan cibâl-i şâhika kaplamıştır ki bu enhâr-ı selâsenin onlardan nebe‘ân ettiği mezkûrdur. Ve’l-hâsıl Edirne sâlnâmesinde beyan olunduğu vechile Meriç nehri Sofya sancağı dâhilinde Samako kasabasının cenûbunda kâin Rilo dağı şu‘abâtından Çadırtepe’den zuhûr edip Samakov’a gelerek demir madenlerindeki mıtrâkları tahrik ettirdikten ve Pazarcık ve Filibe kasabalarının vasatından geçerek çeltik tabir olunan pirinç mezralarını iskâ ve irvâ ile beraber birçok pirinç denklerini ve aba dolaplarını ve harârlarını döndürdükten sonra Filibe’nin cenûb tarafında vâki Ropcoz Balkanından inen Kırçma ve Değirmendere ve İstanimka çayları ve şimal tarafında Karlova Balkanlarından cereyân eden Köpsüderesiyle Yellidere ve Karlıdere ve Te- 322 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si pelidere ve Topulka ve Poştiçe ve Sazlıdere çayları karışıp Filibe’den aşağı daha ziyâde kesb-i cesâmetle Edirne’ye gelince lâ-yu‘ad ve lâ-yuhsâ dolap ve âsiyâb deverân ettirerek Edirne’nin bir saat üst tarafında vâki Maraş karyesinde Arda ve Edirne’nin alt başında dahi Tunca ve Dimetoka kasabası muhâzîsinde Dimetoka dağlarından Rodop şu‘abâtından Kocayayla dağından nebe‘ân eden Kızıl Deli ve daha aşağıda Ergene nehrine iltihâk ile bir nehr-i kebîr heyetine münkalib olarak Frecik Kasabası pîşgâhından güzâr ile İnöz kasabası kenarında Akdeniz’e munsabb olur. Tunca Nehri İkincisi Tunca nehridir ki Filibe sancağında Kalofer’den nebe‘ân edip Kızanlık Balkanlarından zuhûr eden Şıbka, Manastır, Karadere çayları ve İslimye Balkanlarından nebe‘ân edip Yanbolu kasabasının üst tarafında iltisâk eden Asmakderesi ve Karinâbâd Kasabası kurbunda iltisâk eden İncesu ve diğer daha dört adet çay ile birleşerek gereği gibi kesb-i cesâmet ettikten sonra Edirne şehri kurbunda vâki hadîka-i hâssa-i sultânîye geldikde iki kola ayrılıp bahçeyi dâiren-mâ-dâr kuşatarak alt başında yani Saraçhâne Köprüsü kurbunda yine yekdiğerine mülâkî olup şehrin bazı mahallâtı miyânında bulunan âti’z-zikr Saraçhâne ve Sultân Bâyezîd ve Yalnızgöz ve Mihal ve Ekmekçizâde Ahmed Paşa’nın binâ-gerdesi olan köprülerden güzâr ederek şehrin alt başında Kasımpaşa burnu nâm mahalde Merîç nehrine munsabb olur. Arda Nehri Üçüncüsü Arda nehridir ki Ahî Çelebi kazâsı dâhilinde ve Drama kazâsı hudûdu ittisâlinde vâki Radop dağlarından Kuşlar yaylağı eteğinde kâin nâmına nisbetle Ardabaşı karyesinden takrîben dört masura olduğu halde nebe‘ân edip Tozburun ve İsmilan ve Palas ve Tapuklu ve Söğütçük ve Köprübaşı karyeleri ve Eğridere kazâsının Ilıca karyesi ve Kırcaali kasabası kurbundan cereyân ederek Edirne’ye sekiz saat bu‘d u mesâfede kâin Şeytan Köprüsü nâm mahalden insikâb ile şehre bir saat mesâfedeki Maraş karyesi altında Meriç nehrine ve Edirne pîşgâhında Kasımpaşa burnu nâm mahalde dahi Tunca nehrine iltihâk eyler ve buna Ahî Çelebi’de Karlık dağından gelen Karadere ve Uluyayla’dan [s.144] gelen Yunusdere ve Hopçadere ve Maden balkanlarından nebe‘ân eden Madenderesi ve Tapuklu karyesinden gelen Paşmaklıderesi ve Darıdere kazâsında Akpınar deresi ve Eğridere çayı ve İlhantepesinden nebe‘ân eden Küçük Arda demekle meşhur olan çay ve Çamdere nehri ve Mişkolu Deresi ve Kuğucak- RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 323 dere ve Ahariyan Dere ve Abdurrahman ve Kırcaali deresi ve Söğütlüdere ve Darıdere çayı ve Eğricili çayı ve Selmanlar deresi ve Perperek deresi ve diğer Akpınar deresi ve Koşukavak kazâsının Burgaz ve Sultanyeri kazasının Yağbüken dereleri iltisak eylemektedir. Ve bu bir masura suya izâfetle bu nehre Arda nehri tesmiyesi menâbi‘in ibtidâsı olmasından nâşîdir. Beşir Çelebi Tarîhçesinde Tunca’nın suyunu yaz faslında içmek gâyet nâfi‘dir ammâ kış günlerinde içmekten ihtirâz lâzımdır, içilir ise süzüp de içilmelidir. Arda’nın suyu demevîdir ve kemâl-i mertebe latîfdir ve hâzımdır. Hastaya içirseler şifâ bulur, amma yaz faslında içilmesi yaramaz demiştir. Enîsü’l-Müsâmirîn’de Arda bir nehr-i sagîrdir, mecrâsı kûhistân ve sengistân olmakla şedîdü’l-cereyân ve azîmü’t-tuğyân olup üzerinde dâir olan eşyâyı ekseriyâ tahrip eder amma suyu gâyetle sâf ve rakîk ve hâzım olmağın selâtîn-i izâm-ı zevi’l-ihtirâm ve sâir eşrâf ü kibâr Edirne’de bulundukları müddetçe suyu Arda nehrinden içerler ve bu Arda nehri Meriç nehrine Edirne’ye karib Eski Maraş nâm mahalde mülhak olup tahmînen bir mil mikdârı mesâfe kat ettikten sonra şehrin bahçeleri miyânına geldikden yine infikâk ederek nısf merhaleyi mütecâviz mesâfede vâki Ada nâmıyla maruf olan mîrî çayırının cânib-i garbîsine güzâr edip İlbeyi Bergosu Yel Burgazı nâm kale-i sagîre pîşgâhına vardıkda yine iltihâk eder. Hukemâ-yı sâlifenin kavlince Arda nehrinin mecrâsı seng-zâr olmağın tabiatı demevî olmak üzere taayyün edip Meriç nehrinin mecrâsı rîg-zâr olmakla safravî ve Tunca nehrinin mecrâsı sâfî türâb olmakla balgamî olmaları tebeyyün etmiştir. Ve Edirne’nin bahçeleri sebze bahçeleri işbu enhâr-ı selâse civârındadır ki kâffesi dört yüz elli adet olmak üzere Bahçıvânlar Kethudâsı defterinde mastûrdur. (Hâlen yüz kırk sekiz adettir) Eğerçi bu sular ol bahçelerin etrâfında olan bülend ve bâlâ drahtlar sâyesinde hoş geçerler ammâ bahçeler bunlardan bir içim su müntefi‘ olmayıp ancak kendi dolablarının gözü yaşıyla geçinirler. Ve enhâr-ı mebhûsenin evâhir-i fasl-ı zemistânda ol mertebe ifrâtla tuğyânı olur ki kenârlarında vâki olan mahallâtın her dârı sâhibinin başına dar olup belki bir çoğu harap ve âlûde-i türâb olmakla rûz-ı rûşen gözlerine târ olur. İntehâ. Tuğyân ve feyezânlarından tarihleri mazbût olanları Vekâyi‘-i Mütenevvia Ravzasında. Âtîde erkâmı muharrer sahâyifde münderic olduğundan mürâcaat buyrula. (195) (348) (381) (386) (387) (393) (396) (401) (404) (409) (410) 324 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 325 Ravzatü’l-Mukantarât 326 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 327 Edirne’de cereyân eden enhâr-ı selâseden Tunca üzerinde yedi ve Arda ve Meriç üzerinde bir ki sekiz adet köprü vardır. Bönce Köprüsü Birincisi şehirden Hadîka-i Hâssa-i Sultâniyeye yani Sarayiçi denmekle marûf olan mahalle dühûle vâsıta olan köprüdür ki hâlen Bönce Köprüsü demekle meşhûr olup Saray-ı Hümâyûna su isâle etmek için Sultân Süleymân [s.145] Hân irâdesiyle inşâ olunmuştur. Saray Köprüsü İkincisi Hadîka-i Hâssa-i Sultâniyeden yani Saray-ı Hümâyûn bahçesinden Saray-ı Hümâyûn derûnuna dühûle vâsıta olan köprüdür ki bu dahi Sultân-ı müşârun-ileyh hazretleri cânibinden Saray-ı hümâyûna su isâlesiyçün inşâ edilmiştir. Bu köprülerin başlarında derûn-ı hadîkada takriben yirmi beş zirâ‘ irtifâında kesme taştan çâr kûşe olarak bina olunmuş birer musanna‘ kârgîr köşk vardır ki bunlar Terâzû Kasrı demekle marûf olup bunlara dâir malûmât-ı tarihiyeye destres olunamamış ise de asr-ı Süleymân Hânî’de Edirne’nin çeşme suları mecrâsı inşâ edildiği esnâda Saray-ı Hümâyûna su isâle olunmak üzre hem su terâzûsü vazîfesini îfâ etmek hem de tenezzüh kasrı olmak sûretiyle bina edilmiş oldukları mervîdir. Saraçhâne Köprüsü Üçüncüsü Saray-ı Cedîd-i Sultânî kurbunda vâki Sultân Murâd Han-ı Sânî ve Fâtih vüzerâsından Hadım Şehâbeddîn Paşa’nın sekiz yüz elli beş tarihinde on kemer üzerine binâ eylediği köprüdür ki hitâm-ı inşâsında kasr-ı mahsûsuna mevzû‘ mermer levhada bu mensûr tarih nakş olunmuş idi. Tarih: 328 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si ﮥ Muahharan Sultân Mustafa Hân-ı Sânî ibni Sultân Mehmed Han-ı Râbi hazretleri kâffe-i kurenâ ve vüzerâ ve erkân-ı devlet hâzır olduğu halde bin yüz on üç tarihinde bir gün Cuma namazına müteveccihen alay ile bu köprüden güzâr edip köprünün üstünde kimse kalmadıktan sonra orta kemeri münhedim olmakla sene-i merkûme zarfında müceddeden binâ olunup hazret-i pâdişâh bânî ve vâkıf-ı sânî olduğu cihetle nâm-ı hümâyûnlarına tarih vaz edildiği Örfî Ağa tarihçesinde mezkûrdur. Ve Fâik Efendi tarafından bi’t-tanzîm Canbazzâde Edirneli Hattât Osmân Efendi tarafından mermer levhaya tahrîr ve kasr-ı mahsûsuna mevzû‘ târihin sûreti budur. Tarih Pâdişâh-ı heft-kişver şehriyâr-ı bahr ü berr Hazret-i Hân Mustafa şâhenşeh-i nusret-livâ Edrine şehrini teşrîf edicek emr eyledi Çün bu cisri yapmağa ol dâver-i fermân-revâ Hamdü li’llah bir metânet üzre bünyâd oldu kim Çeşm-i dünya görmemişdir böyle bir muhkem binâ Şevketiyle gün-be-gün ömrünü efzûn eyleyüp Böyle çok hayra muvaffak eyleye Bârî Hudâ Fâikâ tekmîl olunca dediler tarihini Eyledi fermân bu cisri yaptı Sultân Mustafa Bu manzûm tarihde Örfî Ağa Tarihçesinde beyân olunan vukûâtı işrab eder bir ifâde yoktur. Evâilde Edirne’nin Saraçhâne Çarşısı bu köprünün sarây-ı hümâyûn cihetindeki başında olduğundan bu köprüye Saraçhhâne Köprüsü nâmı verilmiştir. Bu köprü kışlalar cihetindeki başından muahharan temdîd olunup mahallinde zikr olunduğu üzre kurbundaki münhedim Fil Hamamının yerine bir de askerî karakolhânesi inşâ olunduğundan hitamına vâlî-i vilâyet Hacı İzzet Paşa bu tarihi demiştir. Târih Ber-karâr eyleye tahtında şeh-i devrânı Ömr ü ikbâl-i müebbedle Hudâvend-i mecîd [s.146] Mülkünün her ciheti kesb-i imâret etti Köhne bünyân-ı cihân oldu zamânında cedîd RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 329 Kat’ ederdi rehi Tunca feyezân ettikçe Kıldı ol bahr-ı kerem işte bu cisri temdîd Yaptırıp yanına bir de karakol dâiresi Etti âsâyiş-i ebnâ-i sebîli te’yîd Yakışır tâkına tarih-i mücevher İzzet Yaptı bu dâireyi hazret-i Sultân Hamîd 1304 Yeni İmâret Köprüsü Dördüncüsü Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî hazretlerinin Câmi-i şerîfi kurbunda on altı kemer üzerine binâ eylediği köprüdür ki nâm-ı hümâyûnlarına nisbetle Sultân Bayezîd Köprüsü ve nâm-ı diğerle Yeni İmâret Köprüsü denmekle şöhret bulmuş ve binâsı sekiz yüz doksan senesi hilâlinde idüği mervî bulunmuştur. Yalnızgöz Köprüsü Beşincisi Sultân Bâyezîd Cisri hizâsında ve Süpürgeciler Mahallesi cihetinde Sultân Selîm-i Sânî asrında cesîmce bir kemer üzerine mebnî köprüdür ki Yalnızgöz demekle meşhûrdur. Bu kemerin Sultân Bâyezîd köprüsüyle beraber binâ olunmayıp da sonra inşâ edilmiş olduğuna nazaran mecrâsının ahîren küşâd edilmiş olduğu zann olunur. Mihal Köprüsü Altıncısı Mihal köprüsüdür ki tûlen üç kısımdır. Birinci kısmı Edirne’nin hisarı cihetinde on beş kemer, ikinci kısmı Yıldırım Bâyezîd Hân Câmii cihetinde sekiz kemer üzerine mebnîdir ki bu kısımlar kable’l-feth şark imparatorlarından Mihal Paleologos’un binâsı olmak üzere mervîdir. Üçüncü kısmı cisreyn beyninde vâki Sefer Şâh Türbesi kurbundadır ki iki kemer üzerine bin on tarihinde binâ edildiği Enîsü’lMüsâmirîn’de mezkûrdur. Binâsı Eğri Fâtihi Sultân Mehmed Hân-ı Sâlis asrındadır.(?)127 Bu üçüncü kısmın muahharan binâ edilmesinin sebebi Bâyezîd-i Sânî köprüsünden sonra işbu Mihal Köprüsünde iki mecrâya inkısâm eder Tunca Nehrinin bu üçüncü kısım köprü mahallini göğüsleyerek mürûr-ı zamân ile yıkıp Yıldırım cihetindeki kısımdan cereyân eden suya Sefer Şâh türbesi kurbundan bir mecrâ-yı cedîd açmış olmasıdır. Daha sonraları Sefer Şâh türbesini dahi mahv ettikten başka pîşgâhında üç dört kişinin ancak der-âgûş edebileceği cesîm bir kavak ağacını kökün127 Bu soru işareti müellif tarafından konmuştur. 330 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si den kal‘ u kam‘ eylemiştir. Hisâr cihetindeki kısmın başında Gâzî Mihal Bey’in bir çifte hamamı ve vasatında câmi-i şerîfiyle imâreti olmak hasebiyle bu köprüye Mihal Köprüsü nâmı verilmiştir. Enîsü’l-Müsâmirîn’in beyânına göre bu hisâr cihetindeki Çelebi Sultân Mehmed Hân hazretleri tarafından sekiz yüz yirmi üç tarihinde tamir olunduğunu müş‘ir tarih mahalline bir seng-pâre vaz edildiği anlaşılmakta ise de mürûr-ı zamân ile zâyi edilmiş ve ikinci kısmı Yıldırım Bâyezîd Hân Câmi-i şerîfi cihetinde bulunduğu cihetle Yıldırım Köprüsü nâmını almış ve bu kısım dokuz yüz elli bir tarihinde Sultân Süleymân hazretleri irâdesiyle tamir edildiğinden Bursalı Sun‘î’nin inşad eylediği tarih bir mermer levhaya hâkk ile mahalline vaz olunmuştur. Sûreti budur: Tarih Yıllar ile olup bu cisr-i medîd Reh-güzâr-ı fenâda cây-ı ubûr Emr-i şâh-ı cihâniyân ile Yaptılar ana sarf edüp makdûr Ehl-i dilden birisi anı görüp Dedi tarihini olup mesrûr Genc-i vâfir verüp yine o şeh Cisr-i vîrânı eyledi mamûr 951 Badehû bin elli tarihinde vezirazam Kemânkeş Kara Mustafa Paşa bu köprülerin ikisini de Vekâyiu’l-Fudalâ [s.147] ve Naimâ beyânınca yirmi bin guruş sarfıyla tamir ve ve teşyîd ve beynehümâsında mümtedd olan sedd-i sedid mürûr-ı zamân ve şiddet-i cereyân-ı âb-ı revân ile harap olmağın tecdîd eylediği sırada cesâmetli bir de tarih kasrı ilâveten binâ etmekle üzerine Şeyhülislam Yahya Efendi tarafından tanzîm edilmiş olan bu tarih yazılmıştır. Tarih: Mustafa Paşa vezir-i a‘zam ol âlî-nijâd Kim vücûdun âleme Allah in‘âm eyledi Mülk-i Osmânîyi tamir etmeye sa‘y eyleyüp Her diyârın nazmına li’llah ikdâm eyledi İşidüp cisr-i Mihale kesr-i noksân erdiğin Kesrini cebr eyleyüp noksânın itmâm eyledi Oldu bu cisr-i sevâb-encâmına tarih-i tâmm Mustafa Paşa bu âlî cisri ihkâm eyledi 1050 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 331 Bin yüz altmış beş senesindeki zelzele-i azîmede harap olmakla bin yüz yetmiş bir tarihinde Sultân Mustafa Han-ı Sâlis irâdesiyle icrâ kılınan tamirine şuarâ-yı asriyeden Örfî Ağa bu tarihi demiştir. Tarih Şehenşâh-ı muazzam câh-ı zıll-i hazret-i mevlâ Mülûk içre bulunmaz şevket ü kudrette sânîsi Harâb iken bu cisri eyledi âbâd esâsından Ebü’l-hayrât şâh-ı âlem-i vakt oldu bânîsi Bilâdın her birine şah-râh-ı birr ü ihsândır Mürûra bir tarîkdir bulamazlardı ahalîsi Yoluyla lutfa mâil pâdişâh-ı dîn-perverdir Ki mahfûz oldu dünya gördü bu lutfu havâlîsi Hemân bir bende geldi Örfî gibi dedi tarihin Bu cisri yaptı Sultân Mustafa’nın emr-i âlîsi 1171 Eski Köprü Yedincisi Ekmekçizâde Ahmed Paşa’nın sekiz tâk üzerine binâ ettiği cisr-i metîndir ki hâlen Eski Köprü demekle marûfdur. Esâsı bin on altı tarîhinde vaz edilmekle Edirneli Mehmed Kâmî Efendi tarafından nazm edilmiş olan işbu tarih bir mermer levhaya tahrîr edilerek tarih kasrına vaz edilmiştir. Tarih Etmekçizâde Ahmed Paşa-yı kâmkârı Hayrâtın görenler etmez mi hayr ile yâd Bu devlet içre defterdâr oldu on sekiz yıl Bâ-haşmet-i vezâret bâ-devlet-i Hudâ-dâd Doldurdu Tunca nehrin bî-şübhe sîm ü zerle Bu cisr-i bî-adîli li’llah etti bünyâd Maksûdu bir duâdır ancak gelüp geçenden Lâyık budur ki sen de rûhunu edesin şâd Kâmî dedi esas-ı müstahkemine tarih Zîbende râh-ı Gülşen bu cisr-i Ahmed-âbâd Binâ:1016 Resm: 1113 Binâsı bin yirmi dört târihinde tamam olmakla Edirne Kâdısı Şerîf Efendi tarafından bu Arabî tarih denilmiştir. Tarih: 332 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Enîsü’l-Müsâmirîn’de diyor ki garîb ittifâkdandır ki mukaddema bu cisrin yerinde olan ağaç köprü Yeni Köprü nâmıyla meşhur olmuş idi. Giderek o nâm tesir edip taş ile binâ olundu. Bu babda Kesbî Efendi’nin söylemiş olduğu tarih bu manayı müş‘irdir. Mısrâ Taşla yaptı Yeni Köprüyü Ahmed Paşa [s.148] Enîsü’l-Müsâmirîn’in makâlesi burada tamam oldu. Âti’zzikr Yeni Köprü bina olunduktan sonra bu köprünün nâmı Eski Köprü demekle şöhret bulmuştur. Ahmed Paşa merhum bu köprüyü küllü yevm silip süpürmek için tayin ettiği hademenin hir birine İbni Arab Mahallesinde birçok hâne vakf etmiş ve o hânelerden hâlen dokuz bâbı mevcut bulunmuştur. Yukarıdan beri beyân olunan köprüler Tunca nehri üzerine mebnîdir. Yeni Köprü Sekizincisi cennetmekân Gâzî Sultân Mahmûd Hân-ı Sânî irâdesiyle bin iki yüz kırk dokuz tarihinde esâsı vaz edilip bir müddet kaldıktan sonra fâizü’l-hayrât Cennet-mekân Gâzî Abdülmecîd Hân hazretlerinin irâdesiyle bin iki yüz elli sekiz tarihinde bed’ ile bin iki yüz altmış üç tarihinde on üç tâk üzerine binâ ve ihyâsına muvaffak oldukları köprüdür ki nezâket-i fevkalâdesiyle beraber metîn ve rasîn bir cisr-i âhenîn ü dilnişîndir. Esâsı vaz olundukda Pertev Paşa merhûm bu tarihi demiştir. Tarih Cenâb-ı hazret-i Mahmûd Hân şâhen-şeh-i devrân Penâh-ı dîn ü devlet kehf-i ümmet sâye-i Yezdân Edirne şehrini teşrîfi çok hayr oldu ez-cümle Yıkılmışdı bu köprü eyledi tecdîdini fermân O şâha sıdk-ı hizmettir sırât-ı müstakîm ancak Bu yolda inhirâfın müntehâsı vâdî-i hüsrân Esâs-ı dîn ü devlet zâtıdır Yâ Rabb olup dâim Serâpâ-yı memâlik sâyesinde olsun âbâdân Biri mu‘cem biri tam iki tarih eyledim inşâd Bu hidmet bende-i nâçîze Pertev başka bir ihsân Mu‘cem Esâsından bu cisri pek metîn yaptırdı Mahmûd Hân 1249 Tam Becâ bu cisri âbâd eyledi Sultân Mahmûd Hân 1249 RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 333 İtmâmına Zîver Efendi tarafından inşâd ile kasr-ı mahsûsu bâlâsına yazılmış olan tarihdir. Tarih Esâs-endâz-ı bünyân-ı kerem Abdülmecîd Hânın İmâr-ı mülkünün üstâd-ı adli oldu mimarı Olaldan menhel-i azbü’l-mekârim ol şehin ahdi Sezâ mânend-i deryâ dehre kılsa lutfunu cârî O şâhenşehdir elhakk fâizü’l-hayrât âlemde Sezâdır kılsa âbâdân mülkü böyle âsârı Edirne beldesi enhârı üzre cisr-i şâhâne Garîk-i cûy-ı ihsân eyledi etrâf ü aktârı Gelüp geçdikçe halk-ı memleket bu cisr-i sânîden Duâ-sâz-ı dü-bâlâ kıldılar evrâd ü ezkârı Meriç ü Arda nehri ta revân oldukça bu sudan O şâhın mülkünün feyz-i İlâhî ola enhârı Bu tâk-ı cisri tarsî‘ etti Zîver işbu târîhim Bu âlî cisr oldu hayr-ı sânî-i cihândârı Bed’: 1258 Hitâm: 1263 Tarih mısrâının noktalı harfleri bed’ ve mısra evvellerindeki hurûf hitâm tarihidir. Bu köprüye Yeni Köprü denildiği gibi İkinci Köprü ve şehrin kenarında olduğu cihetle Dış Köprü dahi derler. 334 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 335 Ravzatü’r-Rumât 336 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 337 Ok menzileriyle tîr-endâzân hakkında Vâlide Sultân tâbe serâhâ Câmi-i şerîfi kâtibi Abdullâh Efendi’nin ahd-i Sultân Mehmed Hân-ı Râbi‘de sekiz bâb üzerine tertîb ve Tezkire-i Rumât ismiyle tevsîm eylemiş olduğu risâlenin beşinci bâbı Edirne menâziliyle tîr-endâzlarına dâir olduğundan oradan aynen nekl ü tenmîk edildi. (Der-beyân-ı menâzil-i Edirne) [s.149] Musallâ Menzili Edirne’de Musallâ’da olan menzil hevâsıyla atılıp ibtidâ ol menzili bünyâd eden zâtın ismi Kör Kemâl’dir. Bursa’da dahi yerleri vardır. Ondan Üsküfçü nâm zât aşırı atmıştır ve bunlardan sonra Usta Karaca nâm pehlivân-ı âlem hem yaycı ve hem okçu olmakla kamış oklar yapmakta lâ-nazîr olup Usta Sinân’ın şâkirdlerinden bu âlemde yaycılıkda bunlar nâmdâr kimesneler idi. Ondan aşırı Sinân Yeniçeridir, sonra sipâhî olmuştur. Ondan aşırı Yanmaz Ağaçoğlu Hâce Ali atmıştır. Pehlivân-ı cihândır. Rivâyet olunur ki, berk yaydan ince ok atar, ancılayın cihâna âdem gelmemiştir. Üsküp menzili dahi onundur. Evsâfı çoktur. Cümleden birisi budur ki at üzerinde ok atardı ve ol berk yayı at üzerinde kurardı. Oklarını kubur ile eğer kaşına asardı. Ol âlî-menzilleri pûteye atar gibi atardı. İstanbul’a gelip menzilleri az kaldı ki deryâya indire ve pehlivanların iki yayı kuvveti kadar çekerdi ve kendisi bâzergân olup Uçbeyler ile muâmele ederdi. Ömrünü mücerred geçirmiştir. İttifâk bir zamanda İskender Paşa Bosna sancağı Beyi iken küffâr tarafına akın eyleyip Yanmaz Ağaçoğlu bile gitmiştir. Pek çok kimesnenin gidemediği yere giderdi. Rivâyet olunur ki avdetlerinde yol üzerindeki bir derbendi küffâr zabt edip askeri geçirmediği gibi avdet dahi mümkün değil idi. Hâce Ali tirkeşindeki okları çıkarıp derbenddeki küffâra doğru bir ok atmasıyla düşman fırkasında üç kâfiri birden tepelemiş, küffâr top tanesi erişmeyecek bir yere ok geldiğini müşâhede etmesiyle bu kazâ-yı âsumânîdir beşer kârı değildir, ol kadar uzak mahalden ok yetişmez der iken bir ok daha atıp o dahi birkaç tanesini helâk edince küffâr firâr eyledi. Ve ehl-i İslâm oradan 338 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si mürûr ile selâmet buldu. Ol okların tûlü birer buçuk karış idi ve üçer köşeli demrenleri var idi. Yelekleri üçer parmak idi. Demren oka geçmiş olmayıp ok demrene geçmiş idi. Edirne’de merhûm oldu. Merkûm Hâce Ali’nin Taş Sürdüğü Beyân Olunur Dede Kemâl her zaman Hâce Ali okunu isbât ile ve illa taşını atarım der imiş. Hâce Ali’nin bu söz gücüne geldi. Yaycı Usta Ali’den menkûldür ki, pehlivanlar birgün gelip hazır oldular. Dede Kemâl ben de atarım amma yayım yoktur dedi. Usta Ali bir yay var amma bol yaydır, hamı alınmıştır, bak eğer kolunuza münâsib olursa atınız dedi. Dede Kemal bir iki kerre atıp ne yapayım bu yay bolcadır diye şikâyet eyledi. O asırda dar yay ile atış olur idi. Hele kendisi söz kabul edip koluna göre saz ve atış eyledi. Ekseri hava anda kaldı. Bir sınanmış oku var idi. Pehlivanlardan himmet ricâ edip ve salât ü selâm ile takarak kürsîye getirip küşâd verdi. Havacılar üzerine seğirdip dülbend bozdular. O gün hem taşını sürdü hem menzil bozdu. Okun üzerine varılıp cümlesi gördü. Dede Kemal şurût ile ve tekbîr ile çıkarıp Ali Hâce’ye teslîm eyledi. Ve yayı gördüler ki bol yaydır, badehû cümlesi bol yaya rağbet edip dar yaydan fâriğ oldular. Ondan sonra Dede Kemal Hâce Ali’den aşırı atıp taş sürdü. Badehû Sultân Bâyezîd Hân hazretleriyle Amasya’dan gelmiş olan sipâhî oğlanı ağası ve pâdîşâhın dâyesi kulu ve alâ-rivâyetin dâyesi oğlu olup ismine Dâyekulu Bâlî Bey derler idi. Bir müddet sonra işbu Bâlî Bey Dede Kemal’den aşırı attı. Amma yekdiğerinden fark olunmaz râddede olup ehline malum idi. Bunun üzerine bir çok münâzaalar vukû bulup Dede Kemâl’in rûy-ı rızâ göstermemesinden dolayı halk iki fırka oldu. Kimisi taş [s.150] dikilmesine karar verip kimisi de dikilmemesine ısrâr eylemelerine binâen keyfiyet Sultân Bâyezîd hazretlerine arz olundukta dâyesi kulu olduğundan taş dikilmesine meyl göstermiş iseler de evvel emirde vezirazam ve Kazasker efendiler ve sair erkân-ı devlet ile tarîkin ehl ü erbâbını celb ü cemle muhâkeme fermân buyurup bi’l-cümle ehl-i kabza ile ok yerinin üzerine varılarak ol okun o mahalle düştüğünü isbât için şâhid istimâıyla ziyâde ve noksan nizâ‘ın faslını yine ehline havâle buyurdular. Ma‘a hâzâ mahall-i nizâ‘a varıldı ise de davaya faysal verilemedi. Badehû pehlivanların kâffesi Dede Kemal’e hitâben hazret-i pâdişâhın meyli dâyekulu tarafına olduğu cihetle sizin de ol sûretle rûy-ı rızâ göstermeniz makuldür. İş ehline malûmdur. İlerde sen yine müsâbakat edersin demeleriyle Dede Kemal dahi rızâ gösterip azîm ziyâfetler tertîb olunarak bi’l-cümle kibâr gelip ve RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 339 bölük ağalarıyla ocak halkı hilatler giyip taş diktiler. Bu münâzaa üç sene mümtedd oldu. Bir zaman sonra Dede Kemal gelip on beş gez aşırı attı ve taş dikti. Dede Kemal bir husûs için İpsala’da salb olunmuştur. Badehû Tozkoparan zuhûr ederek İstanbul’daki o iki âlî menzilleri ve Bursa’da Şucâı bozdu. Tozkoparan ilm-i remyde hattât-ı meşhûr Şeyh Hamdullâh şâkirdânındandır. Keyfiyyet huzûr-ı pâdişâhîye arz olundukda hüneri var ise Edirne’de Dede Kemal menzilini atsın buyurdular. Tozkoparan’ın Dede Kemal Menzilini Ne Sûretle Attığı Beyân Olunur Sultân Bâyezîd Han hazretlerinin atıcı tâifesine fevka’l-hadd rağbetleri olduğu cihetle sâlyâne tayin buyurduğundan kışın idman edip yazın gâh Edirne’de ve gâh İstanbul’da atışlar ederler idi. Gerek Tozkoparan’ın ve gerek Bursalı Şucâ ile emsâlinin Edirne’de Dede Kemal menzili bellerini bükmüş idi. Hatta kışın İstanbul’da meşk edip yazın Edirne’ye varınca idmanımız bozulur diyerek bir kış Edirne’de kışlayıp yaza idman için ziyâdesiyle çalışmış oldukları halde yine hâ’iben avdet ettiler. Bu hâl birçok zamanlar imtidâd eyledi. Nihâyet dokuz yüz on dört tarihinde İstanbul’da vukû bulan şiddetli hareket-i arzdan pek çok mahaller harap olmakla Sultân Bâyezîd hazretleri Edirne’ye teşrîf buyurdular. Ve atıcıların kâffesine atılmak emr edip yaycılarına okçularına birçok ihsânlar emr ettiler. Dede Kemâl menziline atılmasını hazret-i pâdişâh be-gâyet arzu etmiş ve hattâ atıcılara birçok ihsânlar va‘d buyurmuş oldukları halde oraya atmak kimseye müyesser olmamıştır. Vaktâ ki mazmûnu üzre vakt-i merhûnu hulûl edince nice atıldığı beyân olunur. O asırda ok menzillerinde her bölükten adam bulunup her atıcıya tarafdâr olurlar idi. Pâdişâhın iki etmekçibaşısı var idi ki ikisi de kabza âşıklarından idiler. Tozkoparan’ın etmekçibaşılara karâbeti olduğundan kendisi ol zümreden geçinir idi. Ve iç ağaları dahi her biri bir pehlivana tarafdâr olup türlü türlü yedekler ve oklar verirler idi. Haydar Bey’e Enderûn’dan çıkmış Hazînedârbaşı Ali Ağa ve Bozdoğancı Mustafa Çelebi’ye Kapıağası ve Tozkoparan’a Kilârcıbaşı Mustafa Ağa muâvenet ederler idi. Ve her birine birer okçu ile birer yaycı hizmet eyler idi. Ekmekçi tâifesi Tozkoparan’ın havadârlarıdır, ok işlerler diyerek taraf-ı devletten men olundu. Müezzinzâde Usta Sinân, Bozdoğancı Mustafa Çelebi’ye hizmet eder idi. Amma maksadı Tozkoparan’ın iş görmesi idi. Kendisinin okuyla ümmid eder idi. İstanbul’da Yıldız menzilini ve haftasında Bursa Şucâ menzilini, Müezzinzâde’nin bir okuyla 340 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si bozmuş idi. Müezzinzâde kangı taraf gâlib ise ok verir idi. Sâhib-i Risâle-i Rumât Hasan Çelebi altı ok tutmuş idi. Yekdiğerine yakın olarak gâh Mustafa Çelebi gâh Haydar Bey attı ise de kimseye müyesser olmadı. Bir gün Yanmazağaç dükkânında bu menzil müzâkere olunup Yanmazağaç [s.151] oğlu bu sene dahi olmadı. Ancak bir ümîd vardır, o dahi olmaz ise artık olmaz dedi. Sebebi suâl olundukda Hasan Çelebi altı ok yaptı, ümîd onlardandır, o dahi olmaz ise olmaz dedi. Bu haber Tozkoparan ile Hasan Çelebi’ye vâsıl olmakla Hasan Çelebi gayret etmiş idi. Sehm yüklerini bir acemden biriktirip yükleyip hava beklerdi. Ve İçkoz Ahmed nâmında bir yaycı var idi ki o Haydar Bey’e ve Usta Ali Tozkoparan’a ve Mustafa Çelebi’ye hizmet eylerler idi. İçkoz Ahmed Tozkoparan’ın yanına gelmeye ve yay vermeye Hazinedârbaşı Ali Ağa’dan korkar idi. Tozkoparan bana Usta Ahmed’den bir yay alıver diye Nişâncı Cafer Çelebi’den ricâ eyledi. O dahi Usta Ahmed’i çağırıp akçesini vereyim bana bir yay ver dedikde canıma minnet velâkin hazînedârbaşıdan korkarım velâkin ben bir yay öndül koyayım atsınlar kimde hava kalırsa yay onun olsun, bolay ki hava kendisinde kalıp da ala idi dedi. Ve öylece yaptılar hava Tozkoparan’da kaldı, yayı aldı. Bu sebebten okçu ve yaycı mâ-beynine güft-gû düştü, söz çoğaldı. Öyle yay ile okları tecrübe eyledi. Menzil atmak ümîdinde idi. Birgün pehlivanlar ile meydana varılıp ulemâ efendilerden birçok zevât gelmişidi. Ulemâdan Aşık Kâsım denmekle marûf bir zât gelip pehlivan bir duâ edelim sen âmîn de. Ola ki cenâb-ı Rabbü’l-âlemîn seni maksûdun menziline nâil eyleye deyip öylece ettiler. Çünkü pehlivân-ı âlem pehlivanlar ile ayak yerine basıp salât ü selâm getirerek ve Fâtiha-i şerîfe okuyarak ve tekbîr alarak okunu takıp üçer ok attılar. Dördüncü ok ki nevbeti Tozkoparana geldi, hulûs-ı kalb ile ve teveccüh-i tâmm ile gezleyerek ve kâidesi vechile kâffe-i malûmâtını icrâ eyleyerek iç kabzaya andan gezine çekip saf kalble şast küşâd ve yerinden sıçrayıp yâ Allah sadâsıyla bir çağırdı ki âleme velvele düştü. Tozkoparan’ın bu kadar çağırdığını kimse bilmiyordu. Havacılar kulak verip dinlediler. Ok şahîn gibi gıjırdıyla gelip konup ejder ağzından çıkmış gibi titremeye başladı. Havacılar seğirdip ok üzerine vardılar. Menzil bozduğunu bilip destâr bozdular. Cümle pehlivanlar ok üzerine geldiler. Ok Hasan Çelebi’nin olmakla beraber pehlivanlıkta dahi ehil olduğundan ona teklîf olundukda âyîn ve erkân ile çekip Tozkoparan’a teslîm eyledi. Cümle ile merhabâlaştılar, mübârek ola denilip taraf-ı pâdişâhîye ve vükelâ ve vüzerâya müjdeler gönderilmekle ihsânlar olundu. Hazret-i pâdişâh Mamak Pınarında ziyâfet eyleyip bi’l- RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 341 cümle vükelâya ve bölük ağaları ve yeniçeri ağası ile sâir îcâb edenlere ve Tozkoparan’a hil‘at giydirildi. Ve’l-hâsıl Tozkoparan’a dil-hâhı vechile ikrâm olunduktan sonra âyîn ve erkân üzre taş diktiler. Edirne’de Ovaya Giden Yol Menzili Bu menzilin iki tarafını su aldığı cihetle Tozkoparan ve İshak Bey ve Haydar Bey ve sâhib-i Risâle-i Rumât Hasan Çelebi ittifâk-ı ârâ ile bu menzili Musallâ Meydânına kaldırdılar. Menzil-i mezkûr kadîm olup yedi taştır, ikisi malûm beşi meçhûldür. Gâliba bu menzil Sultân Murâd-ı Sânî zamanında atılmış olmak gerek. Merhûm Tozkoparan durup bedel atmışlardır. Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci meçhûldür. Altıncı Mütevellî Kulu, yedinci Zihgîrcidir. Mütevellî Menzili Cennet-mekân Ebü’l-Feth Sultân Mehmed Hân asrında yıldız havasıyla atılmıştır. Bu menzile Dede Kemâl çok durup düz yerde olmakla havasına rast gelmediğinden sonra aksine durup atmıştır. Âlî menzildir. Bu hesâbca düz yerde aksine durulup atılsa olur. Evvelkisi Sinân Mütevellî, ikincisi Dede Kemâl. Bağlaryolu Menzili Bu menzil Bağlaryolunda olan pınarda ayak taşı olup Bursalı Kuyusu yeri derler poyraz havasıyla atılmıştır. Evvelkisine Papasoğlukulu ikincisine Kocaili Beyi Küçük Dede derler. Üçüncüsü Sultân Bâyezîd kullarından Keyvan Bey’dir. Sonra Kefe beyi olmuştur. Mîr-i alem Ahmed Ağa bu menzilden aşırı kısarak ağaç okuyla atıp nişân eyledi. Başkaca taş dikildiğini [s.152] sâhib-i risâle Hasan Çelebi nakl etmiştir. Sarây Ovasında Olan Ağaç Menzili Bu menzil Mamakpınarı’na karşı lodos havasıyla atılır. Evvel atan zâta Na‘leynî Körögöz, ikincisine Kassâb Bâlî üçüncüsüne Bozdoğancı Sûfî derler üstâd yaycı imiş. Dördüncüsüne Molla Osman, beşincisine Gulâm Ali altıncısına Çubukçu Gulâm Nasûh, yedincisine Mîr-i Alem Ahmed Ağa derler. (Fakîr-i Câmi‘u’l-hurûf tarafından ilâve) İşbu Mamakpınarı’na karşı menzile Cennet-mekân Sultân Osmân Hân-ı Sânî hazretleri Hotin seferi azmiyle bin otuz tarihinde Edirne’yi teşrîf buyurdukları sırada ok atmış ve 342 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si nişâne olmak üzre ol vakit rekz edilmiş olan iki arşın irtifâındaki mermer taşta murakkam tarih buraya terkîm edilmiştir. Nazm Şâh-ı dilîr Sultân Osmân-ı şîr-savlet Sâhib-kırân-ı Cem-câh-ı Cemşîd çarh-ı temkîn A‘dâ-yı bed-nihâda azm-i cihâd edince Bu sahn-ı dil-güşâda kurdu hıyâm-ı zîbîn Alıp ele kemânın tîr attı bu nişâna Her kim görürse eyler ol pâdîşâha tahsîn Tenzîl-i san‘atında fikr-i dakîk kıldı Hilmî-i dâ‘î dedi târih-i hûb ü rengîn Yayı oku koyunca bâkîsi oldu tarih Âmâc-ı sehm-i Sultân Osmân-ı dâd-âyîn 1030 Bu tarihin tarîk-ı istihrâcı şu vech iledir. Tarih mısrâı hesâb olundukda bin kırk bir adettir. Üst mısrâda vâki “yayı oku koyunca” ibâresindeki yay lafzından maksad “yâ” harfidir ki on adedi câmidir. Okdan maksad dahi bir adedi hâvî elif harfi olup ikisinin mecmûu on bir adeddir. Bu adetleri koyunca tarih mısrâının mecmû-ı a‘dâdından on bir adedi tarh edilince teşrîf-i şâhânenin 1030 senesi idüği tezâhür eder. Taşda dahi 1030 senesi murakkamdır. Mezkûr taş kurbunda vâki Tunca nehrinin 1310 senesi feyezânında incimâdına mebnî buzların sadmesiyle devrilmiş olduğundan cihet-i askeriyece yerinden kaldırılıp kurbunda vâki kışla derûnunda hıfz edilmiştir. (İntehâ) Namâzgâh Ovası Menzili Bu menzil ağaç okuyla poyraz havasıyla atılmıştır. Atıcıların birincisi sâhib-i risâle Hasan Çelebi, ikincisi Kadı Ömer Halîfedir. Tîr-ger Hasan Çelebi Menzili Bu menzil Musallâ Meydânında lodos havasıyla atılmıştır. Hasan Çelebi’nin karındaşı Hüseyin Çelebi ricâ ederek evvelen atıp taş dikmiştir. Hasan Çelebi anataşı birâderi Hüseyin Çelebidir. İkincisi Filibeli Saka Hüseyin’dir. Edirne’de bu zikr olunan menzillerin yerleri bilinmekten kalmıştır. Sual olundukta bunlar meydanın sınır taşlarıdır diye cevap verdiler. Tozkoparan İskender’in yeri ile Musallânın sağ tarafında zikri sebk eden eski menzilin taşları mermer olmakla malûmdur. Bu zikr olunan RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 343 menziller Hasan Çelebi Risâlesi’nden nakl edilmiş olup Abdullah Efendi Tezkiresi’nde muharrer olan menâzil ber-vech-i âtîdir. Lodos Menzili Yeksüvâr-ı zergerdân altı taş olup dördü malûm değildir, ikisi malûmdur. Beşinci Ömer Efendi, altıncı Kayyimzâde Ahmed Efendidir. İstanbul’da dahi menzili vardır. Ayakyeri çeşmenin solunda olan Kefke taşıdır. Dokuz yüz elli gezdir. Musallâ Menzili Bu menzil Musallâ’da dahi Bursalı kuyusu dibinde ayaktaşı olan Yıldız menzili ki Yaycı Hüseyin menzilidir. Birincisi Hüseyin Kemânger ikincisi Samsunîbaşı Süleymân Ağa üçüncüsü Haffâf Hacı Mustafa’dır. Dördüncüsü Murâdiye kâtibi İbrâhîm Çelebi, beşincisi teberdâr-ı sâbık Topçu Hüseyin, altıncısı Vâlide Sultân Ağası Lala Ebûbekir Ağa, yedincisi Teberdâr Ahmed Bey’dir. O asır geziyle cem‘an bin on altı gezdir. Bu menzilin baştaşı [s.153] Musallâ’nın solundaki çeşme deresiyledir. Teberdâr Sâlih Efendi altıncı taş olmak üzre yetmiş gez kabzaya doğrultmak şartıyla ve olmaz ise çıkarmak üzre bir taş dikmiş idi, itibâr olunmadı. Hattâ Ahmed Bey menzili attığı gün ona destâr olmayıp sâhibine ya atarsın veyahut taşı çıkarırız denildikde bir seneye mehil taleb eyledi, öyle kaldı. Çıkarıp atmak gerekdir hilâf-ı şart ve kânûndur. Musallâ Meydânında Kıble Menzili Bu menzilin ayak yeri Musallâ üzerinde olan çeşmenin sağ tarafına bedeldir. Bağ yolunda olan yeksüvârdır. Subaşı Ali Efendi ve Ali Ağa ve Kıbleli çukadârı Mehmed ve Torlacı Hacı Hüseyin, teberdâr cem‘an dokuzyüz altmış gezdir. Musallâ’da Poyraz Menzili Bu menzilin Ayakyeri Bursalı Kuyusu’nun sağ tarafında bir küçük mermer taştır. Anataşı Samsuncubaşı olan Süleymân Ağa’nındır. İkinci Lala Ebûbekir Ağa üçüncü Şatırbaşı Salih Ağa’dır. Dördüncü Musâhib-i Şehriyârî Abdülkerîm Ağa cem‘an dokuz yüz otuz iki gez ve pîşrevdir. Gündoğrusu Menzili Bu menzilin ayakyeri Dağdibinde tepede olan küçük mermerdir. Kahveci yeri denmekle marûfdur. Ana taşı ancak yedi yüz gez olabilen bir yer olup yetmiş dirhem yay ile atmağın ihrâc olunmadı. İkinci Süleymân 344 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Ağa’dır. Beyne’l-hayât ve’l-memât bir adam olmakla müsâmaha olundu. Bunlara menzil denilemez. Nasıl taş diktiler bilinemedi. Timurtaş Menzili Bu menzilin yeksuvâr ayaktaşı köyde Durmuş Ağa bahçesinin hendeğinde imiş. Evveli ve sânîsi nâ-mulûmdur. Üçüncü Hacı Mustafa batman seksen gez aşırıdır. Dördüncü olmak üzere merhûm Hacı Bâkî bir arabacının yolda bulduğu ok ile dikmiştir. Merhûmun sahîh oku yoktur. Âkıbet haydûdlar katl eyledi. Şurûta muhâlif olarak taş dikenin muammer olduğu görülmedi. Bu fende yalan söyleyenin ve doğru yürümeyenin va hakkına razı olmayanın elbette bir kazâya uğrayacağı bedîhîdir, be-gâyet ihtirâz lâzımdır. [Sâhib-i Tezkire mûmâ-ileyh Abdullah Efendi der ki; Edirne’de Velî Çelebi nâm bir solak ok meydanına gelip bizimle görüşmekle solaklar günü cümle solaklar a‘lâ pûte attı. Fakîr solaklara mümeyyiz olmamla kusûruna bakılmayıp meydana geldi. Solaklar içinde bunun iktidârı huzûr-ı pâdîşâhîye arz olunmakla rikâb solağı oldu. Bu hâl ile kendisine gurûr müstevlî olduğundan Edirne’de birçok masraf ihtiyârıyla bir cemiyet akd ederek hâki menzilini açıp güç hâl ile yedi yüz elli geze taş dikmiştir. Bundan evvel kâffe-i rumât ile beynehümâmızda dokuz yüz gez pîşrev ve sekiz yüz elli yeksuvâr ve sekiz yüz otuz hâki olmayınca menzil dikilmesin diye kavl ü karâr etmiş iken Velî Çelebi hilâf-ı karâr taş dikmiş ve Hacı Osmân nâm bir yaycı pûte oku ile aşırı atmış olduğundan ırz-ı rumâtı tekmîl için Veli Çelebi’nin ayak ve ana taşlarını çıkarıp atmış idim. Edirne atıcılarıyla rikâba davet olunduğumuzda Velî Çelebi huzûr-ı hümâyûnda fakîri meydâna okudu. Fakîr dahi çıktım iki ok ile boyundan ziyâde çul giyip iskât olundu. Hatta huzûr-ı hümâyûnda bize meydân okudukda pâdîşâh hazretleri seni Velî meydâna okudu, çıkar mısın? buyurdular. Fakîr dahi kimseye maydân okumam, amma okur var ise evvelâ pertâb oku ile sonra ip altından pûte okuyla badehû at üstünde yirmi dört bend ok atmak şartıyla çıkarım dedikde fermân buyrulmakla huzûr-ı hümâyûnda ata süvâr olarak ibtidâ çıkışda tablaya yelesine dek bir ok urunca Solak Velî karârı firâra tebdîl eyledi.] Mehmed Beşe Yeniçeri ocağından Kıbleli Çukadâr Mehmed Beşe üstâd tîrendâzlardan olup Edirne’de Yeksuvâr menzilinde mümtâz menzili olduktan mâadâ fenn-i tîrde dahi müsellem ve mümtâzdır. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 345 Edirneli Dervîş İbrâhîm Ömer Efendi [s.154] ve Kayyımzâde Ahmed Efendi ayakdaşlarından olup Edirne’de Timurtaş karyesinde batman menziline birçok günler sa‘y ve gûşiş etmiş ve mahall-i mezkûrda bir dürüst menzil atmıştır. Samsuncubaşı Süleymân Ağa’nın üstâdı olup doksan yaşını tecâvüz edince muammer olmuştur. Kayyımzâde Ahmed Efendi Sarây Meydanında Yeksuvâr menzilinin baştaşı bunlarındır. İstanbul’da Hacı İsmâîl nâm-ı diğer Uşşâkî menzilinde Mevkûfâtî Mehmed Efendi’den sonra otuz gez aşırı atıp taş dikmiştir. Tezkire-i Rumât’ta Kayyımzâde kadar yay çeker istimâ olunmadı. Sefer kadar çeker imiş diye mezkûrdur. (Mûmâ-ileyh Ahmed Efendi hattât olduğundan tarih-i vefâtıyla medfeni hattâtlar sırasındadır.) Teberdârân Ocağından Turlacı Hüseyin Ağa Destâr-ı tîr-endâz olup Edirne musallâsında yeksuvâr menzilinden atmıştır. Ser-efrâz-ı menzildir. Edirneli Ömer Efendi Sultân Murâd tîr-endâzlarındandır. İlm-i remyde kabzına Şinâsî Pehlivan olup Edirne’de Sırık Meydanında Yeksuvâr menzilinde ser-efrâz-ı menzil olan Kayyımzâde Ahmed Efendi’ye karîb mümtâz menzili vardır. Samsuncubaşı Süleymân Ağa Mümtâz ve müsellem tîr-endâzlardandır. Edirne’de bir iki menzili olduğu meşhûr-ı âlemdir. Merkûm Süleymân Ağa ömrü oldukça ok atmış pehlivân olup Peç senesi Ostorgon muhâfazasında bulunmakla kaleyi küffâr aldıkda Maktûl Mustafa Paşa tarfından katl edilmiştir. Mahmûd Efendi Matbah Emini demekle meşhûrdur. Mûmâ-ileyh atîk tîr-endâzlardan olup niçe günler meydân aşmıştır. Edirne’de Burnuyamuklu’da sâhib-i menzil adam idi. [Burnuyamuklu Hacılar ezânından Helvacı Çeşmesi’ne kadar olan arâzî dâhilinde bir mevki ismidir.] Burnu penbeli dahi derler. Pûte Suffelerinden Edirne’de Olan Suffeyi Vaz Eden Üstâd-ı Küll Piyâle Paşa Hatîbi Hatîb-i mûmâ-ileyh pûte-endâzîde yegâne olup mezkûr suffede olan iki draht-ı müntehâya bir kemend boyu bülend ip çekip ve bir buçuk ke- 346 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si mend boyu geriye oturup ipin altında üç yüz gez bu‘du olan mahalde sepete ok attıkları meşhûr-ı âlemiyândır. Mûmâ-ileyh mezkûr suffeyi zikr olunduğu vech üzre pûte atmaya iktidârı olan pehlivânlar oturmak şartıyla vaz etmiştir. Tezkire-i Rumât’ın makâlâtı burada tamâm oldu. Seyyid İbrâhîm Efendi ibni Seyyid Feyzullâh Efendi Bin yüz on beş tarihinde Rumeli kazaskerliği pâyesiyle tatyîb olunduğu Vekâyi sırasında beyân olunan şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendizâde Hâce-i Sultân Mahmûd-ı Evvel Seyyid İbrâhîm Efendi’nin Tezkire-i Rumât’ta eğerçi zikri mesbûk değil ise de müşârun-ileyh dahi atıcılardan olup vaktiyle dikmiş olduğu nişantaşı el-yevm Edirne’de Topçu Kışlası havlusunda mahfûz bulunmakla şuarâ-yı asriyeden Azîz tarafından tanzîm edilip üzerine hâkk ve nakş edilmiş olan ebyât-ı tarihiyyenin sûreti budur. Tarih Pâdîşâh-ı heft-kişver hazret-i Hân Mustafa Edicek ehl-i kemâle rağbet-i pür-inti‘âş Hâce-i Sultân Mahmûd-ı cüvân-baht-ı saîd Ya‘ni necl-i şeyhülislâm ol meh-i envâr-pâş Hazret-i Sultân-ı dehrin yümn-i ikbâli ile Menzil aldı etti hakkâ kuvvet-i bâzûyu fâş Bu fezâda hân-ı ev‘vel yani sultân-ı be-nâm Ettiler Rüstemliğin teslîm koyup yere baş Hil‘at-i semmûr ile hâkân-ı a‘zam eyledi Atlas-ı çarh ile nesc-i itibârın hem-kumaş Geldi tebrîk eyleyüp târîhini dedi Azîz [s.155] Bâreka’llah Seyyid İbrâhîm Efendi dikti taş Çerkes Mehmed Ağa Kemânkeş. 1128 tarihinde vefât edip Saray-ı Hümâyûn civârında piyâde kışlasının câmi-i şerîfi pîşgâhındaki kabristanda medfûn ve nakş-ı seng-i mezârı bu tarih-i mevzûndur. Mısrâ: Kemânkeş Pehlivân Çerkes Mehmed sâhib-i menzil Rıdvân Mustafa Kemânkeş. Bin yüz yirmi sekiz tarihinde fevt olup mezkûr kabristânda defn olunmuştur. RİYÂZ-I BELDE-İ EDİRNE 347 Yakûb-ı Hindî Bu lakab ona hey’âtı sebebiyle Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis tarafından verilmiştir. Sülüs ve neshde Hâfız Osmân mezunlarındandır. Hatt-şinâsân, Yakûb Efendi ehl-i hattın sâhib-i zuhûrudur demişlerdir. Mûmâileyh meşâhîr-i kemânkeşândandır. Edirne’de vâki Kuleyi [Sarây-ı Hümâyûn’un cihânnümâsı olacaktır] cirîd ile aşırıp pesendîde-i pehlivânân olmuştur. Sâir maârifde dahi eli vardır. Taklîd-i âsâr-ı eslâfda mahz-ı isti‘dâd idüği muhakkaktır. Ebû Eyyûb-ı Ensârî’de yazılı medrese kapısı dâhilinde bir ( ) resm eylemiştir ki Vefâyî’nin ( )’ına râcih olduğu hurde-bînân-ı hatta ayândır. Sâl-i vefâtı 1196’dır. Üsküdar’da Harmanlıkta medfûndur. Kezâ fîHatt ve Hattâtân. Zuhru’l-Ârifîn nâm kitâbda bâbü’t-tâ’da remy hakkında ber-vech-i âtî muharrerdir. Bu hadîs-i şerîf ve bu haber-i latîf nüzülü’s-sâirîndendir. Manâsı “siz ok atmayı öğreniniz, zîrâ tahkîk iki kerre ok atıp vurulan iki nişânların arası bir çiçek bahçesidir, cennet bahçelerinden” demektir. Bunun hikmeti ok atmak gazâ mebâdîsinden olduğudur. Bunun râvîsi Ebû Hüreyre’dir. Ve yine Zuhru’l-Ârifîn’de Bâbü’s-sâ’da, el-hadîsü’s-sâminde Ebû İshak Sa‘d bin Ebî Vakkâs radiya’llâhü anhu zikrinde ehl-i İslâm arasında gazâ niyyetine ok atanların yeğreğidir. Ve hazret-i Fahr-i Risâlet onun hakkında “Yâ Rab sen onun duâsını kabûl eyle ve ok atmasına ve koluna berklik ver” diye duâ eylemişlerdir. Ve yine Uhud gazâsında ona hitâb edip “Yâ Sa‘d ok at ki babam sana fedâ olsun” deyip ve bir dahi “bu benim dayımdır, her kişi dayılarını getirsinler” diye onunla iftihâr ve mübâhât eylemişlerdir diye mezkûrdur. (İntehâ) El-Makâm: Tatarhân kabristanında Odun iskelesi cihetinde vâki keresteci mağazalarının havluları kurbunda kâin bir kabrin sandukasında merkûz bulunan amâmeli ve müdevver kabir taşı üzerinde yalnız “elmakâm” kelimesinin mahkûk ve menkûş olmasından nâşî orası “el-makâm” nâmıyla marûftur. Sebeb-i tesmiyesi bu sanduka ile kurb ve civârında pek çok zevât-ı izâmın medfûn bulunmasından ileri geldiği mervîdir. Edirne’de en eski kabristan işbu El-Makâm nâm kabrin vâki olduğu ve vasatında vâki bir türbe harâbesine izâfetle Tatarhân Kabristanı denilen mahal olup Edirne’nin ibtidâ-yı fethinden İstanbul’un fethine değin güzerân eden doksan dört sene zarfında Edirne’de irtihâl-i dâr-ı bekâ eden ulemâ ve fudalâ ve ümerânın buraya defn edildiği anlaşılmakta ise de vâ-esefâ ki mütercim-i 348 20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edi̇rne’si Şakâyık Edirneli Mevlânâ Mecdî ve sâhib-i Enîsü’l-Müsâmirîn Mevlânâ Hibrî ve Örfî ve Nazîrâ efendilerden hiç birisi bunların kabirleri taşlarınca tetebbuât icrâsında bulunmamış ve Mevlânâ Şerefüddîn el-Kemâlî ve Fahreddîn-i Acemî ve emsâli meşâhîrin göz önünde olan kabir taşlarını bile okumaya tenezzül etmeyip yazdıkları eserlere bunlar hakkında me’hazları olan kitâblarda gördükleri veyahut efvâhdan işittikleri makâlâtı yazmışlardır. Tetebbuât-ı fakîrânem ise 1294 senesinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsında mezâristân taşlarının ekseriyyet üzre mahv edilmiş olduğu zamâna musâdif bulunmakla bi’z-zarûre işin ilerisine varılamamıştır. 1/1. Cildin Sonu
© Copyright 2024 Paperzz