Saray`da paralel devlet kuruluyor Erdoğan`a örtülü

BİR BASIN ÖRGÜRLÜĞÜ MEKTUBU DA
İNGİLTERE’DEN:
INFOMATRIX
ROMANYA FINALI’NE
ROBOTLAR
DAMGASINI
VURDU 102
GAZETECILERI
SERBEST
BIRAKIN 107
Yolsuzluk nedeniyle
yargılanan Maliye
bakanı ev hapsine alındı
GÜNDEM 1 04
Sırbistan’dan
Kosova’ya ilk resmi
ziyaret gerçekleşti
BALKANLAR 1 08
Selam Bahara
Yolculuk, 1 milyon
seyirciyi aştı
KÜLTÜR 1 09
HAKAN ŞÜKÜR: DARBE DÖNEMINE HOŞ GELDINIZ! 103
30 MART-05 NİSAN 2015 SAYI 696 WWW.ZAMAN.RO 2 LEİ
Erdoğan’a örtülü ödenek ve istihbarat toplama yetkisi
Saray'da paralel devlet kuruluyor
Başbakanlığı döneminde örtülü ödenekten 7 milyar TL harcayarak rekor kıran Erdoğan’a
‘gizli ödenek ve istihbarat toplama’ yetkisi verildi. Muhalefet, yürütmenin görevini
Cumhurbaşkanı’na devreden düzenlemeye tepki gösterdi. CHP’li Hamzaçebi, “Demokrasimize saray darbesi yapılmıştır.” dedi. Başbakan ve hükümet diye bir şeyin kalmadığını belirten MHP’li Vural, “Düpedüz paralel devlet yapılanması.” ifadesini kullandı.
Polise
öldürme
yetkisi verildi
www.bellona.ro
Bellona Bükreþ Otopeni: +40 21 352 00 10
Bellona Bükreþ Unirii: +40 21 312 58 17
Bellona Craiova:
+40 25 159 58 47
Bellona Ploeþti:
+40 24 456 14 53
Bellona Piteþti:
+40 24 821 35 00
www.zaman.ro
İBRAHİM ASALIOĞLU -EMRE SONCAN - ANKARA
AKP’nin torba yasaya son dakikada eklediği
madde ile Cumhurbaşkanı, ‘istihbarat ve savunma amaçlı’ harcama yapabilecek. Denetimi olmayan gizli ödeneği kullanacak. İçişleri Bakanı Sebahattin
Öztürk’ün önergesiyle Meclis gündemine gelen düzenleme, gerginliğe yol açtı.
CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, anayasa
gereği sorumsuz olan Cumhurbaşkanı’na doğrudan
yürütmeyle ilgili görev vermenin mümkün olmadığını
söyledi. “Bu, anayasal darbedir. AKP, Parlamento’yu
saraya teslim etti.” dedi. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural “Saray içi kabine, milletin egemenliğini kullanacak noktaya geldi. Fiilî olarak darbe, Örtülü Ödenekte meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.” diye konuştu.
Başbakan iken örtülü ödenekten 7 milyar
90 milyon TL kullanan Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı sıfatıyla ne kadar harcayacağı belirsiz.
Cumhurbaşkanlığı’nın 2015 bütçesi de yüzde 97
artırılarak 397 milyon liraya çıkarılmıştı. GÜNDEM 103
1
‘Sıkıyönetim yasası’ olarak bilinen iç güvenlik paketi yasalaştı. Bundan sonra olacaklardan bazıları:
POLİS, VATANDAŞIN ÜSTÜNÜ VE ARABASINI HAKİM YA DA SAVCI KARARI OLMADAN ARAYABİLECEK.
İSTEDİĞİ KİŞİYE ‘KORUMA TEDBİRİ’ ADI ALTINDA ‘GİZLİ GÖZALTI’ YAPABİLECEK.
EYLEMLERDE POLİS ELİNDE MOLOTOF OLANI SİLAHLA VURABİLECEK, BOYALI SU SIKABİLECEK.
İÇİŞLERİ BAKANI, BİR İLİN JANDARMA KOMUTANINI İSTEDİĞİ ZAMAN DEĞİŞTİREBİLECEK. 103
Bu yasa toplumsal barışı
dinamitler, bedeli ağır olur
1
Valilere ve polise olağanüstü yetkiler
veren sıkıyönetim yasasına tepkiler
dinmek bilmiyor. Türkiye'nin hızla ‘diktatöryal' bir rejime doğru sürüklendiğini
söyleyen muhalefet partisi milletvekilleri,
şu konuda hemfikir: “Türkiye'yi polis devletine doğru götüren bu sıkıyönetim yasası
toplumsal barışı dinamitleyecek.” 103
facebook: zamanromania / zamanromanya
Saray iktidarı
Mustafa Ünal
Yorulduğu yere han
yaptıran Erdoğan
Mehmet kamış
112
twitter: @ZamanRomanya
02KÜLTÜR
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
240 ÖĞRENCİ, 120 PROJE İLE YARIŞMADA YER ALDI
Genç bilişimciler, Infomatrix Romanya Finali’nde yarıştı
ÖMER SAİD BURGAZLI, BÜKREŞ
Dünyanın dört bir yanından genç
bilişimcilerin yarıştığı 'Infomatrix
- 2015 Bilişim Olimpiyatları'nın Romanya Finali Güneydoğu Avrupa Lumina
Üniversitesi'nde gerçekleştirildi.
Bu sene 13.sü düzenlenecek 'Infomatrix - 2015 Bilişim Olimpiyatları'nın
Romanya finalinde Romen öğrenciler dereceye girebilmek için birbirinden ilginç
projeleri ile yer aldı. 28 ilden 120 proje
sahibi 240 öğrencinin katıldığı ülke finalinde; mini robotlar, tıp, endüstri ve eğitim
alanında geliştirilen projelerin yanında
kısa filmler de dikkat çekti.
Programcılık, Bilgisayarlı Sanat, Sistem
Kontrol, Robot ve Kısa Film kategorilerinde yarışan öğrenciler en çok ilgiyi robot
dövüşlerine gösterdi. Öğrencilerin Lego
parçaları ile değişik donanımlarda geliştirdikleri robot güreşlerinde rakip oyuncular
birbirlerini saha dışına atmak için çaba sarf
etti. Çizgi takibi yapan robotlar da kurulan
parkuru en kısa zamanda tamamlamaya
çalıştı. Öğrenciler, robotlara taktıkları değişik aparatlarla farklı görevler yapmasını
sağladılar. Bazı robotlar normal yol veya
arazi şartlarına kendiliğinden uyum sağlarken bazıları ise kamera ve robot kolları
ile insanlar için tehlikeli alanlarda zor görevleri başarması için tasarlandı.
Finallere 2013 yılında Intel'in dünya
genelinde düzenlediği yarışmada sürücüsüz araç projesi ile birinci olan Romen
Ionut Budisteanu da katıldı. Devre levhasına otomatik devre elemanları yerleştirebilen makinesi ile Infomatrix'e katılan
Ionut,"Bu projede endüstriyel bir robot
yaptım. Mühendisler, araştırmacılar ve
elektronik devre üzerinde çalışan insanlara yardımcı olacak evlerinde dahi kurup
kullanabilecekleri bu makineyi geliştirdim. Bu projenin artıları; normalden ucuza mal olması ve diğer makinelere göre
daha hassas olması. Başarılı olabilirsem
kendi şirketim aracılığı ile üretime geçmeyi düşünüyorum." dedi.
1
240 öğrencinin 120
proje ile yarıştığı
‘Infomatrix-2015’
Romanya elemelerinde yine birbirinden ilginç projeler
yarıştı. 4 kategorinin
yer aldığı yarışmada
her kategorinin
3 birincisi ödüle
layık görüldü. Yoğun
katılımın olduğu ödül
törenine Romanya
Parlamentosu
Teknoloji Komisyonu
Başkanı Varujan
Pambuccian’ın yanı
sıra çok sayıda
davetli katıldı.
ATOM İÇİ 3 BOYUTLU GEZİNTİ
Programlama dalında Chemistry VR
projesi ile birinci olan Popa Sebastian ve
Andrei Tudor ise atom ve moleküllerin
dünyasını 3 boyutlu olarak öğrencilere
sunuyor. Sanal gerçeklik gözlüğü ile öğrenciler atom boyutunda gezintiye çıkıyor. 3 boyutlu olarak atom çekirdeğindeki
nötron, proton ve elektronlar arasında ki
etkileşimi gösteren programı yazan Popa
ve Andrei, "Biz bir kimya laboratuvarını öğrencilerin gözleri önüne getirmeyi
amaçladık. Normalde çok büyük maliyetlere yapılacak laboratuvar yerine sanal
gerçeklik gözlüğü ve yazdığımız program
ile atomsal boyutlarda dolaşma imkanı
sağlıyoruz." dedi. Popa "Programımızda
atomun elektronları ve çekirdeğinin, yanı
sıra moleküllerin şekil ve dizilişlerini görebiliyoruz. Mesela burada su molekülünü görüyoruz. Ayrıca proton çarpıştırıcısı
ile protonları çarpıştırıp daha küçük parçacıklar elde edebiliyoruz." dedi. Bu sene
14-18 Mayıs tarihleri arasında 13.'sü gerçekleştirilecek olan Infomatrix - 2015 Bilişim Olimpiyatları'na 43 ülkeden 500'ün
üzerinde projenin katılması bekleniyor.
Lumina mezunları
hatıralarını tazeledi
1
Lumina Eğitim Kurumları mezunlar
Derneği, Hilton Athene’de düzenlenen kokteylde eski mezunlarını bir araya
getirdi. Birçoğu iş dünyasında başarılı bir
grafik çizen mezunların toplantısına okul
yöneticileri de katıldı. Gecede eski anılarını tazeleyen mezunlar, Lumina Eğitim
Kurumları’nda eğitim görmekten duydukları memnuniyeti ifade ettiler.
03GÜNDEM
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
Saraya istihbarat toplama ve örtülü
ödenek kullanma yetkisi
Başbakanlığı
döneminde
örtülü
ödenekten
7 milyar TL
harcamıştı
AKP’nin torba yasaya eklediği madde ile Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a istihbarat toplama ve örtülü ödenek kullanma yetkisi verildi. Muhalefetin ‘sarayda paralel devlet
kuruluyor’ eleştirileri altında kabul edilen madde ile
Erdoğan, “istihbarat amaçlı’ harcama yapabilecek.
BİRİNCİ SAYFA’DAN DEVAM
1
BANKALARA İFTİRA ATMAK
SERBEST. Genel Kurul’da kabul
edilen torba yasalarla bankaların itibarına zarar veren yalan yanlış haber
ve beyanlara koruma zırhı getirildi.
Menfaat sağlamıyorsa, bankalara iftira atmak neredeyse serbest hale geldi.
Bu maddeyle özellikle Bank Asya’ya
yönelik onlarca yalan habere imza
atan iktidar yanlısı medya kurtarılmış
oldu.
TRT, ZARAR EDEN AA’YA KAYNAK AKTARACAK. TRT’nin her türlü
program, haber, yapım ve yayınlarla ilgili olarak Anadolu Ajansı’ndan
yapacağı mal ve hizmet alımlarında
kamu ihale yasasının dışına çıkıldı.
Böylece TRT, Anadolu Ajansı’na
program, yapım ve yayınlar karşılı-
ğında ihaleye girmeden ödeme yapabilecek.
BÜROKRATLAR GÖREVDEN ALINACAK. Hükümetin görevden aldığı
bürokratların mahkeme kararıyla geri
dönmemesi için yeni bir uygulamaya
geçilecek. Bu kapsamda Başbakanlık,
bakanlıklar, bağlı ve ilgili kuruluşlar
ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar, TMSF’de üst düzey yönetici kadro
ve pozisyonunda bulunanlar görevden alındıklarında atanacakları kadro
ve pozisyonlar tek tek yasaya eklendi.
BAKAN İNTERNETİ SANSÜRLEYEBİLECEK. Anayasa Mahkemesi’nin
daha önce birkaç kez iptal ettiği
‘internete sansür’ düzenlemesi de
torba yasada yer alırken, başbakan
veya ilgili bakanlığın talebi üzerine
internete erişim engellenebilecek.
Darbe dönemine hoş geldiniz!
İstanbul Bağımsız Milletvekili Hakan Şükür: “Adına İç Güvenlik Yasası mı dersiniz, istibdat başlangıcı mı, muhaberat devleti mi bilmem.
Artık bireysel özgürlüğünüzü hükümet elinizden aldı. Darbe dönemine hoş geldiniz. Meclis’te kabul edilen İç Güvenlik Yasası ile polis
sizi savcısız, mahkeme kararsız alıp götürebiliyor. Nereye mi? Artık
insafına kalmış! Örnek; mahkeme ve savcılık kararı olmadan polis sizi
48 saat gözaltına alıp, kimseye haber vermek zorunda değil. Darbe
dönemine hoş geldiniz. Allah kimseyi yanlışı savunacak kadar cahil,
doğruyu inkar edecek kadar da nankör yapmasın! Gece yarısı sadece
iç güvenlik paketini değil, Cumhurbaşkanı’na örtülü ödenek veren yasayı da Meclis’ten geçirdiler. Dikkat: Güvenlik ve para.”
Torba yasaya eklenen
bir maddeyle Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’a istihbarat
toplama ve örtülü
ödenek kullanma
yetkisi verilmesi büyük
tepki çekti. Başbakanlığı döneminde örtülü
ödenekten toplam 7
milyar 90 milyon lira
kullanarak Cumhuriyet tarihine geçen
Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı sıfatıyla ne
kadar harcama yapacağı ise henüz belirsiz.
04GÜNDEM
ÇOCUK KOLTUĞU BULUNDURMAYAN YANDI
Trafik cezaları cep yakıyor
14 Şubat’tan itibaren uygulamaya giren yeni trafik cezaları cep yakıyor. Kurallara uymayan şoförleri
ağır cezalar bekliyor. Yeni uygulamada yer alan en önemli değişiklikler cezaların artmasının dışında
araçlarda bulunan küçük çocuklar için getirilen yeni kurallar oldu. Ayrıca alkollü araç kullanan sürücüleri ağır cezaların dışında hapis cezaları da bekliyor.
1
14 Şubat’tan itibaren uygulamaya
giren yeni trafik cezaları cep yakıyor. Kurallara uymayan şoförleri ağır cezalar bekliyor. Yeni uygulamada yer alan en
önemli değişiklikler cezaların artmasının
dışında araçlarda bulunan küçük çocuklar
için getirilen yeni kurallar oldu. Cezalar, asgari ücret puanlama sistemine göre ayarlanıyor. Bu nedenle asgari ücretin 900 ley’den
975 ley’e çıkması ile birlikte cezaların artması dikkat çekti.
Yeni cezalar, sınıflara göre değişiyor. Birinci sınıf cezalara göre 2 ve 3
puan için alınan cezalar 195,5 ley ile
291,5 ley, ikinci sınıf cezalar için 4 veya
5 puanlık ile 390 ley’ den 487’7 ley’e
kadar çıkabiliyor. Üçüncü sınıf ceza
puanlarına göre ise cezalar 585 ley’den
780 ley’e kadar kesilebiliyor.
Dördüncü sınıf cezalar ise (9-20 puan
arası) 877,5 ley’den 1950 ley’e kadar deği-
şiyor. Beşinci sınıf cezalar da (21 puandan
100 puana kadar) 2047,5 ley’den 9750 ley’e
kadar çıkabiliyor. Birinci ve 4’üncü sınıf
cezalar şahsi sürücülere kesilirken, beşinci
sınıf cezalar ise resmi tüzel sürücülere kesiliyor. İkinci, üçüncü ve dördüncü sınıf ceza
puanlarında sürücülerin ehliyetlerine 30 ila
90 gün arasında el konulabiliyor.
14 Şubat’tan itibaren yürürlüğe giren
yeni düzenlemeye göre küçük çocuklar için
özel sistemli koltuk zorunluluğu getirildi.
135 santimden uzun olan çocuklar için özel
çocuk koltuğu zorunluluğu yok.
Araçlarında çocuk koltuğu bulundurmayan sürücüler ise, (3-5 puan) 390 ile 487
ley arasında ceza ödemek zorunda kalacak.
Telefonla kulaklık kullanmadan konuşan sürücülere kesilen cezalar da 10 kat
artarak 1600 ley’e çıktı. Yeni cezalar alkollü sürücülere de ağır cezalar öngörüyor.
BÜKREŞ, KÖSTENCE ZAMAN
FORD TRANSIT VE CONNECT ORJINAL VE ESDEGER YEDEK PARCALARI
POPESTI LEORDENI, 0727 222 638 / 021 361 18 82
ilhan.mefe@gmail.com www.mefeparts.ro
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
Yolsuzluk nedeniyle dokunulmazlığı
kaldırılan maliye bakanı ev hapsine alındı
1
Rüşvet aldığı iddiasıyla hakkında
soruşturma açılan ve dokunulmazlığı kaldırılan Romanya eski Maliye Bakanı Darius Valcov ev hapsinde.
Yargıtay, eski bakan hakkındaki soruşturmanın ev hapsi altında yapılmasına
karar verdi. Eski Bakan Valcov, belediye
başkanlığı döneminde gerçekleştirdiği
atık su ihalesinden 2 milyon Euro rüşvet
almakla suçlanıyor. Bu arada eski Bakanın evinde yapılan aramada ünlü ressamlara ait paha biçilmez tablolar, nakit
para ve üç kilo altın ele geçirildi.
Radu Mazare: PSD ve Köstence
belediye başkanlığından istifa edeceğim
1
Rüşvet, görevi kötüye kullanma ve
şahsi çıkar sağlama gerekçeleriyle
hakkında Yolsuzlukla Mücadele Kurumu
(DNA) tarafından soruşturma başlatılan
Köstence Belediye Başkanı Radu Mazare
bir süre tutuklu kaldıktan sonra tekrar serbest bırakıldı. Serbest bırakıldıktan sonra
PSD’den istifa ettiğini açıklayan Mazare,
yaz aylarına kadar belediye başkanlığından
da istifa edeceğini belirterek, “iki günde bir
soruşturmaya alınıyorum, Biraz kendim ve
ailem için yaşamak istiyorum” dedi.
05İŞ DÜNYASI
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
‘DÖNERLERİMİZ ÇOK FARKLI. KAŞARLI, PATLICANLI, HUMUSLU DÖNERLER VE TAVUKTAN KOKOREÇ BURADA’
‘Turcu plateşte’nin sadece adı değil dönerleri de çok farklı
NİHAT ALTUN
Bükreş’te Türk döner restoran
sektörüne ilginç yeni bir isim katıldı. Voluntari’de ana cadde üzerinde Özden Dalyan, Sibel ve oğlu Doruk
Turgutoğlu’nun ortaklaşa kurdukları ‘Turcu Plateste’ yemek salonu, nefis yemeklerinin yanı sıra ismiyle de dikkat çekiyor.
Otantik dekoru ve farklı iç dizaynı
olan yemek salonu, geçtiğimiz hafta hizmete girdi. Et, tavuk döner, kokoreçin
yanı sıra, sıcak yemek çeşitlerinin de
bulunduğu restoranda özel bir ortam
sunduklarını belirten Sibel Turgutoğlu,
yemekler konusunda hayli iddialı.
Özden Daylan ve Doruk Turgutoğlu,
ünlü bir Romen deyimi olan “Turcu Plateşte- Türk öder!” atasözünü yemek salonuna
isim olarak koyma fikrini şöyle izah ediyor-
1
lar: ”Bu söz bir çok anlamda kullanılıyor.
Ancak biz burada, “Türk merttir, misafir
perverdir” anlamında kullanmak istedik.
O yüzden ‘öder’ demek istedik.” Bu arada
yemek menüsünde de müşterileri esprili
küçük bir not bekliyor: “Türk öder, fakat
çayın parasını!”
Restoranının sadece ismi değil dönerleri
de hayli ilginç. “Müşterilerimize alışılmışın
dışında farklı dönerler yapıyoruz” diyen
Dalyan, değişik tatlara hitap eden dönerlerini şöyle sıralıyor: “Dönerlerimiz çok
farklı. Kaşarlı döner, patlıcanlı döner, humuslu döner, tavuktan kokoreç. Misafirlerimize farklı lezzetler tattırmak istedik.”
“Turcu Plateşte” nin isim hakkını da aldıklarını belirten Sibel Turgutoğlu, hedefleri
arasında Bükreş’in farklı bölgelerinde aynı
isimle restoranlar zincirleri kurarak yola
devam etmek istediklerini kaydetti.
Uzun süreden beri
Bükreş’te tavuk döner
sektöründe faaliyette bulunan Sibel
Turgutoğlu ve oğlu
Doruk Turgutoğlu,
amaçlarının, Türk kültürünü ve yemeklerini Romenlere de en
güzel şekilde sunmak
olduklarını belirtti.
Maliye af etmiyor: TVA nedeniyle birçok işyeri kapatıldı
Romen Dacia, Bulgaristan’da en çok satılan araç
1
1
Son
haftalarda
denetimlerini yoğunlaştıran mali polis,
Bükreş’teki çok sayıda
tanınmış restoran ve işyerlerini, müşterilerine
TVA fişi yazmadıkları
için 1 ile 3 ay arasın-
da geçici olarak kapattı. Capital.ro dergisinin
haberine göre kapatılan restoran ve Cafe’ler
şöyle: White H, La Belle
Epoque, La Fattoria, Harem, PHII 16 Lounge,
La Farinne, Restaurant
Complex
Herastrau,
Restaurant Argentine,
Mossano Caffe, Pepper Lounge Cafe, Gatto
Lounge, Ruby Tuesday
(Mall Vitan), Restaurant Casa Dragonului.
BÜKREŞ, ZAMAN
ATY AUTO SERVICE
www.atyeuroparts.ro
office@atyeuroparts.ro
Bulgaristan’da en çok satılan otomobilin Dacia olduğu açıklandı.
Romen markası, geçen sene ülkede 3
bin 85 araba sattı. Bu da yüzde 12 pazar
payına tekabül ediyor. Dacia markası
arabalardan en çok tercih edilen model
ise, Dokker oldu. Geçen yıl, toplam 20
bin araç satılırken, önceki periyoda göre
yüzde 5 artış gözlemlendi. Dacia’nın arkasında 2 bin 300 araç ile Volkswagen ve
2 bin 288 ile Toyota geliyor. Ford, 2013 yılına göre satışlarını yüzde 64 arttırarak en
çok artış gerçekleştiren marka oldu. Lüks
araba markaları arasında BMW 860 satışla
birinci, Audi 560 ile ikinci, Mercedes ise
520 ile üçüncü sırada yer alıyor.
06DÜNYA
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
ABD’de Türkiye paneli: Gazeteciliğe saldırı var
1
Dünyanın en saygın üniversitelerinden Columbia,
perşembe günü Türk basınının gidişatıyla ilgili önemli bir panele ev
sahipliği yaptı. Panelde artan baskılar dile getirilirken, yalnızca işini
yapan gazetecilerin kovulmalarının, gazeteciliğe doğrudan bir saldırı olduğu vurgulandı. Columbia
Üniversitesi Gazetecilik Okulu ile
Barış Adaları Enstitüsü’nün (PII)
ortaklaşa düzenlediği panelde
medya patronlarına yönelik baskılar da ele alındı.
“Türkiye’de Gazetecilik ve
Basına Baskı” başlıklı panelin moderatörlüğünü Columbia
Üniversitesi’nden Prof.Dr. Ari
Goldman yaparken panelistler
Today’s Zaman ve Bugün gazeteleri yazarı Yavuz Baydar, Cihan
Haber Ajansı Genel Müdürü ve
Zaman yazarı Abdülhamit Bilici,
Millet Gazetesi yazarı Ergun Babahan ile Taraf Gazetesi yazarı
Sezin Öney’den oluştu.
Panelin açılış konuşmasında
Goldman, Gazetecileri Koruma
Komitesi’nin (CPJ) Türkiye ile ilgili yaptığı değerlendirmeye dikkat
çekerek, “Türkiye’de basın karşıtı
tedbirlerin, medya üzerinde yıkıcı etkiye sahip olduğunu” söyledi.
Freedom House’un son yıllık raporunda Türkiye’yi basın özgürlüğünde “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisinde gösterdiğine işaret eden
Goldman, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) de son basın
özgürlüğü sıralamasında 180 ülke
arasında Türkiye’yi 149. sırada gösterdiğini hatırlattı.
Türkiye’de basına uygulanan
baskıların Hizmet Hareketi’ne yönelik olarak algılanmasının doğru
bir değerlendirme olmayacağına
işaret eden Baydar, “Bizler bugün
nüfuz sahasını geliştirerek tüm
gücü eline geçirmeye çalışan sivil
bir saldırıya karşı mücadele veriyoruz.” dedi.
Baydar, Harvard Üniversitesi
için hazırladığı raporunda Gezi
Parkı protestolarından sonra işlerinden çıkarılan 800 civarında
gazetecinin varlığına dikkat çekerek, “Bu rakamın bize anlattığı,
gazetecilik alanında yetişmiş insan
gücünün bırakılmadığı... Gazeteciliğin kendisine doğrudan saldırı
var.” şeklinde konuştu.
Gazetecilerin bugün karşı karşıya
kaldığı baskıdan dolayı korkmaması
gerektiğini dile getiren Babahan ise,
“Türkiye’de yaşadıklarımız, ‘Bugün
Aslında Dündü’ (Groundhog Day)
filmi gibi, her beş, on yılda bir yaşadığımız baskı, algı yönetimi ve sürgünler.” ifadelerini kullandı.
İRAN VE K.KORE ARASI
BİR YERE GİDİLİYOR
Türkiye’de basın özgürlüğünün
hiçbir dönemde sağlanamadığını;
ancak son birkaç yılda çok kötüleştiğinin altını çizen Bilici de, geçmiş dönemde gazete binalarının
kundaklandığını, gazetecilerin suikastlara kurban gittiğini hatırlattı.
“Bugün yeni olan ise bu hükümet
demokratik değerleri, özgürlükleri
artıracağı sözüyle iktidara gelmişti.”
diyen Bilici şunları dile getirdi: “Ben
şahsen bu hükümeti bu yönelimin-
Str. Bobalna
Nr. 28, Sector 5
Bucureþti
Telefon: 021 3377000/01/02
Mobil:0 747 497 351
0 722 533 262
den dolayı desteklemiştim. Benim
gibi birçok demokrat, liberal, Avrupa Birliği, uluslararası basın kuruluşları da bu yönelimi destekledi.
Ancak bu yönelim artık çok farklı
rotaya yöneldi. Önceden bizlerin
(hükümetin) bileti Brüksel’e inmek
içindi. Şimdi ise İran ile Kuzey Kore
arasında bir yere iniyor.”
Türkiye’de yeni bir elit yapının oluştuğu ve bunun neticesinde yeni gazete
ile televizyon kanallarının kurulduğunu
aktaran Öney ise, “Bu yeniliklerin yanı
sıra yeni gazeteciler, televizyoncular,
uzmanlar ortaya çıkıverdi birden. Biz
gazetecilerin politik gücü elinde bulunduranlarla bedava seyahatlere gitme
sorunu 2000’li yılların başında başladı.
Ancak yeni gazeteci ve televizyoncular,
hükümetin maaşını ödediği bürokratları gibi neredeyse.” dedi. ORHAN AKKURT
-SEZAİ KALAYCI, NEW YORK, CİHAN
“Türkiye’de Gazetecilik ve Basına
Baskı” başlıklı panelin moderatörlüğünü Columbia
Üniversitesi’nden
Prof.Dr. Ari
Goldman yaparken panelistler
Today’s Zaman ve
Bugün gazeteleri
yazarı Yavuz
Baydar, Cihan Haber Ajansı Genel
Müdürü ve Zaman
yazarı Abdülhamit
Bilici, Millet Gazetesi yazarı Ergun
Babahan ile Taraf
Gazetesi yazarı
Sezin Öney’den
oluştu.
07AVRUPA BİRLİĞİ
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
TÜRKİYE’DEKİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALLERİ VE GİTTİKÇE ARTAN OTORİTELEŞMEYE BİR TEPKİ DE İNGİLTERE’DEN
Gazetecileri hemen serbest bırakın
KADİR UYSALOĞLU -LONDRA
ABD Kongresi’nden art arda
Temsilciler Meclisi ve Senato
kanatlarından çıkan güçlü basın özgürlüğü mektuplarını İngiltere’den
yükselen benzer bir çağrı izledi. Seçim
kampanyalarına rağmen 35 imzalı
ortak bir mektup kaleme alan İngiliz
milletvekilleri, Türkiye’de fikirlerinden ötürü tutuklu olan tüm gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.
İngiltere’de bir grup milletvekili, Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlalleri ve gittikçe artan otoriterleşmeye dikkat çekmek için
bir mektup kaleme aldı. İngiltere
Parlamentosu’nda imzaya açılan
ve 35 milletvekilinin imza attığı
mektupta (Early Day Motion), gazeteciler başta olmak üzere, ülkedeki tüm muhalif kesime yönelik
artan baskılara dikkat çekildi.
İngiliz milletvekilleri, Türkiye’de son dönemde gittikçe artan
otoriterlikten endişe duyduklarını
vurgulayarak, tutuklu olan gazetecilerin bir an evvel serbest bırakılmasını talep etti. Vekiller, İngiliz
1
hükümetine de, bu endişelerini
gündeme getirmeleri ve Ankara ile
temaslarında muhataplarına aktarmaları çağrısında bulundu.
Türkiye’de derinleşen otoriterlikten endişe ettiklerini belirten
İngiliz vekiller, “gazetecilere yapılan baskın ve tutuklamaların”, bu
artan otoriterliğin önemli göstergelerinden biri olduğuna dikkat çekti.
Hidayet Karaca, Ekrem Dumanlı,
Mehmet Baransu ve Sedef Kabaş’ın
mağduriyetlerine yer verilen mektupta, “Hapisteki gazetecilerin bir
an evvel serbest bırakılmasını ve
yurtdışı yasaklarının kaldırılmasını talep ediyoruz.” ifadelerine yer
verildi. Mektupta, “İngiltere Parlamentosu üyeleri olarak, Türkiye’de
otoriterliğin gittikçe arttığına yönelik haber ve raporlar karşısında
endişe duyuyoruz. Gazetecilerin tu-
tuklanması ve medyaya yönelik yapılan sansür, bunun en açık göstergesi olmakla birlikte, tek göstergesi
de değil.” denildi. İngiliz vekiller, AB
Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini
ve AB Komisyonu’nun Genişleme
Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Avusturyalı Johannes Hahn’ın,
“Medya kurumlarına (14 Aralık’ta)
yapılan baskınlar Türkiye’nin parçası olmayı arzu ettiği Avrupa değerlerine aykırıdır.” sözlerine dikkat çekti. “Bu mektupta, 14 Aralık
2014’ten bu yana tutuklu bulunan
Hidayet Karaca; Türkiye’nin en çok
satan gazetesinin genel yayın editörü Ekrem Dumanlı’nın da aralarında bulunduğu 20 gazetecinin gözaltına alınması; TV programcısı Sedef
Kabaş’ın üst düzey isimlerin karıştığı yolsuzluk soruşturmasına ilişkin
attığı bir tweet sebebiyle hapis cezasıyla karşı karşıya kalması ve son
olarak geçtiğimiz günlerde araştırmacı gazeteci Mehmet Baransu’nun
tutuklanmasına dikkatinizi çekmek
istiyoruz.” ifadelerine yer verildi.
ABD
Kongresi'nden
artarda Temsilciler Meclisi ve
Senato kanatlarından çıkan güçlü
basın özgürlüğü
mektuplarını
İngiltere'den yükselen benzer bir
çağrı izledi. Seçim
kampanyalarına
rağmen 35 imzalı
ortak bir mektup
kaleme alan
İngiliz milletvekilleri, Türkiye'de
fikirlerinden
ötürü tutuklu olan
tüm gazetecilerin
serbest bırakılmasını istedi.
08BALKANLAR
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
Sırbistan'dan Kosova'ya ilk resmi ziyaret gerçekleşti
1
Kosova’nın bağımsızlığını tanımayan Sırbistan Dışişleri Bakanı
Ivica Daçiç, Priştine'nin daveti üzerine
bu ülkeye resmi bir ziyaret düzenleyen
ilk Sırp hükümet temsilcisi oldu. Daçiç,
Avrupa Birliği himayesinde geçtiğimiz
hafta düzenlenen, bölgedeki ulaşım altyapısına ilişkin bir konferansa katıldı.
Konferansa, Kosova Dışişleri Bakanı Haşim Taçi ev sahipliği yaptı. Daçiç, ziyaretinin Kosova ile ilişkilerin iyileştirilmesi
açısından olumlu bir gelişme olduğunu ve
taraflar arasında mal, sermaye ve insanların dolaşımını kolaylaştırmak için fırsatlar
yarattığını söyledi. Taçi de ziyareti 'olumlu
bir mesaj' olarak değerlendirdi ve 'Bu, Kosova ve Sırbistan arasındaki ilişkilerde tam
normalleşmeye yönelik atılmış bir adım-
dır' dedi. Konferansa; Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya ve Karadağ'dan
temsilciler de katıldı. Kosova'nın 2008
yılında tek taraflı olarak Sırbistan'dan bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Daçiç
ve diğer bazı üst düzey Sırp yetkililer,
Kosova'nın kuzeyinde Sırpların yaşadığı bölgelere ziyaretler düzenlemişti.
Ancak ilk kez bir Sırp bakan, Priştine
yönetiminin davetine icabet etmiş oldu.
Sırbistan, Kosova'nın bağımsızlığını halen tanımıyor. Ancak taraflar, AB
arabuluculuğundaki görüşmelerin sonucunda, ilişkilerin normalleşmesine
yönelik bir anlaşmayı 2013 yılında imzalamıştı. Bu anlaşmanın imzalanmasının
ardından Sırbistan, 2014 yılında AB'ye
katılım müzakerelerine başlamıştı.
Kosova’nın bağımsızlığını tanımayan Sırbistan Dışişleri Bakanı Ivica Daçiç, Priştine'nin daveti üzerine bu ülkeye resmi bir ziyaret düzenleyen ilk Sırp hükümet temsilcisi oldu. Taçi de ziyareti ‘olumlu bir mesaj’ olarak değerlendirdi.
Bulgaristan'a insan hakları uyarısı
OKAN
1
"Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren İşkence
ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi, Bulgaristan'daki
cezaevi ve karakollardaki uygulamaları ve fiziki koşulları eleştirdi. Komite tarafından yayımlanan bildiride, Bulgaristan, daha
önce bu ülke ile ilgili raporlarda yer alan tavsiyeleri dikkate almamakla eleştirildi. Bulgaristan'daki cezaevleri ve karakollara
2012-2014 yılları arasında yapılan ziyaretlerle ilgili raporlara
özellikle dikkatin çekildiği bildiride, Bulgaristan'ın gerekli iyileştirmeleri yapmaması halinde Avrupa Konseyi'nin karar organı
Bakanlar Komitesi'nin duruma el koyacağı uyarısında bulunuldu. Bildiride, "Cezaevi personeli ve polislerin mahkum ve gözaltındaki kişilere kötü muamelelerinin sürdüğü" belirtilerek,
cezaevlerindeki mahkumlar arasındaki şiddet olaylarının da
endişe verici boyutta olduğu bildirildi. Cezaevleri ve karakolların
fiziki koşullarına da eleştiri getirilen bildiride, tüm uyarılara rağmen cezaevlerinin "aşırı dolu olduğu" uyarısı yapıldı.
foods
Arnavutluk’ta suikast iddiasını
ortaya atan iki vekil tutuklandı
1
Arnavutluk'ta Meclis Başkanı Ilir Meta'nın kendilerine
suikast düzenlemesi için kiralık katil tuttuğunu iddia
eden iki milletvekili, dokunulmazlıklarının meclis tarafından
kaldırılmasının ardından tutuklandı.
Hıristiyan Demokrat Mark Frroku ve Sosyalist Milletvekili Tom Doshi, yalancı şahit ayarlamakla suçlanıyor. Mecliste
yapılan oylamada 140 vekilden 80'i olumlu oy kullandı. Muhalefet milletvekilleri ise, 4 vekil hariç, oylamaya katılmadı.
Doshi Facebook profilinde yaptığı açıklamada "Beni öldürmeyi becermediler ve bugün hapse atmaya çalışıyorlar. Savcı
ile karşılaşmaya hazırım ve Arnavutluk'tan kaçmayacağım."
ifadelerini kullandı. Tutuklanan milletvekilleri, 5 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. ERVİN SHKULAKU CİHAN
Şos. Bucureşti - Urziceni, Nr. 34 Doraly, Afumati, Ilfov
09KÜLTÜR
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
Selam Bahara Yolculuk
1 milyon seyirciye ulaştı
Sınırları aşmak zor değil!
1
Vizyona girdiği ilk 3 günde 418 bin 557 kişi tarafından izlenerek büyük bir
başarı elde eden Selam Bahara Yolculuk filmi, 1 milyon izleyiciye ulaştı.
Tüm sinemalarda vizyona giren film 4 oscarlı Birdman dahil tüm filmleri
geride bıraktı. Film, vizyona girdiği ilk 3 günde 418 bin 557 kişinin seyrettiği film en iyi açılış yapan 25’inci film olmuştu.
Kırgızistan topraklarında yeni
bir hikaye yazmak
isteyen gönüllü
öğretmenin yaşam mücadelesini
konu alan Selam
Bahara Yolculuk,
1 milyon izleyiciye
ulaştı.
BAYRAM EMİR - İSTANBUL
Vizyona girdiği ilk 3 günde
418 bin 557 kişi tarafından
izlenerek büyük bir başarı elde
eden Selam Bahara Yolculuk filmi, 1 milyon izleyiciye ulaştı. Tüm
sinemalarda vizyona giren film 4
oscarlı Birdman dahil tüm filmleri
geride bıraktı. Film, vizyona girdiği ilk 3 günde 418 bin 557 kişinin
seyrettiği film en iyi açılış yapan
25’inci film olmuştu.
Duygularını Twitter aracılığıyla
paylaşan yönetmen Hamdi Alkan,
1
“Selam Bahara Yolculuk 1 milyon
seyirciyi aşarak büyük bir başarıya
imza attı. Filmin yönetmeni olarak
seyircimize sonsuz teşekkürler..”
dedi. Birçok ilde büyük ilgiyle karşılanan yapım, Türkiye'den yola
çıkarak Kırgızistan topraklarına
uzanan, umut dolu yeni bir hikaye yazmak isteyen gönüllü bir
öğretmenin yaşam mücadelesini
beyazperdeye taşıyor. Gerçek bir
hayat hikayesini konu alan yapım,
iç içe geçen yaşam öyküleriyle izleyenleri derinden etkiliyor. Yönet-
menliğini Hamdi Alkan'ın yaptığı
filmin başrollerinde Aslıhan Güner,
Gürol Güngör, Merve Sevi ve Mert
Yavuzcan yer alıyor. Türkiye ile aynı
anda Almanya, Avusturya, İngiltere, Belçika, İsviçre ve Fransa'da da
vizyona giren film yurtdışındaki izleyicilerden de büyük ilgi görüyor.
Çekimleri Kırgızistan, Kazakistan
ve Türkiye'de gerçekleşen filmin
internetten yayınlanan fragmanı
da birçok sosyal ağda kısa sürede
1 milyon kişi tarafından izlenerek
bir rekora imza atmıştı.
Sos. Oltenitei, 219-B, Popesti
Leordeni, Ilfov, Tel: 021 361 1872
Merkezi Lahey'de bulunan Tarihi
Adalet ve Uzlaşma Enstitüsü'nün
girişimiyle
Ermenistan'dan
ve
Türkiye'den iki fotoğrafçı Zaven Khachikyan ve Mesut Tufan, Türkiye ve Ermenistan arasındaki sınır bölgesinde
bulunan üç şehir üzerine bir görsel seyahatname hazırladı: Kars, Gümrü ve Ani.
İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde açılan “Sınırları Aşmak” başlıklı sergide iki
fotoğrafçının ayrı olarak ve farklı zamanlarda çektiği fotoğraflar arasındaki görsel
diyalog, hassas ve insan geçişlerine kapalı bir sınır bölgesinin karmaşık tarihi yapısını izleyicilerle paylaşıyor ve aşılması
kolay olduğu kadar zor da olan zihinsel
sınırları aşmaya davet ediyor. Fotoğraflardaki gündelik yaşam, sokaklar,
insanlar, mimari kültür izleri özellikle
Kars ve Gümrü arasında bir ikiz şehir
hissi uyandırırken iki kentin arasında
yer alan yüzyıllardır terk edilmiş Ani
ise eşsiz bir arkeolojik sit alanı olarak
karşımıza çıkıyor. KÜLTÜR-SANAT
Karikatürlerimizi
çizmeye devam edeceğiz
1
Penguen Dergisi’nin iki karikatüristi Bahadır Baruter ve Özer Aydoğan, çizdikleri bir karikatürde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret
ettikleri gerekçesiyle 11 ay 20’şer gün
hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezaları, 7’şer bin lira para cezasına çevrildi.
O cezalarla ilgili dergiden açıklama geldi. Böyle bir davanın açılmasını düşünce
özgürlüğü adına çok zorlama buldukları
belirtildi. “Biz içimizden geldiği gibi karikatürlerimizi çizmeye devam edeceğiz.
Bu davanın özgür düşünceyi yıldırma
gayretinin son örneği olmasını umuyoruz.” denildi. Kararı temyiz edeceklerini
belirten dergi yönetimi, “Karikatürdeki
hangi unsur nedeniyle ceza verildiğini ise
ancak gerekçeli kararın açıklanmasından
sonra öğreneceğiz.” ifadelerini kullandı.
10AİLE
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
Uzun küskünlükler, eşler arası soğukluğa yol açıyor
FARİKA TEYMUR ARTIR*
Eşlerin bazı nedenlere bağlı olarak
zaman zaman birbirine kırılıp kısa
bir süre konuşmak istememesi doğal iletişimin bir parçasıdır. Evdeki gergin anlarda kısa bir süre az konuşmak, eşleri
maksadını aşan söz ve davranışlardan da
korur. Eşlerin birbirini anlayıp gönlünü
almasıyla yanlış anlamalar unutulup gider.
Ancak iletişimi tamamen kesmek, sık sık
küsmek ve küskünlüklerin uzun sürmesi
ise eşler arası soğukluğa, sevgilerin yıpranmasına, çözülmeden biriken sorunların gittikçe büyümesine yol açar.
Eşlerden birinin veya her ikisinin birbirine küsmesi sık tekrarlandığı veya
uzun süre devam ettiği durumlar, evde
gergin bir hava esmesine neden olur.
İletişimin kesilmesi duygusal ortamı
bozarken çocukların da anne-babayla
iletişimini ve gelişimini olumsuz etkiler.
Küskünlük bazılarının kişilik özelliklerindendir. Bilhassa içe dönük ve kaygılı kişiler çabuk alınıp kırgınlıklarını da beden dili
YANLIŞ ANLAMA VE KIRICI SÖZLERE DİKKAT!
1
ile ifade etme eğilimindedir. Bu davranış çocukluk ve gençlik yıllarından kalma bir alışkanlık da olabilir. Bazı kişilerin ise küskünlüğe hiç tahammülü yoktur. Eşin az konuşması
ve küsmesi halinde durumu düzeltmek için
aşırı özveride bulunur. Bu şekilde davranışı
küsme davranışını besleyip iletişimde kısır
döngülerin başlamasına neden olur. Sorun
büyümesin diye sürekli eşinin gönlünü almaya çalışan kişi, zamanla kendisine değer
verilmediği, konuşulmayarak yok sayıldığı
ve haksızlığa uğradığı duygusuna kapılmaya başlar. Tekrarlayan küsme ve gönül alma
davranışları tek taraflı olduğu takdirde birikimlere ve bardağı taşıran son damlalarla
birlikte büyük tartışmalara yol açar.
Bilet almak hiç
bu kadar
kolay olmamýþtý!
Necmettin Yücel
Mobil: 0 726 682 222
e-mail:artemistour@yahoo.com
Eşinin sevgisini beklediği şekilde ifade etmemesinden kırılan eş de tepkisini küserek ortaya koymaya çalışır. Bu, ilk başta işe
yarasa da uygun bir çözüm şekli değildir.
Ortak sevgi dili kullanılmayınca bir zaman
sonra küskünlüklerin süresinin artmasıyla
eşler gittikçe birbirinden uzaklaşır. Eşler konuşmaya çalışsalar da bir süre sonra yanlış
anlama sonucu karşılıklı kırıcı söz ve davranışlarda bulunmaya başlarlar. Biri veya her
ikisi bir türlü anlaşılamamaktan şikâyetçidir.
Hâlbuki birbirini uygun şekilde dinlememe
ve karşılıklı olarak birbirini anlamama vardır.
Sürekli tartışmaktan usanınca da küserek
kavgalardan kurtulmaya çalışırlar. Bazı eşler
de şiddetli geçimsizlik durumunda evliliği
çocukları için devam ettirmeyi ve kronikleşen problemlerin çözümü yerine tartışmamak için küsmeyi tercih eder. Başlangıçta
bunun uygun bir çözüm olduğunu zannetseler de ilerleyen zamanlarda bu durum giderek daha farklı sıkıntılara yol açar. Ruh ve
beden sağlığı da olumsuz etkilenir.
N
E
C
M
E
T
Ý
N
BU SAYFA, M. FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ’NİN SOHBET VE YAZILARI ESAS ALINARAK HAZIRLANMAKTADIR
Haftanın Duası
Ey isteyenlere cevap veren ve dua dua yalvaranların dualarını
kabul buyuran Yüceler Yücesi Rab! Sen, her şeye gücü yeten, her
istediğini gerçekleştiren ve yakarışlara mukabelede bulunmak
şanına çok yakışan yegâne Zat’sın; ne olur, bizim dualarımıza da
icabet eyle ve sağımızdan-solumuzdan, önümüzden-arkamızdan,
üstümüzden-altımızdan gelebilecek bütün tehlikelerden ve Senin
azabına uğramaktan; aynı zamanda bunların hasıl edeceği korku,
gam ve kederden de sıyanet buyur!
1
İnsanın bir mantık tarafı olduğu
gibi, bir de his ve duygu tarafı
vardır. Tebliğde bulunurken onun bu
iki yanını da hesaba katmak gerekir.
2
Kalplere taht kurmanın tek şartı,
Allah Resûlü’nün yaptığı gibi, söylenen her şeyi, evvelâ söyleyenin kendisinin yaşamış olmasıdır.
3
Allah Resûlü’nün yaptığı tebliğ
vazifesi karşılığında dünyevi ve
uhrevi herhangi bir talepte bulunmayışı O’nun tebliğine ayrı bir delildir.
{{
30 MART-05 NİSAN 2015 SAYI: 696
Sözün Özü
Bedîiüzzaman, üzerinde titizlikle durulup düşünülmesi, araştırılıp
insanlığa tanıtılması gerekli olan bir simadır. O, İslâm âleminin,
inanç, moral ve vicdânî enginliğini hem de en katıksız ve müessir
şekilde ortaya koyan çağın bir numaralı insanıdır. Ona, onun düşüncelerine, hissî mülâhazalarla yaklaşmak, onu ve eserini anmak
sayılmaz. O, bütün ömrünü, kitap ve sünnetin gölgesinde, tecrübe ve
mantığın kanatları altında, derin bir aşk ve heyecanla beraber hep
bir muhakeme insanı olarak sürdürmüştür.
Tebliğde önemli bazı hususlar
1
. FERTLERİ İYİ TANIMAK:
Allah Resûlü’nün tebliğinin bir fetanet yanı vardır. Ama fetanet, bir kuru mantık değildir. O, zâhirden bâtına, dünyadan
ukbâya ulaşan bir mantıktır. İnsanın bir mantık tarafı olduğu
gibi, bir de his ve duygu tarafı vardır. Onun sadece mantığına hitap edenler, his tarafından açılacak herhangi bir gedik
karşısında iflas ederler. İnsanın sadece his yönünü işletmeyi
hedefleyenler ise mantık karşısında mağlup düşerler. Hâlbuki
Hz. Muhammed Aleyhisselâm, müşâhedeye, muhakemeye
ve iç sezişe birden seslenir. Gözün gördüğü şeylerle insanı ele
alır, misallendirir ve ruha bu yolla nüfuz eder. Aklı kullanır ve
kullandırır. Muhakemeye önem verir ve vicdanlara seslenir.
Meselâ: Hz. Ömer’i ele alalım: Ona, “Senin gibi akıllı bir
insan nasıl oluyor da taşrada geziyor? Senin gibi bir insanın,
taştan, topraktan ve ağaçtan bir şeyler ummasını, doğrusu
aklım bunu bir türlü kabul edemiyor.” diyerek seslenmiştir.
Evvelâ bu sözlerde Ömer’i tebcil vardır. Mantığa karşı hürmetli
davranılmıştır. Böylece Allah Resûlü, mantık adına Hz. Ömer’i
avucunun içine almıştır. Ardından da öteden beri emniyet ve
güven telkin etmiş olan o harikulâde durumuyla Ömer’in kalbine nüfuz etmiştir. Üçüncü safhada ise ubûdiyetteki derinliği ile onu öyle bir hâle getirmiştir ki; o develeri boynundan
tutup yere yıkan Ömer, Allah Resûlü’nün önünde edepli bir
çocuk gibi diz çöküp saygıyla iki büklüm olmuştur.
Koskoca bir devlet, sigaraya karşı mücadele açıyor, bakanlıklar bu meseleyi sahipleniyor, yüzlerce ilim adamı çeşitli
vesilelerle bu mevzu hakkında konferanslar veriyor, kitaplar
yazıyor ve çeşitli sloganlarla, sigarayı bıraktırma âdeta seferberlik hâline getiriliyor ama netice yine sıfır, yine sıfır.
Şimdi bir de Allah Resûlü’nün terbiye ettiği cemaate bir bakıverin; söylediği sözler nasıl hemen tatbik
görüyor. İşte bir misal:
Hz. Enes anlatıyor: “Ben, Ebû Talha’nın evinde içki
içenlerin kadehlerini dolduruyor, onlara sâkîlik yapıyordum. O sırada dışarıdan bir ses duyuldu. Bu ses, “Dikkat
edin, içki yasaklandı!” diyordu. O anda bardağı dolu olan
bardağını döktü, ağzına götürmüş olan ağzındakini tükürdü ve herkes küplerinde ne kadar içki varsa sokaklara boşalttı, öyle ki, Medine sokaklarında günlerce içki aktı...”
2
. TEBLİĞ EDİLECEK HUSUSLARI ÖNCE YAŞAMAK
Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın tebliğde kullandığı dinamiklerden biri de, O’nun yaşayışının, temsil ettiği makama
tıpatıp mutabakatıdır. Evet, O, dediklerini ve söylediklerini
öyle temsil ediyordu ki, O’na bakan bir insan, başka hiçbir
delile ihtiyaç duymadan Cenâb-ı Hakk’ın varlığına kanaat getirirdi. Hatta çok defa sadece O’nu görmek, O’nun
peygamberliğini kabul etmeye yetiyordu.
Abdullah b. Revâha, ne güzel söyler: “Eğer O, apaçık
mucizelerle gelmiş olmasaydı, sadece O’nu görmek bile
O’na inanmaya yeterli sayılırdı.”O’nun her hâli uhrevîlik
adına öyle büyüleyici idi ki Abdullah b. Selâm gibi bir Yahudi âlimi, sadece bir kere O’nu görmekle, “Bu simada
yalan yok, bu simanın sahibi ancak Resûlullah olabilir.”
diyerek iman etmişti. O, insanları Allah’a kulluğa davet
ederken her zaman en ufuk noktada yine en güzel kulluğu kendisi temsil etmiştir.Hz. Âişe Validemiz anlatıyor:
Bir gün geldi ve bana: “Yâ Âişe, dedi, müsaade eder misin,
bu gece Rabb’imle beraber olayım?” ve arkasından da namaza durdu. O gün sabaha kadar Kur’an okuyarak namaz
kıldı.. gözyaşı döktü.. öyle ağladı ki, seccadesi sıkılsaydı,
damla damla gözyaşı damlardı. O, ayakları şişinceye ka-
dar namaz kılardı. Bir gün kendisine, gelmiş ve geçmiş bütün
günahlarının affolduğu hatırlatılıp “Kendini niçin bu kadar
zahmete sokuyorsun?” dendiğinde “Rabb’ime şükreden bir
kul olmayayım mı?” cevabını vermişti. O’na şükür kapısı
açılmıştı ve bunca didinmesi ondandı. O, isteseydi krallar
gibi yer, içer ve yaşardı. Zaten böyle bir hayat O’na –
davasından vazgeçmek kaydıyla– daha Mekke’de iken
teklif de edilmişti. Ancak O, davası uğruna, çileli bir
hayatı, rahat bir hayata tercih etmişti. Bir gün aç kalıp
tazarru eden, diğer gün tok olup şükreden ve kul peygamberliği melik peygamberliğe tercih eden bir Hak
kapısı vefalısıydı zaten. O’nun, bu sade yaşayışıydı ki,
kitleleri kendisine bende ediyordu.
Tebliğ vazifesini iş edinenlerin, Allah Resûlü’nün bu tavır
ve hareketlerinden alacakları çok dersler vardır. Evet, gönüllere girmenin, başkalarına müessir olmanın ve kalplere taht
kurmanın tek şartı, Allah Resûlü’nün yaptığı gibi, söylenen
her şeyi, evvelâ söyleyenin kendisinin yaşamış olmasıdır.
Birisine Allah korkusundan gözyaşı dökmenin lüzumunu mu anlatmak istiyorsunuz; evvelâ, gece kalkıp kendi seccadenizi ıslatıncaya kadar ağlamalısınız. İşte o zaman,
o gecenin gündüzünde ettiğiniz sözler sizi de hayrete sevk
edecek şekilde müessir olacaktır. Yoksa “Niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz?” (Saff, 61/2) ayetinin tokadını yer ve hiçbir zaman tesirli olamazsınız...
3
. KARŞILIK BEKLEMEMEK
Allah Resûlü’nün, yaptığı tebliğ vazifesi karşılığında
dünyevî veya uhrevî herhangi bir talepte bulunmayışı O’nun
peygamberliğine ayrı bir delildir. Zira böyle davranmak, bir
peygamber ahlâkıdır. Kendisinden sonra bu ahlâk üzere hareket edenlere gelince, işte asıl tebliğci ve dava adamı onlardır.
Kur’an, kimseden bir ücret beklemeyen bu insanlara tâbi olmayı emretmekte ve “Onlara uyun!” demektedir.
Hz. Hatice’ye ait servet, hakkı yayma uğrunda eriyip gitmişti ve her şeye rağmen Allah Resûlü, kendi adına kimseden
bir şey talep etmemişti. O’nun en yakın arkadaşı, Hz. Ebû
Bekir’di ve hicrette de O’na yol arkadaşlığı edecekti. İşte bu
Hz. Ebû Bekir’in, Allah Resûlü için hazırladığı bineği, hem
de böyle zor şartlar altında, bizlerin düşmanın bizi takip edeceğinden gayri hiçbir şey düşünemeyeceğimiz o hengâmda
Allah Resûlü, hazırlanan bineği, ancak ücretini ödemek şartıyla kabul edebileceğini söylemişti. İşte bu, O’nun, yaptığı
işte ne kadar hasbî davrandığını ispat etmez mi? Bu kadar zor
bir anda, böyle ince bir noktayı düşünen insan, daha müsait
zamanlarında düşünmez mi? Ve tebliğ insanına, ders olarak
sadece bu hâdise yeter zannediyorum. Allah Resûlü, muhataplarından herhangi bir talepte bulunmadığı gibi, bir de
onlardan gelen çile ve ızdıraba katlanmak zorunda kalıyordu. Kaç defa baştan aşağıya toz-toprak içinde bırakılmıştı da kızları Zeynep’ten, Fatıma’dan başka yardımına
gelen olmamıştı. Ve yine kaç defa geçeceği yollara dikenler serpilmiş, mübarek ayakları kan-revan içinde kalmıştı... Bir defasında Kâbe’de durmuş namaz kılıyordu. Müşrikler
başına üşüştü ve O’nu tartaklamaya başladılar. O anda orada
Hz. Ebû Bekir vardı ve yetişti: “‘Rabb’im Allah’ dediği için bir
insanı öldürecek misiniz?” diyerek Allah Resûlü’nü müdafaa etti. Bütün bunlar aralıksız oluyordu. Ama olup-biten bu
hâdiseler asla O’nu yolundan döndüremiyordu. Kızına hitaben O: “Ağlama kızım, Allah babanı zayi etmeyecektir.”
demişti ve Allah (celle celâluhu) da O’nu asla zayi etmemişti.
Milyonların gönlünü, O’na ebedî mâkes eylemişti...
12YORUM
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
KERIM BALCI
MUSTAFA ÜNAL
Yapmadıklarınızın hesabını veremeyeceksiniz
Saray iktidarı
Yaptıklarınızı biz affedeceğiz. Ama yapmadıklarınızın, yapabilecekken yapmadıklarınızın hesabını
veremeyeceksiniz. Yemen’de küresel bir Şii-Sünni
savaşının provası yapılıyor. İranlı dostlarınızla, Suudi
para kaynaklarınızı bir masa etrafında buluşturabilir,
bu soruna diplomatik bir çözüm bulunmasını sağlayabilirdiniz. Yapmadınız. Hesabını veremeyeceksiniz. Hem öyle müdahil olmadığınız bir çatışma da
değil bu. Yemen’e giderken durdurulan Türk silahları yüklü gemileri kim yüklemiş, kim yollamıştı bilinmez. Ama en azından olay ortaya çıktıktan sonra
meseleye müdahil oldunuz. 2009’a kadar oynadığınız “küresel arabulucu” rolüyle yetinebilmiş olsaydınız, “artık biz tarafsız arabulucu olmak değil, haklıdan yana olan adalet dağıtıcısı olmak istiyoruz”
dememiş olsaydınız pekâlâ bu soruna çözüm üretebilirdiniz. Ruhlarınız çatışmadan beslenir hale
gelmemiş olsaydı, camilerde katledilen masumları
iç politika malzemesi olarak kullanma seviyesizliğine inmiş olmasaydınız barış için yapacağınız
çağrılar cevapsız kalmazdı. İstihbarat gücünüzü
“hep fişlenen olduk, şimdi sıra bizde” mantığıyla
memleketin mazlum evlatlarını fişlemek için kullanmak yerine saha hâkimiyeti kurmak için kullansaydınız Yemen’de de, Suriye’de de, Libya’da
da bütün muhtemel güç odaklarıyla temas kurmuş, onların siyasetlerini yönlendirmeye başlamış
olurdunuz. Ama siz, Yemen’deki Hizmet okullarını nasıl kapattırırım derdine düştünüz!
Kapattıramadınız!
Kapattırsanız da biz sizi affederdik.
Ama Yemen’in paramparça olması karşısındaki
edinilmiş çaresizliğinizin hesabını veremeyeceksiniz.
Suriye’de baştan itibaren yanlış yaptınız.
Yaptığınız o yanlışı dünya da, göçe teşvik ederek
mülteci durumuna düşürdüğünüz milyonlar da
affederdi, eğer yanlışınızdan zamanında dönme
erdemini gösterebilseydiniz. “Yahu biz bir eblehlik
yaptık, İran’ı ve Rusya’yı hesaba katmadan Esed’i
indirme planları yaptık. Hata etmişiz. Şu güzelim
ülkeyi daha fazla bölmeden, yaşanan insanlık dramını kalıcı bir kan davasına dönüştürmeden doğal
bir dönüşüm sürecine geri dönelim,” diyebilseydiniz yine alkışlanırdınız. Ama içeride ve dışarıda
Allah’ın bir imtihanı olarak peş peşe aldığınız zaferler sizi öylesine sarhoş etmişti ki, kabarmış benidrakiniz taktiksel bir geri adımı dahi kaldıramadı.
Libya’da tarihin en büyük tahliye hareketini gerçekleştirmiş olmakla övünürken siz, Libya düşman
ülkeye dönüştü. Sadece muhaliflerle, hatta muhaliflerin sadece bir bölümüyle konuşacağım derken,
Libya toplumunun hiçbir kesimiyle konuşamaz hale
geldiniz. Mısır darbesine karşıtlığınızı bir iç politika
malzemesi olarak kullandınız. Bu arada darbenin
mimarları iç ve dış meşruiyetlerini temin etti. Mısır’ın
en sıkıntılı Nil’in suyunu paylaşma sorunlarını hallettiler. Zamanında kendilerine koşulsuz destek verdiğiniz İhvan liderleri, sizi koşulsuz olarak dinlemeye hazırlardı. Mursi’yi darbenin kucağına, sonra
hapsin hücresine siz ittiniz. Hayır, yaptıklarınızla
değil, yapmadıklarınızla yaptınız bunu. Mursi’yi
erken seçime ikna edebilecek gücünüz vardı, yapmadınız. İhvan’ı anayasal sürece dâhil olmaya
ikna edebilecek gücünüz vardı yapmadınız.
Mevcut şartlar içinde artık yapamayacağınız şeylerin yapılamaz olduğunu söyleme hakkınız yok sizin. Çünkü şartları siz bu hale getirdiniz.
Yok yok! Siz, dünyanın dört bir tarafında yapılan
eğitim hizmetlerini aslında takdir ediyordunuz. Ama
“her güzel işin altında benim imzam olmalı, insanlar
sadece benim mabedimin etrafında tavaf etmeli, dualar semaya yükselmeden önce bana gelmeli, Allah
lütuflarını direkt olarak değil, benim elimle dağıtmalı” noktasına varan hasediniz Türkiye’nin son bin
yıldır edinmiş olduğu en büyük kamu diplomasisi
avantajını budamaya itti sizi. Biz, bize yaptıklarınız
için affederiz sizi de, siz yapabilecekken yapmadıklarınızın hesabını biraz zor verirsiniz...
MEHMET KAMIŞ
Yorulduğu yere han yaptıran Erdoğan
İnsan duyunca “Nasıl yani?” demekten kendini
alamıyor. Sır küpü tarafından yönetilen ve her şeyiyle kontrolü altında olduğunu düşündüğümüz
MİT bir anda çizildi.
Çıkarılan yasayla Cumhurbaşkanı’na Saray’da
istihbarat toplama yetkisi ve örtülü ödenek kullanma yetkisi verildi. Devletin en tepesinde bulunup
da hükümet dahil devletin hiçbir kurumuna güvenmeyen ve her şeyi Saray’da yeniden kuran bir
Cumhurbaşkanı ile karşı karşıyayız. Hükümet adeta
Cumhurbaşkanı’nın yorulduğu yere han yaptırıyor.
Günlük, anlık, dönemsel her türlü isteğe göre yasa
hazırlayan hükümet, ülkeyi nasıl bir çıkmaza soktuğunun farkında değil. Recep T. Erdoğan birilerini
hapse attırmak istiyor, bakıyorlar ki mevcut yasalara
göre herhangi bir suçu yok. Hemen yeni bir yasa çıkartıyorlar ve onun üzerinden kumpas kurup o kişileri
içeri attırıyorlar. Mevcut yasalara göre bankalar aleyhine yayın yapmak suç iken, onun emriyle Bank Asya
aleyhine haber yaptırıldığı için bunu suç kapsamının
dışına alıyorlar. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın
Tayfun Acarer’e “Gerekirse yasa yapar, yaptığınızı suç
olmaktan çıkarırız, savcıdan korkmayın siz.” dediği
gibi hiçbir etik ve ahlaki kaygı taşımadan iki dudak
arasından çıkan her şeyi yasalaştıran bir hükümetimiz
var. Hiçbir yetkiyi yeterli görmeyen, sürekli gergin ve
hiçbir şeyden mutlu olmayan Cumhurbaşkanı’nın
bugün çıkarttığı yasa, içinde bulunduğu güvensizliği adeta tescilliyor. Cumhurbaşkanı Milli İstihbarat
Teşkilatı’na, Emniyet İstihbarat’a ve devletin diğer
istihbarat birimlerine güvenmediği için bizzat kendisi ‘istihbarat toplama yapılanması’ kuruyor. Oysa
bu mevcut teşkilatların bütün alt ve üst atamaları
bizzat kendisi tarafından yapılmıştı.
Bugün hükümet ve AKP, Cumhurbaşkanı’nın is-
teği üzerine Anayasa’ya aykırı kanunlar yoluyla yeni
bir devlet yapılanması içinde. Şüphesiz demokrasilerde toplumun talebi üzerine bunlar yapılabilir. Yani
devleti toplumun isteğine göre yeniden düzenlemek,
değiştirmek mümkün. Ancak bunu yapabilmenin
şartları var. Kanun değiştirir gibi anayasal değişiklikler
yapamazsınız. Devletin temel yapısını kanun maddeleriyle, torba yasalarla değiştiremezsiniz. Bu konuda
daha kaliteli çoğunluğa sahip olmanız gerekiyor. Sadece o çoğunluk ile devleti yeniden şekillendirebilir,
yeniden örgütleyebilirsiniz. Ancak o zamana kadar
anayasaya uymak durumundasınız. Eğer uymuyorsanız anayasal bir suç işliyorsunuz demektir.
Bugünkü Anayasa’ya göre sorumsuz olan bir
Cumhurbaşkanı’na yürütmeyle ilgili yetkiler vermek,
siyasi ve kanuni denetime tabi tutulamayan bir makamı icraatın merkezine koymak, hükümeti ve Meclis’i
direkt devre dışı bırakmak anlamına gelir. Meclis’ten
korsan bir şekilde çıkartılan bu tür yasaların, anayasal darbe tartışmalarını gündeme getirmesi de gayet
normaldir. Son yasa teklifinin milletvekili bile olmayan, dışarıdan hükümete atanmış bir kişi tarafından
verilmesi ise ayrı bir tartışma konusudur. Bülent
Arınç’ın deyimiyle mevcut Anayasa’ya göre seçilen,
Anayasa’da var olan yetkileri bir başkan gibi kullanmaya çalışan, ben farklı bir cumhurbaşkanı olacağım
diyen birisi, hükümet eliyle ve korsan yasalarla icra
yetkileri kazanıyor. Oysa bunun için anayasal değişiklikler gerekir. Bugün bir kişinin anlık, günlük, konjonktürel istekleri doğrultusunda sürekli yasa yapan
AKP’li milletvekilleri, bunun ülke ve devlet içinde
meydana getireceği bütün komplikasyonlardan da
sorumludur. Önünü berisini hesap etmeden her getirilen yasaya el kaldıran vekiller, hem hakikat, hem
adalet hem de tarih önünde mahkum olacaktır.
Nevruz geçti, çözüm süreci askıya alındı. Komisyona çekilen 'güvenlik paketi' Genel Kurul'a geri döndü. Ama küçültülmüş olarak... Devlet maddeleri
kaldı, millete ilişkin düzenlemeler atıldı. Meclis'ten geçmesi zor olmadı. Şimdi Cumhurbaşkanı'nın önünde. İmzalayacağı kesin.
Açıkça meydanlarda savundu. Hükümetten daha fazla sahiplendi.
Hatta tarafsızlığını bir kenara bıraktı, pakete direnen muhalefet partilerine kızdı. Onaylanması ve yürürlüğe girmesi an meselesi... CHP, Anayasa
Mahkemesi'ne götürecek. Umut var mı? Pek yok. Orada kriter hukuk olmaktan çıktı. Genel kanaat, Saray'ın kabullenmeyeceği bir kararın kolay olmayacağı yönünde. Paketin içeriği malum... Aylardır ülkenin gündeminde.
Dört bir yandan itirazlar yükseldi. AKP'deki bütün milletvekillerinin bile içine sinmedi. Eşine ancak darbe dönemlerinde rastlanan düzenlemeler söz
konusu. Aklın yolu bir... Bu paket, Türkiye'yi çağdaş dünyadan uzaklaştıracak. Avrupa Birliği 'yapmayın' diye uyardı. AKP, AB'ye kulaklarını kapadı.
Türkiye, Ortadoğu ülkelerine benzeyecek. Daha çok da Baas rejimine. Uzun
süredir, paket paket, torba torba o yolun taşları döşenmekte. Kısa süre içinde
demokrasinin standartlarının düşeceğini, hak ve hürriyetlerin gerileceğini,
temel özgürlüklerin daralacağını herkes yaşayarak görecek. Özbekistan'a
bir tık mesafedeyiz. AKP için hazin bir son. AB hedefiyle yola çıkmıştı.
Hakkını da verdi. Peş peşe demokrasi paketleri çıkardı. Bugün reformcu partinin yerinde yeller esiyor. Ne AB umurunda ne de çağdaş dünya.
AB kriterleri, evrensel standartlar yok artık. Tek ölçüsü Ankara kriteri... O
bildiğimiz her kuralı kendine özgü eski Ankara yani. Korkarım ki güvenlik
paketi AKP'nin finali olur. Geçmişini sıfırladı çünkü. İçeride de, dışarıda da
imajı yerle bir. Ne modelliği kaldı, ne modernliği. Yazık etti, hem kendine,
hem ülkeye. Karamsarlığa lüzum yok. Bu topraklar Baas'ı asla kabul etmez.
Yoksa o eski girişimler başarılı olurdu. İklim daha uygundu. Netice ortada.
Yıl 2015... Türkiye de çok farklı, dünya da. Coşkun akan tarih ırmağını yatağından çevirmek mümkün değil. AKP tarihin karşısında durdu.
İşi zor. Türkiye, AKP'den daha büyük. Anadolu daha gerçekçi. Algılarla,
propagandalarla bir yere kadar yürünebilir. AKP hesabı yanlış yaptı. Paket, iktidarını daha muhkem hale getirmez. Getirmeyecek de.
AKP son dakikada bir başka sürprize imza attı. Paketin hemen arkasından. Türkiye uykudayken... Gece boyunca çalışan milletvekillerinin en yorgun olduğu saatte, yangından mal kaçırır gibi torbaya yeni
bir madde ekleyiverdi. Saray'ı 'örtülü ödeneğe' ortak etti. Çok geniş
yetkilerle... İstihbarat toplayacak söz gelimi.
Basit bir madde değil bu. Sistemin özüyle ilgili. Bu kadar önemli düzenleme hem parti içinde, hem hükümette hem de kamuoyunda tartışılmalıydı.
Hiç konuşulmadı. Ne partide, ne Meclis'te. Son dakika bile değil, son saniyede zuladan çıktı. Usul başlı başına rahatsız edici.
Bizzat torbanın kendisi sorunlu. Güya, bir daha olmayacaktı. Başbakan Davutoğlu söylemiş, sözcü Arınç duyurmuştu. Torba, hükümetin
üstünde başka bir iradenin varlığının ispatı... Yoksa, AKP 'bir daha olmayacak' denen torbaya neden sarılsın. Herhalde Davutoğlu'nun torbadan haberi vardır. Mecburen kabullenmiştir. Başkanlık sistemini savunmak zorunda
kaldığı gibi. Peki 'örtülü ödenek maddesinden' haberdar mı? Kanaatler, olmadığı yönünde. Çaresiz, bırakın direnmeyi, karşı çıkmayı, basit bir 'hayır'
deme gücü de takati de yok. Bu düzenlemenin hükümeti anlamsızlaştırdığı ortada. Yürütme yetkisi Saray'a devredilmekte... Muhalefetin 'Saray'da
paralel iktidar' tesbiti yerinde. Fiili durum farklı mı ki? Değil elbette. Anayasa
askıya alınmış durumda. Hiçbir kural, kaide yok. Ne tarafsızlık kaldı, ne partisizlik... Saray'ın iradesi her şeyin üstünde. Aranan da başkanlık sistemi
falan değil. Erdoğan'a göre bir sistem. Türk tipi rejim. Örtülü ödenek, o
yönde atılmış adım. Bugün farkında değil ama güvenlik paketi de, örtülü
ödenek maddesi de yarın AKP'nin başını çok ağrıtacak...
30 MART-05 NİSAN 2015 SAYI: 696
INTERNATIONAL
NEWSPAPER
S.C. Romzaman
Impex S.R.L.
Romanya Temsilcisi
Representative
in Romania
Bahadýr Van
b.van@zaman.ro
Dobruca Temsilcisi
Representative
in Dobrogea
Yusuf Küçük
Abone &Reklam
0 721 294 265
n.altun@zaman.ro
ISSN: 1224-113X
Genel Yayýn Yönetmeni
Editor in Chief
Hayri Gül
h.gul@zaman.ro
Reklam Sorumlusu
Marketing Manager
Nihat Altun
n.altun@zaman.ro
Sayfa Tasarým
Graphic Designer
Evghin Veli
Corespondent
Haber Merkezi
Ömer Said Burgazlı
Mirela Popa
KÖSTENCE
Ebubechir Tanior
Adres: Strada Suceava, No. 2C,
Biro No.2, Kat: 2, Constanta
Tel / Faks: 0341 469 676
Mobil: 0 764 337 736
BÜKREÞ
Tel: 021 / 211 21 31 - 32
Faks: 031 / 103 21 36
E-mail: romanya@zaman.ro
Adres: Vasile Lascar, No. 102, Sector, 2
TIPOGRAFIE: UNITED PRINT
Köþe yazýlarýndan yazarlarý, ilan ve reklamlardan reklam sahipleri sorumludur.
Gazetemiz abone usulü ve posta yoluyla daðýtýlmaktadýr
Şos. Morarilor, Nr. 2, Pantelimon, sector 2,
Tel: 021 255 686 Fax: 021255675
14 SERİ İLANLAR
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
DE VANZARE
CENTURA CONSTANTEI
A4 - Iesirea Constantei
vand teren extravilan pretabil. Constructii 1983m2,
deschidere drum,
vecinatate nod rutier A2,
A4 loc. Cumpana.
Pret: 10 000 Euro.
Pentru depozit, benzinarie
& popas. Prim - propietar,
acte, english speaker.
Tel: 0 732 957 726
İŞ ARIYORUM
Oturum sorunum yok.
Kara fırında pişirici
ve hamurkar olarak
işinin ehli bir ustayım.
Bükreş’te iş arıyorum.
Sait usta.
Tel: 0 722 874 103
DEVREN SATILIK
RESTAURANT
Sağlık nedenlerinden
dolayı Bereket
Restaurant
devren satılıktır.
Tel: 0 731 086 425
İNŞAAT- TAMİR İŞLERİ
İnşaatla ilgili her türlü
tesisat ve onarım işleriniz
için beni arayabilirsiniz.
Tel: 0 760 939 226
Vize sorunum yoktur.
Kendime uygun
bir iş arıyorum.
Tel: 0 764 738 920
DEPO VE MALZEME
SİGORTASI
USTA ARANIYOR
TRAFİK SİGORTASI
VE KASKO
Köstence'de, restorantta
çalışmak üzere vize
problemi olmayan, kebap
ve döner ustası aranıyor.
İBRAHİM ERDOĞMUŞ
Tel: 0745 45 45 25 / e-mail: iboer81@gmail.com
Türkiye’nin Bükreþ Büyükelçiliði
Büyükelçi: Osman Koray Ertaş
Tel: (+40-21) 206 37 00 - 04 (5 hat)
Faks: (+40-21) 206 37 37
turkemb.bucharest@mfa.gov.tr
Konsolosluk Þubesi:
(Vize ve Pasaport iþlemleri için)
Tel: (+40-21) 206 37 27 - 29 (3 hat)
Faks:(+40-21) 206 37 30
www.e-konsolosluk.net
Ticaret Müþavirliði
(+4021) 318 39 39
Türkiye’nin Köstence
Baþkonsolosluðu
Baþkonsolos: Ali Bozçalışkan
Tel : (+40-241) 60 79 10
Faks : (+40-241) 60 79 14
turkkons@fx.ro
Türkiye’nin Cluj
Fahri Konsolosluðu
Fahri Konsolos Vita Vasile Andrei.
Adres: Str. Buna Ziua FN 400495 Cluj-Napoca
Tel : 0264 438 402
Faks: 0264 438 400
Romanya’nýn
Ankara Büyükelçiliði
Büyükelçi : Radu Onofrei
(Embassy of Romania in Ankara)
Tel : (+90 312) 466 37 06 - 427 12 43
Faks: (+90 312) 427 15 30
romania@attglobal.net
Romanya’nýn Ýstanbul
Baþkonsolosluðu
Baþkonsolos : Adriana Ciamba
Tel: (+90 212) 358 05 15 -16 -17
Faks: (+90 212) 358 05 18-19
Vize iþlemleri (+90 212) 358 05 35
Tic. Ateþeliði: (+90 212) 292.41.27
E-mail: konsrom@doruk.net.tr
Romanya’nýn Ýzmir
Baþkonsolosluðu
Baþkonsolos : Cerasela Nicolaş
Tel: (+90 232) 465 04 63
Faks: (+90 232) 465 09 38
Güney Doðu Avrupa
‘Lumina’ Üniversitesi
(Lumina University)
Tel: (+40-21) 240 30 22
Faks: (+40-21) 240 30 33
www.lumina.org admissions@lumina.org
Þos. Colentina Nr. 64B, BÜKREÞ
Lumina Eðitim Kurumlarý
Genel Müdür: Fatih Göktaþ
Tel: (+40-21) 306 95 30
Faks: (+40-21) 306 95 34
www.lumina.ro - www.lumina.org
Uluslararasý Bükreþ
Bilgisayar Lisesi (ICHB)
Tel: (+40-21) 327 54 43 - 327 65 70
Faks: (+40-21) 320 95 60
www.ichb.ro - info@ichb.ro
Uluslararasý
Bükreþ Koleji (ISB)
Tel: (+40-21) 306 95 30
Fax: 021-306 95 34 (Primary School)
Faks: 021-306 95 50 (Secondary School)
www.isb.ro - office@isb.ro primary.office@isb.ro
Spectrum Bükreþ
Anaokulu ve Ýlkokulu
Tel: (+40 -21) 327 55 71
Faks: (+40- 21) 327 15 41
www.scoalaspectrum.ro
Email: spectrum@lumina.ro
Uluslararasý Köstence
Bilgisayar Lisesi (ICHC)
Tel: (+40- 241) 693 262 - 665 083
Faks: (+40 -241) 545 627
www.ichc.ro - info@ichc.ro
HALT Language Center
Tel: (+40 -21) 335 58 58
www.halt.ro
RODİAP
(Romanya Diyalog Platformu)
www.rodiap.ro
Tel: 0 768 257 566
0 733 713 385
APRT
(Türk-Romen Dostluk Derneği)
email: office@aprt.ro
web: www.aprt.ro
TUNA Vakfı
Tel: (+40 -21) 335 58 58
www.tuna.ro
Türk Ýþadamlarý Derneði (TÝAD)
Baþkan: Aykut Akbulut
Tel : (+40-21) 250 67 46 -250 18 77;
Faks: (+40-21) 250 45 93 www.tiad.ro
Romanya-Türkiye
Ticaret ve Sanayi Odasý
Baþkan: Tamer Atalay
Tel: (+40 -21) 326 97 22
Faks: (+40-21) 326 36 67
e-mail:office@ccirt.ro
Adresa: Str. Nerva Traian ,
Nr. 27-33 (Complex Nerva Traian)
Tel: 0 734 439 098 / 0 768 599 905
web: adress63.ro
faceebook : Adress” restaurant&terasa
EK,
ÇORBA, SULU YEM
,
PİLAV, SALATA
KARIŞIK KEBAB...
Dobruca Ýþadamlarý Derneði
Baþkan: Zeki Uysal
Tel: 0241.692 841 - 0241.610 636
Fax: 0241. 692 841
e mail : info@dobrucatiad.org
website : www.dobrucatiad.org
15
PLATINI YENIDEN UEFA BAŞKANI.UEFA'nın mevcut başkanı Michel Platini üst üste 3. kez
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA)
başkanı seçildi. Viyana'da yapılan kongreye
tek aday olarak katılan 59 yaşındaki Fransız
efsane, önümüzdeki 4 yıl boyunca Avrupa
futbolunun patronu olmaya devam edecek.
spor
30 MART-05 NİSAN 2015 ZAMAN
Galatasaray'ın efsane
kaptanı bağımsız milletvekili Hakan Şükür,
FIFA'nın Zürih'te kurmakta olduğu 'Dünya
Futbolu Müzesi'ndeki
yerini alıyor. Türk
futbolunun rekortmen ismi, önümüzdeki günlerde Zürih'e
giderek müzede sergilenmesini istediği
forma, ayakkabı ve
diğer objeleri FIFA'ya
teslim edecek.
Hakan Şükür'e FIFA'dan kral ödül
AHMET ÇAKIR
Galatasaray'ın eski futbolcusu
ve kaptanı, bağımsız milletvekili Hakan Şükür'e büyük onur.
Kral, FIFA'nın Zürih'te kurmakta
olduğu Dünya Futbolu Müzesi'nde
yer alacak. Futbol tarihimizin gelmiş
geçmiş en başarılı ismi konumundaki Şükür'ü bu özelliğinin yanı sıra
2002 Dünya Kupası'nın 3.lük maçında Güney Kore'ye 11. saniyede attığı
golle kırmış bulunduğu rekor için de
FIFA bu onura layık gördü.
Hakan Şükür, Süper Lig'de 249
golle en çok gol atan oyuncu olmasının yanında 51 golle Milli Takım'da
da en fazla fileleri sarsan forvet durumunda. Avrupa kupalarında Galatasaray formasıyla kaydettiği 37
sayıyla da bir başka rekorun sahibi.
Şükür, Ay-Yıldızlı formayı 100'den
1
çok giyen 3 futbolcumuzdan biri.
FIFA'nın bu konudaki kararı Şenes Erzik tarafından Şükür'e
iletildi. Şükür de böyle bir seçimden dolayı gurur ve onur duyduğunu söyledi. Bunu kişisel bir
ödüllendirme olarak görmediğini
belirten futbol adamı, "Sonuçta
o müzede Türkiye olarak yer alacağız. Bunu daha çok önemsiyorum." diye konuştu. Müzede yer
alacak Hakan Şükür'le ilgili objelerin seçimi kendisine bırakıldı.
Şükür de 2000 UEFA Kupası'nı
kazandıkları maçta giydiği forma
ve kramponların yanında 2002
Dünya Kupası'nda Güney Kore
karşılaşmasında giydiği formayı
vermeyi düşündüğünü belirtti. Bağımsız milletvekili, önümüzdeki
günlerde Zürih'e giderek müzede
yer almasını istediği forma, ayakkabı ve öteki objeleri teslim edecek. Bilindiği gibi Şükür, geçen yıl
Altın Ayak ödülüne de layık görülmüş ve Monaco'da ödülünü almıştı.