‘Gönül sayfamız’dan bir yaprak koptu Sanatçı Kayahan, iki kere yendiği kansere bu kez yenik düştü. Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden 66 yaşındaki Kayahan, Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Kanlıca Mezarlığı’na defnedildi.102 Romanyalı gazetecilerden Erdoğan'a uyarı: Türkiye, Çavuşesku dönemine gidiyor 103 06-19 NISAN 2015 SAYI 697 WWW.ZAMAN.RO 2 LEI Devlette çok farklı görevlerde bulundum. Ama 30 yıllık bir öğretmen olarak söyleyeyim ki, bu okullarda; emek var, sevgi var, samimiyet var, kendini adama var. Bu akşam da bunun semeresini gördük. Bütün kalbimle sizi kutluyorum. ‘KÜLTÜRLERIMIZIN NE KADAR YAKIN OLDUĞUNU GÖRDÜM’ 4 BIN KIŞILIK ‘SALA PALATULUI’ TIKLIM TIKLIMDI Her yıl dostlarımın davetine seve seve katılıyorum. Lumina öğrencileri, bizi hayran bırakan bir performans sergilediler. Öyle bir sunum yaptılar ki, ne kadar yakın kültürlere sahip olduğumuza bizi ikna ettiler. Bu çocuklar Türk ve Romen kültürünün elçileridir. ‘Türk - Romen Kültür Galası’ muhteşem oldu ‘TÜRK-ROMEN KÜLTÜRÜNÜN HARIKA BIR KOMBINASYONUNU IZLEDIK’. BÜKREŞ, ZAMAN Lumina Eğitim Kurumları düzenlediği ‘Türk - Romen Kültür Galası’ ile, Bükreş’in en büyük kültür merkezi ‘Sala Palatului’ yi tıklım tıklım dolduran 4 bin seyirciye muhteşem bir kültür ziyafeti sundu. Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen ve 300 öğrencinin büyük bir maharetle sergiledikleri gösterilerle renklenen geceyi çok sayıda Romen devlet adamı, yabancı misyon şefleri, milletvekilleri, sanatçılar ve gazeteciler büyük bir beğeni ile izledi. Romanya Eğitim Bakanlığı ve çok sayıda sivil-resmi devlet kurumlarının da partnerleri arasında yer aldığı Gala’nın açılışı yaklaşık 100 öğrencinin hep birlikte seslendirdiği “Kültürler el ele” şarkısı ile başladı. UNİCEF Romanya Büyükelçisi, ünlü sanatçı Andreea Marin q Rodica Paraschiv PRAHOVA VALISI Marian Neacşu (ROMEN - TÜRK PARLAMENTOLAR ARASI DOSTLUK GRUBU BAŞKANI): Doina Pana ESKI BAKAN - PARLAMENTER ‘BU OKULLARDA EMEK, SEVGI VE SAMIMIYET VAR’ Harika bir geceydi. Sahnede çok güzel hazırlanmış çocukları gördüm. Türk ve Romen kültürünün harika bir kombinasyonunu izledik. Dostluk ve birlik mesajlarını aldık. GALA IÇIN NE DEDILER? KÜLTÜR 08-09 www.zaman.ro Bükreş’in en büyük kültür merkezi ‘Sala Palatului’ yine tarihi bir geceye ev sahipliği yaptı. Lumina Eğitim Kurumları’nın her sene büyük ilgi gören “Türk - Romen Galası’ 300 öğrencinin aylar süren birbirinden güzel; şiir, şarkı, folklor ve etkileyici gösterilerine sahne oldu. 4 bin kişilik salonu tıklım tıklım dolduran her kesimden izleyiciler, gösterileri ayakta alkışladı. 1 Öztürk’ün sunduğu gecenin selamlama konuşmasını yapan Lumina Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Gürsoy, kültürlerin toplumun aynası olduğunu belirterek, evrensel güzellikleri yansıtmaya ve Romanya’yı en güzel şekilde; kültür, bilim ve sosyal aktivitelerde temsil etmeye ve insanlığa hizmete devam edeceklerini belirterek destek veren herkese teşekkür etti. Gürsoy, yıl sonunda açılışını yapacakları 26 bin metrekarelik yeni okul kampüsünün müjdesini de vererek, “Romanya’nın gülen yüzü olmaya devam edeceğiz.” dedi. Büyük ilgi görmesi nedeniyle Gala bu sene 2 ve 3 Nisan tarihlerinde iki gün boyunca Bükreşlilere ve 5 Nisan Pazar günü de Köstencelilere unutulmaz anlar yaşattı. 108-09 facebook: zamanromania / zamanromanya twitter: @ZamanRomanya 02KÜLTÜR 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN Kayahan’ın vefatı Türkiye’yi yasa boğdu ŞEYMA BAL, SARRA ATAY İSTANBUL İlk kez 1990'da yumuşak doku kanserine yakalanmıştı usta sanatçı Kayahan. Tedavinin ardından kanseri yendiği haberi ulaşmıştı sevenlerine. 2005'te aynı hastalık yeniden nüksetmişti. Kanseri 2'nci kez yenmişti ve dillerde dolaşan Yemin Ettim, Odalarda Işıksızım, Atın Beni Denizlere, Emrin Olur, Gönül Sayfam eserleriyle sevgi aşılıyordu herkese. Mutlu aile hayatıyla da örnekti usta sanatçı. Geçtiğimiz yıl kansere yeniden yakalandığı haberi bomba gibi düştü gündeme. Kemoterapi gören Kayahan, 23 Mart'ta hastaneye kaldırılmıştı. Durumunun kötüleşmesi üzerine 25 Mart'ta yoğun bakıma alınmıştı. Usta sanatçı, iki kere yendiği kansere bu kez yenik düştü. Vefatıyla tüm Türkiye'yi yasa boğan usta sanatçı, İstanbul Kanlıca Mezarlığı'nda defnedildi. 1 Sudanlı yetimi evlat edinmişti SON KONSERİNDE HELALLİK İSTEMİŞTİ Usta sanatçı, son konserini 14 Şubat'ta vermişti. Nilüfer ile birlikte çıktığı sahnede “Benden size hakkım helal, siz de hakkınızı he- lal edin. Yakında daha rahat kalkacağım günler olacak. Hayal edin, hayal ettiğiniz sürece yaşarsınız.” cümleleriyle dinleyenlere duygusal anlar yaşatmıştı. Müziğiyle sevenlerinin gönlüne taht kuran Kayahan, yardımseverliğiyle de biliniyordu. Sudanlı 11 yaşındaki Adil Muhammed'i evlat edinmişti. Kızı Aslı'nın çeyizi için sakladığı altınları da Kimse Yok mu Derneği'ne bağışlamıştı. Usta sanatçı, 2012'de yapılan 10. Türkçe Olimpiyatları'nın şarkı finaline jüri olarak katılmıştı. Şarkının Yıldızları Finali'nde Türkmenistan'dan Ruslan Annamammedov, İbrahim Tatlıses'in 'Gülüm Benim' parçasıyla birinci olmuştu. Gecenin birincisini büyük usta Kayahan açıklamış, Türkçeye yapılan hizmetleri övmüştü. Kırım Tatarlarının tek kanalı ekran kararttı 1 2014 Mart'ında Rusya'nın topraklarına kattığı Kırım'da yaşayan Tatarların sahip olduğu tek televizyon kanalı ATR, salı gece yarısı itibarıyla yarımadadaki yayınlarını durdurmak zorunda kaldı. Rus makamlarına art arda yapılan 4 lisans başvurusunun da “teknik nedenlerle” reddedilmesi üzerine ekran karartan kanalın beşinci başvurusu ise halen in- celeniyor. ATR kurucusu Lenur İslamov, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kendilerine yönelik tavrın siyasi olduğunu savundu. “Bize lisans vermiyorlar çünkü hiçbir yetkili ileride insanlara bir şeyler yapmaları konusunda yayın yapmayacağımızdan emin olamaz.” dedi. Yayınlarını durdurmaya zorlanmalarına “Sınır dışı edilmek gibi.” sözleriyle tepki gösterdi. DIŞ HABERLER SERVİSİ Eserlerimde Türk sanat müziğinin de etkisi var 1 Ruslardan Nasreddin Hoca filmi 1 Rusya'nın önde gelen film şirketlerinden Enjoy Movies, komik hikâyeleri ve fıkralarıyla bilinen Nasreddin Hoca'yla ilgili film çekeceğini açıkladı. Şirket, filmi çekmesi için dünyaca ünlü ‘Pers Prensi' yönetmenlerine öneri götürülebileceğini duyurdu. Rus basınına göre, çekimlerine Özbekistan'da başlanacak filmin ismi ‘Hoca-Doğunun Sahibi' olacak. Yapımcı Georgi Malkov, filmin uluslararası potansiyele sahip bir yönetmene verileceğini söyledi. Nisan ayında Özbekistan Kültür Bakanlığı ile görüşeceklerini kaydeden Makov, filmle ilgili temel konuların orada belirleneceği bilgisini verdi. FARUK AKKAN MOSKOVA İlk kez 1990'da yumuşak doku kanserine yakalanan usta sanatçı Kayahan, bu kez yenik düştü. Vefatıyla tüm Türkiye'yi yasa boğan usta sanatçı, geride unutulmaz eserler bıraktı. Azeri asıllı ünlü İngiliz sanatçı Sami Yusuf, eserlerinde Azerbaycan ezgilerinin yanı sıra Türk sanat müziği ve Mevlevi-tasavvuf musikisinin de etkisi olduğunu söyledi. Yusuf, müziğine en büyük tesiri ise İslam geleneğindeki hikmet ve irfanın yaptığını vurguladı. Norveç'in başkenti Oslo'da önceki gece konser veren Yusuf, harika bir atmosfer yaşadığını dile getirdi. Event Konser Salonu'ndaki etkinliği Norveçlilerin yanı sıra Türkiye ve Azerbaycan vatandaşları da katıldı. Ud ve perküsyon performansıyla da dikkat çeken Yusuf, konser sonrasında albümünü imzaladı. ENGİN TENEKECİ OSLO 03GÜNDEM 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN ROMANYALI GAZETECİLERDEN ERDOĞAN'A UYARI: Türkiye, Çavuşesku dönemine gidiyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Romanya gezisi sonrası Türkiye'nin gidişatıyla ilgili kaygılarını dile getiren ünlü Romen gazeteciler, "Çavuşesku dönemi" benzetmesi yaptı. Erdoğan’ın Bükreş ziyareti ve Türkiye’deki gelişmelerle ilgili konuşan Romen gazeteciler, yolsuzluklarla mücadele etmek yerine demokrasiyi askıya alan Türkiye’nin varacağı yerin, Çavuşesku dönemi Romanya’sı gibi fakirlik ve polis devleti olacağı uyarısında bulundu. ÖMER SAİD BURGAZLI - BÜKREŞ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Romanya gezisi sonrası Türkiye'nin gidişatıyla ilgili kaygılarını dile getiren ünlü Romen gazeteciler, "Çavuşesku dönemi" benzetmesi yaptı. Erdoğan’ın Bükreş ziyareti ve Türkiye’deki gelişmelerle ilgili konuşan Romen gazeteciler, yolsuzluklarla mücadele etmek yerine demokrasiyi askıya alan Türkiye’nin varacağı yerin, Çavuşesku dönemi Romanya’sı gibi fakirlik ve polis devleti olacağı uyarısında bulundu. Çeyrek asır önce komünist rejimden yeni bir bahara doğan Romen demokrasisinin AB süreci ve yolsuzluklarla mücadele azmi dolayısıyla sürekli gelişip ilerlediğini belirten duayen gazeteciler, “yeni Türkiye”nin ise “eski Romanya”yı hatırlatan adımlar attığına dikkat çekti. Özgür basının önemini de vurgulayan Romen gazeteciler, Türkiye’de medyaya artan baskının ve gazetecilerin tutuklanmasının, “Erdoğan yönetiminin zayıfladığına işaret olduğunu” savundu. 1 MARINCEA: YOLSUZLUKLAR, BASKI İLE KAPATILAMAZ Erdoğan’ın Romanya ziyaretini uluslararası alanda izolasyonu azaltmaya yönelik bir adım olarak yorumlayan Romanya’nın ünlü haber kanalı Realitatea TV yayın editörü Ovidiu Marincea, Türkiye’de hukuk devletinin son gelişmelerle ciddi yara aldığını belirtti. Marincea, “Bunu ben değil, bütün Batı ve dünya kamuoyu izliyor ve endişelerini her mahfilde dile getiriyorlar. Ayrıca askerin yaptığı anayasa, 35 yıl sonra böyle bir hükümet tarafından maalesef hâlâ sürdürülüyor.” MECLİS, YOLSUZLUK SORUŞTURMALARINI TIKAMAK İSTEDİ, AMA HALK ENGELLEDİ; TÜRK MİLLETİ DE AYNISINI YAPMALI Çavuşesku döneminde olduğu gibi, yolsuzlukların bir ülkeyi fakirliğe ve despotizme sürükleyeceği uyarısında bulunan duayen gazeteci Ovidiu Marincea, “Türkiye’deki yolsuzluk skandalını bütün dünya gördü. Yolsuzluklar, zor kullanarak, sistemi polis devleti yaparak çözülemez. Yolsuzluk, fakirlik demektir. Bunun en güzel örneği Ukrayna’dır. Bir yolsuzluk toplumsal piramitte ne kadar çok yukarılarına tırmanırsa ve katmanlarına ayrılırsa bu eninde sonunda fakirliği getirir. Bizde de her alanda yolsuzluk vardı. Parlamento, yolsuzluk soruşturmalarını tıkamak istedi; ancak kamuoyu baskısına karşı duramadılar. Aynı Çeyrek asır önce komünist rejimden yeni bir bahara doğan Romen demokrasisinin AB süreci ve yolsuzluklarla mücadele azmi dolayısıyla sürekli gelişip ilerlediğini belirten duayen gazeteciler, “yeni Türkiye”nin ise “eski Romanya”yı hatırlatan adımlar attığına dikkat çekti. Özgür basının önemini de vurgulayan Romen gazeteciler, Türkiye’de medyaya artan baskının ve gazetecilerin tutuklanmasının, “Erdoğan yönetiminin zayıfladığına işaret olduğunu” savundu. reaksiyonu Türk halkının vermesi lazım. Basın da hukukun işlemesine yardımcı olmalı. Parlamento da adaletin işini yapmasına müsaade etmeli.” dedi. ROMANYA, HİZMET OKULLARINA MÜDAHALE ETTİRMEZ Romanya’nın, Erdoğan’ın Hizmet okulları ile ilgili diktelerini de asla kabul etmeyeceğine ve okullara müdahale ettirmeyeceğine vurgu yapan Marincea, “Romanya ve başka ülkeler herhangi bir müdahaleye asla sıcak bakmaz.” dedi. AB’nin Türkiye demokrasisi için hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Marincea, “Ancak gördüğüm kadarıyla Türkiye, artık AB yolculuğuyla pek ilgilenmiyor. Hiçbir yetkiliden AB’ye katılım isteğiyle ilgili kuvvetli bir irade beyanı gelmiyor. Bu, Türkiye açısından çok endişe verici bir durum.” dedi. Türkiye için tek çözümün AB yolu olduğunu vurgulayan Marincea, “Ben de umuyorum ki; 7 Haziran seçimlerinde demokrasi yönünde bir değişim olur. Yoksa güvenlik paketiyle, polis devletiyle bir yere varılamaz. Erdoğan, her şeyi kontrol eder hale gelmişse, Türkiye çok yakın zamanda bir polis devletine dönüşecektir. Bu kaçınılmazdır.” CRISTOIU: KOMÜNİST DÖNEMDE BİLE GAZETECİLER TUTUKLANMIYORDU Romanya’nın duayen gazetecilerinden Ion Cristoiu da, Erdoğan’ın Bükreş ziyaretini ‘başarısız’ olarak nitelendirdi. Ziyaret öncesi medyatik bir hazırlık yapılmadığının altını çizen ünlü gazeteci şu tespitleri yaptı: “Böyle özel ilişkilerimizin olduğu, büyük bir ülkenin lideri geliyorsa, buna medyatik bir hazırlık gerekir. Ziyaretin medya kanallarında konuşulmasını sağlarsınız. Ama böyle bir şey göremiyorum ben. Tek başına bu bile ziyaretin sonucunu tayin etmeye yeter.” Romanya’daki bu ‘soğuk’ havada Erdoğan’ın izlediği otoriter politikanın büyük rolü olduğunu söyleyen Romen gazeteci, basın mensuplarına yönelik tutuklamaları ise bu siyasetin en ileri noktası olarak gösterdi. Çavuşesku dönemine de gönderme yapan Cristoiu, “1968’den beri gazetecilikle uğraşıyorum. Komünist dönemde baskı vardı; ama tutuklama gibi ağır uygulamalar o dönemde bile yoktu. Türkiye'nin basın mensuplarını tutuklamakla komünist dönemden daha kötü adımlar attığı görülüyor. Hakiki ve meşru bir güç olsa, böyle rezil aşırılıklara kalkışmaz.” sözleriyle Erdoğan’ı eleştiren Ion Cristoiu şu yorumda bulundu: “Eğer bir yönetim tutuklama yoluna bu derece yaygın başvuruyorsa, demek ki başka formül bulamamıştır ve kendini güvende hissetmemektedir. Bu da onun zayıfladığına işaret eder.” yorumunda bulundu. Duayen gazeteci, özgür basını yok eden bir yönetimin aslında kendi kendini zehirlediğine vurgu yaparak, “Gerçekler rejimi yıkmaz; tam tersine idarenin ömrünü uzatır.” dedi. MUNTEANU: TÜRKİYE’NİN TEMEL PROBLEMİ, ERDOĞAN’IN KENDİSİ Bugün, Türkiye’nin temel probleminin AK Parti yönetimi ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdo- ğan olduğunu savunan gazeteci - analist Razvan Munteanu da "Son yıllarda Türkiye'de dış politikada Ortadoğu’ya doğru bir yöneliş var. Otoriter bir yönetim anlayışına doğru kayma söz konusu. Halihazırdaki gidişat AB standartlarıyla örtüşmüyor. Zaten Brüksel şimdilik Türkiye'yi bir kenarda tutuyor." değerlendirmesini yaptı. Munteanu, dış politika konusunda da Ankara’nın ‘komşularla 'sıfır problem'den 'sıfır dost' seviyesine indiğine dikkat çekerek, “Türkiye halihazırda Suriye, Irak, İsrail ve şu günlerde de İran olmak üzere hepsiyle soğuk ilişkiler içerisinde. Bütün bölgesel politikalardan dışlanmış durumda." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yurtdışı gezilerini de global plandaki izolasyondan kurtulma çabası olarak yorumlayan Munteanu, “Ancak Erdoğan'ın son gezilerine bakarsak; Küba, Suudi Arabistan, Slovakya, Slovenya ve Romanya olması dikkat çekici.” dedi. ÇAVUŞESKU GİBİ YAPTI; ABDULLAH GÜL’Ü BİLE SAF DIŞI BIRAKTI Erdoğan’ın Çavuşesku ile benzer stratejiler izlediğini, Çavuşesku’nun da karşıt görüşleri bastırdığını söyleyen Munteanu, “Erdoğan’ın da, Çavuşesku gibi uluslararası planda marjinal duruma düşmesi muhtemeldir.” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otoriter yönetiminin Çavuşesku dönemini andırmaya başladığını söyleyen Munteanu ayrıca, Erdoğan’ın da Çavuşesku gibi muhtemel rakiplerini saf dışı bırakma stratejisi izlediğini söyledi. Munteanu, “Buna örnek verirsek; Abdullah Gül'ü bile saf dışı bırakmıştır.” diye ekledi. OKULLAR KAPATILAMAZ; YAPILANLAR AVRUPA DEĞERLERİNE TERS Erdoğan’ın Hizmet hareketine karşı cadı avı ve yurtdışındaki Türk okullarını kapattırmak istemesini de yorumlayan gazeteci Razvan Munteanu, Ankara’nın böyle bir yasaklamaya gücünün yeteceğini sanmadığını kaydetti. Munteanu şöyle devam etti: “Türkiye'de iki tip İslam'dan bahsedebiliriz. Fethullah Gülen'in desteklediği sivil İslam ve Erdoğan'ın başını çektiği radikal İslam. Son yıllardaki icraatları, Erdoğan'ın toplumda ‘siyasi İslam’ odaklı bir proje yürüttüğünü gösteriyor. Bütün bu yapılanlar Avrupa değerlerine ters. Ayrıca Romanya'da faaliyet gösteren okulları kapatmaya Ankara'nın asla gücü yetmez. Mesela Romanya’da her türlü azınlık okulları var. Avrupa'nın ruhu böyle. Romanya’daki demokrasi anlayışına bir örnek olarak Alman azınlığa ait biri olan Cumhurbaşkanı Klaous Ioannis'i gösterebiliriz. Eğer demokrasiyi özümsediyseniz bu tür farklılıkları asla problem etmezsiniz." 04GÜNDEM 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN ‘Erdoğan'ın ziyareti Brüksel nezdinde makyaj çalışması’ 1 Romanya basını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bükreş ziyaretini, "Türkiye'nin son yıllarda bozulan imajı sonrası Brüksel için yapılan bir makyaj çalışması" olarak değerlendirdi. Adevarul gazetesinden Sebastian Zachman 'Erdoğan Bükreş'e niye geldi?' başlıklı haberde Erdoğan'ın ziyaretini "ABRusya ihtilafında Brüksel tarafında yer aldığını gösterme çabası" olarak nitelendirdi. Erdoğan’ın üç AB ülkesini ziyareti Brüksel nezdindeki yaralanmış imajı için bir makyaj çalışması olduğunu öne süren Zachman "Rusya ile imzaladığı ve AB ülkelerini devre dışı bırakan gaz iletim hattı anlaşması nedeniyle Türkiye, Brüksel tarafından şiddetle eleştirilmişti." ifadelerini kullandı. "DEVLET ADAMI DEĞİL, SİYASET ADAMI GİBİ DAVRANDI" "Bükreş ziyareti ‘Erdoğan’ın ısrarıyla ve son yüz metrede’ ayarlandı." ayrıntısını veren Adevarul yazarı, 3 AB ülkesini kapsayan bu ziyaretin Avrupa’daki müttefiklerin güvenini geri kazanma hamlesi olarak nitelendirdi. Görüşmede İohannis’in gündeminde AB üyeliği temel konuyken, Erdoğan’ın kendi iç siyasetine yönelik mesajlar vermesinin dikkat çektiğini belirten Zachman, Erdoğan'ın seçimlere iki ay kala, yurt dışındaki vatandaşlarını mobilize etme maksadı güttüğünü ileri sürdü. Zachman, Erdoğan ile İohannis'in yaptığı ortak basın toplantısında devlet adamından ziyade siyaset adamı gibi konuştuğu tespitini yaptı. Türkiye’deki son gelişmelerden bahsederken, iki kez ‘partimiz AK Parti’ lafzını kullandığını anladığını belirten Zachman, Bükreş ziyaretinin hafızalarda ‘seçim dokunuşu’ olarak kaldığı tespitiyle yazısını sonlandırdı. TÜRK DEMOKRASİSİNDEN, PUTİN MODELİNE Adevarul yazarı Marius Dorin Lulea imzalı yorumda ise demokratik hukuk devleti çizgisinden vazgeçen Erdoğan’ın, 'Osmanlı ruhuna' ve 'büyük güce' dayanan yönetim modelini benimsediğini öne sürdü. Türk demokrasisinin sanıldığı gibi olmadığının altını çizen Adevarul yazarı, rejimin her geçen gün daha fazla Putin modeline dönüştüğünü kaydetti. Erdoğan’ın etkisi altında bulundurduğu medyayla tüm propaganda malzemelerini kullandığına vurgu yapan Lulea, her türlü akıl dışı suçlamalar ve ceza davalarıyla tüm muhaliflerin devre dışı bırakıldığı tespitini yaptı. Erdoğan’ı dünyanın en zengin lideri olduğunu öne süren Lulea, devletin Erdoğan’ın yakınlarından oluşan oligarşik bir ekipçe yönetildiğini vurguladı. Romanya basını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bükreş ziyaretini, "Türkiye'nin son yıllarda bozulan imajı sonrası Brüksel için yapılan bir makyaj çalışması" olarak değerlendirdi. "RUSYA'YA DEĞİNİLMEDİ" Romanya'nın ünlü gazetecilerinden köşe yazarı Sabina Fati, Europa Libera radyosuna yaptığı açıklamada, "(Romanya Cumhurbaşkanı) Iohannis-0, Erdoğan-1" yorumunda bulundu. Sabina Fati, "Zorlu Karadeniz meselesi bağlamında iki lider de, Rusya’yla ilgili bir referans vermeyerek önemli bir başarıya imza attı. Ortak basın toplantısında, Kırım’la ilgili hiçbir ifade yoktu. Sanırım Erdoğan da son dönemde Türk Akımı ile ivme kazanan Türk-Rus ilişkilerine zarar vermesinden kaçınmak için bunu bilerek gündeme getirmedi." dedi. Ortak basın toplantısında gördüğü kadarıyla ilişkilerin yerinde saymadığını aksine geriye gittiğini öne süren Sabina Fati, şunları aktardı: "Karadeniz altından yapılacak elektrik iletim hattı için fizibilite raporunun yenileceğini öğrendim. İohan- nis, 'yeni fizibilite bizim lehimize' dedi ama Erdoğan 'Bulgaristan’la da görüşüyoruz, neresi avantajlıysa oradan alcağız' ifadelerini kullandı." Güvenli ve müreffeh bir bölgenin her iki ülkenin de yararına olduğunu belirten Fati, "Ancak uluslararası kuralları çiğneyen Rusya’ya rağmen bu nasıl sağlanacak? Bu konuda ne görüştüklerini bilmiyorum." dedi. Romen gazeteci Erdoğan ziyaretinden çıkardığı sonucu ise şöyle aktardı: Bulgaristan, yolsuzlukla mücadelede Romanya’nın DNA modelini örnek alacak 1 Üst düzey yolsuzluklarla mücadelede büyük başarı kazanan Romanya’nın Özel yetkili DNA sistemi Bulgaristan’a model oldu. Sofya yönetimi, yolsuzlukla mücadelede Cumhurbaşkanlığı dışında herkesi yargılama yetkisine sahip yargı sistemini örnek alacak. Yıllardır Romanya’da başarıyla uygulanan ve AB yetkililerinin de övgüsünü kazanan Yolsuzlukla Mücadele Kurumu (DNA) benzeri Bulgaristan’da da uygulamaya geçirilecek. Bu amaçla özel yetkili bir yargı sistemi kurulacak. 2016 yılından itibaren faaliyete geçecek olan kurum, şu andaki dört kurumun fonksiyonunu birleştirecek. Bu konuda toplam 6 bin 670 üst düzey kişi yakından takip edilerek sıkı denetim ve dürüstlük testleri uygulanacak. Yeni projeyi tanıtan Başbakan Yardımcısı Meglena Kuneva, stratejinin en önmeli hedefinin, devletin üst düzey kademelerinde işleyen yolsuzluğu önlemek olduğunu açıkladı. Bakan Kuneva, Adalet Bakanı Hristo İvanov ile birlikte yaptığı tanıtım esnasında strateji kapsamında altı hedef ile 33 farklı öncelikli madde bulunduğunu belirtti. Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla Bulgaristan'daki yolsuzluğun kötü seviyede olduğunu itiraf eden Başbakan Yardımcısı Kuneva, bu sıralamada ülkenin ikinci sırada yer aldığını kaydetti. Kuneva, ülkenin ileri gidebilmesi konusunda atılan her adımın yolsuzluk yapanlar tarafından engellendiğini, Schengen bölgesine girmenin bundan dolayı zarar gördüğünü, fakat asıl hedefin vatandaşların güvenilir bir ülkede yaşaması olduğunu vurguladı. Bulgaristan'da böyle bir sorun varlığı inkar edilmediğini ifade eden Kuneva, yolsuzluğun aşama aşama kökünden sökülebilmesi için de strateji hazırlandığını kaydetti. Başbakan Yardımcısı Kuneva, Romanya'daki benzeri kurumu 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren faaliyete geçireceklerini kaydetti. BEYNUR SÜLEYMAN SOFYA "Görünen o ki, Iohannis, güzel bir ev sahipliği yapmış. Romanya’nın endişelendiği konuları masaya getirmemiş. Karadeniz havzası ikincil planda kalmış. Şu sorular cevapsız kaldı: Kırım ihtilafı yayıldığında, Çanakkale ve İstanbul boğazları nasıl işlev görecek? Kırım konusunda, Moskova’ya karşı Ankara’nın tutumu ne olacak? Özellikle, Romen-Türk stratejik ortaklığının ne tür enstrümanları uygulamaya konacak?" sorularını sordu. BÜKREŞ ZAMAN 05İŞ DÜNYASI 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN İhracat 3 ayda 2,8 milyar dolar geriledi EKONOMİ SERVİSİ Ekonomide yaşanan olumsuz gidiş İhracat rakamlarına da yansıdı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin verilerine göre, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarlarından Avrupa’daki kırılgan seyir ve Euro/dolar paritesindeki düşüşle ihracat martta yüzde 13,4 azalışla 11 milyar 229 milyon dolar oldu. Geçen yılın ilk üç ayında 38 milyar 607 milyon dolar olan ihracat ise bu yılın aynı döneminde yaklaşık 2,8 milyar dolar azaldı ve 6,8 düşüşle 35 milyar 816 milyon dolara geriledi. Son 12 aylık ihracat geçen yılın aynı dönemine göre değişmeyerek, 153 milyar 1 309 milyon dolar olarak gerçekleşti. TİM, mart ayı ihracat rakamlarını yazılı bir açıklamayla duyurdu. Buna göre, sektörel bazda mart ayında en fazla ihracatı 1 milyar 772 milyon dolarla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü 1 milyar 353 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri ile 1 milyar 328 milyon dolarla hazır giyim ve konfeksiyon izledi. Mart ayında en fazla ihracat artışını yüzde 35,7 ile fındık ve mamulleri sektörü yakalarken, bu sektörü, yüzde 26,7 ile savunma ve havacılık sanayii ile yüzde 11,3 ile süs bitkileri ve mamulleri sektörü izledi. TİM verilerine göre, ihracat mart ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,4 gerileyerek 11 milyar 229 milyon dolara indi. Yılın ilk üç ayındaki düşüş ise geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 6,8 oldu. Son 12 aylık ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre değişmedi: 153 milyar 309 milyon dolar. Tim Cook servetini yardım kuruluşlarına bağışlayacak 57 katlı gökdeleni 19 günde inşa ettiler 1 Çin'in güneyindeki Hunan eyaletinde 57 katlı bir gökdelen sadece 19 günde inşa edildi. Dünyanın en kısa sürede inşa edilen gökdeleni olarak lanse edilen projenin metrekaresi 12 bin yuana (yaklaşık 2 bin dolar) satışa çıkarıldı. Projenin içinde 800 daire yer alıyor. 180 bin metrekarelik alana inşa edilen gökdelenin adı 'Küçük Gökyüzü Şehri'. Ülkede son yıllarda adeta hayatı felç eden hava kirliliği sorunu dikkate alınarak hazırlanan çevre dostu projede, 4 bin kişilik çalışma sahası ve 220 mağaza bulunuyor. Projede ayrıca 19 adet tavan yüksekliği 10 metrelik toplantı salonu ve 3 kilometrelik trafiğe kapalı yürüme caddesi var. OSMAN EROL PEKİN 1 Teknoloji devi Apple'ın CEO'su Tim Cook tüm servetini yardım kuruluşlarına bağışlayacağını açıkladı. Fortune dergisine konuşan Cook, 10 yaşındaki yeğeninin eğitim mas- raflarını karşıladıktan sonra bağışı yapacağını belirtti. Yaklaşık 800 milyon dolarlık servetin sahibi Cook, "Suya atılmış bir çakıl taşının değişim için yarattığı dalga olmak istiyorum" dedi. 06DÜNYA ‘Türkiye'de cinnet hali var’ 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN AP Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms, Türkiye’de temel haklar ve basın hürriyetinin baskı altında olduğunu söyledi. Hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün eleştirileri “devlete tehdit” olarak gördüğünü söyleyen Harms, “Etraflarının düşmanlar tarafından sarıldığını düşünüyorlar. Bu cinnet hali.” dedi. NAMIK KEMAL PARLAK - İSTANBUL Avrupa Parlamentosu (AP) Yeşiller Grubu’ndan AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çok sert eleştiriler geldi. Yakın zamana kadar AKP iktidarının kuvvetli destekçilerinden biri olarak bilinen Yeşiller Grubu, basın hürriyeti başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerde ciddi gerileme olduğunu düşünüyor. Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms, Türkiye’de artık basın hürriyetinin kalmadığını, Erdoğan’ı tenkit etmeye cesaret eden gazetecilerin tehdit edildiğini ve Türkiye’de cinnet halinin yaşandığını söyledi. Kürt sorununun çözümünde sona yaklaşıldığına dair herhangi bir intibaı olmadığını söyleyen Harms, paralel devlet tezine Brüksel’de kimsenin inanmadığını söyledi. Zaman Brüksel Temsilcisi Selçuk Gültaşlı’nın hazırlayıp sunduğu Avrupa Masası programına misafir olan Harms, Erdoğan’ın artık demokratik ilkelere saygısının kalmadığını vurgulayarak temel haklar, basın hürriyeti ve çoğulculuk gibi ilkelerin baskı altında olduğunu söyledi. Samanyolu Haber Televizyonu’nda yayınlanan mülakatta Harms, “Bu sadece çok sayıda gazeteci 1 hapiste olduğu ya da yargılandığı için değil, Erdoğan’ı eleştirme cüreti gösteren tüm gazeteciler tehdit edildiği için böyle.” dedi. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ile Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun hapiste olduğu hatırlatılan Harms, Türkiye’de artık basın hürriyetinin olmadığını söyledi. “Medya büyük baskı altında. Bu durum sadece hapiste ya da mahkemede meslektaşlarınız olmasından kaynaklanmıyor. Hükümet ve Cumhurbaşkanı medyadaki bütün eleştirilere “devlete tehdit” olarak bakıyor. Her eleştirel gazeteciyi, “devlet düşmanı” olarak görüyor ve onları hapse atıyor ya da haklarında dava açıyor. Bu durum asla kabul edilemez. Sanırım Erdoğan da bunun kabul edilemez olduğunu biliyor.” yorumunu yaptı. DEMEK Kİ ERDOĞAN’IN SAKLAYACAKLARI VAR Mülakat boyunca sık sık Türkiye’de bir cinnet hali yaşandığına işaret eden Harms, Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle açılan davalarda patlama olduğunun sorulması üzerine, hükümetin ve Erdoğan’ın kendilerini güvende his- setmediklerini vurguladı. “Sosyal medyadaki bu paylaşımlar davaya dönüşüyorsa Erdoğan’ın çevresindeki herkes gerçekten endişe etmeli. Bu hakikaten tuhaf bir hal. Bu durum, hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın kendilerini güvende hissetmediklerini gösteriyor. Etraflarının düşmanlar tarafından sarıldığını düşünüyorlar. Bu cinnet hali. Gerçekten delice.” dedi. 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının kapatıldığı, soruşturmaları açan savcıların soruşturulmaya başlandığı sorulan Harms, Erdoğan ve hükümetin saklayacağı şeyler olduğunu söyledi. “Demek ki hükümet ve Cumhurbaşkanı’nın saklayacak bir şeyi var. Yolsuzluk iddialarını soruşturmak isteyenlerin hepsine ‘devlet düşmanı’ olarak bakılıyor ve bunların hepsi de aynı akıbeti paylaşıyor. Bu devam etmesi çok güç bir yol. Seçimlere kadar normal vatandaşlar hakkında da benzer birçok dava açılmasından korkuyorum.” diyen Harms, Erdoğan ve hükümetine büyük kredi açtıklarını ve uzun süre desteklediklerini vurgulayarak şu an büyük bir hayal kırıklığı yaşadıklarını belirtti. İktidarın 17 Aralık’tan sonra sarıldığı paralel devlet tezlerine de değinen Harms, Brüksel’de tezin alıcısı olmadığını söyledi. Alman siyasetçi, “Bu konuda bir veya iki suçlama olsa belki tezin bir şansı olurdu. Fakat bu suçlamalar ikide bir yapılıyor, temel olarak da derin devleti soruşturmaya gayret gösterenlere karşı yapılıyorsa (inandırıcı olmuyor). Dolayısıyla buna hiç kimse inanamıyor.” dedi. Harms, Erdoğan’ın 7 Haziran seçimleri öncesi AP’yi ziyaretine de karşı olduğunu açıkladı. Yeşil lider programda Avrupa Birliği’ni de eleştirerek, üyelik müzakerelerinin tıkanmasında Brüksel’in de hataları olduğunu ve sorumluluk yüklenmesi gerektiğini kaydetti. AP'nin en büyük grubu: Erdoğan ülkeyi geriye götürüyor SELÇUK GÜLTAŞLI BRÜKSEL AKP iktidarının aksi iddialarına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik uluslararası eleştiriler artarak devam ediyor. Avrupa Parlamentosu'nun en büyük grubu Hıristiyan Demokratlar, Türkiye'deki gelişmelerden endişe duyduklarını ve Erdoğan'ın ülkeyi geriye götürdüğünü açıkladı. 219 üyesiyle 751 koltuklu AP'nin en büyük grubu olan Hıristiyan Demokratların lideri Manfred Weber, yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye'nin her geçen gün Avrupa standartlarından daha da uzaklaştığı uyarısı yaptı. 1 Hıristiyan Demokratların genç lideri Alman milletvekili Weber, Türkiye'nin Avrupa normları yerine daha baskıcı mevzuatlar kabul ettiğine işaret ederek, yeni çıkarılan iç güvenlik paketini eleştirdi. Yeni paketin Türkiye'de sorunları azaltmak bir yana daha da fazla gerilim üreteceği ikazında bulunan Weber, ‘Üzülerek, Türk hükümeti ve Cumhurbaşkanı'nın ülkeyi çok geriye götürdüklerine dair bir izlenime sahip oluyoruz.' dedi. Hıristiyan Demokratlar, Türkiye'nin AB üyeliğine soğuk yaklaşımları ile biliniyor. Alman Hıristiyan Demokratlar, üyelik yerine ne olduğu pek tanımlanmamış olan imtiyazlı ortaklık seçeneğini destekliyor. Weber'in mensubu olduğu Alman Hıristiyan Demokratların küçük kardeş partisi CSU ise Türkiye'nin üyeliğine daha şiddetli itirazı ile biliniyor. Bu tutumlarına rağmen Weber yazılı açıklamasında Avrupa'nın Türkiye'ye yardımcı olmaya devam edeceğini söyledi. ‘Türkiye'nin karar vermesi gerekiyor. Ya AB ile daha yakın bir işbirliğine girecek ya da farklı bir rol oynayacak' diyen Weber, Avrupa'nın ülkede ifade hürriyetini, iç barışı ve diğer dinlere hoşgörüyü desteklediğini belirtti. AB Komisyonu da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada iç güvenlik paketi- ni eleştirerek, kanunun Brüksel ile danışılmadan Meclis'ten geçirildiğini açıklamıştı. Samanyolu Televizyonu'na konuşan AP Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Rebecca Harms da Türkiye'de bir cinnet halinin yaşandığını savunmuştu. Geçen ay iç güvenlik paketini yine Samanyolu Televizyonu'nda katıldığı bir programda değerlendiren AP'nin Temel Haklar, Adalet ve İçişleri Komisyonu üyesi Ana Gomes ise iç güvenlik paketinin Meclis'ten geçmesi durumunda Türkiye'nin otoriter bir devlete dönüşeceği uyarısı yaparak, AKP iktidarının icraatlarından çok kaygılı olduğunu söylemişti. Str. Bobalna Nr. 28, Sector 5 Bucureþti Telefon: 021 3377000/01/02 Mobil:0 747 497 351 0 722 533 262 Sos. Oltenitei, 219-B, Popesti Leordeni, Ilfov, Tel: 021 361 1872 07KÜLTÜR 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN SELAM BAHARA YOLCULUK’UN AYPERİ’Sİ: Türk okulunda hem ilim hem terbiye öğrendim 1 Vizyona girdiği günden itibaren sinemaseverlerin ilgiyle takip ettiği Selam Bahara Yolculuk filmi 1 milyon barajını geçti. Filmde hem Türk hem de Kırgız oyuncular başarılı performanslar ortaya koyuyor. Bu oyunculardan birisi de Ayperi rolüyle karşımıza çıkan Nazira Aytbekova. Filmde güçlü bir karaktere bürünen Aytbekova’nın yolu tıpkı filmde olduğu gibi gerçek hayatta da Türk okulları ve Türk öğretmenleriyle daha çocukken kesişmiş. İngiliz dili ve edebiyatı eğitimi aldığı Uluslararası Atatürk Alatoo Üniversitesi’nden gururla bahseden Aytbekova, “Orası bana hayatı öğreten altın beşiğim. Orada hem terbiyeyi hem de bilimi öğrendim. Benim Türk öğretmenlerimin hayatını anlatan filmi herkes izlemeli. Onlar sadece benim değil, milyonlarca çocuğun babasıdır. Sadece benim hayatımı değil, bana benzeyen birçok çocuğun hayatını değiştirdi onlar.” diyerek, Türk okullarında hizmet veren öğretmenlere olan minnettarlığını dile getiriyor. Kariyerine sunucu ve oyuncu olarak devam eden Aytbekova’nın Türk okullarıyla tanışması da bir hayli ilginç. Daha 10. sınıftayken, Kırgız dil ve edebiyatı dersinden Olimpiyatlar’a DRİSTOR Camil Ressu, Nr.1, Sector 3 021 346 81 00 BUDAPESTA Bulevardul Marasesti Nr.42, Sector 4 021 336 35 36 SUN PLAZA Calea Vacareşti, Nr. 391, Sector 4 021 780 70 07 PLAZA ROMANİA Bd. Timişoara, Nr.26, Sector 6 021 318 28 98 LİPSCANİ Str. Franceza, Nr.17, Sector 3 021 315 55 40 COLENTİNA Şos. Colentina Nr.12 Bloc 58, Sector 2 021 346 81 00 MALL VİTAN Calea Vitan, Nr. 55-59, Sector 3 021 346 81 00 PANTELİMON Şoseaua Pantelimon Nr. 243, Sector 2 0766 055 725 katıldığını ve ikincilik ödülü kazandığını söyleyen Aytbekova, ödülden sonra kendisine gelen üniversitede okuma teklifine çok sevindiğini belirtiyor. Başarılı oyuncu şöyle devam ediyor: “Ertesi gün bana o kişi bazı İngilizce parçalar verdi. Okuyup ne anladığımı anlattım. Anneme, “Kızınız çok yetenekli, izin verin bizim üniversitemizde okusun. Yüzde 100 burslu okuyacak. Siz okutmazsanız ben okuturum.” demiş. Annem çok az para kazandığı için böyle büyük bir üniversitede beni okutamazdı. Bu nedenle burslu olarak İngiliz dili ve edebiyatı fakültesinde okumaya karar verdim. Hayatım o tarihten itibaren değişti. Beni hiç tanımayan biri hayatımı değiştirdi. O kişi Mehmet Şahin’dir. İsmi ömür boyu kalbimde yazılı olacak.” Üniversitedeyken geçirdiği ağır hastalıkta Türk hocalarının kendisini yalnız bırakmadığını da belirten Aytbekova, hocalarının kendisine Türkiye’den ilaç getirttirip, hastanede ders çalıştırdığını söylüyor. Daha önce de oyunculuk yaptığını söyleyen Aytbekova, Selam Bahara Yolculuk’u ilk filmi sayıyor. Oynadığı Ayperi karakterinin her ne kadar kendisine benzer yanları olsa da kendisinin gerçek hayatta daha neşeli birisi olduğunu belirten Aytbekova, rolüne nasıl hazırlandığını ise şöyle anlatıyor: “Beni seçtiklerinde oyuncu hocalığımızı yapan Selen Görgüzel, biraz kilo almam gerektiğini söylemişti. Zayıf olduğumdan dolayı çok genç gözüküyordum. 5 yaşında çocuğu olan, güçlü bir hanıma hiç benzemiyordum. 2 ay kilo almak için neler neler yaptım. Hamur işleri, tatlılar, gece yarısı pizzalar derken 47 kilomda gram oynama olmadı. Filmden önce saçlarımı kestirmiştim, tabii kısa saçlı halim genç görünüyordu. Bu yüzden saçlarıma kaynak yaptılar, kıyafetler de olgunlaştırdı beni.” Nazira Aytbekova, filmde kendisini en çok etkileyen sahnenin Cengiz’in törende yaptığı konuşmada özetlediği fedakârlık, adanmışlık olduğunu belirtiyor. Film çekimleri sırasında oldukça yoğun çalıştıklarını belirten Aytbekova, sabah 6’dan gece yarısına kadar durmadan çalışan insanlara ayak uydurmanın biraz zor olduğunu söylüyor. Ata bindiği sahneleri çektiği anları asla unutamayacağını belirten oyuncu, “Bütün oyuncularla çok güzel kaynaştık. Birbirimizi çok sevdik. Onlar gittikten sonra çok özledik. Bu kadar kısa sürede bu kadar insanın filmi seyretmesi ve hemen beraberinde bizleri tebrik etmesi çok gurur vericiydi. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.” diyor. MAGAZİN SERVİSİ Selam Bahara Yolculuk filmindeki gibi Türk öğretmenlerle yıllar önce tanışan oyuncu ve sunucu Nazira Aytbekova, bugünlere gelmesinde hocalarının büyük emeği olduğunu söylüyor. Rol aldığı filmin gişe başarısından büyük memnuniyet duyduğunu belirten Aytbekova, hep bir Türk yapımında yer almayı hayal ettiğini ifade ediyor. 08-09GALA Bükreş ve Köstence’de muhteşem Gala ziyafeti Lumina Eğitim Kurumları, Bükreş ve Köstence’de düzenlediği “Türk-Romen Kültür Galası” ile tam bir ziyafet sundu. 300 öğrencinin yaklaşık 7 aydır hazırladıkları birbirinden muhteşem şarkı, şiir ve folklor gösterileri büyük beğeni topladı. BİRİNCİ SAYFA’DAN DEVAM 1 Her kesimden büyük bir ilgi gören Türk-Romen Kültür Galası, Done Denis, Madalina Postalache ve Gerogiana Neagu’nun ayrı ayrı seslendirdikleri; ‘Yine Bir Gülnihal’, ‘Trandafir de la Moldova’ ve ‘Beyoğluna Gidersin’ şarkılarını Uluslararası Bükreş Bilgisayar Lisesi öğrencilerinin, Antalya yöresine ait geleneksel folklor gösterisi takip etti. Köstence Sanat Lisesi öğrencileri; Georgiana Chirita, Livia Strinoiu ve Georgiana Neagu “İn gradina lui Ion” isimli şarkıyı büyük bir ustalıkla seslendirdi. Daha sonra Uluslararası Bükreş Bil- Türk-Romen Galası’nı ünlü Romen sunucu Andreea Marin Öztürk sundu gisayar Lisesi (ICHB) öğrencileri Alexandar Novac ve Maria Poşarlie birlikte “Dünyada barış olsun – Sa fie pace in lume” şarkısını söylediler. Bu şarkıyı Ardeal yöresine ait folklor gösterileri takip etti. “Cup Game” isimli teatral grubunun hazırladıkları ilginç doğal müzik çalışması da dikkat çekiciydi. Büyük alkış alan bu öğrencilerin gösterisini, Uluslararası Bükreş Koleji ve Bükreş Bilgisayar Lisesi öğrencilerinin ortak folklor grubunun İzmir yöresine ait büyük beğeni toplayan geleneksel folklor gösterileri takip etti. Bükreş Spectrum, ICHB ve ISB öğrenci- leri, “İnsan, Hayat öyle ve Değirmenci – Oameni – Aşa e viata – Morarita” isimli şarkıları büyük bir ustalıkla söylediler. ICHB ve ICHC ortak folklor grubu öğrencilerinin Batı Anadolu (Ege) yöresine ait geleneksel gösterileri de büyük alkış toplarken, Holograf grubunun ‘Sa nu-mi iei niciodata dragostea’ve ‘Primavara incepe cu tine’ şarkılarını 11 öğrenci birlikte seslendirdi. Bu şarkıları, Dinamic grubunun Ardeal yöresine ait birbirinden ilginç folklor gösterileri takip etti. Ünlü Türk şairi Necip Fazıl Kısakürek’e ait “Zindandan Mehmet’e mektup” isimli şiiri de görsel efektlerle ve büyük bir ustalıkla Türkçe okuyan Vlad Şandru, duygulu anların yaşanmasına neden oldu. Şandru’nun okuduğu etkileyici şiirden sonra sahneye çıkan Georgiana Neagu, “Diz dize” isimli şarkıyla seyircileri mest etti. Gala, Akçaabat Yöresi’ne ait etkileyici folklor gösterileri, Catalina Postolache ve Marinciu Delia’nın şarkıları ve geceye katkıda bulunan sponsorlara ödül verilmesi takip etti.Yaklaşık iki saat süren “TürkRomen Kültür Galası’, enfes kültür ziyafeti sunan 300 öğrenin sahneye çıkarak hep birlikte Türkçe ve Romence seslendirdikleri “Yeni bir dünya” şarkısı ise sona erdi. 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN Lumina Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Gürsoy: Romanya’nın gülen yüzü olmaya devam edeceğiz 1 Kültürler toplumların güzelliklerini yansıtan aynalar gibidir. Kültürel değerler sanattan günlük yaşama, devlet yönetiminden bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasına kadar her alanda ağırlıklarını hissettirirler. Sanat, kültürlerdeki hazinelerin anahtarıdır. Örf ve adetlerle kültürel değerler hayat bulur. İnançlarımızla şekillenir. Farklı kültürlerin biraraya gelmesiyle oluşan mozaik, kültürel zenginliği, insana saygıyı ve sevgiyi, toplumların kendi kimlikleri üzerinden diğer toplumlarla empati kurarak onları daha iyi anlamasını sağlar. Sivil ve bağımsız bir organizasyon olan Lumina Eğitim kurumları, evrensel nitelik taşıyan bu temel düşüncelerin korunması ve yayılmasında eğitimi önemli bir vasıta olarak görmektedir. Bireysel hak ve özgürlüklerden yola çıkarak evrensel barışa ulaşma, kültürel değerlerden hareketle toplumsal uzlaşı zeminleri oluşturma bizim en önemli misyonlarımız arasındadır. Yapmak zor, yıkmak ise çok kolaydır. Kurulduğu günden buyana çizgisini hiç değiştirmeyen kurumlarımız zora talip olmuştur. Büyük emekler harcanarak toplumlar ve kültürler arasında inşa edilen gönül köprülerinin korunacağından kimsenin endişesi olmasın. Bundan sonra da aynı hedefler istikametinde daha kararlı adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Uluslararası bilim olimpiyatları başta olmak üzere, ulusal ve uluslararası tüm bilimsel, sosyal ve sportif aktivitelerde Romanya’nın gülen yüzü olmaya devam edeceğiz. Dünyanın en prestijli üniversitelerine mezunlarımızı göndermeye devam edeceğiz. Yani durmayacağız daha da hızlanarak insanlığa hizmet yolunda koşmaya devam edeceğiz. Son olarak dostluğumuzun en önemli sembollerinden biri olarak bu yıl değerli velilerimizin de katkı ve destekleriyle temellerini attığımız, 26000 m2’lik eğitim kampüsümüzün 2015 eğitim sezonunda hizmete açılacağı müjdesini de buradan sizlere vermek istiyorum. Bu vesile ile de bugüne kadar eğitim, öğretim, sosyal ve kültürel tüm çalışmalarımızda bizlere desteklerini esirgemeyen Romanya’nın güzide devlet adamlarına, işadamlarına, velilerimize ve Romanya’da yaşayan tüm toplumlara buradan teşekkür etmek istiyorum. GALA HAKKINDA NE DEDİLER? IRİNA MARİN CAJAL (KÜLTÜR BAKANLIĞI MÜSTEŞAR YARDIMCISI): 22 yıl Boston’da kaldım. Eşim Harvard’da hocaydı. Bu okullardan o üniversiteye sayısız öğrenci geliyor. Biliyorum ki bu eğitim kurumları büyük bir prestije sahip. Eğitimin zirvesini tutuyorsunuz. İlk yıldan beri kaçırmıyorum. Bu akşamki program da çok etkileyiciydi. MİHAİ DEACONU (PARLAMENTER): 2013’ten beri bu organizasyonu izliyorum. Her zamanki gibi çok güzeldi. Galayı organize edenler her sene daha güzelini ve başarılısını gerçekleştiriyor. Emeği geçenleri tebrik ediyorum. MARİANA CAMPUREAN (BÜKREŞ VALİ YARDIMCISI): Olağanüstü bir geceydi. Çocuklar çok güzel performanslar ortaya koydular. Hepimizi büyülediler. Başka programlara da katılmaya şimdiden söz veriyorum. MOHAMED ELTAYEB GASMALLA (SUDAN BÜYÜKELÇİSİ): Çok güzel bir gecedeyiz. Aile üyelerimizle aranızdayız. Burada olmaktan çok onur duydum. 4 çocuğum da sizin okullarınızda eğitim görüyor. Mükemmel eğitim veriyorsunuz. Çok memnunuz. CONSTANTA POPESCU (VALAHİA ÜNİVERSİTESİ): Bu akşam beni etkileyen en önemli şey, yaşıtları bilgisayarla ve teknoloji ürünleriyle meşgulken, çocuklarımızın Romen ve Türk folkloru ve kültürü ile meşgul olması. Bu akşam değerlerimizi anlatan, bizi temsil eden varlıklarımızı ortaya çıkarmaya çalışan çocuklar, gençler gördüm. Gözlerim yaşardı. Bu tür aktivitelerin medyatize edilerek topluma tanıtılması çok önemli. MİHAELA BORCEA (ÖĞRENCİ VELİSİ): Çok duyguluyum. Çocuklarımın böyle bir okulda okuyor olmasından gurur duyuyorum. Çocukların ne kadar çalıştıklarına, ne kadar gayret ettiklerine şahit oldum. Bu harika programı başarıyla gerçekleştirenleri kutluyorum. Nice böyle güzel programlarda buluşmak dileğiyle. DANİELA RADU (ÖĞRENCİ VELİSİ): Gala çok etkileyiciydi. Çok beğendim Bu organizasyondan da görüyoruz ki insanlar farklı milletlerden kültürlerden olsalar dahi arkadaş olabiliyorlar. Geçen sene de buradaydım bu sene de buradayım seneye de burada olacağım. ERKAM ERDOĞAN (ÖĞRENCİ VELİSİ): Her sene olduğu gibi çok güzel bir şölen oldu. Romen kardeşlerimizle buluştuk. Güzel bir akşam oldu. Organizasyonu düzenleyenlere çok teşekkürler. 10AİLE 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN Önemsenmeyen bahar yorgunluğu insanları depresyona sürüklüyor AYGÜL HAN - İSTANBUL Baharın gelmesiyle kendini gösteren kas-eklem ağrıları, baş ağrısı, depresif duygu durumu, dikkatsizlik, uykusuzluk hemen herkesin yaşadığı bir problem. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi İç Hastalıkları Uzmanı Özgün İyigün, bu yorgunluğa önlem alınmadığında depresyon ve psikolojik ataklar açısından risk oluşturduğunu söylüyor. İyigün, doğru beslenme ve gün içerisindeki egzersiz hareketleriyle bahar yorgunluğunun atlatılabileceğini belirtiyor. Bahar ayında havadaki basınç farklılıklarının vücut direncini kırarak yorgunluk ve güçsüzlük hissine yol açtığını aktaran uzman, “Yorgun hissedildiği dönemde bol su içilmeli, sağlıklı beslenmeli, uyku 1 düzenine dikkat edilmeli ve egzersiz yapılmalı. Mümkün olduğunca hazır gıda tüketiminden uzak durulmalı ve mevsime özel taze sebze Ebeveynler, sanal âlemde çocuğuna sağlık arıyor 1 Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE), kendi internet kaynaklarını baz alarak sanal alemde en çok aranan sosyal medya başlıklarını listeledi. Buna göre “Olumsuz Davranışları Değiştirme, Çocuklarda Korku, Çocuğunuzun Hafızasını Nasıl Geliştirebilirsiniz, Çocuğu Tehlikelerden Korumak, Aileyle Birlikte Geçirilen Zamanın Çocuğa Katkıları, 0-3 Yaş Çocuklar ve TV, Çocuklarda Dil Becerisi ve Dikkat Eksikliği” en çok arama yapılan başlıklar oldu. Ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili konularda ilk olarak internete başvurduklarına dikkat çeken uzmanlar, bu nedenle web sitelerinde yer alan bilgilerin ve kaynaklarının dikkate alınmadan önce mutlaka doğruluğunun sorgulanmasını tavsiye ediyor. ve meyveler tercih edilmeli.” diyor. Nefes egzersizleri, temiz havada yürüyüş ve uygun vitamin desteğiyle de bahar yorgunluğunun aşılabileceğini Sigara, kanserin en belirgin sebebi 1 Dünya genelinde sigara içme oranı erkeklerde yaklaşık yüzde 52, kadınlarda yüzde 12 olduğu tahmin ediliyor. Erkekler sigaraya daha küçük yaşlarda başlıyor. Fatih Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Levent Kart, “Akciğer kanseri gelişiminde yaş, ırk, cinsiyet, meslek, hava kirliliği, radyasyon, geçirilmiş akciğer hastalığı, diyet, viral enfeksiyonlar, genetik faktörlerin tümü yüzde 6 oranında etkilidir. Mesleksel etkenler ve radyasyon akciğer kanseri riskini artırır. Tütün kullanımıyla beraber bu artış daha fazladır. Sigaraya aktif veya pasif olarak maruz kalmak özellikle akciğer kanserinin hâlâ en belirgin sebebi.” diye konuşuyor. dile getiren uzman, şunları öneriyor: “Çalışanlar gün içerisinde enerjilerini doğru kullanmalı. İşyerinde çalışma ve dinlenme aralıkları düzenlenmeli, kısa süreli aralarla temiz hava alınması gerekiyor. Kişi adaptasyon problemini fark ettiği an derin nefes egzersizleri, kısa süreli şekerlemeler ile kendini dinlendirmeli. Tam buğday ekmeği, tahıl içerikli beslenmeye özen gösterilmeli. B ve C vitamini ek takviyesi gerekebilir. Kahve, çay tüketimi azaltılmalı.” İyigün, ayrıca bahar yorgunluğunun bu dönemde ortaya çıkan tiroit bozuklukları, kansızlık, psikolojik rahatsızlıklar, vitamin ve mineral eksiklikleri, alerjik rahatsızlıklar ve kalp-şeker-tansiyon gibi kronik hastalıklarla karıştırılabileceği uyarısında da bulunuyor. Baharın gelmesiyle kendini gösteren kas-eklem ağrıları, baş ağrısı, depresif duygu durumu, dikkatsizlik, uykusuzluk hemen herkesin yaşadığı bir problem. Uzmanlar; doğru beslenme ve gün içerisindeki egzersiz hareketleriyle bahar yorgunluğunun atlatılabileceğini belirtiyor. Doğum sonrası depresyona dikkat! 1 Anne adaylarının hamilelik sırasında yaşadığı heyecan, doğum sonrası fiziksel zorlukların artması ve hormonal değişim sebebiyle depresyona dönüşebiliyor. Her 10 kadından birinde görülen bu durum, doğum sonrası depresyon olarak adlandırılıyor. Psikolog Barış Gürkaş, doğum sonrası hormonlardaki hızlı düşüşün buna yol açtığını kaydediyor. Eğer anne gün içinde sürekli kendisini kaygılı hissediyorsa, bebeğe ve kendisine zarar verme düşüncesi varsa, günlük küçük işleri yapmakta bile zorlanıyorsa, bunlar doğum sonrası depresyon habercisi. Gürkaş, bu durumda bir uzmana başvurmayı ve ilaç ve psikoterapi tedavilerini birlikte almayı öneriyor. Bilet almak hiç bu kadar kolay olmamýþtý! Necmettin Yücel Mobil: 0 726 682 222 e-mail:artemistour@yahoo.com N E C M E T Ý N BU SAYFA, M. FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ’NİN SOHBET VE YAZILARI ESAS ALINARAK HAZIRLANMAKTADIR Haftanın Duası Allah’ım, beni, bütün mü’min kardeşlerimi, mü’mine bacılarımı ve arkadaşlarımı, kurbiyetinin halâveti ve üns esintileriyle rızıklandır. Eziyet ve ızdırap veren sâiklerden halâs eyle. Sen benim Rabb-i Rahim’imsin; ben ise Senin zavallı ve boynu tasmalı bir kapıkulunum. Evliya ve asfiyaya lütuf buyurduğun faziletleri bana ve benimle beraber bulunanlara da nasip et. Allah’ım, akıbet açısından hayırlı olan dualarımı kabul buyur; beni emel ve ümitlerimde hüsrana uğratma. {{ 06-19 NİSAN 2015 SAYI: 697 Sözün Özü Ümitle uzun yollar aşılır, ümitle kandan irinden deryalar geçilir ve ancak ümitle dirliğe ve düzene erilir. Ümit dünyasında mağlup olanlar, pratikte de yenilmiş sayılırlar. Ne yiğitçe ve çalımla yola çıkanlar vardır ki, iman ve ümit zaafından ötürü yarı yolda kalmışlardır. Küçük bir zelzele, gelip geçici bir fırtına, akıp giden bir sel, onların azim ve iradelerini de beraber alıp götürmüştür. Hele kendilerine ümitle bağlanıp sonra da onlarla beraber yeis bataklığına düşüp boğulanların hâli bütün bütün yürekler acısıdır. Doyulmaz bir neşvedir namaz C ibril hadisinde ifade edildiği üzere namaz, İslâm’ın beş temel esasından biridir. Evet, o, dinin direği, ibadetlerin özü ve esası, bir ucu miraca dayanan ve insanı Allah’a yaklaştıran en önemli bir vesiledir. Bu denli önemli bir ibadet, elbette mü’min için dünyevî meşgaleler arasında geçiştiriliverecek bir iş değildir/olmamalıdır. Değil başka bir iş yüzünden onun ihmale uğratılması veya aceleye getirilmesi, gerektiğinde her şey ona feda edilmelidir. Namazın muhtevası, insanın Rabb’iyle münasebetine, kalp ve ruh ufkuna göre farklı derece ve keyfiyetlerde kendini hissettirir. Hüşyar bir gönülle ve aşk u şevk içinde Allah’ın huzurunda bulunuyor olmaktan kendini meleklerin safları arasında görmeye kadar, ondan, Efendiler Efendisi’nin (aleyhissalâtü vesselâm) arkasında saf tutmuş bir fert olarak kendini hissetmekten doğrudan doğruya bir hamlede ulvî âlemlere yükselmişçesine Arş’ın örtüsüne alnını koyuyormuş gibi eda keyfiyetine kadar namazı değişik şekillerde duyup hissetme mertebeleri vardır. İnsanın böyle bir mazhariyete muvaffak olmasının ilk şartı; namazı tıpkı bir miraç veya miracın gölgesi bilmektir. Haddizatında her namaz mü’min için bir miraç vesilesidir. Dolayısıyla bu hususta mü’mine düşen vazife, her namazında, farklı farklı buudlarda da olsa, miracını tamamlamak olmalıdır. Bu sebeple namazda gönlün her teli, tıpkı bam teli gibi ses vermelidir. Öyle ki, secde, doyulmaz bir neşveye; dualar, insana bıkkınlık vermeyen gıdaya; rükû ayrı bir edaya; kıraat da dâne dâne canlı kelimeler armonisine dönüşmelidir. “O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor. Secde edenler arasında kıvrım kıvrım kıvrandığını da.” (Şuarâ, 26/218-219) ayetleri, Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (aleyhissalâtü vesselâm) namazını tasvirle beraber, bize, nasıl namaz kılmamız gerektiğini de öğretmektedir. Bir dönemde ben, namazda kalbi ifrağ adına birinden bir hakikat öğrenmiştim. Daha sonra o güne kadar kıldığım bütün namazlarımı ahirette yüzüme vurulur endişesiyle kaza ettim. Çünkü bir hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), namazın kabir hayatında tecessüm edeceğini ve şayet kişi namazlarını arızalı kılmışsa bu namazların kusurlu ve mefluç bir refik şeklinde onun karşısına çıkacağını ve bu kişinin berzah hayatını bu mefluç refikle birlikte geçireceğini ifade etmiştir. Dolayısıyla eksik ve noksan kılınan namazların kazasını eda, bir manada meziyet değildir. Ona isterseniz cebren li’n-noksan diyebilirsiniz. Yani o, bir manada kırığı, çatlağı sargıya alma demektir. NİYET, AMELİN RUHUDUR Mü’min, niyetiyle Cenâb-ı Hakk’a teveccühünü, O’nun hüvel maksud, hüvel mahbub, hüvel mâbud olduğunu âdeta namazın her rüknüne yayar/yaymalıdır. O, namazdaki her kıraatte bu niyetine sadık kalmalıdır. Bilhassa ferdî olarak eda edilen nafile namazlarda tekellüf denebilecek ölçüde bu hususa dikkat edilebilir. Cemaatle kılınan farz namazlarda böyle bir tavır içine girmek doğru olmaz. Zira bu, dinde külfet manasına gelir ve teklif-i mâlâyutak olur. Ama kendi kendimize kıldığımız nafile namazlarda başından sonuna kadar meseleyi elden geldiğince huzur-u ilahi mülâhazasına bağlı götürmek için böyle bir niyet gayreti ve arayışı içinde bulunmakta mahzur olmasa gerek. Namaz, mü’minin miracıdır. Cenâb-ı Hak miracı anlattığı yerde “Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla gö- rendir.” (İsrâ Suresi, 17/1) buyurur. Buradaki “hu” zamirinin ircaında iki tevcih vardır. Bu tevcihlerden birine göre zamir Cenâb-ı Hakk’a irca edilir. Fakat diğer tevcihe göre semi’ ve basîr sıfatları Resûl-i Ekrem Efendimiz’in hâlini ifade eder. Şimdi semi’ ve basîr gibi Esma-i Hüsna’dan olan iki isimle Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm (aleyhissalâtü vesselâm) tavsif buyrulmuşsa burada önemli bir hakikate dikkat çekiliyor demektir. Demek ki Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), miraç esnasında gözüne, kulağına arz edilen her şeyi o sapasağlam ihsas ve ihtisas kabiliyetiyle emip massetmiştir. Başka bir ifadeyle miracı çok iyi sağıp çok iyi doymuştur. Miracın saniyesini, sâlisesini, âşiresini fevt etmemiştir. Mebdeinden müntehasına kadar, her şey âdeta O’nun şuur süzgecinden, filtresinden gelip geçmiştir. Süleyman Çelebi, “Ümmetin miracını kıldım namaz.” der. Alvar İmamı ise, “Sefine-i dini namaz yürütür, namaz cümle ibadetin pîridir.” buyurur. Namaz, mü’minin miracı olduğuna göre mü’min, orada kulağına ve gözüne hâkim olmak durumundadır. O kulak ve göz sadece duyulması gerekli olanı duymalı, görülmesi gerekli olanı görmelidir. Üstad Hazretleri bunu On Yedinci Söz’de Mevlânâ Câmî’nin şu ifadeleriyle anlatır: “Yekî hâh, yekî hân, yekî cûy, yekî bîn, yekî dân, yekî kûy - Sadece Bir’i iste, Bir’i çağır, Bir’i talep et, Bir’i gör, Bir’i bil, Bir’i söyle.” Buna göre mü’min, sadece Bir’i görmeli, Bir’i bilmeli, Bir’i duymalı, Bir’i aramalı, Bir’i çağırmalı, Bir’i hissetmeli, Bir’in dışında her şeye karşı kapalı kalmalı ve namazın bütün erkânında bunu yakalamaya çalışmalıdır. Yakaladığı zaman da, “Bu böyle yakalanmazdı. Kendimi unutacak şekilde yakalamalı ve kendimi duymamalıydım. Ben var mıyım yok muyum unutmalıydım.” demeli ve bu ölçüde âdeta kendinden geçmelidir. TEMRİN, TEKELLÜF VE TEKLİF Bir kez daha ifade edeyim ki, bütün bunlar, birer seviye meselesidir. Temrin (alıştırma) olmadan bu seviyelerin yakalanması ise mümkün değildir. Yani başta tekellüf olmazsa daha sonra teklif olmaz. İşin başında zorlama olmazsa daha sonra nefse öyle bir şey teklif edemezsiniz. Bu açıdan gözünü bu seviyelere dikmiş bir insanın kendisini ölesiye bir gayretle zorlaması gerekir. Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri bir yerde, “Ben altmış sene kendimi zorladım. Altmış sene sonra Allah lütfetti, namaz kılmaya başladım.” manasına gelecek bir ifadede bulunuyor. O halde bizim gibi hayatında hakiki namazı tatmayanlar, hiç olmazsa beş on sene kendilerini namaz kılmaya zorlamalıdırlar. Bu arada istidradi bir hususu da arz edeyim. İfade edilen bu hususlardan dolayı, bizim yarım yamalak da olsa kıldığımız namazların Allah (celle celâluhu) tarafından kabul edilmediği/edilmeyeceği zannedilmesin. Öyle ümit ediyoruz ki, sonsuz lütuf ve merhamet sahibi Rabb’imiz, bu seviyede kılınan namazları da kabul buyurur. 1 Namaz, dinin direği, ibadetlerin özü ve esası, bir ucu miraca dayanan ve insanı Allah’a yaklaştıran en önemli bir vesiledir. 2 Her namaz mü’min için bir miraç vesilesidir. Dolayısıyla bu hususta mü’mine düşen vazife, her namazında, farklı farklı buudlarda da olsa, miracını tamamlamak olmalıdır. 3 Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri: “Ben altmış sene kendimi zorladım. Altmış sene sonra Allah lütfetti, namaz kılmaya başladım.” der. 12YORUM 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN ŞAHIN ALPAY MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE Dış politikada çöküş Çağlayan’dan kaç oy çıkar? Hâlâ aynı kanıdayım. AKP iktidarının, 2002'den 2011'e uzanan kabaca ilk iki döneminde uyguladığı gerek iç, gerekse dış politika Türkiye'nin ulusal çıkarlarına uygundu. İç politikada özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi yerleştirme yönünde ilerlenirken, dış politikada “komşularla sıfır problem” şiarında ifadesini bulan yaklaşım çok başarılı sonuçlar veriyordu. Mimarlığını dönemin önce dışişleri danışmanı, sonra bakanı olan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı dış politikanın dayandığı temel ilkeler, özetle, şunlardı: Komşularla sorunlar diyalog, müzakere ve uzlaşmayla çözülecektir. Hepsiyle ekonomik karşılıklı bağımlılık ilerletilecek, böylelikle barışçı ilişkiler güven altına alınacaktır. Ankara barış ve istikrar için bölgedeki tüm sorunların diplomasiyle çözümüne destek verecektir. Bu politika AB'ye katılım perspektifiyle çelişmez, aksine, komşularla barışçı ilişkiler, bölgeyle siyasi ve iktisadi ilişkilerin gelişmesi, gerek büyümesine, gerekse güvenliğine katkı yaparak Türkiye'nin giderek AB ile bütünleşmesine yardımcı olacaktır. Bu yaklaşımla hemen bütün komşularla ilişkilerde beklenmedik ölçülerde iyileşme sağlandı. Suriye ile ve Irak Kürtleriyle hasmane ilişkiler tersine döndü. Yunanistan'la ikili sorunlar çözülemediyse de, savaş düşünülemez hale geldi. Kofi Annan planına destek verilerek Kıbrıs'ta çözüm yanında Ermenistan ile normalleşme yönünde birçok adım atıldı. Ankara, Filistin – İsrail, Suriye – İsrail arasında barış için büyük çaba harcadı. Bu politika son derece başarılı oldu ve Türkiye'nin dünyadaki saygınlığına büyük katkı yaptı. AB ile katılım müzakerelerine başlayan Türkiye, bütün İslam ülkelerine model gösterilir oldu. Evet “sıfır problem” bölgede Arap Baharı gibi büyük bir altüst oluş yaşanabileceğini, yerleşik otokratik rejimlerin devrilebileceğini öngörmü- yordu. Dolayısıyla bölgede ortaya çıkan yeni koşullara uydurulması gerekecekti. Ne yazık ki öyle yapılmadı. 2011 genel seçimleri, kabaca, AKP iktidarının gerek içte, gerekse dışta yön değiştirdiği dönüm noktası oldu. O tarihten sonra içte giderek keyfîleşen ve otoriterleşen bir idareye yönelindi, dışta “sıfır problem” politikası hemen tamamen terk edildi. Bunun yerine, otokratik rejimlerin yerini Müslüman Kardeşler'in öncülük ettiği yeni rejimlerin alacağı ve Ankara'nın da bu yeni rejimlerle iyi ilişkiler üzerinden bölge üzerindeki nüfuzunu yayacağı, Sünni İslam dünyasının lideri haline geleceği varsayımına dayalı bir politika benimsendi. 2015 genel seçimlerine gitmekte olduğumuz bugünlerde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yönetimi altında Türkiye'nin geldiği nokta şu: Demokrasi ve hukuk devletinden giderek uzaklaşıldı, artan kutuplaşma istikrarı tehdit ediyor. Dış ilişkiler her yönde kötülemiş ve problemli durumda. Bölgeyle başlarsak Suriye, Mısır ve Libya ile ilişkiler tamamen koptu, Tunus bile geçen gün Ankara'yı “teröre destek” vermekle suçladı. İsrail ile sadece ticarî ilişki var. Irak Kürtleri, Hamas ve Katar dışında iyi ilişkilerden söz edilebilecek bir taraf kalmadı. Erdoğan, (nedendir anlaşılmaz) Yemen'de, karşısına aldığı General Sisi ile birlikte, Suudi Arabistan'ın kuyruğuna takıldı; Tahran'ı tedirgin etti. Şimdi büyük olasılık olarak görünen nükleer anlaşma halinde, İran'ın bölgedeki nüfuzu artacak. (Belki bundan Suriye'deki rejim yararlanacak.) Kıbrıs'ta çözümden, Ermenistan'la normalleşmeden çok uzaklaştık. ABD ile son derece soğuk bir hal alan ilişkiler AB ile kopma noktasında. Ankara'nın dünyada bu ölçüde yalnızlaştığı bir dönem görülmedi demek abartma olmaz. Yeniden demokratikleşmeye ve “sıfır problem” temelli bir dış politikaya odaklanmayan Türkiye'yi çok sıkıntılı günler bekliyor. KERIM BALCI Korkma, kükre! İkinci evinde istenmeyenin, birinci evinde de başı derde girer. Tümsek çoktan aşılmış; aydınlık günler de yakındır. Madem yakındır, gözü daim geleceğin Cennet panayırlarında olanlar için, olacak olan, olmuş; bitecek olan bitmiştir. Düşenin gürültüsünden sadece altında kalacak olanlar korkar! Zulüm bitti demiyorum. Yokuş yukarı çıkarken çok hayatlar tüketen bu kaya, aşağı doğru yuvarlanırken elbette daha fazlasını ezer. Ama direnmek, düşüşünü yavaşlatır. Kenara çekilmek lazım; ta üzerimize düşmesin! Şimdi yeni bir döneme hazırlanmak lazım. İşte yapılması gerekenler: 1. Biz, bütün bu olup bitenleri kainat simasında, beşer simasında, hayat-ı içtimaiye simasında nazil olmuş ayât-ı Sübhaniye olarak biliyoruz. Yaşayarak okuduk. Te’vîlü’l-ehâdis ilmiyle yorumladık. Tevhid dersimizi aldık. Bu bahsi sadak’Allahu’l-azîm deyip kapatacağız. 2. Zeval-i elemde lezzet vardır. Ciğerlerimizi söken bir öksürük marazına tutulmuştuk. “Lâ havle velâ kuvvete illâ bi’llah” şurubuyla şifayâb olduk. Bundan sonraki geçici öksürükler ıtrahat içindir. Nekahet dönemindeki muvakkat sarsıntılarla zihni meşgul etmemeli. 3. Söz, aynadaki akis gibi nurani bir varlıktır. Kirli söz, temas ettiğini kirletmez. Çıktığı yerin necasetine delalettir o kadar. Boş söz boş adamdan, hoş söz hoş adamdan sadır olur. Müfterinin iftirası, “Ben müfteriyim!” diye bağırır. Aynalar dünkü akisleri hatırlamazlar. Şeririn dünkü aksi, dün aynamızı kirletmemişti, bugün hatırası hiç kirletmez. Keffâret’üz-zulûm olacağız. Onlar hatırlasa biz hatırlamayacağız. “Hatırlatmayacağız” değil, “hatırlamayacağız”. 4. Nam-ı Celîl-i Muhammedî hamallarını taşlayan ne yaptığını bilseydi taş kesilmek isterdi. Madem bilmiyor, biz de yükümüze zarar gelmemek için, meşgul olmayacağız, hızımızı artıraca- ğız. Hem atan, siyaseten ölüdür. Bizde de ölüye kurşun sıkılmaz. (Bu madde buradan kaçmış, daha önceki bir yazıya girmişti. Belki ihtiyaç hasıl olur, ilerideki başka yazılara da girer…) 5. Bu millet, imanlarını selamette görürsek Cehennem’in alevleri içinde yanmaya razı olmamız gereken (Ufuk Adam öyleydi, biz de öyle olmak sevdasındayız!) bizim milletimizdir. Bazısı cahilmiş, bazısı gafil, bazısı hainmiş, bazısı zalim fark etmez. Hizmetçi, efendi seçemez! Bu milletin saadet-i dareynine hizmetle mükellefiz vesselam… 6. Bu gelen, sadece bize gelmedi. Sünni İslam’ın her cephede darbe yediği bir zamanda, bu da bizim payımıza düşendi. Yemen’de olduğu gibi de olabilirdi, olmadı. Şükür! Suriye’de olduğu gibi de olabilirdi, olmadı. Hamd! Mısır’da olduğu gibi de olabilirdi, olmadı. Senâ! Burada kaybeden süfyanîler, tez zamanda oralarda da çökecekler. Kale buraydı, kale düşmedi! 7. Bugün canı yananların yarın hallerini görenler, “Ne talihsizmişim ki o gün ben de tutuklanmamışım! Ah ne olurdu şu kahramanlardan biri de ben olaydım!” diyecekler. Bugün canları yananlar, zaman dürbünüyle yarın serfiraz olacakları güzellikleri görüp geri dönseler, dün yaptıkları kahramanlıkları daha bir şevkle yaparlardı. (Bu maddeyi, zaman zaman kendini terk edilmiş hissettiğini hissettiğim, kalben pek alakadar olduğum Mehmet Baransu kardeşim bilhassa okusun.) 8. Bugün nöbet mahallini terk edenler, Cehennem’in kasıp kavuran sıcaklığını görselerdi, kendilerini korkutan dünya cebbarlarının yapabileceklerine sivrisinek ısırığı kadar değer vermezlerdi. Sûr’un ölüleri titretip ayağa kaldıran sesini duysalar, ahiretlerine taalluk etmeyen tehditler karşısında korkmaz, kükrerlerdi… İki meselem daha vardı. Yerim ise hayli dardı. Biri “Ben buraya sığmam” diye nazlandı kaçtı. Öteki, lime tekûlune’ye takıldı kaldı. Adı duaydı… Israrımın sebebi öngörerek önlemek. Karanlık bir tezgâha ışık tutarsanız, yani deşifre ederseniz felâketleri engelleyebilirsiniz. Terör kime oy getiriyor? Veya tezgâhı deşifre etmek için soruyu tekrarlayalım: "Çağlayan'dan AK Parti'ye kaç oy çıkar?" Bizim elimizde devlet iktidarı yok. Ne hükümete, ne de onun emrindeki polise, istihbarat birimlerine sözümüz geçmez, ne de iktidar yanlısı gazetelerdeki çarpıtmalarla, duygu sömürüleri ile baş edebiliriz. "Terör" kelimesinin anlamını bile bilmeyen cahillere laf anlatacak bahtsızlık da bizden uzak dursun. "Terör, siyasî amaçlar için şiddete başvurmak" demek. Terörist, siyasî amaçlar için şiddete başvuran, kan döken kişi anlamına geliyor. "Bu eylemin amacı nedir?" sorusu yerine, hararetle "terörist dedin-demedin" tartışması çıkartanlar ya ahmaktır, ya da terör örgütü ile aynı amaca hizmet etmektedir. Savcımız şehit edildi, ona rahmet, geride bıraktıklarına sabır dilerken, yeni terör saldırılarını önleyebilmek için soruyoruz: Bu şiddet eyleminin siyasî amacı nedir? Bu sorudaki "terör" kelimesini AK Parti'nin 'trol fabrikası'ndaki imtiyazlı personelden bulan biri çıkar mı dersiniz? Sorduğum soru, önleyemedikleri bir terör eyleminden medya özgürlüğünü sınırlama, avukatları ve savunma mesleğini şaibeli hale getirme ve muhalefete çakma bahanesi üreten bir iktidara "kral çıplak" demekten ibaret. Yurt dışı gezisini yarıda kesmediği için "millî duruş sergileme" imkânı bulamayan Cumhurbaşkanı, muhalefet partilerini "millî bir yaklaşım ortaya koyamamakla" suçladığı zaman, Çağlayan saldırısından sadece siyasî bir sonuç devşirmiş oluyor. Şehit edilen savcı, devletin savcısı. Bu cinayeti önleme ve geri plandaki faillerini bulma sorumluluğu hükümete ait. Herkesin tane tane sorduğu, polisin müdahale biçiminden otopsi raporuna kadar bir dizi soru var. Cevaplarını vermek hükümetin görevi ve sorumluluğu. Daha fazlası da var. Yolsuzlukları örtmek için Emniyet Teşkilatı'nın altı-üstüne getirilirken, terör uzmanlarını devre dışı bırakmak kimin işi? Terör örgütünün kucağına bu eylemin bahanesini kendi elleriyle teslim edenlerden hiç mi hesap sormayacağız? Berkin Elvan'ı öldürenler nerede? 14 yaşında öldürülen bir çocuğu, onu sembol haline getiren geniş kitlelerle birlikte "terörist" ilan eden "en yetkili kişi"nin hiç mi kabahati yok? Toplumu kutuplaştırıp ölenlerden birine "şehidimiz" diye sahip çıktığınız, devlet kurşunu ile öldürüp öbürünü "terörist" ilan ettiğiniz zaman terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürdüğünüzü bilmiyorsanız, bu ülkenin tepesinde ne işiniz var? Sorduğum sorunun bir anlamı ve mantığı bulunuyor. Üzerinde yolsuzluk şaibesi bulunan bir iktidar, seçim kazanmak için bekleneceği üzere her türlü aracı yalan ve entrika üreterek seferber ediyor. Üstüne örtü çekilen onca yolsuzluk ve hırsızlıktan sonra Kabataş yalanına sımsıkı sarılanlar, "Sümeyye'ye suikast" tezgâhı açanlar, sahte belgeler üretip kolektif biçimde yayınlayanlar, kısaca seri katiller gibi sürekli suç işleyenler, terörü kışkırtacak, provoke edecek teşebbüslerin de kaynağında mesai harcayanlarla aynı kişiler olamaz mı? İktidar ellerinden gidince kollarına kelepçe takılacak ve mahkemede hesap verecekler. Savcının öldürülmesi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne saldırı Allah aşkına bu ihtimali azaltmıyor mu? DHKP-C'nin "taşeron" bir örgüt olduğunu, terörden geçindiğini herkes biliyor. Bu marjinal örgüte toplumsal taban oluşturma bahanelerini hangi amaçla veriyorsunuz? Asıl can alıcı soruyu soralım: Seçime kadar hangi terör eylemlerini planlıyorsunuz? Bu eylemlerden ne kadar oy artırmayı hedefliyorsunuz? Şu sıralarda AK Parti medyasında çıkan "CHP-terör ilişkisi" analizleri, kuşku uyandırıcı değil mi? Ben bu soruları ısrarla sormaya devam edeceğim; çünkü elimde terörü engellemek, akacak kanı durdurmak için başka çare yok. Açıkça söylüyorum: Savcının şehit edilmesi iktidar çevrelerinde derin bir memnuniyet rüzgârı estirdi. Yüzlerine yansıyan mutluluğu, kederli bir yüz ifadesi ile bastırmakta çok zorlanıyorlar. Israrla soralım: Terör ne demektir? Çağlayan'daki terör eyleminin amacı neydi? 06-19 NİSAN 2015 SAYI: 697 INTERNATIONAL NEWSPAPER S.C. Romzaman Impex S.R.L. Romanya Temsilcisi Representative in Romania Bahadýr Van b.van@zaman.ro Dobruca Temsilcisi Representative in Dobrogea Yusuf Küçük Abone &Reklam 0 721 294 265 n.altun@zaman.ro ISSN: 1224-113X Genel Yayýn Yönetmeni Editor in Chief Hayri Gül h.gul@zaman.ro Reklam Sorumlusu Marketing Manager Nihat Altun n.altun@zaman.ro Sayfa Tasarým Graphic Designer Evghin Veli Corespondent Haber Merkezi Ömer Said Burgazlı Mirela Popa KÖSTENCE Ebubechir Tanior Adres: Strada Suceava, No. 2C, Biro No.2, Kat: 2, Constanta Tel / Faks: 0341 469 676 Mobil: 0 764 337 736 BÜKREÞ Tel: 021 / 211 21 31 - 32 Faks: 031 / 103 21 36 E-mail: romanya@zaman.ro Adres: Str. Vasıle Lascar, Nr. 102, Et.1, Ap.2 Sector, 2 TIPOGRAFIE: UNITED PRINT Köþe yazýlarýndan yazarlarý, ilan ve reklamlardan reklam sahipleri sorumludur. Gazetemiz abone usulü ve posta yoluyla daðýtýlmaktadýr 13 06-19 NİSAN 2015 Haftalık Bulmaca 14 SERİ İLANLAR 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN DE VANZARE CENTURA CONSTANTEI A4 - Iesirea Constantei vand teren extravilan pretabil. Constructii 1983m2, deschidere drum, vecinatate nod rutier A2, A4 loc. Cumpana. Pret: 10 000 Euro. Pentru depozit, benzinarie & popas. Prim - propietar, acte, english speaker. Tel: 0 732 957 726 İŞ ARIYORUM Oturum sorunum yok. Kara fırında pişirici ve hamurkar olarak işinin ehli bir ustayım. Bükreş’te iş arıyorum. Sait usta. Tel: 0 722 874 103 DEVREN SATILIK RESTAURANT Sağlık nedenlerinden dolayı Bereket Restaurant devren satılıktır. Tel: 0 731 086 425 İNŞAAT- TAMİR İŞLERİ İnşaatla ilgili her türlü tesisat ve onarım işleriniz için beni arayabilirsiniz. Tel: 0 760 939 226 Vize sorunum yoktur. Kendime uygun bir iş arıyorum. Tel: 0 764 738 920 DEPO VE MALZEME SİGORTASI USTA ARANIYOR TRAFİK SİGORTASI VE KASKO Köstence'de, restorantta çalışmak üzere vize problemi olmayan, kebap ve döner ustası aranıyor. İBRAHİM ERDOĞMUŞ Tel: 0745 45 45 25 / e-mail: iboer81@gmail.com Türkiye’nin Bükreþ Büyükelçiliði Büyükelçi: Osman Koray Ertaş Tel: (+40-21) 206 37 00 - 04 (5 hat) Faks: (+40-21) 206 37 37 turkemb.bucharest@mfa.gov.tr Konsolosluk Þubesi: (Vize ve Pasaport iþlemleri için) Tel: (+40-21) 206 37 27 - 29 (3 hat) Faks:(+40-21) 206 37 30 www.e-konsolosluk.net Ticaret Müþavirliði (+4021) 318 39 39 Türkiye’nin Köstence Baþkonsolosluðu Baþkonsolos: Ali Bozçalışkan Tel : (+40-241) 60 79 10 Faks : (+40-241) 60 79 14 turkkons@fx.ro Türkiye’nin Cluj Fahri Konsolosluðu Fahri Konsolos Vita Vasile Andrei. Adres: Str. Buna Ziua FN 400495 Cluj-Napoca Tel : 0264 438 402 Faks: 0264 438 400 Romanya’nýn Ankara Büyükelçiliði Büyükelçi : Radu Onofrei (Embassy of Romania in Ankara) Tel : (+90 312) 466 37 06 - 427 12 43 Faks: (+90 312) 427 15 30 romania@attglobal.net Romanya’nýn Ýstanbul Baþkonsolosluðu Baþkonsolos : Adriana Ciamba Tel: (+90 212) 358 05 15 -16 -17 Faks: (+90 212) 358 05 18-19 Vize iþlemleri (+90 212) 358 05 35 Tic. Ateþeliði: (+90 212) 292.41.27 E-mail: konsrom@doruk.net.tr Romanya’nýn Ýzmir Baþkonsolosluðu Baþkonsolos : Cerasela Nicolaş Tel: (+90 232) 465 04 63 Faks: (+90 232) 465 09 38 Güney Doðu Avrupa ‘Lumina’ Üniversitesi (Lumina University) Tel: (+40-21) 240 30 22 Faks: (+40-21) 240 30 33 www.lumina.org admissions@lumina.org Þos. Colentina Nr. 64B, BÜKREÞ Lumina Eðitim Kurumlarý Genel Müdür: Fatih Göktaþ Tel: (+40-21) 306 95 30 Faks: (+40-21) 306 95 34 www.lumina.ro - www.lumina.org Uluslararasý Bükreþ Bilgisayar Lisesi (ICHB) Tel: (+40-21) 327 54 43 - 327 65 70 Faks: (+40-21) 320 95 60 www.ichb.ro - info@ichb.ro Uluslararasý Bükreþ Koleji (ISB) Tel: (+40-21) 306 95 30 Fax: 021-306 95 34 (Primary School) Faks: 021-306 95 50 (Secondary School) www.isb.ro - office@isb.ro primary.office@isb.ro Spectrum Bükreþ Anaokulu ve Ýlkokulu Tel: (+40 -21) 327 55 71 Faks: (+40- 21) 327 15 41 www.scoalaspectrum.ro Email: spectrum@lumina.ro Uluslararasý Köstence Bilgisayar Lisesi (ICHC) Tel: (+40- 241) 693 262 - 665 083 Faks: (+40 -241) 545 627 www.ichc.ro - info@ichc.ro HALT Language Center Tel: (+40 -21) 335 58 58 www.halt.ro RODİAP (Romanya Diyalog Platformu) www.rodiap.ro Tel: 0 768 257 566 0 733 713 385 APRT (Türk-Romen Dostluk Derneği) email: office@aprt.ro web: www.aprt.ro TUNA Vakfı Tel: (+40 -21) 335 58 58 www.tuna.ro Türk Ýþadamlarý Derneði (TÝAD) Baþkan: Aykut Akbulut Tel : (+40-21) 250 67 46 -250 18 77; Faks: (+40-21) 250 45 93 www.tiad.ro Romanya-Türkiye Ticaret ve Sanayi Odasý Baþkan: Tamer Atalay Tel: (+40 -21) 326 97 22 Faks: (+40-21) 326 36 67 e-mail:office@ccirt.ro Adresa: Str. Nerva Traian , Nr. 27-33 (Complex Nerva Traian) Tel: 0 734 439 098 / 0 768 599 905 web: adress63.ro faceebook : Adress” restaurant&terasa EK, ÇORBA, SULU YEM , PİLAV, SALATA KARIŞIK KEBAB... Dobruca Ýþadamlarý Derneði Baþkan: Zeki Uysal Tel: 0241.692 841 - 0241.610 636 Fax: 0241. 692 841 e mail : info@dobrucatiad.org website : www.dobrucatiad.org 15 DANILO, 31 MILYON EURO'YA R.MADRID'DE. İspanyol devi Real Madrid, transfere hızlı girdi. Eflatun-Beyazlılar, Porto'nun 23 yaşındaki Brezilyalı sağ beki Danilo ile 6 yıllık sözleşme imzaladı. Real'in kasasından bu transfer için 31,5 milyon Euro çıkacak. Genç yetenek, bu sezon Portekiz ekibinde 23 maçta boy gösterirken 3 gol kaydetti. spor 06-19 NİSAN 2015 ZAMAN UEFA, Avrupa kupaları için kesenin ağzını açtı 1 UEFA, 2015-18 arası Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde kulüplere dağıtılacak para miktarını açıkladı. İki kupada da ödül parası ciddi ölçüde arttı. Gelecek sezondan itibaren, Devler Ligi'nde gruplara kalan takımlar 8,6 yerine 12 milyon Euro alacak. Avrupa Ligi'nde bu miktar, 1,3 milyon Euro'dan 2,4 milyon Euro'ya yükseldi. Şampiyonlar Ligi gruplarında galibiyet başına 1 milyon Euro olan ödül 1,5 milyon Euro oldu. Avrupa Ligi'nde ise bu ödül 200 bin Euro'dan 260 bine çıktı. Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmak 5,5, çeyrek final 6, yarı final 7, final 10,5, şampiyonluk ise 15 milyon Euro anlamına geliyor. Bu şartlar altında, eleme oynamadan Şampiyonlar Ligi'ne katılıp bütün maçlarını kazanarak kupaya uzanan bir takımın kasasına UEFA'dan ödül ola- UEFA, 2015-18 arası Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde kulüplere dağıtılacak para miktarını açıkladı. İki kupada da ödül parası ciddi ölçüde arttı. rak 54,5 milyon Euro girecek. Öte yandan Avrupa Kulüpler Birliği ve UEFA'dan yapılan ortak açıklamada, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi Ünal Aysal, kararını 10 Nisan'da açıklıyor. Galatasaray'ın eski başkanlarından Ünal Aysal, mayıs ayında yapılacak seçim için adaylık konusundaki kararını 10 Nisan'da açıklayacağını söyledi. Öncelikle genç isimlere destek vereceğini belirten deneyimli yönetici, “Şu anda hâlâ benim ilk görüşümde bir değişiklik yok. Genç kadroların işin başına gelmesini istiyor ve onlara destek sağlamamızın gerekliliğini düşünüyorum. Dursun Bey ile görüştük. Eğer doğru kadroları görürsek destek vereceğim. Ancak bunu göremezsek 10 Nisan'da adaylık için karar vereceğim.” dedi. Milan 1,5 milyar Euro'ya satılıyor. İtalya'da son dönemin en çok tartışılan konularından biri de Milan'ın satışıydı. Kulübün sahibi Silvio Berlusconi, yüzde 75'in Çinlilere verilmesi konusunda anlaştıklarını bildirdi. Berlusconi, “Her şeyin resmîleşmesi için birkaç aya daha ihtiyacımız var. Kızım Barbara, CEO olarak kalmaya devam edecek.” dedi. Yüzde 75'lik hisse için 1,5 milyar Euro ödenmesi bekleniyor. Milan, Serie A'da 28. hafta sonunda 38 puanla 8. sırada. Güreşin 'Gümüş' kaybı. Türk güreş camiasının duayen ismi Ali Gümüş hayatını kaybetti. Uluslararası güreş şampiyonalarını en fazla takip eden gazeteci olan 75 yaşındaki yazarın cenazesi bugün Levent Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından toprağa verilecek. Gümüş, 1959 yılında halterde milli forma giymişti. gelirlerinin kulüpler arasında daha dengeli dağıtılacağı belirtildi. Oranların ne şekilde değişeceği ise bildirilmedi. Önümüzdeki sezon Avrupa TFF'de aday bolluğu. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), haziran ayında başkanlık seçimine bol adaylı girmeye hazırlanıyor. Şu an Yıldırım Demirören'in oturduğu ve yeniden talip olduğu koltuk için 5 isim daha adaylığını açıklamak için sırada bekliyor. Haluk Ulusoy, Ferit Şahenk, Serdar Bilgili, Sadri Şener ve Hüsnü Güreli kulislerde nabız yokluyor. Mevlüt'e 10 milyon Euro'luk teklif. Fransa'nın Saint-Etienne takımında sergilediği başarılı performansla dikkat çeken Mevlüt Erdinç, Premier Lig ekiplerinden Newcastle United'ın takibinde. İngiliz basını, SiyahBeyazlıların 28 yaşındaki golcünün transferi için istekli olduğunu belirtip, Fransız ekibine 10 milyon Euro'luk teklif sunacağını yazdı. Bu sezon 57 maçta boy gösteren yıldız santrfor, rakip fileleri 19 kez sarstı. FIFA'dan ABD'li senatörlere ret. FIFA, 2018 Dünya Kupası'nın Rusya'da yapılmaması için talepte bulunan ABD'li senatörlere olumsuz yanıt verdi. ABD'li 13 senatör 2018 Dünya Kupası'nın Rusya'da yapılmasına karşı çıkarak FIFA'ya açık mektup yazmıştı. Senatörler, mektupta 2018 Dünya Kupası'nın Rusya'nın prestijini artıracağını iddia ederek iptalini talep etmişti. FIFA Başkanı Joseph Blatter ise 2018 Dünya Kupası'nın başka bir ülkeye verilmesinin söz konusu olmadığını söylemişti. Kupaları için 2,24 milyon Euro'luk bir havuz oluşturulacak ve Avrupa Ligi'ndeki takımlar, bu havuzdan daha fazla pay alacak. SPOR SERVİSİ 06-19 NİSAN 2015 Bükreþ 06 NİSAN 10 NİSAN 11 NİSAN 12 NİSAN 13 NİSAN 14 NİSAN 15 NİSAN 16 NİSAN 17 NİSAN 18 NİSAN 19 NİSAN İmsak Güneş 05:02 06:44 13:25 04:59 06:42 13:25 04:57 06:40 13:25 04:55 06:38 13:24 04:53 06:37 13:24 04:51 06:35 13:24 04:49 06:33 13:24 04:46 06:31 04:44 06:30 04:42 06:28 04:40 06:26 04:38 06:24 04:35 06:23 04:33 06:21 17:01 19:56 17:01 19:57 17:02 19:58 17:02 17:03 20:02 13:23 17:04 13:23 17:05 13:23 17:05 13:22 17:06 13:22 17:06 13:22 17:07 19:59 17:03 20:01 13:23 17:04 Akşam 17:00 19:54 20:03 20:04 20:05 20:07 20:08 20:09 20:10 Yatsı 21:25 21:27 21:28 21:30 21:31 21:33 21:35 21:36 21:38 21:40 21:41 21:43 21:45 21:46 Öğle İkindi 07 NİSAN 08 NİSAN 09 NİSAN T.C Diyanet İşleri Başkanlığının belirttiği vakitler esas alınmıştır Bu kütüphanede kitapla birlikte rehber de ödünç veriliyor MENAF ALICI -STOCKHOLM İsveç’in güneydoğusunda bulunan Hultsfred Kütüphanesi, ilginç bir uygulamaya imza attı. Kütüphaneden kitabın yanı sıra bir İsveçli de ödünç alınabiliyor. Hultsfred Kütüphanesi, ülkeye yeni gelen göçmenlerin İsveççe öğrenmelerini hızlandırmak ve konuşma pratiği yapmak için kütüphaneye gönüllü kayıt yaptıran İsveçlilerden birini evinde çaya, sinemaya veya yürüyüşe 1 davet etme imkânı sunuyor. Kültürel etkileşim ve entegrasyonu da hızlandırdığı düşünülen proje kapsamında şu ana kadar kütüphaneden 50’yi aşkın İsveçlinin ‘ödünç’ alındığı kaydedildi. İlginç uygulamada sistem şöyle işliyor: Kütüphanenin gönüllülük duyurusuna cevap veren İsveçliler, kütüphaneye giderek kayıt yaptırıyor. Bir göçmenle hangi konuda (politika, sinema, din, satranç gibi) konuşmak istediğini belirtiyor. Gelen göç- men kökenli kişi de bu listeleri inceleyerek ona göre birlikte vakit geçirmek istediği kişinin ilgi alanını seçiyor. Ortak bir zaman belirleniyor ve buluşma gerçekleşiyor. Proje fikri; Hultsfred Belediyesi yetkilisi Linda Asgard’a ait. Asgard, “35 yıldır uyguladığımız entegrasyon politikamıza kızıyordum, bir türlü istediğimiz sonucu alamıyorduk. Bu konuda ne yapılabilir diye düşünürken bu proje ortaya çıktı.” diyor. Asgard’a göre bu proje, farklı kültürlerden insanların birbirlerini tanımalarına büyük katkı sunacak. Gönüllülerden Robert Andersson ise Suriye’den İsveç’e yeni gelen Abdullah Aloid ile eşleştiğini belirterek, Aloid’in evinde Arap kahvesi içtiklerini ve İsveççe pratik yaptıklarını anlatıyor. Aloid’in Suriye’deki hayatı ve İsveç’teki planları hakkında konuştuklarına değinen Andersson, bu projenin yabancı bir kültürü öğrenmek için güzel bir vesile olduğunu aktarıyor. Yosunlar ölüyor, su pembe yas tutuyor 1 Senegal'in başkent Dakar'a 35 kilometre uzaklıkta bulunan Lac Rose gölü, sıra dışı pembe rengiyle görenleri şaşkına çeviriyor. Gerçek adı 'Retba' olan göl, ismini yılın belli dönemlerinde tamamen pembeye dönen su renginden alıyor. Gölde yaşayan bir tür bakteri 'Dunaliella Salina'nın ölen su yosunlarının rengini değiştirmesi göl suyunu pembeye çeviriyor. Yosununun ölmesi ve güneş ışığı ile girdiği tepkime sonucu pembe pigmentler ürüyor. Lac Rose gölünde yüksek tuz oranı nedeniyle bakteri dışında hiçbir canlı yaşamıyor. Pembe göl, yüzlerce Senegalli için ekmek kapısı. Derinliği en fazla 3 metre olduğu halde insan vücudunun batmadığı gölden tuz çıkaran yerliler, bunları piyasaya satarak geçimini sağlıyor. Tuz toplayabilmek için gölün ortalarına doğru sandal ile açılan erkekler, yeterli miktara ulaşınca kıyıya dönüyor. Kıyıda bekleyen kadınlar ise teknelerdeki tuzu karaya taşıyarak tepecikler oluşturuyor. Pembe Göl, aynı zamanda turistlerin en çok uğradığı yerlerden. Farklı ülkelerden gelen ziyaretçiler, göle hayran kalıyor. Turistler, eski model kamyonetlerle etraftaki kum tepeciklerinde çöl safarisi yapma imkanı da buluyor. SELAMİ PİLE DAKAR
© Copyright 2024 Paperzz