KPSS KONU ANLATIMI Web: http://www.rehberlik.biz.tr Mail: civelek.murat@gmail.com 3. ÜNİTE ÖĞRENME KURAMLARI BÖLÜM:1 DAVRANIŞÇI KURAMLAR KPSS’de bu bölümden her yıl ortalama 5-8 arası soru gelmektedir. Bu bölümdeki sorular genellikle bilgi veya örnek verilerek sorulan yarı bilgi sorusu şeklindedir. ÖĞRENME KURAMLARI DAVRANIŞÇI KURAMLAR BİLİŞSEL KURAMLAR BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRANIŞÇILAR DİĞER KURAMLAR 4 ÖĞRENME KURAMLARI I. DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMLARI 1. 2. 3. 4. Tepkisel (Klasik) Koşullanma (Pavlov) Bitişiklik Kuramları (Watson, Guthrie) Bağlaşımcı (Bağ) Kuram (Thorndike) Edimsel Koşullanma (Skinner) II. BİLİŞSEL ÖĞRENME KURAMLARI 1. Gestalt Kuramları a) Sezgisel Öğrenme (Köhler) b) Yaratıcı Düşünme (Wertheimer) 2. Bilgiyi İşleme Kuramı (Piaget, Gagne) 3. Keşif Yoluyla Öğrenme (Bruner) III. BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRANIŞÇI KURAMLAR 1. Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura) 2. İşaret-Gestalt (Amaçlı Davranışçılık) (Tolman) IV. DİĞER KURAMLAR 1. Yaşam Alanı Kuramı (Kurt Lewin) 2. Dizisel Kuram 3. Hümanistik Kuram (Rogers, Maslow) 4. Yapılandırmacı Kuram (Piaget, Vygotsky, Bruner) 5. Beyin Temelli Kuram 5 Davranışçı kuramlara göre öğrenme, uyarıcı ile tepki arasında kurulan bağdır. Bilişsel kuramlara göre öğrenme, algıların belli kurallara göre zihinde yeniden organize edilmesidir. Yapılandırmacılara göre öğrenme, öğrenenlerin somut (aktif) yaşantıları sonucunda öznel bilgiyi oluşturma sürecidir. Beyin temelli kuram öğrenmeyi, beyindeki sinir hücrelerinin (sinaps) arasındaki biyo-kimyasal bağlara göre ele alır. 6 I- TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA I. DAVRANIŞÇCI KURAMLAR Temsilcileri; Pavlov, Thorndike, Skinner, Watson, Guthrie, Hull Öğrenmeyi; doğrudan gözlenebilen uyarıcı ile davranış arasındaki ilişki olarak gören yaklaşımdır. İnsan ve hayvan davranışlarının gözlenebilir olduğunu ve birbirine benzeyen yönlerin olduğunu savunmuşlardır. Uyarıcı (Uyaran): Duyu organlarını harekete geçiren ve organizmayı harekete geçiren her türlü iç (açlık, susuzluk) ve dış etkene (ışık, ses) denir. Tepki (davranım): Uyarıcıların organizmayı etkilemesi sonucu organizmada meydana gelen fizyolojik ve psikolojik değişmelerdir. Davranış: Organizmanın içten veya dıştan gelen uyarıcılara karşı gözlenebilen, incelenebilen ve ölçülebilen her türlü tepkisidir. Koşullanma: Organizmaya koşullu uyaranla birlikte uygulanan ilişkisiz (nötr) bir uyaranın, yeterince yinelendiğinde koşulsuz uyaranınkine benzeyen etkiler yapabilmesidir. Davranışçı Kuramın Temel İlkeleri Davranışçılık kuramı pragmatizm (faydacılık) ve empirizm (deneycilik) felsefi akımlarına dayanır. Davranışlara göre insanın doğuştan hiçbir bilgisi yoktur (Zihin boş bir levhadır). Bütün davranışlar öğrenilmiştir (refleksler hariç) ve yine öğrenmeyle değiştirilebilir. Öğrenme ve davranış büyük ölçüde çevresel etmenlerin etkisiyle oluşur. Ve birey öğrenme sürecinde durumda pasiftir (Klasik koşullanmada pasif U-T, edimsel koşullanmada aktiftir T-U). Öğrenmenin temeli deney (yaşantı, tecrübe: deneme yanılma yoluyla öğrenme) ve gözlem (model alma yoluyla öğrenme) dir. Öğrenme süreçlerinde yaparak-yaşayarak öğrenme önemli bir öğrenme ilkesi sayılmıştır. Öğrenmede süreçten çok ürüne önem verirler. Bilgi nesneldir ve öğrenenden bağımsızdır. Öğrenciye bilgi hazır verilir. İnsanların duygu, düşünce, algı gibi özellikleri doğrudan gözlenip ölçülemez ve bilimsel olarak ele alınamaz. Davranışçılar için, gözlemlenebilen ve ölçülebilen davranışlar temeldir. Öğrenme için mutlaka gözlenebilir bir davranış söz konusu olmalıdır. Çünkü öğrenme ancak performanstan açıklanabilen içsel bir süreçtir. Öğrenmede tekrar önemsenmiştir. ve dıştan verilen pekiştireç (not) Tüm öğrenmeler aynı basit kurallara göre işler. Davranışçılar nedensellik (determinizm) ilkesine göre davranışları açıklar. Determinizm ilkesine göre belirli nedenler, aynı koşullarda aynı sonuçları doğurur. Buna göre öğrenme, uyarıcı-tepki arasında kurulan bağdır, çağrışımdır. İnsanların ve hayvanların öğrenmeleri birbirlerine benzer. Bu nedenle hayvanların öğrenmesi üzerinde yapılan çalışmalarla insanların öğrenmesi açıklanabilir. Öğrenme sürecinde, doğru davranışlar pekiştirilmiştir. Olumlu pekiştirmenin cezadan daha etkili olduğu kabul edilmiştir. Ölçme ve değerlendirme, kontrol ve değişme için yapılır. Annesi, 11 aylık Ceren’i uyuması için yatağına yatırdığında, her seferinde çiçekli battaniyesini üstüne örtmektedir. Ceren, uyku saati olmasa da çiçekli battaniyesini gördüğü zaman uyumak istemektedir. Ceren’de görülen bu durum aşağıdakilerden hangisiyle açıklanır? A) B) C) D) E) Zincirleme Koşullanma Şekillendirme Kendiliğinden geri gelme Genelleme GELİŞİM PSİKOLOJİSİ İLE İLGİLİ ORTAK SORU Canlı organizmalar sürekli bir etkinlik içerisindedir. İnsan davranışını anlamak için gözlenebilir davranışlar incelenmelidir. Bir davranış ne kadar karmaşık görünürse görünsün, en küçük birimine kadar incelendiğinde bir uyarıcı tepki bağlantısı görülecektir. Bu düşünce aşağıdaki yaklaşımlardan hangisiyle doğrudan ilgilidir? A) Davranışçı yaklaşım B) Yapısalcılık C) Biyolojik yaklaşım D) Sosyal öğrenme E) Fenomenolojik yaklaşım GELİŞİM PSİKOLOJİSİ İLE İLGİLİ ORTAK SORU Bebeklerin kişilikleri doğduklarında şekillenmemiş bir kil kütlesi gibidir. Geçirdikleri yaşantılar, kişiliklerini bir heykeltıraşın kil kütlesini şekillendirmesine benzer biçimde şekillendirir. Yukarıdaki görüşü savunan yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? A) Davranışçı B) Psikoanalitik C) Bilişsel D) Ekolojik E) Yapısalcı DAVRANIŞÇI KURAMLAR 1-) • Tepkisel koşullanma (Pavlov) 2-) • Bitişik kuramları (Watson, Guthrie) 3-) • Çağrışım-Bağ kuramı (Thorndike) 4-) • Edimsel Koşullanma (Skinner) 1. TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA ÖĞRENME Temsilcisi ve kurucusu Pavlov’dur. Klasik koşullanma, organizmanın doğal bir uyarıcıya (ET) gösterdiği doğal tepkiyi (SALYA) onun yerine geçen yapay bir uyarıcıya da (ZİL) göstermeyi öğrenmesidir. Yani amaç en başta tepki verilmeyen bir nötr uyarıcıya (zil) doğal tepki (salya) verilmesini sağlamaktır. İvan Pavlov (1846-1936) Klasik koşullanma bir yapay uyarıcıdan (zil) sonra doğal uyarıcının (et) verilmesine ve bu olayın koşullanma gerçekleşinceye kadar tekrarlanmasına dayanır. PAVLOV DENEYİ Köpeklerin doğal uyarıcı olan et karşısında doğal bir refleks/tepki olarak salya tepkisi gösterdiğini biliriz. Pavlov köpeğin bu salya tepkisini zil karşısında da göstermesini öğretmeyi amaçlamıştır. Bu amaçla Pavlov köpeklere et vermeden önce zil uyarıcısı vermiştir. Köpekte zile karşı hiç tepki vermemiştir. Daha sonraları, her et verilmesinden hemen önce, zil sesi uyarıcısı verilmiştir ve köpek salya tepkisi göstermiştir. Bu işlem birçok defa (20-30 kere) tekrarlanmıştır ve köpek bir süre sonra zil ile et arasında bir bağ kurmayı öğrenmiştir. Sonra köpeğe sadece zil sesi uyarıcısı verildiğinde köpek salya tepkisi gösterebilmiştir. . TEPKİSEL KOŞULLANMA OLUŞMA SÜRECİ İşlem Sırası 1. Uyarıcı 1 --------- 2 Zil (nötr) Koşullanma Sırası 3 Zil (nötr) Koşullanma Sonrası 4 Zil (koşullu/yapay) Koşullanma Öncesi 2. Uyarıcı Tepki Et Salya (koşulsuz/doğal) (koşulsuz/doğal) --------- Tepki yok Et Salya (koşulsuz/doğal) (koşulsuz/doğal) --------- Salya (koşullu/yapay) Bu deneyde zil sesi başlangıçta nötr uyarıcıdır. Yani önce tepki uyandırmaz. Koşullanmadan sonra zil sesi koşullu uyarıcı olur. Zil sesine karşı salya salgılanması ise koşullu tepkidir. Nötr uyarıcı: Organizmanın başlangıçta herhangi bir tepki vermediği yapay uyarıcıdır. Mesela; yeni doğmuş bir bebek için para, Pavlov deneyi öncesinde (başlangıçta) zil nötr bir uyarıcıdır. Doğal uyarıcı (Koşulsuz uyarıcı): Organizmanın bir koşula gerek kalmaksızın doğal, otomatik tepki verdiği uyarıcıdır. Yani öğretilmemiş uyarıcıdır. Mesela; sıcaklık, soğukluk, yiyecek, su, gürültü, Pavlov deneyinde ise; et doğal uyarıcıdır. Yapay uyarıcı (Koşullu uyarıcı): Başlangıçta nötr uyarıcı olan, sonrasında koşulsuz uyarıcı (et) ile birlikte verilmesine bağlı olarak tepki verilmesi öğrenilen uyarıcıdır. Yani öğretilmiş uyarıcıdır. Pavlov deneyi sonunda zil, artık koşullu uyarıcı haline gelmiştir. Birçok sosyal davranışımızın devamını sağlayan sosyal pekiştireçler pekiştirici değerlerini öğrenme yoluyla kazanırlar. Buna göre, sosyal pekiştireçler ile tepkisel koşullanma sürecinde yer alan aşağıdaki öge ya da süreçlerden hangisi arasında bir paralellik kurulabilir? A) B) C) D) E) Koşullu uyarıcı Uyarıcı genellemesi Alışma Koşulsuz uyarıcı Koşullu tepki İkincil pekiştireçler pekiştirici değerlerini, öğrenme yoluyla kazanırlar. Buna göre, ikincil pekiştireçlerle tepkisel koşullanmada yer alan aşağıdaki ögelerden hangisi arasında bir paralellik kurulabilir? A) Koşullu uyarıcı B) Uyarıcı genellemesi C) Nötr uyarıcı D) Tepki genellemesi E) Koşulsuz uyarıcı Göze üflenen hava, otomatik olarak, göz kırpma tepkisini ortaya çıkarır. Yanıp sönen bir ışık ise, böyle bir tepkiyi ortaya çıkarmaz. Ancak, hava üflenmeden hemen önce bir ışık yanıp söner, ardından da göze hava üflenir ve bu olay birkaç kez tekrarlanırsa yanıp sönen ışık tek başına göz kırpma tepkisini ortaya çıkarmaya başlar. Yukarıda anlatılan tepkisel (klasik) koşullanma sürecinde, yanıp sönen ışık, göz kırpma tepkisini ortaya çıkarmaya başlamadan önce ne tür bir uyarıcıdır? A) Pekiştirici C) Ayırt edici B) Koşullu D) Koşulsuz E) Nötr Bir restorantta yediği yemekten zehirlendiği için midesi yıkanan Remzi ne zaman bu restorantın önünden geçse midesinin bulandığını hissetmektedir? A) B) C) D) E) Ceza Koşullu uyarıcı Birincil pekiştireç Koşulsuz uyarıcı Olumsuz pekiştireç Doğal tepki (Koşulsuz tepki): Organizmanın doğal uyarıcıya verdiği tepkidir. Canlının doğuştan sahip olduğu tepkidir. Yani öğrenme ürünü değildir. Mesela; soğuk ortamda titreme, hapşırma, Pavlov deneyinde ete verilen salya tepkisi doğal tepkidir. Şartlı tepki (Koşullu tepki): Organizmanın koşullu uyarıcıya verdiği tepkidir. Belli bir şarta bağlı olarak verilen tepkidir. Mesela; sınavı düşündüğünde mide ağrısı yaşamak, Pavlov deneyi sonunda zilden sonra salya salgılamak şartlı tepkidir.. Aşağıdakilerden hangisi koşulsuz tepki örneğidir? A) B) C) D) E) Yılan görünce korkma Utanınca yanakların kızarması Komik bir olaya gülme Sıcak havada terleme Oyunda hile yapılmasına öfkelenme Aşağıdakilerden hangisi koşullu tepki örneğidir? A) B) C) D) E) Soğuk suya dalınca titreme Ani ve şiddetli bir gürültüde yerinden sıçrama Sıcak bir nesneye değince elini geri çekme Kar yağdığını görünce ürperme Burna toz kaçınca hapşırma Meral otomobiliyle işe giderken kaza yapmış ve ciddi biçimde yaralanmıştır. Otomobil kullanmaktan çok hoşlanan Meral bu olaydan sonra otomobil kullanmaktan korkmaya başlamıştır. Aradan bir süre geçtikten sonra arkadaşlarının ısrarıyla tekrar otomobil kullanmaya başlayan Meral’in korkusu giderek azalmış ve sonuçta ortadan kalkmıştır. Meral’in kazada yaralanmasını, otomobil kullanma korkusunu ve bu korkunun giderek ortadan kalkmasını açıklayan tepkisel koşullama kavramları aşağıdakilerden hangisinde doğru sırada verilmiştir? A) B) C) D) E) Koşulsuz tepki, koşullu uyarıcı, gölgeleme Nötr uyarıcı, koşullu tepki, sönme Koşulsuz uyarıcı, koşulsuz tepki, kendiliğinden geri gelme Koşullu tepki, koşullu uyarıcı, koşullu tepki Koşulsuz uyarıcı, koşullu tepki, sönme Şiddetli gürültüden korkan bir çocuk birkaç kez gök gürlemesinden önce şimşek çıktığına tanık olur. Daha sonra şimşek çakar çakmaz henüz gök gürlemeden korku tepkisi vermeye başlar. Bir tepkisel koşullama olayını anımsatan bu örnekte (I) gök gürültüsü, (II) şimşekten korkma, (III) gök gürültüsünden korkma ve (IV) şimşek çakmasına işaret eden kavramlar aşağıdakilerin hangisinde doğru sırada verilmiştir? A) B) C) D) E) I Koşulsuz uyarıcı, Koşulsuz uyarıcı, Koşullu uyarıcı, Koşulsuz tepki, Koşulsuz uyarıcı, II Koşullu tepki, Koşulsuz tepki, Koşullu tepki, Koşulsuz uyarıcı, Koşullu uyarıcı, III Koşulsuz tepki, Koşullu tepki, Koşulsuz tepki, Koşullu tepki, Koşulsuz tepki, IV Koşullu uyarıcı Koşullu uyarıcı Koşulsuz uyarıcı Koşullu uyarıcı Koşullu tepki Dişine dolgu yapılan bir birey, diş oyma aleti dişine değdiğinde canı yandığı için kasılır, aletin çıkardığı ses karşısında ise böyle bir tepki vermez. Ancak diş oyma aletinin çalışmaya başlamasının hemen ardından canı yandığı için birey bir süre sonra alet dişine değmeden, aletin sesini duyar duymaz kasılma tepkisi vermeye başlar. Bu duruma ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) B) C) D) E) Aletin sesi koşullu uyarıcı, bu ses duyulunca verilen kasılma tepkisi koşullu tepkidir. Alet dişe değdiğinde duyulan acı koşulsuz uyarıcı, bu acı karşısında verilen kasılma tepkisi koşulsuz tepkidir. Aletin sesi koşullanma gerçekleşmeden önce nötr, koşullanma gerçekleştikten sonra koşullu uyarıcıdır. Aletin sesi koşulsuz uyarıcı, bu ses duyulunca verilen kasılma tepkisi koşullu tepkidir. Alet dişe değdiğinde duyulan acı koşulsuz, aletin sesi koşullu uyarıcıdır. Günlük Hayattan Klasik Koşullanmaya Örnekler Yemek kokusunun açlık hissini uyarması, Limonu gören birinin ağzının sulanması, Sık sık tekrarlanan reklâmlar ile insanların koşullandırılması, İnsanlarda ortaya çıkan fobi, hobi, tutum, önyargı, batıl inançlar, öğrenilmiş çaresizlik, kaçma gibi duygu, düşünce ve davranışların temelinde klasik koşullanma vardır. A. Tepkisel Koşullanma Özellikleri 1. Klasik şartlanma refleksif ve doğuştan getirilen davranışlara dayalı olarak geliştirilmiştir. Yani daha önceden var olan refleksif ve doğuştan getirilen ve koşulsuz uyarıcılar karşısında sergilenen bir tepki başka bir uyarıcıya (koşullu uyarıcı) yönlendirilir. 2. Klasik şartlanmada organizma pasiftir, etkin rol oynamaz. Tepki, çevreden gelen uyarıcılarla başlar. 3. Klasik şartlanmada aralıklı bir şekilde yapılan tekrar (etin verilmesi) öğrenme için temeldir. 4. Klasik şartlanmada çok karmaşık ve psikomotor davranışlar kazandırılamaz. Daha çok basit tepkiler ile duyuşsal davranışlar (fobi, hobi, tutum, önyargı) kazandırılır. Zor bir matematik probleminde ilk defa kareköklü ifadelerle karşılaşan Metin, içinde karekök geçen tüm soruları sıkıntılı ve anlaşılmaz olarak değerlendirmektedir. Bu tür bir soru gördüğünde kaygılanmakta ve çözemeyeceğini hissetmektedir. Bunun sonucunda da soruyu çözmekten hemen vazgeçmekte ve başka bir soruya geçmektedir. Metin’in kareköklü soruları sıkıntılı ve anlaşılmaz olarak değerlendirmesi ve kaygılanması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Klasik koşullanma Alışkanlık Edimsel koşullanma Transfer Genelleme Ayhan içinde yaşadığı çevrede adı hep olumsuz sıfatlarla birlikte anılan bir sosyal gruba karşı olumsuz duygular beslediğini hissetmekte, ancak bir yandan da hayatında hiçbir üyesiyle bir kez dahi karşılaşmadığı hâlde niçin bu gruba karşı olumsuz duygular hissettiğini merak etmektedir. Ayhan’ın söz konusu sosyal gruba karşı hissettiği olumsuz duygular aşağıdaki süreçlerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) İşaret öğrenme Tepkisel koşullama Gestalt öğrenme Edimsel koşullama Gruba uyma Caddede karşıdan karşıya geçerken duyduğu bir korna sesinin hemen ardından kendisini arabanın altında bulan bir kişi, bu olaydan sonra ne zaman bir korna sesi duysa kapalı bir mekânda olsa bile yerinden sıçramaktadır. Bu kişinin korna sesini duyunca yerinden sıçramasının temelinde davranışçı yaklaşıma göre aşağıdakilerden hangisi yatmaktadır? A) B) C) D) E) Bilinçaltı süreçler Tepkisel koşullanma Ayırt etme Edimsel koşullanma Genelleme Üyesi olduğumuz elektronik posta haberleşme grubunun bir üyesi sürekli olarak bizi öfkelendiren iletiler yollarsa bir süre sonra, gelen posta kısmında bu üyenin ismini görünce öfkeleniriz. Başlangıçta bizde olumlu ya da olumsuz bir duygusal tepki uyandırmayan bu ismin bizi öfkelendirir hâle gelmesi, aşağıdaki süreçlerden hangisinin sonucudur? A) Öğrenmenin genellenmesi B) Tutum değişmesi C) Sosyal karşılaştırma D) İçgörü kazanma E) Tepkisel koşullanma Bir anne bebeğini sevmek üzere parmaklarını oynatarak yaklaşıp onun karnını gıdıklamış; bebek, gıdıklanmaya karşı gülme ve kasılma tepkisi vermiştir. Bu olay birkaç kez tekrarlandıktan sonra bebek annesinin parmaklarını oynatarak kendisine yaklaştığını görür görmez gülme ve kasılma tepkisi vermeye başlamıştır. Bebeğin annesinin parmaklarını oynattığını görünce gülme tepkisi vermesi aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? A) Karşıt tepki oluşturma B) Kavrama yoluyla öğrenme C) Olumlu pekiştirme D) Duyarlılık kazanma E) Tepkisel koşullanma Aşağıdakilerden hangisi tepkisel koşullanmanın ayırt edici özelliğidir? A) Öğrenilecek davranışın zihinsel şemasının oluşturulması B) Önceden aralarında bağlantı bulunmayan bir uyarıcı ile bir tepki arasında bağ kurulması C) Davranışın tekrarlama olasılığının kendi yarattığı sonuca bağlı olarak değişmesi D) Bir bütünün parçaları arasındaki ilişkilerin çeşitli durumlar denenerek öğrenilmesi E) Bir dizi yaşantı sonucunda koşulsuz bir uyarıcıya tepki verilmeye başlanması B. Tepkisel Koşullanma İlkeleri Bitişiklik (Bağ Kurma) Koşullanma sürecinde koşullu (başlangıçta nötr) (zil) ve koşulsuz uyarıcının (et) peş peşe verilmesi durumudur. Koşullu uyarıcı (zil), koşulsuz uyarıcıdan (et) önce verilmelidir. Koşullu (başlangıçta nötr) ve koşulsuz uyarıcıların verilme zamanı birbirine yakın olmalıdır. Pavlov’a göre en etkili koşullanma için en ideal süre yarım saniyedir. Araya uzun zaman giriyorsa (30 saniyeden fazla) koşullanma olmaz. Bitişiklik 3 şekilde ortaya çıkar. a) Eş zamanlı koşullanma b) Gecikmeli koşullanma c) İze koşullanma a) Eş zamanlı koşullanma: Nötr (koşullu) uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı birlikte verilir. Koşulsuz tepki ortaya çıktığı zaman koşulsuz uyarıcıya son verilir. Mesela; zil ve et aynı zamanda verilir ve köpek salya salgılamaya başlayıncaya kadar zil devam eder. b) Gecikmeli koşullanma: Önce nötr (koşullu) uyarıcı verilir, nötr uyarıcı verilmeye devam edilirken bir süre geçtikten sonra koşulsuz uyarıcı verilir. Mesela; zil çalınır ve zil çalmaya devam ederken bir süre sonra et verilir. Salya salgılamaya başlayınca zil sesi kesilir. c) İze koşullanma: Önce nötr (koşullu) uyarıcı verilir ve sonlandırılır. Nötr uyarıcı sonlandırıldıktan sonra koşulsuz uyarıcı verilir. Mesela; zil çalınır ve çalması sonlandırılır. Daha sonra et verilir. Öğretmenler öğrencilerinin bazı matematiksel işlemleri daha kolay ve çabuk yapabilmeleri için öğrencilerine çarpım tablosunu ezberletir. Bu uygulamayı yapan öğretmenlerin aşağıdaki koşullanma ilkelerinden hangisini kullandığı söylenebilir? A) B) C) D) E) Bitişiklik İşaret öğrenme Ayırt etme Uyarıcı genellemesi Genelleme Ali, araba kullanan babasını izlerken acı bir fren sesi duymuş ardından arabaları öndeki araca çarpmıştır. Bu olaydan sonra Ali ne zaman bir fren sesi duysa korku tepkisi vermeye başlamıştır. Ali’nin fren sesi duyunca korku tepkisi vermeye başlaması aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? A) Fren sesi ve kaza bitişikliği nedeniyle tepkisel koşullama B) Sonraki tekrarlarda fren sesini duyması nedeniyle edimsel koşullama C) Babasını o anda gözlediği için model alma yoluyla öğrenme D) Babasını izlemekle meşgul olsa da, kaza yapıldığı anda arabanın içinde olduğu için gizil öğrenme E) Kaza olayına tanık olduğu için gözlem yoluyla öğrenme Geçici (Zamana) Koşullanma Koşullanma sürecinde yalnızca koşulsuz uyarıcının sabit zaman aralıklarında birkaç kez kullanılarak koşullu tepkinin ortaya çıkarılmasıdır. Sabit zaman aralıkları başlangıçta nötr uyarıcı iken, bir süre sonra koşullu uyarıcıya dönüşür. Örnekler; İkindi simidi, Beş çayı, Pavlov, deneyde köpeğe koşulsuz uyarıcıyı (et) 30’ar dakikalık zaman dilimlerinde birkaç kez vermiş, köpek bu ritmik zaman aralıklarını anlamış ve her 30 dakika da bir et verilmese de salya tepkisi vermiştir. Habercilik Koşullu uyarıcının (zil), koşulsuz uyarıcı (et) hakkında bilgi vermesidir. Bu bilgi verme iki türlü gerçekleşir: a) Olumlu Habercilik (ileriye koşullanma): Koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcıdan önce gelir ve koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcının geleceğini haber verir. Örnekler; Pavlov’un deneyindeki zil sesi (koşullu uyarıcı), etin (koşulsuz uyarıcı) geleceğinin habercisidir. Derste çalan zil, teneffüs geldiğini, Maçın başlama düdüğü ise maçın başladığını bildirir. b) Olumsuz Habercilik (geriye koşullanma): Koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcıdan sonra gelir ve koşullu uyarıcı, koşulsuz uyarıcının verilmeyeceğini, ortadan kalkacağını, geri kaldığını, bittiğini haber verir. Örnekler; Pavlov deneyinde elektrik şoku (koşulsuz uyarıcı), zil (koşullu uyarıcı) olursa, önce elektrik şoku sonra zil sesi verildiğinde, zil sesinden sonra elektrik şokunun sona erdirilmesi, zil sesi şokun geride kaldığının habercisi olur. Teneffüs sırasında çalan zil, teneffüsün, Maçın bitiş düdüğü ise maçın geride kaldığını haber verir. Olumlu ve Olumsuz Habercilik Farkı Bir şeyin geleceği haber ediliyorsa olumlu, biteceği haber ediliyorsa olumsuz haberciliktir. 48 Pekiştireç ve Pekiştirme Davranışın yapılma olasılığını artıran uyarıcıya pekiştireç, pekiştireç kullanılarak davranışın yapılma olasılığını artırma işlemine ise pekiştirme denir. Klasik koşullanmada pekiştireç, koşulsuz uyarıcıdır (et). Klasik koşullanmada pekiştirme işlemi koşulsuz uyarıcının (etin) tekrar verilmesi yoluyla yapılır. Klasik koşullanmada pekiştirme, öğrenilen tepkinin organizmaya yerleşmesi ve devam etmesi için yapılan işlemdir. Klasik koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmez, tepkiden önce verilir. Yani pekiştireci (et) aldıktan sonra tepkide (salya tepkisi) bulunur. Klasik koşullanmada pekiştireç her zaman ödül yerine geçmez. Klasik koşullanma iki türlü pekiştireç kullanılır. a) Birincil (öğrenilmemiş) pekiştireç: Koşulsuz tepkiyi meydana getiren koşulsuz uyarıcılardır. Mesela; et, pasta, su, sevgi, ses, ışık. b) İkincil (öğrenilmiş) pekiştireç: Koşullu tepkiyi meydana getiren koşullu uyarıcılardır. Mesela; not, para, zil, aferin, teşekkür. Sönme Klasik koşullanmada, koşullanma yoluyla oluşmuş koşullu davranışın, pekiştireç (doğal uyarıcı: et) verilmemesi sonucu zaman içerisinde kaybolmasıdır. İyi sonuçlar alan takımının maçlarına düzenli olarak giden bir taraftarın, takımının üst üste birkaç kez yenilmesinin ardından maça gitmekten vazgeçmesi aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Kaçma Kaçınma Olumsuz pekiştirme Sönme Ketlenme Oğluna paltosunu sağa sola atmak yerine vestiyere asma alışkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, paltosunu vestiyere her astığında onun bu davranışını değişik bir ödül vererek pekiştirmiş ve sonuçta çocuk paltosunu vestiyere asmaya başlamıştır. Anne oğlunun palto asma davranışını pekiştirmeye bir süre daha devam ettikten sonra artık paltosunu asma alışkanlığını kazandığını düşünerek bu davranışını pekiştirmeyi durdurmuştur. Ancak bu düşüncesinin aksine anne oğlunun yavaş yavaş paltosunu tekrar sağa sola atmaya başladığını fark eder. Çocuğun paltosunu tekrar sağa sola atmaya başlamasının edimsel koşullanma yoluyla öğrenme çerçevesinde yapılabilecek en uygun açıklaması aşağıdakilerden hangisidir? A) Farklı ödüller kullanılarak pekiştirildiği için palto asma davranışı tam olarak alışkanlık hâline gelmemiştir. B) Pekiştirecin durdurulması palto asma davranışından kaçınma tepkisinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. C) Pekiştireç tarafından izlenmediği için palto asma davranışı sönmeye başlamıştır. D) Pekiştirecin durdurulması uyarıcı ile tepki arasındaki bağın kopmasına yol açmıştır. E) Palto asma davranışı aynı ödüller kullanılarak pekiştirilmediği için pekiştireçle davranış arasında bağ kurulamamıştır. Bindiği uçağın düşmekten kıl payı kurtulması nedeniyle Mehmet Bey’de uçma korkusu gelişmiştir. Ancak görevi gereği sık sık uçakla seyahat etmek zorunda olan Mehmet Bey’in uçma korkusu daha sonraki uçuşlarında herhangi bir korkutucu durum yaşanmaması nedeniyle giderek zayıflamış ve sonuçta ortadan kalkmıştır. Mehmet Bey’in uçma korkusunun gelişmesi ile bu korkunun zayıflayarak ortadan kalkmasının temelinde yatan süreçler aşağıdakilerin hangisinde doğru sırada verilmiştir? A) B) C) D) E) Tepkisel koşullanma – Sönme Ceza – Alışma Duyarlılık oluşması – Sönme Bilişsel öğrenme – Kaçınma Tepkisel koşullanma – Duyarsızlaşma Sokakta oynarken, arkadaşları isteklerini yerine getirmeyince hemen gidip onları abisine şikâyet eden Bahar, okula başladığında da, tartıştığı arkadaşlarını, koşarak öğretmenine şikâyet etmiştir. Ancak, öğretmeni abisi gibi, arkadaşlarına kızmamıştır. Bahar, başlangıçta her tartıştığında arkadaşlarını öğretmenine şikâyet etmesine karşın, bir süre sonra benzer durumlarda artık hiç kimseyi şikâyet etmemeye başlamıştır. Bahar’ın arkadaşlarını şikâyet etmekten vazgeçmesi aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? A) Karşıt tepki oluşturma B) Sönme C) Karşıt koşullama D) Sistematik duyarsızlaştırma E) Alışma Anaokuluna başladığı ilk gün bir başka çocuk tarafından rahatsız edilen Ayşe’de bir okul korkusu oluşmuş, ancak ilerleyen günlerde benzer bir olayın meydana gelmemesi nedeniyle bu korku giderek azalmış ve sonuçta ortadan kalkmıştır. Ayşe’de okul korkusunun oluşması ile bu korkunun zayıflayarak ortadan kalkması aşağıdakilerin hangisinde verilen süreçlerle açıklanabilir? A) Ceza / alışma B) Edimsel koşullanma / duyarsızlaşma C) Bilişsel öğrenme / karşıt tepki oluşturma D) Tepkisel koşullanma / sönme E) Aralıklı pekiştirme / sönme Kendiliğinden Geri Gelme ve Koşullu Canlandırma Kendiliğinden geri gelme: Sönen davranışın pekiştirilmemesine rağmen tekrar kendiliğinden ortaya çıkmasıdır. Sönme gerçekleştikten sonra organizma belli bir süre sonra tekrar koşullu uyarıcıyla (zil) karşılaştığı zaman, ona karşı gösterdiği tepkinin yeniden ortaya çıkmasıdır. Koşullu canlandırma: Bazen sönen bir tepki, deney işleminin tekrarlanması sonucu geri getirilebilir. Yani sönme meydana geldikten sonra koşulsuz uyarıcının (et) yeniden verilmesine bağlı olarak tepki tekrar ortaya çıkar. Bakıcısı yemeğini yedirdikten sonra iki yaşındaki bebeğin ellerini ve ağzını sabunlu bir bezle sert bir biçimde silmektedir. Bir süre sonra bebek yemeğin ardından bakıcının sabunlu bezi eline aldığını görür görmez ağlamaya başlar. Bunun farkına varan bakıcı elinde bulunan bezle sadece mama iskemlesini siler ve bir iki gün içinde bebek artık bakıcısı sabunlu bezi eline aldığında ağlama tepkisi vermez. Ancak, bakıcısını görmediği hafta sonu tatilinin ardından bebek bakıcısının elinde sabunlu bezi görünce tekrar ağlama tepkisi vermeye başlar. Bebeğin hafta sonu tatilinin ardından sabunlu bezi görünce ağlamaya tekrar başlaması aşağıdaki kavramlardan hangisiyle en iyi açıklanabilir? A) B) C) D) E) Gecikmeli koşullama Kendiliğinden geri gelme İkinci dereceden koşullama Olumsuz aktarma Gölgeleme Kırmızı ışık yandığında kafesinin duvarında bulunan renkli bir daireyi gagaladığı takdirde yiyecek elde edeceğini öğrenen bir güvercinin bu davranışı, kırmızı ışığın yanmasının ardından daireyi gagalamasına rağmen yiyecek verilmeyerek söndürülmüş ve güvercin artık daireyi gagalamaz olmuştur. Ancak, aradan birkaç gün geçtikten sonra güvercin kafese konduğunda kırmızı ışık yanar yanmaz daireye doğru yönlenmiş ve gagalamaya başlamıştır. Kafese konduğunda güvercinin kırmızı ışık yandığında renkli daireyi tekrar gagalamaya başlaması aşağıdaki süreçlerden hangisinin sonucudur? A) B) C) D) E) Psikolojik tepkisellik Ayırt etmeyi öğrenme Tanıma İkinci derece (üst düzey) koşullanma Kendiliğinden geri gelme Koşullu Canlandırma Sorusu Antrenmanlarda son derece gayretli bir şekilde çalıştığı hâlde teknik direktörü tarafından maçlarda oynatılmayan bir futbolcu antrenmanlarda giderek daha az çalışır hâle gelmiş ancak teknik direktörün kendisini bir maçta oynatmasının ardından antrenmanlarda tekrar aynı gayretle çalışmaya başlamıştır. Yukarıda verilen örneğe dayanarak aşağıdaki sonuçlardan hangisine varılabilir? A) Bir davranışın devamının sağlanmasında sürekli pekiştirme aralıklı pekiştirmeden daha etkilidir. B) Sönen bir davranış pekiştirilmese de kendiliğinden geri gelebilir. C) Bir bireyin güdülenme düzeyini artırmak için önce onu engellemek yaralıdır. D) Sönmeye yüz tutan bir davranışın yeniden gösterilmesi için birkaç kez pekiştirilmesi yeterli olabilir. E) Davranışlarının pekiştireçle sonuçlanmaması bireyde olumsuz duyguların oluşmasına yol açar. Bir teknik direktör maçlarda sürekli olarak hakeme itiraz ettiği için oyundan atılarak takımı güç durumda bırakan bir oyuncusunun bu davranışını her seferinde onu cezalandırarak engellemeye çalışmış ve oyuncu artık hakeme itiraz etmez olmuştur. Ancak, sezon sona erip oyuncuların tamamen dinlenerek geçirdikleri tatil dönemi bittikten sonraki ilk maçta bu oyuncu tekrar hakeme itiraz ettiği için oyundan atılmıştır. Oyuncunun tatil dönüşü ilk maçta hakeme itiraz etmesi, aşağıdaki kavramlardan hangisiyle en iyi açıklanabilir? A) Kendiliğinden geri gelme B) Tepki genellemesi C) Karşıt tepki oluşturma D) Duyarsızlaştırma E) Unutma Sınıfta dikkat çekmek için sürekli olarak espri yapan Serkan’ın bu davranışının sıklığı öğretmen ve arkadaşlarının esprileri duymazdan gelmeleri nedeniyle giderek azalmış ve sonuçta ortadan kalkmıştır. Ancak, bir süre sonra Serkan sınıfta tekrar espri yapmaya başlamıştır. Serkan’ın sınıfta tekrar espri yapmaya başlaması aşağıdaki edimsel koşullanma kavramlarından hangisiyle açıklanabilir? A) Ara verme B) Alışma C) Aralıklı pekiştirme D) Sönme E) Kendiliğinden geri gelme Genelleme Klasik koşullanmada genelleme, uyarıcı genellemesi biçimindedir. Uyarıcı genellemesi: Koşullu uyarıcıya (zil) karşı gösterilen tepkinin (salya tepkisi), koşullu uyarıcıya benzeyen diğer uyarıcılara da gösterilmesidir. Benzer birçok uyarıcıya karşı aynı (benzer) tepkinin gösterilmesidir (tepki tektir, uyarıcı çoktur). Uyarıcı Genellemesi Uyarıcı 1 Tepki Uyarıcı 2 Uyarıcı 3 Örnekler; Pavlov deneyinde köpek, zil sesine benzeyen çan sesine karşı da salya salgılama tepkisi göstermiştir. Bir çocuğun her sakallıya dede demesi, Beyaz önlüklü bir doktordan korkan bir çocuğun, beyaz giyinmiş (eczacı, kasap, öğretmen vb.) herkesten korkması, Köpek tarafından ısırılan bireyin tüm köpeklerden korkması. Duyduğu süren sesinin itfaiye aracına ait olduğunu öğrenen çocuk bu sese benzer sesler duyduğunda da (polis aracı, ambulansın siren sesi gibi) bu seslerin itfaiye aracına ait olduğunu söylemesi. Oğuz Öğretmen’in okuttuğu bir deste zorlanan öğrenciler, onun verdiği diğer derslerden de ürkmeye başlamışlardır. Öğrencilerin Oğuz Öğretmen’in verdiği diğer derslerden de ürkmeye başlamalarının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Oğuz Öğretmen’e uyarıcı genellemesi oluşması B) Öğrencilerin Oğuz Öğretmen’den aldıkları dersteki davranışlarının olumsuz pekiştirilmesi C) Oğuz Öğretmen’e tepki genellemesi oluşması D) Derslere uyarıcı genellemesi oluşması E) Oğuz Öğretmen’in dersinde zorlanmalarının öğrencilerde psikolojik tepkisellik durumu ortaya çıkarması Babası tarafından sık sık cezalandırılan bir çocuğun bir süre sonra sadece babasından değil, yanına yaklaşan tüm erkeklerden korkması öğrenmeyle ilgili aşağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanabilir? A) Olumsuz aktarma B) İkinci derece koşullama (üst düzey) C) İleriye doğru ket vurma D) Genelleme E) İtici uyarıcı Evlerindeki köpeğe “kuçu kuçu” demeyi öğrenen Can, bir gün bahçelerine giren kuzuya da “kuçu kuçu” demiştir. Can’ın bu davranışı aşağıdakilerden hangisine örnektir? A) Algısal değişmezlik B) Uyarıcı genellemesi C) Ayırt etme D) Algı çarpıtması E) Öğrenmenin aktarılması Ayırt Etme Klasik koşullamada uyarıcı genellemesinin tam tersidir. Organizmanın koşullu uyarıcıya benzeyen uyarıcılar içerisinde koşullu uyarıcıyı seçerek sadece koşullu uyarıcıya tepkide bulunması ve diğerlerine aynı tepkiyi vermemesidir. Örnekler; Bireyin kendisini ısıran sokak köpeği ile komşusunun evinde beslediği köpeği ayırt etmesi. Bir çocuğun itfaiye aracının siren sesini, polis ve ambulans seslerinden ayırt etmeyi öğrenmesi. Bebeğin birkaç bayan arasından sadece annesini gördüğünde sevinme tepkisini göstermesi. Birden Fazla Uyarıcıya Koşullanma (Birleşik Koşullanma) Koşullanma sürecinde iki nötr uyarıcının (zil, ışık) aynı anda sunulması ve ardından koşulsuz uyarıcının (et) verilmesi sonucu organizmanın her iki nötr uyarıcıya birden koşullanarak koşullu tepkiyi vermesi (salya tepkisi) birleşik koşullanmadır. Mesela; Pavlov deneyinde birinci nötr uyarıcıdan (zil sesinden) hemen sonra, ikinci nötr uyarıcı (ışık) verilir. Sonra hemen arkasından koşulsuz (doğal) uyarıcı (et) verilerek, her iki uyarıcı birden koşullandırılır. Yani köpek hem zile hem de ışığa karşı koşullanarak salya tepkisi gösterecektir. Gölgeleme Koşullanma sürecinde, koşulsuz bir uyarıcı (et) ile aynı anda eşleşen iki nötr uyarıcı (zil ve ışık) birlikte sunulduğunda yalnızca birinin koşullu uyarıcıya dönüşerek koşullu tepkiyi ortaya çıkarmasıdır. Koşullanma dikkati çeken ve baskın olan uyarıcıya karşı oluşmakta, diğeri etkisiz kalmaktadır. Mesela; hem köpekten hem de yüksekten korkan bir kişinin köpekten kaçıp yüksek bir yere tırmanması gölgelemedir (Köpek korkusu yükseklik korkusunu gölgelemiştir yani bastırmıştır). Bir erkeğin karşıdan gelen iki kızdan daha güzel olanı beğenmesi (güzel olan güzel olmayanı gölgelemiştir). Ayşegül Öğretmen dersindeki bazı konuları bilgisayarda hazırladığı sunular yardımıyla öğrencilere öğretmeye çalışır. Konunun öğrencilerin dikkatini çekmesi için sunu sayfalarına renkli ve hareketli resimler koyar. Ancak bir süre sonra, öğrettiği konularla ilgili öğrencilerin neler hatırladığını test ettiğinde, öğrencilerin sunularda verilen bilgilerden çok, renkli ve hareketleri resimleri hatırladıklarını görür. Öğrencilerin, asıl öğretilmek istenen konuları hatırlamak yerine, daha çok dikkat çekici resimleri hatırlamaları öğrenmede aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Sönme Gölgeleme Yetersiz koşullanma Yanlış kodlama Yakınlık ilkesi Trenle yolculuk yapmayı seven Ayşe Öğretmen İzmir’e giderken çok fazla gürültü yapan bir grup yolcuyla tartışmış ve bu olaydan sonra trenle seyahat etmekten vazgeçmiştir. Ancak Ayşe Öğretmen, yarıyıl tatilinde yolların karlı olması nedeniyle kara yolları güvenli olmadığı için yeniden trenle yolculuk yapmıştır. Ayşe Öğretmen’in trenle seyahat etmekten vazgeçmesini ve tekrar treni tercih etmesini açıklayan kavramlar aşağıdakilerin hangisinde doğru sırada verilmiştir? A) B) C) D) E) Gölgeleme – Kendiliğinden geri gelme Sönme – İkinci derece koşullama Ceza – Gölgeleme Sönme – Duyarsızlaşma Ceza – Kendiliğinden geri gelme Engelleme (Bloklama etkisi) İlk önce nötr bir uyarıcı (zil) ile koşullu uyarıcı (et) arasında bir koşullanma oluşturduktan sonra yeni nötr bir uyarıcı (ışık) ile koşulsuz uyarıcı (et) arasında yeni bir koşullanma (bağ kurulmak istendiğinde) oluşturulmak istendiğinde, eski koşullu uyarıcının (zil) bu koşullanmaya (ışık ile et arasındaki) engel olması durumudur. Mesela; annesi ile parka giden ve sevinen bir çocuğun, babası ile parka gidince sevinmemesi. Anne, babayı engellemiştir. Gölgeleme ile Engelleme arasındaki farklar; Gölgelemede iki uyarıcı aynı anda verilir, engellemede ise iki uyarıcı art arda verilir. Gölgelemede daha çok dikkat çeken uyarıcının baskınlığı vardır, engellemede ilk uyarıcı ikinci verilen uyarıcıya engel olduğundan öncelik etkisi vardır. 75 İkinci Derecede Koşullanma (Üst Düzey Koşullanma) Başlangıçta nötr uyarıcı (zil) olan bir koşullu uyarıcıya (zile) karşı geliştirilen koşullu tepkinin (salya), koşullanma gerçekleştikten sonra bu koşullu uyarıcı (zil) yeni bir nötr uyarıcı (ışık) eşleştirildikten sonra nötr uyarıcıya (ışık) karşı da sergilenmesine denir. Yeni nötr uyarıcı (ışık) koşullu uyarıcının (zil) yerine geçerek koşullu tepkiyi ortaya çıkarır. Bu nedenle birinci koşullu uyarıcı (zil) sürecin 2. aşamasında koşulsuz uyarıcıya dönüşür. Mesela; bir öğretmenden azar işiten çocuğun öğretmenden korkmaya başladıktan sonra öğretmeni arabasında görüp daha sonra öğretmenin arabasını görünce de korkmaya başlaması da üst düzey koşullanmadır. Çünkü çocuk önce öğretmene koşullanmış, daha sonra öğretmeni araba ile eşleşince çocuk arabaya karşı da korku tepkisi vermeye başlamıştır. Bazı ana ve babalar çocukları büyüdükçe onları hatalarından ve başarısızlıklarından dolayı daha fazla eleştirmektedir. Bunun sonucunda, çocuklarda başarısızlık kaygıya neden olmaktadır. Başarısızlık kaygısı olan bazı bireyler de daha sınav salonuna giderken kaygı yaşamaya başlamaktadır. Buna göre, bir öğrencinin sınav salonuna giderken sınav kaygısı yaşamaya başlaması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Genelleme Ayırt etme Kendiliğinden geri gelme Üst düzey koşullanma Olumsuz pekiştirme Oynadığı balonun aniden patlaması nedeniyle balonlara karşı korku tepkisi geliştiren iki yaşındaki bir bebek, elinde balonla kendisine birkaç kez yaklaşmasının ardından iki yaş büyük abisini görünce elinde balon olmasa bile korku tepkisi vermeye başlamıştır. Bebeğin abisine karşı korku tepkisi vermeye başlaması aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? A) B) C) D) E) İkinci derece koşullanma Edimsel koşullama Tepki genellemesi Gecikmeli koşullama Olumsuz pekiştirme Klasik müzikten çok hoşlanan Ayhan Bey gittiği tüm konserlerde gözüne ilişen bir kişiye sokakta rastlar ve hiç tanımadığı hâlde bu kişiye karşı bir sempatisinin olduğunu fark eder. Bu durum aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) Uyarıcı kontrolü B) Tepki genellemesi C) Yansıtma D) İkinci derece (üst düzey) koşullanma E) Gizil öğrenme Kendisini ısıran bir köpekle her karşılaştığında korku tepkisi veren bir çocuk, birkaç kez bu köpeği sahibiyle birlikte gördükten sonra köpek yanında olmasa bile sahibini görünce korku tepkisi vermeye başlar. Çocuğun, köpeğin sahibinden de korkmaya başlaması aşağıdaki süreçlerden hangisiyle açıklanabilir? A) Uyarıcı genellemesi B) İkinci dereceden koşullanma C) Tepki genellemesi D) Etki yayılması E) Psikolojik tepkisellik Duyusal Ön Koşullanma Genelleştirme özelliği olmayan iki nötr uyarıcının önce birlikte sunulması, sonra bu nötr uyarıcılardan birinin koşulsuz uyarıcıyla eşleştirilerek koşullanma sağlanması, en sonra diğer nötr uyarıcının da genelleme yapılarak (yaşantı geçirmediği halde) organizmada koşullu tepki yaratmasıdır. Mesela; Sevgi ve annesi her zaman akşam yemeklerini birlikte hazırlamaktadır. Sevgi, evde annesinin olmadığı bir gün akşam yemeğini kendisi hazırlamaya çalışırken elini tencerede yakmış ve canı çok yanmıştır. Bu olay esnasında annesi yanında olmadığı halde; Sevgi annesini görünce de canının yandığını hissetmiştir. Garcia etkisi (olumsuz tat koşullanması) Garcia, klasik koşullanmadaki “Bitişiklik” ilkesine karşı çıkmıştır. Yani koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasındaki sürenin kısa olması gerektiğine karşı çıkmıştır. Garcia’ya göre koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasında bitişiklik olmadan da koşullanma gerçekleşebilir. Mesela; öğle yemeğinde pizza yiyen birey, akşam midesi bulandığı zaman, pizza ile mide bulantısı arasında ilişki kurarak, mide bulantısını yediği pizzaya bağlaması. Garcia Farelerle yaptığı deneyde; Plastik bardak + Radyasyonlu oda = Hastalık (nötr uyarıcı) (koşulsuz uyarıcı) (koşulsuz tepki) Bu deneyin üzerinden 6-8 saat geçtikten sonra farelerde hastalık belirtileri başlıyor. Farelerde plastik bardağa karşı koşul oluşuyor. Başka bir cam bardakta su ve plastik bardakta su normal bir ortama konduğunda fareler cam bardaktan içmeyi tercih etmişlerdir. Fareler hastalığının sebebini bitişiklik olmadan da bağ kurabiliyorlar. Çünkü fareler su içtikten 6-8 saat sonra mide rahatsızlığı yaşıyorlar. Garcia’nın olumsuz tat kaçınması konusunda yaptığı deneyler tepkisel koşullanmanın daha önce doğru olarak kabul edilen hangi ilkesinin aslında doğru olmayabileceğini göstermiştir? A) Bir davranışı değiştirmede olumlu pekiştirme cezadan daha etkilidir. B) Koşullanmanın gerçekleşmesi için koşulsuz uyarıcı koşullu uyarıcının hemen ardından gelmelidir. C) Öğrenme, sadece bir tepki pekiştireçle izlendiği takdirde gerçekleşebilir. D) Koşullanma gerçekleştikten sonra koşullu uyarıcının koşulsuz uyarıcı tarafından izlenmeksizin verilmesi, koşullu tepkinin sönmesine yol açar. E) Aralıklı pekiştirilen bir davranış sürekli pekiştirilen bir davranışa göre sönmeye karşı daha dirençli olur. Akşama doğru midesi bulanan Esra, öğle yemeğindeki mayonezden zehirlendiğini düşünmüş ve bu olaydan sonra uzun süre mayonez yememiştir. Esra’nın uzun süre mayonez yememesi aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) İkinci derece koşullama (üst düzey) B) Batıl davranış C) Ayırt etme D) Koşulsuz tepki E) Olumsuz tat koşullaması (Garcia etkisi) Çikolatayı çok seven Arda bir gün çok fazla çikolata yediği için hastalanmış ve kusmuştur. Bu olaydan sonra ne zaman çikolata görse Arda’nın midesi bulanmaya başlamaktadır. Çikolata gördüğünde Arda’nın midesinin bulanmaya başlaması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Olumsuz tat koşullanması (Garcia etkisi) Aşırı uyarılma II. tip ceza Dolaylı öğrenme Olumsuz pekiştirme Garcia, Pavlov’un savunduğu “her türlü uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasında bağlantı kurulur” düşüncesine karşı çıkarak, uyarıcılar arasında aşinalığın (organizmanın hazırlanmışlığı) olmadığı durumlarda koşullanmanın gerçekleşmeyeceğini savunur. Yani Garcia’ya göre “her türlü uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasında bağlantı kurulamaz.” Garcia etkisinin farklı anlamı Garcia etkisi literatürde, “bir olayla ilgili yaşanan olumlu veya olumsuz durumun, bu olayla ilgili diğer öğelere de genellenmesi” şeklinde de ele alınmaktadır. Yani, bir uyarıcıya karşı gösterilen tepkinin o uyarıcıyı çağrıştıran diğer uyarıcılara karşıda gösterilmesi de Garcia etkisi olarak ele alınmaktadır. Mesela; okulda yaşanan olaylarla ilgili olumsuzluk, okul ve okulla ilgili diğer öğelere de (eğitime, okula, öğretmenlere) genellenebilir. Garcia ile Uyarıcı Genellemesi Farkı Uyarıcı genellemesi benzer uyarıcılara verilen tepkidir. Mesela; tüm doktorlardan korkmak uyarıcı genellemesidir. Garcia etkisinde ise doktoru zihinde çağrıştıran her şeyden (hastane, önlük, ilaç, eczane, iğne) korkmak şeklinde gerçekleşir. Yani Garcia etkisinde uyarıcılar arasında benzerlik ve bitişiklik ilişkisi kurulmaz. Garcia etkisinde zihinsel olarak bir ilişki kurmak vardır. Uyarıcıyı zihinde çağrıştıran ilgili diğer uyarıcılarla ilişki kurulur. İlişki kurulan bu uyarıcılarla yaşantı geçirilmediği halde koşullu tepki gösterilir. Mesela; Ali matematik dersinde, yanındaki arkadaşlarıyla konuştuğu için öğretmeni tarafından cezalandırılır. Bu yaşantıdan sonra matematik öğretmeninden korkan Ali, öğretmenin arabasına, çantasına, ders kitaplarına vb. çağrışım kurulan diğer uyarıcılara da (bitişiklik kurulmadığı halde; yani matematik öğretmeninin yanında görmediği halde) aynı tepkiyi gösterir. Denizde boğulma tehlikesi yaşayan ve çok korkan Taner’in su topunu, plaj havlusunu, oteli, su kaydırağını, kayığı gördüğünde de korkması garcia etkisidir. Öğrenilmiş çaresizlik Organizmanın bir problem durumunda tüm çabalarının etkisiz kaldığını gördüğünde durumu kabullenmesi ve yeni çözüm denemelerinde bulunmamasıdır. Organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın durumu ve sonucu değiştiremeyeceğini düşünür ve artık çaba harcamaz (pasif kalır). Batıl inanç Mantıksal bir temele dayanmayan inançlara denir. Klasik koşullanmayla daha çok kazanılır. Mesela; kara kedi görmek uğursuzluk getirir. Nazar boncuğu nazardan korur. Sınıf öğretmeni, okul rehber öğretmenine Tülay’ın öğrenme güçlüğü olduğundan şüphelendiğini söyler. Tülay ile görüşen rehber öğretmen, Tülay’ın annesinin, kızının okurken yaptığı en ufak hatada “Sen zaten okumayı öğrenemeyeceksin.” diyerek ona ceza verdiğini, Tülay’ın da bu nedenle çaba göstermeyi bıraktığını fark eder. Tülay’ın yaşadığı deneyim aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Öğrenilmiş çaresizlik Gerileme Kaygı Tükenmişlik Dışsallaştırma Arkadaşları Altan’a sürekli olarak tatsız şakalar yapmaktadır. Altan başlangıçta arkadaşlarının kendisine bu tür şakalar yapmalarını engellemek için kavga etmeden küsmeye, rica etmekten aldırmaz görünmeye kadar uzanan çeşitli yollar denemiş ancak başarılı olamamıştır. Çok üzülmesine rağmen Altan artık arkadaşlarının kendisine bu tür şakalar yapmasını engellemek için herhangi bir çaba göstermemektedir. Altan’ın arkadaşlarının şaka yapmalarını engellemek için çaba göstermemesi aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? A) B) C) D) E) Duyarsızlaşma Alışma Gölgeleme Davranışta kontrast Öğrenilmiş çaresizlik Tıp fakültesini iyi bir dereceyle bitiren Ali, birkaç kez girdiği Tıpta Uzmanlık Sınavında başarısız olmuştur. Ailesinin ısrarıyla bu yıl da sınava başvurmasına rağmen Ali bu sınav uygulaması devam ettikçe hayalini kurduğu dahiliye uzmanlığı eğitimini hiçbir zaman alamayacağını düşünmektedir. Ali’nin bu düşüncesi aşağıdakilerden hangisinin göstergesi olabilir? A) Öğrenilmiş çaresizlik B) Dışsal denetim odağı C) Kendini gerçekleştiren kehanet D) Mantığa bürünme E) Kolektif yeterlik inancının düşük olması Önceki yıl gelişim ve öğrenme psikolojisi derslerinde başarısız olan ve bu yıl aynı derslerin iki ara sınavından da kötü not alan bir öğrenci, ne kadar çalışırsa çalışsın bu derslerde başarılı olamayacağını düşünerek genel sınava çalışmaktan vazgeçmiştir. Öğrencinin genel sınava hazırlanmaktan vazgeçmesini en iyi açıklayan kavram aşağıdakilerden hangisidir? A) Genelleme B) Batıl davranış C) Öğrenilmiş çaresizlik D) Kendini gerçekleştiren kehanet E) Olumsuz aktarma İlköğretim eğitimi boyunca her arkadaşlık kurma girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış bir öğrencinin tüm lise eğitimi boyunca teneffüslerde bile yalnız dolaşması hatta hiçbir sosyal ilişki kurma çabasına girmemesi aşağıdakilerden hangisine örnektir? A) B) C) D) E) Öğrenilmiş çaresizlik Bastırma Kaçınma Alışma Sönme Duyusal Uyum ve Alışma İnsan çevreye uyum sağlayabildiği gibi duyu organlarının da çevreye uyum sağlama yeteneği vardır. Buna “duyusal uyum” denir. Duyusal uyum, çeşitli sebeplerle (karanlık veya aşırı aydınlık gibi) zorlanan duyu organının kendini ayarlaması ve duyum sürecini yeniden başlatmasıdır. Duyu organlarının bu çevreye uyum sağlama yeteneğine duyusal uyum denir. Mesela; parlak bir gün ışığından karanlık bir yere girildiğinde, önceleri çok az şey görülür. Bu sırada duyusal alıcılarda uyum süreci başlar, bir süre sonra göz karanlığa uyum yapar ve ortam (çevredekiler) görülmeye başlanır. Alışma ise bir uyarıcının tekrarlanması sonucu ortaya çıkar. Alışma, duyu organlarının aynı şiddet seviyesini koruyan bir uyarıcıya sürekli maruz kalması sonucu bu uyarıcının ilk etkisini giderek kaybetmesi ve bu uyarıcıya karşı tepkinin giderek zayıflaması veya tepkinin ortadan kalkmasıdır. Farklı tanımla alışma; “koşullu bir tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının tekrar tekrar verilmesi sonucunda bu uyarıcının söz konusu tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalmasıdır.” Mesela; uyuduğumuz odadaki saatin tik tak seslerini kulağımızın bir süre sonra duymaması (sese alışma), sürülen parfüm kokusunu burnumuzun bir süre sonra alamaması (kokuya alışma). Bir otomobil tamir ustası, çırak olarak işe başlayan bir genci teşvik etmek amacıyla bir şeyler öğrenmek için gösterdiği her çabayı aferin diyerek pekiştirmiş ve başlangıçta her aferin deyişinden sonra çırağın öğrenme gayretinin biraz daha arttığını gözlemiştir. Ancak bir süre sonra usta, aferin demesinin çırağı ilk günlerdeki kadar gayrete getirmediğini fark etmiştir. Ustanın övgüsünün çırağı gayrete getirme işlevinin bir süre sonra azalmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Çırak, neyi iyi neyi kötü yaptığını kendisi değerlendirebilecek duruma gelmiştir. B) Çırağın ustasına duyduğu sevgide azalma olmuştur. C) Öğrenme davranışı koşulsuz uyarıcı tarafından izlenmediği için sönmeye başlamıştır. D) Uyarıcı ile tepki arasındaki bağlantı kopmuştur. E) Alışma nedeniyle övgünün pekiştirici değeri azalmıştır. Bir ilköğretim okulu öğretmeni bir öğrencisine düzenli olarak ödev yapma alışkanlığı kazandırmak amacıyla her ödev yapışında onu arkadaşlarının önünde överek ödüllendirir. Bunun sonucunda öğrenci ödevlerini düzenli olarak yapmaya başlar. Ancak bir süre sonra, öğretmenin onu aynı şekilde ödüllendirmeye devam etmesine karşın öğrencinin ödev yapmayı ihmal etmeye başladığı görülür. Öğrencinin ödev yapmayı ihmal etmeye başlaması aşağıdaki süreçlerden hangisiyle açıklanabilir? A) Alışma B) Sönme C) Kendiliğinden geri gelme D) Koşullanma E) İleri doğru ket vurma Koşullu bir tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının tekrar tekrar verilmesi sonucunda bu uyarıcının söz konusu tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalması aşağıdaki süreçlerden hangisiyle en iyi açıklanabilir? A) Kendiliğinden geri gelme B) Sönme C) Alışma D) Karşıt koşullama E) Tepkisel koşullama Duyarlık kazanma (Duyarlılaşma, Hassaslaşma) Duyarlılaşma da uyarıcının tekrarlanması sonucu gelişir. Fakat bu defa, tekrarlanan uyarıcının etkisi giderek artar, bu uyarıcıya karşı ortaya çıkan davranış giderek kuvvetlenir. Mesela; alnınıza düşen yağmur damlaları normalde sizi etkilemez, fakat bu uyarımın sürekli tekrarlaması sizde rahatsızlık yaratabilir. Yani duyarlılaşma, organizmanın çevresindeki belli bir uyarıcıya normal olarak beklenenin üstünde tepki göstermesidir. Mesela; bir annenin derin uykusuna rağmen bebeğinin sesine hemen uyanması, kazadan sonra uçağa her binildiğinde heyecanlanma. Duyarsızlaşma (Duygusal alışma) Bireyin aşırı üzüntü, acı ve sevinç gibi iç uyarıcılarla tekrar tekrar karşılaşması sonucunda önceleri gösterdiği duygusal davranışının zayıflaması durumuna denir. Bu zayıflama durumunda artık birey bu uyarıcılara eskisi gibi tepki vermez, verse de bu tepki çok az olmaktadır. Mesela; sürekli azarlanan bir çocuğun, bir süre sonra artık bu azardan etkilenmemesi, sürekli ölü gören bir doktorun bir süre sonra ölüm olaylarına tepki vermemesi. Alışma ve duyarlılaşma birbirine zıt süreçlerdir. Alışma duyu organlarında oluşan biyolojik temelli (ses, koku, tat) bir durumken, duyarsızlaşma duygularda oluşan psikolojik temelli (korku, kaygı, sevinç) bir durumdur. 107 C. Klasik Şartlanmayı Ortadan Kaldırma Yöntemleri 1. Sistematik duyarsızlaştırma: Klasik koşullanma yoluyla öğrenilen korku, fobi, kaygı gibi duyuşsal tepkilerin ortadan kaldırılmasında kullanılır. Organizmanın korku duyduğu, istemediği uyarıcının zaman içinde yavaş yavaş ve aşamalı olarak (en az korktuğu durumdan en çok korktuğu duruma doğru) organizmaya yaklaştırılması sonucu korkunun ya da istenmeyen davranışın ortadan kaldırılması yöntemidir. Millî Eğitim Bakanlığı, ilköğretim 1. sınıfa başlayan öğrencilerin ana babalarından ayrılmalarını kolaylaştırmak ve korkularını yenmelerine yardımcı olmak için öğretim yılının başında uyum haftası düzenlemiştir. Bu haftada; öğrencilerin öğretmenlerini, sınıf arkadaşlarını, sınıflarını ve okul binalarını tanımalarını sağlayan eğlenceli etkinlikler yapılmıştır. Bu etkinliklerle öğrencilerin okuldaki idarecilerle ve çalışanlarla tanışmaları sağlanmıştır. En sonunda öğrencilere sınıflarına geçip sıralara oturmaları söylenmiştir. Okula yeni başlayan öğrencilerin okula uyumunu kolaylaştırmak ve korkularını yenmelerine yardımcı olmak amacıyla düzenlenen bu uygulamayı en iyi açıklayan yöntem veya teknik aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E) Zincirleme yöntemi Eşik yöntemi Sistematik duyarsızlaştırma Programlı öğretim Öz düzenleme Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için, önce köpek resimleri, daha sonra oyuncak köpekler gösterilmiştir. Bunların ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra yakınlaşarak izlemesi sağlanmıştır. Son aşamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu sevmiştir. Bu uygulamada aşağıdaki tekniklerden hangisi kullanılmıştır? A) Aralıklı pekiştirme B) Kaçınma koşullaması C) Sistematik duyarsızlaştırma D) Bilişsel terapi E) Model alma Ayşe anaokuluna gitmeyi çok istediği hâlde gittiği ilk gün annesinden ayrılmak istememiş ve yoğun bir ayrılık kaygısı yaşamıştır. Öğretmeni ilk gün Ayşe’nin annesiyle birlikte sınıfa girmesine izin vermiştir. İkinci gün annesinin sınıfın hemen dışında beklemesi sağlanmıştır. Takip eden iki üç gün anne okulun veli bekleme salonunda bekletilmiştir. Daha sonra Ayşe’ye “Annen sen okulda iken eve gidip senin için yemek yapmak istiyor. İzin verir misin?” denilmiştir. Ayşe o günden sonra annesinden ayrılmaktan korkmadan okula devam edebilmiştir. Bu örnekte Ayşe’nin korkusunu yenebilmesi için hangi teknik uygulanmıştır? A) B) C) D) E) Üst düzey koşullama Sistematik duyarsızlaştırma Karşı karşıya getirme Korku koşullaması Gölgeleme Sistematik duyarsızlaştırma ile eşik arasındaki farklar Özünde sistematik duyarsızlaştırma eşik yöntemine dayanır. Eşik tekniği, sistematik duyarsızlaştırmayı kapsar. Yani temelde ikisi aynı tekniktir. Her ikisinde de istenmeyen bir davranış ortadan kaldırılmaktadır. Aralarındaki fark ise; sistematik duyarsızlaşma sadece korku-fobi tedavisi için geçerliyken, eşik tekniği, korku dışında da bazı istenmeyen alışkanlık ve durumları da kapsayan bir tekniktir. Eşik tekniği günümüzde modern psiko-terapistler tarafından da kullanılmaktadır. Sistematik duyarsızlaştırma da bu yollardan biridir. 112 2. Davranışın sönmesini bekleme: Koşullu uyarıcıdan (zil) sonra koşulsuz uyarıcı (et) verilmezse (yani koşullu uyarıcı olan zil tek başına verilirse) bir süre sonra koşullu tepki (salya tepkisi) ortadan kalkar, yani sönme gerçekleşir. Kısacası pekiştirilmeyen davranışlar söner. 3. İtici uyarıcıyla davranış kontrolü: Bu teknikte organizma için istenen uyarıcı (durum) itici bir uyarıcı ile ilişkilendirilip istenen uyarıcıya duyulan çekicilik azaltılarak istenen uyarıcıya verilen istenmeyen tepki ortadan kaldırılmaya çalışılır. Yani bu teknikte, olumlu bir bağın olumsuza çevrilmesi söz konusudur. Olumsuz tepkiler, olumsuz uyarıcılarla yok edilir. Fakat uyarıcılar arasında rekabet yoktur. Mesela; emziği bıraktırmak için bebeğin emziğine acı biber sürmek. Sigara içen bir kişiye sigara içmeden bir süre önce tiksindirici, mide bulandırıcı ilaç içirmek. Aşırı kilolu olan Ayşen Hanım, bir diyetisyenin tavsiyesine uyarak kek, kurabiye ve benzeri kilo yapan yiyecekleri düşük miktarda elektrik şoku veren metal bir tabağa koyar. Tabağa her uzandığında elektrik çarpar ve elini çekmek zorunda kalır. Ayşen Hanım, tabağa verdiği elektrik akımının şiddetini birkaç günde artırır ve sonuçta tabaktan yiyecek alma girişiminde bulunmaktan vazgeçerek kilo vermeye başlar. Ayşen Hanım’ın kilo vermek için uyguladığı teknik aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E) Kademeli yaklaşma Karşıt koşullama İtici uyarıcıyla davranış kontrolü Pekiştirme yoluyla davranış kontrolü Ayırt etme eğitimi 4. Karşıt (Karşı) Koşullama: Belli bir tepkiye neden olan koşullu uyarıcının, karşıt bir tepkiye neden olan bir uyarıcıyla eşleştirerek istenmeyen (olumsuz) tepkinin tersine çevrilmesini sağlamaktır. Bu teknikte olumsuz tepkilerin olumluya çevrilmesi söz konusudur. Karşıt koşullamada olumsuz (istenmeyen) tepkiler olumlu uyarıcılarla yok edilir. İki uyarıcı da ortamda aynı anda yoktur ve uyarıcılar rekabet ettirilmez. Mesela; Asık suratlı öğretmenlerden dolayı okuldan nefret eden bir öğrencinin, güler yüzlü başka bir öğretmen sayesinde okulunu sevmesi. Dişçiden korkan bir çocuk duvarları rengarenk boyanmış, içi oyuncaklarla dolu bir odada dişçiyle oyun oynadıktan sonra dişçiyi sevmeye başlayabilir. Bireylerin tutumları öğrenme yoluyla oluşur. Bu öğrenme bazen sadece tutum nesnesinin isminin olumsuz duygusal anlamları olan kelimelerle eşleşmesi sonucunda gerçekleşir. Bu şekilde öğrenilen olumsuz bir tutumu, tutum nesnesinin ismini olumlu duygusal anlamları olan kelimelerle eşleştirerek olumlu hâle getirmek isteyen bir psikolog, aşağıdaki tekniklerden hangisini kullanmaktadır? A) B) C) D) E) Davranış şekillendirme Karşıt koşullama Davranış kontrolü Sistematik duyarsızlaştırma Karşıt tepki oluşturma Sınav kaygısından yakınan bir öğrenciye verilebilecek aşağıdaki yanıtlardan hangisi karşıt koşullanma tekniğine uygundur? A) Kaygını azaltmak için başarı hedeflerini küçültmelisin. B) Sınavda başarısızlığın her alanda başarısızlık olmadığını anlamalısın. C) Kaygını azaltmak için derslerine çok çalışmalısın. D) Kaygılı olduğun zamanlar ders çalışmayı bırakmalısın. E) Kaygı duyduğun anda sınavla ilgili geçmişteki hoş yaşantılarını düşünmelisin. Melek, ilköğretimin ilk yıllarında matematik derslerinde başarılı olamamış ve matematiğe karşı olumsuz bir tutum geliştirmiştir. Altıncı sınıfa başladığında matematik öğretmenini çok seven ve onun yakın ilgisinden mutlu olan Melek, matematik çalışmaktan hoşlanmaya başlamıştır. Melek’in matematikten hoşlanmaya başlaması aşağıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanabilir? A) Sosyal öğrenme B) İşaret öğrenme C) Kendiliğinden geri gelme D) Karşıt koşullanma E) Kavrama yoluyla öğrenme 5. Karşı karşıya getirme (maruz bırakma, taşırma): Organizmaya korku, kaygı veren, nesne veya durumu organizmayla bir süre karşı karşıya getirerek söz konusu korku, kaygı veren durumu ortadan kaldırma yöntemidir. Mesela; fareden korkan bir bireyi birkaç farenin bulunduğu bir odaya koyup odada tutulursa birey zamanla, farenin zararsız olduğunu anlar ve bu korkusu ortadan kalkabilir. Hayvanlardan korkan bir çocuğu hayvanat bahçesine götürerek korkusu azalıncaya kadar kalmasını sağlama
© Copyright 2024 Paperzz